SALI Dienstag 1 OCAK Januar YILBAŞI / NEUJAHR RAB iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır. Nahum 1: 7 Gut ist der HERR. Er ist ein Zufluchtsort am Tag der Bedrängnis. Nahum 1, 7 gut: iyi der Herr: Rab Bugün yeni yılın başlangıcı! Herkes birbirlerine mutlu yıllar diliyor. Biz de sizler için dua ediyor, yeni yılınızı kutluyor, yürekten, candan mutlu olmanızı diliyoruz. Eminim ki, birçok insan bu yıla girerken mutlu bir başlangıç yapmayı umut etmektedir. Ama her yıl olduğu gibi, iyi niyetle dilenen mutluluklar bir türlü yakalanamıyor. İnsanın gerçek anlamda mutlu olabilmesi için, önce insanın sevilmesi ve sevmesi, sonra insanın bir amacının, hedefinin ve insanın bir umudunun olması gerekir. Ama en başta geleni, sevilmektir! Sevildiğini bilen ve bundan emin olan insan mutlu insandır. Ama nerede bulacağız bizi olduğumuz gibi seven insanı! Bu yıl için seçtiğimiz ayet, aslında bu sorunun yanıtıdır. “Rab iyidir ve sıkıntı gününde sığınaktır!” Tanrı'nın kendisinin bizim sığınağımız olması, O'nun bize olan sevgisinin, iyiliğinin bir göstergesidir. Tanrı sığınağımız olduğunda, hayatımızın bir amacı ve hedefi olur, bir umudumuz olur. Bu yeni yıla Tanrı'yı hayatınızın sığınağı yaparak girmenizi diliyoruz. ÇARŞAMBA Mittwoch 2 OCAK Januar RAB iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır; ve kendisine sığınan adamları bilir. Nahum 1: 7 Gut ist der HERR. Er ist ein Zufluchtsort am Tag der Bedrängnis; und er kennt die, die sich bei ihm bergen. Nahum 1, 7 die Bedrängnis: sıkıntı der Tag: gün İnsanın en büyük sıkıntısı, sevgiden yoksun kalmasıdır. Bir ağaç nasıl ki su olmadan büyüyemezse, bir çocuk, bir insan da sevgisiz büyüyemez, gelişemez. Ağaç susuz kalınca kurumaya doğru gider ve sonunda kupkuru bir ağaç kalır. Sevildiğini bilmeyen insan da gittikçe kurumaya başlar. Evet yaşıyor, ama kupkuru olarak - yani mutsuz, hedefsiz ve amaçsız. Tanrı iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır, diye okuduk Tanrı Sözü'nde. Bu şu demektir: İnsanın en büyük sıkıntısı olan sevgisizliğe Tanrı iyiliğiyle bir çözüm getirdi. Bu, Tanrı'nın seni sevmesidir. Tanrı seni olduğun gibi sever. Bunu ben Ali olarak söylemiyorum, ama hiçbir zaman yalan konuşmayan, sonsuz, ezeli ve kutsal olan Tanrı'nın kendisi bunu kendi Sözü olan Kutsal Kitap'ta açıkça belirtiyor. Sen başkalarına göre değerli olmayabilirsin, sevilmeyebilirsin, ama emin ol ki, Tanrı'ya değerlisin! Ve O seni seviyor. Bunu kavradığında, anladığında ve Tanrı'yı yüreğine davet ettiğinde, bunu kendi yaşamında göreceksin. PERŞEMBE Donnerstag 3 OCAK Januar RAB iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır; ve kendisine sığınan adamları bilir. Nahum 1: 7 Gut ist der HERR. Er ist ein Zufluchtsort am Tag der Bedrängnis; und er kennt die, die sich bei ihm bergen. Nahum 1, 7 die Zuflucht, der Zufluchtsort: sığınak sich bergen, Zuflucht suchen: sığınmak Sığınak ya da eski deyimle hisar, bir tehlike anında insanların gidip sığındıkları ve korundukları yerdir. O sığınağa giden insanlar güvenliktedirler, demektir. İnsan sığınaklara neden ve ne zaman gider? Bir felaket anında, bir insanın hayatı tehlikedeyken. Ama önce böyle bir sığınak olmalıdır. Her kent, her ülke bu türden sığınaklar yaparlar. Ancak o zaman tehlike geldiğinde insanlar sığınaklara gidebilirler. Bir sığınağın yapılması, aslında o kentin ya da ülkenin halkını düşünmesinden kaynaklanır, ki bu da iyi bir tutum ve davranıştır. Bu kapsamda Tanrı da insanların tehlike, sıkıntı, acı ve keder, korku anında gelip sığınacakları bir yer hazırladı. Bu yer herhangi bir kalın betondan yapılan bina, çelikten örülen bir korunak değil, sığınak Tanrı'nın ta kendisidir! Yani Tanrı'nın kendisi sana sığınak olmak istiyor. O seni korumak, taşımak istiyor. Tanrı'nın sığınağı sonsuzdur, dostum. O'nun koruması sonsuzdur. Tanrı'nın sana olan sevgisi, inayeti sonsuzdur. Bu yeni yıla bu güvenliği hayatına alarak girmeni yürekten diliyorum. CUMA Freitag 4 OCAK Januar RAB iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır; ve kendisine sığınan adamları bilir. Nahum 1: 7 Gut ist der HERR. Er ist ein Zufluchtsort am Tag der Bedrängnis; und er kennt die, die sich bei ihm bergen. Nahum 1,7 der Mensch: adam kennen: bilmek, tanımak “Benim hayatım ı kurtardınız, sizlere teşekkür ederim !” diyordu İ.Ç. Sonra m ektubuna şöyle devam ediyordu: Küçük yaşta babam ı kaybettim . Sonra annem evlendi. Babalık da bana çok eziyet etti. Hatta bir keresinde beni öylesine dövdü ki, sakat kaldım . Kaldığım ız köyün çobanlığını yapıyorum. Babalık beni köyüm üzde kocası ölm üş bir bayanla evlendirdi. Bir oğlum oldu. Çobanlıkla geçinem ediğim iz için, bir de köyüm üzde zengin bir adam ın bir tarlasını götürü olarak aldık. O tarlayı ve tohum u veriyor, biz de çalışıyoruz. Çıkan m ahsulü tarla sahibiyle paylaşıyoruz. Bu kez de tarla sahibi benim karım a göz koydu. Artık dayanam adım . Kendim i asacaktım . Bir ağacın altına gidip ipi boğazım a geçirdim , tam kendim i asacağım sırada, “Rab iyidir, sıkıntı gününde sığınaktır” sözünü bir yayınınızda duym uştum . Hem en o söz tüm varlığım ı sardı. Ya Rab, sen sıkıntı gününde sığınaksın, diye haykırdım . Birden oğlum u hatırladım . Onu benim gibi nasıl öksüz bırakabilirdim ! Şim di bam başka bir bakış açısıyla hayata sarıldım . Oğlum için, eşim için savaşacağım . Sağ olun! CUMARTESİ Samstag 5 OCAK Januar Sevgiyi engin sular söndüremez, ırmaklar onu bastıramaz; bir insan sevgiye bedel evinin bütün malını verse, büsbütün hor görülür. Ezgiler Ezgisi 8: 7 Mächtige Wasser sind nicht in der Lage, die Liebe auszulöschen, und Ströme schwemmen sie nicht fort. Wenn einer den ganzen Besitz seines Hauses für die Liebe geben wollte, man würde ihn nur verachten. Hoheslied 8, 7 O ilk aşık olduğunuz yılları anımsıyor musunuz? Okul yıllarımda ilk aşık olduğum kızın adı Makbule'ydi. Aradan 45 yıldan fazla bir zaman geçti, adı halen anımda. O sevdiğiniz insanı görünce heyecanlanır, kalbiniz güm güm diye atar! Eminim size de öyle olurdu. Bir gün Makbule okula gelmedi. Aradan bir hafta geçti, Makbule halen yok. Sonunda dayanamadım, arayıp evlerini buldum. Bir de öğrendim ki, babası memur olan Makbule başka bir şehre taşınmış! Onu bir daha görmedim. Ama birçok kimse o ilk sevdikleriyle evlendiler. Ama şimdi o sevgilerinden eser yok. Ne oldu o sevgiye? Ya da çocuklarınızı çok severdiniz ve onların da sizleri sevdiğini bilirdiniz. Sonra çocuklar büyüdü, evlendiler, ama şimdi sizinle konuşmak bile istemiyorlar. Ne oldu o sevgiye! Bunlar ne yazık ki insani sevgidir ve gelip geçiyor. Ama değişmeyen, geçmeyen, engin suların bile söndüremediği, ırmakların süpürüp götüremediği bir sevgi vardır. Bu sevgi insani sevgi değil, göksel sevgidir, Tanrı'nın sevgisidir. Tanrı seni de böyle bir sevgiyle seviyor. PAZAR Sonntag 6 OCAK Januar Beni kendi yüreğin üzerine bir mühür gibi, kolunun üzerine bir mühür gibi koy; çünkü sevgi ölüm kadar güçlüdür, kıskançlık ölüler diyarı gibi serttir; onun alevleri, ateşin alevleri, yakıp bitiren alev. Ezgiler Ezgisi 8: 6 Leg mich wie ein Siegel an dein Herz, wie ein Siegel an deinen Arm! Denn stark wie der Tod ist die Liebe, hart wie der Scheol die Leidenschaft. Ihre Gluten sind Feuergluten, eine Flamme Jahs. Hoheslied 8, 6 Ah o sevilmek yok mu! İnsan buna büyük özlem duyar. Ama nerede o sevgi! Sevgiye ilişkin hep hayal kırıklıkları yaşamadınız mı? Kaç kez güvendiğiniz dağlara kar yağdı! Kaç kez size verilen sözler tutulmadı! Böyle olunca insanın ne bir amacı, ne hedefi, ne de bir umudu kalır. Bugün insanlığın - çocukların yaşadığı en korkunç bunalım budur. Tanıdığım bir bayan öğretmen, ara sıra bana okulda çocuklarla yaşadıklarını anlatır. Çocukların yüzde 80'inden fazlası büyük sorunlar içerisindeler. Çünkü ailedeki bunalımlar en çok çocukları yıkmaktadır. Hele boşanmalar ayrı bir bunalımdır. Bu çocukların en büyük özlemleri sevgidir, dedi. Ama bu çocukların çoğu ya annesini ya da babasını bile tanımıyor. Bu nedenle bunalım içerisindeler. Böyle sevgisizce büyüyen çocuklar geleceğe nasıl umutla bakabilirler! Bu bayan öğretmen, “bazen bu çocuklara Tanrı'nın onları sevdiğini söylediğimde onların gözlerinin parladığını görüyorum, dedi. Sen de mi böyle büyüdün? Ya da o sevgiyi mi arıyorsun? Tanrı'nın seni sevdiğini söyleyebilirim, dostum. PAZARTESİ Montag 7 OCAK Januar Bilgisiz heves işe yaramaz, acelecilik insanı yanılgıya düşürür... Her tür acelecilik hep yoklukla sonuçlanır. Süleyman'ın Özdeyişleri 19:2; 21:5 Ohne Erkenntnis ist selbst Eifer nicht gut; und wer mit den Füßen hastig ist, tritt fehl... Jeder, der hastig ist, erreicht nur Mangel. Sprüche 19,2; 21,5 hastig: aceleci Her şeyin hızla ilerlediği bir dönemde yaşıyoruz. Koş, koşuştur, ona yetiş buna yetiş derken, zamanın hızla akıp gittiğinin farkında bile değiliz. Bu koşup koşuşturma içerisinde ne ailemize, ne çoluk çocuğa, ne de diğer insanlara zamanımız var. Ne yazık ki, gittikçe makineleşiyoruz. Dünyadaki insan sayısı 7 milyara dayandı, ama insan gittikçe yalnızlaşıyor. Eskiden aile bağlarımız güçlüydü ve yaşlanmaktan fazla da korkulmuyordu. Ama bugün en büyük korku yaşlanmaktır. Hayır, yaşlanmanın kendisinden korkulmuyor, yaşlanınca, elden ayaktan düşünce bana kim bakacak korkusu oldukça yoğun. Böylece insanoğlu kendisini yıpratmaktadır. Bundan hem beden, hem de ruh zarar görür. Durmadan “haydi, çabuk ol, koştur” ya da “Schnell, los ...” sözlerini işitiriz. Bütün bunlarda en fazla zarar gören kalbimizdir. Onun dili olsaydı acaba bize nasıl konuşurdu? Daha zamanı dolmadan önce kalp sektesinden ölenlerin sayısı gittikçe artmaktadır. Önümüzdeki birkaç günde kalbimizin bizlere neler söyleyeceğine bakacağız! SALI Dienstag 8 OCAK Januar Her şeyden önce yüreğini koru, çünkü yaşam ondan kaynaklanır... Oğlum, dinle ve bilgeli ol, yüreğini doğru yolda tut. Süleyman'ın Özdeyişleri 4,23; 23,19 Mehr als alles, was man sonst bewahrt, behüte dein Herz! Denn in ihm entspringt die Quelle des Lebens... Höre du, mein Sohn, und werde weise und leite dein Herz den geraden Weg! Sprüche 4,23; 23,19 Benim adım KALP'tir. Ali amcaya teşekkür ederim bana konuşma fırsatı verdiği için; çünkü bu yolla biraz da olsa içimi dökebileceğim. Ben bir kalp olarak gece gündüz ara vermeden çalışırım, çünkü çalışmazsam sahibim hemen ölür. Ama sahibim beni çok az düşünür, ancak hastalandığım zaman beni hatırlar. Ben aslında sahibimden fazla bir şey istemem. Kendi sağlığına dikkat etsin bana yeter. Benim yaptığım işi, dünyada insan eliyle yapılmış hiç bir makine yapamaz. Tabii ki makine gibi demirden, çelikten yapılmış değilim, gayet hassas yapılmışım. Fakat küçüklüğüme göre yaptığım iş büyük. Sadece 300 - 400 gram ağırlığında bir et parçasıyım, fakat 70 senede 3 milyardan fazla atarım. Gece ve gündüz hiç durmadan dakikada 72 kere bedene kan pompalarım. Böylece bütün bedene yayılmış damarları beslerim. Bedendeki damarların uzunluğu ise 560 bin km kadardır. Yani damarlarımızı bir sırada yan yana koyabilseydik tam 14 kere dünyayı dolaşabilirdi. Şaşılacak şey değil mi? Benim gibi küçük bir kalp, bunlara her saniye yeni, temiz kan yetiştirir. (Devamı yarın) ÇARŞAMBA Mittwoch 9 OCAK Januar Okşayıcı dudaklarla kötü yürek, gümüş cürufuyla sırlanmış toprak kaba benzer. Süleyman'ın Özdeyişleri 26: 23 Silberglasur, auf Tongeschirr gebracht, so sind feurige Lippen und ein böses Herz. Sprüche 26,23 die Lippe: dudak der Ton, der Erdboden: toprak Adımın kalp olduğunu ve 70 yılda 3 milyardan fazla attığımı, 560 bin km olan damarlara her saniye temiz kan pompaladığımı dün söylemiştim. Damarlara yetiştirdiğim kanın miktarı ise hayret edilecek derecede çoktur. Örneğin her gün on bir buçuk ton, yani yarım vagon dolusu kan pompalarım. 75 senede damarlara verdiğim kan miktarı ise 14 bin vagon dolusudur. Artık kaç tren dolusu olduğunu siz hesaplayın. Evet, bu kadar durmadan, dinlenmeden çalışmam yetmiyormuş gibi sahibimin duygusal yaşamına da katılıyorum. Sahibim bir şeye kızar, sinirlenir, intikam hisleri duyar, bir kişiyi kıskanırsa hemen beni etkiler. Sahibimin yaptığı bütün günah ve hatalar beni rahatsız eder ve daha hızlı çarpmaya başlarım. İyi ve kötü şeyleri sahibimle paylaşırım. Hele sahibim yalan söyleyip birisini aldatmak ister ya da başkasının karısına, kocasına göz koyarsa, kısacası Rab'bin hoşuna gitmeyen her tür iş beni çok etkiler. Daha söyleyecek çok sözlerim var sahibime. Söyleyeceklerime yarın devam edeceğim. PERŞEMBE Donnerstag 10 OCAK Januar Su görüntümüzü nasıl yansıtıyorsa, yürek de insanın içini yansıtır. Süleyman'ın Özdeyişleri 27: 19 Wie im Wasser das Gesicht dem Gesicht entspricht, so das Herz des Menschen dem Menschen. Sprüche 27,19 der Anblick: görüntü das Herz: yürek Adım kalp, sahibimin yaşaması için her türlü özveriden geriye durmuyorum. Tüm istediğim sahibimin sakin, huzurlu, esenlik içerisinde yaşamasıdır. Beni yaratan Tanrı'ya yüreğinde yer vermesidir. Ama ne yazık ki, sahibim Rab'bi düşüneceği, O'ndan yardım dileyeceği, O'na tapınacağı yerde, kendini içkiye, sigaraya, kumara verince ve oburlukla midesini doldurunca, iyice rahatsız olur, daha ağır çalışmak zorunda kalıyorum. Özellikle kin, nefret, kıskançlık, affetmezlik beni oldukça yorar, takatim kalmaz. Gücüm tükenmeğe başladığı zaman sahibim doktora koşar, ama ben gene de zarar görürüm. Bunun için konuşma fırsatım varken insanları uyarmak istiyorum. Ey insanlar! Siz kalplerinizi günahlarınızla hırpalıyorsunuz, ömrünüz azalıyor ve çeşitli hastalıklardan da kurtulamıyorsunuz. Bilin ki günah yolunu bırakmazsanız, hem siz hem de biz mutlu olamayacağız. Söyleyeceğim daha bir çok şey var, ama sanımca anlayana zaten sivri sinek sazdır, anlamayan davul zurna az. Anlayan anladı beni! CUMA Freitag 11 OCAK Januar Huzurlu yürek bedenin yaşam kaynağıdır. Süleyman'ın Özdeyişleri 14:30 Ein gelassenes Herz ist des Leibes Leben. Sprüche 14,30 ruhig, gelassen: huzurlu der Leib, der Körper: beden Birkaç gündür kalbimizin bize seslenişini duyduk. Onun sesine kulak verelim ve öğüdünü dinleyelim, zamanından önce kalbimizi hırpalayıp hasta etmeyelim. Çünkü bir kere kalbimiz darbe yedi mi, onu eski haline getirmek hemen hemen mümkün olmaz. Bu nedenle kalbimize önem vermeliyiz. Unutmayalım ki, Tanrı bizleri özenerek yarattı; gece gündüz içimizde çalışan bir yürek hediye etti bize. Kalbimiz çok güçlü ve dayanıklıdır, fakat işitmiş olduğumuz öğüde kulak asmazsak zararını gene bizler görürüz. Tanrı sözü de şöyle der: “Her şeyden önce yüreğini koru, çünkü yaşam ondan kaynaklanır (Özdeyiş 4:23). “Mutlu yürek sahibine sürekli bir ziyafettir... Gülen gözler yüreği sevindirir” (Özdeyiş 15:15, 30). CUMARTESİ Samstag 12 OCAK Januar Suç içinde doğdum ben, günah içinde annem bana hamile kaldı. Mezmur 51: 5 Siehe, in Schuld bin ich geboren, und in Sünde hat mich meine Mutter empfangen. Psalm 51,7 geboren werden: doğmak die Geburt: doğum Avustralya yerlilerinin silah yerine kullandıkları, ileri doğru fırlatılınca daima geriye gelen eğri bir değnekleri vardır. Buna Bumerang derler. Yerliler bunu ustalıkla kullanırlar. Hedefe fırlatılan ve vuracağı şeye çarptıktan sonra bu değnek yine onu atan sahibine geriye gelir. Bu eğri değneği bugün her yerde bulmak mümkün. Bu ilginç silaha ilişkin şöyle bir şaka da anlatılıyor: Yerli birisi kendisine yeni bir bumerang satın almış, eskiyeni fırlatıp atmak istemiş. Ama her fırlatışında, değnek sahibine geriye dönmüş! Adam eskisinden bir türlü yakayı kurtaramamış. Bu örneği verdim, çünkü bu bize günahı çok iyi tarif eder. İnsanın yaşamındaki günah bu değnek gibidir. İnsan onu hep kendinden atmak ister, ama bir türlü bu günah illetinden kurtulamaz. Ne yaparsa yapsın, o bumerang değneği gibi günah daima sahibine geri gelir. Çünkü günah insanın varlığındadır. Mezmur yazarının dediği gibi, “günah içinde annem bana hamile kaldı!” PAZAR Sonntag 13 OCAK Januar Mesih İsa'da yaşam veren Ruh'un yasası beni günah ve ölüm yasasından özgür kıldı. Romalılar 8:2 Denn das Gesetz des Geistes des Lebens in Christus Jesus hat mich freigemacht von dem Gesetz der Sünde und des Todes. Römer 8,2 frei: özgür frei machen: özgür kılmak Günahı bir keneye benzetebiliriz. Kene insana yapışır ve kopmak bilmez. Her insan bu günah yükünden nasıl kurtulabileceğini zaman zaman enine boyuna düşünür, ama bir çözüm de bulamaz. Dini kurallara uyar, iyilik eder, sadaka verir, ama yine de bu günah kenesinden yakasını kurtaramaz. Borç, ödemekle, yol da yürümekle biter sözünü herkes bilir sanımca. Ama günah yükü ne ödemekle, ne de yürümekle biter. Her geçen gün de ağırlaşır bu yük. Her gün çok kolay işlenen günahlar da yük üstüne yük koyar. Demek ki, eğer iş insana kalsaydı, asla kurtulamazdı. Tanrı bu işe el uzattı ve O insana yüklenen günahı üstlendi. Bunu de İsa Mesih aracılığıyla yaptı. İsa Mesih insanı günah mikrobundan, o yapışkan günah kenesinden, yükünden buna ne derseniz deyin - kurtarır. Başka deyişle, Kendisine gelen ve iman edenin yükünü kendi üzerine alır ve o kimseyi özgür eder. PAZARTESİ Montag 14 OCAK Januar Mesih İsa'da yaşam veren Ruh'un yasası beni günah ve ölüm yasasından özgür kıldı. Romalılar 8:2 Denn das Gesetz des Geistes des Lebens in Christus Jesus hat mich freigemacht von dem Gesetz der Sünde und des Todes. Römer 8,2 das Gesetz: yasa das Leben: yaşam Bildiğiniz gibi dünyamızda bir yer çekimi yasası vardır. Havaya ne atarsan at, o tekrar yere düşer, çünkü yer çekimi onu aşağıya çeker. Ama elimdeki kitabı yukarıya kaldırırsam, bu yer çekiminin bu kitap üzerindeki etkisini kırmış olurum. Yani yer çekiminin bu kitabı aşağıya çekme gücü kalmaz. Buna benzerlikte Tanrı Sözü, “Mesih İsa'da yaşam ruhunun yasası beni özgür kıldı” diyor. Günah en tehlikeli hastalıktan daha da tehlikeli ve saldırgandır. Tanrı insana kurtuluş getiren, onu özgür eden İsa Mesih'i dünyamıza gönderdi. Günahlı bir insan asla başka birisinin günahını yüklenemez. Günahsız bedenle gelen İsa günahlarımızı yüklendi, günaha yaraşan ölüm cezasını kendi bedeninde taşıdı. Günahın barınağı insan bedenidir. Günahsız İsa bedende ölüm cezasını çekti. Mesih inanlısı kesinlikle özgür edilmiştir. Tanrı Sözü de kesin bir şekilde şöyle der: “Eski insanı yaptıklarıyla birlikte kesip attınız... Bunun yerine bilgide yenilenen, kendisini yaratana benzeyen yeni insanı giyindiniz” (Koloseliler 3:9-10). SALI Dienstag 15 OCAK Januar Dünyada dört küçük yaratık var ki, çok bilgece davranırlar. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 24 Vier sind die Kleinen der Erde, und doch sind sie wohlerfahrene Weise. Sprüche 30, 24 klein: küçük die Erde: dünya, yeryüzü Bildiğiniz gibi, kişilerin düşünce yapısını etkileyen ve hatta insanların düşünce yapılarını değiştirebilen birçok etkenler vardır. Bu, yaşanmış bir olay olabilir ya da kişinin herhangi bir olay üzerinde yapmış olduğu bir anlatım, açıklama olabilir. Hikmetli olarak bilinen Süleyman peygamber de bilgece davranan ve insanoğlunun çok şey öğrenebileceği dört küçük yaratıktan söz eder: karıncalar, kaya tavşanları ya da kaya porsukları, çekirgeler ve kertenkeleler. Hayvanların yaşam biçimlerini incelediğimizde hayran kalmamak mümkün değil. Her birindeki çeşitlilik gerçekten de bunların gerisinde bir aklın, düşüncenin, yani bir Yaratıcı'nın var olduğunu haykırmaktadır. Nitekim Mezmur yazarı da şöyle haykırır: “Gökler Tanrı'nın görkemini açıklamakta. Gök kubbe ellerinin eserini duyurmakta” (Mezmur 19:1). İşte bu nedenle 104'üncü Mezmur'da şu övgü sözleri yükselir, “Ya Rab, ne çok eserin var! Hepsini bilgece yaptın...” (24). Önümüzdeki günlerde bu dört hayvan üzerinde duracak, onları inceleyecek ve kendimize dersler çıkarmaya çalışacağız. ÇARŞAMBA Mittwoch 16 OCAK Januar Dünyada dört küçük yaratık var ki, çok bilgece davranırlar. Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 24S25 Vier sind die Kleinen der Erde, und doch sind sie wohlerfahrene Weise: Die Ameisen, ein nicht starkes Volk, und doch bereiten sie im Sommer ihre Speise. Sprüche 30, 24S25 Birçok dersler öğrenebileceğimiz akıllı ve bilgece davranan dört yaratığın ilki karıncalardır. Önce karıncayı mercek altına alıp inceleyelim. Hikmetli Süleyman'ın karıncalara ilişkin öne çıkardığı ilk özellik, bu yaratıkların güçsüz ve zayıf olduklarıdır. Gerçekten de bu tespit çok yerinde ve doğru bir tespittir. İstemeyerek de olsa, bazen karıncaların üzerine basar, onları ezip geçeriz. Ayak altında ezilip yok olmaya mahkum hayvanlardır karıncalar. Ama başka bir yönden baktığımızda, inanılmaz güce sahip olduklarına tanık oluyoruz. Kırıntıları, yiyecek parçalarını taşırlarken mutlaka görmüşsünüzdür. Hiç durmadan hareket eden, yorulmak nedir bilmeyen çalışkan, güçlü varlıklardır. Atalarımız da boşuna, “Karıncadan ibret al, yazdan kışı karşılar!” dememiştir. Karıncalar, zayıf ve güçsüz olmalarına karşın geleceklerini düşünüp ona göre tedbir alırlar. Ya sen dostum! Geleceğini, sonsuzluğunu düşünüp tedbirler alıyor musun? PERŞEMBE Donnerstag 17 OCAK Januar Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 25 Die Ameisen, ein nicht starkes Volk, und doch bereiten sie im Sommer ihre Speise. Sprüche 30, 25 der Sommer: yaz Karıncalar üzerinde araştırma yapan hayvanbilimciler, karıncanın kendi ağırlıklarından yaklaşık 50 kat daha fazla ağırlığı taşıyabildiklerini ortaya koymuşlardır. Bu ne demektir biliyor musunuz? 70 kilo ağırlığında olan bir insan kendi ağırlığından 50 kat daha fazla yük taşırsa bu o kişinin 3,5 ton yük taşıyabildiğini ortaya koyar. Bunun yanında tüm böcekler arasında en büyük beynin karıncada olduğunu ve karıncada yaklaşık 250 bin beyin hücresinin var olduğunu söylerler. Bu da bize, karıncaların hiç de öyle aptal yaratıklar olmadıklarını gösterir. Gerçekten de karıncalar akıllı yaratıklardır. Zaten bilge Süleyman da karıncaların yiyeceklerini yazın biriktirdiklerini söyleyerek onların akıllı yaratıklar olduğuna dikkat çekmiştir. Karıncalar toplu olarak - hepsi birden yemek aramaya çıkmazlar. Öncü olarak bir karınca yollarlar. Öncü karınca yemek ararken rotayı kaybetmemek için koku molekülleri bırakır. Yemek bulduğunda da yuvaya gidip diğer karıncalara haber verir. Onlar da öncü karıncanın bıraktığı koku moleküllerini izleyerek yemeği bulurlar. CUMA Freitag 18 OCAK Januar Ey tembel insan, git karıncalara bak, onların yaşamlarından bilgelik öğren. Süleyman'ın Özdeyişleri 6: 6 Geh hin zur Ameise, du Fauler, sieh ihre Wege an und werde weise! Sprüche 6, 6 gehen: gitmek ansehen: bakmak Karıncaların ileriyi, geleceği düşünmeleri ve sonra da gelecek için hazırlık yapmaları gerçekten de kayda değer bir özellik değil midir? Sahip oldukları içgüdüyle zamanı ve mevsimleri iyi takip ederler. Ama bizler onların hareketlerini izlediğimizde, birbirlerinden bağımsız, gelişigüzel hareketlerle yaşamlarını sürdürdüklerini düşünürüz. Aslında tam tersidir. Sayıca çok olmalarına karşın aynı ortamda uyum içinde çalışırlar. Bizler 3S5 kişi bir aradayken bile, uyum içinde çalışmakta zorlanıyoruz, değil mi! Hem ileriyi, geleceği düşünmede, hem çalışkanlıkta, hem de birlikte çalışmada küçücük bir hayvan olan karıncaları örnek almak gerekir. Zaten bilge Süleyman peygamber de buna işaret eder ve, “Ey tembel insan git, karıncalara bak ve onların yaşamından bilgelik öğren. Karıncaların başkanları, önderleri ya da yöneticileri olmadığı halde yazın erzaklarını biriktirirler. Yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde” der. Peki sen ne zamana kadar uyuyacaksın ey tembel insan! Uyan artık ve işe koyul, geleceğini, sonsuzluğunu düşün ve hazırlık yap. CUMARTESİ Samstag 19 OCAK Januar Ey tembel kişi, git karıncalara bak, onların yaşamlarından bilgelik öğren. Süleyman'ın Özdeyişleri 6: 6 Geh hin zur Ameise, du Fauler, sieh ihre Wege an und werde weise! Sprüche 6, 6 lernen: öğrenmek Küçüklüğümüzden beri hep “Karınca ve çekirge” hikayesini duyduk. Karıncanın çalışkanlığı, çekirgenin de tembelliği dile getirilerek tembel, miskin - yani uyuşuk - kişilere gönderme yapılır. Süleyman da “Ey tembel kişi, git, karıncalara bak, onların yaşamından bilgelik öğren”, der. Karıncalar yazın erzaklarını biriktirirler, yiyeceklerini toplarlar biçim mevsiminde! Bilgece davranarak gelecek için hazırlık yaparlar. Bizler de hazırlık yapmalıyız. Ama buradaki fark, karıncalar bu dünya için, bizler ise göklere yatırım yapmalıyız! Yani bilge insanlar, iman edenler hazinelerini yeryüzünde değil, gökyüzünde biriktirirler. Ne yazık ki biz insanlar daha çok günü yaşayan, geçmişiyle de övünen varlıklarız. Vay be! Eskiden neydim ben! Sen beni 15S20 yıl önce görecektin! Dostum, geçmişten ders almak önemlidir, ama geçmişte kalarak yaşayamayız. Ya da geçmişe takılarak geleceğe yönelik doğru, sağlıklı adımlar atamayız. Yüzümüz ileriye dönük, Rabbimize yönelik olmalı. Karıncaların gelecek konusundaki bu yaklaşım biçimi bizler için bir örnek olsun. PAZAR Sonntag 20 OCAK Januar Belinizi gerçekle kuşatmış, göğsünüze doğruluk zırhını takmış... olarak yerinizde dimdik durun! Efesoslular 6: 14 So steht nun, eure Lenden umgürtet mit Wahrheit, bekleidet mit dem Brustpanzer der Gerechtigkeit! Epheser 6, 14 die Lende: bel der Gürtel: kuşak Karıncaların çok ilginç bir özelliği vardır. Onların vücutları zırha benzer çok sert bir kabukla kaplıdır. Hayvanbilimciler bu kabuğun çok önemli bir özelliği olduğunu söylüyorlar. Kabuğun üst kısmı ince bir zarla kaplı ve bu ince zar karıncayı hem hastalıklardan, hem de ona zarar verecek düşmanlardan - dış etkenlerden - koruyor. Ruhsal kapsamda düşündüğümüz zaman, biz imanlılar da Rabbimizin sağlamış olduğu ruhsal silahlarla donatılmış bir zırha sahibiz. Bu, İncil'de belirtilen “doğruluk zırhı” olarak ifade edilir (Efes 6:14). Korintoslulara yazılan ikinci mektupta da, her imanlının Rab Tanrı'nın doğruluğuyla donatılmış olduğunu yazar (5:21). İmanlı, şeytanın saldırı oklarına karşı durabilecek yeterliliğe sahiptir bu zırh sayesinde. Bizler de içinde yaşamakta olduğumuz bu bozuk düzen içinde sürekli olarak ruhsal alanda saldırı altındayız. Çevremiz tehlikelerle dolu. Bu saldırılar imanımızı sarsma ve zayıflatma yönünde tüm gücüyle etkinliğini sürdürmektedir. Ama hamt olsun ki Rabbimiz, bizleri yıkılmamak ve yerimizde durabilmek için ruhsal silahlarla donattı. PAZARTESİ Montag 21 OCAK Januar Kötü günde dayanabilmek, gerekli her şeyi yaptıktan sonra yerinizde durabilmek için Tanrı'nın bütün silahlarını kuşanın. Efesoslular 6:13 Deshalb ergreift die ganze Waffenrüstung Gottes, damit ihr an dem bösen Tag widerstehen und, wenn ihr alles ausgerichtet habt, stehen bleiben könnt! Epheser 6, 13 die Waffe: silah Sevgili dostlar, geçtiğimiz birkaç gündür ki bilge Süleyman peygamberin karıncalardan dersler almamız gerektiği konusu üzerinde durmuştuk. Çalışkan, ilerisi için hazırlık yapan ve sürekli hareket halinde olan karıncalar gibi sizler de her zaman hareket halinde olun ve ilerisi, gelecek için hazırlık yapın! Daha önce de belirttiğim gibi, karıncaları izlediğimizde, sanki çılgınca ve düzensiz hareket ettiklerini düşünürüz. Ama onlar uyum içinde bir amaca hizmet ederler! Bizler de uyum içinde kalarak yılmadan, yorulmadan Rab'bin isteği ve amacı doğrultusunda ait olduğumuz inanlılar topluluklarında, ait olduğumuz görev alanında hizmeti sürdürmeliyiz. Nitekim Elçi Pavlos Efesoslular mektubunda, “Vaktinizi çağrıldığınız çağrıya yaraşır biçimde geçirin” der (4:1). Yani Rab Tanrımızın bizler için vermiş olduğu zamanı en etkin ve verimli biçimde hizmet ederek, çalışarak, ileriyi, geleceği, sonsuzluğu düşünerek kullanmalı ve değerlendirmeliyiz karıncalar gibi. Bunun da koşulu, geriye değil ileriye bakmaktır! Rab'be bakmaktır! SALI Dienstag 22 OCAK Januar Kaya porsukları güçsüz bir topluluktur, ama yuvalarını kaya kovuklarında yaparlar. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 26 Die Klippdachse sind ein nicht kräftiges Volk, und doch legen sie im Felsen ihre Wohnungen an. Sprüche 30, 26 die Wohnung: yuva, ev, daire der Fels: kaya Kaya porsukları, ilginç bir hayvandır. Uzun tüylü, kısa kuyruklu, yuvarlak kulaklıdırlar. Onların en büyük özelliği, zayıf ve korumasız olmalarıdır. Toprağın altında yuva yapamazlar, bu da onları korumasız yapar, bu yüzden korunmak için kayalara saklanırlar. Her ne kadar kaya porsukları güçsüz ve korumasızsa da, karıncalar gibi onlar da akıllı yaratıklardır. Neden? Çünkü yuvalarını kaya kovuklarına yaparlar. Yuvasını kayalar arasına yapıyor olması kaya porsuğunun öne çıkan en büyük özelliğidir. Bunun nedenini biliyor musunuz? Kartallara yem olmamak için! Kartallara yem olma korkusundan dolayı kaya oyuklarında yaşamlarına devam ederler. Bitkiyle beslenen hayvanlar oldukları için kayalık arazi porsuklar için pek uygun değil aslında. Çünkü kayalık arazide bitkilerin olduğu alanlar çok az. Ama buna rağmen kayalara yakın bir yaşamları vardır. Neden? Çünkü kayalık alan onlar için bir avantaj - üstünlük - sağlıyor tehlike içerisindeyken. Bu bize de büyük bir ders değil mi? Şeytanın saldırılarından korunabilmek için Rab'be yakın yaşamamız gerekir. ÇARŞAMBA Mittwoch 23 OCAK Januar Kaya porsukları da güçsüz bir topluluktur, ama yuvalarını kaya kovuklarında yaparlar. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 26 Die Klippdachse sind ein nicht kräftiges Volk, und doch legen sie im Felsen ihre Wohnungen an. Sprüche 30, 26 der Dachs: porsuk Kaya porsukları, dün de belirttiğim gibi, zayıf ve korum asız hayvanlardır, am a akıllılar. Çünkü tehlikenin nereden geldiğini iyi bildikleri için kayalarda evlerini yaparlar. Bir tehlike anında hem en kayalara saklanırlar. Görebiliyor m usunuz? Kayalar porsuklar için bir üstünlük sağlarken, aynı kayalar kartallar için bir engel, tehlike oluşturur. Çünkü kartal avını yakalayabilm ek için saatte 120S130 km bir hızla dalış yapm ak zorundadır. Kayalıklara yapılan bu hız kartal için bir tehlikedir. Bu nedenle kartal, kayalar arasında dolaşan avına hızla yaklaşırken hızını yavaşlatm ası ya da farklı açılardan dalış yapm ası gerekiyor kayalara çarpıp ölm em ek için. Elbette bu da, kaya porsuğuna yeterli zam anı sağlam ış oluyor kaçabilm esi için. Bu yüzden kartallar, porsuğun kayalıklardan m üm kün olduğu kadar uzaklaşm asını beklerler sabırla. Kaya porsukları kendilerine korunak olan kayalıklardan uzaklaştıklarında kartallara yem oluyorlar. Bizler de Rab'den uzaklaşınca, şeytana yem oluruz! Bu nedenle her zam an Rab'be yakın yaşam alıyız. PERŞEMBE Donnerstag 24 OCAK Januar Yüksek dağlar dağ keçileri içindir, kayalar tavşanlara sığınacak yerdir. Mezmur 104: 18 Die hohen Berge sind für die Steinböcke, die Felsen eine Zuflucht für die Klippdachse. Psalm 104, 18 der Berg: dağ hoch: yüksek die Zuflucht: sığınak, sığınacak yer Tavşanlar zayıf ve korum asız hayvanlardır. O nların en büyük düşm anı kartallardır. Am a kayalar onlara sığınak ve korum a sağlar. Kaya bize Rab İsa Mesih'i anım satır. İncil'den 1 Korintoslular 10:4'te İsa Mesih'in bir kaya olduğunu ve O'na sığınanları koruduğunu söyler. Davut peygam ber de şöyle seslenir: “Canım yalnız Tanrı'da huzur bulur. Kurtuluşum O'ndan gelir. Tek kayam , kurtuluşum , kalem O'dur, asla sarsılm am ... Güçlü kayam , sığınağım O'dur” (Mezm ur 62:1S2,7). Kaya, gücü, kale ise korunm ayı sim geler. Aynı zamanda kaleler yüksek tepelere kurulduğu için bir kule görevi görür ve ileriyi görm e olanağı sağlar. Bazen yaşam sorunları hayatım ızı sık bir orm ana dönüştürür ve nereye gideceğim izi bilm eyiz. Am a sığınağım ız, yüksek kulem iz olan Rabbim iz bizlere kuş bakışı bir görüş sağlar. Sağlam durabilm ek için Kaya üzerinde olm alıyız. Davut peygam ber şöyle der: “Ö lüm çukurundan, batak çam urundan beni çıkardı. Ayaklarım ı kaya üzerinde durdurdu ve adım larım ı pekiştirdi” (Mezm ur 40:2). Tehlike ve sıkıntılarda sen kim e sığınıyorsun? CUMA Freitag 25 OCAK Januar Tanrı'ya yaklaşın, O size yaklaşacaktır. Ey günahkârlar, ellerinizi günahtan temizleyin. Ey kararsızlar, yüreklerinizi paklayın. Yakup 4: 8 Naht euch Gott! Und er wird sich euch nahen. Säubert die Hände, ihr Sünder, und reinigt die Herzen, ihr Wankelmütigen! Jakobus 4, 8 sich nahen: yaklaşmak Tavşanlar, kaya porsukları kendilerini kayalara sığınarak korurlar. Yani bu hayvanların tek korunacak yerleri kayalardır. Bizlerin de sığınıp korunabileceği tek yer Rabbimiz Mesih İsa'dır! Tavşan veya kaya porsukları bu kayalıklara yakın yaşadığı sürece emniyet içindedir. İçinde yaşamakta olduğumuz tehlikelerle dolu dünyada emniyet içinde varlığımızı sürdürebilmek için Rabbimize yakın yürümeli ve yaşamalıyız. İncil'den Yakup Mektubu 4:8'de şöyle der: “Tanrı'ya yaklaşın, O da size yaklaşacaktır!” Bunun da koşulu, Tanrı Sözü'ne sıkı sıkıya bağlılıktır. Her keresinde vurguladığımız gibi, Tanrı Sözü'ne yakınsak, Rab'be yakınız dem ektir. Tanrı Sözü'ünden uzaksak, Rab'den de uzağız demektir! Rab'den uzaksak, şeytanın saldırı oklarına hedef olmuş oluruz! Kaya tavşanları - porsukları da kayalıklardan uzaklaştıklarında kartallara yem olabiliyorlar. İmanlılar olarak sarsılmayan Kaya'ya -Rab'be- sığınmaktan başka bir seçeneğimiz yok, değerli dostum! CUMARTESİ Samstag 26 OCAK Januar Çekirgelerin kralı yoktur, ama bölük bölük ilerlerler. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 27 Die Heuschrecken haben keinen König, und doch ziehen sie allesamt aus in geordneten Scharen. Sprüche 30, 27 die Heuschrecke: çekirge Daha önce karıncaların yeteneklerini gördük. Sonra kaya porsuklarının nasıl korunduklarına baktık. Üçüncü olarak da Süleyman peygamber çekirgelerden söz eder. “Çekirgelerin kralı yoktur, ama bölük bölük ilerler” der. Çekirgeler tek başınayken bir şey ifade etmezler, ama bir aradalarken olağanüstü bir güce sahip olurlar. Akla gelen ilk özellikleri budur! Toplu halde uçarak elde ettikleri güç ile önlerine çıkan ekin türü ne olursa olsun tümünü kısa sürede yok ederler, yani yiyip tüketirler. Hiçbir hayvanın veremeyeceği zararı verirler toplu haldeyken. Uzmanlara göre, sürü halindeyken yirmi bin ton ürünü bir anda yok edebiliyorlar. İbranilerin özgür olmalarını istemeyen, onları köle olarak tutmak isteyen firavunun başına gelenleri şöyle okuyoruz: “Çekirgeler toprağın üzerini öyle kapladılar ki, ülke kapkara kesildi. Bütün bitkileri, dolunun zarar veremediği ağaçta kalan meyvelerin hepsini yediler. Mısır'ın hiçbir yerinde - ağaçlarda, kırdaki bitkilerde - yeşillik kalmadı” (Çıkış 10:15). Güç nereden geliyor? Bir arada, birliktelik ve uyum içinde hareket etmekten! PAZAR Sonntag 27 OCAK Januar Çekirgelerin kralı yoktur, ama tümü bölük bölük çıkarlar. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 27 Die Heuschrecken haben keinen König, und doch ziehen sie allesamt aus in geordneten Scharen. Sprüche 30, 27 ausziehen: çıkarmak Çekirgeler birlikteyken - toplu halde ilerlerken önlerine ne çıkarsa, onları kısa zamanda yiyip tüketirler. Geriye sadece kuru bir çöl bırakırlar. Ortaya çıkan ders şudur: Kendi başımıza buyruk biçimde hareket ettiğimizde zayıf düşeriz. Her şeyi kendimiz yapmaya kalktığımızda güçten düşeriz. Ama birlikte hareket ettiğimizde güç buluruz; tek başımıza yapamadığımızı birlikte başarırız. “Bir elin nesi var, iki elin sesi var” ya da “Birlikten güç doğar” demiştir atalarımız. Bu yaşamın her alanında geçerli bir kuraldır. Bir aile içinde birlik, beraberlik, dayanışma varsa, orada huzur ve esenlik vardır demektir. Birlik varsa, güç de vardır. Bir ülkede birlik, beraberlik varsa, o ülkede huzur, barış ve refah da vardır demektir. Ancak düşman bu birliği, dayanışmayı bozmak, yok etmek ister. Tanrı Sözü de hayvanları örnek kullanarak bizim dayanışmamızın ve birlikteliğimizin ne kadar önemli olduğunu gösterir. PAZARTESİ Montag 28 OCAK Januar Ne var ki, Musa'nın elleri yoruldu. Bir taş getirip altına koydular. Musa üzerine oturdu. Bir yanda Harun, öbür yanda Hur Musa'nın ellerini yukarıda tuttular. Güneş batıncaya dek Musa'nın elleri yukarıda kaldı. Çıkış 17:12 Da jedoch Moses Hände schwer wurden, nahmen sie einen Stein und legten den unter ihn, und er setzte sich darauf. Dann stützten Aaron und Hur seine Hände, der eine auf dieser, der andere auf jener Seite. So blieben seine Hände fest, bis die Sonne unterging. 2. Mose 17, 12 Tanrı Musa aracılığıyla İbraniler'i Mısır köleliğinden kurtardı. Bu halk vaat edilen Kenan diyarına giderlerken, yollarda birçok kereler savaşm ak zorunda kaldılar. Yine böyle bir durum da Musa peygam ber Yeşu'yu savaş alanına gönderdi, kendisi de Harun ve Hur ile bir dağın tepesine çıktılar. Musa buradan ellerini Tanrı'ya kaldırarak dua ediyordu. Musa'nın elleri yukarıya, Tanrı'ya doğru açılm asaydı, Musa'nın adam ları yenilecekti. İlginç ve güzel olan, Musa'nın da dua sırasında desteğe ihtiyacı olm asıydı. Yani Musa dua ederken onun da yalnız olm adığını görüyoruz. Harun ve Hur vardı yanında! Harun ve Hur ne yaptılar? Çok pratik bir çözüm buldular. Musa'nın oturm ası için altına taş getirdiler. Önem siz gibi görünse de önem li, gerekli bir hizm etti bu. Daha sonra ne yaptılar? Bir yanda Harun, öbür yandan da Hur Musa'nın ellerini yukarıda tuttular. “Güneş batıncaya dek Musa'nın elleri yukarıda kaldı” diye okuyoruz. Yarıda bırakm ayıp sona kadar dayandılar. Tam bir takım işi! Birbirlerine verdikleri destek sonucu zafer kazanm ışlardı! Birlikten güç çıktığını unutm ayalım ! SALI Dienstag 29 OCAK Januar Çekirgelerin kralı yoktur, ama tümü bölük bölük ilerlerler. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 27 Die Heuschrecken haben keinen König, und doch ziehen sie allesamt aus in geordneten Scharen. Sprüche 30, 27 alle, allesamt: tümü Bütünlük ve uyum içinde atılan kararlı adımlar güzel sonuçlar doğurur. Karıncaların birlikte hareket etmeleri, çekirgelerin topluca ilerlemeleri güzel örneklerdir. Bu hayvanlar birbirleriyle dövüşmeden, sürtüşmeden aynı hedefe doğru koşarlar. Bizler de aynısını yapmalıyız. Birbirimizi üzerek, acıtarak, birbirimizi suçlayarak, birbirimize kin güderek hiçbir yere varamayız. Birliktelik olmazsa - birlikte hareket edilmezse ait olduğunuz topluluğun gelişmesine, koştuğunuz hizmet alanındaki verimliliğe katkı sağlayamazsınız. Birbirimizi kucaklayarak bütünlük içinde hareket etmeliyiz! Şunu hiçbir zaman aklınızdan çıkarmayın: bütünlük ve işbirliği, rekabeti ve çekişmeyi ortadan kaldırıyor! Pavlos bu konuya geniş biçimde yer verir Korintoslulara yazmış olduğu birinci mektubunda. Rabbimiz Mesih İsa'nın gücünden söz eder ve bu güç iman eden herkesin yüreğinde Kutsal Ruh olarak konut kurmuştur. Demek ki, bir araya gelip uyum içinde birbirimize destek verdikçe gücü birleştirmiş oluyoruz. Bu nedenle, birlikte birbirimize destek vererek ilerlemeliyiz! ÇARŞAMBA Mittwoch 30 OCAK Januar Demir demiri biler, insan da insanı. Süleyman'ın Özdeyişleri 27:17 Eisen wird durch Eisen geschärft, und ein Mann schärft das Angesicht seines Nächsten. Sprüche 27, 17 das Eisen: demir schärfen: bilemek İnsanlar genel olarak yaşamlarını hep “BEN” ilkesi üzerine kurarlar. Bu nedenle de insan ilişkilerinde, aileler arasında bu kadar uyuşmazlık, hırgür, yani kavga ve sorunlar vardır. Oysa yaşamlarımız “BİZ” üzerine kurulmalıdır. Çünkü “Biz” sen ve benden daha büyüktür. Örneğin, aile içerisinde ya da bir iş yerinde çalışanlar arasında “Biz” ilişkisi oturmuşsa, o ailede ve iş yerinde ilişkiler kesinlikle güçlü ve sağlıklıdır! O zaman şunu söyleyebiliriz: İlişkilerimiz “Ben, sen” ya da “benim, senin” ayrımcılığından “Biz ve bizim” bütünleşmesine dönüşmesi gerekiyor! Takım “Biz” olmuşsa eğer, başarı vardır! Bu kadar açık ve bu kadar net! Birlikte, bir bütünlük içinde hareket etmenin önemi ve gerekliliği kilisenin oluşumunda, hizmetinde de görülmektedir. Bilge Süleyman bu gerçeği şu şekilde destekler: “Demir demiri biler, insan da insanı” (27:17). Vaiz 4:9'da da şöyle der: “İki kişi bir kişiden iyidir. Çünkü emeklerine iyi karşılık alırlar!” Bütünlük içinde verilen emeğin karşılığı çok daha büyüktür. PERŞEMBE Donnerstag 31 OCAK Januar O'nun önderliğinde bütün beden, her eklemin yardımıyla kenetlenip kaynaşmış olarak her üyenin düzenli işleyişiyle sevgide büyüyüp gelişiyor. Efesoslular 4:16 Aus ihm wird der ganze Leib zusammengefügt und verbunden durch jedes der Unterstützung dienende Gelenk, entsprechend der Wirksamkeit nach dem Maß jedes einzelnen Teils; und so wirkt er das Wachstum des Leibes zu seiner Selbstauferbauung in Liebe. Epheser 4, 16 Büyüyerek gelişim her üyenin düzenli işleyişiyle gerçekleşiyor! Uyum içerisinde atılan adım larla verilen em ek -iş birliği- boşa gitm eyecek ve koşulan alanda değişim yaratacaktır! Rabbim iz on iki öğrencisiyle uyum içinde verm iş olduğu hizm et sonucu dünyanın gidişatını değiştirdi. İsa Mesih göğe alındığında da aynı işbirliği içinde öğrenciler devam ettiler. Petrus ilk büyük vaazını, Yakup kilise çobanlığını üstlendi ve Yuhanna da son zam anla ilgili açıklam alarda bulundu. Her biri ayrı ayrı görev yüklendiler, am a kendi başlarına buyruk değillerdi! Aynı am aca hizm et ettiler! Sorum luluklar farklıydı, am a hizm et R ab'beydi! Korintoslulara yazılan birinci m ektupta ifade edildiği gibi, “Çeşitli ruhsal arm ağanlar vardır, am a ruh birdir. Çeşitli görevler vardır, am a Rab birdir. Çeşitli etkinlikler vardır, am a herkeste hepsini etkin kılan aynı Tanrı'dır” (12:4S6). Yani topluluğu oluşturan birey başarı elde ediyorsa, bunun kaynağı Rabbim izin Ruhu'yla verdiği desteğin sonucudur. Önceden de ifade ettiğim gibi, birlik varsa, çekişm e, sürtüşm e, küsm e, alınm a olm az! Değerli Arkadaşımız! Bu takvimi eş ve dostlarınıza da öneriniz lütfen. T akvim i şu adresten ısmarlayabilirler: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-mail: mutlu.kaynak@cidnet.de S E V İN Ç G E T İR E N H AB E R ’İN SESİNİ 0 64 41 - 208 16 15 nolu telefonum uzdan dinleyebilirsiniz. Her gün yeni bir konu ve 20-25 dakikalık Kutsal Kitap yorumuyla karşınızdayız. Değerli okuyucumuz, takvimdeki yazılara ilişkin herhangi bir sorunuz ya da anlamadığınız bir yer olursa bize çekinmeden yazabilirsiniz. Size elimizden geldiğince yanıt vermeye ve sizlerle yazışmaya hazırız. Ayrıca, cezaevinde olanlarınıza, cezaevi idaresinin izin verdiği ölçüde ruhsal konularla ilgili kitap, kaset ve CD’ler sağlayabiliriz. Adresimiz: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de İnternet ve telefon aracılığıyla her gün cesaret veren 2-3 dakikalık bir vaazı ya da 20-30 dakikalık Kutsal Kitap yorumunu dinleyebilirsiniz. Telefon numarası: 0 64 41 - 208 16 15 Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik. Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur. www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz. BABA SEVGİSİ Senin baban nasıl biridir? Bazıları, benim babam harika derken birçokları da, korkunç diyor. Peki, Tanrı’ya “baba” diyebilir misin? Tanrı bizim babalarımıza benzer mi? Tanrı’nın nasıl bir yüreği vardır bizlere karşı? Tüm bu sorulara yanıtı “Baba Sevgisi” adlı kaset ve CD’mizde bulabilirsiniz. BAĞIŞLAMAK Bağışlamak ne demektir? Neden bağışlamak o kadar zordur? Biz günahlı insanlarız. Peki, Tanrı bizi nasıl bağışlıyor? Bağışlama konusunda Tanrı’nın buyruğu nedir? Tüm bu sorulara “Bağışlamak” adlı kaset ve CD’mizde yanıt bulacaksınız. Her kaseti ve CD’yi 2,50 Euro’ya elde edebilirsiniz. Posta ücreti için ayrıca 1,00 € hesap edin. Ismarlama adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Ismarlama kâğıdı: (İstediğiniz kitabın karşısına bir çarpı işareti koyunuz): ( ) Kutsal Kitap . . . . . . . . . . 11,00 € ( ) İncil . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 € ( ) Kutsal Ruh’un Öğretisi . . . 3,00 € ( ) Yoel’in Yorumu . . . . . . . . 2,00 € ( ) Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 € (2 cilt Eski Antlaşma, 3 cilt Yeni Antlaşma; her ciltin fiatı 9,00 €) Satın almak istediğiniz kitapların ederlerini kullanılmamış Alman posta pulu olarak da adresimize gönderebilirsiniz. Lütfen adresinizi okunaklı bir şekilde yazınız. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Bazı vatandaşlarımız, İncil Kitabının değiştirildiğini söylerler. Gerçekten de öyle mi? Tanrı Sözü’nü günahlı insan değiştirebilir mi? Şu kitapları okumanızı öneriyoruz: Kutsal Kitap değiştirildi mi? . . . . 2,00 € İncil Nasıl Yazıldı? . . . . . . . . . . . 1,50 € İznik Konseyinde Ne Oldu? . . . . 1,50 € Evet, Kitabı Mukaddes Tanrı’nın Sözüdür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . . . . 3,50 € Yaşam Fırtınaları (Yen¥!) . . . . . 5,00 € Ne Mutlu (Yen¥!) . . . . . . . . . . . . 1,00 € Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarını Alman posta pulu olarak da mektupla bize gönderebilirsiniz. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de CUMA Freitag 1 ŞUBAT Februar Bedenin değişik parçaları birbirine uymakta ve tüm beden eklemleri bağlı tutulmaktadır. Böylece her değişik parça kendine düşen işi yaparak bedenin büyüyüp gelişmesine... katkıda bulunmaktadır. Efesoslulara 4: 16 Aus ihm wird der ganze Leib zusammengefügt und verbunden durch jedes der Unterstützung dienende Gelenk, entsprechend der Wirksamkeit nach dem Maß jedes einzelnen Teils; und so wirkt er das Wachstum des Leibes zu seiner Selbstauferbauung in Liebe. Epheser 4, 16 Yaban kazları “V” şeklinde uçarlar. Uzmanlar kazların neden V şeklinde uçtuklarını araştırdılar ve şu bilgiye ulaştılar: Kazlar “V” şeklinde uçtuğunda, uçan her kaz kanat çırptığında, arkasında uçan kaz için onu kaldıran bir hava akımı sağlar ve böylece kaz grubu, birbirlerinin kanat çırpışları sonucu ortaya çıkan hava akımını kullanarak uçuş mesafelerini %70 oranında uzatabiliyorlar. Grubun başını çeken hiçbir hava akımından yararlanamıyor. Bu yüzden diğerlerine oranla daha çabuk yorulur. Aralarındaki uyum o kadar harika ki, baştaki kaz yorulduğunda, en arkaya geçer ve bu kez hemen arkasındaki kaz lider konumunu alır. Bu değişim sürekli yapılıyor. Böylece her kaz aynı oranda yorulmuş olur. Eğer uçuş hızı yavaşlarsa, gerideki kuşlar daha hızlı gitsinler diye öndekileri bağırarak uyarırlar. Hedefe ulaşabilmemiz için birbirimize ihtiyacımız var! Bizler bir araya geldiğimizde teşvik oluyor, teselli buluyoruz ve bu teşvik, teselli birbirlerine hız veren kazlar gibi bizlere hız veriyor! CUMARTESİ Samstag 2 ŞUBAT Februar Kertenkele elleriyle duvara yapışır, ama kral saraylarında bulunur. Süleyman'ın Özdeyişleri 30:28 Die Eidechse kannst du mit Händen fangen, und doch ist sie in Königspalästen. Sprüche 30, 28 die Eidechse: kertenkele der Königspalast: saray Bugünkü ayetimizde kertenkelelerin çok kolay bir şekilde duvara yapıştıkları ve elle yakalanabilen yaratıklar olduğu öne çıkan ilk özelliğidir. Çok kolayca yakalanabilir olmaları küçük, değersiz, önemsiz ve etkili olmadıklarını açıklar bizlere. Bu yaratıkların çok önemli bir özelliği var. Kendisini yemek isteyen hayvanlar tarafından yakalanacağını anladığı an kuyruğunu geride bırakır. Geride bırakılmış olan kuyruk tıpkı bir solucan gibi kıpır kıpır hareket ederek düşmanın dikkatini dağıtır. Dikkati dağılan düşman, kertenkelenin kendisiyle değil, kuyruğuyla ilgilenmeye başlar ve bu sırada kertenkele de kaçma fırsatını bulmuş olur. Bizler de yeri geldiğinde bırakmayı öğrenmek zorundayız. Her şeyi kafaya takmamalıyız. Olumsuz düşünceleri aklımızdan atmayı öğrenmeliyiz. Bizler atmayı öğrendikçe olgunlaşma yolunda da ilerliyoruz demektir. Aynı zamanda aklımızdan, hayatımızdan olumsuzlukları atmayı öğrendikçe özgürleşiriz. PAZAR Sonntag 3 ŞUBAT Februar Kertenkele elle bile yakalanır, ama kral saraylarında bulunur. Süleyman'ın Özdeyişleri 30:28 Die Eidechse kannst du mit Händen fangen, und doch ist sie in Königspalästen. Sprüche 30, 28 sein, sich befinden: bulunmak Kertenkelelerin bir başka özelliği de büyümelerinin durmamasıdır. Ama büyüyebilmesi için üstündeki deriyi atması gerekiyor zamanı geldiğinde. Çünkü büyüdükçe üstteki deri gerilir ve bırakmadığında büyüme yavaşlayıp durur. Yaşamına sağlıklı biçimde devam edebilmesi için işe yaramayan, kendisine engel olan deriyi sıyırıp atmak zorunda. Atmadığında, kendisi zarar görür. Bizlerin de yaşamında gelişmemize engel olan bir çok şey vardır. Örneğin, birilerine karşı acılık, öfke, çekemezlik, alınganlık, affetmezlik, kin ve nefret gibi. Hepsi kesilip atılmalı! Pavlos bunu çok güzel biçimde dile getirir Koloseliler mektubu üçüncü bölümde: “öfke, kızgınlık, kötü niyet dahil, hepsini üzerinizden sıyırıp atın” (8). Tanrı'nın, tüm olumsuzlukları yaşamından söküp atmasına izin ver dostum. Tüm bu olumsuzlukları O'nun ellerine teslim etmedikçe, elma içindeki kurt gibi seni yiyip bitirecektir; Rab ile olan yaşamına zarar verecektir. Ait olduğun topluluğa zarar verecektir. Yani sana zarar veren -işe yaramaz- şeyleri, yani öfkeyi, kin ve nefreti, dargınlığı üzerinden atmadıkça, o şeyler seni yiyip bitirecektir! PAZARTESİ Montag 4 ŞUBAT Februar Tanrı'nın seçilmişleri, kutsal yaşamlılar ve sevilenler olarak yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü , sabrı ve yumuşaklığı giyinin. Koloseliler 3:12 Zieht nun an als Auserwählte Gottes, als Heilige und Geliebte: herzliches Erbarmen, Güte, Demut, Milde, Langmut! Kolosser 3, 12 auserwählt: seçilmiş Değerli kardeşler, Rabbimizin harika tasarıları var her birimiz için. Bu tasarılar yaşamında gerçekleşmesi için önde olman, gözde olman, üstün yeteneklerin sahibi olman gerekmiyor kertenkeleler gibi. Elle yakalanabilen yaratıklardı. Musa da yetenekli değildi; “Aman ya Rab! Dili ağır tutuk biriyim” demişti (Çıkış 4:10). Rab Tanrı çok güzel bir yanıt verdi Musa'ya: “Kim ağız verdi sana?” (Çıkış 4:11). Rabbimizin gözünde üstün bir değer taşıyoruz. Bakın bu konuda Tanrı Sözü'nde ne okuduk? “Tanrı'nın seçilmişleri, kutsal yaşamlılar ve sevilenler!” Bir insan seçiliyorsa, o değerlidir. Bir insan kutsal kılınıyorsa, o değerlidir. Bir insan seviliyorsa, o değerlidir. Tanrı da seni böyle görüyor, dostum. Harika bir amaç için seçilmişiz! Seçildiğim amaca bakıyorum ve arkasından da içinde bulunduğum duruma. Ne kadar boş işlerle uğraştığımı görünce üzülüyorum. Günah karanlığında yolumuzu bulmaya çalışırken, muhteşem bir kurtuluşla Rabbimiz İsa Mesih'in egemenliğine aktarıldık. Bizler için bunu yapan Rabbimize hizmet edip ayetimizde sıralanan erdemleri kuşanarak Rab'be onur getirelim! SALI Dienstag 5 ŞUBAT Februar Hikmetli adamlar bilgi biriktirir... Terbiyeye kulak veren yaşam yolunu bulur. Süleyman'ın Özdeyişleri 10: 14, 17 Weise bewahren Erkenntnis ... Ein Pfad zum Leben ist, wer auf Zucht achtet. Sprüche 10, 14+17 der Pfad: yol, patika Süleyman'ın Özdeyişleri 30. bölümde gördüğümüz karıncalar, kaya porsukları, tavşanları, çekirgeler ve kertenkeleler değersiz, güçsüz yaratıklardı. Ama buna rağmen bilgece hareket etmekteler. Bilgece davranan -yani bilgisini sağlam temeller üzerine kuran ve bildiğini başkalarının yararı için kullanabilen insanlar aslında olgun insanlardır. Bizler de böyle olmalıyız. Bildiğiniz gibi, Rabbimizin gözünde küçük ya da değeri, önemi daha az olan hiçbir hizmet çeşidi yoktur. “Küçük işler gününü kim hor görür, küçümser?” (Zek. 4:10). Ama kilise topluluklarında sahip olduğu arm ağanı k üçü m se yen, önem siz gören imanlılar vardır. Bu kişiler üstün yeteneklere sahip, göze çarpan armağanlara sahip olan imanlılar karşısında çekinmiş olduklarından geride kalırlar. Her işin, hizmetin bir değeri, bir önemi olduğunu bilelim ve her ne yaparsak bunu istekle, sevinçle yapalım. O zaman bu hizmetten hem biz, hem de başkaları bereket alacaktır. ÇARŞAMBA Mittwoch 6 ŞUBAT Februar Karıncalar güçlü olmayan bir topluluktur, ama yiyeceklerini yazdan biriktirirler. Kaya porsukları güçsüz bir topluluktur, ama yuvalarını kaya kovuklarında yaparlar. Çekirgelerin kralı yoktur, ama bölük bölük ilerlerler. Süleyman'ın Özdeyişleri 30: 25S27 Die Ameisen, ein nicht starkes Volk, und doch bereiten sie im Sommer ihre Speise, die Klippdachse, ein nicht kräftiges Volk, und doch legen sie im Felsen ihre Wohnungen an; die Heuschrecken haben keinen König, und doch ziehen sie allesamt aus in geordneten Scharen; Sprüche 30, 25S27 Güçsüz görünen yaratıklar aracılığıyla öğrendiklerimizi sizlere tekrar hatırlatayım: Karıncalar aracılığıyla İsa Mesih'te güce sahip olduğumuzu öğrendik. Çünkü sahip olduğumuz ruhsal silahlar aracılığıyla doğruluk zırhını giyinmiş kişileriz. Kaya porsukları aracılığıyla İsa Mesih'te güvenlikte olduğumuzu gördük. Kayalara yakın yaşamları onları kartallardan koruyordu. Çekirgelerse, birlikteliğin, bir bütünlük içinde hareket etmenin getirdiği başarıyı gösterdi. Bizler de Rabbimizin istemi doğrultusunda birlik içinde hareket ettikçe istenilen hedeflere ulaşabileceğiz. Rabbimiz Mesih İsa'da güvenlikteyiz, O'nda büyük bir güce sahibiz ve O'nda değerliyiz! Bu da, O'nunla birlikteyken, sahip olduğumuzdan daha fazlasını yapabileceğimizi açıklar bizlere! Önemli olan, olduğun gibi O'nun ellerine teslim olmak ve sende var olanı O'nun ellerine teslim etmektir. Bereket, başarı kendini ve sende olanı vermekten geçiyor! Güvenle teslim ol ve aynı güvenle de, sende olanı hiç küçümsemeden teslim et, sonucu göreceksin! PERŞEMBE Donnerstag 7 ŞUBAT Februar Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: biz daha günahlıyken Mesih bizim yerimize öldü. Romalılar 5: 8 Gott aber erweist seine Liebe zu uns darin, dass Christus, als wir noch Sünder waren, für uns gestorben ist. Römer 5, 8 erweisen, beweisen: kanıtlamak für uns: bizim için der Sünder: günahlı Tanrı hakkındaki düşüncen, görüşün nedir? Ya da Tanrı'yı aklına getirirken, Tanrı hakkında ne düşünüyorsun? Genelde insanlar Tanrı'yı uzaklarda, ulaşılamayan, istediğini yapan, istediğine iyilik eden, istediğine de kötülük eden, istediğini doğru yola getiren, istediğini saptıran biri olarak düşünürler. Sabahtan akşama kadar her kızdığında, “Allah belasını versin” diye lanetler savuran, çocuklarını korkutmak için, “yapma çocuğum, Allah çarpar, cezanı verir” diyen insanlar bu düşünceyi ortaya koymuyorlar mı? Oysa Tanrı biz insanları seven, iyiliğimizi isteyendir. Bazı dindarlar, Tanrı'nın yalnız dini işlerde başarı kaydedenleri sevdiğini düşünürler. Başkaları Tanrı'nın yalnız iyilik yapanları sevdiğini düşünür. Bu doğru olsaydı, çoğumuz Tanrı'nın sevgisinden yoksun kalırdık. Harika olan şudur ki, Tanrı bize olan sevgisini biz daha günahlıyken kanıtladı. Tanrı bizi günahlı olduğumuz halde sevdi. Ama günahlı olarak kalmamızı istemedi. Bu nedenle İsa Mesih'i bizi kurtarmak için yeryüzüne yolladı. CUMA Freitag 8 ŞUBAT Februar İsa ona dedi: “Yıkanmış olan tamamen temizdir... Sizler de temizsiniz, ama hepiniz değil.” Yuhanna 13: 10 Jesus spricht zu ihm: Wer gebadet ist, ... ist ganz rein; und ihr seid rein, aber nicht alle. Johannes 13, 10 waschen: yıkamak gewaschen, gebadet: yıkanmış rein, sauber: temiz Yağla kirlenmiş iş elbisesiyle çamurlu yolda yürüyen bir işçi pek dikkat etmez. Elbisesine çamur sıçrasa fark etmez, zaten kirlidir. Ama yeni banyo yapıp tertemiz giyinmiş biri aynı yolda son derece titizlikle yürür. Çamurun sıçramaması için çok dikkat eder. İsa Mesih'e iman eden bir kimsenin, Mesih'in çarmıhta akıttığı kanı aracılığıyla günahları bağışlanmıştır ve iman eden kişi artık tamamen temizdir. Her kötülükten arınmıştır. Şeytanın amacı, imanlıyı halen kirli olduğuna inandırmaktır. Bunu yapabilirse, kirli elbiseyi giyinmiş işçi misali, imanlıyı daha çok günah ve pisliğe batırabilir. Onun Tanrı'ya hizmet etmesini önleyebilir. Öte yandan imanlı kendisinin İsa Mesih sayesinde tamamen temiz olduğunu bilirse, çok dikkat ederek kendini temiz tutmaya çalışacaktır. Sen de bir Mesih imanlısıysan, şeytanın seni kirli göstermesine asla inanma! Sen tamamen temizsin! CUMARTESİ Samstag 9 ŞUBAT Februar Bunların hepsi Tanrı'dandır. Tanrı, Mesih aracılığıyla bizi Kendisiyle barıştırdı. 2 Korintoslular 5: 18 Alles aber von Gott, der uns mit sich selbst versöhnt hat durch Christus. 