T.C Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Anabilim Dalı EPİLEPSİ HASTALARINDA AĞIZ HİJYENİN VE KULLANILAN İLAÇLARA BAĞLI OLARAK GİNGİVAL HİPERPLAZİNİN ARAŞTIRILMASI BİTİRME TEZİ Stj . Dişhekimi Hasan ALİHAN Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Burhanettin ULUDAĞ İZMİR – 2011 ÖNSÖZ ''Epilepsi hastalarında ağız hijyenin ve kullanılan ilaçlara bağlı olarak gingival hiperplazinin araştırılması'' konulu tezimi hazırlarken yardımlarını esirgemeyen değerli hocam Sn. Prof. Dr. Burhanettin ULUDAĞ’a , okul hayatımda bana sürekli yardımlarını esirgemeyen ve babam gibi sevip saydığım değerli hocam Sn.Prof.Dr.Engin ARAS'a ve kızı Sn.Dt.Işıl ARAS'a ve eğitim ve öğretim hayatım boyunca maddi manevi desteğini esirgemeyen aileme ve tez çalışmalarımda yardımlarını esirgemeyen tüm sevenlerime teşekkür ederim. İzmir, 2011 Stj. Dt. Hasan ALİHAN ii İÇİNDEKİLER 1. GİRİŞ VE AMAÇ ………………………………………………………………..1 2. EPİLEPSİ………………………………….……………………………………...2 2.1. Epilepsi Nedir……………………………………….…….....……………2 2.2 Epilepsinin Toplumda Görülme Sıklığı……………………………………3 2.3 Epilepsinin Nedenleri……………..……………………………………….4 2. 4.Epilepsi Çeşitleri…………….…………………………….........................6 2.5. Epilepside Kullanılan İlaçlar……………………………………………...9 3. EPİLEPSİNİN TANI VE TEDAVİSİ……………………………………….......11 3.1. Epilepsi Tanısı Nasıl Konur?………………..……………..……………..11 3.2. Epilepsi Hastalarında Tedavi Yöntemleri ……………………………......15 3.3. Epilepside Cerrahi Tedavi ……………………..…………………...........15 3.4. Epilepsi Hakkında Bilinmesi/Dikkat Edilmesi Gereken Konular ............19 3.5. Epileptik Nöbet Geçiren Bir Hastaya Ne Yapmalı?……………………...20 3.6.Yapılmaması Gerekenler…………………………….…………………....21 4. GEREÇ VE YÖNTEM…………………………………………………..………22 4.1. Hastalarla doldurulan anket …………………………….……………….22 4.2. Epilepsi Hastalarının Tabloları …………………………….……………26 5. TARTIŞMA………………………………………………………………...…….28 6.ÖZET……………………………………………………………………………...30 7. KAYNAKLAR…………………………………………………………………..31 8.ÖZGEÇMİŞ………………………………………………………………………32 iii 1. GİRİŞ VE AMAÇ Epilepsi, santral sinir sisteminin kortikal veya subkortikal nöronlarında patolojik olarak ortaya çıkan elektriksel deşarjlar sonucunda oluşan duyu ve hareket bozuklukları ve bazen bilinç kaybıyla karakteristik kronik beyin sendromu olarak kabul edilmektedir. Epilepsi çok değişik sendromlar halinde, farklı etyolojik nedenlerle, santral sinir sistemindeki değişik derecedeki ve tipteki nöron gruplarının fonksiyon aksamalarını içine alacak şekilde ortaya çıkar.(1-4) Epilepsi en sık rastlanan ve ciddi seyreden nörolojik hastalıktır. Çoğu hastada bu hastalık gerilemesine rağmen birçok hasta hayatı boyunca epilepsiyle yaşamak zorunda kalır. Bu dramatik hastalık tarih boyunca tüm ırklarda ve milletlerde görülmüştür. Epilepsi M.Ö.400 yıllarında Hipokrat tarafından kutsal bir hastalık olarak adlandırılmasına rağmen, bir çok kültürde semptom ve bulgularından ötürü şeytani bir hastalık olarak düşünülmüştür.(5) Epilepsi her ırk ve coğrafyada hemen hemen aynı oranda görülür. Dünya üzerinde yaklaşık elli milyon insan epilepsi ile yaşamaktadır. Gelişmiş ülkelerde 5070/100.000 kişi oranı ile en sık görülen ciddi nörolojik hastalık sınıfını oluşturur. Gelişmekte olan ülkelerde ise daha ilkel koşullarda çalışan doğum klinkleri nedeniyle kafa travması ve serebral infeksiyon oranındaki artışa bağlı olarak bu sayı artmaktadır. Epilepsi prevalansı yaklaşık olarak %1’dir. İnsidans yaşa göre değişkenlik gösterir. Erken çocukluk döneminde insidans artarken, genç erişkin döneminde düşer ve 65 yaş üzerinde ikinci zirvesini yapar. Sıklığı kadınlar ve erkekler arasında eşit dağılım gösterir. Son yıllarda epileptik çocukların gençlik dönemlerinde nöbet geçirme oranlarında ciddi bir düşüş gözlenmektedir.(5–7) 1 Bu çalışmadaki amacımız epilepsi hastaların ağız hijyen ve kullanılan ilaçların dişeti büyümesi üzerindeki etkisi ne düzeyde olabileceği ve hangi ilaçların daha çok dişeti büyümesiyle alakalı olduğu araştırılmaya çalışılmıştır. 2. EPİLEPSİ 2.1. Epilepsi Nedir ? Epilepsi Beyin içinde bulunan sinir hücrelerinin olağan dışı bir elekro-kimyasal boşalma yapması sonucu ortaya çıkan nörolojik bozukluk-hastalıktır. Beynin normalde çalışması ile ilgili elektriğin aşırı ve kontrolsüz yayılımı sonucu oluşur. Sıklıkla geçici bilinç kaybına neden olur. Epilepsi nöbetleri farklı şekillerde ortaya çıkar. Bazı nöbetlerden önce bir korku hissi gibi olağandışı algılamalar ortaya çıkarken, bazı nöbetlerde kişi yere düşebilir, bazen hastanın ağzı köpürebilir.(1) Epileptik nöbet, beyindeki hücrelerin kontrol edilemeyen, ani, aşırı ve anormal deşarjlarına bağlı olarak ortaya çıkan bir durumdur. Epilepsi, halk arasında “Sar’a hastalığı” olarak bilinir.(3) Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır. Beyin, insan vücudunun ana kumanda merkezi gibidir. Beyin hücreleri arasındaki uyumlu çalışma, elektriksel sinyallerle sağlanır. Nöbetin nedeni, bir tür beklenmeyen elektriksel uyarı olarak düşünülebilir. Kısaca; epileptik nöbet beynin kuvvetli ve ani elektriksel boşalımı sonucu oluşan kısa süreli ve geçici bir durumdur.(3) 2 2.2. Epilepsinin Toplumda Görülme Sıklığı: Epilepsi hastalığı tüm dünyada yaygın bir şekilde görülür, hiçbir etnik fark, cinsiyet ayırımı ve yaş sınırı tanımaz. Bu yazıda epilepsinin epidemiyolojik yönü tartışılmıştır. Endüstrileşmiş ülkelerde epilepsi insidans değerleri 20-70/100.000 arasında değişmektedir. Gelişmiş ülkeler için ortalama epilepsi prevalansının 6/1000 olduğu ve WHO protokolu ile gerçekleştirilen prevalans çalışmalarında gelişmekte olan ülkelerde bu oranın ortalama 18.5/1000 olduğu hesap edilmektedir. Epilepsinin artmış bir mortaliteye neden olması ve prognozunun değişkenliği de bu konu çerçevesinde ele alınmıştır.