Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni GENÇ KADINLARDA BİR ÜRİNER RETANSİYON NEDENİ: FOWLER SENDROMU Dr. Mümtaz Dadalı, Dr. Levent Emir Ahi Evran Üniversitesi Tıp Fakültesi, Üroloji Anabilim Dalı, Kırşehir Bu makalede, genç kadınlarda nadir olarak görülen ve üriner retansiyona neden olan Fowler sendromu literatür bilgileri eşliğinde incelenmektedir. Bu sendromun en temel özelliği aşikar bir nörolojik hastalığın ve obstrüktif bir nedenin olmamasıdır. Üriner retansiyon özellikle erişkin erkeklerde benin prostat hiperplazisinin yaptığı anotomik tıkamaya bağlı olarak sıklıkla görülen bir tablodur. Kadınlarda ise üriner retansiyon çok olağan olmasa da zaman zaman görülebilmektedir. Potansiyel nedenler, erkeklerde olduğu gibi nörolojik, farmakolojik, anatomik, myopatik, fonksiyonel ve psikojenik ana başlıkları altında sıralanabilir.1 Kadınlarda işeme zorluğu ya detrusör kontraktilitesinde azalmaya ya da çıkımda bir obstrüksiyona bağlıdır, bazen bunların birlikteliği ile de meydana gelebilir. Mesane çıkım obstrüksiyonu fonksiyonel ve anatomik olmak üzere iki ana başlık altında sınıflandırılabilir (Tablo 1).2 İşeme bozukluğu öyküsü ile üroloji ya da nöroloji polikliniklerine başvuran hastalar lumbar ponksiyon, nöropsikolojik testler, beyin ve spinal kord MRG, (video) ürodinami ve sistoskopi gibi tetkiklere tabi tutulmuşlardır. Bu araştırmaların sonucunda patolojik bozukluğun saptanmadığı durumlarda ‘aşırı kontrakte üretral sfinkter’ altta yatan sebep olarak düşünülmüş ve bu durum Fowler sendromu olarak adlandırılmıştır.3 Kadınlarda mesane çıkım obstrüksiyonunu değerlendirmeye yönelik olarak tanı kriterleri hakkında fikir birliği yoktur. Erkeklerde ürodinamik obstrüksiyon tanısı için uluslararası kabul edilen nomogramlar varken4-6, kadınlar için bu tam oturmamıştır.7,8 Blavias ve Groutz gibi nomogramlar tavsiye edilmektedir ancak hala tam bir standardizasyon yoktur.7 1986’da üriner retansiyonu olan bir dizi genç kadının üretral sfinkter elektromyografisinde anormal bir elektriksel aktivite tespit edilmiştir.9 Bu hastaların önemli bölümünde polikistik over varlığı belirlenmiştir. Bu bulgu aşırı üretral sfinkter aktivitesinin hormonal etkinin neden olduğu kanalopatiye bağlı olabileceği hipotezini ortaya çıkarmıştır.3 Anormal elektromyografik sinyal hem karmaşık tekrarlayıcı hem de yavaşlayan patlamalar içerebilir. Bu son tip aktivite, kas gevşeyememesi ile karakterize bir hastalık olan myotonide görülene benzeyen sinyal üretmektedir. İşeme disfonksiyonu olan bayanlarda işeme esnasında dış üretral sfinkterin elektromiyografik aktivitesini kaydetmek için özel çengelli tel elektrodlar kullanılmıştır. Bu kayıtlar, tekrarlayan kompleks deşarjların zayıf üriner akım ile birlikteliğini konfirme etmiştir.10 Bu da sfinkterin elektromyografik aşırı aktivitesinin gevşeme bozukluğu ile birlikteliği fikrini desteklemektedir. Elektromyografik aktivite çizgili kastan kaydedilir. Ancak kadın üretral sfinkteri, içeride düz kas ve bunu çevreleyen çizgili kas halkalarından oluşmaktadır. Bunların aşırı kontraktilite durumuna ayrı ayrı katkıları bilinmemektedir. Wiseman ve arkadaşları elektromyografik anormalliği olan