2. Korinther 5, 18 er selbst: kendisi mit sich selbst: kendisiyle versöhnen: barıştırmak Hırsız polisle dost olmaz, tam tersine polisten her zaman kaçar. Borçlu olan da alacaklıyı aramaz. Günahlı, Tanrı'nın huzurunda rahat etmez. “Yaptığınız kötülükler yüzünden bir zamanlar düşüncelerinizde Tanrı'ya yabancı ve düşmandınız” (Kol.1: 21). Günahkâr olduğumuz zamanlar Tanrı bize yabancıydı. Tanrı'yı düşündüğümüz zaman bir düşmandan çekinircesine O'ndan saklanmaya çalışırdık. “Şimdiyse Mesih, sizi Tanrı'nın önüne kutsal, lekesiz ve kusursuz olarak çıkarmak için kendi insan bedeninin ölümü sayesinde sizi Tanrı'yla barıştırdı” (Kol. 1: 22). Tanrı'ya İsa Mesih sayesinde dönmeye karar verdikten sonra O'nun ölümü aracılığıyla kendimizi Tanrı'nın önünde kutsal, lekesiz ve kusursuz gördük. Çünkü Mesih bizim tüm günahlarımızı ortadan kaldırdı; böylece bizi Tanrı'dan ayıran faktör ortadan kalktı. Günahlarımız bizden gitti. Tanrı'yla barıştık. İşte bu barışmanın verdiği huzuru her gün göneniyoruz ve senin de bu huzura, esenliğe kavuşmanı yürekten diliyoruz. PAZAR Sonntag 10 ŞUBAT Februar Mesih'te ve Mesih'e olan imanımızla Tanrı'ya cesaret ve güvenle yaklaşabiliriz. Efesoslular 3: 12 In ihm haben wir Freimütigkeit und Zugang in Zuversicht durch den Glauben an ihn. Epheser 3, 12 der Mut, die Freimütigkeit: cesaret vertrauensvoll, zuversichtlich: güvenle İsa Mesih'e iman edip yaşamını O'nun yönetimi altına koyduysan Mesih'tesin, değerli kardeşim. O'na bağlısın. O'nun sana sağladığı her şey senindir. Mesih İsa'nın sana sağladığı değerlerden biri Tanrı'nın huzuruna giriş hakkıdır. Tanrı'nın huzuruna hiçbir engelle karşılaşmadan gelebilirsin. Bir dairede işin olur ve şefle konuşman gerek. Ama oraya öyle kolay kolay seni bırakmazlar. Hele bu bir bakan ya da başbakan olursa, onun huzuruna istediğin zaman çıkman olanaksızdır. Mesih aracılığıyla inanlı her zaman, her an Tanrı'nın huzuruna çıkabilir. Tanrı, önemli bir işim vardır diye Mesih'te olan hiçbir imanlıyı geri çevirmez. Kapı her zaman Mesih inanlılarına açıktır, hem de ardına kadar ve Tanrı'nın onlar için her zaman vakti vardır. İsa Mesih'e güvenerek Tanrı'ya cesaretle yaklaş. O seni bekliyor. Kulağı senin dualarına her zaman açıktır. PAZARTESİ Montag 11 ŞUBAT Februar Size esenlik bırakıyorum, size kendi esenliğimi veriyorum. Ben size dünyanın verdiği gibi vermiyorum. Yüreğiniz sarsılmasın, korkmayın! Yuhanna 14: 27 Frieden lasse ich euch, meinen Frieden gebe ich euch; nicht wie die Welt gibt, gebe ich euch. Euer Herz werde nicht bestürzt, sei auch nicht furchtsam. Johannes 14, 27 hinterlassen, dalassen, zurücklassen: bırakmak İsa Mesih, öğrencilerinden ayrılacağı sıralarda kendi esenliğini, barışını onlara vereceğini vaat etti. İsa Mesih'in verdiği esenlik, barış, bu günahlı, şehvet dolu dünyanın bilmediği bir esenliktir, bir barıştır. Ama şu anda bu esenliğe siz de sahip olabilirsiniz. Düşünebiliyor musunuz? Tanrı tarafından verilen bu göksel esenliğe siz de sahip olabilirsiniz. Ne demektir bu esenlik, barış? Esenlik, barış, korkunun ve yürek sıkıntısının bulunmadığı, iç huzurun ve uyumun bol olduğu ortamdır. Geleceğin güven altında olduğunu bilmenin verdiği esenliktir, huzurdur. İleride Tanrı'nın cennetinde olacağını bilmenin verdiği güvenliktir. İsa Mesih'in kendisi bu esenliği çeşitli tehlikelerin karşısında gösterdi. Baba'ya sarsılmaz güvenle güvendiği için her durumda esenlik içindeydi. Bu esenliği bize veriyor. Bir çocuk babasının kolları arasındayken hiç korkmaz. İsa Mesih bizim için şunu der: “Onları Baba'nın elinden kapmaya kimsenin gücü yetmez” (Yu.10: 29). Baba'nın kolları arasında güvenlikteyiz. Her durumda esenliğimiz vardır. Ya senin? Esenliğin yoksa, Mesih seni de çağırıyor! SALI Dienstag 12 ŞUBAT Februar Gözümde değerli ve itibarlısın... Yeşaya 43: 4 Weil du teuer bist in meinen Augen und wertvoll bist ... Jesaja 43, 4 wertvoll: değerli geschätzt, angesehen, geehrt: itibarlı das Auge: göz Tanrı, Eski Antlaşma döneminde Yeşaya peygamber aracılığıyla şöyle dedi: “Gözümde değerli ve itibarlısın.” Tanrı'nın gözünde değerli ve saygın olmak harika değil mi? İsa Mesih'e iman etmiş, sığınmış olan sevgili kardeşim, Tanrı aynı şeyleri senin için de söylüyor. İsa Mesih kendisini sevenlere şöyle der: “Beş serçe kuşu iki meteliğe satılmıyor mu? Ama bunlardan bir teki bile Tanrı katında unutulmuş değildir. Nitekim başınızdaki saçlar bile hep sayılıdır. Korkmayın, siz birçok serçeden daha değerlisiniz” (Luka 12: 6S7). Beş serçe kuşunun değeri nedir? Aslında bir hiç. Şöyle bir hesap yaparsak, vasıfsız bir işçinin yaklaşık bir saatte kazandığı para değerindedir, diyebiliriz. Buna rağmen Tanrı, onların her birine değer verir. Tanrı imanlıya, “Sen birçok serçeden daha değerlisin” diyor. “Senin başındaki her bir saça bile önem veriyorum.” Kardeşim, “ben peş para etmez biriyim, hiçbir değerim yok” gibi düşüncelerini bırak. Sen Tanrı'nın gözünde çok değerlisin. ÇARŞAMBA Mittwoch 13 ŞUBAT Februar Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, ona tekrar nasıl tuz tadı verilebilir? Matta 5: 13 Ihr seid das Salz der Erde; wenn aber das Salz fade geworden ist, womit soll es gesalzen werden? Matthäus 5, 13 das Salz: tuz der Geschmack: tat die Erde, die Welt: yeryüzü İsa Mesih, kalabalık bir halk topluluğunun önünde öğrencilerini eğitiyordu. Onlar için şu ilginç benzetiyi kullandı. “Dünyanın tuzu sizsiniz!” Dünyanın tuzu deyimi bazı dillerde seçkin, üstün kişiler anlamında geçer. Oysa İsa çok pratik şeyleri vurgulamak istedi bu deyimle: “Bana bağlanmış olan sizler, iğrenç günahlar ve haksızlıklarla çürümekte olan toplumun büsbütün dağılıp bozulmasını dürüst yaşamınızla önleyeceksiniz.” Eskiden bir hayvan kesildiği zaman etinin çürümesi nasıl önlenirdi? Parçalara kesilip tuzlanırdı. Tuzla dolu kaplara batırılıp üzerine konan ağırlıklarla tuzun ta içine kadar sinmesi sağlanırdı. Bugün de birçok yiyecek tuzla korunmaktadır. Tuz aynı zaman da her şeye tat verir. Sevgili imanlı kardeş, sen yeryüzünün tuzusun. İsa Mesih'e yakın kal ki, sendeki tuz tadını yitirmesin. Böylece hem kendi yaşamına, hem de başkalarının yaşamına tat verebilesin. PERŞEMBE Donnerstag 14 ŞUBAT Februar Dünyanın ışığı sizsiniz... Sizin ışığınız insanların önünde öyle parlasın ki, iyi işlerinizi görerek göklerde olan Babanızı yüceltsinler! Matta 5: 14-S16 Ihr seid das Licht der Welt; ... So soll euer Licht leuchten vor den Menschen, damit sie eure guten Werke sehen und euren Vater, der in den Himmeln ist, verherrlichen. Matthäus 5, 14S16 Ruhsal alanda dünyamız, kapkaranlık bir duruma gelmiştir. Bu karanlık gittikçe daha da çok kararmaktadır. İnsan ışığı arıyor, ama onu bir türlü bulamıyor. Tanrı Sözü bize, İsa Mesih'in dünyamıza ışık olarak geldiğini belirtir. İsa, o zamanın din adamlarına konuşurken şöyle dedi: “Dünyaya ışık geldi, ama insanlar karanlığı ışıktan daha çok sevdiler. Çünkü onların işleri kötüdür. Kötülük yapan herkes ise ışığa kin besler ve yaptıkları ortaya çıkmasın diye ışığa yaklaşmaz. Gerçeği uygulayan kişi ise, yaptıklarının Tanrı'ya dayanarak yapıldığını göstermek için ışığa gelir” (Yu.3: 19S21). “Ben dünyanın Işığı'yım. Ardım sıra gelen yaşam ışığına kavuşacak ve hiçbir zam an karanlık ta dola ş m a ya ca k ” (Yu.8:12). Mesih inanlısı İsa Mesih'ten aldığı göksel bilgiyi çevresindeki insanlara anlatıp onları aydınlatır. Böylece yaşam ışığını çevreye saçar. İnsanlar için de dünyanın Işığı olan İsa Mesih'e giden yolu aydınlatır; böylece dünya için ışık olur. CUMA Freitag 15 ŞUBAT Februar Ama merhameti bol olan Tanrı bizi çok sevdiği için, suçlarımızdan ötürü ölü olduğumuz halde, bizi Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. O'nun inayetiyle kurtuldunuz. Efesliler 2:4S5 Gott aber, der reich ist an Barmherzigkeit, hat um seiner vielen Liebe willen, womit er uns geliebt hat, auch uns, die wir in den Vergehungen tot waren, mit dem Christus lebendig gemacht durch Gnade seid ihr errettet! Epheser 2, 4S5 Bazen küçük bir sözcüğün büyük bir anlamı olur. Bugünkü ayetimizde bunu görüyoruz. “Ama” sözcüğü ile başlarken büyük vaatlerde bulunuyor. Ama merhameti bol olduğundan dolayı Tanrı bir şey yaptı. Bizi sevdiğinden dolayı Mesih'le birlikte yaşama kavuşturdu. Tanrı'nın merhameti boldur. O bana merhamet gösterdi. Sana da merhamet gösterdi kardeşim. Efesliler 2. bölümün ilk üç ayetinde simsiyah bir geçmişten, günahlardan ve şeytana boyunduruktan söz ederken, birden her şey apaydınlık oluyor. İnsan tam bir başarısızlık içindedir. Kendi kendini kurtarabilecek yeteneğe sahip değildir. Bu ölüm sahnesine Tanrı, merhamet kanatlarıyla iner. Azıcık değil bol merhamet ile gelir. Geç gelmez, tam zamanında gelir. Artıp taşan merhametle gelir. Çünkü o sonsuz Tanrı'dır ve merhameti de sonsuzdur. İnsanın ihtiyaç duyduğu şey Tanrı'da vardır. O'nun tek koşulu O'na iman etmenizdir. CUMARTESİ Samstag 16 ŞUBAT Februar İman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi başarınız değildir. Tanrı armağanıdır. Efesliler 2: 8 Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das nicht aus euch, Gottes Gabe ist es. Epheser 2, 8 retten, erlösen, befreien: kurtarmak die Gabe, das Geschenk: kayra Tanrı'nın kayrasıyla kurtulmak ne demektir? Aslında inayet ya da kayra nedir diye sormalıyız. Tanrı'nın inayetini şu şiir ne güzel yansıtıyor: Kim çıkarır sabahları erkenden dünyamıza ışık veren güneşi? Gece vakti denizlere serpilen ay doğuyor, kim yapıyor bu işi? Kışın kuru sandığımız fidana baharda kim yeşillikler giydirir? Bülbül öter, yuva yapmış ormana, bu sedayı ona acep kim verir? Annenize, sizi sevmek hissini, onun ruha şifa veren sesini, kalbinize doğru olmak dersini, kim veriyor bu şeylerin hepsini? PAZAR Sonntag 17 ŞUBAT Februar İman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi başarınız değildir. Tanrı armağanıdır. Efesliler 2: 8 Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das nicht aus euch, Gottes Gabe ist es. Epheser 2, 8 der Glaube: iman die Gnade: kayra, lütuf Tanrı bizleri inayetiyle kurtarır! Tanrı sizi sever. Tanrı hepim izi sever. Am a Tanrı sevgisini tem el alarak cennetin arka kapısını açıp bizleri gizlice içeri sokam az. Tanrı sevgi olduğu için ön kapıyı açıp bizi içeri alam az. Tanrı aynı zam anda ışıktır. Tanrı evrenin ahlaksal yöneticisidir. Tanrı doğrudur. Tanrı kutsaldır ve iyidir. Tüm bunlar birleşince şöyle bir durum ortaya çıkar: Tanrı yanlış olan şeyleri yapam az. Bu yüzden Tanrı bizleri sevgisiyle kurtaram az. Yuhanna 3:16'da “Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, dünyayı kurtardı” dem iyor. “Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi!” diyor. “Ö yle ki, O'na im an edenlerin hiçbiri m ahvolm asın” diye devam ediyor. Bizler kayıp günahkârlarız ve Tanrı bizleri yine de sever am a Tanrı'nın sevgisi bizleri cennete götürem ez. Tanrı'nın kurtuluş sağlam ası gerekiyordu; bu nedenle O günahlarım ızın cezasını ödedi. Bir sevgi Tanrısı ellerini dünyaya uzatıp, “Eğer sizler için öldüğünden dolayı Oğlum a gelir O'na inanırsanız; eğer bunu tem el alarak gelirseniz, sizi kurtarırım ” diyebilir. İşte bu, Tanrı'nın bizleri kayrasıyla kurtarm asıdır. PAZARTESİ Montag 18 ŞUBAT Februar Mesih'te, O'nun kanı aracılığıyla, kayrasının zenginliğine yaraşan kurtuluşa - suçlarımızın bağışlanmasına - eriştik. Efesliler 1:7 In ihm haben wir die Erlösung durch sein Blut, die Vergebung der Vergehungen, nach dem Reichtum seiner Gnade. Epheser 1, 7 das Blut: kan durch, mittels: aracılığıyla Tanrı'nın kolları kayıp dünyaya uzanmıştır ve “Benim yolumdan gelirseniz bana gelebilirsiniz” demektedir. Size burasının Tanrı'nın evreni olduğunu ve Tanrı işlerini Kendi istediği biçimde yürüttüğünü hatırlatmak istiyorum. Siz kendi yolunuzun daha iyi olduğunu düşünebilirsiniz, ama evreni siz yönetmiyorsunuz. Evrenindeki kuralları Tanrı koyar ve sizin O'nun yolunu izlemeniz gerekecektir. Tanrı sizi sever ve Tanrı'nın sevmesini engelleyemezsiniz. Güneşin parlamasını da engelleyemezsiniz; ama güneş ışığının olmadığı bir yere gidebilirsiniz. Günah, Tanrı'nın isteğinin dışına çıkmaktır, Tanrı'ya sırtınızı dönmektir; bunların hepsi Tanrı'nın sevgisini yaşamanızı engelleyecektir. Eğer Mesih aracılığıyla O'na gelirseniz, sizi kurtaracaktır ve siz de O'nun sevgisini yaşayacaksınız. Tanrı kayrada, merhamette zengindir. O, bu kayrasını ve merhametini sana da uzatmıştır. SALI Dienstag 19 ŞUBAT Februar Bunu, Mesih İsa'da bize gösterdiği iyilikle, lütfunun sonsuz zenginliğini gelecek çağlarda sergilemek için yaptı. Efesliler 2: 7 ... Damit er in den kommenden Zeitaltern den überragenden Reichtum seiner Gnade in Güte an uns erwiese in Christus Jesus. Epheser 2, 7 die Güte: iyilik kommend, zukünftig: gelecek Tanrı bizlere kayrasını sunarken, bir amacı güdüyor, bir şeyler sergilemek istiyor. İlginç şekilde, gücünü değil de inayetinin ölçülemeyecek aşamada ne kadar dolup taşarcasına zengin olduğunu sergilemek ister. Bunu da bize gösterdiği iyilikle yapar. Bir gün ben sergiye çıkarılacağım. Gelecek çağlarda melekler gelip diyecekler: “Şu Ali'yi görüyor musunuz? Bir zamanlar günahları içinde tümüyle kaybolmuş durumdaydı. Aslında onu bu durumundan kurtarmaya değmezdi, ama bakın bu gün burada cennette. Neden böyle oldu? Tanrı'nın sonsuz, dolup taşan inayeti sayesinde kurtarılıp buraya getirildi!” O zaman benim cennette oluşum Tanrı'nın övülmesine neden olacaktır. Sonsuzluklar boyunca O'na bu yüzden övgüler sunulacaktır. Bana hiçbir üstünlük tanınmayacak; ben sadece orada Tanrı'nın yüceliği için bulunacağım, ama bu benim için yetecektir. Ben de meleklere katılıp Tanrı'ya sunulan övgüleri ezgilerle söyleyeceğim, çünkü beni sonsuz ölümden kurtarıp kendi huzuruna cennete getirdi. ÇARŞAMBA Mittwoch 20 ŞUBAT Februar Çünkü iman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu kendi başarınız değildir. Tanrı armağanıdır. Kişinin yaptığı işler nedeniyle değildir. Öyle ki, kimse övünmesin. Efesliler 2: 8S9 Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das nicht aus euch, Gottes Gabe ist es; nicht aus Werken, damit niemand sich rühme. Epheser 2, 8S9 İncil'den okuduğumuz bugünkü ayetler, inanlının geçmişi, şimdisi ve geleceğinden söz eden bu bölümü sona erdiren harika ayetlerdir. Bizler suçlar ve günahlarımızda ölüydük, Tanrı bizleri inayetiyle kurtardı, şimdi bizleri Mesih'le birlikte göksel yerlere çıkarttı ve bir gün cennette Tanrı'nın inayetini sergileyeceğiz. Bunların hiçbiri bizim herhangi bir erdemimize, iyiliklerimize, sevaplarımıza bağlı değildir, sadece ve sadece Tanrı'nın inayetine dayalıdır. Lütfen çıkıp da, “Kurtulmayı umuyorum, inşallah kurtulurum” demeyin. Eğer İsa Mesih'e iman ettiyseniz, “Kurtuldum” diyebilirsiniz. Bu kurtuluş yüzde yüz emindir ve kesindir. Birisi çıkıp da bana, “Ali Amca, böyle bir şey söylemeye cesaretim yoktur, çünkü ileride bana ne olacağını bilemem” diyebilir. Kardeşim şunu iyice anlamalısın ki, senin kurtuluşun, senin Tanrı'ya sadık kalmana bağlı değil, tam tersine, senin kurtuluşun tamamıyla Tanrı'nın inayetine dayanmaktadır; bundan emin olabilirsin. PERŞEMBE Donnerstag 21 ŞUBAT Februar Sizde iyi bir işe başlamış olan Tanrı'nın bunu, Mesih İsa'nın gününe dek bitireceğine güvenim vardır. Filipililer 1: 6 Ich bin ebenso in guter Zuversicht, dass der, der ein gutes Werk in euch angefangen hat, es vollenden wird bis auf den Tag Christi Jesu. Philipper 1, 6 zu Ende bringen, beenden, fertig stellen: bitirmek Elçi Pavlus, “Tanrı sizde iyi bir iş başlattı ve sonuca getirecek olan yine Tanrı'dır” der (Fil.1:6). Sen Tanrı'nın çocuğu durumundaysan, belki O'ndan biraz uzaklaşmış olabilirsin, ama O her zaman geri, O'na dönebilmen için açık bir kapı bırakmaktadır. Çünkü kurtuluşun sana bağlı değil, Tanrı'nın lütfuna ve sadece O'nun kayrasına dayanmaktadır. O'na iman etmişsen, senin tamamlanmış bir kurtuluşun vardır. O'na hiçbir şey eklemeye gerek yoktur, zaten istesen de bir şey ekleyemezsin; çünkü kurtuluş tamamen Tanrı'dan gelir. Mesih'in senin için yapmış olduğu işe dayanarak ve Kutsal Ruh'un seni O'na doğru yönlendirdiğine inanarak Tanrı Sözü'ne güvendinse, O'na iman ettinse kesin olarak “Ben kurtuldum” diyebilirsin ve demen de gerekir kesin olarak. Bu kurtuluş “umarım” kurtuluşu değil, “çabalarım” kurtuluşu değil, “inşallah kurtuluşu” da değil. “Yüzde yüz oldu bitti” kurtuluşudur. Tümüyle Tanrı'nın inayeti, O'nun lütfu sayesinde sağlanmıştır. İman ile elde edilir, kendi çabalarınla değil. Tanrı'nın armağanıdır. CUMA Freitag 22 ŞUBAT Februar Bunu, Mesih İsa'da bize gösterdiği iyilikle, lütfunun sonsuz zenginliğini gelecek çağlarda sergilemek için yaptı. Efesliler 2: 7 ... Damit er in den kommenden Zeitaltern den überragenden Reichtum seiner Gnade in Güte an uns erwiese in Christus Jesus. Epheser 2, 7 Christus: Mesih zukünftig, kommend: gelecek Tanrıbilim açısından Tanrı'nın inayetinden, “Hakkedilm eyen kayra, iyilik” olarak söz edilir. Ben bundan, “Eylem e geçen göksel sevgi ya da hareket halindeki sevgi” olarak söz etm eyi severim . Tanrı günahlı insanı, ifade edilem eyen bir merham etle sever, am a yine de göksel kutsallığın ve adaletin talep ettiklerine göre davranm ası gerektiği için, günahlı insanı doğru yargının gerektirdiği sonuçtan sadece o sevgi ve acım ayla kurtaram az. Göksel lütuf ya da kayra, kurtuluş olgusu içinde Tanrı'nın acım ası ve sevgisinin günahlıya dönük ifadesidir. Günah konusunda Tanrı'nın adaleti ve kutsallığı Mesih'in çarm ıh üzerinde kendini feda ederek günahlı insana yaraşan yargıyı kendi üzerine alm asıyla tatm in edildi. Adaletin yerine gelm esi gerekir. Am a Mesih öldüğünde, tanrısal kayra harekete geçm ekte özgürdür. Yani, Mesih çarm ıh üzerinde günahlılar yerine öldüğü için göksel sevginin yapam adığını yapar. Evet, Mesih çarm ıh üzerinde öldü, çünkü Tanrı dünyayı sevdi, am a asıl sergilenen O'nun inayetidir. Tanrı kendi sonsuz hazinesinden günahlılar üzerine inayetinden bol bol döker. CUMARTESİ Samstag 23 ŞUBAT Februar İman ederek kayrayla kurtulmuş bulunuyorsunuz. Bu sizin başarınız değil, Tanrı armağanıdır. Efesliler 2: 8 Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das nicht aus euch, Gottes Gabe ist es; Epheser 2, 8 sich befinden, sein: bulunmak nicht: değil Tanrı Sözü, “İman ederek kayrayla kurtuldunuz” diyor. Peki ama iman deyince ne anlıyoruz? İman kurtuluşu sağlayan bir araçtır. Yani iman, kurtuluş için araçsal nedendir. Günahlının, büyük kurtuluş muamelesine getirdiği tek öğedir. Günahlının kurtuluşunu sağlayacak olan bu üstün antlaşma masasına günahlının getirebileceği tek şeydir iman. Buna karşın bu da Tanrı'nın bir armağanıdır. Yine bir soru çıkıyor ortaya. İmanı hayatımda nasıl oluşturacağım? Tanrı, imanın Tanrı Sözü'nü işitmekle geldiğini çok açık bir şekilde bildirmiştir Romalılar 10:17'de. Mesih'e güvenmek istiyorsanız Tanrı Sözü'nü okumalı ve dinlemelisiniz. Tanrı, müjdenin mesajını önemseyip kulak veren herkese iman verecektir. Biz kendi içimizden iman üretemeyiz. Bizim yapabileceğimiz tek bir şey vardır. Tanrı Sözü duyurulurken, Tanrı Sözü okunurken verilen mesajı dinlemek ve onu kabul etmektir. Mesajı kabul etmek iman etmek değildir. Biz Tanrı'nın Sözü'nü dinlediğimiz zaman, o söz yüreğimize girdiğinde, orada imanı oluşturmaya başlar. PAZAR Sonntag 24 ŞUBAT Februar Esenlik içinde yatıp uyurum. Çünkü yalnız sen, ya RAB, beni güvenlik içinde tutarsın. Mezmur 4: 8 In Frieden werde ich, sobald ich liege, schlafen; denn du, HERR, läßt mich, obschon allein, in Sicherheit wohnen. Psalm 4, 9 der (innere) Friede: esenlik die Sicherheit: güvenlik Üzerine pireler üşüşen birine pirelenmiş derler. Kuşkulanan, huylanan, çeşitli korkularla kendilerini sıkıntıya sokan kimseler için de pirelenmiş derler. Korku ve kuruntu az çok her insanı için için kemiren bir etkendir. Kişi nelere evham duymaz ki! Kötü bir hastalığa tutulmak, işsiz, parasız, evsiz kalmak, bir kazaya uğramak, göze gelmek, bir saldırıya uğramak ya da sevdiklerini kaybetmek gibi! Böylece kuruntular zinciri uzayıp gider. İnsanın aklı bir kuruntu fabrikasıdır dersek, hiç de abartmış olmayız. Kuruntu, bir kişinin istemediği bir olayın veya kötü bir durumun, sanki yakında başına geleceğini sanıp bundan korkmasıdır. Yani ortada hiçbir şey yokken, yakında birçok belaya uğrayacağı korkusuna kapılmasıdır. Neden kişi bu durumlara düşüyor? Sanımca güvenlikte olmadığından, özellikle de geleceğe ilişkin bir güveni olmadığından. Mezmur yazarı, “Esenlik içinde yatıp uyurum. Çünkü yalnız sen, ya RAB, beni güvenlik içinde tutarsın” dedi. Sen de bu güvenliğe kavuşabilirsin, eğer gelip Rab'be iman edersen. PAZARTESİ Montag 25 ŞUBAT Februar Rab'bi bekledikçe bekledim; bana eğildi ve feryadımı işitti. Mezmur 40:1 Beharrlich habe ich auf den HERRN geharrt, und er hat sich zu mir geneigt und mein Schreien gehört. Psalm 40, 2 warten: beklemek sich (herab-)neigen: eğilmek der Hilfeschrei: feryat Kuruntu insan ilişkilerinde büyük rol oynar, hem de olumsuz yönde. Kuruntulu insan, falan adam neden o kelimeyi kullandı, bununla şunu demek istedi; ya da neden öyle güldü, muhakkak bu gülüşün altında şu düşünce yatmaktadır deyip her bir sözün, hareketin, gülüşün vb. gerisinde olumsuz bir neden arar. Tabii ki, bu durumda olan kimselerin aslında kendilerine öz güvenleri yoktur. Böylece kuruntular insan aklında üretilir ve üretilen bu kuruntular başka başka belirtiler de ortaya çıkarır. Örneğin, üzüntü ve stres, depresyon. Kuruntulardan kurtulamayan kişinin esenlik içinde, başarılı olması düşünülemez. Tam tersine, kuruntular kişiyi psikolojik çöküntüye götürür. Ruhsal ve bunu izleyen fiziksel çöküntüden kurtulmanın yolu, kuruntulardan kurtulmaktır. Ama nasıl? Davut peygamber de bazen bu türden bunalımlara girdi. 40. Mezmur'da Davut şöyle dedi: “Rab'bi bekledikçe bekledim ve bana eğilip feryadımı işitti! Ölüm çukurundan, batak çamurundan beni çıkardı!” SALI Dienstag 26 ŞUBAT Februar Ne mutludur o adama ki, güvendiği Rab'dir. Kibirlilere ve yalana sapanlara yer vermez. Mezmur 40: 4 Glücklich der Mann, der den HERRN zu seiner Zuversicht macht und sich nicht wendet zu den Drängern und den in Lüge Festgefahrenen! Psalm 40, 5 die Lüge: yalan stolz: kibirli Çağımızda kuruntu kıskacına tutulmayan insan yoktur. Bazı insanlar, ülkede oluşan işsizlik nedeniyle sıkıntı içindeler; bazı ailelerde yıkılan aile ilişkileri, bozulan, çöken ana baba ve çocuk ilişkileri yüzünden sıkıntı çekmektedirler. Bazıları maddi yönden, bazı insanlar manevi yönden sıkıntı içindedirler. Özellikle genç kuşakların zar zor okumaları ise ayrı bir derttir. Birçok genç kız ya da genç erkek arkadaşlarından ilgi görmedikleri için kendilerini harap etmektedirler. Kimi insan yaşlanmanın, kimisi yalnızlığın bunalımı içerisindedir. Kimileri başarı kazanmak için sıkıntı çeker, kimileri de yerlerini, mevkilerini, şöhretlerini kaybetme korkusu içindedir. Kısacası, insanoğlu, iş, mevki, para, güç, çoluk çocuk, aile, seks gibi çeşitli kıskaçlara sıkışmış durumdadır. Bu kısa ömrümüzde, tüm bu kuruntulara kapılıp bu acıları çekmeye değer mi? Niçin Rab'be gelip O'na güvenmiyoruz? Davut peygamber, “Ne mutludur o adama ki, güvendiği Rab'dir. Kibirlilere ve yalana sapanlara yer vermez” (Mez.40:4) der. ÇARŞAMBA Mittwoch 27 ŞUBAT Februar İnsan korkusu tuzak kurar, fakat Rab'be güvenen, emniyette olur. Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25 Menschenfurcht stellt eine Falle; wer aber auf den HERRN vertraut, ist in Sicherheit. Sprüche 29, 25 die Falle: tuzak sicher: emin, güvenli die Sicherheit: emniyet, güvenlik Değerli dostum, kuruntular gece gündüz durmak nedir bilmiyor, durmadan üzüntü, dert, stres üretiyor. Bu kuruntular gece yatarken bile kişinin yakasını bırakmaz. Bilinç altına yerleşen günün olayları uykuda bile rüyalar yoluyla kişiyi rahatsız eder. Böylece stres, çağımızda kişinin yaşamını denetim altına alır, insanı, deyim yerindeyse inim inim inletir. Şu da bir gerçektir ki, stres insanı normalinden çok daha erken yaşlandırmaktadır. Buna rağmen insan kendini bu kuruntulardan, kuruntunun oluşturduğu streslerden yakasını kurtaramamaktadır. Başka bir gerçek de şudur ki, stres yaşamımızın kaçınılmaz bir parçasıdır. Dünyada yaşıyoruz ve dünyamız bir sürü sorunlarla doludur. Bu yaşamda olmak, aynı zamanda sürekli olarak bir değişim içinde olmak demektir. Bizim değişmeye gösterdiğimiz tepki de, stresin özünü meydana getirir. Stressiz yaşam olmayacağına göre, stresle savaşmasını öğrenmemiz de gerekiyor. PERŞEMBE Donnerstag 28 ŞUBAT Februar İnsan korkusu tuzak kurar, fakat Rab'be güvenen, emniyette olur. Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25 Menschenfurcht stellt eine Falle; wer aber auf den HERRN vertraut, ist in Sicherheit. Sprüche 29, 25 vertrauen: güvenmek, dayanmak das Vertrauen: güven Güçlü bir değişme, korku, heyecan, mali sorunlar, kazalar, boşanmalar ve buna benzer durumlar beynimizi uyarıyor ve beynimiz “adrenalin” bezlerini harekete geçiriyor. Adrenalin bezleri kana adrenalin ilişkili hormonları salgılıyor. Bunun sonucunda, kalp atışları hızlanıyor, tansiyon yükseliyor, hızlı, ama kısa kısa nefes alınıyor, ciğerlerde stok edilmiş enerji kana karışıyor, sindirim sistemleri bloke oluyor. Kan, adalelere ve beyne toplanıyor, kanı pıhtılaştıran mekanizma harekete geçtiği için, tüm duygularımız hassaslaşıyor. B un la r ın s o nu c un d a d a v ü c u d u n “bioSkimyasal” dengesi bozuluyor, fiziksel, akılsal ve ruhsal benliğin iyileşmesini zorlaştıran etkenler oluşuyor. Tanrı Sözü, “İnsanlardan korkmak bir tuzaktır, ama Rab'be güvenen, güvenlikte olur” diyor. Tanrı bu güvenliği sana da vermek istiyor, eğer O'na gelirsen. YA RAB İŞİT DUAMI Ya Rab işit duamı Yalvarmama kulak ver Açtım sana elimi Duy kalbimin sesini! Canım kurak yer gibi Susamıştır Rab sana Yüreğim ezilmekte Bir yanıt ver bana! Bu ve bunun gibi ilahilerle dolu 0, 1, 2 ve 3 numaralı Göksel Ezgiler adlı CD’lerimizi adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD’nin fiatı 4,50 Euro’dur. Adresimiz: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Değerli Arkadaşımız! Bu takvimi eş ve dostlarınıza da öneriniz lütfen. T akvim i şu adresten ısmarlayabilirler: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-mail: mutlu.kaynak@cidnet.de S E V İN Ç G E T İR E N H AB E R ’İN SESİNİ 0 64 41 - 208 16 15 nolu telefonum uzdan dinleyebilirsiniz. Her gün yeni bir konu ve 20-25 dakikalık Kutsal Kitap yorumuyla karşınızdayız. Şu kitapları okudunuz mu? Mutluluğun Sırrı . . . . . . . . 3,50 € İsa kaderim mi? . . . . . . . . 2,00 € Kutsallığa doğru . . . . . . . . 3,50 € Noel nedir? . . . . . . . . . . . . 1,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 € Yaşamın Amacı Ne? . . . . . 2,00 € Sevginin 5 dili . . . . . . . . . . 5,00 € Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 € Golgota Yolu . . . . . . . . . . 3,00 € O’nun izinde . . . . . . . . . . . 6,00 € Kutsal Kitap dizini (Büyük boy, 2475 sayfa) . . . . . . . . . . . 22,00 € Kitapları isteme adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de CUMA Freitag 1 MART März Ey canım, neden çökmüşsün? Neden içimde inliyorsun? Tanrı'ya umut bağla, çünkü O'na yine övgüler sunacağım; O benim kurtarıcım ve Tanrım'dır! Mezmur 42: 5 Was bist du so aufgelöst, meine Seele, und stöhnst in mir? Harre auf Gott! - denn ich werde ihn noch preisen für das Heil seines Angesichts. Psalm 42, 6 Halkımız arasında çoğu kez insanın kuruntularından doğan sorunlarını kader ve kısmete bağlayanların sayısı oldukça çoktur. Kuruntu diye bilinen bu tutsaklık, kişiye sürekli olarak işkence vermekte, kişinin sevinçli, güven dolu ve sağlıklı girişimlerini mahvetmektedir. Tahta kurdu, tahtayı içten kemirir, onu içten boşaltır ve böylece tahtayı koflaştırır. İşte kuruntu da tıpkı tahta kurdu gibi insanı içten kemirir. Kutsal Kitap'ta şu dua yükseltilir: “Ey canım, neden çökmüşsün? Neden içimde inliyorsun? Tanrı'ya umut bağla” (Mezmur 42: 5). Tanrı hiçbir insanın düşmanı değildir. O hiçbir insanı talihin, kaderin kara cilvesine bırakmaz. Tam tersine, Tanrı insanı her tür tutsaklık ve kuruntudan kurtarmak ister, onu yaşamındaki bu tür pirelenmelerden temizlemek ister. Bu amaçla Tanrı, kurtarıcı Mesih'in kişiliğinde insanların arasına geldi ve O'nun aracılığıyla da insanlığa yönelik somut yardımını açıkça gösterdi. CUMARTESİ Samstag 2 MART März Hiç bir şeyde kaygılanmayın. Her konudaki dileklerinizi, Tanrı'ya dua edip yalvararak şükranla bildirin. Filipililer 4: 6 Seid um nichts besorgt, sondern in allem sollen durch Gebet und Flehen mit Danksagung eure Anliegen vor Gott kundwerden. Philipper 4, 6 der Dank: şükran mit Dank: şükranla Eskiden bazı ülkelerde krallar saraylarını halka açık tutarlardı. İsteyen herkes gidip derdini krala anlatabilirdi. Ama günümüzde terör korkusuyla bu adet kalkmıştır. Oysa ölümü yenerek dirilen Mesih İsa'yı hiç kimse yok edemez, hiçbir güç O'nun etkisini ortadan kaldıramaz! O'nun huzuru, O'nun kapısı her insana açıktır. Her isteyen O'nun huzuruna, katına girebilir ve derdini, yüreğini O'na açabilir. Ölüleri bile dirilten Mesih, her derde merhem olmak istiyor. O'nun temel öğretilerinden birisi de, her zayıflık ve ihtiyaç için duadır. Kutsal Kitap bu konuda şöyle der: “Hiç bir sorunda kaygılanmayın. Tam tersine, her durumda dua ve dilekle, isteklerinizi şükranla Tanrı'ya bildirin!” (Filipililer 4: 6). Şu anda diri ve göklerde olan İsa Mesih, edilen duaları duyuyor. Kuruntulu, stresli, depresyonlu; kısacası dertli olan her canı avutmak, onları teselli etmek istiyor. Önemli bir nokta da şudur: şükranla dua et. Yani, yalvarışlarına şükretmeyi de ekle. Çünkü yüce Tanrı seni duymakta, seni sevmekte ve seni kurtarmak istemektedir. PAZAR Sonntag 3 MART März Tanrı tarafından onaylanan iş, O'nun gönderdiği kişiye iman etmektir. Yuhanna 6: 29 Jesus antwortete und sprach zu ihnen: Dies ist das Werk Gottes, dass ihr an den glaubt, den er gesandt hat. Johannes 6, 29 die Person: kişi senden, schicken: göndermek Bir gün halk, İsa'ya şöyle bir soru sordu: “Tanrı tarafından onaylanan işleri yerine getirmek için ne yapmamız gerekir?” İsa, “Tanrı tarafından onaylanan iş, O'nun gönderdiği kişiye iman etmenizdir” diye karşılık verdi. Bununla görüyoruz ki, Tanrı'yı hoşnut eden iş herhangi bir din kuralı, şeriatı tutmaya çalışmak değil, Tanrı'nın gönderdiği Kişi'ye iman etmektir. İnsan şeriat işleriyle ve kendi çabalarıyla sonsuz yaşama sahip olamıyor bu ayetlere göre. Sadece bu değil, insan iyi işleriyle, iyilikleriyle bile sonsuz yaşama sahip olamıyor. Tanrı, Yasasını insanlara günahlarını görebilmeleri için vermiştir. Aynı zamanda günahlı olan insanın iyilikleri bile kirli ve kutsallıktan uzaktır. Tek kurtuluş yolu, Tanrı'nın gönderdiği Kişi'ye iman etmektir. İsa'ya iman etmek demek, Rab İsa'ya gelmek, O'nu kurtarıcın olarak kabul etmek demektir. O'nu yaşamına kabul etmek, O'na itaat etmek ve Sözlerine güvenmek demektir. Tanrı'ya dua edip O'nun gönderdiği Kişi aracılığıyla sen de kurtuluş bulabilirsin. PAZARTESİ Montag 4 MART März İman edenin sonsuz yaşamı vardır. Yaşam ekmeği Ben'im. Yuhanna 6: 47S48 Wahrlich, wahrlich, ich sage euch: Wer glaubt, hat ewiges Leben. Ich bin das Brot des Lebens. Johannes 6, 47S48 glauben: iman etmek, inanmak das Leben: yaşam, hayat das Brot: ekmek Genelde hem en hem en herkes Tanrı'ya inandığını, O'na im an ettiğini söyler; am a Tanrı'nın var olm asına inanm akla, O'nu sevip O'nun isteklerini yerine getirm ek arasında büyük bir fark vardır. Tanrı'ya gerçekten im an etm ek, O 'na güvenip itaat etm ek dem ektir. Tanrı'nın isteği, herkesin Tanrı'nın gönderdiği kurtarıcı İsa Mesih'e im an etm esidir. Tanrı'nın isteği, Mesih'i bir peygam ber olarak değil, kurtarıcın olarak kabul edip günahların için İsa adıyla af dilem endir. O zam an sonsuz yaşam a kavuşacaksın. İsa, kendisine im an edenin sonsuz yaşam ı olacağını çok açık ve net bir şekilde bildirm ektedir. Bununla Tanrı Sözü, kurtuluşun tek yolu İsa'ya im andan geçtiğini vurgular. İsa, “Sonsuz yaşam ekm eği Ben'im ” diyor. Yaşam ekm eği, yiyenlere yaşam veren ekm ek anlam ındadır. İsa M esih yeryüzüne geldi: “Tanrısal Söz beden alıp aram ızda yaşadı” (Yu.1:14). Sizin ve benim günahlarım ızın karşılığını ödem ek için, bürünm üş olduğu bu insan bedenini haç üzerine asacaktı. Aynen öyle yaptı. Kurtuluşun bu kadar yakınken, sakın O'nu reddetm e. SALI Dienstag 5 MART März İsa şöyle dedi: Ben dünyanın Işığı'yım. Ardım sıra gelen, yaşam ışığına kavuşacak, hiçbir zaman karanlıkta dolaşmayacak. Yuhanna 8: 12 Jesus sprach: Ich bin das Licht der Welt; wer mir nachfolgt, wird nicht in der Finsternis wandeln, sondern wird das Licht des Lebens haben. Johannes 8, 12 die Finsternis, die Dunkelheit: karanlık Kutsal Kitap'ta karanlık her zaman kötülüğü, günahı, ışık ise paklanmayı, nuru simgeler, gösterir. İsa Mesih bir keresinde, “işleri kötü olan, ışığa yaklaşmaz ve ışıktan nefret eder” dedi. O, kendisinin Işık olduğunu söylerken, kendisinin her insanı günahlarından paklayabilecek tek yol olduğunu vurguluyordu. Göksel Işık, ardı sıra geleni sadece günahından paklamayla kalmaz, o kimsenin yaşamındaki karanlığı da giderir. Değerli okuyucu, ön yargıları, İsa hakkında söylenen bir sürü yanlış öğretileri bir kenara atıp yüreğini O'na açmak istemez misin? O'ndan mutlaka yanıt alacaksın. Tanrı'nın kendisi, “tadın ve görün!” diyor. ÇARŞAMBA Mittwoch 6 MART März İsa dedi: Ben kapıyım. Benim aracılığımla giren kurtulur. Girer, çıkar ve otlak bulur. Yuhanna 10: 9 Jesus sprach: Ich bin die Tür; wenn jemand durch mich hineingeht, so wird er errettet werden und wird ein- und ausgehen und Weide finden. Johannes 10, 9 die Tür: kapı durch mich: (benim) aracılığımla “Ben kapıyım. Benim aracılığımla giren kurtulur” diyen İsa Mesih, burada hiçbir belirsizliğe açık kapı bırakmıyor. İsa “Ben kapıyım” diyor. Evet, “Işık benim, Yol benim, Gerçek benim, Ekmek benim ve Yaşam benim” diyen İsa, “Kapı Ben'im” de diyordu. Bu iki basit sözcük, yani “Ben Kapıyım” sözü, Tanrı'nın sonsuz yaşamla ilgili basit, ama çok güzel olan tasarısını görüntüler. İsa, Kapı Benim, derken, Kendisini sevgi dolu bir Çoban olarak tanıtıyor, ki bu söz Kutsal Kitap'ın en güzel ayetlerinden biridir. İsa koyunlarının önünde yürüyen, onları yabancılardan ve her tür tehlikelerden, kötülüklerden koruyan ve onları güvenli bir ortamda tutan İyi Çobandır. Bu İsa Mesih, senin de Çobanın olmak istiyor. PERŞEMBE Donnerstag 7 MART März Tanrı, insanları İsa Mesih'e olan imanlarıyla doğru sayar. Romalılar 3: 22 Gottes Gerechtigkeit aber durch Glauben an Jesus Christus für alle, die glauben. Römer 3, 22 der Mensch: insan die Menschen: insanlar gerecht, richtig: doğru Değerli okuyucumuz, doğruluğa kavuşmanın ve Tanrı önünde doğru sayılmanın yolu İsa Mesih'e bağlanmaktır. İlk atamız olan Adem'in Tanrı'ya olan itaatsizliği yüzünden nesilden nesle herkes günah kiriyle lekelenmiştir. Günahın karşılığı ise sonsuz yaşamdan mahrum olmaktır. Yani sonsuz ölüm, hem de cehennem ölümüdür. Günahın getirdiği yargı budur, dostum. Ama Tanrı her insana İsa Mesih aracılığıyla sonsuz yaşamı vermek istiyor. Çünkü İsa Mesih kendi isteğiyle bizim günahlarımız için çarmıhta öldü. O, kendisine iman eden herkesi doğrulukla donatmaktadır, yani insanı günahlarından tamamen temizlemektedir. Bu yüzden İsa Mesih'e bağlanan, Tanrı önünde doğru sayılmaktadır. Sen de Tanrı önünde doğru sayılmak istiyor musun? Mesih sana da elini uzatmıştır. O ele sarıl, dostum. CUMA Freitag 8 MART März Tek bir suç, tüm insanların mahkumiyetine yol açtığı gibi, bir doğruluk eylemi de bütün insanlara yaşam veren aklanmayı sağladı. Romalılar 5: 18 Wie es nun durch eine Übertretung für alle Menschen zur Verdammnis kam, so auch durch eine Gerechtigkeit für alle Menschen zur Rechtfertigung des Lebens. Römer 5, 18 Tanrı'nın insanları günahtan paklaması için insanın gayret göstermesine gerek yoktur. Zaten insanın çabası boşunadır. Tanrı'yı kusurlu, günahlı işlerimizle hiçbir zaman hoşnut edemeyiz. Neden? Çünkü Tanrı kutsaldır ve hiçbir kusurlu, bozuk, yani günah O'nun önünde duramaz. Yapımızda günah olduğu için, kusursuz bir iş de yapamayız. En iyi işlerimiz bile Tanrı önünde kirli paçavralar gibidir, diyor Yeşaya peygamber. İsa'nın çarmıhta ölmesiyle Tanrı günahlının günahını bağışlar. İsa'ya iman edeni O'nunla bir yapar. İsa, Tanrı'nın katına nasıl kabul ediliyorsa, O'na iman eden de öylece kabul edilir. İsa'nın doğruluğu kendisine iman edenlere ait sayılır. Tanrı önünde suçsuz sayılmak eşsiz bir sevinçtir. Bunu sağlayan Mesih'tir. Kişinin İsa Mesih adıyla Tanrı'dan af dilemesi ve O'na iman etmesi yeterlidir sonsuz yaşama kavuşmak için. Daha sonra İsa Mesih imanlı insanı değiştirecek. Onu Tanrı'ya yaraşır bir yaşam sürdürmeye getirecektir; bunu da sevgiyle, sabırla yavaş yavaş gerçekleştirecektir. CUMARTESİ Samstag 9 MART März Öfkeye kapılınca bunu günaha dönüştürmeyin. Öfkenizin üzerine güneş batmasın. Efesliler 4: 26 Zürnet, und sündigt dabei nicht! Die Sonne gehe nicht unter über eurem Zorn. Epheser 4, 26 der Zorn: öfke in Zorn geraten: öfkeye kapılmak untergehen: batmak Tanrı için olanaksız bir şey var mıdır acaba? Buna hemen hayır diyeceğiz, değil mi? Tanrımız için imkansız bir şey yoktur. Tam tersine O'nun gücü her şeye yeterlidir. O, insanların hataya düşebileceklerini, öfkeye kapılabileceklerini biliyor. Ama Rab'bin isteği, öfkemizin kin ve nefrete dönüşmesi değil, tekrar barış ortamına gelmesidir. Herhangi bir hata işlediysek, o hatayı en kısa zamanda düzeltmeliyiz. Tanrı'nın bizi, bizler daha günahlıyken affettiğini hatırlayarak bizler de diğer insanları, suçlu olsalar bile, affetmeli ve arada herhangi bir anlaşmazlık varsa, bunu çözüme kavuşturmalıyız. Yoksa kişi kin içinde yanan bir ormana dönüşür. Bunun da en başta affetmeyen, sorunlara çözüm bulmayan, adım atmayan kişiye zararı vardır. Atalarımız da “keskin sirkenin küpüne zararı vardır” demişlerdir. Biliyorum, insan kendi gücüyle öfkenin, kinin, nefretin üstesinde gelemez; ama İsa Mesih sana da yardım etmeye hazırdır. O'nun bu yardımını istemez misin? PAZAR Sonntag 10 MART März Aranızdaki kavgaların ve çekişmelerin kaynağı nedir? Bedeninizin üyelerinde savaşan tutkularınız değil mi? Yakup 4: 1 Woher kommen Kriege und woher Streitigkeiten unter euch? Nicht daher: Aus euren Lüsten, die in euren Gliedern streiten? Jakobus 4, 1 der Kampf, der Zank, die Auseinandersetzung: kavga die Streitereien: çekişmeler Neden birbirimizle kavga ediyoruz? Neden birbirimizle sevgi ve barış içerisinde yaşayamıyoruz? Neden birbirimizin arkasından kötü konuşuyor, dedikodu yapıyoruz? Neden öfkemize hakim olamıyoruz? Neden bir kötülüğü affedemiyoruz? Bunların insan hayatını cehenneme dönüştürdüğünü biliyoruz, ama yine de kavga, dövüşten, kin, nefretten vazgeçmiyoruz. Neden? Çünkü yapımız bozuktur, yüreğimiz kirlidir de ondan. Kirli bir kaynaktan temiz, pak bir şey çıkar mı? Hayır. Önce o kaynağın kendisi temizlenmeli. Bizim de yüreğimiz temizlenmelidir günah pisliğinden. O zaman ancak gerçek huzuru, barışı, sevgiyi hayatımızda yaşayabiliriz. Bizim yüreğimizi hiçbir insansal temizlik malzemesi temizleyemez. Ancak göksel temizlenme malzemesi gereklidir. O da İsa Mesih'in çarmıhta akıttığı kandır. İsa'nın kanı bizi her tür günahtan temizler. Tanrı sana da İsa Mesih aracılığıyla yardım etmek, seni bugün yeni bir insan yapmak istiyor. Yapacağın tek şey, Tanrı'ya gelip O'nun Mesih'te sunduğu kurtuluş armağanını kabul etmendir. PAZARTESİ Montag 11 MART März Dünya ile dostluğun Tanrı'ya düşmanlık olduğunu bilmez misiniz? Yakup 4: 4 Wisst ihr nicht, dass die Freundschaft der Welt Feindschaft gegen Gott ist? Jakobus 4, 4 die Freundschaft: dostluk die Feindschaft: düşmanlık der Feind: düşman Parayı, malı, mülkü herkes sever ve ister. Ama bir de paraya, mala mülke, yani zenginliğe aşırı orandan düşkün ve bağlı olanlar vardır. Böyle insanlara aslında paranın, malın, zenginliğin, lüksün ve değişik alışkanlıkların kölesi demek yerindedir. Fakat, ölümden sonra bu şeylerin insana hiçbir yararı olmayacaktır. Bunu herkes söyler de, ama kimse bu ilkeye uymaz. Biliyor musunuz, bu maddi şeylere aşırı oranda bağlanmanın, bunlara dost olmanın en kötü yanı şudur: İnsanı Tanrı'dan uzaklaştırır. Tanrı'dan uzak olmak, kopmak ise, Tanrı'ya düşman olmak demektir. Tanrı, paraya, mala, mülke sahip olanlara karşı değil, ancak bu şeylere köle olanlara, yüreğini sadece bu şeylere bağlayanlara karşıdır. Senin yüreğin nerede? Tanrı bugün seni de İsa Mesih aracılığıyla kendi sevincini tatmaya davet ediyor. SALI Dienstag 12 MART März Hiçbir şey için kaygılanmayın. Ama her konuda dua ve dilekle, şükran dolu bir yürekle isteklerinizi Tanrı'ya bildirin. Filipililer 4: 6 Seid um nichts besorgt, sondern in allem sollen durch Gebet und Flehen mit Danksagung eure Anliegen vor Gott kundwerden. Philipper 4, 6 besorgt sein: kaygılanmak, kaygı duymak İnsanoğlu türlü nedenlerden dolayı kaygı çeker. Evde kalmaktan, hastalanmaktan, işini, sevdiği birini kaybetmekten, bir hastalığa yakalanmaktan, yaşlanmaktan ve daha bir sürü kuruntulardan kaygılanır. Tabii bazı durumlarda normal bir şekilde kaygı çekmenin olumlu yönü vardır. Kişiyi en azından dikkatli olmaya sevk eder. Ama Tanrı Sözü'nde bildirilen “Kaygılanmayın” buyruğu aşırı şekilde kaygılanmaya karşı konuşur. Sonra kaygılanmakla kişi hiçbir şeyi halledemez. Oysa ki, isteklerimizi yalvarışla ve her durumda şükrederek Rab'be getirirsek, o artık bizim sorunumuz olmaktan çıkmış demektir. Çünkü İsa Mesih adıyla edilen dualara Tanrı yanıt verir ve çözüm yolunu gösterir. ÇARŞAMBA Mittwoch 13 MART März Günah size egemen olmayacaktır. Çünkü kutsal yasanın yönetiminde değil, Tanrı'nın lütfu altındasınız. Romalılar 6: 14 Denn die Sünde wird nicht über euch herrschen, denn ihr seid nicht unter Gesetz, sondern unter Gnade. Römer 6, 14 herrschen: egemen olmak, hakim olmak das Gesetz: yasa, şeriat Birçok insan, günaha üstün gelebilmek için dinin kurallarına uymak ve o kuralların yerine getirilmesi gerektiğini söyler. Oysa dinin kurallarını, yani Şeriat emirlerini yerine getirmeye çalışarak günaha üstün gelebileceklerini söyleyen kimseler kendi kendilerini aldatırlar. Birçok kimse de, “Ben iyi bir insanım, kimseye kötülüğüm dokunmadı. Yardım ederim. Evet biraz günahım var ama, kalbim temizdir!” der. Fakat bunun doğru olmadığını kendileri de çok iyi bilirler; ya da bu kimseler günahın ne kadar ciddi olduğunu anlamamışlardır. Tanrı'nın Sözü, bir tek günahın bile karşılığı sonsuz ölümdür, der. Ama kurtuluş yolu vardır. İsa Mesih'e iman edenler, O'nun adıyla affedilirler ve günah bu kimselerin üzerine artık egemen olmaz. Çünkü bu kimseler Tanrı'nın inayeti altındadırlar. Tanrı'nın kayrası o yürekleri yenilemiş ve Tanrı'nın Ruhu oraya oturmuştur. Sen de Tanrı'nın kayrası altında olmak istemez misin? Rab seni de çağırıyor. PERŞEMBE Donnerstag 14 MART März Ne mutlu yardımcısı Yakup'un Tanrısı olan insana, umudu Tanrısı RAB'de olana! Mezmur 146: 5 Glücklich der, dessen Hilfe der Gott Jakobs ist, dessen Hoffnung auf dem HERRN, seinem Gott, steht. Psalm 146, 5 der Mann: adam glücklich: mutlu İnsanoğlu, içinde bulunduğu durumdan ya korkar ya da cesaret alır. Örneğin, ticaretten anlamayan birisinin eline bol para geçerse, bu parayı kaybetmenin, zarara uğramanın korkusuyla oyalanır. Kazanç kaynağı olabilecek parayı bir kenara saklar. Vatandaşlarımızın birçoğu parayı altına yatırmasının nedeni de parayı kaybetme korkusudur. Çünkü kişi bir yerde kendini güvensiz bir ortamda hisseder. Ne olur ne olmaz! Eğer bir gün itilip atılırsam, eğer bir gün yaşlanırsam, eğer bir gün elim dara düşerse, eğer bir gün bana bakan olmazsa türünden düşünceler kişinin umudunu bu türden şeylere çeker. Elbette ki, kişinin geleceğini düşünmesi yerinde ve doğrudur. Ama geçici şeylere umut bağlayanın alacağı da geçiciliktir. Davut peygamber, “Tanrı'ya umut bağlayan insana ne mutlu” diyor. Sen neye ve kime umut bağlamaktasın? Umudun geçici şeylere mi, yoksa sonsuz olan Tanrı'ya mı bağlıdır? CUMA Freitag 15 MART März “Mesih İsa günahkarları kurtarmak için dünyaya geldi” sözü güvenilir ve her bakımdan kabule layık bir sözdür. 1. Timoteos 1: 15 Das Wort ist gewiss und aller Annahme wert, dass Christus Jesus in die Welt gekommen ist, Sünder zu erretten, von welchen ich der erste bin. 1. Timotheus 1, 15 glaubwürdig: güvenilir die Annahme, die Aufnahme: kabul Elinde para bulunan iki kişi arasında çok farklı yaklaşımlar olabilir. Birisi parayı herhangi bir yatırım için kullanmaktan korkar. Bu nedenle de elinde olan parayı saklar ya da altına yatırarak kolunda, boynunda, yastık altında taşır. İkincisi ise parayı kazanç kaynağı sayar, onu işletir. En azından parasını bankalarda değerlendirir. Zaten toplum sadece paranın çalıştırılmasıyla ilerleyebilir. İşte, Tanrı'nın kurtarıcı Mesih aracılığıyla sağladığı güvenliği değerlendiren insanlarla değerlendirmeyenler arasındaki farkı da buna benzetebiliriz bir bakıma. Biri korkar, Mesih'e iman etmeyi bir din sayar ve ancak duyduklarıyla yetinir. Böyle kimselere Mesih'in hiçbir yararı olmaz. Ama ötekisi, duyduğuyla yetinmez; önyargısız, cesaretle gerçekleri arar, araştırır, Mesih'in Sözlerini okur. Gerçek ve doğru gördüğü şeylere de iman eder. Böyle samimi insanlara Mesih'in sağladığı yarar, sonsuz yaşamdır. CUMARTESİ Samstag 16 MART März Cansal insan Tanrı Ruhu'na özgü konuları ağırlayamaz... Kardeşlerim, sizlerle ruhsal insanlarla konuşur gibi konuşmadım, tersine bedensel kişilere, Mesih'te çocuklara konuşur gibi konuştum. 1 Korintoslular 2:14; 3:1 Ein natürlicher Mensch aber nimmt nicht an, was des Geistes Gottes ist ... Und ich, Brüder, konnte nicht zu euch reden als zu Geistlichen, sondern als zu Fleischlichen, als zu Unmündigen in Christus. 1. Korinther 2,14; 3,1 Okuduğumuz ayetlerden de göreceğimiz gibi, Kutsal Kitap üç insan tipinden söz eder. Aslında bu üç insan tipi, beni, seni ve onu anlatmaktadır. Nedir bu üç insan tipi? Cansal insan, bedensel insan ve ruhsal insan! Bu üç insan tipine Eski Antlaşma'da geçen olayları simgeleyerek bugün ve önümüzdeki günlerde bakacağız. İsrail halkı yaklaşık 430 yıl Mısır'da kaldı. Bu 430 yılın büyük bir kesimi kölelikle geçti. Yani ilk zamanlarda, Yusuf'un döneminde iyiydiler, ama ondan sonra Mısır'ın başına gelen yeni firavun bu halkı köleleştirdi ve onları köle olarak çalıştırmaya, onlara eziyet etmeye başladı. Sonra Tanrı Musa peygamberi çağırdı ve bu halkı Musa aracılığıyla Mısır'dan çıkarıp özgürlüğe kavuşturdu ve onlara Kenan diyarı denilen bir diyar vaat etti. Bu Kenan diyarını süt ve bal akan diyar olarak niteledi. Yani orası bir bereket, huzur diyarıydı. Elbette Kenan diyarı komşu bir diyar değildi, bu halk çölden geçmeliydi. Sonra bu halkın itaatsizlikleri nedeniyle 40 yıl çölde dolaştıklarını ve daha sonra da vaat edilen ülkeye geldiklerini Eski Antlaşma'da okuyoruz. PAZAR Sonntag 17 MART März Konuştuğumuz konular insansal bilgelik düzeyinde öğretilir türden değildir. Tam tersine ruh düzeyinde öğretilir türdendir. Ruhsal gerçekleri ruhsal olanlarla karşılaştırıyoruz. 1 Korintoslular 2:13 Davon reden wir auch, nicht in Worten, gelehrt durch menschliche Weisheit, sondern in Worten, gelehrt durch den Geist, indem wir Geistliches durch Geistliches deuten. 1. Korinther 2, 13 Musa peygamber aracılığıyla Mısır köleliğinden kurtulan, özgür edilen İbrani halkının vaat edilen Kenan diyarına varması 3S4 haftalık bir yoldu. Ama bu insanların çok çabuk Rab'bin yaptıklarını unutmaları, itaatsizlikleri onların 40 yıl boyunca çöllerde geçirmelerine neden oldu. Bundan sonra Kenan diyarına ulaştılar, ama Mısır'dan çıkan o ilk nesilden ancak bir iki kişi bu diyara girebildi, diğerleri çölde yok oldu, ancak onların çocukları bu diyara girdiler. Musa bile o diyarı uzaktan gördü, ama oraya giremedi. Eski Antlaşma'da bu üç yer, yani Mısır, çöl ve Kenan aslında birer simgedir. Yeni Antlaşma'da buna benzer bir bölüm var 1 Korintoslular 2:13S15 ve 3:1S2 ayetlerde. Bu ayetlerde üç insan tipine rastlıyoruz: Cansal, bedensel ve ruhsal insan. Peki nedir gerçekten cansal, bedensel ve ruhsal insan? Önümüzdeki günlerde bu üç insan tiplerine sırasıyla bakacağız. PAZARTESİ Montag 18 MART März Tanrı'nın diri ve kalıcı sözü aracılığıyla doğdunuz. Bozulan tohumdan değil, hiç bozulmayandan doğdunuz. 1. Petrus 1:23 Denn ihr seid wiedergeboren nicht aus vergänglichem Samen, sondern aus unvergänglichem durch das lebendige und bleibende Wort Gottes. 1. Petrus 1, 23 unvergänglich: bozulmaz Bugünkü okuduğumuz ayet bize yeni doğuşu almamış bir insanın cansal insan olduğunu gösteriyor. Böyle bir insanın Tanrı'yla yakından uzaktan bir ilgisi yoktur, yani yaşamını Tanrı'nın ellerine teslim etmemiştir. Başka deyişle Tanrı'nın Sözü aracılığıyla yeniden doğmamıştır. İsa Mesih bir keresinde bir din adamına şöyle dedi: “İnsan yeniden doğmadıkça Tanrı hükümranlığını göremez!” Demek ki Tanrı'nın yanında O'nunla sonsuzluğu geçirebilmek için yeniden doğmak bir gerekliliktir. O zaman belki şunu soracaksın: Yeniden doğmak nedir? Bir insan annesinin karnına girip yeniden doğacak değil ya! Yeniden doğmak, Tanrı Sözü aracılığıyla Tanrı'ya ve O'nun (ruhsal anlamda) biricik Oğlu İsa Mesih'e tövbe ederek iman etmek ve İsa Mesih'in çarmıh üzerinde bizim günahlarımız için kanını akıttığını kabul etmektir. Tövbe etmek, günahlarımızdan 180 derece dönmek demektir. Bu ne anlama geliyor? Yanıtı yarın. SALI Dienstag 19 MART März Yol, gerçek ve yaşam Benim. Ben aracı olmadıkça kimse Tanrı'ya gelemez. Yuhanna 14: 6 Jesus spricht zu ihm: Ich bin der Weg und die Wahrheit und das Leben. Niemand kommt zum Vater als nur durch mich. Johannes 14, 6 der Weg: yol die Wahrheit: gerçek, hakikat Dün tövbe etmek nedir diye sormuştum. Tövbe etmek, gittiğim yoldan 180 derece geriye dönmektir. Bunu gelin size bir örnekle açıklam aya çalışayım : Diyelim siz Köln'den Berlin'e gideceksiniz. Trene bindiniz ve tren hareket etti. Ama bir de fark ettiniz ki siz yanlış trene binmişsiniz, çünkü tren Frankfurt'a doğru gidiyor. Bunu anlar anlamaz trenin içinde geriye dönüyorsunuz ve arka vagonlara doğru - Berlin istikametine doğru gidiyorsunuz. Böyle yaparsanız bir şey değişir mi? Tabii ki hayır! Trenin içinde geriye doğru gitmek hiçbir şeyi değiştirmez. Doğru olan şudur: İlk fırsatta ilk istasyonda trenden inip tam tersi yöne giden, yani Berlin'e giden trene binmeniz gerekir. Tövbe etmek de buna benzer. Gittiğim yolun yanlış olduğunu görür görmez, yüz seksen derece kendi yanlış yolumdan dönüp Tanrı'ya doğru gitmem gerekir. Genelde insan çeşitli dinlerle Tanrı'ya ulaşmaya çalışır. Oysa Tanrı Sözü çok açık bir şekilde Tanrı'ya giden tek bir yolun olduğunu söyler. İsa Mesih, “Tanrı'ya giden Yol Benim!” dedi. ÇARŞAMBA Mittwoch 20 MART März Yol, gerçek ve yaşam Benim. Ben aracı olmadıkça kimse Baba'ya gelemez. Yuhanna 14: 6 Jesus spricht zu ihm: Ich bin der Weg und die Wahrheit und das Leben. Niemand kommt zum Vater als nur durch mich. Johannes 14, 6 niemand: kimse das Leben: yaşam Her din insanı Tanrı'ya ulaştırır m ı? Şöyle bir söz vardır: Her yol Rom a'ya çıkar. Gerçekten de öyle m i? Tanrı Sözü Tanrı'ya giden, Tanrı'ya ulaştıran tek bir yolun olduğunu söyler. İsa Mesih, “Ben aracı olm adan kim se Tanrı'ya ulaşam az, gelem ez” dedi. Buna göre her yol Rom a'ya çıkm az, her din de insanı Tanrı'ya ulaştırm az. Başka deyişle, insanın kendi dinsel çabaları onu varm ak istediği hedefe ulaştırm ayacaktır. Buna göre cansal insanın yeniden doğm aya ihtiyacı vardır, sevgili dostum . İnsan aklının sınırlı olduğunu biliyoruz. Sınırlı insan aklı da Tanrı gerçeklerini kavrayam az. Cansal insanın aklı fikri, yüreği, bedeni Mısır'da, yani dünyada tutsaklıkta yaşar. Dünyanın çekiciliği onu öylesine oyalar ki, Tanrı gerçeklerine ulaşm ayı istem ez bile. Mısır köleliğinden kurtulan İbraniler, büyük bir sevinçle, cesaretle yollarına devam etm eleri gerekirken, çölde hep Mısır'ın soğanlarını, sarım sakların özleyip durdular. Cansal insanın aklı fikri de bedeninin isteklerindedir. Mısır, Kutsal Kitap'ta dünyayı sim geler. Cansal insan Tanrı gerçeklerine ulaşm ayı istem ez. PERŞEMBE Donnerstag 21 MART März Akılsız yüreğinde “Tanrı yoktur”, der. Bozuldular, iğrenç işler ettiler; iyilik eden yok. Mezmur 14: 1 Der Tor spricht in seinem Herzen: “Es ist kein Gott!” Sie haben Verderben angerichtet, sie tun abscheuliche Taten; da ist keiner, der Gutes tut. Psalm 14, 1 das Herz: yürek, kalp abscheulich: iğrenç Yapılan bir araştırm aya göre 1993 yılında kişilerin yalnızca yüzde 4'ü Tanrı'ya inanm adığını söylem iş. Bugün sokağa çıkıp sorsanız fazla bir şeyin değişm ediğini göreceksiniz. Tabii ki Tanrı'ya inanıyoruz, bir Tanrı vardır, diyeceklerdir. Bu durum a bakılırsa Tanrı en popüler olan. Am a bu insanların yaşam larına baktığım ız zam an bunlar gerçekte Tanrı yokm uş gibi davranıyor ve yaşıyorlar. Dudaklarıyla Tanrı'nın varlığını onaylıyorlar am a yürekleri ve yaşamları aksini söylüyor. Tanrı Mezm urlar'da Davut'un ağzından bu kişileri şöyle niteliyor: “Akılsız yüreğinde Tanrı yoktur dedi” (14:1). Akılsızlar Tanrı'yı önem e alm ıyorlar, çünkü BEN üzerine kurdukları yaşam yollarından dönüp Tanrı'ya itaat etm ek istem iyorlar. Akılsızlar Tanrı'yı önem e alm ıyorlar. Çünkü onların bütün hayatları kendi egoları, bencillikleri üzerine kurulm uştur. Bu yaşam yollarından dönüp Tanrı'ya im an etm ek istem iyorlar. Am a nedense bunu bir türlü de açıkça söylem ek istem iyorlar. Peki im an konusunda senin tutum un nasıl? Tanrı'ya im an ediyorum derken, hayatın bunu gösteriyor m u? CUMA Freitag 22 MART März Kendin yüreğine güvenen akılsızdır; ama bilgece davranan kurtulur. Süleyman'ın Özdeyişleri 28: 26 Wer auf seinen Verstand vertraut, der ist ein Tor; wer aber in Weisheit lebt, der wird entkommen. Sprüche 28, 26 vertrauen: güvenmek der Tor: akılsız kişi Fransız ihtilâli sırasında çok ilginç bir olay yaşandı. Kral Louis ve Kraliçe Marie Antoinette Paris'ten kaçm aları gerekiyordu. Çünkü ihtilâlciler onları ele geçireceklerdi ve krallık sona eriyordu. Am a kral zevk ve sefasına o kadar düşkündü ki, önce büyük bir ziyafet çekm ek istedi. Sonra da yolda yeriz diye kral arabasını en harika yiyeceklerle doldurtm akla uğraştı. Kralın eşi kraliçe kendisine, artık kaçm alıyız, diyordu, am a kral oralık bile olm uyordu. Kraliçe Avusturya Kralının kızıydı ve onları kurtarm ak için kent dışında Avusturya birliği bekliyordu. Gecikm e yüzünden birlik gitm ek zorunda kaldı. Sonra da ihtilâlciler kaçam ayan Kral ve Kraliçeyi yolda yakalayıp asarak öldürdüler. Ne denli bir akılsızlık! Kral olabilir ve bir im paratorluğu yönetebilirsin, am a akılsızın teki olabilirsin. Bu ilke ruhsal alanda da geçerlidir. Bugün günahlardan kurtulm a günüdür. Önünde büyük bir fırsatın vardır. Am a sen dünya zevklerine dalıp da İsa Mesih'e gelm ezsen, yarın darağacına asılırsın, yani cehennem e m ahkum olursun. Bir an önce Mesih'e dön ve kurtul, dostum . CUMARTESİ Samstag 23 MART März Can yiyecekten, beden de giyecekten üstün önem taşır. Luka 12:23 Das Leben ist mehr als die Nahrung und der Leib mehr als die Kleidung. Lukas 12, 23 die Nahrung: yiyecek das Leben: can, hayat, yaşam der Leib: beden die Kleidung: giyecek, giysi Patates kızartmasını severim, ama patates kızartmak için evdeki o değerli ceviz ağacından yapılan sandığı da kırıp yakmam. Ama bugün birçokları bedenin isteklerini birazcık olsun tatmin edebilmek için en değerli olan canlarını hiçe sayıyorlar. Yeni doğuşu olmayan, iman etmemiş cansal insan da tıpkı böyle biridir. Oysa ruhumuzun refahını gözetmemiz, onu ilk sıraya koymamız daha önemli, daha anlamlı değil mi? İsa, “Can yiyecekten üstün önem taşır” diyor (Luka 12:23). Mısır köleliğinden kurtulan İbraniler'in imansızları da Mısır'ın hıyarları, pırasaları, sarımsakları diyordu da başka şey demiyordu. Biliyor musunuz, cansal insan dindar biri de olabilir. İncil'den Yakup mektubunda şöyle okuyoruz: “İnancım var diye düşünüp de diline gem vuracak yerde kendi yüreğini aldatan o kişinin inancı boştur” (Yakup 1:26). Demek ki biz, belirli durumlarda boş bir inanca sahip olabiliriz, dindarlık maskesi altında yaşayabiliriz. Dostum, dünya zevkleri gelip geçicidir; dünya da. Ama Tanrı istemini yapan ebediyen kalır. Düşün bu konuda! PAZAR Sonntag 24 MART März İnancım var diye düşünüp de diline gem vuracak yerde kendi yüreğini aldatan o kişinin inancı boştur. Yakup 1:26 Wenn jemand meint, er diene Gott, und zügelt nicht seine Zunge, sondern betrügt sein Herz, dessen Gottesdienst ist vergeblich. Jakobus 1, 26 betrügen: aldatmak 16 yaşında bir kız kaçırıldı ve tam 4 ay kızın izine rastlanm adı. Kızı kaçıran kişi onu nerede sakladı biliyor m usunuz? Kilisenin yukarısındaki bir bölm ede. Kilisede toplantılar oldu, dualar edildi, vaazlar verildi, ilahiler söylendi, am a korku içinde aynı binada kurtarılm ayı bekleyen bu kızdan hiç kim senin haberi olm adı. Sonunda kilisede çalışanlardan biri tesadüf eseri kilisenin çatısına çıkınca kızı gördü ve böylece kız kurtarıldı. Düşünün bir kez! Kilisede bir tutsak! Bakın Hristiyan dünyasında her pazar kiliseye gidenler vardır. Özellikle de Paskalya, yani İsa'nın ölüp de dirildiği bayram ında kiliseler dolup taşar. İnsanlar kiliseye giderler, am a yüreklerinde gerçek anlam da im an yok. Kayıplar. Çünkü cansal insanlar. Haberci Pavlos Mesih'e im an etm eden önce Tanrı'ya hizm et ettiğini sanarak İsa Mesih'e im an edenlere her türlü eziyeti ediyordu. Hatta ilk im an şehidi olan Stefanos'un taşlanm ası olayında Pavlos'un da parm ağı vardı. O dindardı, herkesten daha çok ateşliydi dinini yaym ada, am a Tanrı'dan yoksundu. Ta ki, gerçekleri görüp tövbe edene kadar. PAZARTESİ Montag 25 MART März Akılsız adam anlayıştan değil, ancak yüreğini ortaya dökmekten hoşlanır. Süleyman'ın Özdeyişleri 18: 2 Kein Gefallen hat der Tor an Einsicht, sondern nur an der Entblößung seines Herzens. Sprüche 18, 2 die Einsicht, das Verständnis: anlayış Birçok insan, “herkesin dini kendisine. Ben, içinde doğduğum dine m ensubum ” der. Oysa inancı, dini hakkında hiçbir araştırm a, soruşturm a yapm am ıştır. Ne söylersen söyle, saplandığı düşünceden bir santim ileri gidem ez. Alm anya Hristiyan bir ülke, burada doğanlar da Hristiyandırlar, deniyor. Şim di eğer sen bir tesadüf eseri garajda doğdunsa, o zam an otom obil m i oluyorsun? Tabii ki hayır. Tıpkı bunun gibi bir dine doğm akla o dinin m ensubu olm uyorsun. Bu Hristiyanlık için de geçerlidir. Hıristiyan bir anne babadan doğan bir kim se kendisi bilinçli olarak İsa Mesih'e im an etm iyorsa, o asla gerçek anlam da Hıristiyan değildir. O dinin içine doğm ası ona kurtuluş getirm ez. Kiliseye gidip vaaz dinlem esi bile onu bir Hıristiyan yapm az. Hristiyanlık İsa Mesih'i izlem ektir. Yani bir kim se İsa Mesih'e im an edip O'nun çarm ıhı altına gelir ve yüreğine, yaşam ına İsa'yı davet ederse böyle bir kim se Hıristiyan olur. Boynuna haç takm ak, haç çıkartm ak bir insanı asla Hristiyan yapm az. Hristiyan bir kim se Tanrı'yla İsa Mesih aracılığıyla kişisel bir ilişkiye gelm iş, günahları bağışlanm ış, Tanrı'ya baba diyebilen birisidir. SALI Dienstag 26 MART März Mesih'te, O'nun kanı aracılığıyla, kayrasının zenginliğine yaraşan kurtuluşa, suçlarımızın bağışlanmasına eriştik. Efesoslular 1:7 In ihm haben wir die Erlösung durch sein Blut, die Vergebung der Vergehungen, nach dem Reichtum seiner Gnade. Epheser 1, 7 die Vergebung: bağışlanma die Vergehung: suç, günah Mesih İsa'ya im an ettiğini söyleyen değerli dostum , Mesih'in değerli kanı aracılığıyla kurtulduğunu biliyor m usun? Eski Antlaşm a'da Rab'bin çadırı ve orada Kutsallar Kutsalı denen özel bir bölm e vardı. Oraya sadece başkahin yılda bir kez girebilir ve oraya kesilen kurbanın kanını serperdi, bu da sim gesel anlam da kanın konuşm ası dem ekti. Yani bu kan halkın günahlarının bir süre bağışlanabilm esi için onlar adına konuşur ve bu kan Ahit Sandığı'nın üzerine serpilirdi. Am a başkahin bu yere büyük bir korku ve titrem eyle girerdi. O raya sevinçle girdiğini hiç de sanm ıyorum . Çünkü çok iyi biliyordu ki, en ufak bir hatada hayatını kaybedebilirdi. Kestiği kurbanda bir hata olsaydı yine yaşam ını yitirirdi. Hatta deniyor ki, başkahinin eteklerinde çıngıraklar vardı ve onun sesi duyulurdu; böylelikle dışarıdakiler onun halen yaşadığını anlarlardı. Eğer belirli bir süre ses duyulm asaydı, onun öldüğünü anlarlar ve başkahinin beline bağlanan iple onu çekerlerdi. İsa Mesih çarm ıhta ölünce o kutsallar kutsalının kapısını açtı. Şim di her im anlı sevinçle Tanrı'nın huzuruna çıkabilir. ÇARŞAMBA Mittwoch 27 MART März İsa yüksek sesle bağırdı: Tanrım, Tanrım, beni neden bıraktın?... İsa yeniden yüksek sesle bağırıp ruhunu teslim etti. O anda tapınağın ön perdesi yukarıdan aşağıya yırtılarak ikiye ayrıldı. Matta 27: 46,50,51 Jesus schrie mit lauter Stimme auf und sagte: Mein Gott, mein Gott, warum hast du mich verlassen? Jesus aber schrie wieder mit lauter Stimme und gab den Geist auf. Und siehe, der Vorhang des Tempels zerriss in zwei Stücke, von oben bis unten. Matthäus 27,46+50+51 İsa Mesih çarm ıha çakıldığı zam an, tam ölm ek üzereyken “Tam am landı” dedi. İsa çarm ıhta canını verdiğinde, lekesiz kanını akıttığında o kutsallar kutsalını ayıran perde yukarıdan aşağıya doğru yırtıldı. Bu nedenle sen ve ben - ister erkek olalım , isterse kadın - istediğim iz yerde, istediğim iz durum da, hatta istediğim iz ruhsal, düşüncesel vaziyette O'na gelebilir, RAB'be yakarabiliriz, O'nun önünde durabiliriz. Hiçbir aracıya ihtiyacım ız yok. Tek aracı olan İsa Mesih'tir. Mesih'e im an ettiğim iz zam an da hiçbir papazın, kilise ihtiyarının gelip üzerim ize el koym asına, bizi kutsam asına ihtiyacım ız yoktur. Bizim herhangi bir dine de ihtiyacım ız yoktur. Çünkü bizler Mesih İsa aracılığıyla direkt olarak o kutsallar kutsalı olan Tanrı'nın huzuruna gidebilir ve Kutsal Tanrı'nın önünde durabiliriz. Hatta bu kutsal Tanrı'ya baba diyebiliriz. Bu ne büyük bir ayrıcalık, dostum . İşte İsa Mesih'in özelliği, ayrıcalığı bu. İsa'ya im an ettiğini söyleyen dostum , bu ayrıcalıktan dolayı yüreğinde sevinç, esenlik var m ı? Kurtuluş güvencen var m ı? Aslında olm alı. Yoksa, o zam an im anında bir hata vardır, bunu bir an önce halletm en gerek. PERŞEMBE Donnerstag 28 MART März Vay sizlere, dinsel yorumcular ve ferisiler, ikiyüzlüler! çünkü siz göklerin hükümranlığını insanların yüzüne kapıyorsunuz; kendiniz girmiyorsunuz, girenleri de bırakmıyorsunuz ki girsinler. Matta 23:13 Wehe aber euch, Schriftgelehrte und Pharisäer, Heuchler! Denn ihr verschließt das Reich der Himmel vor den Menschen; denn ihr geht nicht hinein, und die, die hineingehen wollen, lasst ihr auch nicht hineingehen. Matthäus 23, 13 Birçok insan dindarlık taslar, ama yüreklerinde iman yok! İsa zamanındaki dindarlıklarına toz kondurmayan Ferisiler tabakasına İsa şöyle seslendi: Vay sizlere, dinsel yorumcular ve ferisiler! İki yüzlüler! Çünkü sizler badanalı mezarlara benziyorsunuz. Bunlar dıştan parlak görünürler, ama içleri ölü kemikleriyle ve her tür iğrençlikle doludur. Sizler de bunlar gibi dıştan insanlara doğru görünürsünüz, ama içten ikiyüzlülükle ve kötülükle dolusunuz” (Matta 23:27S28). Cansal insan iyi bir eğitim almış da olabilir. Eğitime asla karşı değiliz, tam tersine eğitime çok çok büyük önem veriyoruz, ancak eğitimli olmak, çok büyük bilgilere sahip olmak bizi ruhsal bir insan yapmaz. Yani, imanlı olmanın bir ölçütü değil eğitimli biri olmak. Tanrı Sözü, “Tanrı dünya açısından akılsız olanları seçti, dünya açısından insan yerine konulmayanları, aşağı görülenleri seçti. Bir hiç olanı seçti” diyor (1.Kor.1:27). Tanrı önünde durabilmek - ruhsal insan olabilmek için insanın kendisini Tanrı gözüyle görmesi ve insanın kendisini alçaltması gerekir. CUMA Freitag 29 MART März İSA’NIN ÖLÜM GÜNÜ / KARFREITAG (Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir) Tanrı dünya açısından akılsız olanları seçti... Dünya açısından insan yerine konulmayanları, aşağı görülenleri seçti. Bir hiç olanı seçti. 