Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri Ali KAFKASYALI (*) Öz: Dede Korkut’dan sonra halk tarafından “Dede” unvanı verilen birkaç edebî şahsiyetten biri olan Abdurrahman Tayyar, İran Türklüğünün çok önemli bir halk şairidir. O, “İncili Sedef”, “Urmu Gölü” ve “Günümüz Aydın” adlı şiir kitapları ve henüz yayımlanmamış “El-Marife” ve “Mevlid” eserleri ile İran Türk edebiyatına, aynı zamanda Türk dünyası edebiyatına büyük hizmet etmiştir. Öte yandan, camilerde yaptığı Türkçe vaazları, çeşitli programlarda irad ettiği nutukları, onlarca âşık ve ses sanatçısının ezgilerinin güftelerini oluşturan Türkçe şiirleri ile İran Türk dili ve edebiyatının gelişmesinde önemli rol oynamıştır. Şiirlerinde Allah, Peygamber, Kur’an, Türk dili, Türk dünyası ve Türk-İslâm Ülküsü konularına geniş yer vermiştir. Bütün bunlar göz önüne alınarak onun hayatı, eserleri ve İran Türk edebiyatındaki yeri gereği gibi değerlendirilmelidir. Anahtar Kelimeler: Dede Kâtip, Abdurrahman Tayyar, İran Türkleri, İran Türk Halk Edebiyatı Dede Kâtip and His Place in Iranian Literature Abstract: Abdurrahman Tayyar, who is one of the few literate people whom the folk has given the title “Dede (grandfather, old wise man)” after Dede Korkut, is a very important folk poet of Iranian Turks. By his “İncili Sedef (Shell With Its Pearl)”, “Urmu Gölü (Urmu Lake)” and “Günümüz Aydın (May Our Day Be Bright)” poetry books, and yet not published “El-Marife (al-Marif)” and “Mevlid” works, he made a great contribution to Iranian Turkish Literature as well as to the world of Turkish Literature. On the other hand, he played an important role in the development of Iranian Turkish language and literature by his sermons which he delivered at mosques, by his orations at various programs, and by his Turkish poems which constituted words of songs, and of dozens of minstrels. In his poems, he gave great importance to the subjects of Allah, Prophet, Qur’an, Turkish Language and Turkish Islamic Ideal. His life, his works, and his place in Iranian Turkish literature are evaluated by taking all these facts into account. Keywords: Dede Kâtip, Abdurrahman Tayyar, Iranian Turks, Iranian Turkish Folk Literature *) Doç. Dr., Hoca Ahmet Yesevi Uluslararası Türk-Kazak Üniversitesi, Filoloji Fakültesi Öğretim Üyesi, Türkistan/Kazakistan. (e-posta: akafkasyali@hotmail.com) 142 / Ali KAFKASYALI Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 Giriş Çağdaş İran Türk edebiyatının önde gelen edebî şahsiyetlerinden Dede Kâtip, bilhassa Güney Azerbaycan halk şiirinin temsilcisi durumundadır. Dede Korkut’tan sonra Türk dünyasında halk tarafından kendisine “Dede” unvanı verilen birkaç şairden biridir. Kalem şairi olduğu için önceleri “yazar/mirza” anlamında “Kâtip” diye anılmış, daha sonra ise “Dede” unvanı ile birlikte “Dede Kâtip” diye anılır olmuştur. Asıl adı Hacı Abdurrahman Tayyar olan şair, halkın aklının, şuurunun, idrakinin, düşüncesinin, felsefesinin, millî varlığının, manevî hasletlerinin tecessümü olmuştur. Bütün bu değerleri hem idrak etmiş hem de bunların sunuculuğunu, sözcülüğünü yapmıştır. Dede Kâtip’in şiirleri biçim özellikleri bakımından her ne kadar klâsik halk şiirinin özelliklerini gösterse de işlediği konular bakımından klasik halk şiirinden hayli farklılık arz etmektedir. O, şiirlerinde millî ve dinî meseleleri çok öne çıkarmıştır. Genel olarak mahallî olmaktan, mahallî konuları işlemekten, ferdî özellikleri ve güzellikleri sergilemekten ziyade, millî meseleleri ele almıştır. Türklük, Türk milliyetçiliği, Türk-İslâm ülküsü onun şiirlerinde öne çıkan konulardır. Denilebilir ki Dede Kâtip çağdaş İran Türk millî şiirinin temsilcisidir. O, pek çok İran Türk şairi gibi kendisini sadece Güney Azerbaycan’ın veya İran Türklerinin şairi değil aynı zamanda Türkiye Türklerinin hatta Türk dünyasının bir şairi gibi görmüştür. Dede Kâtip, âşıklar için bir mihenk taşı, kültür, edebiyat, düşünce kaynağı olmuştur. Küçükten büyüğe, çıraktan üstada bütün âşıklar ondan güç almış, eserlerinden faydalanmışlardır. Türk âşıklık geleneğini, Türk dilini, İslâm dinini ve tarihini, Türk tarihini ve Türk dünyası edebiyatını, Türk musikisini çok iyi bilen Dede Kâtip asırlık çınar gibi âşıklara, şairlere, yazarlara kanat germiş, aydın zekâsıyla memleket evlatlarını aydınlatmıştır. O, Save’de Telim Han’ın, Sulduz’da İsmail Behramî’nin yaptığı gibi Urmiye muhitinde gerçek anlamda dedelik görevi yapmıştır. Burada Dede Kâtip’in hayatı eserleri ve hizmetleri pek çok yönüyle incelenerek onun İran Türk edebiyatındaki yeri ortaya konulacaktır. 1. Hayatı Güney Azerbaycan’ın Urmiye şehrinin Guluncu kentinde 1304/1925 yılında dünyaya gelen şairin asıl adı Abdurrahman, soyadı Tayyar’dır. Babasının adı Cafer’dir. O, çocuk yaşlarında köyündeki ve çevresindeki pek çok hocadan Kur’an-ı Kerim, Sarf, Nahif, Arapça dersleri alır. Bazı hocalardan kısa süreli, bazı hocalardan bir yıl veya daha fazla süre ders alan Abdurrahman, kendi ifadesine göre, temel eğitimini Hoca Ahmet Efendi’den almıştır. 15-16 yaşlarında Bitlis-Tatvan’da bulunan Şeyh Sunullah Kûzeçiyanî Medresesi’ne1 gider. Orada tahsile başlar. İkinci Dünya Savaşı başlayıp, Güney Azerbay1) 1943 yılı itibariyle dört yüz yıldan fazla bir geçmişi olan Tatvan Şeyh Sunullah Kûzeçiyanî Dergâh ve Medresesi, Çaldıran Savaşı’ndan sonra Şah İsmail tarafından idama mahkûm edilen, ancak buradan kaçarak Tatvan’a yerleşen Urmiye bölgesinin büyük âlimlerinden Şeyh Kûzeçiyanı tarafından Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri 143 can, aynı zamanda Urmiye Ruslar tarafından işgal edilince, babası “Oğlum yurdumuz Ruslar tarafından işgal edildi, düşman elinde kaldık, dön gel.” diye bir mektup gönderir. Abdurrahman bu mektup üzerine Urmiye’ye döner. Asker olur. İkinci Dünya Savaşı’nın bitiminde Mir Cafer Pişeverî’nin başkanlığında kurulan Azadistan Devleti’nin hür ve bağımsız havasını tadar. 1946’da Tahran Fars yönetiminin Rus, Amerika ve İngiliz güçleri ile yaptığı gizli paylaşım gereği Azadistan Hükümeti’nin yıkılması ile tekrar Tatvan’a döner. Tahsiline kaldığı yerden devam eder. Altı ay sonra da evlenir. O, yüksek tahsilini, Arapça ile birlikte tefsir, hadis, kelam ve astronomi derslerini bu medresede bulunan Ebü’l-Kerim Efendi, Abdüssamet Efendi, Seyyah Efendi gibi devrin ünlü hocalarından alır.2 Arapça ve Türkçe’nin iki lehçesi ile birlikte Farsça ve Kürtçe öğrenir. 1950 yılından itibaren şiir yazmaya başlar (Tayyar 1382/2003: 26). Hür yaratılışa sahip olan şair köyüne döndükten sonra devlet dairelerinde görev almaz. Ömür boyu bağcılık ve çiftçilikle uğraşır. Fahri olarak uzun süre Urmiye şehrinin merkez “Şafiî Camii”nde cuma vaazları verir. İşlerinden arta kalan zamanlarda İran’ın bilhassa Güney Azerbaycan’ın şehir ve köylerini gezer, çeşitli edebî ve kültürel programlara katılır, çok önemli dostluklar kurar (Tayyar 1387/2008: 21). Türkiye’nin İstanbul, Konya, Ankara gibi belirli kültür merkezlerinde de bulunur. Birkaç kez Konya’da yapılan Mevlana programlarına katılır. Bir defasında Ankara Kocatepe Camii’nde yapılmakta olan ve Başbakan Turgut Özal’ın da bulunduğu konferans salonunda çok etkili bir konuşma yapar. Özal elini sıkıp kendisini tebrik eder ve “Gel, Türkiye’ye yerleş, sana üç katlı bir ev ve iyi bir araba vereyim” der. Dede Kâtip, “Özür dilerim, ben ülkemden ve halkımdan ayrılamam. Teşekkür ederim” diyerek teklifi kabul etmez.3 Şair, dört kez evlenmiş, bu evliliklerden yedisi kız on sekiz çocuğu olmuştur. Oğullarından biri İstanbul’da, biri Amerika’da, biri Avustralya’da, üçü de Kanada’da yüksek tahsil yapmakta ve çalışmaktadırlar. Diğerleri ise Urmiye ve Gulunca’dadır. Ömrünün son gününe kadar çok dinç ve zinde olan Dede Kâtip, Urmiye’nin 45 km. kuzeyinde bulunan, doğup yaşadığı Guluncu kentinde 21.02.2009 günü Hakk’ın rahmetine kavuşmuştur. Aynı yerde medfundur. 2. Eserleri Dede Kâtip 1382/2003’te “İncili Sedef” (Tayyar 1382/2003), 1384/2005’te “Urmu Gölü” (Tayyar 1384/2005) ve vefatından kısa süre önce 1387/2008’de de “Günümüz Aydın” (Tayyar 1387/2008) adlı eserlerini yayımlamıştır. “El-Marife” ve “Mevlid” adlı eserleri ise henüz yayımlanmamıştır. kurulmuştur. Şeyh Sunullah Kûzeçiyanî aynı zamanda Dede Kâtip’in ulu dedelerindendir. Mezarı Bitlis’in Tatvan ilçesindedir. Geniş bilgi için Dede Kâtib, İncili Sedef, s. 25 vd. bakınız. 2) 29.03.2007 Urmiye, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz. 3) 29.03.2007 Urmiye, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz. 144 / Ali KAFKASYALI Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 Üstat, 1329/1950 yılından itibaren şiir yazdığı hâlde şiirlerini yarım asırdan fazla bir süre yayımlama fırsatı bulamamıştır. Onun şiirleri dilden dile, elden ele yayılıp okunmuş; âşıkların sazları, sözleri ve ses sanatçılarının türküleri ile halka ulaşmıştır. Türk âşıklık geleneğine büyük hizmetleri olan ve “Yaz Neşriyyatı”nın müdürü bulunan araştırmacı yazar Behram Esdî’nin gayreti ile şairin 210 şiiri “İncili Sedef” adı altında ancak 1382/2003’te yayımlanmıştır. Kitap “İşare” başlığı altında Behram Esdî’nin bir takdim yazısı ile başlamaktadır. Bunun devamında şairin kendisinin yazdığı 21 sayfalık önsöz yer almaktadır. Ön sözde “şiir nedir?”, “şair kimdir?”, “şair ve şiir ne zaman yaranmıştır?”, “şairin şiir yazmaktaki maksadı nedir?”, “şiirin İslâm dinindeki yeri nedir?” sorularını cevaplayıp kendisini tanıttıktan sonra “Türk âşıklık geleneğinin tarihi”, “âşık şiiri nazım türleri ve özellikleri”, “Türk dilinin komşu dillerle münasebeti”, “Urmiye bölgesine Türklerin gelişi” hakkında önemli bilgiler vermektedir (Tayyar 1382/2003: 9, 29). Kitapta ön sözü müteakip 210 şiir ile birlikte 22 bayatı/mani ve 230 kadar da atasözüne yer verilmiştir. Kitap 271 sayfadır. Dede Kâtip’in ikinci kitabı “Urmu Gölü Manzumesi” de “Yaz Neşriyatı”nın müdürü Behram Esdî’nin girişimi ile 1384/2005’te yayımlanmıştır. Beş bölümden oluşan kitap, Behram Esdî’nin yazdığı “Naşirden” başlıklı takdim yazısı ile başlamaktadır. Birinci bölüm “Mukaddime Yerine” başlığı ile dokuz sayfadır. Şair bu bölümde Kur’an-ı Kerim’den aldığı ayetlerle “insan”, “insan-melek” ve “insan-Allah” konularını yorumlamıştır. İkinci bölüm “Dedenin Sözleri” ve “Bu Manzumeye Giriş” başlıklarını taşımaktadır. Şair 12 sayfalık “Dedenin Sözleri” başlığı altında Kur’an-ı Kerim’den aldığı üç ayet ile “Kur’an ve Bugünümüz” meselesini işlemiştir. 7 sayfalık “Bu Manzumeye Giriş” kısmında ise “Urmu Gölü” kelimesinin anlamını ve eş anlamlarını, manzumeyi niçin, nasıl ve hangi usulle yazdığını açıklamıştır. Üçüncü bölüm, “Manzumemizin Metni” başlığını taşımaktadır. Adından da anlaşıldığı gibi bu bölümde 146 bentten oluşan manzumenin metni yer almaktadır. Kitap yayımlandıktan sonra yayınevi tarafından kitaba bir sayfalık “yanlışdoğru cetveli” ile “ekleme/düzeltme” notu ilave edilmiştir. Manzumenin iki bendinin sehven unutulduğu, bu bentlerin manzumenin sonuna eklenmesi istenmiştir. Biz bu bentleri, ilgili yerlere koyduk. Böylece manzume 148 bent oldu. Dördüncü bölümde “Yurdum” adlı 23 dörtlükten oluşan manzumeye yer verilmiştir. Kitabın beşinci ve son bölümünde ise Dede Kâtip’in 91 vecizesi bulunmaktadır. Kitap 95 sayfadır. Dede Kâtip’in yayımladığı üçüncü ve son kitabı ise “Günümüz Aydın” adlı eseridir. 1387/2008’de yayımlanan kitap Faris Tayyar’ın yazdığı sekiz sayfalık bir mukaddime ile başlamaktadır. Mukaddimede kitabın yayımlanmasından, şairin şiirlerinin özelliklerinden ve şairden bahsedilmektedir. Kitaba, şairin kendisi tarafından “Besmele” başlığı altında 13 sayfalık bir ön söz yazılmıştır. Yüksek medrese tahsiline sahip olan Dede Kâtip, bu ön sözde de Kur’an ayetlerinden hareketle, vaaz notları niteliğinde, hayatından, Türkçeye saygısından, niçin Türkçe yazdığından, Türk kimliğinden ve İslâm inancından önemli bilgiler vermektedir. Kitapta 224 şiir, 34 bayatı/mani, “Vahdet ve Tefrika” başlıklı 9 sayfalık bir deneme ve “Yaradanım” adlı ayrıca bir şiir bulmaktadır. Kitap 335 sayfadır. Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri 145 5 3. Şiirlerinin Biçim, Dil ve Üslûp Özellikleri Şiirlerinde ileri seviyede akıcılık ve anlam bütünlüğü vardır. Birkaç şiiri dinlendikten veya Halk şairi Dede Kâtip, şiirlerinin tamamını Türk halk şiiri nazım türleri biçiminde ve okunduktan sonra onun özgün üslûbunu anlamak mümkündür. Şairin şiirlerindeki mısra hece ölçüsü ile yazmıştır. Yedi heceli bayatı/mani’den 15 heceli divanîye kadar bek çok kuruluşu, estetiktüründe zevk, örnek meseleyi öz olarakO,yorumlama, anlamanlayacağı bütünlüğüsade gibi halk şiiri nazım eser vermiştir. şiirlerinde halkın birhususlarda dil kullanmıştır. Şiirlerinde ileri seviyede akıcılık ve olduğu anlam bütünlüğü Birkaçyönünden şiiri özgünlük vardır. Onun şiirlerinin pek çok yönden gibi biçim,vardır. dil ve üslûp de dinlendikten veya okunduktan sonra onun özgün üslûbunu anlamak mümkündür. Şairin incelenmesi gerekmektedir. şiirlerindeki mısra kuruluşu, estetik zevk, meseleyi öz olarak yorumlama, anlam bütünlü3.1. hususlarda Şiirlerinin Biçim Özellikleri ğü gibi özgünlük vardır. Onun şiirlerinin pek çok yönden olduğu gibi biçim, Halk şiirinin pek çok türünde esergerekmektedir. veren Dede Kâtip, şiirlerini hece ölçüsü ile yazmıştır. dil ve üslûp yönünden de incelenmesi Şiirlerinin ekseriyeti 15 heceli divanîlerdir. 11 heceli koşmaları da hayli yekûn tutmaktadır. 3.1. Şiirlerinin Biçim Özellikleri Sekiz heceli şiirleri aztüründe değildir.eser Birveren kısımDede şiirlerini iseşiirlerini hece ölçüsünün çeşitli ile Halk şiirinin pekde çok Kâtip, hece ölçüsü ile kalıpları yaz- oluşturmuştur. mıştır. Şiirlerinin ekseriyeti 15 heceli divanîlerdir. 11 heceli koşmaları da hayli yekûn tutmaktadır. Sekiz hecelihiçbir şiirleri de az değildir. Bir kısımve şiirlerini ise hece Dede Kâtip, çağdaşı kimseden etkilenmediğini hiçbir şairi taklitölçüsünün etmediğini ifade çeşitli kalıpları ile oluşturmuştur. etmiştir. (Tayyar 1384/2005: 30) Gerçekten şairin şiirleri incelendiğinde özgün şiirler olduğu Dede Kâtip, çağdaşı hiçbir kimseden etkilenmediğini ve hiçbir şairi taklit etmediğini görülür. Biçim(Tayyar özelliklerinden yola meselâ Gölü Manzumesi”nin Şehriyâr’ın ifade etmiştir. 