T.C. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ YORGUNLUK (FATİQUE) SEMPTOMLU MULTİPL SKLEROZ HASTALARINDA SİTOKİNLERİN HİPOTALOMO-PİTUİTER-ADRENAL AKS, KORTİZOL, ACTH VE DİĞER MELANOKORTİNLERLE İLİŞKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ Dr. Fatma ZENGİN NÖROLOJİ ANABİLİM DALI TEZ DANIŞMANI Doç. Dr. Aylin AKÇALI Mart-2015 T.C. GAZİANTEP ÜNİVERSİTESİ TIP FAKÜLTESİ YORGUNLUK (FATİQUE) SEMPTOMLU MULTİPL SKLEROZ HASTALARINDA SİTOKİNLERİN HİPOTALOMO-PİTUİTER-ADRENAL AKS, KORTİZOL, ACTH VE DİĞER MELANOKORTİNLERLE İLİŞKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ UZMANLIK TEZİ Dr. Fatma ZENGİN NÖROLOJİ ANABİLİM DALI TEZ DANIŞMANI Doç.Dr. Aylin AKÇALI Mart-2015 Bu tez Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi 09.06.2014 tarihi ve 09.06.2014/196 karar numarası ile etik kurul onayı almıştır. I. ÖNSÖZ Asistanlık eğitimim boyunca deneyimini ve bilgilerini benden esirgemeyen değerli hocalarım Prof. Dr. Münife NEYAL, Prof. Dr. Mustafa YILMAZ, Doç. Dr. Aylin AKÇALI, Doç. Dr. Remzi YİĞİTER, Yrd. Doç. Dr. Sırma GEYİK’e en içten teşekkür ve saygılarımı sunarım. Asistanlığımın son aylarında bilgi ve tecrübelerinden yararlanma fırsatı bulduğum Doç. Dr. Semih GİRAY ve Yrd. Doç. Dr. Yusuf İNANÇ’a teşekkür ederim. Tez döneminde yaptığı tüm katkılarından dolayı danışman hocam Doç. Dr. Aylin AKÇALI’ya ve tezimle ilgili yardımlarını esirgemeyen Dr. Orhan ZENGİN ve Gaziantep Üniversitesi Biyokimya Laboratuarı sorumlu öğretim üyelerinden Doç. Dr. Nur AKSOY’a ayrıca teşekkür ederim. Gösterdiği sabır, hoşgörü ve verdiği destek için başta sevgili eşim Dr. Orhan ZENGİN’e ve aileme teşekkür ediyorum… Dr. Fatma ZENGİN Gaziantep 2015 II II. İÇİNDEKİLER I. ÖNSÖZ .............................................................................................................. I II. İÇİNDEKİLER .................................................................................................. II III. ÖZET ............................................................................................................... IV IV. ABSTRACT .................................................................................................... V V. KISALTMALAR ............................................................................................. VI VI. TABLO LİSTESİ ............................................................................................. VII VII. ŞEKİL LİSTESİ.....................................................................................IX TEZ METNİ 1. GİRİŞ VE AMAÇ .............................................................................................. 1 2. GENEL BİLGİLER............................................................................................ 2 2.1. Multipl Skleroz ........................................................................................... 2 2.1.1. Tanım .................................................................................................. 2 2.1.2. Epidemiyoloji ...................................................................................... 2 2.1.3. Etyoloji ve Genetik.............................................................................. 2 2.1.4. İmmunopatogenez ............................................................................... 3 2.1.5. Klinik Özellikler .................................................................................. 4 2.1.6. Hastalığın Seyri ................................................................................... 6 2.1.6.1. Relapsing Remitting Multipl Skleroz ............................................ 6 2.1.6.2. Sekonder Progresif Multipl Skleroz .............................................. 6 2.1.6.3. Relapsing Progresif Multipl Skleroz ............................................. 6 2.1.6.4. Primer Progresif Multipl Skleroz .................................................. 6 2.1.6.5. Benign Multipl Skleroz ................................................................ 6 2.1.7. Laboratuar Bulguları ........................................................................... 6 2.1.7.1. Bos Analizi .................................................................................... 6 2.1.7.1. Uyarılmış Potansiyeller ................................................................ 7 2.1.7.3. Manyetik Rezonans Görüntüleme ................................................. 7 III 2.1.8. Tanı....................................................................................................... 7 2.1.9 Ayırıcı Tanı ........................................................................................... 9 2.1.10. Prognoz............................................................................................... 10 2.1.11. Tedavi .............................................................................................. 10 2.1.11.1. Atak Tedavisi ........................................................................... 10 2.1.11.2. Koruyucu Tedavi ....................................................................... 11 2.1.11.3. Semptomatik Tedavi ve Rehabilitasyon .................................... 14 2.2. Multipl Skleroz ve Yorgunluk................................................................... 15 2.3. Multipl Skleroz’da Özürlülük Durumu ..................................................... 17 2.4. Multipl Skleroz’da Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Aks ........................... 17 2.4.1. Alfa MSH .......................................................................................... 19 2.5. Sitokinler ................................................................................................... 20 2.5.1. Tümör Nekroz Faktör Alfa (TNF-α) ................................................... 21 2.5.2. İntörlökin-1 (IL-1) ............................................................................... 21 2.5.3. İntörlökin-35 (IL-35) ........................................................................... 22 2.6. Multipl Skleroz’da Sitokinler ve HPA aksı............................................... 22 3. GEREÇ VE YÖNTEM ...................................................................................... 24 4. BULGULAR ...................................................................................................... 26 5. TARTIŞMA ....................................................................................................... 34 6. SONUÇ VE ÖNERİLER ................................................................................... 40 7. KAYNAKLAR................................................................................................... 42 8. EKLER ............................................................................................................... 52 IV III.ÖZET YORGUNLUK (FATİQUE) SEMPTOMLU MULTİPL SKLEROZ HASTALARINDA SİTOKİNLERİN HİPOTALAMO-PİTUİTER-ADRENAL AKS, KORTİZOL, ACTH VE DİĞER MELANOKORTİNLERLE İLİŞKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Dr. Fatma ZENGİN Uzmanlık Tezi, Nöroloji Anabilim Dalı Tez danışmanı: Doç.Dr. Aylin AKÇALI Mart 2015, 60 sayfa Multipl Skleroz (MS), genellikle genç erişkin (20-40) yaş grubunu etkileyen merkezi sinir sisteminin (MSS) beyaz cevherinin ilerleyici kronik inflamatuar demiyelinizan bir hastalığıdır. Yorgunluk, hastaların büyük bir kısmını etkileyen bir belirtidir. MS’teki yorgunluğun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Bu çalışmada Fatigue Severity Scale (FSS) ve Neurological Fatigue Index-Multiple Sclerosis (NFIMS) ölçeklerini kullanarak MS hastalarında yorgunluk durumunu belirlemeyi, FSS ölçeğine göre yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan olarak sınıflandırdığımız MS hastalarında serum sitokinlerinin hipotalamo-pituiter-adrenal (HPA) aks, kortizol, ACTH ve diğer melanokortinlerle ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık. Çalışmaya Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bilim Dalı’nda RRMS tanısıyla takip edilen 54 (29 kadın, 25 erkek) relapsing remiting, 26 (13 kadın,13 erkek) sağlıklı kontrol dahil edildi. Hastaların 26’sında yorgunluk semptomu var iken (%48,1), 28’sında yorgunluk tespit edilmedi (%51,9). Çalışmamızdan elde edilen sonuçlara göre FSS skoru ile NFI-MS Özet, NFI-MS 1, NFI-MS 2, NFI-MS 3 ve NFI-MS 4 skorları arasında pozitif korelasyon bulundu (her biri için p<0,01). Proinflamatuar sitokinlerden IL-1β ve TNF-α düzeyleri hasta ve kontrol grubunda farklı bulunmadı (p=0,09, p=0,70). Anti inflamatuvar bir sitokin olan IL-35 düzeyi MS hastalarında anlamlı düzeyde yüksek saptandı (p<0,01). IL-35 açısından yorgunluk olan ve yorgunluk olmayanlar arasında fark yoktu (p=0,46). ACTH, kortizol, α-MSH ise MS grubunda anlamlı dercede (sırasıyla p=0,02, p<0,01, p<0,01) yüksekti ancak yorgunluk ile ilişkili bulunmadı. Corticotropinlike intermediate lobe peptide (CLIP) düzeyi, MS’de ilk kez bizim çalışmamızda değerlendirilmiştir ve hastalarda kontrole göre anlamlı derecede düşük saptandı (p<0,01). Hastalarda HPA aks hormonları ve sitokin düzeylerininin ilişkisini incelediğimizde; sadece TNF-α ile γ-MSH arasında (p<0,01) ve IL-1β ile β-MSH arasında pozitif korelasyon vardı. Sonuç olarak, MS’de yorgunluğu değerlendirmede NFI-MS Özet ölçek de en az FSS skorlaması kadar duyarlıdır. HPA aksı MS hastalarında hiperaktiftir ancak yorgunlukla ve sitokin düzeyleri ile ilişkili bulunmamıştır. IL-35’in MS hastalarındaki yüksekliği hastalık patofizyolojisinde rolü açısından önemli bir role sahip olabileceğini ve yeni tedaviler açısından göz önüne alınabileceğini düşündürmektedir. Anahtar kelimeler: Multipl Skleroz, yorgunluk, Hipotalamo-Pituiter-Adrenal Aks V IV.ABSTRACT THE EVALUATION OF THE RELATIONSHIP BETWEEN CYTOKINES AND HYPOTHALAMO-PITUITARY-ADRENAL AXIS, CORTISOL, ACTH AND OTHER MELANOCORTINES IN MULTIPLE SCLEROSIS PATIENTS WITH FATIGUE SYMPTOMS Dr. Fatma ZENGİN Recidency Thesis, Neurology Department Supervisor: Assoc. Prof. Dr. Aylin AKÇALI March 2015, 60 pages Multiple Sclerosis (MS), is a chronic inflammatory demyelinating disorder affecting the white matter in the central nervous system (CNS), seen usually among young adults (20-40). Fatigue is an important symptom that affects a wide patient population. The reason for fatigue seen in MS patients is still not well-known. In this stduy, we aim to detect fatigue analysis in MS patients by using the Fatigue Severity Scale (FSS) and the Neurological Fatigue Index-Multiple Sclerosis (NFI-MS) and also to evaluate the relationship between serum cytokines and hypothalamopituitary-adrenal axis, cortisol, ACTH and other melanocortines in MS patients where we divided the patients into 2 groups (fatigue or non-fatigue) using FSS scale. 54 (29 women, 25 men) relapsing remiting multiple sclerosis patients diagnosed and followed by department of Neurology at Gaziantep University Faculty of Medicine and 26 (13 women, 13 men) healty people are involved in the study. 26 (48,1%) of the patients had fatigue symtoms and 28 (51,9 %) of them didn’t have any fatigue symptom. The results of the study showed that there is a positive correlation between FSS and NFI-MS summary, NFI-MS 1, NFI-MS2, NFI-MS 3, NFI-MS4 (p value < 0.01 for both groups). There weren’t any difference in the IL-1β and TNF-α (proinflammatory cytokines) levels both in the patient and control groups (p=0.09, p=0.70). As an antiinflammatory cytokine, IL-35 level were significantly higher in MS patients (p<0.01). But IL-35 levels were not different concerning to fatigue and non-fatigue groups (p=0.46). ACTH, cortisol, α-MSH were significantly higher in MS group compared to control group (respectfully p=0.02, p<0.01, p<0.01) but a relationship with fatigue couldn’t be found. Corticotropin-like intermediate lobe peptide (CLIP) levels in MS were evaluated for the first time in our study and significantly lower in patients compared to control group (p<0.01). When investigating the relationship between HPA axis hormones and cytokine levels; a positive correlation was observed only between TNF- α and γMSH (p<0.01) and IL-1β and β-MSH. In conclusion, NFI-MS summary is as sensitive as FSS when evaluating fatigue in MS patients. HPA axis is hyperactive in MS patients but a relationship between fatigue and cytokine levels couldn’t be established. The fact that the higher evaluation of IL-35 in MS patients could be an important sign in the disease patophysiology and could be taken account while concerning new therapies. Key words: Multiple Sclerosis, Fatigue, Hypotalamo-Pituiary-Adrenal Axis VI IV. KISALTMALAR MS :Multipl Skleroz CLIP :Kortikotropin-like intermediate lob peptid MSH :Melanosit stimülan hormon MHC :Majör Histokompabilite Kompleksi TGF :Transforming growth faktör IL :İnterlökin İgG :İmmunoglobulin G MLF :Medial Longitudinal Fasikulus TNF :Tümor nekrozis faktör CRP :C-reaktif protein MSS :Merkezi sinir sistemi BOS :Beyin omurilik sıvısı MBP :Miyelin Bazik Protein HPA :Hipotalamo-Pitıiter-Adrenal Aks NFI-MS :Neurological Fatigue Index-Multiple Sclerosis CRH :Kortikotropin relasing hormon ACTH :Adrenokortikotropik hormon DNA :Deoksiribonükleik asit IFN :İnterferon ESH :Eritrosit sedimantasyon hızı SPSS :Statistical Package for the Social Sciences Pg :Pikogram PPMS :Primer Progressif Multiple Skleroz RPMS :Relapsing Progressif Multiple Skleroz RRMS :Relapsing remitting Multiple Skleroz SPMS :Sekonder Progressif Multiple Skleroz EDSS :Expended Disability Status Scale (Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği) FSS :Fatique Severity Scale (Yorgunluk Şiddet Skalası) İV :İntravenöz MRG :Manyetik Rezonans Görüntüleme KBB :Kan-beyin bariyeri SEP :Somatosensoriyel uyarılmış potansiyel VII PML :Progressif Multifokal Lökoensefalopati BAEP :Beyin sapı işitsel uyarılmış potansiyelleri HLA :İnsan Lökosit Antijen İFN :İnterferon VEP :Vizüel uyarılmış potansiyel FDA :Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi FIS :Fatigue Impact Scale MFS :Multicomponent Fatigue Scale FDS :Fatigue Descriptive Scale RFD :Rochester Fatigue Diary (RFD) FAİ :Fatigue Assessment Instrument LPH :Lipotropin POMC :Proopiomelanokortin EDTA :Etilendiamin tetraasetikasit VIII VI. TABLO LİSTESİ Tablo 1. Poser Kriterleri...........................................................................................................8 Tablo 2. Mc Donald Kriterleri 2001, 2005 ve 2010.................................................................9 Tablo 3. Zamanda ve mekanda yayılım saptamak için MRG kriterleri..................................10 Tablo 4. Ayrıcı Tanıda Yeralan Hastalıklar.............................................................................11 Tablo 5. İnterferon Tedavisi.....................................................................................................12 Tablo 6. Grupların Demografik Özellikleri..…........................................................................26 Tablo 7. Hastaların Yorgunluk ve Özürlülük Ölçekleri ile Değerlendirilmesi......................27 Tablo 8. Yorgunluk ve Özürlülük Ölçeklerinin Karşılaştırılması............................................28 Tablo 9. MS ve Kontrol Grubunun Laboratuar Değerleri........................................................30 Tablo 10. Yorgunluk Olan MS, Yorgunluk Olmayan MS ve Kontrol Grubunda Laboratuar Değerleri....................................................................................................................................31 Tablo 11. Hastalarda Sitokin Düzeyleri ile HPA Aks Hormonlarının İlişkisi.........................33 IX VII. ŞEKİL LİSTESİ Şekil 1: Hipotalamus-Pituiter-Adrenal Aks ...........................................................................18 Şekil 2: POMC ve Melanokortinler ........................................................................................18 Şekil 3: Multiple Sklerozda Sitokinlerin Rolü ........................................................................21 Şekil 4: Hastaların Tedavileri ............................................................................................... 