T.C. EGE ÜNİVERSİTESİ DİŞ HEKİMLİĞİ FAKÜLTESİ FARMAKOLOJİ ANABİLİM DALI DİŞ HEKİMLİĞİNDE PROFİLAKTİK ANTİBİYOTİK KULLANIMI BİTİRME TEZİ Stj. Diş Hekimi Recai TEMİZKAN Danışman Öğretim Üyesi: Prof. Dr. Sibel GÖKSEL İZMİR-2015 ÖNSÖZ Mezuniyet tezimin tüm aşamalarında beni yönlendiren, her türlü bilgi ve ilgisi ile bana destek olan, danışman hocam Prof. Dr. Sayın Sibel GÖKSEL'e minnet ve teşekkürlerimi sunarım. Ayrıca eğitim hayatım boyunca bana destek olan ailem ve dostlarıma teşekkür eder, saygılarımı sunarım. İZMİR -2015 Stj. Diş Hekimi Recai TEMİZKAN İÇİNDEKİLER Giriş ………....…………………………………….......................................... 1 1-Profilaktik amaçlı antibiyotik kullanımı…………….…………………….... 2 2-Profilaktik antibiyotik kullanımının amaçları……………….……………... 2 3-Profilaktik tedavide genel prensipler……………….……………………… 3 4-Profilaktik tedavinin avantaj ve dezavantajları…………….………………. 4 5-Profilaksi gereken durumlar………………………………………………... 4 5.1. Kalp Hastalıkları……………….………………………………….. 5 5.2. Eklem protezi taşıyan Hastaları…………….……………………... 6 5.3.Splenektomi Uygulanmış Hastalar………………………………… 6 5.4.Kontrolsüz Diyabet Hastaları …………….……………………….. 6 5.5.Kanser Hastaları…………………………………………………… 6 5.6.Böbrek Hastalar……………….………………………………...…. 6 5.7.Radyoterapi Gören Hastalar…………..………………………….... 7 6.Enfektif Endokardit Profilaksisi…………………………………………… 7 7.Profilaktik antibiyotik seçimi………..……………………………………. 10 8.Profilakside kullanılan antibiyotikler ve klinik kullanımı………...……… 11 8.1. Penisilinler…………………… 8.2. Sefalosporinler…………………... . . 11 . 15 8.3. Makrolidler………………………………………….……………… 17 8.4. Linkozamidler……………………… 9. Sonuç…………….. ., 10. Kaynaklar…………… 18 .. 20 .. ..... 21 11. Özgeçmiş……………. ... 23 GİRİŞ Bakteriyel enfeksiyonların antibiyotikler ile tedavisi son40 yılın en alışılmış tedavisi olmuştur. Antibiyotikler günümüzde diş hekimliğinin de ayrılmaz parçasıdırlar. Diş hekimliğinde antibiyotikler iki temel amaçla kullanılmaktadırlar (1): 1. Akut odontojen orafasial enfeksiyonların tedavi edilmesi 2. Profilaksidir. Antimikrobiyal profilaksi herhangi bir enfeksiyon olgusu olmadan antibiyotik verilerek bakteri kolonizasyonunun engellenmesini ve olası cerrahi komplikasyonların önlenmesini amaçlayan koruyucu bir antibiyotik tedavisidir(2). Profilaktik antibiyotik tedavisi üç grupta toplanabilir: 1. Cerrahi girişim sonrası oluşan bakteriyeminin enfeksiyon yarattığı olgularda yapılan antibiyotik tedavisi; 2. Vücut direncinin kontrol edilmeyen bir metabolik hastalık yada kullanılan ilaçlar sonucu bozulduğu hastaların dental girişimler sonucu gelişebilecek enfeksiyonlara karşı korunması amacı ile yapılan antibiyotik tedavisi; 3. Cerrahi girişim sonrası yara yeri enfeksiyonlarının önlenmesi için yapılan antibiyotik tedavisi; Diş hekimleri tarafından seçilen antibiyotiğin tipi klinik araştırmalara ve kültür ile duyarlılık testlerine dayanmaktadır.Kullanılacak antibiyotiğin seçiminde enfeksiyona sebep olan mikroorganizmada büyük önem taşımaktadır. Ağız boşluğundan köken alan bakteriyemilerde a-hemolitik streptokokların hakim oldukları bildirilmekle birlikte son yıllarda çekim sonrası oluşan bakteriyemilerde %67-69 oranında anaeroblarında izole edildiği bildirilmiştir.Enfeksiyoz endokarditlere streptekok ve stafilokokların neden olduğu bilinirken yakın dönemde gram(-) bakteri ve mantarların da sebep olduğu bakteriyel endokardit vakaları da saptanmıştır (3). 