Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Haziran 2016, 17(1), 83-94. DOI: 10.17494/ogusbd.52885 Eskişehir'de Yaşayan Bir Grup Kadının Aile İçi Şiddete Maruziyet Durumları ile Sosyo- Demografik Özellikleri Arasındaki İlişki Nedime KÖŞGEROĞLU, Alaettin ÜNSAL, Aysun TÜRE, İlkay ÇULHA, Zeliha ÖZ * Eskişehir'de Yaşayan Bir Grup Kadının Aile İçi Şiddete Maruziyet Durumları ile Sosyo-Demografik Özellikleri Arasındaki İlişki Relationship Between Domestic Violence Exposure Status and Socio-Demographic Characteristics in a Group of Women Living in Eskisehir Özet Abstract Bu tanımlayıcı çalışma, Eskişehir ilindeki bir aile sağlığı merkezine başvuran 464 kadının aile içi şiddete maruziyet durumları ile sosyo-demografik özellikleri arasındaki ilişkiyi belirlemek amacıyla gerçekleştirilmiştir. Verilerin toplanmasında kadınların ve evli kadınların eşlerinin bazı sosyo-demografik özelliklerini belirlemeye, kadınların şiddet ve şiddet türlerine ilişkin bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik sorulardan oluşan anket formu kullanılmıştır. Çalışmaya katılan kadınların %43,1'inin aile içi şiddete maruz kaldığı, ilkokul ve altı öğrenim grubundaki kadınların %55,6'sının aile işi şiddete maruz kaldığı, çalışan kadınların çalışmayan kadınlardan daha fazla şiddete maruz kaldığı (%50,3), evlenme yaşının azalmasıyla aile içi şiddete maruz kalma oranının (%66,3) arttığı saptanmıştır. Aile içi şiddete maruz kalan ve kalmayan kadınların şiddete ilişkin bilgi puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). This descriptive study aims to determine the relationship between domestic violence exposure status and sociodemographic characteristics of 464 women who applied to a family health center in Eskisehir. Data was collected by a questionnaire consisting of questions on some socio-demographic characteristics of women and husbands of married women, violence and types of violence. Of women participated in the study, 43.1% were exposed to domestic violence. Of women with primary and lower education status, 55.6% were exposed to domestic violence. Employers were exposed more domestic violence than unemployers (%50.3) and with decrease of age of marriage, exposure to domestic violence (%66.3) increases. No significant relationship was found between violence knowledge scores of women and being exposed to domestic violence (p> 0.05). Anahtar Kelimeler: Aile içi şiddet, kadın ve şiddet, şiddet türleri Key Words: Domestic violence, woman and violence, types of violence 1. Giriş Aile içi kadına yönelik şiddet; aile içinde meydana gelen, cinsiyete dayalı, kadın üzerinde baskı ve üstünlük kurmayı amaçlayan, tehdit, dayatma, kontrol içeren; psikolojik, cinsel, ekonomik, fizik- * Nedime KÖŞGEROĞLU, Prof.Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü- nkosgeroglu@gmail.com; Alaettin ÜNSAL, Prof.Dr., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Halk Sağlığı Anabilim Dalı, alaattin@ogu.edu.tr; Aysun TÜRE, Öğr. Elm., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, aysuntureyilmaz@gmail.com; İlkay ÇULHA, Arş.Gör., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Fakültesi, Hemşirelik Bölümü, ilkayc.ilkay@gmail.com; Zeliha ÖZ, Öğr.Elm., Eskişehir Osmangazi Üniversitesi, Eskişehir Sağlık Meslek Yüksekokulu, zzzelihaoz@gmail.com 83 Nedime KÖŞGEROĞLU|Alaettin ÜNSAL|Aysun TÜRE|İlkay ÇULHA|Zeliha ÖZ sel zararla sonuçlanan, kadının insan haklarını ihlal eden her türlü eylemdir (T.C. Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü, 2008,s.19). Dünya Sağlık Örgütü şiddeti, “kadın ve toplum sağlığı sorunları” arasında saymaktadır (World Health Organization, 2002). Kadınların aile içinde maruz kaldıkları bu şiddet kadınlarda fiziksel, ruhsal sorunlara, üretkenlik kaybına, birey ve ailenin yaşam kalitesinin düşmesine, aile bütünlüğünün bozulmasına, aile ve toplum sağlığının bozulmasına neden olabilmektedir (Şahin ve Dişsiz, 2009,s.265). Cinsel yolla bulaşan hastalıklar, perinatal komplikasyonlar, depresyon, intihar, anksiyete, ilaç-alkol bağımlılığı, post-travmatik stres bozukluğu, uyku ve yeme bozuklukları, obsessif kompülsif belirtiler gibi önemli sağlık sorunları şiddetin olumsuz sonuçları olarak karşımıza çıkabilmektedir (Efe, 2012,s.49; Gezen ve Oral, 2013,s.70-71). Tüm dünyada önemini koruyan kadına yönelik şiddet, Türkiye’nin de önemli ve öncelikli sosyal sorunlarından birini oluşturmaktadır. Dünya üzerindeki tüm kadınların ülke, etnik köken, sınıf, din, ekonomik ve sosyal statü ayrımı olmadan toplumsal cinsiyete dayalı şiddete maruz kalma riski ile karşı karşıya olduğu bilinmektedir (Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2015). Kadınların maruz kaldıkları şiddet türleri; dayak atma, eşya fırlatma, itme, dövme, kesici delici aletle ya da ateşli silahla yaralanma gibi fiziksel; bağırma, başkaları önünde küçük düşürme, tehdit, özgürlüğünü kısıtlama gibi psikolojik; hakaret etme, alay etme, küfürlü konuşma, lakap takma gibi sözel; kısıtlı harçlık verme, kadının gelirine el koyma gibi ekonomik; aşırı kıskançlık kadını aldatma, cinsel ilişki için zorlama gibi cinsel kaynaklı olabilmektedir (Karataş vd.,2006,s.2; Tel, 2002,s.4; Yetim ve Şahin, 2008,s.6-7). Dünya Sağlık Örgütü’nün 2013 yılındaki raporunda yaklaşık her üç kadından biri fiziksel veya cinsel şiddete maruz kaldığı iletilmektedir. Türkiye’de 2008 yılında yürütülen “Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması” ile Türkiye genelinde 15.072 haneye ulaşılarak 15-59 yaşları arasındaki kadınlar ile yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Araştırma sonucunda kadınların halen ya da daha önce yakın ilişki içinde oldukları eş/nişanlı/sözlü/erkek arkadaş tarafından fiziksel, cinsel ve duygusal şiddet gördüğü, eğitimlerinin ve ev dışında ücretli çalışmalarının engellendiği, yaşamlarının kısıtlandığı saptanmıştır(Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü, 2015). Sosyo-kültürel olarak erkeğin kadından üstün görülmesi, kadınının sosyo-ekonomik olarak zayıf koşullara sahip olması, düşük eğitim düzeyi, aile içi şiddete tanık olarak büyümek, ruhsal hastalık varlığı, alkol-madde bağımlılığı aile içi şiddetin temelini hazırlamaktadır (Baydur ve Ertem, 2006,s.92; Page ve İnce, 2008,s.84). Yapılan bir çalışmada kadınların şiddete maruz kalma nedenleri sırasıyla; en fazla kadınların güçsüz olması (%32,2), kadınların yetiştirilme tarzı (%29,5), kadınların ekonomik bağımsızlığının olmaması (%18,1), erkeğin isteğini yerine getirmeme (%15,1) ve kadınların çok konuşması (%4,6) şeklinde sıralanmaktadır (Karataş, Derebent, Yüzer, Yiğit ve Özcan, 2006,s.6). Başka bir çalışmada şiddete uğrayan kadınların %80,0’ı ve eşlerinin %80,9’unun lise ve daha düşük eğitime sahip olması, eş şiddetinin genellikle eğitim düzeyi düşük gruplarda ortaya çıktığını göstermekle birlikte, kadınların %20,0’ının ve eşlerinin de %19,1’inin eğitim düzeylerinin yüksekokul ve üstünde olması eğitim düzeyi yüksek ailelerde de şiddet öyküsü olduğunu göstermektedir (Ayrancı, Günay ve Ünlüoğlu, 2002,s.83). 84 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Aile içi şiddetle mücadelede, şiddet oranının, şiddete neden olabilecek kişisel ve çevresel faktörlerin bilinmesi ve buna göre harekete geçilmesi büyük önem taşımaktadır. Çalışmamızda aile içi şiddet gören kadınların, şiddete maruziyet durumları ile sosyo-demografik özellikleri arasındaki ilişki incelenmiştir. 2. Yöntem 2.1. Amaç Bu araştırmanın amacı Eskişehir’de yaşayan bir grup kadının aile içi şiddete maruziyet durumları ile sosyo-demografik özellikleri arasındaki ilişkiyi incelemektir. 