Dava dilekçesi - İnşaat Mühendisleri Odası

advertisement
İSTANBUL NÖBETÇİ İDARE MAHKEMESİ
SAYIN BAŞKANLIĞINA
İstanbul 6. İdare, 2014/1900
12.09.2014
YÜRÜTMENİN DURDURULMASI İSTEMLİDİR
DAVACI
: TMMOB Mimarlar Odası İstanbul Büyükkent Şubesi
VEKİLİ
: Av. Ş. Can Atalay
Kemankeş Caddesi No:31
Karaköy İstanbul
DAVACI
: TMMOB Şehir Plancıları Odası İstanbul Şubesi
VEKİLİ
:Av. Koray Cengiz
Cinnah Cd. Farabi Sk. No:38/4 Çankaya/ANKARA
Tel: (312) 466 56 62 Faks: (312) 466 59 72
DAVACI
: TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi
VEKİLİ:
: Taner Savaş
Kayışdağı Caddesi Karaman Çiftliği Yolu
Eston Çamlıevler A8 Blok Sahilçamı D:24
Ataşehir Kadıköy İstanbul
DAVALI
: TC Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Ankara
PLANIN ASKIYA
ÇIKMA TARİHİ
: 17.06.2014
PLANIN ASKIDAN
İNME TARİHİ
: 16.07.2014
KONU
T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakanlık Makamının
05.06.2014 tarih ve 8917 sayılı Olur’u ile re’sen onaylanan
İstanbul 3. Havalimanı’na ilişkin olarak hazırlanan 1/100000
ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Nazım
İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarının.
1
öncelikle ve ivedilikle YÜRÜTMESİNİN DURDURULMASI ve
İPTALİ istemidir.
AÇIKLAMALAR :
I- YARGILAMA KONUSU İDARİ İŞLEMİN NİTELİĞİ
Yargılama konusu işlem; meri 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planının
ana stratejik ulaşım ve yerleşme kararlarının tümünü yok hükmüne indiren ve plan
karar ve hükümlerini tepeden inme bir şekilde altüst ederek sadece İstanbul kuzeyini
değil bütün Marmara bölgesinin doğal ve ekolojik dengesini hiçbir gerekçe ile mazur
gösterilemeyecek ölçüde planlama hukuku ilkeleri ve tekniğine aykırı ve gelişigüzel
bir biçimde yok etmek üzere hazırlanmış bulunan 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni
Planı Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama
İmar Planlarıdır.
İstanbul Yeni Havalimanı ihalesinin 03.05.2013 tarihinde saat 9.30’da Kapalı Teklif
Alma Usulü ile yaptırılmasına planların askıya çıkma süresinden neredeyse bir yıl
önce karar verilmiş olup; yargılama konusu planların gelişme ve askıya çıkma süreci
son derece hukuksuz bir şekilde gelişmiştir. Bu süreç, yargılama konusu planlama
çalışmalarının, planlama hukuku ve ilkelerinin tepeden inme talimatlarla
tamamlanması gereken basit ve önemsiz bir işlem niteliğinde görüldüğünün ispatı
olmuştur.
Ayrıca davaya konu edilen planlama sürecinden sonra başlaması gereken proje ve
uygulamaların ÇED süreci Mart 2013 tarihinde başlamış ve 21.05.2013 tarihinde
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nca projeye ÇED OLUMLU kararı verilerek ÇED raporu
nihai hale gelmiştir. ÇED Başvuru dosyası 26.03.2013 tarihinde Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı, Çevresel Etki Değerlendirmesi, İzin ve Denetim Genel Müdürlüğü’nün web
sayfasında duyuru yayınlanmış ve duyuru ile projeye ilişkin inceleme değerlendirme
süreci başlatılmış bulunduğu ifade edilmiş, ÇED Yönetmeliğinin 11. Maddesi 3. Bendi
uyarınca projeye ilişkin ÇED raporu Genel Müdürlük sayfasında yayınlanmıştır.
Bu duyuru sonrasında 1. İnceleme değerlendirme kurulu toplantısının 15.04.2013
tarihinde gerçekleştirilmesine karar verilmiş, bu toplantının tarihi 09.04.2013 tarihi
olarak öne çekilmiştir. İSKİ, Eyüp ve Arnavutköy Belediyelerinin görüşleri 16.4.2013
tarihinde Bakanlığa ulaştığından, ÇED raporunu hazırlayan şirkete 7 günlük süre
uzatımı verilmiş, ÇED Raporunun Bakanlığa sunulması tarihi olarak 06.05.2013 tarihi
verilmiştir.
Henüz planlar ile ilgili hiçbir işlem yapılmamışken ve ÇED raporunun teslim tarihi dahi
tamamlanmadan 3 Mayıs 2013’te ihale yapılmıştır. İhaleden sonra alınan söz konusu
ÇED Raporu “Olumlu” kararı hakkında 21.Nisan.2014 tarihinde İstanbul 4.İdare
Mahkemesi tarafından yürütmeyi durdurma kararı alınmış ancak henüz yargılama
süreci devam ederken yeni bir ÇED raporu hazırlanmıştır.
2
Böylelikle Yargı konusu planların konusu olan “İstanbul Yeni Havalimanı
Projesi”, baştan hukuka aykırı olarak doğmuş, yok hükmünde ihale kararı, dava
sürecinden kaçırılmış çed raporu ve çed olumlu kararı ile plansız olarak hukuka
aykırı bir şekilde başlatılmış; yargı konusu planların askıya çıktığı 17.06.2014
tarihinden 10 gün önce 7 haziran 2014’te törenle temeli atılmıştır.
Bütün bu usulsüz ve hukuksuz sürecin sonunda;
1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planının ana stratejik ulaşım ve yerleşme
kararlarının tümünü yok sayan ve plan karar ve hükümlerini tepeden inme bir şekilde
altüst ederek sadece İstanbul kuzeyini değil bütün Marmara bölgesinin doğal ve
ekolojik dengesini hiçbir gerekçe ile mazur gösterilemeyecek ölçüde planlama
hukuku ilkeleri ve tekniğine aykırı ve gelişigüzel bir biçimde yok etmek üzere
hazırlanmış bulunan;
1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, 1/5000 ölçekli Nazım İmar Planı
ve 1/1000 ölçekli Uygulama İmar Planları hakkında; hukuksuz ve plansız olarak
başlatılan inşaatların yaratacağı geri dönülmez zararların daha vahim bir hal
almaması için öncelikle yürütmenin durdurulması ve planların iptali istemiyle
yargı yoluna başvurulmuştur.
II- YARGILAMA KONUSU 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği
İMAR MEVZUATINDA TANIMLANAN ÇEVRE DÜZENİ PLANININ
TANIMINA, AMACINA VE KAPSAMINA AÇIKÇA AYKIRI NİTELİKTEDİR.
Bilindiği gibi, 1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı İstanbul Büyükşehir
Belediye Meclisi’nin 13.02.2009 tarihli toplantısında oy çokluğu ile kabul edilmiş;
15.06.2009 tarihinde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı tarafından da
onaylanarak, 17.07.2009 tarihinde askıya çıkarılmıştır.