1384/2005: 30)çıkarak, Gerçekten şairin“Urmu şiirleri incelendiğinde özgün şiirler “Haydar Baba” şiiri gibi beşliklerle veyola benzer kafiye şeması ile yazılmasından hareketle, onun olduğu görülür. Biçim özelliklerinden çıkarak, meselâ “Urmu Gölü Manzumesi”nin Şehriyâr’ın “Haydar Baba” şiiri gibi beşliklerle ve benzer kafiye şeması ile yazılmasınşiirini taklit etmiştir demek doğru değildir. dan hareketle, onun şiirini taklit etmiştir demek doğru değildir. Şairin divanîleri 15 heceli, gazelleri 14, 15 ve 16 heceli ve tecnisleri 11 hecelidir. Şair, Şairin divanîleri 15 heceli, gazelleri 14, 15 ve 16 heceli ve tecnisleri 11 hecelidir. Şair, kafiye yapmakta zorlanmamıştır. Tam ve zengin kafiyeler ekseriyeti teşkil etmektedir. Ancak kafiye yapmakta zorlanmamıştır. Tam ve zengin kafiyeler ekseriyeti teşkil etmektedir. yarım beyitleri olduğuolduğu gibi kulak dayanan şiirlerişiirleri de vardır. Ancakkafiyeli yarım kafiyeli beyitleri gibi kafiyesine kulak kafiyesine dayanan de vardır. Şiirlerinde mısra mısrakuruluşları, kuruluşları,sesses uyumları, duraklar, geçişleri, konu bütünlüğü, uyumları, duraklar, mısramısra geçişleri, konu bütünlüğü, mesaj serdetme, kafiye ve redif zenginliği mükemmeldir. mesaj serdetme, kafiye ve redif zenginliği mükemmeldir. “Esas soyum / Türk’dür menim / men Oğuz / neslindenem, Şekke şübhe / yo{umuzdur / yüzde yüz / neslindenem, İfti{arlı / Azerbaycan / doğru düz / neslindenem, Söz üstadı / Dede ßorġud / éyni öz / neslindenem, Sânlı4 şânlı / tari{imiz / doğru bastan5 oğluyam.” (Tayyar 1382/2003: 235) 3.2. Şiirlerinin Dil ve Üslûp Özellikleri 3.2. Şiirlerinin Dil ve Üslûp Özellikleri Tam anlamıyla bir halk şairi olan Dede Kâtip’in şiirlerinin dili çok sadedir. Arapça ve Tam anlamıyla bir halk şairi olan Dede Kâtip’in şiirlerinin dili çok sadedir. Arapça ve Farsça yüksek tahsil tahsilaldığı, aldığı,hatta hatta dillerde şiir yazabildiği bu özelliğini şiirlerine Farsça yüksek bu bu dillerde şiir yazabildiği hâldehâlde bu özelliğini şiirlerine yansıtmamıştır. O, şiirlerini şiirlerinihalkın halkınanlayacağı, anlayacağı,günlük günlük konuşma diline yakın Türkçe ile yansıtmamıştır. O, konuşma diline yakın bir bir Türkçe yazmıştır. Ne eskiler gibi Arapça, Farsça özentisinde olmuş ne de seçkin tayfayı memnun 4) Sânlı: Ünlü. etmek içinbastân: halkının dilinden imtina etmiştir. Başka bir ifade ile o, sadece seçkinleri, aydınları 5) Doğru Doğru geçmişi olan. düşünmemiştir. Halkı, havas yapma gayretinde olmuştur. O, şiiri keyif, zevk, süs, zarafet unsuru olarak görmemiştir. O, şiiri halkı için, milleti için “gıda” mesabesinde görmüştür. Ayrıca o, halkın içine inmiş, halkını kendisi ile beraber yükseklere taşımaya çalışmıştır. 4 Sânlı: Ünlü. 5 Doğru bastân: Doğru geçmişi olan. 146 / Ali KAFKASYALI Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 ile yazmıştır. Ne eskiler gibi Arapça, Farsça özentisinde olmuş ne de seçkin tayfayı memnun etmek için halkının dilinden imtina etmiştir. Başka bir ifade ile o, sadece seçkinleri, 6 aydınları düşünmemiştir. Halkı, havas yapma gayretinde olmuştur. O, şiiri keyif, zevk, 6 süs, zarafet unsuru olarak görmemiştir. O, şiiri halkı için, milleti için “gıda” mesabesinde görmüştür. ayrılıp Ayrıca o, halkın içine inmiş,dâhil halkını kendisi ile beraber yükseklere taşımaya Halkından seçkinler tayfasına olma gayretinde olmamıştır. Devamlı halkını dil, Halkından ayrılıp seçkinler tayfasına dâhil olma gayretinde olmamıştır. Devamlı halkını dil, çalışmıştır. Halkından ayrılıp seçkinler tayfasına dâhil olma gayretinde olmamıştır. Deedebiyat, kültür bakımından yükseklere taşımaya çalışmıştır. Bunun için halkın değerlerini, edebiyat, kültür yükseklere taşımaya çalışmıştır. Bunun için halkın değerlerini, vamlı halkını dil,bakımından edebiyat, kültür bakımından yükseklere taşımaya çalışmıştır. Bunun kültür unsurlarını, yaşayışını, sosyal hayatta kullandığı deyim, atasözü sair için halkın değerlerini, kültür unsurlarını, yaşayışını, sosyal kelime, hayatta kullandığı kelime,ve kültür unsurlarını, yaşayışını, sosyal hayatta kullandığı kelime, deyim, atasözü ve sair deyim, atasözü ve sair unsurları şiirine almıştır. unsurları şiirine almıştır. unsurları şiirine almıştır. “Uşaġlıġda ağacdan at minerdik, “Uşaġlıġda ağacdan at minerdik, Kizlenpaç66 oynardıġ dalda sinerdik, Kizlenpaç oynardıġ dalda sinerdik, Türkü danışardıġ Türkü dinerdik77, Türkü danışardıġ Türkü dinerdik , İndi muġellidik Ras’a Alman’a, İndi muġellidik Ras’a Alman’a, Aġil istir söz éşide söz ġana.” (Tayyar 1384/2005: 80) Aġil istir söz éşide söz ġana.” (Tayyar 1384/2005: 80) Şair, şiirlerini Türkçe kelimelerle yazmaya çok özen göstermiştir. Türkçe konuşmanın ve Şair, şiirlerini Türkçe kelimelerle yazmaya çok özen göstermiştir. Türkçe konuşmanın ve Şair, Türkçe kelimelerle çok “Démerem” özen göstermiştir. konuşmanın yazmanınşiirlerini ne kadar önemli olduğunuyazmaya belirtmiştir. redifliTürkçe şiirinde ana dili Türkçeyi yazmanın ne ne kadar önemli olduğunu belirtmiştir. “Démerem” redifli şiirinde ana dilidili Türkçeyi ve yazmanın kadar önemli olduğunu belirtmiştir. “Démerem” redifli şiirinde ana severek, sayarak kullandığını, Türkçe karşılığı olan bir sözcüğün yerine Farsça veya başka Türkçeyi sayarak severek, kullandığını, sayarak kullandığını, bir sözcüğün Farsça severek, Türkçe Türkçe karşılığıkarşılığı olan birolan sözcüğün yerineyerine Farsça veya başka veya başka dillerden kelime kullanmadığını vurgulamıştır. dillerden kelime kullanmadığını vurgulamıştır. dillerden kelime kullanmadığını vurgulamıştır. “Evvelinden âdetimdir, sözde yalan démerem, “Evvelinden âdetimdir, sözde yalan démerem, Men Türküce88 danışaram, dile “zeban” démerem. Men Türküce danışaram, dile “zeban” démerem. Anam meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb, Anam meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb, Atam mene çörek99 vérib çörege “nan” démerem. Atam mene çörek vérib çörege “nan” démerem. Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram, Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram, Farsî de {oş şirin dildir, {oşa yaman10 démerem. Farsî de {oş şirin dildir, {oşa yaman10 démerem. Dede Kâtib Türk oğluyam, ço{ dadlıdır dilimiz, Dede Kâtib Türk oğluyam, ço{ dadlıdır dilimiz, Balığa “mahi” démerem, son’a “payân” démerem.” (Tayyar 1382/2003: 254) Balığa “mahi” démerem, son’a “payân” démerem.” (Tayyar 1382/2003: 254) Halk edebiyatı nazım türlerinin en küçüğü olan bayatı/mani türünde de şair iddialı Halk edebiyatı nazım türlerinin en küçüğü olan bayatı/mani türünde de şair iddialı Halk edebiyatı küçüğü olan bayatı/mani türünde benzer de şair iddialı olmuştur. Pek çok nazım bayatı türlerinin yazmıştır.enBayatıların cinasları ve kafiyeleri olsa daolanlam ve olmuştur. Pek bayatı yazmıştır. Bayatıların cinasları ve kafiyeleri benzer da anlam ve muştur. Pek çokçok bayatı yazmıştır. Bayatıların cinasları ve kafiyeleri benzer olsa olsa da anlam kuruluş bakımından göstermektedir.“Oda” “Oda” ve “yanmak” kelimeleri çok ve kuruluş bakımındanfarklılık farklılık göstermektedir. “yanmak” kelimeleri ile çokile kuruluş bakımından farklılık göstermektedir. “Oda”ve ve “yanmak” kelimeleri ile çok bayatı/mani vardır. Ancak Kâtip’in aşağıdaki bayatısı görüldüğü gibi benzersiz, özgün bir bayatı/mani vardır. Ancak Kâtip’in aşağıdaki bayatısı görüldüğü gibi benzersiz, özgün bir 6) Kizlenpaç: Saklanbaç. bayatıdır. bayatıdır. 7) Türkçe konuşurduk, Türkçe söylerdik. “EzizimTürkîce, oda yanar, 8) Türküce: Türkçe. “Ezizim oda yanar, Pervane od’a yanar, 9) Çörek: Ekmek. Pervane od’a yanar, Mezlumları 10)Yaman: Kötü. yandıran, Mezlumları yandıran, Ço{ çekmez o da yanar.” (Tayyar 1382/2003: 260) Ço{ çekmez o da yanar.” (Tayyar 1382/2003: 260) Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır. Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır. Kelime hazinesinin zenginliği ve ilmî seviyesinin yüksekliği şiirlerinde görülmektedir. Kelime hazinesinin zenginliği ve ilmî seviyesinin yüksekliği şiirlerinde görülmektedir. Bilhassa divanîlerinde geniş ve derin İslâmî bilgisi kendisini hissettirmektedir. Bilhassa divanîlerinde geniş ve derin İslâmî bilgisi kendisini hissettirmektedir. “Könül, nefsi öldürmemiş réyazet11 de yalandır, “Könül, nefsi öldürmemiş réyazet11de yalandır, 6 Kizlenpaç: Saklanbaç. 6 Kizlenpaç: Saklanbaç. 7 Türkçe Türkçe söylerdik. 7 Türkçe konuşurduk, konuşurduk, Türkçe söylerdik. 8 Türküce: Türkçe. 8 Türküce: Türkîce, Türkîce, Türkçe. “Evvelinden âdetimdir, sözde yalan démerem, Men Türküce8 danışaram, dile “zeban” démerem. Anam meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb, Atam mene çörek9 vérib çörege “nan” démerem. Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram, Farsî de {oş şirin dildir, {oşa yaman10 démerem. Dede Kâtib Türk oğluyam, ço{ dadlıdır dilimiz, Balığa “mahi” démerem, son’a “payân” démerem.” (Tayyar 1382/2003: 254) Halk edebiyatı nazım türlerinin en küçüğü olan bayatı/mani türünde de şair iddialı olmuştur. Pek çok bayatı yazmıştır. Bayatıların cinasları ve kafiyeleri benzer olsa da anlam ve 147 Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri kuruluş bakımından farklılık göstermektedir. “Oda” ve “yanmak” kelimeleri ile çok bayatı/mani vardır. Ancak AncakKâtip’in Kâtip’inaşağıdaki aşağıdakibayatısı bayatısıgörüldüğü görüldüğü benzersiz, özgün bir bayatı/mani vardır. gibigibi benzersiz, özgün bir bayatıdır. bayatıdır. “Ezizim oda yanar, Pervane od’a yanar, Mezlumları yandıran, Ço{ çekmez o da yanar.” (Tayyar 1382/2003: 260) Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır. Dede Kâtip, şiirlerinde fazla tekrara düşmemiştir. Benzer kafiyeleri de az kullanmıştır. Kelime hazinesininzenginliği zenginliğive ve seviyesinin yüksekliği şiirlerinde görülmektedir. Kelime hazinesinin ilmîilmî seviyesinin yüksekliği şiirlerinde görülmektedir. Bilhassa divanîlerinde divanîlerinde geniş Bilhassa geniş ve ve derin derin İslâmî İslâmîbilgisi bilgisikendisini kendisinihissettirmektedir. hissettirmektedir. 7 “Könül, nefsi öldürmemiş réyazet11de yalandır, Haram maldan éhsan olmaz se{avet de yalandır. Bir insanın zatında, ger leyaġet olmasa, 6 Kizlenpaç: Saklanbaç. Dede, baba sultan ola, necabet de yalandır. 7 Türkçe konuşurduk, Türkçe söylerdik. 8 Türküce: Türkîce, Türkçe. Bir ay oruc, béş 9 Çörek: Ekmek. va{t namaz, elde tesbéh, seccade, zikr édesen, hecce gétsen piyade, Şéytana yüz daş atasan, ġurban kessen Mina’da, Ger könülde rehm olmasa, ibadet de yalandır.” (Tayyar 1382/2003: 233) Géce gündüz 10 Yaman: Kötü. 4. Şiirlerinde İşlediği Konular 4. Şiirlerinde İşlediğiyüzyıllardır Konular karanlıkta tutulan, dilleri, edebiyatları yasaklanan, kendi Dede Kâtip, şiirleri Dede Kâtip, kendi şiirleridilini yüzyıllardır tutulan, edebiyatları yasaklanan, kanını taşıyan, konuşan,karanlıkta kendi duygu ve dilleri, düşüncelerini paylaşan halkına, dilini, kendi kanını taşıyan, kendi dilini konuşan, kendi duygu ve düşüncelerini paylaşan halkıedebiyatını öğretmek, gideceği yolu göstermek için kendini sorumlu hisseden bir Türk edibi na, dilini, edebiyatını öğretmek, gideceği yolu göstermek için kendini sorumlu hisseden gibi yazmıştır. O seçkinler, hanlar, hakanlar zevk, için eğlence Farsça, bir Türk edibi gibi yazmıştır. O seçkinler, hanlar,için hakanlar zevk,unsuru eğlenceolan unsuru olan Arapça Farsça, Arapça gazeller, değil, doğru yolu göremeyen, hukuku gazeller, kasideler değil,kasideler doğru yolu göremeyen, hakkı, hukukuhakkı, elinden alınan,elinden soyu, asaleti, alınan, soyu, asaleti, kültürü unutturulmaya çalışılan halkı için, halk edebiyatı nazım türkültürü unutturulmaya çalışılan halkı için, halk edebiyatı nazım türleriyle yazmıştır. leriyle yazmıştır. Onun şiirlerinin konusunu genellikle dinî, ahlâkî, tarihî, millî meseleler oluşturmaktadır. Onun şiirlerinin konusunu genellikle dinî, ahlâkî, tarihî, millî meseleler oluşturmakŞairin çok az şiiri konuları, dünyevî aşkı,aşkı, tabiat ve ve sosyal hayatı içermektedir. tadır. Şairin çok az gündelik şiiri gündelik konuları, dünyevî tabiat sosyal hayatı içermek- Dinî tedir. Dinî şiirlerinde, Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetleri ve hadisleri yorumlamış, bazıbilginlerinin din şiirlerinde, Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetleri ve hadisleri yorumlamış, bazı din bilginlerinin vecizelerine yer vermiştir. Millî şiirleri de büyük yekun tutmaktadır. Şair, vecizelerine yer vermiştir. Millî şiirleri de büyük yekun tutmaktadır. Şair, Türk milletine Türk milletine mensubiyetini, Türk milletinin özellik ve meziyetlerini çok öne çıkarmışmensubiyetini, Türktemsilcisi, milletinin sözcüsü özellik ve meziyetlerini çok öne çıkarmıştır. Kendini halkının tır. Kendini halkının kabul eden şair, şiirlerinde kendi meselelerinden temsilcisi, eden şair,etmiş, şiirlerinde kendi meselelerinden çokaçıkça halkının çok halkınınsözcüsü derdini,kabul kederini mevzu halk içindeki ayıpları, kusurları irde-derdini, lemiştir. Üstat, dertleri dökmekten, açıp göstermekten kederini mevzusosyal etmiş, halk ortaya içindeki ayıpları, toplumun kusurları yaralarını açıkça irdelemiştir. Üstat, sosyal de çekinmemiştir. O, şiirlerinde özellikle Allah (c.c.), Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim, dertleri ortaya dökmekten, toplumun yaralarını açıp göstermekten de çekinmemiştir. O, 11) Reyazet: özellikle Riyazet, nefsi terbiye etmek.Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim, Türkçe, Türklük, Türk şiirlerinde Allah (c.c.), Dünyası, Türk-İslâm Ülküsü, ana, ata muhabbeti konularına çok yer vermiştir. 4.1. Allah ve İslâmî Değerler Mehmet Emin Yurdakul, İran Türklerinden filozof Şeyh Cemaleddin’e “dinde kaç gaye vardır?” diye sorduğunda “Dinde üç gaye vardır: Fikirleri aydınlatmak, huyları düzeltmek, yüreklere fazilet ve adaleti yerleştirmek.” şeklinde cevap vermiştir (Tansel 1969: 18). Dede Kâtip’in din anlayışı da Şeyh Cemaleddin gibidir. Müslümanların aydınlanması, huy ve ahlâklarını düzeltmeleri, hakka, hukuka saygılı, adil ve birlik içinde olmaları en büyük Onun şiirlerinin konusunu genellikle dinî, ahlâkî, tarihî, millî meseleler oluşturmaktadır. Şairin çok az şiiri gündelik konuları, dünyevî aşkı, tabiat ve sosyal hayatı içermektedir. Dinî şiirlerinde, Kur’an-ı Kerim’den bazı ayetleri ve hadisleri yorumlamış, bazı din bilginlerinin vecizelerine yer vermiştir. Millî şiirleri de büyük yekun tutmaktadır. Şair, Türk milletine mensubiyetini, Türk milletinin özellik ve meziyetlerini çok öne çıkarmıştır. Kendini halkının temsilcisi, sözcüsü kabul eden şair, şiirlerinde kendi meselelerinden çok halkının derdini, kederini mevzu etmiş, halk içindeki ayıpları, kusurları açıkça irdelemiştir. Üstat, sosyal dertleri ortaya dökmekten, toplumun yaralarınıAtatürk açıp göstermekten de çekinmemiştir. O, Üniversitesi Sosyal Bilimler 148 / Ali KAFKASYALI şiirlerinde özellikle Allah (c.c.), Hz. Muhammed, Kur’an-ı Kerim, Türklük, Türk Enstitüsü Dergisi 2012Türkçe, 16 (2): 141-163 Dünyası, Türk-İslâm Ülküsü, ana, ata muhabbeti konularına çok yer vermiştir. Türkçe, Türklük, Türk Dünyası, Türk-İslâm Ülküsü, ana, ata muhabbeti konularına çok 4.1. Allah ve İslâmî Değerler yer vermiştir. Mehmet Emin Yurdakul, İran Türklerinden filozof Şeyh Cemaleddin’e “dinde kaç gaye 4.1. Allah ve İslâmî Değerler vardır?” diye sorduğunda “Dinde üç gaye vardır: Fikirleri aydınlatmak, huyları düzeltmek, Mehmet Emin Yurdakul, İran Türklerinden filozof Şeyh Cemaleddin’e “dinde kaç yüreklere fazilet adaleti yerleştirmek.” şeklinde cevap vermiştir (Tansel 1969: 18). Dede gaye vardır?” diyevesorduğunda “Dinde üç gaye vardır: Fikirleri aydınlatmak, huyları Kâtip’in dinyüreklere anlayışıfazilet da Şeyh Cemaleddin gibidir. şeklinde Müslümanların aydınlanması, düzeltmek, ve adaleti yerleştirmek.” cevap vermiştir (Tansel huy ve 1969: 18). Dede Kâtip’in din anlayışı da Şeyh Cemaleddin Müslümanların ahlâklarını düzeltmeleri, hakka, hukuka saygılı, adil ve gibidir. birlik içinde olmaları ayen büyük dınlanması, huy ve ahlâklarını düzeltmeleri, hakka, hukuka saygılı, adil ve birlik içinde arzusudur. Bunu sağlamak için aslî değerler olan “Allah, Peygamber ve Kur’an”ın iyi olmaları en büyük arzusudur. Bunu sağlamak için aslî değerler olan “Allah, Peygamber bilinmesi gerektiğine inanmaktadır. “Urmu Gölü Manzumesi”nde “Elif Allah, ve Kur’an”ın iyi bilinmesi gerektiğine inanmaktadır. “Urmu Gölü Manzumesi”nde “Elif mim8 Allah, mim Muhammed, ġaf diyerek ßur’an” diyerek her şeyden bu değerlerin hakkıyla Muhammed, ġaf ßur’an” her şeyden önce önce bu değerlerin hakkıyla bilinmesi bilinmesi gerektiğini açıkça ifade etmiştir. Üç herf açıkça ile metalibi gerektiğini ifade bitirek, etmiştir. Elif Allah, mim Muhammed, ġaf ßur’an, 8 “Urmu Gölü sözümüzü yétirek1214, Hübbü’l veten minel iman , bil, inan.” (Tayyar 1384/2005: 80) Kéçenlerden13 