(6) Epilepsi, dünyanın her bölgesinde, erkek ve kadında, her türlü ırkta ve yaklaşık 100 kişide bir oranında görülebilen bir hastalıktır. Epilepsi hastalığının toplumdaki yıllık eklenen hasta oranı 45/100000 civarındadır, yani 70 milyon nüfuslu ülkemizde yıllık 30 bin kişinin epilepsili hasta grubuna eklendiği söylenebilir. Ayrıca yaklaşık 20 kişiden birinde yaşam boyunca bir kez nöbet görülebilir ve bu kişilerde daha sonra nöbet tekrarlamayabilir.(3) Hastaların yaklaşık yarısında belirli bir neden bulunamaz. Belli bir grup hastada ise; gebelikte olabilen beyin gelişme problemleri, doğum sırasındaki nedenler, menenjit, beyin enfeksiyonu, beyin tümörleri, zehirlenmeler veya ciddi baş yaralanmaları epileptik nöbetlere yol açabilir.(3) Nöbetin nedeni tümör yada başka bir hastalık değilse, epilepsinin ilerlemesi söz konusu değildir, bazen yaşla birlikte nöbet sıklığı da azalabilir.(3) Epilepsi nöbetleri, çoğu zaman insana çok uzun sürüyor gibi gelse de 1-3 dakika içinde kasılmalar biter ve hastalar belli bir süre sonra nöbet öncesindeki normal aktivitelerini kazanırlar.(3) 3 Epilepsi bulaşıcı bir hastalık değildir. Epilepsili kişinin hastalığının başkaları tarafından bilinmemesi için bir neden yoktur. Yakın arkadaşlarınız, akraba ve komşularınız, öğretmeniniz hastalığınız hakkında bilgi sahibi olmalıdır. Epileptik kişi nöbetleri iyi kontrol edildiğinde, iyi yaşayabilir, eğlenebilir, çalışabilir ve toplumun aktif bireyi olabilir.(3) Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epilepsili kadınlara planlı gebelik önerilir, bu nedenle gebe kalmadan önce mutlaka doktoru ile görüşmelidir. Tedavide kullanılan ilaçların çocuk üzerine değişik etkileri nedeniyle; gebelik öncesi nöbetlerin tipine ve durumuna bakılarak uygun ilaç ve dozu doktor tarafından düzenlenmelidir.(3) 2.3. Epilepsinin Nedenleri Çoğunlukla epilepsinin bir açıklaması bulunamaz. Çocuklarda epilepsiye en sık yol açan nedenleri şöyle özetleyebiliriz.(2) • Doğuştan gelen hastalıklar: Kromozom hastalıkları, yapım maddeleri ile ilgili değişiklikler içeren metabolik hastalıklar, bazı enzim eksiklikleri gibi doğuştan gelen nedenler. • Gebelikte bebeğin beyin gelişimini etkileyen mikrobik hastalıklar, annenin ilaç ve alkol alımı.(2) • Doğum sırasında meydana gelebilecek beyin zedelenmesi, kanaması ve beynin oksijensiz kalması. • Doğum sonrası menenjit, beyin iltihabı. • Kazalara bağlı beyin zedelenmesi.(2) • Beyin tümörleri.(2) • Uzun süren ateşli havaleler.(2) 4 Bazen nöbetler, olaydan yıllar sonra ortaya çıkabilir. Bir çok vakada da nöbetlerin nedenlerini en modern araştırma yöntemleri ile dahi bulabilmek mümkün olmayabilir. (2) Semptomik Epilepsi: • Tümör • İskemik Lezyon: Beyne giden kan akımı azaldığında (iskemi),beyin dokusundaki besin maddeleri ve oksijen azalır. Bu da hücre hasarına ve epilepsi nöbetine yol açar.(2) Konjenital Malformasyonlar: Doğuştan gelen bozukluklar. • Gebelik döneminde annenin ilaç ve alkol alımı, bebeğin gelişimini etkileyecek mikrobik hastalıklar epilepsi nedeni olabilir.(2) • Doğum sırasında oluşabilecek beyin zedelenmesi, kanaması, beynin oksijensiz kalması epilepsiye neden olabilir.(2) • Doğum sonrası menenjit beyin iltihabı gibi rahatsızlıklar epilepsiye neden olabilir.(2) • Febril konvüzyonlar: Ateşe bağlı istem dışı şiddetli kasılmalar. • Enfeksiyon Tüm vücudu etkileyen ya da şiddetli olan enfeksiyonlar Febril konvulziyon'a neden olabilir.(2) • Troid hastalıkları: Troid bezi vücuttaki sıvı dengesinin kontrolünde önemli bir rol oynar. Sıvı dengesi ise epilepsi eğilimini belirleyen bir faktördür. Genellikle troid sorununun tedavi edilmesiyle epilepside düzelir.(2) • Beslenme: Bazı insanlarda epilepsinin nedeni olarak B6 vitamini eksikliği saptanmıştır.(2) İdiyopatik Epilepsi: • Genetik: Aileden gelen, mutasyona uğramış gen.(2) 5 2.4. Epilepsi Çeşitleri Basitleştirilmiş şekliyle epilepsi nöbeti kısa süreli beyin fonksiyon bozukluğuna bağlıdır ve beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkar. Epilepsi nöbetlerinin çok değişik çeşitleri mevcuttur. Kırkın üzerinde nöbet tipi tanımlanmıştır. Herkes tarafından epilepsi veya sara dendiği zaman anlaşılan ve iyi bilinen tonik-klonik nöbetin yanı sıra başkalarının hiç farketmeyeceği kadar hafif nöbet çeşitleri de vardır. Tanımlanmış bu mevcut nöbet tiplerine rağmen herkesin geçirdiği nöbet kendine özgü bazı farklılıklar gösterebilir. Bu durumlar bazı hastalarda epilepsi tanısının konulmasını güçleştirir ve çok çeşitli karışıklıklara neden olur. Ne yazık ki pek çok hastaya tanı konulamaz ve kendilerindeki problemin ne olduğunun açıklığa kavuşması yıllar alabilir. Bazı kişilerde ise başka bir bozukluğun yol açtığı belirtiler yanlış olarak epilepsi tanısı alabilir. Gelişen tanı yöntemleri sayesinde yanlış tanılar giderek azalmaktadır. Yeni yapılan sınıflandırmalar ile farklı nöbet isimlerinin ortaya konması konunun daha karmaşık hale gelmesine neden olmuştur. Bu nedenle aynı nöbet farklı isimlerle adlandırlabilir. Bu bölümde çok teknik ayrıntılara girmeden elden geldiğince geniş bilgi verilmeye çalışılmıştır.