TARTIŞMAL 1 iLMi TOPLA NT IL AR D iz is i İSLAM'DA AİLE VE • • ÇOCUK TERBIYESI SEMPOZYUMU (TEBLİG VE MÜZAKERELER) I Doç. Dr. Musa Kazım YILMAZ * Doç. Dr. Mustafa BAKTIR * Doç. Dr. Abdullah ÖZBEK * Yard. Doç. Dr. Abdülkadir ETÖZ * Prof. Dr. Necmeddin TOZLU Doç. Dr. Mehmet Faruk BAYRAKTAR * Doç. Dr. Bayraktar BAYRAKLI *Hülya KÜÇÜK * Dr. Tahsin NART * Dr. Mehmet Emin AY * Prof. Dr. Asaf ATASEVEN Doç. Dr. Osman TÜRER * Doç. Dr. Abdullah AYDINLI * Dr. Sabri AKDENİZ BUKİTAP p=~ tsı\.\1 .. \..AMi ILIMLER ARAŞTIRMA VAKFI . ARAFlNDAN HAZIALANMIŞTIR r---~·~·._----~ nmıneŞ.nm i~ H: DIŞ TiC.tRET .t.Ş,. İLMİ NEŞRiYAT 12 iSLAMİ İLİMLER ARAŞTIRMA VAKFI (İSAV) Tartışmalı ilmi Toplantılar Dizisi : ı 8 Editör Redakte Tas hih Sayfa tertibi Dizgi Baskı Cilt : Prof.Dr. İbrahim CANAN : Seyyit Ali TÜZ :Heyet : İsmail KURT Sinan CUMHUR POLATOFSET YEDİGÜN Mücellithanesi 13. Tebliğ: Hz.PEYGAMBER'İN (S.A.S) TERBİYESİNDE YETİŞEN ÇOCUKLAR Doç. Dr. AbdullahAYDINLI Atatürk Üni. ilahiyat Fak. Öğr. Üyesi Hz. Peygamber Kur'an-ı Kerim'in açıkladığı gibi, şahid, müjdeleyici, uyarıcı, Allah'a davet edici ve "aydınlatıcı bir lamba" olarak (1) bütün insanlığa (2) gönderilmiştir. O, alemiere rahmettir (3) büyük bir ahlak üzerindedir. İnsanların sıkıntıya düşmesi ona ağır gelir. O, insanlara, onların hidayete ermelerine, iyilik ve menfaat görmelerine pek düşkün, müminlere çok şefkatli, çok merhametli (5), "Allah'ı ve ahiret gününü umanlar için güzel bir örnek" tir (6). Hz.Peygamber'in bu üstün özelliklerinin tezahür yerlerinden biri çocuklar olmuştur. Bu sebeple dünyanın en mutlu çocukları, onun yaşadığı dönemin çocuklarıdır. Hz. Peygamber'in söz konusu üstün nitelikleri, merhameti, sevgi ve şefkati, gayr-i müslimlerinkiler de dahil bütün çocukları kucaklamıştır. O, engin tevazusuyla çocuklarla her fırsatta ilgilenmiş (7), şakalaşmış (8), gördüğünde onlara selam vermiş (9), hal hatırlarını sormuş, bu arada kusurlarını hoş karşılamış (10), hasta olduklarında ziyaretlerine gitmişti (ll). Aynı şekilde gayr-i müslimlerin çocukları da Hz. Peygamber'in şefkat deryasından nasiplerini almışlardır. Hz. Peygamber savaşlarda çocukların öldürülmesini (12), esirlerden çocuklarla annelerini birbirlerinden ayırınayı yasaklamış (13), gayr-i müslimlerin çocukları hastalandığında onları da ziyaret etmişti. (14) Hz. Peygamber'in bütün çocuklara karşı gösterdiği emsalsiz sevgi, şefkat ve merhameti, ona maddeten daha yakın olan çevresindeki çocuklarda hangi şekillerde ortaya çıkıyordu? Bunu 304 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi görmek için, Hz. Peygamber'in kendi çocukları ve torunları ile ilgili haberlere bakmamız gerekecektir. Hz. Peygamber'in Hz. Hatice'den 6; Hz. Mariye'den 1 olmak üzere 7 çocuğu olmuştur. Hz. Hatice'den olan çocukları şunlardır: 1- Hz. Fatıma (v. 11): Bi'setten 5 yıl önce doğmuştu. Hz. Peygamber'in kızlarının en küçüğü idi (15). Hicri 2. yılda Hz. Ali ile evlenmiş ve 5 çocukları olmuştu. a) Hz. Hasan (v. 49) b) Hz. Hüseyin (v. 61) c) Zeynep (v. ?): Abdullah b. Cafer ile evlenmiş ve; Ali, Avn elEkber, Abbas, Muhammed ve Ümmü Külsüm isimli çocukları olmuştu. d) Ümmü Külsüm (v. ?) :Önce Hz. Ömer'le evlenmiş ve Zeyd ile Rukayye isimli iki çocuğu olmuştu. Hz. Ömer'in vefatından sonra, Avn (veya Avf) b. Cafer'le, o ölünce kardeşi Muhammed'le; o da ölünce kardeşi Abdullah'la evlenmişti (16). Ümmü Külsüm Abdullah'la evli iken, oğlu Zeyd ile aynı günde ölmüştü (1 7). e) Muhassin: Küçük yaşta ölmüştü. 