DOSAB’dan Bursa’ya ‘Haute Couture’ Termik Santral Bursa’yı ve geleceğimizi ‘daha çok kazanırken’ kaybetmeyelim. Daha çok üretip, ürettiklerimizi tükettirmek için harcadığımız gayretin bir kısmını, üretirken tükettiklerimizi yerine koymak için harcayalım. Hava, Su ve Toprak bize bahşedilmiş üç ana kaynak. Onlar yoksa biz de yokuz, bunu hiç unutmayalım... Canan Ekinci YILMAZ Yıl : 1 Sayı : 37 / 11 - 17 Ağustos 2014 Haftalık Yerel Gazete Türkiye Cumhuriyeti’nin 12. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN Halk tarafından seçilen ilk Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip ERDOGAN 10 Agustos seçimlerinde 1. turda oyların %51,8’ini alarak cumhurun yüzdeyüzünün başkanı oldu. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın sert geçen seçim sürecinden sonra yaptığı balkon konuşmasında verdiği olumlu mesajların uygulamada da gerçek olmasını dileriz. BURSAPOST 3’de 5.00 ¨ 2 Ağustos / 2 Sayı : 37 Sekizi bir arada “yarım” etmeyen muhalefet BURSAPOST Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanlığı seçimleri, sonuçları itibariyle Türk siyasetinde çok önemli değişim ve gelişmeler doğuracaktır. İlk ve en önemli değişim halkın kendi iradesi ile Cumhurbaşkanı seçmesi olmuştur. Halk, aracısız, tefecisiz, vesayetsiz kendi istediğini Cumhurbaşkanı seçmiştir. Yarış süreci ile ilgili pek çok şey söylenebilir ama yarışın ferasetinden kimsenin şüphesi olmaması ve mazeret öne sürmemesi gerekir. Recep Tayyip Erdoğan Başbakan olma avantajını kullanmış mıdır? Kullanmıştır ama karşısında her türlü farklı rengini grileştiren 10’a yakın parti ve cemaat karşısına çıkmıştır ve tamamı birinci turda Ak Parti kadar edememiştir. Bunun açılımının muhalefet partileri tarafından doğru değerlendirilmesini elbette beklemiyoruz. 12 yıldır ayrı ayrı yenilmekten bıkmayan muhalefet, bu kez bir çatı kurarak, Ak Parti’nin karsışına geçmiştir ama bu kez de çatı uçmuştur. Bu çatının altında kimlerin kalacağını bizler biliyoruz ama muhalefet partileri bilmiyor. Bunun en güzel örneğini CHP İl Başkanı Metin Çelik vermiştir. Akıl tutulması içinde yaptığı konuşmada kahve ağzı ile faturayı yazlıkçılara, şezlongculara kesme cüretini göstermiştir. Eyy Metin Çelik! Başkanlığın sürecinde bir tane başarılı icraatını göster, ondan sonra şezlong muhabbeti yaparsın. Ayıptır! Ayıptan öte küstahlıktır. O makamı işgal(!) eden A. Necdet Sezer bile sandığa gitmemiştir. Başkan, siz halkın umutlarını örselemekten başka ne yaptınız? MHP’de de durum farklı değildir. İki cihanda bir araya gelemeyecek olan partiler bir çatı altına girmişlerdir. Çatı vardır ama ne duvar, ne pencere, ne de temel vardır. Sonuçta da malum ilan olmuştur. Siyasette hiçbir zaman 2+2 = 4 etmez. Bunu bilemeyecek kadar dar ufuklu insanlar bir araya gelmiş ve iki partinin seçmenini koyun yerine sayarak, toplamlarına kırıntı partileri de ekleyerek ve sırtüstü yatarak Ak Parti’yi yenebileceklerini sanmışlardır. Bu ne yaman çelişkidir! Bu ne yalan bir hesaptır! Kendi içlerinden bile aday bulamayıp, ithal adayla yola çıkmışlardır. Bu noktada Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kişisel bir yanlışı olmamıştır. O olmasaydı başka isimle bu orana bile ulaşmaları mümkün olamazdı. Biz, devletin bekası ve sistemin sağlıklı işlemesi için doğru muhalefet olması gerektiğini düşünüyoruz. Artık belli olmuştur ki sekizi bir arada yüzde elli etmeyen bir muhalefet ile demokrasiye karşı suç işlenmektedir. Başbakan’a anti de- ANALİZ mokratik yakıştırması yapanlar, demokrasi dersinden sınıfta kalmışlardır. Türkiye’de artık yeni şeyler söyleme zamanı gelmiştir. CHP ve MHP muhalefeti geleceğe ve gelişmeye teslim olmuştur. Artık makarna, kömür edebiyatı bitmelidir. Seçmen profilini görmek ve anlamak lazımdır. Yeni yüz ve yeni seslerle yapılanma olmalıdır. Eski takım, acıların ve hezimetlerin takımı olmuştıur. Sürekli hezimet, partiye gönül verenleri umutsuzluğa itmek ve siyasetten soğutmaktadır. Sosyal Medya şövalyeliği artık bitmelidir. Öküze benzemeye çalışan kurbağalar şişerken patlamışlardır. O kafaya göre halkın yüzde 90’ı akıllı telefonlarla internet üzerinden “mavili” siteleri takip etmektedirler. Yeni yapılanma ilk seçimlerde yenilse bile ilk yenilgisi olacaktır. Oysa bunlar yenilgiyi vaka-i adiyeden saymaktadırlar. Bu seçim çok şeyi değiştirmelidir! Cumhur, başkanını seçti! Bir kasetle devrilen CHP kadrosunun ardından, 15 Aralık’da Ak Parti üzerine onlarca kasetle gelinmişti. Bunun nemalanmasını da 30 Mart yerel seçimlerde beklemişlerdi ama seçmen, Ak Parti ve Recep Tayyip Erdoğan’dan desteğini çekmedi. 30 Mart seçimlerinden sonra sertleşen Ak Parti iktidarı, paralel yapı adını verdiği cemaatin, devlet ile ilişkisini çok sert hamlelerle kesiverdi. Orta Doğu’daki birçok devletin onaylamadığı hamleleri arttıkça, muhalefet sadece eleştiri üzerine vaziyet alıyor ve yeni tek bir şey söylemiyordu. İşin garibi komplo teorileri bile yerini bulmuyordu. 10 Ağustos’ta cumhurbaşkanlığı seçimlerinde dahice(!) bir planla son kozlarını oynadılar ve bir çatı kurdular. Bu çatının kurulmasını bile halktan sakladılar. Çatının kiremitinin markasını bile Coca Cola’nın formülü gibi sakladılar. Sonunda bombayı patlattılar: “Ekmeleddin İhsanoğlu” O ana kadar Türkiye’de tanınırlık oranı -en iyimser bakışla- yüzde bir olan bir kişiyi, bir fenomenin karşısına çıkardılar. Çıkardılar ama çıkardıkları aday’a kendi partileri bile muhalefet etti. İyimserler bile soğuk baktı. Ekmel Bey yine de onların toplayamayacakları kadar oy aldı ve başını yere düşürmedi. Halkın bütünü hükümetten ve icraatlardan memnun değildi ama yerine koyabileceği bir aday görmedi. Kendi adayına çelme atanların yanında yer almamak konusunda karar verdi ve kendi iradesiyle, vekilsiz, kedisiz, trafosuz bir şekilde, hem de ilk turda Recep Tayyip Erdoğan’ı Türkiye’nin 12’nci Cumhurbaşkanı seçti. Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın nasıl bir Cumhurbaşkanı olacağını hep beraber göreceğiz. 3 Ağustos / 2 Sayı : 37 DOSAB’dan Bursa’ya ‘Haute Couture’ Termik Santral Canan Ekinci Yılmaz ÖZEL HABER Geçtiğimiz günlerde DOSAB’ın kendi bünyesindeki kuruluşlara buhar temin etmek için projelendirdiği DOSAB Buhar ve Elektrik Üretim Santrali tanıtıldı basına. Gazetecilerin notlarında sorulmak için sıra bekleyen sorulardan pek çoğunun cevaplarının tanıtımda yer alması ile basına adeta soracak soru kalmadı. Tek tük sorulan sorular da maharetle cevaplandı. Epey iyi hazırlanmış ve insanın önüne pembe pembe tablolar çizen bir proje ve aynı başarıda bir sunum izledik doğrusu. Açılış konuşmasını DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman yaptı ve ‘buhar’ın niçin bu kadar önemli olduğunu anlattı. Kahraman'ın ardından söz alarak projenin teknik detaylarını uzun uzun anlatan DOSAB Bölge Müdürü Serhat Şengül: 'Termik dediğin fosil yakıt. Kömürü de aynı, doğalgazı da.' dedi. Kısaca termik, milyonlarca yılda oluşmuş ve doğal bir geridönüşüm olmuş... Üretim için enerji lâzım, mecbur... Malumunuz, enerji kaynağı savaşlarının yaşandığı şu çağda memleketimiz enerjide bir hayli dışa bağımlı. Birilerinin kafası kızıp da vanaları kapattı mı bittik! Vanalar kapatılmasa dahi doğalgazın birim fiyatı öyle yüksek ki, doğalgazdan elektrik elde etmenin maliyeti diğer üretimlere oranla hiç cazip değil. Bursa’nın dört bir yanından bacalarını gördüğümüz Doğalgaz Çevrim Santralimiz bile bu yüzden kesikli çalışıyor. DOSAB'ın buhar temini talebini bu sebeple karşılayamıyor. DOSAB bünyesindeki fabrikaların elektriğe de ihtiyaçları var ama elektrikten çok buhara ihtiyaçları var. Haliyle üreticilerin hepsi kendi buharlarını temin edebilmek için farklı yollar bulmuşlar. Ya doğalgazla ya da kömürle sağlıyorlarmış gereken buharı. DOSAB Yönetimi de 'tek bir kaynaktan buhar elde edelim ve dağıtımını da biz yapalım' diyerek kalkışmış bu işe. 'Böylece hem iptidai koşullar ortadan kalkar, hem de o koşulların yarattığı kirlilik' demişler. Söylediklerine göre esas amaçları elektrik değil, buhar... El değmeden enerji Güney Marmara’daki açık kömür ocaklarından kapalı sistemle alınıp, günde 90 TIR ile Bursa’ya getirilip, yine kapalı sistem ile ve tozumaya meydan vermeden, kireç tozuyla karıştırılıp yakılacak olan linyit kömüründen ortaya çıkacak ısıdan elde edilecekmiş buhar. Isıtılacak su için yeraltı sularını kullanmayacaklarmış. Elde ettikleri buhardan ayrıca elektrik de elde edeceklermiş. Bu sayede 100’e yakın kazan bacası kapatılacakmış. Çıkan külün bir kısmı için Bursa Beton ile anlaşmışlar. Geri kalan kısmı da kül barajlarına gönderilecekmiş. Ufak bir ayrıntı; boyu 65 metre ve çapı da tabanda 8, tepede 4 metre olan santralin bacası şehrin silüteini bozmayacakmış. “Santral kömür ocaklarının olduğu yerde yapılsın, niçin gelip burnumuzun dibine yapılıyor?” diye aklınıza gelirse; “Elektrik olsa amenna, iletimi kolay. Fakat buhar 5 km’den öteye taşınamıyor” diyorlar… Bu proje 4 Haziran 2014 tarihinde ÇED’e sunulmuş ve şimdi onay bekleniyor. Onay gelmeden ihaleye de çıkılamıyor. Başvurunun ardından ise konuyla ilgili tanıtımlara başlanmış. Mahalle mahalle, kişi kişi yapılıyor tanıtım. Kimin aklına takılan ne varsa sorsun isteniyor. “Akademik Odalarla işbirliği içinde çalışalım, bilimsel anlamda her türlü fikre ve eleştiriye açığız, çünkü şeffafız. Çevreci bir proje olarak nitelendirilen bu projenin içinde biz de yaşayacağız. Ki biz 20092012 ve 2013 yıllarında en çevreci OSAB ödüllerini Anlaşılan o ki; ÇED’den onay çıkarsa Haute Couture bir santralimiz olacak... Benim kısaca dile getirdiğim teknik konuların detaylı bir hali DOSAB’ın web sitesinde mevcut. Yeterince incelemeden ve bilgi sahibi olmadan fikir sahibiyizdir genel olarak ya, o yüzden bir incelemeli derim. Uyarı ve öneriler de ‘vallahi istemem’ kıvamında değil, ayakları yere basan söylemlerle dile getirilmeli. DOSAB Başkanı Ferudun Kahraman DOSAB Bölge Müdürü Serhat Şengül aldık” deniyor. DOSAB, üçüncü nesil olarak ilk kez bir proje ile karşımıza çıkıyor. Onlar, daha önce yapılmış olan santrallerin yarattığı zararı vermeden, en son teknoloji kullanılarak yapılacak ve Avrupa’daki örneklerinden aşağı kalmayacak olan bu proje ile ödül alacaklarını iddia ediyorlar. Ve bu projenin DOSAB’a özel yapıldığını, konfeksiyon değil, terzi işi olduğunu üzerine basa söylüyorlar. Termik Santral dendiğinde tüylerimiz termik termik oluyor malum. Çevre katliamı, solunamaz hava, kirlenen su, zehirlenen ve haliyle tükenen doğa resmigeçit yapıyor zihnimizde. Ne de olsa termik bizim için epey sabıkalı.... Konuşmaları