27 Şekil 5: Grupların ACTH Düzeyleri .......................................................................................28 Şekil 6: Grupların Kortizol Düzeyleri......................................................................................29 Şekil 7: Grupların IL-35 Düzeyleri ...................................................................................29 Şekil 8: Grupların α-MSH Düzeyleri.......................................................................................31 Şekil 9: Grupların CLIP Düzeyleri..........................................................................................32 X 1. GİRİŞ VE AMAÇ Multipl Skleroz (MS), genellikle genç erişkin (20-40) yaş grubunu etkileyen merkezi sinir sisteminin (MSS) beyaz cevherinin ilerleyici kronik inflamatuar demiyelinizan bir hastalığıdır. En sık görülen formu relaps ve remisyon dönemleri ile karakterizedir. Sıklığı ve genç erişkinleri etkileme eğilimi sebebiyle SSS’nin en önemli demiyelinizan hastalığı olarak kabul edilir (1). Yorgunluk; MS hastalarında sık görülen yakınmalardan biridir. Hastaların %50-80’ini etkilenmektedir. Bu hastaların yaşadığı yorgunluğun, özellikle sağlıklı bireyler veya diğer hastalıklara sahip olanlarda görülen yorgunluktan farklı olduğuna inanılmaktadır (2). MS’de yorgunluğun nedeni tam olarak bilinmemektedir. Ancak MS’in otoimmun yapısı, bozulmuş immun yanıt ile ilişkisi ve nöroendokrin ‘feedback’ te değişiklikler, yorgunluk semptomunun altta yatan mekanizmaları arasında sayılmaktadır (2-4). Hipotalamo-Pituiter-Adrenal (HPA) aks; kompleks geri bildirim mekanizmalarına sahip vücudun strese yanıtını düzenleyen nöroendokrin bir yolaktır. Kortizol, adrenokortikotopik hormon (ACTH) ve diğer melanokortinler [Kortikotropin benzeri intermediate lob peptid (CLIP) , α- , β- , γ-MSH (melanosit stimülan hormon)] bu aksta görev alan hormonlardır. Yorgunluk semptomu olan MS hastalarında HPA aks disregülasyonu gösterilmiştir. Yapılan bazı çalışmalarda, HPA aksını aktive ettiği bilinen TNF-α (tümör nekrozis faktör-α) ve IL-1’de dahil olmak üzere bazı proinflamatuvar sitokinlerle yorgunluk arasında ilişki bulunmuştur. IL-35 ise 2007’de tanımlanmış yeni sitokinlerden birisidir. Otoimmun ve inflamatuvar hastalıkların progresyonunu azalttığı saptanmıştır. MS hastalarında yorgunluğu değerlendirmek üzere çeşitli ölçekler geliştirilmiştir. Yorgunluk Şiddet Ölçeği [Fatique Severity Scale (FSS)] kabul gören en yaygın tek boyutlu ölçektir. Nörolojik Yorgunluk İndeksi [Neurological Fatique İndex (NFI-MS )], MS’teki yorgunluk için oluşturulmuş yeni bir ölçektir. Yorgunluğun çok yönlü değerlendirilmesinde kullanılabilir (5-7). Biz bu çalışmada, FSS ve NFI-MS ölçeklerini kullanarak MS hastalarında yorgunluk semptomunu belirlemeyi, FSS ölçeğine göre yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan olarak sınıflandırdığımız MS hastalarında serum sitokinlerinin HPA aks, kortizol, ACTH ve diğer melanokortinlerle ilişkisini değerlendirmeyi amaçladık. 2 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Multipl Skleroz 2.1.1 Tanım İlk tanımı 1838 yılında Robert Carswell tarafından yapılan Multipl skleroz (MS)’u bügünkü anlamda klinik ve patolojik özellikleri ile ilk olarak 1868 yılında Jean-Martin Charcot tarafından tanımlanmıştır (8,9). Multipl skleroz, genç yetişkinlerde görülen, merkezi sinir sistemi (MSS) beyaz cevherini multipl lokalizasyonda etkileyen, genellikle relaps ve remisyonlarla seyreden, genetik ve çevresel etmenlerin karmaşık etkileşimleri sonucu oluştuğu varsayılan, demiyelinizasyon yanısıra akson kaybının da olduğu kronik bir hastalıktır (10). MS’in pik yaş grubu 20-40 yaş arası olup, ortalama başlangıç yaşı 30’dur. Prevalansı kadınlarda erkeklere göre iki kat fazladır (11). 2.1.2 Epidemiyoloji Hastalığın ortalama başlangıç yaşı kadınlarda 32,4 erkeklerde ise 34,3’tür (12). Multipl Skleroz genellikle genç kadınlarda daha sık görülür, kadın erkek oranının 2 olduğu görülmüştür. Çocuk ve yaşlılarda nadiren bildirilmiştir (13). Ailesel olarak görülme sıklığı %3-23 arasında bildirilmiştir. Monozigotik ikizlerde risk en az %20 olup %38,5’e kadar ulaşabilmektedir (14). MS, farklı coğrafik dağılım gösteren bir hastalıktır. Beyaz ırk ve Avrupa kökenlilerde daha sık görülmesine karşın, Asya kökenlilerde ve siyah ırkta daha az görülmektedir. Prevelans, kutuplar dışında ekvatordan uzaklaşmakla orantılı bir şekilde artmaktadır. MS için yüksek riskli bölgeler; kuzey ve orta Avrupa, Amerika’nın kuzeyi, Kanada, Avustralya’nın güneyi ve Yeni Zelanda’dır. Bu bölgelerdeki prevelans, 30/100.000’dan fazladır (15). Orta derecedeki riskli bölgeler; Avrupa’nın güneyi, Avustralya’nın kuzeyi, Güney Amerika, Güney Akdeniz bölgesi ve Güney Afrikadır. Düşük riskli bölgeler ise; Asya ve Afrika’nın geri kalan kısımları ve Meksika’dır. Bu bölgelerde prevelans, 5/100.000’den düşüktür (16). 2.1.3 Etyoloji ve Genetik Tam olarak anlaşılmamış olmasına rağmen MS etyolojisinde, genetik, çevresel, viral, otoimmun etkenlerin rolü olduğu düşünülmektedir. Beyazlar, siyahlara ve doğululara oranla MS’e daha yatkındır. Hastalığın insidansı kuzey yarımkürede belirgin olarak daha yüksektir. Erken yaşta farklı enlemlerdeki bölgelere göç, riskteki değişimlerle ilgilidir (17,18). 3 MS patogenezinde çevresel faktörler arasında virüslerin önemli rolü olduğu kabul edilmektedir. Oligodendrositleri enfekte ederek oluşturdukları demiyelinizasyonla hücre ölümüne neden olabilirler. Viral antijenler nöral antijenlerle çapraz reaksiyon verebilir ve her iki antijende moleküler taklitçilik ve benzerlik yoluyla immün sensitizasyon yaratabilir. Bu şekilde immün sistemin miyeline saldırmasına neden olabilirler. Etyopatogenezinde yer aldığı düşünülen virüsler herpes, T hücreli lenfotrofik virus, Ebstein-Barr, sitomegalovirus, adenovirus, kızamık, kızamıkçık, suçiçeği virüsleridir. (19,20). Virüslerin otoimmün hastalıkların etyopatogenezinde rolü olabileceğine dair çalışmalar mevcuttur. MS ile en çok Epstein-Barr virüsü , Varisella Zoster Virüsü ve Human Herpes Virüs 6 ilişkilendirilmiştir. Bu virüslerin antijenleri moleküler olarak miyelin ile benzerlik gösterir. Bunun sonucunda miyelin proteinlerine karşı olan immün toleransın bozulmasıyla otoimmün reaksiyonları başlattıkları öne sürülmektedir (21,22). Yapılan çalışmalar hastaların akrabalarında hastalık riskinin arttığını göstermektedir. Ailesinde MS bulunan bir bireyin hastalığı geliştirme riski %3'tür. İkiz çalışmalarında monozigotlarda %30, aynı cinsiyetten dizigot ikizlerde ise %2,6 konkordans saptanmıştır. Bu oran ikiz olmayan kardeşlerdeki hastalık izlenme oranlarına yakındır. Mono ve dizigot ikizler arasındaki bu fark genetik bir temele işaret etmektedir (20,23,24). MS hastalarında yapılan araştırmalarda bazı İnsan Lökosit Antijenlerine (HLA) kontrol gruplarından daha sık rastlanmıştır. Majör Histokompabilite Kompleksi (MHC) sınıf II antijenleri normalde sadece lenforetiküler sistem hücrelerinde bulunur ve T hücrelerinin bazı antijenleri tanımalarında rol oynar. MHC Sınıf II için gen kodları 6. kromozomda HLAD bölgesinde (6p21.1-21.3) bulunur. MS hastalarında sık görülen HLA antijenlerinden başlıcaları; HLA-DR2, DR15, DR3, DR B1, B7, B18, A3, DQ A1, DQ B1, DQ6 ve Dw2’dir (25). Bu genler populasyonlar arasında da farklılık gösterir. Örneğin beyazlarda Dw2, DR15 ve DQ6 MS risk artışı ile ilişkilidir. Bunun yanında 5q13-23, 7q21-22 ve 19q13 genleri MS ile ilişkisi olduğu düşünülen diğer genlerdir. Kabul edilen yaygın görüş MS’in poligenik olduğu şeklindedir (25-28). Yapılan çalışmalar MS’in genetik yatkınlığı olanlarda, kritik bir yaş döneminde spesifik veya nonspesifik nörotropik bir enfeksiyona bağlı anormal immün reaksiyonun sonucunda oluştuğu fikrini desteklemektedir (26). 2.1.4 İmmunopatogenez Multipl sklerozda en fazla kabul gören varsayım, yatkın bireyin viral ya da bakteriyel bir enfektif ajanla karşılaşması sonucu başlıca myelin proteinleri olmak üzere tüm SSS elemanlarına karşı gelişen otoimmun bir olayın ortaya çıkmasıdır. 4 MS’in patogenezinde rol alan immün mekanizmalar, Th1 yönündeki farklılaşmanın yanında Th17, regülatör T ve B lenfositleri gibi hücreleri ve sitokinleri de kapsamaktadır (29). T helper hücreleri antijen spesifik immün cevapta merkezi bir role sahiptir ve 2 alt tipi mevcuttur. Th1 hücreleri hücresel immün yanıtta esastır ve tümör ve intrasellüler patojenlere karşı (virüsler) yanıtta rol alırlar. İnterlökin (IL)-1, IL-2, IL-12, IL-23, interferon (IFN) gama ve tümör nekroz faktör alfa (TNF-α) gibi proinflamatuar sitokinler sekrete ederler. MS gibi otoimmun hastalıklarda Th1 hücreleri, vücudun kendi proteinlerine karşı immün reaksiyon gösterirler. Th2 hücreleri ise antikor aracılıklı immün yanıtta rol alırlar. Transforming growth faktör (TGF), IL-4, IL-6, IL-10 gibi antiinflamatuar sitokinleri üretir. Ekstrasellüler patojenlere karşı otoimmün sürece kostimülatör moleküller, inflamatuvar sitokinler, B hücreleri ve mononükleer hücreler katılır ve periferdeki bu inflamatuvar elemanlar kan beyin bariyerini aşarak merkezi sinir sistemine taşınır. Sonuç olarak astrosit ve mikrogliaların da katıldığı kompleks bir immün yanıt ortaya çıkar. İnflamasyon oligodendrosit, miyelin ve aksonlarda hasara neden olur (30). Antijen sunan hücrelerin aktive olarak Th1 hücrelerine antijeni sunmalarıyla akut lezyonlardaki inflamatuvar süreç başlar. Sitotoksik özellikleri olan Th2 hücreleri, akson kaybı, oligodendrosit ölümü ve vasküler geçirgenlikte artışa sebep olarak nöronal dejenerasyona neden olur (31). B hücreleri, beyin omurilik svısında (BOS) IgG (immunoglobulin G) sentezinde artıştan ve oligoklonal bant oluşumundan, T hücrelerine antijen sunumu ve sentezlenen sitokinler ile hastalığın akut safhasındaki inflamatuvar yanıtların oluşmasından da sorumlu tutulmaktadırlar (32). 2.1.5 Klinik Özellikler Multipl skleroz atağı; akut veya subakut baslangıçlı, en az 24 saat süren birkaç gün ile birkaç hafta içinde pik düzeyine ulaşan ve değişen derecelerde düzelmenin görüldüğü klinik disfonksiyon olarak tanımlanır. Tekrarlanan ataklardan sonra kalıcı nörolojik defisitler oluşabilir. Multipl sklerozda belirti ve bulguların değişken olması lezyonların MSS’de serebral korteksten spinal korda kadar herhangi bir yeri tutabilmesi ile ilşikilidir. Klinik akut, hatta hemiplejik tipte olabilir veya prodromal belirtilerle de başlayabilir. Sıklıkla belirtiler alevlenme ve remisyonlar şeklinde görülür. Belirtilerın süresi, birkaç dakika veya aylarca devam edip değişebilir. Hastalık başlangıcında geçici karakterli hemipleji, diplopi, paresteziler, serebellar bozukluklar görülebilir (33). 5 Başlangıç bulgularının çoğunluğunu somatosensoriyal bulgular oluşturur ve hastalığın en sık görülen belirtileridir. Ağrı, ısı ve dokunma duyusu bozuklukları (lateral ve anterior spinotalamik traktus tutulumunda), uyuşukluk, iğnelenme, yanma hissi, bazen Brown-Sequard tipi duyu bozukluğu oluşabilir. Arka kordon derin duyu yollarının tutulumuna bağlı olarak vibrasyon ve pozisyon duyusunda bozulma meydana gelir. Servikal spinal kordun arka kordonunu tutan hastalıklarında görülen Lhermitte belirtisi (genellikle boyun fleksiyonundan sonra ortaya çıkan, ekstremitelere veya sırta doğru yayılan ani başlangıçlı elektriklenme hissi) en çok MS’de görülür (34). İlk atakta kortikospinal yol tutulum oranı %32-41’dir. Piramidal yol tutulumunda motor güç kaybı (hemiparezi, paraparezi ...vb) görülür. Kas zaafı, refleks artışı ve spastisite görülür (35). MS’li hastaların %25'inde görülen ilk klinik tablo optik nörit ya da retrobulber nörittir. Genelde akut veya subakut gelişen, tek taraflı, göz hareketleriyle artan göz ağrısı ve beraberinde değişik düzeyde görme kaybı görülür. Nadiren her iki göz aynı anda tutulur. Kalıcı görme bulanıklığı, renk algısının bozulması, Uthoff fenomeni (bazen parlak ışıkta görmede bozulmanın yanı sıra egzersiz ve sıcakla da yakınmalarda artma) görülür. Görme alanı testinde santral veya parasantral skotomlar görülebilir. Fundoskopik muayene de lezyon genellikle optik sinirin orta ya da arka bölümünde olduğundan normaldir. Çoğu hasta bir kaç hafta içinde iyileşir (19,23,24,26). En sık görülen beyin sapı bulguları nistagmus, fasial güçsüzlük, trigeminal nevralji, medial longitudinal fasikulus (MLF) tutulumuna bağlı internükleer oftalmoplejidir. Özellikle gençlerde bilateral internükleer oftalmopleji, MS için tipik bir bulgudur (19,23,24,26). Başlangıçta serebellar bulgular nispeten az görülmekle birlikte, hastalığın gidişatında sıklıkla gözlenir. Serebellar tremor, dizartri, ataksi, nistagmus ve titubasyon en sık rastlanan bulgulardır (36). MS’de üriner sistem bozukluğu, hastaların %80'in de hastalığın herhangi bir döneminde ortaya çıkabilir. Semptomların nedeni, spinal korddaki lezyon sonucu pontin miksiyon merkezi ile sakral spinal kordu bağlayan nöronal yolun kesintiye uğramasıdır. En sık görülen semptomlar, idrara yetişme güçlüğü (urgency), sık idrara çıkma, üriner inkontinans ve tam olmayan mesane boşalmasıdır. Akut relaps esnasında ya da sakral segmentleri tutan lezyonlarda idrar retansiyonu olabilir. Erkeklerde tüm bu bulgular impotansla birliktedir (19,23,24,26). 6 Yorgunluk (fatique) MS’li hastalarda oldukça sık görülür , % 53-90’ında major bir belirtidir. Fiziksel aktiviteyi azaltarak yaşam kalitesini etkiler ve iş performansını ve sosyal ilişkileri sınırlar (37). 2.1.6 Hastalığın Seyri 2.1.6.1. Relapsing Remitting Multipl Skleroz (RRMS) Hastalık en sık bu tipte başlar (%85). Genellikle ilk atak tamamen iyileşir veya hafif bulgular kalabilir. Bu hastaların yarısından fazlası sekonder faza geçerler (37). 2.1.6.2. Sekonder Progresif Multipl Skleroz (SPMS) Hastalık başlangıcında görülen relaps remisyonları, minör remisyonlar ve platolar gösteren seyir takip eder. Kognitif yıkım daha fazladır, bayanlarda sık görülür, (1,37). 2.1.6.3. Relapsing Progresif Multipl Skleroz (RPMS) Akut relaps ile giden başlangıçtan itibaren progresif tip olup relapslar arasındaki süre progresyonun devam etmesi ile karakterizedir (1). 2.1.6.4. Primer Progresif Multiple Skleroz (PPMS) Başlangıçtan beri progresif olan ara ara plato ve geçici minör iyileşme gösteren tiptir. Hastaların yaklaşık % 15’i başlangıçta atak olmadan sürekli progresif olarak ilerler (1,37). 2.1.6.5. Benign Multiple Skleroz Benign MS ciddi sekel bırakmayan seyrek ataklarla karakterize, Manyetik Rezonans Görüntüleme (MRG)’de düşük lezyon yükünün saptandığı retrospektif olarak konulan bir tanıdır. Hastalığın başlangıcından 15 yıl sonra Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği [Expanded Disability Status Scale (EDSS)] skorları 3’ten düşük olan hastalar benign MS olarak kabul edilir (38) . 2.1.7 Laboratuar Bulguları 2.1.7.1 BOS Analizi BOS proteini hastaların yaklaşık % 40’ında hafif artmıstır. Hastaların %70-90’ında BOS’da IgG artmıstır (39,40). MSS’de üretilen gamma globulin, elektroforezde oligoklonal bandı olusturur. Klinik kesin MS olgularının %96’sında oligoklonal bant pozitiftir. (BOS IgG x Serum albumin)/(Serum IgG x BOS albumin) formülü ile hesaplanan IgG indeksi önemli bir parametredir. Bu oranın 0,7’den büyük olması intratekal Ig sentezi olduğunu gösterir. BOS analizlerinde mm3 de 50’den daha az mononükleer pleositozis olabilir, hastaların %66’sında hücre sayısı normaldir (39-42). 7 2.1.7.2 Uyarılmış Potansiyeller Uyarılmış potansiyeller MSS’nin eksternal stimulus ile uyarılması ile elde edilen nörofizyolojik testlerdir. Radyolojik olarak gösterilemeyen sessiz plakların mevcudiyetini gösterebilir. Beyin Sapı işitsel Uyarılmış Potansiyel (BAEP), Vizuel Uyarılmış potansiyel (VEP), Somatosensoriyal Uyarılmış Potansiyel (SEP) kullanılmaktadır. VEP: Görsel uyarı verildikten sonra oksipital bölgeden kaydedilen potansiyellerdir. Bu testlerin arasında güvenirliği en fazla olan VEP’dir (% 50-96). SEP; Median ve tibial sinirlerden uyarım ile yapılmaktadır, güvenirliği (% 59-90) arasındadır. BAEP: Beyin sapında işitme yolları üzerinde olan patolojilerde tanıya yardımcı olmaktadır (37,41). 2.1.7.3 Manyetik Rezonans Görüntüleme Manyetik Rezonans Görüntüleme yönteminin nöroloji pratiğine girmesiyle erken dönemde tanı konan hasta sayısı artmıstır. T2 ağırlıklı çekimlerde çok sayıda periventriküler farklı büyüklükte ventrikül eksenine dik, oval plaklar görülür. Ayrıca benzer lezyonlar serebellum, beyin sapında da izlenebilir. Servikal omurilikte daha sık, torakal bölgede daha az oranda plaklar görülür. Gadolinyum tutulumu akut inflamasyonun görüdüğü aktif plaklarda görülür. Gadolinyum tutulumu 8 haftaya kadar devam edebilir. T1 ağırlıklı kesitlerde kronik dönemde periventriküler bölgede görülen hipointens alanlar kara delikler olarak adlandırılır. Bu bulgular akson kaybı ile ortaya çıkar ve kötü prognozu gösterir. Ayrıca kronik olgularda kortikal atrofiler, korpus kallosumda atrofik görünüm, ventriküllerde genişleme görülebilir (37). 2.1.8 Tanı MS tanısı klinik bir tanıdır. Tanı olguların klinik özellikleri, hastalığın gidişi ve yardımcı laboratuar yöntemleri kullanılarak konulur. Klinik kesin MS için tanı ölçütleri, 2 ya da daha fazla belgelenmiş atak ve tek bir anatomik yerleşim ile açıklanamayan nörolojik muayene bulguları ve bu bulguların başka bir nedenle açıklanamamasını gerektirir (43). MS tanısı icin ilk kriterler tanımlaması Schumacher ve ark. tarafından 1965 yılında yapıldı. Schumacher kriterleri yalnızca anamnez ve muayene bulgularına dayanmaktadır. 