2- Hz. Zeyneb (v. 8): Haz. Peygamberin en büyük kızı olup Ebu'I-As ile evlenmiş ve iki çocuğu olmuştu: a) Ali, b) Umame: Önce Hz.Ali ile, ondan sonra da el-Muğire b. Nevfel ile evlenmişti. Bir rivayete göre el-Muğire'den Yahya isimli bir çocuğu olmuştu. Bazı kaynaklarda Hz. Zeyneb'in Umeyme isimli bir çocuğundan da bahsedilir ki, o da Umame olmalıdır. ' 3- Hz. Rukiyye (v. 2): Utbe b. Ebi Leheb'le evlenmiş, ancak gerdeğe girmeden ayrılmışlardı. Daha sonra Hz. Osmanla evlenmiş ve Abdullah isimli bir oğlu olmuştu. Abdullah altı yaşındayken h. 4.yılın Cumade'l-Ula ayında ölmüştü. 4- Hz. Ümmü Külsüm (v. 9): Uteybe b. Ebi Leheb'le evlenmiş, ancak gerdeğe girmeden ayrılmışlardı. Daha sonra Hz. Osman ile evlenmişti. Çocuğu olmamıştı. 5- el-Kasım: Bi'setten önce doğmuş ve 2 yaşında emzikli iken ölmüştü. 6- Tahir: Bi'setten önce doğmuş ve emzikli iken ölmüştü. İlgili kitaplarda Abdullah ve Tayyib adlarıyla anılan çocuklar da Tahir olmalıdır. bazı Hz. Peygamber'in Terbiyesinde Yetişen Çocuklar 305 Hz. Peygamber'in sallellahu aleyhi ve sellem- Hz. Mariye isimli cariyesinden ise İbrahim isimli bir oğlu olmuştu. İbrahim, h. 8. yılın Zulhicce ayında doğmuş, ve 16 aylık iken h. 10. yılın Rebiulevvel ayında ölmüştü. Hz. Peygamber'in nesli bu çocuklarından sadece Hz. Fatıma'dan, onun da, oğulları Hz.Hasan ile Hz.Hüseyin'den devam etmiştir. Hz. Peygamber'in, torunu Hz. Hasan'dan gelen nesiine "şerif', Hz. Hüseyin'den gelen nesiine "seyyid" denmiş ve tarih boyunca bütün müslümanların saygı ve sevgilerine mazhar olmuşlardır. Hz. Peygamber'in bu çocukları ile torunlarından bir kısmı onlarla ilgili değişik olayları anlatan birçok haber vardır. Bunlarda bir babanın çocuklarına, bir dedenin torunlarına ilgisinin, onlara karşı sevgi ve alakasının muhtelif örneklerini buluruz. Bu örnekler hayatın her safhasında ve her fırsatta görülürler. Hz. Peygamber'in bu yakın çevresindeki çocuklara alakası doğumdan itibaren başlar. O, doğan çocukların kulaklarına ezan okur, onlara isim takar, önceden kötü isim takılmışsa onları değiştirir, onlar için akika kurbanı keserdi. Mesela, Hz.Hasan doğduğunda iki kulağına "ezan" okumuştu. (20) İbrahim'in doğduğu gecenin ertesi günü ona isim takışını ise sahabesine şöyle açıklamıştı: "Bu gece bir oğlum oldu. Ona atam İbrahim'in ismini koydum!". (21) Torunları Hz. Hasan, Hz. Hüseyin ve Muhassin'e başta konulan Harb ismini hoş bulmamış ve onları mezkur isimlerle değiştirmişti. (22) Doğumla başlayan bu alaka hep devam edecektir: Hz. Peygamber onları evde bazen sırtına, bazen karnının üzerine alıp eğlendirirdi. (23) Hatta bazen Hz. Peygamber camide namaz kıldırıyorken bile çocuklar omuzunda veya sırtındadır. Hz. Zeyneb'den kız torunu Umame bu çocuklardan biridir. (24) Hz. Peygamber onu namazda omuzuna alır, rüküa gittiğinde yere kor, kalktığında tekrar omuzuna alırdı. (25) Bazen Hz. Peygamber secdeye gidince Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin gelip sırtına binerlerdi. Hz. Peygamber