Türk Psikoloji Dergisi, 1994, 9 (32), 26-29. SCID-II (TÜRKÇE VERSİYONU) GÖRÜŞMESİNİN KİŞİLİK BOZUKLUKLARINDAKİ GÜVENİRLİĞİ Hakan COŞKUNOL İsmail BAĞDİKEN Soli SORİAS Refet SAYGILI Ege Üniversitesi M a n i s a Ruh ve Sinir Ege Üniversitesi Ege Üniversitesi Hastalıkları Hastanesi ÖZET Psikiyatri kliniğinde yatan 50 hastada SCID-II kullanılarak, birlikte görüşme yöntemi ile güvenirlik çalışması yapılmıştır. Antisosyal, Borderline ve Şizotipal kişilik bozuklukları uyuşmanın en yüksek olduğu, Pasif-agresif, Obsesif-kompulsif ve Narsisistik kişilik bozuklukları ise uyuşmanın en düşük olduğu kişilik bozuklukları olarak saptanmıştır. Tüm SCID-II uyuşma düzeyi ise K-0.798 olarak bulunmuştur. Anahtar Sözcükler: SCID-II (DSM-III-R Yapılandırılmış Klinik Görüşmesi Türkçe Versiyonu, Kişilik Bozuklukları Formu), kişilik bozukluğu, güvenirlik ABSTRACT Inter-rater reliability of SCID-II is investigated with joint intervieivs in 50 psychiatric inpatients. Agreement was high in Antisocial, Borderline and Schizotypal personality disorders and was lower in Passive-aggressive, Obsessive-compulsive and Narcissistic personality disorders. Overall agreement level ofSCID-II was K=0.798 Key Words: SCID-II (Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personality Disorders), personality disorder, reliability GİRİŞ Kişilik (ya da karakter), bir insanın kendine özgü olan ve onu başkalarından ayırt ettiren genel psikolojik özellikleri, onun yaşam biçimini oluşturan, bilinçli ya da bilinç dışı bütün düşünce ve davranış kalıplarıdır ve karakter yapısındaki bozukluklar kişilik bozuklukları olarak ele alınır. DSM-III öncesi daha belirgin ve baskın klinik sendromların varlığında kişilik bozukluğu tanısı genellikle gözden kaçırılmıştır (Frances, 1986). DSM-III (APA, 1980) ve DSM-III-R (APA, 1987) ile birlikte uygulamaya giren çok eksenli değerlendirme, psikiyatrik belirti ve bozuklukların ortaya çıkmasında kolaylaştırıcı olan ve ilişkili olabilecek kişilik özelliklerinin farkedilmesini sağlamıştır. Klinikte, II. eksen olan kişilik bozukluklarının saptanması öncelikle tedavi edilmeleri açısından önemlidir. Ayrıca I. eksendeki klinik sendromları (major depYazışma Adresi: Dr. Hakan Coşkunol, Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Psikiyatri Anabilim Dalı, Bornova - İzmir. resyon, anksiyete bozukları) veya psikiyatrik belirtileri (tedavide uyumsuzluk, intihara eğilim), tedavi ve prognozlarını etkileyebilir (Millon,1981, Pfohl ve ark., 1986). Bu önemine karşın yaşam boyu süren davranış biçiminin sınırlı zaman dilimi içinde değerlendirilmesi oldukça güçtür. Psikiyatride ayrıntılı ve psikodinamik yönelimli klinik görüşmeler önemini sürdürmekte, daha karmaşık ve kapsamlı bilgilerin alınmasını sağlamaktadır (Haas ve ark., 1987). Psikodinamik yönelimli klinik görüşmeler bilgi toplama işlemi yanında hasta-hekim etkileşimini sağlar, tedavinin bütünleyici yönünü oluşturur (Hendin ve Siegel 1981). Ancak kişilik bozukluğu değerlendirmesinde açık uçlu sorularla görüşme beraberinde bir çok sorunu getirmektedir. Bunlar görüşmecilerarası güvenirlik sorunları, kişilik özelliklerinin kişinin görüşme anındaki klinik durumu yüzünden belirlenememesi gibi sorunlardır (Goldsmith ve ark., 1989). 