Zeliha Keskinoğlu, 5 Eylül 2014 tarihinde hakk’ın rahmetine kavuşarak, İsmail Keskinoğlu’nun ölümünün 13. yılında aramızdan ayrılmıştır. Her ikisini de özlem ve saygıyla anıyoruz. Bir Markanın Dogus Hikayesi İsmail Keskinoğlu’nun torunları; “Biz küçükken, dedem hep zeytin ağacı dikerdi ve biz de sorardık: ‘Dede neden hep zeytin ağacı dikiyorsun?’ Dedemin cevabı şu olurdu: Zeytin berekettir, bu ağaçların kıymetini ben öldükten sonra anlayacaksınız” Tam da öyle olur. İsmail Keskinoğlu’nun berekettir dediği ve her yere diktiği zeytin ağaçlarından yıllar sonra elde edilen zeytinyağları ile Keskinoğlu ailesi, onun hayat boyu diktiği zeytinlerin kıymeti bilinsin, bereketi herkesçe anlaşılsın diye bir marka yaratır. Ve bu markaya da köklerinin geldiği yerin ismi “Ravika” verilir. Ravika zeytinyağları ilk olarak 2006 yılında 1856 yılına ait taş baskı soğuk sıkım makinelerde butik olarak üretilmeye başlanır. Aile çok önem verir bu markaya ve zeytinyağının konulacağı şişenin tasarımı da İtalya’da yaptırılır. Yaptırılan özel tasarım şişelere doldurulan zeytinyağları, İsmail Keskinoğlu’nun ölüm yıldönümünde dostlarına birer anı olarak gönderilir. Aralarında ulusal zincir mağazaların yetkililerinin de olduğu bu dostlardan gelen tepkilerin olumlu olması ve satışının yapılmasının istenmesi birazda şaşırtır aileyi. İsmail Keskinoğlu’nun öngörüsü bir kez daha gerçekleşmiştir. Aile için önemli bir karardır bu. Alınan kararla Ravika 2005 yılının son aylarında artık Türkiye’nin birçok marketinde raflardaki yerini alır. Aile nezdinde doğduğu yerin adıyla üretilen zeytinyağı, onu yaşatmanın bir yolu olarak benimsenir. Bu amaçla dünyaya açılmaya karar verilir. İlk ihracat Kanada’ya yapılır. Egenin lezzeti Türkiye’nin binlerce km uzağında sofralardaki yerini alır. Aile bu gelişmeden oldukça mutlu ve gururludur. Yapılan başarılı çalışmalar ve doğru verilen kararlarla Ravika yaklaşık 10 yılda 75 ülkeye ihracat yapan bir markaya dönüşürken ülkemizde de tüketicilerin en çok tercih ettiği zeytinyağı markalarından biri oldu. Özledim İsmail Ağabey...! Dostlarım… Ravikalı Güzel İsmail’in, aramızdan ayrılışının tam 14. yılı olmuş… Fakat, inanın onun hayattayken estirdiği rüzgârın nağmeleri hala kulaklarımızda çınlayıp duruyor... DİYOR Kİ… Bu diyardan dostlarıma sözüm var… Dinleyin..! Oğullarım, torunlarım, ballarım, Gelinlerim, bacılarım, canlarım, Kökü bende ağaçlarım, dallarım, Asır geçse, kanınızda ÖZÜM VAR... Evet. Hakkı var… Bu sihirli zaman dilimi içinde neler olmadı ki… Büyük Reis’in, böyle Muazzam bir İmparatorluğun temellerini, tesadüf zincirlerine bağlayamayız.. Gelin bunu inceleyelim… Bakın, dünyadaki büyük sanayi devleri ve kıtaları besleyen gıda imparatorlukları, hiçbir zaman, şansa bağlı unsurların yardımları ile kurulmamışlardır. Bu gibi ticari kuruluşlarda atılan ilk nüve ve sonraki dev adımların sağlamlığı, şirketteki bireylerin, o yılmayan azim ve kalkınmayı temin eden tempolarının içinde saklıdır… Misal karşımızda… Küçük bir çiftlik evinin kümesindeki 4-5 yumurta, nasıl olmuşta, bugünkü İmparatorluğa giden yolun parke taşlarını döşemiştir? Sebep basit..! Azim..! Çalışma..! ve Ticaretteki DÜRÜSTLÜK..! Belli ki bunlar, Keskinoğlu fertlerinin, hiçbir zaman değişmeyen DOMİNANT vasıflarıdır… Güzel İsmail’in kanında doğuştan var olan bu güç