Bu kitap, Millî Eğitim Bakanlığı Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığının 29 Kasım 2013 tarih ve 150 sayılı kararıyla 2014-2015 öğretim yılından itibaren, beş yıl süreyle ders kitabı olarak kabul edilmiştir. Celal ARSLAN Dr. Erol ERDOĞAN Bahçekap› Mah. 2460 Sok. No.: 7 06370 fiaflmaz/ANKARA tel.: (0-312) 278 34 84 belgeç: (0-312) 278 30 46 Bu kitabın tamamının ya da bir kısmının, kitabı yayınlayan şirketin izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayımlanması ve depolanması yasaktır. Bu kitabın tüm hakları, TUNA MATBAACILIK AŞ’ye aittir. Haberleşme Adresi TUNA MATBAACILIK AŞ Bahçekapı Mah. 2460. Sok. Nu.: 7 06370 Şaşmaz/ANKARA tel.: (0-312) 278 34 84 (pbx) belgeç: (0-312) 278 30 46 www.tunamatbaacilik.com.tr e-posta: tuna@tunamatbaacilik.com.tr SERTİFİKA NO: 16102 ISBN: 978-975-8198-66-5 Editör Şennur KILINÇ Dil Uzmanı Riyazi CANBOLAT Görsel Tasarımcı Serkan AVCI Program Geliştirme Uzmanı Türkan YILDIRIM Ölçme ve Değerlendirme Uzmanı Hasan PEKTAŞ Rehberlik Uzmanı Filiz KONCA Baskı ve Cilt tel.: (0-312) 278 34 84 (pbx) belgeç: (0-312) 278 30 46 www.tunamatbaacilik.com.tr e-posta: tuna@tunamatbaacilik.com.tr Baskı Yeri ve Yılı Ankara, 2014 2 İSTİKLÂL MARŞI Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak; O benimdir, o benim milletimindir ancak. Bastığın yerleri toprak diyerek geçme, tanı: Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı. Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır, atanı: Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı. Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilâl! Kahraman ırkıma bir gül! Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl. Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda? Şüheda fışkıracak toprağı sıksan, şüheda! Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Huda, Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda. Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım. Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım. Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım. Ruhumun senden İlâhî, şudur ancak emeli: Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar -ki şehadetleri dinin temeliEbedî yurdumun üstünde benim inlemeli. Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar, Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var. Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar, Medeniyyet dediğin tek dişi kalmış canavar? O zaman vecd ile bin secde eder -varsa- taşım, Her cerîhamdan İlâhî, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruh-ı mücerret gibi yerden na’şım; O zaman yükselerek arşa değer belki başım. Arkadaş, yurduma alçakları uğratma sakın; Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın. Doğacaktır sana va’dettiği günler Hakk’ın; Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helâl. Ebediyyen sana yok, ırkıma yok izmihlâl; Hakkıdır hür yaşamış bayrağımın hürriyyet; Hakkıdır Hakk’a tapan milletimin istiklâl! Mehmet Âkif ERSOY 3 GENÇL‹⁄E H‹TABE Ey Türk gençliği! Birinci vazifen, Türk istiklâlini, Türk Cumhuriyetini, ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir. Mevcudiyetinin ve istikbalinin yegâne temeli budur. Bu temel, senin en kıymetli hazinendir. İstikbalde dahi, seni bu hazineden mahrum etmek isteyecek dâhilî ve hâricî bedhahların olacaktır. Bir gün, istiklâl ve cumhuriyeti müdafaa mecburiyetine düşersen, vazifeye atılmak için, içinde bulunacağın vaziyetin imkân ve şeraitini düşünmeyeceksin! Bu imkân ve şerait, çok namüsait bir mahiyette tezahür edebilir. İstiklâl ve cumhuriyetine kastedecek düşmanlar, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessili olabilirler. Cebren ve hile ile aziz vatanın bütün kaleleri zapt edilmiş, bütün tersanelerine girilmiş, bütün orduları dağıtılmış ve memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir. Bütün bu şeraitten daha elîm ve daha vahim olmak üzere, memleketin dâhilinde iktidara sahip olanlar gaflet ve dalâlet ve hattâ hıyanet içinde bulunabilirler. Hattâ bu iktidar sahipleri şahsî menfaatlerini, müstevlîlerin siyasî emelleriyle tevhit edebilirler. Millet, fakr u zaruret içinde harap ve bîtap düşmüş olabilir. Ey Türk istikbalinin evlâdı! İşte, bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen, Türk istiklâl ve cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret, damarlarındaki asil kanda mevcuttur. Mustafa Kemal Atatürk 4 Mustafa Kemal ATATÜRK 5 İÇİNDEKİLER ORGANİZASYON ŞEMASI ........................................................................................................... 10 1. ÜNİTE: SAĞLIKLI YAŞAM..................................................................................................... 11 A. SAĞLIK VE SAĞLIKLA İLGİLİ KAVRAMLAR ................................................................... 12 1. Sağlığın Tanımı .................................................................................................................... 12 2. Sağlıkla İlgili Kavramlar ......................................................................................................... 12 B. SAĞLIĞA ETKİ EDEN ETMENLER.................................................................................... 16 1. Bünyesel Etmenler ............................................................................................................ 16 2. Çevresel Etmenler ............................................................................................................ 16 3. Sosyoekonomik ve Kültürel Etmenler ............................................................................... 18 C. SAĞLIK HİZMETLERİ VE YARARLANMA YOLLARI ..................................................... 19 1. Temel Sağlık Hizmetleri ........................................................................................................ 19 2. Sağlık Hizmetleri Sınıflandırılması ve Yararlanma Yolları .................................................... 19 a. Koruyucu Sağlık Hizmetleri ............................................................................................... 20 b. Tedavi Hizmetleri .............................................................................................................. 20 c. Rehabilitasyon Hizmetleri .................................................................................................. 21 Ç. HASTA HAKLARI VE UYULMASI GEREKEN KURALLAR ........................................... 23 1. Hasta Hakları ........................................................................................................................ 23 2. Hasta ve Yakınlarının Uyması Gereken Kurallar ve Sorumluluklar ...................................... 27 D. SAĞLIKLA İLGİLİ ÖLÇÜTLER ............................................................................................ 29 1. Toplumun Sağlık Düzeyini Belirlemede Yararlanılan Ölçütler .............................................. 29 a. Ana ölüm hızı .................................................................................................................... 29 b. Bebek ölüm hızı ................................................................................................................ 29 c. Kaba doğum hızı ............................................................................................................... 29 ç. Kaba ölüm hızı .................................................................................................................. 30 d. Nüfus artış oranı ............................................................................................................... 30 e. Beklenen yaşam süresi ..................................................................................................... 30 2. Atatürk’ün Toplum Sağlığının Geliştirilmesine Yönelik Çalışmaları ...................................... 30 1. Ünite Sonu Değerlendirme ................................................................................................... 32 2. ÜNİTE: BÜYÜME VE GELİŞME ............................................................................................. 34 A. BÜYÜME VE GELİŞME DÖNEMLERİ ............................................................................... 35 1. Büyüme ve Gelişme .............................................................................................................. 35 2. Büyüme ve Gelişmenin Dönemleri........................................................................................ 36 a. Bebeklik Dönemi ............................................................................................................... 36 b. Çocukluk Dönemi .............................................................................................................. 37 c. Ergenlik Dönemi ................................................................................................................ 38 ç. Yetişkinlik Dönemi ............................................................................................................. 40 d. Yaşlılık Dönemi ................................................................................................................. 40 B. BÜYÜME VE GELİŞMEYİ ETKİLEYEN ETMENLER ...................................................... 42 1. Genetik ................................................................................................................................. 42 2. Hormonlar ............................................................................................................................. 42 3. Beslenme .............................................................................................................................. 42 4. Fiziksel Çevre........................................................................................................................ 42 2. Ünite Sonu Değerlendirme ........................................................................................................ 44 PERFORMANS GÖREVİ ......................................................................................................... 46 DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI ........................................................................................ 47 6 3. ÜNİTE: SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI ..................................................... 48 A. SAĞLIKLI OLMANIN KOŞULLARI .................................................................................. 49 1. Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması .................................................................................... 49 2. Sağlığın Korunması İçin Kazanılması Gereken Davranışlar................................................. 50 3. Sağlık Eğitimi ve Spor ........................................................................................................... 50 4. Dinlenme ............................................................................................................................... 52 B. YETERLİ VE DENGELİ BESLENME.................................................................................. 53 1 Beslenme, Yeterli ve Dengeli Beslenme ............................................................................... 53 2. Yiyeceklerin İçerdikleri Besin Ögelerine Göre Sınıflandırılması ........................................... 53 C. ŞİŞMANLIK VE SAĞLIKLI ZAYIFLAMA ............................................................................ 56 1. Şişmanlık ............................................................................................................................... 56 2. Şişmanlığı Belirlemek İçin Kullanılan Beden-Kütle İndeksinin Hesaplanması ...................... 56 3. Şişmanlığın Nedenleri ........................................................................................................... 57 4. Şişmanlığın Tedavisi ............................................................................................................. 57 Ç. KİŞİSEL TEMİZLİK VE ÖNEMİ ........................................................................................... 59 1. El, Tırnak Temizliği ve Bakımı .............................................................................................. 59 2. Yüz, Boyun, Burun, Kulak ve Koltuk Altı Temizliği ............................................................... 60 3. Saç Temizliği ve Bakımı........................................................................................................ 60 4. Ayak Temizliği ve Bakımı ...................................................................................................... 61 5. Üreme Organları Temizliği .................................................................................................... 61 6. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği............................................................................................. 61 7. Banyo Yapma ve Giyecek Temizliği ..................................................................................... 62 D. GİYECEK SEÇİMİ VE ÖNEMİ ............................................................................................. 63 E. AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ ÖNEMİ .................................................................................... 65 1. Ağız ve Diş Sağlığı................................................................................................................ 65 a. Ağız ve Diş Sağlığının Önemi ........................................................................................... 65 b. Diş Çürümesi .................................................................................................................... 65 c. Diş Eti Hastalıkları ............................................................................................................. 66 ç. Diş Çürüğü ve Diş Eti Hastalıklarının Genel Vücut Yapısı ile İlişkisi ................................ 66 d. Dişlerin Gelişim Bozuklukları ............................................................................................ 67 2. Dişlerin Korunması ve Bakımı............................................................................................... 67 3. Diş Fırçalama Tekniği ........................................................................................................... 68 3. Ünite Sonu Değerlendirme ........................................................................................................ 70 4. ÜNİTE: AKIL VE RUH SAĞLIĞI ............................................................................................ 73 A. SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN AKIL VE RUH SAĞLIĞI ............................................................. 74 1. Akıl ve Ruh Sağlığı ............................................................................................................... 74 2. Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler ......................................................................................... 75 a. Kişisel Faktörler ................................................................................................................ 75 b. Çevresel Faktörler ............................................................................................................. 76 3. Doğal Afetlerin Ruh Sağlığına Etkisi ..................................................................................... 76 4. Ruh Sağlığının Korunması .................................................................................................... 77 B. STRESLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI.............................................................................. 79 1. Stres ve Etkileri ..................................................................................................................... 79 2. Sınav Kaygısı ve Belirtileri .................................................................................................... 80 3. Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları .............................................................................. 81 7 C. ETKİLİ İLETİŞİM .................................................................................................................... 83 1. İletişimin Temel Koşulları ve Ögeleri..................................................................................... 84 a. Kaynak .............................................................................................................................. 85 b. Mesaj................................................................................................................................. 85 c. Kanal ................................................................................................................................. 85 ç. Alıcı ................................................................................................................................... 85 d. Geri Bildirim ...................................................................................................................... 85 2. İletişimin Sınıflandırılması ..................................................................................................... 85 a. Sözlü İletişim ..................................................................................................................... 85 b. Sözsüz İletişim .................................................................................................................. 85 3. İletişimi Etkileyen Engeller .................................................................................................... 86 4. Gençlerle İletişim Kurmanın Önemi ...................................................................................... 87 Ç. ŞİDDET VE İSTİSMAR ......................................................................................................... 88 1. Şiddet ve Çeşitleri ................................................................................................................. 88 2. İstismar ve Biçimleri .............................................................................................................. 89 3. Şiddet ve İstismarın Önlenmesi ............................................................................................ 89 4. Ünite Sonu Değerlendirme ........................................................................................................ 90 5. ÜNİTE: ZARARLI ALIŞKANLIKLAR ..................................................................................... 92 A. BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN KULLANIMI ............................................................ 93 1. Bağımlılık, Yoksunluk ve Tolerans ........................................................................................ 93 2. Ülkemizde Madde Bağımlılığını Önleyici Çalışmalar ............................................................ 93 B. TÜTÜN VE SİGARA BAĞIMLILIĞI ..................................................................................... 96 1. Tütün ve Sigara Bağımlılığı................................................................................................... 96 2. Tütün ve Sigaranın Zararları ................................................................................................. 96 3. Pasif İçicilik ve Zararları ........................................................................................................ 97 4. Sigarayı Bırakma ve Tedavi Olma ........................................................................................ 98 C. ALKOL VE UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI ....................................................... 100 1. Alkol Bağımlılığı ve Etkileri.................................................................................................. 100 2. Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve Etkileri ........................................................................... 102 3. Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığında Tedavi ............................................................ 104 5. Ünite Sonu Değerlendirme ...................................................................................................... 106 6. ÜNİTE: AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ............................................................. 108 A. AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI ....................................................................... 109 1. Aile ve Aile Yapıları ............................................................................................................. 109 2. Koruyucu Aile Hizmeti ......................................................................................................... 111 3. Evlat Edinme ....................................................................................................................... 112 B. AİLE PLANLAMASI VE GEBELİK..................................................................................... 114 1. Aile Planlaması .................................................................................................................. 114 2. Aile Planlamasının Amaçları ............................................................................................... 115 3. Ana Sağlığı.......................................................................................................................... 115 4. Gebelik, Belirtileri, Kontrolleri ve Sorunları ......................................................................... 116 5. Doğum ................................................................................................................................. 118 6. Lohusalık, Emziklik Dönemi ve Bakım ................................................................................ 119 8 C. ANNE, ÇOCUK VE TOPLUM SAĞLIĞI ........................................................................... 120 1. Anne ve Çocuk Sağlığı ....................................................................................................... 120 2. Anne Sütü ve Önemi ........................................................................................................... 121 3. Aşı Yaptırılması ................................................................................................................... 122 6. Ünite Sonu Değerlendirme ...................................................................................................... 123 PROJE GÖREVİ ......................................................................................................................... 125 PROJE DEĞERLENDİRME FORMU .......................................................................................... 126 7. ÜNİTE: HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER.................................... 127 A. KANSER VE KORUNMA YOLLARI .................................................................................. 128 1. Kanser, Türleri ve Nedenleri ............................................................................................... 128 2. Kanserin Belirtileri ve Erken Tanının Önemi ....................................................................... 129 3. Kanserden Korunma ........................................................................................................... 129 B. ŞEKER HASTALIĞI............................................................................................................. 131 1. Şeker Hastalığı ve Belirtileri .............................................................................................. 131 2. Şeker Hastalığının Tipleri ................................................................................................... 131 3. Gizli Şeker ve Belirtileri ....................................................................................................... 132 4. Şeker Hastalıklarının Dikkat Etmesi Gereken Hususlar ..................................................... 132 C. KALP VE DAMAR HASTALIKLARI................................................................................... 134 1. Kalp ve Damar Hastalıkları ................................................................................................. 134 2. Nedenleri ve Türleri ............................................................................................................. 134 3. Hipertansiyon ...................................................................................................................... 135 4. Kolesterol ve Stres .............................................................................................................. 135 5. Kalp ve Damar Sağlığının Korunmasında Alınacak Önlemler ........................................... 136 Ç. KALITSAL KAN HASTALIKLARI ....................................................................................... 137 1. Kalıtsal Hastalıklar ve Türleri .............................................................................................. 137 a. Akdeniz Anemisi (Talasemi) ........................................................................................... 137 b. Akdeniz Ateşi .................................................................................................................. 138 c. Hemofili ........................................................................................................................... 139 D. KRONİK AKCİĞER HASTALIKLARI................................................................................. 140 1. Kronik Akciğer Hastalığı ve Belirtileri .................................................................................. 140 2. Astım, Nedenleri ve Tedavisi .............................................................................................. 141 E. BULAŞICI HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI .................................................... 142 1. Bulaşıcı Hastalıklar ............................................................................................................. 142 2. Bulaşıcı Hastalıkların Bulaşma Yolları ................................................................................ 143 a. Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar .............................................................................. 144 b. Solunum Yoluyla Bulaşan Hastalıklar ............................................................................. 144 c. Temas Yoluyla Bulaşan Hastalıklar ................................................................................ 146 ç. Vektörlerle Bulaşan Hastalıklar ....................................................................................... 146 d. Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıklar .................................................................. 147 e. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar ..................................................................................... 148 F. İLAÇ KULLANIMI ................................................................................................................. 151 G. VÜCUT SICAKLIĞININ ÖLÇÜMÜ..................................................................................... 153 H. EVDE HASTA BAKIMI ........................................................................................................ 155 7. Ünite Sonu Değerlendirme ...................................................................................................... 157 ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRMELERİNİN CEVAP ANAHTARLARI ........................................ 160 SÖZLÜK ...................................................................................................................................... 161 KAYNAKÇA ................................................................................................................................. 165 9 ORGANİZASYON ŞEMASI Ünitenin Kazanımları Ünitede geçen kazanımların listesi Üniteye Hazırlık Çalışmaları Ünitede yapılacak hazırlık çalışmaları Derse Hazırlık Konuya girerken öğrenciyi derse motive etmeyi amaçlayan sorular, gazete haberleri, afişler ve metinlerin yer aldığı derse hazırlanalım bölümü Konuyla İlgili Çalışma Metinler içindeki önemli noktaların irdelenmesini sağlayan ve konuyu desteklemeye yönelik soruların yer aldığı bölüm Gelecek Derse Hazırlık Gelecek derse getirilmesi ya da hazırlanılması amacıyla yapılması gereken görevlerin yer aldığı bölüm Ek Bilgi Konuyu destekleyen ek bilgilerin yer aldığı bölüm Etkinlik Kazanıma ilişkin etkinliklerin yer aldığı bölüm Kazanıma ilişkin ölçme ve değerlendirme sorularının yer aldığı bölüm Ünite Sonu Değerlendirme Öğrenilenlerin değerlendirilmesi için hazırlanmış sorular Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Şiddet ve istismar denilince neler anlıyorsunuz? Bunların kişilik gelişimine etkileri nelerdir? 2. Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. GELİNCİK PROJESİ Üniteyle ilgili kazanımlar Ankara Barosu tarafÕndan 15 ay önce hayata geçirilen ‘”Gelincik Projesi” kapsamÕnda 15 bin kadÕn, irtibat bürosuna gelerek ve telefonla “ømdat” diyerek yardÕm istedi. Erkeklerin úiddette sÕnÕr tanÕmadÕ÷Õ gelen telefonlar ve ihbarlarla bir kez daha ortaya çÕktÕ. AçÕlan davalar ve gelen telefonlardaki ihbarlarda úiddet de÷il âdeta vahúetler anlatÕlÕyor. Gelen imdat telefonlarÕyla yaklaúÕk 500 kiúiyi ölümden kurtaran ‘Gelincik Projesi’ avukatlarÕ yardÕm ettikleri kadÕnlarÕn eúleri tarafÕndan saldÕrÕya u÷ruyorlar. Dövülen, ezilen, tecavüz edilen, psikolojik ve sosyolojik tÕk. Son aylartda Almanya, Hollanda, øsviçre gibi ülkelerdeki úiddet ma÷duru kadÕnlardan telefonlar alÕyoruz. Yurt dÕúÕ baúvurularÕnÕ konsolosluklar aracÕlÕ÷Õyla çözmeye çalÕúÕyoruz. BaúvurularÕn yüzde 90’Õ cinsel istismara u÷rayan kadÕnlardan oluúuyor. Bize ulaúanlarÕn yüzde 70’i çocuklarÕ için eúleriyle tekrar barÕúmak zorunda kalÕyor. østanbul, Bursa ve Artvin barolarÕ da merkezler açtÕ. 14 bölgede büro açÕlmasÕ planlanÕyor. Belediyelerle ortak çalÕúmalar yapÕlarak bölgelerde kadÕnlara bilgilendirme seminerleri düzenliyoruz.” dedi. Gazete haberi (4) • Uygulamaya konulan projeye nasıl destek verilerek daha da yaygınlaşması sağlanabilir? • Kadınlara karşı şiddet ve istismarın sebepleri nelerdir? 1. Şiddet ve Çeşitleri Ünitenin Kazanımları Bu ünite ile öğrenciler; 1. Büyüme ve gelişmeyi açıklar. 2. Büyüme ve gelişme dönemlerinin özelliklerini açıklar. 3. Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenleri açıklar. Üniteye yönelik hazırlık çalışmaları úiddete u÷rayan kadÕnlara destek amaçlÕ yola çÕkan “Gelincik Projesi” kÕsa süre içerisinde binlerce kadÕnÕn imdadÕna yetiúti. 200 avukatÕn gönüllü olarak çalÕútÕ÷Õ projede 15 ay içerisinde 15 bin kadÕn arayarak imdat ça÷rÕsÕnda bulundu. 1100 kadÕn psikolojik tedaviye alÕndÕ. 500 kadÕn “Eúim beni öldürüyor, yetiúin!” imdadÕna yetiúilerek kurtarÕldÕ. Yurt dÕúÕndan da yüzlerce telefon alan avukatlar konsolosluklar aracÕlÕ÷Õyla gereken yardÕmÕ sa÷lamaya çalÕúÕyorlar. 24 saat avukatlarÕn gelen ihbarlarÕ de÷erlendirdi÷ini belirten “Gelincik Projesi” yetkilileri “KÕsa sürede binlerce kadÕna ulaú- Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Büyüme ve gelişmenin hangi faktörlerden etkilendiğini araştırarak öğreniniz. Öğrendiklerinizi sınıfınızda arkadaşlarınıza anlatınız. 2. Büyüme ve gelişme dönemlerinin özelliklerini öğreniniz. Öğrendiklerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız. 3. Hormonların büyüme ve gelişmedeki etkilerini araştırınız. Edindiğiniz bilgileri sınıfınızda arkadaşlarınıza anlatınız. Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel ve ruhsal açısından zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. Özellikle son yıllarda aile içi, kadın ve çocuklara yönelik şiddet artış göstermiştir. Şiddet çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. Şiddetin çeşitleri örnekleri şunlardır: • Fiziksel şiddet: İteklemek, yumruklamak, vurmak. • Sözel şiddet: Küfretmek, dalga geçmek, lakap takmak, dedikodu çıkarmak. • Psikolojik şiddet: Eziyet etmek, aşağılamak, gruptan ya da yapılan bir etkinlikten dışlamak, alay etmek, küsmek. • Cinsel şiddet: İstenmeyen cinsel davranışları yapmaya zorlamak, istemediği hâlde cinsel ilişkiye zorlamak, taciz. • Ekonomik şiddet: Ekonomik özgürlüğü kısıtlamak, eve para bırakmamak veya çok az bırakmak, sürekli hesap sormak, parayı kullanarak aşağılamak. Şiddet, içgüdüsel olarak var olan ve çevresel etkenlerden kaynaklanan bir davranış olarak görülür. Şiddete yol açan temel etkenler anne, baba, çocuk ve aile ilişkisinden kaynaklanan davranışlardır (Resim 4.10). Sosyal, kültürel ve ekonomik etkenler şiddet oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte kişinin saldırgan tavırları da şiddeti doğuran nedenler olarak ortaya çıkmaktadır. Şiddet mağdurları “155 Polis İmdat, 156 Jandarma” telefonlarına, savcılık veya Aile Mahkemelerine başvurabilirler. Ayrıca aileler “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” gereğince tedbir alınmasını isteyebilirler. Eğer yaşlı ve çocuklara yönelik şiddet Resim 4.10: Şiddet, kişilerde varsa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ya da bu bakanlığın İl ruhsal bozukluklara neden olur. Müdürlüklerine başvurularak yardım istenebilir. Konuyla İlgili Çalışma 4. Serbest zamanlarınızı nasıl değerlendirmeniz gerektiğini arkadaşlarınızla tartışınız. Aile ortamında şiddet varsa önlenmesi için neler yapılmalı, hangi kuruluşlardan yardım istenmelidir? 34 88 10 Konuyla ilgili metin ve konuyu destekleyen görsel Ç. ŞİDDET VE İSTİSMAR 2. ÜNİTE: BÜYÜME VE GELİŞME Kazanıma yönelik derse hazırlık Konu başlığı Ünite numarası ve adı Kazanımla ilgili çalışma Değerlendirme 1. ÜNİTE: SAĞLIKLI YAŞAM Ünitenin Kazanımları Bu ünitenin sonunda öğrenciler; 1. Sağlık, hastalık ve engellilik kavramlarını açıklar. 2. Bünyesel, çevresel, sosyoekonomik ve kültürel etmenlerin sağlık üzerindeki etkilerini açıklar. 3. Sağlık hizmetlerini sınıflandırarak yararlanma yollarını açıklar. 4. Sağlık kuruluşlarından yararlanırken sahip olduğu hakları sıralar. 5. Toplumun sağlık düzeyinin belirlenmesinde yararlanılan ölçütleri açıklar. 6. Sağlık göstergelerini kullanarak toplumun sağlık düzeyini değerlendirir. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Dünya Sağlık Örgütünün sağlık alanındaki faaliyetlerinin neler olduğunu araştırarak öğreniniz. Öğrendiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız. 2. Toplum kalkınmasında sağlığın etkilerini araştırınız. 3. Engellilerin sosyal hayatta karşılaştıkları sorunların neler olduğunu araştırınız. Edindiğiniz bilgileri aileniz ve arkadaşlarınızla paylaşınız. 4. Atatürk’ün sağlık alanında yapmış olduğu reformların neler olduğunu araştırınız. Araştırma sonuçlarını sınıfta arkadaşlarınıza anlatınız. 11 A. SAĞLIK VE SAĞLIKLA İLGİLİ KAVRAMLAR Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • Size göre sağl›kl› olmak nedir? Sağl›kl› olmak niçin temel bir insanl›k hakk›d›r? • Sağlıkla ilgili bildiğiniz atasözü ve deyimleri söyleyiniz. 2. Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. “Sağlıklı bir yaşam için alınması gereken önlemlerin pek çoğunu günlük yaşamımızda uyacağımız birtakım kurallarla alabiliriz. Günlük yaşamı düzenleyen bazı temel kuralların bilinerek uygulanması, sağlığın korunmasını ve diğer bireylerle paylaştığımız yaşamı kolaylaştırır. Bu kuralların en önemlileri; temizlik, sağlıklı beslenme, bedensel ve zihinsel çalışma, düzenli yaşam; sigara, alkol, uyarıcı ve uyuşturucu maddelerden uzak durma, kazalardan korunma, sorunlarla başa çıkmada doğru ve uygun yöntemler kullanmadır. İnsan sağlığına verilen önem her geçen gün artarak devam etmektedir. Bunun önemli nedenleri ise toplumun ve dolayısıyla toplumu oluşturan bireylerin eğitim seviyesinin ve ekonomik olarak refah düzeyinin artmasıdır. Günümüzde toplumların gelişmişliği insan sağlığına verilen önemle ölçülmektedir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Sağlıklı yaşam için neler yapılmalıdır? • Sağlık için uyulması gereken kurallar nelerdir? • Sağlık sorununun giderilmesi için neler yapılmalıdır? 1. Sağlığın Tanımı Sağl›k, mutlu bir hayat›n gerekliliğidir. Sağlıklı olmak ile ilgili algı toplumlar›n eğitim durumu, gelenek ve görenekleri, ekonomik düzeylerine göre değiflmektedir. Örneğin, yoksul ve eğitim düzeyi düflük bir toplumda saç bitlenmesi önemli bir sorun olarak alg›lanmaz. Özellikle, bu durum toplumda Ek Bilgi yayg›n olarak görülüyorsa hiç önemsenmez. TopluDünya Sağlık Örgütü: Birleşmun eğitim seviyesi yükseldikçe ve ekonomik gücü miş Milletlere bağlı olarak 1948 artt›kça sağl›ğa verilen önem de artar. yılında kurulmuştur. Örgütün merkezi CeDünya Sağlık Örgütü (DSÖ) (İng.:WHO, World nevre’dedir. Amacı “bütün halkları en yükHealth Organization) sağl›ğ› flöyle tan›mlam›flt›r: sek sağlık düzeyine kavuşturmak”tır. 192 “Sağl›k, sadece hasta veya engelli olmamak değil; devletin üye olduğu örgütün temel görevleri, bedenen, ruhen ve sosyal yönden tam bir iyilik hâli- sağlık konusunda bilgi iletişimini sağlamak, dir.” Bu tan›m Dünya Sağl›k Örgütünün temel yasa- ulusların sağlık düzeylerini yükseltmek, sağs›nda da yer alarak kesinlik kazanm›flt›r. Böylelikle lığın düzeltilmesi için araştırmalar yapmak, toplumlar aras›nda farkl› sağl›k tan›mlar›n›n yer ülkelere teknik yardım sağlamaktır. almas› da engellenmifltir. 2. Sağlıkla İlgili Kavramlar Sağlık tanımında geçen hastalık ve engellilik kavramları ile anlatılmak istenilen şudur: Hastalık: Organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkması sonucu, fizyolojik görevlerin yerine getirilememesi ya da ruh sağlığının bozulmasıdır. Engellilik: Vücudun duyu organları ya da uzuvlarından birinde kaza veya hastalık sonucu oluşan fonksiyon kaybıdır. Kişilerde görülen engellilik türleri; zihinsel, görme, işitme ve ortopedik engellilik olarak sınıflandırılabilir. Zihinsel engellilik: Doğum öncesi, doğum sırası ve doğum sonrasında çeşitli nedenlere bağlı olarak zihinsel işlevlerin normalden önemli derecede gerilik ve buna bağlı olarak uyumsal davranışlarda yetersizlik gösterme durumudur. Zihinsel engellilikte üç temel özellik vardır: 12 • Genel zekâ işlevinin belirgin derecede normalin altında olması • Kişinin kendi yaş grubu ile kıyaslandığında beceri, sorumluluk, iletişim kurma, kendi kendine yeterlilik gibi alanlarda geriliğinin olması • Zihinsel engelliliğin doğum öncesi, doğum sonrası ve doğum sırasında başlaması Konuşma, dikkat, düşünme gibi zihinsel işlevlerde bozukluk görülmekle birlikte bellekte ve dikkatte görülen bozukluk oldukça belirgindir. Ayrıca zihinsel engelli kişide uyumsal davranışlarda yetersizlik görülür. Yemek yeme, banyo yapabilme, okuma yazma, iş bulup çalışma ve iletişim kurmada önemli sıkıntılar yaşanır. Bu kişilerin gerekli rehberlik yapılarak sosyal hayata katılımları sağlanmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Zihinsel engelliliğin nedenleri nelerdir? Görme engelliliği: Görme duyusunda görevli herhangi bir merkezin fonksiyon kaybıdır. Göz rahatsızlığı genel olarak retinaya kanın dolması veya gerekli kanın sağlanamaması nedeniyle retinanın bozulması ve göz merceğinin netliğini yitirmesi sonucu oluşur. Görme engelliliğinin; kısmen görememe, az görme ve hiç görememe şeklinde türleri vardır. Görme engelliler beyaz baston ya da bazı evcil hayvanlardan yararlanarak yaşamlarını sürdürmektedirler. İşitme engelliliği: Kulak ve beyindeki işitme merkezleri tarafından sesin algılanmasına işitme denir. İşitmeyi meydana getiren yapı ve organlardan birinin ya da birden fazlasının görevini yerine getirmemesine ise işitme engelliliği adı verilir. İşitme engeli bulunan kişi, iletişim kurmada çeşitli zorluklarla karşılaşır. İşitme engelliliği; akraba evliliği, kan uyuşmazlığı, kulak zarının zarar görmesi, ateşli hastalıklar (menenjit, kabakulak, kızamık vb.) ve yaşlılık gibi nedenlerle oluşabilmektedir. Günümüzde işitme cihazları kullanılarak kısmi işitme bozukluğu olan kişilerde işitme gücü artırılmakta ve kişilerin sosyal hayata katılımı sağlanabilmektedir (Resim 1.1). Resim 1.1: İşitme cihazı ve kullanımı Ortopedik engellilik: Doğuştan veya daha sonradan oluşan, tüm tedavi ve önlemlere karşın sinir sistemi, kas, eklem ya da iskelet sisteminin normal çalışmasının sağlanamadığı durumdur. Ortopedik engel, kişinin eğitim ve iş yaşamındaki performans ve başarısını olumsuz etkilediği gibi günlük gereksinimlerini karşılamada da sorunlar oluşturmakta, engelli kişi bir başkasının yardımına ihtiyaç duyabilmektedir. Ortopedik engeller; kalça çıkıklığı, ayak çarpıklığı; el, kol, ayak ve bacak eksikliği, omurga sorunları ve felçlerle meydana gelmektedir. Ayrıca ateşli hastalıklar, kazalar ve yeterli beslenememe de ortopedik engel oluşmasına neden olabilmektedir. Ortopedik engellerin büyük kısmı ileriki yaşlarda ortaya çıkmaktadır. Trafik ve meslek kazaları; deprem, yangın, nükleer kaza gibi toplumsal felaketler; felçler, lepra, verem, kalp ve damar ile romatizma hastalıkları ortopedik engel oluşmasına neden olabilmektedir. Ortopedik engelliler, özel rehabilitasyon ve fizik tedavileri ile daha iyi duruma getirilebilmekte, psikolojik terapiler ile önemli başarılar elde edebilmeleri ve çeşitli sosyal etkinliklere katılımları sağlanmaktadır (Resim 1.2). Ortopedik engel tüm engellerde olduğu gibi bireyin ve ailesinin sorunu olmaktan çok toplumu ilgilendiren bir durumdur. Çevre düzenlemeleri, platform uygulamaları gibi engelli bağımsızlığını daha da çok artıracak uygulamalar duyarlı toplum kesimlerince düşünülmeli ve bu konuda harekete geçilmelidir. 13 Resim 1.2: Spor yapan ortopedik engelliler Konuyla İlgili Çalışma Ortopedik engellilerin sosyal yaşama kazandırılması için sivil toplum kuruluşlarınca yapılabilecek çalışmalar neler olabilir? Tartışınız. Bedensel iyilik hâli, kişinin hasta veya engelli olmaması durumudur. Kişilerin bedence hasta veya engelli olmaması sağlıklı olmaları için yeterli değildir. Ruhsal, zihinsel ve sosyal yönden de sağlıklı olmaları gereklidir. Ruhsal iyilik hâli, kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde yaşamasıdır. Değişen koşullara ve güçlüklere karşı koyabilmek ruh sağlığı açısından önemlidir. Başarılarından mutluluk duyabilen, üzüntü ve sıkıntılarını giderebilme gücünü kendinde gören kişiler ruhen sağlıklı olarak değerlendirilirler. Zihinsel iyilik hâli, kişilerin akıl ve irade yönünden yeterli; anlama, düşünme, mantık yürütme, hafıza gibi zihinsel yeteneklerinden her birinin yeterli olmasıdır. Sosyal iyilik hâli, kişilerin toplum içinde olumlu ve yapıcı ilişkiler kurması, yaşam standartlarının yeterli düzeye ulaşmasıyla sağlanabilmektedir. Bununla birlikte kişiyi; meslek sahibi olması, buna bağlı olarak gelir elde etmesi; ailesi, akrabaları ve arkadaşlarıyla iyi iletişim kurabilmesi de mutlu eder (Resim 1.3). Kişilerin bedenen, ruhen ve sosyal yönden sağlıklı olması, eğitim ve kültür seviyesinin artması toplumların sağlıklı olabilmesi için gereklidir. Resim 1.3: Arkadaşlık ilişkileri bireyleri sosyalleştirir. Sağlıklı bir toplum, sağlıklı bireylerden oluşur. Toplumların en önemli zenginliği sağlıklı insan gücüne sahip olmalarıdır. Çünkü sağlıklı insanlar verimli çalışır, iyi düşünür ve çok üretirler. Böylece toplumun kalkınmasına yardımcı olurlar. Sağlıklı olmak tarih boyunca tüm insanlar için en büyük zenginlik ve temel bir insanlık hakkı olarak kabul edilmiştir. Sağlıklı toplumların oluşmasında bireylerin kendi sağlıklarını koruma bilincine erişmelerinin büyük önemi vardır. Bu da sağlık konusunda eğitim çalışmalarına katılmak ve bilimsel yöntemlerle kendi sağlığını korumakla mümkün olabilmektedir. Tüm dünyada kabul edilen Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde “herkesin sağlıklı olma hakkı” başta gelmektedir. Sağlık hakkının, yaşama hakkının bir bütünleyicisi ve ayrılmaz bir parçası olduğu tüm dünya ülkeleri tarafından kabul edilmektedir. Bunların sağlanması devletlerin temel görevleri arasında sayılmıştır. Bunun yanı sıra sağlık hizmeti sunmanın devletin bir yükümlülüğü olduğu, sağlıktan tasarruf edilemeyeceği, devredilemeyeceği ve özelleştirilemeyeceği de belirtilmiştir. Günümüzde sağlığın sosyal boyutu iki yönlü değerlendirilmektedir. Birincisi, toplumun tüm bireylerine sağlıklı yaşam hakkı sunulması yani “Herkese Sağlık” boyutudur. Bu anlayış doğrultusunda sağlık düzeyini koruyucu ve geliştirici nitelikteki politika ve uygulamalarda, hastalığın yalnızca hasta olan kişinin sorunu olmadığı anlayışının benimsenmesidir. İkinci boyut ise bir bireyin ya da 14 toplumun sağlık düzeyinin, sosyokültürel ve ekonomik çevreden bağımsız olarak ele alınmasının mümkün olmamasıdır. Sağlık hakkıyla ilgili olarak ülkemizde de önemli çalışmalar yapılmakta ve bu hakka duyarlı davranılmaktadır. T.C. Anayasası’nda “Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir. Çevreyi geliştirmek, çevre sağlığını korumak ve çevre kirlenmesini önlemek devletin ve vatandaşların görevidir. Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamak; insan ve madde gücünde tasarruf ve verimi artırarak iş birliğini geliştirmek amacıyla sağlık kuruluşlarını tek elden planlayıp hizmet vermesini düzenler. Bu görevini kamu ve özel kesimlerdeki sağlık ve sosyal kurumlardan yararlanarak onları denetleme yoluyla yerine getirir. Sağlık hizmetlerinin yaygın bir şekilde yerine getirilmesi için kanunla “Genel sağlık sigortası kurulabilir.” denilmektedir. Yine T.C. Anayasası’nda “Devlet, herkesin hayatını, beden ve ruh sağlığı içinde sürdürmesini sağlamakla yükümlüdür.” şeklinde hüküm de bulunmaktadır. Sağlık bir yaşam hakkıdır. Bu hakka eğitim, beslenme, konut, sosyal güvenlik ve sosyal refah ile ulaşılmaktadır. Ülkemizde kişilere sağlık hizmeti sunulurken şu ilkelere uyulmaktadır: • Bedenî, ruhi ve sosyal yönden tam iyilik hâli içinde yaşama hakkının en temel insan hakkı olduğu hizmetin her safhasında daima göz önünde bulundurulur. • Herkesin yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu ve hiçbir merci veya kimsenin bu hakkı ortadan kaldırma yetkisinin olmadığı bilinerek hastaya insanca muamelede bulunulur. • Sağlık hizmetinin verilmesinde hastaların ırk, dil, din ve mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, ekonomik ve sosyal durumları gibi farklılıkları dikkate alınmaz. Sağlık hizmetleri herkesin kolayca ulaşabileceği şekilde planlanıp düzenlenir. • Tıbbi zorunluluklar ve kanunlarda yazılı hâller dışında, rızası olmaksızın kişinin vücut bütünlüğüne ve diğer kişilik haklarına dokunulamaz. • Kişi, rızası ve Sağlık Bakanlığının izni olmaksızın tıbbi araştırmalara tabi tutulamaz. • Kanun ile müsaade edilen durumlar ile tıbbi zorunluluklar dışında, hastanın özel ve aile hayatının gizliliğine önem verilir. Etkinlik Kanuni Sultan Süleyman’ın “Halk içinde muteber bir nesne yok devlet gibi, olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi.” sözünü söylemesinin nedenlerinin neler olabileceğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Daha sonra toplumda herkesin sağlık hakkına sahip olmasının ve devletin de bu yönde çalışmalar yapmasının neden gerekli olduğunu tartışınız. Değerlendirme 1. Sağlık, Dünya Sağlık Örgütü tarafından nasıl tanımlanmaktadır? 2. Sosyal yönden sağlıklı bir insan nasıl olmalıdır? 3. Ruhsal iyilik hâli nedir? Açıklayınız. 4. Engellilik nedir? Türlerini belirtiniz. 5. Sağlıklı olmak niçin temel bir insanlık hakkıdır? Açıklayınız. Gelecek Derse Hazırlık Koruyucu ve rehabilite edici sağlık hizmetlerini anlatmak üzere sınıfa bir sağlık personeli davet ederek bu konuda bilgi edininiz. 15 B. SAĞLIĞA ETKİ EDEN ETMENLER Derse Hazırlık “Toplumsal bir varlık olan insan, yaşamında bazı sağlık sorunlarıyla karşılaşabilmektedir. 21. yüzyılda, sanayileşmenin getirdiği olumsuzluklar ile teknolojinin olumsuz yanlarının kullanılması nedeniyle sağlık sorunlarında bir artış meydana gelmiştir. İnsanların sağlık sorunları yaşamalarında bünyesel ve çevresel etmenler etkilidir. Bilinçli insanlar olarak yaşanan ortamın sağlıklı olmasına dikkat etmemiz de önemli hâle gelmiştir. Bu nedenle gerekli tedbirler alınmalı ve bu doğrultuda çalışmalar yapılmalıdır.” (Bu kitap için yaz›lm›flt›r.) Bu bağlamda aşağıdaki soruları cevaplay›n›z. • Nasıl bir ortamda yaşamak istersiniz? Neden? • İnsan sağlığını etkileyen bünyesel ve çevresel etmenler nelerdir? Sağlığa etki eden etmenler; bünyesel, çevresel, sosyoekonomik ve kültürel etmenler olmak üzere üç grupta incelenebilir. 1. Bünyesel Etmenler Bünyesel etmenler genetik, hormonal ve metabolik bozuklukları içine alır. Genetik özellikler, kalıtım yoluyla anne babadan çocuklara geçen hastalıklara neden olabilir. Renk körlüğü, hemofili bu tür hastalıklardandır. İç salgı bezlerinin hormon dediğimiz salgılarının azlığı, çokluğu veya yapı bozukluğu; cücelik, devlik, guatr gibi hormonal hastalıklara yol açabilir (Resim 1.4). Metabolizmadaki bozukluklar sonucunda bazı hastalıklar ortaya çıkar. Örneğin protein metabolizmasındaki bozukluk gut hastal›ğ›na neden olur. Resim 1.4: Guatr, hormonal bozukluklardan kaynaklanan hastalıklardandır. 2. Çevresel Etmenler Çevre, canlı ve cansız bütün doğal varlıklar ile doğada insanın yaptığı bina, köprü, baraj vb. ögelerin bütünü olarak tanımlanır. Sağlığa etki eden çevresel etmenleri şöyle inceleyebiliriz: Resim 1.5: Çöpler sağlığı etkileyen fiziksel etmenlerdendir. 16 • Fiziksel etmenler: İçme ve kullanma suları, atıklar, konutların özellikleri (ısıtma, aydınlatma, havalandırma vb.), iklim, gürültü, radyasyon, elektromanyetik alanlar, cep telefonları, mikrodalga fırınlar, çöpler, sanayi tesisleri, toplumsal kullanıma açık lokanta, sinema vb. genel alanlar ile giyim eşyaları, mezarlıklar, iş yerleri, çalışma şartları vb. fiziksel çevreyi oluşturur (Resim 1.5). Konuyla İlgili Çalışma “Su gibi aziz ol.” sözünden neler anl›yorsunuz? • Kimyasal etmenler: Tarımda kullanılan gübreler, böcek öldürücü ilaçlar, kanserojen maddeler, gıda katkı maddeleri, hava kirliliği vb. sağlığa etki eden etmenlerden bazılarıdır. • Biyolojik etmenler: Mikroorganizmalar, vektörler, mantarlar, alerjenler ile hayvansal ve bitkisel zehirler biyolojik çevreyi oluşturur. Bu ögeler şu şekilde açıklanabilir: Mikroorganizmalar: Mikroskopla görülebilen canl›lard›r. Bakteriler, mantarlar vb. bu grup içerisindedir. Mikroorganizmalar her yerde yayg›n olarak bulunur. Bazı mikroorganizmalar tıp alanında, endüstride, tarımda ve gıda sanayisinde kullanılır. Yoğurt, turşu, ekmek gibi ürünler yararlı mikroorganizmalardan faydalanılarak yapılır (Resim 1.6). Bunun yanı sıra insan vücudunda B grubu vitaminlerin emilimi ve K vitamini sentezi de yararlı mikroorganizmalar tarafından gerçekleştirilir. Ölmüş hayvan ve bitki hücrelerini parçalayarak içindeki elementlerin tekrar doğaya dönmesini de bu mikroorganizmalar sağlar. Etkinlik Vitamin: Genellikle taze besinlerde bulunan, vücutta eksikliği çeşitli hastalıklara yol açan, organizmaya besin veya ilaç olarak dışarıdan sağlanan maddelere verilen genel addır. Resim 1.6: Sirke, yoğurt, ekmek, peynir ve turşu bazı mikroorganizmalar sayesinde üretilir. Bazı mikroorganizmalar ise insanların ölümüne neden olabilecek tifo, kolera, sıtma ve AIDS gibi hastalıklara yol açar. Vektörler: Hastalık yapan mikroorganizmaları insanlara taşıyan eklem bacaklılar ve kemiricilerdir. Örneğin insanlara bitle ve fareyle tifüs, anofel cinsi dişi sivrisinekle sıtma, bazı keneler ile Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalıkları geçer (Resim 1.7). Mantarlar: Tek veya çok hücreli canlılardır. Silindir bir gövde ve üst Resim 1.7: Kene, tarafı şapka biçiminde olan mantarların küf, maya gibi çeşitleri vardır. hastalık etkeni taşıyan Mantarlar dünyanın her yerinde bulunur. Özellikle nemli yerlerde daha vektörlerdendir. çok yetişir. Mantarların bazıları zehirsiz bazıları da zehirlidir. Zehirli mantarların çok küçük bir miktarı bile insanı öldürebilir. Bu nedenle mantarlar doğadan toplanırken ve yenirken dikkatli olunmalıdır. Alerjenler: Kişilerde alerjiye sebep olan maddelerdir. Alerji; birtakım yiyecek, içecek, ilaç, toz, koku vb.ne hastalık derecesinde gösterilen aşırı tepkidir. Kişilerin, bünyelerine göre farklı maddelere alerjisi olabilmektedir. Hayvansal ve bitkisel zehirler: Bazı hayvanların gücünden yararlanılırken, bazı hayvanların da et, süt, yumurta gibi ürünlerinden besin maddesi olarak yararlanılır. Ancak hayvanlar bazı hastalıklara neden olabilir. Örneğin kuduz, şarbon ve kuş gribi bunlardan bazılarıdır. Bitkilerin yararlı olanlarının yanında zararlıları da vardır. Örneğin karakafes ya da eşekkulağı olarak bilinen bitki karaciğerde hasara neden olabilir. 17 • Psikolojik etmenler: Depresyon, travma gibi ruhsal gerginlikleri içerir. Örneğin bireylerin sosyal rolleri, çalışma koşulları, beklentilerinin gerçekleşmemesi gibi nedenler depresyona neden olabilir (Resim 1.8). Resim 1.8: Çalışma koşulları kişilerde depresyona neden olabilir. 3. Sosyoekonomik ve Kültürel Etmenler Bir toplumun inanışları, gelenek ve görenekleri, eğitim düzeyi, gelir durumu, okunan kitap sayısı vb. sosyoekonomik ve kültürel etmenlerden bazılarıdır. Bireylerin ekonomik durumunun yetersizliği dengesiz ve yetersiz beslenme ile sağlıksız barınma koşullarına neden olabilmektedir. Ek Bilgi Gelenek: Bir toplumda, bir toplulukta eskiden kalmış olmaları dolayısıyla saygın tutulup kuşaktan kuşağa iletilen, yaptırım gücü olan kültürel kalıntılar, alışkanlıklar, bilgi, töre ve davranışlardır. Görenek: Bir şeyi eskiden beri görüldüğü gibi yapma alışkanlığıdır. Konuyla İlgili Çalışma Çok gürültülü bir ortamda neler hissedersiniz? Gürültüyü azaltmak için önerileriniz nelerdir? Etkinlik Çöplerin geri dönüşümünün sağlanması ile ilgili neler yapılabileceğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Alınan cevapları tahtaya yazarak bir liste oluşturunuz. Daha sonra çöplerin yeniden kazandırılmasının ülke ekonomisine ve çevreye nasıl katkı sağlayacağını tartışınız. Değerlendirme 1. Sağlığa etki eden bünyesel etmenler nelerdir? 2. Mikroorganizma nedir? Açıklayınız. 3. Sağlığa etki eden fiziksel etmenler nelerdir? Belirtiniz. 4. Sağlığı koruma ve geliştirmede sosyoekonomik ve kültürel etmenler nelerdir? Belirtiniz. 18 C. SAĞLIK HİZMETLERİ VE YARARLANMA YOLLARI Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • Sağlık hizmeti denilince ne anlıyorsunuz? • Ülkemizde sağlık hizmetleri hangi kuruluşlarca yerine getirilmektedir? 2. Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. “Tüm hükûmetler geniş çaplı ulusal sağlık sisteminin bir parçası olarak temel sağlık hizmetlerini başlatmak, yürütmek ve aynı zamanda diğer sektörlerde iş birliği yapmak için gerekli ulusal politika, strateji ve çalışma planlarını yapmalıdır. Böyle bir sonuç için politik amaçları kullanmak, memleketin kaynaklarını harekete geçirmek ve mevcut dış kaynaklardan yeterince yararlanmak gereklidir.” BM Almatı Deklarasyonu 1978, Madde VIII. • Bütün devletlerde görev yapan hükûmetler niçin ulusal sağlığı planlamalıdır? • Temel sağlık hizmetlerini yürütmek için hangi kaynaklardan yararlanılır? 