doğru ibret götürek, 4.1.1. (c. c.) bitirek, Üç herfAllah ile metalibi 11 Reyazet: Riyazet, nefsi terbiye etmek. Eliffazla Allah, mim Muhammed, ġaf ßur’an, Yüzden şiirinde Allah lafz-ı celilini kullanan Dede Kâtip nice şiirini de “Allah”, “Ya 12 Yétirek: Tamamlayalım. Hübbü’l veten minel iman14, bil, inan.” (Tayyar 1384/2005: 80) Kerim”, “Yaradan’ım”, “Bir Allah Adı”, “Yardım Eyle Yaradan’ım”, “Penahım Menim”, “Ya 4.1.1. Allah (c. c.) Allah c.) adlarla tamamen Allah’a hasretmiştir. Elde mevcut kayıtlı sohbetleri Reb4.1.1. Meded” ve(c. benzeri Yüzden fazla şiirinde Allah lafz-ı celilini kullanan Dede Kâtip nice şiirini de “Allah”, “Ya Yüzden fazla şiirinde lafz-ı celilini nice şiirini de “Aldinlendiğinde veya şiirleriAllah okunduğunda onunkullanan Allah’ınDede adınıKâtip ve sıfatlarını gönlüne nakşetmiş Kerim”, “Bir Allah“Bir Adı”, “Yardım Yaradan’ım”, “Penahım “PenaMenim”, “Ya lah”, “Ya“Yaradan’ım”, Kerim”, “Yaradan’ım”, Allah Adı”,Eyle “Yardım Eyle Yaradan’ım”, çok bir“Ya mü’min ve muvahhid olduğuadlarla anlaşılmaktadır. Kendisinin de “Yaradan Allah’a hım samimi Menim”, Reb Meded” ve benzeri tamamen Allah’a hasretmiştir. Reb Meded” ve benzeri adlarla tamamen Allah’a hasretmiştir. Elde mevcut kayıtlıElde sohbetleri mevcut kayıtlı ki sohbetleri dinlendiğinde veya şiirleri okunduğunda onun Allah’ın adını21) diye şükrediyorum ben Allah’ı tanıyan dürüst bir Müslüman’ım …”(Tayyar 1387/2008: dinlendiğinde veya şiirleri okunduğunda onunbir Allah’ın ve sıfatlarını gönlüne nakşetmiş ve sıfatlarını gönlüne nakşetmiş çok samimi mü’minadını ve muvahhid olduğu anlaşılifade ettiği gibi o, Allah’ı bilen bir Müslüman’dır. “Günümüz Aydın” kitabının ön sözüne maktadır. deve “Yaradan Allah’a şükrediyorum ki ben Allah’ı tanıyan dürüstAllah’a çok samimiKendisinin bir mü’min muvahhid olduğu anlaşılmaktadır. Kendisinin de “Yaradan bir Müslüman’ım…”(Tayyar diye ettiği gibi bile o, Allah’ı bilen bir“Her bir besmele ile başlayarak, hatta 1387/2008: besmeleden21) önce önifade söz kelimesini kullanmadan şükrediyorum ki ben Allah’ı tanıyan dürüst bir Müslüman’ım …”(Tayyar 1387/2008: 21) diye Müslüman’dır. “Günümüz Aydın” kitabının ön sözüne besmele ile başlayarak, hatta besişe gücü yeten ve hiçbir şeye benzemeyen, rahmi gazabından çok olan Allah’ın adı ile.” ifade ettiği gibi bilenbile birkullanmadan Müslüman’dır. kitabının ön sözüne meleden önce ön o, sözAllah’ı kelimesini “Her“Günümüz bir işe gücüAydın” yeten ve hiçbir şeye (Tayyar 1387/2008: 11)gazabından diye yazan çok Dede Kâtip, hem adı nesir yazılarında hem de şiirlerinde benzemeyen, rahmi olan Allah’ın ile.” (Tayyar 1387/2008: 11) diye Allah’ı besmele ile başlayarak, hatta besmeleden önce ön söz kelimesini bile kullanmadan “Her bir yazan Dede Kâtip, hem nesir yazılarında hem de şiirlerinde Allah’ı çok anmıştır. çok anmıştır. işe gücü yeten ve hiçbir şeye benzemeyen, rahmi gazabından çok olan Allah’ın adı ile.” “Kerim Allah, sen lütf éyle kereminden düşgüne, (Tayyar 1387/2008: 11) diye yazanyardım Dede Kâtip, hem nesir yazılarında hem de şiirlerinde Allah’ı Sen déyibsen varlı15 gerek étsin düşgüne, 16 varlı sensen Allah, rehm éyle biz düşgüne, çok Esil anmıştır. Sâilik17 ġovma ġapından sen o ßur’an éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) “Kerim Allah, sen lütf éyle kereminden düşgüne, 12)Yétirek: “EzizimTamamlayalım. bir Allah’ı, 15 Sen déyibsen varlı étsin düşgüne, 13)Kéçenlerden: Geçmişlerimizden, tarihimizden. Çağırram bir Allah’ı,gerek yardım 16 Esil varlı sensen Allah, rehm éyle biz düşgüne, 14)Vatan sevgisi imandandır. Zalımın ço{ şéyi var 17 ġovma ġapından sen o ßur’an éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) Sâilik Mazlumun Allah’ı.” (Tayyar 1382/2003: 254) 15)Varlı: Varlıklı,bir zengin. “Ezizim bir Allah’ı, 4.1.2. Hz.bir Muhammed Çağırram Allah’ı, (s.a.v) Zalımın ço{ şéyi Dede Kâtip’in var şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz. Mazlumun bir Allah’ı.” (Tayyar 1382/2003: 254) Muhammed’dir. Şair “Resûlallah”, “Selâm”, “Bizdedir”, “Éşġine” redifli şiirlerini Hz. 4.1.2. Hz. Muhammed (s.a.v) Muhammed’e hasretmekle birlikte onlarca şiirinde de ondan, onun ilkelerinden bahsetmiştir. Dede Kâtip’in şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz. Kitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkından nezih Muhammed’dir. Şair “Resûlallah”, “Selâm”, “Bizdedir”, “Éşġine” redifli şiirlerini Hz. ifadelerle bahsetmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının girişinde “Bütün kâinatın Muhammed’e hasretmekle birlikte onlarca şiirinde de ondan, onun ilkelerinden bahsetmiştir. zerrelerinin hesabı ve sayısından daha fazla selam ve salâvat âlemlere rahmet için gönderilen Kitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkından nezih dinlendiğinde veya şiirleri okunduğunda onun Allah’ın adını ve sıfatlarını gönlüne nakşetmiş çok samimi bir mü’min ve muvahhid olduğu anlaşılmaktadır. Kendisinin de “Yaradan Allah’a şükrediyorum ki ben Allah’ı tanıyan dürüst bir Müslüman’ım…”(Tayyar 1387/2008: 21) diye ifade ettiği gibi o, Allah’ı bilen bir Müslüman’dır. “Günümüz Aydın” kitabının ön sözüne besmele ile başlayarak, hatta besmeleden önce ön söz kelimesini bile kullanmadan “Her bir işe gücü yeten ve hiçbir şeye benzemeyen, rahmi gazabından çok olan Allah’ın adı ile.” (Tayyar 1387/2008: 11) diye yazan Dede Kâtip, hem nesir yazılarında hem de şiirlerinde Allah’ı çok anmıştır. Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri “Kerim Allah, sen lütf éyle kereminden düşgüne, Sen déyibsen varlı15 gerek yardım étsin düşgüne, Esil16 varlı sensen Allah, rehm éyle biz düşgüne, Sâilik17 ġovma ġapından sen o ßur’an éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) “Ezizim bir Allah’ı, Çağırram bir Allah’ı, Zalımın ço{ şéyi var Mazlumun bir Allah’ı.” (Tayyar 1382/2003: 254) 149 4.1.2. Hz. Muhammed (s.a.v) 4.1.2. Hz. Muhammed (s.a.v) Dede Kâtip’in şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz. Dede Kâtip’in şiirlerinde işlediği konulardan biri de İslâm peygamberi Hz. Muhammed’dir. Şair“Resûlallah”, “Resûlallah”,“Selâm”, “Selâm”, “Bizdedir”, “Éşġine” şiirlerini Hz. Muhammed’dir. Şair “Bizdedir”, “Éşġine” redifliredifli şiirlerini Hz. Muhammed’e hasretmekle hasretmekle birlikte Muhammed’e birlikte onlarca onlarca şiirinde şiirindede deondan, ondan,onun onunilkelerinden ilkelerindenbahsetbahsetmiştir. miştir. Kitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkınKitaplarının giriş ve ön sözlerinde de onun hizmetlerinden, yüceliğinden, ahlâkından nezih dan nezih ifadelerle bahsetmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının girişinde “Bütün ifadelerle bahsetmektedir. “Günümüz adlıselam kitabının girişinde “Bütün kâinatın zerrelerinin hesabı ve sayısındanAydın” daha fazla ve salâvat âlemlere rahmetkâinatın 9 9 için gönderilen İslâm peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın cemal ve kemaline ve zerrelerinin hesabı ve sayısından daha fazla selam ve salâvat âlemlere rahmet için gönderilen âline ve evladına ve ashabına ve etbaına ve ahbabına olsun.” (Tayyar 1387/2008: 11) diye redifli şiirinde “şems-i cihan” dediği Hz. cemal Peygamberin vasıflarını sıralayıp şöyle İslâm peygamberi Hz. Muhammed Mustafa’nın ve Hz. kemaline ve âlinevasıflarını ve evladına ve redifli şiirinde “şems-i cihan” dediği Peygamberin vasıflarını sıralayıp şöyle başlayan şair “bizdedir” redifli şiirinde “şems-iHz. cihan” dediği Peygamberin sahiplenmektedir: ashabına ve etbaına ve ahbabına olsun.” (Tayyar 1387/2008: 11) diye başlayan şair “bizdedir” sıralayıp şöyle sahiplenmektedir: sahiplenmektedir: 18 “Deli könül dur18 şükr éyle lutf-i Yézdân bizdedir, “Deli könül dur şükr éyle lutf-i Yézdân bizdedir, Sıddıġ îmân bir haġiġat asıl erkân bizdedir. Sıddıġ îmân bir haġiġat asıl erkân bizdedir. Kân-ı edeb hem şefâat rehmetenlilâlemîn, Kân-ı edeb hem şefâat rehmetenlilâlemîn, 13 Kéçenlerden: Geçmişlerimizden, tarihimizden. Yüz yirmi dörd min içinde şems-i cihân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35) Yüz yirmi dörd min içinde şems-i cihân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35) 14 Vatan sevgisi imandandır. Hz.Varlıklı, Muhammed’e hasrettiği “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmadığını, 15 Varlı: zengin. Hz. Muhammed’e hasrettiği “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmadığını, 16 Esil: Asıl.Muhammed’e hasrettiği “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmaHz. âlemlere hidayet için gönderildiğini ve yüz yirmi dört bin nebi içerisinde yegâne makam 17 Sâilik: Sâiliz, dilenciyiz. âlemlere hidayet için gönderildiğini ve yüz yirmi dörtdört binbin nebi içerisinde dığını, âlemlere hidayet için gönderildiğini ve yüz yirmi nebi içerisindeyegâne yegânemakam sahibi olduğunu bildirmektedir: makamolduğunu sahibi olduğunu bildirmektedir: sahibi bildirmektedir: “Géce gündüz adın dilimde ezber, “Géce gündüz adın dilimde ezber, Âleme hidâyet ya Resûlallah. Âleme hidâyet ya Resûlallah. Yüz yirmi dörd min enbiya içinde, Yüz yirmi dörd min enbiya içinde, Sahib-i sadâret ya Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32) Sahib-i sadâret ya Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32) “Éşġine” redifli şiirinde ise onun âlemlere rahmet için gönderildiğini vurgulayarak onun “Éşġine” redifli şiirinde ise onun âlemlere rahmet için gönderildiğini vurgulayarak onun “Éşġine” redifli şiirinde ise onun âlemlere içindilemektedir: gönderildiğini vurgulayarak hatırı için günahlarının bağışlanmasını Cenab-ı rahmet Allah’tan hatırı bağışlanmasını Cenab-ı Allah’tan dilemektedir: onun için hatırıgünahlarının için günahlarının bağışlanmasını Cenab-ı Allah’tan dilemektedir: “ßadir Allah kéç günahım19 ism-i ßufran éşġine, 19 “ßadir Allah kéç günahım ism-i ßufran éşġine, Rûz-i ezel ġelem yazan rehm-i Rehman éşġine. Rûz-i ezel ġelem yazan rehm-i Rehman éşġine. Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa, Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa, SalluAsıl. ala mim Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) 16)Esil: Sallu ala mim Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) 17)Sâilik: dilenciyiz. Başka Sâiliz, bir şiirinde de kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inanan ve Hz. Muhammed’in Başka bir şiirinde de kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inanan ve Hz. Muhammed’in 18)Dur: Kalk. ümmeti olduklarını bildirmektedir. ümmeti olduklarını bildirmektedir. “Yaradan’ın ġudretine ço{ şükür, “Yaradan’ın ġudretine ço{ şükür, Adam yaranmışıġ düz insan bizik. Adam yaranmışıġ düz insan bizik. Muvahhidik20 Lâliâhe illâllâh, Muvahhidik20 Lâliâhe illâllâh, Mehemmed ümmeti Müselman bizik.”21 Mehemmed ümmeti Müselman bizik.”21 4.1.3. Kur’an-ı Kerim 4.1.3. Kur’an-ı Kerim Müfessir şair Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine, Müfessir şair Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine, buyruklarına çok yer vermiştir. İslâm dinini hurafelerden, efsane ve menkıbelerden uzak, buyruklarına çok yer vermiştir. İslâm dinini hurafelerden, efsane ve menkıbelerden uzak, Kur’an ayetlerine dayanarak, hadislerin ışığında yorumlamıştır. Onlarca şiirini Allah’ın Kân-ı edeb hem şefâat rehmetenlilâlemîn, Yüz içinde şems-i cihân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35) Kân-ıyirmi edebdörd hemmin şefâat rehmetenlilâlemîn, Yüz yirmi dörd min içinde cihân (Tayyar 1387/2008: 35) YüzMuhammed’e yirmi dörd minhasrettiği içinde şems-i şems-i cihân bizdedir.” bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35) Hz. “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmadığını, Hz. Muhammed’e hasrettiği “Resûlallah” adlı şiirinde onun adını yâdından çıkarmadığını, Hz. Muhammed’e “Resûlallah” şiirinde onunnebi adını yâdındanyegâne çıkarmadığını, âlemlere hidayet için hasrettiği gönderildiğini ve yüz adlı yirmi dört bin içerisinde makam âlemlere hidayet için gönderildiğini ve yüz yirmi dört bin nebi içerisinde yegâne âlemlere hidayetbildirmektedir: için gönderildiğini ve yüz yirmi dört bin nebi içerisinde yegâne makam makam sahibi olduğunu sahibi olduğunu bildirmektedir: sahibi olduğunu bildirmektedir: “Géce gündüz adın dilimde ezber, “Géce gündüz dilimde Âleme hidâyet ya Resûlallah. “Géce gündüz adın adın dilimde ezber, ezber, Âleme hidâyet ya Resûlallah. Yüz yirmi dörd min enbiya içinde, Âleme hidâyet ya Resûlallah. Yüz dörd min enbiya Sahib-i sadâret Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32) Yüz yirmi yirmi dörd ya min enbiya içinde, içinde, Sahib-i sadâret ya Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32) Sahib-i Resûlallah.” (Tayyar 1382/2003: 32) için gönderildiğini vurgulayarak onun “Éşġine”sadâret redifliyaşiirinde ise onun âlemlere rahmet Atatürkiçin Üniversitesi Sosyal Bilimler onun “Éşġine” redifli şiirinde ise onun âlemlere rahmet gönderildiğini redifli şiirinde ise onun âlemlere rahmet için gönderildiğini vurgulayarak vurgulayarak onun hatırı günahlarının bağışlanmasını Cenab-ı Allah’tan dilemektedir: 150“Éşġine” / için Ali KAFKASYALI Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 hatırı için günahlarının bağışlanmasını Cenab-ı Allah’tan dilemektedir: 19 ism-i ßufran hatırı için günahlarının bağışlanmasını Cenab-ıéşġine, Allah’tan dilemektedir: “ßadir Allah kéç günahım 19 ism-i “ßadir Allah kéç günahım ßufran éşġine, Rûz-i ezel ġelem yazan rehm-i Rehman éşġine. “ßadir Allah kéç günahım19 ism-i ßufran éşġine, Rûz-i ġelem yazan rehm-i éşġine. Âlemlere Mustafa, Rûz-i ezel ezelrehmet ġelem içün yazangönderildi rehm-i Rehman Rehman éşġine. Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa, Sallu ala mim Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) Âlemlere rehmet içün gönderildi Mustafa, Sallu ala mim Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) Sallu Muhammed dine sultan éşġine.” (Tayyar 1382/2003: 36) ve Hz. Muhammed’in Başkaala birmim şiirinde de kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inanan Başka bir şiirinde de kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inanan Hz. Başka bir dede kendilerinin dürüst, Allahın birliğine inananinanan ve Hz.ve Muhammed’in Başka birşiirinde şiirinde kendilerinin dürüst, Allahın birliğine ve Hz. Muhammed’in Muhammed’in ümmeti olduklarını bildirmektedir. ümmeti olduklarını bildirmektedir. ümmeti olduklarını bildirmektedir. ümmeti olduklarını bildirmektedir. “Yaradan’ın ġudretine ço{ şükür, “Yaradan’ın ġudretine Adam yaranmışıġ düz insan bizik. “Yaradan’ın20ġudretine ço{ ço{ şükür, şükür, Adam yaranmışıġ düz insan Muvahhidik Lâliâhe illâllâh, Adam yaranmışıġ düz insan bizik. bizik. 