secdeden kalkarken onları yumuşak bir şekilde alıp yere kordu. Secdeye gidince onlar yine sırtına binerlerdi, bu durum, namaz bitenekadar böyle devam ederdi. Namaz bitince ise Hz. Peygamber onları, hiç kızmaksızın alıp dizlerine oturturdu. (26) Bir defasında Hz. Peygamber secdedeyken sırtına Hz. Hasan veya Hz. Hüseyin binince, inineeye kadar secdeyi uzatmıştı. (27) Bir gün de hakkında, 306 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi Hz. Peygamber zekat hurmalarını dağıtıyorken Hz. Hasan kucağında bulunuyordu. Dağıtma işi bitince onu omuzuna almıştı. (28) el-Bera' -radiyellahı anh- da, Hz. Peygamber'i -sallellahu aleyhi ve sellem-, omuzunda Hz. Hasan olduğu halde; "Allah'ım, doğrusu ben bunu seviyorum. Onu sen de sev." huyururken gördüğünü bildirm ektedir. (29) Çocuklar, bineğinin üzerinde de Hz. Peygamber'in yanındadırlar. Mekke'nin fethinde şehre girerken Hz. Zeyneb'ten torunu Ali terkisinde bulunuyordu. (30) Hz. Peygamber çocuk ve torunlarına olan sevgisini, alakasını her yerde, her fırsatta izhar ederdi. Bunun pek çok örneğinden birkaçı şöyledir: Hz. Peygamber bir gün bir omuzunda Hz. Hasan, diğerinde Hz. Hüseyin olduğu ve sırasıyla birini, öbürünü öperken sahabenin yanına gelmişti. (31) Bir defasında hutbe okuyorken Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin camiye girince sözüne ara verip aşağı inmiş ve onları kucağına almıştı. (32) Hz. Peygamber Hz. Fatıma huzuruna girdiğinde kalkar, elini tutar, kendisini öper ve yanına oturturdu. Hz. Fatıma da Hz. Peygamber'e aynı şekilde davranırdı. (33) Ebu Hureyre de şöyle bir olay anlatır: Resuluilah -sallellahu aleyhi ve sellem-ile beraber Medine'nin çarşılarından birinde idim. Derken o ayrıldı, ben de ayrıldım. O, (Hz. Fatıma'ın evine gelip) üç defa; "Yaramaz nerede?" deyip Hz. Hasan'ı çağırttı. Gelirı,ce Hz. Peygamber kollarını açtı, o da açtı ve ona sarılıp öptü. Ardından da şöyle buyurdu: "Allah'ım, doğrusu ben bunu seviyorum. Onu sen de sev, onu sevenleri de sev!". (34) Benzer bir olay bir davete giderken de olmuştu. Şöyle ki, Hz. Peygamber bir davete giderken yolda Hz. Hüseyin'i oynarken görünce öne çıkıp ellerini açmış ve Hz. Hüseyin'i tutup öpmüştü. (35) Enes ise Hz. Peygamber'in İbrahim'i "öpüp kokladığını" nakletmektedir. (36) Hz. Peygamber'in bu sevgi tezahürleri bazı sahabilerinin dikkatini çekiyordu. el-Akra' b. Habis Hz. Peygamber'i (s.a.s.), Hz. Hasan'ı öperken görmüştü de; "Doğrusu benim 10 çocuğun var, hiçbirini öpmemişimdir!" demiş, Hz. Peygamber de şöyle mukabelede bulunmuştu. "Merhamet etmeyene merhamet edilmez!" (37). Hz. Peygamber bir sefere çıkacağında da en son Hz. Fatıma'ya uğrar, dönüşünde ise ilk olarak onu ziyaret eder (38) ve öperdi. (39) Sefer dönüşlerinde ailesinin çocukları tarafından karşılanan Hz. Peygamber (40), uzağında kalan çocuklarını da hep soruşturmuş, takip etmişti. Mesela Hz. Rukayye, kocası Hz. Osman ile Habeşistan'a hicret ettiğinde bir ara haberleri kesilmişti. O zaman Hz. Peygamber'in Terbiyesinde Yetişen Çocuklar 307 Hz. Peygamber (41). Hz. çıkar, o taraflardan gelenlere haberlerini sorardı onu namaza çağınşını (42) da Fatıma'nın kapısına uğrayıp burada zikredebiliriz. Hz. Peygamber çocuklarının sevinçli ve kederli zamanlarında