(2) Temelde akılda tutulması gereken nöbetlerin iki çeşit olduğudur; parsiyel (yani beyinde bir bölgeye sınırlı başlayan nöbetler) ve jeneralize (beyinde yaygın olarak olarak başlayanlar). Yaygın başlangıç daha kötü ve şiddetli bir nöbet anlamına gelmez. Buradaki gruplama sadece nöbeti oluşturan nedenin farklılığı ile bağlantılıdır ve tibbi nedenlerle bu isimler verilmiştir.(2) 6 Nöbet anında yaşananlar (nöbet belirtileri) beyin aktivitesindeki değişikliğin nereden başladığına ve ne kadar hızla yayıldığına bağlıdır. Parsiyel nöbetler isminden de anlaşıldığı gibi beynin bir kısmından başlarlar. Elektriksel deşarj ya o bölgede kalır ya da beynin diğer bölgelerine yayılma gösterir. Jeneralize nöbetler (tonik-klonik, absans, ve myoklonik gibi çeşitleri vardır) tüm beyne yayılırlar. Ne tür nöbet olduğunun bilinmesi büyük önem taşımaktadır. Çünkü muhtemelen bu hangi epilepsi ilacının daha etkili olacağı konusunda yol göstericidir.(2) Basit parsiyel Nöbetler: Bu nöbetlerde hasta nöbet geçirirken tek bir bulgusu vardır, vücudun belirli bir bölgesini tutar. Örneğin bir ayakta ya da kolda kasılmalar nitelikli epilepsi türüne basit parsiyel motor nöbetler denir. Bu türde nöbet başladığı yerde kalabildiği gibi belirli bir düzene göre ilerleyerek vücudun yarısını tutabilir. Örneğin elde başlayan konvülziyonlar sırasıyla ön kola, üst kola, yüze ve dile, sonrada alt ekstremitelere(bacaklara) yayılabilir. Eğer vücudun diğer yarısına geçerse bilinç bozulabilir. Nöbet durduktan sonra kasılmaların geliştiği tarafta kuvvetsizlik olabilir. Bunun dışında basit duyusal nöbetler gelişebilir bu türde bir ekstremitede, genellikle elde ve parmaklarda uyuşma-karıncalanma, yanma ve nadiren ağrı gibi kısa süren belirtiler oluşabilir. Bu belirtiler lokal olabileceği gibi vücudun bir yarısını sarabilir. Deri yüzeyinde renk değişiklikleri (kızarma-solma), sesler duyulması, kan basıncı değişiklikleri, sadece bilinç bulanıklığının eşlik ettiği bir çok çeşit parsiyel epileptik nöbetler oluşabilir.(2) Kompleks parsiyel Nöbetler: Yukarıda sözü edilen nöbetlere bilinç bozukluğu eşlik ettiğinde kompleks parsiyel nöbetler teriminin kullanılması önerilir. Duyusal nöbetlerde parsiyel epileptik 7 nöbetlerden farklı olarak hissedilenler basit ışık çakması veya şekilsiz bir görüntü yerine hastanın geçmiş yaşamından bir sahne, görüntüleri, sesleri, kokuları, lezzetleri, duygularıyla tekrar yaşanır. Fakat hastalar hissettiklerin şeylerin gerçekle bağdaşmadığının bilincindedirler.(2) (3) Jeneralize epileptik Nöbetler: Jeneralize epileptik nöbetleri birkaç başlık altında toplamak mümkündür. Petit mal dediğimiz ve ani bilinç kaybı ile birlikte konuşma yürüme, yeme gibi motor aktivitelerin kesilmesiyle niteli şekli en sık görülenidir. Nöbet sırasında vücut pozisyonu korunur ve hasta yere düşmez, gözler bakakalmış gibidir, iletişim kuramaz ve hasta etrafının farkında değildir. Ani iletişim bozukluğu, tek bir kasta veya kas grubunda ani, kısa süreli kasılmalar v.b. şekillerde ortaya çıkabilir. Hastada bilinç kaybı oluşur.(2) Epilepsinin acil müdahale gerektiren epileptik nöbetlerin aralarında normal dönem olmadan, ardarda birbirlerini izlemesi şeklinde ortaya çıkabilir. Normal koşullarda epilepsi tanımına uygun olarak, ilk epileptik nöbeti izleyen bir yıl içinde en az bir nöbet daha geçiren hastalara antiepileptik tedavi başlanır. Kullanılacak ilaç nöbet 8 tipine göre seçilir. Tedavide bazen tek ilaç kullanımı yeterli gelmediğinde çoklu ilaç kullanımı uygulanabilir. Tedavide ilacın kullanımından çok bu ilacın kan seviyesi tedavide önemlidir. Bazı ilaçların yeterli kan seviyesine ulaşması 14-30 gün alabilir. Tedavide asıl amaç nöbetlerin durdurulmasıdır ve verilen ilaç tedavisi ile yüksek oranda nöbetler durdurulmaktadır. Nöbetleri tam olarak durdurulmuş hastalarda tedaviye aynı ilaç ile ortalama 3-5 yıl devam edilebilir. Bu nedenle doktor tavsiyesi olmadan kullanılan ilaç kesilmemelidir. Bu sürenin sonunda ilaç kesildikten sonra tekrar nöbet geçirme riski %25 kadardır. İlaç kullanmaya başladıktan sonra ilk haftalarda ilaca bağlı vücutta bazı tepkiler görülebilir. Tedavinin başlangıcında deri döküntüleri olabileceği akılda tutulmalıdır. Tedavinin ilk bir ayı içinde birkaç kez tam kan sayımı ve karaciğer fonksiyon testlerinin kontrolü için doktora başvurulmalıdır. Tedavinin en uygun ilaç ile uygun dozda, sürede yapılması hastalığın tedavisinde çok önemlidir. Bu nedenle tedavinin her aşaması uzman hekim tarafından takip edilmelidir.(2) 2.5. Epilepside Kullanılan İlaçlar Epilepsi ilaçları (antiepileptikler) genel olarak uzun süreli (birkaç yıl) kullanılan ve nöbet bastırma özellikleri olan (antikonvulsif) maddelerdir. Yirminci yüzyıl başında elimizde olan yegane ilaç brom tuzlarıyken şimdilerde 10'dan fazla antiepileptik bulunmaktadır. Son 10 yıl içinde yeni nesil olarak görülen birçok antiepileptik kullanıma sunulmuştur. Eski ilaçların alışıldık ve ucuz olmaları en büyük avantajlarıdır. Tüm ilaçların ise hangi durumlarda kullanılacağı hastanın ve nöbetlerin özelliklerine göre bireysel (hasta özelinde) karar verilmesi gereken bir durumdur. Yine tüm bu ilaçlar uzun süreli kullanılacağından yan etkilerinin tanınması ve gerektiğinde ilacın kesilebilmesi bilinmelidir.(5) 9 Türkiye piyasasında kullanımda olan ilaçlara yönelik bazı bilgiler: Fenobarbital (Luminal ve Luminaletten):Kullanımda olan en eski ilaçlardandır. Özellikle bebeklik çağında düşük yan etki profiline bağlı olarak tercih edilir. Büyük çocuklarda özellikle hareketlilik şeklindeki yan etkisinden ötürü kullanımı kısıtlıdır. Yeşil reçete ile alınır.