Yargılama konusu 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği kapsadığı
alanın büyüklüğü havalimanı adı altında getirilen fonksiyonların yer seçimi
açısından gerek İstanbul gerekse Marmara bölgesinin ekolojik sürdürülebilirliği
açısından taşıdığı yaşamsal risk ve öneme karşın hiçbir gerekçe ve rapora
dayandırılmadan ve gösterim tekniklerine uyulmadan 2009 onanlı İstanbul Çevre
Düzeni Planı paftasından çıkarılan bir kopya üzerinde sadece plan onama sınırı
işlenerek “İstanbul İli Üçüncü Hava Limanı Çevre Düzeni Planı” adı altında askıya
çıkartılmıştır.
Meri mevzuatımıza göre Çevre Düzeni Planı: “Varsa mekânsal strateji planlarının
hedef ve strateji kararlarına uygun olarak orman, akarsu, göl ve tarım arazileri gibi
temel coğrafi verilerin gösterildiği, kentsel ve kırsal yerleşim, gelişme alanları, sanayi,
tarım, turizm, ulaşım, enerji gibi sektörlere ilişkin genel arazi kullanım
kararlarını belirleyen, yerleşme ve sektörler arasında ilişkiler ile koruma-kullanma
dengesini sağlayan 1/50.000 veya 1/100.000 ölçekteki haritalar üzerinde ölçeğine
uygun gösterim kullanılarak bölge, havza veya il düzeyinde hazırlanabilen, plan
notları ve raporuyla bir bütün olarak yapılan plandır.” şeklinde tanımlanmaktadır.
3
Ayrıca söz konusu planların askı tarihinden üç gün önce 14 Haziran 2014 gün 29030
sayılı resmi gazete yayınlanarak yürürlüğe giren Çevre ve Şehircilik Bakanlığı
Mekânsal Planlar Yapım Yönetmeliğinin 19. Maddesinde de Çevre düzeni
planları hazırlanırken uyulması gereken ilke ve esaslar;
a) Varsa mekânsal strateji planlarına uygunluğun sağlanması,
b) Yeni gelişmeler ve bölgesel dinamiklerin dikkate alınması,
c) İlgili kamu kurum ve kuruluşlarının mekânsal kararları etkileyecek nitelikteki
bölge planı, strateji planı ve belgesi, sektörel yatırım kararlarının dikkate alınarak
değerlendirilmesi,
ç) Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların
bir arada değerlendirilmesi,
d) Tarihi, kültürel yapı ile orman alanları, tarım arazileri, su kaynakları ve
kıyı gibi doğal yapı ve peyzajın korunması ve geliştirilmesi,
e) Doğal yapının, ekolojik dengenin ve ekosistemin sürekliliğinin
korunması amacıyla arazi kullanım bütünlüğünün sağlanması,
f) Ulaşım ağının arazi kullanım kararlarıyla birlikte ele alınması suretiyle imar
planlarında güzergahı netleştirilecek yolların güzergah ve yönünün genel olarak
belirlenmesi,
g) Çevre sorunlarına neden olan kaynaklara yönelik önleyici strateji ve
politikaların belirlenerek arazi kullanım kararlarının oluşturulması,
ğ) İmar planlarına esas olacak şematik ve grafik dil kullanılarak arazi kullanım
kararları ile koruma ve gelişmenin sağlanması,
h) Afet tehlikelerine ilişkin mevcut raporlar ve jeolojik etütler dikkate alınarak
afet risklerini azaltıcı önerilerin dikkate alınması, esastır.
şeklinde belirlenmiştir.
Ayrıca yine aynı yönetmeliğin çevre düzeni planı değişiklikleri ile ilgili maddesinde;
“Çevre düzeni planı ana kararlarını, sürekliliğini, bütünlüğü bozmayacak
nitelikte, plan değişikliği yapılabilir.” hükmü bulunmakta;
Ayrıca “Çevre düzeni planı değişikliklerinde;
a) Kamu yatırımlarına,
b) Çevrenin korunmasına,
c) Çevre kirliliğinin önlenmesine,
ç) Planın uygulanmasında karşılaşılan güçlükler ve maddi hataların
giderilmesine,
d) Değişen verilere bağlı olarak planın güncellenmesine,
dair yeterli, geçerli ve gerekçeleri açık olan, altyapı etkilerini değerlendiren raporu
içeren teklif ve talepler; idarece planın temel hedef, ilke, strateji ve
politikaları kapsamında teknik ve yasal çerçevede değerlendirmeye alınarak
sonuçlandırılır.”
denilmektedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İmar ve Planlama Şubesi tarafından 17.06.2014
tarihinde Bakanlığın web sitesindeki askı ilanında yargılama konusu planlar, 3.
Havalimanı Projesine ilişkin hazırlanan 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı
4
Değişikliği, 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planı
olarak adlandırılmış olmasına karşın ekte bulunan plan değişikliği paftasında
“İstanbul İli Üçüncü Hava Limanı Çevre Düzeni Planı” ibaresi bulunmaktadır. Bu
adlandırma dahi planın hazırlanma sürecindeki hassasiyetin düzeyini
göstermektedir.
Meri mevzuatta çevre düzeni planları hazırlanırken ulaşım ağının arazi kullanım
kararlarıyla birlikte ele alınması suretiyle imar planlarında güzergahı netleştirilecek
yolların güzergah ve yönünün genel olarak belirlenmesi gerektiği belirtilmektedir.
Oysa davaya konu edilen planlarda Üçüncü Hava Limanının tek ulaşım aksı olan
İstanbul İli Kuzey Marmara Otoyolu dahi gösterilmediği görülmektedir. Oysa; Üçüncü
Boğaz köprüsü İstanbul İli Kuzey Marmara Otoyolu ve Havalimanı projesinin
bağlantı yollarının ilişkisi ve etkileşimi asla ihmal edilemez. Davalı idare ikisi de
usulsüz ve hukuksuz olarak tanımlanan kullanım kararı ile İstanbul Çevre Düzeni
Planının sistemini tamamen ortadan kaldırmıştır. Bu durum Çevre Düzeni Planının
ve genel olarak da şehircilik bilimi ve hukukun hiçbir şekilde ciddiye
alınmadığını ortaya koymaktadır.
Yargılama konusu edilen planlama alanı bugüne kadar İstanbul için üretilmiş
bütüncül planların tamamında korunmaya çalışılan yaşamsal kaynaklarının yer aldığı
İstanbul’un kuzeyinde yer almaktadır. İstanbul’un kuzeyinde 6.172,7 hektar orman,
1.180 hektarı madencilik ve diğer kullanım, 660 hektar göl alanı, 236 hektar mera, 60
hektar kuru tarım (nadassız), 2 hektar fundalık alandan oluşan ve büyük oranda
kamu malı niteliği taşıyan toplam 76.500.000 m2 alan bir alanı kapsamaktadır.
İstanbul ve Marmara coğrafyasının son derece hassas ekosistemlerinin bulunduğu
bu bölgeye bütün imar şehircilik ve planlama ilkelerine aykırı olarak Bakanlıkça
onaylanan 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliğine dair planlama
hukukuna usulüne uygun olarak hiçbir rapor ve gerekçe bulunmamaktadır.
