T.C. ANADOLU ÜNİVERSİTESİ YAYINI NO: 2765 AÇIKÖĞRETİM FAKÜLTESİ YAYINI NO: 1723 HALKLA İLİŞKİLER YAZARLIĞI Yazarlar Yrd.Doç.Dr. Sevil UZOĞLU BAYÇU (Ünite 1, 3) Prof.Dr. Müge ELDEN (Ünite 2) Doç.Dr. Nilay BAŞOK YURDAKUL (Ünite 4) Doç.Dr. Başak SOLMAZ (Ünite 5) Doç.Dr. İdil SÜHER (Ünite 6) Editör Yrd.Doç.Dr. Sevil UZOĞLU BAYÇU ANADOLU ÜNİVERSİTESİ i Bu kitabın basım, yayım ve satış hakları Anadolu Üniversitesine aittir. “Uzaktan Öğretim” tekniğine uygun olarak hazırlanan bu kitabın bütün hakları saklıdır. İlgili kuruluştan izin almadan kitabın tümü ya da bölümleri mekanik, elektronik, fotokopi, manyetik kayıt veya başka şekillerde çoğaltılamaz, basılamaz ve dağıtılamaz. Copyright © 2013 by Anadolu University All rights reserved No part of this book may be reproduced or stored in a retrieval system, or transmitted in any form or by any means mechanical, electronic, photocopy, magnetic tape or otherwise, without permission in writing from the University. UZAKTAN ÖĞRETİM TASARIM BİRİMİ Genel Koordinatör Doç.Dr. Müjgan Bozkaya Genel Koordinatör Yardımcısı Doç.Dr. Hasan Çalışkan Öğretim Tasarımcıları Yrd.Doç.Dr. Seçil Banar Öğr.Gör.Dr. Mediha Tezcan Grafik Tasarım Yönetmenleri Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Öğr.Gör. Nilgün Salur Kitap Koordinasyon Birimi Uzm. Nermin Özgür Kapak Düzeni Prof. Tevfik Fikret Uçar Öğr.Gör. Cemalettin Yıldız Grafikerler Gülşah Karabulut Özlem Ceylan Kenan Çetinkaya Dizgi Açıköğretim Fakültesi Dizgi Ekibi Halkla İlişkiler Yazarlığı ISBN 978-975-06-1431-6 1. Baskı Bu kitap ANADOLU ÜNİVERSİTESİ Web-Ofset Tesislerinde 30.000 adet basılmıştır. ESKİŞEHİR, Ocak 2013 ii İçindekiler Önsöz .... 1. Halkla İlişkiler Yazarlığı: Rol ve Sorumluluklar . 2 2. Yazmaya Hazırlık: Yazar Neyi, Nasıl Yazar? 3. Geleneksel ve Sosyal Medya İçin Yazarlık iv 28 . 50 4. Kurum İçi ve Kurum Dışına Yönelik Araçlar İçin Yazarlık I 78 5. Kurum İçi ve Kurum Dışına Yönelik Araçlar İçin Yazarlık II . 100 6. Kriz Zamanlarında Yazarlık 124 iii Önsöz Bu kitap halkla ilişkiler yazarlarının (halkla ilişkiler uzmanlarının) iletişim süreci içerisinde iletişim araçlarını en etkili biçimde kullanabilmesi açısından ihtiyaç duyacağı bilgileri vermek amacıyla yazılmıştır. Bu doğrultuda halkla ilişkiler amaçlı mesaj teknikleri ayrıntılı olarak anlatılmış ve örneklerle de desteklenmiştir. Kısacası Halkla İlişkiler Yazarlığı kitabı, bu araçlarla ilgili gerekli altyapıyı sizlere aktarmayı amaçlamaktadır. Sonuçta, bir halkla ilişkiler ajansında veya bir kurumun halkla ilişkiler biriminde çalışmaya başladığınızda kaçınılmaz olarak elbet bir gün basın bülteni, broşür, el ilanı, afiş, kurumsal dergi, kurumsal gazete gibi araçlarla karşı karşıya kalacaksınız. Ünite 1’de halkla ilişkiler yazarlığı kavramının ne olduğunu, ünite 2’de halkla ilişkiler yazarının yazma hazırlığını göreceksiniz. Ünite 3’te ise, hem geleneksel medyayı hem de sosyal medyayı anlamaya ve bunlar için nasıl bir basın bülteni yazılması gerektiğini göreceksiniz. Halkla ilişkiler araçları genellikle kurum içi ve kurum dışı olmak üzere ikiye ayrılır. Ancak bu kitapta halkla ilişkiler araçlarını böyle bir ayrım ile görmeyeceğiz. Çünkü bazı halkla ilişkiler araçları (haber mektubu, broşür, kurmsal gazete, dergi vb) günümüzde hem kurum içi hem de kurum dışı kitlelere yönelik olarak hazırlanıyor. Bu nedenle unite 4 ve 5’te kurum içi ve kurum dışına yönelik araçlar için yazarlık 1 ve 2 olarak çeşitli halkla ilişkiler araçlarına uygun olarak yazma becerilerini inceleyeceksiniz. Ayrıca halkla ilişkiler yazarlığı özellikle kriz dönemlerinde daha da önemlidir. Temel bilgiler ışığında ünite 6’da ise halkla ilişkiler yazarlığının önemli bir alanı olan kriz zamanlarında yazmanın önemi ve dikkat edilmesi gereken unsurlar ortaya koyulmaya çalışılacaktır. Kitapta anlatılanları dikkatle okuduktan, televizyon programlarını izledikten ve e-kitabı inceledikten sonra, halkla ilişkiler amaçlı bu araçlar için yazmanın zor olmadığını hatta çok keyifli olduğunu görerek kendinize güven duyacaksınız. Halkla İlişkiler Yazarlığı kitabımız bir ekip çalışması olarak konusunun uzmanı öğretim üyelerinin özverili çalışmaları ile ortaya çıkmıştır. Kitabın yazarlarına değerli katkılarından dolayı çok teşekkür ediyorum. Kitabımızın oluşturulmasında Rektörümüze, Rektör Yardımcılarımıza, AÖF Dekanımıza, Uzaktan Öğretim Tasarım Birimi Koordinatörüne ve ekibine, öğretim ve grafik tasarımcılarına, dizgi birimine ve emeği geçenlere çok teşekkür ediyor, siz değerli öğrencilerimize başarılar diliyorum. Editör Yrd.Doç.Dr. Sevil BAYÇU iv 1 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Halkla ilişkiler kavramını ve ilkelerini tanımlayabilecek, Halkla ilişkiler yazarının rol ve sorumluluklarını ifade edebilecek, Halkla ilişkiler yazarlığı ve gazetecilik arasındaki ilişkiyi ayırd edebilecek, Halkla ilişkiler yazarlığı ve ikna sürecini analiz edebilecek, Etkili yazmanın aşamalarını açıklayabilecek, Halkla ilişkiler etiğini açıklayabilebilecek, TUHİD Meslek İlkelerini ve IPRA Davranış Kurallarını yorumlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Halkla İlişkiler Etkili Yazma Halkla İlişkiler Yazarı Ahlak Halkla İlişkiler Yazarlığı Etik İkna Halkla İlişkiler Etiği İçindekiler Giriş Halkla İlişkiler Halkla İlişkiler Yazarlığı Halkla İlişkiler Yazarlığı ve Gazetecilik Halkla İlişkiler Yazarlığı ve İkna Süreci Etkili Mesaj Oluşturma Medya ile İlişkiler Etik ve Ahlak Kavramları Halkla İlişkiler Etiği 2 Halkla İlişkiler Yazarlığı: Rol ve Sorumluluklar GİRİŞ İletişimin rolü hayatımızın her alanında gittikçe daha fazla artıyor. Halkla ilişkiler gerçekleştirdiği iletişim çalışmaları ile hedef kitle ve kurum arasında işbirliğini sağlama amacına yöneliktir. Bu işbirliğinin sağlanması ancak hedef kitlelerin kurumu anlamaları, kabul etmeleri dolayısıyla ikna olmalarıyla mümkündür. Diğer bir deyişle iletişim süreci ikna edici özellikte olmalıdır. Genel olarak halkla ilişkiler çalışanları, teknisyenler ve yöneticiler olarak iki gruba ayrılır. Çoğunlukla teknisyenlerin “yazım, fotoğraf, medya ilişkileri, yayınların hazırlığı” gibi teknik işleri yaptığı, diğerlerinin ise “halkla ilişkiler programlarını planlayıp yönettiği” düşünülür. Oysa sektörde durum böyle değildir. Görevler daha içiçedir. Herkes her görevi yapmaktadır. Özellikle de metin yazımında (Napoli, Taylor 2000: 2). Bu metin yazımlarında etkili yazma yeteneği halkla ilişkiler uzmanları için son derece önemlidir. Turk’e gore halkla ilişkiler uzmanlarının %93.5’i için yazım yeteneği bu sektor için çok önemlidir. Johnson’a gore ise halkla ilişkiler şirketlerinin yeni elaman alırken dikkat ettiği 18 yetenekten en önemlisi yazım yeteneğidir. Son yılların oldukça popüler mesleği haline gelen halkla ilişkiler hedef kitleleri etkileyerek, onları belirli inanış ve eylemlere yöneltmek amacını taşır. Halkla ilişkiler eylemlerinde daima bilgi verme, ikna etme veya davranışı etkileme amacıyla bir iletişim gerçekleşir. Eylemler gelişigüzel bir şekilde uygulanmaz. Mutlaka bir stratejik plan ve programlama sonucunda başarıya ulaşılır. Şüphesiz bu durumda halkla ilişkiler yazarına çok iş düşmektedir. Medyayı oldukça iyi tanımalıdır. Daha açık deyimle, kitle iletişim araçlarının rollerini ve her birine nasıl bir içerik hazırlayacağını, nasıl çarpıcı başlık yazacağını, etkili fotoğrafları kullanmayı bilirse başarı sağlayabilir. Amaca uygun olarak seçilecek iletişim araçları için farklı bir mesaj dili geliştirilir. İşte, halkla ilişkilerde bu mesaj yaratma aşaması halkla ilişkiler yazarlığı olarak tanımlanıyor. Gelin şimdi halkla ilişkiler yazarlığının ne olduğunu öğrenelim. HALKLA İLİŞKİLER Halkla ilişkiler son yıllarda giderek yaygınlaşan ve kurumlar açısından önem kazanan faaliyet alanlarından biridir. Halkla ilişkiler kavramı üzerinde uzun süre tam bir görüş birliğine varılamamıştır. Bu nedenle kavram sosyal bilimlerin alt dalları içinde yorumlanmaktadır. Kavram üzerinde görüş birliğine varılabilmesi için, Foundation for Public Relations Research and Education araştırma yapılmasına karar vermişlerdir. 65 uzmanın yaptığı araştırmada 472 tanım analiz edilmiş ve bu tanımların analizi sonucunda halkla ilişkiler ile ilgili daha kapsayıcı bir tanım yapılmıştır. “Halkla ilişkiler, bir işletme ile hedef kitle arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı, kabulü ve işbirliğini sağlamaya ve sürdürmeye yardımcı bir yönetim fonksiyonudur.” (Harlow. 1976: 35). James Grunig ile P. Seitel’a göre “halkla ilişkiler kuruluş ile hedef kitlesi arasında iletişim yönetimidir.” (Aktaran; Peltekoğlu. 2001: 3-4). Halkla ilişkiler üzerine yapılan birçok tanımı analiz ettiğimizde bazı ortak noktaları şöyle toplayabiliriz. • Halkla ilişkiler, organizasyonlara özgü bir faaliyettir. • Halkla ilişkilerde hedef kitle (ilgili çevreler) hem kurum içi hem de kurum dışı çevreleri kapsamaktadır. 3 • Halkla ilişkiler, bir iletişim çabasıdır. • Halkla ilişkiler, iletişimde anlayış, kabul ve işbirliği çerçevesinde gerçekleşir. • Halkla ilişkilerde iletişimin ikna edici şekilde tasarlanıp gerçekleştirilmesi gerekir. • Halkla ilişkiler, bir yönetim fonksiyonudur. • Halkla ilişkiler, bir süreçtir. Bu tanımlar bizlere yönetimin ilgili her türlü konu hakkında haberdar olması ve kamuoyuna karşı her zaman açık davranması gerektiğini göstermektedir. Bunların yanı sıra yönetimin kamu çıkarlarına hizmet etmesi için de üzerine düşen sorumluluğunu araştırmakta ve tanımlamaktadır. Öte yandan halkla ilişkiler, yönetimi gelişmelerden haberdar etmekte ve bu gelişmelerle birlikte ortaya çıkan değişimlerden etkili bir biçimde yararlanmasını sağlamaktadır. Aynı zamanda eğilimleri önceden tahmin etmede erken bir uyarı sistemi gibi hizmet etmektedir. Bütün bunları gerçekleştirirken de temel araçlar olarak araştırma, planlama ve iletişim tekniklerinden yararlanmaktadır (Aktaran; Hutton, 1999: 385). Halkla İlişkiler Bir Süreçtir Temeli iletişime dayanan halkla ilişkilerde iyi ve etkili bir iletişim kurulabilmesi için, işletmenin hedef kitlesini iyi tanıması ve onlara ulaşmada kullanılacak araçların buna göre belirlenmesi gerekir. Tanımada yapılması gereken ilk iş, karşımızdaki kitlenin eğitim seviyesi, kültür düzeyi, gelir durumu, mesleki dağılımları, yaşları, kurumla ilgili istekleri, şikayetleri gibi bilgilere ulaşılarak hedef kitlenin tanınmasıdır. Anketler, toplantılar, basını izleme, danışma ve hedef kitle ile yüzyüze ilişkiler gibi yöntem ve tekniklerle tanıma işlevi gerçekleştirilmektedir. Tanıtma ise, kuruluşun yapısı ve işleyişi ile ilgili olarak hedef kitlede hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın bilgi ve haberlerin aktarılmasıdır. Tanıtma işlevinde kullanılan yöntem ve teknikler; yüzyüze ilişkiler, basılı araçlar (yazılı kitle iletişim araçları, işletmenin basılı kaynakları vb), kitle iletişim araçları; radyo, televizyon, işlemenin yayın araçlarının yanı sıra, yarışmalar, fuarlar, sergiler, festivaller, seminerler, işletme gezileri vb. içermektedir. Halkla ilişkilerde tanıma ve tanıtma kavramları arasındaki farkın ne olduğunu tartışınız. Bir işletmede yönetim süreci planlama, örgütleme, etkileme ve kontrol fonksiyonlarından oluşmaktadır. Halkla ilişkiler etkileme fonksiyonunda devreye girmektedir. İşte bu etkileme bölümü, amaç doğrultusunda tamamen gönüllü olarak insan gücünü, beynini motive etmekle ilgilidir. Yönetimin en temel görevi, organizasyonun amaçları doğrultusunda doğru kararlar almaktır. Organizasyonun aldığı ve alacağı kararların doğruluğu, karardan etkilenenlerin ve yönetim hedeflerinin doğruluğuna bağlıdır. Doğru adımların atılması için, halkla ilişkiler, kuruluşun en üst kademedeki yöneticisine çizilecek politika konusunda yol gösterme ve ona kamuoyunun görüşleriyle ilgili bilgi taşıma işlevine sahiptir. Kamuoyu ve kuruluş arasındaki bağı kurup geliştirmekte, en üst yöneticiden en küçük memuruna kadar tüm kuruluş çalışanlarını kuruluşun dış görüntüsünü geliştirmek için nasıl davranmaları, nelere dikkat etmeleri gerektiği, hedef kitlenin kuruluş hakkındaki izlenimleri konularında eğitmektedir (Asna, 1997: 230). Halkla ilişkiler çalışmaları için, halkla ilişkilerin yönetime tavsiyelerinin, süzülmemiş, sansürlenmemiş ve sansürden geçirilmemiş olması önemlidir. Bunun yanı sıra halkla ilişkiler uygun bir eylem olmadan yer alamaz. Yapılan halkla ilişkiler çalışmalarında ikna edici içerik ve yeterli bir iletişim süreci olmaksızın belirli bir düzeyin altındaki organizasyonu kurtarması ve onu yeterince tanıtması beklenemez (Seitel, 2004: 4-5). Halkla İlişkilerde Temel İlkeler Halkla ilişkilerde ne olursa olsun topluma doğru bilgi verilmesi, etik ilkelere önem vererek insanların zihninde kurum ya da kişi hakkında olumlu imaj yaratmaya çalışılması gerekir. Halkla ilişkilerin temel ilkerini kısaca özetleyelim: 4 Dürüstlük: Halkla ilişkilerin dürüstlük ilkesi “onurlu çalışma”, “doğruluk” ve “güvenilirlik” olarak ifade edilebilir. Halkla ilişkilerin başlıca amaçlarından birisi de güven ve destek kazanmadır. Bu nedenle güvenilir olma ve dürüstlük ilkesine uyulması gerekir. Açıkçası gerçekleri ifade eden, onurlu çalışan bir kurum niteliğinin sürdürülmesi önem taşımaktadır (Asna, 2006: 108). İnandırıcılık: Güven sağlanmasında önemli etkenlerden birisi de mesajların inandırıcı olmasıdır. Karşımızdakileri söylediklerimizle, yazdıklarımızla inandırmamız için öncelikle konuya kendimiz inanmalıyız. Ardından mesajın hazırlanmasında hedef kitleyi tanımamız, onun özelliklerini bilmemiz gerekir. Bunların sağlanmış olması mesajın inandırıcılığı için gerekli ortamın oluştuğu anlamına gelir (Asna, 2006: 111). Mesajın inandırıcı olabilmesi için verilen bilgi ile elde edilen sonucun tutarlı olması önemlidir. Böylece hedef kitle ile kurumun bütünleşmesi daha kolay sağlanmış olur (Sabuncuoğlu, 2010: 75). Yineleme: Önemli mesajların birçok kez yinelenmesi önemli etkilerden bir diğeridir. Hedef kitle mesajla ne kadar sık karşılaşırsa, verileni kolay kolay unutmayacak şekilde hafızasına yerleştirir. Mesajın birçok kez duyulması, mesajın anlamı ile ilgili kuşkuları ortadan kaldırır (Asna, 2006: 119). Sabırlı Çalışma: Halkla ilişkiler devamlı ve sabırlı çalışmayı gerektirir. Saygı, sevgi, güven birkaç günde oluşmaz. Hedef kitlede sevgi, saygı, güven yaratmak zamana ve sabırlı çalışmaya bağlıdır. Bu nedenle halkla ilişkilerin planlı ve programlı bir çalışma olduğu gözardı edilmemelidir. Yaygın Sorumluluk: Halkla ilişkiler çalışmaları bir kurumda sadece halkla ilişkiler birimlerinin yapacağı işler değildir. Halkla ilişkiler sorumluluğu kurumun yöneticisinden, sekreterine, işçisine, danışmadaki görevlisine kadar herkesin sorumluluk duyması gereken bir iştir. Açıklık: Modern yönetim anlayışında şeffaf yönetim önemli bir yer tutar. Yapılan işlerde şeffaf olunması modern işletmeciliğin temel ilkelerindendir. Kurumların örgüt yapıları, ekonomik gücü, pazar alanları ve diğer yaptığı çalışmalar topluma açıklanmalıdır. İki Yönlü İlişki: Halkla ilişkiler uzmanları gerçekleştirdikleri kampanyalar ile kamuoyuna gerekli ve yeterli bilgileri sunarak, onların ilgi ve desteklerini kazanırlar. Aynı zamanda halkın kuruluştan beklentileri, istekleri ve tepkileri öğrenilmeye çalışılır (Özer, 2009: 16-17). Bu temel ilkelere dikkat eden kurumlar halkla ilişkilerin stratejik kullanımlarını hedef kitleye iletmek için çeşitli araçlardan faydalanırlar. Kurumun pazarlama stratejilerinin etkili olmasında halkla ilişkiler faaliyetleri gerçekleştirilirken “PENCILS” olarak sınıflandırılabilecek bazı araçlar kullanılmaktadır (Kotler, 2000:156-157). • Yayınlar (Publications): Kurum dergileri, yıllık faaliyet raporları, broşürler. • Olaylar (Events): Spor ya da sanat gösterileri ve ticari gösterilerin sponsorluğu. • Haberler (News): Kurum, kurum çalışanları ve ürünleri/ hizmetleri, kurumun yaptığı çalışmalar hakkında olumlu haberler. • Toplum için yararlı faaliyetler (Community involvement activities): Kurumların toplumun ihtiyaçları veya istekleri için bütçe ya da zaman ayırarak katkıda bulunmaları. • Kurum kimliği sunumları (Identity media): Kurumların tüm yazışmalarında kullandığı antetli kağıtlar, kartvizitler, kurumun kimliği doğrultusunda geliştirilmiş çalışanların giyim-kuşam biçimleri vb. • Lobi faaliyetleri (Lobbying activity): Kurum için yararlı kararların ve kanunların çıkmasını ya da kurumu olumsuz etkileyecek olan karar ve kanunların çıkmamasını sağlama çabaları. • Toplumsal sosyal sorumluluk faaliyetleri (Social responsibility activities): Kurumlar toplumsal sorumluluk konusundaki faaliyetlerini geliştirerek iyi bir isim yapmalıdırlar. Yukarıda saydığımız araçlar sayesinde kurumun stratejik hedeflerine ulaşmada halkla ilişkilerin etkililiği tartışılmaz bir gerçektir. Kuşkusuz bütünleşik pazarlama iletişim anlayışı çerçevesindeki diğer tüm enstrümanlarla birlikte bir uyum içerisinde kullanıldığında son derece başarılı pazarlama fırsatları yaratmak mümkündür. Bu fırsatları yakalayabilmede halkla ilişkiler uzmanlarının sahip olması gereken bazı özellikler vardır. 5 Halkla İlişkiler Uzmanının/Yazarının Rolleri Broom ve Dozier, halkla ilişkilerde iki belirgin rolden söz eder (1995). Teknisyen ve yönetici roller. Halkla ilişkiler uzmanının teknisyen rolü; yazar, tasarlayıcı, fotoğrafçı olarak tanımlanabilir. Aynı zamanda, haberi hemen hisseden ve oluşturabilen, medyayla çalışan yerleşik gazetecilerdir. Teknisyenler, yöneticilerin planlarını uygular. Halkla ilişkiler alanında yöneticilik rolü üstlenenler ise sorunları çözer ve üst yönetime danışmanlık yapar. Programların sonuçları ile ilgilenir. Halkla ilişkiler uzmanlarının üç yönetici rolü; uzman reçeteci, sorun çözme uzmanı ve iletişim uzmanıdır. Halkla ilişkiler uzmanları, çoğunlukla tarzlarına, üst yönetimin beklentilerine ve karşılaşılan sorunların içeriğine gore bu iç rolü de benimsemeye eğilimlidir. Dolayısıyla bu roller duruma gore dönüşümlü olarak kullanılır. Halkla ilişkiler uzmanları; iletişim yöneticisi ve iletişim teknisyeni rollerinin yanısıra medya ilişkileri ve iletişim sağlayıcısı rollerine de sahiptir. Bu rolleri daha iyi analiz edebilmek için bir tablo üzerinde gösterebiliriz (Tablo 1.1). Kuşkusuz halkla ilişkiler yazarları tabloda özetlendiği gibi bu çalışma biçimleri doğrultusunda mesajlarını oluşturmadan önce, temsil ettiği kuruluşun hedeflerine uygun şekilde amaçlarını belirlemiş, hedef kitlenin özelliklerini dikkate alarak onlara uygun mesajın nasıl olması gerektiğini tasarlamış ve belirlemiş olmalıdır. Bunları gerçekleştirebilecek bir halkla ilişkilercinin bazı niteliklere sahip olması gerekir. Halkla ilişkiler yazarının özellikleri; • Etkili ve ikna edici yazabilme becerisi • Çok yönlü düşünebilme • Dinleme becerisi ve müşteriden brief alabilme • Sorumluluk alabilme ve yaptığı işi zamanında teslim edebilme • Medya konusunda bilgi sahibi olma • İnternetten yararlanabilme • En az bir dili çok iyi bilme • Takım çalışması yapabilme • Yaratıcı ve derin düşünebilme • Sunuş becerisi 6 Tablo 1.1: Halkla İlişkiler Uygulayıcılarının Rolleri ve Anlamları (Moss, Warnaby, 2000). İletişim teknisyeni ROLÜ STRATEJİK ROLÜ Kurum için iletişim malzemesi üretmek, medya ile ilgilenmek. Uygulayıcılar, bazen orijinal motivasyon ya da istenilen sonuçlar hakkında yeterli bilgileri olmadan iletişim kurup programlar uygular. İletişim teknisyeni rolünü temsil eden yönetici üretim çalışmasına katılır ancak strateji oluşturma, politika veya program yapma sürecine dahil değildir. İletişim teknisyenleri diğer yöneticilerden farklı olarak yazma, yayına hazırlama ve konferans organize etme gibi yeteneklerini kullanarak halkla ilişkiler çalışmalarını yürütürler Uzman reçeteci Uzman reçeteci rolündeki halkla ilişkiler uygulayıcısı örgütte tüm cevapları bilen kişi olarak görülmektedir. Diğer bir deyişle halkla ilişkiler sorunları ve çözümleri konusunda otorite kabul edilirler. Uygulayıcılar, halkla ilişkiler sorunlarını tanımlar, program geliştirip uygularlar. Üst yönetim pasif bir rol üstlenebilir. Halkla ilişkiler çoğu kez organizasyonun merkezinden ayrı bir yerde bulunabilir. Halkla ilişkiler uygulayıcıları sadece periyodik olarak üst yönetimle çalışabilir (kriz durumları örnek verilebilir). Kurumun yönetiminde halkla ilişkiler fonksiyonu uygulamada önemli bir sorumluluğa sahiptir. Bu roldeki uygulayıcı organizasyondaki en bilgili kişi olduğu için yönetim pasif kalabilir ve uygulayıcının tavsiyesi önemli olabilir. İletişim uzmanı Kurum ve hedef kitlesi arasında iki yönlü iletişim sağlayıp bilgi alışverişini kolaylaştırarak bilgi sağlayıcı, yorumcu ve arabulucu olarak hizmet vermek Bütün amaç, kurum ve hedef kitlesi olmak üzere, iki tarafında çıkarlarına hizmet edecek biçimde kararlar almaları için ihtiyaç duydukları bilgileri sağlamaktır. Halkla ilişkiler uygulayıcıları, organizasyonları ve çevrelerini birbirine bağlayarak ve iletişimi kolaylaştırma yoluyla kararların kalitesini arttırmak suretiyle sınır yeri rolü üstlenir. Sorun çözme uzmanı halkla ilişkiler hakkında karar verme sürecine aktif olarak katılmaktadır. Yönetimin aktif bir üyesi olarak rol oynar. Halkla ilişkiler uygulayıcıları stratejik yönetim takımının bir parçası olarak görülür ve strateji formülleri ile uğraşırlar. Halkla ilişkiler sorunlarını sistematik olarak ele alırlar. Problemlere çözüm üretme sürecinin yönetimi konusunda organizasyona ve de diğer yöneticilere halkla ilişkiler uygulaması için destek olmaktadırlar. (İletişim kolaylaştırıcısı) Sorun çözme uzmanı Kurumsal sorunları tanımlamak ve çözmek için diğer yöneticilerle işbirliği yapmak 7 Tüm bu özellikleri ve daha fazlasını taşıyan halkla ilişkiler uzmanları/yazarları gerçekleştirdikleri her çalışmada başarılı olacaklardır. Her alanda yaşanan gelişmeler, hayatımızın çok önemli bir kısmını oluşturan iletişim alanında da son derece hızlıdır. Halkla ilişkiler uzmanları da bu hızlı dğişime uyum sağlamak zorundadır. Bu bağlamda geleceğin halkla ilişkiler uzmanlarında/yazarlarında da bazı nitelikler öne çıkmaktadır. Geleceğin Halkla İlişkiler Uzmanları Halkla ilişkiler uzmanları gelişen dünyanın yeniliklerine kolay uyum sağlamalıdır. Hedef kitleleri ile etkili iletişim kurabilmek için teknolojideki gelişmeleri çok iyi takip ederek uygulama becerisine sahip olmalıdır. Geleceğin halkla ilişkiler uzmanları başarılı olabilmek için şu özelliklere sahip olmak durumundadır (Aktaran; Özer. 2008: 400). Geleceğin halkla ilişkiler uzmanları; • İşlerinin gerektirdiklerinden daha çok analitik düşünme yeteneğine sahip olacak kişilerdir. • İşini iyi bilmesinin yanısıra bunu etrafına kanıtlayan kişilerdir. • Kendi kariyerlerini kendileri çizen kişilerdir. • Vizyona sahip olan kişilerdir. • Belirli kademelerden seçildikten sonra yükselerek gelen kişilerdir. • Bilgi düzeylerini sürekli güncel tutan kişilerdir. • Güçlerini sermaye, aile dostluk, arkadaşlık gibi ilişkilerden değil, bilgi, deneyim ve becerilerden alan kişilerdir. • İş ahlakı ve normlarına uyan, oyunu kurallarına gore oynayan kişilerdir. • Hayır demesini bilen kişilerdir. • Zamanı iyi yöneten, etkili kullanan kişilerdir. • Köşeyi dönme amacından çok iş yapmayı amaçlayan kişilerdir. • Zıt görünen iki kavramı birleştirerek yorumlayan kişilerdir. • Önceden konmayan kuralları doğaçlamayla anında koyabilen kişilerdir. • İçinde amatör ruhunu her zaman taşıyan ve yaptığı işten mutluluk ve heyecan duyan kişilerdir. • İletişimi merkeze alan kişilerdir. Tüm bu özelliklere sahip olan halkla ilişkiler uzmanları için başarılı kampanyalara, projelere imza atmak kaçınılmaz bir gerçektir. Başarılı halkla ilişkiler kampanyalarında ise yazarlığın çok önemli bir yeri vardır. HALKLA İLİŞKİLER YAZARLIĞI Ekonomik rekabetin arttığı, her alanda yeni yatırımların, yeni atılımların, hızlı değişme ve gelişmelerin birbirini izlediği bir çağda tüm kurumlar için önem kazanan faaliyetlerden birisi de halkla ilişkilerdir. Halkla ilişkiler, kamu ve özel kurum ve kuruluşlarının faaliyetlerini, onların adına tanıtma, açıklama ve geliştirme amacındadır. Bu amaçla kamunun ve hedef kitlenin bilgilendirilmesi ve onlardan gelecek tepkilerin değerlendirilmesine yönelik yürütülen planlı iletişim çalışmalarının bütünlüğünü oluşturan halkla ilişkilerin en önemli özelliklerinden birisi yazarlık bilgisi ve yeteneğidir. Halkla ilişkiler sürecinde yer alan araştırma, planlama, iletişim ve değerleme aşamaları yazarlık aşamasının da önemli bir parçasını oluşturur. Halkla ilişkiler yazarlığı açısından bu aşamaları değerlendirdiğimizde, kurumların hedef kitlelerini amaçları doğrultusunda etkilemek istemeleri üçüncü yani iletişim aşamasında gerçekleşir. Peki ama Halkla ilişkiler yazarlığı nedir? Halkla ilişkiler yazarlığı planlanmış hedeflere ulaşmak için belirlenmiş hedef kitlelerini etkilemek, ikna etmek amacıyla açık, anlaşılır, net, gerçek verilere dayanan etkili mesaj oluşturmadır. 8 Halkla ilişkiler yazarlığı çalışmaları bir organizasyon ve onun olası hedef kitlesine yönelik genellikle imaj oluşturmaya çalıştığı yöntemleri içerir ve pozitif ilişki kurmaya çalışılır. Genelde halkla ilişkilerde bilgiyi bu bağlamda iki kategoriye ayırabiliriz. • Kontrol Edilen Bilgi • Kontrol Edilemeyen Bilgi Kontrol edilen bilgi: Kontrol edilen bilgi; yer, zaman, stil üzerinde içerik açısından kontrol hakimiyetine tamamen sahip olduğumuz bilgilerdir. Herhangi bir şirketin halkla ilişkiler uzmanlığını veya yöneticiliğini yürütüyorsanız medyaya gönderdiğiniz tüm çalışmalar editörün değerlendirme ve revizyonuna tabidir. Kısacası editor değilseniz, medya sizin için kontrolsüz kategoriye girmiş demektir. Çünkü sizin oluşturduklarınızı, yönteminizi nasıl kullanacağınıza başka birisi karar verir. Bunun yanısıra üretip dağıttığınız gazete, dergi, broşür, video vb araçlar kontrollü araçlardır. Çünkü halkla ilişkiler yazarı/uzmanı olarak mesajı ne zaman, nerede, nasıl ileteceğinize siz karar verirsiniz. Kontrol edilemeyen bilgi: Kurum olarak bizim elimizden çıkan ve medyanın insiyatifine kalan bilgi kontrol edilemeyen bilgidir. Diğer bir deyişle stili, medyada yerleştirilmesi, zamanlaması ve editörlüğü bizim elimizde olmayan bilgiler kontrolsüz olarak nitelenir. Basın bültenleri halkla ilişkiler yazarları tarafından çok iyi bir şekilde yazılmış olabilir. Ancak editörlerin eline geçtikten sonra çok fazla birşey yapılamaz. Editör bülteni halkla ilişkiler yazarınınn yazdığı şekilde yayınlayabilir, yeniden yazılması için başka bir gazeteciye verebilir. Hatta bağımsız olarak araştırılmış bir hikayenin çıkış noktası olarak kullanılmak üzere yine başka bir gazeteciye verebilir veya tamamen atabilir. Haber medyası güvenilir kaynaktan gelen profesyonelce hazırlanmış bir bültene o gün onu yayınlayamasa da saygı gösterir. Editörle basın bültenlerini halkla ilişkiler kaynaklarından, fakslarsdan, e-posta vb. alırlar. Aynı zamanda bir kurumun web sayfasından da alabilir (Bivins, 1998: 2). Basın bültenleri niçin kontrol edilemeyen bilgiler kapsamında yer alır? Açıklayınız. Bir halkla ilişkiler yazarı, görev yaptığı kurum ve endüstri hakkında tüm bilgileri içeren bir “bilgi dosyası” hazırlamalıdır. Böylelikle halkla ilişkiler yazarı ihtiyaç duyduğu anda tüm bilgilere kolaylıkla ulaşabileceği temel bir kaynağa sahip olacaktır. Bu dosyanın içerisinde şu bilgiler yer alır: İstatistikler: Kurum ve kurumun faaliyet gösterdiği alan hakkında istatistiki bilgiler Tarihçe: Eski kayıtlar, yıllık ve özel raporlar, kurumun tüm eski yayınları Kurumun Yayınları: Kurumun hem kurum içi hem kurum dışı yayınları (gazete ve dergiler, haber mektupları, tek sayfalık broşürler, kitapçıklar vb.) Konuşmalar: Kurum çalışanlarının ve aynı sektörde görev yapan diğer çalışanların çeşitli konuşma metinleri Haber Metinleri: Kurumun medyada yayınlanan basın bültenleri ve makaleleri ile bu yayınların gazete küpürleri. Gazete Kupürleri: Kuruluşu direk veya dolaylı olarak etkileyen, kurum dışındaki diğer kaynaklar tarafından hazırlanmış haberlerin, makalelerin kesilen kupürleri. Durum Raporları: Kurum ile ilgili her konuyu içeren raporlar. Pozisyon Raporları: Kurumu etkileyen olaylar ve kurumun faaliyet gösterdiği sektördeki konumu ile ilgili olan raporlar. Biyografiler: Kurumda görev yapan kilit personelin biyografileri Görsel Malzemeler: Kurum ile ilgili fotoğraflar, amblem, logo, resim, cd vb. materyaller (Wilcox, Nolte. 1990: 7). 9 Halkla ilişkiler yazarları dosyalarında bu bilgiler sayesinde, kuruluşları veya hizmet verdikleri müşterileri için hem yazılı hem de sözel haber üretme tekniklerini kullanırlar. Hedef kitle ile iletişim kurarken bazı araçlardan yararlanırlar, bu araçların içerik ve biçimini oluşturarak tasarımını gerçekleşitirler. Halkla ilişkiler yazarı neler yazıyor? • Web sayfasında yer alan bilgiler • Basın bülteni • Konuşma metni • Reklam metni • Yıllık, rapor • Personele yönelik yayınlar • Broşür, haber mektupları vb Burada cevaplamamız gereken en önemli soru, belirlediğimiz hedef kitleye, mesajımızı en etkili şekilde hangi iletişim aracı ile ileteceğimizdir. Kuşkusuz bir iletişim aracını diğerine tercih etmemizin mutlaka bir ölçütü olması gerekir. İletişim aracının güvenilir olması ve hedef kitleyi herhangi bir eyleme motive etme becerisidir. Halkla ilişkilerde kullanılan tüm bu araç ve gereçler tek bir ortak amaca hizmet etmektedirler. O da, iletilmek istenen mesajın hedef kitleye nerede, ne zaman, nasıl ve hangi iletişim aracı kullanılarak ulaştırılacağıdır. Hedef kitleye uygun bir biçimde hazırlanmış bir mesaj yanlış araçla iletildiğinde başarısız olacaktır. Ancak burada önemli olan nokta iletişim araçlarının artan çeşitliliği karşısında bir halkla ilişkiler yazarının ulaşmaya çalıştığı kitleye anlatmak istediği sözün doğru bir formatta biçimlendirilmesidir. Bunların yanısıra halkla ilişkiler yazarı bütün bu çalışmaları yürütürken, toplum çıkarlarına ve bireylerin değer ve özgürlüklerine saygılı olmak, hedef kitlelerine ve yararlandığı medyaya karşı dürüst ve açık davranmakla yükümlüdür. Bu yükümlülükleri yerine getirirken medyayı, gazetecileri çok iyi tanıması gerekir. HALKLA İLİŞKİLER YAZARLIĞI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ Gazeteciler bilgileri toplayan, bunları düzenleyen ve daha sonra derlediği bu bilgileri topluma karşı sorumluluk duygusuyla aktaran kişilerdir. Gazeteciler toplumun gözü, kulağıdır. Toplum üzerinde ciddi, gözlenebilir etkiye sahip insanlardır. Halkla ilişkiler uzmanları ve gazeteciler arasındaki ilişki sağlam temeller üzerindeyse, kurum adına pozitif gelişmeler sağlayabilmek için çok iyi bir fırsattır. Hedef kitlede olumlu etki ve izlenim yaratmak için kurum ile ilgili haber değeri taşıyan bir yazıya, gazetede çok okunan bir yazar aracılığı ile yer verilmesi halkla ilişkiler uzmanlarının gazeteciler ile kurdukları iletişim sonucunda gerçekleşmektedir. Halkla ilişkiler ve gazetecilik ilişkisi iki grubun da birbirlerine önyargılarla yaklaşmaları sonucunda kimi zaman sorunlar yaşanmaktadır. İki grup da eşik bekçisi konumunda olabilir ve diğerini dışarıda tutabilir. En kötüsü de bu huzursuzluklar birbirine bağımlı iki grubun çalışmalarını olumsuz etkileyebilir (White, Hobsbawn. 2007). Gazeteciler bağlı bulundukları medyaya haberleri kendi yaptıkları araştırmalar neticesinde ulaştırırlar. Aynı zamanda halkla ilişkiler uzmanlarının basın bültenlerinden de yararalanırlar. Halkla ilişkiler uzmanları gazetecilere bilgi sağladıkları için gazetecilerin zaman ve çaba harcamalarına engel olarak onların işlerini daha kolaylaştırırlar. Böylelikle gazeteci haberi okuyucuları/izleyicileri ile paylaşırken, halkla ilişkiler uzmanları da geleneksel medyanın önemli araçlarıyla kurumun mesajlarını hedef kitleleriyle paylaşma imkanı bulur. Halkla ilişkiler amaçlı yazılan makaleler, bültenler vb. gazetecilikte yazılanlarla benzer esaslar doğrultusunda olmasına rağmen halkla ilişkiler yazarlığı ile gazetecilik farklıdır. Aslında halkla ilişkiler yazarı da gazeteci de aynı yöntemleri kullanarak kitle iletişim araçlarında yayınlanmak üzere mesaj üretirler. Fakat her ikisinin de amaçları, hedef kitleleri ve iletişim kanalları açısından birbirlerinden farklıdırlar. 10 Amaçlar; Bir gazetecinin amacı, hedef kitlesini olabildiğince objektif ve tarafsız biçimde bilgilendirmektir. halkla ilişkiler yazarının yaptığı ise, görev yaptığı kurumu savunmaktır. Şüphesiz yazar, hem hedef kitlesini bilgilendirmek hem de ikna ve motive etmek amacını taşır. Burada halkla ilişkiler yazarı, işe kendine şu soruyu sorarak başlamalıdır. “Yazacağım metin kurumun amaçlarını gerçekleştirmesinde nasıl yardımcı olacaktır?” Hedef Kitleler; Gazeteciler görev yaptıkları medyanın hitap ettiği kitleye yani tek bir hedef kitleye hitap ederler. Halkla ilişkiler yazarı farklı farklı hedef kitlelere bazen aynı anda bazen de farklı zamanlarda hitap eder. Durum böyle olunca da hedef kitleyi çok iyi tanımalı, onların ihtiyaçlarını bilmeli ve onları en iyi nasıl etkileyebileceğini bilmelidir. İletişim Araçları; Gazeteci hazırladığı haberi hedef kitle ile paylaşabilmek için sadece görev yaptığı kuruluşun olanağından faydalanabilir. Halbuki iyi bir halkla ilişkiler yazarı yaptığı işe uygun olarak o an hitap edeceği hedef kitlenin özelliğine göre farklı farklı araçları kullanarak mesajlarını iletir. Medya gündemi belirleme gibi bir özelliğe sahiptir. Onun için yeni bir konuya kamuoyunun dikkatini çekmek için önce basının dikkatini çekmeye çalışmakta yarar var. Bu yüzden haber değeri taşıyacak konuları ortaya çıkarmak gerekli. “Halkla ilişkiler yazarı gazeteciden farklı olarak haberi yaratan kişidir” ifadesini her iki meslek grubunun amaçları açısından tartışınız. Medya çalışanları görev yaptıkları gazete, dergi, televizyon vb kitle iletişim araçlarındaki haberlerde çeşitliliğe yer verirler. Bunun için de kurumlarla, ürünlerle ilgili bilgilerde haber değeri olan, çekici hikayeler için halkla ilişkiler yazarlarının göndereceği bilgilere ihtiyaç duyarlar. Hem gazetecilerin hem de halkla ilişkiler yazarlarının başarılı olabilmesi için önem vermesi gereken bazı konular vardır. 1. Kuruluşunuzla ilgili her şey haber değeri taşımayabilir. 2. Basın bülteni yararlı bir iletişim aracıdır. Ancak kendi başına her zaman yeterli olamaz. 3. Bir muhabir gibi düşünmek gerekir. 4. Gazeteciler genellikle çok yoğun çalışırlar. 5. Gazeteciler de sosyal ağlara aktif olarak katılırlar. 6. Gazeteciler için haber teslim tarihleri önemlidir. 7. Bültenlerin son teslimi için gazetenin yayına giriş saatine yakın zamanlarda gazetecilerle iletişime geçmek için uygun değildir. 8. Video, fotoğraf gibi multimedia ile desteklenen mesajlarınız, daha rahat anlaşılır. 9. Mesajınızı hedef kitlenize hangi kanallardan ulaştırmanız gerektiğini bilmeniz gerekir. 10. Gönderdiğiniz e-mailin konu satırına ilgi çekici ifadeleri nasıl yazacağınızı bilmelisiniz. 11. Gazetecilerden haberinizi yayınlamalarını istemeden önce, onlara bazı konularda yardımcı olmalısınız. 12. Okuyucuların kafasını karıştırmamak için jargon kullanmamaya özen göstermek gerekir. 13. Bazen, yazdığınız bülten mükemmel olsa bile haber olarak yayınlanmayabilir. 14. Kurumsal iletişim amaçları ile gazetecilik kimi zaman birbiriyle uyuşmayabilir. 15. Sosyal medya için bülteninizin nasıl yaratılacağını ve yazılacağını bilmeniz gerekir. 16. Blogcular gazeteci değildir (blogu yazan bir gazeteci değilse). 17. Sıradan insanlar sadece hızlı ve kolay fotoğraf çekme ve paylaşma imkanı sağladığı için foto muhabirliği yapmazlar. 11 18. Okuyucuya faydası olabilecek, jargonsuz ve hatasız basın bülteni yazmayı bilmek gerekir. 19. Medya düşman değildir, ancak bir çeşit filtre görevine sahiptir. 20. İletişim bilgilerini bulunması kolay, açık ve net bir şekilde belirtmek son derece önemlidir. 21. Herkes hata yapabilir. 22. Kötü yazılmış, faydasız basın bültenlerinden rahatsız olabilirler. 23. Şeffaf olmak önemlidir. 24. Bir bültendeki haber değerinin ne olduğu net bir şekilde belirtilmelidir. 25. Çok hızlı bir şekilde yeni şeyler öğrenmek zorundadırlar. 26. Kimi zaman bülteninizin yeterince haber değeri taşımadığını düşünüyor olabilirsiniz. Ancak ara sıra bu bülteninizin şans bulabileceği dönemler de olabilir (Örneğin bültendeki konu gündemdeki bir olayla bağdaştığı zaman haber değeri artabilir) 27. Bazen gazetecilerin çok meşgul olması size cevap vermede büyük gecikmelere neden olabilir. 28. Bloglarında faydalı yorumlar yapmak ve yazıları paylaşmak onları çok mutlu edebilir. 29. Teşekkür etmeniz gazeteciler tarafından daima takdir edilecektir. 30. Sert röportaj soruları kişisel bir saldırı olarak görülmemelidir. 31. Gazetecileri kandırmaya çalışmak çok kötü bir durumdur. 32. Söylemek istediklerinizi hızlı ve net bir şekilde paylaşmak hayati öneme sahiptir (www.prdaily com). Halkla ilişkiler ve gazetecilik arasındaki ilişkiyi daha iyi anlayabilmek için haber yaratma kavramını inceleyelim. Haber Yaratma Halkla ilişkiler yazarı olarak medyadaki hızlı değişime uymak gerekir. Halkla ilişkiler uzmanları, medyada yer alan haberlerden müşterilerinin işlerine yarayacak bilgileri ayıklayabilmeli aynı zamanda da kurum için uygun görülen medyada hizmet verdiği kurumun sesini duyurabilmelidir. İyi bir halkla ilişkiler yazarı bir haberi dikkat çekecek şekilde hazırlayarak (yaratarak) hedef kitlesini etkileme başarısını gösterebilmelidir. Edward Bernays halkla ilişkilerde sürekliliği olan ve monoton hale gelen aktiviteleri renklendirerek, sıradanlığın dışına çıkarak basının ve dolayısıyla da hedef kitlenin dikkatini çekebilmenin önemli olduğunu ifade eder. Şüphesiz kurum içinde yaptığımız aktivitelerin tümünün medyada yer almasını bekleyemeyiz. Medyaya bu kadar yoğun bir mesaj bombardımanı varken, hedef kitlede dikkat çekecek kurumumuzun imajını olumlu yönde etkileyecek yaratıcılığı gerektirir. Kuşkusuz yazar mesajını oluştururken bazı önemli noktaları gözardı etmemelidir. • Mesajınız açık mı? • Seslenmeyi düşündüğünüz kitleyi özel olarak tanımladınız mı? • Yazı stiliniz medyaya uygun mu? • Cümleleriniz açık ve anlaşılır mı? • Cümleleriniz yeterince kısa mı? • Yazınız öz mü? Gereksiz kelimeler var mı? • Görsel imgeler uyandıran sözcükler kullandınız mı? 12 • Yazı diliniz doğal mı? Yüksek sesle kolay okunabiliyor musunuz? • Cümleleriniz aktif yapıda mı? Halkla ilişkiler uzmanları/yazarları, herhangi bir konuda bir topluluğu ikna ederek onların görüş açılarını değiştirebileceğine, durumu kontrol altına alabileceğine ve durumun oluruna bırakılmaması gerektiğine inanır. Şüphesiz yenilikler izlenerek, daha iyi sonuçlar elde edebilmek için de iletişim araçlarını en etkili bir şekilde kullanabilmek gerekir. Bunun içinde öncelikle ikna kavramını kısaca gözden geçirmemizde yarar var. HALKLA İLİŞKİLER YAZARLIĞI VE İKNA SÜRECİ İçinde yaşadığımız bu çağda, insanın olduğu her yerde iletişim kaçınılmazdır. Kitle iletişim araçlarının etkisi de yadsınamaz. Çeşitli meslek grupları kitle iletişim araçları aracılığıyla hedef kitleyi ikna etmeye çalışırlar. Şüphesiz halkla ilişkiler yazarları da hedef kitleyi etkilemek için bu yolu seçer. Amaçları; hedef kitleyi ikna yoluyla tutum ve düşüncelerini değiştirme, davranışlarını yönlendirmedir. Halkla ilişkiler yazarı hedef kitlesini belirleyip ve bu kitleyi ikna edebilmek için iletişim araçlarını seçtikten sonra, ancak şu adımları izleyerek başarılı bir ikna süreci oluşturur. 1. Hedef kitleyi iyi analiz edip en uygun zamanı seçmeli 2. Hareket ve uygulama kararı sırasında en uygun adımları atmalı 3. En uygun ikna stratejisini belirleyip, mesajını en etkili bir şekilde vermeli 4. Hedef kitlenin gönderilen mesaja karşı geribildirimini iyi analiz etmeli 5. Bu geribildirim doğrultusunda, ikna edici mesaja ek bilgiler yeniden düzenlenmeli ve mesajı yeniden kodlamalı 6. Amaçladığı sonuca ulaşmak için çaba göstermeli Bu konudan da anlaşılacağı üzere etkili bir mesaj, hedef kitlenin dikkatini çekmeli, merak ve ilgi uyandırmalı. Bu ilgi ve merakı sürekli kılabilmeli, hedef kitlenin ihtiyaçlarına güdülerine ve kültürel özelliklerine uygun bir içerik taşımalı. Halkla ilişkiler yazarlığında önemli bir yeri olan ikna kavramını daha iyi anlayabilmek için AÖF İkna Edici İletişim kitabını daha dikkatle bir kez daha gözden geçirmenizde yarar vardır. Mesajların ikna edici olabilmesi için sahip olması gereken özellikleri Wilcox ve Nolte (1990) şöyle özetliyor: 1. Kaynak inanılır olmalı 2. Kaynak güvenilir olmalı 3. Kaynak saygın olmalı (Konu hakkında uzman olmalı) 4. Kaynak sevilmeli 5. Kaynağın ileri sürdüğü fikir akla uygun ve geçerli olmalı 6. Mesaj açık ve net olmalı 7. Mesaj etkin bir şekilde sunulmalı 8. Mesajın uygulanabilirlik yeteneği ve imkanı olmalı Halkla ilişkiler uzmanı hem kamuoyunda hem de medya çalışanları arasında çalıştığı ya da hizmet ettiği kurumun güvenilirliğini, inanılırlığını, saygınlığını kanıtladığı sürece başarılıdır. Tabiki etkili mesaj oluşturmasını da unutmamalıyız. 13 ETKİLİ MESAJ OLUŞTURMA İletişim sürecinde kaynak (halkla ilişkiler yazarı), hedef kitlesine ulaşabilmek için öncelikle mesajının (iletinin) taşıyacağı bilgi, duygu, düşünceleri bir iletişim kanalı aracılığıyla gönderilebilecek biçimde kodlar. Başka bir deyişle, karşımızdaki kitleye, onun duygularını, düşüncelerini, davranışlarını, kendi algıladığımız veya onun algılamasını istediğimiz biçimde etkilemek, ikna etmek için kodlamalıyız. Bu kodlamayı sözcükleri, resimleri, simgeleri, tabloları vb. seçerek gerçekleştiririz. Kuşkusuz bu mesajlar iletişim süreci uygulamaya geçirildiğinde özünü ve biçimini koruyabilecek şekilde kodlanması gerekir. Aksi taktirde, iletilmek istenen duygu ya da bilgi yerine çok farklı şeylerin algılandığı görülecektir. Ayrıca mesajın kodlanması, çok kısa, çarpıcı, akılda kalıcı, dikkat çekici olmalıdır. Bu şekilde kodlanmayan mesaj hedef kitleye ulaşsa bile, onun tarafından algılanmayacak, hedef kitlenin yaşam ortamında “gürültü” öğesi olarak kalacaktır. Bu durumda da mesajın anlamsal içeriği tam olarak iletilemediği için, bizim kodlama yaparken amaçladığımız mesaj çarpıtılarak algılanmış olacaktır. Halkla ilişkiler yazarının dikkat etmesi gereken birinci nokta, mesajın yazılma amacının doğru saptanmış olması gerekir. Bununla birlikte iyi bir araştırma da etkili yazmanın ön koşuludur. İyi bir halkla ilişkiler yazarının etkili yazma için şu araştırmaları yapması gerekir. 1. Kişisel Gözlem: Bu aşamada yazılması düşünülen konu ile ilgili olarak bilgi sahibi kişilerle yüzyüze görüşülerek genel çerçevede bilgi birikimi sağlanır. 2. Mülakatlar: Konunun uzmanı olarak görülen kişilerle görüşme yapılarak detaylı bilgi edinilir. 3. Okuma: Konuyla ilgili olarak basılı araçlar (raporlar, makaleler, dosyalar vb) okunarak bilgi edinilir. Aynı zamanda internetten ve veri tabanlarından tarama yapılır. 4. Araştırmalar: Geniş kapsamlı araştırmaların planlanması ve yürütülmesi gerekir (Wilcox, Nolte, 1990: 9-10). Kuşkusuz halkla ilişkiler bu araştırmalar sonucunda elde edeceği bilgileri çok iyi analiz ederek iletmek istediği konu ile ilgili hedef kitlesine uygun etkili mesajı oluşturmalıdır. Halkla ilişkiler mesajları aşağıdaki mesajlardan bazen sadece birisine bazen de birkaç tanesine birden yönelik olmaktadır. 1. Hedef kitlemiz üzerinde, kuruluş ve ürünleri hakkında farkındalık yaratmak: Farkındalık yaratmak, hem hiç tanınmayan bir kurumun veya onun ürün ve hizmetlerini hem de tanınmış bir kurum veya onun ürün ve hizmetleri ile ilgili yeni bilgileri hedef kitleye sunma ile gerçekleşebilir. Eğer kurum yeni ve tanınmıyor ise, ürün veya hizmetler de yeni olduğunda bu farkındalık sağlama süreci, zorunlu bir amaçtır. 2. Hedef kitlelere bilgi sağlamak: Bu aşama, eğer kurumun ürünü veya hizmetleri tanınıyorsa ya da bunların yeni uygulamaları söz konusu ise ilginin arttırılması için hedef kitleleri daha fazla bilgilendirme amacındadır. 3. Hedef kitleleri belli bir amaca yönelik eğitmek: Bazen, halkla ilişkiler mesajları, hedef kitlelerini belirli bir amaç doğrultusunda eğitme amacı güderler. Örneğin; aids, doğum kontrolü, trafik vb. sorunları ile ilgili mesajları bu gruba dahil edebiliriz. 4. Hedef kitlenin mevcut tutumlarını, kanaatlerini veya davranış biçimlerini pekiştirmek: Bu aşama, mevcut ve arzu edilen tutumların, kanaatlerin ve davranışların daha sağlam temellere dayanması için, hedef kitlenin konuya olan inançlarını ve bağlılığını kuvvetlendirmeyi amaçlar. 5. Hedef kitlenin tutumlarını ve kanaatlerini değiştirmek: Eğer hedef kitlenin tutum ve kanaatleri değiştirilmek isteniyorsa oldukça dikkatli ve özverili bir çaba gerekir. Çünkü kökleşmiş tutumları ve kanaatleri değiştirmek oldukça zordur, ancak imkansız değildir. 6. Hedef kitlede davranış değişikliği yaratmak: Bazen kurum lehine hedef kitlemizin davranışlarını değiştirmek istiyorsak, uzun vadeli bir süreçte, zaman ve çaba harcayarak onları ikna etmeliyiz. Halkla ilişkilerin öncelikli amacı ikna ile etki yaratmaktır. Nihai amaç ise, hedef kitlede davranış değişikliği yaratmaktır. Gördüğünüz gibi, halkla ilişkiler amacıyla hazırladığınız mesajda inandırıcı ve ikna edici olabilmek için hazırladığınız mesaj etkili olmalı. Aynı zamanda da kurum uzun bir dönemde kazandığı ve 14 geliştirdiği saygınlık, güvenilirlik ve olumlu imaj ile yakından ilgili bir kavramdır. Halkla ilişkilerde etkili mesaj oluşturmak istendiğinde aşağıdaki konulara dikkat etmelidir. • Doğruluk ve dürüstlük gibi değerleri daima her şeyin üstünde tutmalıdır. • Edebi bir dil kullanmaktan mümkün olduğunca kaçınmalı • Dili kötü kullanmaktan sakınmalı • Daima hedef kitlenin anlama kapasitesini dikkate almalı • Hedef kitlenin zevklerine ilgi alanlarına hitap etmeli • Mesajları açık ve net biçimde ifade etmeli • Gramer kurallarına uymalı • Yazım hataları yapmamalı • Noktalama kurallarına uymalı • İletişim araçlarının yayın standartlarına uymalı (Oktay, 1996: 116). Eğer açık, anlaşılır ve ilgi çekici şekilde yazamazsanız yakalamayı düşündüğünüz hedef kitleye mesajlarınızı iletmeniz pek mümkün olmaz. San Diego Union Trine’un emekli editor ve roman yazarı Bruce Dexter her zaman başarılı olmasa da izlemeye çalıştığı iki kuraldan söz etmektedir. 1. Bir hikaye anlat, 2. Bir atmosfer yarat. Yazılan metinde okuyucuyu bir sonraki cümleye, bir sonraki paragrafa iten birşeyler olmalıdır. Eğer metinde bir üründen söz ediliyorsa kullanımın, ulaşılabilirliğinin ve fiyatının bilinmek istenmesi son derece doğaldır. Kuşkusuz bunları belirtmekte fayda vardır (Steward, 2005) Halkla ilişkiler yazarları/uzmanları için yazmanın kurallarını bilmek çok önemlidir. Yaratıcı, ilginç, heyecan verici basın bültenlerini, konuşmaları, mektupları, vb yazanlar hedef kitlelerine mesajlarını en iyi şekilde ileten kişlerdir. Halkla ilişkiler yazarlarının iyi fikirler yansıtabilmeleri için iyi yazma yeteneği önemli bir gerekliliktir. Rudolp Flesch günlük konuşmalarda sık kullanılmayan kelimeleri eğer açıklaması yapılmayacaksa kullanmaktan kaçınmak gerekir. Eğer ortalama bir okuyucunun yabancı olduğu, çok iyi bilmediği bir kelime kullanılacaksa bunu açıklamak gerektiğini ifade etmektedir. Giriş paragrafında bir kişinin adı kullanıldıysa ve kim olduğu belirtilmediyse takip eden paragrafta bu kişinin kim olduğu mutlaka açıklanmalıdır (Steward, 2005). Gerçekte adı geçen bir kişinin kim olduğunun ilk yazıldığı paragrafta açıklanması çok daha iyidir. Eğer yazdığınız metin çok uzun ve karışıksa zaman zaman okuyucuya mola verdirmek gerekir. Hem okuyucunun nefes almasını sağlayacak hem de metninizi geliştirecek birşeyleri aralara enjekte etmek yani yerleştirmek gerekir. İyi yazmak birbirini izleyen, anlam içeren bir yapıyı biraya getirmektir. Halkla ilişkiler yazarı olarak bilmeniz gereken bu blokların veya bölümlerin yer aldığı bir basın bülteninde nerede olmaları gerektiği ve onları nasıl oluşturacağınızdır. Bunlar; • Giriş • Anekdotlar • Alıntılar • Betimlemeler • Yazının akışını ve devamlılığını sağlayan geçişler • Sonuç bölümlerinden oluşmaktadır. 15 Bu bölümlere ek yedinci bölüm olarak “neden önemli” paragrafı da sayılabilir. Bu paragraf giriş bölümünün önemli bir kısmıdır. Bu paragraf konuya girişte okuyucuyu direk veya dolaylı olarak konunun neden önemli olduğu ile ilgili olarak bilgilendirme için kullanılır. “Neden önemli” paragrafı girişin üst sıralarında verilmelidir. Bunun nedeni ise okuyucuyu yakalamada, dikkatini çekmede bu paragraf çok önemlidir. Profesyonel halkla ilişkiler uzmanlarının dikkat ettiği durumlardan bir diğeri de konuyu fazla dağıtmamalarıdır (Steward, 2005). Robert Skyes iyi yazım için özel teknikler önermektedir. Bu tekniklerden birisi edilgen yapı yerine etken yapıların kullanılmasıdır. İkincisi ise giriş bölümünü çok uzatmamaktır. 5 N 1 K bir metin için vazgeçilmez bir kuraldır. Ancak bunların açıklamalarını fazla uzatarak yazıyı şişirmemek gerekir. En uygun giriş cümlesi 10 veya daha az kelimeden oluşmalıdır. Ayrıca Skyes, eğer iyi alıntılar, çarpıcı ifadeler varsa girişte değil ama yazının başlarında bunları kullanmayı önermektedir. Skyes, kısa bölümlere önem vermek gerektiğini de ifade etmektedir. Bir fikri geliştirirken kısa ve öz olarak belirtip diğer bir fikre geçmek gerekir. Bir fikri açıklamak için kısıtlı kelimelerden oluşan bütçeden fazla harcamaya gerek olmadığını da belirtmektedir. Betimleme de iyi metin yazımı için son derce önemli konulardan birisidir. Bu konuda dikkat edilmesi gereken nokta şudur; metinde eğer sadece anlatım varsa durağandır, ancak hareket varsa gösterim olması gerekir. Metnin içinde betimlemeyi yazarken bilinmesi gereken şey bunu okuyucunun zihninde o konunun veya objenin resmini çizmektir. Bazı özel kelimeler yazının akıcılığını ve devamlılığını sağlamak için olaylar ve anekdotlar arası geçişte kullanılmalıdır. Buradaki ana düşünce belli bir kelime veya tamlamayı tekrar ederek geçişleri sağlamaktır. Okuyucunun metni takip edebilmesi için bağlantı cümleleri veya kelimeleri son derece önemlidir. Pek çok yazar gibi halkla ilişkiler yazarları da nerde duracağını bilememektedirler. Profesyonel bir yazar son olayından, yorumundan veya anektotundan sonra yazısını noktalamayı bilir. Sonuç bölümü vurgulanan bir soruyla, yazıdan çıkarılan bir öneriyle, yazının giriş paragrafının tek cümlelik bir özeti ile bitirilebilir (Steward, 2005). Editörlerin istediği şey yayınlarını ilginç hale getirmektir. Editörler okurlarının “bu yazıya bayıldım” demelerinden çok keyif alırlar. Bu nedenle, hizmetinizi tanıtırken, “hizmetimizi bu kadar iyi yapan nedir?” diye sormak yerine “hizmetimizi belirli bir yayın organının okurları açısından ilginç kılan nedir?” diye sormak daha iyidir. Editörlerden destek görebilmek için onara yardımcı olmak gerekir. Bu yardımı da en iyi olarak onlara ilginç birşeyler sunarak hatta öyküler sunarak yapmak gerekir (Beckwith, 2007: 190). Bu öyküleri, haberleri hedef kitleye iletebilmek için medya ile ilişkileri doğru bir şekilde gerçekleşitrmek gerekir. MEDYA İLE İLİŞKİLER Halkla ilişkiler uzmanı hem medyanın haber alma gereksinimini gidermek hem de görev yaptıkları kurumun halkla ilişkiler amacını gerçekleştirmek için çalışırlar. Bu yüzden halkla ilişkiler uzmanının yaptığı işte en büyük yardımcısı medyadır. Onunla her zaman ilişki içinde olmalıdır. Medya ile ilişkiler dediğimizde; medya kuruluşlarındaki kişi ve gruplarla mesaj alışverişi ve etkileşim içerisinde bulunulması anlamındadır. Halkla ilişkiler yazarı; mesajını iletirken, basın bültenleri, röportajlar, basın makaleleri, sponsorluk gibi araçlar aracılığı ile kurumlarının adını medyada duyurarak kurum lehine bir kamuoyu yaratmaya çalışırlar. Bu arada medyada haber ihtiyacını karşılamış olacaktır. Bir halkla ilişkiler yazarı mesajlarını hedef kitlesine iletebilmek için medyada yer almak istiyorsa, doğru medya kuruluşunu seçmek ve doğru mesajlar üretmek zorundadır. Bu nedenle, televizyonun, yazılı basının, radyonun güçlü ve zayıf yönlerini çok iyi bilmelidir. Aynı zamanda etkilerini iyi hesaplamalıdır. Daha önce de sözü edildiği gibi halkla ilişkiler yazarı mesajını haber değeri taşıyacak güçlü mesajlar oluşturabiliyorsanız, medyada bu durumda destek sağlayacaktır. 16 Medya ile ilişkilerinizde başarılı olabilmeniz o iş hakkında ne kadar çok bilgi sahibi olmanız ile ilişkilidir. Bu yüzden medya ve çalışanları hakkında, gazete ve dergilerin nasıl yayınlandığını, Tv, radyo programlarının nasıl yapıldığını, haberin yayınlanma olasılığını bilmek zorundadır. Yayın Politikası; Halkla ilişkiler yazarı medyanın politikasını (olayları değerlendirme biçimini), ilgi alanını bilmek zorundadır. Yayın Periyodiği; Halkla ilişkiler yazarı doğru medyaya doğru zamanda ulaşabilmek için yayınlanma periyotlarını bilmeli (günlük, haftalık, aylık vb). Dizgi-Baskı Tarihi; Yazılan haberin en son ne zaman verileceğini, yayının sıklığını ve baskı tekniği ile ilgili bilgi edinmelidir. Baskı Tekniği; Fotogrovür, litograf, ofset vb. teknikleri bilirse kendisine kolaylık sağlayabilir. Yayın Alanı; Doğru hedef kitleye mesajını ulaştırabilmek için gazete, dergi, radyo, TV vb. ulusal, uluslar arası ya da yerel olup olmadığını araştırmalıdır. Okuyucu Profili; Doğru hedef kitle için seçtiği medyanın (gazete, TV programı, radyo, dergi) yaş, eğitim, sosyal statü, cinsiyet, meslek, hobiler vb açısından hangi tür okuyucuya veya izleyiciye hitap ettiğini bilirse mesajı amacına ulaşır. Dağıtım Yöntemleri; Yayınların bayilerde mi satıldığını yoksa abonelere bir bedel karşılığında mı, bedelsiz mi dağıtıldığını bilmelidir. Halkla ilişkiler yazarının medya ile ilişkilerinde kolaylık sağlayacak bu özelliklerinin yanı sıra, medya mensupları ile karşılıklı anlayışa dayanan iyi ilişkiler kurmalıdır. Bir halkla ilişkiler yazarı medyanın güvenini kazanmalıdır. Onları yanıltan, güç duruma düşüren bir halkla ilişkiler yazarı bir daha onların desteğini alamaz. Halkla ilişkiler yazarlığında medya ile ilişkiler önemli kavramlardan birisidir. Medya ile ilişkileri daha iyi anlayabilmek için AÖF Halkla İlişkiler Uygulamaları ve Örnek Olaylar kitabının Medya ile İlişkiler Ünitesini daha dikkatle bir kez daha gözden geçirmenizde yarar vardır. Herhangi bir ürünü, fikri, kurumu ya da organizasyonu kamuoyuna anlatma, ikna etme, bilgi verme, onlarla hedef kitleleri arasında güven oluşturma, ya da durum gerektiğinde onları savunma görevini gerçekleştiren halkla ilişkiler uygulayıcıları mesleklerinin bu yönleri dolayısıyla kimi zaman oldukça yoğun eleştirilere maruz kalmaktadır. Kuşkusuz halkla ilişkiler mesleğine yönelik bu olumsuz eleştirileri değiştirmenin yolu halkla ilişkiler mesleğini güçlendirmek, geliştirmek, meslek üyeleri arasında işbirliğini sağlamak ve iletişimi arttırmak için güçlü mesleki örgütlenmelere ihtiyaç vardır. Bunların yanısıra pekçok meslekte olduğu gibi mesleki alanda oluşturulacak etik ilkeler, değerlerle mesleki standartların oluşturulması ve bunların yaygınlaştırılarak uygulanmasından geçmektedir. Gelin şimdi etik, ve ahlak kavramlarını, halkla ilişkiler etiğini ve ilkelerini görelim. ETİK VE AHLAK KAVRAMLARI Ahlak, bir toplumda birey ya da grupların uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kurallarıdır. Ahlak bilimi olan etik ise, yarar, iyi, kötü, doğru ya da yanlış gibi kavramları inceleyen, birey ve grup davranışlarını bu bağlamda değerlendiren ilkeler, değerler ve standartlar sistemidir (Oyman, 2005: 164). Açıkçası etik, insan eylemlerini ahlaki değerler açısından tartışır. Etik ile ahlak arasındaki farklıkları bir tablo (Tablo 1.2) üzerinde incelemek daha iyi olacaktır (Sabuncuoğlu, 2010: 200). 