(5) Karbamazepin (Tegretol, Karazepin, Karbaleks, vs): En sık kullanılan ilaçlardandır. Birçok epilepsi türünde etkili olmakla beraber bazı iyi bilinen jeneralize epilepsilerde nöbet arttıran bir etkisi olabilir. Başlangıç yan etkileri uyku ve sakinleştirme şeklindedir. Vücudun alışma süreci sonrası bu yan etkiler daha az görülür. Döküntü, karaciğer fonksiyon testleri ve kan sayımı üzerine etkileri olabilir.(5) Valproat (Depakin, Convuleks): Geniş etkili bir epilepsi ilacıdır. Doza bağlı olarak titreme, saç dökülmesi gibi yan etkiler görülebilir. Sedatif etkisi belirgin değildir. En önemli yan etkisi özellikle ufak çocuklarda karaciğer harabiyeti ve kemik iliği baskılanmasıdır. Bu, kabaca 1000 çocukta bir karşılaşılır.(5) Fenitoin(Epdantoin, Epanutin, vs): Özellikle nöbetlere acil müdehale gereken durumlarda damardan uygulanabildiği için tercih edilen bir ilaçtır. Çocuklarda kıllanma ve yüz hatlarında belirginleşme yapabilmesi çok fazla tercih edilmemesine sebep olmuştur.(5) Lamotrigin(Lamictal): Yeni nesil epilepsi ilaçlarındandır. Yüksek dozlarda sedasyon ve dengesizlik gibi yan etkiler yapabilir. Özellikle valproat ile beraber kullanımda önemli deri döküntüleri olabileceğinden yavaş doz ayarlamaları gerekir.(5) Topiramate(Topamax): Yeni nesil epilepsi ilacı. Geniş etki yelpazesi vardır. Sık 10 görülen yan etkileri uyku, dengesizlik ve sakinleştirmedir. Bunun dışında böbrek taşı, terlememe, kilo kaybı gibi yan etkiler bu ilaca hastır.(5) Gabapentin(Neurontin): Yeni nesil bir epilepsi ilacıdır. Sadece böbrekler üzerinden atılması ve diğer ilaçlarla etkileşmemesi önemli özellikleridir. Yan etkileri arasında sakinlik ve uykululuk önde gelir.(5) Etosuksimid(Petimid): Eski bir ilaç olmasına rağmen nadir bazı epilepsi tiplerinde kullanımı vardır. Önde gelen yan etkisi mideyi rahatsız etmesidir, dolayısıyla tok karnına alınması önerilir.(5) Primidon(Mysolin): Primidon vücutta fenobarbitale dönüşür. Aşırı uyku yan etkisi ön plandadır.(5) Vigabatrin(Sabril): Yeni nesil ilaçlardandır. Özellikle infantil spasm tipi nöbetlerde kullanımı kabul görmüştür. Görme alanı üzerine bazı yan etkileri saptandığından kullanımı kısıtlı kalmıştır.(5) Levetiracetam(Keppra): Yeni nesil ilaçlardandır. Sedatif yan etkiler dışında önemli bir yan etkisi söz konusu değildir. Genelde dirençli epilepsilerde tedavilere ek olarak kullanılmaktadır.(5) 3. Epilepsinin Tanı ve Tedavisi 3.1. Epilepsi Tanısı Nasıl Konur? Epilepsi tanısında en önemli nokta; nöbetler hakkında verilen bilgidir. Özellikle nöbeti gören kişinin doktor tarafından dinlenmesi gerekir. O nedenle birisi nöbet geçirdiğinde nöbet hakkında notlar almak hatta video çekmek çok yarar sağlar. Genel fizik ve nörolojik muayene yapıldıktan sonra başvurulacak ilk laboratuar inceleme aracı; elektroensefalografi (EEG) dir. Bu tetkik, saçlı deriye elektrotlar yapıştırılarak beyin dalgalarının kaydedildiği bir yöntemdir.(3) 11 Normal EEG epilepsi olmadığını göstermez ve anormal EEG de her zaman epilepsi demek değildir. EEG tetkiki kısa süreli, dinamik bir tetkik olduğundan çekim sırasında herhangi bir anormallik ortaya çıkmayabilir. Bu nedenle; tanıya yardımcı olmak amacı ile tekrarlayan ya da uykusuzluk/uyku EEG çekimleri yapılabilir. Epilepsi hastalığı tanısının konulmasında en önemli tetkik EEG’dir. Bilgisayarlı beyin tomografisi (BBT) ve magnetik rezonans incelemesi (MRI) epilepsi nöbetlerine neden olan olayların ortaya konmasında yardımcı olabilir.(3) Elektroensefalografi (EEG) elektrod yerleşimi.(3) Epilepsi beyin hücrelerinde geçici anormal elektrik yayılması sonucu ortaya çıkan bir klinik tablodur. Hastada belli bir süreye sınırlı olarak bilinç, davranış, duygu, hareket veya algılama fonksiyonlarında bozukluk görülür. Çok çeşitli klinik tablolarla karşımıza çıkan epilepsinin en sık görülen nöbet tipi jeneralize tonik klonik nöbetlerdir. Her epileptik nöbet geçiren kişi epilepsi hastası demek değildir. Nöbetler zaman içinde her hasta için belli özelliklerde, bazen kendiliğinden bazen de tetikleyen faktörler zemininde tekrarlarsa epilepsi tanısı konulur.(6) Epilepsi çocuk ve ergenlik çağının en sık, erişkin dönemin de beyin damar hastalıklarının ardından ikinci en sık rastlanılan nörolojik hastalığıdır. Gelişmiş 12 ülkelerde görülme hızı 25-50/100.000’dir. Her yaş grubunda görülmekle birlikte en fazla en genç ve en yaşlı grubu etkiler.(6) Uzun süreli tedavi ve izlem gerektiren bu hastalık yaşam kalitesini önemli ölçüde etkiler. Doğru tedavi ile hastaların büyük kısmında nöbetler kontrol altına alınır ve hasta normal yaşantısını sürdürür. Bu nedenle nöbetlerin tedavisi çok önemlidir. Ancak hastaların %25’inde uygun ilaç kullanımına rağmen nöbetler kontrol altına alınamamaktadır. Epilepsi nöbetleri ilaç başlandıktan sonraki 1-2 yıl içinde kontrol edilemediyse, ikili kombine ilaçla başarısız olunmuşsa, antiepileptik ilaçlarla kabul edilemez yan etkiler ortaya çıkıyorsa, beyin görüntüleme incelemelerinde sorumlu olduğu düşünülen bir lezyon varsa bu hastalar “epilepsi cerrahisi adayı” olarak değerlendirilmelidirler.(6) Bunun için hastaların multidisipliner yaklaşımın olduğu, medikal ve cerrahi tedavinin gerektirdiği alt yapı ve uzmanları (nöroşirurjiyen, nöroradyolog, psikiyatrist, nöropsikolog) barındıran epilepsi merkezlerinde, epilepsi konusunda uzman nörologlar tarafından değerlendirilmeleri uygun olacaktır. Epilepsi cerrahisi adayı dirençli epilepsi hastalarının yanı sıra epilepsiye eşlik eden psikolojik ve/veya psikiyatrik hastalık mevcutsa, nöbet tipi veya epilepsi sendromundan emin olunamaması gibi tanı sorunları varsa bu hastaların da epilepsi merkezlerinde takip edilmeleri hastalar için daha faydalı olacaktır.