Bu dava dilekçesinde kullanılan sayısal veriler ve gerekçeler dahi daha planlar ortada
yokken usulsüz ve hukuksuz olarak düzenlenen projeler ve ihale için hazırlanan ve
dava süreçleri devam eden ÇED raporlarından aktarılmıştır. Söz konusu ÇED
raporlarındaki saptamalar yürütmeyi durdurma talebiyle yargıya taşınan
planların iptal edilmesi gerekliliğinin delili niteliğindedir.
1/100 000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planının tümünü yok hükmüne indiren ve
plan karar ve hükümlerini tepeden inme bir şekilde altüst ederek bakanlıkça hazırlana
ÇED raporlarında ekonomik ömrü 100 yıl olarak belirlenen “siyasi ve
ekonomik” bir yatırım için milyonlarca yılda oluşmuş İstanbul kuzeyinin deki
yaşam kaynaklarını ve bütün Marmara bölgesinin doğal ve ekolojik dengesini
hiçbir gerekçe ile mazur gösterilemeyecek ölçüde yok edecek bu değişiklik;
İMAR MEVZUATINDA TANIMLANAN ÇEVRE DÜZENİ PLANININ TANIMINA,
AMACINA VE KAPSAMINA AÇIKÇA AYKIRI NİTELİKTE olduğu gibi
Sürdürülebilir kalkınma amacına uygun olarak ekolojik ve ekonomik kararların
bir arada değerlendirilmesi hususunda da açıkça KAMU YARARINA DA AYKIRI
BULUNMAKTADIR.
5
III- YARGILAMA KONUSU 1/100000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI
DEĞİŞİKLİĞİ, VE BU DEĞİŞİKLİĞİ ESAS ALAN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM
İMAR PLANI VE 1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANLARI MERİ
1/100.000 ÖLÇEKLİ İSTANBUL ÇEVRE DÜZENİ PLANI ANA PLAN
KARARLARINI, SÜREKLİLİĞİNİ, BÜTÜNLÜĞÜ BOZUCU VE AYKIRIDIR.
Meri 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planında kentin yeni bir havaalanı
ihtiyacı tespit edilmiş ve Çorlu Havaalanı’nın genişletilmesi ve üçüncü ticari
havaalanının kentin batı yakasında Silivri-Gazitepe’de konumlandırılması
öngörülmüştür. Bu karara bağlı olarak da ulaşım ve fonksiyon ilişkileri kurgulanmıştır.
Dava konusu çevre düzeni planı değişikliği ile Havalimanı olarak belirlenen alanın
büyük kısmı meri çevre düzeni planında Orman Alanı, bir kısmı Kıyı Rehabilite Alanı,
bir kısmı Jeolojik Açıdan Yerleşime Sakıncalı Alan ve kısmen Tarımsal Niteliği
Korunacak Alan olarak belirlenmiştir.
A- İstanbul İl Çevre Düzeni Planı Yaklaşımı açısından aykırılık;
“İstanbul; orman alanları, tarım toprakları, yerüstü ve yeraltı su
kaynakları, hassas ekosistemleri ile önemli yaşam destek sistemlerini
bünyesinde barındıran ve bu yaşam destek sistemlerinin birbirleriyle
ve kentsel alanlarla etkileşimini güçlendiren ekolojik koridorlara
doğal olarak sahip, özel bir coğrafyada yer almaktadır.
Söz konusu önemli coğrafya aynı zamanda, deprem başta olmak üzere
doğal risklerin göz ardı edilemeyeceği bir yapıya sahiptir. İstanbul’un
bugüne kadar sergilediği çarpık ve kuralsız kentsel gelişim göz önünde
bulundurulduğunda, doğal risklerin alan açısından taşıdığı önem de açık
bir şekilde ortaya çıkmaktadır.
Doğal eşik sentezi temelinde “Doğal Eşiklere Göre Yerleşmeye Elverişli
Kuşaklar” başlıklı çalışma da üretilmiş olup,ek-1’te sunulmaktadır.
Söz konusu harita detaylı incelendiğinde, doğal eşik sınırını sembolize
eden kırmızı çizginin kuzeyinde, İstanbul’un vazgeçilemez yaşam
destek sistemlerinin yer aldığı görülmektedir. İstanbul’da yüksek
yaşam kalitesi açısından vazgeçilemez önemi olan su ve orman
kaynaklarının sürdürülebilirliğinin mutlak olarak sağlanması
gerekmektedir. 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu
(Beşinci Bölüm – Sentez)
15.06.2009 tasdik tarihli 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı
Raporunun Planlama Yaklaşımına dair 6.2 maddesinde;
1
İstanbul’da her arazi kullanım kararının kentin doğal ve ekolojik
yapısının sürdürülebilirliğine katkı vermesi amaçlanmaktadır.
İstanbul’da gerek demografik ve ekonomik yapı gerek mevcut mekansal
gelişme eğilimleri gerekse alana yönelik projeksiyonlar; İl’in yakın
gelecekte kendi yaşam destek sistemlerini geri dönüşü olmayacak
şekilde bozarak yok etme sürecinde olduğunu göstermektedir. Söz
konusu eğilim, İstanbul’un mevcut çarpık kentleşme ve çevresel sorunları
ile beraber ele alındığında; kentin kendine yeterliliği konusundaki
kaygılar artmakta ve başta su olmak üzere yaşamın devamlılığı için
6
gerek duyulan tüm doğal kaynaklarda yaşam kalitesine yansıyan
değişimlerin olumsuz sonuçlarının çok da uzak olmadığını
göstermektedir. Yaşam destek sistemleri olan doğal alanlar ve insan
yaşamının kalitesi arasındaki ilişkinin İstanbul’un kırılgan coğrafyasında
daha da güçlü bir şekilde ortaya çıkması çok yönlü ve bütüncül önlemleri
gerektirmektedir.
İstanbul’un sahip olduğu su havzaları ve orman alanları başta olmak
üzere, kentin yaşam destek sistemlerini oluşturan ve Karadeniz
sahillerine paralel olarak uzanan yatay kuzey eksendeki ekolojik
değerlerin ekonomik girişimlere korumacı bir yaklaşımla kapalı
tutulması gerekmektedir. denilmektedir. ( 1/100.000 Ölçekli İstanbul
Çevre Düzeni Planı Raporu Altıncı Bölüm – Planlama Yaklaşımı Sayfa
510)
Oysaki Yargılama konusu 1/100000 ölçekli Çevre Düzeni Planı
Değişikliğinin yaklaşımına ve gerekçelerine ait her hangi bir rapor
yada plan notu da bulunmadığından; planların yapımına neden olan
projelere ilişkin ÇED raporlarından elde edilen bilgilere göre yer
seçimi gerekçeleri olarak;



İstanbul Bölgesi 3. Havalimanı projesi, kapasite ve ulaşım kolaylığı
bakımından ele alındığında seçilen yer ve teknoloji için İstanbul
bölgesinde bu kapasiteyi karşılayacak başka bir alanın bulunmaması 1.
sırada gösterilebilir.