1. Temel Sağlık Hizmetleri “Temel sağl›k hizmetleri, toplumun geneli taraf›ndan kabul görecek flekilde tam kat›l›m sağlanarak devlet ve toplumca ödenebilir bir ücret karşılığında verilen hizmetlerdir.” Bu tan›m, 1978 y›l›nda, Birleflmifl Milletler Temel Sağl›k Hizmetleri Konferans›’n›n sonunda toplanan 134 ülke ve 67 uluslararası kuruluş temsilcisi taraf›ndan imzalanan Almatı bildirgesiyle biçimlendirilmifltir. Almat› Bildirgesi’nde yer alan temel sağl›k hiz- Ek Bilgi metleri flunlar› kapsamaktadır: • Temel sağl›k hizmetleri tüm toplumu ilgilendirir. Almatı Bildirisi: 1978 yılında Kaza• Temel sağl›k hizmetleri, sağl›k hizmetlerinin kistan’ın Almatı şehrinde toplanan teörgütlenmesinde anahtard›r. Toplumun da sağl›k mel sağlık hizmetleri konulu uluslararahizmetlerine kat›lmas›, bu hizmetlerin bir bütün olası konferansta, dünyadaki tüm insanların rak ele al›nmas›, sürekli ve ülkenin koflullar›na uygun sağlıklarını korumak ve daha iyi duruma olmas› gereklidir. getirmek için hükûmetlerin, tüm sağlık ve • Temel sağl›k hizmetleri, sağl›k hizmetlerinin ilk kalkınmada görevli kişi ve kurumlar ile basamağ›d›r. Öncelikle birinci basamak sağl›k kurudünya toplumlarının en kısa zamanda gelufllar›na; bu basamak yetersizse sevkle ikinci, üçünrekli işlemleri yapmalarına ilişkin yayımcü basamak sağl›k kurulufllar›na gidilmelidir. lanmış bildiridir. Bu bildiri 134 ülke ve 67 uluslararası teşkilat temsilcisi tarafından • Temel sağl›k hizmetleri, aşağıdaki bak›m hizimzalanmıştır. metlerini içerir: Halk›n sağl›k eğitimi Yeterli ve dengeli beslenme durumunun gelifltirilmesi Yeterli ve temiz içme suyu sağlanmas› Ana çocuk sağl›ğ› ve aile planlamas› Bulafl›c› hastal›klara karfl› bağ›fl›klama Endemik (sık görülen) hastal›klar›n kontrolü S›k görülen hastal›k ve yaralanmalar›n uygun tedavisi Temel ilaçlar›n sağlanmas› 2. Sağlık Hizmetlerinin Sınıflandırılması ve Yararlanma Yolları Temel sağl›k hizmetlerinde amaç, sağl›ğ›n korunmas› ve sağl›k düzeyinin yükseltilmesidir. Bu amaçla sağlık hizmetlerinden yeterince ve zamanında, gereksiz harcama yapmadan yararlanılması önemlidir. Bu nedenle hangi durumlarda, hangi sağlık kuruluşundan hizmet alınacağı bilinmelidir. Sağl›k hizmetleri; a. Koruyucu sağl›k hizmetleri, b. Tedavi hizmetleri, c. Rehabilitasyon hizmetleri olmak üzere üç grupta incelenebilir. 19 a. Koruyucu Sağl›k Hizmetleri Sağlık hizmetlerinin ilk basamağını “koruyucu sağlık hizmetleri” oluşturur. Koruyucu sağl›k hizmetleri, gelecekte ortaya ç›kabilecek hastal›k ve sakatl›kları önleyecek veya en aza indirecek hizmetleri kapsar. Bu nedenlerle koruyucu sağl›k hizmetleri hem birey hem de toplum sağlığı aç›s›ndan çok önemlidir. Resim 1.9: Çocuklar, aşılama ile koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlandırılır. Koruyucu sağl›k hizmetleri, kifliye ve çevreye yönelik hizmetler olarak iki ana gruba ayr›l›r. Kifliye yönelik hizmetler; hastal›k tarama programlar›, ana çocuk sağl›ğ›, bağ›fl›klama (Resim 1.9), ilaçla koruma, yeterli ve dengeli beslenme, sağl›k eğitimi, kiflisel hijyen önlemleri alma, sağl›k düzeyini yükseltme ve aile planlamas› hizmetlerinden oluflur. Bu hizmetler doktor, hemflire gibi eğitimli sağl›k personeli taraf›ndan yürütülür. Çevreye yönelik hizmetler, çevrede sağlığı olumsuz etkileyen etmenleri zararsız hâle getirmeyi ya da yok etmeyi amaçlayan uygulamaları kapsar. Hayvanların sağlık kontrolleri; içme suyu, g›da, at›k vb.nin denetimi bu uygulamalardan bazılarıdır. Çevreye yönelik hizmetler, hastal›k riski tafl›yan çevre flartlar›n›n kontrolü için gerekli faaliyetlerin uygulanmas›n› amaçlar. Bu konuda kimyager, veteriner hekim, çevre mühendisi vb. meslek mensupları Resim 1.10: Veteriner hekim, hayvanların hizmet verir (Resim 1.10). sağlık denetimini yapar. Koruyucu sağl›k hizmetleri ülkemizde Sağl›k Bakanl›ğ›na bağl›, aile sağlığı merkezleri (Resim 1.11), ana çocuk sağl›ğ› ve aile planlamas› merkezleri, verem savafl dispanserleri ile halk sağl›ğ› laboratuvarlar› taraf›ndan verilmektedir. Kifliyi hastal›klardan korumak için al›nan önlemler birincil korumay› oluflturur. Birincil korumada; sağl›k eğitimi ve bu eğitimin gerekliliğiyle ilgili bilinçlendirme, sağlığa uygun bir çevre sağlama, aile planlamas› uygulamalar› gibi önlemler al›nır. Hastal›k belirtileri bafllar bafllamaz erken tan› ve uygun tedaviyle ikincil koruma yap›lır. ‹kincil korumada ise hastalığın ilerlemesinin engellenmesi hedeflenir. Hastal›klar›n olumsuz sonuçlar›n›n s›n›rland›r›lmas› ve hastal›k nedeniyle ortaya çıkabilecek sakatl›klar›n önlenmesi için al›nan önlemler üçüncül korumay› oluflturur. Bunlar rehabilitasyon hizmetlerini kapsar. b. Tedavi Hizmetleri Tedavi, ilaçla veya çeflitli t›bbi yöntemlerle hastal›klar›n iyilefltirilmesi için yap›lan çal›flmalard›r. Tedavi hizmetleri, kiflinin sağl›k durumunun bozulmas›yla birlikte herhangi bir sağl›k kurulufluna baflvurmas›ndan itibaren hastalığının iyileştirilmesi için kifliye sunulan her türlü sağlık hizmetini kapsar. Tedavi hizmetleri; birinci, ikinci ve üçüncü basamak tedavi hizmetleri olmak üzere üçe ayr›l›r. Resim 1.11: Aile sağlığı merkezi, koruyucu sağlık hizmetlerinin verildiği yerlerdendir. 20 Birinci basamak tedavi hizmetleri ülkemizde; resmî kurum hekimi, muayenehaneler, poliklinikler, aile sağlığı merkezleri, dispanserler, ana çocuk sağl›ğ› ve aile planlamas› merkezlerinde verilmektedir. Bu hizmet kapsamında hasta, sağl›k personelince evinde veya sağl›k kuruluflunda ayakta muayene ve tedavi edilir. ‹kinci basamak tedavi hizmetleri, kiflilerin birinci basamakta teflhis veya tedavi edilemeyen hastal›klar› nedeniyle sevk edildikleri; belli dallarda uzmanlaflm›fl hekimlerin görev yapt›ğ› yatakl› veya yataks›z kurulufllarda ald›klar› hizmetlerdir (Resim 1.12). ‹kinci basamak tedavide çoğunlukla birden fazla uzmanl›k dal›nda hizmet verilir. Göz, kemik, doğum ve çocuk hastaneleri gibi hastal›ğ›n türüne göre yapılandırılmış sağl›k kurulufllar›nda da ikinci basamak tedavi hizmetleri verilir. Üçüncü basamak tedavi hizmetleri, tüm dallarda sağl›k ve eğitim çalışmalarının yürütüldüğü, genellikle ikinci basamaktan sevk ile gelen hastalar›n ald›klar› hizmetlerdir. Ayr›nt›l› tetkik ve tedavi yöntemlerinin uyguland›ğı yüksek teknolojiye sahip üniversite, onkoloji, ruh ve sinir hastal›klar› hastaneleri vb. bu basamağ› oluflturur (Resim 1.13). Tedavi hizmetlerinde önemli olan, basamakl› sağl›k sistemine uyulmas›d›r. Kifli, hastaland›ğ›nda öncelikle birinci basamak tedavi hizmetlerinden yararlanmal›d›r. Böylelikle basamaklı sağl›k hizmetlerinden etkin bir flekilde yararlanma sağlan›r. Resim 1.12: İkinci basamak tedavi hizmetleri hastanelerde verilir. Resim 1.13: Üçüncü basamak tedavi hizmetlerinde hastalıklara ayrıntılı tetkik ve tedavi uygulanır. Konuyla İlgili Çalışma Hastalanan kişinin niçin öncelikle birinci basamak tedavi hizmetlerinden yararlanması gerekmektedir? c. Rehabilitasyon Hizmetleri Rehabilitasyon, kiflinin doğufltan veya sonradan herhangi bir nedenle oluflan kal›c› veya geçici bedensel yetersizliklerinin belirlenerek tedavi edilmesini; psikolojik, sosyal ve mesleki yeterlilik aç›sından da desteklenerek günlük yaflamda bağ›ms›z duruma gelmesini sağlamakt›r. Rehabilitasyon hizmetleri, t›bbi olarak giderilmifl sağl›k sorunlar› ile hastal›klar›n kifli ve toplum üzerinde kal›c› olumsuz etkiler b›rakmas›n› engellemeyi veya bu etkileri en aza indirmeyi amaçlar. Bu hizmetlerle kiflinin fiziksel, ruhsal ve sosyal yönden sağl›ğ›na kavuflmas› hedeflenir. Örneğin bir fabrikada üretim aflamas›nda çal›flan bir iflçinin sağl›kl› olmas›, koruyucu sağl›k hizmetlerinin; meydana gelecek bir kazada yaralanması ise tedavi hizmetlerinin görev alan›na girmektedir. Tedavi sırasında işçinin en yüksek yeterlilikte ifline dönmesi, sosyal anlamda eski uyum ve baflar›s›n› yakalamas› da rehabilitasyon hizmetlerinin görevidir. Bu nedenle de sağl›k hizmetleri bir bütün olarak ele al›nmal›d›r. 21 Kişinin yaşamını sürdürebilmesi için sağlıklı olması ve bu doğrultuda ihtiyaçlarının karşılanması gerekir. Bu ihtiyaçlar kişisel olarak ya da devlet tarafından karşılanır. Günümüzde sağlık hizmetleri ülkelere göre farklılık göstermektedir. Bu farklılık ülkenin gelişmişlik düzeyi ve ekonomik durumuna göre değişmektedir. Kişilerin sağlıklı olabilmesi için devletin sunduğu sağlık hizmetlerinden doğru şekilde yararlanması gerekir. Atatürk de sağlık hizmetlerine büyük önem vermiş ve sağlıklı bireylerin yetişmesi için önemli çalışmalar başlatmıştır. “Sağlam kafa, sağlam vücutta bulunur.” özdeyifli ile ancak sağlıklı bireylerin üretken, çal›flkan olabileceklerini ifade etmiştir (Resim 1.14). Atatürk’ün sağl›kl› nesillerin yetiflmesini amaçlad›ğ› bu ifadesinden anlafl›lmaktad›r. Dünyada ilk defa okullarda beden eğitimi dersini zorunlu k›lan devlet adam› da Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk, “Beni Türk hekimlerine emanet ediniz.” sözü ile de milletine ve hekimlere olan güvenini dile getirmifltir. Hastal›ğ›n›n en zor anlar›nda ve imkânlar› olmas›na rağmen ülkesinden ayr›lmam›flt›r. Sağl›kl› bir toplum, sağl›kl› bireylerden oluflur. Sağl›kl› bireylerden oluflan toplumlar daha kolay kalk›nabilir. Çün kü sağl›kl› insanlar daha verimli çal›fl›r, daha çok üretirler. Unutulmamal›d›r ki toplumlar›n en önemli zenginliği sağl›kl› ve nitelikli insan gücüdür. Sağl›kla ilgili eğitim, yaflam›m›z›n her aflamas›nda yer almal›d›r. Bunun için sağlık bilgisi dersinin yanı sıra okulda sağl›kla ilgili konferans, panel gibi eğitici çal›flmalara da katılmalıyız. Resim 1.14: Atatürk, “Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur.” özdeyişini günlük yaşamında da uygulamıştır. Etkinlik Koruyucu tedavi ve rehabilite edici sağlık hizmetlerinin nasıl yerine getirildiğini, karşılaşılan sorunların neler olduğunu anlatması için sınıfa bir sağlık personeli davet ediniz. Kendisine bu hizmetlere ilişkin sorular yöneltiniz. Değerlendirme 1. Koruyucu sağlık hizmetlerinin önemi nedir? Açıklayınız. 2. Koruyucu sağlık hizmetlerinde ikinci korumada neler yapılır? 3. Üçüncü basamak tedavi hizmeti veren kuruluşlar hangileridir? 4. Rehabilitasyon hizmetlerinde amaç nedir? 5. Temel sağlık hizmetleri neleri kapsar? Açıklayınız. 22 Ç. HASTA HAKLARI VE UYULMASI GEREKEN KURALLAR Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Hasta hakları denilince ne anlıyorsunuz? Bu haklara örnek veriniz. 2. Aşağıdaki metni okuyarak soruları cevaplayınız. “Annem, akşam konuşurken televizyonda izlediği bir haberi benimle paylaştı. Haberde Hasta Hakları Derneği Başkanı, ‘Vatandaşların hasta haklarını bilmesinin ve kullanmasının önemli olduğunu, sağlık hizmetlerinden yararlanırken bunlara dikkat edilmesi gerektiğini, bu hususla ilgili yönetmelik bulunduğunu’ belirtmiş. Ben de bu hakların herkes tarafından bilinmesi ve kullanılması gerektiğini ifade ettim. Annem ‘Ben bunları bilmiyordum, benim için iyi bir bilgi oldu, bu yönetmeliği bularak beraberce inceleyelim.’ dedi.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Hasta haklarını bilmek niçin önemlidir? • Hasta hakları ile ilgili şikâyetler nereye yapılmalıdır? 1. Hasta Hakları Hasta hakları; sağlık hizmetlerinden yararlanma ihtiyacı bulunan kişilerin T.C. Anayasası, milletlerarası anlaşmalar, kanunlar ve diğer mevzuat ile teminat altına alınmış haklarıdır. Bir sağlık kuruluşuna başvuran hastanın haklarından bazıları şunlardır: • Sağlık Hizmetlerinden Yararlanma Hakkı Hasta, sağl›kl› yaflaman›n teflvik edilmesine yönelik faaliyetler ve koruyucu sağl›k hizmetleri de dâhil olmak üzere sağlık hizmetlerinden adalet ve hakkaniyet ilkeleri çerçevesinde, ihtiyaçlarına uygun olarak faydalanma hakkına sahiptir. Bu hak, sağlık hizmeti veren bütün kurum ve kuruluşlar ile sağlık hizmetinde görev alan personelin adalet ve hakkaniyet ilkelerine uygun hizmet verme yükümlülüklerini de içerir. • Bilgi İsteme Hakkı Hasta, sağlık hizmetlerinden nasıl yararlanabileceği konusunda bilgi isteyebilir. Bu hak, hangi sağlık kuruluşundan, hangi şartlara göre yararlanabileceğini, sağlık kurum ve kuruluşları tarafından verilen her türlü hizmet ve imkânın neler olduğunu ve müracat edilen kuruluşta verilen sağlık hizmetlerinden yararlanma usulünü öğrenme hakkını da kapsar. Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hastayı bilgilendirmek için yeterli teknik donanımı haiz birimi oluşturmak; bu birimde, hastaya kesin ve yeterli bilgi verebilecek nitelik ve ehliyete sahip personel istihdam etmek; hastanın ihtiyacı olan birimlere kolayca ulaşabilmesini temin etmek üzere kuruluşun uygun yerlerinde bilgilendirici tabela ve işaretler asmak zorundadır (Resim 1.15). Hasta; sağlık durumunu, kendisine uygulanacak tıbbi işlemleri, bunların faydaları ve muhtemel sakıncaları, alternatif tıbbi müdahale usulleri, tedavinin kabul edilmemesi hâlinde ortaya çıkabilecek sonuçlar ile hastalığın seyri ve sonuçları konusunda sözlü veya yazılı olarak bilgi isteme hakkına sahiptir. Resim 1.15: Sağlık kuruluşlarında hasta ve yakınlarını bilgilendirmek için personel görevlendirilir. 23 Sağlık durumu ile ilgili gereken bilgiyi, bizzat hasta veya hastanın küçük, temyiz kudretinden yoksun veya kısıtlı olması hâlinde ise velisi ya da vasisi isteyebilir. Hasta, sağlık durumu hakkında bilgi almak üzere bir başkasına da yetki verebilir. Gerek görülen hâllerde yetkinin belgelendirilmesi istenilebilir. Hasta, tedavisi ile ilgilenen doktor dışında bir başka doktordan da sağlık durumu hakkında bilgi alabilir. • Sağlık Kuruluşunu Seçme ve Değiştirme Hakkı Hasta; tabi olduğu mevzuatın öngördüğü usul ve şartlara uyulmak kaydı ile sağlık kurum ve kuruluşunu seçme ve seçtiği sağlık kuruluşunda verilen sağlık hizmetinden yararlanma hakkına sahiptir. Mevzuat ile belirlenmiş sevk sistemine uygun olmak şartı ile hasta, sağlık kuruluşunu değiştirebilir. Ancak kuruluşu değiştirmenin hayati tehlikeye yol açıp açmayacağı ve hastalığının daha da ağırlaşıp ağırlaşmayacağı hususlarında hastanın doktor tarafından aydınlatılması ve hayati tehlike bakımından sağlık kuruluşunun değiştirilmesinde tıbben sakınca görülmemesi esastır. Hastanın sağlık kuruluşunda kalmasında tıbben yarar bulunmayan veya bir başka sağlık kuruluşuna nakli gerekli olan hâllerde, durum hastaya yetkili personelce açıklanır. Nakilden önce gereken bilgiler, nakil talebinde bulunulan veya tıbben uygun görülen sağlık kuruluşuna, sevk eden kuruluş veya mevzuatla belirlenen yetkililerce verilir. Her iki durumda da hizmetin aksamadan ve kesintisiz olarak verilmesi esastır. • Personeli Tanıma, Seçme ve Değiştirme Hakkı Ek Bilgi Hastaya talebi hâlinde kendisine sağlık hizmeti verecek veya vermekte olan doktorların ve diğer personelin kimlikleri, görev ve unvanları hakkında bilgi verilir. Mevzuat: Bir ülkede yürürlükte olan yasa, tüzük, yönetmelik vb.nin bütününe verilen addır. Mevzuat ile belirlenmiş usullere uyulmak şartı ile hastanın, kendisine sağlık hizmeti verecek olan personeli serbestçe seçme, tedavisi ile ilgilenen doktoru değiştirme ve başka doktorların konsültasyonunu isteme hakkı vardır. Vasi: Bir yetimin veya akılca zayıf, hasta birinin malını yöneten ya da ölen bir kimsenin vasiyetini yerine getirmekle yükümlü olan kimsedir. • Öncelik Sırasının Belirlenmesini İsteme Hakkı Sağlık kuruluşunun hizmet verme imkânlarının yetersiz veya sınırlı olması sebebiyle sağlık hizmeti talebinin zamanında karşılanmaması durumlarında, hastanın, öncelik hakkının tıbbi kriterlere dayalı ve objektif olarak belirlenmesini isteme hakkı vardır. Acil ve adli vakalar ile yaşlılar ve özürlüler hakkında öncelik sırasının belirlenmesinde ilgili mevzuat hükümleri uygulanır. • Tıbbi Gereklere Uygun Teşhis, Tedavi ve Bakım İsteme Hakkı Hasta, modern tıbbi bilgi ve teknolojinin gereklerine uygun olarak teşhisinin konulmasını, tedavisinin yapılmasını ve bakımını isteme hakkına sahiptir. Tedavi ilkelerine ve ilgili mevzuat hükümlerine aykırı veya aldatıcı mahiyette teşhis ve tedavi yapılamaz. Teşhis, tedavi veya koruma maksadı olmaksızın ölüme veya hayati tehlikeye yol açabilecek, vücut bütünlüğünü ihlal edebilecek ya da aklî ve bedeni mukavemeti azaltabilecek hiçbir şey yapılamaz ve talep edilemez. Personel, hastanın durumunun gerektirdiği tıbbi özeni gösterir. Hastanın hayatını kurtarmak veya sağlığını korumak mümkün olmadığı takdirde bile acılarını azaltmaya ya da dindirmeye çalışmak zorunludur. 24 • Kayıtları İnceleme ve Düzeltilmesini İsteme Hakkı Hasta, sağlık durumu ile ilgili bilgiler bulunan dosyayı ve kayıtları kendisi, vekili veya kanuni temsilcisi vasıtası ile inceleyebilir ve bir örneğini alabilir. Bu kayıtlar, sadece hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olanlar tarafından görülebilir. Hasta, sağlık kurum ve kuruluşları nezdinde bulunan kayıtlarında eksik, belirsiz, hatalı tıbbi ve şahsi bilgilerin tamamlanmasını, açıklanmasını, düzeltilmesini; nihai sağlık durumu ve şahsi durumuna uygun hâle getirilmesini isteyebilir. Bu hak, hastanın sağlık durumu ile ilgili raporlara itiraz, aynı veya başka kurum ve kuruluşlarda sağlık durumu hakkında yeni rapor düzenlenmesini isteme haklarını da kapsar. • Mahremiyete Saygı Gösterilmesi Hakkı Hastanın mahremiyetine saygı gösterilmesi esastır. Hasta, mahremiyetinin korunmasını da açıkça talep edebilir. Her türlü tıbbi müdahale, hastanın mahremiyetine saygı gösterilmek suretiyle icra edilir. Mahremiyete saygı gösterilmesi ve bunu isteme hakkı; • Hastanın, sağlık durumu ile ilgili tıbbi değerlendirmelerin gizlilik içerisinde yürütülmesini, • Muayenenin, teşhisin, tedavinin ve hasta ile doğrudan teması gerektiren diğer işlemlerin makul bir gizlilik ortamında gerçekleştirilmesini, • Tıbben sakınca olmayan hâllerde yanında bir yakınının bulunmasına izin verilmesini, • Tedavisi ile doğrudan ilgili olmayan kimselerin, tıbbi müdahale sırasında bulunmamasını, • Hastalığın mahiyeti gerektirmedikçe hastanın şahsi ve ailevi hayatına müdahale edilmemesini, • Sağlık harcamalarının kaynağının gizli tutulmasını kapsar. Ölüm olayı, mahremiyetin bozulması hakkını vermez. Eğitim verilen sağlık kurum ve kuruluşlarında, hastanın tedavisi ile doğrudan ilgili olmayanların tıbbi müdahale sırasında bulunması gerekli ise önceden veya tedavi sırasında bunun için hastanın rızası alınır. • Tedaviyi Reddetme ve Durdurma Hakkı Kanunen zorunlu olan hâller dışında ve doğabilecek olumsuz sonuçların sorumluluğu hastaya ait olmak üzere, hasta, kendisine uygulanması planlanan veya uygulanmakta olan tedaviyi reddetme veya durdurulmasını isteme hakkına sahiptir. Bu durumda, tedavinin uygulanmamasından doğacak sonuçların hastaya veya kanuni temsilcilerine ya da yakınlarına anlatılması ve bunu gösteren yazılı belge alınması gerekir. Bu hakkın kullanılması hastanın sağlık kuruluşuna tekrar müracaatında hasta aleyhine kullanılamaz. Konuyla İlgili Çalışma Hangi hastalıklarda tedavi reddedilemez? • Güvenliğinin Sağlanmasını İsteme Hakkı Hasta, sağlık kurum ve kuruluşlarında güvenliğinin sağlanmasını ve güvenli bir ortamda kalmayı isteme hakkına sahiptir. 25 Bütün sağlık kurum ve kuruluşları, hasta ile ziyaretçi, refakatçi gibi yakınlarının can ve mal güvenliklerinin korunması ve sağlanması için gerekli tedbirleri almak zorundadır. Tutuklu ve hükümlülerin sağlık kurum ve kuruluşlarında korunmaları ise ilgili kuruluşça yapılır. • Dinî Vecibeleri Yerine Getirebilme ve Dinî Hizmetlerden Yararlanma Hakkı Sağlık kurum ve kuruluşlarının imkânları ölçüsünde hastalara dinî vecibelerini serbestçe yerine getirebilmeleri için gereken tedbirler alınır. Kurum hizmetlerinde aksamalara sebebiyet vermemek, başkalarını rahatsız etmemek ve personelce düzenlenip yürütülen tıbbi tedaviye hiçbir şekilde müdahalede bulunmamak şartı ile hastalara dinî telkinde bulunmak ve onları manevi yönden desteklemek üzere talepleri hâlinde dinî inançlarına uygun olan din görevlisi davet edilir. Bunun için sağlık kurum ve kuruluşlarında uygun zaman ve mekân belirlenir. • Saygınlık Görme Hakkı Hasta, kişilik değerlerine uygun bir şekilde ve ortamda sağlık hizmetlerinden faydalanma hakkına sahiptir. Sağlık hizmetlerinde görev yapan bütün personel; hastalara, yakınlarına ve ziyaretçilere güler yüzlü, nazik, şefkatli ve sağlık hizmetleri ile ilgili mevzuat hükümlerine uygun şekilde davranmak zorundadır. Sağlık hizmetlerinin her safhasında hastalara, onların bedenî ve ruhi durumları dikkate alınarak hangi işlemin neden ve nasıl yapıldığı, yapılacağı ve bekletilmeleri söz konusu ise bekletilmenin nedenleri hususunda gerekli ve yeterli bilgi verilir. Sağlık kurum ve kuruluşlarında insan haysiyetine uygun her türlü hijyenik şartların sağlanması, gürültünün ve rahatsız edici diğer bütün etkenlerin bertaraf edilmesi esastır. Gerektiğinde bu hususlar hasta tarafından talep edilebilir. Hasta ziyaretçilerinin kabul edilmesi, kurum veya kuruluşça belirlenen usul ve esaslara uygun olarak hastaların huzurunu bozacak fiil ve davranışlara sebebiyet vermeyecek şekilde gerçekleştirilir. • Refakatçi Bulundurma Hakkı Muayene ve tedavi sırasında hastaya yardımcı olmak üzere kurum imkânlarının elverdiği ve hastanın sağlık durumunun gerektirdiği ölçüde, tedaviden sorumlu olan doktorun uygun görmesine bağlı olarak refakatçi bulundurulması istenebilir. • Müracaat, Şikâyet, Dava ve Tazminat Hakkı Hastanın ve hasta ile ilgisi bulunanların, hasta haklarının ihlali hâlinde her türlü müracaat, şikâyet ve dava hakları vardır. Hasta haklarının ihlali hâlinde personeli istihdam eden kurum ve kuruluş aleyhine maddi veya manevi veyahut hem maddi hem de manevi tazminat davası açılabilir. Hasta, haklarının kullanılmasında ve sorunların giderilmesi için ilgili kuruluşların “Hasta Hakları Birimi”ne başvurur. 26 Sağlık kurum ve kuruluşlarının yetkilileri “hasta hakları”nı bir liste, tabela veya broşür hâline getirerek bunları hastalar, personel ve ziyaretçiler tarafından kolayca ulaşılıp okunabilecek şekilde bulundurmakla yükümlüdürler. 2. Hasta ve Yakınlarının Uyması Gereken Kurallar ve Sorumluluklar Hasta ve yakınlarının sağlık kuruluşlarında uymaları gereken kurallar ve sorumlulukları vardır. Bu sorumluluk ve kurallardan bazıları şunlardır: Genel Sorumluluklar • Kişi, sağlıklı bir yaşam için verilen tavsiyelere uymalıdır. • Kişi, kan verebilir ya da organ bağışında bulunabilir. • Gerekli durumlarda kişi kendi bakımını yapmalıdır. Sosyal Güvenlik Durumu ile İlgili Sorumluluklar • Hasta sağlık, sosyal güvenlik ve kişisel bilgilerindeki değişiklikleri zamanında bildirmek zorundadır. • Hasta, sağlık kuruluşunun kurallarına ve belirlenen sevk zincirine uymalıdır. Sağlık Çalışanlarını Bilgilendirme • Hasta daha önce geçirdiği hastalıkları eğer varsa hâlâ kullandığı ilaçları, sağlığı ile ilgili bilgileri tam ve eksiksiz vermelidir. Tedavisiyle İlgili Önerilere Uyma • Hasta, tedavisi ve ilaçlarla ilgili tavsiyeleri dikkatle dinlemeli, anlamadığı şeyleri sormalıdır. • Hasta, önerilen tedaviyi uyum gösterip tarif edildiği şekilde uygulamakla yükümlüdür. Uygulamadığı takdirde haber vermelidir. • Hasta, uygulanacak tedaviyi kabul etmemesi veya önerilere uymamasından dolayı doğacak sorunlardan kendisi sorumludur. Hastane Kurallarına Uyma • Hasta, başvurduğu sağlık kuruluşunun kural ve uygulamalarına uymalıdır. • Hasta, teşhis tedavi sürecinde hekim ve diğer sağlık personeli ile her aşamada iş birliği yapmalıdır. • Hasta, verilen randevu tarihi ve saatine uymalı, varsa değişiklikleri ilgili yerlere bildirmelidir. • Hasta hastane personelinin, diğer hasta ve ziyaretçilerin haklarına saygı göstermelidir. • Hasta, hastane malzemelerine verdiği zararları karşılamalıdır. Diğer Sorumluluklar ve Kurallar • Hasta ve yakınları, hastanın tıbbi durumu hakkında bilgilendirip, açıklamaları doğru anlayıp anlamadıklarını, hastanın bakımın› sorumlu kişilerle birlikte tekrar değerlendirdikten sonra, alınacak kararlara aktif olarak katılmalı, yapılan tedaviye onay verip vermediğini bildirmelidir. • Hasta ve yak›nlar›, hastanın sağlık kuruluşundaki giderlerini karşılamalı, ücretsiz tedavi söz konusuysa ilgili kuruluşlardan gerekli belgeleri getirmelidir. 27 • Hasta ve yakınları, diğer hastaların ve sağlık çalışanlarının haklarını göz önünde bulundurmalıdır. • Hasta ve yakınları, hastanenin ziyaret politikasına uymalıdır. • Hasta ve yakınları, hastanenin gizlilik politikasına uygun davranmalıdır. • Hasta, ziyaretçi sayısının ve buna bağlı gürültünün fazla olduğu durumlarda hastane yönetiminin alacağı tedbirlere uymak zorundadır. • Hasta, yetkili doktordan uygun görülmeyen ve tedavi planında bulunmayan herhangi bir ilacın verilmesini ya da uygulanmasını talep etmemelidir. • Hasta yakınları, ziyaret zamanına bağlı kalmalı, gecikmeye neden olmamal› ve bu konuda kuruma yardımcı olmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Hasta yakınları, sağlık kuruluşunun kurallarına uymazlarsa ne gibi sorunlar ortaya çıkabilir? Etkinlik Sınıf›n›zdan iki öğrenci seçiniz. Bunlardan biri hastay› diğeri de hasta yakını canland›rs›n. Hastay› canland›ran öğrenci sağlık kuruluşuna başvurduğunda haklarının neler olduğunu, hasta yakının› canland›ran öğrenci ise sağlık kuruluşunda hasta yakını olarak hangi kurallara uyması gerektiğini söylesin. Eksik kalan hak ve kuralları birlikte tamamlay›n›z. Değerlendirme 1. Hasta hakları nedir? Açıklayınız. 2. Hasta haklarının kullanılması için neler yapılmalıdır? 3. Hasta ve yakınlarının, sağlık kuruluşlarında uyması gereken kurallar nelerdir? Açıklayınız. Gelecek Derse Hazırlık Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin sağlık göstergelerini çeşitli kaynaklardan araştırarak öğreniniz. Bulduğunuz dokümanları sınıfa getiriniz. 28 D. SAĞLIKLA İLGİLİ ÖLÇÜTLER Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • “Nüfus”, “nüfus artış hızı” ifadelerinden ne anlıyorsunuz? • Bir ülkenin sağlık ölçütleri nelerdir? 2. Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Türkiye’de nüfus artış hızı giderek azalmaktadır. İlk nüfus sayımının yapıldığı 1927 yılında 13,6 milyon kişi olarak hesaplanan ülke nüfusu 2011 yılında 74,7 milyon kişiye ulaşmış, ancak nüfus artış hızı binde 21,1’den binde 13,5’e gerilemiştir. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre 1927 yılında Türkiye nüfusunun 3,3 milyonu şehirlerde, 10,3 milyonu ise köylerde yaşıyordu. Nüfus artış hız› 2000 yılından itibaren binde 20’nin altına düşmüştür. Söz konusu rakam 2008’de binde 13;1, 2009’da binde 14,5; 2010’da binde 15,9 ve nihayet 2011 yılında binde 13,5 olarak gerçekleşmiştir. Yıllık nüfus artış hızı, ‘iki sayım tarihi arasındaki dönemde her bin nüfus için yıllık artan nüfus’ olarak tanımlanır. Nüfus artış hızı eğitime, kültüre ve ekonomik gelişime bağlı olarak değişir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Nüfus artış hızı nedir ve nasıl hesaplanmaktadır? • Nüfus artış hızı nelere bağlı olarak değişmektedir? 1. Toplumun Sağlık Düzeyini Belirlemede Yararlanılan Ölçütler Sağlığa ilişkin ölçütlerin bilinmesi kişi ve toplum sağlığının gelişmesi için bir gerekliliktir. Sağlık alanındaki talebin belirlenmesi, toplumun sağlık sorunları ve bunların çözümü ile sağlık hizmetlerinin planlanması için çeşitli sayısal değerlere gereksinim vardır. Bu değerler “sağlık ölçütleri” olarak ifade edilir. Sağlık ölçütleri, toplumun sağlık düzeyi ve sorunları hakkında bilgi vermenin yanı sıra uluslararası kıyaslama yapabilme olanağı da sağlar. Bir ülkenin sağlık düzeyinin saptanmasında kullanılan en önemli ölçütler şunlardır: • Ana ölüm hızı • Bebek ölüm hızı • Kaba doğum hızı • Kaba ölüm hızı • Nüfus artış oranı • Beklenen yaşam süresi a. Ana ölüm h›z›: Bir toplumda bir yıllık sürede; gebelik dönemi, doğum s›ras› ve doğumdan sonraki ilk alt› hafta içinde ölen ana say›s›n›n, aynı yıl içindeki canl› doğum say›s›na bölümünün bin ile çarpımı ile bulunur. Ana ölüm h›z›n›n saptanmas› aile planlamas› ve ana çocuk sağl›ğ› hizmetlerinin yeterliliğini göstermesi aç›s›ndan önemlidir. TÜİK Ek Bilgi verilerine göre 2012 yılında ülkemizdeki ana ölüm hızı binde 1,5’tir. b. Bebek ölüm h›z›: Bir y›l içinde canl› doğup Ana: Sağl›k hizmetleri aç›s›ndan bir 365 gününü tamamlamadan ölen bebek say›s›n›n, toplumda 15-49 yafl aras›nda yer alan doo y›l içinde meydana gelen canl› doğum say›s›na ğurgan çağdaki kad›nlara denir. oran›n›n bin ile çarp›m› ile bulunur. TÜİK verilerine Bebek: 0-12 ay arasındaki çocuklara göre 2012 yılında ülkemizdeki bebek ölüm hızı verilen addır. binde 12,5’tir. Ana ve bebek ölüm hızı bir ülkenin gelişmişlik düzeyini gösteren en önemli ölçütlerdendir. Ana ve bebek ölümlerinin çoğu az gelişmiş ülkelerde görülmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Bebek ölüm oranının yüksek çıkmasının nedenleri neler olabilir? c. Kaba doğum h›z›: Bir toplumda bir y›lda meydana gelen canl› doğum say›s›n›n, ayn› toplumun y›l ortas› nüfusuna oran›n›n binle çarp›lmas›yla bulunur. Gelişmiş ülkelerde kaba doğum hızı binde 8,5 iken, az geliflmifl ülkelerde bu oran binde 47,7 olup oldukça yüksektir. TÜİK verilerine göre 2012’de kaba doğum hızı ise binde 17’dir. 29 ç. Kaba ölüm h›z›: Bir takvim yılında görülen ölüm sayısının, o ülkenin yıl ortası nüfusuna bölümünün binle çarpımı ile hesaplanır. Kaba ölüm h›z›, bir toplumda yaş, cinsiyet vb. farklılıklar dikkate alınmadan gerçekleşen tüm ölümleri kapsar. Kaba ölüm ülkemizde 2012 yılı istatistiklerine göre binde 6,3’tür. d. Nüfus art›fl oran›: Bir toplumda bir y›l içinde meydana gelen canl› doğumlar›n say›s›ndan ölümlerin say›s›n›n ç›kar›lmas›yla bulunan say›n›n, ayn› toplumun y›l ortas› nüfusuna oran›n›n bin ile çarp›lmas›yla bulunur. Nüfus art›fl oran› göçlere, eğitim durumuna, ekonomik düzeye bağl› olarak da değifliklik gösterir. Geliflmifl ülkelerde nüfus art›fl oran› düflüktür. Ülkemizde bu oran 2012 yılı itibariyle binde 12,5’tir. e. Beklenen yaşam süresi: TÜİK verilerine göre ülkemizde yaşam süresi erkeklerde 69,2, kadınlarda 74,4 yıl olup ortalama 71,7 yıl olarak belirlenmiştir. Ülkemizde yaşama süresinin; 2015-2020 döneminde erkeklerde 71,4 ve kadınlarda 73,6 olmak üzere ortalama 72,5 yıla; 2025-2030 döneminde ise erkeklerde 73,4 ve kadınlarda 78,4 olmak üzere ortalama 75,9 yıla çıkacağı tahmin edilmektedir. Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerdeki bazı sağlık göstergeleri Tablo 1.1’deki gibidir: Tablo 1.1: Ülkelere Göre Bazı Sağlık Göstergeleri Sağlık Göstergeleri Ülke Almanya Kaba Doğum Hızı (Binde) Kaba Ölüm Hızı (Binde) Yıllık Nüfus Artışı (%) Bebek Ölüm Hızı (Binde) 8,5 10,1 0,0 3,0 Bangladeş 20,3 7,7 1,7 38,0 Çin 12,3 7,1 0,6 16,0 Fransa 12,6 8,4 0,6 3,0 Hindistan 22,2 8,4 1,5 48,0 Japonya 8,5 10,1 0,0 3,0 ABD 12,7 8,4 0,8 6,4 Yunanistan 10,1 10,2 0,2 2,7 Pakistan 26,3 7,3 1,8 65,7 Ukrayna 10,9 16,2 -0,6 11,8 Nijer 47,7 12,8 3,5 85,8 Türkiye 17,0 6,3 1,3 12,0 * Kaynak: • Dünya Sağlık Örgütü, Dünya Sağlık İstatistikleri, 2012. • TÜİK, Türkiye’nin Demografik Yapısı ve Geleceği, 2012. Kifli ve toplumlar›n sağl›k düzeyi kültürel, sosyal ve ekonomik durumlarındaki farkl›l›klara göre değifliklik gösterir. Bir kiflinin sağl›ğ›n›n bozulmas› sadece onu değil; ailesini, yak›n çevresini ve sonuçta tüm toplumu etkiler. Bu nedenle sağl›kla ilgili harcamalar kifli ve toplum aç›s›ndan sağl›k düzeyini gösteren bir ölçüttür. Sağl›k düzeyi ölçütleri aç›s›ndan toplumun daha iyi bir konuma gelmesinde, sunulan temel sağl›k hizmetlerinin kalitesi ve yayg›nl›ğ› çok önemlidir. Sağl›k hizmetlerine verilen önemin artmas› hayat standard›n› yükseltir, yaflam süresini uzat›r ve ülke ekonomisinin geliflmesini sağlar. Çünkü bedenen ve ruhen sağl›kl›, bilinçli bir kifli toplumun ve dolay›s›yla ülkenin ilerlemesinde önemli bir etkendir. Sağl›kl› kiflilerden oluflan bir toplum eğitime önem verir, yeniliklere aç›kt›r. Böyle toplumlarda kişilerin hayattan beklentileri fazlad›r. Tüm bunlar hayat standardının yükseltilmesini etkiler. 2. Atatürk’ün Toplum Sağlığının Geliştirilmesine Yönelik Çalışmaları M. Kemal Atatürk tarafından toplum sağlığının geliştirilmesine yönelik önemli çalışmalar gerçekleştirilmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın ardından Mustafa Kemal Atatürk tarafından kurulan Türkiye Cumhuriyeti, çağdaş değerleri kendine ilke edinmiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra diğer toplumsal ve kültürel 30 alanlarda olduğu gibi sağlık alanında da çok önemli değişimler yaşanmıştır. Bu değişim sürecinde Atatürk’ün benimsemiş olduğu sağlık anlayışı son derece belirleyici olmuş, kişi sağlığının korunması ve sürdürülmesi toplumsal bir olgu olarak kabul edilmiştir. Atatürk’ün vurguladığı husus, halka sağlık hizmeti götürmenin devlete düşen bir görev olduğu şeklindedir. Cumhuriyet yönetimi sağlık sorunlarına hızlı bir şekilde çözüm getirirken uzun süre bakanlık görevinde bulunan Dr. Refik Saydam’ın bu alandaki katkıları çok büyük ve kalıcı olmuştur. Onun çalışmaları neticesinde Türkiye’de sağlık hizmetlerinin teşkilatlanma ve kurumsallaşmasının temelleri atılmıştır. Atatürk’ün “Ulusun, ulus gençlerinin, çocuklarının sağlıkları, sağlamlıkları, gürbüzlükleri devletin üzerine düşmesi gereken çok önemli bir sağlık işidir.”, “Çocukların sağlıklı ve gürbüz olmaları için yaşadıkları bölgenin sağlıklı olması devlet hâlindeki siyasi kuruluşların en birinci görevidir.” sözleri, toplum sağlığına verdiği önemi belirtmektedir (Resim 1.16). “Memleketimizin sıhhatini korumak ve takviye etmek, ölümü azaltmak, nüfusu çoğaltmak, bulaşıcı ve salgın hastalıkların tahribine karşı koymak ve bu surette millet fertlerinin dinç ve çalışmaya kabiliyetli sıhhatli vücutlar hâlinde yetişmesini temin etmeliyiz.” sözleriyle de sağlığın korunması ve geliştirilmesi, ölümlerin azaltılması, bulaşıcı ve salgın hastalıklarla mücadele edilmesine dikkat çekerek sağlık hizmetinin önemini vurgulamıştır. Atatürk, çeşitli zamanlarda sağlık konusunda dile getirdiği görüşleri ile ülkenin temel sağlık politikasına yön vermiştir. Sağlık alanında gerçekleştirilen çalışmalardan bazıları şunlardır: • 1920 yılında Sağlık Bakanlığı kuruldu. • 1923 yılında sağlık hizmetleri ülke genelinde yaygınlaştırıldı, koruyucu hekimliğe önem verildi. • 1924 yılında Ankara, İstanbul, Sivas, Trabzon, Erzurum ve Diyarbakır’da örnek hastaneler açıldı. Bu hastanelere bulunduğu ilin adı ile birlikte “Numune Hastanesi” adları verildi. Resim 1.16: Atatürk gençlerin ve çocukların sağlıklı • 1930 yılında Umumi Hıfzısıhha yetişmelerine büyük önem vermiştir. Kanunu’nda koruyucu sağlık hizmetleri yönünden önemli düzenlemeler yapıldı. • Ülkenin her yerinde yeni hastaneler ve dispanserler açıldı. • Kolera, veba, tifo, çiçek, kızamık, verem, sıtma gibi birçok bulaşıcı hastalığın tedavisinin parasız yapılması için kararlar ve tedbirler alındı. • Aşılar bütün yurda ücretsiz olarak dağıtıldı. • Sınırlarda sağlık kontrolleri artırılarak bulaşıcı hastalıkların ülkeye girmemesi için tedbirler alındı. • Türk Kızılayı, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu, Yeşilay ve Verem Savaş Dispanserleri kuruldu. Türk Kızılayı devletin desteği ve halkın bağışlarıyla güçlendirildi. Bu sayede Türk Kızılayı, daha çok kişiye yardım etme imkânı elde etti. Böylece sağlık hizmetlerini üstlenen devlet, cumhuriyetin ilk yıllarından itibaren sağlık alanında birçok başarı elde etti. Etkinlik Gelişmiş ve az gelişmiş ülkelerin sağlık göstergeleri ile ilgili çeşitli kaynaklardan bilgi edininiz. Bu bilgileri birkaç öğrenci okusun. Sağlık göstergelerini sınıfça yorumlayınız. Nüfus yapısının sağlık göstergelerinden nasıl etkilendiğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Değerlendirme 1. Bir toplumun sağlık düzeyini belirleyen en önemli ölçütler nelerdir? 2. Ana ölüm hızı nasıl hesaplanır? Açıklayınız. 3. Nüfus artış oranı nasıl bulunur? Açıklayınız. 4. Atatürk’ün toplum sağlığının geliştirilmesine yönelik yapmış olduğu çalışmalar nelerdir? Belirtiniz. 31 1. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Dünya Sağlık Örgütüne göre sağlığı tanımlayınız. 2. Sağlığı etkileyen etmenler nelerdir? 3. Rehabilitasyonun önemini açıklayınız. 4. Basamaklı sağlık sistemine göre hastalanan bir kişi önce hangi sağlık kuruluşuna başvurmalıdır? 5. Bir toplumun sağlık düzeyini belirleyen kaba ölüm hızı ile nüfus artış oranını açıklayınız. 6. Biyolojik çevreyi oluşturan mikroorganizmaları açıklayınız. 7. Koruyucu sağlık hizmetlerinden kişiye yönelik hizmetler nelerdir? 8. Atatürk’ün toplum sağlığının geliştirilmesine yönelik yaptığı çalışmalar nelerdir? B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Bir toplumda bir yılda meydana gelen canlı doğum sayısının, aynı toplumun yıl ortası nüfusuna oranının binle çarpılmasıyla bulunan sağlık ölçütüne ne ad verilir? A) Ana ölüm hızı B) Kaba doğum hızı C) Bebek ölüm hızı D) Nüfus artış oranı E) Kaba ölüm hızı 2. Aşağıdakilerden hangisinde temel sağlık hizmetlerinin amacı doğru olarak verilmiştir? A) Temel ilaçların sağlanması B) Endemik hastalıkların kontrolü C) Sık görülen hastalıkların ve yaralanmaların tedavisi D) Sağlığın korunması ve sağlık düzeyinin yükseltilmesi E) Yeterli ve temiz içme suyu sağlanması 3. I. İçme ve kullanma suları II. Gürültü III. Gübreler IV. Vektörler V. Vitaminler Yukarıdakilerden hangileri sağlığa etki eden fiziksel etmenler arasında yer alır? A) I, V B) II, III, IV C) I, II 32 D) IV, V E) I, II, III, IV, V 4. Aşağıdakilerden hangisi vücudun duyu organları ya da uzuvlarından birinde kaza veya hastalık sonucu oluşan fonksiyon kaybına verilen addır? A) Engellilik B) Hastalık C) Ruhsallık D) Vektörler E) Mikroorganizma 5. Kırım Kongo Kanamalı Ateşi hastalığına sebep olan vektör aşağıdakilerden hangisidir? A) Kene B) Sivrisinek D) Bit E) Karasinek C) Fare C. Aşağıda verilen cümleleri uygun sözcüklerle tamamlayınız. ruhsal protein çevresel kifliye vitamin sosyal hormonal kural kuruma hastalık 1. Kişinin kendisiyle ve çevresiyle uyum içinde yaşaması .......................... iyilik hâlidir. 2. Gut hastalığı ......................... metabolizmasındaki bozukluktan kaynaklanır. 3. Fiziksel, kimyasal ve biyolojik etmenler sağlığa etki eden ........................... etmenlerdendir. 4. Bünyesel etmenler genetik, ................................ ve metabolik bozuklukları içine alır. 5. Koruyucu sağlık hizmetleri, ................... ve çevreye yönelik hizmetler olarak iki ana gruba ayrılır. 6. Hasta ve yakınları sağlık kuruluşunun ................. ve uygulamalarına uymalıdır. D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Ana ölümlerinin çoğu gelişmiş ülkelerde görülür. ( ) 2. Guatr hormonal hastalıklardandır. ( ) 3. Şarbon hayvansal hastalıklardandır. ( ) 4. Üniversite hastaneleri ikinci basamak tedavi hizmeti veren kuruluşlardır. ( ) 5. Sağlık hizmetlerine verilen önemin artması ülke ekonomisinin de gelişmesini sağlar. 33 2. ÜNİTE: BÜYÜME VE GELİŞME Ünitenin Kazanımları Bu ünite ile öğrenciler; 1. Büyüme ve gelişmeyi açıklar. 2. Büyüme ve gelişme dönemlerinin özelliklerini açıklar. 3. Büyüme ve gelişmeyi etkileyen etmenleri açıklar. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Büyüme ve gelişmenin hangi faktörlerden etkilendiğini araştırarak öğreniniz. Öğrendiklerinizi sınıfınızda arkadaşlarınıza anlatınız. 2. Büyüme ve gelişme dönemlerinin özelliklerini öğreniniz. Öğrendiklerinizi arkadaşlarınızla paylaşınız. 3. Hormonların büyüme ve gelişmedeki etkilerini araştırınız. Edindiğiniz bilgileri sınıfınızda arkadaşlarınıza anlatınız. 4. Serbest zamanlarınızı nasıl değerlendirmeniz gerektiğini arkadaşlarınızla tartışınız. 34 A. BÜYÜME VE GELİŞME DÖNEMLERİ Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • Büyüme ve gelişme denilince neler anlıyorsunuz? • Ergenlik dönemi hangi yaş aralığını kapsar ve hangi özellikleri taşır? 2. Yandaki görseli inceleyerek soruları cevaplayınız. • Çocukluk dönemi kaç yaşına kadar devam eder? • Normal büyümeyi nasıl tanımlarsınız? 1. Büyüme ve Gelişme Büyüme ve gelişme, insanın yaşamı süresince sağlığıyla ilişkili en önemli faktörlerdendir. Büyüme ve gelişme birbirleriyle bağlantılı ancak farklı anlamlar taşıyan kavramlardır. Büyüme, vücudun boy, hacim ve kütle yönünden ölçülebilen art›fl›d›r. Geliflme ise hücre ile dokular›n yap› ve bilefliminde olan değiflimler sonucu organlardaki işlevlerin yerine getirilmesi açısından belli bir olgunluğa eriflilmesidir. Büyüme ve geliflme genel olarak birbirini tamamlar. Yani bir çocuğun yavafl büyümesi sonucu bedensel geliflimi de geri kalabilir. Geliflmeyi etkileyen unsurlar büyüme, öğrenme ve olgunlaflmadır. Öğrenme, herhangi bir konuda bilgi sahibi olmak, yetenek ve becerileri ilerletmektir. Bu yolla bireyde çeşitli davranış değişiklikleri sağlanır. Gelişme hem nitelik hem de nicelik olarak organizmada meydana gelen değişimleri içerir. Büyüme, vücudun sadece boy, kilo ve hacim olarak artmasıdır. Bireyin fiziksel özelliklerindeki değişmedir. Örneğin bir bebeğin doğduktan bir ay sonraki ağırlık ve boy uzunluğunda bir artış göstermesi büyümeyi ifade eder. Olgunlaflma ise bilgi, görgü, hoflgörü ve bedensel yetenekler yönünden en üst düzeyde geliflmektir. Örneğin, yüzme öğrenmek kiflinin yeteneğini gelifltirip onu olgunlaflt›r›r. Büyüme ile gelişme kavramları arasındaki temel fark, büyümede sadece niceliksel değişim gözlenirken gelişmede niceliksel ve niteliksel değişikler beraber olur. Büyümede fiziksel değişim (boy, ağırlığın artması, baş çevresinin büyümesi, vücut kütlesinin değişmesi) vardır. Gelişmede ise fiziksel özelliklerin yanı sıra bilişsel, duygusal ve sosyal özellikler ortaya çıkar. Bilişsel gelişim; bilgiyi, belleği, akıl yürütmeyi, sorun çözmeyi, kavramları düşünmeyi kapsar. Bir başka ifadeyle öğrenmeyi ve anlamayı içeren zihinsel etkinliklerin gelişimini içerir. Duygusal gelişim; olgunlaşma ve öğrenme sonucu oluşur. Kişi, çevresiyle etkilenişimi sırasında az veya çok, bir duygunun içinde olur. Bu duygular üç şekilde oluşur: • Saldırgan davranışlara yönelten duygular (öfke, kıskançlık, nefret, düşmanlık vb.) • Yasaklayıcı ve savunucu davranışlara yönelten duygular (korku, üzüntü, sıkıntı, hüzün, keder, bıkkınlık, şiddetten korkma vb.) • Sevindirici davranışlara yönelten duygular (sevgi, şefkat, mutluluk, haz, zevk, merak duyma vb.) Birçok duygu okul öncesi çağda gelişir. Okula başladıktan sonra ergenliğe kadar duygu biçim35 lerinin giderek arttığı ve farklılaştığı görülür. Gelişim süreci içinde duygusal tepkilerin nedenleri de farklılık gösterir. Örneğin ilk çocukluk döneminde öfke güncel olaylarla ilgili çatışmalardan doğarken ergenlik döneminde öfkenin nedenlerinin başında toplumsal etkenler gelir. Sosyal gelişim; kişinin kendini ifade etmesi, duygularını denetleyebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle barışık ve uyum içinde olabilmesidir. Kişinin çevresindeki diğer kişilerle sosyal ilişkiler kurması sonucu, içinde bulunduğu toplumun kültürüne, ilke ve değerlerine yönelik davranışlar kazanma sürecidir. Diğer bir ifadeyle kişinin sosyalleşmesidir. 2. Büyüme ve Gelişmenin Dönemleri ‹nsan›n içinde bulunduğu yafla göre büyüme ve geliflme h›z› değiflir. Büyüme ve geliflmenin en h›zl› olduğu dönem 0-1 yafl, yavaşladığı dönem ise 18-21 yafllar aras›dır. Büyüme ve geliflme, bedensel ve ruhsal özellikler dikkate al›narak çeflitli dönemlere ayr›l›r. a. Bebeklik Dönemi Bebeğin doğumundan 1. yafl gününe kadar geçen süreyi (0-12 ay) kapsar. Bebeklik dönemi, yeni doğan ve yeni doğan sonras› olarak iki bölümde incelenir. Yeni doğan dönemi: Bebeğin yaflam›ndaki 0-28. günler arasıdır (Resim 2.1). Bebek bu dönemde tamamen anneye muhtaçtır. Anneyi ve memesini kendisiyle bir bütün olarak alg›lar. Emme ve tutma reflekslerine sahiptir. Bafl›n› dik tutamaz. Çevreye karfl› ilgisizdir. Günün büyük bölümünde uyur. Ifl›ğ› ay›rt edebilir, yüksek sesi alg›layarak tepki verir. Açl›k, gaz gibi problemlerini ağlayarak ifade eder. Bu dönemde vücut direnci düşük olduğundan bebeğin hastalanma riski çok yüksektir. Resim 2.1: Yeni doğan bebek Yeni doğan sonras› dönem : Bebeğin yaflam›ndaki 1-12. aylar aras›dır. Bebek, geliflme ve büyümenin en h›zl› olduğu bu dönem sonunda doğum ağ›rl›ğ›n›n 3 kat›na ç›kar. Boyu ise doğduğundaki uzunluğunun yar›s› kadar daha uzar. Bebeklerin birinci yaş sonundaki özellikleri şunlardır: • Bir yaşındaki bebek yürümeye başlamıştır. Ancak bazen gecikme olabilir. Bu durumda telaşa kapılmamalıdır. • Bu yaştaki bebek oyuncakları itip fırlatabilir. Bunu bir oyun gibi algılayarak eğlenir (Resim 2.2). • Dil gelişimi henüz tamamlanmadığından “baba, mama, adda” gibi basit sözcükleri söyleyebilir. • Yemeğini kendi yemeye başlar. Kaşık kullanmaya bu dönemde başlar. • Büyüklerin kullandığı TV kumandası, tencere, tava gibi araçlar ilgisini çeker. Bunlarla oynamaktan zevk alır. • Nesnelerin büyük ve küçük oluşlarını ayırt eder. Küçük oyuncakları büyüklerin içine koyar. Bir çocuğun büyümesi ağırlık, yaş, boy, baş çevresi, göğüs çevresi, karın çevresi, kol çevresi ölçüleri normal yaşıtlarından elde edilmiş standart rakamlar ile karşılaştırılarak kontrol edilir. Çocuğun büyümesinin standart değerlerin altına düşmesi, büyümeyi engelleyen bir sağlık sorunu olduğunu belirtir. Resim 2.2: 6 aylık bebek destekle oturabilir. Bebeklik döneminde bebekler sab›rs›z ve merakl› olurlar. Bu özelliklerinden ötürü anne babalar›n bebeğe gösterdikleri sabır, ilgi ve sevgi onun kendine güven duygusunu gelifltirir. 36 b. Çocukluk Dönemi Çocuğun 1-11 yafllar aras›ndaki çağıdır. Özerklik dönemi ve oyun dönemi olarak ikiye ayr›l›r. Özerklik dönemi: 1-3 yafllar arasını kapsar. Anal dönem ya da tuvalet eğitimi dönemi olarak da bilinir. Özerklik döneminde çocuk, anne ve babasına olan bağlılıktan kurtulmaya bafllar. Kiflilik gelifliminde çok etkili olan özerklik dönemi, tuvalet eğitiminin başlatılması için en uygun zamandır. Çünkü bu dönemden itibaren çocuklar d›flk›lama ve idrar›n› kontrol edebilmeye bafllarlar. Ancak d›flk›lamay› 3, idrar›n› 4 yafl›nda tam olarak tutabilirler. Bu nedenle erken tuvalet eğitiminde çocuklar› korkutmamak ve bedensel olarak geliflimlerini dikkate almak gerekir. Tuvalet eğitiminin verildiği bu dönemde anne ve çocuk aras›nda sessiz bir çekiflme yaflan›r. Anne çocuğa karfl› bask›c› bir tutum sergilerse çocukta afl›r› sessiz, otoriteyi çabuk kabullenen, boyun eğen, çok titiz ve düzenli, içe kapan›k, inatç› bir kiflilik geliflebilir. K›s›tlama getirilmeyen çocuklarda ise kural tan›mayan, baflkalar›na karfl› sayg›s›z ve bencil bir kiflilik geliflimi gözlenebilir. Özerklik döneminde çocuk kendini olaylar›n merkezi olarak alg›lar. Bu nedenle bir gruba dâhil olma ve paylaflma düflüncesinden hofllanmaz. ‹steklerinde inatç› tav›rlar sergiler. Özgürlüğünün k›s›tlanmas›nı istemez. Kas ve kemikleri güçlendiğinden çocuk rahat hareket edebilir. Ancak kazalara karfl› bilinçsiz olduğundan çocuğa dikkat edilmelidir. Oyun dönemi: 4-5 yafllar aras›n› kapsar. Bu dönemde çocuk, özerklik dönemine göre daha giriflken, paylafl›mc› ve hareketlidir. Kendi yafl›tlar›yla oynamaktan zevk al›r (Resim 2.3). Çevresine karfl› merakl› ve ilgilidir. Öğrenmeye isteklidir. Sürekli sorular sorar. ‹nsanlarla iletiResim 2.3: Çocuklar oyun döneminde oyuncaklaflim kurmay› sever. Hayal gücü çok geliflmifltir. rını paylaşmayı severler. Masal ve çizgi filmlerdeki kahramanlara inan›r. Bu dönemde çocuklara kendi cinsiyet rollerinin doğru benimsetilmesi ileride ortaya çıkabilecek davran›fl bozukluklar›n›n önlenmesinde çok önemlidir. Çünkü çocuk, oyun döneminde k›z ve erkek cinsiyetin farklılıklarını ayırt etmeye başlar. Anne ve babay› model al›r. K›zsa anneyi, erkekse babay› taklit etmeye bafllar. Anne ve baban›n isteklerine uymaya çal›fl›r ve onların doğru buldukları davran›flları sergiler. Onlara karfl› derin bir sevgi ve güven besler. Oyun döneminde okul öncesi eğitime kat›l›m söz konusuysa bunun etkisiyle çocuk toplumsallaflmaya bafllar. Toplumda kabul edilen ve edilmeyen davran›fllar› öğrenir. Bu nedenle oyun döneminde çocuk mümkün oldukça okul öncesi eğitimden yararland›r›lmal›d›r. Çünkü yap›c› ve yarat›c› kimlik gelifliminde, duygu ve davran›fllar› kontrol edebilmede okul öncesi eğitimin katk›s› büyüktür. Resim 2.4: Okul döneminde çocukların el becerileri gelişir. Okul dönemi: 6-11 yaşlar arasındaki dönemi kapsar. Bu dönemde çocuğun büyüme hızı yavaşlar. El becerileri, hareket kabiliyeti artar (Resim 2.4). Okul hayatının başlamasıyla birlikte toplumsal yaşam içine girer. Okul çevresi ve eğitim 37 çocuğun yaflama bak›fl aç›s›n› geniflletir. Çocuk, okulda sorumluluk sahibi olmay›, baflkalar›na sayg› göstermeyi, hakk›n› aramay›, arad›ğ› bilgiye ulaflmay›, kendini ifade etmeyi öğrenir. Bu dönemde somut düflünceden soyut düflünceye geçifl bafllar. Zaman, say› ve uzay kavramlar› geliflir. Okulda ve sokakta grup arkadafll›klar› bafllar. Liderlik, takdir edilme, çevre taraf›ndan beğenilme isteği belirginleflir. Kurulan gruplarda tek cinslilik dikkati çeker. Karfl› cinsten olanlar dışlanır ve genellikle oyuna al›nmazlar. Okul döneminde, çocukluk döneminin tersine, cinselliğe olan ilgi azalır. c. Ergenlik Dönemi Ergenlik dönemi erken, tam ve geç ergenlik olarak üç bölümde incelenebilir. Erken ergenlik: 12-15 yafllar aras› dönemi kapsar. Erken ergenlikte bireyin biyolojik değiflikliklerden dolay› kendi vücuduna ve cinselliğe olan ilgisi artar. D›fla dönük, dengeli ve uyumlu bir birey olan çocuk, bu dönemde bedenindeki değiflimler sonucu tedirgin, endifleli, bunal›ml›, çekingen, çal›flmaya isteksiz bir tav›r sergiler. Yaln›zl›ktan hofllan›r, otoriteye karfl› ç›kar. Anne ve babas›n›n koyduğu kurallar› s›k›c› bulur. Aile otoritesinden kaçmak için ev d›fl›ndan insanlarla iletiflim kurar. Ergenin bu tip durumlarda yanlış davranışları olan insanlarla arkadaşlık etmesi onun için üzücü sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle erken ergenlikte anne ve baba çocuğa arkadaflça bir tav›rla yaklaflmal›, ilgi göstermeli fakat bunda aşırıya kaçmamalıdır. Tam ergenlik: 16-18 yafllar aras› dönemi kapsar. F›rt›nal› ve gerilimin yoğun yafland›ğ› bir dönemdir. Genç, tam ergenlikte kendini bulmaya, bağ›ms›zl›ğ›n› kazanmaya çal›fl›r. Bunun için ailesinin otoritesinden kurtulmay› amaçlar. Bu durumu elefltiren aile büyükleri gencin gözünde değer kaybeder. Genç kendisine yap›lan uyar›lara k›zar. Arkadafllar›ndan destek bekler. Spor, müzik gibi uğrafl›lar için bir araya gelmifl gençlerden oluflan gruplara katılabilir (Resim 2.5). Kendini yetersiz hissettiğinde grup içinde at›lgan ve becerikli yafl›tlar›n›n etkisinde kalabilir. Gruptan d›fllanmamak için bazen kendi de doğru bulmadığı davran›fllarda bulunabilir. Bu dönemde anne ve babas›ndan yeterli anlay›fl ve desteği göremeyen gençler yanl›fl arkadafll›klar kurabilirler. Bu nedenle anne ve babalar›n gençlere destek olmaları, ilgi ve hoflgörü göstermeleri gereklidir. Tam ergenlikte, cinsel kimliğin benimsenmesinde sorunlar olabilir. Cinsel konularda yeterli bilgi sahibi olmamas› gencin iç dünyas›nda sorun yaratabilir. Gençler bu konudaki merak ve kayg›lar›n› arkadafllar›yla paylafltıklarında yanl›fl bilgilendirilebilirler. Bu nedenle anne ve babalar bilimsel kaynaklardan Resim 2.5: Tam ergenlikte gençler yararlanarak gençleri cinsellikle ilgili konularda ayd›nlatmal›- grup arkadaşlıklarına yönelirler. d›r. Gencin bu konularda edindiği bilgiler ilerde mutlu bir yuva kurmas›nda etkili olur. Konuyla İlgili Çalışma 12-18 yaş arasındaki bireylerde hangi sosyal ve duygusal gelişimler görülür? Geç ergenlik: 19-21 yafllar aras›n› kapsayan dönemdir. Geç ergenlikte sosyal ve aile içi iliflkiler düzene girer, kiflilik geliflir. Cinsel olgunluğa ulafl›l›r. Bu dönemde tam ergenlikteki f›rt›nal› ve gerilimli günler sona ermifltir. 38 Geç ergenlikte bireyler yap›c› tav›rlar sergiler, arkadaşlarıyla uyumlu ilişkiler kurarlar (Resim 2.6). Çevresindeki insanlar›n d›fl görünümlerinden çok kiflilikleriyle, duygu ve düflünceleriyle ilgilidirler. Bu dönemde gençler meslek ve efl seçimi, politik tercihler, toplumsal olaylar, ülke yönetimi gibi konular üzerinde yoğunlaşırlar. Duygu ve inançları güçlüdür. Geç ergenlik sonunda genç, toplum içinde bir yetiflkin olarak yer alır. Resim 2.6: Gençler, geç ergenlikte çevrelerindeki bireylerle uyumlu ilişkiler kurarlar. Ergenlik, bedenen ve ruhen sağl›kl› geçirilmesi gereken bir dönemdir. Olumlu tutum ve davran›fl sergileme, kifliliğin bu dönemde flekillenmesinden dolay› çok önemlidir. Bu nedenle aile bireyleri ergenle iyi iletişim kurmalıdır (Resim 2.7). Bu dönemde arkadafll›k iliflkileri bireyin sosyalleflmesini sağladığından grup arkadafll›klar› kurulmalıdır. Ancak yanlış davranışları olan kiflilerle grup arkadaşı olmak bireyi zararl› al›flkanl›klara yönlendirebilir. Bu olumsuzlukları yaşamamak için arkadafl gruplar›na katılımda yard›mlaflma ve paylafl›m, kifliliği gelifltirme gibi düşünceler ön planda olmal›d›r. Ergenlik çağ›nda her iki cinsiyetten bireylerle uyumlu ve dengeli arkadafll›klar kurulmal›d›r. Sadece kendi cinsiyetinden olanlarla arkadafll›k kurmak bireyde cinsel kimlik sorunlar›na neden olabilir. Bu nedenle ergenlikte karfl› cinsten arkadaşlar edinilmelidir. Resim 2.7: Aile bireyleriyle iyi iletişim kurmak ergenin olumlu tutum geliştirmesini sağlar. Günlük yaşamda serbest zamanlar›n değerlendirilmesinde yeteneklere uygun hobiler edinmek Resim 2.8: Takım sporları sorumlulukların paylaşılması açısından önemlidir. gerekir. Örneğin el ifli, spor, müzik ve edebiyat gibi hobiler insan› hayata bağlar, onun yaşamını renklendirir. Serbest zamanlar›n değerlendirilmesinde çok önemli yer tutan spor, beden ve ruh gelişimini de olumlu yönde etkiler. Spor bireysel ya da tak›m olarak yap›labilir. Tak›m sporları sorumlulukların paylafl›lmas› gibi olumlu davran›fllar›n geliflmesini sağlar (Resim 2.8). Tüm bu nedenlerle spor al›flkanl›k hâline getirilerek yaflam boyu sürdürülmelidir. Meslek seçimi insan yaflam›n›n en önemli aflamalar›ndan biridir. Gençler mesleki tercihlerini yaparken yeteneklerini ve ilgi alanlar›n› göz önünde bulundurmal›d›r.Yeteneklerini bilen genç, zevk alarak çal›flabileceği bir mesleği seçebilir. Sevdiği bir ifli yapmas› kişinin hayatta mutlu ve verimli olmas›n› sağlar. 39 Gençlerin meslek sahibi olmalar›nda planl› çal›flman›n da katk›s› büyüktür. Özellikle lise y›llar›nda planl› çal›flma ve geleceğe yönelik hedefler belirleme, baflar›ya giden yolda at›lan ilk ad›mlard›r. Gençlerin sosyal iliflkilerinde tutarl›, sayg›l› ve kat›l›mc› olmalar› gereklidir. Kiflilik gelifliminde bu özellikleri edinmifl gençler ailede, okulda, ifl yerinde ve bütün yaflamda aranan, sayg› duyulan, beğenilen kifliler olurlar. ç. Yetiflkinlik Dönemi 22-65 yaflları arasıdır. Bu dönemde sağl›k sorunlar›na çok sık rastlanmaz. 22-35 yaflları aras› genç yetiflkinlik dönemidir. Genç yetiflkinlik, ilk sorumluluklar›n yüklenildiği, gelecek için önemli olan ifl ve efl seçimi gibi kararların verilebildiği dönemdir. Bu kararlar, davranışlar ve politik görüfl farkl›l›klar› bireyin anne, baba, akrabalar ve arkadafl çevresiyle sürtüflme yaflamas›na neden olabilir. 36-55 yaflları aras› ileri yetiflkinlik dönemidir. Bu döneme, genç yetiflkinlikte verilen kararlar yön verir. İlgi alanları ve yeteneklere uygun meslekleri seçme, mesleki doyum açısından çok önemlidir (Resim 2.9). Serbest zamanları resim yapma, doğa yürüyüşlerine katılma gibi olumlu faaliyetlerle değerlendirme, çevresiyle iyi ilişkiler kurma yetişkinin ruhen ve bedenen sağlıklı olmasında etkilidir. Mesleki problemler, ruhsal bunal›mlar, aile geçimsizlikleri, alkol bağ›ml›l›ğ› gibi sorunlara bu dönemde rastlanabilir. ‹nsanlar bu yafllarda, gençliklerinde hayattan beklentilerini ve sonras›nda elde ettikleri sonuçlar› karfl›laflt›rarak hayal k›r›kl›ğ›na uğrayabilirler. Bu ise bireyde ruhsal çöküntüye ve alkol bağ›ml›l›ğ›na yol açabilir. Erkeklerde 50-55 yaflları aras›nda görüResim 2.9: Hobilerle uğraşmak yetişkinleri manevi yön den mutlu eder. len andropoz ve kad›nlarda 45-49 yaflları aras›nda görülen menopoz dönemleri yafl dönümü olarak adland›r›l›r. Yafl dönümlerinde de baz› ruhsal sorunlar görülebilir. Fakat herkesin bu dönemleri sars›nt›l› geçireceği söylenemez. Ruhsal sorun ve sarsıntıları yaflamamak için mesleki baflar› mümkün olduğunca üst düzeyde tutulmal›, kifli kendini daima gelifltirmelidir. Serbest zamanlar arkadaşlarla, aile bireyleriyle bir araya gelerek çeflitli kurs ve etkinliklerle değerlendirilmelidir. d. Yafll›l›k Dönemi 65 yafltan sonraki dönemi kapsar. Yaşlılıkta bireyler sağlık sorunlarıyla karşılaşabilirler. Çünkü bu dönemde yaşlıların vücut fonksiyonlar›nda yavafllama gözlenir. Çabuk yorulma, yak›n› ve uzağ› iyi görememe, vücut direncinin düflmesi en s›k rastlanan sağl›k sorunlar›ndand›r. Yafll›l›kta vücuttaki hücre say›s› azal›rken hücre yenileme ifllemi de yavafllar. Bu dönemde yüksek tansiyon, dolafl›m bozukluğu, kalp ve fleker hastal›ğ› gibi süreğen hastal›klara s›k rastlan›r. Bu hastal›klar›n erken teflhis edilerek tedavilerinin erken bafllat›lmas› vücuttaki harabiyetin azalmas›n› ve yafll›l›k döneminin rahat geçirilmesini sağlayabilir. 