17 Tablo 1.2: Etik ve Ahlak Arasındaki Farklılıklar ETİK AHLAK • Etik bir felsefedir. • Ahlak, gelenek, töre ve değerlerdir. • Etik evrenseldir. • Ahlak gelenekseldir. • Etikte kontrol içseldir. • Ahlakda kontrol dışsaldır. • Etik bireyseldir. • Ahlak toplumsaldır. • Etik davranışları kodlar. • Ahlak daha çok psikolojiktir. • Etik bir standarttır. • Ahlak, moral değerlerdir. Yukarıdaki tabloda da görüleceği gibi ahlak ve etik kavramları belirgin farklılıkların yanısıra içiçe geçmiş kavramlardır. Etik kavramının öneminin artması toplumlarda birdenbire olmamıştır. Toplumun sosyo-ekonomik yapısında meydana gelen gelişmelerin, değişimlerin sonucunda orataya çıkmıştır. Bu gelişmeleri şöyle özetleyebiliriz; • Tüketici hareketlerinin artması • Çevre hareketlerinin artması • Kamu çalışanlarının görevlerini iyi yapmaması • Eğitim seviyesinin yükselmesi • Yeni teknolojilerin ortaya çıkması. Tüm bu gelişmeler toplumun genelinde etiğe verilen önemi arttırmıştır. Etik kurallarının gittikçe öneminin artması ile başta kamu ve özel sektor olmak üzere birçok alan etkilenmiştir (Özer, 2009: 425). Şimdi halkla ilişkiler etiğinin ne olduğunu görelim. Etik kavramının öneminin artmasının nedenlerini tartışınız. HALKLA İLİŞKİLER ETİĞİ Mesleki etik herhangi bir mesleğin toplumda itibar kazanmasında önemli bir role sahiptir. Mesleki etik, meslek açısından doğru veya yanlışın ne olduğu ile ilgili kuralları ve standartları tanımlamaktadır. Meslek etiği özetle herhangi bir alandaki eylemleri biçimlendiren ilke ve standartları içermektedir. Durkheim, ne kadar meslek varsa, o kadar meslek etiği/ahlakı olduğunu ifade eder. Meslek etik ilkeleri, daha çok meslek sahiplerinin vicdanlarına seslenen, hukuk kuralları gibi cezai yaptırımları olmayan, ilkelerden sapma durumunda yaptırım olarak meslekten men gibi cezaların verildiği bir yapıyı anlatmaktadır. Bu durum meslek etik/ahlak ilkelerinin kişisel yönünü ortaya koymaktadır. (Durkheim, 2006: 51-52) Kısacası meslek ahlak ilkeleri bir meslek örgütü tarafından ortaya konulan ve aynı meslek üyelerince paylaşılan değerleri ifade etmektedir. Bu açıdan halkla ilişkiler dernekleri mesleğe ilişkin etik ilkeleri ortaya koymaktadır. Aynı zamanda bu ilkelerin ne derecede uygulandığını takip etmektedir. Halkla ilişkiler alanında uzun yılardır mesleki alanda etik kodlar oluşturmanın yanısıra uygulamaları takip etme ile ilgili olarak da ulusal ve uluslararası yapılanmalar vardır. Merkezi New York’ta olan Amerika Halkla İlişkiler Derneği (Public Relations Society of America PRSA), merkezi İngiltere’de bulunan IPRA, Halkla İlişkiler Enstitüsü (Institute of Public Relations IPR), Uluslararası Halkla İlişkiler Danışmanları Derneği Komitesi (International Communications Consultancy Organisation ICCO) gibi birlikler vardır. Ayrıca halkla ilişkiler mesleğinin hak ettiği yere gelmesinde önemli rol oynayan ICCO’nun yanısıra IPRA, CERP’den de söz etmek mümkündür (Broom, 2009: 147-150). 18 Türkiye’de ise kurulan Halkla İlişkiler Derneği TÜHİD’dir. TUHID hem ulusal hem de uluslararası alanda halkla ilişkiler mesleğinin tanınması, geliştirilmesi ve mesleki standartların oluşturulması yönünde çalışmalarını gerçekleştirmektedir (www. tuhid.org.tr). Pek çok meslekte olduğu gibi halkla ilişkiler mesleğinin özünde de güven kavramı yer almaktadır. Güven kavramını sarsacak şekilde davranan uygulayıcılar hem kendilerine hem de meslekdaşlarına zarar vermenin yanısıra mesleklerine de zarar vermektedirler. Etik davranışları, halkla ilişkiler uygulayıcıları için iş güvencesi, olarak ifade edebiliriz. Bunun yanısıra etik davranış, meslek grubu için saygı, güven ve itibardır. Halkla ilişkiler uygulamalarında etik ilkeler göz ardı edildiğinde meslek uygulayıcılarının kamuoyunda etik değerlerden yoksun insanlar olarak görülür. Aynı zamanda hiçbir yeterliliğe sahip olmayan insanları kandırmaya çalışan kişiler olarak algılanmasına neden olmaktadır (Budd, 1998: 34). Bundan dolayı halkla ilişkiler uygulayıcıları mesleklerini gerçekleştirken topluma, medyaya, müşterilerine, çalışanlarına, mesleğine ve meslektaşlarına karşı olan sorumluluklarını gözardı etmemelidir (www.tuhid.org.tr). a. TopIuma karşı sorumluluk: Halkla ilişkiler uygulayıcıları hizmet verdiği müşterileri adına sürdürdüğü çalışmalarda, toplum çıkarlarına ters düşmemeye özen göstermelidir. Topluma yanıltıcı mesaj ya da bilgileri iletmemeli ve iletilmesine de engel olmalıdır. Halkla ilişkiler uygulayıcıları kurdukları iletişimin, yasal ve ahlaki açıdan toplumun kültürel değer ve inançlarını zedeleyici nitelikte olmamasına özen göstermelidir. b. Medyaya karşı sorumluluk: Halkla ilişkiler uygulayıcıları medya ile ilişkilerinde basın özgürlüğünü ve onurunu zedeleyecek girişimlerden kaçınmalıdır. Ayrıca medyanın haber alma ve kamuoyunu bilgilendirme özgürlüğü ile Basın Meslek İlkeleri'ne saygı göstermelidir. c. Müsterileri karşı sorumluluk: Halkla ilişkiler uygulayıcıları, işlerini en yüksek standartlarda yerine getirmek ve genel ahlaka ve yasalara aykırı olmamaya özen göstermelidir. Mevcut veya geçmişteki müşterilerinin mesleki sırlarını saklamak zorundadır. d. Çalışanlara karşı sorumluluk: İDA’nın Meslek İlkeleri’nde halkla ilişkiler çalışanlarına yönelik belirttiği halkla ilişkiler şirketlerinin çalışanlarının hak, hukuk ve menfaatlerini koruma ve onların kariyer alanındaki eğitim ve gelişim faaliyetlerini destekleme yükümlülüğü, bu bağlamda önemlidir. e. Mesleğe karşı sorumluluk: Halkla ilişkiler uygulayıcıları, halkla ilişkiler mesleğinin onurunu zedeleyecek davranışlarda bulunmayarak, mesleğin itibarını ve saygınlığını korumak ve yükseltmek için çalışmalıdır. f. Meslektaşlara karşı sorumluluk: Halkla ilişkiler uygulayıcısı meslektaşlarına karşı sorumluluk taşımalı ve meslektaşını rencide edecek davranışlardan kaçınmaya özen göstermelidir. “Güven tıpkı ruh gibidir; bir kez gitti mi, asla geri dönmez.” (Publilius Syrus’dan aktaran; Budd, 1998: 22). Güvenin yok olmaması için halkla ilişkiler uzmanları etik kurallara önem vermelidir. www.tuhid.org.tr sitesini ziyaret edebilirsiniz. Halkla İlişkiler Uzmanı/Yazarı Etik Kurallar Halkla ilişkiler mesleği güven esasına dayanmaktadır. Bu mesleğin üyeleri güveni önemsemez davrandıklarında hem kendilerine hem de meslakdaşlarına zarar verirler. Meslekdaşlarına sorumluluk ilkesini ihlal etmiş olurlar. Bunun yanısıra halkla ilişkiler faaliyetlerinden faydalanmak isteyen kuruluşların da görevlerini yerine getirememelerine neden olur. Kısacası etik ihlali bir bireyi etkilediği kadar o mesleğin itibarını da olumsuz yönde etkilemektedir. Halkla ilişkiler uzmanları kuruluşta etik kurallara uyması gerekenlerin en başında gelir. Halkla ilişkiler uzmanları/yazarları her şeyden once dürüst çalışmaya özen göstermelidir. Dürüst halkla ilişkiler uzmanlarının çalışma biçimlerini ise şöyle özetlemek mümkündür. 19 • Öncelikle halkla ilişkiler uzmanları tanıtımını üsleneceği kurum hakkında incelemeler yapmalıdır. • Yaptığı bu araştırmalar sonucunda çalışacağı kurumun yapısının ve faaliyet alanlarının kendi ilke ve inançları ile örtüştüğünden emin olmalıdır. • Eğer kurumun dürüst olmadığına inanırsa bu kurumla çalışmamalıdır. • Yapacağı çalışmaların yararına inanarak, kuruluş amaç ve çıkarlarını tamamen benimseyerek çalışmalarına başlamalıdır. • Çalıştığı kurumun, kamu yararı ile çatışacak çalışmaların yapıldığını veya yapılacağını gördüğünde kurumun görevlilerini uyarmalıdır. • Basına ve onun aracılığı ile topluma doğru bilgi sağlamak en önemli görevlerindendir. Yanlış veya eksik bilgi vermekten kesinlikle kaçınmalıdır. • Çalıştığı kurum hakkındaki gizli bilgileri yetkilililerin izni olmadan açıklamamalıdır. • Gerçekleştirdiği çalışmalarda hiçbir zaman resmi kuruluşlara veya bireylere rüşvet vermemelidir. • Aynı alanda çalışan iki kuruluşun izni olmadan çalışamaz. Kuruluşların kabul etmesi halinde tarafsızlığını tamamen korur; herhangi bir kuruluşa diğer kuruluş hakkında bilgi sızdırmaz. • Kriz zamanlarında kamuoyunu ve basını ilk bilgilendiren kişi olur. • Kriz zamanlarında, suçlu olan çalıştığı kurum veya kendisi ise, sorumluluğu üzerine alır ve durumun düzeltilmesi için çalışmalar gerçekleştirmelidir (Aktaran; Aydede, 2001: 179 ve Özer, 2009: 426). Yukarıda halkla ilişkiler uzmanlarının uyması gereken etik kurallardan söz ettik. Şimdi de TÜHİD Meslek İlkelerini ve IPRA Davranış Kurallarını inceleyelim (www.tuhid.org.tr). 20 TÜHİD Meslek İlkeleri Türkiye Halkla İlişkiler Derneği üyeleri, halkla ilişkiler mesleğinin profesyonel değerlerini ve itibarını korumak doğrultusunda aşağıda yer alan meslek ahlak ilkelerini benimser, uygular, yaygın ve doğru olarak uygulanması konusunda aktif rol üstlenir. TÜHİD Üyeleri; 1. Tüm bireylerin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nden doğan haklardan yararlanmaları gerektiği inancından hareket eder ve mesleklerini İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi'nin ruhu doğrultusunda icra ederler, 2. Halkla ilişkiler mesleğini, kamuoyu çıkarlarını zedelemeyecek biçimde icra ederler, 3. Çocuklarla ilgili ürünlerin tanıtılması için hazırlanan halkla ilişkiler mesajlarında onların güven duygularını zedeleyecek, ruhsal ve fiziksel zayıflıklarını etkileyecek içerik bulunmamasına özen gösterirler, 4. Mesleki faaliyetleri sırasında karşılıklı anlayış yaratmayı hedefleyerek kurdukları iletişimin, hem yasal hem de ahlaki açıdan toplumun kültürel değer ve inançlarını zedeleyici nitelikte olmamasını gözetirler, 5. Mesleklerini icra ederken, ilgili tüm tarafların görüşlerinin adil bir biçimde temsil edilmesine özen gösterirler, 6. Meslekleri gereği edinebilecekleri sır niteliğindeki bilgilerin gizliliği prensibine saygı gösterirler, 7. Meslekleri gereği kurdukları iletişimin açık, doğru, iki yönlü ve tarafların tam anlamıyla bilgilendirilmesine dayalı olmasına özen gösterirler. 8. Çalışmaları esnasında Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu maddelerine uyum içinde davranırlar, 9. Meslek ahlakı ilkelerine ters düşecek görevleri kabul etmezler, 10. Mesleğin itibarını ve saygınlığını korumak ve yükseltmek için çalışırlar, 11. Meslektaşlarının itibarını zedeleyecek yorumlarda ve davranışlarda bulunmazlar, 12. Medyanın haber alma ve kamuoyunu bilgilendirme özgürlüğü ile Basın Meslek İlkeleri'ne saygı gösterirler, 13. Bloglar, forumlar, video ve fotoğraf paylaşım siteleri, sosyal paylaşım ağları ve benzeri sosyal medya araç ve ortamlarının kamuoyunun bilgilendirilmesi ve kamuoyu görüşlerinin yansıtılması açısından zenginleştirici nitelikte olduğundan hareketle; bu ortamlardaki mesleki faaliyetlerinde kimliklerini ve/ya temsil ettikleri kişi ve kurumların kimliklerini şeffaflık ilkesi doğrultusunda açıklarlar, 14. Kişisel veya kurumsal düzeyde rekabet etmek gereken durumlarda, rekabeti haksız olarak etkileyecek kişisel/kurumsal bağlantılarını; ikincil olarak üstelenilmiş görevlerini vb. bu amaca hizmet edecek şekilde kullanmazlar. TÜHİD; halkla ilişkiler meslek ahlakı ilkelerinin gözetilmesi konusunda CERP, IPRA, Global Alliance ve ICCO başta olmak üzere ilgili tüm uluslararası meslek kuruluşları ve Türkiye'de halkla ilişkiler sektörünü temsil eden diğer meslek kuruluşları ile dayanışma ve bilgi alışverişi içinde olmaya inanır; bu kuruluşların meslek ahlakı ilkelerinin ruhunu benimser. IPRA Davranış Kuralları 2011 yılına adapte edilmiş olan IPRA Davranış Kuralları, Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği Üyeleri’nin profesyonel ve etik yönetimi onayıdır ve tüm dünyadaki halkla ilişkiler uygulayıcılarına önerilmektedir. Bu Kurallar, 1961 Venedik Kuralları, 1965 Atina Kuralları ve 2007 Brüksel Kurallarını sağlamlaştıracak niteliktedir. a. Birleşmiş Milletler Sözleşmesi’nin “temel insan haklarına, itibarına ve insan varlığına olan inancı yeniden doğrulama” maddesini ANIMSATMAK; b. 1948 tarihli “İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi” ve özellikle 19’uncu maddeyi ANIMSATMAK; c. Halkla ilişkilerin özgür bilgi akışını destekleme yoluyla tüm tarafların çıkarlarına katkıda bulunduğunu ANIMSATMAK; d. Halkla ilişkiler ve kamu işlerinin kamu makamlarına sağladığı gerekli demokratik etkinliği ANIMSATMAK; 21 e. Halkla ilişkiler uygulayıcılarının geniş çaplı iletişim yetenekleri ile bir etkileme gücüne sahip olduğunu ve bunun profesyonel ve etik davranış kurallarına sadık kalınarak sınırlanmasını gerektiğini ANIMSATMAK; f. İnternet ve diğer dijital ortamlar gibi iletişim kanallarının, hatalı ve yanıltıcı bilgilerin geniş alana yayıldığı ve doğruluğunun tartışılmadığı kanallar olabileceğini, bu yüzden de halkla ilişkiler uygulayıcılarının güven ve inandırıcılığı korumaya özellikle dikkat etmesi gerektiğini ANIMSATMAK; g. İnternetin ve diğer dijital ortamların bireylerin, müşterilerin, işverenlerin ve meslektaşların kişisel güvenliği açısından özel dikkat gerektirdiğini ANIMSATMAK; Halkla ilişkiler uygulayıcıları davranışlarında: 1. Gözetim: BM Sözleşmesindeki ve İnsan Hakları Evrensel Bildirgesindeki ilkeleri gözetmek; 2. Dürüstlük: Bütün süreç boyunca dürüst ve doğru davranarak, iletişim içinde olduğu kişilerde güveni sağlamlaştırıp devam ettirebilmek; 3. Diyalog: Diyalog için gereken ahlaki, kültürel ve entelektüel koşulları oluşturmak için çabalamak ve ilgili tüm tarafların kendi durumlarını ortaya koymak ve kişisel düşüncelerini belirtme hakkı tanımak; 4. Şeffaflık: Adlarını, kuruluşlarını ve temsil ettikleri çıkarı açıklarken açık ve şeffaf olmak; 5. Çatışma: Olası profesyonel çıkar çatışmalarını önlemek ve çıktığı takdirde ise bu tarz çatışmalardan etkilenecek tarafları bilgilendirmek; 6. Gizlilik: Edinilen gizli bilgilere saygı göstermek; 7. Doğruluk: Temin edilen bütün bilgilerin gerçekliğini ve doğruluğunu sağlamak için her türlü önlemi almak; 8. Sahtelik: Sahte veya yanıltıcı bilgiyi kasten yaymamak için gereken bütün çabayı sarfetmek, bunu kasıtlı yapmaktan kaçınmaya özen göstermek ve herhangi bir hatayı acilen düzeltmek; 9. Aldatma: Aldatıcı ve dürüst olmayan yollardan bilgi edinmemek; 10. Açığa Vurmak: Açıklanmamış bir amaca hizmet eden ve aslında açıklanmamış menfaatler sağlayan herhangi bir organizasyon oluşturmamak veya bunları kullanmamak; 11. Kâr: Kamu makamlarından edinilen belgelerin kopyalarını üçüncü şahıslara özellikle kâr etmek amacıyla satmamak; 12. Hakediş: Sağlanan profesyonel hizmet karşılığında, bu hizmetlerle ilgili yetkililer dışında hiç kimseden ücret kabul etmemek; 13. Rüşvet: Doğrudan ya da dolaylı olarak kamu görevlilerine, medya temsilcilerine veya diğer paydaşlara herhangi bir maddi rüşvet ya da diğer tür rüşvet teklif etmemek veya vermemek; 14. Etki: Kamu görevlileri, medya veya diğer paydaşları uygunsuz biçimde etkileyebilecek faaliyetleri ne teklif etmek ne de uygulamak; 15. Rakipler: Meslektaşlarının mesleki itibarına kasıtlı olarak zarar vermemek; 16. Ayartmak: Başka bir profesyonelin müşterisini, aldatıcı yollarla kazanmaya çalışmamak; 17. İstihdam: Kamu makamlarından veya rakiplerden personel işe alırken, ilgili kuruluşların kurallarına ve gizlilik gereklerine saygı göstermek; 18. Meslektaşlık: Tüm dünyadaki IPRA üyesi meslektaşlar ve halkla ilişkiler uygulayıcılarıyla ilgili olarak bu kurallara sadık kalmak. 22 IPRA Üyeleri bu Kuralları onaylayarak, Uluslararası Halkla İlişkiler Derneği’nin bu kuralların ihlaline yönelik disiplin prosedürlerine sadık kalmayı ve bunların uygulanmasına yardımcı olmayı kabul etmektedir. (Kararlar, IPRA Yönetim Kurulu tarafından alınmıştır/5 Kasım 2010 (www. tuhid.org.tr) İyi bir halkla ilişkiler uzmanı/yazarı sorumluluklarını, rollerini, yapacağı işi özenle yerine getirmelidir. Etik kurallara uymalı, hem kendi itibarını hem de mesleğinin itibarını korumalıdır. Gerçekleştirdiği halkla ilişkiler çalışmaları içerisinde hangi aracı nasıl kullanacağını iyi bilmeli ve etkili mesaj oluşturabilmelidir. Görsel iletişim yaygınlaştığında, televizyonun ilk zamanlarında, pek çok kişi yazılı iletişimin modasının geçtiğini düşünmüşlerdi. İnsan ilişkilerinde yazının önemi omadığını düşünüyorsanız eğer, din kitaplarını Kuran, İncil, Tevrat’ı düşünün. Bu din kitapları milyonlarca insan üzerinde etkili olan mesajları 2000 yıldır iletmektedirler. Yazım riskli bir iştir. Düşündüklerimiz ve yazdıklarımız okuyucuların zihninde bambaşka anlama bürünebilir ve yargılamalar yapılabilir. Gelin şimdi 2. Ünitede Yazma Sürecini ayrıntılarıyla inceleyelim. 23 Özet Görevini en iyi şekilde yerine getirmeye çalışan halkla ilişkiler uzmanları kimi zaman yoğun eleştirilere maruz kalmaktadır. Son yılların oldukça popüler mesleği haline gelen halkla ilişkiler hedef kitleleri etkileyerek, onları belirli inanış ve eylemlere yöneltmek amacını taşır. Halkla ilişkiler, bir işletme ile hedef kitle arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı, kabulü ve işbirliğini sağlamaya ve sürdürmeye yardımcı bir yönetim fonksiyonudur. Halkla ilişkiler eylemlerinde daima ikna etme ve davranışı etkileme amacıyla bir iletişim gerçekleşir. Eylemler gelişigüzel bir şekilde uygulanmaz. Mutlaka bir stratejik plan ve programlama sonucunda başarıya ulaşılır. Şüphesiz bu durumda halkla ilişkiler yazarına çok iş düşmektedir. Medyayı oldukça iyi tanımalıdır. Daha açık deyişle, kitle iletişim araçlarının rollerini ve her birine nasıl bir içerik hazırlayacağını, nasıl çarpıcı başlık yazacağını, etkili fotoğrafları kullanmayı bilirse başarı sağlayabilir. Amaca uygun olarak seçilecek iletişim araçları için farklı bir mesaj dili geliştirilir. İşte, halkla ilişkilerde bu mesaj yaratma aşaması halkla ilişkiler yazarlığı olarak tanımlanmaktadır. Kuşkusuz halkla ilişkiler mesleğine yönelik bu olumsuz eleştirileri değiştirmenin yolu halkla ilişkiler mesleğini güçlendirmek, geliştirmek, meslek üyeleri arasında işbirliğini sağlamak ve iletişimi arttırmak için güçlü mesleki örgütlenmelerine ihtiyaç vardır. Bunların yanısıra pekçok meslekte olduğu gibi mesleki alanda oluşturulacak etik ilkeler, değerlerle mesleki standartların oluşturulması ve bunların yaygınlaştırılarak uygulanmasından geçmektedir. Ahlak, bir toplumda birey ya da grupların uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kurallarıdır. Ahlak bilimi olan etik ise, yarar, iyi, kötü, doğru ya da yanlış gibi kavramları inceleyen, birey ve grup davranışlarını bu bağlamda değerlendiren ilkeler, değerler ve standartlar sistemidir. Halkla ilişkiler uygulamalarında etik ilkeler göz ardı edildiğinde meslek uygulayıcıları kamuoyunda etik değerlerden yoksun insanlar olarak görülür. Aynı zamanda hiçbir yeterliliğe sahip olmayan insanları kandırmaya çalışan kişiler olarak algılanmasına neden olmaktadır. Bundan dolayı halkla ilişkiler uygulayıcıları mesleklerini gerçekleştirirken topluma, medyaya, müşterilerine, çalışanlarına, mesleğine ve meslektaşlarına karşı olan sorumluluklarını gözardı etmemelidir. Genel olarak halkla ilişkiler çalışanları teknisyenler ve yöneticiler olarak iki gruba ayrılır. Çoğunlukla teknisyenlerin “yazım, fotoğraf, medya ilişkileri, yayınların hazırlığı” gibi teknik işleri yaptığı, diğerlerinin ise “halkla ilişkiler programlarını planlayıp yönettiği” düşünülür. Oysa sektörde durum böyle değildir. Görevler daha içiçedir. Herkes her görevi yapmaktadır. Özellikle de metin yazımında. Bu metin yazımlarında etkili yazma yeteneği halkla ilişkiler uzmanları için son derece önemlidir. Etkili yazım kurallarına uyan, yaratıcı, haber değerine sahip metinler duyurum için uygundur. İyi bir halkla ilişkiler uzmanı/yazarı sorumluluklarını, rollerini, yapacağı işi özenle yerine getirmelidir. Etik kurallara uymalı, hem kendi itibarını hem de mesleğinin itibarını korumalıdır. Duyuruma neden olabilecek konuların her biri için farklı farklı halkla ilişkiler araçlarından yararlanılır. Bu araçların tasarlanmasında halkla ilişkiler uzmanlarının yazarlık becerisi son derece önemlidir. Halkla ilişkiler yazarlığı planlanmış hedeflere ulaşmak için belirlenmiş hedef kitlelerini etkilemek, ikna etmek amacıyla açık, anlaşılır, net, gerçek verilere dayanan ve etkili bir biçimde mesaj oluşturmadır. 24 Kendimizi Sınayalım 1. Bir işletme ile hedef kitlesi arasında karşılıklı iletişimi, anlayışı oluşturmaya ve sürdürmeye yardımcı yönetim fonksiyonuna ne denir? 6. Kurumun elinden çıkan ve medyada yerleştirilmesi, zamanlaması ve editörlüğü medyanın inisiyatifine kalan bilgiye ne ad verilir? a. Reklam a. Pazarlama bilgisi b. Halkla ilişkiler b. Araştırma bilgisi c. Kişisel satış c. Finansal bilgi d. Pazarlama d. Kontrol edilemey e. Gazetecilik e. Kontrol edilen bilgi 2. Kuruluşun yapısı ve işleyişi ile ilgili olarak hedef kitlede hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın bilgi ve haberlerin aktarılmasına halkla ilişkilerde ne denir? a. Reklam 7. Aşağıdakilerden uzmanının yazarlık almaz? a. Yıllık b. Basın bülteni b. Tanıma c. Haber mektubu c. Tanıtma d. Özel mektup d. Fonksiyon e. Broşür e. Rapor 8. Aşağıdakilerden hangisi halkla ilişkiler yazarının uymak zorunda olduğu ilkelerden biri değildir? 3. Aşağıdakilerden hangisi halkla ilişkiler sürecini oluşturan kavramlardan biri değildir? a. Araştırma a. Topluma karşı sorumluluk b. Gazetecilik b. Müşteriye karşı sorumluluk c. Planlama c. Arkadaşlarına karşı sorumluluk d. İletişim d. Medyaya karşı sorumluluk e. Değerleme e. Meslekdaşlarına karşı sorumluluk 4. Aşağıdakilerden hangisi duyurumda verilen mesajın ikna edici olması için gereken özelliklerden birisi değildir? 9. Bir toplumda birey ya da grupların uymak zorunda oldukları davranış biçimleri ve kurallarına ne denir? a. Kaynak inanılır olmalı a. Ahlak b. Kaynak saygın olmalı b. İlke c. Mesaj açık ve net olmalı c. Gözlem d. Mesaj etkin bir şekilde sunulmalı d. Mesaj e. Kaynak konunun yabancısı olmalı 5. Aşağıdakilerden hangisi yazarının etkili yazma gerekenlerden biri değildir? e. Kaynak halkla ilişkiler için yapması 10. Etikle ilgili aşağıdaki ifadelerden yanlış olanı işaretleyiniz. a. Etik, bir felsefedir. a. Litografi tekniklerini bilme b. Etik, evrenseldir. b. İlgili kaynakları okuma c. Etik, bireyseldir. c. Araştırma yapma d. Etik, standarttır. d. İlgili kişilerle mülakat yapma e. Etik, psikolojiktir. e. Kişisel gözlem yapma 25 hangisi halkla ilişkiler kapsamı içerisinde yer Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. b Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Tanıma; halkla ilişkilerde iyi ve etkili iletişim için, işletmenin hedef kitleyi iyi tanıması gerekir. Bunu yanı sıra tanıtma kavramında ise kurumun yapısı ve işleyişi ile ilgili olarak hedef kitlede hiçbir kuşkuya yer bırakmaksızın bilgi ve haberlerin aktarılmalıdır. Sıra Sizde 1 2. c Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler Bir Süreçtir” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. b Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler Yazarlığı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 4. e Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler Yazarlığı ve İkna Süreci” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Basın bültenleri kurumun elinden çıktıktan sonra, stili medyada yerleştirilmesi, zamanlaması ve editörlüğü medyanın insiyatifine kaldığı için kontrol edilemeyen bilgilerdir. 5. a Yanıtınız yanlış ise “Etkili Mesaj Yazma” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 6. d Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler Yazarlığı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Gazeteci hedef kitlesini olabildiğince objektif bir biçimde bilgilendirme amacı taşır. Halkla ilişkiler yazarı ise hedef kitlesini hem bilgilendirmek hem de ikna ve motive etmek amacındadır. Bu nedenle halkla ilişkiler yazarı sürekliliği olan ve monoton hale gelen aktiviteleri renklendirerek, sıradanlığın dışına çıkarak basının ve dolayısıyla hedef kitlenin dikkatini çeken olaylardan haber yaratmalıdır. 7. d Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler Yazarlığı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. c Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkiler Etiği” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yanıtınız yanlış ise “Etik ve Ahlak Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. e Yanıtınız yanlış ise “Etik ve Ahlak Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 Etik kavramının öneminin artması toplumlarda birdenbire olmamıştır. Toplumun sosyoekonomik yapısında meydana gelen gelişmelerin, değişimlerin sonucunda ortaya çıkmıştır. Tüketici ve çevre hareketlerinin artması, kamu çalışanlarının görevlerini iyi yapmaması, eğitim seviyesinin yükselmesi, yeni teknolojilerin ortaya çıkması toplumun genelinde etiğe verilen önemi arttırmıştır. Etik kurallarının gittikçe öneminin artması başta kamu ve özel sektor olmak üzere birçok alan etkilenmiştir. 26 Yararlanılan Kaynaklar Napoli P., Taylor M., Powers G. (2000). “Writing Activities of Public Relations Practitioners: The Relationship Between Experience and Writing Tasks”. Public Relations Review. 25/3 Asna A. (1997). Public Relations Temel Bilgiler. İstanbul: Der Yayınları Asna, A. (2006). Kuramda ve Uygulamada Halkla İlişkiler. İstanbul: Pozitif Yayınları Oktay, M. (1996). Halkla İlişkiler Mesleğinin İletişim Yöntem ve Araçları. İstanbul: Der Yayınları. Aydede, Ceyda. (2001). Teorik ve Uygulamalı Halkla İlişkiler Kampanyaları. Ankara: MediaCat Yayınları. Oyman, M. (2005). “Kurumsal İletişimin Toplumsal Sorumluluk ve Etik Boyutu”. Kurumsal İletişim Yönetimi. Ed: Rüveyde Akyürek. Eskişehir: Aöf Yayınları. No: 859. Beckwith, H. (2007). Görünmeyeni Satmak. Çev: Ümit Şensoy. İstanbul: Optimist Yayınları Bivins, T. (1998) Handbook For Public Relations Writing. Lincolnwood. Chicago: NTC Business Books. Özer, M.A. (2009). Halkla İlişkiler Dersleri. Ankara: Adalet Yayınları. Broom, G. (2009). Cutlip&Center’s Effective Public Relations. 10. Edition. New Jersey: Pearson Prentice Hall. Peltekoğlu, Filiz. (2001). Halkla İlişkiler Nedir?. 2. Baskı. İstanbul: Beta Yayınları. Sabuncuoğlu, Z. (2010). İşletmelerde Halkla İlişkiler. Bursa: Aktüel Yayınları. Budd, J. (1998), Halkla İlişkilerde Etik İkilemleri. Çeviren: Nur Nirven, Ahmet Ünver, İstanbul: Rota Yayınları. Seitef, F.P (2004). The Practice of Public Relations. 9. Edit. NewJersey: Pearson Prentice Hall. Davis, A. (2006). Halkla İlişkilerin ABC’si Çev: Ümit Şendilek. İstanbul: MediaCat Yayınları. Steward, H.D. (2005). Good Writing is Good PR. White, J. Hobsbawn, J. (2007). “PR and Journalism The Unquiet relationship-a view from the United Kingdom”. Journalism Practice. 1/ 2. pp. 283-292. Durkheim, E. (2006). Sosyoloji Dersleri. Çev: Ali Berktay. İstanbul: İletişim Yayınları. Harlow, Rex. F. (1976). “Building a PR Definition”. PR Rewiew. 2 (4). Wilcox, D ve L.Nolte. (1990). Public Relations Writing And Media Techniques. USA Harper Collins. Hutton, J.G. (2001). “Halkla İlişkilerin Tanımı Boyutları ve Etki Alanları” B. Solmaz (Çev) Kurgu Dergisi. Eskişehir. Sayı: 18. Kotler, P. (2000), Kotler ve Pazarlama, Pazar Yaratmak, Pazar Kazanmak ve Pazara Egemen Olmak A. Özyağcılar (Çev) İstanbul: Sistem Yayıncılık. Yararlanılan İnternet Kaynakları http://tuhid.org/tr/icerik.php?kid=10; http://www.ida.org.tr/MenuContent.aspx?id=2) Moss D., G. Warnaby, A. J. Newman (2000). “Public Relations Practitioner Role Enactment at the Senior Management Level Within U.K. Companies”. Journal of Public Relations Research, 12/4. ss.277-307. 27 2 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; İletişim ve yazılı iletişim kavramlarını açıklayabilecek, Yazma süreci ve bu sürecin ilişkili olduğu kavramlar hakkında bilgi sahibi olabilecek, Yazma sürecinin temel ilkelerini açıklayabilecek, Verimli bir yazma sürecini planlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar İletişim Yazarlık İletişim Süreci Yazma Süreci Yazı/Yazılı İletişim Yazma İlkeleri Yazılı Kültür Yaratıcılık Dil Yaratıcı Yazarlık İçindekiler Giriş İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları Yazım Süreci ve İlkeleri Yaratıcılık ve Yazılı İletişim 28 Yazmaya Hazırlık: Yazar Neyi, Nasıl Yazar? GİRİŞ İnsan için iletişim hep vardı. Kalitesi ya da etkililiği bir kenara bırakılacak olursa iletişimin olmadığı tek bir gün bile yaşanmadı gök kubbenin altında. Kimi zaman bir başkasıyla ya da başkalarıyla, kimi zaman da kendisiyle iletişim kurdu insanoğlu. Sesler, sözler ve semboller ile duyguları, düşünceleri ötekilere aktaran hatta belki de yaratan insan türlü araçlar kullandı bunun için. Bazen sözcükler, cümleler taşıyıcısı oldu duyguların ve düşüncelerin, bazen de bir yüz ifadesi ya da beden hareketi. İnsanı insan yapan temel unsurlardan birisidir iletişim. Bu bağlamda hep önemsenmiştir insanlık tarihi boyunca. Yazı, belki de bu önemseyişin en önemli kanıtıdır. Binlerce yıllık geçmişinde taş, ağaç yaprağı, kâğıt ve şimdilerdeki elektronik araçlarla zamandan zamana, mekândan mekâna, kişiden kişiye taşınan yazılar kimi zamanlar gündelik bir konuyu, haberi ya da isteği, kimi zamanlar da insan aklının ve yaratıcılığının en üst noktasında yer alan zamanın sınırlarını aşmış fikirleri, öyküleri, romanları, şiirleri yani felsefeyi, dini, edebiyatı, bilimi iletmektedir insanlara. Bu bağlamda yazı yazmak gündelik bir gereklilik, idari ya da ticari bir eylem, duygusal ya da bilgisel bir aktarım ya da kutsal bir amaç olabilmektedir. İnsanlık tarihi, insanların eylemleri ile şekillenmiş, yazı ile zamanın ve mekânın sınırlarından arınmıştır. Bu bağlamda yazma eylemi bir anlamda insanın çevresini saran sınırlara meydan okuyuşudur. Uygarlıklar, yazı ile gelişmiş, yaşatılmıştır. Böylece bir anlamda yazı, uygarlık tarihini mümkün kılmıştır. Homeros, yazı ile binlerce yıl ötesine seslenebilmektedir ya da Romalıların yaptıkları yasalar, yazı ile kişiden kişiye, ülkeden ülkeye ulaşabilmekte, çağımızdaki birçok ülkenin hukuk sisteminin temelini oluşturabilmektedir. Yazı, aynı zamanda, gündelik hayatın da en önemli, en işlevsel araçlarından birisidir. Sıradan bir günün akışında yer alan birçok eylemde yazı vardır. Doktor hastasına reçete yazar, öğretmen “yazılı” sınav yapar, gazeteci haber yazar, yönetici ise talimatlar, ricalar, emirler yazar. Birçok insan için konuşulanları unutmamak için notlar almak, duyguları, istekleri ve/veya haberleri bir başkasına iletebilmek için mektup yazmak, kısa mesaj göndermek ve hatta kendiyle iletişim kurabilmek için günlük tutmak yazmanın kaçınılmaz olarak yer aldığı, yazı temelinde işleyen sıradan ama bir o kadar da vazgeçilmez eylemlerdir. Yazı, yaşamın merkezindedir ve yazının kendine özgü bir kültürü vardır. Söz konusu kültür, harflerden, sözcüklerden, cümlelerden, biçimlerden, kurallardan oluşur. Harfler, kurallara göre yan yana gelir ve sözcükleri, sözcükler aynı şekilde cümleleri, cümleler de metinleri oluşturur. Harfleri, sözcükleri, cümleleri ve metinleri bir araya getiren kişi ise ortaya çıkan yapının mimarıdır. Onun ustalığı, yetkinliği, farkındalığı ve hatta yaratıcılığı, ortaya çıkan işin amaca uygunluğunu, yeterliliğini ve etkililiğini yani beklentileri karşılayabilme gücünü belirler. Bu bağlamda yazı yazmak, malzemeleri doğru kullanmayı, onlara doğru şekilleri vermeyi gerektirir. 29 İLETİŞİM VE YAZILI İLETİŞİM KAVRAMLARI Dünyada tüm canlıların yaşamlarını devam ettirme sürecinde, karşılarındaki diğer canlılarla işaretler, hareketler, sesler gibi bir takım sembollerden oluşan çok çeşitli sistemleri kullanarak iletişim kurdukları bilinmektedir. Bu bağlamda insanoğlu da çeşitli kanallar ya da yüz yüze iletişim çabalarıyla şekillenen iletişim sürecinin ya kaynağı ya da hedefi olmakta, dolayısıyla iletiyi kodlayan ya da açımlayan taraf olarak iletişim süreci içinde roller üstlenmektedir. İletişimle ilgili yapılmış birçok tanımla karşılaşmak mümkündür. “İletişim tanımıyla iletişimin ne olduğu açıklanmaya çalışılır. İletişim denildiğinde örneğin bir insanın sinir sisteminde biçimlenen konuşma, bu konuşmanın bir başka insanın sinir sisteminde olaylar yaratması; iki makinenin birbiriyle ilişki kurarak konuşması; bir sesin ve/veya görüntünün bir mikrofon, verici radyo veya televizyon sisteminden geçerek izleyicilerin olduğu yerde alınması; hastalıkların insandan insana geçerek iletişimi; biyolojik yapı içindeki sistem ve alt sistemlerin iletişimi; anne ve babaların bazı özelliklerinin çocuğuna kalıtımsal iletişimle geçmesi; hayvan türleri içindeki ve türler arasındaki iletişim; mikrobiyolojik organizmalarda ve organizmalar arasındaki iletişim; bitkisel iletişim gibi birçok şey akla gelir. Görüldüğü gibi iletişim kavramı oldukça kapsamlıdır; dolayısıyla geçerli tek bir tanım olasılığı ancak somut yer ve zamandaki somut örneklerle olabilir. Bu olasılık anlamlı ve geçerli açıklamalar getirirken, kaçınılmaz olarak durumu çok daha karmaşıklaştırır. İnsanı, insanın örgütlü yaşamı ve yaşamdaki ilişkileri, kendini ve dışını anlamlandırması ele alındığında, iletişimin nesnel olarak tanımını bulmak daha da güçleşir” (Erdoğan, 2005: 25). Bir tanıma göre iletişim, “duyguların, düşüncelerin, bilgi ve becerilerin aktarılma süreci; yaşayan bir evrenin parçalarının ilintilenmesi, bağlantılarının kurulma süreci; iletiyi alanın belleğinin, iletiyi gönderenin beklentisine uygun yanıt verecek biçimde uyarılması; organizmanın ortamdaki uyarıya verdiği fark edilir yanıt, ortamdaki değişime uyarlanma yanıtı; bu yanıtla diğerini etkileme; kaynaktan çıktıktan sonra iletiyi alan için bir uyaran olan davranış; kaynağın karşı tarafı etkilemeyi amaçlayan davranışıdır” (Zıllıoğlu, 2003: 4-5). Bir başka bakış açısına göre de iletişim, sürecin iki tarafını oluşturan gönderici ya da kaynak ve alıcı ya da hedef arasında belli bir konu ya da durumla ilgili düşünce birliği kurma sürecidir. Anlaşılacağı üzere iletişimden bahsedebilmek için süreci başlatan ve mesajın yönlendirildiği iki taraf ve bu iki taraf arasında ortak anlayışı sağlayacak bir düşünce birliğinin olması gerekmektedir. Bu bağlamda iletişim, mesajın kaynak tarafından kodlanarak oluşturulması, bir kanal yoluyla hedefe ulaştırılması ve hedef tarafından açımlanarak geri bildirim sürecinin sağlanmasından oluşan bir süreç olma özelliğini de taşımaktadır (Odabaşı ve Oyman, 2003: 15). “Genel anlamda, iletişimin gerçekleşmesi için iki sistem gereklidir. Bu sistemler, iki insan, iki hayvan, iki makine ya da bir insan bir hayvan, bir insan bir makine (örneğin bir bilgisayar) olabilir. Seçenekleri arttırmak mümkündür. Nitelikleri ne olursa olsun, iki sistem arasındaki bilgi alışverişi iletişim olarak kabul edilebilir” (Dökmen, 1994: 19). Tanımlarda da dile getirilen kaynak ve hedef arasında bir mesajın iletilmesi sürecini oluşturan iletişimde, iki taraf arasında etkili ve doğru bir iletişimin kurulabilmesi için ortak deneyim alanının varlığı önem taşımaktadır. İletişimi başlatan kaynağın, iletinin kodlanması sırasında iletiyi yönlendireceği hedefi/alıcıyı iyi analiz ederek, onun anlayabileceği bir içerik ve biçimde iletiyi hazırlaması ve doğru bir kanal üzerinden, doğru zamanda iletiyi aktarması gerekmektedir. İster kişilerarası iletişim, isterse kitle iletişimi olsun, hedef ile kaynak arasında içinde bulunulan kültür, dil, yaşam biçimi, olaylara bakış açısı gibi konularda bir ortaklık söz konusu değilse, kaynağın kodladığı mesajın yine kaynağın beklediği biçimde hedef tarafından açımlanması mümkün olmayacaktır. İletiyi oluşturan görsel, sözel, işitsel unsurların düz ve yan anlamları bağlamında ifade ettiklerinin net olarak anlaşılabilmesi, büyük oranda her iki taraf arasındaki ortak deneyim alanının ne kadar geniş olduğuna bağlıdır. Bununla birlikte etkili bir iletişimden bahsedebilmek için, kaynaktan hedefe doğru akan süreçte hedefin iletiye gösterdiği bir tepkinin olması gerekmektedir. Hedefin iletiyi değerlendirmesine göre olumlu ya da olumsuz içerikte olabilecek olan bu tepki iletişimin şekillenmesi ve kaynağın anlatmak 30 istediğini net bir biçimde anlatıp anlatmadığını belirlemesi açısından iletişim sürecinin önemli bir parçasını oluşturmaktadır. Bir sistem olarak iletişime baktığımızda, bu sistem içinde kaynak oluşturma, etkide bulunma, hedefe ulaşma, sembollerle yönlendirme gibi işlevler ve tüm bunları toparlayıp yönlendiren bir kanaldan bahsetmek mümkündür (McQuail ve Windahl, 1994: 7). Dolayısıyla bir süreç olarak iletişimden söz ederken, süreci oluşturan çeşitli unsurların varlığından bahsetmek mümkündür. İletişimin öğeleri olarak belirtilebilecek bu unsurlar; kaynak, hedef, kanal, ileti ve geri bildirim olarak sıralanabilir. Kaynak/gönderen belli bir amaçla iletişimi başlatan ve sürecin diğer tarafında yer alan, hedef/alıcıyı belli bir yönde etkileyecek ya da harekete geçirecek içerikte iletileri hazırlayan kişi, kurum ya da gruptur. İletişim sürecinin etkin olarak işlemesinde hedefin kaynağı nasıl değerlendirdiği ve kaynağa yönelik algılamaları büyük oranda etkilidir. Gerek kişilerarası iletişimde, gerekse kitle iletişiminde kaynağın inanılırlığı üzerinde sevilirliği, hedef ile olan benzerliği, uzmanlığı, çekiciliği gibi çeşitli faktörler etkili olmaktadır. İletişim sürecinin ikinci önemli elemanı mesaj yani iletidir. İleti, kaynağın çeşitli görsel, işitsel ve sözel sembolleri kullanarak kodladığı ve hedefte belli bir düşünce, kişi, kurum ya da marka ile ilgili bir olumlu tutum, algı yaratmak için bir kanal üzerinden gönderdiği semboller bütünüdür. Bu noktada iletinin kodlanması sırasında kullanılan sembollerin hedefin doğru olarak algılamasını sağlayacak biçimde ve hedefin özelliklerine uygun olarak oluşturulması, kodlanması gerekmektedir. İkna edici nitelikte bir iletinin oluşturulmasında, kullanılan uyarıcıların ve sembollerin hedefin kişilik özellikleri, algılama biçimi, güdüleri, tutumları gibi psikolojik özellikleri; yaşam biçimi, yaşam alanı, eğitim düzeyi, yaşı gibi demografik özellikleri ve iletinin algılanmasında son derece etkili olan aile, sosyal sınıf, kültür ve alt-kültür gibi sosyo-kültürel özellikleri ile uyumlu olması gerekmektedir. Çünkü ancak böylelikle kaynak ile hedefin ortak deneyim alanına seslenilebilecek yani kodlanacak iletiler, amaçlanan etkiyi yaratacak biçimde hedef tarafından açımlanabilecektir. Bunun yanı sıra iletişim sürecinde kaynağın hedefi etkileyecek ve harekete geçirecek ikna edici unsurun yani ikna sürecinin tetikleyicisinin iletinin neresinde verilmesinin daha doğru olabileceği de bir diğer yapısal özelliği oluşturmaktadır. İletinin başında ya da sonunda ikna edici unsurun dile getirilmesi, ortasında dile getirilmesinden daha etkili olarak değerlendirilmektedir. Özellikle yüz yüze iletişim sürecinde hedeften alınacak tepkilere göre iletinin şekillendirilmesi ve hedefi etkileyecek ikna edici unsurların sürece eklenmesi çok daha kolay olmaktadır. İletişim sürecinde, sürecin gerçekleştirildiği ortam, jestler, mimikler, giyim tarzları gibi sözsüz iletişim unsurları da sürecin etkinliği ve iletinin hedefte yaratacağı etki üzerinde önemli bir rol oynamaktadır. Kişilerarası iletişim sürecinde tarafların sözsüz iletişim öğelerini ve beden dillerini anında analiz edebilme olanağına sahip olmaları iletişimi çok daha güçlü bir hale getirmekte ve böylelikle söz konusu sözsüz iletişim öğeleri, sürecin yönlendirilmesine olumlu yönde katkı sağlamaktadır. İletişim sürecinin bir diğer unsuru kanaldır. İletinin kaynaktan hedefe doğru gönderildiği yol olarak en basit biçimiyle tanımlanabilen kanal, iletişimin türüne göre farklı özellikler gösterebilmektedir. Kişilerarası iletişimde ses, söz, jestler, mimikler gibi arada teknik hiçbir kanal olmadan kaynaktan direkt olarak hedefe akan bir iletişim süreci söz konusudur. Kitle iletişiminde ise iletinin geniş kitlelere ulaşmasını sağlayacak teknik araçlar devreye girmektedir. Televizyon, radyo, gazete, derginin yanı sıra geniş bir kitle içinde yer alan bireylere birebir ulaşmayı sağlayan internet de kitle iletişim sürecinin kanalları arasında yer almaktadır. İletişim sürecinin kaynakla birlikte ana unsurlarından biri olan ve sürecin oluşmasında başrollerden birini üstlenen hedef, kaynağın iletiyi yönlendirdiği ve belli bir yönde tutumları, algıları ve davranışlarında değişikliklerin olması beklenen kişi, grup ya da kitleyi ifade etmektedir. Bir başka deyişle, kaynağın kodlayarak gönderdiği iletiyi açımlayan unsur iletişim sürecinin hedefidir. İletişim sürecinin en doğru şekilde işlemesi ve istenilen amaca ulaşılabilmesi açısından hedefin özelliklerinin iyi tahlil edilmesi ve bu özellikler doğrultusunda hedefin algılayabileceği öğelerle iletinin oluşturulması, en doğru zamanda, en etkin kanal üzerinden iletişimin sürdürülmesi gerekmektedir. Kaynak ve hedefin ortak deneyim alanlarının ne kadar birbiriyle kesiştiği de iletişimin başarısı açısından önemlidir. Kaynağın 31 hedefi ve yaşam biçimlerini en etkin şekilde tanımlayarak süreci yönlendirmesi, iletişimin başarısı açısından da en önemli anahtar noktalardan birini oluşturmaktadır. İletişim sürecinin amacına ne kadar ulaştığı ve etkinliğinin değerlendirilmesinde hedeften kaynağa geri dönen tepkiler yani geri bildirimler önemli belirleyici unsurlardır. İletişim sürecinin beşinci öğesini oluşturan geri bildirim, sürecin çift yönlülüğünü temsil etmektedir. Kişilerarası iletişimde geri bildirimin alınması kaynakla hedef arasına bir iletişim aracının girdiği kitle iletişimine göre çok daha hızlı olmakta ve kaynak, iletişim sürecinde aldığı geri bildirime göre süreci anında şekillendirebilmektedir. Kitle iletişim sürecinde ise geri bildirimin alınması için bir zaman geçmesi gerekmektedir. Kaynakla hedef yüz yüze iletişim halinde bulunmadıkları için geri bildirimin iletişim sürecine bir veri olarak dönüşü zaman almaktadır. İletişim sürecinde kaynak ile hedef arasındaki ortak algılamanın oluşmasını olumsuz etkileyen fiziksel ya da soyut bir takım gürültü unsurlarından da bahsetmek mümkündür. Kaynağın amaçladığı mesajı bozan, alıcının mesajı kaynağın alınmasını istediği biçimde almasına müdahale eden herhangi bir şey iletişim sürecinde gürültü olarak kabul edilebilir. Fiziksel, psikolojik ve anlamsal olmak üzere üç tür gürültü vardır. Fiziksel gürültü, sinyal ya da mesajın fiziksel iletimine müdahale eden gürültü türüdür. Yoldan geçen arabanın fren sesleri, havalandırma ya da bilgisayarın çalışırken çıkardığı ses, yazılı bir metindeki tahribat fiziksel gürültüye örnek olarak verilebilir. Psikolojik gürültü, bir müdahale biçimi olup, göndericilerde ve alıcılarda bilginin alım ve işleme süreçlerinde bozulmalara yol açan tarafgirlik ve önyargıları içerir. Anlamsal gürültü ise kaynağın, yaratmayı amaçladığı anlamları alıcının kavrayamaması nedeniyle ortaya çıkan müdahale biçimleridir. Anlamsal gürültü en aşırı biçimiyle farklı dilleri konuşan insanlar arasında devreye girer (Mutlu, 1998: 149-150). Bireyler arasında gerçekleştirilen iletişim süreci, belli amaçlar doğrultusunda planlanır ve gerçekleştirilir. Genel olarak iletişim sürecinin amacı, bilgi vermek, ikna etmek, motivasyon sağlamak ya da karşılıklı anlaşmayı kolaylaştırmaktır. Etkili bir iletişimin gerçekleştirilmesi için, kişi şu temel bilgilere sahip olmalıdır: (1) iletişimi kuran şey nedir ve insanlar mesajları nasıl gönderir, (2) insanlar bilgiyi nasıl işler ve algılamalarını nasıl değiştirirler ve (3) iletişim araçları ve kanalların hangi türleri özel bir mesajın iletilmesi için en uygundur (Wilcox vd., 2003: 164). İletişimin söz konusu amaçlarını aşağıdaki şekilde açıklamak mümkündür (Seitel, 2004: 54): • Bilgi Vermek: İletişim sürecinde hedef konumunda yer alan kişi ya da kişileri belli bir konu hakkında bilgilendirmek ve eğitmek amacını ifade eder. • İkna Etmek: Bireyleri belli bir davranışa yönelik olarak harekete geçirmek, onların tutum ve davranışlarına etki etmek amacını ifade eder. • Motive Etmek: Kurumun çalışanlarının kuruma bağlılıklarını kuvvetlendirmek, bir tüketici kitlesini belli bir marka mal/hizmeti kullanmak için isteklendirmek ve onları harekete geçirmek, kişilerarası iletişimde ise iletişim kurulan bireyi, bir konuda harekete geçecek şekilde isteklendirmek amacını ifade eder. • Karşılıklı Anlayışı Sağlamak: İletişimin taraflarını oluşturan grupların belli bir konu ya da durum hakkında düşüncelerini etkilemek ve kaynak ile hedef kişi ya da kişiler arasında mümkün olduğu kadar ortak bir anlayışın oluşmasının sağlanması amacını ifade eder. “Birey için iletişimin temel amacı, kendisi ile çevre arasında başlangıçta kendisi yönünde olumsuz olan ilişkiyi etkileyebilmek, yönlendirebilmek, eş deyişle, dış güçlerin hedefi olmak yerine, kendisini güçlü kılabilmeyi sağlayabilmektir. Bu bağlamda iletişim, insanın çevresi ve kendi yaşamı üzerinde etkin ve belirleyici olabilme çabasını yansıtır. Bireyin bu çabasının ardında başkalarından hemen ya da sonraki bir zamanda kendi isteklerine uygun yanıtlar, tepkiler alabilme beklentisi yatar” (Zıllıoğlu, 2003: 12-13). Pate Jackson’un davranışsal değişimi uyarmak için geliştirdiği iletişim yaklaşımı beş aşamalı bir süreci içermektedir. Söz konusu süreç aşağıdaki gibi özetlenebilir (Seitel, 2004: 55): 32 • Farkındalık Yaratmak: Halkla ilişkiler uygulamaları ve reklamlarla hedef kitlelerde bir durum, kurum, kişi ya da markalara yönelik bir farkındalık yaratılması amaçlanmaktadır. • Gizli Bir Gönüllülük Geliştirmek: Bilgi, duygu, sezme, bellek ve ilişkiler gibi faktörleri temel alan bir fikirden başlayan bir süreçtir. • Olayı Tetiklemek: Olayı tetiklemek ya doğal ya da planlanmış olarak hedef kitlenin davranışlarını değiştirmeye yönelik bir yapıyı teşkil etmektedir. • Orta Düzeyde Davranış: Jackson, bu davranışı, araştırma düzeyi olarak tanımlar. Birey arzulanan davranışın en iyi nasıl uygulanacağı ile ilgili belirlemeyi bu aşamada gerçekleştirir. Süreç hakkındaki bilgiler ve unsurlar bu aşamada araştırılır. • Davranışsal Değişim: Son aşamadır ve yeni bir davranışın uyarlanmasını ifade eder. Görüldüğü gibi ister kitle iletişimi isterse de kişilerarası iletişim olsun, iletişimle hedeflenen temel amaç, hedef olarak görülen kişi ya da grupları belli bir konuda ikna etmek, onlarda bir davranışın ortaya çıkmasına neden olacak tutum değişikliğini sağlayabilmek, kaynağın varlığını çevreye gösterebilmektir. Günümüzde iletişim sürecine bilgi iletişim teknolojilerinin dâhil olmasıyla beraber mesajın içeriği, hedef kitleye ulaşım hızı ve mesajın ulaştırıldığı kanalın yapısı açısından iletişimin etkililiği de yeni boyutlar kazanmaktadır. Araya bir iletişim kanalı girdiği halde iletişim teknolojilerinin kişiselleştirme ve uyarlama özelliği iletişimi birebir hale getirmekte ve ileti, doğrudan hedef kitleye ulaşmakta, dolayısıyla mesajın etkililiği de artmaktadır. İletişim sürecinde kaynak ve hedefin fiziksel olarak yakınlık düzeyi, hedefin niceliksel olarak büyüklüğü, iletişim sürecinde yer alan kaynağın niteliği iletişimin farklı biçimlerde tanımlanan türlerini ortaya koymaktadır. Bu bağlamda ele alındığında iletişim aşağıdaki gibi bazı temel karakteristiklere göre sınıflandırılabilir (Zıllıoğlu, 2003: 19-20): • • • • Bir toplumsal ilişkiler sistemi olarak: • Kişilerarası iletişim • Grup iletişimi • Örgüt iletişimi • Toplumsal iletişim Grup ilişkilerinin yapısına göre: • Biçimsel olmayan (informal)/yatay iletişim • Biçimsel (formel)/dikey iletişim Kullanılan kanallara ve araçlara göre: • Görsel iletişim • İşitsel iletişim • Görsel-işitsel iletişim • Dokunma ile iletişim • Telekomünikasyon • Kitle iletişimi Kullanılan kodlara göre: • Sözlü iletişim • Yazılı iletişim • Sözsüz iletişim 33 • Zaman ve mekân boyutlarında: • Yüz yüze iletişim • Uzaktan iletişim Yukarıdaki sıralamada da görüldüğü gibi iletişimin çok çeşitli türleri vardır. Bu türler arasında yer alan yazılı iletişim, gerek bireysel gerekse de toplumsal boyutlarıyla iletişim türleri arasında önemli bir konuma sahiptir. Sözlü iletişimde bireyler konuşmayı, sözsüz iletişimde jest, mimik, beden dili gibi unsurları kullanırken yazılı iletişimde yazıdan yararlanmaktadırlar. Duyguları, düşünceleri, haberleri kısacası her türlü iletiyi harf, rakam gibi çeşitli şekiller ve kâğıt, kalem, elektronik aygıtlar gibi çeşitli materyaller aracılığıyla iletmeye dayanan yazılı iletişim, kalıcılığı ve kitleselliği ile insanlık tarihinin şekillenmesinde oldukça önemli etkilere sahiptir. Yazının icadı ve kullanıma girmesiyle birlikte insan iletişimine yeni bir boyut daha eklenmiştir. Yazı, sözlü iletişimin kayıtlara geçen biçimi olarak da görülebilir. Başka bir deyişle yazının geliştirilmesi, sözün kalıcılaşması olanağını doğurmuştur. Bu bağlamda yazı bir bakıma sözlü iletişimin daha da güçlenmesine, süreklilik kazanmasına, zamansal ve uzamsal olarak yaygınlaşmasına, evrenselleşmesine fırsat yaratmıştır. Sözsüz ve sözlü iletişimin yerellik özelliklerinin karşısında yazılı iletişimin evrenselliği gözlemlenmektedir. Sözlü iletilerin yazıya dökülerek kayıt olanağı bulması ve tutulan kayıtların zamansal düzlemde kalıcılaşmasının, uzamsal düzlemde de yaygınlaşmasının sağlanmasıyla birlikte yazılı iletişim, insan iletişiminin evrensel düzeye taşınması olanağını yaratmıştır (Güngör, 2011b: 40). Yazılı iletişimin iki boyutu vardır (Bıçakçı, 1998: 38): 1. Bireysel Boyut: Yazılı iletişimde birey, alıcı konumundadır. Alıcının, yazılı ürünü çözebilme alışkanlığı ve yeterliliği önceden kestirilebilir. Telgraf, mektup, rapor, bireysel boyutta yazılı ürün türleridir. 2. Konumsal Boyut: Alıcıların bireysel olarak değil, konumsal olarak hedef kabul edildiği boyuttur. Hedef alıcıların (medyanın izler kitlesi, bir ürünün hedef kitlesi veya belirli bir meslek grubunun üyesi) yazılı ürünleri aynı alışkanlık ve yeterlilik düzeyinde çözmesi olanaklı değildir. Afiş, bülten, kitapçık, gazete, dergi, reklam panosu vb. iletişim ürünleri konumsal boyutlu yazılı ürün türleridir. İster bireysel boyut, isterse de konumsal boyutta olsun, yazı ile iletişim kurmak binlerce yıldır insanlar açısından vazgeçilmez bir durumdadır. Yazılı iletişimin başlıca tercih edilme sebepleri şöyledir (Öztekin ve Öztekin, 2008: 161): • Yazılı iletişim, kullanılan ifadelerin daha net olması sebebiyle yanlış anlaşılmalara ve hatalara daha kapalı bir iletişim yöntemidir. • Yazılı iletişimde karmaşık ve anlaşılması zor mesajları maddeler halinde sıralayarak onları kolayca iletmek mümkündür. • Yazılar saklanabilme özelliğine sahip olmasından dolayı istenildiği zaman onlara tekrar göz atmak mümkündür. • Yazılı iletişimde yazı istenildiği zaman okunabilir (bir işle meşgulseniz ya da o an okumak istemiyorsanız), ancak sözlü iletişimde ise konuşma esnasında herkesin o an orada olup, söylenilenleri o an dinleme zorunluluğu bulunmaktadır. • Yazışmanın yapılabilmesi için bir ön hazırlık evresinden geçilmesi gereklidir. Söz konusu bu gerekliliğin amacı, iletişimsel anlamda hataları azaltmak ve ifadeleri netleştirmektir. • Yazının kolaylıkla çoğaltılarak istenilen herkese ulaştırılabilme özelliği vardır. • Yazılı iletişimin saklanabilmesi nedeniyle kanıt olma özelliği bulunmaktadır. 34 Yazının Dünü ve Bugünü İcat edildiğinden bu yana insan yaşamında önemli değişikliklere neden olan yazının kim tarafından bulunduğuna dair üzerinde uzlaşıya varılmış bir görüş yoktur; bunun yerine yazının ortaya çıkışını açıklamaya çalışan çeşitli teoriler bulunmaktadır. Bugün, çoğu uzman yazının muhasebe hesaplarıyla başladığını kabul etmekle birlikte muhasebecilik antik Mısır, Çin ve Orta Amerika yazılarından günümüze kalanlar arasından çok az bir yer kaplamaktadır. Eski bir Sümer tabletine göre yazı “genişleyen bir ekonominin zorlayıcı gereksinimlerinin doğrudan bir sonucu olarak” gelişmiştir. MÖ 4. binyılın sonlarında, Mezopotamya’nın eski şehirlerinde ticaretin ve idarenin karmaşıklaşması, yönetici seçkinlerin bellek düzeyini aşan bir düzeye erişmiş, böylelikle yazı yazma gereksinimi ortaya çıkmıştır. 18. yüzyılda gerçekleşen Aydınlanma’yla yazının kökenleri piktogramla açıklanmaya başlamış, ilk yazılı simgelerin genellikle piktogramlar, somut nesnelerin resimsel temsilleri olduğu düşünülmüştür. Bazı uzmanlar yazının, yaklaşık MÖ 3300 yıllarında Uruk şehrinde yaşamış kimliği bilinmeyen bir kişinin bilinçli araştırmalarının sonucu olduğunu söylemektedir. Başkaları ise yazının muhtemelen zeki bir idareci ve tüccar grubunun çalışması sonucu ortaya çıktığına inanmaktadır. Bunlar dışında yazının bir icat değil de tesadüfî bir keşif olduğunu ya da yazının uzun bir süreye yayılmış bir evrimin sonucu olduğunu savunan uzmanlar da yok değildir (Robinson, 2011: 69). Piktogram, bir konuda uyarıda ya da açıklamada bulunmak amacıyla kullanılan resimsel işaretlerdir. Trafik işaretleri, olimpiyat oyunlarındaki çeşitli spor dallarını temsil eden işaretler piktogramlara örnek olarak verilebilir. Görüldüğü üzere yazının nasıl ortaya çıktığını açıklayan pek çok görüş bulunmaktadır. Ancak yazının ya da yazılı iletişimin serüvenine bakıldığında en önemli gelişmenin matbaa olduğu görülmektedir. 