Ayrıca yapılması planlanan proje kapsamında bu büyüklükte bir arazi için
kamulaştırma maliyetinin oldukça az olması ve İstanbul Atatürk
Havalimanının mevcut trafiği karşılayamaması bölgenin seçilmesinde diğer
sebepler olarak gösterilebilir.
Günümüzde artık kentlerin gelişimi, havaalanları ve yol güzergahları ile
liman sahalarının hinterlandında gelişme göstermektedir. Özellikle mega
kentler böyle gelişirken havalimanları da hızla farklılaşmaya başladı.2000
yılında John D.Kasarda ve Greg Lindsay tarafından, “aerotropolis”
kavramı ortaya atıldı. Aerotropolis: “aero” hava, “tropolis” ise metropolis
(büyük şehir) kelimelerinin birleşmesinden meydana gelmektedir. Bu
tanıma ülkemiz ekonomisinin lokomotifi olan İstanbul birebir
uymaktadır.
Geçmişten günümüze baktığımızda bu konun uzmanlarının görüşleri ile
uygulamadaki gelişmeler birebir uyuşmaktadır. 18. yüzyılda dünyayı deniz
limanlarının, 19 yüzyılda demiryollarının, 20. yüzyılda otoyolların
şekillendirdiğine değinen uzmanlar; 21 yüzyılın bölgelerini şekillendirecek
başrol oyuncusunu havalimanları olarak gördüklerini açıklamıştır. İstanbul
Bölgesi 3. Havalimanı Projesinin ekonomik ömrü 100 yıl olarak
planlanmıştır. Söz konusu proje önemli bir alt yatırım projesi olup;
havalimanı kullanım talebi doğrultusunda işletilecektir.
(Üçüncü
Havalimanı Çed Raporu Sayfa 16 )
Yargı konusu plan değişikliğine ek olarak yukarıdaki aktarımlardan da açıkça
anlaşılacağı gibi, yargı konusu idari işlemler; teknik ve bilimsel olmayan
7
gerekçeler ile ekonomik ömrü 100 yıl olarak belirlenen “siyasi ve ekonomik” bir
yatırım adına milyonlarca yılda oluşmuş İstanbul kuzeyinin deki yaşam
kaynaklarını ve bütün Marmara bölgesinin doğal ve ekolojik yapı ve dengesi
yok edilmesine yol açmaktadır. BU DURUM İSE İSTANBUL ÇEVRE DÜZENİ
PLANI YAKLAŞIMINA, EVRENSEL ŞEHİRCİLİK PLAN VE İLKELERİNE VE
KAMU YARARINA AÇIKÇA AYKIRIDIR
B- İstanbul İl Çevre Düzeni Planı ana stratejileri açısından aykırılık;
15.06.2009 tasdik tarihli 1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı
Raporunun yerleşme kararlarına dair Ana Stratejilerinin 4. maddesi
“YERLEŞMELERİN YAŞAM DESTEK SİSTEMLERİNE VE HASSAS
EKOSİSTEMLERE DUYARLI GELİŞMESİNİ SAĞLAMAK”tır. Bu
bağlamda kabul edilen planlama ilke ve yaklaşımları ise;
1-Orman Alanlarının ve Barındırdığı Biyolojik Çeşitliliğin Korunması
2-İstanbul’un Yeraltı ve Yerüstü Su Kaynaklarının Korunması ve Akılcı
Yönetimlerinin Sağlanması
3-Tarım Alanlarının Korunması ve Toprak Verimliliğinin Arttırılması
4-Yeraltı Kaynaklarından Yararlanılması, Kullanım Ömrünü
Tamamlayanlara Doğal Değerlerinin Geri Kazandırılması
5-Ekolojik
Koridorların,
Hassas
Ekosistemlerin
ve
Biyolojik
Çeşitliliğin Korunması
Ulusal ve uluslararası öneme sahip doğa alanlarının; ulusal ve
uluslararası mevzuat ile bilimsel doğa koruma ilkeleri çerçevesinde
korunması ve bu alanlara yönelik olası kentsel gelişme baskılarının
engellenmesi
Doğal sit alanlarının mevzuat çerçevesinde korunması ve bu alanlara
yönelik olası kentsel gelişme baskısının engellenmesi
6-Kıyı alanlarının ‘Kamu Yararı İlkesi’ Esas Alınarak Değerlendirilmesi
Kıyılarda kamu kullanımlarının arttırılması
Kıyı alanlarını tehdit eden kullanımlara izin verilmemesi
Kıyı ile iç kesimlerdeki ekolojik koridorların oluşturulacak büyük kentsel
yeşil alanlarla ilişkilendirilmesi.
Maddeleri ve bağlı açıklamalar ile hüküm altına alınmıştır.
Yargılama konumuz olan 1/100000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, ve bu
değişikliği esas alan 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli uygulama
imar planlarına işlenen İstanbul İli 3. Hava Limanı Projesi Bağlantı Yolları Ve
Üçüncü Köprüye Bağlı Kara Ulaşım Planlaması yukarıda açıklanan ilkelerin
tümüne aykırı bulunmakta; başta ORMAN ALANLARI ve OLMAK ÜZERE
DOĞAL ALANLARIN ve BARINDIRDIĞI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN (neredeyse
tamamının) YOK OLMASINA NEDEN OLACAKTIR.
Havalimanı projesinin en büyük ve en yoğun olumsuz etkilerinin görüleceği bu
hassas coğrafya, bünyesinde Türkiye ölçeğinde de önemli bir yere sahip farklı
8
nitelikteki orman alanlarını barındırmaktadır. Bu ormanların yararlarını, odun ve diğer
orman ürünlerinin kaynağı olması, su üretimi, su varlığını koruma ve düzenlemesi,
toprağı koruması, biyolojik çeşitliliği geliştirmesi, iklim üzerinde olumlu etki yapması,
rekreasyon yönünden yararı, sağlık üzerinde etkili olması, iş alanı ve geçim kaynağı
sağlaması, ulusal savunma ve güvenlik yönünden yararları şeklinde sıralamak
mümkündür.
İstanbul'un kuzeyinin ormanlar ile kaplı olması aynı zamanda kent ve insanlar için
benzeri olmayan bir yarar sağlamaktadır. Çünkü bu ormanların özellikle havadaki
zehirli karbon gazım tutma ve havadaki zararlı tozları filtreleyerek ürettiği temiz hava,
kuzeyden güneye esen hakim rüzgârlar sayesinde kentin hava ve yaşam kalitesini
artırmaktadır.
İstanbul'un kuzeyindeki ormanlar, aynı zamanda bu kentin içme ve kullanma suyu
ihtiyacını karşılayan Avrupa yakasındaki Istranca, Terkos, Büyükçekmece, Alibeyköy
ve Sazlıdere ile Anadolu yakasındaki Ömerli, Elmalı ve Darlık havzalarını
barındırmaktadır (Harita). Ormanlar, içme suyu havzaları ile birlikte ele
alındıklarında, İstanbul'un sürdürülebilir gelişimi açısından vazgeçilmez öneme
sahip ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenlerini oluşturmaktadır.