1-PROFİLAKTİK AMAÇLI ANTİBİYOTİK KULLANIMI Profilaktik antibiyotik kullanılması bazı durumlarda gelişmesi muhtemelen feksiyonu önlemek için antibiyotik kullanımıdır.Profilaksi girişim öncesi , girişim halinde veya girişim sonrası uygulanabilir. Tekrarlayan veya şiddetli aynı za anda kontrol altına alınamayan olgularda profilaksi şarttır. Genel olarak enfeksiyon riski yüksekse veya enfeksiyonun sonuçları önemli olabilecekse profilaksi gereklidir. Patojenin özellikleri, mikroorganizmaya maruziyetin tipi ve konağın immun durumu profilaksi gerekliliğini belirleyen önemli parametrelerdir. Eğer enfeksiyon meydana geldi ise tamamen ortadan kaldırmalı, vücudun bundan minimum düzeyde etkilenmesi sağlanmalıdır.İdeal bir antibiyotik ucuz olmalı, oral yolla kullanılabilmeli ve yan etkisi azolmalıdır. Uzun süreli tek tip antibiyotik kullanımına bağlı olarak dirençli mikroorganizmaların ortaya çıkması akılcı bir antiyotik seçimini zorunlu kılmaktadır. Gereksiz kullanımda bakteri direnci artar, immun flora bozulur ve ekonomik yük oluşur(5). 2-PROFİLAKTİK ANTİBİYOTİK KULLANIMININ AMAÇLARI Profilaktik antibiyotik kullanımının amaçları aşağıdaki şekilde özetlenebilir (6): Eksojen patojenlere bağlı enfeksiyonların önlenmesi mikroorganizma konağın normal flora üyesi değildir. için: Hedef Akut eklem romatizmasında farenjiti önlemek için kullanım buna örnek verilebilir. Flora bakterilerinin steril bölgeyi enfekte etmesini önlemek için:Vücudun kendi florasından kaynaklı enfeksiyonu engellemek amaçtır. Bayanların tekrarlayan ürinersistem enfeksiyonlarının fekal ve vajinal enfeksiyonunu önlemek için kullanım buna örnek verilebilir. Latent durumda bulunan enfeksiyon etkeninin aktifleşmesini önlemek için: Tüberkülozda kullanım buna örnek verilebilir. Konağa ulaşmış, ancak henüz belirti vermeyen enfeksiyonları önlemek için: Cinsel yolla bulaşan hastalıklarda kullanım buna örnek verilebilir. 3-PROFİLAKTİK TEDAVİDE GENEL PRENSİPLER Etkin profilaksi için uygun dozda ve girişimden birsüre önce profilaksiye başlanmalıdır ve bakteriyemi geçinceye kadar bir süre devam edilmelidir. Profilaksiye çok erken başlanması hastaya zarar verir ve bakterilerin direncini arttırır, böylece enfeksiyona yatkınlık artacaktır. İnvaziv dental girişimlerde antibiyotik, girişimden hemen sonra tek doz olarak uygulanır; ayrıca iyileşmenin sorunlu seyrettiği olgularda da uygulanır(4). Profilaksinin temel prensipleri aşağıdaki gibi maddelenebilir (2,4,7): Her profilaktik uygulama öncesi yarar-zarar değerlendirmesi yapılmalıdır ve hastaya getireceği maddi yük de hesaplanmalıdır. Profilaksi içindeki döneme mümkün olduğunca çok tedavi sığdırılmalıdır. Yeni profilaksi dönemine girmeden aradan 1-2 hafta geçmesi gerekmektedir (2). Girişimler öncesi oral hijyen maksimum düzeyde iyileştirilmelidir; sadece antibiyotik tedavisi eksik bir profilaksi olur. Nitekim yapılan araştırmalarda antibakteriyel içeren gargaraların kullanımının bakteriyemiyi%50 oranında azalttığı gösterilmiştir(2,4) 4. PROFİLAKTİK TEDAVİNİN AVANTAJ VE DEZANANTAJLARI Profilaktik tedavinin avantajları aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Enfeksiyon insidansını azaltır. 2. Maliyeti azaltır. 3. Total antibiyotik kullanımının azaltır. 4. Dirençli bakteri artışına izin vermez. Profilaktik tedavinin dezavantajları ise aşağıdaki gibi sıralanabilir: 1. Konak florası değişir 2. Hiçbir fayda sağlamayabilir 3. Cerrahi prensipler dışına çıkan uygulamalar olabilir. 