15. yüzyılda, özellikle de Batı dünyasında iletişimin kitlesel nitelik kazanması yönünde önemli gelişmeler yaşanmıştır. Kitle iletişiminin muhteşem üçlüsü yazı, kâğıt ve matbaa bu yüzyılda, bir daha hiç ayrılmamak üzere birleşmişler, insanlığın karanlıktan aydınlığa çıkmasında önemli bir paya sahip olmuşlardır. Büyük keşiflerin başladığı 13. yüzyıl, Rönesans ve ardından da Reform hareketlerinin başlaması, bir yandan da iletişim alanında kitleselleşme ve kurumsallaşma sürecine hız kazandırmıştır. Ancak bu döneme asıl damgasını vuran olay, 1438’de Gutenberg’in matbaayı geliştirmesidir. Batı’da matbaanın kullanıma girmesiyle birlikte önce kitap, ardından da gazete basımı başlamış, böylelikle Batı dünyasındaki köklü değişimlerin ilk işaretleri oluşmuştur. Yazının matbaa aracılığıyla çoğaltılmaya başlamasıyla düşünceler beyinlerden dışarıya çıkarak milyonlarca insana yayılma olanağı bulmuştur. Böylelikle matbaayla birlikte bir yandan kitle iletişiminin temelleri atılırken, diğer yandan da insanlar kocaman bir kitle olduklarının farkına varmışlardır. Matbaanın kullanımı, basılı materyallerin daha hızlı ve daha çok sayıda basımı, halka dağıtımıyla birlikte her şeyden önce sistemli bilgi üzerindeki tekel yapıda çatlaklar oluşmaya başlamış, bu çatlakların belli bir büyüklüğe ulaşması genel sistemi etkilemesi ile önce Rönesans ve Reform, ardından da Fransız Devrimi gibi gelişmeler olmuştur (Güngör, 2011 a: 204-205). Kâğıdın ve matbaanın bulunuşuyla, gerek kişilerarası, gerekse de kitlesel ölçekte iletişim olanakları yaygınlaşmıştır. Uzak mesafelerle haberleşme gereksinimi, yazılı iletişimi ön plana çıkarmış, gazete, dergi gibi iletişim ürünleri, geniş kitlelere ulaşarak kitlesel bir görünüm kazanmıştır. Artık mesajı saklayan ve ileten kâğıdın yanı sıra bunları belleğinde saklayan, internet aracılığıyla milyarlarca insanla paylaşabilen bilgisayar gibi pek çok aygıt da yazılı iletişimde kullanılan araçlar arasında yerini almıştır (Bıçakçı, 1998: 37-38). Anlaşılacağı üzere matbaadan sonra yazının tarihsel serüveninde en önemli etmen bilgi iletişim teknolojileri ve bu teknolojilerin insan yaşamına getirdiği yeniliklerdir. Söz konusu teknolojiler, özellikle 1990’lı yıllardan itibaren yaygın olarak kullanılan bir duruma gelmiş ve toplumsal yaşamı derinden etkilemiştir. Önceleri radyo ve televizyon yayıncılığı, bilgi teknolojileri ve haberleşme şeklinde ortaya çıkan üç temel teknolojik alan, zamanla bilgi iletişim teknolojileri kavramı içinde ele alınmaya başlanmış, ayrıca basım, yayım, çoklu ortam, yapay zekâ, sanal gerçeklik gibi alanlara ilişkin teknolojilerin yanı sıra müzik, sinema ve eğlence endüstrilerinde kullanılan teknolojiler de zamanla bu kavramın içine dâhil 35 edilmiştir. Böylelikle bilgi iletişim teknolojileri bir yandan klasik ayrımda yer alan sanayi ve hizmet sektörü kavramlarının birleştiği melez bir sektör haline gelirken, diğer yandan da farklı, ancak birbirine giderek yakınlaşarak benzeyen çok sayıda teknolojiyi kapsayarak devasa bir teknolojik alanı oluşturmaktadır (Atabek, 2003: 222-230). Bilgi iletişim teknolojilerindeki gelişim, yazının insan yaşamındaki önemini daha da arttırmış, yazılı bir metni üretebilmek, saklayabilmek, iletebilmek için kâğıt kullanma, matbaadan yararlanma gibi zorunlulukları ortadan kalkmış, böylelikle kâğıda ve matbaaya güçlü bir alternatif yaratılmıştır. Çağımız insanları, bu teknolojiler sayesinde yazılı iletişimde elektronik kitaplardan, mektuplardan, yazışmalardan yoğun olarak yararlanmaktadır. Yazının İşlevleri Yazı, insanlık tarihinin en büyük icatları arasındadır, hatta kimilerine göre belki de en büyük icadıdır, çünkü tarihi olanaklı kılmıştır. Ancak yine de bu çoğu kişi tarafından sıradan bir yetenek olarak görülür; düşünceleri bir kâğıt parçası veya video ekranı üzerindeki simgelere veya bir bilgisayar diskindeki bilgi bitlerine dönüştüren zihniyet-fiziksel süreç hakkında nadir olarak düşünülür (Robinson, 2011: 66). Birçok kişi için yazı ilkokul çağlarında öğrenilen, sıradan bir iletişim alanında var olan, sıradan bir kavramdır. Ancak gerek insanlığın politik, ekonomik, kültürel geçmişi, gerekse de bireysel anlamdaki bilişsel süreçler açısından yazının son derece etkili, biçimlendirici ve de taşıyıcı bir görünümü vardır. Yazının belki de en önemli işlevi, onun bir anlamda varoluşunun önemli bir nedeni olan iletişimdir. Bu iletişim hem kişilerin birbirleriyle hem de kişinin kendisiyle gerçekleşebilir. Kişinin kendi kendisiyle iletişimde kimi zamanlar yazı devreye girebilir. Kişi, zihnini meşgul eden düşünceleri yazıya dökerek rahatlar. Âşık olan ve aşkını karşısındakine anlatamayan kişi şiir, mektup yazarak rahatlar. Günlük tutan bir kişi, bir anlamda kendisiyle yazılı yoldan iletişim kurar ve içe dönük bir iletişim gerçekleştirir. Duygularını, düşüncelerini meşgul eden durumu yazıya dökerek nesneleştiren insan, yazıyla somutlaştırdığı düşün ve duygu dünyasını çözümleyebilmek, kendiyle iletişimi etkili bir şekilde gerçekleştirmek için önemli bir yol alır. Yazıya dökülen düşünce ve duygularla kişi iç dünyasına, bir bakıma kendi kendisine ayna tutmuş, iç dünyasını kendisi için çok daha kolay ve net algılanabilir duruma getirmiş olur. Böylece kişi, kendi kendisiyle olan iletişimini çok daha örgütlü ve sistematik bir yapıya dönüştürebilir (Güngör, 2011a: 135). Yazının iletişim aracı olma işlevi, kişinin diğer insanlarla olan iletişimi açısından da oldukça önemlidir. Hatta belki de bir başka kişi ya da kişilerle iletişim kurmak için yazıdan yararlanmak, kişilerin kendileri ile iletişim kurmak için yazıdan yararlanmasından daha da önce gelir. Bir kişi yazı yazarak bir başka kişiye duygu ve düşüncelerini kolaylıkla iletebilir. Ayrıca kitle iletişim araçları sayesinde yazıyla iletişim kurmak kolaylaşmış, çok sayıda insana, tek bir yazıyla ulaşma olanağı ortaya çıkmıştır. Bir gazetede köşe yazarlığı yapan bir kişi her gün milyonlarca insanla duygu ve düşüncelerini paylaşabilme olanağına sahiptir ya da internette blog yazarlığı yapan bir kişi deneyimlerini, duygu ve düşüncelerini bloğuna yazarak diğer insanlarla etkileşim içine girebilmektedir. Her gün, dünyanın dört bir yanında insanlar dünyayla ve yaşadıkları hayatla ilgili gelişmeleri yazılı ve elektronik kitle iletişim araçları sayesinde öğrenebilmektedir. Yazı, toplumsal örgütlenme ve insanlar arasındaki ekonomik, siyasal, kültürel ilişkiler için de oldukça önemlidir. Toplumları yönetmek için kullanılan yasalar, devletler arasındaki antlaşmalar, ticaret hayatını düzenleyen ve sürdüren kayıtlar, ilişkiler hep yazı temelinde işlemektedir. “Yazının kullanıma girmesi, insanların toplumsal yaşamlarını sistemli yapılara dönüştürmelerini daha da kolaylaştırmıştır. Kayıtların tutulması, uzak mesafelerdeki insanlar, birimler, kurumlar arasındaki yazışmalar yoluyla eşgüdüm sağlanması, toplumsal bütünlüğün korunması ve sürdürülmesi vb. açılardan pek çok olanak doğmuştur. Başka bir deyişle yazılı iletişim sayesinde insanlık kendi tarihini oluşturabilmiştir” (Güngör, 2011b: 40). Yazının, insanlık tarihini oluşturabilmeyi sağlayabilmesi, duyguları, düşünceleri, haberleri günden güne, kuşaktan kuşağa aktarmaya hizmet edebilmesi, onun her türlü iletiyi saklayabilme işlevi ile hayat bulur. “Söz uçar, yazı kalır” sözü bu durumu oldukça iyi ifade eder. Yazı ile bir kişinin gerek kendisi, gerekse de diğer insanlarla kurduğu iletişimde aktardığı bilgiler, duygular kalıcı hale gelir. Bugün arkeolojik kazılarda bulunan yazıtlarla binlerce yıl önce yaşamış bir kişinin yaşam öyküsüne, bir filozofun öğretisine ya da bir kralın ülkesini yönetirken kullandığı yasaları barındıran metinlere, devlet arşivlerindeki belgelerle tarihi olaylara dair bilgilere ya da yüzlerce, binlerce yıl önce yazılmış edebi eserlere ulaşılabilmektedir. 36 YAZIM SÜRECİ VE İLKELERİ Yazıyı yazan, sesinin tonundan, yüzünün ve bedeninin şeklinden mahrumdur. Onun işi, bir anlamda sözcüklerle sesler, jestler, mimikler ve de en nihayetinde anlamlar yaratmaktır. Okuyan, yerine göre bir cümleden gülümseyen ya da üzgün bir yüzü, acil olarak karşılanması gereken bir beklentiyi, öğrenmesi gereken bir haberi kısacası yazıyı yazanın iletmek istediği duyguları, bilgileri çıkarsayabilmelidir. Bu bağlamda, bir başkası için yazı yazanın yani başkasıyla yazı yoluyla iletişim kurmak isteyenin, yazılı iletişimin kendine özgü kurallarına ve çeşitli biçimlerine hâkim olması gerekir. Bu hâkimiyet alanı, en temel okuma yazma bilgisinden başlayan, sözcüklerle ustalıkla hazırlanmış yapılar kurmaya kadar giden bilginin ve yaratıcılığın olduğu geniş ve derin bir alandır. Başarılı bir yazı yazma işlemi, belli aşamaları takip eden bir süreçtir. Söz konusu süreç, çeşitli değişkenler doğrultusunda planlanır ve uygulanır. Yazar, ortaya çıkaracağı yazı ve o yazıyı okuyacak insanlarla ilgili bilgiler toplar, değerlendirmeler yapar. Bu, tıpkı bir aşçının yemek hazırlamasına benzer. Nasıl usta bir aşçı hazırlayacağı yemek için misafirlerinin beğenilerini, elindeki malzemeleri ve olanakları gözetir, pişirdiği yemekle ilgili kontrolleri yapar ve yemeklerini şık bir şekilde misafirlerine sunmanın yollarını ararsa belli bir amaç doğrultusunda yazı yazacak olan bir kimse de olanaklarını, bilgilerini, okuyucularını, yazısının sunulacağı ortamları, ortaya çıkardığı metnin kalitesini ve etkililiğini gözetir. Ünlü İngiliz edebiyatçı Rudyard Kipling “Altı güvenilir yardımcım var, tüm bildiklerimi onlara borçluyum; onları ‘Ne’, ‘Neden’, ‘Ne zaman’, ‘Nasıl’, ‘Nerede’ ve ‘Kim’ diye çağırırım” demektedir (Akyürek, 2004: 46). Kipling’in bu saptaması yazı yazmanının aslında ne kadar ciddi bir süreç olduğunu gözler önüne serer. Etkili yazılar yazmak isteyen bir kişi verimli bir yazma sürecini de planlamalı ve hazırladığı planı doğru şekilde uygulamaya koymalıdır. Yazı yazma süreci genel olarak üç aşamada incelenebilir: Yazım Öncesi, Yazım Sırası ve Yazım Sonrası Şekil 2.1: Yazım Süreci 37 Yazım Öncesi Yazım öncesi, yazma sürecinin belki de en önemli aşamasıdır. Zira sürecin sonunda ortaya çıkacak olan yazılı eser, bu aşamada edinilecek bilgilere, alınacak kararlara göre şekillenecektir. Bu bağlamda yazım öncesinde yapılacak çalışmaların etkili ve verimli bir şekilde gerçekleştirilmesi oldukça önemlidir. Yazım öncesi aşamasında yazarın cevap bulması gereken sorular şöyledir: • Yazım hangi formatta olacak? Çeşitli yazı formatları bulunur. Resmi yazılar, kişisel yazılar, kurumsal yazılar, edebi yazılar, akademik yazılar bunlardan bazılarıdır. Yazım öncesi aşamasında yazar, hazırlayacağı yazının hangi biçimde olacağını öncelikle belirlemelidir. Çünkü her bir biçimin kendine özgü kuralları ve okuyucu beklentileri vardır. Örneğin, bir halkla ilişkiler uzmanı basın bülteni yazarken çalıştığı kurumun kurumsal kimliğine uygun bir dil kullanmakta, basın bültenine dair çalıştığı kurum tarafından önceden belirlenmiş biçimsel özellikleri gözetmekte, basın bülteninde olması gereken içeriği planlamaktadır. Anlaşılacağı üzere, yazım sürecinin biçimsel ve içeriksel gidişatı, yazının formatının ne olduğuna göre şekillenmektedir. Bu bakımdan, hazırlanacak yazının öncelikle hangi formatta olacağının belirlenmesi gerekir. Resmi bir yazı yazılırken ne gibi biçimsel özelliklere dikkat edilir? • Amaçlarım neler? Yazma süreci, belli bir zamanda, belli bir amacın gerçekleştirmesi üzerine kurulu bir süreçtir ve süreç sonunda ortaya çıkan eserin başarılı olup olmadığını ölçmek, ancak sürecin en başında yazmak ile amaçlananın ne olduğunun belirlenmesine bağlıdır. Bu bakımdan yazar, yazacağı yazının neye hizmet etmesi gerektiğini doğru bir şekilde belirlemeli, sürecin geri kalan kısmını da belirlediği amaca ulaşabilme doğrultusunda yapılandırmalıdır. • Hangi bilgilere gereksinimim var? Yazı, bir iletişim biçimidir ve iletişim sürecinde duyguların, bilgilerin bir taraftan diğerine aktarımı vardır. Yazı yazacak olan kişinin, yazdığı yazının gerek biçimi, gerekse de içeriği ile ilgili olarak bir takım kararları alması gerekir; ancak bunun için de bir takım bilgilere gereksinim vardır. Bu bağlamda gereksinim duyulan bilgileri kullanıp yazıyı istenen biçime ve içeriğe kavuşturabilmek için öncelikle neye gereksinim duyulduğunu belirlemek gerekir. Örneğin, yeni bir tedavi yöntemi ile ilgili olarak haber yapacak olan bir gazeteci, haberinde hangi bilgileri kullanması gerektiğini önceden belirlemelidir. Çünkü ancak bu yolla hangi bilgi kaynaklarına yönelebileceğini, yazdığı haberle ilgili olarak kimlerden yardım alabileceğini planlayabilecektir. • Araştırma yaptım mı? Yazım sürecinde araştırma yapma, gereksinim duyulan bilgileri temin etme sürecidir. Bu süreçte yazar, çeşitli yazılı ya da sözlü kaynaklara başvurup yazısında kullanacağı bilgileri toplayabilir. İyi yapılmış bir araştırma, yazılacak metnin doyurucu olmasını sağlayabileceği gibi olası bilgi yanlışlarının da önüne geçer. • Kimlere sesleniyorum? Yazılacak bir metnin şekillenmesinde söz konusu metni yazan kişi kadar o metni okuyacak kişi ya da kişilerin de büyük etkisi bulunur. Her yazının bir hedef kitlesi vardır. Dolayısıyla yazar, yazdığı yazıyı okuyacak kişinin ya da kişilerin kim olduğunu önceden tanımlamalıdır. • Seslendiğim kişilerin özellikleri neler? Kimlere sesleneceğini belirleyen yazarın sonrasında yapması gereken en önemli iş, sesleneceği kişilerin ne gibi özellikler sergilediğini belirlemektir. İnsanlar yaş, cinsiyet, eğitim, meslek, kültür, kişilik yapısı gibi çeşitli özelliklerine göre birbirlerinden farklılaşmaktadır. Bu farklılaşma, onların okudukları 38 bir yazıdan beklentilerini ve söz konusu yazıyı kavrayış düzeylerini etkilemektedir. Söz gelimi, eğitim düzeyi yüksek, entelektüel anlamda kendini iyi yetiştirmiş bir kişinin okuduğu bir yazıyı değerlendirme biçimi ve beklenti düzeyiyle eğitim düzeyi düşük olan bir kişininki farklıdır. Bu bakımdan yazar seslendiği kişi ya da kişilerin kim olduğunu, ne gibi özelliklere sahip olduğunu doğru bir şekilde belirlemeli ve yazısını, yazıyı okuyacak kişilere uygun olarak yapılandırmalıdır. • Dikkate almam gereken özel bir durum var mı? Kimi konuların ya da kimi kişilerin belirli konulara hassasiyetleri ya da özel beklentileri olabilir. Örneğin, siyasi bir konu ya da tutulan bir takımla ilgili ifadeler bazı durumlarda sorunlar yaratabilir. Ayrıca bazen hazırlanacak bir yazının son teslim tarihi ya da saati olabilir. Örneğin, basın bülteni yazacak olan bir halkla ilişkiler uzmanı, gazetelerin editoryal toplantıları yapılmadan evvel bültenini tamamlayıp ilgili yerlere ulaştırmalıdır. Bu bağlamda yazar, yazım öncesi aşamada üzerinde durması gereken özel bir konu ya da durum olup olmadığını mutlaka kontrol etmelidir. Yazım Sırası Yazım öncesinde yapılması gereken işlemleri gerçekleştiren yazarın bir sonraki aşaması yazmaya başlamaktır. Yazma süreci, bol dikkat gerektiren ve yazım öncesi aşamasında elde edilen bilgilerin ve alınan kararların en doğru şekilde hayata geçirilmesi gereken bir süreçtir. Zira doğru bir şekilde uygulamaya sokulamayan hiçbir karar ya da bilgi, yazım sürecinin sonunda ortaya çıkacak olan esere katkıda bulunamaz. Bu bağlamda yazma işleminden sorumlu olan kişi, yazım işlemini etkili ve verimli bir şekilde ilerlemesini sağlamalıdır. Yazım işlemi sırasında yazarın cevap bulması gereken sorular şöyledir: • Yazım amacıma ve kurallara uygun olarak ilerliyor mu? Yazar, yazım işlemini başarıyla tamamlayabilmek için yazım öncesinde doğru kararlar alıp bunu etkili bir şekilde hayata geçirebilmelidir. Bu bağlamda, yazım işleminin verimli bir şekilde gerçekleşmesi için yazarın sık sık gidişatı kontrol etmesi, yazma amaçlarını, hedef kitlesini, yazının yayınlanacağı ortama dair konuları sürekli olarak gündeminde tutması, böylelikle olası bir hedef sapmasını, daha çalışma bitmeden engellemesi gerekir. • Yazmak istediklerimi etkili bir şekilde kâğıda dökebiliyor muyum? “İyi fikir; iyi inşa edilmiş, iyi korunan bir kale gibidir. Her türlü saldırıyı bertaraf eder. Bu savunma kuvveti kendi içinde, doğasında vardır. Ama fikriniz zaten daha yazarken içinize sinmiyorsa, ifade edilmesi gereken bazı noktaları karanlıkta bırakıyorsa ya da belli belirsiz hedeften şaştığınızı hissediyorsanız, çok doğal olarak en ufak bir saldırıda devrilecektir” der reklam yazarı Ersel Serdarlı (2008: 25). Gerçekten de yazım sürecinin sonunda ortaya çıkacak eserin hedeflerine ulaşabilmesi, eserin içerdiği bilgileri etkili bir şekilde iletebilmesi ile gerçekleşmektedir. Bu bağlamda yazarın, yazmak istediklerini ifade ediş biçimi yani onları “nasıl” ifade ettiği de oldukça önemlidir. Yazar, yazının amaçlarına ve hedef kitlesine uygun sözcükleri, ifadeleri seçebilmeli, sorunlara yaratıcı çözümler üretebilmelidir. • Bulunduğum fiziksel ortamda beni olumsuz etkileyen bir durum var mı? Yazım süreci, yoğun bir bilişsel çabayı gerektirir. Bu bağlamda, sürecin sağlıklı işleyebilmesi için yazım işleminin gerçekleştirildiği ortam, fiziksel anlamda da yazar için uygun olmalıdır. Yazma işlemi sırasında yazarın dikkatini dağıtacak, yazmaya odaklanmasını engel olacak gürültü, aşırı sıcak ya da soğuk, az ya da fazla ışık gibi dış faktörlerin olumsuz etkilerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir. Yazım Sonrası Yazım sürecinde, yazım işleminin tamamlanmasının ardından kontrol aşamasına geçilir. Bu aşamada ortaya çıkan yazılı metnin içeriksel ve biçimsel olarak ne ölçüde yazılma amaçlarını karşıladığı gözden geçirilir ve duruma göre yeni düzenlemelerin yapılması kararı alınabilir. 39 Yazım sonrası aşamasında, ortaya çıkan metni okuma konusunda bir başka kişiden de yardım almak yararlı olabilmektedir. Kimi durumlarda yazar, yazım aşamasında kendi yaptığı çeşitli hataları fark edemeyebilmektedir. Bu bakımdan, güvenilen, konuya hâkim, dikkatli bir başka kişinin yazıyı okumasına, onun görüş ve önerilerinin alınmasına başvurulabilir. Yazım işlemi tamamlandıktan sonra yazarın cevap bulması gereken sorular şöyledir: • Yazımın içeriği amacıma, hedef kitleme ve yayınlanacağı ortama uygun mu? Başarılı bir yazı, en başta yazılma amaçlarına hizmet edebilen, hedef kitlesinin istek ve beklentilerine yanıt verebilen, yayınlanacağı mecranın özellikleriyle uyumlu olabilen bir yazıdır. Bu bakımdan yazım sonrasında ortaya çıkan metnin, en başta bu ölçütleri ne ölçüde karşıladığı gözden geçirilmeli ve gerekiyorsa çeşitli değişiklikler yapılmalıdır. • Dil bilgisi kurallarına uymuş muyum? Dil bilgisi kuralları, yazılı iletişim açısından büyük bir öneme sahiptir. Vermek istediği mesajı yazı ile aktaran bir kişinin duygu ve düşüncelerini sağlıklı bir şekilde iletebilmesi, bunun için de dil bilgisi kurallarını dikkatli bir şekilde uygulaması gerekmektedir. Kimi zamanlar yanlış yazılmış bir sözcük ya da noktalama hatası bambaşka anlamların ortaya çıkmasına neden olabilmektedir. Böyle olumsuz durumlarla karşılaşmamak için yazım sonrası aşamada, hazırlanan yazının dil bilgisi kurallarına ne ölçüde uyup uymadığı mutlaka kontrol edilmelidir. Yazım kılavuzu, atasözlerin ve deyimlerin açıklamaları ve çeşitli güncel sözlükler için www.tdk.gov.tr adresini ziyaret edebilirsiniz. • Cümlelerimde anlatım bozukluğu var mı? Anlatım bozuklukları, yazılı eserlerde çok sık rastlanan bir sorundur. Kimi zamanlar dil bilgisi kurallarına yeterince hâkim olamamaktan, kimi zamanlar da dikkatsizlikten kaynaklanan çeşitli anlatım bozukluklarına yazılarda rastlanmaktadır. Konuşma dilinde anlatım bozuklukları bir nebze hoş görülebilecek olsa da yazı dilinde bu ciddi bir sorundur. Bu bakımdan yazım sonrası aşamasında, ortaya çıkan metnin anlatım bakımından sorun ya da sorunlara sahip olup olmadığı üzerinde dikkatle durulmalıdır. Anlatım bakımından güçlü bir metin için sözcükler doğru anlamlarıyla, gerektiği kadar, dil bilgisi kurallarına uygun olarak yer almalı, cümleler akıcı ve anlaşılır olmalı ve mantık hatalarından kaçınılmalıdır. Yazılı iletişimde anlatım bozukluklarına neden olan başlıca hatalar nelerdir? • Yazının biçimsel özellikleri istediğim gibi mi? Yazım sonrası aşamasında yapılması gereken bir başka işlem de yazıyı biçimsel bakımdan kontrol etmektir. Metnin sayfaya yayılışı, başlıkların ve alt başlıkların ayırt edilebilir bir şekilde metin içinde konumlanışı, satır ve paragraf aralıkları, yazı tipi ve büyüklüğü, sayfa kenar boşlukları, yazının resmi yazılarda, basın bültenlerinde olduğu gibi önceden belirlenen bir format var ise o formata uygunluğu üzerinde durulması gereken konulardır. Yazım sonrası işlemlerin yapılmasının ardından yazım süreci artık tamamlanmış olur. Bu aşamada son haliyle yazarın elinde olan metnin genel olarak şu özelliklere sahip olması beklenir: • Amacına uygun • Hedef kitlesine uygun • Yayınlanacağı mecraya uygun 40 • Akıcı bir dile sahip • Dikkat çeken • İkna eden • Dil bilgisi kurallarına uyan • Gerektiğe kadar uzun • Açık, anlaşılır ifadelere sahip • Anlatım bozuklukları içermeyen • Okuyucunun okumasını kolaylaştıracak görsel düzenlemelere (yazı boyutu, rengi vb.) sahip • Önceden belirlenmiş şablonlar (dilekçe, basın bülteni vb.) varsa o şablonlara uyan Yazım öncesinde, sırasında ve sonrasında gerekli tüm işlemleri yapan yazarın artık yapması gereken yazının hedef kişi ya da kişilerle buluşmasını sağlayacak iletişim kanalına yönelmektir. Okuyucusuyla buluşan yazı için bundan sonra yazarın yapacağı en önemli şey, okuyucudan gelen geri bildirimleri dikkate almaktır. Geri bildirimleri gündemine alabilen bir yazar, bundan sonraki yazma eylemlerinde söz konusu geri bildirimler doğrultusunda kararlar alır ve bu kararları uygulamaya koymanın yolları üzerinde durur. Okuyucusunun tepkilerini görüp bunları doğru bir şekilde yorumlayabilen bir yazar, başarıya giden yolda önemli bir adım atmış olur. Bir yazar için başarının anahtarı kuşkusuz sadece okuyucu tepkilerini dikkate almak değildir. Yazma sürecinin temel aktörü olan yazarın, bu süreci etkili bir şekilde yürütebilmesi için daha pek çok özelliğe sahip olması gerekir. Bu özellikler kısaca şöyle sıralanabilir: • Araştırma ve gözlem yapabilme: İyi bir yazar konusuna hâkimdir. Bu hâkimiyeti de yaptığı araştırmalardan ve gözlemlerden elde ettiği bilgilerle sağlar. Yazar, yazdığı konuyu, hedef kitlesini ve yazısının yer alacağı mecranın özelliklerini iyi bilmelidir. • Empati yapabilme: Yazı, bir başkası ile iletişim için yapıldığı takdirde yazarın empati gücü başarı ölçütü olarak ön plana çıkar. Empati, bir kişinin kendisini, karşısındaki kişinin yerine koyabilmesidir. Yazar, kendisini okuyucu yerine koyabilmeli, okuyucusunun beklentilerini, gereksinimlerini, özelliklerini, duygu ve düşüncelerini doğru bir şekilde ele alabilmelidir. • Analitik ve yaratıcı düşünebilme: Kimi sorunlar analitik, kimi sorunlar da yaratıcı düşünce süreçlerini gerektirir. İyi bir yazar, her şeyden önce karşı karşıya kaldığı ve yazmasına neden olan konuyu doğru bir şekilde tanımlayıp yerine göre analitik veya yaratıcı düşünce süreçlerinden yararlanabilmelidir. • Entelektüel birikim sahibi olabilme: Yazma eylemi, bir kişinin entelektüel birikimine göre zenginleşir. Bu bakımdan iyi bir yazarın çok okuması, merak etmesi, sorması, sorgulaması gerekir. • Yazılı iletişim kurallarına hâkim olabilme: Yazılı iletişimin kendine özgü kuralları vardır. Yazarın, yazma eylemini gerçekleştirirken kullandığı dile hâkim olması söz konusu dilin kurallarını iyi bir şekilde bilmesi gerekir. 41 Resim 2.1: Yazar YARATICILIK VE YAZILI İLETİŞİM Yaratma ve yaratıcılık kavramları daima insanoğlunun ilgisini çekmiş ve süreç içinde çeşitli şekillerde tanımlanmaya çalışılmıştır. Yaratıcılık köken itibariyle Latince “Creativitόt” sözcüğünden gelen, diğer dillerde, örneğin İngilizcede “Creativity”, Fransızcada “Créer” gibi fiillerle ifadesini bulan bir kavramdır. Temel olarak yaratıcılık; doğurmak, yaratmak, meydana getirmek anlamlarını taşımaktadır. Yaratıcılık; zihinde var olan iki ya da daha fazla kavramı yeni bileşimler şeklinde formüle etme yeteneği olarak tanımlanabilir (Mandell, 1981: 408). O halde bulmak, keşfetmek ya da daha geniş anlamıyla yaratmak, öncelikle uygun yeri ya da bu yere giden doğru yolu bulmaya dayanır (Rouquette, 1992: 10). Düşüncel fonksiyonlarımız açısından baktığımız bu noktada yaratıcılık; mevcut kavramların aralarındaki ilişkilerden yeni kavramlar veya düşünceler üretmek (Yıldırım, 1998: 21) olarak da değerlendirilebilir. Geniş bir bakış açısıyla yaratıcılık; alışılmışları bırakmak, başkalarının yaşantılarına açılmak, herkesin izlediği ana yolun dışına çıkmak, bilinmeyenlere doğru bir adım atmak, yeni bir düşünce çizgisi çizmek, var olan problemin çözümü için alternatifler üretmek, başka şeylerin icadına yol açabilen bir şey bulmak, var olan düşünceler arasında bir ilişki kurmak ya da yeni ve orijinal bir düşünceye varmaktır (Rıza, 2001: 63). Yaratıcılığın doğuştan mı geldiği yoksa öğrenilebilen bir şey mi olduğu tartışmalı bir konudur. Yaratıcılığı öğretilebilecek ve dolayısıyla öğrenilebilecek bir olgu olarak kabul edenler yanında, bu görüşün tam tersi yönde düşünen, yaratıcılığı doğuştan getirilen ve eğitimle geliştirilemeyecek doğal bir yetenek olarak gören iki farklı görüşten bahsetmek mümkündür. Yaratıcılığın eğitim yoluyla geliştirilebileceğine inananlara göre yaratıcılık var ya da yok şeklinde tanımlanabilecek bir büyüklük değil, kişiye ve koşullara göre değişik derece ve boyutları olan bir düşünme biçimidir. Tıpkı mantıksal kurallar gibi yaratıcı yaklaşımlar da öğrenilebilir ve zamanla geliştirilebilir. Ünlü reklamcı ve yazar James Webb Young bu konuyla ilgili şöyle bir yorum getirmektedir (Mandell, 1981: 410): “Fikirlerin üretimi de aynı Fordların üretim süreci gibi kesin hatlarla belirlenmiş bir süreci içerir. Fikirlerin üretimi de bir montaj (üretim) bandı üzerinde düşünülebilir ki, bu üretimde zihin öğrenilebilen ve denetlenebilen etkili bir tekniği izler ve uygulamada bu etkili tekniğin kullanımı kadar önemli olan bir diğer konu da araçların etkili kullanımıdır.” 42 James Webb Young bu fikirlerini destekleyen bir teknik de geliştirmiştir. Bu teknikte ilk olarak ham malzemelerin toplanma aşaması vardır. Bu malzemeler hem sorununuz ile ilgili özel, hem de sürekli zenginleştirilmiş bilgi deponuzdan gelen genel malzemelerdir. İkinci aşama, bu malzemeler üzerinde zihinde bir çalışma yapmaktır. Üçüncü olarak kuluçka aşaması gelir ki, burada bazı şeyleri sentez işlemini yapmak üzere zihinde bırakmanız gerekir. Dördüncü aşama, fikrin fiilen doğmasıdır ve beşinci aşama ise, doğan fikri pratikteki kullanımları için son olarak geliştirme ve şekillendirme aşamasıdır (Mandell, 1981: 413). Yaratıcılığın hiçbir şekilde öğretilemeyeceğini ve doğuştan getirilen doğal yeteneklerle ilişkili olduğunu savunanlar ise, sadece yaratıcı kişilere özgü kişilik özelliklerinin varlığı üzerinde durmaktadırlar. “Gerçekten de yaratıcı kişiler iyi bir mizah gücü ve güçlü bir hayal gücü bulunan; insanlarla derinlemesine ilgilenen, ayrıca onları harekete geçiren şeyleri iyi ayrıştırabilen kişiliğe sahiptirler. Zihinleri edebiyat, sanat, tarih, müzik, bilim ve politika gibi pek çok konuda doludur. Diğer insanların göremedikleri bağlantıları görebilirler. Bazı şeyleri değiştirebilme ve alışılmadık bir bakış açısıyla değerlendirme yetenekleri vardır. Görünenin altında yatanları kavramak ve olağan olan şeylerdeki güzellikleri bulmak gibi bazı özellikler taşırlar” (Barry, 1990: 19). “Yaratıcılık, geniş bir entelektüel nitelikler yelpazesini kapsar, ara sıra aykırılıklar da taşır. Bunlar arasında meraklılık, girişimcilik, kurumsallaşmış geleneklere dayanılmazlık, açık sözlülük, öznellik, sıra dışı ilişkiler arayışı, oyunculuk yetisi ve zamanın önünde olma isteği sayılabilir. Bu özellikler yaratıcı kişileri bazen akıllı, bazen de aptal gösterebilir” (Baker, 1996: 200). Yaratıcılık kavramında ve yaratıcı düşünce sürecinde kesin kurallar ve aşamalar ortaya koymak her zaman mümkün olmamakla birlikte, yaratıcılığın kişinin doğumundan itibaren getirdiği kendine has özelliklere bağlı olduğunu savunanların yanında, yaratıcılığın belli bir sistematiği olan ve belli bir eğitim ile insan zihninin, aklının ve belli yaratıcı düşünce tekniklerinin kullanımının öğretilmesi yoluyla geliştirilebileceği savunanlar bulunmaktadır. Yaratıcılık eğitiminde ana nokta, bireye, kullanılacak malzemeler, yaklaşımlar konusunda bilgi vermek ve bunları nasıl kullanabileceğini aktarmaktır. Gerçek anlamda kişiye özgü bir yaratıcılık kavramının ortaya çıkabilmesi için, kişinin öğrendiği bilgiler ile kendine has özelliklerini yani yaratıcı kişiliğini birleştirilebilmesi gerekir. Ancak bu iki ana unsurun bir potada uygun şekilde bir araya getirilebilmesi ile gerçek anlamda, özgün bir yaratıcılık kavramından söz etmek mümkün olacaktır. Özetle; eğitimin ve kişinin sahip olduğu kişisel özelliklerin yaratıcılık üzerinde birbirini zenginleştirici ve güçlendirici bir rolü olduğu söylenebilir. Yaratıcılık, insan yaşamının hemen her alanında gereksinim duyulan bir değerdir. Kuşkusuz yazılı iletişim de yaratıcılığın gereksinim duyulduğu, yaratıcılık ile fark yaratılabilen bir alandır. Duygu, düşünce, olay, gözlem ve hayallerin çeşitli semboller kullanılarak yazı yoluyla başkalarına aktarılmasına yazmak denir (Karasevda, 2010: 32). “Yazmak büyülü bir şeydir. En basit yazma eylemi bile telepati sınırına varan, neredeyse doğaüstü bir olaydır. Düşünün bir: Bir kâğıt parçası üzerine belli bir düzende bir takım soyut işaretler koyabiliriz ve bin yıl sonra başka dünyadan biri, en derin düşüncelerimizi öğrenebilir. Uzay ve zamanın sınırları ve hatta ölümün kısıtlamaları aşılabilir” (Vogler, 2011: 385). Reklam yazarı Ersel Serdarlı (2008: 5), yazının zamana meydan okuyuşu ile ilgili şunları der: “Kendini yazı ile ifade etmeye çalışmak insanın ölümsüzlük çabasının dışavurumlarından sadece bir tanesi. Yazmak iştahı olan kişi, oldum olası, sözün uçtuğu yerde sesini daha uzağa ulaştırmaya çabalar. Bu iştah, nesilden nesile ulaşan değerler yarattığı gibi, buruşturularak paçavra edilen satırlara da vesile olmuş. Her işte, her eylemde olduğu gibi, yazma eyleminde de başarılılar ve başarısızlar var.” İletişim sürecinde gönderilen mesajların gönderenler ve alıcılar tarafından kesin olarak anlaşılması durumunda gerçek iletişimden bahsetmek mümkün olacaktır. Bu bağlamda iletişim için; anlaşılabilir mesajların alınması ve yollanması sanatıdır şeklindeki bir niteleme yanlış olmayacaktır (Eggland, 1985: 3-4). İletişimin bu niteliği yazılı iletişim için de geçerlidir. Bir yazının her şeyden önce iyi anlaşılması, bunun için ise dikkat çekici, okunmaya ilgi ve arzu yaratabilen bir nitelikte olması gerekmektedir. Yaratıcılık, dikkat çekebilen, ilgi ve arzu uyandırabilen yazıların ortaya çıkması açısından oldukça önemlidir. Her ne kadar da her yazım eyleminde olması gerekmese de özellikle kişilerin tutum ve 43 davranışlarına etki edilmesi amaçlanan reklam yazarlığı, halkla ilişkiler yazarlığı gibi alanlarda ve sanatsal kaygısı bulunan roman, şiir, senaryo yazımı gibi eylemleri kapsayan edebiyat, sinema gibi alanlarda yaratıcılık oldukça önemlidir. Bir halkla ilişkiler uzmanının hazırladığı bir basın bültenine yaratıcı bir başlık bulabilmesi ya da bir reklam yazarının tüketiciler üzerinde etkili olabilecek bir reklam üretebilmesi, söz konusu reklamda yer alacak başlık, alt başlık, slogan, reklam metni gibi unsurların hedef kitlenin tutum ve davranışlarına etki edebilecek şekilde yapılandırılabilmesi için reklamın yaratıcılık içermesi de önem kazanır. Benzer durum halkla ilişkiler yazarlığının söz konusu olduğu alanlar için de geçerlidir. Reklam yazarlığı ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi edinebilmek için Müge Elden'in İletişim Yayınları'ndan çıkmış olan "Reklam Yazarlığı" (2009) adlı kitabını okuyabilirsiniz. Yaratıcılık da içeren bir yazının ne kadar etkili olabileceğini belki de çok bilindik bir öykü ile özetlemek doğru olacaktır. Bir ilkbahar günü yürüyüşe çıkan bir reklamcı, yol kenarına oturmuş kör bir dilenci görür. Dilencinin önünde neredeyse yok denecek kadar az miktarda para ve üzerinde “doğuştan kör” yazan bir karton vardır. Kimsenin dilenciyi umursamadığını gören reklamcı, dilencinin önünde bulunan kartonu alıp yerine üzerinde farklı bir yazı bulunan yeni bir karton koyar. Bir müddet sonra dilenciye yardım eden insan sayısı hatırı sayılır bir oranda artmaya başlar. Reklamcının hazırlamış olduğu yeni kartonda şu yazmaktadır: “Güzel bir bahar günü ve ben göremiyorum.” 44 Özet Yazılı iletişim, yazma eylemi ile gerçekleşir. Etkili bir yazma eylemi, belli aşamaları takip eden bir süreci ifade eder. Bu süreç; yazım öncesi, yazım sırası ve yazım sonrası olmak üzere üç temel aşamayı kapsar. İyi bir yazar, yazım sürecinin bu üç aşamasını da verimli bir şekilde geçirmeli, böylelikle de etkili yazılar üretebilmelidir. İletişim en yalın tanımıyla duyguların, düşüncelerin, bilgi ve becerilerin aktarılması sürecidir. Söz konusu süreç, çeşitli öğelerin bir araya gelmesi ve bu öğelerin birbirleriyle uyum içinde var olabilmesiyle etkililik kazanır. İletişim sürecinde rol alan başlıca öğeler; kaynak, hedef, kanal, ileti ve geri bildirim olarak sıralanabilir. Bireyler arasında iletişim çok çeşitli şekillerde ortaya çıkabilir. Dolayısıyla çeşitli iletişim türlerinden söz etmek mümkündür. Yazılı iletişim, söz konusu iletişim türleri arasında oldukça önemli bir konuma sahiptir. İnsanlık tarihinin belki de en büyük icadı olan yazının kullanılması ile gerçekleştirilen bu iletişim biçiminde harfler, sayılar gibi çeşitli semboller ve bu sembollerin bir araya gelerek oluşturduğu sözcükler, cümleler, metinler vardır. Başarılı bir yazının çok çeşitli özellikleri vardır. Yaratıcılık bu özelliklerden birisi olarak kabul edilebilir. Her ne kadar da her yazım eyleminde olması gerekmese de özellikle kişilerin tutum ve davranışlarına etki edilmesi amaçlanan reklam yazarlığı, halkla ilişkiler yazarlığı gibi alanlarda ve sanatsal kaygısı bulunan roman, şiir, senaryo yazımı gibi eylemleri kapsayan edebiyat, sinema gibi alanlarda yaratıcılık oldukça önemlidir. Bu bakımdan iyi bir yazar, yaratıcılığını mümkün olduğunca geliştirmeli ve ortaya çıkardığı esere bu yaratıcılığını başarıyla yansıtmalıdır. Yazılı iletişim, insanlar açısından çok çeşitli işlevlere sahiptir. Yazının belki de en önemli işlevi, onun bir anlamda varoluşunun önemli bir nedeni olan iletişimdir. Bu iletişim hem kişilerin birbirleriyle hem de kişinin kendisiyle gerçekleşebilir. Yazı, toplumsal örgütlenme ve insanlar arasındaki ekonomik, siyasal, kültürel ilişkiler için de oldukça önemlidir. Toplumları yönetmek için kullanılan yasalar, devletler arasındaki antlaşmalar, ticaret hayatını düzenleyen ve sürdüren kayıtlar, ilişkiler hep yazı temelinde işlemektedir. Ayrıca yazı ile sözlü iletişimin aksine mesajlar kayıt altına alınabilir, saklanabilir. Yazının, insanlık tarihini sağlayabilmesi, duyguları, oluşturmayı düşünceleri, haberleri günden güne, kuşaktan kuşağa aktarmaya hizmet edebilmesi, onun her türlü iletiyi saklayabilme işlevi ile hayat bulur. 45 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi iletişim sürecinin öğelerinden birisi değildir? 6. Aşağıdakilerden hangisi bireysel boyutta yazılı ürün türlerinden birisidir? a. Alıcı a. Gazete b. İleti b. Dergi c. Anlam c. Kitapçık d. Geri bildirim d. Mektup e. Kaynak e. Bülten 2. Aşağıdakilerden hangisi kitle iletişiminde bir kanal olarak kabul edilebilir? 7. Kişinin kendisini, karşısındaki kişinin yerine koyabilmesine ne denir? a. İnternet a. Sempati b. Jestler b. Empati c. Mimikler c. Tarafsızlık d. Söz d. Antipati e. Ses e. Öznellik 3. Bir iletişim sürecinde, süreci başlatan tarafa ne ad verilir? 8. Aşağıdakilerden hangisi iyi bir yazının sahip olması gereken özelliklerden birisi değildir? a. Kanal a. Amaca uygunluk b. Hedef b. Hedef kitleye uygunluk c. Kaynak c. Yazım kurallarına ve dil bilgisine uygunluk d. Araç e. Geri bildirim d. Konuşma diline uygunluk 4. Duyguları, düşünceleri, haberleri kısacası her türlü iletiyi harf, rakam gibi çeşitli şekiller ve kâğıt, kalem, elektronik aygıtlar gibi çeşitli materyaller aracılığıyla iletmeye dayanan iletişim türüne ne ad verilir? e. Mecraya uygunluk 9. Zihinde var olan iki ya da daha fazla kavramı yeni bileşimler şeklinde formüle etme yeteneğine ne ad verilir? a. Yaratıcılık a. Sözlü iletişim b. Objektiflik b. Sözsüz iletişim c. Araştırmacılık c. Yazılı iletişim d. Yüz yüze iletişim d. Yazarlık e. İkna edici iletişim e. Özgünlük 5. Aşağıdakilerden hangisi yazılı iletişim sürecinde ortaya çıkabilecek ve gürültü olarak nitelendirilebilecek bir etken değildir? 10. Aşağıdakilerden hangisinin yazım sürecinde yaratıcılığa en az gereksinim duyulur? a. Öykü a. Yazım hatalarının yapılması b. Şiir b. Metinde silik çıkan sözcüklerin bulunması c. Resmi dilekçe c. Zemin rengi ile yazı renginin aynı olması d. Senaryo d. Yazının yüksek sesle okunmaması e. Basın Bülteni e. Noktalama işaretlerinin kullanılmaması 46 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. c Yanıtınız yanlış ise “İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Resmi yazılar, çoğunlukla önceden belirlenmiş formatlara göre hazırlanır. Bu tarz yazılarda başlık, sayı, tarih, yer, hitap, ilgi, talep, ek, gizlilik ve ivedilik derecesi, telefon ve adres gibi iletişim bilgileri bölümleri bulunur. Sıra Sizde 1 2. a Yanıtınız yanlış ise “İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 3. c Yanıtınız yanlış ise “İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Anlatım bozuklukları çeşitli nedenlerle ortaya çıkabilir. Yanlış sözcük, deyim, atasözü kullanımları, gereksiz sözcük tekrarları, mantık hataları, anlamsal belirsizlikler, özne–yüklem uyuşmazlıkları, tümleç hataları, tamlama hataları anlatım bozukluğu nedenlerinden bazılarıdır. 4. c Yanıtınız yanlış ise “İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 5. d Yanıtınız yanlış ise “İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları” ve “Yazım Süreci ve İlkeleri” başlıklı konuları yeniden gözden geçiriniz. 6. d Yanıtınız yanlış ise “İletişim ve Yazılı İletişim Kavramları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. b Yanıtınız yanlış ise “Yazım Süreci ve İlkeleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. d Yanıtınız yanlış ise “Yazım Süreci ve İlkeleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcılık ve Yazılı İletişim” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. c Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcılık ve Yazılı İletişim” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 47 Yararlanılan Kaynaklar Mc Quail, D. ve Windahl, S. (1994). Kitle İletişim Çalışmaları İçin İletişim Modelleri. Çev. B. Dağtaş ve U. Demiray, Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, No: 92. Akyürek, F. (2004). Senaryo Yazarı Olmak, Senaryo Yazmak. İstanbul: MediaCat Yayınları. Atabek, Ü. (2003). Türkiye’de Enformasyon ve İletişim Teknolojileri Alanı Üzerine Bir Değerlendirme. Akdeniz Üniversitesi İletişim Dergisi. 1 (1): 222–230. Mutlu, E. (1998). İletişim Sözlüğü. Ankara: Bilim ve Sanat yayınları, 3. Basım. Odabaşı, Y. ve Oyman, M. (2003). Pazarlama İletişimi Yönetimi. İstanbul: MediaCat Yayınları. Baker, S. (1996). Reklamcılıkta Yaratıcılık Piramit İlkesini Kullanarak Yaratıcı Çözümlere Ulaşma-. Çev: D. Şendil, İstanbul: Yayınevi Yayıncılık. Öztekin, A. ve Öztekin, H. (2008). “İş Yaşamında İletişim”. Işık, Metin (Ed.). Genel ve Teknik İletişim. Konya: Eğitim Kitabevi Yayınları, 2. Baskı. Barry, A. (1990). The Advertising Portfolio. U.S.A:. NTC Business Books. Bıçakçı, İ. (1998). İletişim ve Halkla İlişkiler Eleştirel Bir Yaklaşım-. Ankara: MediaCat Yayınları. Rıza, E. (2001). Yaratıcılığı Geliştirme Teknikleri. İzmir: Kanyılmaz Matbaası, 2. Baskı. Dökmen, Ü. (1994). İletişim Çatışmaları ve Empati. İstanbul: Sistem Yayıncılık. Robinson, A. (2011). “Yazının Kökenleri”. Crowley, D. ve Heyer, P. (Ed.). İletişim Tarihi – Teknoloji, Kültür, Toplum-. Çev. B. Ersöz, Ankara: Siyasal Kitabevi Yayınları, 2. Baskı. Eggland, W. (1991). Örgütlerde İletişim. Çev. Y. Büyükerşen vd., Eskişehir: T.C. Anadolu Üniversitesi Yayınları, No: 628. Rouquette, M. (1992). Yaratıcılık. Çev. I. Gürbüz, İstanbul: İletişim Yayınları. Elden, M. (2003). Reklam Yazarlığı. İstanbul: İletişim Yayınları. Elden, M. (2009). Reklam ve Reklamcılık. Say Yayınları, İstanbul. Seitel, F. P. (2004). The Practice of Public Relations. Third Edition New Jersey: Pearson Education International. Erdoğan, İ. (2005). İletişimi Anlamak. Ankara: Erk Yayınları, 2. Baskı. Serdarlı, E. (2008). Reklam Yazmak. İstanbul: Bamm Yayınevi/Beslenme Saati Dizisi. Güngör, N. (2011a). İletişime Giriş. Ankara: Siyasal Kitabevi Yayınları. Vogler, C. (2011). Yazarın Yolculuğu -Senaryo ve Öykü Yazımının Sırları-. 2. Baskı. Çev. Kenan Şahin, İstanbul: Okuyan Us Yayınları. Güngör, N. (2011b). İletişim -Kuramlar, Yaklaşımlar-. Ankara: Siyasal Kitabevi Yayınları. Wilcox, D. vd. (2003). Public Relations Strategies and Tactics. Seventh Edition, USA: Pearson Education, Inc. Karasevda, N. (2010). Yazarlık Okulu. İstanbul: Popüler Kitaplar Hayat Yayın Grubu. Yıldırım, R. (1998). Yaratıcılık ve Yenilik. İstanbul: Sistem Yayıncılık. Mandell, M. (1981). Marketing. USA: Prentice Hall Inc., 2. Ed. Zıllıoğlu, M. (2003). İstanbul:Cem Yayınevi. 48 İletişim Nedir?. 3 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Geleneksel medyayı tanımlayabilecek, Haber değerini ayırd edebilecek, Basın bülteni yazım kurallarını analiz edebilecek, Kitle iletişim araçlarının özelliğine gore basın bülteni yazım kurallarını ayırd edebilecek, Sosyal medyayı tanımlayabilecek, Sosyal medyada basın bültenlerinin yeni kurallarını analiz edebilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Geleneksel Medya Basın Bülteni Haber Halkla İlişkiler Haber Değeri Sosyal Medya Duyurum Halkla İlişkiler ve İnternet İçindekiler Giriş Geleneksel Medya Haber Duyurum Basın Bülteni Sosyal Medya 50 Geleneksel ve Sosyal Medya İçin Yazarlık GİRİŞ İletişim yaşantımızda son derece önemli bir yere sahip. Halkla ilişkilerin de temelinde çift yönlü bir iletişim vardır. Halkla ilişkiler amaçlı yapılan iletişim süreci iyi planlanmış bir çalışma olmalıdır. Çünkü iletişim kurumlar açısından da hedef kitle ile iletişim kurma açısından da çok önemlidir. Hedefler belirlendikten sonra bu hedefe ulaşmak için hangi kitle iletişim araçlarının ne sıklıkla ve hangi sürelerde kullanılacağı çok iyi planlanmalı. Şöyle bir düşünün. İletişimin olmadığı bir kurumu hayal edin! Konuşma, basın bülteni, telefon, faks, mektup, broşür, bilgisayar, reklam vb. olmadan iletişim kurabileceğinizi düşünebiliyor musunuz? Kuşkusuz böyle bir durumu düşünmek imkansız. Kurumlar bu araçlar aracılığıyla hedef kitleleri ile halkla ilişkiler amaçlı iletişim kurarken oluşturulan mesajın içeriği de çok önemlidir. Hazırlanan mesajlar hedef kitlenin dikkatini diğer mesajlardan daha fazla çekebilirse etkinlik çok daha fazla artacaktır. Halkla ilişkiler amaçlı kullanılan araçlar, halkla ilişkiler etkinliğinin yapısına, kurumun amaçlarına, verilmek istenilen mesajın niteliğine, ilişki kurulan kişi ve gruplara göre değişiklik göstermektedir. Bu nedenle halkla ilişkiler hedef kitlesine ulaşmak için hangi iletişim araçlarından yararlanacağını önceden belirlemelidir. İnternet hayatımızın vazgeçilmez bir parçası olduğundan beri halkla ilişkiler alanında da kurumlar ve markalar içinde önemli bir hale geldi. Sosyal medyayı kullanarak hedef kitlelerine mesajlarını iletiyorlar. Ancak geleneksel medya da hala kurumlar için vazgeçilmez önemini sürdürüyor. Bu unite de hem geleneksel medyayı hem de sosyal medyayı anlamaya ve bunlar için nasıl bir basın bülteni yazmamız gerektiğini göreceğiz. GELENEKSEL MEDYA Sosyal medyanın yükselmesiyle birlikte birçok uzman, hem bilginin dağıtılması hem reklam, pazarlama veya halkla ilişkiler gibi alanlar için geleneksel medya devrinin sonunun geldiğini ifade etmişti. Ama geleneksel medya henüz ölmedi. Sosyal medyanın halkla ilişkiler stratejilerine dahil edilmesi için işletmeler ve girişimciler cesaretlendiriyor. Ancak geleneksel medyadan vazgeçilmesi de tavsiye edilmiyor. Bu durum önemle vurgulanıyor. İnternet her geçen gün hızla gelişip yaygınlaşırken kendinden önce varolan kitle iletişim araçlarının “geleneksel” nitelemesiyle tanımlanmasına yol açmaktadır. Geleneksel medyanın faydaları azalmış gibi görünüyor. Pek çok gazete ve dergi kapandı. Her geçen gün daha fazla insan haber almak için öncelikle sosyal ağlara yöneliyor. Popüler blogcular inanılmaz sayıda insana ulaşıyor. Bunların hepsi doğru. Yine de halkla ilişkiler için hala geleneksel medyaya ihtiyaç duyuyoruz. İşte bunun için beş nedeni şöyle ifade edebiliriz: 1. Geleneksel medya tanınırlığa sahiptir: Popüler bir gazete herhangi bloga gore insanlara daha tanıdık gelmektedir. Geleneksel medya çok daha uzun süredir bu işin içinde olduğu için pek çok insan tarafından daha fazla tanınmakta ve daha güvenilir bulunmaktadır. 2. Geleneksel medya hızlı bir şekilde itibar getirir: Geleneksel medya daha çok tanınır ve daha güvenilir görülür. Bunun için geleneksel medya üzerinden ulaştığınız insanların gözünde hızlı bir şekilde itibar ve güvenilirlik kazanırsınız. Diğer yandan bir blog veya internet televizyonunda röportaj yapmak aynı etkiyi yaratmayabilir. 51 3. Geleneksel medya çok geniş bir kitleye ulaşmaya devam ediyor: Geleneksel medyada bir yayın organı yayın yapmaya devam ettiği sürece, onu canlı tutmak için yeterince geniş bir kitleye ulaşmaya devam edecektir. İnternetteki birçok hikaye ancak geleneksel medya onlardan sözettikten sonra geniş şekilde yayılır. 4. Sosyal medya, geleneksel medya ile beslenir: Blogcular çoğunlukla geleneksel medya içinde neler olup bittiği hakkında yazarlar (yeni bir TV reklamı veya ana haber bülteninde ilgi çekici bir haber olabilir). Geleneksel medyaya bir röportaj verdiğinizde, kaçınılmaz bir şekilde sosyal medyanın da dikkatini çekersiniz. Tüm bunlara ilave olarak, geleneksel medyada yer almak kendi blog veya sosyal ağınızda hakkında yazı yazabileceğiniz bir malzeme olur. 5. Geleneksel medyanın büyük bir sosyal medya uzantısı vardır: Birçok geleneksel medya aracı internet üzerinde de blog ve sosyal ağ şeklinde yer alır. Eğer Web siteleri varsa genellikle en popüler bloglardan bile daha fazla ilgiyi çekebilir. Kısacası geleneksel medyayı sosyal medya uğruna gözden çıkarmaya kalkmamak gerekir. Hedef kitleye ulaşmak ve güvenilirliği devam ettirmek için hala geleneksel medyaya ihtiyac var. Hem dijital hem de dijital olmayan mecralardaki çalışmaları entegre bir şekilde yürütmek gerekir (www.pajamas.com). Geleneksel medyada hala çok önemli bir yeri olan basın bültenini anlatmadan once haber kavramını ve haber değerini incelemekte yarar var. www.prrehberi.com sitesini ziyaret edebilirsiniz. HABER Haber, toplumun genelinin ilgisini çekecek güncel olayların en kolay anlaşılacağı biçimdeki sunumudur. Haberi oluşturan temel ögeler 5 N 1 K biçiminde tanımlanır. 5 N 1 K kuralında şu altı temel soru vardır: Ne? Olay nedir? Ne oldu? Nerede? Olay nerede yaşandı? Ne zaman? Olay ne zaman oldu? Neden? Olayın nedenleri neler? Nasıl? Olay nasıl gerçekleşti? Kim? Olayı yaratan, sözü söyleyen kim ya da kimler? 5 N 1 K kuralı gazetecilik açısından evrensel bir kuraldır. Okuyuculara olayın tam bir özetini verir. Okuyucunun ilgisini çekerse metnin devamında olayın ayrıntılarını okumaya devam eder. Haberi yazarken haberin ve kullanılan kitle iletişim araçlarının türüne gore çeşitli yazma teknikleri kullanılır. Ters Piramit Tekniği: Bu teknikte haber hedef kitlenin ilgisine gore en önemliden daha az önemliye doğru bir sıralama ile yazılır. Okurun ilgisi dikkate alınarak habere ilişkin en önemli ve en can alıcı unsurlar ön plana çıkarılır, ikinci ve üçüncü derecedeki önemli unsurlar ise birbirini izleyen sırada yer alır. Haberin detayları azalan bir önemle yazıldığı için haberin son paragrafının atılması haberin yapısında ve anlamında önemli bir değişikliğe neden olmaz. Okumayı kolaylaştırır, tekrarı önler, merakı tatmin eder, sayfa düzenini kolaylaştırır, haber kesme ve genişletmeyi kolaylaştırır, haber yazımını hızlandırır, bütün haber türleri ve iletişim araçları için uygulama olanağına sahiptir. Düz Piramit Tekniği: Ters piramit kuralının tam tersidir. Ayrıntıdan başlayarak ana meseleye ulaşılır. Genellikle haber, bir öykü tarzında başlar ve az önemli unsurlar ilk verilerek olayın detayı haberin sonunda verilir. Bu teknik gazete haberciliğinde çok uygun değildir. Dergi haberciliğinde ise en çok kullanılan tekniktir. Kare veya Dörtgen Tekniği: Ters piramit tekniğinin uygun bulunmadığı durumlarda genellikle tercih edilen bir tekniktir. Haber üst üste dörtgen bloglar halindedir. Özü veren haber girişinden sonra haberin ayrıntıları önemi azalan bir sıra halinde eş değer paragraflar halinde haber gövdesinde yer alır. 52 Konu, açıklayıcı nitelik taşıyan eşdeğer paragraflar halinde anlatılır. Bu nedenle okuyucu, haberin tamamını okumadan anlayamaz. Serbest Yazım Tekniği: Son yıllarda haber yazımında habercileri belirli standartlardan uzaklaştırarak serbest bırakmak yaygılaştı. Belirli bir tekniği olmayan bu yazım biçiminde standartlara uymadan, ancak anlaşılır bir şekilde yazılması gerekir. Bu haber yazım tekniği gittikçe önem kazanmış ve özellikle televizyonların haber programlarında yoğun bir şekilde kullanmılmaya başlanmıştır. Bu haberlerde izleyicilerin, olayı görmüş ve yaşamış gibi habere dahil edilmesi yönünde bir kurgulama yapılmaktadır (Yüksel ve Gürcan, 2005: 104-114). Bir olayın haber değeri taşıyıp taşımadığını nasıl anlarsınız? Haber Değeri Halkla ilişkiler uzmanları gerçekleştirdikleri etkinlikleri, faaliyetleri haber haline getirerek medyaya gönderir. Gönderdikleri basın bültenlerinin yayınlanması için gazetecileri ararlar. Ancak gazeteciler açısından bunların bazıları haber değeri taşımaz. Halkla ilişkiler uzmanı olarak neyin gazeteciler için haber değeri taşıdığını bilmek gerekir. Böylelikle halkla ilişkiler uzmanları için önemli olan bir hikaye gazeteciler için çok da önemli olmayabilir. Gazeteciler açısından haber değeri nedir? 1. Çatışma: Gazetecileri profesyonel öykü anlatıcısı olarak niteleyebiliriz. İyi öykülerin içerisinde de çatışma vardır. 2. Yakınlık: Haberin nerede meydana geldiği ile ilgilidir. Yakınlık unsuru hedef kitlenin haberi değerlendirmesinde belirleyici bir unsurdur. İzmir’deki bir gazete İzmir’de olan bir etkinliği haber yapabilir. Ancak bu gazetenin Eskişehir’deki bir etkinliği konu alan habere ilgi göstermesi beklenemez. 3. İlginçlik: Haberin konusunun belirli bir ilginçliği, albenisi olmalıdır. Ekstrem ve abartılı şeyler gazetecilerin ilgisini çeker. İlk, son, en küçük, en büyük, en iyi vb. ifadeler hikayenizle ilgili ise, bu ifadelere vurgu yapmak olayınızın habere dönüşme olasılığını arttıracaktır. 4. Yenilik: Haber öyküleri “neden şimdi?” sorusunu yanıtlamalıdır. Aksi takdirde eski haber olarak nitelendirilir. 5. Zamanlılık: Zamanlılık kavramı “ne zaman” sorusunu ifadede eder. Bir olay, üzerinden uzun zaman geçtiğinde zamanlılık özelliğini yitirir. Örneğin, 12 Temmuz ile 15 Temmuz tarihleri arasında yapılan bir festivalin programına ilişkin haberi 18 Temmuzda yapamayız. 6. Etkili ilgililik: Her olay herkesi ilgilendirmez. Hedef kitlenin bilgilenmesi amacıyla sunulan haberlerin hedef kitlede kaç kişiyi ilgilendirdiği ve etkilediği haber değerliliğinin etkili ilgililik kuralıdır. 7. Skandal: Özellikle önemli poziyonlarda olan (milletvekili, CEO, ünlü kişiler vb) kişilerin yaptığı olumsuz olaylar (müşterileri kandırma, yolsuzluk, aldatma vb) haber değeri taşır. 8. Güçlü/güçsüz kıyaslaması: Pek çok öyküde güçlü veya güçsüz adam vardır. Medya genellikle kendisini sömürenlerin koruyucusu olarak gördüğü güçsüz adamı daha sempatik bulur. 9. Yetersizlik: Kurumsal yönetici, ünlü birisi veya politikacı işini düzgün yapmadığında her zaman basının ilgisini çeker. 10. Şaşırtıcı: Beklenmedik, ani gelişen öyküler daima gazeteciler için önem taşır. Örneğin; yapılan araştırmada kızarmış gıdaların daha once farkedilmemiş sağlığa yararlı özellikleri keşfedilirse medyada yer alabilmesi mümkündür. 11. İki yüzlülük: Güçlü, önemli pozisyonlardaki insanların toplumda belirli bazı durumlara aykırı davranmaları gazeteciler için kaçırılmayacak fırsatlardır. Bu tür konuları içeren haberler günlerce manşetlerde yer alabilir (Örneğin; hayvan haklarını savunan birisinin hayvanlara kötü davranması) (www. prdaily ve Yüksel, Gürcan, 2005: 58). 53 Gazeteciler açısından haber değerini yukarıdaki kavramlar oluşturmaktadır. Peki ama haber değeri taşıyan haberler nasıl olmalıdır? • Açık olmalı: Haber, anlaşılır bir üslüp ve dille yazılmalı. • Sade olmalı: Haber yalın bir dille yazılmalıdır. • Doğru olmalı: Haber doğru bilgilere dayandırılarak yazılmalıdır. • Kesin ifadeler içermeli: Haber, kuşku, olasılık, tereddüt içermemelidir. • Habercilik kurallarına uygun olmalı: Haber habercilikte belirtilen kurallara uymalıdır (Yüksel ve Gürcan, 2005: 62). Pek çok meslek gibi gazetecilerin de çok yoğun bir iş temposu vardır. Halkla ilişkiler yazarı basın bültenini ne kadar iyi yazarsa gazeteciler tarafından aynen kullanılacaktır. Öyleyse bu duruma “basın bülteni yazmak yok, onun yerine haber yazmak var” diyebiliriz. • Basın bültenini nasıl yazmaya başlayacağınızdan emin değil misiniz? • Gazeteci olduğunuzu ve bir hikaye yazdığınızı düşünün. Herhangi bir şirket, etkinlik, olay, blog ile ilgili ne gibi birşey, onu mükemmel bir haber yapar? • Hikaye nedir, ilgi çekici olan nedir, bakış açısı nedir? • Bu haberle kariyerinizde bir ilerleme olacak mı? • Bu haber dünyadaki veya ülkemizdeki çoğunluğun dikkatini çekecek mi? Eğer yukarıdaki bu sorulara cevap veremiyorsanız haber yazmayın ve bülten göndermeyin. Çünkü medya editörleri bülteni çok daha fazla inceleyecek daha kuşkulu ve sorgulayıcı bir gözle bakacaktır. (http://www.prrehberi.com). Gelin şimdi haberin dilinin nasıl olması gerektiğini görelim. Haberin Dili Toplumsal değişime baktığımızda, bu değişimin sadece ekonomi, ticaret, turizm, sanayi ile sınırlı kalmadığını, insan yaşamını ilgilendiren her konuya damgasını vurduğunu görürürüz. Şüphesiz, dilimizde bu değişimden etkileniyor. Artık günlük konuşmalarımızda pek çoğumuz cümleleri kısaltıyor, bazılarında ise biçim değişikliği yapıyoruz. Bir çoğunuz arkadaşınızla karşılaştığınızda artık “ne var ne yok?” diye sorma zahmetine katlanmıyorsunuz. “ne var yok?", “naber?” diye kestiriyorsunuz. Hatta “iyiyim” yerine “zımba gibiyim” veya “bomba gibiyim” karşılıkları bile artık yadırganmıyor. Hatta cep telefonunda, maillerdeki mesajlarda artık oldukça kısa ifadelerle insanlar birbirlerine mesaj atıyorlar. “Merhaba” yerine “mrb”, “kendine iyi bak” yerine “kib”, “seni çok seviyorum” yerine “sçs” gibi sayısını daha çok arttırabileceğimiz kısaltmalar kullanılıyor. Gördüğünüz gibi pek çok kişi dilin kullanımında daha ekonomik daha zahmetsiz ve mizahi bir üslup seçmeyi tercih ediyor. Kuşkusuz bu durum, toplumu eğitme, her konuda bilgi sahibi yapma ve dilini zenginleştirme gayretlerine katkıda bulunma amacındaki yazılı basın ile televizyonlara da yansıyor. O halde; Basın bültenlerinde kullanılan dil ne olmalıdır? Daha akademik mi yoksa hedef kitlenin ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde basit mi olmalı? Gazetelerin daha çok okura ulaşması, belki de dilin daha basit, kısa, özlü, anlaşılır ve kavranabilir olmalıdır. Medyanın diğer ayağını oluşturan televizyon ve radyo da dilin kullanımında çok etkilidir. Okuma alışkanlığının gelişmemesi, eğitim düzeyinin getirdiği olumsuzluklar ve ekonomik gerekçeler özellikle televizyonu çok seyredilir bir hale getirmiştir. Bu nedenle dil daha da önemli bir hale gelmiştir. Bu bakımdan, televizyonda kullanılan dil, bir olayın anlatımını kolaylaştırmanın yanı sıra eğitici özelliği gözönünde tutularak kullanılmalıdır. Kısacası hem gazete ve dergilere hem de radyo ve 54 televizyona gönderilen yazılar, okurların düzeyi ne olursa olsun anlaşılır, kavranabilir olmalıdır. Uzun cümleler yerine, anlaşılır kısa cümleler tercih edilmeli ve yabancı sözcüklerden kaçınmalıdır. Haber değerini ve haber dilini kullanma becerisini gösterebilen halkla ilişkiler uzmanlarının başarılı duyurumlar gerçekleştirmeleri kaçınılmaz bir gerçektir. Halkla ilişkiler yazarları neden haber yazma kurallarını çok iyi bilmek zorundadır? DUYURUM Duyurum bir bilgiye veya duruma halkın dikkatini çekme sürecidir. Kimi zaman abartılı reklamlar, promosyonlar, çarpıcı etkinlikler kullanılır. Kimi zaman da duyurum sadece bir haber olabilir. Duyurumla dikkat çekilmek istendiği zaman binlerce haber, reklam ve televizyon programları arasından sıyrılabilmek için ilgi çekici olmalıdır. Şüphesiz tüm duyurumlar halkın dikkatini çekmek ister. Halkla ilişkiler alanında çalışacaklarda müşteri hizmetlerindeki iyi özelliklerinden çok, gazetecilik veya işe hakimiyet özelliklerine sahip olanlar tercih edilmektedir. Duyurum, vurgulanacak mesaja, hem itibarlı hem de uygun bir araçla dikkat çekmek ve bu mesajın farkındalık yaratarak iletilmesi için tasarlanmıştır. Bu bağlamda halkla ilişkilerin bir parçasıdır (Davis, 2006: 28). Kuruluşla ilgili haberlerin, haber olma değerine bağlı olarak medyada ücretsiz olarak yayınlanmasına duyurum denir. İnsanlar yazılı ve görsel basında çıkan haberlere değer verirler. Halkla ilişkiler mesajları, reklam vb etkinliklerdeki gibi ticari içerikli olarak algılanmamalıdır. Haber olarak görülmektedir. Şüphesiz bu durum inanırlılık ve güvenilirlik açısından duyurumu çekici kılmaktadır. Halkla ilişkiler uzmanları ikna edici özellikleri taşıyan planlanmış mesajları sistemli bir şekilde medyaya gönderirler. Gönderilen bu mesajların medyada yayınlanma olasılığı haber değeri taşımasıyla ilgilidir. Halkla ilişkiler uzmanları medyadaki hızlı değişime uymanın yanı sıra medyada yer alan haberlerden müşterilerinin işlerine yarayacak bilgileri ayıklayabilmeli, aynı zamanda da kurum için uygun görülen medyada hizmet verdiği kurumun sesini duyurulabilmelidir. İyi bir halkla ilişkiler uzmanı bir haberi dikkat çekecek şekilde hazırlayarak (yaratarak) hedef kitlesini etkileme başarısını gösterebilmelidir. Edward Bernays’a göre halkla ilişkilerde sürekliliği olan ve monoton hale gelen aktiviteler renklendirilerek sıradanlığın dışına çıkarılarak basının ve dolayısıyla da hedef kitlenin dikkatini çekebilmelidir. Kurumun yaptığı aktivitelerin tümünün medyada yer almasını beklemek mümkün değildir. Medyaya bu kadar yoğun bir mesaj bombardımanı varken, hedef kitlede dikkat çekecek kurumun imajını olumlu yönde etkileyecek olaylar, aktiviteler oluşturabilmek yaratıcılığı gerektirir. Dolayısıyla halkla ilişkilerde çok önemli bir yeri olan duyurum üzerinde bir kontrol sağlamak mümkün değildir. Bir duyurum planı birçok taktik üzerine odaklanır. Şüphesiz verilen mesajın önceki mesajlarla uyum içerisinde olmasına özen gösterilmelidir. Daha önceki kampanyalarla uyum içerisinde olmasına ve aynı pozitif imajın sürdürülmesine çalışılmalıdır. Editörler ve ekipleri, gazetede hangi haberlerin yayınlanacağına karar vermektedirler ve genellikle yayınlanan haberlerin insan odaklı olmasına dikkat edilmektedir. İnsanların ilgilerini ve deneyimlerini yansıtan haberler. Sonuçta okuyucular da kendilerinden birşeyler bulmalıdırlar. Kısacası benzer durumları ifade emenin farklı yolları vardır. Bu farklı yolları kullanarak gerçekleştirilen duyurumda da kelimelerin, sıfatların ve zarfların seçiminde çok dikkatli davranmak gerekir. Burada önemli olan yeni birşeyler oluşturabilmektir. Gazetede yer alan haberler insan davranışlarını müthiş etkilemekte ve onları istenilen yönde davranma konusunda yönlendirebilmekte oldukça önemli bir araç olarak görülmektedir. Duyurum daha güvenilir bulunmaktadır. Kısacası bir ürün ya da hizmeti satma düşüncesinden uzak bir şekilde okuyucu tarafından değerlendirilmektedir (Boyle, 2004). 