İçme suyu havzaları ve ormanlar İstanbul’un sürdürülebilir gelişmesi açısından
vazgeçilmez öneme sahip ekolojik kuşak ve koridorların ana bileşenlerini
oluşturmaktadır. Ancak, bu alanların sürdürülebilirliği İstanbul genelinde yaşanan
göç,yetersiz altyapı, geciken imar uygulamaları, tarım arazilerinin el değiştirmesi ve
tarım topraklarının parçalanması, ikinci konutlardaki artış, kırsalın karakteristiklerinin
bozulması gibi sorunlar nedeni ile tehlike altında kalmaktadır.
Büyükçekmece-Terkos, Küçükçekmece-Terkos, Haliç-Terkos arası ile Ömerli
Barajı-Riva Deltası arasında kalan alanlar Karadeniz ve Marmara Denizi arasında
koridor oluşturmakta olup, İstanbul’un iklim yapısını korumaktadır. İstanbul
kentsel alan dokusu, orman alanları, su havzaları ve tarım alanlarıyla çevrili
kırılgan coğrafyada sadece ekolojik koridorlar vasıtasıyla nefes alabilecek
konuma gelmiştir.
Yeşil alanlar ile orman alanlarının ekolojik koridorlar yoluyla işlevsel bir şekilde
bağlantılarının sağlanarak, biyolojik çeşitliliğin kent içerisine ulaştırılması
gerekmektedir. Bu alanların doğal ve tarımsal karakterleri ve yaban yaşamı
hareketliliği korunmalı, alanlar üzerindeki kentsel alan kullanımlarının arındırılması
gerekmektedir..( 1/100.000 Ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı Raporu Üçüncü Bölüm –
sayfa 129-130)
Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'nde "Sulak Alan: Doğal veya yapay,
devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gelgit
hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta
su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular,
bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara
tarafına doğru ekolojik açıdan sulak alan kalan yerleri," tanımına göre bu alanlar
sulak alan olarak nitelendirilmektedirler. "Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği'nin
9
Doldurma ve kurutma başlıklı Başlığıyla birlikte değişik 6. Maddesi (RG-26/8/201027684) Sulak alanların doldurulması ve kurutulması yasaktır. Bu yolla arazi
kazanılamaz. Bu hükme aykırı olarak arazi kazanılması halinde söz konusu alan
faaliyet sahibince eski haline getirilir." şeklindedir.
2872 sayılı Çevre Kanunu nun 9. Maddesi (e) bendinde "Sulak alanların doğal
yapılarının ve ekolojik dengelerinin korunması esastır. Sulak alanların doldurulması
ve kurutulması yolu ile arazi kazanılamaz. Bu hükme aykırı olarak arazi kazanılması
halinde söz konusu alan faaliyet sahibince eski haline getirilir." Hükmü yer almakta
olup projede kullanılacak ve sulak alanlar dikkate alındığında proje anılan bölümünün
kanunun emredici düzenlemesine açıkça aykırı olduğu görülecektir.
Su Havzaları: son yıllarda artarak devam eden hızlı ve plansız kentleşmeden su
havzaları önemli ölçüde etkilenmiş ve yer yer yoğun konut ve sanayi alanlarıyla işgal
edilerek; amacı içme ve kullanma suyu sağlamak olması gereken bu doğal ortamlar,
önemli ölçüde tahrip edilmiştir. Terkos ve Darlık Havzaları; kente daha uzak olmaları
nedeniyle, diğerlerine nazaran daha iyi korunmuşlardır. Günümüzde İstanbul kentinin
inşaat alanına dönüştürülmesiyle; başta Büyükçekmece Havzası olmak üzere,
Terkos Havza'sında da yapılaşma baskısı giderek artmaktadır.
Havaalanı planlanmasının ve 3.köprü projesi ile birleştirilmesi İstanbul'un kuzeyini
yok edecek, Avrupa yakasındaki içme suyu kaynaklarının sonunu hazırlayacak ve
İstanbul'a nefes veren son boş kalan yeşil alanlarını geri dönülemez şekilde ortadan
kaldıracaktır.
Terkos Gölü su potansiyeli ile İstanbul çevresindeki tatlı su rezervlerinin
%22'sine sahiptir. Şehir kullanım suyunun önemli bir bölümünü
karşılamaktadır. Aynı zamanda Terkos gölü Istranca derelerinden gelen sular
için depo vazifesi görmektedir. Söz konusu proje alanı halihazırda planlama
aşaması devam eden Pirinççi Barajı uzun mesafe koruma alanında kalmakta ve
mevcuttaki Terkos gölü ve Alibey Barajının uzun mesafe koruma alanında
kalmaktadır. Bu kapsamda yapılması planlanan 3. Havalimanı projesi bölgede
meydana gelecek nüfus yoğunluğu ve sanayileşme sadece projenin kapsadığı
alanları değil tüm havza alanlarındaki kirliliği geri dönüşsüz olarak artıracaktır.
Söz konusu projenin etrafında bulunan yüzeysel su kaynakları (Terkos Gölü,
Alibeyköy barajı ve planlama aşaması devam eden Pirinççi Barajı) şu an Elmalı
Barajında yaşandığı gibi kullanılamaz noktasına gelecektir.Söz konusu proje alanı
içerisinde birçok akar ve kuru dere mevcuttur. Bu akarsu ve dereler, içme suyu
amaçlı olarak yararlanılan su toplama havzalarını beslemektedir. Söz konusu dereler
arazi düzenleme çalışmaları sırasında tahrip edilecektir ve yaşanacak yoğunluktan
dolayı Elmalı içme suyu havzasında olduğu gibi kirletilecektir.
İSKİ İçmesuyu Yönetmeliğinde "Uzun mesafeli koruma alanlarında; "tuz ile metal
sertleştirme, metal kaplama, asitle yüzey temizleme, tekstil boyama ve emprime
baskı, hurda plastik yıkama, liftli yıkama-yağlama, yanıcı, parlayıcı, patlayıcı kimyasal
madde depoları, imalatından sanayi atıksuyu kaynaklanan kimyasal madde üretim
10
tesisleri, hurda kâğıttan kâğıt imal tesisleri, ham deri işleme, asit imal ve dolum
yerleri, zirai mücadele ilacı imal ve dolum yerleri, pil, batarya, akü imal yerleri, gres
yağ fabrikaları, domuz çiftlikleri, ilaç sentez fabrikaları, ağır metal tuzu üretimi, cam
yıkama, yün yıkama, endüstriyel ve evsel katı atık nihai depolama merkezleri,
kimyevi madde depoları ve akaryakıt dolum tesisleri fonksiyonlarına yer verilemez."
İfadesi yer almaktadır. Dava konusu plan değişiklikleri söz konusu yönetmelik
maddesine aykırıdır.
Planlama alanı sınırı içinde İstanbul ili içindeki doğal halini koruyabilmiş ender
göllerden biri olan Kulakçayırı Gölü bulunmaktadır. Bu göl göçmen kuşlar açısından
önem arz etmekte olup “Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” kapsamında işlem
yapılması gereklidir.