dinlerken ve bir yandan da Bursa’nın iki güçlü medyasından birinin (tanıtıma izin verip DOSAB’ı dinleyenin) desteklediği, diğerinin (tanıtım için randevu vermeyip projeye ‘ölüm santrali’ diyenin) kösteklediği bu projenin en çok kime yarar sağlayacağını düşünürken, “DOSAB tüzel bir kişiliktir, kâr amacı gütmez, projede kişi ve kurum ortaklığı yoktur, amaç Bursa ve çevredir” sözlerini işitiyorum. Konuşmacıların gözlerine bakıyorum... Beklentileri nedir, hedefledikleri nedir... Yoksa ‘acaba’lı hallerimle paranoya bende midir, bilmiyorum? Ben bu sözlere inanmak ve projenin en büyük yararının BURSA için olacağını görmek istiyorum. Mümkün mertebe pek açık verilmeden sunulan projenin zaman içinde büyüsünü kaybedip diğerlerine benzemesini ve zehir saçan bir çıban haline gelmesini istemiyorum. Maliyetler hesap edilirken genelde harcanacak paradır maliyetin öznesi. Oysa en az maliyetle elde edilip, en az zarar yazandır kazanım... O sebeple; Bursa’yı ve geleceğimizi ‘daha çok kazanırken’ kaybetmeyelim derim. Daha çok üretip, ürettiklerimizi tükettirmek için harcadığımız gayretin bir kısmını, üretirken tükettiklerimizi yerine koymak için harcayalım. Hava, Su ve Toprak bize bahşedilmiş üç ana kaynak. Onlar yoksa biz de yokuz… Bu arada; DOSAB’da kurulması düşünülen Termik Santral projesine tepkiler de sürüyor. Bölge halkı (Panayır,Demirtaş, Yeniceabat ve İsmetiye) temsilcileri topladıkları 5 bin 558 itiraz dilekçesini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğüne teslim ettiler. Dilekçelerin teslimi sırasında bir açıklama yapan DOĞADER Başkanı Murat Demir, “DOSAB, bu termik santrali halka bilgi vermeden yapmak istiyor. Biz de bölge halkı temsilcileri ile kısa sürede bir araya gelip, 5 bin 558 dilekçeyi ÇED öncesi İl Müdürlüğü aracılığıyla Ankara’ya göndereceğiz. Termik Santrale komşu olmak istemiyoruz. Çünkü termik santraller, doğa ve insanın düşmanıdır” diyor... Hangisi doğru hangisi yanlış zaman gösterecek. Lakin bazı şeyleri deneyerek öğrenme lüksümüzün olmadığını da unutmayalım... 4 Ağustos / 2 Sayı : 37 Bırakınız gülelim, bırakınız sevelim Canan Ekinci YILMAZ Bir bilenlerimiz bazen sohbetin arasında öyle bir laf ediyorlar ki, o laflar ağızlarından çıktıktan sonra bumerang misali gelip kendilerini vuruyor. Mikrofonlara konuşurken zaman zaman bilerek ve isteyerek, zaman zaman da bilmeyerek ve istemeyerek bazı kelimeler sarf ediyorlar ve anında insanlara malzeme oluyorlar. Ya da insanların dikkatini başka bir yöne kaydırıyorlar. Bir çeşit feyk... Daha çok taze; bir konuşma arasında “Uluorta kahkaha atmak iffetli bir kadına yakışmıyor” dedi Arınç. Gülüşler suratlarda dondu ve ‘ne alaka şimdi’ oldu herkes. Sonra da insanlar dilleri döndüğünce “sanane” dediler kendisine bir güzel. “Kahkahalar bizim, iffet bizim...” Bir kahkahaya kaldıysa iffetin bozulması ya da bir kahkahaya kaldıysa nefsin çözülmesi... Hoca’nın camide vaaz verirken “İmanın en sağlam yanı abdesttir” demesi ile cemaatin içindeki Temel’in; “Nasıl sağlam, bir osuriğe bozuliyyy” demesi gibi bir şey bu da. Nasıl sağlam bir iffet ki bu bir kahkahaya bozuliyyy... Sadece kahkahaya mı, saça başa bozuliyyy, tayta şorta bozuliyyy, kola bacağa bozuliyyy. Bozulan kadının iffeti mi yoksa erkeğin nefsi mi kimseler sormiyyyy. Hani bir kahkaha bir kilo pirzolaya bedeldi, onu herkes unutiyyy.... **** Yüzyıllardan beridir yazılı olmayan kanunlar toplum içerisinde uygulanır idi. Adab-ı muaşeret’e uygun davranışlar takdir görüp, abuk subuk haller kınanır idi. Son yıllarda toplum değişti. Toplumun yazılı olmayan kuralları da değişti. Bütün her şey geldi bir baş örtüsüne kilitlendi. Dinî simgelere sahip olmak görgü kurallarına uymanın önüne geçti. Görgülü kuşlara elitler dendi, o elitler orda burda itelendi. Şimdi de kontrolden çıkmış bir güruh toplumu yardıra yardıra kendisine yer açıyor. Bir yandan elit olmamakla övünürken, öte yandan elit dediklerinin imkânlarına sahip olup, onlar gibi yaşamaya çalışıyor. Bir şekilde şartları sağlıyor lakin bünye yeni oluşumu reddediyor. Haliyle kişi yeni konumunda pek bir eğreti duruyor. Görüyorsunuz; camide duada, düğünde dernekte nasıl giyinip nasıl davranacağını bilen insanların yerini, her şeyi birbirine karıştıran çorba bir kesim aldı. Ne sahilde, ne alışverişte, ne misafirlikte, ne trafikte ve daha pek çok yerde nasıl davranmak gerektiğini bilmeyen ve öğrenmeye de meyletmeyen bu yeni kesim ne diline, ne de sesine hakim. Sürekli yüksek sesle konuşup çevrede kimse yokmuş gibi davranan, çocukları sürekli ağlayıp bağrışan, garsonları ya da mağaza çalışanlarını kendilerinin kölesi var sayan, parası çok görgüsü kıt insanlar bunlar. Kişi daha çok para kazanıp şartlarını iyileştirmek için çalışır elbet. Şartlarını iyileştirirken kendisi de bu gidişata ayak uydurursa, uyumu ‘delice para harcamakla’ değil de kişisel gelişimle sağlarsa toplumda onay alır. Sevilir, sayılır. Tersi malum.... “Körler sağırlar birbirini ağırlar...” Şimdi; iffetli ve namuslu olmayı ‘saçtan-baştan-kahkahadan’ alıp, yerine göre davranmaya, çevreye, doğaya, insanlara ve hayvanlara saygıya getirsek diyorum. Başkalarının hakkını gasp etmeyi marifet saymadan yaşamayı öğretsek çocuklarımıza. En basitinden kendisini almaya gelen servisi kapı önünde 5 dakika bekletmesek mesela. Zamanında hazır edemediğimiz çocuğumuza, “Parasıyla değil mi beklesin” demesek. Ya benimsin ya toprağın diyen ve cinayet üstüne cinayet işleyen maçolara itibar edip, namus temizleme hikâyesiyle cezadan sıyrılmalarına ve cinayetlere devam etmelerine izin vermesek... İşte bu mantık gelip toplumun orta yerine çöreklenince toplum da içten içe çürümeye başladı. Yüzünde gülümsemesi eksik olmayan temiz ruhlu insanlar gün be gün köşelerine çekildi. Ve memleket her geçen gün daha çok iffetsiz ve saygısız insanların memleketi oldu. “Bence; bulaşıcı olup da güzel olan tek şey ‘GÜLÜMSEME’ dir. Hiç acımadan bulaştırın birbirinize...” Bazen muzipçe, bazen şuh, bazen de delice koyverin yürekli kahkahalarınızı. Gülmekten korkmayın, Hele hele gülen kişiden hiç korkmayın.... İffet kahkahada değil, kahkahayı atanın zihniyetindedir, unutmayın.... İncire hormon atan yandı! Yeşil Bursa’ya da yeşil enerji yakışır Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçılar Birliği (UYMSİB) Başkanı Dr. Salih Çalı, 2013 yılı için 16 bin 400 ton ihraç yapılan Bursa Siyah İnciri’nde 2014 yılı ihracatında yüzde 10’luk bir artış öngördüklerini söyledi. 40 mahalleden 30 ülkeye ihracat Bursa’da 40 mahallede incir üretiminin yapıldığını söyleyen Dr. Salih Çalı, bu incirin 100’ün üzerindeki ihracatçı aracılığıyla dünyada 30 civarı ülkeye ihraç edildiğini dile getirdi. Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Bursa’yı geleceğe taşıyacak projeleri bir bir hayata geçirirken, enerji verimliliğine de dikkat ettiklerini kaydederek, Batı Atıksu Arıtma Tesisi’nde kurulan enerji üretim alanında incelemelerde bulundu. ‘Yeşil Enerji Yeşil Bursa’ hedefiyle sürdürülen çalışmalar hakkında bilgi veren Başkan Altepe, “Bursa Büyükşehir Belediyesi olarak her alanda çalışıyoruz. Özellikle çağımızın stratejik konusu olan yenilenebilir enerji hakkında da Büyükşehir Belediyesi ve BUSKİ olarak çalışmalarımıza devam ediyoruz. Ücretsiz ve yenilenebilir enerji olarak güneş enerjisinden daha fazla istifade etmek amacıyla uygun olan atıl alanlara güneş kolektörleri yerleştire- İncir araştırma istasyonu kurulması isabetli olacaktır Bursa’da, Aydın’dakine benzer bir incir araştırma merkezinin kurulabileceğini kaydeden UYMSİB Başkanı Dr. Salih Çalı, Aydın’daki kadar kapsamlı 11 - 17 Ağustos 2014 olmasa da Bursa’mızda da başlanYEREL SÜRELİ YAYIN gıçta küçük bir merkez oluşturulabiYıl : 1 Sayı : 37 lir diye düşünüyorum. Bu kapsamda İMTİYAZ SAHİBİ gelecek yıllarda yeni gelişmeler olaBURSAPOST bilir” diye konuştu. Medya,İletişim ve Görsel Sanatlar Hizmetleri Gökçe Gürçay Haber Direktörü Canan Ekinci Yılmaz Sorumlu Yazı İşleri Müdürü Erhan Kural Grafik Tasarım & İstihbarat Sercan Erol Grafik Tasarım & IT Can Ginyol Hukuk Danışmanı Av. Görkem Özkan Bursapost Gazetesi Altıparmak Caddesi, Yahşibey Mah. 9. Kısa Sk. Çağın Apt. No: 3 Daire: 4 Osmangazi / BURSA Tel: 0 224 223 21 25 Fax: 0 224 223 21 26 osmangurcay@gmail.com F. ÖZSAN Matbaacılık San. Ltd. Şti. Üçevler Mah. Tamay Sk. No:13 Nilüfer / BURSA Tel: 0224 441 33 82 Dağıtım : SEÇ Kurye BursaPost’ta yayınlanan köşe yazılarından yazarları sorumludur BURSAPOST, basın meslek ilkelerine uymaya söz vermiştir. Gazetemiz resmi üyesidir. Hormon atana ceza Çalı, bu yıl siyah incire hormon ilacı atan üreticilere 10 bin lira ceza kesileceğini, ayrıca mahsullerine el konulacağını söyledi. rek güneş enerjisinden elektrik üretimini başlattık. Batı Atıksu Arıtma Tesisimizde, atıl vaziyetteki 4 bin metrekare alanda yaklaşık 600 kolektör monte edildi ve bu güneş kolektörü sistemi oluşturuldu. Buradan aylık 23 bin kwh elektrik üretimi gerçekleşmiş oluyor” dedi. Başkan Altepe, örnek sistemin verimlerinin de devamlı olarak ölçüldüğünü vurgulayarak, “Tesisimiz kendini yaklaşık 6,5 yıl içinde amorti etmiş olacak ve 6,5 yıl sonra da bedelini kazandığı enerjiyle ödemiş olacak. Yenilenebilir enerji ve bu konudaki gelişmeleri takip ediyor, yatırımlarımızı yapıyoruz” şeklinde konuştu. 5 Ağustos / 2 Sayı : 37 Mobil turizm başladı Bursa Büyükşehir Belediyesi tarafından 3 dilde Iphone-Ipad tabanlı olarak hazırlanan mobil uygulama ‘Enjoy Bursa’ ile Bursa’nın tarihi ve turistik mekânlarını keşfetmek artık çok daha kolay. Uygulama, ‘keşfet’ özelliği ile şehirdeki mekânları bulunduğunuz mevkie olan uzaklıklarına göre keşfetme imkânı sunarken, birbirinden güzel fotoğrafları incelemeye imkân sağlıyor. Bunun yanında ‘dinle’ özelliği ile mekânlar hakkındaki bilgileri dinleyerek de bilgi sahibi olmak mümkün. ‘Rotalar’ başlığından size uygun olan rotalardan birini seçebilir, bulunduğunuz mevkiden diğer mekânlara nasıl gideceğinizi gösteren yol haritasıyla gezi planınızı rahatça belirleyebilir, ‘Eski Bursa’ başlığında ise mekânların eski fotoğraflarını ve harita üzerindeki mevkilerini görüntüleyebilirsiniz. ‘Zaman tüneli’ özelliği ile Bursa´nın geçmişten günümüze geçirdiği değişimi inceleme imkânı bulurken, ‘Bursa Şehir Rehberi’ sayesinde yeşil Bursa’nın tarihi, lezzet durakları ve konaklama seçenekleri hakkında bilgi sahibi olabilirsiniz. İstanbul Üniversitesi’nin en uzun soluklu kazı çalışması İznik’te İznik’in en eski arkeolojik çalışması olarak bilinen Çini Fırınları kazısı yeniden başladı... İstanbul Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Belgin Demirsar Arlı başkanlığında yürütülen Çini Fırınları kazısı 2014 yılı arkeolojik araştırmalarına başladı. 