27 H. COŞKUNOL - İ. BAĞDI KEN - S. SORİAS ve R. SAYGILI Tanı güvenirliği sorununa çözüm olarak yapılandırılmış klinik görüşme formları oluşturulmuştur. Yapılandırılmış klinik görüşmeler hekimin hasta ile iletişime girmesine ve DSM-III-R kişilik bozukluklarının doğru ve güvenilir olarak saptanmasında klinik becerilerini kullanmasına izin verir (Goldsmith ve ark., 1989). Bunlardan SCID-II, (Spitzer ve Williams, 1985) yapılandırılmış bir görüşme aracıdır. Çeviri çalışmaları E.Ü.T.F. Psikiyatri kliniğinde Sorias ve arkadaşları (Sorias, 1990) tarafından yapılmıştır. Çalışmanın amacı 1990 yılında Türkçeye çevrilen SCID-II nin birlikte görüşme yöntemiyle, kişilik bozukluklarındaki kullanıcılararası uyuşma düzeyinin saptanmasıdır. GEREÇ VE YÖNTEM Çalışmaya EÜTF Psikiyatri kliniğinde yatan 50 hasta alındı. Deneklerin seçiminde en az 18 yaşında ve okur-yazar olmaları, görüşme için gerekli asgari işbirliğini yapabilme ve çalışmaya kendi isteği ile katılmış olma özellikleri aranmıştır. Araç olarak kliniğimizde bir ekip tarafından Türkçeye çevrilmiş olan SCID-II standart görüşmesi kullanılmıştır. SCID-II'yi görüşme aracı olarak kullanmadan önce, IV. yıl psikiyatri uzmanlık öğrencisi olan görüşmeciler (HC, İB), SCID-II iyice anlaşılıncaya ve görüşmede yeterli akıcılık sağlanıncaya dek hasta görüşmeleriyle SCID-II uygulama çalışmaları yapmışlardır. SCID-II görüşmesinden bir kaç gün önce SCID-I (Spitzer ve Williams, 1988) eğitimi almış deneyimli bir uzmanlık öğrencisi tarafından hastaların DSM-III-R I.eksen tanısı için SCID-I görüşmesi yapıldı. Görüşme öncesinde hasta yakınları, hastayı izleyen hekim, sevk ve dosya yazılarından ayrıntılı bilgi alındı. Görüşmelerde, denekle görüşen görüşmeci ve hastanın görüş alanı dışında, görüşme sürecinde pasif olarak gözlemci durumunda kalan bir değerlendirici bulunmuştur. Görüşmecinin görüşmesi tamamlandıktan sonra, gerek görürse gözlemci durumunda kalan değerlendirici de ek sorular sormuştur. Görüşmeler çalışmada yer alan iki çalışmacı tarafından yürütülmüş, çalışmacılar sıra ile görüşmeci ve gözlemci olmuşlardır. Aralık 1994, Cilt 9, Sayı 32 Elde edilen veriler hem bozukluk, hem de belirti düzeyinde 1 (Yok ya da yanlış), 2 ( Eşik altı), 3 (Eşik ya da doğru) şeklinde kodlanmıştır. Uyuşma düzeyinin istatistik değerlendirmesinde, yüzde hesabı yanısıra, Kappa indexi kullanılmıştır. Eşik altı, belirti veya bozukluğun var olduğu ancak tanı konulması için gerekli şiddette olmadığını belirttiğinden kappa indexi katsayılarının saptanmasında ağırlıklı kappa metodu kullanıldı (Cicchetti, 1976; Hail, 1974; Spitzer ve ark., 1967). Kappa puanları çalışmacılar tarafından yazılan bilgisayar programı ile hesaplandı. BULGULAR Çalışmaya katılan deneklerden 34'ü erkek 16'sı kadındır. Yaşları 19 ile 65 arasında değişmektedir. Deneklerin sosyo-demografik özellikleri Tablo l'de gösterilmiştir. Deneklerin I.Eksen tanıları ise Tablo 2'de gösterilmiştir. 