“Sulak Alanların Korunması Yönetmeliği” kapsamında Sulak alan: Tabii veya suni,
devamlı veya geçici, suları durgun veya akıntılı, tatlı, acı veya tuzlu, denizlerin gelgit
hareketlerinin çekilme devresinde altı metreyi geçmeyen derinlikleri kapsayan, başta
su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı olarak önem taşıyan bütün sular,
bataklık, sazlık ve turbiyeler ile bu alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara
tarafına doğru ekolojik açıdan sulak alan kalan yerler” olarak tanımlanmıştır.
Sulak alanların doldurulması ve kurutulması yasaktır. Bu yolla arazi kazanılamaz. Bu
hükme aykırı olarak arazi kazanılması halinde söz konusu alan faaliyet sahibince
eski haline getirilir. Sulak alanların kirletilmemesi, doğal yapılarının ve ekolojik
karakterlerinin korunması zorunludur. Her türlü arazi ve su kullanım planlamalarında,
sulak alanların işlev ve değerlerinin korunması gözetilir. Sulak alanlarda su kuşları
popülasyonlarının korunmasına ve arttırılmasına itina gösterilir. Ancak dava konusu
planlarla öngörülen mekansal müdahale sulak alanlar için tehdit oluşturacak
niteliktedir.
Terkos Baraj Gölü ve çevresindeki ormanlık alan ve kıyı şeridi (orman, fundalık,
sulak alan, kumul ve kayalık alanları) özellikle tatlı su ve kumul ekosistemi açısından
uluslar arası önemi olan bitki alanlarımızdan biridir. İstanbul'da kumul ve su florası
niteliği taşıyan bölge, zengin florası, küresel ve ülkesel ölçekte nadir bitki
türlerine sahip olmasından dolayı uluslararası sözleşmeler ile koruma altına
alınmıştır Bölge aynı zamanda Karadeniz Bölgesi'ndeki en geniş kumul sahası olup,
Terkos Baraj Gölü'nü doldurmaması için Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel
Müdürlüğü tarafından 2102 hektarlık alan İstanbul Çatalca Terkos Durusu Kumulu
Projesi ile ağaçlandırılmıştır. Terkos Baraj Gölü kenarında ve su kaynaklarında son
derece nadir bitki türleri ve yaşam alanları mevcuttur. Alan aynı zamanda; Bern
Sözleşmesi kapsamında kuşlar için; göç, üreme ve yaşam alanı olup, göl alanı
hem yaban hayatı açısından, hem de amfibiler açısından önemli habitata
sahiptir.
Yargılama konumuz olan 1/100000 Ölçekli Çevre Düzeni Planı Değişikliği, ve bu
değişikliği esas alan 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli
uygulama imar başta ORMAN ALANLARI ve OLMAK ÜZERE DOĞAL
11
ALANLARIN ve BARINDIRDIĞI BİYOLOJİK ÇEŞİTLİLİĞİN yok olacağı hususu
ilgili Bakanlıkça hazırlanan ÇED raporundan aşağıda aktarılan bölümlerde
görüleceği gibi açıkça itiraf edilmiştir. Örnekler;
Kuzey Ormanları:
Proje alanı toplam 76.500.000 m2 alan kapsamaktadır. Havalimanı
projesi İstanbul Orman Bölge Müdürlüğü, İstanbul Orman İşletme
Müdürlüğü, Arnavutköy Orman İşletmeŞefliği 1-3,5-10,13-19,23-50,52-68
nolu bölmeler, Kemerburgaz Orman İşletme Şefliği 1-3,9-11,25-47,4952,78-81 nolu bölmeler ile Çatalca Orman İşletme Müdürlüğü Durusu
Orman İşletme Şefliği 73,76-89,90-115 nolu bölmeler içinde kalmaktadır.
Toplam ormanlık alan 6.172,7 hektardır.
3.Havalimanın kurulması planlanan alanın önemli bir kısmında
Arnavutköy Kuzey Ormanları yer almaktadır. Belgrat Ormanlarının
en batı ucu olan bu ormanlar Arnavutköy'ün doğudaki açık alan
yüzünü oluşturan ve içerisinde maden ocakları göllerinin de
bulunduğu geniş bir alandır. Bu alanın çeperi; kuzeyde Karadeniz
koridoru, güneyde Başakşehir - Sultanbeyli, batıda Sazlıbosna
Çiftliği ile Arnavutköy merkez, doğuda ise parçası olduğu Eyüp
orman koridoru ile çevrilidir. Aynı zamanda 3. Köprü ulaşım
koridoru da bu ormanlarının içerisinden geçerek orman alanını
kuzey güney yönünde ikiye bölmektedir. Kuzey Ormanları, Marmara
havzası içerisinde; kuzey ve güney bölge ekosistemleri arasındaki
orta bölge ekosistemleri içinde kalmaktadır.
b)Marmara havzası içerisindeki doğubatı bağlantısını kuran ekolojik
koridorun batı bağlantı noktasında yer almaktadır. Düşey ekolojik
koridorlardan biri olan Terkos-Haliç ekolojik koridoru da bu alanın
içerisinden geçmektedir. İçerisinde iğde yapraklı, geniş yapraklı ve
karışık ağaçların bulunduğu çok katmalı bir orman koridorunun da
parçasıdır. Ayrıca İstanbul'a yerleşim karakterini veren kuzey
rejiminin (karakterini domine eden açık alan sistemi içerisinde nokta
yerleşimler rejimi)de önemli bir bileşenidir.
Kuzey Ormanları; topografyanın ve su siteminin ayırdığı 4 alt bölgeden
oluşmakta olup proje sahası içinde kalan alanda Tayakadın ve İmrahor
ormanı bu 4 alt bölgeden İkisidir.
Arnavutköy Kuzey Ormanları, Sazlıbosna Çiftliğini oluşturan doğu
sırtı ile Alibeyköy Havzasını Karadeniz havzasından ayıran sırt
arasında; kuzeybatıda Terkos gölünden başlayarak güneydoğuda
Alibeyköy Baraj gölüne ve Haliç'e kadar uzanan vadi içerisinde
kalan doğal bir koridordur,….
Arnavutköy Kuzey Ormanları içerisinde orman alanına peyzaj
karakteri de kazandıran, yağmur suları ile dolan yapay maden ocağı
göletleri mevcuttur.
12
Sulak Alanlar: Doğal veya yapay, devamlı veya geçici, suların
durgun veya akıntılı, tatlı,acı veya tuzlu, denizlerin gel-git
hareketinin çekilme devresinde 6 metreyi geçmeyen derinlikleri
kapsayan, başta su kuşları olmak üzere canlıların yaşama ortamı
olarak önem taşıyan bütün sular, bataklık sazlık ve turbiyeler ile bu
alanların kıyı kenar çizgisinden itibaren kara tarafına doğru ekolojik
açıdan sulak alan kalan yerler; Proje sahası içerisinde maden
işletmelerinin oluşturduğu 70 adet göl, gölet ve/veya gölcük
bulunmaktadır. Proje inşaat aşamasında bu yapay göl, gölet/gölcük
suları, kullanma ve sulama suyu olarak kullanılacaktır. Daha sonra
hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacaktır. Dolayısıyla sulak alan
vasfını yitirecek olup, bu alanlar ve yakınlarındaki sucul yaşam ve
canlı yaşam yok olacaktır.
Göller, akarsular, yeraltı suyu işletme sahaları, proje alanı ve yakın
çevresinde bulunmaktadır. Proje sahasına kuzeybatıda 2,5 km
mesafede Terkos gölü yer almaktadır. Ayrıca proje alanında birçok
akar ve kuru dere bulunmaktadır söz konusu dereler, göletler zemin
ve arazi düzenleme çalışmaları sonucu doğal özelliklerini yitirecek
hafriyat ve dolgu malzemesi ile doldurulacaktır. Bu alanlar ve
yakınlarındaki sucul yaşam ve canlı yaşam yok olacaktır.
Projeden kaynaklanacak araç trafiğinin artması ve kentleşmenin
bu bölgeye yönelmesinden dolayı alanın mevcut kirlilik yükünün
artması, ormanlık alanların tahrip edilmesi ve bölgedeki barajlara su
temin eden akarsuların yüzeysel akışlarla barajlara kirlilik yükü
taşıması beklenmektedir
Ayrıca Anılan ve davamız konusundaki haklılığımızın en büyük delillerden birini
oluşturan ÇED raporlarında “Yapılması planlanan İstanbul Bölgesi 3. Havalimanı
projesi kapsamında kıyı kenar çizgisinden ileride herhangi bir şekilde yapılaşmaya
gidilmesi ve deniz dolgusunun yapılması bu aşamada planlanmamaktadır. .”
denilmişse de yargı konusu planlarda plan tasdik sınırları kıyı kenar çizgisini
aşarak yaklaşık 20 hektarlık Karadeniz su alanını da hava alanı lejandı ile
gösterilmiştir.
Özetle;
Yargılama konumuz olan 1/100000 ölçekli çevre düzeni planı değişikliği, ve bu
değişikliği esas alan 1/5000 Ölçekli Nazım İmar Planı ve 1/1000 ölçekli uygulama
imar planları; İSTANBUL ÇEVRE DÜZENİ PLANI YAKLAŞIMINA, EVRENSEL
ŞEHİRCİLİK PLAN VE İLKELERİNE VE KAMU YARARINA AÇIKÇA AYKIRI
olmakla kalmayıp İSTANBUL VE Marmara BÖLGESİ'NİN ormanlarını, sulak
alanlarını, tarımsal alanlarını ekolojik koridorlarını, bölgenin yeraltı ve yer üstü tüm su
ve doğal kaynaklarını, flora ve faunasını yaşamı yok edecek ve yaratacağı bu
tahribat ile geri dönülemez yaşamsal zararlara neden olacağı gibi; taşıyacağı
yapılaşma ve yollarla birlikte çok daha büyük bir alanı kaplayacak proje dev bir
geçirimsiz, betonlaşmış cansız alan bir ısı adası oluşturup ekolojik olarak bir
13
boşluk oluşturacak mikro klima etkisi yaratacak ve iklim değişikliğini
hızlandıracaktır.
YARGILAMA KONUSU 1/100000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ,
VE BU DEĞİŞİKLİĞİ ESAS ALAN 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE
1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA İMAR PLANLARI MERİ 1/100.000 ÖLÇEKLİ
İSTANBUL ÇEVRE DÜZENİ PLANI’nın Stratejik Ulaşım Kararlarına ve
havalimanı yer seçim kriterleri ve kararlarına da aykırıdır.
Ana Strateji 7. Ulaşım Kararlarını Plan Kararları ile Uyumlu Olarak Geliştirmek
Öncelikle araçların değil insanların ekonomik ve hızlı ulaşımının sağlanması İstanbul
genelinde demiryolu ve denizyolu ağırlıklı, yüksek kapasiteli, kaliteli ve ulaşım
türlerinin entegre edildiği toplu taşıma ağırlıklı bir ulaşım sisteminin kurulması Kent
bütünündeki ulaşım sistemlerinin birbirine entegre olacak biçimde planlanması
Doğu-batı yönündeki doğrusal gelişmeye paralel olarak raylı ulaşım sistemlerinin
planlanması ve sistemlerin ana ulaşım ve transfer istasyonlarında, entegre edilmesi
Kuzeye gelişimi tetikleyecek, kentin doğal-tarihi yapısını bozacak ve uzun
dönemde ilave ulaşım sorunları oluşturacak ulaşım ve yerleşim kararlarından
kaçınılması
İstanbul geneli için sürekliliği olan ulaşım talebi yönetim politikalarının Geliştirilmesi
Birinci derece seyahat üreten odakların yerlerinin, ulaşım stratejileri ile lişkilendirilerek
belirlenmesi Kentin merkez bölgelerindeki araç trafiği ınırlandırılarak, yaya ve bisiklet
ulaşımının desteklenmesi Ulaşım akslarının başta deprem olmak üzere acil durumlar
dikkate alınarak İyileştirilmesi Ulaşım problemlerinin on yıl içinde çözümlenmesi
Havalimanlarının Etkinliğinin Arttırılması
İstanbul’un ulusal ve uluslararası ihtiyaçları göz önünde bulundurularak Atatürk
ve Sabiha Gökçen Havalimanlarının kapasitesinin arttırılması amacıyla alt
ölçekli planlarda detaylı çalışmaların yapılması;
Atatürk ve Sabiha Gökçen Havalimanları arasında eşgüdüm ve entegrasyonun
Sağlanması Havalimanlarına erişimi destekleyecek toplu taşıma sistemlerinin
geliştirilmesi, gerek kentin ihtiyaçları gerekse ulusal-uluslararası yolculuk
talepleri doğrultusunda kentin batı yakasında yeni havalimanı için plan kararı
geliştirilmesi şeklinde açıkça belirtilmiştir.
IV- YARGILAMA KONUSU 1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI DEĞİŞİKLİĞİ
İMAR MEVZUATINDA TANIMLANAN NAZIM İMAR PLANININ TANIMINA,
AMACINA VE KAPSAMINA AÇIKÇA AYKIRI NİTELİKTEDİR.
1/100.000 ölçekli İstanbul Çevre Düzeni Planı değişikliği ile birlikte onaylanan nazım
imar planı değişikliği askıya çıkarılmıştır. Havaalanı olarak belirlenen tamamını
kapsayan bir nazım imar planı bulunmamaktadır. Plan açıklama raporundaki ifade ile
“Proje alanının güneybatı sınırının içerisine 1/5000 Tayakadın Köyü Nazım İmar
Planı girmektedir”. Plan açıklama raporunda alan sınırına girdiği belirtilen nazım imar
planı Tayakadın Köy yerleşik alanı ile birlikte korunması zaruri olan tarımsal niteliği
14
korunacak alanlar ile orman alanlarını da belirlenmiştir. Havalimanı olarak değişiklik
yapılan alanın tamamı nazım imar planında Orman olarak belirlenmiş alandır.
Söz konusu 1/5000 ölçekli nazım imar planı değişikliği ile mevcutta kırsal yaşamın
sürdüğü ve üst ölçek planlarda kırsal yerleşim alanı olarak belirlenen alanın
kuzeydoğusunda köy alanından daha büyük bir havalanı fonksiyonu getirilmiştir. Bu
kullanım kararı söz konusu nazım imar planın tüm temel kararlarını ve stratejilerini
değiştirecek nitelikte olup nazım imar planın bütünü kapsayan bir revizyonu gerektirir.
