Osmanlı tarihinde devşirme sistemi ile gelmiş devlet adamları ve

advertisement
Son kalan eşkal defterlerine göre devşirmeliğin bilinmeyenleri
İşçi de oldular sadrazam da
Osmanlı tarihinde devşirme sistemi ile gelmiş devlet adamları ve
yeniçeriler önemli yer tutar. Çoğunlukla Hıristiyan köylerinden toplanan
çocuklara ait bilgiler eşkal defterlerine kaydedilir çocuklar İstanbul’a bu
defterlerle teslim edilirdi. İşte günümüze ulaşan son kaynaklar olan iki
“eşkal defteri”ne göre devşirilen çocukların baştan başa değişen hayatları.
D
evşirme sistemi Osmanlı tarihinin en
çok ilgi çeken, en çok tartışılan ama bir
o kadar da az araştırılan alanlarından
biri olmuştur. Osmanlı devleti yüzyıllar
boyunca, Osmanlı Hıristiyan tebaasının çocuklarını
devşirme olarak almış, Müslümanlaştırmış, onlara
Türkçe öğretmiş ve eğitimlerini tamamlamaları sonunda devletin idari ve askeri birimlerinde kullanmıştır. Osmanlı tarihçileri genelde devşirmeden gelmiş
idareciler ve devlet adamlarıyla veya yeniçeri ordusuyla ilgilenmeyi tercih etmişler, devşirilmenin nasıl
yapıldığı daha az ilgi uyandıran bir konu olmuştur.
Oysa ki çocuk tarihi açısından bakıldığında devşirilme
hikâyeleri altın değerindedir.
Bu sistemin ilk ne zaman uygulanmaya başladığı
bilinmemekle beraber Osmanlı ordusunun (yeniçeri)
teşkilatında yaşamsal bir rol üstlemdiği aşikârdır. Yeniçeri ordusunun I. Murad (1362-1389) zamanında
kurulduğuna kesin olarak bakılabilir. Aynı dönemde
Devşirilmek üzere toplanan çocuklar yeniçerilerin arasında.
GÜLAY YILMAZ
Jean Baptiste Vanmour’un
tablosunda Sultan III.
Ahmed, devlet erkanı ve
yeniçeriler.
36 atlas tarİh
atlas tarİh
37
Veronese serisi, topkapı sarayı
Yüzyıllarca devam eden devşirme sistemine ait, tesbit edilen yalnızca iki eşkal
Yeniçeri ordusunun
kurucusu Sultan I.
Murad (üstte).
Gelibolu’da Acemi Ocağı da
kurulmuş ve Kazasker Çandarlı Kara Halil ve Molla Rüstem bu oluşumu yönlendiren
kişiler olmuştur. Bu ocağa ilk
planda savaş esirleri alınmış,
esirler askeri gemilerde nakliyat yaparken eğitime tabii
tutulmuştur. Savaş esirlerinin
beşte birini ganimet olarak almak ve bunları asker ve idareci olarak devletin ve ordunun
değişik katmanlarında kullanmak Abbasiler döneminden
beri kullanılmış bir yöntemdir. Bu uygulama Osmanlı’da
“pençik” (beşte bir) olarak adlandırılmış ve pençik oğlanı
olarak isimlendirilen 10 ile 20 yaş arasındaki erkek
çocukları acemi ocağına alınmıştır. Yeni toprakların
elde edilmesiyle birlikte pençik oğlanları Anadolu’da
yaşayan Türk ailelerin yanına verilerek Türkleştirilmiş,
daha sonra da yeniçeri ocağına alınmışlardır. Pençik
yöntemi daha sonra genişletilerek bir Osmanlı icadı
olan devşirme sistemine dönüştürüldü. Devşirme
sisteminde alınan savaş esirleri değil bizzat Osmanlı
topraklarında yaşayan gayrimüslim ve Müslüman teba-
devam ettiğini düşünecek olursak, bunlardan yüzlercesinin arşivde olması beklenirdi. Yazılı kaynaklar
sürü defterlerinin devşirme olarak alınan çocukların
nereden geldiği, Hıristiyan ismi ve devşirildikten
sonra verilen Müslüman ismi, anne ve babalarının
isimleri, eşkali ve yaşı, “sürücü” denen devşirme memurunun ismini içeren kayıtlar olduğunu belirtir. Bu
defterler iki nüsha tutulur biri devşirme memurunda,
diğeri devşirme çocukları İstanbul’a getiren sürücüde
bulunur ve sürücü İstanbul’a getirdiği çocukları bu
defterle birlikte teslim ederdi.