40 Son yıllarda yaşlılarda sıklıkla görülen alzheimer (alzaymır) hastalığı yaşlılık döneminin önemli sağlık sorunlarından biridir. Genellikle 60 yaşından sonra ortaya çıkan alzheimer hastalığı beyin hücrelerinin harabiyetinden kaynaklanır. Hafıza kaybı, kişilik ve davranış değişiklikleri, düşünme ve yorumlamada bozulma, konuşurken doğru sözcükleri bulmada zorlanma, günlük yaşam aktivitelerini yapmada güçlük vb. hastalığın belirtilerinden bazılarıdır. Alzheimer hastalığından korunmak için şeker ve kalp hastaları hekim kontrolünde olmalıdır. Bireyler her gün spor yapmalı, kilo almaktan kaçınmalı, yeterli ve dengeli beslenmelidir. Bunların yanı sıra beyni sürekli çalıştırmak için sosyal etkinliklere katılmalı, bulmaca çözmeli ve yeni bilgiler edinmelidir. Yafll›l›kta emeklilik ve bununla birlikte ortaya ç›kan sorunlar da önemlidir. Emeklilik bireye, iş yaşamının sonlanmasından dolayı toplumsal yaşamda sahip olduğu rolünü kaybettirir. Bunun yan› s›ra gelirin azalmas›na yol açar. Maddi ve manevi olumsuzluklar gençlik y›llar›nda birikim yapmakla en aza indirilebilir. Ayrıca koleksiyon, el iflleri gibi kifliye özel ilgi alanlar› gelifltirmek de yaşlılara kendilerini verimli hissettirir. Yafll›l›kta yaln›zl›k da önemli bir sorundur. Tek başına yaflayan yafll› kimseleri ziyaret ya da konuk etmek onların mutlu olmalarını sağlayabilir (Resim 2.10). Yaşlılık, yaşam boyunca edinilen deneyim ve bilgilerin değerlendirilebildiği bir dönemdir. Bundan dolayı yetişkin ve gençler yaşlıların rehberliğinde, günlük yaşamda karşılaştıkları sorunları kolayca çözebilirler. Kendilerine gereksinim duyulduğunu hissettirecek ortamlar yarat›lan, istendiğini ve sevildiğini hisseden yafll›lar yaflama bağlanmakta zorluk çekmezler. Resim 2.10: Yaşlılara sevgi ve saygı gösterilmesi onları hayata bağlar. Etkinlik Sınıfta iki grup oluşturunuz. Gruplardan birine ergenlik döneminde karşılaşılan sorunların neler olduğunu, diğer gruba da bu sorunların çözüm önerilerinin neler olabileceğini söylemelerini isteyiniz. Sorunları ve çözüm önerilerini tahtaya listeleyiniz. Eksiklikleri tamamlayınız. Değerlendirme 1. Büyüme ve gelişme arasındaki farklar nelerdir? 2. Duyuşsal gelişim nedir, kaç şekilde oluşur? 3. Bebeklik dönemi hangi süreyi kapsar ve kaç bölümde incelenir? 4. Okul döneminde çocukta görülen gelişimler nelerdir? 5. Tam ergenlik çağında bulunan gençlerde oluşan özellikler nelerdir? 6. Yaşlılık dönemi hangi yaşları kapsar ve bu dönemde ne gibi sorunlarla karşılaşılır? 41 B. BÜYÜME VE GELİŞMEYİ ETKİLEYEN ETMENLER Derse Hazırlık Aşağıdaki görselleri inceleyerek soruları cevaplayınız. • Sağlıklı bir gelişme için neler yapılmalıdır? • Çocuklarda büyüme ve gelişmeyi sağlayan beslenmede nelere dikkat edilmelidir? Büyüme ve gelişmeyi embriyo döneminden itibaren etkileyen bazı etmenler vardır. Bu etmenler genetik, hormonlar, beslenme ve fiziksel çevreden oluşur. 1. Genetik Anne ve babada bulunan birtakım özellikler genler yoluyla çocuğa geçer. Uzun boylu olma, zekâ, bazı ruh ve beden hastalıklarına yatkın oluş gibi özellikler genlerle ilgilidir. Örneğin, kısa boylu anne ve babaların çocukları kısa boylu, sarışın olanların çocukları sarışın olmaya eğilimlidir. Çeşitli hastalıkların ortaya çıkışı da genlere bağlı olabilmektedir. Genetik geçişli hastalıklar büyüme ve gelişmeyi etkilemektedir. 2. Hormonlar İç salgı bezleri tarafından kana salgılanan, kan yoluyla Ek Bilgi ulaştıkları doku ve organlardaki metabolik olayları düzenleGenetik: Canlılaryen (adrenalin, insülin gibi) salgılar hormon olarak adlandırılır. daki kalıtsal karakterleHormonların vücudun gereksiniminden az ya da fazla salgılanması büyüme ve gelişmeyi etkiler. Örneğin, büyüme hor- rin ve hastalıkların sonraki nemonu olan tiroksin küçük yaşlarda az salgılanırsa kretenizm sillere nasıl geçtiğini inceleyen bilim dalıdır. denilen cücelik ve zekâ geriliğine neden olur. Yetişkinlerde az salgılanırsa metabolizmanın yavaşlamasına neden olan miksodema oluşur. Ayrıca fazla salgılanırsa metabolizma hızlanır, kan basıncı artar, kan dolaşımı hızlanır, aşırı terleme ve sinirlilik durumu meydana gelir. 3. Beslenme Vücudun ihtiyaç duyduğu tüm besin ögelerinin (karbonhidrat, protein, mineraller, vitaminler, yağ ve su) yeterli ve dengeli olarak tüketilmesi gerekir. Çünkü büyüme ve gelişme yeterli ve dengeli beslenmeyle yakından ilgilidir. Yeterli ve dengeli beslenemeyen çocuklar büyüme ve gelişmede geri kalırlar. 4. Fiziksel Çevre Büyüme ve gelişmeyi etkileyen faktörlerden biri de fiziksel çevredir. Örneğin çöplerin düzenli 42 toplanmadığı, hava kirliliğinin olduğu yerlerde çevre şartları; tifo, kolera, ishal gibi çeşitli hastalıklara yol açan mikroorganizmalara ortam hazırlamış olur (Resim 2.11). Bu hastalıklar ise büyüme ve gelişmeyi olumsuz yönde etkiler. Resim 2.11: Hava kirliliği sağlığı tehdit eden olumsuz çevre koşullarındandır. Konuyla İlgili Çalışma Büyüme ve gelişmeye iklim şartlarının etkileri nelerdir? Büyüme ve gelişmenin hızını belirleyen etmenlerden biri de annenin sağlıklı bir gebelik geçirip geçirmediğidir. Bebeğin organ ve dokularının gelişmekte olduğu gebelik döneminde annenin; • Aldığı ilaçlar, • Geçirdiği hastalıklar (grip, kızamıkçık vb.), • Aşırı yorulması, • Sigara ve alkol kullanması, • Süreğen hastalıkları (böbrek, kalp hastalıkları vb.), • Röntgen ışınları alması, • Psikolojik gerginliklerle karşılaşması bebeğin büyüme ve gelişmesini olumsuz yönde etkilemektedir. Etkinlik Sınıfı iki gruba ayırınız. Bu gruplardan biri, büyüme ve gelişmede genetiğin etkisini, diğer grup da beslenmenin etkisini savunsun. En iyi savunma yapan grubu sınıftaki diğer öğrencilerin oyları belirlesin. Tartışma sonucunda öğrencilerin büyüme ve gelişmelerinde sadece genetik ve beslenmenin değil, hormonlar ve çevresel etmenlerin de etkili olduğuna ilişkin örnekler veriniz. Değerlendirme 1. Büyümede ve gelişmede rol oynayan etmenler nelerdir? 2. Hormonların büyüme ve gelişmedeki etkilerini açıklayınız. 3. Genetik geçişli hastalıklar hangileridir? Bu hastalıkların büyüme ve gelişmedeki etkileri nelerdir? 4. Bir çocuğun büyümesi ve gelişimi nasıl ölçülür? Açıklayınız. Gelecek Derse Hazırlık Çeşitli kaynaklardan “Sağlıklı olmak için neler yapılmalıdır? Sağlığı olumsuz etkileyen davranışlar nelerdir? Sağlığı geliştirici alışkanlıklar kazanılabilmesi için neler yapılmalıdır?” konularında araştırma yaparak bir sunu hazırlayınız. 43 2. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Büyüme ve gelişme arasındaki farklar nelerdir? 2. Bilişsel gelişim nedir ve neleri kapsar? Açıklayınız. 3. Bebeklik dönemi hangi süreyi kapsar ve özellikleri nelerdir? 4. Ergenlik döneminde görülen sorunlar nelerdir? 5. Yaşlılık döneminde karşılaşılan sorunlar nasıl giderilebilir? Açıklayınız. 6. Genetik nedir? Büyüme ve gelişmeyi nasıl etkiler? Açıklayınız. 7. Beslenmenin büyüme ve gelişmeye etkileri nelerdir? 8. Fiziksel çevrenin büyüme ve gelişme üzerindeki etkileri nelerdir? Örnek vererek açıklayınız. B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi bireyin gelişmesinde rol oynayan faktörlerden değildir? A) Genetik B) Hormonlar D) Fiziksel çevre E) Medeni durum C) Beslenme 2. Aşağıdakilerden hangisi yeni doğan bebeklerin özelliklerinden değildir? A) Emme ve tutma refleksleri vardır. B) Başını dik tutabilir. C) Çevreye karşı ilgisizdir. D) Hareket hâlindeki cisimleri gözleriyle izleyebilir. E) Işığı ayırt edemez. 3. Tam ergenlik dönemi aşağıdaki yaş gruplarından hangisini kapsar? A) 12-15 yaş B) 18-21 yaş D) 29-36 yaş E) 45-46 yaş C) 15-18 yaş 4. Kişinin kendini ifade etmesi, duygularını denetleyebilmesi, kendisiyle ve çevresiyle barışık ve uyum içinde olabilmesi aşağıdaki ifadelerden hangisiyle adlandırılır? A) Duygusal gelişim B) Büyüme C) Sosyal yönden gelişim D) Bilişsel gelişim E) Ergenlik 44 5. Büyüme ve gelişmede çocukluk dönemi aşağıdaki hangi yaşlar arasını kapsar? A) 1-6 yafl B) 6-9 yafl C) 6-11 yafl D) 7-12 yafl E) 7-15 yafl C. Aşağıda verilen cümleleri uygun sözcüklerle tamamlayınız. azalmaları değişmeleri büyüme öğrenme 3-6 1-7 ruhsal hormon beslenme genler hastalık genetik 1. Gelişme, organizmadaki hem nitelik hem de nicelik olarak meydana gelen .............................. içerir. 2. Duygusal gelişim, olgunlaşma ve ..................... sonucu oluşur. 3. Çocuklukta oyun dönemi .................. yaşlar arasını kapsar. 4. Ergenlik döneminde bireyde çeşitli ................. değişiklikler de gözlenir. 5. Kalıtsal olarak anne ve babada bulunan birtakım özellikler .................. yoluyla çocuğa geçer. D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Çocuklarda oyun dönemi 9-11 yaşlar arasını kapsar. ( ) 2. Erkeklerde 50-55 yaşları arasında görülen andropoz, kadınlarda 45-49 yaşları arasında görülen menopoz dönemleri yaş dönümü olarak adlandırılır. ( ) 3. Geç ergenlikte kişinin sosyal ve aile içi ilişkileri düzene girer. ( ) 4. Gelişmede fiziksel değişim olurken büyümede fiziksel özelliklerin yanı sıra bilişsel, duygusal ve sosyal özellikler ortaya çıkar. ( ) 5. Büyüme hormonu olan tiroksinin ergenlik döneminde fazla salgılanması devlik, yetişkinlik döneminde fazla salgılanması ise akromegali hastalığına yol açar. 45 PERFORMANS GÖREVİ Ders : Sağlık Bilgisi Sınıf düzeyi : Ortaöğretim Ünite adı : Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması İçerik : Yeterli ve dengeli beslenmenin önemi Beklenen performans : Araştırma, çıkarımda bulunma, ilişkilendirme Süre : 1 ay Performans Görevinin Konusu Yak›n›n›zda bulunan hastane, poliklinik ya da aile sağl›k merkezine giderek yeterli ve dengeli beslenmenin sağlıklı yaşam için önemini ve bunun için alınması gereken besinlerin neler olduğunu öğreniniz. Elde edilen bilgi ve belgelere göre bir rapor hazırlayınız. Görevi Hazırlarken Dikkat Etmeniz Gerekenler 1. Yeterli ve dengeli beslenmenin niçin önemli olduğunu, sağlıklı yaşam için alınması gereken besinlerin neler olduğunu öğreniniz. 2. Görevinizle ilgili bilgileri hangi kuruluşlardan elde edebileceğinizi belirleyiniz. 3. Araştırmanız sonucunda yeterli ve dengeli beslenmenin önemi ile ilgili bilgileri görevinizde sunacak biçimde belirleyiniz. 4. Yaptığınız araştırmaları, gözlemlerinizi raporunuza aktarınız. 5. Raporunuzda açık ve anlaşılır bir anlatım kullanmaya özen gösteriniz. 6. Yararlandığınız kaynakları “Kaynakça” bölümünde belirtiniz. 7. Araştırmalarınızı görsel ögelerle (resim, karikatür, fotoğraf vb.) destekleyebilirsiniz. 8. Çalışmanız “DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI”nda verilen ölçütlere göre değerlendirilecektir. Çalışmalarınızı yaparken bu ölçütleri göz önünde bulundurunuz. 46 DERECELİ PUANLAMA ANAHTARI Öğrencinin adı ve soyadı : Sınıfı : Numarası : Açıklama: Aşağıdaki ölçütler, yaptığınız çalışmayı değerlendirmek için hazırlanmıştır. Bu anahtar aynı zamanda çalışmanızı yürütürken hangi ölçütlere dikkat edeceğiniz konusunda size bilgi vermektedir. Üzerinde herhangi bir işaretleme yapmayınız. PUAN VERİLEN PUAN ÖLÇÜTLER LİSTELEME 3 Listede tüm sağlık kuruluşlarına ve kurallara yer verilmiştir. 2 Listede bazı sağlık kuruluşlarına ve kurallara yer verilmiştir. 1 Listede sağlık kuruluşlarına ve kurallara çok az yer verilmiştir. RAPOR HAZIRLAMA 3 Listedeki bilgiler rapora tam ve doğru olarak aktarılmıştır. 2 Listedeki bilgilerin rapora aktarımında bazı hatalar yapılmıştır. 1 Listedeki bilgilerin rapora aktarımında oldukça fazla hata yapılmıştır. DİL VE ANLATIM 3 Açık ve anlaşılır, dil bilgisi bakımından doğru cümleler kurulmuştur. Yazım kurallarına uyulmuş, noktalama işaretleri doğru kullanılmıştır. 2 Bazı cümleler açık ve anlaşılır değil, dil bilgisi bakımından hatalar yapılmıştır. Yazım kurallarında ve noktalama işaretlerinde oldukça fazla hata yapılmıştır. 1 Cümleler açık ve anlaşılır değil, dil bilgisi bakımdan hatalar yapılmıştır. Yazım kurallarında ve noktalama işaretlerinde oldukça fazla hata yapılmıştır. KAYNAKÇA 3 Yararlanılan kaynaklar tam gösterilmiştir. 2 Yararlanılan kaynakların bazılarına yer verilmiştir. 1 Yararlanılan kaynaklara çok az yer verilmiştir. TOPLAM Öğretmenin açıklamaları: ........................................................................................................ ......................................................................................................................................................... ......................................................................................................................................................... 47 3. ÜNİTE: SAĞLIĞIN GELİŞTİRİLMESİ VE KORUNMASI Ünitenin Kazanımları Bu ünite sonunda öğrenciler; 1. Sağlığın geliştirilmesinin ve korunmasının önemini açıklar. 2. Fiziksel aktivite ve dinlenmenin sağlığın geliştirilmesi üzerindeki etkilerini açıklar. 3. Yeterli ve dengeli beslenmenin gelişim dönemlerine göre önemini açıklar. 4. Şişmanlığın ortaya çıkış nedenlerini ve sağlık üzerindeki etkilerini açıklar. 5. Sağlıklı yaşam için kişisel temizliğin önemini açıklar. 6. Vücut sağlığının korunması ve sürdürülmesi için giyecek seçiminin önemini açıklar. 7. Ağız ve diş sağlığının önemini açıklar. 8. Diş sağlığının korunmasında dikkat edilmesi gerekenleri örneklerle açıklar. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Sağlığın geliştirilmesi ve korunması niçin önemlidir? Tartışınız. 2. Sağlık hizmetlerinin temel amaçlarının neler olduğunu çeşitli kaynaklardan araştırarak öğreniniz. Öğrendiklerinizi sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız. 3. Kişilerin yaşamının her döneminde bir spor dalı ile ilgilenmesinin yararlarını tartışınız. 4. Atatürk’ün spora neden önem verdiğini araştırarak öğreniniz. Öğrendiğiniz bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız. 48 A. SAĞLIKLI OLMANIN KOŞULLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • Vücut sağlığı denilince ne anlıyorsunuz? • Atatürk “Ben, sporcunun zeki, çevik ve aynı zamanda ahlaklısını severim.”, “Spor, ahlaktır.” sözlerini niçin söylemiştir? Tartışınız. 1. Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması Sağlık hizmetlerinin temel amacı, kişilerin sağlığını geliştirmek ve onları hastalıklardan korumaktır. Ancak her türlü çabaya karşın kişileri her hastalıktan korumak mümkün olmaz, bazıları hastalanabilir. Bu durumda hastalıkların tedavisi söz konusu olur. Mevcut yöntemlerle her hasta bazen tam olarak tedavi edilemez. Bu hastalardan bazıları yaşamını kaybedebilir bazıları sakat kalabilir. Sağlığı geliştirme, sağlığı etkileyen bireysel ve çevresel potansiyellerin en etkin biçimde kullanılmasıdır. İnsan yaşamında sağlık; sağlamlık, mutluluk, canlılık ve uzun bir ömür için yapılan çaba olarak görülmektedir. Bu nedenle bireylerin de zaman zaman sağlıklarını kontrol ettirerek gerekli önlemleri almaları gerekmektedir (Resim 3.1). Sağlığın geliştirilmesi ve korunması için bütün dünyada önemli çalışmalar yapılmaktadır. Nitekim sağlığın geliştirilmesi için 1986 yılında Kanada’nın Ottowa şehrinde yapılan "1. Sağlığın Geliştirilmesi Konferansı"ndan sonra bu çalışmalar yaygınlaşmışResim 3.1: Bireyler belli aralıklarla sağlık tır. Özellikle hükûmetlerin vatandaşlarının sağlığının kontrolünden geçmelidir. korunması, iyileştirilmesi, geliştirilmesi hizmetlerini sunmaya zorunlu kılınmasında, gönüllü kuruluşların ve özel sektörün halkın sağlığına katkı vermesinin benimsenmesinde bu konferansın önemli etkisi olmuştur. Ülkemizde 2000 yılında “Halkın Sağlık Eğitimi Yönetmeliği”nin yayımlanması ile birlikte Sağlık Bakanlığınca halk sağlığının geliştirilmesi ve korunmasına yönelik önemli çalışmalar başlatılmıştır. Bu çalışmalara sivil toplum kuruluşları, belediyeler, diğer bakanlıklar, üniversiteler ve medya tarafından önemli destek verilmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Bireylerin niçin sağlık kontrolleri yaptırmaları gerekir? Sağlığın geliştirilmesi ve korunmasına yönelik olarak yapılan ortak çalışmalardan bazıları şunlardır: • Atıkların zararsız duruma getirilmesi • Temiz su sağlanması • Hava kirliliğinin önlenmesi • Gürültü kontrolü • Gıda kontrolü (Resim 3.2) • Sağlık eğitimi • Kişisel temizlik • Aile planlaması • Erken tanı • Beslenme • Zararlı alışkanlıkların önlenmesi 49 Resim 3.2: Gıda kontrolü sağlığın korunması için yapılan çalışmalardandır. Konuyla İlgili Çalışma Sağlığın korunması için yapılması gereken çalışmalara ilişkin önerileriniz nelerdir? 2. Sağlığın Koruması İçin Kazanılması Gereken Davranışlar Sağlığın korunması için kişilerin kazanmaları gereken çeşitli davranışlar da vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: • Kitap ve gazete okurken, yazı yazarken ışık sol yukarıdan ve arkadan gelmelidir. Böylece hem ışık gözü rahatsız etmez hem de elin gölgesi yazının üzerine düşmez. Sol elini kullanan kişiler de yazı yazarken ışığın sağ arkadan gelmesine dikkat etmelidir. Ek Bilgi Erken tanı: Bir hastalığın belirtilerinin tam olarak ortaya çıkmadığı, kişiye sıkıntı vermediği dönemde tanınmasıdır. • Gözün uyum yeteneğinin bozulmaması için taşıtlarda ve yüzükoyun yatarken kitap, dergi vb. okunmamalıdır. • Kitap, gazete vb. okurken yazı ile göz arasında 40 cm uzaklık olmalıdır. Ara sıra gözleri kapatarak veya uzağa bakarak gözler dinlendirilmelidir. • Deniz kenarında, güneş altında ya da karda gözleri parlak ışıktan korumak için güneş gözlüğü kullanılmalıdır. Gözlük camları yeterli koyulukta ve kaliteli camdan yapılmış olmalıdır. • Gözleri ovuşturmaktan ve gözlere bastırarak şaka yapmaktan kaçınılmalıdır. • Göz sağlığı açısından televizyon ve bilgisayar ekranlarına çok yakın oturulmamalı, bunların karşısında uzun süre bulunulmamalıdır (Resim 3.3). • Yüksek tonda ve sürekli kulaklıkla müzik dinlemek işitme kaybına neden olabileceğinden buna dikkat edilmelidir. Resim 3.3: Bilgisayarda uzun süre çalışmak göz sağlığı için sakıncalıdır. • Kulağa yabancı cisimler sokulmamalıdır. • Burun mukozasının zedelenmemesi ve iltihaplanmaması için burun karıştırılmamalıdır. Burun içindeki kıllar koparılmamalıdır. Koparılan kıllar enfeksiyonların oluşumunu kolaylaştırır. Burun mukozası, mukus (sümük) salgısını üretir ve içinde çok sayıda kılcal damar bulunur. Burun kılları ve mukus salgısı hava ile giren tozları, mikroorganizmaları tutar. Mukus salgısı ile mukozadaki kılcal damarlar havanın ısıtılıp nemlenmesini de sağlar. Bu nedenle burundan soluk alıp vermek önemlidir. • Hapfl›r›p, öksürürken ağ›z ve burun temiz bir mendille kapat›lmal›d›r. Böylece çevreye mikroorganizmalar›n yay›lmas› engellenir. • İltihab›n yay›lmas›na ve derin izlerin kalmas›na sebep olabileceği için sivilceler s›k›lmamal›d›r. • Yerlere tükürmek, solunum yollar›ndaki mikroorganizmalar›n çevreye yay›lmas›na sebep olur. Bu nedenle yere tükürmemeli ve tükürenler uyarılmalıdır. 3. Sağlık Eğitimi ve Spor Sağlıklı hayatın korunmasında, tedavi hizmetlerinden yararlanma yolları ve sağlıklı bir çevre oluşturulması için kişilere olumlu davranışlar kazandırmaya yönelik sağlık eğitiminin büyük önemi vardır. Sağlık eğitimi, toplumun sağlık düzeyinin yükselmesinde önemli rol oynadığından, sağlık personeli tarafından her zaman ve her fırsatta verilmelidir. Kişiler de sağlıkla ilgili bilgilerini kitap, gazete, dergi, televizyon gibi iletişim araçlarıyla yenilemeli ve artırmalıdır. Spor ve beden eğitimi; bireyin fiziksel, zihinsel, ruhsal ve toplumsal gelişimine katkı sağlamak amacıyla gerçekleştirilen bedensel hareketlerin tümüdür. Spor ve beden eğitimi sağlıklı bir hayat sürmek için gereklidir. 50 Spor, eklem ve kasları çalıştırarak vücudu geliştirir. Kalbin düzenli çalışmasını sağlayarak kan dolaşımını ve solunumu hızlandırır. Bunun sonucunda damarları tıkayan yağ birikintilerinin oluşumunu engeller. Böylece kalp ve damar sağlığı korunur. Böbrekler ve derinin boşaltım fonksiyonu artar. Metabolizma ve bağırsakların çalışması hızlanır. Hareketsiz yaşam sürdüren ve spor yapmayan insanlarda şişmanlık, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıklarına sıkça rastlanır. Spor ayrıca insanı rahatlatır ve stresten uzaklaştırır. Serbest zamanların verimli değerlendirilmesini sağlar, kötü tutum ve davranışları engeller. Spor ve beden eğitimi kiflinin kendisine güvenini, yaflama sevincini art›r›r. Yürümek, koflmak, t›rmanmak, yüzmek, bisiklete binmek gibi spor uygulamalar› sadece yar›flma için değil, vücut sağlığının korunması için de düzenli olarak yap›lmal›d›r (Resim 3.4). Kişiler, yaşları ilerledikçe yapabilecekleri spor uygulamalar›nı hekime dan›flarak belirlemelidirler. Resim 3.4: Sağlıklı yaşam için yüzme ve yürüyüş gibi sporlar yapılmalıdır. Vücudun sağlıklı büyümesini sağlamak, yaşlanınca sağlığın bozulmasını önlemek için çocukluk ve ergenlik çağındaki en önemli aktivite spor yapmaktır. Büyüme döneminde spor yapmayıp vücudunu geliştirmeyen kişi, büyüdükten sonra bu eksikliğini kolay kolay gideremez. Sporun kişiliğin gelişmesine ve ruh sağlığına olumlu katkısı vardır. Spor, kişiye ekip hâlinde çalışmayı, yardımlaşmayı, başkalarına ve oyun düzenine saygı duymayı öğretir. Davranışlarını ve heyecanlarını kontrol edebilme yeteneği kazandırır. Spordan amaç, dolaşım ve solunum sistemlerinin dayanıklılığını, kas ve sinir sisteminin eş güdüm içinde çalışmasını, kasların kuvvetini ve esnekliğini geliştirmektir. Bunun yanı sıra beden eğitimi ve günlük aktivite sırasında yapılan beden hareketleri de kişiye yarar sağlar. Bu nedenle herkes bir spor dalı ile ilgilenmeli ve kendine uğraşı hâline getirmelidir. Sağl›k için her gün düzenli beden egzersizlerinin yap›lmas› yararl›d›r. Bu flekilde hem fiziksel hem de ruhsal rahatlama sağlan›r. Sağlıklı bir yaşam sürdürmek için spor ve beden eğitimi uygulamalarına küçük yafllardan itibaren bafllanmalıdır. Bu uygulamalar ömür boyu sürdürülmelidir. İmkânların uygun olmaması durumunda beden egzersizleri evde de tek başına yapılabilir. Bu egzersizlerden bazıları flunlard›r: • Baş, yavaşça kulak omuza değecek kadar sağa eğilir. 1-2 saniye beklenir ve boyun düzleştirilir. Aynı hareket aksi yönde tekrarlanır. Uygulama beş defa yapılır. Bu uygulamalar boyun kaslarını güçlendirir, boynun hareket esnekliğinin korunmasını sağlar. • Kollar aşağı sarkık, vücut dik durumdayken omuzlar yukarı kaldırılır ve derin nefes alınır. Omuzlar indirilirken nefes verilir. Aynı hareket ellere 1 kg’lık ağırlıklar alınarak tekrarlanır. Uygulamalar on kez yapılır. Bu şekilde omuz ve sırt kaslarının gerilmesi, güçlenmesi sağlanır. • Sırtüstü yere yatılır. Avuç içleri yere yapışık şekilde kollar iki yanda tutulur. Sol bacak gergin halde 90° açı yapacak şekilde kaldırılır ve yavaşça indirilerek gergin hâle getirilir. Aynı hareket sağ bacakla da yapılır. Hareket beş kez tekrarlanır. • Sırtüstü yere yatılır. Avuç içleri yere yapışık şekilde kollar iki yanda tutulur. Ayaklar yerden hafifçe kaldırılarak dizler bükülür ve pedal çevirme hareketi yapılır. Uygulama 20 kez tekrarlanır. • Ayağa kalkılır. Ayaklar her iki yana açılır. Öne doğru eğilip dizler bükülmeden eller yere değdirilmeye çalışılır. Bu uygulamalar karın, kalça ve bacak kaslarının güçlenmesini sağlar. 51 M. Kemal Atatürk de spora büyük önem vermiştir. Atatürk’ün sporla ilgisi çocukluğunda arkadaşlarıyla sık sık güreşmesiyle başlamıştır. Atatürk binicilik, atletizm, futbol, bisiklet, eskrim, halter dallarında sporcu yetiştirmek ve yarışmalara katılmak üzere kurulan spor kulüplerine destek vermiştir. Atatürk binicilik, yüzme ve kürek sporlarını fiilen yapmıştır (Resim 3.5). Atatürk her alanda olduğu gibi sporda da bilim yolundan ayrılmamayı tavsiye ederken sporun üzerinde ısrarla durmuş ve ona yeni bir benlik kazandırmıştır. “Müspet bilimlerin temellerine dayanan, güzel sanatları seven, fikir terbiyesinde olduğu kadar Resim 3.5: Atatürk’ün yaptığı sporlardan bazıları beden terbiyesinde de kabiliyeti artmış ve yükselmiş olan erdemli, kuvvetli bir nesil yetiştirmek ana siyasetimizin açık dileğidir.” sözleriyle de bu düşüncesini dile getirmiştir. 4. Dinlenme Hem fiziksel aktivitelerin daha verimli olması hem de zihinsel faaliyetlerin sağlıklı olarak yerine getirilmesi için bedenin dinlenmeye ihtiyacı vardır. İş yerindeki stres, yoğun çalışma koşulları vücudun hastalık etmenlerine karşı direncini azaltır. Kişi kendini mutsuz, hâlsiz hisseder. Bu nedenle dinlenmeye ihtiyaç duyulur. Düzenli bir uyku dinlenmeyi sağlar. Böylece zihin yorgunluğu giderilerek daha verimli çalışma sağlanır. Düzenli uyku, sağlıklı bir yaşam için şarttır. Her gün yeterli süre uyumak unutkanlık, dikkat dağınıklığı, sinirlilik gibi sorunları ortadan kaldırır. Sağlığın korunması ve geliştirilmesinde dinlenme önemli bir etmen olup kişilerin bunu ihmal etmemesi gereklidir. Konuyla İlgili Çalışma Her birey neden düzenli olarak spor yapmalıdır? Etkinlik 1. Sınıfta üç grup oluşturunuz. Aşağıda verilen konuların her birini bir grubun çeşitli kaynaklardan yararlanarak hazırlamasını ve seçilen grup sözcüsü aracılığıyla sunmasını sağlayınız. • Sağlıklı olmak için neler yapılmalıdır? • Sağlığı olumsuz etkileyen davranışlar nelerdir? • Sağlığı geliştirici alışkanlıkların kazanılabilmesi için neler yapılmalıdır? 2. Arkadaşlarınıza spora ne kadar zaman ayırdıklarını sorarak onlardan sporu düzenli yaptıklarında ne gibi yararlarını gördüklerini anlatmalarını isteyiniz. Değerlendirme 1. Sağlık hizmetlerinin amaçları nelerdir? 2. Sağlığın geliştirilmesi ve korunmasına ilişkin yapılan çalışmalar nelerdir? 3. Sağlığın korunmasına yönelik olarak kişilerce yapılması ve kazanılması gereken davranışlar nelerdir? 4. Atatürk hangi spor dallarına ilgi duymuş ve hangi spor dallarını fiilen yapmıştır? 5. Kişiler sporla neden ilgilenmelidir? Açıklayınız. 52 B. YETERLİ VE DENGELİ BESLENME Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. CAN BOĞAZDAN GELMEZ, GİDER Bedenimizi doğru beslenmek birçok defalar tekrarladığımız gibi güzel ve sağlıklı bir hayatın tabii ki temel belirleyicileri arasında ama dikkat ederseniz bu yazıda bile oldukça gerilere düştü. Şu noktaları tabii ki unutmayacağız: Doğru beslenmek, dengeli ve çeşitli besinler yiyip içmek, gereği kadar yiyip özellikle yaşımız ilerledikçe her sofradan birazcık aç kalkmayı becerebilmek son derece önemli noktalardır. Beslenme konusunda çok şey okuduğunuzu bilsem de şu noktayı bir kez daha hatırlatmakta fayda görüyorum: Az yiyin, öz yiyin. Tek yönlü beslenmeyin. Karbonhidrat, protein ve yağlar arasında mantıklı bir oran içinde kalmaya özen gösterin. Özellikle kırklı yaşlardan sonra "Can boğazdan gelmez, gider." prensibini benimseyin. Mevsiminde ve kendi ülkenizde yetişen yiyecekleri tüketmeyi ihmal etmeyin. Mümkün olduğu kadar katkısız, doğal, imkânınız varsa organik şeyler yiyip içmeye bakın." Gazete haberi (1) • Doğru beslenmek denilince ne anlıyorsunuz? • “Can boğazdan gelmez, gider.” sözü niçin benimsenmelidir? 1. Beslenme, Yeterli ve Dengeli Beslenme Beslenme; sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun gereksinimi olan besin ögelerini yeterli miktarlarda ve uygun zamanlarda almak için bilinçli yapılması gereken bir davranıştır. Vücudu oluşturan hücrelerin düzenli ve dengeli çalışması için besin ögelerinden olan yağ, karbonhidrat, protein, vitamin ve minerallerden yeterli miktarlarda alınması gerekmektedir. Vücudun tüm besin maddelerine ihtiyacı vardır. Sadece protein ve karbonhidratla beslenmek yanlıştır. Dengeli beslenerek vitaminler, mineraller ve lifler gibi önemli besin maddeleri alınmalıdır. Ek Bilgi Karbonhidratlar: Alt grupta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken gıdalardır. Karbonhidratlar pirinç, bulgur, makarna gibi tahıllarda bol miktarda bulunur. Proteinler: Vücudun en etkili kalori yakıcı bölümü olan kas dokusunu güçlendirmek açısından çok önemlidir. Protein et, süt ürünleri ve daha az olarak tahıllarda bulunmaktadır. Mineraller: Sağlıklı yaşam için gereklidir. Mineraller (kalsiyum, bakır, iyot, demir, çinko vb.) sebze ve meyvelerde bulunur. Hücre korunması ve sağlıklı diş, kemik, cilt yapısı için önemlidir. Minerallerin ayrıca kalp ritmi, kan basıncı, vücuttaki sıvı dengesi gibi daha birçok düzenleyici işlevi vardır. 2. Yiyeceklerin İçerdikleri Besin Ögelerine Göre Sınıflandırılması Yiyeceklerimiz içerdikleri besin ögelerinin yoğunluğu açısından 5 grupta toplanır (Şekil 3.1). 1. Grup: Et, Tavuk, Balık, Sakatat, Yumurta ve Kuru Baklagiller Bu gruptaki besinler protein, demir, çinko ve B vitaminleri bakımından zengindir. Ayrıca bu besinler enerji de verir. Bir günde, bu grup besinlerin bir veya birkaçından karışık olarak 2-3 porsiyon yenmelidir. Fazla tüketildiğinde yüksek kolesterol, gut, hipertansiyon vb. sağlık sorunları ortaya çıkabilir. 2. Grup: Süt, Yoğurt, Peynir vb. Bu grup, kemiklerin ve dişlerin sağlığı için gerekli olan kalsiyum bakımından zengindir. Ayrıca temel besin ögelerinden protein, karbonhidrat ile A ve B vitaminlerinin birçoğu için de iyi kaynak sayılır. Bu gruptan, günde 1-3 porsiyon yenilmesi önerilmektedir. 53 3. Grup: Sebze ve Meyveler C vitamini, bazı mineraller ve posa ihtiyacı bu grup besinlerden karşılanır. Kış ve yaz meyve ve sebzelerinin hepsi bu gruba dâhildir. Yeşil yapraklı sebzeler C vitamininin yanı sıra A ve B vitaminleri, havuç ise A vitamini bakımından zengindir. Bu gruptaki yiyeceklerden günde 3-5 porsiyon tüketmek gerekmektedir. Mevsiminde doğal olarak yetişen meyve ve sebzeler özellikle tercih edilmelidir. Özellikle yaz aylarında likopen ve A vitamini yönünden zengin olan domates, kış aylarında da iyi birer C vitamini kaynağı olan portakal ve mandalina tüketimine özen gösterilmelidir. 4. Grup: Tahıllar, Ekmek, Makarna, Pirinç, Bulgur, Çorbalar, Unlu Mamuller Bu grup besinler temel enerji kaynağı olarak günlük beslenmede yerini almaktadır. Ayrıca B1 vitamini ve bitkisel proteinlerin kaynağı olarak kullanılmaktadır. Genel olarak yetişkin bir kişi için her öğünde 1-2 dilim ekmek, diğer tahıl grubu gıdalardan 1-3 porsiyon tüketimi yeterli olmaktadır. Enerjiye çok ihtiyaç duyan işçi, sporcu vb. fiziksel aktivitesi yüksek bireylerde bu miktarlar aktivitenin durumuna göre artırabilir. Şişmanlık sorunu olan, fiziksel aktivitesi sınırlı ve minimum düzeyde olan veya yaşlı bireylerin şişmanlık sorununu ortadan kaldırmak için ekme k ya da tahıl grubunu diğer besinlerden daha az (1 porsiyon) tüketmesi gerekebilir. 5. Grup: Yağlar, Şeker, Salça-Sos ve Baharatlar Lezzet vermek amacıyla kullanılan yiyecek grubudur. Lezzet ve yüksek enerji veren yağların dikkatli tüketilmesi gerekir. Yağların, şekerlerin ve özellikle hazır sos veya lezzet artırıcıların fazla alınması çeşitli sağlık sorunlarına yol açabilir. Özellikle şişmanlığa, kolesterolün yükselmesine, diş çürüklerine ve şeker hastalığına neden olabilmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Yeterli ve dengeli beslenme açısından günlük besin tüketiminde, değişik besin gruplarının bir arada ve yeterli miktarlarda alınması sağlığın korunması açısından niçin önemlidir? Aşağıda belirtilen semboller grafikte yağ ve şeker eklenen veya içeren gıda maddelerini temsil etmektedir. Doğal olarak yağ içeren veya eklenen Şeker eklenen Katı ve sıvı yağlar, tatlılar Et, sakatat, balık, baklagiller, yumurta, kuru yemiş grubu 2-3 porsiyon Süt, yoğurt ve peynir grubu 1-3 porsiyon Meyve grubu 3-5 porsiyon Sebze grubu 3-5 porsiyon Ekmek, pirinç, makarna 1-3 porsiyon Şekil 3.1: Yiyeceklerin besleyici değerlerinin sınıflandırılması 54 Beslenme piramidi 5 ana besin grubunu içerir. Piramit en altta yer alan ve sıklıkla tüketilmesi gereken karbonhidratlarla başlar ve daha az tüketilmesi gereken gıdalara doğru gider. Bu besin grupları karbonhidratlar, mineraller, proteinler, yağlar ve şekerdir. Beslenme piramidi gıdaların doğru seçimi için rehber olarak dikkate alınır. Yeterli ve dengeli beslenme gelişim dönemlerinde büyük önem taşımaktadır. 0-1 yaş grubu, çocuğun yapılandığı ve beslenme alışkanlıklarının kazandırılmaya başlandığı dönemdir. Bu yaş döneminin en önemli besin ögeleri; proteinler, demir, kalsiyum, çinko, flor ve kaliteli enerji kaynaklarıdır. 1-3 ve 4-6 yaş grubundaki çocukta büyümeyle birlikte çeşitli sıkıntıları da ortaya çıkmakta, besini reddetme, iştahsızlık gibi yemek yemede davranış bozuklukları görülebilmektedir. Bu nedenle A ve C vitamini, proteinler, kalsiyum, demir, çinko bu grubun en önemli besinleridir. Yeterli ve dengeli beslenmeyen 0-6 yaş grubu çocuklarda başta zekâ gelişimi olmak üzere boy uzamasının durması, diş sağlığının bozulması ve çürüklerin artması, şişmanlık gibi olumsuzluklar görülmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Sürekli fast food (hazır yemek) türü yiyeceklerle beslenmenin yeterli ve dengeli beslenmeye etkileri neler olabilir? Besin ögeleri vücudun gereksinmesi düzeyinde alınamadığında yetersiz ve dengesiz beslenme oluşur. İnsanın sağlıklı büyüme ve gelişmesi, sağlıklı ve üretken olarak uzun süre yaşaması için bu ögelerin her birinden günlük ne kadar alması gerektiği belirlenmiştir. Bu ögelerin herhangi biri alınmadığında, gereğinden az ya da çok alındığında büyüme ve gelişme engellenir, sağlık bozulur. Gereğinden fazla besin tüketilirse çok alınan bazı ögeler vücutta yağ olarak depolandığından sağlık için zararlı olur. Bu duruma dengesiz beslenme denir. Dengesiz beslenmenin önlenmesinde beslenme eğitimi ile sağlıklı beslenme bilincinin kazandırılması büyük bir önem taşır. Yeterli ve dengeli beslenen kişiler; • Sağlam ve sağlıklı bir görünüşe, • Hareketli ve esnek bir bedene, • Muntazam bir cilde, • Canlı, parlak saçlara ve göze, • Kuvvetli, gelişimi normal kaslara, • Çalışmaya istekli kişiliğe, • Boy uzunluğuna uygun vücut ağırlığına, • Normal zihinsel gelişmeye, • Sık sık hasta olmayan bir yapıya sahiptir. Yetersiz ve dengesiz beslenenler ise; • Ağır ve isteksiz harekete, • Sağlıksız genel görünüşe (aşırı zayıf veya şişman), • Pürüzlü, kuru ve sağlıksız bir cilde, • Şişman veya zayıf vücut yapısına, • Sık sık baş ağrısından şikâyet eder. • İştahsız, yorgun ve isteksiz bir yapıya sahiptir. Etkinlik Yeterli ve dengeli beslenmek için günlük alınması gereken besin maddeleri ile ilgili bir liste hazırlayınız. Daha sonra bu listeleri 3-5 arkadaşınız okusun ve okunanlar bir arkadaşınız tarafından tahtaya yazılsın. Listeyi yeterli ve dengeli beslenme ilkeleriyle karşılaştırınız. Fazlalıkları çıkarıp eksikleri tamamlayınız. Sağlıklı beslenme için yeterli ve dengeli beslenmenin önemine dikkat çekiniz. Değerlendirme 1. Yeterli ve dengeli beslenme nedir? Niçin önemlidir? 2. Yiyecekler besleyici değerleri açısından kaça ayrılır? 3. Yeterli ve dengeli beslenme niçin 0-6 yaş grubunda önemlidir? Açıklayınız. 4. Yetersiz ve dengesiz beslenen kişilerde görülen olumsuzluklar nelerdir? 5. Sürekli aynı tür yiyeceklerle beslenmenin yeterli ve dengeli beslenmeye etkisi nelerdir? 55 C. ŞİŞMANLIK VE SAĞLIKLI ZAYIFLAMA Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplaynız. OBEZİTEYE DUR DEDİLER YENİMAHALLE Belediyesi, Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi iş birliğiyle "Obezite önlenilebilir bir hastalık mıdır?" konulu seminer düzenlendi. Belediye Dört Mevsim Tiyatro Salonu'nda düzenlenen seminere Yenimahalleli vatandaşlar da yoğun ilgi gösterdi. Seminerde "Obezite ne demek, hangi hastalıklara sebep olur, nasıl sağlıklı kalırız, obeziteye sebep olan faktörler nelerdir?" gibi birçok konu masaya yatırıldı. Seminerde konuşan Gazi Üniversitesi Tıbbi Biyoloji Ana Bilim Dalı yetkilileri çocukluk çağında başlayan obezitenin erişkin çağında ciddi boyutlara ulaştığını vurguladılar. En büyük hatanın hızlı yemek olduğunun da altını çizen yetkililer, "Lokmaları iyi çiğneyerek, yavaş yiyerek kilo alımının önlenmesinde ilk adımı atmış oluruz." dediler. Gazete haberi (2) • Obezite nedir ve neden ortaya çıkar? • Obeziteyi önlemek için neler yapılmalıdır? • Obezitenin en yoğun olduğu dönem hangisidir? Niçin? 1. Şişmanlık Şişmanlık, dünyada olduğu gibi ülkemizde de önemli sağlık sorunlarından birisidir. Şişmanlık birçok hastalığın ortaya çıkmasına zemin hazırladığı gibi sosyal hayatta da çeşitli olumsuzluklara neden olabilmektedir. Şişmanlık, vücudun yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boya göre ağırlığın olması gereken düzeyin üzerine çıkmasıdır. 2. Şişmanlığı Belirlemek İçin Kullanılan Beden-Kütle İndeksinin Hesaplanması Şişmanlığı belirlemek için çok çeşitli yöntemler vardır. En çok bilinen ve kullanılan yöntem, beden-kütle indeksine (BKİ) göre değerlendirme yöntemidir. Beden-kütle indeksini hesaplama formülü şöyledir: BKİ = Vücut kütlesi / Boy uzunluğunun karesi Örneğin vücut kütlesi 60 kg, boy uzunluğu 1,60 m olan bir kişinin BKİ şöyle BKİ (Beden-kütle indeksi) Vücut ağırlığının durumu bulunur: Zayıf < 18,5 BKİ = 60 / (1,60 x 1,60) 18,5 — 24,9 Sağlıklı kütle = 60 / 2,56 = 23,4375 kg/m2 25 — 30 Fazla kilolu Yetişkinlerde beden-kütle indeksine Şişman > 30 göre ağırlıkların değerlendirmesi Tablo 3.1’deki gibidir. Tablo 3.1: Beden-kütle indeksi sınıflaması Beden-kütle indeksi 30 ve üzerinde olduğunda kişi şişman olarak değerlendirilir. Genel olarak 18,5-24,9 beden-kütle indeksine sahip olanlar normal olarak kabul edilir. Şişmanlık anatomik, etiyolojik ve fizyolojik olarak sınıflandırılır. Anatomik şişmanlık, görünüşe (ince, orta ya da kalın yapılı) ve cinsiyete göre değerlendirilir. Etiyolojik şişmanlık ise aşırı beslenmeden ve doğuştan oluşan şişmanlığa denir. Fizyolojik şişmanlık, yağ hücresinin hacminin büyüklüğü ile yağ hücresinin sayısının fazla olmasından kaynaklanan şişmanlıktır. 56 3. Şişmanlığın Nedenleri Şişmanlığın çeşitli nedenleri vardır. Bunlardan çevresel ve kalıtımsal faktörler önemlidir. Enerji alımının fazlalığı ve enerji harcanmasının azlığı şişmanlığa yol açabilir. Enerji alımının fazlalığının nedeni aşırı yeme, daha çok yağ ve şeker içeren besinleri yeme, öğün atlama, hızlı yeme gibi yanlış beslenme alışkanlıkları; enerji harcamasının azlığının nedeni ise hareketsiz yaşamdır. Ayrıca kalıtımsal olan hormonal ve sinirsel bazı olumsuz özellikler de şişmanlığa neden olabilir. Kalp ve damar hastalıkları şişman bireylerde ölümlerin en önemli nedenlerindendir. Özellikle 25 yaşından sonra vücut ağırlığındaki artış, kalp damar hastalıkları riskini artırmaktadır. Hipertansiyon, kanser, safra, karaciğer, siroz ve solunum rahatsızlıkları şişman kişilerde daha çok görülmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Kalp ve damar hastalıkları neden en çok şişman bireylerde görülmektedir? 4. Şişmanlığın Tedavisi Şişmanlığın tedavisinde çeşitli yöntemler uygulanmaktadır. Diyet, davranış değişikliği ve ilaç tedavileri ile fiziksel aktivitelerin artırılması ya da cerrahi müdahale bunlardan bazılarıdır (Resim 3.6). Şişmanlığın tedavisi aç kalarak değil, sağlıklı beslenme kurallarına uyularak yapılmalıdır. Sağlıklı zayıflama diyetlerinin her bireye göre farklı olacağı dikkate alınarak konunun uzmanı tarafından hazırlanan diyet programları uygulanmalıdır. Sağlıklı zayıflama için uygulanacak beslenme tedavisinde amaç; Resim 3.6: Şişmanlık tedavi edilmesi • Vücut ağırlığını arzu edilen düzeye indirmek, gereken sağlık sorunlarındandır. • Kişinin bütün besin gereksinimlerini yeterli ve dengeli bir şekilde kar- Ek Bilgi şılamak, Kaybedilen Kilolardan Sonra Vücut Ağır• Kişiye yanlış beslenme alışkanlık- lığı Nasıl Korunur? ları yerine doğru beslenme alışkanlığı Kaybedilen kilolardan sonra vücut ağırlığının korunkazandırmak, ması kilo kaybetmekten çok daha önemlidir. Şişman• Vücut ağırlığı arzu edilen düzeye lık tedavisinden sonra çoğu birey tedavide elde edilen geldiğinde tekrar kilo alımını engellemek olumlu alışkanlık değişikliklerini devam ettiremezler ve ve sürekli bu düzeyde tutmak olmalıdır. kaybettikleri kiloları tekrar geri alırlar. Bu nedenle arzu Sağlıklı zayıflama diyetine başlar- edilen düzeye kadar kilo kaybeden birey, vücut ağırlığını ken kişide yemek yeme dürtüsü bozukkoruyabilmek için neler yapması gerektiğini diyetisyene luğu olup olmadığına da bakılmalıdır. danışmalı ve kilosunu koruyucu bir beslenme programıYemek yeme dürtüsü bozuklukları; na katılmalıdır. yetersiz ya da aşırı gıda alımı içerebilen, ruhsal etkilere dayanan ve fiziksel sonuçlara yol açabilen hastalıklardır. Beden algısındaki bozulma sonucunda mükemmel olarak düşünülen vücut görünümüne sahip olmak için çoğu kadın ve erkek diyet yapma ve çeşitli kilo kaybetme yollarına başvurmaktadır. Vücut ağırlığı takıntısı, vücudun şekli ile ilgili olumsuz düşünceler kişileri bu tür yollara itmektedir. Yemek yeme dürtüsü bozuklukları, kişinin genel vücut sağlığını etkileyecek hastalıklardır. Beden algısı bozukluğu, anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza bu hastalıklardan en önemlileridir. Beden algısı, herhangi bir kişinin kendi bedeni hakkındaki düşüncelerini, duygularını ve algılarını ifade eden bir kavramdır. Beden imgesi ile bedenin gerçek durumu arasında belli bir tutarlılık bulunması, kişinin bedeniyle barışık ve ondan memnun olması kişinin olumlu beden imgesine sahip olduğunu göstermektedir. 57 İnsanın beden algısı hem onun ruh sağlığını etkileyen hem de ondan etkilenen bir kavramdır. Olumlu beden algısı, insanların ruh sağlığına olumlu katkıda bulunurken çeşitli ruhsal sorunlar yaşayan kişinin kendi bedeniyle ilgili değerlendirmeleri çoğu zaman olumsuz olmaktadır. Beden algısı, benlik saygısı ile yakından ilişkilidir; benlik saygısı düşük olanlar daha olumsuz beden imgesine sahiptirler. İnsanların kendi bedenleri ile ilgili değerlendirmeleri (beden algısı) gerçekte olanla uyum göstermeyebilir. Örneğin vücut ağırlığı normal olan bir kişi kendisini şişman olarak algılayabilir ve zayıflamak için çeşitli girişimlerde bulunabilir. Konuyla İlgili Çalışma Kişilerdeki yeme bozukluğunun nedenleri neler olabilir? Anoreksiya nervoza; kişinin aç kalarak kilosunu olması gereken en düşük vücut ağırlığının altına düşürecek kadar aşırı kilo kaybetmesine neden olan yeme bozukluğudur. Bu hastalık kişinin gıda alımını uzun bir süre durdurarak vücut ağırlığının % 20-50’sini kaybettirebilmektedir. Örneğin 60 kg olan bir kişi kısa sürede 30 kg'a düşebilmektedir. Bu hastalığın tedavisinin çok büyük ölçüde psikolojik tedavi yoluyla yapıldığı bilinmektedir. Hastanın durumu çok ağırsa tedavisi sağlık kuruluşunda yatarak yapılmaktadır. Bulimia nervoza; kişilerin fazla yemek yedikten sonra yediklerinin kilo almasına neden olmaması için kusma, laksatif ilaç (müshil) kullanımı ya da aşırı egzersiz yoluyla vücuttan dışarı atılmaya çalışıldığı yeme bozukluğudur. Aşırı yeme davranışı, genellikle kişinin yalnız kaldığı zamanlarda ya da stres durumunun ardından gelen olumsuz duyular eşliğinde ve çok hızlı bir şekilde gerçekleşir. Bulimia nervoza hastalığının tedavisinin önündeki en büyük engel, hastaların genellikle tedaviye ihtiyaçları olmadığına inanmalarıdır. Bu nedenle tedaviye başlayabilmek için hastanın bu hastalığın zararları konusunda bilgilendirilerek ikna edilmesi gerekmektedir. Bulimia nervoza hastalığı ilaç ile birlikte yürütülen psikolojik yöntemlerle tedavi edilmektedir. Hasta eğer hassas bir tıbbi durum varsa sağlık kuruluşunda yatarak tedavi görmelidir. Yeme bozuklukları daha çok genç kız ve erkeklerde görülmektedir. Bu nedenle yeterli ve dengeli beslenme konusunda gençler bilinçlendirilmelidir. Etkinlik Aşağıdaki verilere göre sınıfta beden-kütle indeksi (BKİ) hesaplamaları yapınız. 1. Vücut kütlesi: 60 kg, boy uzunluğu 1,70 m 2. Vücut kütlesi: 80 kg, boy uzunluğu 1,60 m 3 Vücut kütlesi: 110 kg, boy uzunluğu 1,70 m Bu hesaplamalardan sonra kişinin BKİ durumuna göre hangi sınıfa girdiğini bulunuz. Şişman ve üzeri çıkan sonuçlarla ilgili olarak neler yapılması gerektiğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Değerlendirme 1. Şişmanlık nedir? Ortaya çıkmasına neden olan etmenler nelerdir? 2. Yetişkinlerde beden kütlesi indeksi nasıl bulunur ve değerlendirilir? 3. Şişmanlığın tedavisinde uygulanan yöntemler nelerdir? 4. Sağlıklı zayıflama için uygulanacak beslenme tedavisinde amaçlar nelerdir? 5. Anoreksiya nervoza ve bulimia nervoza nedir? Niçin oluşur? 6. Beden algısı bozukluğunun sebepleri nelerdir? Açıklayınız. 58 Ç. KİŞİSEL TEMİZLİK VE ÖNEMİ Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Arkadaşlarla sohbet ederken bir arkadaşımız İnternette bulduğu bir haberi bizlere okudu: “Temizlik, vücudun kirletici etmenlerden korunmasına yönelik olan uygulamaların davranış hâline getirilmesidir. Örneğin diş temizliği için dişlerin fırçalanması, el temizliği için ellerin sabun ve su ile yıkanması birer temizliktir. Temizlik, birçok hastalık mikrobunun bulaşmasını önler. Örneğin, vücudumuzu çevreleyen derimiz dış ortamdan vücudumuza giren mikroplar için ilk engeli oluşturur. Derinin temizliği, bu yolla girecek mikropların oluşturacağı hastalıkların önlenmesini sağlar. Temizlik, hastalıklara karşı bir tür savunma sistemidir. Temizlik kurallarına uymamak ise birçok hastalığa davetiye çıkarmaktan başka bir şey değildir. Temizlik, hastalıkları önlemenin yanında kişiye güven ve mutluluk da verir. Temiz kişiler arkadaş çevresinde, iş ve okul hayatında sayılır ve sevilir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Temizlik niçin önemlidir? • Temizliğin sağlığa etkileri nelerdir? • Temizlik hakkında bildiğiniz atasözü ve vecizeleri söyleyiniz. Temizlik kişinin, vücudunu kirleten etmenlerden arındırması için gerekli uygulamaları davranış hâline getirmesidir. Temizliğin sağlanmasında temizlik kurallarına uymak çok önemlidir. Çünkü mikrobik ve paraziter hastalıkların çoğunun nedeni temizlik kurallarına uyulmamasıdır. Başta kendi sağlığımız olmak üzere başkalarının da sağlığını korumanın en önemli yolu temizliktir. Vücutta her bölge için temizlik işleminin tekniğine uygun olarak doğru yapılması gereklidir. Düzenli bir şekilde banyo yapılmalı, ağız temizlenmeli, dişler fırçalanmalı ve giyecekler yıkanmalıdır. Sadece beden değil, kullanılan eşyalar ve ortam da temiz tutulmalıdır. Temiz olmak kişilerin kendilerine güvenini artırır. Böyle kişiler toplumda takdir edilir. Temizlik yaparken en önemli araçlar su ve sabundur. Bunlar olmadan temizlikten söz edilemez. Ülkemiz su kaynakları yönünden zengindir. Ancak ekolojik dengenin bozulması, su kaynaklarının doğ ru kullanılmaması gibi nedenler ile susuzluğun yol açtığı sorunlar artık sıkça yaşanmaktadır. Bunun için su kaynaklarımızın değerini bilmeli, israftan kaçınmalı, suyu boşa akıtmamalıyız. Vana, sifon vb. araçlar bozulduğunda bunların hemen onarılmasını sağlamalıyız. Temizlik dinî açıdan da büyük önem taşır. “Temizlik imandan gelir.” hadisi İslam dininin temizliğe verdiği önemi gösterir. Peygamberimiz bu hadisinde insanların temizlik konusunda gerekli özeni göstermeleri gerektiğini vurgulamaktadır. Ellerimiz, vücudun çevre ile en çok temas eden ve kirlenen bölümüdür. El temizliği kişisel temizlik ve bakımda çok önemlidir. Çünkü eller kirli ise burada bulunan mikroorganizmalar ağza, yüze, besinlere ve dokunulan her yere bulaşabilir. Bu nedenle eller sık sık sabun ve bol suyla yıkanmalı ve Resim 3.7: Eller, su ve sabunla sık sık kurulanmalıdır (Resim 3.7). Özellikle her yemekten önce ve yı kan malıdır. sonra, yemek hazırlarken, tuvalete girmeden önce ve çıktıktan sonra eller mutlaka sabun ve suyla yıkanmalıdır. Ek Bilgi 1. El, Tırnak Temizliği ve Bakımı Kir, tırnak altlarında kolayca birikir. Buralarda oluşan Sabun: Kirli ve yağlı şeyleri temikroorganizmaların başka yerlere bulaşmaması için tırnakların düzenli olarak ve özellikle araları fırçalanarak mizlemekte kullanılan, türlü yağlarla temizlenmesi gerekir. Tırnaklar, tırnak etleri yenmemeli, alkaliler birleştirilerek yapılan maddekoparılmamalı, uzadıkça tırnak makasıyla kesilmelidir. dir. 59 El tırnakları yarım ay biçiminde, ayak tırnakları ise düz olarak kesilmelidir. Ayak tırnakları düz olarak kesilmezse tırnak batmaları ve dolayısıyla iltihaplar oluşabilir. Manikür ve pedikür yapılırken kullanılan araçlar steril olmalıdır. Aksi takdirde AIDS, Hepatit B-C, tırnak mantarı gibi hastalıkların bulaşma riski vardır. 2. Yüz, Boyun, Burun, Kulak ve Koltuk Altı Temizliği Yüz ve boyun bölgesi açıkta olduğu için dış ortamdaki toz buralarda birikerek kirlenmeye yol açar. Bu nedenle her sabah ve akşam yüz ile boynun su ve sabunla yıkanması sağlığın korunmasında çok önemlidir (Resim 3.8). Bu yıkama sırasında burun ve kulaklar da temizlenmelidir. Burundaki kıllar koparılmamalı, uygun bir makasla kesilmelidir. Burun temizliği en iyi şekilde lavaboda, akan su ile yapılır. Bu mümkün değilse kâğıt mendil veya pamuklu, ütülenmiş mendil kullanılmalıdır. Kulak temizliği için kesinlikle pamuklu çubuk kullanılmamalıdır. Bu uygulama kulakta oluşan kirlerin daha da derine gitmesine neden olur. Pamuklu çubuklar kulakların dış bölümünün Resim 3.8: Yüz temizliği sa-temizliğinde kullanılabilir. Kulak temizlenirken kepçesi ve arkası su bun ve bol su ile yapılmalıdır. ve sabunla yıkanmalıdır. Ter bezlerinin yoğun olduğu koltuk altları uyurken, çalışırken vb. durumlarda sürekli terler. Ter kokusunu ortadan kaldırmak için kullanılan deodorantlar sadece kokuyu bastırır. Temizlik sağlamaz. Bu nedenle koltuk altlarının temizliğine gereken önem verilmelidir. Koltuk altı kılları düzenli aralıklarla kesilmelidir. Böylece hem ter kokusu giderilir hem de bakteri ve mantarların oluşumu engellenir. Bu bölgelerin temizliğine dikkat edilmezse akne ve kıl dönmesi oluşabilir. 3. Saç Temizliği ve Bakımı Saçlar havayla direkt temasta olduğundan toz ve partiküllerle kolayca kirlenir. Saçın üzerinde bulunduğu deri, vücudun diğer bölgelerindeki deriye göre daha az gözenekli ve daha çok yağ bezlerine sahiptir. Her saç dibinde bir yağ bezi kanalı vardır. Bu nedenle saçlar çabuk yağlanır ve kirlenir. Güneşli hava terlemeyi ve dolayısıyla saçlardaki yağlanmayı artırır. Bunun yanı sıra saçlı deri, parazitlerin neden olduğu bitlenme, deri enfeksiyonları, mantar gibi hastalıkların oluşması için uygun bir ortamdır. Bu tip hastalıkların bulaşmaması için tarak, havlu gibi kişisel bakım eşyaları ortak kullanılmamalıdır. Saçl› deride kepeklenme veya saçlarda dökülme varsa hekime dan›fl›lmal› ve onun önereceği flampuan veya ilaçlar kullan›lmal›d›r. Saçlar haftada en az iki kere saç tipine uygun şampuan veya sabun ile saçlı deriye masaj yapılarak yıkanmalı ve bol suyla durulanmalıdır. Yıkama suyu çok sıcak veya soğuk olmamalıdır. Fön çektirme, boya, perma gibi saçın doğal yapısını bozan uygulamalardan mümkün oldukça kaç›n›lmal›d›r. Resim 3.9 Saçlar her gün taranmalıdır. Saçlar, saç diplerinden uçlara doğru her gün f›rçalanmal› ya da taranmalıdır (Resim 3.9). 60 4. Ayak Temizliği ve Bakımı Ayak temizliği ve bakımı önemli temizlik uygulamalarındandır. Gün boyunca çeşitli nedenlerle terleyerek kirlenen ayaklar, her gün su ve sabunla yıkanıp durulanmalı; özellikle parmak araları ayak havlusu ile kurulanmalıdır. Çünkü ayak temizliği düzenli olarak yapılmadığında ayaklarda bakteri, mantar üreyerek kötü kokulara ve hastalıklara sebep olur (Resim 3.10). Çorapların pamuklu ve temiz olması, günlük olarak değiştirilmesi gerekmektedir. Dar ya da ayakların yapısına uygun olmayan ayakkabı giyilmesi nedeniyle sürtünme ve basınç sonucu ayaklarda nasırlar oluşur. Nasır, derinin lokal olarak kalınlaşmasıyla seyreden yaygın bir cilt hastalığıdır. Ayak parmaklarının arasında, ayakkabının vurduğu bölgelerde, parmakların üstünde ve altında Resim 3.10 Ayak görülür. Ayakkabı alırken özellikle parmakların rahat edebileceği geniş burunlu temizliği düzenli olamodeller tercih edilmelidir. Yüksek topuktan kaçınılmalıdır. Deriden yapılmış rak yapılmazsa ayakta mantar hastalığı görüayakkabılar seçilmelidir. lebilir. 5. Üreme Organları Temizliği Ergenlik döneminden itibaren üreme organları çevresinde bulunan yağ ve ter bezleri daha fazla çalışır. Üreme organlarına ait salgılar kötü kokulara yol açar. Bu nedenle bu bölge her gün su ile yıkanıp mutlaka kurulanmalıdır. Nemli ortamların bakteri ve mantarlar için uygun şartlar oluşturduğu unutulmamalıdır. Âdet dönemlerinde (menturasyon, regl) kızların genital bölge temizliğine önem verme- Ek Bilgi leri gerekir. Âdet kanaması, içerdiği proteinler Nas›r: En çok el ve ayağ›n sürekli sürnedeniyle bakterilerin çoğalması için uygun bir tünmeye uğrayan noktas›nda ortaya ortam oluşturur. Bu nedenle âdet döneminç›kan üst derinin kal›nlaflmas› ve sertleflmesidir. de enfeksiyonlar ortaya çıkabilir. Bu dönem boyunca vücut temizliği ayakta duş alınarak yapılmalıdır. Kızlarda genital bölgedeki yararlı bakteriler, enfeksiyon yapabilecek bakterilerin çoğalmasına engel olur. Bu nedenle yararlı bakterilerin zarar görmemesi için genital bölge yıkanırken sabun kullanılmamalıdır. Bu dönemde mümkünse hazır hijyenik pedler kullanılmalı, bunlar 3-4 saatte bir değiştirilmelidir. Pamuklu bez kullanılıyorsa bezler kaynatılıp ütülenerek temiz bir yerde saklanmalıdır. Erkeklerde ise idrar ve terden kaynaklanabilecek kötü kokuların giderilmesi için genital bölge sık sık yıkanmalıdır. Genital bölge çevresindeki kıllar düzenli aralıklarla kesilmelidir. 6. Tuvalet Alışkanlığı ve Temizliği Bağırsakların düzenli çalışması için belirli zaman aralıklarıyla tuvalete çıkılmalıdır. Böylece düzenli tuvalet alışkanlığı gelişir (Resim 3.11). Bu alışkanlık sindirim sisteminin de düzenli çalışmasını sağlar. Tuvaletten sonra makat çevresi önden arkaya doğru tuvalet kâğıdı ile silinmeli daha sonra y›kanarak tuvalet kâğıdı ile kurulanmal›d›r. Tuvaletten ç›kt›ktan sonra eller mutlaka bol su ve sabun ile ovularak y›kanmal› ve kurulanmalıdır. Y›kanmam›fl ellerle baflka yerlere dokunulmamal›d›r. Tuvalet, kullan›ld›ktan sonra bol suyla ve gerekiyorsa f›rçalanarak temizlenmeli, bulafl›c› hastal›klara karfl› antiseptik maddelerle dezenfekte edilmelidir. 61 Resim 3.11: Tuvalet alışkanlığı küçük yaşlardan itibaren kazandırılmalıdır. 7. Banyo Yapma ve Giyecek Temizliği Vücudun dış yüzünü tümüyle örten deri sağlam, esnek ve yumuşaktır. Deri, vücut sıcaklığının düzenlenmesi, terleme yoluyla toksinlerin vücuttan atılması ve mikroorganizmaların vücuda girişinin önlenmesinde önemli rol oynar. Deri bakımının temel amacı; deriyi ölü epitel dokular, yağ, ter, bakteriler ve toz gibi maddelerden arındırmaktır. Bu nedenle sık sık banyo yaparak deriyi temizlemek gereklidir. Çünkü derinin temizliği hastalıklardan korunmada önemlidir. Deri temizliği, 33-37°C’luk su kullanılarak sabunlanmış lifle vücudun ovulması ve kirden arındırılması şeklinde yapılır. Su dolu küvete girmek yerine temiz bir kovaya konulan suyu kullanarak yıkanmak veya duş yapmak sağlık açısından daha doğrudur. Yıkanma işlemi küvette veya tabureye oturularak yapılacaksa buraların temiz olması gerekir. Genel hamamlarda bu temizlik daha da önemlidir. Çünkü bu tür yerler mantar hastalığı ve bulaşıcı hastalıklar için çok elverişlidir. Bu nedenle hijyen kurallarına uygun yerler seçilmeli, oturma yerleri iyice temizlenmeli, herkes kendine ait havlu, terlik, lif vb. eşyaları kullanmalıdır. Banyo yapılacak yerlerin temizliği sağlık açısından önemlidir. Haftada en az iki kere banyo yapılmalıdır. Yorgunluk, gerginlik, sinirlilik vb. durumlarda alınan ılık bir banyo rahatlamayı, gevşemeyi sağlar. Soğuk suyun da kişi üzerinde zindelik verici etkisi olduğu unutulmamalıdır. Temizlik için kullanılan havlular el, ayak, banyo havlusu olarak ayrılmalı ve herkesin ayrı havlusu olmalıdır. Havlular sık sık yıkanmalı, kaynatılmalı ve ütülenmelidir. Banyo sonrasında giyilen iç çamaşırları mutlaka kaynatılmış ya da çamaşır makinesinde yüksek ısıda yıkanmış, ütülenmiş olmalıdır. Çamaşır yıkarken gerektiğinde dezenfeksiyon sağlamak için çamaşır suyu kullanılmalı ve çamaşırlar iyice durulanmalıdır. İç çamaşırları her gün değiştirilmelidir. Bunların pamuklu dokuma olması sağlığa uygunluğu açısından önemlidir. Yatarken giyilen giysiler de pamuklu olmalı; vücudu sıkmayan, rahat, geniş giysiler tercih edilmelidir. Yatarken giyilen giysiler ile yastık kılıfı, çarşaf, nevresim gibi yatak takımları sık sık yıkanmalı ve ütülenmelidir. Kazak, pantolon, etek gibi dış giysiler temiz, ütülü ve havalandırılmış olmalıdır (Resim 3.12). Yıkanamayan materyalden üretilmiş giysiler ise kuru temizlemeye verilmelidir. Diş fırçası, tırnak makası, tıraş bıçağı, tarak, lif, çorap ve terlik her birey için özel olup diğer bireylerce kullanılmamalıdır. Resim 3.12: Elbiseler, temiz ve ütülü olmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Diş fırçası, tırnak makası, tıraş bıçağı, tarak, çorap, havlu ve terlik niçin kişiye özel olmalıdır? Etkinlik Sınıfta iki grup oluşturunuz. Gruplardan biri kişisel temizlik bakım araçlarını, diğer grup da kişisel temizlik bakım ve tüketim malzemelerini listelesin. Her iki grubun listelerini okutarak tahtaya yazınız. Tahtaya yazılan listelerdeki eksiklikleri tamamlayınız. Değerlendirme 1. Temizliğin önemini açıklayınız. 