2.2. Araştırmanın Kapsamı Bu çalışma; 01 Ocak 2011 - 01 Mart 2011 tarihleri arasında Eskişehir il merkezindeki Sultandere Aile Sağlığı Merkezi'ne başvuran, çalışmaya katılmayı kabul eden, 15 ve üzeri yaş grubu kadınlarla yapılmış tanımlayıcı tipte bir araştırmadır. Çalışmada belirtilen tarihler arasında 500 kadına ulaşılmış olup, 36 formun eksik doldurulmuş olması nedeniyle çalışmanın örneklemini 464 kişi oluşturdu. Araştırmanın yapıldığı Sultandere mahallesi, Eskişehir merkezinden 45 km. uzaklıkta Eskişehir-Ankara yolu üzerindeki organize sanayi bölgesine yakın, sürekli göç alan ve genç nüfusa sahip bir yerleşim yeri özelliğine sahiptir. 2.3. Verilerin Toplanması ve Analizi Verilerin toplanmasında kadınların, evli kadınların eşlerinin bazı sosyo-demografik özelliklerini belirlemeye ve kadınların şiddet ve şiddet türlerine ilişkin bilgi düzeylerini ölçmeye yönelik sorulardan oluşan anket formu kullanıldı. Şiddet ile ilgili bilgi düzeyini ölçmeye yönelik sorulara kadınlar tarafından verilen doğru yanıtlar "1 puan", yanlış ya da boş yanıtlar "0 puan" olarak değerlendirildi. Anket formları uygulanmadan önce kadınlara araştırmanın amacı açıklanarak kadınlardan sözel izin alındı. Anket formları kadınların eşleri, babaları vb. kişiler yanlarında yokken, kadınlar yalnızken uygulandı. Veriler SPSS 15.0 istatistik paket programında değerlendirildi. Analizlerde yüzde, ki kare ve istatistiksel ortalama analizleri kullanıldı. Anlamlılık düzeyi p<0.05 olarak kabul edildi. 3. Bulgular Araştırma sonucunda elde edilen bulgular, aşağıda tablolar halinde özetlenmiştir. Aile içi şiddet öyküsü olan ve olmayan kadınların bazı sosyo-demografik özelliklere göre dağılımı Tablo 1’de gösterilmiştir. 85 Nedime KÖŞGEROĞLU|Alaettin ÜNSAL|Aysun TÜRE|İlkay ÇULHA|Zeliha ÖZ Tablo 1. Aile İçi Şiddet Öyküsü Olan ve Olmayan Kadınların Bazı Sosyo-demografik Özelliklere Göre Dağılımı Aile içi şiddet öyküsü Yok Var n (%)* n (%)* Yaş grubu ≤24 25-34 35-44 ≥45 Öğrenim durumu İlkokul ve altı Ortaokul-Lise Üniversite Çalışma durumu Çalışmıyor Çalışıyor Aile tipi Çekirdek tipi aile Geniş aile Medeni durum Evli değil Evli Evlilik tipi Görücü usulü Anlaşarak-severek Kaçma-kaçırılma Evlilik yaşı ≤19 20-24 ≥25 Evlilik süresi (yıl) ≤4 5-14 15-24 ≥25 Toplam Test değeri X2; p 121 (66,1) 55 (52,4) 49 (49,0) 39 (51,3) 62 (33,9) 50 (47,6) 51 (51,0) 37 (48,7) 183 (39,4) 105 (22,6) 100 (21,6) 76 (16,4) 40 (44,4) 91 (52,0) 133 (66,8) 50 (55,6) 84 (48,0) 66 (33,2) 90 (19,4) 175 (37,7) 199 (42,9) 191 (60,3) 73 (49,7) 126 (39,7) 74 (50,3) 317 (68,3) 147 (31,7) 232 (59,6) 32 (42,7) 157 (40,4) 43 (57,3) 389 (83,8) 75 (16,2) 7.386; 0.007 110 (66,7) 154 (51,5) 55 (33,3) 145 (48,5) 165 (35,6) 299 (64,4) 9.966; 0.002 48 (44,9) 98 (63,2) 8 (21,6) 59 (55,1) 57 (36,8) 29 (78,4) 107 (35,8) 155 (51,8) 37 (12,4) 23.645; <0.001 32 (33,7) 82 (58,6) 40 (62,5) 63 (66,3) 58 (41,4) 24 (37,5) 95 (31,8) 140 (46,8) 64 (21,4) 43 (57,3) 46 (57,5) 38 (46,3) 27 (43,5) 32 (42,7) 34 (42,5) 44 (53,7) 35 (56,5) 75 (25,1) 80 (26,8) 82 (27,4) 62 (20,7) 264 (56,9) 200 (43,1) 464 (100,0) *:Satır toplamına, **:Sütun toplamına göre yüzde alınmıştır. 86 Toplam n (%)** 10.729; 0.013 15.415; <0.001 4.595; 0.032 17.975; <0.001 4.618; 0.202 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Çalışma grubunda aile içi şiddete maruz kalan kadın sayısının 200 (%43,1) olduğu saptanmıştır. Çalışma grubunu oluşturan kadınların yaşları 15-70 arasında değişmekte olup, ortalama 31.30±11.66 yıl idi. Kadınların 183’ü (%39,4) 24 yaş ve altında, 105’i (%22,6) 25-34 yaş grubunda, 100’ü (%21,6) 35-44 yaş grubunda, 76’sı (%16,4) ise 45 ve üzeri yaş grubundadır. Aile içi şiddet öyküsüne sahip olan kadınların 51’i(%51,0) 35-44 yaş grubunda olup, yaş grupları ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Kadınların öğrenim durumlarının dağılımına göre 90’ı (%19,4) ilkokul ve altı (okur-yazar olmayan, okur-yazar, ilkokul ) grubunda, 175’i (%37,7) ortaokul-lise, 199’u (%42,9) üniversite öğrenim düzeyindeydi. Ait oldukları öğrenim gruplarına bakıldığında