20 21 Muvahhidik Lâliâhe illâllâh, Mehemmed ümmeti Muvahhidik20 LâliâheMüselman illâllâh, bizik.”21 Mehemmed ümmeti Müselman bizik.” Mehemmed ümmeti 4.1.3. Kur’an-ı KerimMüselman bizik.”21 4.1.3. Kur’an-ı Kerim 4.1.3. Kur’an-ı Kur’an-ı Müfessir şair Kerim Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine, 4.1.3. Kerim Müfessir şair Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in ayetlerine, hükümlerine, Müfessir şair şair Dede Kâtip, şiirlerinde hükümlerine, buyruklarına çok yer vermiştir. İslâm dinini Kur’an-ı hurafelerden, efsane ayetlerine, ve menkıbelerden Müfessir Dede Kâtip, şiirlerinde Kur’an-ı Kerim’in Kerim’in ayetlerine, hükümlerine, buy- uzak, buyruklarına çok yer vermiştir. İslâm dinini hurafelerden, efsane ve menkıbelerden uzak, ruklarınaayetlerine çok çok yer vermiştir. İslâm dininidinini hurafelerden, efsane efsane ve menkıbelerden uzak,Allah’ın buyruklarına yer vermiştir. İslâm hurafelerden, ve menkıbelerden uzak, Kur’an dayanarak, hadislerin ışığında yorumlamıştır. Onlarca şiirini Kur’an ayetlerine dayanarak, hadislerin ışığında yorumlamıştır. Onlarca şiirini Allah’ın Kur’an ayetlerine dayanarak, hadislerin ışığında yorumlamıştır. Onlarca şiirini Allah’ın Kur’an dayanarak, hadislerin ışığında yorumlamıştır. Onlarca şiirini Allah’ın emirleri, peygamberin hadisleri ile bezemiştir. “Bizdedir” redifli şiirinde Kur’an’ın emirleri, ayetlerine peygamberin hadisleri ile bezemiştir. “Bizdedir” redifli şiirinde Kur’an’ın özelemirleri, peygamberin hadisleri ile bezemiştir. “Bizdedir” redifli şiirinde Kur’an’ın liklerini şöyle sıralamıştır: emirleri, peygamberin hadisleri ile bezemiştir. “Bizdedir” redifli şiirinde Kur’an’ın özelliklerini şöyle sıralamıştır: özelliklerini şöyle sıralamıştır: özelliklerini şöyle sıralamıştır: “Ba{ ihsâne adâlete emr édib Sübhân’ımız, “Ba{ ihsâne adâlete édib O{unur hükm-i insanlıġ ßur’ân’ımız. “Ba{ ihsâne adâlete emr emr sâbitdir édib Sübhân’ımız, Sübhân’ımız, 22 yéddi O{unur hükm-i insanlıġ sâbitdir ßur’ân’ımız. Béş ġârre iġlimde var şevket-i şânımız, 10 O{unur hükm-i insanlıġ sâbitdir ßur’ân’ımız. 22 yéddi 23 Béş ġârre iġlimde var şevket-i şânımız, Dörd kitâbın mütemmimi hökm-i ßur’ân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35) 22 Béş ġârre yéddi iġlimde23var şevket-i şânımız, Dörd kitâbın ßur’ân bizdedir.” (Tayyar 1387/2008: 35) 23 hökm-i DördMüslümanlar kitâbın mütemmimi mütemmimi hökm-i ßur’ân bizdedir.” 1387/2008: 35) edep olduğunu, Şair, adına kendi gönlüne hitap ederek, (Tayyar Kur’an’ın anlamının Şair, Müslümanlar adına kendi gönlüne hitap ederek, Kur’an’ın anlamının edep oldu18 Dur: Kalk. edepten, ahlâktan nasibini alamayanların imandan nasipnasip alamayacaklarını, imanın esasının da ğunu, edepten, ahlâktan nasibini alamayanların imandan alamayacaklarını, imanın 19 18 Günahımı affet. Dur:günahım: Kalk. 18 Kéç Dur: Kalk. esasının da edep olduğunu bildirmektedir. 20 19 Muvahhidik: eden, Allah’ın birliğine inanan. edep bildirmektedir. Kéç olduğunu günahım:Tevhid Günahımı affet. 19 Kéç günahım: Günahımı affet. 21 20 Muti’ ü’l-Ġur’an: Kur’an’a itaat eden; Hacı Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, Urmiye 1387/2008, s. 211 vd. Tevhid eden, Allah’ın birliğine inanan. 20 Muvahhidik: Tevhid heġiġeti eden, Allah’ın birliğine inanan. “Deli istesen, 22 21 Muvahhidik: Kıta,könül kara. Kur’an’a Muti’ ü’l-Ġur’an: itaat eden; Hacı Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, Urmiye 1387/2008, s. 211 vd. 21 Ġarre: ü’l-Ġur’an: me’nası Kur’an’a itaat eden; Hacıedeb. Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, Urmiye 1387/2008, s. 211 vd. ßur’an’ın edebdir 22 Muti’ Kıta, kara. 22 Ġarre: Ġarre: Kıta, kara. Edebsizler pay alanmaz imandan, İmanın binası edebdir edeb.” (Tayyar 1382/2003: 196) 4.1.4. Şiî - Sünnî Meselesi Büyük güçlerin İslâm âlemini, aynı zamanda Türk-İslâm âlemini parçalamak, onun birliğini bozmakGünahımı için tarih içerisinde oluşturduğu ve yüzyıllardan beridir tefrika unsuru olarak 19)Kéç günahım: affet. 20)Muvahhidik: Tevhid eden, Allah’ın birliğine inanan. kullandığı Şiî-Sünnî meselesinin gerçek yüzünü ve arka plânını çok iyi bilen Dede Kâtip, 21)Muti’ ü’l-Ġur’an: Kur’an’a itaat eden; Hacı Abdurrahman Tayyar , Günümüz Aydın, Yaz Neşriyyatı, 1387/2008, s. 211 vd. için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de şiirlerinde TürkUrmiye dünyası ve İslâm âlemi 22)Ġarre: Kıta, kara. 23)Mütemmimi: Tamamlayanı. işlemiştir. Sünnî bir İslâm âlimi, bir “dede” şair olarak şiirlerinde Şiî-Sünnî ayrımının ciddiyetini, vahametini ve hâl çâresini ortaya koymuştur. “İslâm oğlu” adlı şiirini tamamen bu konuya hasreden şair, ilk dörtlükte, Müslümanlara hitap ederek, gafletten uyanmalarını, birlik ve arkadaş olmalarını, Kur’an’ın Müslümanları kardeş saydığını, bu sebepten kardeş olunması gerektiğini, ihtilafların kenara atılmasını, bölücülüğün Müslümanları yıprattığını, Sünnîlerin de Şiîlerin de Müslüman olduğunu, gerçek dindaş olmaları gerektiğini vurgulamaktadır: “İslâm oğlu dur ġefletden gel bâhem24 yoldaş olaġ, ßur’an bizi ġardaş édib gel biz de ġardaş olaġ. 10 Şair, Şair, Müslümanlar Müslümanlar adına adına kendi kendi gönlüne gönlüne hitap hitap ederek, ederek, Kur’an’ın Kur’an’ın anlamının anlamının edep edep olduğunu, olduğunu, edepten, edepten, ahlâktan ahlâktan nasibini nasibini alamayanların alamayanların imandan imandan nasip nasip alamayacaklarını, alamayacaklarını, imanın imanın esasının esasının da da edep edep olduğunu olduğunu bildirmektedir. bildirmektedir. “Deli “Deli könül könül heġiġeti heġiġeti istesen, istesen, ßur’an’ın me’nası ßur’an’ın me’nası edebdir edebdir edeb. edeb. Edebsizler Edebsizler pay pay alanmaz alanmaz imandan, imandan, İmanın 1382/2003: 196) İmanın binası binası edebdir edebdir edeb.” edeb.” (Tayyar (Tayyar 1382/2003: 196) 4.1.4. 4.1.4. Şiî Şiî -- Sünnî Sünnî Meselesi Meselesi 151 Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri Büyük güçlerin İslâm Büyük güçlerin İslâm âlemini, âlemini, aynı aynı zamanda zamanda Türk-İslâm Türk-İslâm âlemini âlemini parçalamak, parçalamak, onun onun birliğini için tarih 4.1.4.bozmak Şiî - Sünnî birliğini bozmak içinMeselesi tarih içerisinde içerisinde oluşturduğu oluşturduğu ve ve yüzyıllardan yüzyıllardan beridir beridir tefrika tefrika unsuru unsuru olarak olarak kullandığı Şiî-Sünnî meselesinin yüzünü ve iyi Büyük güçlerin âlemini, gerçek aynı zamanda âleminiçok parçalamak, onun kullandığı Şiî-Sünnîİslâm meselesinin gerçek yüzünüTürk-İslâm ve arka arka plânını plânını çok iyi bilen bilen Dede Dede Kâtip, Kâtip, birliğini bozmak için tarih içerisinde oluşturduğu ve yüzyıllardan beridir tefrika unsuru Türk dünyası ve İslâm âlemi için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de şiirlerinde Türk dünyası ve İslâm âlemi için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de şiirlerinde olarak kullandığı Şiî-Sünnî meselesinin gerçek yüzünü ve arka plânını çok iyi bilen Dede işlemiştir. işlemiştir. Kâtip, Türk dünyası ve İslâm âlemi için çok büyük kayıplara sebep olmuş bu meseleyi de şiirlerinde işlemiştir. Sünnî Sünnî bir bir İslâm İslâm âlimi, âlimi, bir bir “dede” “dede” şair şair olarak olarak şiirlerinde şiirlerinde Şiî-Sünnî Şiî-Sünnî ayrımının ayrımının ciddiyetini, ciddiyetini, Sünnî bir İslâm âlimi, birortaya “dede” şair olarak “İslâm şiirlerinde Şiî-Sünnî ayrımının ciddiyevahametini vahametini ve ve hâl hâl çâresini çâresini ortaya koymuştur. koymuştur. “İslâm oğlu” oğlu” adlı adlı şiirini şiirini tamamen tamamen bu bu konuya konuya tini, vahametini ve hâl çâresini ortaya koymuştur. “İslâm oğlu” adlı şiirini tamamen bu hasreden şair, ilk dörtlükte, Müslümanlara hitap ederek, gafletten uyanmalarını, birlik ve hasredenhasreden şair, ilkşair, dörtlükte, Müslümanlara hitap hitap ederek, gafletten uyanmalarını, konuya ilk dörtlükte, Müslümanlara ederek, gafletten uyanmaları-birlik ve arkadaş kardeş olunması nı, birlikolmalarını, ve arkadaş Kur’an’ın olmalarını,Müslümanları Kur’an’ın Müslümanları kardeş bu saydığını, bu kardeş sebepten arkadaş olmalarını, Kur’an’ın Müslümanları kardeş saydığını, saydığını, bu sebepten sebepten kardeş olunması kardeş olunması gerektiğini, ihtilafların kenara atılmasını, bölücülüğün Müslümanları gerektiğini, ihtilafların kenara atılmasını, bölücülüğün Müslümanları yıprattığını, Sünnîlerin gerektiğini, Sünnîlerin ihtilaflarınde kenara atılmasını, bölücülüğün Sünnîlerin yıprattığını, Şiîlerin de Müslüman olduğunu,Müslümanları gerçek dindaş yıprattığını, olmaları gerekde Şiîlerin de Müslüman olduğunu, gerçek dindaş olmaları gerektiğini vurgulamaktadır: tiğini vurgulamaktadır: de Şiîlerin de Müslüman olduğunu, gerçek dindaş olmaları gerektiğini vurgulamaktadır: 24 “İslâm oğlu “İslâm oğlu dur dur ġefletden ġefletden gel gel bâhem bâhem24 yoldaş yoldaş olaġ, olaġ, ßur’an bizi ġardaş édib gel biz de ġardaş ßur’an bizi ġardaş édib gel biz de ġardaş olaġ. olaġ. İ{tilâfı İ{tilâfı at at kenara kenara tefriġa tefriġa yı{dı yı{dı bizi, bizi, Men Müselman, sen Müselman 1382/2003: 45) Men Müselman, sen Müselman gel gel doğru doğru dindaş dindaş olaġ!” olaġ!” (Tayyar (Tayyar 1382/2003: 45) Aynı şiirin ikinci dörtlüğünde Kur’an alfabesinde “sin” ile harflerinin arka Aynışiirin şiirinikinci ikincidörtlüğünde dörtlüğünde Kur’an alfabesinde “sin” ile “şin” “şin” harflerinin arka arkaya arkaya Aynı Kur’an alfabesinde “sin” ile “şin” harflerinin arka arkageldiğini aralarında başka harfin olmadığını, bunun gibi SünnîŞiî mezhepleri de birbirinin ya geldiğini aralarında başkaharfin harfinolmadığını, olmadığını, bunun bunun gibi gibi Sünnîgeldiğini aralarında başka Sünnî- Şiî Şiîmezhepleri mezhepleridedebirbirbirinin birinin devamıdır, araya ayrılığı düşmanların soktuğunu, düşmanların oyununu bozmak devamıdır, devamıdır, araya araya ayrılığı ayrılığı düşmanların düşmanların soktuğunu, soktuğunu, düşmanların düşmanların oyununu oyununu bozmak bozmak için için Sünnî Sünnî ve ve için Sünnî ve Şiî Müslümanların el ele vererek düşmana fırsat vermemeleri gerektiğini, Şiî Müslümanların el ele vererek düşmana fırsat vermemeleri gerektiğini, bu birliği temin Şiîbirliği Müslümanların el ele vererek düşmana fırsat gerektiğini, bu birliği bu temin ettikleri takdirde düşmanın başına ağırvermemeleri bir taş gibi düşebileceklerini ifade temin etmektedir: ettikleri takdirde düşmanın başına ağır bir taş gibi düşebileceklerini ifade etmektedir: ettikleri takdirde düşmanın başına ağır bir taş gibi düşebileceklerini ifade etmektedir: 25 “Sin” “Sin” ile ile “şin” “şin” yapışıġdır yapışıġdır fasılasız fasılasız dal dal ba ba dal dal25,, Araya Araya herf herf salıblar salıblar İslâm İslâm olub olub ġiyl ġiyl üü ġal, ġal, 26 Sünnü-Şie vér el ele bulmasın düşmen Sünnü-Şie vér el ele bulmasın düşmen macal macal26,, Göyden 1382/2003: 45) Göyden düşmenin düşmenin başına başına düşen düşen ağır ağır daş daş olaġ!” olaġ!” (Tayyar (Tayyar 1382/2003: 45) Üçüncü Üçüncü bentte, Kur’an’da Allah’ın ipine tutunmak tutunmak gerektiğinin gerektiğinin yazıldığını, yazıldığını, bunun bunun Üçüncü bentte, bentte, Kur’an’da Kur’an’da Allah’ın Allah’ın ipine ipine tutunmak gerektiğinin yazıldığını, bunun için için bu bu için buuyup emre uyup Allah’ın ipine sarılmak icapettiğini; ettiğini; bütün bütün Müslümanların Allah’ının emre Allah’ın ipine sarılmak icap Müslümanların Allah’ının bir, emre uyup Allah’ın ipine sarılmak icap ettiğini; bütün Müslümanların Allah’ının bir, bir, peygamberinin bir, kıblesinin bir olduğunu bilmek gerektiğini, yani birlik, beraberlik 23 içerisinde olunmasını Tamamlayanı. vurguladıktan sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali ihtilafını düşmanların 23 Mütemmimi: Mütemmimi: Tamamlayanı. 24 Bahem: Beraber, içimize soktuğunu, Allah’ın adına yemin ederek söylemektedir. Son mısrada da bölücü ve 24 Bahem: Beraber, birlikte. birlikte. 25 “Sin” harfi ile “şın” harfi Kur’an/Arap alfabesinde aralıksız yan yanadır. 25 “Sin”unsurların nifak plânlarını boşa çıkarmak onların, yani düşmanın ağzını yandıracak harfi ile “şın” harfi Kur’an/Arap alfabesinde aralıksıziçin yan yanadır. 26 Macal: Fırsat, imkân. 26 Macal: Fırsat, imkân. ateş gibi sıcak aş olunması gerektiğini dilemektedir: 24)Bahem: Beraber, birlikte. 25) “Sin” harfi ile “şın” harfi Kur’an/Arap alfabesinde aralıksız yan yanadır. 26)Macal: Fırsat, imkân. 11 11 11 peygamberinin bir, kıblesinin bir olduğunu bilmek gerektiğini, yani birlik, beraberlik peygamberinin bir, kıblesinin bir olduğunu bilmek gerektiğini, yani birlik, beraberlik içerisinde olunmasını vurguladıktan Hz. Ömer ve Hz. Ali ihtilafını içimize peygamberinin bir, kıblesinin bir sonra olduğunu bilmek gerektiğini, yanidüşmanların birlik, beraberlik içerisinde olunmasını vurguladıktan sonra Hz. Ömer ve Hz. Ali ihtilafını düşmanların içimize soktuğunu, Allah’ın adına yemin ederek söylemektedir. mısrada düşmanların da bölücü veiçimize nifak içerisinde olunmasını vurguladıktan sonra Hz. Ömer ve Hz.Son Ali ihtilafını soktuğunu, Allah’ın adına yemin ederek söylemektedir. Son mısrada da bölücü ve nifak unsurların için onların, yani düşmanın ağzını yandıracak ateşnifak gibi soktuğunu,plânlarını Allah’ın boşa adınaçıkarmak yemin ederek söylemektedir. Son mısrada da bölücü ve unsurların plânlarını boşa çıkarmak için onların,Atatürk yani düşmanın ağzını yandıracak ateş gibi Üniversitesi Sosyal Bilimler sıcak gerektiğini dilemektedir: unsurların plânlarını boşa çıkarmak için onların, yani düşmanın ağzını yandıracak ateş gibi 152 / aş Aliolunması KAFKASYALI Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 sıcak aş olunması gerektiğini dilemektedir: 27 gel tutaġ hebl-ullahı28, “ßur’an déyib:gerektiğini “ve’tesimû” sıcak aş olunması dilemektedir: “ßur’an déyib: “ve’tesimû”27 gel tutaġ hebl-ullahı28, Bir Allah’ı, bir Péyğember, ġiblemiz béyt’ullah’ı, 27 gel tutaġ hebl-ullahı28, “ßur’an déyib: “ve’tesimû” Bir Allah’ı, bir Péyğember, ġiblemiz béyt’ullah’ı, Ömer-Eli i{tilafın düşmen salıb billahi, Bir Allah’ı, bir Péyğember, ġiblemiz béyt’ullah’ı, Ömer-Eli i{tilafın düşmenod salıb billahi, Düşmenin ağzın yandıran kimi dağ aş olaġ!”29 Ömer-Eli i{tilafın düşmen salıb billahi, Düşmenin ağzın yandıran od kimi dağ aş olaġ!”29 Şiirin devamında Müslümanlar Düşmenin ağzın yandıran od kimibirlik dağ aşolursa olaġ!”29Amerika’nın hiçbir İslâm ülkesini veya Şiirin devamında Müslümanlar birlik olursa Amerika’nın hiçbir İslâm ülkesini veya topluluğunu dövemeyeceğini, Avrupalının onları sömüremeyeceğini, İngiltereli Şiirin devamında Müslümanlar birlik olursa Amerika’nın ülkesini veya Şiirin devamında Müslümanlar birlik olursa Amerika’nın hiçbirhiçbir İslâm İslâm ülkesini veyaSelman topluluğunu dövemeyeceğini, Avrupalının onları sömüremeyeceğini, İngiltereli Selman topluluğunu onların dövemeyeceğini, Avrupalının onları sömüremeyeceğini, İngiltereli Selman Rüştü’nün kutsal değerlerine sövemeyeceğini ve Müslümanların gözlerinin topluluğunu dövemeyeceğini, Avrupalının onları sömüremeyeceğini, İngiltereli Selman Rüştü’nün onlarınkutsal kutsal değerlerine sövemeyeceğini ve Müslümanların gözlerinin Rüştü’nün onların değerlerine sövemeyeceğini ve Müslümanların gözlerinin yayaşarmayacağını söylemektedir: Rüştü’nün onların kutsal değerlerine sövemeyeceğini ve Müslümanların gözlerinin şarmayacağını söylemektedir: yaşarmayacağını söylemektedir: “Biz bir olsaġsöylemektedir: Amrikalı döyenmez30 héç ve{t bizi, yaşarmayacağını 30 héç ve{t bizi, “Biz bir olsaġ döyenmezhéç 31 olub soyanmaz Ovrupalı salla{Amrikalı ve{t bizi, 30 héç ve{t bizi, 31 olub soyanmaz “Biz bir olsaġ Amrikalı döyenmez Ovrupalı salla{ héç bizi,bizi, 32 ve{t İngilis’de Selman Rüşdü söyenmez héç ve{t 31 olub soyanmaz héç 32 ve{t Ovrupalı salla{ bizi, İngilis’de Selman Rüşdü söyenmez héç ve{t Birligimiz olsa eger gerekmez göz yaş olaġ!” bizi, 32 İngilis’de Selman Rüşdü söyenmez ve{t bizi, Birligimiz olsa eger gerekmez göz yaşhéç olaġ!” Son dörtlükte çeşitli mezhep Birligimiz olsaise eger gerekmez gözmensuplarına yaş olaġ!” hitap ederek, ellerine kazma alıp köklerini Son dörtlükte dörtlükte ise ise çeşitli çeşitlimezhep mezhepmensuplarına mensuplarınahitap hitapederek, ederek, ellerine kazma köklerini ellerine kazma alıpalıp kökkazımamalarını, ayrılarak doğru hitap yoldan uzaklaşmamalarını, yerinde ve Son dörtlükte birbirlerinden ise çeşitli mezhep mensuplarına ederek, ellerine kazmayerinde alıp köklerini