55 Halkla ilişkiler programlarının başarıya ulaşmasında halkla ilişkiler uzmanlarının oldukça önemli bir payı vardır. Halkla ilişkiler uzmanları, yazılı basında veya radyo ve televizyonda etkili, olumlu bir sunuşla ürünleri, hizmetleri veya firmaları ile ilgili olarak önemli haberlerle (haber değeri olan) firmaya veya ürünlerine olan talebi özendirmeye, firmanın imajına olumlu katkı vb. sağlamaya çalışırlar. Halkla ilişkiler uzmanları, hizmet verdikleri kurumun eylemlerinin haber değeri taşıyıp taşımadığı konusunda objektif davranmalıdırlar. Ancak bu şekilde objektif davrananlar medyadaki editörleri ikna etme becerisini gösterebilirler. Gelin şimdi bir kurum için haber değeri oluşturabilecek, duyurum nedeni olabilecek bazı konuları görelim (Oluç, 1990). • Düzenlenen festivaller, fuarlar vb etkinlikler • Piyasada yeni çıkan ürünler • Uzun süredir piyasada olan bir ürünün yeni kullanım biçimleri • Dağıtım politikasındaki değişiklikler • Ürünün fiyatındaki değişiklikler (özellikle indirimler) • Araştırma geliştirme faaliyetleri • Ürünün, hizmetin, yöneticilerin veya çalışanların aldığı ödüller ve ödül törenleri • Kredi koşullarındaki değişimler • Kuruma yeni seçilen yöneticiler • Yönetim kurulundaki değişiklikler ve toplantılar • Özellikle yurtdışından alınan büyük siparişler • Yeni anlaşmalar • Örgütün kuruluş yıldönümleri • Kurumun yeni kuracağı fabrikanın, yaptıracağı okulun vb. temel atma törenleri • Kurumun düzenlediği konferanslar, seminerler, özel toplantılar • Kurumun gerçekleştirdiği sergilerin açılışı • Kurumun yöneticisinin önemli konulardaki görüşleri (işsizlik, enflasyon vb.) • Kurumda yapılan yeni atamalar • Kurumun düzenlediği yarışmalar ve bunları kazananlar Duyurum nedeni olabilecek olayların bir kısmını yukarıda sıraladık. Özellikle sosyal medyanın bu kadar çok kullanıldığı günümüzde bu konuları daha da arttırmak mümkündür. Duyuruma neden olabilecek bu konuların her biri için farklı farklı halkla ilişkiler araçlarından yararlanılır (bu araçların duyurum özelliği taşıyacak biçimde tasarlanması bu kitabın 4. 5. ve 6. ünitelerinde yer almaktadır. Bu araçların tasarlanmasında halkla ilişkiler uzmanlarının yazarlık becerisi son derece önemlidir. Bu araçların tasarımından once medya ile ilişkilerde çok önemli bir yeri olan basın bültenini inceleyelim. BASIN BÜLTENİ Halkla ilişkilerde hedef kitle ile iletişim kurmada en çok kullanılan kaynak basındır. Kurumlar, basınla, gazetecilerle karşılıklı anlayışa dayanan iyi ilişkiler kurmalıdırlar. Onların görev ve gereksinimleri tanıyarak birlikte çalışabilme ortamı yaratmaları, hem basının haber alma, hem de kurumun halkla ilişkiler gereksiniminin giderilmesinde önemli ve olumlu bir rol oynamaktadır. Basının önemini çok iyi bilen halkla ilişkiler yazarı basına düzenli olarak kurumlarıyla ilgili güncel haberleri hızlı ve doğru bir biçimde göndererek onlarla sürekli, karşılıklı, güven ve anlayış çerçevesinde iyi iletişim kurarak basının güvenini kazanmak zorundadır. Aynı zamanda da her kurum, yaptığı çalışmaları kamuoyuna tanıtarak onların da güvenini kazanmalıdır. Kurum amaçları doğrultusunda hedef 56 kitleyi ikna etmek, onların tutum ve davranışlarını kimi zaman pekiştirmek, kimi zamanda değiştirmek ister. Bunları yaparken de basından yararlanır. Basın bültenleri basınla ilişkilerde diğer araçlar (basın makaleleri, röportaj vb) kadar oldukça önemli bir yeri olan ve en yaygın olarak kullanılan araçlardan birisidir. Basın bültenleri, kurum, kişi, olay vb. ile ilgili olarak hedef kitleyi bilgilendirmek iyi bir imaj oluşturmak amacıyla yazılır. Halkla ilişkiler yazarının en çok kullandığı araçlardan birisi olan basın bülteni, kurum ile ilgili etkinlikleri, stratejileri, düşünceleri, olayları vb. içeren haber değeri taşıyan, önemli bilgiler veren ve medyaya gönderilen yazılı metinlerdir. Halkla ilişkiler yazarları, basında en az gazeteci ve radyo-televizyon yayınları kadar önemli rol oynayan kişilerdendir. Aradaki en önemli fark, halkla ilişkiler yazarları müşterilerini temsil eder, gazeteci veya yayıncılar ise halkın habercisi olarak çalışırlar. Halkla ilişkiler uzmanları müşterilerinin tanıtımını yaparak onlara yardım etmektedirler, aynı zamanda da haber niteliği taşıyan olayları gazetecilere temin etmektedirler. Basın Bülteni ve Basın Makalesi Arasındaki İlişki Daha önce de ifade edildiği gibi, basın bültenleri haber değeri taşıyan nitelikteki haberlerle kurum olarak kendinizi tanıtmanın en kolay yollarından birisidir. Bu tanıtma yollarından bir diğeri de basın makaleleridir. Makale, herhangi bir konuda açıklayıcı, bilgilendirici, inandırıcı özelliklere sahip, kanıtlar, belgeler ile desteklenen bilimsel üslupla yazılan düşünce yazılarıdır. Çoğunlukla bu iki kavram birbiriyle karıştırılır. Basın bültenleri, basın makalelerine benzemelerine karşın bir çok farklılıklar taşırlar. 1. Basın bültenleri, basın makalelerine oranla daha kısadır ve daha az yer kaplar. 2. Basın bültenleri birkaç medyaya gönderilebilmesinin yanı sıra çoğunlukla geneldir. Basın makaleleri ise daha önceden belirlenmiş bir kitle iletişim aracı için hazırlanmıştır. 3. Basın bültenleri medya editörleri tarafından yeniden yazılabilir. Ancak basın makaleleri editörler tarafından yeniden yazılmaz. 4. Basın bültenlerini yazan kişi belirli olmasına rağmen medyada bu kişinin ismi yayınlanmaz. Basın makalelerinin yazarları bellidir ve bu isim adı altında yayınlanır. Kimi zaman ise gölge yazarların adı ile yayınlanır. 5. Basın bültenlerinde girişte 5N 1K kuralı ile olayın özeti verilir. Basın makalelerinde ise girişte olayın özetinin verilmesi gerekmez. Girişin dikkat çekmesi yeterlidir. 6. Basın bültenleri, verilere dayanarak yorumsuz bir şekilde yazılır. Makaleler ise, bu açıdan daha esnektir. Mizahi tarz taşıyabileceği gibi kişisel görüş ve yorumlara da yer verilir. 7. Basın bültenlerinin yaşam süresi daha kısadır. Basın makalelerinin yaşam süresi ise daha uzun ömürlüdür (Jefkins, 1992, s.99-100). İnsanların çok azı gazetelerdeki haberlerin tamamını okur. Bunun yerine, öncelikle fotoğraflara, başlıklara bakarlar. Eğer haber ilgi çekici ise ilk paragrafı okurlar. Hala ilgiyi çekiyorsa, o zaman biraz daha ilerlerler. Ama yazının sonuna kadar okuyanların sayısı oldukça azdır. Peki ama o zaman, okuyucuların tabii ki öncelikle editörlerin ilgisini nasıl çekeceğiz? Hem içerik, hem de biçim açısından nasıl bir bülten hazırlamalıyız? Basın Bülteni Yazım Kuralları Bir halkla ilişkiler yazarı gazeteleri ve dergileri çok iyi okumalı, aynı zamanda da radyoları-televizyonları da takip ederek onların kullandığı stili öğrenmelidir. Basın bülteninizi de gönderdiğiniz gazetenin stiline göre yazmalısınız. Basın bülteninizde, aslında yaptığınız gazetenin stilini taklit etmektir. Medyaya halkla ilişkiler ajanslarından, kurumların halkla ilişkiler bölümlerinden her gün yüzlerce bülten geliyor. Siz de bu yüzlerce bülten içinden sizinkinin yayınlanması için çaba gösteriyorsunuz. Kuşkusuz bültenin içeriği çok büyük önem taşıyor. Aynı zamanda sunuluş biçimi de öyle. Eğer yazdığınız bültenin konusu haber olacak değerdeyse, ancak yanlış bir şekilde sunuluyorsa yayınlanma şansı oldukça azdır. Fakat söylemek istediğinizi bir gazeteci gibi yazarsanız, kullanılma şansı yüksektir. İşte bu nedenlerle, halkla ilişkiler yazarı, haber yazma kurallarını çok iyi bilmek zorundadır. 57 Halkla ilişkiler yazarı basın bülteni yazarken bazı haber yazım kurallarından faydalanır. Öncelikle insanların ilgisini çekecek etkili bir giriş yapmalıdır. Bu girişte haberin özeti verilir. Burada mutlaka uygulanması gereken kural 5 N 1 K kuralıdır. Kimin hakkında yazıyorsunuz? Ne hakkında (hangi olay) yazıyorsunuz? Neden bu olay hakkında yazıyorsunuz? Bu olay ne zaman oldu? Bu olay nerede gerçekleşti? Bu olay nasıl gerçekleşti? Bunlardan birisinin eksik olması haberin anlaşılır olmasını engeller. Bu altı soru birarada bulundukları zaman, basit dil bilgisi kurallarına göre, özne ve yüklemden oluşan cümleler ortaya çıkar. Aynı zamanda da yer, durum, neden ve zamanı gösteren zarf ve sıfatları da içerir. Bültenin girişinde bunlar yerli yerinde kullanılırsa haberin özeti verilecek şekilde düzenlenmiş olur. Halkla ilişkiler yazarları, dili çok iyi bilmelerinin yanı sıra kolay okunabilecek biçimde yazarlar. Amaçları, okuyanın dikkatini çekmek ve haberin sonuna kadar sürüklemektir. Haberinizin daha çok etki yaratması ve daha çok okunması için giriş, gelişme ve sonuç şeklinde yazılmamalı. En önemli noktaları bültenin başına yerleştirin. Sonuna geldiğinizde özetlemeyin. Çünkü editörler yazıları sondan keserler. Eğer yazınız çok uzunsa sonundan keserler. En önemli noktanızı sona saklarsanız, basılma olasılığını çok düşürmüş olursunuz. Bu nedenle halkla ilişkiler yazarının en çok kullandığı haber yazım tekniği ters piramit kuralıdır. Bu kurala göre, haberin içeriğini oluşturan konular ilgiye göre azalan bir sıra izlerler. Ters piramit haber yazma kuralı dışında kullanılan bir diğer yöntemde düz piramit kuralıdır. Haber bölümünde de belirtildiği gibi ters piramit kuralının tamamen tersi bir şekilde düzenlenen haber türüdür. Ayrıntıdan başlayarak, esasa ulaşmayı hedef alan bir kuraldır. Günümüzde renkli haber yazmada kullanılan bu kurala en çok magazin gazeteciliğinde rastlanır. Eğer halkla ilişkiler yazarı olarak insanların boş vakitlerinde okuduğu bir dergiye bülten göndereceksek, bu yöntemi tercih edebiliriz. Ama derginin içeriği renkli güncel haberlerden çok ekonomi, politika gibi konulardan oluşuyorsa o zaman tıpkı gazetelere gönderdiğimiz gibi ters piramit kuralında yazılmış bülten gönderiniz. Aynı zamanda da dergilere bültenle birlikte daha fazla fotoğraf göndermemiz gerekir. Basın bültenlerini yazarken bazı önemli noktalara dikkat edersek başarılı olabiliriz. 1. Giriş paragrafını 14 satırdan daha uzun yazmayın. 2. Çok fazla süslü sıfatlar ve anlaşılmaz sözcükler kullanmaktan kaçının 3. Ürün veya kurum ismini büyük harflerle yazmayın. 4. Olay ile ilgisiz bir bülten yazmamayın. Kendi içerisinde tutarlı olmasına özen gösterin. 5. Haber değeri taşımasına önem verin. 6. Sadece bilim adamları ve mühendislerin anlayacağı teknik bir dil kullanmaktan kaçının. 7. Üslup olarak çok ticari bir dil kullanmaktan, reklam gibi görülmesinden kaçının. Basın bülteni şekil 3.1’deki gibi “Yedi Unsur Formülüne” uygun olarak düzenlenmesi gerekir. Bu formül haberin planlanmasına ve kontrol edilmesine yardımcı olmaktadır. 1. Konu; Yazılması düşünülen konu ne hakkındadır? 2. Kuruluş; Kurumun ismi nedir? 3. Yer; Kurumun bulunduğu yer neresidir? 4. Avantajlar; Basın bülteninde yer alan konuda yeni olan nedir? Bültende yer alan haberin hedef kitleye sağlayacağı yarar nedir? 5. Uygulamalar; Ürün ya da hizmetin yararları nelerdir? Kimler yararlanacaktır? 6. Ayrıntılar; Ürünün boyutları, rengi, ücreti, performansı ile ilgili ayrıntılar nelerdir? 7. Kaynak; Haberin kaynağı kimdir? Neresidir? Örneğin, haberleşme merkeziyle olayın gerçekleştiği yer birbirinden farklı olabilir (Jefkins, 1992, s.92-93). Yedi unsur formülüne uygun olarak düzenlenen bültende, yazım aşamasında gerekli olan bilgilerin bültende yer almasını sağlar. Böylelikle aktarılması gereken bir konunun atlanma olasılığı da kontrol altına alınmış olur. 58 Şekil 3.1: Yedi Unsur Formülüne Uygun Basın Bülten Formu Örneği 59 Basın Bültenlerinde İçerik, Biçim ve Üslup Basın bülteni hazırlarken çok katı kurallar olmamakla birlikte biçim, üslup ve içerik açısından bazı noktalara dikkat etmek gerekir. 1. Antetli Kağıt; Basın bültenleri genellikle kuruluşun kimliğini yansıtan renk ve dizaynda diğer bültenlerden ayırıcı olmasına dikkat edilerek antetli kağıtlara yazılmalıdır. Çünkü bültenin diğerlerinden ayırt edici olması parlak kağıtlar ve rengarenk başlık kullanılması anlamına gelmemelidir. Sadece iş mektuplarından farklı ve gönderenin kim olduğunun anlaşılması anlamındadır. Kağıdın en üst tarafına “Basın Bülteni", “..... Şirketinden Haberler” ile birlikte kurumun logosu veya sembolü yerleştirilmelidir. Kağıdın alt tarafında ise, kurumun adresi, telefonu, faks numarası, e-mail adresi ve bilgi alınabilecek kişinin adı, telefon numarası gibi bilgilere yer verilmelidir. Haber metni standart yazı karakterinde (Örneğin; Times, Ariel, Times New Roman vb) ve 12 punto olarak yazılmalıdır. 2. Başlıklar; Başlık basın bültenindeki haberin konusunu kısaca özetleyen ve dikkati çeken nitelikte olmalıdır. Bazen editörler, gazetelerinin stiline uygun veya sayfa düzenine uygun kendi yazdıkları başlıkları kullanırlar. • İyi başlıklar bilgilendiricidir. Canlı ve uyarıcı bir etki bırakırlar. Kısa haberler sunar ve okumaya isteklendirirler. Çünkü biz halkla ilişkiler yazarları olarak başlıkla öncelikle editörlerin dikkatini çekmeli ve onu haberi okumaya yönlendirmeliyiz. Başlıksız metin tamamlanmamış bir çalışmadır. 5 N 1 K soruları başlıkta yanıtlanmalıdır. Yazdığınız iyi bir başlık, yeniden formüle edilse bile, yazı işlerine kolaylık sağlar. • Başlıklar olumlu ifadelerle formüle edilmelidir. Olumsuzluk içeren başlıklar daha az etki yaratacağı için pozitif bir başlık seçilmelidir. Örneğin; “Şirkette Karlar Kötü” yerine “Şirket Yıllık Sonuçları Açıklıyor” şeklindeki bir başlık daha doğrudur. • Başlıklarda mastar fiil kullanılmamalı. Örneğin; “X Ürününü Tanıtmak” gibi mastar fiili doğru değildir. Bunun yerine “X Ürünü Piyasaya Çıkıyor” şeklinde ifade etmek daha doğrudur. • Fiillerle ifade edilmiş başlıklar isimlere oranla daha etkilidir. Soyut ifadelerden uzak durulmalıdır. Aynı zamanda edilgen yapı yerine etken yapıdaki ifadeler kullanılmalı. • Fiil cümlelerinde mümkün ise şimdiki zaman kullanılmalıdır. Örneğin; “Başbakan ABD Başkanını Ziyaret Ediyor" böyle bir başlıkla ABD Başkanını ziyaret edecek, şu an ziyaret ediyor, ya da kısa bir süre önce ziyaret etti demektir. • Kısa, açık olmalı ve haber hakkında ipucu vermelidir. Kısacası başlığın konu hakkında bir şeyler söylemesini sağlamak gerekir. • Başlık atmak genellikle zordur. Önceden bir kağıt üzerinde denemeler yapılması tavsiye edilir. Zorlamayla hemen ilk denemede iyi ve etkili bir başlık bulmak kolay değildir. 3. Alt ve Ara Başlıklar; Alt ve ara başlıklar okumayı kolaylaştıran, aynı zamanda da anlaşılırlığı sağlamada oldukça etkilidirler. Ancak editörler bazen bunları hiç dikkate almayıp, kendi düşündükleri bölümleri ön plana çıkartmak isteyebilirler. Bu nedenle, bültende alt başlık koymak yerine uygun yer cümlelerin seçimi editöre bırakılmalıdır. Eğer yazılan teknik bir bülten ise konuyu açıklamak ya da sayfa dizaynı için gerek görülürse alt ve ara başlıklar kullanılabilir. 4. Giriş Paragrafı; Giriş haberin, ayrıntılı açıklamalar öncesinde yer alan ilk bölümüdür. Giriş aslında anlatının haberidir. Kronolojik değil olguların önem derecesine göre düzenlenir. İlginç olmayan zaman ve yerle ilgili bilgilerin ve boş lafların girişte yer almaması gerekir. Bazı temel düşünceleri ileterek konuya yönelik köprü kurar. Giriş okumayı sürdürmeye sevk etmeli, yani heyecan yaratıp meraklandırmalıdır. Aynı zamanda 5 N 1 K sorularına yanıt verebilmelidir. Gereksiz ayrıntılardan arındırılmalıdır. Giriş fazla uzun tutulmamalı ve giriş sonrasındaki haber metninde aynı ifadeler kullanılmamalıdır. Çünkü yinelemeler bıktırır ve profesyonelce bir yaklaşım değildir. 60 İlk paragraf (giriş) hariç, tüm paragraflar satır başı olacak şekilde içeriden yazılmalı. Bültenin sayfa düzeninde yazı çift aralıklı olarak yazılmalı. Editörün rahatlıkla not alabilmesi için sayfanın her iki kenarında da uygun boşluklar bırakılmalı. 5. Büyük Harf Kullanımı; Kurum, ürün, kişi isimleri tamamen büyük harflerle yazılmamalı. Büyük harfler, coğrafik bir bölge veya özel isimlerin ilk harflerinde kullanılabilir. Özel durumlar, amblem ve logolar bunların dışında tutulabilir. Yönetici, satış müdürü, gibi iş statülerini gösteren sıfatlarda küçük harfler kullanılmasına karşın; Başbakan, Profesör, Başkan gibi ünvanlarda büyük harf kullanılabilir. 6. Alt Çizgiler; Medya metninde italik dizilsin anlamına gelen alt çizgilere yer verilmemelidir. Haber metninde vurgulanacak yerlerin belirtilmesi halkla ilişkiler yazarının değil editörün inisiyatifindedir. 7. Kısaltmalar; Kısaltmalarda, göze güzel görünmemesi ve gereksiz yer kaplaması nedeniyle “T.R.T.”, “P.T.T.”, “U.S.A.” gibi noktalar kullanmaktan kaçınılmalı. Bunun yerine, “TRT”, “PTT”, “USA” şeklinde yazmak daha uygun. Aynı zamanda meslek dili ve isimlerin baş harflerini kullanmaktan kaçının. Siz bu teknik terimlerin ve baş harflerin ne anlama geldiğini anlayabilirsiniz. Ancak hem gazeteci hem de okuyucu büyük olasılıkla bunun anlamı konusunda zaman zaman yanılabilirler. 8. Rakamlar; Rakamlar genel imla kurallarının gerektirdiği gibi birden dokuza kadar yazıyla (özel günler, tarih, fiyat, ölçü veya adres numaraları bunların dışında tutulmalı) ifade edilmeli. 10’dan daha büyük rakamlar kullanılmak istendiğinde ise rakam kullanılmalı. Eğer büyük rakamların yanına parantez içerisine yazıyla da belirtilirse olası bir yanlışlığın önüne geçilmiş olur. 9. Tarih; Yazılan her bültende mutlaka tarih atılmalıdır. Eğer metnin içerisinde bir zaman açıklanmak durumundaysa (bugün, haftaya vb) açık tarih parantez içerisinde belirtilmelidir (12 Nisan 2013 gibi). 10. Devam; Bülten birden fazla sayfa içeriyorsa, sayfanın sağ alt köşesine “Devam Ediyor”, “Devamı Öteki Sayfada” gibi ifadeler yer almalıdır. Devam eden sayfada ise sayfa numarası ve bültenin başlığı yeniden belirtilmelidir. Bülten bittiğinde ise, “ ********* ”, “Son” gibi ifadelerlere yer verilmelidir. 11. Tırnak İşareti; Basın bültenlerinde bir kişinin düşüncesi, konuşması, açıklaması vb. kullanılmadıkça, tırnak işareti kullanılmaz. Marka ve ürün isimlerinde tırnak işareti veya alt çizgisi kullanılmamalıdır. 12. Ambargo; Ambargo, belirtilen tarih ve saatten önce bültenin basılmamasıdır. Halkla ilişkiler yazarı ambargodan mümkün olduğu ölçüde kaçınmalıdır. Ancak ambargo kullanmak zorunda kalırsa mutlaka bitiş saatini belirtmelidir. 13. Yazar; Basın bülteninin sonunda, metni yazan halkla ilişkiler yazarının adı, ünvanı, telefonu, faksı, e-mail adresi mutlaka belirtilmelidir. Basın bülteni yazarken içerik, üslup ve biçim açısından tüm bu noktalara dikkat etmenin yanı sıra, cümleleriz ve paragraflarınızı mümkün olduğunca kısa tutmaya özen gösterin. Virgül yerine nokta koyun. Noktalama işaretlerini basit ve mümkün olduğunca az tutun. Bunun yapılmasının sebebi ise, okuyucuların uzun cümlelerin sonuna gelme ihtimalinin daha az olması ve her noktalama işaretinin onların konsantrasyonunu dağıtması ve başka konulara yönlendirmesidir. Medyada kurumlar ve ürünler ile ilgili olarak hangi tür haberleri ilgi çekici buluyorsunuz? İzlediğiniz, okuduğunuz veya dinlediğiniz bu haberleri ilgi çekici bulmanızın nedenleri nelerdir? Kurum olarak kendinizi tanıtmanın en kolay yollarından biri basın bülteni yazmak ve bunu ilgili medya kuruluşuna göndermektir. Gazeteleri dikkatle incelerseniz her birinin kendisine özgü bir stili olduğunu göreceksiniz. Hem kurumlar hem de halkla ilişkiler ajansları bu doğrultuda bir yöntem geliştirerek basın bülteni yazarlar. Kuşkusuz burada kendinize şu soruları sorarak doğru bir sonuca ulaşmanız mümkündür. 61 1. Düzenli basın bültenleri yayınlamaya ilişkin bir programımız var mı? 2. Hazırlanan bültenler kurumun amaçlarını gerçekleştirmemize yardımcı olacak uygun, doğru kitle iletişim araçlarına mı gönderiliyor? 3. Haberlerin etkisini maksimum düzeyde tutabilmek için zamana özel bir dikkat gösteriyor muyuz? Habercilik ilkelerindeki zamanlılık ilkesine önem veriyor muyuz? 4. Medya kuruluşları ve gazetecilerle ilgili güncelleştirilmiş bir listemiz var mı? 5. Hazırladığımız bültenleri tüm medya kuruluşlarına göndermek yerine, her olayın içeriğine göre mi medyayı seçiyoruz? 6. Bültenleri, tek tip mi yoksa her medyanın özelliğini dikkate alarak farklı mı hazırlıyoruz? 7. Medya kuruluşları ve iletişim kurduğumuz editörlerle ilgili listeyi güncelleştirme ile ilgili düzenli bir yöntemimiz var mı? 8. Hazırladığımız bültenlerin gerçekten haber değeri taşıyıp taşımadığına dair objektif karar verebiliyor muyuz? 9. Bültenlerimizin medyada yayınlanma sayılarını ve yayınlanma sıklığını kontrol eden bir yöntemimiz var mı? 10. Mesajlarımızı en etkili ve olabildiğince kısa bir şekilde özetleyebiliyor muyuz? 11. Haberin özetini çarpıcı ve etkili bir şekilde giriş paragrafında verebiliyor muyuz? 12. Her bülten kendinden sonrakiler için bir kaynak olabiliyor mu? 13. Hazırladığımız bültenleri 5 N 1 K Kuralına “Kim, Ne, Nerede, Ne zaman, Niçin, Nasıl” sorularına açık, tam, detaylı biçimde cevap verebiliyor muyuz? 14. Bültenlerin yazım üslubu (içerik, biçim açısından) mesajın gönderildiği medyanın standartlarına uyuyor mu? 15. Bültenlerin medyada yer alma biçimlerini (içerik ve biçim açısından) takip ederek, yeni hazırlayacağımız bültenlerde bunları örnek alabiliyor muyuz? 16. Bültende, hem subjektif açıklamaları hem de kuruluşun görüşlerini, yorumlarını ayırt edici bir şekilde (örneğin; “tırnak içinde”) veriyor muyuz? 17. Böyle bir alıntı yaptığımızda, bülteni medyaya göndermeden önce kurumun yetkilisine sorarak doğruluğunu bir kez daha kontrol ediyor muyuz? 18. Kurum yetkilisi, alıntılanmış sözler ile ilgili gazeteciler yeni bilgi istediğinde nasıl davranacağını biliyor mu? 19. Kuruluşla ilgili haber niteliği taşıyan her olay, eksiksiz bir biçimde haber olarak hazırlanıp gönderiliyor mu? 20. Bülteni kim hazırlarsa hazırlasın geliştirilmiş ortak bir formata uygun ve tutarlı şekilde gerçekleştirilen yazım stiline sahip miyiz? (Haywood, 1991: 200-201) Buraya kadar basın bültenleri ile ilgili anlattığımız özellikleri pekiştirebilmek için şekil 3.2, şekil 3.3. ve şekil 3.4’ü dikkatle inceleyin. Bu basın bülteni ters piramit kuralına uygun olarak yazılmış örnektir. Şimdi sizlerde anlatılan konuları dikkate alarak basın bülteni yazmayı deneyin. En yaygın basın bülteni hataları neler olabilir? Tartışınız. 62 Şekil 3.2: Basın Bülteni Örneği Kaynak: www.ab-pr.com 63 Şekil 3.3: Basın Odasında Basın Bülteni Örnekleri ve Eklentileri Şekil 3.4: Basın Odasında Basın Bülteni Örneği ve Fotoğraflar Kaynak: www.ab-pr.com 64 Basın Bültenlerinin Türleri Basın bültenleri, kişi ya da bir olayla ilgili bilgi vermek, ya da kişilerin veya kuruluşların imajını oluşturmak amacıyla yazılır. Basın bültenleri ile ilgili çeşitli sınıflamalar yapılır. Jefkins’e göre basın bültenlerinin sınıflandırılması şöyledir: Tek Sayfalık Basın Bültenleri Yayınlanmaya hazır tek sayfalık basın bültenleri yedi unsur formülüne uygun olarak hazırlanmalıdır. Bu bültende, bilgiler oldukça açık, net ve özet olarak verildiği için editörün haberi kısaltmasına olanak tanımaz. Destekleyici Bilgi İçeren Basın Bültenleri Bu tür bültenler yayınlanmak amacından çok, gazeteciyi konuyla ilgili bilgilendirmek amacındadır. Gazeteci bu bilgileri konu hakkında bir sonraki yazımda kullanmak üzere bilgi dosyasında tutar. Aynı zamanda destekleyici bilgilerle gazeteci kurum hakkında bilgilerini güncelleştirmiş ve geliştirmiş olur. Özet Eklenmiş Teknik Bültenler Teknik ürünler genellikle iki veya üç sayfalık uzun açıklamalar gerektirir. Fakat editöre kolaylık sağlamak için, haberin giriş paragrafında konuyu açıklayan bir özet eklenmesi gerekir. Konuşma veya Rapor Metinlerini Destekleyen Özetleyici Basın Bültenleri Gazetelere her gün yüzlerce basın bülteni gelir. Editörlerde bunların içerisinde çok uzun olanları incelemeye vakit bulamazlar. Örgüt raporları, kataloglar, yıllık bilançolar ve konuşma metinleri oldukça uzun olduğu için editörün dikkatini çekecek, okumasını kolaylaştıracak bir çözüm bulmak gerekir. Bu nedenle, rapor veya konuşma metinlerinin yanında ek olarak sunulan özetler, editörün işini kolaylaştırır. Açıklayıcı Ek Fotoğraf Altı Bilgisi Genelde, hem halkla ilişkiler yazarının gönderdiği fotoğraflar, hem de gazetecinin kendisinin çektiği fotoğraflar konuyu açıklasa da ilave bilgiye ihtiyaç duyulur. Fotoğraf başlığı kadar kısa, basın bülteni kadar uzun olmayan, ikisinin arasında açıklayıcı bilgilerdir. Böylelikle haber daha açıklayıcı hale gelerek istenilen etki yaratılmış olur. Kısa Duyurular Bunlar, kurumdaki yeni atamalar, terfiler, adres ve telefon değişiklikleri gibi basit bilgileri içeren tek bir cümle veya tek bir paragraftan oluşan duyurulardır. Gazetelerde bu tür duyuruları, genellikle ekonomi sayfalarında “Şirketlerden Haberler” gibi başlıklar altında verilerek hedef kitle bilgilendirilir (Jefkins, 1992: 94-95). Radyo ve Televizyon Bültenleri Halkla ilişkilerde, hem kulağa hem de göze hitap eden bir kitle iletişim aracı olarak radyo ve televizyonun etkinliği çok büyüktür. Diğer iletişim araçlarını destekleyici ve kuvvetlendirici nitelik taşıyan radyo ve televizyon ses ve resim kullanılarak iletişim daha etkili ve anlaşılır biçime getirilir. İletişimin kolaylaşması nedeniyle zaman kaybını önler, haberin renkli ve sesli olarak iletilmesiyle daha çok ilgi çeker. Ancak bu araçlar tek başlarına kullanıldığında yeterli ve etkili olamazlar. Burada iletişim tek yönlü olması nedeniyle haberin etkinliğini denetleme güçlüğü vardır. Görsel-işitsel araçlar işletme için de birer gider kaynağıdır. Halkla ilişkiler açısından radyo ve televizyon çok sayıda insana kısa sürede ulaşabilme imkanıyla etkili kitle iletişim araçlarıdır. Görsel-işitsel bu kanalların zamanında ve doğru olarak kullanılabilmesi için halkla ilişkiler görevlilerinin, radyo-televizyon yayıncılarının çalışmalarını çok iyi kavramaları ve onlarla işbirliği kurmaları gerekir. Radyo ve televizyon için hazırlanan bültenler, yazılı basın için hazırlananlar ile benzer olmanın yanı sıra bazı farklılıklar gösterirler. Çünkü bunlar yazılı basından daha hızlı ve anlık yayınlardır. Olayları anında veya çok kısa bir süre sonra duyurabilme özelliğine sahiptirler. Radyo Bültenleri Radyo, geniş bir dinleyici kitlesini etkileyerek, alışkanlık ve güven yaratır. Böylelikle radyoya kişisel yakınlık hissedilir ve yüz yüze ilişkiye yakın bir durum yaratılır. Diğer araçlara göre radyo, çok farklı demografik özellikleri olan geniş kitlelere erişmede daha hızlı bir haber dağıtma özelliğine sahiptir. 65 Halkla ilişkiler yazarları, radyodan, basın bültenleri, açık oturumlar, sohbet programları, röportajlar, kamusal duyurular, kısa duyurular gibi çeşitli şekillerde yararlanırlar. Radyoların çoğu, halkla ilişkiler uzmanlarından gelen bültenleri yeniden düzenleyerek yayınladığı için, bir çok kuruluş basın bültenlerini aynen radyoya da göndermektedirler. Ancak ilkeli, titiz çalışan, iyi bir kurum veya halkla ilişkiler ajansı radyoya göndereceği bülteni radyonun özelliklerine göre farklı bir formatta hazırlar. Radyoya gönderilen bültenler hem içerik hem de biçim açısından bazı özellikleri taşımalıdır; 1. Radyoda tıpkı gazete ve dergilerde olduğu gibi, haber niteliği taşıyan mesajların gönderilmesi gerekir. 2. Cümleler, yazılı basına gönderilen mesajlara oranla daha kısa ve anlaşılır olmalıdır. Böylelikle spikere kelime ve cümle aralarında nefes alma fırsatı vermiş oluruz. 3. Her cümlede 10 kelime bulunması idealdir. İlk birkaç kelime, dinleyiciyi mesaja konsantre etme amacıyla dinleyicinin adaptasyonunu sağlar. Eğer mesajınızın en önemli kelime ve cümleleri girişte verilirse, dinleyicinin adaptasyon ve algılama hızı yavaş olduğundan mesajın özü kaçırılmış olur. Aynı zamanda önemli kişiler tarafından yapılan açıklamalarda, açıklamanın sahibinin başta söylenmesi mesajın etkinliğinin arttırılması bakımından son derece önemlidir. Mesaja dikkat ancak cümlenin ikinci yarısından sonra gerçekleşir. 4. Radyoya gönderilen bültenler olabildiğince kısa olmalıdır. Süre olarak 30 ile 60 saniye arasında kalmak en doğrusudur. 5. Noktalama işaretlerine dikkat etmeli, kısaltmaları açık olarak belirtmelidir (Örneğin; TBMM, THY, THK vb. yerine Türkiye Büyük Millet Meclisi, Türk Hava Yolları, Türk Hava Kurumu yazmak gerekir). 6. Numaraları da rakamla yazdıktan sonra parantez içerisinde yazıyla belirtilirse olası bir yanlışlığın önüne geçilmiş olur. Örneğin; 5.950.000 (Beş milyon dokuz yüz elli bin). 7. Radyo bültenlerinin formatı basın bültenlerinin formatında hazırlanmakta. Sadece ek olarak metnin üstüne mesajın yayın süresi belirtilmelidir. Örneğin; Radyo Bülteni 45’ gibi. Spikerler dakikada 150-160 kelime okurlar. Yayının süresini buna göre ayarlayabilirsiniz. Ancak bu ölçüm bazen kelime uzunlukları nedeniyle yanıltıcı olabilir. O zaman, satır sayısına göre bir hesaplama yapılırsa daha doğru bir zamanlama elde edilir. Bilgisayarda 16 satırlık bir yazı bir dakikalık konuşmaya, 8 satırlık bir yazı 30 saniyelik bir konuşmaya denk gelmektedir. 8. 5 N 1 K kuralına burada da uymak ve sınırlı süre içerisinde mesajı istenen şekilde verebilmek için sözcük seçimlerinde oldukça titiz davranmalı. 9. Radyo kulağa hitap eden bir araç olduğu için bültenin konuşma dilinde yazılması gerekir. 10. Radyo bültenleri, radyoya postayla değil, elden veya e-mail ile gönderilebilir (Wilcox ve Nolte, 1990, s.170-173). Radyoya mesajlarımızı, böyle yazılı olarak gönderebileceğimiz gibi banda kaydederek de gönderebiliriz. Böyle bir durumda açıklamayı ya kurumun yöneticisi ya da kurum adına bir kişi (danışman, halkla ilişkiler uzmanı, profesyonel konuşmacı vb) yapar. Burada da mesajın etkinliğini arttırmak için, ses kalitesine, sözcük seçimlerine dikkat etmek gerekir. Televizyon Bültenleri Televizyonun, söyleneni görüntü ile güçlendirmesi, görüntüyü ön plana getirerek belirli düşünce ve görüşü oluşturması onu diğer araçlara nazaran daha etkili bir duruma getirmektedir. Televizyon da mesajlar aynı konuşma dilinde olduğu gibi, süratle ekrandan geçip anında kaybolmaktadır. Verilen iletiyi yenilemek pek mümkün değildir. Halkla ilişkiler açısından radyo için söylediklerimizi televizyon için de söylememiz mümkündür. 66 • Televizyon bültenleri önce yazılı hazırlanır sonra ses ve görüntüye dönüştürülür. Diğer bir deyişle, sözcüklerle birlikte görsellik de oldukça önem kazanır. • Televizyon için hazırlanan mesajlar film formatında hazırlanır. • Hazırlanan mesaj, slayt fotoğraflar, görüntülerle desteklense bile durağanlıktan kurtarılmalıdır. Görüntüye bir hareketlilik getirilerek akışa çekicilik kazandırılmalıdır. Aynı zamanda bu görüntüler hem ses hem de müzikle desteklenmelidir. • Televizyon için hazırlanan bu mesajlar mutlaka profesyonel film ve televizyon uzmanları, kurgucular ve yazarlar tarafından hazırlanmalıdır. • Mesajın yazılı metninin görüntülerle çok iyi bir uyum sağlamasına önem verilmeli. • Gönderilen metnin, film kaydının her sahnesinin süresi açık olarak belirtilmelidir. Bu şekilde televizyon için hazırlanan mesajlar oldukça masraflı olduğundan yayınlanabilmesi için mutlaka haber değeri taşıyan, etkinliği yüksek ve ilgi çekecek konulara uygulanmalıdır. Halkla ilişkiler amacıyla televizyondan faydalanmak istediğimizde, az önce anlattıklarımız dışında farklı yöntemlerde kullanabiliriz. Örneğin; tıpkı radyoya hazırladığımız bülten gibi bir metin hazırlayarak bunu fotoğraflar (mat baskı), grafikler ile destekleyebiliriz. Ya da bültenin yanında bültenin içeriğini oluşturan konunun (açılış töreni, kutlama, yeni ürün, vb) kaydedilmiş görüntüsünü gönderebiliriz. Burada gönderdiğimiz metinle görüntülerin birbirine uymasına çok dikkat etmeliyiz. Basın Bültenlerinde Fotoğrafın Kullanımı Halkla ilişkilerde fotoğraf, basın bültenlerinde olduğu kadar, basın makaleleri, röportaj, kuruluş gazeteleri, broşür vb. gibi iletişim yöntemlerini desteklemek amacıyla kullanılır. Hedef kitle üzerinde etki yaratmak için sadece metin yeterli değildir. Aynı zamanda görsel materyale de (fotoğrafın yanı sıra grafik, şekil vb.) gereksinim vardır. Fotoğraflar, basın bültenlerinin önemli unsurlarından birisidir. Basın bültenindeki haber metnine görsel açıdan anlamlı bir katkı sağlar. Bazen bin kelimeye bedel olan fotoğraflar, çoğu zaman metne canlılık kazandırdıkları gibi bir olaya yönelik kanıt özelliği de taşır. Fotoğraftaki haber kolayca anlaşılmalıdır. Örneğin; grup fotoğraflarında kişilerin yüzleri tanınmayacak biçimde çekilmemelidir. Bir fotoğraf ya da grafikle birlikte gönderilen basın bülteni, genelde yalın halde gönderilen metinden daha çok dikkat çeker. Basın bülteni ile birlikte bir fotoğrafı medyaya gönderirken, temel amacımızın iletişim olduğu unutulmamalıdır. Kuşkusuz fotoğrafın sadece dikkat çekici olması yeterli değildir. Aynı zamanda verilmek istenen mesajı yansıtabilme özelliği taşıması da çok önemlidir. Fotoğraflar metinlere geçişi kolaylaştırmaktadır. Bir fotoğraf, metne kıyasla ne daha iyi ne de daha kötü bir enformasyondur. Betimleme gücü metinden farklıdır; yorum gerektirir, duygulara seslenir, fotoğrafçının deklanşöre bastığı anın arka planıyla ilgili daha fazla bilgi edinme isteği yaratır. Yazar, öyküsünü fotoğraf doğrultusunda anlatabilir; fotoğrafı ne kadar iyi değerlendirebilirse, metnin okunabilirlik payı da bir o kadar artar. Fotoğraf Alt Yazısı Fotoğraf alt yazısı metnin aperitifi gibidir, mönüye iştahlandırmalıdır. Fotoğraf alt yazıları başlıkla birlikte ilk etapta okunan bölümler arasındadır. Bu nedenle özen gösterilmeli, birkaç önemli bilgiyle birlikte, ait olduğu metne yönelik merak uyandırmalıdır. • Fotoğraf alt yazısız olmaz! Bu, tartışma kabul etmeyen temel bir ilkedir. Halkla ilişkiler yazarı fotoğrafı editöre iletirken bir alt yazı hazırlamalıdır. Aksi taktirde sıkıntı yaratan bazı hataların ortaya çıkması gibi bir tehlike söz konusudur. Okurların çoğu, fotoğraflara ve alt yazılara bakarlar. Bu nedenle alt yazılar metnin tamamını okumaya sevk edecek biçimde yazılmalıdır. • Metin ve fotoğraf birbirinden kopuk olmamalıdır. Metinde fotoğraftan söz edilerek fotoğraf açıklanmalıdır. Esasen açık olarak görülen şeylerin betimlenmesine gerek yoktur. 67 • Alt yazılarda da, fotoğrafa bakıldığında merak uyandıran 5 N 1 K soruları yanıtlanmalıdır. • Asla fotoğraf ile ilgili felsefe ve yorum yapılmamalıdır. • Uzun bir metne ait fotoğraf için, genellikle kısa bir alt yazı yeterlidir. • Gazeteye tek başına haber niteliği taşıyan fotoğraf gönderiyorsanız, alt yazıları fotoğrafın yüksekliğinin üçte birinden daha uzun olmamalıdır. • Fotoğrafın kaynağı belirtilmelidir (Schneider ve Raue, 2000, s.140-141). Halkla ilişkiler amaçlı olarak basın bültenlerinde kullanılacak fotoğraflar, görsel kalite açısından da oldukça iyi olmalıdır. Çözünürlüğü yüksek olan bir fotoğraf makinası ile çekilmiş fotoğraf maille ek olarak gönderilebilir. Aynı zamanada kurumun web sayfasında da yer alması medyanın işini kolaylaştırır. İyi bir kontrast ve ayrıntıları içeren fotoğraf durağanlıktan çok hareket içeren bir şekilde gönderildiğinde daha çok dikkat çekecektir. Bazen olayın tümünden çok en ilginç bölümünün fotoğraflanması daha etkilidir. Örneğin; sıkıcı poz verilmiş grup fotoğrafları (bazen kaçınılmazdır, ödül törenlerinde donuk grup fotoğrafları çekmektense ödül verilen anı görüntülemek çok daha iyidir. Görüntülenen her kişi ya da nesne tanıtılmalıdır. Fotoğraf açık ve anlaşılır olmalı. Binaları, alanları boş olarak göstermektense insanı da içeren bir kompozisyon oluşturmak gerekir. Fotoğrafları mutlaka bir alt yazıyla destekleyerek medyaya göndermeliyiz. Fotoğrafların mümkün olduğu kadar çabuk basılması ve dağıtılması (basın bültenine konu olan olaydan sonra tercihen aynı gün) önemlidir. Bir halkla ilişkiler yazarı fotoğraflar gibi infografiklerden de yararlanır. Örneğin; büyük bir organizasyonda, karışıklığı önlemek, ilginç gösteriler ve direktifler konusunda ayrıntılı grafiklerle hedef kitleye açıklık sağlayabilir. Organizasyonun yapıldığı yere nasıl gidebilirim? Arabamı nereye park edebilirim? Giriş biletlerini nereden alabilirim? Nerede hangi etkinlik yapılıyor? vb. İşte bunun gibi soruları cevaplayan infografikler halkla ilişkiler yazarının kullandığı diğer yöntemlerde (haber mektubu, basın makalesi, broşür vb.) olduğu gibi basın bültenlerinde de kullanılır. Tıpkı fotoğraflar gibi infografikler de açıklayıcı bilgi notları ile birlikte basın bültenine iliştirilerek editöre gönderilir. Ünitenin bu bölümüne kadar geleneksel medya için yazım kurallarından söz ettik. Tüm dünyada etkisini gösteren internet sayesinde sosyal medya son derece önemli bir hale gelmiştir. Gelin şimdi de sosyal medyayı inceleyelim. SOSYAL MEDYA Sosyal medya dünya çapında pek çok değişimi sağlamaktadır. Sosyal medya, bloglar sosyal ağ sitelerinin geneli için kullanılan bir kavramdır. Dünyada ya da yaşanılan ülkede son gelişmelerin, halkın dikkatini çeken olayların Facebook, Twitter gibi sitelerde kullanıcılar tarafından paylaşımı ve yorumlamaları gazetecilere halkın genel kanısının ne olduğu yönünde ipuçları vermekte ve haber hikayeleri için kaynak sağlamaktadır. Sosyal Medya, kişinin kendisinin ürettiği mesajı, yayınladığı ve paylaştığı her türlü platformun genel adıdır. Geleneksel medyadan en büyük farkı ise karşılıklı bir iletişimin olmasıdır. Sosyal medyada bireylerin birbirleriyle, kurumların bireylerle doğrudan iletişim kurabildiği ve geri dönüş alabildiği bir platformdur. Haberlerinin kaynakçasında etkili olsa da gazeteciler halkla ilişkiler uzmanları kadar sosyal medyayı kullanmıyorlar (Lariscy, Avery, 2009). Geleneksel halkla ilişkiler yazılı, sözlü ve görsel faaliyetlerle yürütülmektedir. Etkinliğin amaçları doğrultusunda uygun araçlar seçilerek genellikle medya aracılığıyla hedef kitleye ulaştırılır. Kuşkusuz yeni teknolojik olanaklara ve yeni mecralara rağmen geleneksel medya hala halkla ilişkilerde önemini korumaktadır. Kurumların medya ile ilişkilerinde basın bültenleri ve doğrudan postalama birçok kurum için çok büyük önem taşımaktadır. Geleneksel usuller konusunda yeterince bilgi sahibi olmayan, eski yöntemlere gereken önemi göstermeyen halkla ilişkiler uzmanlarının, yeni teknolojiler ile hareket etmeye çalışması kuşkusuz başarılı olmalarını zorlaştıracaktır. Hatta bu yeni gelişmelerin taşıdığı potansiyeli, avantajları görmelerini engelleyecektir (Wilson, Ogden, 2004). Mayfield (2010) sosyal medyanın şu özellikleri içerdiğini ifade etmektedir (Aktaran; Vural, Bat, 2010: 3352): 68 Katılımcılar: Sosyal medya katılımcıları cesaretlendirir ve ilgili olan her bir kullanıcıdan geri bildirim alır. Açıklık: Sosyal medya servisleri geribildirime ve katılımcılara açıktır. Bu servisler oylama, yorum ve bilgi paylaşımı gibi konularda insanları harekete geçirirler. Çok nadir olarak da ulaşıma yönelik engeller koyarlar. Konuşma: Geleneksel medya genellikle yayına ilişkin iken (hedef kitleye bilgi, içerik aktarımı), sosyal medya iki yönlü konuşmaya da olanak tanır. Toplum: Sosyal medya insanlara çabuk ve etkili bir oluşum için izin verir. Böylece sosyal medya aracılığı ile insanlar da ihtiyaç duydukları acil bilgiler, özlü sözler, sevilen klipler, şarkılar, sevdikleri fotoğraflar gibi ilgili oldukları beğendikleri şeyleri paylaşırlar. Bağlantılılık: Sosyal medyanın bir çoğu, bağlantılı işler gerçekleştirir; diğer siteler, araştırmalar ve insanların ilgili oldukları herhangi bir konuda link verilmesine olanak tanır. Sosyal medya, gazete, dergi, televizyon gibi geleneksel medyadan farklılıklar gösterir. Geleneksel medya ile bilgiyi yayabilmek için bazı kaynaklara ihtiyaç duyulur. Sosyal medyada ise bilginin yayınlanması ve erişilmesi için erişim herkese açıktır, masrafsızdır. Bir matba kurmaya veya radyo istasyonuna veya stüdyolarına ihtiyaç yoktur. Geleneksel ve sosyal medyanın taşıdığı ortak özellik ikisinin de küçük veya büyük kitlelere ulaşmasıdır. Sosyal medyanın bu özellikler çerçevesinde geleneksel medyadan farkını ise şöyle ifade etmek mümkündür (Aktaran; Vural, Bat, 2010: 3352): Erişim: Hem geleneksel medya hem de sosyal medya teknolojileri herkesin genel bir kitleye erişebilmesine olanak tanır. Erişilebilirlik: Geleneksel medya için üretimi genellikle özel şirketler ve hükümetler gerçekleştirmektedirler. Sosyal medya araçları genel olarak birçok kişi tarafından az veya sıfır maliyetle kullanılabilir. Kullanılırlık: Geleneksel medya için üretim, çoğunlukla eğitim almış uzmanlaşmış kişlerile gerçekleşmektedir. Sosyal medyanın büyük bir çoğunluğu içinse bu geçerli değildir, yani herkes üretimde bulunabilir. Yenilik: Geleneksel medya ile gerçekleştirilen iletişimde meydana gelen zaman farkı (günler, haftalar, hatta aylar) anında etki ve tepkisi olan sosyal medya ile kıyaslandığında uzun olabilmektedir. Geleneksel medya da sosyal medya araçlarına adapte olmaktadır. Kalıcılık: Geleneksel medya yayına hazırlandığı andan itibaren değiştirilemez (bir dergi makalesi basıldıktan ve dağıtıldıktan sonra aynı makale üzerinde değişiklik yapılamaz); oysa sosyal medya yorumlar veya yeniden düzenlemeyle anında değiştirilebilir. Genellikle sosyal medyanın kullanımı karmaşık gibi görünse de aslında basit bir iletişim simetrisine sahiptir. Örneğin bir öğrenci sosyal medya üzerinden bir öğretmen ve bir uzmanla iletişim kurarken, aynı zamanda farklı kişiler (örneğin öğretmen, uzman vb) bu öğrenciyle yine sosyal medya üzerinden iletişim kurabilmektedir. Bu durum bizlere sosyal medyanın kullanım kolaylığını çok açık bir şekilde göstermektedir (Downey, 2009: 12). Halkla İlişkiler ve İnternet İnternet kurumlar, işletmeler için önemli bir iletişim aracı haline gelmiştir. İnternet kurumların müşterilerine ve diğer paydaşlarına nasıl hizmet ettiğini göstermek ve çeşitli paydaşlarla iletişim krmak açısından çok önemli fırsatlar sunmaktadır (Kırdar ve Demir, 2009). İnternet hem bilgiye ulaşmayı kolaylaştırmakta, hem de e- maillerle konferans, bildiriler gibi halkla ilişkiler çalışmalarında hızlı ve ekonomik bir iletişim sağlamaktadır. Etkileşim internetin temel özelliklerinden birisidir. Kurumlar interneti iki amaçla kullanırlar. 69 • Bilgiye ulaşmak ve bilgiyi yaymak: Bu yaklaşımda etkileşim düzeyi düşüktür ve internet kullanımı tek yönlüdür. • İletişimi sağlamak: Paydaşlar ve şirketler arasında ilişki yaratmak. Bu yaklaşımda etkileşim daha yüksektir ve internet çift yönlü kullanılmaktadır. Ayrıca diyaloğa izin veren bir etkileşimle kurum ve çeşitli paydaşlar arasında bir ilişki kurmaktır (Capriotti ve Moreno: 2007). Özellikle son yıllarda elektronik medya veya internet olarak adlandırılan medyanın yaygınlaşması, kurumların medyaya karşı sorumluluklarının artmasına ve 24 saat sorumluluk hissetmelerini sağlayan bir yaklaşım benimsemelerine yol açmıştır. İnternetin bilgiyi çok hızlı bir şekilde geniş kitlelere ulaştırması, kurumların medyaya karşı daha şeffaf ve hesap verebilir olmasını zorunlu hale getirmiştir (Salzmann, 2006). Kurumlar medya ile ilişkilerinde geleneksel yolların yanısıra internet aracılığı ile de iletişim gerçekleştirmeye başlamışlardır. Medya ilişkileri sadece bilgi dağıtımı ve paylaşımı değil medyanın nasıl yönetilmesi gerektiğini de bilmelidir. Medya ilişkileri ile ilgili gerçekleştirilen tüm çabalar sağlam bir strateji üzerine inşa edilmelidir. Kurumsal web siteleri medya ilişkileri için tasarlanmış basın odaları ve zengin içeriklerle donatılmalıdır (Yoon, 2005). Gazetecilerin bir bilgiyi, konuyu veya hikayeyi internette aramaları son zamanlarda oldukça yoğun bir düzeydedir. Yapılan araştırmaların sonucuna gore gazetecilerin bir konu için internette yaptıkları taramalar 1995’te %66 iken 2001’de %92’ye çıkmışır. Bu araştırmanın sonucuna gore, gazeteciler için haber patladığında, eğer canlı bir tanık yoksa ilk başvuru noktası kurumsal web siteleridir. Gazeteciler internetin işlerini kolaylaştırdığını ifade etmektedirler. Gazeteciler web sitesinden haberlere hızlı ulaşma imkanı buldukları için memnundurlar. Bunun yanısıra gazeteciler bir kurumun iletişim sorumlusunu aramadan once web sitesinden birçok bilgiye ulaşabildiklerini de söylemektedirler. Ancak bazı gazeteciler de kurumların web sitelerinde aradıklarını bulamamaktan yakınmaktadır (Callison, 2002). Kurumlar web sitelerindeki basın odalarını ve medya ilişkileri ile ilgili sayfayı özenle hazırlamalı, güncel tutmaya önem vermeli, ihmal etmekten kaçınmalıdır. Basın odalarının içeriğini, bültenleri, yönetici biyografilerini de güncellemelidir. Öte yandan kurumlar web sayfalarında kurumun gelecek günlerde gerçekleştirecekleri etkinliklere yer vermesi medya çalışanlarının çalışma planlarını yapmasını kolaylaştırır. (Theaker, 2006: 213; Steward, 2005: 217). Halkla ilişkiler yazarlığında önemli bir yeri olan ikna kavramını daha iyi anlayabilmek için AÖF İkna Edici İletişim kitabını daha dikkatle bir kez daha gözden geçirmenizde yarar vardır. Hem halkla ilişkiler ajansları hem de kurumlar medya ile ilişkilerini web sayfalarında yer alan basın odası ile gerçekleştirmektedirler. Halkla ilişkiler uzmanları için basın odaları, e-mail gibi internet tabanlı iletişim araçları bazı önemli fırsatlar sunmaktadır: • Bilgiye doğrudan ve hızlı ulaşmayı sağlar. • Basınla iletişimi kolaylaştırır. • Web sayfasındaki basın odası medyanın işini kolaylaştırır. • Medya çalışanları bilgisayar başında her bilgiye, fotoğrafa vb rahatlıkla ulaşır. • Hedef kitleyle, basınla, vb doğrudan iletişime geçmeyi kolaylaştırır. • Yazılı, görsel, işitsel araçlarla iletişime geçmeyi sağlar (Theaker, 2006: 213; Steward, 2005: 217). 70 Basın Bültenlerinin Yeni Kuralları Ünitenin başında geleneksel medya ve bunun için hazırlanan basın bültenlerinden söz ettik. Sosyal medya için de bu kurallar geçerli ancak yeni bazı kurallardan da söz etmek mümkündür. • Basın bülteni göndermek için “büyük haber” beklemeyin; sürekli basın bülteni göndermek için haber değeri taşıyan iyi nedenler bulun. • Sadece küçük bir grup gazeteciyi hedeflemeyin. Bunun yerine doğrudan hedef kitlenizin hoşuna gidecek basın bülteni yaratın. • Anahtar sözcükler açısından zengin metni olan bültenler yazın. • Tüketicileri bülteninize bir şekilde karşılık vermeye zorlayan teklifler ekleyin. • Bültenlere potansiyel müşterileri internet sitenizdeki sayfaya ulaştıracak linkler yerleştirin. • Basın bültenlerindeki sözcük seçimini, arama motorları ve tarayıcılar için optimize edin. • Bülteninizi önemli bazı sitelerden bulunabilmesini sağlayın. • Basın bültenleri ile insanları satış sürecine yönlendirin (Scott, 2008: 86). Bir şirketin müdürlüğünü yapan Hennigan “Basın bültenlerini normal haber metinleri gibi yazıyoruz. Pazarın gereksinimlerine ve ilginç girişimcilik trendlerine bakıyor ve bu trendlere uygun olarak yazıyoruz.” (Aktaran; Scott, 2008: 186). Hennigan’ın da ifade ettiği gibi iyi bir hedef kitle analizi bize pazarın ihtiyaçlarını gösterecek, bu ihtiyaçlar ve trendler doğrultusunda iyi bir bülten yazmak mümkün olacaktır. Bu bülteni sosyal medyayı dikkate alarak dağıtmanın da birtakım yolları var. Basın Bültenlerini Dağıtmak Basın bültenlerini hedef kitle tarafından görülecek biçimde yayınlamanın en iyi yolu eş zamanlı olarak bir bülteni kurumun ve/veya ajansın internet sitesine koymak gerekir. Aynı zamanda basın bülteni dağıtım kategorisinde Google News gibi online medyaya dağıtmak gerekir. Kurumun veya halkla ilişkiler ajansının internet sitesinde kolayca bulunabilecek bir bölümüne (basın odası, medya ilişkiler vb) yerleştirmek gerekir. Bültenler internet sitesinin dışında çeşitli sitelerde bulunabileceği için basın bülteninize internet sitesindeki içeriğe erişim sağlayan linkler yerleşirmek önemlidir. Bu linkler alıcıların bültenler üzerinden sitedeki özel bir içeriğe ulaşılmasını sağlar ve onları satış sürecinin içine çekebilir. Hedef kitleyi anlamak, tanımak ve onların bilgi gereksinimleri doğrultusunda ve sorunlarına odaklanmak, bir yayıncı gibi düşünmek ve bunlara uygun basın bülteni yaratmanın mükemmel bir yoludur. Hedef kitlenin kullandığı sözcük ve ifadeleri kullanmak gerekir. Ulaşılmak istenen kitlenin nasıl arama yaptığını bilmek ve bu sözcükleri içeren bülten yazmak gerekir. Pek çok basın bülteni dağıtım servisleri basın bültenlerinin sitelerde daha kolay bulunabilmesi için sosyal medya etiketleri ekleme olanağı sağlar. Sosyal medya etiketleri bültenlerin bulunmasını daha kolaylaştırır. Yaptığınız çalışmalar medyaya söylenecek kadar önemli ise müşterilere da söylemeyi ihmal etmemeli. Çoğunlukla kurumlar bir avuç gazeteciyi hedef alan bir halkla ilişkiler çalışmasına büyük bütçeler ayırıyor. Ama aynı bilgiyi ilgili olabilecek insanlara aktarmada başarısız oluyorlar (Scott, 2008: 186-194). Peki ama basın bültenlerinde değişen şey nedir? Günümüzün modern olarak nitelenen basın bültenlerinin farklı olmasının temel sebebi olduğu gibi değişiklik yapılmadan yayınlanmasıdır. Kısacası online basın bülteni dağıtımı yapan servisler sayesinde basın bültenleri otomatik olarak bir web içeriğine başka bir deyişle habere dönüşür. Böylelikle bu eski tarz bültenler kendiliğinden “viral” bir habere dönüşür. Basın bültenleri haber diliyle son derece iyi yazılmalı. Bilgiyi edinmede çok daha seçici davranan tüketici boş sözcüklerle dolu, satış dilinin hakim olduğu bültenlere itibar göstermeyecektir (http://www.prrehberi.com). 71 Sosyal Medya İçin Basın Bülteni Yazma Basın bültenleri ile ilgili olarak yapılan araştırmaların sonuçlarına gore Twitter’ın Facebook’tan daha fazla takip edildiğini gösteriyor. O halde sosyal medyaya yönelik basın bülteni için ne yapmak gerekir? Sosyal Medyada Twitter ve Facebook en fazla takip edilen paylaşım siteleridir. Kaynak: http://www.mediabistro.com/ Herşey bir başlık ile başlar: Halkla ilişkiler alanında etkili bir yere sahip olan PRNewswire’dan Business Wire’dan Sarah Skerik, Tom Becktold ve Jason Kintzler’in Twitter için basın bülteni yazma ile ilgili ifade ettiği bazı önem verilmesi gereken durumları şöyle özetleyebiliriz. • En çok paylaşılan ve görüntülenen basın bültenlerinin yaklaşık 120 karekter civarında bir başlığa sahiptir ve bu basın bültenlerini mükemmel tweetlenebilir bir link haline getirmektedir. • Karakter sayısı retweetleme için önemlidir. • Okuyucular adına herhangi bir engeli kaldırmak için Retweet alanı bırakmak gerekir. Pek çok kişi küçük bir yorum eklemek ister. Bu yorumlar için 20 veya 30 karakterlik bir alan bırakmak gerekir. • Çok kısa bir başlığın da sakıncaları olabilir. Bültenin içeriği hakkında okuyuculara yeterli bilgiyi verebilecek uzunlukta olması gerekir. • Başlık karakter sayısının ötesinde gözalıcı ve haber değeri taşıyan unsurları içermelidir. • Hedef kitlenin özelliğine uygun olarak başlık eğlenceli, espirili ifadeler de içerebilir. Başlığı gelişigüzel tweetlemek yerine hedef kitleye uygun olarak üslup ve tarzı tasarlamak gerekir. Unutulmaması gereken birşey vardır ki o da sadece gazetecilere hitap edilmediğidir. Bültenin başlığını gelişigüzel tweetlemek yerine hedef kitleye uygun olarak üslup ve tarzı tasarlamak gerekir Kaynak: http://www.mediabistro.com/ 72 Sayılar, sayılar, sayılar: İnsanlar sayıları sever. Çünkü sayılar fikirleri somutlaştırır. Basın bülteninin içeriğinde çeşitli sayısal veriler yer alıyorsa onları başlıkta kullanmak iyi bir fikirdir. Alt-hikayeler tweetlenebilir olmalı: Yeni bir ürünün önemli bazı özellikleri maddeler halinde vurgulanabilir. Böylelikle basın bülteni taranabilir hale getirilmiş olur. Kuşkusuz tweetlebilir uzunlukta olmasına da dikkat etmek gerekir. Bunun yapılması okuyucuya o maddeyi tweetleyerek kullanma imkanı sağlanmış olur. Hashtag uygun şekilde kullanma: Bültenin bulunmasını kolaylaştıracak doğru anahtar kelime ve arama terimlerini kullanmaya önem vermeli. Twitter için en uygun yöntem az ve öz yazmaktır. Bunlara ilave olarak sunulan hikayenin özünden uzaklaşmadan, onu vurgulamalı ve derin anlamlardan kaçınmalı. Alıntıları tweetlenebilir yapmalı: Okuyucular hergün okudukları basın bültenlerinin çoğunlukla doğrudan alıntılarına odaklanmaktadırlar. Alıntıları daha ilginç ve tatmin edici bilgilerden oluşturmak, twitter kullananları daha cazip hale getirir, tekdüzelikten kurtarır. Multimedyadan faydalanın: Multimedya haber bültenleri, gittikçe iletişimin önemli bir parçası haline gelmektedir. Video, ses ve diğer multimeya basın bültenlerini daha çekici yapar ve değer katar. Facebook ile Twitter kıyaslandığında Twitter’ın daha farklı bir amaca hizmet ettiği söylenebilir. Twitter bilginin ticaretini yani değiş tokuşunu ifade eder. Facebook’a gore daha çok iş amaçlı kullanıldığını söylemek mümkündür. Diğer yandan Twitter büyük bir haber kaynağıdır. Aynı zamanda duyurmak istediği bir hikayesi olanlara geniş olanaklar sağlar. Bu olanaklardan faydalanabilmek için Twitter’ın yapısına ugun bir strateji belirleyip basın bültenini bu doğrultuda hazırlamak mümkündür (www.prnewser.com). Basın bültenlerinizdeki mesajlara ilişkin bir resim veya multimedia eklemek sonuçları ve görünürlüğü arttırmanın kolay ve etkili bir yoludur. Böylelikle mesajlar tweetlenebilir hale gelir. Halkla ilişkiler uzmanları ünitenin başında da anlatıldığı gibi geleneksel basın bültenlerinin yazımını, tasarımını, görsellerini düzgün hazırladıktan sonra medya ile ilişkileri gerçekleştirmelidir. Geleneksel bültenler ülkemizde hala geçerliliğini korumaktadır. Bunun yanısıra halkla ilişkiler uzmanları yenilikleri takip etmeli, insanların eğilimlerini doğru analiz etmeli. Çünkü insanlar artık farklı davranıyor, yeniliklere çabuk adapte oluyorlar. İlginç, eğlenceli buldukları bilgi ve haberleri kendi kişisel ağları (facebook, twitter vb) arasında paylaşıyorlar. Bu paylaşımlar ile bültenler yeniden yayınlanmış oluyor. Dolayısıyla bültenin içeriğini oluşturan bilgi veya haberin viral olarak dağıtımı başlamış oluyor. Sosyal medyanın tüm insanlara sunduğu fırsatlar bilginin yayılmasını kolaylaştırıyor. Bu nedenle halkla ilişkiler uzmanları olarak fırsatları iyi bilmeli, mesajları fotoğraf, video vb görüntülerle destekleyerek haber olma fırsatını kaçırmamalıdır. Bilginin paylaşımının bu kadar yoğun olduğu bir çağda gösterilecek bu özen halkla ilişkiler kampanyasının başarısını olumlu yönde etkileyecek ve diğer kampanyaların arasında daha seçici olacaktır. Bu fark yaratan halkla ilişkiler kampanyalarına başarılı halkla ilişkiler uzmanları olarak imza atmak kuşkusuz gurur duyulacak bir iştir. Hem kurumlar hem de halkla ilişkiler ajansları kendi web sayfalarında basın bültenlerini, basındaki yansımalarını paylaşmaktadırlar. Siteyi ziyaret eden tüketiciler isterlerse bu bilgilere ulaşabilirler. Ayrıca basın mensupları da bu sitelerde yer alan basın bültenlerinden yararlanmaktadırlar. Bunların yanı sıra internet üzerinde kuruluşlara basın bülteni yayınlama ve servis etme hizmeti veren bağımsız hizmet veren basın odaları da vardır. Böylelikle kurumlar iş dünyasına, basın mensuplarına, haber ajanslarına ve tüm internet kullanıcılarına basın bültenlerini duyurabilirler. Kısacası geleneksel ve sosyal medya için basın bültenlerini özetlersek; Geleneksel medyaya yönelik (gazete, dergi, televizyon gibi) basın bülteni hazırlayabilmek için haber değeri taşıyan bir olay olması gerekir. Medya ilişkilerinin zarar görmemesi için sürekli gereksiz bültenler göndermekten kaçınmak gerekir. Dolayısıyla gelenesel medya ilişkilerine önem vermek gerekir. Online medya hedefli basın bültenlerinde ise; kurumun web sitesinde, sosyal medyadaki gibi online ortamda sunulacak basın bültenlerinin geleneksel medyaya gönderilen bültenlere oranla çok daha sık hazırlanması gerekir. Web sayfasında basın bülteninin arandığında ve istendiğinde kolayca ulaşılabilmesi ve internetten kolayca alınıp kullanılabilmesi gerekir. Bunlar için de haber portallarından, bloglardan, bazı dağıtım sitelerinden vb yararlanılır. 