hep yanlarında olmuştu. Bu cümleden olarak kızı Hz. Fatıma'yı evlendireceğinde kendisine danışmış (43), mütevazi de olsa, çeyizini vermiş (44) gerdek öncesi önceden haber vererek gidip ona ve Hz. Ali'ye hayır duada bulunmuştu. (45) Çocukları hastalandıklarında, bazen bir sahabisini de yanına alarak onları ziyaret ederdi. Mesela bir defasında Hz. Fatıma hastalanmıştı da Ma'kıl b. Yesar'ı yanına alarak ziyaretine gitmişti. (46) Ev içi huzursuzluk anlarında da Hz. Peygamber çocuklarının yanında olurdu. Bir ara Hz. Fatıma ile Hz. Ali'nin arasında bir kırgınlık belirmişti de Hz. Peygamber araya girip onları barıştırmıştı. (4 7) Kederli anlardan biri de ölüm olaylarında yaşanır. O zamanlarda da Hz. Peygamber çocuklarının yanı başındadır. Hz. Rukayye öldüğünde Hz. Peygamber kabrin yanına oturmuştu. Hz. Fatıma da yanındaydı, ağlıyordu. Hz. Peygamber ise bir bez parçası ile Hz. Fatıma'nın gözyaşlarını siliyordu. (48) Diğer bir ölüm olayında Hz. Peygamber can çekişen küçük bir kızını alıp bağrına basmış, çocuk önünde can verince de ağlamıştı. (49) Hz. Ümmü Külsüm defnedilirken ise toprak atarak aralıkların kapatılmasını emrediyor ve şöyle buyuruyordu: "Bunun bir yararı yok. Ama geride kalanların gönlünü hoş eder!." (50) Hz. Peygamber'in çocuklarına bir alakası ise onları çeşitli durumlarda koruma şeklinde olmuştur. Mesela kızlarını evlendirirken hem damat seçiminde, hem mihir tesbiti ve güzel bir düğün yaptırmada, hem de kumalı evliliğe rıza göstermemede bir baba olarak çocuklarını koruması sözkonusudur. Şöyle ki, Hz. Peygamber Hz. Fatıma'ya ayrı ayrı talib olan Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer'e, küçüklüğünü söyleyerek müsbet cevap vermemiş (51), Hz. Ali ile evlendirince de mihir tesbitinde ve gerdek öncesinde çok yakından alakadar olmuştu. (52) O zaman Hz. Fatıma'ya da şöyle demişti: "Fatıma! V allahi seni onların en alimi, en ağırbaşlı ve akıllısı ve en önce müslüman olanı ile evlendirdim!" (53). Yine bu cümleden olarak Hz. Peygamber -sallellahu aleyhi ve sellem-kızları hususunda çok kıskanç davranır, kızlarını kuma üzerine evlendirinediği (54) gibi evli kızlarının üzerine kuma getirilmesine de şiddetle karşı çıkardı. Bu hususta yani kızların üzerine ikinci bir evlilik yapmaya- 308 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi caklarına dair damatlarından söz aldığı nakledilmektedir. Bu sebeble Hz. Peygamber verdiği sözde durup kızının üzerine ikinci bir evlilik yapmayan Ebu'l-As'ı övgü ile yad ederken Hz. Fatıma'nın üzerine kuma getirmek isteyen Hz. Ali'ye şiddetle karşı çıkmıştı. (55) Aslında birden fazla evlilik haram değildir. Hz. Peygamber bu olayda bir baba olarak hareket etmişti. Hz. Peygamber -s.a.s.-çocuk ve torunlarının maddi ve manevi eğitimiyle de ilgilenir, onlara, dünya ve ahiret mutluluklarını sağlamaya yönelik irşadlarda bulunurdu. Zekat hurmalarıyla alakah bir olay meşhurdur. Hz. Hasan bir gün zekat hurmalanndan birini ağzına atmıştı da Hz. Peygamber hemen onu ağzından çıkartmış ve; "Bilmiyor musun, Al-i Muhammed zekat malı yiyemez." buyurmuştu. (56) Mekke'de bi'setin ilk yıllannda cereyan eden meşhur "inzar" olayında Hz. Fatıma'ya da hitap vardır: "Muhammed'in kızı Fatıma! Malımdan dilediğini benden iste. Ben seni Allah'a karşı hiçbir şeyden müstağni kılamam!" (57). Hz. Peygamber böylece dinin hükümleri karşısında çocuklarının, diğer müslümanlardan bir ayrıcalıklannın olmadığını da öğretmiş oluyordu. Onun bu hususa zaman zaman dikkat çektiği görülmektedir. Bir diğer olay şöyledir: Bir gün Hz. Peygamber -s.a.s.