ilkokul ve altı öğrenim grubundaki kadınların 50’si (%55,6) aile içi şiddete maruz kaldığını ifade etmektedir. Kadınların öğrenim durumları ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Çalışma grubunun 317’sini (%68,3) çalışmayan, 147’sini (%31,7) çalışan kadın oluşturuyordu. Çalışan kadınların ise 74’ü (%50,3) aile içi şiddete maruz kalmakta olup çalışma durumu ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı fark görülmüştür (p<0.05). Çalışmaya katılan kadınların 389’u (%83,8) çekirdek aile tipine, 75’i (%16,2) geniş aile tipine sahipti. Geniş aile tipine sahip olan kadınların 43’ünde (%57,3) aile içi şiddet öyküsü olup, aile tipi ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı fark bulunmuştur (p<0.05). Çalışma grubunu oluşturan kadınların 299’u (%64,4) evlidir. Evli kadınların 145’inin (%48,5) aile içi şiddete maruz kaldığı belirlenmiş olup, medeni durum ile aile içi şiddet arasında anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Evlilik tipine bakıldığında çalışma grubunun çoğunluğunu (%51,8) anlaşarak-severek evlenen kadınlar oluşturmuştur. Ancak en çok aile içi şiddet öyküsüne sahip olan kadınları kaçma/kaçırılma yoluyla evlenenler (%78,4) oluşturmuştur. Evlilik tipi ile aile içi şiddet arasında anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Çalışma grubundaki evli kadınların evlenme yaşları 13-40 arasında değişmekte olup, ortalama 21.39±4.01 yıl idi. Kadınların 95’i (%31,8) 19 yaş ve altında, 140’ı (%46,8) 20-24 yaşları arasında, 64’ü (% 21,4) ise 25 yaş ve üstünde evlenmişlerdir. 19 yaş ve altında evlenenlerden 63’ü (%66,3) aile içi şiddete maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Kadınların evlilik süreleri 0-52 yıl arasında değişmekte olup, ortalama 15.04±4.11.21 yıl idi. Evlenme yaşı ile aile içi şiddet arasında anlamlı fark bulunurken (p<0.05), evlilik süresi ile aile içi şiddet arasında anlamlı fark görülmemiştir (p>0.05). Tablo 2. Aile İçi Şiddet Öyküsü Olan ve Olmayan Kadınların Şiddet İle İlgili Bilgi Puanları Aile içi şiddet durumu Yok Var Toplam n 264 200 464 Şiddet ile ilgili bilgi puanı Medyan (min-max) 4.0 (0-5) 4.0 (0-5) 4.0 (0-5) Test değeri Z; p 0.405; 0.686 87 Nedime KÖŞGEROĞLU|Alaettin ÜNSAL|Aysun TÜRE|İlkay ÇULHA|Zeliha ÖZ Aile içi şiddete maruz kalan ve kalmayan kadınların şiddet ile ilgili bilgi puanları arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Aile içi şiddet öyküsü olan ve olmayan evli kadınların eşlerinin bazı sosyo-demografik özelliklere göre dağılımı Tablo 3’te verilmiştir. Tablo 3. Aile İçi Şiddet Öyküsü Olan ve Olmayan Evli Kadınların Eşlerinin Bazı Sosyo-demografik Özelliklere Göre Dağılımı Bazı sosyo-demografik özellikler Yaş grubu ≤34 35-49 ≥50 Öğrenim durumu İlkokul ve altı Ortaokul-Lise Üniversite Çalışma durumu Çalışmıyor Çalışıyor Toplam Yok n (%)* Aile içi şiddet öyküsü Var Toplam n (%)* n (%)** 57 (55,9) 64 (48,9) 33 (50,0) 45 (44,1) 67 (51,1) 33 (50,0) 102 (34,1) 131 (43,8) 66 (22,1) 29 (44,6) 75 (53,6) 50 (53,2) 36 (55,4) 65 (46,4) 44 (46,8) 65 (21,7) 140 (46,8) 94 (31,4) 18 (42,9) 136 (52,9) 154 (51,5) 24 (57,1) 121 (47,1) 145 (48,5) 42 (14,0) 257 (86,0) 299 (100,0) Test değeri X2; p 1.211; 0.546 1.582; 0.453 1.463; 0.226 *:Satır toplamına, **:Sütun toplamına göre yüzde alınmıştır. Çalışma grubundaki evli kadınların eşlerinin yaş grubu, öğrenim durumu ve çalışma durumları ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). 4. Tartışma ve Öneriler Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ)'nün 2003 yılına ait Dünya Sağlık Raporu'nda “şiddet” ana tema olarak belirlenmiş olup Birleşmiş Milletler’in (UN Women 2011 çalışması) bu konuda 86 ülkeyi kapsayan verileri bulunmaktadır. Bu verilere göre; 15-44 yaş arası kadınlara yönelik şiddet; kanser, trafik kazaları, sıtma ve savaşların tamamının neden olduğu ölüm ve sakatlıklardan daha fazla ölüm ve sakatlığa neden olurken; aile içi şiddetin maliyeti Kanada’da 1.16 milyar dolar, ABD’de 5.8 milyar dolar, Avustralya’da ise yılda 11.38 milyar dolardır (Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, 2011,s.14). Bu nedenle aile içi şiddetle mücadelede bu durumun göz önünde bulundurularak şiddet oranının ve risk faktörlerinin belirlenmesi büyük önem taşımaktadır. Dünyada farklı ülkelerde yapılan çalışmalarda kadınlara yönelik aile içi şiddet oranı %15 ve %78 arasında değişmektedir (Moreno, Jansen, Ellsberg, Heise, & Watts, 2006,xiii; Semahegn, 88 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Belachew, & Abdulahi, 2013,s.4). Çalışmada yer alan kadınların %43,1’i aile içi şiddete maruz kaldığını belirtmiştir. Altınay ve Arat (2009) kadınların şiddete maruziyet durumunu çalışmamızdan daha düşük saptarken (Altınay ve Arat, 2009,s.67); çalışmamızdan daha yüksek oranlarda şiddet düzeyinin belirlendiği çalışmalar da bulunmaktadır (Akar, Aksakal, Demirel, Durukan, & Özkan, 2010,s.452; İzmirli, Sönmez, & Sezik, 2014,s.4; Tanrıverdi ve Şıpkın, 2008,s.186). Çalışmalardaki bu oranların farklılığı; çalışmaların yapıldığı bölgelerin farklılığına, bilgi ve kayıtların yetersizliğine ve güvenilir olmamasına bağlanabilir. Çalışma grubunu oluşturan evli kadınların aile içi şiddete maruz kalma oranı %48,5 olarak belirlenmiştir. Altınay ve Arat (2009) geniş kapsamlı çalışmalarında, evli kadınların %35,0’ının hayatlarında en az bir kez şiddete maruz kaldıklarını saptamışlardır (Altınay ve Arat, 2009,s.64). Başka bir çalışmada, evlenmiş ve bekar kadınların tümü dikkate alındığında, kadınların yaşamlarının herhangi bir döneminde yakın ilişkide oldukları erkekler tarafından maruz kaldıkları fiziksel şiddet %36’dır. Kadınların medeni durumu değerlendirildiğinde; boşanmış ve ayrı yaşayan kadınların belirttiği fiziksel şiddet oranı %73 iken, evli kadınlarda bu oran %38’dir (T.C.KSGM, 2009,s.58). Bu sonuçlar evli ya da bekar kadınlara eşleri, kendi ailesi/eşinin ailesi ya da çevresi tarafından şiddet uygulandığını doğrulamaktadır. Çalışmada evlilik tipleri incelendiğinde kadınların çoğunluğunun (%51,8) anlaşarak-severek evlendikleri görülmektedir. Ancak kaçma/kaçırılma yoluyla evlenen kadınlardaki aile içi şiddet öyküsü oldukça yüksektir (%78,4) .Karataş ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmada görücü usulü ile isteyerek evlenen kadınlarda aile içi şiddetin en az (%25,2) olduğu, en fazla aile içi şiddetin ise görücü usulü ile istemeden evlenen kadınlarda (% 56,8) olduğu belirlenmiş olup, bu fark istatistiksel olarak da anlamlı bulunmuştur (Karataş vd., 2006,s.12). Şahin ve ark. (2010) benzer şekilde görücü usulü evlenme durumunda aile içi şiddet oranının arttığını saptamışlardır (p<0.001) (Şahin vd.,2010,s.664). Eşlerin birbirini yeterli tanımadan evlenmeleri şiddet oranını arttırabildiği gibi severek/isteyerek evlenen kadınların da şiddete maruz kaldığı durumu dikkat çekicidir. Yeterli bilincin oluşmaması nedeniyle erken yaşta evlilikler daha çok şiddet maruziyetine neden olabilmektedir. Çalışma grubundaki evli kadınların evlenme yaşları 13-40 arasında değişmekte olup, 19 yaş ve altı yaş grubunda evlenenlerden %66,3’ü aile içi şiddete maruz kaldıklarını ifade etmişlerdir. Evlenme yaşının artmasıyla aile içi şiddet oranının azaldığı sonucuna ulaşan çalışmalar sonucumuzu desteklemektedir (Guvenc, Akyuz, & Cesario, 2014,s.340; Şahin vd., 2010,s.664; Menati, Menati, Aziz, & Delpisheh, 2013,s.1442). Kadınların evlilik süreleri 0-52 yıl arasında değişmekte olup, ortalama 15.04±4.11.21 yıl olarak saptanmış olup, evlilik süresi ile aile içi şiddet arasında anlamlı fark görülmemiştir (p>0.05). Karataş ve ark. (2006) tarafından yapılan çalışmada aile içi şiddetin en fazla (%47,4) 10–17 yıl arasında evli olan kadınlarda olduğu, bir yılın altında (%18,2) ve 18 yılın üstünde (%26,9) olan evliliklerde aile içi şiddetin