hastalarda sfinkter kompleksinin hipertrofiye olduğunu öne sürmüştür. Ancak ultrason çözünürlüğünün sınırlı olması nedeniyle çizgili kasların düz kaslara karşı durumunun belirlendiği kesin ölçümler mümkün olamamıştır.11 MRG gibi daha yüksek rezolüsyona sahip diğer görüntüleme araçlarının işe yarayabileceği vurgulanmaktadır. Klinik Bulgular Anamnezde tipik olarak 30 yaş civarında olan genç kadınlarda acil idrar yapma hissi olmaksızın idrar yapamama şikayeti mevcuttur. Karın alt kısmında gittikçe artan bir rahatsızlık hissi vardır. Bu süreç son 12 saat ila 1 gün içerisinde gelişmektedir. Ayrıca nörolojik bir hastalığı düşündürecek nörolojik ve laboratuar bulgusu bulunmamaktadır. Sıkışıklık hissi olmadan 1 litre üzerinde olan mesane kapasitesi tanı için gereklidir. Beyin ve tüm spinal kordun Magnetik Rezonans Görüntülemeleri (MRG) normaldir.3,12 Swinn ve arkadaşlarının yapmış olduğu bir çalışmada, tam retansiyon gelişen 91 kadın olgunun (ortalama yaşı 27,7 yıl) %35’inde bu durumun spontan olarak geliştiği, diğerlerinde ise bir ameliyat (sıklıkla jinekolojik operasyonlar) sonrasında geliştiği tespit edilmiştir.13 86 hasta temiz aralıklı kateterizasyon uygulamış ve çoğu hasta katateri çekerken bir şeyin tutması gibi bir his tanımlamıştır. Vakaların %50’sinde olası bir hormonal nedene işaret eden polikistik overler bulunmuştur. Olguların sadece otuzsekizinde mesane fonksiyonu spontan olarak düzelmiştir. Erken tanı ve tedavi çok önemlidir ve bu da bu konunun bilinerek akla getirilmesi ile mümkündür.14 Sistometri genellikle azalmış dolum hissiyle birlikte uzamış dolum fazını gösterir. Tipik olarak işeme esnasında sadece sınırlı detrüsor basınç artışı vardır. Wiseman ve arkadaşlarının yaptığı bir çalışmada üretral basınç profili yapılırken ölçülen maximum üretral kapanma basıncının, retansiyon ve elektromyografik anormaliteye sahip hastalarda normal elektromyografik aktiviteye sahip hastalara göre daha fazla olduğu görülmüştür.11,15 Fizyolojik testlerin yapılması ile tedaviden yarar görecek ∼ 12 ∼ Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni retansiyonu olan hastaların belirlenebileceği ile ilgili bir çalışma da vardır.16 Normal fizyolojik profili olanlarda nöromodülasyonu takiben boşaltım fonksiyonundaki düzelme daha fazla bulunmuştur. Tedavi Bu hastalarda tedavinin amacı yeterli mesane boşalımını sağlamaktır. Kalıcı boşaltım prosedürüne (kalıcı bir katater veya cerrahi çözüm) alternatif olarak temiz aralıklı kataterizasyon hastalara geleneksel olarak önerilmektedir.2 Sfinkteri gevşetmek için oral ajanlar ve lokal botilinum enjeksiyonları yapılmakla birlikte sakral sinir stimülasyonunun sonuçları daha iyidir. Botulinum toksini enjeksiyonu Botulinum toksini enjeksiyonu ile mesane çıkım obstrüksiyonun tedavisinde bazı başarılı sonuçlar rapor edilmiştir.17 Mesane boşaltım bozukluğu olan 13’ü kadın toplam 21 hasta ile yapılan bir çalışmada üretral dış sfinktere 80-100 ünite botulinum toksin enjeksiyonundan sonra boşaltımda artış olduğu gösterilmiştir.17 Anormal sfinkter elektromyografisi olan 6 kadında intra-sfinkterik botulinum enjeksiyonu üzerine yapılan bir çalışma ise semptomatik fayda gösterilmemiştir.18 