OLGU SUNUMU/CASE REPORT Gülhane Tıp Derg 2013; 55: 321-324 © Gülhane Askeri Tıp Akademisi 2013 doi:10.5455/gulhane.8936 Bardet-Biedl Sendromu : İki olgu ve literatürün gözden geçirilmesi Cengiz Zeybek (*), Tarkan Mumcuoğlu (**), Süleyman Kalman (*), Faysal Gök (*), Duygu Övünç Hacıhamdioğlu (*), Erkan Demirkaya (*) ÖZET Bardet-Biedl sendromu (BBS), günümüzde “siliopati” patolojileri arasında sayılan, retinal distrofi, polidaktili, şişmanlık, hipogonadizm ve böbrek anomalileri kardinal bulguları ile karakterize, otozomal resesif kalıtılan, genetik şişmanlık sendromlarından birisidir. Biz burada literatür taraması ile birlikte biri 26 aylık diğeri 16 yaşında iki olgumuzu yayınlıyoruz. İlk olgumuzun özelliği laringeal web ve posterior üretral valv ile birlikte olması diğer olgumuzun özelliği ise nefrotik düzeyde proteinüri gelişmesiydi. Anahtar kelimeler: Bardet-Biedl Sendromu, laringeal web, posterior üretral valv, proteinüri ABSTRACT Bardet-Biedl Syndrome : Two cases and review of the literature Bardet-Biedl Syndrome (BBS) is an autosomal recessive disorder with cardinal findings like that obesity, rod-cone dystrophy, polydactily, renal anomalies and hypogonadism and assumes “ciliopathy” pathology today and also is one of the genetic obesity syndromes. We presented here two cases that one of them is 26 months old and the other is 16 years old. The first featured with laryngeal web and posterior urethral valve and the second with nephrotic range proteinuria. Key words: Bardot-Biedl syndrome, laryngeal web, posterior urethral valve, proteinuria * Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Pediatrik Nefroloji BD **Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Göz Hast. AD Ayrı basım isteği: Cengiz Zeybek, Gülhane Askeri Tıp Fakültesi Pediatrik Nefroloji BD E-posta: zeybekcengiz@yahoo.com Makalenin geliş tarihi: 25.06.2011 • Kabul tarihi: 02.01.2012 • Çevrim içi basım tarihi: 30.12.2013 Giriş Bardet-Biedl sendromu (BBS), klinik ve genetik heterojenisite ile karakterize nadir otozomal resesif bir hastalıktır (1). İlk olarak 1865’de Laurance ve Moon, görme bozukluğu ve öğrenme güçlüğü ile karakterize şişman bir kız çocuğunu bildirdiler (2). 1920’lerde, birbirinden habersiz iki araştırmacı, George Bardet ve Artur Biedl, bu triada ilave olarak polidaktili ve hipogenitalizmi eklediler (3, 4). Bu bulgular BBS’nun kardinal bulguları olarak kaldı. Zamanla sendroma yeni belirti ve bulgular ilave oldu. Sendromda en önemli mortalite nedeni polikistik böbrekler iken en önemli morbidite nedeni şişmanlığa bağlı Tip 2 diabetes mellitus, hipertansiyon ve hiperkolesterolemidir (5). Biz burada, biri 26 aylık erkek, diğeri 15 yaşında kız iki olgumuzdan bahsedeceğiz : Olgu 1 26 aylık erkek hasta 5360 gr ağırlığında miad ve sezaryan ile doğdu. Anne-baba arasında akraba evliliği mevcut değildi. Antenatal mesane rüptürü ile doğumdan hemen sonra vezikostomi yapıldı ve halen vezikostomilidir. Beş aylık iken yapılan sistoskopide posterior üretral valv saptandı. Doğumundan itibaren ses kısıklığı mevcut olan hastada 8 aylık iken yapılan laringoskopide laringeal web saptandı. Ses kısıklığı halen devam etmektedir. Hastamız halen konuşamamakta ve oturamamaktadır. Hipospadi mevcuttur. Onsekiz kg ağırlığında (%97 üzeri) ve 93 cm (%75-90) uzunluğunda, vücut kitle indeksi 20.8 kg/m2, tansiyon arteriyel 90/50 mmHg, üre 29mg/ dl, kreatinin 0.57mg/dl, kreatinin klirensi 89.7 ml/ dk/1.73m2 (Schwartz förmülüne göre) ve idrar dansitesi daima 1015’in altında idi. Yirmialtı aylık iken yapılan böbrek ultrasonunda sağ böbrek alt kutupta 4 mm’ lik 321 taş, böbrek manyetik rezonans görüntülemede (MRG) bilateral lobulasyon izlenmiştir. Şişmanlık, üriner ve böbrek anomalileri, gelişme geriliği, her iki ayakta mevcut olan polidaktili varlığı ve poliüri-polidipsi nedeniyle hastaya Bardet-Biedl sendromu tanısı konmuştur. Halen retinal distrofi saptanmamıştır. saat, kreatinin klirensi 49 ml/dk/1.73 m2 olup hafif mental geriliği mevcuttu. Olgumuza steroid tedavisi başlamadık. Onun yerine almakta olduğu enalapril tedavisini yeniden düzenledik. Bu tedaviden iki ay sonra proteinüri 11.4 mg/m2/saate, dokuz ay sonra 6.9 mg/m2/saate geriledi. Olgu 2 Onaltı yaşında kız hasta 1800 gr ağırlığında, normal vajinal yol ile miad olarak doğdu. Anne-baba arasında amca çocukları evliliği mevcuttu. Doğumda her iki ayak parmaklarında polidaktili mevcuttu. Yirmi aylık iken yürüyebilen hasta konuşmayı ancak 4 yaşında başarabildi. Hızlı kilo alımı 3 yaşından sonra gelişmeye başladı. Yine 3 yaşından itibaren grand-mal epilepsi gelişen hastada epilepsi 5 yaşına kadar devam etti. Epilepsi, valproik asit tedavisi ile kontrol altına alındı. Ailesi tarafından 5-6 yaşlarında hastada gece körlüğü fark edildi. Yine bu dönemde kontrol amaçlı yapılan böbrek MRG’de sağ atrofik böbrek, her iki böbrekte 5-10 mm’lik kistler ve bilateral lobulasyon saptandı (Şekil 1). Hastada mevcut göz bulguları (retinitis pigmentoza), şişmanlık, böbrek anomalileri ve polidaktili nedeniyle Bardet-Biedl sendromu tanısı kondu. Hastanın yapılan refraksiyon muayenesinde her iki gözde -3.75 diyoptri miyop astigmatizma tespit edildi. Görme keskinliği her iki gözde tashihli 3/10 düzeyindeydi. Ön segment muayenesi tabii olarak değerlendirildi. Oftalmoskopik muayenede (Şekil 2) her iki göz optik disk hafif düzeyde soluk renkte olup perifer retinada retina pigment epitel dejenerasyonuna bağlı tuz-biber görünümü ve tek tük kemik korpüskülü tarzında pigmentasyon izlenmekteydi. Yapılan elektroretinografi (ERG) testinde skotopik ve fotopik yanıtlar kaydedilemeyecek düzeyde patolojik olup retinal distrofi ile uyumluydu. Olgumuzda 13 yaşından itibaren proteinüri gelişmeye başladı ve en son durumda proteinüri nefrotik düzeye ulaşmıştı. Ancak hipoalbuminemi ve hiperlipidemi mevcut değildi. Yapılan böbrek biyopsisinde 2 adet glomerül alınabildi. Işık ve immunfloresan mikroskopi bulguları normaldi. Teknik nedenlerle elektron mikroskopi incelemesi yapılamadı. Hastanın bu dönemde boy 153 cm (%1025), ağırlık 83 kg (%97 üzeri), vücut kitle indeksi 35.4 mg/m2, tansiyon arteriyel 150/90 mmHg, üre 30 mg/dl, kreatinin 1.3 mg/dl, proteinüri 49 mg/m2/ Tartışma Sendrom, otozomal resesif kalıtım özelliğinden dolayı, doğal olarak akraba evliliğinin yüksek olduğu ya da coğrafi olarak izole yerlerde daha sık karşılaşılır. Nitekim ikinci olgumuzda amca çocukları evliliği mevcuttu. Sendromun tek in utero işareti hegzadaktili ve diffüz hiperekoik ve/veya kistik böbreklerdir (6). Olgularımızda bu bulguya rastlayamadık. Ancak bu bulgu sabit bir bulgu olmayıp diğer bulguların geç 322 • Aralık 2013 • Gülhane Tıp Derg Şekil 1. Sağ göz fundus fotoğrafında (A) perifer retinada tuz-biber görünümü ve pigmentasyonlar izlenmektedir. Sol göz fundus fotoğrafında optik disk soluk görünümde ve üst nazal periferik retinada pigmentasyonlar izlenmektedir. Şekil 2. Sağ atrofik böbrek, bilateral kistler ve bilateral lobulasyon Zeybek ve ark. saptanmasından dolayı BBS genellikle geç çocukluk çağında saptanır. Retinal distrofi, vakaların %90’ında görülür. Retinal distrofi hastaların çoğunda 5 yaşın altında aşikar değildir. Biz de ilk olgumuzda retinal distrofi saptayamadık ancak ikinci olgumuzda gece körlüğü 5-6 yaşlarından itibaren gelişmeye başladı. Retinal disfonksiyonun ilk işareti gece körlüğüdür. Hayatın ilk dekadında hastalığın tipik görüntüsü olan retinitis pigmentosa hastaların bir kısmında görülür iken ikinci dekadda hemen hemen bütün hastalarda görülür . Retinitis pigmentosa, retinal distrofinin alt tipidir (7). Elektroretinogram (ERG) anormallikleri, 14 ay gibi küçük çocuklarda bile saptanabilir fakat bizim de ilk olgumuzda olduğu gibi 5 yaş altında önemli oranda retinal distrofi belirgin değildir ve ERG’ ye uyum zaten iyi olmadığı için çok şart olmadıkça 4 yaşına kadar ertelenmelidir. BBS’da görmenin prognozu kötüdür. Vakaların çoğunda hayatın ilk dekadında progresif görme kaybı olur ve 20’li yaşlarda körlük gelişir (8). Polidaktili sıklıkla ya dört ekstremitede birden ya da sadece alt ekstremitelerde rastlanır (5). Her iki olgumuzda da alt ekstremitelerde polidaktili mevcuttu. Hastaların doğum kilosu genellikle normaldir fakat hayatın ilk yılından sonra hızlı kilo alımı başlar. Bu kilo alımının nedeni metabolik anormalliklerden ziyade hiperfajidir. Hipotalamusda doyma merkezinde sorun olduğu sanılmaktadır. Şişmanlık çocukluk çağında başlar ve yaşın ilerlemesiyle şiddeti artar (9). Bu bulguya paralel olarak ilk olgumuzda şişmanlık hafif düzeylerde ancak ikinci olgumuz morbid obesite sınırlarındaydı. BBS’da böbrek anormallikleri nadir olmayarak görülür. Bir çalışmada 57 hastadan 26’sında (%46) yapısal anomalilere rastlanmıştır (5). BBS da rastlanan yapısal renal anomaliler şunlardır : Fetal lobulasyon (%12), diffüz kortikal skarlaşma (%12), kalikseal yumrulaşma (%10), parankimal kistler (%10), vezikoüreteral reflü (%9), displastik böbrekler (%5), unilateral böbrek agenezisi (%4), mesane obstrüksiyonu (%4), hidronefroz (%4), at nalı böbrek (%2), böbrek taşı (%2), ektopik böbrek (%2). Bu yapısal anomalilerin klinik belirtileri, azalmış idrar konsantrasyon kapasitesi, renal tübüler asidoz, tubuler proteinüri, aralıklı glikozüri, hiperaminoasidüri ve hipertansiyondur. Bu yapısal anomalilerin komplikasyonları ise renal taş ve Cilt 55 • Sayı 4 vezikoüreteral reflüdür. Vazopressine dirençli idrar konsantrasyon defektine bağlı poliüri ve polidipsi, çocukluk çağında tanınan en erken klinik semptom olduğu bildirilmiştir (5). Bizim de olgularımızda renal konsantrasyon defekti ile lobulasyon ve ilk olgumuzda da böbrek taşı ve hiperaminoasidüri mevcuttu. Putoux, BBS’da glomerüler proteinüri görülmediğini bildirmekle birlikte (10) biz ikinci olgumuzda nefrotik düzeyde proteinüri saptadık. Yaptığımız literatür taramasında BBS’da nefrotik düzeyde proteinüri gelişen sadece bir olgu saptayabildik (11). Tabel ve arkadaşlarının bildirdiği 15 yaşındaki bu olguda böbrek biyopsisinde fokal segmental glomeruloskleroz (FSGS), laboratuar incelemede hipoalbuminemi ve hiperlipidemi saptanmış ve olgu steroid tedavisine cevap vermiştir. Bizim kendi olgumuzda böbrek biyopsisi ve nefrotik sendroma yönelik laboratuar sonuçları normaldi. Şişmanlık ile FSGS birlikteliği ve FSGS de sklerizasyonun jukstamedüller glomerüllerden başladığı iyi bilinir (12). Kendi olgumuzda belki daha derin bölgelerden yapılan biyopsilerde FSGS saptayabilecektik. Literatür taramamızda BBS ile posterior üretral valv birlikteliğini de sadece bir olguda saptayabildik (13). Alton ve McDonald, BBS’li hastaların %32’sinin üremiden öldüğünü bildirmişlerdir. Bu hastalarda böbrek lezyonları varlığında tek başarılı tedavi seçeneği, diyaliz ve transplantasyondur (14). Muhtemelen “siliopati”nin en karakteristik görüntüsü bizim de ikinci olgumuzda saptadığımız gibi kistik böbrekler olup etiyolojisinde aberran silier foksiyon yatar. Siliopatilerin böbrek patolojileri, normal görünümlü böbreklerde rastlanan idrar konsantrasyon bozukluğundan kistik displastik böbreklere kadar geniş bir yelpazede seyreder (15). BBS’de otolaringolojik anormallikler olarak, sensorinöral işitme kaybı, konuşma anormallikleri, oral ve dental anormalliklere ilave olarak bifid epiglottis de bildirilmiştir (16). Ancak literatür taramamızda, ilk vakada görülen laringeal web varlığı ile BBS birlikteliğine rastlayamadık. Sonuç olarak, BBS, şişmanlık olgularında akla gelmeli ve teşhis konulduktan sonra mortaliteden sorumlu olduğu için böbrek fonksiyonları yakından izlenmeli, nefrotik düzeyde proteinüri gelişebileceği akılda tutulmalıdır. Bardet-Biedl Sendromu • 323 Kaynaklar 1. Katsanis N, Lupski JR, Beales PL. Exploring the molecular basis of Bardet-Biedl Syndrome. Human Molecular Genetics, 2001; 10(20):2293-2299 2.Laurence JZ, Moon RC. Four cases of retinitis pigmentosa occurring in the same family accompanied by general imperfection of development. Ophthalmol Rev 1866;2:32–41 3. Bardet G. Sur un syndrome d’obesite congenitale avec polydactylie et retinite pigmentaire (contribution a l’etude des formes cliniques de l’obesite hypophysaire) University of Paris 1920 4. Biedl A. Ein Geschwisterpaar mit adiposo-genitaler Dystrophie. Dtsch Med Wochenschr 1922; 48:1633 5. Beales PL, Elcioglu N, Woolf AS, et. al. New criteria for improved diagnosis of Bardet–Biedl syndrome: results of a population survey. J Med Genet 1999;36(6):437– 446 6. Cassart M, Eurin D, Didier F, et al. Antenatal renal sonographic anomalies and postnatal follow-up of renal involvement in Bardet–Biedl syndrome. Ultrasound Obstet Gynecol 2004; 24(1):51–54 7. Fulton AB, Hansen RM, Glynn RJ. Natural course of visual functions in the Bardet-Biedl syndrome. Arch. Ophtalmol. 1993;111:1500-1506 8. Klein D, Ammann F. The syndrome of Laurence-MoonBardet-Biedl and allied diseases in Switzerland. Clinical, 324 • Aralık 2013 • Gülhane Tıp Derg genetic and epidemiological studies. J Neurol Sci. 1969; 9: 479–513 9. Grace C, Beales P, Summerbell C, et. al. Energy metabolism in Bardet–Biedl syndrome. Int J Obes Relat Metab Disord 2003; 27(11):1319–1324 10. Putoux A, Attie-Bitach T, Martinovic J, et al. Phenotypic variability of Bardet-Biedl syndrome: focusing on the kidney. Pediatr. Nephrol. 2012 27;7:7-15 11.Tabel Y, Akın İM, Karadağ N, et al. Case Study of Bardet-Biedl Syndrome with fetal lobulation and focal segmental glomerulosclerosis. Turkish Journal of Endocrinology and Metabolism 2008;12(1):32-34 12. Niaudet P, Boyer O. Idiopathic Nephrotic Syndrome in Children : Clinical Aspects. In: Avner ED (ed). Pediatric Nephrology. 6nd ed. Springer-Verlag Berlin Heidelberg 2009:667-702 13.Valavi E, Ansari MJ, Ahmadzadeh A. Bardet-Biedl Syndrome in a child with chronic kidney disease Saudi J. Kidney Dis. Transpl. 2009; 20(3):454-457 14.Langer RM, Foldes K, Szalay L, et al. Laurence-MoonBardet–Biedl syndrome for kidney transplantation at the age of 57 years. Transplant Proc.2005; 37(10):4223–4224 15. Gunay-Aygun M. Liver and kidney diseases in ciliopathies. Am. J. Med.Genet. C. Semin. Med.Genet. 2009; 151C(4):296-306 16.Urben SL, Baugh RF. Otolaryngologic features of Laurence-Moon-Bardet-Biedl syndrome. Otolaryngol. Head Neck Surg. 1999; 120 (4):571-574. Zeybek ve ark.