5-PROFİLAKSİ GEREKEN DURUMLAR Bakteriyel endokardit riski taşıyan hastalar Konjenital ve edinilmiş kalp defektleri 1-Ateşli romatizma hikayesi olanlar 2-Endokardit hikayesi olanlar 3-Protetik kalp kapakçığı olanlar Yapay yada transplante organ taşıyanlar 1-Ortopedik protez taşıyanlar 2-Transplante kalp, karaciğer, böbrek taşıyanlar Splenektomi uygulanmış hastalar İmplantlar ile tedavi görmüş hidrosefalik hastalar Nefrit tedavisi görenler İmmun sistemi baskılanmış hastalar; aplastikanemi, lupus ve kontrolsüz diyabet hastaları; kortikosteroid kullanan hastalar; radyoterapi görenler; immunsupresif ilaç kullananhastalar Orofasial ağır travmatik yaraları ve maksillofasial kırıkları olan hastalar Kardiyovasküler rahatsızlığı olan down sendromlu hastalar 5.1. KALP HASTALARI En sık karşılaşılan olgulardır. Bu hasta gruplarında kalbin endotel tabakasını tutan endokarditi önlemek için mutlaka profilaksi yapılmalıdır(4,8). Ancak bireylerde hangi dental girişimlerde ne oranla bakteriyemi olduğu kestirilemediği için dahiliye ve kardiyoloji uzmanları hastalık spektrumunu geniş tutmakta ve kanamalı tüm girişimlerde profilaksiyi önermektedir(8). Konjenital veya edinilmiş kardiyak malformasyonu olan hastalar, mitral kapak prolapsusu olan hastalar, sistemik lupuslu hastalar, kalp üfürümü olanlar, romatizmal kalp hastalıkları, mekanik yada biyomekanik kalp protezi taşıyan hastalarda profilaksi uygulaması gerekli görülmüştür(8). 5.2. EKLEM PROTEZİ TAŞIYAN HASTALAR Eklem protezi taşıyanlarda profilaktik antibiyotik kullanımı halen tam olarak açıklanabilmiş değildir.Ortopedistler gerek görmezken dahiliye uzmanları ilk 6 ayda tedbiren uygulama taraftarıdır. 5.3. SPLENEKTOMİ UYGULANMIŞ HASTALAR Dalağı alınmış hastalar enfeksiyona açık hastalardır.Bu yüzden bu hastalarda kesin uygulama prosedürleri vardır. 5.4. KONTROLSÜZ DİYABETLİLER Azalmış lökosit kemotaksisi ve fagositoz, azalmış sellüler bağışıklık diyabet hastalarının immun sistemini büyük ölçüde zayıflatır.Gingival ve periodontal sorunlu hastalarda invaziv ve kanamalı girişimlerde antibiyotik profilaksisi uygulanır(8). 5.5. KANSER HASTALARI Malign neoplazilerde kemoterapi tedavisine bağlı olarak lökosit sayısının lOOO/mm3’ün altına düştüğü olgularda bakteriyel enfeksiyonlara karşı savunma azaldığı için profilaktik tedavi gerekir. Bu tür riskli hastalarda kombine antibiyotik tedavileri önerilmektedir. 5.6. BÖBREK HASTALARI Sürekli diyalize girenlerde enfeksiyon riski yüksektir, aynı zamanda bu hastaların bazıları transplantasyon nedeniyle immunsüpresif tedavi aldıkları için risk altındadırlar. 5.7. RADYOTERAPİ GÖREN HASTALAR Radyoterapi uygulanan bölge ile ilgili olarak da savunma sistemini ciddi devre dışı bırakan bir tedavidir.Dental girişimler öncesi kesinlikle profilaksi gereklidir. 6. ENFEKTİF ENDOKARDİT PROFİLAKSİSİ Enfektif endokardit ciddi bir kalp rahatsızlığıdır. Günlük yaşamda diş fırçalama veya çiğnemede geçici bakteriyemi oluşabilir, fakat bu 15 dakikadan az sürer. Altta yatan sebebe ve tipine göre endokarditten korunma ilkeleri saptanmıştır. Enfektif endokardit risk grupları şöyledir; 1. Yüksek risk grupları ❖Protetik kalp kapakçığı taşıyanlar ❖ Bakteriyel endokardit geçirenler, önceden geçirilmiş enfektif endokardit hikayesi olanlar ❖Kompleks siyanotik kalp rahatsızlığı olanlar(fallot tetralojisi, büyük arterlerin