1 Korintoslular 1:27S28 Sondern das Törichte der Welt hat Gott auserwählt ... und das Unedle der Welt und das Verachtete hat Gott auserwählt, das, was nicht ist. 1. Korinther 1, 27S28 Kendini bir şey sanıyorsan o zam an bilm iyorum seçim senden yana olur m u! RAB her şeydir, ben bir hiçim , durum una girm em iz gerekiyor Tanrı'nın önünde, ters durum da cansal insan kalm aya m ahkûm uz. Sim gesel anlam da süt ve bal akan Kenan diyarı! Cansal insan kim biliyor m usunuz? O diyarı bilm esini karşın - yine sim gesel anlam da - Mısır'da kalm ak isteyen kişidir. İlginçtir ki eğitim li insanlardan çok azı gerçekten im ana geliyor. Acaba kendi akıllarına, bilgilerine fazla m ı güveniyorlar! Öyle ya, karşı dağları onlar yaratm ış! Böyle olunca da gururlarına yenik düşüyorlar. Tanrı önünde alçalam ıyorlar; herhalde en büyük neden de budur. Tanrı dünya açısından akılsızları seçti derken, dünyanın Tanrı'ya im an edenleri akılsız saydığından söz ediyor aslında Pavlos. Yani İsa Mesih'in beden alarak aram ıza gelm esine, bizim yerim ize çarm ıha çakılarak öldürülm esine, göm ülm esine ve ölüm ü yenerek dirilm esine im an etm ek aslında bu insanlar için akılsızlıktır. Bu nedenle eğitim li olanlardan az kişiler İsa Mesih'e im an ediyor. CUMARTESİ Samstag 30 MART März Sizler de suçlarınızdan ve günahlarınızdan ötürü ölü kişilerdiniz. Efesoslular 2:1 Auch euch hat er auferweckt, die ihr tot wart in euren Vergehungen und Sünden. Epheser 2, 1 die Sünde: günah tot: ölü Bir gün birisi bana, canım bir din de insanı kurtarır mı diye sormuştu. Kendisine İsa Mesih'in bir din getirmediğini söyleyince, aman canım Yahudiler'den de kurtarıcı çıkar mı diye itiraz etti. Kendisine, boş tartışmalara girmeyeceğimi söyledim. Sadece şunu soracağım: Sonsuzluğu nerede geçireceksiniz? Biliyorum, siz sonsuzluk falan da yoktur diyorsunuz; eğer siz haklıysanız ben bir şey kaybetmeyeceğim, ama ya ben haklıysam, ya varsa! O zaman ne yapacaksınız, dediğimde hiç sesini çıkarmadan kalkıp gitti. İnsan Tanrı'ya özgü konuları ağırlayamaz kardeşim. Cansal insan günah içerisinde ölü biridir. İsa Mesih ölüler arasında kalmadı, dirildi. Ostern, Paskalya, yani Diriliş Bayramı işte tam budur. İsa Mesih ölümde kalmadı, O ölümü yenerek üç gün sonra dirildi ve bugün diri olarak Baba Tanrı'nın sağındadır ve kendisine iman edenlere aracılık etmektedir. O'nun dirildiğine ilişkin sayısız kanıtlar vardı. Biz inanlılar bunu Kutsal Kitap'tan biliyoruz. İsa Mesih ölmüş, gömülmüş ve üçüncü gün ölümü yenerek, yengi kazanarak dirilmişti. Her Mesih inanlısı şunu tüm yürekle söyleyebilir: Mesih diridir! PAZAR Sonntag 31 MART März DİRİLİŞ BAYRAMI / OSTERN Kısa bir süre sonra dünya artık beni görmeyecek. Ama siz beni göreceksiniz. Ben yaşıyorum, bu nedenle siz de yaşayacaksınız! Yuhanna 14: 19 Noch eine kleine Weile, und die Welt sieht mich nicht mehr; ihr aber seht mich: weil ich lebe, werdet auch ihr leben. Johannes 14, 19 Martin Luther eline aldığı renkli tebeşirlerle kapılara, duvarlara Lâtince “Vivit” yazmıştı. Ona bunun ne anlama geldiğini sorduklarında Martin Luther, vivit'in alamı “O yaşıyor” demektir, demişti. Bunu niye yazdığını soranlara, “benim inandığım Mesih yaşıyor. Eğer yaşamasaydı benim için bir saat bile yaşamanın bir anlamı kalmazdı” demişti. Bu benim ve senin için de geçerlidir. Çünkü eğer Rabbimiz İsa Mesih yaşamasaydı, yaşamın bir anlamı olmazdı. Nitekim İsa Mesih'in kendisi de şöyle dedi: “Ben yaşıyorum; b u n e d e n l e s i z d e ya ş a ya c ak s ın ız” (Yu.14:19). Yani, İsa Mesih'e iman eden İsa gibi sonsuza dek cennette olacak ve yaşayacaktır. Mesih'e iman eden herkes yaşayacaktır dostum. Cansal insana gelince, o yaşam yüzü görmeyecek o cansallıkta kaldığı sürece. Cansal insanın ruhsal yaşamı yoktur. Ruhsal hayattan yoksundur. Vaktini kendisine uygun yerlerde geçirir. Tanrı yaşamının dışında kalmıştır bu kişi. SEVİNÇ GETİRİCİ HABER’İN SESİNİ DİNLE! Varlığının gizini, amacını, yaşamının getirdiği yararı hiç düşündün mü? Kimsenin umut dolu bir gelecekten söz edemediği dünyamızda senin kafanda beliren bir sürü soru aydınlığa kavuşturuldu mu? Bunalımlar, kaygılar ve dayanılmaz sancıların korkunç boyutlara ulaştığı günümüzde en büyük ihtiyacın sonsuz yaşam güvencesi olduğunu biliyor musun? Tüm bu sorulara yanıt arıyorsanız, 0 64 41 - 208 16 15 nolu telefonumuzu arayın. • Nihai Sorular • Yaşamın Amacı Ne? Yaşam sorularla doludur. Ben kimim? Neden buradayım? Nereye gidiyorum? Tanrı var mı? Varsa nasıldır? Tanrı’yı tanıyıp O’nun sevgisini, gücünü hayatımda yaşayabilir miyim? gibi soruları bu iki kitapçık ele alır ve yanıtlar. Kitapçığın tanesi 2,00 Euro’dur (posta ücreti dahil). • İsa Mesih S tek ve gerçek umudumuz • Korku ve umut arasındaki yaşamım (Her kitapçık posta masrafı dahil 1,50 €) Satın almak istediğiniz kitapların tutarını kullanılmamış Alman posta pulu olarak da adresimize gönderebilirsiniz. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de PAZARTESİ Montag 1 NİSAN April DİRİLİŞ BAYRAMI / OSTERMONTAG (Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir) Senin yasan (Söz'ün) benim zevk kaynağım olmasaydı, o zaman düşkünlüğümde yok olurdum. Mezmur 119: 92 Wäre nicht dein Gesetz meine Lust gewesen, dann wäre ich verlorengegangen in meinem Elend. Psalm 119, 92 das Gesetz: yasa, kanun, şeriat Bir çocuk rafta tozlu bir kitap görür ve annesine sorar: “Anne bu kitap ne hakkındadır?” Annesi de, “oğlum, bu kitap Tanrı'nın kitabıdır,” der. Bu kez çocuk annesine, “anne, o zaman bu kitabı Tanrı'ya geri verelim, baksana rafta tozlanmış ve hiç okunmuyor” der. Bu gerçek, bir çocuğun ağzından işitebileceğimiz en ağır sözlerdir. Eğer Tanrı Sözü'nü okumuyorsak, o zaman onu neden saklıyoruz? Ne yazık, birçokları tıpkı Pavlos'un dediği gibi vaktini akılsızca geçiriyor. Televizyon başında saatlerce dizi izleyenler, internet başında - facebook'ta saatlerce oturup çetleşenler on dakika ayırıp da Tanrı Sözü'nü okumazlar. Eğer Kutsal Kitabınız var ve onu okumuyorsanız, o zaman onu geri verin daha iyi. Eğer Tanrı bize bir sevgi mektubu olan Kutsal Kitap'ı verdiyse onu okumalıyız, anlamalıyız; onun ilkelerini, kurallarını hayatımızda uygulamaya koymalıyız, yaşamımızın derinliklerine indirmeliyiz, onu özümlemeliyiz ve daha sonra da başkalarına anlatmalıyız. SALI Dienstag 2 NİSAN April Vaktinizi ulusların kafasızca vakit geçirdikleri gibi geçirmeyin. Efesoslular 4: 17 Ihr sollt nicht mehr wandeln, wie auch die Nationen wandeln, in Nichtigkeit ihres Sinnes. Epheser 4, 17 die Nation: ulus Her gün internette Facebook'a, YouTube'a bakıyorsunuz saatlerce. Kim ne yapmış, nerede neler olmuş, hepsiyle ilgileniyorsunuz. Ama Tanrı'nın sana yazdığı en değerli mektubu - Kutsal Kitap'ı tozlu raflarda tutuyorsun. Ne yazık! Birçokları elçi Pavlos'un dediği gibi, vaktini kafasızca geçiriyor. Televizyonda dizi izleyenler günün hangi saatinde hangi dizinin oynayacağını çok iyi biliyor. Ama Kutsal Kitap'tan basit bir ayetin yerini bilmiyor. Bırakın ayeti, Kutsal Kitap'ta koskocaman bir kitabın, bir mektubun nerede olduğunu bilmiyor. Tabii bilmez, çünkü televizyon programlarını sabahtan akşama kadar karıştırmaktan başka yaptığı bir şey yok ki! Tüm artistlerin, ses sanatkarların adını da çok iyi biliyor, ama Kutsal Kitap'ta Amos'un, Haggay'ın, Filimon'un kim olduğunu bilmiyor. Hangi kitabın Eski Antlaşma'da, hangi kitabın Yeni Antlaşma'da olduğunu bilmez. İmanlıyım diyorsun ve bu sıraladıklarım da doğruysa o zaman utanman gerekmez mi! Bari bundan sonra başla Tanrı Sözü'nü okumaya. ÇARŞAMBA Mittwoch 3 NİSAN April Kardeşlerim, sizlerle ruhsal insanlarla konuşur gibi konuşmadım. Tersine, bedensel kişilerle, Mesih'te çocuklarla konuşur gibi konuştum. 1 Korintoslulara 3:1 Und ich, Brüder, konnte nicht zu euch reden als zu Geistlichen, sondern als zu Fleischlichen, als zu Unmündigen in Christus. 1. Korinther 3, 1 Kutsal Kitap'ın üç insan tipine değindiğini söylem iş ve birkaç haftadır ki cansal insana baktık. Şim di de ikinci insan tipi olan “Bedensel insan'a bakalım . Bugünkü ayetim izde Pavlos “kardeşlerim ” dediğine göre, bu insanların im anlı oldukları anlaşılıyor (1 Kor.1:2). Bir kim se im anlı olabilir, am a bedensel bir yaşam sürdürebilir. Aslında bu yaşam dayken hepim iz bedendeyiz, am a bazım ız daha çok bedenseliz, bazım ız daha az. Çünkü bedenim izin isteklerini inkar edem iyoruz. Pavlos ne diyor? “Mesih'te çocuklarla konuşur gibi sizinle konuştum !” Bedensel im anlı, yine sim gesel olarak konuşursam , Mısır'dan çıkm ıştır. (Mısır daha önce de belirttiğim gibi, dünyayı sim gelem ektedir). İm anlı günahlarına bağış bulm uştur, kurtulm uştur; am a bu im anlı bedenin isteklerine boyun eğdiği için onun yaşam ı çöldedir. Tabii ki çöl yaşam ı o kadar da kolay değil. Çöl yaşam ı ürün getirm eyen, esenlik, huzur verm eyen, kurak bir yaşam dır. Am a nedense bedensel im anlı çölde kalm ayı tercih ediyor. Bir an önce bu bedensellikten kurtul! PERŞEMBE Donnerstag 4 NİSAN April Kardeşlerim, bir kimse iyi eylemleri yokken imanı olduğunu söylerse, bu neye yarar? Böylesi bir iman onu kurtarabilir mi? Yakup 2: 14 Was nützt es, meine Brüder, wenn jemand sagt, er habe Glauben, hat aber keine Werke? Kann etwa der Glaube ihn erretten? Jakobus 2, 14 nützen: yaramak Bedensel insan Mısır'dan, yani günahın tutsaklığından kurtulm uş ve Mesih'e im an etm iş biri olabilir, am a bedenin gereksiz isteklerine tutkunluğu yüzünden halen çölde yaşam aktadır. Vaat ülkesine, o bereket diyarına ulaşam am ıştır henüz. Efendim , ben 20 yıldan beridir ki im anlıyım . Şim di bana m ı öğreteceksin, diyor bazıları. Am a onların hayatlarına baktığım ızda, 20 gün önce im an etm iş adam ın hayatı onun hayatından daha iyi. İm an hayatı öyle m angalda kül bırakm am akla olm az. Hayat bunu gösterm eli. İlk yargının inanlılardan başlayacağını biliyor m usunuz? Mesih bütün am açlarım ızı, hayatım ızı ışığı altına getirecek. Rab'bin önünde utanm ak kadar acı bir şey olabilir m i? Bu dünyada insandan utanm ak bize daha acı geliyor genelde. O gün Rab'den utanacağız. Bakın Tanrı Sözü ne diyor: “Herkesin yaptığı iş ortaya çıkacak... herkesin nasıl iş yaptığını ateş sınayacak. Her kim in kurduğu yapı kalıcıysa, o kişi karşılığını alacak. H er kim in yaptığı iş yanıp giderse, o kişi zararını çekecek, am a kendisi kurtulacak!” (1 Kor. 3:13S15). CUMA Freitag 5 NİSAN April Ve şimdi, ey Yakup, seni yaratan, ve ey İsrail, sana şekil veren Rab şöyle diyor: Korkma, çünkü seni fidye ile kurtardım. Seni adınla çağırdım, sen benimsin. Yeşaya 43: 1 Aber jetzt, so spricht der HERR, der dich geschaffen, Jakob, und der dich gebildet hat, Israel: Fürchte dich nicht, denn ich habe dich erlöst! Ich habe dich bei deinem Namen gerufen, du bist mein. Jesaja 43, 1 O gün inanlılar topluluğu tıklım tıklım dolu. Annesiyle kızı da orada. Anne kendini vaizi dinlemeye kaptırmıştı, ama neden sonra küçük çocuğunun yanında olmadığını fark etti. Aramadık yer bırakmadı, çocuk yoktu. Sonunda vaiz mikrofondan küçük çocuğa adıyla seslendi. Yine ses yoktu. Sonunda çocuğun arka sıralarda sessizce oturduğu fark edildi. Niçin yanıt vermediği sorulunca, “Ben kaybolmadım ki, düşündüm benim adımla başka birisini arıyorsunuz”, dedi. Bugün Tanrı seni çağırıyor! Senin yaşamını değiştirmeye, yaşamını düzeltmeye çağırıyor, ama sen bunu duymazlıktan gelir, ben halimden memnunum, Rab'bin beni çağırmasına gerek yok, ötekinin yaşamını düzeltmesi gerekir, diyorsan, çok yanlış ve hatalı bir yoldasın. Dostum, Tanrı'nın sesini işitip işitmediğimiz çok önemli. O bizi çöl yaşamından kendisine çağırıyor, eğer hayatımız çöldeyse. Çölde ürün veremezsin, çünkü bu mümkün değil. Çölde sadece diken ve çalı yetişir. Çölde meyve bahçesi olmaz. Bedensel insan hiçbir zaman ilerleme kaydedemez. Öyleyse, halen çöl yaşamına devam mı edeceksin? CUMARTESİ Samstag 6 NİSAN April Sizleri sütle besledim, etle değil! Çünkü şu ana dek buna katlanamadınız. 1 Korintoslular 3:2 Ich habe euch Milch zu trinken gegeben, nicht feste Speise; denn ihr konntet sie noch nicht vertragen. 1. Korinther 3, 2 die Milch: süt ertragen: katlanmak Elçi Pavlos bedensel insana ilişkin şunu da söylüyor: “Çünkü daha bedensel kişilersiniz. Çünkü aranızda kıskançlık, kavgacılık sürüp giderken bedensel olduğunuzu tartışmaya gerek var mı? İnsana özgü tutumla davranmıyor musunuz?” (1.Kor.3:3). Birisi iman etmiş, ama bedensel bir yaşam sürdürdüğü, yani simgesel anlamda çölde yaşadığı için yaşamında sevinç yok, huzur yok; kimseyle geçinemez. Hep onu bunu eleştirir, kıskanır durur. Çölde yaşayan insan dünyanın düzensizliğine ayak uyduruyor demektir. İmanlılar arasında imanlılar gibi, iman etmeyenler arasında da onlardan biri gibi yaşar. Böyle bir yaşam ikiyüzlü bir yaşam değil mi? Halen ikiyüzlü bir yaşam sürdürmeye devam etmek istiyor musun? Ben hayatımda diskoya gitmedim. Bazıları, bu olur mu ya, diyecektir. Peki diskoya gitmedim de bir yerim mi eksildi! Dostum, imanlılar olarak dünyaya ayak uyduramayız. Rab'bin sevgi ve doğruluk ilkelerinde yürümeliyiz. Ancak o zaman bereketli bir yaşam sürdürebiliriz. PAZAR Sonntag 7 NİSAN April Çünkü Tanrı Ruhu'yla yöneltilenler Tanrı'nın çocuklarıdır. Romalılara 8:14 Denn so viele durch den Geist Gottes geleitet werden, die sind Söhne Gottes. Römer 8, 14 leiten: yöneltmek der Geist: ruh Cansal ve bedensel insandan söz ettik. Üçüncü insan tipi de ruhsal insandır. Ruhsal insan en başta ruhla yöneltilir. Çünkü Tanrı Ruhu'yla yöneltilenler Tanrı'nın çocuklarıdır, diyor Tanrı'nın Sözü. Normal yaşamda nasıl ve neyle yöneltiliyoruz? Yer çekiminin gücüyle mi? Yer çekimi gücü hepimizi aşağıya doğru çekiyor. Ama ruhsal, göksel bir güç de vardır. Bu güç bizi yukarı çekmek istiyor. Ruhsal insan ruhla yönetiliyor ve o bu dünyadan değil. Çünkü onun Rabbi şöyle demiştir: “Ben dünyadan olmadığım gibi, onlar da dünyadan değiller” (Yu.17:14). Bu, inzivaya çekilmişiz demek değildir; ama dünyanın yanlış, bozuk gidişine ayak uydurmamak demektir. Bu nedenle dünya ruhsal insanı anlamaz. “Bakın, Tanrı çocukları adıyla tanınalım diye, Baba bize ne tür sevgi gösterdi. Gerçekten de öyleyiz. Dünya bizi bunun için anlamıyor. Çünkü O'nu anlamadı” (1.Yu. 3:1) diyor Tanrı Sözü. PAZARTESİ Montag 8 NİSAN April Birbirinizin öbürüne karşı düşüncesi Mesih İsa'nın düşüncesine benzer olsun. Filipililer 2:5 Habt diese Gesinnung in euch, die auch in Christus Jesus war, Philipper 2, 5 die Gesinnung: düşünce Bu ayet ruhsal insanın Mesih'in düşüncesine sahip olduğunu gösterir. Ruhsal insan Tanrı'nın enginliklerini araştırır. Mezmur yazarı şöyle der: “Ne mutludur o adam ki kötülerin öğüdüyle yürümez, alaycıların derneğinde oturmaz. Ancak zevkini RAB'bin yasasından alır ve gece gündüz onun yasasını derin derin düşünür” (Mezmur 1:2). Kim gerçekten gece gündüz Rab'bin yasasını düşünüyor! Bunda benim büyük bir eksiğim vardır. Neden? Çünkü yer çekimi güçleri bazen kuvvetli geliyor da onun için. Her şeye rağmen Rab'bin Sözü'nü okumalı, bu Söz üzerinde derin derin ve sürekli olarak düşünmeliyiz. Ruhsal insan yaşamında ruhun meyvelerini verir (Gal.5:16S24). Ruhsal insan aynı zamanda dünyaya galip gelir. Elçi Yuhanna şöyle der: “Çünkü Tanrı'dan her doğan dünyaya üstün gelir. Dünyaya üstün gelen yengi ise imanımızdır. İsa'nın Tanrı'nın oğlu olduğuna iman edenden başka kim dünyaya üstün gelebilir?” (1Yu.5:4S5). Galip gelebiliyorsam, bu Mesih İsa aracılığıyladır. SALI Dienstag 9 NİSAN April Rabbimiz ve kurtarıcımız İsa Mesih'in kayrasında ve bilgisinde gelişin. 2 Petrus 3:18 Wachset aber in der Gnade und Erkenntnis unseres Herrn und Heilandes Jesus Christus! 2. Petrus 3, 18 wachsen: gelişmek die Gnade: kayra, inayet, lütuf Rahat ve bolluk günlerinde Mesih'in izleyicisi olduğunu söylemek oldukça kolay iştir. Ama karanlık soru işaretleri geleceğimizi kapladığında, sorun ve kaygılarımız olduğunda imanımızın hangi aşamada olduğu ortaya çıkar. Ruhsal bir iman hayatı sürdüren imanlının hayatı meyve getirendir. (Yu.15: 5). Ruhsal insan Mesih'te durmadan büyüyendir (Ef.4:15). Sevgide artandır (1.Sel.3:12). Kusursuzluk ve kutsallıkla uğraşandır (İbr.6:1). Tanrı Sözü'nü bilme aşamasında ilerleme kaydedendir (1.Petrus 2:2). Ruhsal insan yetkinliğe sahip olandır (2.Petrus 1:5S6). Tüm bu ilkeleri, erdemleri kendi iman hayatınla kıyasla dostum! Unutmayın ki, İsa Mesih “Bende kalan ve benim de kendisinde kaldığım kişi bol ürün verir” dedi. ÇARŞAMBA Mittwoch 10 NİSAN April Sağduyulu kişi sabırlıdır. Kusurları hoş görmesi ona onur kazandırır. Süleyman'ın Özdeyişleri 19: 11 Die Einsicht eines Menschen macht ihn langmütig, und sein Ruhm ist es, an der Übertretung vorüberzugehen. Sprüche 19,11 geduldig, langmütig: sabırlı der Ruhm: onur der Fehler: kusur Sabır dediğim iz zam an, aklım ıza gelen ilk şey Eyüp peygam berin sabrıdır. Buna eski deyim le Sabr'ı Eyüp denilm ektedir. Atalarım ız da sabra ilişkin bir çok sözler söylem işlerdir: “Sabır acıdır am a, sonu sarı altın!” “Sabır ile bitm ez iş olm az.” “Sabır ile koruk helva olur.” “Sabır m eserretin, acele nedam etin anahtarıdır.” “Sabrın sonu selam ettir.” Sabır etm eyen genelde hep zarar görür; bazen de sabırsızlık yıkıcı durum lara neden olur. Sabır ile yapılan iş, gösterilen bir tepki insan yaşam ının her alanını kapsar, insan ilişkilerine bambaşka bir yön verir. İnsanın özel yaşamında, ailesinde, işinde, eğitim inde, toplum un her köşesinde sabra büyük ihtiyaç vardır. Ne yazık ki, sabırsızlık birçok insanın yaşam ında bir bunalım dır. Başka bir atasözü şöyledir: “Sabır kuvvettir; onunla dut yaprağı bile ipekli kum aş olur!” Hepim iz sabrın önem ini biliyoruz, am a neden sabır gösterm iyoruz? Sabrı öğrenebilir m iyiz? Tanrı'nın yardım ıyla, evet. Önüm üzdeki günlerde sabra biraz daha bakacağız. PERŞEMBE Donnerstag 11 NİSAN April Yürekten sevecenliği, iyiliği, alçakgönüllülüğü, sabrı ... giyinin. Koloseliler 3:12 Zieht nun an... herzliches Erbarmen, Güte, Demut, Milde, Langmut! Kolosser 3,12 das Herz: yürek von Herzen, herzlich: yürekten anziehen: giymek Sabır aslında sadece insanlara özgüdür. Hayvanlar alem inde sabır kavram ı yoktur. Çünkü hayvanların geçm işi, şim diyi ve geleceği düşünecek, kavrayacak, yaşadıklarından tecrübeler kazanacak kapasiteleri yoktur. Bu erdem ler sadece Tanrı benzerliğinde yaratılan insanlara verilm iştir. İnsan düşünen, planlayan, arzuları, istekleri, em elleri olan bir varlıktır. Bu arzuladıklarına, ya da planladıklarına sahip olabilm ek için sabırla çalışır, didinir, em ek verir. Başka deyişle sabır, insanın isteklerine, beklentilerine kavuşabilm esi için beklem eyi öğretir. Sabır havadan zem bille gelm ez, am a ta çocuk yaşlardan başlayarak öğrenilir. İm an eden kişinin sabırlı olm ası, yani tutum unda, davranışında, sözlerinde sabır gösterm esi gerektiğini söyler Tanrı Sözü. Hatta, bugünkü ayetim iz “Sabrı giyinin” diyerek, sabrı bir giysi olarak betim ler ve im anlının bunu giym esi gerektiğini vurgular. Sabahleyin kalktığında giysilerini giydiğin zam an, “bugün sabrı da giym em gerekir” diye düşünün ve güne öyle başlayın! Em in olun, bu size büyük bereket olacaktır. CUMA Freitag 12 NİSAN April Acının sabrı oluşturduğunu biliyoruz. Sabır, denenmeden geçildiğini gösterir, denenme de umudu oluşturur. Romalılar 5:3S4 Die Bedrängnis bewirkt Ausharren, das Ausharren aber Bewährung, die Bewährung aber Hoffnung. Römer 5,3S4 ertragen, aushalten: dayanma das Ausharren: dayanma gücü Herhalde “Lokum Testi'ni duymuşsunuzdur. Küçük çocuklara lokum sonulmuş ve sabırsızlık gösterip hemen isteyenlere birer lokum verilecektir, ama biraz bekleyenlere iki tane verilecek denir. Hemen isteyenlerle bekleyip sabır gösterenleri ayırmışlar. Sabretmeyip hemen lokumu alanlar, bir kenara çekilmiş ve lokumu yemişler, ama sabretmeyi isteyen grup bir şeylerle meşgul olmuşlardır. Sonunda iki lokumu almışlar. Uzmanlar bu iki grubu yirmi yıl boyunca izlemişler. Sabretmeyip hemen lokumu alanlar, yaşamlarında o kadar da başarı gösterememişler, doğru dürüst bir evlilik yaşamı bile kuramamışlar, ama sabreden grup ise ilginç şekilde hem aile yaşamları, hem insanlarla olan ilişkileri oldukça iyi ve güçlü, hem de eğitim alanında oldukça başarılı oldukları gözlenmiştir. Ama Tanrı Sözü iki bin yıl önce sıkıntılara sabretme insanda dayanma gücünü oluşturur, dedi. Başka deyişle sabır insanı dayanıklı kılar. Sabır aynı zamanda Kutsal Ruh'un, yani Tanrı Ruhu'nun ürünleri arasındadır. CUMARTESİ Samstag 13 NİSAN April Sabırlı kişi yiğitten üstündür. Kendini denetleyen de kentler fethedenden üstündür. Süleyman'ın Özdeyişleri 16:32 Besser ein Langmütiger als ein Held, und besser, wer seinen Geist beherrscht, als wer eine Stadt erobert. Sprüche 16,32 geduldig, langmütig: sabırlı der Held: yiğit kontrollieren, beherrschen: denetlemek İnsanoğlu sabrı yaşam içerisinde öğreniyor, am a doğuştan gelen bir sabırsızlık vardır insanda. Yeni doğan bebeklere baktığım ızda bile onların ne kadar sabırsız, aceleci olduklarını görürüz. Bir şey isterler, onu hem en alam ayınca da yüksek sesle ağlarlar. Am a o bebek büyüdükçe, yaşam şartları, dünyanın bozukluğu, her istediğini elde edem eyeceği, çoğu zam an dayanm ası, sabretm esi gerektiğini yaşam ın gerçekleri ona öğretir. Yani insanın yaşadıkları olum suzluklar ona sabrı öğretir ister istem ez. Aslında anne babalar olarak, çocuklarım ıza ta o küçük yaşlarda sabır etm eyi öğretm em iz gerekir. Birçok anne ve baba, çocukları bir şey ister, alam ayınca ağlam aya başlar ve anne baba da hem en ona istediklerini verirler. Bu çocuk hele erkekse, daha da durum kritik. Tabii bunu iyi anlayabilirim , am a çocukların her istediklerini verm em iz, onlara uzun vadede zarar getirdiklerini biliyor m usunuz? Her şeyi bağırıp çağırarak alan bir çocuğun yapısı fazla dayanıklı olm az. Sabretm eyi öğrenm eyen birisi, zorluklar karşısında dayanam az, kolay yolu seçer ve kaçar. PAZAR Sonntag 14 NİSAN April Çocuğu tutması gereken yola göre yetiştir, yaşlandığında o yoldan ayrılmaz. Süleyman'ın Özdeyişleri 22: 6 Erziehe den Knaben seinem Weg gemäß; er wird nicht davon weichen, auch wenn er älter wird. Sprüche 22,6 erziehen, großziehen: yetişmek älter werden: yaşlanmak Peki çocuklarımıza sabretmeyi nasıl öğretebiliriz? En başta her istediklerini onlara vermeyerek. Bazen vermeniz gereken şeyleri almaları için birkaç gün beklemeleri gerektiğini onlara söylemeniz ve ondan sonra vermeniz; sofraya oturduğunuz zaman anne ve babanın afiyet olsun, demeden yemek yemelerine izin vermemek ve herkes yemeği bitirmeden kimsenin masadan kalkmamasını sağlamak çok yararlıdır. Çocuğunuza haftada belirli bir miktarda harçlık vermeniz iyi olur. Çocuk herhangi bir şey isterse, kendi parasıyla almasını, bunun için de parasını biriktirmesini ve sabırla beklemesini ona göstermek önemlidir. Çocuklara bu türden tutum ve davranışlarla beklemesini öğretirsek, bu aynı zamanda çocuğa dürtü yönetimini de öğretecektir. Tanrı Sözü de, çocuğunu tutması gereken yola göre yetiştir, yani ona doğru yolu göster, sevgiyi, affetmeyi, sabır etmeyi öğret, bunlar ona yaşamı boyunca yardım edecektir, diyor. PAZARTESİ Montag 15 NİSAN April Huysuz kişi çekişme yaratır, sabırlı kişi kavgayı yatıştırır. Süleyman'ın Özdeyişleri 15:18 Ein hitziger Mann erregt Zank, aber ein Langmütiger beschwichtigt den Rechtsstreit. Sprüche 15,18 der Streit: kavga beschwichtigen: yatıştırmak Ben genelde bir toplantıda, oturumda oldukça sabırlıyım. Her şeye acele yanıt vermem. Ama bir tanıdığım var, ikide bir söze atılır, bir şeyler söyler. Söylenenler üzerinde fazla düşünmeden aceleci ve sabırsızdır. Tabii ki her keresinde bir sürü pot kırar. Bir gün bana, Aliciğim, sen çok sabırlı davranıyorsun, bu nedenle de pot kırmıyorsun, dedi. Kendisine, bak kardeşim, sen acele ediyorsun, sabır göstermiyorsun, bu nedenle de söylenenler hakkında kafa yormuyorsun, düşünmüyorsun. Bu olunca da bir düşünceyi sorgulamadan, tartmadan, düşünmeden karar veriyorsun. Bu da büyük bir hatadır, dedim. Aslında sabırsız insanlar, kopyacı insanlardır, aynı zamanda tembeldirler; işin kolayına kaçarlar. Onun bunun düşüncelerini alıp kendi düşünceleriymiş gibi kullanırlar. Tabii sonra da her şeyi iyi bildiklerini sanırlar. Sabır bizi biz yapar. Kolaylığa kaçmayı önler. Acıya, sıkıntılara dayanmayı öğretir, sonuçta, sabrın sonunun selamet olduğu gerçeğini ortaya çıkarır. SALI Dienstag 16 NİSAN April Tembellik insanı uyuşukluğa iter. Süleyman'ın Özdeyişleri 19: 15 Faulheit versenkt in tiefen Schlaf. Sprüche 19,15 faul: tembel die Faulheit: tembellik schieben: itmek Tem bellik insanı uyuşukluğa, yani derin uykuya sürükler, diyor Tanrı Sözü. Tem belliğin, aile ilişkilerinin iyi olm ayışı, başarısızlık, insan ilişkilerindeki bozuklukların gerisindeki önem li nedenlerden birisi sabırsızlıktır. Çünkü sabırsız insan, dinlem esini bilm ez, söylenenlere kafa yorm az, sorunların nedenlerini araştırm az, çünkü sabırsızdır. Sabırsız insanın aslında kendisine de özgüveni yoktur. Sabırsız insan acelecidir. Herhalde şu sözü siz de duydunuz: Türk gibi başla, am a Alm an gibi bitir. Bu, bizim sabırsız olduğum uzu söyleyen bir deyim dir. Her işe çok iyi ve heyecanla, azim le başlarız, am a sonunu getirm eyiz. Bunları söylerken, vatandaşlarım ız arasında dünyanın her yerinde ve özellikle de Alm anya'da çok başarılı insanlar vardır. Onların yaşam öykülerini duyduğum uzda ya da okuduğum uzda, onları başarıya götüren azim ve sabırlarıdır. Aceleyle yapılan her şeyde hata yapm a, zarar verm e, kalpler kırm a potansiyeli yüksektir. Sabırsızlık aynı zam anda insanı öfkeye, strese sokar. Bu nedenle Rab'bin yardım ıyla sabır etm eyi öğrenm ek gerekir. ÇARŞAMBA Mittwoch 17 NİSAN April Kardeşlerim, çeşitli denenmelerle karşılaştığınızda kendinizi çok sevinçli sayınız. Biliyorsunuz ki, imanınızın sınanması katlanış oluşturur. Yakup 1, 2S3 Haltet es für lauter Freude, meine Brüder, wenn ihr in mancherlei Versuchungen geratet, indem ihr erkennt, dass die Bewährung eures Glaubens Ausharren bewirkt. Jakobus 1, 2S3 Yer altından çıkarılan en değerli nesne elmastır. Bu sert ve dayanıklı taş diyeceğim madde güç, çetin koşullar altında oluşur. Yerin karanlığında, kayalıkların arasında, korkutucu yalnızlıkta en güzel taşa dönüşür. Çiftçi tohum eker, sonra bekler. İlk yağmur gelir; ama daha erkendir. Karakış bastırır, yüklü bulutlar gündüzü geceye dönüştürür. Daha erkendir. Çiftçi bir an için bile sabrını kaybetmez. Yerin değerli ürünü getireceğini bilerek bekler. Son yağmur düşer, ekin yeşerir, başaklar belirir ve irileşir. Sonra sıcaklar bastırır. Ekinler sararır. O uzun, sabırlı beklemeden sonra altın gibi başaklar saplarını eğer, biçim zamanını ilan eder. Kurtarıcı Mesih'in şu bunalımlı yeryüzüne gelip doğruluk güneşini parlatacağı gün de bir gün gelecektir. O'na iman edenler de o günü sabırla bekliyorlar. PERŞEMBE Donnerstag 18 NİSAN April Melek orağını yeryüzüne salladı, yeryüzünün üzümlerini topladı. Bunları Tanrı kızgınlığının cenderesine koydu. Vahiy 14: 19 Und der Engel warf seine Sichel auf die Erde und las den Weinstock der Erde ab und warf die Trauben in die große Kelter des Grimmes Gottes. Offenbarung 14,19 die Sichel: orak İsa Mesih yeryüzüne tekrar gelince günahlıları nasıl yargılayacağına ilişkin olarak okuduğumuz ayetleri bildirilir Tanrı Sözü'nde. Mesih'in bağlısı o Gün'ü sabırla, katlanışla bekler. Ona kötülük, haksızlık, adaletsizlik uygulayanlardan öç almayı aklının ucuna bile getirmez. Çünkü Tanrı, “Öç benimdir” diye buyurur. Kötü hava koşulları, beklenmedik bir gelişim çiftçinin umutlarını boşa çıkarabilir. Ama dirilen Mesih'in kesinlikle gelip her tür adaletsizliği yargılamasını önleyebilecek güç yoktur evrende. Kutsal Kitap'ta şu yazılıdır: “Şu anda Tanrı çocuklarıyız. İleride ne olacağımız daha belli değildir. Ama Mesih belirgin olduğunda O'na benzer olacağımızı biliyoruz. Çünkü O'nu olduğu gibi göreceğiz. İçinde bu umut bulunan herkes, Mesih'in suçsuz olduğu gibi, kendini suçtan arıtır” (1. Yuhanna 3, 2S3). Şu kayra çağında Tanrı kadını erkeği Mesih aracılığıyla affedip doğrulukla donatmak istiyor. Doğrulukla donatılmayan ileride yargılanacaktır. CUMA Freitag 19 NİSAN April Yaptıkların ne büyüktür, ya RAB, düşüncelerin çok derindir. Mezmur 92: 5 Wie groß sind deine Werke, HERR! Sehr tief sind deine Gedanken. Psalm 92,6 groß: büyük tief: derin sehr: çok “Dam üstünde saksağan, vur beline kazmayı!” “İt otu boğa yaprağı!” Bu ve benzeri halk deyimleri, aslında insanın söylediklerinin bir derinliğinin olmadığını, hep yüzeysel kaldığını göstermektedir. Bazı insanlar derin konuları düşünmek, bunlarla ilgilenmek istemez. Tabii derin düşünebilmek için, önce insanın bir şeyler bilmesi gerekir. Okuması, araştırması gerekir. Ama ne yazık ki, insan bu konuda da oldukça tembeldir. Biraz ciddi konulara girildiğinde hemen şu söylenir: “Bunlar derin konular, bunlara girmeye gerek yok!” Özellikle insanın yaşamı, inancı, cennet cehennem konularında insan derinlere inmez. Örneğin, insan kimdir? Yaşamın anlamı, amacı nedir? Kutsal Tanrı'yla sağlıklı ilişki nasıl olur? Günah, ölüm, arınma, kurtulma, yargı, çağın sonu, gelecek düzen ve benzeri gibi. Bu tür ilginç konular bazıları için derin konulardır ve bunlara girmekten çekinir. Ama derini olmayan konuları ufacık bir yel, bir sel bile alıp götürecek ve yüzeysel konular tüm önemini yitirecek. Oysa derin konuları düşünmek yaşamsal önem taşır. CUMARTESİ Samstag 20 NİSAN April Benim Sözlerimi işitip uygulayan herkes konutunu kaya üstüne kuran aklı başında adama benzer. Yağmur boşandı, seller bastı, yeller esti. O konuta saldırdılar. Ama yıkılmadı. Çünkü temeli kaya üstüne atılmıştı. Matta 7:24-25 Jeder nun, der diese meine Worte hört und sie tut, den werde ich mit einem klugen M ann vergleichen, der sein Haus auf den Felsen baute; und der Platzregen fiel herab, und die Ströme kamen, und die W inde wehten und stürmten gegen jenes Haus; und es fiel nicht, denn es war auf den Felsen gegründet. Matthäus 7,24S25 Kayanın sağlam, kumun kaygan olduğu bilinen gerçektir. Sağlam ve dayanıklı bir konut kurmak için zemini sağlam olan yerler aranır. Özellikle ülkemiz bir deprem bölgesidir ve bunu bilmek ve öyle bina kurmak hayati önem taşımaktadır. Bu ruhsal alanda da geçerlidir. Sonsuza dek kalacak bir kaya üzerinde konut kurmak aslında her insanın yapması gereken bir sorumluluktur. Bu sonsuz kaya, İsa Mesih'tir. Çocukların deniz kıyısında kumdan ev kurduklarını hep görürüz, değil mi! O çocuk biraz büyüdüğünde kum üstünde ev kurulamayacağını anlar. Ama kaç kişi ruhsal alanda hep çocuk olarak kalır! Temeli olmayan kuramlar ve varsayımlar, batıl inançlar, düşünceler, kupkuru töreler, bedensel iştahlar, gelip geçici şeylerle uğraşır insanoğlu ne yazık ki! Tanrı Sözü her bir insana şu hayati öneriyi veriyor: “İlerisi için kendilerine sağlıklı bir temel atsınlar. Böylece, gerçek anlamda yaşamı oluşturan değere sarılsınlar” (I Timoteos 6:19). PAZAR Sonntag 21 NİSAN April Kardeşine yüreğinde nefret beslemeyeceksin. Levililer 19: 17 Du sollst deinen Bruder in deinem Herzen nicht hassen. 3. Mose 19,17 der Hass: nefret hassen: nefret etmek İnsan Tanrı benzerliğinde özgür yaratılıp sevgiyle donatıldı; buna rağm en insan nefret, kin ve kötülükle doludur. Çünkü insan kendi özgür isteğiyle kötüyü seçti ve bu durum lara geldi. Kusursuz yaratılan insan, günah işleyerek o kusursuzluğu m ahvetti; kin güden, nefret duyan, intikam peşinden koşan, savaşan, insan kardeşini öldüren, hep onun bunun hakkında kötü konuşan, dedikodu yapan durum a geldi. Tanrı Sözü'nde “Yüreğinde kardeşine karşı kin gütm eyeceksin” diye yazılıdır. Adem 'in oğlu Kayin, kardeşi Habil'e karşı kin güttü ve onu öldürdü. Şu ana kadar da insanoğlu Kayin'in yolundan gitm ektedir. Kini, nefreti oluşturan günah m ayasıdır. İşte kırılm ası gereken bu m ayanın etkisidir. Bunun için her insana bir kurtarıcı gerekir. İşte bu kurtarıcı yine Tanrı tarafından dünyam ıza yollanan ve varlığında günahın gölgesi bile bulunm ayan, en korkunç düşm anlığı bile barışa, sevgiye dönüştüren İsa Mesih'tir. İsa'yı gerçekten tanıyan kişi kin, nefret, intikam bağlarından özgür edilir ve yüreğine o esenlik ve barış gelir. Yüreğine barış alan barış içerisinde yaşar. PAZARTESİ Montag 22 NİSAN April İnsan dış görünüşe, Rab yüreğe bakar. 1 Samuel 16: 7 Denn der Mensch sieht auf das, was vor Augen ist, aber der HERR sieht auf das Herz. 1. Samuel 16,7 das Äußere, äußerlich: dış das Aussehen: görünüş Zengin bir adam ölür; m alı m ülkü çok! Miras için yakınları birbirlerine girerler. Bu nedenle de adam ın m alını m ülkünü bir türlü paylaşam azlar. Sonunda açık artırm ayla adamın varını yoğunu satışa çıkarırlar. Halılar, m erm er heykelcikler, tablolar, avizeler, piyano gibi eşyalar hem en satılır. Sıra rengi solm uş, basit görünüm lü yağlıboya bir tabloya gelir. Am a bu tabloya kim se ilgi gösterm ez. Ancak birisi bu tabloyu çok ucuz bir fiyata alır. Birkaç yıl sonra, bu adam bu tablonun çok değerli olduğunu anlar ve onu çok yüksek bir değere satar. İnsanın önünde de onun bilm ediği nice değerler vardır. İnsanoğlu genel olarak hep dış görünüşe bakar; gözüne hoş görünen şeylere sarılır. Peki değerli dostum , sen hangi değerlere sarılm aktasın? Biraz daha kişisel sorayım : Yaşam ına, inancına ilişkin doğru kararı verdiğini kesin olarak biliyor musun? Hayır hayır, ataların, dedelerin hangi yoldan gitti diye sorm uyorum . Sen kendin araştırarak gittiğin yolun, inandığın inancın doğru olduğundan em in m isin? Em in değilsen, doğru bir yolda değilsin dem ektir! Em insen, ne m utlu sana! SALI Dienstag 23 NİSAN April Bugün önünüze kutsamayı ve laneti koyuyorum... Tanrınız RAB'bin buyruklarına uyarsanız kutsanacaksınız... O'nun buyruklarını dinlemezseniz... lanete uğrayacaksınız. Yasanın Tekrarı 11: 26S28 Siehe, ich lege euch heute Segen und Fluch vor: den Segen, wenn ihr den Geboten des HERRN, eures Gottes, gehorcht, ... und den Fluch, wenn ihr ... nicht gehorcht. 5. Mose 11, 26S28 Dıştan güzel görünen, göz boyayan şeyleri benim sem ek kolay bir iştir. Am a göze güzel, dıştan iyi görünenler değeri olm ayan bir sürü külüstür şeyler olabilir. Dıştan iyi görünen şeylere kurban gidenlerin sayısı hiç de az değildir. Size de oluyor m u bilm em , am a ben bazen indirilm iş bir eşya alıyorum , eve gelip birkaç gün kullandıktan sonra kazık yediğim in farkına varıyorum . Biliyorum ki kazık yem ek hiç de hoş olm ayan bir duygudur. Am a yine de böyle bir kazık yem enin zararı o kadar yüksek olm az, am a varlığına, yaşam ına ilişkin aldatılırsan, kaba deyim le kazık yersen, bunun yıkım ı telafi edilem eyecek zararı oluşturur. Tanrı sevdiği insanlara sonsuz inayetini sundu. Yeryüzüne bir kurtarıcı gönderdi, bu kurtarıcının insanlar için ölm esini ve yeniden dirilm esini sağladı. Tanrı'nın tüm insanlığa bildirisi Mesih'e im an edip yepyeni aşam aya, sonsuz yaşam a kavuşm asıdır. Tanrı'nın sunduğu bu kurtuluşa kavuşabilm ek için kişinin kendisi evet, istiyorum , dem esi gerekir. Tanrı kim seyi zorlam az. İnsanın kendi özgür isteğini kullanm asını ister. ÇARŞAMBA Mittwoch 24 NİSAN April Düşmanlarınızı sevin, sizden nefret edenlere iyilik edin. Sizi lanetleyenlere kutluluk dileyin. Size kötülük edenler yararına dua edin. Luka 6:27S28 Liebt eure Feinde; tut wohl denen, die euch hassen; segnet, die euch fluchen; betet für die, die euch beleidigen! Lukas 6,27S28 der Feind: düşman Bir kralın ülkesi komşu bir ülkenin saldırısına uğrayınca, kral komutanlarını çağırır, haydi savaşa gidelim, düşmanların hakkından gelelim, der. Saldıran ülkeye karşı öfke duyan komutanlar fırsatı ganimet bilerek savaşa girerler, öbür tarafı kısa bir sürede yenerler. Hemen düşman olan bu halkı kılıçtan geçirmeyi planlarlar. Tabii kral da bunu isteyecektir. Ama onların bu bekleyişi hayal kırıklığına döner. Çünkü kral düşmanlarına merhametle davranır. İntikam alma ateşiyle yanan komutanlardan biri, krala sorar: “Düşmanları neden mahvetmiyorsun, verdiğin sözü neden tutmuyorsun?” Kral komutanlarına kızar ve şöyle der: “Ben düşmanı mahvetmek için savaşmadım, düşmanlığı mahvetmek, düşmanlığı yenmek için savaştım!” Düşman düşmana gazel okumaz demişler, ama kral bambaşka bir bakış açısıyla yaklaşır düşmanlarına. Böylesine erdemli davranmak, aslında İsa Mesih'in öğretisinden esinlenen bir tutumdur. PERŞEMBE Donnerstag 25 NİSAN April Düşmanın acıkmışsa onu doyur, susamışsa ona içecek ver. Çünkü bunu yapmakla, onun başı üstüne kızgın korlar yığmış olursun. Romalılar 12:20 Wenn nun deinen Feind hungert, so speise ihn; wenn ihn dürstet, so gib ihm zu trinken! Denn wenn du das tust, wirst du feurige Kohlen auf sein Haupt sammeln. Römer 12,20 Dün bir kralın savaştığını, yengi kazandığını, düşmanlarını yok etmek isteyen komutanlarına, “Ben düşmanlarımı yok etmek için savaşmadım, düşmanlığı yok etmek için savaştım” dediğini söylemiştim. Tanrı kendisine karşı düşmanca davranan günahlı insanlara düşmanca değil, sevgi ve iyilikle davrandı ve halen de davranır. İsa Mesih'i uğrumuza kurtulmalık olarak sunan O'dur. Öyleyse bizler de aynı tutumu takınmamız gerekmez mi? Yani düşmanlığa hayatımızda asla yer vermememiz gerekir. Bu konuda o düşmanla savaşmalıyız; ama düşmanı yok etmek için değil, her tür düşmanlığı yenmek, yok etmek, düşmanlığı ortadan kaldırmak için savaşmalıyız. Tabii buna kendi gücümüz yetmez. Öyle olsaydı bugün dünyamız bir barış dünyası olurdu. Ama düşmanlığı yenen ve ortadan kaldıran İsa Mesih'tir. Biz İsa'da ancak düşmanlığı hayatımızdan söküp atabiliriz. Elçi Pavlus da Efesoslular 2:13S15 ayetler arasında İsa Mesih'in her tür düşmanlığı yıktığını, ortadan kaldırdığını, O'nun bizim barışımız olduğunu söyler. CUMA Freitag 26 NİSAN April RAB'den korkmak, kötülükten nefret etmek demektir. Gururdan, küstahlıktan, kötü yoldan, sapık ağızdan nefret ederim. Süleyman'ın Özdeyişleri 8:13 Die Furcht des HERRN bedeutet, Böses zu hassen. Hochmut und Stolz und bösen Wandel und einen ränkevollen Mund, das hasse ich. Sprüche 8,13 frech, unverschämt, arrogant: küstah Bazen insan kendisini Kaf dağında görür! Sanki eliyle önüne çıkan insanlara, çekilin, dünyaları ben yaratmışım gibi bir tavır takınır. Bazı insanlar kendisinden, malından mülkünden, bazıları makamından, eğitiminden, soyundan, sopundan gurur duyar; bazıları da dininden, dinselliğinden, yaşam düzeyinden, gezip görmüşlüğünden, gücünden, arkasından, dayısından, amcasından gurur duyar. Bakın gurur baş melek olan Lusifer'i nasıl bir duruma getirdi! İnsan yaratılmadan önce, Tanrı kendisine karşı gururlanan parlak melek Lusifer'i katından kovdu. Böylece bu melek iblisin karanlığına dönüştü. Bundan sonra da atalarımız gurura düşerek Tanrı buyruğuna karşı geldi. Bu kez Tanrı onları Aden bahçesinden kovdu. İnsanla Tanrı arasında uçurum oluştu. Bu bizlere ders olmalıdır. Gururun insanı aşağılara çeken bir özelliği olduğunu unutmayalım! Tanrı da gururdan nefret ettiğini söyler. CUMARTESİ Samstag 27 NİSAN April Size yeni bir yürek vereceğim... içinizden taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Hezekiel 36:26 Und ich werde euch ein neues Herz geben und einen neuen Geist in euer Inneres geben; und ich werde das steinerne Herz aus eurem Fleisch wegnehmen und euch ein fleischernes Herz geben. Hesekiel 36,26 Balarısı dikenlerde büyüyen çiçeğin özünü alır, en güzel balı oluşturur. İpekböceği ayak altında çiğnenen dut yaprağını yer, ipek örer. Uzman sanatçı kaba bir mermer taşını işler, bir insan büstü oluşturur. Ressam birkaç liralık bir beze boya sürer, muazzam bir resim meydana getirir. Bir şair, bir yazar kitabını yazar ve yılın şairi, yazarı seçilir ve büyük bir ödül alır. Yeni buluşlarla ilgilenen bilgin ucuz bir demir parçasını kullanır, en yararlı bir alet ortaya çıkarır. Posta müdürlüğü düz kağıda güzel bir pul serisi basar, en değerli pulları oluşturur. Tüm bunlar bizlere Tanrı'nın insana bir sanat yeteneği verdiğini gösterir. İnsan sanatta, bilim ve teknikte oldukça ilerlemiştir. Ama bir durumda hiçbir zaman tek bir adım bile ileriye doğru atamamıştır. İnsan insanı düzene koyamıyor, insan yüreğine barış, esenlik getiremiyor. İnsanın kendisini kurtarması da mümkün değil. Bunu ancak Tanrı başarır. Çünkü Tanrı insanın yüreğinde işe başlar ve önce insanın yüreğini değiştirir. Değişen bir yürek esenliğe, barışa, huzura kavuşur ve etrafına da huzur, barış ve esenlik getirir. PAZAR Sonntag 28 NİSAN April Siyah insan derisinin rengini, pars da beneklerini değiştirebilir mi? Kötülük etmeye alışmış olan sizler de iyilik edemezsiniz! Yeremya 13:23 Kann ein Schwarzer seine Haut ändern, ein Leopard seine Flecken? Dann könntet auch ihr Gutes tun, die ihr an Bösestun gewöhnt seid. Jeremia 13,23 der Leopard: pars Tanrı insanı topraktan yarattı, ona yaşam nefesini üfledi ve insanı yaratılışın baş tacı olarak atadı. Başka deyişle insan Tanrı'nın benzerliğinde ve öz niteliğinde yaratıldı. Bu nedenle insan yaratıcı özelliğine sahiptir. Peki öyleyse insan neden el attığı her şeyi kirletiyor, bozuyor, kötü emelleri için kullanıyor? Neden insan birbirinin kalkınmasına, gelişmesine yardım etmiyor da, hep kırıp döküyor, savaşıyor ve öldürüyor? Çünkü insan Tanrı egemenliğini bırakıp iblisin egemenliğine girdi, şeytanın özelliklerini kuşandı da ondan. Tanrının en yüce yarattığı insan harika işler yapabilir, ama Tanrı katında yaşamsal durumunu değiştiremez, kendisini daha iyi bir duruma getiremez, çünkü “Kötü kişiyi kendi suçları ele verecek. Günahının kemendi onu kıskıvrak bağlayacak” (Özdeyiş 5:22). Tanrı'nın amacı ve isteği, insanı kendi tutkularından, bağlarından kurtarmaktır. İnsan bu kurtuluşu varlığına aldığında, yaratılıştaki konumuna geri döner, sonsuzluğun vatandaşı olur. Ancak böyle bir yaşam o esenlik ve barış içerisinde yaşar. PAZARTESİ Montag 29 NİSAN April Öfkeli kişi çekişme çıkarır, huysuz kişinin başkaldırısı eksik olmaz. Süleyman'ın Özdeyişleri 29:22 Ein zorniger Mann erregt Streit, und ein Hitziger ist reich an Vergehen. Sprüche 29,22 der Streit: çekişme hervorbringen, bewirken: çıkarmak En güzel kahve nasıl bir kahvedir diye sorsam, herhalde köpüklü kahve güzel olur, diyecekler. Köpüren sabun da iyidir. Ama köpüren insan olunca - insanın köpürmesi vardır - bu hiç de iyi değildir; hoş olmayan bir şeydir insanın köpürmesi. İnsan köpürürse ne olur? İnsanın tepesi atar, köpürme devam ederse, tehditler savurur, gözdağı verir. Tabii adam hem fiziksel, hem de maddi yönden güçlüyse, tehdit ettiği, gözdağı verdiği kişilerin yüreğine korku salar. Daima kurt kuzuyu tehdit eder. Güçlü olan güçsüz olanı korkutur. Bu sadece insan ilişkisinde değil, uluslar ilişkisinde de böyledir. Güçlü olan ülkeler, güçsüz olanlara gözdağı verir, onları korkutur ve sömürür. Bugüne kadar bu hep böyle oldu, bundan sonra da böyle olacak. Gözdağı vermenin, korkutmanın bir tek amacı vardır: karşıdakine istediğini yaptırtmak. Tehdit altında olanın yapması gereken iki nokta vardır: Ya tehdidi ciddiye alacak ve gereken yasal yollara müracaat edecek ya da tehdide kulak asmayacak. Tanrı Sözü, “Huysuz kişiyle arkadaşlık etme; tez öfkelenenle yola çıkma!” der (Özdeyiş 22:24). SALI Dienstag 30 NİSAN April Kendisine sövüldüğünde karşılık vermedi, acı çektiğinde kimseyi tehdit etmedi; davasını, adaletle yargılayan Tanrı'ya bıraktı! 1 Petrus 2:23 Der, geschmäht, nicht wieder schmähte, leidend, nicht drohte, sondern sich dem übergab, der gerecht richtet. 1. Petrus 2,23 drohen: tehdit etmek İnsanlara iyilik etmek, gerçekleri, doğruları söylemek amacıyla gelen İsa Mesih'e akıl almaz kötülükler ettiler. Ölüleri bile dirilten, insanları her tür tutku ve bağlardan özgür eden İsa Mesih kendisine düşmanca davranan insanları bir tek sözle yok edebilirdi, ama O böyle davranmadı, bunlara ihtiyaç da duymadı. O sevgi, merhamet ve affetme yolunu seçti. İşte erdemli, yüce davranış budur. Tanrı'yı ve insanı hoşnut eden de budur. Tanrı Sözü insan ilişkilerine çok önem vermektedir. “Ey efendiler, işçilerinize eşit tutumla davranın, onları tehdit etmeyin” (Ef.6:9) diyor. Tanrı'yı sayan, insanlığa değer verenler asla başkalarını tehdit etme düşüklüğüne kendisini kaptırmaz. İsa'nın elçileri, Tanrı'nın kurtuluş haberini yayarken, o zamanın din adamları buna çok kızdılar ve onları tehdit ettiler. Haberciler serbest bırakılınca hiçbir zaman tehdit, öç alma yolunu seçmediler, davalarını Rab'be bıraktılar. Sevgiyle, merhametle, affetme tutumuyla davrandılar. Bugün de her erdemli insanın tutumu, davranışı böyle olmalıdır. Yorum ve Vaaz CD’lerimiz: • Kutsal Kitap’ın yorumu (Yaratılış’tan Mezmurlar*a kadar) • İncil’den Matta’dan Romalılar’a kadar • Her sıkıntıda ve acıda şükretme • Yaşam benim • Günlük yaşam sözleri • Eski Antlaşma’da İsa Mesih • İncil’den Yuhanna kesimi • Aile ilişkileri (görüntülü) • Başlangıç (görüntülü) • Doğuş ve Diriliş bayramları (görüntülü) Her CD 3,00 €’dur. Adresimiz: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de İnternet ve telefon aracılığıyla her gün cesaret veren 2-3 dakikalık bir vaazı ya da 20-30 dakikalık Kutsal Kitap yorumunu dinleyebilirsiniz. Telefon numarası: 0 64 41 - 208 16 15 Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik. Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur. www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz. Şu kitapları okudunuz mu? Mutluluğun Sırrı . . . . . . . . 3,50 € İsa kaderim mi? . . . . . . . . 2,00 € Kutsallığa doğru . . . . . . . . 3,50 € Noel nedir? . . . . . . . . . . . . 1,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 € Yaşamın Amacı Ne? . . . . . 2,00 € Sevginin 5 dili . . . . . . . . . . 5,00 € Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 € Golgota Yolu . . . . . . . . . . 3,00 € O’nun izinde . . . . . . . . . . . 6,00 € Kutsal Kitap dizini (Büyük boy, 2475 sayfa) . . . . . . . . . . . 22,00 € Kitapları isteme adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Sevgili okuyucularımız, şu kitapları okumanızı özellikle öneriyoruz: Sevginin beş dili (evlilik ilişkilerinde izlenmesi gereken ilkeler - evli ve evlenecek olan herkesin okuması gereken bir kitap) . . . . . . . . . . . . . 6,50 € Noel nedir? . . . . . . . . . . . . . 1,00 € Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 € Nihai sorular . . . . . . . . . . . . 2,00 € Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 € (5 cilt) Açıklamalı Kutsal Kitap . . 29,00 € Kitapları isteme adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de ÇARŞAMBA Mittwoch 1 MAYIS Mai (Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir) Bakın göğün kuşlarına! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlara biriktirirler. Öyleyken göksel Babanız onları doyurur. Siz kuşlardan çok daha üstün önem taşımıyor musunuz? Matta 6:26 Seht hin auf die Vögel des Himmels, dass sie weder säen noch ernten, noch in Scheunen sammeln, und euer himmlischer Vater ernährt sie doch. Seid ihr nicht viel wertvoller als sie? Matthäus 6,26 İnsanın yaşamında bir sürü kaygı, korku, dert ve elem barınmaktadır. Genellikle bunlar pek açığa vurulmaz. Ama insanı için için yiyip tüketir bu kaygılar, korkular. Benim sonum ne olacak! Bu hastalığımın sonu nereye varacak? Yalnızlığımı nasıl yeneceğim? Şu eşimle olan sorunum ne olacak, çocuğumun hali nereye varacak! Bu şekerimden, tansiyonumdan hiç kurtulamayacak mıyım? Kalbim ikide bir tekliyor, acaba bir kalp krizi mi geliyor? Genç olanlar ise, okuyabilecek miyim, iş bulabilecek miyim, borçlarımı ödeyebilecek miyim? gibi sorularla boğuşurlar ve daha bir sürü kaygılar, korkular! Bugünkü ayetimizin anlamı hiç çalışmamak, uğraşmamak, planlar yapmamak değildir. Giyecek, yiyecek, barınmak bu yaşamda her insanın ihtiyacıdır. Bunun için de çalışmak, çabalamak gerekir. Ama burada önemli olan nokta, insanın canıdır. İnsanın canı her şeyden daha önemlidir. Tüm evreni Yaratan Tanrı canı, ruhu olmayan kuşları gerektiği gibi besliyorsa, onlara bakıyorsa, O'nun en değerli yaratığı olan insanı unutabilir mi hiç! PERŞEMBE Donnerstag 2 MAYIS Mai Bakın göğün kuşlarına! Ne eker, ne biçer, ne de ambarlara biriktirirler. Öyleyken göksel Babanız onları doyurur. Siz kuşlardan çok daha üstün önem taşımıyor musunuz? Matta 6:26 Seht hin auf die Vögel des Himmels, dass sie weder säen noch ernten, noch in Scheunen sammeln, und euer himmlischer Vater ernährt sie doch. Seid ihr nicht viel wertvoller als sie? Matthäus 6,26 Çalışm alıyız, geleceğim izi düşünm eliyiz. Am a bunları yaparken canım ızın, ruhum uzun önem ini de unutm am alıyız. Her canlıyı düşünen, besleyen Tanrı, biz insanı hiç unutabilir m i? Bu m üm kün değil. Şunu yanlış anlam ayalım : Can, beden değildir. Can insanın iç dünyasıdır. İnsan seçebilen, ayırt edebilen, seven, m erham et gösteren bir varlıktır. Ruh ise, Tanrı'nın insan varlığına koyduğu ve sonsuza dek yaşayacak olandır. Bu nedenle de diyebiliriz ki, insan da üçte teklidir. Beden, can ve ruh. Tanrım ız göksel Babam ızdır. Sorunlarım ızı, kaygılarım ızı O'na götürm ek bize verilen bir yetkidir. O'na gerçekten cesaretle gidebiliriz. Biz, bize düşeni yaptığım ızda, Tanrım ız da kendisine düşeni yapacaktır. İnayetin, sevginin, m erham etin kaynağı Tanrı'dır. İşte Tanrı, bu inayetinden, sevgisinden ve m erham etinden herkesin yararlanm asını istem ektedir. O'na gelen Tanrı'ya baba dem e yetkisine sahiptir. İşte bu göksel baba, sana da tüm kaygılarını, korkularını ve ihtiyaçlarını bana getir ve bana ver, diyor. CUMA Freitag 3 MAYIS Mai Ey bütün yorgunlar ve yükleri ağır olanlar, bana gelin, ben sizlere rahat, huzur veririm. Matta 11: 28 Kommt her zu mir, alle ihr Mühseligen und Beladenen! Und ich werde euch Ruhe geben. Matthäus 11,28 die Ruhe: rahat, huzur geben: vermek Yorgunlar, yükleri ağır olanlar! demek, kişinin günah yükünün ağırlığını göstermektedir. Bu aynı zamanda iman yaşamında yükü ağır olanlar demektir. Ne tür yüklerin, kaygıların vardır? Ne tür zayıflıklarını bir türlü yenemiyorsun? Hangi yük seni ezmektedir? İsa, senin işin bana gelmektir, benim işim de bu yükü senin üzerinden kaldırmaktır, diyor. İsa'ya gitmek için iman ilkesi devreye girmelidir. Yani İsa'ya gelmek demek, O'na iman etmek demektir (H.İ.16:31); O'nu hayatımıza kabul etmek (Yu.1:12); O'na yönelmek (Yeş.45:22); O'na ilişkin tanıklıkta bulunmak, O'nu bildirmek (1 Yu.4:2); O'nu işitmek (Yu.5:24,25); ve Rabbimiz Mesih İsa'da sonsuz yaşam armağanını kabul etmek (Rom. 6:23) demektir. Ben size huzur veririm, diyor İsa Mesih. Sen de huzur arıyorsun, değil mi? Huzurun yolu, İsa'ya gelmektir. Bu huzur bir armağan olarak veriliyor. Sen günahlısın ve bu nedenle senin yükün ağırdır. Senin yapacağın sadece O'na yönelmek, O'na gitmektir. O, bu huzuru, esenliği armağan olarak sunuyor, veriyor. CUMARTESİ Samstag 4 MAYIS Mai Çünkü Tanrı dünyayı o kadar sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, her kim O'na iman ederse mahvolmasın, sonsuz yaşam kavuşsun. Yuhanna 3: 16 Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der an ihn glaubt, nicht verloren geht, sondern ewiges Leben hat. Johannes 3,16 Bugün okuduğum uz ayet İncil'in özetini veren bir ayettir. Am a birçok insan, bu ayette geçen “Tanrı Oğlu” sözüne takılıp kalır ve burada verilm esi gereken Tanrı'nın o derin sevgisi gözden kaçırılm ış olur. İncil'de geçen Oğul sözü asla fiziksel anlam da değildir, tam am en ruhsal anlam dadır. Örneğin, yaşlı birisi bize “oğlum ” derse, onun bizim babam ız olduğunu söylem eyiz, değil m i? Ya da gezm eyi çok seven birisine yol oğlu denir. Bununla o kim senin babasının yol olduğunu düşünm eyiz. Tanrı Oğlu sözü de İsa Mesih'in Tanrı'nın özünden çıkıp geldiğini gösterir. Bunu belirttikten sonra bu ayetin neleri içerdiğine bakalım ve buna önüm üzdeki günlerde de bakacağız. Bu ayet bize, Tanrı'nın büyük sevgisini gösterm ektedir. Tanrı'nın bu eşsiz, harika sevgisi O'nun bize uzattığı en büyük arm ağandır. Tanrı sevgisinin ne denli yoğun ve büyük olduğu, sadece ve sadece, kendisine bu sevginin gösterildiği kim senin değersizliğiyle ölçülebilir. İncil şöyle diyor: “Tanrı bize olan sevgisini şununla kanıtlıyor: Biz daha günahlıyken, Mesih bizim için öldü!” PAZAR Sonntag 5 MAYIS Mai Çünkü Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlunu verdi. Öyle ki, O'na iman edenlerin hiçbiri mahvolmasın, ama hepsi sonsuz yaşama kavuşsun. Yuhanna 3: 16 Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der an ihn glaubt, nicht verloren geht, sondern ewiges Leben hat. Johannes 3,16 Tanrı bizleri yaptığımız işlerden razı olduğu için sevmedi. Bizler günahlıyken, suçluyken, kayıpken, Tanrı'yı aramazken O bizi sevdi. O'nun sevgisi seni, sen O'nu aramazken arıyor ve seni bulup kurtarmak istiyor. Tanrı seni daha doğmadan önce tanıyordu; sen yaratılmadan önce neye ihtiyacın olduğunu biliyordu. Tanrı bu ihtiyacın karşılanabilmesi için ne yapılması gerektiğini bildiğinden, öz varlığı olan ve ruhsal anlamda biricik Oğlu olan İsa Mesih'i yeryüzüne gönderdi. Tanrı, Rab İsa Mesih'in kişiliğinde dünyamıza adım attı ve bizim gibi bir insan olarak nelerle denendiğimizi, ne tür zayıflıklarımızın olduğunu gördü; Kendisi asla günah işlemedi; ama günahlarımızın gerektirdiği cezayı üstlendi, çarmıh üzerindeyken Tanrı tarafından dışlandı, ama Tanrı'nın isteklerini, yasanın gerektirdiklerini karşılayarak bizi Kendisiyle barıştırdı. Dostum Tanrı'nın sevgisini, inayetini hiçbir dil yeterince anlatamaz. O'nun sevgisi öylesine engin, öylesine derin ve yüksek ki, buna ancak hamdolsun diyebiliriz. PAZARTESİ Montag 6 MAYIS Mai Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, her kim O'na iman ederse ... sonsuz yaşama kavuşsun. Yuhanna 3: 16 Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der an ihn glaubt, nicht verloren geht, sondern ewiges Leben hat. Johannes 3,16 Verme sevgiyle büyür. Tanrı ilkin sevdi, sonra verdi. Tanrı beni, İsa benim için öldü diye sevmiyor. Tam tersine İsa Mesih, Tanrı beni çok sevdiği için ölmüştür. Mesih İsa sonsuzluktan çıkıp geldi, yaşadı, öğretti, sevdi, bağışladı, öldü, ölümden dirildi ve tekrar göğe çıktı. İsa'nın hayatındaki bütün bu olaylara insanlık tarihi tanık oldu. Zaman ötesinden gelen, zaman içerisinde yeryüzünde yaşayıp ölen ve ölümden dirilen İsa Mesih, şimdi Baba Tanrı'nın sağında oturmakta ve sonsuzlara dek zaman ötesinde yaşamakta ve Kendisine iman edenlere verdiği sonsuz yaşamı korumaktadır. Bize hiçbir zaman yalan söylemeyen Kutsal Kitap'tan gelen yüce Tanrı'nın sönmeyen, değişmeyen, solmayan ve hiçbir zaman yok olmayan sevgisi üzerindeki bu görkemli gerçek, bize, kaybolanlar uğrunda severek canını veren İsa Mesih aracılığıyla bildirilmiştir. Tanrı'nın sizi seviyor olması İYİ haber değil mi? Siz O'nun için çok değerlisiniz! Tanrı, görkemini sizinle paylaşmak, sizin, bir gün Oğlu İsa Mesih'i yüceltecek milyarlarca insan arasında bulunmanızı istiyor. SALI Dienstag 7 MAYIS Mai İşte dünyanın günahını kaldıran Tanrı Kuzusu! Yuhanna 1: 29 Siehe, das Lamm Gottes, das die Sünde der Welt wegnimmt! Johannes 1,29 das Lamm: kuzu wegnehmen: kaldırmak Bir gün İsa Mesih'in kendisine doğru gelmekte olduğunu gören Yahya peygamber, şöyle seslendi: “İşte, dünyanın günahlarını kaldıran Tanrı Kuzusu!” Tanrı, ruhsal anlamda biricik Oğlu olan İsa'yı bizlere bir armağan olarak verdi. İsa Mesih daha dünyalar yaratılmadan önce Kurtarıcımız atandı, Tanrı Kuzusu olarak çarmıh üzerinde bizim yerimize kurban edildi ve öldü ki, bizler sonsuz yaşama kavuşalım. Kutsal Kitap çok açık bir şekilde, kan dökülmeksizin bağışlanmanın mümkün olmayacağını ve günahların kaldırılamayacağını belirtir. Şu halde bizim için yapacak iki şey kalmaktadır. Bu sonsuz kurtuluş armağanını ya kabul edeceğiz ya da reddedeceğiz. Dünyanın her neresinde bulunursanız bulunun, zengin ya da yoksul olun, eğitim görmüş ya da görmemiş olun, yüksek sınıftan ya da basit sınıftan olun hiç fark etmez - Tanrı sizi seviyor ve sonsuz yaşama kavuşasınız diye size sunmuş olduğu Kurtarıcı İsa Mesih'i kabul etmenizi istiyor. ÇARŞAMBA Mittwoch 8 MAYIS Mai Tanrı dünyayı o kadar çok sevdi ki, biricik Oğlu'nu verdi. Öyle ki, O'na iman eden yok olmasın, sonsuz yaşama kavuşsun. Yuhanna 3: 16 Denn so hat Gott die Welt geliebt, dass er seinen eingeborenen Sohn gab, damit jeder, der an ihn glaubt, nicht verloren geht, sondern ewiges Leben hat. Johannes 3,16 “O'na im an eden yok olm asın!” Neye im an eden yok olm asın? Kurtarıcı İsa Mesih'e im an eden yok olm asın! Yüce Tanrı bu arm ağanı bize sunm uş olm asaydı bizim için hiçbir kurtuluş yolu olm ayacaktı. Kesilen hiçbir kurban Tanrı'yı yeterince hoşnut edem eyecek, başka hiçbir yol bizi Tanrı'ya götürem eyecekti. Yol olm adan Tanrı'yı bilem eyiz, yaşam olm adan büyüyem eyiz. İşte İsa Mesih benim bu büyük ihtiyacım ı bildiği için büyük bir sevgiyle çarm ıh üzerinde yerim e öldü. Çünkü O ölm eseydi benim için kurtuluş olm ayacaktı; O'nun öldüğü yerde benim ölm em gerekecekti ve sonsuzluğu kesin bir çaresizlik ve um utsuzluk içerisinde geçirm ek zorunda kalacaktım . Sonsuzluğa dek kaybolacak ve işlem iş olduğum bütün günahların cezasını kendim üstlenecektim . Bu arm ağanın ne yüce bereketler sunduğunu belirten sözler, ayetim izin geri kalan kesim inde bulunuyor. Şöyle okuyoruz: “O'na iman eden kimse yok olmasın, ama sonsuz yaşama sahip olsun!” İsa'ya im an eden her insan bu arm ağanın getirdiği bereketlerden yararlanacaktır. PERŞEMBE Donnerstag 9 MAYIS Mai (Avrupa ülkelerinin çoğunda dini bayramdır) Sevgiyi engin sular söndüremez, ırmaklar süpürüp götüremez. Ezg¥ler Ezgisi 8: 7 Mächtige Wasser sind nicht in der Lage, die Liebe auszulöschen, und Ströme schwemmen sie nicht fort. Hoheslied 8,7 (etw.) auslöschen: söndürmek İnsan sevgisi her zaman eksik, çıkarcı ve karşılıklı bir sevgidir. Tanrı'nın sevisi böyle değildir, tam, sonsuz ve eksiksiz bir sevgidir. O'nun sevgisini engin sular söndüremez, seller süpürüp götüremez. O'nun sevgisi yumuşaktır, sevgi doludur ve şu anda bile bulunduğumuz yere kadar gelerek bize ihtiyacımızı hatırlatıyor. Bu, sevginin aktığı Kaynağı, İsa Mesih'i gösteriyor. Evet dostum, Tanrı sizi de günahlarınıza, isyanlarınıza, kötülüklerinize rağmen seviyor ve kurtarmak istiyor. O'nun kurtarış girişimini biliyorsunuz. Tanrı, sonsuz Sözü olan İsa'yı yeryüzüne gönderdi ve İsa büyük bir sevgiyle günahlarımızın gerektirdiği ölüm cezasını Kendi üzerine aldı. Bize yapacak sadece bir şey kalıyor, o da İsa'yı imanla hayatımıza çağırmak ve O'nu Rabbimiz ve Kurtarıcımız olarak kabul etmektir. CUMA Freitag 10 MAYIS Mai Tanrı, Oğlu'nu dünyayı yargılamak için göndermedi; dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye gönderdi. Yuhanna 3: 17 Denn Gott hat seinen Sohn nicht in die Welt gesandt, dass er die Welt richte, sondern dass die Welt durch ihn errettet werde. Johannes 3,17 durch ihn: (onun) aracılığıyla Bugünkü ayetimizde Tanrı biz insanlara olan eşsiz sevgisini, bu sevgisinden dolayı da bizlere sonsuz yaşamı armağan olarak vermek istediğini, O'nun bu armağanını kabul etmediğimizde O'nun çetin yargısıyla karşılaşacağımızı bize bildiriyor. Tanrı, İsa Mesih'i dünyayı yargılamak için değil; ama dünya O'nun aracılığıyla kurtulsun diye göndermiştir. Burada İsa Mesih'in ilk gelişinde bir Yargıç olarak gelmediğini görüyoruz. Kendisiyle kardeşi arasında hakemlik yapması için İsa'ya gelen adama İsa, “Ey adam, kim beni üzerinize yargıç ya da hakem yaptı?” diyerek karşılık vermişti. Biliyor musunuz, İsa Mesih dünyayı yargılamaya gelmedi; suçlamaya gelmedi. Sadece aramaya da gelmedi; ama arayıp bulup kurtarmaya geldi. Eğer O'na Kurtarıcı dersek, O'nun adını söylemiş oluruz. Çünkü O Kurtarıcıdır. O senin de kurtarıcın olmak istiyor. CUMARTESİ Samstag 11 MAYIS Mai O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Yuhanna 3: 18 a Wer an ihn glaubt, wird nicht gerichtet; wer aber nicht glaubt, ist schon gerichtet. Johannes 3,18 a das Gericht: yargı richten: yargılamak Mesih'e im an eden bir kim se asla yargılanm ayacaktır. İsa M esih'e im an etm eyenler ise çoktan yargılanmışlardır. Bugün dünyanın yargılandığını düşünen insanların sayısı pek çoktur. Hayır, dünya henüz yargılanm ıyor. Dünya bugün kayıptır. Bizler kayıp bir dünyada yaşıyoruz. Kaybolm uş olduğum uzu görüp anlam ak için son yargıyı beklem em ize hiç gerek yoktur. Bizim durum um uz bir hapishanede tutuklu bulunan ve kendisine tanınan affı kabul edip etm ediği sorulan bir tutsağın durum una benziyor. Tanrı Sözü sana, yargılanm akta olduğunu değil, ama çoktan yargılanıp sonsuz ölüm cezası giydiğini ve infazın yerine getirilm esi için beklediğini söyler. Tanrı Sözü aynı zam anda sana affedilm enin m üm kün olduğunu da söyler. Buradaki önem li nokta sana tanınan bu affı kabul edip etm eyeceğindir. Sana tanınan bu affedilm eyi kabul edersen ölüm cezasından kurtulacaksın. İşte, İncil'in sevinç getirici haberi çoktan yargılanıp sonsuz ölüm cezasına çarptırılan günahkârın kurtulabileceğini m üjdeler. Bundan daha güzel bir haber olabilir m i? PAZAR Sonntag 12 MAYIS Mai O'na iman eden yargılanmaz, iman etmeyen ise zaten yargılanmıştır. Yuhanna 3: 18 a Wer an ihn glaubt, wird