daha az olduğu saptanmıştır (Karataş vd. 2006,s.11). Aynı çalışmada Karataş ve ark. (2006)’ın alıntıladığı üzere; Kurçer ve ark. (1999), 10 yıldan uzun süreli evliliği olan kadınlarda aile içi şiddetin anlamlı düzeyde yüksek bulunduğunu, Çetin ve ark. (2005) evliliğin ilk yıllarında aile içi 89 Nedime KÖŞGEROĞLU|Alaettin ÜNSAL|Aysun TÜRE|İlkay ÇULHA|Zeliha ÖZ şiddetin en az olduğunu (%9,3), 10 yıl ve üzerinde evli olanlarda ise en çok (%40,3) görüldüğünü vurgulamıştır (Karataş ve vd. 2006,s.6). Çalışmaya katılan, geniş aile tipine sahip olan kadınların yarısından fazlasında (%57,3'ünün) aile içi şiddet öyküsü saptanmıştır. Yapılan diğer çalışmalar, geniş ailede yaşayan kadınların aile içi şiddete daha fazla maruz kaldıklarını belirlemiştir (Akar vd., 2010,s.455 ; Güvenç vd.,2014,s.340; Karataş vd., 2006,s.6; Tokuç, Ekuklu, & Avcioğlu, 2010,s.842). Bu sonuç geniş ailelerde, farklı aile bireylerinin de şiddet uygulaması durumunu düşündürmektedir. Eğitim düzeyindeki farklılıklar şiddet görme durumunu etkileyebilmektedir. Çalışmada kadınların öğrenim durumlarının dağılımına göre şiddet görme düzeylerine bakıldığında ilkokul ve altı öğrenim grubundaki kadınların %55,6'sının aile içi şiddete maruz kaldığı belirlenmiştir. Benzer şekilde Tanrıverdi ve Şıpkın (2008) ilkokul mezunu olan kadınların diğer öğrenim düzeyindeki kadınlara göre yüksek oranda şiddete maruz kaldıklarını saptamıştır (Tanrıverdi ve Şıpkın, 2008,s.186). Efe ve Ayaz (2010), okuryazar olmayan kadınların orta düzeyde şiddete maruz kaldıklarını; lise ve üzeri mezunlarının çoğunlukla düşük düzeyde şiddete maruz kaldıklarını belirlemiştir (Efe ve Ayaz, 2010,s.27). Yapılan başka bir çalışmada okuma yazma bilmeyen kadınlar arasında en az bir kez fiziksel şiddete maruz kaldığını söyleyenlerin oranı % 43 iken, yüksek öğrenim görmüş kadınlar arasında bu oran % 12’dir (Altınay ve Arat, 2007,s.43). Ergin ve ark.(2005) ilettiğine göre; okur-yazar olmayan kadınlar, üniversiteli ya da eğitimli kadınlara göre 2.6 kez daha fazla şiddet yaşamaktadırlar (Ergin, Bayram, Alper, Selimoglu, & Bilgel, 2005,s.35). Yurt dışında yapılan bir çalışma da bizim sonuçlarımızı desteklemektedir (Ackerson, Kawachi, Barbeau, & Subramanian, 2008, s.509). Bu konuda Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü'nün 2009 yılına ait raporunda eğitim düzeyi arttıkça şiddete maruz kalma oranının azaldığı belirtilirken; lise ve üzeri eğitim düzeyindeki her 10 kadından 3’ünün hayatının herhangi bir döneminde fiziksel/cinsel şiddete (%25) maruz kaldığı vurgulanmıştır (T.C.KGSM, 2009,s.48). Çalışma sonuçları, düşük eğitim düzeyindeki kadınların şiddet maruziyet oranlarının diğer eğitim düzeyindeki kadınlardan fazla olduğunu gösterirken; yüksek eğitim düzeyindeki kadınların da şiddet maruziyetinin bulunması göz önünde bulundurulması gereken bir durumdur. Çalışma grubunun %31,7'sini çalışan kadınlar oluşturmuştur. Çalışan kadınların %50,3'ü aile içi şiddete maruz kalmış olup; çalışma durumu ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı fark saptanmıştır (p<0.05). Kocacık ve ark. (2007) çalışan kadınların çalışmayanlara göre daha fazla şiddet gördüklerini saptamışlardır (Kocacık, Kutlar, & Ersel, 2007,s.706). Yapılan bir çalışmada kadınların aileye kocalarından daha çok gelir getirmesinin, fiziksel şiddet riskini en az iki misli arttırdığı; her üç kadından ikisinin fiziksel şiddete maruz kaldığı belirtilmekte olup bu durumu desteklemektedir (Altınay ve Arat, 2007,s.65). Bu sonuçlardan farklı olarak çalışan kadınların daha az aile içi şiddete maruz kaldığını belirten çalışmalar da bulunmaktadır (Kocacık ve Doğan, 2006,s.747;Tokuç vd., 2010,s.837). Kadınların çalışması, çalışmaması, yeterli gelir getirmemesi, ekonomik sorunlar ya da eşinden fazla gelir getirmesi gibi zıt durumların her şekilde şiddet nedenleri olabilmesi ise düşündürücüdür. 