transpozisyonları) ❖Cerrahi olarak yerleştirilen sistemik pulmoner şant taşıyanlar 2. Orta risk grupları ❖Kazanılmış kalp kapağı disfonksiyonu olanlar (romatizmal ateş, Kawasaki hastalığı ve sistemik lupus eritematozus, romatoid artirit, ankilozan spondilit gibi kollajen doku hastalıkları) ❖Hipertrofık kardiyomiyopati ❖Mitral kapak yetmezliği(yapısal ve fonksiyonel bozukluk görülen durumlarda) ❖Diğer konjenital malformasyonlar (patent duktus arteriozus, atriyal septal defekt, ventriküler septaldefekt, aort koarktasyonu, biküspid aortik kapak gibi cerrahi olarak düzeltilmemiş konjenital kardiyak malformasyonlar) 3. Düşük risk grupları(genel popülasyondan daha fazla risk taşımayan hastalar) ❖Kapak disfonksiyonu olmayan kalp hastaları (Kawasaki hastalığı, romatizmal ateş gibi) ❖Önemsiz kalp sesleri(fizyolojik, fonksiyonel veya masum kalp üfürümleri) ❖Kalp pili (kardiyak “pacemaker”) ve implant defibrilatör taşıyan hastalar ❖İzole atriyal defekti olan hastalar ❖Cerrahi olarak düzeltilmiş patent duktus arteriozus, atriyal septal defekt, ventriküler septal defekt ❖Geçirilmiş koroner by-pass cerrahisi ❖Yapısal ve fonksiyonel hasarı olmayan mitral kapak prolapsusu Dental ve oral işlemler sırasında yüksek ve orta risk grubunda profilaksi endikedir, düşük risk grubunda gerek görülmez. Orta ve yüksek risk gruplu hastalarda profilaksi gereken dental işlemler aşağıdaki gibi listelenebilir: ❖ Diş çekimleri ❖ Kanamalı periodontal işlemler ❖ İmplant yerleştirilmesi ❖ Avülse diş tedavileri ❖ Endodontik tedavilerde apeks dışına taşılıyorsa ❖ İntraligameter anestezi uygulaması ❖Subgingival band yerleştirme Profilaksi gerekmeyen olgular ise aşağıdaki gibi listelenebilir: ❖ İntra ligamenter anestezi dışında herhangi bir anestezi ❖ Restoratif uygulamalar(dolgu ,sealant) ❖ Rubberdam uygulanması ❖ Dikiş alırken ❖ Braket yerleştirirken ❖ Flor tedavilerinde ❖ Röntgen çekerken 7- PROFİLAKTİK ANTİBİYOTİK SEÇİMİ Antibiyotik florada ençok ve en etkili mikroorganizmalara etki göstermelidir. Bunlar aerob ve anaerob streptokoklar ve anaerob gram(-) koklardır. Seçilen antibiyotik dar spekturumlu olmalıdır, bu sayede konak organizma minimum etkilenmelidir. Hasta için en az toksik olanı seçilmelidir. Seçilen ilaç bakterisid etkili olmalıdır. Tablo 1.Profilakside Kullanılan Antibiyotikler ve Klinik Kullanımı Durum ve uygulama İlaç Yetişkin dozu ve Çocuk dozu uygulama yolu ve uygulama yolu Oral Amoksisilin 2g 50 mg/kg 2g 50 mg/kg (işlemden bir saat önce) Penisilin alerjisi olan Seftriakson, sefaleksin, hastalarda Oral sefadroksil (işlemden bir saat Klindamisin 600 mg 20 mg/kg önce) Azitromisin, klaritromisin 500 mg 15mg/kg Oral yoldan Ampisillin 2gIM veya IV 50 mg/kg IM ilaçalamayan veya IV hastalarda(Parenteral) Cefazolin 2 g IM veya IV (işlemden 30 dakika önce) 50 mg/kg IM veya IV Ceftriakson 1 g IM veya IV 50 mg/kg IM veya IV Penisilin alerjisi olan Cefazolin hastalarda(Parenteral) Ceftriakson 50 IM veya 2 g IM veya IV IV mg ⁄ kg 600 mg IM veya IV 20 mg ⁄ kg (işlemden 30 dakika önce) Klindamisin IM veya IV 8.1.Penisilinler 8.1.1. Benzil penisilinler (Penisilin G) Depo penisilin grubudur.Dental enfeksiyonlarda tercih edilmezler. Etki Mekanizması: Duyarlı mikroorganizmaların hücre duvarı sentezini inhibe ederek bakteri ölümüne neden olur. Bakterisiddir. Kullanım Alanları: Dört haftaya kadar vücutta kaldığı için depo penisilin olarak bilinir ve bu nedenle de streptokokal franjit ve romatizmal ateş tedavisinde kullanılır.Sifiliz tedavisi ve kolera profilaksisinde kullanılır. Kullanımı: Mide asidine dayanıklı olmadığından oral yolla alınmaz. Yan Etkiler: Diyare ve diğer gastrointestinal bozuklukları içerir. İlaç Etkileşimleri: Oral kontraseptiflerin etkinliği azalır. Tetrasiklin, eritromisin ve linkomisinle beraber kullanıldığında etkisinde azalma olur(11). 8.1.2. Fenoksimetil penisilin (Penisilin V) Penisilin V odontolojik enfeksiyonların ampirik tedavisinde ilk seçenek olarak kalmıştır. kullanımı uygundur çünkü nispeten dar spektrumlu olmasına rağmen anaerobik gram pozitif ve gram negatifleri içermektedir(11,12). Etki mekanizması: Duyarlı bakterilerin, hücre duvarı sentezini inhibe ederek hücrelerin ölmesini sağlar, bakterisidir. Kullanım alanları: Odontojen ikenfeksiyonlardan sorumlu organizmaların %95' ten fazlasına karşı etkilidir. Kullanımı: Oral alınan formdur. Kontrendikasyonu: Penisilinlere ve sefalosporinlere aşırı duyarlılığı olanlar, yeni doğanlar. Yan Etkiler: Kandidiazis, glossit, stomatit, depresyon, koma, konvülsiyon, mide bulantısı, kusma, diyare, karın ağrısı, kolit, iştahsızlık, kemik iliği depresyon, granülositopeni, normalden az ürinasyon, proteinüri, allerji, anjioödem, anaflaksi(11). Bu grupta en güçlü ancak oral biyoyararlanımı en düşük olan penisilindir(13). 8.1.3. Geniş spektrumlu penisilinler Ampisilin ve amoksisilin bu gruptadır. Doğal penisilinlerin yapısına bazı zincirler ekleyerek spektrum genişletilmiş ve gram negatif basillere de etkili hale getirilmiştir(11). Ampisilin Etki Mekanizması: Bakteri hücre duvarı sentezini inhibe ederek hücrenin ölümüne neden olur(11) Kullanım alanları: Gram pozitif organizmalara (Penisilin-G'ye hassas stafilokoklar, streptokoklar ,pneumokoklar), enterekoklara , Hemophilus influenzae, Shigella, Salmonella, ve Neisseria'ya karşı güçlü etki gösterir. Sinus enfeksiyonlarında, pnemoni, orta kulak iltihabı, deri enfeksiyonlarında kullanılır(11).Ampisiline sulbaktam eklenmesi, ampisilinin etki alanını beta-laktamazüreten Staphylococcusauerus, Haemophilusinfluenza, Klebsiella ve Bacterioides fragilis'i de içine alacak şekilde genişletir(14). Kullanım şekli: Baş-boyun enfeksiyonlarında oral olarak erişkinlerde günde 4 kez 0.5-1 g, çocuklarda 50 mg/kg dozda kullanılır. İlaç enfeksiyon belirtileri ortadan kalktıktan sonra 2 gün daha kullanılarak bırakılmalıdır. Kontrendikasyonları: Penisiline aşırı duyarlılığı olan hastalarda kullanılmamalıdır. Yan Etkileri: Dilde renk değişikliği, siyah kıllı dil, glossit, susama, kandidiazis, vajinit, koma, konvülsiyon, mide bulantısı, kusma,diyare, kemik iliği depresyonu, granülositopeni, glomerulonefrit, anaflaksi, ürtiker, anjiyoödem, bronkospazm.Oral uygulamalarda gastrointestinal sistemde rahatsızlığa ve diyareye neden olur. Çocukların %9'unda makülopapüler döküntülere de neden olmuştur. Dozu 50 mg/kg, günde 4 eşit dozda verilir(14). İlaç Etkileşimleri: Heparin ve antikoagulanlarla birlikte kullanıldığında kanamada artış olur. Tetrasiklinler, eritromisin, linkomisin ve kloramfenikol ile birlikte kullanıldığında etkisinde azalma olur. Oral kontraseptiflerle beraber kullanıldığında etkilerini azaltır(11). Amoksisilin Antibakteriyel spektrumu ampisiline çok benzer, ancak oral emiliminin çok daha iyi olması ve diyareye neden olmaması ampisiline üstünlüğüdür. Aynı dozda alındığında ampisilinin iki katına eşdeğer kan konsantrasyonu sağlanır. Etki mekanizması: Duyarlı organizmaların hücre duvarı sentezini inhibe ederek bakterisid etki gösterir. Ampisiline göre emilimi daha çabuk ve fazladır. Oral olarak kullanıldığında 1 saatte kanda pik düzeye ulaşır ve etkisi 6-8 saat sürer(11). Kullanım alanları: Amoksisilin diş hekimliğinde dental-alveolar abselerin sağaltımında,endodontik enfeksiyonlarda, ileri periodontal hastalıklarda ve enfektif endokardit profilaksisinde kullanılılır(15). Kullanım şekli: Baş-boyun enfeksiyonlarında oral olarak erişkinlerde günde 3 kez 0.5-1 g dozda kullanılır. Çocuklarda günlük 20 mg/kg doz 3 eşit doz halinde kullanılır. İlaç, enfeksiyon belirtileri ortadan kalktıktan sonra 2 gün daha kullanılarak bırakılmalıdır. Kontrendikasyonları: Penisilinlere karşı aşırı duyarlılığı olan bireylerde kullanılmamalıdır(11). Yan etkiler: Ampisiline benzer yan etkilere sebep olur. İlaç Etkileşimleri: Heparin ve antikoagulanlarla birlikte kullanıldığında kanamada artış olur. Tetrasiklinler, eritromisin, linkomisin ve kloramfenikol ile birlikte kullanıldığında etkisinde azalma olur. Oral kontraseptiflerle beraber kullanıldığında etkilerini azaltır(11). 8.1.4. Beta-laktamaz inhibitörleri eklenmiş geniş spektrumlu penisilinler Penisilinler betalaktamaz üreten birçok bakteri üzerine etkisizdir. Betalaktamaz inhibitörleri penisilinleri enzimatik degradasyondan korur ve spektrumlarını genişletirler. Ampisiline sulbaktam eklenmesi, ampisilinin etki alanını beta-laktamaz üreten Staphylococcus aerus, Haemophilus influenza, Klebsiella ve Bacteroides fragilis'i de içine alacak şekilde genişletir. Yan etkiler ampisiline aittir, ancak sulbaktam da gastrointestinal rahatsızlığa neden olabilir. Pediatrik dozu 25-50 mg/kg'dır ve günde iki doz uygulanır. Amoksisilineklavulanik asit eklenmesi ile, S.aerus, H. influenza, Escherichia coli, Proteus, lebsiella pneumonia, Neisseria gonorrhoeae'ya karşı etki artmıştır. Amoksisilin klavulanat, odontojenik enfeksiyonlardan izole edilen 87 anaerobik ve aerobik suş üzerine etkili bulunmuştur. Daha ciddi enfeksiyonlarda sulbaktam ampisilin tercih edilir. Uygulanan doz günde iki kez olmak üzere 25-50 mg/kg'dır(14). Penisilin kullanımında en sık görülen yan tesir, allerjik reaksiyonlardır. Populasyonun %3-5'i penisiline allerjik reaksiyon gösterir(14). 8. 2. Sefalosporinler Kimyasal yapıları ve antibakteriyel mekanizmaları penisilinlere benzer. Etki mekanizması: Sefalosporinler duyarlı organizmaların hücre duvarı sentezini inhibe ederek bakterisid etki gösterirler. Beta-laktamaza karşı dirençlidirler. Kullanım alanları: Streptococcuspyogens tarafından oluşturulan farenjit, tonsillit, Streptococcus pneumoniae, Haemophilus influenza tarafından oluşturulan otitis media, solunum yolu enfeksiyonları gibi çeşitli enfeksiyonların tedavisinde kullanılır. 1. kuşaktakiler endokardit profilaksisi için kullanılabilir. Odontojenik enfeksiyonların tedavisi için 3. ve 4. kuşak sefalosporin kullanımı gereksizdir(11).Bulunuşlarından, antibiyotik tedavisine giriş sırasına göre 3 kuşakta toplanırlar: 8.2.1. Birinci Kuşak Sefalosporinler Gr(+) bakterilere karşı aktiviteleri penisilinle aynı, Gr(-) enterobakterlere karşı aktiviteleri limitlidir. Stafilokok, streptokok, deri ve yumuşak doku enfeksiyonlarında en etkili kuşaktır. Antistafilokoksik etkileri nedeniyle birinci kuşak sefalosporinler antistafilokoksik penisilinlerin yerini tutar. Sefaleksin bu kuşağa örnektir ve 25-50 mg/kg, günde dört eşit doz olarak uygulanır(14). Endokardit profilaksisi için de kullanılabilen 1.kuşak sefalosporinler ucuz olmaları nedeniyle tercih edilirler(11). 8.2.2. İkinci Kuşak Sefalosporinler Antibakteriyel spektrumları daha genişletilmiştir. Gr(-) bakterilere etkisi birinci kuşaktan daha fazladır. Sefuroksim aksetil 30-40 mg/kg, Sefaklor 40 mg/kg dozda, günde iki kez olarak uygulanırlar. 8.2.3. Üçüncü Kuşak Sefalosporinler Beta-laktamazlara direnç daha da artmıştır. Gr(-) bakterilere etkinlik artarken, Gr(+) bakterilere etkinlik azalmıştır. Bu kuşağın örneği Seftriakson 20-80 mg/kg, günde bir kez uygulanır.Üçüncü jenerasyon sefalosporinler baş-boyun enfeksiyonlarında sıklıkla karşılaşılan gram pozitif enfeksiyonların tedavisinde endike değildir(11). Kullanım şekli: Sefalosporinlerin biyoyararlanımını arttırabilmek için yemeklerle alınması gereklidir. Kuşak sayısının artması sefalosporinlerin etkinliğini arttırmaz veya etki spektrumunu genişletmez. Kontrendikasyonları: Penisiline allerjik olan bireylerde, % 5-10 çapraz allerji nedeniyle sefalosporin kullanılmamalıdır. Sefalosporinler, plasentadan geçip fetal dolaşıma katılabilir ve anne sütüne geçebilirler(14). Yan etkiler: Başağrısı, yorgunluk, parestezi, mide bulantısı, kusma, diyare, abdominal ağrı, psödomembranöz kolit, nefrotoksisite, kemik iliği depresyonu, beyaz kan hücreleri ve trombositlerde azalma, anafilaksiye kadar gidebilen hipersensitivite reaksiyonları. Penisiline alerjisi olanlarda %10- 20 oranında sefalosporinlere karşı da alerjik reaksiyon gelişebilir(11). 8.3. Makrolidler Etki mekanizması: Etkilerini protein sentezini inhibe ederek gösterir. Antibakteriyel spektrumları penisilin G' ye ek olarak beta-laktamaz içeren bakterileri de kapsar. Kullanım alanları: Üst ve alt solunum yolu enfeksiyonları. Kullanım şekli: Oral biyoyararlanımları besinlerle azaldığından, yemeklerden en az 1 saat önce alınmalıdırlar. Yan etkileri: Toksisiteleri düşüktür(11,14). 8.3.1. Eritromisin Penisiline allerjik olan, hafif ve orta derecedeki odontojenik enfeksiyonlarda kullanılan bir türevdir. Spektrumu dardır. Çoğu anaerob, bu ajana dirençlidir. Güvenlik kaydı oldukça yüksektir. En büyük dezavantajı, gastrointestinal sistemde yarattığı problemler ve nadiren oluşan kolestatik sarılıktır. Bu etkileri azaltmak için aside dirençli enterik kapsüller halinde bulunmaktadır.Günde dört eşit dozda olmak üzere, 30-50 mg/kg tavsiye edilir(11). 8.3.2. Klaritromisin Aside dayanıklı, oral biyoyararlanımı yüksek bir türevdir. Etki gücü diğer türevlere göre 2-4 kat daha yüksektir. Penisiline allerjik bireylerde tercih edilen en etkili ajandır. Çocuklarda önerilen doz günde iki defa olmak üzere 15 mg/kg'dır(15). 8.3.3. Azitromisin Anaeroblara karşı çok etkilidirler. Gastrointestinal sistem problemleri yoktur. 10 mg/kg dozda 3 gün süreyle günde bir doz olarak verilir(14). 8.4. Linkozamidler Klindamisin ve Linkomisin Etki mekanizması: Protein sentezini bozarak bakteriosttik etki yaparlar , yüksek dozlarda bakterisid etkilidirler. Kullanım alanları: Klindamisin veya intramuskuler linkomisin kemik enfeksiyonlarında ve penisilin ve eritromisinin etkili olmadığı Bacteroides türleri gibi anaerobik mikroorganizmaların neden olduğu enfeksiyonlarda endikedir. Kemik dokusuna ve abse kavitesine iyi diffüze olduğundan kemiğe yayılan enfeksiyonlarda kullanımı uygundur. Kullanım şekli: Klindamisin daha etkilidir ve hem oral hem parenteral yoldan uygulanabilir. Yan etkisi: Kullanımları sonucunda şiddetli kolit gelişimi bildirilmiştir(9,10,11,14). 