nicht gerichtet; wer aber nicht glaubt, ist schon gerichtet. Johannes 3,18 a glauben: iman etmek schon, sowieso: zaten “İsa'ya iman eden hiçbir zaman yargılanmayacaktır” sözü bu dünyada insana verilebilecek en harika, sevinç getiren, insanın yüreğine esenlik, barış koyan bir vaattir. Bu vaadi veren ben değilim, Tanrı'nın ta kendisidir. “O'na iman eden yargılanmaz” sözü, gelecekte olacak olan bir yargı değil; insan zaten hapı yutmuştur, yani gerçekte şu anda var olan bir yargıdır. Örneğin, korkunç kansere yakalanan birisi yaşamasına rağmen, kanser onu için için kemirmektedir. Günahlı insan da o yargıyı giymiştir. Tanrı Sözü, “iman etmeyen kimse zaten yargılanmıştır. Çünkü Tanrı'nın gönderdiği kurtarıcıya iman etmemiştir” diyor. Dünya bizim zengin ya da yoksul oluşumuzla, doğuda ya da batıda yaşıyor olmamızla değil; ama Kutsal Kitap'ın dediğine göre, basitçe kurtulmuş ya da kurtulmamış olmamızla, İsa Mesih'e iman etmiş ya da O'nu reddetmiş olmamızla ölçülmektedir. Ayetimizde geçen “yargı” sözü, İsa Mesih'e iman edenler için ceza ya da hüküm giymek değil, tam tersine yargıdan tamamen kurtulmaktır. PAZARTESİ Montag 13 MAYIS Mai Yargı şudur: Dünyaya ışık geldi, ama insanlar karanlığı Işık'tan daha çok sevdiler. Çünkü onların işleri kötüdür. Yuhanna 3: 19 Dies aber ist das Gericht, dass das Licht in die Welt gekommen ist, und die Menschen haben die Finsternis mehr geliebt als das Licht, denn ihre Werke waren böse. Johannes 3,19 Dünkü ayetim izde, İsa Mesih'e im an eden yargılanm ayacaktır, im an etm eyen ise zaten yargıyı giym iştir, diye okum uştuk. Bugünkü ayetim izde insanlar, dünyaya İsa Mesih'in kişiliğinde gelen IŞIK'la karşılaştıkları zam an, Işığı seçeceklerine karanlığı tercih ettiler, diye yazıyor. Bu nedenle Tanrı burada yargıdan geçm e işinin nasıl olduğunu açıklam aktadır. İnsanlar karanlığı seçm işlerdir ve böylece kendilerini karanlığa kapatarak, bilinçli bir şekilde Işıktan uzak durm uşlardır. Şu soruyu soralım . “Bu insanlar neden karanlığı seçiyorlar?” Bunun yanıtını Yuhanna 3:20 ayeti veriyor: “Kötülük yapan herkes Işık'tan nefret eder ve yaptıkları açığa çıkm asın diye Işığa yaklaşm az!” Başka deyişle, yapm ış oldukları kötülük ve sahtekârlıkların çokluğu altında ezildiklerinden, bu günahlı durum a alışm anın getirdiği rahatlıktan rahatsız edilm ek istem iyorlar ve bu nedenle kendilerine gelen ışığı reddediyorlar. Sonuç olarak karanlığı daha çok seviyorlar ve böylece kendilerine hüküm giydiriyorlar. Oysa, insanın karanlıktan kurtulm a yolunu Tanrı açm ıştır. Mesih'e im an eden o Işık'a sahip olur. SALI Dienstag 14 MAYIS Mai Yargı şudur: Dünyaya Işık geldi, ama insanlar karanlığı Işık'tan daha çok sevdiler. Çünkü onların işleri kötüdür. Yuhanna 3: 19 Dies aber ist das Gericht, dass das Licht in die Welt gekommen ist, und die Menschen haben die Finsternis mehr geliebt als das Licht, denn ihre Werke waren böse. Johannes 3,19 Işığın özelliği aydınlatm ak, gösterm ek ve yaşam sağlam aktır. Işıksız yaşam olm az. Ruhsal anlam da da Işık olm adan sonsuz yaşam m üm kün değil. İsa bu Işık'tır. Işık olan İsa bu karanlık dünyaya Işık olm ak için geldi. Am a insanoğlu ne yapıyor? Işığa geleceğine karanlıkta kalm ayı tercih ediyor. Hatta Işık her şeyi ortaya çıkardığı için, insanlar Işıktan nefret bile ediyorlar. Nefret etm e sözü İncil'in Yuhanna kesim inde on iki kere geçm ektedir. Nefret etm enin nedeni şudur: Biz ışığa geldiğim izde, karanlık kendisinin ne olduğunu açıkça gösterir; kendisini açıkça gösterdiği için azarlanır. Bu rahatsız edici görünüm ü biz elbette beğenm eyiz. Bunun doğal bir sonucu olarak da, karanlıkta yaşayanlar ve karanlığı sevenler, Işıktan ve Işıkta yaşayanlardan nefret ederler. Bir hasta, kendisine hastalığını ve hastalığının tedavisini söyleyen doktora şükran duyguları taşır. Am a bu aynı kişi, kendisinin günahlı ve kayıp olduğunu, bir Kurtarıcıya ihtiyacı olduğunu, bu nedenle Tanrı'nın sonsuz yaşam arm ağanını, yani İsa Mesih'i kabul etm ek zorunda olduğunu söyleyen arkadaşına büyük öfke duyar. ÇARŞAMBA Mittwoch 15 MAYIS Mai Gerçeği uygulayan kişi, yaptıklarını Tanrı'ya dayanarak yaptığını göstermek için Işığa gelir. Yuhanna 3: 21 Wer aber die Wahrheit tut, kommt zu dem Licht, damit seine Werke offenbar werden, dass sie in Gott gewirkt sind. Johannes 3,21 die Wahrheit: gerçek Bir önceki ayette İsa, “İşleri kötü olan herkes ışıktan nefret eder” demişti. Diğer bir deyişle, bilerek ve devamlı olarak yanlış yapan kimseler ışığı sevmezler. Burada “ışık” ve “gerçek” sözcükleri benzer anlamlarda kullanılmışlardır. “Gerçeği uygulayan kişi ışığa gelir.” “Yanlış” ve “karanlık” her zaman “ışığın” ve “gerçeğin” karşısındadırlar. Rab İsa Mesih bizi kurtarmak için öldü, ancak bu insanlara otomatikman kurtuluş getirmez. İman etmedikçe hiç kimse kurtulmaz! İman eden bir kimse hüküm giymez. İman eden kimsenin Tanrı'nın yargısından korkmasına hiçbir neden yoktur. “Gerçeği uygulayan kişi, işlerini Tanrı'ya dayanarak yaptığı belli olsun diye ışığa gelir.” Burada aslında doğal olmayan bir terimle karşılaşıyoruz. Biz genellikle gerçeği uygulamaz, söyleriz; ama burada gerçeğin uygulanmasından söz etmektedir. Şu halde gerçek olan sözler olduğu kadar, gerçek olan uygulamalar, davranışlar da vardır. Şimdi gerçeği hayatımıza aldığımızda ve uyguladığımızda ışıktayız ve Işık bunun böyle olduğunu açıkça gösterecektir. PERŞEMBE Donnerstag 16 MAYIS Mai İman ederek inayetle kurtuldunuz. Bu kendi başarınız değil, Tanrı'nın armağanıdır. Efesoslular 2: 8 Denn aus Gnade seid ihr errettet durch Glauben, und das nicht aus euch, Gottes Gabe ist es. Epheser 2,8 das Geschenk, die Gabe: armağan İsa Mesih, günahlarından kurtulup, sonsuz yaşama kavuşmanın tek yolunun yeniden doğuş olduğunu söylemiştir. Peki bir insan nasıl yeniden doğar? Bir kimse İncil'in çağrısına karşılık verir, günahlı olduğunu görür ve bu günahlarının bağışlanması için kurtarıcı İsa Mesih'e tövbeyle gelirse ve İsa'ya iman ederse o kimsenin tüm günahları bağışlanır ve bu kimse ruhsal anlamda yeniden doğar, yani yukarıdan, Tanrı'dan doğar. Böyle bir kimse artık tümden bağışlanmış ve sonsuz yaşama kavuşmuş bir kimsedir. Bu kurtuluş insanın çaba ve gayretleriyle sağlanmadı. Tamamen, Tanrı'nın inayetine, sevgisine dayalıdır. Mesih'in ölmesindeki amaç, iman edenlere yaşam vermekti. Biz iman edenlerden söz ettiğimizde, İsa Mesih'in günahkârlar için ölüp dirildiğine inanan ve O'nu Rab ve Kurtarıcı olarak kabul edenlerden söz ediyoruz. Şu halde böyle bir imana sahip olanlar, İncil'e göre Tanrı'nın çocuklarıdırlar ve böylelerinin sonsuz yaşamı vardır. CUMA Freitag 17 MAYIS Mai RAB'be yeni bir ilahi okuyun. Çünkü O şaşılacak işler yaptı. Sağ eli ve kutsal pazısı kendisine zafer verdi. Mezmur 98:1 Singt dem HERRN ein neues Lied, denn er hat Wunder getan! Ihm half seine Rechte und sein heiliger Arm. Psalm 98,1 das Lied: ezgi das Wunder: harika İmanım huzurlu bir yer buldu; Ne bir dinde, ne de bir tarikatta. Var olan diri Tanrı'ya inanıyor; O'nun yaralarıyla şifa buluyorum. İsa'nın kurtardığını biliyorum; Böylece ne korku ne de keder kalıyor. Günahlıyım, O'na geliyorum; O'nun beni atmayacağını çok iyi biliyorum. O'nun Sözüne güveniyorum; Yazılı Sözlerine dayanıyorum. Kurtuluş Kurtarıcımın adındadır; O'nun kanıyladır. Başka söze hacet yok; İsa'nın benim için öldüğünü iyice biliyorum. Ölümü yenerek dirildiğini biliyorum. Şimdi de Baba Tanrı'nın sağında oturmuş Benim için aracılık etmektedir. CUMARTESİ Samstag 18 MAYIS Mai Beni dinleyen, güvenlik içinde yaşayacak, kötülükten korkmayacak, huzur bulacak. Süleyman'ın Özdeyişleri 1: 33 Doch wer auf mich hört, wird sicher wohnen, kann ruhig sein vor des Unglücks Schrecken. Sprüche 1, 33 hören, gehorchen: dinlemek das Unglück: kötülük, felaket Değerli okuyucumuz, içinde doğup büyüdüğümüz aile, çevre, toplum, kültür ne olursa olsun, Tanrı'yı sayıp sevmek ya da sevmemek, İsa Mesih'e bağlanmak ya da bağlanmamak konusunda, karar verme yeteneği olan herkesin kendisi için karar vermesi gerekir. Hiç kimse bizim yerimize bu kararı veremez. Biz kendimiz karar vermek zorundayız. Tanrı yaşamdır ve O herkese sonsuz yaşamı vermek istiyor. Hem de bunu sevgisinden dolayı bir armağan olarak sunuyor. Tanrı'nın insanlara sunduğu bu yaşam insana doğuşta otomatik olarak verilmiyor. İnsan günahlı olduğu için, yaşam olan Tanrı'dan kopuktur. Bu nedenle Tanrı'nın insana sunduğu bu yaşamı almaya insan karar vermelidir. Rab'be dönmeye karar verip Rab'bi dinleyen, güvenlikte yaşayacak ve huzur bulacaktır. PAZAR Sonntag 19 MAYIS Mai PENTİKOST BAYRAMI / PFINGSTEN Tövbe edin, her biriniz İsa Mesih'in adıyla vaftiz olsun. Böylece günahlarınız bağışlanacak. Habercilerin İşleri 2: 38 Petrus aber sprach zu ihnen: Tut Buße, und jeder von euch lasse sich taufen auf den Namen Jesu Christi zur Vergebung eurer Sünden! Apostelgeschichte 2, 38 Diyelim ki, Tanrı'nın insana sunduğu sevgiyi, insana verdiği değeri, İsa Mesih'in Tanrı konusunda öne sürdüğü kanıtları inandırıcı buluyor, dünyanın kurtarıcısı olmak üzere İsa Mesih'in yeryüzüne inip çarmıh üzerinde günahlılar için kurban olarak öldüğüne inanıyor, kendinizin de bir kurtarıcıya ihtiyacı olan günahlı biri olduğunuzu kabul ediyorsunuz. Acaba bunları bilmek sizi kurtarır mı? Ya da sizi gerçek bir Tanrı bağlısı yapar mı? Hayır dostum, kesinlikle bunları bilmek ne sizi gerçek bir Tanrı bağlısı yapar ne de sizi kurtarır. Bilmek insanı günahlarından kurtarmaz. İsa Mesih'in kişiliği ve başardığı kurtuluş işine ilişkin bazı gerçekleri benimsemek, kuşkusuz bir başlangıç olarak şarttır. Ne var ki, bu inancın, kararlı bir iman eylemine dönüşmesi gerekir. Akıl düzeyinde ikna olmuş kişi, kesin bir kararla kendini İsa'ya teslim etmelidir. Yaşamını O'nun ellerine bırakmalıdır. Kısacası, bileceksin, yüreğine alacaksın ve yaşamında uygulayacaksın. Gerçek iman budur. PAZARTESİ Montag 20 MAYIS Mai PENTİKOST BAYRAMI / PFINGSTMONTAG (Avrupa ülkelerinin çoğunda kutlanır) İşte bak, kapıda durup çalıyorum. Her kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim. Ben onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz. Vahiy 3: 20 Siehe, ich stehe an der Tür und klopfe an; wenn jemand meine Stimme hört und die Tür öffnet, zu dem werde ich hineingehen und mit ihm essen, und er mit mir. Offenbarung 3, 20 Gerçek iman, Tanrı Sözü'nü kavramak, yani bilmek, sonra yüreğe almak ve yaşamda uygulamak olduğunu daha önce de söyledik. İncil'de Vahiy 3: 20'de de okuduğumuz gibi, Tanrı insanı zorlamaz. Karar vermeyi insanın özgür iradesine bırakmıştır. “Kapıda durup çalıyorum. Her kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim!” diyor İsa Mesih. İsa Mesih, bize kendi doğruluğunu giydirmek, ruhsal gözlerimizi açarak bizi ruhsal zenginliklerle donatmak istiyor. İnsan, İsa Mesih'e sığınmadıkça, yüreğinin kapısını açıp O'nu içeri almadıkça günahlarına bağış bulup doğrulukla donatılamaz. İsa Mesih, “Bakın, ben kapıda duruyor, çalıyorum” diyor. O, çarmıha gerilmiş, ölmüş ve ölümden dirilmiş olan Kurtarıcıdır. Kapıyı çalan ellerinde yara izleri görülüyor. Eşiğe basan ayakları, çivilerin izlerini gösteriyor. O, sevgiyle, senin de yüreğinin kapısını açmanı bekliyor. SALI Dienstag 21 MAYIS Mai Düğün şenliğinden dönecek olan efendilerinin gelip kapıyı çaldığı an kapıyı ona hemen açmaya hazır bekleyenler gibi olun. Luka 12: 36 Und ihr, seid Menschen gleich, die auf ihren Herrn warten, wann er aufbrechen mag von der Hochzeit, damit, wenn er kommt und anklopft, sie ihm sogleich öffnen. Lukas 12, 36 İsa Mesih, yaşamımızın kapısını sabırla çaldığını söylüyor. Kapıyı zorlamıyor, bekliyor. Bağırmıyor, tatlı tatlı konuşuyor. Evin zaten O'nun malı olduğunu göz önünde tutarsak, İsa'nın sabırlı tutumu daha da şaşırtıcı oluyor. Evin sahibi, dışarıda kapının açılmasını sabırla bekliyor! Rab, istese kapıyı zorlayabilir; ama kapıyı zorlamadan çalmayı tercih ediyor. İsa Mesih, hiçbir kişinin yaşamına zorla girmez. “Sana öğüt veriyorum...” diyor (Vahiy 3: 18). Buyruk verme yetkisine sahip olduğu halde, öğüt vermekle yetiniyor. İşte, O'nun alçakgönüllülüğü, bize tanıdığı gerçek özgürlük ve bize olan derin sevgisi böylesine harikadır. İsa Mesih neden içeri girmek istiyor? Çünkü O, bizim kurtarıcımız, hem de efendimiz olmak ve bize sonsuz yaşamı vermek istiyor. ÇARŞAMBA Mittwoch 22 MAYIS Mai Günahlara ölmüş olarak doğruluğa yaşayalım diye, o kendisi bizim günahlarımızı çarmıh üzerinde bedeninde taşıdı; onun yaralarıyla siz iyi oldunuz. 1 Petros 2: 24 Der unsere Sünden an seinem Leib selbst an das Holz hinaufgetragen hat, damit wir, den Sünden abgestorben, der Gerechtigkeit leben; durch dessen Striemen ihr geheilt worden seid. 1. Petrus 2, 24 İsa Mesih, kurtarıcımız olmak için büyük bir bedel ödedi. Kendi canını verdi, çarmıhta öldü. O'nu yaşamınıza kabul ettiğiniz anda İsa Mesih, ölümüyle kazandığı tüm ruhsal bereketleri size de vermeye başlayacaktır. Bir kere kapıdan içeri girdi mi, evi yeniden düzenleyecek ve donatacaktır. Günahlarınızı bağışlayıp sizi arındıracak; geçmiş, şimdiki ve gelecek tüm günahlarınızı da tümüyle silip temizleyecektir. Ayrıca İsa bizimle birlikte yemek yiyeceğini söylemektedir. Bu anlatımla, kendisiyle dostluk yapmanın sevincini dile getiriyor. O, kendini bize verdiği gibi, bizim de kendimizi O'na vermemizi istiyor. Birbirimize yabancıydık; ama O bize dostum dedi. Bu nedenle bizi kendisine dost, arkadaş, kardeş yaptı. Aramızda kapalı bir kapı vardı; şimdi ise aynı sofraya oturmuş bulunuyoruz. Bu harika değil mi? O'na yüreğinin kapısını açarsan, O seninle de aynı sofraya oturmak istiyor, dostum! PERŞEMBE Donnerstag 23 MAYIS Mai Bu nedenle kötülüklerinizden sıyrılın ve Tanrı'ya dönün ki, günahlarınız silinsin. Habercilerin İşleri 3: 19 So tut nun Buße und bekehrt euch, dass eure Sünden ausgetilgt werden. Apostelgeschichte 3, 19 umkehren, sich umdrehen: dönmek die Buße: tövbe Buße tun: tövbe etmek İsa Mesih, yalnız bir dost olarak değil, efendimiz, yaşamımızın egemeni olarak içeri girmek istiyor, yani yüreğimize, hayatımıza girmek istiyor. Ev, artık O'nun yönetimi altına girmelidir. Biz buna razı olmadıkça kapıyı açmamızın bir anlamı yoktur. İsa Mesih kapı eşiğini geçer geçmez, anahtarları O'na vermemiz gerekir. İşte o zaman O'nun her odaya girmesi serbest olacaktır. Hiçbir şey O'ndan saklı kalmayacaktır. Yaşamımızın her yönünü artık O yönetecektir. En başta, gerçek anlamda bir tövbe gereklidir. Tanrı'nın hoşuna gitmediğini bildiğimiz her şeyden kesin bir kararla vazgeçmeliyiz. Bu demek değil ki, iman etmeden önce kusursuz olmalıyız. Tam tersine, kendi kendimizi düzeltemediğimiz için O'nun içeri girmesine ihtiyacımız var. İsa Mesih'in yaşamımızı düzene koymasına izin vermeliyiz. CUMA Freitag 24 MAYIS Mai Bu nedenle kötülüklerinizden sıyrılın ve Tanrı'ya dönün ki, günahlarınız silinsin. Habercilerin İşleri 3: 19 So tut nun Buße und bekehrt euch, dass eure Sünden ausgetilgt werden. Apostelgeschichte 3, 19 austilgen: silmek so, deswegen: bu nedenle sich bekehren, umkehren: dönmek Elçi Petrus tapınakta bulunan insanlara İsa Mesih'in yeryüzüne neden geldiğini, çarmıha çakılıp öldüğünü, ama üç gün sonra ölümü yenerek dirildiğini ve Tanrı katına yükseldiğini belirttikten sonra onlara, “Öyleyse, günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı'ya dönün” dedi (3: 19S21). Tam bir dönme, yarım değil, yürekten bir tövbeyle dönmeliydiler. Dönerlerse ne olacaktı? Günahlarından kurtulacaklardı. Mesih İsa'yı çarmıh ölümüne göndermek gibi büyük bir günahın yükünden kurtulacaklardı. Günahların bu denli net olarak Tanrı tarafından silinmesi dünyada bulunmayacak bir nimettir. İşte, Tanrı bu nimeti, bereketi tövbe ve iman eden insana sunuyor. Buna sen de dahilsin. CUMARTESİ Samstag 25 MAYIS Mai Bir kimse susamışsa bana gelsin, içsin... Bana iman edenin içinden diri su ırmakları akacaktır. Yuhanna 7: 37S38 Wenn jemand dürstet, so komme er zu mir und trinke. Wer an mich glaubt ... aus dessen Leibe werden Ströme lebendigen Wassers fließen. Johannes 7, 37S38 Durst haben, durstig sein: susamak Ayetimizdeki koşula dikkat edin: “Eğer bir kimse susamışsa” diyor. Susama, ruhsal ihtiyaçtan söz eder. Bir kimse günahlı olduğunu görmezse, kurtulmak da istemeyecektir. Ama kaybolduğunu anlayan kimse o ruhsal susuzluğu görecektir. İsa Mesih'in böyle bir durumda çağrısı açık ve nettir: “Bana gelsin ve içsin!” Burada “içmek” Mesih İsa'yı kendisine mal etmek, O'nu yaşamına almak anlamındadır. Eğer insanlar tövbe ederlerse, bereketlenecek ve yenilenecekler. Belki bu bereketi şimdi tam anlayamayız, ama zamanın geçmesiyle belirginleşecektir. Bu bereket herkes içindir. Eğer biz tövbe edersek, yürekten Rab'be dönersek, bu yenilenme evresine girmiş olacağız. Tanrı'dan aldığımız bereketi başkalarıyla da paylaşacağız. Tanrı Sözü'nün dediği gibi, İsa Mesih'e bağlanan kişilerin içlerinden yaşam ırmakları akacaktır! Gel, seni seven, senin için kurtuluş yolunu açan Tanrı'ya yüreğini aç ve O'nu içeriye davet et. PAZAR Sonntag 26 MAYIS Mai Kuşku duyan kişi rüzgârın sürükleyip savurduğu deniz dalgasına benzer. Kararsız olan adam Rab'den bir şey alacağını ummasın. Yakup 1: 6S7 Der Zweifler gleicht einer Meereswoge, die vom Wind bewegt und hin und her getrieben wird. Denn jener Mensch denke nicht, dass er etwas von dem Herrn empfangen werde. Jakobus 1, 6S7 Kararsız mısın? Kendini büsbütün İsa Mesih'e teslim etmenin mantıksız olduğunu mu sanıyorsun? Hayır, değerli dostum. Örnek olarak evliliğe bir bakalım. İki kişinin birbirlerine güvenerek evlenmeleri mantıksız mıdır? Hayır. Evlilikte erkekle kadın, kendilerini kayıtsız şartsız birbirine veriyorlar, değil mi? İlerde neler olacağını bilemezler. Ne var ki, birbirini seviyor, birbirine güveniyorlar. Yaşamın sonuna dek birbirine sadık olacaklarına söz veriyorlar. İnsan başka bir insana böyle güven duyabiliyorsa, kusursuz, sevgi dolu ve hiç yalan söylemeyen İsa Mesih'e daha çok güvenmesi yerinde değil midir? Kendimizi Tanrı'ya kararlı bir şekilde teslim etmemiz çok mantıklıdır. O, hiçbir zaman bizi hayal kırıklığına uğratmaz. Oysa kararsız insan - ki kararsız insan ne yapacağını, nasıl bir adım atacağını, iman edip etmeyeceğini, karar verip vermeyeceğini bilmeyen adamdır - Rab'den bir şey alamaz! Rab, insanın bilinçli ve kararlı bir şekilde kendisine dönmesini istiyor. PAZARTESİ Montag 27 MAYIS Mai Ey yükleri ağır olanlar! Bana gelin, ben size rahat veririm! Matta 11: 28 Kommt her zu mir, alle ihr Mühseligen und Beladenen! Und ich werde euch Ruhe geben. Matthäus 11, 28 die Last: yük schwer: ağır Ruhe geben: rahatlatmak, rahatlık vermek Kurtulmak, sonsuz yaşama kavuşmak için İsa Mesih'in sesine kulak verilmeli. Bazen aklımızın arayışıyla, bazen de vicdanımızın iğnelenmesiyle O'nun sesini duyabiliriz. Bir yenilgiye uğradığımızda, varlığımızın sanki boşluğunu ve anlamsızlığını gördüğümüzde, içten ruhsal bir açlık hissettiğimizde O'nun sesi kulağımıza gelebilir. Ya da bir hastalık, bir yakınımızın ölümü, bir ağrı veya korku bizi, İsa Mesih'in kapıda durup çağırdığı gerçeğine uyandırabilir. O'nun çağrısı size Rab'bin Sözü, bir arkadaşın, bir vaizin aracılığıyla ya da bu takvim yaprakları aracılığıyla gelebilir. Yeter ki, O'nun çağrısını duyduğunuz zaman bu sesi dinleyip karar verin. Ağır yüklerinizle, günahınızla O'na gidin ve O'nu kurtarıcınız olarak kabul edin. Dostum, bu dünyada hiç kuşku yok ki, sizi de yıpratan, ezen bir sürü yük vardır. En başta günah yükü! Niçin bu yükler altında mahvolasınız! İsa, bana gel diyor, O'na gittiğinizde sizin bu ağır yükünüzü alacaktır! SALI Dienstag 28 MAYIS Mai İşte bak, kapıda durup çalıyorum. Her kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim. Ben onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz. Vahiy 3: 20 Siehe, ich stehe an der Tür und klopfe an; wenn jemand meine Stimme hört und die Tür öffnet, zu dem werde ich hineingehen und mit ihm essen, und er mit mir. Offenbarung 3, 20 Kurtulmak için büyük merasimlere, törenlere, formalitelere gerek yoktur. Tanrı, samimi bir şekilde O'na yüreğinizin kapısını açmanızı istiyor. İsa Mesih'e kapıyı açmak, O'na efendiniz ve kurtarıcınız olarak boyun eğmek demektir. Bu, bizden bilinçli bir hareketi gerektiriyor. Kapı aralıklı durmuyor, rastlantı olarak da kendiliğinden açılmaz. Kapı kesinlikle kapalıdır, insan eliyle açılması gerekiyor. Kapıyı açıp açmamak kişisel bir karar ister. İsa'nın çağrısı bireye yöneltilmiştir. Zorla değil, “Biri sesimi işitir de kapıyı açarsa, ben onun yanına gireceğim” diyor. Herkesin kendi kararını vermesi, kendi adımını atması gerekir. Hiç kimse senin yerine bu kararı veremez. İmanlı anneler, babalar, öğretmenler ya da arkadaşlar yolu gösterebilirler; ama yalnız senin elin uzanıp kapıyı açabilir. Bu kararı sadece sen verebilirsin. ÇARŞAMBA Mittwoch 29 MAYIS Mai Tanrı şöyle dedi: Hiçbir koşul altında seni bırakmayacağım. İbranilere 13: 5 b Denn Gott hat gesagt: “Ich will dich nicht aufgeben und dich nicht verlassen.” Hebräer 13, 5 b verlassen, zurücklassen: bırakmak dich: seni ich werde dich nicht verlassen: seni bırakmayacağım İsa Mesih'e yüreğin kapısını açmak, bir kez atılan bir adımdır. Mesih güvenilirdir. “Seni hiç boşa çıkarmam ve seni hiç bırakmam” diyor O (İbraniler 13: 5). Bu demek değil ki, birdenbire melek gibi kusursuz olacaksın. Bir anda tam bir olgunluğa erişecek değilsin. Bir anda iman kararını verebilirsin, ama olgunluğa erişmek uzun vadeli bir iştir. İsa Mesih bir saniyede yaşamına girer, suçlarını bağışlar ve temizler. O yaşamına girdiği an, sonsuz yaşama da sahip olursun. Ama yaşamının O'nun isteğine göre yeniden düzenlenmesi çok daha uzun süre ister. Güvey ile gelinin nikah töreni birkaç dakika sürer. Ne var ki, çetin denemelerle dolu evlilik yaşamında iki güçlü kişinin birleşmesi, bir olması uzun yıllar alabilir. Böylelikle İsa Mesih'i yaşamımıza almamız, bir anda verilen karardır ve yaşam boyu süren bir alışma ve olgunlaşma sürecine yol açar. PERŞEMBE Donnerstag 30 MAYIS Mai (Avrupa ülkelerinin bazısında dini bayramdır) İşte bak, kapıda durup çalıyorum. Her kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim. Ben onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz. Vahiy 3: 20 Siehe, ich stehe an der Tür und klopfe an; wenn jemand meine Stimme hört und die Tür öffnet, zu dem werde ich hineingehen und mit ihm essen, und er mit mir. Offenbarung 3, 20 Yüreğinin kapısını Mesih'e açmak için gökten doğaüstü bir ışığın parlamasını beklemene, herhangi bir rüya görmene gerek yoktur. Olağanüstü herhangi bir duygusal deney de şart değildir. Mesih, gökten yeryüzüne inerek senin günahların için öldü. Şimdi ise senin yüreğinin kapısı önünde duruyor ve çalıyor. Kapıyı açma sırası sendedir. Rab'bin eli sürekli olarak dışarıdan kapıyı çalıyor; senin elin ise sürgüyü içerden çekip kapıyı açmalıdır. Bunu yaptığın an, Mesih yüreğine gelecek ve senin tüm günahlarını bağışlayıp seni Tanrı ailesine katacaktır. Tanrı ailesine katılan her birey gibi sen de Tanrı'nın çocuğu olacak ve sonsuz yaşama kavuşacaksın. Mesih ne diyor? “İşte bak, kapıda durup çalıyorum. Her kim sesimi duyup kapıyı açarsa, onun yanına gireceğim. Ben onunla, o da benimle akşam yemeği yiyeceğiz.” CUMA Freitag 31 MAYIS Mai Eğer bugün O'nun sesini işitirseniz... yüreklerinizi katılaştırmayın. İbraniler 3: 7S8 Heute, wenn ihr seine Stimme hört, verhärtet eure Herzen nicht. Hebräer 3, 7S8 hart, fest: katı (etwas) verhärten: katılaştırmak wenn: eğer Kararını vermek için bekleme, oyalanma, değerli dostum! Vakit geçiyor, gelecek de belirsizdir. Bundan daha uygun bir fırsatı belki bir daha yakalayamayacaksın. “Yarınla övünme; çünkü gün ne doğuracak bilemezsin” (Süleyman'ın Özdeyişleri 27: 1). Tanrı'nın Sözü şöyle diyor: “Eğer bugün O'nun sesini işitirseniz, yüreklerinizi katılaştırmayın” (İbraniler 3: 7S8). Sakın, “Önce kendimi düzelteyim, İsa'yı içeri davet etmeden önce kendime bir çeki-düzen vereyim” deme. Önce tüm sorularını ve sorunlarını da çözümlemen gerektiğini düşünme. İsa Mesih'in, senin kurtarıcın olmak üzere çarmıhta öldüğüne inanır ve kesin bir kararla O'na bağlanırsan, yeter. Gerisi zamanla gelir. Değerli okuyucumuz, takvimdeki yazılara ilişkin herhangi bir sorunuz ya da anlamadığınız bir yer olursa bize çekinmeden yazabilirsiniz. Size elimizden geldiğince yanıt vermeye ve sizlerle yazışmaya hazırız. Ayrıca, cezaevinde olanlarınıza, cezaevi idaresinin izin verdiği ölçüde ruhsal konularla ilgili kitap, kaset ve CD’ler sağlayabiliriz. Adresimiz: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de SEVİNÇ GETİRİCİ HABER’İN SESİNİ DİNLE! Varlığının gizini, amacını, yaşamının getirdiği yararı hiç düşündün mü? Kimsenin umut dolu bir gelecekten söz edemediği dünyamızda senin kafanda beliren bir sürü soru aydınlığa kavuşturuldu mu? Bunalımlar, kaygılar ve dayanılmaz sancıların korkunç boyutlara ulaştığı günümüzde en büyük ihtiyacın sonsuz yaşam güvencesi olduğunu biliyor musun? Tüm bu sorulara yanıt arıyorsanız, 0 64 41 - 208 16 15 nolu telefonumuzu arayın. CUMARTESİ Samstag 1 HAZİRAN Juni (Tanrı) Yuvasında yavrularını uçmaya kışkırtan, onların üzerinde kanat çırpan kartal gibi kanatlarını gerip onları (halkını) aldı ve kanatları üzerinde taşıdı. Yasanın Tekrarı 32:11 Wie der Adler sein Nest aufstört, über seinen Jungen schwebt, breitete er (Gott) seine Flügel aus, nahm sie auf, trug sie auf seinen Schwingen. 5. Mose 32,11 Musa peygambere RAB seslenerek halkına ilişkin şöyle dedi: “Kendilerini nasıl kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz” (Çıkış 19:4). Tanrı insanlara karşı olan düşüncelerini, sevgisini, kayrasını, iyiliğini göstermek için bazen doğadaki hayvanları bir betim olarak kullanıyor. Rab sevgisini bazen bir annenin sevgisine benzetiyor. Bazen Tanrı'nın biz insanlar için ne kadar kaygı çektiğini belirtmek isterken bir annenin doğum sancılarını dile getiriyor. Bazen sevgisini bir baba sevgisine benzetir. Musa peygambere de seçtiği halkını nasıl taşıdığını, onları nasıl koruduğunu ve onlar için nasıl çaba gösterdiğini belirtmek için bir kartalı simge olarak kullanıyor. “Kanatları üzerinde taşımak” harika bir sözdür. Dilimizde de bu türden harika deyimler vardır: “Kanat germek”, “Kanatları altına almak” gibi. Bu deyimler bir kimseyi korumak, kollamak, destek olmak, taşımak anlamındadır. Tanrı da bizlere kanat gerdiğini söyler. PAZAR Sonntag 2 HAZİRAN Juni (Tanrı) Yuvasında yavrularını uçmaya kışkırtan, onların üzerinde kanat çırpan kartal gibi kanatlarını gerip onları (halkını) aldı ve kanatları üzerinde taşıdı. Yasanın Tekrarı 32:11 Wie der Adler sein Nest aufstört, über seinen Jungen schwebt, breitete er (Gott) seine Flügel aus, nahm sie auf, trug sie auf seinen Schwingen. 5. Mose 32,11 Bilindiği gibi, kartallar yuvalarını yüksek yerlerde kurarlar. Ana kartal, uçmayı daha öğrenmemiş yavrularını harekete geçirip onları yuvalarından aşağıya iter, ama kendisi de yavrusunun üzerinde uçar ve onu gözler. Yavrusunun yere doğru indiğini, artık gücünün kalmadığını gördüğünde hemen yavrusunun altına girer ve onu kanatlarının üzerine alır ve yeniden yuvasına getirir. Tanrı bunu bir resim olarak kullanır ve kendi bağlılarını bir yaşam boyu kanatlarıyla taşıdığını söyler. Yüzlerce yıl sonra Rab İsa Mesih Yeruşalim kentine bakıp şöyle dedi: “Ey Yeruşalim ! Peygam berleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına nasıl toplarsa, ben de kaç kez senin çocuklarını öylece toplamak istedim, ama siz istemediniz” (Matta 23:37). Burada kullanılan “kanatları altına” sözüne dikkatinizi çekmek istiyorum. İşte Musa da buna dikkat çekmektedir. PAZARTESİ Montag 3 HAZİRAN Juni Ya RAB, vefan göklere, sadakatin bulutlara erişir. Doğruluğun ulu dağlara benzer, adaletin uçsuz bucaksız enginlere... Vefan ne değerli, ey Tanrı! Kanatlarının gölgesine sığınır insanlar. Mezmur 36:5-7 HERR, an die Himmel reicht deine Gnade, deine Treue bis zu den Wolken. Deine Gerechtigkeit ist den Bergen Gottes gleich, deine Rechtssprüche dem gewaltigen Urmeer... Wie köstlich ist deine Gnade, Gott! und Menschenkinder bergen sich in deiner Flügel Schatten. Psalm 36,6S8 Bir zamanlar Rab'bi geri tepmiştim, ama O bana konuşmaktan geri durmadı. Beni sevmekten vazgeçmedi. Şimdi O'nun kanatları altına girdim. Daha önce bunun ne kadar gerekli olduğunu bile bilmiyordum. O'nun kanatları altına sığınmanın ne kadar güzel olduğunu, insana güven, yüreğine barış, esenlik verdiğini gördüm, diyor Murat. Musa, Tanrı'nın huzuruna çıktığında, RAB dağdan kendisine seslendi: “Sizi nasıl kartal kanatları üzerinde taşıyarak yanıma getirdiğimi gördünüz. (19:3S4). O'nun kanatları altında koruma bulabiliriz. Tanrı sevgisinin sağladığı güvence, rahat ve sıcaklığı hep o kanatların altında hissedebiliriz. İsa dedi: “Ey Yeruşalim! Peygamberleri öldüren, kendisine gönderilenleri taşlayan Yeruşalim! Bir tavuk, civcivlerini kanatları altına nasıl toplarsa, ben de kaç kez senin çocuklarını öylece toplamak istedim, ama siz istemediniz” (Matta 23:37). İnanabilir misiniz? Birçok insanın bugün geri teptiği, reddettiği Tanrı işte bu kadar sevecendir. O seni de kanatları altına sığınmaya çağırıyor. SALI Dienstag 4 HAZİRAN Juni Yaşlılığını iyilikle doyuran O'dur ve gençliğin kartal gibi tazelenir. Mezmur 103: 5 Der mit Gutem sättigt dein Leben. Deine Jugend erneuert sich wie bei einem Adler. Psalm 103,5 jung: genç die Jugend: gençlik Kartalların 70 yıla kadar yaşayan türlerinin olduğu söylenmektedir. Ancak bu yaşa ulaşmak için, 40 yaşlarındayken çok ciddi ve zor bir kararı vermek zorunda kalır. Kartalın yaşı 40'a geldiğinde pençeleri sertleşir, o eski esnekliğini kaybeder ve bu nedenle de avlanamaz, avlanamadığı için de beslenemez bir duruma gelir. Sadece bu değil, kartalın gagası da uzar ve göğsüne doğru kıvrılır. Kanatları yaşlanır ve ağırlaşır. Tüyleri kartlaşır ve kalınlaşır. Artık kartalın uçması iyice zorlaşmıştır. Dolayısıyla kartalın burada iki seçimden birisini yapması gerekir. Ya ölümü seçecektir ya da acı bir yoldan geçerek yeniden doğuş sürecini başlatacaktır. Bu yeniden doğuş süreci 150 gün kadar sürer. Kartal, bu yönde karar verirse, yüksek bir dağın tepesinde kurduğu yuvasına uçar ve orada uygun bir yer bulur ve başlar gagasını sert bir şekilde kayaya vurmaya. Her vuruş ona büyük acı verir. Ama kartal günlerce bunu sabırla yapar ve sonunda kartalın gagası yerinden sökülür ve düşer. (Devamı yarın) ÇARŞAMBA Mittwoch 5 HAZİRAN Juni Yaşlılığını iyilikle doyuran O'dur ve gençliğin kartal gibi tazelenir. Mezmur 103: 5 Der mit Gutem sättigt dein Leben. Deine Jugend erneuert sich wie bei einem Adler. Psalm 103, 5 das Gute, die Güte: iyilik erneuert werden, erfrischt werden: tazelenmek Günlerce acıyla gagasını kayaya vura vura söken kartal o eski, kartalmış gagasını düşürür ve yeni gagasının çıkmasını bekler. Gagası çıktıktan sonra kartalın daha işi bitmemiştir. Bu kez yeni gagası ile pençelerini yerinden sökerek çıkarır. Yeni pençeleri çıkınca yine kartalın işi bitmemiştir; bu kez de eski katılaşmış, sertleşmiş tüylerini yolmaya başlar. 5 - 6 ay sonra kartal, kendisine 20 - 30 yıl daha bir yaşam kazandıran yeni doğuşa sahip olur ve yeniden gücü tazelenmiş olarak uçmaya, yaşamaya başlar. Bu durumu iki bin yıl kadar önce bile bilen Tanrı adamı Davut peygamber, Tanrı'nın bizi iyilikleriyle, inayetiyle doyurduğunu, yaşlansak bile gücümüzün kartallar gibi tazelendiğini söyler. Bu yaşamdayken birçok sıkıntılardan, acılardan geçmemiz gerekeceğini unutmayalım. Buna rağmen, bu acılar, sıkıntılar hayatımıza 20S30 yıl ömür katmaz, Rab'bin inayetine sığınan insana sonsuza dek sürecek doyumu ve ölümden sonsuz yaşama geçişi sağlar. PERŞEMBE Donnerstag 6 HAZİRAN Juni Ey tembel adam, git karıncalara bak, onların yaşamlarından bilgelik öğren. Süleyman'ın Özdeyişleri 6:6 Geh hin zur Ameise, du Fauler, sieh ihre Wege an und werde weise! Sprüche 6, 6 faul: tembel die Ameise: karınca Benim hiç sevmediğim “Yapamam!” sözüdür. “Yapamam” sözü aslında tembelliğin bir göstergesidir. Yapamam, başaramam dediğiniz an kendinizi buna şartlandırıyorsunuz. Beynimiz kendi başına çalışmaz. Ona ne verirseniz, onu alır ve kullanıma sokar. Yapamam sözünü beyninize ilettiğiniz zaman, zaten işiniz bitmiştir. Beyninize “Yapamam” buyruğunu vermişsiniz. O zaman siz de buna göre hareket edersiniz. Yapabilen, başarabilen insanların sizden ne ayrıcalığı, ne üstünlüğü var? Normalde hiç! Ancak belki onların olanakları daha fazlaydı. Onları teşvik edenler, destekleyenler oldu. Ama bu insanlar da “Yapamam” sözüne takılıp kalmamışlar, sabırla, azimle uğraşmış, çalışmışlardır. Dostum, durumun şu anda ne olursa olsun, sabır ve azimle ileriye bakmalısın. “Yapamam, benim için artık çok geç!” gibi olumsuz düşünceleri aklından çıkarıp atman gerek. Elbette ki her insanın belirli yetenekleri vardır, ama yaşama ilişkin bakış açılarımız hep olumsuzluklar üzerine kurulmamalı. Tanrı'nın size neler verdiğini bir düşünün! CUMA Freitag 7 HAZİRAN Juni İnsan kötülükle pekiştirilmez, ama doğruların kökü kazılamaz. Süleyman'ın Özdeyişleri 12: 3 Keinen Bestand hat ein Mensch durch Gottlosigkeit, aber die Wurzel der Gerechten wird nicht ins Wanken gebracht. Sprüche 12, 3 die Wurzel: kök Bestand haben: sürmek, kalmak Günahlı insan aslında kendi yaptıklarıyla mutsuz olur. Nasıl mı? Gelin size bunları sıralayayım: Mutsuz olmak için yapman gereken ilk şey, “ben yapamam, beceremem, buna layık değilim” diye düşün. Her zaman yanlış şeyler üzerinde kafa yor. Aceleci, stresli, heyecanlı ol sürekli olarak. Kendini, kendi durumunu sürekli olarak başkalarıyla karşılaştır. Durmadan al, borca gir. Suçu, kabahati her zaman eşinde, dostunda ara. Az arkadaş edin, sahip olduklarınla yetinme. Bir işe başladın mı, onu bitirmeden başka işe başla. Sözünde hiç durma. Birisi sana yüreğini açtı mı, bunu her tarafta yay. Dedikoduyu sürekli yap. Birisi sana kötü, kırıcı bir söz söyledi mi, sen daha ağır ve kırıcı sözler söyle. Şaka yapmayı, gülmeyi hiç yapma. Her zaman çok ciddi ol. Durmadan yakın, şikayet et. Şükretmeyi hiç düşünme bile. Hoşgörülü olmaktan uzak dur, affetmeyi asla yapma. Size yapılan kötülüğü hiç unutma. Bunların şimdiye kadar sana bir yararı oldu mu? Hayatında olumlu, güzel bir şey yarattı mı? Öyleyse neden halen aynı yerde sayıyorsun? CUMARTESİ Samstag 8 HAZİRAN Juni Oğlum, bilgeliğe kulak verip yürekten akla yönelerek sözlerimi kabul edersen, buyruklarımı aklında tutarsan ... RAB korkusunu anlar ve Tanrı'yı yakından tanırsın. Süleyman'ın Özdeyişleri 2:1, 5 Mein Sohn, wenn du meine Reden annimmst und meine Gebote bei dir verwahrst, ... dann wirst du verstehen die Furcht des HERRN und die Erkenntnis Gottes gewinnen. Sprüche 2, 1+5 İnsanın özgüvene sahip olm ası önem lidir. Bu sadece kişisel yaşam da değil, yaşam ın her alanında geçerlidir. Aile içerisinde, iş yerinde, toplum içerisinde, hatta im anlılar topluluğu içerisinde özgüvenin önem i inkar edilem ez. Başkalarına güven verebilm ek için o güvene kendin sahip olm alısın. Özgüvene sahip olm ak için de bilgi, sonra da bilgelik gerekir. Ancak sahip olduğun bir şeyi verebilirsin. Sende olm ayan bir şeyi verem ezsin! Tanrı insanı yaratırken onu kusursuz yarattı ve ona en harika olan beyni verm iştir. Her tür yetki ve yeterlikle donatm ıştır insanı. Günah ile bu kusursuzluğu kaybettik. Tanrı'dan uzaklaştıkça daha da yozlaştık. Am a Tanrı bizdeki beyni, yetenekleri tüm den çekip alm adı. Onlar halen bizdedir. Önem li olan yeniden Tanrı'ya gelm ek, O'nun o kusursuz ilkelerini hayatım ızda uygulam aya sokm aktır. Bunu yaptığım ızda, Tanrı benzerliğinde yaratıldığım ızı, Tanrı'nın bizleri ne kadar çok sevdiğini ve değer verdiğini görürüz. Bağışlanırız. Cennetin vatandaşı oluruz. Bunu bilm ek bizde özgüveni oluşturur. Bu bilince geldiğim izde daha çok öğrenm eye, bilm eye kendim izi veririz. PAZAR Sonntag 9 HAZİRAN Juni Aldanmayın, Tanrı alaya alınmaz. İnsan ne ekerse onu biçer. Galatyalılar 6: 7 Irrt euch nicht, Gott lässt sich nicht verspotten! Denn was ein Mensch sät, das wird er auch ernten. Galater 6, 7 sich irren: aldanmak verspotten: alay etmek ernten: biçmek Bilindiği gibi dünyam ızda bir “Yer Çekim i” yasası vardır. Elm a ağacından kopan bir elm a yukarıya doğru gitm ez, yer çekim yasası onu aşağıya çeker. Aynı şekilde dünyam ızda bir gelişm e, büyüm e yasası vardır. Benim küçük bir bahçem var ve oraya ilk taşındığım ızda küçücük bir çam ağacı diktim . Bu şim di kocam an bir ağaç oldu. Buğday, arpa ya da m ısır ekersin, doğanın büyüm e yasasına göre bunlar büyür ve sonunda ürün getirir. Biz insanlar için de bu geçerlidir. Doğarız ve büyüm eye başlarız. Geçtiğim iz yıl 60 yaşını bitirdim . Bundan daha yukarısını istem iyorum , am a ne yaparsam yapayım , o büyüm eye - sonuç olarak da yaşlanm aya engel olam ayacağım . Bizim günlük yaşam ım ızda da bir kural geçerlidir. Bir insan ne düşünüyorsa, kendisi de odur. Eğer bizim düşüncelerim iz sevgi, barış, esenlik, merham et, hoşgörü üzerine kuruluysa, hayatım ızda bunun ürünleri gözükür. Ancak bizim büyük sorunum uz, “günah yasası'na bağlı olm am ızdır. G ünah yasası bizi her alanda aşağılara çeker. Bu yasadan kurtulm anın yolu, günahı yenen İsa Mesih'e gelm ek ve O'na im an etm ekle m üm kündür. PAZARTESİ Montag 10 HAZİRAN Juni Kulak ver, bilgelerin sözlerini dinle, öğrettiğimi zihninle işle. Süleyman'ın Özdeyişleri 22: 17 Neige dein Ohr und höre die Worte von Weisen und richte dein Herz auf meine Erkenntnis! Sprüche 22, 17 das Ohr: kulak weise: bilge İnsan doğruları, gerçekleri nasıl bulabilir? Benim düşünce yapım ın doğru olduğunu nasıl bilebilirim ? Ya da inancım ın gerçek ve doğru olduğunu nereden bilebilirim ? Buna tek yanıt şudur: okuyup araştırarak. Araştırm ak, insana özgü yetenektir. Bugün yararlandığım ız S hem tıp alanında, hem bilim teknik alanında S bu nim etler birden bire ortaya çıkm adı. Hep sabırla, azim le araştırm anın, çalışm anın sonuçlarıdır. Bakın, Galileo aya baktı ve oraya nasıl çıkılacağını düşündü, araştırdı o dönem lerde ve böylece ilkel teleskop ortaya çıktı. İskoçyalı Jam es W att, buharla ne yapılabilir diye düşündü, uzun yıllar araştırdı ve sonunda günüm üzdeki sahip olduğum uz tren ve gem ilerin bu aşam alara gelm esine öncülük etti. Kısacası, bize bugünkü telefonları, elektriği, interneti, uçağı ve tıp alanındaki o harika buluşları insanın araştırm aları sağladı. Araştırm ak, bulm ak insanın yaratılışında kendisine verilen büyük bir arm ağandır. Bu nedenle özellikle im an, inanç konusunda da düşünerek, araştırarak, okuyarak ve em in olarak karar verm eliyiz. O zam an doğru yolda oluruz. SALI Dienstag 11 HAZİRAN Juni Ya RAB... Rüzgarın kanatları üzerinde gezen, rüzgarı kendine haberci, yıldırımları hizmetçi eden sensin. Mezmur 104:4 O Herr... der einherzieht auf den Flügeln des Windes, der Winde zu seinen Boten macht, Feuer und Lohe zu seinen Dienern: Psalm 104, 3S4 der Wind, der Sturm: rüzgar der Flügel: kanat Haberlerde hep sert rüzgarlardan, kasırga ve hortum lardan duyarız. Peki am a bunlar nasıl oluşurlar? Havanın hareket etm esi rüzgarı oluşturur. Isınan havanın m olekülleri şişerek daha geniş yer tutar. Isınan hava daha hafif olduğundan yukarıya doğru çıkar, onun yerini soğuk hava alır. Böylece hava soğuktan sıcağa, sıcaktan soğuğa dönüşür, durm adan dolaşır. Dünyam ızdaki denizlerde oluşan gel - git olayı denizin kabarm ası ve inm esi olayı hiç durm adan devam eder. Esen rüzgarların hızı ve yönü, o rüzgarın getireceği yıkım ı, zararı belli eder. Saatte otuz-kırk kilom etre hızla esen rüzgara esinti ya da m eltem denir. Bu zararlı değil. Saatte yetm iş beş kilometre esen rüzgara fırtına ya da bora denir. Bu zararlı olabilir. Saatte yüz, yüz yirm i kilom etre esen rüzgara kasırga denir. Bu zararlıdır. Yüz yirm i kilom etreden daha hızlı esen rüzgara zorlu kasırga denir. Bunun zararı çoktur. Azgın hızla döne döne ilerleyen birkaç büyük kasırganın bileşim i tornado ya da siklon diye bilinir. Burgu gibi dönen tornadonun kesin hızı ölçülem edi, am a saatte yaklaşık beş yüz kilom etre estiği, yöreyi yerle bir ettiği bilinen gerçeklerdir. ÇARŞAMBA Mittwoch 12 HAZİRAN Juni Kim göklere çıkıp indi? Kim rüzgarı avuçlarında topladı? Suları giysiyle sarıp sarmalayan kim? Kim belirledi dünyanın sınırlarını? Süleyman'ın Özdeyişleri 30:4 Wer ist hinaufgestiegen zum Himmel und herabgefahren? Wer hat den Wind in seine Fäuste gesammelt? Wer hat die Wasser in ein Tuch eingebunden? Wer hat aufgerichtet alle Enden der Erde? Sprüche 30,4 Dünyamız aşırı hızla (saniyede 30 km hızla) dönerken tam orta yerde, saatte 1600 kilometreyi bulan akıl almaz bir fırtınayı ardından sürükler. Tanrı'ya şükürler olsun ki, bu rüzgar yeryüzünü etkilemez. Aslında buzlu kutuplarla kasıp kavurucu çöl bölgeleri arasında hava alışverişi rüzgarların oluşumuna neden olur. Denizler rüzgarların etkisindedir. Rüzgar yeryüzündeki yaşama yön verir. Karayel, poyraz, lodos, meltem, turna geçidi türünden çeşitli rüzgarlar vardır. Güney Asya'da muson yağmurlarını getiren rüzgarın yararı çok, ama zararı da çoktur. Afrika çöllerinde iki üç ay devam eden bir rüzgar o yörenin köylerini kumlara gömebilir. Hafif basınçlı yeller kuzey rüzgarlarının etkisine girince, hızla esen poyraz oluşur. Tanrı kuzey rüzgarlarına karşı set çekmek için, doğudan batıya uzanan sıradağları koydu. Himalayalar, Toroslar, Alpler gibi. Bunların güneyindeki bölgeler tarıma elverişli bölgelerdir. PERŞEMBE Donnerstag 13 HAZİRAN Juni Kim göklere çıkıp indi? Kim rüzgarı avuçlarında topladı? Suları giysiyle sarıp sarmalayan kim? Kim belirledi dünyanın sınırlarını? Süleyman'ın Özdeyişleri 30:4 Wer ist hinaufgestiegen zum Himmel und herabgefahren? Wer hat den Wind in seine Fäuste gesammelt? Wer hat die Wasser in ein Tuch eingebunden? Wer hat aufgerichtet alle Enden der Erde? Sprüche 30,4 Hiçbir insan göklere çıkamadı. Hiç kimse rüzgara, doğaya buyruk veremedi. Ama gökten yeryüzüne gelen İsa Mesih azgın fırtınayı payladı, ortalığı sütlimana dönüştürdü. İsa Mesih'in yetkisi rüzgarları, boraları da kapsar. İsa Mesih bir keresinde bir din adamına şöyle dedi: “Rüzgar dilediği yerde eser ve onun sesini işitirsin; ama nereden gelip nereye gittiğini bilmezsin. Ruh'tan doğan herkes böyledir” (Yuhanna 3:8). İsa bu somut tanımla, günahlı insanın Tanrı Ruhu'ndan yeniden doğması gerektiğini vurguladı. Çevremizde, dünyamızda oluşan o ilginç rüzgarları anlamadığımız ve şaşırdığımız gibi, Tanrı Ruhu'ndan doğan her insanın değişen yaşamını da birçok insan anlayamıyor. Kasırgalı yaşamı hafif deniz yeline dönüştüren, onu sütliman eden kurtarıcı İsa Mesih'tir. O senin yaşamını da düzene koyabilir, hayatındaki her tür fırtınayı, borayı dindirebilir. Yapman gereken tek şey O'na gelip iman etmendir. CUMA Freitag 14 HAZİRAN Juni Vaktinizi nasıl geçirdiğinize tüm inceliğiyle dikkat edin. Efesoslular 5: 15 Seht nun genau zu, wie ihr wandelt! Epheser 5,15 aufpassen, genau zusehen: dikkat etmek Her insan bir işle uğraşır, insanlarla - aile fertleriyle birlikte vakit geçirir. Herkesin elinde bir vakit vardır. Bu vakti insan istediği gibi kullanmakta özgürdür. Birçok insan vaktini işe yaramaz, yararsız şeylerle geçirir. Kralın biri halkına bir haber salar. Ülkemin en yetenekli adamına kızımı vereceğim, der. Herkes hünerini sergiler kralın önünde. Bir terzi de krala, bir iğneyi bir metre öteye koyun ve ben ipliği atarak o iğnenin deliğinden geçireceğim, der. Kral şaşırır ve bunun mümkün olmadığını söyler. Ama gerçekten de bu terzi dediğini yapar. Kral biraz düşünür ve adamlarına, bu adama 40 altın verin, ama kırk da değnek vurun ve atın sarayımdan dışarıya, der. Adam ve halk şaşırır. Kırk altını anladık da, peki neden kırk değnek, diye sorarlar. Kral, 40 altını yaptığı o imkansız hüneri için veriyorum, 40 değneği de zamanını böylesine boş şeylerle geçirdiği için vurduruyorum. Bunun kime ne yararı var ki. Böyle birisine kız vermek değil, değnek gerek, der. Vaktini boş şeylerle öldürmek, insanın kendisine yapacağı en büyük kötülüktür. CUMARTESİ Samstag 15 HAZİRAN Juni Vaktinizi nasıl geçirdiğinize tüm inceliğiyle dikkat edin. Bilge olmayan kişiler gibi değil, bilgeler gibi olun. Elinizdeki vakti en yararlı biçimde değerlendirin. Efesoslular 5: 15-16 Seht nun genau zu, wie ihr wandelt, nicht als Unweise, sondern als Weise! Kauft die rechte Zeit aus! Denn die Tage sind böse. Epheser 5,15S16 weise: bilge Tanrı Sözü'ne göre, bilgeli insan, Tanrısı'nı bilen, günlük hayatında vaktini sağlıklı ve yararlı yolda geçiren insandır. Kaybolan maddi şeyleri yeniden kazanmak mümkündür. Ama kaybolan zaman, hiçbir zaman tekrar geriye kazanılamaz. Kaybolan vakit, bir daha geri gelmemek üzere uçup gitmiştir. Vakti Tanrı bize emanet etmiştir ve onun değerini bilmemizi istiyor. Sana verilen zamanı iyi ve yararlı yolda kullan, diyor. Her insan zamana bağlıdır. Zaman, şimdiki yaşam da son bulur. Ama insan yaşamı sonsuzlukta devam eder. Ne var ki, sonsuzlukta zaman kavramı yoktur. Bugünkü fırsatlar, olanaklar geçip gidecek. Yapılması gereken yapıcı, bina edici, yararlı işlerdir. Daha da önemlisi Tanrı'nın sana da verdiği kurtuluş fırsatını kaçırmamaktır. Bu kurtuluş fırsatını kaçırırsan, bunu bir daha asla bulamaz, bunun yıkıcı sonuçlarını sonsuzluk boyunca ödemek zorunda kalırsın. Ama bugün Tanrı'ya dönmek için fırsatın vardır. Bunu en iyi şekilde değerlendir dostum. PAZAR Sonntag 16 HAZİRAN Juni Şimdiki çağın gidişine uymayın. Tersine, anlayışınızın tazelenmesiyle büsbütün değiştirilmiş insanlar olun. Öyle ki, Tanrı'nın istemini, neyin yararlı, beğenilir, yetkin olduğunu öğrenesiniz. Romalılar 12:2 Und seid nicht gleichförmig dieser Welt, sondern werdet verwandelt durch die Erneuerung des Sinnes, dass ihr prüfen mögt, was der Wille Gottes ist: das Gute und Wohlgefällige und Vollkommene. Römer 12,2 İnsan genelde iyi gördüğü işlerle uğraşır, değil mi! Bazen anne babanın, yakınların beğenisi öneme alınır. İnsan attığı adımları kendi çıkarı için kullanır. Oysa Tanrı'nın isteğinin de ne olduğunu bilmemiz gerekir. Zamanın dışında bulunan Tanrı'nın gerçeğini, senin için neler istediğini bu yaşamda öğrenebilirsin. Senin de zamanın azdır. Bu az zamanda önceliğini neye vereceksin? Sadece mal mülk biriktirmeye mi? Ya sonra? Biriktirdiğin malın mülkün sana bir yararı olacak mı gelecek için! Hayır. Davut peygamber şöyle dua eder: “Bana istemini yapmayı öğret! Çünkü Sen benim Tanrım'sın. Senin iyi Ruhun doğruluk yolunda bana öncülük etsin!... Övgüler olsun sana ya RAB. Bana kurallarını öğret!” (Mezmur 143:10; 119:12). Bu senin de isteğin ve duan olmalıdır değerli dostum! PAZARTESİ Montag 17 HAZİRAN Juni Şimdiki çağın gidişine uymayın. Tersine, anlayışınızın tazelenmesiyle büsbütün değiştirilmiş insanlar olun. Öyle ki, Tanrı'nın istemini, neyin yararlı, beğenilir, yetkin olduğunu öğrenesiniz. Romalılar 12: 2 Und seid nicht gleichförmig dieser Welt, sondern werdet verwandelt durch die Erneuerung des Sinnes, dass ihr prüfen mögt, was der Wille Gottes ist: das Gute und Wohlgefällige und Vollkommene. Römer 12,2 Elçi Pavlus bu sözleri İsa Mesih'e iman edenlere söylüyor. Nasıl biridir İsa'ya iman eden? İsa Mesih'e iman eden bir kimsenin anlayışı yenilenmiş ve değiştirilmiştir. Ama yine de yaşamının tüm günlerini bu yaşamda, bu dünyada geçirmektedir. İster istemez herkesle ilişki kurar, konuşur, herkes gibi işe gider gelir, kararlar verir. Bu dünyanın sorunlarıyla ilgilenir. Ama onun ilişkileri, tutum ve davranışları her zaman Rab'bin ilkeleriyle uyumda olması gerekir. Kendisini hiçbir zaman olduğundan fazla göstermemelidir. Her zaman kendisini öne sürmemelidir. Alçakgönüllü, yumuşak huylu bir tutum takınmalıdır. Merhametli, affeden, hoşgörülü biri olmalıdır. Çünkü iman ettiği Rab İsa Mesih onun örneğidir. İsa, düşmanlığa hayatında hiçbir zaman yer vermedi. Kendisine kötülük edenleri bile sevdi ve affetti. O kendi bağlılarından da bunu ister ve bekler. Aynı zamanda imanlılar Mesih'in bedeninin birer parçasıdırlar. Bir bedenin üyeleri gibi, biri diğeri için yaşar. Ancak o zaman sağlıklı bir uyum, iletişim mümkün olur. SALI Dienstag 18 HAZİRAN Juni Ben değersiz ve fakirim, içimde yüreğim yaralıdır. Mezmur 109: 22 Denn ich bin elend und arm, und mein Herz ist verwundet in meinem Innern. Psalm 109,22 arm: fakir verwundet: yürek das Innere: iç Murat, kuşlar üzerinde bir araştırmacıdır. Murat kuşların yaşamlarını gözler, özellikle de çeşitli kuşların ötüşlerini inceler. Bir gün ormanda gezerken o güne kadar hiç duymadığı bir kuş sesi duyar. O sese doğru gider ve dürbünüyle o kuşu aramaya başlar. Bir de ne görsün! Bilinen, tanıdık bir kuş, ama kuşun göğsüne kalın bir diken saplanmış ve kuş bu acı karşısında duygulandırıcı, acı acı ötüyor; sanki ne olur, birisi yardıma gelsin ve bana acı veren, neredeyse yüreğime saplanan bu dikeni çıkarsın! diyordu. Murat kuşa yaklaşıyor yavaştan, kuşun kaçacak bir niyeti yok; o acıdan kurtulmak istiyor. Murat da ona saplanan o dikeni dikkatle çıkarır, kuşu belirli bir süre saklar ve iyileşince de onu salıverir. Kuş da olsa, yüreğe acı veren bir durum, onu acı acı inletir. Bu insanlar için de geçerlidir. İnsanın yüreğinde ona acı veren bir sürü diken vardır. Her hareketinde onun yüreğini kanatır, ağrı verir. İnsan da yaralı kuş gibi, bu yürek acısından kurtulmak ister. Ama ona yardım edecek biri var mı? ÇARŞAMBA Mittwoch 19 HAZİRAN Juni İçimde yüreğim yaralıdır. Mezmur 109: 22 Mein Herz ist verwundet in meinem Innern. Psalm 109,22 in meinem Innern: içimde mein Herz: yüreğim Geçtiğimiz günlerde birisi bana telefon açtı ve yüreğine acı veren olayı anlatmaya başladı: “Ali amca” dedi, “Küçüktüm ve hiçbir şey anlamıyordum. Beni bir akrabamın çocuğuna verdiler zorla. Evlendikten birkaç yıl sonra Almanya'ya geldik. Çocuklarım oldu, ama ben hiçbir zaman mutlu olamadım. Birçok sorun da yaşadım. Tanrı'ya hep, “Tanrım, başıma gelen bunca olumsuzluklara neden engel olmadın” diye kaç kez isyan ettim. Uzun yıllar depresyon hapları aldım. Halen yüreğim yaralı!” Bu yaralı yürek sadece bu kız kardeşe özgü değil, nice insanımızın yüreğinde olan ağrılardır, dikenlerdir ve sürekli olarak bu diken o yüreğe acı verir. Bu insanlar bu acıları sineye çekmişler, bazıları bunları kadere bağlamış, kaderim buymuş deyip bu acıları yüreğinin derinliklerinde çekmeye devam etmekteler ve o kuş gibi acı acı inlemekteler. Ben buna “yaralı yürekten gelen ezginin sesi” diyorum! Ben o yaralı yüreğe derman olan birini biliyorum. O Tanrı'dır dostum. PERŞEMBE Donnerstag 20 HAZİRAN Juni Onların yüreği RAB'be feryat etti. Ağıtlar 2: 18 Ihr Herz schrie zum Herrn. Klagelieder 2,18 Geschrei, Hilferuf: feryat schreien, um Hilfe rufen: feryat etmek Bir anne şöyle feryat ediyordu: “Alm anya'ya geldiğim izde çok sevinm iştik. Kocam la el ele verip çalışacak, iyi bir aile ve gelecek hazırlayacak, iki çocuğum uzun iyi bir eğitim görm elerini sağlayacaktık. Am a öyle olm adı. Eşim belirli bir süre sonra beni terk etti. İki çocuğum da haylazın teki oldu. Hatta bir oğlum uyuşturucudan ceza evindedir. Ben ise şu anda yarım bir insanım , sakat kaldım . Şim di soruyorum tüm bunlar niye? Bunların suçlusu kim ?” Bu annenin feryadı birçok annenin feryadı değil m i! Yürekleri yaralanan insanlar tüm bu olum suzlukların nedenini ve suçlusunu sorar. “Neden ben!” diye yakarır. Ben bunlara tatm in edici bir yanıt verem em , am a bir şey biliyorum : Seven bir Tanrı vardır. Tanrı'yı sevgi Tanrısı olarak tanıdığım ızda, başım ıza gelen ve yüreğim izi yaralayan durum ları anlam azsak bile, hayatım ızın O'nun ellerinde olduğunu, Tanrı'nın olaylara uzun vadeli baktığını, sonsuz baktığını ve Tanrı'nın bizler için bir planı olduğunu, bizleri sonsuz yaşam a götürm ek istediğini anladığım ızda, yüreğim iz teselli bulur. CUMA Freitag 21 HAZİRAN Juni Feryadımın sesini iyi dinle, ey kralım ve Tanrım. Çünkü duam sanadır. Mezmur 5: 2 Horche auf die Stimme meines Schreiens, mein König und mein Gott; denn zu dir bete ich. Psalm 5,3 zuhören, hören auf: dinlemek horchen: iyi dinlemek das Gebet: dua Dün bir annenin feryadını aktarmıştım. Bu anne, çocuklarımı uyuşturucuya alıştıran, eşimin beni terk etmesine, yuvamın yıkılmasına neden olan suçlu kim, diye haykırıyordu. Bunun yanıtını bilmiyorum, ama şunu diyebilirim ki, suçlu bizleriz. Birkaç yıl önce tanıdık birinin gencecik oğlu kendisini asmıştı. Anne beni de cenazeye çağırdı. Gittim ve özellikle bu gencin naaşını (cesedini) görmek korkunç bir görünümdü. Ama şunu düşündüm: Ne hazindir ki, bu genç sorunlarını, dertlerini, yüreğini sızlatan o acıları paylaşacak güvendiği birini bulamadı. Peki suçlu kim? Bizler değil miyiz? Bizim bencilliğimiz, kendimizi düşünmemiz, gerisinden bana ne tutumumuz değil midir? Ne oldu biliyor musunuz? Tüm akrabalar, tanıdıklar kendisini asan o gençten dolayı anneyi suçladılar. İki yıl sonra, anne de oğlu gibi kendisini astı! Suçlu kim? Kimse bu anneye de destek olmadı. Suçlamak kolay, bol keseden atmak da kolay. Ama destek olmak, teselli etmek, cesaretlendirmek, dinleyen bir dost olmak gerekmez mi? İşte bunu bulmak zor. CUMARTESİ Samstag 22 HAZİRAN Juni Sevgili kardeşlerim, birbirimizi sevelim. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. Seven herkes Tanrı'dan doğmuştur ve Tanrı'yı tanır. Sevmeyen kişi Tanrı'yı tanımaz. Çünkü Tanrı sevgidir. 1 Yuhanna 4:7S8 Geliebte, lasst uns einander lieben! Denn die Liebe ist aus Gott; und jeder, der liebt, ist aus Gott geboren und erkennt Gott. Wer nicht liebt, hat Gott nicht erkannt, denn Gott ist Liebe. 1. Johannes 4,7S8 “Ali abi, Tanrı'nın sevgi olduğunu sürekli olarak söylüyorsun, am a bu dünyada bu kadar acılar, elem ler, haksızlıklar vardır. Yürekler yaralı. Aileler boşanıyor, boşanm asalar bile birbirlerini yiyorlar. Arada çocuklar m ahvoluyorlar. Peki Tanrı bunlara aldırış etm iyor m u?” Bu ve benzeri sorular senin de soruların değil m i? Haklı olarak insan bunları düşünm ekten kendisini alam ıyor. Tanrı gerçekten de dünyam ızda olanlara aldırış etm iyor m u? Evet, gerçekten de İncil, “Tanrı sevgidir” diyor. Tanrı'nın bizler için neler yaptığını anlarsak, seven Tanrı'nın hiçbir zam an bizim acılarım ıza, sıkıntılarım ıza duygusuz kalm adığını görürüz. Önce şunu vurguluyayım : Özgür yaratılan insan, özgür olarak günah yolunu seçti, böylece sonsuzluk için yaratılan insan ölüm lü insan oldu. Sevgi Tanrı'sından da kopan insan gittikçe yozlaştı; sevgi, merham et, iyilik, dayanışm a, doğruluk ve benzeri gibi erdem leri de yozlaştırdı. Tanrı insanı günah işlediği için yok etm esi gerekiyordu, am a öyle yapm adı Rab. Peki ne yaptı Tanrı? Yanıtı yarın. PAZAR Sonntag 23 HAZİRAN Juni Tanrı sevgidir... Biz Tanrı'yı sevmedik, O bizleri sevdi ve Oğlu'nu günahlarımızı bağışlatan kurban olarak dünyaya gönderdi. İşte sevgi budur! 1 Yuhanna 4: 8, 10 Gott ist Liebe... Hierin ist die Liebe: nicht dass wir Gott geliebt haben, sondern dass er uns geliebt und seinen Sohn gesandt hat als eine Sühnung für unsere Sünden. 1. Johannes 4,8.10 “Tanrı sevgidir!” Sevginin özelliği özgürlük tanımasıdır. Bu nedenle Tanrı bizleri hem özgür, hem de bizi sonsuzca yaşamak için yarattı. Ama atalarımız özgür isteklerini kullanarak günah işleyince, insan özgürlüğünü, tanrısal sevgiyi, sonsuzluğunu ve ölümsüzlüğünü kaybetti. Bu durumda Tanrı adaletini, kutsallığını yitirmeden ya bize çözüm, kurtuluş yolu hazırlayacaktı ya da insanı sonsuza dek cehenneme atıp mahvedecekti. Ama seven Tanrı insanın sonsuzlukta kendisiyle yaşamasının devamını istedi. Bu nedenle Kendisi İsa Mesih'in kişiliğinde yeryüzüne geldi. Biliyorum, bu çok zor bir kavramdır. Ama buna kafayı takmadan Tanrı'nın ne kadar büyük bir sevgiye sahip olduğunu, bizi kurtarmak için dünyamıza, bize kadar geldiğini bir düşünün! Sonra İsa Mesih bizim çektiğimiz acıların katlarca fazlasını çekti. O'na elemlerin adamı dendi. Ama o hiç bunlardan yakınmadı. Sonunda İsa'yı çarmıha çaktılar. O yine şikayet etmedi, çarmıhta canını verdi. Neden? Bizleri acı, elem, haksızlık, kötülük, hastalık ve ölüm olmayan sonsuz yaşama götürsün diye. PAZARTESİ Montag 24 HAZİRAN Juni Rab'bin katında bir gün bin yıl, bin yıl da bir gün gibidir. 2 Petrus 3: 8 Dies eine aber sei euch nicht verborgen, Geliebte, dass beim Herrn ein Tag ist wie tausend Jahre und tausend Jahre wie ein Tag. 2. Petrus 3,8 eins: bir tausend: bin Her gün dünyam ızda üç bin kişinin intihar ettiği söyleniyor. Bu yılda bir m ilyondan fazla insan dem ektir. Bu insanlar neden kendi canlarına kıyıyorlar? Kendilerini bir çıkm azda görüyorlar; bir çözüm yolu bulam ıyorlar. Kendilerini dinleyecek, sevecek ve anlayacak insan da bulam ıyorlar. Artık yaşam anın bir anlam ı, am acı kalm adı deyip hayatlarına son veriyorlar. Ya diğer insanlar! Onların yürekleri de kocam an bir dikenle delinm iş, acılar içerisinde haykırıyorlar: Neden ben, neden bu acılar, elem ler! Bunlar insanı isyana götürür. Hatta seven ve destek olan Tanrı'yı da suçlam aya kadar götürür insanı. Çünkü bizler bugüne, bu zam ana, yani birkaç aya, yıla bakıyoruz. Uzun vadeli bakam ıyoruz. İnsanın yüreği yaralı olduğu için böyle davranm ası bir açıdan doğaldır. Başım ıza gelenler bizi üzüyor, yüreğim izi yaralıyor. Am a kurtarıcı ve seven İsa Mesih sonsuzluğa bakıyor. Bizim yüreğim ize saplanan o kocam an günah dikenini kendi yüreğine sapladı. Biz O'nun ölüm ü ve ölüm ü yenerek dirilm esiyle günahın dikeninden kurtulduk, yaralarım ız da iyileşm ektedir. Biraz daha sabredin, dayanın. SALI Dienstag 25 HAZİRAN Juni RAB'bi bekleyenler kuvvetlerini tazeler, kartallar gibi kanat gerip yükselirler. Koşarlar ama yorulmazlar, yürürler ama zayıflamazlar. Yeşaya 40: 31 Aber die auf den HERRN hoffen, gewinnen neue Kraft: sie heben die Schwingen empor wie die Adler, sie laufen und ermatten nicht, sie gehen und ermüden nicht. Jesaja 40,31 Bir kartal, yavrusunu uçurumdan aşağıya iter. Çünkü yavrusunun uçması gerekir. Bu nedenle de ana kartal yavrusuna uçmayı öğretmelidir. Yukarıdan aşağıya doğru itilen yavru kartal bir anda neye uğradığını şaşırır; çırpınır, kanat çırpmaya çalışır, ama nafile, uçamıyor, bu gidişle yere çakılacak. Ama hayır! Ana kartal yavrusunun üzerinde uçuyor. Yavrunun tam takatı bittiği, umudunu kestiği anda, hemen yavrusunun altına girer, onu kanatlarının üzerine alıp taşıyarak tekrar yuvaya götürür. Kartal bunu birkaç kere yapar. Sonunda o yavru uçmayı öğrenir. Tanrımız da böyledir. Bizler umutsuzluk içerisinde çırpınırken, O'nun gözleri her zaman bizim üzerimizdedir. O asla bizim yok olmamızı istemez. O ne zaman bizleri kanatlarının üzerine alıp tekrar yuvaya götüreceğini bilir. Bu nedenle asla umudunu yitirme. Asla, Tanrı benimle ilgilenmiyor, beni sevmiyor, deme. Neden ben sorusunu sorma! Çünkü Tanrı'nın eli, gözleri senin üstündedir. O seni de seviyor ve sen Tanrı'ya değerlisin. ÇARŞAMBA Mittwoch 26 HAZİRAN Juni Gerçekten sana bildiririm: bugün benimle birlikte cennette olacaksın. Luka 23:43 Und er sprach zu ihm: Wahrlich, ich sage dir: Heute wirst du mit mir im Paradies sein. Lukas 23,43 das Paradies: cennet Tanrı İsa Mesih'i bizim için kurtulmalık olarak verdi. Bu nedenle Mesih bize gelecek olan tüm suçu, cezayı kendi üzerine alması gerekti. Yani Tanrı O'nu bizim yerimize yargılaması gerekti. Ancak bu yolla insanın kurtulması olanaklı oldu. Evet, bu dünyada bir sürü acı, elem vardır. Birçok insan korku, kaygı içindeler. Yalnızlar, hayal kırıklıklarına uğram ışlar. Bazen feryat ederler, ama sanki onların feryadı, yakarısı, duası bir metre bile ileriye gitmez. Ama dostum, başını yukarıya kaldır, Tanrı'nın sağında oturan İsa'ya bak. O her tür fırtınayı, sıkıntıyı sevince dönüştürebilir. İsa'nın çarmıha çakıldığı sırada, iki haydut da onunla birlikte çarmıha çakılmıştı. Bu haydutlardan biri o acılar, elemler içerisindeyken İsa'ya, “Ey İsa, egemenliğin geldiğinde beni anımsa” dedi. İsa ona, “Gerçekten sana bildiririm; bugün benimle birlikte cennette olacaksın” (Luka 23:43) dedi. O anda bu adamın yaşamındaki o kalın günah dikeni, sevince dönüştü. PERŞEMBE Donnerstag 27 HAZİRAN Juni Hepimizin öleceği kesindir. Yere dökülen ve yeniden toplanamayan su gibiyiz. Ama Tanrı canı almaz. 2 Samuel 14:14 Denn sterben müssen wir und sind wie Wasser, das auf die Erde geschüttet wird und das man nicht wieder sammeln kann. Aber Gott will nicht das Leben wegnehmen. 