(6) Epilepsi biliminin temel direğini EEG oluşturmaktadır. EEG beyindeki geniş bir sinir hücresi grubunun elektriksel aktivitisindeki dalgalanmanın kayıtlanması ilkesine 13 dayanır. Elektrodların saçlı deriye yapıştırılması ile kayıtlama yapılır. Epileptik bir hastada EEG incelemesinin yapılması; • Klinik olarak konulmuş olan tanının desteklenmesi ve doğru tanı konmasını, • EEG çekimi sırasında nöbet kaydı yapılabilirse hangi tipte epilepsi olduğunun anlaşılmasını, • Epileptik nöbetin beynin hangi bölgesinden kaynaklandığının anlaşılmasını sağlar.(6) EEG tetkiki kısa süreli bir incelemedir. Bu nedenle ilk incelemede bozukluk saptanamayabilir. Klinik olarak şüpheli ve tekrarlayan durumlarda birden fazla EEG incelemesi yapılmalıdır. Gerektiğinde hasta uykusuz bırakılarak kısa veya uzun süreli uyku incelemeleri yapılmalıdır.(6) Teknolojinin desteği ile geliştirilen video-EEG monitorizasyon incelemeleri ile hastanın hem EEG aktivitesi hem de eş zamanlı olarak video görüntüsü kaydedilmektedir. Bu sırada başka bir odada bulunan teknisyen tarafından monitor yardımı ile izlenebilmektedirler. Rutin EEG incelemesinde olduğu gibi saçlı deriye yapıştırılmış olan elektrodlarla (noninvazif) ağrısız bir şekilde EEG kaydı da eş zamanlı olarak yapılmaktadır.(6) Epilepsi cerrahisi adayı hastalarda ise sorumlu odağın saptanması için noninvazif monitorizasyonun yanı sıra yeni alınan EEG cihazımız ile nöroşirurjiyen tarafından beyin zarının katmanları arasına (subdural) ve/veya beyin dokusu içine (derin) yerleştirilecek olan elektrodlar kullanılarak invazif monitorizasyon yapılacaktır. Odağın saptanmasında sağlıklı bir karar alınabilmesi için 1-5 gün monitorizasyon 14 yapılarak en az 5 klinik ve elektrofizyolojik nöbet kaydının yapılması gerekmektedir.(6) Ayrıca video EEG monitorizasyon incelemesi yalancı nöbet-gerçek nöbet - senkop ayırıcı tanısı için tek tanı yöntemidir. Bu amaçla da özellikle psikiyatri ve kardiyoloji polikliniklerinden yönlendirilecek hastalara da bu konuda hizmet verilebilecektir.(6) 3.2. Epilepsi Hastalarında Tedavi Yöntemleri Epilepsi ilaçla yada cerrahi olarak tedavi edilebilen, çoğu hastada (%70-75) tek ilaçla nöbetlerin kontrol altına alınabildiği bir hastalıktır. Epilepsili hasta ilacını kullanarak aktif ve başarılı bir yaşam sürebilir. Epilepsi tedavisinde kullanılan ilaçlar; hastanın yaşına, fiziksel durumuna ve nöbet tipine göre uzman doktor tarafından verilmelidir. Bilinçsizce kullanılacak ilaç, nöbetleri önlemediği gibi istenmeyen yan etkilere de neden olabilir.(3) Eğer tedavi ile nöbetler bir kaç yıl (hastanın durumuna göre 2-4 yıl gibi) arka arkaya görülmezse, doktor kontrolunda ilaçların azaltılıp kesilmesi denenebilir. Ancak ilaç kesiminden sonra nöber tipine göre değişmekle birlikte hastaların dörtte birinde nöbetlerin tekrarlama riski olduğu bilinmelidir. Nöbetler tekrarlamazsa tedaviye son verilir, tekrarlarsa tedaviye yeniden başlanır. İlacın kesilmesi, mutlaka hastayı izleyen doktor tarafından karar verilmesi gereken önemli bir konudur.(3) 3.3. Epilepside Cerrahi Tedavi: Epilepsi cerrahisi, nöbetleri (bayılmaları) ilaçlar ile kontrol altına alınamayan hastalarda uygulanabilecek olan bir tedavi yöntemidir. Bu tedavi yönteminin uygulanmaya başlanması yüz yıl öncesine kadar dayanmaktadır, fakat epilepsi cerrahisinin güncel bir tedavi yöntemi olarak kullanılmaya başlanması 1980 ve 15 90'lardan sonra artış göstermiştir.(3) İlaç tedavisine dirençli bu hasta grubunun bir kısmında cerrahi tedavi uygulanabilir. Genel olarak ilaca dirençli olan hastaların %50'sine epilepsi cerrahisi uygulanabilir. Cerrahi tedavi ile nöbetler ya tamamen ortadan kalkmakta ya da nöbetlerin sıklık ve şiddetinde önemli derecede azalma sağlanmaktadır. Cerrahi tedavi uygulanacak hastalar devam eden nöbetleri ile birlikte kullandıkları yüksek dozdaki ilaçların kabul edilemeyen yan etkileri yüzünden "düşük yaşam kalitesi" olan hastalardır. Bu durumlardaki hastalara cerrahi tedavi şansı tanınabilir ve cerrahi öncesi incelemelere alınabilir.(3) Cerrahi tedavi için nöroloji uzmanına başvuran veya sevk edilen hastalar mutlaka ameliyat olacak demek değildir. Hastaların önce haftalar süren bir takım cerrahi öncesi incelemelerden geçmesi ve uygulanacak cerrahi yöntemin tartışılması gerekir. Bundan sonra hastanın iyi bir aday olup olmadığı ve başka tedavi planlarının yapılmasına karar verilebilir.(3) Cerrahi tedaviye karar vermeden önce hastanın nöbetlerinin tıbbi tedaviye dirençli olduğunun gösterilmesi gerekir. Bu nedenle, en az 2-3 uygun antiepileptik ilacın tek tek ve beraber yeterli dozda ve sürede kullanılması sağlanmalıdır. Bu ilaçların nöbetleri kontrol edinceye kadar veya kabul edilemeyen doza bağlı yan etkiler gelişinceye kadar tedrici olarak artırılması gerekir. Nöbetlerinin nedeninin beyinde tümör, damarsal anormallik gibi yapısal bozukluğa bağlı olduğu hastalarda, cerrahi tedaviye daha erken karar verilebilir.(3) Başlıca üç tipte epilepsi cerrahisi yöntemi vardır. İlki ve tercih edileni epileptik odağın kendisinin çıkarılmasıdır. Diğeri ise nöbet yayılım yollarının kesilmesi 16 yoluyla nöbetlerin yayılmasını, sıklık ve şiddetini azaltmaya yönelik olan cerrahi yöntemidir. Üçüncü yöntem ise, vagal sinir stimulasyonudur.