2. Ellerin temizliği nasıl yapılır? Açıklayınız. 3. Saçların temizliği yapılırken nelere dikkat edilmelidir? 4. Temizlik için kullanılan havlular nasıl olmalı ve nelere dikkat edilmelidir? 5. Kuaför ve berberlere gidildiğinde nelere dikkat edilmelidir? Açıklayınız. 62 D. GİYECEK SEÇİMİ VE ÖNEMİ Derse Hazırlık Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • Beğenmediğiniz bir giysiyi giydiğinizde neler hissedersiniz? • Giysi seçimi neden önemlidir? • Modanın giyim seçimine etkileri nelerdir? İnsan vücudunu doğa koşullarına karşı koruyan, vücuda göre şekil alan, uygarlığın ilerlemesiyle mevsime, yaşa ve cinsiyete göre değişiklik gösteren giysilerin tümüne giyecek adı verilmektedir. Ek Bilgi Sosyal statü: Bir sosyal pozisyonun diğer sosyal pozisyona göre işgal ettiği durumdur. Giyecek seçiminde; • • • • • • Cinsiyet, Yaş, Mevsim, Vücut ölçüleri, Aile bütçesi, Sosyal statü etkili olmaktadır. İnsan vücudu soğuğa ve iklim şartlarına karşı korumasızdır. Sağlığın korunabilmesi için yaşan›lan yerin iklim flartlar›na, mevsime ve hava s›cakl›ğ›na uygun giyinilmelidir. K›fl›n güneş ışınlarını çeken koyu renkli, kal›n giysiler seçilirken (Resim Resim 3.13: Mevsime uygun giysiler giyilmelidir. 3.13) yaz›n güneş ışınlarını yansıtan aç›k renkli, ince, terletmeyen giysiler tercih edilmelidir. Yazın açık ayakkabılar, başı güneşten koruyacak şapka; kışın bere ve atkı ile kalın tabanlı, su geçirmeyen, sıcak tutan ayakkabılar giyilmelidir. Giyimde dış görünümden çok sağlığa uygun ve temiz giysiler tercih edilmelidir. Doğal ham maddelerden (pamuk, yün, keten vb.) yap›lm›fl giysiler sağl›k aç›s›ndan daha yararl›d›r. Sentetik katk›l›, su geçirmeyen giysiler vücudu terletebilir. Nemli ve ılık ortamlar her zaman mantar, bakteri gibi mikroorganizmalar için ideal ortamlar yaratabileceğinden bu tür giysiler sürekli giyilmemeli, ›slak giysiler (mayo, bikini vb.) hemen değifltirilmelidir. ‹ç çamafl›rlar› ile gece giysileri, teri emen pamuklu dokumadan, kolay y›kanabilir yap›da olmal›d›r. Dar giysiler vücudu sararak kan dolafl›m›n›, büyümeyi ve rahat hareket etmeyi engellediğinden tercih edilmemelidir. Ayakkabılar ayak sağlığına zarar vermeyecek özellikleri taşımalıdır. Bunun için ayakkab› seçiminde flunlara dikkat edilmelidir: • Ayakkabı her iki ayakta da denenerek alınmalıdır. • Ayakkab› oturarak değil, ayakta denenmelidir. • Eğer ayaklardan biri diğerine göre büyükse o ayağa göre ayakkab› al›nmal›d›r. 63 • Ayak parmaklar›n›n hareketini k›s›tlayan sivri burunlu dar ayakkab›lar al›nmamal›d›r. Böyle ayakkab›lar ayak iskelet yap›s›n› bozar. • Ayakkabının topuk yüksekliği 2-2,5 cm olmalıdır. • Bafl parmakla ayakkab›n›n burnu aras›nda 1-1,5 cm kadar aral›k olmal›d›r. • Dayan›kl› ve ekonomik ayakkab›lar al›nmal›d›r. • Seçilen ayakkabı mevsime uygun model ve ham maddeden yapılmış olmalıdır (Resim 3.14). Resim 3.14: Seçilen ayakkabı amaca ve mevsime uygun olabilir. Konuyla İlgili Çalışma Sağlığa uygun giyinme nasıl olmalıdır? Etkinlik “Giyecek alırken öncelikli olarak nelere dikkat edilmelidir?" sorusu üzerinde tartışınız. Giyecek seçiminde öncelikle sağlık kurallarına uygunluğunun aranması; dış görünüm, modaya uygunluk ve fiyatın ise ikinci derecede önem taşıması gerektiğini vurgulayınız. Değerlendirme 1. Giyecek seçiminde hangi etmenler önemli rol oynamaktadır? Açıklayınız. 2. Kışın giyecek seçiminde nelere dikkat edilmelidir? 3. Ayakkabı seçiminde nelere dikkat edilmelidir? 64 E. AĞIZ VE DİŞ SAĞLIĞININ ÖNEMİ Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Difllerinizi niçin f›rçal›yorsunuz? Doğru f›rçalad›ğ›n›z› düflünüyor musunuz? Neden? 2. Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Diş ve diş eti hastalıkları ülkemizde ve dünyada en önemli sağlık sorunları arasındadır. Ancak hayatı doğrudan tehdit etmediği için gereken önem verilmemektedir. Ağız ve diş sağlığında en önemli iki hastalık, diş çürükleri ve diş eti iltihaplanmalarıdır. Diş eti hastalıkları kimi zaman diş yuvasının bulunduğu çene kemiğinin erimesine kadar ilerleyen bir etki yapabilir. Diş sağlığının bozulması vücuttaki diğer organları da etkileyebilir. Dişler neredeyse vücuttaki bütün sistemleri olumsuz etkileyen sürekli enfeksiyon odağı haline gelebilir. Örneğin kalp, böbrek, eklemler vb. yapılarda önemli sağlık sorunlarına yol açabilen enfeksiyonlara kaynaklık edebilir. Ağızda ve dişlerde yapısal ve işlevsel herhangi bir bozukluğun olmaması, ağız ve dişlerin görevlerini tam olarak yapabilmeleri durumu, 'ağız ve diş sağlığı'nın varlığını gösterir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Ağız ve diş sağlığı nedir? • Ağız ve diş sağlığının bozulması hangi sağlık sorunlarını ortaya çıkarır? 1. Ağız ve Diş Sağlığı Ağız ve diş sağlığı genel sağlığımızın ayrılmaz bir parçasıdır. Ülkemizde ve dünyada önemli sağlık sorunları arasında yer alır. a. Ağız ve Diş Sağlığının Önemi Ek Bilgi Ağız, sindirim kanalının girişidir. Dişler ve Diş minesi: Dişin görülen yüzeyini içine yerleştiği çene kemiği, dil, dudak, yanak ve diş etleri ağzı oluşturur. Ağız sağlığı, dişler kaplayan sert tabakadır. Diş özü: Dişin en içinde yer alan, sinir ve dave çevresindeki dokuların korunmasını, tedamakların bulunduğu bölümdür. visini içerir. Dentin: Dişin en iç kısmında diş özünü çevreDiş sağlığı, dişlerin ve yuvalarının korunleyen, kollejen iplikler ve kalsiyum tuzlarını içeren ması ile diş hastalıklarının tedavisidir. Diş, sert kısımdır. çene kemiği, dil, damak gibi yapı ve organların çiğneme, öğütme, tat alma, yutkunma ve konuşma ile ilgili görevleri vardır. Bu nedenle ağız ve diş sağlığının korunması gereklidir. b. Diş Çürümesi Diş çürüğü önemli bir sağlık sorunudur. Mine Dişlerin çürümesi diş minesinin tahrip olmasıTaç yla başlar. Ağızda bulunan bakterilerden oluşan Dentin bakteri plağı, şekerli ve unlu yiyeceklerin ağızda Çürük kalan artıklarından asit oluşturur. Bu asitler, dişDiş özü lerin mineral yapısını etkileyerek diş minesinin Diş eti Boyun bozulmasına ve diş çürüğünün başlamasına Diş eti zarı neden olur. Çürük, daima dişin yüzeyinden başlar ve ilerleyerek dentin tabakasına erişir. Diş Dentin, mineden daha fazla organik madde içeKök yuvası rir. Bu nedenle çürük, bu tabakada daha çabuk yayılarak dentini deler ve diş özüne ulaşır. Bu Kan dö nemde diş ağrıları başlar. Son aşamada damarları çü rük, diş köküne ve çene kemiğine geçer ve ve sinirlerin Diş girdiği apse oluşur (Şekil 3.2). kökü kanal apsesi Çürükler hem süt dişleri hem de kalıcı dişlerde olabilir. Büyüme ve gelişme döneminŞekil 3.2: Çürük bir dişin kesiti de fosfor, flor ve kalsiyum yönünden yetersiz 65 çürükleri artırır. Flor, diş minesinin sertliğini sağlayan temel maddedir. Diş temizliğinin yapılmaması, bazı antibiyotiklerin (tetrasiklin grubu vb.) kullanımı, şekerli besinlerin fazla tüketimi, sert kabuklu yiyeceklerin dişlerle kırılması vb. durumlar diş sağlığını bozar. Çürük, diş özüne ulaşmadan ağrı hissedilmediği için diş ağrısının olmaması diş sağlığının yerinde olduğunu göstermez. Bu nedenle ağrı oluşumu beklenmeden diş hekimine muayeneye gidilmelidir. Diş çürüklerinin erken dönemde tanısı, dişlerin kaybedilmesini engelleyebilir veya en azından geciktirebilir. Böylece çürüğe bağlı sağlık sorunları ortadan kalkarken tedavi giderleri azalır. c. Diş Eti Hastalıkları Sağl›kl› difl eti aç›k pembe renktedir. Difle ve kemiğe s›k›ca yap›flm›fl parlak bir görünümü vard›r. Bakteri plağı, diş çürüklerinin ve diş eti iltihaplarının asıl nedenidir. Zamanla tükürükteki kalsiyum ve fosfat iyonlarının çökelmesine neden olarak difl tafllar›n› oluflturur. Difl tafllar› temizlenmediğinde difl eti hastal›klar›na neden olur. Difl eti hastal›klar› gingivit ad› verilen difl eti iltihaplar› ile bafllar. Difl eti iltihab›n›n ilk belirtisi de difl etindeki kanamalard›r. Difl etlerinde renk, flekil bozukluklar› ve ağ›z kokusu ile bu belirtiler iyice artar. Difl etlerinde yer yer çekilmeler olur (Resim 3.15). Difl boynu aç›k kal›r ve difli tutan bağ dokusu zay›flar. Çene kemiğinde de hasar oluflur. Hastal›k ilerledikçe difl sallanmaya bafllar ve kaybedilir. Sigara, ilaç kullan›m›, hormonal değifliklikler, stres, diflleri s›kmak veya g›c›rdatmak, kötü beslenme ve fleker hastal›ğ› difl eti hastal›klar›na neden olabilir. Resim 3.15 : Diş eti çekilmesi zamanında tedavi edilmediğinde ilerler. ç. Diş Çürüğü ve Diş Eti Hastalıklarının Genel Vücut Yapısı ile İlişkisi Diş çürüğü ve diş eti hastalıkları ağrıya, iltihaplanmalara, ağız kokusuna ve diş kayıplarına sebep olan ağız içindeki problemlerdir. Bunlar, vücutta çeşitli hastalıklara da yol açabilir. Diş çürükleri ve diş eti hastalıklarının vücutta oluşturabileceği rahatsızlıkları genel olarak şöyle sıralayabiliriz: • Kalp ve damar hastalıkları • Kemik erimesi • Şeker hastalığı • Yüksek tansiyon • Sindirim sistemi rahatsızlıkları • Böbrek iltihapları • Alerjik hastalıklar • Eklem romatizması • Kadınlarda erken doğum ve düşük riski 66 Zamanında önlem alınmazsa bu hastalıklar daha önemli sağlık sorunlarına ve dolayısıyla maliyeti yüksek tedavilere sebep olur. Bu durum hem iş gücünün azalmasına hem de toplumda ekonomik kayıplara yol açar. Bu hastalıklar kişiler arasındaki sosyal ilişkileri de etkiler. Kötü görünen bakımsız dişler ve diş etleri ile kokan bir ağız kişinin toplumdan dışlanmasına sebep olur. Kişide huzursuzluklara yol açar. Ağız kokusuna neden olabilecek durumlardan bazıları şu şekilde sıralanabilir: • Diş çürüğü • Kansızlık • Diş eti hastalıkları • Ateşli hastalıklar • Kokulu yiyecekler (soğan, sarımsak vb.) • Alkol • Sinüzit • Sigara • Bademcik iltihabı • Solunum sistemi hastalıkları • Şeker hastalığı • Sindirim sistemi hastalıkları d. Difllerin Geliflim Bozukluklar› Difllerde birçok yap›sal bozukluk görülebilir. Bunlardan bafll›calar› flunlard›r: • Difller çok küçük veya çok büyük olabilir. • Birkaç difl birbirine yap›flm›fl veya aral›kl› olabilir. • Difllerde flekil ve dizilifl bozukluklar› görülebilir. • Difller gömülü kalabilir. Normal çene yap›s›nda ağ›z kapat›ld›ğ› zaman üst difller hafif önde, alt difller biraz arkada olmal›d›r. Çene yap›s› böyle değilse ağ›zda kapanma kusuru söz konusudur. Ağ›zda kapanma bozukluklar›na neden olan difl düzensizlikleri difllerin çürümesini kolaylaflt›r›r ve daha erken dökülmesine yol açar. Düzensiz difller alt ve üst çene aras›ndaki uyumun bozulmas›na, çiğneme ve temizleme güçlüğü ile ağ›z kokusuna, konuflma ve görünüm bozukluklar›na neden olabilir (Resim 3.16). Difllerde görülen dizilifl bozukluklar›n›n en önemli sebebi süt difllerinin erken dökülmesidir. Bunun sonucunda ç›kan kal›c› difller birbiri üzerine gelecek biçimde yerleflir. Bunun yanı sıra Önce Sonra Önce Sonra soya çekim, eksik veya fazla sayıda difller, bazı al›flkanl›klar (t›rnak yeme, parmak emme vb.) da difllerde dizilifl bozukluklar›na yol açar. Çocuklarda kullan›lan tetrasiklin grubu antibiyotikler difl minesinde renk değiflimi yapabilir. Bu nedenle hekime dan›fl›lmadan ilaç kullan›lmamal›d›r. Afl›r› derecede sigara içmek ve flor difllerin sararmas›na neden olabilir. Gebelikte ve çocuklukta geçirilen hastal›klardaki yüksek atefl difllerde beneklenmeler, renk bozukluklar› ve yap›sal bozukluklara yol açabilir. Resim 3.16: Dişlerde şekil ve diziliş bozuklukları tedavi edilebilir. 67 2. Difllerin Korunmas› ve Bak›m› Ağ›z ve difl sağl›ğ›nda difllerin korunmas› ve bak›m› ile difl f›rçalama tekniğinin bilinmesi önemlidir. Difl çürümeleri, difl eti hastal›klar› ve difllerdeki geliflim bozukluklar›ndan korunmak için erken tan› çok önemlidir. Böylece difl sorunlar› ilerlemeden tedavi edilir. Bunun için altı ayda bir difl hekimine gidilmelidir (Resim 3.17). Ağ›z ve difl sağl›ğ›n›n korunmas›nda tükettiğimiz besinler de çok önemlidir. Özellikle hamilelerin ve çocukların mineraller, vitaminler (özellikle A, C, D) ve protein yönünden zengin besinler tüketmeleri gereklidir. Dişlerin sağlıklı olması için kalsiyum ve fosfor yönünden zengin olan süt, süt ürünlerinin yanı sıra, taze sebze ve meyveler de çok yararl›d›r. Elma, havuç gibi çiğ besinler Resim 3.17: Diş hekimlerine ısırılarak tüketilmelidir. Bu tür besinler diflleri hem temizler hem de diş etlerini güçlendirir. düzenli aralıklarla gidilmelidir. Ağız ve diş sağlığı için asitli içecekler (limon, gazl› içecekler vb.) ve flekerli besinler mümkün olduğunca tüketilmemelidir. Bu tür besinler yenildiğinde çürüklere zemin haz›rlayacağ›ndan difller f›rçalanmal› veya ağ›z su ile çalkalanmal›d›r. Fazla s›cak ve soğuk besinler de tüketilmemelidir. F›nd›k, ceviz gibi sert kabuklu besinler difllerle k›r›lmamal›d›r. Bunlar difl minesinin çatlamas›na ve bakterilerin etkisinin artmas›na neden olur. T›rnak yemek, parmak emmek, kürdan kullanmak gibi davran›fllar da ağ›z ve difl sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkiler. Kürdan kullan›m› difl ve difl etlerine zarar verir. Kirli t›rnaklar ağza al›nd›ğ›nda çeflitli hastal›klar› da beraberinde getirir. Parmak emme al›flkanl›ğ› ise difllerde deformasyona neden olur. Bu alışkanlığın uzun sürmesi hâlinde üst çenede daralma oluşabilir. 3. Diş Fırçalama Tekniği Dişlerimizi korumanın en etkili yolu, düzenli olarak fırçalamaktır. Diş fırçalamanın ilk adımı doğ ru fırça seçimidir. Fırçanın kılları orta sertlikte, naylondan yapılmış ve uçları yuvarlatılmış olmalıdır. Ağız içinde kolay hareket etmesi ve arka dişlere rahat ulaşabilmesi için fırçanın kafasının fazla büyük olmaması gerekir. Uygun fırça seçildikten sonra dişler yemeklerden sonra günde en az iki kere düzenli olarak fırçalanmalıdır. Böylece dişlerin üzerindeki bakteri plakları ve şekerli gıda artıkları yok edilerek çürüklerin oluşumu engellenir. Dişler, diş macunu kullanılarak fırçalanmalıdır. Diş macununun florlu olanları tercih edilmelidir. Florlu diş macunları dişin çürüğe karşı dayanıklılığını artırır. Diş macunu ayrıca ağza hoş bir koku vererek fırçalamayı zevkli hâle getirir. Diş parlatma tozu fazla kullanıldığında diş minelerine zarar verebileceğinden diş hekiminin önerisine göre kullanılmalıdır. Diş fırçalama tekniği (Resim 3.18) şöyledir: • Diş fırçası, diş ve diş eti birleşim yeriyle 45° lik açı yapacak şekilde tutulur (Resim 3.18-a). Diş eti hizasından fırçalamaya başlanır. Dış yüzeylerden başlayan fırçalama, yumuşak ve dairesel hareketlerle ön dişlerden arka dişlere doğru yapılır. • Dişlerin iç yüzeyleri de aynı şekilde fırçalanır (Resim 3.18-b). Bu işlemde fırça eğik tutularak diş etinden ağız boşluğuna doğru hareket ettirilir (Resim 3.18-c). • Daha sonra fırça düz tutulup, ileri geri hareket ettirilerek dişlerin çiğneme yüzeyleri fırçalanır. Resim 3.18: Doğru diş fırçalama tekniği 68 F›rçalama ifllemi en az üç dakika sürmelidir. Sağl›kl› difl etleri f›rçalama s›ras›nda kanamaz. Eğer kanama olursa bu durum diş etlerinde rahatsızlık olabileceğine işaret eder. Difl f›rças› kiflisel bir araçt›r ve baflkalar›yla paylafl›lmaz. Buna dikkat edilmezse ağ›z içinde bulunan mikroorganizmalar kiflilerden birbirine bulaflabilir. Difl f›rças› kullan›ld›ktan sonra parmakla Resim 3.19: Ara yüz diş fırçası Resim 3.20: Diş ipi f›rça k›llar› aralanarak bol su alt›nda temizlenmelidir.Difl f›rçalar› üç, en geç alt› ayda bir değifltirilmelidir. Gerektiğinde diş aralarının etkin olarak f›rçalanmas› için ara yüz f›rçalar› kullan›l›r (Resim 3.19). Difl ipi, difl aralar›nda kalan yiyecek art›klar›n›n uzaklaflt›r›lmas› aç›s›ndan çok yararl› bir araçt›r (Resim 3.20). Difller f›rçaland›ktan sonra difl ve difl eti çizgisi ile difller aras›nda kalan yemek art›klar›n›n temizlenmesi için difl ipi kullan›l›r. Bu art›klar en önemli çürük nedenlerindendir. Difl ipi flu flekilde kullan›l›r (Resim 3.21): • Otuz santimetre kadar difl ipi al›n›r. Difl ipinin bir ucu bir elin orta parmağ›na, diğer ucu da öteki elin orta parmağ›na dolan›r. • İşaret parmağı önce ağız içine yerleştirilir. Diş ipi dişler arasında gerdirilir. Ortada kalan ip, iflaret parmağ› ile geriye doğru itilip. ‹p difller aras›ndan geçirilir (Resim 3.21-a). Bu ifllem s›ras›nda sert hareket edilmemelidir. ‹p, difl aralar›n› s›y›racak biçimde difl etine kadar ağ›z boflluğuna doğru indirilir (Resim 3.21-b). Bu s›rada difl etinin kesilmemesine özen gösterilmelidir. • Ayn› uygulama yeni bir diş ipi kullanılarak alt difller için de tekrarlan›r (Resim 3.21-c, ç). a b c ç Resim 3.21: Diş ipinin kullanılması Etkinlik Sınıfta aşağıdaki olayı okuyunuz. “Ezgi, üniversite sınavına girmeye bir gün kala diş ağrısı ile kıvranmaya başlar. Aldığı hiçbir ağrı kesici onun acısını dindiremez. Geceyi uykusuz geçirir. Girdiği sınavda da başarısız olur.” Ezgi’nin başına bu olayın neden gelmiş olabileceğini tartışınız. Hayatın her döneminde ağız ve diş sağlığına gereken önemin verilmesi ve düzenli olarak diş hekimine gidilmesi gerektiği sonucuna ulaşmaya çalışınız. Değerlendirme 1. Ağız ve diş sağlığının önemini açıklayınız. 2. Düzenli olarak diş kontrolüne gidilmesinin yararları nelerdir? 3. Diş fırçalama hangi yaşta başlamalıdır? Neden? 4. Diş çürüğünü oluşturan sebepler nelerdir? Belirtiniz. 5. Diş eti hastalıklarının sebepleri nelerdir? Açıklayınız. 6. Ağız ve diş sağlığı nasıl korunur? Açıklayınız. 69 3. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Sağlık hizmetlerinin temel amacı nedir? Açıklayınız. 2. Sağlığın geliştirilmesi ve korunması ile ilgili olarak ülkemizde yapılan çalışmalar nelerdir? 3. Sağlıklı yaşam için evde tek başına yapılacak beden egzersizleri nelerdir? 4. Yeterli ve dengeli beslenme nedir? Açıklayınız. 5. Yeterli ve dengeli beslenmenin 0-6 yaş grubu çocuklar üzerindeki etkileri nelerdir? 6. Yetişkinlerde beden kütlesi indeksi nasıl hesaplanır? 7. Şişmanlığın sebepleri nelerdir? 8. Yeme bozukluğunun ortaya çıkardığı hastalıklar hangileridir? 9. Sağlıklı yaşam için kişisel temizlik niçin önemlidir? 10. Sağlığa uygun giyecek seçilirken nelere dikkat edilmelidir? B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Dünyada sağlığın geliştirilmesi ve korunmasına yönelik "1. Sağlığın Geliştirilmesi Konferansı" hangi yılda, hangi ülkede yapılmıştır? A) 1986, Kanada B) 1990, Fransa D) 1995, Rusya E) 2000, Türkiye C) 2000, İngiltere 2. Hareketsiz yaşam sürdüren ve spor yapmayan insanlarda en çok hangi hastalıklara rastlanılmaktadır? A) Kanser, grip, şeker hastalıkları B) Şişmanlık, şeker hastalığı, kalp ve damar hastalıkları C) Böbrek, mide, anemi hastalıkları D) Zayıflama, ülser, kalp, grip hastalıkları E) Hiç bir hastalığa rastlanılmaz. 3. Vücudun yağ kütlesinin yağsız kütleye oranının aşırı artması sonucu boya göre ağırlığın olması gereken düzeyin üzerine çıkmasına ne ad verilir? A) Zayıflama B) Beslenme D) Diyet E) Protein eksikliği C) Şişmanlık 4. Saç temizliği ve bakımı için aşağıda verilen uygulamalardan hangisi yanlıştır? A) Fön çektirme B) Saçları ılık suyla yıkama C) Saçları her gün fırçalama veya tarama D) Saçları haftada en az iki kere yıkama E) Saç tipine uygun şampuan kullanma 70 5. Diş ağrısı ilk olarak çürük hangi bölgeye ulaştığında hissedilir? A) Diş minesi B) Dentin tabakası D) Çene kemiği E) Diş özü C) Diş kökü 6. Aşağıdakilerden hangisi dişlerdeki diziliş bozukluklarının sebebidir? A) Aşırı flor alımı B) Sigara içmek C) Gereksiz antibiyotik kullanımı D) Süt dişlerinin zamanından önce yitirilmesi E) Ağız kokusu 7. Ayakkabı seçimiyle ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır? A) Ayakkabı her iki ayakta da denenerek alınmalıdır. B) Bir ayak diğerine göre büyükse ayakkabı o ayağa uygun olacak şekilde seçilmelidir. C) Ayakkabı oturularak denenmelidir. D) Ayakkabı denendiğinde rahat değilse alınmamalıdır. E) Geniş burunlu ayakkabılar tercih edilmelidir. 8. Göz sağlığının korunmasıyla ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi doğrudur? A) Okurken yazı ile göz arasında 30 cm uzaklık olmalıdır. B) Karda güneş gözlüğü takılmalıdır. C) Dinlendirmek amacıyla ara sıra gözler ovuşturulmalıdır. D) Net görmek için bilgisayar ekranına yakın oturulmalıdır. E) Yüzükoyun uzanarak okumak en doğrusudur. 9. Şişmanlığı ve şişmanlığın boyutunu belirlemede en çok kullanılan yöntem hangisidir? A) Vücut ağırlığı yöntemi B) Vücut kütlesi yöntemi C) Boy uzunluğu indeksi D) Beden kütle indeksi E) Beden algısı yöntemi 10. Sağlığı korumak, geliştirmek ve yaşam kalitesini yükseltmek için vücudun ihtiyaç duyduğu besin maddelerinin yeterli miktarda ve uygun zamanda alınmasına ne ad verilir? A) Diyet B) Beslenme C) Zayıflama D) Mineral E) Protein 71 C. Aşağıda verilen cümleleri uygun ifadelerle tamamlayınız. hastalıklarının mendille hareket nasır elle 20 yarım ay makasla gelişim yara beslenme yetersizliğine 30 koparılmamalı büyüme pamuklu koparılmalı 1. El tırnakları ................................. olacak şekilde kesilmelidir. 2. Burundaki kıllar ............................ gerekiyorsa bu iş için ayrılan .................... kesilmelidir. 3. Ayakta sürtünme ve basınç sonucu ....................... oluşur. 4. İç çamaşırları .............................. dokuma olmalıdır. 5. Kansızlık, raşitizm ......................................................... bağlı hastalıklardandır. 6. Hapşırıp, öksürürken ağız ve burun ........................... kapatılmalıdır. 7. Yeterli ve dengeli beslenme ............................ dönemlerinde büyük önem taşımaktadır. 8. Beden kütle indeksi ............ ve üzerinde olduğunda şişmanlık durumu da artmaktadır. 9. Dar giysiler vücudu sararak kan dolaşımını, büyümeyi ve rahat ......................... etmeyi engellediğinden tercih edilmemelidir. 10. Diş sağlığı, dişlerin ve yuvalarının korunması ile diş ............................... tedavisidir. D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Tırnak diplerindeki etler geriye doğru itilerek düzeltilmelidir. ( ) 2. Kulak temizliği için pamuklu çubuklar kullanılmalıdır. ( ) 3. Koltuk altı günde en az bir kere su ile yıkanmalıdır. ( ) 4. Saçlar, saç diplerinden uca doğru her gün fırçalanmalıdır. ( ) 5. Diş parlatma tozu haftada 2 kere kullanılmalıdır. ( ) 6. Temizlik yaparken en önemli araçlar su ve sabundur. ( ) 7. Diş eti hastalıkları gingivit adı verilen diş eti iltihapları ile başlar. ( ) 8. Giyimde dış görünümden çok sağlığa uygun ve temiz giysiler tercih edilmelidir. ( ) 9. Sağlıklı zayıflama için uygulanacak diyetler her birey için aynı olduğundan konunun uzmanına danışılmasına gerek yoktur. ( ) 10. İnsanın sağlıklı beslenmesi için gerekli olan enerji, protein, karbonhidrat, vitamin ve minerallerden yeterli miktarlarda alınması gerekmektedir. 72 4. ÜNİTE: AKIL VE RUH SAĞLIĞI Ünitenin Kazanımları Bu ünitenin sonunda öğrenciler; 1. Sağlıklı yaşam için akıl ve ruh sağlığının önemini açıklar. 2. Kişisel ve çevresel etmenlerin akıl ve ruh sağlığı üzerindeki etkilerini açıklar. 3. Akıl ve ruh sağlığını korumak, devamını sağlamak için alınması gereken önlemleri açıklar. 4. Strese neden olan etmenleri ve sağlık üzerindeki etkilerini açıklar. 5. Stresle başa çıkma yollarını açıklar. 6. Etkili iletişim kurma yollarını açıklar. 7. Aile içinde ve sosyal ortamlarda etkili iletişim kurmanın sosyalleşmedeki önemini açıklar. 8. Şiddet ve istismarın bireyin sosyal ve ruhsal gelişimine etkilerini açıklar. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen faktörlerin neler olduğunu araştırarak öğreniniz. Öğrendiklerinizi arkadaşlarınıza anlatınız. 2. Doğal afetlerin akıl ve ruh sağlığına etkilerinin neler olduğunu araştırınız. 3. Sınav kaygısını ortadan kaldırmak için neler yapılması gerektiğini araştırarak öğreniniz. Öğrendiklerinizi sınıfta arkadaşlarınızla paylaşınız. 4. Etkili iletişim kurmanın niçin önemli olduğunu araştırınız. 5. Şiddet ve istismarın insan hakları açısından önemini araştırınız. Araştırma sonuçlarını arkadaşlarınızla paylaşınız. 73 A. SAĞLIKLI YAŞAM İÇİN AKIL VE RUH SAĞLIĞI Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Sınıfta ders yaparken bahçede yüksek sesle konuşan arkadaşınıza nasıl tepki verirsiniz? Bu tepkinin nedeni sizce neler olabilir? 2. Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Ruh sağlığı, kişinin kendisi ve diğer insanlarla uyum ve denge içinde olmasıdır. Bu uyum kesin kurallara bağlı olmayıp değişkenlik ve belli ölçülerde esneklik taşır. Ruh sağlığı yerinde olan kişi hem kendisiyle hem de çevresiyle barışık olur. Ruh sağlığı, insanın toplumla uyumlu ilişkiler kurabilme yeteneğinin olmasıdır. İnsanın kendi şartları içerisinde başarılı olabilmesi, hayatın türlü sıkıntılarına tahammül gücü ve sosyal çevreye uyum gösterebilmesidir. İnsanın güçlüklerle karşılaşsa bile ümidini kaybetmemesi, bu zorluklardan çıkabilmesi için kendinde moral, mücadele ve çalışma gücü bulabilmesidir. İnsanın âdeta gözlerinin içinin gülmesi ve yaşama sevinci duyabilmesidir. İnsanları sevmesi, sayması, onlara değer vermesi ve sıkıntılı durumlarında yardımcı olması kendisinin de diğer insanlar tarafından aynı şekilde sevilip sayılmasını önemsemesidir. Yani sosyal çevreye akıl, his ve heyecan bakımından bir uyum sağlamasıdır.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Akıl ve ruh sağlığı ne demektir? • Akıl ve ruh sağlığına sahip kişilerin özellikleri nelerdir? 1. Akıl ve Ruh Sağlığı Bireyin kendisini ve çevresini gerçekçi olarak değerlendirmesi, yaşama isteği duyması, hayata uyum sağlayabilmesi, isteklerini topluma ters düşmeyecek şekilde yerine getirmesi durumu “akıl ve ruh sağlığı” olarak tanımlanmaktadır. Akıl sağlığı ile ruh sağlığı aynı anlamdadır. Bireyin ruh hâli her zaman aynı değildir. Çeşitli faktörler bireyin akıl ve ruh sağlığını etkilemektedir. Ruh sağl›ğ› yerinde olan bir bireyde bulunmas› gereken özelliklerden baz›lar› aflağ›da aç›klanm›flt›r: • Kifli kayg›, kuruntu ve kuflkulardan uzak, kendisiyle uyum hâlinde olmal›d›r. Günlük yaflamda herkesin s›k›nt› ve üzüntüleri olabileceğini düflünerek yaflad›ğ› sorunlara kal›c› çözümler üretmelidir. Ek Bilgi Sosyal sağlık: İnsanın yaşadığı sosyal çevrede sağlığını bozabilecek olumsuzlukların olmamasıdır. Trafik kargaşası, çevre kirliliği, yol, su ve elektrik sorunları bunlardan bazılarıdır. Sosyal sağlık, bireyin yaşadığı sosyal çevrede bedensel ve ruhsal sağlığını bozmayacak şartları bulabilmesidir. • Çevresindeki insanlarla sevgi ve sayg›ya dayal› iliflkiler kurmal›d›r. Onlara zaman ay›rmal›, kendisine gereksinim duyulduğunda yard›ma haz›r olmal› ve iliflkilerinde kendine düflen sorumluluklar› yüklenebilmelidir. • Kifli öz güvene sahip olmal›d›r. Gereksiz bir aflağ›l›k ve üstünlük duygusuna kap›lmamal›d›r. • Yeteneklerini gelifltirerek edindiği başarılar ve ürünlerle topluma yararl› olmal›d›r. • Geleceğe dönük hedefler belirlemeli, bu hedeflere ulaflmak için çaba harcamal›d›r. Bunu gerçeklefltirirken karfl›s›na ç›kan yeni durumlara karfl› esnek davranmal›, baflar›s›zl›ktan dolay› y›lmamal›d›r. • Kifli bireysel olarak karar verebilmeli, kararlar›n›n sorumluluğunu yüklenebilmeli ve hata yapt›ğ›nda bunun sonuçlar›na katlanabilmelidir. Kendisini elefltirebilmeli, baflar›s›zl›klar›n›n bedelini baflkalar›na ödetmemelidir. 74 • Mesleğinin d›fl›nda eğlenceli, dinlendirici uğrafllar edinmeli, bu yolla kifliliğini gelifltirmelidir. Ruh sağl›ğ›n›n bozulmamas› için kendisiyle bar›fl›k olmal›, kendine zaman ay›rmal›d›r. • Ön yarg›dan uzak olmal›d›r. Kişinin ruh sağl›ğ›n›n yerinde olmas›, kendisi ve çevresiyle dengeli, uyumlu bir iliflki sürdürmesine bağlıdır. Kişinin düflünce, duygu ve davran›fllar›nda geçici ya da sürekli olarak tutars›zl›k veya uyumsuzluk göstermesi ruhsal bozukluk durumudur. ‹nsanlar›n ruh sağl›ğ› yaflamlar›n›n çeflitli dönemlerinde farkl› nedenlerle bozulabilir. Günümüzde ruh sağl›ğ› bu konuda uzman kişilerin önerileriyle korunabilmekte, ruhsal bozukluklar da çeflitli yöntemlerle iyilefltirilebilmektedir. Konuyla İlgili Çalışma İnsanlarda ruh sağlığının bozulmasının nedenleri nelerdir? 2. Ruh Sağlığını Etkileyen Faktörler Ruh sağl›ğ›n› etkileyen faktörler kiflisel ve çevresel olarak iki grupta incelenebilir. a. Kiflisel Faktörler Ruh sağl›ğ›n› etkileyen kiflisel faktörler yafl, cinsiyet, medeni durum, beden sağl›ğ›, meslek ve kiflisel al›flkanl›klard›r. Yafl: İnsanların ruhsal yönden en çok hastalandıkları dönem, ergenlikten orta yafllara kadar geçen süredir. İnsanlar›n gençlikte yaflamdan birçok beklentisi vardır. Bunlar›n ne kadar›n› gerçeklefltirdiklerini sorguladıkları orta yafllar ruhsal bozukluklar›n en fazla görüldüğü dönemlerdir. ‹leri yafllarda beyinde görülen organik bozukluklar da ruhsal sorunlara yol açar. Cinsiyet: Günlük yaflamda toplumun kad›n ve erkeklere yüklediği sorumluluklar farkl›d›r. Bu durumun ruh sağl›ğ›na dolayl› etkileri vard›r. Örneğin çal›flan kad›nlar hem iş hem de evdeki sorumluluklar›n› yerine getirmeye çaba harcarken erkeklere oranla daha fazla y›prand›klar›ndan onlardan daha fazla ruhsal sorun yaflamaktad›rlar. Medeni durum: Mutlu evlilikleri olan bireylerin ruh sağlıkları, bekâr ya da boflanm›fl kiflilere göre daha iyi olabilir. Huzursuz ve mutsuz evlilikler ise efllerin ruh sağl›ğ›n› bozabilir. Beden sağl›ğ›: Beden sağl›ğ›n›n bozulmas› insan› ruhsal aç›dan da etkiler. Özellikle kronik hastal›ğ› olan bireylerin ruhsal çöküntüye uğrama olas›l›klar› yüksektir. Bunun yanı sıra ruhsal s›k›nt›lar da mide ve bafl ağr›s› gibi sorunlara sebep olabilir. Kal›tsal faktörler de beden sağl›ğ› üzerinde etkilidir. Baz› ruh hastal›klar› kal›tsal faktörlerle kuflaktan kuflağa aktar›l›r. Resim 4.1: Spor yapmak sağl›ğa katk›da buluYetersiz ve dengesiz beslenme sonucu oluşan narak bireyi ruhsal gerginliklerden korur. büyüme ve geliflme bozuklukları dolaylı olarak ruh hastal›klar›na yol açmaktad›r. Bu nedenle spor aktiviteleri ile uğraşmak kişilerin sağlıklı olmasında önemli yer tutar (Resim 4.1). Kiflisel al›flkanl›klar: Ruh sağl›ğ›n› olumlu ya da olumsuz etkileyen bazı al›flkanl›klar vard›r. Örneğin; düzenli egzersiz yapmak, el ifli ve bahçe bak›m› gibi uğraşılar insan› ruhsal aç›dan rahatlat›r. Alkol, sigara ve uyuflturucu madde al›flkanl›klar› ise ruh sağl›ğ›n› olumsuz etkiler. 75 Meslek: Ağ›r sorumluluklar altında çalışan bazı meslek mensupları yoğun stres alt›ndad›rlar. Ayrıca mesleğinden yeterli maddi ve manevi doyum sağlayamamas› da kişide strese yol açarak onun ruh sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkiler. b. Çevresel Faktörler Ruh sağl›ğ›n› etkileyen çevresel faktörler ise aile; sosyal, kültürel ve ekonomik durumlar ile zorlay›c› özel durumlard›r. Aile: Temelinde sevgi, sayg› ve hoflgörü olan huzurlu bir aile ortam› bireylerin ruh sağl›klarını olumlu yönde etkiler. Aile geçimsizlikleri, sağl›k sorunlar›, iletiflimsizlik ve zararl› al›flkanl›klar ise bireylerin ruh sağl›klar›n› bozar. Sosyal, kültürel ve ekonomik durumlar: Bireylerin içinde yaflad›kları sosyal ve kültürel çevredeki zorluklara uyum sağlamaya çal›flmalar› ruh sağl›kların› etkiler. Örneğin küçük yerleflim yerlerinden kentlere göç sonucunda yaflanan uyum sorunlar› ruhsal rahatsızlıklara neden olabilir. Ağ›r ekonomik sorunlar›n yafland›ğ› toplumlarda aile geçimsizlikleri, iflsizlik ve adi suçlar›n görülme oran› yükselebilir. Bu durumlar kişinin ruh sağl›ğ›n› bozar. ‹çinde yaflan›lan toplumun kültürel yap›s› da ruh sağl›ğ› üzerinde etkilidir. Çalışma yaşamına katılamama, zorla ve küçük yaşta evlilikler gibi kültürel dayatmalar›n kad›na yüklediği sorumluluklar onlar›n ruh sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Zorlay›c› özel durumlar: Yang›n, su bask›n›, salg›n hastal›klar, savafl ve terör olaylar› olağandan farklı durumlardır. Bireylerin normal durumlarda dengede olan ruh sağl›klar› böyle durumlarda bozulabilmektedir. 3. Doğal Afetlerin Ruh Sağl›ğ›na Etkisi Deprem, sel, heyelan vb. doğal afetler bireylerin ruh sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkiler (Resim 4.2). Özellikle deprem sonucunda konutlar y›k›labilir. Beslenme, bar›nma gibi ihtiyaçlar yeterince karfl›lanamaz. İnsanların yak›nlar› kaybolabilir, yaralanabilir veya hayatlar›n› kaybedebilirler. Yaralanmalar sonucu bedensel sakatl›klar yaflanabilir. Bu tip durumlar insanlar›n ruh sağl›ğ›n› bozabilir. Doğal afetlerde, içinde bulunulan durumla ilgili bilgi almak için doğru bilgi veren resmî kaynaklara baflvurulmal›, söylentiler dikkate al›nmamal›d›r. Yaflanan gerçekler kabullenilmeli, Resim 4.2: Doğal afetler bireylerin ruh sağlığının var olan duruma uyum sağlamaya çal›fl›lmal› ve bozulmasına neden olur. 76 sorunlar›n çözümüne katk›da bulunulmal›d›r. Üstesinden gelinemeyecek ruhsal sorunlarda psikiyatr ve psikologlara gidilmelidir. Afetzede öğrenciyse okullardaki rehberlik ve psikolojik dan›flma servislerine baflvurulmal›d›r. 4. Ruh Sağl›ğ›n›n Korunmas› Ruh sağl›ğ›, kiflinin kendisi ve çevresiyle uyumlu olma hâlidir. Beden sağl›ğ› gibi ruh sağl›ğ› da korunabilir. Bunda kiflisel olarak ya da sağl›kla ilgili kurum ve kurulufllar arac›l›ğ›yla al›nacak önlemler etkili olabilir. Ruh sağl›ğ›n› korumak için kiflisel olarak al›nmas› gereken önlemlerden ilki, bireyin kendisini tan›yarak kabul etmesidir. Olumlu ve olumsuz özelliklerini belirleyen birey, olumlu davran›fllar›n› geliştirerek olumsuz davran›fllar›n› azaltmaya çal›flmal›d›r. Kifli, bireysel özelliklerini koruyarak yaflad›ğ› toplumun gerçeklerine göre davranmal›d›r. Bu yolla topluma düflünce ve davran›fllar›yla katk›da bulunmal›d›r. Kifli evinde, okulda ve ifl yerinde çal›flarak yaflad›ğ› toplumun ve kendisinin geliflmesine katk› sağlamalıdır. Çevresindeki farkl› görüfllere karfl› anlay›fl ve hoflgörüyle yaklafl›p onlarla ifl birliği yapmal›d›r. Kişi, yaflamında sorunlar ve baflar›s›zl›klarla karfl›laflt›ğ›nda zorluklarla bafl edebilme gücünü kendinde görmelidir. Karfl›s›na ç›kan yeni durumlara ilişkin gerçekçi değerlendirmeler yaparak uyum gösterebilmelidir. Kifli, kendine ay›rd›ğ› zaman› bilgi ve beceri gelifltirecek yararl› uğrafllarla değerlendirmeli, bu yolla ruhsal yönden dinlenmelidir. Çünkü sağl›kl› ve uzun süre yaflayabilmek için ruhen dinlenme çok önemlidir. Ruhen sağl›kl› bir birey aile yaflam›nda, okulda ve toplum içinde tutarl› davranmal›d›r. Nedeni belli olmayan uzun süreli kayg› ve s›k›nt› hâli bireyin ruh sağl›ğ›n›n bozulduğuna iflaret eder. Günlük hayatta belli nedenlere bağlı kaygılar ve sıkıntılar yaşanması normaldir. Bu durum her zaman ruhsal bozukluk belirtisi olmayabilir. Çünkü bu sorunların nedeni çözülebilir ve birey bunun sonucunda sıkıntılarından kurtulabilir. Her insan›n, hayat›n›n herhangi bir döneminde üstesinden gelemeyeceği ruhsal sorunlar› olabilir. Okul yaflam›nda karfl›laflılan sorunlarla ilgili olarak sağl›k personeli, s›n›f öğretmeni, rehber öğretmen ve okul yöneticilerinden yard›m istenebilir. Böylece sorunlar fazla büyümeden çözülebilir. Birey, toplumsal yaşamda bir görevi ve sorumluluğu olduğunu bilmeli; güçlükler karfl›s›nda y›lmadan, karamsarl›ğa kap›lmadan sorumluluklar›na uygun davran›fllar sergilemelidir. Bu, bireysel gelişim ve toplumsal kalkınmanın sağlanması açısından önemlidir. Birey, yeteneklerinin fark›nda olarak verimli uğrafllar edinmeye istekli davranmal›d›r. Bu yolla edindiği baflar›lar kifliyi mut lu eder. Baflar›l› olma, ruh sağl›ğ›n› korumada önemlidir. Kiflinin geleceğe yönelik hedef ve tasar›lar› olmalı, bunlara ulaflmaya çaba göstermelidir. Hedeflere ulaflmaya çal›fl›rken ortaya ç›kan yeni durumlara uyma esnekliği göstermeli, baflar›s›zl›ktan dolay› y›lmamal›d›r. Böylece birey üretken, verimli, ileriki yıllarda başarılı, mutlu, huzurlu ve ruhen sağlıklı olur. 77 Toplumdaki bireylerin ruh sağl›ğ›n› korumak için bazı kurum ve kurulufllar arac›l›ğ›yla hizmetler verilmektedir. Bu hizmetler aflağ›da aç›klanm›flt›r. Birincil koruma: Bireyin ruh sağl›ğ› bozulmadan önce yap›lan çal›flmalard›r. Bu çal›flmalarda ruh sağl›ğ›n› bozan faktörler ortaya ç›kar›larak sorun çözülmeye çal›fl›l›r. Okullar›n rehberlik ve psikolojik danışma servisleri ile ilçe ve kentlerdeki rehberlik araflt›rma merkezleri birincil korumaya yönelik hizmet verir (Resim 4.3). Toplumun ruh sağl›ğ›n›n korunmas›yla ilgili olarak bireyin eğitilmesi birincil korumanın temelini oluşturur. Resim 4.3: Okulların psikolojik danışma ve rehberlik servisleri birincil koruma hizmeti veren kurumlardır. ‹kincil koruma: Ruh sağl›ğ› bozulan bireylerin hastal›klar›nın erken tan› ve tedavilerini kapsar. ‹kincil korumada birey ilaçla tedavi edilir ve bunun yan› s›ra terapilerle sorunların nedeni saptanmaya çal›fl›l›r. Birinci basamak sağl›k hizmeti veren kurumlar ile hastanelerin psikiyatri bölümlerine bu amaçla başvurulabilir. Üçüncül koruma: Tedavi edilen hastalar›n yeniden hastalanmalar›nın önlenmesi ve topluma kazand›r›lmas›n› kapsayan rehabilitasyon hizmetleridir. Bu hizmetler psikiyatri ve ruh sağl›ğ› merkezlerinde psikolog, sosyal çalışmacı ve hekimler tarafından ekip hâlinde verilir. Konuyla İlgili Çalışma Akıl ve ruh sağlığı ile ilgili olarak uzmanlardan gerekli yardım alınmazsa ne gibi sorunlarla karşılaşabiliriz? Etkinlik Günler öncesinden bileti alınan bir gösteriye gittiğinizde gösterinin ertelendiği öğrendiniz. Bu durumda nasıl bir tepki vereceğinize ve ruh sağlığınızda ne gibi olumsuzluklar meydana gelebileceğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Değerlendirme 1. Akıl ve ruh sağlığını etkileyen faktörler nelerdir? 2. Ruh sağlığının korunmasında bireyin neler yapması gerektiğini anlatınız. 3. Akıl ve ruh sağlığının korunmasına yönelik sağlık hizmetleri nelerdir? 4. Doğal afetlerde akıl ve ruh sağlığının korunması için bireylere düşen sorumluluklar nelerdir? 5. Akıl ve ruh sağlığı yerinde olan bir bireyde bulunması gereken özellikler nelerdir? Açıklayınız. 78 B. STRESLE BAŞA ÇIKMANIN YOLLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyarak soruları cevaplayınız. STRES ÖMÜR TÖRPÜSÜDÜR Stres erken yaşlanmanın da kötü yaşlanmanın da önemli faktörlerinden biridir. Stresi olabildiğince denetim altına almak; evde, işte ya da sosyal yaşamda stres faktörlerini azaltmak ya da onlardan uzak durmak, eğer başarılarılabilirse strese karşı teflon stratejisi izleyip onun beden ve ruhumuza yapışmasına engel olmak önemli bir yaşlılık engelleyicisidir. Uzmanlar diyor ki: “Yaşamınızdaki dağınıklığı azaltmak stres düzeyinizi düşürmenin etkin bir yoludur. Nasıl ara sıra giysi dolabınızı elden geçirip fazlalıklardan kurtuluyorsanız bazen duygusal evinizi de temizlemeniz, gereksiz ilişkilerden uzaklaşarak enerjinizi sadece sevdiğiniz, ilgi duyduğunuz insanlar için harcamanız doğru olur. Bir zamanlar anlam içeren bazı eski dostluklar zaman içinde kişiye zenginleştirmek yerine zarar veren, sıyrılması güç eski alışkanlıklar hâline gelir.” Bu hayatın pek çok alanında olduğu gibi zamanı ve yeri geldiğinde sorun yaratabilecek ilişkileri de hayatımızdan çıkarmak yararlı olacaktır. Gazete haberi (3) • Stresin zararları nelerdir? • Stresle baş etmek için yapılması gerekenler nelerdir? • Stresli olunduğunda hangi davranışlar öne çıkmaktadır? 1. Stres ve Etkileri Stres, günlük yaşamda karşılaşılan olayların, insan ilişkilerindeki baskısının sonucu hissedilen sıkıntı ya da zorlanma durumudur. Stres, kişinin çevreyle uyumunu bozar, verimliliğini ve performansını etkiler. Stressiz bir insan yoktur. Çünkü insanlar çevrede olup bitenlere tepki verirler. Stres zihni ve fiziksel gücü azaltır. Hayata negatif yönüyle bakıldığı için kişide karamsar bir ruh hâli ortaya çıkar. Stres kişinin bağışıklık sistemini zayıflatır, yorgunluk ve hâlsizlik meydana getirir, yol açtığı sıkıntı sonucu sinirlilik oluşturur. Yoğun stres başta mide ve sindirim sistemi rahatsızlıkları olmak üzere birçok hastalığa zemin hazırlar. Ayrıca birçok hastalığın da etkisini artırır. Bu nedenle stresten ve stresin neden olduğu olumsuz durumlardan korunmak ve stresle baş etmeyi öğrenmek gereklidir. Stres anında fazla enerji tüketildiğinden kişi kendini güçsüz, yorgun ve endişe içinde hisseder. Daha sonraları uyku problemi çekmeye başlar. Sinirli ve çabuk heyecanlanan biri olur. Konsantrasyon kaybı yaşar ve dikkatini toplayamaz. Daha önce kolayca yaptığı işlerde zorlanır. Aslında kendi işini kendisi zorlaştırır. Kişinin iş performansı olumsuz yönde etkilenir ve düşer (Resim 4.4). Kendisinde madde bağımlılığı görülebilir ve içe kapanma başlar. Panikataklar ortaya çıkar. Kendini rahat hissedemez. Stres durumunda ayrıca kişide kalp hızı artar ve ateş basması görülür. Çarpıntı başlar. Baş ağrısı, nefes darlığı, hazımsızlık, yutkunma, mide bulantısı ve iştah kaybı dolayısıyla da kilo kaybı ortaya çıkar. Kişinin cinsel fonksiyonlarında değişiklik olur. Vücut direnci düşer ve sık sık soğuk algınlığına yakalanır. Resim 4.4: Stres, kişiyi olumsuz etkileyerek başarısını düşürür. Stresli kişinin tansiyonu yükselir. Tansiyonun yükselmesi kalbin yorulmasına neden olur. Vücut direncini artırmak için stres hormonu salgılamaya başlar. Enerji sağlamak için yağ harcandığından kandaki kolesterol ve yağ miktarı artmaya başlar. Bu da kalp damar hastalıklarının oluşumuna zemin hazırlar. 79 Stresli zaman uzadıkça kas ve kemiklerde kayıp başlar. Şeker hastalığı görülebilir. Çünkü stres hormonu kan şekerinin dengesini bozmaya ve pankreasa yük bindirmeye başlar. Pankreas kan şekerini dengeleyecek hormonlar ürettiğinden zarar görmesi hâlinde şeker düzeyi de değişir. Stresle başa çıkabilmenin en önemli yollarından birisi zamanı doğru kullanmaktır. Yani düzenli bir şekilde her şeye vakit ayırmak gerekir. Kişi sadece ders, iş veya mecburi etkinliklere değil; beslenme, çeşitli aktivite, eğlence, egzersiz gibi konulara da vakit ayırmalıdır. Fiziksel bir aktivitede bulunmak, egzersiz yapmak vücudun fizyolojik etkinliklerini düzene sokmaktadır. Bu durumda kalp vücuda daha rahat oksijen gönderir, kişinin zindeliği ve gücü artar. Stres hormonlarından kurtulmak kolaylaşır. Bu egzersizlerin yanında gevşeme hareketleri yapılması bedenin rahat bir şekilde kontrol edilmesini sağlar. Ayrıca beslenmeye dikkat edilmelidir. Kahve, çay, kola gibi içecekler stresi arttırır. Bitki içecekleri, meyve suları daha çok tercih edilmelidir. Böylece hem enerji düzeyi hem de strese karşı oluşacak tepkiler düzeltilir. Kişilerle olan ilişkileri ve sosyal etkinlikleri geliştirmek de stresi azaltmaya büyük katkı sağlar. Bir kişiyle tartışırken sorumluluğu ona yüklemek yerine kendi üstüne almak daha olumludur. Farklı bir şeyler denemek de kişiyi rahatlatır. Örneğin konsere gitmek, spor yapmak ortamın oluşturduğu stresten uzaklaşmaya katkı sağlar (Resim 4.5). Kişinin kendisi ya da bir başkası hakkında sürekli olumsuz düşünmesi kendisine negatif olarak yansır. İş veya okulda düşük performans gösteren bir kişinin bundan sonraki bütün olayların da böyle gerçekleşeceğini düşünmesi yerine, “Daha iyi olabilirim.”, diye düşünmesi kendisine pozitif olarak yansıyacakResim 4.5: Stresle başa çıkabilmenin yollatır. Ayrıca bir problemi çözmek için bazı metotlardan rından biri de değişik spor aktiviteleridir. faydalanılabilir. Örneğin “Stres neden oldu? Çözüm yolları neler olabilir? Bunu sadece ben mi sorun olarak görüyorum?” gibi sorularla sorun kontrol altına alınabilir. Madde bağımlılığı, kontrolsüz bir şekilde alışveriş yapma, aşırı tepki gösterme, her şeyi içine atma, içine kapanma ve aşırı yemek yeme stresin yarattığı davranışlardır. Bu davranışlar fayda yerine vücudun dengesini daha da bozarak fayda yerine zararlı sonuçlar ortaya çıkarır. Konuyla İlgili Çalışma Sosyal etkinliklere fazla kat›lman›n stresi azaltmaya etkileri nelerdir? 2. Sınav Kaygısı ve Belirtileri Stresin ortaya çıkardığı sorunlardan birisi de sınav kaygısıdır. Sınav öncesinde öğrenilen bilginin, sınav sırasında etkili bir biçimde kullanılmasına engel olan ve başarının düşmesine yol açan yoğun kaygıya sınav kaygısı denir. Sınav kaygısının çeşitli belirtileri vardır. Bu belirtiler şunlardır: • Fizyolojik Belirtiler * Kalp çarpması 80 * Titreme * Yüzün kızarması * Solunumun hızlanması * Mide bulantısı * Baş dönmesi * Sıcak basması • Duygusal ve Bilişsel Belirtiler * Huzursuzluk * Sinirlilik * Endişe * Korku * Düşüncelerin bloke olması * Unutkanlık Resim 4.6: Sınav kaygısı düşünmeyi olumsuz etkiler. * Dikkatsizlik * Konsantrasyon kaybı Bu kaygıların sınav performansı üzerinde oluşturabileceği etkiler şunlardır: • Sınav sorularını okuma ve anlama güçlüğü • Düşünceleri organize etmede zorluklar (Resim 4.6) • Kavram ve sözcüklerin anımsanmasında zorluklar • Yeterli hazırlık yapılmış olmasına karşın sınavda başarısız olma • Soruları cevapsız bırakma • Sınavdan sonra doğru cevapları anımsayabilme 3. Sınav Kaygısı ile Başa Çıkmanın Yolları Sınav kaygısı ile başa çıkmanın çeşitli yolları vardır. Doğru nefes almak, düzenli egzersiz yapmak ve düşünce biçimini düzenlemek bunlardan bazılarıdır. Doğru nefes almak Doğru nefes vücudu rahatlatır ve gevşemeye neden olur. Vücutta daha fazla oksijen yakılmasından dolayı öğrenme sırasında beyinde meydana gelen protein bağlarının kurulmasını sağlar. Oksijenin vücudun en uç noktasına gitmesine ve stresin ortadan kalkmasına ya da azalmasına yol açar. Doğru nefes almada akciğerin tamamı oksijen ile dolar. Bunun için sağ elinizi midenizin, sol elinizi de göğsünüzün üstüne koyun. Nefes aldığınızda sağ el hareket ediyorsa doğru nefes alıyorsunuz, demektir. Günde 40-50 defa doğru nefes alma egzersizi yapmak sınav kaygısını azaltır. Düzenli egzersiz yapmak Düzenli egzersizler sınav kaygısını azaltır ve çeşitli yararlar sağlar. Bu yararlardan bazıları şunlardır: • Kas gevşemesi • Zihinsel gevşeme • Yapılan işte verimlilik artışı • Enerjide artış • Endişelerde azalma • Sağlık 81 • Duygusal rahatlık • Kendine güven Günde 10-20 dakika düzenli egzersiz yapmanın sınavlara hazırlanan gençlere sağlayacağı yararlardan birincisi kaygıyı azaltması, ikincisi de öğrenmede etkinliğin artmasıdır. Gerginlik damarlarda daralmaya neden olduğu için hücrelere giden kan miktarında azalma meydana gelir. Bu durumda vücutta salgılanan bazı maddeler hücrelerin kapasitelerini tam manasıyla kullanamamasına neden olarak öğrenmeyi zorlaştırır. Düzenli egzersiz öğrenmeyi kolaylaştırır. Egzersizden sonraki rahatlama sırasında vücutta salgılanan serotonin hormonu zihinsel faaliyetleri artırarak öğrenmeyi kolaylaştırır. Bir egzersiz programı tamamlandığı zaman yorgunluk hissedilmemelidir. Egzersizde yorucu hareketlerden kaçınılmalıdır. Sağa sola eğilme, öne eğilerek eli yere değdirme, dizleri bükerek yere eğilme vb. hareketler yapılmalıdır. Düşünce biçimini düzenlemek Sınav için olumlu düşünülmelidir. Sınavdan önce geçmişteki başarısızlıklar değil başarılar düşünülmelidir (Resim 4.7). Bu davranış kişinin kendine güven duyması açısından önemlidir. Resim 4.7: Sınav kaygısı kişinin performansını olumsuz etkiler ve konsantrasyon kaybına neden olabilir. Etkinlik • “Matematik sınavından kötü not aldım. Bu okul bitmez.” • “Bu sınavda başarılı olmalıyım.” • “Yarınki sınavım iyi geçmeyecek.” • “İngilizceden hep 90 alıyorum. Bu nedenle sınav önemli değil.” • Sınavım iyi geçmedi. Öğretmenime ne diyeceğim?” Yukarıdaki düşüncelerle ilgili olarak görüşlerinizi ve çözüm önerilerinizi söyleyiniz. Önerileri tahtaya yazınız. Stresin kişinin performansına etkilerini tartışınız. Değerlendirme 1. Stres nedir? Belirtileri nelerdir? 2. Stresle başa çıkmanın yolları nelerdir? Açıklayınız. 3. Sınav kaygısının belirtileri nelerdir? 4. Sınav kaygısı ile başa çıkmanın yolları nelerdir? Açıklayınız. 5. Kişinin stresli olup olmadığı nasıl anlaşılır? Belirtiniz. 82 C. ETKİLİ İLETİŞİM Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • “Hayvanlar koklaşa koklaşa, insanlar konuşa konuşa anlaşır.” atasözü size neleri anlatmaktadır? Başarılı ve mutlu olmada iletişimin etkileri nelerdir? 2. Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Sınıfta arkadaşlarımızla iletişim kurma ile ilgili sohbet ediyorduk. Arkadaşlarımızdan biri iletişim kurmanın yolları ile ilgili hazırladığı yazıyı bize okudu. ‘İçeriği ne olursa olsun, bir sorunu çözmek için insanların düşünce alışverişlerinde bulunmaları yani iletişim kurmaları gerekir. Demokratik toplum yaratabilmek için önce bireylerin kendi günlük yaşamlarında diğer kişilerin görüşlerine saygılı ve hoşgörülü olmayı öğrenmeleri gerekir. İnsanlar düşünce, duygu ve isteklerini sözel ya da çeşitli iletilerle birbirlerine duyururlar. Karşılıklı iletişim, karşılıklı etkileşime yol açar. Kendimize yöneltilen bir iletiyi tam ve yüzde yüz doğru biçimde anlamak hemen hemen olanaksızdır. Aynı şekilde bir iletiyi başkalarına tam olarak aktarmak da son derece güçtür. Böylece iletişim çoğu kez eksik kalır, çarpıtılır ya da yanlış anlaşılır. Bu durum da kişisel ya da toplumsal düzeyde birtakım iletişim arızalarına yol açabilir. İletişim sorunlarını çözmeden doyumlu bir yaşam sürdürmek olanaksızdır. Sağlıklı bir kişiliğin yanı sıra iletişim becerilerini de geliştirmek gerekir. Ancak iletişim bilgi ve becerinin arkasında gönül zenginliği, sevgi, anlayış ve hoşgörü yoksa her türlü iletişim becerisi yalın ve anlamsız bir alıştırmadan öteye gidemez. İletişim, kişiler arasında yer alan düşünce ve duygu alışverişini dile getiren bir kavramdır. Başka bir deyişle anlamları ortak duruma getirmektir.’” (Bu kitap için yazılmıştır.) • İletişim nedir ve niçin gerek duyulur? • Karşılıklı iletişim nasıl kurulur? Aşağıdaki hikâyeyi okuyunuz. “Hikâyenin teması nedir? İnsanların birbirleriyle iletişimi niçin önemlidir? Çocuk niçin şaşkındır? Yaşam niçin davranışların yansımasıdır?” sorularını cevaplayınız. YAŞAMIN YANKISI Dağlık bir bölgede adam, küçük oğluyla yürürken oğlan ayağını taşa çarpar ve can acısıyla “Ahhhhh!” diye bağırır. Dağdan, “Ahhhhh!” diye bir ses gelir ve bu sesi duyan çocuk hayret eder. Merakla “Sen kimsin?” diye bağırır ama aldığı tek yanıt “Sen kimsin?” olur. Çocuk bu yanıta kızar ve “Sen bir korkaksın!” diye bağırır. Dağdan aldığı yanıt, “Sen bir korkaksın!”dır. Babasına bakar ve “Baba ne oluyor?” diye sorar. “Oğlum dikkat et!” diyen baba, vadiye doğru “Sana hayranım!” diye bağırır. Ses, “Sana hayranım!” diye yanıtlar. Baba, “Sen harikasın!” diye yine bağırdığında bu kez dağdan, “Sen harikasın!” yanıtı gelir. Çocuk şaşırmıştır ama hâlâ ne olduğunu pek anlayamamıştır. Baba oğluna durumu açıklar: “Oğlum, insanlar buna yankı derler ama gerçekte yaşamın kendisidir. Yaşama ne verirsen sana onu yansıtır. Yaşam senin davranışlarının bir aynasıdır. Eğer yaşamında daha çok sevgi istiyorsan insanları daha çok sev. Eğer sana saygılı davranılmasını istiyorsan insanlara saygılı davran. Eğer başkaları tarafından anlaşılmak istiyorsan önce başkalarını anlamaya gayret göster. Eğer insanların sana hoşgörülü ve sabırlı davranmasını istiyorsan önce sen insanlara karşı hoşgörülü ve sabırlı olmalısın. Oğlum, yaşamda ne ekersen onu biçersin. Bu doğa yasası, yaşamının her yönü için geçerlidir. İnsanların yaşamı tesadüfler sonucu oluşmaz, insanların yaşamı onların davranışlarının yansımasından başka bir şey değildir. Doğan Cüceloğlu Yeniden İnsan İnsana 83 1. İletişimin Temel Koşulları ve Ögeleri İnsanlar gerek günlük yaşamlarında gerekse iş hayatlarında sürekli birbirleriyle iletişim kurarlar. İletişim, insanların bilgi, duygu ve düşüncelerini çeşitli yollarla başkalarına iletmeleridir. İletişimde kişinin konuşma biçimi, seçtiği sözcükler, ses tonu, beden duruşu, jest ve mimikler önemlidir. İletişimde en önemli faktörlerden birisi de dinlemektir (Resim 4.8). İletişim yalnızca konuşmak demek değildir. İletişim her zaman, her yerdedir. İnsan istese de istemese de bir iletişim ağı içinde yaşamaktadır ve iletişim kurmaması olanaksızdır. Resim 4.8: İletişimde konuşmak ve dinlemek önemli faktörlerdendir. İletişim süreci içinde iletişimde bulunan insanların birbirlerini anlamaları, iletilen mesaj sonucunda bir etki uyandırmaları ve hatta davranış değişikliği sağlamaları ile ancak etkili bir iletişim gerçekleşmiş olur. Bu nedenle iletişim süreci içinde kurallara dikkat edilmeli ve etkili iletişim yolları kullanılmalıdır. Etkili bir iletişimin temel koşulları şunlardır: • Karşısındaki kişilere saygı duymak, onların varlığını kabul etmek, önemli ve değerli olduklarını hissettirmek, onları olduğu gibi benimsemek • Gerçekçi, doğal ve abartıdan uzak davranmak • Eleştirilere açık olmak • Beden dili, göz kontağı, hitap, ses düzeyi vb. hususlara dikkat etmek • Hoşgörülü ve ön yargısız olmak • Empati kurabilmek Eğer iletişim etkili ise bir kimseden diğer kimseye iletilen düşünce ve duygular bozulmadan, olduğu gibi anlaşılır. Etkili olmayan iletişim ise gerginlik ve çatışma yaratabilir. İletişimin gerçekleşmesinde bazı ögelere gereksinim vardır. Bunlar; kaynak, mesaj, kanal, alıcı ve geri bildirimdir (Şekil 4.1). Geri Bildirim Kim? Kaynak Ne dedi? Mesaj Kime? Alıcı Duygu Tutum Bilgi Hangi Kanalla • Görme • İşitme • Hissetme vb. Hangi Etkiyle? Hangi Tepki? Şekil 4.1: İletişim modeli 84 Duygu Tutum Bilgi a. Kaynak Kaynak, mesajı (iletiyi) oluşturan ve bir kanal ile hedef kitleye ulaştıran birimdir. Etkileyici bir iletişimden söz edebilmek için kaynağın güvenilir olması gerekir. Kaynak güvenilir olduğunda alıcının mesajı benimsemesi kolaylaşır. Mesajın etki derecesi üzerinde rol oynayan diğer özellikleri; yaş, cinsiyet, din, ekonomik düzey, eğitim düzeyi ve toplumsal statüdür. Görünüş, kişinin fiziksel yapısıyla giyiminin bir bütün olarak algılanmasıdır. Düzgün seçilmiş bir giyim, kaynağın kendisine duyduğu güvenin ve alıcıya karşı duyduğu saygının bir göstergesi olarak algılanır. Mesajın etkinliği üzerinde rol oynayan bir diğer öge ise empatidir. b. Mesaj Mesaj, kaynak ile alıcı arasındaki ilişkiyi sağlayan ögedir. Harf, rakam, ses, ses tonu, yüz anlatımı, her çeşit görsel ve işitsel anlatımlar, dokunma, kaynağın alıcıya gönderdiği duygu, düşünce ve davranışların kodlanmış hâlidir. Mesajın şu özellikleri taşıması gereklidir: • Mesaj, hedef kitlenin dikkatini çekecek şekilde kurgulanmalı ve sunulmalıdır. • Mesaj, anlamı bozmadan aktarabilecek biçimde, kaynağı ve alıcının ortaklaşa sahip oldukları yaşam deneyimlerini anlatan işaretlerle verilmelidir. • Mesaj, alıcıda ihtiyaç uyandırmalı ve bu ihtiyaçların karşılanıp giderilebilmesi için önerilerde bulunmalı ve yol gösterici olmalıdır. • Mesaj ile önerilen yol, bireyin içinde yaşadığı grup kurallarına uygun olmalıdır. c. Kanal İletinin göndericiden alıcıya ulaştığı yol veya araçtır. İletişimde gönderici iletisini alıcıya söz, yazı, rakam gibi belli araçlar yardımıyla aktarır. Konuşmada kanal sözdür. İletişimin gerçek anlamda sağlanabilmesi için mesajın uygun kanalla gönderilmesi önemli bir unsurdur. Doğru inşa edilmiş bir kara yolu, bir otomobil için önemlidir ancak bir tren açısından hiçbir anlam ifade etmez. Bu nedenle mesajın türüne göre seçilecek kanalın uygunluğu önemlidir. ç. Alıcı Mesajın ulaşması istenen kişi ya da gruptur. İletişim sürecinde verilerin kodlanıp çözümlenmesi kaynak ile alıcı arasındaki bilgi, düşünce, deneyim, tutum, inanç, gereksinim, istek, ilgi, dil yeteneği, algılayış biçimi gibi etkenlere bağlıdır. d. Geri Bildirim Geri bildirim, iletişim sürecinin son aşamasıdır. Alıcının mesaja verdiği cevap olarak tanımlanır. Geri bildirim yoluyla verilmek istenilen mesajın anlaşılıp anlaşılmadığı değerlendirilir. Geri bildirimin alınması verilmek istenen mesajın benimsenmesini sağlar. 