lerini kazımamalarını, birbirlerinden ayrılarak doğru yoldan uzaklaşmamalarını, kazımamalarını, birbirlerinden ayrılarak doğru yoldan uzaklaşmamalarını, yerinde ve zamanında korkmadan doğruları söylemelerini, düşmanlara kazımamalarını, birbirlerinden ayrılarak doğru yoldan geçit uzaklaşmamalarını, yerinde ve ve zamanında korkmadan doğruları söylemelerini, düşmanlara geçitvermemelerini, vermemelerini,birbirlerinin birzamanında korkmadan doğruları söylemelerini, düşmanlara geçit vermemelerini, birbirlerinin birlerinin ve kardeşi olmalarını istemektedir: sırdaşı ve sırdaşı kardeşi olmalarını istemektedir: zamanında korkmadan doğruları söylemelerini, düşmanlara geçit vermemelerini, birbirlerinin sırdaşı ve kardeşi olmalarını istemektedir: 33 34 “Sünnü ġardaşolmalarını elde téşe istemektedir: öz rişeni ġazma, sen, sırdaşı ve kardeşi 33 öz rişeni34 ġazma, sen, “Sünnü ġardaş téşedüz Şie ġardaş yanaelde çekme oyunu bozma, sen, 33 öz rişeni34 ġazma, sen, “Sünnü ġardaş elde téşedüz Şie ġardaş yana çekme oyunuyoldan bozma, sen, sen, Dede Kâtib heġġi söyle ġor{ma, azma, Şie ġardaş yana çekme düz oyunuyoldan bozma, sen, Dede Kâtib heġġi söyle ġor{ma, azma, 35 Nâmehreme yol vérmeyek bir bire sirdaş olaġsen, !” (Tayyar 1382/2003: 45) Dede Kâtib heġġi ġor{ma, yoldan azma, 35 yol söyle Nâmehreme vérmeyek bir bire sirdaş olaġsen, !” (Tayyar 1382/2003: 45) “Selâm” adlı35şiirinde şiirinde deİslâm İslâm peygamberi Hz. Muhammed onun akraba dostları Hz. “Selâm” adlı de peygamberi Muhammed ileile onun akraba veve dostlaNâmehreme yol vérmeyek bir bire sirdaşHz. olaġ !” (Tayyar 1382/2003: 45) “Selâm” adlı şiirinde de İslâm peygamberi Hz. Muhammed ile onun akraba ve dostları Hz. rı Hz. Ebubekir, Hz. Ömer, Osman Hz.Ali’nin Ali’ninyüksek yüksek meziyetlerini meziyetlerini saygıyla anaEbubekir, Hz. Hz.deHz. Osman ve ve Hz. saygıyla anarakHz. ve “Selâm” adlıÖmer, şiirinde İslâm peygamberi Hz. Muhammed ile onun akraba ve dostları rak ve selâm Şiî-Sünnî yersiz olduğunu vurgulamak istemektedir. Ebubekir, Hz.göndererek Ömer, Hz. Osman ihtilafının ve Hz. Ali’nin yüksek meziyetlerini saygıyla anarak ve selâm göndererek Şiî-Sünnî ihtilafının yersiz olduğunu vurgulamak istemektedir. Aynı şiirin Ebubekir, Hz. Ömer, Hz. ise Osman ve Hz. Ali’nin yüksek meziyetlerini saygıyla anarak ve Aynı şiirin son dörtlüğünde şair kendisinin Türk olduğunu, halklar arasında aşağılarda selâm göndererek Şiî-Sünnî ihtilafının yersiz olduğunu vurgulamak istemektedir. Aynı şiirin olmadığını daima ise börk/kalpak gibi başlarda olduğunu, bunun için de gayretli Türk atalason dörtlüğünde şair kendisinin Türk olduğunu, halklar arasında aşağılarda olmadığını selâm göndererek Şiî-Sünnî ihtilafının yersiz olduğunu vurgulamak istemektedir. Aynı şiirin son ise şair kendisinin Türk olduğunu, halklar arasında aşağılarda olmadığını rına dörtlüğünde selam iletmektedir: son dörtlüğünde ise şair kendisinin Türk olduğunu, halklar arasında aşağılarda olmadığını 27)Ve’tesimu: Tutunuz. 28)Hebl-ullahı: Habl-ullahı, Allah’ın ipini. Dede Kâtip, Allah’ın Âl-i İmrân suresinin 103. ayetinin ilk 27 Ve’tesimu: Tutunuz. cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi cemîân: Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın” emrine atıfta 27 Ve’tesimu: Tutunuz. 28 Hebl-ullahı: Habl-ullahı, Allah’ın ipini. Dede Kâtip, Allah’ın Âl-i İmrân suresinin 103. ayetinin ilk cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi bulunmaktadır. 27 Ve’tesimu: 28 cemîân: Allah’ın ipine hepiniz sımsıkıipini. sarılın” emrine atıfta bulunmaktadır. Tutunuz. Hebl-ullahı: Habl-ullahı, Allah’ın Dede Kâtip, Allah’ın Âl-i İmrân suresinin 103. ayetinin ilk cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi 29)Düşmanın ağzını yandıracak ateşemrine gibi sıcak aş olalım; Tayyar, İncili Sedef, s. 46. 29 28 cemîân: Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın” atıfta bulunmaktadır. Düşmanın ağzını yandıracak ateş gibi sıcak aş olalım; Tayyar, İncili Sedef,suresinin s. 46. 103. ayetinin ilk cümlesindeki Va’tasımû bihablillâhi Hebl-ullahı: Habl-ullahı, Allah’ın ipini. Dede Kâtip, Allah’ın Âl-i İmrân 29 30 30)Döyenmez: Dövemez. cemîân: Allah’ın ipine hepiniz sımsıkı sarılın” atıfta bulunmaktadır. Düşmanın ağzını yandıracak ateş gibi sıcak emrine aş olalım; Tayyar, İncili Sedef, s. 46. Döyenmez: Dövemez. 29 30 31 Düşmanın ağzını yandıracak ateş gibi sıcak aş olalım; Tayyar, İncili Sedef, s. 46. Döyenmez: Dövemez. 31)Salla{: Kasap. Salla{: Kasap. 30 Döyenmez: Dövemez. 31 32 Salla{: Kasap. Söyenmez: Sövemez. 32)Söyenmez: Sövemez. 31 32 33 Téşe: Salla{:Kazma. Kasap. Söyenmez: Sövemez. 33)Téşe: Kazma. 32 33 34 Söyenmez: Sövemez. Téşe: Kazma. Rişeni: Kökünü. 33 34)Rişeni: Kökünü. 34 35 Téşe: Kazma. Rişeni: Kökünü. Nâmehrem: Düşman. 34 35 Rişeni: Kökünü. 35)Nâmehrem: Düşman. Nâmehrem: Düşman. 35 Nâmehrem: Düşman. 12 daima börk/kalpak gibiEdebiyatındaki başlarda olduğunu, 153 selam Dede Kâtip ve İran Türk Yeri bunun için de gayretli Türk atalarına iletmektedir: “Dâim dilimin ezberi, Ol Péyğembere selâm! Enbiyânın tâc-ı seri, Seyyid-i servere selâm! Möminlerin zirve başı, İslâmiyyet temel daşı, Peyġamberin gâr yoldaşı,36 Sıddîġ Ebû Bekre selâm! Küffârı târ u mâr éden, Edâlet ber ġerâr éden, Ezânı âşikâr éden, Fârûġ-ı Ömer’e selâm! Îmân ile ½eyâ kânı, Dîn üçün étti éhsanı, Yığıb cem étdi ßur’an’ı, Osmân-ı dü nûra selâm! Ço{ séverem men Elî’ni, Hem Eli’ni hem velîni, Lâ fetâ illâ Elî’ni Fâtih-i ¾éyber’e selâm! Dede Kâtib Türk oğluyam, Başmaġ37 olmam börk38 oġluyam, ßor{u bilmez Türk oğluyam, ßéyretli Türklere selâm!” (Tayyar 1387/2008: 29) Sadece bu birkaç dörtlük bile Dede Kâtip’in, Türk-İslâm âleminin yüzlerce yıllık kanayan Sadece bu birkaç dörtlük bile Dede Kâtip’in, Türk-İslâm âleminin yüzlerce yıllık kayarası olan Şiî- Sünnî meselesine ne kadar isabetli ne kadar hassas yaklaştığını nayan yarası olan Şiî- Sünnî meselesine ne kadar isabetli ne kadar hassas yaklaştığını göstermektedir. 4.2. Dil Dil ve ve Milliyet Milliyet Meselesi Meselesi 4.2. Yeryüzünde onlarca onlarcadildil ve onlarca Bunlar tarihî kâinatın Yeryüzünde ve onlarca halk, halk, millet millet vardır. vardır. Bunlar kâinatın seyritarihî sü- seyri resinde meydana gelmiş oluşumlardır. Bunlardan birini veya birkaçını yokyok etmek veya süresinde meydana gelmiş oluşumlardır. Bunlardan birini veya birkaçını etmek veya yok yok saymak insanlık için kayıptır. Her oluşum, her olgu özelliklerini ve özgünlüğünü saymak insanlık için kayıptır. Her oluşum, her olgu özelliklerini ve özgünlüğünü korumalıdır. korumalıdır. Başka bir ifade ile hiç bir değer başka bir değerin hatırı için yok edilmemeli Başka birsayılmamalıdır. ifade ile hiç bir başka bir hatırı kendi için yok edilmemeli veya yok veya yok Bazıdeğer dönemlerde bazıdeğerin hâkim güçler değerleri içerisinde sayılmamalıdır. Bazı dönemlerde bazı hâkim güçler kendi değerleri içerisinde yer almayan 36)ßâr yoldaşı: Mağara arkadaşı. veya öne çıkardığı 37)Başmaġ: Ayakkabı. değerlerle çatıştığını zannettiği değerleri yok etmek veya yok saymak 38)Börk:içerisinde Kalpak, papak. gayreti olmuşlardır. Kurdukları yönetimi dine dayandırdıklarında millî değerleri, 36 ßâr yoldaşı: Mağara arkadaşı. 37 Başmaġ: Ayakkabı. 38 Börk: Kalpak, papak. 13 milli esaslara dayandırdıklarında dinî değerleri yok saymaya veya yok etmeye gayret Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler 154 / Ali KAFKASYALI etmişlerdir. Sonuç, genellikle başarısız olmuştur. Enstitüsü Ancak bütün değerler ile(2): barışık yönetimler Dergisi 2012 16 141-163 genellikle başarılı olmuşlardır. yer almayan veya öne çıkardığı değerlerle çatıştığını zannettiği değerleri yok etmek veya Bugün İran coğrafyasında Tahran yönetimi 35 milyonluk Türk halkını ve onun dili yok saymak gayreti içerisinde olmuşlardır. Kurdukları yönetimi dine dayandırdıklarında Türkçeyi görmezden Hâlbuki İran Türkleri bu coğrafyanın en kadim yerli halkı millî değerleri, milli gelmektedir. esaslara dayandırdıklarında dinî değerleri yok saymaya veya yok etmeye gayret etmişlerdir. Sonuç, genellikle başarısız olmuştur. Ancak bütün değerler olarak 80 yıl öncesine kadar ülkenin hâkim gücü olmuş; Türk dili de bu coğrafyadaile asırlarca barışık yönetimler genellikle başarılı olmuşlardır. devlet dili, resmî dil olmuştur. Bugün İran coğrafyasında Tahran yönetimi 35 milyonluk Türk halkını ve onun dili Dindar olmak milliyetini veya Hâlbuki milliyetleri etmeyi gerektirmez.enMilliyetçi olmak da Türkçeyi görmezden gelmektedir. İraninkâr Türkleri bu coğrafyanın kadim yerli halkı olarak yıl öncesine ülkenin gücü olmuş; de buhem coğrafyada dinini, inanç 80 değerlerini yokkadar saymayı icaphâkim ettirmez. Bir insanTürk hem dili dindar, milliyetçi hem asırlarca devlet dili, resmî dil olmuştur. de medeniyetçi olabilir. Bu değerlerin birbiriyle çatışan yanı yoktur. Çünkü bunlar ilâhîdir. Dindar olmak milliyetini veya milliyetleri inkâr etmeyi gerektirmez. Milliyetçi olmak Her bir millet, milletini, milliyetini, millî değerlerini, aynı zamanda dinî değerlerini, koruyup da dinini, inanç değerlerini yok saymayı icap ettirmez. Bir insan hem dindar, hem milsevmelidir. Müslüman halkların hareketbirbiriyle etmeleriçatışan veya yanı birlik oluşturmaları da liyetçi hem de medeniyetçi olabilir.birlikte Bu değerlerin yoktur. Çünkü bunlar ilâhîdir.millî Her vasıflarını bir millet, bir milletini, millî değerlerini,Aksine aynı zamanda dinî millî milliyetlerini, kenaramilliyetini, koymalarını gerektirmez. Müslümanlar değerlerini, koruyup sevmelidir. Müslüman halkların birlikte hareket etmeleri veya birvasıflarından ve millî hasletlerindenmillî uzaklaştıkları ve zelil durumdadırlar. lik oluşturmaları da milliyetlerini, vasıflarınıiçin bir bugün kenara mazlum koymalarını gerektirmez. Amerika Birleşikmillî Devletleri’nin, Birliği’nin, hatta Rusya Federasyonu’nun Aksine Müslümanlar vasıflarından Avrupa ve millî hasletlerinden uzaklaştıkları için bugün mazlum ve zelil durumdadırlar. oluşturdukları birliktelikler bu esasa göre değil midir? Fransa, Almanya, İspanya veya İtalya Amerika Birleşik Devletleri’nin, Avrupa Birliği’nin, hatta Rusya Federasyonu’nun millî kimliğinden, dilinden vazgeçerek AB’ye katılmamışlardır. oluşturdukları birliktelikler bu esasa göre değil midir? Fransa, Almanya, İspanya veya Dede Kâtip, dil, din ve milliyet meselelerine doğru bakan ve onları doğru değerlendiren İtalya millî kimliğinden, dilinden vazgeçerek AB’ye katılmamışlardır. bir düşünür şairdir. Dilvemeselesini de milliyetdoğru ve din meselesini şiirlerinde büyük bir Dede Kâtip, dil, din milliyet meselelerine bakan ve onlarıde doğru değerlendiren bir düşünür şairdir. Dil meselesini de milliyet ve din meselesini de şiirlerinde büyük hassasiyetle ele almıştır. bir hassasiyetle ele almıştır. 4.2.1. Türk Dili Meselesi 4.2.1. Türk Meselesi şuurlu bir Türkçe bayraktarlığı yapmıştır. O, bir taraftan, Dede Kâtip Dili eserlerinde Dede Kâtip eserlerinde şuurlu bir Türkçe bayraktarlığı yapmıştır. O, bir taraftan, Türkçenin, Türk kimliği ve Türk dünyasının bekası için vazgeçilmez unsur olduğunu Türkçenin, Türk kimliği ve Türk dünyasının bekası için vazgeçilmez unsur olduğunu vurgularken bir taraftan taraftandadaTürkçe Türkçe yazıp, Türkçe konuşarak korunmasına ve vurgularken bir yazıp, Türkçe konuşarak TürkTürk dilinindilinin korunmasına ve gelişmesine büyük büyük katkıda katkıda bulunmuştur. bulunmuştur. gelişmesine “Urmu Gölü” manzumesinde; “Urmu Gölü soydaşların var olsun, Türkü dilli39 ġardaşların var olsun, Yurdu séver yoldaşların var olsun, Birbiriyle {oş danışaġ {oş gülek, Birbirin ġedrini sağlıġda bilek.” (Tayyar 1384/2005: 75) diyerek Türkçe konuşan kardeş halklara iyi dilekte bulunan şair, “démerem” redifli şiirinde de daima Türkçe konuştuğunu, 39)Türkü dilli: Türkçe konuşan. annesinin çocukken Türkçe konuşturduğunu, annesinin göğsünden Türkçe süt emdiğini, 39 Türkü dilli: Türkçe konuşan. 14 155 Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri çocuklara evde ilk önce Türkçe öğrettiğini ve babasının, dedesinin Türk olduğunu, Türkçe 14 konuştuğunu bildirmektedir: diyerek Türkçe konuşan kardeş halklara iyi dilekte bulunan şair, “démerem” redifli şiirinde de daima Türkçe40konuştuğunu, annesinin Türkçe konuşturduğunu, annesinin “Men Türküce danışaram, dile “zeban”çocukken démerem.” çocuklara evde ilk önce Türkçe öğrettiğini ve babasının, dedesinin Türk olduğunu, Türkçe “Anam Türkçe meni uşaġlıġdan, Türk dili danışdırıb” göğsünden süt emdiğini, çocuklara evde ilk önce Türkçe öğrettiğini ve babasının, konuştuğunu dedesinin Türkbildirmektedir: olduğunu, Türkçe konuştuğunu 41, Türküce 42 südbildirmektedir: “Men anamın emceginden emmişem” 40 danışaram, “Evvel évde uşaġlara, Türk dilin öyrederem” “Men Türküce dile “zeban” démerem.” “Ata babam menim, danışaram.” (Tayyar 1382/2003: 254) “Anam meniTürk’dür uşaġlıġdan, TürkTürküce dili danışdırıb” 42 süd Şair, dışında da41,her fırsatta Türk dilini koruyup geliştirmenin ve Türkçeyi “Menşiirlerinin anamın emceginden Türküce emmişem” “Evvel évde uşaġlara, Türk dilin öyrederem” yaygınlaştırmanın önemini dile getirmektedir. “İncili Sedef” kitabının ön sözünde “Menim “Ata babam Türk’dür menim, Türküce danışaram.” (Tayyar 1382/2003: 254) soyum Türk dilli ve Oğuz neslinden olduğu için şiirlerimi Azerbaycan Türkçesi ile yazıp Şair, şiirlerinin dışında da her fırsatta Türk dilini koruyup geliştirmenin ve Türkçeyi Şair, şiirlerinin dışında da Türkçesi her fırsattaileTürk dilini koruyup .”geliştirmenin ve Türkçeyi okumuşum. Ara sıra İstanbul de şiir söylemişim (Tayyar 1382/2003: 23). diyen şair yaygınlaştırmanın önemini öneminidile dilegetirmektedir. getirmektedir.“İncili “İncili Sedef” kitabının ön sözünde yaygınlaştırmanın Sedef” kitabının ön sözünde “Me-“Menim “Günümüz Aydın” kitabının ön sözünde de bu sözlerini tekrar etmektedir: “Benim esas nim soyum Oğuz neslindenolduğu olduğuiçin içinşiirlerimi şiirlerimi Azerbaycan Azerbaycan Türkçesi soyum TürkTürk dillidilli ve ve Oğuz neslinden Türkçesiile ile yazıp halkım ve tayfamAraTürk dilli olduğundan bugüne kadar(Tayyar okuduğum şiirlerin ve yazıp okumuşum. sıra İstanbul Türkçesi iledolayı de şiir söylemişim.” 