9. SONUÇ Gerek olası yan etkileri gerekse maliyet açısından getirdiği yük göz önünde bulundurulduğunda diş hekimliği alanmda antibiyotiklerinkemoprofilaktik olarak kullanılımının gerekli olup olmadığı halen tartışılmaktadır. Profilaktik amaçlı antibiyotik uygulaması ancak potansiyel bir fayda ve avantaj dezavantajla üstün geliyorsa kullanılmalıdır. Sistemik antibiyotikler sadece belirlenen ihtiyaç temelinde gerekli dental enfeksiyonlarda ve travmaya neden olabilecek cerrahi girişimlerde kullanılabilir. Unutulmamalıdır ki kesinleşmemişendikasyon için yazılan antibiyotik hastayı mutlak riske sokacaktır.Bu nedenle profilaksi amacı ile antibiyotik kullanımı sırasında bu konuda yaygınlaşmış protokollerin uygulanması; önemli maddi tasarruflarve bunların kullanımı ile oluşacak yan etkilerin sayısında ciddi azalma sağlaması son derece önemlidir. 10. KAYNAKLAR 1-KanangraOW, ThadepelliH, McQuirterJL.Bacteriology and treatmentof dental infections. Oral Surg Oral Med Oral Pathol 1980,50, s:103. 2-LittleJW. Antibiotic prophylaxis for prevention of bacterial endocardit is and infectious majör jointprotheses, Oral MaxillofacSurg&Inf, 1992, 2, s:93 3-Peterson LJ. Antibiotic prophylaxis in orai surgery.JOral MaksillofacSurg1990, 48, s:617. 4-Steinberg JB,BlassMA. Nonsurgicalantimicrobialprophylaxis. Schlossberg D(Ed): CurrentTherapy of InfectiousDiseases. 2nd Edition,Mosby, 2001, 8, s:423. 5-WilkeA, ÇolkaF.Kemoprofilaksi. WillkeA, Söyletir G (Eds): Enfeksiyon Hastalıkları ve Mikrobiyolojisi 1-2 Cilt,ikinci baskı, Nobel TıpKitabevi2002, 358-64. 6-BysteedtH,NordCE. Effect of antibiotic treatment postoperative Infection after surgical removal of mandibular third molars. SwedDenLT 1980, 4, s:27. 7-Altay F.Profilaktik antibiyotik uygulaması.İnfeksiyon Hastalıklarında AntimikrobikTedavi .A.O.T.F. Bilimsel Yayınlar Serisi, 3.baskı, 2000, s:276. 8-Hall EH, Sherman RG, Emmons WW 3rd, Naylor GD. Antibacterialprophylaxis. DentClin North Am 1994, 38, s:707. 9-Selçuk E, Koyuncu BÖ.:Dişhekimliğindeantibakteriyeltedavi: AntibiyoterapininTemel Prensipleri ve Akut OdontojenEnfeksiyonların Antibiyotiklerle Tedavisi. İzmir Dişhekimleri Odası Dergisi, 1996, 8, s:10. 10-Montgomery EH, Kroger DC.Principles of anti-infectivetherapy.DentClinNorth Am 1984, 28, s:423. 11- Alpaslan C. Diş Hekimliğinde Sık Kullanılan İlaçlar, 2. Baskı, Atlas Kitapçılık, Ankara 2008. 12- Natarajan S. Antibiotic treatment forodonto genic infections Procedure and penicillin are first- linetherapies. CPJ/RPC December 2004/January 2005,137, s:25. 13- Rice PJ, Perry PJ, Afzal Z, Stockley IH. Antibacterial prescribing and warfarin. BrDent J 2003, 194, s:411. 14- Canoğlu E, Güngör H.C, Bozkurt A. Çocuk Diş Hekimliğinde İlaç Kullanımı. Hacettepe Diş Hek Fak Derg 2009, 33, s:30. 15- Huup Jr. Changing methods of preveting infective endocardits following dental procedures. J Oral MaxilloFacialSurg 1993, 51, s:616. 11. ÖZGEÇMİŞ 1991 Yılında Elazığ’ın Alacakaya ilçesinin Halkalı Köyünde dünyaya geldim. İlköğretimimi Kanuni Sultan Süleyman ilkokulunda tamamladım.2005 yılında Ahmet Kabaklı AÖL başladım. 2009 yılında Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesini kazandım.