- yolda Hz. Fatıma'ya rastlamıştı. Nereye gittiğini sorduğunda Hz. Fatıma, bir taziyeye gittiğini söyleyince Hz. Peygamber, kabiriere kadar gidip gitmediğini sormuştu. Hz. Fatıma, bu konudaki açıklamalarını işittiği için gitmediğini söylemiş, o zaman Hz. Peygamber de, şayet gitmiş olsaydı azaba düçar olacağını beyan buyurmuştu. (58) Bu hususla alakah olarak Hz. Peygamber'in bir hırsızlık olayı üzerine buyurduğu şu söz meşhurdur: "Vallahi, Muhammed'in kızı Fatıma da hırsızlık yapsa onun da elini keserim!". (59) Hz. Peygamber'in çocuklarını irşadlarında namaz ve zühd üzerinde çok durduğu görülmektedir. Enes Hz. Peygamber'in -s.a.s.sabah narnazına çıkarken altı ay Hz. Fatıma'nın kapısına uğrayıp onları namaza çağırdığını bildirmektedir. (60) Hz. Peygamber onların kapılarını gece narnazına kalkmalan için de çalardı. (61) Diğer taraftan Hz. Peygamber, el değirmenini çevirmekten şikayet edip kendisine bir hizmetçi verilmesini isteyen Hz. Fatıma'ya hizmetçi verme yerine, yatmadan önce tesbihat okumasını tavsiye etmişti. (62) Böylece, herhalde daha kalıcı olan, yatmadan sonraki uykuya benzeyen ölümden sonrasına hazırlık için daha faydalı olan şeye dikkat çekmek istemişti. Şu olaylarda da zühde teşvik vardır: Sev- Hz. Peygamber'in Terbiyesinde Yetişen Çocuklar 309 han'ın anlattığına göre bir gün Hz. Peygamber, Hz. Hasan ile Hz. bileziklerini alıp fakir bir aileye göndertmiş ve şöyle buyurmuştu: "Bunlar benim aile efradım. Bütün güzel şeylerini şu dünyalarında harcamalarını istemem. Sevban! Fatıma için hayvan dişinden mamul ("asab") bir gerdanlıkla fildişinden mamul ("acc") iki bilezik satın al!". (63) Yine bir gün Hz. Peygamber -s.a.s.- Hz. Fatıma'nın kapısına gelmiş, içeri girmemişti. Hz. Fatıma bu durumu Hz. Ali'ye söyleyince Hz. Ali Hz. Peygamber'e bunun sebebini sormuş, o da şöyle buyurmuştu: "Doğrusu ben onun kapısının üzerinde renkli çizgileri olan bir örtü gördüm. Bana şu dünyadan ne ? ". Hz. Ali gelip bunu Hz. Fatıma'ya söylemiş, o da; "Bana onu ne yapacağıma dair dilediğini emir buyursun!" demiş, o zaman Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştu: "Onu, ihtiyaç içinde olan falan aileye göndersin!". (64) Aslında kapıya perde asmak haram değildir. Fakat bir müslüman malını şu dünyanın geçici zevkleri, süsleri yerine Allah'ın rızasını kazandıracak yerlerde kullanmalıdır. Ayrıca müslüman, başkalarını da düşünmek zorundadır. Hz. Peygamber'in bu olayda anlatmak istediği, herhalde, bunlardır. Bu ve benzeri olaylara bakarak Hz. Peygamber'in, çocuklannın dünyadan el-etek çeken, maddi zevk ve süslere karşı tamamen ilgisiz kimseler olmalarını istediğini düşünmek doğru olmaz. Rahatlıkla denebilir ki, onlar da, şüphesiz her müslüman için olduğu gibi meşru ölçüler dahilinde, toplumun diğer çocuklan gibi olmuşlar, tabir caizse, müslüman toplumun imtiyazsız birer ferdi gibi yetiştirilmişlerdi. Bir çocuk için bir genç için neler