1983 yılında oluşturulan Poser tanı kriterlerinde kesin MS tanısı için kullanılan ‘‘farklı zamanlarda iki ya da daha fazla MSS bölgesinin tutulumunun olduğu, iki ya da daha fazla atak gözlenmesi’’ altın standart olarak kabul edilmiştir. Görüntüleme, elektrofizyoloji ve beyin omurilik sıvısı 8 incelemeleri, özellikle ikinci klinik atak ya da nörolojik kaybın saptanmadığı durumlarda, klinik kriterleri desteklemek amacı ile kullanılan yardımcı yöntemlerdir (44) (Tablo 1). MR’ın giderek önem kazanması nedeniyle 2001 yılında Mc Donald kriterleri belirlenmiştir. Mc Donald kriterlerinin erken tanıda duyarlılığı artırmak amacıyla, özellikle zamansal ve alansal dağılım özelliklerinin biraz daha esnetilmesi konusunda öneriler gelmiştir. Yeni T2 lezyonların, kontrast tutan lezyon yerine geçerek zamansal dağılım özelliklerini yansıtabileceği bildirilmiştir. Ayrıca spinal lezyonların tanıda duyarlılığı artırabileceği belirtilmiştir. Bu veriler ışığında eski kriterler yeniden gözden geçirilerek MRG alansal ve zamansal kriterleri 2005 yılında ve son olarak 2010 yılında yeniden düzenlenmiştir (45,46) (Tablo 2). MRG ile lezyonların klinik özelliklerle karşılaştırılmasında kolaylık sağlandı. Aynı zamanda tedaviye yanıtın değerlendirilmesinde yaygın olarak kullanılmaya Tablo 1. Poser Kriterleri (44). KESİN MS Klinik olarak kesin MS A1. İki atak, iki ayrı lezyona ait muayene bulgusu A2. İki atak, bir lezyona ait muayene bulgusu ve bir başka lezyona ait paraklinik bulgu Laboratuvar destekli kesin MS B1. İki atak, bir lezyona ait muayene bulgusu veya paraklinik bulgu ve BOS bulgusu B2. Bir atak, iki ayrı lezyona ait muayene bulgusu ve BOS bulgusu B3. Bir atak, bir lezyona ait muayene bulgusu bir başka lezyona ait paraklinik bulgu ve BOS bulgusu OLASI MS Klinik olarak olası MS C1. İki atak, bir lezyona ait muayene bulgusu C2. Bir atak, iki ayrı lezyona ait muayene bulgusu C3. Bir atak, bir lezyona ait muayene bulgusu ve başka bir lezyona ait paraklinik bulgu Laboratuvar olası MS D1. İki atak ve BOS bulgusu *Paraklinik bulgu: MR veya norofizyolojik testlerle tespit edilen anormal bulgu, *BOS bulgusu: İgG indeks artışı veya oligoklonal bant varlığı. *Atak: en az 24 saat suren yeni bir semptomun olması ve 2 atak arası en az 1 ay olmalı. *Ataklar farklı lokalizasyonda oluşmalı başlandı. Mc Donald 2010 kriterlerinde lezyonların mekansal ve zamansal yayılımını belirlemek için kriterler belirlendi. Mc Donald kriterlerinde öyküde hastalık semptomlarının varlığı tanı koymada yeterli değildir. Lezyonların zaman ve alan içinde 9 dağılımını gösteren objektif veriler kriterlere eklenmiştir (Tablo 3). Klinik verilerin yetersiz kaldığı durumlarda BOS analizi ve VEP incelemesi tanıya katkı sağlar ancak sensitivite ve spesifitesi en yüksek olan MRG’dir, ardından VEP incelemesi gelir. Hastalar Mc Donald Kriterlerinde kesin MS, olası MS ve MS değil olarak sınıflandırılmıştır. Ayrıca 24 saat ve daha fazla süren yakınmalar atak olarak tanımlanmıştır. İki ataktan bahsedilmesi için belirtiler arası sürenin en az 30 gün olması gerektiği, tek paroksismal epizodların atak olarak değerlendirmeyeceği kabul edilmiştir. (47,48). 2.1.9 Ayırıcı Tanı Atipik prezentasyon, monofazik epizod, progresif hastalık ve negatif görüntülemede tanı güçlüğü ortaya çıkar. Santral sinir sistemi tutulumunda ayrıcı tanıda sistemik lupus eritematosus, antifosfolipid sendromu ve sjögren sendromu gibi diğer otoimmün hastalıklar yer alır (49,50) (Tablo 4). Tablo 2. Mc Donald Kriterleri 2001, 2005 ve 2010 (45,46). Klinik Bulgu (atak) Muayene Bulgusu Tanı İçin Ek Kanıtlar ≥2 ≥2 -Ek kanıta gerek yok. ≥2 1 -MR da değişik yerleşimli lezyonlar veya BOS (+) ve ≥2 MS ile uyumlu MR lezyonu veya yeni farklı alan ile uyumlu atağı beklemek 1 ≥2 -MR’da değişik zamanlı lezyonlar veya yeni atağı beklemek 1 1 -MR’da değişik yerleşimli lezyonlar veya ≥2 MS ile uyumlu MR lezyonu ve BOS (+) ile birlikte MR’da zamanda yayılım göstermek veya yeni atağı beklemek Başlangıçtan itibaren progresif seyir -BOS (+) ve MR’da değişik yerleşimli lezyonlar (MR kanıtı: ≥ 9 beyin lezyonu; veya ≥2 spinal kord lezyonu veya 4-8 beyin ve 1 spinal kord lezyonu; veya (+) VEP ve MR da 4-8 beyin lezyonu; veya (+) VEP ve MR da < 4 beyin + 1 spinal lezyon ve MR’da değişik zamanlı lezyonların gözlenmesi veya 1 yıl süre ile klinik ilerlemenin sürmesi. 10 2.1.10 Prognoz Hastalığın seyri oldukça değişkendir. Daha önce bahssetiğimiz formların dışında MS’lilerin yaklaşık %10’u hayatı boyunca ikinci bir atak geçirmemektedir. MRG’de saptanan, fakat klinik olarak asemptomatik MS olguları da bulunabilmektedir. Hastaların çok az bir kısmında başlangıçtan sonraki birkaç ay veya yıl içinde mortalite gelişir, fakat genel olarak ortalama yaşam süresi 30 yıldan fazladır (51-53). Tablo 3. Zamanda ve mekanda yayılım saptamak için MRG kriterleri. Zamanda Yayılım MC Donald 2001 MC Donald 2005 MC Donald 2010 Mekanda yayılım İlk klinik olaydan ≥ 3 ay sonra çekilen MRG Aşağıdakilerin en az üçü: de kontrast tutan lezyon yeterli yoksa 3 ay ≥ 9 T2 hiperintens lezyon , ≥1 kontrast tutan sonra tekrarlanan MRG’de kontrast tutan lezyon, ≥3 periventriküler lezyon, ≥1 lezyon veya yeni T2 lezyonun saptanması. jukstakortikal lezyon, ≥1 infratentorial lezyon İlk klinik olaydan ≥ 3 ay sonra çekilen MRG de kontrast tutan lezyon (ilk klinik olay ile ilişkili alanda değilse) veya İlk klinik olayda çekilen referans MRG’den en az 30 gün sonra çekilen MRG’de, referans MRG ile kıyaslandığında, yeni T2 lezyonun gösterilmesi. Aşağıdakilerin en az üçü: ≥ 9 T2 hiperintens lezyon, ≥1 kontrast tutan lezyon, ≥3 periventriküler lezyon, ≥1 jukstakortikal lezyon, ≥1 infratentorial lezyon. Spinal kord lezyon/lezyonları infratentoriyal lezyon yerine geçebilir, total lezyon sayısına dahil olabilir, kontrast tutulumu varsa kontrast tutan lezyon yerine geçebilir. Tariflenen alanların ≥ 2 sinde ≥ 1 lezyon: İlk MR dan sonra yapılan (süre kısıtlaması periventriküler juxtakortikal, posterior fossa, yok) takip MR larında yeni T2 lezyon spinal kord saptanması. 2.1.11 Tedavi Tedavi genel olarak atak tedavisi, koruyucu tedavi, semptomatik ve rehabilitasyon tedavisi olmak üzere üçe ayrılır. 2.1.11.1 Atak Tedavisi MS hastalığında inflamatuar ve demiyelinizan nedenlerden kaynaklanan, yeni bulguların ortaya çıktığı veya daha önce varolan atakların arttığı, en az 24 saat süren yeni nörolojik bulguların saptandığı, kötüleşme dönemi atak olarak tanımlanır. Gerçek atak olduğu 11 saptanan her durumun ve günlük yaşam işlevlerini bozmayan atakların tedavi edilmesi şart değildir. MS ataklarında standart tedavi protokolü yüksek doz ( 1000 mg/gün) IV Metilprednizolon’ un 3-10 gün süreyle uygulanması şeklindedir. Oral streroid idamesi konusunda fikir birliği yoktur (54). İntravenoz metilprednizolon yerine MS ataklarında hızlandırılmış iyileşme sağladığı kanıtlanmış diğer ajan adrenokortikotropik hormon (ACTH), intramuskuler veya subkutan olarak kullanılabilmektedir. Tablo 4. Ayrıcı Tanıda Yeralan Hastalıklar İnflamatuar Hastalıklar -Granülomatoz anjitis -Sistemik lupus eritamatozus -Sjögren hastalığı -Behçet hastalığı -Poliarteritis nodoza -Paraneoplastik ensefalomiyelopatiler -Akut dissemine ensefalomiyelit -Postenfeksiyöz ensefalomiyelit Enfeksiyon Hastalıkları -Lyme nöroborelyozis -İnsan T hücreli lenfotropik virüsü tip 1 enfeksiyonu -İnsan immün yetmezlik virüsü enfeksiyonu -Progresif multifokal lökoensefalopati -Nörosifiliz Granülomatoz Hastalıkları -Sarkoidoz -Wegener granülomatozu -Lenfomatoid granülomatozis Miyelin Hastalıkları -Metakromatik lökodistrofi -Adrenomiyelolökodistrofi Diğer -Spinoserebellar bozukluklar -Arnold-Chiari malformasyonu -Vitamin B12 eksikliği 2.1.11.2 Koruyucu Tedavi MS tedavisinde, atakların sıklık ve şiddetinin azaltılması, süregen ilerleyici döneme girişi önleme, özürlülüğün ilerlemesini durdurma hedeflenir (55). Koruyucu tedavide interferonlar, mitoksantron, azotiopürin, glatiramer asetat, natalizumab kullanılmaktadır. 12 İnterferonlar İnterferon beta otoreaktif T hücrelerinin apopitozu, regülatör T hücrelerinin aktivasyonu, T hücre inhibisyonu, lökositlerin kan-beyin bariyerini (KBB) geçisinin engellenmesi, sitokinlerin modülasyonu gibi farklı mekanizmalar üzerinden, immünmodülatuar etki gösterir (Tablo 5). RRMS, atakla seyreden SPMS ve klinik izole sendromlu hastalarda, erken dönemde atak oranı, atak hızı, MRG aktivitesini azalttığı gösterilmiştir. Başlıca yan etkileri; hematolojik ve hepatik işlev bozuklukları, depresyon ve menstrüel bozukluklardır (56). Glatiramer Asetat Dört aminoasitten oluşan sentetik bir polipeptidtir. Günde tek doz 20 mg subkutan olarak uygulanır. Miyelin Bazik Protein (MBP)’nin süpresif determinantlarına benzerlik gösterir, bu şekilde MBP ile rekabete girerek; Th2 ve regülatör T gibi hücrelerin aktivasyonu ile, otoreaktif T hücrelerini süprese eder. Hastalık aktivitesini ve relaps oranını azaltır (57). Tablo 5. İnterferon Tedavisi. Ürün İnterferon beta 1b İnterferon beta 1a İnterferon beta 1a (Betaferon) Uygulama 250 µg/sc/gün aşırı (Avonex) (Rebif) 30 µg/im/hafta 22/44µg/sc/haftada 3 kez Azotiopürin Atak oranı ve hastalık progresyonunda etkili immunsupresif bir ajandır. Gastrointestinal intolorans, kemik iliği inhibisyonu, toksisite ve kanser riskinde artmaya neden olabilir (37). Mitoksantron Mitoksatrone RRMS, SPMS ve progresif seyirli PRMS hastalarında kullanılır. Etkisini topoizomeraz-2 üzerinden gösterir, ilk olarak antineoplastik olarak üretilmiş sitotoksik ve güçlü immünsupresif ajajndır. En önemli yan etkisi kardiyotoksisitedir. Alopesi, menstüel düzensizlik, amenore ve lökopeni diğer yan etkileridir (58). 13 Natalizumab Alfa-4 integrine karşı bir seçici adezyon molekülünü inhibe ederek aktive lökositlerin endotele bağlanmasını önleyen hümanize monoklonal antikordur. Böylece hastalığın lezyonlarının oluşumundaki önemli bir aşamayı bloke eder. Faz III AFFIRM çalışmasında natalizumab ile monoterapi, plaseboya göre yıllık atak oranını % 68, özürlülüğün progresyonunu % 42, beyindeki T2 ağırlıklı MRG lezyonlarını % 83 ve beyindeki gadolinyum kontrastlı MRG lezyonlarını % 92 azaltmıştır (59). Yan etkileri arasında başağrısı, başdönmesi, yorgunluk, bulantı, terleme, hipersensitivite reaksiyonu ve 1/1000 oranında görülen Progressif Multifokal Lökoensefalopati (PML) gelişimi saptanmıştır. Diğer tedavilere yanıt vermeyen sık relapsların görüldüğü ya da hızla kötüleşen hastalarda alternatif bir tedavidir (60). Fingolimod Amerikan Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) onayı alan yeni bir ilaç olup oral yoldan 0.5 mg/gün olarak uygulanır. Bir inflamasyon mediyatörü olan sfingozin-1 analoğudur. Lenfositlerin timus ve periferal lenfoid organlardan ayrılabilme özelliğini kaybetmesine yol açar. Kontrollü faz II çalışmasında kontrast tutan lezyonlarda anlanlı azalma sağladığı görülmüştür. Bradikardi, atrioventriküler blok, lenfopeni, maküla ödemi, varisella infeksiyonu gibi yan etkilerinden bahsedilmektedir (61). Diğer İmmünsüpresifler ve Tedaviler: Siklosporin: T lenfositlerini inhibe eder, IL üretimi azalır. Klinik yarar yapılan çalışmalarda yeterli bulunmamıştır (58). Mikofenolat mofetil: Progresif MS’de kısmen faydalı bulunmuştur. İnterferon tedavisi ile kombinasyon tedavisi daha etkindir (58). Metotreksat: Dihidrofolat redüktazı inhibe eder. Progresif MS hastalarında özürlülük durumlarında düzelme görülmüştür. Alemtuzumab : CD 52 üzerinden etki eder. Kronik lenfositer lösemi tedavisinde kullanılır. Kontrast tutan lezyonlarda ve hastalık progresyonunda azalma yapar. İmmün trombositopeni ve otoimmün tiroid hastalığına yol açabilir (61). Rituximab: CD 20’ye karşı geliştirilen monoklanal antikordur. Tedavi sonrası miyelin oligodendrosit glikoproteinine ve miyelin bazik proteinine karşı gelişmiş antikorlarda anlamlı değşiklik izlenmemiştir. Çalışmalarda kontrast tutan lezyonlarda azalma görülmüştür (61). 14 Daclizumab: İnterlökinin-2’nin reseptörlerine bağlanmasını bloke eden immünglobulin G1 antikorudur. Subkutan uygulanır. Çift kör faz II çalışmada kontrast tutan lezyon ve yeni lezyon sayısında azalma izlenmiştir (61). Siklofosfamid : Alkali bir immünsupressiftir. Neoplastik ve otoimmün hastalıklarda 1966’dan beri kullanılmaktadır. Antiproliferatif bir ajandır. DNA (deoksiribonükleik asit) yapısı üzerine direkt etkilidir. Temelde genel immünsupresyona yol açmakla birlikte, immünmodülatuvar etkilerinden de bahsedilmektedir. MS’te etkinliği konusunda kontrollügeniş çalışmalar yoktur (58). 2.1.11.3 Semptomatik Tedavi ve Rehabilitasyon Spastisite Spastisite dengeyi ve yürüme kontrolünü bozar, istemli hareketleri yavaşlatır. Tedavide kullanılan fizyoterapi-rehabilitasyon yöntemleri; egzersiz, soğuk uygulama, gevşeme teknikleri, cihazlama ve pozisyonlamadır. Medikal tedavide; baklofen, tizanidin, benzodiazepinler, dantrolen sodyum ve botulinum toxin tip A kullanılır (1,62). Serebellar Bozukluklar Serebellar bozukluk berlirtilerinin tedaviye yanıtları azdır. Tremor tedavisinde izoniazid, pridoksin, primidon, karbamazepin, gabapentin, topiramat, klonazepam, propranolol ve ondansetron kullanılmaktadır. Ayrıca cerrahi talamotomi veya derin beyin stimulasyonu kolaylaştırmak kullanılabilir. için Kompansatuar uygulanır. Bunlar yöntemler adaptif araç günlük gereçler, yaşam aktivitelerini proksimal splintler, ekstremitelerin distaline ağırlık bağlanması, baston veya walkerlara ağırlıklar asılmasıdır (1,62). Yorgunluk MS’li hastalarda yorgunluk belirtisi büyük oranda medikal olarak tedavi edilmektedir. Amantadin, modafinil ve bazı hastalarda metilfenidat, selektif serotonin geri alım inhibitörleri kullanılmaktadır (1). Mesane Disfonksiyonu MS’de mesane disfonksiyonu tedavisinde ilk basamak sıvı tedavisi, zamanlı işeme ve yatakbaşı lazımlık kullanımıdır. Medikal tedavide oksibutinin, imipramin, desmopressin, terazosin hidroklorür kullanılabilir. Uygun olarak mesanesini boşaltamayan hastalara kendi kendine yapılan aralıklı kateterizasyon faydalı olabilir (1). Üriner inkontinansı azaltmak için 15 depolama bozukluklarında anti-inkontinans egzersizleri ile pelvik taban kaslarının rehabilitasyonu önemlidir (62). Paroksismal belirtiler Parestezi, güçsüzlük, tonik konvülsiyonlar, ağrılı tonik spazmlar, disartri ve ataksi, diplopi, akinezi, hemifasiyal spazm, narkolepsi ve distoni gibi belirtileri içerir. Antikonvülsif ilaçlar, benzodiazepinler, baklofen, asetazolamid, izoniazid, ibuprofen ve bromokriptinin etkili olabileceği bildirilmiştir (1). 2.2. Multipl Skleroz ve Yorgunluk MS konseyi (The Multiple Sklerosis Council of Clinical Practice Guidelines) tarafından yapılan tanıma göre; MS’te yorgunluk birey ya da bakım vericisi tarafından algılanan ve bireyin alışılagelen aktivitelerini tamamlayamaması ile belirlenen subjektif bir fiziksel ya da mental enerji eksikliği durumudur. Yorgunluk MS’li hastalarda en yaygın görülen semtomlardan biridir, fiziksel aktiviteyi azaltarak yaşam kalitesini etkiler ve iş performansını ve sosyal ilişkileri sınırlar. Hastaların % 90’dan fazlasını etkiler ve % 5390’ında major bir belirtidir (63-65). MS konseyi hastalarda iki tip yorgunluk olduğundan bahsetmiştir. İlki akut yorgunluk; son 6 hafta içinde yorgunluk hissinde yeni veya önemli dercede artış ve fonksiyonel aktiviteleri sınırlandırma olması tanımlanmıştır. Akut yorgunluk hastalık alevlenmeleri, enfeksiyonlar ve ani klimatik değişikliklerle ilişkilendirilmiştir. İkincisi kronik inatçı yorgunluk ise 6 haftadan daha uzun bir süredir devam eden, günlerin % 50’sinde olan ve fonksiyonel aktiviteleri sınırlandıran yorgunluk olarak tanımlanmıştır. Konsey bu iki yorgunluk türünün farklı bir şekilde değerlendirilmesi ve yönetilmesi gerektiğini belirtmiştir (66). Yorgunluk daha çok alt ekstremiteleri etkiler ve her zaman motor yolların klinik veya subklinik katılımı ile ilişkilidir. Bozulmuş mobilite, respiratuar kasların zayıflığı, kas kuvvetinin kaybı ve azalmış aerobik kapasite ise ikincil olarak yorgunluğa neden olmaktadır ve tüm bu faktörler MS’li olguların günlük yaşam aktiviteleri sırasında yorgunluğu daha fazla hissetmelerine yol açmaktadır (67). Yorgunluk patogezinde MS’e bağlı tutulumlar rol oynar. Premotor korteks, limbik sistem, bazal ganglionlar ve beyin sapı gibi yorgunluk ile ilişkilendirilmiş lokalizasyonlarda immun hasar, demiyelinizasyona bağlı nöronal disfonksiyon, akson hasarı bu alanların hipofonksiyonuna neden olur. Sonuç olarak motor yetenekteki azalma yorgunluğa neden olur. Mekanizması tam olarak bilinmemekle beraber yorgunluk ve depresyon arasındaki ilişki, yorgunluğun serebral mekanizmasında önemli bir yere sahip olduğu görülmüştür. MS’e 16 bağlı yorgunluk ve depresyonda fiziksel zaaftan bağımsız, spesifik nöronal yollardaki disfonksiyon rol oynamaktadır (68,69). İmmun regülasyondaki bozulma da yorgunlukla ilişkilendirilmiştir. Örneğin Kronik Yorgunluk Sendromunda IL-1 ve TNF-alfa düzeyleri arttığı gösterilmiştir ayrıca IL-6 ve aktive T lenfositlerinin de rolü olduğu düşünülmektedir. Bunun yanında interferon tedavisi alan hastalarda görülen grip benzeri hastalıkta yaygın yorgunluk görülür. Benzer şekilde MS hastalarında da yorgunluk ile proinflamatuar ve antiinflamatuar sitokinler arasında ilişki olduğu düşünülmektedir (68-70). Diğer bir mekanizma, tiroid fonkisyon bozukluğu, hipotalamik-pituiter-adrenal (HPA) aks başta olmak üzere endokrin sistemin yorgunluk üzerine etkileridir. Daha önce yapılan çalışmalarda Kronik Yorgunluk Sendromu ve Fibromiyalji’de azalmış adrenal bez aktivitesi ve düşük kortizol seviyelerinin yorgunlukla ilişkili bulunmuştur. yorgunlukta da HPA aksı benzer şekilde etki eder. MS’teki MS’te HPA aktivasyonu aktif inflamasyona sekonder geliştiğine ilişkin çalışma sonuçları bulunmaktadır. Yorgunluğun gelişmesinde, HPA aksındaki disregülasyon nedensel rol oynayabilir (68,69). Yorgunluk patogenizde HPA aksı ve sitokinlerin rolüyle ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. MS hastalarında yorgunluk değerlendirilmesinde çeşitli ölçekler kullanılmıştır. Fatigue Severity kullanılan ölçeklerdendir. Scale (FSS) : Yorgunluğun değerlendirilmesinde en sık Çalışmaya alınan MS hastalarına yorgunluk ölçeği olarak kullanılmıştır. Krupp ve ark.