73 Özet Basın bültenlerinde kitle iletişim araçlarının özelliğine gore haber yazım tekniklerini kullanmak gerekir. Öncelikle 5 N 1 K kuralı ile olay özetlenir. Basın bülteni genellikle gazeteler için önemliden daha az önemliye doğru ters piramit tekniği kullanılarak yazılır. Geleneksel halkla ilişkiler yazılı, sözlü ve görsel faaliyetlerle yürütülmektedir. Etkinliğin amaçları doğrultusunda uygun araçlar seçilerek genellikle medya aracılığıyla hedef kitleye ulaştırılır. Kuşkusuz yeni teknolojik olanaklara ve yeni mecralara rağmen geleneksel medya hala halkla ilişkilerde önemini korumaktadır. Kurumların medya ile ilişkilerinde basın bültenleri ve doğrudan postalama büyük önem taşımaktadır. Geleneksel usuller konusunda yeterince bilgi sahibi olmayan, eski yöntemlere gereken önemi göstermeyen halkla ilişkiler uzmanlarının, yeni teknolojiler ile hareket etmeye çalışması kuşkusuz başarılı olmalarını engelleyecektir. Hatta bu yeni gelişmelerin taşıdığı potansiyeli, avantajları görmelerini engelleyecektir. Geleneksel ve sosyal medya için basın bültenlerini özetlersek; Geleneksel medyaya yönelik (gazete, dergi, televizyon gibi) basın bülteni hazırlayabilmek için haber değeri taşıyan bir olay olması gerekir. Medya ilişkilerinin zarar görmemesi için sürekli gereksiz bültenler göndermekten kaçınmak gerekir. Dolayısıyla gelenesel medya ilişkilerine önem verilmelidir. Online medya hedefli basın bültenlerinde ise, kurumun web sitesinde, sosyal medyada gibi online ortamda sunulacak basın bültenlerinin gelenesel medyaya gönderilen bültenlere oranla çok daha sık hazırlanması gerekir. Web sayfasında basın bülteninin arandığında ve istendiğinde kolayca ulaşılabilmesi ve internetten kolayca alınıp kullanılabilmesi gerekir. Bunlar için de haber portallarından, bloglardan, bazı dağıtım sitelerinden vb yararlanılır. Kuruluşla ilgili haberlerin, haber değerine bağlı olarak medyada ücretsiz olarak yayınlanmasına duyurum denir. Kurumların duyurumlarını gerçekleştirdikleri araçlardan birisi de basın bültenleridir. Basın bülteni, kurum ile ilgili etkinlikleri, stratejileri, düşünceleri, olayları vb. içeren haber değeri taşıyan, önemli bilgiler veren ve medyaya gönderilen yazılı metinlerdir. Haber değeri taşıyan; yeni çıkan ürünler, kuruma yeni seçilen yöneticiler, yönetim kurulundaki değişiklikler, yeni anlaşmalar, kuruluş yıldönümleri vb konularda basın bülteni hazırlanabilir. 74 Kendimizi Sınayalım 6. Aşağıdakilerden içerisinde yer almaz? 1. Kurum ile ilgili etkinlikleri, stratejileri, düşünceleri, olayları vb. içeren haber değeri taşıyan, önemli bilgiler veren ve medyaya gönderilen yazılı metinlere ne denir? hangisi haber değeri a. Çatışma b. Monoton a. Basın toplantısı c. Yenilik b. Basın gezisi d. Skandal c. Basın bülteni e. Şaşırtıcı d. Haber mektubu 7. Kuruluşla ilgili haberlerin haber değerine bağlı olarak medyada ücretsiz olarak yayınlanmasına ne ad verilir? e. Röportaj 2. Aşağıdakilerden hangisi basın bülteni hazırlarken içerik, biçim ve üslup açısından dikkat edilmesi gereken noktalardan biri değildir? a. Reklam b. Broşür a. Antetli kağıt kullanılmalı c. Afiş b. Dikkat çekici ve konuyu özetleyen başlık kullanılmalı d. Duyurum c. Giriş paragrafı etkili olmalı 8. Aşağıdakilerden hangisi özelliklerinden birisi değildir? e. Pazarlama iyi başlıkların d. Kurum, ürün, kişi isimleri tamamen büyük yazılmalı a. Başlıklarda mastar fiil kullanılmalı e. Önemli görülen yerlerin altı çizilmemeli b. İyi başlıklar bilgilendiricidir. 3. Yayınlanmak amacından çok, gazeteciyi konuyla ilgili bilgilendirmek amacında olan basın bülteni türüne ne denir? c. Fiil cümlelerinde şimdiki zaman kullanılmalı d. Başlık kısa, açık olmalı e. Başlık haber hakkında ipucu vermeli. a. Tek sayfalık bülten c. Destekleyici bilgi içeren bülten 9. Bireyin kendisinin ürettiği mesajı, yayınladığı ve paylaştığı her türlü platformun genel adına ne denir? d. Kısa duyurular a. Halkla ilişkiler e. Açıklayıcı ek fotoğraf altı bilgisi b. Reklam 4. Toplumun genelinin ilgisini çekecek güncel olayların, en kolay anlaşılacağı biçimde sunumuna ne ad verilir? c. Medya ilişkileri b. Özet eklenmiş teknik bülten d. Geleneksel medya e. Sosyal medya a. Haber 10. Aşağıdakilerden hangisi tekniklerinden biri değildir? b. Reklam c. Pazarlama a. Ters piramit tekniği d. Röportaj b. Dörtgen tekniği e. Doğrudan postalama c. Düz piramit tekniği 5. Aşağıdakilerden hangisi 5 N 1 K Kuralı içinde yer almaz? d. Beşgen tekniği e. Serbest yazım tekniği a. Ne b. Nerede c. Nasıl d. Ne zaman e. Kaçıncı 75 haber yazım Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. c Yanıtınız yanlış ise “Basın Bülteni” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Bir olayın haber değeri taşıyıp taşımadığını aşağıdaki şu soruları sorarak belirleyebiliriz. • Olay, yeni ve değişik (daha önceden olmamış, benzersiz) bir olay mıdır? Sıra Sizde 1 2. d Yanıtınız yanlış ise “Basın Bülteni Yazım Kuralları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Olay, güncel midir? (Yeni gerçekleşmiş veya gerçekleşmek üzere olan bir olay mıdır?) 3. c Yanıtınız yanlış ise “Basın Bültenlerinin Türleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Olaya tanınmış isimler (Tanınmışlık prensibi) 4. a Yanıtınız yanlış ise “Haber” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. karışmış mıdır? • Olayın yakın çevre (Medyanın yayın yaptığı hedef kitle çevresi) ile ilgisi var mı? 5. e Yanıtınız yanlış ise “Haber” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Olayın içinde insanların ilgisini çekecek (Duyguları ve merakı harekete geçirecek, zevk, nükte, acı, gurur, aşk, şehvet vb. gibi) unsurlar var mı? 6. b Yanıtınız yanlış ise “Haber Değeri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. d Yanıtınız yanlış ise “Duyurum” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Olayda siyasal bir yön var mıdır? 8. a Yanıtınız yanlış ise “Basın Bültenlerinde İçerik, Biçim ve Üslup” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Olayda toplumsal bir yön var mıdır? 9. e Yanıtınız yanlış ise “Sosyal Medya” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Olayda bilimsel, tıbbi, ekolojik vb. bilgiler ve yenilikler var mı? 10. d Yanıtınız yanlış ise “Haber” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 • Olayda çatışma unsuru var mı? Basın bülteninin içeriği ve sunuş biçimi çok büyük önem taşır. Eğer yazdığınız bültenin konusu haber olacak nitelikteyse, ancak yanlış bir şekilde sunuluyorsa yayınlanma şansı oldukça azdır. Ancak söylenmek istenilen konu bir gazeteci gibi yazılırsa, kullanılma şansı yüksektir. İşte bu nedenlerle, halkla ilişkiler yazarı, haber yazma kurallarını çok iyi bilmek zorundadır. Sıra Sizde 3 Basın bülteninin yazımında tamamıyla büyük harf kullanmak, dilbilgisi hataları, içerik eksikliği önemli hatalardır. Bülten metninin reklam gibi tasarlanması ve iddialı ifadeler kullanması da iyi bir şey değildir. Ayrıca, okuyucuyu işin içine katmak için sen, senin, biz gibi doğrudan adres gösteren kelimeleri çok fazla kullanılır. Bunun yerine anahtar kelime ve ifadeleri kullanmak çok daha iyidir. 76 Yararlanılan Kaynaklar Steward, H.D. (2005). Good Writing is Good PR. Beril V., Bat M. (2010). “Yeni Bir iletişim Ortamı Olarak Sosyal Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine Yönelik Bir Araştırma.” Journal of Yaşar Üniversity. 20 (5). Theaker, A. (2006). Halkla İlişkilerin El Kitabı. Çev: Murat Yaz. İstanbul: Mediacat Yayınları Boyle E. (2004). “Press and Publicity Management: The Dyson Case” Corporate Communication. An International Journal. 9(3). pp. 209- 222. Vural B., Bat M. (2010). “Yeni Bir İletişim Ortamı Olarak Sosyal Medya: Ege Üniversitesi İletişim Fakültesine Yönelik Bir Araştırma”. Journal of Yaşar University. 20(5) 33483382. Callison C. (2002). Media Relations and the Internet: How Fortune 500 Company Web Sites Assist Journalists in News Gathering. School of Mass Communications. Texas. Yüksel E. ve Gürcan H.İ. (2005). Haber Toplama ve Yazma. Konya: Tablet Yayınları. Wilcox, Dennis ve Nolte L. (1990). Public Relations Writing And Media Techniques. USA: Harper Collins. Capriotti P., Moreno A. (2007). Corporate Citizenship and Public Relations: The Importance and Interactivity of Social Responsibility Issues on Corporate Websites. Journal of Public Relations Review. Vol. 33. pp. 81-94. Wilson L., Ogden, J. (2004). Strategic Communications Planning: For Effective Public Relations and Marketing (4. Ed.) Dubuque IA: Kendall/Hunt Publishing. Davis A. (2006). Halkla İlişkilerin ABC’si. Çev: Ümit Şendilek. İstanbul: Mediacat Yayınları Jefkins, F. (1992). Public Relations. London: Pitman Publishing. Yararlanılan İnternet Kaynakları http://www.mediabistro.com/prnewser/sixtips-for-making-your-press-release-twitterfriendly_b30368 Haywood, Roger. (1991). All About Public Relations: How To Build Business Success On Good Communication. London: McGraw-Hill Book Company. http://prinyourpajamas.com/traditional-mediafor-pr/ Lariscy R., Avery E., vd. (2009). “An Examination of the Role of Online Social Media in Journalists Source Mix”. Public Relations Review. 35(3). pp. 314-316. http://www.prrehberi.com/basin-bulteni-olduyasasin-yeni-basin-bulteni/ http://www.prdaily.com/Main/Articles/10297.asp x Newsom, D. and Haynes, J. (2011). Public Relations Writing Form&Style. Canada: Nelson Edcation. http://www.prdaily.com/Main/Articles/10671.asp x Oluç, M. (1990). “Halkla İlişkiler ve Duyurum”. Pazarlama Dünyası 4/19. (Ocak/Şubat). http://www.mediabistro.com/prnewser/six-tipsfor-making-your-press-release-twitterfriendly_b30368 Salzmann O. (2006). Inside the Mind of the Stake holder: The Hype Behind Stakeholder Pressure. Ed: Ulrich Steger. NewYork: Palgrave Macmillan. http://www.prnewswire.com/knowledgecenter/multimedia-broadcast-pr/are-your-pitcheskeeping-up-with-the-times---easy-ways-to-usesocial-media-and-make-your-message-stand-outfrom-the-crowd-.html Scott D.M., (2008). Pazarlamanın ve İletişimin Yeni Kuralları. Çev. Nadir Özata. İstanbul: MediaCat Yayınları. Schneider. Wolf ve Raue P-J. (2000). Gazetecinin El Kitabı. Ankara: Konrad Adaneur Vakfı. Çeviren: Işık Aygün. 77 4 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Kurum içi ve kurum dışına yönelik araçlar için yazma sürecinin önemini kavrayabilecek, Kurum içi ve kurum dışı hedef kitlelere yönelik yayınların ilkelerini kavrayabilecek, Halkla ilişkiler uzmanının reklam, haber bülteni, broşür, dergi, konuşma metinlerini hazırlarken ve kullanırken dikkat etmesi gereken noktaları açıklayabilecek, Halkla ilişkilerde etkin yazma sürecini planlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Yazılı İletişim Haber Bültenleri Halkla İlişkiler El İlanları ve Afişler Halkla İlişkilerde Yazma Insört ve Broşürler Kurum Gazetesi Yazılı Reklam Metinleri Kurum Dergisi Konuşma Metinleri İçindekiler Giriş Halkla İlişkilerde Yazılı Araçlar Yazılı Araçların Avantaj ve Dezavantajları Kurum Yayınları Kurum Gazetesi Haber Bülteni Kurum Dergisi Insörtler ve Broşürler El İlanları ve Afişler Reklam Metinleri Konuşma Metinleri 78 Kurum İçi ve Kurum Dışına Yönelik Araçlar İçin Yazarlık I GİRİŞ Halkla ilişkiler çalışmalarının temelinde hedef kitlelere kurumun mesajını en doğru şekilde iletmek bulunmaktadır. Bu nedenle halkla ilişkiler alanında söylenen mesajın ne olduğu kadar o mesajın nasıl söylendiği de büyük önem taşımaktadır. Halkla ilişkiler uzmanları bir kuruluşla reklam ajansı arasındaki köprü durumundadırlar. Dönem dönem bazı metinlerin yazımı için ajanslardan destek alınmasının yanı sıra günümüzde halkla ilişkiler yazarlığı başlığı altında bu çalışmalar uzmanların kendisi tarafından da yerine getirilebilmektedir. Halkla ilişkiler yazarlığının amacı hedef kitlelerle uzun soluklu iyi niyete dayalı bir iletişimi yürütmek amacı taşıdığından kontrol edilebilen ve kontrol edilemeyen bilgileri de ciddiyetle yönetmek durumundadır. Kurum içi yayınları, broşürleri, bültenleri kontrol edilebilen ve yönlendirilebilen araçlara dâhil edebiliriz. Kurumdan çıkan ancak medyanın inisiyatifine kalan bilgi ise kontrol edilemeyen bilgidir. Bir halkla ilişkiler uzmanı kontrol edilebilen ve edilemeyen bilgileri en iyi şekilde organize etmek ve kullanmakla yükümlüdür. Hedef kitlelere iletilecek mesajın farklı mecralarda aktarımı söz konusu olmakla beraber genel olarak bakıldığında yazılı (basılı) araçlar günümüzde kurumlar tarafından daha fazla tercih edilebilmektedir. Bu araçların çeşitli tercih edilme nedenleri bulunmakla beraber özellikle kalıcı olması, ilgili kitlelere sürekli olarak mesajı okuma ya da arşivleme fırsatı sunması üzerinde dikkatle durulması gereken bir konudur. Halkla ilişkilerde sıklıkla kullanılan yazılı araçlar, kurum gazeteleri, dergileri, bültenler, broşürler, el ilanı ve afişlerdir. Özellikle kurum gazeteleri, dergileri ve diğer basılı mecralar için kullanılan haber bültenleri, halkla ilişkiler uzmanlarının üretim, uygulama süreçlerini iyi bilmelerini ve uygulamalarını gerektirmektedir. Yazılı araçlar, kendi içerisinde üretim, içerik, baskı kalitesi, boyut gibi farklı konularda farklı süreçler gerektirmektedir. Bu nedenle halkla ilişkiler uzmanlarının yazılı sürecin fikir kısmını bilmeleri kadar matbaa kısmını da iyi bilmesi ve takip edebilmesi de gerekmektedir. Halkla ilişkiler uzmanının yazılı araçlar için üretim yaptığı alanlardan biri de reklam ve konuşma metinleridir. Yaratıcılık gerektiren reklam ve konuşma metinleri, uzun sürelerde oluşturulduğu gibi iyi bir genel kültüre sahip olmayı, dili profesyonellikle kullanmayı ve hedef kitleleri iyi tanımayı zorunlu kılmaktadır. İletişim araçlarının çeşitliliği yanında bir halkla ilişkiler uzmanının hedef kitleye aktarmak istediği mesajın doğru bir formatta biçimlendirilmesi ve gönderilmesi gerekmektedir. Bu süreçte halkla ilişkiler uzmanlarının dikkate almaları gereken bir takım sorumlulukları vardır; topluma karşı sorumluluk, müşteriye, işverene, hedef kitlelere karşı sorumluluk, meslektaşlara ve medyaya karşı sorumluluk. Bu bölümde halkla ilişkilerde kullanılan araçlardan kurumsal dergiler, reklam metni, haber bülteni, broşür, konuşma metinleri ve özellikleri üzerinde durulacak, içeriklerinin nasıl oluşturulması gerektiği örneklerle açıklanacaktır. HALKLA İLİŞKİLERDE YAZILI ARAÇLAR Kurumlar medyada kullandıkları iletişim kanalları aracılığıyla hedef kitlelerine kendileri hakkında bilgi iletmektedir. Söz konusu iletişim kanalları; basılı, elektronik ve sözlü olmak üzere üçe ayrılmaktadır. Basılı medya kalıcılığı açısından önem taşımaktadır (Smith, 1995: 4). Basılı medya üzerinden gerçekleştirilen yazılı iletişim, kurumların en sık başvurdukları iletişim türlerinden biridir. Özellikle halkla ilişkiler çalışmalarında kullanılan yazılı iletişim hedef kitlelerin kurum, kurumun çalışmaları ve iletmek 79 istediği konular hakkında mesaj iletme görevini üstlenmektedir. Kurumun yayınladığı gazete, dergi, afiş, el ilanı, broşür ve insört kurumsal mesajın iletildiği basılı mecralar olarak ilk akla gelenlerdir. Bu belgeler tür olarak birbirlerinden farklı gibi görünse de aslında tümünün ortak yanı herhangi bir konuda bilgi vermek, izlenim bırakmak veya bir işi başarmaktır. Bu nedenle her belge örgütsel işlemler sonucunda doğmakta ve yapılan işlemlerdeki kişi, olay ve amaçlar için kanıtsal özellik taşımaktadır (Özdemirci, Odabaş, 2005: 32). Yazılı iletişimin, sözlü ve görsel iletişimin yerine kullanılmasının başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir (Özdemirci 1996: 98): • Yazılı belgenin arşiv değeri vardır ve daha kalıcıdır, • Konu bir bütünlük içinde ifade edilir ve iletilebilir, • Daha resmidir ve yetkiyi daha fazla hissettirir, • Kişilerin gidemeyeceği yerlere gidebilir, • Zaman açısından daha elverişlidir; uygun olunduğu zaman yazılabilir ve okunabilir; gerektiğinde üzerinde değişiklikler yapılabilir, • Kurumun konuyla yakından ilgilendiğini gösterir. Kurumların halkla ilişkiler uygulamalarında yazılı araçlardan geniş ölçüde yararlanılmaktadır. Hangi yazılı araçların hangi çalışmalarda kullanılacağına, gerçekleştirilecek faaliyetin türü ve içeriği ile birlikte iletilmek istenilen mesajın yapısı ve ulaşılmak istenilen kitlenin özellikleri düşünülerek karar verilemektedir. YAZILI ARAÇLARIN AVANTAJ VE DEZAVANTAJLARI Halkla ilişkilerde kullanılan yazılı iletişim araçları diğer iletişim araçlarına göre bazı avantaj ve dezavantajlara sahiptir. Basılı iletişim araçlarının temel avantajı, yüksek bilgi aktarma kapasitesine sahip olması, hedef kitleye birebir ulaştırılma imkânı sunması, her zaman erişilebilme fırsatı yaratması ve uzun ömürlü olmasıdır. Basılı araçlar, maksimum dikkat çekmek için stratejik önem taşıyan yerlere konumlandırılabilirler. Bununla birlikte basılı araçlar, geleneksel medya olmaları nedeniyle internet ve eposta erişimi olmayan yerler dâhil olmak üzere, dünyanın dört bir yanına ulaştırılabilirler. Yazılı iletişim, kurumlarda; sözleşmeler, duyurular, davetiyeler ve faturalar gibi birçok konunun aktarılmasında önemli role sahip olması nedeniyle günümüzde tercih edilirliği devam etmektedir. Basılı iletişim, sahip olduğu avantajların yanı sıra birçok dezavantaja da sahiptir. Baskı ve basılan araçların dağıtımı çok pahalıya mal olabilmektedir. Basılı aracın dağıtıldığı hedef kitle, bir süre sonra yayına ilgisini kaybedebilir ve bu nedenle kaybedilmiş bir hedef kitle size daha fazla maliyet ve zaman kaybı getirebilir. Buna ek olarak basılı materyallerin hazırlanması uzun bir işlem gerektirdiğinden, zaman alıcı olabilir. Aynı zamanda tek yönlü iletişim sunması ve prosedür olarak farklı konularda zaman kaybettirmesi çeşitli sorunlar yaratabilmektedir (Hume, 2001: 12): Yazılı iletişimin televizyon ve radyo arasındaki farkları aşağıdaki tabloda (Tablo 4.1) görmek mümkündür. (http://awphd.org/PRhandbook/i_a.aspx) 80 Tablo 4.1: Yazılı İletişimin Televizyon ve Radyo Arasındaki Farklar Basılı Hikâyenin uzunluğu, sütun, cm veya kelimeler tarafından belirlenir. Televizyon Hikâyenin uzunluğu en az 15 sn, en fazla 90 sn’dir. Radyo Haberin uzunluğu 30 ila 60 sn arasında değişir. Okurlar, yazıyı ilk okuduklarında bir şey anlamasalar da, yazıyı tekrar okuma imkânına sahiptirler. İzleyicilerin haberi yalnızca bir kez izleme şansı vardır. Dinleyicilerin hikâyeyi yalnızca bir kez dinleme fırsatı vardır. Röportajlar bizzat ya da telefon üzerinden yapılabilir. Röportaj mutlaka birebir yapılmalıdır. Görüşmeler bire bir ya da telefon üzerinden yapılabilir. Hikâyeler, fotoğraflar ve grafikler yoluyla açıklanabilir. Hikâyeler, görseller, aksiyonlar ve canlı röportajlar aracılığıyla aktarılabilir. Hikâyeler ses ve kelimeler aracılığıyla dinleyicilere aktarılır. Gazeteciler belirli bir konu üzerine araştırma yapabilir, haber hazırlayabilir. (Sağlık, teknoloji, havacılık vb.) Gazeteciler, haber değeri taşıyan konuları haber yaparlar. Gündem doğrultusunda hikâyeler oluşturulur. Yayınlar personel sayısına göre günlük, haftalık ve aylık olarak oluşturulabilirler. Genellikle günlük yayınlar yapılır. Yayınlar günlük ya da saatlik olabilir. Kaynak: Association of Washington Public Hospital Districts, Public Relations Handbook, Guidelines & Tools For Effective Public Relations, http://awphd.org/PRhandbook/i_a.aspx, Son Erişim Tarihi: 06.01.2012, s.5. KURUM YAYINLARI Halkla ilişkiler çalışmalarının bir bölümünün kurum yayınları aracılığı ile sürdürülmesine karar verildiğinde bu kurum yayınının türünün de saptanması aşamasına gelindiğinde şüphesiz ki bir takım kriterler bu konuda vereceğimiz kararlar üzerinde etkili olacaktır. Bu kriterlerin birincisi yapacağımız yayının okuyucu kitlesinin tespiti ile ilgilidir. Bir başka deyişle, yapacağımız halkla ilişkiler faaliyetlerinin hangi kitleye ulaşmasını istediğimize öncelikle karar vermek durumundayız. Bilindiği üzere her haberin her kitleyi ilgilendirmesi mümkün değildir. Bu nedenle yayınımızda yer alacak mesajların iş gören kesimine mi, kurum personeline mi, yoksa örgütle ilişkisi olan diğer kesimlere mi yönelik olacağı bilinmelidir. Okuyucu kitlesinin tespitinin ardından ele almamız gereken kriterler bu yayından kaç adet basılacağı, periyodu ve yayının içeriği ile ilgili olacaktır. Şurası muhakkaktır ki bu üç kriter okuyucu kitlesi ile ilgili kriter tarafından doğrudan doğruya etkilenecektir. Sadece çalışana yönelik olarak yayınlanacak bir yayının miktarı çalışan adedi ile sınırlandırılırken, diğer ilgili kesimlere yönelik olarak hazırlanan bir yayın, bu kesimlerde ulaşmak istediğimiz kişi ya da kurum adedi ile orantılı olarak belirlenecektir. Yayın sıklığı ve içerik ile ilgili kararlarda da hedef kitleyi aşırı bir iletişim bombardımanına tabi tutmadan ve mümkün mertebe bu hedef kitle ile doğrudan ilgili konularda bilgilendirmek temel politika olmalıdır. Okuyucu kitlesi, periyod, miktar ve içerik ile ilgili olarak verilen kararlar sonucunda artık ne tür bir yayın yapacağımız aşağı yukarı belirlenmiş sayılacaktır. Bu kararların ışığında bir kurum dergisi, bir kurum gazetesi, bir haber bülteni/mektubu ya da duvar gazetesi üzerinde karar vermek mümkündür. Ancak yukarıda sayılan hususların yerine getirilmesi kurum yayını ile ilgili konuların bittiği anlamına gelmez. Bu saptamaları takiben seçilecek yayının türüne göre bunun renkli mi, yoksa siyah-beyaz mı olacağı, boyutları, bu yayına reklam kabul edilip edilmeyeceği, yayının paralı mı yoksa bedava mı verileceği ve dağıtımın ne şeklide yapılacağı hususlarının da açıklığa kavuşturulması gerekecektir. Sözü edilen kararların verilmesinde yönetimin, bu konuya ayıracağı bütçe de önemli bir etkendir. 81 Görüldüğü gibi, halkla ilişkiler çalışmalarında kullanılmak üzere herhangi bir tür kurum yayını hazırlamak, bastırmak ve dağıtmak hiç de dışarıdan göründüğü gibi basit bir çalışma değildir. Ancak, halkla ilişkiler çalışmaları açısından yararı ve etkinliği göz önüne alındığında ne denli zor olursa olsun uygulama alanında büyük bir sıklıkla kullanılan etkin bir yöntem olarak dikkatleri çekmektedir. Gerçekten gerek iç halkla ilişkiler çalışmalarında iş gören eğitimi, işe yeni alınanlara örgütün ve faaliyetlerinin tanıtımı, örgüt politika ve stratejilerinin iş görenlere ve diğer çalışanlara benimsetilmesi ve örgüt üyelerine örgütle ilgili bilgiler verilmesinde, diğer taraftan da örgüt çevresi olarak ele alınan bayiler, ortaklar, yasama ve yargı organları ile kamu yönetimi ve müşterilere örgütle ilgili bilgilerin ulaştırılması ve bu çevrelerin güven ve sempatisinin kazanılması gibi dış halkla ilişkiler çalışmalarında kurum yayınlarının geniş bir kullanım alanı olduğunu söylemek yanlış olmayacaktır. Kurumsal bir yayın hazırlığına başlanılacağı zaman halkla ilişkiler uzmanının dikkate alması gereken yazı işleri taslağı aşağıdaki bilgilere yanıt vermek durumundadır: • Kuruluşun içinden haberler (çalışanların, bölümlerin, ürünlerin, düzenin tanıtılması, her çeşit haber, ekonomik durum ve başarılar), halkla ilişkiler faaliyetleri, planlanan faaliyetler, sosyal alan (olaylar, spor, haberler, öneriler, sosyal başarılar, dâhili bağlantıların ve bölüm sorunlarının şeffaflaştırılması, kazalardan korunma, kuruluşa gelen ziyaretçiler). • Kuruluşun çevresi ile ilgili haberler (ekonomik ve toplumsal konular, sağlık, çevre konuları, siyasi sorunlar, dünyadaki gelişmeler, alanda meydana gelen gelişmeler, rekabet vs.) • Eğlendirici hikâyeler (yazı dizileri, yaşlı ve gençlere yönelik sayfalar, seyahat, fıkralar, bulmacalar, ev ve bahçe işleri, diğer hobilere yer verilmesi vs.) • Böyle bir formata uyan kurum yayınlarının başarılı olma şansı yüksektir ve sürekli olarak okunan ve aranan bir yayın haline gelmesi muhtemeldir. (Okay, 2007: 265-266) Yayın Politikası: Kurumun amaçları üzerine yapılanan genel halkla ilişkiler programının bir parçası olması gereken kuruluş yayını, aksi durumda günün birinde hiçbir işlevi olmayan gazete ya da dergi haline dönüşür. Yayının amacı, okurları kuruluş hakkında bilgilendirmek midir? Yoksa yayın, işletmenin çalışanları ve üyeleri, okurların görüş ve deneyimlerinden yararlanmak için bir iletişim aracı işlevi de görecek midir? Yukarıda da belirtildiği gibi, bu soruların cevapları yayın politikasını belirleyici özellik taşır. Çoğu zaman farklı hedef kitlelere aynı anda ulaşma ve farklı beklentileri tek bir yayınla yanıtlama çabası, kuruluş yayınlarının yaşadığı güçlüklerin başında gelir. Hangi okura, hangi amaçla ulaşılabileceğinin bilinmesi ise, güçlükleri büyük oranda azaltacaktır. Genellikle, bu yayınların iç hedef kitle açısından ortak amaçları çalışanların kuruluşla ilgili olumlu imaja sahip olmalarını sağlamak, bilgilendirmek ve verimliliği arttırmaktır. Biçimsel Özellikler: Sayfa boyutu, sütun sayısı, yayının siyah-beyaz veya renkli oluşu, tipografi, görsel materyalden yararlanma ölçüsü, haber ya da makale ağırlıklı oluşu, biçimsel özellikleri oluşturur. Bir kurum gazetesi, okurunun ücret karşılığı almak isteyeceği biçimsel özelliklere sahip olmalı, mizanpaj açısından dengeli, uyumlu ve orantılı olmalıdır. Örneğin tabloid (ufak resimli gazete) gazetede çok aşırı ve parlak renklerin kullanımı güvenilirlik oranını olumsuz yönde etkiler. Dağıtım: Kurum gazetesi yayımlanmaya karar verirken, dağıtım yöntemi de üzerinde durulması gereken konulardan bir diğeridir. Kaliteli bir yayının iyi bir dağıtım ağı kurulamadığında başarısızlığa uğraması kaçınılmazdır. Yayını kurum içi hedef kitlenin oluşturulan standlardan temin etmesi, diğerlerine değişik yöntemlerle ulaştırılması mümkündür. Ayrıca, posta masrafı ve sürekli güncelleştirilmesi gereken listelere karşın, en uygun yöntem, yayının evlere postalanmasıdır. Çünkü posta yoluyla okura ulaşmak okunma oranını olumlu yönde ve önemli ölçüde etkilemektedir (Peltekoğlu, 2007: 267-268). 82 KURUM GAZETESİ Kurumların çıkardıkları gazeteler dış hedef kitleye olduğu gibi iç hedef kitleye yönelik de oluşturulabilmektedir. Gazetelerde, kurum veya mamulle ilgili olarak haber niteliğinde yayınlanan bir mesajın kamuoyu üzerindeki etkisi büyüktür. Kurum gazetesi istenilen ebatlarda çıkarılabildiği gibi renkli veya renksiz olarak kuşe kâğıda ya da saman kâğıda basılmak suretiyle yayınlanmaktadır. Yayının periyodik olarak çıkma süresi yönetim kurulu tarafından alınan kararla belirlenmektedir. Kurum gazetelerinin sayfa sayısı yine yönetim kurulunun bilgisi dâhilinde halkla ilişkiler sorumluları tarafından düzenlenmektedir. Gazete içerisinde kuruma ilişkin bilgiler yer almakla birlikte tüm gazeteyi kurumsal haberlerle doldurmak yanlış bir davranış olacaktır. Çünkü hedef kitlelerin gazeteyi tamamen okumaları için onlara hitap edecek farklı türden çalışmaların da bulunması gerekmektedir. Kurum gazetesi, halkla ilişkilerin bir parçası olarak, kuruluşun kimliğini aktarabilmelidir. Kurumsal gazetelerin yayınlanmasının temel amacı kurumun pozitif algısını kalıcı bir ortam tarafından desteklemektir. Bu nedenle kurumsal gazeteler kuruma ilişkin bilgi verirken abartıya kaçmamalı doğru haberi düzgün bir üslupla aktarmalıdır. Günümüzde kurumsal gazeteler kâğıt olarak basılmanın yanında elektronik ortamda da yayınlanabilmekte, bazı kurumlar fazla maliyeti olmaması nedeniyle sadece elektronik ortamı seçebilmektedir. Kurum gazetesi hazırlanırken nelere dikkat edilir? Merkezi İzmir’de bulunan Ecza Kooperatifinin (EDAK) aylık olarak yayınladığı “gazeteedak” kurumsal gazeteler için iyi bir örneği oluşturmaktadır. Gazetede her ay kuruma üye olan eczacılarla yapılan röportajlar, eczacıların farklı konulardaki yazıları, kurumda gerçekleştirilen faaliyetler, sistemdeki değişiklikler, yapılan anlaşmalar, kuruma yeni katılan eczacıların isim ve iletişim bilgileri, üye eczacılarla ilgili özel bilgiler, kurum kimliği materyallerine ilişkin görseller, ayın sözü, karikatür köşesi, ayın hikâyesi vb. paylaşılmaktadır. Ayrıca Anadolu Üniversitesi’nin Anadolu Haber Gazetesi’de diğer üniversite gazeteleri gibi büyük kurumlar için iyi bir halkla ilişkiler aracıdır. Bu gazetede fakültelerden, enstitülerden, öğrencilerin görüşlerinden, öğretim üyelerinin çalışmalarından, etkinliklerden vb konulardan söz edilmektedir. 83 Resim 4.1: Edak Ecza Koop ve Anadolu Üniversitesi’ne ait Kurumsal Gazete Örneği Kaynak: EDAK Ecza Dağıtım Kooperatifi Kurumsal Gazetesi, (http://www.edak.org.tr, 2011). Anadolu Haber, Anadolu Üniversitesi Haftalık İletişim Gazetesi, (http://www.ahaber.anadolu.edu.tr) HABER BÜLTENİ Webster haber bültenini (haber mektubunu); içerisinde belirli bir grubu ilgilendiren haberlerin yer aldığı, basılı, küçük bir gazete ya da broşür olarak tanımlamaktadır. Haber bültenleri güncel bilgiler için önemli bir kaynaktır. Haber bültenleri, günümüzün hızlı hayat temposu içerisinde çabuk ve kolay anlaşılır bir formatta bilgi vererek, toplumun bilgi ihtiyacını karşılamaktadır (Garrison, 2010: 31). Haber bültenleri kuruluşların basına belirli periyotlarla gönderdikleri bilgileri içermektedir. Günümüzde pek çok büyük kuruluş basın için haftalık ya da aylık bültenler düzenleyerek o dönem içerisinde kendi bünyelerinden kaynaklanan rutin haberleri basına duyurma yöntemini benimsemiştir. Bu tür periyodik bültenlerin haber verme işlevinin yanı sıra basının o kuruluşa karşı duyduğu ilgi ve sempatiyi arttırıcı bir rol oynadığı da gözlenmiştir. Haber bültenleri halkla ilişkiler görevlilerinin basın mensupları ile arasındaki bir iletişim aracıdır. Bu bültenler ile basın o kurumda güncel çalışmaları öğrenmekte ve eğer haber değeri var ise sayfalarında yer vermektedir. Haber bültenleri basın mensupları ile yüz yüze ilişkiler yaşanması nedeniyle ayrı bir önem taşımaktadır (Gaubeca, 2006: 335). Bir haber bülteni oluştururken aşağıdaki soruları dikkate almak gerekmektedir (Hume: 2001: 12): 84 • Bülten içerisinde ne tür bilgiler yer alacak? • Bültenin içerik kısmının hazırlanmasından kim sorumlu olacak? • Bülten yazıları kim tarafından düzenlenecek? • Bülten nasıl dağıtılacak? (İşletme içine konulması, personelin e-postasına gönderilmesi veya elektronik bir yayın içerisine yerleştirilmesi vb.) • Bültenin içeriğinin onaylanmasından kim sorumlu olacak? vb. Haber bülteni oluştururken dikkat edilmesi gereken bazı kriterler bulunmaktadır. Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilmektedir (Newsom ve Haynes, 2008: 357): 1. Haber bülteni içeriğini oluştururken, hedef kitlenizin özelliklerini dikkate almaya özen gösterin. Onlar için neler önemlidir? Ne tarz haberler ilgilerini çeker? 2. Haber bülteni etkili yönetim ve planlama gerektirir. İyi bir yayın yapısı, içerik takvimi ve yazarlar belirleyin. 3. Bir haber bülteni sürekli olmalıdır. Tutarlı bir üretim yapmak için içerik miktarı konusunda gerçekçi olun. 4. Haber bültenini sağlam bir zemin üzerine inşa edin. Haber bültenleri içerisinde kısa haberler, hikâyeler ve liderin mesajını taşımalıdır. Daha gelişmiş haber bültenleri karikatür, editör yazısı, bölgesel haberler vb. içerikler taşır. 5. Haber bülteninde verilen tarihlere oldukça özen gösterin. 6. Bir editörün, bir kaptan gibi gemiyi sürmesi gereklidir. Editör, haber bülteni içerisinde yer alan haberlerin uzunlukları, konuları, önemi vb. konularda yazarlara müdahale etmeli ve yönlendirmelerde bulunun. 7. İmzalı bir yazarın/yazarların haber bülteniniz içerisinde yazı yazmasını sağlayın. Böylece haber bülteni daha fazla inanılırlık ve ilgi toplar. 8. Bültenin okurlar tarafından beğeni düzeyinin ölçülmesine yönelik anketler ve benzer çalışmalar yapmaya özen gösterin. 9. Eğer posta ile gönderilen bir haber bültenine sahipseniz, bülten içeriğinin oldukça açık ve net olmasına dikkat edin. Metinleri düz tutun ve gerekli yerlerde alt açıklamalarda bulunun. Aynı zamanda web sitenizde eski bültenlerin ulaşımına dair bir arşiv açın. 10. İyi bir yazı ve iyi bir düzenleme zor bir iştir. Haber bültenleri içerisinde yer alan başlıklar, okurların alt satırları okumasında yönlendirici nitelik taşır. Bu nedenle başlıklar açıklayıcı ve kısa olsun. 11. Haber bülteni içerisinde dikkat çekici ve ilgi uyandırıcı haberler kullanın. 12. Bülten içerisinde verdiğiniz bilgileri kaynaklardan alıntı yaparak zenginleştirin. 13. Başarılı bir haber bülteni güvenilir kaynaklardan oluşur. 14. Okuyucu geri dönüşümünü takip edin. Resmi bir okuyucu anketi düzenleyin ve düşünceleri izleyin. Kurum içerisinde kullanılan haber bültenleri etkin bir iç iletişim kanalıdır. İçerik, ortak bir deneyimi ve aidiyet duygusunu hissettirmek için özenle seçilmiş olmalıdır. Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi ve Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi kurum içine yönelik gerçekleştirdikleri haber bültenini Resim 4.2’de görebilirsiniz. Bu tür yayınlar sayesinde kurum içi iletişim daha etkili bir hale gelmektedir. Haber bülteni içerisinde belirli bir grubu ilgilendiren haberlerin yer aldığı, basılı, küçük bir gazete ya da broşür olarak tanımlamaktadır. 85 Resim 4.2: Anadolu Üniversitesi İletişim Bil. Fak. ve Ege Üniversitesi İletişim Fak.’ne ait Haber Bülteni Örneği Kaynak: http://iletisim.ege.edu.tr ve http://iletisimbilimleri.anadolu.edu.tr KURUM DERGİSİ Kurumsal dergi, kurumsal gazete gibi düzenli aralıklarla yayınlanmaktadır. Kurumsal dergiler gazetelerden farklı olarak kaliteli kâğıda basılmakta, içeriğinde ise farklı konularda haber, makale, inceleme, araştırma, eleştiri yazılarıyla birlikte, renkli fotoğraf, karikatür vb. bulunmaktadır. Dergilere süreli yayınlar da denilmekte, haftada bir, iki haftada bir, ayda bir, iki ayda bir, yılda dört kez olmak üzere belirli aralıklarla düzenli olarak yayınlanmaktadır. Kurumsal dergilerde, kuruma ilişkin haberler öne çıkarılmaya çalışılır, okurla kurum arasında iletişim kurulması amaçlanır. Kurumsal dergiler okurda kuruma ilişkin farkındalık oluşturarak kuruma ilişkin pozitif algıyı ve sadakati desteklemektedir. Dergiler okurlarını; genel politikaları, hedefleri, yapılan yatırımları, sosyal ve kültürel faaliyetleri konusunda bilgilendirmektedir. Gerçekten, ülkemizde yayınlanan dergilere bir göz attığımızda avcılık-atıcılık, tekstil, otomotiv, inşaat sektörü, sağlık, kimya sektörü, yelken sporu, reklam ve halkla ilişkiler vs. gibi değişik hobi ve iş alanlarına yönelik, sadece bu hobi ve iş sahipleri tarafından okunan dergilerin yayınlandığını görebiliriz. Bu derece ayırımlı okur grupları halkla ilişkiler adına vereceğimiz mesajlarda doğrudan doğruya tespit ettiğimiz hedef kitleye ulaşabilme açısından son derece önemlidir ve dergilerin halkla ilişkiler amaçları doğrultusunda etkin bir şekilde kullanılmasını sağlar. 86 Genel olarak dergilerden yararlanma biçimlerinin gazetelerden yararlanma biçimleri ile benzer özellikler gösterdiğini söylemek mümkündür. Bu yayın araçları vasıtası ile hedef kitleye ulaşabilmek için dergilerde makale, röportaj ve kurumumuzla ilgili diğer haberlerin yayınlattırılması gereklidir ki bu da yayın organlarının yönetici ve çalışanları ile iyi ilişkiler kurmaya bağlıdır. Ancak burada önemle üzerinde durulması gereken nokta olayın muhakkak haber niteliği taşıması gerekliliğidir. Temelde benzer özellikler taşıyan gazete ve dergilerin birbirlerinden ayrılan bazı özellikleri de bulunmaktadır. Herşeyden önce dergilerde yer alan mesajlar gazetelere oranla daha kalıcıdır. Çünkü dergiler haftalık, on beş günlük ya da aylık olarak oluşturulmaktadır. Bu kitle iletişim aracı, sayılan bu özellikleri neticesinde okuyucular tarafından daha sık gözden geçirilmekte ve okunmaktadır. Dergilerin gazetelere kıyasla başka bir avantajı da kullanılan kâğıdın kalitesidir. Renkli, parlak görüntü insanları cezbeden bir özellik olarak karşımıza çıkmaktadır. Günümüz rekabet ortamında, kurum adına çıkarılan dergilerin de bu rekabette yerini aldıklarını söylemek mümkündür. İşletmeler, oluşturdukları dergilerle farklılıklarını ortaya koymaya çalışmaktadırlar. Kurum yayınları kapsamında ele alınan periyodik yayınlar, (dergiler) amaçları ve hedef kitleleri açısından yukarıda ele alınan mesleki dergilerden farklılık taşımaktadır. İç ve dış müşteriye yönelik olarak da hazırlanabilen bu yayınlardan günümüzde halkla ilişkiler amaçlı olarak sıkça yararlanılmaktadır. Kurum yayını olarak çıkarılan dergilerde daha çok personeli ilgilendiren bilgilere yer verilir. Amaç kuruluşta çalışanları firmanın genel politikaları, misyonu, uzun ve kısa dönemli hedefleri, yapılan yatırımlar, sosyal, kültürel ve sportif faaliyetler, kazanılan başarılar, örgütsel yapılanma vb. tüm gelişmeler hakkında bilgilendirmektir. Günümüzde özenle hazırlanmış kurum yayınları kurum kültürünün personele iletilmesinde kullanılan bir araç olmasının yanında dış müşterilere yönelik olarak kurum imajının oluşturulmasında etkin bir iletişim aracı haline gelmiştir. İlk dönemlerde çok küçük bütçeler çerçevesinde bülten ya da gazete şeklinde oluşturulan kurum yayınları, artan rekabet ortamı, işletmenin kurum imajına verdiği önemin artması, insan kaynaklarının bilgilendirilmesi gereği karşısında şık dergilerden çok sayfalı gazetelere uzanan bir yelpaze içersinde içerik ve görsel kalitelerini arttırmışlardır. Bugün, pek çok büyük kuruluş personelini, ortaklarını, bayilerini ve iletişimde bulunduğu tüm hedef kitlelerini bilgilendirmek üzere süreli yayınlardan yararlanmaktadırlar. Günümüzde, pek çok büyük kuruluşun, halkla ilişkiler departmanı, profesyonel bir çalışma ile okunurluk oranını arttırmak için, derginin içeriğini zenginleştirmekte, ay boyunca el altında bulundurup, okunulabilecek aktüel bir dergiye dönüştürme yolunda hızla ilerlemektedirler. Bazı kurumlar, ürün yelpazesi hakkında tavsiyeler veren ve hizmetlerini sunan bir dergi üretir. Sağlık kuruluşları, kendi hizmetleri hakkında bilgi veren bir dergi yayınlarken, Sony gibi üreticiler birden fazla yayın çıkarırlar. Sony; Sony Style ve Sony Electronic isimli iki dergi yayınlamaktadır (Newsom, Haynes, 2008: 388). Bu tarz basılı yayınlar müşteriye kolaylık sağlamak ve bilgi vermek amacıyla yayınlanmasına rağmen, kurumların asıl amacı müşteri üzerinde marka sadakati yaratmaktır (DeLisser, 1993: B1). Bazı kurumlar, kaliteli ve pahalı bir kâğıt ile ürettikleri kurumsal dergilerini, pazarlama ve dağıtım maliyetlerini karşılamak için müşterilerine, düşük ücretli abonelik sistemleri ile iletirler. Bu dergilerde, çalışanların motivasyonlarını ve kurum içi iletişimi arttırmak için hobi, evlenenler, doğum günleri, çocuk sahibi olanlar, firmaya yeni katılanlar, vefat edenler, şirketten ayrılanlar, başarı kazananlar, firma için özel kabul edilen çalışma yıllarını tamamlayanlar vb. şekilde çeşitlendirilebilecek bilgi aktarımlarına yer verilmektedir. Ayrıca kurumda toplam kalite yönetimindeki yenilikler, finansal bilgiler, iletişim teknolojisi haberleri, eğitim programları, seminerlerden özetler vb. bilgilerin aktarılması da mümkündür. Günümüzde kurum yayınlarının önemi giderek artmaktadır. Bu çalışmalar kurum içi halkla ilişkiler departmanları tarafından yürütülebileceği gibi bu konuda uzmanlaşmış olan halkla ilişkiler şirketleri aracılığıyla da oluşturulmaktadır. Örneğin bazı halkla ilişkiler şirketleri kurum dergiciliğinde ihtisaslaşarak kurumun iş hedeflerine, vizyonuna ve stratejisine uygun olarak mesajlarını hedef kitlelerine nasıl iletebileceğini, yayın içeriğinin neleri kapsayacağını, nasıl dağıtılacağı ve nasıl ölçümleneceği konusunda kendilerine danışan kurumlara hizmet vermektedirler. İşlevsel bir dergi hazırlanması için rehber olacak bazı önemli noktalar şunlardır: • Okuyucuların özelliklerinin bilinmesi ve ona göre bir profil oluşturulması, • Derginin amaçlarının belirlenmesi, 87 • Derginin planlama çalışmasının iyi yapılması. Yayın periyodunun mümkün olduğunca düzenli olması ve derginin okuyucuya zamanında ulaştırılması, • Dergi için uygun ismin seçilmesi, • Derginin tasarımına önem verilmesi, dolayısıyla bu konuda gerekirse profesyonellerle çalışılması. Bir derginin başarısını olumsuz yönde etkileyen birçok neden vardır. Ama en sık karşılaşılan sorunlar yetersiz içerik ve bunun sonucunda derginin okuyucularının beklentilerini karşılayamamasıdır. Eğer yazılar canlı, ilginç bir tarzda yazılmamışsa, güncelliğini yitirmiş haberleri içeriyorsa derginin etkin olması mümkün değildir. Kurumsal dergilerde farklı içerikler oluşturulmakta ve farklı hedef kitlelerin beğenisini kazanmaya çalışılmaktadır. Genel olarak kurumsal dergilerde başlıca şu konular yer almaktadır (Ülger, 2003: 226228): • Ödüller: Kurum tarafından kazanılan başarı ödülleri (Toplam kalite ödüllü, sosyal sorumluluk ödüllü, kurumun basketbol takımının birincilik ödülü vs.) • Faaliyetlerini sürdürdüğü topluma yönelik hizmetler: Kurumun sosyal sorumluluk anlayışı doğrultusunda toplum için yaptıkları (Fabrikaların yol açabileceği çevre kirliliğini önlemek amacı ile kurum tarafından geliştirilen yeni sistemler, binaların bulunduğu çevredeki park yeri sorununa yönelik getirdiği çözüm önerileri vs.) • Eğitim: Kurumun çalışanları için sunduğu, verimliliği artırmaya yönelik eğitim fırsatları ya da bulunduğu toplumun eğitim ile ilgili sorununa eğilişi (Okul yaptırma, burs verme, okullara bilgisayar donanımı sağlama vs.) • Kişiliklerin tanıtımı: Bazı çalışanların ya da yöneticilerin iş ve özel yaşamları ile ilgili bilgiler (Çocukluğu, eğitimi, hobileri, o noktaya nasıl geldiği vs.) • Donanım: Kurumun sahip olduğu teçhizat (Teknolojik donanım, taşınır taşınmaz mallar) • Mali işler: Kurumun kısa orta ve uzun vadeli yatırım planları, geçmişteki uygulamalardan elde edilen kârlar, zararlar, vergi konusundaki başarılar, hisse senedi değerleri, yeni kurulan ortaklıklar vs. • Tarih: Kurumun ya da faaliyetlerinin tarihsel gelişim süreci ile ilgili bilgiler • Hukuki konular: Kurumların yasalara göre hareket etmek zorunda kaldığı konular (Çalışanların şirket ile ilgili bilgileri dışarıya vermesi durumunda nelerden sorumlu tutulacağına ilişkin bilgiler dışarıya vermesi durumunda nelerden sorumlu tutulacağına ilişkin bilgiler üretimi için yasal izin alınması gereken bir ürünün sözgelimi ilaç üretimi için Sağlık Bakanlığı’ndan izin alma gereği, piyasaya sürülene kadar nasıl bir süreçten geçtiği, kuruma karşı açılan ve kamuoyuna yansımış bir davanın sonucu, bu süreçte yaşananlar vs.) • Pazarlama: Kurumun pazar planlarına uygulamalarına ve satış politikalarına ilişkin bilgiler (Yeni reklam kampanyası, promosyon çalışmaları, yeni logo ile ilgili açıklamalar vs.) • Personele yönelik uygulamalar: Çalışanların mutlu ve kederli günlerine (Doğum günü, evlilik, çocuk sahibi olma, ölüm vs.) yönelik haberler, çalışanlar arası spor karşılaşmasına ya da kurumun spor takımına ait bilgiler, çalışanların başarıları ile ilginç hobileri ile ilgili yazılar • Ürünler: Kurumun ürün ya da hizmeti ile ilgili bilgiler (Yeni ürünün/hizmetin diğerlerinden farkı, getirdiği yenilikler vs.) • Araştırma: Kurumun kendi faaliyet alanı ya da ülke ekonomisi, istihdam düzeyi gibi konularda yaptığı araştırmalarla ilgili yazılar (örneğin, bir kozmetik firmasının alerjik ciltler üzerine yaptığı bir araştırma ya da herhangi bir firmanın Türkiye’de kadınların istihdam oranı, beklentileri, vs. konusundaki araştırması vs.) 88 • Güvenlik: Kurumun çeşitli konularda tedbir olarak aldığı önlemlerle ilgili yazılar (İşyeri güvenliği ile ilgili giysi ve malzemelerin kullanımı, yangın durumunda yapılması gerekenler, yaşanılan bir hırsızlık olayının ardından alınan tedbirler vs.) • İstatistikler: Kurumun ilgilendiren herhangi bir konu ile ilgili istatistik bilgiler (Ürünün/hizmetin satış oranı işletmenin pazar payı, personelin eğitim sürecinde kullanılan yöntemler, çalışanların hizmet süresi, yaş dağılımı vs. ile ilgili bilgiler) • Diğer: Kurum tarafından yayınlanan dergilerde, yukarıdaki ayrıntılar dışında çok çeşitli konulara da yer verilebilir. Kısa bir gezi yazısı, yeni yıl kutlamaları gibi mesajlar da kurum dergilerinde genellikle yer verilen bölümler arasındadır. Kurumsal bir dergi nasıl hazırlanmalıdır? Tartışınız. Kurumsal dergilerin bir diğer özelliği de hedef kitlesine imaj satmasıdır. Kurum imajına değer kazandırmak amacıyla hazırlanan en etkili dergilerden biri Aramco Services Company tarafından yayınlanan Saudi Aramco Dergisi’dir. Yağ Şirketi olan Aramco, faaliyet gösterdiği Orta Doğu’nun; tarihi, sanatı ve kültürü hakkında bilgi paylaşmak amacıyla bu dergiyi kullanmaktadır. Okurlarının takdir ederek takip ettiği bu dergi, Aramco tarafından müşterilere ücretsiz olarak sunulmaktadır. İmaja değer katmak amacıyla oluşturulan bir diğer dergi ise Foods North America Inc. tarafından çıkarılan, yemek tarifleri içeren Food&Family dergisidir (Newsom, 2008: 338). ERA İstanbul Ajansı tarafından yayınlanan ve Medical Park Hastaneler Grubu'nun kurumsal sağlık dergisi Medical Park Kurumsal Dergisi yine kurumsal içerikli hazırlanan bir dergidir. Aşağıda Medical Park ve TCDD Rail Life kurumsal dergi örnekleri görülmektedir: Resim 4.3: Medical Park ve Rail Life ait Kurumsal Dergi Örneği Kaynak: http://www.medicalpark.com.tr/online_dergi/1/1.aspx ve http://www.tcdd.gov.tr 89 INSÖRTLER VE BROŞÜRLER Insörtler, dergi ve gazetelerin içine konulan küçük bilgilendirici broşürler, kitapçıklardır. Insört aracılığı ile gazete içerisindeki bir ilandan daha fazla bilgi verme şansı doğmaktadır. Insörtler ile kampanyalar hakkında detaylı bilgi vermek, fiyatları açıklamak, başvuru formları ulaştırmak mümkündür. Broşürlerde amaç kuruluşla ilgili bilgileri hedef kitleye iletmektir. Broşürler, kurum ile ilgili ürünler, hizmetler, açılış, panel, seminer, kongre, konser, konferans vb. konularda halkı aydınlatıcı bilgi vermek için kullanılan bir araçtır. Broşür hazırlanırken, konu hedef kitlenin dikkatini çekecek şekilde aktarılmalı, olayın kolay kavranabilmesi için şekil ve fotoğraflardan yararlanılmalıdır. Broşür, net ve kısa bilgiler içermeli detaylı bilgi için temas noktaları ile kontakt kurmaya yöneltmelidir. Broşür, net ve kısa bilgiler içermeli; detaylı bilgi için temas noktaları ile kontakt kurmaya yöneltmelidir. Broşürler katalog ve kitapçıklara göre daha az sayfalı ve küçük boyutlu olarak hazırlanırlar. Broşürlerin hedef kitleye nasıl ulaştırılacağı, tamamıyla kuruluşla ilgilidir. Kurum broşürleri posta ile gönderilebileceği gibi bir etkinlik esnasında da dağıtılabilmektedir. Broşürler genel ve özel nitelikte olmak üzere iki şekilde hazırlanabilmektedir. Kurumla ilgili herkesi ilgilendiren türdeki broşürler ve özel bazı kişileri ya da bir kısım kişi ve grupları ilgilendiren broşürler olarak hazırlanırlar. Hazırlanan broşürler, posta ile gönderilebileceği gibi kişilerin bir araya gelmesi sırasında da elden verilebilir ya da bir halkla ilişkiler etkinliği kapsamında (basın toplantısı, seminer, konser vb.) dağıtılabilir. “Broşürün katlanış biçimi, üzerinde düşünülmesi gereken diğer bir konudur. Birçok katlama biçimi bulunmasına karşın, en sık görülenleri, dört sayfa kullanım olanağı sağlayan tek katlama (resim 4.4’deki gibi) ve çadır biçiminde katlama ile altı sayfa kullanım olanağı sağlayan çift katlama ve akordeon katlamadır” (Pira, Baytekin, 2007: 167). Kurum kendi isteğine göre farklı şekillerde de broşür hazırlatabilir. Resim 4.4: Anadolu Üniversitesi Broşürü (http://www.anadolu.edu.tr). Abartısız ve doğru bilgiler vermesi gereken broşürlerin en çarpıcı yanı ön ve arka kapağıdır. Broşürlerde, kuruluşun etkinliklerinin, politikasının amaçlarının, ürünlerinin tanıtılmasına yönelik iletinin rahat algılanması, kolayca anlaşılması, etkili olabilmesi ve dikkatin dağılmaması için kapak tasarımlarının düzenli ve iç sayfalarla bir bütünlük sergilemesi gerekmektedir (Çamdereli, 2000: 82). 90 EL İLANLARI VE AFİŞLER El ilanları ve afişler tek taraflı duyuru araçlarıdır. El ilanları, özel etkinlikler ve duyuru programlarında kullanılabilme ve farklı noktalarda hedef kitlelere dağıtılabilme özelliği taşırlar. Kurumlarda, el ilanları ve afişleri duvarlara ve duyuru panolarına asmak da mümkündür. Afişlerde ve el ilanlarında yer alan metinleri mümkün olduğunca basit ve sade yazmak gerekmektedir. Bununla birlikte daha fazla bilgi sahibi olmak isteyen kişiler için el ilanının üstüne adres ve telefon numarasının yazılması da ihmal edilmemelidir (Gaubeca, 2006: 337). Afişler tasarım ve sanat kaygısının eşit ağırlıkta olduğu grafik ürünlerdir. Büyük boyutlu dış mekân afişleri, duvar yüzeylerine ve ilan panolarına asılır. İç mekân afişleri ise lobi, salon ve koridorlarda kullanılmak üzere tasarlanan daha küçük boyutlu afişlerdir. Dış mekân afişlerinin izlenme süresi kısadır. Buna karşın iç mekân afişlerinin izlenme süresi uzundur. İç mekân afişleri daha uzun süre incelenebilir. Afişin izlenme süresi tasarım aşamasında dikkate alınması gereken bir kriterdir. Afişler; reklam afişleri, kültürel afişler ve sosyal afişler olmak üzere üçe ayrılır (Becer, 2002: 201-202): a. Reklam afişleri: Bir ürün ya da hizmeti tanıtan afişlerdir. Beş sektörde yaygın olarak kullanılırlar: Moda, Endüstri, Kurumsal Reklamcılık, Basın-Yayın, Gıda, Turizm. b. Kültürel afişler: Festival, seminer, sempozyum, balo, konser, sinema, tiyatro, sergi ve spor gibi kültürel etkinlikleri tanıtan afişler bu gruba girer. c. Sosyal afişler: Sağlık, ulaşım, sivil savunma, trafik, çevre gibi konularda eğitici ve uyarıcı nitelikteki afişlerin yanı sıra politik bir düşünceyi ya da siyasi bir partiyi tanıtan afişler ise sosyal afişler grubunda yer alır. Afişteki sözel unsurlar mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Üç, dört ya da beş sözcükten oluşan başlık ve sloganlar mesajı daha çabuk iletir. Sözel mesaj on sözcüğün üzerine çıktığında okuma zorluğu başlar. Sözel unsurlar ve imgeler arasında açıklayıcı, destekleyici, yorumlayıcı ya da kontrast oluşturan bir ilişki kurulmalı, yazı ile görüntü birbirini yavan bir biçimde tekrar etmemelidir. Süslü ve dekoratif yazılar yerine okunaklı yazı karakterleri tercih edilmelidir. Yarım siyah (medium) ve siyah (bold) yazılar uzaktan rahat algılanırlar. Afişteki sözel unsurlar mümkün olduğunca azaltılmalıdır. Çünkü üç, dört ya da beş sözcükten oluşan başlık ve sloganlar mesajı daha çabuk iletir. Afişler, halkla ilişkiler etkinliklerinde, önceden belirlenmiş hedef kitlelere değil, herkese dönük bir iletişim süreci başlatan araçlardır. Kimlikleri ve adresleri bilinmeyen kişilerle onlardan cevap alınmadan, örgütün iletişim kurmasını sağlarlar. Afişler genellikle alanlara, duvarlara -günümüzde billbordlar denilen panolara- taşıtların iç ve dış yüzeylerine vb. asılmaktadır. Genelde afişler hareket halinde iken (yürürken, bir araçla geçerken) okunduklarından afiş hazırlamada öncelikle göz önünde bulundurulması gereken nokta hareket halindeki kitlenin dikkatini çekmek olmalıdır. Ancak dikkat çekildikten sonra okunması sağlanabileceğinden, kullanılacak renklerin, afişin boyutlarının özenli bir araştırma sonucunda belirlenmesi amaca ulaşmada etken olacaktır (Gürüz, 2010: 103-104). Afiş çeşitlerini sıralayarak reklam afişlerini hangi sektörlerin kullandığını açıklayınız? 91 Resim 4.5: Afiş Örnekleri Kaynak: (http://www.ajansmatbaa.com, 2012) ve (http://comsym.ege.edu.tr). (Anadolu Üniversitesi 3. Eskişehir Sokak Festival) REKLAM METİNLERİ Halkla ilişkiler uygulamaları ve faaliyetleri arasında önemli bir araç olan reklamcılık, ikna edici iletişim biçimi olarak çok önemli üstünlüklere sahiptir. Reklamlar kurum ve markaların kimliğini çeşitli öğelerle mesaja taşıyabilmektedir. Bu nedenle reklamlar, kurum ya da marka imajının oluşumunda son derece etkili araçlardır. Halkla ilişkiler uzmanları çeşitli durumlarda reklamların üretilme süreçlerinin bir parçası oldukları gibi kendileri de reklam yazarlığı yapabilmektedirler. Her iki durumda da reklam yazarlığına ilişkin temel bilgilere gereksinim duyulmaktadır. Ancak burada önemli bir karar noktası reklamları kimin hazırlayacağıdır. Genelde iki seçenekle karşılaşılır. Bunlardan ilki çalıştığımız ya da yeni bir reklam ajansı ile işbirliği yapmaktır. Diğeri ise halkla ilişkiler birimi olarak bu işin üstlenilmesidir. İster kendi içimizde ister kurum dışı profesyonel yazarlara başvuralım, reklam yazarlığı için geçilen aşamalar ve ilkelerin öğrenilmesi, halkla ilişkiler birimi için son derece önemlidir. 