1 buçuk ay sürmesi planlanan kazı çalışmaları, İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi ve öğrencilerinden oluşan 15 kişilik ekip tarafından yürütülüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile İstanbul Üniversitesi adına Bakanlar Kurulu kararıyla yürütülen çalışmalarda çini ve seramik üretim teknolojilerinin aydınlatılması amaçlanıyor. Kazı başkanı Yrd. Doç. Dr. Arlı, “Çalışmalar, II. Murat Hamamının doğusunda yer alan BHD kodlu kamulaştırılmış alanda 14. ve 17. yüzyıllar arasında faaliyet gösterdiği tespit edilen çini fırınları ve atölyelerin bulunduğu şantiyede devam ediyor. 2014 yılı çalışmalarımıza alanın kuzeyinde yeni kamulaştırılan yaklaşık 500 metre karelik alanı da dahil ettik. Çalışmaları buraya kaydırmayı planlıyoruz. Yeni açmalar yanında, zorlu geçen kış şartlarının ardından alanda oluşan bozulmaların giderilmesi için çeşitli çalışmalar yapılacak ve korumaya yönelik önlemler alınacak. Bu saha çalışmaları dışında, depo çalışmalarına ağırlık vermeye gayret gösteriyoruz. İstanbul Üniversitesinin en uzun soluklu kazılarından biri olan İznik kazıları, İznik halkının anlayışı ve ilgisiyle sürmekte” dedi Beğendiğiniz mekânları Facebook, Twitter gibi sosyal ağlarda veya elektronik posta yoluyla sevdiklerinizle paylaşma imkânın sunan uygulama, şehirdeki hava durumunu güncel olarak takip etmenizi de sağlıyor. Karekod uygulaması ile tarihi mekânlardaki kare kodları okutarak hızlıca ilgili mekânın bilgilerine ulaşmak da mümkün. IPAD ve iphone akıllı cihazlara sahip kullanıcılar Appstore´dan ‘Enjoy Bursa’ uygulamasını yükleyebilirler. Öte yandan android mobil cihazlar için ‘3 Boyutlu Mobil Turizm Atlası’ mobil uygulamasına da Google Play Store’da yayınlandı. Uygulama sayesinde kullanıcılar mekânlara ait fotoğraf, video, 3 boyutlu model, konum bilgisi ve 360 derece panoramik fotoğraflarla zenginleştirilmiş içeriğe android tabanlı mobil cihazlarından da ulaşabiliyorlar. ROTA, Ömür Test Cihazı’nı hayata geçirdi ROTA, ağır şartlarda çalışan araçların direksiyon ve süspansiyon parçalarını gerçek yol dataları ile test edebilen ömür test cihazını TÜBİTAK desteği ile hayata geçirdi. Yaklaşık 1 milyon liralık bütçesi ile ROTA’nın en önemli AR-GE yatırımı olan ömür ve yorulma testlerinin gerçekleştirileceği 3 eksenli servo hidrolik test sistemi, TÜBİTAK AR-GE desteği kapsamında 2014 yılının ilk çeyreği içerisinde faaliyete geçti. Test sisteminin tasarımı, üretimi ve yazılımı tamamen Türkiye’de gerçekleştirildi. Faaliyete geçen ömür test cihazı, özel parkur üzerinde, araçlar üzerinden kaydedilmiş gerçek yol datalarını, teste tabi tutularak (v) kolu ve bugi kolu gibi süspansiyon parçaları ile rot, komple rot, rot kolu gibi direksiyon sistemine ait emniyet parçalarına uygulanabiliyor. ROTA bu çalışmalar sonucunda OEM firmalarının talep etmiş olduğu validasyon olarak bilinen ürün onay süreci işlemleri için sağlıklı bir altyapıya kavuşmuş oldu. Bu sistemle ömür, aşınma ve yorulma testleri gerçeğine uygun şartlarda yapılıyor. Ayrıca kalite laboratuvarını 3D CMM, 7 axes laser scanner, basma-çekme testi, brinell, rockwell ve micro vickers sertlik ölçüm, kesme, bakalit alma, malzeme parlatma ve spektrometre ekipmanları ile destekleyerek tam donanımlı hale getiren ROTA, yapılan yatırımlar sayesinde kaliteli üretimini kronik sorunlara ürettiği patentli çözümler ile birleştirdi. BTM yaz kampları başladı Büyükşehir Belediyesi’nin geleceğin bilim insanlarının yetişmesine katkı sağlamak amacıyla hayata geçirdiği Bursa Bilim ve Teknoloji Merkezi’nde (BTM) yaz etkinlikleri başladı. 4 farklı içerikte gerçekleşecek ‘Bilim Yaz Kampları’, Ağustos ayının sonuna kadar devam edecek. BTM’nin yaz programındaki ilk etkinliği olan Doğa Bilimleri Kampı, 8-12 yaş gurubuna yönelik olarak düzenlendi. Kamptaki ilk günlerinde deniz topu ile tanışma oyunu oynayan geleceğin mucitleri daha sonra kendi kristal ağaçlarını büyüttüler. Beyazdan sarıya dönen sıvılar ve polimer kilden robot yapımı gibi atölye çalışmalarını da gerçekleştiren öğrenciler kamplarının ilk gününde bilim insanı olmanın keyfini doyasıya yaşadı. Yaz kampları çerçevesinde 10-16 Ağustos tarihleri arasında TÜBİTAK Üstün Zekalılar ve Yetenekliler Akademisi açılacak. 9-14 yaş grubuna yönelik düzenlenen akademide; Su Günü, Hava Günü, Yeşil Bilim Günü ve Atom Günü atölyeleri yer alıyor. Akademinin sosyal ajandası; Bursa Meteoroloji Gezisi, Planetaryum, termik santral ve fabrika ziyaretlerinden oluşuyor. Robotik Elektronik kampı ise 19-23 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek. 8-12 yaş grubuna yönelik düzenlenen kampta; robotik, elektronik, mekanik mühendislik, teknoloji ve tasarım akademileri yer alacak. Akademi kapsamında termik santral, planetaryum ve stadyum gezisi ile Durmazlar fabrika ziyareti de yapılacak. Geleceğin Mühendisleri Akademisi de 26-30 Ağustos tarihleri arasında düzenlenecek. 14-17 yaş grubu için düzenlenen kampta ulaşım, elektronik, havacılık ve sosyal medya atölyeleri yer alacak. Kampta planetaryum, Türk Hava Kurumu, Türk Ticaret Net, Türk Telekom ve Durmazlar fabrika ziyaretleri de yapılacak. 6 Ağustos / 2 Sayı : 37 Bursa’yı sel aldı! Bursa’da aniden kapanan hava ve birden başlayan fırtına sonrasında bardaktan boşanırcasına yağan yağmur yolları bir anda göle çevirdi. Yukarılardan gelen suların arttırdığı sel, sürücülere zorlu anlar yaşattı... Kapalıçarşı’yı su bastı Gökyüzünü kaplayan kara bulutlar da adeta bir gece izlenimi oluşturdu. Her yağmur yağışında bilindik manzaralar yaşanan Kapalıçarşı yine su baskınlarına sahne oldu. Su tahliye kanallarının taşması sonucu alt çarşı da bulunan birçok iş yerine su bastı. İş yeri sahipleri su tahliye kanallarının alt çarşıdan verildiğini ve her yağmurda aynı sorunu yaşadıklarını dile getirdi. Bir iş yerinin ise yoğun yağıştan çöken duvarı hasara yol açtı. Saat 16.00 sıralarında kuvvetli rüzgârla birlikte başlayan sağanak yağmur hayatı olumsuz etkiledi. Yarım saat süren sağanak yağmurda Haşim İşcan Caddesi’nde yine köprü altını su basarken, arabalar ilerleyemedi. Çok sayıda ev ve işyerini su basarken, Kapalıçarşı’da da tadilat sebebiyle bazı dükkânlara su doldu. Fırtınaya hazırlıksız yakalananlar saçak altlarına saklanırken, Heykel, Altıparmak ve şehir merkezinde trafik kilitlendi. Yağmurda maddi hasarlı kazalar meydana geldi. İkindi olmasına rağmen hava kararırken, yağmura hazırlıksız yakalanan vatandaşlar zor anlar yaşadı. Bazı vatandaşlar ilerlemek için ayakkabılarını çıkarıp göle dönen suda yürürken, bazıları ise koydukları banklar üzerinden ilerledi. Küçükbalıklı bildiğiniz gibi Bursa’nın Osmangazi ilçesinde bulunan Küçükbalıklı Mahallesi’nde yine bildik manzaralar yaşandı. Okul Caddesi yarım saat süren yağmurda göle dönerken, çok sayıda ev ve dükkânı su bastı. Minik öğrencilerse anaokulundan güçlükle tahliye edilebildi. Daha önceki yağmurlarda vatandaşın şişme botlarla ulaşımını sağladığı objektiflere yansırken, bugün yağan ve şiddetini gittikçe arttıran yağışların ardından bildik görüntüler yine tekrarlandı. Vatandaşlar, BUSKİ’ye tepki gösterdi. Vatandaşlar, su basan evlerini kendi imkânlarıyla tahliye ederken, BUSKİ ve itfaiye ekiplerine haber verildi. Faciaya ramak kaldı Bursa’da yağmurla birlikte kayganlaşan toprak yolda kayan odun yüklü kamyon evlere 10 metre kala ağaçlara çarparak durabildi. Olay merkez Yıldırım ilçesi Teferrüç Mahallesi Üzüm Sokak’ta meydana geldi. Uludağ eteklerindeki Kadıyayla Mevkiinden İnegöl’de mobilya üretmek için odun yükleyen 16 BG 939 plakalı kamyonun sürücüsü İdris Üzer ile arkadaşları Seyithan Sokul ve Burhan Şener toprak yoldan aşağıya inmeye başladı. Bu esnada yağmurun yağmasıyla birlikte kayganlaşan yolda kamyonun kaymasıyla birlikte direksiyon hakimiyetini kaybeden Uzel, ağaçlık alana daldı. Ağaçlara çarpan kamyon yan yatarken kasasındaki odunlar yerlere serpildi. Ağaçlar muhtemel bir faciayı önlerken, kamyonun evlere 10 metre kala durduğu görüldü. Kamyonun içerisinde bulunan 3 kişi kendi imkânlarıyla yara almadan aracın içerisinden çıkmayı başardı. Meteoroloji yetkilileri, şehir merkezinde metrekareye 18 kilogram yağmur düştüğünü, doğu kesimlerde ise yağmurun daha fazla olduğunu kaydetti. İki genci Yıldırım çarptı Orhangazi’de piknik yaparken bastıran yağmurdan korunmak için ağaç altına sığınan gençlerin üzerine yıldırım düştü, iki kişi yaralandı. Gençlerden 23 yaşındaki Emin Güzel ile 19 yaşındaki Tolga Aktın ağır yaralandı. Bölgeye sevk edilen ambulanslarla Orhangazi Devlet Hastanesi’ne kaldırılan iki genç, buradaki ilk müdahalenin ardından hayati tehlike kaydı ile Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi’ne sevk edildi. 7 Ağustos / 2 Sayı : 37 Nilüfer’de şenlik vaaaar! Dündar’dan Bursalılar’a Endemik Park müjdesi Osmangazi Belediye Başkanı Mustafa Dündar, seçim öncesi açıkladığı 16 vizyon proje içerisinde yer alan ‘Endemik Park’ projesiyle ilgili çalışmaların başladığını açıkladı. Uludağ’da Endemik Park’ın kurulacağı alanla ilgili incelemelerde bulunan Başkan Dündar, “Kuracak olduğumuz Endemik Park ile, Türkiye genelinde yetişen 173 endemik bitkiden 33’ünün bulunduğu Uludağ’ımızı koruyup yaşatmayı hedefliyoruz” dedi. Endemik park projesinde Uludağ Üniversitesi ve Orman Bakanlığı ile Nilüfer Belediyesi’nin yaz etkinlikleri çerçevesinde her yıl düzenlediği organizasyonlar yine yaz akşamlarını renklendirecek. 8 Ağustos-20 Eylül tarihleri arasında THM Korosu ve Halk Dansları, gezici sinema ve gölge gösterileri, Nilüfer’deki tüm mahalleleri eğlenceyle donatacak. Etkinlikler çerçevesinde Nilüfer Belediyesi Türk Halk ve Türk Sanat Müziği Korosu ve Halk Dansları Gösteri Grupları salonların ardından yaz akşamlarında mahallelerde sevenleriyle buluşacak. Türk Halk Müziği Korosu, 25 Ağustos’ta Gölyazı, 27 Ağustos’ta Görükle, 29 Ağustos’ta Akçalar, 2 Eylül’de Kayapa, 3 Eylül’de Yol- çatı’da sahne alacak. Halk Dansları ekipleri ise 29 Ağustos’ta Akçalar, 3 Eylül’de Yolçatı, 4 Eylül’de Altınşehir ve 5 Eylül’de Balkan Mahallesi’nde hünerlerini sergileyecek. Etkinlikler kapsamında ayrıca sinemalarda izlenme rekorları kıran Düğün Dernek ve yine beğeni toplayan Mandıra Filozofu adlı yapımlarda Nilüfer’in birçok mahallesinde gösterime sunulacak. Ayrıca yaz etkinlikleri kapsamında Nilüfer’in birçok mahallesinde film gösterisinden önce düzenlenecek olan gölge gösterileri de yaz akşamlarına keyif katacak. ÇEK yeni Kır Çiçeklerini bekliyor Çağdaş Eğitim Kooperatifi (ÇEK), Bursa /Nilüfer Ertuğrul Mahallesinde inşaatı biten ÇEK Güler-Osman Köseoğlu Ortaöğrenim Kız Öğrenci Yurduna yeni kır çiçeklerini bekliyor. ÇEK, Bursa köylerinde ya da Bursa dışında görev yapan öğretmenlerin çocukları ile başarılı fakat ihtiyaç sa- işbirliği içinde çalışma yürüttüklerini ifade eden Başkan Dündar, “Ülkemiz, doğal ve tarihi güzellikler bakımından oldukça zengin bir ülke. Türkiye’de 12 bin farklı bitki türü yetişiyor. Bu bitki türlerinden 1320 tanesi de Uludağ’ımızda yetişiyor. Yine Türkiye genelende yetişen 173 endemik bitkiden 33’ü sadece Uludağ’da yetişen, Uludağ endemiği dediğimiz bitki türü. Bizler, Uludağ’da yetişen bu endemik bitki türlerini içinde barındıran bir ‘Endemik Park’ projesinin çalışmalarını başlatmış bulunuyoruz” dedi. hibi kızlarına sıcak bir yuva ve aile ortamı sunuyor ve ortaokulu bitirmiş, Bursa’da bir liseye kaydını yaptırmış kır çiçeklerine barınma, beslenme, ulaşım, kırtasiye vb. olmak üzere tam bursluluk olanağı veriyor. UÜ. Halk Dansları Grubu göğsümüzü kabarttı 1985 yılından beri hiçbir Türk Grubunun dereceye bile giremediği yarışmada Uludağ Üniversitesi Halk Dansları Grubu ikinci oldu. Uludağ Üniversitesi Eğitim Fakültesi Öğr. Gör. Nazım Gürak yönetimindeki Halk Dansları Grubu, 14 -24 Temmuz 2014 tarihleri arasında İspanya / Barselona’da düzenlenen 32. Cantonigros Müzik ve Dans Yarış- masında ülkemizi başarıyla temsil etti. Aralarında Çin, Almanya, Ukrayna, Litvanya, Belçika, Bulgaristan, Catalonya, Sırbistan gibi ülkelerin de bulunduğu 21 ülkenin katıldığı yarışmalı festivalde Uludağ Üniversitesi Halk Dansları Grubu, yarışma jürisinin oylarıyla ikinci olurken halk jürisi tarafından da dördüncü seçildi. O, Bursa’nın son daktilo tamircisi Bursa’nın son daktilo tamircisi Yunus Vardar, 45 yıldır yaptığı mesleğinin kendisinden sonra yok olacağını söyledi. Bursa’da, yarım asra yakın zamandan daktilo tamir ederek geçimini sağlayan 70 yaşındaki Yunus Vardar, değişime meydan okuyor. Yunus Usta, 1970’den beri Kayhan Çarşısı’nda bulunan mini atölyesinde daktiloları onararak, bir geleneği yaşatmaya çalışıyor. Bursa’da bu işi yapan tek ustanın kendisi kaldığı söyleyen Vardar, kendisinden sonra Bursa’da daktilo tamircisinin kalamayacağını ifade etti. Yunus Vardar, “Bursa’da bu işi benden başka yapan yok. Daktilo tamir etmekten büyük zevk duyuyorum. Ben makinaları çok seviyorum. 45 yıldır Bursa’nın daktilolarını tamir ediyorum. Ben bu işi askerde açılan kursta öğrendim. Artık bu işten kimse karnını doyuramaz. Ben çok meraklı olduğumu için bu işi yapıyorum. Nostalji için Bursa’ya bir tane daktilo tamircisi lazım. Daktilo kullananlar tamir için bana geliyor. Son 15 yıldır daktilo kullananların sayısı yok denecek kadar azaldı. Bu meslek bittiği için artık kimse çırak da olmak istemiyor. Şimdi tamir için ayda bir makine anca geliyor. Eskiden haftada 15 tane daktilo tamir ediyordum” dedi. 8 Ağustos / 2 Sayı : 37 Başbakan Erdoğan oyunu kullandı Abdullah Gül oyunu kullandı Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu eşi Hayrunnisa Gül ile birlikte Çankaya İlkokulu’nda kullandı. Yoğun güvenlik önlemlerinin alındığı Çankaya İlkokulu bahçesinde gazetecilere açıklamada bulunan Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Türkiye’de halkın ilk defa Cumhurbaşkanı seçeceğini hatırlatarak, Cumhurbaşkanını halkın seçmesi konusunda yaşanan süreci anlattı ve “Türkiye’nin 12. Cumhurbaşkanı bugün geç saatlerde belli olacak” dedi. Cumhurbaşkanı adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan, oğlu Bilal Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, kızı Esra Albayrak ve damadı Berat Albayrak ile birlikte Üsküdar Saffet Çebi İlkokulu’ndaki 3245 nolu sandıkta oyunu kullandı. Oyunu kullandıktan sonra kısa bir açıklama yapan Başbakan Erdoğan, “10 Ağustos siyaset tarihimiz açısından önemli bir gün. Milletimiz ilk kez aracısız olarak kendi cumhurbaşkanını seçiyor, bu bakımdan çok önemi. Gerçekten sakin diyebileceğim ama coşkulu heyecanlı bir süreç geçirdik. Bu süreç içerisinde de inanıyorum ki milletim birçok şeyleri değerlendirme fırsatı buldu. Çünkü Türk demokrasisi için ülkemizin her alanda geleceği için önemli bir kararı bugün verecek. Bu karar seçilmiş bir cumhurbaşkanı ve seçilmiş bir hükümetin el ele vererek Türkiyemizi 2023 hedeflerine taşıması bakımından önem arz ediyor. Bugün yapılmakta olan seçimin ülkemizin için milletimiz için Türk demokrasisi için hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum. Katılımın yüksek olması en büyük temennimiz oldu. Onu da inşallah sandık açılınca göreceğiz” dedi. İhsanoğlu oyunu kullandı Cumhurbaşkanı adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, oyunu Sarıyer Yeniköy İlkokulu’nda kullandı “En iyi en doğru anket bugün yapılacak, bugün Türkiye sessiz yığınların sesini duyacak” diyen İhsanoğlu, seçimi birinci turda rahatlıkla kazanacağını iddia etti. Sandık başında vatandaşların rahat oy kullanması için açıklama yapmayan İhsanoğlu, okul çıkışında basın mensupların sorularını yanıtladı. Oy kullanmanın her vatandaş için kutsal bir görev olduğunu belirten İhsanoğlu, basın mensuplarından da bir an önce oylarını kullanmalarını istedi. Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan İhsanoğlu seçim öncesi yapılan anketlerin hatırlatılması üzerine, “En iyi en doğru anket bugün yapılacak Bugün Türkiye sessiz yığınların sesini duyacak” ifadelerini kullandı. “Sizce seçim ikinci tura kalır mı” sorusuna ise İhsanoğlu, “Benim temennim ve tahminin bunu birinci turda rahatlıkla kazanacağımız yönünde” diyerek yanıt verdi. Selahattin Demirtaş oyunu kullandı Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Cumhurbaşkanı adayı Selahattin Demirtaş, Diyarbakır’da oyunu kullandı. Oy kullanma işleminin ardından gazetecilere açıklamalarda bulunan Demirtaş, ne sonuç çıkarsa çıksın, mücadelenin bitmiş olmayacağını söyledi. Demirtaş, “Biz de kazansak demokrasi ve özgürlük mü- cadelesi sonlanmış noktalanmış olmayacak. Diğer adaylar da kazansa demokrasi arayışı özgürlük mücadelesi devam edecek. Bugünkü bir başlangıç sadece. Bütün ezilen halklar adına, bütün ötekileştirilenler adına emeği ile alın teri ile çalışıp üretenler adına işçiler emekçiler adına yani bir başlangıçtır. Elbette ki çıkacak oyların oranları da bu sıçramanın niceliğini belirleyecektir. Bu seçimler bunun önemli bir aşaması oldu. Şimdiden sonuçlar herkes için hayırlı olsun temennisini yinelemek istiyorum. Yüzde 10’u çok çok aşacağız. Oyumu halklardan ezilenlerden yana olana verdim. Kim ezilenden yanaysa çok da düşünmeye gerek yoktu, kabin içerisinde seçenek çok fazla değildi. Bir İstanbul bir de Diyarbakır, iki ayrı koordinasyon merkezi oluşturduk. İki yerden takip edeceğiz, ben burada olacağım akşam. Hayırlı olsun” dedi. Kılıçdaroğlu oyunu kullandı CHP Lideri Kılıçdaroğlu, Çukurambar Mahallesi Arjantin İlköğretim Okulu’nda 4121 nolu sandıkta, 2014 Cumhurbaşkanlığı seçimleri dolayısıyla oyunu kullandı. Sabah saat 11.15 sıralarında eşi Selvi Kılıçdaroğlu ile birlikte oyunu kullanan Kılıçdaroğlu, çıkışta gazetecilere açıklama yaptı. Kılıçdaroğlu, “İlk kez cumhurbaşkanını halk seçecek. Halkın tercihlerine elbette saygı duyacağız. Seçime gidip, sandık başına gidip oyunu kullanan tüm yurttaşlara şükranlarımı sunuyorum. Bu süreçte biz CHP olarak demokrasi tarihimize çok önemli bir katkıda bulunduk. İlk kez 14 siyasal parti bir aday üzerinde anlaştık. Bu çok önemli bir gelişmeydi. İleride Türkiye’nin demokrasi tarihini yazacak olanlar bu gelişmeyi herhalde özellikle önem vereceklerdir. Seçimin çok zor koşullarda geçtiğini, eşitsiz koşullarda geçtiğini herkes biliyor; ama bütün bunlara rağmen Türk siyasetine yeni bir üslup yeni bir tarz geldi. Ekmeleddin Bey bu konuda yeni bir süreç başlattı aslında kendisine şükran borçluyuz. Bu bağlamda çelebiliği, güzelliği, rahatlığı, ufku genişliği ve bilgeliği bir anlamda hepimize öğretti. Kendisine tekrar yürekten teşekkür ediyorum. Umuyorum bu seçimler halkımız için hayırlı olur. Kuşkusuz bu demokrasimiz için çok önemli seçim. Hep beraber göreceğiz ve sonuçları da öğrenmiş olacağız” şeklinde konuştu. Bahçeli oyunu kullandı Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu Ankara`da kullandı. “Siyasi hayatimizin ve Cumhuriyet tarihimizin çok önemli bir gününde bulunuyoruz. İlk defa Cumhurbaşkanımız milletimiz tarafından seçilecektir. Onun için yüksek bir katılımla seçimin gerçekleşmesi devletimize ve milletimize hayırlı uğurlu olsun.” dedi. 9 Ağustos / 2 Sayı : 37 Altepe oyunu kullandı Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Çekirge 1.Murat İlköğretim Okulu’nda oyunu kullandı. Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Çekirge 1.Murat İlköğretim Okulu 1041 numaralı sandıkta oyunu kullandı. Altepe’yi oy kullanmak için geldiği okulun önünde turist olarak Bursa’da bulunan ve Cumhurbaşkanlığı seçimini görmek için okula gelen Güney Koreli Turist Lee Han Gyeol karşıladı. Altepe, Güney Koreli turistle bir süre sohbet etti. Oy kullandıktan sonra değerlendirmelerde bulunan Altepe, “Bugün ilk defa Cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gittik. Gerçekten mutlu olduk. Türk halkı olarak ilk defa cumhurbaşkanını halkımız seçiyor. Bu bizi çok mutlu ediyor. İnşallah bu akşam en güzel sonucun çıkacağına inanıyorum. Sonuç şimdiden ülkemize ve dünya mazlumlarına hayırlı olsun” dedi. Ahmet Necdet Sezer oy kullanmadı! 10. Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer, cumhurbaşkanlığı seçimi için sandığa gitmedi. İddialara göre, Sezer’in Ekmeleddin İhsanoğlu’nun adaylığını protesto için oy kullanmadığı yönünde. İddialara göre göre, CHP’liler Ahmet Necdet Sezer’i, oy verme işleminin bitimine 1 saat kala ikna etmeye çalıştı. Ancak başarılı olamadılar. Ahmet Necdet Sezer, ulusalcı ve laik kimliği en ön planda tutan bir isim olarak, bundan birkaç ay önceki yerel seçimlerde erken saatte sandığa gidip oyunu kullanmıştı. 9. Cumhurbaşkanı Demirel oyunu kullandı 9. Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel, Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu Şehit Teğmen Kalmaz İlkokulu 1113 no’lu sandıkta kullandı. Demirel, okul girişinde vatandaşlarla el sıkıştı. Yürüyerek 1113 no’lu sandığa gelen Demirel oyunu kullanmasının ardından ‘hayırlı olsun’ dedi. Sena Kaleli oyunu Bursa’da kullandı CHP Bursa Milletvekili ve Parti Meclis Üyesi Sena Kaleli; Cumhurbaşkanlığı seçimi için oyunu eşi Tufan Kaleli ile birlikte Bademli Necla Orhan İlköğretim Okulu’nda kullandı. Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye için önemli bir süreci temsil ettiğini ifade eden Kaleli; “3 aday da seçim sürecinde gerekli çalışmaları yaptılar. Bundan sonraki süreçte kararı halkımız verecek. Umuyorum seçim sonuçları ülkemiz için hayırlı olur” diyerek sandığa oyunu bıraktı. Kaleli sonrasında çeşitli okullarda sandık görevlilerini ziyaret etti. Hüseyin Şahin oyunu İnegöl’de kullandı O bir seçim turisti Güney Koreli Turist Lee Han Gyeol, cumhurbaşkanlığı seçimini yakından izliyor Bursa’ya turist olarak gelen Güney Koreli Lee Han Gyeol, cumhurbaşkanlığı seçimleri için sandık başına gitti. Türk vatandaşı olamadığı için oy kullanamayan Gyeol, tarihi bir ana tanık olduğunu söyledi. Bursa Çekirge Mahallesi 1 Murat İlköğretim Okuluna gelerek oy kullanan vatandaşlarla sohbet eden Gyeol, sandık görevlisine giderek, kendisinin de oy kullanmak istediğini söyledi. Sandık görevlisinin seçmen listesinde adının olmadığını söylemesi üzerine Güney Koreli Gyeol, sandık başında gazetecilere poz verdi. Erdoğan’dan sürpriz karar Tüm Türkiye nefesini tutmuş yapılan seçimin sonuçlarını beklerken Başbakan Erdoğan sürpriz bir karar aldı. Başbakan Erdoğan Cumhurbaşkanı seçilmesinin ardından AK Parti MYK ve MKYK’sı ile bundan sonraki durumu masaya yatırdı. Müşerref Muzaffer Samda İlk ve Ortaokulu’nda oyunu kullanan AK Parti Bursa Milletvekili Hüseyin Şahin, “Bugün tarihi günlerden birini daha yaşıyoruz. 11 Kasım 1938 ile başlayan cumhurbaşkanının parlamentoda seçilmesi süreci sona ermiş, ilk defa millet nasıl parlamentoyu, milletvekillerini, başbakanını, belediye başkanını, yerel yöneticilerini, meclislerini seçiyorsa, ilk kez cumhurbaşkanını kendi iradesi ile sandıkta seçmiş olacak. Demokrasimizin yapı taşlarından birini daha yerine oturtturmuş oluyoruz. İnşallah mütekamil bir vaziyete getirdiği- miz demokrasimizi cumhurbaşkanının millet tarafından seçilmesi ile taçlandırmış olacağız. İnşallah bundan sonra Türkiye demokratikleşme yolunda 12 yıldır AK Parti hükümetleri ile aldığı yolda emin adımlarla ilerlemeye devam edecek. Hem Müslüman ülkelere, hem de diğer ülkelere demokratik Müslüman bir ülkenin nasıl olması gerektiği konusunda da örnek teşkil edecek. Ben seçimlerin milletimize, devletimize, yakın coğrafyamıza ve bütün dünyaya hayırlar getirmesini temenni ediyorum. Hayırlı uğurlu olsun” şeklinde konuştu. Seçim günü şüpheli çanta İnegöl’de, bir aracın kenarına konulan çanta, seçim günü heyecanlı dakikalar yaşanmasına sebep oldu. Mahmudiye Mahallesi Anafartalar Caddesi’nde Fatih Camii civarında park halindeki araçların yanında bulunan sahipsiz çantayı gören vatandaşlar durumu polise bildirdi. Olay yerine gelen ekipler, çantanın bulunduğu alanda geniş güvenlik tedbiri aldı. Çantanın çevredeki vatandaşlar tarafından çöpten alınarak yol kenarına konulduğu bilgisini alan emniyet ekipleri, ağzı açık olan çantaya dikkatli bir şekilde müdahale etti. İçinden kıyafet çıkan çanta, ekipler tarafından incelenmek üzere karakola götürüldü. 10 Ağustos / 2 Sayı : 37 Babam değil ‘sigaram sağolsun’ Gümüşhane’nin Kelkit ilçesinde bir vatandaş 15 yıl önce bıraktığı sigaranın parasıyla aldığı otomobilinin arka camına ‘Babam Sağolsun’ yerine, ‘Sigaram Sağolsun’ yazdı. Kelkit’te yaşayan 56 yaşındaki İbrahim Altay, 15 yıl önce bıraktığı sigaraya verdiği parayı biriktirerek aldığı otomobilin arkasına “Sigaram Sağ Olsun” yazdı. Küçük yaşlarda başladığı sigarayı 15 yıl önce bırakan Altay, bırakmadan önce günlük iki paket sigara içtiğini belirterek sigarayı bıraktıktan sonra her gün sigaraya verdiği parayı biriktirmeye başladığını söyledi. Sigaraya harcayacağı parayı biriktirip bir otomobil alan Altay, tiryakilere de ibret olsun diye otomobilinin arkasına “Sigaram Sağolsun” yazdı. Sigarayı bırakarak sağlık yönünden de rahatladığını ifade eden İbrahim Altay, “Küçük yaşlardan beri sigara bağımlısıydım. Bu sigara zaman içerisinde sağlığımı tehdit ettiğini hissettim ve kendi kendime karar aldım. Yaklaşık 15 yıl önce bu kararımı uygulamayı karar verdim ve sigaraya verdiğim parayı aracımı aldım. Her şeyden önemlisi sağlımın daha rahatladığını, düzeldiğini hissettim. Bunun yanında sigara denilen illetten kurtulduğuma seviniyorum. Sağlık ve ekonomik yönden rahatladım. Sigaraya verecek olduğum parayla bir araca sahip oldum. Keşke daha önce bıraksaydım. Tüm sigara tiryakilerine Ödediği cezalarla otomobil alırdı Bursa’da bir oto kiralama firmasına gelen trafik cezaları, şirket sahibinin boyunu aştı. Bir yılda ödediği cezaların bir otomobil fiyatını geçtiğini söyleyen firma sahibi, kiralık araçla trafik kurallarını ihlal edenlere isyan etti. Oto kiralama şirketlerinin başı trafik cezalarıyla dertte. Oto kiraladıktan sonra hız sınırını ihlal ederek MOBESE kameralarına yakalanan vatandaşların ceza makbuzlarının bir ay sonra gelmesi kiralama şirketlerini canından bezdirdi. Kiralayan kişinin cezasını ödememesi ya da cezayı inkâr etmesi firma sahiplerini mağdur ediyor. Hız sınırını aşınca MOBESE kameraları tarafından çekilen fotoğraflarda sürücünün net bir şekilde belli olmaması, cezaların inkâr edilmesinde en önemli unsur oluyor. Emniyetin bu meseleye çare bulmasını bekleyen oto kiralama şirketleri, çekilen resimlerin sürücüyü belli edecek şekilde yakın ve renkli olmasını istiyor. BİR YILDA GELEN CEZALAR OTOMOBİL PARASINI GEÇTİ Gelen trafik cezalarının dosya- lara sığmadığını ifade eden oto kiralama esnafı Esvet Uzun, “Maalesef yediğimiz cezalar boyumuzu geçti. Yetkililerden bir an önce bizim gibi küçük esnaf için bu duruma bir çare bulmasını istiyoruz. Araçlarımızı satmak istediğimiz zaman satamıyoruz. Kaza yapıldığında sigorta şirketlerinden paramızı alamıyoruz. Biz kendimiz vatandaştan parayı istediğimizde sıkıntı yaşıyoruz. Telefon açıp ceza parasını istediğimizde savcılığa gidip suç duyurunda bulunuyorlar. Mağdur durumdayız. Bir yıl içerisinde ödediğim cezalar yaklaşık 50 bin lira civarında” diye dert yandı. Fransız çift, bisikletleriyle 5 ay önce çıktıkları dünya turunda Van’ın Özalp ilçesine ulaştı. Fransa’nın Paris şehrinde yaşayan Anna ve Nicolas çifti, macera yaşamak üzere 5 ay önce 3 tekerlekli yatay bisikletleriyle dünya turuna çıktı. Sırasıyla, İtalya, Almanya, Makedonya ve Yunanistan gibi ülkeleri geçerek Türkiye’ye giriş yapan Fransız çift, Van’ın Özalp ilçesine giriş yaptı. Anna ve Nicolas çift, buraya yaptıkları alışveriş sonrası yollarına devam etti. Dünya turlarını 1 yılda bitirecek olan çift, sırasıyla İran, Türkmenistan, Özbekistan, Tacikistan, Çin, Vietnam, Kamboçya ve Tayland üzerinde Hong Kong’a giderek dünya turlarını bitirecek. Yaklaşık 5 ay önce yola çıktıklarını ifade eden Anna ve Nicolas 2 milyon yıllık fosil bulundu masraf olmamış olur. Bütün esnafta aynı sıkıntı var. Özellikle günübirlik araç kiralayan esnaf bu sıkıntıları yaşıyor” şeklinde konuştu. “ÇÖZÜM ELEKTRONİK ORTAM” Yaşanan sıkıntının giderilmesi için kendi aralarında durmadan fikir ürettiklerini ifade eden Uzun, “Yapılabilecek birçok yöntem var ama bunlardan en garantisi ve en hızlı olanı, elektronik ortamda bizlere cezanın ulaştırılmasıdır. Cep telefonlarımıza mesaj şeklinde gelirse daha iyi olur. En azından bu kâğıtlara yazık, Yata yata dünya turu tavsiyem bir an önce bu illetten kurtulsunlar. Sigaraya verecekleri parayla otomobil dahi alınabiliyor” dedi. çifti, “Şu ana kadar yolculuğumuz çok iyi geçti. Yaklaşık 4 bin kilometre yol kat ettik. Gördüğümüz kadarıyla Türkiye çok güzel. İran ve diğer ülkeleri takip edip Hong Kong’a ulaştığımızda dünya turumuzu tamamlayacağız” dediler. Samsun Ladik ilçesinde, 2 milyon yıl önce yaşamış bir mamuta ait olduğu belirlenen fosil bulundu. Ladik ilçesinde özel bir firma tarafından işletilen ve son 10 yıldır kapalı bir şekilde bekleyen linyit kömürü madeninde fosiller bulundu. Bulunan parçalar daha sonra Maden Tetkik Arama (MTA) Tabiat Tarihi Müzesi Paleontoloji Birimi tarafından 1 yıl boyunca incelendi. Yapılan inceleme sonucunda 2 milyon yıl önce yaşamış bir mamuta ait olduğu belirlenen fosiller, Samsun Kültür ve Turizm Müdürlüğü’ne bağlı Arkeoloji Müzesi’nde koruma altına alındı. Burada incelemeler yaptılar burada incelemeler sonucunda burada bulunan mamut ve ata ait fosillerin 2 ila bir milyon yıl önce burada yaşamış olduklarını belirlendiğini söylediler. Bu fosillerle ilgili ayrıntılı bir çalışma yapılabileceğini, daha başka fosillere ulaşabileceği bilgisi verildi. Yaklaşık 2 ila 1 milyon önce yaşamış olan bu mamut türünün raporda, Avrupa’nın ılıman iklimi ve ormanlık alanları için oldukça uyumlu olduğu belirtiliyor. Avrupa’da çok geniş bu türe ait olan bu örnekler, ülkemizde başka bölgelerde görülmüş ancak burada Ladik ilçesinde bulunan örnekler daha ilkel özelliklere sahip ve bu türler için önemli merkez olduğunu anlatıyor. Bununla ilgili daha kapsamlı çalışma sonrasında bulunan fosiller müzede halka sergilemeyi planlıyoruz” dedi. Lady Gaga İstanbul’u fethedecek Lady Gaga Türkiye’ye 144 kişilik ordusuyla ve 21 TIR ile birlikte geliyor.16 Eylül’de İTÜ Stadyumu’nda Türkiye’deki ilk konserini vermeye hazırlanan Lady Gaga’nın “Lady Gaga’s artRAVE: the ARTPOP Ball” turnesi ile ilgili detaylar ortaya çıktı. Dünya turnesi boyunca 68 şehirde toplam 78 performans sergileyecek olan Lady Gaga’nın İstanbul konseri, turnenin Avrupa ayağının ilk konseri olma özelliği taşıyor. Performansını 14 dansçı ve 5 grup üyesi ile birlikte sergileyen Lady Gaga, sahnede giydiği birbirinden renkli kıyafetler için tam 14 gardırop ile geziyor. Lady Gaga, şov sırasında 30 saniye gibi rekor bir sürede tasarımı oldukça zor olan kıyafetlerini değiştirebiliyor. Lady Gaga, turne boyunca, grubundan dansçılara, yönetmenlerden, stilist ve teknis- yenlere kadar 144 tur personeli ile yoluna devam ediyor. Ortasında lounge alanı, soyunma kabinleri ve çeşitli bölmelerin yer aldığı, kurulumu ve tasarımı için ise 21 bin 346 saat harcanan sahnenin bir sonraki konser noktasına araçlarla taşınması 2 gün sürüyor. Ayrıca sahne şovu sırasında dev bir bahçe ve 15 dev ağaç, 146 metrelik bir hortumla şişiriliyor. 11 Ağustos / 2 Sayı : 37 CHP ve MHP Genel Başkanları istifa etmeyi düşünüyorlar mı? Ali Eşref UZUNDERE CHP, Türkiye Cumhuriyeti devletini kuran ve cumhuriyetimizle yaşıt bir parti, ancak tek parti dönemi hariç nedense 1950’lerden sonra tek başına iktidar yüzü görmedi. MHP de keza öyle. 40 yıllık bir parti. Koalisyon dönemleri hariç tek başına iktidar olamadı. Her iki partinin genel başkanları ve kurmayları başlarını ellerinin arasına oturup düşünmeliler. “Neden halk, seçmen bizden uzak” diye. Zorla güzellik olmaz diye bir deyim var. Halk seçmen ne MHP’yi, ne de CHP’yi sevmiyor. Sevse onu bunca senedir iktidara getirirdi. Bence, CHP’yi tek partili dönemin uygulamalarından ötürü, MHP’yi de 27 Mayıs 1960 İhtilalindan ötürü sevmiyor. CHP ve MHP Genel Başkanları artık bulundukları yeri terk etmeliler. Sebebi ortada. Buna rağmen, eminim ki her iki genel başkan şimdi çıkıp “başarılıyız” diyeceklerdir. Yazık oluyor bu millete. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli de, CHP Genel Başkanı Sayın Kılıçdaroğlu da yapılan seçimlerde alınan sonuçlardan kendilerini sorgulamalıdır. Genel seçimleri kaybettiniz, çıkıp başarılıyız dediniz. Yerel Seçimleri kaybettiniz, çıkıp başarılıyız dediniz. 10 Ağustos’ta yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimini de yerlerde yüz üstü süründüğünüz apaçık ortada, yine çıkıp başarılıyız demeyi düşünmüyorsunuz her halde.. Bildiğim tek şey var. Her iki siyasi partimizin liderleri kış güneşi gibi, milleti aydınlatıyor ama ısıtmıyor. Artık değişim zamanı gelmiştir. Her iki siyasi partimizin genel başkanı ve yönetim kadrosu ikmale değil, sınıfta kalmıştır. Sorumluluklarını kabul etmek zorundadırlar. Prof. Dr. Ekmeleddin İhsanoğlu’nun kazanmamasının yegâne sebebi, gerek CHP’de olsun, gerek MHP’de olsun parti liderlerine karşı olan muhalif düşüncenin öne çıkmasıdır. Seçime katılım düşük oldu Üç adayın yarıştığı Cumhurbaşkanı seçimine katılım düşük oldu. Önceki seçimlere oranla katılımın yaklaşık yüzde 30 daha az olduğu belirtildi. Katılımın yüzde 70 civarında olduğunu belirten Sandık Kurulu Başkanı Orhan Narin, “Geçen seçimden daha az bir katılım gördük. Şu anda sandıklardan çıkan rakamlar onu gösteriyor. Yüzde 60-70 civarında bir katılım söz konusu diye düşünüyoruz. Geçen seçimde bu oran daha yüksekti. Bu seçimde sanki yaz olması nedeniyle insanlar tatillerini bölmedi desek yeridir” dedi. Çok sakin bir seçim olduğunu belirten Narin, “İnsanlar hiç sıra oluşma- dan çok rahat bir oy kullanımı gerçekleştirdi. 30 Mart seçimlerinde öyle değildi. Çok daha yoğun bir katılım vardı, kapılarda sıralar oluşuyordu. Bu dönem sandık sayısı artmasına rağmen böyle oldu. Katılımın azlığı açıkça gözlendi” diye konuştu. Sandık görevlisi Ufuk Korkmaz da katılımının beklenenden yaklaşık yüzde 30 daha az olduğunu ifade ederek, “Katılım biraz daha az. Geçen seçimlerde daha yoğundu. Bu seçimde tepki mi diyelim, insanların İstanbul’da olmamaları bunu etkiledi. Beklenenden yüzde 30 daha az oldu. Demek ki insanlar tatilini yapmaya daha çok önem veriyor. Yaz mevsimine rağmen katılım yine de idare eder” dedi. BAŞSAĞLIĞI Bursa’nın yetiştirdiği duayen futbolculardan Ali Belgener’in sevgili eşi Ayşen Ceyda Belgener’in vefatını üzüntüyle öğrendim. Kederli ailesine ve tüm sevenlerine başsağlığı dilerim... Soğukkuyu Mahallesi Hürriyet Caddesi No: 3 Osmangazi / Bursa Erdinç KAYAN 12 Ağustos / 2 Sayı : 37 Arı sokması ve anafilaksi Giyilebilir teknoloji sınırları zorluyor Prof. Dr. Nihat SAPAN nihatsapan@yahoo.com.tr A llerjik hastalıkların görülme sıklığı mevsimlerle ilişkilidir. Kış aylarında daha çok astım bulguları doktora başvuru nedeni olurken ilkbaharda mevsimsel alerjik rinitli olguların yakınmalarında artış görülür. Yine ilkbahar ve yaz aylarında sık olarak ortaya çıkan alerji türlerinden biri arı sokması ile ortaya çıkan alerjik bulgulardır. Genel olarak Avrupa ülkelerinde arı sokması nedeniyle hayatını kaybeden insan sayısı bir yılda 100 kadar olup bunun önemli bir kısmı Akdeniz çevresi ülkelerde görülmektedir. İnsanları sokan veya ısıran birçok böcek olmasına rağmen, dünyada ve ülkemizde, alerjik reaksiyonlar gelişmesine en sık arı türleri neden olmaktadır. İnsanların hemen hepsi yaşamları boyunca en az bir kez arı sokmasına maruz kalmaktadırlar. Arı sokmaları sonrası gelişen ağır alerjik reaksiyonlar, yaşamı tehdit edebilen sonuçlara ve ölüme yol açabilmesi nedeniyle ciddi bir sağlık problemi olarak ele alınmaktadır. Doğada yaygın olarak bulunan arıların çeşitli türleri olduğunu biliyoruz. Ülkemizde arı sokmaları ile ortaya çıkan alerjik reaksiyonlar en çok bal arıları ve eşekarıları sokmaları sonucu ve daha az oranda da Polistes ismi verilen diğer yaban arısı türleri ile olan sokmalar sonucu görülmektedir. Balarıları bir kez sokabilir ve kendileri de hayatını kaybeder. Eşekarısı ve diğer yabanarısı türleri birden fazla sokabilir. En önemli arı zehiri alerjeni fosfolipaz A2’dir ve her arı soktuğunda 50-100 mikrogram kadar vücuda geçmektedir. Arı sokmasını takiben arı alerjisi olmayan kişilerde sadece o bölgede kızarıklık, şişlik ve ağrı gibi bölgesel reaksiyonlar görülebileceği gibi şiddetli alerjisi olan kişilerde vücudun tümünde etkili olan ağır sistemik reaksiyonlar (anafilaksi) görülebilmektedir. Basit reaksiyonlarda buz uygulanması, ağızdan alınacak olan alerji ilaçları ve kortizon tabletleri genellikle yeterli olmaktadır. Arı sokmasına bağlı sistemik alerjik reaksiyonlar hafif yada ağır olabilir. Ağır reaksiyonlar tedavi edilmedikleri takdirde ölüme kadar ilerleyebilirler. Ağır reaksiyonlarda deri bulgularından başka boğazda tıkanıklık ve nefes alamama gibi durumlar da ortaya çıkabilmektedir. Arı alerjisi olan kişilerin bu gibi durumlarda hızla kullanmaları için tek kullanımlık adrenalin enjektörleri taşımaları önerilir. Yapılan bu acil tedavi sonrasında hastanın süratle bir hastaneye götürülmesi tedavinin diğer aşamalarının devam etmesi için önemlidir. Arı sokması ile şiddetli alerjik bulguların ortaya çıktığı olguların başlangıçta teşhis edilerek gerekli önlemlerin alınması önemlidir. Bu amaçla daha önce görülen olayların detaylı olarak sorgulanması yararlı bilgiler alınmasını sağlar. Ayrıca deri testi ve kan testleri ile arı alerjileri tespit edilebilir. Arı alerji tesbit edilen olgularda arı ile karşılaşma olasılığını azaltacak bir takım önlemler alınması gerekir. Bu amaçla bahçe işleri ve çim biçme işlerinden kaçınılmalı, bahçe işleri yapılacaksa eldiven, uzun çorap ve ayakkabı giyilmelidir. Çimlerde yalınayak yürünmemelidir. Arı kovanlarından ve çiçeklerden uzak durulmalıdır. Parlak, açık renkli, çiçekli giysilerden kaçınılması gerekir. Beyaz, yeşil ve kahverengi renkler arıları daha az çeker. Açıkta çöp, besin ve içeceklerin bulundurulmaması gerekir. Parfümler, kokulu deodorantlar ve güneş kremlerinin kullanılması arıları çeker. Arı yaklaştığında, sakin olunmalı, ani hareketlerden kaçınılmalıdır, çoğu arı kendiliğinden sokmaz ve rahatsız edilmedikçe bir süre sonra uzaklaşır. Arı sokmalarına bağlı anafilaksi geçirme öyküsü olan olgular bir alerji uzmanı (0-18 yaş çocuk alerji uzmanı, 18 yaş üstünde erişkin alerji uzmanı) tarafından değerlendirilmelidir. Arı sokmasına bağlı anafilaksi geçiren olgularda alerji aşısı diye bilinen alerjen immünoterapi tedavisi yararlı sonuçlar verir. Bilim kurgu filmlerinde karşılaşılan birçok giyilebilir teknoloji ürünü hızla hayatımıza girmeye hazırlanıyor. Teknolojiyi sıkı takip edenlerin merakla beklediği en yeni 3 ürün olan Robotik Güç Kıyafeti, araçlara giydirilen navigasyon aparatı Navdy ve akıllı ayakkabı Lechal ile ilgili son gelişmeler, kullanıcıların hayatına girmeleri için adeta sayılı günler kaldığını gösteriyor. BU KIYAFET SÜPER GÜCE ULAŞTIRIYOR Giyen kişinin, fiziksel dayanıklılığını artıran, büyük ağırlıkları kaldırmasını sağlayabilen ve dışarıdan gelebilecek darbelere karşı çok daha korunaklı bir giyilebilir teknoloji ürünü özel kıyafet yakın zamanda kullanıcılarla bir araya gelmeyi bekliyor. Bu robotik kıyafet tasarlanırken özel oyunlar ya da keyfi bir tüketim gözetilmemiş ve sektörel anlamda katma değer kazandırması hedeflenmiş ve işçilerin daha verimli çalışmasını sağlama amacıyla üretilmiş. ARABALAR ARTIK NAVİGASYONU GİYECEK Son zamanda geliştirilen Navdy ile kullanıcılar giyilebilir teknolojiyi sadece kendisi giymeyecek arabalarına da giydirecek. Bu yeni geliştirilen teknoloji ürünü ile Google Glass’ın pek çok kolaylığı arabaların ön camlarına taşınıyor. Kullanıcılar Navdy’i kullanabilmek için sadece araçlarının gösterge bölümünün önüne bu cihazı koyarak, Bluetooth ile akıllı telefona bağlayacaklar ve ardından aracın ön camında adeta bir Google Glass oluşacak. Ayrıca Navdy için kullanılan telefonun işletim sistemi de fark etmiyor, kullanıcılar ister iOS, isterlerse de Android telefonlarla kullanma imkanına sahip oluyor. Navdy, navigasyon hizmeti, müzik uygulamalarını sesli veya el hareketleri ile idare, telefona gelen bildirimleri okuyabilme, gelen aramalara cevap verme gibi imkânları kullanıcısına sunuyor. Firmanın pazar için ön sipariş sürecinde olduğu Navdy, henüz örnek üretim halinde. NAVİGASYON İÇİN DEVİR, AYAKKABI DEVRİ Giyilebilir teknolojinin son yeniliklerinden olan akıllı ayakkabı Lechal hayatı kolaylaştıran teknolojik ürünlerden biri olmaya aday. Cep telefonuyla iletişim kurarak navigasyon cihazı gibi çalışan akıllı ayakkabılar hangi ayakkabı teki titrerse kullanıcının o yöne dönmesini sağlıyor ve kullanıcılar bu sayede yönlerini kolaylıkla bulabiliyor. Bu ayakkabı, Google Maps kullanan akıllı telefon uygulamalarıyla senkronize ediliyor ve varış noktasıyla ilgili ne zaman ve nereye gitmek gerektiği konusunda iç tabanındaki titreşimle giyen kişiye uyarıda bulunuyor. Hint girişimcilerin geliştirdiği bluetooth özellikli akıllı ayakkabı Lechal, ekim ayında piyasaya sürülecek. ‘Kış Uykusu’ Oscar yolcusu Nuri Bilge Ceylan’ın Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye ödülünü alan filmi ‘Kış Uykusu’ Oscar’da Türkiye’yi temsil edecek. Kültür ve Turizm Bakanı Ömer Çelik twitter hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, ‘Uluslararası arenada büyük başarılar elde eden Nuri Bilge Ceylan’ın aynı başarıyı Oscar yolunda da göstereceğini ümit ediyor, başarılar diliyorum’ dedi. Cannes’da büyük ödül Altın Palmiye’ye layık görülen filmin başrolünde Haluk Bilginer yer alırken kadroda kendisine Demet Akbağ, Melisa Sözen, Ayberk Pekcan, Serhat Kılıç, Tamer Levent, Nejat İşler ve Nadir Sarıbacak eşlik ediyor. Film ayrıca Cannes’da FIPRESCI ödülüne de layık görüldü. FİLMİN KONUSU: Aydın (Bilginer) emekli bir oyuncudur; aktörlüğü bıraktıktan sonra Orta Anadolu’da kendi halinde küçük bir otelde çalışarak günlerini geçirir. Hayatında ise iki kadın vardır: Kendisine her anlamda uzak ve soğuk olan genç karısı Nihal (Sözen) ve boşanmış olan kız kardeşi Necla (Akbağ). Kışın bastırması ve kar yağışının artması bu küçük taşrada en çok Aydın’ın sinirlerine dokunur ve onu uzaklara gitmeye teşvik eder. 13 Ağustos / 2 Sayı : 37 Aşırı sıcaklar yaşlandırıyor Kalp ve Damar Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Ahmet Akgül, yaşlanmanın aslında bir damar yetmezliği olduğunu belirterek son zamanlarda artan sıcaklıkların yaşlanmayı hızlandırdığını ifade etti. Akgül, “İnsan vücudu hem sıcak hem de soğuk havaya uyum sağlayarak hayatını devam ettirir. Vücudun uyum sisteminin tek ve asıl amacı bireyi hayatta tutmaktır. Bunu sağlarken önce fizyolojik denilen mekanizmaları devreye sokar. Örneğin sıcak ortamda terleme, susama gibi ihtiyaçları ortaya koyar. Kişi terleyerek artan vücut ısısını normale düşürmeye, su içerek de vücuttan terleme ile kaybolan sıvı ve minerallerin yerine konmasını sağlar. Eğer birey sıcak ve güneş gibi olumsuz şartlarda kalmaya devam ederse, organizma artık daha ciddi tedbirler almaya çalışır. Aşırı bir tepki vermeye başlar, amacı kişinin ortamını değiştirmesi için belki de son derece ağır olan uyarılardır. İlk baştaki hafif uyarıları dikkate almayan birey aynı ortamda yani sıcak veya güneşte kalmaya devam ederse kalp ve damar sisteminde geri dönüşümü çok zor hasarlar oluşur” dedi. “DAMARLARIMIZ ISINIYOR YAŞLANIYORUZ” Vücudun uyarılarını dikkate almayan kişinin sonunun artık hastalıklarla yüzleşmek olduğunu vurgulayan Dr. Akgül, “Bu sağlık sorunumuz illa ki hastalıklar ile kendini göstermez. Yaşımıza uygun olmayan hızlı yaşlanma da ciddi sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Yaşlanma yalnızca insanın fiziksel görüntüsünün değişimi değildir, tüm organlarında yetersizlik de demektir. Tüm bu yaşlanmanın esas nedeni de tüm organları besleyen büyük damarlardan tutun da cildi besleyen kılcal damarlara kadar yaygın bir damar yetmezliği durumudur. Yani yaşlanma damar ağının bir hastalığıdır. Amaç sağlıklı ve yaşına uygun yaşlanmaktır. Sıcakların artışı ve güneş ışınları yaşımızdan hızlı yaşlanmamıza neden olur. Bunun asıl nedeni damarlarımızın ısınması sonucu hem damar duvarında hem de damar içinde hareketli olan kan ve kan hücrelerinin bozulmasıdır. Klasik örnek olarak ciltteki kılcal damarlarda bozulma sonucu ciltte kırışıklık, kuruluk, canlılığını yitirme, damar genişlemeleri, lekelenmeler ve ciltte dökülmeler görülür yani hızlı yaşlanmanın en klasik bulguları gözlenir. Bacaklarda olursa damarlarda genişlemeler, varisler, varis yaraları gözlenir. Damarın ısınmasıyla kanın damar içindeki hızı yavaşlar, böylece damar içi kan pıhtıları oluşur. Pıhtı hangi organın damarındaysa o organda fonksiyon bozukluğu olur. Örneğin kalp damarındaysa hastada göğüs ağrısı, nefes darlığı, efor kapasitesinde azalma, istirahat ağrısı, kalp krizi ve hatta ani ölüm görülebilir. Akciğer damarlarında olursa ani göğüs, sırt, yan ağrısı, nefes darlığı, morarma ve ölüm görülebilir. Beyin damarlarında ise göz kararması, baş ağrısı, baş dönmesi, baygınlık, kulak çınlaması, felçler görülebilir. Bacak damarlarında olursa ani bacak ağrısı, bacakta morarma, şişlik, kızarıklık, hareket kaybı ve bacak kaybı görülebilir” dedi. En çıplak millet onlar çıktı! Almanlar çıplaklıkta birinci! “Expedia” adlı internet seyahat acentesinin 24 farklı ülkeden 11 bin 165 kişinin verdiği bilgilere dayanarak yaptığı sıralamada, Almanlar çıplaklıkta birinci oldu. Almanların yaklaşık üçte birinin (yüzde 28) en az bir kez çıplak olarak denize girdiği ve güneşlendiği belirtilirken, çıplaklığı dünya genelinde en az sorun yapan ülkenin Almanya olduğu kaydedildi. Avrupa açık ara önde Çıplaklığı problem yapmayan diğer bir ülke ise Avusturya. Expedia’nın verilerine göre, Avusturyalılar (yüzde 28) çıplaklık konusunda Almanlarla yarışıyor. Norveçliler ve İspanyollar yüzde 17 ile üstsüz denize girme konusunda Almanlar ve Avusturyalılar’ı takip ederken, sıralamada Asya ülkeleri Avrupalılar’ın hayli gerisinde kalıyor. Taylandlılar’ın yüzde 4’ü, Güney Koreliler’in Ölümün testini buldular! Finlandiya’daki Moleküler Tıp Enstitüsü’nde görevli bilim insanları, sağlıklı bir kişinin beş yıl içinde herhangi bir sağlık sorunundan ölme riskini belirleyen bir kan testi geliştirdi. Basit bir kan testiyle, kanda bulunan moleküllerden olan “biyobelirteç” seviyesi ölçülerek, risk belirleniyor. Araştırma ekibinin başındaki Dr. Johannes Kettunen, vücuttaki dört biyobelirtecin seviyesinin yüksek olduğu kişilerde belirli hastalıklardan ölme riskinin yüksek olduğunu saptadıklarını belirledi. Beş yıl süreyle 17 bin kişinin verilerini yüzde 3’ü, Japonlar’ın ise yüzde ikisi çıplak olarak denize girmede sakınca görmüyor. Almanlar’ın çıplaklık konusunda bu kadar rahat olmalarında 60’lı yılların sonunda ortaya çıkan hippi geleneği, Doğu Almanya’da çıplaklığın normal kabul edilmesi ve 80’li ve 90’lı yıllarda hızla yayılan fitness çılgınlığı ve insanların sportif vücutlarını gösterme eğilimi gösteriliyor. incelediklerini söyleyen Kettunen, “Şimdi son derece sağlıklıyken kanser, kalp gibi hastalıklara yakalanıp ölme riskini bilmek risk altındaki kişilere önlem almaları şansını vermek anlamına geliyor” dedi. İklim seferberliği Gül Ataç SAVAŞIR gul@naryonetim.com.tr ‘350’, atmosferde olması gereken karbon dioksit miktarının üst limiti… Küresel iklim değişikliği felaketlerini önlemek için gerekli olan limit… 350 Organizasyonu ise, küresel iklim değişikliğinin sonuçları ve önlemler konusunda dünya insanlarını uyandırmayı hedeflemiş, kurulduğu günden itibaren yüzlerce ülkede 5500’e yakın faaliyeti gerçekleştirmiş bir organizasyondur. 350 Organizasyonu, devlet başkanlarının Eylül ayında buluşacağı New York’ta, bugüne kadar yapılmış en büyük iklim eylemini planlayarak, tüm dünyaya çağrıda bulunuyor. Devlet başkanlarının hepsi, zirve öncesinde, alttan gelen bu müthiş bilinci, gücü ve desteği bir kez daha hissedecekler. Umuyoruz ki acil alınması gereken kararlarda güçlü iradenin kullanımı sağlanır. Çünkü bu çağrı çocuklarımıza nasıl bir gelecek bırakacağımızla ve nasıl hayatta kalacağımız ile ilgili… Bu çağrı hepimizle ilgili… Ne yapabiliriz? Yerel Yönetimler, Sivil Toplum Kuruluşları, aktivistler, tüm insanlar… Doğa ve insan dostu süreçlere sağlanan katkıyı arttırmak için harekete geçiniz. Güneş enerjisi panellerinin artması için, sanayi kuruluşlarını bilinçlendirmek için, bireysel mücadeleyi öne çıkarmak için, köyünü, mahallesini koruyan vatandaşa destek olmak için, değişiklikleri görselleştirmek için, rüzgar enerjisinden elektrik üretmek için, düşük karbon ekonomisini desteklemek ve doğa dostu süreçlerin kurulumu sağlamak için… AB hibelerinden, devlet desteklerinden faydalanalım. Kurumlar haricinde, bireysel olarak vermiş olduğumuz mücadeleyi tanımlayalım, tanıtalım. Kendi iklim mücadelemizi, gözlemlediğimiz değişiklikleri görselleştirelim. Farklı bölgelerde yaşasak da hepimizin aynı tehdit altında olduğumuzu tüm dünyaya hatırlatalım. Küresel eylem haftası olarak belirlenmiş 19-21 Eylül tarihlerini ajandamıza kaydedelim ve 200.000 kişinin yürüyüşüne uzaktan da olsa katkı sağlayalım. Bütün dünya başkanları New York’ta buluşurken sesimizi duyuralım. Eylül ayında, Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri’nin çağrısı ile bir araya gelecek devlet başkanları, gezegenin geleceği ile ilgili konuları görüşmek üzere New York’ da buluşuyor. Doğrudan genel sekreterden gelen bu çağrının zamanı oldukça önemlidir. ‘Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi Taraflar Konferansı’ öncesinde yapılan bu çağrı ile tüm ülkeler nezdinde siyasi baskının oluşması, iklim değişiklikleri konusunda gerekli adımların atılması, bürokrasinin aşılarak hızlı kararlar alınması hedefleniyor. 19-21 Eylül tarihlerinde dünyanın her yerinde küresel eylem günleri teşvik ediliyor. Geçmiş dönemlerde gerçekleşmiş destek eylemlerinin ötesinde, iklim mücadelelerinin tanıtılması isteniyor. Her nerede olursa olsun yaşanmış olan iklim mücadelesinin fotoğraflarla, video kayıtları ile New York zirvesine, New York’ dan da dünyaya yayılması arzulanıyor. Son yıllarda yaşanan kuraklıklar, eriyen buzullar, sel felaketleri ve kasırgalarda yaşanan kayıplar, etkilenen milyonlarca insan, sevdiklerini kaybeden insanların acıları, susuzluk endişesine rağmen aşırı sarfiyat, kaynakların tüketilmesinde devam eden bilinçsizlik, tarımda yaşanan kayıplar, gıda fiyatlarındaki artış, 19 yıldır gerçekleşen çözüme ulaşamamış zirveler, ilerleyemeyen müzakere süreçleri ve aynı gezegende yaşadığını unutan bazı ülkeler… Biz unutanlardan olmayalım... Sivil toplum kuruluşlarının, yerel yönetimlerin, iş insanlarının ve bilim insanlarının çalışmalarının görselleştirmesi için çok kıymetli olacak bu zirvede sesimizi duyuralım. 2015 yılında ülkemizin başkanlığında gerçekleşecek olan G20 Zirvesi için global iklim değişikliği projelerini hazır edelim. 14 Ağustos / 2 Sayı : 37 Bursaspor için passolig bile yenir Suat SAPAN suatsapan@hotmail.com S porda şiddetin önlenmesi amacıyla, 2011 yılında TBMM’de 6222 sayılı yasa kabul edildi. Yasaya göre; çıkacak olaylardan kulüpler değil bireyler sorumlu olacak. Buna göre artık saha kapatma ve kulüplere para cezası verme yerine, olay çıkaranların maçları izlemekten men edilmesi yoluna gidilecek. Türkiye Futbol Federasyonu bu işin organizasyonu için bir ihale düzenledi. İhaleyi Aktifbank kazandı. Banka yaklaşık 150 milyon liralık altyapı maliyetini, kulüplere her sene garanti para ödemeyi ve elde edeceği gelirlerin en az yarısını yine kulüplere vermeyi taahhüt etti. Yatırımı, Futbol Federasyonu’nun öngördüğü yıllık kart ve maça giriş bedelleri finanse edecek. Uygulama geçtiğimiz sezonun sonuna doğru başlatıldı ve herkesi şaşırttı açıkçası. Yasanın 3 yıl içinde devreye alınması gerektiğinden, böyle bir yola gidildiği anlaşıldı sonradan. Kartın birçok özelliği var. Kredi kartı olarak kullanılabiliyor. Anlaşma yapılan şehirlerde toplu ulaşımdan yararlanılabiliniyor. Şu anda 50’ye yakın firmayla özel kampanya anlaşmaları yapılmış. Futbolda şiddeti, İngilizlerin neden olduğu olaylarla tanıdık. En önemlilerinden birisi Heysel Faciasıydı kuşkusuz. 29 Mayıs 1985 tarihinde Brüksel’de Liverpool ve Juventus arasında oynanacak olan Avrupa Şampiyon Kulüpler Kupası finali başlamadan önce İngiliz taraftarlar İtalyan taraftarlara saldırdı, bir duvar yıkıldı ve taraftarların bir bö- lümü tel örgülere sıkıştı. Bilanço çok ağırdı. 38 İtalyan ve 1 Belçikalı can vermişti. UEFA Heysel Faciası için sadece Liverpool’a ceza verecekken, dönemin İngiltere Başbakanı Demir Lady lakaplı Margaret Thatcher tüm İngiliz kulüplerinin 5 yıl Avrupa’ya gitmemesini sağladı. UEFA’nın Liverpool-Juventus maçından sonra sadece Liverpool’a 3 yıl ceza verebileceği düşünülüyordu. Ancak Thatcher, “Bizim hayvanlara bu ceza az” diyerek, tüm İngiliz takımlarının cezalandırılmasını ve İngiltere Futbol Federasyonu’nun tüm kulüpleri Avrupa’dan çekmesi konusunda baskı yaptı. Gerçekten çok cesurca yapılan bu uygulama, futbolda İngiltere’nin önünün açılmasını sağladı. Süreç çok iyi değerlendirildi. Bir yandan stadların fiziki koşulları her anlamda geliştirilirken, diğer yandan taraftarların davranış şekillerinin nasıl daha sağlıklı hale getirilebileceği konusunda ciddi adımlar atıldı. Tüm bunların sonunda ortaya; dünya üzerinde en yüksek izlenme oranına, en pahalı futbolculara, en fazla sponsorluk ve reklam gelirlerine sahip Premier Lig çıktı. Uygulanan ciddi yaptırımlar eski görüntülerin tamamen ortadan kalkmasını sağlamıştı. Tribünlerde Hindistan’dan, Japonya’dan ve Çin’den seyirciler görülmeye başlandı. Tüm dünya ülkeleri açısından, örnek alınabilecek bir uygulama gerçekleştirilmişti. Bizim cephemizde ise Passolig’le ilgili gelişmeler şimdilik olumsuz gibi görünüyor. Şimdiye kadar yalnızca 122.000 civarında bir satış rakamı gerçekleştirilmiş. 3 büyükler içerisinde en ilgisiz kulübün Fenerbahçe olduğu söyleniyor. Maçların başlamasına çok az kaldı ve tablo hoş değil. Bursaspor açısından da aynı şeyler söz konusu. Maraton platformu ve Teksas olayın kesinlikle dışında kalacaklarını ifade ettiler. Henüz geç kalmış sayılmayız. Üstelik artık sıra bizde değil mi? Yıllar öncesinin solgun resimlerini hatırlamıyor musunuz? Son derece şık giyinen, güleryüzlü, birbirlerine saygılı, rakip taraftar olmalarına karşın birlikte maç izleyen, maçtan sonra sonuç ne olursa olsun yanyana yürüyen insanlar bizim babalarımız değil miydi? Aradan yalnızca 1 kuşak geçmeden bu devran nasıl böyle değişti? Aynı okullarda okuyan, aynı mahallelerde yaşayan, aynı işyerinde çalışan insanlar birbirlerine düşman oldular. Kurulan kumpasın farkında değil misiniz? Yıllardır kendi borularını öttürebilme derdindeki yöneticilerin oyuncağı olduk. Ya yöneticilerin kullandığı kuklalara ne demeli? Bedava bilet için, kaba tabirle ‘sakal için’ atmadıkları takla kalmayan, sözde takımını desteklemek için yollara düşen ama o yollardaki esnafların canına okuyan, Bursa’nın adının hayırla anılmaması için elinden geleni ardına koymayan sözde tribün liderleri! Artık bir sistem oturtulmaya çalışılıyor. Hepimiz buna uyacak ve yeni stadımızın hakkını vereceğiz. Güzel koltuklarda oturacak, güzel restaurantlarda yemek yiyeceğiz, tertemiz tuvaletlerde ihtiyacımızı giderecek, adam gibi maç seyredeceğiz. Hepimiz bunları hak ediyoruz. Peki Bursaspor yalnız bırakılmayı hak ediyor mu? Kişisel hırslarımızın aklımızın önüne geçmesine izin vermeyelim. Önceliğimiz, sonsuza dek Bursaspor olmalı, öyle de olacak! Eller kollar bağlı Erkan Körüstan yönetiminin Bursaspor’la ilgili yaptıklarının farkına çok daha sonraları varıldı. Recep Bölükbaşı’nın da bunları görünce çok çaresiz kaldığını hissediyorum. Artık elleri kolları tamamen bağlı. Bu koşullarda transfer yapılmasının olası olmadığı açık. Frey, Taiwo ve Civelli bir yana, tüm yabancı oyuncularla ilgili sözleşmelerde sürekli aynı hataları yapıyoruz. Onların bize kesinlikle yararlı olacaklarını düşünüyor ve uzun süreli anlaşma yolunu seçiyoruz. Koşullar da nedense hep onların lehine düzenleniyor. Her alanda profesyonel kişilerle hareket etmektense, menajerlerin oyuncağı oluyoruz. Civelli ile şimdilik bir sorun görünmüyor. Ama Frey’i altyapı ile çalışmaya, Kazım’ı da Vakıfköy’e göndererek yıldırmaya çalışıyoruz. Taiwo’nun az da olsa Fransa’ya geri dönme umudu var. Tabi yine zarar edeceğimiz kesin. Frey ve Kazım konusunda yanlış davrandığımız ortada. Onlara teklif gelmediğine göre niye yararlanma yolunu seçmiyoruz? Her şey onların lehine. Eğer bu tavrımızı sürdürürsek hem istedikleri paraları fazlasıyla alacaklar, hem de UEFA’dan ceza almamıza neden olacaklar. Üstelik bize hiçbir yararları da olmayacak. Transfer gündemimizde sürekli iki kişinin adı geçiyor. Bunlar, Fenerbahçe’nin yabancı oyuncu kontenjanında bir an önce yer açabilmek için elinden çıkarmaya çalıştığı Holmen ve Baroni. Holmen’i geçtiğimiz sezon da almaya çalışmıştık. Şimdi onların başka isteklisi de görünmüyor ortalıkta. Hadi bonservis bedeli ödemeden aldık diyelim. Bunlar adam başı en az 1 milyon eurodan kapı açarlar. Holmen zaten kaç sezondur doğru dürüst top oynamıyor. Baroni’nin artık ayakta duracak hali yok. Bir atımlık barutumuz varsa eğer, onu en rasyonel biçimde kullanmak zorundayız. Bu takım geçen sezon Daum’un gönderilmesinden sonra oldukça etkili futbol oynamıştı. Bol seçenekli ve kaliteli kadrosuna karşın Eskişehirspor’u bile sıralamada geride bırakmıştık. Şenol Güneş’in doğru seçimleriyle yine aynı oyun şeklinin yakalanacağını düşünüyorum. Elimizdeki oyuncuların efektif kullanımıyla maddi sorunların da üstesinden gelinecektir. Sahip olmadıklarımızla hovardalık yapılamayacağını aklımızdan çıkarmayalım. **** Biz bunları yazıp yayınlamayı düşünürken o kadar farklı gelişmeler yaşandı ki, ciddi anlamda değişiklikler yapmak gerekli oldu. Sayın Recep Altepe’nin Bursaspor’un sıkıntılı durumuna el attığını fark ettik. Dolayısıyla Başkanımız Bölükbaşı da oldukça rahatlamış bir görüntü veriyor artık. Yukarıda Holmen ve Baroni konusundaki çekincelerimi belirtmiştim. Neyse ki Baroni olmadı. Holmen’in de belli bir süre sonra katkı sağlamasını bekleyeceğiz. Bu arada Civelli’nin gitmesi ve Diakhete’nin gelmesi gibi bir durum var. Açıkçası çok farklı özelliklerinin olmadığını düşünüyorum. Başkanımızdan büyük bir yıldız sinyali geliyor. Ama transferler konusunda yine çok geç kaldık. Nasıl uyum sağlayacaklar, nasıl toparlanacağız, işimiz yine zor gibi! Liglerin başlamasına yaklaşık 20 gün kala Bursaspor Slovenya kampına gitti. Umarım bütün transferler yetişir ve lig başlamadan kadro netleşir. Sezonun açılışını Galatasaray’la ve 30 Ağustos Cuma 19:00’da yapıyoruz. Saha kapatma cezasının kaldırılması nedeniyle yapılan yeni uygulamaya göre; yalnızca yeni kale arkası, misafir tribün ve kapalı tribünün maçı izleyebileceği açıklandı. 15 Ağustos / 2 Sayı : 37 Testiyi kırmadan önce… Ali Yazır yazir16@hotmail.com Önce Avrupa hedefini gösterip sonra tüm Bursa’yı karamsarlık, ümitsizlik girdabına sokan Erkan Körüstan yönetiminin bıraktığı yıkımın şokunu atamayan Bursaspor’da moraller bir türlü düzelmiyor, düzeltilemiyor. Para yok, sorun çok. Körüstan yönetiminin kulakları çınlasın… Göreve geldikten sonra Şenol Güneş tercihi ile taraftarı ümitlendiren yönetim, Chikhura rezaletinin üstüne üç yönetici istifası eklenince Bursaspor’u ayağa kaldırmakta zorlanıyor. Yaşananlara bakıldığında Bursaspor’da kişilere endeksli bir yönetim anlayışının öne çıktığını görmekteyiz. Bursaspor’da tek sorun kurumsallaşmanın olmaması. Bursaspor yönetiminde kararları imzalamayan yöneticilerin olduğu dedikodusu, sokaktaki vatandaşların ağzında sakız olmuşsa işler vahim demektir… Bursaspor camiası şokta ve kimse çözüm üretemiyor. Uçuruma hızlanarak giden Bursaspor kendisini kurtaracak hamleleri bekliyor. Federasyondan alınan paralar da olmasa! Bursa ilinin paraya hükmedenleri sağırlaşmış, dilsizleşip, körleşmişler. Bursaspor’un feryadını duyan yok… Gün ola harman ola, gün gele devran döne… Bu şehirde Bursaspor’un yanında olmamak cesareti gösterenlerin rahatlıklarına sebep olan İl yöneticileri, Siyasiler, Belediye Başkanları, BTSO yöneticileri, SİAD’ların değerli üyeleri, Bursa’da milyonları kazananlar memnun musunuz? Bursaspor taraftarı size hakkını helal etmeyecek. Bugün itibariyle transfer dedikodularına baktığımızda takıma katkı koyacak iki oyuncu ile anlaşılmış. Resmi açıklama henüz yok ama Fransız Lyon takımının forveti Briand ve Portekizli Josue bir nebze de olsa lig için iddialı takım olmak adına ta- Bursaspor’a taze kan Bursapor’un Fenerbahçe’den 1 yıllığına kiraladığı İsveç’li orta saha oyuncusu Samuel Holmen, Özlüce Tesisleri’nde düzenlenen törenle yeşil beyazlı kulüple sözleşme imzaladı.İmza törenine Başkan Recep Bölükbaşı ile Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Altepe’de katıldı. Başkan Recep Bölükbaşı, transfer hakkında bilgi verirken Holmen’in Bursaspor’a hayırlı olmasını diledi. Başkan Bölükbaşı, Holmen’i daha önce de istediklerini, ancak transferi şimdi gerçekleştirdiklerini belirtti. Transfer çalışmalarını sürdüren Bursaspor’un, Porto’nun 23 yaşındaki orta saha oyuncusu Josue Filipe ile el sıkıştığı ve genç oyuncunun Bursa’ya geleceği öğrenildi. Yeni sezon öncesi 4. etap çalışmalarını Slovenya’da sürdüren yeşil-beyazlılarda, transferde hareketli saatler yaşanıyor. Teknik Direktör Şenol Güneş’in ısrarla kadrosunda görmek istediği Porto’nun ofansif orta saha oyuncusu Josue Filipe Soares Pesqueira ile prensip anlaşmasına varan Bursaspor yönetimi, yetenekli oyuncuya imza attırmaya hazırlanıyor. Yeşil-beyazlı yönetimin ayrıca, geçtiğimiz sezon Fransa ekibi Olympique Lyon da forma giyen Jimmy Briand ile de prensip anlaşmasına vardığı belirtildi. raftarı ümitlendirecektir. Doğduğumuz şehrin takımı için çocukluğumuzda sinema biletlerinden, Kültürpark’ta, eğlence mekânlarına girişlerinde Bursaspor’a yardım alınırdı. Bugün rakamlar çok büyüse de aidiyet duygusu olması bakımından küçük katkılar önemlidir. Birliktelik sağlar. Büyükşehir Belediye başkanımız “Süper ligde para sıkıntısı olacak en son takım Bursaspor’dur”. diyordu. Sayın Altepe lütfen icraatınızı görelim. Timsah Arena tüm gelirleri ile Bursaspor’a verilmelidir. Bu borç Bursaspor için borç sayılmaz, yeter ki doğru işler yapılsın. Testiyi kırmadan önce önlem almak için tüm Bursa görev başına… Ersun Yanal istifa etti Mahmut Uslu ile toplantısı olan Yanal’ın toplantıya katılmadığı onun yerine istifa mektubunu gönderdiği belirtildi. Fenerbahçe Teknik Direktörü Ersun Yanal, görevinden istifa ettiğini açıkladı. Ersun Yanal Fenerbahçe Kulübü’nde çalıştığı süre boyunca teknik direktör olarak görev almaktan büyük onur duyduğunu belirterek, “Göreve geldiğim sezon takımımı şampiyon yapmış bir teknik adam olarak bugünkü koşullarda görevime devam etmem mümkün değildir” ifadesini kullandı. Teknik direktörlüğü süresince kendisine destek veren Fenerbahçe taraftarına, yönetimine, medya ve spor kamuoyuna teşekkür eden Yanal, ülke futboluna her düzeyde katkıda bulunmaya devam edeceğini belirterek, “İlkeler, kazandığımız ve kazanacağımız paradan her zaman daha üstündür ve başarı için olmazsa olmaz koşuldur” dedi.