(64) tarafından yayınlanan ve Türk MS hastalarında geçerlilik ve güvenilirliği Armutlu ve ark. (71) tarafından yapılan FSS, dokuz maddeden oluşmaktadır. Her madde 1 den 7 ye kadar derecelendirilmiştir. Sorulan duruma kesinlikle katılmama 1, kesinlikle katılma 7 ile belirlenmiştir. Her durum için elde edilen puanların tümü toplanır. Elde edilen skor 36 veya daha fazla olanlar “yorgun” olarak kabul edilir (ek 1) (72). Fatigue Assessment Instrument (FAI) : Kronik Yorgunluk Sendromu, SLE, MS ve sağlıklı bireylerde uygulanmıştır. 29 sorudan oluşan 1-7 arasında skorlanan eskiye yönelik 2 haftayı değerlendiren testtir (73). Fatigue Impact Scale (FIS) : MS hastalarında 40 maddeden oluşan 0- 4 arasında skorlanan ve sık kullanılan bir testtir (68). Multicomponent Fatigue Scale (MFS) : MS ve Miyastenia Gravis hastalarında kullanılmıştır. Fiziksel yorgunluğun yanında mental yorgunluğu da değerlendirir. 0-5 arasında skorlanan 15 maddeden oluşan testtir (68). Fatigue Descriptive Scale (FDS) : MS hastalarında kullanılmıştır. 0-3 skor arasında değerlendirilen 5 maddeden oluşmaktadır (74). 17 Rochester Fatigue Diary (RFD) : MS hasta grubunda uygulanır. 12 maddeden oluşan test her madde 24 saat boyunca 12 kez tekrarlanır; geçmiş 2 saati değerlendirir (68). Neurological Fatigue Index-Multiple Sclerosis (NFI-MS): 2010 yılında Mills ve arkadaşları tarafından geliştirilmiştir. 23 madden oluşan bir ankettir. İçerisinde dört adet alt skala vardır. Bunlar fiziksel (8 madde), kognitif (4 madde), diürnal uyku veya dinlenme ile iyileşme (6 madde) ve anormal noktürnal uyku ve uykuluk halini (5 madde) değerlendirmektedir (ek-2). Hastatanın kendisi anketi uygulayabilir. Katılımcı bu 23 madddeyi 0=kesinlikle katılmıyorum, 1=katılmıyorum, 2=katılıyorum, 3=kesinlikle katılıyorum şeklinde skorlamaktadır. Dört alt skalanın her biri total olarak skorlanır ve yüksek skor daha fazla yorgunluk olduğunu gösterir. Ancak hepsi toplanarak total bir skor hesaplanmaz. Bunun yanında 10 maddelik (7 fiziksel, 3 kognitif öğe) içeren kısa bir NFI-MS skoru hesaplanabilir (75,76). 2.3. MS’de Özürlülük Durumu Genel olarak genç erişkinleri etkileyen MS’in iş, sosyal yaşam ve aile yaşamı üzerinde büyük etkisi vardır. İster relaps ve remisyonlarla seyretsin, ister ilerleyici seyri olsun hastalık özürlülüğün birikimine yol açar (77). MS hastalarında klinik özürlülük durumu, Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği [Expanded Disability Status Scale (EDSS)] ile değerlendirilir (78). 2.4. Multiple Skleroz’da Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Aks Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Aks kompleks geribildirim mekanizmalarında sahip bir nöroendokrin yolaktır. Temel alarak vücudun strese yanıtında görev alırlar. HPA aksını hipotalamustan salgılanan kortikotropin relasing hormon (CRH), hipofizden salgılanan adrenokortikotropik hormon (ACTH) ve adrenal bezden salgılanan kortizol oluşturur (Şekil 1). ACTH 39 aminoasit içeren düz zincirli polipeptid yapıda bir hormondur. ACTH’ın prekürsörü hipofizin ön ve ara lobunda sentezlenen proopiomelanokortindir (POMC). POMC geni post-translasyonel modifikasyonlarla bazı hormonları oluşturur. Anterior hipofizde ACTH, ß-lipotropin (LPH) ve N terminal peptide ayrılan POMC, ara hipofizde ileri işlemlere uğrar. N-terminal peptidten γ-melanosit stimülan hormon (MSH); ACTH’dan αMSH ve corticotropin-like intermediate lobe peptide (CLIP); ß-LPH’tan ise γ-LPH ve ßendorfin oluşur (80). ACTH salınımı, hipotalamik bir hormon olan CRH ile düzenlenir. CRH cAMP aracılı olarak ACTH salınımını pulsatil tarzda artırır. ACTH ise adrenal kortekste 18 Şekil 1: Hipotalamus-Hipofiz-Adrenal Aks (79). kortizol salınımını uyarır. ACTH’nın kendisi ve kortizol, negatif feed back mekanizma ile CRH sekresyonunu inhibe ederek kendi salınımlarını düzenlerler. ACTH uykunun 3.-5. saatlerinden sonra artar. ACTH, uyanmadan önce ve uyandıktan sonra bir saat süresince maksimum düzeydedir. Gün boyunca azalır ve akşam en düşük düzeye iner. Psikolojik ve fiziksel stres, hipotalamo-hipofizer-adrenal aksı aktive edebilir ve hem ACTH hem de kortizol salınımını artırır (81). Şekil 2: POMC ve Melanokortinler (79). 19 Kortizol, adrenal kortekste kolesterolden sentezlenen başlıca glukokortikoidtir. Kortizol, erişkinde günde ortalama 25 mg sentezlenir ve serumda sabah saatlerinde 5-23 µg/dL düzeyinde bulunur (80). Normal şartlarda kortizol sekresyonu sirkadien ritm gösterir. Kortizol konsantrasyonları sabah maksimumdur ve gün boyunca giderek azalır. Glukokortikoidler, sitokin sentezini inhibe ederek immünsupresif etki gösterirler. İmmun sistemde lenfoid hücrelerde apopitozu indükler, monositlerin makrofajlara dönüşümünü inhibe ederler. İnflamasyonda lokal cevabı oluşturan prostaglandin sentezini, histamin etkisini, intravasküler hücre ve sıvı hareketini inhibe ederler. Aynı zamanda, beyinde prostaglandin sentezini inhibe ederler (82). Ayrıca glukokortikoidler, hepatik glukoz üretimini artırarak kan glukoz düzeyinini artırırlar. Lipolizi akut olarak aktive ederken, kronik olarak vücut yağının redistribüsyonuna sebep olurlar (83). Osteoblast fonksiyonunu inhibe ederek, yeni kemik oluşumunu azaltırlar. Osteoklast sayısını ve osteoklastların kemik yüzeyine bağlanma yeteneklerini artırırlar (84). Bu nedenle osteopeni ve osteoporoza neden olurlar. Santral sinir sisteminin çeşitli bölgelerinde hücreler, glukokortikoid reseptörleri içerirler. Kortizol, spesifik mekanizmalarla beyin fonksiyonlarını etkiler; davranış, uyku paterni, duygulanım, öğrenme ve hafızayı etkilerler (85). Yapılan nöroendokrin çalışmalarda, yorgunluk semptomunun 1/3’ü hipokortizolizm ile ilişkilendirilmiştir. Hipokortizolizm ise primer olarak adrenal kaynaklardan çok merkezi sinir sistemi kaynaklıdır (86). MS’teki yorgunlukta, hormonlar ile ilgili yapılmış çalışmalar çoğunlukla HPA aks ve kortizol seviyeleri üzerinedir. Bu çalışmalarda HPA aksının hipoaktivitesi ve düşük kortizol seviyeleri yorgunluk ile ilişkilendirilmiştir (87,88). 2.4.1. Alfa MSH Alfa-MSH, POMC öncülünden türeyen peptidlerden biridir. POMC derive bir tridekapeptid olan α-melanosit-stimülan hormonun immunite ve inflamasyon mediatörü olarak fonksiyon gösterdiği ve bir çok immunomodulatör etkiye sahip olduğu bilinmektedir. T ve B hücre fonksiyon regülasyonunda rol oynamaktadır (7,12,89,90). α-MSH; IL-1, IL-6, TNF-α, IL-2, IFN-γ, IL-4, IL-13 gibi proinflamatuar ve immunmodülatör sitokinlerin üretimini ve antijen sunan dendritik hücrelerdeki CD68, CD40, ICAM-1 gibi kostimülatör moleküllerin ekspresyonunu azaltır. Aynı zamanda α-MSH bir sitokin sentez inhibitörü olan IL-10 üretimini arttırır. α-MSH allerjen spesifik IgE üretimini, eozinofili ve IL-4 üretimini 20 azaltır. Yani α-MSH gelecekte inflamatuar, otoimmun ve allerjik hastalıkların tedavisinde uygun bir terapötik yaklaşım olacaktır (91-94). 2.5. Sitokinler Sitokinler, peptid veya glikoprotein yapısında, hücreler arasında sinyal ileten, küçük çözünebilir biyolojik medyatörlerdir. Fibroblastlar, monositler, lenfositler, makrofajlar, endotelyal hücreler, tümöral hücre klonları gibi çok çeşitli hücre grupları tarafından sentezlenerek immun ve inflamatuar olaylara katılan hücrelerin etkinliklerini arttırırlar (95) (Şekil 3). Çoğunlukla multifonksiyonel olan sitokinlerin immunolojik, inflamatuar, hematopoetik, embriyonik büyüme ve gelişme, kemik yapılanması ve vücut hemostazı gibi birçok fizyolojik ve patolojik etkileri vardır. Otokrin, parakrin ve daha az olmak üzere endokrin etkileri vardır. Karşılıklı etkileşerek ve pozitif-negatif geri-besleme ile birbirlerini regüle ederler (96). Sitokinlerin anormal üretimi birçok inflamatuar ve otoimmun hastalığın patogenezinde vurgulanmıştır. MS’de rolü olduğu düşünülen proinflamatuar sitokinler arasında TNF-α, IL-1, IL-2 antiinflamatuar sitokinler arasında IL-10 ve IL-35 sayılabilir. 2.5.1. Tümör nekroz faktörü alfa (TNF-α) Tümör nekrozis faktör- beta (TNF-ß) ile uyarılmış makrofajlar tarafından sentezlenen TNF-α bir polipeptittir (97). TNF-α birçok inflamatuar ve otoimmün hastalığın patogeneziyle ilşkili olduğu düşünülen immün düzenleyici yanıtları da içeren çok sayıda biyolojik etkisi olan pleotropik bir sitokindir (98,99). İnflamasyon ve immünolojik reaksiyonlarda zamanlama, hedef hücre ve inflamatuar reaksiyonun şiddetine bağlı olarak koruyucu veya patolojik rol oynadığına inanılmaktadır (99,100). TNF-α makrofajlar, aktive T lenfositler, keratinositler ve langerhans hücreleriden kaynaklanır (100). TNF-α’nın biyolojik fonksiyonları konsantrasyonuna bağlıdır. Etkisi düşük konsantrasyonlarda lokaldir. Böylece lökositler ve endotel hücreleri üzerine otokrin ve parakrin etki yapar. TNF-α, damar endotelinde bazı adezyon moleküllerinin ortaya çıkmasına neden olur. Bu endotelin önce nötrofiller daha sonra da mononükleer lökositler için yapışkan olmasını sağlar. Sonuç olarak inflamatuar reaksiyondan sorumlu hücreler infeksiyon sahasına toplanır. TNF-α, nötrofil, eozinofil ve mononükleer fagositlerin mikroorganizmaları öldürmesini aktive eder, mononükleer fagositler ve diğer bazı hücrelerin inflamatuar yanıtta önemli rolleri olan IL-1, IL-6, TNF-α ve kemokin gibi sitokinlerin üretimini uyarır, hepatositlerden akut faz proteinleri (c-reaktif protein, serum amiloid –A, fibrinojen, ferritin, 21 kompleman c3) sentezlenesini artırır. Endojen bir pirojendir, hipotalamusta prostoglandin sentezini artırarak ateş oluşturur. Damar endotelinde prokoagülan değişikliğe neden olur ve pıhtılaşma eğilimi oluşturur (101). Şekil 3: Multiple Sklerozda Sitokinlerin Rolü (102). 2.5.2. İnterlökin-1 (IL-1) Naturel Killer (NK) hücreler, mononükleer fagositler, B lenfositler, T lenfositler, keratinositler, dendritik hücreler, astrositler, fibroblastlar, nötrofiller, endotel ve düz kas hücreleri tarafından üretilebilir ancak en çok aktif olan mononükleer fagositlerdir (101). IL-1 makrofajlar, bakteriyel ürünler, immün kompleksler, interferon-γ ve prostaglandinlerin uyarımı ile salgılanan endojen bir pirojen ve lenfosit proliferasyon uyarıcısı olarak tanımlanmıştır. Neredeyse tüm hücre tiplerini etkileyen bir proinflamatuar sitokindir. Otoimmun hastalıkların patogenezinde rol oynar. IL-1 bir inflamasyon sitokinidir ve B hücre aktive edici faktör olarak da bilinir. TNF–α ile benzer biyolojik etkilere sahiptir, bir çok inflamatuar ve immunolojik hastalıkta üretimi artmıştır. IL-1α ve interlökin-1 beta (IL-1ß) olmak üzere iki tipi vardır. Yapılan çoğu çalışmada biyolojik aktiviteleri birbirinden ayırt 22 edilemez. IL-1α prekürsör olarak tamamen aktiftir ama çoğunlukla intraselüler kalır. IL-1ß sıklıkla dolaşımda bulunur ve hastalık şiddeti ile düzeyleri koreledir (103). IL-1ß; TNF-α, IFN-γ, IL-8, IL-1ra, IL-6, IL-4, IL-10 sentezinde, rol oynamaktadır (104). IL-1ß, beyinde nöron, mikroglia, astrosit, oligodendrosit ve endotelyal hücrelerden salgılanmaktadır (1,105). KBB’in bozulmasıyla birlikte aktive mikroglia ve makrofajlarda önemli miktarda IL-1ß sentezlenmektedir. Yapılan çalışmalarda, hem hipotalamus hemde diğer alanlarda IL-1ß immünoreaktivitesine rastlandığı bildirilmiştir (106). 2.5.3. İnterlökin-35 (IL-35) IL-35, heterodimerik sitokin IL-12 ailesinin en yeni üyesidir. IL-35 doğal regülatör T hücreleri tarafından üretilir ve baskılama aktivitelerine katkıda bulunur. Bununla birlikte, diğer lenfoid hücre tiplerinin IL-35 üretip üretmediği açık değildir ve in vivo fonksiyonları bilinmemektedir çünkü saf IL-35 mevcut değildir. B ve T hücreleri arasındaki yakın ilişki göz önüne alındığında, aynı zamanda IL-35’in in vivo regülatör B (Breg) hücrelerini uyarmada bir rolü olabileceğini düşünülmektedir (107,108). IL-10 üreten regülatör B hücrelerinin otoimmün hastalıklarda ve aşırı inflamasyonu azaltmakta oldukça önemli bir rolü vardır. Bununla birlikte, artan regülatör B hücre sayısı, patojenlere karşı sterilizan immüniteyi önleyebilir ve optimal T hücre cevaplarını bozarak enfeksiyöz ajanlara karşı immün cevapları inhibe eder (109,110). IL-35; B hücrelerinde IL-12Rβ2 ve IL-27Rα yoluyla sinyallerini iletir, IL-10 üreten Breg hücrelerini, IL-35 üreten Breg hücre popülasyonunu indükler. Böylece anti inflmatuar etki gösterir. Bu ise multiple skleroz da dahil olmak üzere, insan üveiti ve diğer merkezi sinir sistemi immün hastalıklarının tedavisi için, IL-35 ya da Breg ve IL-35+Breg hücrelerinin kullanılma olasılığını ortaya koymaktadır (111). 2.6. MS’de Sitokinler ve HPA Aksı Sitokinlerin immün olmayan somatik hücreler tarafından da salgılandığı ve nöroendokrin sistem, hipotalamo-hipofiz-adrenal sistem, otonom sistem ve nörotransmitter sistemler (dopamin, serotonin ve glutamat) ile etkileşimde olduğu bilinmektedir (112,113). Sitokinler nispeten yüksek bir molekül ağırlığına sahiptir, zayıf birleşme yerlerinden veya aktif taşınma yoluyla da kan beyin bariyerini geçebilir (114). Beyinde, duygudurum, enerji ve aktivite kontrolü ile ilgili yolaklarda rol oynarlar (115). Bu yolaklardan biri IL-6 ve TNF-α tarafından hipotalamusta CRH’ın arttırılması veya glukokortikoid almaçlarının düzenlenmesidir (115,116). Artan kanıtlar bağışıklık, endokrin ve sinir sistemlerinin sitokinler, hormonlar ve nörotransmitterler aracılığıyla birbirleri ile etkileşim de olduğunu 23 göstermektedir (117-119). İmmün sisteminin aktivasyonu merkezi sinir sisteminde nöropatolojik değişikliklere neden olabilmektedir. Bu etkiler büyük ölçüde nöron ve glial hücrelerde almaçları bulunan sitokinler tarafından düzenlenir ( 119,120). Strese karşı nöroimmun-endokrin yanıtın düzenlenmesinde iki anahtar medyatör IL-1 ve glikokortikoidlerdir. IL-1 ve IL-6 Hipotalamo-pituiter-adrenal aksı uyarırlar, bu inflamatuar cevabın önemli bir parçasıdır. IL-1α ve IL-1ß ACTH sekresyonunu indükler. α– MSH ise IL-1ß tarafından indüklenen ACTH sekresyonunu bloke eder. Yani bir taraftan ACTH artmakta iken diğer taraftan artan α–MSH ACTH sekresyonunu baskılamaktadır. Bu da streste, sitokin ilişkili hastalıklarda ve HPA aksın etkilendiği durumlarda melanotropinlerin farklı plazma seviyelerini açıklayabilir (121,122). Sitokinlerin MS’de hastalığın etyolojisi, yorgunluğun patogenezi etkisiyle ilgili çalışmalar halen devam etmektedir. ve HPA aksına 24 3. GEREÇ VE YÖNTEM Bu çalışmaya Gaziantep Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Bilim Dalında Relapsingremitting multipl skleroz (RRMS) tanısıyla takip edilen 54 hasta ( 29 kadın, 25 erkek) ve 26 sağlıklı kontrol (13 kadın, 13 erkek) dahil edildi. Gaziantep Üniversitesi Tıbbi Etik Kurulundan 09.06.2014 tarihi ve 09.06.2014/196 karar numarası ile etik kurul onayı alındı. Çalışmaya alınan tüm hastalara ve sağlıklı gönüllülere çalışma ile ilgili bilgi verilerek yazılı onay alındı. Çalışmaya revize 2010 Mc Donalds kriterlerine göre RRMS tanısı almış hastaları kabul edildi (45). Hastaların yorgunluk düzeylerini belirlemek için FSS ölçeği kullanıldı (ek1) (75). FSS değerlerine göre hastalar iki grup halinde toplandı. Bu ölçeğe göre FSS değeri ≥36 olan hastalar yorgunluk olan grupta; <36 olan hastalar ise yorgunluk olmayan grupta kabul edildi. Yorgunluk olmayan grupta 15 kadın, 13 erkek toplam 28 hasta ve yorgunluk olan grupta 14 kadın, 12 erkek toplam 26 hasta vardı. Böylece yorgunluk olan MS, yorgunluk olmayan MS ve sağlıklı kontrol olmak üzere üç grup oluşturuldu. Hastalara yorgunlukla ilgili olarak NFI-MS skalası da uygulandı (ek-2). NFI-MS ölçeği ile 5 ayrı skorlama yapıldı. Bunlardan NFI-MS-1; fiziksel durumu, kognitif durumu, NFI-MS-3; uyku ve dinlenmenin etkisini, NFI-MS-2; NFI-MS-4; ile uyku hali değerlendirildi. Fiziksel ve kognitif öğeleri sorgulayan NFI-MS özet ölçeği ile de genel bir değerlendirme yapıldı. Bu skorlamalarla FSS ölçeği sonuçları, sitokin ve HPA aks hormon düzeyleri karşılaştırılarak aralarındaki ilişki araştırıldı (75,76). Çalışmada MS hastalarında klinik özürlülük durumu, Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği [Expanded Disability Status Scale (EDSS)] ile değerlendirildi. EDSS skalası 10 basamaklı ve basamak arttıkça kötüleştirmeyi gösteren bir ölçektir. Buna göre; 0 normal nörolojik muayeneyi, 1-3 arası; hafif özürlülük ve ona hiç bulgu eşlik etmemesi ya da yürümede minimal bozulmayı ifade eder. 3.5-5.5 orta derecede bir özürlülüğü gösterir ve yürümede belirgin bozulma mevcuttur. 