92 Basılı bir reklâm ana metni; • Hedef kitlenin ilgisini arttırmalı, • Hedef kitleyi harekete geçirmeli • Mesajları çarpıcı biçimde özetlemeli • Başlıkla birbirini tamamlayıcı nitelikte olmalıdır. Reklam metninde kullanılacak olan görseller, başlık ve ana metin ile birlikte tek bir noktaya odaklanmalıdır (Bayçu, 2005: 143-145-149-151). Basılı reklamlarda başarılı olabilmek için kurumun güçlü bir grafik dizaynı olmak zorundadır. Reklam metninde kullanılan ana başlıklar, temel mesajı hedef kitleye rahatça aktarabilmeli, alt başlıklar ise açık ve net olarak konuyu kısaca özetlemelidir. Reklamın gövde kısmı, ana reklam metnini destekleyici bir biçimde sunmalı, son kısmı ise vurucu bir çağrı mesajı ve kurumun kimliğini belirten bir imza ile bitirilmelidir. Reklam sloganı ve kurumun logosu reklam içerisine mutlaka yerleştirilmelidir. Basılı reklamlar hedef kitleden kupon veya form doldurulması istendiğinde ya da detaylı ve karmaşık bir argüman sunulması gerektiğinde oldukça yararlı yayınlardır. Gazete ve dergi reklamları genellikle standardize edilmiş bir formata sahiptirler (Metzler 2005: 12). Basılı reklamların ve reklam metinlerinin etkinliğini sağlamak için bazı unsurlara dikkat edilmesi gerekmektedir. Reklam metinlerinin oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken unsurlar aşağıda aktarılmıştır (Becer, 2002: 223-224). Başlık Yazısı: Başlık yazıları, reklamın ele aldığı temayı belirtir. Başlık, reklamın mesajını özetlemeli ve okuyucuyu metne yöneltebilmektedir. Alt Başlık: Her zaman kullanılmayan alt başlıklar, başlık yazısı ile metin arasında köprü işlevi görür. Metin: Metinlerde reklamın konusu ve mesajı ayrıntılarıyla açıklanır. Reklam metni yalın bir dilde yazılmalı; bilgi verici, inandırıcı ve güdüleyici olmalıdır. Slogan: Amblem ya da logo ile birlikte uzun süreli olarak kullanılan sloganlar genellikle kısa, kolay hatırlanan ve ürün ya da hizmetin özelliklerini vurgulayan başlıklardan üretilir. Slogan, reklamın konusundan çok, ürün ya da hizmetle ilgili mesajlar verir. Amblem ve Logo: Reklamı yapılan ürün ya da logosu, reklam üzerinde bir imza işlevi görür. Bu nedenle bütün reklamlarda ve reklamcılık araçlarında vazgeçilmez olarak kullanılırlar. Görsel Unsurlar: Basılı reklamlarda kullanılan fotoğraf ve illüstrasyonlar mesajı destekleyici bir işleve sahiptir. Bunlar bir reklam içinde birincil mesaj unsuru olarak yer alabilir. Reklam metinleri açısından dikkat edilmesi gereken noktalar aşağıdaki şekilde sıralanmaktadır (Book, Schick, 1998: 170-171): • En güçlü tüketici yararı ile söze başlanması, • Seçilen kitlenin eğitim ve kültür düzeyine göre yazılması, • Metne haber değeri verilmesi. Haberlerin ilk paragrafa konulması, • Metnin gereksiz ayrıntılarla doldurulmaması, • Açıklık elde edebilmek için tüm çabaların kullanılması, • Belirsizliklerden ve kuşku duyulacak sözlerden kaçınılması, • Soyut sözcüklerin yerine somut sözcüklerin kullanılması, • Kısa cümlelerin tercih edilmesi, • Dört-beş satırı geçmeyen paragrafların kullanılması, • Konu geçişlerinin mantıklı yapılması, 93 • Ana temaya bağlı kalınması, • Güvenilir olunması, • Abartıdan ve klişelerden uzak durulması, • Gerekli uzunluğun tercih edilmesi, Halkla ilişkilerde kullanılan konuşma metinleri de, yazılı araçlar arasında yer alır ve halkla ilişkiler uzmanlarından halkla ilişkiler etkinliğinin türüne uygun konuşma metinleri hazırlamaları beklenir. Bu nedenle bir sonraki başlık altında konuşma metinlerine yer verilecektir. KONUŞMA METİNLERİ Ses, mimik ve jestlerden oluşan, karmaşık bir örüntüye konuşma denir (Budak, 1995: 131). Konuşma metinlerinin hazırlanması ve sunumu, halkla ilişkilerde dikkat edilmesi gereken önemli noktalardan birini oluşturur. Halkla ilişkiler etkinliklerinde farklı konuşma türlerinden yararlanılır. Konuşma metninin hazırlanmasında belirli kurallara dikkat edilmesi gerekmektedir. Bu kurallar şu şekilde özetlenebilir (http://www.birlesikmetal.org 2001): a. Konuşma metninin tamamını yazılı olarak hazırlama: Konuşmayı metne sadık kalarak doğrudan kâğıttan okumak, ciddi ve resmi bir konuşma için uygun bir hazırlanma biçimidir. Metnin çizgisiz kâğıda, bilgisayarla ya da daktiloyla (çift satır aralığıyla ve iri harflerle) yazılarak hazırlanması, konuşma sırasında metnin takibini kolaylaştıracaktır. b. Konuşma sırasında zaman zaman yararlanılacak not kartları hazırlama: Doğal, rahat ve içten bir konuşma için benimsenebilecek hazırlanma biçimidir. Hitap edilen topluluğun (dinleyicilerin) özelliklerini belirleme (yaş, cinsiyet, kültür düzeyi, diğer belirgin özellikleri, konuşmayı dinlemekten amaçlarının ne olduğu). Ayrıca konuşmaya başlamadan önce dinleyiciyi hazırlamak da gerekmektedir. Dinleyici fiziksel ve düşünsel olarak konuşmayı dinlemeye hazır hale getirilmelidir. a. Fiziksel olarak: Dinleyiciyi selamlayarak ilk iletişimi kurma. b. Düşünsel olarak: Konuşmanın içeriğini, amacını, belirgin özelliklerini, süresini, konuşma sonunda sorulara ve tartışma bölümüne yer verilip verilmeyeceğini bildiren kısa (bir iki cümlelik) bir ön açıklama yapılması. Halkla ilişkilerde kullanılan yazma teknikleri ve ilkeleri ile ilgili olarak ayrıntılı bilgi edinebilmek için Müge Elden'in İletişim Yayınları'ndan çıkmış olan"Reklam Yazarlığı" (YIL:2003) adlı kitabını okuyabilirsiniz. 94 Özet Halkla ilişkilerde sürdürülebilir bir şekilde kullanılan yazılı araçlardan biri olan kurum gazeteleri iç ve dış hedef kitle düşünülerek yayınlanmakta, içeriğine ise halkla ilişkiler sorumlularının da bulunduğu yönetim kurulu üyeleri karar vermektedir. Kurum dergileri, öncelik dış hedef kitle olmak üzere farklı kesimden kitleler düşünülerek, kaliteli kağıda basılmakta ve gazetelerin aksine renkli görüntüler daha fazla öne çıkarılmaktadır. Kurum dergilerinde de yine kuruma ilişkin haberler uygun ve resmi bir dille aktarılmakta ve okuyucuların uzun süre dergiyi yanlarında taşımalarını sağlayacak farklı türden eğlendirici içerikler sunulmaktadır. İkna edici bir iletişim süreci olarak da değerlendirilebilen halkla ilişkiler faaliyetlerinde amaç ilgili hedef kitlelerde tutum ve davranış değişikliği yaratmaktır. Bu değişimi yaratabilmek için yapılacak araştırma, planlama, uygulama ve değerlendirme süreçlerini sağlam temellere dayanması büyük önem taşımaktadır. Aynı zamanda bu süreçlerin içerisinde kullanılacak olan araçlardaki içerik, üslup, görsellik vb. unsurlarda halkla ilişkiler yazarlığı dediğimiz bir uzmanlık alanının önemine de dikkatleri çekmektedir. Hedef kitlelerinin istek ve beklentilerinin belirlenerek bilgilendirilmesi, onlardan alınacak geri bildirim sonucunda yeni tedbirlerin alınarak iletişim sürecinde bütünlüğün sağlanmasında kullanılacak araçlar için yazarlık bilgisi, donanımı ve tecrübesi şarttır. Bilgilendirici ve ikna edici metinlerin hazırlanması iyi bir planlama sonucu ortaya konulabilmektedir. Bir halkla ilişkiler uzmanı kurum içi ve kurum dışına yönelik araçlar için yazım sürecini metinde aktarılan ilke ve teknikleri dikkate alarak uygulamaya koymalıdır. İnsörtler, dergi ve gazeteler aracılığıyla okuyuculara ulaştırılmakta, herhangi bir konuda bilgi vermek amacıyla hazırlanmaktadır. Broşürler ise kurumla ilgili istenilen görsel ya da yazılı bilgiyi hedef kitlelere ulaştırmak amacıyla oluşturulmaktadır. El ilanları ve afişler tek taraflı duyuru araçları olmakla beraber, farklı noktalarda farklı kitlelere duyuruların yapılması için kullanılmaktadırlar. Birbirinden farklı amaçlarla hazırlanan afişlerin ortak noktası az kelime kullanılması ve mesajı doğrudan iletmesidir. Günümüzde kurumların elektronik ve sözlü iletişim araçlarıyla birlikte en fazla kullandıkları iletişim aracı basılı yayınlardır. Kurumların farklı içerik, boyut ve türe sahip olarak en fazla kullandıkları basılı yayınları kurum gazetesi, kurum dergisi, afiş, el ilanı, broşür ve insörtlerdir. Bu basılı yayınlar hedef kitlelerin kim ya da kimler olduğuna göre tercih edilmekte, bazıları sürdürülebilir ve standart olmalarıyla dikkat çekmektedir. Büyük bir ustalık ve deneyim gerektiren reklam metinleri, istenilen iletilerin ilgili kitlelere ulaştırılması amacıyla yaratıcı dilin hakim olduğu çalışmalardır. Reklam metinlerinde istenilen mesajın az kelimeyle doğrudan aktarılması söz konusudur. Konuşma metinleri ise hedef kitlelerde istenilen davranışın oluşturulması amacıyla hazırlanan metinleri ifade etmekte ve özel bir amaç çerçevesinde oluşturulmaktadır. Halkla ilişkilerde yazılı araçların tercih edilme nedenleri çeşitlilik göstermekle beraber arşiv değeri taşıması, kalıcı olması, farklı zamanlarda okunabilme olanağı sunması, kurumun enformasyonunu önceden düşünerek aktarmasını sağlaması ve resmi bir üslup kullanılması tercih edilmelerindeki öncelikli nedenlerdir. Kurumların halkla ilişkiler uygulamalarında yazılı araçlardan geniş ölçüde yararlanılmaktadır. Hangi yazılı araçların hangi çalışmalarda kullanılacağına, gerçekleştirilecek faaliyetin türü ve içeriği ile birlikte iletilmek istenilen mesajın yapısı ve ulaşılmak istenilen kitlenin özellikleri düşünülerek karar verilmektedir. 95 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal mesajın iletildiği basılı araçlardan değildir? 6. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal derginin özelliklerinden biri değildir? a. Gazete a. Düzenli aralıklarla yayınlanması b. Dergi b. Kaliteli kağıda basılması c. Afiş c. Yalnızca kurum içine yönelik çıkarılması d. Broşür d. İçeriğinde farklı konularda haber bulunması e. İnternet e. Kuruma ilişkin haberlerin öne çıkarılması 2. Yazılı iletişimin kurumlar tarafından sözlü ve görsel iletişimin yerine kullanılmasının nedenleri arasında aşağıdakilerden hangisi yoktur? 7. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal dergilerin içerisinde yer alan konulardan biri değildir? a. Yazılı belgenin arşiv değerinin olması a. Kurumun aldığı ödüller b. Konunun bir bütünlük içinde ifade edilmesi b. Kurumsal eğitimler c. Aylık ya da yıllık olarak yayınlanabilmesi c. Kurum çalışanlarının tanıtımı d. Kişilerin gidemeyeceği yerlere ulaşması e. Kurumun konuyla göstermesi yakından 3. Aşağıdakilerden hangisi avantajlarından değildir? d. Broşür ilgilendiğini yazılı e. Kurumsal ürünler 8. Bir haber bülteni oluşturulurken aşağıdakilerden hangisine dikkat edilmesi gerekmemektedir? araçların a. Yüksek oranda bilgi aktarması b. Renkli olması a. Bülten içerisinde ne tür bilgilerin yer alacağı c. Hedef kitleye birebir ulaştırılma imkanı sunması b. Bülteninin içerik kısmının hazırlanmasından kimin sorumlu olacağı d. Her zaman erişilebilme fırsatı yaratması c. Bültenin basına nasıl gönderileceği e. Uzun ömürlü olması d. Aynı bültenin defalarca yayınlanacağı 4. Aşağıdakilerden hangisi dezavantajlarından değildir? yazılı araçların e. Bültenin uzunluğunun ne olacağı 9. Aşağıdakilerden hangi sektörde reklam afişi kullanılmaz? a. Kişinin yanında taşıyabilmesi b. Baskı ve basılan araçların dağıtımının çok pahalıya mal olabilmesi a. Moda b. Endüstri c. Hedef kitlenin bir süre sonra yayına ilgisinin azalması c. Basın-Yayın d. Basılı materyallerin hazırlanmasının uzun süre gerektirmesi d. Gıda e. Tek yönlü iletişim sunması e. Sivil Savunma 5. Aşağıdakilerden hangisi kurumsal gazetenin özelliklerinden biridir? 10. Aşağıdakilerden hangisi reklam metinleri açısından dikkat edilmesi gereken noktalardan birisi değildir? a. Kaliteli kağıda baskısının yapılması a. Seçilen kitlenin eğitim ve kültür düzeyine göre yazılması b. Periyodik olarak yayınlanabilmesi c. Her gün yayınlanması d. Boyutlarına bulunmaması ilişkin b. Metne haber değeri verilmesi ebat seçiminin c. Metnin gereksiz ayrıntılarla doldurulmaması d. Basımın renkli olması e. Kuruma ilişkin bilgilerin yer almaması e. Konu geçişlerin mantıklı yapılması 96 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. e Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkilerde Yazılı Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Kurum gazetesi hazırlarken, öncelikle hedef kitlelerin kimler olduğu dikkate alınmalıdır. Yayın ölçülerine karar verilmeli ve yayının içerisinde neler olacağı önceden belirlenmelidir. Gazete periyodik olarak yayınlanacağı için yayın kurulu oluşturulmalı ve görev tanımları açık bir şekilde oluşturulmalıdır. Sıra Sizde 1 2. c Yanıtınız yanlış ise “Halkla İlişkilerde Yazılı Araçlar” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. b Yanıtınız yanlış ise “Yazılı Araçların Avantaj ve Dezavantajları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 Kurum dergileri, öncelik dış hedef kitle olmak üzere farklı kesimden kitleler düşünülerek, kaliteli kağıda basılmakta ve gazetelerin aksine renkli görüntüler daha fazla öne çıkarılmaktadır. Kurum dergilerinde de yine kuruma ilişkin haberler uygun ve resmi bir dille aktarılmakta ve okuyucuların uzun süre dergiyi yanlarında taşımalarını sağlayacak farklı türden eğlendirici içerikler sunulmaktadır. 4. a Yanıtınız yanlış ise “Yazılı Araçların Avantaj ve Dezavantajları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 5. b Yanıtınız yanlış ise “Kurum Gazetesi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 6. c Yanıtınız yanlış ise “Kurum Dergisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. d Yanıtınız yanlış ise “Kurum Dergisi” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 Afişler genel olarak üç farklı başlıkta toplanmaktadır. Bunlar; reklam afişleri, kültürel afişler ve sosyal afişlerdir. Reklam afişleri genellikle moda, endüstri, kurumsal reklamcılık basın-yayın, gıda ve turizm sektörlerinde kullanılmaktadır. 8. d Yanıtınız yanlış ise “Basın Bülteni/Haber Bülteni” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. e Yanıtınız yanlış ise “El İlanları ve Afişler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. d Yanıtınız yanlış ise “Reklam Metinleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 97 Yararlanılan Kaynaklar Gürüz, D. (2010). Halkla İlişkiler Teknikleri. İzmir: Ege Üniversitesi Yayınları. Jeanette, S. (1995) The New Publicity Kit, California/USA: John Wiley & Sons. Aydede, C. (2002). Teorik ve Uygulamalı Halkla İlişkiler Kampanyaları. İstanbul: MediaCat Kitapları. Bayçu, S. (2005). Halkla İlişkiler Yazarlığı. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayınları. Özdemirci, F. ve Odabaş, H., (2005) Yazışma Yönetimi ve Dosyalama İşlemleri, Ankara: Alter Yayınevi. Becer, E., (2002), İletişim ve Grafik Tasarımı, Ankara: Dost Kitabevi Yayınları. Özdemirci, F., (1996), Kurum ve Kuruluşlarda Belge Üretiminin Denetlenmesi ve Belge Yönetimi, Türk Kütüphaneciler Book A. C. ve Schick C. D., (1998), Reklamcılıkta Metin ve Taslağın İlkeleri, Çev: Dilek Şendil, İstanbul: Yayınevi Yayıncılık. Metzler, M. S. (2005), “Advertising”, Editör: Robert H. Heath, Encyclopedia of Public Relations, (s. 11-15), California/USA: Sage Publications. Budak, G. ve Budak G. (1995). Halkla İlişkiler Davranışsal Bir Yaklaşım. İstanbul:. Beta Basım Yayın. Çamdereli, M., (2000), Ana Çizgileriyle Halkla İlişkiler, Konya: Çizgi Kitabevi Yayınları. Newsom, D. ve Haynes, J., (2008), Public Relations Writing, California/USA: Thomson Wadswort. DeLisser, E., (1993), “Luring Loyal Customers to Pay for Product News” in “Marketing”, The Wall Street Journal, August 23. Peltekoğlu, Filiz. (2007). Halkla İlişkiler Nedir?. 2. Baskı. İstanbul: Beta Yayınları. Garrison, B., (2010), Professional Feature Writing, (5. Edition), New York/USA: Taylor & Francis Group. Pira, A. Ve Baytekin P. (2007). Halkla İlişkiler Neyi Nasıl Yapmalı. İstanbul: Dönence Basım ve Yayım Hizmetleri. Gaubeca, V. B., (2006), “Tools for Getting Your Message Out About Diabetes: Marketing/Public Relations, Social Marketing and Media Advocacy”, Editör: Zazworsky D., Bolin J. N., Vicki B. G., Handbook of Diabetes Management, (p.323-347) New York/USA: Springer Science+Business Media,. Trucker,K., D. Derelian D. Rouner (1997). Public Relations Writing3 B. New Jersey:Prentice Hall Inc. Newsom D. B. Carrell; (1990). Public Relations Writing.Belmont: Wodsworth Publishing Company http//www1.gantep.edu.tr/varisooglu/YaziliKompozisyonTurleri.htlm=Dav etiye Göztaş, A. ve Baytekin E. P., (2007), Halkla İlişkiler Neyi Nasıl Yapmalı? Dönence Akademik Kitaplar. Ülger B. (2003), İşletmelerde İletişim ve Halkla İlişkiler, İstanbul: Der Yayınları. 98 Yararlanılan İnternet Kaynakları Hume, J., (2001), Internal Communication Toolkit, Internal Communication Toolkit, CIVICUS, Newtown, Johannesburg. Medical Park Dergisi, http://www.medicalpark.com.tr/online_dergi/1/1. aspx, Erişim Tarihi: 06.03.2012. Association of Washington Public Hospital Districts, Public Relations Handbook, Guidelines & Tools For Effective Public Relations, http://awphd.org/PRhandbook/i_a.aspx, Son Erişim Tarihi: 06.01.2012, s.5 (http://www.birlesikmetal.org/kitap/kitap_01/200 1-8.pdf, 2001,s.3-4-16-17). Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi I. Uluslararası Öğrenci Sempozyumu Afiş Örneği, http://comsym.ege.edu.tr/index.php?lang=tr, Erişim Tarihi: 25.02.2012. EDAK Gazetesi, http://www.edak.org.tr/v1/dosyalar/gazeteedak/6 52.pdf, Aralık 2011. Erişim Tarihi: 26.02.2012. Ege Üniversitesi İletişim Fakültesi, (http://iletisim.ege.edu.tr/), 25.02.2012. 43. Antalya Altın Portakal Film Festivali Afiş Örneği, http://www.ajansmatbaa.com/images/stories/afisornekleri/afis-ornekleri-5.jpg 99 Erişim Tarihi: 5 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Mesaj tasarımı ve yaratıcı mesaj tasarımı özelliklerini tanımlayabilecek, E-mail, içeriği ve formatını saptayabilecek, Hatırlatma notları ve çeşitlerini açıklayabilecek, Mektuplar ve çeşitlerini örnekleriyle uygulayabilecek, Faaliyet raporları yazım sürecindeki unsurları saptayabilecek, Rapor ve teklifler arasındaki farkları yorumlayabilecek bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Mesaj Faaliyet Raporları Mesaj Tasarımı İnfografikler E-Mail Fotoğraf ve Resimler Hatırlatma Notları Okunabilirlik Mektuplar Uygulanabilirlik İçindekiler Giriş Mesaj Tasarımı İyi Mesaj Tasarım Özellikleri E-Mail Hatırlatma Notları Mektuplar Rapor ve Teklifler 100 Kurum İçi ve Kurum Dışına Yönelik Araçlar İçin Yazarlık II GİRİŞ Hiç şüphe yok ki, halkla ilişkiler alanında temel iletişim yöntemlerinden biri konuşma bir diğeri de yazarak anlaşmadır. Yazı yazma işi, halkla ilişkilerin temel aşamalarında, medya ile ilişkilerde ve elbette halkla ilişkiler projelerinin uygulanması durumlarında karşımıza çıkmaktadır. Hedef kitlelerle kurulacak her türlü iletişim köprüsünde iletişimin ikna gücünü sağlamak önem taşımaktadır. Hedef kitle ya da kitlelerin ikna sürecinde ilk olarak, mesajın kabul edilmesi söz konusudur. Kabul edilen mesaj üzerinde düşünülmesi ve bir anlayış geliştirilmesi sonraki aşamalar olarak karşımıza çıkmaktadır. Üzerinde anlayış geliştirilen mesajın özümsenerek geribildirimde bulunulması ile ikna süreci tamamlanmış olur. Ancak asıl önemli olan bu mesajların amaçlı olarak gerçekleştirilmesi gerektiğidir. Başka bir ifadeyle yazım süreci, hedef kitlenin olası geribildirimlerinin önceden belirlenmiş şekilde oluşmasına katkıda bulunmalıdır. Halkla ilişkiler uzmanlarının görevlerini yerine getirirken özellikle medyayla ilişkiler konusunda medyanın ihtiyaçlarını karşılayacak şekilde etkin yazma yeteneğinin bulunması gerekmektedir. Çünkü yazma yeteneği halkla ilişkiler mesleğinin en önemli özelliklerinden biri olarak değerlendirilmektedir. Kısacası, bir halkla ilişkiler yazarı temsil ettiği kuruluşun mesajlarını iletirken amaçlarını belirlemeli, hedef kitlenin niteliklerini göz önünde bulundurmalı, uygun mesajı önceden tasarlamalıdır. Bunun içindir ki halkla ilişkiler yazarlığında dil ve ifade yeteneği son derece önemlidir. Hedef kitleye medya aracılığıyla iletilecek enformasyonlarda halkla ilişkiler yazarları kullanacağı iletişim aracına uygun dil ve düşünme tarzı kullanmalıdır. Bir başka önemli nokta da; halkla ilişkiler yazarının kendisinin değil alıcının sahip olduğu bilgi ya da anlayış düzeyini dikkate alarak mesajlarını hazırlaması gerektiğidir. Halkla ilişkiler yazarlığında sadece bir yazılı metin oluşturmak değil, doğru iletişim kanalları ile ikna ve bilgilendirme amaçları esastır. Kurum ve çevresi arasında karşılıklı iletişim, anlayış, kabul ve işbirliği sağlayarak bu sürecin devamlılığında etkin rol oynayan halkla ilişkiler, planlanmış hedeflere ulaşmak için belirlenmiş hedef kitleleri etkilemek ve ikna etmek amacıyla açık, anlaşılır, gerçek verilere dayanan etkili mesajlar oluşturmaktadır ki, bunun adı halkla ilişkiler yazarlığıdır. Halkla ilişkiler yazarlığında temel amaç, doğru bilgi ve fikirlerin iletilmesi ve iletilmek istenen mesajın yazma amacının doğru saptanmış olmasıdır. 101 MESAJ TASARIMI Halkla ilişkiler iletişim programının temelini oluşturan anahtar mesajın ne olduğu, akılcı ve duygusal yaklaşımı nasıl kullandığı başlangıçta belirlenmelidir. Halkla ilişkiler mesajlarında, akılcı yaklaşımda olgulara, değere veya politika önerilerine dayanan bir sunum gerekir. Duygusal yaklaşımda ise, duygunun belirlenmesi, negatif mi yoksa pozitif mi yoksa ikisinin de mi kullanılacağına karar verilmelidir (Erdoğan, 2006: 255-256). Mesaj tasarımında içerik, ilgili hedef kitleye bir fikri kolayca ve açık bir şekilde ileten kelimelerin, imajların, hareketin ve seslerin özenli bir şekilde bir araya gelmesiyle oluşur. İnsanların var oluşundan bu yana iletişim çok önemli bir yerde durmaktadır ve iletişimde çok yönlü araçlar kullanılmıştır. Kimi zaman dil, kimi zaman yazı, duman, ateş, davul vb. tüm bunların amacı anlatılmak isteneni en etkin biçimde karşı tarafa iletilmesini sağlamaktır. Mesaj tasarımı da tam bu noktada bizim yardımımıza koşmaktadır. Çünkü anlatmak veya vurgulamak istediğimizin olduğu gibi karşı tarafa yansıması çok önemlidir. İlettiğimiz mesaj etkinliğini çarpıcı öğeler, dikkat çekici nesneler, vurgulayıcılar, espri değeri yüksek araç ve gereçlerle sağlayabiliriz. Yaratıcı mesaj tasarımı günümüzde en çok kullanılan iletişimdir. Mahallemizdeki reklâm afişlerinden tutun da duvar yazılarına kadar, binaların şeklinden tutun da giriş kapılarının şekillerine kadar, otobüslerin üzerindeki yazılardan tutun da üniversite sıralarında yazan yazılara kadar her şey bir mesaj taşır. Ama biz tüm bunların belki de bir kaçına odaklanırız. Nedeni ise mesaj tasarlanırken gerçekten yaratıcı bir fikirden yola çıkılması ve bununda çok iyi bir şekilde uygulanmasıdır. Yaratıcı mesaj tasarımı bazen “vay bee”, “harika bir fikir”, “muhteşem bir yaklaşım”, “neden bende düşünememişim.”, “ilginç bir çalışma”, “yeni bir tarz”, “aaa bak nasıl anlatmışlar”, “tam yerine oturmuş” gibi cümlelerin insanlar tarafından kullanılmasını sağlayabilir. Örneğin: Satmak istediğiniz bir araba lastiğinin yanına güzel ve gülümseyen bir mankenin resmini koyarsanız insanda var olan duyusal etkilere hitap etmiş olursunuz. Ama bahsettiğimiz sadece bu değildir. Çünkü ne satmak istediğimiz güzel bir kadındır ne de araba lastiğimiz bir kadın yerine geçebilecek özelliktedir. Burada dikkat edilmesi gereken noktalar daha olgun ve yeni fikirlerle lastiğimizin insana olan yararının ve lastiğin özelliklerinin insanlar tarafından daha kısa zamanda algılanmasını sağlamaktır. Yaratıcı mesaj tasarımlarında mesaj dolaylı yoldan aktarılabileceği gibi doğrudan da aktarılabilir. Örnek olarak sağlığınızı koruyun mesajını doğrudan bir grafik çalışması ile sunabileceğiniz gibi, azrail figürü kullanıp “sigara içtiğini duydum” veya “kendine dikkat etmediğin için sana yardıma geldim” şeklinde yüklemeler yaparak da aktarmak mümkündür. Burada dikkat edilmesi gereken çarpıcılığı yakalamak için yeni fikir ve ürünlerin kullanımıdır. Mesaj tasarımında ilgili hedef kitleye içerik nasıl oluşturulur? Yaratıcı Mesaj Tasarımının Özellikleri 1. Yeni bir fikir ortaya atar 2. Mesaja çoklu odaklanmayı sağlar 3. Çarpıcı bir etki yaratır 4. Mesajın yanlış anlaşılmasını engeller 5. Değişik iletim kanallarını kullanır 6. Hedef kitlesinin özelliklerine hitap eder 7. Hatırlanması ya da akılda kalması kolaydır 8. Etkin ve kalıcı izler bırakır 9. Sade, basit ve anlaşılır olmasının yanında düşündürücüdür 10. Dikkat çekicidir 102 Yaratıcı Süreç Bazı insanlar yaratıcılığı, kişinin “keşfetme deneyimi” yaşadığı bir zaman olarak düşünürler. Bu her zaman gerçekleşmez, ama ampulün kafanızda flaş olarak parlamasını beklerseniz müşterinizin zaman sınırını (deadline) kaçırmış olabilirsiniz. Halkla ilişkiler yazarı olarak, müşterilere yaratıcı fikirler sunmayı ve talep etmeyi ortaya koymanız beklenir. Sizi harekete geçirmek için ilham perisini bekleyemezsiniz. Yaratıcılık çok şahsi bir süreçtir ve aynı zamanda müşterinize hizmet ederken, organizasyondaki diğer kişilerle uyumlu çalışmalara dayanan bir grup aktivitesidir. Yaratıcı kavram geliştirmedeki ilk adım olabildiğince çok ilgili bilgiyi bir araya getirmektir. Genellikle ihtiyaç duyduğunuzdan çok daha fazla bilgiye sahip olacağınız beklenir. Diğer şeyler dışında, bu bilgi hedef kitleyi ve karakteristiklerini (özelliklerini) açıkça tanımlamalıdır. Bilgi aynı zamanda bir kampanyadaki mesajın amacını özlü bir şekilde yönlendirmelidir. Siz bir yazarsınız. Malzemeyi mesaja çeviren kişisiniz. Dolayısıyla ikinci adım müşterilerin ihtiyaçları ışığında bilgiyi analiz etmektir. Üçüncü aşama bu fikirleri, hedef kitle tarafından yorumlandığı şekliyle müşterinin amacını nasıl ileteceği noktasından değerlendirmektir. Dördüncü adım ne demek istediğinize karar vermektir. Bu da mesajı nasıl yazacağınızı, en iyi formatın nasıl olacağını ve yansıtmak istediğiniz imajı kapsar. Amacınıza ulaşmaya yardımcı olabilecek dört ilke: 1. Mesajın sözlü kısmı en önemli kısımdır. Mesajdaki diğer tüm öğelerin seçimini ve kullanımını kontrol edin. 2. Mesajlar ve iletileceği araçlar arasında bir tutarlılık arayın. 3. Her şeyi basitleştirin. Mesajın ana konusuyla ilgili olmayan, karışıklık yaratan ve kafa karıştıran her öğeyi ortadan kaldırın. 4. Sadece mesajın direkt olarak anlaşılmasına katkı sağlayan kelimeler kullanın. Semboller Semboller, kelimeler, biçim, renk, ses ile animasyon, resim, logo, marka ve grafik çeşitlerini de içeren her çeşit gösterimdir. Bu semboller iyi bir şekilde kullanılsa da çoğu mesajlar çarpık olabilir çünkü mesaj alıcıları sembollere kendi anlamlarını yüklerler. Biçim Biçim, mesajı görünür yapan yazının formudur. Bu açıdan görsel iletişim çeşitlerinden biridir. Yazı şeklini, alfabenin noktalama işaretlerini, sayıları ve diğer objeleri içerir. Logolar Logo, bir organizasyonun, grubun veya kişinin sembolüdür. Yüzünüz gibi bir şeydir. Arkadaşlarınız nasıl göründüğünüzü bilirler ve yüzünüzü adınızla ilişkilendirirler, bir logo gibi. İyi bir logonun çeşitli amaçları vardır. 1. İlk olarak üzerimizde pozitif etki yaratmalıdır. 2. Tanınabilir olmalıdır. 3. Benzersiz olmalıdır, kendisini diğer logolardan ve özellikle rakiplerinkinden ayırmalıdır, böylece insanlar logoyu doğru organizasyon, ürün ve sebeple ilişkilendirirler. 4. Kalıcı olmalıdır. 5. Tüm medya üzerinde aynı şekilde algılanmalıdır. 103 Yaratıcı süreçte iyi bir logo ne gibi amaçlarla etkili olmalıdır? Renk Renk en önemli görsel iletişim ve sunum unsurlarından biridir. Işığın cisimlere çarptıktan sonra yansıyarak gözümüzde bıraktığı etkiye “renk” denir. Renk hayatımızın önemli bir parçasıdır. Rengi her yerde görürüz. Bizde farklı duygular uyandırır. Kokular gibi bize baharı çağrıştırabilir veya bizi bir yerlere alıp götürebilir. Örneğin, kırmızı ışık altında oturursanız kan basıncınız artar, mavinin altında düşer. Renkler, insanlar üzerinde korku, acı, sıkıntı, neşe ve sakinlik verici özelliklere sahiptir. Nedenini kimse tam olarak bilemese de rengin insanlara mesaj yolladığı açıktır. Fotoğraf ve Resimler İlk olarak mesaja uygun fotoğraf ve resim seçilmelidir. Fotoğrafın veya resmin uygun olup olmadığına karar vermek önemlidir. Mesajın ne demek istediği hakkında net bir fikriniz varsa süreç daha kolay olacaktır. Görsellerin asıl amacı okuyan veya görenlerin dikkatini çekmektir. Eğer çoğunlukla mesajın amacı okuyucuları veya izleyicileri bir şeyden uzak tutmak veya kaçınmasını sağlamak ise negatif dikkat bazen faydalı olabilir. Fotoğrafların ve resimlerin bir diğer ana fonksiyonu bilgi vermektir çünkü fotoğraflar metine geçişleri kolaylaştırmaktadır. Fotoğraflar ait olduğu metinle ilgili olarak merak uyandırmalıdır (Newsom ve Haynes, 2011: 220). Okuyucunun dikkatini çekmek, verilmek istenen mesajları desteklemek amacıyla faydalanılan fotoğrafların halkla ilişkilerde başlıca kullanım alanlarını şu şekilde ifade etmek mümkündür (Okay & Okay, 2003: 115): • Medya ile ilişkilerde gazete ve dergilere gönderilen basın bültenlerine eklenir • Kurum içinde yayınlanan dergilerde, yıllık raporlar ve diğer kurum yayınlarında kullanılır • Reklam, poster ve sergilerde kullanılır • Eğitim ve araştırma için kullanılır • Arşiv amacıyla kullanılır. İnfografikler İnfografik terimi karmaşık bilgiyi çabuk ve açık bir şekilde iletmeyi amaçlayan görsel araçlar kullanılmasını ifade eder. Bu araçlar tablolar, çizelgeler, grafikler, haritalar ve listelerdir. Uzun yazılmış bir metnin bir fotoğrafla desteklenmesi konuyu ifade etmede çok daha akılda kalıcıdır. Ancak bu görsellerin amaca uygun ve konuyu açıklayıcı nitelikte olması gerekmektedir (Newsom ve Haynes, 2011: 220). Bilgi grafikleri veya infografikler bir bilgi, tecrübe veya verilerin grafiksel görsellerle sunulmasıdır. Bu grafiklerle, anlatması veya anlaması zor, karışık bilgini hızlı ve kolay şekilde gösterilmesi hedeflenir. İşaretler, haritalar, teknik çizim gibi öğeler kullanılır. Yan içerik tek başına uzun bir metin olarak değil de yazı ve grafik ve diğer görsellerin birlikte tasarımıyla anlatılmasıdır. Asıl amaç paylaşılmak istenen içeriğin toplum tarafından kolay anlaşılmasını sağlamak için grafiksel öğelerin kullanılmasıdır. Gazetelerdeki hava durumu haritaları veya ekonomiyi anlatan istatistiksel verileri gösteren grafikler bunların en bilinen örnekleridir. Bugün medyada sıklıkla infografiklere kullanılmaktadır çünkü infografikler, etkin ve kalıcı bir bilgi öğrenme şekli haline gelmiştir. Görsel ve İşitsel Radyo, televizyon, video, film ve internet, diğer medyalarda görülmeyen semboller ve tekniklerin kullanılmasına olanak tanır. Bu teknikler iyi kullanıldığında mesaja değer katarlar. 104 İnfografikler dikkat çekici oldukları için anlatılmak istenen şeyin etkili bir şekilde anlatılmasını sağlarlar. Akılda kalıcı ve kolay anlaşılabilir olmaları da infografiklerin önemli avantajlarıdır. İnfografiklerin blogcular için önemli avantajları vardır. İnsanlar görsel öğeleri sosyal medyada paylaşmayı çok severler. Eğer başarılı ve ilgi çekici bir infografik oluşturabilirseniz infografiğin bir köşesine yerleştireceğiniz blog adresiniz çok sayıda kişiye ulaşacak ve bu da size geri dönecektir. İnfografik Örneği Resim 5.1: İnfografikler dikkat çekici oldukları için anlatılmak istenen şeyin etkili bir şekilde anlatılmasını sağlarlar. Kaynak: http://www.monitera.com İYİ MESAJ TASARIM ÖZELLİKLERİ İyi bir mesaj tasarımı sır değildir. Çeşitli özellikler çalışırken akılda tutulmalıdır (Newsom ve Haynes, 2011: 224): Açık Yaratıcı Konsept Daha önceden de belirttiğimiz gibi hedef kitleye iletmek istediğiniz ana konuya odaklanan açık bir stratejiniz olmalıdır. Ancak açık mesaj konsepti aynı şey değildir. Açık mesj konsepti, stratejiyi yorumlamaya yarayan yaratıcı bir yoldur. Mesajı şekillendirmek adına bir taktiktir. Mesajdaki tüm öğeleri etkiler. İyi bir yaratıcı konsept, spesifik bir fikirdeki mesajın tüm öğelerine odaklanır. İki veya daha fazla fikre değil. Müşteriler için yaratıcı strateji yorumu sadece sizin hayal gücünüzle sınırlıdır. 105 Dikkati Çekme ve Tutma İyi bir yaratıcı konsept dikkati çeker ve dikkati üzerinde tutar. Dikkat çekmek kolay olabilir ama onu üzerinde tutmak zor olabilir. Bunun için insanlar bilgiye boğulurlar. İnsanları Anlamak Güzel bir yaratıcı konsept geliştirmedeki en kritik problem, mesajı iletmek istediğin hedef kitleyi gerçekten ne derece anlayabildiğinizdir. İyi Organizasyon Mesajınız bir noktadan diğerine kolayca anlaşılan akıcı bir şekilde organize edilmelidir. Okuyucular veya izleyiciler içeriği çözme yeteneklerine meydan okuyan bir mesajla karşılaştıklarında bir sonrakine yönelirler ve sizi unuturlar. Onlara ne demek istediğinizi anlamaları için bir imkân tanımalısınız. Bütün bu bilgiler ışığında halkla ilişkiler amaçlı mesajların oluşturulmasında dikkat edilmesi gereken hususları şöyle sıralamak mümkündür (Okay & Okay, 2003: 49-50); 1. Alıcı ile aynı dili konuşmaya dikkat edilmelidir. 2. Teknik terimler kullanmaktan mümkün olduğu kadar kaçınılmalıdır. 3. Alıcının, hazırlanan mesaj ile onu hazırlayan kadar yoğun bir biçimde ilgili olmadığı unutulmamalıdır. 4. Başlangıç önemlidir dolayısıyla mesajda en önemli olan en başa konulmalıdır. 5. Alıcı mesajda kendi beklentilerine, hedef ve görüşlerine uygun bazı bilgiler bulabilmelidir. 6. Alıcı tarafından hemen değerlendirilebilmesi açısından mesajda sunulan fayda doğru ifade edilmelidir. 7. Hem mesaj hem de iletildiği/iletileceği araç inandırıcı olmalıdır. 8. Mesajlar, alıcının daha sonra da kısmen hatırlayabileceği bir biçimde hazırlanmalıdır. 9. Mesaj öyle yoğun ve anlamlı hazırlanmalıdır ki getirilebilecek yorum ve değişikliklere rağmen özündeki içeriği koruyabilmelidir. 10. Mesajın hedef kitlesiyle bütünleşmesi açısından iletirken oluşabilecek hatalar güvence altına alınmalıdır. E-MAİL Elektronik posta ya da kısa adıyla e-mail, bilgisayar ağlarında kullanıcılarının birbirleriyle yazılı olarak haberleşmesini sağlayan bir yoldur. Bilgisayar ağlarının oluşturulma nedenlerinden biri, kişilerin, bir yerden diğerine (hızlı ve güvenli bir şekilde) elektronik ortamda mektup gönderme ve haberleşme isteğidir. E-Posta (electronic mail, e-posta), bu amaçla kullanılan servislere verilen genel addır. Kurum içinde bir iletişim aracı olarak e-mailin kullanılması oldukça yaygındır. Hızlı ve bireysel olarak kullanım, doğrudan istenilen gruba hitap edebilme imkanını sunmaktadır. E-mail geribildirimlerin de alınabilmesi bakımından bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanmaya oldukça müsaittir (Okay & Okay, 2001: 312) Çoğu halkla ilişkiler uzmanı işleri ile ilgili olarak email kullanırlar. Bazıları her gün yüzlerce e-mail gönderir. E-mail sistemi kişiye, aynı mesajı ve eklerini yüzlerce insana yollamada kolaylık sağlar. Çoğu kurumun e-mail sistemleri mesajlarını başlığa göre seçilmiş gruplara ve hatta tüm çalışanlarına iletmelerine olanak tanır. İnsanların, normal mektuplara göre e-mail mesajlarına ve onları hemen cevaplamaya daha fazla özen gösterdiği sözkonusudur. Anlaşılması kolay ve çabuk bir yoldur. Ofisler arası ve harici posta sistemleri 106 gecikmeler yaratabilir. Fakat e-mail anlıktır. Bu, özellikle beklenmeyen anlık gelişmelerde büyük avantaj olabilir. Hız gerektiğinde e-mail o ihtiyacı giderir. E-mail interaktiftir, yani çift yönlü iletişim söz konusudur. Mesajlar interaktif sistemi kullananlar arasında yapılır ve insanlar daha fazla dikkate alındıklarını hissetme eğilimindedirler. Yüz yüze gelmeden de bu yolla geri dönüş alabilirler. E-mail sistemleri evde, hava alanında ya da dünyanın diğer bir yerinde organizasyonun entegre bir parçası olmanıza yardım eder. Haber medyası temsilcileriyle hızlı ve etkin bir şekilde çalışmaya olanak verir çünkü onlara e-mail yollayabilir, görüntü gönderebilirsiniz. Kriz durumundaki şirketler e-maili özellikle faydalı bulmaktadır çünkü coğrafi sınıra bakılmaksızın bilginin kişiler arasında aktarımını sağlar. Geleneksel posta yoluyla kurduğumuz iletişimlerin artık E-postalarla gerçekleştirilmesinin sebepleri neler olabilir? E-Mail Gönderirken Dikkat Edilecek Noktalar E-mail, internet servisleri arasında en yaygın kullanılanıdır. Kullanımda bazı noktalara dikkat etmek gerekir (http://www.po.metu.edu.tr/links/inf/css25/bolum3.html): Adresler ve İsimler • Eğer kullandığınız mail programı izin veriyorsa, kendi isminizin e-mail mesajınızın başında çıkmasını temin edin. • Gerçek isim ve gerçek e-mail adresi kullanın. 107 Konu Kullanımı • Öncelikle gönderilen maillerin “Subject (Konu)” kısmını boş bırakmayıp doldurmak cok faydalıdır. Özellikle listelere gönderilen maillerde buna dikkat etmek gerekir. 'Subject:' alanına yazacaklarınız, mailinizin içeriğine uygun anahtar kelimeler ve kısa bir tanım olabilir. • E-mailinizin ne hakkında olduğunu belirten "konu" satırına mail ile alakasız şeyler yazmayın. • Size gelen postalara yanıt verirken, eğer gelen içerik dışında şeyler içeren bir cevap yazacaksanız (özellikle listelerden gelen e-postalarda bu çok önemli) cevap verdiğiniz mailin konu adında da gerekli eklemeler ya da düzeltmeler yapmayı unutmayın. Mesajın Uzunluğu, İçeriği ve Formatı • Mesajınızı, karşılıklı yazışmanın içeriğine uygun uzunlukta tutun. Gerekmedikçe, uzun e-mailler hazırlamayın. Konuşmadan farklı olarak, e-posta haberleşmelerinde yazı kullanıldığı için, özellikle listelere gönderilen iletilerde, içeriği çok kolay kaçırabilirsiniz. Bu da e-mailinizin okunmasını zorlaştırır. • E-mail içeriğini, "Subject" (konu) alanına yazdıklarınız kapsamında tutun. Aynı e-mailde başka bir konudan da bahsedecekseniz, bunu ikinci bir e-mail ile ayrıca verin. • E-maillerinizde, sadece büyük harf kullanmayın. Türkçe harfler yerine geçmek üzere, ç,ü,ö,ğ,ı gibi harfler yerine cümle ortalarında C,U,O,G,I vb kullanmayın. Bu tip yaklaşımlar sadece okumayı zorlaştırmaktadır. Böyle e-maillerin sonuna kadar aynı dikkatte okunamadıklarından da emin olun. • E-maillerinizde mutlaka düzgün cümleler kurun. Sözcükleri tam yazın. Aksi halde, gönderdiğiniz email kafa karıştırmaktan öteye gitmeyecek ve anlaşılmayacaktır. E-mail iletişiminin hızlı olması, yazarken çala-kalem ve dikkatsiz olmamızı gerektirmez. • Özellikle listelere, tartışma gruplarına o anki kızgınlığınızla oturup aceleyle yanıtlar göndermeyin (flame mails). Bu tip e-mailler, çoğunlukla, gönderildikten hemen sonra çok ters tepkilere yol açar ve genellikle gönderen de, "keşke göndermeseydim" der. • Mail programınız bazı formatlama seçenekleri sunabilir (yazıyı italik, koyu renk, renkli yapma, email içinde animasyonlar, resimler, ses vb kullanma gibi). Ancak, gelecekte bu değişecekse de, günümüzde kullanılan e-posta programlarının büyük bir çoğunluğu sadece düz yazıyı anlayabilmektedir. e-mail gönderdiğiniz kişinin kullandığı mail programının bu tip formatları desteklediğinden emin olmadan bu tip özel formatlı mesajlar göndermeyin. • E-maillerinizde kredi kartınızın numarası gibi bazı özel bilgileri yazarken dikkatli olun. Unutmayın ki, e-mail hala çok güvenli değil. Birisi, e-mailinizin içine bakabilir ve bazıları için geçerli kredi kartı numaraları, bankadaki para gibidir. Kötü sürprizlerle karşılaşabilirsiniz. Yanıtlar • Size gelen mesajlara yanıt yazarken, orijinal mesajdan gerektiği kadarını da cevabınıza ekleyin. eposta gönderen kişi, yazdığı birçok mesaj arasında içeriği kolayca hatırlayamıyor olabilir. Özellikle yanıtlarınızı gelen mesajın ilgili yerlerinin hemen altına yazarsanız içeriği de tutturmuş olursunuz. Günümüzde kullanılan hemen hemen tüm e-posta programları, cevaplarda orijinal mesajın da epostanın sonuna otomatik olarak getirilmesine olanak tanırlar. • E-mailinizde, orijinal mesajdan mümkün olduğunca az ve gerektiği kadar ekleme yapın. Unutmayın ki, aynı mesaja yanıt veren tüm kişiler orijinal mesajı silmeden olduğu gibi kendi e-maillerine eklerlerse, beş ya da altı tekrar sonra durum oldukça can sıkıcı olmaya başlar. Hiç kimse, 100 satırlık bir orijinal mesajı e-postasına ekleyip sonuna da iki kelimelik, "Aynı fikirdeyim" şeklinde bir mesajı görmek istemez. Bu konuda çok dikkatli olmak gerekir. • Mesajınızı nereye gönderdiğinize dikkat edin. Aynı listeye üye bir arkadaşınızın mailini alınca ona "özel" yazdığınız bir mesajı çok kolayca "yanlışlıkla" doğrudan listeye gönderebilirsiniz. Listelere gönderilen "özel mesajlar" liste üyelerince (haklı olarak) pek hoş karşılanmaz. 108 İmza Kullanımı • Her zaman, "imza" kullanmaya özen gösterin. İmza dosyalarınızda, isminiz ve e-mail adresiniz dışında size ulaşmak için diğer alternatif yolları (web sayfası adresi, telefon fax gibi) da verebilirsiniz. Bazı durumlarda, e-mailler "gateway" ler arasından geçerken mailinizin başlığındaki size ait bilgiler eklenmeyebilir ve maili alan kişinin, maili gönderen kişi hakkındaki tek bilgisi mail sonunda kullandığınız imza bilgileri ile olabilir. • İmzalarınızı "mümkün olduğunca kısa" tutun. Dört ile yedi satır arası normal uzunluk kabul edilir. Çok uzun imzalar, özellikle liste ve haber gruplarına gönderilen mesajlarda, çok tepki çeker. • İmza alanlarında, kişisel bilgiler yanında bazı "fazladan" satırlar da kullanılabilir. Buralara, genellikle, atasözleri, özlü ibareler, şarkı nakaratı, bir şiirden alıntı, değişik konularda mesajlar vb yazılır. Öncelikle bunlar çok uzun olmamalı. 5,000 kelimelik bir metni kimse bir e-postanın arkasında imza olarak görmek istemez. Bunun yanında, mailinizi okuyanlar için "tahrik edici" olabilecek mesajlar, yaşadığınız yere has ve başka yerlerde hiçbir anlamı olmayan bazı ibareler vb gibi mesajları imzalarınızda kullanmamaya özen gösterin. • Mail programınız destekliyorsa, birden fazla imza dosyası oluşturup, değişken bir şekilde farklı ortamlar için farklı imzaların kullanılması bazı sorunlarınızı çözebilir. Genel Elektronik posta, diğer insanlarla haberleşme ve bilgi alma amacıyla kullanılır. Bu yüzden, insanlarla olan diğer ilişkilerde olduğu gibi, e-posta ile iletişimde de bazı noktaları akılda tutmakta fayda var. • Birisine, ya da bir gruba/listeye bir konu hakkında soru sorduğunuzda "lütfen" demeyi unutmayın. Sizin için birisi yanıt yazmış, sorununuzla ilgilenip çareler üretmeye çalışmışsa, bir mail ile ilgili kişiye "teşekkür ederim" demeniz herhalde sizi yaralamaz. Günlük yaşamlarında son derece nazik olan pek çok insan, elektronik haberleşme ortamlarında bambaşka oluveriyorlar. Oysa, ortamlar farklı da olsa, hem gerçek hayatta hem de elektronik haberleşme yaparken ilişkide bulunduklarımız "insan". • Sorularınıza hemen cevap beklemeyin. Mailinizi gönderdikten 10 dak. sonra bir yanıt alamayıp "kimsenin sizi önemsemediğini" düşünmeyin. İnsanlara biraz zaman tanıyın. • Eğer mail ile bir soru soruyorsanız, çok açık ve sade bir biçimde sorununuzu tanıtın. Gerekli tüm bilgileri verin. • Elektronik posta, insanlarla iletişim amacını taşır. Bir mail yazdığınızda göndermeden önce bir kere okuyun ve kendi kendinize "ben bu maili alsaydım ne yapardım, tepkim ne olurdu?" diye sorun. Unutmayın ki, yazdığınız bir cümle öyle kalmak zorunda değil. Göndermeden önce değiştirebilir, anlamını daha iyi pekiştirebilirsiniz. Yazılı anlatımım sözlü anlatıma karşı bu üstünlüğünü kullanın. Diğer • Hayatınızda hiç görmediğiniz kişilere mail yazarken kullanılan hitaplarda anlatımda vb dikkatli olmak lazım. Bu da bir e-mail ahlakıdır. • E-mailinizi her gün kontrol edin ve maillerinizi, limitinizi aşacak kadar sistemde tutmayın • Gereksiz mesajları okuyunca silin, çünkü e-posta kutusunda durması, sisteme gereksiz disk alanı harcatacaktır. • E-mail kutunuzda duran mesajları, minimum sayıda tutun. • İleride başvurmak için saklayacağınız mesajları, kendi disk bölgenize, ya da sistem dışına (kendi PC'nize vb) aktarın. • Hiç bir zaman e-mailinizin, sadece siz ve gönderdiğiniz kişi tarafından okuyabileceğini zannetmeyin, telefonda söyleyemeyeceğiniz şeyleri, e-mail ile de göndermeyin. 109 • Başkalarının eline geçince, sizi zor durumda bırakabilecek bilgileri e-mail ile göndermeyin. • E-mailinizi uzun sure okuyamayacağınız durumlarda, üye olduğunuz listelerden kaydınızı sildirin, çünkü bunların çoğu çok sayıda mesajlarla posta kutunuzu dolduracaktır. • Başkalarını rahatsız edecek, tehdit, küfür, eşek şakası işleri için de e-maili kullanmayın. • İçeriğini anlamadığınız, nerden geldiği belli olamayan mesajları, acilen silin. • Disk alanındaki dosyaları bilmek ve bunlarla ilgilenmek de kullanıcının sorumluluğundadır. • Dosyaları, özellikle başka yerlerden getirdiğiniz dosyaları, virüs taramasından geçirmeden çalıştırmayın. E-Maillerde Yapılması ve Yapılmaması Gerekenler Aşağıdaki maddeler daha iyi iş e-maili göndermenizde yardımcı olabilir (Newsom ve Haynes, 2011: 234): 1. Alınan ve gönderilen mesajların bir çıktısını alın. Eğer bilgisayar yazılımınız zarar görürse mesajlarınız da kaybolacaktır. 2. E-mail adresinin doğru olduğundan emin olun. Eğer doğru değilse size geri dönmesi saatler alabilir. Çözüm, online adres defterinizi güncel tutmanızdır. 3. Her zaman konu bölümüne konuyu yazın. Bu, bir iki kelime ile içerik hakkında fikir verir. 4. Bilgisayarınızın saatinin doğru olduğunu kontrol edin. Bu mesajların kronolojik olarak sizin ve diğer mesaj alıcısı tarafından araştırılabilmesine olanak tanır. 5. Büyük harf kitleme (Caps Lock) tuşunu kapalı tutun. Her e-mail eşit önemdedir. 6. Kısaltmalardan kaçının, bunlar şahsi e-maillerde kabul edilebilir. 7. E-mailde kendinizi gayri resmi olarak ifade edebilirsiniz. Ancak bilmeliyiz ki e-mailler bazen konuştuğumuzda olamadığımız kadar açıklığı gerektirebilir. Yazınız konuşmanızın kopyası olamaz. 8. Resmi selamlamalar ve kapanışlar e-mailde iyi gözükmeyebilir. Daha şahsi olun resmi kapanış cümleleri yerine daha samimi dileklerde bulunun. 9. Cümleleri kısa tutun, ortalama 12-15 kelimeyi geçmesin. Devam eden ve koşullu hükümler kullanmayın. 10. E-mail anlıktır. Yolladıktan sonra ikinci bir şansınız yoktur. Mesajın doğruluğundan, gramerinin, noktalamanın ve yazımlarının düzgünlüğünden emin olun. E-mail programınız imla kontrolü yapabiliyorsa bu seçeneği açık tutun. 11. Sadece alıcı tarafından yüklenebilecek dokümanları ek olarak mesaja iliştirin. 12. Ne söylediğiniz hakkında ve nasıl yorumlanabileceği konusunda hassas olun. 13. E-mail özel değildir. Patronunuzun görmek istemeyeceği veya bir gazetenin ön sayfasında görmek istemeyeceğiniz şeyleri e-maile yazmayın. Eğer mesajınız özel ise onu başka türlü yollayın. 14. Düzenli olarak gelen mesajlarınızı kontrol edin, hatta gün içinde belli aralıklarla bunu yapın. 15. Yolladığınız e-mail hemen yanıt gerektiriyorsa ve yanıt alamadıysanız takibini yapın. 16. Gruba e-mail yollarken üç şeyi kendinize sorun: her grup üyesi bu mesaja ihtiyaç duyuyor mu? Her biri bu mesajı anlayacak ön bilgiye sahip mi? Gruptaki her birey mesajla ilgili sorumluluk sahibi mi? Değilse içeriği değiştirin ya da mesaj alıcılarını azaltın. 17. İşyeri e-mail sistemini şakalar veya diğer iş dışı amaçlar için kullanmayın. 110 HATIRLATMA NOTLARI Notun anlamı, gerçekleşmiş veya gerçekleşecek olan önemli bir şeyi hatırlatan ve resmi olmayan yazıdır. Notlar genelde organizasyon içinde iletişim kurmak içindir. Nadiren organizasyon dışındakilerle iletişim kurma amacıyla da kullanılır. Email ve faksla gönderilen mesajlar sıklıkla not formatında yazılırlar. İyi hazırlanmış bir hatırlatma notu bilgiyi kolayca yayar. İdeal bir hatırlatma notunda şu bilgiler yer almalıdır (Newsom ve Haynes, 2011: 235): Kime (Gönderilen) : Tüm Öğretim Elemanlarına Kimden (Gönderen) : Dekan, Prof. Dr. Ahmet ***** Tarih : 26.09.2012 Konu : Fakülte Personelinin ihtiyaçlarının tespiti ve karşılanması 2012-2013 eğitim öğretim yılına girdiğimiz şu günlerde öğretim elemanlarının ihtiyaçlarının belirlenmesi, eksikliklerin tespit edilmesi ve iyileştirilmesi amacıyla 2 Ekim 2012 tarihinde seminer salonunda düzenlenecek toplantıya katılmanızı rica ederim. Başka bir ifadeyle hatırlatma notu (memorandum) örgüt içi; bilgi sorma, bilgi verme, onaylama, fikir değişimi, toplantı talebi, toplantı tarihi değişimi gibi amaçlarla yapılan yazışmalardır. Memorandum yazıları yarım sayfaya da yazılabilir. Ancak, diğer iş yazılarında olduğu gibi göndericisi, alıcısı, konusu ve gövde metninin bulunması gerekir. Mektuptan daha kısa olan hatırlatma notlarının kimi zaman ve özellikle panolara asılmaları durumunda dikkat çekmesi adına görsellik katılabilir. Hatırlatma notlarının formal veya informal oluşunu büyük ölçüde kurum içindeki hiyerarşik yapı belirlemektedir. Üstün astına yazdığı notlar daha az formal iken tersi durumunda notlar daha çok formal bir görüntü taşımak zorundadır. Genellikle sınırlı sayıda kişiye bazen de tek bir kişiye mesaj iletmek için düzenlenen hatırlatma notları (memo’lar), nadiren de olsa çalışanların tümünü kapsayabilir. Bir hatırlatma notunda, sıklıkla kullanılan sözcükler seçilmeli, kısa cümle ve paragraflar kullanılmalı ve özellikle tüm gün çalışmayanlar için hazırlandığında geriye dönük kısa bilgiler verilmelidir. Bir hatırlatma notunda dikkat çekebilmek adına özellikle vurgulanmak istenen noktalar aynı paragrafta değil, yukarıdan aşağıya dikey bir şekilde yazılmalıdır (Peltekoğlu, 2007: 274275). Hatırlatma Notlarının Çeşitleri Hatırlatma notları; amacına, biçimine ve iletilecek kişi ya da kişilere bağlı olarak değişmektedir. Hatırlatma notlarını altı çeşit olarak sınıflandırmak mümkündür. Bunlar: duyuru amaçlı (bülten), deneme, bilgilendirici, eylem, özet ve dosya notları şeklindedir (Newsom ve Haynes, 2011: 239-240): Duyuru (Bülten) Amaçlı Notlar: Acil durumlarda kullanılır. Kısa ve özdür. Not dünyasının “telgrafı”dır. Bülten notlar ismini, telgraf hizmetlerindeki gelen yazılardan almıştır. İçeriğinin doğası gereği, bir kişiye hitaben yazılmışsa da bülten panosuna asılabilir. Deneme Notları: Bülten notlarına göre daha açıklayıcıdır. “üzerinde konuşalım” durumlarında kullanılır. Konuları yönetim felsefesinden çalışanların kahve odasını nasıl temizlemeleri gerektiğine kadar geniş bir yelpazededir. Bilgilendirici Notlar: Genellikle detaylı bir açıklayıcı yazılardır. Muhasebe yöneticisinin çalışanlarına gönderdiği notlar buna örnek gösterilebilir. Bu notlar, yapılan hareketleri ve sonuçlarını içerebilir. Ya da program önerebilir ve hedeflenen sonuçlarını tanımlayabilir. Bu notların biçimi daha resmidir. Eylem Notu: Yapılan veya planlanan eylemleri tanımlar. Bu notlar özellikle de gelecek eylemlerle ilgili olanlar, alıcılar tarafından cevaplandırılması için bir yer barındırırlar. Örneğin alıcının bir eylemdeki belirli bir sorumluluğu kabul edip etmeyeceğine ilişkin bir boşluk bırakılabilir. 111 Özet Not: Detaylı açıklayıcı bir düzyazı veya özet formundadır. Bir toplantı sırasında süreci kolaylaştırmak için tartışma eylemler uygun başlıklar altında toplanır. Özet notlar, program sürecini değerlendirmede de kullanılır. Bu durumda süre içerisinde bilgi birikimini yansıtır ve yapılacak veya planlanacak eylemleri açıklar. Dosya Notu: Adından da anlaşıldığı gibi, başka bir kişiye değil, dosyaya konmak için hazırlanır. Bu notlar, planlanan program çok karmaşıksa, süregelen bir eylemde çok sayıda insan yer alıyorsa ya da bir şeyin nasıl yapılıp yapılmayacağı anlatılmak isteniyorsa kullanılmaktadır. Biçim olarak kısa ve özdür. Amaç, yalnızca dahili kullanım için bilgiyi kaydetmektir. MEKTUPLAR E-mail kullanımı çok artmış olsa da, mektuplar iş ilişkilerinde hala daha önemli bir rol oynarlar. Buradaki problem, bazı mektup yazarlarının uzun yazı yazma zorunluluğunda sıkıntıya düşeceklerini düşünmesidir. Kural olarak mektubu bir sayfaya okunabilir formatta yazın. Bir sayfa mektup yazanlara yeteri kadar alan tanımak için antetli kağıt tasarımcıları adres, telefon gibi detayları aşağıya tek bir satıra koyarlar. İş Mektupları Formatı Tipik iş mektupları altı bölümden oluşur; başlık, hitap, gövde, kapanış, imza ve referans. Başlık: Başlık iki bölümden oluşur. İlki göndereni tanıtır. Bu materyal genelde mektubun baş kısmına basılmıştır. İkinci bölüm, tarih ve alıcının isim unvan ve adresini belirten “iç adres” tir. Mektup yazdığı kişi çok iyi tanıdığın biri olsa da başlık mutlaka bu unsurları içermelidir. Her zaman gönderen ve alıcının bilgilerini tam ve düzgün olarak yazın. Hitap: Selamlamada yazıştığınız insana hitap edersiniz. Basit görünebilir ama alıcıya duyarsızsanız bazı problemlere yol açabilir. Gövde: Tonlamadaki resmiyet düzeyi gönderen ve alıcıya bağlıdır. Eğer şahsi bir ilişki varsa mektupta daha rahat bir selamlama ve karşılıklı konuşma tonunda yazışma yapılabilir. Kapanış: İş mektuplarının kapanış bölümü iki unsurdan oluşur. İlki (bu eğer mektubun amacıysa) eyleme çağrı veya daha fazla yardım teklifidir. Diğeri imza öncesinde yer alan övgü sözcükleridir. Çoğu iş mektubu iyi dilek cümleleri ile biter. İmza: Yazarın adı mutlaka yazılmalıdır, elle atılmış imza onun hemen üstünde yer almalıdır. İmzalayanın unvanı, eğer unvan mektubun antetli kağıdında yer almıyorsa hemen adın altında yer almalıdır. Referans: Gönderici dışındaki bir kişi tarafından hazırlanan tüm iş mektupları imza bloğunun altında bazı referansları içerebilir (Newsom ve Haynes, 2011: 243). Hazırlanan iş mektupları, rahatlıkla okunabilecek biçimsel özelliklere sahip olmalı, önemli noktaları okurun kolaylıkla izlemesi sağlanmalı, mektubu alan kişiye beklentiler ve hatırlatılması istenen konular vurgulanmalı, alıcının cevap vermesi isteniyorsa bu durum mutlaka süre tanınarak açıkça belirtilmelidir. Mektup dili tereddütlere yer vermeyecek şekilde açık olmalıdır. Mektupta, önemli konular, alt başlıklar, italik ve bold yazı karakterleri kullanılarak ilgi çekici hale getirilmeli alıcının önemli noktaları görmelerine yardımcı olmalıdır. Basit ve açık bir dil kullanarak mesajların anlaşılabilir olmasına özellikle dikkat edilmelidir (Peltekoğlu, 2007: 277). İş mektuplarında dikkat edilmesi gereken özellikler neler olmalıdır? 112 Mektup Türleri Halkla ilişkiler yazarları genellikle altı tip mektup yazarlar, bunlar da sırasıyla: sipariş, istek, satış, belge veya mal gönderildiğini bildirme, sirküler ve alındığını bildirme (teşekkür) (Newsom ve Haynes, 2011: 244): Sipariş: Bu mektuplar doğal olarak bilgilendirirler. Bu mektuplar gelişen bir olayı, alınan bir kararı veya atılan bir adımı bilgilendirme amaçlı yazılırlar. Bir kişi hakkında yazılan tavsiye mektubu da bu kategoridedir. Bu mektuplar okuyucunun herhangi bir sorusuna yanıt vermek için yazılmış basit mektuplardır. Bu mektuplar kabul gerektirse de nadiren yanıt isterler. Satın alınmak istenilen malın gönderilmesi ve hizmetin yapılması için yazılan yazılara sipariş mektupları denir. İyi bir sipariş mektubunda bulunması gereken hususlar: • Talep edilen mal veya hizmetin miktarı ve cinsi gibi bilgiler açıkca belirtilmelidir, • Teslim alma yeri ve şartları açıkca belirtilmelidir, önceden belirlenmiş veya rutin şartlar gerektiğinde tekrar hatırlatılmalıdır, • Ödeme şekli ve zamanı belirtilmelidir, • İleride dava konusu olabilecek husus bırakmamak için gerekli dikkat ve titizlik gösterilmelidir. İstek: Satın alma niyetinin; bilgi, yardım, randevu, örnek broşür, indirim veya fiyat listesi gibi parasız sunulan hizmetlerin talebi ile ifade edildiği yazılara istek mektupları denir. İyi bir istek mektubunda bulunması gereken hususlar • Satın alma niyetini açıkça belirtmelidir, • Satın alma kapasitesi ve potansiyeli konularında güven vermelidir, • İstek konusunun külfeti; satın alınacak ürüne değer nitelikte olmalıdır, • İstek konusu; satıcının, gelecekteki müşterilerine öngördüğü veya benzeri hizmetler olmalıdır, • İstek konusunun; kolay sunulması için gerekli ortam (açık adres, telefon, e-posta, faks) hazırlanmalıdır. Satış: Mektup alıcısının kabul veya katılımını teşvik etmek için etkinlikler tanıtılabilir. Mektupta duygusal bir rica ve bir etkinliğe davet de vardır. Alt başlıklar, italik format, kalın yazı, içeriden başlayan yazı gibi özellikler kullanarak okuyucunun dikkatini mesajınızdaki önemli unsurlara çekebilirsiniz. Bir mal veya hizmeti halka tanıtmak, beğendirip satılmasını sağlamak amacıyla yazılan yazılara satış mektubu denir. Satış mektubunu yazmaya başlamadan önce mektup planlanır. Mektupta alıcı açısından en can alıcı iki soruya mutlaka yanıt verilmelidir. Böyle bir ürünü niçin satın almalıyım? Niçin bu firmanın ürününü satın almalıyım? İyi bir satış mektubunda bulunması gereken hususlar; • Satış mektuplarında satılmak istenilen mal veya hizmetin benzerlerinden üstünlükleri veya farklılıkları belirtilmelidir, • Ürün veya hizmetin cazibeli yönlerini ön plana çıkartılmalıdır, • Renkli ve kaliteli görüntülerle hedef kitlenin dikkatini çekecek şekilde hazırlanmalıdır, • Mal veya hizmetin değerinin fiyatına denk veya daha yüksek olduğuna inandırmalıdır, • Müşterinin hemen sipariş verebilmesi için gerekli katolog, teklif formu, teklif için gerekli bilgiler ve sipariş kolaylıkları satış mektubu ile birlikte sunulmalıdır, • Potansiyel müşteriyi satılmak istenen mal veya hizmete ihtiyacı olduğuna ve harekete geçmeye ikna etmelidir. 