(3) Nöbetlerin tamamen ortadan kaldırılmasına yönelik olan rezektiv cerrahi yöntemleri, parsiyel başlangıçlı nöbetleri olan yani nöbetleri belirli bir odaktan başlayan hastalara uygulanır. Epileptik odak beynin tek tarafında ve nispeten zararsız yerinde ise yani ameliyattan sonra hareket kabiliyeti, bellek, konuşma, görme gibi önemli bilişsel fonksiyonları bozulmayacaksa çok gecikmeden cerrahi yöntem belirlenmelidir. Bu karar ancak cerrahi öncesi incelemeler sonrası verilebilir. Cerrahi öncesinde nöroloji uzmanı, beyin cerrahisi uzmanı, radyoloji ve nöropsikoloji, psikiyatri uzmanlarından kurulu bir ekip tarafından uygulanan testler sonucu hastanın bu tip cerrahiye uygun olup olmadığına karar verilir. Ülkemizde bu ekibe ve teknik donanımlara sahip GATA ile birlikte ülkemizde birkaç merkezde daha epilepsi cerrahisi yapılmaktadır.(3) Cerrahi planlanan hastaların çoğunluğunda noninvaziv denilen Evre 1 incelemelerden sonra cerrahiye karar verilebilir. Bu incelemeler hastanın nöbet öyküsünü, fizik ve nörolojik muayenelerini, radyolojik görüntüleme incelemelerini, nöropsikolojik testlerini, psikiyatrik muayenesini ve uzun süreli video/EEG monitörizasyonunu içerir. Cerrahi öncesi Evre 1 incelemenin en önemli kısmını saçlı deriye elektrod yerleştirilerek yapılan uzun süreli video/EEG monitorizasyonu oluşturur. Hasta yatırılarak tipik nöbetlerinden en az 3 veya daha fazlası gözlenene kadar monitörizasyona kesintisiz devam edilir. Nöbet öncesi ve nöbet sırasında hastanın görüntüsü ve eş zamanlı EEG'si kaydedilir. Nöbetlerini görmek amacıyla hastanın ilaçları sıklıkla azaltılır veya gerekirse tamamen kesilir. Uyku ve uyanıklık sırasında nöbet öncesi ve nöbet sırasındaki EEG değişiklikleri defalarca incelenerek nöbet başlangıç odağı veya alanı araştırılır. Evre 1 incelemeleri sonucu tüm testler 17 birbirleri ile uyumlu ise ve nöbet odağı olarak beynin tek bir yerinde ve alındığında cerrahi sonrasında hastada önemli bir bilişsel fonksiyon kaybına neden olmayacaksa cerrahiye karar verilir.(3) Az bir hasta grubunda Evre 1 incelemeleri nöbet odağını saptamada yeterli olmayabilir veya nöbet odağının lisan, motor, duyu gibi beynin önemli fonksiyon alanları ile ilişkisini saptamak gerekiyorsa "invaziv incelemeler" denilen daha ileri incelemelere geçilir. İleri incelemeler yanlızca Evre 1 incelemeleri sonucunda nöbetlerinin halen tek odaktan kaynaklandığı düşünülen hastalarda uygulanır. Rezektiv cerrahinin başarısı hasta seçimine, epilepsi tipine, epilepsi odağının yerine ve cerrahi öncesi yapılan araştırmalara bağlıdır. Hasta operasyondan sonra da 1-2 yıl ilaç kullanır. Artık nöbet gelmiyorsa ilaçlar yavaş yavaş azaltılır ve kesilir.(3) Son yıllarda geliştirilen ve halk arasında "pil" tedavisi olarak bilinen "vagal sinir stimulasyonu" da bir cerrahi yöntemdir. Boynun sol tarafında vagus denilen bir sinirin devamlı ya da gerektiğinde uyarılması şeklinde bir yöntemdir. Küçük bir operasyonla boyundaki sinire iki kablo ve sol göğüsün üst bölgesine uyarıcı cihaz yerleştirilir. Hasta nöbet olacağını hissettiği zaman özel bir mıknatısı uyarıcı cihaz üzerine yaklaştırarak uyarımı başlatır ve nöbeti önleyebilir. Uygulanması kolay ama pahalı bir yöntemdir. Vagal sinir stimulasyonu(VNS), nöbet sıklık ve şiddetini azaltmak için kullanılır.(3) 18 ''2000 yılından beri çocuk ve yetişkin hastalarda Epilepsi cerrahisi yapılan GATA' da cerrahi tedavi adayı yaklaşık 250 hasta Epilepsi Cerrahisi Gurubu tarafından incelenmeye alınmıştır. Bu değerlendirmeler sonrasında GATA' da 132 hasta ameliyata alınmıştır.105 hastaya cerrahi, 27 hastaya VNS tedavisi uygulanmıştır. Hastaların (VNS dışındaki) yaklaşık %90'ı ameliyattan fayda görmüştür.''(3) 3.4. Epilepsi Hakkında Bilinmesi/Dikkat Edilmesi Gereken Konular: 1. Epilepsi kısa süreli nöbetler şeklinde tekrarlayan, beyinden kaynaklanan bir hastalıktır. Nöbetler ilaçla durdurulabilir.(3) 2. Epileptik bir hastayı aşırı kollamaya, sosyal yaşamdan geri bırakmaya, takip etmeye ve gereğinden fazla ilgi göstermeye gerek yoktur.(3) 3. Epilepsi hastalığı olan kişi aşırı uykusuz kalmamalı, günde en az 7-8 saat uyumalıdır.(3) 4. Çay, kahve ve kola gibi uyarıcı içecekler ılımlı tüketilmelidir.(3) 5. Uzun süreli ve yakından televizyon (en az 3m olmalıdır) seyredilmemeli ve fazla bilgisayar kullanılmamalıdır. Bu dönemlerde oda ışığı açık olmalıdır.(3) 6. Epileptik hasta, aşırı efor sarfetmemeli ve bunu gerektiren sportif faaliyetlerden kaçınılmalıdır.(3) 7. Alkollü içecekler, nöbet oluşumuna yol açabileceği ve epilepsi ilaçların etkilerini değiştirebileceği için kesinlikle kullanılmamalıdır.(3) 8. Aç kalınmamalıdır.(3) 9. Yüksek yerlerin (balkon, çatı, vs) kenarında bulunulmamalı ve nöbet geçirdiğinde riske girebileceği yerlerden uzakta durulmalıdır.(3) 11. Nöbetler kontrol altına alınıncaya kadar motorlu taşıt kullanılmamalıdır. 12. Epilepsili hasta elinden geldiğince üzülmemeli, olur olmaz şeyleri dert etmemelidir.(3) 19 13. Epilepsili kişi evlenebilir ve çocuk sahibi olabilir. Epileptik kişi evlenecek ise eşi hastalığını bilmelidir. Bayanlar hamile kalmadan önce mutlaka doktoru ile görüşmelidir.(3) 14. Alınan ilaçların hastalığı tamamen geçirmeyebileceği bilinmelidir. Ama ilaçlar nöbet gelmemesini yada sayısının azalmasını sağlayacaktır. 15. İlaçlar, düzenli ve mutlaka önerildiği şekilde kullanılmalıdır. 16. Nöbet geçirilme sayısı ile gün ve saatleri kaydedilmelidir. 17. Düzenli aralıklarla doktor kontrolüne gidilmelidir. 18. Hastalar, yanında iyi yüzme bilen birisi olmak şartıyla denize girebilir, fakat uzun süre denizde ve güneş altında kalmamalı, aşırı yorulmamalıdır.