Ön Söz Savunma ve güvenlik gibi kavramlar tarih öncesi dönemi de kapsayan süreç içerisinde büyük önem taşımış, bilim ve teknolojinin geliştirilmesinde öncü rol oynamıştır. Bu süreçler dahilinde yaşanan sosyolojik dönüşüm ve değişim de bilim ve teknolojide anılan gelişmelerle benzer süreçlerde gerçekleşmiştir. Yakın zamanda (hatta günümüzde) yaşanan bilimsel/teknolojik çalışmalardaki hızlı gelişim, toplumsal dönüşüm süreçlerini de kısaltmıştır. Bu gelişim; zamanının lisansüstü çalışmaları kapsamında ele alınabilecek seviyede olgu olmasına rağmen, günümüzde, anaokulu/ilkokul öğrencilerinin bilgisayar, internet, cep telefonu, tablet bilgisayarlar gibi güncel teknolojileri rahatlıkla kullanabilmeleri, yaşamakta olduğumuz teknoloji sürecinin toplumsal boyutu ile birlikte toplumsal dönüşüm kabiliyetini de göstermektedir. Bu dönüşümün en önemli alanlarından biri de “bilgi” ve “iletişim” (başka bir ifadeyle bilgisayar ve elektronik) teknolojilerinin birarada kullanımlarından doğan “bilişim” kavramıdır. Bilişim teknolojisi sahip olduğu nitelikleri sürekli üst seviyelere eriştirirken, maliyet yönünden erişilebilirliğini makul düzeyde tutmaktadır. Özellikle 1991 yılından itibaren ticari olarak kullanılmaya başlanan internete her ortamda ulaşılması isteği, günümüzün akıllı telefonları ile tablet bilgisayarlarının geliştirilmesinde itici güç olmuş, yazılım alanındaki gelişmeleri de tetiklemiştir. Tüm bu gelişim; insanlığın sosyolojik dönüşüm evreleri boyunca ulaştığı; kara, deniz, hava ve uzay boyutlarına ilave olarak “siber uzay” boyutunu da günlük hayatımıza kazandırmıştır. Elbette tıpkı diğer boyutlarda olduğu gibi “siber uzay” boyutunda da temel ihtiyaçlar karşılanmaya başladıkça, “güvenlik” konusu da gündeme gelmiş ve “siber güvenlik” kavramı bu boyutta yer alan tüm bireyler ve kurumlar için en önemli konulardan biri olmuştur. Bu kapsamda hazırlamış olduğum “Siber Güvenlik ve Elektronik Bileşenleri” isimli bu çalışmada “siber uzay”, “siber güvenlik” gibi kavramları ortaya çıkartan gelişmelerin neler olduğu, elektronik ve haberleşme teknolojisinde görülen gelişmelerin özellikle İkinci Dünya Savaşı’nda nasıl geliştiği ve “Elektronik Harp” kavramının nasıl ortaya iii iv || Ön Söz çıkarak geliştiği, önceleri sadece savunma teknolojilerinde askeri amaçlarla gerçekleştirilen bu gelişimin, çok kısa bir sürede tüm toplumu etkileyecek şekilde “siber güvenlik” konusuna nasıl temel oluşturduğu anlatılmaya çalışılmıştır. Bu anlatımda çok fazla teknik detaya girmeden, -siber güvenlik ve elektronik bileşenlerinin nasıl bir sistem bütünlüğü içerisinde ele alınabileceğini- akademik çalışma yapmakta olan bireylere, savunma teknolojisini takip eden ve bu alandaki gelişmeleri merak edip, ilgi duyan tüm okuyuculara ulaşacak şekilde, hem geçmişte yapmış olduğum (bir kısmını kaynaklar bölümünde belirttiğim) ders kitabı/makale gibi çalışmalarımı kullanarak, hem de güncel yazından yararlanarak, oldukça duru bir dille anlatmaya çalıştım. Ülke olarak güçlü ve caydırıcı olabildiğiniz oranda barış içinde yaşayabileceğiniz gerçeği ile cumhuriyetimizin kurucusu, büyük komutan Mustafa Kemal ATATÜRK’ün “… millet yaşamı tehlikeye uğramadıkça, savaş bir cinayettir.” özdeyişi çalışmamda yol gösterici olmuştur. Yararlandığım tüm dokümanları kitabın sonunda alfabetik sırayla hazırlanan kaynaklar bölümünde sundum. Aslına bakarsanız, ben de bu konularla 1990’lı yıllarda tanıştım. Araştırma görevlisi olarak yüksek lisans sınavlarına hazırlanmaya başladığımda bu konular hakkında çalışılması gerektiği yönünde Prof. Dr. Emin ANARIM ile Prof. Dr. C. Zaim ÇİL’in akademik teşviklerini ve o zamanki bölüm başkanım Yrd. Doç. Dr. Güray TEZER’in çok büyük desteklerini gördüm. İstanbul Üniversitesi’nde başladığım lisansüstü çalışmalarım sırasında da akademik çalışmalarım başta olmak üzere, mesleki, insani ve yöneticilik alanlarında pek çok örnek davranışıyla hayatımda önemli bir yere sahip olan sevgili hocam Prof. Dr. B. Sıddık YARMAN’la çalışmaya başladım. (Halâ kendisinden pek çok şey öğreniyorum). Ayrıca elektronik harp çalışmalarım süresince; Deniz MAVİOĞLU (YANIK), (merhum) Engin AYTAÇER, Ferda GÜLER, Fuat ÖZTAP, (merhum) Hacim KAMOY, Haluk NALBANTOĞLU, M. Ali TUĞAY, Mehmet R. KİTİŞ, Murad BAYAR, Nafi KAŞIKÇIOĞLU, Pertev CİNALİOĞLU, Ufuk KAZAK, Zeki DİKİLİTAŞ ve… adını burada sayamadığım daha pek çok alanında uzman insanla tanışarak, bilgi alış/verişinde bulunma şansına eriştim. Bahçeşehir Üniversitesi’nde rektörümüz Sn. Prof. Dr. Şenay YALÇIN’ın sağladığı akademik iklim çerçevesinde verdikleri akademik desteğe ilave olarak, kitabın kapsamının geliştirilerek, yeniden kurgulanmasında Bahçeşehir Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyelerinden Prof. Dr. Feridun YENİSEY hocamızın olumlu eleştirilerini aldım. Bu vesileyle her alanda olduğu gibi, bu kitabın hazırlanması aşamasında da özverili davranan ve büyük bir sabır gösteren sevgili eşim Işıl’a, varlığıyla bizleri ödüllendiren oğlumuz Mehmet Alp’e, hayatlarını bizim gelişimimize vakfeden annem ile babama ve hayatımın her anında yanımda olarak beni destekleyen tüm insanlara bir kez daha şükranlarımı sunarım. İstanbul, Haziran 2015 Yrd. Doç. Dr. Ahmet Naci ÜNAL Bahçeşehir Üniversitesi