2. Samuel 14,14 Kral ve peygam ber olan Davut'un oğlu Avşalom ağır bir suç işledi ve kaçıp başka bir ülkeye sığındı. Davut, oğlunu bir türlü bağışlayam ıyor ve onun ülkeye geri gelm esini olanaklı kılm ıyordu. O ysa bir Tanrı adam ı olan Davut'un bağışlam ası gerekirdi. Çünkü kendisi de kaç kez Tanrı'nın bağışını hayatında gördü, yaşadı. Tanrı Davut'a bir yolla, bağışlam anın önem ini gösterm ek istiyordu. Rab, Davut'a akıllı ve hikm etli bir kadın gönderdi ve bu kadının ağzıyla Tanrı'nın günahlıyı bağışlam asını canlı bir tanım la dile getirdi. Tanrı'nın affı göksel bir arm ağandır. Bunu size bir örnekle belirteyim : Annesinin doğum gününde ona bir dem et çiçek alm ak isteyen bir çocuk, kral sarayının önünden geçerken oradaki harika çiçekleri görür. Bahçede dolaşan bir gence durum u anlatır ve bir dem et çiçeğin kaça olduğunu sorar. O genç güzel bir çiçek dem eti yapar ve çocuğa verir. “Bunu annene götür ve bu çiçekler kralın oğlundan, krallık bahçesinden gelen arm ağandır de” der. Günahlının da bağışlanm ası ve kurtuluşu yüce Tanrı'nın sarayından gelen kutsal bir arm ağandır. CUMA Freitag 28 HAZİRAN Juni Kesinlikle öleceğiz. Yere dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. 2 Samuel 14:14 Denn sterben müssen wir und sind wie Wasser, das auf die Erde geschüttet wird und das man nicht wieder sammeln kann. 2. Samuel 14,14 sammeln: toplamak Yere dökülen suyu ya da herhangi bir sıvıyı kim toplayabildi şimdiye kadar? Tanrı Sözü'nde insanın yaşamı da tıpkı bu suya benzetilir. Okuduğumuz ayette bize dört önemli nokta belirtiliyor: 1. Kesinlikle öleceğiz! Hiç kimse ölmek istemez, değil mi? Ama ölüm kaçınılmazdır. Peki neden ölüyoruz? Tanrı Sözü bunun yanıtını şöyle veriyor: “Herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı” (Rom.3:23). “Günahın karşılığı ölümdür!” (Rom.6:23). Demek ki, ölüm günahın getirdiği sonuçtur. Hepimiz günahlı olduğumuza göre herkes eninde sonunda bir gün ölecektir. Peki bizler için hiçbir umut yok mu? Bedenen ölümde hiçbir umut yok. Ama insan sadece bedenden oluşmuyor ki! İnsanın varlığında ölümsüz olan canı, ruhu vardır. Ruhumuz ya sonsuz cehennemde ya da sonsuz cennette olacaktır. İşte canımız ve ruhumuz için bir umut vardır. Tanrı Sözü, “günahın karşılığı ölümdür” dedikten sonra şöyle devam eder: Tanrı'nın bağışı Rabbimiz Mesih İsa aracılığıyla sonsuz yaşamdır!” CUMARTESİ Samstag 29 HAZİRAN Juni Kesinlikle öleceğiz. Yere dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. 2 Samuel 14:14 Denn sterben müssen wir und sind wie Wasser, das auf die Erde geschüttet wird und das man nicht wieder sammeln kann. 2. Samuel 14,14 sterben: ölmek İnsanın bu dünyadaki yaşamı buluta, rüyaya, kırın otuna, sabahın çiğine benzetilir. (Eyüp 7:9; Mezmur 90:5; 39:4; Yakup 4:14). Bu ilginç betimlemelerin ölümlü insanı ne kadar düşündürmesi gerekir! Bugünkü ayetimizde, kesinlikle öleceğimiz yazılıdır ve buna dün bakmıştık. Bu ayetin 2.noktası, “yere dökülen su gibi olduğumuzdur. Yere dökülen su kirli sudur ve yere dökülen su bir daha geri toplanmaz. Ama doğada bir yasa var. Güneş suyu buhar haline getirir, oradan havaya yükselir. Buna benzerlikte bizler de kirli su gibiyiz, ama RAB bir çare buldu. Kendi özünden sonsuz ışık, güneş olan İsa Mesih'i yeryüzüne gönderdi. Mesih bizi alır, o kirlilikten, sonsuz ölümden kurtarır, bizleri yukarıya, Tanrı'ya doğru yükseltir. Canımızı ruhumuzu sonsuz ölüm yargısından kurtarır ve bizlere sonsuz yaşamı verir. Her Mesih imanlısı bunu bilir ve sonsuz yaşam vatandaşı olduğundan emin olabilir. Çünkü Tanrı'nın kendisi yüreklere o esenliği, güvenliği koyuyor. Buna sen de dahil olabilirsin, İsa Mesih'e iman edersen. PAZAR Sonntag 30 HAZİRAN Juni Kesinlikle öleceğiz. Yere dökülüp yeniden toplanamayan su gibiyiz. Tanrı canı çekip almaz. Sürgüne gönderilen kişi kendisinden uzakta kalmasın diye çözüm yolları düşünür. 2 Samuel 14:14 Denn sterben müssen wir und sind wie Wasser, das auf die Erde geschüttet wird und das man nicht wieder sammeln kann. Aber Gott will nicht das Leben wegnehmen, sondern er hat die Absicht, dass der Verstoßene nicht auch von ihm weg verstoßen bleibt. 2. Samuel 14,14 Bu ayetlerde dört önemli vurgunun yapıldığını söylemiştim. 1. Kesinlikle öleceğiz. 2. Yere dökülen su gibiyiz. Bu iki noktaya daha önce baktık. 3.nokta, “Tanrı canı çekip almaz” sözüdür. Ne demektir bu? En başta şunu iyice bilmeliyiz ki, Tanrı insanı ölümlü olsun diye değil, sonsuza dek yaşasın diye yarattı. Peki öyleyse insanın canını çekip alan nedir? Günah! Adem'in oğlu Kayin, kardeşine karşı büyük bir öfke ve kıskançlık duyuyordu. Bu çok tehlikeli bir duruma doğru gidiyordu. Tanrı Kayin'i uyardı ve ona şöyle dedi: “Günah kapıda pusuya yatmış; onun istediği sensin! Ama sen ona üstün gel!” Günahın istediği candır, onu yok etmek, cehenneme atmak amacındadır. Ama insan Tanrı'nın sağlayışıyla canını, ruhunu günahın egemenliğinden kurtarır, onu sonsuz cennet vatandaşı yapar, eğer Tanrı'nın gönderdiği kurtarıcı İsa Mesih'e iman ederse. Sevgili okuyucularımız, şu kitapları okumanızı özellikle öneriyoruz: Sevginin beş dili (evlilik ilişkilerinde izlenmesi gereken ilkeler - evli ve evlenecek olan herkesin okuması gereken bir kitap) . . . . . . . . . . . . . 6,50 € Noel nedir? . . . . . . . . . . . . . 1,00 € Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 € Nihai sorular . . . . . . . . . . . . 2,00 € Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 € (5 cilt) Açıklamalı Kutsal Kitap . . 29,00 € Kitapları isteme adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Her insanın kesinlikle Tanrı Sözü’nü okuması gerekir. Tevrat, Zebur ve İncil k i t a p l a r ın ı i ç e r e n K u t s a l K i t a p ’ ı adresimizden ısmarlayabilirsiniz. Kutsal Ruh’un kişiliğini (özünü), gücünü ve etkisini daha iyi anlayabilmek için Kutsal Ruh’un Öğretisi adlı kitabımızı kesinlikle okumalısınız. Kutsal Kitap . . . . . . . . . . . . . . . 11,00 € Kutsal Ruh’un Öğretisi . . . . . . . 3,00 € Yoel’in Yorumu . . . . . . . . . . . . . 2,00 € Kutsal Kitap yorumları (5 cilt) . 45,00 € Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarını kullanılmamış Alman posta pulu olarak mektupla da adresimize gönderebilirsiniz. Adresinizi okunaklı bir şekilde yazınız. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de SEVİNÇ GETİRİCİ HABER’İN SESİNİ DİNLE! Varlığının gizini, amacını, yaşamının getirdiği yararı hiç düşündün mü? Kimsenin umut dolu bir gelecekten söz edemediği dünyamızda senin kafanda beliren bir sürü soru aydınlığa kavuşturuldu mu? Bunalımlar, kaygılar ve dayanılmaz sancıların korkunç boyutlara ulaştığı günümüzde en büyük ihtiyacın sonsuz yaşam güvencesi olduğunu biliyor musun? Tüm bu sorulara yanıt arıyorsanız, 0 64 41 - 208 16 15 nolu telefonumuzu arayın. Sevgili okurlarımız, sizlere şu ilginç kitapları okumanızı salık veririz: İncil (Yunanca aslından çağdaş Türkçe'ye çevirisi) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 5,00 € Boyamalı Çocuk Kutsal Kitap'ı 3,00 € Resimli Kutsal Kitap (Gör ve Paylaş) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 € İsa Mesih S tek ve gerçek umudumuz . . . . . . . . . . . . . . . . 1,50 € İncil'den Yuhanna Kesimi S Su, Ekmek, Yaşam (Almanca ve Türkçe dilinde ilk adımlar) . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 1,00 € Kitap ısmarlayan herkese “Su, Ekmek, Yaşam” adlı yayın armağan olarak gönderilecektir. Siparişinizle birlikte, kitapların toplam değerinde damgasız Alman posta pulu olarak da gönderebilirsiniz. Tanrı Bildirisini Yayma Derneği Postfach 22 33 45 D - 57 039 Siegen Almanya / Deutschland PAZARTESİ Montag 1 TEMMUZ Juli Tanrı canı çekip almaz. Sürgüne gönderilen kişi kendisinden uzak kalmasın diye çözüm yolları düşünür. 2. Samuel 14:14 Aber Gott will nicht das Leben wegnehmen, sondern er hat die Absicht, dass der Verstoßene nicht auch von ihm weg verstoßen bleibt. 2. Samuel 14,14 das Leben, die Seele: can Bir toplumbilimci, günümüzde en ucuz nesnenin insan canı olduğunu söyledi. Bu çok üzücü olmakla birlikte, insanlığa baktığımızda ne yazık bunun doğru olduğunu görüyoruz. İnsanın canının değersizliği o kimsenin kendi içinde başlıyor, sonra da başkalarına geçiyor. Eğer canımızın, ruhumuzun sonsuzluğunu anlarsak, o zaman buna değer verir, bununla ilgileniriz. Ama insan sanki bu dünyada sonsuza dek kalacakmış gibi bir yaşam sürdürüyor; ruhunun ölümsüzlüğüyle, sonsuz güvenliğiyle ilgilenmiyor. Bu ayetin 4. vurgusunda gördüğümüz gibi, Tanrı günahlı, ölümlü insanın kendisinden uzağa atılmaması için insanın aklının anlayamayacağı bir çözüm yoluyla aramıza geldi. Tek çıkar yol, kim olursa olsun - her insan Tanrı tarafından gönderilen Kurtarıcı İsa'ya iman ederek kurtulur. Ancak o zaman barış ve umuda sahip olur insan. Ancak o zaman canının ve ruhunun sonsuza dek Tanrı'yla, cennette olmasına olanak sağlanır. Bu senin için de geçerlidir! SALI Dienstag 2 TEMMUZ Juli Sağduyulu kişi yukarıya, yaşama giden yoldadır. Süleyman'ın Özdeyişleri 15: 24 Der Weg des Lebens geht für den Einsichtigen nach oben. Sprüche 15,24 nach oben: yukarı(ya) das Leben: yaşam Değerli bir dostum, değişik yerleri gezip görmeyi çok sever. Hatta geçtiğimiz yıl, tek başına ta Avustralya'ya gidip oraları da gezip gördü. Ben o kadar da hevesli değilim bu dostum gibi. Hele uçağa hiç binmem. Tabii ülkeme gitmeyi, ailemle, yakınlarımla vakit geçirmeyi, ülkemizin harika sebze meyvelerini yemeyi severim. Gezmeyi seven bu dostum, tabii gideceği yerler hakkında bilgi topluyor, gezi broşürlerini inceliyor. Aslında yolculuğu sevenler, yeni yerleri görmek isteyenler bilgilerini, ufuklarını da genişletirler. Her yerin kendine göre bir özelliği ve heyecanı vardır. Biliyor musunuz, değerli dostum, Tanrı'yı tanımak, O'nunla ilişki kurmak da bir yolculuktur. Bu yolculuk, kilometreler aşmak değil, yüreğin, imanın yepyeni ufuklara, yaşama uzanmasıdır. İnanlıların atası olarak bilinen İbrahim peygamber, Ur kentinde rahatı yerinde yaşarken, Tanrı onu çağırınca, onun rahatı, düzeni bozuldu ve hiç bilmediği bir yöne doğru yola çıktı. İbrahim'in Tanrı'ya itaat etmesi, onun bu yolculuğunu sevinçli ve güvenilir kıldı. ÇARŞAMBA Mittwoch 3 TEMMUZ Juli Korkma, çünkü seni fidye ile kurtardım; seni adınla çağırdım. Yeşaya 43: 1 Fürchte dich nicht, denn ich habe dich erlöst! Ich habe dich bei deinem Namen gerufen. Jesaja 43,1 rufen: çağırmak sich fürchten: korkmak Musa peygamber Midyan diyarında kayınbabasının sürülerini güdüyordu. Halinden de hoşnuttu. Bir derdi, bir kaygısı da yoktu. Ama bir gün Tanrı onu hizmetine çağırdı. Musa da ilk başta karar vermede, itaat etmede zorlandıysa da, sonunda her şeyini bıraktı, Tanrı'nın isteği doğrultusunda hareket etti. Elişa peygamber çok varlıklı bir çiftçiydi. İlyas peygamberin hizmeti sona yaklaşıyordu. Tanrı onu İlyas'ın yerine geçmesi için çağırdı. O sırada Elişa on iki çift öküzle tarlasını sürmekteydi. İlyas peygamber cübbesini onun üstüne attı. Bunun ne anlama geldiğini hemen anlayan Elişa, bir çift öküzü oracıkta boğazladı, boyunduruğu odun olarak kullandı, yaktığı ateşte onları pişirdi, eti dağıttı. Bu adam böylece Tanrı isteği uyarınca çok etkili bir peygamber oldu. Tanrı'nın bugün de her insanı kapsayan bir çağrısı vardır. Bu çağrı kurtuluş, sonsuz yaşama kavuşma çağrısıdır. Yükleri ağır olanlara, gelin esenliğe ve huzura kavuşun çağrısıdır. PERŞEMBE Donnerstag 4 TEMMUZ Juli Tanrı bize sonsuz yaşam verdi, bu yaşam O'nun Oğlu'ndadır. Oğul'u varlığında bulunduran yaşama sahiptir. 1 Yuhanna 5:12 Gott hat uns ewiges Leben gegeben, und dieses Leben ist in seinem Sohn. Wer den Sohn hat, hat das Leben. 1. Johannes 5,11S12 der Sohn: oğul ewig: sonsuz Günlük yaşam da yapm am ız gereken işler vardır. Tanrı'yla yürüm em izde de yapılm ası gereken işler vardır. En başta insanın günahından dönm esi ve arıtılm ış bir yüreğe sahip olm ası gerekir, çünkü her insan günahlıdır. Peki am a nasıl? İsa Mesih aracılığıyla. O günahlarım ızı bağışlatan kurtarıcıdır. Rab İsa bir keresinde din adam larına şöyle dedi: “Size önem le belirtirim ki, günah işleyen herkes günahın kölesidir” (Yu.8:34). Tanrı'yla esenlik, sevinç içerisinde yapılan yolculuk asla din kurallarına, geleneklere, kılık kıyafete, törelere bağlı değildir. Yürekte olan im ana bağlıdır. Yani, Tanrı'yla olan bu harika yolculuk, Tanrı'nın sunduğu kurtarıcıya im an edip yeniden doğarak gerçekleşir. Bu yolculuğun am acı sonsuz yaşam dır. Bu yaşam ın zor olduğunu herkes bilir. Özellikle yaşlandıkça yaşam daha da zorlaşır. Bir de insanın sonsuza ilişkin bir güvenliği olm azsa, durum daha da kötü olur. Oysa, yaşam a yepyeni bir yön ve am aç veren İsa Mesih sana da yardım etm eye, o güvenliği yüreğine koym aya hazırdır. CUMA Freitag 5 TEMMUZ Juli Bunlar Yeruşalim'de krallık yapan Davut oğlu Vaiz'in sözleridir. Vaiz 1: 1 Dies sind die Worte des Predigers, des Sohnes Davids, des Königs in Jerusalem. Prediger 1, 1 der Prediger: vaiz die Königsherrschaft: krallık Süleyman peygamber Vaiz, Özdeyişler ve Ezgiler Ezgisi kitaplarını vahiy yoluyla yazdı. Özdeyişler kitabında Süleyman'ın bilgeliğini görmekteyiz; Ezgiler Ezgisi kitabı hem Tanrı'nın bağlılarına olan sevgisini, hem de evlilik ilişkilerindeki sevgiyi dile getirir. Vaiz kitabında ise Süleyman'ın yaptıkları hatalar ortaya konmaktadır. Vaiz kitabı, peygamberin Tanrı'dan ayrı yaşadığı dönemleri anlatan, Kral Süleyman'ın acıklı yaşam öyküsüdür. Her dönemde olduğu gibi, günümüzde de insanlar tanrısız mutlu olmaya çalıştı ve çalışıyor; ama Vaiz kitabı bunun ne denli saçmalık olduğunu gösteriyor. Tanrı olmadan kalıcı mutluluğun, esenliğin mümkün olamayacağını ortaya koyuyor. Kral Süleyman, yaşayanlar arasında en bilgeli insandı ve o sahip olduğu bilgeliğini Tanrı'dan almıştı. Yaşamda doyum bulabilmek için bilinen her tür zevk ve keyif türlerini denedi, ama vardığı sonuç, her şeyin boş olduğuydu. CUMARTESİ Samstag 6 TEMMUZ Juli “Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz. Vaiz 1: 2 “Nichtigkeit der Nichtigkeiten”, sagt der Prediger, “Nichtigkeit der Nichtigkeiten: alles ist nichtig.” Prediger 1, 2 leer, nichtig, umsonst: boş völlig leer, völlig nichtig, völlig umsonst: bomboş Vaiz Kitabı'ndan öğrendiğimiz, Tanrı olmadan yaşama doyum bulamayacağımızdır; hatta tüm dünyaya sahip olsak bile, bunlar insan yüreğine doyum getiremez. Vaiz kitabında anahtar sözcük “boş” sözcüğüdür ve bu söz 37 kez tekrarlanmaktadır. Boş demek, amaçsız, nafile demek. Yaşama tatminlik hiçbir zaman bu yolla kazandırılamaz. Anahtar deyim “Güneş altında” sözüdür ve bu söz de bu kitapta 29 kez geçer. “Güneş altında” denilirken Tanrı'nın varlığını, gücünü, çağrısını, sevgisini içermeyen bir dünya söz konusudur. Bir başka önemli deyim ise, “Yüreğimde dedim” sözüdür. Başka deyişle, bu kitap insan yüreğinin düşüncelerini içeriyor. Bunlar insan aklıyla ve deneyleriyle elde edilen sonuçlanmalardır. Süleyman'ın vardığı sonuçlar bir esin değil, ama bunları bize bildiren Kutsal Söz bir esindir. Bu nedenledir ki bu açıklama sunuluyor: “Yüreğimde dedim,” “Güneş altında” ve “Boş”. Tanrı'ya dayanmayan bir yaşamın bomboş olduğunu Kutsal Söz, yine sonuçta Vaiz aracılığıyla betimlemektedir. PAZAR Sonntag 7 TEMMUZ Juli “Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz. Vaiz 1: 2 “Nichtigkeit der Nichtigkeiten”, sagt der Prediger, “Nichtigkeit der Nichtigkeiten: alles ist nichtig.” Prediger 1, 2 alles: her şey Vaiz kitabı iş olsun diye yazılmamıştır. Bir sorunun açıklanışıyla başlar: “Dünya üzerinde her şey boş!” Bu sözler yaşam deneyiminin sözleridir. Süleyman her yolda, her alanda doyuma ulaşmayı arıyor. Bilim, doğa kanunları, bilgelik ve felsefeye kafa yoruyor; keyif yaşantısına adım atıyor, materyalizme veriyor kendini ve “şimdi” için yaşamayı deniyor. Kaderciliği, bencilliği, dini, zenginliği ve ahlak bilgisini araştırıyor. Ve kitabın son ayetlerinde bize yaptığı deneyimden elde ettiği sonucu bildiriyor. Yapılan her deneyimden çıkan sonuç insansaldır, Tanrı gerçeği değil. Bu, güneş altındaki adamın durumudur. Kral Süleyman'ı Tanrı'dan uzakta görüyoruz, “güneş altında” deneyimler elde etmek çabasında ve sevdasındaydı. Sonuç, bunların boş olduğuydu. PAZARTESİ Montag 8 TEMMUZ Juli “Her şey boş, bomboş, bomboş!” diyor Vaiz. Vaiz 1: 2 “Nichtigkeit der Nichtigkeiten”, sagt der Prediger, “Nichtigkeit der Nichtigkeiten: alles ist nichtig.” Prediger 1, 2 sagen: demek er sagt: diyor Boşluk demek, yaşamı herhangi bir amacı, ereği olmaksızın boşa harcamak demektir. Yani hayvanlar gibi, bir kuş gibi yaşamak demektir. Ortalıkta bu tür yaşam süren birçok insan vardır. Süleyman peygamber bize Özdeyişler kitabında değerli bilgelik taşları sunuyor. Vaiz kitabındaysa ahmaklığın ne olduğunu gösteriyor. Ezgiler Ezgisi'nde de sevgi konusunu işliyor. Bilgelik, ahmaklık ve sevgi! Süleyman bu üç dalda da uzmandı diyebiliriz. Akılsız adamı oynamasını iyi biliyordu; yönetmekte hikmet doluydu; onun sevgisi büyük ve uzun bir öyküdür. Süleyman insanlar içinde en hikmetli olandı, ama aynı zamanda hiç bir kimse onun kadar Tanrı'ya sırtını dönüp akılsızlıklara dalmadı. Bulmaca gibi bir insandı Süleyman peygamber. Kutsal Yazı'nın mantığına ters düşüyordu. En bilgeli insan, sırtını Tanrı'ya dönünce en akılsız olandı. Vaiz kitabı bunu açığa koyuyor ve yaşamda en sağlıklı tutumun, yaşam doluluğunun Tanrı'da olduğunu bize öğretiyor. SALI Dienstag 9 TEMMUZ Juli Ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca emekten? Vaiz 1: 3 Welchen Gewinn hat der Mensch von all seinem Mühen, mit dem er sich abmüht unter der Sonne? Prediger 1, 3 die Sonne: güneş unter der Sonne: güneşin altında der Gewinn: kazanç Şimdi düşüncelerimizi “güneş altında” sözüne odaklayalım; bu insanın bakış açısıdır. Tanrı burada kendi görüş açısını bildirmiyor. Süleyman'ın deneyimi kitabın ana gövdesini oluşturuyor ve bu, Vaiz 1: 4'ten 12. bölüm ayet 12'ye kadar uzanıyor. Şimdi denediği ilk şey bilim alanındadır. Doğa kanunlarını araştırıyor. Süleyman'ın bunu kavramış olması gerçekten ilginçtir. İnsanlar bugün halen yıllarını sarf ederek bilim alanında araştırmalara koyuluyor, doğa yasalarını öğrenebilmek için bir ömür harcıyorlar. Bu kitabın özelliklerinden biri bize doğa kanunlarına ilişkin bilgi sunmasıdır. Ne kazancı var insanın güneşin altında harcadığı onca emekten? diyor. İnsan yaşamında bir denge olmalıdır. Hem yersel, hem de göksel değerlere sağlıklı yaklaşmak gerekir. ÇARŞAMBA Mittwoch 10 TEMMUZ Juli Kuşaklar gelir, kuşaklar geçer, ama dünya sonsuza dek kalır. Vaiz 1: 4 Eine Generation kommt, und eine Generation geht; aber die Erde besteht in Ewigkeit. Prediger 1, 4 die Generation: kuşak die Erde, die Welt: dünya in Ewigkeit, ewig: sonsuza dek “Dünya sonsuza dek duruyor” ve insanın sahip olmadığı sağlamlığa sahiptir; çünkü insan geçicidir. Çağdaş insan geçmiş insandan biraz farklıdır ve gelecek olan insandan da oldukça farklı olacaktır, ama insan yine de geçicidir. İnsan soyunun devamı doğum olayına bağlıdır. Birçoğumuz yüz yıl önce dünyada değildik ve yüz yıl sonra da dünyada olmayacağız. Hatta bazılarımız daha uzun süre aramızda kalmak istemiyor. Her nasılsa, insan soyu nesiller aracılığıyla sürüyor. Süleyman bunun farkına vardı: “Bir nesil gidiyor ve bir nesil geliyor” diyor. İnsan geçici bir yaratıktır. Yeryüzündeki bu yaşama bakıldığında insanın Tanrı'nın evreninde en başarısızı olduğunu görürüz. Demek ki, dünyaya ve dünyasal şeylere bağlanmak, sonunda hayal kırıklığı ve yıkım getirir. Sağlıklı tutum, sonsuz yaşam olan Tanrı'ya bağlanmak en sağlıklı ve kalıcı yoldur. PERŞEMBE Donnerstag 11 TEMMUZ Juli Güneş doğar, güneş batar, hep doğduğu yere koşar. Rüzgar güneye gider, kuzeye döner, döne döne eserek hep aynı yolu izler. Bütün ırmaklar denize akar. Yine de deniz dolmaz. Vaiz 1: 5S7 Und die Sonne geht auf, und die Sonne geht unter, und sie strebt ihrem Ort zu, w o sie wieder aufgeht. Der W ind geht nach Süden und wendet sich nach Norden. Immer wieder sich w endend geht er dahin, und zu seinem Ausgangspunkt kehrt der W ind zurück. Alle Flüsse gehen ins M eer, und das M eer w ird nicht voll. Prediger 1, 5S7 Doğada bir tekdüzelik vardır ve hepimiz buna bağlıyız. Güneş belirli yasalara itaat ederek kesin ve düzenli aralıklarla görünüyor ve batıyor! Bugün biliyoruz ki rüzgar belirli yollar izliyor. Bütün ırmaklar denizin içine akıyor, fakat deniz dolmuyor. Peygamber buharlaşma yasasına ve havanın nem oranının yükselmesine ilişkin konuşuyordu. Çünkü rüzgar eser, yer üzerindeki nemi alır ve yeryüzüne döker. Tüm olay kesin ve özel doğa yasaları çerçevesinde işler. Gelişigüzel oluşum yoktur. Ruhsal açıdan, şunu da görebiliriz ki, dünyaya bağlılık ya da dünya işleriyle yüreğimizdeki o boşluğu doldurmaya kalkıyorsak, o boşluk hiçbir zaman dolmayacaktır. Yüreklerimize aldıklarımız ise, deniz suyu gibi, tuzlu ve acıdır. Yüreğimize, yaşamımıza almamız gereken Tanrı ve O'nun Sözü'dür. Yaşamlarımıza anlam katan, yüreklerimize sevinç veren budur. Büyük bilgin Augustine'nin dediği gibi, yüreklerimiz Rabbe verilmedikçe, hiçbir zaman huzur, esenlik bulamayacaktır. CUMA Freitag 12 TEMMUZ Juli Her şey yorucu, sözcüklerle anlatılamayacak kadar. Göz görmekle doymuyor, kulak işitmekle dolmuyor. Vaiz 1: 8 Alle Worte mühen sich ab. Nichts vermag ein Mensch zu sagen. Das Auge wird nicht satt zu sehen und das Ohr nicht voll vom Hören. Prediger 1, 8 satt werden: doymak Bu önceleri doğru görünmeyebilirdi, ama evlerimize televizyon denilen alet girdiğinden bu yana doğruluğunu görüyoruz. Birçok kimse her gün saatlerce televizyon başında vakit geçirmektedir. Niçin? Çünkü göz görmekle doymuyor da ondan; kulak da işitmekle dolmuyor. Birçoklarımız yeni yerler, görüntüler, manzaralar görmeyi severiz. Bu yaşamın tat veren yanlarındandır. İçinde yaşadığınız ülkenin doğal güzelliklerini bir göz önüne getirin. Gençlik yıllarımda hem Boğaz'ın hem de İzmir Kordonboyu'nun güzelliği dillere destandı. Elbette her yerin kendine özgü bir güzelliği var benim için. Her şey çok harika. Güzel bir ülkede, güzel bir evrende yaşıyoruz. Evreni araştırmakla tüketemeyiz. Ne kadar çok öğrenirsen, görüyorsun ki, o kadar daha çok öğrenmen gerekir. Fiziksel gözlerle algıladığımız evren küçük insan için çok büyüktür. Tanrı'nın yaratıkları içinde yalnız insan -bildiğimiz kadarıyla- evreni kavrayabilme yeteneğine sahiptir. CUMARTESİ Samstag 13 TEMMUZ Juli Önce ne olduysa, yine olacak. Önce ne yapıldıysa, yine yapılacak. Güneşin altında yeni bir şey yok. Var mı kimsenin, “Bak bu yeni!” diyebileceği bir şey? Her şey çoktan, bizden yıllar önce de vardı. Vaiz 1: 9S10 Das, was war, ist das, was wieder sein wird. Und das, was getan wurde, ist das, was wieder getan wird. Und es gibt gar nichts Neues unter der Sonne. Gibt es ein Ding, von dem einer sagt: “Siehe, das ist neu”? Längst ist es gewesen für die Zeitalter, die vor uns gewesen sind. Prediger 1, 9S10 Birçokları yeni bir icat piyasaya çıktığında başları göğe erecek sanıyor. Telefonun ilk zamanlarını anımsarım. Öyle her evde telefon yoktu o zamanlar. Televizyon da öyle. İlk çıktığında sadece bazı kahvelerde vardı, o da siyah beyazdı. İşte efendim, bunlar yeni değil mi? diyeceksin belki de. Büyük babama büyük annemi gidip istemişler. Babam annemi askerden geldikten sonra kaçırmış. Tanıdığım birçok insan vardır ki, onlar karılarına mektupla evlenme teklifi yapmış. Çocuklarımız ve torunlarımız belki uçakta, hatta belki de uzay yolculuğu sırasında eş sahibi olacak. Belki soracaksın, “Bu yeni bir şey değil mi?” Gerçekte hayır. Büyük babamın o dönemlerdeki duygularıyla benimkiler aynıydı ve torunlarımızın hislerinin bundan farklı olacağını da sanmıyorum. Görüyorsun, güneş altında gerçekten yeni şey yok. İnsan hep aynı kalıyor. Değişen, sadece değişik çağlarda değişik sahnelerdir. Yeni olan tek bir şey var; o da insanın Tanrı'ya dönüp iman ederek yeni doğuşudur. Bu kurtarıcı İsa Mesih'e iman edildiği zaman gerçekleşen bir olaydır. PAZAR Sonntag 14 TEMMUZ Juli Geçmiş kuşaklar anımsanmıyor, gelecek kuşaklar da kendilerinden sonra gelenlerce anımsanmayacak. Vaiz 1: 11 Da gibt es keine Erinnerung an die Früheren. Und an die Künftigen, die sein werden, auch an sie wird man sich nicht mehr erinnern bei denen, die noch später sein werden. Prediger 1, 11 Süleyman, bilim çalışmalarında yüreğine doyum aradı, ama sonunda bu sonuca ulaştı. İnsan önemli olmaya çabalıyor. İnsanoğlu ön sıralarda bulunabilmek için, dünyadaki her şeyi, her yolu deniyor; ama her zamanki gibi aradan çok geçmeden eski çamlar bardak oluveriyor. “Evvelki nesiller anılmıyorlar.” Elli yıl önceki zamanın en gözde sanatçılarından birini anımsayabiliyor musun? Elli yıl önceki en hızlı atletin kim olduğunu biliyor musun? Ülkenin geçmişteki cumhurbaşkanlarını, başbakanlarını sayabilir misin? Anılarımız sandığımız kadar gerilere uzanamıyor, değil mi! Kutsal Kitap bize bu yeryüzündeki günlerimizin bir daha geri dönmemek üzere su gibi akıp gittiğini belirtiyor. Öyleyse bize verilen bu günlerin değerini bilelim ve onu sonsuzluk için yaşayalım! PAZARTESİ Montag 15 TEMMUZ Juli Güneşin altında yapılan bütün işleri gördüm; hepsi boştur, rüzgarı kovalamaya kalkışmaktır! Vaiz 1: 14 Ich sah all die Taten, die unter der Sonne getan werden, und siehe, alles ist Nichtigkeit und ein Haschen nach Wind. Prediger 1, 14 der Wind: rüzgar, fırtına nachjagen, verfolgen, hinter etwas her sein: Felsefenin tüm yolları çıkmaz sokaktır. Aynı deneyimleri sen kendin de yapabilirsin. Bu konuları öğrenmeye çaba harcayabilirsin, ama harcadığın zaman boşa harcanmış zaman olur. Burada sağlıklı eğitimden, öğrenmeden söz etmiyorum; elbette eğitilmemiz, öğrenmemiz gereklidir. Bu, insan olarak bizim sorumluluğumuzdur. Peygamber Süleyman, boş şeylerle uğraşmaktan ve boşa harcanan zamandan söz etmektedir. Günümüzdeki metotların ne kadar yolunda yürüdüğünü merak ediyorum, doğrusu. Sanıyorum bunlar da sadece zamanı boşa harcamak. İnsan ruhsal gerçekleri, Tanrı'ya ilişkin durumları ve Tanrı'yı bilgelik ve felsefe yoluyla bulamaz. Tanrı'yı tanıyabileceğimiz yol sadece iman yoludur. Felsefe genelde insanı yaşamın karamsar yönüne doğru sürükler. Tanrı, yüceliğini açıklayarak O’na iman edenin yüreğini ise aydınlatır. Tanrı'ya iman, insanı doğrulukla donatır. SALI Dienstag 16 TEMMUZ Juli Eğri olan doğrultulamaz, eksik olan sayılamaz. Vaiz 1: 15 Gekrümmtes kann nicht gerade werden, und Fehlendes kann nicht gezählt werden. Prediger 1, 15 krumm: eğri fehlen: eksik gerade machen: doğrultmak zählen: saymak Eğri büyümüş bir ağacı düzeltemeyiz. Ağaç yaş iken eğilir, deriz değil mi? Sen ve ben eski doğaya ait bir yaşama başladık. Bu doğa günah ile yoğrulduğu için eğri ağaç ile karşılaştırabiliriz. Onu eğitebiliriz, birçok şeylerle geliştirebiliriz, fakat Rab İsa Mesih'in dediği gibi, “Bedenden doğan bedendir.” Ve her zaman beden olarak kalacaktır. Yeni bir doğaya kavuşmamız büyük bir ihtiyaçtır. “Ruhtan doğan ruhtur” der yine Rab İsa Mesih. 19. yüzyılda eğitimin, bilginin tüm yaşam sorunlarını çözeceği düşünülüyordu. Hatta, insanlık eğitim ve bilgide gelişirse, dünyada barış ve düzen olacak denmişti. Ama bugün bunun tam tersini yaşıyoruz. Neden? Çünkü bozukluk insanın yapısında, yüreğindedir. Bozuk bir yapıdan, yürekten de - ne kadar eğitirsen eğit - bozuk şeyler çıkacaktır. Çözüm, insanın yüreğinin değişmesi ve yenilenmesidir. Bu da ancak Tanrı'ya dönmekle mümkündür. Kaç kez doğru yolları seçmedik, ne kadar eksikliğimiz oldu? İyiyi bilip da yapmayan kişi suç işler. Eksik olan sayılamaz. ÇARŞAMBA Mittwoch 17 TEMMUZ Juli Altın, gümüş biriktirdim; kralların, illerin hazinelerini topladım. Kadın, erkek şarkıcılar ve erkeklerin özlemi olan bir harem edindim. Vaiz 2: 8 Ich sammelte mir auch Silber und Gold und Schätze von Königen und Ländern. Ich beschaffte mir Sänger und Sängerinnen und die Vergnügungen der Menschenkinder: Frau und Frauen. Prediger 2, 8 Kral Süleyman, zenginliğin doruğuna vardı, ama bunlar onun yüreğini doyurmadı. Hatta kral Süleyman çok büyük üne kavuştu, Yeruşalim'de yaşayanların tümünü geçti, bilgelikte üstüne yoktu. Dilediği her şeye sahipti ve her şeyi denedi. Bunların da ona doyum getirmediğini gördü (Vaiz 2: 9S10). Belki onun durumundaki herkesin mutlu olacağını düşünürdünüz; ama değiller. Refah düzeyinin çok yüksek olduğu ülkelerde intihar olayları en yüksek düzeye çıkmıştır. Bu ülkelerde yaşayan kimsesiz, evsiz barksız sefil kişilerin intihara kalkıştığını sananlar olabilir. Gerçekte bu kişiler değil yüksek intihar oranını artıranlar. Zengin, ünlü, halkın her şeye sahip olduklarını sandıkları film, televizyon, sahne sanatçılarıdır. Bunlardır intihara teşebbüs edenler. Niçin? Süleyman'ın ulaştığı sonuca vardılar. Dünyasal mal mülk insana doyum v e rm iyo r. S e v in ç , d o yu m v e ya ş a m Rab'dedir. PERŞEMBE Donnerstag 18 TEMMUZ Juli Akılsızın başına gelen, benim de başıma gelecek dedim kendi kendime, öyleyse kazancım ne bilgelikten? Bu da boş dedim içimden. Vaiz 2: 15 Was dem Narren passiert, wird auch mir passieren, sprach ich in meinem Herzen. Was ist dann mein Gewinn von der Weisheit? Auch das ist Nichtigkeit, sprach ich in meinem Herzen. Prediger 2, 15 Kafası çalışan birisinin kendisine bir başka çıkar yol bulacağını düşünebilirisin. “Akılsızın başına gelen, benim de başıma gelecek, dedim kendi kendime, öyleyse kazancım ne bilgelikten? Bu da boş dedim içimden” diyor kral. Bu oldukça ilginçtir; günümüzün modern çağ insanı elinde bulundurduğu üstün bilimsel tekniklere ve teknolojilere karşı uzun süre insan yaşamını aşmayı başaramıyor. Biliyorum insanın yaşam süresi 10 yıl kadar arttı. Ama bu on yıl, milyonlarca ya da sonsuzluğun yanına konulduğunda elinde ne kalır? İnsan yaşlandıkça hem hastalıklardan hem de ölüm vadisinden ötede ne olduğundan korkar. Değerli dostum sonsuzlukta bir saniyen bile yok. İnsan gerçekten bu dünyada kendisi için daha çok uğraş vermemeli, sonsuzluğunu düşünmeli ve Tanrı'nın Mesih aracılığıyla verdiği yeni doğuşu almalıdır. Bir ilahimizin sözü şöyledir: Gökyüzünde kendine hazineler biriktir Geçicidir bu dünya, sonsuz yaşam Tanrı'da CUMA Freitag 19 TEMMUZ Juli Çünkü akılsız gibi, bilge de uzun süre anılmaz, gelecekte ikisi de unutulur. Nitekim bilge de akılsız gibi ölür! Vaiz 2: 16 Denn es gibt keine bleibende Erinnerung an den Weisen, so wenig wie an den Toren, weil in den kommenden Tagen beide längst vergessen sein werden. Und wie stirbt der Weise gleich dem Toren hin! Prediger 2, 16 Hem akıllı insan, hem de akılsız insan aynı yolda ölürler. Belirli bir süre sonra her ikisi de unutulur. Çok zeki birisi olabilirsin. Zeka seviyen çok yüksek derecede olabilir. Eğitim almış birisi olabilirsin, hatta doktor unvanları taşımaktasın belki, ama ölüm vakti senin kapını çaldığında bunların hiç biri sana yardımcı olamayacaktır. Kapıdan çıkma zamanın geldiğinde, çökeceksin ve dünya üzerinde bunu senin için engelleyebilecek hiçbir şey yoktur. Bu çok mu kötü? Elbette! Eğer bir kurtuluş yolu yoksa çok kötü! Ölüm benim için kötü değil, çünkü ben sonsuz yaşam olan ve kendisine gelip iman edene sonsuz yaşamı veren İsa Mesih'e iman ettim. Bu dünyadan göç ettiğimde, cennete, Rab'bin yanına gideceğim. Bundan daha büyük bir umut, doyum olabilir mi? Bu senin için de geçerli olur İsa Mesih'e iman edersen. CUMARTESİ Samstag 20 TEMMUZ Juli Güneşin altında harcadığım bütün emekten nefret ettim. Çünkü her şeyi benden sonra gelecek olana bırakmak zorundayım. Vaiz 2: 18 Und ich hasste all mein Mühen, mit dem ich mich abmühte unter der Sonne. Ich muss es doch dem Menschen hinterlassen, der nach mir sein wird. Prediger 2, 18 hassen: nefret etmek Bir gün her şey sona erecek ve ben ayrılacağım. Sen de öyle, dostum. Bu konuda hiç durup düşündüğün oldu mu? Ne kadar çok insan bu dünyada iyi gördükleri şeyleri elde etmek için gece gündüz çalıştılar ve birden yaşamlarının sonuna geldiklerini büyük bir üzüntüyle gördüler. İşin daha da acıklı yanı, bunca yıl çalışıp didinip biriktirdiklerini, şimdi bir haylaz oğluna bırakacak ve o da bunları har vurup harman savuracak! Kral Süleyman'ın da aynı sorunu yaşadığını biliyoruz ve 1 Krallar 12. bölüm bize neler olup bittiğini anlatıyor. Süleyman krallığını oğluna bıraktı ve onun oğlunun ahmak gururu ülkeyi ikiye böldü. Acıklı bir sahneydi yaşanan. Ya sen dostum, tüm bu biriktirdiklerini kime bırakacaksın? Tabii çalışmak, geleceği düşünmek gerekir, ama bu dünyaya bu kadar bağlanmak değer mi? Sonsuzluk için de çalışmak gerekmez mi? PAZAR Sonntag 21 TEMMUZ Juli Kim bilir, bilge mi olacak, akılsız mı? Güneşin altında bilgeliğimi kullanarak harcadığım bütün emek üzerinde saltanat sürecek. Bu da boş! Vaiz 2: 19 Und wer weiß, ob der weise oder töricht sein wird? Wird er doch Macht haben über all mein Mühen, mit dem ich mich mit meiner Weisheit unter der Sonne abgemüht habe. Auch das ist Nichtigkeit. Prediger 2, 19 Kral Süleyman, bu kadar biriktirdiklerimin hepsini bir akılsıza bırakmam gerektiğini gördüm ve bunun için bu kadar emek vermemin ne kadar boş olduğunu anladım, diyor. “Bu yüzden güneşin altında harcadığım onca emeğe üzülmeye başladım” (Vaiz 2: 20) diye sözlerine devam ediyor. Yeniden “güneş altında” deyimi tekrarlanmaktadır. Tanrı'dan ayrı bulunan adamın bakış açısı budur. Değerli okuyucum, eğer yalnız kendin için yaşıyorsan - ister Tanrı adamı ol, ister günahlarına aflık bulmamış biri - sıfırı tüketeceksin. Yüreğinde acılık kökü oluşacak ve sonunda elinde kalan ölümden başka bir şeyin sahibi olamayacaksın. PAZARTESİ Montag 22 TEMMUZ Juli Tanrı'nın uğraşsınlar diye insanlara verdiği zahmeti gördüm. Vaiz 3: 10 Ich habe das Geschäft gesehen, das Gott den Menschenkindern gegeben hat, sich darin abzumühen. Prediger 3, 10 die Mühe, das Geschäft: zahmet sich abmühen, sich beschäftigen: uğraşmak Süleyman etrafına bakındı, insanları her yerde sıkıntı içinde gördü; bu sorunların en küçüklerinden birinden bile kaçabildiğinde kendisini şanslı kişi saydı - hepsi bu kadar. “O her şeyi zamanında güzel yaptı. İnsanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu. Yine de insan Tanrı'nın yaptığı işi başından sonuna dek anlayamaz” (Vaiz 3: 11) diyor kral Süleyman. Rab insanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu. Öyle ki insan sonsuz olana dönsün ve orada doyum ve huzur bulsun. Ama insanlar genellikle bu dünyada geçici şeylerle doyum bulmaya çalışıyor. Bazıları, “Yaşam bir portakaldır, posası çıkana dek suyunu sıkacağım onun” diye yaşama yaklaşıyor. Süleyman da bunu yaptı, ama onu tatmin edemedi elde ettikleri. SALI Dienstag 23 TEMMUZ Juli İnsanların yüreğine sonsuzluk kavramını koydu. Yine de insan Tanrı'nın yaptığı işi başından sonuna dek anlayamaz. Vaiz 3: 11 Er hat die Ewigkeit in ihr Herz gelegt, nur dass der Mensch das Werk, das Gott getan hat, vom Anfang bis zum Ende nicht versteht. Prediger 3, 11 verstehen, begreifen: anlamak das Herz: yürek Tanrı insanı sonsuzluğun kavramıyla yarattı. Hayvanların, gelecekleri hakkında düşünüp düşünmediği bilinmez. Sonsuzluğa ilişkin düşünmeleri pek olası değil. İnsan ise ta erken yaşlarda ölümü ve ölümden sonraki olayları düşünmeye başlar. Bir yandan korkarız, çünkü ölümden sonra ne olacağımızı tam bilemiyoruz. Günahlarımız ve suçlarımızdan dolayı yargılanırsak ne olacak? Bütün bu düşüncelerin nedeni, Tanrı'nın insanların yüreğine sonsuzluk kavramını koymasıdır. Böyle karamsar imalarla yetinmeli miyiz? Hayır! Sonsuzluğu kavrayışımız buna kısıtlı değil. Tanrı tam olarak asla kavrayamayacağımız bir iş yaptı. İnsan olup günahlarımız, suçlarımız için adil cezayı ve yargıyı kendisi çekti; böylece imanla Kendisine geleni doğrulukla donatır, suçsuz kılar, affeder. Belki, bunu anlamayarak, olur mu hiç böyle bir şey? diye itiraz edebiliriz. Ama ben bir şeyi anlamadım diye onun doğru olmadığını söyleyebilir miyiz? Evet, Tanrı yalan söylemediği için, söylediği her Söz doğrudur. ÇARŞAMBA Mittwoch 24 TEMMUZ Juli İnsanların başına gelen hayvanların da başına geliyor. Aynı sonu paylaşıyorlar. Biri nasıl ölüyorsa, öbürü de öyle ölüyor. Vaiz 3: 19 Denn es geht dem Menschen wie dem Vieh: wie dies stirbt, so stirbt er auch. Prediger 3, 19 der Mensch: insan das Tier: hayvan sterben: ölmek Burada söylenen, aslında günahın dünyaya girmesiyle yaratılan her şeyin - insanın ve hayvanların - ölüme mahkum olduklarıdır. Günah yoluyla gelen yargı ölümdür. Ölüm nedeniyle insanlar ve hayvanlar arasında bir fark yoktur, çünkü ikisi de ölüyor. Ancak insanda ruhsallık vardır. İnsanın ölümü sadece fiziksel olarak ölmekle bitmiyor. Süleyman peygamber Vaiz 12: 7'de şöyle diyor: “Ruh, onu veren Tanrı'ya dönmeden, seni yaratanı anımsa!” İnsan öldüğünde fiziksel bedeni toprağa gider, hayvanın da öyle, ama insanda olan Ruh, onu verene, yani Tanrı'ya döner. Yaşam ölümle bitmiyor insan için. İnsan bu dünyada bir misafirdir ve belirli bir süre sonra asıl sonsuz vatana gidecektir. İki sonsuz yer vardır. Biri cennet, diğeri de cehennem. Kişi bu yaşamdayken hangi yere gideceğini belirler. Ben cennete gideceğim, çünkü Tanrı'nın cennete götüren yolundayım. İsa Mesih cennete giden “Yol Benim” dedi. Sen de cennete girmek istiyorsan, şimdi Mesih İsa'ya iman etmen gerek. PERŞEMBE Donnerstag 25 TEMMUZ Juli İkisi de aynı yere gidiyor; topraktan gelmiş, toprağa dönüyor. Vaiz 3: 20 Alles geht an einen Ort. Alles ist aus dem Staub geworden, und alles kehrt zum Staub zurück. Prediger 3, 20 Evrim teorisi insanın bir hayvan olduğunu söylüyor ve bu hayvan şimdi insan olmuş. Hayır dostum, Kutsal Söz, günah nedeniyle insan ve hayvanlar ölüme mahkum oldular, diyor. Bu dünyada her şey ölümlüdür. Bu alanda yaratıklar arasında hiçbir fark yok. Ama insan Tanrı benzerliğinde yaratılmıştır. Hayvanlar alemini hiç seyrettiniz mi? Bir yiyecek yakaladıklarında, kimse başkasını düşünmez ve zayıf olan itilir. Kendi kardeşleri açlıktan ölecekmiş, umurlarında bile değil. İçlerinde şefkat, merhamet taşımıyorlar. Yuvadaki küçük kuşların da tutumu aynı. Her yavru kuş kendisini düşünüyor yalnızca. İnsanın bozulmasına rağmen, yine de onda merhamet, sevgi ve şefkat vardır. Acıma duygusu vardır. Neden? Çünkü insan Tanrı benzerliğinde ve sonsuzluk için yaratıldı. Soru şu: Sen sonsuzluğunu nerede geçireceksin? Cennette mi, yoksa cehennemde mi? İsa Mesih, cennete giden yol Benim, dedi. CUMA Freitag 26 TEMMUZ Juli Biri düşerse, öteki kaldırır. Ama yalnız olup da düşenin vay haline! Onu kaldıran olmaz. Vaiz 4: 10 Denn wenn einer fällt, so richtet der andere ihn auf. Wehe aber dem einzelnen, der fällt, ohne dass ein zweiter da ist, ihn aufzurichten! Prediger 4, 10 einer, der eine: biri der andere: öteki Süleyman peygamber çok önemli bir gerçeği keşfetti: yalnızlık asla insana göre bir iş değildir! İnsanın her zaman bir eşe, bir dosta ihtiyacı vardır. Yani seninle olan, yanında kalan, sana yardım eden birisine ihtiyacın vardır. “Ama yalnız olup da düşenin vay haline!” diyor peygamber. Bu bize, bir tim olarak, birlikte çalışmanın, birlikte olmanın, birlikteliğin ne kadar önemli olduğunu gösteriyor. Bir kaza anında etrafında birilerinin olması çok yararlıdır. Özellikle batı ülkelerinde birçok yaşlı emeklinin sorunudur bu. Çocukları çekip gitmişler ve onlar yapayalnız kalıyorlar. Düşüp bir yerlerini kırabilirler ve telefona uzanamazlar. Komşuların akıllarına bakmak gelip de bunu gerçekleştirene dek bazen birkaç gün geçer aradan. Öyleyse birlikte olmak iyidir. Eğer birisi düşerse, öbürü yardım edebilir. CUMARTESİ Samstag 27 TEMMUZ Juli Biri düşerse, öteki kaldırır. Ama yalnız olup da düşenin vay haline! Onu kaldıran olmaz. Vaiz 4: 10 Denn wenn einer fällt, so richtet der andere ihn auf. Wehe aber dem einzelnen, der fällt, ohne dass ein zweiter da ist, ihn aufzurichten! Prediger 4, 10 ganz allein sein: tek başına olmak hinfallen, fallen: düşmek Yalnızlık insan kadar eskidir. Başlangıçtan bu yana, insanın en önemli bunalımlarından biri, yalnızlık ve kimsesizlik duygusudur. İnsan yaşamın dikenli yollarında yürürken, her tür çileye katlanırken, yanında duran, ona cesaret veren birine gereksinme duyar. Bu ihtiyacın karşılanması şöyle dursun, bazen bu üzüntülü anda insanı çekemeyenler büsbütün onun üzerine çullanırlar. Zor ve sıkıntılı dönemlerde uzatılan yardım eli, maldan mülkten, paradan çok daha geçerli ve değerlidir. Herkesin bir sürü tanıdığı ve arkadaşı vardır. Ama yararlı arkadaş, dost, insanın kötü, yalnız gününde ona gerçekten destek olabilendir. Güvensizlik, toplumda görülen bunalımların başında gelir. İnsan karşısındakine gerektiği gibi güvenemiyor; baskı, sıkıntı anında ona dayanabilme cesaretini gösteremiyor. Bu üzücü gerçeği iyi bilen Tanrı binlerce yıl önce, “Tek başına olup da düşenin ve kaldıranı bulunmayanın vay başına!” demiştir. PAZAR Sonntag 28 TEMMUZ Juli Beni sokakta görenler benden kaçar oldu. Mezmur 31: 11b Die mich draußen sehen, fliehen vor mir. Psalm 31, 11b draußen: dışarıda sehen: görmek fliehen: kaçmak Davut Peygamber bunalımlı bir dönemden geçiyordu. Sadece kendisine özgü olmayan bu üzüntülü ortamda Tanrı'ya şöyle seslendi: “Beni çekemeyenlerin yüz karası oldum; özellikle komşularıma, tanıdıklarıma bir dehşet oldum. Yolda bana rastlayanlar benden kaçıyorlar” (Mezmur 31: 11). Davut Peygamber bu sözlerle insanın genel duygusunu dile getirmektedir. Yalnızlık, insanı en sarsıcı bunalıma sürükleyen ortamdır. Bunun oluşturduğu korku tüyler ürperticidir. Dünyanın her yerinde yalnızlık insanoğlunu derinden çalkalayan bunalımların başında gelir. Rom anlar, şarkılar, türküler bundan söz eder. Bu ortamda, insanın yetersizliği, bilgisizliği, başarısızlığı açıkça görülmektedir! Evet, insan genelde yalnızdır. “Yalnız olup da düşenin ve kaldıranı olmayan insanın vay başına” diyor Süleyman peygamber! PAZARTESİ Montag 29 TEMMUZ Juli Gözüme uyku girmiyor. Dam üstünde yapayalnız kalan serçe gibiyim. Mezmur 102: 7 Mein Auge findet keinen Schlaf. Ich bin wie ein einsamer Sperling auf dem Dach. Psalm 102, 7 der Schlaf: uyku das Dach: dam der Sperling, der Spatz: serçe Yalnızlık, yaşamın olağan görünümü değil, insanın iç yaşamını kemiren amansız, acımasız bir kurt gibidir! İnsan kendini yalnız görüyor, düştüğü zaman elinden tutup kaldırabilecek birine rastlamıyor. Bunalım küçük bir kar topundan kocaman bir çığa dönüşüyor. Böyle bir ortamda çalkalanan kişi ne derdini anlayabiliyor, ne de sevincini yorumlayabiliyor. Gerçi zaman birçok derdin önemini azaltır, kişi bunlara alışır; ama yalnızlık, desteksizlik insan canını sürekli olarak yıpratır. Bu dertleri iyi bilen Mezmur yazarı, “Gözüme uyku girmiyor. Dam üstünde yapayalnız kalan serçe gibiyim” demektedir. İnsanoğlu kendini rüzgârın savurduğu kuru bir yaprak gibi görür; korkularına, yalnızlığına ve bunalımlarına hiç bir yardım elinin uzatılmadığına üzülür; yarının, geleceğin getirebileceği sarsıntılarla ne edeceğini şaşırır. İnsanın insandan yardım ve destek bulamaması en acıklı görünümlerden biridir. Ne kadar doğru bir yargı verilmiş Tanrı Sözü'nde: “Tek başına olup düşenin ve kaldıranı bulunmayanın vay başına!” SALI Dienstag 30 TEMMUZ Juli İnsan kadından doğmuştur, günleri kısadır ve sıkıntıya doyar. Eyup 14: 1 Der Mensch, von der Frau geboren, lebt kurze Zeit und ist mit Unruhe gesättigt. Hiob 14, 1 geboren werden: doğmak gesättigt werden, satt werden: doymak Güvensizliğin oluşturduğu sarsıcı sonuçları sürekli görüyoruz. İnsan durmadan mal mülk sahibi olmaya çalışır, şan şeref arar, aklını, düşüncelerini bir an önce köşeyi dönmeye takar, cinsel zevklere dalar; alkol, hatta uyuşturucu maddeler kullanmaya başlar. Bu türden alışkıların derininde insanın bile anlayamadığı bir güvensizlik duygusu, korkusu ya da yalnızlık bunalımı yatar. Bir insan karşısındaki insana istediği kadar yurttaş desin, vatandaş desin, hemşehrim desin ya da din kardeşim desin, yine de yaşamda kendi başına kalmış birisidir bu insan. İşin acıklı yönü, bilginin, uygarlığın gelişmesiyle bu üzücü durumun daha da çoğalmasıdır. Şu endüstri ve yükselme çağında, bireyin bunalımı her zamankinden daha çetin, daha zordur. Tanrı Sözü, kadından doğan insanın günleri kısadır ve bu kısa süre içerisinde bile sıkıntıya, eleme, yalnızlığa doyar, diyor. ÇARŞAMBA Mittwoch 31 TEMMUZ Juli Rab'be güvenen insan emniyet içerisinde oturur. Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25 Wer auf den Herrn vertraut, lebt in Sicherheit. Sprüche 29, 25 der Herr: Rab vertrauen: güvenmek auf den Herrn vertrauen: Rab'be güvenmek İnsanoğlu güven içerisinde olmayı arar. Bu yüzden de türlü dinlere sarılır. Ama hiç bir din insanın güvensizliğini, yalnızlığını, korkularını yok edemiyor. Birçok yerde gençler dinden bir yarar gelmediğini öne sürerek, bu ilişkiden kopuyor, kendine çeşitli ideolojiler aramaya başlıyor. Ama bu ideolojiler insanı daha çok çıkmaza sokuyor. Örneğin, her yerde herkesi korkutan terör eylemleri yolunu şaşırmış gençlerin yönetimindedir. Bunların ne kadar korku ve yalnızlık çektiği bir düşünülsün! Bazı gençlerin, “özgürüz” diyerek önüne gelenle cinsel ilişkiye girmeleri yine günümüzün üzücü görünümlerinden biridir. Kişi yüreğinde yatan korkuyu, tatminsizliği, güvensizliği bu türden yollarla gidermeye çalışmaktadır. Tanrı Sözü “Rab'be güvenen kimse güvenlikte olur” (Özdeyiş 29: 25) der. Evet, dostum, güvenlikte olmak istiyor musun? Yapacağın tek eylem, güvenliğin kaynağı Tanrı'ya gelmendir. PERŞEMBE Donnerstag 1 AĞUSTOS August Rabbe güvenen güvenlikte olur. Süleyman'ın Özdeyişleri 29: 25 Wer auf den Herrn vertraut, lebt in Sicherheit. Sprüche 29, 25 die Sicherheit: emniyet sitzen, leben, wohnen: oturmak Değerli okuyucumuz, dine sarılmak, bir ideolojiye umut bağlamak bir süre için kelebeğin peşine düşmek, arkasından koşmak, sonunda yorgun düşmek, yalnızlıkla baş başa kalmaktan başka bir şey değildir. Uyuşturucu maddelere tutsaklık da aynı sıradan korku ve güvensizlik etkenidir. Ne dinsellik insanın bunalımlarını giderebilir, ne de dine rest çekmek. Yaratıcımızın öngördüğü çözüm yolu Kendine ve Kendi buluşuna özgüdür. O bizi Kendisi ile barış ortamında yaşayalım, Rabbimizi tüm sonsuzluk boyu gönenelim diye var etti. İnsan hem Tanrısı'yla, hem de soydaşı olan insan kardeşiyle birlikte yaşamak için yaratıldı. Bunun dışında kalan ortam üzüntü ve çalkantı dünyasıdır. Tanrı insanın esenliğini güven altına almak için ruhsal paydaşlık ortamını hazırladı. İlk önce Tanrımız'la, sonra O'na iman eden diğer insanlarla ruhsal paydaşlık bulmak, yaşamın en üstün yararıdır. İnsanı seven Tanrı, dünyamıza kendi Mesih'ini, diri Sözü'nü, biricik Oğlu'nu insan vücudunda gönderdi. Bunun nedenini tanımak, bilmek, en yararlı bilgiyi kazanmaktır. CUMA Freitag 2 AĞUSTOS August İşte ben, dünyanın sonuna kadar her an sizinle birlikteyim. Matta 28: 20 Siehe, ich bin immer bei euch, bis zum Ende der Welt. Matthäus 28, 20 immer: her zaman, daima, her an der Augenblick, der Moment: an das Ende der Welt: dünyanın sonu Kutsal Tanrı, günahsız Mesih'in getirdiği bağışlamalıkla insanı günahtan arıtma ve en sağlam ilişkiyi sonuçlama işini Kendi üzerine aldı. Tanrı'nın amacı, günahlı, yolunu şaşırmış insanı yeni bir yaratık haline getirmek ve onu öbür Mesih bağlıları ile ruhsal paydaşlık aşamasına koymaktır. Tanrı düzeni ile bağdaşmayan çalkantı dünyasında yalnızlık, güvensizlik ve korkuya tutsaklık vardır. Bunlardan kurtulmak senin elindedir, değerli arkadaşım. Kurtarıcı İsa, seni hem Tanrı ile birleştirmek, barış ortamına getirmek istiyor, hem de diğer insanlarla. Mesih şu güvenlik sözünü de verdi: “İşte ben, dünyanın sonuna kadar her an sizinle birlikteyim” (Matta 28: 20). Mesih'e iman eden kişi hem Ruhtan doğar, hem sonsuz bir yaşama sahip olur, hem de bu dünyada yalnız kalsa, sorunları olsa bile, Mesih'in her zaman, her an kendisiyle olduğunu, bu yüzden de hiçbir zaman yalnız kalmadığını bilir ve bu güvenlik içerisinde yaşar. CUMARTESİ Samstag 3 AĞUSTOS August Yalnız biri yenik düşer, ama iki kişi direnebilir. Üç kat iplik kolay kolay kopmaz. Vaiz 4: 12 Einer mag überwältigt werden, aber zwei mögen widerstehen; und eine dreifache Schnur reißt nicht leicht entzwei. Prediger 4, 12 dreifach: üç kat besiegt, geschlagen: yenik besiegt werden, geschlagen werden: yenik düşmek Sokaklarımızı dolduran yüksek suç işlenme oranıyla karşı karşıyayız. Suçtan zarar gören m ağdur kişiler genellikle yalnız olanlardır. Sokaklarda yalnız bayanların dolaşamayacağı bir duruma geldik. Bazıları, suç oranının aşağı çekilmesini istiyorsanız yeni yasalara gerek var, yeni yasalar çıkmalıdır, diyor. Oysa Kutsal Kitap bize açıkça öğretiyor ki, bu günahlı insanın doğasıdır. Çağdaş insanın günahlı durumundan kurtulmadığı, özgürlükten çok yasalarla sınırlandırılmaya ihtiyaç olduğu artık biliniyor. Özgürlük günümüzde yanlış anlaşılıyor ve uygulanılıyor. Caddeleri kesmek, bağırıp çağırmak, kimsenin duymak istemediği müzikle kulakları tırmalamak ve dilediğini yapmanın adı özgürlük olmuş! Sevgili dostum, özgürlük her şeyi yapmaya ehliyet değil. Yumruğumu sallamaya özgürlüğüm var, ama senin burnunun başladığı yerde benim özgürlüğüm biter. Bugün birçok fikirlerimizi değiştirmemiz gerektiğinin ihtiyacı doğmuştur. PAZAR Sonntag 4 AĞUSTOS August Parayı seven paraya doymaz, zenginliği seven kazancıyla yetinmez. Bu da boştur. Vaiz 5: 10 Wer Geld liebt, wird des Geldes nicht satt, und wer den Reichtum liebt, nicht des Ertrages. Auch das ist Nichtigkeit. Prediger 5, 9 das Geld: para der Reichtum: zenginlik lieben: sevmek Bir firma sahibi yıl sonu geldiğinde bilançosunu gözden geçirir ve çok karlı geçtiğini görür, ama bu onu gerçek anlamda tatmin etmez. Banka hesabı kabarık birisi kendisine güven sunan parası karşısında yine de tatmin olmaz. Zenginlik yaşama doyum getiremez. Zengin olmak aslında yanlış değil. Kutsal Yazı zenginliği suçlamıyor. Para sevgisini suçluyor. Paranın kendisinde bir kötülük yok, ama her tür kötülüğün kökeninde para sevgisi yatmaktadır (I Tim. 6: 10). Malı zenginliğin yararları için toplamak yanlıştır. Cimri, para düzdür, onları istifleyeyim der; savurgan, yuvarlak onları yuvarlayayım der. Her ikisi de yanlış. İnsanın para karşısındaki tutumu özel bir konudur. Para sisteminde yanlış olan yok. Yanlış olan bu sistemin içindeki kişilerdir. Para sevgisidir yanlış olan. Parayı kötü şeylere de yararlı şeylere de kullanabilirsin. Para, sevgimizin temeli olmamalı. PAZARTESİ Montag 5 AĞUSTOS August Çukur kazan içine kendi düşer, duvarda gedik açanı yılan sokar. Vaiz 10: 8 Wer eine Grube gräbt, fällt hinein; und wer eine Mauer einreißt, den wird eine Schlange beißen. Prediger 10, 8 die Grube: çukur graben: kazmak die Wand: duvar Eğer günahtan bir şeyler elde edebileceğini sanıyorsan ve özellikle Tanrı çocuğuysan, akılsızın tekisin sen. Tanrı hemen buna yanıtını vermeyebilir, ama bekle, Tanrı bunun hesabını mutlak soracaktır. Ben bunu çok uzun yıllar önce gözledim. İnanlılar yanlış işlere kalkışıyorlar ve bununla bir şey elde ettiklerini sanıyorlar, fakat aşağılarda bir yerlerde Tanrı'nın satırı üzerlerinde gezm eye başlıyor ve onları Kendi odunluğuna topluyor. “Taş çıkaran taştan incinir, odun yaran tehlikeye girer” (Vaiz 10: 9). diyor peygamber. O günlerde taş çıkarmak demek zenginliğin işaretlerini çıkarmaktı. Bu gösteriyor ki, bunlar günahla elde edilemez. İnsan ne ekerse onu biçecektir. Eğer birisini para yüzünden kandırmaya kalkarsan ya da herhangi bir alanda başkasını kandırırsan, Tanrı bundan incinmeni sağlayacaktır. Tanrı'nın, öç alma hakkı benimdir demesinin nedeni budur. Hesabı alacak olan Rab'dir. SALI Dienstag 6 AĞUSTOS August Ey delikanlı, gençliğinle sevin, bırak gençlik günlerinde yüreğin sevinç duysun. Vaiz 11: 9 Freue dich, Jüngling, in deiner Jugend, und dein Herz mache dich fröhlich in den Tagen deiner Jugendzeit! Prediger 11, 9 Bugünkü ayetimiz şöyle devam ediyor: “Gönlünün isteklerini, gözünün gördüklerini izle, ama bil ki, bütün bunlar için Tanrı seni yargılayacaktır. Öyleyse at tasayı yüreğinden, uzaklaştır derdi bedeninden. Çünkü gençlik de dinçlik de boştur.” Anımsa ey genç adam, yaşamın her aşamasına ilişkin karar verme zamanı. Doğru seçimi şimdi yapman çok çok önemli. Yaşamlarını boşa harcayan kaç kişi yaşadı ve hala yaşamakta, çünkü gençliklerinde yanlış kararlar verdiler. Eğer doğru yaşamamışsan gençliğin boş. Yaşam Tanrı'nın bize bir armağanı, sadece bir kereye özgü, her günü ve her saniyesi çok değerlidir. Bu çok değerli bir hediyedir ve Tanrı'nın yüceliği için kullanılmalı. İnsanın sonunun doruk noktası nedir? Bu doruk noktası Tanrı'yı yüceltmek ve sonsuzluklar boyu O'nunla birlikte olmaktır. ÇARŞAMBA Mittwoch 7 AĞUSTOS August Bu yüzden zor günler gelmeden, “Zevk almıyorum ” diyeceğin yıllar yaklaşmadan, güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan ve yağmurdan sonra bulutlar geri dönm eden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa. Vaiz 12: 1S2 Und denke an deinen Schöpfer in den Tagen deiner Jugendzeit, bevor die Tage des Übels kommen und die Jahre herannahen, von denen du sagen w irst: Ich habe kein Gefallen an ihnen! S bevor sich verfinstern die Sonne und das Licht, der M ond und die Sterne, und die W olken nach dem Regen wiederkehren. Prediger 12, 1S2 Güneş altındaki hiçbir şeyin insan yüreğini dolduramayacağı konusuna ilişkin Süleyman diyor, “Tanrı'ya dön.” Gençken seçimini Tanrı'dan yana yap. Bunun yapılması çok çok büyük önem arz etmekte. Hz. Süleyman yaşlılığı gözler önüne resimlemek istiyor ve bu resim iç açıcı değil. Ama bu senin ve benim resmim. Güneş, ışık ya da ay, veya yıldızlar, ışıkların tümü sönecek mi demek? Hayır, onları kullandığın gibi görmeyeceksin demek istiyor. İzmir kordon boyunda bir gece yürüyordum. Mehtap muhteşem görünüşüyle tüm geceyi doldurmuştu. Durum çok güzeldi. Ama bir zamanlar olduğu gibi romantik görünmüyordu. Şarkılara bile konu olmuş kordon boyunun mehtabını bir kez daha düşündüm. Sen de yaşlanınca, ışıklar donuklaşır. Zaman akıp gidiyor ve bir deneyim diğerini izliyor S yağmurun ardından bulutlar geri dönüyor. Yaşlandığında, dışarılarda güzel bir gün geçirebilirsin, ama bana inan, ardından dinlenmek için üç dört güne ihtiyacın olacak. PERŞEMBE Donnerstag 8 AĞUSTOS August Bu yüzden zor günler gelmeden, “Zevk almıyorum ” diyeceğin yıllar yaklaşmadan, güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan ve yağmurdan sonra bulutlar geri dönm eden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa. Vaiz 12: 1S2 Und denke an deinen Schöpfer in den Tagen deiner Jugendzeit, bevor die Tage des Übels kommen und die Jahre herannahen, von denen du sagen w irst: Ich habe kein Gefallen an ihnen! S bevor sich verfinstern die Sonne und das Licht, der M ond und die Sterne, und die W olken nach dem Regen wiederkehren. Prediger 12, 1S2 Sevdiğim bir dostum, birkaç yıl önce taktığım gözlüğe gülüyordu. Kendisine, bir kırk, kırk beş yaşına gel, o zaman görürüm gününü demiştim. Bunu kabullenmek istemiyordu, ama şimdi 50'ye merdiven dayadı, okuma gözlüğü olmadan okuyamıyor artık. Bu üzücüdür, ama hayatın bir gerçeğidir ve her insan için geçerlidir. İnsan yaşlandıkça gözleri iyi görmez olur, idrak ve algı azaldıkça azalır, eskiden olduğu gibi ışık içeri gelmez. Güneş, ışık, ay ve yıldızlar gerçekten kararmış yaşlı insan için. Dışarıdan gelen etkiler sürekli azalır. Yaşlı insan arada bir yeni görüşlere açılır, bundan çok hatırlara dalar; geçmiş yıllarda biriktirdiklerinden yaşamakta. Hazinesi, biriktirdiği bu etkiler. Dışarıdan gelen ışığın azalıp yok olacağı vakit için sen neler biriktirip yığarsın? Karanlık, kin, öfke, intikam mı? Hayatta insanlar sana haksız davranmış duygusunu mu? Kendini haklı görme, kendine sevgi mi? Yoksa yüreğinde Tanrı'nın nurunu, bağışını, ötekilere affı, barış, sevinç ve minnettarlık mı? CUMA Freitag 9 AĞUSTOS August Bu yüzden zor günler gelmeden, “Zevk almıyorum ” diyeceğin yıllar yaklaşmadan, güneş, ışık, ay ve yıldızlar kararmadan, ve yağmurdan sonra bulutlar geri dönm eden, gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa. Vaiz 12: 1S2 Und denke an deinen Schöpfer in den Tagen deiner Jugendzeit, bevor die Tage des Übels kommen und die Jahre herannahen, von denen du sagen w irst: Ich habe kein Gefallen an ihnen! S bevor sich verfinstern die Sonne und das Licht, der M ond und die Sterne, und die W olken nach dem Regen wiederkehren. Prediger 12, 1S2 Vaiz zevk almak için denediği yolları, öte yandan dünyanın boşluğunu, Tanrı'sız yaşanan yaşamın boşluğunu çeşitli yönden betimlemişti. Konuşmalarının sonunda, özet olarak, püf noktasını ortaya koydu. Neydi sonuçları? “Gençlik günlerinde seni Yaratan'ı anımsa!” Neden? “Zevk almıyorum” diyeceğin yıllar yaklaşmakta da ondan! Bunu desteklemek için yaşlılığı ve yaşlılığın dertlerini ayrı ayrı açıklamakta Vaiz. İnsan ileriye bakmaya bunca çaba harcadığı halde gelecekte neler olacağını bilemez. Bir şey bilebiliriz: Güçlerimiz azaldıkça azalır, ağrılarımız ise çoğalabilir, sonunda ölüm vadisinden geçerek Yaratanımız önünde olacağız. Anımsa seni Yaratan'ı şimdi. “Daha vaktim var” deme, çünkü bilmiyorsun. Tanrı'ya giden yolu iyice incele, araştır, dene. Ama Rab İsa'nın seni Kendisine çağırdığını bilirsen, vicdanın seni suçunun nedeniyle rahatsız ederse, İsa Mesih'in davetini artık erteleme. Bu günden daha uygun bir vakit gelip gelmeyeceğini bilemezsin. CUMARTESİ Samstag 10 AĞUSTOS August O gün, evi bekleyenler titreyecek, güçlüler eğilecek, öğütücüler azaldığı için duracak, pencereden bakanlar kararacak. Vaiz 12: 3 An dem Tag, wenn die Wächter des Hauses zittern und die Starken sich krümmen und die Müllerinnen müßig gehen, weil sie wenig geworden sind, wenn sich die verfinstern, die durch die Fenster sehen ... Prediger 12, 3 Evi bekleyenler nedir? Bu insanın yaşlılık dönemindeki bedenini temsil etmektedir. “Evi bekleyenler titreyecek.” Bunlar insanın bacaklarıdır. Yaşlı kişi başlayacak sendelemeye. Eskiden cumartesi ve pazar günleri sabahtan akşama kadar top oynardık, şimdi 60 yaşını aştım ve sabah uyanıp merdivenlerden aşağıya inerken dizlerimin ağrıdığını görüyorum. Bu okuduğumuz ayete uygundur. Elçi Pavlos, “Çünkü şimdiki çadırda barınan bizler sıkıntı içinde inleyip duruyoruz” diye yazıyor (2.Kor.5: 4). Sadece bacaklarımın ağrımasıyla iş bitseydi harika olurdu, ama işin doğrusu, belim ağrıyor, inliyorum, çünkü merdivenlerden inip çıkarken ağrı veriyor. “Evi bekleyenler titreyecek.” Bu hepimizin başına gelecek gerçektir. Bunlar doğal değişmeler. Peki, Vaiz bunlara neden değiniyor? Tanrı şimdiden Rab'bin ve efendin olmak istediği için. PAZAR Sonntag 11 AĞUSTOS August O gün, evi bekleyenler titreyecek, güçlüler eğilecek, öğütücüler azaldığı için duracak, pencereden bakanlar kararacak. Vaiz 12: 3 An dem Tag, wenn die Wächter des Hauses zittern und die Starken sich krümmen und die Müllerinnen müßig gehen, weil sie wenig geworden sind, wenn sich die verfinstern, die durch die Fenster sehen ... Prediger 12, 3 “Güçlüler eğilecek.” Bunlar omuzlardır. Artık dik durmayacaklar. Büromda çalışırken, arkadaşlarım bana, “Dik dursan daha iyi olur. Belki de bel ağrıların bundan geliyor” diyorlar. “Gençken geniş omuzların vardı ve hepsi geride kaldı.” Sevgili okuyucum, “güçlü adamlar” eğilecekler. Bir zamanlar olduğu gibi kalmayacaklar. Omuzlar düşmeye başlayacak. “Öğütücüler azaldığı için duracak.” Öğütücüler dişlerimizdir. Yaşlandıkça dişlerini kaybedeceksin birer birer. Dişlerine dolgular yapılacak veya köprüler takılacak. “Pencereden bakanlar kararacak.” Bu gözlerden söz etmektedir. Yaşlandığında gözlerin iyi görmez olacak demektir. Bugün okuma gözlüğüm olmadan bir şey okuyamıyorum. Bazen bir gazete almaya giderim ve okuma gözlüğümü unuttuğumu fark ederim. Başlıklardan gerisini okuyamıyorum. Oysa gözlerim yüzde yüz sağlam görüyordu. İşte dostum, Süleyman, pencereden bakanlar kararacak diyor. Şimdi olan budur. PAZARTESİ Montag 12 AĞUSTOS August Değirmen sesi yavaşlayınca, sokağa açılan çift kapı kapanacak, insanlar kuş sesiyle uyanacak, ama şarkıların sesini duyamayacaklar. Vaiz 12: 4 ... wenn die Türen nach der Straße geschlossen werden und das Klappern der Mühle leiser wird, wenn man erwacht vom Vogelsang und gedämpft werden die Töchter des Gesangs. Prediger 12, 4 “Sokağa açılan çift kapı kapanacak” sözü kulaklarımızı kastediyor. Demek ki, yaşlandıkça aşağılara doğru yavaş yavaş gidiyoruz. Öteki organları gibi, ne