belli ki, gelinler dahil, oğullar ve torunların damarlarında dolaşmaktadır… Ve ben, bu çılgın gücü, Akhisar’da doktorluk yaptığım zaman, Büyük Reis’i ziyarete gittiğimde, bizzat tespit etmiştim… Halâ hatırlar dururum… Koca Şef, evlerinin karşısındaki tarlanın orta yerine oturup, avuçlarına aldığı büyükçe bir karpuzu elleri ile okşayarak, bir zafer kazanmışlık edası ile bana gösterip diyordu ki; “Bak Doktor! O’nu ben yetiştirdim… Ektim, suladım büyüttüm ve yaşattım… Toprak Ana’ya, hakkıyla hizmet eder, O’na istediklerini cömertçe verirsen, alın terinin karşılığını misliyle alırsın, O anda, gözlerinde beliren ZAFER pırıltısının aynısını Krallığındaki yapıların temellerini atarken de görmüştüm… Evet, bağdaş kurup oturduğu toprağın üzerinde, tahtındaki bir Kral edası ile poz verip, elindeki karpuzu bir altın küreyi okşarcasına konuşan bu çalışkan insan, benim her zaman hayranlık duyduğum BÜYÜK REİS’in yani İSMAİL AĞABEY’in ta kendisiydi… Ve o gün, bana şunu öğretmişti… Hayatta muvaffak olabilmen için lâzım olan sihirli değnek şudur: ÇALIŞMAK… ÇALIŞMAK… ÇALIŞMAK… Ve Keskinoğlu ailesi, babalarının kendilerine verdiği bu sihirli değneğin içindeki PAROLAYI hiç bir zaman unutmayıp, ÇÖZDÜLER..! Ve böylece, hiç yoktan… Bir DÜNYA ŞİRKETİ kurdular… PAROLA hiçbir zaman değişmedi… Ve asla değişmeyecek..! İsmail Ağabey..! Seni duyar gibi oluyorum… -Yaşa bre Doktor... Beni ne güzel anlattın... Evet… Büyük Reis… Seni tüm Keskinoğlu grubu anladı ve verdiğin parolayı yudumladı..! Kaygılanma… Bu çalışma temposu kanlarına işlemiş… Artık onu, oradan kimse söküp ATAMAZ… Aramızdan ayrılışının 14. yılında, bizlere bıraktığın PAROLA’yı çoktan çözmüş bulunuyoruz… “Doğru çizgide, kimseyi kandırmadan, her şeyin İYİSİNİ yapabilmek için…ÇALIŞMAK..!” Hoşçakal İSMAİL AĞABEY… Dostun Dr. Adnan Birgen 101 Yıllık Efsane ismail Keskinoglu (1900-2001) Kurucumuzun her biri hayat dersi olabilecek nitelikteki sözleri: •İşlerinde ben değil, biz kelimesi hakim olsun. •Hayatın müddetince doğruluktan ayrılma. •Geride kalan geçmiştir. Hep ileriye, yeniliğe bak. Fakat arkanda kalanları unutma. •Yaptığın işte tüketiciye her zaman en iyisini ve en güzelini ver. Ticaretin sırrı budur. •Her zaman iyisini yapın, pahalıya satın. Herkes pahalı desin ama kimse Keskinoğlu’nun malı kötü demesin. •İşi önce kafanla, sonra ellerinle yap. •Özverili çalış, hep daha iyinin peşinden koş. •Hiçbir zaman güneş üzerine doğmasın. 1900-İsmail Keskinoğlu, Yunanistan’ın Drama kasabasına bağlı Ravika köyünde yaşayan köklü Türk ailelerinden Fevzi Bey ve Hatice Hanım’ın ilk çocukları olarak dünyaya gelir. Kardeşi Fatma’nın dünyaya gelişi ile İsmail, Ravika köyünün otlaklarında çobanlık yaparak aile bütçesine katkıda bulunmaya başlar. Amansız bir hastalığa yakalanması sonucu anneleri Hatice Hanım’ı kaybederler. Bir süre sonra babaları Fevzi Bey yeniden evlenir. 