6 ise 100 metre yürümek için bastona ihtiyaç duyar. 8 tekerlekli sandalyeye mutlak bağımlılığı gösterir. EDSS 10 ise MS nedeni ile ölümü ifade eder (ek 3) (78). Hasta ve kontrol grubunun serum sitokin ve HPA aks ile ilişkili hormon düzeyleri ölçüldü. Sabah saat 08.00’de ACTH ölçümü için antikoagülan içeren tüpe (EDTA ;Etilendiamin tetraasetikasit) , Kortizol için antikoagülansız, jelli tüpe kan alındı ve aynı gün içinde çalışıldı. IL-1β, TNF-α, IL-35 , CLIP, α-MSH , β-MSH, γ-MSH düzeyleri ölçümü için 6 ml kan jelli biyokimya düz tüplerine alındıktan sonra 1500 gde 10 dakika santrifuj edilerek 25 serum porsiyonlarına ayrıldı ve çalışma zamanı gelinceye kadar -80 ºC’ de muhafaza edildi. Kortizol elektrokemilüminesans metod ile Cobas 8000 modüler sistem’de, ACTH kemilüminesans immün ölçüm metoduyla Immulate 2000 cihazında ölçüldü. Serum α-MSH ve γ-MSH düzeyleri okuma aralığı değeri 0-100 ng/ml olan yarışmalı enzim-immün ölçümüne dayanan ELISA (Phoenix Pharmaceuticals,INC, USA) kiti ile çalışıldı. Serum β-MSH ve CLIP düzeyleri yarışmalı inhibisyon enzim immünölçümüne dayanan ELİSA metodu ile (USCN life Science,İnc, USA) çalışıldı. Minimum ölçülebilir değeri β-MSH için 15.3 pg/mL , CLIP için 4.89 pg/ml idi. Serum IL-1β ve TNF-α düzeyleri sandwich enzim immun ölçüm metoduna dayanan ELISA kiti (Assaypro, USA) ile çalışıldı. IL-1β kiti için minimum ölçülebilir değer 3.9 pg/ml, TNF-α kiti için minimum ölçülebilir değer 0.016 ng/ml idi. Serum IL-35 düzeyi ise minumum ölçülebilir değeri 6.0 pg/ml olan sandwich enzim immunölçüm metoduna dayanan ELISA kiti (USCN life Science,İnc, USA) ile çalışıldı. Çalışma verilerinin değerlendirilmesinde SPSS (Statistical Package for Social Scienses for Windows) programının 18.00 versiyonu kullanılarak istatistiksel analiz yapıldı. Sonuçların değerlendirilmesinde nonparametrik Mann-Whitney U, Kruskal-Wallis testleri ve Spearrman korelasyon analizi testleri kullanıldı. Çıkan sonuçlar ortalama ± standart sapma şeklinde ifade edildi. İstatiksel olarak p değeri <0.05 anlamlı kabul edildi. 26 4. BULGULAR Bu çalışmaya RRMS tanısıyla izlenen 54 hasta ve 26 sağlıklı kontrol dahil edildi. Kadın erkek oranı hasta grubunda 29/25 (%53,7/46,3), kontrol grubunda 13/13 (%50/50) idi. Yaş ortalaması hastaların 34,25±7,87, kontrol grubunun 32,42±4,03’tü. Hastaların 26’sında (14 kadın, 12 erkek) yorgunluk semptomu varlığı tespit edilirken %48,1, 28 (15 kadın, 13 erkek) %51,9 hastada ise yorgunluk saptanmadı. Hastaların ortalama tanı süreleri 6,15±3,55 yıldı. Yorgunluk olan, yorgunluk olmayan ve sağlıklı kontrol grubunun yaş ortalamaları sırasıyla 34,61±8,50, 33,92±7,38, 32,42±4,03 idi. Gruplarda yaş (p=0,26) ve cinsiyet (p=0,95) açısından anlamlı fark yoktu. Hasta ve kontrol grubunun demografik özellikleri tablo 6’da yer almaktadır. Tablo 6. Grupların Demografik Özellikleri. Yaş Cinsiyet (kadın/erkek) Yorgunluk olan MS (26) 34,61±8,50 14/12 (%53,6/46,4) Yorgunluk olmayan MS (28) 33,92±7,38 15/13 (%53,8/46,2) Tüm MS (54) 34,25±7,87 29/25 (%53,7/46,3) Sağlıklı Kontrol (26) 32,42±4,03 13/13 (%50/50) p değeri 0,26 0,95 MS:multipl skleroz, p<0,05 anlamlı kabul edildi. Hastaların tedavi dağılımında; İFN-β 1a 20 (%37,0), İFN-β 1b 10 (%18,5), glatiramer asetat 10 (%18,5), natalizumab 3 (%5,6), fingolimod 4 (%7,5), ilaçsız 7 (%12,9) hasta vardı (Şekil 4). Yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan hastaların ölçek sonuçlarını karşılaştırdığımızda, FSS, NFI-MS Özet, NFI-MS 1, NFI-MS 2, NFI-MS 3, NFI-MS 4 skalaları arasında anlamlı derecede fark saptandı (her biri için P<0,01). Yorgunluk olan ve Yorgunluk olmayan hastaların EDSS skorları arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,24) (Tablo 7). Hastalarda özürlülük ölçeği ile yorgunluk ölçeklerini ile karşılaştırdığımızda EDSS ile NFI-MS Özet, NFI-MS 1 ve NFI-MS 2 skorları arasında pozitif korelasyon görüldü (sırasıyla p=0,14, p=0,14, p=0,01). EDSS ile NFI-MS 3 ve NFI-MS 4 skorları arasında ilişki tespit edilmedi (Tablo 8). 27 Şekil 4: Hastaların Tedavileri Yorgunluk ölçeklerini kendi aralarında karşılaştırdığımızda, FSS skoru ile NFI-MS Özet (r=0,83, p<0,01), NFI-MS 1 (r=0,85, p<0,01), NFI-MS 2 (r=0,68, p<0,01), NFI-MS 3 (r=0,61, p<0,01) ve NFI-MS 4 (r=0,63, p<0,01) skorları arasında pozitif yönde güçlü bir doğrusal ilişki saptandı (Tablo 8). Tablo 7. Hastaların Yorgunluk ve Özürlülük Ölçekleri ile Değerlendirilmesi EDSS FSS NFI-MS Özet NFI-MS 1 NFI-MS 2 NFI-MS 3 NFI-MS 4 Yorguluk olan MS 1,34±1,09 47,88±8,78 22,30±4,34 18,46±3,30 7,88±2,33 12,07±2,59 9,30±2,92 Yorgunluk Olmayan MS p değeri 0,98±1,15 22,60±7,36 12,67±5,57 10,32±4,49 4,82±2,66 8,42±3,01 6,35±2,36 P<0,01 P<0,01 P<0,01 P=0,24 P<0,01 P<0,01 P<0,01 MS: multipl sklerozis, EDSS: Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği, FSS: Fatigue Severity Scale, NFI-MS: Neurological Fatigue Index-Multiple Sclerosis ACTH ortalaması RRMS’de 29,20±16,69 pg/ml, kontrol grubunda 21,00±6,58 pg/ml olup aralarında anlamlı fark saptandı (p=0,02). ACTH ortalaması yorgunluk olanlarda 30,51±16,50 pg/ml ve yorgunluk olmayanlarda 27,99±17,08 pg/ml idi (Şekil 5). Yorgunluk olan, yorgunluk olmayan ve kontrol grubunu ACTH düzeyi açısından Kruskal-Wallis testi ile karşılaştırdığımızda aralarında fark yoktu (her biri için p=0,05) (Tablo 9,10). 28 Tablo 8. Yorgunluk ve Özürlülük Ölçeklerinin Karşılaştırılması EDSS r p NFI-MS Özet 0,33 0,14 FSS r p 0,83 <0,01 NFI-MS 1 NFI-MS 2 NFI-MS 3 NFI-MS 4 FSS 0,33 0,14 0,32 0,01 0,25 0,06 0,08 0,53 0,31 0,02 0,85 <0,01 0,68 <0,01 0,61 <0,01 0,63 <0,01 * EDSS: Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği, FSS: Fatigue Severity Scale, NFI-MS: Neurological Fatigue Index-Multiple Sclerosis Şekil 5: Grupların ACTH Düzeyleri Kortizol ortalaması RRMS grubunda 21,56±7,53 µg/dl, kontrol grubunda 15,38±5,35 µg/dl bulundu ve aralarındaki fark anlamlıydı (p<0,01). Kortizol düzeyi yorgunluk olanlarda 22,26±8,43 µg/dl ve yorgunluk olmayanlarda 20,90±6,68 µg/dl bulundu (Şekil 6). Kortizol açısından yorgunluk ve yorgunluk olmayanlar arasında fark yokken (p=0,71), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01) (Tablo 9,10). IL-1β ortalaması MS’de 0,37±0,22 pg/ml, kontrol grubunda 0,51±0,43 pg/ml olup aralarında anlamlı fark yoktu (p=0,09). IL-1β ortalaması yorgunluk olanlarda 0,41±0,25 pg/ml ve yorgunluk olmayanlarda 0,34±0,18 pg/ml olarak saptandı, birbirleri ve kontrol grubuyla aralarında fark yoktu (p=0,09) (Tablo 9,10). 29 IL-35 düzeyi ortalaması MS’de 20,50±8,30 pg/ml, kontrol grubunda 13,11±8,32 pg/ml’di aralarında önemli derecede fark vardı (p<0,01). Hastalardan IL-35 seviyesi yorgunluk olanlarda 19,41±8,47 pg/ml ve yorgunluk olmayanlarda 21,51±8,17 pg/ml’di ve kontrol grubuyla aralarında fark vardı (p<0,01) (Şekil 7). IL-35 açısından yorgunluk olan ve yorgunluk olmayanlar arasında fark yoktu (p=0,46), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01) (Tablo 9,10). Şekil 6: Grupların Kortizol Düzeyleri Şekil 7: Grupların IL-35 Düzeyleri 30 TNF-α ortalaması MS’de 3,68±5,34 ng/ml, kontrol grubunda 1,71±1,95 ng/ml olup aralarında anlamlı fark bulunmadı (p=0,40). TNF-α düzeyi yorgunluk olanlarda 3,77±5,64 ng/ml ve yorgunluk olmayanlarda 3,60±5,14 ng/ml olduğu tespit edildi, birbirleri ve kontrol grubuyla aralarında fark yoktu (p=0,70) (Tablo 9,10). Tablo 9. MS ve Kontrol Grubunun Laboratuar Değerleri RRMS Kontrol p değeri ACTH (pg/ml) 29,20±16,69 21,00±6,58 0,02 Kortizol (µg/dl) 21,56±7,53 15,38±5,35 <0,01 IL-1 β (pg/ml) 0,37±0,22 0,51±0,43 0,09 IL-35 (pg/ml) 20,50±8,30 13,11±8,32 <0,01 TNF-α (ng/ml) 3,68±5,34 1,71±1,95 0,40 α-MSH (ng/ml) 0,79±0,52 0,54±0,17 <0,01 β-MSH (pg/mL) 800,99±753,08 829,14±632,94 0,19 γ-MSH (ng/ml) 1,12±0,55 0,86±0,38 0,06 CLIP (pg/ml) 55,19±50,89 219,50±192,99 <0,01 RRMS: Relapsing-remitting multipl sklerozis α-MSH ortalaması MS’de 0,79±0,52 ng/ml, kontrol grubunda 0,54±0,17 ng/ml bulundu ve aralarında anlamlı fark vardı (p<0,01). α-MSH ortalaması yorgunluk olanlarda 0,85±0,73 ng/ml ve yorgunluk olmayanlarda 07,3±0,18 ng/ml olarak ölçüldü ve kontrol grubuyla aralarında önemli fark vardı (p<0,01) (Şekil 8). α-MSH açısından yorgunluk olan ve olmayanlar arasında fark yoktu (p=0,98), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01) (Tablo 9,10). β-MSH ortalaması MS’de 800,99±753,08 pg/mL, kontrol grubunda 829,14±632,94 pg/mL olup aralarında anlamlı fark saptanmadı (p=0,19). β-MSH ortalaması yorgunluk olanlarda 884,24±857,55 pg/mL ve yorgunluk olmayanlarda 723,69±647,67 pg/mL idi birbirleri ve kontrol grubuyla aralarında fark yoktu (p=0,41) (Tablo 9,10). γ-MSH ortalaması MS’de 1,12±0,55 ng/ml, kontrol grubunda 0,86±0,38 ng/ml olup aralarında anlamlı fark yoktu (p=0,06). γ-MSH ortalaması yorgunluk olanlarda 1,08±0,53 ng/ml ve yorgunluk olmayanlarda 1,15±0,61 ng/ml idi, birbirleri ve kontrol grubuyla aralarında fark yoktu (p=0,17) (Tablo 9,10). 31 Şekil 8: Grupların α-MSH Düzeyleri Tablo 10. Grupların Laboratuar Değerleri Yorgunluk olan MS Yorgunluk Olmayan MS Kontrol p değeri ACTH (pg/ml) 30,51±16,50 27,99±17,08 21,00±6.58 0,05 Kortizol (µg/dl) 22,26±8,43 20,90±6,68 15,38±9,57 <0,01 IL-1 β (pg/ml) 0,41±0,25 0,34±0,18 0,51±0,43 0,09 IL-35 (pg/ml) 19,41±8,47 21,51±8,17 13,11±8,32 <0,01 TNF-α (ng/ml) 3,77±5,64 3,60±5,14 1,71±1,95 0,70 α-MSH (ng/ml) 0,85±0,73 0,73±0,18 0,54±0,17 <0,01 β-MSH (pg/mL) 884,24±857,55 723,69±647,67 829,14±632,94 0,41 γ-MSH (ng/ml) 1,08±0.50 1,15±0,61 0,86±0,38 0,17 CLIP (pg/ml) 60,05±47,84 50,67±54,04 219,50±192,99 <0,01 MS: multipl sklerozis 32 CLIP ortalaması MS’de 55,19±50,89 pg/ml, kontrol grubunda 219,50±192,99 pg/ml olarak saptandı ve aralarında anlamlı fark vardı (p<0,01). CLIP ortalaması yorgunluk olanlarda 60,05±47,84 pg/ml ve yorgunluk olmayanlarda 50,67±54,04 pg/ml idi ve kontrol grubuyla aralarında önemli derecede fark vardı (p<0,01) (Şekil 9). CLIP açısından yorgunluk olan ve olmayanlar arasında fark yoktu (p=0,40), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01) (Tablo 9,10). Şekil 9: Grupların CLIP Düzeyleri Hastalarda HPA aks hormonları ve sitokin düzeylerininin ilişkisi tablo 11’de yer almaktadır. Buna göre TNF-α ile sadece γ-MSH arasında pozitif korelasyon vardı (p<0,01). IL-1 ile sadece arasında β-MSH pozitif korelasyon vardı (p=0,03). 33 Tablo 11. Hastalarda Sitokin Düzeyleri ile HPA Aks Hormonlarının İlişkisi ACTH (pg/ml) Kortizol (µg/dl) α-MSH (ng/ml) β-MSH (pg/mL) γ-MSH (ng/ml) CLIP (pg/ml) TNF-α (ng/ml) r p 0,16 0,14 0,21 0,05 0,19 0,08 -0,16 0,14 0,38 <0,01 -0,10 0,35 IL-1β (pg/ml) r p -0,04 0,71 -0,19 0,08 -0,07 0,51 0,28 0,03 0,16 0,15 0,14 0,29 IL-35 (pg/ml) r p -0,72 0,52 -0,21 0,85 0,11 0,32 0,05 0,65 0,19 0,16 -0,09 0,47 34 5. TARTIŞMA Multipl skleroz, MSS’de demiyelinizan dejenerasyon yapan, idyopatik otoinflamatuar bir hastalıktır. Yorgunluk, hastalarda yaşam kalitesini azaltan, sık gözlenen bir belirtidir. Günümüzde yorgunluk semptomu için bazı ilaçlar kullanılmasına rağmen tedaviye yanıt yeterli değildir. Bu yorgunluğun fizyopatolojisinin tam olarak anlaşılmamasından kaynaklanıyor olabilir. Son zamanlarda fizyopatolojide HPA aks üzerinde durulmaktadır. Bu çalışmada yorgunluk semptomlu RRMS hastalarında sitokinlerin HPA aksla olan ilişkisini araştırıldı. Yorgunluk, MS hastalarında yaygın ve engelleyici bir semptomdur. MS hastalığının erken aşamasında da ortaya çıkabilir. Hastalar tarafından ‘azalmış enerji hissi, sürekli aktivite sırasında motor kuvvetsizlik, konsantre olmakta zorluk, yorgunluk’ gibi farklı şekillerde tanımlanabilir. Yaygın görülmesine karşın şikayetlerin öznelliği ve değişkenliği nedeniyle değerlendirilmesi zordur. Bu nedenle pek çok kişisel yorgunluk ölçeği geliştirilmiştir (123). Çalışmamızda yorgunluk olan hastalarda FSS, NFI-MS özet ve tüm NFI-MS alt skalaları yorgunluk olmayan gruba göre yüksek bulundu ve aralarında önemli derecede fark vardı (tablo 4). Ayrıca hastalarda FSS skoru ile NFI-MS özet ve alt skalaları arasında pozitif korelasyon vardı (her biri için p<0,01). Bu MS’de yorgunluğu değerlendirmede NFI-MS özet ölçeğinin de en az FSS skorlaması kadar duyarlı olabileceğini göstermektedir. Yorgunluk olan MS hastalarında NFI-MS 4 ve NFI-MS 3 skorlarının daha yüksek olması, yorgunlukta uyku ritminin etkilendiğine dikkat çekmektedir. Çalışmada EDSS skoru yorgunluk olan hastalarda 1,34±1,09, yorgunluk olmayan hastalarda 0,98±1,15 bulundu, aralarında anlamlı fark yoktu. Buna karşın EDSS skoru ile NFI-MS özet p=(0,14), NFI-MS 1 (p=0,14), NFI-MS 2 (p=0,01) ve FSS skorları ile arasında anlamlı pozitif korelasyon vardı. Bu her ne kadar EDSS skoru yorgun olan ve yorgun olmayan grup arasında belirgin fark olmasa da bize özürlülük oranı yüksek olan hastaların yorgunluk düzeylerinin de daha yüksek olduğunu göstermektedir. Ancak diğer açıdan özürlülük düzeyi ile yorgunluk semptomu varlığının ilişkili olmaması diğer çalışmalarda da görüldüğü gibi bu hasta grubunda hastalığın ilk başlangıç dönemlerinde dahi yorgunluk bulgularının varolabileceğini göstermektedir (64,125). MS patofizyolojisinin temeli, santral sinir sisteminde görülen inflamasyon ve inflamasyona sekonder demiyelinizasyondur. İnflamasyonda T hücreleri önemli rol oynar. Bir 35 myelin antijenin sunumu üzerine aktifleşen T hücreleri sitokin ve inflamatuar mediyatörlerin salgılanmasına yol açar. Özellikle T helper-1 hücreleri proinflamatuar yapıdaki TNF-α ve interferon-γ’yı salgılatır. T helper- 17 hücreleri IL-17, IL-21, IL-22 gibi önemli inflamatuar medyatörleri üretirler. Regülatuar T hücreleri normalde immün cevabın şiddetini kontrol eder ve IL-10 gibi antiinflamatuar sitokinlerin üretimi ile işlevini sürdürür. Buna ek olarak T helper-2 hücreleri makrofaj işlevini inhibe eden IL-4, IL-5 ve IL-13 üretir. MS’de regülatuar/antiinflamatuar T hücre fonksiyonlarında bozulma veya seviyelerinde bir düzensizlik olduğu gösterilmiştir. İnflamasyonda diğer etken B hücreleridir. B hücreleri myelin ve oligodenrositlerin opsonizasyonuna yol açan, tamamlayıcı kaskadı aktive eden miyeline karşı antikor üretir. Ayrıca bellek B hücreleri lenfotoksin, TNF-α gibi proinflamatuar sitokinler üretir ve aktif T hücre farklılaşmasında antijen sunan hücreler olarak rol oynayabilir (79). Bizim çalışmamızda IL-1β ve TNF-α düzeyleri hasta ve kontrol grubunda farklı bulunmadı (p=0,09, p=0,70). Bunun nedeni proinflamatuar marker düzeylerinin hastalıkta dalgalı şekilde seyredebilmesi ile ilgili olabilir (194). Ayrıca hastaların çoğunluğunun tedavi altında olması da sitokin düzeylerini azaltmış olabilir (126-129). İmmünolojik olarak, regülatuar T (Treg) hücreleri immun cevapta önemli bir rolü olan, T helper hücreleri baskılayabilen hücrelerdir. Treg hücreleri defektinde otoimmun hastalıklar gelişmektedir (130). Antijenik stimulasyon ve IL-2, TGF-β gibi sitokinlerin etkisiyle Treg hücreleri differansiye olur. Bu differansiye T lenfositler IL-10, IL-35,CD 25 gibi immunregülatuarlar eksprese olur (131). Sonuç olarak IL-10, TGF-β ve IL-35 Treg ilişkili immunsüpresif sitokinler olarak görev almaktadırlar (132). Ayrıca Il-35, Th1 ve Th17 süpresyonunda da rol alır. IL-35 yapım bozukluğu ensefalomyelit, inflamatuar barsak hastalıkları, karaciğer fibrozisi, lethal otoimmun hastalık modelleri gibi inflamatuar hastalıkların gelişmesi ve alevlenmesi ile ilişkili bulunmuştur. IL-35 indüksiyonun deneysel kolit ve kollajen ilişkili artriti iyileştirdiği gösterilmiştir. Allerjik hava yolu hastalığını total Ig E düzeyini baskılayarak iyileştirmektedir (133). 2014 yılında Wang R. ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada (111), IL-35’in Breg hücrelerini ve IL-10 gibi IL-35’i üreten bir Breg alt-grubuna dönüşümünü sağladığını gösterdi. Çalışmada farelerde deneysel otoimmün üveit modelinde IL-35’in üveiti baskıladığı görülmüştür. Aynı zamanda IL-35 insan B hücrelerinin Breg hücrelerine dönüşümünü indüklediği için, bu bulgular, IL-35’in otolog Breg ve IL-35+ Breg hücrelerini indüklediğini ve otoimmün ve inflamatuvar hastalığı tedavi edebileceğini düşündürmektedir . Jafarzadeh A. ve arkadaşlarının 2015 yılında yaptığı çalışmada (133), MS hastalarında IL-35 seviyelerinin kontrol grubuna göre belirgin olarak yüksek olduğunu 36 bulmuşlardır. MS’li hastalarda tedavi almayanlarda ise tedavi alanlara göre düşük bulunmuştur. Sadece tedavi alan grupla kontrol grubu arasında anlamlı fark bulunmuştur. Bu sonuçlarla; MS’li hastalarda tedavinin faydalı etkileri arasında serum IL-35 düzeylerindeki artışın da yer alabileceğini belirtmişlerdir. MS’li hastalarda tedavi grubunda metilprednizolon ve İFN-β alan hastalar bulunmaktadır. Tedavi alan grupta daha yüksek IL-35 olması, bu ajanların T hücre fonksiyonlarını baskılayarak, inflamatuar sitokinleri (IFN-γ, IL-12, IL-17), kemokinleri ve adhezyon meloküllerini azaltmasıyla ilgili olabilir. Bu sonuç IL-35’in hastalıktaki rolünün başlangıçta hastalık gelişimiyle ilişkili olabileceğini göstermektedir. Bizim çalışmamızda IL-35 düzeyi ortalaması MS’de 20,50±8,30 pg/ml, kontrol grubunda 13,11±8,32 pg/ml’di aralarında anlamlı fark vardı (p<0,01). Çoğu hastamızın tedavi altında olması, IL-35 yüksekliğinin Jafarzadeh’in çalışma sonuçları ile benzer yönde değerlendirilebilir. IL-35 düzeyi yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan MS hastaları arasında fark bulunmadığından (p=0,46) MS yorgunluğunda IL-35’in bir rölü olduğu düşünülebilir. MS’de görülen yorgunluğun HPA aksı ile ilişkisi olabileceği üzerinde durulmaktadır. Gottschalk M. ve arkadaşlarının çalışmasında (123,124), ACTH düzeyi yorgun olan grupta yorgun olmayanlara göre anlamlı derecede yüksek bulunmuştur. Yani HPA aksı aktivasyonu ile yorgunluk arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. EDSS skoru ile hastalık süresinin yorgunluk üzerine etkisi olmadığı bulunmuştur. Bu çalışmada HPA aksı Kombine Deksametozon-Kortikotropin Serbestleştirici Hormon (CRH) testi ile değerlendirilerek 15’i yorgun, 16’sı yorgun olmayan 31 MS hastası alınmıştı. Çalışmada 25 hasta hiç tedavi almamış hastaydı. Heesen ve ark’nın yaptığı ve 40 hastanın dahil edildiği çalışmada HPA aksının, MS hastalarında hiperaktif ve hastalık seyriyle ilişkili olduğu görüldü. Ancak aks aktivitesi ile yorgunluk arasında ilişki saptanmadı. (134). Çalışmada immünsüpresif alan hastalar vardı. Bizim çalışmamızda da benzer şekilde ACTH düzeyleri MS ve kontrol grubunda anlamlı fark gösterdi (p=0,02). Ancak ACTH düzeyi açısından yorgunluk olan, yorgunluk olmayan ve kontrol grubu arasında fark yoktu (p=0,05). Klinik açıdan bu durum yoruma açıktır. Kortizol ortalaması MS’de 21,56±7,53 µg/dl, kontrol grubunda 15,38±5,35 µg/dl bulundu ve aralarında anlamlı fark vardı (p<0,01). Kortizol açısından yorgunluk olan ve yorgunluk olmayanlar arasında yine bir fark yoktu (p=0,71). Hem kortizol hem de ACTH düzeyinin kontrol grubuna göre hastalarda yüksek olması HPA aksının hiperaktif olduğunu göstermektedir. Bu sonuç Heesen’in çalışmasıyla benzerdir. Öte yandan ACTH ve kortizol düzeylerinin yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan gruplarda benzer olması HPA aksı ile yorgunluk arasında bir ilişki olmadığını göstermiştir. Bu sonuç da Heesen’nin çalışmasıyla uyumlu, Gottschalk’ın çalışmasından farklıdır. Ancak önemli bir fark; Gottscchalk’ın 37 çalışmasında tedavi almayan hastalar çoğunluktayken, bizim ve Heesen’in çalışmasında immünmodulatör tedavi alan hastalar çoğunluktaydı. HPA aksına etki ettiği bilinen sitokin düzeyleri tedaviden etkilenmiş olabilir. Bu çalışmalarda çıkan farklı sonuçların açıklaması olabilir. MS’de görülen yorgunluğa benzer bir klinik Kronik Yorgunluk Sendromlu hastalarda görülmektedir. Ancak bu hastalarda HPA aksı daha önce yapılan bazı çalışmalarda hiporeaktif bulunmuştur. Bu nedenle MS’deki yorgunluk ve HPA aksı ile ilşkisi açısından Kronik Yorgunluk Sendromundan farklı gibi görünmektedir (135). Bizim çalışmamızın sonuçları da bu bulguları desteklemektedir. Melanokortinler ve reseptörleri antiinflamatuar, immünmodülatuar ve davranışsal etkileri ortaya konulmuş düzenleyici bir sistemi oluştururlar. Melanokortinler ACTH, β-MSH, γ-MSH ve αMSH’ı kapsayan bir peptit ailesidir. Çeşitli antiinflamatuar /immünmodülatör fonksiyonlar melanokortin sistemiyle alakalıdır. Bazıları ise MS’teki patofizyolojik süreçlerle ilgili olabilir. Bu etkiler, çeşitli hücre tiplerinde (örneğin T hücre, makrofajlar) ve MS’i kapsayan çeşitli inflamatuar proçeslerin de bulunduğu yolaklarda görülür. Örneğin melanokortinlerin aktif mikrogliada ve makrofajlarda sitotoksik moleküller ve inflamatuar mediiyatörlerin üretimini azalttıkları ve T hücrelerin immünregülatuar fonksiyonlarını geliştirmekte rol oynadıkları gösterilmiştir. ACTH ve diğer melanokortin peptitler proinflamatuar sitokinleri, kemokinleri (örneğin IL-1, IL-8, TNF-α) ve inflamatuar proçesteki diğer medyatörlerin üretimini azaltır. MSH ise proinflamatuar IL-8 fonksiyonlarını azaltırken, antiiflamatuar IL-10 sentezini artırır (79). Bizim çalışmamızda β-MSH , γ-MSH düzeyleri yorgunluk olan, yorgunluk olmayan MS ve kontrol grubunda farksız bulundu (p=0,41, p=0,17). Bu nedenle β-MSH , γ-MSH ile MS ve yorgunluk arasında ilişki bulunmamıştır. α-MSH ortalaması MS’de kontrol grubundan anlamlı derecede yüksek olmasına rağmen yorgunluk semptomu ile ilişkisizdi. Bildiğimiz kadarıyla literatürde CLIP ile ilgili çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenle sonuçlarımızı karşılaştıracak çalışma mevcut değildir. Çalışmamızda MS’de ve yorgunluk olan, yorgunluk olmayan hasta gruplarında CLIP düzeyi ilk kez çalışılmıştır. Bu açıdan çalışmamız özellik arzetmektedir. CLIP ortalaması MS’de (55,19±50,89 pg/ml) kontrol grubuna (219,50±192,99 pg/ml) göre anlamlı derecede düşük bulundu. Yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan hastalarda benzerdi. Bu bize CLIP’ın yorgunlukla ilişkisiz olduğunu ve düşük düzeylerinin hastalıkla ilişkili olduğunu gösterebilir. MSS’de anormalliklerin yorgunluk patogenezinde önemli rol alabileceği ileri sürülmüştür. Buna MSS’deki sitokinler veya spesifik nöroanatomik bölgelerdeki lokalize 38 hasarlardaki inflamatuar mediyatörler neden olabilir. İmmün sistem ve endokrin sistem etkileşimi nedeniyle, HPA aksı ve sitokinlerle olan ilişkisi MS’lilerde üzerinde durulan, çalışmaları yapılan bir konudur. Çeşitli çalışmalarda MS’de iyi bilinen yükselmiş proinflamatuar sitokin düzeylerinin HPA aksı hiperreaktivitesine yol açabileği savunulmuştur (123,134). MS’de artmış olan proinflamatuar sitokinler HPA aksı değişiklikleri nedeniyle yorgunluğun güçlü bir şekilde hissedilmesine neden olabilir. Daha önce yapılan çalışmalarda MS’li hastalarda HPA aksını aktive ettiği bilinen bir takım proinflamatuar sitokinlerle yorgunluk arasında ilişki bulunmuştur. IL-1’in yorgunluk üzerine direkt etkileri vardır. Hipotalamusa etki ederek ateşe, kas ağrısına ve yorgunluğa neden olur (123). Raisonun çalışmasında IFN-α tedavisi alan 33 hepatit C hastasını dahil etmişti. Tedavinin ACTH ve kortizol eğrisini düzleştirdiğini ve bunun hastalarda yorgunluğu artırdığını buldular. IL-6 ve TNF-α düzeyleri ile HPA aksı arasında ilişki bulmadılar (126). Heesen ve arkadaşları (127), 2006 yılında, yorgunluk görülen MS hastalarında, yorgunluk olmayan hastalara göre ortalama IFN-γ ve TNF-α üretim kapasitesinin anlamlı olarak daha yüksek olduğunu buldular. TNF-α düzeylerinin, hastalık aktivitesinin de, yorgunlukla ılımlı derecede korele olduğunu görmüşlerdir, bu MS’teki yorgunluğun önemli bir mediyatörü olabilir. Flachenecker ve arkadaşları benzer şekilde MS’teki yorgunlukla TNF-α’nın ilişkili olduğunu savunmuşlardır. Onların çalışmasında (128), yorgunluk olan bireyler, daha yüksek periferik kan TNF-α mRNA ekspresyon seviyelerine sahipti. 2015 yılında Malekzadeh ve arkadaşlarının (129), 21 yorgunluk olan, 14 yorgunluk olmayan MS hastasıyla yaptıkları çalışmada sitokinlerin yorgunluk üzerine etkisini araştırmışlardır. Hastaların toplam 17 tanesi immünmodülatör tedavi almakta 18 tanesi ise almıyordu. İki grupta proinflamatuar IL-1β, IL-2, IL-6, IL-8, IL17, TNF-α, IFN-γ ve antiinflamatuar IL-4, IL-5, IL-10, IL-13 sitokinleri birbirlerine benzer bulmuştur. İstatiksel olarak sadece Il-6 ile yorgunluk arasında ilişki bulunmuştur ve IL-6’nın yorgunlukla ilişkili bir sitokin olabileceğini savunmuşlardır (129). Bizim çalışmamızda yorgunluk olan ve yorgunluk olmayan hastalarda IL-1 β, IL-35 ve TNF-α düzeyleri benzerdi. Bu nedenle bizim çalışmamızda serum sitokin sonuçları ile yorgunluk arasında ilişki görülmedi. Bu sonuç Raisonun, Heesen ve Flachenecker’in sonuçlarından farklıydı. Malekzadeh’in çalışmasında IL-1β ve TNF-α’nın yorgunlukla ilişkisi bulunmamış olması çalışmamızda çıkan sonuçla uyumluydu. Hastalarda sitokin düzeylerinin HPA aksına etkisini incelediğimizde çalışmamızda; IL-35 ile hiçbir hormon arasında ilişki görülmemiştir. IL-1β ile sadece β-MSH arasında pozitif korelasyon saptanmıştır. TNF-α ile sadece γ-MSH arasında pozitif korelasyon vardı. Yani sitokin düzeyleri ile HPA aks aktivitesi arasında belirgin ilişki bulunmadı. Sitokin 39 düzeyleri MS’de atak ve remisyon dönemlerinde veya bazen hastalık aktivitesinden bağımsız dalgalanma gösterebilir. Bu nedenle hastalıkta spesifik inflamatuar marker bulmak, sitokinlerle yorgunluk arasında bir korelasyon olduğunun kanıtlamak ve sitokinlerin HPA üzerine etkisini ortaya koymayı zorlaştırmaktadır (136). 40 6. SONUÇ VE ÖNERİLER Yorgunluk semptomlu RRMS hastalarında sitokinlerin hipotalamo-pituiter-adrenal aks, kortizol, ACTH ve diğer melanokortinlerle ilişkisini araştıran bu çalışmada aşağıda belirtilen sonuçlar elde edilmiştir. 1. Hastalarda özürlülük ölçeği ile yorgunluk ölçeklerini karşılaştırdığımızda EDSS ile NFI-MS Özet, NFI-MS 1 ve NFI-MS 2 skorları arasında pozitif korelasyon görüldü (sırasıyla p=0,14, p=0,14, p=0,01). 2. Yorgunluk ölçeklerini kendi aralarında karşılaştırdığımızda, FSS skoru ile NFIMS Özet, NFI-MS 1, NFI-MS 2, NFI-MS 3 ve NFI-MS 4 skorları arasında pozitif korelasyon bulundu (her biri için p<0,01). 3. Proinflamatuar sitokinlerden IL-1β ve TNF-α düzeyleri hasta ve kontrol grubunda farklı bulunmadı (p=0,09, p=0,70). 4. Anti inflamatuar bir sitokin olan IL-35 düzeyi MS’de yüksek ve kontrol grubundan önemli derecede farklıydı (p<0,01). IL-35 açısından yorgunluk olan ve yorgunluk olmayanlar arasında fark yoktu (p=0,46). 5. ACTH ortalaması MS’de yüksekti ve kontrol grubuna göre anlamlı fark vardı (p=0,02). Buna karşın ACTH ortalaması yorgunluk olan, yorgunluk olmayanlarda ve kontrol grubu ile aralarında fark yoktu (p=0,05). 6. Kortizol ortalaması MS’de yüksekti ve kontrol grubuyla arasında anlamlı fark vardı (p<0,01). Kortizol açısından yorgunluk olan ve yorgunluk olmayanlar arasında fark yokken (p=0,71), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01). 7. α-MSH ortalaması MS’de yüksekti ve kontrol grubu ile arasında anlamlı fark vardı (p<0,01). α-MSH açısından yorgunluk olan ve yorgunluk olmayanlar 41 arasında fark yokken (p=0,98), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01). 8. β-MSH ortalaması MS ve kontrol grubu arasında anlamlı fark yoktu (p=0,19). βMSH açısından yorgunluk olan, yorgunluk olmayanlar ve kontrol arasında fark yoktu (p=0,98). 9. γ-MSH ortalaması MS ve kontrol grubun arasında anlamlı fark yoktu (p=0,06). γMSH açısından yorgunluk olan, yorgunluk olmayanlar ve kontrol arasında fark yoktu (p=0,17). 10. CLIP ortalaması MS’de düşük ve kontrol grubuna göre anlamlı farklılık vardı (p<0,01). CLIP açısından yorgunluk olan, yorgunluk olmayanlar arasında fark yokken (p=0,40), kontrol grubu ile aralarında fark vardı (her biri için p<0,01). 11. Hastalarda HPA aks hormonları ve sitokin düzeylerininin ilişkisini incelediğimizde; TNF-α ile sadece γ-MSH arasında pozitif korelasyon vardı (p<0,01). IL-1β ile sadece β-MSH arasında pozitif korelasyon vardı. (p=0,03). IL-35 ile her hangi bir hormon arasında ilişki görülmedi. 12. MS hastalarında yorgunluğu saptayabilmek açısından NFI-MS özet ölçeğinin en az FSS skorlaması kadar duyarlı olduğu görüldü. 13. IL-35’in MS hastalarında anlamlı yüksekliği saptandı. 14. HPA aksı hastalarda hiperaktiftir ancak yorgunluk ile ilişkili bulunmamıştır. 15. Hormon ve sitokinlerin salınımlarının değişken olması nedeniyle MS’de yorgunluğun etyopatogenezindeki rollerini ortaya koymak için daha fazla çalışmaya ihtiyaç vardır. 42 7. KAYNAKLAR 1. Bradley WG, Daroff RB, Fenichel GM, Jankovic J. Neurology in Clinical Practice. Tan E, Özdamar SE (Çeviren) s.1538-1613. 5. Baskı, Ankara: Veri Medikal Yayıncılık, 2008. 2. Krupp LB, Serafin DJ, Christodoulou C. Multiple sclerosis associated fatigue. Expert Rev Neurother 2010;10:1437-47. 3.Chrousos G.P. The hypothalamic-pituitary-adrenal inflammation. N. Engl J Med. 1995;332, 1351–1362. axis and immune-mediated 4.Haddad J.J, Saadé NE, Safieh-Garabedian B. Cytokinesandneuro-immuneendocrineinteractions:arolefor the hypothalamic-pituitary-adrenal revolvingaxis. J. Neuroimmunol 2002;133: 1–19. 5. Flachenecker P, Bihler I, Weber F, Gottschalk M, Toyka KV, Rieckmann P. Cytokine mRNA expression in patientswith multiple sclerosis and fatigue. Mult Scler 2004;10:165-9. 6. Chaturvedi V, Collison LW, Guy CS, Workman CJ, Vignali DA. Cutting edge: Human regulatory T cells require IL-35 to mediate suppression and infectious tolerance. J Immunol J 2011; 186:6661-6666. 7. Ross AP, Ben-Zacharia A, Harris C, Smrtka J. Multiple sclerosis, relapses, and the mechanism of action of adrenocorticotropichormone. Front Neurol. 2013; 4:21. 8. Ferrante P. The puzzling natural history of multiple sclerosis: a challenge for the research and care. J. Neurovirol. 2000; 6 (Suppl 2): 1-3. 9. Eraksoy M, Akman Demir G. Merkezi sinir sisteminin myelin hastalıkları: İçinde Öge E, Baykam B (editor). Temel ve Klinik Bilimler Ders Kitapları, Noroloji. İstanbul, Nobel Tıp Kitabevleri, 2011;603-30. 10. Arlı, B: Multipl Sklerozlu Hastalarda Fraktalkin Reseptör(Cxcr1) Polimorfizmi. Uzmanlık Tezi, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı. Ankara 2008, s.1. 11. Kurtzke JF, Page WF, Murphy FM, Norman JE. Epidemiology of multiple sclerosis in US veterans. 4. Age at onset.Neuroepidemiology. 1992;11:226–35. 12. Taylor RS. Rehabilitation of persons with multiple sclerosis. Braddom RL (editor). Physical Medicine and Rehabilitation. 2nd ed. Philadelphia: Saunders, 2000: 1177-1190. 13. Ghezzi A, Deplano V, Faroni J, Grasso MG, Liguori M, Marrosu G, Pozzilli C, Simone IL, Zaffaroni M. Multiple sclerosis in childhood: clinical features of 149 cases. Mult Scler. 1997;3:43–6. 14. Willer CJ, Dyment DA, Rish NJ. Twin concordance and sibling recurrence rates in multiple sklerozis. Proc Natl Acad Sci USA 2003; 100: 12877-12882. . 43 15. Mirza M. Multipl Sklerozun etyoloji ve epidemiyolojisi. Erciyes Tıp Dergisi 2002; 24: 40-7. 16. Kurtzke JF. Eqidemilogy of multipl sclerosis including special reference to developing countries. Eur J Neurol, 1998; 5 (Suppl): 5-6. 17. Skender-Gazibara M, Dozic DC, Jovanovic V, Dozic S. Etiopathogenesis of multiple sclerosis. Arch Oncology 2001; 9: 8-10. 18. Compston A, Wekerle H. The genetics of multiple sclerosis. Compston A (editor). McAlpine‟s Multiple Sclerosis. 4th ed. Philadelphia: Churchill Livingstone Elsevier, 2006: 113-181. 19. Bradley W.G, Daroff R.B. Multiple Sclerosis and Other Inflammatory Demyelinating Diseases of the central Nervous System. In;Neurology in Clinical Practice. USA,ButterworthHeinemann, 2000:1431-1463. 20. Wilier J.C, Ebers G.C. Susceptibility to multiple sclerosis: interplay between genes and environment. Current Opinion in Neurology. 2000;13:241-247. 21. Ascherio A, Munger KL. Environmental risk factors for multiple sclerosis. Part I: the role of infection. Ann Neurol. 2007; 61(4):288-99. 22. Sotelo J, Martínez-Palomo A, Ordoñez G, Pineda B Varicella-zoster virus in cerebrospinal fluid at relapses of multiple sclerosis. Ann Neurol. 2008;63(3):303. 23.Lindsay K.W, Bone I. Multiple Sclerosis In: Neurology and Neurosurgery Illustrated USA, Churchill-Livingstone, 1997:497-505. 24. Saud A, Miller J.R. Multiple Sclerosis. In: Rowland Lp, ed. Merritt‟s Textbook of Neurology. USA, Williams and Wilkins Co, 1995:804-824. 25. Mastermann T, Ligers A. HLA-DR15 is associated with lower age at onset in multiple sclerosis. Ann Neurol. 2000;48:211-219. 26. Gilroy J. Temel Nöroloji. Türkçe 1. baskı (çev. Karabudak R.) Ankara: Güneş Kitabevi, 2002:199-224. 27. Kieseier BC, Hemmer B, Hartung HP. Multiple sclerosis - novel insights and new therapeutic strategies. Curr Opin Neurol. 