Oral ajanlar Erkeklerde obstrüktif boşaltım semptomlarını iyileştirdikleri bilinen alfa bloker ilaçların retansiyonu olan kadın hastaları tedavi etmede etkili olduğunu gösteren çok az veri vardır. Fonksiyonel mesane boynu obstrüksiyonu olarak tanımlanan rahatsızlığa sahip 24 kadın hasta ile yapılan bir çalışmada α-bloker ajanları ile tartışmalı sonuçlar elde edilmiştir.19 Akontraktil mesaneye bağlı olarak oluşan retansiyonların tedavisinde kolinerjik agonistler de (betanekol gibi) kullanılmıştır ancak sfinkterik aşırı aktivitesi olan kadınlarda işe yaradığına dair bulgu yoktur.20 Sakral nöromodülasyon Sakral nöromodülasyonun üriner retansiyonu olan kadınlarda boşaltım fonksiyonunu başarılı bir şekilde geri getirdiğini gösteren çok sayıda yayın mevcuttur. Ridder ve arkadaşları yapmış oldukları bir çalışmada Fowler sendromuna bağlı idrar retansiyonu gelişen kadınlarda sakral sinir stimülasyonu ile elde edilen başarılı uzun dönem sonuçlarını açıklamışlardır. Bu çalışmada Fowler sendromu olan 30, idiopatik retansiyonu olan 32 kadın olguya sakral sinir stimülasyonu için nöromodulatör (IPG) cihaz (İnterstim Medtronic) yerleştirilmiştir. Fowler sendromu olan ve idyopatik gruplarda ortalama yaşlar sırasıyla 49.8±11.8 ve 54.1±11.6 yıl olarak bildirilmiştir. Ortalama takip süresi ise 43.4±35.2 ay olarak saptanmıştır. Somatoform bozukluklar Fowler sendromu olan grupta %26.6 iken idiopatik grupta ise %43.8 olarak bulunmuştur. Bu bulguların hiçbirisi hastanın akıbeti ile ilişkili bulunmamıştır. Yine sırasıyla depresyon oranları da %30 ile %18.8 olarak bulunmuştur. Hastalar her 6 ayda bir prospektif olarak takip edilmiş, aralıklı veya sürekli kateterizasyon gerektiren tekrarlayan retansiyonlar başarısızlık olarak kabul edilmiştir. Fowler sendromu grubunda 9, idiopatik grupta 19 olmak üzere 28 hasta başarısız olarak kabul edilmiştir. Fowler sendromu olan hastaların uzun dönem sakral sinir stimülasyonundan önemli ölçüde faydalandığı gösterilmiştir.21 White ve arkadaşları yapmış oldukları çalışmada inatçı üriner retansiyonun tedavisinde sakral sinir stimülasyonunun etkinlik ve dayanıklılığını göstermişlerdir.22 40 olgu stimülasyon öncesi fizik muayene, ürodinamik çalışma ve işeme günlüğü yapılmıştır. Sakral sinir stimulasyonu sonrası ortalama 40 aylık takip süresince hastaların %85.7’de %50’den fazla iyileşme olduğu görülmüştür. Datta ve arkadaşları ise İngilterede bir merkezde üriner retansiyon için sakral nörostimülasyon uyguladıkları hastalarının 10 yıllık sonuçlarını açıklamışlardır.23 1996 ve 2006 yılları arasında sakral sinir stimülasyonu cihazı takılmış olan 60 hastanın medikal kayıtları incelenmiştir. Genel olarak 43 (%72) kadında spontan işeme ve işeme sonrası rezidü ortalama 100 ml. olarak saptanmıştır. 