(3) 19. Epilepsi kısmen de olsa hayatınızı etkileyebilir, ama normal, aktif bir hayat sürmenizi engellemez. Bazı meslekler dışında yapamayacağınız hiçbir şey yoktur.(3) 20.Anne-Babalar, çocuğunun kendini hasta olarak görmesine ya da epilepsiyi bir özürmüş gibi kullanmasına izin vermemelidir.(3) 21. Epilepsi çalışmanıza ve işinizde başarılı olmanıza engel olacak bir hastalık değildir. Unutmayınız ki; dünyada bir çok ünlü ve başarılı insan da epilepsi hastalığına sahiptir.(3) 3.5. Epileptik Nöbet Geçiren Bir Hastaya Ne Yapmalı? • Sakin olun, hastanın baş ve vücudunu yana çevirin.(3) • Nöbet sırasında yaralanmasını önleyin (Başını yere vurmasını, yataktan düşmesini önleyin. Çevresindeki kesici ve yaralayıcı cisimleri uzaklaştırın). • Yakasını ve varsa sıkı giysilerini gevşetin. • Eğer bilinçsiz hareketler yapıyorsa, sert olmayan hareketlerle engelleyin. • Nöbet anında neler yaptığını iyice gözleyin ve bunları doktorunuza anlatın. 20 • Nöbetinin bitmesini bekleyin ve hasta kendine gelene kadar yanından ayrılmayın.(3) • Mümkünse doktoruna bilgi verin.(3) 3.6. Yapılmaması Gerekenler: • Panik yapmayın. • Hastayı telaşlandırmayın. • Dilin ısırılmasını önemsemeyin. • Zor kullanarak engel olmayın, yatıştırıcı davranışlar içinde olun. • Yapay solunum ve kalp masajı uygulamayın. • Ağzını açmak için uğraşmayın, nöbet sırasında ilaç vermeye çalışmayın, kendi kendinize nöbetin geçmesine yönelik bir şey yapmayın! Soğan, sarımsak, kolonya vb. şeyler koklatmayın! • Uyarıcı olduğu düşünülerek yapılan soğuk su dökme, tokat atma, ağrı verme gibi hareketler yapmayın.(3) (3) 21 4. GEREÇ VE YÖNTEM Araştırmamızın amacı; Epilepsi hastalarında mevcut ağız hijneni durumunu saptamak ve kullanılan ilaçların peridontal olarak hangilerinin diş eti büyümesi yapıp yapmadığını değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.Bu çalışma için Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji Kliniğinde 100 Epilepsi hastası üzerinde mevcut ağız hijyeninin ve kullanılan sistemik ilaçların periodontal dokuların üzerindeki etkilerini gigival hiperplazi(dişeti büyümesi) açısından saptamak için hastalarla birebir aşağıdaki verilen anket doldurularak hastalara görsel muayene yapılmıştır.Elde edilen mevcut bilgiler 100 Epilepsi hastası ile bire bir olarak ankete işlenerek yapılmıştır.Hastaların tüm bilgilerini içeren skorlar ve veriler; sonuç ve tartışma bölümünde tablolar halinde açıklanmaya çalışılmıştır. 4.1. Hastalarla doldurulan anket: Bu anketin amacı; hastalardan rutin epilepsi ile ilgili anamnez elde edilmesi amaçlanmıştır. Hastaların verileri formlarda ilgili kısımlara hastalara soru cevap şeklinde sorularak ve ağız içi mevcut durumları görsel olarak muayene edilerek eksiksiz bir şekilde doldurulması esas alınmıştır. Bu çalışmalar esnasında hastaların tüm özel ve tıbbı bilgileri özenle saklı tutulmuştur. 22 EPİLEPSİ HASTALARINDA MEVCUT AĞIZ HİJYENİ VE PERİODONTAL DURUM DEĞERLENDİRME ANKETİ Tarih: / /2011 Adı Soyadı: Doğum Tarihi: İletişim Adresi: Telefon: A-) Sistemik Hastalığı: (Epilepsi dışında):..................... a)Hiper/Hipotansiyon b)Kardiyak problemler c)Diyabet d)Diğer:.................................................................... B-) Epilepsi Hastalığı Ne Zamandan Beri Görülüyor;….......................... a)Doğumdan itibaren b)1-3yıl c)3-5yıl d)5 yıldan fazla İlaçların Kullanım Sıklığı ve Zamanı:........................................................ C-) Epilepsi Nöbeti Türleri: a) Basit parsiyel b) Kompleks parsiyel c) Jeneralize epileptik D-) Kullandığı İlaçlar veya Türevleri:Levetirasetam,Fenobarbital,Topiramate, Oksakabazepin,Na-Valproat............ a)Fenitoin b)Kalsiyum kanal blökerlerl c)Siklosporin d)Diğer ilaç türleri 23 E-) Ağzındaki Eksik Diş Sayısı:Eksik diş;(X),Dolgulu diş;(D) a)üst sağ yarım çenede; 7 6 5 4 3 7 6 5 4 3 b)üst sol yarım çenede; 2 2 1 1 2 3 4 5 6 7 1 1 2 3 4 5 6 7 c)alt sağ yarım çenede; d)alt sol yarım çenede; F-)Yumuşak doku patolojileri:………….......... a)Var: b)Yok: a.i)Var ise:……………………………… G-) Periodontal Plak İndeksi:............................. a) 0 Hem gözle görülemiyecek, hem de sondayla tespit edilemeyecek. b) 1 Gözle görülemeyecek, sondayla tespit edilebilecek. c) 2 Gözle görülecek sondayla tespit edilecek d) 3 Dişetini kenarını kaplayıp interproximal alanı da kapsayacak a)üst sağ yarım çenede; b)üst sol yarım çenede; 7 6 5 4 3 2 1 1 2 3 4 5 6 7 7 6 5 4 3 2 1 1 2 3 4 5 6 7 c)alt sağ yarım çenede; d)alt sol yarım çenede; H-) Gingival İndeks a) 0 Enflamasyon yok, sağlıklı b) 1 Hafif derecede enf. Sondalamada kanama yok. Renk, doku ve kıvamda hafif değişiklik c) 2 Sondalamda kanama var. Ödem ve kırmızılık var d) 3 Spontan kanama var. İleri derecede ödem ve kırmızılık. a)üst sağ yarım çenede; b)üst sol yarım çenede; 7 6 5 4 3 2 1 1 2 3 4 5 6 7 7 6 5 4 3 2 1 1 2 3 4 5 6 7 24 c)alt sağ yarım çenede; d)alt sol yarım çenede; K-) Diş Eti Büyümesi; a)Var: b)Yok: L-) Diş Eti Büyümesinin Görüldüğü Alanlar; a)üst sağ yarım çenede; 7 6 7 5 6 4 5 4 b)üst sol yarım çenede; 3 2 1 1 2 3 2 1 1 2 c)alt sağ yarım çenede; 3 3 4 4 5 6 7 5 6 7 d)alt sol yarım çenede; 25 4.2. Epilepsi Hastalarının Tabloları Tablo.1: Epilepsi hastalığının Erkek/Kadın'da görülme oranını, süresini ve yüzdelik dilimlerini gösteren tablo; Epilepsi Hastalığın Ortalaması Hastalığın Hastalığın Hastası E/K görüldüğü kişi >5yıldan fazla <5 yıldan az sayısı görülen sayısı görülen sayısı Erkek 47 %47 39 8 Kadın 53 %53 46 7 Toplam 100 %100 85 15 Tablo.2: Ağız Hijyeni Durumunun gösteren yüzdelik dilimler tablosu; A)Eksik, dolgulu diş ve mevcut protezleri gösteren tablo: Dolgulu Diş sayısı (kişi sayısı) Eksik Diş Sayısı (kişi sayısı) Mevcut Protezleri Taşıyan (kişi sayısı) Erkek 38 18 13 Kadın 43 16 11 Toplamda Ortalaması %81 %34 %24 B) Gingival indeks(kanama indeksi)'i gösteren tablo: Gingival indeks Erkek Kadın Ortalaması 0:Enflamasyon yok, sağlıklı 8 7 %15 1: Hafif derecede enf. 12 15 %27 2: Sondalamda kanama var. 14 17 %31 3:Spontan kanama var. İleri derecede ödem ve kırmızılık. 