2005;18:211-220. 28.C. Stadelmann, W. Bruck, Interplay between mechanism of damage and repair in Multiple Sclerosis. J. Neurol. 2008;255:12-18. 29. Kasper LH. Shoemaker j. Multiple sclerosis immunology: The healthy immune system vs the MS immune system Neurology 2010; 5: 2-8. 30. Trapp BD. Bo L. Mork S. Chang A. Pathogenesis of tissue injury in MS lesions. J Neuroimmunol. 1999; 98: 49–56. 44 31. Bennett JL. Stüve O. Update on Inflammation, Neurodegeneration and Immunoregulation in Multiple Sclerosis: Therapeutic. Implications Cli Neuropharmacol 2009; 32: 121-32. 32. Weber MS. Hemmer B. Cooperation of B Cells and T Cells in the Pathogenesis of Multiple Sclerosis. Results Probl Cell Differ 2010; 51: 115-26. 33. Rowland LP. Merritt‟s Textbook of Neurology. 4th ed. Baltimore: Neurol In Press, 2006: 804-826. 34. Lisak D. Overview of symptomatic manegement of multiple sclerosis. J Neurosci Nurs 2001; 33: 224-230. 35. Öge AE (editor). Temel ve Klinik Bilimler Ders Kitapları, Nöroloji. İstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2004: 508-552. 36. Kurne A, Karabudak R. Multipl Skleroz’da sıkça karşılaşılan semptomlar ve semptomatik tedavi prensipleri. Türkiye Klinikleri Nöroloji Dergisi, 2004; 2: 237-43. 37. Turan ÖF. Multipl skleroz. Oğul E (editor). Klinik Nöroloji, Bursa: Nobel & Güne G, 2002: 171-185. 38. Arpacı E, Mavioğlu H, Gedizlioğlu M, Çe P, Ture S. Benign multiple sclerosis: a retrospective survey and evaluation of descriptive clinical Criteria JNS [Turkish] 2007; 13: 264-269. 39. Tournette WW, Walsh MJ, Baumhefner RW, Staugaitis SM, Shapshak P. The current status of multiple sclerosis intra blood brain barrier IgG synthesis. Ann N Y Acad Sci 1984; 436(1): 52-67. 40. Link H, Tibbling G. Principles of albumin and IgG analyses in neurological disorders. III. Evaluation of IgG synthesis within the central nervous system in multiple sclerosis. Scand J Clin Lab Invest. 1977;37(5):397-401. 41. Pirtilla T, Nurmikko T. CSF oligoclonal bands, MRI and the diagnosis of MS. Acta Neurol Scand 1995; 92: 468-47. 42. IFN beta MS Study Group. Interferon beta 1-b is effective in RRMS. I. Clinical results of a multicenter, randomized, double-blind, placebocontrolled trial. Neurology 1993; 43(4):655661. 43. Emre M. Temel Nöroloji. 1. Baskı 2012;1111-1141. 44- Poser CM, Paty DW, Scheinberg L, Mc Donald WI, Davis FA, Ebers GC, et al. New diagnostic criteria for multipl sclerosis: guidelines for research protocols. Annals of Neurology. 1983;13:227-231. 45 45.Thompson AJ, Montalman X, Barkhof F, Brochet B, Filippi M, Miller DH, Polman CH, Stevenson VL, McDonald WI. Diagnostic criteria for primary progressive multipl sclerosis: a position paper. Ann Neurol. 2000; 47(6): 831-835. 46.Polman CH, Reingold SC, Banwell B, Clanet M, Cohen JA, Filippi M, Fujihara K, Havrdova E, Hutchinson M, Kappos L, Lublin FD, Montalban X, O'Connor P, SandbergWollheim M, Thompson AJ, Waubant E, Weinshenker B, Wolinsky JS. Diagnostic criteria for multipl sclerosis: 2010 revisions to the McDonald criteria. Ann Neurol. 2011; 69 (2): 292302). 47. Poser CM, Vesna VB. Diagnostic criteria for multiple sclerosis: an historical review. Clinical Neurology and Neurosurgery 106 (2004) 147–158 48. McDonald W , Compston A, Edan G, Goodkin D, Hartung HP, Lub lin FD, et al. Recommended diagnostic criteria for multiple sclerosis:guidelines from the nternati onal Panel on the diagnosis of multiple sclerosis. Ann Neurol, (2001);50(1):121-7. 49.Sigliti-Henrietta Pelidou, S. Giannopoulus, S. Tzavidi, G. Lagos. Multiple Sclerosis presented as clinically isolated syndrome: The need for early diagnosis and treatment. Therapeutics and Clinical Risk Menagament. 2008;4(3):627-630. 50.Miller AE, Lublin FD, Coyle PK. Diagnosis and differential diagnosis in Multiple Sclerosis in clinical practice. Martin Dunitz Ltd London and New York. 2003;55-102. 51.Aeron E Miller, Fred D Lublin, Patricia K Coyle. Multiple Sclerosis in Clinical Practice.London, Taylor & Francis Group, 2003:1-29. 52. Walter G. Bradly, Robert B. Daroff, Gerald M. Fenichel, et al. Neurology in Clinical Practice. In: Michael J. Olek, David M. Dawson (eds), Multiple Sclerosis and Other Inflammatory Demyelinating Diseases of the Central Nervous System (3ed). Woburn, Butterworth-Heinemann, 2000:1431-65. 53. Lewis P. Rowland. Merritt‟s Neurology. In: James R. Miller (eds), Multiple Sclerosis. Philadelphia, Lippincott Williams & Wilkins, 2000:77-92. 54. Multiple Sclerosis- National clinical guideline for diagnosis and management in primarand secondary care. Copyright © Royal College of Physicians of London 2004 55. Eraksoy M, Akman DG. Merkezi sinir sisteminin miyelin hastalıkları. Öge AE (editör). Gstanbul Tıp Fakültesi Temel ve Klinik Bilimler Ders Kitapları Nöroloji. Gstanbul: Nobel kitabevi, 2004: 505-535. 56. Rudick RA. Cutter G. Interferon-beta for multiple sclerosis: long-term benefits Ann Neurol 2007; 61:283-85. 57. Hartung HP. Bar-Or A. Zoukos Y. What do we know about the mechanism of action of disease-modifying treatments in MS? J Neurol 2004; 251: 22-29. 46 58. Neuhaus O, Kieseier BC, Hartung HP. İmmunosuppressive Agents in Multiple Sclerosis. Neurotherapeutics: The Journal of the American Society for Experimental NeuroTherapeutics 2007; 4, 654- 660 59. Rudick RA, Stuart WH, Calabresi PA, Confavreux C, Galeta SL, Radue EW, et al. Natalizumab plus interferon beta-1a for relapsing multiple sclerosis. N Engl J Med 2006; 354: 911-923. 60. Lin R, Charlesworth J, van der Mei , Taylor BV, The genetics of multiplesclerosis. Pract Neurol. 2012 Oct;12(5):279-88. doi: 10.1136/practneurol-2012000276. 61. Muraro PA, Bielekova B. Emerging Therapies for Multiple Sclerosis. Neurotherapeutics: The Journal of the American Society for Experimental NeuroTherapeutics. 2007; Vol. 4, 676- 692. 62. Bradley W, Daroff R , Fenichel G, Jankovic J. Neurology in Clinical Practice Principles of Diagnosis and Management, Fourth Edition, 2004. Part III, 60: 1631- 1664. 63. Bol Y, Duits A, Hupperts MMR, Vlaeyen WSJ, Verhey RJF. The Psikology of fatigue in patients with multiple sklerozis. J Psychmtch Res 2009; 66: 3-11. 64.208:43. Krupp LB, Alvarez LA, LaRocca NG, Scheinberg LC. Fatigue in multiple sclerosis. Arch Neurol .1988; 45: 435–437. 65. Schwartz CE, Coulthard-Morris L, Zeng Q. Psychosocial correlates of fatigue in multiple sclerosis. Arch Phys Med Rehabil 1996; 77: 165–170. 66. Multiple Sclerosis Council for Clinical Practice Guidelines Fatigue and Multiple Sclerosis: Evidence-Based Management Strategies for Fatigue in Multiple Sclerosis, Washington DC: Paralyzed Veterans of America, 1998. 67. Swain MG. Fatique in chronic disease. Clin Sci 2000; 99: 1-8. 68. Krupp LB. Fatigue in Multiple Sclerosis A Guide to Diagnosis and Management, Demos Medical Publishing İnc 2004. 69. Goebel M, Basse J, Pithan V ve ark. Acute interferon beta-1b administration alters hypothalamic-pituitary-adrenal axis activity, plasma cytokines and leukocyte distribution in healthy subjects. Psychoneuroendocrinology. 2002;27:881. 70. Rothuizen L, Buclin T, Spertini F ve ark. Influence of interferon b1-a dose frequency on PMC cytokine secretion and biological effect markers. J Neuroimmunol.1999;99:131-141 71. Armutlu K, Korkmaz N, Keser I, Sumbuloglu V, Akbiyik DI, Guney Z, Karabudak R. The validity and reliability of the Fatigue Severity Scale in Turkish multiple sclerosis patients. International Journal of Rehabilitation Research 2007;30(1):81-5. 47 72. Krupp LB, LaRocca NG, Muir-Nash J, Steinberg AD. The fatigue severity scale. Application to patients with multiple sclerosis and systemic lupus erythematosus. Arch Neurol 1989;46:1121–1123. 73. Schwartz JE, Jandorf L, Krupp LB. The measurement of fatigue: a new instrument. J Psychosom Res 1993;37:753–762. 74. Iriarte J, Katsamakis G, de Castro P. The Fatigue Descriptive Scale (FDS): a useful tool to evaluate fatigue in multiple sclerosis. Mult Scler 1999;5:10–16. 80. Burtis CA, Ashwood ER. Tietz Fundamentals of Clinical Chemistry (4th ed.). Saunders Company, Philadelphia 1996, pp 492, 657-671, 685-690. 75. Roger J Mills, Julie F Pallant, Maria Koufali, Anil Sharma, Suzanne Day, Alan Tennant, Carolyn A Young. Validation of the Neurological Fatigue Index for stroke (NFI-Stroke). Health Qual Life Outcomes. 2012;15;10:51. doi: 10.1186/1477-7525-10-5. 76. Derksen A, Mokkink LB, Rietberg MB, Knol DL, Ostelo RW, Uitdehaag BM. Validation of a Dutch version of the Neurological Fatigue Index (NFI-MS) for patients with multiple sclerosis in the Netherlands. Qual Life Res. 2013;22(9):2435-41. doi: 10.1007/s11136-0130375-z. 77. Comi G. Why treat early multipl sclerosis patients? Curr Opin Neurol 2000; 13: 235-240. 78. Kurtzke JF. Rating neurologic impairment in multipl sclerosis: an expanded disability status scale (EDSS). Neurology.1983;33:1444-1452. 79. Ross AP, Ben-Zacharia A, Harris C, Smrtka J. Multiple sclerosis, relapses, and the mechanism of action of adrenocorticotropic hormone. Frontiers in neurology. 2013;4:21. doi: 10.3389/fneur.2013.00021. 81. Bornstein SR, Chrousos GP. Adrenocorticotropin (ACTH)- and non-ACTH mediated regulation of the adrenal cortex: Neural and immune inputs. J Clin Endocinol Metab 1999: 84: 1729-1736. 82. Buttgereit F, Scehffold A. Rapid glucocorticoid effects on immune cells. Steroids 2002; 62: 569-574. 83. Sarma JS, Clark ML, Humphreys SM, et al. Effects of physiological hypercortisolemia on the regulation of lipolysis in subcutaneous adipose tissue. J Clin Endocrinol Metab 1998; 83: 626-631. 84.Canalis E. Mechanisms of glucocorticoid action in bone: implications to glucocorticoidinducedosteoporosis. J Clin Endocrinol Metab 1996; 81: 3441-3447. 85. McGaugh JL, Roozendaal B. Role of adrenal stress hormones in forming lasting memories in the brain.Curr Opin Neurobiol 2002;12:205-210. 86. Cleare AJ. The Neuroendocrinology of Chronic Fatigue Syndrome. Endocrine Reviews, 2003, 24(2):236–252 48 87. Gottschalk M, Kümpfel T, Flachenecker P, Uhr M, Trenkwalder C, Holsboer F, Weber F. Fatigue and Regulation of the Hypothalamo-Pituitary-Adrenal Axis in Multiple Sclerosis. Arch Neurol. 2005;62:277-280. 88. Limone P, Ferro B ve ark. Hypothalamic-pituitary-adrenal axis function and cytokineproduction in multiple sclerosis with or without inferferon-treatment. Acta Neurol Scand. 2002:105:372-377. 89.Goodkin DE. The natural history of multiple sclerosis. Rudick RA, Goodkin DE (editors). Treatment of Multiple Sclerosis. New York: Springer-Verlag, 1992: 17–46. 90. Mohr DC, Cox D. Multiple sclerosis: empirical literature for the clinicalhealth psychologist. J Clin Psychol. 2001; 57(4):479-99. 91.Graham A, Westerhof W, Thody AJ. The Expression of α-MSH by Melanocytes Is Reduced in Vitiligo. Ann N Y Acad Sci 1999; 885: 470-473. 92. Luger TA, Scholzen TE, Brzoska T, Böhm M. New Insights into the Functions of αMSH and Related Peptides in the Immune System. Ann N Y Acad Sci 2003; 994: 133140. 93. Luger TA, Brzoska T, Scholzen TE, Kalden DH, Sunderkötter C, Armstrong C, Ansel J. The Role of α-MSH as a Modulator of Cutaneous Inflammation. Ann NY Acad Sci 2000; 917: 232-238. 94..Thody AJ et al. MSH peptides are present in mammalian skin. Peptides. 1983;4(6):813-6 95. Asadullah K, Sterry W, Trefzer U. Cytokines: interleukin and interferon therapy in dermatology. Clinical and Experimental Dermatology 2002; 27: 578-584. 96. Kılıçturgay K. Gmmunolojiye giriG. 3. Basım. Bursa: GüneG ve Nobel Tıp Kitabevleri 1994; 72-83. 97. Money DP, O‟Reilly, Gamelli RL. Tumor necrosis factor and wound healing. Ann Surg. 1990; 211: 124-9 98. Sklavounou A, Chrysomali E, Scorilas A, et al. TNF-alpha expression and apoptosisregulating proteins in oral lichen planus. J Oral Pathol Med 2000; 29: 370-375. 99. Erdem MT, Gulec AI, Kiziltunc A, ve ark. Increased serum levels of tumor necrosis factor alpha in lichen planus. Dermatology 2003; 207: 367-370. 100. Jacob CO. Tumor necrosis factor alpha in autoimmunity. Immunol Today 1992; 13: 1225 101. Tokgöz G. Sitokinler. Klinik immünoloji. 1997;11:85-100. 102.Paquali L, Lucchesi C, Pecori C, Metelli MR, Pellegrini S, Ludice A, Bonucelli U. A Clinical and laboratory study evaluating the profile of cytokine levels in relapsing remitting 49 and secondary progressive multiple sclerosis. Journal of Neuroimmunology. 2015;287C:5359. 103. Nowinski D, Höijer P, Engstrand T, et al. Keratinocytes inhibit expression of connective tissue growth factor in fibroblasts in vitro by an Interleukin-1α-dependent mechanism. J Invest Dermatol 2002; 119: 449-455 104. Loddick SA, Rothwel NJ. Neuroprotectiveeffects of human recombinant IL-1 receptör antagonist in focal cerebral ischemia in the rat. J Cereb Blood Flow Metab 1996;16:932-940. 105.Kohno K, Kurimoto M. IL-18, a cytokine resembles IL-1 structurally and IL-12 functıonally but exerts its effect indepently of both. Clin. Immunol. Immunopathol 1998;86:11-15. 106. Davies CA, Loddick SA, Toulmond S, Stroemer RP, Hunt J, Rothwel NJ. The progression and topographic distribution of IL-1ß expression after permanent middle cerebral artery occlusion in raat. J Cereb Blood Flow Metab 1999;19:87-88. 107.Collison, L.W. et al. The inhibitory cytokine IL-35 contributes to regulatory T cell function. Nature 450, 566–569 (2007). 108.Caspi, R.R. A look at autoimmunity and inflammation in the eye. J. Clin. Invest. 2010;120, 3073–3083. 109.Yanaba, K. et al. A regulatory B cell subset with a unique CD1dhiCD5 phenotype controls T cell–dependent inflammatory responses. Immunity 2008;28, 639–650. 110. Mauri, C. & Bosma, A. Immune regulatory function of B cells. Annu. Rev. Immunol. 2012;30, 221–241. 111. Wang RX, Yu CR, Dambuza IM, Mahdi RM, Dolinska MB, Sergeev YV, Wingfield PT, KimSH,Egwuagu CE. Interleukin 35 induces regulatory B cells that suppress autoimmune disease. Medicine nature . 2014;20(6):633-41. doi: 10.1038/nm.3554. 112. Kronfol Z, Remick DG. Cytokines and the Brain: Implications for Clinical Psychiatry. American Journal of Psychiatry . 2000;157:683-694. 113. Kim YK, Na KS, Shin KH, Jung HY, Choi SH, Kim JB. Cytokine imbalance in the pathophysiology of major depressive disorder. Progress Neuropsycho pharmacology Biological Psychiatry. 2007;30(5):1044-1053. 114. Pan W, Kastin AJ. Penetration of neurotrophins and cytokines across the bloodbrain/blood-spinal cord barrier. Advanced Drug Delivery Reviews. 1999 ;5;36(3):291298. 115. Irwin MR, Miller AH. Depressive disorders and immünity: 20 years of progress and discovery. Brain Behavioral İmmünology . 2007;21(4):374-383. 116.Pasic J, Levy WC, Sullivan MD. Cytokines in depression and heart failure. Psychosomatic Medicine. 2003;65(2):181-193. 50 117. Masek K, Slansky J, Petrovicky P, Hadden JW. Neuroendocrine immune interactions in health and disease. International Immunopharmacology 2003;3:1235-1246. 118. Petrovsky N. Towards a unified model of neuroendocrine-immune interaction. Immunology Cell Biology. 2001;79:350-357. 119. Sawada M, Itoh Y, Suzumura A, Marunouchi T.Expression of cytokine receptors in cultured neuronal and glial cells. Neuroscience Letters 1993;160:131-134. 120. J. Szelenyi. Cytokines and the central nervous system. Brain Research Bulletin 2001;54: 329-338. 121. Pichler R, Crespillo C, Maschek W, Isabel E, Soriguer F, Sfetsos K, Auböck J. Plasma levels of α-melanotropin and ACTH-like immunoreactivities do not vary by season or skin type in women from southern and central Europe. Neuropeptides 2004; 38: 325330 122. Millington GWM. Proopiomelanocortin (POMC): the cutaneous roles of its melanocortin products and receptors. Clinical and Experimental Dermatology. 2006; 31: 407-412 123. Gottschalk M, Kümpfel T, Flachenecker P, Uhr M, Trenkwalder C, Holsboer F, Weber F. Arch Neurol. 2005;62(2):277-80. Fatigue and regulation of the hypothalamo-pituitaryadrenal axis in multiple sclerosis. 125. Nagaraj K, Taly AB, Gupta A, Prasad C, Christopher R. Prevalence of fatigue in patients with multiple sclerosis and its effect on the quality of life. J Neurosci Rural Pract. 2013;4(3):278-82. doi: 10.4103/0976-3147.118774. 126. Raison CL, Borisov AS, Woolwine BJ, Massung B, Vogt G, Miller AH. Interferon-alpha effects on diurnal hypothalamic-pituitary-adrenal axis activity: relationship with proinflammatory cytokines and behavior. Molecular Psychiatry. 2010;15(5):535-47. doi: 10.1038/mp.2008.58. 127. Heesen C, Nawrath L, Reich C, Bauer N, Schulz KH, Gold SM. Fatigue in multiple sclerosis: an example of cytokine mediated sickness behaviour? Journal of neurology, neurosurgery, and psychiatry. 2006 ;77(1):34-9. 128. Flachenecker P, Bihler I, Weber F, Gottschalk M, Toyka KV, Rieckmann P. Cytokine mRNA expression in patients with multiple sclerosis and fatigue. Multiple Sclerosis. 