1382/2003: okumuşum. Ara sıra İstanbul Türkçesi ile de şiir söylemişim.” (Tayyar 1382/2003: 23). diyen şair 23). diyen şair “Günümüz kitabının ön sözünde de bu sözlerini tekrar koşmaların tamamı İran Aydın” Azerbaycan Türkçesindedir. Şiirlerimde zamanetmektedir: zaman İstanbul “Günümüz Aydın” kitabının ön sözünde de bu sözlerini tekrar etmektedir: “Benim esas “Benim esas halkım ve tayfam Türk dilli olduğundan dolayı bugüne kadar okuduğum Türkçesinden, Arapça ve Farsça kelimeler de geçmektedir. Bunun sebebi de Allah’ın şiirlerin ve tamamı Azerbaycan Türkçesindedir. Şiirlerimde zamanşiirlerin za-lütfu ile halkım ve koşmaların tayfam Türk dilliİran olduğundan dolayı bugüne kadar okuduğum ve man İstanbul Türkçesinden, Arapça ve Farsça kelimeler de geçmektedir. Bunun sebebi aldığım tahsille ilgilidir. Ben Arapça ve Farsça tahsil almışım. Arapça, Farsça,deKürtçe, koşmaların İrantahsille Azerbaycan Şiirlerimde zaman zaman Allah’ın lütfutamamı ile aldığım ilgilidir.Türkçesindedir. Ben Arapça ve Farsça tahsil almışım. Arapça,İstanbul Azerbaycan ve İstanbul Türkçelerini çok iyi bilmekteyim.” Farsça, Kürtçe,Arapça Azerbaycan ve İstanbul Türkçelerini çok iyi bilmekteyim.” Türkçesinden, ve Farsça kelimeler de geçmektedir. Bunun sebebi de Allah’ın lütfu ile Üstat, şiirlerinde yeri geldikçe halkının Türkçe konuşması ve yabancı kelime Üstat,tahsille şiirlerinde yeri geldikçe halkının ve Türkçelerine Türkçelerine yabancı Kürtçe, aldığım ilgilidir. Ben Arapça ve Türkçe Farsça konuşması tahsil almışım. Arapça, Farsça, kelime katmamaları hususunda bulunmaktadır: katmamaları hususunda ikazda ikazda bulunmaktadır: Azerbaycan ve İstanbul Türkçelerini çok iyi bilmekteyim.” “Gel yoldaş, öz dilimizde danışaġ, Üstat, şiirlerinde yeri geldikçe halkının Türkçe konuşması ve Türkçelerine yabancı kelime Özge dili dilimize ġatmayaġ, Türküce söyleyek herikazda neyin43 adını, katmamaları hususunda bulunmaktadır: Dede baba yolumuzu atmayaġ.” (Tayyar 1382/2003: 182) “Gel yoldaş, öz dilimizde danışaġ, “Selâm” Özge dili şiirinde dilimizeyurdunun ġatmayaġ,yağmurunu, yaylasını, çiçeğini selamladıktan sonra hemen “Selâm” yurdunun yağmurunu, yaylasını, çiçeğini selamladıktan sonra hemen 43 adını, Türküce şiirinde söyleyek her neyin ikinci dörtlükte İran coğrafyasında Türk dilinin ve teminatı ikinci dörtlükte İran coğrafyasında Türk dilinin veedebiyatının edebiyatının teminatıolan olanâşıkları, âşıkları,şairleri, Dede baba yolumuzu atmayaġ.” (Tayyar 1382/2003: 182) şairleri,sazlarını, onların sazlarını, selamlamaktadır. şairleri selâmlayıp onların tellerini tellerini selamlamaktadır. BununlaBununla âşıkları,âşıkları, şairleri selâmlayıp alkışlarken bu “Selâm”buşiirinde yaylasını, sonra hemen alkışlarken geleneğiyurdunun de teşvikyağmurunu, etmektedir. Tabiî ki bu çiçeğini tutum veselamladıktan davranışın anlamını geleneği de teşvik etmektedir. Tabiî ki bu tutum ve davranışın anlamını daha iyi anlamak için daha anlamakİran içincoğrafyasında seksen yıldan Türk beridirdilinin Türkçe öğretimin yasak,olan Türkçe basınşairleri, ikinciiyi dörtlükte veeğitim edebiyatının teminatı âşıkları, seksen beridir Türkçe eğitimgerekmektedir: öğretimin yasak, Türkçe basın yayının sınırlı olduğunu yayınınyıldan sınırlı olduğunu hatırlamak onların sazlarını, tellerini selamlamaktadır. Bununla âşıkları, şairleri selâmlayıp alkışlarken bu hatırlamak gerekmektedir: geleneği de teşvik etmektedir. Tabiî ki bu tutum ve davranışın anlamını daha iyi anlamak için 40)Türküce: Türkçe. “YaşasınTürkîce, yurdumun Türk âşıġları, seksen yıldan beridir Türkçe eğitim öğretimin yasak, Türkçe basın yayının sınırlı olduğunu 41)Emceginden: Memesinden. Türkî şairleri, Türk âşıġları! Toylarda, bayramda Türk âşıġları, 42)Türküce: Türkçe, Türk gibi, Türk olarak. hatırlamak gerekmektedir: Sesine, sazına, téllere selâm!” 43)Her şeyin adını Türkçe söyleyelim. (Tayyar 1382/2003: 247) “Yaşasın yurdumun Türk âşıġları, “Türk oğluyamTürk her va{t merd-i merdana, Türkî şairleri, âşıġları! Toylarda, bayramda Türk âşıġları, 40 Türküce: Sesine, sazına, Türkîce, Türkçe.téllere selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247) 41 Emceginden: Memesinden. “Türk oğluyam her va{t merd-i 42 Türküce: Türkçe, Türk gibi, Türk olarak. 43 Her şeyin adını Türkçe söyleyelim. 40 Türküce: Türkîce, Türkçe. 41 Emceginden: Memesinden. 42 Türküce: Türkçe, Türk gibi, Türk olarak. 43 Her şeyin adını Türkçe söyleyelim. merdana, katmamaları hususunda ikazda bulunmaktadır: “Gel yoldaş, öz dilimizde danışaġ, Özge dili dilimize ġatmayaġ, Türküce söyleyek her neyin43 adını, Dede baba yolumuzu atmayaġ.” (Tayyar 1382/2003: 182) “Selâm” şiirinde yurdunun yağmurunu, yaylasını, çiçeğini selamladıktan sonra hemen ikinci dörtlükte İran coğrafyasında Türk dilinin ve edebiyatının teminatı olan âşıkları, şairleri, onların sazlarını, tellerini selamlamaktadır. Bununla âşıkları, şairleri selâmlayıp alkışlarken bu geleneği de teşvik etmektedir. Tabiî ki bu tutum ve davranışın anlamını daha iyi anlamak için Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler seksen yıldan beridir Türkçe eğitim öğretimin yasak, Türkçe basın yayının sınırlı olduğunu 156 / Ali KAFKASYALI Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 hatırlamak gerekmektedir: “Yaşasın yurdumun Türk âşıġları, Türkî şairleri, Türk âşıġları! Toylarda, bayramda Türk âşıġları, Sesine, sazına, téllere selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247) O Türkî danışanher dillere (Tayyar 1382/2003: 247) “Türk oğluyam va{tselâm!” merd-i merdana, 15 15 15 O Türkî danışan dillere esas selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247)ve Türkçe olduğunu, halkını ve dilini Şair, millî varlıklarının dayanağının Türk halkı O Türkî danışan dillere selâm!” (Tayyar 1382/2003: 247) geleceklerinin teminatı olarak gördüğünü yazmaktadır: Şair, millî varlıklarının esas dayanağının Türk halkı ve Türkçe olduğunu, halkını ve dilini 41 Emceginden: Memesinden. Şair, millî varlıklarının varlıklarının esas esas dayanağının dayanağının Türk Türkhalkı halkıve veTürkçe Türkçeolduğunu, olduğunu,halkını halkınıveve dilini Şair, millî 42 Türküce: Türkçe, Türk gibi, Türkolarak olarak. “Urmu Gölü güvenirem élime, geleceklerinin teminatı gördüğünü yazmaktadır: dilini geleceklerinin teminatı olarak gördüğünü yazmaktadır: 43 geleceklerinin teminatı olarak gördüğünü yazmaktadır: HerAzerbaycan şeyin adını Türkçe söyleyelim. Türkçesine dilime, “Urmu Gölü güvenirem élime, Bir de cavanlığım gelse elime, “Urmu Gölü Türkçesine güvenirem élime, Azerbaycan dilime, ¾oş danışıb {oş gülerem oynaram, Azerbaycan Türkçesine dilime, Bir de cavanlığım gelse elime, ßazan kimi ġaynaġ vurub ġaynaram.” (Tayyar 1384/2005: 46) Bir de cavanlığım ¾oş danışıbgelse {oş elime, gülerem oynaram, ¾oş danışıb {oş gülerem 4.2.2. Türklük Meselesi ßazan kimi ġaynaġ vuruboynaram, ġaynaram.” (Tayyar 1384/2005: 46) ßazan kimi ġaynaġ vurub ġaynaram.” (Tayyar 1384/2005: 46) Dede pek çok din adamının anlamadığı, pek çok aydının bilerek veya bilmeyerek 4.2.2. Kâtip, Türklük Meselesi 4.2.2. Türklük Meselesi yanlış yorumladığı, pek gücün istismar ettiği meselesini, şehri gibi Dede Kâtip, pek çokçok dinhâkim adamının anlamadığı, pek milliyet çok aydının bilerekUrmiye veya bilmeyerek 4.2.2. Türklük Dede Kâtip, pekMeselesi çok din adamının anlamadığı, pek çok aydının bilerek veya bilmeyerek çeşitli milliyetlere, mezheplere mensup ettiği insanların yaşadığı birveya yerleşim yerinde de yanlış yorumladığı, pek din çokvehâkim gücün istismar milliyet meselesini, Urmiye şehri gibi Dede Kâtip, pekdinlere çok anlamadığı, çokmilliyet aydının bilerek bilmeyeyanlış yorumladığı, pek çok adamının hâkim gücün istismarpek ettiği meselesini, Urmiye şehri gibi yaşadığı hâlde güçlüdinlere İslâmî ilmi, tarihîgücün bilgisi ve ileri görüşlülüğü ile bir çokyerleşim doğru ve mantıklı rek yanlış yorumladığı, pek ve çok hâkim istismar ettiği milliyet meselesini, Urmiye çeşitli milliyetlere, mezheplere mensup insanların yaşadığı yerinde de çeşitli milliyetlere, dinlere vedinlere mezheplere mensup insanların yaşadığı bir yerleşim yerinde de şehri gibi çeşitli milliyetlere, ve mezheplere mensup insanların yaşadığı bir yerşekilde milliyet ehemmiyetini konuşmailemetinlerinde, yaşadığıyorumlamakta, hâlde güçlü İslâmî ilmi,meselesinin tarihî bilgisi ve ileri görüşlülüğü çok doğru veşiirlerinde mantıklı yaşadığı hâldede güçlü İslâmî ilmi,güçlü tarihîİslâmî bilgisiilmi, ve ileri ile çok doğru veilemantıklı leşim yerinde yaşadığı hâlde tarihîgörüşlülüğü bilgisi ve ileri görüşlülüğü ve yazılarında devamlı vurgulamaktadır. O, hem Müslümankonuşma hem milliyetçi, hem vatansever, şekilde yorumlamakta, milliyet meselesinin ehemmiyetini metinlerinde, şiirlerinde çok doğru ve mantıklı şekilde yorumlamakta, milliyet meselesinin ehemmiyetini konuşşekilde yorumlamakta, milliyet meselesinin ehemmiyetini konuşma metinlerinde, şiirlerinde hem de medeniyetçi olunabileceğini Mensup milleti sevip, ve devamlı vurgulamaktadır. O, hem Müslüman hem milliyetçi, hem vatansever, ma yazılarında metinlerinde, şiirlerinde ve yazılarındatekrarlamaktadır. devamlı vurgulamaktadır. O, olduğu hem Müslüman ve yazılarında devamlı vurgulamaktadır. O, hem Müslüman hem milliyetçi, hem vatansever, hem milliyetçi, hem milliyetçi vatansever, hem de medeniyetçi olunabileceğini tekrarlamaktadır. yüceltmenin, yani olmanın İslâmî değerlerden uzaklaşmayı hem de medeniyetçi olunabileceğini tekrarlamaktadır. Mensup olduğugerektirmediğini, milleti sevip, hem de olduğu medeniyetçi olunabileceğini tekrarlamaktadır. Mensupİslâmî olduğu milleti sevip, Mensup milleti sevip, yüceltmenin, yani milliyetçi olmanın değerlerden Müslüman olmanın da milliyetini, mensup olduğu milleti inkâr etmeyi zorunlu kılmadığını yüceltmenin, yani milliyetçi olmanın İslâmî değerlerden uzaklaşmayı gerektirmediğini, uzaklaşmayı gerektirmediğini, olmanındeğerlerden da milliyetini, mensup olduğu milleti yüceltmenin, yani milliyetçi Müslüman olmanın İslâmî uzaklaşmayı gerektirmediğini, defalarca vurgulamıştır. Müslüman olmanın da milliyetini, mensup olduğu milleti inkâr etmeyi zorunlu kılmadığını inkâr etmeyi zorunluda kılmadığını defalarca Müslüman olmanın milliyetini, mensupvurgulamıştır. olduğu milleti inkâr etmeyi zorunlu kılmadığını Şair “Ben “Ben Bir Türk Türk Oğluyum” Oğluyum” adlı adlı şiirinde şiirindesoyunu soyunutanıtarak tanıtarakAltay AltayDağları’ndan Dağları’ndanaşıp aşıp gelen defalarca vurgulamıştır. Şair Bir defalarca vurgulamıştır. yirmi dört boyu bulunan koçkoç yiğitleri meydanlarda nâm salan salan Türk soyundan olduğunu gelen yirmi dört bulunan yiğitleri meydanlarda Türk soyundan olduŞair “Ben Birboyu Türk Oğluyum” adlı şiirinde soyunu tanıtarak Altay Dağları’ndan aşıp gelen Şair “Ben Bir Türk Oğluyum” adlı şiirinde soyunu tanıtarak Altay Dağları’ndan aşıp gelen ğunu söyler: söyler: yirmi dört boyu bulunan koç yiğitleri meydanlarda nâm salan Türk soyundan olduğunu yirmi dört boyu bulunan koç yiğitleri meydanlarda nâm salan Türk soyundan olduğunu “Könül diler tanıtdırsın soyunu, söyler: söyler: Biz Türk torunuyuz ġoç oğlanlıyız. “Könül diler tanıtdırsın soyunu, Bir kökten ayrılmış yirmi dört budak, “Könül diler tanıtdırsın Biz Türk torunuyuz ġoçsoyunu, oğlanlıyız. Altay Dağları’nın çevreyanlıyız.” Biz torunuyuz oğlanlıyız. Bir Türk kökten ayrılmış ġoç yirmi dört budak, Bir kökten ayrılmış yirmi dört budak, Aynı son hanesinde de Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen Alp Er Altayşiirin Dağları’nın çevreyanlıyız.” Altay Dağları’nın çevreyanlıyız.” Aynı şiirin son hanesinde de Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen Aynı şiirin sonTürk hanesinde deAlpaslan, Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarakHan geçen Er Tonga Büyük Hakanı Oğuz Han,Han, DedeDede Korkut, Bayındır gibiAlp Türk AlpAynı Er ile Tonga Türk de Hakanı Alpaslan, Oğuz Korkut, Bayındır Han şiirinile sonBüyük hanesinde Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen Alp Er ulularının torunları olduklarını belirtir: Tonga ileulularının Büyük Türk Hakanı Alpaslan, Oğuz Han, Dede Korkut, Bayındır Han gibi Türk gibi Türk torunları olduklarını belirtir: Tonga ile Büyük Türk Hakanı Alpaslan, Oğuz Han, Dede Korkut, Bayındır Han gibi Türk 44 Ertonġatorunları örnektir, Alparslan ¾anlar, ulularının olduklarını belirtir: ulularının olduklarını belirtir: Oğuz, torunları Dede ßorġud, Bayandur ¾anlar, Ertonġa44 örnektir, Alparslan ¾anlar, 44 örnektir, Dede Kâtib söz anlatar, söz anlar, Ertonġa Alparslan ¾anlar, Oğuz, Dede ßorġud, Bayandur 45 ¾anlar, İnsanlıġ bilene biz insanlıyız. Oğuz, Dede ßorġud, Bayandur ¾anlar, Dede Kâtib söz anlatar, söz anlar, Dede Kâtib söz anlatar, söz anlar, 45 “Oğluyam” redifli muhammesinde “Milletimi te’rif étsem ölünce usanmaram” ölünceye İnsanlıġ bilene biz insanlıyız. İnsanlıġ bilene biz insanlıyız.45 kadar milletimi redifli övsem muhammesinde yine usanmam diyen şair, te’rif aynı şiirin yine milletini, “Oğluyam” “Milletimi étsemikinci ölüncebendinde usanmaram” ölünceye “Oğluyam” redifli muhammesinde “Milletimi te’rif étsem ölünce usanmaram” ölünceye kadar milletimi övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine milletini, soyunu övünçle açıklamaktadır: kadar milletimi övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine milletini, soyunu övünçle açıklamaktadır: soyunu övünçle açıklamaktadır: 40 Türküce: Türkîce, Türkçe. defalarca vurgulamıştır. Şair “Ben Bir Türk Oğluyum” adlı şiirinde soyunu tanıtarak Altay Dağları’ndan aşıp gelen yirmi dört boyu bulunan koç yiğitleri meydanlarda nâm salan Türk soyundan olduğunu söyler: “Könül diler tanıtdırsın soyunu, Biz Türk torunuyuz ġoç oğlanlıyız. Bir kökten ayrılmış yirmi dört budak, Altay Dağları’nın çevreyanlıyız.” Aynı şiirin son hanesinde de Firdevsî’nin Şehnamesi’nde “Efrasyab” olarak geçen Alp Er Tonga ile Büyük Alpaslan, gibi Türk Dede Kâtip ve İranTürk Türk Hakanı Edebiyatındaki YeriOğuz Han, Dede Korkut, Bayındır Han157 ulularının torunları olduklarını belirtir: Ertonġa44 örnektir, Alparslan ¾anlar, Oğuz, Dede ßorġud, Bayandur ¾anlar, Dede Kâtib söz anlatar, söz anlar, İnsanlıġ bilene biz insanlıyız.45 16 “Oğluyam” étsem ölünce usanmaram” ölün“Oğluyam” redifli rediflimuhammesinde muhammesinde“Milletimi “Milletimite’rif te’rif étsem ölünce usanmaram” ölünceye 16 ceye kadar milletimi övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine kadar milletimi övsem yine usanmam diyen şair, aynı şiirin ikinci bendinde yine milletini, “Esas soyum Türk’dür menim men Oğuz neslindenem, milletini, soyunu övünçle açıklamaktadır: Şekke şübheaçıklamaktadır: yo{umuzdur yüzde yüz neslindenem, soyunu övünçle “Esas soyum Türk’dürdoğru menim Oğuz neslindenem, İfti{arlı Azerbaycan düzmen neslindenem, Şekke şübhe yo{umuzdur yüzde yüz neslindenem, Söz üstadı Dede ßorġud éyni öz neslindenem, İfti{arlı Azerbaycan doğru düz neslindenem, 46 47 44 Ertonġa: Sânlı Alp Erşânlı Tonga.tari{imiz doğru bâstân oğluyam.” (Tayyar 1382/2003: 235) üstadı Dede ßorġud éyni öz neslindenem, 45 29 Söz Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip sunumu, özel arşivimiz. Yine46şair, Gölü” Türk (Tayyar oğlu Türk olduklarını, daima yurtlarını Sânlı şânlı“Urmu tari{imiz doğrumanzumesinde bâstân47 oğluyam.” 1382/2003: 235) koruduklarını, hiçbirGölü” zaman aşağılarda, ayaklar altında kalmadıklarını zamanyurtlarını başlarda, Yine manzumesinde TürkTürk oğlu Türk Türk olduklarını, daima Yineşair, şair,“Urmu “Urmu Gölü” manzumesinde oğlu olduklarını,heryurtlarını daima koruduklarını, hiçbir zaman ayaklar altında anlattıktan kalmadıklarını her bugünkü zaman başlarönlerde olduklarını, Tarihaşağılarda, boyunca yüceldiklerini sonra durumda da koruduklarını, hiçbir zaman aşağılarda, ayaklar altında kalmadıklarını her zaman başlarda, da, önlerde olduklarını, Tarih boyunca yüceldiklerini anlattıktan sonra bugünkü durumda düşmanlar koca düşkün olduğumuzu sanmasın tekrar ayağa kalkmanın zamanı vardır, önlerde olduklarını, Tarih boyunca yüceldiklerini anlattıktan sonra bugünküzamanı durumda da da düşmanlar kocaveya veya düşkün olduğumuzu sanmasın tekrar ayağa kalkmanın demekdemek istemektedir. vardır, istemektedir. düşmanlar koca veya düşkün olduğumuzu sanmasın tekrar ayağa kalkmanın zamanı vardır, “Urmu Gölü Türk oğluyuġ Türkük biz, demek istemektedir. Yurdumuzun ġoruġçusu48 Türkük biz, “Urmu Gölü Türk oğluyuġ Türkük biz,50 biz, 49 olmamışıġ Başmaġ her va{t börkük 48 Türkük biz, Yurdumuzun ġoruġçusu Tari{ boyu ucalmışıġ ucayıġ, 49 olmamışıġ her va{t börkük50 biz, Başmaġ Düşmenler sanmasın düşgün ġocayıġ.” (Tayyar 1384/2005: 68) Tari{ boyu ucalmışıġ ucayıġ, “İncili Sedef” adlıadlı eserinin girişinde de “Men özüm özüm dünya milletlerini, hangi ülkede “İncili Sedef” eserinin girişinde de “Men dünya hangi ülkede Düşmenler sanmasın düşgün ġocayıġ.” (Tayyar 1384/2005: 68)milletlerini, olurlarsa olsunlar, hangi dille konuşurlarsa konuşsunlar hepsine saygım vardır. Ancak olurlarsa hangi dille konuşurlarsa vardır. Ancak men “İncili olsunlar, Sedef” adlı eserinin girişinde de konuşsunlar “Men özümhepsine dünya saygım milletlerini, hangi ülkede men özüm Türk olduğum için Türk milletini başka milletlerden kat kat fazla severim.” özüm Türk olduğum içindille Türk milletini başka milletlerden katsaygım kat fazla severim.” olurlarsa olsunlar, hangi konuşurlarsa konuşsunlar hepsine vardır. Ancak(Tayyar men (Tayyar 1382/2003: 18). diyerek millî hassasiyetini göstermektedir. 