Lippincott Görsel Anlatımlı Çalışma Kitapları: İmmünoloji Thao Doan, MD Senior Medical Director Abbott Laboratories, Abbott Park, Illinois Roger Melvold, PhD Professor Emeritus, Department of Microbiology and Immunology University of North Dakota School of Medicine and Health Sciences Grand Forks, North Dakota Susan Viselli, PhD Professor, Department of Biochemistry Midwestern University, Downers Grove, Illinois Carl Waltenbaugh, PhD Professor, Department of Microbiology-Immunology Feinberg School of Medicine, Northwestern University, Chicago, Illinois Çevirenler Prof. Dr. Günnur Deniz İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü İmmünoloji Anabilim Dalı Doç. Dr. Gaye Erten İstanbul Üniversitesi Deneysel Tıp Araştırma Enstitüsü İmmünoloji Anabilim Dalı Prof. Dr. Yıldız Camcıoğlu İstanbul Üniversitesi Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Anabilim Dalı Enfeksiyon Hastalıkları ve Klinik İmmünoloji-Allerji Bilim Dalı NOBEL TIP KİTABEVLERİ ii © 2014 Nobel Tıp Kitabevleri Tic. Ltd. Şti. 1. Stem Cells and Their Differentiation Lippincott Görsel Anlatımlı Çalışma Kitapları: İmmünoloji Çevirenler: Günnur Deniz, Gaye Erten, Yıldız Camcıoğlu ISBN: 978-605-335-014-9 Lippincott’s Illustrated Reviews: Immunology Second Edition Thao Doan, Roger Melvold, Susan Viselli, Carl Waltenbaugh ISBN: 978-1-4511-1154-5 © Lippincott Williams & Wilkins Bu kitabın Türkçeye çeviri hakkı © Lippincott Williams & Wilkins tarafından Nobel Tıp Kitabevleri Tic. Ltd. Şti.’ne verilmiştir. 5846 ve 2936 sa­yı­lı Fi­kir ve Sa­nat Eser­le­ri ya­sa­sı hükümleri ge­re­ğince her­han­gi bir bö­lü­mü, res­mi ve­ya ya­zı­sı, ya­zar­la­rın ve ya­yın­la­yı­cı­sı­nın ya­zı­lı iz­ni alın­ma­dan tek­rar­la­na­maz, ba­sı­la­maz, kop­ya­sı çı­ka­rı­la­maz, fo­to­ko­pi­si alı­na­maz ve­ya kop­ya an­la­mı ta­şı­ya­bi­le­cek hiç­bir iş­lem ya­pı­la­maz. Yayımcı : Nobel Tıp Kitabevleri Tic. Ltd. Şti. Millet Cad. No:111 34104 Fatih-İstanbul Yayımcı Sertifika No : 15710 Bas­kı / Cilt : No-­bel Mat­ba­acı­lık San. Tic. Ltd. Şti. Kurtini Mevki, General Şükrü Kanatlı Cad. Ömerli - Hadımköy - İstanbul Matbaa Sertifika No : 12565 Sayfa Tasarımı - Düzenleme : Nobel Tıp Kitabevleri, Hakkı Çakır Kapak Tasarım : Hakkı Çakır Bas­kı Tarihi : Ekim 2013 - İstanbul Bu kitap bizlerin immünolojik kavramlarımızı yeniden değerlendirmemiz için devamlı ilham veren öğrencilerimize adanmıştır Teşekkür LIR’in ikinci baskısı: “İmmünoloji” immünoloji alanındaki tüm yeni bilgileri içermektedir. Bu kitabın tıp öğrencilerine yardımcı olacağını ve sağlık alanındaki profesyonellerin, diğer tıp alanları ve immünolojik hastalıklarla ilişkili temel bilgileri içeren immünolojiiyi anlayacağını, takdir edeceğini ve bu ilginç özelliği öğrenmekten hoşlanacağını umuyoruz. Susan Rhyner, Steve Boehm, Joy Fisher-Williams, Holly Mc Laughlin ve diğer Lippincott Williams ve Wilkins çalışanlarına bu baskıdaki rehberlikleri ve destekleri için minnettarız. Ayrıca Kathleen Scogna, Betty Sun ve Matt Chansky’ye ilk baskıda olduğu gibi ikinci baskıda da işbirlikleri için teşekkür ediyoruz. Her zaman olduğu gibi, ailemizin sevgi ve sonsuz desteği için minnettarız. iii Çevirenlerin Önsözü Thao Doan, Roger Melvold, Susan Viselli, Carl Waltenbaugh tarafından hazırlanan “Lippincott’s Illustrated Reviews: Immunology” kitabı ilk olarak 2008 yılında basılmıştır. 