113 Belge veya Mal Gönderildiğini Bildirme: Kurumun mal veya hizmet konusunda yükümlülüğünü yerine getirdiğini (gönderdiğini) gösteren yazılara gönderme yazısı denir. Gönderilen şey; mal ya da bir hizmete ait döküman (katolok, harita, rapor, fizibilite, kitap, broşür, kıymetli evrak vb. belge olabilir. Gönderme yazısı bahse konu gönderilerden karşı tarafı haberdar etmek için yazılır. Bir müşteriye bir dizi materyaller gönderdiğinizde bildirim mektuplarını yollarsınız. Mektup alıcıya neyin ve nasıl gönderildiğini hatırlatır. Bazen alıcıdan materyalleri aldıktan sonra özellikle bir sorun veya soru varsa bilgi vermesi istenebilir. Bu mektuplar gönderilen malzemelerin içeriğini belirten bir liste içermelidir. Belge veya mal gönderildiğini bildirme yazılarında dikkat edilmesi gereken hususlar; • Gönderme bilgilerinin (hangi ulaşım aracı ile, ne zaman yola çıkarıldığı) açıkça belirtilmesine, • Gerekiyorsa alındığının bildirilmesi istemine, • Varsa, ulaşım sigortası veya muhtemel aksaklıklar ile ilgi bilgi verilmesine, • Muhtemel teslim alma zamanı ve şartlarından bahsedilmesine, • Gönderme yazılarının Ticaret ve İş Hukuku davalarında kullanılabileceğine dikkat edilmelidir. Sirküler: Sirküler daha çok geleceğe dair olay veya uygulamaları içeren iş yazılarıdır. Sirküler idarecilerin kurum içi toplu bilgilendirme faaliyetlerinde vazgeçilmez yazışma şeklidir. Personelin sirküye koyduğu imza ilanın tebliğ edildiğinin kaydı delili olarak saklanır. Sirküler, hedef alınan çalışan ve yönetici grubunun tamamına aynı anda duyurulmalıdır. Aksi halde farklı uygulamalar ortaya çıkabilir. Sirküler, genellikle toplu iletişim amacı ile kullanılmakla birlikte; sadece ilgili şahıslara nezaket ve önemseme mesajı olarak da gönderilebilir. Sirküler; genellikle kurum içi duyurular için kullanılmakla birlikte kurumlar arası iletişim için de kullanılmaktadır. Kurum içi sirküler gönderme nedenleri: • Toplantı duyuruları, • Sağlık ve güvenlik ile ilgili uygulama duyuruları, • Şirket politikası ile ilgili önemli konu ve yeni düzenleme duyuruları, • İmza yetkisi verme veya bu yetkiyi kaldırma duyuruları, • Yetkilinin imzasının değiştirildiği duyuruları, • Şirket veya kurum isim/unvan değişikliği duyuruları, • Sermaye artırımı duyuruları, • Vekaleten görev duyuruları. Alındığını Bildirme ve Teşekkür: Alındığını bildirme mektubunun en önemli formu “Teşekkür”dür. İnsanlara size veya kurumunuza yaptığı destek için teşekkür etmeniz gerekir, çok ilginçtir ki çok sayıda insan teşekkür etmeyi unutur. Bu tür mektuplarla, düşünceli ve nazik davranarak güçlü bir ilişki kurabilirsiniz. Alındı mektuplarında dikkat edilecek hususlar • Teslim alınan mal veya hizmet belgelerinin siparişe uygun olup olmadığına, • Mal veya hizmet belgelerinin eksik, kırık, tahrip görmüş olup olmadığına, • Gönderilenler; sipariş ve beklentilere uygun ise teslim alındığının ve memnuniyetin nezaketle ifade edilmesine, • Gönderilenler; siparişe, beklentilere, ön anlaşmalara uygun değil veya eksik ya da zarar görmüşse durumun uygun dille ifade edilmesine ve en makul çözüm önerisi sunulmasına, • Alındı mektuplarının Ticaret ve İş Hukuku davalarında delil olabileceğine dikkat edilmelidir. 114 Resmi İş Mektupları Resmî ve iş mektuplarında dikkat edilmesi gereken özellikleri sıralayacak olursak: • Mektup yazılacak kâğıt şekil yönünden düzenli ve temiz olmalıdır. • Bu tür mektuplar, mümkünse daktilo ya da bilgisayarla yazılmalıdır. Mümkün değilse, özel mektuplarda olduğu gibi siyah mürekkep ya da tükenmez kalemle yazılmalıdır. • Resmî mektuplarda yazının çıktığı kurumun adı, kâğıdın üstüne ortalanarak büyük harflerle yazılmalıdır. • Kâğıdın sağ üst köşesine tarih yazılmalıdır. • Mektubun gideceği makamın adı ve yeri ise kağıdın orta üst yerine ortalanarak yazılmalıdır. • Yazı metnine başlamadan hangi tarih ve sayılı yazının cevabı olduğu yazılmalıdır. • Mektubun giriş paragrafında sorun ya da konu kısaca belirtilmelidir. Gelişme paragraflarında ise konu ve sorun açılmalıdır. Sonuçta ise, arz/rica ifadelerine yer verilmelidir. RAPOR VE TEKLİFLERİN KARŞILAŞTIRILMASI Birbirlerine benzer gözükseler de birbirlerinden çok farklılardır. Farklılıkları amaçlarından kaynaklanır. Rapor bir konudaki bilgiyi özetler. Teklif ise düşünülen bir eylemin planını detaylandırır. Yıllık raporlar, bir kuruluşun faaliyet alanlarıyla özellikle de finansal durumuyla ilgili olarak geçmiş yıl boyunca neler yaptığını, gelecek yıllarda neler yapacağını bildirmek amacıyla hazırladıkları yayınlardır (Okay & Okay, 2003: 133). Faaliyet raporu aynı zamanda kuruluşların mevcut ve potansiyel iş ortaklarını ve menfaat sahiplerini bilgilendirmek ve etkilemek için yıllık olarak hazırlanan bir dokumandır (http://www.deloitte.com/assets/Dcom-Turkey/Local%20Assets/Documents/Turkey). Bilginin inanılmaz bir hızda yayıldığı 21. yüzyılda, iletişim olanaklarını doğru kullanan şirketler, diğerleri karşısında her tur rekabete önde başlamaktadır. Şirketlerin değerinin finansal göstergelerin ötesinde sahip oldukları vizyon, hedefler ve sosyal değerlerden doğrudan etkilendiği günümüzde, yüz yüze iletişimin yerini tutabilen tek araç olan faaliyet raporlarının, çok iyi tasarlanmış birer iletişim aracı olması gerekmektedir. Faaliyet Raporu, daha önceleri sadece finansal tablolar, ilişkili dipnotları, denetçi görüşü ve kısa açıklamalar içeren dokumanlar iken, günümüzde kurumsal yönetim ilkelerindeki gelişmelere paralel olarak kuruluşların en önemli iletişim araçlarından biri haline gelmiştir. Rapor ve Tekliflerin Organizasyonu Konu üzerindeki araştırmanız tamamlandıktan sonra, rapor veya teklifinizi organize etmeye ve yazmaya hazırsınızdır. Bunun için özel yetenek ve detaylara dikkat gerekir çünkü bitmiş bir proje sıklıkla yedi ana bölümden oluşur: mektup, giriş, genelleyici özet, ana bölüm, referanslar, bibliyografya ve ekler (Newsom ve Haynes, 2011: 248-249). Mektup: Bir dokümantasyon mektubu her zaman bir rapor veya teklifle eşlik etmelidir. Eğer çok sayıda ek varsa bir iletim mektubu da eklenmelidir. Dokümantasyon mektubu rapor veya teklifi inceleyecek kişi veya kişilere hitap etmelidir. Genellikle raporun içeriğini ve araştırmayı yapan, planlayan, yazan ve gösteren kişileri açıklar. Eğer bir kişi veya bir grup rapor veya teklif mektubu yazmaya görevlendirildiyse iletim mektubu gereklidir. Teklifin ya da raporun güvenilirliğini oluşturmalıdır. Giriş: Rapor veya teklifteki giriş genelde bu kitabın girişinde olduğu gibi aynı şekilde yapılır. Kapak sayfası, içerik, tabloların listesi, şekillerin listesi ve görsellerin listesinden oluşur. Sayfalar küçük Romen rakamlarıyla numaralandırılır (i, ii, iii,, iv,…). Kapak sayfası bu seri numaralardan sayılsa da kapak sayfasında rakam yer almaz. 115 Genelleyici Özet: Özet veya genelleyici özet yazıldığında girişin hemen sonunda ve rapor veya teklifin ana bölümünün hemen önünde yer alır. Genellikle bir veya iki sayfa uzunluğunda, dokumanın içeriğini özetleyen bir şekilde yazılır. İş dünyasında genelleyici özet en sık kullanılan terimdir, bu nedenle işvereniniz size rapor veya teklif mektubu yazın dediğinde bunu kullanmanız beklenir. Ana Bölüm: Rapor veya Teklifin ana bölümü genelleyici özetin hemen sonunda yer alır. Üç ana bölümden oluşur: giriş, ana bölüm ve sonuçlar. Teklifin ana bölümü sıklıkla teklif kabul edilirse amaç ve hedeflere ve yapılacak etkinliklere odaklanır. Etkinlikler için bir zaman çizelgesi ve etkinlikte olan kişilerle ilgili bilgiler ve bütçe de yer alır. Referanslar: Bu tip bir rapor veya teklifte, herkesçe bilinenler dışındaki her bilgi için atıfta bulunmalısınız. Dipnotlar ve tam bir bibliyografik atıfları kullanarak herkes orijinal dokumanlarra ulaşabilir. Bu bağlamda raporlar ve teklifler akademik araştırma yazılarına çok benzerler. Bibliyografya: Dipnotların dışında, tam bir bibliyografya konmalıdır. Bibliyografya dipnotlarda yer alan tüm ana kaynakları içermelidir, ayrıca genel olarak incelediğiniz ama yazıda belirtmediğiniz kaynakları da içermelidir. Bu nedenle bibliyografya başvurduğunuz tüm kaynakları, ana bölümde belirtmeseniz de kapsar. Ekler: Ekler, yazının ana bölümünde koyamadığınız tabloları, şemaları, haritaları, anketleri ve diğer belgeleri içerir. Genel bir kural olarak belli bir konuyu gösteren tablolar ve şemalar ana bölümde yer alır. Okunabilirlik ve Uygulanabilirlik Raporunuzun ya da teklifinizin okuyucusu yazdığınız şeyden bir sonuç çıkarmalıdır. Okunabilirlik ve uygulanabilirlik bunu etkileyen iki önemli faktördür. Okunabilirlik: Raporunuz ya da teklifiniz özel bir konu hakkında ise, dokumanda kullandığınız alanla ilgili jargonu (yazı ve konuşma dili) görmeyi beklerler. Ancak bu jargonu kısıtlama olmaksızın kullanma hakkını doğurmaz. Tam tersine okuyucu nezdinde güvenilirliğinizi koruyacak şekilde sadece gerektiği durumlarda ve genelde sade bir dille yazmalısınız. Uygulanabilirlik: Raporu bitirdiğinizde okuyucunun dokumanı anlamlı ve önemli bulmasını istersiniz. Okuyucunuzun “bu önemli, bir şeyler yapmalıyız” demesini istersiniz. Bir teklif verdiğinizde, şu cevabı almayı beklersiniz: “Çok iyi bir fikir, yapalım!”. Bu değerlendirmeleri okuyucunuz yazdıklarınızı açık, güvenilir ve haklı bulursa alabilirsiniz. Raporu Planlamak Rapor hazırlamak dikkatli bir planlama gerektirir. İletişimin etkili olması için yazı, tasarım ve resmin birbirinin içine uyum içinde geçmiş olmasına dikkat etmelidir. Formata karar vermeden, tipi seçmeden veya yazıya başlamadan önce raporun amacı oluşturulmalıdır. Amaç: Çoğu yıllık raporların temel amacı yatırımcılara finansal verileri ve şirketin işleyişlerinin tanımını sunmaktır. Ancak yıllık raporlar bundan fazlasını da yaparlar. Rapor sadece yatırımcılara şirketin öyküsünü sunmaz, ayrıca şirketin görüşlerini diğer şahıslara (medya, kanaat liderleri, çalışanlar, gelecekteki çalışacaklar ve mali analistler gibi..) iletir. Amaç, hedef kitleyle ilgilidir. Demek istediğiniz ne olursa olsun, okuyucunun kim olduğunu iyi bilin ki, mesajınızı ona göre iletin. Şahıslar: Yıllık raporlar nadiren sadece ortaklara yazılır. Bazı şirketler hisseleri direkt olarak halka satmazlar. Bu şirketlerin yıllık raporları tamamen farklı kişilere yönelik olarak hazırlanır. Yıllık raporların okuyucuları artık daha geniş bir kitledir çünkü artık raporlar online olarak görünürler (Newsom ve Haynes, 2011:255). 116 Faaliyet Raporlarının İçeriği Faaliyet raporunda genel olarak şu başlıklar altında içerik oluşturulmaktadır (http://www.denetimnet.net/UserFiles/Documents/DenetcininNotDefteri/Turkey): • Şirkete genel bakış • Yönetim kurulu başkanının mesajı • Yönetim kurulu üyeleri • Yürütme komiteleri (üst yönetim) ve denetim kurulu bilgileri • Vizyon ve misyon ve strateji • Hisse performansı • Şirket faaliyetlerinin değerlendirilmesi • İnsan kaynakları • Kurumsal sosyal sorumluluk • Kurumsal yönetim ilkeleri uyum raporu • Mali Tablolar, dipnotları ve denetçi raporu, kar dağıtım önerileri gibi finansal veriler Raporu Yazmak Amaç ve şahıslar belirlendikten sonra rapor hazırlamak için bilgileri derlemeye başlayabilirsiniz. Bu aşamada ilk ilgilenecek şey içeriktir: Rapor ne söylemelidir? İçeriği Belirlemek: Yıllık raporu yarken en nemli sorun içeriği belirlemektir. Başka hiçbir yazıda içeriği belirlemek bu kadar zor değildir. Yıllık raporda herkes için gerçek, net ve güvenilir bir şeyler yazmak zordur. Yönetim Kurulu Başkanının Mektubu: Yönetim kurulu başkanı hissedarlara olan mektubunu hazırlarken, bazen kendi kaleme alıp size verebilir. Bazen yazar yönetim kurulu başkanı ile söyleşi yaparak verilen cevaplara göre mektubu yazar. Mektup yönetim kurulu başkanının ağzından olmalıdır. Öykü: Raporun ana bölümünde şirketin hikayesi anlatılır. Bu bölümde şirket hakkında genel bir tanım yapılır, şirketin kuruluş yeri, amacı, ürün ve hizmetleri ve ilgili aktiviteleri anlatılır. Bu bölümde şirketin önceki yıllardaki verileri ve gelecek yıllar için hedefleri daha önce yönetim kurulu başkanının mektubunda bahsedilmiş olsa da anlatılır. Bu bölüm, olayları, yönetim kararlarını, satışları, birleşmeleri ve ve şirketin faaliyetlerine direkt etkileri olan durumları tartışmalıdır. Aynı zamanda öykü planlama sürecince iletişim amaçlarını içermelidir. Öykü; genişleme planları, Ar-Ge programları, şirketin müşteri veya pazar durumu gibi konuları da içermektedir. Sadece bunları anlatmak da yeterli değildir. Finansal analistler şirketin ve endüstrinin karşılaştığı problemleri ve mevcut ekonomik şartları ve bunun etkileri hakkında bilgi isterler. Öyküyü İkinci Kez Kontrol Etme: Öykü eğilimler ve belirsizlikler hakkında da bilgi vermelidir. Beklentiler aynı zamanda belirsizliktir ve bununla ilgili cümleler düzgün seçilmelidir. Tema: İçeriği oturttuktan sonra sonraki adım tüm bunları birbirine bağlı bir şekilde bir araya getirmektir. Şirketin iyi yönetilmiş ve iyi organize olmuş şekilde gözükmesini istersiniz. Yıllık rapor kapaktan kapağa bu niteliklerin aynası olmalıdır. Tutarlılığı sağlamanın en çok rastlanan yolu bir tema bulmaktır. Tema, yaratıcı bir organizasyon ilkesidir. İçeriği yerleştirmenize yardım eder, böylece doğal bir akış sağlanır. Her bir unsur tek başına güçlü duracak kadar yeterli olmalıdır. Tüm unsurlar bir araya geldiğinde de her bir bireysel bölümden çok daha güçlü bir bütün oluşturmalıdır. 117 Örneğin geçen yıl boyunca şirket için özel bir olayı etkin bir tema olarak belirleyebilirsiniz. Ya da tüm endüstriyi etkileyen bazı temel gelişmeleri tema olarak seçebilirsiniz. Firma özellikle yeni bir yöne doğru gidiyorsa yeni bir ürün veya hizmet de temayı oluşturabilir. İyi bir tema içeriğin uyumlu olmasını sağlar. Biçim: Amaç, içerik ve tema ile yazmaya başlarsınız. Resmiyet derecesi biçim hakkında ilk sorulan şeydir. Biçim, söyleyeceğinizin bir parçasıdır. Eğer şirketiniz kendini dostane bir şekilde anlatmak istiyorsa, mahalledeki firmalar sizinle iş yapmak ister, o zaman da sıkıcı ve resmi bir dil uygun düşmez. Ama şirket daha resmi ve karmaşık bir yapıda görünmek istiyorsa, daha rafine bir yazım biçimi kullanmalı, mizahı minimumda tutmalı ya da hiç kullanmamalıdır. Resmi biçim belirsizlik içermemelidir. Yıllık rapor hangi biçimde yazılırsa yazılsın okunaklı ve anlaşılır olmalıdır. Hiçbir firma tutarsız ve kafa karıştırıcı gözükmek istemez. Zamanlama: Yıllık rapor her şirket için ana projedir ve rapor zamanlamaya uymalıdır. Yıllık raporun hazırlanmasından okuyucuya kadar ulaşması arasında geçen sürenin altı ya da yedi ay olması az rastlanan bir durum değildir. Bunun sebebi de raporu hazırlayanın son verileri derleyip bir araya getirmesinin, yıl sonu verilerinden dolayı zaman alması, ve final raporunun her bir birimden onay almasıdır (Newsom ve Haynes, 2011: 256). Faaliyet raporları kurum ve ve kuruluşlar için neden öenmli bir iletişim aracı haline gelmiştir? İyi Hazırlanmış Bir Faaliyet Raporunun Özellikleri Faaliyet raporunun sağladığı başlıca yararları aşağıdaki şekilde özetlemek mümkündür: a. Kuruluşların standartlara uyumunu sağlar ve diğer kuruluşlarla iletişime katkıda bulunur. b. Kuruluşun gerçek değerini yansıtmasına yardımcı olur. c. Yatırımcıların beklentilerini yönetir. d. Kuruluş menfaat sahipleri (yatırımcılar, tedarikçiler, çalışanlar vb.) ile kuruluş arasındaki ilişkileri geliştirir. e. Kuruluş bilinirliliğini artırır. f. Kuruluşla ilgili fırsatların ve şirketin büyüme potansiyelinin anlaşılmasını sağlar. g. Kuruluşun piyasalarda yeni yerler edinme yeteneğini artırır. Faaliyet Raporları kurumsal kimliği oluşturan tüm unsurları bir arada içeren kurumsal iletişim aracıdır ve aynı zamanda kurumu tüm yönleriyle tanıtmayı amaçlar. Anlaşılır ve yalın bir dil kullanılmalıdır. Faaliyet Raporlarının farklı alanlardan birçok insanın okuyor olması ve okunabilirliği ve anlaşılabilirliği açısından akıcı, açıklayıcı, ilgi çekici ve sürükleyici bir dil ile yazılmasını gerektirir. 118 Yıllık Rapor Zaman Çizelgesi Örneği Eylül: Ön planlama başlangıcı Ekim: Şirket yöneticilerine sorular yollama. Yılın olayları hakkındaki şirket yayınları ve diğer kaynakları bir araya getirme Kasım: Yönetici ile röportaj, tema ve yaklaşıma karar verme. Yayın tasarım seçeneklerini belirleme. Fotoğrafları toplama ilave fotoğraflar için fotoğrafçı tahsis etme. Grafikler ve tabloları oluşturmaya başlamak. Aralık: Özet ve yönetim kurulu başkanının mektup taslağını hazırlamaya başlamak. Yayın tasarımına karar vermek. Fotoğraf, grafikler ve tabloları (finansal tablolar hariç) tamamlama. Raporun web sitesindeki versiyonuna karar vermek. Ocak: Şirket departmanlarına taslağı yollama. Yayın prodüksiyonuna başlama. Yönetim kurulu başkanının taslak mektubunu ve öyküyü revize etme. Şubat: Yönetime, hukukçulara, denetçilere ve diğer bölümlere son taslak mektubu ve öyküyü yollama, son düzeltmeleri yapma, öykü, mektup ve tabloları tamamlamak. Raporun online versiyonu için çalışmalara başlamak. Mart: Basımevinden gelen taslağı inceleme, basılı kopya ve web versiyonu için son düzeltmeleri yapma. Dağıtım listesine uygun olarak dağıtımı yapma. Sonuç Olarak • Rapor ve teklifler bilimsel araştırmalara benzer şekilde hazırlanır. • Rapor ve öneriler yedi bölümden oluşur: mektup, giriş, genelleyici özet, ana bölüm, referanslar, bibliyografya ve ekler. Teklifler ayrıca bütçe ve zaman çizelgesi içerir. • Jargon özel alanlarda kısıtlı olarak kullanılmalıdır. • Biçim ve görsel unsurlar okunabilirliği, anlaşılabilirliği ve kabul edilebilirliği arttırmak için kullanılmalıdır. • Okuyucu karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileriniz hakkında net bir fikire sahip olmalıdır. • Önerileriniz eyleme çağrı hizmeti de görmelidir. • Bazı yılık raporlar artık daha kısa olmaya başlamıştır ve bazı firmalar raporlarının daha açık ve yaratıcı olması için çalışmaktadır. • Örtük ifadeler gerçeği söylemek ve iyi görünmek konularında güven uyandırmaz. • Yazım açık ve basit olmalıdır. • Güzel bir yıllık rapor hazırlamak dikkatli planlamayı ve amacın tanımlanmasını gerektirir. • Yıllık raporun içeriğinin ana bölümleri: Yönetim kurulu başkanının mektubu, son yıl şirket işleyişini tanımlayan öykü, gelecekle ilgili beklentiler ve mali özetlerdir. • Yazı stili gayri resmi veya resmi olabilir ama öncelikle raporun amacını yansıtmalıdır. • Yıllık raporun hazırlanması genelde birkaç ayı alır. Bunun sebebi de içeriğin organizasyon içinde pek çok birim ile ilişkili olmasıdır (Newsom ve Haynes, 2011: 261-262). 119 Özet Hazırlanan iş mektupları, rahatlıkla okunabilecek biçimsel özelliklere sahip olmalı, önemli noktaları okurun kolaylıkla izlemesi sağlanmalı, mektubu alan kişiye beklentiler ve hatırlatılması istenen konular vurgulanmalı, alıcının cevap vermesi isteniyorsa bu durum mutlaka süre tanınarak açıkça belirtilmelidir. Mektup dili tereddütlere yer vermeyecek şekilde açık olmalıdır. Mektupta, önemli konular, alt başlıklar, italik ve bold yazı karakterleri kullanılarak ilgi çekici hale getirilmeli alıcının önemli noktaları görmelerine yardımcı olmalıdır. Basit ve açık bir dil kullanarak mesajların anlaşılabilir olmasına özellikle dikkat edilmelidir. Şirketlerin değerinin finansal göstergelerin ötesinde sahip oldukları vizyon, hedefler ve sosyal değerlerden doğrudan etkilendiği günümüzde, yüz yüze iletişimin yerini tutabilen tek araç olan faaliyet raporlarının, çok iyi tasarlanmış birer iletişim aracı olması gerekmektedir. Halkla ilişkiler yazarlığında sadece bir yazılı metin oluşturmak değil, doğru iletişim kanalları ile ikna ve bilgilendirme amaçları esastır. Kurum ve çevresi arasında karşılıklı iletişim, anlayış, kabul ve işbirliği sağlayarak bu sürecin devamlılığında etkin rol oynayan halkla ilişkiler, planlanmış hedeflere ulaşmak için belirlenmiş hedef kitleleri etkilemek ve ikna etmek amacıyla açık, anlaşılır, gerçek verilere dayanan etkili mesajlar oluşturmaktadır ki, bunun adı halkla ilişkiler yazarlığıdır. Halkla ilişkiler yazarlığında temel amaç, doğru bilgi ve fikirlerin iletilmesi ve iletilmek istenen mesajın yazma amacının doğru saptanmış olmasıdır. Yaratıcı mesaj tasarımı günümüzde en çok kullanılan iletişimdir. Mahallemizdeki reklâm afişlerinden tutun da duvar yazılarına kadar, binaların şeklinden tutun da giriş kapılarının şekillerine kadar, otobüslerin üzerindeki yazılardan tutun da üniversite sıralarında yazan yazılara kadar her şey bir mesaj taşır. Yaratıcı kavram geliştirmedeki ilk adım olabildiğince çok ilgili bilgiyi bir araya getirmektir. Genellikle ihtiyaç duyduğunuzdan çok daha fazla bilgiye sahip olacağınız beklenir. Diğer şeyler dışında, bu bilgi hedef kitleyi ve karakteristiklerini (özelliklerini) açıkça tanımlamalıdır. Bilgi aynı zamanda bir kampanyadaki mesajın amacını özlü bir şekilde yönlendirmelidir. Siz bir yazarsınız. Malzemeyi mesaja çeviren kişisiniz. Dolayısıyla ikinci adım müşterilerin ihtiyaçları ışığında bilgiyi analiz etmektir. Üçüncü aşama bu fikirleri, hedef kitle tarafından yorumlandığı şekliyle müşterinin amacını nasıl ileteceği noktasından değerlendirmektir. Dördüncü adım ne demek istediğinize karar vermektir. Bu da mesajı nasıl yazacağınızı, en iyi formatın nasıl olacağını ve yansıtmak istediğiniz imajı kapsar. Yıllık raporlar, bir kuruluşun faaliyet alanlarıyla özellikle de finansal durumuyla ilgili olarak geçmiş yıl boyunca neler yaptığını, gelecek yıllarda neler yapacağını bildirmek amacıyla hazırladıkları yayınlardır. Faaliyet raporu aynı zamanda kuruluşların mevcut ve potansiyel iş ortaklarını ve menfaat sahiplerini bilgilendirmek ve etkilemek için yıllık olarak hazırlanan bir dokumandır Kurum içinde bir iletişim aracı olarak e-mailin kullanılması oldukça yaygındır. Hızlı ve bireysel olarak kullanım imkanı, doğrudan istenilen gruba hitap edebilme imkanını sunmaktadır. E-mail geribildirimlerin de alınabilmesi bakımından bir halkla ilişkiler aracı olarak kullanmaya oldukça müsaittir. Hatırlatma notu (memorandum) örgüt içi; bilgi sorma, bilgi verme, onaylama, fikir değişimi, toplantı talebi, toplantı tarihi değişimi gibi amaçlarla yapılan yazışmalardır. Memorandum yazıları yarım sayfaya da yazılabilir. Ancak, diğer iş yazılarında olduğu gibi göndericisi, alıcısı, konusu ve gövde metninin bulunması gerekir. 120 Kendimizi Sınayalım 1. Aşağıdakilerden hangisi yaratıcı tasarımı özelliklerinden biri değildir? 6. Mesajları desteklemek amacıyla faydalanılan fotoğrafların halkla ilişkilerde başlıca kullanım alanları aşağıdakilerden hangisi değildir? mesaj a. Yeni bir fikir ortaya atar. b. Çarpıcı bir etki yaratır a. Reklam, poster ve sergiler c. Etkin ve kalıcı izler bırakır b. Yıllık raporlar d. Dikkat çekicidir c. Basın Bültenleri e. Tek bir iletim kanalı kullanır. d. Kurum içi yayınlarda 2. Aşağıdakilerden hangisi iyi mesaj tasarım özelliklerinden biri değildir? e. Hatırlatma notları a. Teknik terimler kullanma 7. Bir organizasyonun, grubun ya da kişinin sembolüne ne ad verilir? b. Dikkati çekme ve tutma a. Logo c. İnsanları anlama b. Biçim d. İyi organizasyon e. Açık yaratıcı konsept c. Fotoğraf 3. Aşağıdakilerden hangisi hatırlatma notları çeşitlerinden biri değildir? d. İnfografik e. Grafik a. Deneme notları 8. Aşağıdakilerden hangisi mektup tiplerinden biri değildir? b. Kişisel notlar c. Bilgilendirici notlar a. Satış d. Dosya notları b. Uyarı e. Özet notlar c. İstek 4. Satın alınmak istenilen malın gönderilmesi ve hizmetin yapılması için yazılan yazılar hangi mektup çeşitidir? d. Sirküler e. Teşekkür a. İstek c. Sipariş 9. Kurum içinde bir iletişim aracı olarak emailin kullanım yaygınlığının nedeni aşağıdakilerden hangisi değildir? d. Teşekkür a. Hızlı olması e. Sirküler b. Etkin olması b. Satış 5. I. Okunabilirlik c. Tek yönlü iletişim sağlaması II. Kabul edilebilirlik d. Geribildirim vermesi III. Uygulanabilirlik e. İnteraktif olması IV. Yorumlanabilirlik Yukarıdakilerden hangisi ya da hangileri raporunuzun ya da teklifinizin okuyucusunun bir sonuç çıkarmasına yardımcı olur? 10. Hava durumu haritaları veya ekonomiyi anlatan istatistiksel verileri gösteren şekillere ne ad verilir? a. Yalnız I a. Çizelge b. Yalnız II b. Fotoğraf c. I ve II c. Harita d. I ve III d. İnfografik e. I, II, III ve IV e. Tablo 121 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Sıra Sizde Yanıt Anahtarı 1. e Yanıtınız yanlış ise “Mesaj Tasarımı” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Mesaj tasarımında içerik, ilgili hedef kitleye bir fikri kolayca ve açık bir şekilde ileten; Sıra Sizde 1 2. a Yanıtınız yanlış ise “İyi Mesaj Tasarım Özellikleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • kelimelerin, 3. b Yanıtınız yanlış ise “Hatırlatma Notları” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • hareketin ve • imajların, • seslerin özenli bir şekilde bir araya gelmesiyle oluşur. 4. c Yanıtınız yanlış ise “Mektup Çeşitleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 2 5. d Yanıtınız yanlış ise “Rapor ve Tekliflerin Organizasyonu” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Bazı kurum ve kuruluşların, bazı etkinliklerin, ve bazı markaların kendilerini sadece bir isimle ifade etmeleri akılda kalıcılık açısından etkili olmayabilir. İşte bu akılda kalıcılığı sürekli tutmak ve görüldüğünde o markanın akla gelmesini sağlamak amacıyla oluşturulmuş sembole "LOGO" denir. (Örn: Coca Cola 'nın el yazısı tarzındaki logosu, Mc Donald's ın logosu). Logoda amaç çok önemlidir. Önce amacımızı belirlemeli, logoyu ona göre düzenlemeliyiz. Amacımız bir ismi logo haline getirmek midir? yoksa bir etkinliğe göre logo bulmak, yapmak mıdır? İşte buradan hareketle bir logonun amaçları aşağıda belirtildiği gibi olmalıdır. 6. e Yanıtınız yanlış ise “Fotoğraf ve Resimler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. a Yanıtınız yanlış ise “Yaratıcı Süreç” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. b Yanıtınız yanlış ise “Mektup Çeşitleri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 9. c Yanıtınız yanlış ise “E-Mail” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 10. d Yanıtınız yanlış ise “İnfografikler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. • Pozitif etki yaratmalıdır. • Tanınabilir olmalıdır. • Benzersiz olmalıdır, • Kalıcı olmalıdır. • Herkes tarafından aynı şekilde algılanmalıdır. Sıra Sizde 3 Elektronik posta, ya da e-mail İnternetin belki de en çok kullanılan özelliğidir. İnternete, ya da internete bağlı olan herhangi bir networke bağlı olan herkese mesaj gönderebilirsiniz. Milyonlarca insan hergün e-mail alıp göndermektedir. E-mail, uzaktaki akrabalarınız, arkadaşlarınız, şirketinizin farklı bölümlerinde çalışan iş arkadaşlarınız ve kendi alanınızda meslektaşlarınızla haberleşmeniz için harika bir yoldur. Elektronik ortamda mektubunuzun yerine ulaşma süresi, hemen yanınızdaki bilgisayarda oturan biri ile başka bir kıtadaki biri arasında genellikle birkaç dakikadan fazla fark etmez. Ayrıca, mesajların bilgisayar üzerinde veri olarak elinize 122 Yararlanılan Kaynaklar geçmesinin de sağladığı sayısız avantaj vardır. Bu sebeplerden dolayı e-mail, günümüzde en ucuz ve hızlı haberleşme araçlarından biridir. Bir elektronik posta adresine (örnek: adsoyad@yahoo.com) sahip herkes, e-mail adresini bildiği birine hızlı bir şekilde bir mektup gönderebilir. Günlük hayatta kullandığımız postaya benzer şekilde, bir e-mail'in de bir göndereni vardır; ancak klasik postadan farklı olarak birden fazla alıcısı olabilir ve bu alıcılardan bazıları da, gönderenin isteğine bağlı olarak, mektubun kopyalarının kimlere iletildiğini öğrenemeyebilirler. Erdoğan, İ. (2006). Teori ve Pratikte Halkla İlişkiler, Ankara: Erk Yayınları. Newsom, D., Haynes, J. (2011). Public Relations Writing Form & Style. 9. Edition. Boston: Wadsworth. Okay, A. A.Okay (2003). Halkla ilişkiler ve Medya, İstanbul: Media Cat Yayınları. Okay, A. A.Okay (2001). Halkla İlişkiler Kavram, Strateji ve Uygulamaları, İstanbul: Der Yayınları. Peltekoğlu, F.B. (2007). Halkla İlişkiler Nedir, İstanbul: Beta Yayınları. Sıra Sizde 4 İş mektuplarına, kendisine mektup yazılan kişi ya da kurumun ad ve adresi ile başlanır. Kâğıdın sağ tarafına tarih yazılır. Adres ve tarihten sonra uygun bir aralık bırakılır, paragraf yapılarak doğrudan istek yazılır. Son bölüme saygı ifade eden bir söz eklenerek mektup bitirilir. Mektup metninin sağ altında mektubu yazanın adı ve soyadı ile imzası yer alır. İş mektuplarında şekil birliğini sağlamak için, son zamanlarda satır başı yapılmamakta, satır başları, satır aralıkları daha da açılarak gösterilmektedir. Böylece yazı, sol ve sağ yanlardan bir blok hâlinde ve aynı ölçüler içinde kalmaktadır. Yararlanılan İnternet Kaynakları http://www.deloitte.com/assets/DcomTurkey/Local%20Assets/Documents/Turkey http://www.denetimnet.net/UserFiles/Documents/ DenetcininNotDefteri/Turkey http://www.msxlabs.org/forum/iletisimbilimleri/320150-is-mektubu-turleri-ve-yazmateknikleri.html#ixzz1qtijraFH http://www.po.metu.edu.tr/links/inf/css25/bolum 3.html Sıra Sizde 5 Bilginin inanılmaz bir hızda yayıldığı 21. yüzyılda, iletişim olanaklarını doğru kullanan şirketler, diğerleri karşısında her tür rekabete önde başlamaktadır. Şirketlerin değerinin finansal göstergelerin ötesinde sahip oldukları vizyon, hedefler ve sosyal değerlerden doğrudan etkilendiği günümüz şartlarında, yüz yüze iletişimin yerini tutabilen tek araç olan faaliyet raporlarının, çok iyi tasarlanmış birer iletişim aracı olması gerekmektedir. Sahiplik kavramının yerini paydaşlığa bıraktığı ve eşit sorumlulukların ortaya çıktığı günümüzde paydaşlar arasında şeffaflık ve doğru bilgi paylaşımı başarıya giden yolun anahtarıdır. 123 6 Amaçlarımız Bu üniteyi tamamladıktan sonra; Kriz kavramının ne olduğunu ve neden önemli olduğunu açıklayabilecek, Kriz iletişimini planlayabilecek, Kriz dönemlerinde yazmada dikkat edilecek unsurları açıklayabilecek, İnternet çağından kriz iletişim mesajları nasıl yapılandırılacak bilgi ve becerilere sahip olabilirsiniz. Anahtar Kavramlar Kriz Öyküleme Stratejisi Kriz İletişimi Savunma Stratejisi Kriz Dönemlerinde Yazma Kriz Mesaj Haritası Kriz İletişim Planı İnternet ve Kriz Kriz Tepki Stratejileri İçindekiler Giriş Kriz Nedir? Kriz İletişimi Nedir? Kriz İletişimi Planlaması Kriz İletişimi Tepki Stratejileri Kriz Zamanlarında Nasıl İletişim Kurulmalıdır? Kriz Zamanlarında Mesaj Haritalanması İnternet Çağında Kriz Mesajlarının İletimi 124 Kriz Zamanlarında Yazarlık GİRİŞ Kurumlar sürekli değişen ve gelişen dinamik bir çevrede denge halini korumaya çalışırlar. Kurumların içinde bulundukları çevrede meydana gelen değişme ve gelişmelere uyum sağlayabilmesi yaşama ve gelişme gücünü etkiler. Bu yüzyıl, teknolojinin büyük önem kazandığı, zamanın önemli olduğu, büyük toplumsal ve ekonomik sistem içindeki öğelerin birbiriyle her zaman uyumlu olamadığı bir yüzyıldır. Sistemi oluşturan öğeler arası uyumsuzluk, çatışma, sık sık, adına kriz dediğimiz olağanüstü koşul ve ortamı yaratmaktadır (Kazancı, 2002: 287). Kriz, bir kuruluşun üst düzey hedeflerini tehdit eden, varlığını tehlikeye sokan ve hızla tepki vermesi gereken acil durumdur. Kurumlar için tehdit ve fırsat unsurlarını barındıran her problem kriz değildir. Krizden söz edilebilmesi için üç koşulun birlikte ortaya çıkması gerekmektedir. Bunlar, kuruluşun üst düzey hedeflerini tehdit etmesi, itibarını sarsması, sorunun çözülmesi için sürenin çok sınırlı olması ve kuruluş tarafından beklenmeyen bir anda meydana gelmesidir.Kriz genel anlamda düzgün olmayan, reform gerektiren iktidarsız bir durumdur (Organ, Hamner, 1982: 3). Kriz, önemli bir değişme veya gelişme olduğunda iyileşme veya yok olmaya yönelik olarak ortaya çıkan rahatsızlık anlamına gelmektedir. O halde her kriz başarısızlığın kökleri kadar başarının tohumlarını da kendi içinde taşır (Augistine, 2000: 403). Kriz dönemlerinde kurumun standart karar alma ve önleme mekanizmaları yetersiz kalır. Sorunları başlangıçta çözecek modeller geliştirip, olayların büyümesi engellenirse, bu sorunlar kronik bir halden uzaklaşıp kriz durumunu alması engellenebilir. Kriz yönetimin ana hedefi, krizi oluşmadan önce, başlangıç aşamasında önlemektir (Mitroff ve Pearson, 1993: 55). Kriz iletişimi, kriz dönemlerinde izlenecek iletişim stratejisi ve taktikler bütünüdür. Yani, olası krizlerin yaşanmaması için önlemler alınması, krize neden olabilecek unsurların ortadan kaldırılması, çözümler üretilmesi, kriz yönetiminin, çözümlerin ve gelişmelerin hedef kitleyle paylaşımı kriz iletişiminin konusunu oluşturur. Kriz dönemi halkla ilişkiler planı öncelikle kriz ekibi görev dağılımı kurum içi ve kurum dışında kurulacak iletişim zinciri, medya ile ilişkiler ile kurulan iletişimin oluşturulması ve sürdürülmesi temelinde yapılandırılır. Kriz anında önemli olan bilgi ihtiyacının karşılanması ve bu akışın kurum tarafından kurulan iletişim köprüsüyle sağlanmasıdır. Daha önceden eğitilmiş bir kurum sözcüsü gerekli tüm bilgilerle donatılarak görevlendirilmelidir. Basınla 7/24 iletişim halinde olunmalıdır. Krizi yaratan sorunu yok saymak yerine sorunu kabullenmek ve soruna sahip çıkmak, çözüm odaklı olmak gereklidir. Kurum ya da kuruluşun önem verdiği değerler, kurum kimliği, kurum imajı ile bağlantılı olarak krize yönelik tek bir mesaj oluşturulur. Mesajın yapısı kurum kültürüne, kurum iletişim iklimine bağlantılı olarak kurulur. Halkla ilişkiler yazarlığı özellikle kriz dönemlerinde daha da önemlidir. Çünkü kriz durumunda kurumlar anında tepki vermeye çalışırken birçok farklı tepki stratejisinden kurumun karşılaştığı kriz türüne en uygun olanını seçip uygular. Dikkat edilmesi gereken kullanılan yazı ve konuşma dilinin en etkin biçimde yapılandırılmasıdır. Hedef kitleyi ve kriz mağdurlarını incitmeden aynı zamanda kurumun kanunen suçlu duruma düşmesine neden olmayacak biçimde her kelime oldukça dikkatli seçilmelidir. Temel bilgiler ışığında bu bölümün amacı halkla ilişkiler yazarlığının önemli bir alanı olan kriz zamanlarında yazmanın önemi ve dikkat edilmesi gereken unsurları ortaya koymaktır. 125 KRİZ NEDİR? Kriz, bir kurumun üst düzey hedeflerini tehdit eden, bazen de kurumun sürekliliğini tehlikeye sokan ve acil tepki gösterilmesini gerektiren; kurumların hedef kitleleri ya da paydaşlarıyla olan ilişkileri uzun vadede etkileyebilecek, kurumun kriz öngörme ve önleme mekanizmalarının yetersiz kaldığı gerilim yaratan bir durumdur. Kriz beklenemeyen ve önceden sezilemeyen gerilim durumlarını ifade eder. Beklenmeyen ve ani olarak ortaya çıktığında var olan düzeni bozan, yıkıcı özelliğe sahip olaylar anlamına gelen kriz, kuruluşun itibarının sarsılmasına neden olan ve sorunun çözümü için çok sınırlı bir sürenin olduğu olaylar olarak tanımlanmaktadır. Krizler kurumlar için özellikle yeni iletişim teknolojilerinin ilerlemesiyle daha önemli, daha etkili ve daha kaçınılmaz hale gelmiştir. Globalleşme sebebiyle dünyanın her yanında gerçekleşen büyük ölçekli krizlerin tüm insanlar tarafından adım adım takip edilebilmesi çok uluslu kurumunlar için önem taşımaya başlamıştır. Kriz ve kriz iletişimi kavramın ve stratejilerinin oluşmasındaki önemli katkılardan biri kurumların yaşadığı büyük ölçekli krizler olmuştur. Kurumlar iç veya dış birtakım etmenler ya da yanlış iş uygulamaları sebebiyle kriz durumlarıyla karşılaştıkça, çözüm üretme çabaları artmış, krizlere hazırlıklı olabilmek için “kriz” olgusu genel olarak kurum yönetiminin bir parçası haline gelmiştir. Kriz, dengesizlik durumudur. Kurumun uzun ve kısa dönemli amaçlarını tehdit eden, acil tepkiler gerektiren ve bununla birlikte yanıt için karar verme süresini kısıtlayan ve en önemlisi varlığıyla karar verme birimlerini şaşırtan ve kararsızlığa sürükleyen bir süreçtir (Irvine, 1987: 36-37). Kurumların kriz anında acil tepkiler vermeye zorlanması ve kararsızlık durumunda yanlış hareket edebilme riski kurumları krizlerle ilgili önceden planlama yapmaya ve bu durumlarda verilen tepkileri çok daha önce alternatifleriyle birlikte hazırlamaya itmiştir. Krizin tanımlarına genel olarak bakıldığında “plansızlık”, kararsızlığa sürükleme”, “şaşırtma”, “önceden sezilememe” gibi kelimelerin kullanıldığı görülmektedir. Kriz kelimesinin anlamından dolayı tanımlarda bu şekilde yönlenmeler olması normaldir. Fakat kurumların günümüzde krizlere hazırlıklı olması, önceden planlama yapması, stratejik hareket edebilmeyi başarabilmesi beklenmektedir. Krizler ortaya çıkmadan önce, ortaya çıkma ihtimalleri üzerinden iletişim planları yapılır. Önceden planlama kriz yönetiminin de ötesine geçerek “risk yönetimi” ve “konu yönetimi” gibi kavramlarla da anılmaya başlanmıştır. Ancak bu şekilde kurumlar krizlerden yara almadan ya da fırsatlar yaratarak çıkabilecek, itibarlarının sarsılmamasını sağlayabilecek ve varlıklarını güçlü bir şekilde sürdürebileceklerdir. Bu süreç kurumları “kriz yönetimi” ve “kriz iletişimi yönetimi” adı verilen kavrama taşımıştır. KRİZ İLETİŞİMİ NEDİR? Öncelikle “kriz yönetimi” ve “kriz iletişimi” birbirinden farklı kavramlardır. Kriz yönetimi krizin teknik anlamda yönetimine yoğunlaşırken, kriz iletişimi; yaşanmakta olan kriz içerisinde alınan önlemlerin algılanmasına yönelik stratejilerin gerçekleştirilmesi ve uygulanmasıdır (Kadıbeşegil, 2002: 55). Kriz yönetiminin kritik başarı faktörü iletişimdir. Kriz yönetimini fırsatlara taşıyacak etkileşim de, iletişimi nasıl yönettiğiniz ile yakından ilgilidir (Kadıbeşegil, 2002: 108). Krizlerde fırsatlar iletişimin içinden do-ğarlar. Çünkü mevcut algılamalar bize önümüzde bir fırsatın olup olmadığını gösterir. Algılamalar da iletişim ile yönetilirler (Kadıbeşegil, 2002: 111). Krizle ilgili çok önemli ve yerinde kararlar alınmış olabilir, ancak bunların iletişiminde yetersiz kalınırsa, bu kararlar yeteri kadar etkili olmayacaktır. Kriz dönemlerinde iletişim hayati önem taşır. İletişim, kriz yönetiminin en önemli araçlarından biridir. Kurumun krize yaklaşımının açıklanması, müşterileriniz, tedarikçileriniz, hissedarlarınız ve çalışanlarınız için büyük bilgi kaynağıdır. İletişim, dedikoduyu önleyen en önemli araçtır. Ayrıca, krizi önlemek için gerekli birçok faaliyetin düzenli bir şekilde yapılabilmesini sağlar (Lucke, 2008: 96). Kriz iletişimi krizin her evresinde iç ve dış hedef kitlelerle kurulacak iletişimin yönetilmesidir. Hedef kitleye uygun mesajların oluşturulması sonrasında en uygun iletişim araçlarının seçilmesi gerekir. Bunu, hangi kesimler ile iletişim kurmalıyım? o kesimlere ulaşmak için en uygun iletişim araçları hangileridir? ve hangi hedef kitle en çok hangi özel bilgiye değer verir? Sorularına vereceğimiz yanıtlarla tespit edebiliriz. Bu sorulara verilecek yanıtlar, kiminle iletişim kurulması gerektiğini, ne söyleneceğini ve bu kitleye nasıl en iyi hitap edilebileceğini belirleyecektir (Lucke, R; 2008: 118-120). Etkin bir kriz ileti126 şiminde sadece basın ile uğraşılamayacağının, kamu yöneticileri, çalışanlar, bazı durumlarda çalışanların yakınları, finansal gruplar, tüketiciler gibi pek çok diğer gruplarla da ilişki içinde bulunacağını gözardı etmemek gerekir. Tüm gruplarla farklı şekillerde iletişim kuruluyor olmasına rağmen önemli olan söz konusu gruplara gönderilen tutum bildirimlerde mesajların birbiriyle uyumlu tutarlı olmasıdır. Kriz iletişimi ve kriz yönetiminin birbirinden farkları nelerdir? Bu iki kavram birbirleriyle nasıl bir etkileşim içerisindedir? KRİZ İLETİŞİMİ PLANLAMASI Halkla ilişkiler ve kurumsal iletişimin planlama süreçlerinde kriz iletişimi planlaması önemli bir yere sahiptir. Sağlam kriz iletişimi programları, güvenilir, tutarlı hareketlerle kurulabilecektir ve iletişimin diğer alanlarında olduğu gibi kriz iletişiminde de kurumların hareketlerinin ve verdikleri mesajların el ele yürümesi, kurum hedef kitleleriyle ilişki içerisindeyken birbirini tamamlar nitelikte olması gerekmektedir (Smith, 2005: 82). Kriz döneminde kurumların hareketleri ve verdikleri mesajlar birlikte gözlenir. Kriz anında kurumun verdiği sözü yerine getirmesi beklenir. Özellikle herhangi bir kriz sonucu mağdurlar varsa ve kurum bu mağdurlara çok üzgün olduğunu söylüyorsa bunu davranışlarıyla göstermelidir de. Bu yüzden bu mesajların yönetimi önemlidir, mesajların yönetilmesi ise davranışla beraber iletişimin yürütülmesi anlamına gelecektir. Kurumsal Bilgi Sürekli işleyiş içinde hazırlıklı olmak kriz iletişiminin önemli adımıdır. Kurumsal iletişim uzmanları her zaman hemen her konuda temel bilgilere sahip ve kurumsal gerçeklerden haberdar olmalıdır. Kriz öncesindeki kurumsal iletişim yapılandırılmasındaki en önemli adım, günlük pozitif mesajların dağılımını sağlamak ve başta iç olmak üzere dış hedef kitleyi de gerektiğinde kurumsal bilgilerle donatmak ve kriz olduğunda karşılıklı güvenin ve iyi niyetin inşasına çalışmaktır. Kriz İletişim Plan Taslağı Planlama 1. Kuruluşun karşı karşıya kalma ihtimali olan birçok duruma karşı farklı senaryolar geliştirilmelidir. En sorunlu olana özellikle dikkat gösterilmelidir. Nasıl ve neler getirilebileceği gerçekçi olarak değerlendirilmelidir. Etkilenecek strateji ve kesin politikalar gözden geçirilmelidir. 2. Bir kriz yönetim takımı tanımlanmalıdır. Her takım üyesine net bir görev tanımı verilmelidir. Dış hedef kitleler için bir tane ve iç hedef kitleler için de başka bir tane sözcü belirlenmelidir. Kriz iletişiminde en önemli strateji medya ve diğer dış hedef kitle ile iletişimi sağlayacak tek bir sözcünün seçilmesidir. Bazı durumlarda, hem bir uzman hem de bir yönetici temsilcisi ikinci bir sözcü olarak tercih edilebilir. Yalnız unutulmamalıdır ki belirlenen bu ikinci sözcü, daha çok destek ses ve mesajların koordinasyonunu sağlamak gibi bir rol üstlenebilir. Bu iki sözcünün mesajları birbirleri ile çelişmemelidir. Eğer mesajlar tam olarak örtüşmezse güvensizlik gelişir. Kriz yönetim takımı düzenli olarak kriz tatbikatı yapmalıdır. Sözcü iletişim konusunda eğitim almalıdır. Kuruluş için bilgileri tek bir kurumsal isim paylaşmalı ve bu kişi paylaşım ve koordinasyon konusunda hangi bilgileri vurgulaması gerektiğini iyi bilmelidir. 3. Mümkün olduğu kadar kriz etkilerini minimuma indirecek strateji ve taktikler uygulanmalıdır. İhtiyaç duyulduğunda kriz etkilerini azaltmak adına kamu desteğini almak için bazı hukuki süreçlere gidilebilir ya da siyasi organlarla lobi çalışmaları yapılabilir. Kriz ya da felaketle alakalı bir otoriteden olayın ciddiyetiyle ilgili açıklamayı almak halkla ilişkiler uzmanlarının sorumluluğudur. Hem yazılı hem de sesli kayıt tutmakta fayda vardır, daha sonra bu kayıtlar kriz açıklaması dokümanını hazırlamak için kullanılır. Bilgiler kurumun avukatı ile birlikte hukuki alt kolları ile birkaç kere gözden geçirilir. 127 Unutulmamalıdır ki iyi yönetilirse kriz iletişimlerinde web siteleri de etkin bir mecra olarak kullanılmalıdır. Burada ulaşılmak istenen paydaşların kim olduğu, mesajın üslubu ve içeriği önem kazanmaktadır. Ulaşılmak istenen paydaşlara göre bunlara ulaşmanın en etkin ve etkili yolun mail mi, web sitesinden duyurularla mı, oluşturulacak haberleşme gruplarıyla mı olup olmadığına karar verilmelidir. Konuya göre dışardaki linklerle olan bağlantılar üzerinden de düzenlemeler yapılmalıdır. Bu tür durumlarda web sitelerinin üslupları da önem kazanmaktadır. Doğru görsellerin seçimi de yaratılacak algıda önemli bir role sahiptir. 4. Bir yıllık tüm plan ara ara gözden geçirilmelidir. Yılda dört kez kriz ekibinin toplanması ve kriz senaryoları üzerinde çalışması gerekir. Ayrıca tüm kriz yönetimi takım üyelerinin hepsinde bu bir yıllık planın bir kopyasının olduğundan emin olunmalı ve onların kolayla ulaşabilecekleri bir sistem oluşturulmalıdır. Tetikleyici Etkinlikler 1. Bir kriz olduğunda kriz yönetimi takımı hemen harekete geçirilmelidir. Sözcünün tüm iletişim fonksiyonlarını yönetebileceği ve geri bildirim alabileceği şekilde sistem tasarlanmalıdır. 2. İç ve dış hedef kitlede hem korkuları bastırmak hem de dedikoduları susturmak için yanlışsız bilginin samimi, tutarlı ve zamanında verilmesine önemlidir. 3. Kuruluş normal etkinliklerine hiç bir şey olmamış gibi devam etmelidir. 4. Krizi durdurmak için gerektiğinde strateji ve taktiklerde değişiklikler yapılmalıdır, ihtiyaç olduğunda kamu desteği sağlanmalıdır. Kriz ilk patlak verdiğinde yapılan duyurular kuruluşlar tarafından gerekli bilgilerle donatılarak yapılmalıdır. Çoğunlukla, bu ilk temas yüz yüze görüşme, elektronik ya da telefonla ya da video konferansla yapılmalıdır. Bu görüşmenin öncelikli önemi görece detaylı ihtiyaç duyulan bilgilerin kaydının alınmasıdır, özellikle detaylar tartışılır ve sorumluluklara karar verilir. Aslında bunların kayıt altına alınmasından halkla ilişkiler uzmanları sorumludur. Daha sonra bu bilgi konuşmaları yazıya dökülerek her türlü iletişim kanalına ulaştırılıp, yayılımı sağlanır. Bilgilendirme, hızlı, olayı özetleyen ve gerçek bilgi içeren röportajlardan oluşmalıdır. Geleneksel medyada kriz sözcüsü için söylev geliştirmek gerekmektedir. Aynı zamanda halkla ilişkiler uzmanı konuyla ilgili elde renkli ya da siyah-beyaz fotoğraf, mümkünse video kayıtları bulundurmalılar. Bazı kuruluşlar kendi elektronik gereçlerine sahip olduklarından daha hızlı veriye ulaşma şansına da sahip olabilmektedirler. Bu tür dokümanlara sahip olduğunuzda kuruluşun yönetimine de daha hızlı bilgi akışı sağlanabilir. Ayrıca veriyi aktarış tarzı da oldukça önemli bir noktadır, çünkü olay nasıl sembolize edilecekse duruma ve kriz türüne uygun bir üslup benimsenmelidir. Yeni medya aracılığı ile de bir basın konferansı düzenlene bilinir. Burada da önceden habercilerden gelecek sorulara cevap oluşturabilecek dokümanları hazırlamak halkla ilişkiler uzmanlarının yükümlülüğüdür. Bu tür aktivitelerde de hazırlıklı olmak gerekmektedir. Düzeltme 1. Genel kural ve stratejiler, krizin büyüklüğü ve sonuçlarına göre ihtiyaç duyulduğunda değiştirilmelidir. 2. Kuruluşun yapısında kriz sonrası gerekli ise değişiklikler yapılmalıdır. 3. Mümkün olduğunca eskisinden çok daha iyi bir seviyeye getirmek üzere uygulamalar düzenlenmelidir, hatalardan ders alınmalıdır. Değerlendirme 1. Krizin nedenleri, kuruluşun reaksiyonları ve çıktılar değerlendirilmeli. 2. Genel kural ve stratejiler bu tecrübe ışığında değiştirilmelidir. 3. Yaşanan kriz tecrübesi ışığında kriz yönetimi ve iletişimi plan ve stratejileri güncelleştirilmelidir. 128 Kriz iletişimi terimi, konu yönetimini de içinde barındırır, çünkü kurumsal halkla ilişkileri için gerçek başarı kriz meydana gelmeden önce müdahale etmek ve eğilimleri doğru analiz ederek gerekli önlemleri alabilmektir. Ayrıca konu yönetiminde, öncelikli olan araştırma fonksiyonudur özellikle kurumu etkileyecek kamu eğilimlerinin takibini sağlamak ve tanımlamak için yapılır. Konu yönetiminin ötesinde, kriz iletişimi umulmadık ciddi gelişmeler üzerinde öncesinde tartışma, planlama ve iletişim araçlarının kullanımı üzerine çalışmaları da kapsamaktadır (Newsom ve Haynes, 2011: 373-375). 1) Kriz geliyorum der! Kriz iletişimi ve Yönetimi. Salim Kadıbeşegil (2002), 2) Kriz Yönetimi Halkla İlişkiler Açısından Bir Değerlendirme, Aylin Göztaş Pira, Çisil Sohodol (2004) KRİZ İLETİŞİMİ TEPKİ STRATEJİLERİ Genel hatları ile bir kurumun iletişim stratejilerinin yapılandırılmasında ilk gereken kriz durumlarının planlanmasıdır. Yönetim Kuruluna yönelik kriz durumlarında bir strateji hazırlanmalıdır. Kriz çıkabilecek durumlar göz önünde bulundurulmalıdır. Ele alınan durumlarda iletişim kurulmazsa ve gerekli yanıt verilmezse neler olacağı üzerinden çalışılmalıdır. Krizden hangi paydaşların etkileneceği ve daha başka hangi paydaşlarla ilişkilerde sorun olabileceği düşünülmelidir, hangilerine ne kadar hızlı ulaşılabileceği hesaplanmalıdır. Daha sonra ne tür bir araçla o paydaşa ulaşılacağına karar verilmeli ve başka bir medya kullanılıp kullanılamayacağı gözden geçirilmelidir. Hedef kitlelere ne tür mesajlar hazırlanacağı ve bu mesajların hangi sözcü tarafından daha etkili bir şekilde ulaştırılacağına karar verilmelidir. Bir ya da daha fazla mesaj verilmesi gerekir mi gerekmez mi karar verilmeli ve nasıl bir zamanlama planın daha uygun olduğuna karar verilmelidir. Kriz için hazırlık ve uygulamalarda iletişim ekibinin ne kadarı çalışmalara dahil olmalı, ne tür işler yapmalı netleştirilmelidir. Hukuki danışmanlığa ihtiyaç duyulup duyulmayacağı göz önünde bulundurulmalıdır. Günümüzde kriz iletişimi yönetimini halkla ilişkiler uzmanları için zorlaştıran en önemli etkenler nelerdir? Kriz iletişimi tepki stratejileri kurum kültürü ve kurumun genel iletişim biçimine paralel gelişir. Her kurum hedef kitleleri ve paydaşlarıyla iletişime geçerken bir iletişim tarzı ve yapısı oluşturur. Bu yapı ilgili hedef kitlelerin beklentileri doğrultusunda şekillenir ve çeşitlenir. Bu nedenle bu iletişim biçiminin kriz durumlarında da devam etmesi gereklidir. Kriz iletişimi tepki stratejilerilerinden bazıları aşağıda yer almaktadır. Bunlar; 1. Öyküleme: İnsanlar hayatlarında gerçekleşen olayları yapılandırılmış bir öykünün parçası olarak öyküsel bir biçimde düşünürler. Olayların yorumu onlara geçmişi, günümüzü ve geleceği olan karakterlerin eylemi şeklinde algılamalarıdır. Olan olaylar anlamlıdır çünkü onlar daha büyük bir öykünün parçasıdır. Kurum ve kuruluşlar kendi geleceklerinden sorumludur ve öyküdeki diğer karakterlerin (başarının bağlı olduğu diğer önemli paydaşlar) menfaat ve ilgili oldukları konuların farkında olan, olay örgüsü ve sürekliliği içinde vazgeçilmez olan kurum kişiliğini yaratmak için çok çalışırlar. Krizler kontrolü zor hale getirirler (Burke, 1969: 422). Bir kriz meydana geldiğinde, kurumu temsil eden bir sözcünün toplumun karşısına çıkıp hızlı bir şekilde ne olduğunu açıklaması, sorunu düzeltmek için yapılacakları ve ilgili çevrenin gelecek zararlardan koruması için yapılacakları ve aynı zamanda zarar görenlerin en kısa zamanda nasıl rahatlatılacakları konusunda aydınlatıcı bilgiler vermesi beklenir. Kriz iletişimi, belirsiz ortamlarda ahlaki yollarla dış kitlelerin güvenini kazanma çabasına yönelik kontrolün öyküsünün yapılandırılmasıdır. Bir kurumun personel veya çalışanları aracılığıyla tesis edilen performansı, toplumun gözünde kontrolü elinde tutan bir kurum izlenimi yaratmalıdır. Bu izlenim, anahtar roldeki paydaşların menfaati ile kendi menfaati arasındaki dengeyi düzgün şekilde yönetecek süreç ve politikaları geliştirip uygulayabilecek bir çizgide olmalıdır. Krizlerin öyküsel yorumları, kitlelerden uygulanan eylemlerin konuyla ilgili karakterlerle uyumlu olup olmadığını ve mantıklı bir tema ortaya koyup koymadığını düşünmelerini ister. Bu tema doğruluk ve olasılık standartlarını karşılamalıdır. Kitleler kurumları çeşitli durumlar altında bu standartlara göre değerlendirecektir (Burke, 1972: 52). 129 Öyküleme çerçevelemesinde temel nokta kontrol’dür. Yapılandırılacak iletişim biçimlerinin her birinde basın ilanından, bültene ya da personele özel yazılan mektubun içinde bu temel kelime mutlaka yer almalıdır. Kurumun her şeyi kontrol altına aldığını belirtmesi önemlidir. Diğer unutulmaması gereken nokta olay örgüsüdür. Kurum bir kriz ile karşılaşmadan önce nasıl algılanıyorsa bu krizle mücadelesini de aynı biçimde algılanmalıdır (Health ve Palenchar, 2009: 297). 2. Savunma, müdafaa (apologia): Reaktif iletişimde apologia (savunma, müdafaa) olarak adlandırılan bir süreçten geçilir. Apologia kavramı Yunan felsefesinden günümüze kalmıştır ve bir kişinin kendisine yöneltilen suçlamalar karşısında kendisini savunmak için yaptığı yazılı ya da sözlü açıklama olarak açıklanabilir. Apologia kuruma itibarını koruması için bir fırsat sunar, kurum da bu fırsatı en doğru reaktif stratejileri seçerek değerlendirmeye çalışır. Apologia süreci üç bölümlü olarak ele alınabilir. Öncelikle durumun açıklaması yapılır ve eğer gerekliyse bir savunma sunulur. Daha sonra pişmanlıkların bildirilmesi aşaması vardır. Son olarak da kurumu krizden ayıracak, uzaklaştıracak tekniklerin uygulanması aşaması gelir (Smith, 2005: 100). Reaktif iletişim stratejileri de bu süreçler içerisindeki seçilebilecek farklı yollardır. Halkla ilişkilerde karşılık verme stratejilerinin bir tipolojisi, modern araştırma ve danışmanlık uygulamalarından yararlanılarak hazırlanmıştır (Smith, 2005: 101). Stratejiler 7 temel başlık altında toplanmıştır ve aşağıdaki gibidir: Tablo 6.1: Halkla ilişkilerde karşılık verme stratejilerinin bir tipolojisi (Smith, 2005) 1. Önleyici aksiyon stratejileri a. Önceden Yanlış Olduğunu Kanıtlama 2. Saldırgan karşılık stratejileri a. Atak b. Utandırma c. Şok d. Tehdit 3. Savunmacı Karşılık Stratejileri a. İnkâr b. Mazeret c. Temize Çıkarma 4. Oyalayıcı iletişim stratejileri a. Taviz Verme b. Sokulganlık c. İlgi Kesme d. Yeniden Etiketleme 5. Sesli Üzüntü Bildirme Stratejileri a. İlgi/Kaygı Bildirme b. Baş Sağlığı c. Pişmanlık d. Özür Dileme 6. Düzeltici Davranış Stratejileri a. Soruşturma b. Düzeltici Hareket c. Zararı Karşılama d. Tövbe etme 7. Stratejik Hareketsizlik a. Sessiz Kalma 130 1. Önleyici Aksiyon Stratejileri Bu strateji, kurum tarafından, krize sebep olacak olan ilk karşıt delilden önce kullanılır. a. Önceden Yanlış Olduğunu Kanıtlama Önceden yanlış olduğunu kanıtlama olarak adlandırılan önleyici hareket aslında gelmekte olduğu görülen, önlenemeyecek olan krize karşı yapılan ilk iletişim çalışmasıdır. Bu yaklaşıma göre hikâye ilk olarak kim tarafından nasıl anlatılırsa, anlatış tonu onun tarafından belirlenmiş olur. Olayların ilk anlatılmış hali, halk tarafından ilk duyulan hali geçerli görünecektir. Gündelik hayatta da insanlar bir olay hakkındaki bilgiyi ilk veren insanın anlattıklarına güvenirler, güvenmeseler bile bir kere olayı o açıdan duyduklarından, daha sonra anlatılanı dinlerken ilk duyduklarını ister istemez düşünürler. Bu yüzden de olayı ilk anlatan olmak önemlidir, ayrıca oluşmakta olan krizin ana öğesi ilk iletişimi gerçekleştiren olduğunda insanlar sonradan çıkacak haberlere karşı dirençli olabileceklerdir, çünkü kurum iki yanlı mesaj tekniği uygulamış ve daha sonra oluşabilecek haberlere karşı kamuoyunu aşılamış olacaktır. Bu strateji halkın duyacağı kesinleşmiş olan kötü haberler için (örneğin yayınlanacağı kesinleşmiş araştırmalar) kullanılır. Bu stratejinin başarılı olabilmesi kurumun elinde kuvvetli ve ortaya çıkabilecek kötü haberin etkisini azaltacak veriler olmasına bağlıdır. 