2. İletişimin Sınıflandırılması Kişiler arası iletişim sözlü ve sözsüz iletişim olarak iki şekilde sınıflandırılır. a. Sözlü İletişim Sözlü iletişim, dile dayalı ve dil ötesi olarak iki gruba ayrılmaktadır. Dile dayalı iletişim; duygu, düşünce ve bilgilerin sözcüklerle aktarılmasıdır. Konuşmalar ve mektuplara yazılanlar sözlü anlatım olarak değerlendirilebilir. Dil ötesi iletişim ise sese dayalı ama sözcükleri içermeyen ögelerdir. Duraksamalar, sesin tonu, konuşurken kullanılan gereksiz sözcükler, akıcılık, konuşma hızı, doğallık, esneme, gülme ve ağlama, soluma, duygu tonu, sesin yüksekliği ve tekrarlar bu kapsamda nitelendirilir. b. Sözsüz İletişim Sözsüz iletişim, sözlü iletişimi destekleyen, kişinin gerçek duygu ve düşüncelerine ilişkin mesajlar veren mimik ve jestlerden oluşur. Kişiler arası ilişkilerde iletişimin % 65’ine yakın bölümünü sözsüz iletişim oluşturmaktadır. Sözsüz iletişim; göz ilişkisi, yüz ifadesi, vücudun duruşu, kılık kıyafet, mekân kullanımı, dokunma, el kol ve bacakların duruşu ve oturuş biçimi ile gerçekleştirilir. Bazen insanların duygularını anlamak zordur. Kendilerine sorulmaz. Sorulsa bile çoğunlukla söylemek istemezler. Bu kişilerin yüz ifadelerine, beden hareketlerine bakarak o andaki duygu ve düşünceleri anlamaya çalışılır. Konuyla İlgili Çalışma Öğretmenin dersi oturarak ya da sıralar arasında gezerek anlatması hangi iletişim türüne girer? Niçin? 85 Kişiler arası iletişimde dinleyicinin ya da karşı tarafın verdiği tepkiler bazen iletişimi olumsuz yönde etkileyebilmektedir. Örneğin bir davranışından dolayı suçluluk hisseden ve kendini rahatlatmak amacıyla konuşmak isteyen kişiye arkadaşının, çözüm önerisi getirme ya da teselli etme gibi bir davranış göstermeden “Galiba kendini suçlu hissediyorsun.” demesi olumsuz etkiler ortaya çıkarabilir. Kişilerle iletişim kurarken belli bir sorun durumunda karşıdaki kişinin ihtiyacı ve beklentisi göz ardı edilemez. Bu nedenle kişilerle iletişimin sağlıklı olmasına önem verilmelidir. Çünkü iletişimin sağlıklı olması ilişkileri olumlu olarak etkiler (Resim 4.9). 3. İletişimi Etkileyen Engeller İletişimi etkileyen çeşitli engeller vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: • Emir vermek, yönlendirmek • Uyarmak, gözdağı vermek • Ders ve öğüt vermek • Çözüm önerisi getirmek • Nutuk çekmek • Yargılamak, eleştirmek, suçlamak • Övmek • Alay etmek • Soru sormak, sınamak, sorgulamak Resim 4.9: Kişiler arası iletişimin sağlıklı olması hayatı olumlu etkiler. • Oyalamak, konuyu saptırmak Kişiler arasında iletişim oldukça karmaşık ve zordur. Toplumsal yapıya bakıldığında sağlıklı olmayan iletişim modelleri ile karşı karşıya kalınabilmektedir. Küçük yaşlardan itibaren yaşanan olumsuzluklar güvensizliğe neden olmakta ve kişinin açık iletişime geçmesini engellemektedir. Genellikle gerek ailede gerekse okulda otoriteye ve ödül-ceza sistemine dayalı bir yapı mevcuttur. Bu durum bireylerde olumsuz davranışların oluşmasına yol açmaktadır. Kişilerin duygu ve düşüncelerini ne şekilde ifade ettikleri, hangi sözcükleri seçtikleri ya da nasıl söyledikleri iletişimde önemli bir etkiye sahiptir. Kişinin açık iletişime uygun olarak verdiği sorunu tanımlamaya yönelik ileti “ben dili” olarak ifade edilirken savunucu iletişime uygun olarak verdiği yargılayıcı ileti “sen dili” olarak adlandırılır. Sağlıklı bir iletişim açısından beklenen, kişilerin sorunlarını ve gereksinimlerini ben dili ile ifade etmeleridir. Ben dili: Kendi aranızda konuşunca arkadaşlarınızı duyamıyorum ve üzülüyorum. Sen dili: Kaç kere söyleyeceğim kendi aranızda konuşmayın diye, terbiyesizler! Ben dili: Sıraları düzenli bırakmadığınızda ben düzeltmek zorunda kalıyorum ve teneffüs yapamadığım için gergin oluyorum. Sen dili: Sizin yüzünüzden teneffüs yapamıyorum, bu sıraları bir daha böyle bırakırsanız sizi disiplin kuruluna vereceğim. Her iki örnekteki mesajlar arasındaki fark incelendiğinde “ben” mesajının önemi ortaya çıkar. Öncelikle sen mesajları saldırı mesajı içerdikleri için kişinin savunma durumuna geçmesine neden olmaktadır. Savunma beraberinde karşı saldırıyı da getiren bir süreçtir. Sen mesajları kişiyi olumsuz yargılayan, ben mesajları ise kişinin sorun karşısındaki duygularını dile getiren mesajlardır. Sen 86 mesajlarının etkisi kısa sürer ve sürekli yenilenme gerektirir. Ben mesajları sorunun çözümüne yönelme olasılığını artırır. Sen mesajları daha çok kişiliğe yöneliktir. Ben mesajları ise davranışa yöneliktir. Sen mesajları iş birliğini engeller, ben mesajları ise iş birliğini sağlar. Bu nedenle her zaman ben dili kullanılmalıdır. 4. Gençlerle İletişim Kurmanın Önemi Etkili iletişim kurmanın özellikle gençlerin sosyalleşmesi açısından önemi büyüktür. Gencin aile, okul ve akranları ile iyi iletişim içinde olması hem başarısı hem de sosyalleşmesi yönünden önemlidir. Aile bireylerinin aralarında kuracakları iletişim paylaşma ve bütünleşmeyi hedeflemelidir. Sağlıklı iletişim kurabilmek için gençlere olumlu duygu ve düşüncelerle yaklaşılmalıdır. Duygu ve düşüncelerin ifadesinde pozitiflerin fazla olması gencin iyi davranışlar kazanması ve etkili bir iletişim kurmasını sağlar. Eğer aile içinde olumsuz tutum ve davranışlar ön plandaysa gençlerde savunmacı bir iletişim ortaya çıkmaktadır. Bununla birlikte okulda yönetici ve öğretmenlerin olumlu yaklaşımı, gencin akranları ile iyi ilişkiler içinde olması etkili iletişim kurulmasına olanak sağlar. Etkili ve iyi bir iletişim gencin huzurlu, başarılı, sabırlı, kaygısız, güvenli, sorumluluğunu bilen, duygu ve düşüncelerini açıklayabilen, eleştirilere açık, sorunlara çözüm getirebilen bireyler olarak yetişmesini sağlar. Etkinlik Aşağıdaki örnek cümleleri tahtaya yazarak her birinin hangi iletişim engeli olduğunu sorunuz. • Çabuk yerine geç ve konuşma! • Bir daha sınıf içinde gezdiğini görürsem... • Gidip çantanı iyice arasan bence ... • Nerede kaybettin, nasıl oldu, ne zaman? • Aaa sus artık, derse başlayalım! Seni sözlüye kaldırayım mı? Cevaplardan sonra kişilerle iletişim kurarken, engellerle karşılaşıldığında, olumlu ilişkilerle “ben” engellerinin giderilip giderilemeyeceğini tartışınız. Değerlendirme 1. İletişim ve iletişim süreci nedir? Açıklayınız. 2. Etkili iletişimin temel koşulları nelerdir? 3. İletişimin gerçekleşmesinde hangi ögelere ihtiyaç vardır? 4. Mesaj hangi özellikleri taşımalıdır? 5. Sözlü ve sözsüz iletişim arasındaki farklar nelerdir? 6. İletişimi etkileyen engeller nelerdir? 7. Ben dili ile sen dili arasındaki farklar nelerdir? 8. Gençlerle iletişim kurarken aile bireyleri nelere dikkat etmelidir? Açıklayınız. Gelecek Derse Hazırlık Şiddet ve istismara maruz kalan çocuk ve kadınların korunmasına yönelik alınan önlemleri ve bu konuda görevli kuruluşları araştırarak bir rapor hazırlayınız. 87 Ç. ŞİDDET VE İSTİSMAR Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Şiddet ve istismar denilince neler anlıyorsunuz? Bunların kişilik gelişimine etkileri nelerdir? 2. Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. GELİNCİK PROJESİ Ankara Barosu tarafından 15 ay önce hayata geçirilen ‘”Gelincik Projesi” kapsamında 15 bin kadın, irtibat bürosuna gelerek ve telefonla “İmdat” diyerek yardım istedi. Erkeklerin şiddette sınır tanımadığı gelen telefonlar ve ihbarlarla bir kez daha ortaya çıktı. Açılan davalar ve gelen telefonlardaki ihbarlarda şiddet değil âdeta vahşetler anlatılıyor. Gelen imdat telefonlarıyla yaklaşık 500 kişiyi ölümden kurtaran ‘Gelincik Projesi’ avukatları yardım ettikleri kadınların eşleri tarafından saldırıya uğruyorlar. Dövülen, ezilen, tecavüz edilen, psikolojik ve sosyolojik şiddete uğrayan kadınlara destek amaçlı yola çıkan “Gelincik Projesi” kısa süre içerisinde binlerce kadının imdadına yetişti. 200 avukatın gönüllü olarak çalıştığı projede 15 ay içerisinde 15 bin kadın arayarak imdat çağrısında bulundu. 1100 kadın psikolojik tedaviye alındı. 500 kadın “Eşim beni öldürüyor, yetişin!” imdadına yetişilerek kurtarıldı. Yurt dışından da yüzlerce telefon alan avukatlar konsolosluklar aracılığıyla gereken yardımı sağlamaya çalışıyorlar. 24 saat avukatların gelen ihbarları değerlendirdiğini belirten “Gelincik Projesi” yetkilileri “Kısa sürede binlerce kadına ulaş- tık. Son aylartda Almanya, Hollanda, İsviçre gibi ülkelerdeki şiddet mağduru kadınlardan telefonlar alıyoruz. Yurt dışı başvurularını konsolosluklar aracılığıyla çözmeye çalışıyoruz. Başvuruların yüzde 90’ı cinsel istismara uğrayan kadınlardan oluşuyor. Bize ulaşanların yüzde 70’i çocukları için eşleriyle tekrar barışmak zorunda kalıyor. İstanbul, Bursa ve Artvin baroları da merkezler açtı. 14 bölgede büro açılması planlanıyor. Belediyelerle ortak çalışmalar yapılarak bölgelerde kadınlara bilgilendirme seminerleri düzenliyoruz.” dedi. Gazete haberi (4) • Uygulamaya konulan projeye nasıl destek verilerek daha da yaygınlaşması sağlanabilir? • Kadınlara karşı yapılan şiddet ve istismarın sebepleri nelerdir? 1. Şiddet ve Çeşitleri Şiddet, güç ve baskı uygulayarak insanların bedensel ve ruhsal açısından zarar görmesine neden olan bireysel veya toplu hareketlerin tümüdür. Özellikle son yıllarda aile içi, kadın ve çocuklara yönelik şiddet artış göstermiştir. Şiddet çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. Şiddetin çeşitleri örnekleri şunlardır: • Fiziksel şiddet: İteklemek, yumruklamak, vurmak. • Sözel şiddet: Küfretmek, dalga geçmek, lakap takmak, dedikodu çıkarmak. • Psikolojik şiddet: Eziyet etmek, aşağılamak, gruptan ya da yapılan bir etkinlikten dışlamak, alay etmek, küsmek. • Cinsel şiddet: İstenmeyen cinsel davranışları yapmaya zorlamak, istemediği hâlde cinsel ilişkiye zorlamak, taciz. • Ekonomik şiddet: Ekonomik özgürlüğü kısıtlamak, eve para bırakmamak veya çok az bırakmak, sürekli hesap sormak, parayı kullanarak aşağılamak. Şiddet, içgüdüsel olarak var olan ve çevresel etkenlerden kaynaklanan bir davranış olarak görülür. Şiddete yol açan temel etkenler anne, baba, çocuk ve aile ilişkisinden kaynaklanan davranışlardır (Resim 4.10). Sosyal, kültürel ve ekonomik etkenler şiddet oluşumunda önemli rol oynamaktadır. Bununla birlikte kişinin saldırgan tavırları da şiddeti doğuran nedenler olarak ortaya çıkmaktadır. Şiddet mağdurları “155 Polis İmdat, 156 Jandarma” telefonlarına, savcılık veya Aile Mahkemelerine başvurabilirler. Ayrıca aileler “Ailenin Korunmasına Dair Kanun” gereğince tedbir alınmasını isteyebilirler. Eğer yaşlı ve çocuklara yönelik şiddet Resim 4.10: Şiddet, kişilerde varsa Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığına ya da bu bakanlığın İl ruhsal bozukluklara neden olur. Müdürlüklerine başvurularak yardım istenebilir. Konuyla İlgili Çalışma Aile ortamında şiddet varsa önlenmesi için neler yapılmalı, hangi kuruluşlardan yardım istenmelidir? 88 2. İstismar ve Biçimleri İstismar; Türkçeye Arapçadan geçen ve sözlük anlamı “iyi niyeti kötüye kullanma, sömürme” olan bir sözcüktür. İstismar etmek; kişilerin iyi niyetini kötüye kullanarak onlardan yararlanmak, bir düşünceyi kötüye kullanarak zarar vermeyi hedeflemek, karşısındakini kendi rızası olmadan ve iradesini dikkate almadan sömürmek gibi anlamları içerir. İstismar her toplumda, her kurumda ve her koşulda mümkündür. Ahlak kurallarına ters ve çoğunlukla da yasa dışı olarak değerlendirilir. Genelde gücü ya da erki (ekonomik, sosyal, siyasal ya da cinsel) elinde bulunduranların başkalarına yönelik suistimalleri ve keyfî yönelimleri olarak ortaya çıkmaktadır. Böylece bireylerin, mahremiyetleri ile temel hak ve özgürlükleri açık bir şekilde ihlal edilerek cinsel istismardan tecavüze, zorbalıktan işkenceye kadar uzanan bir yelpazede ruhsal ve fiziksel bozukluklarına ve hatta can kayıplarına neden olunmaktadır. Belli başlı istismar biçimlerini şöyle belirtmek mümkündür: • Fiziksel istismar: Bir kişiye, rızası olmadan şiddete maruz bırakılarak fiziksel olarak acı verilmesidir. • Cinsel istismar: Bir kişinin rızası olmadan veya fiziksel ve psikolojik baskıya maruz bırakılarak cinsel amaçlar için kullanılmasıdır. • Psikolojik istismar: Bir kişiye yapmak istemediği bir şeyi yapmaya razı etmek için duygusal durumundan yararlanılarak psikolojik baskı uygulanmasıdır. • Hayvan istismarı: Hayvanlara yönelik şiddet kullanımıdır. • Çocuk istismarı: Çocukların fiziksel, duygusal ya da cinsel davranışlara maruz kalmasıdır. Bunlardan başka insan hakları ihlalleri, gücün kötüye kullanımı ve zorbalık diğer istismar biçimleridir. 3. Şiddet ve İstismarın Önlenmesi Şiddet ve istismar, bireylerin bedensel, duygusal ve zihinsel gelişimlerine olumsuz etki yapmakta olup bunların önlenmesi için gerekli rehberlik yapılmalı, sağlık kuruluşlarından yardım talep edilmelidir. Yapılacak rehberlik ve alınacak yardımlarla bireylerin olumlu kişilik kazanmalarına yardımcı olunmalıdır. Şiddet ve istismarın önlenmesi için okul, aile ve öğrenci iş birliğine gerekli önem verilmeli, sorunlar belirlenerek çözülmelidir (Resim 4.11). “Birleşmiş Milletler Çocuk Haklarına Dair Sözleşme”de, çocukların ihmal, istismar ve şiddetten korunması için önemli hükümler yer almalıdır. Şiddet ve istismar günümüzde evrensel bir sorundur. Bu nedenle şiddet ve istismarın insan hakları yönünden ele alınarak önlenebilmesi için gerekli çalışmaların yapılması ve tedbirlerin yürürlüğe sokulması zorunluluğu vardır. Bu amaçla toplumun eğitim seviyesinin yükseltilmesi, işsizlik ve yoksulluğun ortadan kaldırılması, ulusal politika ve programların uygulamaya konulması öngörülmektedir. Resim 4.11: Şiddet ve istismarın Son yıllarda ülkemizde özellikle çocuk ve kadınların şidönlenmesinde okul ve ailenin iş birliği det ve istismardan korunmalarına yönelik önemli çalışmalar önemlidir. yapılmaktadır. Konuyla İlgili Çalışma Çocuklara karşı şiddet ve istismarın önlenmesi için okul rehberlik servislerince neler yapılmalıdır? Etkinlik Araştırma konusu olarak verilen “Şiddet ve istismara maruz kalan kadın ve çocukların korunmasına yönelik alınan önlemler ve görevli kuruluşlar”la ilgili hazırladığınız rapordan birkaçını sınıfta okuyunuz. Konuyla ilgili düşüncelerinizi söyleyiniz. Şiddet ve istismarın önlenmesi için başka neler yapılması gerektiğini tartışınız. 89 4. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Akıl ve ruh sağlığı nedir? 2. Ruh sağlığını etkileyen kişisel faktörler nelerdir? 3. Ruh sağlığının korunması için alınması gereken önlemler nelerdir? 4. Toplumdaki bireylerin ruh sağlığını korumak için üçüncül koruma hizmetleri veren kurumlar ve bunların hizmetleri nelerdir? 5. Stres nedir? Etkileri nelerdir? 6. Sınav kaygısının belirtileri nelerdir? 7. Sınav kaygısı ile başa çıkmanın yolları nelerdir? Açıklayınız. 8. Etkili bir iletişimin temel koşulları nelerdir? 9. İletişimi etkileyen engeller nelerdir? 10. Şiddet ve istismar nedir? Çeşitleri nelerdir? Açıklayınız. B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi ruh sağlığını etkileyen kişisel faktörlerden değildir? A) Yaş B) Cinsiyet D) Meslek E) Medeni durum C) Öğrenim 2. Günlük yaşamda karşılaşılan olayların, insan ilişkilerindeki baskısının sonucu hissedilen sıkıntı ya da zorlanma durumuna ne ad verilir? A) İstismar B) Stres D) Telaş E) Şiddet C) Sınav kaygısı 3. Aşağıdakilerden hangisi sınav kaygısının duygusal ve bilişsel belirtilerinden birisidir? A) Endişe B) Titreme D) Yüzün kızarması E) Kalp çarpması C) Baş dönmesi 4. İnsanların bilgi, duygu ve düşüncelerini çeşitli yollarla başkalarına iletmelerine ne ad verilir? A) Mesaj B) Yazı D) İletişim E) Kaygı C) Konuşma 5. Aşağıdakilerden hangisi fiziksel şiddete yönelik davranışlardandır? A) Lakap takmak B) Aşağılamak D) Dışlamak E) Vurmak 90 C) Alay etmek C. Aşağıda verilen cümleleri uygun ifadelerle tamamlayınız. 40-50 olumlu kanaldır iletişim stres olumsuz kaynaktır istismar şiddettir sömürmedir 90-100 ihlaldir 1. Deprem, sel, heyelan vb. doğal afetler bireylerin ruh sağlığını ....................... yönde etkiler. 2. Günlük yaşamda karşılaşılan olayların, insan ilişkilerindeki baskısının sonucu hissedilen sıkıntı ya da zorlanma durumuna ........................ denir. 3. Günde ................ defa doğru nefes alma egzersizi yapmak sınav kaygısını azaltır. 4. Mesajı oluşturan ve bir kanal ile hedef kitleye ulaştıran iletişim ögesi .......................... . 5. İstismar, iyi niyeti kötüye kullanma, ............................... . D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Kişinin ruh sağlığının yerinde olması, kendisi ve çevresiyle dengeli, uyumlu bir ilişki sürdürmesine bağlıdır. ( ) 2. Stres zihni ve fiziksel gücü artırır, hayata pozitif yönüyle baktırır. ( ) 3. İletişimde kişinin konuşma biçimi, seçtiği sözcükler, ses tonu, beden duruşu, jest ve mimikler önemlidir. ( ) 4. Son yıllarda ülkemizde kadın ve çocuklara yönelik şiddette artış meydana gelmiştir. ( ) 5. Okulların psikolojik danışma ve rehberlik servisleri ikincil koruma hizmeti vermektedir. 91 5. ÜNİTE: ZARARLI ALIŞKANLIKLAR Ünitenin Kazanımları Bu ünitenin sonunda öğrenciler; 1. Bağımlılık, yoksunluk ve toleransı açıklar. 2. Bağımlılık yapan maddelere başlanmasına neden olan etkenleri açıklar. 3. Bağımlılık yapan madde kullanımının aile ve ülke ekonomisine etkilerini açıklar. 4. Tütün ve tütün ürünlerinin insan sağlığı üzerindeki etkilerini açıklar. 5. Alkolün insan sağlığına ve davranışlarına olan etkilerini açıklar. 6. Alkol bağımlılığının, bireyin aile içi ve toplumsal hayattaki ilişkilerine etkilerini açıklar. 7. Uyuşturucu madde kullanımının insan sağlığına ve davranışlarına olan etkilerini açıklar. 8. Sağlığa zararlı ve alışkanlık yapan maddelerden uzak durulması amacıyla olumlu tutum geliştirme yollarını açıklar. 9. Bağımlı kişilerin tedavisi için yapılması gerekenleri açıklar. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Alışkanlık, yoksunluk ve tolerans kavramları arasındaki farklılıklar nelerdir? 2. Bağımlılık yapan madde kullanımının ülke ekonomisine etkileri nelerdir? Tartışınız. 3. Sigara kullanmanın zararlarını ve sigarayı bırakmada nasıl yardım alınabileceğini araştırınız. Araştırma sonuçlarını aileniz ve arkadaşlarınızla paylaşınız. 4. Alkol ve uyuşturucunun insan sağlığına etkilerini araştırınız. 5. Bağımlılık yapan madde kullanan kişilerin tedavi olacağı kurum ve kuruluşları araştırınız. Araştırma sonuçlarını sınıfta arkadaşlarınıza anlatınız. 92 A. BAĞIMLILIK YAPAN MADDELERİN KULLANIMI Derse Hazırlık Aşağıdaki afişi inceleyiniz, metni okuyunuz ve metinle ilgili soruları cevaplayınız. “İnsanlarda sakinleştirici, keyif veren veya uyarıcı etkileri olan, giderek daha fazla alma isteği doğuran, bırakıldığında yoksunluk belirtileri gösterilen kimyasal maddelere ve ilaçlara uyuşturucu madde adı verilir. Zararlı etkileri bilindiği hâlde uyuşturucu maddelere karşı duyulan sürekli alma isteğinin engellenememesine uyuşturucu madde bağımlılığı denir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Madde bağımlılığı denilince ne anlıyorsunuz? İnsanların sağlığını etkileyen madde bağımlılıklarına örnek veriniz? • Madde bağımlılığının nedenleri neler olabilir? • Madde bağımlılığından kurtulmak için neler yapılabilir? 1. Bağımlılık, Yoksunluk ve Tolerans İnsan sağlığına hastalıklar kadar zararlı madde kullanımı da olumsuz etki yapar. Sigara, alkol ve çeşitli uyuşturucular bu maddelerden bazılarıdır. Bunlar bireyin merkezî sinir sistemini uyararak ruhsal durumuna etki eder. Birey kullandığı bu maddeyi sürekli tüketmek ister ve yavaş yavaş öz denetimini yitirir. Buna bağımlılık denir. Bağımlılık geçmişte fizyolojik ve psikolojik olarak ikiye ayrılıp değerlendirilirken günümüzde bu ayrım yapılmamaktadır. Fizyolojik bağımlılık, maddenin varlığına karşı duyulan istektir. Beden uyuşturucu maddeye karşı bir adaptasyon geliştirir. Madde alınmadığı zaman ortaya bazı belirtiler çıkar. Psikolojik bağımlılık; kişinin ihtiyaçlarını tatmin etmek, gidermek amacıyla maddeye düşkünlüğüdür. Günümüzde bu iki bağımlılık birlikte ele alınmaktadır. Çünkü kişide hem fizyolojik hem de psikolojik bağımlılık aynı anda görülebilir. Fizyolojik bağımlılık kısa bir süre içinde sonlanabilir. Ancak asıl sorun psikolojik bağımlılığın sonlandırılmasıdır. Bu, daha uzun bir süreç ve çaba gerektiren bir durumdur. Bağımlı olan bireyde maddeyi bulamama ya da alamama gibi durumlarda çarpıntı, huzursuzluk, hırçınlık, uykusuzluk, hayalle gerçeği ayırt edememe gibi belirtiler görülebilir. Bunlara yoksunluk belirtileri denir. Yoksunluk; alkol, uyuşturucu ya da ilaç bağımlılarında maddenin alınmamasıyla ortaya çıkar. Kişilerin madde bağımlılığının etkisine dayanabilmesine de tolerans adı verilir. Konuyla İlgili Çalışma Yoksunluğu önlemek için neler yapılabilir? 2. Ülkemizde Madde Bağımlılığını Önleyici Çalışmalar Ülkemizde olduğu gibi tüm dünyada da bağımlılık yapan maddelerin kullanım yaygınlığına dair araştırmalar, uygulanacak politika ve stratejilerin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) ile Emniyet Genel Müdürlüğünün 2012 yılında ortaklaşa hazırlamış olduğu “Bağımlılık Yapıcı Maddeler ve Bağımlılık ile Mücadele 2012 Yılı Ulusal Raporu”nda; tütün % 57 ile en yaygın madde olarak birinci sırada hesaplanmış, alkol % 44’le ikinci, % 13,5’le sedatifler ve sakinleştiriciler üçüncü sırada yer almıştır. Esrar, 93 çalışmaya katılan nüfusun sadece % 1,6’sı tarafından kullanılırken, kokain kullanımı % 0,4 olarak hesaplanmıştır. Ülkemizde genç nüfusta madde kullanım yaygınlığına yönelik bir çalışma olmamakla birlikte proje, okul ve iller bazında çeşitli çalışmaların yapıldığı görülmektedir. Bu çalışmalara Millî Eğitim Bakanlığı, Sağlık Bakanlığı, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Diyanet İşleri Başkanlığı ve belediyeler destek sağlamıştır. İstanbul Gençlik Rehabilitasyon ve Meslek Edindirme Merkezi (İSMEM) ve Ankara Büyükşehir Belediyesi bünyesindeki Gençlik Merkezleri ve Sokakta Çalışan Çocuklar Merkezinden yararlanan gençler üzerinde yapılan bağımlılık oluşturan maddelerin kullanımı ile ilgili çalışmalarda şu sonuçlar tespit edilmiştir (Tablo 5.1): Tablo 5.1: Türkiye’de Madde ve Sigara Kullanımı Madde ve Sigara Kullanımı Sayı % Sigara ve madde kullanmayan 25 16,55 Sadece sigara kullanan 43 28,47 Hem sigara hem de madde kullanan 78 51,65 5 3,31 151 100 Sigara kullanmayıp sadece madde kullanan Toplam * Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye Uyuşturucu 2012 Yılı Raporu. 2012 yılında İSMEM’lerden yararlanan gençlerin kullandıkları maddelerin türlerine göre dağılımı Tablo 5.2’deki gibidir: Tablo 5.2: İSMEM’den Yararlanan Gençlerin Kullandıkları Madde Türlerinin Dağılımı Maddeler Sayı Alkol % 11 13,25 Uçucu 8 9,64 Uyuşturucu 6 7,23 Alkol, uçucu 3 3,61 Alkol, uyuşturucu 9 10,84 Alkol, uçucu, uyuşturucu 7 8,43 22 26,51 Uçucu, uyuşturucu 5 6,02 Uyuşturucu, hap 1 1,20 Uçucu, uyuşturucu, hap 6 7,23 Alkol, uçucu, uyuşturucu, hap * Kaynak: Emniyet Genel Müdürlüğü, Türkiye Uyuşturucu 2012 Yılı Raporu. Tablo 5.2 incelendiğinde 2003-2011 yılında İSMEM’den yararlanan gençler arasında en fazla % 13,25 ile alkol kullananlar ilk sırada yer alırken bunu % 10,84 ile hem alkol hem de uyuşturucu kullananlar izlemektedir. Ülkemizde madde bağımlılığını önleyici çalışmalarda kurumlar arası iş birliği giderek artmaktadır. Bunlardan Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM) çalışmaları ile Genel Nüfusta Madde Kullanımı Pilot Çalışması koordineli olarak başarılı bir şekilde sürdürülmektedir. 94 Ek Bilgi Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığını İzleme Merkezi (TUBİM) Türkiye Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezi (TUBİM), bağımlılık yapıcı madde ve madde bağımlılığı konusunda veri toplama, verileri analiz etme ve sonuçları değerlendirerek strateji belirleyen ve eylem planları hazırlayan bir kamu kuruluşudur. Merkez, 2002 yılında Başbakanlık tarafından İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü (EGM) Kaçakçılık ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığına bağlı olarak kurulmuştur. TUBİM, bağımlılık yapıcı madde ve madde bağımlılığı ile mücadele konusunda çalışan kamu ve özel kurumlar ile üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları gibi tüm birimlerle iş birliği içinde görevlerini yürütmektedir. TUBİM, aynı zamanda bir Avrupa Birliği kuruluşu olan Avrupa Uyuşturucu ve Uyuşturucu Bağımlılığı İzleme Merkezinin (EMCDDA) ulusal temas noktasıdır. TBMM’nin de madde bağımlılığını önlemeye yönelik önemli çalışmaları olup bunlara ilişkin politika ve stratejilerden bazıları şunlardır: • Madde kullanımının ve yeni başlamaların önlenmesi Ek Bilgi Eş güdüm: Belli bir amaca ulaşmak için türlü işler arasında bağlantı, ilişki, düzen ve uyum sağlama, koordinasyon. • Tütün ve madde kullanımının % 25 azaltılması • Madde bağımlılarının tıbbi ve sosyal rehabilitasyonlarının sağlanarak topluma kazandırılması • Madde kullanımını önlemeye yönelik, halk sağlığını destekleyen ve geliştiren programların eş güdüm içinde eş zamanlı olarak uygulanması Konuyla İlgili Çalışma Madde kullanımının aile ekonomisine etkileri nelerdir? Ülkemizde son yıllarda madde bağımlılığının önlenmesi amacıyla çok önemli çalışmalar gerçekleştirilmektedir. Özellikle İçişleri, Millî Eğitim, Sağlık, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlıkları ile Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri, Diyanet İşleri Başkanlığı, RTÜK, belediyeler ve STK’lar bağımlılık yapan madde kullanan kişilerin tedavileri, korunması, topluma kazandırılması için çalışmalar yapmakta ve çeşitli projeler uygulamaya koymaktadır. Etkinlik Sınıfta iki grup oluşturunuz. Bir grup, sağlığa zararlı alışkanlıklara başlamamak ve madde bağımlısı olmamak için gençlere düşen görevleri, diğer grup da aileye ve ilgili kurum ve kuruluşlara düşen görevleri açıklasın. Madde kullanımının hem aile ve ülke ekonomisine hem de kişilerin sağlığına olumsuz etkilerini tartışınız. Değerlendirme 1. Bağımlılık nedir? Fizyolojik ve psikolojik bağımlılık arasındaki farklar nelerdir? 2. Yoksunluk ve toleransı açıklayınız. 3. Bağımlılık yapan maddeleri kullananlara yönelik ülkemizde yapılan çalışmalar nelerdir? Açıklayınız. Gelecek Derse Hazırlık Bir sigara bağımlısını veya sigara içmeyi bırakmış bir kişiyi sınıfa davet ediniz. 95 B. TÜTÜN VE SİGARA BAĞIMLILIĞI Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. • Gençlerin sigaraya başlama sebepleri neler olabilir? • Sigarada bulunan zararlı maddeler nelerdir? 2. Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. Babamla sohbet ediyorduk. Televizyondaki programda tütün ve sigara içiminin tarihçesinin anlatıldığını ve bu maddelerin Dünya Sağlık Örgütünce açıklanan değerlendirmesinin çok dikkat çekici olduğunu belirtti. Programdaki bilgileri şöyle özetledi: “Tütün içimine Avrupa’da 1559 yılında başlanmış. 1601 yılından itibaren İngilizler tarafından İstanbul’a bazı göğüs hastalıklarına iyi geldiği söylentileriyle getirilmiş ve yayılmış. Zamanın cerrahlar şeyhi İbrahim Efendi tütün aleyhine fetva vermiş, daha sonra ise IV. Murat tütünü yasaklamış. 1690 yılında kendisi bir tütün müptelası olan Şeyhülislam Bahayi Efendi helal olduğuna dair fetva vermiş. 17. yüzyıldan itibaren tütün yaygınlaşmış, 19. yüzyıldan itibaren de ince kâğıda sarılarak (sigara hâlinde) kullanılmış. Tütün alışkanlığı dünyada görülen en yaygın alışkanlıkmış. Dünya Sağlık Örgütü’nün yayınlarına göre kişi başına en fazla tütün tüketen ülkeler arasında Türkiye de yer alıyormuş. Sigaranın zararları geç anlaşılmış ve ondan sonra aleyhine kampanyalar başlatılmış. Sigara, erken ölüm ve hastalıkların önlenebilir en önemli sebebini oluşturuyormuş. Bu alışkanlık milyonlarca kişinin hayatını kaybetmesine ve çok daha fazlasının sakat kalmasına yol açıyormuş. Sigara büyük ölçüde vücudu etkiliyor ve pek çok hastalığa sebep oluyormuş.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Tütün içimi niçin yasaklanmıştır? • Tütünü kişi başına en fazla tüketen ülkenin Türkiye olmasının nedenleri neler olabilir? • Sigaranın neden olduğu hastalıklara örnekler veriniz. 1. Tütün ve Sigara Bağımlılığı Tütün ve sigara kullanımı en yaygın bağımlılıklardandır. Tütün, sigaradan başka pipo, puro ve nargilede de kullanılır. Kıyılmış tütünün çok ince kâğıda rulo şeklinde sarılmasıyla sigara elde edilir. Sigara bağımlılık yapan bir maddedir. 2. Tütün ve Sigaranın Zararları Sigaraya özenti, kendini kanıtlama, üzüntü ve kaygıları giderme isteği, arkadaşları tarafından kabul edilme vb. nedenlerden dolayı başlanmaktadır. Sigara, içinde bulunan 4000’den fazla zararl› nedeniyle insan sağl›ğ›n› bozar. Her y›l pek çok insan sigaran›n neden olduğu hastal›klardan ötürü hayat›n› kaybetmektedir. Sigarada bulunan zararl› maddelerin en bafl›nda nikotin, karbonmonoksit, katran, amonyak ve formaldehit gelmektedir. Nikotin, bağ›ml›l›ğa neden olan as›l maddedir. Bu madde tansiyonu yükseltir. Damarlar› daralt›r ve refleksleri yavafllat›r. Kan›n p›ht›laflmas›n› sağlayan faktörleri azalt›r. Kandaki laktik asit, yağ ve glikozun artmas›na neden olur. Boğaz› tahrifl ederek öksürüğe yol açar. Karbonmonoksit, kalp ve beyin damarlar›na olumsuz etkilerde bulunur. Kanda hemoglobinin tafl›d›ğ› oksijenle yer değifltirerek hücrelere taşınan oksijeni azaltır. Bunun sonucunda kalp daha h›zl› çal›fl›r, nefes s›klafl›r. Kalp yetmezliği, amfizem gibi hastalıklara yol açar. Katran, bronfl mukozas›n›n tüysü yap›s›n› bozarak solunum yolu hastal›klar›na neden olur. Boğaz, ağ›z içi ve akciğerde görülen kanser hastal›ğ›n›n nedeni sigara içerken solunan katrand›r. 96 Amonyak ve formaldehit akciğerlerde solunum yoluyla alınan havadaki yabancı maddeleri tutan tüy sü yap›lara zarar verir. Tüysü yapıların bozulması nedeniyle solunan hava arındırılamaz. Bunun sonucunda akciğerlerde ve solunum yollarında biriken zararlı maddeler çeşitli hastalıklara neden olabilir. Bronflit, ast›m, amfizem, koroner kalp hastal›ğ› ve akciğer kanserinin en önemli nedeni sigara içmektir. Sigara içmeyle akciğer kanseri oluflumu aras›nda doğrudan bir iliflki vard›r. Sağl›k Bakanl›ğ› taraf›ndan yay›mlanan bilimsel veriler, kanserli hastalar›n, kanser olmayan hastalara oranla daha fazla sigara içmifl olduklar›nı ortaya koymufltur. Özellikle akciğer, boğaz ve ağız içi kanserlerinin oluflumunda sigara tüketimi önemli bir etkendir. Kalp ve damar sisteminde görülen hastal›klardan damar sertliği ve kalp krizine sigara içenlerde daha sık rastlanır. Dolaşım bozuklukları sonucu görülen kangren ise bacakların kesilmesine neden olur. Sigara, sindirim sistemini bozar, ülser ve mide kanaması riskini artırır. Erkek ve kad›nlarda üreme hücEk Bilgi relerinin yap›s›n› bozan sigara, k›s›rSigaranın zararları: Dünya Sağlık Örgül›ğa neden olabilir. Kad›nlarda menotünün verilerine göre dünyada yılda 5,4 milyon poza 5-10 y›l kadar erken girme riski kişi sigara kullanımı dolayısıyla ortaya çıkan hastalıklar yarat›r. Sigara içen gebelerde, yeternedeniyle hayatını kaybetmektedir. li miktarda oksijen ve besin ögesi alamayan bebekler, yeterince besleTürkiye’de tüm ölümlerin % 23’ü sigara kullanımına nemediğinden geliflemez. Bu nedenle bağlı hastalıklardan kaynaklanmaktadır. gebelik döneminde sigara içmek anne Tütün ve sigara kullanımı nedeniyle 20. yüzyılda adayında düflüğe, bebeğin ölü veya dünyada yaklaşık 100 milyon kişi yaşamını yitirmiştir. düflük doğum ağırlıklı olmasına yol 21. yüzyılda ise yaklaşık 1 milyar kişinin yaşamını kayaçabilir. Ayrıca bebekte zekâ geriliği, bedeceği tahmin edilmektedir. ileriki y›llarda çocuklarda hiperaktiflik ve dikkat eksikliği gibi sorunlara neden olabilir. Sigara içmek bu rahats›zl›klar›n yan› s›ra cildi bozar. Yafllanmay› h›zland›rarak ömrü k›salt›r ve yaflam kalitesini düşürür. 4207 sayılı Yasa ile sigara reklamları yasaklanmıştır. Sigara reklamları, sigarayı kendine güven, bağımsızlık ve arkadaşlarca kabul edilmenin bir anahtarı gibi sunarak gençlerin duyarlılığını sömürür. Bunun yanı sıra büyüklerin, toplumda sevilen sanatçı, sporcu, politikacı vb. bireylerin sigara içerken görülmesi çocuk ve gençleri sigara içmeye özendirmektedir. Ergenlik çağında yaşanan sorunlar da gençlerde bu zararlı alışkanlığa yönelimi artırmaktadır. Konuyla İlgili Çalışma Sigara niçin yaşlanmayı hızlandırır ve ömrü kısaltır? 3. Pasif İçicilik ve Zararları Kendileri kullanmadıkları hâlde sigara içilen ortamda bulunan bireyler, sigara dumanını soludukları için pasif içici olmaktadırlar. Sigara içilirken bulunulan ortama, ana ve yan akım dumanı karışır. Ana akım dumanı, sigara içen kişinin akciğerlerine çekip sonra havaya geri verdiği dumandır. Yan akım dumanı ise yanan tütünden direkt ortama karışır. Bu duman içicinin akciğerleri ve solunum yolundan geçmediğinden bileşiminde pek çok zararlı madde bulunur. Pasif içicilere de en fazla zarar veren, yan akım dumanıdır. Bu nedenle sigarada bulunan zararlı maddeler, sigara kullananlara göre pasif içicilere daha çok zarar vermektedir. Pasif içicilerde en çok görülen hastalıklar bronşit ve akciğer kanseridir. Pasif içicilik en çok bebek ve çocuklara zarar vermektedir. Bu çocuklarda çeşitli akciğer hastalıkları ve astım sık görülür. Pasif içici çocukların diğerlerine oranla akciğer kanseri olma riskleri daha yüksektir. Ayrıca çocukların büyüdüklerinde sigara bağımlısı olma olasılıkları diğerlerine göre daha fazladır. 97 4. Sigarayı Bırakma ve Tedavi Olma Sağlığa olan bu olumsuz etkilerinden dolayı sigara içilmemeli, içilen ortamlarda bulunulmamalıdır. Sigara içmeyenler, sigara içenleri uyararak kendi sağlıklarını korumalıdırlar. Büyükler çocukların yanında sigara içmemeli, onlara kötü örnek olmamalıdırlar. Sigara, bırakılması kolay bir alışkanlık değildir. Sigarayı bırakmak isteyen kişi, iradeli olmalı ve farklı etkinliklere (spor, el sanatları vb.) katılarak bu alışkanlığını yenmeye çalışmalıdır. Sigara alışkanlığından kurtulmada erken tedavi çok önemlidir. Bağımlılık ilerledikçe vücutta bıraktığı hasar da büyür. Bağımlının tedaviyi isteyerek kabul etmesi çok önemlidir. Kişiyi zorlamak tedavinin başarısını olumsuz yönde etkiler. Sigara bırakmada birey kararlı ve azimli davranmalıdır. Sigarayı azaltarak değil, birden bırakmalı, sigara içme isteği doğuracak alışkanlıklardan ve yerlerden uzak durmalı, çeşitli spor aktiviteleri yapmalıdır (Resim 5.1). Sigara içilen ortamlarda bulunmaması da bu konuda bireyin verebileceği çabalardandır. Ayrıca bağımlılar hastanelerin sigara bırakma ünitelerinde tedavi görebilir, Sağlık Bakanlığının “Alo 171” numaralı telefonunu arayarak uzmanlardan yardım da talep edebilirler. Resim 5.1: Farklı etkinliklere katılmak kişiyi zararlı alışkanlıklardan uzak tutar. Günümüzde dünyada pek çok insan sigaranın yol açtığı hastalıklar yüzünden hayatını kaybetmektedir. Sigaranın çalışanlarda neden olduğu hastalıklar iş gücü kaybına da yol açmaktadır. Tütün ve tütün ürünlerinin kullanımı, tüm dünyanın en önemli sağlık sorunlarındandır. Ülkemizde bu sorunu çözmek için yapılan uygulamalardan biri 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Hakkında Kanun’un yürürlüğe konmasıdır. Bu yasayla tütün ve tütün ürünlerinin kullanımının yasak olduğu yerler şunlardır: • Kamu hizmet binalarının kapalı alanları 98 • Her türlü eğitim, sağlık, üretim, ticaret, sosyal, kültürel, spor, eğlence vb. amaçla kullanılan binaların kapalı alanları • Taksi hizmeti verenler dâhil olmak üzere tüm toplu taşıma araçları • Okul öncesi eğitim kurumları, dershaneler, özel eğitim ve öğretim kurumları dâhil olmak üzere ilk ve ortaöğretim kurumlarının, kültür ve sosyal hizmet binalarının kapalı ve açık alanları • Lokantalar ve kahvehane, kafeterya gibi eğlence hizmeti veren işletmeler Söz konusu yasa gereğince sigara reklamı yapmak ve 18 yaşından küçüklere sigara satmak da yasaktır. Ek Bilgi ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı “Dumansız Hava Sahası” kapsamında kişilerin sigara bırakma kararlılığını desteklemek amacıyla yürütülen çalışmalardan biri olan ALO 171 Sigarayı Bırakma Danışma Hattı ile sigarayı bırakmak isteyen kişilere 7 gün 24 saat hizmet sunulmaktadır. Bu hattı arayan vatandaşlar eğer belirlenen tarihte sigara bırakma konusunda başarılı olamazlarsa hastanede oluşturulan sigara bırakma polikliniklerine yönlendirilmektedir. ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı aradığında bir bant kaydı dinletilmektedir. Bu bantta ilk olarak sigara bağımlılığını sonlandırmanın en önemli adımının kararlılık olduğu vurulanmakta ve bu kararı veren kişi kutlanmaktadır. Sigara bırakma kararlılığını desteklemek ve yardımcı olmak için hizmet sunan sigara bırakma polikliniklerinin iletişim bilgileri ve www.havanikoru.org web sayfası hakkında bilgi verilmektedir. Daha sonra operatöre bağlanılmakta, operatör tarafından sigara bırakma kararlılığını ve bağımlılık seviyesini ölçmek amacıyla kısa sorular yöneltilmekte ve sigara bırakma günü belirlenmektedir. Ayrıca bağımlılık seviyesine göre planlama yapılarak sigarayı bırakmayı kolaylaştıracak kişiye özel çeşitli önerilerde bulunulmaktadır. Eğer belirlenen tarihte sigara bırakma konusunda başarılı olunamazsa hastanede oluşturulan sigara bırakma polikliniklerine yönlendirme yapılmaktadır. Bu polikliniklerde yapılan değerlendirmeler sonucu hekim tarafından ilaç ya da psikolojik danışmanlık önerilmektedir. Türkiye’nin sigaraya karşı başlattığı savaşın etkin kulvarlarından biri olan ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattı çalışmalarında hekim, iletişim uzmanı, psikolog ve yardımcı sağlık personeli bulunmaktadır. Etkinlik “Sigara her nefeste size zarar veriyor.” sözünü sınıfta tahtaya yazınız. Bu sözün niçin söylenmiş olabileceği konusunda beyin fırtınası yapınız. Sınıfa davet ettiğiniz sigara bağımlısına veya sigarayı bırakmış bir kişiye konuyla ilgili merak ettiğiniz soruları yöneltiniz. Değerlendirme 1. Sigarada bulunan katranın solunum yollarına olan etkisini anlatınız. 2. Gebelik döneminde sigara içmenin bebeğe etkilerini açıklayınız. 3. Sigaradan pasif etkilenmemek için neler yapılmalıdır? 4. Sigaranın reklamının yapılması niçin yasaklanmıştır? Açıklayınız. 5. Sigarayı bırakmada yardım alınabilecek kurumlar hangileridir? Gelecek Derse Hazırlık Alkol ve uyuşturucu madde alışkanlıklarının toplum yaşamına olumsuz etkilerini konu alan gazete haberleri derleyerek sınıfa getiriniz. 99 C. ALKOL VE UYUŞTURUCU MADDE BAĞIMLILIĞI Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Alkol ve uyuşturucu denilince ne anlıyorsunuz? Bu maddelerin kullanımının insan sağlığına etkileri neler olabilir? 2. Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. BAĞIMLILIK TEDAVİ HİZMETİ YETERSİZ Bakırköy Ruh ve Sinir Hastalıkları Hastanesi bünyesinde hizmet veren AMATEM’den geçen yıl 21 binden fazla kişi ayaktan poliklinik hizmeti aldı, binden fazla kişi de yatarak tedavi oldu. 18 yaş altı çocukların tedavi gördüğü Çocuk ve Ergen Madde Bağımlıları Tedavi Merkezinde (ÇEMATEM) ise 7 binden fazla kişi tedavi olarak sağlığına kavuştu. Ülkemizde uyuşturucu madde ve alkol kullanımının giderek arttığını belirten uzmanlar, “Anne babalar alkol ve madde hakkında bilgi sahibi olurlar- sa çocuklarına doğru bilgi verebilirler. Çocuğunuzla yakın ilişkide olun, kiminle arkadaşlık yaptığı, nerelerde görüştüğüne dikkat edin. Para kullanımında artış varsa bunun nedenini araştırın.” önerilerinde bulundu. Çeşitli madde ve alkol kullanımı giderek yaygınlaşırken bağımlı hâle gelen bireyler ise tedavi olmak için İstanbul, Ankara, İzmir, Bursa, Elazığ, Adana, Samsun başta olmak üzere 21 tane bağımlılık merkezi ile bazı üniversite hastaneleri bünyesindeki kliniklere gidebiliyor. Uzmanlar bağımlılık tedavisinin bir ekip işi olduğunu ancak ülkemizde bu hizmeti veren yerlerin yetersiz olduğuna dikkat çekti. Gazete haberi (5) • Ülkemizde alkol ve uyuşturucu kullanımını azaltmak için ailelere düşen görevler nelerdir? • Ülkemizde AMATEM ve ÇEMATEM’in görevleri nelerdir? 1. Alkol Bağımlılığı ve Etkileri Alkol bağ›ml›lığ› (alkolizm) sağl›ğ› tehdit eden zararlı al›flkanl›klardan biridir. Alkol, kimyasal yap›s›ndan dolay› merkezî sinir sistemini etkileyerek kişide bağ›ml›l›ğa yol açar. Alkol genellikle t›p, fen bilimleri ve endüstride kullan›lan bir çeflit kimyasal maddedir. Bu alanlar›n d›fl›nda alkollü içkilerin üretiminde de önemli bir yere sahiptir. Metil ve etil alkol en s›k kullanılan çeflitlerdendir. Metil alkol, odun ve fleker pancar›ndan elde edilir. Çok küçük moleküllü bir yap›ya sahiptir. ‹çilmez ve zehirlidir. Bu özelliklerine rağmen içilirse çok k›sa sürede kana kar›flarak sinir sistemi ve beyni tahrip eder. Etil alkole göre daha h›zl› ve kal›c› zararlar verir. Etil alkol ise arpa, mısır, üzüm gibi karbonhidrat yönünden zengin besinlerin mayaland›r›lmas›yla elde edilir. Körlüğe yol açabilir fakat etkisi metil alkole göre daha uzun süre kullanıldığında ortaya çıkar. Alkol içildiğinde midede ve ince bağırsakta hızla emilerek kana kar›flır ve karaciğerde parçalanır. Sonuçta vücutta kullan›lmayan yarars›z bir ›s› enerjisine dönüflür. Bu ›s›, cilt ve solunum yoluyla kaybedilir. ‹çilen alkolün bir k›sm› ise idrar ve terle vücuttan at›l›r. Alkolün idrarla at›lmas› s›ras›nda vücuttan yüksek oranda su da kaybedilir. Alkol alan kişide alınan miktara da bağlı olarak mide bulantısı, kusma, yersiz neşe veya ağlama nöbetleri, terleme, zehirlenme vb. belirtiler görülür. Ancak alkolün asıl zararlı etkileri uzun süre kullanıldığında ortaya çıkar. Alkol, sindirim ve merkezî sinir sistemlerine, karaciğere ve ruh sağl›ğ›na zararl› etkiler yapar. Alkolün sindirim sistemine etkileri: Alkol gastrit, ülser, beslenme ve sindirim bozukluklar›na yol açar. Alkolün vücutta ifllenmesi için B grubu vitaminler kullan›l›r. Fazla alkol tüketilmesi vücutta bu vitaminlerin eksilmesine neden olur. Vitamin eksikliği de sinirleri tahrip ederek refleks ve hareket bozukluklar›na yol açar. 100 Alkol midenin iç yüzeyini tahrifl ederek sürekli açlık hissedilmesine neden olur. Dolayısıyla faz la yemek yemeye ve fliflmanl›ğa yol açar. Alkollü içeceklerle tüketilen mezeler ise genellikle yağl› olduklar›ndan dengesiz beslenmeye neden olur. Alkol afl›r› tüketildiğinde bulant› ve kusma görülür. Alkolün merkezî sinir sistemine etkileri: Alkollü içkiler tüketildiğinde beyni etkileyerek kişinin karar vermesini ve kendini kontrol etmesini zorlaflt›r›r. Alkol, kaslar›n kontrolünü zayıflatarak ellerin titremesine yol açar. Denge bozukluğu, konuflmada zorlanma, çift ve bulan›k görme, bafl dönmesi, haf›za kayb› ve mesafe ayarlayamama alkolün merkezî sinir sistemine olan etkilerinden kaynaklan›r. Alkolün karaciğere etkileri: Karaciğerin alkolle ilgili işlevi çok önemlidir. Alkollü içkilerin karaciğere de zararları vardır. Çünkü alkolün vücutta ifllenmesi ve bu s›rada aç›ğa ç›kan yan ürünlerin at›lmas› karaciğerin görevlerindendir. Afl›r› ve uzun süreli alkol tüketiminde karaciğere fazla yüklenilmesi bu organda yağlanma ve büyümeye neden olur. Zamanla karaciğer hücrelerinin yerini yağ hücre- Ek Bilgi Ülser: Sindirim organlarında ve özellikle mide ile onikiparmak bağırsağında görülen yaradır. leri alarak bu organda sert bir bağ dokusu oluşur. Karaciğer bu durumda görevlerini yapamaz ve siroz hastalığı ortaya çıkar. Siroz hastalığının farkl› nedenleri de olmakla beraber afl›r› alkol al›m› karaciğerde bu hastal›ğ›n görülme olas›l›ğ›n› art›r›r. Alkolün ruh sağl›ğ›na etkileri: Alkolün merkezî sinir sistemine olan etkilerinden dolayı alkol bağ›ml›l›ğ›, davran›fl ve kiflilik üzerine olumsuz etkiler yapar. Ruhsal sorunlara yol açar. Karamsarl›k, h›rç›nl›k, tedirginlik, içe dönüklük, benmerkezcilik ve sinirlilik bu sorunlardan baz›lar›d›r. Alkol, geçici olarak aşırı güven duygusu verir. Örneğin bireylerin tehlikeli ve hızlı araç kullanma gibi normalde yapmayacaklar› davran›fllar› sergilemelerine neden olur. Alkol bağımlılığı ayrıca ölüme neden olabilecek bilinç kaybı, depresyon, intihar, demans (bunama) gibi hafıza kaybı hastalıkları ve paranoya gibi akıl hastalıklarına da yol açabilir. Alkol almak hem anne adayına hem de bebeğe zarar verir (Resim 5.2). Alınan alkol plasenta yoluyla direkt bebeğin kanına geçer. Bebekte zekâ geriliklerine, geliflim bozukluklar›na, organlarda anormalliklere; sinir sistemi, iskelet sistemi, kalp, karaciğer vb. organlarda sorunlara neden olur. Alkollü içki tüketmek bunların yanı sıra hamilelerde düflüğe, erken doğuma ve düflük kilolu bebeklerin doğmas›na yol açar. Alkol alan bireyler sorunlar›ndan ve günlük s›k›nt›lar›ndan uzaklaflarak kendilerini rahatlam›fl ve gevflemifl san›rlar. Oysa alkol, benlik sayg›s› düflük ya da depresyon içinde olan bireyleri bir süre yat›flt›rabilir. Alkolün etkisi geçtiğinde temelde yatan sorunlar›n çözümlenemediğini fark Resim 5.2: Alkol almak bireylerde ruhsal sorunlara yol açar. eden birey alkolün miktar›n› art›rır. Alkolden kaynaklanan geçici rahatlamanın görülebilmesi için birey daha fazla içki tüketir. Çünkü vücut alkolün etkilerine al›fl›r. Buna tolerans ad› verilir. Tolerans geliflimi, bağ›ml›l›ğ›n artmas›na neden olur. 101 Alkole bafllaman›n çeflitli nedenleri vard›r. Üzüntülerini unutma, kayg›lardan uzaklaflma, sevinçlerini paylaflma istekleri gibi sosyal ve kiflisel etkenler alkol bağ›ml›l›ğ›na zemin hazırlar. Pek çok birey çevresinden görerek alkole bafllar. Bunun kendisine yeni dostlar ve sayg›nl›k kazand›racağ› gibi yanl›fl düflüncelere kap›l›r. Bireylerin bağ›ml› ve zay›f karakterli olmalar›, sorunlar›n› çözme gücüne sahip olmamalar› alkol bağ›ml›l›ğ›na yol açan nedenlerdendir. Bu ise yaflamda yeni sorunlar oluflturur. Birey, içkiye genellikle hafif alkollü içkilerle başlar. Oysa bunlar kiflilerin alkole bağ›ml› olmalar› için ilk ad›md›r. Alkol oran› ne olursa olsun bütün alkollü içecekler bağ›ml›l›k yapar. Bağ›ml›l›ğ›n oluflmas›, al›nan alkol miktar› ve süresinin azlığı veya çokluğuna bağl› değildir. Alkol davran›fllar ve kiflilik üzerine pek çok olumsuz etki yapmaktad›r. Birey alkol bağ›ml›l›ğ› nedeniyle ailesi ve arkadafl çevresiyle sorunlar yaflar. Ayrıca bireyin iş yerindeki iliflkileri bozulur. Alkol bağ›ml›l›ğ› aile hayat›n› da olumsuz etkiler. Bunun sonucunda efller aras›nda tart›flmalar ve kavgalar bafllar. Bundan en çok etkilenen çocuklar sürekli kaygılı ve tedirgin olurlar. Alkol, bireyin suç işleme eğilimini art›rarak toplumsal düzene zarar verir. Kaza oranlar›n› yükselterek her y›l pek çok insan›n sakat kalmas›na, ölmesine ve büyük maddi kay›plara yol açar. Bu nedenlerden dolayı alkol kullanılan ortamlardan uzak durulmal›dır. Alkol bağımlısı bireylerin tedavi görmeleri sağlanmal›d›r. Örgün ve yayg›n eğitim kurumlar›nda alkolizmin sak›ncalar›na iliflkin eğitim verilmelidir. Toplum, televizyon ve gazete gibi yay›n araçlar›yla alkolün zararları konusunda bilgilendirilmelidir. Konuyla İlgili Çalışma Alkol bağımlılığının aileye etkileri nelerdir? 2. Uyuşturucu Madde Bağımlılığı ve Etkileri Bazı kimyasal maddelerin tarihten bu yana insanların sağlığını etkilediği bilinmektedir. Son y›llarda insanlar›n en önemli sorunlar›ndan biri de sağl›ğa pek çok zararı olan uyuflturucu madde bağ›ml›l›ğ›d›r. Zararlar› bilindiği hâlde giderek daha fazla tüketme gereksinimi hissettiren, bırakıldığında ruhsal ya da fiziksel yoksunluk belirtilerine neden olan ilaç veya maddelere “uyuflturucu madde” denir. Uyuflturucu maddeler en büyük zarar› merkezî sinir sistemine verir. Bu nedenle kifli dengesizleflir, normal davran›fllardan uzaklafl›r. Kimyasal yap›lar›ndan dolay› uyuflturucu maddeler merkezî sinir sisteminin farkl› bölümlerini etkiler. Bunun sonucunda uyar›c›, hayal gördürücü vb. etkiler görülür. Uyuflturucu niteliğindeki baz› ilaçlar t›pta uyutmak, sakinlefltirerek rahatlatmak ve ağr› gidermek amac›yla kullan›l›r. Bu ilaçlar›n (morfin, antidepresan vb.) tedavi amac› d›fl›nda afl›r› ve yanl›fl olarak kullan›lmas› direnç art›m› (tolerans)na yol açarak bağ›ml›l›k riskini yükseltir. İlacın böyle kullanılması, amaç d›fl› kullan›m olarak adland›r›l›r. Amaç dışı kullan›m›n engellenmesi için ağr› kesiciler dâhil hiçbir ilaç hekim önerisi ve kontrolü olmadan kullan›lmamal›d›r. Bu amaçla ilaçlar›n üretimi, sat›fl› ve tüketilmesi Sağl›k Bakanl›ğ› taraf›ndan denetlenmektedir. Uyuflturucu maddeler çeflitlerine ve kimyasal yap›lar›na göre kiflide farkl› etkiler gösterir. Uyuflturucu maddeler kişide; dinlenememe, bulanık görme, baş dönmesi, iştah kaybı, uyku bozukluğu, hayal görme, uyuşukluk, ruhsal çöküntü, endişe, panik, bilinç kaybı, baş ağrısı, yorgunluk gibi etkiler gösterir. 102 Madde bağ›mlısı olma durumu kiflisel özellikler, çevre faktörü ve uyuflturucunun özelliklerine göre farklılık gösterir. Kiflisel özellikler: Uyuflturucu madde bağ›ml›l›ğ› genellikle kimlik sorunlar›n›n yafland›ğ› gençlik y›llar›nda ortaya ç›kar. Gençlerin bu dönemde aileden bağ›ms›z olmaya ve bireyselleflmeye yönelmeleri onlarda duygusal çalkant›lara neden olabilir. Bundan dolay› gençler uyuflturucu madde bağ›ml›l›ğ› konusunda risk alt›ndad›rlar. Kiflisel nitelikler de bağ›ml›lığa neden olabilecek etkenlerdendir. Sorumluluklardan uzak durma, macera arama, amaçs›zl›ktan kaynaklanan boflluk duygusu, baflar›s›zl›k ve özenti gibi bireysel nitelikler kifliyi uyuflturucu madde kullanmaya yöneltebilir. Çevre faktörü: Yanl›fl arkadafll›klar, bozuk aile yapısı, toplumsal iliflkilerdeki kopukluklar gibi çevreden kaynaklanan sorunlar bireyin uyuflturucu madde kullanmas›na neden olabilir (Resim 5.3). Zararlı alışkanlıkların benimsendiği gruplara dâhil olmak, arkadaşlar arasında kabul görmek gibi özentiler uyuşturucu mad de kullanımını yaygınlaştırmaktadır. Uyuşturucu ticareti yaparak kazanç sağlayan kişi ve örgütler, kolay ulaşabilecekleri kişilerin olduğu çevre- Resim 5.3: Aile içi tartışmalar madde bağımlılığına neden olabilir. lerdeki bireyleri bağımlı hâle getirerek kendi isteklerini yaptırmaya zorlamaktadırlar. Bu maddeleri temin etme, satma, alıcı bulma amacıyla özellikle üniversite ve lise gençlerini hedef kitle olarak seçmektedirler. Uyuflturucu maddenin yap›sal özellikleri: Uyuflturucu maddeler merkezî sinir sistemini etkileyerek fizyolojik ve psikolojik bağ›ml›l›ğa neden olur. Bunların büyük bir kısmının kullanıcıya geçici bir keyif verme gibi yanıltıcı özelliği vardır. Uyuşturucu maddelerin bir kez kullan›m› bile bağ›ml›l›ğa yol açabilir. Tedavi amacıyla verilen uyuşturucu niteliğindeki ilaçların aşırı ve yanlış kullanımı da bireyde tolerans geliştirerek bağımlılık yaratır. Uyuflturucu bağ›ml›l›ğ› al›flma, doyma ve düflkünlük dönemlerinden oluflan üç aflamada incelenir: Al›flma dönemi: Hasta, hekim kontrolünde tedavi amacıyla aldığı uyuşturucu niteliğindeki ilaçları tedavi bittikten sonra da kullanmayı sürdürebilir. Bu durum bireye keyif ve rahatlama duygusu verir. Bağımlı, uyuflturucuyu istediğinde b›rakacağ›na inanarak bu konuda yap›lan uyar›lar› dikkate almaz. Bağ›ml›, bu dönemde fazla para harcama, unutkanl›k, durgunluk, ani neflelenme ve hüzünlenme, dalg›nl›k gibi davran›fllar sergiler. Al›flma döneminde bağ›ml›n›n vücudunda kal›c› hasarlara rastlanmaz. Bu nedenle tanı ve tedavi için en uygun aflamad›r. Doyma dönemi: Bağ›ml›, bu dönemde uyuflturucu olmadan günlük yaflam›n› sürdürmekte zorlan›r. Uyuflturucu bulup kullanma zorunluluğu hisseder. Çünkü art›k yoksunluk belirtileri bafllar. Maddeyi b›rakma konusunda kendine güveni azal›r. ‹fl, arkadafll›k ve aile iliflkileri bozulur. Daha faz 103 la uyuflturucuya gereksinim duyar. Karaciğer, kalp ve sindirim sisteminde hasarlar bafllar. Zihinsel fonksiyonlarda bozulma görülür. Bağ›ml›, bu aflamada hastanede tedaviye al›nmal›d›r. Düflkünlük dönemi: Bağımlı bu dönemde ruhsal ve sosyal yönden ciddi sorunlar yaşar. Sağlığı da bozulduğundan vücut direnci düfler ve kal›c› hasarlar görülür. Bu aflamadaki bağ›ml›larda Hepatit B ve AIDS (Acquired Immune Deficiency Syndrome-Edinilmiş Bağışıklık Yetmezliği Sendromu) gibi enfeksiyon hastal›klar› ayn› enjektörü kullanmaktan ötürü s›kl›kla görülür. Bireyde suça eğilim artar. Tolerans geliflmesinden dolay› kullan›lan uyuflturucu maddenin dozu sürekli artar. Bu da bağ›ml›n›n beyninde ciddi hasara neden olur. Afl›r› dozda uyuflturucu alan kişide huzursuzluk, sesli ve ışıklı uyarıcılara karşı aşırı tepki görülür. Terleme, bulantı ve kas krampları meydana gelir. İdrar ve dışkı kontrolü kaybolur. Solunum düzensizleşir. Kalp atımı ve kan basıncı düşer. Titreme, baygınlık, zehirlenme, koma ve ölüm görülür. Öncelikle gençlerin ve toplumun tüm bireylerinin uyuflturucudan korunmas› için çıkarılan yasalarla bu maddelerin imali, ithali, sat›lmas›, al›m›na yard›mc› olunmas› ve bulundurulmas› ağ›r ceza kapsam›ndaki suçlar olarak kabul edilmiştir. Bunun yan› s›ra bağ›ml›l›k yapan ilaçlar›n sah te reçeteyle al›nmas› suçtur. Ancak bireyleri uyuflturucu mad de bağ›ml›l›ğ›ndan koruman›n en iyi yolu onları bu konuda Resim 5.4: Bireye verilecek eğitim kendisini madde bağımlılığından korumada oldukça önemlidir. eğitmektir (Resim 5.4). 3. Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlılığında Tedavi Alkol ve uyuflturucu madde bağ›ml›l›ğ› iki aflamada tedavi edilir. ‹lk aflamada bu maddeler vücuttan uzaklaflt›r›l›r ve yoğun yoksunluk belirtileri giderilir. Buna detoksifikasyon ad› verilir. Bu tedavi hastanede, gözlem alt›nda gerçeklefltirilir. Diğer aflama ise rehabilitasyondur. Bağ›ml›l›ktan kurtulan kifli bu yolla topluma yeniden kazand›r›l›r. Böylece ailesine, ifline döner. Bu dönemde zararl› al›flkanl›klara yönelmeye neden olan sorunlar irdelenerek bunlara çözüm aran›r. Birey bu aşamada zevk aldığı ve başarılı olduğu uğraşlara yönlendirilebilir. Alkol ve uyuflturucu bağ›ml›l›ğ›n›n tedavisi için hastanelerin psikiyatri servisleri, AMATEM (Alkol ve Madde Bağ›ml›l›ğ› Araflt›rma, Tedavi ve Eğitim Merkezi) ile bu konularda özel olarak ilgilenen gönüllü kurulufllara baflvurulabilir. Sağl›ğa zararl› al›flkanl›klarla mücadele için bilimsel yöntemleri kullanmada duyarl› ve istekli olunmal›d›r. Bu amaçla yapılan bilimsel araştırma ve incelemelerden yararlanılmalıdır. Ayrıca Yeşilaydan yardım istenebilir. 104 Zararl› al›flkanl›klardan uzak durmak, tedaviye göre çok daha kolayd›r. Ayr›ca ekonomik kayba yol açmaz. Bu alışkanlıkların yol açacağı sağlık sorunlarını engeller. Bu nedenle bireyler spor yapmaya yönelmeli, hobiler edinmelidirler. Bireyler kendilerine ayırdıkları zamanı, ilgi ve yetenekleri Ek Bilgi AMATEM: Alkol ve Uyuşturucu Madde Bağımlıları Tedavi ve Araştırma Merkezi (AMATEM) 1983 yılından itibaren alkol ve madde bağımlılarına yönelik tedavi hizmeti veren ve bu konuda araştırmalar yapan bir merkezdir. İstanbul Bakırköy Ruh Sağlığı ve Sinir Hastalıkları Eğitim ve Araştırma Hastanesinin içinde bulunmakta olup buraya sadece alkol veya madde kullanım sorunları olanlar kabul edilmektedir. Ülkemizin bu alandaki tek resmî kuruluşudur. Senede uyuşturucu kullanan yaklaşık 3000 kişi AMATEM’e başvurmaktadır. doğrultusunda zevk al›c› etkinliklerle değerlendirmelidirler. İyi arkadaşlıklar gençleri zararlı alışkanlıklardan korur (Resim 5.5). Bu nedenle zararl› al›flkanl›klar edinebilecekleri ve bilgi sahibi olmadıkları ortamlardan uzak durmal›; sanatsal, kültürel, sportif vb. etkinliklere kat›lmal›d›rlar. Yetiflkinler zararl› al›flkanl›klardan uzak durarak gençlere ve çocuklara örnek olmal›d›rlar. Resim 5.5: İyi arkadaşlıklar zararlı alışkanlıklardan korur. Etkinlik Alkol ve uyuflturucu madde al›flkanl›klar›n›n toplum yaflam›na olumsuz etkilerini konu alan gazete haberlerinden derlediklerinizi sınıfta okuyunuz. Alkol ve uyuflturucu madde al›flkanl›ğ›n›n birey ve topluma olumsuz etkilerine günlük yaşantınızdan örnekler veriniz. Değerlendirme 1. Alkolün etkileri nelerdir? Açıklayınız. 2. Alkolün ruh sağlığına olan etkilerini açıklayınız. 3. Uyuşturucu madde bağımlılığının tedavisi için yapılması gerekenler nelerdir? 4. Gebelikte alkol kullanımının bebeğe etkileri nelerdir? 5. AMATEM ve Yeşilay alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığı bulunan kişilere ne gibi yardım sağlayabilir? 105 5. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Bağımlılık nedir? Yoksunluk belirtileri nelerdir? 2. Sigara hangi tür hastalıklara neden olmaktadır? 3. Pasif etkilenme nedir? Nasıl korunulur? 4. Tütün dumanındaki nikotinin etkileri nelerdir? 5. 4207 sayılı Tütün Ürünlerinin Zararlarının Önlenmesi ve Kontrolü Kanunu gereğince nerelerde tütün ürünlerinin kullanımı yasaktır? 6. Alkolün insan sağlığına etkileri nelerdir? 7. Alkol bağımlılığının aile içi ilişkilere etkileri nelerdir? 8. Madde bağımlısı kişilerin tedavisi için nerelere başvurulabilir? 9. Ülkemizde bağımlılık yapan maddelerin kullanımında istatistiki veriler nasıldır? 10. Okul ve aileler gençleri bağımlılık yapan maddelerden korumak için hangi önlemleri almalı ve hangi çalışmaları yapmalıdır? B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Aşağıdakilerden hangisi sigarada bulunan zararlı maddelerden değildir? A) Nikotin B) Karbonmonoksit D) Katran E) Amonyak C) Safran 2. Aşağıdakilerden hangisi alkolün merkezî sinir sistemine yaptığı etkilerden biri değildir? A) Bulantı B) Kas kontrolünde zayıflama D) Bulanık görme E) Denge bozukluğu C) Baş dönmesi 3. Aşağıdaki kuruluşlardan hangisi bireylere alkol ve madde bağımlılığının tedavisinde yardımcı olur? A) AKUT B) AMATEM D) TEMA E) TÜSİAD C) Türk Kızılayı 4. Ülkemizde ilaçların üretimi, satışı ve tüketilmesi hangi bakanlık tarafından denetlenmektedir? A) Sanayi Bakanlığı B) Çevre ve Orman Bakanlığı C) Savunma Bakanlığı D) Sağlık Bakanlığı E) Maliye Bakanlığı 106 5. I. Uyarıcı etki II. Uyanık tutucu etki III. Hayal gördürücü etki IV. Bulantı, panik, endişe etkileri Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri uyuşturucu maddelerin kimyasal yapılarından dolayı merkezî sinir sistemine olan etkilerinden değildir? A) IV B) III-IV D) II-III-IV E) I-II-III C) III C. Aşağıda verilen cümleleri uygun ifadelerle tamamlayınız. duman hepatit B, AIDS alıştırma karaciğerin nikotin beslenme vazgeçme AMATEM, Yeşilay, Türk Kızılayı sigara bırakma 1. Sigara bağımlılığına neden olan asıl madde .................... dir. 2. Alkolün vücutta işlenmesi ve bu sırada açığa çıkan yan ürünlerin atılması ............................ görevidir. 3. Uyuşturucu maddelerin aynı enjektörle alınması sonucunda .................... , .............. gibi enfeksiyon hastalıkları görülür. 4. Uyuşturucu bağımlılığının tedavisinde en uygun dönem ............................. dönemidir. 5. Sigara bağımlıları hastanelerin ............... ..................... ünitelerinde tedavi görebilirler. D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Sigara içmek bağımlılık yapar. ( ) 2. Sigarada bulunan karbonmonoksit, akciğer kanserinin en önemli nedenlerinden biridir. ( ) 3. Metil alkol, karbonhidratların mayalandırılmasıyla elde edilir. ( ) 4. Uyuşturucu maddelerin uzun süre kullanımı bağımlılığa neden olur. ( ) 5. Erken teşhis ve tedavi sigara, alkol ve uyuşturucu madde bağımlılığından kurtulmada çok önemlidir. 107 6. ÜNİTE: AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI Ünitenin Kazanımları Bu ünitenin sonunda öğrenciler; 1. Aile kavram›n› ve ailenin toplum için önemini aç›klar. 2. Aile hayatını etkileyen etmenleri açıklar. 3. Ana baba olmanın toplumsal ve yasal koşullarını açıklar. 4. Aile planlaması ve nüfus planlamasını açıklar. 5. Aile planlaması yöntemlerini sıralar. 6. Aile planlamasının ana çocuk sağlığı ve toplum sağlığı açısından önemini irdeler. 7. Gebelik ve lohusalık döneminin sağlıklı geçirilebilmesi için yapılması gerekenleri açıklar. 8. Çok ve kısa aralıklarla yapılan doğumların anne, çocuk ve toplum sağlığı üzerindeki etkilerini açıklar. 9. Anne sütünün önemini açıklar. 10. D vitamini ve güneş ışınlarından faydalanma ile bebeklerin kemik gelişimini ilişkilendirir. 11. Çocukluk dönemi hastalıklarını önlemede aşı yaptırmanın önemini açıklar. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Çekirdek aile ve geniş ailenin özelliklerini araştırıp öğreniniz. Kendi ailenizin bu aile tiplerinden hangisine uyduğunu belirleyerek öğrendiklerinizi arkadaşlarınıza anlatınız. 2. Aile planlamasının ne olduğunu araştırarak edindiğiniz bilgileri sınıf arkadaşlarınıza anlatınız. 3. “Aşı nedir? Aşı yaptırmanın yararları nelerdir?” sorularını cevaplayan bir ödev hazırlayıp sınıfta arkadaşlarınıza bir sunum yapınız. 4. Çevrenizdeki sağlık ocağından aşı takvimi alarak arkadaşlarınızla inceleyiniz. 5. Bebek beslenmesinde anne sütünün önemini araştırıp öğreniniz. Öğrendiklerinizi aileniz ve arkadaşlarınızla paylaşınız. 6. D vitamininin önemi ile güneş ışınlarından niçin faydalanılması gerektiğini araştırınız. 108 A. AİLE HAYATI VE ANA ÇOCUK SAĞLIĞI Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Bütün insanların küçük yaşta öğrendiği en önemli kavramlardan birisi ‘aile’dir. Aile anne, baba ve çocukların oluşturduğu topluluktur. Aile kurumu hayatın her evresinde önemlidir. Destek aldığımız, paylaştığımız ve sığındığımız bu kurum insanlar için vazgeçilmezdir. Aile kavramı genelde çocuklar için çok önemli görünür. Fakat yetişkin insanlar için de en az çocuklar kadar önemlidir. Ailenin güçlü ve sürekli olması hem çocuklar hem de yetişkinler için yararlı etkiler oluşturur. Dağılan ve sorunlu olan ailevi ortamlarda çocuklar kadar yetişkinler de zarar görür. Ailede anneyle babanın boşanıp ayrı yaşamaya karar vermesi çocukları çok etkiler. Özellikle yetişkin çocuklar bu olaydan daha fazla yıpranırlar. Ülkemizde aile kavramına çok önem verilmektedir. Aile kurumuna gereken önemi vermek ve her zaman aile kurumunu güçlü tutmak hem yetişkinlerimiz hem de çocuklarımız için daha sağlıklı bir geleceğe adım atmanın en doğru yoludur.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Aile denilince neler anlıyorsunuz? • Bir toplum için aile neden önemlidir? • Aile içi sorunların çocuklara etkileri nelerdir? 1. Aile ve Aile Yapıları Bireyin en yakın çevresini ve toplumsal yaşamın temelini aile oluşturur. Aile, evlilik ve kan bağına dayanan; karı, koca, çocuklar, kardeşler arasındaki ilişkilerin oluşturduğu toplum içindeki en küçük birliktir. Aile yapısı zaman içerisinde sosyal ve ekonomik değişikliklere bağlı olarak farklılık göstermektedir. Bu nedenle genel anlamda aile yapıları iki gruba ayrılır: Çekirdek aile: Anne, baba ve evlenmemiş çocuklardan oluşur (Resim 6.1). Bu aile tipi, endüstrileşme ile gelen sosyal ve ekonomik değişimin bir sonuResim 6.1: Anne, baba ve çocuklar çekirdek aileyi oluşcudur. Endüstri üretimine geçilmesiyle turur. birlikte yeni sanayi işletmeleri kurulmuştur. Bu işletmelerin gereksinim duyduğu iş gücüne sahip Ek Bilgi genç nüfus kırsal kesimden ve geniş aileden ayrılarak Toplum: Ayn› topendüstri merkezlerine göç etmiştir. Burada oluşan yeni kentrak parças› üzerinsel yaşam biçimi sosyoekonomik gelişmeler doğrultusunda de bir arada yaflayan ve temel aile yapısını da etkilemiştir. Kent yaşamında geleneksel ç›karlar›n› sağlamak için iş birliği geniş aile yapısının sürdürülmesi mümkün olmadığından, yapan insanların tümüdür. aile küçülerek çekirdek aileye dönüşmüştür. Çekirdek ailenin benimsediği değer yargıları, inanç, siyasi görüş, ahlak kuralları ve yaşam biçimi üzerinde aile büyükleri ile akrabaların etkisi geniş aileye oranla daha azdır. 109 Geniş aile: Anne, baba, dede, nine, hala, dayı, teyze, amca vb. akrabalar ile çocuklardan oluşur (Resim 6.2). Bu aile tipinde birkaç kuşak aynı çatı altında yaşar. Aralarında toprağa bağlı üretimi amaçlayan ve ekonomik birlikteliğe dayalı bir düzen vardır. Geniş ailede bireylerin aile yapısına gösterdiği bağlılık ve sadakat onların kişisel özgürlüklerini sınırlayabilir. Aile iki yetişkin insanın yasal ve törel bağlarla kurdukları biyolojik, ekonomik, psikolojik ve sosyolojik işlevleri olan bir kurumdur. Ailenin evrensel olarak kabul gören işlevleri şunlardır: • Aile, yeni neslin gereksinimlerini karşılar ve onların yetiflmelerini sağlar. Fotoğraf 6.2: Geniş ailelerde birkaç kuşak bir arada yaşar. • Ailede eşler kurdukları ekonomik iş birliğiyle aile bireylerinin barınma, beslenme, giyinme, eğitim gibi temel gereksinimlerini karşılar. Böylece aile birliği ve dolayısıyla toplumsal yaşamın sürekliliği sağlanır. • Aile, çocukların sıcak ve sevgi dolu bir ortamda büyümesini sağlar. Eşler arasındaki anlayış ve hoşgörü aile mutluluğunun temelidir. Anne baba arasındaki mutlu ve sıcak ilişki çocukları da mutlu eder, huzurlu kılar. Huzursuz bir ortamda büyüyen çocuklar tedirgin ve mutsuzdurlar. • Aile, yetiştirilen çocukların sosyalleşmesini sağlar, onlara kültürel değerleri kazandırır, toplumsal kuralları ve değer yargılarını öğretir. Aile, bireye çeşitli davranışlar ve alışkanlıklar kazandırır. Toplumsal değerleri aile içinde öğrenen bireyin sosyal ve kişisel özellikleri şekillenir. Aile üyelerinin belirli rolleri ve sorumlulukları vardır. Aile yaşamı iş bölümü, iş birliği ve paylaşma temeline dayanır. Ailede baba ve anne zor olan işleri üstlenirler. Çocuklar ise onlara yardımcı olurlar. İş bölümünde her üyenin yapması gereken işler, görev ve sorumluluklar vardır. Görev ve sorumlulukların paylaşılması ve ailenin temelinin sevgiye dayanması yorgunluk, şikâyet ve üzüntüleri azaltır, mutluluğu çoğaltır. Aile, yasal olarak evlenme yoluyla oluflan bir kurumdur. Ailenin mutluluğu çiftlerin evlenirken içinde bulunduğu koflullarla direkt ilgilidir. Evlenmeye karar verilirken bu koşullar dikkate alınmalıdır. Evlilik, efllerin birbirine karfl› sorumluluklar›n›n olduğu bir beraberliktir. Evlenecek kiflilerin, bu sorumluluklar›n› yerine getirebilmeleri için fiziksel, duygusal ve sosyal yönden belirli bir geliflim ve olgunlukta olmalar› gerekir. Türk Medeni Yasas› bu olgunluk ve geliflim düzeyini 18 yafl olarak belirlemifltir. 17 yaşındaki kişiler de anne ve babalar›n›n izniyle evlenebilirler. Evlenen bireylerin hoflgörü, beceri ve yetenek düzeyi tam olarak geliflmemifl, geleceğe yönelik amaçlar› flekillenmemifl ise bu evliliklerin uzun ömürlü olma olas›l›ğ› düflüktür. Bu nedenlerden dolay› fiziksel, duygusal, ekonomik, sosyal olgunluk ve yafl bakımından evliliğe hazır olmak gerekir. Evliliğe karar verebilmek için taraflar›n, ev ve aile harcamalarını karfl›layacak düzeyde gelirlerinin olmas› gereklidir. Ayr›ca taraflar, elde ettikleri geliri ak›ll›ca kullanabilme yeterliliğine sahip olmalıdır. Bu nedenle evlenecek bireyler ekonomik özgürlüğe sahip olmak ve ifl bulabilmek için öğrenimlerini tamamlamalıdır. Erkeklerin askerlik görevini yapm›fl olmas› da çok önemlidir. Çünkü eşlerin uzun süre birbirinden uzak kalması aile huzurunu bozabilir. Evlenecek kiflilerin sosyal, ekonomik ve eğitim durumlar›n›n yan› s›ra kültürel yap› ve kiflilik özelliklerinin benzemesi evlilikte uyumu sağlar. 110 Evlilikte eşlerin birbiriyle yakın akraba olmalarının önemli sakıncaları vardır. Çünkü bu tür evliliklerden doğan çocuklarda genler yoluyla geçen yar›k damak ve dudak, hemofili gibi kal›tsal hastal›klar›n ortaya ç›kma olasılığı fazladır. Bazı hastalık genlerini anne ve baba taşıdığı hâlde çocuklarda hastalık belirtileri görülmeyebilir. Bu genler çekinik genlerdir. Çekinik olan hastal›k genleri yak›n akraba evliliklerinden doğan çocuklarda baskın olabilir. Aile yaflam›nda mutluluğu olumlu ya da olumsuz olarak etkileyen çeflitli faktörler vard›r. Bu faktörlerden başlıcaları; aile bireylerinin ilişkilerinin uyumlu olması, sağl›k sorunlar› ve ekonomik s›k›nt›lardır. Her ailede bireyler aras›nda çat›flma olabilir. Aile içi sorunlar, tart›flmalar yaflanabilir. Sorunlara çözüm ararken efller birbirine sayg›l› olmal›d›rlar. Çünkü çocuklar yaflamlar›nda anne ve babalar›n›n davran›fllar›n› örnek al›rlar. Sağl›kl› iletiflimin olduğu ailelerin çocuklar› sorunlar›na kolayca çözüm bulurlar. Bu durum, çocukların okuldaki baflar›lar›nı yükseltebilir. Ailede sevgi, sayg› ve hoflgörü ortam›nda büyüyen çocuklar sağl›kl›d›r. Bu nedenle aile yaşamında sevgi ve saygı çok önemlidir (Resim 6.3). Anne baba aras›ndaki fliddetli geçimsizlik ve huzursuz aile ortam› çocuklar›n ruh ve beden sağl›klar›n› olumsuz yönde etkiler. Böyle ailelerde büyüyen çocuklar tedirgin ve güvensiz olurlar. Aile bütünlüğünün korunmas› aç›s›ndan aile bireylerinin görevleri ve karfl›l›kl› sorumluluklar› vard›r. Ailede bireylerin beslenme, bar›nma gibi ihtiyaçlar›n›n karfl›lanmas› için ifl bölümü yap›lmal› ve dayan›flma içerisinde olunmal›d›r. Resim 6.3: Aile yaşamının temelini sevgi ve saygı oluşturmaktadır. Ailenin mutluluğunda sosyal kurumlarla olan ilişkiler de etkilidir. Okul ve iş yerindeki ilişkilerin niteliği aile yaşamına yansır. Ayrıca komşuluk ve akrabalık ilişkileri de olumlu ya da olumsuz yönleriyle aile huzurunu etkiler. Zaman zaman tiyatro, sinema vb. yerlere gitmek, dostları ziyaret etmek, evde konuk ağırlamak aile yaşamını renklendirir (Resim 6.4). Resim 6.4: Evde sevdiklerimizi ağırlamak aile yaşamına neşe katar. Konuyla İlgili Çalışma Aile içi sorunlar ve tartışmalar çocuğun gelişimini nasıl etkiler? 2. Koruyucu Aile Hizmeti Günümüzde sağlıklı bir toplum ve mutlu yarınlar için çocuklara büyük önem verilmektedir. Kimsesiz ve korunmaya muhtaç çocuklar için koruyucu aile uygulaması başlatılmıştır. Ülkemizde ilk koruyucu aile uygulaması 1949 yılında yapılmış ve 1952 yılından itibaren yaygınlaştırılmıştır. 111 Koruyucu aile hizmeti; çeşitli nedenlerle öz ailesi yanında bakılamayan çocukların, kısa veya uzun süreli olarak bakımlarını üstlenen aile ya da kişilerin yanında, devlet denetiminde yetiştirilmeleridir. Bu hizmeti veren aile ya da kişilere ise koruyucu aile denilmektedir. 2 Eylül 1990 tarihli Çocuk Hakları Sözleşmesi’nde çocuğun öncelikle ailesi yanında, bunun mümkün olmaması durumunda ise uygun bir aile ortamı içinde yaşamını sürdürmesine özel bir önem verilmektedir. Ülkemizin de imzalamış olduğu bu sözleşmeyle koruyucu aile hizmeti daha da önem kazanmıştır. Çocuk Hakları Sözleşmesi’yle vurgulanan koruyucu aile hizmetinin dayanağı Türk Medeni Kanunu, Sosyal Hizmetler Kanunu, Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu ile Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamedir. Koruyucu aile hizmeti bu kanunları temel alarak hazırlanan Koruyucu Aile Yönetmeliği dâhilinde yürütülmektedir. Kuşkusuz anne ve babalar çocuklarını en iyi şekilde yetiştirmek için çaba harcarlar. Ancak yaşam her zaman düşünülen gibi olmayabilir. Bazı aileler zihinsel, bedensel, psikolojik sorunlar veya ekonomik yetersizlikler, boşanma, ölüm, hükümlülük gibi sorunlar nedeniyle bütünlüklerini devam ettiremez ve çocuklarının gereksinimlerini karşılayamaz hâle gelebilir. Böyle durumlarda çocuklara yardım etmenin en iyi yolu, öz ailesinin koşulları iyileşinceye kadar başka bir ailenin yanında bakımlarının sağlanması amacıyla onları koruyucu aile hizmetlerinden yararlandırmaktır. Koruyucu aile çocuklara öz ailesi, okulu ve çevresiyle ilişkilerini devam ettirmelerini sağlayarak yardımcı olur. Böylece koruyucu aileler sadece çocuğa yardım etmekle kalmayıp desteğe gereksinimi olan güç durumdaki aileye de yardım etmiş olur. Kişi ya da ailelerin koruyucu aile olabilmeleri için şu koşulları taşımaları gerekmektedir: • Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olmak • Türkiye’de sürekli ikamet etmek • En az ilkokul mezunu olmak • 25-65 yaş aralığında bulunmak • Düzenli gelire sahip olmak Koruyucu aile olmak isteyenler bu koşulları taşımaları durumunda Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine başvurabilirler. Gerekli inceleme ve değerlendirme sonucunda uygun bulunanlara koruyucu ailelik verilir. Koruyucu aile olarak seçilenlerle yükümlülüklerini içeren bir sözleşme imzalanır ve valiliğin onayından sonra çocuk bir tutanakla koruyucu aileye teslim edilir. Koruyucu aile yanına aynı anda en fazla 3 çocuk yerleştirilebilir. Koruyucu aileye bu hizmetinden dolayı bakım ücreti ödenir. Koruyucu ailenin yükümlülüklerini yerine getirmemesi, çocuğa istenilen şekilde bakmaması ya da koruyucu aile olmaktan vazgeçmesi durumunda çocuk geri alınır. Konuyla İlgili Çalışma Kişi ya da ailelerin koruyucu aile olmak istemelerinin nedenleri neler olabilir? 3. Evlat Edinme Aileler kimsesiz çocukları evlat edinebilirler. Bir çocukla durumu evlat edinmeye uygun bir kişi arasındaki hukuki bağlar sağlanarak çocuk ebeveyn ilişkisinin kurulmasına evlat edinme denilmektedir. Ülkemizde evlat edinme, Türk Medeni Kanunu’nun (01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren) 305-320 maddeleri ile Sosyal Hizmetler Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğünce hazırlanan 01.08.2002 tarih ve 145 sayılı Evlat Edinme Yönergesi ve 14.1.2004 tarihinde kabul edilerek 1 Eylül 2004’te yürürlüğe giren Çocukların Korunması ve Ülkelerarası Evlat Edinme Konusunda İş Birliğine Dair Sözleşmenin Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında Kanun çerçevesinde yürütülmektedir. Evlat edinebilmek için Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüklerine müracaat yapılması gerekmektedir. Evlatlık olarak verilecek çocuklar şunlardır: • Doğal afet, kaza, hastalık gibi nedenlerle aile ve yakınlarını kaybetmiş çocuklar • Öz ya da üvey anne ve/veya babası tarafından terk edilmiş çocuklar 112 • Evlilik dışı ilişkilerden dünyaya gelmiş çocuklar • Ensest ilişki sonucu doğmuş çocuklar Çocuğu evlat edinebilmek için ailelerde de bazı koşullar aranmaktadır. Bu koşullar; • En az 5 yıldan beri evli veya 30 yaşını doldurmuş, evli ya da bekâr, çocuklu veya çocuksuz olması, • Anne ve baba adayının tutarlı, dengeli, çocuğa yeterli sevgi verebilecek kişilik yapısında olması, • Sosyal ilişkiler açısından toplumun norm ve değerlerine aykırı düşmeyecek özellikler taşıması, • Evlat edinilecek çocuk ile evlat edinecek kişi arasında en az 18 yaş, en fazla 40 yaş farkın olması, • Evlat edinenin çocuğun bakım ve eğitimini sağlayabilecek yeterli gelir düzeyine, sosyal güvenlik hakkına, uygun çevre ve yaşam koşullarına sahip olması, • Evlat edinenin çocuğun sosyokültürel gelişimini sağlayabilecek kültürel özelliklerde ve en az ilkokul mezunu olması, • Evlat edinenin fizik ve ruh sağlığı açısından çocuğa bakabilecek durumda olması, çocuğu toplum içinde psikososyal açıdan mağdur edecek herhangi bir özelliğinin olmaması, • Evlat edinecek kişinin, çocuğun toplum içindeki alacağı konumu olumsuz etkileyecek herhangi bir suçtan ve yüz kızartıcı bir suçtan ceza almamış olması gerekir. Ek Bilgi Ülkemizde Evlat Edinme Çocuğun evlat edinilmesi ve nüfusa kaydının yaptırılması Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlüğünün görüşü ve Asliye Hukuk Mahkemesinin kararı ile gerçekleşir. Eşler, birlikte evlat edinebilirler. Evli olmayanlar birlikte evlat edinemezler. Eşlerden biri, en az iki yıldan beri evli olmaları veya kendisinin 30 yaşını doldurmuş olması koşuluyla ile diğerinin çocuğunu da evlat edinebilir. Başvuru sonrası gerekli ön inceleme yapılır. Uygun görülen ve evlat edinmek üzere çocuk verilen aile, belli süreler içerisinde izlenir ve çocuğun gelişimi gözlenir. Eğer aile ve çocuk uyum sağlamışsa bir yıllık yasal süreç sonrası ailenin çocuğu nüfusuna kayıt yaptırabileceğine dair mahkemeye kanaat bildirilir. Mahkeme gerekli değerlendirmeyi yaparak çocuğun nüfusa kaydına karar verir. Etkinlik “Hangi yaşlarda anne ve baba olmanın sağlıklı olduğunu düşünüyorsunuz?” sorusu çerçevesinde beyin fırtınası yapınız. Beyin fırtınası sonucunda anne ve baba adaylarının bedensel, anatomik ve ruhsal yönden belli bir olgunluğa erişmelerinin gerektiğini vurgulayınız. Değerlendirme 1. Aile nedir? Aile yapıları kaç gruba ayrılır? Belirtiniz. 2. Ailenin evrensel olarak kabul gören görevleri nelerdir? 3. Evlilik hangi yasaya göre, hangi koşulları taşımak suretiyle yapılabilir? 4. Koruyucu aile hizmeti nedir? Hangi yasa gereğince yapılmaktadır? 5. Ülkemizde evlat edinme nasıl yapılabilmektedir? Açıklayınız. Gelecek Derse Hazırlık Çevrenizde bulunan bir sağlık kuruluşuna giderek bu kuruluşun aile planlamasına yönelik ne tür çalışmalar yaptığını, gebelik döneminde anne adaylarına ne gibi hizmetler götürdüğünü araştırınız. 113 B. AİLE PLANLAMASI VE GEBELİK Derse Hazırlık 1. Aşağıdaki soruyu cevaplayınız. • Aile planlaması denilince ne anlıyorsunuz? 2. Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Aile planlaması ailelerin istedikleri zaman ve sayıda, sağlıklı aralıklarla bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olmaları demektir. Aile planlaması çocuk sayısının kısıtlanması demek değildir. Aile planlaması çalışmalarının temel amacı, ailenin sağlığını korumak ve onların mutlu yaşamalarını sağlamaktır. Bu çalışmalar ile çiftlere, gebe kalmak ve doğum yapmak için en uygun koşulların neler olduğu öğretilir. Gebelikler arasında belli bir süre bıraktırılarak anne ve çocuk sağlığı korunur. Aile planlaması ayrıca evli çiftlere ekonomik olanaklarına ve kişisel isteklerine göre çocuk sayısını tayin etmeleri konusunda da yol gösterir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Aile planlaması nedir ve niçin yapılır? • Aile planlamasında evli çiftlere ne gibi destek sağlanmaktadır? 1. Aile Planlaması Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi dersinin “Değerler ve Aile” ünitesinde vurgulandığı gibi aile toplumun temelini oluşturur. Aile yaşamında mutluluğun sağlanması için aile planlaması hizmetlerinden yararlanılmalıdır. Aile planlaması, bireylerin yaşam kalitesinin yükseltilmesi için topluma katkı sağlama amac›n› tafl›r ve bunun için yap›lan çal›flmalar› kapsar. “Sağlıklı Yaşam” ünitesinde belirtildiği gibi aile planlaması temel sağlık hizmetleri kapsamındadır. Aile planlamas›, eşlerin istedikleri zaman ve sayıda, bakabilecekleri kadar çocuk sahibi olabilmeleri için yürütülen çal›flmalard›r. Bu çal›flmalar sayesinde fazla nüfus artışı önlenir, doğumlar aras› süre uzat›larak anne ve bebek sağl›ğ› korunur. Bunlar›n yan› s›ra çocuğu olmayan efllerin çocuk sahibi olmalar›na yard›mc› olunur. Türkiye’de aile planlamas› hizmetleri; aile sağlık merkezleri, hastanelerin kad›n hastal›klar› ve doğum bölümleri, doğumevleri, aile planlamas› ve ana çocuk sağl›ğ› ve aile planlaması merkezlerinde verilmektedir. Buralarda çal›flan ebeler, hemflireler, hekimler ile kad›n hastal›klar› ve doğum uzmanlar› çocuk sahibi olmaya istekli çiftlere aile planlamas› konusunda yard›mc› olurlar. Aile planlaması ile birlikte nüfus planlaması da gerçekleştirilir. Nüfus planlaması, toplumun yaşam düzeyini korumak ve yükseltmek için nüfusu kontrol etmedir. Örneğin 2012 yılında 75 milyon olan Türkiye nüfusunun 2022 yılında 80 milyonu geçmemesi için yapılacak çalışmalar nüfus planlamasıdır. Aile planlaması, anne ve babanın aile bireylerinin sayısına karar vermesi, nüfus planlaması ise devletin belli bir süre sonunda ülkenin ulaşacağı nüfusu planlamasıdır. Aile planlaması ailelerdeki kişi sayısını sınırlandırma anlamını taşımaz. Amaç anne ve doğacak çocukların sağlıklı olması ve çocuk sahibi olmak istendiğinde gebeliğin oluşmasıdır. Çünkü iki yıldan az aralıklarla yapılan doğumlar annenin vücut sağlığını önemli ölçüde bozmakta, gebelik sırasında riskleri artırmakta hatta ara vermeden arka arkaya yapılan doğumlar anne ölümlerine neden olmaktadır. Ayrıca sık aralıklarla doğan çocukların anne karnında gelişmesi tam olmamakta (doğum aralığı düşük bebekler), sakatlık oranı yükselmekte, bakımları güçleşmekte ve bebek ölümleri artmaktadır. Bu nedenlerden dolayı aile planlaması yoluyla gebeliği önleyici yöntemler uygulanmaktadır. Bu amaçla hizmetler Sağlık Bakanlığına bağlı olan hastaneler, aile sağlığı merkezleri, ana çocuk sağlığı ve aile planlaması merkezleri, aile sağlığı merkezleri, üniversite ve diğer kamu kuruluşlarının has114 taneleri ile özel sağlık merkezlerinde verilmektedir. Kamu kuruluşlarında kondom, rahim içi araç ve doğum kontrol hapları ücretsiz ya da çok düşük bir ücret karşılığında uygulanmaktadır. Aile planlaması hizmetlerinden yararlanılmaması sık ve çok doğumdan dolayı çeşitli sağlık sorunlarına neden olur. S›k ve çok doğum yapmak anne sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkileyerek kad›nlarda çeşitli hastalıklara yol açar. Bu kad›nlarda kans›zl›k, beslenme bozukluklar› ve hâlsizlik gibi sağl›k sorunlar› görülür. ‹stenmeyen gebelikleri önlemek için düflük ve kürtaj say›s› artabilir. Çok ve s›k doğum gebelik, düflük ve doğuma bağl› olarak anne ölümlerinin say›s›n› yükseltebilir. S›k ve çok doğum yapmak çocuk sağl›ğ›n› da olumsuz yönde etkiler. Bundan dolay› doğumsal anormallikler, fetüs ve bebek ölümleri artar. Bebeklerin erken ve düflük ağ›rl›kl› doğma olas›l›ğ› yükselir. Çocuğun bedensel ve ruhsal geliflimi geri kal›r. Ailede çocuk say›s› artt›kça anne ve baban›n çocuklar›n her birine gösterdiği ilgi azal›r. Yeterince ilgi ve sevgi gösterilmeyen çocuklar›n ruh sağl›ğ› bozulur. Artan çocuk say›s› ailede ekonomik s›k›nt›lara yol açar. 2. Aile Planlamasının Amaçları Aile planlamasının amaçları şunlardır: • Bireyleri ve aileleri, üreme sağlığı konusunda eğitmek • Anne ölümlerini önlemek ve sağlığını korumak • Bebeklerin sağlıklı doğmalarını ve yaşamalarını sağlamak • Yüksek riskli gebelikleri önlemek • İstenmeyen gebelikeri önlemek • Çocuk sahibi olmak isteyenlere tıbbi yardım sağlamak • Bireyleri aile planlaması yöntemleri konusunda eğitmek (Resim 6.5) Aile planlaması ile ilgili verilen eğitim sırasında ailelere tüm doğal korunma yöntemleri hakkında bilgiler de verilmektedir. Resim 6.5: Aile planlaması uygulamalarına ilişkin etkinliklerde bireyler bilgilendirilirler. 3. Ana Sağlığı Aile planlamas› “Sağlıklı Yaşam” ünitesinde vurgulandığı gibi kişiye yönelik koruyucu hizmetlerdir. Bu yolla anne sağl›ğ›n› olumlu yönde etkiler ve bunun sonucunda düflük, kürtaj ve gebelikten kaynaklanan anne ölümlerinin say›s› düfler. Gebelik ve s›k doğumdan kaynaklanan sağl›k sorunlar› azal›r. Gebe kalma korkusundan kaynaklanan huzursuzluk ortadan kalkar. Kad›nlar›n yaflam kalitesi yükselir. Aile planlamas›n›n çocuk sağl›ğ›na da olumlu yönde etkileri vard›r. Bunun sonucunda doğumsal anormallikler, fetüs ve bebek ölümlerinin sayısı düşer. Çocuklarda beslenme bozukluklar›na bağl› sağl›k sorunlar›, düflük kilolu ve erken bebek doğumu azal›r. Sağl›kl› çocuk say›s› artar. Yeterli ilgi ve sevgi gören çocuklar ruhen sağl›kl› olurlar. Aile planlamas› uygulamalar› çeşitli etkinlikler yoluyla gerçekleştirilir (Resim 6.5). Böylece nüfus art›fl h›z› yavafllat›l›r. Bunun yanı sıra toplumun sağl›kl›, iyi eğitilmifl ve ekonomik olanaklar› yeterli kiflilerden oluflmas› sağlanarak ülkenin refah düzeyinin yükseltilmesine katk›da bulunulur. Bu durum efller aras›ndaki iletiflimi ve aile mutluluğunu art›r›r. Ana çocuk sağlığının korunması toplum yaşamı açısından çok önemlidir. 115 4. Gebelik, Belirtileri, Kontrolleri ve Sorunları Tıpta çocuk sahibi olsun ya da olmasın 15-49 yaş arasındaki doğurgan bütün kadınlar anadır. Doğurganlık çağındaki her kadın herhangi bir sağlık sorunu yoksa gebe kalabilir. Gebelik döneminin özellikleri aşağıda verilmiştir. Gebelik, erkek üreme hücresi olan spermle kadın üreme hücresi olan yumurtanın (ovum) birleşerek döllenmesinden doğuma dek geçen süreyi kapsar. Gebelik dönemi ana sağlığını etkileyen en önemli faktörlerdendir. Gebeliğin belirtileri şunlardır: • Beklenen âdetin olmamas› • Bulant› ve kusma • Deri renginde koyulaflma • Memelerde dolgunluk ve hassasiyet • Meme uçlar›ndaki pembe halkan›n büyümesi ve renginin koyulaflmas› • Döl yolundan gelen ak›nt›da artma • Kar›nda özellikle 3. aydan itibaren fark edilebilen büyüme • 4. aydan sonra bebek hareketlerinin hissedilmesi • Büyüyen rahmin idrar torbas›na baskı yapması sonucu s›k idrara ç›kma Bunlar›n d›fl›nda gebelik tan›s›n›n konulabilmesi için flu tetkikler yap›labilir: • ‹drar ve kanda hormon tetkiki • Ultrasonografiyle bebeğin görüntülenmesi • Çocuğun kalp seslerinin alet yard›m›yla dinlenmesi Gebelik döneminden önce annenin ve bebeğin sağlıkları açısından riskli durumlar›n yaflanmamas› için yap›lmas› gereken tetkikler vard›r. Bu nedenle gebelik düflünüldüğünde hemen bir sağl›k kurulufluna gidilmeli ve bunlar yaptırılmalıdır. Örneğin anne ve baba aras›nda kan uyuflmazl›ğ› ile annede gebelik s›ras›nda şiddeti artabilecek hastal›klar›n olup olmad›ğ› saptanarak gebeliğe karar verilmelidir. Gebelik tan›s› kesinleflen anne adaylar› gebelik süresince belli aral›klarla bir sağl›k kurulufluna giderek kontrollerini yapt›rmal›d›r (Resim 6.6). Gebeliğin normal olarak sürüp sürmediğini anlamak için sağl›k kontrolleri ayda bir kez yapt›r›lmal›, son ayda s›klaflt›r›lmal›d›r. Gebelik süresince anne aday›n›n tansiyonu ölçülmeli, idrar ve kan tetkikleri yap›lmalıdır. Kütle art›fl› saptanmalıdır. Bebeğin geliflimi ultrasonla izlenmelidir. Elde edilen sonuçlara göre gebeliğin devam edip etmeyeceği kararlaştırılmalı, hastal›k durumu varsa tedaviye başlanmalıdır. Anne aday› gebelik süresince ayda 1-1,5 kg olmak üzere toplam 9-13 kg almal›d›r. Normalden fazla ya da az kilo art›fl› anne ve bebek üzerinde olumsuz etki yapar. Bebeğin de gebelik boyunca sağl›k kontrolleri yap›l›r. Gelişimini izlemek için ultrasonografi kullanılır. Kalp at›fllar›n›n say›s› ve düzgünlüğü izlenir. Bunlar bebeğin sağlığının durumu açısından aydınlatıcıdır. Özellikle son aylarda bebeğin anne karn›nda duruflu doğumun nas›l yap›lacağ›n›n belirlenmesinde önemlidir. Anne aday›n›n gebeliğin 5. ay›ndan itibaren bir ay ara ile 2 kez tetanos afl›s› olmas› gerekir. Bu yolla annede oluflan antikorlar plasenta arac›l›ğ›yla bebeğe geçerek onu yeni doğan döneminde tetanosa, anneyi de iltihaplanmalara karfl› korur. 116 Resim 6.6: Gebelik süresince düzenli olarak sağlık kontrolü yaptırılmalıdır. Gebelik öncesinde yap›lan kontrollerde anne baba aras›nda kan uyuflmazl›ğ› olup olmad›ğ› saptanır. Annenin kan› Rh (—), baban›nki Rh (+) olduğunda bebeğin kan› Rh (+) ise anne ve bebek arasında kan uyuflmazl›ğ› görülebilir. Kan uyuflmazl›ğ› durumunda bebeğin hayat› tehlikeye gireceğinden kan›n›n tümünün değifltirilmesi gerekebilir. Doğumun gerekirse kan değiflimi yap›labilecek bir sağl›k kuruluflunda gerçekleşmesi sağlanmalıdır. Kan uyuşmazlığına karşı doğumdan 72 saat önce anneye anti-D iğnesi yapılarak bu risk ortadan kaldırılır. Bu süreç içerisinde anne aday› ruhen de doğuma haz›rlan›r. Doğum ve bebek bak›m› konusunda bilgilendirilir. Doğum öncesi bak›m, anne ve bebeğin sağl›ğ›n›n korunmas› için çok önemlidir. Bunun için mutlaka uyulmas› gereken kurallar flunlard›r: • Sağl›kl› bir gebelik için hekimin önerisi olmadan asla ilaç kullan›lmamal›d›r. Çünkü özellikle gebeliğin ilk 3 ay›nda kullan›lan ilaçlar bebekte sakatl›k ve doğumsal anormalliklere yol açabilir. Ayr›ca gebeliğin ilk 3 ay›nda röntgen ›fl›nlar›na maruz kalma da ayn› sorunlara neden olabilir. • Gebelik döneminde sigara, alkol ve uyuflturucu gibi zararl› maddeler kullan›lmamalıdır. Bebek düflük kilolu ya da zihinsel veya bedensel engelli doğabilir. • Gebelik süresince anne hem kendi vücudunun gereksinimlerini karfl›lamak hem de bebeğin geliflimini sağlamak için yeterli ve dengeli beslenmelidir. Bu nedenle anne adayının besin gereksinimi her zamankinden daha fazlad›r. Bu dönemde süt, yumurta, et ve bal›ktan al›nan protein çok önemlidir. Vücudun özellikle kalsiyum, fosfor, demir gibi minerallere ve vitaminlere olan ihtiyac› bu dönemde artar. Bu nedenle anne aday› bol sebze ve meyve yemelidir. Afl›r› kilo almaya neden olabileceğinden yağ fazla tüketilmemeli, flekerli besinler ve hamur ifli gibi karbonhidrat yönünden zengin yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Gebelik döneminde bazı annelerde toprak, sabun gibi maddeleri yeme isteği oluşabilir. Özellikle toprak yeme, anne aday›nda demir eksikliği olduğunu düşündürmelidir. Bu nedenle hekime baflvurularak gerekli tetkikler yaptır›lmal›d›r. • Gebelikte karn› ve göğüs kafesini s›kmayan bol k›yafetler giyilmelidir. Korse, tayt gibi kan dolafl›m›n› engelleyen giysiler tercih edilmemelidir. Alçak topuklu, rahat ve kaymayan ayakkab›lar kullan›lmal›d›r. • Gebelikte uzun ve yorucu yolculuklardan kaç›n›lmal›d›r. Çünkü bu tür yolculuklar ilk 3 ayda düflüklere, son 3 ayda ise erken doğumlara neden olabilir. • Anne aday›n›n toksoplazmozis ve k›zam›kç›k gibi hastal›klara yakalanmas› doğacak bebekte gelişim sorunlarına ya da bebeğin ölmesine neden olabilir. Bu nedenle anne aday› ve çevresindekilerin bu konuda çok dikkatli olmalar› gereklidir. • Anne adayı, gebelikte düzenli olarak yorucu olmayan yürüyüfl ve egzersizler yapmal›d›r (Resim 6.7). Düflük ve erken doğuma, sakatlanmaya neden olabileceği için yorucu ağır işler ile aşırı ve zor hareketlerden kaç›nmal›d›r. • Gebelik süresince düzenli sağl›k kontrollerinin d›fl›nda anormal bir durum ortaya ç›kt›ğ›nda hemen hekime baflvurulmal›d›r. Gebelik zehirlenmesi, rahim kanamalar› gibi rahats›zl›klar anne ve bebeğin sağl›ğ›n› tehlikeye atar. Gebelik zehirlenmesi, hamileliğin son üç ayında ve lohusalığın ilk günlerinde görülen tansiyon yükselmesi, ödem ve idrarda protein bulunması ile ortaya çıkan bir durumdur. • Gebelik kad›n yaflam›n›n hassas bir dönemidir. Hormonal değiflimlerden dolay› anne aday› al›ngan, sinirli, ürkek, gergin davranışlar sergileyebilir. Bu ruhsal değiflim bebeği de etkiler. Bu nedenle anne aday›n›n eflinin veya çevresindeki diğer kiflilerin anlay›fll› olmaları gerekir. Okumak, el ifli veya hafif bahçe iflleri yapmak anneyi rahatlatabilir. Bunlar›n yan› s›ra yeterince dinlenmek ve günde 8-10 saat uyumak anne aday›n› ruhsal gerginlikten kurtarabilir. 117 Resim 6.7: Gebelik süresince düzenli olarak egzersiz yapılmalıdır. Gebelik döneminde anne ve bebeğin sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkileyen baz› faktörler vard›r. Annenin; • 17 yafl›ndan küçük, 35 yafl›ndan büyük olmas›, • ‹ki gebeliği aras›ndaki sürenin 2 y›ldan az olmas›, • Yaşadığı ilk gebelik olmas›, • Dörtten fazla doğum yapm›fl olmas›, • Kar›n ameliyat› geçirmifl olmas›, • Çoğul doğum yapm›fl olmas›, • Anemi, kalp, damar, böbrek, tansiyon, fleker, tüberküloz vb. hastal›klar›n›n olmas›, • Boyunun 150 cm’den k›sa olmas›, • Efliyle kan uyuflmazl›ğ› olmas›, • Gebelikte ateflli hastal›k geçirmifl olmas›, • Sigara, alkol ve uyuşturucu madde kullanması kendisinin ve bebeğin sağlığını tehlikeye atan faktörlerdir. Bu riskli durumların bazıları önlenebilir, bir kısmı ise önlenemez. Bu faktörlerden başka istenmeyen gebeliklerde tıbbi yöntemler dışında yap›lan düflüklerin de annenin sağlığına olumsuz etkileri vardır. Ayr›ca sosyoekonomik flartlar›n kötü olmas› beslenme, barınma gibi ihtiyaçların yeterince karşılanamamasına yol açar. Kad›nlar›n eğitim düzeylerinin düflük olmas› da anne sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkileyebilir. Anne ölümleri gebelik, doğum ve lohusalığa bağlı olan ölümlerdir. Türkiye’de her yıl pek çok kadın bu nedenlerle ölmektedir. 5. Doğum Gebelik süresi 40 haftaya ulaflt›ğ›nda hormonlar›n etkisiyle rahim kaslar› kas›lmaya bafllar. Kas›lmalar, rahimdeki bebeği doğum kanal›ndan d›flar› atmaya yöneliktir. Önce düzensiz ve genifl aral›klarla gelen kas›lmalar bir süre sonra s›klafl›r. Bu kas›lmalar doğum sanc›lar›d›r. Ard›ndan rahim ağz› genifller. Fetüsün içinde bulunduğu kese patlar ve amniyon s›v›s› boflal›r. Bebek rahimden doğum kanal›na, daha sonra d›fl üreme organlar›na gelerek d›flar› ç›kar ve doğum tamamlan›r. Doğumdan yaklafl›k 15-30 dakika sonra plasenta da d›flar› at›l›r. Normal doğumda bebek, bafl› önde olarak doğum yoluna girer. Bebeğin yan ya da omuz üzeri pozisyonlarda doğum yoluna girmesi doğumu güç ya da imkâns›z hâle getirir. Bunun d›fl›nda annenin doğum yolunun bebeğin geçifline uygun olmamas› da doğumu zorlaflt›r›r. Böyle durumlarda bebeğin ve annenin hayat›n› tehlikeye atmamak için sezaryene başvurulabilir. 28 haftadan önce sonlanan gebeliklerde bebek yaşamayabilir. Bu olaya düflük denir. Bazen bebeğin doğumsal anormalliklere sahip olmas›, anne sağl›ğ›n›n korunmas› gibi nedenlerle gebelik hekimler taraf›ndan da cerrahi müdaheleyle sonland›r›labilir. 28 haftadan önce yap›lan bu iflleme t›bbi düflük denir. Anne ve babalar taraf›ndan istenmeyen gebelikler de yasal olarak 10 haftay› geçmemek kayd›yla hekim taraf›ndan cerrahi müdahaleyle sonland›r›labilir. Gebelik bazen normal süresinden daha uzun ya da k›sa olabilir. Bebeğin anne karn›nda kalma süresi 40 haftaya ne kadar yak›nsa yaflama flan s› o kadar yüksektir. 28-37 hafta aras›nda doğan bebekler prematüredir (olgunlaflmam›fl) (Resim 6.8). Annenin yüksek tansiyon, beslenme bozukluğu, stres, üzüntü vb. sorunlar yaflamas› erken doğuma neden olabilir. Bebekte sinir sistemi geliflimine bağl› bozukluklar olması durumunda gebelik 40 haftay› aflabilir. Bu bebeklere ise postmatüre ad› verilir. Postmatüre bebekler bedensel ve zihinsel yönden zarar görebilir ya da ölebilir. Bundan dolay› normal süreyi 1 hafta aflan gebeliklerde doğum cerrahi müdahaleyle hekimler taraf›ndan yaptırılır. 118 Resim 6.8: Prematüre bebek 6. Lohusalık, Emziklik Dönemi ve Bakım Doğumun tamamlanmas›n› izleyen 6 haftal›k süre lohusal›k dönemidir. Bu süre halk aras›nda 40 gün olarak kabul edilir. Lohusalık döneminde hipofiz bezinden salgılanan prolaktin hormonunun etkisiyle annenin meme bezlerinden süt salg›lan›r. Annenin bebeğini emzirdiği süre ne kadar olursa olsun bu döneme “emziklilik” ad› verilir. Gebelikte anne adayının vücudunda meydana gelen değifliklikler lohusalıkta gebelik öncesindeki durumuna dönmeye başlar. Bu dönemde süt salgılanmaya başladığından temizliğe dikkat edilmezse memelerde iltihaplanma görülebilir. Bunun yanı sıra hamilelik boyunca büyüyen rahim eski hâlini almaya bafllar. Doğum yolundan önce kanl›, sonra giderek beyazlaflan bir ak›nt› gelebilir. Bu değişikliklerden dolayı doğum yollar›nda iltihaplanma olabilir. Lohusa hummas› (albasma) ad› verilen bu hastal›k yüksek ateflle bafllar. Bu durum, doğum s›ras›nda temizliğe dikkat edilmemesi, doğum yolunun zedelenmesi, rahim içinde parça kalmas› gibi nedenlerden kaynaklanabilir. Doğum sonrasında annenin temizliğe dikkat etmemesinin de yol açabileceği bu hastalıkta, doğum yolundan bafllayan iltihaplanma rahme, kar›n içine ve tüm vücuda yay›labilir. Hastalık durumunda doğum yolundan kötü kokulu akıntı gelir. Kar›n ağr›s›, bulant›, kusma gibi belirtiler görülür. Şok, hatta ölüm gerçekleşebilir. Albasma mikrobik, ateflli bir hastal›kt›r. Kurdele bağlama, flerbet içirme gibi yöntemlerle düzelmez. Bu durumda hasta acil olarak hekime götürülmelidir. Lohusalık döneminde yüksek ateş ve nabız yükselmesi durumunda da aynı yol izlenmelidir. Memelerin düzenli boflalt›lmamas›, temizliği ve emzirme tekniği ile ilgili hatalar da meme iltihaplar›na neden olabilir. Lohusa bu konuda mutlaka eğitilmelidir. Hekim önermedikçe memelere merhem sürülmemelidir. Çünkü anne sütü memede çatlamay› engelleyecek yumuflakl›ğ› sağlamaktad›r. Memeler, emzirmeden önce sadece kaynatılıp soğutulmuş suyla temizlenmelidir. Lohusal›k ve emziklilik döneminde annenin yeterli ve dengeli beslenmesi çok önemlidir. Bu dönemde enerji ve besin maddeleri yetersiz al›n›rsa anne süt salgılamak için kendi vücut dokular›n› kullan›r. Bu durumda yeterli süt salg›lanamad›ğ› için anne zay›flar ve hastal›klara karfl› direnci düfler. Kemiklerde yumuflama, difllerde çürüme görülür. Özellikle çok ve s›k doğum yapan kad›nlar ile kendi geliflme çağ›n› tamamlamadan gebe kalan ve emzikli olan 18 yaşından küçük kadınlarda ciddi sağlık sorunları ortaya çıkarabilir. Bu nedenlerden dolay› lohusal›k ve emziklilik döneminde bebek ve annenin sağl›klar›n›n korunmas› için anne enerji, protein, vitamin ve mineraller yönünden zengin besinlerle yeterli ve dengeli beslenmelidir. Ayr›ca bol s›v› ve su tüketmelidir. Lohusal›ğ›n ilk günlerinde anneye su vermemek yanl›fl bir inan›flt›r. Gebelik süresince gevfleyen kar›n ve bel kaslar›n›n güçlenmesi için lohusa ve emzikli anneler düzenli egzersizler yapmalı; stresten, ağ›r ve yorucu ifllerden uzak durmal›d›r. Ailenin diğer bireylerinin anneye yard›mc› olmaları gerekir. Etkinlik Çevredeki sağlık kuruluşlarının aile planlamasına yönelik çalışmaları ile anne adaylarına gebelik döneminde verilen hizmetlerine ilişkin araştırma sonuçlarını sınıfta paylaşınız. Anne adaylarının sağlıklı bir gebelik dönemi geçirmesi için neden düzenli sağlık kontrolleri yaptırması gerektiğini tartışınız. Değerlendirme 1. Aile planlaması ve nüfus planlaması niçin yapılır? Açıklayınız. 2. Aile planlamasının amaçları ve yöntemleri nelerdir? 3. Gebeliğin belirtileri nelerdir? 4. Lohusalık dönemi ne kadar sürer? Lohusalıkta dikkat edilmesi gereken hususlar nelerdir? 5. Kan uyuşmazlığı nedir? Kan uyuşmazlığında neler yapılmalıdır? 119 C. ANNE, ÇOCUK VE TOPLUM SAĞLIĞI Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. UZMANLARDAN ‘ANNE SÜTÜ’ UYARISI ANNE SÜTÜ SADECE BEBEĞİN KARNINI DOYURMUYOR Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı, anne sütünün bebek için en ideal seçenek olup faydalarının bebeğin karnını doyurmasının çok ötesinde olduğunu söyledi. Bebeğin ilk 6 ayında hemen hemen tüm beslenme ve vitamin ihtiyaçlarını tek başına karşılayan anne sütünün, içerdiği pek çok yararlı maddeyle de bebeğin çeşitli hastalıklardan korunmasına yardımcı olduğunu söyleyen Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanları anne sütünün eşsiz olduğunu dile getirdi. Yapılan pek çok bilimsel çalışma sonucunda anne sütü alan bebeklerde kulak ve akciğer enfeksiyonları, menenjit, viral sindirim sistemi hastalıklarının daha az görüldüğünü belirten uzmanlar, “Bu hastalıklara karşı bebeğinizi koruyan başlıca madde anne sütündeki Ig A adı verilen proteindir. Bu protein anne sütünde ve özellikle de kolostrum adını verdiğimiz ilk zamanlardaki sütte bol miktarda bulunur. Ayrıca anne sütü daha sonraki hayatta ortaya çıkabilecek diyabet, kolesterol, hipertansiyon ve enlamatuar bağırsak hastalıklarının gelişimini önlemede kısmen etkili olur. Anne sütü yerine, çeşitli formül mamalarla ya da inek, koyun, keçi sütü ile beslenen bebeklerde alerjik rahatsızlıklar daha fazla görülür. Sadece anne sütünde bulunan Ig A bebeğin sindirim sisteminde koruyucu bir tabaka oluşturur ve bu tabaka olası alerjik besinlerin bebeğin sindirim sitemine ulaşmasını engeller.” dedi. Çeşitli bilimsel araştırmalarda anne sütü ile beslenen bebeklerin daha zeki olduklarına ilişkin sonuçlara ulaşıldığını belirten Dr. Çeri, bu araştırmaların birinde 17 binden fazla bebeğin doğumdan sonra 6,5 yıl süre ile takip edildiğini ve bebeklerden uzun süre anne sütü alanların daha yüksek bir zekâ katsayısına sahip olduğunun gözlendiğini söyledi. Gazete haberi (6) • Bebek için anne sütü niçin önemlidir? • Diğer besinler anne sütünün yerini neden tutmaz? 1. Anne ve Çocuk Sağlığı Anne ve çocuk sağlığı hizmetleri bakımından 0-6 yaş arası bireyler çocuk olarak adlandırılır. Çocukluk çağ› insan›n bedensel ve zihinsel olarak en h›zl› gelifltiği dönemdir. Çocuklar›n bu dönemi sağl›kl› geçirmeleri çok önemlidir. Çünkü yetiflkinlik y›llar›nda yaflanabilecek pek çok hastal›ğ›n temelinde çocukluk döneminde göz ard› edilen sağl›k sorunlar› yatmaktad›r. Dolayısıyla bir toplumun sağl›kl› bireylerden oluflmas› için öncelikle çocuklar›n sağl›kl› olmalar› gerekmektedir. Bu ise sosyoekonomik düzeyin yükseltilmesi, sağl›k hizmetlerinin kalitesinin art›r›lmas› ve anne babalar›n çocuk sağl›ğ› konusunda eğitilmeleriyle mümkündür. Çocuklar›n büyüme ve geliflmeleri kal›t›m, anne baban›n eğitim düzeyi, çocuğa gösterdikleri ilgi gibi faktörlerden dolay› farkl›l›klar gösterebilir. Fakat bu farkl›l›klar belirli s›n›rlar içinde kal›r. Örneğin kısa boylu anne ve babas› olan bir çocuğun yaş›tlar›na göre daha ufak tefek yap›l› olmas› normal bir sonuçtur. Bundan dolayı anne ve babalar büyüme ve geliflmedeki farkl›l›klar nedeniyle yersiz endifleye kap›lmamal›d›rlar. Annenin gebelik dönemini etkileyen faktörler, doğacak bebeğin sağl›ğ›n› da doğrudan etkiler. Örneğin gebeliğin ilk 6 ay›ndan sonra görülen gebelik zehirlenmesi, böbrek ve idrar yollar›nda görülen hastal›klar hem annenin hem de bebeğin sağl›ğ›n› tehlikeye atar. Doğum s›ras›nda çocuğun anne karn›nda oksijensiz kalmas›, boynuna kordon dolanmas› gibi durumlar merkezî sinir sistemini ve dolayısıyla çocuğun sağl›ğ›n› olumsuz yönde etkiler. Ek Bilgi Doğumdan sonraki ilk 1 ay, bebeBebek ve Çocukların Gelişimi ğin hayatta kalmas›nda çok önemli bir dönemdir. D›fl ortama uyum sağlayaTürkiye standartlarına göre zamanında doğan bebekbilmesi için bebeğin bak›m› iyi yap›llerde boy 48-50 cm, kütle ise 3000-3500 g’dır. Genel olamal› ve kaliteli sağl›k hizmetlerinden rak bebekler 5. ayda doğum kilosunun 2 katına, 1 yaşınyararlanmas› sağlanmal›d›r. da ise 3 katına erişirler. Bir yaşın sonunda ise boyları doğum uzunluğunun 1,5 katına ulaşır. 0-1 aylık bebekler Doğum sonras›nda iyi ve dengeli yeni doğan, 1-12 aylık bebekler süt çocuğu, 1-6 yaş ara beslenme ile bağ›fl›klama vücut dirensı çocuklar oyun çocuğu, 6-11 yaş arası ise okul çocuğu cini art›rarak çocuk sağl›ğ›n› olumlu olarak adlandırılır. yönde etkiler. 120 Büyüyüp geliflmesi için çocuğa iyi bak›lmas› gerekir. Bunun yan› s›ra çocuğun doğumdan itibaren düzenli aral›klarla sağl›k kontrollerine götürülmesi büyüme ve geliflmesinin seyri hakk›nda bilgi verir. Ayr›ca çocuğun bir sağl›k sorunu varsa bunun çabuk fark edilerek tedaviye erken bafllanmas›n› sağlar. Bu kontroller s›ras›nda anne ve babalar çocuk bak›m› konusunda bilgilendirilir. Sağl›ğ›n korunmas›nda temizlik çok önemlidir. Çocuğa her gün banyo yapt›r›lmal›d›r. Banyo kan dolafl›m›n› h›zland›rarak cildi canland›r›r, çocuğun rahat uyumas›n› sağlar. Bebeğin alt› ise s›k s›k temizlenmeli, bu temizlik önden arkaya doğru yap›lmal›dır. Temizlikten sonra bebeğin altı y›kan›p kurulanmal›d›r. Mümkünse tek kullan›ml›k haz›r bezler tercih edilmelidir. Bunun yerine pamuklu bezler de kullan›labilir. Ancak bu bezler sabunla y›kanarak kaynat›lmal› ve iyi durulanmal›d›r. Bu, bebeğin kalça ve kas›klar›nda piflik olmas›n› önler. Bebek aç›k havaya ç›kar›lmal› ve günefl ›fl›nlar› direkt tenine gelecek flekilde güneşlendirilmelidir. Çünkü günefl ›fl›nlar› kemiklerin geliflimi için gereken D vitamininin ön maddesinin vücutta kullan›lmas›n› sağlar. Böylece, raşitizm hastalığına karşı önlem alınır. Hava s›cakl›ğ›n›n 20-25°C olduğu günlerde çocuk kol ve bacaklar› aç›kta b›rak›larak günefllendirilmelidir. Bafl›nda mutlaka flapka olmal›d›r. Çocuklar›n giyiminde pamuklu kumaştan yapılmış tulum gibi rahat giyecekler tercih edilmelidir. Bebeğin hareketlerini engellediğinden kesinlikle kundak kullan›lmamal›d›r. Kundak kullanmak doğumsal kalça ç›k›kl›ğ›n›n gözden kaçmas›na ya da ilerlemesine neden olabilir. Oysa doğufltan kalça ç›k›ğ›nın tedavisinde bacaklar birbirinden mümkün olduğunca ayr›k durmalıdır. Bunun için bebeğin alt› bağlan›rken çok geniş ara bezi kullan›lmal›d›r. Konuyla İlgili Çalışma Çocuklara ek besinler ne zaman ve verilmelidir? 2. Anne Sütü ve Önemi Bebekler doğar doğmaz emzirilmelidir ve en az bir yıl anne sütüyle beslenmelidir. Çünkü anne sütü bebeğin en iyi besin kaynağıdır. ‹nek sütü ile anne sütünün besleyici değeri karfl›laflt›r›ld›ğ›nda yağ oran› itibarıyla fazla bir fark olmad›ğ› görülür. Elzem yağ asitleri bak›m›ndan ise anne sütü inek sütünden 5 kat daha zengindir. Anne sütü önemli bazı amino asitler içerir. ‹nek sütünden daha fazla laktoz bulundurduğundan daha tatlıdır. Bol antikor içerir. Ağız ya da kolostrum adı verilen, doğumdan sonra gelen ilk süt antikor bak›m›ndan çok zengindir ve mutlaka bebeğe verilmelidir. Her zaman haz›r ve temiz olan anne sütü aynı zamanda ekonomiktir. Piflirilmesi ya da ›s›t›lmas› gerekmez. Bebeği alerjik reaksiyonlardan ve bağ›rsak enfeksiyonlar›ndan korur. Emzirme anne ile bebek aras›nda duygusal bir bağ oluflturur. Emzirme doğumun hemen ardından bebek her ağlad›ğ›nda daha sonra 3-4 saatte bir olmal›d›r. Anne sütü yeterli ise bebeğin idrarı düzenli, uykusu sakin ve iyi, gelişmesi normaldir. Annenin iyi beslenmesi, stresten uzak durmas› ve bol s›v› almas› süt salg›s›n› art›r›r. Buna karfl›n doğru emzirme tekniğini bilmemek süt salg›s›n› azalt›r, bebeğin az emmesine ve gelişiminin yavaş olmasına yol açar. Gelişim geriliğinden dolayı bebeğin ek g›dalara geçifli gecikir. Doğru emzirme tekniğinde anne, s›rt›n› rahatça dayayabileceği bir yere oturmalıdır. Anne normal durumlarda her emzirmeden önce meme başını yıkamalıdır. Bebeğin ağz›nda pamukçuk oluşmuşsa meme başı karbonatl› suyla temizlenmelidir. Bebek kucakta, baş kısmı biraz yüksekte ve hafif eğimli olarak tutulmal›dır. Memenin bafl tarafı iflaret parmağı ile orta parmak aras›nda tutulmalı, çevresindeki renkli bölgenin bir k›sm› da bebeğin ağz›na verilmelidir. Böylece emme s›ras›nda süt salg›lanmas›n› sağlayan sinir uçlar› uyar›l›r (Resim 6.9). Emzirme 15-20 dakika kadar sürmelidir. Her bir meme için onar dakika ayr›lmal›d›r. Bebek emme s›ras›nda sütle birlikte hava da yutar. Eğer yutulan hava emzirmeden sonra ç›kar›lmazsa kar›n ağr›s›na ve kusmaya yol açar. Bunun için gazı çıkaracak kişi omzuna temiz bir bez koyar. Resim 6.9: Anne uygun Bebeği kolu ile tutar ve bafl›n› omzuna yaslar. Bir eliyle bebeğin s›rt›na hafifçe vurup, s›vazlayarak geğirmesini sağlar. Bu flekilde bebeğin teknikle bebeğini emzirmelidir. gaz› ç›kar›lm›fl olur. Biyoloji dersi “Hücre Organizma ve Metabolizma” ünitesinde minerallerin ve vitaminlerin sağlığa olan etkileri üzerinde durulmuştur. Bunlardan D vitamını, kalsiyumun kemiklere taşınmasını sağlar. Ancak vücuda alınan D vitamini vücutta güneş ışınlarıyla aktifleşir. Özellikle bebeklerin, sağlıklı kemik gelişiminin sağlanması için ışınların dik gelmediği saatlerde direkt tenine gelecek şekilde güneşlendirilmesi gereklidir. Bu sırada bebeklere şapka veya güneş gözlüğü takılmalıdır. Çocuğun büyüme ve geliflmesinde yeterli ve dengeli beslenme önemli rol oynar. Çocuklarda yeni dokular›n oluşumu çok 121 h›zl›d›r. Bu nedenle besin ögelerine olan ihtiyaçlar› yetiflkinlere göre daha fazlad›r. Anne sütü 6. aydan sonra bebeğin beslenmesinde yetersiz kal›r. Bu nedenle 6. aydan sonra ek g›dalara başlanır. Ek besinler bebeğe azar azar ve vücudunun tepkileri gözlenerek verilmelidir. Hiçbir ek gıda anne sütünün yerini tutamayacağından zorunlu sebeplerle anne sütü verilemediğinde çocuğun nas›l beslenmesi gerektiği konusunda sağl›k personelinden yard›m al›nmal›d›r. Son yıllarda çocukların ve gençlerin yaşadığı önemli sağlık sorunlarından biri şişmanlık yani obezitedir. Obezite, beslenme bozukluğundan kaynaklanan, vücutta fazla miktarda yağ birikmesi sonucu ortaya çıkan bir hastalıktır. Şeker hastalığı, yüksek kolesterol, eklem hastalıkları, âdet düzensizlikleri obezite ile doğrudan ilişkili rahatsızlıklardan bazılarıdır. Bu nedenle bireyler yeterli ve dengeli beslenmeli, obezite sorunu tıbbi yöntemlerle çözülmelidir. 3. Aşı Yaptırılması Çocukluk dönemi hastalıklarını önlemek için aşı yaptırılmalıdır. Afl›, birtak›m hastal›klara karfl› organizmada bağ›fl›kl›k sağlamak için yapılır. Vücuda verilen bu eriyik, hastal›ğ›n ölü ya da zayıflatılmış mikrobuyla veya bunun toksiniyle haz›rlanır. Afl›lama sonras›nda vücut bağışıklık kazanır. Aşı sı yapılan hastal›k etkeniyle karfl›laflt›ğ›nda onu tanıyarak hastal›k yapmas›n› engeller. Bağışıklık, hastal›ğ› geçirerek de kazanılabilir. Günümüzde birçok bulafl›c› hastal›ğa karfl› afl› üretilmifltir. Difteri, boğmaca, tetanos, k›zam›k, çocuk felci ve verem bunlardan baz›lar›d›r. Bu afl›lar ülkemizde Sağlık Bakanlığınca düzenli, zorunlu ve ücretsiz olarak yapılmaktadır (Tablo 6.1). Grip aşısı ise isteğe bağl› olarak uygulan›r. Tablo 6.1: Türkiye’de çocuklara uygulanan zorunlu aşı takvimi (T.C. Sağlık Bakanlığı, 2013) Doğumda 1. ayın sonu I II Hep B BCG DaBT-İPA-Hib KPA KKK DaBT-IPA OPA Td Hep A Su Çiçeği 2. ayın sonu 4. ayın sonu 6. ayın sonu 12. ay 18 ay 24 ay İlkokul 1. sınıf Ortaokul 8. sınıf III I I I II II III III Rapel Rapel I I Rapel Rapel II I Rapel II I Hep-B: Hepatit B Aşısı BCG: Bacille-Calmette-Guerin(Verem) Aşısı DaBT-İPA: Difteri, Boğmaca, Tetanos, İnaktif Polio. Hemafilus influenza Tıp B Aşısı (Beşli Karma Aşı) KPA: Konjuge Pnömokok Aşısı KKK: Kızamık, Kızamıkçık, Kabakulak Aşısı DaBT-İPA-Hib: Difteri, Boğmaca, Tetanos, İnaktif-Polio Tip B Aşısı (Dörtlü karma aşı) OPA: Oral Polio (Çocuk Felci) Aşısı Td: Erişkin Tipi Difteri-Tetanoz Aşısı Hep A: Hepatit A Aşısı Etkinlik Anne sütüyle beslenmenin çocuk sağlığına etkilerinin neler olduğuna ilişkin beyin fırtınası yapınız. Verilen cevapları tahtaya listeleyiniz ve anne sütünün önemini vurgulayan sloganlar üretiniz. Değerlendirme 1. Çocuğun büyüme ve gelişmesi hangi faktörlere bağlıdır? 2. Anne sütü ile beslenen bebeklerin gelişimini anlatınız. 3. Ülkemizde düzenli olarak uygulanan aşılar hangileridir? 4. Bağışıklık nedir? Nasıl kazanılır? 5. Ülkemizde aşılar nerelerde yaptırılabilmektedir? Belirtiniz. 122 6. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Evlilik ve aile nedir? Açıklayınız. 2. Aile hayatını etkileyen faktörler nelerdir? Açıklayınız. 3. Ana ve baba olmanın yasal koşulları nelerdir? 4. Koruyucu aile olmanın koşulları nelerdir? 5. Ülkemizde evlat edinme nasıl olmaktadır? Açıklayınız. 6. Aile planlaması nedir? Yöntemleri nelerdir? 7. Gebelik döneminin sağlıklı geçirilebilmesi için yapılması gerekenler nelerdir? 8. Çok erken yaşlarda yapılan doğumun anne ve çocuk üzerindeki etkileri nelerdir? 9. Anne sütü bebek için niçin önemlidir? Açıklayınız. 10. Aşı nedir? Hangi hastalıklarda aşı yaptırılması gerekmektedir? Belirtiniz. B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Türk Medeni Yasası’na göre evlenecek kişilerde gelişim ve olgunluk yaşı kaç olarak belirlenmiştir? A) 16 B) 18 C) 19 D) 20 E) 22 2. Aşağıdakilerden hangisi gebelik tanısı konulurken yapılacak tetkiklerden değildir? A) İdrarda hormon tetkiki B) Ultrasonografiyle bebeğin izlenmesi C) Çocuğun kalp seslerinin alet yardımıyla duyulması D) MR çektirme E) Kanda hormon tetkiki 3. Aşağıdakilerden hangisi gebelik belirtilerinden değildir? A) Memelerde dolgunluk ve hassasiyet B) Döl yolundan gelen akıntıda azalma C) Beklenen âdetin olmaması D) Bulantı ve kusma E) Karında özellikle 3. aydan itibaren fark edilebilen büyüme 123 4. Ülkemizde aşağıdaki aşılardan hangisinin yapılması zorunlu değildir? A) Grip B) Hepatit B D) Verem E) Kızamık C) Kabakulak 5. Koruyucu aile yanına aynı anda kaç çocuk verilebilir? A) 1 B) 2 C) 3 D) 4 E) 5 C. Aşağıda verilen cümleleri uygun ifadelerle tamamlayınız. evlenmiş çocuklardan evlenmemiş çocuklardan evlenmiş ve evlenmemiş çocuklardan uygunluk bağışıklık röntgen lazer anlaşma 18-50 15-49 20-60 evlenme 1. Çekirdek aile; anne, baba ve ............................................. oluşur. 2. Çiftlerin, ............................. yoluyla oluşturdukları kuruma aile adı verilir. 3. Aşı, organizmada birtakım hastalıklara karşı ................................... sağlamak için yapılır. 4. Gebeliğin ilk üç ayında .......................... ışınlarına maruz kalma, bebekte hastalık ve doğumsal anormalliklere neden olabilir. 5. Tıpta çocuk sahibi olsun ya da olmasın ................. yaş arası doğurgan bütün kadınlar anadır. D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Aile planlaması hizmetleri anne ve çocuk sağlığını olumlu yönde etkiler. ( ) 2. Annenin 17 yaşından küçük, 35 yaşından büyük iken gebe kalması onun sağlığını olumlu yönde etkiler. ( ) 3. Aile bireyleri arasındaki uyumsuzluk, sağlık sorunları, ekonomik sıkıntılar gibi faktörler aile yaşamındaki huzur ve mutluluğu etkiler. ( ) 4. Anne ve babadan geçen genetik bozukluklar çocuklarda bedensel ve ruhsal hastalıklara yol açabilir. ( ) 5. Bebekler doğar doğmaz emzirilmez. 