yaparsak yapalım yaşlandıkça sokağa açılan çifte kapı, yani kulaklarımız kapanacak, iyi duymayacaklar. Yıllar önce işitme duyusu kötü olan bir komşumuz vardı. Adam meyve ağaçlarını buduyordu, karısı bağırıp çağırıyordu. Sadece işitme cihazını kulağından çıkarmıştı. Tam on beş dakikadır bağırıyorum, ama bir türlü beni duymuyor diye bana şikayet etti: “Yine kulaklığını takmamış!” dedi. Adam hiç umursamadan işine devam ediyordu. Bu türden şakaları da biliyoruz. Yaşlı biri tanıdık birini gemide görür ve “selam, İstanbul'a mı” der. “Hayır, İstanbul'a” yanıtını verir. Caddenin gürültüsü bile eskisi gibi değil. “Sokağa açılan çift kapı kapanacak.” Ve “Değirmenin sesi yavaşlayacak.” SALI Dienstag 13 AĞUSTOS August İnsanlar kuş sesiyle uyanacak, ama şarkıların sesini duyamayacaklar. Vaiz 12: 4 ... wenn man erwacht vom Vogelgesang und gedämpft werden die Töchter des Gesangs. Prediger 12, 4 aufwachen, erwachen: uyanmak der Vogel: kuş die Stimme: ses “İnsanlar kuş sesiyle uyanacak.” Hatırlarım henüz çocukken çok yüksek sesli bir çalar saat bile beni uykudan uyandıramazdı. Gençken çocukların gürültüsünden hiç etkilenmezdim. Komşudan gelen müzik beni rahatsız etmezdi. Evimiz büyük bir kentte ana caddedeydi. Oradaki araba sesleri, ilk yardım ya da yangın arabalarının sesleri bile beni hiç rahatsız etmedi. Şimdi küçük bir kuş cıvıltısı bile rahatsız etmekte! Şimdi herhangi bir yere gittiğimde en sessiz ve sakin yer arıyorum. Kısacası yaşlanıyoruz ve kuşların sesiyle uyanıyoruz. En ufak bir gürültü uykumuzu kaçırıyor, öyle değil mi? Değerli dostum, eğer sen de bir Tanrı çocuğuysan, bu seni de ürkütmez; çünkü ruhsal alanda gençleşiyoruz; yani inanlı yaşlandıkça, Rabbine yaklaştığını bilir. Önemli olan, sokağın gürültüsünü değil, İyi Çoban'ın sesini duymaktır. Rab İsa'nın dediği gibi: “Koyunlarım sesimi işitir. Ben onları tanırım, onlar da beni izler. Onlara sonsuz yaşam veririm; asla mahvolmayacaklar” (Yu. 10: 27S28). ÇARŞAMBA Mittwoch 14 AĞUSTOS August Yüksek yerden, sokaktaki tehlikelerden korkacaklar; badem ağacı çiçeklenecek, çekirge ağırlaşacak, tutku zayıflayacak, çünkü insan sonsuzluk evine gidecek, yas tutanlar sokakta dolaşacak. Vaiz 12: 5 Auch vor der Anhöhe fürchtet man sich, und Schrecknisse sind auf dem Weg. Und der Mandelbaum steht in Blüte, und die Heuschrecke schleppt sich mühsam dahin, und die Kaper platzt auf. Denn der Mensch geht hin zu seinem ewigen Haus, und die Klagenden ziehen umher auf der Straße. Prediger 12, 5 Uçmayı hiç sevmedim. Şimdi o eski uçmak korkum daha da büyük oldu. Küçücük şeyler beni rahatsız ediyor, oysa gençken bunların hiç biri beni rahatsız etmezdi. “Sokaktaki tehlikelerden korkacaklar.” Önceden hoşlandığımız şeyler hoşumuza gitmeyecek. Almanya'dan kalkıp hiç ara vermeden Türkiye'ye kadar araba sürüyordum, izine giderken. Şimdi daha yola çıkmadan, bu kadar yolu nasıl bitireceğim, ya arabam yolda falan bozulursa ne edeceğim; bir de bunun dönüşü var diye, biraz kaygılanıyorum. İlk Türkiye'ye 1976 yılında yolculuk ettim arabayla. Eski bir arabaydı. Nerede konaklarız diye düşünmedik bile. Acaba otel var mı, yok mu umurumuzda değildi. Ana cadde üzerinde arabada yattığımız zamanlar oldu. Bundan rahatsız olmadık. Ama bugün bu yolculuk bizi korkutuyor. Yola çıkmadan önce tüm hazırlıkların yapılıp yapılmadığını iyice gözden geçiriyoruz. Haritayı elime alıp yolu tekrar tekrar gözden geçiriyorum. “Sokaktaki tehlikelerden korkacaklar” diyor Vaiz. Ne kadar doğru! PERŞEMBE Donnerstag 15 AĞUSTOS August Badem ağacı çiçeklenecek, çekirge ağırlaşacak, tutku zayıflayacak, çünkü insan sonsuzluk evine gidecek, yas tutanlar sokakta dolaşacak. Vaiz 12: 5 Und der Mandelbaum steht in Blüte, und die Heuschrecke schleppt sich mühsam dahin, und die Kaper platzt auf. Denn der Mensch geht hin zu seinem ewigen Haus, und die Klagenden ziehen umher auf der Straße. Prediger 12, 5 “Badem ağacı çiçeklenecek.” Badem ağacının çiçekleri pembemsi bir beyazdır. Yaşlı adamın başı da öyle, ya da başında saç kalmamıştır benim gibi S ya birisi ya da öteki. “Çekirge ağırlaşacak.” Küçücük bir çekirge nasıl ağırlaşır? Yaşlanınca, onu önceden rahatsız etmeyen şeyler ağır gelmeye başlar. Yeğenlerimi çok severim ve bizi ziyaret ederler ara sıra, ama tekrar evlerine gittiklerinde de rahatlıyoruz. Çünkü çocuklara ancak belirli bir süre dayanabiliyoruz, ondan sonra güç tükeniyor, sabır azalıyor, dayanma gücü kalmıyor. Birçok küçük şey yük olmaya başlıyor. “Tutku zayıflayacak.” Romantik kişinin yerinde yeller esecek. Eskisi gibi olmaya uğraş istediğin kadar, ama nafile. Yaşlı bir vaiz dinledim. Minberin bulunduğu yerde hopladı, havaya sıçradı ve, “Kendimi hiç hissetmediğim kadar genç hissediyorum” dedi. Sadece kendisini kandırıyordu, çünkü vaaz bittiğinde o da bitmişti. CUMA Freitag 16 AĞUSTOS August Gümüş tel kopmadan, altın tas kırılmadan, testi çeşmede parçalanmadan, kuyudaki su dolabı kırılmadan, seni yaratanı anımsa. Vaiz 12: 6S7 Und denke an deinen Schöpfer ... bevor die silberne Schnur zerreißt und die goldene Schale zerspringt und der Krug am Quell zerbricht und das Schöpfrad zersprungen in den Brunnen fällt. Prediger 12, 6 Bu ayetlerde bedendeki organların bir listesi sıralanmıştır. Sonunda, işlemeyecekler. “Gümüş tel” omuriliği, “altın tas” kafamızı, beynin içine konulduğu tası simgeliyor. Beyin yaşlandıkça fonksiyonlarını da yitirmeye başlıyor ve ölümde tamamen beyin fonksiyonları duruyor - kayboluyor. “Testi çeşmede parçalanmadan! Kuyudaki su dolabı kırılmadan” diyor. Peki bunlar neyi simgeliyorlar? “Testi” akciğerlerimizi, “su dolabı” kalbimizi simgeliyor. Artık bedene kan pompalamıyor. Bilge Süleyman, tüm bu simgeler ile ölüme götüren yaşlılığı resimliyor. Yaşam bu organlar olmaksızın sürdürülemez. Bilindiği gibi, sonsuzlukta iki yer vardır, biri sonsuz cennet, diğeri de sonsuz cehennemdir. Peygamber, seni yaratanı anımsa ve karar ver şimdiden nerede olmak istediğini, diyor. “Seni yaratanı anımsa” demek, aynı zamanda bu dünyadaki yaşamını bir düzene koy, ne için yaşadığını bil. Tanrı seni bu dünyaya iş olsun diye koymadı. Hayatının her alanında Tanrı'yı hesaba kat, demektir. CUMARTESİ Samstag 17 AĞUSTOS August Toprak geldiği yere dönmeden, Ruh onu veren Tanrı'ya dönmeden, seni Yaratan'ı anımsa. Vaiz 12: 7 Und denke an deinen Schöpfer ... bevor der Staub zur Erde zurückkehrt, so wie er gewesen ist, und der Geist zu Gott zurückkehrt, der ihn gegeben hat. Prediger 12, 7 (er-)schaffen: yaratmak der Schöpfer: Yaratan Ruhun uykusu ya da tümden yok oluşu diye bir şey yoktur. Ruh'un uykusu ya da tümden yok olduğu teorisini bu ayetten alan kişiler için dileğim bu ayeti anlayana dek iyice okumalarıdır. Beden uyur, ama ruh ya da can onu veren Tanrı'ya döner diyor çok açık ve net bir şekilde. Size, bedenden ayrı olmanın Tanrı huzurunda, O'nunla birlikte olmak anlamına geldiğini İncil'den okuyayım: “Güven duymaktayız. Bedenden uzakta bulunmayı, Rab'bin yanında barınmayı yeğlemekteyiz” (2. Kor.5: 8). Ruh hemen Tanrı'ya döner. Bu beden yalnızca içinde yaşadığımız bir çadırdır. Sadece bizi kaplayan kabuk. Ruh Tanrı'yla birlikte olmaya gidiyor. Yaşlanan bir tanınmış devlet adamına “nasılsınız?” diye sorarlar. Şöyle bir yanıt verir: “Oh, iyiyim, ama bu ev biraz sallanmaya başladı; ondan taşınmam uzun sürmeyecek herhalde.” Bu gerçek. Bu adam bu sözlerinin ardından çok zaman geçmeden o eski evinden ayrıldı. Hepimiz için bu kural geçerlidir dostum. Ruhumuz bizi yaratan Tanrı'ya döner. PAZAR Sonntag 18 AĞUSTOS August Her şey boş, diyor Vaiz, bomboş! Vaiz 12: 8 Nichtigkeit der Nichtigkeiten! spricht der Prediger. Alles ist Nichtigkeit! Prediger 12, 8 das Ding, die Sache: şey alles: her şey Ey genç adam, yalnız şimdi ve burası için yaşamaktaysan, yaşam boş. Bir gün elinde kalanın sadece bir avuç kül olduğunu fark edeceksin ve sonsuzluk önünde duracak. Çocukken, güldüm ve ağladım, - Zaman süründü; Gençken, düşledim ve konuştum, - Zaman yürüdü; Yetişkin adam olduğumda, - Zaman koştu; Yaşlandığımda, hala yaşlanıyorum, - Zaman hızla kaçıyor; Az zaman sonra yolculuğum bitecek, - Zaman gözden kaybolacak. Öyleyse değerli okuyucumuz, sonsuzluğu nerede geçireceğine karar ver. İsa Mesih, Tanrı'ya - cennete giden “Yol” benim, dedi. PAZARTESİ Montag 19 AĞUSTOS August Bu yüzden günlerimizi bize saymayı öğret ki, hikmet yüreği edinelim. Mezmur 90: 12 So lehre uns zählen unsere Tage, damit wir ein weises Herz erlangen! Psalm 90, 12 lehren, beibringen: öğretmek gewinnen, erlangen, bekommen: edinmek Hikmet Rab İsa Mesih'tir. Yaşlılığı düşünen birisi şu dizeleri yazdı: Biliyorsun, Rabbim, yaşlanıyorum, Ateşli gençlik yıllarımı tüketiyorum. Anıları geçmişe gömüyorum, Hey gidi günler deyip özlüyorum. Her gün daha karamsar, daha inatçıyım, Sanıyorum dünyanın efendi kralıyım. Yardım et Rabbim, dindir ağrı sızımı, anımsadım tüm günahlarımı. Tut beni tatlı, hoş, makul, esenliğinde, Asık suratlı, huysuz, bayağılık yerine. Rab her birimize esenlik içerisinde yaşlanabilmek için kayrasını bollukla versin! SALI Dienstag 20 AĞUSTOS August Her şey duyuldu, sonuç şu: Tanrı'ya saygı göster, buyruklarını yerine getir, çünkü insanın bütün görevi budur. Vaiz 12: 13 Das Endergebnis des Ganzen lasst uns hören: Fürchte Gott und halte seine Gebote! Denn das soll jeder Mensch tun. Prediger 12, 13 das Ergebnis, das Endergebnis: sonuç das Gebot, der Befehl: buyruk “Tanrı'ya saygı göster.” Bu hem burada sunulan hem de Özdeyişler kitabında sunulan mesajdır. Güneş altında edilen deneyime göre Tanrı'ya saygı göstermek ya da O'ndan korkmak, önünde eğilmek, tapınmak ve O'na itaat etmek bilgelikli bir iş ve davranıştır. Kurtuluş için gerekli Tanrı koşulu - her çağda - Tanrı'ya iman prensibi üzerinde kuruludur. İlk atamız Adem'in oğlu Habil'i öldüren kardeşi Kayin için koşul kurbanlık bir kuzu sunmaktı. Nuh peygamber için koşul, gemi yapıp içine binmekti. İmanı nedeniyle söz dinledi. Mısır köleliğinden kurtulabilmeleri için İbranilerin yapması gereken koşul, kurban ettikleri kuzunun kanını kapı sövelerine sürmekti. İbrahim peygamber için koşul, Tanrı vaatlerine inanmaktı. Bizim için olan koşul ise şudur: “Rab İsa'ya iman et kurtulacaksın” (H.İ.16: 31). Başka türlü kurtuluş yolu yoktur. Çünkü günahlı insanoğlu ne Tanrı'ya doğru dürüst saygı gösteriyor, ne de O'nun buyruklarını yerine getirebiliyor. İstese de getiremez. Çözüm, kurtuluşu getiren İsa Mesih'e iman etmektir. ÇARŞAMBA Mittwoch 21 AĞUSTOS August Tanrı her işi, her gizli şeyi yargılayacaktır, ister iyi ister kötü olsun. Vaiz 12: 14 Denn Gott wird alle Werke vor Gericht bringen, alles, was verborgen ist, es sei gut oder böse. Prediger 12, 14 geheim, verborgen, versteckt: gizli richten: yargılamak “Tanrı her işi, her gizli şeyi yargılayacaktır.” Rab her kişiyi yargılayacaktır, günahlı her insan Tanrı önünde yargıyı hak eden bir suçludur. Rab bizim yargımızı kendi üzerine aldı ve bu yargı gereği öldü. Günahlarımız Mesih İsa'ya olan imanımızla O'na yüklendi ve böylece Büyük Beyaz Taht önündeki (Tanrı önündeki) yargı bizim için değil bundan böyle. Gençliğinin günlerinde Rab'bi anımsa. Niçin? Çok önemli bir neden yüzünden: çünkü seni değiştiren kurtuluş olayı çok büyük; ve bu kapsamda Tanrı'ya sunacağın hizmet kapsamı da geniş. İstatistikler çok sayıda gencin Mesih İsa'ya iman ettiğini bildiriyor. Bu, yaşlı kimseler Mesih'i kabul edip kurtulamazlar demek değil. Bir toplantıda vaazın ardından Mesih İsa'ya iman etmek isteyen var mı? Varsa elini kaldırsın sorusunu yönelttik. Doksan yaşlarında bir bayan ayağa kalktı, elini kaldırdı ve Mesih'i kurtarıcısı olarak kabul etti. Ne muhteşem olay! Geç kalmış sayılmazsın. Gel, iman et ve kurtul! Yol budur, dostum. PERŞEMBE Donnerstag 22 AĞUSTOS August Tanrı yeryüzüne baktı, her şeyin ne denli bozulduğunu gördü... Tanrı Nuh'a, insanlığa son vereceğim dedi... Kendine gofer ağacından bir gemi yap. Yaratılış 6: 11,13,14 Und Gott sah die Erde, und siehe, sie war verdorben... Da sprach Gott zu Noah: Das Ende alles Fleisches ist vor mich gekommen... Mache dir eine Arche aus Goferholz! 1. Mose 6, 11.13.14 Diyelim ki, sadece sizin televizyonunuzun çekebildiği bir kanaldan şöyle bir haber duydunuz: “Korkunç bir fırtına geliyor. Bu tufan ölümlere ve korkunç yıkımlara neden olacaktır!” Buna göre de yaklaşan yıkımdan haberi olan tek kişi sizsiniz. Böyle bir durumda ne yapardınız acaba? Herhalde önce hemen aile fertlerinizi uyarır, “Çabuk hazırlanın, tufan geliyor!” derdiniz. Sonra da yakınlarınıza, tanıdıklarınıza telefon edip durumu bildirirdiniz. Sonra sokaklara çıkar, gördüğünüz herkese büyük bir tufanın geleceğini söylerdiniz. Ama insanların sizi dinlemediklerini, hatta sizinle alay edip sizi azarladıklarını ve onlara yardım etmek için harcadığınız çabanızın boşa gittiğini görseydiniz çok üzülürdünüz. Ama en azından kendinizi ve ailenizi kurtarma yoluna gider, bu doğrultuda her olası yola baş vururdunuz kuşkusuz. Böyle bir tufan olacağını Tanrı Nuh peygambere bildirdi. Bugünlerde Nuh öyküsüne, ama bundan önce onun dedesi Hanok'a bakacağız; Çünkü bu adam ölmeden göğe alındı. CUMA Freitag 23 AĞUSTOS August Metuşelah'ın doğumundan sonra Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü. Yaratılış 5: 22 Und Henoch wandelte mit Gott, nachdem er Metuschelach gezeugt hatte, 300 Jahre. 1. Mose 5,22 leben, gehen, wandeln: yürümek Hanok, Adem'in oğlu Şit'in soyundandır. Yani Şit, Hanok'un büyük büyük dedesidir. Hanok da Nuh peygamberin büyük büyük dedesidir. İlk insanlar oldukça uzun yaşamaktaydılar. Örneğin, Hanok'un babası Yeret 962 yıl yaşadı. Ne oldu da insanların yaşamları birden bire kısaldı? Nuh tufanına kadar bu uzun yaşam devam etti, ancak insanların kötülükleri öylesine çoğaldı ki, Rab bu yaş sınırını tufandan sonra 120 yıla indirdi. Bugün de biliyoruz ki, insanların gerçekten de 120 yıl yaşama kapasiteleri vardır. Hanok 65 yaşındayken oğlu Metuşelah doğuyor. İlginçtir ki, Hanok'un oğlunun doğmasından sonra Hanok Rab ile yürümeye başladı, deniyor. Daha önce Hanok herhalde diğer insanlar gibi yaşıyordu. Rab'be fazla zaman ayırmıyordu. Oğlu Metuşelah doğunca, Hanok büyük olasılıkla insan yaşamına baktı, bir anlam, amaç aradı, insanların doğup sonra da öldüklerini düşündü ve birden onun yaşamı değişti ve Rab ile yürümeye başladı. CUMARTESİ Samstag 24 AĞUSTOS August Metuşelah'ın doğumundan sonra Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü... Hanok toplam üç yüz altmış beş yıl yaşadı. Tanrı yolunda yürüdü, sonra ortadan kayboldu, çünkü Tanrı onu yanına almıştı. Yaratılış 5: 22 - 24 Und Henoch wandelte mit Gott, nachdem er Metuschelach gezeugt hatte, 300 Jahre... Und alle Tage Henochs betrugen 365 Jahre. Und Henoch wandelte mit Gott; und er war nicht mehr da, denn Gott nahm ihn hinweg. 1. Mose 5, 22S24 Hanok Tanrı'yla yürüdü. Yürümek sözü yücelik sağlayan tapınma ve itaat ile ilgili Tanrı'nın sözüne ait bir ifadedir. Hanok'un Tanrı'yla yürüyüşü 300 yıl devam etti. Şüphesiz daha devam edebilirdi. Fakat böyle olmadı. Hanok ölmedi ve ortadan kayboldu, diye okuyoruz ilk başta. Ortadan kaybolması günümüzde birçok insanın kaybolması gibi değildi. Tanrı onu yanına aldığı için ortadan kayboldu. Onun bedeni bulunamadı, onun için bir mezar kazmaya, kefenlemeye gerek kalmadı. Çünkü Rab Hanok'u yanına aldı. Bu adamın üç yüz yıl Tanrı yolunda yürümesi gerçekten dikkate değerdir. Kutsal Kitap bir kişinin daha Tanrı yolunda yürüdüğünü yazar. Bu Nuh peygamberdir. Bu iki Tanrı adamı, büyük tufandan önce yaşamışlardı. Hanok hem Tanrı ile yürüdü, hem de ölmeden Tanrı onu yanına aldı. Tanrı İlyas peygamberi de ölmeden yanına aldı. Bir gün Tanrı, İsa'ya iman edenleri de yanına alacaktır. Daha önce ölenler ise bedenleri toprağa, ruhları da Rab'bin yanına gitmektedir. PAZAR Sonntag 25 AĞUSTOS August Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü. Yaratılış 5: 22 Und Henoch wandelte mit Gott, 300 Jahre. 1. Mose 5, 22 gehen, laufen: yürümek Tanrı ile yürümek ne güzel! Şimdi biriyle yürüdüğümüz zaman bir çeşit paylaşma, aynı şeylerden hoşlanma söz konusudur. Aynı yolda yürümek, uyum içinde yaşamak ve aynı yöne doğru gitmek demektir. İşte bu yürüyüş bir çeşit dostluktur. Tabii ki dostluktan söz ederken aynı düzeydeki dostluktan söz etmiyoruz. İnsan asla Tanrı'nın düzeyinde olamaz. Aradaki dostluk, iki insan arasında gelişen dostluğa benzetilemez. Tanrı yücedir ve insan ile kurduğu dostluk O'nu asla yüceliğinden geri tutmaz. Tanrı'nın İbrahim peygambere “dostum” diye hitap etmesi Tanrı'yı küçültmez, ama İbrahim, Rab'bin ona gösterdiği bu yakınlıktan dolayı düşkün düzeyinden alınıp daha yüksek bir düzeye çıkartıldı. Bir kişi Tanrı'yla yürüdüğü zaman, bu yürüyüşle yüce bir makama çıkmaya başlıyor. Hanok Tanrı'yla yürüdü ve bu yürüyüşü, Tanrı'yı o kadar hoşnut etti ki, Hanok bu dünyadaki fiziksel ölümü tatmasın diye yukarı alındı. Yukarı alınırken bu dünyanın tozundan yapılmış olan bedeni değiştirilip göksel ve kalıcı bir bedenle yukarı alındı. PAZARTESİ Montag 26 AĞUSTOS August Hanok üç yüz yıl Tanrı yolunda yürüdü... sonra ortadan kayboldu, çünkü Tanrı onu yanına almıştı. Yaratılış 5: 22, 24 Und Henoch wandelte mit Gott, 300 Jahre... und er war nicht mehr da, denn Gott nahm ihn hinweg. 1. Mose 5, 22.24 verschwinden: kaybolmak Hanok'un göğe alınışı aslında bir simgedir. Bu İsa Mesih'e iman edenlerin bir gün göğe alınacağını göstermektedir. Tufan yargısı gelmeden Tanrı Hanok'u aldı. İsa Mesih'e iman edenler de, o yargı günü, sıkıntı dönemi gelmeden Mesih de kendi bağlılarını göğe alacaktır. İncil'de Hanok'un Tanrı'yı hoşnut ettiği yazılıdır (İbr.11:5). İnsan Tanrı'yı nasıl hoşnut edebilir? Bu tümüyle Tanrı'ya güvenip yaşamını O'na teslim etmekle mümkündür. Hanok da belirli bir yaştan sonra, Tanrı'ya güven bağlamaya karar verdi ve yeryüzündeki yaşamının geri kalan tüm yıllarını tümden Rab'be güvenerek yaşadı ve Rab'bin çizdiği ilkelerde yürüdü. Bazen kendi yaşantımızda da belli bir olay bizim Rab'be dönmemize neden olabilir. Dua edelim ki Rab bu gibi olayları kullanıp bizi kendisine çeksin! SALI Dienstag 27 AĞUSTOS August Metuşelah yüz seksen yedi yaşındayken oğlu Lamek doğdu. Lamek'in doğumundan sonra Metuşelah yedi yüz seksen iki yıl daha yaşadı. Başka oğulları, kızları oldu. Metuşelah toplam dokuz yüz altmış dokuz yıl yaşadıktan sonra öldü. Yaratılış 5:25S27 Und Metuschelach lebte 187 Jahre und zeugte Lamech. Und Metuschelach lebte, nachdem er Lamech gezeugt hatte, 782 Jahre und zeugte Söhne und Töchter. Und alle Tage Metuschelachs betrugen 969 Jahre, dann starb er. 1. Mose 5, 25S27 Metuşelah uzun bir zaman yaşadı. Belki de Rab buna izin verdi, çünkü insanlara ne kadar sabredebildiğini bize belirtmek istemiştir. Rab bizim Kendisine dönmemizi beklerken sabreder. Şu anda yaşamını O'na teslim etmemişsen O seni sabırla bekliyor. Ama Nuh'un gününde olduğu gibi her şeyin belli bir sınırı ve zamanı vardır. Nuh'un gününde tüm insanlık üzerine yargı geldiği gibi bilinmeyen yakın bir gelecekte yine tüm insanlık üzerine yargı gelecektir. İlerlemiş yaşta Elçi Petrus, Roma'dan Anadolu'daki Mesih imanlılarına yazdığı mektubunda bu konuya değinirken şöyle der: “Nuh'un günlerinde gemi kurulmaktayken, Tanrı sabrı hiç tükenmeden insanları gözledi. O gemide sudan kurtulanların sayısı az oldu: Topu topu sekiz kişi” (1 Pet.3:20). İsa Mesih'te kurtuluş bulanların sayısı da tüm dünya nüfusuna göre az olacaktır. Sen kurtulanlar arasında mı olacaksın, yoksa kurtulmayanlar arasında mı? Bugün karar vererek kurtulanlar arasında olabilirsin. ÇARŞAMBA Mittwoch 28 AĞUSTOS August İnsanların hepsi saptı, tümü yozlaştı. İyilik eden yok, bir kişi bile yoktur. Mezmur 14: 3 Alle sind abgewichen, sie sind alle verdorben; da ist keiner, der Gutes tut, auch nicht einer. Psalm 14,3 abweichen, abzweigen: sapmak verkommen, entarten, verderben: yozlaşmak Dünya çapında kolayca benimsenen bir düşünce vardır. Bu düşünceye göre insanın tabiat yapısı aslında iyidir ve dış etkenlerden dolayı bozulmasına rağmen kendi çabalarıyla düzeltilebilir. Yaratılış kitabının ilk beş bölümünde ise başka bir görünüm var. Adem'in soyu, yine Adem'in günahı yüzünden tümüyle yozlaşmış ve asla düzeltilemeyecek nitelikte kötü bir tabiata sahiptir. Nuh peygamberin günlerinde çoğalan insanların gittikçe yozlaştığını, bozulduğunu, tamamen putperestliğe döndüğünü, her tür ahlak kurallarını ayaklar altına alıp çiğnediğini görüyoruz. Tanrı bu duruma daha fazla göz yumamazdı. Artık insanları yargılamak zorundadır. Ama yine de insanlara son bir şans daha vermek istedi. Bu nedenle Tanrı Nuh peygamberi çağırdı ve ona hem bir gemi yapmasını, hem de insanlara tövbe etmelerini duyurmasını istedi. PERŞEMBE Donnerstag 29 AĞUSTOS August Doğru olan hiç kimse yok! Tek bir kişi bile yoktur. Romalılar 3:10 Da ist kein Gerechter, auch nicht einer. Römer 3,10 richtig, gerecht: doğru niemand, keiner: kimse ein einziger: tek Tanrı insana ilişkin, doğru olan tek bir insanın bile olmadığını belirtiyor. Tanrı bu sözüyle insanı çöplüğe atmıyor. Sadece en gerçekçi değer yargısını bize aktarıyor. Kendimizi olduğumuz gibi göremezsek çaresiz durumumuzdan kurtulmaya ihtiyacımız olduğunu da göremeyeceğiz. Deve kuşu gibi, tehlikeden kaçmak için başımızı kuma gömmeyelim. Yaratılış kitabının ilk beş bölümünde insanlık ailesinin tarihini görüyoruz ve bu hiç de iç açıcı değil! Ama tüm bu çürüklük içinde Rab bizim elimizden tutmuş, Adem'den başlayarak Hanok'a, sonra Nuh'a kadar uzanan ve ileride Mesih'in kişiliğinde noktalanacak olan doğruluk soyunu göstermektedir. Sonuç neye varacak? Yeryüzünde kusursuz ve doğrulukla yürütülen yersel bir egemenliğe mi? Hiç de sanmıyorum. Kitapta izlediğimiz olaylar, tüm dünya tarihini sarsacak bir yargıya doğru ilerlemektedir. Yaratılış 6. bölümde göreceğimiz gibi Rab'bin yargısı olarak gelecek olan bir tufan yeryüzündeki hayatı hemen hemen yok edecektir. CUMA Freitag 30 AĞUSTOS August Yeryüzünün insanları çoğalmaya başladı... RAB gördü ki, yeryüzünde insanın kötülüğü çok, aklı fikri hep kötülükte. Yaratılış 6:1, 5 Die Menschen begannen, sich zu vermehren auf der Fläche des Erdbodens... Und der HERR sah, dass die Bosheit des Menschen auf der Erde groß war und alles Sinnen der Gedanken seines Herzens nur böse den ganzen Tag. 1. Mose 6, 1.5 Dönem, Nuh zamanı. İnsanlar çoğalmaya başlamışlardı. Ama büyük bir sorun vardı. İnsanlar tamamen Tanrı'dan uzaklaşmış, kötülük en yüksek düzeye çıkmıştı. Doğru insan kalmamıştı Nuh ve ailesi dışında. Artık Tanrı daha fazla kötülüğe, yozluğa, ahlaksızlığa, adaletsizliğe göz yumamazdı. Yargısını göndermesi kesinleşince, yine de bu insanlara Nuh peygamber aracılığıyla tövbe etme fırsatı verdi. Nuh önce kendisine bir gemi yapacaktı. Yargı geldiğinde bu gemi hem onlar için hem de tövbe edenler için bir kurtuluş aracı olacaktı. Nuh bir taraftan gemiyi yapmakla uğraşırken, diğer taraftan da o zamanın insanlarına vaaz ediyordu. Onları günahları, aralarında bulunmayan doğruluk ve gelecek yargı konusunda uyarırken bu insanlarla uğraşıyor, onları Rab'be döndürmeye çalışıyordu. Ama bu insanlar Nuh'un haberini alaya alarak, yargı olayını ciddiye almadılar. Bu onların sonunda yıkımları oldu. Bugün de Tanrı sizleri çağırıyor! Kurtuluş haberini iletiyor. Rab'bin çağrısını ciddiye al, dostum. CUMARTESİ Samstag 31 AĞUSTOS August Rab gördü ki, yeryüzünde insanın kötülüğü çoktu ve her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötüydü. Yaratılış 6:5 Und der HERR sah, dass die Bosheit des Menschen auf der Erde groß war und alles Sinnen der Gedanken seines Herzens nur böse den ganzen Tag. 1. Mose 6,5 Einbildung, Wahn: kuruntu Tufan gelm eden önce dünyanın durum u nasıldı? Hangi yaşam koşulları hüküm sürm ekteydi? Tanrı'yı, Tufan yargısını gönderm eye neden olan etkenler nelerdi? Bu soruların yanıtını bugünkü ayetim iz veriyor. Ne diyor? “İnsanın kötülüğü çoktu. Her gün yüreğinin düşünceleri ve kuruntuları ancak kötüydü. Dem ek ki, insan ilişkileri kötüydü. Ahlak kuralları kötüydü. Aile ilişkileri kötüydü. Ar-nam us diye bir şey kalm am ıştı. Adalet, m erham et ise tam am en yok olm uştu. Putperestlik her tarafta hakim di. Kısacası insanın aklı fikri hep kötü düşüncelerle doluydu. Tabii Tanrı buna çok üzüldü. Rab'bin özene bezene yarattığı adem oğlu o kadar yozlaşm ıştı ki, Rab şim di fikrini değiştirip tüm insanları yok edecektir. Am a sevgi ve adaletli olan Tanrı doğru olan, Rab yolunda yürüyen bir insanın yok olm asını asla istem ez. Bu nedenle doğru olan Nuh aracılığıyla bir soy bıraktı. İnsanlık Nuh'un oğulları Ham , Sam ve Yafet aracılığıyla bugüne kadar gelm iştir. İster Alm an ol, ister Türk, ister Erm eni, isterse Kürt ya da Fransız, Am erikalı. Bizler kardeşleriz. Çünkü hepim iz Yafet'in soyundan gelm ekteyiz. Yorum ve Vaaz CD’lerimiz: • Kutsal Kitap’ın yorumu (Yaratılış’tan Mezmurlar*a kadar) • İncil’den Matta’dan Romalılar’a kadar • Her sıkıntıda ve acıda şükretme • Yaşam benim • Günlük yaşam sözleri • Eski Antlaşma’da İsa Mesih • İncil’den Yuhanna kesimi • Aile ilişkileri (görüntülü) • Başlangıç (görüntülü) • Doğuş ve Diriliş bayramları (görüntülü) Her CD 3,00 €’dur. Adresimiz: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Sevgili okuyucularımız, şu kitapları okumanızı özellikle öneriyoruz: Sevginin beş dili (evlilik ilişkilerinde izlenmesi gereken ilkeler - evli ve evlenecek olan herkesin okuması gereken bir kitap) . . . . . . . . . . . . . 6,50 € Noel nedir? . . . . . . . . . . . . . 1,00 € Vaat . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 4,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . 3,50 € Nihai sorular . . . . . . . . . . . . 2,00 € Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 € (5 cilt) Açıklamalı Kutsal Kitap . . 29,00 € Kitapları isteme adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de PAZAR Sonntag 1 EYLÜL September Tanrı, yarattığım insanları yeryüzünden silip atacağım dedi. Yaratılış 6: 7 Und der HERR sprach: Ich will den Menschen, den ich geschaffen habe, von der Fläche des Erdbodens auslöschen. 1. Mose 6,7 auslöschen: silip atmak Tüm insan soyu Tanrı istemine karşı çıkmış, Tanrı'ya boyun eğmemekte direnmiş ve tümden yozlaşmıştı. Diğer bir deyişle bu insanlar, kendi idam fermanlarını imzalamış oluyordu. Tanrı'nın kendilerine verdiği her şeyi çarçur etmişler, bozmuşlardı. Tanrı'nın doğası elbette böylesine aşağılık bir tutumun dünyayı lekelemesine göz yumamazdı. Gerçek, kutsallık ve saflık demek olan Tanrı, günahı yargılamak zorundaydı. İyi bir baba düşünün. Bu baba çocuklarını ne kadar çok seviyor olursa olsun, onların aile adını lekelemelerine göz yumamaz. Aile onuru hiçbir zaman göz ardı edilemez. Çocuklar bu tür bir yola baş vurduklarında baba onları azarlamalı ve eğitmelidir. İyi bir baba çocuklarını cezalandırmaktan hiç mi hiç hoşnut olmaz. Ama başka bir seçeneği de yoktur. Çocukların yaramazlığı ve söz dinlemezliği, cezayı gerekli ve kaçınılmaz kılar. Sevgiyle uygulandığında bu cezalandırma işi çocukların zararına değil, yararına olur. Ve bu da insanı utanca değil onura götürür. Tanrı'nın durumu da buna benzer. PAZARTESİ Montag 2 EYLÜL September Tanrı, yarattığım insanları, hayvanları, sürüngenleri, kuşları yeryüzünden silip atacağım, dedi. Yaratılış 6: 7 Und der HERR sprach: Ich will den Menschen, den ich geschaffen habe, von der Fläche des Erdbodens auslöschen, vom Menschen bis zum Vieh, bis zu den kriechenden Tieren und bis zu den Vögeln des Himmels. 1. Mose 6,7 Tanrı'nın yarattığı insanları, hayvanları yok etmesi epey zor görünüyor Tanrı için, değil mi? Şimdi O, günahın kol gezdiği yeryüzünü yargılamak zorunda. Tanrı böyle olmakla birlikte, sonsuz ve sınırsız ölçüde seven Biri'dir. O, yaratıklarından tek bir şey istiyor: O'na yaraşır bir biçimde yaşamalarını. Tanrı, yeryüzüne büyük bir üzüntüyle bakmakla birlikte, tüm günahlı dünyayı yok edecek, bu arada o günün insanları arasında doğru olan ve O'nun sözüne itaat ederek yaşayan tek bir kişinin varlığı nedeniyle insan soyunun neslini sürdürmesine fırsat tanıyacaktı. Bu doğru kişinin adı Nuh idi. Bu ad, “ona esenlik olsun” anlamına geliyordu. İşte Nuh, Tanrı'nın “Büyük bir fırtına geliyor” diye yaptığı uyarıyı böyle bir zamanda işitti. Nuh'un işittiği ses televizyondan değil, doğrudan doğruya Tanrı'dan gelen bir sesti. Şimdi Nuh kurtuluş için bir gemi yapmalı ve insanları bu yargı konusunda uyarmalıydı. Öyle de yaptı, ama onu kimseler dinlemedi. Bu, bugün sizlere de bir uyarı olmalıdır. SALI Dienstag 3 EYLÜL September Nuh Rab'bin gözünde inayet buldu. Nuh'un öyküsü şöyledir: Nuh doğru bir insandı. Çağırdıkları arasında kusursuz biriydi. Tanrı yolunda yürüdü. Yaratılış 6:8S9 Noah aber fand Gunst in den Augen des HERRN. Dies ist die Geschlechterfolge Noahs: Noah war ein gerechter Mann, untadelig war er unter seinen Zeitgenossen; Noah lebte mit Gott. 1. Mose 6,8S9 Nuh neden Tanrı'nın gözünde inayet buldu? İbranilere yazılan m ektupta şöyle diyor: “İm anla Nuh, görünürde olm ayan olaylara ilişkin Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrı sayar tutum la ev halkının kurtulm asını öngörerek gem iyi yaptı. Bunu yapm akla dünyayı yargıladı ve im anının getirdiği doğruluğun m irasçısı oldu” (İbr.11:7). Dem ek ki Nuh, im anla yaşıyordu. Daha görünürde olm ayan şeyler hakkında bilgisi vardı. Gelecek yargı hakkında bilgisi vardı. Şunu da unutm ayalım ki, o güne dek yağm ur yağm am ıştı. Yerden çıkan sular yeryüzünü suluyordu. Hayatlarında hiç yağm ur görm em iş bir insan ancak im anla bunun olacağına inanabilir. Kupkuru bir yerde, belki de yakınında hiçbir su birikintisi olm ayan bir yerde gem i yapm ak için im an gerekliydi. Rab'bin hesap defterinde dindarlığım ız, aklım ız, zenginliğim iz ya da konum um uz değil, Rab'be olan im anım ız geçer akçedir. Sen böyle bir im ana sahip m isin? Rab'bin Sözü'ne inanabilir m isin? Nuh peygam ber gibi, gözle görem ediğin, am a Rab'den geldiğini bildiğin gerçeğe inanabilir misin? İnanabilirsen ne m utlu sana! ÇARŞAMBA Mittwoch 4 EYLÜL September Nuh RAB'bin gözünde inayet buldu. Yaratılış 6: 8 Noah aber fand Gunst in den Augen des HERRN. 1. Mose 6,8 die Gnade, die Gunst: inayet finden: bulmak das Auge: göz Nuh peygamber de herkes gibi günah işlemeye meyilli birisiydi, buna rağmen Tanrı'ya yakın durduğu ve O'nun huzurunu arzuladığı için Tanrı gözünde inayet buldu. Nuh, Tanrı yolunda yürüyen ve O'nun isteklerini yerine getirmeyi kendisine amaç edinen biriydi. Tanrı, Nuh'u bir haberci olarak kullanmayı amaçlamıştı. Nuh aracılığıyla tüm insanları uyardı, dünyaya olan kayrasını ve merhametini açık bir şekilde gösterdi. Yargı geldiğinde bile sözünü dinleyip boyun eğenlere, kurtulabilecekleri bir çıkış yolu gösterdi. Tanrı, Nuh'a insanların günahlı oluşunun bir sonucu olarak korkunç bir tufanın gelmekte olduğunu bildirdi. Günah, cezasız bırakılmayacaktı. Gelmekte olan bu tufan, Tanrı'nın yargısıydı. Tanrı tüm bu olacaklarla birlikte, Nuh'un kurtuluşu için bir yol göstermişti. Çünkü Tanrı insanları halen seviyor, onların, kendisinin bu eşsiz kayrasını ve yaşamlarına yönelik tasarısını bilmelerini istiyordu. Tanrı bugün de insanların günah yargısından kurtulmalarını, Mesih'te sunduğu inayeti kabul edip kurtulmalarını istiyor. PERŞEMBE Donnerstag 5 EYLÜL September Tanrı Nuh'a, “İnsanlığa son vereceğim” dedi, “Çünkü onların yüzünden yeryüzü zorbalıkla doldu. Onlarla birlikte yeryüzünü de yok edeceğim!” Yaratılış 6:13 Da sprach Gott zu Noah: Das Ende alles Fleisches ist vor mich gekommen; denn die Erde ist durch sie erfüllt von Gewalttat; und siehe, ich will sie verderben mit der Erde. 1. Mose 6,13 Ta baştan, Adem ile Havva'nın günah işlediği andan sonra Rab bir Kurtarıcının geleceğini bildirmiştir. Tanrı, incir yapraklarıyla çıplaklıklarını örtm eye çalışan Adem ile Havva'nın çıplaklığını, bir kurban keserek ve kestiği hayvanın derisinden onlara giysi yaparak örttü. Bu şekilde evrenin en önemli ilkesi belirtildi: İnsan kendi çabasıyla değil, Rab'bin sağladığı Kurban ile kurtulacaktı. Habil ile Kayin olayı bu eşsiz kuralı vurguladı. Habil ile Kayin dünyada yaşamakta olan insanları iki sınıfa ayırdı. Rab'bin inayetiyle kurtuluş bulanlar bir sınıfı, günahları ve kendi çabaları içinde kaybolmuş olanlar ise ikinci sınıfı oluşturur. İkisi arası bir sınıf yoktur. Rab bunları bariz bir şekilde o dönemin insanlarına gösteriyordu. Göksel açıklama, yılların birikimi altında tazeliğini yitirmemişti. Yeni Antlaşma'da, Yahuda'nın mektubunda, Adem'den yedi kuşak sonra yaşayan Hanok, kötülere ne olacağı konusunda peygamberlikte bulundu, diyor. CUMA Freitag 6 EYLÜL September Rab, “Ruhum insanla sonsuza dek çekişmeyecektir” dedi. Yaratılış 6: 3 Da sprach der HERR: Mein Geist soll nicht ewig mit dem Menschen rechten. 1. Mose 6,3 der Geist: ruh rechten, streiten: çekişmek ewig: sonsuza dek Bugünkü ayetimizden şunu anlıyoruz ki, Tanrı'nın Kutsal Ruh'u hem o dönemin hem de günümüz insanlarını sürekli uyarıyor, onları günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda eleştiriyor. O dönemin insanları Tanrı'yı tümüyle reddedince yıllar boyunca uyarısı verilen yargı, Tufan yargısı geldi. “Herkes günah işledi, doğru olan hiç kimse yok” diye Rab'bin Sözü halen insanları uyarmaktadır. Herkes günahlıdır, ama bir azınlık günahlı olduklarını kabul edip kurtuluşları için Rab'be ve O'nun Kurtarışına güvenmektedir. Nuh'un günlerinde Rab'be inanan, O'nunla yürüyen tek Nuh kalmıştı. Nuh Rab'be iman ediyordu. O'nun inayeti altında yaşıyordu. Bu adam Rab'be o kadar güveniyordu ki deniz, göl ya da baraj bulunmayan bir yerde Rab'bin buyruğuna uyarak bir gemi yapmaktan çekinmiyordu. İnsanların onunla alay etmesi ona vız geliyordu, çünkü Rab'bine itaat her şeyden önemliydi. O zamanın insanları Nuh peygambere tepeden bakmışlardı, sonuç korkunç yargıydı. Peki sen, Rab'bin uyarılarını dinliyor musun? O'nun inayetine sığındın mı? CUMARTESİ Samstag 7 EYLÜL September Yeryüzünde insanlar çoğalmaya başladılar. Yaratılış 6: 1 Die Menschen begannen, sich zu vermehren auf der Fläche des Erdbodens. 1. Mose 6,1 sich vermehren, mehr werden: çoğalmak der Erdboden, die Erde: yeryüzü Kutsal Kitaba göre son günler Nuh'un günlerine çok benzeyecektir. Hangi açıdan? İnsanın kötülüğü ve bu kötülüklerin birikimi açısından. Sonra o dönemde insanlar çoğalmaya başlamıştı. Yani bir çeşit nüfus patlaması yaşanıyordu. Günümüzde de yoğun bir nüfus patlaması yaşanmaktadır. Nuh'un günlerinde insanın kötülüğü o kadar çoğalmıştı ki, artık Tanrı'nın Ruh'u insanla çekişmez bir duruma gelmişti. Çünkü Tanrı'nın Ruh'u her zaman insanları günah, doğruluk ve gelecek yargı konusunda uyarmaktadır, ama Nuh'un günlerinde olduğu gibi son günlerde de insanlar gerçeğe kulak asmayacaklar ve hatta gerçekle alay edeceklerdir. Nuh'un günülerinde Rab, kendisine ait olanlara kurtuluş sağladı. Önce Hanok'u doğaüstü biçimde, ölmeden kendisine aldı. Sonra Nuh'un yaptığı gemi aracılığıyla Nuh ve ailesini yargıdan kurtardı. Son günde de buna benzer bir durum olacaktır. Rab İsa ikinci kez yeryüzüne gelecektir. Ancak bu kez tüm dünyaya kurtuluş sunmak için değil, kendisine iman etmiş olanları alıp yargıdan kurtaracaktır. PAZAR Sonntag 8 EYLÜL September Tanrı Nuh'a şöyle dedi: Kendine gofer ağacından bir gemi yap. İçini dışını ziftle, içeriye kamaralar yap. Yaratılış 6:14 Gott sprach zu Noah: Mache dir eine Arche aus Goferholz; mit Zellen sollst du die Arche machen und sie von innen und von außen mit Pech verpichen! 1. Mose 6,14 das Schiff: gemi Gofer ağacı kolay kolay bozulmayan bir ağaçtır. Kamara sözcüğü, yuva anlamına geliyor bu bağlantıda. Her insanın ve hayvanın ihtiyacına göre ayrı bir yuva yapılacaktır. Yapılan bu gemi, yelkensiz, dümensiz bir gemidir. Tüm bunların yanı sıra gemi su geçirmez duruma getirilmeliydi. Bunun için zift kullanıldı. Rab geminin yapılışı konusunda her ayrıntıyı Nuh'a bildirdi ve Nuh da buna göre gemiyi yapmaya başladı. İlginçtir ki, gemide sadece bir kapı olacaktı. Her yıl ben gemiyle memlekete giderim. Bu gemilerde bir sürü kapılar vardır. Nuh'un gemisinde ise sadece bir kapı vardı. Kapı geminin yan tarafındaydı. Bu önemlidir, çünkü daha sonra herkes gemiye bindikten sonra Rab'bin kendisi kapıyı kapatacaktır. Nuh'un gemisi simgesel açıdan İsa Mesih'teki kurtuluşu simgeler. İsa, “Kapı Benim” dedi. Kurtuluş için tek bir kapı vardır. Nuh'un gününde geminin o tek kapısından girenler kurtuldukları gibi Mesih İsa'da sağlanan tek kurtuluş kapısından girenler de günah yargısından kurtuluyorlar. PAZARTESİ Montag 9 EYLÜL September Yeryüzüne tufanı ben göndereceğim. Göklerin altında soluk alan bütün canlıları yok edeceğim. Yeryüzündeki her şey ölecek. Yaratılış 6:17 Denn ich, siehe, ich bringe die Wasserflut über die Erde, um alles Fleisch unter dem Himmel, in dem Lebensodem ist, zu vernichten; alles, was auf der Erde ist, soll umkommen. 1. Mose 6,17 Artık Nuh'un döneminde yargı tüm insanlık üzerine gelmek üzeredir. Yalnız insanlar değil, Tanrı'nın Nuh'a dediği gibi, hayvanlardan birer çift gemiye alınacak, geri kalan tüm canlılar yok edilecekti. Bazen şu soru soruluyor: Hayvanlar gemiye nasıl girdiler? Nuh gidip de hayvanları yakalamadı. Hayvanlar kendiliklerinden geldiler. Rab, hayvanların hayatta kalabilmek için içlerine yerleştirdiği içgüdüyü kullanarak doğaüstü bir yönlendirmeyle onları Nuh'un gemisine gönderdi. Nuh'un yapacağı tek iş yargı gelmeden önce kapıyı açık tutmak ve hayvanlardan birer çifti gemiye almaktı. Dostum, bu dünyamız da bir gün kesinlikle yargı altına gelecektir. Bu kez Tanrı dünyayı suyla değil, ama ateşle yargılayacaktır. Bugün bu yargıdan kurtulmak mümkündür. Nuh'un yaptığı gemi insanların kurtulmaları için tek yoldu. Bugün de kurtuluşun tek yol, İsa Mesih'tir. Nitekim İsa da şöyle diyor: “Kapı benim. Benim aracılığımla giren kurtulur” (Yu.10:9) SALI Dienstag 10 EYLÜL September RAB Nuh'a, “Bütün ailenle birlikte gemiye bin” dedi, “Çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum. Yaratılış 7:1 Und der HERR sprach zu Noah: Geh in die Arche, du und dein ganzes Haus; denn dich habe ich gerecht vor mir erfunden in dieser Generation. 1. Mose 7,1 diese Generation, dieses Geschlecht: bu kuşak Tanrı Nuh'u doğru buluyor. Ama unutmayalım ki, Nuh kendi doğruluğu nedeniyle doğru sayılmadı. Yani, bazı dini kuralları yerine getirdiğinden dolayı Tanrı katında doğru çıkmadı. Her zaman olduğu gibi, Nuh'un durumunda da onun doğru sayılması ancak iman yoluyla olabilirdi. Yaratılış Kitabının on beşinci bölümünde, “İbrahim Rab'be iman etti ve Rab bunu ona doğruluk saydı” (Yar 15:6) diyor. Nuh'a ilişkin de aynı şey yazılmaktadır. İncil'den İbranilere yazılan mektubun on birinci bölümü hep iman yoluyla Tanrı katında doğru sayılanların isimleri sıralanmaktadır. Nuh hakkında şöyle yazar: “İmanla Nuh görünürde olmayan olaylara ilişkin Tanrı'dan bilgi aldı. Tanrı sayar tutumla ev halkının kurtulmasını öngörerek gemiyi yaptı. Bunu yapmakla dünyayı yargıladı ve imanının getirdiği doğruluğun mirasçısı oldu” (İbr.11:7). Rab Nuh peygamberi bu imanı nedenle tufandan kurtardı. Tanrı bugün de insanları sadece iman aracılığıyla kurtarıyor. ÇARŞAMBA Mittwoch 11 EYLÜL September Rab Nuh'a, bütün ailenle birlikte gemiye bin, dedi. Yaratılış 7: 1 Und der HERR sprach zu Noah: Geh in die Arche, du und dein ganzes Haus. 1. Mose 7,1 die Familie: aile einsteigen: binmek Tanrı Nuh'a, ey Nuh, artık gemiye binme zamanı geldi; çünkü yargıyı gönderiyorum. Ama sen ve tüm ailen gemiye gir, dedi. Kardeşim bu aynı çağrıyı Rab İsa her insana duyurmaktadır. Evet, bu gün tufan tehlikesi yoktur, ama insanların günahlarının yaraştırdığı yargıdan, sonsuz ölüm yargısından kurtulmaya ihtiyaçları vardır. Şu anda bizler inayet döneminde yaşıyoruz. Rab İsa bizim kurtuluş gemimizdir. Her günahlıya “Gel, ailenle, sevdiklerinle birlikte bu kurtuluş gemisine sen de bin ve kurtul” diye sevgiyle çağrıda bulunuyor. Günahlarından bıkmış, hayatın yükleri altında ezilmekte olan her bireye Rab, “Ey bütün yorgunlar ve ağır yük altında yıprananlar! Bana gelin. Sizleri dinlendiririm” diye çağırmaktadır. Rab her zaman sevgisini gösteren Rab'dır. Yaratılış 7:16'da “RAB Nuh'un ardından kapıyı kapadı” diye yazıyor. Burada yine Rab'bin merhametini görebiliriz. Nuh ile ailesi geminin içine, güvenlik içine alındıktan sonra Rab, bir baba gibi kapıyı ardından kapatıyor. Onlar artık yargıdan kurtulmuş, güvenlikteler. PERŞEMBE Donnerstag 12 EYLÜL September RAB Nuh'a, tüm ailenle birlikte gemiye bin; çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum! dedi. Yaratılış 7:1 Und der HERR sprach zu Noah: Geh in die Arche, du und dein ganzes Haus; denn dich habe ich gerecht vor mir erfunden in dieser Generation. 1. Mose 7,1 denn: çünkü Tanrı Nuh'u çağırıyor. Gel gem iye gir, diyor. Birisi haklı olarak düşünebilir; bundan binlerce yıl önce Tanrı'nın bir insanı ve ailesini çağırm asından bana ne! Am a ben bu konuyu üç nedenden dolayı size aktarıyorum . Birinci neden, Nuh'un günlerinde yargı, gün geçtikçe nasıl yaklaşıyorduysa, bugün de gelecekteki yargı yaklaşm aktadır. İkinci olarak Tanrı gelm ekte olan yargıdan kaçabilm eleri için Nuh ve ailesine güven içinde olabilecekleri bir yer hazırlam ıştı. Bugün yaşayan bizler için de kaçabileceğim iz bir kurtuluş gem isi hazırlam ıştır Rab. Son olarak Nuh'un yaşadığı günler bizim bugün yaşadığım ız günlere çok benziyordu. İnsanlar bencil, ahlaksız, çıkarcı ve şiddet yanlısıydılar. Tanrı da artık yargısını gönderecekti. Tanrı gelecek olan yargıyı Nuh'a açıkladı. Nuh ve ailesi 120 yıl boyunca gem iyi yaparken insanları da gelecek yargı konusunda uyardılar. İki bin yıldır ki Rab halen insanları uyarm aktadır. Sonunda yargı geldi. Bir gün bu dünyam ıza da yargı gelecektir. Am a bugün kurtuluş gem isi hazırdır! Bu gem iye binebilirsin. CUMA Freitag 13 EYLÜL September RAB Nuh'a, tüm ailenle birlikte gemiye bin; çünkü bu kuşak içinde yalnız seni doğru buldum! dedi. Yaratılış 7:1 Und der HERR sprach zu Noah: Geh in die Arche, du und dein ganzes Haus; denn dich habe ich gerecht vor mir erfunden in dieser Generation. 1. Mose 7,1 der ganze/die ganze: tüm Tanrı Nuh'a seslenerek, “Hey, Nuh, gel gemiye gir” diyor. Tüm Kutsal Kitap'ta beş yüzden fazla böyle bir çağrı vardır. Tanrı burada Nuh'a şunu söylüyordu: “Nuh, yeryüzüne bu yargıyı gönderiyorum. Bu yargıdan kurtulmak için senin aracılığınla hazırlatmış olduğum gemiye gir. Yargı geldiğinde o gemide sen ve ailen güvenlikte olacaksınız!” Tanrı'nın çağrısı çok kişisel bir çağrıydı. O'nun bu çağrısı Nuh'a ve O'nun ailesineydi. Kardeşim, günah nedeniyle yıkıma doğru giden bir dünyada yaşarken Tanrı size de kişisel olarak bir çağrıda bulunuyor ve “Bana gelin” diyor. Dikkat edin, Tanrı Nuh'a “istersen git geminin içine gir” demedi, ama “ailenle birlikte gemiye gir” dedi. Tanrı bugün de “Bana gelin” diyor. İsa Mesih şöyle sesleniyor: “Ey bütün yorgunlar, yükleri ağır olanlar. Bana gelin ve ben size rahat veririm” (Matta 11:28). Günah yükünden kurtulup rahata kavuşmak istiyor musunuz? O zaman imanla Rab İsa Mesih'e gelmeniz gerekir. CUMARTESİ Samstag 14 EYLÜL September Ey bütün yorgunlar, yükleri ağır olanlar. Bana gelin ve ben size rahat veririm. Matta 11:28 Kommt her zu mir, alle ihr Mühseligen und Beladenen! Und ich werde euch Ruhe geben. Matthäus 11,28 müde: yorgun die Last: yük Tanrı, Nuh peygamberi gelen yargıdan bir gemi yoluyla kurtardı. “Nuh” adının önemli bir anlamı vardır. Nuh, anlam olarak “rahat” ya da “huzur” demektir. Kurtarıcı İsa Mesih'in “Bana gelin!” diyerek yaptığı çağrıyı kabul edip gelenlerin hepsine rahat ve huzur vardır. Dostum, siz de günah yükünden kurtulup ruhsal huzura kavuşmayı arzuluyorsanız, gelin bugün Kurtarıcının çağrısına kulak verin. O sizi seviyor, sevgi dolu çağrısını size de uzatarak size şahsen, “Bana gelin” diyor. Kime gideceğiz diye soruyor olabilirsiniz. Gideceğiniz kişi, bugün yaşayan bir Kişi'dir, yani İsa Mesih. İsa Mesih haç üzerinde insan günahı için öldü, gömüldü, ama tekrar ölümden dirildi ve bugün yaşıyor. Bugün O'na gelebilir, O'nu yüreğinize çağırarak Rab ve Kurtarıcınız olarak kabul edebilirsiniz. İlkin bir günahlı olduğunuzu kabul edip günahlarınızdan tövbe edin ve İsa'nın haç üzerinde sizin yerinize öldüğüne iman edin. O zaman siz de günahın getireceği yargıdan tamamen kurtulacaksınız. PAZAR Sonntag 15 EYLÜL September Biz daha günahlıyken Mesih bizim yerimize öldü. Tanrı bize sevgisini bununla kanıtlıyor. Romalılar 5: 8 Gott aber erweist seine Liebe zu uns darin, dass Christus, als wir noch Sünder waren, für uns gestorben ist. Römer 5,8 die Sünde: günah der Sünder: günahlı Tanrı dünyaya bir yargının geleceğini Nuh peygambere bildiriyor. Nuh'un bir gemi yapmasını buyuruyor. Nuh uzun süren yıllar boyunca bir geminin yapım işleriyle uğraşırken, 120 yıl süresince insanlara tövbe etmeleri gerektiğini, Tanrı'nın yakında yargı göndereceğini bildiriyordu. Yapılan gemi herkese açıktı; yani bu gemiye inanıp ona girenler için tek kurtuluş yolu olacaktı. Bugün de Rab İsa Mesih, günahtan kurtulup sonsuz yaşama kavuşmak isteyenler için tek kurtuluş yoldur. Geminin yapılması için nasıl ağaçların kesilmesi gerekiyorduysa, İsa'nın da insanların kurtarıcısı olabilmesi için kesilmesi gerekliydi. Yani öldürülmesi. Yeşaya Peygamber bu konuyu önceden bildirerek İsa'ya ilişkin şu ön bildiride bulunmuştur: “O'nun, yaşayanlar diyarından kesilip alınması, halkının günahlarından ötürüydü.” İsa'nın kesilmesi, O'nun acılar çekerek çarmıhta ölmesi anlamındadır. O'nun ölümüyle biz insanlara sonsuz kurtuluş sağlandı. Mesih'te sonsuz güvenlik vardır. PAZARTESİ Montag 16 EYLÜL September Bütün dalgaların ve sellerin üzerimden geçti. Mezmur 42: 7 Alle deine Wogen und deine Wellen sind über mich hingegangen. Psalm 42, 8 die Welle, die Woge: dalga die Wasserflut: sel Mezmur 42:7'deki sözler bir peygamberlik sözüdür ve İsa Mesih'e işaret etmektedir. Tanrı'nın öfke kasırgası tüm şiddetiyle Rab İsa Mesih'in üzerine geldi. Bunun nedenini biliyor musunuz? Tek nedeni şudur: Tanrı'nın öfkesi üzerimize gelmesin diye, tüm bu öfke dalgaları İsa'nın üzerinden geçti. İşlemiş olduğumuz her günahın karşılığını ödemek için İsa Mesih haç üzerinde bizim yerimize elem çekti. Bizim çekmemiz gereken cezayı o çekti. Tanrı'nın, İsa'nın haç üzerindeki ölümü yoluyla sağlamış olduğu kurtuluşun bir sonucu olarak bugün bizler bu işe iman ederek kurtuluyoruz. Yeşaya Peygamber şöyle yazdı: “Her biri rüzgara karşı bir sığınak, fırtınaya karşı bir barınak, çölde akarsu, çorak yerde gölge salan büyük bir kaya gibi olacak” (Yeş.32:2). Ne büyük bir gerçek! Gelecek olan yargıdan kaçmak için İsa tüm iman edenlerin sığınacağı güvenlikli sığınaktır! Ne mutlu O'na sığınanlara! SALI Dienstag 17 EYLÜL September Rab Nuh'un - gemiye girmesinden sonra- kapıyı kapadı. Yaratılış 7: 16 Und der HERR schloß hinter ihm (Noah) zu. 1. Mose 7,16 die Tür: kapı zuschließen: kapıyı kapamak Nuh olayında gemi tamamlandı. Rab'den gelen talimatla Nuh, ailesi ve her hayvandan birer çift gemiye girdiler. Rab onlar gemiye girdikten sonra kapıyı kapattı. Artık geri dönüş yoktu. Kapılar kapanmıştı. Yargı başladı, ama Nuh ile ailesi gemiye girdikleri ve kapılar kapandığı için büyük bir güvenlik içindeydiler. Gemiyi sağlayan ve Nuh'u içine girmeye çağıran Rab, şimdi Nuh ve ailesini güvenlik içerisinde saklayacaktı. Nuh'un güvenlik içerisinde bulunmasının sorumluluğu Rab'bin üzerindeydi. Dostum, bu gemi İsa Mesih'i simgelemektedir. İsa Mesih'e iman edenlerin durumu da aynen böyledir. İsa'ya inanan Mesih im anlısı Tanrı'nın güvenliği altındadır. Hamdolsun, Mesih'e inanan bir imanlının koruyucusu Rab'bin kendisidir. Pavlus Koloseliler 3:3'te şöyle diyor: “Yaşamınız Mesih'te saklıdır.” Ne güven veren bir söz! Bu da Mesih'e iman edenlerin kurtuluşlarının ne kadar güvenilir olduğunu gösteriyor. ÇARŞAMBA Mittwoch 18 EYLÜL September Kapı Benim! Bir kimse benden içeriye girerse kurtulur. Yuhanna 10: 9 Ich bin die Tür; wenn jemand durch mich hineingeht, so wird er errettet werden. Johannes 10, 9 jemand: bir kimse hineingehen: (içeriye) girmek gerettet werden: kurtulmak Tanrı'nın Nuh'a yaptırdığı geminin sadece bir kapısı vardı. İsteyen herkes bu kapıdan içeriye girebilirdi. Rab Nuh'u işte bu kapıya çağırmıştı. Nuh ve ailesi de bu kapıdan içeriye girdiler. Bugün de seven Kurtarıcı'nın çağrısı sizedir. İsa Mesih, “Kapı Ben'im” diyor (Yu.10:9). “Bir kimse benden içeriye girerse kurtulur!” Gel sen de bu kapıdan içeriye gir. İsa Mesih'i Rab ve kurtarıcın olarak kabul et ve kurtul. O'nun haç üzerinde sizin günahlarınız için öldüğüne iman et. Bunu yaptığında sen de kurtulmuş olacaksın. Canınızın sonsuz kurtuluşu için gelin, Tanrı'nın sizin için hazırlamış olduğu gemiye binin. Rab İsa Mesih'e iman edin. Böyle yapmakla üzerinize gelmekte olan sonsuz cehennem yargısından kurtulacak, Tanrı'yla barışacak, günahlarınızın bağışına ve sonsuz yaşam güvenliğine kavuşacaksınız. PERŞEMBE Donnerstag 19 EYLÜL September Ey bütün yorgunlar, yükleri ağır olanlar. Bana gelin ve ben size rahat veririm. Matta 11:28 Kommt her zu mir, alle ihr Mühseligen und Beladenen! Und ich werde euch Ruhe geben. Matthäus 11,28 zu mir: bana die Ruhe: rahat geben: vermek Tarihte ün salmış kişilerin büyük sözleri vardır. Ama Rab İsa Mesih'in sözleri çok daha büyüktür. Bu çağrıyı yapan Tanrı'nın özünde, sonsuzluktan bu yana var olan Tanrı'nın beden almış Sözü Rab İsa Mesih'in kendisidir. Tanrı'nın başlangıçsız Sözü olan İsa, sizin ve benim gibi günahlılara Tanrı'nın sevgi yüreğini açıklamak amacıyla yeryüzüne gelip insan bedenine bürünmüştür. O'nun, “Bana gelin” şeklinde yaptığı çağrıya birçokları olumlu yanıt vererek O'na iman etmiştir. İş adamları, askerler, aydınlar ve toplumdışı bırakılmış sıradan basit insanlar, hatta halk tarafından aşağı görülen, serseri ve fahişe olarak bilinen insanlar bile Rab İsa Mesih'e iman ederek yeni bir yaşam bulmuşlardır. Gururlu Petrus İsa'nın “Ardımca gel” çağrısına evet dedi. Ferisi Pavlus Rab'bin çağrısına evet, dedi ve diğer öğrenciler de. Onlar Rab'bin elçileri oldular daha sonra. Rab onları aldı ve ruhsal alanda en yüksek konuma çıkardı. Bugün de Mesih aynı şeyi yapıyor. CUMA Freitag 20 EYLÜL September Bana gelin. Ben sizleri dinlendiririm. Matta 11: 28 Kommt her zu mir! Und ich werde euch Ruhe geben. Matthäus 11,28 ausruhen: dinlenmek zur Ruhe bringen, Ruhe geben: dinlendirmek Tanrı Mesih'in kişiliğinde herkese sonsuz rahat verm ek istiyor. Bundan daha kişisel bir şey olam az! O tüm insanlara, her ırktan, her dilden, her boydan insanlara, “bana gelin, ben size rahat veririm ” diyor. Belki de, “benim işlediğim günah yükü o kadar çok ki, beni kim kabul edebilir? Acaba benim için de bir um ut var m ı? Tanrı beni de sevip affedebilir m i?” diyenler olabilir. Evet, Tanrı sizi de seviyor ve sizi gerçekten affetm eye hazırdır. Bu nedenle İsa Mesih dünyam ıza geldi. O sizi sanki yeryüzünde tek kişi sizm işçesine seviyor. O bugün size, ta yüreğinizin yanına kadar geliyor ve şöyle diyor: “Bana gelin ey bütün yorgunlar”. Sen de bugün yaşam ın ve günahların yorgunluğu içindeysen, İsa'nın bu çağrısına kulak ver ve O'na git. İsa sizi gerçekten çok sevm ektedir, hem de o kadar çok ki, sizin taşıdığınız günah yükünü kendi üzerine alarak sizin yerinize yargılanarak çarm ıhta öldü. Ta ki, siz yargıya gelip cehennem e gitm eyesiniz. İsa'nın çağrısına kulak verin. Sadece O'na yaklaşın, yüreğinizi O'na açın. CUMARTESİ Samstag 21 EYLÜL September Ey bütün yorgunlar ve yükleri ağır olanlar... Bana gelin Matta 11: 28 Kommt her zu mir, alle ihr Mühseligen und Beladenen! Matthäus 11,28 alle: bütün schwer: ağır beladen: yükleri ağır olan Bazen, “Benim kendi dinim var. İsa çağrıda bulunuyorsa Hristiyanlara çağrıda bulunabilir. Benim dinim başka, O'nun çağrısı beni ilgilendirmez” diye soruyorlar. Acaba öyle mi? Bakın İsa burada herhangi bir sınırlama koymuyor ve tüm insanlara seslenerek “Ey bütün yorgunlar” diyor. Hangi ülkeden, kim olursa olsun, bütün insanlar günahlıdır ve ağır günah yükü altındadır. Bu yükü kaldırabilecek tek kişi de, kendisi bütünüyle günahsız olan Rab İsa Mesih'in kendisidir. Bunun herhangi bir dinle falan ilgisi yoktur. Mesih İsa din getirmedi. O kurtuluş ve dinlenme getirdi; esenlik ve barış getirdi. Tanrı'nın sağladığı kurtuluş, O'na gelen herkes içindir. Kurtarıcı'nın kendisi Yuhanna 3:36'da şöyle dedi: “Oğul'a iman edenin sonsuz yaşamı vardır. Oğul'a iman etmeyenin sonsuz yaşamı yoktur, ama Tanrı'nın öfkesi bu kişinin üzerinde kalır.” Tanrı'nın sağladığı kurtuluş herkes için olduğuna göre, sizin için de geçerlidir! Kurtulmak için yapmanız gereken tek şey, İsa'ya gelip O'na yüreğinizi açmanızdır. PAZAR Sonntag 22 EYLÜL September Yükleri ağır olanlar... Bana gelin, Ben sizlere rahat veririm. Matta 11: 28 Kommt her zu mir, alle ihr Mühseligen...! Und ich werde euch Ruhe geben. Matthäus 11,28 kommen: gelmek geben: vermek Dostum, hiç kimse size o esenliği, huzuru veremez. Ama Kurtarıcı İsa iman edene rahat ve huzur vaat etmektedir. Hamdolsun, bu sıkıntılı ve bunalımlı dünyada eşsiz bir huzura sahip olabilirsiniz. İsa'nın yaptığı çağrıya “evet” deyip O'nu yüreğinize Rab ve Kurtarıcınız olarak kabul ettiğinizde bu ruhsal huzur ve rahatlık sizin hayatınızda da olacaktır. Günahın bir yük oluşunun yanı sıra bir de cezası vardır. Tövbe edip İsa Mesih'e iman etmeyen günahlının cezası, sonsuz cehennem yargısıdır. Bundan daha kötü bir şey düşünemiyorum. Kutsal Kitap Tanrı'nın sağladığı kurtuluşu kabul etmeyenlerin gideceği yeri, “sonsuz koyu karanlık” olarak adlandırmaktadır. Yine, asla sönmeyecek olan ateş gölü, cehennem olarak tanımlanmaktadır. Ne yazıktır ki, İsa'nın kurtuluş çağrısını reddedip sonsuza dek cehennem ateşinde kalmayı bilerek yeğleyenler vardır. Ama neden böyle olsun! Bugün kurtuluş gemisi hazır. Sadece o kapıdan içeri girmen gerekir. O zaman sen de kurtulmuş olacaksın. PAZARTESİ Montag 23 EYLÜL September RAB Nuh'un ardından kapıyı kapadı. Tufan kırk gün sürdü. Çoğalan sular gemiyi yerden yukarıya kaldırdı. Yaratılış 7: 16S17 Und der HERR schloß hinter ihm (Noah) zu. Und die Flut kam vierzig Tage lang über die Erde. Und die Wasser wuchsen und hoben die Arche empor, so dass sie sich über die Erde erhob. 1. Mose 7,16S17 Nuh ve ailesi gemiye bindiler. Tanrı kapıları kapadı ve tufan da başladı. O günün dünyası yok oldu. Sadece 8 kişi kurtuldu. Bunlar Nuh, eşi, üç oğlu Ham, Sam, Yafet ve üç gelini. Sular yeryüzünden çekilmeye başladı. Yüz elli gün geçtikten sonra sular azaldı ve gemi Ararat dağları üzerine oturdu. Ararat dağı, aslında bizim bildiğimiz Ağrı Dağı'dır. Doğuda, Iğdır kentinin hemen yanı başındadır. İşte Nuh'un gemisi bu dağlardan en yükseğine, Büyük Ağrı Dağı'nın en yüksek zirvesine oturdu. Son yıllarda Ağrı dağında Nuh'un gemisini arama girişimleri olmuştur, ama arkeolojik açıdan kesin bir bilgi elde edilememiştir. Buradaki “oturdu” sözü İsa Mesih'in Tanrı sağında oturmasını anımsatıyor. İsa, “Günahlardan arınmayı sağladıktan sonra ulu Tanrı'nın sağında oturdu” (İbr.1:3). Bu, İsa Mesih'in kurtuluş işini yüzde yüz tamamladığını gösterir. Tanrı sağında oturması, O'nun halen yetki ve yeterliğe sahip olduğunu, kendisine iman edenlere aracılık ettiğini ve onları korumaya devam ettiğini gösterir. SALI Dienstag 24 EYLÜL September RAB, Nuh ve oğullarını kutsayarak, “Verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun” dedi. Yaratılış 9: 1 Und Gott segnete Noah und seine Söhne und sprach zu ihnen: Seid fruchtbar, und vermehrt euch, und füllt die Erde! 1. Mose 9,1 segnen: kutsamak Bizler genelde Adem ile Havva'nın çocuklarıyız diyoruz. Aslında daha yakın bir tarihe bakacak olursak, daha yakın bir geçmişte daha yakın bir akrabalığımız vardır. Tüm insanlık ailesi Nuh peygamberden gelmektedir. Yani, bugünkü insanlar Nuh'un üç oğlundan türediler. Ham'dan tüm Afrikalılar, Sam'dan Samiler, Yafet'ten de beyaz ırk. Yani bugün Türkler, Almanlar, Ruslar, Ermeniler, Kürtler, İngilizler, Amerikalılar Yunanlılar, Fransızlar Avrupa - hep Yafet'in soyundan gelmedir. Demek ki ister hoşumuza gitsin, isterse gitmesin bizler bir atanın (Yafet'in) torunlarının, torunlarının torunlarıyız. Akrabayız, kardeşiz. İnsanların bölünmeleri, birbirlerine düşmanca davranmaları, birbirlerinden nefret etmeleri, savaşmaları, öldürmeleri hep insan bozukluğunun, yozluğunun, kötülüğünün ürünleridir. İsa Mesih kurtuluş gemimiz oldu. O'na yüreklerimizi açtığımızda yüreklerimize o göksel barış, esenlik gelir, insan ve kardeş olduğumuzun bilincine varırız. Ancak o zaman birbirimizle de ayrım gözetmeden kardeşçe, barış içerisinde yaşayabiliriz. ÇARŞAMBA Mittwoch 25 EYLÜL September Verimli olun, çoğalıp yeryüzünü doldurun. Yaratılış 9: 1 Seid fruchtbar, und vermehrt euch, und füllt die Erde! 1. Mose 9,1 fruchtbar: verimli sein: olmak füllen: doldurmak Bu tam ne anlama geliyor? Gelin buna İstanbul'u bir örnek alarak Nuh'un gününde olanlara bir bakalım. Bir gün arabanıza atlayıp Yedikule'den Beşiktaş'a gideceksiniz. Önünüzde arabalar, dolmuşlar, kamyonlar dolu. Korna seslerinden kafanız şişmiş. Bir de bakıyorsunuz ki, bir saatten beri yollardasınız. Tepeniz atıyor, arabayı bir kenara park edip “Ben bu işten vazgeçtim” diye eve dönüyorsunuz. O gece bir tufan kopuyor. Nasıl olmuşsa herkesi sel götürmüş, ama siz ve aileniz kurtuluyorsunuz. Sular çekilince, “Bizim arabaya ne oldu?” diye merak edip E5'e çıkıyorsunuz. Aman efendim ne bir manzara! Ortalarda kimseler yok. Yollar bomboş, ne korna sesi, ne gürültü, ne de benzin kokuları! İşte böyle bir durumda Rab size “verimli olun ve çoğalıp yeryüzünü doldurun” dese bunun anlamı olurdu, değil mi? İşte buna benzerlikte Tanrı da Nuh peygambere ve ailesine, “Verimli olun ve yeryüzünü doldurun” dedi. İşte bugünkü nesil, insanlık bu bereketin ürünleridir. İnsanlığımızın, kardeşliğimizin aslında önemini bilmeliyiz. PERŞEMBE Donnerstag 26 EYLÜL September Kim insan kanı dökerse, kendi kanı da insan tarafından dökülecektir. Çünkü Tanrı insanı kendi benzerliğinde yarattı. Yaratılış 9:6 Wer Menschenblut vergießt, dessen Blut soll durch Menschen vergossen werden; denn nach dem Bilde Gottes hat er den Menschen gemacht. 1. Mose 9,6 das Blut: kan Tufandan sonra, ilginç bir şekilde Rab Nuh'a, adam öldüren öldürülecektir, diyor. Rab neden bu buyruğu verdi? Neden insan kanı akıtanın öldürülmesini istedi? Çünkü “Tanrı insanı kendi benzerliğinde yarattı!” Bu nedenle insanın Tanrı önünde büyük bir değeri vardır. Kimse - durum ne olursa olsun, asla insan canına kıymamalıdır. Can Tanrı'ya aittir. İnsan canını Tanrı'dan başka hiç kimsenin almaya hakkı ve yetkisi yoktur. Bir kişi bilerek, isteyerek adam öldürürse ve bu kesin olarak kanıtlanırsa devlet infaz işini yapmalıdır. İnsan öldüren insan tarafından öldürülecektir derken burada kesinlikle misilleme, kan davası söz konusu değildir. Ancak bu yargılama işini Rab'bin devlete verdiği yetkiyle yerine getirmesi gerekir. Kişisel ilişkilerimizde Rab bizim her zaman bağışlayıcı olmamızı ister. Bize kötülük yapıldığı zaman bile hemen misillemeye geçmemizi istemez. Tersine bağışlamamızı ister. CUMA Freitag 27 EYLÜL September Tufandan sonra kayda geçen, ulus ulus, boy boy, yeryüzüne yayılan bütün bu insanlar Nuh'un soyundan gelmedir. Yaratılış 10: 32 Das sind die Sippen der Söhne Noahs nach ihrer Geschlechterfolge, in ihren Nationen; und von diesen aus haben sich nach der Flut die Nationen auf der Erde verzweigt. 