47 olgu en az bir DSM-III-R tanısı almış olup, 9 hasta birden fazla DSM-III-R I.Eksen tanısı almıştır. SCID-II görüşmeleri ortalama 64.30 ± 11.25 dakika sürmüştür (45-90 dakika). İki görüşmecinin SCID-II tanılarına göre uyuşma düzeyleri Tablo 3'de görülmektedir. Tabloda (1) sayısı görüşmecilerin tanı koymadıkları, (2) sayısı eşik altı tanısını koydukları, (3) sayısı ise tanı koydukları durumları göstermektedir. Tablo 1 Çalışmaya katılan deneklerin sosyo-demografik özellikleri. Yaş (Ortalama±S.S.) : 37.16 ±10.94 Cins (E/K) : 34E/16K Eğitim Düzeyi İlk : 13 (%26) Orta : 10 (%20) Lise 15 (%30) Yüksek: 12 (%24) TÜRK PSİKOLOJİ DERGİSİ 28 SCID-II GÖRÜŞMESİNİN GÜVENİRLİĞİ Tablo 3 İki görüşmecinin SGIDMİ tânilârına göre uyuşma düzeyi* A(1) SCID-II TANILARI A(2) A(3) Uyuşma B(3) B(1) B(2) B(3) % 1 1 0 0 6 0.860 0.71 8 2 0 0 1 1 0.96Ö ÜJ43 3 0 0 0 I 0.860 Öİİ3 3 0 1 2 a 0.140 0.593 7 1 0 t 1 0.860 0.820 0 4 0 0 0 I o.m 0.924 0 3 0 0 0 I 0.980 0.914 0 1 1 0 Ö 1 4 0.920 0.807 0 1 1 Ö 0 0 2 0.9Ö0 0.575 B(D B(2) B(3) Avoidant KB. 36 6 0 0 Bağımlı KB. 45 1 0 Û Obsesif-Kompulsif KB. 38 4 0 3 Pasif-Agresif KB. 37 2 1 2 Paranoid KB. 29 3 0 1 Şizotipal KB. 43 1 0 Şizoid KB. 44 1 0 Histriyonik KB. 40 2 Narsisistik KB. 42 4 B(D 8(2) Kappa Borderline KB. 41 1 0 0 % 0 0 0 5 0.980 0.946 Antisosyal KB. 42 0 0 Ö £ Ö 0 0 6 1.000 1.0ÛÖ Tüm Kappa: 0.798 Tüm yülde: 0,922 O Kişilik bozukluğu tanılan 1 (Yok yâ da yanlış), 2 (Eşik altı), 3 (Eşik ya da doğru) şeklinde kodlanmış, görüşmecilerden biri A, diğeri B görüşmecisi Olarak tanımlanmıştır. Örneğin A(3), A görüşmecisinin eşik ya da doğru olarak kodla* dığı kişilik bozukluklarını, altındaki B(1), B(2), B(3) ise bu olgularda B görüşmecisinin koyduğu tanıları göstermektedir. Buna göre avoidant kişilik bozukluğunun karşısındaki "3$" sayısı hem A, hem de B görüşmecisinin 50 olgu görüşmesi içinde avoidant kişilik bozukluğu yok dediği görüşme sayısı, '6' sayısı ise A görüşmecisin avoidant kişilik bozukluğu yok dediği, ancak B görüşmecisinin eşik altı avoidant kişilik bozukluğu var dediği görüşme sayısı anlamına gelmektedir. Altı çizili karakterler görüşmeciler arası uyuşmanın tam olduğu olgu sayılarını göstermektedir. Tablo 2 Hastalara konan tüm 1. Eksen tanılarının dağılımı. Mizaç bozuklukları Psikotik bozukluklar Madde kullanım bozuklukları Anksiyete bozuklukları Somatoform bozukluklar Yeme bozuklukları Uyum bozukluğu Diğer bozukluklar 1 .Eksen DSM-III-R tanısı yok : 14 3 : 20 5 8 3 1 0 3 TARTIŞMA Literatürde, yapılandırılmış görüşmelerin, serbest şekilde yürütülen görüşmelerden daha güvenilir bir inceleme yöntemi olduğu bildirilmiştir. Ancak yazarlar yapılandırılmış görüşmelerin genellikle hastanın o anki durumunu değerlendirdiğini, tanıları koymada hasta dışındaki kaynakların önemini de belirtmişlerdir (Zimmerman ve ark., 1986). Aralık 1994. Cilt 9, Sayı 3 2 Araştırma ve klinik amaçlar için düzenlenmiş olan ya* pılandırılmış görüşmeler, bilgilerin tümüne yakın bölümünün sorgulanması ve Ölçütlerin aynı olması gibi açık avantajlar içerir. Yapılandırılmış görüşrtıeleri kullanan görüşmecilerin oldukça iyi empati yapabileceği ve hasta ile uyum sağlayabileceği bildirilmiştir (Helzer ve ark., 1978). Çalışmamızda uyuşma düzeyi K-0.798 olarak bulunmuştur (Tablo 3). Bu dâ literatürde bildirilen güvenirlik sonuçlarından oldukça yüksek bir uyuşma düzeyidir. SCID'e en çok benzediği bildirilen SADS kullanılarak yapılan çalışmalarda yüzde olarak .82 ile ,99 arasında uyuşma sonuçları bulunmuştur (Endicott ve Spitzer, 1978). DSM-III alan çalışmalarında Leksen tanıları için uyuşma düzeyi K=0.78 olarak bildirilmiştir (Spitzer ve ark., 