1910 yılında seferberlik ilan edilince, Fevzi Bey orduya katılır. Fevzi Bey geride kendi çocuklarını kayıran bir üvey anne bırakarak, bir daha geri dönmemek üzere gidecektir. Bir süre sonra üvey anne, İsmail ve Fatma’yı evden kovar. İsmail ve kız kardeşi uzun süre komşularının yanında yaşamlarını sürdürürler. İsmail burada 21 yaşına kadar yaşar. Kendisine oğlu gibi bakan iyi yürekli mert ihtiyar, onun karakterinin yapılanmasında büyük bir rol oynayacaktır. Köyde “Güzel Ismayıl” lakabı ile Türk ve Yunan kızları arasında nam salan İsmail, köydeki Yunan gençleri tarafından rahatsız edilmeye başlanmıştır. Bu arada bilmediği fakat işittiği Türkiye’nin özlemi, içine kor gibi düşmüştür. Yunanlı gençlerin bir gün İsmail’in fesini alıp Yunan serpuşu giydirme teşebbüsleri İsmail’i çileden çıkarır. Çıkan büyük kavgada, İsmail elindeki çakı ile Yunan palelerinin yüzünü çizerek, bir anlık boşluklarından yararlanıp kaçar ve bir Türk nalbantın yanına sığınır. Yunanlı gençlerde İsmail’i öldürme kararı alırlar. Yakınları tarafından yapılan “Hemen kaç yoksa öldürecekler” uyarısı üzerine 17 gün saklanan İsmail, büyük gizlilik içinde Dedeağaç’a getirilir. İsmail, Rum sandalcı ile yapılan 250 sarı lira pazarlığın ardından hiç bilmediği topraklara doğru yol alır ve hiç bilmediği Enez’e varır. Tam 21 günlük yolculuğun ardından İstanbul’a varan İsmail, daha sonra tren raylarını takip ederek Yunanistan’dan göç eden Türklerin yaşadığı Adapazarı’nın Sarıdoğan kasabasına varır. İsmail tanıdık ailelerin de tavsiyesi ile iyi ve zengin bir aileye mensup olan “Esma Hanım” ile mantık evliliği yapar. Esma Hanım’dan Cavit, Cavide, Hatice, Sevim, Yıldız ve Sevdiye adlı çocukları dünyaya gelir. Ancak Keskinoğlu, önce 2 yaşındaki kızı Sevim’i kaybeder. Daha sonra 4 yaşındaki Hatice ve 6 yaşındaki Cavide birer gün arayla ölürler. 15 gün sonra da 7 yaşındaki Cavit’i kaybeden Keskinoğlu, genç yaşında dört kez evlat acısı yaşamak zorunda kalır. Kayınpederi ile tütün ekmeye başlayan İsmail’in gözü tütünün iyi para ettiği Akhisar’dadır. Buraya taşınarak tütüne başlayan Keskinoğlu, zamanla kayınpederinin büyük güvenini kazanır. Her sene tütün ekmeye başlayan Keskinoğlu, 3-4 yıl içinde 100 dönüm tütün ekecek refaha ulaşır. Tütüncülüğün yanı sıra taşımacılık işine de başlayan Keskinoğlu, kısa zamanda da zeytin taşımacılığında da aranan bir isim haline gelir. Bir defasında kendisiyle zeytinlerini toplamak için anlaşan bir müşteriyle gün boyu gezerek zeytin toplar ve aralarında işten başka dostluk da oluşur. Bu kişi Akhisar’a her gelişinde “Drama’lı İsmail’i isterim” diye tutturmaya başlar. Nedenini soranlara da “Siz bilmezsiniz. Onda kimsede görmediğim bir bereket var” yanıtını verir. Arabacı İsmail aradan yıllar geçtikten sonra öğrenir ki bu kişi Vehbi Koç’tan başkası değildir. O yıl tütünleri mavi küf hastalığına yakalanır. İsmail ürünleri değerinin yarı fiyatına satmak zorunda kalır ve iflas eder. Elindeki para ile piyasaya bütün borçlarını ödeyen Keskinoğlu, çalışmak üzere Erzurum’a gitme kararı alır. Erzurum’a gelen Keskinoğlu, burada aradığı iş ortamını bulamaz ve oradan Adana’ya geçer. Adana’da çarşıda gezerken, sina demiri kaynatan bir usta görür ve yardım etmek istediğini belirtir. Bu ustanın yanında 5 gün çalışan Keskinoğlu’nun işini İbrahim Usta ve yakın arkadaşı Hacı Ömer Sabancı çok beğenir. Beşinci günün sonunda Keskinoğlu, Hacı Ömer Sabancı ile tanıştırılır. Akhisar’da arabacılık yaparken kazandığı ün, Adana’ya Sabancı’ya kadar ulaşmıştır. Sabancı iş ortaklığı teklif eder. Keskinoğlu’nun verdiği yanıt “Ya sancak ya ölüm” olmuştur. Uzun yıllar Adana ve İskenderun’da kalıp, hem para hem de hayat tecrübesi kazandıktan sonra, Akhisar’a dönmeye karar verir ve yanında İskenderun’da Fransızlardan aldığı