düşünülebilir? Belli işlerinin yanında oyun, eğlenme, süslenme ve bunun gibi şeyler.... Hz. Peygamber'in bu yakın çevresindeki çocuklarda da bunlar vardır. Hz. Hasan ile Hz. Hüseyin'in kendisiyle aynadıklan bir köpek yavruları vardı. (65) Hz. Hasan'ın boynuhda gerdanlık veya hancuk dizisi, (66) ellerinde bilezikler bulunurdu. (67) Hz. Fatıma veda haccında umre ihraınından çıktığında, Hz. Ali'nin Yemen'den döndüğü sıralarda süslü elbise giyinip sürme çekmişti. (68) Hz. Zeyneb'in geniş çizgili ipek gömleği, Hz. Ümmü Külsüm'ün de yine geniş çizgili ipek hırkası vardı. (69) Ayrıca çocuklara toplumun meşru adab-ı muaşereti, maddi kültürü de kazandırılmış görülüyor. Bu hususta şu iki örnek zikredilebilir: Karı-kocanın birbirine hitap şekilleri, birbirinden gıyabda Hüseyin'in gümüş 310 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi bahsedişleri bölgeden bölgeye, toplumdan topluma değişir. Hz. Hz. Ali'ye; "Ebu Talib'in oğlu: Ye'bne Ebi Talib!" şeklinde hitap eder (70), ondan gıyabında ise; "Hasan'ın babası: Ebu Hasan" diye söz ederdi. (71) Hz. Fatıma bu usulü çevresinden ve Hz. Peygamber'den öğrenmiş olmalıdır. Hz. Peygamber ona Hz. Ali'den; "Amcanın oğlu" diye bahsederdi. (72) Diğer örnek te şudur: Hz. Peygamber Uhud savaşında yaralanmıştı. Hz. Fatıma akan kanı yıkarken kanın kesilmediğini görünce bir hasır parçası alıp yakmış ve külünü yaraya basmış, böylece kanı durdurmuştu. (73) Hz. Peygamber'in -s.a.s.- çocuk ve torunlarıyla münasebetinde dikkat çeken bir husus da, onlar arasında ayrım yapmamaya, onlara eşit davranmaya özen göstermesidir. Bu hususta şu olayı zikredebiliriz: Bir gün Hz. Peygamber -s.a.s.- Hz. Fatıma'nın evine gitmişti. O esnada Hz. Ali uyuyordu. Derken Hz. Hüseyin içecek bir şey istemiş, Hz. Peygamber de bir koyun sağmaya yönelmişti. O zaman Hz. Hasan yanına gelmiş, ama Hz. Peygamber sağdığını ona vermemişti. Bunun üzerine Hz. Fatıma, Hz. Hüseyin'i mi daha çok sevdiğini sormuş, Hz. Peygamber de şöyle buyurmuştu: "Hayır, o ondan önce içecek istemişti!" (74) Tabiatıyla bu bütün çocukları aynı derecede sevdiğini ifade etmez. Bazı çocukları diğerlerinden daha çok sevdiğini belirten haberler vardır. Bunda ilk çocuk olma, o esnadaki en küçük çocuk olma, bazı kabiliyetlere sahip olma gibi sebebler etkili olmuş olmalıdır. İlgili birkaç haber şöyledir: Hz. Peygamber kendisine hediye gelen bir gerdanlığı; "Bunu ailemden en çok sevdiğime vereceğim!" demiş, sonra onu torunu Umame'ye vermişti. (75) Her halde bu olayın meydana geldiği zamanda Umame ailenin en küçüğüydü. Hz. Hasan'a bütün çocuklardan fazla gösterdiği müsamaha ve sevginin sebebinin, onun ilerde yapacağı arabuluculuk görevi olduğunu belirten h~berler vardır. (76) Hz. Peygamber'in -s.a.s.- çocuk ve torunlarına muamelesi hakkında söylenen hususları, onların Hz. Peygamber'le alakah hatıraları da te'yid etmektedir: Hz. Hasan Hz. Peygamber'den aklında 5 vakit namazın kaldığını (77), ayrıca ondan zekat hurmalarıyla ilgili olayı, "Seni şüpheye düşüren şeyi bırak, şüpheye düşürmeyen şeye bak! Şüphesiz doğru söylemek gönül rahatlığı (verir), yalan söylemek ise şüphe (doğurur)." hadisini (78) ve öğrettiği bir duayı hatırladığını bildirmektedir. Bu dua şöyledir: Fatıma kocası