90 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Çalışma grubundaki evli kadınların eşlerinin yaş grubu, öğrenim durumu ve çalışma durumları ile aile içi şiddet öyküsü arasında anlamlı bir fark bulunmamıştır (p>0.05). Evli kadınların eşlerinin eğitim düzeylerinin düşük olmasının aile içi şiddet oranını arttırdığını saptayan çalışmalar vardır (Johnson ve Das, 2009, s.983; Akar vd., 2010,s.456; Şahin vd., 2010,s.28; Dönmez, Şimşek, & Günay, 2012,s.155). Semahegn ve ark. (2013) ise artan yaşla birlikte aile içi şiddet öyküsünün de arttığını saptamışlardır (Semahegn vd.,2013,s.6). Şiddete maruz kalan kadınların özelliklerine yönelik çalışmalarda eşlerinin/şiddet uygulayanların da özelliklerinin sorgulanması ya da bu duruma yönelik çalışmalar yapılması, şiddet ile mücadelede sadece kadınlara yönelik uygulamalar yapılmaması gerektiğini desteklemektedir. Sonuç olarak çalışmada; kadınların yarıya yakınının (%43,1) aile içi şiddete maruz kaldıkları; evli, küçük yaşta evlenen, öğrenim düzeyi düşük, çalışan kadınların şiddete maruz kaldıkları, evlilik süresi arttıkça ve evlenme yaşı düştükçe şiddete maruziyet durumunun arttığı, ilkokul ve altı öğrenim durumuna sahip eşleri olan kadınlarda aile içi şiddet öyküsünün daha yüksek olduğu saptanmıştır. Çalışma sonuçları sadece Eskişehir İli Sultandere aile sağlığı merkezine başvuran kadınlara ait olduğu için topluma genellenemez fakat gelişmekte olan, hızlı göç alan farklı yerleşim yerlerinde yaşayan kadınlara yönelik aile içi şiddetle mücadelede şiddete neden olabilecek kişisel ve çevresel faktörlerin belirlenmesi için çalışmalar yapılmasına devam edilerek sonuçlara uygun girişimler planlanması önerilmektedir. Kaynaklar Ackerson, L. K. Kawachi, I., Barbeau, E.M. & Subramanian, S.V.(2008). Effects of individual and proximate educational context on intimate partner violence: A population-based study of women in India. American Journal of Public Health,98(3),507514. Altınay, A. G. & Arat, Y. (2009). Violence against women in Turkey: A nationwide survey. Punto. İstanbul. Akar, T., Aksakal F. N., Demirel, B., Durukan, E. & Özkan, S. (2010). The prevalence of domestic volence against women among a group woman: Ankara, Turkey domestic volence against women in Ankara, J Fam Viol, 25, 449–460. Ayrancı, Ü., Günay, Y. & Ünlüoğlu, İ. (2002). Hamilelikte aile içi eş şiddeti: Birinci basamak sağlık kurumuna başvuran kadınlar arasında bir araştırma. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 3,75-87. Baydur, E. & Ertem, B. (2006). Kadına yönelik evlilik içi şiddetin hukuki boyutları ceza kanunu, medeni kanun ve ailenin korunmasına dair kanun kapsamında bir inceleme. TBB Dergisi, Sayı 65. 91 Nedime KÖŞGEROĞLU|Alaettin ÜNSAL|Aysun TÜRE|İlkay ÇULHA|Zeliha ÖZ Dönmez, G., Şimşek, H. & Günay, T. (2012). Evli erkeklerde eşlerine yönelik şiddet ve ilişkili etmenler. Türkiye Halk Sağlığı Dergisi, 10(3),151-159. Efe, Y. Ş. (2012). Acil servis hemşirelerinin kadına yönelik aile içi şiddete ilişkin rol ve sorumlulukları. Fırat Üniversitesi Sağlık Bilimleri Tıp Dergisi, 26(1), 49 – 54. Efe, Y. Ş. & Ayaz, S.(2010). Kadına yönelik aile içi şiddet ve kadınların aile içi şiddete bakışı, Anadolu Psikiyatri Dergisi,11, 23-29. Ergin, N., Bayram, N., Alper, Z., Selimoglu, K. & Bilgel, N.(2005). Domestic violence: a tragedy behind the doors. Women Health, 42(2),35-51. Gezen, M. & Oral, T. E.(2013). Kadın sığınma evinde yaşayan kadınlar ile şiddet gördüğü evde yaşamaya devam eden kadınların bağlanma biçimlerinin ve ruhsal belirti düzeylerinin incelenmesi. Düşünen Adam The Journal of Psychiatry and Neurological Sciences, 26(1), 65-71. Guvenc, G., Akyuz, A. & Cesario, S. K. (2014). Intimate partner violence against women in Turkey: A synthesis of the literature. J Fam Viol 29, 333–341. doi 10.1007/s10896014-9579-4. Hacettepe Üniversitesi Nüfus Etütleri Enstitüsü.