1382/2003: 18 ) . diyerek millî hassasiyetini göstermektedir. özüm Türk olduğum için Türk milletini başka milletlerden kat kat fazla severim.” (Tayyar 4.2.3. Türk Dünyası Meselesi 4.2.3.18 Türk Dünyası Meselesi 1382/2003: ). diyerek millî hassasiyetini göstermektedir. Dede Kâtip, Türkleri Azerbaycan, İran veya Anadolu Türklerinden ibaret görmemekDede Kâtip, Türkleri Azerbaycan, veya Anadolu Türklerinden ibaret görmemektedir. Türkhalklarını Dünyası ve Meselesi tedir.4.2.3. O, Türk yurtlarını birİran bütün olarak görmekte ve Türk dünyası olarak O, Dede TürkKâtip, halklarını yurtlarınıİranbir bütün olarak görmekte Türk dünyası değerlendirmektedir. Buvegörüşünü, Türklerinin temsilcisi bir gençvegibi kabul ettiği olarak Türkleri Azerbaycan, İran veya Anadolu Türklerinden ibaret görmemektedir. “Urmu Gölü”ne hitabenBu yazdığı şiirindeİran görmek mümkündür: değerlendirmektedir. görüşünü, Türklerinin kabulolarak ettiği O, Türk halklarını ve yurtlarını bir bütün olarak temsilcisi görmekte bir ve genç Türk gibi dünyası 44)Ertonġa: Alp Er Tonga. “Urmu Gölü”ne hitaben şiirinde mümkündür: değerlendirmektedir. Bu yazdığı görüşünü, İrangörmek Türklerinin temsilcisi bir genç gibi kabul ettiği 45)29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip sunumu, özel arşivimiz. 51 ulusun, “Urmu Gölühitaben ço{ adlımdır “Urmu Gölü”ne yazdığı şiirinde görmek mümkündür: 46)Sânlı: Ünlü. Bütün Türk dünyası senin51ulusun, 47)Doğru bastân: geçmişi olan.ulusun, “Urmu GölüDoğru ço{ adlımdır Türlü türlü ġaynaġlarla dolusun, 48)ßoruġçusu: Koruyanı, bekçisi. Bütün El Türk dünyası senin ulusun, uzadaġ ġaynaġlara yol bulaġ, Türlü türlü dolusun, 49)Başmaġ: Üstü ġaynaġlarla örtülü, taban tarafı ve pençesinin yarısı(Tayyar açın ayakkabı. Tanrı vérmiş faydalardan bol bulaġ.” 1382/2003: 78) El uzadaġ ġaynaġlara yol bulaġ, 50)Börkük: Kalpağız, papağız. AynıTanrı manzumenin birkaç yerinde Türk illerinden bahsedip78) onlara dikkat çekerek “Urmu vérmiş faydalardan bol bulaġ.” (Tayyar 1382/2003: Gölü Türk milletin necibdir (Tayyar Türk 1382/2003: 71); “Urmu Gölü onlara soydaşların var çekerek olsun / Türkü dilli Aynı manzumenin birkaç.”yerinde illerinden bahsedip dikkat “Urmu ġardaşların olsun.” necibdir (Tayyar 1382/2003: 75); “Urmu71); Gölü, menGölü bağlıyam éllere / Azerbaycan’a Gölü Türk var milletin .” (Tayyar 1382/2003: “Urmu soydaşların var52olsun / Türkü dilli hem Türkü ” diye iyi dileklerini ġardaşların vardillere olsun.”53(Tayyar 1382/2003: 75);sıralamaktadır. “Urmu Gölü, men hem Türkü dillere53” diye iyi dileklerini sıralamaktadır. 46 Sânlı: Ünlü. 47 Doğru bastân: Doğru geçmişi olan. 46 48Sânlı: Ünlü. Koruyanı, bekçisi. ßoruġçusu: 47 49Doğru bastân: olan.ve pençesinin yarısı açın ayakkabı. Başmaġ: ÜstüDoğru örtülü,geçmişi taban tarafı bağlıyam éllere52 / Azerbaycan’a Düşmenler sanmasın düşgün ġocayıġ.” (Tayyar 1384/2005: 68) “İncili Sedef” adlı eserinin girişinde de “Men özüm dünya milletlerini, hangi ülkede olurlarsa olsunlar, hangi dille konuşurlarsa konuşsunlar hepsine saygım vardır. Ancak men özüm Türk olduğum için Türk milletini başka milletlerden kat kat fazla severim.” (Tayyar 1382/2003: 18). diyerek millî hassasiyetini göstermektedir. 4.2.3. Türk Dünyası Meselesi Dede Kâtip, Türkleri Azerbaycan, İran veya Anadolu Türklerinden ibaret görmemektedir. O, Türk halklarını ve yurtlarını bir bütün olarak görmekte ve Türk dünyası olarak Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler 158 / Ali KAFKASYALI değerlendirmektedir. Bu görüşünü, İran Türklerinin temsilcisi bir genç kabul ettiği Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2):gibi 141-163 “Urmu Gölü”ne hitaben yazdığı şiirinde görmek mümkündür: “Urmu Gölü ço{ adlımdır51 ulusun, Bütün Türk dünyası senin ulusun, Türlü türlü ġaynaġlarla dolusun, El uzadaġ ġaynaġlara yol bulaġ, Tanrı vérmiş faydalardan bol bulaġ.” (Tayyar 1382/2003: 78) Aynı Aynı manzumenin manzumenin birkaç birkaç yerinde yerinde Türk Türk illerinden illerinden bahsedip bahsedip onlara onlara dikkat dikkat çekerek çekerek “Urmu “Urmu Gölü Türk milletin necibdir.” (Tayyar 1382/2003: 71); “Urmu Gölü soydaşların 17 Gölü Türk milletin necibdir.” (Tayyar 1382/2003: 71); “Urmu Gölü soydaşların var olsun / Türkü dilli 17 var olsun / Türkü dilli ġardaşların var olsun.” (Tayyar 1382/2003: 75); “Urmu Gölü, men 52 52 53 ġardaşların olsun.” (Tayyar 1382/2003: 75); “Urmu Gölü, meniyibağlıyam / Azerbaycan’a bağlıyam var éllere / Azerbaycan’a hem Türkü dillere ” diye dilekleriniéllere sıralamaktadır. Üstat, “Ben Bir Türk Oğluyum” adlı şiirinde ise Türk dünyasını oluşturan Türk devlet 53 Üstat, “Ben BirTürk Oğluyum” adlı şiirinde Türk dünyasını oluşturan devletve ve hemÜstat, Türkü“Ben dillere ” Türk diyeOğluyum” iyi dileklerini sıralamaktadır. Bir adlı şiirinde ise ise Türk dünyasını oluşturan TürkTürk devlet topluluklarını tanıtıp, Türk dünyası coğrafyasını göstermektedir: ve topluluklarını tanıtıp, Türk dünyası coğrafyasınıgöstermektedir: göstermektedir: topluluklarını tanıtıp, Türk dünyası coğrafyasını “Bütün Türklerimiz bir bire çatar, 46 Sânlı: “Bütün Ünlü. Türklerimiz bir bire çatar, ßazaġ, ßırġız, Özbek, Türkmenle, Tatar, 47 Doğru bastân: Doğru geçmişi olan. Türkmenle, Tatar, ßazaġ, ßırġız, Özbek, 48 ßoruġçusu: Gence’de ço{bekçisi. üstün Koruyanı, Gence’de ço{ üstüninsanlar insanlaryatar, yatar, ßarabağ, Na{civan, Dağıstanlıyız. 50 Börkük: Kalpağız, papağız. Çind’den Kazan’dan Rumen’e 51 Adlımdır: Çind’den Rumen’eġeder, ġeder, Ünlüdür,Kazan’dan meşhurdur. Yugoslav, Bulġar’dan, 52 Halkıma, halkımıza. Yugoslav, Bulġar’dan,Alman’a Alman’aġeder, ġeder, 53 Hem Türkiye, Kerkük’ten ġeder, Azerbaycan’a hem de TürkçeAfġan’a konuşan Türk halklarına. Türkiye, Kerkük’ten Afġan’a ġeder, 54 İran’da İran’dada dabiz bizAzerbaycanlıyız.” Azerbaycanlıyız.”54 49 Başmaġ: ßarabağ, Na{civan, Üstü örtülü, taban tarafıDağıstanlıyız. ve pençesinin yarısı açın ayakkabı. Türk millî destanlarında geçen millî motiflerden en biri ki Türk millî millîdestanlarında destanlarında geçen millî motiflerden en önemli önemli biri elbette elbette ki “Bozkurt” “Bozkurt” Türk geçen millî motiflerden en önemli biri elbette ki “Bozkurt” motifidir. Bütün Türk dünyasının itibar ettiği “Bozkurt Motifi” de Dede Kâtip’in şiirlerinde motifidir. “Bozkurt Motifi” de de Dede Kâtip’in şiirlemotifidir.Bütün BütünTürk Türkdünyasının dünyasınınitibar itibarettiği ettiği “Bozkurt Motifi” Dede Kâtip’in şiirlerinde rinde özgün yerini almıştır. Bozkurtu sembol kabul eden üstat, bu inancını bir şiirinde, özgün özgün yerini yerini almıştır. almıştır. Bozkurtu Bozkurtu sembol sembol kabul kabul eden eden üstat, üstat, bu bu inancını inancını bir bir şiirinde, şiirinde, Oğuz Oğuz Ata Ata Oğuz Ata soyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstersoyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstermektedir: soyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstermektedir: mektedir: “Men “Menbir birTürkem TürkemBozġurdluyam! Bozġurdluyam! Oğuz, Dede Oğuz, DedeĠorġudluyam! Ġorġudluyam! Bir Birġızġın ġızġınateş ateşodluyam, odluyam, Bir ġéyretli 1387/2008: 230) Bir ġéyretliġan ġanoğluyam.” oğluyam.”(Tayyar (Tayyar 1387/2008: 230) Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul edilmektedir. Dağlarda, Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul edilmektedir. Dağlarda, Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul yaylalarda kurt olması, kurt sesinin, kurt ulumasının duyulması büyük bir mutluluk ve bereket yaylalarda kurt Dağlarda, olması, kurt sesinin, kurt büyük bir mutluluk ve bereket edilmektedir. yaylalarda kurtulumasının olması, kurtduyulması sesinin, kurt ulumasının duyulması sayılmaktadır. Ayrıca sıkıntıların gidip, aydınlık günlerin geleceği, başlanılan büyük bir mutluluk vekurdun bereketuluması sayılmaktadır. Ayrıca kurdun uluması sıkıntıların gidip, sayılmaktadır. Ayrıca kurdun uluması sıkıntıların gidip, aydınlık günlerin geleceği, başlanılan aydınlık günlerin geleceği, başlanılan işlerin başarıyla sonuçlanacağı, yapılan cihadın işlerin başarıyla sonuçlanacağı, yapılan cihadın zaferle biteceği anlamına gelmektedir. işlerin başarıyla sonuçlanacağı, yapılan cihadın zaferle biteceği anlamına gelmektedir. Türk Türk kültürünün bu inanç anlayışını da Dede Kâtip’in şiirlerinde görmekteyiz. 51)Adlımdır: Ünlüdür, kültürünün bu inançmeşhurdur. anlayışını da Dede Kâtip’in şiirlerinde görmekteyiz. 52)Halkıma, halkımıza. bir hâl olardı, “Géce “Géceva{tı va{tıeceb eceb bir hâl olardı, 53)Hem Azerbaycan’a hem de Türkçe konuşan Türk halklarına. Gözelerde Gözelerdeyaşılbaşlar yaşılbaşlarolardı, olardı, Yorġunluġda herden ġurdlarDede ulardı, 54)29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Kâtip sunumu, özel arşivimiz. Yorġunluġda herden ġurdlar ulardı, ßoy ßoybizim bizimde debir birulasın ulasınġurdumuz, ġurdumuz, Çiçeklensin doğma 1384/2005: 49) Çiçeklensin doğmaana anayurdumuz.” yurdumuz.”(Tayyar (Tayyar 1384/2005: 49) Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli konuşmalar yaptığı Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli konuşmalar yaptığı bilinmektedir. Alan araştırması yaparken dinleyip kayıt altına aldığımız sohbetlerini genellikle bilinmektedir. Alan araştırması yaparken dinleyip kayıt altına aldığımız sohbetlerini genellikle 55 “Yaşasın “YaşasınTürk Türkdünyası, dünyası,yaşasın yaşasınTürk Türkmilleti.” milleti.”55sözleri sözleriile ilebitirmektedir. bitirmektedir. 4.2.4. Türk-İslâm Ülküsü 4.2.4. Türk-İslâm Ülküsü Dede Dede Kâtip, Kâtip, şiirinde şiirinde ve ve konuşmasında konuşmasında Müslüman Müslüman olduğunu olduğunu ve ve İslâm İslâm dinine dinine hizmet hizmet etme etme gayreti içinde bulunduğunu bildirmektedir. Kitaplarının ön sözünde de “Yaratan Allah’a gayreti içinde bulunduğunu bildirmektedir. Kitaplarının ön sözünde de “Yaratan Allah’a motifidir. Bütün Türk dünyasının itibar ettiği “Bozkurt Motifi” de Dede Kâtip’in şiirlerinde özgün yerini almıştır. Bozkurtu sembol kabul eden üstat, bu inancını bir şiirinde, Oğuz Ata soyundan, Dede Korkut neslinden gelen bir Türk olduğunu bildirerek göstermektedir: “Men bir Türkem Bozġurdluyam! Oğuz, Dede Ġorġudluyam! Bir ġızġın ateş odluyam, Bir ġéyretli ġan oğluyam.” (Tayyar 1387/2008: 230) Bozkurt, Türklerde millî sembol olmakla birlikte uğurlu bir varlık olarak da kabul edilmektedir. Dağlarda, ulumasının duyulması büyük bir mutluluk ve bereket 159 Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri sayılmaktadır. Ayrıca kurdun uluması sıkıntıların gidip, aydınlık günlerin geleceği, başlanılan yaylalarda kurt olması, kurt sesinin, kurt işlerin sonuçlanacağı, yapılanTürk cihadın zaferle biteceği zaferle başarıyla biteceği anlamına gelmektedir. kültürünün bu inançanlamına anlayışınıgelmektedir. da Dede Türk Kâtip’in şiirlerinde kültürünün bu inançgörmekteyiz. anlayışını da Dede Kâtip’in şiirlerinde görmekteyiz. “Géce va{tı eceb bir hâl olardı, Gözelerde yaşılbaşlar olardı, Yorġunluġda herden ġurdlar ulardı, ßoy bizim de bir ulasın ġurdumuz, Çiçeklensin doğma ana yurdumuz.” (Tayyar 1384/2005: 49) Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli konuşmalar yaptığı Dede Kâtip’in katıldığı her kültürel toplantıda, dinî ve millî içerikli çok önemli kobilinmektedir. Alanbilinmektedir. araştırması yaparken dinleyip kayıt altınadinleyip aldığımız genellikle nuşmalar yaptığı Alan araştırması yaparken kayıt sohbetlerini altına aldığımız 55 sohbetlerini genellikle Türk milleti.” dünyası,55yaşasın milleti.” sözleri ile bitir“Yaşasın Türk dünyası,“Yaşasın yaşasın Türk sözleri Türk ile bitirmektedir. mektedir. 4.2.4. Türk-İslâm Ülküsü 4.2.4. Ülküsü Dede Türk-İslâm Kâtip, şiirinde ve konuşmasında Müslüman olduğunu ve İslâm dinine hizmet etme Dedeiçinde Kâtip,bulunduğunu şiirinde ve konuşmasında Müslüman olduğunu ve İslâm de dinine hizmetAllah’a gayreti bildirmektedir. Kitaplarının ön sözünde “Yaratan etme gayreti içinde bulunduğunu bildirmektedir. Kitaplarının ön sözünde de “Yaratan şükrediyorum ki ben Allah’ı birdürüst Müslüman’ım, ehli sünnet ve sünnet Hanefîve mezhepli Allah’a şükrediyorum ki bentanıyan Allah’ıdürüst tanıyan bir Müslüman’ım, ehli Hanefî mezhepli Türk.”dilli bir insanım.” 1387/2008: 21) diyetakdim soyunuetmektedir. ve inancını Türk dilli bir insanım (Tayyar 1387/2008:(Tayyar 21) diye soyunu ve inancını takdim etmektedir. O pek çok şiirinde İslâm dininin azizliğinden, ulvililiğinden samimi ifadelerle bahsetinsanlığın kurtuluş çaresi olduğunu, 55 29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz. hurafelerden, ayrı gayrılıktan uzak durulması gerektiğini anlatmaktadır. Hurafelerden uzak Kur’an İslâmı yaşanır ve Hz. Muhammed’in İslâm anlayışı örnek alınırsa Müslümanların bütün sıkıntılardan kurtulacağına inanmaktadır. Aynı yazısının başka bir yerinde “Ben Müslüman, ehlisünnet ve Türk dilli olduğumdan her şeyden önce özlüğümü, özgelerden kat kat fazla severim. Bu demek değildir ki, diğer halkları kötü, seviyesiz veya düşman görmekteyim. Hayır. Benim nerede ve ne idealde olursa olsun bütün Müslümanlara saygım var ve onların birliğini, mutluluğunu arzu etmekteyim.” (Tayyar 1387/2008: 21) “Yaratan Allah herkesten iyi ve doğru bilmektedir ki benim arzum bütün Müslümanların birliğidir. Benim arzum visaldir, tefrika değildir. Ben bütün dünya Müslümanlarının birliğine âşığım.” (Tayyar 1387/2008: 22). 54 29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip sunumu, özelİslâmının, arşivimiz. mektedir. Kur’an’ın, dolayısıyla Kur’an Şair, Müslümanların kurtuluşunu birlikte, vahdette görmektedir. Bugün içinde bulundukları zelil durumun sebebini de Kur’an İslâm’ından uzaklaşılmasında ve tefrikaya düşülmesinde görmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının sonuna eklediği “Vahdet ve Tefrika” (Tayyar 1387/2008: 306) başlıklı dokuz sayfalık yazıda dünya Müslümanlarının birbirini anlamasını, birlik içinde olmalarını, ayrılığa düşmemelerini aksi hâlde büyük güçlerin hegemonyasından kurtulamayacaklarını bütün açıklığı ile anlatmaktadır. 55)29 Mart 2007 Urmiye-Guluncu, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz. 1387/2008: 22). Şair, Müslümanların kurtuluşunu birlikte, vahdette görmektedir. Bugün içinde bulundukları zelil durumun sebebini de Kur’an İslâm’ından uzaklaşılmasında ve tefrikaya düşülmesinde görmektedir. “Günümüz Aydın” adlı kitabının sonuna eklediği “Vahdet ve Tefrika” (Tayyar 1387/2008: 306) başlıklı dokuz sayfalık yazıda dünya Müslümanlarının birbirini anlamasını, birlik içinde olmalarını, ayrılığa düşmemelerini aksi hâlde büyük güçlerin hegemonyasından kurtulamayacaklarını bütün açıklığı ile anlatmaktadır. Ulu Türk ataları Türklük ile İslâmiyeti kılıç ile kalkan gibi görmüşlerdir. Biri olmadan Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler diğerinin maksadı temin edemeyeceğini çok iyi Enstitüsü bilmişlerdir. Dede Kâtip de141-163 bu görüştedir. 