Hz. Peygamber'in Terbiyesinde Yetişen Çocuklar 311 "Allah'ım, doğru yolda sabit kıldığın kimseler arasında beni de yolda sabit kıl. Afiyet verdiğin kimseler arasında bana da afiyet ver. (Korunmalarını) üzerine aldığın kimseler arasında benim (korunmamı) da üzerine al. (Dünya ve ahiret hayırlarından) bana verdiklerinde benim için bereket ihsan buyor. Hükmettiğİn şeylerin şerrinden beni koru. Şüphesiz sen hükmedersin, sana hükmolunmaz. Gerçek şu ki, senin yardım ettiğin kimse zelil olmaz. Senin bereket ve ihsanın ezeli ve ebedi olarak çoktur, şanın yücedir!" (79). Hz. Peygamber, Hz. Hasan'ın vitir namazının kunutunda okuduğu bu duayı (80) Hz. Hüseyin'e de öğretmişti. (81) Bu dua, ele aldığı konular ve ictimai yaklaşımı sebebiyle dikkat çekicidir. Hz. Peygamber'in -s.a.s.- çocuk ve torunlannın hayatlan boyunca sergiledikleri tavır ve hareketlerinde onların Hz. Peygamber'den aldıklan etkilerin, kazandıkları bakış açılarının izlerini ve tezahürlerini bulmak da mümkündür. Bu mühim noktanın ayrıntılarına girmeden burada sadece Hz. Fatıma'nın Hz. Peygamber'e karşı olan büyük sevgi ve alakasını (82), vefatında duyduğu derin üzüntüsünü (83), Halife Hz. Ebu Bekir'den miras talebini, Hz. Hasan'ın halifelik meselesindeki uzlaştırıcı tutumunu, Hz. Hüseyin'in hak uğruna şehadetini hatırlatıp şu olayı zikretmekle yetineceğiz: Hz. Fatıma ölüm hastalığındayken Esma' bint Umeys'e şöyle demişti: "Esma! Dorusu ben kadınlara, definleri esnasında yapılanları çirkin buluyorum: Kadının üzerine bir bez atılıyor, bu da onun vücut hatlarını ortaya koyuyor!". Esma'nın cevabı şöyle olmuştu: "Resulullah'ın s.a.s.- kızı! Sana Habeşistan'da gördüğüm bir şeyi göstereyim mi?." Esma ardından taze hurma dalları istetip onlara güzel kokular sürmüş, sonra da üzerlerine bir bez parçası atmış, Hz. Fatıma da; "Bu ne iyi, bu ne güzel!" demişti. (84) Bu olayda, ölümden sonraki bir halden bile rahatsız olacak kadar derin bir utanma duygusunun yanında :meşru yeniliklere açık olma anlayışından dolayı Hz. Peygamber'in ''sünnet"inin derin izlerini görmemek mümkün müdür? Netice olarak şunu diyebiliriz: Hz. Peygamber -sallellahu aleyhi ve sellem-çocuk ve torunlarıyla çok yakından ilgilenmiş, onlara sevgi, anlayış ve sorumlulukla yaklaşmış, şefkatle muamele etmiştir. Bu münasebetlerde esas nokta "sevgi ile ilgilenmek"tir. Böylece Hz. Peygamber babalık ve dedelik hususlarında da ümmetine güzel bir nümune-i imtisal olmuştur. Sallellahu aleyhi ve ala alihi ve sahbihi ve sellem. doğru 312 İslam'da Aile ve Çocuk Terbiyesi DİPNO'ILAR: 1- Bkz. Ahzab Süresi, 45-46. 2- Bkz. Sebe' Süresi, 28. 3- Bkz. Enbiya Süresi, 107. 4- Bkz. Kalem Süresi, 4. 5- Bkz. Tevbe Süresi, 128. 6- Bkz. Ahzab Süresi, 21. 7- Sefer dönüşlerinde şehre girerken bineğinin önüne ve arkasına çocuk alırdı. Bkz. Ebu Cihad, 59 (3/27). 8- Mesela bkz. Buhari, İlın, 18(1127). 9- Müslim, Selam, 14-15 (4/1708). lO-Mesela bkz. Darimi, Mukaddime, 10; et-Teratibu'l-İdariyye, 1/27. ll- Bkz. Buhiiri, Merda, 9(7/5). 12- Buhiiri, Cihad, 148(4/21); Müslim Cihad, 25 (3/1364); Darimi, Siyer, 25. 13- Tirmizi, Siyer, 17(4/134); Darimi, Siyer, 39; Müsned, 5/413, 414. 14- Müsned, 3/260. 15- Usdu'l-Gabe, 7/220. 16- Bkz. Umdetu'l-Kari, 20/101. Davı1d, 17- Bkz. Darimi, Feraiz, 37. 