ZÜBEYR miþ yaþ civarýnda öldüðü bildirildiðine göre bazý kaynaklarda genç yaþta öldüðüne dair yer alan bilgi (meselâ bk. Bâcî, II, 684) yanlýþ olmalýdýr. Birçok ricâl âlimi tarafýndan sika kabul edilen Zübeydî’nin yalnýz sika râvilerden hadis aldýðý ve rivayetlerinde hata bulunmadýðý söylenmiþ (Ýbn Hacer, Teh×îbü’tTeh×îb, IX, 503), özellikle Zührî’den yaptýðý rivayetlere ayrý bir deðer verilmiþtir. Humus’ta kadý ve beytülmâl sorumlusu olarak görev yapan, fetva ve hadis bilgisi açýsýndan Þam bölgesinin önde gelen ismi kabul edilen (Ýbn Sa‘d, VII, 465) ve ilmî birikimi yönünden Evzâî’ye denk tutulan Zübeydî’nin ilmî mirasýndan gerektiði gibi yararlanýlamadýðý bildirilmektedir. Onun, Zührî’nin birinci tabaka ashabý arasýnda yer alan Mâlik b. Enes ve Süfyân b. Uyeyne gibi meþhur isimlere nisbetle erken vefat ettiði için ilmini yaymaya fýrsat bulamadýðý belirtilmiþse de (Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, VI, 282) kendisinden yeterince faydalanýlabilecek kadar yaþadýðý ve yetmiþ yaþýnda öldüðü dikkate alýndýðýnda bu durumu henüz anlaþýlamayan baþka bir gerekçeye dayandýrmanýn daha uygun olduðu söylenebilir. Zübeydî’nin rivayetleri Tirmizî’nin el-Câmi£u’½-½a¼î¼’i dýþýndaki Kütüb-i Sitte’de mevcuttur. BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt, VII, 465; Ýbn Ebû Hâtim, el-Cer¼ ve’t-ta£dîl, VIII, 111-112; Ýbn Hibbân, e¦¡išåt, VII, 373; Bâcî, et-Ta£dîl ve’t-tecrî¼ li-men Åarrace lehü’l-BuÅârî fi’l-Câmi £i’½-½a¼î¼ (nþr. Ebû Lübâbe Hüseyin), Riyad 1406/1986, II, 684, 874; Ýbn Asâkir, TârîÅu Dýmaþš (Amrî), XXXV, 180, 183; LVI, 191-198; Mizzî, Teh×îbü’l-Kemâl, XXVI, 586-591; Zehebî, A£lâmü’n-nübelâß, VI, 281-284; a.mlf., Te×kiretü’l-¼uffâ¾, I, 162-163; Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nþr. Abdullah b. Abdülmuhsin et-Türkî), Cîze 1418/ 1998, XIII, 447; Ýbn Hacer, Teh×îbü’t-Teh×îb, IX, 502-503; a.mlf., Tašrîbü’t-Teh×îb (nþr. Muhammed Avvâme), Halep 1997, s. 625; Hâris Süleyman ed-Dârî, el-Ýmâmü’z-Zührî ve e¦erühû fi’ssünne, Musul 1985, s. 157-162. ÿHalit Özkan – — ZÜBEYR ( !) א Ebû Tâhir ez-Zübeyr b. Abdilmuttalib b. Hâþim el-Kureþî el-Hâþimî (ö. m. 610’dan önce) ˜ Hz. Peygamber’in amcasý. ™ Abdülmuttalib’in Zemzem Kuyusu’nu yeniden ortaya çýkarmasýndan sonra dünyaya gelen ilk çocuðu olup Resûl-i Ekrem’in babasý Abdullah ile amcasý Ebû Tâlib’in öz kardeþidir. Annesi Mahzûmoðullarý'ndan Fâtýma bint Amr b. Âiz’dir. Hz. Muhammed’in babasý Abdullah'ýn, ticaret için gittiði Suriye’den dönerken Yesrib’de (Medine) vefatýyla sonuçlanan hastalýðý sýrasýnda Abdülmuttalib’in Yesrib’e büyük oðlu Hâris’i gönderdiði kabul edilmekle birlikte Zübeyr’i yolladýðý da rivayet edilir. Buna göre Zübeyr, Medine'ye vardýðýnda vefat eden kardeþinin Dârünnâbiga’ya defninin ardýndan Mekke’ye dönmüþtür. Hz. Muhammed’i küçükken güzel sözler söyleyerek salladýðý nakledilen Zübeyr (Ýbn Habîb, s. 349), Ebû Tâlib’den sonra onun çocukluk ve gençlik yýllarýnda önemli rol oynayan amcasýdýr. Abdülmuttalib’in ölümünden önce sekiz yaþýnda olan Hz. Muhammed'in bakýmý ve himayesinin kendisine býrakýlmasýný çok istemiþ, ancak Abdülmuttalib bu görevi Ebû Tâlib’e vermiþtir. Bu konuda Zübeyr ile Ebû Tâlib arasýnda çekilen kura sonucunda Ebû Tâlib’in bu görevi aldýðý da kaydedilir (Belâzürî, I, 93). Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr ise ölünceye kadar Hz. Muhammed’in bakýmýný Ebû Tâlib ile birlikte üstlendiðini nakleder (el-Bidâye, II, 258). Abdülmuttalib ölünce Mekke ve Kâbe ile ilgili görevlerden bir kýsmýný üzerine alan Zübeyr, o sýrada on küsur yaþýnda olan Hz. Muhammed’le birlikte ticaret için Yemen’e gitti (a.g.e., a.y.). M. Hamîdullah, bu yolculuðun Bahreyn-Uman tarafýna ya da Ebû Tâlib ile birlikte Filistin tarafýna yapýldýðý görüþündedir (Ýslâm Peygamberi, I, 48). Yolculuk sýrasýnda yeðeninde bazý olaðan üstü haller gören Zübeyr, Mekke’ye dönünce onunla daha çok ilgilenmeye baþladý. Zübeyr, Ficâr savaþlarýnýn en þiddetlisi olan ve Kureyþ-Kinâne ile Kays Aylân kabileleri arasýnda cereyan eden dördüncüsünde Hâþimoðullarý’nýn kumandanýydý. Zübeyr’in Ebû Tâlib’le birlikte haram aylarda gerçekleþen bu savaþa katýlmaktan pek hoþnut olmadýklarý rivayet edilir. Orta halli bir tüccar olan ve Mekke’nin zengin aristokrat sýnýfýna katýlmayan Zübeyr, Hilfü’l-fudûl’ün gerçekleþmesinde ilk giriþimde bulunan kimse oldu. Mekke’deki en zengin, en yaþlý ve nüfuzlu kimselerden olan Abdullah b. Cüd‘ân et-Teymî’ye baþvurarak onu bu iþin görüþülmesi için bir toplantý yapmaya ikna etti ve Benî Hâþim adýna bu toplantýya katýldý. Abdüddâroðullarý’ndan Mâlik b. Umeyle’nin nedimi olan Zübeyr (Ýbn Habîb, s. 366) ayný zamanda Mekke’deki anlaþmazlýklarýn çözümünde hakemlik görevi yapardý. Nitekim Harb b. Ümeyye, Mekke’de Temîm kabilesinden bir tâcirin malýný almak isteyince Zübeyr araya girerek Temîmli tüccarýn hakkýný korumuþtu. Ayný zamanda Kureyþ’in þairlerinden olan Zübeyr’in keskin bir dili vardý ve hicivlerinden çekinilirdi (Cevâd Ali, IX, 115116). Onun milâdî 605 yýlýnda Kâbe’nin Kureyþliler tarafýndan inþasý esnasýnda çalýþanlarý korkutan yýlanla ilgili inþâd ettiði söylenen þiiri günümüze ulaþanlarýn içinde en meþhurudur (Ýbn Ýshak, s. 89). Ancak Cevâd Ali bu þiirin Zübeyr’e ait olmadýðý kanaatindedir (el-Mufa½½al, IX, 709). Ebü’lFidâ Ýbn Kesîr, Zübeyr’in Hz. Muhammed henüz on dört yaþýnda iken öldüðünü kaydederse de Dördüncü Ficâr savaþýna ve Hilfü’l-fudûl’e katýldýðý dikkate alýnýrsa Zübeyr daha geç bir tarihte ölmüþ olmalýdýr. Hatta Ýbn Ýshak tarafýndan Zübeyr’e nisbet edilen ve Kâbe’nin Kureyþliler tarafýndan yeniden inþasý sýrasýnda yazýldýðý belirtilen þiirden hareketle onun Hz. Peygamber’in risâletinden kýsa bir süre önce öldüðü söylenebilir. Mahzûmoðullarý’ndan Âtike bint Ebû Vehb b. Amr ile evlenen Zübeyr’in Abdullah ve Tâhir adlý iki oðlu ile Ümmü’l-Hakem, Dubâa, Safiyye ve Ümmü’z-Zübeyr adlý dört kýzýnýn bulunduðu rivayet edilmektedir (Ýbn Sa‘d, VIII, 38; Süheylî, I, 132). Ümmü’l-Hakem amcasýnýn oðlu Rebîa b. Hâris ile evlenmiþ, Dubâa ise Hz. Peygamber tarafýndan, Abdurrahman b. Avf'ýn kýzýný vermeyi reddettiði Mikdâd b. Amr el-Kindî el-Behrânî ile evlendirilmiþtir. Zübeyr b. Avvâm’ýn oðlu Abdullah ile karýþtýrýlan Zübeyr b. Abdülmuttalib’in oðlu Abdullah ise Hz. Ebû Bekir döneminde müslümanlarýn Bizanslýlar’la yaptýðý Ecnâdeyn Savaþý’nda þehid olmuþtur (13/634). Künyesini aldýðý Tâhir ise Kureyþ gençlerinin en zarifi idi. BÝBLÝYOGRAFYA : Ýbn Ýshak, es-Sîre, s. 10, 89, 131; Ýbn Hiþâm, es-Sîre (nþr. Ömer Abdüsselâm Tedmürî), Kahire 1987, I, 125, 175, 224-225; Ýbn Sa‘d, e¹-ªabašåt (nþr. M. Abdülkadir Atâ), Beyrut 1410/1990, I, 69, 75, 79, 103; VIII, 38; Ýbn Habîb, el-Münemmaš, s. 89, 171, 186-189, 331, 349, 366, 368, 421; Belâzürî, Ensâb (Zekkâr), I, 64, 93, 96, 101, 112; Ya‘kubî, TârîÅ, II, 11, 13, 15; Süheylî, er-Rav²ü’l-ünüf, I, 132; Ebü’l-Fidâ Ýbn Kesîr, el-Bidâye ve’n-nihâye (nþr. Ali Abdüssâtir v.dðr.), Kahire 1408/1988, II, 230, 258, 271, 282-283; Ýbn Hacer el-Askalânî, el-ݽâbe (nþr. Âdil Ahmed Abdülmevcûd v.dðr.), Beyrut 1418/1997, IV, 77-78; VIII, 212-213, 220-221, 377-378; Cevâd Ali, el-Mufa½½al, IV, 85-88, 91, 208; IX, 115-116, 709; Hamîdullah, Ýslâm Peygamberi, I, 48. ÿMustafa Sabri Küçükaþcý 521