30 (%50) hastada temiz aralıklı kateterizasyon ihtiyacı ortadan kalkmıştır. Hastalar toplam olarak 2878 ay izlenmiştir. Bu esnada 20 hastada tel migrasyonu, 19 hastada cihaz yerinde ağrı, 18 hastada bacak ağrısı-uyuşma ve 18 hastada başarıda azalma gibi istenmeyen durumlar izlenmiştir. %53 olguda stimülatör implantlarıyla ilgili cerrahi bir yenileme gerekmiştir. Kavia ve arkadaşları ya komplet (%42) ya da kısmi (%58) retansiyonu olan toplam 247 kadın hasta üzerinde çalışmışlardır.24 Hastaların tamamında, daha önceden çizgili üretral sfinkter elektromyogramlarında anormallikler (Fowler sendromu) gösterilmiştir. Bu kadınlarda üretral profilometri (%71), sfinkter volümünün transvajinal ultrasonografik ölçümü (%57) ve sfinkter elektromyogramı ile (%39) değerlendirilmiştir. Komplet retansiyonu olanlarda EMG negatif olanlara karşı EMG pozitif olanlarda sfinkter volümünde önemli farklılıklar saptanmıştır. Yazarlar bu temele dayanarak, idrar retansiyonu için başvuran kadınlarda en yaygın tanının, potansiyel olarak Fowler sendromu olduğu sonucuna varmışlardır. SONUÇ Üriner retansiyon ile karşılaşılan özellikle genç bayan hastalarda üretral sfinkter aşırı aktivitesi akla getirilmelidir. Tanı hikaye, anormal elektromyografi ve ürodinamik bulguların kombinasyonuna dayanır. Üretral sfinkter bozukluğu üzerinde hormonal etkilerin ve anormal sfinkter morfolojisinin incelenmesini patogenezi anlamamızı daha da kolaylaştıracaktır. Üretra ve detrusor fonksiyonları arasındaki ilişkiyi incelemek detrusor hipokontraktilitesinin sfinkter anomalitesiyle nasıl ilgili olduğunu açıklamaya yardımcı olabilir. Sakral nöromodülasyon hem idrar inkontinansının tedavisinde hem de mesane boşalmasını sağlayan etkin bir tedavi yöntemidir. Nörofizyolojik, ürodinamik, histokimyasal ve fonksiyonel beyin görüntüleme çalışmalarına ihtiyaç vardır. ∼ 13 ∼ Kadýn ve Ýþlevsel Üroloji Bülteni KAYNAKLAR 1. Smith CP, Kraus SR, Nickell KG, Boone TB. Urinary retention in the young female. AUA Update Series 18:145-52,1999 2. DasGupta R, Fowler CJ. The management of female voiding dysfunction: Fowler's syndrome -- a contemporary update. Curr Opin Urol 13(4):293-9,2003 3. Fowler CJ, Christmas TJ, Chapple CR, Parkhouse HF, Kirby RS, et al. Abnormal electromyographic activity of the urethral sphincter, voiding dysfunction, and polycystic ovaries: a new syndrome? BMJ 297(6661):1436-8,1988 4. Abrams PH, Griffiths DJ. The assessment of prostatic obstruction from urodynamic measurements and from residual urine. Br J Urol 51(2):129-34,1979 5. Schäfer W. Principles and clinical application of advanced urodynamic analysis of voiding function. Urol Clin North Am 17(3):553-66, 1990 6. Griffiths D, Höfner K, van Mastrigt R, Rollema HJ, Spångberg A, et al. Standardization of terminology of lower urinary tract function: pressure-flow studies of voiding, urethral resistance, and urethral obstruction. International Continence Society Subcommittee on Standardization of Terminology of Pressure-Flow Studies. Neurourol Urodyn 16(1):1-18,1997 7. Blaivas JG, Groutz A. Bladder outlet obstruction nomogram for women with lower urinary tract symptomatology. Neurourol Urodyn 19(5):553-64,2000 8. Kranse R, van Mastrigt R. Relative bladder outlet obstruction. J Urol 168(2):565-70,2002 9. Fowler CJ, Kirby RS. Electromyography of urethral sphincter in women with urinary retention. Lancet 1(8496):1455-7, 1986 10. Deindl FM, Vodusek DB, Bischoff C, Hofmann R, Hartung R. Dysfunctional voiding in women: which muscles are responsible? Br J Urol 82(6):814-9, 1998 11. Wiseman OJ, Swinn MJ, Brady CM, Fowler