160 / Ali KAFKASYALI Dergisi 2012 16 (2): İslâmiyet ile Türklüğü birbirinin olmazsa olmazı kabul etmektedir. O hem Müslüman hem Ulu Türk ataları Türklük ile İslâmiyeti kılıç ile kalkan gibi görmüşlerdir. Biri olmadan milliyetçi hem de medeniyetçi bir şairdir. O hem şiirlerinde hem vaazlarında hem de diğerinin maksadı temin edemeyeceğini çok iyi bilmişlerdir. Dede Kâtip de bu görüştedir. yaşayışında sergilemiştir. halkının da kabul böyle etmektedir. düşündüğünü veyaMüslüman halkı ile birlikte İslâmiyet ilebunu Türklüğü birbirininHatta olmazsa olmazı O hem hem kanaatte milliyetçiolduğunu hem de medeniyetçi bir şairdir. hem şiirlerinde hem vaazlarında hem hiçbir aynı ifade etmektedir. Şair O düşünce ve ilkelerinin doğru olduğunu, de yaşayışında bunu sergilemiştir. Hatta halkının da böyle düşündüğünü veya halkı ile halkı horaynı görmediklerini Bakara suresinin 190. Şair ayetine “Sizevesavaş açanlarla Allah birlikte kanaatte olduğunu ifade etmektedir. düşünce ilkelerinin doğru oldu-yolunda ğunu, hiçbir halkıhaksız hor görmediklerini Bakara suresinin 190.Allah, ayetinehaksız “Size savaş açanlarla çarpışın. Fakat saldırıda bulunmayın. Çünkü saldırıda bulunanları Allah yolunda çarpışın. Fakat haksız saldırıda bulunmayın. Çünkü Allah, haksız saldırıda sevmez.”56 emrine işaret ederek doğru Türk olduklarını, yakmazlarsa kimseyi yakmadıklarını bulunanları sevmez.”56 emrine işaret ederek doğru Türk olduklarını, yakmazlarsa kimseyi ve daima Kur’an’a tabi olduklarını söylemektedir: yakmadıklarını ve daima Kur’an’a tabi olduklarını söylemektedir: “Dede Kâtib doğru yoldan çı{marıġ Héç kimseye pis göz ile ba{marıġ Doğru Türkük ya{masalar ya{marıġ 19 Her zaman muti’el-Ġuran bizik.” (Tayyar 1387/2008: 211) 19 Diğer şiirinde aynı aynı görüşünü görüşünü farklı farklıbir birşekilde şekildeserdetmektedir: serdetmektedir: Diğer bir bir şiirinde Kâmil imanımız, ehli ßur’an’ıġ, “Urmu Gölü şükür biz Müselmanıġ, İran milletiyik Azerbaycan’ıġ, Kâmil imanımız, ehli ßur’an’ıġ, Héç birisin elden ucuz satmarıġ, 56 Kur’an-ı İranKarim milletiyik Azerbaycan’ıġ, Meali, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır. Amma Türkük soyumuzu atmarıġ.” (Tayyar 1384/2005: 76) Héç birisin elden ucuz satmarıġ, Amma Türkük soyumuzu (Tayyar 1384/2005: 76) “Bizik” redifli divanîsinde de atmarıġ.” doğru Müslüman olduklarına şükrederek, daha ruhlar “Bizik” divanîsinde de de doğru Müslüman olduklarına şükrederek, daha ruhlar “Bizik” redifli redifli divanîsinde doğru Müslüman olduklarına şükrederek, daha yaratıldığında Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna “evet” diyerek ehl-i ruhlar imân yaratıldığında Allah’ın “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” sorusuna “evet” diyerek ehl-i yaratıldığında Allah’ınaynı “Ben sizin Rabbiniz değil miyim?” “evet” diyerek ehl-isevip, imân sınıfına geçtiklerini, zamanda Türk soyuna mensupsorusuna bulunduklarını, yurtlarını imân sınıfına geçtiklerini, aynı zamanda Türk soyuna mensup bulunduklarını, yurtlarını sınıfınadostlarına geçtiklerini, aynı zamanda Türk soyuna mensup bulunduklarını, yurtlarını sevip, dostlarına dost, düşmanlarına düşman olduklarını bildirmektedir: sevip, dost, düşmanlarına düşman olduklarını bildirmektedir: dostlarına dost, şükr düşmanlarına düşman olduklarını “Yaradan’a éderik doğru Müselman bizik bildirmektedir: Elest günü57 bela58 dédik hem ehl-i iman bizik “Yaradan’a şükr éderik doğru Müselman bizik Türk oğluyuġ Türk torunu, yurdumuzu séverik Elest günü57 bela58 dédik hem ehl-i iman bizik Yurdumuzun dostuna dost düşmana düşman bizik” (Tayyar 1387/2008: 209) Türk oğluyuġ Türk torunu, yurdumuzu séverik Yurdumuzun düşmana bizik”klâsik (Tayyar 1387/2008: Bu konuların dostuna yanında çağdaşı veya daha önceki klâsik halk şairleri209) gibio odada ana-baba Bu konuların yanındadost çağdaşı veyadüşman daha önceki halk şairleri gibi anababaBu muhabbeti, Türk kahramanları, İran Türk boyları, hoca-muallim hürmeti, konuların yanında çağdaşı veyaİran daha önceki klâsik halk şairleri gibi ozamada ana-baba muhabbeti, İran İran Türk kahramanları, Türk boyları, hoca-muallim hürmeti, zamanın nın gidişatı, sosyal münasebetler, dünyevî aşk, ahlâkî değerler, büyüklere saygı, küçükmuhabbeti, İran Türk sevgisi, kahramanları, İranahlâkî Türk boyları, büyüklere hoca-muallim gidişatı, sosyal münasebetler, dünyevî aşk, değerler, saygı,hürmeti, küçüklere sevgi, lere sevgi, mal ve eşya ahde vefasızlık, kahramanlık, tabiat güzellikleri gibi pekzamanın gidişatı, sosyal münasebetler, dünyevî aşk,“Ana” ahlâkîadlı değerler, büyüklere saygı, sevgi, çok konuyu da şiirlerinde Onun manzumesi sanat,gibi estetik, anlatım mal ve eşya sevgisi, ahde işlemiştir. vefasızlık, kahramanlık, tabiat güzellikleri pekküçüklere çok konuyu da ve yorum bakımından günümüzün en değerli şiirlerinden biridir: mal ve eşyaişlemiştir. sevgisi, ahde vefasızlık, tabiat sanat, güzellikleri gibianlatım pek çok ve konuyu da şiirlerinde Onun “Ana” kahramanlık, adlı manzumesi estetik, yorum 56)Kur’an-ı Meali, Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır. şiirlerinde Karim işlemiştir. Onun “Ana” adlı manzumesi sanat, estetik, anlatım ve yorum bakımından günümüzün en değerli şiirlerinden biridir: 57)Elest günü: Allah, ruhları yarattıktan sonra onlara Elestü birabbiküm? (Ben sizin Rabbiniz değil “Bütün varlığımı senden, bakımından günümüzün şiirlerinden biridir: miyim?)diye sorduğualmışam gün.en değerli Men néce teşekkür éyleyim senden, 58)Bela: Beli,varlığımı evet. “Bütün almışam senden, Sen menden razı ol Allah da senden, Men néce teşekkür éyleyim senden, Yo{du bundan başġa gümanım59 ana.” (Tayyar 1382/2003: 135) Sen menden razı ol Allah da senden, 59 ana.” (Tayyar Yo{duKâtip bundan başġa gümanım 1382/2003:için 135) hareket eden, bilhassa 1908 Dede şiirlerinde İran Türklerinin bağımsızlığı Dede Türklerinin bağımsızlığı için hareketHiyabanî eden, bilhassa 1908 Settar HanKâtip ve şiirlerinde Bağır Hanİran hareketi ile 1918 Şeyh Muhammed bağımsızlık Settar Han ve de Bağır Han hareketi 1918 içerisinden Şeyh Muhammed Hiyabanî bağımsızlık hareketlerinden bahsetmiştir. İran ile Türkleri çok yiğitlerin kahramanların hareketlerinden bahsetmiştir. İranHan Türkleri yiğitlerin hizmetlerini kahramanların çıktığını, özellikledeSettar Han ve Bağır ile Şeyhiçerisinden Muhammedçok Hiyabanî’nin ve çıktığını, özellikle Settar Hanvatan ve Bağır Han ile Şeyh Muhammed kendilerinin Hiyabanî’nin de hizmetlerini ve kahraman İran Türklerinin sevgilerini unutmadıklarını, ataları gibi kahraman Türklerinin vatan de ataları gibi gayretli ve İran dikkatli olduklarını günüsevgilerini geldiğindeunutmadıklarını, aynı kahramanlığıkendilerinin göstereceklerini ve “yıkık “Yaradan’a şükr éderik doğru Müselman bizik Elest günü57 bela58 dédik hem ehl-i iman bizik Türk oğluyuġ Türk torunu, yurdumuzu séverik Yurdumuzun dostuna dost düşmana düşman bizik” (Tayyar 1387/2008: 209) Bu konuların yanında çağdaşı veya daha önceki klâsik halk şairleri gibi o da ana-baba muhabbeti, İran Türk kahramanları, İran Türk boyları, hoca-muallim hürmeti, zamanın gidişatı, sosyal münasebetler, dünyevî aşk, ahlâkî değerler, büyüklere saygı, küçüklere sevgi, mal ve eşya sevgisi, ahde vefasızlık, kahramanlık, tabiat güzellikleri gibi pek çok konuyu da şiirlerinde işlemiştir. “Ana” adlı ve yorum Dede Kâtip ve İran TürkOnun Edebiyatındaki Yeri manzumesi sanat, estetik, anlatım 161 bakımından günümüzün en değerli şiirlerinden biridir: “Bütün varlığımı almışam senden, Men néce teşekkür éyleyim senden, Sen menden razı ol Allah da senden, Yo{du bundan başġa gümanım59 ana.” (Tayyar 1382/2003: 135) Dede Kâtip şiirlerinde İran Türklerinin bağımsızlığı için hareket eden, bilhassa 1908 Dede Kâtip şiirlerinde İran Türklerinin bağımsızlığı için hareket eden, bilhassa 1908 Settar Han ve Bağır Han hareketi ile 1918 Şeyh Muhammed Hiyabanî bağımsızlık Settar Han ve Bağır Han hareketi ile 1918 Şeyh Muhammed Hiyabanî bağımsızlık harehareketlerinden de bahsetmiştir. İran Türkleri çokkahramanların yiğitlerin kahramanların ketlerinden de bahsetmiştir. İran Türkleri içerisindeniçerisinden çok yiğitlerin çıktığını, özellikle Settar Han ve Bağır Han ile Şeyh Muhammed Hiyabanî’nin hizmetlerini çıktığını, özellikle Settar Han ve Bağır Han ile Şeyh Muhammed Hiyabanî’nin hizmetlerini ve ve kahraman İran Türklerinin vatan sevgilerini unutmadıklarını, kendilerinin de ataları kahraman İran Türklerinin vatan sevgilerini unutmadıklarını, kendilerinin de ataları gibi gibi gayretli ve dikkatli olduklarını günü geldiğinde aynı kahramanlığı göstereceklerini gayretli dikkatli olduklarını günü geldiğinde aynı kahramanlığı göstereceklerini ve “yıkık ve “yıkıkvebina”yı onaracaklarını bildirmektedir: bina”yı onaracaklarını bildirmektedir: “Urmu Gölü ço{du ġoç oğlanların, Çevrende beslenib ġehremanların, Tebriz’de Bağır ¾an60, Settar ¾anların61, 57 Elest günü: Allah, ruhları yarattıktan sonra onlara Elestü birabbiküm? (Ben sizin Rabbiniz değil miyim?)diye sorduğu gün. 58 Bela: Beli, evet. 59 Gümanım: Ümidim. 60 Bağır Han 1861 Tebriz doğumludur. 1907 meşrutiyet hareketi yıllarında Şah ve Rus birliklerine karşı Settar Han ile birlikte kahramanca savaşımış ve hareketin sükûtundan sonra Tahran hükümeti tarafından sürgüne gönderilmiş ve orada boğdurulmuştur. 61 Settar Han (1867-1914) Güney Azerbaycan’ın Karadağ muhitindendir. Meşrutiyet Hareketi’nin lideridir. 1907 meşrutiyet hareketinde Şah ve Rus birliklerine karşı 15 bin kişilik bir orduyla 40 bin kişilik Rus ve Şah birliklerine karşı kahramanca savaşmış ve büyük başarılar elde etmiştir. Tebriz’i yabancı güçlerden temizledikten sonra Tahran’a girmiş ve meclisi kuşatmıştır. Ne yazık ki Rus ve İngilizlerin desteği ile bu millî hareket sükûta uğratılmıştır. Yakalanarak sürekli göz altında tutulan Settar Han 16 Kasım 1914 günü ölür. 59)Gümanım: Ümidim. 60)Bağır Han 1861 Tebriz doğumludur. 1907 meşrutiyet hareketi yıllarında Şah ve Rus birliklerine karşı Settar Han ile birlikte kahramanca savaşımış ve hareketin sükûtundan sonra Tahran hükümeti tarafından sürgüne gönderilmiş ve orada boğdurulmuştur. 61)Settar Han (1867-1914) Güney Azerbaycan’ın Karadağ muhitindendir. Meşrutiyet Hareketi’nin lideridir. 1907 meşrutiyet hareketinde Şah ve Rus birliklerine karşı 15 bin kişilik bir orduyla 40 bin kişilik Rus ve Şah birliklerine karşı kahramanca savaşmış ve büyük başarılar elde etmiştir. Tebriz’i yabancı güçlerden temizledikten sonra Tahran’a girmiş ve meclisi kuşatmıştır. Ne yazık ki Rus ve İngilizlerin desteği ile bu millî hareket sükûta uğratılmıştır. Yakalanarak sürekli göz altında tutulan Settar Han 16 Kasım 1914 günü ölür. 62)Şeyh Muhammed Hiyabanî (1880-1920) Tebriz doğumlu. 1909’da başlayan 2. dönem meclisin Demokrat Parti Tebriz milletvekili, daha sonra Demokrat Parti’nin başkanı, 7 Nisan 1920 günü başkenti Tebriz olan “Azadistan” devletinin kurucusu ve lideri. Büyük güçlerin güdümünde olan Tahran yönetiminin gönderdiği hükümet güçleri ile savaşır. Yakınlarından birilerinin ihbarı üzerine karargâh olarak kullandığı Şeyh Hasan Bademci’nin evinde arkadaşları ile birlikte şehit edilir. 63)Hacı Méhdi: Güney Azerbaycan bağımsızlık hareketinde büyük kahramanlık gösteren İran Türklerinden. 162 / Ali KAFKASYALI Atatürk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi 2012 16 (2): 141-163 Sonuç Dede Kâtip, Dede Korkut’dan sonra halk tarafından “Dede” unvanı verilen birkaç edebî şahsiyetten biridir. Camilerde yaptığı Türkçe vaazları, çeşitli programlarda irad ettiği nutukları, âşık ve ses sanatçıları tarafından okunan Türkçe şiirleri ve “İncili Sedef”, “Urmu Gölü”, “Günümüz Aydın” adlı şiir kitapları ile İran Türk dili ve edebiyatına büyük hizmet etmiştir. Şiirlerinde sanat kaygısı gütmemiştir. O, şiirlerinde daha çok dinî ve millî meseleleri çok öne çıkarmıştır. Genel olarak mahallî olmaktan, mahallî konuları işlemekten, ferdî özellikleri ve güzellikleri sergilemekten ziyade, millî meseleleri ele almıştır. Türklük, Türk milliyetçiliği, Türk-İslâm ülküsü onun şiirlerinde öne çıkan konulardır. Sosyal ilimlerdeki yüksek tahsili ve engin tecrübesi ile halka ve gelecek nesillere İslâm inancını, Türklük şuurunu, Türk İslâm ülküsünü ilke olarak göstermiş, Türk Müslümanların, hatta bütün Müslümanların birliğini arzulamıştır. O kendisini sadece Güney Azerbaycan’ın veya İran Türklerinin şairi değil bütün Türk dünyasının bir şairi saymıştır. Şiirlerini hece ölçüsü ile yazan şair, genellikle halk şiirinin bayatı/mani, geraylı, koşma, muhammes, tecnis, divanî nazım türlerinde eserler vermiştir. Şiirlerinin dili çok sadedir. Arapça, Farsça bildiği ve İslâmî yüksek tahsil aldığı hâlde şiirlerini halkın anlayacağı, günlük konuşma diline yakın bir Türkçe ile yazmıştır. Dinî unsurları millî unsurların yerine veya millî unsurları dinî unsurların yerine ihdas etmenin veya bunlardan birini yok saymanın doğru olmayacağını, her birisinin öz özlüğünde değerli ve gerekli olduğunu, hatta hayatî önem taşıdığını bildirmiştir. Müslüman olmanın milliyetini inkâr etmeyi gerektirmediğini, milliyetçi olmanın da dinini, inanç değerlerini yok saymayı icap ettirmediğini, hem Müslüman, hem milliyetçi hem de medeniyetçi olunabileceğini, bu değerlerin birbiriyle çatışan yanının olmadığını vurgulamıştır. Şiî-Sünnî ve benzeri ayrılıkların İslâm’da olmadığını, Müslümanların mazlum ve zelil durumda olmalarının sebebini Kur’an İslâm’ından uzaklaşmakta ve tefrikacılıkta görmüştür. İran Türklüğünün varlığı ve bekası için Türkçenin, Türklüğün, İslâm inancının ve Türk İslâm ülküsünün aynı değerde gerekli ve önemli olduğunu hatta bütün bu değerlerin Türk dünyası için de büyük önem arz ettiğini ortaya koymuştur. Denilebilir ki Dede Kâtip çağdaş İran Türk millî şiirinin temsilcisidir. O, pek çok İran Türk şairi gibi kendisini sadece Güney Azerbaycan’ın veya İran Türklerinin şairi değil aynı zamanda Türkiye Türklerinin, hatta Türk dünyasının bir şairi gibi görmüştür. Dede Kâtip ve İran Türk Edebiyatındaki Yeri 163 Kaynakça A. Yazılı Kaynaklar: Kafkasyalı, Ali. (2009). İran Türk Âşıkları ve Millî Kimlik. Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları. Kafkasyalı, Ali. (2009). İran Türkleri Âşık Muhitleri. Erzurum: Salkımsöğüt Yayınları. Kafkasyalı, Ali. (2010). İran Türkleri. İstanbul: Bilgeoğuz Yayınları. Kafkasyalı, Ali. (2011). İran Coğrafyasında Türkler. İstanbul: Bilgeoğuz Yayınları. Köprülü, M. Fuad. (1979). “Azerî”. İslâm Ansiklopedisi, İstanbul: MEB Yayınları. Sümer, Faruk. (1999). Oğuzlar (Türkmenler). İstanbul: Türk Dünyası Araştırmaları Vakfı Yayınları. Tansel, Fevziye Abdullah. (1969). Mehmed Emin Yurdakul’un Eserleri-I, Şiirler. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Tayyar, Hacı Abdurrahman. (Dede Kâtib) (1387/2008). Günümüz Aydın. Urmiye: Yaz Neşriyyatı. Tayyar, Hacı Abdurrahman. (Dede Kâtib) (1384/2005). Urmu Gölü Manzumesi. Urmiye: Yaz Neşriyyatı. Tayyar, Hacı Abdurrahman (1382/2003). İncili Sedef. Urmiye: Yaz Neşriyyatı. Togan, A. Zeki Velidi (1970). Umumî Türk Târihine Giriş. İstanbul: Enderun Yayınları. Turan, Osman (2003). Selçuklular Tarihi ve Türk İslam Medeniyeti. İstanbul. Uzunçarşılı, İsmail Hakkı (1975). Osmanlı Tarihi II. Ankara: Türk Tarih Kurumu Yayınları. Yüce, Mustafa (1994). Türk-İran İlişkilerinin Dünü, Bugünü, Yarını. İstanbul: Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları. B. Sözlü Kaynaklar: 13 Şubat 2004, Urmiye Guluncu Köyü, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz. 29 Mart 2007 Urmiye Guluncu Köyü, Dede Kâtip anlatımı, özel arşivimiz.