13 14 %27 Toplam 47 53 %100 C)Periodontal plak indeksini gosteren tablo: 26 Periodontal indeks Erkek Kadın Ortalaması 0:Plak yok, sağlıklı 7 9 %16 1:Gözle görülemeyecek, sondayla tespit edilebilecek. 13 15 %28 2:Gözle görülecek sondayla tespit edilecek 15 16 %31 3:Diş etini kenarını kaplayıp interproximal alanı da kapsayacak 12 13 %25 Toplam 47 53 %100 D)Yumuşak doku patolojileri, kullanılan ilaçlar, gingival hiperplazileri gösteren tablo: Yumuşak doku patolojilerin görüldüğü kişi sayısı Dişeti büyümesine olan ilaçların adı: Gingival hiperplazinin görüldüğü kişi sayısı Erkek Kadın Ortalaması 15 17 %32 sebep fenitoin, kalsiyum kanal blökerleri, siklosporin 11 27 fenitoin, kalsiyum kanal blökerleri, siklosporin 14 %25 5. TARTIŞMA Dişeti büyümeleri iltihap, ilaç kullanımı, hormonal değişiklikler ve neoplastik durumlar gibi birçok faktörün etkisi sonucu oluşabilirler. Esas olarak üç ana grup ilacın kullanımı dişeti büyümesine neden olmaktadır. Bu gruplar antikonvülzanlar (fenitoin), kalsiyum kanal blokörleri (nifedipin, diltiazem, verapamil, amlodipin) ve immünsüpresanlar (siklosporin)’dır. Fenitoin kullanımı sonucu oluşan dişeti büyümesi senelerdir bilinmektedir ve de ilacı kullanan hastaların yaklaşık % 50’sinde bu yan etki görülmektedir. Dişeti büyümesiyle en sık ilişkili olan kalsiyum kanal blokörü nifedipindir. Tüm kalsiyum kanal blokörleri değerlendirildiğinde en yüksek dişeti büyüme prevalansı nifedipin kullananlarda görülmektedir. Amlodipin, verapamil, nitrendipin, diltiazem ve felodipin gibi diğer kalsiyum kanal blokörlerinin kullanımı sonucu da daha az oranlarda dişeti büyümesi gözlenmektedir. Organ transplantlarından sonra reddi engellemek amacıyla kullanılan, kuvvetli bir immünosupresan olan siklosporinin de dişeti büyümesine neden olduğu birçok yayında rapor edilmiştir. Araştırmamız Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Nöroloji klininiğine rutin olarak tedavi olmak için gelen 100 Epilepsi hastası üzerinde görsel ve form doldurma şeklinde alınan verilere göre yukarıdaki tablolar yapıldı. Bu tablolardan çıkan sonuca göre; erkeklerde gigival hiperplazinin görülme oranı 47 birey içerisinde 11 iken, kadınlarda gingival hiperplazinin 53 birey içerisinde 14 olduğu belidir. Bu oran toplam 100 birey arasına %25 olarak ifade edilebilir. Bununla birlikte, dişeti büyümesi kadın ve erkekte farklı ilaç türlerinde farklılık göstermektedir. Kullanılan ilaçlara bağlı olarak diş eti büyümesi kişiden kişiye göre farklılık gösterdiği ve anlık değerlendirme olduğu unutulmamalıdır. Ayrıca hastalarda kullanılan ilacın süresi ve 28 sıklığı dişeti büyümesinin boyutunu ve şiddetini belirlemektedir. Dişeti büyümesine sahip ilaçların her iki cinste de aynı olan ilaçlar olarak; antikonvülzanlar (fenitoin), kalsiyum kanal blokörleri (nifedipin, diltiazem, verapamil, amlodipin) ve immünsüpresanlar (siklosporin) tipi ilaçları gösterebiliriz. Ancak tek başına bu ilaçların dişeti büyümesi yaptığı sonucuna da varmamız bu tür görsel metotlarla mümkün değildir. Hastaların hakkında kesin sonuçlara varabilmek için hastaların rutin olarak bazende yıllarca, bazen de aylarca takip ve tedavilerin ilerleyişini izleyerek kesin sonuçlara varabilmekle mümkün olabililir. 29 6. ÖZET Bazı ilaçlar immün sistemi ve iltihaba verilen konak cevabını değiştirebilirler. Bu ilaçların bir kısmının da bakteriyel plağın etkisini modifiye ederek, periodontal dokularda değişikliklere yol açtıkları düşünülmektedir (6). Dişeti büyümesi de bu değişikliklerden biridir ve bazı ilaçların önemli bir yan etkisi olarak literatürde yerini almıştır. Dişeti büyümesi yapan ilaçlar esas olarak üç ana grupta incelenebilir. 1) Antikonvülzanlar (fenitoin) 2 İmmünsüpresanlar (siklosporin) 3) Kalsiyum kanal blokörleri (nifedipin) Bu ilaçlar değişik farmakolojik etkilere ve farklı primer hedef dokulara sahip olmalarının yanısıra, ikincil hedef organları olan gingival bağ dokusunda benzer klinik ve histopatolojik değişikliklere neden olurlar. Araştırmamız epilepsi hastalarının ağız ve diş sağlıklarının ne durumda oldukları, ayrıca epilepsi hastalarının kullanılan ilaçlarının hangisinin hangi sıklıkta dişeti büyümesi yapıp yapmadığı araştırılmıştır. Elde edilen verilere göre; epilepsi hastalığı arasında anlamlı bir fark bulunamamıştır. Elde edilen verilen birbirine çok yakın bulunmuştur. 30 7. KAYNAKLAR 1. http://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi 2. http://tr.wikipedia.org/wiki/Epilepsi#Nedenleri 3. Gökçil,Zeki:Gata Nöroloji Anabilim dalı Merkezi (http://www.gata.edu.tr/dahilibilimler/noroloji/epilepsi.htm) 4. http://epilepsi.uzerine.com/index.jsp?objid=474 5. http://www.epilepsiveben.com/epilepsi_ilaçları 6. Yeni, Naz, Seher: Nöroloji AD, İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi, İSTANBUL Yıl:2008/Cilt:1/Sayı:2 31 7. ÖZGEÇMİŞ 1984 yılında Özbekistan/Kokand'ta doğdum. İhsan Dikmen 3.ilköğretim de ilk ve orta okulu okudum. Liseyi Nuri Erbak Lisesinde tamamladım. 2002 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesinde eğitim görme hakkı kazandım. 32