Devşirilen çocukların eşkal defterleri
Bosna’da Müslüman çocuklar da devşirildi
Sultan acemioğlanlara
bahşiş dağıtıyor.
16. yüzyılda İstanbul, YKY (SOLDA). ŞEHNÂme-İ NÂDİRİ (SAĞDA).
38 atlas tarİh
anın çocuklarıdır. Daha önce benzeri görülmemiş bu
uygulama birçok tartışmayı da beraberinde getirmiştir.
Bu tartışmaların en önemlisi ise bu çocukların devşirilmesinin İslam hukukuna uygun olup olmadığı
meselesidir. Zira, Hıristiyan tebaanın çocukları zımmi
statüsüyle devletin koruması altında olmalıdır. Oysa
bu çocukların kendi iradeleri dışında toplanıp Müslümanlaştırılması devletin bizzat korumakla yükümlü
olduğu kuralları çiğnemesi anlamına gelecektir. “Böyle
bir ihlal var mıdır” sorusu devşirme çocukların köle
olup olmadığı hususuna kadar uzanır.
Devşirme sisteminin hukuki temellerini tartışmanın
ötesinde meselenin sosyal boyutlarını anlamaya çalışmak ve dahası çocukların böyle bir sistem içerisinde ne
gibi deneyimler yaşadığını tespit edebilmek çok daha
merak uyandırıcı bir konudur. Yeni bulunan kaynaklar
bu konuda bize aydınlatıcı bilgiler vermektedir. Bu
yazıda özellikle üzerinde duracağımız iki önemli defter vardır. Bunlar “sürü eşkal defterleri”dir. Ağırlıklı
olarak Hıristiyan tebaadan devşirilen çocuklar 150
ila 200’erli gruplar halinde İstanbul’a yollanır ve bu
gruplara “sürü” denir. Bu sürülerdeki çocukların eşkalinin not edildiği defterler de “eşkal defteri” olarak
adlandırılmıştır. Bu zamana kadar tespit edilebilmiş
sadece iki defter vardır, ki devşirmenin yüzyıllarca
Pençikoğlanları.
defteri bulunuyor. Bunlarda devşirilen çocukların kayıtları yer alıyor.
İnceleyeceğimiz ilk defter aslında tam olarak defter
değildir. 1490-1503 arasında yapılmış üç ayrı devşirmede toplanmış çocukların listesini verir. Diğeri
ise tam bir eşkal defterdir ve 1603-1604 yıllarında
devşirilmiş 2600 çocuğun listesini verir. Hem sistemin
işleyişini anlamak hem de zaman içerisinde nasıl değiştiğini görmek açısından iki defterin varlığı önemlidir.
İlk defterde devşirilmiş çocuk kayıtları kaynaklarda
belirtildiği kadar sistematik tutulmamıştır. Bazı sürülerde çocukların eşkali veya yaşları belirtilmemiştir.
Bu kayıtlara göre, 1494-95 yıllarında Vize, Elbasan,
Eğriboz, İskenderiye, Belgrad ve Hersek’ten 1553 tane
çocuk toplanmış ve bunlar 10 tane sürü altında 150
ile 200’erli gruplar halinde İstanbul’a gönderilmiştir.
1498-99 yıllarında Tırhala, Çatal, Fenar ve Eğriboz
bölgelerinden 150’şer çocuktan oluşmuş 5 sürü olarak
alınmıştır, sadece son sürü 50 kişiden oluşmaktadır.
1502-1503 senelerinde ise Köstendil civarından 800
çocuk toplanmıştır. Görüldüğü üzere, bu bölgelerden
toplanan çocuklar her dört yılda bir alınmıştır, fakat
elimizde başka veri olmadığı için ara yıllarda diğer
bölgelerden toplanıp toplanılmadığını bilemiyoruz.