bıçkı makinesi ile Akhisar’ın yolunu tutar. Önce vapurla İzmir’e sonra da trenle geldiği Akhisar’da yepyeni bir hayat kuracaktır. Bir süre sonra vefat eden ilk eşinden olan çocukları Yıldız ve Sevdiye’yi sırası ile evlendirir. Kendini işine verir İsmail Keskinoğlu. Ancak yeni evi ve ailesi olmasını istemektedir. Ve bu kararla kendisine uğur getirdiğini söylemekten çekinmediği Zeliha Hanım ile evlenir. Sırası ile Fevzi, Feruzan, Ferihan ve Mehmet dünyaya gelirler. Zaman durmadan ilerlemektedir. Durmadan ve yılmadan çalışan İsmail Bey, oğullarının da desteği ile neye el atsa başarı ile üstesinden gelmektedir. Bıçkıcılık, kerestecilik ve marangozluk da yapan Keskinoğlu, birgün eve getirilen bir Denizli horozu ve iki tavuk ile yıllar sonrasının imparatorluğunun ilk temellerini atar. 1963 Minyatür bir tavuk çiftliğiyle yumurta üretimine başlandı. 1967 El yapımı kuluçka makinesi ile yumurta yönlü civciv üretimine geçildi. 1975 10 bin tavuk kapasiteli kümeslerle yumurta tavukçuluğuna başlandı. 1981 Saatte 8 ton yem üreten Keskinoğlu Yem Fabrikası hizmete girdi. 1994 Yıllık 100 milyon adet kapasiteli Viol Fabrikası devreye girdi. 1995 İsmail Keskinoğlu İlköğretim Okulu tamamlanarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlandı. 1996 Etlik piliç yetiştirmek için kapalı sistem kümeslerde damızlık üretimine geçildi. 1997 Yıllık 30 bin ton üretim yapan Keskinoğlu Piliç İşleme ve Değerlendirme Entegre Tesisleri kuruldu. 2000 İleri işlem adı verilen ısıl işlem görmüş şarküteri ürünleri ve kaplamalı ürünlerin üretimine başlandı. 2001 Türkiye’deki ilk ve tek tam entegre tavukçuluk kuruluşu haline gelen Keskinoğlu Şirketler Grubu’nun Kurucusu İsmail Keskinoğlu, 18 Nisan 2001’de 101 yaşında yaşama veda etti. 2002 Türkiye’de ilk ve tek olarak Doğal Besi Özel Yumurta üretimi başladı. 2003 Günde 200 ton yaş gübre işleme, 60 tonda üretim yapma kapasitesine sahip Keskinoğlu Organik Tavuk Gübresi “Organica” tesisleri faaliyete geçti. 2004 Zeliha Keskinoğlu İlköğretim Okulu tamamlanarak Milli Eğitim Bakanlığı’na bağışlandı. 2005 Ravika markalı zeytinyağı, sabun ve zeytin üretimine başlandı. 2006 Akhisar Organize Sanayi Bölgesi’nde yeni steril yem fabrikasının saatte 30 ton üretim kapasitesine sahip birinci kısmı ile 12 adet yem ham madde silolarının inşaatı gerçekleştirildi. 2007 Sanikes markasıyla kağıt bazlı sarf sağlık malzemeleri üreterek sağlık sektörüne girdi. 2007 13 milyon TL yatırımla Türkiye’nin “tek çatı” altındaki en büyük kesimhanesini kurdu. 2008 Pişmiş ürünleri için 16 bin metrekare kapalı alan üzerine yeni bir üretim tesisi kuran Keskinoğlu, yeni tesiste yıllık 30 bin ton pişmiş ürün üretmeye başladı. 2008 Keskinoğlu, 10 bin 500 metre kare kapalı alana kurduğu yeni kuluçkahanede yılda 52 milyon civciv üretimine başladı. 2008 Gıda sektörünün hızla değişen ihtiyaçlarını en yakından takip edip en iyi hizmeti vermek için “Doğru Zamanda Doğru Yerde” sloganıyla Fem Lojistik firmasını kurdu. 2008 Ekonomist Dergisi’nin hazırladığı “Anadolu’nun 250 Büyük Şirketi” listesinde 42. sırada yer aldı. 2009 Referans Gazetesi ve Türk Ekonomi Bankası (TEB) işbirliğinde üçüncüsü düzenlenen “Hızlı Balık Ödülleri”nde gıda sanayi sektöründe birinci oldu. 2009 Avrupa’ya işlenmiş piliç eti ihracatı yapan ilk Türk firması oldu. 2010 Capital&Ekonomist dergileri ve Finansbank’ın işbirliğiyle düzenlenen “Anadolu Markaları” yarışmasında, “Büyük İşletmeler Tarım Sektörü Birincisi” seçildi. 