1. Mose 10,32 Hangi ulustansın? Hangi ırktan geliyorsun? Bunun bir önemi var mı? Kesinlikle hayır! Sen istediğin kadar kendini başkasından ya da halkını başka uluslardan, halklardan üstün gör! Bu hiçbir şeyi değiştirmez. Çünkü dedenin dedesinin dedesini tanıyorum. Eğer beyaz ırktansan, onun adı Yafet'tir. Afrikalılar, Yahudiler de Yafet'in kardeşleri Ham ve Sam'dan gelmedir. Ne ben senden üstünüm, ne de sen benden. Hepimiz aynı atanın çocuklarıyız. Öyleyse birbirimize neden böyle bakmayalım? Buna engel olan nedir? En büyük engel günahtır, dostum. Günah bizi sevginin, yaşamın özü olan Tanrı'dan ayırdığı, kopardığı için varlığımız Nuh'un günlerindeki insanlar gibi pislikle, kötülükle, yozlukla, ahlaksızlıkla, merhametsizlik ve bencillikle doludur. Bu nedenle yargı altındayız. Ama şükrolsun ki Tanrı bize de bir kurtuluş gemisi sundu. Bu gemiye giden tek yol ve tek kapı vardır. İsa Mesih “Yol, gerçek ve yaşam benim” dedi. O aynı zamanda “Kapı benim” dedi. “Benden giren kurtuluş bulur!” Bu davete sen da çağrılısın. CUMARTESİ Samstag 28 EYLÜL September Yükünü Rabbe bırak, O sana destek olur. Doğruyu asla sarsılmaya bırakmaz. Mezmur 55: 22 Überlass deine Last dem Herrn, er hält dich aufrecht. Er wird den Gerechten niemals wanken lassen. Psalm 55, 22 überlassen: bırakmak, teslim etmek die Last: yük Değerli dostum, bu dünyada yapayalnız kaldığını, Tanrı'nın seni unuttuğunu hiç düşündüğün oldu mu? Belki Tanrı'ya çok sevdiğin hasta birinin iyileşmesi için yakardın, ama hiçbir şey olmadı ve o insanı kaybettin. Belki de eşinin değişmesi için dua ettin, ama o daha da kötüye doğru gitti. Ya da bir sorunun, bir acın için dilekte bulundun, yalvardın, ama değişen bir şey olmadı. İşte böyle anlarda kişi çok çabuk unutulduğunu sanır, Tanrı'nın onu sevmediği kanısına kapılır. Bizler Tanrı'nın bize olan sevgisini, ilgisini ancak görebildiğimiz, duyduğumuz şeylerle ölçeriz. Oysa Tanrı'nın sessiz durması, bizi unuttu ya da bizimle ilgilenmiyor anlamına gelmez. Tanrı bize göre sessiz görünebilir, ama öyle değildir. Şu kadarını kesin olarak söyleyebilirim ki, Tanrı bizim yaşamlarımızda kendi isteğini gerçekleştirmek, yani bizi olgunlaştırmak, güçlendirmek için sıkıntıları, zorlukları kullanabilir. O'na güvenelim. PAZAR Sonntag 29 EYLÜL September Yükünü Rabbe bırak, O sana destek olur. Doğruyu asla sarsılmaya bırakmaz. Mezmur 55: 22 Überlass deine Last dem Herrn, er hält dich aufrecht. Er wird den Gerechten niemals wanken lassen. Psalm 55, 23 lassen, überlassen: bırakmak überlass: bırak er lässt nicht: bırakmaz Zor durumdayken ya da acılarım, sorunlarım varken ne yapmalıyım? diye sorabilirsin. Bunun yanıtı hem kolay, hem de zordur: TANRI'YA GÜVEN. Bu yanıt, sen kaygılar içindeysen, basit gelebilir. Ama yine de “Yükünü Tanrı'ya ver ve O'na güven” diyeceğiz. Çünkü Rab’be güvenenleri Rab asla bırakmaz. Rab’be güvenmeliyiz. Başka seçeneğimiz yoktur. Kendi deneyimlerimizden de anlayabiliriz ki, Tanrı'ya sırt çevirdiğimiz zamanlarda hep zararlı çıktık. Belki de bana diyeceksin ki, “Sen benim durumumu anlamıyorsun”. Haklı olabilirsin; ama Tanrı'nın verdiği vaade bakmamız gerekir. Aynı zamanda da Kutsal Kitap'ta Tanrı'ya güven bağlayanların yaşamlarına bakmamız gerekir. Örneğin, Yusuf peygamberi ya da Eyup peygamberi örnek olarak verebiliriz. Bu insanlar Tanrı'ya güvenmeyi sürdürdü ve Tanrı'ya sadık kaldı. Tanrı da sonuçta onları büyük bereketlerle bereketledi. Sen de Tanrı'ya güvenmeye devam et, kardeşim. PAZARTESİ Montag 30 EYLÜL September Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Matta 5: 3 Glückselig die Armen im Geist, denn ihrer ist das Reich der Himmel. Matthäus 5, 3 glücklich: mutlu, sevinçli İsa Mesih'in dağ başında verdiği o ünlü konuşmasında ilk söz “Ne mutlu” sözüdür. İsa Mesih sözlerinde, iyiler, dindarlar, namaz kılıp oruç tutanlar, hacca gidenler, sadaka verenler Tanrı'nın krallığına, egemenliğine girecekler demiyor. Rab, ruhta fakir olanların mutlu olduğunu söylüyor. Acaba ruhta fakir olmak ne demektir? Ruhta fakir olmak, saf, aciz, aklı kıt olmak anlamına gelmez. Ruhta fakir olan, kendi eksiklerini, kendi sevgisizliğini, kendi merhametsizliğini, kısacası kendi yetersizliğini, günahlılığını gören kişidir. Belki bana, yok arkadaş, günahımı görmek beni mutlu değil, üzgün, mutsuz eder, diyeceksiniz. Evet, çok doğru! Ama eğer günahınız sizi üzerse, uykusuz bırakırsa, ne mutlu size! Çünkü kurtulmak, bağış bulmak için atılacak ilk adım, kendimizi olduğumuz gibi görmektir. İşte o zaman günahtan kurtulmak için çare arayacaksınız. Siz çare aradığınızda, adım attığınızda Tanrı da size gereken desteği - yardımı sağlayacaktır. BABA SEVGİSİ Senin baban nasıl biridir? Bazıları, benim babam harika derken birçokları da, korkunç diyor. Peki, Tanrı’ya “baba” diyebilir misin? Tanrı bizim babalarımıza benzer mi? Tanrı’nın nasıl bir yüreği vardır bizlere karşı? Tüm bu sorulara yanıtı “Baba Sevgisi” adlı kaset ve CD’mizde bulabilirsiniz. BAĞIŞLAMAK Bağışlamak ne demektir? Neden bağışlamak o kadar zordur? Biz günahlı insanlarız. Peki, Tanrı bizi nasıl bağışlıyor? Bağışlama konusunda Tanrı’nın buyruğu nedir? Tüm bu sorulara “Bağışlamak” adlı kaset ve CD’mizde yanıt bulacaksınız. Her kaseti ve CD’yi 2,50 Euro’ya elde edebilirsiniz. Posta ücreti için ayrıca 1,00 € hesap edin. Ismarlama adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de İnternet ve telefon aracılığıyla her gün cesaret veren 2-3 dakikalık bir vaazı ya da 20-30 dakikalık Kutsal Kitap yorumunu dinleyebilirsiniz. Telefon numarası: 0 64 41 - 208 16 15 Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik. Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur. www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz. Şu kitapları okumanızı öneririz: Evet, Gerçektir . . . . . . . . . . . . . 2,00 € Bu kitap İsa Mesih’in yaşamını anlatıyor. 54 renkli resimle süslenmiştir. Bu eserden çocuklarınız da yararlanacaklar. Tanrı’yı Sevmek . . . . . . . . . . . . 1,50 € “Tanrı’yla Baş Başa” serisinde yayınlanmış, çok değerli bulduğumuz bir kitap. Tanrı’ya yakın olmak, Tanrı’yı sevmek isteyen okuyucular için yazılmıştır. Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarına bir Euroluk posta ve ambalaj masraflarını da ekleyip tutarı Alman posta pulu olarak mektupla adresimize gönderebilirsiniz. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de S O N S U Z M İR A S G ö k y ü zü n d e k e n d in e H a zin e le r b irik tir G e ç ic id ir b u d ü n y a S o n s u z y a ş a m T a n rı’d a Bende sonsuz yaşam var B u n u M e s ih ’te n a ld ım B a n a b ir m ira s v e rd i S o n s u za d e k k a lıc ı S a h ip o ld u ğ u m m ira s H e p y e n id ir, ç ü rü m e z O rd a h e p g ün dü z v a r d ır K a ra n lık a s la o lm a z G ö zle rin d e n y a ş la rı S ile c e k tir R a b b im iz O rd a n e y a s n e ö lü m N e a y rılık o la c a k K a rd e ş le rle b irlik te O la c a ğ ız h e p o rd a T a n rım ızın k e n d is i A ra m ızd a o la c a k T a n rım ızın k e n d is i H e p b izim le o la c a k SALI Dienstag 1 EKİM Oktober Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Matta 5: 3 Glückselig die Armen im Geist, denn ihrer ist das Reich der Himmel. Matthäus 5, 3 der Geist: ruh im Geist: ruhta arm: yoksul Tüm dünyada her insanın en başta aradığı, özlediği güvenlik, esenlik ve mutluluk değil midir? Çünkü dünyada gerçek anlamda güvenlik, esenlik ve mutluluk yoktur. Türkiye'de çok fakir bir yaşamı olan bir tanıdığım şöyle anlattı bana yaşam öyküsünü: Almanya'ya geldiğimde bol para kazanacağım, dedim. Çünkü bol param olduğunda mutluluğa kavuşabileceğimi düşünüyordum. Almanya'da yıllarca çalıştım; bol param oldu. Sadece bu değil, evlendim, üç çocuğum oldu, Türkiye'de yazlığım bile oldu; ama mutluluğu bir türlü yakalayamadım. Hayal kırıklığına uğradım. Tanınmış bir ses sanatkarı, “Her şeyim var, halk beni seviyor; herkes bana hayran. Dünyanın en mutlu insanı olmam gerekirken mutlu değilim, tam tersine, acınacak haldeyim. Niçin?” diye soruyordu. Evim var, yuvam var, çocuklarım var, işim var, ama mutlu değilim diyen nice insan vardır. Sen de böyle biri misin dostum? Tanrı Sözü, mutlu insan ruhsal yoksulluğunu bilen insandır, diyor. Ne demektir gerçekte ruhta yoksul olmak? Bunu önümüzdeki günlerde açıklayacağız. ÇARŞAMBA Mittwoch 2 EKİM Oktober Bunları size sevincim sizde kalsın ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim. Yuhanna 15:11 Dies habe ich zu euch geredet, damit meine Freude in euch sei und eure Freude völlig werde. Johannes 15, 11 die Freude: sevinç eure Freude: sevinciniz Adamın biri büyük bir bunalım içindedir. Bir psikoloğa gider ve “ben çok mutsuz ve yalnız bir insanım. Bana yardım edebilir misiniz?” diye sorar. Psikolog ona, bir sirke git, orada umutsuz insanları güldüren palyaçoyla görüş, der. Bunun üzerine adam, “o palyaço insan benim efendim”, der. “Evet, herkesi güldürüyorum, ama ben mutsuzum, yalnızım ve içim, hayatım bomboş!” Acaba bu senin de mi resmin? İnsan mutluluğu arıyor, ama dünya insana bu mutluluğu veremiyor. İsa, “Ben, insanlar yaşama, bol yaşama sahip olsunlar diye geldim” (Yu.10:10) ve “Bunları size sevincim sizde kalsın ve sevinciniz tamamlansın diye söyledim“, (Yu.15:11) der. Bununla da görüyoruz ki, mutluluğun, esenliğin, sevincin kaynağı Tanrı'dır. Eğer yüreğiniz Tanrı'ya verilmezse, hiçbir zaman o mutluluğu bulamayacaksınız. PERŞEMBE Donnerstag 3 EKİM Oktober Almanya’da milli bayramdır Ey susamış olanlar, sulara gelin. Yeşaya 55:1 Auf, ihr Durstigen, alle, kommt zum Wasser! Jesaja 55, 1 Durst bekommen: susamak Durst haben: susamış olmak der Durstige: susamış olan İnsanlar her çağda mutluluğu hep yanlış yerlerde aramıştır ve halen de aramaktadır. Yeşaya Peygamber günümüzden 2700 yıl kadar önce, mutluluk ve güvenliğe özlem duyan insanlara şöyle haykırmıştır: “Ey susamış olanlar, sulara gelin. Parası olmayanlar, gelin satın alın ve yiyin. Gelin, şarabı ve sütü parasız, bedelsiz alın. Paranızı neden ekmek olmayana, emeğinizi doyurmayana harcıyorsunuz? Beni iyi dinleyin ki, iyi olanı yiyesiniz, bolluğun - bereketin - tadını çıkarasınız” (Yeş.55:1-2). Yeşaya peygamber bu insanlara konuşurken, onları günahlarından dolayı azarlamıyordu. Ya da onları yaptıkları kötülükler, ahlaksız davranışlar nedeniyle azarlamıyordu. Ancak onlara şöyle soruyordu: “Yaşamdan beklediklerinizi alıyor musunuz? Hayatınızda bir esenlik, barış, doygunluk var mı? Paranızı ekmek olmayana, emeğinizi doyurmayana neden harcıyorsunuz?” Peki dostum, sen ne yapıyorsun? Nerede o mutluluğu bulmaya çalışıyorsun? Unutma ki, mutluluğun kaynağı sadece Tanrı’dır. CUMA Freitag 4 EKİM Oktober Öğüde kulak veren başarıya ulaşır, Rabbe güvenen mutlu olur. Süleyman'ın Özdeyişleri 16: 20 Wer auf das Wort achtet, findet Gutes, und glücklich der, der dem HERRN vertraut! Sprüche 16, 20 das Ohr: kulak geben: vermek achten, horchen, aufmerken: kulak vermek İnsanlar bu maddeci dünyamızda mutluluğa kavuşabilmek için inanılmaz bir arayış ve çaba içindedir. Bir taraftan bilim ve teknik alanda hızla ilerliyor, bilgilerimiz çoğalıyor, ama diğer taraftan da, bilgeliğimiz, eski deyimle hikmetimiz azalıyor. Özellikle Avrupa'da yaşayan bizler en azından ekonomik olarak iyi durumdayız, her şeye sahibiz, değil mi? Ama yüreğimizde bir doyumsuzluk, can sıkıntısı, bir güvensizlik vardır. Birçok insan bu doyumsuzluğu gidermek için her tür zevke, eğlenceye dalıyor, ama hoşnutsuzluk, mutsuzluk daha da çoğalıyor. Burada biraz huzur, orada biraz eğlence derken hiçbir şeyin kalıcı ve doyurucu olmadığını görüyoruz. Doymak nedir bilmeyen bir deniz gibi arayışımız sürüp gider. Gerçekten insanoğlu bu dünyada o aranan mutluluğa sahip olabilir mi? Evet, olabilir. Bakın Süleyman peygamber ne diyor: “Rabbe güvenen mutlu olur!” (Öz.16:20). Dostum , m utluluğun kaynağı Tanrı'dır. O'na git. CUMARTESİ Samstag 5 EKİM Oktober Size esenlik bırakıyorum. Size kendi esenliğimi veriyorum. Yuhanna 14: 27 Frieden lasse ich euch, meinen Frieden gebe ich euch. Johannes 14, 27 der Friede: esenlik lassen, überlassen: bırakmak Ne bekliyoruz bu yaşamdan? Esenlik, huzur arıyoruz. Mutluluk, sevinç istiyoruz. Aradığımız, sadece belirli bir süre var olan, koşullara göre değişen bir huzur, mutluluk ve sevinç değil, yüreğimize, varlığımızın derinlerine işleyen, yaşamın getirdiği sorunlar, acılar ve yükler karşısında etkili olabilecek bir huzurdur. Sonra bir anlam arayışı içerisindeyiz. Yani bu yaşamda şaşkın, aklımız karışmış, nereden gelip nereye gittiğimizi merak ediyoruz. Aynı zamanda da Tanrı'ya yakın olmak, O'nun bizi kabul ettiğini bilmek istiyoruz. İsa Mesih öğrencilerine şöyle dedi bir keresinde: “Size esenlik bırakıyorum. Size kendi esenliğimi veriyorum!” Bu söz ile İsa, aradığımız esenliğin, huzurun, barışın yanıtı olduğunu belirtti. Sen de esenlik bulmak istiyorsan, İsa'ya geleceksin. Başka yolu yok. PAZAR Sonntag 6 EKİM Oktober Ne mutludur ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Matta 5: 3 Glückselig die Armen im Geist, denn ihrer ist das Reich der Himmel. Matthäus 5, 3 der Himmel: gök das Reich, die Herrschaft: egemenlik Tanrı'ya doğru atılan ilk adım, ruhsal yoksulluğumuzun bilincine varmaktır. Ruhta yoksul olanlar, yaşamın değerini, gelip geçici olan yersel değerlerle, mal varlıklarıyla değil, yok olmayacak sonsuzluk boyunca kalacak olan değerlerle ölçerler. Bilge kişi, ruhsal zenginliği olmadığını açıkça itiraf eden ve yüreğini alçaltarak, “Tanrım, ben günahlıya merhamet et” diye haykırandır. Tanrı Sözü, varlığımızda bir hastalığın olduğunu ve bu hastalığın kanser hastalığından daha kötü olduğunu öğretir. İşte bu hastalık, dünyadaki tüm sıkıntı ve zorlukların kaynağıdır! Yaşamlarımıza dertler, sıkıntılar ve hayal kırıklıkları getiren bir hastalıktır bu. Bu hastalığın adı günahtır. Bizler, bizi Yaratana karşı günah işledik. Tanrı Sözü de, “Herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı” der (Rom.3:23). İşte bu günah bizi esenliğin, yaşamın, huzurun kaynağı olan Tanrı'dan ayırmıştır. Mutluluk, huzur ve hoşnutluğa giden yolun ilk adımı, günahımızdan tövbe edip Tanrı'ya dönmektir. PAZARTESİ Montag 7 EKİM Oktober İnsan annesinin rahminden çıplak çıkar. Vaiz 5: 15 Nackt ist er von seiner Mutter Leib gekommen. Prediger 5, 14 nackt: çıplak herauskommen: çıkmak Şu gerçeği hiç bir zaman aklımızdan çıkarmamamız gerekir değerli dostum: Dünyaya gelirken hiçbir şey getirmedik, yani dünyaya eli boş, çıplak geldik ve bu dünyadan göçüp giderken de hiçbir şeyimiz olmayacak, eli boş gideceğiz! Öyleyse bu gerçeği neden göz ardı ediyor ve öneme almıyoruz? Bu dünyaya çıplak gelmedik mi? Yoksul doğmadık mı, yoksul ölmeyecek miyiz? Tanrı'nın sonsuz merhameti, kayrası ve sevgisi olmasaydı, sonsuzlukta da yoksul olacaktık, yani cehennemlik olacaktık. Ama şükürler olsun ki, Tanrı bizlere merhamet etti ve kayrasını sundu. Bu kayra aracılığıyla bizler zenginleşiyoruz, sonsuz yaşam zenginliğine kavuşuyoruz. Ancak bu yaşamdayken Tanrı'nın sunduğu bu kayraya sahip olmak gerekir. Ruhta yoksul olanlar, yaratılmış olduklarının ve günahlı olduklarının bilincindedirler. Ruhsal yoksulluğunu bilenler günahlarından tövbe ederek imanla Mesih'e dönerler. SALI Dienstag 8 EKİM Oktober Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Yuhanna 1:12 So viele ihn aber aufnahmen, denen gab er das Recht, Kinder Gottes zu werden, denen, die an seinen Namen glauben. Johannes 1, 12 annehmen, aufnehmen: kabul etmek İsa, Tanrı'nın egemenliğine girmeden önce çocuklar gibi olmamız gerektiğini söylemişti. Çocuklar bağımlıdırlar. Anne babalarının koruma ve bakımına muhtaçtırlar. İlişki ve konumları nedeniyle yoksul değildirler. Ancak anne-babalarıyla kurulu bir ilişkileri olmasaydı, çaresiz ve gerçekten yoksul olabilirlerdi. Mesih'e geldiğimizde harika bir şey hemen gerçekleşir. Tanrı'nın çocukları oluruz. Tanrı'nın oğulları ve kızları olarak Tanrı ailesinin bir parçası haline geliriz. Bakın Tanrı Sözü ne diyor: “Kendisini kabul edenlere SO'nun adına iman edenlereS gelince onlara Tanrı'nın çocukları olma yetkisi verdi. Bunlar doğal kan ilişkisinden, bedenin isteğinden ya da insan isteğinden doğmadı; tam tersine Tanrı’dan doğdular” (Yu.1:12S13). Bir zamanlar Tanrı'ya yabancıydık, haklarımız ya da ayrıcalıklarımız yoktu; ama İsa Mesih'te Tanrı'nın ailesine kabul edildik (Ef.1:5S6). Bizler İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın çocukları olduk (Gal.3:26). İşte bu Tanrı'nın sunduğu müjdedir - İyi Haber'dir. ÇARŞAMBA Mittwoch 9 EKİM Oktober Bir baba çocuklarına nasıl sevecen davranırsa, RAB de kendisinden korkanlara öyle sevecen davranır. Mezmur 103:13 Wie sich ein Vater über Kinder erbarmt, so erbarmt sich der HERR über die, die ihn fürchten. Psalm 103, 13 fürchten: korkmak der Vater: baba Bizler İsa aracılığıyla Tanrı'nın çocukları olduk ve O'na bağımlıyız. Bağımlı çocuklar yiyecek, giyecek ve barınakları için kaygılanarak vakit geçirmezler. Her şeyin anne babaları tarafından sağlanmasını beklerler ve beklemeye de hakları vardır. İsa Mesih de kendi bağlılarına şöyle dedi: “Öyleyse ne yiyeceğiz, ne içeceğiz ya da ne giyeceğiz diyerek kaygılanmayın. Tanrısızlar durup dinlenmeden tüm bunları ararlar. Göksel Babanız bütün bunlara gereksinmeniz olduğunu bilir. Siz her şeyden önce Tanrı'nın hükümranlığını ve doğruluğunu arayın, bunların tümü size sağlanacaktır” (Matta 6:31S33). Yaşamımızdan, geleceğimizden Tanrı sorumlu olduğundan tüm kaygılarımızı O'na verebiliriz (1 Pet.5:7). Rab İsa Mesih, “Yüreğiniz sıkılmasın” diyor (Yu.14:1). Tanrımız, “sizlerin yükünü ben yükleniyorum. Bu nedenle düşünmeyin. Yüklerinizi bana verin” diyor. Bağımlı çocuklar Rab’be çekinmeden ihtiyaçlarını söylerler. Nitekim Tanrı Sözü de, “İnayet tahtına tam güvenle yaklaşın. Öyle ki, yardıma ihtiyaç duyduğ u n u zd a m e rh a m e t v e l ü t u f b u la s ın ız ” (İbr.4:16) der. PERŞEMBE Donnerstag 10 EKİM Oktober Ne mutlu ruhta yoksul olanlara! Çünkü Göklerin Egemenliği onlarındır. Matta 5: 3 Glückselig die Armen im Geist, denn ihrer ist das Reich der Himmel. Matthäus 5, 3 gehören: ait olmak gehört ihnen: onlara aittir, onlarındır İsa Mesih'in zamanındaki din adamları genellikle varlıklı kişilerdi. Varlıklı oldukları için din eğitimi alabilmişlerdi. Yoksullarsa günümüzde de olduğu gibi doğru dürüst eğitim alamazlar ya da az bir kısmı eğitim alsalar bile bunu büyük zorluklar ve fedakarlıklarla yapabiliyorlardı. Zengin din adamları eğitim görememiş halkı hor görür, onlara tepeden bakarlardı. Gururlanarak başkalarını hiçe sayıp kendilerini beğeniyorlardı, ama onların da yüreklerinde o mutluluk yoktu. Oysa hem yoksullara hem de eğitim görememiş insanlara Tanrı değer verir, onları sever ve “göklerin egemenliğine” çağırır. Aslında Tanrı önünde zengin ile fakir arasında, okumuş ya da okuyamamış arasında hiç fark yoktur. Tanrı önünde aslında hepimiz muhtaç, bilgisiz ve günahlıyız. Ne mutlu ruhsal ihtiyaçlarını görüp kurtuluşa, göklerin egemenliğine yaklaşanlara. Tanrı onlara yakındır. CUMA Freitag 11 EKİM Oktober Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edileceklerdir. Matta 5: 4 Glückselig die Trauernden, denn sie werden getröstet werden. Matthäus 5, 4 traurig: yaslı der Trost: teselli trösten: teselli etmek İsa Mesih, “Ne mutlu yaslı olanlara” sözleriyle acaba ne demek istemişti? Tabii ki, her durumda ağlamaktan, gözyaşları dökmekten söz etmiyordu İsa. Ya da acı çekmiş, duygusal yönden durumu altüst olmuş insanlar bereket alacaklar demedi. “Ne mutlu yaslı olanlara” sözcüğü, ilk başta mantığa ters geliyor, değil mi? Acıyla sevinç bir arada olabilir mi? İnsan yas ve acı içindeyken nasıl mutlu olabilir? Yaslı olmak ölüm ya da felaketten doğan acı, derin üzüntü duymak, kaygılanmak, kederli olmak anlamına gelir. Yas tutmanın karşıtı nedir? diye sorsam, herhalde sevinç diyeceksiniz; bu bir bakıma doğrudur. Ama sözcüğün karşıt anlamı duyarsızlık, ilgi eksikliği, boş vericilik, aldırmama olarak ifade edilebilir. Yas tutmamın nedeni, diğer insanların ya da benim kendi acılarım ve yürek sızılarım yüzünden yüreğimin etkilenmesidir. İlgilenmez ve kayıtsız kalırsam yas tutmama gerek kalmaz. Yas tutan kişi, seven ve duyarlı olan insandır. CUMARTESİ Samstag 12 EKİM Oktober Bu sözlerimi duyup uygulayan herkes evini kaya üzerinde kuran akıllı adama benzer. Matta 7:24 Jeder nun, der diese meine Worte hört und sie tut, den werde ich mit einem klugen Mann vergleichen, der sein Haus auf den Felsen baute. Matthäus 7, 24 klug: akıllı der Fels: kaya İsa Mesih, dağ yamacında verdiği o ünlü vaazından hemen sonra iki insanın yaşam öyküsünü anlatır. Adamlardan biri, evini zemini sağlam olmayan kum üstüne inşa etmeye karar verir. Bunu yapmak kolaydır. Diğer adam böyle yapmaz, daha çok, daha ağır çalışmayı göze alıp evini bir kaya üzerinde inşa eder. Dıştan bakıldığı zaman her iki ev de aynı gözükürler. Arada pek fazla bir fark yok. Hatta kum üzerinde kurulan ev daha şık görünebilir. Ancak, fırtınalar ve seller geldiğinde kum üzerine kurulmuş olan ev yıkılır. Kaya üzerine kurulmuş olan ev ise selin, fırtınanın saldırılarına dayanarak ayakta kalır. İsa Mesih sözlerini şöyle noktalar: “Bu nedenle, sözlerimi işitip uygulayan herkes evini kaya üstüne kuran akıllı adama benzer” (Matta 7:24). Yaşamlarımız, sadece ve sadece Tanrı Sözü'nün sonsuz gerçeği üzerine kurulduğu zaman, yaşam fırtınalarına dayanabileceklerdir. Tanrı'yı yaşamın merkezi yapmayan yüzeysel bir yaşam, bize gerçek mutluluk için asla sağlam bir temel olamaz. PAZAR Sonntag 13 EKİM Oktober Vay başıma! Mahvoldum; çünkü dudakları kirli bir adamım; ve gözlerim, Kralı, Orduların Rab'bini gördü. Yeşaya 6:5 Da sprach ich: Wehe mir, denn ich bin verloren. Denn ein Mann mit unreinen Lippen bin ich. Denn meine Augen haben den König, den HERRN der Heerscharen, gesehen. Jesaja 6, 5 Yeşaya peygamber, bir insanın mutluluğa kavuşmadan önce yas tutarak diz çökmesi gerektiğini yaşayarak öğrenmişti. Tanrı kutsallığını gördüğünde “Vay başıma, mahvoldum” demekten kendini alamadı. Tanrı'nın kutsallığını gördükten sonra insani iyiliğimizle yetinemeyiz. Ancak, günahlılığımız ile ilgili yas tutmamız kısa sürmeli, çünkü Tanrı, “Kendi uğrumda senin günahlarını silen benim ve senin suçlarını anmayacağım” der (Yeş.43:25). Güçlenmeden önce, güçsüz olduğumun farkına varmam gerekir. Bilge olmadan önce akılsız olduğumu anlamam gerekir. Güce kavuşmadan önce, güçsüz olduğumu itiraf etmeliyim. Bir kurtarıcı ile sevinebilmek için önce, günahlarımdan dolayı kederlenmeliyim, üzülüp yas tutmalıyım. Tanrı'nın düzeninde yas tutmak daima sevinmekten önce gelir. Bu nedenle Tanrı Sözü de “Ne mutlu çaresiz ve yetersiz oldukları için yas tutanlara!” demektedir. PAZARTESİ Montag 14 EKİM Oktober Ne mutlu isyanı bağışlanan, günahı örtülen insana! Mezmur 32: 1 Glücklich der, dem Übertretung vergeben, dem Sünde zugedeckt ist! Psalm 32, 1 der Aufstand, die Übertretung: isyan Şunu bilmek gerekir ki, ruhsal alanda Tanrı'nın sağladığı o yüksek düzeye, yüceliğe çıkmadan önce, üzüntü vadisine inmek, o yas vadisinden geçmek gerekir. Mesih İsa'yla paydaşlığa girmeden önce, Mesihsiz kaybolmuş insanlar olduğunuzu görmeniz gerekir. Çünkü gerçekten de İsa Mesih yeryüzüne gelmeseydi hepimiz günahlarımız içinde sonsuz yargıya çarptırılıp mahvolacaktık. Yeni ve sonsuz yaşama başlayabilmek için günahlarımızı görmemiz, bu günahlarımızın bizi iflas ettirdiğini anlamamız gerekir. Bu yapıldığında Tanrı'nın İsa Mesih'te sunduğu kurtuluşa geliriz. Başka deyişle bağışlanır ve o mutluluğa, sevince kavuşuruz. Dostum, eğer günahım için üzüntü duymuyor, yas tutmuyorsam, tövbe etmeye de gerek duymam. Ama ben de Yeşaya peygamber gibi, günah, kirlilik, yetersizlik yasını yaşadım. Bundan sonra bağışlanmanın verdiği o sevince, esenliğe kavuştum. Sen de kavuşabilirsin. SALI Dienstag 15 EKİM Oktober Rab, yüreği kırık olanlara yakındır ve ruhu ezilmiş olanları kurtarır. Mezmur 34:18 Nahe ist der HERR denen, die zerbrochenen Herzens sind, und die zerschlagenen Geistes sind, rettet er. Psalm 34, 19 zerbrochen: kırık zerschlagen: ezilmiş Dostum, kaç kez kendini düzeltmek istedin, yani kötü huylarından, alışkanlıklarından vazgeçmek istedin, ama bir türlü başaramadın. Kaç kez iyi olmaya karar verdin, ama beceremedin. En basit örnek verecek olursam, kaç kez o sigara illetinden kurtulmak istedin, ama onu bile başaramadın. Daha da sayabilirim. Bunlar neyi gösteriyor bizlere? Yetersiz oluşumuzu. Evet, hayat tecrübelerimiz, her birimizin ne kadar yetersiz olduğunu kanıtlamaktadır. İşte işin püf noktası buradadır. Yetersizliğimizi gördüğümüzde kurtuluş için ilk adımı atmış oluruz. Tanrı önünde kendi yetersizliğimi, günahlarımı gördüğüm zaman beni kurtaracak bir kurtarıcıya ihtiyacım olduğunu anladım. Araştırmalarım sonucunda bu kurtarıcının Mesih İsa olduğunu gördüm. İsa Mesih'i kurtarıcım olarak kabul ettim. Ruhsal alanda o yasımın sevince, acılarımın ezgilere döndüğünü söyleyebilirim. Çünkü günahlarımın bağışlandığını, sonsuz yaşama kavuştuğumu biliyorum artık. Bu garantiyi bana Tanrı'nın ta kendisi Sözü aracılığıyla veriyor. Bu senin için de geçerlidir. ÇARŞAMBA Mittwoch 16 EKİM Oktober Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edileceklerdir. Matta 5: 4 Glückselig die Trauernden, denn sie werden getröstet werden. Matthäus 5, 4 die Trauer: yas in Trauer: yaslı Ne mutlu yaslı olanlara, diyor Tanrı Sözü. Peki ama bu neyin yasıdır? Yaşamlarımızda olan günahın yasıdır! Yani yaşamlarımızda günah vardır ve bu günah bizleri mahva götürmektedir. Bu nedenle bir an önce bu günahlarımızdan dolayı yas tutmalı ve tövbe etmeliyiz. Buna tövbe yası da diyebiliriz. Günahımızın ve bunun sonucu olarak da yetersizliğimizin bilincine vardıktan sonra, tövbe etmeliyiz. Bireyler olarak, evrendeki günah gerçeğini bizler denetim altında tutamayız; am a Tanrı benzerliğinde yaratılmamız nedeniyle özgür bir irademiz, seçme özgürlüğümüz olduğundan, yaşamlarımızda olan günahlardan da sorumluyuz. Tanrı Sözü, “Herkes günah işledi ve Tanrı'nın yüceliğinden yoksun kaldı” (Rom.3:23) der. Her birimiz, - sen ve ben - yaşamlarımızdaki günah gerçeğinden dolayı yas tutup tövbe ederek Tanrı'nın kurtarıcı olarak sunduğu İsa Mesih'e iman etmeliyiz. İşte o zaman gerçek anlamda avuntu, teselli buluyoruz. PERŞEMBE Donnerstag 17 EKİM Oktober RAB diyor ki, bütün yüreğinizle bana dönün. Yoel 2:12 Doch auch jetzt, spricht der HERR, kehrt um zu mir mit eurem ganzen Herzen! Joel 2, 12 umkehren: dönmek das Herz: yürek ganz: bütün Tanrı'ya dönmek aslında bir yas tövbesidir. Bu, kendine acıyan birinin ağlayışı değildir. Maddesel kayıplar ya da ortaya çıkan günahlarımızdan pişmanlık duymak da değildir. Günahın yaşamlarımızda yol açtığı yıkımdan dolayı derin üzüntü duymaktır. Nasıl ki fiziksel doğumdan önce sancı olursa, ruhsal doğumdan önce de günahın yası tutulur. Tabii sadece üzüntü duymak değil, üzüntü ve yas ile birlikte bir tövbe, günahtan tam olarak bir dönüş gerçekleşir. Bu, günahı bırakmak için verilen bilinçli, özgür bir karardır. Tanrı'nın yaşamlarımızı eline alıp istediği gibi yönetmesine evet deyip bilinçli dönüş yapmaktır. Gittiğimiz yönümüzü, tutumlarımızı değiştirmek ve Tanrı'nın isteklerine boyun eğmektir. İnsan bunu yaptığında Tanrı da kendi üzerine düşeni yapacaktır. Tanrı Sözü şöyle der: “Günahlarınızın silinmesi için tövbe edin ve Tanrı'ya dönün” (Elçi.3:19). Bizim işimiz tövbe etmektir. Yeni doğuşu, değişimi ve bağışlamayı sağlayan Tanrı'dır. CUMA Freitag 18 EKİM Oktober Gözyaşlarınız belki bir gece akar, ama sabahla sevinç doğar. Mezmur 30: 5 Am Abend kehrt Weinen ein, und am Morgen ist Jubel da. Psalm 30, 6 der Morgen: sabah Bu dünya bir gözyaşları vadisine dönm üş durum dadır. Tanrı hiçbir zam an bizlere güllük gülistanlık bir diyar vaat etm edi. Her insan bu gözyaşı vadisinden geçm ektedir ve her taraf hayal kırıklıklarıyla, acılarla doludur. Her yüreğin gerisinde bu sorunlar vardır. Mesih inanlıları için acı çekm ek, genellikle im anım ızın denendiği bir pota gibidir. O sıkıntı ocağından geçenler, ateşte denenm iş altın gibi ortaya çıkanlardır. Tanrı Sözü şöyle diyor: “Gözyaşlarınız belki bir gece akar, am a sabahla sevinç doğar!” (Mez. 30:5) Değerli dostum , kendinize acım anız kalıcı bir rahatlık getirm ez. Tam tersine durum unuzu daha da zorlaştırır. Acı acıyı, üzüntü üzüntüyü doğurur. Bu nedenle sürekli olarak üzülm ek sizleri avutm az. Tersine sizi karam sarlığa iter. Bundan kurtulm anız gerekir. Üzüntü ya da yas, Mesih'te yaşanırsa, beraberinde avuntuyu getirecektir, getirm eli de. İsa, “Ne m utlu yaslı olanlara, çünkü onlar teselli edileceklerdir” dedi (Mat. 5:4). İsa'nın, dünyanın sonuna dek bizim le beraber olduğu için yaşam ım ızda avuntu ve teselli vardır (Matta 11:20). CUMARTESİ Samstag 19 EKİM Oktober Ne mutlu yaslı olanlara! Çünkü onlar teselli edileceklerdir. Matta 5: 4 Glückselig die Trauernden, denn sie werden getröstet werden. Matthäus 5, 4 traurig: kederli, yaslı, üzgün der Trost: teselli finden: bulmak Özenle büyütüp yetiştirdikleri çocuklarını birdenbire yitiren bir anne ve babaya “ne mutlu size!” diyebilir miyiz? Hayır, onların acısı çok büyüktür. Ama İsa Mesih bu tür yas ve kederden söz etmiyor burada. O'nun sözünü ettiği yas, keder şöyle anlatılabilir: Kutsal Ruh yüreğimizde çalışıp, günahlı yaşamımızla, bencil tutumumuz ve kırıcı sözlerimizle Tanrı'yı ne kadar incittiğimizi bize gösterdiğinde derin bir üzüntüye düşeriz. İsa Mesih böyle olanlara “ne mutlu size!” diyor. “Teselli bulacaksınız!” Evet, İsa'nın getirdiği müjde şudur: Tanrı günahlı insanı seviyor, Kendisine döneni bağışlamaya hazırdır. Bundan daha güzel teselliyi nerede bulabiliriz? PAZAR Sonntag 20 EKİM Oktober Gözlerimizi görülen şeylere değil, görülmeyenlere dikiyoruz. Çünkü, görülen şeyler geçicidir, görülmeyenlerse sonsuzdur. 2 Korintliler 4: 18 Da wir nicht das Sichtbare anschauen, sondern das Unsichtbare; denn das Sichtbare ist zeitlich, das Unsichtbare aber ewig. 2. Korinther 4, 18 zeitlich, vergänglich: geçici Rab’de değerli ve çok sevdiğimiz Münir kardeşimiz karaciğer kanserine yakalanmıştı. Bunu duymak bizi şok etmişti. Onu görmeye gittik. Acı çekiyordu. Bacakları su topluyordu. Ama o umudunu, Rab’be olan güvenini hiç yitirmemişti. Her üzüldüğümüzde o bizi hep teselli ediyordu. Ölümünden üç gün önce kendisini ziyaret ettik ve “Çobanımdır Rab benim” ilahisini birlikte okuduk, ama birden ağlamaya başladık. Sonra o bu yaşama gözlerini yumdu. Ağlıyorduk, ama onun Rab’bin yanına, cennete gittiğini bildiğimiz için ağlarken bile yüreğimizde bir avuntu vardı. “Ne mutlu yaslı olanlara, çünkü onlar avutulacaklardır” diyor Tanrı Sözü. Bu, elçi Pavlus'un da umuduydu. Bu umut tümden İsa'nın dirilişi gerçeğini temel alan bir umuttur. O şöyle dedi: “Her yönden acı çekiyor, ama ezilmiyoruz. Şaşkınlıktan sarsılıyor, ama umudumuzu yitirmiyoruz! Gözlerimizi görülen şeylere değil, görülmeyenlere dikiyoruz. Çünkü, görülen şeyler geçicidir, görülmeyenlerse sonsuzdur” (2 Kor. 4:8, 17S18) PAZARTESİ Montag 21 EKİM Oktober Diriliş ve Yaşam Benim. Bana iman eden kişi ölse de yaşayacaktır. Yuhanna 11: 25 Jesus sprach zu ihr: Ich bin die Auferstehung und das Leben; wer an mich glaubt, wird leben, auch wenn er gestorben ist; Johannes 11, 25 die Auferstehung: diriliş das Leben: yaşam İsa Mesih, “Diriliş ve Yaşam benim; bana iman eden ölmüş olsa da yaşayacaktır. Yaşamakta olan herhangi bir kimse bana iman ederse sonsuzluk boyunca hiç ölmeyecektir” (Yu.11:25S26) dedi. Peki değerli dostum sizin de yüreğinizde bu umut var mı? Siz de, “benim sonsuz yaşamım vardır” diyebilir misiniz? Bu gece ölecek olsanız, Mesih'le sonsuza dek beraber olmak üzere cennete alınıp götürüleceğinizi biliyor musunuz? İsa'ya iman etmeyen bir kimse, ne kadar iyi, ne kadar dindar olursa olsun, bu güvenliğe sahip olamaz. Ancak Mesih'e kişisel Kurtarıcınız ve Rab’biniz olarak güvenecek olursanız cennete gideceğinizi kesin olarak bilirsiniz. Çünkü İsa Mesih kesin olarak bu garantiyi veriyor. O, “Size yer hazırlamaya gidiyorum... öyle ki benim bulunduğum yerde olasınız” (Yu.14:2S3) dedi. “Oysa Mesih, ölmüş olanların ilk örneği olarak ölümden dirilmiştir. Ölüm bir insan aracılığıyla geldiğine göre, ölümden diriliş de bir insan aracılığıyla gelir.” (1Kor.15:20S21). SALI Dienstag 22 EKİM Oktober Gözyaşlarınız belki bir gece akar, ama sabahla sevinç doğar. Mezmur 30: 5 Am Abend kehrt Weinen ein, und am Morgen ist Jubel da. Psalm 30, 6 der Abend: akşam der Morgen: sabah Oynayan çocukları gözümüzün önüne getirelim: Birisi düşüp bir yerini incittiğinde, yaralandığında ağlaya ağlaya anne ve babasına gelir. Anne ve babası onu kucaklar, okşar, öper. Gözyaşlarını siler, yaralı yerlerine merhem sürer ve sarar. Anne ve babanın davranışı, sevgisi çocuğun acısına merhem olur. Tanrı'nın Sözü şöyle der: “Rab, yüreği kırık olanlara yakındır ve ruhu ezilmiş olanları kurtarır” (Mezmur 34: 18). Burada önemli olan, acılı, yaslı durumumuzda teselliyi nerede ve kimde aramamızdır. Teselliyi içki, sigara, kumar, eğlencede mi, yoksa yüreği kırık olanlara yakın olan diri Rab'de mi arıyoruz? Çocuk, anne ve babasına koştuğu gibi, biz de Tanrı'ya koşalım, O'na sığınalım. O, bizi teselli eder, yaramızı sarar ve iyi eder. ÇARŞAMBA Mittwoch 23 EKİM Oktober Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Matta 5: 5 Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das Land erben. Matthäus 5, 5 das Erbe: miras erben: miras almak Yumuşak huylu dendiğinde, genellikle akla kişiliği zayıf olanlar, bir haksızlık karşısında sesini çıkaramayan biri olarak gelir. Yumuşak huyluluk pek de günümüzde geçerli gözükmez. Hakkını ara, gözdağı ver, vur, kır geç, önüne çıkanı ez, gibi ilkeler geçerli sayılır. Peki ama, yumuşak huyluluktan söz eden İsa ne söylemek istiyor? Sözlük, yumuşak huyluluğu çabuk yola gelen, ılımlı, boyun eğen ve uysal olarak açıklar. “Yumuşak huylu,” terbiye edilmiş bir at gibi, efendisinin buyruğunu dinleyen demektir. Zayıf değil ama yumuşak huylu, sahibinin isteğine her zaman boyun eğen biri. Ancak terbiye edilmiş, evcilleştirilmiş bir atın insana yararı vardır. Bir enerji denetim altında olduğunda yararlı, olmadığında ise zararlıdır. Bu, İsa'nın “yumuşak huylulukla” anlatmak istediğine canlı bir örnektir. Mesih'ten ayrı yaşadığımızda, kendi istek ve arzularımıza boyun eğerek yaşarız. Ancak Mesih'e geldiğimizde amacımız farklılaşır. O zaman O'nun için ve O'nun isteğini yapmak için yaşamak isteriz. PERŞEMBE Donnerstag 24 EKİM Oktober Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklar. Matta 5: 5 Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das Land erben. Matthäus 5, 5 sanftmütig: yumuşak huylu das Land: yeryüzü Gururda, kendini beğenmişlikte iki yönlü acı vardır. Gururlu kişiler, diğer kişileri kırarlar, yüreklerini yaralarlar; ama böyle yapmakla aslında kendilerini de yaralamış ve kırmış olurlar. Öfke, kin, nefret duygularımın açtığı yaralar, kızgın olduğum kişilerin açtığı yaralardan daha büyük oluyor! Atalarımız boşuna dememişler, “öfkeyle kalkan zararla oturur” diye. Arı, bir insanı soktuğu zaman o insanın canı yanar, değil mi? Ama arı bunu yapmakla kendi canına kıyar. Arı soktu diye insan ölmez, ama arı ölür. Buna benzer şekilde başkalarına zarar verebilir ve onları söz ve davranışlarımla yaralayabilirim; ama daha çok yaralanan, arı örneğinde olduğu gibi ben olurum. Bu da beni mutsuz eder. İsa Mesih, ne mutlu sert, gururlu, kendini beğenmişlere demedi. “Ne mutlu yumuşak huylu olanlara; çünkü onlar yeryüzünü miras alacaklardır” dedi. CUMA Freitag 25 EKİM Oktober Öyleyse kardeşlerim, Tanrı'nın sevecenliği adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri, kutsal, beğenilir sunu olarak Tanrı'ya sunun. Romalılar 12: 1 Ich ermahne euch nun, Brüder, durch die Erbarmungen Gottes, eure Leiber darzustellen als ein lebendiges, heiliges, Gott wohlgefälliges Opfer. Römer 12, 1 Yumuşak huylu, boyun eğmiş insanlar mutludurlar. Yaşamlarını ve geleceklerini, Yaratıcıları'nın ellerine bırakanlar mutludurlar. Yaşamlarını Tanrı'nın yönetmesine izin verenler mutludurlar. Tanrı bizi, boyun eğmemiz için değil, yararlı ve bereket dolu bir yaşama uygun hale gelmemiz için eğitir. Bilgeliğin kaynağı Tanrı, denetlenmeyen bir yaşamın mutsuz bir yaşam olduğunu bildiğinden, “doğruluk yollarına” yönlendirilebilmeleri için dik başlı canlarımıza gem vurur. Tanrı bizleri eğitmek, O'nun isteğini yapabilmek için denetimi altına almayı ister. “Öyleyse kardeşlerim, Tanrı'nın sevecenliği adına size yalvarırım: Bedenlerinizi diri, kutsal, beğenilir sunu olarak Tanrı'ya sunun. Sunmanız gereken sağlıklı ruhsal hizmet budur. Şimdiki çağın gidişine uymayın. Tersine, düşüncelerinizin yenilenmesiyle büsbütün değiştirilmiş insanlar olun. Öyle ki, Tanrı'nın yararlı, beğenilir ve yetkin isteğinin ne olduğunu öğrenesiniz” (Rom. 12:1S2) diyor Kutsal Söz. CUMARTESİ Samstag 26 EKİM Oktober Yumuşak huylu olanlara ne mutlu! Onlar yeryüzünü miras alacaklardır. Matta 5: 5 Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das Land erben. Matthäus 5, 5 sanftmütig: yumuşak huylu, iyi yürekli erben: miras almak Dünyanın parolası, “güçlü olan kazanır'dır. Bunu politikada, iş hayatında ve aile içerisinde görürüz. Bilgili insan genelde bilgisizi ezer, hor görür. Zengin kişi daha çok zengin olma arzusuyla önüne çıkanı sömürmekten çekinmez. Parayla haklıyı haksız çıkarmak ise günlük olay haline gelmiştir günümüzde ne yazık ki! Açıkgöz ve uyanık olan kişi hep kendi çıkarını sağlamayı becerir. Bir de, “kandırdım aptalı, ne yapalım, inanmasaydı” diyerek kendi becerikliliğiyle övünür. Ya da, “canım aptallar olmasaydı, uyanıklar nasıl geçinirlerdi” türünden bir yaşama felsefesi vardır. Durum böyleyken, İsa Mesih, ne mutlu açıkgöz olanlara, güçlülere, sertlere, demez. O, yumuşak huylu olanlara “mutlu” der. Tatlılık ve sabırları sayesinde dünyayı miras alacaklarını söyler. PAZAR Sonntag 27 EKİM Oktober Ne mutlu yumuşak huylu olanlara! Onlar yeryüzünü miras alacaklardır. Matta 5: 5 Glückselig die Sanftmütigen, denn sie werden das Land erben. Matthäus 5, 5 die Welt: dünya, yeryüzü, âlem, evren Yumuşak huylu olmak, her haksızlığa, her zorbalığa, her yolsuzluğa karşı susmak demek değildir. Haksızlık, zorbalık, her tür yolsuzluk ya da yalan dolan her zaman haksızlıktır, yalan dolandır ve Tanrı'nın isteğine aykırıdır. Ama yumuşak huylu olan, haksızlık etmiş olanı ilk fırsatta bağıra bağıra lanetlemez. Haksız olana tatlılıkla konuşmak için elverişli bir fırsat bekleyip karşıdakini kazanmaya çalışır. Onu kazanabilirse ne mutlu her ikisine! Ama haksızlık etmiş olan, uyarı sözleri kabul etmezse de, yumuşak huylu kişi kendini öfkeye, nefrete kaptırmaz, haksızlığa, kötülüğe kötülükle karşılık vermez; her şeyi doğrulukla yargılayan Tanrı'ya teslim eder ve sabırla bekler. PAZARTESİ Montag 28 EKİM Oktober Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Çünkü onlar doyurulacaklardır. Matta 5: 6 Glückselig, die nach der Gerechtigkeit hungern und dürsten, denn sie werden gesättigt werden. Matthäus 5, 6 hungern: acıkmak sättigen: doyurmak Herhalde her birimiz az çok açlığın ne olduğunu biliriz, değil mi? Susuz olmanın da ne olduğunu biliriz. Televizyonlarda Afrika ülkelerinde yaşanan kıtlığın korkunç kurbanları olan o zayıf anneleri, karınları şişmiş çocukları kaç kez içimiz burkularak, üzüntüyle seyretmişizdir. İsa Mesih, “Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara” dediğinde bunu anlamakta zorlanmayız. Ama zor olan şu: Açlık ve susuzluk, nasıl mutluluk getirebilir? Açlık aslında yaşamın bir belirtisidir. Yani, ölü insanlar yiyeceğe, içeceğe gereksinim duymazlar. Ama Tanrı Sözü’nde belirtilen açlık ve susuzluk fiziksel değil, ruhsaldır. Doğruluğa acıkıp susamaktan söz ediyor. Ruhsal içtenlikten yoksun olan kişinin yüreği katılaşmıştır. Bu katılaşma Tanrı'ya olan ilgimizi yok edebilir. Eğer yüreğimde Tanrı ve doğruluk için bir açlık varsa, bu beni ruhsal açlığımı ve susuzluğumu giderecek olan kurtarıcı İsa Mesih'e yöneltir. Çünkü Mesih İsa, Tanrı tarafından bize sunulan yaşam suyu, yaşam ekmeğidir. SALI Dienstag 29 EKİM Oktober Ey Tanrım, sensin benim Tanrım, seni çok özlüyorum. Canım sana susamış, kurak, yorucu, susuz bir diyarda, bütün varlığımla seni arıyorum. Mezmur 63:1 Gott, mein Gott bist du; nach dir suche ich. Es dürstet nach dir meine Seele, nach dir schmachtet mein Fleisch in einem dürren und erschöpften Land ohne Wasser. Psalm 63, 2 Her birimiz Tanrı'nın benzerliğinde, Tanrı'yla paydaşlık için yaratıldık. Yüreklerimiz Tanrı'ya verilmedikçe hiçbir zaman doyum bulmayacaktır. O esenliğe, mutluluğa kavuşamayacaktır. Mezmur yazarı şöyle haykırır Tanrı'ya: “Ey Tanrım, sensin benim Tanrım, seni çok özlüyorum. Canım sana susamış, kurak, yorucu, susuz bir diyarda, bütün varlığımla seni arıyorum” (Mez. 63:1). Mutsuzluğun kaynağı Tanrı'dan kopmak, O'nu aramamak, O'na susamamak değil mi? Mutsuzluk yoğun bir ağrıya benzer, nedeni yok edilmedikçe ağrı yok edilemez. Mutsuzluk bir etkidir ve nedeni günahtır. Günahın olduğu yerde mutsuzluk vardır. Başka deyişle günah ve bunun sonucu olan mutsuzluk birlikte giderler. İlk yaratılan Adem ile Havva mutluluk içerisindeydiler. Günah yaşamlarına girince o mutluluğu yitirdiler. Bugün de günah her insanın yaşamında egemen. Ama Tanrı'ya şükürler olsun ki, bundan kurtulma yolunu Tanrı sağladı Mesih İsa aracılığıyla. ÇARŞAMBA Mittwoch 30 EKİM Oktober Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Matta 5: 6 Glückselig, die nach der Gerechtigkeit hungern und dürsten. Matthäus 5, 6 die Gerechtigkeit: doğruluk Doğruluğa acıkmak ve susamak! Bu bizim de amacımız mı? Yaşamlarımızda doğruluk oluşturmayan bir inanç sistemi yanlış ve boştur. Yüreklerimizde doğruluk yaratan bir inanca ihtiyacımız vardır. Elçi Petrus şöyle yazar: “İsa, bizler günah karşısında ölelim, doğruluk uğruna yaşayalım diye, günahlarımızı çarmıh üzerinde öz bedeninde taşıdı” (l Pet. 2:24). Dostum, doğruluk üretmeyen bir inanç yarar değil, zarar getirir. Tanrı kutsaldır ve O'nun tüm kurtuluş planı kutsallığı amaçlar. İsa'nın sözünü ettiği bu doğruluk, öyle sıradan bir din uygulaması değildir. Hatta İsa Mesih bir keresinde öğrencilerine, “sizin doğruluğunuz dinsel yorumcuların ve ferisilerin doğruluğundan ileri gitmiyorsa, Tanrı'nın egemenliğine giremezsiniz” dedi (Matta 5). Tanrı'ya şükürler olsun ki, Mesih İsa bizim doğruluğumuz oldu. O'nu yaşamımıza aldığımızda, O'nun doğruluğu bizde iş görmeye başlar. PERŞEMBE Donnerstag 31 EKİM Oktober Ne mutlu doğruluğa acıkıp susayanlara! Matta 5: 6 Glückselig, die nach der Gerechtigkeit hungern und dürsten. Matthäus 5, 6 glücklich, glückselig: mutlu Doğruluğa acıkmak ve susamak sözüyle İsa neyi anlatmak istiyordu? Tanrı'nın kutsal olduğunu hepimiz biliyoruz. Tanrı Sözü de böyle der. Bu nedenle Tanrı günaha ödün veremez. Yani Tanrı'nın huzurunda günahın gölgesi bile barınamaz. Ama insan günah işlemiştir ve onun yaşamında günah vardır. Bu nedenle Tanrı Sözü'nde insan, Tanrı'ya yabancı, düşman ve O'na karşı günahkâr olarak tanımlanır. Buna rağmen Tanrı insanı sever ve onu kendisiyle doğru bir ilişkiye getirmek ister. Bu nedenle de insanı doğru sayabilmek için bir yol hazırlamıştır. Çünkü insan ne yaparsa yapsın hiçbir zaman kendi başına bu doğruluğu oluşturamaz. Bu doğruluk yolu çarmıh yoludur dostum. Çarmıhın Mesih inancının bir simgesi olduğunu hiç düşündünüz mü? İsa Mesih çarmıhta bizim günahlarımızı öz bedeninde taşıyarak bize Tanrı doğruluğunu sağlamıştır. “Tanrı'nın armağanı Rab’bimiz İsa Mesih aracılığıyla sonsuz yaşamdır” (Rom. 6:23) diyor Tanrı Sözü. YA RAB İŞİT DUAMI Ya Rab işit duamı Yalvarmama kulak ver Açtım sana elimi Duy kalbimin sesini! Canım kurak yer gibi Susamıştır Rab sana Yüreğim ezilmekte Bir yanıt ver bana! Bu ve bunun gibi ilahilerle dolu 0, 1, 2 ve 3 numaralı Göksel Ezgiler adlı CD’lerimizi adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD’nin fiatı 4,50 Euro’dur. Adresimiz: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de CUMA Freitag 1 KASIM November İman sonucu doğrulukla donatılmış olarak Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın önünde barış içindeyiz. Romalılar 5: 1 Da wir nun gerechtfertigt worden sind aus Glauben, so haben wir Frieden mit Gott durch unseren Herrn Jesus Christus. Römer 5, 1 der Friede: barış Bizler İsa Mesih'e iman ettiğimizde, Tanrı O'nun doğruluğunu bize verir; yani Mesih bizim doğruluğumuzdur. Yine de Mesih'e iman edip kurtuluşa sahip olmama rağmen, halen o doğruluğa olan açlığım ve susuzluğum son bulmamıştır. Evet, yüzde yüz kurtuldum ve kurtuluş güvencesine sahibim . A m a b u yaşam dayken e ski adem, yani eski Ali halen benim le birlikte yaşamaktadır. Eski Ali'de halen günah devam etmektedir. Düşüncelerim, eylemlerim halen yüzde yüz temiz değildir. Dilim, gözüm ile günaha düşebiliyorum . Sevgim ise çok eksiktir. Am a bir gün Rab’bin huzuruna gittiğimde o eksiklik yok olacak ve doğruluk hayatımda tam olarak uygulanacaktır. Bugün halen o doğruluğa acıkıp susamalıyım. Yani her gün biraz daha doğrulukta, kutsallıkta ileriye gitmem gerekir. Bunu da ancak Tanrı'ya yakın yaşadıkça, Tanrı Sözü'nü okudukça, paydaşlıkta ve duada devam ettikçe yapabilirim. Sen de öyle. CUMARTESİ Samstag 2 KASIM November Böyle kişiler Rabbimiz Mesih'e değil, kendi midelerine kulluk ediyorlar. Saf kişilerin yüreklerini kulağı okşayan tatlı sözlerle aldatıyorlar. Romalılar 16: 18 Denn solche dienen nicht unserem Herrn Christus, sondern ihrem eigenen Bauch, und durch süße Worte und schöne Reden verführen sie die Herzen der Arglosen. Römer 16,18 Pazara götürmek istediği keçi, sahibinin peşi sıra gidiyordu. Oysa diğer tüm çiftçiler keçilerini pazara götürmek için zorlandıklarından onları bazen iple çekmek zorunda kalıyorlardı. Bir arkadaşı, senin keçin nasıl oluyor da seni izliyor ve arkan sıra geliyor, diye sorar. Adam, çok basit, der. Her adım atışımda yere bir dilim patates bırakıyorum; keçim patatesi çok seviyor ve bu nedenle ardım sıra geliyor. Dostum, iblis de ne yazık ki, insanları dünyanın geçici zevkleriyle peşine takmaktadır genelde. Yani şeytan, yaşam yolunda patateslerini bırakarak yürüyor ve insanlar böylece sonsuz yıkıma giden yolda onu kolayca izliyorlar. Peki sen kimin ardı sıra gidiyorsun? İştahını kabartan kızarmış patateslerin peşinden mi gidiyorsun, yoksa Tanrı'nın Mesih İsa'da sunduğu dar ama sonsuz yaşam yolundan mı gidiyorsun? PAZAR Sonntag 3 KASIM November Tanrı'nın bize sevgisi şununla belirgin oldu: O'nun aracılığıyla yaşayalım diye Tanrı biricik Oğlu'nu dünyaya gönderdi. 1 Yuhanna 4: 9 Hierin ist die Liebe Gottes zu uns geoffenbart worden, dass Gott seinen eingeborenen Sohn in die Welt gesandt hat, damit wir durch ihn leben möchten. 1. Johannes 4, 9 senden, schicken: göndermek Bir karı koca bir çocuk evlat edinme umuduyla öksüzler yurdunu ziyaret ederler. Evlat edinmek istedikleri bir çocukla konuşurken, ona verecekleri bir sürü oyuncaklardan, hediyelerden söz ederler. Ama küçük oğlan verdiği yanıtla onları şaşkına döndürür: “Eğer bana verebileceğiniz sadece iyi bir ev, giysiler, oyuncaklar, hediyelerse o zaman sizinle gelmeme ne gerek var. Ben burada, öksüzler yurdunda diğer çocuklarla kalmak istiyorum!” Bu karı koca birbirlerine bakarlar ve çocuğa dönüp, “peki ama sen ne istiyorsun?” diye sorarlar. Küçük çocuğun yanıtı onları daha da çok şaşırtır: “Ben sadece biri tarafından sevilmek istiyorum!” Aslında ister genç olalım, isterse yaşlı, her birimiz sevilmek istiyoruz, öyle değil mi? Özellikle de sonsuza dek sevildiğini bilmek ne kadar harikadır. İşte Tanrı bizi böylesine seviyor, kardeşim. Tanrı seni de seviyor, hem de sonsuz bir sevgiyle. PAZARTESİ Montag 4 KASIM November Ne mutlu doğruluğa acıkıp susamış olanlara! Onlar doyurulacaklardır. Matta 5: 6 Glücklich zu preisen sind die, die nach Gerechtigkeit hungern und dürsten. Sie sollen satt werden. Matthäus 5, 6 hungern: acıkmak dürsten: susamak Doğruluk, iyilik derken hangi ölçü ile ölçeriz? “Ben Erdal'a göre çok daha iyiyim. Aysun kadar yalancı, dedikoducu değilim, oldukça dürüst biriyim” gibi sözlerle ancak kendi kendimizi kandırırız. Ölçümüz Erdal, Aysun ya da herhangi biri değil, Tanrı'nın kendi doğruluğu, kusursuzluğu olmalıdır. Yürekten, candan O'nun gibi davranmak, O'nun gibi sevmek, O'nun gibi doğru olmak isteyenlere ne mutlu! Gerçi bu yolda kendi yaşamlarında bin bir kusur, leke ve eksik görecekler ve buna zaman zaman üzüleceklerdir. Ama sayısız eksikleri oldukları halde Tanrı onları sonsuz bir sevgi ile sever, onları Mesih'in ölümü sayesinde bağışlar. Bu nedenle Mesih inanlılarının mutluluğu kalıcı ve sonsuzdur. Mezmurlar Rab İsa hakkında şöyle bir peygamberlikte bulunuyor: “Tahtın sonsuzluklar boyunca kalıcıdır, Egemenliğinin asası adalet asasıdır. Doğruluğu sevdin, kötülükten nefret ettin.” (İbr. 1:8S9). Rab İsa bu dünyaya geri gelince egemenliğini sürdüğünde temel doğruluğu ve sevgisidir. Bunlar da sevinç kaynağı olacak. SALI Dienstag 5 KASIM November Ne mutlu doğruluğa acıkıp susamış olanlara! Onlar doyurulacaklardır. Matta 5: 6 Glücklich zu preisen sind die, die nach Gerechtigkeit hungern und dürsten. Sie sollen satt werden. Matthäus 5, 6 satt werden: doymak zu essen geben, sättigen: doyurmak Doğru, kutsal, eksiksiz olmayı istemek aslında iyi bir arzu ve istektir. Samimiysek bu istek bizi yükseklere değil, alçakgönüllülüğe götürür, bizi Tanrı'nın merhametli kollarına koşturur. Kendi çabalarıyla eksiksizliğe ve kusursuzluğa erişeceklerini sananların vay başlarına! Biraz ikiyüzlülük ederek kendi kendilerini ve çevredekileri aldatabilirler bir süre. Ama Tanrı'nın önünde insanın kendi doğruluğu her zaman eksik ve kirlidir. Evet, kendi doğruluğumuza, iyi işlerimize asla güvenemeyiz. Peki, Tanrı'nın önünde geçerli olan doğruluğa nasıl kavuşacağız? Takvimin birçok yerinde de açıkladığımız gibi, Tanrı'nın önünde geçerli olan doğruluğu bize Tanrı'nın ta kendisi, İsa Mesih aracılığıyla armağan eder. Ancak Tanrı bu armağanı zorla vermez. İsteyen gelip alabilir. ÇARŞAMBA Mittwoch 6 KASIM November Ne mutlu merhametli olanlara! Çünkü onlar merhamet bulacaklar. Matta 5: 7 Die Barmherzigen sind glücklich zu preisen. Sie werden Barmherzigkeit erfahren. Matthäus 5, 7 barmherzig: merhametli die Barmherzigkeit: merhamet Günümüzde bu karakter özelliği yanlış anlaşılmaktadır, çünkü bu özelliğin elde edilmesi için bir şart koşulduğu izlenimi görülebilir. Aslında bir şart koşulmuyor. Acılarımıza destek bulmak için bizim kalkıp da herkesin acılarına ortak olmamız gerekmez. Birisinin acılarına ortak olmak o kişiye karşı merhamet göstermek demektir. Biz ne zaman merhamet gösterebiliriz? Özellikle bize merhamet gösterildiği için başkalarına karşı merhamet duygularımız uyanır. Biz hiç bir şey yapmamışken Rab bize merhamet gösterdi. Tanrı Sözü şöyle yazar: “Kurtarıcımız Tanrı, iyiliğini ve insana olan sevgisini açıkça gösterdi. Bizi, doğrulukla yaptığımız işlerden dolayı değil, kendi merhametiyle, yeniden doğuş yıkamasıyla ve Kurtarıcımız İsa Mesih aracılığıyla üzerimize bol bol döktüğü Kutsal Ruh'un yenilemesiyle kurtardı” (Titus 3:4-6). “Bir zamanlar halk değildiniz, ama şimdi Tanrı'nın halkısınız. Bir zamanlar merhamete erişmemiştiniz, oysa şimdi merhamete eriştiniz” (1 Pet.2:9-10). Merhamete eriştiğimiz için merhamet gösterebiliriz. PERŞEMBE Donnerstag 7 KASIM November Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Tanrı'yı görecekler. Matta 5:8 Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen. Matthäus 5, 8 das Herz: yürek rein, sauber: temiz İnsanlarımız arasında sık sık şu sözleri kolayca duymak mümkündür: “Efendim, hatalarım oluyor, ama benim yüreğim temizdir!” Gerçekten de bu söz doğru mudur? Kesinlikle hayır. Gerçekten bu sözün tam anlamına bakarsak hiçbirimiz - ne kadar iyi, dindar olduğumuzu düşünürsek de düşünelim - samimi bir şekilde “yüreğim temizdir” diyemeyiz. Çaresiz biçimde kötü olan insan yüreği nasıl oluyor da temiz olabilir? Öyleyse, kötülüklerle, çirkinliklerle dolu insan yüreği nasıl temizlenebilir? Rab İsa Mesih öğrencilerine şöyle dedi: “Size söylediğim sözle siz şimdiden temizsiniz” (Yu.15:3). Bir kimse İsa Mesih'e iman ederse, İsa'nın doğruluğu, paklığı o kimseye giydirilir. Bizi tüm günahtan tem izleyecek olan İsa Mesih'in kanıdır. “Ama kendisi ışıkta olduğu gibi, biz de ışıkta yürürsek, birbirimizle beraberliğimiz olur, ve O'nun Oğlu İsa'nın kanı bizi her günahtan arındırır” (1 Yu.1:7) diyor Tanrı Sözü. CUMA Freitag 8 KASIM November Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Tanrı'yı görecekler. Matta 5:8 Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen. Matthäus 5, 8 sehen, schauen: görmek Gott: Tanrı Tanrı Sözü'nde yürek, kararların, düşüncelerin, duyguların bulunduğu yer olarak belirtilir. Sevgi, korku, m erham et, cesaret, öfke, nefret, kıskançlık ve benzeri gibi duygular yürekten kaynaklanm aktadır. Yürek bir insanın ahlaksal, ruhsal ve akılsal yaşamının, vicdanının ve yaşam ının m erkezidir. İsa Mesih, “Ne m utlu yüreği tem iz olanlara,” dedi. Eğer yürek sevginin bulunduğu yerse, o zam an Tanrı'ya olan sevgim iz, hem de birbirim ize olan sevgim iz tem iz olm alıdır. Eğer yürek, iradem izin konutuysa, iradem iz Mesih'e boyun eğm elidir. Sevgi, güdü ve arzularım ız tem iz olm alıdır. Tanrı Sözü şöyle yazar: “Bedeninizin dünyasal eğilim lerini - zinayı, pisliği, şehveti, kötü arzuları putperestlikle eşdeğer olan açgözlülüğü öldürün... Kızgınlığı, öfkeyi, kötülüğü, sövücülüğü, ağzınızdan çıkabilecek kirli sözleri üzerinizden atın... Tanrı'nın seçilm işleri, kutsal yaşam lılar ve sevilenler olarak, sevecenlikle dolu bir bağır, iyi yüreklilik, alçakgönüllülük, yum uşak huyluluk ve sabır kuşanın... Bunların tüm ü üzerine, yetkin yaşam ın bağı olan sevgiyi kuşanın” (Kol. 3:5, 8,12,14). CUMARTESİ Samstag 9 KASIM November Ne mutlu yüreği temiz olanlara, çünkü onlar Tanrı'yı görecekler. Matta 5:8 Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen. Matthäus 5, 8 glücklich, glückselig: mutlu Yürek temizliği ne demektir? Temiz dediğimizde saf, özü gibi olan, pak, sulandırılmamış, içine bir şey katılmamış, her tür kir ve pislikten arı, yıkanmış, temizlenmiş gibi kavramlar aklımıza gelir. Şimdi tüm bu kavramları “Yürek temizliği” için kullanalım. Eğer yüreklerimiz temizse, o zaman kendimizi Tanrı'nın istemine gerçekten adamışız demektir. O zaman istek ve düşüncelerimiz doğru olmayan şeylerle karışm ayarak saflıklarını koruyacaklardır. Yüreklerimiz, günahı hoş görmeyeceğimiz ve bizi kirletmesine izin vermeyeceğimiz için temiz olacaklardır. “Temiz” sözcüğü aynı zamanda doğru kullanılabilmesi için yanlışın çıkarıldığı bir şey anlamına da gelir. Hastalıktan temizlenmiş, çalışmak için gücü ve yeteneği olan bir insanın bedeni için de aynı sözcük geçerlidir. Aynı şekilde, yüreğimiz temiz olduğunda, Tanrı'nın bizim için önceden planlamış olduğu iyi işleri yapmak için hazırdır. PAZAR Sonntag 10 KASIM November Size yeni bir yürek vereceğim, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim. Hezekiel 36: 26 Und ich werde euch ein neues Herz geben und einen neuen Geist in euer Inneres geben; und ich werde das steinerne Herz aus eurem Fleisch wegnehmen und euch ein fleischernes Herz geben. Hesekiel 36, 26 İnsanın yüreği kirlidir. Bu nedenle onun varlığı gerilim, gurur, karışıklık, bozukluk, hem ruhsal hem de fiziksel hastalıklarla doludur. Yüreklerimiz arınmadıkça, hiçbir zaman o esenliğe, mutluluğa kavuşamayacağız. Peki yüreklerimizin paklanması için ne yapabiliriz? Bizler kendi yüreklerimizi temizleyip paklayamayız. Ancak Tanrı yüreklerimizi paklayabilir. Tanrı, Sözü aracılığıyla şöyle der: “Size yeni bir yürek vereceğim, içinize yeni bir ruh koyacağım. İçinizdeki taştan yüreği çıkaracak, size etten bir yürek vereceğim” (Hez.36:26). Yürek temizliği, yeni yaratılış, yeniden doğuş mucizeyle oluşur. Yani, günahlarımızdan dönerek, Mesih'i imanla yüreklerimize aldığımızda, Tanrı bize yeni bir yürek verir. Ancak o zaman “yürek temizliğimizden” söz edebiliriz. Ancak o zaman mutluluğun sırrını öğrenebiliriz. Sadece mutluluğun sırrını öğrenmekle kalmaz, o mutluluğu, esenliği de yaşamaya başlarız. PAZARTESİ Montag 11 KASIM November Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Onlar Tanrı'yı görecekler. Matta 5: 8 Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen. Matthäus 5, 8 glücklich: mutlu, mesut rein: temiz, pak, saf Acaba temizliğe önem vermeyen bir kuruluş, bir din var mıdır? Hiç de sanmıyorum. Her kuruluş, her din ve herkes temizliğe büyük önem verir. Yıkanmamış ellerle yemek yemek haramdır, bazı hayvanların etini yemek haramdır; temizlenmeden, yani yıkanmadan dini ibadet yapılmaz gibi bir sürü kurallar vardır. Tabii ki, bu temizlik kuralları insanın fiziksel - dış yönünü - etkiler, ama insanın iç yönünü - varlığını, yüreğini temizlemez. Bu nedenle İsa Mesih asıl temizlenmesi gereken insanın iç dünyasıdır, dedi. Yani İsa Mesih insanın yürek temizliğine önem vermektedir. Bir insanın Tanrı'yı görüp görmeyeceği, yürek temizliğine bağlıdır, der Mesih. Daha önce de belirttiğimiz gibi, insan kendi iyilikleriyle, kendi çabalarıyla kendi yüreğini arı, temiz kılamaz. Bunu Tanrı yapar. Bir insan günahlarından tövbe edip İsa Mesih'e iman ettiğinde, Tanrı o kimsenin tüm günahlarını bağışlar ve o kimse doğrulukla donatılır. Bu kimseler bir gün Rablerini göreceklerdir. SALI Dienstag 12 KASIM November Ne mutlu yüreği temiz olanlara! Çünkü onlar Tanrı'yı görecekler. Matta 5: 8 Glückselig, die reinen Herzens sind, denn sie werden Gott schauen. Matthäus 5, 8 denn: çünkü Mutlu olmak istiyor musunuz? Tanrı'nın bu sözlerini yüreğinize alıp uygulayın. Yalnızca yüreği temiz olanlar, gerçek mutluluğu bilebilirler. Yürekleri Tanrı önünde temiz olanlar, iş arkadaşlarının önünde de temizdir. Her şeyde her şey olan Mesih'e sahip oldukları için mutludurlar, hiç kimsenin dünyasal malına - mülküne imrenmezler. Başka biri tarafından övülmeye ihtiyaçları olmadığı ya da uluslararası politikada söz sahibi olan birine imrenmedikleri için mutludurlar. Hiç kimsenin düşmanı olmadıkları için, hiç kimseyi düşmanları olarak görmedikleri için mutludurlar. Bunun sonucu olarak Tanrı ve dünyayla barışıktırlar. Günahları karşılıksız bağışlandığı için, kendilerine kötülük edenleri karşılıksız bağışlarlar. Böylece gururdan, kötülükten temizlenmişlerdir. Ancak yüreği temiz olanların elde ettiği büyük mutluluk, yalnızca başkalarıyla olan düzgün bir ilişki değil, Tanrı'yla olan eşsiz güzellikteki ilişkidir. “Çünkü onlar Tanrı'yı görecekler.” ÇARŞAMBA Mittwoch 13 KASIM November Düşünceniz, Mesih İsa'nın düşüncesine benzer olsun. Filipililer 2: 5 Habt diese Gesinnung in euch, die auch in Christus Jesus war, Philipper 2, 5 der Gedanke: düşünce Değerli dostum, yüreğimiz temizlenmedikçe temiz ve pak bir yaşam sürdürmemiz mümkün değildir. Bugün pek çok kişi bunun tersini düşünebilir, ama bu düşünce yanlıştır. Eğer doğru olsaydı, bugün dünyamızın her yerinde esenlik ve barış olurdu. Eğer, Tanrı'dan temizlenmiş, saf bir yürek aldıysak, bizden de saf ve temiz bir yaşam sürmemiz beklenmektedir. Tanrı Sözü, “Düşünceniz, Mesih İsa'nın düşüncesine benzer olsun” (Fil. 2:5) diyor. İsa, alçakgönüllü bir yüreğe sahipti. Eğer İsa bizde yaşıyorsa, gurur, yaşamlarımız üzerinde asla egemenlik sürmemeli. İsa'nın sevgi dolu bir yüreği vardı. O zaman bizim de yüreklerimizde acılığa ve nefrete - kin ve öfkeye yer verilmemeli. İsa'nın bağışlayan bir yüreği vardı. Bizim de insanlarla olan ilişkilerimizde bağışlayıcı olmamız gerekir. İsa'nın yüreğinde bencillik yoktu. Bencillik bizi de yönetmemelidir. Elçi Pavlus, tüm bu erdemleri kendi gücüyle yapamayacağını iyi biliyordu. O şöyle dedi: “Beni güçlendiren Mesih aracılığıyla her şeyi yapabilirim” (Fil. 4:13). PERŞEMBE Donnerstag 14 KASIM November Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek. Matta 5: 9 Glückselig die Friedensstifter, denn sie werden Söhne Gottes heißen. Matthäus 5, 9 der Sohn: oğul Bugün dünyamızda gerçekten barış sağlayan birisinin ismini verebilir misiniz? Ya da dünya tarihinde gerçek anlamda barış sağlayan birinin adını verebilir misiniz? Evet, barış sağlamaya çaba harcayan birçok kişi vardır ve bunu eminim ki samimiyetle yaptılar ve yapıyorlar, ama kalıcı barışı sağlayabilen olmamıştır. Tek esenlik, barış başkanı Rabbimiz İsa Mesih'tir. O, doğru olmayan günahlılar ile her zaman doğru olan Tanrı arasında barışı sağlayandır. “Böylece iman sonucu doğrulukla donatılmış olarak, Rabbimiz İsa Mesih aracılığıyla Tanrı'nın önünde barış içindeyiz” (Rom 5:1) diyor elçi Pavlos. Peki ama insan güncel yaşamda nasıl barışı sağlayabilir? Düşmanımın benden özür dilemesini beklemekle mi? Hayır, çünkü herhalde boşuna bekleyeceğim. İlk adımı ben atmalıyım. İlk yumuşak ve tatlı söz benden gelmelidir. Tanrı'nın bizi karşılık beklemeden bağışladığı gibi, biz de bize haksızlık etmiş, bize karşı sevgisizce davranmış olanları karşılık beklemeden bağışlamalı ve o kimseyle barışmalıyız. CUMA Freitag 15 KASIM November Ne mutlu barışı sağlayanlara! Çünkü onlara Tanrı oğulları denecek. Matta 5: 9 Glückselig