MECELLE’DE İSTİMLÂK Doç. Dr. Nuran KOYUNCU Günümüzde Osmanlı Medeni kanunu olarak adlandırılan ancak bir medeni kanunda olması gerekenler veya olmaması gerekenler hususunda türlü yorumlara tabi tutulan Mecelle, bir kamu hukuku, spesifik olarak da bir idare hukuku kavramı olan “istimlâk”i düzenleme altına almış olmasıyla da güncel mevzuat sistematiğinden ayrılmaktadır. Osmanlı döneminde istimlâk ilk kez, ismen yer almasa da 4 Recep 1272 tarihli “Menafi Umumiye Dair Şeylerin Tanzimi Halinde Lüzumu olup Kıymeti Lâyıkasıyla Sahiplerinden Mubayaa Edilecek Arazi Vesaire Hakkındaki Nizamname” ile düzenlenmiştir. Terim olarak ise istimlâkin ilk defa 1293 tarihli “Dersaadet Belediye Kanunu” ve 1294 tarihli “Vilâyat Belediye Kanunları”nda kullanıldığı görülmektedir. Ayrıca genel maddeleri ile birlikte Mecelle’nin 1216. maddesinde hususi olarak ve 1876 tarihli Kanun-u Esasi’nin 21. maddesinde genel olarak düzenleme altına alınmıştır. İstimlak, mülkiyet hakkının kamu hukuku sınırlandırmalarından birisidir. Fıkıh kitaplarında ayrıntılı olarak düzenlenmeyen istimlâke ilişkin düzenlemeler daha çok, ihtiyaç duyulması nedeniyle sonradan ortaya atılan içtihadi hükümlere dayanır. İslâm hukukçuları toplumun menfaati ve ihtiyacı gerektirdiği durumlarda devletin özel mülkiyette bulunan şahıslara ait gayrimenkul mallara müdahalesini, zorlama yoluyla satın almasını ve netice olarak kamunun hizmetine sunmasını caiz görürler. Bu konuda dayanılan temel kaynaklar sünnet ve sahabe uygulamalarıdır. Mecelle, istimlâk konusunu gerek külli kaideler kısmında gerekse hususi bir maddede düzenleme altına almıştır. Mecelle yeni hükümler getirmeyip o zamana kadar mevcut hükümleri kodifiye eden bir düzenleme olması nedeniyle aynı zamanda klasik dönem Osmanlı hukukunun istimlâke ilişkin esaslarına da işaret etmektedir.