2010 Türkiye’den İran’a ilk defa beyaz et ihracatını başlattı. 2010 Manisa Akhisar’da 15 dönümlük arazi üzerinde 2,5 milyon dolar yatırımla, 200 kişilik kapalı ve 300 kişilik açık salonu olan ilk Tavvuk Restoran’ı açtı. 2010 İlk rüzgar türbini için 1 milyon TL yatırım yapıldı. 2011 Singapur’a piliç eti ihracatı gerçekleştiren ilk marka oldu. 2011 İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporu”nda 88. sıraya yükseldi. 2011 İstanbul’da Profilo Alışveriş Merkezi, Nişantaşı, Acıbadem ve Ortaköy’e TAVVUK mağazaları açıldı. 2011 Fevzi Keskinoğlu Anadolu Lisesi ve Mehmet Keskinoğlu İ.Ö.O Mili Eğitim Bakanlığı’na bağışlandı. 2011 Ekonomist Dergisi’nin hazırladığı Anadolu Kaplanları Listesi’nde 22’nci sıraya yükseldi. 2011 İhracat yaptığı ülke sayısını 75’e çıkarttı. 2012 Avrupa’ya yumurta ihracatı yapan ilk Türk firması oldu. 2012 30 Milyon TL yatırımla Pastörize Yumurta İşleme Tesisi ile şoklama süresini % 60 kısaltan Soğuk Hava Deposu Tesisi faaliyete geçti. 2012 Avrupa Ekonomi Ticaret ve Sanayi Odası tarafından “Organik Ürünler İçin Avrupa Kalite Standartı” sertifikasyon ödülüne layık görüldü. 2012 TİM tarafından Manisa ilinden tarım sektöründe en fazla ihracat yapan firma olarak ödüle layık görüldü. 2012 Capital&Ekonomist dergileri ve Türkiye Finans’ın işbirliğiyle düzenlenen “Anadolu Markaları” yarışmasında, “Büyük İşletmeler Tarım Sektörü Birincisi” seçildi. 2012 Manisa ili Kırkağaç ilçesinde 75 öğrenci kapasiteli Keskinoğlu Anaokulu hizmete açıldı. 2013 Keskinoğlu 50. kuruluş yıldönümünü kutluyor. 2013 İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “Türkiye’nin 500 Büyük Sanayi Kuruluşu Raporu”nda 86’ncı sıraya yükseldi. 2013 Capital Dergisi’nin düzenlediği “Türkiye’nin En Değerli 500 Firması” sıralamasında 176’ncı sırada yer aldı. 2013 Brand Finance tarafından 7. kez gerçekleştirilen “Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasında marka derecesini A’dan A+’ya yükselten Keskinoğlu, 85 milyon dolarlık marka değeriyle Türkiye’nin En Değerli İlk 100 Markası sıralamasında 51’inci oldu. 2013 Fortune Dergisi’nin “Türkiye’nin En Büyük 500 Şirketi” listesinde 12 basamak birden yükselerek 139’uncu sırada yer aldı. 2013 Capital Dergisi’nin düzenlediği “Türkiye’nin En Büyük 1000 Şirketi” sıralamasında bir önceki yıla oranla 5 basamak yükselerek 176’ncı sırada yer aldı. 2013 Yıllık 500 milyon yumurta üretim kapasiteli “Rahmiye Yumurta İşleme Üretim Tesisi” devreye alındı. 2014 Uluslararası Marka Değerlendirme Şirketi Brand Finance tarafından açıklanan 2013 Türkiye’nin En Değerli Markaları Listesi’nde 51. sıradan 35. sıraya yükseldi. 2014 İstanbul Sanayi Odası’nın hazırladığı “2013 Türkiye’nin En Büyük 500 Sanayi Kuruluşu” raporunda 86. sıradan 79. sıraya yükseldi. 2014 Capital ve Ekonomist dergileri ile Türkiye Finans Katılım Bankası’nın işbirliğiyle düzenlenen Anadolu Markaları Yarışması’nda Büyük İşletmeler Tarım sektörü ikincisi oldu. İsmail Keskinoğlu’ nun gösterdiği yolda daima yeniye ve ileriye… 2008 yılında Türkiye Gazetesi’nde yayınlanan ve kurucumuz İsmail Keskinoğlu’nun hayatının anlatıldığı bu yazıyı sizlerle paylaşmak istedik. Umarız sizlerde de iz bırakır...