17. yüzyıl başındaki defter ise çocuklar hakkında son
derece detaylı bilgiler verir. 1603-1604 senelerinde
2600 çocuk toplanmıştır. 20 tane sürü vardır ve bunlar
dört vilayete gönderilmiş dört ayrı memur grubu
tarafından devşirilmiştir. Değişik yazı stillerinden
anladığımız üzere bunlar ayrı katipler tarafından
tutulmuştur. Defterde Rumeli, Bosna, Avlonya ve
Bursa civarından toplanmış sürülerin belli başlı hangi
kazalardan alındığını görmekteyiz. Bu merkezlerden
bazıları Rumeli’de Kırkkilise, Gümülcine, Yenice-i
Karasu, Taşyüzü, Pravişte, Drama, Kavala, Zinhe,
Siroz, Selanik, Vodane, Karaferye, Alasonya, Dominik,
Fenar, Tırhala, Yenişehir, Serfiçe, Manastır, Pirlepe ve
Atina; Eğriboz’da İzdin, Üsküf ve Salona; Gelibolu’da
Rodoscuk, Migalkara, Kavak ve Midilli Adası; Anadolu’da Bursa, Biga ve Kocaeli livalarına bağlı İznik,
Lefke, İznikmid, Yenişehir, Akhisar, Balıkesir, Manyas
ve Bandırma kazalarında bulunan Hıristiyan köyleridir.
Avlonya livasında, yani bugünkü Arnavutluk’ta Avlonya, Belgrad, Müzakiye, Premedi, Delvine, Pagonya,
Elbasan, İsnak, İşpat, Ohri’den devşirme yapılmıştır.
Bosna’da sadece Hıritiyan değil Müslüman çocuklar
da devşiriliyordu. Bunlara “potur oğlanı” deniliyordu.
Bu uygulamanın Fatih Sultan Mehmet’in verdiği özel
izne dayandığı söylenmektedir. Gerçekten 1603-1604
defterinde Bosna’dan toplanmış çocukların 410’u
Müslüman asıllı ve sadece 82 tanesi Hristiyandır.
Bu potur oğlanları sadece saray bahçelerinde görev
yaparlardı. Bosna’da devşirme toplanmış belli başlı
merkezler Hersek, Mostar, Nüvesin, Balagay, Yeni
Pazar, Imoçka, Foça, Vişegrad, Saray, Teşene, Çayniçe
ve Yeni Pazar’dır.
Balkanlar devşirme çocukların toplandığı ana
merkez olmuştur. Bunun yanısıra, 1603-1604 seneli
defterde Gelibolu, Bursa civarlarından ve Midilli adasından toplanan çocukları görmek ilgi uyandırıcıdır.
Defterde kaydı olmayan fakat Anadolu’da çocuk
19. yüzyıl başında
Batı kaynaklı bir
tabloda Acemioğlan
(üstte).
atlas tarİh
39
Devşirilen
çocukların
kayıtlarının
tutulduğu
eşkal defteri.
toplandığı tahmin edilen diğer merkezler Adana,
Aksaray, Amasya, Batum, Bayburt, Beyşehir, Cizre,
Çemişgezek, Çorum, Diyarbekir, Eğridir, Erzurum,
Karahisar, Karaman, Kayseri, Kemah, Kütahya, Malatya, Maraş, Niğde, Sinop, Sis, Sivas, Tokat, Trabzon
ve Zülkadiriye’dir.
Defterde Bosna’da devşirilen bazı çocukların eşkallerinin yanına şekine-i arz-ı yahudi, yani yahudi
olduğundan şüpheleniliyor, ibaresi düşülmüştür. Bu
ibare Kavanin-i Yeniçeriyan’da geçen Yahudilerin
ocağa alınmaması meselesini teyit eder niteliktedir.
Bosna’dan toplanmış çocuklardan 7 tanesinin kaydı
yanında bu ifade yer almaktadır. Hıristiyan tebaadan
toplanan çocukların sünnetsiz olduğu dikkate alınırsa
böyle bir belirsizliğin Müslüman çocukların toplandığı
bölgede görülmesi doğal karşılanabilir.
Yahudi olduğundan şüphelenilen çocuklar Acemi
Ocağı’na alınmaz ve topluca Tersane-i Amire’de çalışmak için gönderilir. Bu uygulama bize devşirmeye
seçilen çocukların kaderinin ne kadar pamuk ipliğine
bağlı olduğunu, devşirmenin hep vurgulanan mevki
ve zenginlik kazanma gibi artılarının çok küçük bir
azınlık için geçerli olduğunu gösterebilecek bir veridir.
Peki ne olur toplanan çocuklar?
Kaçmasınlar diye kırmızı giydiriliyordu
Yahudi olduğundan şüphelenilen çocuklar
Acemi Ocağı’na alınmaz, Tersane-i Amire’ye
çalışmak için gönderilirdi.