3194 sayılı İmar Kanununda nazım imar planı ;
“varsa bölge veya çevre düzeni planlarına uygun olarak halihazır haritalar üzerine,
yine varsa kadastral durumu işlenmiş olarak çizilen ve arazi parçalarının; genel
kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin gelecekteki nüfus yoğunluklarını,
gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme alanlarının gelişme yön ve
büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve problemlerinin çözümü gibi hususları
göstermek ve uygulama imar planlarının hazırlanmasına esas olmak üzere
düzenlenen, detaylı bir raporla açıklanan ve raporuyla beraber bütün olan plan”
olarak tanımlanmıştır.
Dava konusu nazım imar planı değişikliği sadece Tayakadın yerleşmesini değil
Akpınar, İhsaniye ve Yeniköy köylerinin tüm yapısını değiştirecektir. Bu durumda
alandaki tüm yerleşimlerin “genel kullanış biçimlerini, başlıca bölge tiplerini, bölgelerin
gelecekteki nüfus yoğunluklarını, gerektiğinde yapı yoğunluğunu, çeşitli yerleşme
alanlarının gelişme yön ve büyüklükleri ile ilkelerini, ulaşım sistemlerini ve
problemlerinin çözümü gibi hususları” temel değişikliklere uğrayacaktır. Bu
değişimlerin planlama ile öngörülmesi bölgenin planlı ve sağlıklı gelişmesi için
zaruridir. Oysaki değişiklik ile bir planlama çalışması yapılmamış sadece belirlenen
sınır üzerine oturtulmuştur. Planlamanın temel hedef, ilke ve esaslarına aykırı bu
yaklaşım yerleşim alanları için telafisi mümkün olmayacak zararlar doğuracaktır.
V- DAVA KONUSU 1/100000 ÖLÇEKLİ ÇEVRE DÜZENİ PLANI DEĞİŞİKLİĞİ,
1/5000 ÖLÇEKLİ NAZIM İMAR PLANI VE 1/1000 ÖLÇEKLİ UYGULAMA
İMAR PLANLARI ANAYASAMIZDA YER ALAN BİRÇOK HÜKMÜ DE
AÇIKÇA İHLAL ETMEKTEDİR. Buna göre dava konusu işlemler;
-
Anayasa’nın Toprak Mülkiyeti başlığı altındaki “Devletin tarım arazileri ile
çayır ve meraların amaç dışı kullanılmasını ve tahribini önlemek için bu
alanlarda sürdürülen tarım ve hayvancılığıda dayalı üretimi arttırmayı
amaçlayan ve gerekli tedbirleri almasını öngören” 45. Maddesi’ne,
-
Anayasa’nın Sağlık, Çevre ve Konut başlığı altındaki “herkesin sağlıklı ve
dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahip olduğunu; çevreyi geliştirmenin,
çevre sağlığını korumanın ve çevre kirlenmesini önlemenin Devlet ve
vatandaşların ödevi olduğunu belirten 56. Maddesi’ne,
-
Anayasa’nın Tarih, Kültür Ve Tabiat Varlıklarının Korunması başlığı
altındaki “Devlet, tarih, kültür ve tabiat varlıklarının ve değerlerinin korunmasını
sağlar, bu amaçla destekleyici ve teşvik edici tedbirleri alır” ifadesine yer veren
63. Maddesi’ne,
15
-
Anayasa’nın Ekonomik Hükümler başlığı altında “Ekonomik, sosyal ve
kültürel kalkınmayı, özellikle sanayinin ve tarımın yurt düzeyinde dengeli ve
uyumlu biçimde hızla gelişmesini, ülke kaynaklarının döküm ve
değerlendirilmesini yaparak verimli şekilde kullanılmasını planlamak, gerekli
teşkilatlanmayı sağlamak Devletin görevidir.” ifadesine yer verilen 166.
Maddesi’ne,
-
Anayasa’nın Ormanların Korunması ve Geliştirilmesi başlığı altında yer
alan “Devlet, ormanların korunması ve sahalarının genişletilmesi için gerekli
kanunları koyar ve tedbirleri alır. Yanan ormanların yerinde yeni orman
yetiştirilir, bu yerlerde başka çeşit tarım ve hayvancılık yapılamaz. Bütün
ormanların gözetimi Devlete aittir.”,
“Ormanlara zarar verebilecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemez.
Ormanları yakmak, ormanı yok etmek veya daraltmak amacıyla işlenen suçlar
genel ve özel af kapsamına alınamaz.”,
“Orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar
görülmeyen, aksine tarım alanlarına dönüştürülmesinde kesin yarar olduğu
tespit edilen yerler ile 31/12/1981 tarihinden önce bilim ve fen bakımından
orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi
çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar olduğu tespit
edilen araziler, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler
dışında, orman sınırlarında daraltma yapılamaz.” ifadelerine yer verilen 169.
Maddesi’ne açıkça aykırıdır.
Yukarıda açıklanan nedenlerle, şehircilik ilkelerine, planlama tekniğine, uluslararası
sözleşmelere, Anayasa’ya kamu yararına, ekolojik kamu düzenine ve hukuka aykırı
idari işlemin iptaline karar verilmesini talep etmek zorunlu olmuştur.
16
DELİLLER
: Davalı İdare tarafından verilen dava konusu kararlar, plan
çizimleri, plan notları ve her türlü belgeyi ihtiva eden işlem
dosyaları, dilekçe ekimizde sunulan belgeler ile itiraz
yazıları keşif, bilirkişi incelemesi ve her türlü delil.
SONUÇ VE İSTEM
: Açıklanan ve Mahkemenizce re’sen saptanacak nedenlerle;
T.C Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Bakanlık Makamının
05.06.2014 tarih ve 8917 sayılı Oluru ile re'sen onaylanan
İstanbul 3. Havalimanına ilişkin olarak hazırlanan 1/100.000
Ölçekli Çevre Düzeni Planı DEğişikli, 1/5000 ölçekli Nazım
İmar Planı ve 1/1000 Ölçekli Uygulama İmar Planlarının
İPTALİNE ve telafisi güç zararlar doğabileceği için
öncelikle
ve
ivedilikle
YÜRÜTMESİNİN
DURDURULMASINA
karar
verilmesini,
mahkeme
masrafları ile vekalet ücretinin davalılara yükletilmesini vekil
olarak saygılarımla dilerim. 13.09.2014
TMMOB Şehir Plancıları Odası
(İstanbul Şubesi)
vekili Av. Koray CENGİZ
adına yetki belgesine dayanarak
Av. Ş. Can ATALAY
TMMOB Mimarlar Odası
(İstanbul Büyükkent Şubesi)
vekili Av. Ş. Can ATALAY
TMMOB İnşaat Mühendisleri Odası
(İstanbul Şubesi)
vekili Av. Taner Savaş
adına yetki belgesine dayanarak
Av. Ş. Can ATALAY
17
Download