(2015). Türkiye'de Kadına Yönelik Aile İçi Şiddet Araştırması. Erişim: http://www.hips.hacettepe.edu.tr/KKSATRAnaRaporKitap26Mart.pdf İzmirli, O. G., Sönmez, Y. & Sezik, M. (2014). Prediction of domestic violence against married women in southwestern Turkey. Int J Gynecol Obstet, http://dx.doi.org/10.1016/j.ijgo.2014.06.011 Johnson, K.B. & Das, M.B.(2009). Spousal violence in Bangladesh as reported by men: prevalence and risk factors. J Interpers Violence, 24(6),977-95. doi: 10.1177/0886260508319368 Karataş, B., Derebent, E., Yüzer, S., Yiğit, R. & Özcan, A. (2006). Kırsal kesim kökenli kadınların aile içi şiddete ilişkin görüşleri. Second Internatıonal Conference On Women’s Studıes Hosted By Eastern Medıterranean Unıversıty Center For Women’s Studıes, Famagusta, Turkish Republic Of Northern Cyprus, April 26-28. 92 Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi Kocacık, F. & Doğan, A. (2006).Domestic violence against women in Sivas, Turkey: Survey study. Croat Med J. 47,742-749. Kocacık, F., Kutlar, A. & Ersel, F. (2007). Domestic violence against women: A field study in Turkey. The Social Science Journal,44,698–720. doi:10.1016/j.soscij.2007.10.016 Menati, R., Menati, W., Aziz,K. & Delpisheh, A. (2013). Examination of prevalence of domestic violence and related factors among women in Ilam city. Life Science Journal,10(3),1436-1444. Moreno, C.G., Jansen, H., Ellsberg, M., Heise, L. & Watts, C. (2006). WHO multi-country study on women’s health and domestic violence against women initial results on prevalence, health outcomes and women’s responses. 368,1260-1269. Erişim: http://whqlibdoc.who.int/publications/2005/924159358X_eng.pdf Page, Z.A. & İnce, M. (2008). Aile içi şiddet konusunda bir derleme. Türk Psikoloji Yazıları, 11 (22), 81-94. Semahegn, A., Belachew, T. & Abdulahi, M. (2013). Domestic violence and its predictors among married women in reproductive age in Fagitalekoma Woreda, Awi zone, Amhara regional state, North Western Ethiopia. Reproductive Health,10,63. doi:10.1186/1742-4755-10-63 Şahin, N. & Dişsiz, M. (2009). Sağlık çalışanlarında aile içi şiddete yönelik tutum ölçeği geliştirme çalışması. Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi, 6(2), 263-274. Şahin, H. N., Timur, S., Ergin, A. B., Taşpinar, A., Balkaya, A. N. & Çubukçu, S. (2010). Childhood trauma, type of marriage and self-esteem as correlates of domestic violence in married women in Turkey. J Fam Viol, 25, 661–668. doi 10.1007/s10896010-9325-5 Tanrıverdi, G. & Şıpkın, S. (2008). Çanakkale'de sağlık ocaklarına başvuran kadınların eğitim durumunun şiddet görme düzeyine etkisi. Fırat Tıp Dergisi,13(3), 183-187. Tel, H. (2002). Gizli sağlık sorunu: Ev içi şiddet ve hemşirelik yaklaşımları. C.Ü.Hemşirelik Yüksekokulu Dergisi,6(2),1-9. T.C. Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM). 2008. Kadına yönelik şiddet el kitabı. Ankara. Erişim: http://www.kadindayanismavakfi.org.tr/dosyalar/2008Kad%C4%B1na-Y%C3%B6nelik-%C5%9Eiddet-El-Kitab%C4%B1.pdf 93 Nedime KÖŞGEROĞLU|Alaettin ÜNSAL|Aysun TÜRE|İlkay ÇULHA|Zeliha ÖZ T.C. Başbakanlık Kadın Statüsü Genel Müdürlüğü (KSGM). 2009. Türkiye’de aile içi şiddet raporu. Ankara. Erişim: www.kadininstatusu.gov.tr/upload/...gov.tr/.../Ana_Rapor_Mizan_1.pdf Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu. (2011). Kadın ve aile bireylerine yönelik şiddet inceleme raporu, Erişim: http://www.tbmm.gov.tr/komisyon/insanhaklari/docs/2012/raporlar/29_05_2012 .pdf Tokuç, B., Ekuklu, G. & Avcioğlu, S. (2010). Domestic violence against married women in Edirne. J Interpers Violence,25(5), 832-847. doi: 10.1177/0886260509336960 World Health Organization (WHO). (2002). From: http://www.who.int/violence_injury_prevention/violence/world_report/factsheet s/en/ipvfacts.pdf Yetim, D. & Şahin, M.E. (2008). Aile hekimliğinde kadına yönelik şiddete yaklaşım. Aile Hekimliği Dergisi, 2(2), 48-53. 94