die Friedensstifter, denn sie werden Söhne Gottes heißen. Matthäus 5, 9 der Friede: barış Frieden stiften: barışı sağlamak İnsanların birbirleriyle kavga etmeleri, çekişmeleri ta insanın yaratılışına, Adem'in oğlu Kayin'in öz kardeşi Habil'i kıskanarak öldürmesine kadar uzanıyor. O günden bugüne kadar hiçbir şey değişmemiştir. Dünya ulusları en korkunç, en ölümcül silahları üretiyor ve nükleer bombaları depoluyorlar. Bu bize neyi gösteriyor? İnsanın halen birbirini kıskandığını, birbirini çekemediğini, birbirini sevmediğini ve birbiriyle geçinemediklerini. Yani insanlar birbirleriyle barış içerisinde yaşayamayacak kadar bencildirler. Dostum, yüreğimizin özlemi barıştır. Doyurucu bir iç barış istiyoruz. Ulusları, toplulukları ve aileleri bölen o kinden, nefretten, kavgadan ve savaştan kurtulup özgürlüğe kavuşmak istiyoruz. İstiyoruz da ama nasıl? Tanrı Sözü’nde yanıt verilmiştir: Tanrı'yla barışmadan bu mümkün değildir. Tanrı'yla barıştığımızda, “Mesih'in insan kavrayışını aşan esenliği, barışı” yüreklerimizi doldurur. Yüreğimize o barış geldiği zaman barış içinde yaşamaya başlayabiliriz. CUMARTESİ Samstag 16 KASIM November Bir zamanlar uzakta bulunan sizler, şimdi Mesih İsa'da, Mesih'in kanı aracılığıyla yakın kılındınız. Çünkü Mesih'in kendisi barışımızdır. Efesoslular 2: 13S14 Jetzt aber, in Christus Jesus, seid ihr, die ihr einst fern wart, durch das Blut des Christus nahe geworden. Denn er ist unser Friede. Epheser 2, 13S14 Mesih İsa, bizim günahlarımızın cezasını üzerine alarak çarmıhta yerimize ölmekle, Tanrı ile insan arasında açılan o uçuruma köprü oldu. Tanrı Sözü, “Mesih'in kendisi bizim barışımızdır” der. Barışa, yalnızca O'nun aracılığıyla sahip olabiliriz. Tanrı, hiçbir zaman insana düşman olmadı. Hatta insan Tanrı'ya baş kaldırmasına rağmen, Tanrı insanlara sevgiyle, merhametle ve inayetle davrandı ve davranıyor. Bizler kendi seçimlerimizle Tanrı'ya düşman olduk. İlk atalarımız Tanrı'ya baş kaldırdılar ve Tanrı'nın düşmanı olan şeytanla işbirliği yaptılar bir bakıma. Böylece insan ile Tanrı arasında o korkunç uçurum açıldı. Ama Tanrımıza şükürler olsun ki, O Mesih İsa aracılığıyla o açılan korkunç gediğe köprü oldu. Bizi yeniden Tanrı'ya yakın kıldı. Bizler İsa Mesih sayesinde kutsal olan Tanrı'nın önüne gelebiliyoruz. Çünkü Mesih aynı zamanda bizim barışımızdır. Mesih İsa senin de barışın mıdır? Yanıtın evetse, ne mutlu sana! Yanıtın hayırsa, bir an önce Mesih'e gel! PAZAR Sonntag 17 KASIM November Kötülere esenlik yoktur diyor RAB. Yeşaya 48: 22 Kein Friede den Gottlosen, spricht der HERR. Jesaja 48, 22 böse: kötü İnsan neden kavga eder? Niçin çatışır, kötülük eder? Neden savaşır, yakıp yıkar? Aslında insanın insanla olan kavgası, çatışması, Tanrı'dan kopuk olmasının bir yansımasıdır. İnsan Tanrı'yla barış içerisine girmedikçe, hiçbir zaman gerçek anlamda birbirleriyle de o gerçek, esenlik ve huzur veren barışı bulamayacaktır. Hem geçmişin, hem de bugünün insanları Tanrı'yla barışmanın yolunu öğrenmiştir. Davut peygamber, “Hem esenlikte yatacağım hem de uyuyacağım, çünkü Rab, yalnızca sen beni güvenlikte oturtursun” (Mez.4:8) der. Tanrı'yla barış ortamına giren biri şöyle diyordu: “Eskiden eşimle kedi köpek gibi birbirimizi yerdik. Her gün kavga dövüş vardı evimizde. Aramızda güven de kalmamıştı. Çocuklarımız korkunç derecede tedirgin ve korku içindeydiler. Ama Tanrı'yla esenliği bulduktan sonra, bırakın eşimle aramdaki düzelmeyi, çocuklarımın bakışlarında bile bir esenlik, bir huzur görüyorum!” İşte bu, yürekte başlayan barışın ürünüdür. Bu barışı, esenliği sen de yakalayabilirsin, eğer Barış başkanı olan Mesih'e gelirsen. PAZARTESİ Montag 18 KASIM November Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı'nın çocukları denilecek. Matta 5: 9 Glückselig die Friedensstifter, denn sie werden Söhne Gottes heißen. Matthäus 5, 9 der Friede: barış, sulh, selamet, esenlik Frieden stiften: barışı sağlamak Dargınlık, kin, acılık, gerginlik, çekemezlik, affetmezlik hem insanlarla olan ilişkilerimize darbe indirir, hem de toplumlar arasında yıkıma yol açar. Barıştan söz ediyoruz, barışı özlüyoruz, ama bağışlamaya ve barışmaya da bir türlü yanaşmıyoruz. Her zaman suçu onda bunda, ya da o ulusta bu ulusta arıyoruz. Bir türlü o kirli, günahlı yüreğimize bakmıyoruz. İnadımız, gururumuz buna engel oluyor. Oysa dostum, bizler bağışlamada ve barışmada ilk adımı atmalıyız. Özellikle Tanrı'yla barışmışsak ve O'nun esenliğine sahipsek, barış sağlayanlar olmamız gerekir. Komşularımızla, iş arkadaşlarımızla, kısacası insanlarla sadece barış içinde yaşamakla yetinmemeliyiz, aynı zamanda da Tanrı'da sunulan gerçek esenlik ve barış kaynağını keşfetmeleri için onlara rehberlik de etmemiz gerekir. Gerçekte iman yaşamı, yaşam alanımızı genişletir, benmerkezcilikten çıkar, dışa dönük değişir. Yani başkalarının iyiliğini de düşünür ve bu alanda elinden geleni yapar. Ne mutlu barışı sağlayanlara! Onlara Tanrı'nın çocukları denilecek sözü şu anlama da geliyor: Tanrı çocukları barışı sağlayabilirler. SALI Dienstag 19 KASIM November Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Göklerin Egemenliği onlarındır. Matta 5: 10 Glückselig die um Gerechtigkeit willen Verfolgten, denn ihrer ist das Reich der Himmel. Matthäus 5, 10 die Gerechtigkeit: doğruluk verfolgt werden: zulüm görmek Bu dünyanın gidişatına uymayıp da Tanrı'ya itaat edenler, büyük olasılıkla istenmeyen, sevilmeyen, hatta bazı yerlerde baskıya uğrayan kimseler olacaklardır. Doğruluk uğruna acı çekmeleri, hor görülmeleri, suçlanmaları, hiçe sayılmaları, zarar görmeleri Tanrı egemenliği altında olduklarının bir belirtisi, kanıtıdır, diyebiliriz. Acı çeken imanlı nasıl mutlu olabilir? “Kimse beni sevmezse de Tanrım bana yakındır; her şeyimi alsalar da Tanrı payımdır, kurtarıcımdır, çobanımdır. O'na sığındım, O'nda güvenlikteyim” gibi sözlerle acı çeken Tanrı adamları kendi mutluluklarını belirtmişlerdir, hem tarih boyunca, hem de günümüzde. Tanrı ile yaşamak isteyen, türlü acılara hazır olmalıdır. Ama bu acılarda Tanrı onunlarla birliktedir. Bu nedenle bu acılarda bile iç huzur ve barış vardır. ÇARŞAMBA Mittwoch 20 KASIM November Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere! Çünkü göklerin egemenliği onlarındır. Matta 5:10 Glückselig die um Gerechtigkeit willen Verfolgten, denn ihrer ist das Reich der Himmel. Matthäus 5, 10 die Grausamkeit: zulüm unterdrückt, verfolgt werden: zulüm görmek Zulüm görmeyi, saldırıya uğramayı acaba kim ister? Tam tersine, insanlardan iyilik, anlayış ve hoşgörü bekleriz. Ama Tanrı Sözü, “Ne mutlu doğruluk uğruna zulüm görenlere” der. Kutsal Söz şöyle yazar: “Rab’be umut bağlayanlar güçlerini tazeler, kartallar gibi kanat gerip yükselirler” (Yeşaya 40: 31). Kuşlar içerisinde kartal harika bir şekilde gökyüzünde rüzgara doğru süzülür. Bunu nasıl yapar? Havanın yukarı yükselmesini bekler ve kanatlarını açıp hareket etmeden süzülür. İlginçtir ki, Tanrı Sözü de, Rab’be umut bağlayanların kartallar gibi kanat gerip yükseldiklerini yazar. Yani Tanrı'ya umut bağlayıp her tür zorluklarda Rab’be bakıp O'nu beklediğimizde, Tanrı baskıları, zorlukları inanlının yararı için kullanır. Bu nedenle imanlılar, sıkıntılarda sevinebilirler, çünkü onlar gözlerini yücelerdeki değerlere, cennete, sonsuz yaşama dikmişlerdir. PERŞEMBE Donnerstag 21 KASIM November Benden ötürü insanlar size zulmettikleri, yalan yere size karşı her türlü kötü sözü söyledikleri zaman ne mutlu size! Matta 5: 11 Glücklich zu preisen seid ihr, wenn die Menschen euch verfolgen und lügnerisch allerlei Schlechtes gegen euch reden um meinetwillen! Matthäus 5, 11 allerlei: her türlü Zorluklar ve baskılardan ne kadar korktuğumuzu bilen İsa Mesih, acı çekmenin önemini özellikle vurguluyor. Başkaları hakkımızda kötü konuşur, bize iftira ederse, genelde çabuk alınır, kırılır ve küseriz; çünkü bu türden sözler yüreğimizi yaralar. Vakit kaybetmeden de hakkımızı aramaya başlarız. Biliyor musunuz, Tanrı'nın egemenliğinde bu kural geçerli değil. İsa Mesih ne küskünlükten, ne kırılmaktan, ne alınmaktan, ne de kendi hakkımızı aramaktan söz eder. Haksızlığa sabırla, Tanrı'ya olan güvenle dayanmamız için bizi cesaretlendirir. Elem yolundan gitmiş ve acı çekmiş olan İsa Mesih'ten ders alalım: “O'na kötü davrandılar, fakat alçaltıldığı zaman ağzını açmadı” (Yeşaya 53: 7). Haklarını aramayıp zorluğa, sıkıntıya söylenmeden dayanmak, Mesih inanlısının harika erdemlerindendir. CUMA Freitag 22 KASIM November Bu aleme uymayın! Romalılar 12: 2 Passt euch nicht dieser Welt an! Römer 12, 2 sich anpassen: uymak, ayak uydurmak die Welt: alem, dünya diese, dieser, dieses: bu Bu yaşamda her birimizin ara sıra kendisine yöneltmesi gereken bazı sorular vardır. Örneğin, bu yaşamda kimlere ya da neye itaat etmekte, kimlere uymaktayım? Kimin egemenliği altındayım? Ya da kendimle barışıklık içinde miyim? Doyum bulmuş ve kendimden hoşnut muyum? Yoksa güncel yaşamda günahlarımı görüp Tanrı'nın bağışlamasına mı sığınıyorum? Durumumu ölçmek için kime bakıyorum? Hep kendimi ve kendi çıkarlarımı mı gözlüyorum, yoksa başkası uğruna hakkımdan vazgeçmeye hazır mıyım? Gururlu, kendini beğenmiş ve başkalarına tepeden mi bakıyorum? Yoksa insanlara daha hoşgörülü davranıp onlara merhamet mi gösteriyorum? Yüreğimdeki niyetler, düşüncelerim, arzularım pak ve temizler mi? Başkalarıyla barışmak için ilk adımı atan ben miyim? Herhalde bu soruları kendimize sorduğumuzda, ne kadar eksik kaldığımızı göreceğiz. Sen de kendini böyle görüyorsan, şu duayı Rab’be yönelt: “Ya Rab, eksiğim çok. Beni bağışla. Düşüncelerimi Sen yönet!” CUMARTESİ Samstag 23 KASIM November Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, ona tekrar nasıl tuz tadı verilebilir? Matta 5: 13 Ihr seid das Salz der Erde; wenn aber das Salz fade geworden ist, womit soll es gesalzen werden? Matthäus 5, 13 der Geschmack: tat, lezzet Tuz hem yemeğe tat verir, hem de yemeğin çürümesini önlemeye yarar. “Dünyanın tuzu sizsiniz” sözleriyle İsa Mesih dünyayı tatsız, lezzetsiz, çürümeye yüz tutmuş olan bir yemeğe benzetir. Tanrı'ya isyan etmiş, artık bozulmuş ve yenilmez bir yemeğe benzeyen bu dünyamız, nasıl olur da çoktan büsbütün yok olmadı? Tanrı'nın sabrı nasıl olur da tükenmemiştir? Tükenmemiştir, çünkü halen bu dünyada tanrısal tuz vardır; bu insanlar Tanrı'nın yönetimi altında yaşayan Mesih bağlılarıdır. Onun için de Tanrı dünyayı bugüne dek esirgemiştir. Ama Tanrı'yı sormayanlar, O'na itaat etm eyenler çok, onlara nazaran gerçek imanlılar yok denilecek kadar azdır, diyeceksiniz. Evet, yemekte de tuzun miktarı azdır, ama az tuz o yemeğe tat verir. Çevrenizde gerçek imanlı kişiler az ise de, tuz olduğunuzu, çevrenize - dünyaya ruhsal tat vermekte olduğunuzu unutmayın! PAZAR Sonntag 24 KASIM November Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Matta 5: 13 Ihr seid das Salz der Erde. Matthäus 5, 13 das Salz: tuz die Erde: yeryüzü, dünya Tuzun bir yemeğe tat vermesi onun suda erimesine bağlıdır. Mesih inanlısı olarak dünyaya tuz olmak isteyen de büyük fedakârlıklara hazır olmalıdır. O da kendinden vazgeçip sanki “eriyip yok olacaktır“. Kendi hakkını, kendi çıkarını, her şeyin kolayını, şan ve şeref arayan, baskı ve acı görmemek için susup da her tür yalana, dolana, haksızlığa ses çıkarmayan, çıkarı için rüşvet veren, rüşvet alan, kısacası doğru ve pak bir yaşam sürdürmeyen bir kimse elbette ki bu dünyaya tat veremez. Verse verse ancak bozukluk, kokuşmuşluk verebilir. Tanrı'ya itaat ederek dünyaya tat vermek son derecede pahalıya mal olabilir. Ama dünyanın tuzu olmak aynı zamanda son derece yüce bir atamadır. Dünyanın tuzu olan kimse, Tanrı'nın bağışına kavuşmuş, Mesih İsa'yı yaşamının merkezi haline getirmiş kimsedir. PAZARTESİ Montag 25 KASIM November Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Ama tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Matta 5: 13 Ihr seid das Salz der Erde; wenn aber das Salz fade geworden ist, womit soll es gesalzen werden? Matthäus 5, 13 das Salz: tuz fade: tatsız Hangi çağda ve hangi koşullarda olursa olsun Tanrı bağlıları, inanlılar bu dünyanın tuzu ve ışığı olmaya çağrılmıştır. Güzel bir şey yediğimizde “tadı damağımda kaldı” deriz, değil mi? Tuzun öyle bir tadı var ki, damakta kalır. Tanrı Sözü böyle bir tattan söz eder. Mesih imanlısı yaşamında bu tadı her zaman çevresindeki insanlara vermelidir. Ne yazık ki inanlı toplulukları genelde bu tadı yitirmekle kalmıyor, en tatsız olayların ortasında tatsız şekilde davranıyor. Günümüzde çevrem izdeki Mesih imanlılarına baktığımız zaman tuz ve ışık konusunda ne kadar eksiğimiz olduğunu kavramakta zorluk çekmeyiz. Tuzun koruyucu bir özelliği vardır. Tuz çürümeyi önler. Ahlaki açıdan da biz Mesih imanlıları çürümekte olan bir toplumun tümüyle çürümesini önleyebiliriz. Ahlaki çürüklük ortadan kalkmayacaktır, ama daha fazla ilerlemesi önlenecektir. Yeryüzünde iyiliğin çoğalması ve kötülüğün azalması için sen ve ben Rab'bin elinde iyi kaplar, aletler olabiliriz. SALI Dienstag 26 KASIM November Yeryüzünün tuzu sizsiniz. Tuz tadını yitirirse, bir daha ona nasıl tuz tadı verilebilir? Artık dışarı atılıp insanların ayakları altında çiğnenmekten başka bir işe yaramaz. Matta 5: 13 Ihr seid das Salz der Erde; wenn aber das Salz fade geworden ist, womit soll es gesalzen werden? Es taugt zu nichts mehr, als hinausgeworfen und von den Menschen zertreten zu werden. Matthäus 5, 13 İsa Mesih öğrencilerini tuza benzetti ve onların bu dünyaya tat vermeleri gerektiğini açıkladı. Tuz yiyeceğe tat verir, çürümeyi önler ve susuzluk yaratır. Ama tuz tadını yitirirse bir işe yaramaz. Ona gerçek doğal tadını vermek artık mümkün değildir. Böyle olunca da o tuz ayaklar altında çiğnenmekten başka bir işe yaramaz. Dünyaya tat vermeyen inanlı da tadını, değerini yitirecektir. Bu dünyada hiçbir işe yaramayacaktır. Böyle bir durumda insanların Rab’be gelmelerine tökez olacaktır. İsa Mesih çok ciddi bir uyarıda bulunuyor: “Tuz tadını yitirirse, ayaklar altında çiğnenecektir!” “Ben de kalbimde İsa Mesih'i sevip O'na iman ederim, ama bunu kimse bilmesin, imanım başkalarını ilgilendirmez” diye düşünenler, hem kendi yaşamlarına, hem çevrelerine, hem de dünyaya tat veremezler. ÇARŞAMBA Mittwoch 27 KASIM November Dünyanın ışığı sizsiniz. Matta 5: 14 Ihr seid das Licht der Welt! Matthäus 5, 14 das Licht: ışık die Welt: dünya das Licht der Welt: dünyanın ışığı “Dünyanın ışığı sizsiniz!” İsa Mesih dünyayı kapkaranlık bir odaya, Tanrı'nın egemenliği altına girmiş olan öğrencileriniyse ışığa benzetir. Din adamları tarafından hor görülen, eğitim görmemiş bu öğrenciler dünyanın ışığı olabilir mi? İsa Mesih başka bir yerde “Dünyanın ışığı Benim” demişti. O'nu kendimize Kurtarıcı ve Efendi olarak kabul edersek, bu ışık içimize yerleşir. Işık karanlık bir eve geldiği zaman bu ev aydınlanır. Işık olan Mesih'e yakın kalır ve O'na itaat edersek, O, bozuk karakterimizi, yaşantımızı değiştirerek bizi ışık yapar. Bu değişiklik çevremizdeki insanları etkiler, aydınlatır. Unutmayalım: Işığımız bizden kaynaklanmıyor. Dünyanın ışığı olan Mesih'ten gelir. Mesih'e sırtımızı döndüğümüz zaman yönümüz karanlığa çevrilmiştir demektir. Tabii ki, Mesih'e uzak kaldığımızda sevgiden de uzaklaşmış oluruz ki, bu da bizi karanlıkta tutar. PERŞEMBE Donnerstag 28 KASIM November Dünyanın ışığı sizsiniz. Matta 5: 14 Ihr seid das Licht der Welt. Matthäus 5, 14 ihr: siz ihr seid: sizsiniz Mesih imanlıları dünyanın ışığı olmalıdır. Nerede olursak olalım, nereye gidersek gidelim bulunduğumuz yerde ışıklar olmalıyız. Işık olmak, lamba gibi yanmak mı demektir? Hayır. Işık olmak, hayatımızın her alanında dürüst, doğru, ilkeli yaşamak demektir. Bu erdemleri kendi gücümüzle başaramayız. Yani, biz kendiliğimizden ışık saçamayız. Işık Tanrı'nın Sözü'dür. Tanrı Sözünü içimize, yüreğimize, hayatımıza öyle şekilde alalım ki, gittiğimiz her yerde o ışık parlasın. “Işık olmak” demek, aynı zamanda da her yerde insanlara Tanrı Sözünü duyurmak, öğretmek, onları bu sözü aramaya özendirmek demektir. Bu, her an her yerde Kutsal Kitap'tan ayetler okumak değildir. Tanrı Sözü hayatımızın bir parçası olmalı. Öyle ki düşüncelerimizde, davranışlarımızda ve sözlerimizde Tanrı Sözü insanlara ulaşsın. Birisiyle arkadaşlık kurduğumuzda ona en değerli şeyi vermek istersek, çok doğal ve basit biçimde o kişiyi Tanrı Sözüyle tanıştırabiliriz. Tanrı Sözü'nü hayatımızda yaşamalı ve onu insanlara yansıtmalıyız. CUMA Freitag 29 KASIM November Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini geçersiz kılmak için geldiğimi sanmayın. Matta 5: 17 Meint nicht, dass ich gekommen sei, das Gesetz oder die Propheten aufzulösen. Matthäus 5, 17 ungültig: geçersiz für ungültig erklären: geçersiz kılmak Burada İsa'nın sözünü ettiği Musa peygamberin getirdiği Yasa'yla, özellikle geleneksel, töresel şeylerle ilgiliydi. Mesih dünyanın günahını ortadan kaldırmak için çarmıhta öldü, kurban edildi. Dünyanın kuruluşundan önce boğazlanan Kuzu’dur O. Musa'nın Yasası'nda O'nun geleceği ve insanların günahı için kurban edileceği yazılıydı. Yani İsa, Musa'ya verilen Yasayı, On Emri yerine getirmek için geldi, onu ortadan kaldırmak için değil! Bu Yasayı ne şekilde yerine getirdi? O'nu kendi hayatında harfi harfine uygulamakla. İnsan için öngörülen yaşam standardını İsa Mesih kendi hayatında eksiksiz şekilde sergiledi. Tanrı'nın ahlaki ölçüleri hiçbir zaman değişmez. Ancak sen ve ben, kardeşim, bu ölçülere göre yaşamak istersek bunu kendi gücümüzle, yeteneklerimizle başaramayız. Yardıma ihtiyacımız vardır; bir Kurtarıcının yardımına ihtiyacımız vardır. Merhamete ihtiyacımız vardır. Bu merhamete sahip olmak için merhametli İsa Mesih'e gelmeliyiz. CUMARTESİ Samstag 30 KASIM November Ben (Kutsal Yasa'yı ya da peygamberlerin sözlerini) geçersiz kılmaya değil, tamamlamaya geldim. Matta 5: 17 Ich bin nicht gekommen, (das Gesetz oder die Propheten) aufzulösen, sondern zu erfüllen. Matthäus 5, 17 ganz: tüm(üyle), tamamen erfüllen: yerine getirmek Peygamberlerin sözlerini İsa nasıl tamamladı? Tanrı'nın peygam berleri gelecek olan kurtarıcıdan söz ettiler. Musa peygamber “Tanrı aranızdan benim gibi bir peygamber çıkaracak, onu dinleyeceksiniz” diye Mesih'in İsrail soyundan geleceğini belirtti. Yeşaya Peygamber, “Kız gebe kalıp bir oğul doğuracak, O'nun adını İmmanuel, anlamı Tanrı bizimle koyacaksınız” diye peygamberlik etti. Mika Peygamber, İsa'nın Beytlehem şehrinde doğacağını bildirdi. Yine Yeşaya Peygamber, Mesih'in bizim cezamızı çekeceğini açıkladı. Bunlar ve daha birçok peygamberlikler İsa Mesih'te yerine gelmiştir. Yüzyıllarca beklenmiş olan gerçek Kurtarıcı O'dur. İsa Mesih bizi günahtan kurtarıp Tanrı'yla barıştırmakla peygamberlerin sözlerini yerine getirip tamamlamıştır. Bize düşen sorumluluk ise Tanrı'nın peygamberler aracılığıyla da belirttiği kurtarıcı İsa Mesih'e gelip iman etmektir. Değerli arkadaşımız, Önümüzdeki yeni yılın takvimini adresimizden isteyebilirsiniz. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de İyi Haberler Radyosunu şu internet adresinden dinleyebilirsiniz: www.erf.de www.tuemib.de BABA SEVGİSİ Senin baban nasıl biridir? Bazıları, benim babam harika derken birçokları da, korkunç diyor. Peki, Tanrı’ya “baba” diyebilir misin? Tanrı bizim babalarımıza benzer mi? Tanrı’nın nasıl bir yüreği vardır bizlere karşı? Tüm bu sorulara yanıtı “Baba Sevgisi” adlı kaset ve CD’mizde bulabilirsiniz. BAĞIŞLAMAK Bağışlamak ne demektir? Neden bağışlamak o kadar zordur? Biz günahlı insanlarız. Peki, Tanrı bizi nasıl bağışlıyor? Bağışlama konusunda Tanrı’nın buyruğu nedir? Tüm bu sorulara “Bağışlamak” adlı kaset ve CD’mizde yanıt bulacaksınız. Her kaseti ve CD’yi 2,50 Euro’ya elde edebilirsiniz. Posta ücreti için ayrıca 1,00 € hesap edin. Ismarlama adresi: Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de • Nihai Sorular • Yaşamın Amacı Ne? Yaşam sorularla doludur. Ben kimim? Neden buradayım? Nereye gidiyorum? Tanrı var mı? Varsa nasıldır? Tanrı’yı tanıyıp O’nun sevgisini, gücünü hayatımda yaşayabilir miyim? gibi soruları bu iki kitapçık ele alır ve yanıtlar. Kitapçığın tanesi 2,00 Euro’dur (posta ücreti dahil). • İsa Mesih S tek ve gerçek umudumuz • Korku ve umut arasındaki yaşamım (Her kitapçık posta masrafı dahil 1,50 €) Satın almak istediğiniz kitapların tutarını kullanılmamış Alman posta pulu olarak da adresimize gönderebilirsiniz. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Bazı vatandaşlarımız, İncil Kitabının değiştirildiğini söylerler. Gerçekten de öyle mi? Tanrı Sözü’nü günahlı insan değiştirebilir mi? Şu kitapları okumanızı öneriyoruz: Kutsal Kitap değiştirildi mi? . . . . 2,00 € İncil Nasıl Yazıldı? . . . . . . . . . . . 1,50 € İznik Konseyinde Ne Oldu? . . . . 1,50 € Evet, Kitabı Mukaddes Tanrı’nın Sözüdür . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 € İnanç ve Kanıt . . . . . . . . . . . . . 3,50 € Yaşam Fırtınaları (Yen¥!) . . . . . 5,00 € Ne Mutlu (Yen¥!) . . . . . . . . . . . . 1,00 € Satın almak istediğiniz kitapların fiyatlarını Alman posta pulu olarak da mektupla bize gönderebilirsiniz. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de PAZAR Sonntag 1 ARALIK Dezember Vermek, almaktan daha büyük mutluluktur. Elçilerin İşleri 20: 35 Geben ist seliger als nehmen. Apostelgeschichte 20, 35 geben: vermek nehmen: almak Günün birinde adamın biri bir düşünüre mutlu olmanın sırrını sorar. Düşünür ilginç bir yanıt verir: “Ver” der. “Vermek mutluluktur, mutluluğun anahtarıdır”. Tanrı Sözü, vermenin almaktan daha fazla mutluluk getirdiğini belirtir. Vermek dediğimiz şey, insanın sahip olduğu en değerli şeyden, yaşamından, kendinden bir şeyleri başkasına vermesidir. Örneğin, sevincinden, ilgisinden, anlayışından, bilgisinden, şakasından ve zamanından başkasına vermektir. Veren, almak için vermez. Vermek başlı başına doyumsuz bir sevinçtir. İnsan verirken karşısındakinin yaşamına bir huzur aktarır ve aktardığı bu huzur ve zenginlik geriye, kendisine yansır. Vermek, kişiyi mutlu eder. Akmayan su kokar; ama aktıkça yenilenir. Vermek de buna benzer. PAZARTESİ Montag 2 ARALIK Dezember Bütün ırmaklar denizin içine akıyor, ama deniz dolmuyor. Irmaklar aktıkları yere, yine oraya akmaktadırlar. Vaiz 1: 7 Alle Flüsse fließen in das Meer, und doch wird das Meer nicht voll. An den Ort, wohin die Flüsse fließen, dahin fließen sie immer wieder. Prediger 1, 7 das Meer: deniz Zamanında kaptanlık yapan bir gemici, işini bıraktıktan sonra ufak bir gemi satın alıp tüm ailesiyle bir deniz turuna çıkar. Açılırlar denize. Bir haftalık bir yol aldıktan sonra, aksilik ya, gemicikleri alttan delinir ve batmaya başlar. Zoraki yedek botlarına atlayıp biraz yiyecek, bir iki bidon su ve biraz da giyecek kurtarabilirler. Aradan birkaç gün geçer. Suları, yiyecekleri tükenir. Ne yapacaklardı şimdi? Yiyecek olarak denizde yakaladıkları balıklarla karınlarını doyururlar. Ama en zor şey devamlı susuzluktu. Susuzluktan ölüm düzeyine gelirler ki, oradan geçen bir gemi onları görüp kurtarır. Koskocaman, gözün alabildiğine bir deniz, sudan başka hiçbir şey yok, ama bu su, susayanlara yaramıyor. İlginç değil mi? Çünkü deniz suyu acı ve tuzludur. Deniz, ağzını açmış, hep “bana verin,” hep “bana verin” diyor. Yüzyılların getirdiği zengin madenler hep denize doldu. Tüm ırmakların, kocaman nehirlerin ona getirdikleri bu minerallerle yine deniz doymak bilmez. Almak değil, vermek mutluluk getirir. SALI Dienstag 3 ARALIK Dezember Az eken az biçer, bol eken de bol biçer. 2. Korintliler 9: 6 Wer kärglich sät, wird auch kärglich ernten, wer reichlich sät, wird auch reichlich ernten. 2. Korinther 9, 6 kärglich: az, cimrice reichlich: bol Hep kendimiz için çalışıp uğraşırsak belki zengin oluruz, ama deniz suyu gibi yararsız, tuzlu ve acı olarak. Bir ırmağın suyu neden tuzlu ve acı değildir? Tam tersine ırmakların suyu tatlı ve yararlıdır. Çünkü durmadan akar. Irmak, suyunu sürekli olarak verir, kendisinde tutmaz. İşte vermek de tıpkı buna benzer. Verdikçe tatlı ve yararlı olur. Buna karşılık vermek, mutluluktur. İnsan verdikçe bir bakıma temizlenir, kokmaktan kurtulur. Vermek, insanı acılıktan, yararsızlıktan kurtarır. Bu vermek işi önce ailede başlar. Aile arasında verme olayı yoksa ya da verilmiyorsa, dışarıya da yansıyamaz. İnsan eşine S kadın ya da erkek olsun S sevgi, anlayış, merhamet, fedakârlık vermezse, dışarıya nasıl verebilir? Bugün birçok yuvalar anlayışsızlığın, sevgisizliğin, bencilliğin, kaba gücün kurbanı olmaktadır. İnsanlar kendi bencil arzu ve isteklerinin kurbanı olmuştur ve olmaktadır. Hep, “önce ben” diyen kişiler, başkalarına acı ve yıkım getirirler. Oysa veren, hem de bol veren daha çok berekete sahip olur. ÇARŞAMBA Mittwoch 4 ARALIK Dezember İsteksizce ya da zorlaymış gibi değil, herkes yüreğinde tasarladığı gibi versin. Çünkü Tanrı sevinçle vereni sever. 2. Korintliler 9: 7 Jeder gebe, wie er es sich in seinem Herzen vorgenommen hat, nicht aus Unlust oder Zwang; denn einen fröhlichen Geber hat Gott lieb. 2. Korinther 9, 7 sich etwas vornehmen: tasarlamak “Eğer ben hep verirsem, hiçbir şeyi kendimde tutmazsam, büsbütün yoksulluğa düşmez miyim?” diye düşünenler olabilir. İnsana böyle düşüncelerin gelmesi doğaldır. Ama bu kesinlikle doğru değil. Toprağa bir buğday attığında ya da bir mısır diktiğinde geriye bir buğday ya da mısır vermez, katlarca fazlasını verir. Vermek de buna benzer, insanı yoksul etmez, bereketler, verimli kılar. Tabii bunu kendi başımıza yapmayı pek beceremeyiz. Bu nedenle verme konusunda olsun, sevmek konusunda olsun, Tanrı'ya gitmemiz ve O'nun yardımını dilememiz gerekir. Çünkü Tanrı'nın bize yakın olmasına muhtacız. Verm ek, Tanrı'nın amaçladığı bir şeydir. Tanrı, insanı yaratırken ona Kendisinden, Kendi niteliklerinden verdi; aynı zamanda onu özgür istek ve sonsuz yaşamla donattı. İnsan günaha düşüp Tanrı'ya baş kaldırdığı zaman, Tanrı onu büsbütün atmadı, yine vermeye devam etti. O, Kendi Işığı, Sözü olan İsa Mesih'i verdi ki, günaha düşen insanı kurtarsın ve sonsuz yaşamı onlara yeniden sağlasın. PERŞEMBE Donnerstag 5 ARALIK Dezember Hiçbir şey için kaygılanmayın. Ama her konudaki dileklerinizi Tanrı'ya dua edip yalvararak şükranla bildirin. Filipililer 4: 6 Sorget euch um nichts, sondern in allen Dingen lasset im Gebet und Flehen mit Danksagung eure Bitten vor Gott kundwerden! Philipper 4, 6 sich sorgen: kaygılanmak, endişelenmek İsa Mesih bize, yaşamımız için kaygılanmamamızı, her ihtiyacımız için güvenerek Tanrı'ya dua etmemizi öğretti. Aynen bir çocuğun ihtiyaçlarını babasından beklediği gibi. Tanrı'ya güvenmek niçin insanlara hep zor geliyor? Bunun türlü nedenleri vardır, ama en önemlisi şudur: Günahlı olduğumuzdan Tanrı ile olan ilişkimiz bozuktur. Böylece Tanrı'nın bize Baba olduğuna, O'nun sevgisine, kayrasına güvenimiz yoktur. İhtiyaçlarımızın en önemlisi, günahlarımızın bağışlanması, Tanrı'nın sevgisine, kayrasına kavuşmamızdır. Tanrı'nın bize İsa Mesih'i vermesiyle günahlarımızın bağışlanması, bereket, mutluluk ve sonsuz yaşam kapıları açılmıştır. Ama insan, Tanrı'nın sunduğu bu kurtuluşu, bu bereketleri nasıl elde edecek? Mesih'e gelip iman ederek! CUMA Freitag 6 ARALIK Dezember Dileyin, size verilecektir. Arayın, bulacaksınız. Kapıyı çalın, size açılacaktır. Matta 7: 7 Bittet, so wird euch gegeben. Sucht, so werdet ihr finden. Klopft an, so wird euch aufgetan. Matthäus 7, 7 suchen: aramak finden: bulmak anklopfen: kapıyı çalmak İsa Mesih, vermenin almaktan daha üstün mutluluk getirdiğini söyledi. Vermek dediğimiz zaman, işin içine sevgimiz, ilgimiz, desteğimiz, yardımımız girer. Ama vermenin en önemli noktası şudur: Önce günahlı hayatınızı Tanrı'ya vermeniz gerekir. Günahlı bir insan olarak Tanrı'ya gelmeli ve günahlarınızı Tanrı'ya açıklamalısınız. Tanrı'ya kötü yaşamını vermelisin değerli dostum. Başka bir deyişle acılığını, yararsızlığını, kokmuşluğunu, gururunu, bencilliğini vermelisin. Tanrı da bunları alıp yerine tatlı, yararlı, temiz ve sonsuz bir yaşam verecektir. Değerli okuyucumuz, siz de bu şekilde İsa Mesih aracılığıyla yaşamınızı Tanrı'ya verirseniz, büyük bereketler alacağınızı göreceksiniz. Günahlarınızın bağışlandığına, yaşamınızın zenginleştiğine tanık olacaksınız. Ruhsal alanda bu zengin, bereketli, temiz yaşamdan iyi ve tatlı şeyler akmaya başlayacaktır. Yani Tanrı'dan aldığınız iyiliklerden, bereketlerden başkaları yararlanacaktır. CUMARTESİ Samstag 7 ARALIK Dezember İnsan ne ekerse onu biçer. Galatyalılar 6: 7 Was der Mensch sät, das wird er ernten. Galater 6, 7 der Mensch: insan säen: ekmek ernten: biçmek “İnsan ne ekerse, eninde sonunda ektiğini biçecektir” sözünü sanımca herkes bilir. Bu altın kural İncil'dedir. Her birimizin kendi yaşamına neyi ektiğini iyi bilmesi gerekir. Hayatına kini, nefreti, kötülüğü, yalan dolanı ekiyorsan, emin ol ki, eninde sonunda ektiğini, kinin, nefretin ve diğer kötülüklerin ürününü hayatında biçeceksin. Kötülüğe asla kötülükle karşılık verme. Sen hayatına affetmeyi, sevmeyi, vermeyi ek ki, bereketi biçesin. Bazı insanlar yaşamlarını Tanrı'ya verme adımını atıyorlar, ama bunun getireceği bereketleri göremiyorlar. Çünkü “vermek” işinde tembeldirler. Devamlı olarak yaşamımızı Tanrı'ya, O'nun verdiği iyilikleri de başkalarına vermemiz gerek. Yaşamını Tanrı'ya ver ki, bereket alasın; kendini Tanrı'ya ver ki, temizlenesin, tazelenesin. Kendini Tanrı'ya ver ki, sonsuz yaşamı alasın. Eşine, çocuklarına, iş arkadaşlarına, komşularına ve diğer insanlara ver ki, ruhsal alanda zenginleşesin, mutlu olasın. PAZAR Sonntag 8 ARALIK Dezember İsa şöyle dedi: Boyunduruğumu takının ve benden öğrenin. Çünkü ben yumuşak huylu ve alçakgönüllüyüm. Böylece canlarınız rahatlık bulur. Matta 11: 29 Jesus sagte: Nehmt mein Joch auf euch und lernt von mir, denn ich bin sanftmütig und demütig, so wird eure Seele Ruhe finden. Matthäus 11, 29 das Joch: boyunduruk İnsanlığın ilerlemesi göz kamaştırıcıdır. Çağımız bilimde, teknikte, nükleer enerjide, genel haberleşme olanaklarında dev adımlarla ilerlemektedir. Bugünkü cep telefonlarına bakmamız bilim ve teknikte ne kadar ilerlediğimizi açıkça göstermektedir. Ama ne yazık ki, bu ilerlemeler zinciri, bunalımları çözeceğine daha da yoğunlaştırıyor. Bunun nedenini araştırmak gerekir. İnsanı yöneten temel güç bencilliktir. Dünyanın her yerinde, her ırktan, her soydan ve her ulustan tüm insanlık bencilliğin çıkmazındadır. İnsanoğlu, ilerlemeye ilerliyor ama, insan kardeşinin yaralarını saramıyor, göz yaşlarını silemiyor. İnsanın yalnızlığını, bunalımını ortadan kaldıramıyor. Günümüzün insanı çok daha fazla gururlu, bencil, daha çıkarcı değiller mi? Esenliğin yolu, kendi başımıza buyruk olmaktan dönüp alçakgönüllülükle ve tam bir güvenle Tanrı'ya teslim olmaktır. İşte o zaman hiç bilmediğiniz bir iç rahatlığına, o göksel huzura kavuşabilirsiniz. PAZARTESİ Montag 9 ARALIK Dezember Sözlerine göre suçlu çıkarılacaksın. Matta 12: 37 Aus deinen Worten wirst du schuldig gesprochen werden. Matthäus 12, 37 das Wort: söz, kelime schuldig: suçlu schuldig gesprochen werden: suçlu çıkarılmak Bazıları ikide bir, “Övünmek gibi olmasın” diyerek kendilerine bir şeylerden övünç payı çıkarırlar. Kimi parasıyla, kimi son model arabasıyla, kimi de günahıyla böbürlenir. Bir de dinsel başarılarıyla övünenler vardır. İşlediği hayırlar, sevaplar ve hac ziyaretleriyle övünerek kendilerini dindar göstermek ve böylece başkalarından saygı görmek isterler. Kusurlu ve ölümlü insanın kendini övmesi acaba kutsal Tanrı'ya nasıl görünür? Kuşkusuz Tanrı insanın bu tutumunu beğenmez. Gurur Tanrı'yı hiçbir zaman hoşnut etmez. Ama tüm varlığımızı günahtan arıtmak isteyen Tanrı, bizi her tür övünmeden de arıtabilir. Kişinin övünmesi, önlenecek kötülüklerin başında yer alır. Çünkü yüksekten atmak, insanı abartmaya ve yalana sürükler. İşte bunlar Tanrı'nın gözünde kötü şeylerdir. SALI Dienstag 10 ARALIK Dezember Tanrı sığınağımız ve gücümüzdür. Sıkıntıda hep yardıma hazırdır. Mezmur 46: 1 Gott ist unsere Zuflucht und Stärke, eine mächtige Hilfe in der Not. Psalm 46, 2 die Zuflucht: sığınak, sığınacak yer die Stärke: kuvvet, güç die Not: sıkıntı Mezmur yazarı bir mezmurunda şöyle der: “Adaletsizlik ve kötülük yüzünden yerin bütün temelleri sarsıldı.” Tanrı, Nuh peygamberin günlerindeki günahlı kuşağı tufanla yok etti. Hz. Lut'un günlerinde Sodom ve Gomorra şehirlerini yaktı. Bunlar hiç unutulmayan yargılardır. Bugün de yedi milyar dolayında insanlığın yargılanması uzak değil. Günümüzde zor, kaba kuvvet ve adaletsizlik, yerin temellerini sarsacak ölçüde çoğalmış ve gittikçe de çoğalmaktadır. Günümüzde güçlünün zayıfı ezmesi artık normal gibi karşılanıyor. Nereye gidiyoruz? Bizim ve dünyamızın hali ne olacak? Sırtımızı dayayabileceğimiz biri var mıdır? Kalıcı bir güvenliği nerede bulabiliriz? Tanrı Sözü şöyle diyor: “Tanrı bizim sığınağımız ve gücümüzdür, sıkıntıda hep yardıma hazırdır!” ÇARŞAMBA Mittwoch 11 ARALIK Dezember Rab'bi bulunabilirken arayın, yakınken O'na seslenin. Kötü kişi kendi yolunu, fesatçı kendi düşüncelerini bıraksın ve Rab'be dönsün. Ona merhamet eder. Yeşaya 55: 6S7 Sucht den Herrn, während er sich finden lässt, ruft ihn an, während er nahe ist. Der Gottlose lasse seinen Weg und der Frevler seine Gedanken und kehre um zum Herrn, so wird er sich seiner erbarmen. Jesaja 55, 6S7 Şeytan üç çırak yetiştirmek ister. Cinlere sorar: “Söyleyin bakalım, insanları nasıl yoldan çıkarıp kandıracaksınız?” İlki, “insanlara Tanrı'nın olmadığını söyleyeceğim,” der. Şeytan da, “Sen bununla kimseyi kandıramazsın, çünkü ancak küçük bir grup senin bu sözlerine inanabilir. Ama insanların çoğu gerçekten bir Tanrı'nın var olduğunu bilirler” der. Sonra ikinci çırak atılır ve şöyle der: “Ben insanlara cehennemin olmadığını söyleyeceğim” der. Şeytan ikinci çırağa da biraz başını sallayarak, “Boşuna çaba harcayacaksın” der, “çünkü yine insanların çoğu günahın yargı getireceğini bilir.” Şeytanın üçüncü çırağı da, “Ben, Tanrı da var, cehennem de var, ama tövbe etmek için aceleye gerek yok, diyeceğim” der. Şeytan sinsi sinsi gülmeye başlar ve “İşte benim akıllı çırağım. Aferin sana!” der. “İşte insanları böyle kandıracaksın.” Sevgili okuyucu, kurtuluşa şu anda kavuşabilirsin. Acele et, tövbe etmeyi erteleme, yarın senin için çok geç olabilir. PERŞEMBE Donnerstag 12 ARALIK Dezember Yıkanın, paklanın; gözümün önünden işlerinizin kötülüğünü atın. İyilik işlemeyi öğrenin, adaleti arayın! Yeşaya 1: 16S17 Wascht, reinigt euch! Tut eure bösen Taten hinweg, mir aus den Augen. Lernt Gutes tun, trachtet nach Recht! Jesaja 1, 16S17 sich waschen: yıkanmak sich reinigen: paklanmak Bir ülkenin devlet başkanı kimliğini gizler, kılık kıyafetini değiştirerek bir cezaevine gider. Gördüğü bir genci bağışlamak için içinde derin bir özlem doğar. Gence yaklaşıp sorar: “Buradan kurtulmak için bir fırsatın olsaydı, çıktığında ne yapardın?” Genç, derin bir ah çekerek yanıt verir: “İlk işim beni buraya sokanları ortadan kaldırmak olurdu.” Hayal kırıklığına uğrayan başkan, genci dört duvar arasında bırakarak oradan ayrılır. Değerli dostum, tövbesiz kurtuluş olmaz. Kişinin günahını tanıması, ondan dönmek istemesi, Tanrı'nın yasasını çiğnediği için O'nun önünde alçalması zorunludur. Mayanın tüm hamuru mayaladığı gibi, günah da insana öyle işlemiştir; bu nedenle, her insan cehennem yargısı altındadır. Bu acıklı durumdan kurtulmanın bir yolu vardır. Tövbe ederek Tanrı'ya gelmek ve Tanrı'nın sunduğu kurtarıcıya iman etmek. CUMA Freitag 13 ARALIK Dezember Kime hizmet edeceğinizi bugün seçin. Yeşu 24: 15 Wählt heute, wem ihr dienen wollt. Josua 24, 15 wählen: seçmek heute: bugün dienen: hizmet etmek Musa peygamberin yerine geçen Yeşu, İbranileri vaat edilen diyara başarıyla getiren insandı. Sürekli olarak kendi halkını günahtan ve yanlış yollardan geri çekmeye çalıştı. Bir gün tüm halka şunları söyledi: “Rab'be hizmet etmek gözünüzde kötü görünüyorsa, ilahlara mı, putlara mı, kime hizmet edeceğinizi bugün seçin. Ama ben ve evim halkı, biz Tanrı'ya hizmet edeceğiz.” Her kadının, her erkeğin, her gencin ve yaşlının yaşamında vermesi gereken çok önemli bir karar vardır. Bu karar, kötülükle iyilik, yalanla gerçek, karanlıkla ışık, cehennemle cennet, ölümle yaşam arasında verilen karardır. Her tür günah bağlılığından dönüp, diri Tanrı'ya gelmek ve gönül hoşnutluğuyla O'na hizmet etmek, kişinin özgürlük ortamında vereceği kararla olur. CUMARTESİ Samstag 14 ARALIK Dezember Yaşamın kaynağı Sendedir, ya Rab. Mezmur 36: 9 Herr, bei dir ist der Quell des Lebens. Psalm 36, 9 bei dir: sende der Quell, die Quelle: kaynak das Leben: yaşam, hayat Arabistan çöllerinde bulunan akaryakıtlar gittikçe önem kazanıyor. Ama bu çöller yine çöl olarak kalıyor. Çünkü su yok. Milyarlar değerindeki akaryakıt bu yerlere hayat veremiyor. Denizden çöllere su pompalasalar bile buralarda yine de hayat olmaz; çünkü bitkiler, tuzlu ve acı olan deniz suyunu değil, tatlı taze su ister. Ne yazık ki, birçok insanın içi de aynen bu kurak çöllere benziyor. Umutsuz, sevgisiz, amaçsız ve bitkin. Bu durumda olanların çoğu, dünya keyfi, gurur, para, şan ve şeref gibi şeylerle iç susuzluklarını gidermeye çalışırlar. Kuşkusuz böyle kişiler tuzlu deniz suyu içenler gibidirler. İçtikçe daha da çok susarlar ve hiçbir zaman doyum bulmazlar. Ama bunların yanında Tanrı'nın verdiği yaşam suyundan içip hayatın bütün zorluklarına rağmen günbegün tazelenir, yeşerir ve büyürler. İçtikleri o yaşam suyu onlara iç huzuru, esenliği ve doyumu verir. Senin durumun nasıl? Tanrı sana da bu huzuru, esenliği ve doygunluğu vermek istiyor. PAZAR Sonntag 15 ARALIK Dezember Dikkat edin, hiç birinizde sizi diri Tanrı'yı bıraktıracak kötü, imansız bir yürek barınmasın. İbranilere 3: 12 Seht zu, Brüder, dass nicht etwa in jemandem von euch ein böses Herz des Unglaubens sei im Abfall vom lebendigen Gott. Hebräer 3, 12 zusehen, aufpassen: dikkat etmek ungläubig: imansız lebendig: diri, canlı Sevecen ve merhametli Tanrı, günahlı insanın durumuna sabreder ve günahtan dönmesi için kesin karar vermesini buyurur. Tanrı Kutsal Sözü'nde şöyle demiştir: “Önünüze yaşamla ölümü, kutsamayla laneti koyduğuma bugün yeri göğü size karşı tanık gösteriyorum. Yaşamı seçin ki, siz de çocuklarınız da yaşayasınız. Tanrınız RAB'bi sevin, Sözü'ne uyup O'na bağlanın. RAB yaşamınızdır (Yasanın Tekrarı 30: 19S20). Seven Tanrı, Nuh'un günlerinde insanları günahlarını bırakıp doğruluğa dönmeye çağırdı. Nuh, o kuşağa tam yüz yirmi yıl doğruluk ve kutsallık sorununda Tanrı Sözü'nü bildirdi. Tanrı'nın Sözü'nü öneme alacakları yerde Nuh'la alay ettiler. Kurtulmaları için gerekli olan kararı değil de, mahvolmalarına yol açan kararı verdiler. Tanrı o kuşağı tufanla yok etti, ama Nuh'la ailesini kurtardı. Bugün Tanrı seni de tövbe etmeye çağırıyor dostum. Tanrı'ya dön ve yaşa! PAZARTESİ Montag 16 ARALIK Dezember Tanrı'nın hoşlandığı kurban kırılmış ruhtur; ey Tanrı, kırılmış ve ezilmiş yüreği hor görmezsin. Mezmur 51: 17 Das Opfer, das Gott gefällt, ist ein zerbrochener Geist; ein zerbrochenes, zerschlagenes Herz wirst du, o Gott, nicht verachten. Psalm 51, 17 gefallen, gern haben: hoşlanmak İnandığımız Tanrı kutsal bir Tanrı'dır. Tüm Kutsal Kitap Tanrı'nın bu kutsallığını hep ortaya koyar ve vurgular. Yeşaya Peygamber, Tanrı'nın kutsallığını gördüğünde şöyle haykırdı: “Vay bana! Ben günahlı, mahvolmuş birisiyim.” İşte bir peygamberin durumu... Kim ondan daha üstündür? Kutsal ve adaletli Tanrı'ya ancak bu tür içten alçalma ile yaklaşılır. Yeryüzünde en dindar ve ahlaklı sanılan kişiden tutun da günah bataklığında çırpınan en bozuk kişiye dek herkesin durumu aynıdır. Kutsal Tanrı önünde hiç kimse temiz ve suçsuz değildir ve hiç kimse kendi kendini arıtamaz. Yeşaya Peygamber Tanrı'nın önünde alçaldı. Bundan sonra olanları onun ağzından dinleyelim: “Bir melek bana dedi: İşte, kötülüğün kaldırıldı, suçun bağışlandı.” Günahın bağışlanması insanın işlediği sevaba değil, yürekten Tanrı önünde alçalmasına bağlıdır. Böyle bir insanı Tanrı kayrası aracılığıyla bağışlar ve ona sonsuz yaşam verir. SALI Dienstag 17 ARALIK Dezember Eğri yoldan kazanan, kendi evini bozar. Rüşvetten nefret edense rahat yaşar. Süleyman'ın Özdey¥şler¥ 15: 27 Sein Haus zerrüttet, wer unrechten Gewinn macht; wer aber Bestechungsgeschenke haßt, wird leben. Sprüche 15, 27 das Bestechungsgeschenk: rüşvet der Gewinn: kazanç Gewinn machen, verdienen: kazanmak Bir gün Nasrettin Hocanın karısı Akşehir'den uzakta oturan kız kardeşini ziyarete gider. Yalnız kalan hoca, yemek pişirmek ve ev işi yapmak zorunda kalır. Bir gün temiz giysilerinin günden güne azalmakta olduğunu gören hoca, çamaşır yıkamanın zamanı geldi, diye düşünür. Çamaşır kazanını arar, ama bir türlü bulamaz. Umudunu komşusuna bağlayıp onun kapısına dayanır. Kapıyı açan komşu, “Hayrola hocam, ne var?” diye sorar. Hoca, “Hiç sorma komşu, bizim hatun kız kardeşine gitti. Çamaşır yıkamak istiyorum, ama kazanı bulamıyorum. Eğer sizin kazanın işi yoksa, bir süre için bana verebilir misiniz” diye sora. Komşu kazanını verir, hoca işini görür. Sonra aklına parlak bir düşünce gelir ve kazanın içine bir küçük kazan koyup komşusuna geri götürür. (Devamı yarın) ÇARŞAMBA Mittwoch 18 ARALIK Dezember Herkes kendi yararını değil, başkalarının yararını gözetsin. 1. Korintliler 10: 24 Niemand sei auf seinen eigenen Vorteil bedacht, sondern auf den der anderen. 1. Korinther 10, 24 der Vorteil: yarar der andere: başkası Nasrettin hoca kazanının içine koyduğu tencereyle kom şusuna tencereyi verir. Kazan içindeki tencereyi gören kom şu, “Hocam , bu tencere bizim değil,” der. Am a hoca, yüzündeki ciddi ifadeyi bozm adan, “Gözün aydın kom şu, kazanın bizdeyken doğurdu,” der. Kom şu buna ses çıkarm az ve kazanla birlikte tencereyi alır, evine girer. Aradan bir süre zam an geçer. Hoca tekrar kom şusundan kazanı istem eye gider. Kapısında hocayı gören kom şu, “Buyurun hocam , bir arzunuz m u var?” der. Hoca, “evet efendim , tekrar kazana ihtiyacım olacaktır” der. Kom şu hem en kazanı getirir ve “buyurun hocam , kazanı istediğin gibi kullan”, der. Hoca kazanı alıp gider. Aradan günler, haftalar geçer, kazan geri gelm ez bir türlü. Bir süre sonra kom şunun sabrı tükenip hocaya gelir. “Hocam , artık bizim kazanı geri ver,” der. Am a hoca, üzgün üzgün, “Başınız sağ olsun, kazan öldü,” cevabını verir. Bunu duyan kom şu kızar. “Hocam , bu ne biçim şaka? Kazan da ölür m ü hiç?” der. Fakat hoca ona şu yanıtı verir: “Kazanın doğurduğuna inandın da, öldüğüne niçin inanm ıyorsun?” PERŞEMBE Donnerstag 19 ARALIK Dezember Ne hırsızlar, ne cimriler, ne sarhoşlar, ne küfredenler, ne de zorbalar Tanrı'nın egemenliğini miras alacaklardır. 1. Korintliler 6: 10 Weder Diebe, noch Habsüchtige, noch Trunkenbolde, noch Lästerer, noch Räuber werden das Reich Gottes erben. 1. Korinther 6, 10 der Dieb: hırsız der Habsüchtige, der Geizige, geizig: cimri Değerli okuyucumuz, geçtiğimiz son iki günde Nasrettin hocaya ilişkin “kazan doğurdu” öyküsünü anlatmıştım. Bu öyküde Hocayla komşusu arasında geçen olaya gülebiliriz. Aslında Hoca öykülerinde nükte yoluyla bizlere anlatılmak istenen yaşam gerçekleri vardır. Acaba bu olayın ardındaki yaşam gerçeğini kavradık mı? Hoca ilk şakasında kazanın doğurduğunu söyleyince komşu buna ses çıkarmaz. İşin içinde çıkarını görünce, hocaya inanmazsa bile onun sözlerini kabul eder. Ama kazanın öldüğünü işitince, kazanını yitireceğini anlar ve hocanın sözlerinin saçma olduğunu söyler. Birçok kişinin görüşleri de kendi çıkarlarına bağlıdır. Yapılanları ya da söylenenleri ölçüp tartarlar. Beyinlerinde bilinçaltı bir ölçüm vardır. Sonuç yararlarına çıkarsa, yapılanları veya söylenenleri kabul ederler. Bu da bize, insanın günahlı doğasını ortaya koymuyor mu? Bu günahlı halimizle Tanrı huzuruna da çıkamayız. Öyleyse, bir an önce günahlarımızdan tövbe edip Rab'be dönmeliyiz. CUMA Freitag 20 ARALIK Dezember Birbirimize meydan okumayalım ve birbirimizi kıskanmayalım. Galatyalılar 5: 26 Lasst uns einander nicht herausfordern und einander nicht beneiden! Galater 5, 26 beneiden: kıskanmak herausfordern: meydan okumak Vermenin ne olduğunu bilmeyen cimrinin biri bir gün suya düşer. Yüzme bilmediğinden suda “imdat” diye çırpınmaya başlar. Dostu onun imdadına koşar ve cimriye elini uzatıp, “Ver elini, seni kurtarayım,” der. Cimri, elini vermeden çırpınmaya devam eder. Dostu, “ver elini” diye haykırır, ama cimri aldırmaz. O anda dostun aklına adamın cimriliği gelir. “Ver elini” demekten vazgeçip “al elimi” der. Cimri hemen dostunun eline sarılıp boğulmaktan kurtulur. Evet, abartılmış bir nükte, ama insanın çıkarcılığını canlandıran iyi bir örnek. Elbette dünyada cömert ve yardımsever insanlar vardır. Ama yine de bu gibi kişilerin cömertliği altında bir çeşit çıkarcılık bulunabilir. Hepimizde bilinçaltı bir çıkarcılık vardır. Örneğin, birisine bir hediye veririz ve en azından o kimsenin bizlere karşı bir gönül borcunun olmasını, bizlere bir teşekkür etmesini bekleriz, değil mi? Tanrımız'a şükürler olsun ki, O merhamette ve kayrada çok zengindir. Öylesine zengindir ki, O'nun kayrası herkese yeter ve artar bile. Yeter ki O'na gelelim. CUMARTESİ Samstag 21 ARALIK Dezember Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Yuhanna 1: 1 Am Anfang war das Wort. Und das Wort war bei Gott, und das Wort war Gott. Johannes 1, 1 der Anfang: başlangıç am Anfang: başlangıçta das Wort: söz Okuduğumuz ayet İsa Mesih'i şu üç çarpıcı tümceyle tanımlar: 1.Başlangıçta Söz vardı. 2.Söz Tanrı'yla birlikteydi. 3.Söz Tanrı'ydı. “SÖZ” ya da “Tanrısal Söz” Rab İsa Mesih'in en yüksek ve en derin unvanlarından birisidir. Elçi Yuhanna, kitabına Diri Söz konusunu, Söz'ün taşıdığı nitelikleri tanıtarak başlıyor. Söz olan İsa'nın nitelikleri O'nun sonsuz oluşu ve Tanrı'yla aynı özyapıya sahip olduğudur. Bu iki nitelik birbirinden ayrılamaz. Kutsal Kitap İsa Mesih'in tüm doluluğuyla Tanrı'yla aynı özden geldiğine belirtir. İsa yaratılan bir varlık olarak değil, ama ezelden beri Yaratıcı Tanrı özünden olarak daima var olagelmiştir! Ama işte bu Kişi, Söz, Eski Antlaşma'da Tanrı'ya atfedilen bütün özelliklere sahiptir. O burada, “Başlangıçta” olan Kişi olarak tanıtılmaktadır. Yani İsa Mesih başlangıçtan beri var olandır. Bunu bilmek önemlidir, çünkü o zaman sonsuzlukta var olan İsa'nın sonsuz kurtuluşu getirebildiğini anlarız. PAZAR Sonntag 22 ARALIK Dezember Başlangıçta Söz vardı. Söz Tanrı'yla birlikteydi ve Söz Tanrı'ydı. Yuhanna 1: 1 Am Anfang war das Wort. Und das Wort war bei Gott, und das Wort war Gott. Johannes 1, 1 eins: bir die Gemeinschaft: birlik zusammen, in Gemeinschaft: birlikte Başlangıçta Söz vardı! Dikkat ederseniz burada “Söz vardır” demiyor, ama vardı, diyor. Burada geçen “vardı” sözcüğü, Söz olan İsa'nın başlangıçta yaratıldığı ya da ortaya çıkartıldığı anlamında değildir. “Vardı” sözcüğü her dönemi kapsayan bir sözcüktür ve bir süreklilik ifade eder. Buna göre başlangıçta SÖZ vardı. Ne kadar zaman önceydi? Bu konuda istediğiniz kadar gerilere gidebilirsiniz. Bu Söz olan İsa Mesih'in bir başlangıcı yoktur. O ezelden beri Tanrı'yla birlikteydi. Sonra ayet şöyle devam eder: “Söz Tanrı'ydı.” Bunu kendi gücümüzle, aklımızla hiç bir zaman tam olarak anlayamayacağız; ancak Tanrı'nın bize açıkladığı gibi, bunu imanla kabul edebiliriz. “Ve Tanrı neyse Söz O'ydu!” Bu söz İsa'nın Tanrı özünden olduğunu açık ve kesin bir şekilde ortaya koymaktadır. Yuhanna 1:14'te ise şöyle okuyoruz: Söz beden oldu, kayra ve gerçekle dolu olarak aramıza geldi, aramızda yaşadı. Yani ezeli, sonsuz olan Mesih aramıza kayrasıyla geliyor! Ne harika! PAZARTESİ Montag 23 ARALIK Dezember Yaşam O'ndaydı ve yaşam insanların ışığıydı. Yuhanna 1: 4 In ihm war das Leben, und das Leben war das Licht der Menschen. Johannes 1, 4 er, sie, es: o in ihm / bei ihm: onda es war in ihm / bei ihm: ondaydı “Yaşam O'ndaydı!” Yani, yaşamın özü, kendisi İsa Mesih'tedir. Nitekim İsa da, “Yaşam Benim!” dedi. Bu, sadece, O'nun yaşama sahip olduğu anlamında değil, O aynı zamanda yaşamın kaynağı, yaşamın özüdür! İsa Mesih'in yaşamın özü, kaynağı olması hem fiziksel, hem de ruhsal yaşamı kapsar. Doğduğumuzda fiziksel yaşamı aldık. İsa Mesih'e iman edince yeniden doğarız. Yeniden doğduğumuzda, ruhsal yaşamı alırız. Her ikisi de O'ndan gelir. Cennete ancak bu ruhsal yaşamla gidebiliriz. Bu yaşamı sağlayan, veren tek kişi İsa'dır. “Yaşam insanların ışığıydı!” diyor. Bize yaşam veren aynı Kişi aynı zamanda insanların ışığıdır. Işık, insan için gerekli rehberliği ve yönlendirmeyi sağlar. Var olmak bir şey, ama nasıl bir yaşam gerektiğini, yaşamın gerçek amacını ve cennete giden yolu bilmek başka bir şeydir. Gittiğimiz yolda bize ışık sağlayan Kişi, bize yaşam veren Kişiyle aynıdır. Bu kişi Söz olan İsa Mesih'tir. SALI Dienstag 24 ARALIK Dezember Söz insan oldu, kayra ve gerçekle dolu olarak aramızda yaşadı. O'nun yüceliğini Baba'dan gelen biricik Oğul'un yüceliği niteliğinde gördük. Yuhanna 1: 14 Und das Wort wurde Fleisch und wohnte unter uns, und wir haben seine Herrlichkeit angeschaut, eine Herrlichkeit als eines Eingeborenen vom Vater, voller Gnade und Wahrheit. Johannes 1, 14 Okuduğumuz ayet bize ezelden beri var olan Tanrı Sözü'nün insan bedeni kuşanarak yeryüzüne geldiğini söyler. Bu ayet bize üç önemli gerçeği gösterir: Tanrısal Söz beden oldu, Tanrısal Söz aramızda yaşadı, O kayra ve gerçekle dopdoluydu. Tanrı Sözü insan bedenine bürünmüş olarak doğdu. Aklımızda bunu şöyle kısaca bir evirip çevirelim: Burada sonsuzluktan çıkıp gelen bir yaratıcıyla karşılaşıyoruz. Bu Söz aynı zamanda bir bebek şeklini alarak erden kız Meryem'in rahminde gelişiyor ve yeryüzüne “Kayra ve gerçekle dolu olarak” geliyor. “Dolu” sözcüğü, artık üzerine hiçbir şey konulamaz, demektir. O tüm Tanrılığı kendisiyle birlikte getirmişti ve burada, yeryüzünde bulunduğu süre içerisinde kayra ve gerçekle doluydu. Ve bunu biz insanlara sunmaya geldi. ÇARŞAMBA Mittwoch 25 ARALIK Dezember İSA MESİH’İN DOĞUM GÜNÜ / WEIHNACHTEN Söz insan oldu, kayra ve gerçekle dolu olarak aramızda yaşadı. O'nun yüceliğini Baba'dan gelen biricik Oğul'un yüceliği niteliğinde gördük. Yuhanna 1: 14 Und das Wort wurde Fleisch und wohnte unter uns, und wir haben seine Herrlichkeit angeschaut, eine Herrlichkeit als eines Eingeborenen vom Vater, voller Gnade und Wahrheit. Johannes 1, 14 İsa, Beytlehem'deki yemlikte bebek olarak doğduğunda Söz insan oldu! Cennette Tanrı'nın Sözü olarak daima Baba'yla var olmuştu, ama şimdi dünyaya insan bedeninde gelmeyi seçti. Aramızda yaşadı! sözü, Tanrı Sözü olan İsa Mesih'in yeryüzüne gelip insanlar arasında insan olarak yaşadığını belirtir. “Yaşadı” sözcüğü, “Çadırını kurdu” anlamına da gelir. Bizim fiziksel bedenlerimiz, içinde yaşadığımız küçük çadırlar gibidir. Haberci Pavlus da şöyle der: “Biliriz ki, içinde yaşadığımız bu dünyasal çadır yıkılırsa, göklerde Tanrı'nın bize sağladığı... evimiz vardır” (2 Kor. 5: 1). İçinde yaşadığımız bu çadır bir anda yıkılıp ortadan kalkabilecek türdendir. Sizler ve ben bu tür çadırlarda yaşadığımız için, sonsuzluktan çıkıp gelen Tanrı da insan bedenine bürünerek çadırını aramızda kurmuştur. PERŞEMBE Donnerstag 26 ARALIK Dezember İSA MESİH’İN DOĞUM GÜNÜ / WEIHNACHTEN (Avrupa ülkelerinin çoğunda tatildir) Ancak, Kendisini kabul edip adına iman edenlerin hepsine Tanrı'nın çocukları olma hakkını verdi. Yuhanna 1: 12 Allen aber, die ihn aufnahmen und an seinen Namen glaubten, gab er das Recht, Kinder Gottes zu werden. Johannes 1, 12 “Kendisini kabul edenlerin tümüne Tanrı'nın çocukları olma yetkisini verdi”. Dikkat edin, bu yetki sadece ve sadece “O'nun adına - Söz olan İsa Mesih'e iman edenlere” verilmiş bir yetkidir. Burada şu gerçek de ortaya çıkıyor: İsa Mesih yeryüzüne geldi ki, bize Tanrı'nın çocukları olma hakkını, yetkisini versin. Nasıl ve kime verecekti bu hakkı? “Kendisini kabul edip O'na iman edenlerin tümüne!“ Değerli dostum, Tanrı'nın çocuğu olma hakkına kavuşmanın ne demek olduğunu anlıyor musun? En başta yaşamın özü olan Tanrı'ya sahip olmak, bu yaşamın özüne kavuşmak demektir. Bu yaşam ise Tanrı gibi sonsuzdur. Cennette sonsuza dek Tanrı'yla, Mesih'le ve diğer inanlılarla yaşamak demektir. Bu müjdedir; Sevindirici Haber'dir ve sana da sunuluyor! CUMA Freitag 27 ARALIK Dezember Hiçbir vakit, hiç kimse Tanrı'yı görmedi. Ancak Baba'nın bağrında olan biricik Oğul O'nu bildirdi. Yuhanna 1: 18 Niemand hat Gott jemals gesehen. Nur der eingeborene Sohn, der in des Vaters Schoß ist, hat ihn bekannt gemacht. Johannes 1, 18 niemals: hiçbir vakit niemand: hiç kimse Önce şuna dikkatinizi çekmek istiyorum: Hiç kimse hiçbir zaman Tanrı'yı görmemiştir. Niçin görmemiştir? İsa bunun nedenini Yuhanna 4:24'te şu sözlerle veriyor: “Tanrı Ruh'tur ve O'na tapınanların ruhta ve gerçekte tapınmaları gerekir”. Buradan da anlaşılacağı gibi Tanrı Ruh'tur; bu nedenle de O'nu hiç kimse görmemiştir. İkinci neden Tanrı'nın Işık, Kutsal oluşudur. Kutsal olan Tanrı'ya geçici, günahlı olan insan asla yaklaşamaz! Beytlehem'de doğan İsa, Nasıra'ya yerleşmiş ve otuz yaşına kadar gözlerden uzakta, sıradan biri olarak orada yaşamıştı. Sonsuzluktan çıkıp gelen Tanrı Sözü, Nasıra kasabasına yerleşsin ve orada marangozluk yapsın! Kimin aklına gelirdi bu? Peki Tanrı niçin böyle yaptı? Sizler ve ben Tanrı'yı tanıyabilelim diye. Tanrı'yı tanıyabilmenin tek yolu, İsa'yı tanımaktır. Çünkü Tanrı'yı bize açıklayabilen tek kişi, işte Baba'nın bağrında bulunan ve kendisi Tanrı özünden olan biricik Oğul - İsa Mesih'tir. CUMARTESİ Samstag 28 ARALIK Dezember Her varlığa yaşam veren O'ydu ve yaşam insanların Işığı'ydı. Yuhanna 1: 4 Er hat allen das Leben gegeben, und das Leben war das Licht der Menschen. Johannes 1, 4 das Licht: ışık das Leben: yaşam der Mensch: insan Burada yeryüzünün en önemli iki faktörü olan Yaşam ve Işıkla karşılaşıyoruz. Yaşam, Yunanca'da Zoe sözcüğü, ışık ise fos sözcüğüdür. Zoe sözcüğünden türetilerek yapılmış olan sözcükler arasında Zoolojiyi sayabiliriz. Fos sözcüğünden de fotoğraf türünden ışıkla ilişkili sözcükler türetilmiştir. Bu iki şeye de kesinlikle gereksinim duyarız. Yaşam, etrafımızda, çevremizde gördüğümüz, yaşadığımız bir olaydır. Bir ormana gittiğimizde de yaşamın başka bir boyutuyla, hayvanlar ve bitkiler alemiyle karşılaşırız. Yaşam her gördüğümüz yerde bizleri selamlar. Yaşam O'ndaydı! Rab İsa Mesih'te yaşam vardır; hem de sonsuz yaşam. Ve bu yaşam insanların ışığıdır. Gerçekten de O, insan yüreğine ışığı koyabilen, insana sonsuz yaşamı verebilen tek Kişidir. PAZAR Sonntag 29 ARALIK Dezember Sevgili kardeşlerim, birbirimizi sevelim. Çünkü sevgi Tanrı'dandır. Seven herkes Tanrı'dan doğmuştur ve Tanrı'yı tanır. 1. Yuhanna 4: 7 Geliebte, lasst uns einander lieben! Denn die Liebe ist aus Gott; und jeder, der liebt, ist aus Gott geboren und erkennt Gott. 1. Johannes 4, 7 lieben: sevmek geliebt: sevgili İnsanın yüreğinde, içinde taşınan bir sürü duygu vardır. Bunların en güzeli sevgi duygusudur. İnsanları sevm ek, em in ol ki, en m utlu edici duygudur, en yüce bir erdem dir. Bunun yanında içteki tüm duygular arasında en bozuğu, en çirkini kin, nefret, öç alm a duygusudur. Kin, nefret tüm öbür güzel duygularım ızı da bozar. Kinden özgür edilm ek herhalde en üstün m utluluktur. Sen bu gibi duygulardan özgür kılınm ak ister m isin? Tabii, “bana çok haksızlık ettiler, ailem e ya da halkım a haksızlık ettiler” diyebilirsin. Olabilir, am a kin seni m ahvetm ektedir. Sadece fiziksel olsa neyse, am a kin, nefret ruhsal yıkım ını da getirecektir. Tanrı'nın Sözü, “Sevgi, sevgi” diye haykırm aktadır. Affetm ek, sevm ek yiğitliktir ve Tanrı buyruğudur. Hiçbir zam an kendi gücüm üzle kini, nefreti yenip onun yerine sevgiyi koyam ayız. Okuduğum uz Tanrı Sözü ne diyordu? “Sevgi Tanrı'dandır!” Yani, sevginin kaynağı Tanrı'dır. Bu kaynağa gelerek ve bu kaynaktan alarak ancak kinin, nefretin üstesinden gelip sevebiliriz. Tanrı da zaten bize sevgisinden bol bol verm ek istiyor. Yeter ki O'na gelelim . PAZARTESİ Montag 30 ARALIK Dezember Fırsatı satın alarak dışarıda olanlara karşı hikmetle yürüyün. Koloseliler 4: 5 b Wandelt in Weisheit gegenüber denen, die draußen sind, kauft die gelegene Zeit aus! Kolosser 4, 5 b kaufen: satın almak draußen: dışarıda İnsanoğlu vaktini har vurup harman savurmamalıdır. Yararsız, verimsiz biçimde akıp giden vakit bir daha bulunamayan, yitirilmiş değerdir. Efesoslular 5:16'da “elinizdeki vakti en değerli biçimde değerlendirin” diyor. Burada da açıkça herkese verilen eşit vakit süresinin bir daha ele geçmez bir değer olduğu vurgulanmaktadır. Kutsal Söz, “vakti değerlendirin” diye söylediğinde, bunun nedenini de şöyle açıklıyor: “Bunlar kötülük günleridir” (Ef.5:16). Yani burada “vakti kendiniz için satın alın” anlamı vardır. “Vakit kazanmak” anlamına da gelir. Değerli kardeşimiz, bakın koskocaman bir yıl daha geçip gitti, hem de hiç farkında olmadan. İstesen de onu artık yakalayamazsın. Bu geçen yılda Rab'bin sana sunduğu fırsatları yakalayıp değerlendirdin m i? Eğer değilse, önünde şimdi bir fırsat daha var. Bu kurtuluş fırsatıdır. Bunu ertelemeden yakala dostum. Yarın geç olabilir! SALI Dienstag 31 ARALIK Dezember Hepimiz O'nun sınırsız doluluğundan kayra üstüne kayra aldık. Yuhanna 1: 16 Wir alle haben aus seiner Fülle Gnade um Gnade empfangen. Johannes 1, 16 die Fülle: doluluk, bolluk die Gnade: lütuf, kayra Gnade um Gnade: lütuf üzerine lütuf empfangen: almak Tanrı insanı kendisi için yarattı. İnsan ile cennette sonsuza dek birlikte yaşam ak! Ne güzel. Am a biz bu yaşam ı günah ile kaybettik. Am a bugün Tanrı'ya gelerek yeniden o sonsuz yaşam ı alabiliriz. Ancak o zam an yüreğim iz esenlik, barış bulur. Yılın sonuna geldik ve görüyoruz ki, bugün dünden daha çok esenliğe, huzura, um uda, barışa, güvene ve sevgiye ihtiyacım ız vardır. Bugün her tarafta barıştan, güvenden, esenlikten, sevgiden söz edilm ektedir. Am a şim diye dek insan çabaları hiçbir zam an kalıcı bir esenlik, barış, güven getirm edi. Eğer yaşamın özü olan Tanrı, yüreğim izde doğm azsa, yüreğim iz aslında bom boştur. Sevgi, barış ve bunların ardından sevinç, um ut, güven Tanrı'dan gelir. Sevgiyi alm azsam , verem em . Tanrı'yı bilm ezsem yüreğim de barışı olm az. Yüreğim de barış yoksa, um udum olm az. İşte bunları, sevgi Tanrısı arm ağan olarak veriyor kendisine gelenlere. Gel dostum , önündeki yıla yüreğini Tanrı'ya vererek gir. O esenliği, barışı sen de al! Bunu tüm yürekten senin için diliyorum . Değerli Arkadaş! Bu takvimden daha çok almak isterseniz, aşağıdaki adresten isteyebilirsiniz. Yıl sonunda yeni yılın takvimini de aynı adresten sağlayabilirsiniz. Wenn Sie von diesem Kalender weitere Exemplare wünschen, schreiben Sie an untenstehende Adresse. Gegen Ende des Jahres können Sie von dort auch den neuen Kalender beziehen. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de İnternet ve telefon aracılığıyla her gün cesaret veren 2-3 dakikalık bir vaazı ya da 20-30 dakikalık Kutsal Kitap yorumunu dinleyebilirsiniz. Telefon numarası: 0 64 41 - 208 16 15 Ayrıca 2-3 dakikalık cesaret veren sözlerin bir kısmını ve yorumları CD’ler haline getirdik. Onları da adresimizden sağlayabilirsiniz. Her CD 3,00 €’dur. www.tuemib.de internet sayfamızdan yayınlarımızı dinleyebilirsiniz. Ismarlama kâğıdı: (İstediğiniz kitabın karşısına bir çarpı işareti koyunuz): ( ) Kutsal Kitap . . . . . . . . . . 11,00 € ( ) İncil . . . . . . . . . . . . . . . . . 3,00 € ( ) Kutsal Ruh’un Öğretisi . . . 3,00 € ( ) Yoel’in Yorumu . . . . . . . . 2,00 € ( ) Kutsal Kitap yorumları . . 45,00 € (2 cilt Eski Antlaşma, 3 cilt Yeni Antlaşma; her ciltin fiatı 9,00 €) Satın almak istediğiniz kitapların ederlerini kullanılmamış Alman posta pulu olarak da adresimize gönderebilirsiniz. Lütfen adresinizi okunaklı bir şekilde yazınız. Mutlu Kaynak Postfach 41 01 61 D - 44 271 Dortmund Almanya / Deutschland e-Mail: mutlu.kaynak@cidnet.de Değerli Arkadaş, İstediğiniz saatte “İyi Haberler Radyosu”nun telefon numarasını çevirip günlük telefon vaazını dinleyebilirsiniz. Telefon numaramız: 0 64 41 - 208 16 15 Her gün yeni bir konuyla ve Kutsal Kitap yorumuyla karşınızdayız. Adresimiz: ERF / İyi Haberler Radyosu D - 35 573 Wetzlar Almanya / Deutschland