Tabaka Kavramı ve Muhaddislerin Tabaka Anlayı§ı

advertisement
M.Ü. İldhiyat Fakıllıesi Dergisi
32 (2007/1), 5-18
Tabaka Kavramı ve Muhaddislerin Tabaka
Anlayı§ı
Doç. Dr. Emin AŞIKKUTLU*
Özet
İslam ilim ve kÖIÜir tarihinin ortak kavramlanndan biri "tabaka"dır. Tabakat kiraplan ·da,
müslüman alimierin bu kavram çerçevesinde sınıflandırılıp biyografilcriııin anlatıldığı eserlerdir.
İslam telif geleneğinin erken dönem örneklerinden olan ve dinl-gayr-ı dini ayırımı yapılmaksızın
birçok ilmi disiplinde görülen bu eserlerin muhteva tertibi disipliniere ve müellülere göre değiıjir.
Hatta aynı tahakat kitabı içinde bile farklılık görülebilir. Biz bu makalede, hadis ilmi özelinde ele
alacağımız tabaka kavramı hakkında genel bilgi verdikten sonra, mulıaddisleriı-ı tabaka anlay!Jiları
ve tabaka kullanını alanlan üzerinde duracağız. ·
i\nahtar Kcliınclcr:Tahaka, tabakat, saha be tabakası, ı7.vtlcr tabakası, muhaddislerin tabakaları,
isnad, ya§, nesil, akran
Abstract
The ıabaqah term is one of the conımon temıs of lslanıic science and culture history. The Tabaqilı books are the works which composcd by muslim scholars in ıabaqah term. These Me one ·or
the genres of the compositioıı in early Islamic period and also are see n in many scientific disciplines, without religious or non-religious disctiınination. Content arrangemcnts of tlıese books
difference according to diffcreııt disciplines and authors. Moreover, it mav be diffcrent in the
ı;amc ıabaqilt book. In this article, we are going to approch the tcım of ıabaqah in respect of
hadith science and search about perspective of muhadditlıeen and rhcir ıısing this tenn.
K ey Words: Tabaqah, tabaqat, biographical dicrionary, the tabaqa of salıaba (the Companioııs of
the prophet), the tabaqa of muhaddithiln, generation, eq~als .
Giriş
İslam ilim ve kültür tarihinin ilk dönem telif türlerinden biri "tabakat" kitaplarıdır. Dini-gayr-ı
dini ayırımı yapılmaksızın hemen her ilmi disiplinde, hatta
meslek ve sanat alanında o ilim, meslek veya sanat erbabını tanıtan bu tür
eserlere rastlamak mümkündür. 1 Birer biyografi niteliğinde olan bu eserler, telif
tarzı bakımından diğer rical kitaplarından ayrılır. İslam telif geleneğinde "tabaka"
esasına göre muhtevaları düzenlenen bu eserler, her ilim veya meslek dalmda
uygulanan tabakatandırma esaslarındaki farklılıklar nedeniyle deği§iklik arz eder.
Bu farklılıklar, deği§ik müellifler tarafından aynı alanda yazılan tabakat kitapla-
*
M.Ü. İlahiyar Fakültesi Öğretim Üyesi.
Örneğin kr§. Sehavi, Şemsüddin Muha:rıımed, el-İ'lan bi't-ıevbih li men zeınme eh/e't-ıe'rflı (n§r.
Franz Rosenthal çev. Salih Ahmed ei-İili), Beyrut 1407/1986, s. 160 vd.
6 <? Emin A§tkkutlu ------------·------ · - - - rındrı görülebildiği
gibi, aynı müellif1n aynı alanla ilgili farklı tabakar kitaplarında,
hatta bir müellifin belli bir tabakat kitabı içinde bile farldılık gÖsterebilnıektedir.
Bu makalede, asimda her ilim veya meslek alanıyla ilgili tabakat kitapları ve
yazarları açısmdan ayrı ayrı ara§ tınlmaya değer olan ...tabaka" kavramını muhaddisler özelinde ele alacağız. Bu amaçla, söz konusu kavram hakkında genel bilgi
verdikten sonra, ınuhaddislerin bu kavrama dair yakla§ımlarını ve kullanım
tarzlarını ortaya koymaya çalı§acağız ..
A. Genel Olaraf "Tabaka" Kavramı
ı. Anlamı
Arapça' da, bir §eyin üzerini benzer bir §eyle tamamen örtmek, kaplamak, örtü
".._~" maddesinden türeıni§ olan "tabaka" kelimesi, sözlüktc hal,
konum, mertebe, derece, evin katı, yer veya gök katmanı, göz tabakası, birbirine
denk/benzer §eyler veya insanlar, birbiri ardından gelen topluluklar, nesil, soy,
çekirge sürüsü, omurga, mafsal, yüz veya yirmi yıllık zaman dilimi gibi anlamlara
gelir. Çağulu "tahakat"tır: 2 Türkçe'de kullanılan "tıpkı" kelimesi de aynı kökten
3
. ve "tamamen a)'11ı.. d eme k.
ge ı ır
tır.
anlamındaki
Tabaka kelimesinin yukarıda geçen sözlük anlamlarını kategorik olarak, "zaman, mekan ve hal" odaklı üç grupta toplamak mümkündür. Bu durumda tabaka, zaman bakımından "birbirini takip eden, birbiriyle aynı, birbirine yakın veya
benzer", mekan açısından "aynı yerde bulunan birbirine benzer veya mutabık",
hal yönünden ise ''derece ve mertebeleri birbirine yakın §eyler veya kimseler''
4
demektir.
Kur'an-ı Kerim'de "tabaka" kelimesi aynen geçmemekle birlikte, aynı kökten
gelen "tıbak" ve "tabak" keliııieleri kullanılmaktadır. Mesela, "O ki, birbiriyle
uyuml~ yedi göğü yarattı" 5 ayetinde "tıbak" lafzı, "... yemin ederim ki, halden
hale geçersiniz" 6 ayetinde "tabak" kelimesi yer almaktadir:
İslam! terminolojide tabaka kavramı, kelimenin "iki §ey arasındaki aynılık,
benzerlik veya yakınlık~' anl.amına. uygun olarak, genellikle "aynı veya. yakın
İhn Manzilr, Ebiı'I-Fadl Cemillüddin, Lisanü'l-Arab, I-XV, Ileyrut, t.y. X, 209 vd; FirGzab:ddl,
Muhammed b. Yakilb, el-Kiimüsii'l-mııhit, Beyrut 1407/1987, s. 1165-1166, Beyrut 1407/1987.
Ayverdi, İlhan, Misaili Büyük Türkçe Sözlü/c, İstanbul 2006, JH, 3164.
"Tabaka",.İslô.mAnsiklopedisi (İA), İstanbul 1979, Xl, 591. s. 590.
Mülk/67, 3.
.
İn§ikak/84, 19.
Tabaka Kavramı ve Muhadcli!;lerin Tabaka Anlayı§ı
-<:..!_
dönemde ya§ayan, ya§ları aynı veya birbirine yakın olan, ya da birbiri ardından
gelen insan grupları"nı ifade eder. Bir ba§ka deyiŞ,le kavramın kelime anlariuyla
kavramsal anlamı arasında çok yakın bir ilgi vardır. i Çünkü temel İslam ilimlerinde tabaka kavramı, "nesil, soy" anlamında özellikle zaman boyutuyla ön plana
8
' · l:ıazı .ta1)a k·a mue
·· ll'fl
. "nesı·ı··· an 1anuna. ge1en
çı k ar.
ıN·ıteKım
ı en· " tab a k
,a " yerıne.
"karn" kelimesini kullanırlar. Örneğin Ebi/I-Hasan Bah§el (ö. 292/905), kendi
döneminde "tabaka'' kavraıru yaygın olarak bilindiği ve kullanıldığı halde Tiirfhıı
Vtim adlı eserinde "karn" kelimesini kullanmayı tercih ederek kendi dönemine
kadar gelmi§ geçmi§ Vasıtlı ravtleri "dört karn" yani "nesil" halinde taksime tabi
tutar. 9 Hakim de (ö. 405il014) Tarflıır ]\Jfsabar'da, sahabe, tabiGn ve etbau'ttabitnden sonraki ravtleri ''dördüncü tabaka" yerine "dördüncü karn" ba§lığı
altında zikretmi§tir. 10 Zehebi ise, Hasan b. Arafe'nin "benden be§ 'karn' hadis
11
yazdı" sözündeki "karn" kelimesini "yani be§ tabaka" diye tefsir eder. Bu durum,
tabakiıt. ilminde "tabaka" ile "kam" kelimelerinin birbirinin müteradifi olarak
"nesil" anlamında kullanıldığını gösterir. 12
adı
İslam! ilimler edebiyatında tabaka düzeninde tasnif edilen eseriere "tabakat"
verilir.
2. Ortaya çıkı§ı
Her ne kadar yıl esasına göre düzenlenmi§ tarih ve biyografi çalı§maları öteelen beri bilinmektc ise de, İslam telif geleneğindeki §ekliyle, zaman, mekan,
kabile, ilim, meslek vb. açılardan ortak özellikler ta§ıyan insanların gruplandırıl­
ması, müslümanlara ait bir biyografik tasnif yöntemdir. Hallandalı §arlciyatçı
Rosenthal, böyle bir tabakatandırma §eklini İslam tarih dü§üncesinde mevcut en
eski ve orijinal bir islamı taksim yönten:ıi 9larak nitelendirir ve bu yöntemin
ortaya çıkı§ında dı§ etkenierin herhangi bir dahiinin bulunmayıp aslında ilk
dönemdeki müslümanların "Resulüllah'ın ashabı, tabiin ... "·diye kategorik ayırı­
ma tabi tutulmasına dayandığını belirtir . 13 Genel olarak Rosenthal'ın bu tesbitine
10
11
11
13
Fayda, Mustafa, "Tabakat", Türk Ansi.~lopedisi, Ankara 1981, XXX, 318.
"Tabaka", İA, a.y.
Bah§el, Eslem ~- Sehl er-Rezzaz ei-Vasıti, Tdrihıı Vasıt (thk. Corcis Avvad}, l3eyrut 1986,.s. 47,
85, 151, 218 (Omeri, a.g.e., s. 182'den naklen).
Hakim en-Nisaburi, Ebu Abdullah, Tarihıı Nfsabı1r, s. 175 (Ömer!, a.g.e., s. 182'den naklen}.
Zehebi, Ebu Abdullah Şemsüddin Muhammed b. Ahmed, Siyenı a'lami'n-niibelil, Beyrut
1405/1984, XI, 549.
Ömeri, Ekrem Ziya, Tarihu's-siiııneti'l-mii.şerrefe, Beyrut 1405/1984, s. 182.
Rosenthal, Franz. İlmii't-tiirih inde'l-miislimin (çev. Salih Ahmed ei-İlli), Beyrut 1983, s.l33-134.
8 -9- Emin
katılmakla
birlikte, onun bu tesbitini daha da ileri götürerek müslümanların
tabaka esasına göre taksim edilmesinin arka planında Kur'an ve sünnet odaklı bir
dü§üncenin bulunduğunu söylemek mümkündür. Zira bizzat Allah Teala,
Kur'an'da genelde müminleri, özelde sahabileri bazı kriteriere göre tasnif ederek,
mesela cennetlik-cehennemlik, 14 cihada katılan-katılmayan, 15 Mekke'nin fethinden önce infakta bulunan-bulunmayan 16 gibi ayınmh:.ır yapmaktadır. Nitekim
Allah (c.c.), "muhacir ve ensardan ilk ~üslümanlar ile onlara güzellikle tabi
olanlar" 17 ve "Ağaç altında btat edenler" 18 buyurarak kendilerinden razı olduğu­
nu beyan ettiği "zor zaman"ın ilk müslüman §ahsiyetleri daha sonraki dönemlerde telif edilen tabakfıt kitaplarında daima ilk sırada yer almı§lardır. Hz. Peygamber'in "N esillerin en hayırlısı (hayru'l-kurı1n}, benim (içinde bulunduğum)
19
nesildir. Sonra onları takip edenler, sonra da ardından gelenlerdir" buyurması,
ümmetini "hayırlılık" açısından gruplara, yani tabakalara ayırdığını göstermektedir. Muhtemelen bu ve benzeri naslardan esinlenen İslam bilginlerinin zaman
bakımü:ıdan birbirini takip eden nesiller halinde ilk dönem müslümanlarını
sahabe, tabiln, etbau't-tabi!n ... diye tasnif etmeleri20 veya İbn Sa'd ve Hakim enN'isabı1rl'nin yaptığı gibi müslüman olma önceliği, hicret, cihad ve fetih gibi
tabaka kriterlerine göre muhtelif tabakalara ayırmaları bu görü§ü desteklemektedir.21 Bu durum aynı zamanda, sahabeyi tabakalara ayırma kriterinin sadece aynı
nesle mensubiyetten ibaret olmadığını, bu kriterle birlikte zaman, mekan ve Hz.
14
15
16
n
13
'''
10
~ı
el-Ha§r/59, 20.
en-Nisa/4, 95.
el-Hadid/57, 10.
et-Tevbc/9, 100.
el-Fetih/48/18.
Buhari, "Fadailü'n-Nebi'', 1; Müslim, "Fadailü's-sahabe", 210, 211, 212.
Nitekim İbn Kesir (ö. 774/1372), .tabaka te§kilinde kırk yıllık ;;aman dilimini esas alırken
"Nesillcrin en hayırlısı benim çağda§larımdır ... " hadisi ile birlikte §U zayıf hadise dayanır: "Ümmetim, be§ tabakadır. Bu tabakaların her biri kırk yıldır. Benim ve ashabımın bulunduğu tabaka,
ehl-i ilm ve iman tabakasıdır. Onların ardından gelip SO yılına kadar onları takip edenler, iyiler
ve müttakiler (ehl-i birr ve takva) tabakasıdır. Bunlardan sonra 120 yılına kadar gelecekler, birbirlerine kar§ı §efkat ve yakınlık gösterenler (ehl-i terahum ve tevasul) tabakasıdır. Daha sonra
160 yılına kadar gelecek olanlar, aralarındaki bağları koparıp birbirlerine sırt çevirenler (ehl-i
tekatu' ve tedabür) tabakasıdır. Nihayet 200 yılına kadar gelecek olanlar da çalkantı/anar§i ve
harp ehli olanların tabakasıdır." (bk. İbnü'l-Cevzt, Ebu'l-Ferec Abdurrahman, Tellıihu [ülıı1mi
ehli'l-es~r f1 ııyı1ni't-tiirih ve's-siyer, Beyrut 1418/1998, s. 527; Sehavi, Fethu'l-muğls, Beyrut
1403/1982, lll, 388).
.
İbn Sa'd, sahabeyi zaman, mekan hatta neseb kriterlerine göre be§ tabakaya ayınrken, Hakiıü
bu taksimi daha da detaylandırarak onları on iki tabaka halinde gruplandınr. (bk. Subhi eı­
Salih, Hadis İlim/eri ve Hadis Istılahları (çev. M. Ya§ar Kandemir), İstanbul 1996, s. 289, 297;
Fayda, a.g.ın., a.y.).
Peygamber'le nesep yakınlığı gibi unsurların da onların tabakalandırılmasında
önemli rol oynadığını, dolayısıyla ilk dönemdeki tabaka anlayı§ının, muhtemelen
tarih ilminin ihtiyaçlarını da göz önünde bulundurma kaygısıyla sonraki döneme
nisbetle daha karma§ık olduğunu göstermektedir. İbn Sa'd (ö. 230/844), Halife b.
Hayyat (ö. 240/854), Müslim (ö. 261/875) ve Bah§el (ö. 292/905) gibi müelliflerin Tabakatları bu tesbitin mevcut §ahitleridir.
Tarih ilmi ile tabaka bilgisi arasında umum-husus ili§kisi mevcuttur. Rav! taikisi de mü§terek olmakla birlikte, Tarih ilmi, ayrıca olaylan nakletmekle, Tabaka bilgisi'nden ayrılır. Tabakada aslolan, kronolojik sıra değil, mesela
Bedir Sava§ı'na katılan bir saha.blnin katılmayandan sonra vefat etmesine rağ­
men sıralamada önce zikredilmesi gibi belli ortak kriteriere uygunluktur. 22
Müteahhir alimler, bu iki bilgi kaynağını birbirinden ayırırlar. Onlara göre tarih
kaynaklarının kullanımında §ahısların doğum ve ölüm tarihlerini öğrenmek asıl
ve birinci!, hallerine vakıf olmak anz1 ve ikincil amaç iken, tabakat kaynakların­
da bunun tersine §ahısların durumlarını öğrenmek asıl, doğum ve ölüm tarihleri. b'l
nı
ı me k'ıse anzı amaçtır. 23
nıtımında
A
3. İlk örnekleri
Oldukça erken dönemde telif edilmeye ba§lanan tabaka esaslı biyografi kitaplarının elde mevcut ilk örnekleri İbn Sa'd'ın (ö. 230/844) et- Tabakatü'l-kübrô.'sı24
ile Halife b. Hayyar'ın (ö. 240/854) Kitflbü.'Habakaı'ı 25 olarak kabul edilse de,
literatürde bu tü rün bilinen ilk örnekleri her ikisi de 2071822 yılında vefat etmi§
iki müellife ait gözükmektedir: Heysem b. Ad! ve Muhammed b. Ömer el-Vakıd!.
Çağda§ İslam ara§tırmacılarından Ekrem Ziya el-Ömer!, Heysem b. Adi'ye nisbet
edilen Kitô.bü tabal<ô.ti'l-fukahô. ve'l-mıthaddistn adlı kayıp eseri, 26 tabakat türünde
yazılrnı§ ilk eser olarak takdim ederY Ne var ki Leys b. Sa'd ve Abdullah İbnü'l-
22
23
14
15
26
27
Sahavi, Feıh, lll, 38 7.
·Sehavi, a.g.e., a. y.
Eser, bir grup Alman ilim adamı tarafından 1893-1918 yılları arasındaPrusya İlimler Akademisi
adına yayırnlannu§tır. İslam dünyasındaki ilk ne§ri ise İhsan Abbas tarafindan gerçekle§tirilerek
!957-1968 yılları arasında Beyrut'ta basılmı§tır. Müellif vı; eseri hakkında geni§ bilgi için bk.
Fayda, Mustafa, "İbn Sa'd", DİA, İstanbul1999, XX, 294-297.
Eserin Süheyl Zekkar ne§ri 1414/1993 yılında Beyrut'ta yayımlanml§tır. Müellif ve eseri hakkın­
da ayrıntılı bilgi için bk. Fayda, Mustafa, "Halife b. Hayyat" DİA, İstanbul1997, XV, 301-303.
İbnü'n-Nedim, el-Fihrist, s. 146.
Ömeri, Mevaridü Haıibi'l-Bağdad1ffTarihih, Dıma§k 1395/1975, s. 386-387, 573.
10
{>
Emin A§ıkkııtlu
Mübarek'in (ö. 1811797) et- Tiirfh'lcd 8 sayılmayacak olursa, yine Heysem b.
Adı'ye nisbet edilen T abakatü's-sahabe adlı kitap, 29 müellifin telifte sahabeye
öncelik vermi§ olma ihtimalinden dolayı konuyia ilgili ilk eser sayılması daha
isabetli gözükmektedir. Diğer taraftan Heysem b. Adı ile aynı tarihte vefat edei1
Vakıd1'nin Kitltbü't-tabakaı'ı30 bizzat günümüze ula§rrıasa da, ba§ta İbn Sa'd
olmak üzere birçok tarih ve tabakat yazarının kaynağı olmakla §Öhret bulduğu
halde ilk tabakat eseri sayılınasına mani ne gibi bir durumun bulunduğu, ayrıca
izaha muhtaç bir husustur.
4.
Faydaları
İslam ilim tarihinde en eski telif yöntemlerinden biri olarak tabaka kavramı­
mn epey erken dönemde geli§tirilip kullanılınasının arka planında bu yöntemin
sağladığı bazı kolaylıkların ve pratik faydaların bulunduğunu söylemek gerekir.
Genelde İslam ilim ve kültür tarihi, özelde hadis ilmi ve tarihi açısından tabaka
esaslı biyografik taksimin sağladığı faydaları iki grupta sıralamak mümkündür:
a. Genel olarak;
aa. Sahabenin İslam'::ı giri§, sava§, fetih, cihad gibi tarih! önem ta§ıyan konularla ilgili öncelik ve yararlılık durumlarının bilinmesini sağlar.
ab. Sahabenin herbirinin ya§adığı dönem ve yerdeki bJnumunu bildirir.
ac. Sahabenin mensup olduğu· kabile ve ailelere, ayrıca göç üp yerle§tiği §ehir
ve belciciere göre dağılımını verir.
ad. İslam coğrafyasında tarihi süreçte ya§anmi bilimsel harekerlilik ve faaliyetler hakkında bilgi verir.
ae. Alimierin ilm! ve ahlak! mertebelerini bildirir. Böylece aynı tabaka veya
tabakalardaki alimler arasında mukayese yapma imkanı sağlar.
farklı
b. Hadis ilmi ve tarihi açısından;
ba. İsnaddaki irsal ve inkıtaı ortaya koyar.
bb. İrsal ve inkıtanın türünü anlamaya imkan verir.
ıs
İbnü'n·Nedim, a.g.e., s. 281,318.
29
a.g.e., s. 146.
a.g.e., s. 144.
30
be. İsnad problemlerinin tesbitine ve çözümüne katkıda bulunur.
bd. Ravller arasında mukayeseye, böylece isnadlar
yapmaya imkan verir.
be. Muhtemel hoca tedlisini
arasında
temyiz ve tercih
(tedllsü'ş-§üyuh) açığa çıkarır.
Tabaka sisteminin yukarıda sayılan faydaları yanında bazı kusurları da söz konusudur. Tabaka ayırımında standart kriterlerin bulunmayı§! sebebiyle tasnif
yönteminin müelliften müellife, kitaptan kitaba, hatta aynı kitapta deği§mesi,
buna bağlı ola-rak tabaka sayısının ve muhtevasının farklılık arz etmesi, ayrıca
31
tabakalar arasında tedahül ~eydana gelmesi bu aksaklıkların ba§ında gelir.
B. Muhaddislerin Tabaka Anlayışı
Klasik hadis usulü kaynaklannda "tabaka" kavramı, ya§ ve isnadda veya sadece isnadda birbirine yakınibenzer olan kimselerin meydana getirdiği rav! grupları
32
olarak tanımlanır. Muhaddisler, teorik olarak bu tanımda ittifak halinde gözükse de, pratikte farklı tutumlar sergilemi§lerdir.
Tarih! seyir açısından muhaddislerin tabaka anlayı§ını iki a§amada ele almak
mümkündür:
önemli bazı durumlar, olaylar veya vasıflar bakınundan ortak özelliğe sahip insan topluluğu. Mesela, Hz. Peygamber'i mü'min
olarak gören ve bu iman üzere ölen insanların tamamı, bu ortuk özellikleri sebebiyle kitle halinde "sahabe tabakası"nı oluşturur. Aynı §ekilde, muhikirler hicret
etme, Bedidiler Bedir Sava§ı'na katılma,, tabirler "sahabeye yeti§me ortak özelliği"
sebebiyle birer tabaka sayılır. Buna kar§ılık Med!neli tabiller hem tabii, hem de
Med!neli olma özelliklerinden dolayı genel tabi! tabakasından ayrılarak "Med1neli
tabiiler" diye kendi içinde ayrı bir tabaka meydana getirirler. Disiplinlerin henüz
tam ayrı§mamasi sebebiyle tarihçi, hadisçi ayırımının net olarak yapılamadığı ilk
dönemde İbn Sa'd, Halife b. Hayyar ve Fesev! gibi tabakat ve tarih müelliflerinde
görülen bu tabaka anlayı§ı, daha sonraları Hakim en-N1sab0r1 tarafından da
. 1.
31
31
Aynı asırda/devirde ya§ayıp
Tedahül örnekleri için bk. Hakim, Ebu Abdullah en-Nisablıri, ı'vla'rifeıii ulilmi'l-hadi.s, Beyrut
1397/1977, s. 25, 45-46; Nevevi, İıJiidii ııılliibi'l-hakiiik (thk. Nureddin !tr), Dınıa§k i412/1992,
s. 201; İrak!, Ebu'l-Fadl Abdürrahim, Fethit'l-mıığis şerhıı Elfiyeti'l-hadfs (thk. Salah Muhammed),
Beyrut 1421/2001, s. 365-366.
Suyu tl, Celalüddin, Tedribü'r-riivf fi şerhi Takribi'n-Nevavi (dık. Muhainmed Ei~nen b. Abdullah
eş-Şobravi), Kahire 1423/2002, s. 637; Aydınlı, Abdullah, Hadis Isıılah/an Sözlüğü, İstanbul
2006, s. 30 ı.
12
~Emin
uygul3:_nmı§tır. 33 Kısaca söylemek gerekirse, bu tür tabaka anlayı§ı hadisçilerle
tarihçiler arasında mü§terektir.
2, Ya§ ve isnadda veya sadece istıadda birbirine yakın olan kimselerin olu§turduğy. grup. 34 Buna göre tabaka, ya§ları birbirine yakın (ya§ta§/akran) olması
sebebiyle "nesil"; ya§ları farklı olsa da hocalan veya talebderi itibariyle aralarında
mü§tcreklik bulunması sebebiyle "dönem (devre) arkada§ı" öğrenci grubu gibi
dü§ünülebilir. ݧte muhaddislerin yakla§ımına göre ~abaka, aynı dönemde ya§amı§, ya§ları birbirine yakın, hocaları ve talebderi arasında önemli ölçüde mü§tereklik bulunan "akran" ra.viler için kullanılan bi~ kavramdır. 35 Buna göre muhaddislerin tabakalandırma yöntemi, rical kaynaklarında yoğun §ekilde görüleceği
üzere zaman bakımından pe§pe§e gelen ve birbirleriyle görü§en nesiller bağlamın­
da yaptıklan "lika" esaslı bir taksime dayanır. Genel olarak bu anlamıyla muhaddisler arasında yaygın olan tabaka kavramı, tarihçiterin tabaka anlayı§ından
ayrılır ve daha özel bir anlam ifade eder. Hadisteki pratik faydası ve basit olu§u
sebebiyle zamanla revaç bulan bu tarz tabaka taksiminin somut örnekieri,
ra.vilerin sahabe, tabiln, etbau't-tabiin ve tebeu'l-etba' diye dört ana tabakı:ıya
37
ayrıldığı İbn Hibban'ın Kitiibii.'s-sikôlında/ 6 Hakim'in Ttin"hu NMbur'unda ve
İbn Hacer'in Takrfbüt-Te/ı.zfb'inde38 görülebilir. Bu yöntemde bir ravinin tabakasının belirlenebilmesi, doğum ve öllim tarihi ile hoca ve talebelerinin bilinmesine
39
bağlıdır.
Muhaddisler, bu genel kullanım tarzı yanında tabaka kavramını ba§ka anlamlarda da kullanmı§lardır. Bunlar, §U ba§lıklarda toplanabilir:
1. Ravilerin güvenilirlik veya
zayıflık
durumianna göre mertebeleri
Talıaka
kelimesinin "hal, derece, mertebe" anlamı çerçevesine uygun dü§en
böyle bir kullanım, İbn Ebt Hatim er-Razl'de görülür. O, "Ravtlerin tabakaları­
nın, hallerine göre değerlerinin ve derecelerinin deği§tiğini açıklamak gerekir"
J.ı
bk. Hakim, a.g.e., s. 22-24.
Aydınlı, a.g.e., s. 301.
ıs Subhi es-Salih, a.g.e., s. 292.
36
İbn Hibban, Kitabü's-Sikdt, III, 1, 466; IV, ı, 3, 594, 595; VI, ı, 670, 671; VIII, 1-2: IX, 293294.
37
. Ömeri, a.g.e., s. 182.
ıs İbn Hacer, Takribü'ı-Tehz.lb (n§r. Adil Mür§id), Beyrut 1416/1996, s. 15.
39
İbnü's-Salah, a.g.e., s. 399.
)
4
Tabaka
Kavramı
ve Muhaddislerin Tabaka Anlayı§ı? 13
diyerek ril.vtleri §öyle bir gruplandırmaya tabi tutar: 40
a. Rica! tenkidi konusunda uzman, rica! bilgisine vakıf, ara~tırmacı ravtler.
Bunlar, tezkiye ve cerh-ta'dil yapmaya ehil kimselerdir.
b. Şahsen adil, hadiste, hadis
ravtlerdir.
hıfzında
güvenilir ve
sağlam
ravtler. Bunlar adil
sözlü, dindar ve güvenilir olmakla birlikte, hadis rivayetinde ara sıra
yanılan ravtler. Uzman münekkidler böyle ravtleri makbul, hadislerini huccet
sayar.
c.
Doğru
d. Doğru sözlü ve dindar olmakla birlikte (rivfiyctlerine) vehm, hata, yanılgı
ve sehv hakim olan dalgın ravtler. Bunların rivayetleri, terğtb-terhtb ve zühdadab konularında yazılır fakat helal-haram konusunda delil olmaz.
e: Kendisini yukarıdaki ravtletden sayıp aralarına karı§ maya çali§an fakat rica!
bilgini münekkidler tarafından yalancı olduğu anla§ılanlar. Bunların rivayetleriyle me§gul olmaya değmez; hadisleri ise terk edilir, atılır.
İbn Ebt Hatim'in, "Ravt tabakaları" ba§lığı altında yaptığı bu taksimin a§ağı­
yukarı aynısını "Meratibü'r-ruvat" ba§lığı altında tekrarlaması, 41 bir benzerini
"Deredl.tü ruvati'l-asar" ba§lığı altmda özetlemesi, 42 tabaka kavramını, sözlük
anlamına uygun olarak "derece, mertebe" kelimesiyle C§ anlamda kullandığım
göstermektedir. Bu takdirde yine İbn Ebt Hatim'in, "Cerh ve ta'dtl lafızlarının
deği§ik 'mertebelerde' olduğunu gördüm" 43 sözü, tabaka kavramını cerh-ta'dtl
lafızlarının mertebeleri anlammda da ku'nanmı§ olabileceğinin delilidir.
Yukarıdaki
anlamda bir tabaka taksüni, bu kez tamamen mecruh ravtler özelinde Hakim en-Ntsaburt (ö. 405/1014) ve ondan naklen İbnü'l-Estr'de (ö.
· 606/1209) görülür. 44 Hakim, "Mecruh ravtlerin tabakaları" ba§lığı altmda ınce­
ruh ravtleri cerh sebeplerine göre on tabakaya ayırır.
a. En ağır cerh sebebi olan Hz. Peygamber adına yalan uydurma "kebtre"sini
40
41
42
43
44
İbn Ebi Hatim er-Razi, Ebu Muhammed Abdurrahman, Kitilbü'l-Cerh ve't-ta'dil, Beyrut
1371!1952, I, 6-7.
bk. İbn Ebi Ha tim, a.g.e., I, 10.
İbn Ebi Hatim, a.g.e., II, 37-38.
İbn Ebi Hatim, a.g.e., II, 3 7.
bk. Hakim en-Nisaburi, el-Medhal ila Usali'l-hadis (İbnü'l-Kayyım el-Cevziyye'nin ei-Merıiin/1mün!fi ile birlikte), Beyrut 1408/1988, s. 159-173; İbnü'l-Esir, Camiıı'l-Usı'll fi ehildisi'r-Resill
(thk. Muhammed Haınid el-Faki), I-XII, Beyrut, 1404/i984, I, 75-81.
14 ~Emin
irtikap edenler. Bunlar, en kötü
ravı:ler tabakasını te~kil
eder.
b. Hadisiere isnad terkibi yapanlar.
c. Rivayete kar§ı aç gözlülüklcri sebebiyle kendileri doğmadan önce ölmü§
kimselerden (doğrudan) rivayette bulunan ilim ehli kimseler.
d.
Mevkı1fhadisleri
merru olarak rivayet edenler.
e. Mürsel hadisleri sahabi ravl ilave ederek (muttasıl)nakledenler:
f. ibadet ve zühd yönü ağır basan, hadisle me§gul olmayıp rivayeri hafife alanlar.
g. Aslında çok hadis dinledikleri hocalarından duymadıkları hadisleri temyiz
etmeden nakledenler.
h. Hocalarından dinledikleri hadisleri gev§eklik gösterip zamanında yazmayan
fakat ya§landıklarında satın aldıkları kitaplardan bu hadisleri nakledenler.
ı.
Hadisçi olmayan, bir muhaddis için gerekli bilgilerden yoksun, hadislerini
ezber bilmediği için telkine maruz olanlar.
i. Hadis uğruna rihlet etmi§, hadis yazmı§ ve hadisçi olarak §öhret bulmu§ fa-
kat herhangi bir nedenle kitapları yok olduğu halde sorulduğunda ba§kalannın
kitaplarından veya tahmini: olarak ezberinden rivayet edenler.
2. Bir hadis
hocasıriın
öğrencilerinin
rivayetlerindeki güvenilirlikleri bakırnından
seviyeleri
Muhaddisler, bazan bir hadis §eyhinin talebelerini, hocalarına mülazemeti,
hıfz ve sağlamlık kalitesi gibi yönlerden tabakalara ayırarak tabaka kavramını
biraz daha özele indirgedikleri görülür. Mesela Zührl'nin öğrencileri, her biri bir
sonrakine göre daha üstün olan be§ tabakaya ayrılır. 45
a. Birinci tabaka: Zührl'den ayrılmayan, hıfz ve itkan sahibi, hadisleri son derece sah1h olan rav1ler yer alır. Buhad'nin §artma uygun olan bu rav1ler arasında
Yunus b. Yez!d, Ukayl b. Halid, Malik b. Enes, Süfyan es-Sevd ve Şuayb b. Eb1
Hamza vardır.
b. İkinci tabaka: Bunlar, tesebbütte birinciler gibi fakat itkanda onların dO45
İbn Hacer, Feıhu'l-bdri bi jerhi Sahihi'l-Buhô.ri, (Mukaddiıne), s. 7; Ahmed Emin, Dııha'l-İsliım, II,
113-114.
nunda kalan ve Zührl'ye mülazemetleri kısa sürdüğü için onun hadislerine
a§inalık kesbedemeyen öğrencileridir: Müslim'in §artma uygun dü§en bu tabaka
rav!leri arasında Evzai, Leys b. Sa'd ve Abdurrahman b. Halid ve İbn Ebu Zi'b
sayılabilir.
c. Üçüncü tabaka: Cafer b. Bürkan, Süfyan b. Hüseyn, ve İshak b. Yahya elKelb!,
d. Dördüncü tabaka: Zem'a b. Salih, Muaviye b. Yahyaes-Sadefi ve Müsena
b. el-Sabbah,
e. Be§inci tabaka: Abdülk,uddCıs İbn Hab!b, el-Hakem b. Abdullah el-Eyl! ve
Muhammed b. Said el-MaslCıb
Buhar! öncelikle birinci tabaka rav!lerinin hadislerine itibar edip bazan ikinci
tabakadakilerin hadisini alırken, Müslim ilk iki tabaka rav!lerinin hadislerine
öncelik vermekle birlikte üçüncü tabakadakilerden hadis naklettiği de olur.
Dördüncü ve be§inci tabakacia yer alan rav!lere ise hiçbiri itibar etmez. Zühr!'nin
öğrencilerinin güvenilirlik dereceleri ile ilgili bu tabaka ayırımı, Nafi', A'me§,
Katade gibileri için de geçerlidir.'16 Nitekim, Ali b. eFMed1n'i, Şa'bl'nin öğrencile­
rini üç tabakaya, 47 Nesa! ise Nafi'in öğrencilerini on tabakaya ayırır. 48
Aynı anlamda benzer bir kullanım da bir ravlnin §eyhlerini taksirnde görülür.
Mesela Zehcbi, Buharl'nin hocalarını isnadlarının ali olu§una göre be§ tabakaya
ayırır.49
3. İhtiva ettikleri rivayetlerin sıhhatine göre hadis kaynaklannın
dereceleri
Şah
Veliyullah ed-Dihlevl ve ondan iktibasen Sıddlk Hasan el-KannCıd (ö;
1308) ile el-MübarekfCırl (ö. 1353/1934) "hadis kitaplarının tabakaları" ba§lığı
altında temel hadis kaynaklarını muhtelif tabakaları ve f~ırklı dereceleri bulunduğunu ve bunları bilmenin gerekli olduğunu belirttikten sonra, sıhhat ve §öhret
itibariyle hadis kitaplarını be§ tabakaya ayırırlar. 50
46
47
48
49
50
İbn Hacer, a.g.e., a.y.
Zehebi, Siyenı a'lfımi'n-nübelô. (n§r. Şuayb ei-Amaüd), Beyrut 1405!1985, V. 415.
Zehebi. a.g.e., V, 96-97.
a.g.e., XII, 395-396.
Dihlevl, Şah Veliyullah, I-lııcceıiillahi'l-biiliğa, Kahire, t.y. s. 132 vd; Kanıuici, Sıddik Hasan, eiHiıta fi zikri's-Sılıalıi's-sitte, Beyrut 1405/i985, s. 114 vd; MübilrekfUri, Ebu'I-Ali Muhammed
16
{>
Emin A§ıkkutlu
a. Birinci tabaka: Bunlar, en sahih hadisleri ihtiva eden İmam Malik'in
Muvatta'ı ile Buhari ve Müslim'in Sahflı'leridir.
b. İkinci tabaka: Muvatta' ve Salıfhayn derecesine ula§amayıp onlardan hemen
sonra gelen Ebu Davud, Tirmizi ve N esai'nin Sünen'leridir.
c. Üçüncü tabaka: Gerek Buhart ve Müslim'den önce, gerekse onlar zamanında veya daha sonraki dönemde tasnif edilip sahth, hasen ve zayıf hadis ihtiva
eden müsned, cô.mi' ve musannef türü eserler. Tayalisi'nin Mü.sned'i, Abdürrezzak'ın Musannefi ve Taberani'nin Mu'cem'i böyledir.
d. Dördüncü tabaka: Aradan asırlar geçtikten sonra ilk iki tabaka kaynaklarında bulunmayıp müsned ve cami türü eserlerde kalmı§, zayıf ravllerin rivayet
ettiği, daha çok felsefe ve vaaz çevrelerinde kullanılan isriiilt, hikemi sözleri ya da
sahabe ve tabiln sözlerini toplamak amacıyla yazılmı§, zayıf ve mevzu hadisler
ihtiva eden eserler. İbn Hibban ve İbn Adi'nin Dııafô.'ları ile Ebu Nuaym ve İbn
Asakir'in kitapları gibi.
e. Be§inci tabaka: Önceki dört tabaka eserlerinde herhangi bir aslı bulunmayıp fıkıhçı, tasavvufçu ve tarihçiler arasında me§hur olmu§ veya alim geçinen katı
51
dindarlar tarafından uydurulmu§ "sözde hadisleri" ihtiva eden kitaplar.
4. Ölüm tarihleri aynı veya birbirine yakın ravi grupları
Bu anlamda tabaka, ölüm tarihleri birbirine yakın §ahıslardan olu§an grubu
ifade etmektedir. Bu kullanırnın bir örneği Zehebl'nin e!-Mufn'inde görülür. O,
ınezkür eserin ba§ında sahabe, tabiO.n, etbau't-tabiin ... muhaddislerini lika ve
akran esasına göre sıralarken, 52 hicrf üçüncü asra geldiğinde bu tarzını deği§tire­
rek yıl esasına göre 20, 25, 30 yıl gibi periyodlar. halinde tabaka ayınınma döner.53 Ancak bu tarzın en tipik örneği, Zehebi'nin Tiirfhu'!-İslfım'ıdır. Zehebi, bu
eserinde, haltercemesini verdiği §ahısları ölüm tarihlerine göre lO'ar yıllık
periyodlar halinde tabakalara ayırın ı§ tır. Örneğin hicrt 631-640 yılları arasında
vefat edenleri 64. tabakacia toplamı§tır. İlk defa Zehebt'de görülen bu tarz tabaka
ayırımı, ricale dair eserlerinde genellikle lika ve çağda§lık kriterini esas alan
51
52
53
Abdurrahman, Mııkaddimeıii Tu.hfeıi'l-Ahvezı (thk. Abdurrahman Muhammed Osman), I-ll,
y.y., t.y., s. 55 vd.
Kannı1d, a.g.e., s. 122.
bk. Zehebi, e!-Mııin fi ıabakilıi'l-mııhaddisin (11§r. Muhammed Said b. Besyuni Zağlul), Beyrut
1419/1998, s. 7-108.
bk. Zehebi, a.g.e., s. 109 vd.
Zehebi'nin bu eserinde tabaka kavramını "on, yirmi, otuz ... yıllık zaman dilimi
manasma gelen "akd" anlamında kullandığını gösterir. 54 İbn Kesir de tabaka
te§kilinde kırk yıllık peryodu esas alır ve bunu yaparken "Ümmetimin en hayırlısı
benim çağda§larımdır ... "55 hadisi ile "Ümmetim be§ tabakadır; bu tabakaların her
biri kırk yıldır .. .'' 56 rivayetine dayanır. Muayyen bir zaman aralığı (akd) esasına
göre böyle bir tabakalandırma, özellikle ilk asırlarda (hicri IV. asırdan önce) vefat
etmi§ fakat ölüm tarihleri kesin olarak bilinemeyip sadece belli bir zaman aralığı
içinde tahmin edilebilen §ahısların, durumlarına en uygun tabakalara yerle§tirilmesine imkan vermesi bakımından önem ta§ır.
5. Bir hadis nüshasında'sema kaydında adı geçen öğrenci grubu
"Kitabetü't-tesmi'", "Kitabetü's-seh1a" veya sadece "sema"' denilen ve hadis
nüshasının sayfalarının ba§ı, sonu veya görünebilen. herhangi bir yerinde yer alan
ve bu ·kayıtta, besıneleden sonra nüshayı okutan hocanın ad, neseb, nisbe, künye
lakab ve mezhep gibi kimlik bilgileri ile nüshanın musannifine varan senedini;
besıneleden önce veya besınele satırının üstüne -eğer varsa- nüshayı okuyan/dinleyen öğrenciyle birlikte bu nüshanın okunduğu hadis meclis (ler) inde
hazır bulunan ve dinleyen diğer öğrencilerin isimleri, hadis meclisinin akdedildiği
yerin adı, akdedildiği tarih açıkça ve güzelce yazılıp hacaya (müsmi') arzedilir. O
da bu kayda tarih dü§erek imzalar. ݧte bu kayda "tabaka" (ç. tıbak) denir. Bir
bakıma hadis meclislerinin sicilieri olarak muhafaza edilen bu tabakalar, öğrenci
için bir icazet, rica! tarihçileri için bir bilgi kaynağı ve belge niteliği ta§ır. 57
Zehebi'nin, Ebu Yahya el-Ulbi'nin (ö.· 6}1/1234) haltercemesinde naklettiği
İbnü'l-Mecd'in: "Adının Abd'ın Müsned'inin 'tabaka'sına eklendiğini gördüm." 58
sözündeki tabaka kelimesi bu anlamdadır.
Bu §ahıslara "tabaka" denilmesi, ya muayyen bir hadis kitabını belli bir hocadan sema yoluyla mü§tereken aldıklarından veya genelde birbirlerinin akranı
olmalarından dolayıdır.
54
55
56
51
58
Avvad, Be§§ar, ez-Zehebı ve Menheciihı1 fi kitilbiht Tô.rihu'l-İslô.m, s. 280-289.
Bııhan, "Fadailü'n-Nebl", 1; Müslim, "Fadailü's-sahabe", 210, 211, 212.
İbnü'l-Cevzi, Ebu'l-Ferec Abdurrahman, Telklhıı [ülıumi ehli'l-eser fi uyuni'ı-ıilrih ve's-siyer,
Beyrut 1418/1998, s. 527.
Sehavi, Feıhu'l-muğfs, Il, 219 vd.; Suyilıi, Tedribü'r-rô.vt, Il, 89. Ayrıca ilginç sema kaydı örnekleri için bk. Ebu Gudde, Abdülfettah, el-İsnô.d mine'd-diıı, Beyrut 1412/1992, s.llJ-149.
Zehebi, a.g.e., XXII, 360.
18
-<}
Emin A§ıkkutlu
Sonuç
İslam ilim ve kültür tarihinin ortak kavramlarından biri olan "tabaka", saha-
beden ba§lamak üzere, zaman, mekan, mensup oldukları kabile, ilim, mezhep ve
meslek çerçevesinde ortak özelliğe sahip kimseleri kategorize etmek amacıyla ilk
defa müslümanlar tarafından· kullanılıp geli§tirilen, Kur'an ve sünnet kökenli bir
kavramdır. Tanımı itibariyle daha çok tarih ve hadis ilmi merkezli gözükse de,
aslında temel veya yardımcı İslami ilimiere mensup kimselerin, hatta sanat ve
meslek erbabının biyografik tasnifinde de kullanılını§tır. Ba§langıçta, ilk dönem
müslümanlarının zaman, mekan, kabile ve ilim gibi kriteriere göre gruplandırıla­
rak Tarih ilmi'ni de ku§atacak §ekilde kullanılan tabaka kavramı, ilmi disiplinlerin birbirinden ayrılmasıyla her disiplinin kendi ihtiyaçlarına göre kazandığı
anlam içeriği doğrultusunda kullanılmaya ba§lamı§tır. Bu bağlamda muhaddisler,
tabaka kavramını ya§ veya isnadda mü§tereklik, yakınlık ya da benzerlik açısın­
dan sadece ravllerin taksimine hasretmi§lerdir. Bazan bu kavramı daha da özele
indirgeyerek, bir muhaddisin öğrencilerini veya bir ravinin hocalarını güvenilirlik, §öhret ve itibar bakımından sınıflandırmak amacıyla da kullanmı§lardır.
Ayrıca hadis kaynaklannın sıhhat derecelerinin tabaka kavramıyla ifade edildiği
de olmu§tur. Geç dönemlerde, vefat tarihlerine göre on, yirmi, otuz yıllık zaman
dilimleri halinde taksim edilen muhaddis gruplarına da "tabaka" denilmi§tir.
ilk dönem telif türlerinden olan tabakat kitaplarının bir
"iika" esas alınarak rav'iler sahabe, tabi'in, etbau't-tabiln ... diye nesil
bazında ayınma tabi ti.ıtulurken, bazılarında her tabaka ayrıca kendi içinde alt
tabakalara aynlmı§tır. Tabaka te§kilinde rav'iler arasında genel veya özel bazı
ortak yönlerin veya benzeriikierin bulunmasına özen gösterilmi§se de gerek
tabaka sayısında, gerekse tabakaların muhteva tesbitinde farklılıklardan kurtulmak mümkün olmamı§tır. Tabaka sisteminin ba§lıca aksaklığını te§kil eden bu
durum, ortak bir tabaka usulünün geli§tirilememesi, tabaka ayırımında esas
alınan kriterlerin müelliften müellife, eserden esere, hatta aynı eser içinde deği§­
mesi, tabakalandırma amaçlannın farklılığı yanında müelliflerin kendi ıstılahiarı
doğrultusunda hareket etmelerinden, özetle tabaka taksiminin indi ve ictihadi
olu§undan kaynaklandığı anla§ılmaktadır.
Hadis
kısmında
edebiyatının
Download