1979). SCID-I Türkçe versiyonunun uyuşma düzeyi ise K=0.85 olarak bulunmuştur (Nifirne, 1989). DSM-III kişilik bozuklukları yapılandırılmış klinik görüşmesi olan SIDP için birlikte görüşme uyuşriıa düzeyi K-0.71 (Pfohl ve ark., 1986), K>=0.88 (Baer ve ark., 1990), test- TÜRK P & K O L Ö J İ D E R Ğ İ S İ H. COŞKUNOL - İ.BAĞDIKEN - S. SORİAS ve R. SAYGILI tekrartest uyuşma düzeyi K=0.66 (Pfohl ve ark., 1986), yarı yapılandırılmış formatta yapılan DSM-III-R kişilik bozukluğu görüşmelerinde uyuşma düzeyi K=0.64 (Nurnberg, 1991) olarak bulunmuştur. Çalışmamızda bulunan uyuşma düzeylerinin yüksek olması SCID-II'nin yüksek güvenirlikte bir görüşme yöntemi olmasını ve olumlu özelliklerini desteklemektedir. Yüksek uyuşmanın bir nedeni de her iki görüşmecinin IV. yıl psikiyatri uzmanlık öğrencisi olması, yaklaşık benzer klinik deneyimlerinin bulunması, SCID-II eğitim uygulamasının yeterli düzeyde tutulması, aynı testi defalarca kullanmış olmanın giderek deneyim ve alışkanlık kazandırması sayılabilir. Kişilik bozuklukları arasında en yüksek uyuşma düzeyi antisosyal (K-1.000), borderline (K=0.946) ve şizotipal (K=0.924) kişilik bozuklarında saptanmıştır. Burada olası neden bu bozuklukların belirtilerinin davranışşal olarak tanımlanmasıdır (Skodol ve ark., 1988). Literatürde antisosyal ve borderline kişilik bozuklukları yüksek uyuşma düzeyleri olan kişilik bozuklukları olarak bildirilmişlerdir (Gerstley ve ark., 1990; Mellsop, ve ark., 1982). En düşük uyuşma sağlanan kişilik bozuklukları ise obsesif-kompulsif (K=0.563), narsisistik (K=0.575) ve pasifagresif (K=0.593) kişilik bozukluklarıdır. Narsisistik ve pasif-agresif özelliklerin transferans ilişkisi içinde belirginleşiyor olması, aynı zamanda narsisistik ve pasifagresif kişilik bozukluklarının daha güç tanınması ve klinisyenlerin bunlarla olan deneyimlerinin daha az olması bu kişilik bozukluklarındaki tanı uyuşması düşüklüğünü açıklayabilir (Skodol ve ark., 1988). Sonuç olarak bu çalışmada, yapılandırılmış görüşmelerin son örneklerinden olan ve yaygın olarak kullanılan DSMIII-R ölçütlerini içeren bir araç olan SCID-II kullanılarak yapılan, birlikte görüşme yöntemi ile güvenirlik çalışmasının sonuçları yüksek bulunmuştur. Obsesif-kompulsif, narsisistik ve pasif-agresif kişilik bozukluklarında düşük uyuşma düzeyleri saptanmış ve düşük uyuşma düzeylerinin bu kişilik bozukluklarının işlemsel geçerliliklerini de etkileyebileceği düşünülmüştür. KAYNAKLAR American Psychiatryric Association (1980). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder. 3rd Edition, (DSM-III) Washington DC, American Psychiatryric Association. Aralık 1994, Cilt 9, Sayı 3 2 29 American Psychiatryric Association (1987). Diagnostic and Statistical Manual of Mental Disorder. 3rd Edition, Revised , ( D S M - I I I - R ) , Washington D C , American Psychiatryric Association. B a e r L . Jenike M A , Ricciardi J.N. et al. (1990). Standardized Assesment of Personality Disorders in Obsessive-Compulsive Disorder. Archives of General Psychiatry 4 7 : 8 2 6 - 8 3 0 . Cicchetti D.V. (1976). Assessing inter-rater reliability for rating scales: Resolving some basic issues. British Journal of Psychiatry 129:452-6. Endicott J. & Spitzer R.L. (1978). A diagnostic interview: T h e schedule