124 PROJE GÖREVİ Ders : Sağlık Bilgisi Sınıf düzeyi : Ortaöğretim Ünite adı : Hastalıklarla İlgili Temel Kavram ve İlkeler İçerik : Bulaşıcı Hastalıklardan Korunma Yolları Beklenen performans : Araştırma yapma, yaratıcı düşünce, sunum Süre : 1 ay Proje Görevinin Konusu Bulaşıcı hastalıkların nedenleri ile bu hastalıklardan korunmak için neler yapılması gerektiğini araştırınız. Araştırmalarınızı görsel materyallerle destekleyen bir duvar gazetesi hazırlayınız. Not: Bu konu dışında bir konuyu çalışmak isterseniz öğretmeninize danışmalısınız. Proje Görevini Hazırlarken Dikkat Etmeniz Gerekenler Bu çalışmayı başarıyla tamamlayabilmeniz için aşağıdaki adımları izleyiniz (Grup çalışması da yapılabilir.). • İş bölümü yapınız. • Çalışma planı hazırlayınız. • Konuyla ilgili kaynak taraması yaparak toplanan kaynakları sınıflandırınız. • Yapmış olduğunuz çalışmada yararlandığınız kaynakları ve İnternet adreslerini gösteriniz. • Görsel malzemelerle desteklenen bir gazete hazırlayınız. • Görev sürenizin bir ay olduğunu unutmayınız. Not: Bu görevin değerlendirilmesinde Proje Değerlendirme Formu kullanılacaktır. 125 PROJE DEĞERLENDİRME FORMU Projenin adı: Öğrencinin adı ve soyadı: Sınıfı: Numarası: Çok iyi İyi Orta Zayıf Çok zayıf 5 4 3 2 1 DEĞERLENDİRME ÖLÇÜTLERİ I. PROJE HAZIRLAMA SÜRECİ İş bölümünün yapılması Projeye uygun çalışma planı Kaynak araştırması Projenin plana göre gerçekleştirilmesi TOPLAM II. PROJENİN İÇERİĞİ Türkçenin doğru ve etkin kullanımı Bilgilerin doğruluğu Toplanan bilgilerin sınıflandırılması Elde edilen bilgilerden çıkarımda bulunulması Görsel materyallerle destekleme Kaynak gösterimi TOPLAM III. SÜRE Ödevin zamanında teslimi TOPLAM GENEL TOPLAM 126 7. ÜNİTE: HASTALIKLARLA İLGİLİ TEMEL KAVRAM VE İLKELER Ünitenin Kazanımları Bu ünitenin sonunda öğrenciler; 1. Kanserde erken tanı ve erken başvurunun önemini açıklar. 2. Kanserden korunma yollarını sıralar. 3. Şeker (diyabet) hastalarının yaşam kalitesini artırabilmek için uyulması gerekenleri sıralar. 4. Kalp ve damar hastalıklarının nedenlerini ve korumanın önemini açıklar. 5. Akdeniz anemisi (talasemia), Akdeniz ateşi ve hemofili gibi kalıtsal hastalıkların akraba evliliklerinde daha sık görüldüğünü fark eder. 6. Kronik akciğer hastalıklarının nedenlerini ve korunma yollarını açıklar. 7. Bulaşıcı hastalıklarla ilgili kavramları açıklar. 8. Bulaşıcı hastalıkların bulaşma yollarını sıralar. 9. Su ve besinlerle bulaşan hastalıkların genel özellikleri ve korunma yollarını açıklar. 10. Solunum yolu ile bulaşan hastalıkların genel özellikleri ve korunma yollarını açıklar. 11. Temas yolu ile bulaşan hastalıkların genel özellikleri ve korunma yollarını açıklar. 12. Vektörlerle bulaşan hastalıkların genel özellikleri ve korunma yollarını açıklar. 13. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıkların genel özellikleri ve korunma yollarını açıklar. 14. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların genel özellikleri ve korunma yollarını açıklar. 15. Akılcı ilaç kullanmanın önemini açıklar. 16. Vücut sıcaklığının yükseldiği durumlarda evde yapılması gerekenleri sıralar. 17. Evde hasta bakımında dikkat edilmesi gereken noktaları açıklar. Üniteye Hazırlık Çalışmaları 1. Çevrenizde hastalıklara yol açabilecek nedenleri arkadaşlarınızla sınıfta tartışınız. 2. Kanser, şeker, kalp ve damar, kronik akciğer hastalıkları ile ilgili bilgi toplayınız. Bu bilgileri arkadaşlarınızla paylaşınız. 3. Bulaşıcı hastalıkların nedenlerini araştırınız. Araştırma sonuçlarını arkadaşlarınıza anlatınız. 4. Solunum yolu, temas, su ve besinlerle bulaşan hastalıkların hangileri olduğunu bir sağlık kuruluşuna giderek öğreniniz. 5. Hayvan ve vektörlerden bulaşan hastalıklardan korunma yolları ile ilgili bilgi toplayınız. Bilgileri arkadaşlarınıza anlatınız. 6. Akılcı ilaç kullanmanın ülke ekonomisine katkılarını araştırınız ve arkadaşlarınıza anlatınız. 7. Ülkemizdeki evde bakım hizmetleri hakkında bilgi toplayınız. 127 A. KANSER VE KORUNMA YOLLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. KANSERE KARŞI EN İYİ İLAÇ: SAĞLIKLI YAŞAM Fransız Kanserle Savaş Küresel Fonu, hastalıktan korunmanın altın kurallarını derledi: Düzenli egzersiz, kilo kontrolü, çok yağlı ve aşırı tuzlu gıdalardan uzak durmak. Kısaca sağlıklı yaşam tarzı kanserle savaşta en etkili kalkan. Fransız Kanserle Küresel Savaş Fonu, kanserden korunup uzun yaşamanın 7 altın kuralını sıraladı. Buna göre tuzlu yiyeceklerden uzak durmak ve günde 30 dakika egzersiz yapmak yaşamı uzatıyor. Amerikan Klinik Beslenme Dergisi, 9 Avrupa ülkesinde 400 bin kişinin katılımıyla İnternet üzerinden bir araştırma yaparak bu ülkelerde yaşayanların yaşam tarzlarını inceledi. Anket sonuçlarına göre sağlıklı yaşayan kişiler kansere yakalanma riskini minimuma indirebiliyor. Tam aksi hayat tarzı ise kanser riskini yükseltiyor. Kanserle Küresel Savaş Fonu da bu araştırmadan hareketle korunma adına 7 hayat kurtaran öneriyi derledi: • Vücut kitle indeksinizi 21-23 arasında tutun. • Günde en az 30 dakika egzersiz yapın. • Yağlı gıda ve şekerli içeceklerden uzak durun. • Çok fazla tuzlu yiyecek tüketmekten kaçının. • Haftada maksimum 500 gram kırmızı et yiyin. • Meyve, sebze ve tam tahıllı yiyecekleri tercih edin. Gazete haberi (7) • Kanser hakkında neler biliyorsunuz? • “Kanserde erken tanı hayat kurtarır.” sözünden ne anlıyorsunuz? 1. Kanser, Türleri ve Nedenleri Kanser, vücuttaki dokulardan birine ait bir veya birkaç hücrenin normal özelliklerinin dışında bir değişim göstermesi ve kontrolsüz çoğalması ile meydana gelen, genellikle tümör (ur) oluşmasına yol açan, çağımızın en önemli hastalıklarından biridir. Vücutta çeşitli doku ve organlarda meydana gelebilen tümörler yani urlar iyi huylu (selim) ve kötü huylu (habis) olmak üzere iki türlüdür. Kötü huylu tümörlerin epitel dokuda gelişen türlerine kanser, bağ dokusunda gelişen türlerine ise sarkom Ek Bilgi adı verilmektedir. İnsanlarda en çok görülen kanser türleri erkeklerde akciğer, mide ve bağırsak; kadınlarda meme ve rahim kanserleridir. Çocuklarda ve gençlerde ise en çok kan, böbrek ve kemik kanserine rastlanır. Kanser hemen her yaşta görülmesine rağmen en çok 40 yaşın üzerinde rastlanılmaktadır. Kişi yaşlandıkça kansere yakalanma ihtimali artmaktadır. Tümör: Hücrelerin aşırı çoğalmasıya insan, hayvan veya bitki dokularında oluşan ve büyüme eğilimi gösteren yumrudur. Epitel: Tek veya çok hücreden oluşan, vücudun bütün dış ve iç yüzeylerini kaplayan dokudur. Kanser çok eski çağlardan beri bilinmekte ise de 20. yüzyılda dikkatleri üzerine çekmiş ve çağımız insanlarının en çok çekindiği bir hastalık olmuştur. Kanserin sebebi henüz kesin olarak bilinmemektedir. Kanser hastalığı için iki grup risk faktörü vardır. Bu risk faktörlerinden biri kişiseldir. Kişisel risk föktürü insanların yaşam şekillerine, yaşa, cinsiyete ve aile öykülerine bağlı olarak değişmektedir. Diğer risk grubu ise çevresel faktörlerdir. Kanserin oluşmasında çeşitli nedenler vardır. Bunlardan bazıları şunlardır: • “Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar” ünitesinde de belirtildiği gibi sigara ve alkol kullanımı 128 • Uzun süreli ve güneş ışınlarının çok etkili olduğu saatlerde güneş altında kalma • Aşırı dozda röntgen ışınına maruz kalma • Bazı kimyasal maddelerin (katran, benzin, boya maddeleri, asbest vb.) bulunduğu çalışma ortamı • Bazı virüslerin vücuda girmesi • Hava kirliliği • Radyasyona maruz kalma • Kötü beslenme alışkanlığı 2. Kanserin Belirtileri ve Erken Tanının Önemi Kanserin belirti ve bulguları köken aldığı doku ve organlara göre değişmektedir. Hatta bazen hiç belirti ve bulgu vermemekte, kontrol amaçlı muayenelerde kanser tanısı konulabilmektedir. Kanser belirtilerinden bazıları şunlardır: • Uzun süre iyileşmeyen yaralar • Rahim ve makattan gelen normal olmayan bir kanama veya akıntı • Memede veya vücudun herhangi bir yerinde ortaya çıkan şişlik ve sertlikler • Uzun süreli ses kısıklığı ve öksürük • Yutkunma güçlüğü ve hazımsızlık • Büyük ve küçük tuvalet ihtiyacındaki değişiklikler • Ben ve siğillerde meydana gelen büyüme, kanama, renk değişikliği ve yara oluşması Bu değişiklik ve belirtiler görüldüğünde hemen bir doktora başvurulmalı, ihmal edilmemelidir. Bu hastalıkta öncelikle korkmamayı öğrenmek gerekmektedir. Korku, hekime gitmeyi önler ve hastalığın iyileştirilmesini engeller. Hastalığın belirtilerini yorumlamak yalnızca hekimlerin görevidir. Kanser belirtilerinden herhangi biri hissedildiğinde zaman kaybedilmeden hekime başvurmak şarttır. Hiç rahatsızlık duyulmasa bile yılda bir kez mutlaka genel kontrolden geçilmelidir. Kanserin tedavi edilebilir bir hastalık olduğu unutulmamalıdır. İyileşme oranı kanserin erken teşhisi ile doğru orantılıdır. Kanserde erken tanı hayat kurtarır (Resim 7.1). Kanserde erken tanı; • Tedavi şansını artırır. • Tedaviyi kolaylaştırır. • Tedavi giderlerini azaltır. • Doku ve organ kaybını önler. Resim 7.1: Kanser tedavi edilebilen bir hastalıktır. • Sakatlık bırakmaz. Günümüzde milyonlarca insan kanserli ya da kanseri tedavi edilmiş olarak yaşamaktadır. Kanser tanısı ne kadar erken konursa tedavisine de o kadar erken başlanır ve iyileşme şansı yüksek olur. 3. Kanserden Korunma Kanserden korunmaya yönelik alınması gereken önlemlerden bazıları şunlardır: • “Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması” ünitesinde de belirtildiği gibi günlük fiziksel aktiviteler artırılarak enerji alımına dikkat edilmeli, vücut ağırlığı ideal kilo aralığı içinde sabit tutulmalıdır. • Haftada 3 gün en az 30 dakika yürüyüş, yüzme, bisiklete binme, step gibi egzersizler yapılmalı ve bu etkinlikler yaşam boyu sürdürülmelidir. • Yeterli ve dengeli beslenilmeli ve besin çeşitliliğine dikkat edilmelidir. • Yağ tüketimi azaltılmalı, yağlı etlerden mümkün olduğunca uzak durulmalıdır. Alınan yağların, 129 toplam günlük kalorinin % 30’unu geçmemesine dikkat edilmelidir. Doymamış yağ asidi içeren yağlar (soya, zeytinyağı, mısırözü, ayçiçeği ve bir balık yağı olan omega-3) tercih edilmelidir. • Fazla yağlı kırmızı etler yerine tavuk ve balık eti tercih edilmelidir. • Aşırı tuzdan kaçınılmalı, günlük tuz tüketimi 5-6 gramı geçmemelidir. • Günlük 25-30 gram posa (tam tahıl ürünleri, meyve, sebze, kuru baklagiller, yağlı tohumlar) tüketilmelidir. • Günde en az 3-5 porsiyon sebze ve meyve, koyu yeşil yapraklı ve sarı renkli sebzeler tüketmeye özen gösterilmelidir. Brüksel lahanası, brokoli, karnabahar ve lahana tüketilmeye çalışılmalıdır. • Sarımsak ve soğan çiğ olarak tüketilmelidir. • Ekmeğin kepekli olanı tercih edilmelidir. • Kalsiyum bakımından zengin olan gıdalardan az yağlı olanlar tercih edilmeli, günde 2-3 bardak yağı azaltılmış süt veya süt ürünleri tüketilmelidir. • A, C, D, E vitaminleri, ribloflavin, tiamin, folik asit, pantotenik asit ile çinko, iyot, kalsiyum, demir, selenyum ve molibden gibi mineraller içeren gıdalardan yeterli miktarda alınmalıdır. • Kimyasal koruyuculu hazır yiyecekler yerine doğal besinlerle beslenme tercih edilmeli, besinlerin saklama koşullarına dikkat edilmelidir. • Yiyecekleri hazırlarken kızartma, kavurma, tütsüleme yerine ızgara, fırında buğulama, haşlama gibi pişirme yöntemleri kullanılmalıdır (Resim 7.2). Mutlaka kızartma yöntemi gerekiyorsa 150 derecenin altında ve çok az yağ kullanılarak yapılmalıdır. • Alkol kullanılmamalıdır. • Tütün ve tütün ürünleri kullanılmamalı, sigara içilen ortamlardan uzak durulmalıdır. • Sebze ve meyveler çok iyi yıkanmalıdır. • Şişmanlamamaya yönelik tedbirler alınmalıdır. • Güneşten korunmalıdır. Resim 7.2: Kızartma yöntemi ile yapılan yiyecekler kanser için risk oluşturur. • Çevre temizliğine özen gösterilmelidir. Etkinlik Kansere neden olan etmenlerin ortadan kaldırılması ile ilgili olarak neler yapılabileceği konusunda beyin fırtınası yapınız. Görüşlerinizden uygun olanları listeleyerek sınıf panosuna asınız. Değerlendirme 1. Kanser nedir ve vücutta nasıl oluşur? 2. Kanserin nedenleri nelerdir? 3. Kanserin belirtileri nelerdir? 4. Kanserden korunma yollarını açıklayınız. 5. Kanserde erken tanı niçin önemlidir ve kişiye hangi yararlar sağlar? 130 B. ŞEKER HASTALIĞI Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. ŞEKER HASTALIĞI KÖRLÜĞE NEDEN OLUYOR Dicle Üniversitesi uzmanları, diyabetin kalp krizi, damar tıkanıklığı, ayak kesilmesi ve körlüğe neden olduğunu ifade ederek sağlıklı bir yaşam süreciyle bu hastalığın yüzde 60-70 oranında azaltılabileceğini belirttiler. Dünyada yaklaşık 285 milyon diyabetli hastanın olduğunu, bu sayının korkunç bir hızla arttığını belirten uzmanlar, “Türkiye’de her 100 kişiden 14’ünde diyabet hastalığı mevcuttur. 2002 yılında 7,2 olan diyabetli oranı, 2010 yılında 13,7’ye yükseldi. Bu hastalık sıklıkla obez (şişman) ve düzensiz beslenenlerde, aktif hayattan sedanter hayata geçenlerde (şehirleşme), birinci derece akrabalarında diyabet olanlarda, kolesterol yüksekliği olanlarda daha sık görülmektedir. Birçok diyabetli, hasta olduğunu bilmeden hayatını sürdürmektedir. Diyabetin ihmal nedeniyle farklı hastalık şikâyetleriyle öğrenildiği tespit edilmiştir. Sağlıklı bir yaşam süreciyle diyabetin yüzde 60-70 oranında azaltılabilmesi mümkündür.” diye konuştu. Gazete haberi (8) • Şeker hastalığı hangi hastalıklara neden olmaktadır? • Şeker hastalığının azaltılabilmesi için neler yapılabilir? • Sağlıklı bir insanın normalde açlık ve tokluk şekeri kaçtır? 1. Şeker Hastalığı ve Belirtileri Şeker hastalığı, başta karbonhidratlar olmak üzere protein ve yağ metabolizmasını ilgilendiren bir metabolizma hastalığı olup kendisini kan şekerinin yüksek olması ile gösterir. Diğer adı “diyabet”tir. Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği veya etkisizliğinden kaynaklanır. İnsülin olmayınca besinlerle alınan şeker hücrelere giremez ve enerjiye dönüşemez. Böylelikle hücreler şekersizlik çekerken kanda şeker normal değerlerin üstüne çıkar. Kanda şekerin çok artması göz, kalp ve böbreklere zarar verir. Ek Bilgi Pankreas: Midenin arkasında bulunan, boşaltıcı kanallarıyla onikiparmak bağırsağına bağlı, iç ve dış salgıları olan iri bir bezdir. İnsülin: Her insanın kan şekerini dengelemek için salgıladığı bir hormondur. Vücutta insülin salgılamasını pankreas organı gerçekleştirir. İnsülin iğnesi: Kanda şeker oranını düzenlemek amacıyla yapılan iğnedir. Diyabetin bazı erken belirtileri vardır. Kan şekeri yüksek olan kişilerde yorgunluk, halsizlik, iştahsızlık, sık idrara çıkma, susama, el ve ayaklarda uyuşma, yara ve berelerin uzun zamanda iyileşmesi bu belirtilerden bazılarıdır. Kişinin ailesinde şeker hastası varsa bu hastalığa yakalanma riski daha fazladır. Bu risk dikkate alınarak, “Sağlıklı Yaşam Ünitesi”nde de belirtildiği gibi koruyucu sağlık hizmetlerinden yararlanılmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Kişilerdeki kan şekeri düzeyinin ortalama aralığı kaçtır? 2. Şeker Hastalığının Tipleri Şeker Hastalığının (diyabet) iki tipi vardır. Bunlar tip 1 ve tip 2 olarak isimlendirilir. Tip 1 diyabet: Ülkemizde 4 milyonun üzerinde insanın şeker hastası olduğu tahmin edilmektedir. Bu hastaların % 10’luk kısmı bu tip şeker hastasıdır. Genellikle 20 yaş altındaki bireylerde ortaya çıkar. Bu hastalığın nedeni, glikozun hücrelere girememesi, pankreasın yeterli insülin hormonu üretememesidir. 131 Tip 2 diyabet: Genellikle 40 yaş üstü yetişkinlerde görülmektedir. Bu tip diyabetin nedeni, pankreasın insülin üretmesine rağmen vücudun bunu gerektiği gibi kullanamamasıdır. Fazla kilolu olanlar, düzenli beslenme alışkanlığı olmayanlar, ailesinde başka diyabet hastası bulunanlar tip 2 diyabet riski taşırlar. 3. Gizli Şeker ve Belirtileri Kişilerde gizli şeker de bulunabilmektedir. Açlık kan şekerinin 100-126 mg/dl aralığında, tokluk kan şekerinin 140-199 mg/dl aralığında olmasına gizli şeker denilmektedir. Gizli şekeri bulunan kişiler metabolizma diyeti yaparak şekerden kurtulabilmektedir. Gizli şekerin belirtileri şunlardır: • Tatlı yeme isteğinde aşırılık • Gebelikte kan şekerinin bozulması • Gündüzleri uyuklama • Hızlı kilo kaybı ve alımı • Gece idrara çıkmak için uykudan uyanma • Gece başın terlemesi • Görmede bulanıklık • Sabahları zor uyanma • Halsizlik ve yorgunluk • Çabuk sinirlenme • Kolay depresyona girme • Kalpte çarpıntı 4. Şeker Hastalarının Dikkat Etmesi Gereken Hususlar Diyabet hastalarının dikkat etmesi gereken hususlar şunlardır: • Rutin olarak kontrollerini yaptırmalı ve insülin iğnesini düzenli olarak kullanmalı (Resim 7.3) ayrıca verilen diyete uymalıdırlar. • Yılda en az bir kez göz ve böbrek muayenesi, 6 ayda bir diş muayenesini yaptırmalıdırlar. • Ayaklarını her gün ılık su ile yıkamalı ve kurulamalıdırlar. • Cilt kuruluğu sebebiyle nemlendirici krem kullanmalıdırlar. • Çıplak ayakla dolaşmamalı, yaz mevsiminde de çorap giymeli, çorap seçiminde pamuklu olanları tercih etmeli, bacağı sıkmayan ve iz bırakmayan çoraplar giymelidirler. Resim 7.3: Şeker hastaları düzenli olarak insülin iğnesi yaptırmalıdır. • Ayaklarında nasır oluşumu başladığında mutlaka cildiyeye gitmeli ve tedavi olmalıdırlar. • Ayağa tam oturan, ayağı sıkmayan ve vurmayan ayakkabılar tercih etmelidirler. • Sigara ve alkol kullanmamalı, stres ve sıkıntıdan uzak durmalıdırlar. • Şeker takibini düzenli olarak yapmalıdırlar. • Yanlarında diyabet olduklarına ilişkin kart taşımalıdırlar. Bu kartta acil durumlarda iletişime geçilecek kişilerin telefon numaraları bulunmalıdır. 132 “Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması” ünitesinde anlatıldığı gibi egzersiz yapmak şeker hastalarının yaşam kalitesini artırmada çok etkilidir. Diyabet hastalarında egzersiz çok önemlidir. Bu hastalar şeker oranını dengede tutmak, hızlı şeker düşmesi veya yükselmesini önlemek, kilo alımı ya da kaybını önlemek ve ideal kiloya ulaşmak için egzersiz yapmalıdırlar. Gerekli kontroller yapıldıktan sonra hekim tarafından önerilen egzersiz hem sağlıklı bir yaşam hem de şekerin daha dengeli olmasını sağlar. Diyabet hastaları ev dışına tek başlarına çıkıyorlarsa üzerlerinde diyabet tipinin (tip 1 veya tip 2) ve acil durumlarda iletişime geçilecek kişilerin telefon numaralarının yazılı olduğu bir kart bulundurmalıdırlar. Bu durum diyabet hastası rahatsızlanırsa (şekerin düşmesi veya yükselmesi) tedavisinin daha çabuk yapılmasını sağlar. Diyabet hastalığında erken teşhis çok önemlidir. Belli zamanlarda kan şekerinin ölçülmesi bu hastalığın teşhisini kolaylaştırmaktadır (Resim 7.4, 7.5). Resim 7.4: Şeker ölçüm aleti Resim 7.5: Kan şekeri sık sık ölçülmelidir. Etkinlik Sınıfta iki grup oluşturunuz. Gruplardan biri diyabet hastalarında görülen belirtileri, diğer grup da diyabet hastalarının dikkat etmesi gereken hususları anlatsın. Gruplar görüşlerini belirttikten sonra eksiklikleri tamamlayınız. Değerlendirme 1. Şeker hastalığının sebepleri ve tipleri nelerdir? 2. Şeker hastalığının belirtileri nelerdir? 3. Tip 1 ve tip 2 şeker hastalığı arasındaki farkları belirtiniz. 4. Gizli şeker nedir ve belirtileri nelerdir? 5. Şeker hastası olan kişiler nelere dikkat etmelidir? Gelecek Derse Hazırlık Kalp krizinin nedenleri, belirtileri ve ilk yardım uygulamaları ile ilgili araştırma yapınız. 133 C. KALP VE DAMAR HASTALIKLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Kalp ve damar hastalıkları dünyada ölüm nedenleri arasında ilk sırada yer almaktadır. Türk Kardiyoloji Derneği verilerine göre dünyada yılda 17 milyon, Türkiye’de ise 190 bin kişi yaşamını kalp ve damar hastalıkları nedeniyle kaybetmektedir. Kalp ve damar hastalıkları sinsi gelişebilen hastalıklardır. Son yıllarda genç yetişkinlerde bu hastalıklarının görülme sıklığı artmaktadır. Bu durum düzenli aralıklarla yapılan kontrollerin önemini artırmaktadır. Kolesterol, şeker ve tansiyon düzenli olarak ölçülmelidir. Bu ölçümlerde değerler normal ise kontrol 30 yaşına kadar 5 yılda bir, 30-40 yaş aralığında 3 yılda bir, 40 yaşından sonra ise risk durumuna göre 1-3 yıllık periyotlarla mutlaka yaptırılmalıdır.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Kalp ve damar hastalıklarına neleri örnek verebilirsiniz? • Bu hastalıklar niçin oluşmaktadır? 1. Kalp ve Damar Hastalıkları Kalp ve damar hastalıkları, damar duvarının sertleşmesi ve damarın tıkanması sonucu çeşitli organlarda kan akımının bozulmasına yol açan hastalıklardır. Dünyadaki sağlık istatistikleri incelendiğinde, ülkemiz de dâhil olmak üzere, bugün birçok ülkede ölüme neden olan hastalıkların ilk sırasında kalp ve damar hastalıklarının yer aldığı görülmektedir. Ülkemizde de önemli bir sağlık sorunu olan kalp ve damar hastalıklarının görülme sıklığı 50 yaş üstündeki yetişkinlerde % 12-15 arasında değişmektedir. Yetişkin nüfusumuzun yarıya yakını kalp ve damar hastalıkları riski altında bulunmaktadır. 2. Nedenleri ve Türleri Kalp ve damar hastalıklarının oluşumunda Ek Bilgi başlıca nedenler şunlardır: Kolesterol: Hayvansal kaynaklı be• Beslenmede doymuş yağların (katı yağ- sinlerde ve tüm hücrelerde bulunan, mum yapılar, margarinler vb.) fazla tüketilmesi sında, yağ benzeri maddedir. • Aşırı tuz tüketimi HDL kolesterol (iyi kolesterol): Dokulardaki • Rafine besinlerin tüketiminin yüksek, kolesterolü toplayarak parçalanıp dışarı atılması diyet posası ve antioksidan ögelerin (sebze ve için tekrar karaciğere getiren kolesteroldür. meyve, tam tahıl ürünleri) tüketiminin yetersiz LDL kolesterol (kötü kolesterol): Kolesteolması rolü dokulara taşıyarak arter ve kan damarlarının • Hareketsiz yaşam biçimi duvarlarında birikmesine neden olan kolesterol• Sigara ve alkol kullanımı dür. LDL yalnızca vücutta bulunur, besinlerde bu• Şişmanlık lunmaz. • Stresle baş edememe Kalp ve damar hastalıklarının başlıcaları şunlardır: • Koroner kalp hastalığı (kalp krizi ve anjina denilen göğüsteki ağrı) • Yüksek kan basıncı (hipertansiyon) • Kan pıhtılaşması • Felç (beyindeki bir kan damarının tıkanması ya da kanaması) • Periferik vasküler hastalığı (özellikle bacaklarda kan damarlarının daralması) • Kan yağlarının yükselmesi Konuyla İlgili Çalışma Stresle baş edebilmek için neler yapılmalıdır? 134 3. Hipertansiyon Kalp ve damar hastalıklarının en önemlilerinden birisi de yüksek kan basıncıdır (hipertansiyon). Hipertansiyon kişide felç olasılığını artırır, böbrek hastalıklarına ve daha az olmak kaydıyla kalp krizlerine yol açabilen bir hastalıktır. Tansiyon, kanın damarlara içeriden yaptığı basınçtır. Büyük ve küçük tansiyon olarak ikiye ayrılır. Kalp çarptığı andaki basınç yüksek tansiyonu oluşturur. Küçük tansiyon ise kalbin dinlendiği andaki kuvvetidir. Bunlardan birinin yüksek olması hipertansiyon hastalığı olduğunu gösterir. Normal bir yetişkinde kan basıncı değeri 120/80 mmHg’dir. (milimetrecıva) İki kere veya daha fazla yapılan ölçümlerde, 140/90 mmHg’nın üstünde çıkan rakamlar yüksek tansiyona işaret eder. Yüksek tansiyonun zamanla damar sertliğini artırması söz konusudur. Yüksek tansiyonda genetik faktörlerin rolü fazladır. Yaş ve kilo da önemli faktörlerdendir. Şişmanlığın yüksek tansiyona neden olduğu bilinmekle beraber zayıflama ile birlikte tansiyon da düşer. Çok tuzlu ve potasyum bakımından zayıf gıdaların yenilmesi tansiyonun çıkmasına neden olabilir. Hipertansiyon kalp hastalıkları için ana bir risk faktörüdür. Eğer tedavi edilmezse beyin, kalp, damar, göz ve böbrek için de ciddi sorunlar ortaya çıkarabilir. Bir kez teşhis edilip tedaviye başlanırsa artan kan basıncı düşürülebilir, kalp ve kalp dolaşım sistemindeki hastalık riski azaltılabilir. Hipertansiyon birincil ve ikincil hipertansiyon olarak sınıflandırılır. • Birincil hipertansiyon: Hipertansiyon vakalarının % 90’ı nedeni bilinmediğinden birincil hipertansiyon olarak adlandırılır. • İkincil hipertansiyon: Böbrek hastalığı, gebelik, beyin tümörü veya kafa içi basıncın artması, doğum kontrol hapları, soğuk algınlığı ilaçları ve alkol kullanımı gibi çeşitli nedenlere bağlı olarak oluşan tansiyondur. Hipertansiyon zaman zaman sinsi bir şekilde, belirti vermeden ortaya çıktığı gibi özellikle ense kökünde zonklayıcı tarzda baş ağrısı, bulantı, kusma, burun kanaması, uyuşukluk, yorgunluk, endişe, kulak çınlaması, bulanık görme, fazla idrara çıkma gibi belirtiler gösterir. Hipertansiyonun vücuda çeşitli zararları vardır. Bu zararlardan bazıları şunlardır: • Damar sertliği • Beyin kanaması ve felç • Kalp krizi ve yetmezliği • Gözlerde görme kaybı • Böbrek hasarı Hipertansiyondan korunmak için; • Tuz tüketiminin azaltılması, • İdeal kilonun korunması, • Sigara kullanılmaması, • Alkol alınmaması, • Düzenli egzersiz yapılması, • Stresten ve stresli ortamlardan uzak durulması gerekmektedir. Bunlara uyulduğu hâlde tansiyon istenen düzeye indirilemezse hekimin tedavi amacıyla belirleyeceği tansiyon düşürücü ilaçlar kullanılmalı ve düzenli kontroller yaptırılmalıdır. 4. Kolesterol ve Stres Kalp ve damar hastalıklarının oluşmasında en büyük etkenler kolesterol ve strestir (Resim 7.6). Kişide kolesterol düzeyi ne kadar yüksekse kalp hastalığı olma ihtimali de o kadar yükselir. Yağlı besinlerin azaltılması, sıvı yağların tercih edilmesi, aşırı kalorili yiyeceklerden kaçınılması, düzenli egzersiz yapılması, kilonun 135 Resim 7.6: Stres, kalp ve damar hastalıklarının oluşmasında en büyük etkenlerden biridir. azaltılması gibi olumlu davranışlar kolesterolü normal değerlerde tutarak olabilecek kalp ve damar hastalıklarını önler. Bununla birlikte stresten uzak durmalı, stresin kalp ve damar hastalıklarının en büyük etkenlerinden biri olduğu unutulmamalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Kolesterolün yükselmesinin nedenleri nelerdir? Kalp ve damar hastalıkları, “Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması” ünitesinde de belirtildiği gibi sağlıklı beslenme, yaşam tarzının değiştirilmesi ve tıbbi tedavi ile iyileştirilebilen bir sağlık sorunudur. 5. Kalp ve Damar Sağlığının Korumasında Alınacak Önlemler Kalp ve damar sağlığının korunmasına yönelik alınabilecek önlemlerden bazıları şunlardır: • Beslenme alışkanlığına dikkat edilmesi: Tansiyon ve kolesterolü kontrol altına almanın ilk şartı, yeterli ve dengeli bir beslenme alışkanlığı kazanmaktır. Bunun için beslenmede doymuş yağlardan ve tuzdan olabildiğince kaçınmalı; meyve, sebze ve lif yönünden zengin besinlere yönelmelidir. • İdeal vücut ağırlığına dikkat edilmesi: Aşırı vücut yağı kalp hastalığı riskini artırır. Vücutta fazla yağın depolandığı bölgeye göre de kalp sağlığı etkilenir. Karın bölgesinde fazla yağ toplanması kalça ve uyluklara toplanan yağa kıyasla yüksek oranda kalp hastalıkları ile ilgili risk oluşturur. Bu nedenle ideal vücut ağırlığına ulaşılması (ideal beden kütlesi indeksi/BKİ) dışında bel/kalça oranının da normal olması (kadınlarda 0,75-0,80, erkeklerde 0,85-0,95 arası) kalp sağlığı açısından önemlidir. Bu oranların üzerine çıkılması şişmanlığı ifade eder. Bunlara dikkat edilmesi kalp ve damar sağlığının korunması açısından önemlidir. • Fiziksel aktivitelerin artırılması: Kalp ve damar sağlığı için düzenli ve orta düzeyde aktivite önemlidir. Aktif yaşam kolesterol düzeyini normal tutar, kan basıncını düşürür, stresi kontrol etmeye yardımcı olur, enerji harcayarak vücut ağırlığının kontrol altında bulunmasını sağlar. Ayrıca kalp kasını çalıştırır. Örneğin günlük 30 dakikalık orta düzey bir egzersiz (yürüyüş, yüzme vb.) kalp sağlığını korumada önemlidir. • Sigaranın ve alkolün bırakılması: “Sağlığa Zararlı Alışkanlıklar” ünitesinde anlatıldığı gibi bu hastalıktan korunmak için sigara tiryakilerinin mutlaka sigarayı bırakması gerekmektedir. Çünkü sigara kalp ve damar hastalıklarından ani ölümlerde çok önemli bir risk etmenidir. Sigara kalp basıncını ve kalp atımı hızını artırır. Kolesterol düzeyini düşürür, kanın pıhtılaşma eğilimini artırır ve ani kalp krizine neden olur. Kalp ve damar hastalıklarının oluşmasına neden olan bir diğer etmen de alkoldür. Alkol, organizmaya büyük zarar vermektedir. Bu nedenle hem sigara hem de alkolden uzak durulmalı ve bırakılması için gerekiyorsa tedavi olunmalıdır. • Stresin azaltılması: Stres özellikle hipertansiyonu tetikleyen etkenlerdendir. Stresi kontrol ederek oluşabilecek rahatsızlıklar önlenebilir. • Düzenli kontrollerin yaptırılması: Kalp ve damar hastalıklarına yönelik olmak üzere belli aralıklarla hekime giderek kontrollerin yaptırılması oluşabilecek hastalıklara önlem açısından gereklidir. Etkinlik Kalp krizinin nedenleri ve belirtileri ile ilk yardım uygulamasının nasıl olması gerektiğine ilişkin yaptığınız araştırmaları birkaçınız okuyunuz. Daha sonra kalp krizinin nedenlerini ve kriz anında yapılması gerekenleri maddeler hâlinde tahtaya yazınız. Alınması gereken önlemlere dikkat çekiniz. Değerlendirme 1. Kalp ve damar hastalıklarının nedenleri nelerdir? 2. Hipertansiyon nedir ve nasıl oluşur? Açıklayınız. 3. Hipertansiyondan korunmak için neler yapılmalıdır? 4. Kolesterolün kalp ve damar hastalıklarının oluşmasındaki etkileri nelerdir? 5. Kalp ve damar sağlığının korunmasına yönelik alınabilecek önlemler nelerdir? Açıklayınız. 136 Ç. KALITSAL KAN HASTALIKLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki afişi inceleyerek soruları cevaplayınız. • Talasemi hastalığını önlemek için neler yapılmalıdır? • Akraba evlilikleri sonucunda görülen kalıtsal hastalıklara örnekler veriniz. 1. Kalıtsal Hastalıklar ve Türleri Kalıtsal hastalıklar daha çok akraba evliliklerinde görülmektedir. Bu hastalıkların en önemlileri Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi ve hemofilidir. a. Akdeniz Anemisi (Talasemi) Akdeniz ülkelerindeki ırklarda görülen, doğacak çocuğa anne ve babasından “beta talasemi” geniyle kalıtımsal olarak geçen bir çeşit “kansızlık” hastalığıdır. Kansızlık oluşmasına neden olan etmen, kanda alyuvarların yapısında yer alan “hemoglobin” maddesinin yapımındaki kusurdur. 137 Hastalığın minör ve major olmak üzere iki türü vardır. Talasemi majör: Akdeniz anemisi olarak bilinir. Bebeklerde 3-4 aylıkken başlayan, sürekli kan nakli gerektiren çok ciddi bir kan hastalığıdır. Bu hastalıkta hâlsizlik, solgunluk, iştahsızlık, huzursuzluk, karaciğer ve dalağın büyümesi sonucu karın şişliği, sık sık ateşlenme, kemiklerde ve yüz şeklinde değişiklik gibi belirtiler görülür. Bu tür hastalar hayatları boyunca düzenli tedavi görmek zorundadırlar. Uygulanan tedaviler zor ve pahalıdır. Talasemi minör: Daha hafif seyreden ve kan gereksinimi daha az olan kan hastalığıdır. Hastalar sadece hâlsizlikten şikâyetçidirler. Hatta bazı hastalar evlenme işlemlerinde yapılan zorunlu kan testine kadar hastalıklarını bilmezler. Ek Bilgi Alyuvar: Kana al rengini veren, çekirdeksiz, yuvarlak, küçük hücredir. Hemoglobin: Alyuvarlada bulunan, Akdeniz anemisi olan çocuk, doğduğunda norkanın oksijen ve karbondioksit taşıma işini maldir. 5-6 aydan sonra kansızlık belirtileri ortaya yapmasında görevli, demir ihtiva eden soçıkar. Bu aylarda çocuklarda kansızlık en çok demir lunum pigmentidir. eksikliğinden kaynaklandığı için demir eksikliği anemisi zannedilir. Hastada karın büyür, iştahsızlık başlar, gelişme yavaşlar, kemiklerde değişiklikler görülür. Burun kökü çöker, elmacık kemikleri daha belirgin hâle gelir, yüz şekli değişir. Akdeniz anemisi kan aktarımına bağlı bir hastalık olduğundan tedavisinde, 3-4 haftada bir yapılan konsantre alyuvar aktarımı ve düzenli demir bağlayıcı ilaçlar kullanılır. Birinci yıldan sonra ortaya çıkan komplikasyonların önlenmesi ve tedavisi, çeşitli uzmanlık dallarından oluşan ekip çalışmasını gerektirmektedir. b. Akdeniz Ateşi Akdeniz ateşi hastalığı veya İngilizce adı “Familial Mediteranean Fever” (FMF) olarak 2500 yıllık mazisi olan antik bir hastalıktır. Akdeniz ateşi, Akdeniz ülkelerinde görülen ve göçmenlerle birlikte Avrupa ve diğer kıtalara yayılan, çeşitli organlarda ve eklemlerde tekrarlayan iltihabı ataklara neden olan genetik bir hastalıktır. Ataklar genellikle 24-48 saat sürer. Hastalarda ataklar dışında hiçbir belirti yoktur. Hastalar normal insandan farksızdırlar. Akdeniz ateşinin adından da anlaşılabileceği gibi 3 temel özelliği vardır; 1. Hastalığın ortaya çıkması için anne veya babasının taşıyıcı ya da hasta olması, 2. Sıklıkla Akdeniz Bölgesi ve civarında görülmesi (Karadeniz Bölgesi de dâhil), 3. Ateş atakları yapmasıdır. Atakların yanı sıra kişide karın ağrısı, eklem ağrısı ve göğüs ağrısının da görülmesidir. Bunların dışında birçok hastalığın belirtisi olan bulantı, kusma gibi bulgular da vardır. Hastalık uzun dönemde amiloidoz denen başka bir hastalığa yol açabilir. Amiloidozda vücutta değişik organlarda amiloid denilen madde birikir, bunun sonucu kalp ve böbrek yetmezliği, ishal, bilinç kaybı, felç gibi sorunlar ortaya çıkar. Hastalık genetik inceleme ile teşhis edilebilmektedir. Ancak genetik incelemenin pahalı olması nedeniyle çok yaygın olarak kullanılamamaktadır. Genetik inceleme olmadan da hastanın ataklar esnasında ve atak dışı zamanlarda muayene edilmesi ve bazı laboratuvar incelemeleri ile tanı kolaylıkla konulmaktadır. 138 c. Hemofili Çoğunlukla genetik geçiş gösteren, vücutta kanın pıhtılaşma sisteminde rol alan, faktör 8 ve 9 pıhtılaşma faktörlerinin eksikliği veya yokluğu nedeniyle ortaya çıkan ve pıhtılaşma bozukluğu yaratan bir kan hastalığıdır. Hemofilide beyin, boyun, boğaz kanamaları ile eklem, kas, doku, ağız içi ve burun içi kanamalar görülür. En tehlikeli kanama türü beyin kanamasıdır. Zamanında teşhis çok önemlidir. Olası beyin kanaması belirtileri arasında baş ağrısı, baş dönmesi, mide bulantısı, uyku hâli, denge kaybı ve görüş kaybı yer almaktadır. Akdeniz anemisi, Akdeniz ateşi ve hemofili gibi kalıtsal hastalıklar bir kan hastalığı olup akraba evliliklerinde daha sık görülmektedir. Bu nedenle doğuştan gelen kan hastalıklarından kaynaklanan sorunların yaşanmaması için gerekli kontrol ve tedavilerin yaptırılması gerekir. Akdeniz ateşi hastalığının tedavisi sürekli ilaç kullanmak suretiyle mümkündür. Hemofili hastalığının tedavisi mümkün değildir. Sadece kanamalar ilaçlarla durdurulabilmektedir. Akdeniz anemisi hastalığının tedavisi hem zor, hem de pahalıdır. Üniversite hastanelerinin hematoloji bölümünde tedavileri yapılabilmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Akraba evliliklerinin azaltılmasına ilişkin neler yapılabilir? Önerileriniz nelerdir? Kalıtım yolu ile geçen hastalıkların ortaya çıkması için anne veya babanın ya da her ikisinin de hastalığı belirleyen geni taşıması gerekir. Anne ya da babadan biri hastalık genini taşıyor ancak hastalık belirtisi göstermiyorsa çocuklarında hastalık oluşması ihtimali düşüktür. Bu durumda aile fertleri de taşıyıcıdır. Yakın akrabaların genleri benzerlik gösterir. Bundan dolayı her iki ebeveyn de hastalıklı gen taşıyorsa o zaman çocuklarda kalıtsal hastalık görülme ihtimali yükselir. Bu da yakın akraba evliliklerinde sık ortaya çıkan bir sorundur. Hastalıklı çocukların doğmaması için alınacak en önemli bir tedbir, yakın akraba evliliklerinden kaçınmaktır. Etkinlik Sınıfta iki grup oluşturunuz. Birinci grup, akraba evlilikleri sonucu bebek ve çocuklarda ortaya çıkan sağlık sorunlarının neler olabileceğine; diğer grup da akraba evliliklerinden kaynaklanan sağlık sorunlarının önlenmesi için neler yapılabileceğine ilişkin görüşlerini sözcüleri aracılığıyla sınıfa aktarsın. Buradan hareketle akraba evliliğinin sakıncalarını tartışınız. Değerlendirme 1. Akdeniz anemisi hastalığının nedenleri nelerdir? 2. Akdeniz anemisinin kaç türü vardır? Açıklayınız. 3. Akdeniz ateşi hastalığı nedir? Belirtileri nelerdir? 4. Hemofili hastalığının belirtileri nelerdir? 5. Akraba evliliklerinden önce Akdeniz anemisi ve Akdeniz ateşi hastalıklarının tespitinin önemini açıklayınız. 139 D. KRONİK AKCİĞER HASTALIKLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Kronik akciğer hastalığı, dünyada en sık görülen solunum hastalıkları grubudur. Ülkelerin sağlık harcamalarında kronik bronşite ayrılan pay dikkat çekicidir. Kronik obstrüktif akciğer hastalığı, kronik bronşit ve amfizem olarak ikiye ayrılır. Bu hastalıkların nedenleri arasındaki en önemli faktör sigara içilmesidir. Hastalığın en önemli bulgusu ise nefes darlığıdır. Nefes darlığı başlangıçta eforla oluşurken ilerlemiş vakalarda istirahatte de oluşmaya başlar. Nefes darlığına hırıltılı solunum eşlik eder. Özellikle kış aylarında öksürük ve balgam miktarında artma görülür. Bu hastalar genellikle uzun yıllar sigara içmişlerdir. Bu akciğer hastalığı önlenebilir ve ilerlemesi durdurulabilir bir hastalıktır. Tedavideki ilk basamak sigaranın bırakılmasıdır. Sigara bırakmak isteyenlere yardımcı olmak amacıyla ülkemizde birçok göğüs hastalıkları kliniğinde sigarayı bırakma poliklinikleri hizmet vermektedir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Ailenizde veya yakın çevrenizde kronik akciğer hastalığı olan biri var mıdır? Bu rahatsızlığın nedenleri nelerdir? • Bu hastalığın tedavisi nasıl yapılmaktadır? 1. Kronik Akciğer Hastalığı ve Belirtileri Kronik akciğer hastalığı, amfizem ve kronik bronşiti kapsayan bir hastalık grubudur. KOAH olarak adlandırılır. Bu hastalığın en sık görülen özelliği, akciğerlere giren ve çıkan havayı nefes darlığına neden olacak derecede kısıtlayabilmesidir. Bu hastalığın başlaması hâlinde geriye dönüşü yoktur. Mutlaka ilerler. Hatta ölümle bile sonuçlanabilir. Kronik akciğer hastalıkları, sıklıkla uzun yıllar sigara kullanan 50-60 yaşlarındaki erkeklerde görülmekle birlikte sigara içen kadınlarda da rastlanabilmektedir. Çok nadiren de olsa sigara içmeyen kişilerde ve daha erken yaşlarda görülebilmektedir. Kronik akciğer hastalığında nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı solunum ve morarma gibi belirtiler görülür. Bu hastalıkta yakınmalar gelip geçici bir şekilde olmayıp aylarca, yıllarca devam eden ve giderek artan bir seyir gösterir. Uzun yıllar sigara içmiş ve yaşı ilerlemiş bir kişide önceleri yokuş ve merdiven çıkarken kendini gösteren nefes alma güçlüğü başlar. Zamanla bu durum ilerler ve düz yolda da solunum sıkıntısı ortaya çıkar. Hatta istirahatte ve gece uykudan uyandıran, uyutmayan nefes darlığı görülür. Kişi, nefes darlığından dolayı tuvalete gidemez, ev içinde dolaşamaz, yemeğini yiyemez ve konuşamaz hâle gelebilir. Günlük işlerini kendi başına yapamaz, başkalarının destek ve bakımına muhtaç duruma düşer. Nefes darlığının dışında öksürük ve balgam çıkarma görülür. Öksürük gündüz olduğu kadar gece de vardır ve hastanın uyumasını engeller. Ayrıca bu hastaların nefes alıp vermeleri sırasında hırıltı ve hışırtıya benzer bir ses etraftan da duyulabilir. Bazen balgam çıkarma sırasında kan gelebilir. Nefes darlığına bağlı olarak uyku ve beslenme düzeni bozulur ve harcanan enerji artar. Bunun sonucunda hasta kilo kaybeder ve zayıflayıp düşkün bir hâle gelebilir. İleri dönemlerde ise oksijen yetersizliğine bağlı morarma, aşırı yorgunluk, güçsüzlük, kalp yetersizliği ve kalpte ritim bozuklukları görülebilir. Ek Bilgi Amfizem: Akciğerlerde nefes alıp vermeyi sağlayan alveollerdeki hava boşluklarında, alveol duvarlarının yıkımıyla oluşan anormal ve kalıcı genişlemedir. Genel belirtisi nefes darlığıdır. Kronik bronşit: Akciğerleri soluk borusuna bağlayan bronşların enflamasyonudur. Bronşlar iltihaplanınca akciğerlere giren ve çıkan hava akışı azalır ve akciğerler mukus veya salya üretmeye başlar. Tedavi edilmezse amfizeme neden olabilir. 140 Yağışlı, sisli ve soğuk havalar bu hastaların şikâyetlerini artırmaktadır. Kış aylarında, sobaların ya da kaloriferlerin yanmasıyla ortaya çıkan duman ve bu dumanın neden olduğu hava kirliliği bronşitli kişilerde krize neden olmaktadır. Yine soğuk havalarda kapalı mekânlarda geçirilen zamanın artması ve bu ortamlarda içilen sigara ve oluşan havasızlık, hastalığın kontrolünü zorlaştırmaktadır. Soğuk havalarda grip, nezle gibi solunum yolu enfeksiyonlarına daha sık rastlanır. Bunun sonucunda bronşitli hastalar, burundan nefes almak yerine ağızdan bu işlemi gerçekleştirir. Bundan dolayı hava yollarının ısı ve neminin düşmesine bağlı olarak özellikle geceleri nöbetler meydana gelir. Ayrıca soba ya da kalorifer nedeniyle odanın havasının kuru olması, nem miktarının azalması, özellikle ağızdan nefes alıp veren kişilerde hava yollarını kurutmakta ve gece öksürüğü, nefes darlığı gibi yakınmalara neden olmaktadır. Bütün bu olumsuzlukların meydana gelmesiyle kışın, bronşitli hastaların çoğunun sorunları artmakta ve uygulanan tedavi yetersiz kalmaktadır. Bu nedenle bronşiti olan kronik akciğer hastalarının mutlaka kendilerini bu olumsuz koşullardan korumaları gerekmektedir. Kapalı mekânlarda sigara içilmemeli, bu yerler havalandırılmalı eğer soba kullanılıyorsa baca ve borular mutlaka temizlenmelidir. Ayrıca oda havası nemli tutulmalı, kalabalık ortamlardan ve kirli havalarda dışarıya çıkmaktan kaçınılmalıdır. Bu tür hastalara çevresindeki bireyler yardımcı olmalı, yaşam kalitesini yükseltmeye yönelik önlemler almalı, zararlı olacak davranışlardan kaçınmalıdırlar. Hastanın doğru beslenmesi, düzenli uyuması, planlı bir egzersiz programı uygulaması, sigaradan uzak ortamlarda bulunması ve hekim kontrolünü yaptırması sağlanmalıdır. Bunlara dikkat edilmesi KOAH’lı hastanın yaşam kalitesini yükseltir. 2. Astım, Nedenleri ve Tedavisi Kronik akciğer hastalıklarından biri olan astım şüphesi ortaya çıkması hâlinde hemen hekime başvurulmalıdır. Astımın tipik karakteristiği, bronşların mukoza ödemiyle daralmasından ötürü oluşan nefes darlığıdır. Astım hastalarında nefes darlığı ile birlikte zaman zaman hırıltı ve öksürük de görülebilir. Mikrobik hastalıklar, soğuk ve kirli hava, sigara dumanı, alerji yapıcı maddeller ve psikolojik bozukluklar astımın nedenlerindendir. Astımın tedavisine zamanında ve erken başlanılması hâlinde olumlu sonuçlar alınmakta, gerekli tedbirler alınmazsa ölümcül sonuçlara yol açabilmektedir. Konuyla İlgili Çalışma Astımda erken başvuru niçin önemlidir? Etkinlik Hastada astım krizi oluştuğunda neler yapılabileceği, hangi önlemlerin alınabileceğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Etkinlik sonucu, astım hastalarında ağır bir nefes darlığı oluşacağını, astımın ilaçla tedavisinin mümkün olduğunu belirterek bu tür rahatsızlığı bulunan hastaların soğuk ve kirli havalardan, alerji yapan maddelerden, mikrobik hastalıklardan kendilerini korumalarının, düzenli olarak doktor kontrolüne gitmelerinin önemine dikkat çekiniz. Değerlendirme 1. Kronik akciğer hastalığı nedir ve sebepleri nelerdir? 2. Kronik akciğer hastalığının belirtileri nelerdir? 3. Astım hastalığının sebepleri nelerdir? Bu rahatsızlıkta erken tedavinin önemi nedir? 4. Kronik akciğer rahatsızlığı olan kişilere nasıl yardımcı olunabilir? Belirtiniz. 141 E. BULAŞICI HASTALIKLAR VE KORUNMA YOLLARI Derse Hazırlık Aşağıdaki gazete haberini okuyunuz ve soruları cevaplayınız. HASTALIK İÇİN HAVALARI SUÇLAMAYIN! Kış hastalıklarının asıl sebebi soğuk havalar değil, mevsim koşullarına uymamamızdır. enfeksiyonların ortaya çıkışını hızlandırır. Bu nedenle solunum sistemini ilgilendiren her tür hastalık nezle, grip, farenjit, sinüzit, bronşit, zatürre kış aylarında daha fazla görülür. Bebekler ve küçük çocuklar, 65 yaşın üstündekiler, sigara içenler; astımı, diyabeti, kalp rahatsızlığı olanlar kış aylarında daha çok risk altındadır. Bu dönemde yapmamız gereken en önemli şey, düzenli bir hayat sürmektir. Bu aylarda öğün atlamamaya, 3 öğün düzgün ve dengeli beslenmeye, bol sıvı almaya, en az 8 saatlik düzenli gece uykusunu ATAŞEHİR Memorial Tıp Merkezi İç uyumaya dikkat etmeliyiz. Hastalıkları Bölümü uzmanları, “Kışın hasta olC VİTAMİNİ DESTEĞİ mamak için dikkat edilmesi gerekenler” hakkınYapılan çalışmalar B, C vitamini ve poda bilgi verdi: Kışın daha çok hastalanmamızın nedeni soğuk değildir. Soğuk sadece solunum tasyumdan zengin beslenmenin hem yorgunluk yollarını hassaslaştırarak viral ya da bakteriyel hissini azaltmada hem de hastalıklardan korun- mada yardımcı olduğunu göstermiştir. B ve C vitamini, meyve ve sebzelerde bolca bulunur. Muz, patates gibi gıdalar ise potasyum açısından zengindir. Bunları soframızdan eksik etmemeye özen göstermeliyiz. İlave olarak günlük 1000 mg C vitamini desteği sağlanabilir. KAT KAT GİYİNMEYİN Diğer önemli bir faktör, bizi soğuktan koruyacak ancak terletmeyecek tarzda giyinmektir. Bu nedenle kalın tek bir kat giysi yerine daha ince birkaç kat giyinmeyi öneriyoruz. Özellikle baş bölgesi, el ve ayaklar, burun ve kulak gibi vücudun uç kısımlarını sıcak tutmaya çalışmalıyız. Su geçirmeyen ayakkabı, bere, eldiven ve kaşkol kullanmayı alışkanlık hâline getirmeliyiz. • Kışın hasta olmamak için neler yapılmalıdır? • Soğuk nedeniyle oluşan solunum yolu hastalıkları hangileridir? • Bulaşıcı hastalıklardan korunmak için neler yapılmalıdır? Gazete haberi (9) 1. Bulaşıcı Hastalıklar İnsanlarda görülen sağlık sorunlarının önemli bir bölümünü bulaşıcı hastalıklar (enfeksiyon hastalıkları) oluşturur. Bulaşıcı hastalıklar; sık ve yaygın olarak görülmesi, ölümlere ve başka hastalıklara ya da engelliliklere yol açması, iş gücü ve maddi kayıplara neden olması bakımından son derece dikkat edilmesi gereken hastalıklardır. Bulaşıcı hastalıklarla ilgili en sık rastlanan kavramlar şunlardır: Ek Bilgi Hastalık: Çevresel ve bedensel etkenlerden dolayı organizmada birtakım değişikliklerin ortaya çıkması sonucunda doku ve hücrelerde normal olmayan yapısal, fonksiyonel bozuklukların görülmesi ya da ruh sağlığının bozulmasıdır. • Enfeksiyon: Bir mikroorganizmanın herhangi bir yolla insan veya hayvan vücuduna girip yerleşerek çoğalmasına denir. • Enfeksiyon hastalığı: Hastalık yapıcı özellikteki mikroorganizmaların, herhangi bir yolla insan veya hayvan vücuduna girerek çoğalması sonucunda, mikroorganizmanın kendisi veya toksinleri ile vücut arasındaki çatışmadan kaynaklanan ve patolojik belirtilerle tanımlanan, insandan insana bulaştığı gibi hayvanlardan da bulaşabilen hastalıklara denir. • Enfeksiyon zinciri: Enfeksiyon hastalığının oluşabilmesi, etkenin insana ulaşıp onu hasta edebilmesi için bir dizi olayın meydana gelmesi gerekir. Bu olayların tümüne enfeksiyon zinciri denir. Bu zincir kaynak, bulaşma yolu ve sağlam kişi halkalarından oluşur (Şekil 7.1). Burada en önemli halka kaynakt›r. Bulafl›c› hastal›k etkeninin duyarl› konakç›ya geçmek için üzerinde yaflay›p çoğald›ğ› canl› (insan, bitki, hayvan) ve cans›z varl›k142 Şekil 7.1: Enfeksiyon zinciri lar›n (toprak, batakl›k vb.) tamam›na enfeksiyon kaynağ› ad› verilir (Resim 7.7). Bulafl›c› hastal›klarda kaynaklar farkl›l›k gösterir. fiarbon, ruam, brusella, flap, s›ğ›r vebas›, kuduz gibi baz› hastal›klarda kaynak hayvanlard›r. Suçiçeği ve k›zam›k ise kaynağ› insan olan hastal›klardand›r. Resim 7.7: Bataklıklar enfeksiyon kaynağı olan yerlerdendir. • Bulaşıcı hastalık: Özel bir enfeksiyon etkeEk Bilgi ninin veya onun toksinlerinin, bir kaynaktan duyarlı kişiye doğrudan ya da dolaylı olarak geçmesiyle Kızıl: Genellikle küçük yaşlarda görüoluşan hastalıklardır. len, bulaşıcı, yüksek ateşli, kırmızı renkte Bulaşıcı hastalıklar; hastalık yapan organizgeniş lekeler döktüren, kuluçka dönemi üç malar, virüsler, bakteriler veya mantarlar yoluyla dört gün süren tehlikeli bir hastalıktır. bulaşabilir. Bulaşıcı hastalıklarda ateş, hâlsizlik, Kızamık: Genellikle küçük yaşlarda göiştahsızlık, baş ağrısı, genel vücut ağrıları görülür. rülen, kuluçka dönemi bir iki hafta süren, Bazı hastalıklarda (kızıl, kızamık, su çiçeği vb.) bulaşıcı, ateşli, ufak kızıl lekeler döktüren döküntüler ve ishal görülebilir. bir hastalıktır. • Salgın hastalık: Bulafl›c› hastal›klar›n dünİshal: Olağandan daha çok, daha sık yan›n farkl› yerlerinde görülme oran› ve s›kl›ğ› ve sulu dışkı çıkarmadır. değifliklik gösterir. Bulafl›c› bir hastal›ğ›n bir bölgede birden ortaya ç›k›p h›zla yay›larak çok say›da insanda görülmesi epidemi (salg›n) olarak adland›r›l›r. Epidemide hasta say›s› k›sa sürede artar. Tarih boyunca tifo, kolera, çiçek, veba vb. pek çok epideminin ortaya çıktığı bilinmektedir. Aç›kta sat›lan besin maddeleri, sağl›k kurallar›na uygun olmayan kanalizasyon sistemleri vb. olumsuz çevre koflullar› epidemiye yol açabilir. Baz› bulafl›c› hastal›klar›n belirli toplumlarda sürekli olarak bilinen oranlarda görülmesi ise endemik olarak adland›r›l›r. Örneğin Türkiye’de sar›l›k, tifo, kuduz, menenjit gibi baz› bulafl›c› hastal›klar endemik olarak görülür. 2. Bulaşıcı Hastalıkların Bulaşma Yolları Bulaşıcı hastalıklar; • Su ve besinlerle, • Solunum yoluyla, • Temas yoluyla, • Vektörlerle, • Hayvanlarla, • Cinsel yolla bulaşır. 143 a. Su ve Besinlerle Bulaşan Hastalıklar Tüketilen besinler, su ve yenilen besinler aracılığıyla insanlara bulaşan hastalıklardır. Tifo, kolera, ishal, hepatit, brusella hastalıkları su ve besinle bulaşan hastalıklardan bazılarıdır. Su ve besinlerle bulaşan hastalıkların genel özellikleri şunlardır: • Genellikle ağız ve dışkı yoluyla bulaşır. • Sıcak, nemli havalar ve kötü hijyenik koşullarda oluşur. • Genellikle yaz aylarında görülür. • Toplumların eğitim ve genel gelişmişlik düzeyleri ile yakın ilişkisi olan hastalıklardır. Su ve besinlerle bulaşan hastalıkların önlenmesi Ek Bilgi için öncelikle bulaşma yollarının ortadan kaldırılması yani kötü çevre koşullarının düzeltilmesi gerekmektedir. Tifo: Kirli sularda, bu Bunun için de yeteri kadar temiz suyun sağlanması, sularla sulanmış sebzelerde bulunan, sağlıklı tuvaletlerin yapılması ve kanalizasyon sistemiortalama üç hafta süren, ateşli ve tehnin kurulması, çöplerin usulüne uygun şekilde kapalı likeli bir bağırsak hastalığıdır. poşetlerde toplanması ve yok edilmesi (Resim 7.8), açık Kolera: Şiddetli ishal ve kusmalargübreliklerin kaldırılması, kişisel temizlik alışkanlığının la kendini gösteren, çok bulaşıcı, salsağlanması gereklidir. Ayrıca gıda üretiminde çalışanlagın ve öldürücü bir hastalıktır. rın portör muayenelerinin düzenli olarak yaptırılması bu hastalığın bulaşmasını önlemede bir etkendir. Bununla birlikte toplumun su, gıda ve atık hijyeni konusunda bilinçlendirilmesi, aşısı olan hastalıklarda aşılama ile bağışıklığın sağlanması gereklidir. Hastanın yakın çevresi de kontrole alınarak hastalığın yayılması önlenmelidir. Ayrıca bağırsak enfeksiyonlarında hastanın sıvı kaybı giderilmeli ve sıvı elektrolit dengesi sağlanmalıdır. Sıvı elektrolit dengesi, hücresel düzeyde sıvı kaydırmaları ve böbreklerin idrarla vücudun gereksinimlerine göre su, elektrolit ve solüt atımını düzenlemesidir. Eğer sıvı elektrolit dengesi düzeltilmeyecek kadar bozulursa kişinin yaşamı tehlikeye girer. Hijyen koşullarının iyi olmadığı yerlerde hepatit Resim 7.8: Çöplerin kapalı poşetlerde A hastalığı da yaygın olarak görülmektedir. Hepatit A toplanması hastalıkların oluşmasını önler. hastalığı, su ve besin maddelerine virüs içeren dışkının geçmesi sonucu insana bulaşmaktadır. Bu hastalıktan korunmak için hijyenik koşullara dikkat edilmeli, hijyen olmayan yerlerde yemek yenilmemeli, özellikle fast food türü yiyeceklerden kaçınılmalıdır. Hepatit A’dan aşı ile korunulabilir. Kanalizasyon sisteminin iyi olmadığı yerlerde sular kaynatılarak veya dezenfekte edilerek kullanılmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Besinleri tüketirken hijyeni nas›l sağlars›n›z? Nelere dikkat edersiniz? b. Solunum Yoluyla Bulaşan Hastalıklar Solunum yolu hastalıkları, genellikle havadaki virüs ve bakteriler ile bulaşır. Bulaşma sonucu kişide nezle, grip, verem, kabakulak, kızamık, difteri, suçiçeği, kızıl, boğmaca gibi bulaşıcı hastalıklar ile astım, bronşit, zatürre gibi hastalıklar görülür. Solunum yolu ile bulaşan hastalıkların genel özellikleri şunlardır: • Soluma yoluyla insanlara geçer. • Mevsimlik özellik gösterir. Daha çok kış aylarında görülür. • Daha çok kalabalık ailelerde, insanların toplu olarak bir arada bulunduğu kışla, okul, sinema, tiyatro vb. yerlerde görülür. 144 • Kolay bulaşabilmesi nedeniyle uzak mesafedeki insanlara da bulaşabilir. Grip virüsü bunların başta gelenidir. • Organizma direncinin düşük oluşu bütün hastalıklar için bir kolaylık oluşturur. • Aşılama ve ilaçla en iyi korumanın sağlandığı hastalıklardır. Solunum yolu ile bulaşan hastalıklardan birisi de akut solunum yolu enfeksiyonudur. Solunum yolları, burun ile akciğer arasında kalan; burun, kulak, ağız, bademcikler, sinüsler, boğaz, ses telleri, geniz, soluk borusu ve akciğerden oluşur. Bu organlarda aniden ortaya çıkan geçici iltihaplanmaya “akut solunum yolu enfeksiyonu” denir. Bu hastalıkların başlıcaları; • Soğuk algınlığı, • Nezle, • Bademcik iltihabı, • Orta kulak iltihabı, • Bronşit, • Zatürredir. Akut solunum yolu enfeksiyonları çocukların en sık yakalandığı hastalıklardır. Akut solunum yolu enfeksiyonlarına mikroorganizmalar neden olmaktadır. Kişilerin tükürüklerinde bulunan mikroorganizmalar hapşırma, öksürme, nefes, ortak kullanılan (çatal, kaşık, bardak, tabak, havlu, diş fırçası vb.) eşyalar ile kişiden kişiye bulaşabilir. Konuyla İlgili Çalışma Akut solunum yolu enfeksiyonları niçin daha çok çocuklarda görülmektedir? Akut solunum yolu enfeksiyonları hafif, orta ve ağır dereceli olmak üzere sınıflandırılır. Akut solunum yolu enfeksiyonu bireyde sadece öksürük şikâyeti varsa hafif, öksürüğe hızlı solunum eşlik ediyorsa orta, öksürükle birlikte hızlı solunum ve göğüs çekilmesi de varsa ağır vaka olarak adlandırılır. Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel belirtileri şunlardır: • Öksürük • Ateş • Burun akıntısı veya burun tıkanıklığı • Kulak ağrısı • Boğaz ağrısı • Boğazda kızarıklık • Boyun lenf bezlerinde ağrılı şişme • Hızlı solunum, solunum sırasında göğüste çekilmeler • Nefes alırken ötme sesi, nefes verirken ıslık sesi işitme • İnlemeli solunum, nefes almada duraklamalar ve morarma Resim 7.9 : Solunum yolu hastalıklarında enfeksiTüm solunum yolu enfeksiyonlarında yonun yayılmaması için önlem alınmalıdır. mutlaka hekime başvurulmalı ve verilen ilaç tedavisi uygulanmalıdır. Ayrıca beslenmeye dikkat edilmeli, alınan sıvı miktarı artırılmalıdır. Hastalığın ileri aşaması olan zatürreye dönüşmemesi için dikkatli olunmalı, enfeksiyonun yayılmaması için gerekli önlemler alınmalıdır (Resim 7.9). Solunum yolu ile bulaşan önemli hastalıklardan birisi de veremdir. Verem hastalarının en sık şikâyeti 2-3 hafta süren öksürüktür. Balgam çıkarma, hâlsizlik, göğüs ve sırt ağrısı, kan tükürme, gece terlemesi, ateş, iştahsızlık, yorgunluk, kilo kaybı ve nefes darlığı veremin diğer belirtileridir. 145 Bu şikâyetler varsa aile hekimine veya Verem Savaş Dispanserine başvurulması gerekir. Verem önlenebilir ve tedavi edilebilir bir hastalıktır. Erken tanı ve uygun tedavi sonucu hasta yüzde yüz iyileşir. İyileşme kalıcıdır. Tedavi edilmediği sürece, oluştuğu organda ya da organlarda hasar yapar, bu hasar giderek artar ve öldürücü olabilir. Hastayı iyileştiren tedavi, hastanın sağlığı yanında toplum sağlığı açısından da son derece önemlidir. Tedavi, bulaşıcı bir hastalık olan veremle savaşın en önemli yöntemidir. Bu nedenle tedavinin düzenli sürdürülmesi ve tamamlanması zorunludur. Verem hastasının ailesine verem basilini bulaştırma olasılığı çok yüksektir. Çünkü aynı havayı en uzun süre paylaştığı kişiler aile bireyleridir. Bu nedenle verem tanısı kesinleşince bütün aile bireyleri hasta ile aynı havayı paylaşan iş yeri ya da başka ortamdaki kişiler verem savaş dispanserinde muayene için çağrılarak sağlık taramasından geçirilirler. Buna temaslı muayenesi denilir. Temaslı muayenesi, eğer hastanın yakınlarında da hastalık varsa erken tanı koymayı sağlar. Hasta olmayan ve risk taşıyanlara da koruyucu tedavi verilir. Koruyucu tedavi eğer düzenli yapılırsa verem basili almış kişilerin hastalanması % 90 oranında önlenir. c. Temas Yoluyla Bulaşan Hastalıklar Bulaşıcı hastalıkların birçoğu tokalaşma, öpüşme, sarılma gibi yakın temas yolu ile insanlara bulaşmaktadır (Resim 7.10). Sadece grip değil; verem, uçuk, suçiçeği, soğuk algınlığı gibi birçok hastalık bu yolla geçmektedir. Temas yolu ile bulaşan hastalıklar, özellikle enfeksiyon bulguları olan kişilerle sosyal temastan bulaşmaktadır. Bu nedenle yanak yanağa öpüşme sırasında solunum yolları salgıları ile doğrudan temas sağlandığından enfeksiyon bulguları olan kişilerin bundan kaçınması; tokalaşma, sarılma gibi yakın temas içine girmemeleri önem taşımaktadır. Temasla bulaşan hastalıkların genel özellikleri şunlardır: • Bulaşma genellikle insandan insanadır. Resim 7.10: Tokalaşma bulaşıcı hastalığın • Kişisel hijyenle bağlantılıdır. Su ve sabunla temizlenme alışkanlığı ile bulaşma en aza indirilebilir. yaygınlaşmasına neden olur. Temas yoluyla bulaşan hastalıklardan korunmak için; • Özellikle kış aylarında grip ve soğuk algınlığı bulunan kişilerle tokalaşma, sarılma ve yanak yanağa öpüşmeden kaçınılmalıdır. • Kapalı alanlarda enfeksiyon bulgusu olan kişilerle temas edilmemelidir. • Aşı yaptırılmalı ve tedavi olunmalıdır. • Kişisel hijyene gereken önem verilmelidir. ç. Vektörlerle Bulaşan Hastalıklar Enfeksiyon etkenlerinin sağlam kişilere bulaşmasında rol oynayan eklem bacaklılara (bit, pire, kene, sinek vb.) vektör denilmektedir. Vektörlerle bulaşan önemli hastalıklardan bazıları şunlardır: • Tifo, kolera, dizanteri, trahom (karasineklerle) • Sıtma (sivrisineklerle) • Şark çıbanı, tatarcık humması (tatarcıklarla) • Tifüs, riketsiya hastalığı (bitlerle) • Veba (pirelerle) • Kırım Kongo Kanamalı Ateşi (kenelerle) Vektörlerle bulaşan hastalıkların genel özellikleri şunlardır: • Bu hastalıklarda bulaşma için ara canlıya (vektör) ihtiyaç vardır. • Vektörlerle bulaşan hastalıkların dağılımı bölgesel özellik gösterir. Çünkü vektörler değişik coğrafya ve iklim özelliklerinde yerleşme ve yaşama özelliğindedir. 