CJ. Maximum urethral closure pressure and sphincter volume in women with urinary retention. J Urol 167(3):1348-51, 2002 12. Fowler CJ. Neurological disorders of micturition and their treatment. Brain 122 ( 7):1213-31, 1999 13. Swinn MJ, Wiseman OJ, Lowe E, Fowler CJ. The cause and natural history of isolated urinary retention in young women. J Urol 167(1):151-6, 2002 14. Williams A, Taylor K, Bates C, Tincello DG, Richmond DH. Knowledge of female bladder care among medical staff, nurses and midwives: results of a questionnaire survey. BJU Int 91(3):208-10, 2003 15. Lose G, Griffiths D, Hosker G, Kulseng-Hanssen S, Perucchini D, Schäfer W, Thind P, Versi E. Standardisation of urethral pressure measurement: report from the Standardisation Sub-Committee of the International Continence Society. Neurourol Urodyn 21(3):258-60, 2002 16. Spinelli M, Bertapelle P, Cappellano F, Zanollo A, Carone R, Catanzaro F, Giardiello G, De Seta F. Chronic sacral neuromodulation in patients with lower urinary tract symptoms: results from a national register. J Urol 166(2):541-5, 2001 17. Phelan MW, Franks M, Somogyi GT, Yokoyama T, Fraser MO, Lavelle JP, Yoshimura N, Chancellor MB. Botulinum toxin urethral sphincter injection to restore bladder emptying in men and women with voiding dysfunction. J Urol 65(4):1107-10, 2001 18. Fowler CJ, Betts CD, Christmas TJ, Swash M, Fowler CG. Botulinum toxin in the treatment of chronic urinary retention in women. Br J Urol 70(4):387-9, 1992 19. Kumar A, Mandhani A, Gogoi S, Srivastava A. Management of functional bladder neck obstruction in women: use of alpha-blockers and pediatric resectoscope for bladder neck incision. J Urol 162(6):2061-5, 1999 20. Riedl CR, Stephen RL, Daha LK, Knoll M, Plas E, Pflüger H. Electromotive administration of intravesical bethanechol and the clinical impact on acontractile detrusor management: introduction of a new test. J Urol 164(6):2108-11, 2000 21. De Ridder D, Ost D, Bruyninckx F. The presence of Fowler's syndrome predicts successful long-term outcome of sacral nerve stimulation in women with urinary retention. Eur Urol 51(1):229-33, 2007 22. White WM, Dobmeyer-Dittrich C, Klein FA, Wallace LS. Sacral nerve stimulation for treatment of refractory urinary retention: long-term efficacy and durability. Urology 71(1):71-74, 2008 23. Datta SN, Chaliha C, Singh A, Gonzales G, Mishra VC, Kavia RB, Kitchen N, Fowler CJ, Elneil S. Sacral neurostimulation for urinary retention: 10-year experience from one UK centre. BJU Int 101(2):192-6, 2008 24. Kavia RB, Datta SN, Dasgupta R, Elneil S, Fowler CJ. Urinary retention in women: its causes and management. BJU Int 97(2):281-7, 2006. Tablo 1. Kadınlarda mesane çıkım obstrüksiyonunun olası nedenleri Anatomik Fonksiyonel A.Tm: Ürolojik (üretra, mesane tm) veya jinekolojik (dış bası) A.Detrüsör-sfinkter disinerjisi Multipl skleroz Spinal kord travması B.Üretral striktür ve mesane boynu stenozu B.Bozulmuşdtrüsör kontraktilitesi Küçük lif nöropatisi Multipl sistem atrofisi C.Üretral divertikül C.Diğer Kaudo ekuina sendromu Fowler sendromu D.Mesane taşı E.Organ prolapsusu (sistosel, uterin) F.Diğer: Önceki dilatasyonlar ∼ 14 ∼