18- el- Kasım'ın ölüm yaşı ve zamanı hakkında başka rivayetler de vardır. Bkz. Usd, 4/377-378. 19- Bkz. İbn Sa'd, 8/16,217. 20- Müsned, 6/9. Krş. Ebu Davud, Edeb, ll4 (4/328). 21- Müslim, Fedail, 62(4/1807). 22- Müsned, 1198, ll8; Kenzu'l-Ummal, 13/660-665; Tayalisi, s. 19. Başta Hz. Hasan'a Hamza, Hz. Hüseyin' e Ca'fer isimlerinin konulduğu, Hz. Peygamber'in de bunları "Allah'ın emriyle" mezkur isimlerle değiştirdiği şeklinde de bir haber vardır. Bkz. Müsned, 1/159. Bu durumda Hz. Peygamber'in Harb ismini hoş bulmaması üzerine Hamza ve Ca'fer isimlerinin konulmuş, daha sonra bunların da Hasan ve Hüseyin isimleriyle değiştmlmiş olması muhtemeldir. 23- Örnek için bkz. Mecme'u'z-Zevaid, 9/181-182; Kenz, 13/663-664. 24- Usd, 4/125. 25- Buhiiri, Salat, 106(1/131); Müslim, Mesacid, 41(1/385); Nesai, Mesacid, 19 (2/45-46); Müsned, 5/295,303; İbn Sa' d, 8/39. 26- Müsned, 2/513. 27- Müsned, 3/494; N esai, Tatbik, 82(2/230). 28- Müsned, 2/279. 29- Buhiiri, Fedailu'l-Ashab, 22(4/21 7). 30- Usd, 4/126. 31- Müsned, 2/440. 32- Nesai, Cumua, 30 (3/108). 33- Ebu Davud, Edeb, 144 (4/355). 34- Buhiiri, Libiis, 60 (7/55). 35- İbn Mace, Mukaddime, ll (1/51). 36- Buhiiri, Edeb, 18 (7174). 37- Müslim, Fedail, 65 (4/1808-1809). 38- Ebu Davud, Tereccül, 21 (4/87). 39- Usd, 7/224. 40- Müsned, 1/203. Hz. Peygamber'in Terbiyesinde Yetişen Çocuklar 313 41- Usd, 7/114-ll5. 42- a.g.e., 7/223. Aynca bkz. 60. ve 61. dipnotları. 43- İbn Sa' d, 8/20. 44- Nesa!, Nikiib, 81 (6/135). 45- Usd, 7/222. 46- Müsned, 5/26. 47- İbn Sa' d, 8/26. Hz. Fatıma da Hz. Peygamber'le hanımları arasında çıkan anlaşmazlıklarda babasına yardımcı olmaya çalışırdı. Bkz. Buhar!, Hibe, 8 (3/132). 48- Müsned, 11335; İbn Sa'd, 8/37. 49- Nesa!, Cenaiz, 13 (4/12). 50- Müsned, 5/254. 51- Nesa!, Nikah, 7 (6/62); Usd, 7/221. 52- Bkz. İbn Sa' d, 8/19 vd. 53- Usd, 7/221. 54- Bkz. Usd, 7/222. 55- Buhar!, Fedailu'I-Ashab, 16 (4/212); Müslim, Fedailu's-Sahabe, 96 (4/1904); Ebu Davı1d, Nikah, 13 (2/226). 56- Buhar!, Zekat, 60 (2/135). 57- Buhar!, Vesaya, ll (3/191). 58- Nesa!, Cenaiz, 27 (4/27-28). 59- Buhar!, Enbiya, 54 (4/150); Müslim, Hudud, 8 (3/1315); Darimi, Hudud, 5. 60- Tirmizi, Tefsir, 34 (5/352); Usd, 7/223. 61- Buhar!, Tehecüd, 5 (2/43). 62- Buhar!, Fedailu'I-Ashab, 9 (4/208); Müslim, Zikr, 80, 81 (4/2091-2092). 63- Ebu Davud, Tereccül, 21 (4/87). 64- Buhar!, Hibe, 27 (3/141). 65- Müsned, 2/305. Bkz. Müsned, 1/85. 66- Buhar!, Libas, 60 (7 /55). 67- Ebu Davud, Tereccül, 21 (4/87). 68- Nesa!, Menasik, 46 (5/143-144). 69- Nesa!, Zinet, 84 (8/197). 70- Bkz. Müsned, 1/92. 71- Bkz. Nesa!, Zinet, 39 (8/158). 72- Bkz. Buhar!, Salat, 58 (11114). 73- Buhari, Cihad, 80 (3/227). 74- Müsned, 11101. 75- Bkz. Müsned, 6/101,261. 76- Bkz. Müsned, 5/44, 47, 49, 51. 77- Müsned, 1/200. 78- Bkz. Nesai, Eşribe, 50 (8/328, sadece baş tarafı). Hz. Hasan bu hadisi, sonraları kendisine sorulan bazı sorular karşısında kullanacaktır. Bkz. Darimi, Buyü', 2. 79- Müsned, 11200; Tayalisi, s. 163; Darimi, Salat, 214. 80- Müsned, 11199. 81- Müsned, 11201. 82- Bkz. Ebu Davud, Et'ıme, 8 (3/344); Müsned, 5/220-222, 6/292. 83- Buhari, Meğazl, 83 (5/144); Tayalisi, s. 191; Darimi, Mukaddime, 14. 84- Usd, 7/226.