146 • Sıklıkla endemik olarak bulunurlar. Vektörlerin ve hastalığın mevcudiyeti devam ettikçe hastalık yayılmaya devam eder. • Korunmanın en önemli ilkesi, buluşma aracı olan vektörün ortadan kaldırılmasıdır. Vektörlerle bulaşan hastalıklardan korunma yolları şunlardır: • Özellikle kırsal kesimlerde vektörler önemli sağlık sorunlarına yol açmaktadır. Bölge halkına yönelik sağlık eğitimi verilerek vektörlerin hastalıkları bulaştırmadaki rolü anlatılmalıdır. Ayrıca topluma vektörlerle savaş yöntemleri öğretilmelidir. • Bataklıklar kurutulmalı, gübrelik ve çöplükler kontrol altına alınmalı, gıda maddeleri sağlık koşullarına uygun olarak üretilip saklanmalıdır. • Başıboş hayvanlar kontrol altına alınmalıdır. • Aşısı olan hastalıkların aşılaması yapılmalıdır. • Vektörle bulaşan hastalıkların bazıları ulusal (veba, sarıhumma, sıtma, kalaazar), bazıları uluslararası (veba, lekeli humma, sarıhumma) bildirimi zorunlu hastalıklar olduğu için bildirimleri mutlaka yapılarak gerekli tedbirler alınmalıdır. • Kene ısırması durumunda müdahale mutlaka sağlık kuruluşlarında hekimler tarafından yapılmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Vektörle bulaşan ve uluslararası bildirimi gereken hastalıklar nereye bildirilmelidir? Bu bildirim niçin yapılmaktadır? d. Hayvanlardan İnsanlara Bulaşan Hastalıklar Besin ve güç kaynağından yararlanılan birçok hayvan, insanda çeşitli hastalıklara neden olabilir. İnsan ve hayvanların ortak hastalıklarına zoonoz adı verilmektedir. Hastalık, hayvan et ve derilerine temasla, etlerin yenmesi, süt ve süt ürünlerinin kullanılmasıyla bulaşabilmektedir. Ayrıca hayvan ısırıklarıyla da bu hastalık oluşabilmektedir. Her zoonoza ayrı bir hayvan neden olmaktadır. Örneğin ruamda atlar hastalık nedeni iken brusellada sığır, koyun, keçi, domuz ve at kaynak olmaktadır. Hayvanlardan bulaşan hastalıklardan bazıları şunlardır: Kuduz, veba, brusella, şarbon, ruam, kuş gribi, kist hidatik. Genel olarak bulaşıcı hastalıklar için uygulanan mücadele yöntemleri, zoonozlar için de geçerlidir. Bunlara ek olarak hasta hayvanlar öldürülmelidir. Ayrıca hayvanlarla insanların ortak hastalıkları olması nedeniyle korunmak için yapılacak çalışmalarda veterinerlerle de iş birliği gerekmektedir. Zoonozlarla mücadelede yapılması gereken çalışmalar şunlardır: • Bir zoonoz vakası tespit edildiğinde veterinerle iş birliği yapılarak kaynağa yönelik çalışmalar gerçekleştirilmelidir. • Özellikle hayvancılığın yoğun Ek Bilgi olduğu bölgelerde hayvan sağlığı ile ilgili hizmetler aksatılmadan yürütülmeKuduz: Köpek, kedi, tilki vb. memeli hayvanlardan lidir. Burada da veterinerlerin iş birliği ısırma, tırmalama veya salya yolu ile insana geçen; gerekli ve önemlidir. genellikle çırpınma, sudan korkma şeklinde beliren ve • Hastalığa maruz kalan insanlar zamanında aşı yapılmazsa ölümle sonuçlanan bir hastedavi edilmelidir. talıktır. • Vektörler ve kemiricilerle etkin Veba: Hasta farelerden insana geçen bir mikrobun bir mücadele yapılmalı ve bunlarla oluşturduğu bulaşıcı ve öldürücü bir hastalıktır. temas önlenmelidir. Şarbon: Çeşitli hayvanlarda, özellikle koyun ve sı• Hayvanlara düzenli olarak kuduz ve şarbon aşısı uygulanmalıdır. ğırlarda görülen, deri veya mukoza yoluyla insana bulaşan, bulaştığı yerde kara bir çıban yapan tehlikeli bir hastalıktır. 147 • Başıboş hayvanlarla mücadele edilmeli, bu hayvanlar koruma altına alınmalıdır. • Hayvan sahipleri, hayvan sağlığı ve bakımı konularında bilgilendirilmelidir. • Hayvanların oluşturduğu çevre de dikkate alınarak hayvan, çevre ve insan koşulları birlikte düşünülerek mücadele sürdürülmelidir. e. Cinsel Yolla Bulaşan Hastalıklar Üreme sağlığını etkileyen tehlikelerden birisi de cinsel yolla bulaşan hastalıklardır. Cinsel ilişkiyle, kan/kan ürünleriyle ve anneden çocuğa bulaşabilen, başta cinsel organlar olmak üzere diğer organları da etkileyebilen, çoğu vakada belirti göstermeden seyredebilen hastalık grubudur. Bugün için 40’tan fazla cinsel yolla bulaşan hastalık bilinmektedir. Bunlardan en fazla bilinenleri frengi, bel soğukluğu, mantar hastalıkları, genital uçuk, dış üreme organlarının bitlenmesi, hepatit B, C ve AIDS’tir. Dünya Sağlık Örgütünün verilerine göre her yıl yaklaşık 350 milyon kişi cinsel yolla bulaşan ve tedavi edilebilen enfeksiyonlara yakalanmakta ve bu sayı, tedavi edilemeyen virüslerin neden olduğu hastalıklarla birlikte bir milyarı geçmektedir. Cinsel aktivite içerisinde olan ve korunmasız ilişkide bulunan herkes cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara karşı risk altındadır. Özellikle cinsel sağlıklarını korumaya yönelik bilgilerden yoksun olan gençlerin cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlara yakalanma oranı daha yüksektir. Ayrıca bu hastalıklara yakalananların durumlarını gizleme eğilimi bulunması nedeniyle hastalık daha ciddi boyutlara ulaşabilmekte ve başkalarına da bulaştırılabilmektedirler. Cinsel yolla bulaşan hastalıkların tedavisi yaptırılmadığı takdirde düşük yapma, kadın ve erkekte kısırlık, doğan çocuklarda engellilik, ölüm, rahim ağzı kanserleri gibi problemler görülebilmektedir. Ayrıca boşanma ve ekonomik sıkıntılar gibi sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmanın en etkili yolu, bireylere cinsel eğitim verilmesidir. Bu eğitimle tek eşlilik, güvenli cinsel ilişki, prezervatif kullanma gibi tedbirlerin önemi kavratılmalıdır. Cinsel yolla bulaflan hastal›klar›n tedavisi mutlaka hekim kontrolünde yap›lmal›d›r. Utanma ve korku gibi nedenlerle tedaviden kaçınma olas›l›ğ› düflünülerek bu hastal›klar›n tedavileri yetkililerce gizli tutulmaktad›r. Bu, ayn› zamanda özel hayata sayg›n›n da gereğidir. Cinsel yolla bulaflan hastal›klardan baz›lar› flunlard›r: Frengi: Genellikle 15-40 yafllar›ndaki erkeklerde görülebilen bir hastal›kt›r. Hastal›ğ›n etkeni bir tür bakteridir. Kuluçka süresi 1-10 haftad›r. Cinsel iliflki d›fl›nda nadiren cilt temas› ile de bulaflabilir. Bunun yanı sıra plasenta yoluyla anneden bebeğe de geçebilir. Bu durumda bebek; hasta, sakat ya da ölü doğabilir. Frenginin belirtilerinden baz›lar›, deride döküntü ve yaralar, kemik erimesi, karaciğer ve akciğer hastal›klar›, eklem iltihaplar›, lenf bezlerinde büyüme, sinir sistemi bozuklukları, kad›n cinsel organ›n›n iç k›sm›nda yaralard›r. Hastal›k hekim kontrolünde tedavi edilmelidir. Önlem al›nmazsa ölümle sonuçlanabilir. Bel soğukluğu: Hastal›ğ›n etkeni bakterilerdir. 15-40 yaş arasındaki kad›n ve erkeklerde daha fazla görülür. Cinsel yolla bulaflan hastal›klar›n en s›k rastlanan›d›r. Kuluçka süresi 2-30 gündür. En çok bulaflma bu dönemde olur. Erkeklerde idrar yollar›nda iltihaplanma, s›k idrara ç›kma, bu s›rada yanma ve ağr›ya neden olabilir. Penis ucunda k›zar›kl›ğa, beyaz sar› renkli ak›nt›ya yol açabilir. Mikroorganizma kan dolaşımı yoluyla eklemlerde enfeksiyona neden olabilir. Bel soğukluğunun kad›nlardaki belirtileri aras›nda sar› yeflil renkli vajinal ak›nt›, kas›klarda ağr›, genital organda ağr›l› flifllik, anüs çevresinde kafl›nt›, idrar yaparken ağr›, kanama vb. say›labilir. Hastal›k görüldüğünde efllerin ikisi de hekimin önerileri doğrultusunda tedavi olmal›d›r. Tedavi olunmamas› durumunda k›s›rl›k ve genital organlarda hasar görülebilir. AIDS (Edinilmifl Bağ›fl›kl›k Yetmezliği): Bütün dünyay› ilgilendiren yayg›n bir sağl›k sorunudur. Vücudun baflka hastal›klara karfl› direncini k›rarak ölüme yol açan bir hastal›kt›r. AIDS hastal›ğ›n›n nedeni bir virüstür. Virüs cinsel iliflki ve kan yoluyla bulaflabilir. Ayr›ca plasenta yoluyla anneden bebeğe geçer. 148 AIDS hastal›ğ›n›n belirtileri, kiflinin vücut direncine göre virüs bulaflt›ktan 10-15 y›l sonra da görülebilir. Bazen bu süre daha da uzayabilir. Bu süre içerisinde virüs kan hücrelerine girerek çoğal›r ve hücrelerin yap›s›n› bozar. Böylece bağ›fl›kl›k sistemi y›k›ma uğrar. Bunun sonucunda afl›r› kilo kayb›, nedeni aç›klanamayan yorgunluk, ağ›z ve deride s›k tekrarlanan uçuk, ağ›zda mantar, nefes darl›ğ›, ciltte yara ve lekeler, gece terlemeleri, ishal, öksürük ve lenf bezlerinin büyümesi gibi hastal›k belirtileri ortaya ç›kar. Bu belirtilere bağlı olarak AIDS flüphesi olanlar mutlaka hekime dan›flarak Elisa testi yapt›rmal›d›r. Elisa testi, kiflinin AIDS virüsünü tafl›y›p tafl›mad›ğ›n›n saptanmas› için yap›lan kan tetkikidir (Resim 7.11). AIDS’in bulaflma riskinin en yüksek olduğu gruplar; • Güvenli cinsel iliflkisi olmayanlar, Resim 7.11: AIDS hastalığının teşhisinde Elisa testi yapılır. • Birden fazla kifliyle cinsel iliflkisi olanlar, • Efl cinseller, • Uyuflturucu bağ›ml›lar›, • Kan ürünleri kullanmas› gerekenler, • Sağl›k personelidir (Resim 7.12). AIDS hastal›ğ›na karfl› al›nmas› gereken önlemlerden baz›lar› flunlard›r: • Cinsel iliflki yoluyla bulaflmay› önlemek için birden fazla kifliyle iliflkiye girilmemeli, tek efllilik tercih edilmelidir. Efl cinsel iliflkiden kaç›n›lmal›d›r. Hastalığın bulaşma riskinin olduğu şüpheli durumlarda mutlaka prezervatif kullan›lmal›d›r. • Kan yoluyla bulaflmay› önlemek için iğne ve enjektörler tek kullan›ml›k olmal›d›r. • Cerrahi aletler iyi sterilize edilmelidir. • Difl f›rçalar› kifliye özel olmal›d›r. • Manikür ve pedikür yapanlar; ustura, jilet vb.ni kullananlar bu araç ve gereçlerin temizliğine önem vermelidirler. • AIDS’li olan kadınlar gebe kalmamalar› konusunda uyar›lmal›d›r. AIDS konusunda herkes bilgi sahibi olmal› ve yak›nlar›n› uyarmal›d›r. AIDS hastal›ğ›n›n hâlen tedavisi ve afl› s› yoktur. Hepatit B: Siroza ve karaciğer kanserine neden olabilecek sinsi bir hastal›kt›r. Kuluçka süresi 30-180 gün kadar olan virüs, vücuda kan ve cinsel iliflki yoluyla bulafl›r. Resim 7.12: Sağlık personeli, AIDS’in bulaşma riskinin Hepatit B her yaş ve mevsimde görülebilen en yüksek olduğu gruplardandır. 149 bir sağlık sorunudur. Hastal›k, virüsü tafl›yan kiflilere ait ustura, jilet, manikür aletleri, difl f›rças›, tarak gibi eflyalar›n kullan›lmas›, enjektör ve cerrahi aletler yoluyla bulaşabilir. Kuruyan kan ve salya bir hafta sonra bile hastal›ğ›n bulaflmas›na yol açabilir. Bu nedenle çok dikkatli olunmal›d›r. Hastal›k afl›r› hâlsizlik, bulant›, kusma, kab›zl›k ya da ishal; kas, baş ve eklemlerde ağr› gibi belirtilerle ortaya ç›kar. Hasta bazen kendi hastalık belirtilerini göstermez ve hastalanmaz. Ancak taşıyıcı olarak yaşar. Hepatit B için özel bir ilaç tedavisi yoktur. Hastalara yatak istirahati önerilir. Protein ve karbonhidrat yönünden zengin, yağs›z diyet uygulanmal›d›r. Hasta, bulant›ya karfl› az ve s›k beslenmelidir. “Sağlıklı Yaşam” ünitesinde vurgulandığı gibi kişiye yönelik koruyucu sağlık hizmetlerinde aşının önemi büyüktür. Hastal›ktan korunmak için afl› yapt›r›lmal›d›r. Enjektörler tek kullanımlık olmalı, cerrahi aletler çok iyi sterilize edilmeli, kan nakillerinde gerekli tetkiklerin yapılmasına özen gösterilmeli, temizlik kurallar›na uyulmal›, baflkalar›na ait kiflisel bak›m araçlar› kullan›lmamal›, tek eşli cinsel yaşam sürdürülmelidir. Konuyla İlgili Çalışma Hepatit B’den korunmak için hangi hijyen kurallarına uyulmalıdır? Niçin? Etkinlik Aşağıdaki olayı okuyup soruları cevaplayınız. “Selda Hanım 7 aylık oğlu Özmen’i öksürdüğü için sağlık kuruluşuna götürür. Özmen’in üç gündür öksürdüğünü ve burun akıntısı olduğunu, bugün ateşinin yükseldiğini anlatır. Selda Hanım çok endişelidir. Çünkü Özmen bütün gün hiçbir şey yememiş, sadece annesini emmek istemiştir. Selda Hanım eşinin evde sigara içtiğinden yakınır. Bu arada Özmen’i hep çok sıcak tuttuğunu söyler. Muayene eden doktor, Özmen’de soğuk algınlığı olduğunu söyler, tehlike belirtileri olması durumunda tekrar gelmesini ister ve evde tedavi önerir.” 1. Selda Hanım neleri doğru yapmıştır? 2. Özmen’in soğuk algınlığına yakalanmasını kolaylaştıran nedenler neler olabilir? 3. Akut solunum yolu enfeksiyonu olan çocukta hemen sağlık kuruluşuna götürmeyi gerektirecek tehlike belirtileri neler olabilir? Değerlendirme 1. Enfeksiyon ve enfeksiyon zinciri nedir? Açıklayınız. 2. Bulaşıcı hastalıkların bulaşma yolları nelerdir? 3. Su ve besinlerden bulaşan hastalıklardan korunmak için neler yapılabilir? 4. Solunum yolu ile bulaşan hastalıkların genel özellikleri nelerdir? 5. Akut solunum yolu enfeksiyonlarının genel belirtileri nelerdir? 6. Verem teşhisi konulan kişinin ailesinin sağlık taramasından geçirilmesinin nedenleri nelerdir? 7. Temas yoluyla hangi bulaşıcı hastalıklar bulaşabilir? 8. Vektörlerle bulaşan hastalıklar nelerdir? 9. Kene ısırmasında neler yapılmalıdır? 10. Cinsel yolla bulaşan hastalıklardan korunmak için neler yapılmalıdır? 150 F. İLAÇ KULLANIMI Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “İlaç ancak doğru kullanılırsa etkilidir. Ayrıca ilaç etkililik, güvenirlik, uygunluk ve maliyet kriterleri dikkate alınarak seçilmelidir. Akılcı ilaç kullanımı, öncelikli olarak halkın sağlığını ve toplumun çıkarını gözetir. İlaç, doktorun önerdiği şekilde ve sürede kullanılmalıdır. İlaçların nasıl, hangi sıklıkla, ne kadar süre kullanılacağı ve hangi koşullarda saklanacağı doktor tarafından hastaya tam olarak anlatılmalı ve hasta tarafından eksiksiz olarak uygulanmalıdır. İlaç kullanımı yarıda kesilmemeli, doktora danışılmadan doz değişikliğine gidilmemeli, ilaçlar çocukların ulaşamayacağı yerlerde ve ambalajında saklanmalıdır.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • İlaç deyince ne anlıyorsunuz? Niçin ilaç kullanılır? • İlaç kullanırken nelere dikkat edilmelidir? Hastalıkların tedavisinde, hastaya Ek Bilgi bakan kişinin ilaç kullanımındaki ilkeDoz: Bir ilacın bir defada veya bir günde leri bilmesi gereklidir. İlaç, bir hastalığı alınması gereken miktarıdır. iyi etmek veya önlemek için vücuda alınan maddedir. İlaçların organizmanın çalışmasını zorlayıcı etkileri vardır. Bu nedenle sadece gerekli zamanlarda ilaç kullanılmalıdır. Hekimin gerekli görmesi durumunda ve reçeteli olarak önerdiği ilaçlar söylenen zaman ve miktarda kullanılmalı, hekime danışılmadan ilaç kesilmemelidir. Hekimin bilgisi olmadan başka ilaçlara veya tedavi seçeneklerine başvurulmamalıdır. Tedaviye başladıktan sonra gelişen yakınmaların ilaca bağlı olabileceği unutulmamalıdır. Ayrıca kullanılan ilaçlar hakkında aile bireyleri bilgilendirilmelidir. İlaç alınmadan önce son kullanma tarihine bakılmalı, rengi bozulmuş ve tortulaşmış olanlar tüketilmemelidir. İlaçlar amaç dışı kullanılmamalıdır. Çocukların ulaşamayacağı yüksek, kapalı bir yerde, nemsiz ve serin ortamda saklanmalıdır. İlaçların mutlaka dik ve oturur pozisyonda, bol su ile alınması, ardından en az 10 dakika yatar pozisyona geçilmemesi önemlidir (Resim 7.13). Hekim tavsiyesi olmadan; eş, dost, komşu, arkadaş önerisi ile alınan ilaçlar ciddi sıkıntılara neden olabilir. İlaç kullanımı deneme yanılma yöntemiyle yapılmaz. İlaç kesinlikle alınmaması gereken bir içeriğe sahip olabilir. Ayrıca ilacın kişiye ve hastalığına ilişkin özel doz ve kullanım sürelerine göre alındığı da unutulmamalıdır. Bu nedenle hekimin önerisi ile alınan ilaçların doğru şekide kullanımı, tedavi programına tam uyulması iyileşme sürecine önemli katkı sağlar. İlacın aç veya tok iken alınması, başka ilaçlarla birlikte kullanımı, tedavi süresince önerilen beslenme biçimi ve kullanım süresi hekimin tavsiyesine göre yapılmalıdır. Resim 7.13: İlaç su ile birlikte alınmalıdır. 151 İlaçların çoğunun mide, bağırsak ve yemek borusu üzerinde olumsuz etkileri vardır. En çok görünen sorunlar, bu bölgelerde oluşan ülserler ile bu ülserlere bağlı ağrı, yanma ve kanamalardır. İlaçların sindirim sistemine direkt ve kan yolu ile olumsuz etkilerinin yanı sıra özellikle büyük tabletlerin yemek borusuna takılarak tahriş oluşturması ve buna bağlı olarak şiddetli göğüs ağrısı, yanması ve yutma güçlüğü görülmesi sık karşılaşılan durumlardır. İlaçların hekim önerisine uyularak doğru şekilde alınması hem daha etkili olmalarını hem de yan etkilerinin en aza indirilmesini sağlar. Ülkemizde doğru ilaç kullanımına yönelik Sağlık Bakanlığınca çalışmalar yapılmakta ve toplum bu konuda bilinçlendirilmektedir (Resim 7.14). Resim 7.14: İlaç kullanımına yönelik Sağlık Bakanlığınca hazırlanan broşür örnekleri Konuyla İlgili Çalışma Hekim tarafından verilen ilaçlar bitmeden tedavi kesilirse ne gibi sorunlarla karşılaşılabilir? Etkinlik “İlaç kullanırken nelere dikkat edilmelidir?” konusunda beyin fırtınası yapınız. Tespit edilen hususları tahtaya yazınız. Eksik kalan hususları tamamlayınız. Değerlendirme 1. İlaç niçin hekim tavsiyesine göre alınmalıdır? 2. İlacın insan vücuduna olumsuz etkileri nelerdir? 3. İlaç kullanırken nelere dikkat edilmelidir? 152 G. VÜCUT SICAKLIĞININ ÖLÇÜMÜ Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Ateşin ani olarak yükselmesi bazı çocuklarda ateşli havale denilen bilinç kaybı, katılaşma ve istem dışı kasılmalara yol açabilir. Bu durum 6 ay - 7 yaş arasındaki çocukların % 2’si ile 4’ünde görülür. Olguların hemen hemen yarısı 1-2 yaşlarındadır. Ateşli havalede ailevi yatkınlık söz konusu olabilir. Ateş çeşitli enfeksiyon hastalıkları ile ilişkili olarak meydana gelebilir. Ateşin yüksek ya da hafif oluşu her zaman hastalığın ciddiyetiyle bağlantılı değildir. Basit bir viral enfeksiyonda yüksek ateş, belirgin boğaz ya da idrar yolu iltihabında hafif ateş görülebilir. Başlatan faktör her ne olursa olsun ateş, vücudun savunma araçlarından birisidir. Mikroplar en iyi doğal vücut sıcaklığı olan 36,5 - 37,5°C’ta ürerler. Bağışıklık sitemimiz bir enfeksiyon söz konusu olduğunda beyindeki vücut sıcaklığını düzenleyen merkez termostat ayarını değiştirerek ısıyı yükseltir. Böylece ideal üreme ortam sıcaklığından yoksun kalan mikroorganizmalar istedikleri gibi çoğalamazlar. Görüldüğü gibi hafif ateş aslında enfeksiyonla mücadelede başarıyı arttırmaktadır. Yüksek ateş ise istenmeyen bir durumdur. Vücut sıcaklığı gerekli müdahalelerle 39,5°C’un altında tutulmalıdır. Eğer bir bebeğin makattan ölçülen ateşi 38°C’tan fazla ise o bebekte yüksek ateş var demektir. Ancak çoğu zaman ateşin yüksekliğinden çok bebeğin genel durumu daha da önemlidir. Ateşi normale yakın ama hâlsiz, devamlı uyuyan, mama yemek ya da süt içmek istemeyen bir bebek, 39°C ateşi olmasına rağmen canlı, hareketli, beslenmesini sürdüren bir bebeğe oranla daha hastadır. Eğer iki aylıktan küçük bir bebeğin ateşi 38°C’u aşarsa doktora götürmek gerekir. İki aylıktan büyük bebek için doktora götürme sınırı 39°C ateştir. Ancak daha düşük rakamlarda da olsa ateş, üç günden daha fazla sürüyorsa doktora götürmek gerekecektir.” (Bu kitap için yazılmıştır.) • Yüksek ateş ve havale denilince ne anlıyorsunuz? • Ateşin yüksek olmasında alınacak önlemler nelerdir? Hastanın genel durumunu takipte vücut sıcaklığının (ateşin) izlenmesi hastalığın seyri, iyileşme süreci ve komplikasyon oluşumu açısından oldukça önemlidir. Atefl, vücudun normalin üstünde bir sıcaklık göstererek fonksiyonlarının bozulması durumudur. Koltuk ve dil alt› ile kas›k ve makattan vücut termometresiyle ölçülür. Normal değer koltuk alt›nda 36,5°C, dil alt› ve makatta ise 37-37,5°C’tur. Atefl, günümüzde dijital termometrelerle ölçülmektedir. Dijital termometrenin uç k›sm› vücut sıcaklığının ölçülebileceği bir yere (ağız, koltuk altı vb.) konulur (Resim 7.15). S›cakl›k ekranda belirdiğinde alet sinyal vererek durur. 3 aylıktan daha küçük bebeklerde 38-39°C ya da üzeri ateşlerde; 3 ay - 3 yaş arası çocuklarda 24 saatten uzun süreli ateş varlığı, ateşle birlikte solunum problemleri, döküntü, ense sertliği, kusma, dalgınlık, anlamsız konuşmalar vb. görülmesi hâlinde zaman geçirilmeden hekime başvurmak gereklidir. Ateşi oluşturan etken ne kadar ciddi olursa olsun ateş kendi başına zarar verici değilidir. 153 Resim 7.15: Ateş, vücut termometresiyle ölçülür. Vücut sıcaklığının normal değerin üstünde olması yüksek ateş, altında olması ise düşük ateş olarak ifade edilir. Vücut sıcaklığının 40°C’un üstüne çıkması ve 34,5°C’un altına düşmesi hayati tehlikeyi işaret eder. Herhangi bir hastalık sonucu vücut sıcaklığının aşırı yükselmesi ve bu ateşin düşürülememesi durumunda ateşli havale oluşur. Ateşli havale genellikle 6 ay-6 yaş arasındaki çocuklarda ortaya çıkar. Ateşli havalede şunlar yapılır: • Hastanın giysileri çıkarılır. • Musluk suyu ile havlu veya küçük bez parçaları ıslatılır. Islatılan bezler, hastanın koltuk altlarına, kasıklarına, dirseklerinin iç yüzü ve avuç içlerine yerleştirilir. Ateş bezler sık sık değiştirilerek ve aşamalı olarak yavaş yavaş düşürülmeye çalışılır. Islak bezler, direkt olarak karın ve göğüs bölgesi üzerine konulmaz. Ek Bilgi Termometre: Sıcaklığı ölçmek için kullanılan alettir. Termometreler Celcius (Santigrat), Fahrenheit veya Kelvin gibi birimlerde ölçüm yapmaktadır. Ülkemizdeki termometreler ölçüm değerlerini genellikle santigrat cinsinden vermektedir. Termometrenin çalışma prensibi bir sıvının sıcaklıktaki artışla orantılı bir şekilde genleşmesine dayanır. Bu tip termometrelerde genellikle cıva kullanılır. Düz bir borunun içerisindeki cıvanın hacmi, sıcaklıktaki değişim ile azalır veya artar. Bu da sıcaklığın ölçülmesini sağlar. Çevre koşullarına göre cıva yerine alkol de (soğuk bölgelerde) kullanılmaktadır. Kullanım alanlarına göre termometrelerin birçok çeşidi bulunmaktadır. Günümüzde cıvalı termometrelerin yerine dijital termometreler kullanılmaktadır. • Ateş bu yöntemle düşmüyorsa hastaya ılık su ile duş aldırılır. • Sağlık kurumuna başvurularak tıbbi yardım istenir. Yüksek ateşin düşürülmesinde aşırı soğuk su ve alkol kullanılmamalıdır. Çünkü soğuk su ve alkol, deri yüzeyine yakın damarların kasılarak daralmasına neden olur ve ısı kaybını engeller. Ayrıca soğuk su ürpertiye neden olur. Konuyla İlgili Çalışma Ateşli havale geçiren çocuklarda hangi belirtiler görülür? Etkinlik Sınıfa getirilen vücut termometresi ile vücut sıcaklığının nasıl ölçüldüğü gösteriniz. Daha sonra birkaç öğrenci üzerinde uygulama yapınız. Ölçüm sonuçlarını değerlendiriniz. Vücut sıcaklığı yükseldiğinde neler yapılması gerektiği konusunda beyin fırtınası yaptırınız. Değerlendirme 1. Vücudun normal sıcaklık değerleri nelerdir? 2. Vücut sıcaklığı nasıl ölçülür? 3. Vücut sıcaklığının hangi durumlarında hekime başvurulmalıdır? 4. Ateşli havale nedir? Ateşli havale durumunda neler yapılmalıdır? 154 H. EVDE HASTA BAKIMI Derse Hazırlık Aşağıdaki metni okuyunuz ve soruları cevaplayınız. “Hastane kavramının yerleşmesinden ve hastanelerin kurulmasından çok önce hastalar kendi evlerinde tedavi edilirdi. Eski dönemlerde hastane, yalnız askerî örgütlere ve kuruluşlara özgüydü. Ancak Orta Çağ’ın başlarında hastane kavramı yerleşti ve hastaneler yaygınlaşıp çoğalmaya başladı. Hasta, yardıma gereksinim duyan bir kişidir. Bu nedenle hastaya bakacak olan aile bireyinin ya da bireylerinin belirli konularda bilgili olması gereklidir. Üstelik, hastayı tedavisine alan doktor da hastasının iyi, gerektiği gibi bakılmasını ve bir doktor olarak isteklerinin eksiksiz ve kusursuz yerine getirilmesini ister. İşte bu nedenlerle doktorun isteklerinin aile bireyleri tarafından normalin üstünde bir anlayış ve özenle yerine getirilmesi gerekir. Hasta, nasıl evini ve ailesini bırakıp bir hastaneye gitmek istemezse aile bireyleri de hastasını hastaneye yatırmak istemez. Çünkü bu her iki taraf için de gerçekten üzücü olur. Hastanelerde her hasta için ayrı özel bir bakıcı bulunamayacağından, kurtulması olanaksız bir hasta en güç dönemlerini aile ortamında çok daha kolay geçirir. Ancak hastanın evde bakılması olanak dışıysa bir hastaneye yatırılması salık verilir. Evdeki hastanın bakımına yardımcı olmak, kadın kadar erkeklerin de başarabileceği bir durumdur. Bu nedenle anne ve babalar hasta bakımını birlikte yürütmelidirler. (Bu kitap için yazılmıştır.) • Ailenizden biri hastalandığında evde kim ilgilenmektedir? Niçin? • Hastanın evde bakılması niçin önemlidir? • Hasta bakımı için hangi konularda bilgi sahibi olunmalıdır? Hastalığın durumuna göre kişilerin hastanede yatmaları her zaman mümkün değildir. Bu hastaların bakımı evde sürdürülür. Hastalığın seyrinin ağırlaşmaması ve iyileşmenin gecikmemesi için hastaya evde bakacak kişinin temel bakım prensiplerini bilmesi çok önemlidir. Hastalar tedavilerinin her zaman sağlık kurumunda yapılmasını ister. Ancak her hastalığın sağlık kurumlarında tedavisi gerekmez. Günümüzde ameliyat ya da özel bakım gerektiren hastane tedavisinin dışında hastanın bakımı evde yapılabilmektedir. Bakım hizmeti aile bireyleri tarafından yapılabildiği gibi ücret karşılığı özel kurumlarca da yapılmaktadır. Evde hasta bakımında en önemli Ek Bilgi konulardan biri, ilaçların kullanımıdır. Hasta: Sağlığı bozuk olan, esenliği yerinHer ilaç insan vücuduna yabancı bir de olmayan, hastalanmış, rahatsız. maddedir. Bu nedenle hekim tavsiyeDezenfekte etmek: Mikroplardan temizlemek. sine göre kullanılması gerekmektedir. Tedavi: İlaç vb. ile hastalığı iyi etme, iyileştirme. Hastaya bakan kişi bu konuda titiz ve dikkatli olmalıdır. Hasta, yardıma gereksinim duyan bir kişidir. Bu nedenle evde yapılacak bakımlarda hekimin önerileri dikkate alınarak hastaya yardım edilmelidir. Bununla birlikte hastanın yatalak, yaralı, ameliyatlı vb. olması durumlarında hastaya bakanlar daha dikkatli olmalıdır. İlaçların uygun kullanımının yanında hastanın temizliği, ateş ve nabız, solunum, vücut ağırlığı, dışkı ve idrar ile derideki değişiklikler takip edilmelidir. Olumsuzluklar hekime bildirilmelidir. Hastanın yatak çarşafı sık aralıklarla değiştirilmeli, yatağı havalandırılmalıdır. 155 Evde bakım hasta bakımı, rehabilitasyon ve kişisel bakım yanında günlük yaşam aktivitelerini yerine getirirken oluşabilecek sorunları önleyecek çok yönlü uygulamalar olarak düşünülmelidir. Ev ortamı hastanın aile içi yaşama katılmasını, daha fazla faaliyette bulunmasını ve çevresiyle olan iletişiminin düzenlenmesini sağlayacağından uzun süreli bakım gereken hastaya daha etkili psikolojik destek sağlar. Evde bakımda; • Kişisel temizliğe, • İlaç kullanımına, • Enfeksiyonlara karşı önlem almaya, • Beslenme düzenine dikkat edilmelidir. Mümkün olduğu takdirde hasta ayrı bir odada yatırılmalıdır. Hasta odasının düzenli ve temiz olması hastanın sağlığı açısından olduğu kadar aynı evde yaşayan diğer kişilere bulaşmaması açısından da son derece önemlidir. Evde hasta bakımı demek, sağlıklı kişilerin hasta ile aynı evi paylaşması demektir. “Sağlığın Geliştirilmesi ve Korunması” ünitesinde belirtildiği gibi temizlik, hastalıklara karşı alınması gereken en önemli önlemlerdendir. Hasta odasının; • Temiz, • Aydınlık, • Düzenli, • Isısı normal (18-25 derece), • Nemi normal (% 30-60), • Hoşa gitmeyen kokulardan arındırılmış, • Fiziksel tehlike ve yaralanma riskinden uzak olması gerekir. Hasta odasında yatağın her iki tarafı da serbest hareket etmeye elverişli olmalıdır. Işığın arkadan gelmesine dikkat edilmeli, eğer yatağın bir tarafı duvara dayanıyorsa soğuğun geçişi önlenmelidir. Temizlik kolaylığı nedeniyle karyola tercih edilmelidir. Ayrıca bakıcının hareket kolaylığı yönünden yatağın çok alçak olmaması gerekir. Yastık sık sık düzeltilerek hasta rahatlatılmalıdır. Yorgan, hastaya fazla ağırlık vermeyecek şekilde ince ve hafif olmalıdır. Solunum güçlüğü çeken hastanın baş tarafı yüksek tutulmalıdır. Hasta odası temiz ve düzenli olmalı, dezenfektan maddelerle dezenfeksiyonu yapılmalıdır. Böylece hastalık mikroorganizmalarının üremesi ve yaygınlaşması önlenmiş olur. Temizlik sırasında toz kaldırılmamalıdır. Hastaya bakım yapılırken eller mutlaka yıkanmalı ve dezenfekte edilmelidir. Ayrıca hastanın kullandığı araç gereçler ile yemek masası, etajer ve sandalye temizlenmelidir. Hastaya ait atıklar kurallara uygun şekilde imha edilmelidir. Özellikle bulaşıcı hastalık durumunda daha dikkatli davranılmalıdır. Konuyla İlgili Çalışma Hasta odasına girerken hangi hijyen kurallarına uyulmalıdır? Etkinlik Hasta ziyaretlerinde nelere dikkat edilmesi gerektiğine ilişkin beyin fırtınası yapınız. Değerlendirme 1. Evde hasta bakımı nedir? Açıklayınız. 2. Evde hasta bakımında nelere dikkat edilmelidir? 3. Hasta odasının özellikleri nelerdir? 4. Evde hasta bakımının ülke ekonomisine etkileri nelerdir? 156 7. Ünite Sonu Değerlendirme A. Aşağıdaki soruları cevaplayınız. 1. Kanser neden oluşur? Belirtiniz. 2. Kanserin belirtileri nelerdir? 3. Şeker hastalığının belirtileri nelerdir? 4. Şeker hastalığının tipleri nelerdir? 5. Kalp ve damar hastalıklarının oluşmasındaki nedenler nelerdir? 6. Hangi hastalıklar kalp ve damar hastalıklarıdır? 7. Hipertansiyon nedir? Niçin oluşur? 8. Hipertansiyonun vücuda zararları nelerdir? 9. Kolesterolü normal değerinde tutmak için neler yapılmalıdır? 10. Kalp ve damar hastalıklarından korunmak için alınabilecek önlemler nelerdir? 11. Akdeniz anemisi hastalığı nedir? Kaç türü vardır? 12. Akdeniz ateşi hastalığı nedir? Açıklayınız. 13. Hemofili nedir? Belirtileri nelerdir? 14. Kronik akciğer hastalığı en çok kimlerde, niçin görülür? 15. Astım nedir? Sebepleri nelerdir? 16. Enfeksiyon hastalığı nedir? Açıklayınız. 17. Salgın hastalıklar hangileridir? Korunmak için neler yapılmalıdır? 18. Su ve besinlerle bulaşan hastalıkların genel özellikleri nelerdir? 19. Hepatit A nasıl bulaşır? Korunmak için neler yapılmalıdır? 20. Temas yoluyla bulaşan hastalıklardan nasıl korunulur? Açıklayınız. 21. Hayvanlardan insanlara bulaşan hastalıklar hangileridir? 22. AIDS nedir? AIDS hastalığına karşı alınması gereken önlemler nelerdir? 23. İlaçlar kullanılırken nelere dikkat edilmelidir? 24. Vücut sıcaklığı nasıl ölçülür? Açıklayınız. 25. Evde hasta bakımında nelere dikkat edilmelidir? B. Aşağıdaki sorularda doğru seçeneği işaretleyiniz. 1. Kanserin Türkçedeki kelime anlamı aşağıdakilerden hangisidir? A) Ölümcül B) Yengeç D) Tümör E) Çoğalma C) Yiyici 2. Pankreasın ürettiği insülinin yetersizliği ve etkisizliğinden oluşan hastalık aşağıdakilerden hangisidir? A) Grip B) Kalp yetmezliği D) Kolesterol E) Hepatit 157 C) Diyabet 3. Aşağıdakilerden hangisi kalp ve damar hastalıklarından birisidir? A) Hipertansiyon B) Bronşit D) Astım E) Veba C) Verem 4. Aşağıdakilerden hangisi evlilik sonucu oluşan kalıtsal hastalıklardandır? A) Astım B) Diyabet D) Akdeniz anemisi E) Kanser C) Hepatit A 5. Çoğunlukla genetik geçiş gösteren, vücutta kanın pıhtılaşması sisteminde rol alan ve pıhtılaşma faktörleri olarak adlandırılan proteinlerin eksikliği veya yokluğu nedeniyle ortaya çıkan, pıhtılaşma bozukluğu yaratan kan hastalığı aşağıdakilerden hangisidir? A) Diyabet B) Akdeniz ateşi D) Tifo E) Hemofili C) Anemi 6. Aşağıdaki hastalıkların hangisinde nefes darlığı, öksürük, balgam çıkarma, göğüste tıkanma, hırıltılı solunum ve morarma gibi belirtiler görülür? A) Kronik akciğer hastalığı B) Kalp ve damar hastalığı C) Enfeksiyon hastalığı D) Verem E) Kızamık 7. Aşağıdaki hastalıklardan hangisi solunum yoluyla bulaşan hastalıklardandır? A) Sıtma B) Kızamık D) Veba E) Bronşit C) Hepatit 8. Sivrisineklerden bulaşan hastalık hangisidir? A) Şark çıbanı B) Sıtma D) Tifüs E) Kırım Kongo Kanamalı Ateşi C) Veba 9. Çocuklarda herhangi bir hastalık sonucu vücut sıcaklığı kaç derecenin üstüne çıkarsa ve düşürülemezse ateşli havale oluşur? A) 35°C B) 36,5°C D) 40°C E) 42°C C) 38°C 10. Hastaya evde bakımda hasta odasının temiz, aydınlık, düzenli, ısısı ve nemi normal, kokulardan arınmış olmasının yanı sıra aşağıdakilerden hangi özellik bulunmalıdır? A) Küçük B) Büyük D) Gürültüden uzak E) Banyolu 158 C) Boyalı C. Aşağıdaki ifadeleri noktalı yerlere uygun sözcükler yazarak tamamlayınız. majör nefes darlığı birincil tip ikincil kanser kolesterol hastalık nezle 36,5 enfeksiyon çocukların diyabet yetişkinler gizli şeker 38 evi verem 1. Uzun süre iyileşmeyen yaralar, yutkunma güçlüğü, ben ve siğillerde meydana gelen büyüme, kanama ve renk değişikliği ........................ hastalığı belirtisidir. 2. Açlık kan şekerinin 100-126 mg/dl arasında olmasına ........................... denilmektedir. 3. Hipertansiyon vakalarının % 90’ının nedeni bilinmediğinden ..................... hipertansiyon olarak adlandırılır. 4. Kişide ....................... düzeyi ne kadar yüksekse kalp hastalığı olma ihtimali de o kadar yükselir. 5. Akdeniz anemisinin minör ve ..................... olmak üzere iki türü vardır. 6. Astım hastalarında ............................ ile birlikte zaman zaman hırıltı ve öksürük de görülebilir. 7. Bir mikroorganizmanın herhangi bir yolla insan veya hayvan vücuduna girip yerleşerek çoğalmasına .......................... denir. 8. Akut solunum yolu enfeksiyonları en çok .......................... yakalandığı hastalıklardır. 9. Vücut sıcaklığının normal değeri dil altı ve makatta 37-37,5°C, koltuk altında ................ °C’tur. 10. Evde hasta bakımı demek, sağlıklı kişilerin hasta ile aynı ................. paylaşması demektir. D. Aşağıdaki cümlelerden doğru olanın başına “D”, yanlış olanın başına “Y” yazınız. ( ) 1. Sigara ve alkol kullanımı kanser oluşmasına neden olur. ( ) 2. Diyabet hastalığının diğer adı astımdır. ( ) 3. Kalp ve damar hastalığı, damar duvarının sertleşmesi ve damarın tıkanması sonucu çeşitli organlarda kan akımının bozulmasına yol açan hastalıklardandır. ( ) 4. Akdeniz ateşi, çoğunlukla genetik geçiş gösteren, vücutta kanın pıhtılaşmasına neden olan kan hastalığıdır. ( ) 5. Kronik akciğer hastalığı, amfizem ve kronik bronşiti kapsayan bir hastalık grubudur. ( ) 6. Astım hastalığı, soğuk ve kirli hava, sigara dumanı gibi nedenlerle oluşmaktadır. ( ) 7. Bulaşıcı bir hastalığın bir bölgeden birden yayılarak çok sayıda insanda görülmesi salgın olarak adlandırılır. ( ) 8. Vektörlerle bulaşan hastalıklardan birisi de veremdir. ( ) 9. İlaçlar arkadaş, komşu vb. önerisi ile alınabilir. ( ) 10. Mümkün olması hâlinde hasta evde ayrı bir odada yatırılmalıdır. 159 ÜNİTE SONU DEĞERLENDİRMELERİNİN CEVAP ANAHTARLARI 1. ÜNİTE B) 1.B 2.D 3.C 4. A 5.A C) 1. ruhsal 2. protein 3. çevresel 4. hormonal 5. kişiye D) 1.Y 2.D 3.D 4.Y 5.D 2.B 3.C 4.C 5.A C) 1. değişmeleri 2. öğrenme 3. 3-6 4. ruhsal 5. genler D) 1.Y 3.D 4.Y 5.D 5.E 6. kural 2. ÜNİTE B) 1.E 2.D 3. ÜNİTE B) 1.A 2.B 3.C 4.A 7.C 8.B 9.D 10.B C) 1. yarım ay 2. koparılmamalı/makasla 3. nasır 4. pamuklu 5. beslenme yetersizliğine 6. mendille 7. gelişim 8. 30 9. hareket 10. hastalıklarının D) 1.D 2.Y 3.D 4.D 7.Y 8.D 9.Y 10.D 2.B 3.A 4.D 5.E 5.Y 6.D 6.D 4. ÜNİTE B) 1.C C) 1. olumlu 2. stres 3. 40-50 4. kaynaktır. 5. sömürmedir D) 1.D 2.Y 3.D 4.D 5.Y B) 1.C 2.A 3.B 4.D 5.A C) 1. nikotin 2. karaciğerin 3. hepatit B, AIDS 4. alıştırma 5. sigara bırakma D) 1.D 2.D 3.Y 4.Y 5.D 2.D 5. ÜNİTE 6. ÜNİTE B) 1.B 3. B 4.A 5.C C) 1. evlenmemiş çocuklardan 2. evlenme 3. bağışıklık 4. röntgen D) 1.D 2.Y 3.D 4.D 5.Y B) 1. B 2.C 3.A 4.D 5.E 7.E 8.B 9.C 10.D 2. gizli şeker 3. birincil 4. kolesterol 5. majör 7. enfeksiyon 8. çocukların 9. 36,5 10. evi 5.D 6.D 5. 15-49 7. ÜNİTE C) 1. kanser 6. nefes darlığı D) 1.D 2.Y 3.D 4.Y 7.D 8.Y 9.Y 10.D 160 6.A SÖZLÜK A afetzede : Afete uğramış, afet görmüş kimse. aktivite : Etkinlik, etkin olma durumu, müessiriyet. akut : Çabuk ilerleyen, iveğen. amonyak : 1. Azot ve hidrojen birleşimi olan, keskin kokulu bir gaz. 2. İçinde bu gazın eritilmiş bulunduğu su, nişadır ruhu. anatomi : 1. İnsan, hayvan ve bitkilerin yapısını ve organlarının birbiriyle olan ilgilerini inceleyen bilim. 2. Beden yapısı, gövde yapısı. andropoz : Erkeklerde, er bezlerinin salgıladıkları hormon miktarının giderek azalması sonucu cinsel gücün düşmesi, yaş dönümü. anemi : Çeşitli nedenlere bağlı olarak kanda eritrositin azalması, kansızlık. antibiyotik : Bitkilerde özellikle küf mantarlarında bulunan veya sentezle elde edilen, birçok mikroba karşı kullanılan, penisilin, streptomisin vb. maddelerin ortak adı. antioksidan: 1. Genellikle yağların, yağlı besinlerin uzun süre saklanabilmesi, beyaz renkli sebze ve meyvelerin kararmasını önlemesi için kullanılan madde. 2. Canlı organizmalardaki toksinlari atmaya yarayan madde. antiseptik madde : Mikropların üremesini engelleyen veya onları öldüren madde. asbest : Tremolitin bozulmasından oluşan, lifli, kırılmadan bükülebilen ve ateşte niteliği değişmeyen bir mineral, taş pamuğu, kaya lifi. aşı : Birtakım hastalıklara karşı bağışıklık sağlamak için vücuda verilen, o hastalığın mikrobuyla hazırlanmış eriyik. B bakteri : Toprakta, suda, canlılarda bulunan, çürüme, mayalanma veya hastalıklara yol açan, küresel, silindirimsi, kıvrık biçimli olan, bölünerek çoğalan, klorofilli ya da klorofilsiz tek hücreli canlı. bakteri plağı : Üzerinde bakteri bulunduran diş plağı. basil : Bakterilerin çomak biçiminde ince uzun olan türü. beyin fırtınası: Kişilerin bir araya gelip herhangi bir konuyla ilgili düşüncelerini tartışmaksızın açıklayarak birbiriyle fikir alışverişinde bulunmaları. brusella : Brusella melitensis adlı mikrobun etken olduğu, keçi sütüyle insana geçen bir hastalık. bıngıldak : Kafatası kemikleşmeden önce kemiklerin birleşme yerlerinde bulunan kıkırdak bölümü. bilirubin : Hemoglobinin parçalanması ile meydana gelen kırmızı sarı bir safra pigmenti. bit : Yarım kanatlılar alt takımına giren, insan ve memeli hayvanların vücudunda asalak olarak yaşayan böcek. bronş: Soluk borusunun akciğerlere giden iki kolundan herbiri ve bunların dalı. Ç çoğul doğum : Bir kerede birden fazla bebek doğurmak. D deformasyon : Biçimi bozulma, biçimsizleşme. depresyon : Bunalım, ruhsal çöküntü. dezenfeksiyon : Mikroorganizmalardan temizleme işi. 161 E embriyo : Yumurtanın döllenmesinden sonra yumurta içinde oluşan canlı, oğulcuk. empati : Kendini duygu ve düşüncede bir başkasının yerine koyabilme. Aynı duyguları paylaşma. Duygudaşlık. endişe : Tasa, kaygı, kuşku, korku. ensest: Aile içi yasak ilişki. F fetüs : Döl yatağı içinde bulunan embriyoya, yaklaşık 7. hafta sonunda verilen ad. fön : Sıcak veya soğuk hava üfleyen bir aletle saçı kurutup biçim vererek tarama. G genital organlar : İnsanlar›n üreme ile ilgili organlar›. geniz : Ağız ve burun boşluğunun arka bölümü. guatr : İyot eksikliği nedeniyle tiroit bezinin dengesiz çalışması sonucu ortaya çıkan hastalık. gut : Organizmadaki ürik asidin at›lmayarak vücudun baz› yerlerinde, özellikle ayak baflparmağ›nda, topuk ve eklem yerlerinde birikmesinden ileri gelen, ağr› ve flifllerle ortaya ç›kan hastal›k, damla hastal›ğ›, nikris. H-İ hırçın : Belirli bir sebebi olmadan sinirlenip huysuzluk eden (kimse). hijyen : Sağlıklı yaşam için yapılan faaliyetlerin tümü, sağlık bilgisi. hiperaktif : Aşırı etkin olma durumu. hormon : İç salgı bezleri tarafından kana salgılanan ve kan yoluyla ulaştıkları organ ve dokularda metabolik olayları düzenleyici organik bileşikler. iskorbüt : C vitamini eksikliğinden kaynaklanan dermansızlık, zayıflık, diş eti iltihabı ve belirtilerle kendini gösteren hastalık. K kabakulak : Tükürük bezlerinin, özellikle kulak altı bezlerinin iltihaplanmasıyla beliren bulaşıcı, salgın ve ateşli bir hastalık. kalıtım : Çevre etkileriyle köklü olarak değiştirilemeyen özelliklerin, döllenme sırasında, dişi ve erkeğin kromozomları aracılığıyla bir kuşaktan ötekine geçmesi, soya çekim, irs, irsiyet, veraset. kalori : Besinlerin, dokular içinde yanarak vücudun sıcaklık ve enerjisini sağlama değerlerini gösteren ölçü. kene : Koyun, köpek, at vb. hayvanların veya insanların derisinde asalak olarak yaşayan, bulaşıcı hastalıklara neden olan böceklerin genel adı, sakırga. kokain : Koka yapraklarından çıkarılan ve bağımlılık yapan uyuşturucu bir alkaloit. komplikasyon : Hastalık sırasında ortaya çıkan ve hastalığın temel özellikleriyle ilişkili olmayan her türlü olumsuz sağlık olayı veya süreci. korse : 1. Herhangi bir darbeden zarar görmemesi için boyna takılan, bel fıtığı gibi durumlarda bedeni düzgün tutmaya yarayan nesne. 2. İnce görünmek için kullanılan esnek iç giysisi. kronik : Uzun süredir bir çözüm getirilmemiş, süreğen. kundak : 1. Yeni doğmuş çocuğu ilk aylarda sıkıca sarıp sarmalamaya yarayan geniş bez. 2. Bu bezle sarılmış bebek. L laktoz : Sütte bulunan, sütün buharlaşmasıyla kristal durumunda toplanan şeker, süt şekeri. laksatif: Dışkının yumuşamasını sağlayarak atımını kolaylaştıran. lepra: Cüzzam. M mağdur : Haksızlığa uğramış (kimse), kıygın. 162 mahremiyet : Gizlilik. maruz : Bir olayın, bir durumun etkisinde veya karşısında bulunan. menopoz : Kadınlarda ovulasyon ve menstrüasyonun sona erdiği zaman. mikrobik : 1. Mikroplu, 2. Mikropla ilgili, mikroba dayalı. mikroorganizma : Mikroskopla görülebilen organizma. morfin : Afyonda % 10 oranında bulunan, uyuşturucu özelliği olan önemli bir alkaloit. mukoza: 1. Sindirim borusu, soluk borusu gibi iç organların iç yüzeyini örten ve mukus sıvısı salgılayan ince tabaka. 2. Sümük doku. müdahale : Karışma, araya girme. N nicelik: 1. Bir şeyin sayılabilen, ölçülebilen veya azaltıp çoğalabilen, miktar. 2. Bir şeyin eşit parçalara bölünebilen ve ölçülebilir olan yanları. 3. Genellikle sayılabilen, toplamı doğrudan sayı olarak belirtilebilen genel özellik. nikotin : Tütün yapraklarından çıkarılan, renksiz, açıkta bırakıldığında havadan oksijen alarak esmerleşen, 247°C’ta kaynayan, 1,033 yoğunluğunda çok zehirli bir alkaloit. nitelik: 1. Birşeyin nasıl olduğu belirliten onu başka şeylerden ayıran özellik, vasıf, keyfiyet. 2. Birşeyin iyi veya kötü olma özelliği, kalite. 3. Bireyi nesne veya yaşantısının bir yönünü ötekilerden ayırt etmeye yarayan ve ölçülebilen özellik, keyfiyet. O-Ö organizma : 1. Canlı bir varlığı oluşturan organların bütünü. 2. Herhangi bir canlı varlık. osteomalasia : Özellikle kadınlarda görülen, kemiklerin yumuşaması ve kolay kırılabilir hâle gelmesiyle tanımlanan D vitamini ve kalsiyum eksikliğinden kaynaklanan hastalık. ödem: Dokularda genellikle yüzde, ellerde, ayaklarda ve bazı iç organlarda aşırı miktardaki sıvı birikmesi. özerklik : 1. Bir topluluğun, bir kuruluşun ayrı bir yasaya bağlı olarak kendi kendini yönetme hakkı. 2. Bir kişinin, bir topluluğun kendi uyacağı yasayı kendisinin koyması. P paranoya : Abartılı gurur, kuşku, güvensizlik, bencillikle ortaya çıkan ruh hastalığı. parazit : Beslenmesini bir başka organizmadan sağlayan organizma, asalak. pire : İnsanın ve bazı hayvanların kanını emerek yaşayan, iyi sıçradığı için kolay yakalanamayan, küçük, asalak böcek. platform : 1. Yüksekçe yer. 2. Bir siyaset programında, dayanılan düşünce veya düşüncelerin tümü. porsiyon : Herhangi bir yemekten bir kimseye verilen belirli miktar. portör : Taşıyıcı, dağıtıcı. posa : 1. Suyu alınmış her tür yiyecek maddesinin artığı. 2. Tortu, çökelti. postmature : Geçdoğan. pulpa : Dişin orta kısmında bulunan yumuşak doku, diş özü. R radyasyon : Işınım. refakatçi : Hastanelerde hastanın yanında kalan, hastaya yardımcı olan kimse. retina: Ağ tabaka. risk : Zarara uğrama tehlikesi, riziko. romatizma: Kaslarda ve özellikle eklemlerde kendini gösteren ağrılı hastalığın genel adı. röntgen : 1. Gama veya x ışınlarının miktar ölçümü birimi. 2. Herhangi bir organın durumunu tespit etmek için çekilen film. 163 ruam : Özellikle atlarda görülen ve insanlara da bulaşan ölümcül bir hayvan hastalığı, sakağı. rutin : 1. Sıradanlık, çeşitlilik göstermeyen, alışılagelmiş düzen içinde yapılan. 2. Yapılması alışkanlık hâline gelmiş iş. S sement : Diş kökünün etrafını kaplayan kemiksi, çok ince tabaka. sezaryen : Doğal olmayan durumlarda karın ve döl yatağı kesilerek bebeğin alınmasına dayalı doğum yöntemi. siğil : Deride, özellikle ellerde oluşan zararsız, pürtüklü küçük ur. sinek : Çift kanatlılardan, birtakım uçucu böceklerin genel adı. sinüs : Organların veya dokuların arasındaki boşluklar. siroz : Karaciğerin büyümesi veya işlevlerinin körelmesi ile ortaya çıkan bir hastalık. siyanür : Hidrosiyanik asidin tuzu veya esteri olan çok güçlü bir zehir. solüt : 1. Çözünen. 2. Eriyen madde. sterilizasyon : Fiziksel, kimyasal, ışınlama ve mekanik yöntemlerle mikroorganizmaların tüm canlı biçimlerinin tamamen yok edilmesi. Ş şarbon : Çeşitli hayvanlarda, özellikle koyun ve sığırlarda görülen, deri veya mukoza yoluyla insana bulaşan, bulaştığı yerde kara bir çıban yapan tehlikeli hastalık, karakabarcık, karayanık, yanıkara. şok : Kaza, beklenmeyen bir olay, bazı ilaç ve uyuşturucuların yarattığı, fiziksel veya ruhsal olarak birdenbire gelişen karmaşık belirtilerin tümü. T taç : Dişin diş eti dışında kalan bölümü. tahriş : Tırmalanma, tırmalama. tayt : 1. Bacakları sıkı saran özel kumaştan yapılmış bir pantolon türü. 2. Sızmaz, su geçirmez bir kumaştan yapılmış şort giysi. tecrit : Ayırma. terapi : Bir hastalığı yenecek etkenleri ve bu etkenlerin kullanılma yöntemlerini bularak hastanın sıkıntılarını giderme, iyi etme işi, sağaltım. toksin : Canlı organizmalarda görülen zehir. toksoplazmozis : Kedilerin bağırsaklarında üreyen, Toksoplazma gondi adlı parazitin yol açtığı, gebelerde düşük ve ölü doğumlara sebep olan bir hastalık. V virüs : Hastalık yapıcı, bakterilerden daha küçük, yaşamak için bir başka hücrenin içine girmek zorunda olan ve ancak elektron mikroskobunda görülebilen parazit. Y yıl ortası nüfus : 1 temmuz tarihindeki nüfus. 164 KAYNAKÇA Ayşe Baysal, Beslenme, Hatipoğlu Yayınları, Ankara, 1999. Bikem Süzen, Hacer İnan, İlk Yardım, Birol Basın Yayınları, İstanbul, 2002. Doğan Cüceloğlu, Yeniden İnsan İnsana, Remzi Kitabevi, İstanbul, 2011. Dünya Sağlık İstatistikleri, Dünya Sağlık Örgütü Yayınları, 2012. Ekonomik Göstergeler, 2012 IV. Dönem, TÜİK Yayınları, Ankara, 2012. Fatma Öz, Sağlık Alanında Temel Kavramlar, İmaj Matbaası, Ankara, 2004. Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması 2010, TUİK Yayınları, Ankara, 2011. Gelişim Hachette Cilt 10, Gelişim Yayınları, İstanbul, 1993. Güler Öz, Cerrahi Hastalıklar ve Bakımı, Songür Eğitim Hizmetleri Yayınları, Ankara, 2008. Gülhan Samur, Kalp Damar Hastalıklarında Beslenme, Sağlık Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2008. İbrahim Ethem Özgüven, Ailede İletişim ve Yaşam, PDREM Yayınları, Ankara, 2001. Müberra Işıksoluğu (Kurucu) , Beslenme, Millî Eğitim Bakanlığı Basımevi, İstanbul, 2003. Nazan Bilgel, Aile Hekimliği, Medikal Tıp Kitabevi, Bursa, 2005. Nazmi Bilir, Sigara ve Kanser, Sağlık Bakanlığı Yayınları, Ankara, 2008. Sevim Dursun, Hastalıklar Bilgisi, Kadıoğlu Matbaası, Ankara, 1992. Şule Bilir, Servet Bilir, Çocuk Sağlığı ve Beslenmesi, Millî Eğitim Basımevi, İstanbul, 2001. Şükran Yasın, Annenin El Kitabı, Pars Yayınları, Ankara, 1978. TDK Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2011. TDK Yazım Kılavuzu, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 2012. Temel Britanica Cilt 15, Hürriyet Yayınları, İstanbul, 1990. Temel İlk Yardım Uygulamaları Eğitim Kitabı, Sağlık Bakanlığı, Ankara İl Sağlık Müdürlüğü, Ankara, 2007. Türkiye’nin Demografik Yapısı ve Geleceği, TÜİK Yayınları, Ankara, 2012. Türkiye Uyuşturucu 2011 Yılı Raporu, Emniyet Genel Müdürlüğü Yayınları, Ankara, 2012. Üstün Dökmen, Küçük Şeyler, Sistem Yayıncılık, İstanbul, 2005. Yusuf Öztürk, Osman Günay, Aile Sağlığı El Kitabı, Erciyes Üniversitesi Yayınları, Kayseri, 1995. İnternet www.asm.gov.tr./AsiTakvimi.Smt.25.06.2013-10.30 www.telgraf.net/genclere-ureme-sagligi-ve-aile planlamasi-egitimi-verildi-haberi-4826. htm,21.06.2013.-11.00 www.asm.gov.tr/dosyalar.aspx.21.06.2013-11.00 www.asm.gov.tr/upload.ged/Dosyalar/143/EĞİTİM/01-01-2010-09-2010-16-00-21.docp Gazete (1) Hürriyet gazetesi, 27 Ağustos 2012 (2) Hürriyet gazetesi, 21 Ekim 2012 (3) Hürriyet gazetesi, 27 Ağustos 2012 (4) Sabah gazetesi, 24 Ağustos 2012 (5) Cumhuriyet gazetesi, 04 Ağustos 2012 (6) Habertürk gazetesi, 14 Ağustos 2012 (7) Sabah gazetesi, 09 Ağustos 2012 (8) Özgür Haber gazetesi, 31 Mart 2011 (9) Güneş gazetesi, 4 Kasım 2008 165 Görsel sayfa sayfa 11 13-1 13-2 sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa 14 16-1 16-2 17-1 17-2 17-3 17-4 18-1 18-2 18-3 18-4 20-1 20-2 20-3 21-1 21-2 22 23 31 34 35 36-1 36-2 37-1 37-2 38 39-1 39-2 39-3 40 41 42-1 42-2 sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa 43-1 43-2 48 49-1 49-2 50 51-1 sayfa sayfa 51-2 52 sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa 54 57 59 60-1 60-2 61-1 61-2 62 http://www.fanatik.com.tr/yuzme-okulu-acilisi-yapti_3_Detail_34_265584.htm http://naretha.com/2012/08/16/being-deaf/ http://www.hohenstein.de/media/image/press_300dpi/13_passform_und_verarbeitung/2012_1/13_369_ sportbekleidung_rollstuhlfahrer_2012/basketball_at_the_2008_Summer_Paralympics.jpg Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://healinathome.blogspot.com/ http://encounteringurbanization.wordpress.com/category/student-research/ http://www.gallery.minafam.com/?p=737 http://www.gifanimasyon.com/web/showthread.php?t=80216 http://www.ustaasci.com/patlicantursusu.htm http://www.bilgiustam.com/kirim-kongo-kanamali-atesi-nedir/ http://www.metalurgicaassis.com.br/site/images/empresa-image3.jpg http://www.konya.net.tr/images/haberler/borsa-istanbul-nasdaq-anlasmasina-erteleme.jpg http://www.kaliteliresimler.com/img21873.htm/18.07.2013/11.00 http://www.cerkezkoy.bel.tr/File/cevre1_html_4855e809.jpg http://www.sultangazi.bel.tr/Content.aspx?KATID=124&ID=381 http://www.pendik.bel.tr/bpi.asp?caid=175&cid=6029 http://www.habername.com/haber/saglik-ocagi-muayenesine-zam-3074.htm http://www.trhastane.com/dr-i-sevki-atasagun-nevsehir-devlet-hastanesi-2344.html http://kodjoworkout.com/wp-content/uploads/2013/04/MRI-scan.jpg http://www.forumacil.com/soru-lar-ile-cevap-lar/184831-ataturk-ve-spor-fotograflari.html http://www.sungurludevlethastanesi.gov.tr/icerik.php?cid=89 http://sosyalodevim1.blogspot.com/18.07.2013/11.15 http://www.kepezspor.com/?syf=haber http://www.on5yirmi5.com/genc/etiket/boy-uzunlugu.html http://www.haberhavadis.com/ic-haberler/2013un-ilk-bebegi-dunyaya-geldi.htm Annelik ve Bebek Bakımı-Elizabeth Fenwick-sayfa 161. http://dougandjnetfamily.blogspot.com/2010/09/sharing-my-toys-by-josie-warr.html http://www.art-4-kids.com/ART-CLASSES.php Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://europegaa.eu/2012/05/madrid-youth-team-update/ http://sesiber.wordpress.com/category/ahsap-boyama/ Kişilerden izin alınmıştır. http://www.nytimes.com/2009/01/23/health/22chen.html http://oku.on5yirmi5.com/haber/saglik/cocuk-sagligi/120142/cocuklarin-obez-olmamasi-icin-yapilacaklar. html http://www.ausflugsziele-nrw.net/gasometer-oberhausen/ http://www.bhopal.net/oldsite/campaigningresources/pictures/dianepics/diane2_0033.jpg http://www.acibadem.edu.tr/?sid=240 http://www.hayatboyucankiri.org.tr/wp-content/uploads/2011/03/Göz-Muayene.jpg http://www.haberler.com/zabita-ekipleri-ekmek-firinlari-ve-lokantalari-4738371-haberi/ http://www.sacbee.com/static/weblogs/the-public-eye/computer.JPG http://4.bp.blogspot.com/_g-RIbBmxdak/Rtp2CIjPrkI/AAAAAAAAAE0/BQonpntgtWg/s1600-h/ Swimming%2520NRB.jpg http://pixabay.com/tr/dağ-yürüyüşü-yürüyüş-avare-dağlar-5101/ http://www.delinetciler.net/forum/mustafa-kemal-ataturk/149871-ataturkun-spor-hakkindaki-kisa-sozleri. html http://drewprice.co.uk/blog/?p=445 Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://www.canadafrancais.com/media/photos/unis/2012/10/01/photo_2182123_resize.jpg Yayınevi tarafından resimlenmiştir. http://www.fashezine.com/the-rest/beauty/making-of-a-braided-headband/ http://www.brfootandankle.com/2010/06/athletes-and-foot-fungus/ http://www.kadinpenceresi.com/node/2467 Yayınevi tarafından resimlenmiştir. 166 sayfa 63 sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa 64 65 66 67-12-3-4 68-1 68-1 69-1 69-2 69-3 73 77-1 77-2 78 79-1 80 81 82 84 86 88 89 92 93-1 93-2 98 101 103 104 105 108 109 110 111-1 115 116 117 sayfa 118 sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa 121 127 130 132 133-1 133-2 137 142 143 144 145-1 145-2 146 149-1 149-2 151 153 sayfa sayfa sayfa sayfa sayfa http://ajilbab.com/uzun-mont-kaban-leri-moda/magazinmoda.com*wp-content*uzun-mont-kaban-modelleri-2.jpg/ http://www.darklandsberlin.com/site/products/men/brands/boris-bidjan-saberi/page/4 http://www.rocklindentalwhispers.com/root-canal-removal-rocklin-ca.html http://www.factoriadental.com/Websitepics/Perio/AulakhDDS_gums.jpg http://www.izmirsundisklinigi.com/periodontal.aspx http://web.beun.edu.tr/dis/anabilim-dallari/anabilim-dallari/ortodonti-anabilim-dali/ http://www.hekimim.com/merak_ettikleriniz/fircalama/firca2.GIF http://forum.donanimhaber.com/m_71349275/tm.htm http://stomlife.com.ua/rus/articles/ http://www.bestdentists.us/tag/tooth-decay http://www.careprohs.com/blog/2012/05/09/may-is-mental-health-month-do-more-for-1-in-4/ http://firataygn.blogspot.com/p/van-deperemi.html http://icube.milliyet.com.tr/YeniAnaResim/2013/04/02/afet http://www.keywordpicture.com/keyword/rehberlik%20servisi/ Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://images.yirmidorthaber.com/haberler/cocuklarin_uykusunu_sinavlar_bozdu_h41931.jpg http://cdn1.haberdar.com/haberler/a%C3%A7%C4%B1k.jpg http://www.konya.bel.tr/kurumsalayrinti.php?id=24 Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://gokcankoleji.com/upload_images/r1112.jpg http://elbistanadsm.gov.tr/ozdegerlendirme.php http://www.ajans53.com/Haber/Madde-Bagimliligi-Calistayi-5315.html http://www.ntvmsnbc.com/id/25147101/ Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://orkidemce.com/wp-content/uploads/2010/10/alinganlik.jpg Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://www.nevsehir.edu.tr/tr/998 Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://www.ankayasam.com/riza-yalcinkaya-nikah-sahidi-oldu.html Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://www.alanya.bel.tr/bbultenDTL.asp?bID=2325 http://medmatch4you.net/wp-content/uploads/2013/11/iStock_000016411966Large.jpg http://www.luminabirth.com/storage/prenatal%20exercise.jpg?__SQUARESPACE_ CACHEVERSION=1345303206130 http://www.tedavisinedir.com/wp-content/uploads/2010/04/Kan-degisimi-yapildiktan-sonra-bebegin-nekadar-sure-hastanede-kalmasi-gereklidir.jpg Görsel tasarımcı tarafından çizilmiştir. http://www.pusulagazetesi.net/ara-etiket-ameliyat http://de.academic.ru/pictures/dewiki/70/Fries_cooking.jpg http://www.medikalblog.net/medikal/seker-hastaligi-ameliyati/ http://www.devamedikal.com.tr/asp/product/10/Accu-Chek-GO-Seker-Olcum-Cihazi http://saglikyasam.com/saglik/genel-saglik/diyabetlilere-soguk-hava-uyarilari.html http://www.akhav.org.tr/tr http://pulidolungclinic.com/?page_id=218 http://erkmensenan.blogspot.com/2011_02_15_archive.html http://www.cerkezkoy.bel.tr/File/cevre1_html_3e2b54ed.jpg http://www.kurumsalhaberler.com/images/ekler/504/Grip.JPG http://citysistanbul.com/wp-content/uploads/2011/10/kb.jpg http://nationalgeographic.co.id/berita/2010/11/makna-jabat-tangan http://www.kocaelisistemlab.com/hiv-aids.asp http://www.ntvmsnbc.com/id/25046774/ http://www.burdurgazetesi.com/media/k2/items/cache/fd276238890ff4fd4fd30b85b5b67400_XL.jpg http://www.zaman.com.tr/aile-saglik_yuksek-ates-enfeksiyona-karsi-onemli_2075381.html 167