2. Saldırgan Karşılık Stratejileri Saldırgan tepki stratejilerinde kurum karşı karşıya kaldığı krizde kendisini güç sahibi olan taraf olarak konumlandırır. Bu stratejilerde agresif bir tavır sergilenir, bu yüzden dikkatli olunması gerekir. Kriz durumunda kurum eğer gerçekten olayın sorumlusu ise agresif davranırken dikkatli olmalıdır. Suçlu olan tarafın saldırgan olması hedef kitleleri tarafından itici bulunabilir ve zaten kriz durumunda olan kurumun daha fazla itibar kaybetmesi söz konusu olabilir. Ama eğer Tüm saldırı stratejilerinde ortak olan nokta, karşı tarafın bir şekilde kötü durumda bırakılmasıdır. Saldırı altında olan kurum veya kişiler, ellerinde güçlü kanıtlar olmadan bu stratejileri kullanmamaya dikkat etmelidirler. a. Atak Atak durumunda, bir suçlamayla karşılaşmış olan kurum ya da kişi, suçlayıcı tarafın kötü niyetli olduğunu öne sürer. Bu stratejideki amaç çoğunlukla aynı suçlamanın farklı gruplar ya da aynı grup ya da kişilerden gelmesini önlemektir. Bu strateji sadece suçlayıcı tarafın, kurumun olayla ilgisini abarttığının kesin olarak söylenebileceği durumlarda kullanılmalıdır. Buna örnek olarak Apikoğlu sucuklarının uyguladığı kriz iletişim stratejisini gösterebiliriz. Apikoğlu'nun markası Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın yaptığı denetimlerde üzerinde yüzde 100 dana eti yazan bir üründe tavuğa rastlanması ile gündeme gelmişti. Apikoğlu şirketi ise yaptığı açıklamada dana eti sucuk ürünlerinde tavuk bulunmasını, ‘Aynı üretim bandında farklı zamanlarda yapılan üretimin bulaşması’ şeklinde açıkladı. Şirket, karışık üründen dana eti üretimine geçerken tüm standartlara ve sağlığa uygun şekilde temizleme yaptıklarını ancak bulaşmayı önlemenin mümkün olmadığı, bu nedenle üründe eser miktarda tavuk ürünü bulunduğunu duyurdu. Daha sonra radikal bir uygulama kararı alarak 15 Mayıs 2012 tarihine kadar da yeni bir üretim hattı kurarak bu bulaşma sorununu çözme vaadinde bulundu. Üretim hatlarını ayıracağını ve yüzde 100 dana etli ürünler dışında üretim yapmama kararını kamuoyuna açıkladı. Bu bilgi öncelikle kendi ineternet siteleri ve bütün mecralar aracılığıyla kamuoyuyla paylaşılmıştır. Aşağıda Apikoğlu’ndan gelen basın bülteninin Hürriyet gazetesi ve internet sitesinde yayınlanmış biçimi yer almaktadır. 131 Apikoğlu'ndan açıklama geldi hurriyet.com.tr/EKONOMİ 16 Nisan 2012 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın geçtiğimiz Cuma akşamı açıkladığı listede adı yer alan Apikoğlu'ndan açıklama geldi. Şirket sitesinde yapılan açıklamada, "Firmamızın Cuma gecesi teşhir edilen ilk grupta yer alması, uygulanan test yönteminden kaynaklanan talihsiz bir durumdur" denildi. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın taklit ve tağşiş (saflığı bozan katkı maddesi) yapan altı firma ile ilgili yaptığı açıklamada Apikoğlu markası ile üretim yapan Etsan Gıda firmasının da adı yer aldı. Bakanlık açıklamasında, Apikoğlu Acılı Kangal sucukta kanatlı eti (tavuk ve hindi) tespit edildiği açıklandı. Bakanlığın sitesinde açıkladığı liste sonrası Apikoğlu’nun sitesinde konu ile ilgili bir açıklama yapıldı. “Talihsiz bir durum; Ancak tedbirlerimizi arttırarak sürdüreceğiz” başlığı ile yapılan açıklamada, Bakanlığın, yaptığı test sonuçları kamuoyu ile paylaşması uygulamasının desteklendiği ifade edildi. Apikoğlu markası ile 100 yıldır üretim yapıldığı hatırlatılan açıklamanın devamında “Firmamızın Cuma gecesi teşhir edilen ilk grupta yer alması, uygulanan test yönteminden kaynaklanan talihsiz bir durumdur. Ancak firmamız bundan da gerekli dersleri çıkarmış olup yeni önlemleri hızla devreye sokacaktır. İlgili test yöntemi ürünün içinde kanatlı oranını yüzde olarak tespit edememekte, sadece ‘var’ ya da ‘yok’ demektedir. Ürün içinde binde bir, hatta DNA dizisi halinde kanatlı ürün olsa dahi ‘var’ sonucu çıkabilmektedir. Ülkemizdeki tüm et tesislerinde kırmızı ve beyaz et üretimi aynı çatı altında yapılmaktadır. İlgili kodeks gereği kırmızı et-tavuk karışık üretim yapıldıktan sonra makinelerin yıkanması ve yüzde 100 dana üretimine geçilmesi öngörülmektedir. Tesislerimizde de bu kurala titizlikle uyulmakta, tavuk-hindi karışımlı mamüllerin üretimi yapıldıktan sonra makineler temizlenip yüzde 100 dana üretimine geçilmektedir. Biz yüzde 100 dana ürünlerine kanatlı eti koymadığımıza eminiz. Ancak üretim sırasında eser miktarda bulaşmalar olabilmektedir. Yine de şirketimiz sektörü yıllardır rahatsız eden ve sivil toplum örgütlerinde hep tartışılan bu talihsiz duruma bir son vermek için yeni kararlar almıştır. Yaptığımız makine yatırımlarıyla tavuk ve hindi eti kullandığımız ürünlerin hattını tamamen ayıracağız. 15 Mayıs 2012 tarihinden sonra binde bir dahi karışma olmayacağını kamuoyuna taahhüt ediyoruz" denildi. Apikoğlu markasının açıklamasından çok daha önce BUGÜN gazetesinin köşe yazarı Prof. Dr. Ali Atıf Bir bu konuyla ilgili görüşünü paylaşmış ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın yaptığı uygulamanın yanında olduğunu vurgulayarak “Yaptıkları bir var-yok analizi miydi? Yoksa gramaj tespiti de yapıldı mı? Çünkü sucuk, salam, sosis üretimi öyle bir şey ki, aynı makinede farklı ürünler üretildiğinde bazı kalıntıların diğer üretime bulaşması mümkün” diyerek yanlış anlaşılmanın nereden kaynaklanabileceğini okuyucularıyla paylaşmıştı. Tarafsız bir kişinin böyle bir açıklama yapması bir kurum ve markası için kriz durumlarında oldukça önemlidir. Kuşkusuz tüketiciler böyle bir açıklamayı daha inandırıcı bulacaklardır. b. Utandırma Utandırma veya aşağılama kullanılarak karşı tarafın etkililiğini azaltmaya çalışmak üzerine kurulu bir stratejidir. c. Şok Bazen bir nokta vurgulanmak istenirken utandırma tekniği şoka dönüşebilir. Şok stratejisinde duyguların veya aklın, sürpriz, iğrendirme veya başka bir uyarıcı kullanılarak etkilenmeye çalışılması söz konusudur. 132 d. Tehdit Bu stratejide suçlayıcıya, kötü haberlerin kaynağının, saldırı altında olan tarafından bir zarara uğratılacağı bildirilir. Çoğunlukla suçlayan tarafa asılsız iddiaları nedeniyle kendilerine dava açılacağı bildirilir. 3. Savunmacı Karşılık Stratejileri Bu stratejilerde kriz içinde bulunan taraf daha az saldırgandır. a. İnkâr Bu stratejide kurum kendisine atılan suçu, hiç yaşanmadığı, yaşandıysa bile kendileri ile ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla reddeder. Burada tavır masumiyet üzerine kurulursa “biz yapmadık” anlayışı, yanlış anlaşılma üzerine kurulursa “bizi başkalarıyla karıştırdınız” anlayışı, suç atma üzerine kurulursa “onlar yaptı” anlayışı kullanılır. Unutulmamalıdır ki suç başkasına atılırken dikkatli olunmalıdır. Çünkü kurumun gerçekten suçlu olduğunun ortaya çıkması halinde durum daha da kötüye gidebilir. Bu stratejiye örnek olarak bir yazılım firmasının ürün güncellemeleri ile ilgili olarak karşılaştığı kriz verilebilir. Yapılan bir güncelleştirme sonrasında bilgisayarlarda “siyah ekran ölümü” diye tabir edilen bir olayın gerçekleşiyor olmasından dolayı yazılım firması suçlamaların odağı olmuştur. Fakat firma bu olayda suçu olmadığını söylemiş ve suçun bir başka yazılım firmasından gelen kötü niyetli bir yazılımın olduğunu ileri sürmüştür. Bunun üzerine olay araştırılmış ve firmanın haklı olduğu ortaya çıkmıştır. Suçun ilk başta yazılım şirketinde olduğunu iddia eden blog da şirketten özür dilemiştir. b. Mazaret Bu stratejide kurum olaydaki kendi sorumluluğunu minimuma indirmeye çalışır. Provokasyon olduğu iddia edilebilir. Kimsenin kontrolünde olamayacak faktörlerin problemi oluşturduğu öne sürülebilir. c. Temize Çıkarma Bu stratejide kurum olanlardan sorumlu olduğunu kabul eder ancak olanların iyi bir sebep için olduğunu savunur. Burada birkaç ayrı stratejiden bahsedilebilir. Kurum olayın iyi niyetle başka bir şey yapılmaya çalışılırken ortaya çıktığını savunabilir. Kurum hedef kitlelerinden başka bir bakış açısıyla bakmalarını isteyebilir. İdealizm de bir tür temize çıkarma yöntemidir. Yapılanların daha yüce amaçlar yüzünden ortaya çıktığı savunulabilir. Hafifletici sebepler ortaya sürülerek, olayın olduğu fakat, hastalık, yetersiz eğitim gibi sebeplerden ötürü ortaya çıktığı iddia edilebilir. Burada bu yetersizliğin sebebi kurum olarak görülürse ya da en azından bu duruma daha önceden duyarlı yaklaşarak sosyal sorumluluğu gereği çözüm üretmediği düşünülürse bu yöntem işe yaramayabilir. 4. Oyalayıcı İletişim Stratejileri Bu alanlardaki çabalar halkın bakışlarını kurumdan uzağa çekmeyi hedefler. a. Taviz Verme Bu stratejide kurum hedef kitlesine bir şeyler vererek onlarla iletişimini kuvvetlendirmeyi amaçlar. Burada verilen tavizin hem kurum hem de onun hedef kitlesi tarafından değerli bulunuyor olması önemlidir. Verilen tavize sadık kalınacak olması da bir diğer önemli konudur. Bazı taviz verme durumlarında ise olaya dâhil olan hedef kitlelere hediyeler verilmesi yerine, kurumla ilgili olumlu haberler çıkmasının sağlanması söz konusu olabilir. b. Sokulganlık Çok etik sayılamayacak bu teknikte kurum, hedef kitlelerini etkileyerek, onlara kurumdan ilgisiz iyi bir şeyler sunarak, ilgili eleştirilerden ya da krizden uzağa çekmeye çalışır. Tavizden farklı olarak burada verilen hedef kitle için değerli ve makyajlanmış bir şeydir. c. İlgi Kesme Bu teknikte kurumu, arasında bağ kurulan krizden uzağa çekme isteği vardır. Burada olay kurumun kurallarından değil de onun uygulayıcılarından kaynaklanıyorsa, o uygulayıcılardan uzaklaşılabilir ya da onların eğitilmesi sağlanabilir. 133 Bu stratejiye örnek olarak kurumun davranış ilkelerinin dışına çıkan çalışanların işten çıkarılması, büyük hatalar yapan CEO’ların işlerine son verilmesi gibi olaylar gösterilebilir. Bu şekilde kurumlar, krize adı karışmış kişilerden kendilerini arındırmış olurlar. d. Yeniden Etiketleme Burada amaç kurumu eleştiriden uzaklaştırmaktır. Kurumun, yaşanan krizle birlikte hatırlanan adının değiştirilmesiyle yeniden etiketleme sağlanabilir. Birçok ürünü olan bir kurumun bir tek ürünü krizden etkileniyorsa, sadece o ürünün adıyla ilgili bir değişikliğe gidilebilir. Böylelikle ürün ismine yapışmış olan negatif yaftadan kurtulmaya çalışılır. Buna örnek olarak bir fast food zincirinin 2000’li yıllarda yaşadığı bir olay verilebilir. Markanın büyük seçim menüleri için kullandığı “Super Size” kelimelerini, hakkında yapılan “Super Size Me” adlı marka karşıtı belgeselden sonra değiştirmiştir. Çünkü bu belgesel hızlı tüketim gıdalarının obeziteye neden olduğunu gösteriyordu. Daha büyük menü pazarlama stratejisini bu nedenle durdurmuştur. Böylelikle fast food zinciri, tamamen kendisi ile ilgili eleştirel belgeselden ayrı tutmaya çalışmıştır. Kriz iletişimindeki tepki verici (reaktif) stratejilerden savunmacı karşılık stratejilerinin alt basamaklarını kısaca açıklayınız. 5. Sesli Üzüntü Bildirme Stratejileri Bu tip stratejilerde kurumlar olaya empati duyduklarını göstermek ve olanların acısını yaşayan hedef kitleyi anladıklarını göstermek isterler. Bu stratejilerde çoğunlukla suçu açık olarak kabul etme yoktur. Kriz doğrultusunda halktan gelecek tepkinin şiddeti mümkün olduğunca azaltılmaya çalışılır. a. Kaygı Bildirme Bu stratejide kurum kendisini problemden ayrı tutmaz ama suçunu da itiraf etmez. Kurum bu şekilde hareket ederek, olayın ortaya çıkışını kabul etmiş olur, fakat olayda kendisini suçlu taraf olarak görmemeye devam eder. Bir firma distribütörü olduğu araba markası için şampiyon bir rallici ile yaptığı sponsorluk anlaşmasını, bir gazeteci aracı test ettiği ve giyim biçimi nedeniyle kurumun imajını bozduğu gerekçesiyle iptal ettiği yönünde haberler çıkmıştır. Özellikle sosyal medyada bunun yansıması nedeniyle olay büyüyerek krize dönüşmüş ve distribütör firma duyarsız davranmakla suçlanmıştır. Bunun üzerine distribütör firma yaptığı açıklamada “Kamuoyuna saygıyla” başlığını kullanmıştır ve yanlış anlaşılmalardan ötürü üzüntü duyduklarına dair ifadeler kullanmışlardır. b. Baş Sağlığı Kurum, ölümlerin yaşandığı bir kriz halinde taziyelerini bildirir, yine de suçunu itiraf etmez. Genellikle uçak kazaları sonrasında ölü sayısı belli olduktan sonra başsağlığı bildirilir. Her sektörde yaşanan ölümlü kazalarda ilk olarak taziyeler iletilir. Verilebilecek birçok örnekten bazıları şu şekilde sıralanabilir. Türk Hava Yolları’nın genel müdürü, en son Hollanda’da yaşanan uçak kazasından sonra başsağlığı dileklerini “Tek tesellimiz can kaybının az olmasıdır. Kazada yaşamlarını yitiren yolcu ve mürettebatımıza Allah`tan rahmet, aile ve yakınlarına baş sağlığı, yaralılarımıza acil şifalar diliyoruz.” cümlesiyle bildirmiştir. (Habertürk 26 Şubat 2009). Bu gibi durumlarda kurum mağdurlarla ve aileleriyle yüz-yüze iletişime geçmelidir. Gelecekte her yıl aynı tarihte mağdurlar ve aileleriyle bir araya gelerek tören düzenlemesi ve basın açıklaması yapması üzüntülerini paylaşması ve onları unutmadıklarını göstermesi açısından önemlidir. c. Pişmanlık Üzüntü ve vicdan azabı bildirmek için yapılan harekettir. Pişmanlık da her zaman suça işaret etmez, aksine sorumluluğu üstlenmemeye yönelik olabilir. Bu hareketle hedef kitlenin duyacağı düşmanlık duygusu ve açılabilecek davalar engellenebilir. 134 d. Özür Dileme Halkın isteklerine en yakın, kurumun amaçlarına en uzak düşen strateji özür dilemedir. Özür dilendiğinde halk karşısında suçluluk tam olarak kabul edilmiş ve af dilenmiş olur. Kurum eğer açık bir şekilde suçluysa, bu stratejinin kullanılması gerekir. Özür stratejisinde simetrik iletişim önemlidir. Kurumun hedef kitlesiyle arasında kurulacak bağın uzun ömürlü olması için yapılan bir harekettir. Özür dileme stratejisine örnek olarak, 2010 yılında Avrupa’da bir Sağlık Bakanı’nın sağlığa zararlı bir ilacı kullananlardan özür dilemesi gösterilebilir. Sağlık Bakanı, olaydan sorumlu olan bakanlığın başında bulunan kişi olarak "1950-1954 yıllarında anneleri zararlı ilacı kullandığı için sakatlanan ve bu yüzden acı çeken herkese üzüntülerimizi iletiyoruz" diyerek özür dilemiştir. 6. Düzeltici Davranış Stratejileri Kurumlar, bu stratejileri kullandıklarında, hedef kitlelerinde oluşan hasarı onarmak için harekete geçmiş olurlar. a. Soruşturma Kurum olanları ciddiye alır ve konunun üzerine gidileceği ve araştırılacağı taahhüdünü verir. Bu sadece bir zaman kazanma stratejisi olarak nitelendirilebilir. Araştırma sonrasında neticede kurum bir cevap vermek zorunda kalacaktır. Eldeki veriler çok belirsiz olduğunda. Başka bir strateji uygulanmadan önce, bu soruşturma aşamasından geçilmesi iyi olabilir. Ürünlerinden birinin içeriği ile ilgili olan bir kriz yaşayan kurumlar, başka bir harekete geçmeden önce, konu ile ilgili araştırma yürütür ve krizin gerçekten üründen kaynaklanıp kaynaklanmadığını ortaya çıkarır. Böylelikle eğer üründen bağımsız bir sebeple oluşmuş ise kriz kurumdan uzaklaştırılır. b. Düzeltici Hareket Bu stratejide problem analiz edilir ve onarılır, aynı durumun tekrar ortaya çıkmaması için yapılması gerekenler yapılır. Bu hareket, kurum durumu onarabilecek konumdaysa gerçekleştirilir. Herhangi bir sektörde ürünlerle ilgili yaşanan bir sorun sonrasında ürünlerin piyasadan çekilmesi, düzeltilmesi, gerekirse piyasaya geri sunulmaması, bu duruma örnek olarak gösterilebilir. Bu strateji özellikle kurum kaynaklı olmayan ama kurumu da ilgilendiren bir krizde uygulandığında, kurumun sosyal sorumluluk alması ve işleri düzeltmeye çalışması şeklinde algılanarak takdir toplayabilir. Buna örnek olarak fast food sektöründe trans yağların kaldırılma zamanı verilebilir. Trans yağlarla ilgili olarak üzerine gidilen ve bu yüzden trans yağları gidermesi gereken çok bilinen bir fast food markası düzeltici harekete örnek verilebilir. Trans yağlarla ilgili durumun ortaya çıkmasıyla kendilerinin de suçlanabileceğini anlayan diğer fast food restorantları önce davranarak trans yağ uygulamasını kaldırmışlardır. Ancak çok kişi tarafından tanınan bu marka önce harekete geçemeyerek bu konudaki avantajını kaybetmiştir. Bir ürün tümüyle kurumun kontrolünden çıktıktan sonra yapılan bir müdahaleyle krize eden olmuşsa burada kurumun ürünü sahiplenip piyasadan çekmesi ve böyle bir olayın yaşanma riskini azaltmak için çaba sarf etmesi buna örnektir. Johnson & Johnson yaşadığı Tylenol krizinde bu şekilde davranmıştır. 2000’li yıllarda yaşanan sahte içki krizinde bir marka sorun kendisinden kaynaklanmadığı halde piyasadaki ürünlerini toplatmıştır. Kendi sorumluluğu olmayan bir olayda bile yaşanan kriz kendi ürünleriyle ilgili olmasından dolayı harekete geçen firma hem düzeltici harekette bulunmuş, hem de aslında proaktif iletişim stratejisi kullanarak krizin tamamen kendi üzerine kalmasını önlemiştir. Piyasadaki sahte içkilerden farkının anlaşılabilmesi için kendi şişelerinin kapağına yeni bir güvenlik sistemi koyarak piyasaya sürmüşlerdir. Böylelikle kendileri ile ilgili güven oluşturacak bir davranış ortaya koymayı başarmışlardır. c. Zararı Karşılama Bu davranış biçiminde mağdurların gördüğü zarar çeşitli tazminatlarla karşılanmaya ve durum eski haline getirilmeye çalışılır. Kurumlar bu tür bir davranışa hukuki yoldan da mecbur edilebilir. Bazı kurumlar ise hukuki gereklilik ortaya çıkmadan önce bu önerinin yapılmasını daha kârlı bulurlar. 135 Ölümlerin yaşandığı krizlerde ölenlerin yakınlarına verilen tazminatlarda dikkatli olunmalıdır, çünkü kurumlar tepkiyle karşılaşabilirler. Bu tip tazminatların, mağdurlar parasal kayba uğradığında yapılması daha mantıklıdır. Amerika’da 47 sene boyunca aynı marka sigara içen eşini akciğer kanserinden kaybeden bir kadın, bu sigara markasına dava açmış ve on sene sonra bu davayı kazanmıştır. Dava sonucunda mahkeme sigara markasını suçlu bularak 145 milyon dolar tazminat ödemesine karar vermiştir. d. Tövbe Etme En güçlü düzeltici davranış stratejisi olan tövbe etmede, kurumun hem anlayışında hem de hareketlerinde tam değişme olması beklenir. Bu durumda kurum tamamen var olan durumun tersi bir şekilde hareket etmeye başlar ve kuracağı yeni iş yapış tarzının tam bir avukatı olur. Etik veya yasal açıdan kötü duruma düşmüş kurumlar tövbe etme ve gelecekte doğru davranma sözü verirler ama her zaman bunun faydasını göremeyebilirler. Karşı tarafa verilecek güven duygusu önemlidir. Kurumun olaydan önceki itibarının kuvvetli olması gerekir. İtibarı zayıf olan bir kurumun tövbe etmesi, hedef kitlelerine çok fazla şey ifade etmeyebilir. 7. Stratejik Hareketsizlik Kriz halindeki kurumun herhangi bir yorum yapmamaya veya herhangi bir harekete geçmemeye karar vermesinde oluşan durumdur. a. Sessiz Kalma Sessiz kalma stratejisini uygulayarak kurumlar kriz durumunun süresini kısaltmaya çalışırlar. Sessiz kalınan sürede krizin unutulacağını umarlar. Bu strateji, hedef kitle, kurumun sessiz kalma sebebinin suçluluk duygusundan değil, olanlar üzerinde çalışmaya devam ettiğinden ya da olaydan etkilenenlere olan saygısından olduğunu algıladığında işe yarayabilir. Bazı durumlarda kanunlar da krizde olan tarafı suskun kalmaya itiyor olabilir. Stratejik sessizlik, basitçe yorum yapmamakla aynı şey değildir. Eğer stratejik sessizlik seçilmişse, neden sessiz kalındığına dair bir açıklama bile yapılması gerekebilir. KRİZ ZAMANLARINDA NASIL İLETİŞİM KURULMALIDIR? Halkla ilişkiler uzmanları için kriz iletişimi artık eskisinden daha zor. Çünkü kurumların krizlerle mücadele güçlerini zayıflatan en önemli unsur olan zaman baskısı yeni medyanın gücüyle gücüne güç kattı. Geçmişte, halkla ilişkiler uzmanlarının kamunun ihtiyaç duyduğu bilgiyi ve gerekli cevapları sağlayacak daha fazla zamanları vardı. Bu nedenle de kriz anında oluşturulan mesajların içeriğinden sorumlulardı. Kurumu zor duruma düşürecek, kurumun hedef kitlesi ve paydaşlarının yanlış anlamalara neden olmayacak, açık ve net mesajlar vermekten sorumlulardır. Daha fazlası değil. Media Shift’in raporuna göre, “Günümüzde, krizin iletişiminin yapılacağı medya türü kriz kadar umulmadık bir şey”. 1549 numaralı uçuşun Amerikan havayolları kaptanı Chesley Sullenberger, 2009 Ocak ayında Hudson Nehri’ne uçağı neredeyse mucizevi bir şekilde indirdiğinde, ilk önce haber raporları en kuşkulu kaynaklardan geldi, bu kaynaklar kurumsal tüm açıklamalarının önüne geçmiş oldu. Amerikan havayollarının 1549 numaralı uçuşunun en ikonik fotoğraflarından biri olan bobin zarfının fotoğrafı çok hızlı bir gazeteciden değil, yakından geçen bir vapurda herhangi bir yolcu olan Janis Krums’tan geldi. Krums bu fotoğrafı Iphone ile çektikten sonra twitter’da yayınladı. Amerikan havayolları kazayı öncelik sıralamasına alıp kabul etmeden çok daha önce, msnbc fotoğrafı yayınlamış ve Krums’la röportajını da yapmıştı (Newsom ve Haynes, 2011: 370). Kriz iletişiminde öncelikli olarak iletişimcilerin sormaları gereken bazı sorular vardır. Bu soruların yardımıyla iletişimciler kullanacakları mesajları oluşturmak için ilk adımı atmış olurlar. Kriz iletişiminde mesaj hedefleri ve amaçları tasarlamak, iletişimciler olarak sorulacak anahtar sorular bulmak kadar kolaydır. Chess ve Hence (1994) tüm kriz iletişimi yönetiminde mesaj oluşturma süreçlerinde amaç ve hedeflere karar verilmesinde geçilecek aşamalar için şu soru listesini önermektedir: 1. Neden iletişim kuruyoruz? 2. Hedef kitlelerimiz kimlerdir? 3. Hedef kitlemiz neyi bilmek istemektedir? 136 4. Neyi elde etmeye çalışmaktayız? 5. Nasıl iletişim kuracağız? 6. Nasıl dinleyeceğiz? 7. Nasıl karşılık vereceğiz? 8. Planları nasıl tamamlayacağız? Ne zaman? 9. Hangi problemler ya da engeller için plan yaptık? 10. Başarılı olduk mu? Mesaj Oluşturmada Kapsayıcı İlkeler Risk ve kriz dönemlerinde mesajların yazımından önce mesaj yazım aşamasını kapsayan birtakım ilkeler bulunmaktadır. Bu ilkeler Covello (2008) tarafından şu şekilde sıralanmıştır: • Etkili karar alımı süreçlerinin gerçekleşmesi için gerekli olan bilginin sağlanması • Sosyal paydaşlar arasında güvenin yeniden inşa edilmesi ya da sağlanması • Sosyal paydaşlarla anlaşmazlıkları giderme ya da ortak paydada buluşturma amaçlı diyalog oluşturulması • Mesajı iletenler ve mesaj arasındaki çatışmanın minimuma indirilmesi • Mesaj içeriğinin iyi planlanması • Vasıflı uygulayıcılar yardımıyla mesajların iletilmesi • Belirsizliklerin gizlenmesi yerine kabul edilmesi • Kamuya kriz risklerinin öngörülmesinin zorluklarının anlatılması • Kriz ile ilgili bilgilere nasıl ulaşıldığına dair berrak ve basit açıklamalar hazırlanması • Belirsizliklerle ilgili bilgilerin uygun şartlarda hızlı paylaşılması • Hedef kitle için hangi bilgilerin kesin olduğu, bilinmediği, olası olup olmadığı ve belirsizliğin giderilmesi için neler yapıldığının belirginleştirilmesi • Varsa açıklanacak verilerdeki hataların daha sonra ortaya çıkmadan düzenlenmesi Kriz dönemlerinde hedef kitlelere ulaştırılacak mesajlar oluşturulurken göz önünde bulundurulması gereken bazı kısıtlamalar vardır. İlk olarak bu kısıtlamaların da gözden geçirilmesi oldukça önemlidir ve mesaj oluşturmayı doğrudan etkileyebilir. Örneğin kurumların oluşturulan mesajı desteklememesi halinde kurulmuş olan strateji boşa gidebilecektir. Mesaj oluşturmayı kısıtlayan faktörlerin iletişimciler tarafından baştan bilinmesi bu sebeple önemlidir. Mesaj üretimi sürecini kısıtlayan kurum içi faktörler aşağıdakileri içerir (Lundgren ve McMakin, 2004: 234) a. Yetersiz kaynaklar: Fonlar, çalışanlar, ortam ve ekipman her kriz iletişimcisinin ihtiyaç duyduğu şeylerdir fakat iletişimcinin kullanımına uygun olmayabilirler ya da gerekli izinleri olmayabilir. Konu son derece önemli olsa da bazı kurumlar sadece mesajın oluşturulması için yüklü kaynak ayırımına ikna olamayabilirler. b. Yönetimin kayıtsızlığı ya da muhalefeti: Kurumsal yöneticiler risk ya da kriz yönetiminin ilkeleri konusunda anlayışlı olmayabilirler, bu sebeple de harcanacak çabayı desteklemeyebilirler. Risk ve kriz yönetimi konularının geçmişi 25 yıl gibi uygulamada kısa sayılabilecek bir zaman dilimiyle sınırlı olduğundan üst yönetim kademelerindeki yöneticiler uygulamalara yabancı olabilir ve anlayış göstermeyebilirler. Bu tür durumlar kriz yöneticisi için zorluklar oluşmasına sebep olur ve krizle ilgili mesaj üretimi aşamasına geçilmeden önce bu tür sorunların çözülmesi gerekliliğini doğurabilir. 137 c. İç iletişimsel süreçler ve prosedürler: Kurumlar bazen projeleri ya da aktiviteleri onay sürecinden geçirmede oldukça yavaş davranabilirler, bunun sebebi çok yavaş çalışan üst yönetim de olabilir, kurum sadece yeni girişimlere çok yavaş cevap veriyor da olabilir. Bazı kurumların kriz dönemlerinde zaman ayrılamayacak kadar karmaşık belgeleme süreçleri de olabilmektedir ve bu durum kriz zamanlarında sıkıntı yaratabilmektedir. d. Kurumsal koruma (yasal ya da başka türlü): Risk ya da kriz iletişiminin doğası gereği paylaşılabilen bazı bilgiler her zaman kurumla ilgili iyi yönleri yansıtmayabilir, ya da yasal bağlayıcılıkları olan bilgiler olabilir. Bu sebeple kriz anlarında mesaj oluşturulurken kurumun çıkarlarını korumakla kamunun bilgilendirilmesi arasında bir denge kurmak önemlidir. Kriz zamanlarında verilecek mesajların hedef ve amaçlarının kurum yöneticileri ve iletişimcilerinin ortak kararları üzerine belirlenmesinden sonra gelen basamak hedef kitlelerin profillerinin çıkarılmasıdır. Hedef kitlenin demografik özelliklerinin belirlenmesi kadar tutumlarının, inançlarının ve duygusal durumlarının öğrenilmesi de mesajın hedef kitleye nasıl yansıyacağının anlaşılması için önemlidir. Yazılacak mesajların hedef kitlesinin profilinin çıkarılması sırasında sorulması gereken sorulan şunları içerir (Walaski, 2011: 211) 1. Hedef kitlenin neleri duymaya ihtiyacı var ve hedef kitle neleri duymak istiyor? 2. Hangi formatta duymak istiyor ve duymaya ihtiyacı var? 3. Olayın hangi aşamasında hangi mesaj ne sıklıkla iletilmeli? 4. Hedeflenen kitlede mesajı taşıyabilecek ve iletebilecek bir insan var mı? Mesaj oluşturulurken kullanılması gereken teknikler için göz önünde bulundurulması gereken kuralları Covello ve Allen (1988) şu şekilde belirlemiştir: • Kriz ile ilgili bilgiyi alacak olan tarafı meşru olarak kabul edin ve sürece dahil edin: İnsanların kendi hayatlarını etkileyecek kararlara katılma hakları vardır. • Kriz iletişimi stratejilerini planlayıp hazırlayın: Farklı hedefler, kitleler ve iletişim kanalları için farklı kriz stratejileri gerekecektir. • Hedef kitlenizi dinleyin: İnsanlar genellikle kriz istatistikleri ve detaylardan çok güvenilirlik ve empatiye önem verirler. • Dürüst, içten ve açık olun: Güven ve güvenilirliğin kazanılması zordur, bir kere kaybedildiğinde geri kazanılması imkansıza yakın olmaktadır. • Güvenilir kaynaklarınızla koordineli ve ortak çalışın: Kurumlar arasında çatışma kamu ile iletişim kurmayı güçleştirmektedir. • Medyanın ihtiyaçlarına karşılık verin: Medya kriz bilgilerini taşımada en önemli rolü oynar. Medyanın hangi mesajları dağıttığını bilmek ve etkili mesajların nasıl dağıtılacağını bilmek önemlidir. • Açık ve merhametli konuşun: Teknik dil veya jargon kullanımı kriz iletişimindeki en önemli bariyerlerdendir. KRİZ ZAMANLARINDA MESAJ HARİTALANMASI Mesaj haritalandırması sözlü ve yazılı mesajların yaratılmasında etkili bir teknik ve aynı zamanda faydacı bir alternatiftir. Mesaj haritalandırmasının etkili kullanımı, mesaj yazımının erken zamanlarında kurumlar tarafından hedef kitlelerin doğru belirlenmesine yardımcı olur. Hedef kitlenin anahtar sorularının ve endişelerinin bilinmesi, hedef kitlenin bilgilenmiş şekilde karar alabilmesi için hedef kitlenin bildikleriyle kurumların bilinmesini istediği mesajların arasındaki boşluğun kapatılması için önemlidir (Walaski, 2011). İletişimciler için mesaj haritaları onlara iletişim etkinliklerinde yardımcı olacak ve böylelikle uygunsuz ya da eksik açıklamalar yapmalarını önleyecek araçlardır. Bu haritalandırma yöntemi sayesinde oluşturulmuş mesajlarda anahtar bilgiler kısa cümlelerle ifade edilebilir ve mesajlar medyanın dikkatini de çekebilecek kısa açıklamalar halini alabilir. Mesaj haritalarının oluşturulması 7 aşamadan geçilerek gerçekleştirilir (Covello, 2002). Aşamalar aşağıda detaylandırılmıştır. 138 1. Potansiyel sosyal paydaşların belirlenmesi: Her krizin kendine özgü sosyal paydaşları vardır ve bunlar dış hedef kitleleri olduğu kadar iç hedef kitleleri de kapsarlar. Kapsamlı bir listeye göre bir kurum sosyal paydaşları 70 tane bile olabilirken, kriz durumlarında bu sayı oldukça azalmaktadır. Her sosyal paydaş için farklı bir mesaj seti gerekecektir fakat bu setler aynı zamanda birbirleriyle örtüşmelidir. 2. Sosyal paydaşların olası sorularının ve kaygılarının belirlenmesi: Bu liste yine belirlenmiş olan her sosyal paydaş grubu için ayrı ayrı yapılacaktır. Fakat belli genel gruplar bir arada da gruplanabilirler. Bu aşamada en kapsamlı listenin yapılabilmesi için beyin fırtınası yapılması önem taşır. Soruları oluşturmak zaman alan bir aşama olabilir ve acele ile yapılmaya çalışılırsa mesaj oluşumunu olumsuz etkileyebilir. Bu aşamada medyadan ve çeşitli kurumsal verilerden (tüketici şikayetleri, müşteri servisleri kayıtları, odak grup çalışmaları ya da anketler gibi) kamunun görüşleriyle ve düşünceleriyle ilgili bilgi edinilebilir. 3. Farklı genel endişeleri belirleyebilmek için soruların analiz edilmesi: Bir önceki aşamada gerçekleştirilen beyin fırtınası başarılı olduğu takdirde uzun bir sorular ve endişeler listesi elde edilecektir. Daha fazla çalışmayla bu tür listeler 15-20 genel kategoriden oluşan listelere indirgenebilirler. 4. Anahtar mesajların oluşturulması: Her endişe veya soru gruplandırması kendi üç mesajlık haritasına sahip olacağından, bu aşamanın tamamlanması oldukça zaman alabilir. Bu aşamanın geçilebilmesi için bir ekip çalışması şarttır ve bu takımda kurumdan temsilciler de bulunmalıdır. Mesajların sıkı bir yapıda olması, içeriğinin sınırlı olması önemlidir. Mesaj 27 kelimeden fazlasını içermemelidir ve 9 saniyede okunabilmelidir. Merhamet, iyimserlik ve samimiyet içeren mesajların medya tarafından en çok kullanılan ve sosyal paydaşlar tarafından da en çok tekrar edilen mesajlar olduğu belirtilmektedir. 5. Destekleyici unsurlar oluşturulması: Üretilen her 3 anahtar mesaj için 3 farklı destekleyici gerçeklik ortaya konulması gerekmektedir. Bu destekleyici faktörler iletişimci için ek bilgi sağlamalı ve mesaja güvenilirlik katmalıdır. Anahtar mesajlar gibi destekleyici unsurlar da gerçeklere ve araştırılmalara dayandırılarak ortaya çıkarıldığında daha sağlam olurlar. 6. Mesajların test edilmesi ve çalışılması: Mesajlar konuların uzmanlarına ya da ilgili hedef kitlelerin özelliklerine uygun anahtar kişilere sorularak test edilebilirler. Ayrıca tüm hedef kitlelerden mesaj ile ilgili geri bildirimler alınmalıdır ve gerekirse mesajlarda düzeltmelere gidilmelidir. 7. Mesaj haritalarının uygun kanallardan iletilmesi: Bu aşamada yapılması gereken en önemli hareket mesajların eğitimli iletişimciler aracılığıyla iletilmesidir. Mesajların verilebileceği tipik kanallar çeşitli hükümet yetkilileri, basın bültenleri ve basın toplantıları yoluyla medya, bilgilendirme amaçlı forumlar, iç iletişim çalışan toplantıları, toplumsal buluşmalar, bir internet sitesinde ya da broşürde yer alabilecek yazılı metinler şeklindedir. Yukarıda sunulan bilgilerin yanı sıra akılda tutulması önemli olan birtakım yol gösterici ilkeler de bulunmaktadır. Bu ilkeler mesaj içeriğinin yazımında kullanılabilecek ve hedef kitlelerin mesajı daha iyi anlamasına yardımcı olabilecek tekniklerdir (U.S. EPA, 2007) ve aşağıdaki gibilerdir: • Üçler kuralı: Araştırmalar düşünce karmaşıklığı yoğunken insanların fazla sayıda bilgiyi beyinlerinde işleme kabiliyetlerinin düşük olduğunu göstermiştir. Yüksek stresin olduğu durumlarda mesaj sayısının 3 ile sınırlanmasının uygun olduğu ortaya çıkarılmıştır. Daha az stresin olduğu durumlarda ise kitleler 7 ayrı mesajı etkili biçimde çözümleyebilmektedirler. • Öncelik/sonralık: Yüksek stresin hakim olduğu durumlarda kitleler ilk ve son duydukları bilgileri, ara zamanlarda duyduklarından daha iyi şekilde işlerler. Bu sebeple kriz iletişimcileri bu zamanlamalarda en önemli bilgilerin verildiğine emin olmalıdırlar. • Üçlü ‘S’ modeli: 1. Söyleyeceğiniz şeyin ne olduğunu hedef kitleye söyleyin, 2. Söyleyeceğiniz şeyi söyleyin, 3. Söylediğiniz şeyin ne olduğunu tekrar söyleyin. Bu yöntem her türlü iletişim etkinliğinde geçerliliği olan bir yöntemdir, kriz iletişimi etkinliklerinde de kullanılabilir. Bu yöntemle aynı zamanda kitlelerin aklındaki karmaşanın da önğne geçilebilir ve konular netleştirilebilir. 139 • 1N=3P: Kriz zamanlarında negatif bilgiler, pozitif bilgilere göre daha çok yayılır ve duyulurlar. Bu sebeple bu ilke her bir negatif mesaj için üç pozitif mesajın yayılmasıyla, pozitif mesajların duyulma ihtimalinin artacağını söylemektedir. Bu ilke aynı zamanda mesajlarda “asla”, “kesinle hayır”, “hiçbiri”, “hiçbir şey” gibi kesin olumsuzluk içeren kelimelerin kullanımından kaçınılması gerektiğini de belirtir. • Öngörülü olmak, hazırlanmak ve alıştırma yapmak: Kriz iletişimcileri yapacakları etkinliklerle ilgili hazırlıklar için zaman harcamalıdırlar. En azından mesajın verilmesinden sonraki aşamada gelebilecek sorular hakkında öngörülü olabildiklerinde soruların cevaplarını önceden biliyor olacaklardır. • Üçüncü kaynakları referans göstermek: Mesajı iletenin güvenilirliği ve inanılırlığı mesaj iletiminde en önemli noktalardır. Mesajın iletileceği hedef kitlelerin bilinmesi mesajın inanırlık ve güvenirliğinin artırılabilmesi için gerekli olan referans gösterilebilecek başka kaynakların da bilinebilmesi anlamına gelecektir. • Grafiklerin ve görsellerin yardımcı olarak kullanılması: Mesaj iletiminde görsel yardımcıların ve grafiklerin kullanılması mesajın hedef kitlenin beyninde aynı anda iki farklı duyu organına gönderilmesiyle mesajın etkililiğini artıracaktır. Kriz dönemlerinde mesaj haritalandırması tekniğinin aşamaları nelerdir? Son olarak özetlemek gerekirse; kurumsal iletişim uzmanları kriz zamanların da kuracakları iletişim köprülerinden geçirdikleri mesajlarda aşağıda yer alan temel noktalara oldukça dikkat etmelidirler. • Önceliği kamuya verin • Sorumluluk alın. Kurumlar problemi çözmek için sorumluluk almalıdırlar. • Dürüst olun. Gerçekleri karartmayın ve kamuyu yanlış yönlendirmeyin. • Hiçbir zaman “yorum yok” demeyin. Araştırmalara göre insanların üçte ikisi kurumların yorum yapmamasını kendi yanlışları dolayısıyla suçluluk duymalarına bağlamaktadır. • Tek bir kurum sözcüsü seçin. • Merkezi bir bilgi platformu oluşturun. • Düzenli bilgi akışı sağlayın. Bilgi içeride tutulduğunda, bilginin saklanması hikayenin kendisi haline gelir. • Medyanın ihtiyaçları ve son teslim tarihleri hakkında bilgi sahibi olun. • Anahtar hedef kitlelerle iletişim kurun. (Wilcox ve Cameron, 2010: 263) Kriz dönemlerinde yazılı mesajlar ya da metinler oluşturulurken en çok dikkate alınan tarafları sosyal paydaşların oluşturduğu unutulmamalıdır. Yukarıda verilen bilgilerle de desteklendiği üzere tüm mesaj yazım stratejileri, sosyal paydaşların algılamaları ve endişeleri üzerine kurulmuştur. İNTERNET ÇAĞINDA KRİZ MESAJLARININ İLETİMİ İnternet, krizlerin hızını ve etkisini eskisine göre oldukça fazlalaştırmaktadır. Bir hikaye, bir dedikodu, ya da bir bilgi kırınıtısı, herhangi bir insanın “gönder” butonuna basmasıyla bir gerçeklik halini alabilmektedir (Bridgeman, 2008). İletişim etkinliklerinin çoğu hakkında yazılırken hala halk buluşmaları, basın raporları, basn toplantıları, iç iletişim eğitimleri gibi geleneksel yöntemlerden bahsediliyor olsa da bunların birçoğu artık çevrimiçi ortamlarda da yapılmaktadır. Bu ortamlar arasında tüm bilgi sağlayıcıların internet sayfaları, Twitter, Facebook ve bloglar gibi sosyal medya araçları bulunmaktadır. 140 Geleneksel ortamlardan yeni ortamlara geçişte insanların iletişim biçimleri de değişmiştir ve hedef kitlelerine en hızlı ve doğru şekilde ulaşmak isteyen iletişimcilerin bu araçları kullanmayı bilmesi gerekmektedir. Geleneksel medya olarak nitelendirebileceğimiz TV, Radyo, Gazete, Dergi gibi mecralar üzerinde yıllardır yapılan medya takip işlemleri içerisinde internetin günümüzde değer kazanması ve bu değerin her geçen gün artması ile online monitoring/online tarama takip hizmetleri son zamanlarda kendine sıkı bir yer edinmektedir. Geleneksel tarafla kıyaslandığında ise en büyük fark olarak sosyal medya kullanıcılarının özgürlüğü önümüze çıkmaktadır. Nasıl mı? Çok basit bir örnekle açıklamayalım; geleneksel medya üzerinde gazeteciler, radyocular, TV programcıları kolay kolay markalar hakkında olumsuz konuşmazlar ya da konuşamazlar ama şu an sayıları 30 milyona yaklaşan internet kullanıcıları klavyelerinin başındayken markalar, firmalar, kurumlar ya da kişiler hakkında istedikleri gibi cümleler kurup bunu sosyal ağlar üzerinden kolaylıkla paylaşabilmektedirler. Bu durum da markaları internet üzerinde kolaylıkla krizlerle karşı karşıya bırakabilmekte ve online monitoring/tarama takibi daha da önemli hale getirmektedir. Bu tarama takip sistemlerinin çalışma mantığı; bu hizmeti sunan firmaların sahip oldukları sisteme markanız ile ilgili bazı anahtar kelimeleri tanımlaması ve bu sistemin herkese açık profiller üzerinde ilgili anahtar kelimelerin geçtiği paylaşımları, ağ özellikleri, kullanıcı bilgisi, paylaşım saati vb. özelliklerle dakikalar içerinde bulup sisteme çekmesi şeklindedir. Bu markalara ya da ajanslara herhangi bir kriz durumundan dakikalar içerisinde haberdar olma fırsatını sunmakta ve ilgili tüm paylaşımların nerede, ne zaman ve kim tarafından yapıldığı bilgisini vermektedir. (http://www.erdaleroğlu.com/iletisimcommunication/sosyal-medyada-tarama-takip-monitoring) Genç hedef kitle kategorilerinde insanların basit SMS’lerden karmaşık e-postalara kadar farklı yeni teknolojiler aracılığıyla mesajları alıyor olması şaşırtıcı değildir. Genç hedef kitlelerin bu yeni ortamları yoğunlukla kullanmaları artık genel bilgi alma yerlerinin bu ortamlar olmasının önünü açmaktadır. Aşağıdaki tabloda yeni iletişim teknolojilerinin iyi ve kötü tarafları bir arada verilmiştir (Tablo 6.1). Bu yöntemler arasından seçim yaparken önemli olan yine kurumların hedef kitlelerini mesajı hangi yoldan en etkili şekilde alacaklarını bilecek kadar iyi tanımalarıdır. 141 Tablo 6.1: Yeni mesaj iletim araçlarının karşılaştırması (Walaski, 2011). ARAÇ İYİ YÖNLERİ KÖTÜ YÖNLERİ Telefon kısa mesajları - İnsanların %85’inin telefon kullanıyor olması - Mesajı yollayan tarafın mesaj yaratımında kontrolü olması - Çoğunlukla mesajın kullanıcıya oldukça hızlı iletilmesi - Aktif bir iletişim yöntemi olması - Toplu eposta gönderimleri - Mesajı yollayan tarafın mesaj yaratımında kontrolü olması - Mesajların belirli hedef gruplara yollanabilmesi - Mesajların hızlı iletilebilmesi - Kolaylıkla güncelleme yapılabilmesi - Krizlerin İnternet Sayfaları - Göndericinin vereceği bilgiyi kontrol edebilmesi - Çok büyük miktarda bilgiyi bir arada sunabilme olanağı - Bilginin hızlı güncellenebilmesi - Bilginin arşivlenebilmesi ve elde tutulabilmesi - İnternet POP-UP’ları - Alıcının mesajı kontrol etmesi - Uygulamanın gerçekleştirilebilme maiyetinin düşüklüğü - RSS Beslemeleri - Göndericinin mesajı kontrol edebilmesi - Alıcıların mesajları almak için gönüllü olarak kayıt olması - Göndericiye maliyetinin olmaması - Pasif iletişim Alıcıların bilgiye doğru zamanda ulaşamayabilecek olması Sosyal Medya - Türk internet kullanıcılarının üçte ikisinden fazlasının düzenli olarak sosyal medyayı takip etmesi - Kurulumun kolay olması - Kolay erişim ve telefonlardan mesaj gönderebilme - Mesajı alıcının kontrol etmesi - Alıcının takip edebilmek için bir grup oluşturmasının gerekliliği Mesaj bir kere gönderildikten sonra diğer mesajların gönderici tarafından kontrol edilememesi Web sayfalarının mesaj gönderimi süreçlerini, kurulumlarını ve kurallarını değiştirmesi Elektronik altyapıya bağlı çalışması - - - - - Bloglar - Birçok insan tarafından takip ediliyor olması - Göndericinin mesajı kontrol edebilmesi - Alıcıya gönderilen mesajların kaydını tutma şansı tanıması - Maliyetsiz kurulum ve devamlılık - Alıcının geri bildirimleri sağlayabilmesi - Medyanın blogları bilgi almak ve haber yapmak için kullanması 142 - Yazılı mesaj kapasitesinin tüm planların anlatılabileceği kadar yeterli olmaması Gönderim ücretlerinin yüksek olması Bazı iletim başarısızlıklarının gerçekleşebilecek olması Mesajı alacak kişinin önceden bu hizmete kayıtlı olmasının gerekliliği Mesajı alan tarafın çevrimiçi olamsının ya da e-posta kabul eden bir telefonunun olmasının gerekliliği Elektronik altyapıya dayalı çalışması Mesajı alacak olan tarafın ilgili sisteme kayıtlı olmasının gerekliliği Pasif iletişim gönderimi Sayfa trafiğinin sisteme fazla yükleme yapabilme olasılığı Elektronik altyapıya bağlı çalışma Mesajı alacak tarafın internetinin olmasının zorunluluğu Alıcıların mesajı kolaylıkla görmezden gelebilme ihtimali Elektronik altyapıya bağlı çalışma Mesajı alacak tarafın internetinin olmasının zorunluluğu Takipçi oluşturulabilmesi için zaman harcanması gerekliliği Geri bildirimlere cevap verme zorunluluğu Geri bildirimlerin göndericinin kontrolünde olmaması Göndericiye karşı olanlar tarafından kolaylıkla çiğnenebilmesi Alıcının mesajı zamanında alamayabilecek olması Kriz dönemlerinde mesajların yazılması sırasında çevrimiçi iletişim kullanılacağı zaman, yukarıdaki tabloda belirtilen araçlardan yapılan seçim sonrasında mesajın yazım tarzı da seçilen araca göre belirlenmiş olacaktır. Telefondan kısa mesaj gönderimi yapılacağında ya da sosyal medyada Twitter gibi araçlarda yazılacak mesajların kısa ve öz olması, aracın getirdiği bir kısıtlılıktan ileri gelmektedir. Bu tür araçlar için yazılacak mesajların mevcut durumu en kısa şekilde, kurumun durumunu en iyi anlatacak biçimde özetlenerek yazılması gerekecektir. Bunun yanı sıra bloglar ve kurumların kendi internet sayfaları gibi alanlardan gönderilecek mesajlarda birçok destekleyici veri kullanılabilmesi için alan olacaktır. Gerekli mesajlar bu alanlarda görseller veya grafiklerle de desteklenerek alıcılara iletilebilir. Daha kısa mesajlarla diğer araçlardan kullanıcılar daha uzun bilgileri edinebilecekleri bu sayfalara yönlenirilebilirler. Bu şekilde hazırlanan her türlü mesajın hedef kitlelelere daha etkili bir biçimde ulaşması sağlanacaktır. http:// www.erdaleroglu.com/iletisimcommunication/ 143 Özet Kriz zamanlarında kurum ya da kuruluşun önem verdiği değerler, kurum kimliği, kurum imajı ile bağlantılı olarak krize yönelik tek bir mesaj oluşturulur. Mesajın yapısı kurum kültürüne, kurum iletişim iklimine bağlantılı olarak kurulur. Kurum ve ilgili paydaşları arasındaki beklentiler, sistemi oluşturan öğeler arası uyumsuzluk, çatışma, sık sık, adına kriz dediğimiz olağanüstü koşul ve ortamı yaratmaktadır. Teknolojinin büyük önem kazandığı yaşadığımız yüzyılda teknolojik gelişmeler kurum ve kuruluşlara hem avantaj hem de dezavantajlar sağlamakta. Halkla ilişkiler uzmanları için kriz iletişimi artık eskisinden daha zor. Çünkü kurumların krizlerle mücadele güçlerini zayıflatan en önemli unsur olan zaman baskısı yeni medyanın gücüyle gücüne güç kattı. Kriz iletişimi tepki stratejileri kurum kültürü ve kurumun genel iletişim biçimine paralel gelişir. Her kurum hedef kitleleri ve paydaşlarıyla iletişime geçerken bir iletişim tarzı ve yapısı oluşturur. Bu yapı ilgili hedef kitlelerin beklentileri doğrultusunda şekillenir ve çeşitlenir. Neden iletişim kuruyoruz? Hedef kitlelerimiz kimlerdir? Hedef kitlemiz neyi bilmek istemektedir? Neyi elde etmeye çalışmaktayız? Nasıl iletişim kuracağız? Nasıl dinleyeceğiz? Nasıl karşılık vereceğiz? Planları nasıl tamamlayacağız? Ne zaman? Hangi problemler ya da engeller için plan yaptık? Başarılı olduk mu? Soruları krizlerde mesajların nasıl hazırlanması gerektiğine dair en temel ve gerekli cevapları vermek açısından bir kontrol listesi özelliği taşımaktadır. Kriz, bir kurumun üst düzey hedeflerini tehdit eden, bazen de kurumun sürekliliğini tehlikeye sokan ve acil tepki gösterilmesini gerektiren; kurumların hedef kitleleri ya da paydaşlarıyla olan ilişkileri uzun vadede etkileyebilecek, kurumun kriz öngörme ve önleme mekanizmalarının yetersiz kaldığı gerilim yaratan bir durumdur. Krizler kurumsal itibara yönelik bir tehdit olarak algılanır. Bu nedenle de kurumlar krizlerle mücadele ederken belli tepki stratejileri içinden en uygununu seçerek itibarlarını korumaya ya da imajlarını yeniden inşa etmeye çalışırlar. Halkla ilişkiler uzmanları ve kurumsal iletişimciler için kriz yönetimi ve kriz iletişimi oldukça önemlidir. Halkla ilişkiler yazarlığının da en önemli alanlarından biri kriz zamanlarında yazmadır. Öncelikle “kriz yönetimi” ve “kriz iletişimi” birbirinden farklı kavramlardır. Kriz yönetimi krizin teknik anlamda yönetimine yoğunlaşırken, kriz iletişimi; yaşanmakta olan kriz içerisinde alınan önlemlerin algılanmasına yönelik stratejilerin gerçekleştirilmesi ve uygulanmasıdır. 144 Kendimizi Sınayalım 6. Pişmanlık stratejisi hangi grup stratejiler kategorisinin altındadır? a. Sesli üzüntü bildirme stratejisi b. Önleyici aksiyon stratejisi c. Saldırgan karşılık stratejileri d. Oyalayıcı iletişim stratejileri e. Düzeltici davranış stratejileri 1. Kurumların kriz zamanlarında yorum yapmaması insanlar tarafından ne şekilde yorumlanır? a. Kurumun konu ile ilgili deliller üzerinde çalışıyor olması b. Kurumun kendi yanlışları dolayısıyla suçluluk duyuyor olması c. Kurumun en iyi açıklamayı yapmak için çalışıyor olması d. Kurumun sorumsuzca davranıyor olması e. Kurumun söz konusu krizden haberdar olmaması 7. Aşağıdakilerden hangisi kriz dönemlerinde mesaj oluştururken gözönünde bulundurulması gereken kurallardan biri değildir? a. Hedef kitleyi dinlemeli b. Dürüst, içten ve açık olmalı c. Medyanın ihtiyaçlarına karşılık vermeli d. Kriz ile ilgili bilgiyi alacak tarafı süreçten hariç tutmalı e. Açık ve merhametli konuşmalı 2. Aşağıdakilerden hangisi mesaj üretimi sürecini kısıtlayan kurum içi faktörlerden değildir? a. Yetersiz kaynaklar b. Yönetimin kayıtsızlığı ya da muhalefeti c. Kurum içi çalışanların kriz konusuyla ilgisi d. İç iletişimsel süreçler ve prosedürler e. Kurumsal koruma 3. Aşağıdakilerden hangisi stratejilerinden birisi değildir? a. Atak b. Utandırma c. Mazeret d. İlgi kesme e. Şok karşılık 8. Aşağıdakilerden hangisi kriz döneminde mesaj içeriğinin yazımında kullanılabilecek ve hedef kitlenin mesajı daha iyi anlamasına yardımcı olacak tekniklerden biri değildir? a. Üçler kuralı b. Yediler kuralı c. Üç “S” modeli d. Öncelik/sonralık verme e. Üçüncü kaynakları referans göstermek 9. Aşağıdakilerden hangisi yazılacak mesajların hedef kitlesinin profilinin çıkarılması sırasında sorulması gereken sorulardan birisi değildir? a. Hedef kitlenin neleri duymaya ihtiyacı var? b. Hangi formatta duymak istiyor? c. Olayın hangi aşamasında hangi mesaj iletilmeli? d. Hedeflenen kitlede mesajı taşıyabilecek birileri var mı? e. Hedef kitlenin aile özellikleri nelerdir? 4. Aşağıdaki tepki stratejilerinden hangisinde kurum karşı karşıya kaldığı krizde kendisini güç sahibi olan taraf olarak konumlandırır? a. Önceden yanlış olduğunu kanıtlama b. Saldırgan karşılık stratejileri c. Savunmacı karşılık stratejileri d. Oyalayıcı iletişim stratejileri e. Düzeltici davranış stratejileri 5. Amacı kurumu eleştiriden uzaklaştırmak olan oyalayıcı iletişim stratejisi aşağıdakilerden hangisidir? a. İlgi kesme b. Pişmanlık c. Atak d. İnkar e. Mazeret 10. Aşağıdakilerden hangisi mesaj haritalarının oluşturulmasındaki aşamalardan biri değildir? a. Sosyal paydaşların olası sorularının ve kaygılarının belirlenmesi b. Farklı genel endişeleri belirleyebilmek için soruların analizinin yapılması c. Anahtar mesajların oluşturulması d. Mesajların test edilmesi ve çalışılması e. Destekleyici unsurlardan kaçınılması 145 Sıra Sizde 2 Kendimizi Sınayalım Yanıt Anahtarı Zaman ve medya (özellikle yeni medya) halkla ilişkilerciler için kriz iletişimi yönetimini en zorlaştıran etkenlerdir. Zaman kısıtı krizlerde her zaman kurumu zorlayıcı bir etken olmasına rağmen, özellikle yeni medya araçlarının kullanımının da artmasıyla medya kriz iletişimi yönetimini oldukça zorlaştırabilmektedir. Kurumlar açıklama yapmaya ya da konudan haberdar olmaya fırsat bulamadan, sosyal medya platformları aracılığıyla üçüncü kişilerin yaydığı bilgiler medya tarafından ele geçirilince habere dönüşmekte ve krizi hızlandırmaktadır. Kurumların tepki verebilme sürelerini ise oldukça kısaltmakta ve iletişim yönetimini zorlaştırmaktadır. 1. e Yanıtınız yanlış ise “Kriz İletişimi Tepki Stratejileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 2. c Yanıtınız yanlış ise “Mesaj Oluşturmada Kapsayıcı İlkeler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 3. d Yanıtınız yanlış ise “Kriz İletişimi Tepki Stratejileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 4. b Yanıtınız yanlış ise “Saldırgan Karşılık Stratejileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 3 5. a Yanıtınız yanlış ise “Oyalayıcı İletişim Stratejileri” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Savunmacı karşılık stratejiler, inkar, mazeret ve temize çıkarma olarak üçe ayrılır. İnkar stratejisinde kurum kendisine atılan suçu, hiç yaşanmadığı, yaşandıysa bile kendileri ile ilgisinin bulunmadığı iddiasıyla reddeder. Mazeret stratejisinde kurum olaydaki kendi sorumluluğunu minimuma indirmeye çalışır. Dış kaynakları sorumlu tutma yoluna gider. Temize çıkarma stratejisinde ise kurum olanlardan sorumlu olduğunu kabul eder ancak olanların iyi bir sebep için olduğunu savunur. 6. a Yanıtınız yanlış ise “Sesli Üzüntü Bildirme” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 7. d Yanıtınız yanlış ise “Mesaj Oluşturmada Kapsayıcı İlkeler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. 8. b Yanıtınız yanlış ise “Kriz Zamanlarında Mesaj Haritalaması” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde 4 9. e Yanıtınız yanlış ise “Mesaj Oluşturmada Kapsayıcı İlkeler” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Kriz dönemlerinde mesaj haritalandırması sürecinde ilk yapılan Potansiyel sosyal paydaşların belirlenmesidir. Sosyal paydaşların belirlenmesini izleyen süreçte onların olası soruları ve kaygıları belirlenir. Bu analizin daha detaylandırılabilmesi için belirlenen sorular analiz edilir ve farklı genel endişe gruplamaları belirlenmeye çalışılır. Bu aşamadan sonra anahtar mesajlar oluşturulur ve daha sonra her anahtar mesaj için destekleyici unsurlar oluşturulur. Ortaya çıkarılan mesajlar test edilir ve tekrar çalışılırlar. Tüm bu aşamaların geçilmesinden sonra oluşturulmuş olan mesaj haritaları uygun kanallar üzerinden iletilir. 10. e Yanıtınız yanlış ise “Kriz Dönemlerinde Mesaj Haritalanması” başlıklı konuyu yeniden gözden geçiriniz. Sıra Sizde Yanıt Anahtarı Sıra Sizde 1 Kriz yönetimi krizin teknik anlamda yönetimine yoğunlaşırken, kriz iletişimi; yaşanmakta olan kriz içerisinde alınan önlemlerin algılanmasına yönelik stratejilerin gerçekleştirilmesi ve uygulanmasıdır. İletişim kriz yönetiminin kritik başarı faktörüdür. Kriz yönetimini fırsatlara taşıyacak etkileşim de, iletişimin nasıl yönetildiği ile yakından ilgilidir. Yani aslında kriz iletişimi ve yönetimi birbirinden farklı süreçlere işaret etseler de, birbirleriyle etkileşim içerisinde çalışması zorunlu olan iki işleyiş biçimidir. 146 Yararlanılan Kaynaklar Agency. (2007). “Effective Risk and Crisis Communication During Water Security Emergencies.” EPA 600-R07-027. Kadıbeşegil, S.(2002) Kriz Geliyorum Der! Kriz İletişimi ve Yönetimi. İstanbul: MediaCat Kitapları, Akat, İ. ,Budak, G., Budak, G. (1994). İşletme Yönetimi, İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Kazancı, Metin (2002), Kamuda ve Özel Kesimde Halkla İlişkiler, Ankara: Turhan Kitabevi. Ataman, G. (2001). İşletme yönetimi: Temel Kavramlar ve Yeni Yaklaşımlar. İstanbul: Türkmen Kitabevi. Luecke, R. (2008), Kriz Yönetimi, İstanbul: Türkiye İş Bankası Yayınları, Çev. Önder Sarıkaya. Augustine, N.R. (2000). “Önlemeye çalıştığımız krizi yönetmek,” Harvard Business Review Kriz Yönetimi, Çev: salim Atay, İstanbul BZD Yayıncılık Lundgren, R.E. ve McMakin A.H. (2004) Risk Communication: A Handbook for Communicating Environmental, Safety, and Health Risks. 3. ed Columbus, OH : Battelle Press . Bridgeman, R. (2008). Crisis Communication and the net. In Crisis Communication: Practical PR strategies for reputation management and company survival. Ed. Anthonissen, P.F. USA: Kogan Page Mitroff I. ve Pearson, C. (1993). Crisis Management, Jossey-Bass Publisher, San Fransisco Newsom, D. ve Haynes, J. (2011). Public Relations Writing: Form and Style, Wadsworth Cengage Learning Burke,K. (1969) A grammar of motives, Berkeley University of California Press Organ, D.W. ve Hamner, W.C. (1982). Organizational Behavior: An Applied Psychological Approach, Texas, Business Publication Inc. Burke,K. (1966) Language as symbolic action, Berkeley University of California Press Chess, C. Ve B.J. Hance. (1994) “Communicating With the Public: Ten Questions Environmental Managers Should Ask.” Center for Environmental Communication, Cook College, Rutgers,The State University of New Jersey, New Brunswick, NJ. Peltekoğlu, Filiz. B, (2004). Halkla İlişkiler Nedir. İstanbul: Beta Basım Yayım Dağıtım A.Ş. Pheng, L. S., Ho, David K.H. & Ann Y. S. (1999). Crisis management: A survey of prop erty development firms. Property Management, 17 (3), 234. Covello, V. (2002) “Message Mapping, Risk and Crisis Communication.” Invited paper presented at World Health Conference on BioTerrorism and Risk Communication, Geneva, Switzerland, October 1. Saffir, L.,& Tarrant, J. (1996). Power Public Relations: How to Get PR to Work for You.Lincolnwood, IL: NTC Business Books. Covello, V. (2008) “Risk Communication: Principles, Tools and Techniques.” Posted online athttp://www.maqweb.org/techbriefs/tb49riskcom m.shtml on February 25, 2008. Accessed on October 29, 2009. Scheller, P. (1996). Management Der Krisenkommunikation, Helbig & Lictenhann, Smith, R. D. (2005). Strategic Planning For Public Relations. Lawrance Erlbaum Associates, New Jersey. U.S. Environmental Protection Covello, V.T. et al. (1988) “Seven Cardinal Rules of Risk Communication.” U.S. Environmental Protection Agency, Washington, D.C. Distributed by Office of Public Liaison [Pennsylvania] Dept. of Environmental Resources. Walaski, P.F. (2011). Risk and Crisis Communications. Methods and Messages. New Jersey: Wiley. Wells W., Burnett J., (2003). Advertising Principles And Practice. Prentice Hall, Minessota Univesity, Heath, R.L ve Palenchar, M.J (2009) Strategic Issue Management: Organizations and Public Policy Challenges, 2.ed,USA, Sage Wilcox, D., Cameron, G. Relations: Strategies and Pearson/Allyn&Bacon. Irvine, Robert B. (1987) “What’s a Crisis, Anyway”, Midyear Special 147 (2010). Public Tactics. USA: