Gül Turgut Adalet Nerede? Televizyonun karşısına geçtim, kumanda ile kanallarda geziniyordum. Genel olarak televizyonla da pek ilgilenmem ama bir bakayım dedim. Saçma sapan magazin programları, müzik kanalları, neyin doğru neyin yanlış olduğunu üstlerine vazife edinmiş bir sürü vasıfsız insan... Her şey şu ana kadar tamamdı, çünkü televizyon kanalları bunlar, pek bir şey beklemiyordum. O kanal senin, bu kanal benim diye gezerken, hiç görmek istemediğim bir haberi gördüm. İlk başta inanamadım ve haberi doğrulamak için geri döndüm. Keşke yanlış görseymişim dedim içimden, demek bu hallere de gelecekti bu ülke. Haberin başlığı şöyleydi; “Cinsel İstismar Düzenlemesi”. Açıklamak gerekirse, bu yeni yasa failin mağduru ile resmi nikah ile evlenmesi koşulunda cezasında bir indirim yapılması ya da ertelenmesi ile ilgili. Bunu görünce beynim durdu, elim ayağıma dolaştı. Yaşadığımı nasıl aktarabileceğimi inanın bilmiyorum. Zaten bu ülkede, bütün dünyada olduğu gibi, kadını ikinci plana almak yokmuş gibi bir de bu çıktı başımıza. Kadınların doğru düzgün akşam olsun, sabah olsun tek başına yürüyemediği, istediğini giyip kendini açıklayamadığı, kahkaha atsa hafifmeşrep sayıldığı ve hor görüldüğü bu ülkede... Bir de bu çıktı... Bu olayı ele almamın nedeni gündemdeki bu çirkin yasa ve ana karakterimiz Leyla’nın çektiği acılar. Leyla hem dövülüyor, hem cinsel istismara uğruyor. Bu kadar olayı yaşadıktan sonra kendini balkondan atınca arkasından denilen tek şey, üçüncü sayfa haberlerindeki başlık; “Kadın cinnet geçirdi kendini attı!”. Leyla’ya gelirsek; Leyla’yı güçlü bir kadın yapan yaşadıkları. Konfeksiyondan patronu Hayri abisi, abi dediği adam, tecavüz ediyor, yürek parçalayan kısmı bu bile değil. Leyla’nın babası bu olayı öğrenince olayın üstünü örtmek için gerekli miktarı alıyor ve çekiliyor. Bu kadın profili sadece Leyla değil, Ayşe’de olabilir, en yakın arkadaşınız, belki de yan komşunuz. Bu yapılan işkence her kadının başından geçebilir. Komik olan ise kurban da siz olursunuz, suçlu da. Bir de bu yasayı savunanlar var tabii, milleti salak belleyenler. “Tecavüzcüler bu yasadan yararlanamaz!”, “Hepsi muhalefetin kışkırtması!!” diyen insanlara sorarım; bu yasadan kimler yararlanıyor diye? Savunma hemen hazır tabii; on sekiz yaşından küçüklerin evlenmesi ile ilgili bir yasa imiş. Sonuç olarak Türk Ceza Kanununa göre on sekiz yaşından küçüklerin evlenmesi, evlendirilmesi de cinsel istismar. Ama kimse sormuyor on sekiz yaşından küçük bir kız ya da erkek çocuğunun evlendirilmesi ya da kendi rızası ile evlenmesi de mantık dışı değil mi? Çocuğunuz bir gün gelip ben sevgilimle evlenmek istiyorum dese, izin verir misiniz? Dediğim gibi çocuğunuz, çocuk daha... Aklı başında anne, baba adaylarının ya da düzgün insanların bu soruya verdiği cevap açık, hayır. Peki siz bu soruyu kendinize sorduğunuzda aldığınız cevap hayır ise; başka bir insanın kendine bunu yapılmasını istediğini nereden çıkardınız? Haberlere gencecik bir kız koymuşlar, elinde üç çocuğu, çok mutluyuz diyor. Kendinden yaşça büyük olan kocası ile on dört yaşında evlenmiş, suç tabii ki de bu durum. Hemen içeri almışlar çocuğu, kız da oğlanı bekliyormuş. Bu durumda üç bin aile varmış, bu uygulama bu sefere mahsusmuş. Bilmeden olsun ya da bilerek olsun, küçük yaşta evlenmede, evlendirme de suçtur, affı falan olamaz. Bilmeyerek ve istemeyerek birilerini öldüren insanlar cezasını paşa paşa çekerken bu insanlar neden çekmesin? Anne, baba rızası olsa da bunu kavrayacak yaşa gelmesi lazım bir bireyin. İsteği dışında harcanan küçük canlar da var, namus davası diye yok edilen onca hayat...On yaşında tecavüze uğrayan ve on iki yaşında çocuk sahibi olan T.A. gibi. Öğretmen olmak istemiş, en iyisini bilen (!) büyüklerine yalvarmış evlenmemek için. Namus söz konusu ama! Küçük, hayattan bihaber olan bir insan ne bilsin(!). Evlendiriyolar küçücük kızı ve hayatının yavaşça dağılmasını izliyorlar büyükleri. Rızası varmış, namus davasıymış. İnsan hayatı bu kadar değersiz mi gerçekten? Daha ne örnekler var bu konu üzerine verilebilecek... Kısacası namus meselesini, soyadlarının namını insan hayatından, küçük bir candan büyük gören insanlara karşı çıkmak için, Leyla gibilerin hayatlarını düzeltebilmek için bu yasanın ve bu yasanın destekçilerinin ortadan kalkması gerekiyor. Bu benim düşüncem tabii. Bu yazının adını neden “Adalet nerede?” diye koymama gelirsek de. Cevap basit; bu yeni çıkan yasayı destekleyenlerin %80’i erkek, karşı çıkanların da %72’si kadın. Şimdi sorarım size burada adalet nerede?