İlk toplandıkları andan başlayalım. Çocukların seçilme aşaması başlı başına bir süreçtir aslında. Bir
Hıristiyan köyüne aniden gelip meydanda toplatılan
çocuklardan beğendiklerini seçip giden yeniçeriler
özellikle Balkan toplumlarının hafızasında kalmış
bir imajdır. Oysa 1603-1604 defterinden anlıyoruz
ki, bir bölgeden devşirme almak zamana yayılmış
Enderun’dan yetişen en ünlü devşirme paşalar
nderun’da acemioğlanlar için altı tane
sınıf vardı. Bunlar; Küçük Oda, Büyük
E
Oda, Sefer Odası, Kiler Odası, Hazine Odası ve
Has Oda’ydı. Acemioğlanlar Küçük Oda’dan
40 atlas tarİh
başlayarak zamanla Has Oda’ya kadar
yükselebilirlerdi. Has Oda’da padişahın
doğrudan hizmetinde çalışan 40
devşirme bulunurdu. Enderun’dakiler
“çıkma” tabir edilen bir
kanunla Saray’dan ayrılarak
devletin çeşitli makamlarında
görev yaparlardı. En başarılıları
da vezirliğe sadrazamlığa kadar
yükselirdi.
Osmanlı tarihinde Enderun’da
yetişerek sadrazam olmuş tam 60
tane devşirme vardır. Bunlardan ilki
Enderun Tarihi’nde “Şehid Mahmud
Paşa” olarak anılan Fatih’in Hırvat
asıllı Sadrazamı Mahmut Paşa’ydı.
Sonuncu sadrazam ise Kıbrıslı
Mehmed Emin Paşa’dır. Enderun’dan
yetişen en meşhur
sadrazamlar şunlardır:
Damat İbrahim
Paşa (Pargalı),
Damat Rüstem Paşa
(Hırvat), Sokollu
Mehmet Paşa
(Boşnak), Cigalazâde
Sinan Paşa (İtalyan),
Cigalazâde
Melek Ahmet Paşa
Sinan Paşa
(Abasha), Tarhuncu
Ahmet Paşa (Arnavut),
Köprülü Mehmet Paşa
(Arnavut). Enderun dışında Saray’daki diğer
görevlerde yetişerek sadrazamlık görevine
yükselen 19 devşirme daha vardır. Bunlar
içinde en ünlüsü Lale Devri olarak bilinen
dönem görev yapan Damat İbrahim Paşa’ydı.
Devşirme çocuklar ve ailelerini gösteren tek minyatür
Görev yerleri İstanbul’da belirleniyordu
Toplanan çocuklar saraya getirildikten sonra hizmet edecekleri yerler tesbit edilir, sünnet edilirdi. Saray hizmetinde
bulunabilecek olanlar üç yıldan yedi yıla kadar saray eğitimi alırdı. Saraya alınmayanlarsa Anadolu’ya kiralanırdı.
stanbul’a getirilen
çocuklar Yeniçeri Ağası’nın
İkarşısına
çıkartılırlar.
Süleymanname’den alınmış
minyatürde kırmızı kıyafetler
içerisinde getirilmiş oğlanları
görüyorsunuz. Bir tarafta
üzgün duran Hristiyan aileler
diğer tarafta sevinçli Müslüman
aileler vardır. Yeniçeri
Ağası’nın ve yanındaki katibin
elinde duran defterler bizim
burada değerlendirdiğimiz
eşkal defterleridir. Bu
defterlerden takip ederek
bu çocuklar detaylı bir
incelemeden geçirilir.
Burada eğitim görüp hizmet
verecekleri yerler tespit edilir.
Çocuklar bu esnada sünnet
edilirler ve daha sonra birkaç
gün dinlenmek için İstanbul’da
bu işle görevlendirilmiş 950
kadar Hristiyan ailenin yanına
yerleştirilirler. Minyatürde
görünen Hristiyan grubun bu
aileler olması muhtemeldir.
Çocuklar bu dinlenme,
iyileşme, ve belki de ilk şoku
biraz olsun üstlerinden atma
sürecinden sonra görev
yerlerine yerleştirilirler. Saray
hizmetinde bulunabileceği
düşünülenler Topkapı Sarayı,
Galatasaray, İskender
Çelebi, Edirne ve İbrahim
Paşa saraylarına gönderilir.
Topkapı Sarayı dışındakiler
buradaki üç ila yedi yıl süren
eğitimlerinden sonra tekrardan
bir elemeye tabii tutulurlar.
En başarılılar eğitimlerine
devam için Enderun’a alınır.
Enderuna alınmayan diğerleri
kapıkulu ocaklarında asker
olurlardı. Saray hizmetinde
bulunamayacağı düşünülenler
ise başta bahsettiğimiz gibi
“Türk’e verilir” veya Bostancı
Ocağı’na gönderilirdi.
atlas tarİh
41
Devşirilecek çocuklar Hıristiyan köylerinden habersiz seçilmiyordu. Bir yıl kadar
16. yüzyılda
Osmanlı coğrafyası
(altta). Labruzzi’nin
tablosunda bir eski
yeniçeri (altta sağda).
bir olaydır. Devşirme memurlarının bölgeye gelip
çocukların listelerinin hazırlanmasını istedikleri andan
sonra altı ay ila bir sene arasında değişen bir süreç. Bu
zaman içerisinde memurlar dikkatle çocukları tespit
etmeye çalışırken bölge ileri gelenleri de olaya müdahil olmuş, en azından kimin seçileceği konusunda
etkide bulunmaya çalışmışlardır. Memurlara rağmen
devşirmeye sızmaya çalışanlar oluğu gibi ekseriyetle
çocuklarını saklamak isteyenler çoğunluktadır. Bölge
ileri gelenlerinin dışında ailelerin bu konuda kişisel girişimleri olduğunu görüyoruz. Bazı aileler çocuklarını
erken evlendirerek veya sünnet ettirerek devşirmeden
kurtarmaya çalışmışlardır. Hatta İstanbul’a gelip devşirilen çocuklarını geri kaçırmaya çalışan aileler arşiv
belgelerinde görülmektedir.
Bu çocuklar seçildikten sonra, kayıtları düşülür ve
yolculuğa hazırlanırlar. Ne gibi vasıtalarla ve ne kadar
zamanda İstanbul’a getirildiklerine dair elimizde veri
yok. Ancak biliyoruz ki, hepsi kızıl aba ve “külah”
denilen kıyafetler içinde yolculuklarını tamamlarlar.
Bu kıyafetlerin parası da devşirilen çocukların ailesinden toplanır. Çocukların kırmızıya bezenmesi ise en
çok güvenlik amaçlıdır. Kaçırılmaktan ve kaçmaktan
alıkoymanın ilk tedbiriydi bu renk. Sürücüler başka
güvenlik önlemleri almakla da yükümlüdürler. Mesela
bir kere konakladıkları yerde bir daha konaklayamaz, yerli halktan yiyecek kabul edemezlerdi. Gene
de kaçan çocukların hikayeleri kayıtlarda karşımıza
çıkmaktadır. Örneğin 1576 Ağustosu’nda Bursa’nın
Mihaliç kazasından toplanmış çocuk sürüleri Bandır-
ma’nın Dutlimanı köyünden İstanbul’a –muhtemelen
gemilerle– taşınacakken çocukların bazıları civardaki
Mirali ve Marmara adalarına kaçmıştır. Bunun gibi
birçok örnek bulunabilir.
Devşirilenlerin yaşı 20’ye kadar çıktı
Acemioğlanı da denilen devşirmeler İstanbul’a getirildikten sonra Topkapı ve diğer saraylar, sarayların
dış hizmetleri, Müslümanlaşma ve Türkleşmeleri için
türk çiftçilerine verilme ve Bostancı ocağı olmak üzere
dört ayrı sınıfa ayrılırlardı. Türk çiftçilerine verilenler
yaklaşık üç yıl süren bu süreçten sonra Acemi Ocağı,
Bostancı Ocağı veya Gelibolu Ocağı’nda hizmet ederlerdi. Acemi ocağına verilenler çeşitli askeri sınıflara,
yeniçeri ocağına ayrılırlardı. Bunların bir kısmı işçi olarak da çalışırlardı. Bunlar sarayların yiyecek, yakacak
ve buz gibi ihtiyaçlarını İstanbul’un civarından getiren
gemilerde, saray bahçelerinde, baruthane, tophane
gibi devlet atölyelerinde, çuhaların yapım aşamasında,
fırınlarda, boza, mum ve ayakkabı atölyelerinde ve
cami ve külliyelerin yapım aşamasında
vasıfsız işçi olarak çalışırlardı. Bu hizmetler esnasında orduda ihtiyaç
başgösterdikçe “kapıya çıkmak”
tabir edilen yeniçeri olma aşamasına geçmekteydiler.
Son olarak iki defteri karşılaştırdığımızda görüyoruz ki 17. yüzyıla
çocukların listeleri hazırlanıyor, tesbit edilmeye çalışılıyordu.
gelindiğinde çocukların yaş ortalamaları oldukça yükselmiştir. 15. yüzyıl sonlarında devşirilen çocuklar 12
ila 15 yaşları arasında olup çocukların yaş ortalaması
13.5’tur. 1603-1604 yıllarında ise 6 yaştan 20 yaşa
kadar çok geniş bir yelpaze vardır. Gene de 12 yaş
altında olan çocuklar sadece 8 tanedir. Eski uygulamada yaş aralığı 12-15 iken bu dönemde defterdeki
2600 çocuğun yüzde 85’inin 16 ila 20 yaşında olduğunu görüyoruz. Yani önceleri devşirmeye dahil bile
edilmemiş bir yaş grubu 17. yüzyıla gelindiğinde artık
çoğunluğu oluşturur hale gelmiştir. Daha da önemlisi
toplanan oğlanların yüzde 42’si 18 ila 20 yaş arasındadır ki bunlara artık çocuk demek mümkün değildir.
Ordunun yapısı tamamen değişince
Akla hemen peki nasıl Osmanlıya adapte oldular
sorusu geliyor. Din değiştirme, dil öğrenme ne derece
gerçekleşti? Bu delikanlıların Yeniçeri Ocağı’na ve
Osmanlı yönetimine etkileri ne şekilde oldu? Bunların
hepsi araştırılmayı bekleyen sorulardır. Neden yaşların
büyüdüğü konusu ise daha aşikardır. 16. yüzyıl sonu
gerçekleşmiş olan büyük askeri yenilikler hem Avrupa
hem Osmanlı ordularının yapısını tamamen değiştirmiştir. Ordular hem asker sayısı açısından kat be kat
büyümüş hem de yeni ateşli silahları kullanabilecek
askerler daha tercih edilir hale gelmiştir. Uzun seneler
boyunca geleneksel silahları kullanabilmek için eğitilen
profesyonel askerlerin yerini (şövalyeler ve yeniçeriler
gibi) kısa süreli talimlerle silahı ateşlemeyi başaran
köylüler almaya başlanmıştır. Bu dönemde Yeniçeri
Ocağı’na Müslüman reayadan kişilerin kaydolması hiç
de tesadüf olmadığı gibi devşirmelerin de kısa süreli
bir eğitimle cepheye gönderilebilecek yaşça daha
büyük gençlerden seçilmesi bilinçli bir tercih olmuştur.
Devşirmeler bu yeni gelişmeler sonucunda sayı
olarak gittikçe azalır. Yeniçeri ordusunun temelini
yeniçerilerin çocukları olan kul oğlanları, ve orduya
kayıt olan diğer Müslümanlar oluşturmaya başlar.
18. yüzyıla gelindiğinde devşirme almaya tamamen
son verilmiştir. Aşağı yukarı dört yüzyıllık tarihi olan
bu müessese ve ona tabii olmuş çocukların hayatları
Osmanlı tarihinin henüz yeterince araştırılmamış ve
gittikçe daha çok ilgi uyandıran konularından biridir D
Batılı kaynaklı bir gravürde Kanuni dönemi devşirme sadrazamlardan Pargalı
İbrahim olarak da bilinen Makbul İbrahim Paşa (üstte). 1578-81 yılları
arasında Osmanlı topraklarında bulunan elçi Salomon Schweigger’in kitabında
acemioğlan (sağda).
Bibliyografya
• Beydilli, Kemal. ‘Yeniçeri Ocağı.’ DIA. Vol. 43. İstanbul: Türkiye Diyanet Vakfı, 2013: 450-462.
• Palmer, J.A.B. “The Origins of the Janissaries.” John Rylands Library Bulletin 35, no 2 (1953): 448-481.
• Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Devleti Teşkilatında Kapıkulu Ocakları. 2 vols.
Ankara: Türk Tarih Kurumu Basımevi, 1943.
• Yılmaz, Gülay “Becoming a Devşirme: The Training of Conscripted Children in the Ottoman Empire,”
Children in Slavery Through the Ages. Editörler Gwyn Campbell, Suzanne Miers ve Joseph C. Miller,
119-135. Ohio: Ohio University Press, 2009.
• Wittek, P. “Devşirme and Sharia.” Bulletin of the School of Oriental African Studies 17,
no. 2 (1955): 271-278.
42 atlas tarİh
atlas tarİh
43
Download