2004;10(2):165-9. 129. Malekzadeh A, Van de Geer-Peeters W, De Groot V, Teunissen CE, Beckerman H, TREFAMS-ACE Study Group. Fatigue in patients with multiple sclerosis: is it related to pro- and anti-inflammatory cytokines? Disease Markers. 2015;2015:758314. doi: 10.1155/2015/758314. 130. Singer BD, King LS, D’Alesio FR. Regulatory T cells as immunotherapy. Front Immunol. 2014;5:46. 51 131. Peterson RA. Regulatory T-Cells: Diverse Phenotypes Integral to Immune Homeostasis and Suppression Toxicologic Patholology.2012;40(2):186-204.doi:10.1177/ 0192623311430693. 132. Gravano DM, Vignali DA. The battle against immunopathology: infectious tolerance mediated by regulatory T cells.Cellular and Molecular Life Sciences 2012;69(12):1997-2008. doi: 10.1007/s00018-011-0907-z. 133. Jafarzadeh A, Jamali M, Mahdavi R, Ebrahimi HA, Hajghani H, Khosravimashizi A, Nemati M, Najafipour H, Sheikhi A, Mohammadi MM, Daneshvar H. Circulating Levels of Interleukin-35 in Patients with Multiple Sclerosis: Evaluation of the Influences of FOXP3 Gene Polymorphism and Treatment Program. Journal of Molecular Neuroscience. 2015;55(4):891-7. doi: 10.1007/s12031-014-0443-z. 134. Heesen C, Gold SM, Raji A, Wiedemann K, Schulz KH. Cognitive impairment correlates with hypothalamo-pituitary-adrenal axis dysregulation in multiple sclerosis. Psychoneuroendocrinology. 2002;27(4):505-17. 135. Induruwa I, Constantinescu CS, Gran B. Fatigue in multiple sclerosis - a brief review. Journal of Neurological Sciences. 2012 Dec 15;323(1-2):9-15. doi: 10.1016/j.jns.2012.08.007. 136. Giovannoni G, Thompson AJ, Miller DH, Thompson EJ. Fatigue is not associated with raised inflammatory markers in multiple sclerosis. Neurology. 2001;57(4):676-81. 52 8. EKLER EK-1: Fatigue Severity Scale (FSS): YORGUNLUK ŞİDDET ÖLÇEĞİ Hastanın adı- soyadı: Test tarihi: FSS, yorgunluk semptomlarının ciddiyetini derecelendiren dokuz adet farklı durumu ifade eden kısa sorulardan oluşur. Her şıktaki durumu okuyunuz ve geçen ay içerisindeki durumu tam yansıtan, bu durumlara katılıp yada katılmamayı değerlendiren 1’den 7’ye kadar olan sayılardan biri işaretleyiniz. İşaretleyeceğiniz duşuk bir değer (orn:1) bu duruma kesinlikle katılmadığınızı , yüksek bir değer ise (örn: 7) kesinlikle katıldığınızı ifade etmektedir. Her soru icin sadece bir sayıyı (1 ile 7 arasında) işaretlemeniz gerekmektedir. Gecen hafta boyunca gördüm ki; 1) Yorulduğum zaman motivasyonum azalmakta:........................................1 2 3 4 5 6 7 2) Egzersiz beni yoruyor:...............................................................................1 2 3 4 5 6 7 3) Cok kolay yoruluyorum:............................................................................1 2 3 4 5 6 7 4) Yorgunluk fiziksel fonksiyonuma mani oluyor:........................................1 2 3 4 5 6 7 5) Yorgunluk bana cok sık problem yaratmakta:...........................................1 2 3 4 5 6 7 6) Yorgunluğum surekli fiziksel fonksiyon yapmamı engellemekte:............1 2 3 4 5 6 7 7) Yorgunluk belli gorevlerimi ve sorumluluklarımı yerine getirmeme mani olmakta: ........................................................................................................................1 2 3 4 5 6 7 8) Yorgunluk beni engelleyen 3 şikayetimden biri halinde:...........................1 2 3 4 5 6 7 9) Yorgunluk işimi yapmama, aile ve sosyal hayatıma mani olmakta: ........................................................................................................................1 2 3 4 5 6 7 53 TOPLAM PUAN: EK-2: Nörolojik Yorgunluk İndeksi (NFI-MS): NFI-MS Nörolojik Yorgunluk İndeksi İsim: Yaş: Cinsiyet: Talimatlar: Açıklamalardan her biri için, son iki hafta içerisinde kendinizi nasıl hissettiğinizi e n iyi özetleyen yanıtı işaretleyin 1. Kolaylıkla yorulabiliyorum Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum / Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 2. Bazen vücudumun gücünü yitiriyorum Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum / Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 3. Kollarım/bacaklarım çok ağırlaşabiliyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum /Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 4. Vücudum yapmak istediklerime ayak uyduramıyor Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum / Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 5. Bir şeyi ne kadar uzun süre yaparsam o kadar zorlaşıyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum / Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 6. Bazen yapmakta olduğum şeyi bırakmaktan başka bir seçeneğim kalmıyor Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum / Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 7. Genellikle çoğu gün yoruluyorum Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum / Katılıyorum /Kesinlikle Katılıyorum 8. Bir şey yapmıyor olsam bile zayıf düşebiliyorum Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum/ Katılıyorum /Kesinlikle Katılıyorum 9. Bazen genellikle basit olan şeylere gerçekten konsantre olmam gerekiyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum/ Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 10. Yorulduğumda konuşmamda sorunlar yaşıyorum Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum/ Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 11. Gün ilerledikçe koordinasyonum kötüleşiyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum /Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 54 12. Zihinsel çaba gerçekten bütün gücümü tüketiyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum/ Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 13. Gün içinde dinlenmem gerekiyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum/ Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 14. Gün içinde uyumam gerekiyor Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum / Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 15. Gün içinde uyumak bana gerçekten iyi gelebiliyor Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum/ Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 16. Dinlenmek güne devam edebilmemi sağlıyor Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum /Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 17. Her şeyi sabahtan halletmeye çalışıyorum Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum /Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 18. Çok fazla çaba sarf etmemi gerektirecek bir şey yapmam gerektiğini bildiğim zamanlard a, önceden dinlenmeye ya da uyumaya çalışıyorum Kesinlikle Katılmıyorum/ Katılmıyorum / Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 19. Sanki birkaç gece boyunca uyumamışım gibi hissediyorum Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum/ Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 20. Çok esniyorum Kesinlikle Katılmıyorum /Katılmıyorum/ Katılıyorum / Kesinlikle Katılıyorum 21. Bazen gece sebepsizce uyanıyorum Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum / Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 22. Sabah uyandığımda kendimi tazelenmiş hissetmiyorum Kesinlikle Katılmıyorum /Katılmıyorum/ Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 23. Sık sık sabahları yataktan çıkasım gelmiyor Kesinlikle Katılmıyorum / Katılmıyorum/ Katılıyorum/ Kesinlikle Katılıyorum 55 EK-3: Genişletilmiş Özürlülük Durum Ölçeği (Expanded Disability Status Scale -EDSS) : Fonksiyonel sistemler Piramidal fonksiyonlar 0. Normal 1. Özürlülük olmaksızın anormal belirtiler 2. Minimal özürlülük 3. Hafif ya da orta derecede paraparezi ya da hemiparezi veya şiddetli monoparezi 4. Belirgin paraparezi ya da hemiparezi; orta derecede kuadriparezi veya monopleji 5. Parapleji, hemipleji veya belirgin kuadriparezi 6. Kuadripleji 9. Bilinmeyen Serebellar Fonksiyonlar 0. Normal 1. Özürlülük olmaksızın anormal belirtiler 2. Hafif ataksi 3. Orta derecede gövde ya da ekstremite ataksisi 4. Tüm ekstremitelerde şiddetli ataksi 5. Ataksi nedeniyle koordine hareketleri yapmada yetersizlik 9. Bilinmeyen Beyinsapı Fonksiyonları 0. Normal 1. Yalnızca bulgular 2. Orta derecede nistagmus ya da diğer hafif özürlülükler 3. Şiddetli nistagmus, belirgin ekstraoküler güç kaybı ya da diğer kraniyal sinirlerde orta derecede yetersizliği 4. Belirgin dizatri ya da belirgin diğer özürlülükler 5. Yutma ya da konuşma yeteneğinin kaybı 9. Bilinmeyen Duyusal Fonksiyonlar 0. Normal 1. Bir ya da iki ekstremitede vibrasyon ya da şekil çizmede azalma 2. Bir ya da iki ekstremitede dokunma, ağrı ya da pozisyon duyusunda hafif azalma ve/ veya bir veya iki ekstremitede vibrasyon duyusunda orta derecede azalma veya üç ya da dört ekstremitede tek başına vibrasyon kusuru. 3. Bir ya da iki ekstremitede dokunma veya ağrı ya da pozisyon duyusunda orta derecede azalma ve/veya temel olarak vibrasyon kaybı; ya da üç-dört ekstremitede hafif derecede dokunma ağrı ve/veya orta derecede tüm duyu testlerinde bozukluk. 4. Bir ya da iki ekstremitede, tek başına veya kombine, dokunma veya ağrı duyusunda belirgin azalma ve derin duyu kaybı veya ikiden fazla ekstremitede orta derecede dokunma ağrı ve/veya ağır derin duyu kaybı. 56 5. Bir ya da iki ekstremitede duyu kaybı veya baş altındaki vücudun hemen tamamında dokunma veya ağrı duyusunda orta derecede azalma ve/veya derin duyu kaybı. 6. Kafa altında kalan bölümlerde temel olarak duyu kaybı 9. Bilinmeyen Bağırsak ve Mesane Fonksiyonları 0. Normal 1. İdrara başlamada hafif derecede duraklama, idrara sıkışma hissi, idrar yapamama 2. Orta derecede idrar duraklaması idrara sıkışma, barsak ve mesanede retansiyon ya da nadir idrar kaçırma 3. Sık idrar kaçırma 4. Neredeyse devamlı olarak kateterizasyon gereği 5. Mesane işlevlerinin kaybı 6. Barsak ve mesane işlevlerinin kaybı 9. Bilinmeyen Görsel (optik) Fonksiyonlar 0. Normal 1. Düzeltilmiş görme keskinliğinin 20/30’dan daha iyi olduğu skotom 2. Daha kötü gözde en fazla düzeltilmiş görme keskinliği 20/30 ile 20/59 arasında 3. Daha kötü gözde geniş skotom ya da görme alanlarında orta derecede azalma, fakat en fazla düzeltilmiş görme keskinliği 20/60 ile 20/99 arası 4. Daha kötü gözde görme alanlarında belirgin azalma ve en fazla düzeltilmiş görme keskinliği 20/100 ile 20/200 arasında; üçüncü dereceye ek olarak daha iyi gözün maksimal görme keskinliği 20/60 veya daha az 5. Daha kötü gözde en fazla düzeltilmiş görme keskinliği 20/200 den az: dördüncü dereceye ek olarak daha iyi gözde en fazla görme keskinliği 20/60 veya daha az 6. Beşinci dereceye ek olarak daha iyi gözün maksimal görme keskinliği 20/60 veya daha az 9. Bilinmeyen Serebral (mental) Fonksiyonlar 0. Normal 1. Sadece duygulanımda değişiklik(EDSS skorunu etkilemez) 2. Zihinsel aktivitede hafif azalma 3. Zihinsel aktivitede orta derecede azalma 4. Zihinsel aktivitede belirgin azalma (orta derecede kronik beyin sendromu) 5. Demans ya da şiddetli veya yetersiz kronik beyin sendromu 9. Bilinmeyen Diğer: 1. Yok 2. MS’e bağlanabilen diğer nörolojik bulgulardan herhangi biri 9. Bilinmeyen 57 0.0 Normal nörolojik muayene fonksiyonel sistemlerin (FS) tümünde 0 derece 0.5 Özürlülük yok, bir FS’ de minimal bulgu 1.0 Özürlülük durumu yok birden fazla FS’ de minimal bulgu (birden fazla FS’de 1. derece) 2.0 Bir FS’ de minimal özürlülük (Bir FS de 2, diğerleri 0 veya 1. derece) 2.5 İki FS’ de minimal özürlülük (İki FS 2 diğerleri 0 veya 1. derece) 3.0 Bir FS de orta derecede özürlülük (bir FS 3. derece diğerleri 0 veya 1) ya da üç veya dört FS’ de hafif özürlülük (üç/dört FS 2. derece, diğerleri 0 veya 1) hasta tamamen ambulatuar 3.5 Tam ambulatuar hasta, ancak bir FS de orta derecede özürlülük (bir FS’de 3. derece ) ve bir veya iki FS’de 2. derece veya beş FS’de 2. Derece (diğerleri 0 veya 1) 4.0 Yardımsız tam ambulatuar hasta. Bir FS’de 4. derece ağır özürlülük (diğerleri 0 veya 1) günde 12 saat ve üzerinde kendine yetebilen hasta, ya da önceki basamakların sınırlarını aşacak şekilde, düşük derecelerin kombinasyonu. Yardımsız ve dinlenmeden 500 metre civarında yürüyebilir. 4.5 Günün çoğuna yakın bir bölümünde yardımsız tam ambulatuar hasta, tam gün çalışabilir, bunun dışında aktivitesinin tam olmasında bazı kısıtlıklar olabilir veya minimal yardıma ihtiyaç duyabilir, göreceli olarak bir FS’ de 4. derece görece olarak ağır özürlülük (diğerleri O veya 1), ya da önceki basamakların sınırlarını aşacak şekilde, düşük derecelerin kombinasyonu. Yardımsız ya da dinlenmeden 300 metre yürüyebilir. 5.0 Yardımsız ya da dinlenmeden yaklaşık 200 metre yürüyebilir; özürlülüğü günlük aktivitelerini tam olarak yürütmesine engel olacak kadar ağırdır (özel koşul olmaksızın tam gün çalışmak gibi). (Genel olarak bir FS’ de 5. derece, diğerleri O veya 1; ya da daha düşük derecelerin 4. basamaktakini aşan kombinasyonları) 0.0 Normal nörolojik muayene fonksiyonel sistemlerin(FS) tümünde 0 derece 0.5 Özürlülük yok, bir FS’ de minimal bulgu 1.0 Özürlülük durumu yok birden fazla FS’ de minimal bulgu (birden fazla FS’de 1. derece) 2.0 Bir FS’ de minimal özürlülük (Bir FS de 2, diğerleri 0 veya 1. derece) 2.5 İki FS’ de minimal özürlülük (İki FS 2 diğerleri 0 veya 1. derece) 3.0 Bir FS de orta derecede özürlülük (bir FS 3. derece diğerleri 0 veya 1) ya da üç veya dört FS’ de hafif özürlülük (üç/dört FS 2. derece, diğerleri 0 veya 1) hasta tamamen ambulatuar 3.5 Tam ambulatuar hasta, ancak bir FS de orta derecede özürlülük (bir FS’de 3. derece ) ve bir veya iki FS’de 2. derece veya beş FS’de 2. Derece (diğerleri 0 veya 1) 4.0 Yardımsız tam ambulatuar hasta. Bir FS’de 4. derece ağır özürlülük (diğerleri 0 veya 1) günde 12 saat ve üzerinde kendine yetebilen hasta, ya da önceki basamakların sınırlarını aşacak şekilde, düşük derecelerin kombinasyonu. Yardımsız ve dinlenmeden 500 metre civarında yürüyebilir. 4.5 Günün çoğuna yakın bir bölümünde yardımsız tam ambulatuar hasta, tam gün çalışabilir, bunun dışında aktivitesinin tam olmasında bazı kısıtlıklar olabilir veya minimal yardıma ihtiyaç duyabilir, göreceli olarak bir FS’ de 4. derece görece olarak ağır özürlülük (diğerleri O veya 1), ya da önceki basamakların sınırlarını aşacak şekilde, düşük derecelerin kombinasyonu. Yardımsız ya da dinlenmeden 300 metre yürüyebilir. 58 5.0 Yardımsız ya da dinlenmeden yaklaşık 200 metre yürüyebilir; özürlülüğü günlük aktivitelerini tam olarak yürütmesine engel olacak kadar ağırdır (özel koşul olmaksızın tam gün çalışmak gibi). (Genel olarak bir FS’ de 5. derece, diğerleri O veya 1; ya da daha düşük derecelerin 4. basamaktakini aşan kombinasyonları) 5.5 Yardımsız ya da dinlenmeksizin yaklaşık 100 metre yürüyebilir; özürlülük günlük aktiviteleri engelleyecek kadar ağırdır. (Genel olarak bir FS’de 5. derece, diğerleri O veya 1; ya da daha düşük derecelerin 4. basamaktakini aşan kombinasyonları) 6.0 Yaklaşık 100 metre dinlenerek veya dinlenmeden yürüyebilmek için aralıklı ya da tek taraflı sabit destek (koltuk değneği, baston vb.) gerekir. (FS eşdeğerleri ikiden çok FS’ de 3 ve daha fazla dereceden bozukluk kombinasyonları) 6.5 Dinlenmeden 20 metre yürüyebilmek için sabit iki taraflı destek (koltuk değneği. Baston v.b.) gerekir. (FS eşdeğerleri ikiden çok FS’ de 3 ve daha fazla dereceden bozukluk kombinasyonları) 7.0 Yardımla bile 5 metrenin ötesinde yürüyemez, esas olarak tekerlekli sandalyeye bağımlıdır, tekerlekleri kendisi çevirir ve kendisi tekerlekli sandalyeye geçebilir: yaklaşık günde 12 saat ya da daha fazla tekerlekli sandalyede geçirebilir. (Genel olarak FS eşdeğerleri bir FS de 4. derece ya da daha fazla; nadiren piramidal 5. derece) 7.5 Birkaç adımdan fazlasını atamaz, tekerlekli sandalyeye bağımlıdır, tekerlekli sandalyeye geçişte yardım gerekebilir; tekerlekli sandalyeyi kendisi çevirir ancak standart tekerlekli sandalyede tüm gününü geçiremez, motor tekerlekli sandalye gerekebilir. (Genel olarak FS ve eşdeğerleri 4. derece bozukluk veren birden fazla FS) 8.0 Esas olarak yatağa ya da sandalyeye bağımlı, ya da tekerlekli sandalye hareket edebilir, günün çoğunu yatak dışında geçirebilir; birçok işini kendisi görebilir. (FS eşdeğerleri genellikle çeşitli sistemlerde 4 ve üstü dereceleri içerir) 8.5 Günün çoğunda yatağa bağımlıdır; kolunu/kollarını bir dereceye kadar etkili olarak kullanabilir. Bazı işlerini kendisi görebilir. (FS eşdeğerleri genellikle çeşitli sistemlerde ve üstü dereceleri içerir) 9.0 Ümitsizce yatağa bağımlı; iletişim kurabilir ve yemek yiyebilir (genel FS Eşdeğerlerinin çoğu grade 4+ kombinasyonları). 9.5 Tamamen çaresiz yatalak; etkin iletişim kurulamaz ya da yiyemez, yutamaz (genel FS eşdeğerleri hemen hepsi grade 4+ kombinasyonları). 10.0 MS’ e bağlı ölüm. 59 EK-4: Etik Kurul Onay Formu 60