for affective disorders and schizophrenia. Archives of General Psychiatry 3 5 : 8 3 7 - 8 4 4 , Frances A. & Widiger T . (1986). T h e classification of personality disorders: An overview of problems and solutions. Psychiatry Update Vol 5. Washington D C , American Psychiatryric Press, pp 240-257, Gerstley L.J., Alterman A.I., McLellan A.T. et al (1990). Antisocial Personality Disorder in Patients with Substance Abuse Disorders: A Problematic Diagnosis. American Journal of Psychiatry 147 (2):173-178. Goldsmith S.J., Jacobsberg L.B. & Bell R. (1989). Personality disorder assessment Psychiatryric Annals 19:139-142. H a a s A.P., Hendin H. & Singer P. (1987). Psychodynamic and structured interviewing:issues of validity. Compr Psychiatry 28 (1):40-53. Hall J.N. (1974). Inter-rater Reliability of W a r d rating scales Brit J Psychiatry 125:248-55, Helzer J.E., Clayton P.J., Pambakian R. & Woodruff A. (1978). Concurrent Diagnostic Validity of a Structured Psychiatryric Interview. Archives of General Psychiatry 3 5 : 8 4 9 - 8 5 3 . Hendin H. & Siegel K. (1981). Psychodynamic and Structured Interviewing: A Synthesis. /. Rationale 2 2 ( 2 ) :153-161, Millon T.(1981). Disorders of Personality, DSM-lll:Axis II.New York Wiley. Mellsop G., Varğhese F., Joshua S. et al. (1982). T h e reliability of axis II of DSM-III American Journal of Psychiatry 1 3 9 : 1 3 6 0 - 1 3 6 1 . Nifirne Z. (1989). SCID-OP ayaktan hastalarda güvenirlik ve MMPI karşılaştırması çalışması. Uzmanlık tezi. E İ T F Psikiyatri Anabilim Dalı İzmir. Nurnberg H.G., Raskin M., Levine P.E. et al. (1991). T h e comorbidity of Borderline Personality Disorder and other D S M - I I I - R Axis II Personality Disorders. American Journal of Psychiatry 1 4 8 (10):1371-1377. Pfohl B., Coryell W . , Z i m m e r m a n M. et al. (1986). D S M - I I I personality disorders: Diagnostic overlap and internal consistency of individual DSM-III criteria. Compr Psychiatry 27:21-34. Skodol A.E., Rosnick L., Kellman D. et al. (1988). Validating Structured DSM-III-R Personality Disorder Assesment with Longitudinal D a t a A m J Psychiatry 1 4 5 : 1 2 9 7 - 1 2 9 9 . Spitzer R.L., C o h e n J., Fleiss J.L. & Endicott J. (1967). Quantification of agreement in psychiatric diagnosis. Archives of General Psychiatry 17:83-7. Spitzer R.L., Forman J.B.W. & N e e J. (1979). D S M - I I I field trials: I. Initial interrater diagnostic reliability. American Journal of Psychiatry, 136:815-817. Spitzer R.L.& Williams J. (1985). Structured Clinical Interview for DSM-III-R Personality Disorders (SCID-II). N e w York Biometrics Research Department, N e w York State Psychiatryric Institute. Spitzer R . L . & Williams J. (1988). DSM-III-R Yapılandırılmış Klinik Görüşme Formu Türkçe versiyonu (SCID-I). (Çev. Ed. S. Sorias). İzmir: Ege Üniversitesi, Bornova. Spitzer R.L.& Williams J. (1990). DSM-III-R Yapılandırılmış Klinik Görüşme Formu Türkçe versiyonu (SCID-II) Kişilik Bozuklukları Formu. (Çev. Ed. S'. Sorias). İzmir: Ege Üniversitesi, Bornova. Zimmerman M., Pfohl B., Stangl D. & Corenthal C. (1986). Assessment of DSM-III personality disorders. T h e importance of using an informant. Journal of Clinical Psychiatry 47: 2 6 1 - 2 6 3 . T Ü R K PSİKOLOJİ D E R G İ S İ