2013 yılında ikinci baskısı piyasaya sunulan, immünoloji alanındaki temel bilgileri, kısa, öz ve renkli resimler ile görselleştirerek anlaşılabilir kılan, her bölüm sonunda bölümün içeriğini özetleyip, konuya ilişkin sorular ile bilgilerin pekişmesini sağlayan kitabın konuya ilgi duyan doktorlara, immünoloji eğitimi gören tıp fakültesi öğrencilerine, lisans, yüksek lisans ve doktora öğrencilerine katkısı olacağı şüphesizdir. Bilgi bütünlüğü bozulmadan Türkçe kelimeler kullanılarak dilimize kazandırılan bu kitabın tüm immünoloji sevenlere faydalı olmasını diliyoruz. Kitabın çevirilerini okuyarak katkı ve düzeltmelerde bulunan Prof. Dr. Haluk Barbaros ORAL’A çok teşekkür ediyoruz. Thomas Caryle’nin “en büyük hata, hata diye bir şey tanımamaktır”, sözünden yola çıkarak hatalarımızın olabileceği düşüncesiyle eleştirilerinizi bekliyoruz. İmmünoloji, sağlık ve yaşam bilimleri çalışanlarına yararlı olması dileğiyle… Günnur Deniz Gaye Erten Yıldız Camcıoğlu v İçindekiler ÜNİTE I: Olma Duyusu: Öz ve Öz Olmayanı Tanıma Kavramı 1. Bölüm: Kendinden Olanı Tanıma İhtiyacı 3 2. Bölüm: Antijen ve Reseptörler 11 ÜNİTE II: Doğal İmmün Sistem 3. Bölüm: Enfeksiyon Engelleri 25 4. Bölüm: Doğal İmmün Sistem Hücreleri 34 5. Bölüm: Doğal İmmün Sistem İşlevleri 42 ÜNİTE III: Edinsel İmmün Sistem 6. Bölüm: 7. Bölüm: 8. Bölüm: 9. Bölüm: 10. Bölüm: 11. Bölüm: 12. Bölüm: Edinsel Bağışıklık Molekülleri 59 Hücreler ve Organlar 79 İmmün Çeşitliliğin Oluşumu: Lenfosit Antijen Reseptörleri 91 Lenfosit Gelişimi 113 Lenfosit Aktivasyonu 123 Lenfosit İşlevleri 141 Edinsel Yanıtların Düzenlenmesi 158 ÜNİTE IV: İmmünitenin Klinik Yönü 13. Bölüm: 14. Bölüm: 15. Bölüm: 16. Bölüm: 17. Bölüm: 18. Bölüm: 19. Bölüm: 20. Bölüm: İyi Hasta: Doğal ve Edinsel İmmün Yanıt Sağlığı Nasıl Korur? 169 Aşırı Duyarlılık (Hipersensitivite) Tepkileri 200 İmmün Yetersizlik 219 Otoimmünite 243 Transplantasyon 260 İmmün Farmakoterapi 283 Tümör İmmünitesi 298 İmmün İşlevlerin Ölçümü 312 Gözden Geçirme Soruları 330 Kısaltmalar 343 Sözlük 348 İndeks 371 vii ÜNİTE I Olma Duyusu: Öz ve Öz Olmayanı Tanıma Kavramı GNWQI SAUTON (“Kendini bil”) Kelimeler Delphi’deki Apollo tapınağının giriş bölümünde altından yazılmıştır. Bu özdeyiş—kısa fakat derin anlam içeren—yaşamın her formu için geçerli temel ihtiyacı özetlemektedir. Dünyadaki çoğu organizma bir şekilde tek başına yaşar. Tek hücre veya partiküllerden oluşurlar ve kendi varlıklarını ayırabilmek, farketmek için gereksinimleri oldukça basittir. Onların tek hücre veya partikülleri “ben” iken, geri kalanların hepsi de “onlar” dır. Bu organizmalar “onlar” dan hangilerinin ortaklık için uygun olduğunu veya belki de hangileriyle birleşebileceğini algılamak zorundadır, ancak diğer yandan bunların öz versiyonları kendi zarları ile sınırlıdır. Evrimleri sırasında çoklu hücre içeren organizmalar yeni bir problemle karşı karşıya kaldı. Bunlar daha büyük bir bütünün çoklu –yarı-bağımsız ünitelerden oluşan bir organizma– parçası olabilmek ve avantajından yararlanabilmek amacıyla bazı özgürlüklerinden vazgeçtiler. Başlangıçta böyle ünitelerin herbiri daha büyük olan yapı içinde diğerlerine benzer ünitelerdi; böylece benzer olan diğerlerinin de kendine katılması belki de göreceli olarak küçük bir atılımdı. “Ben”; “biz” oldu; fakat bu “biz” sadece çoklu “ben” lerden oluşmaktaydı. Organizmalar karmaşıklaşırken, tek bir organizma içinde farklı hücreler kaynaşmaya başladılar ve farklı form ve fonksiyonda hücreler gelişti. “Ben” veya “biz” i “onlar” dan ayırmak daha zor bir hale geldi: “Ben” den çok farklı görünen hücre acaba aslında “biz” den midir ya da “onlar” dan olan bir istilacı mıdır? Organizmalar arasında flora düzenlemelerinin gelişmesi (örn. yosun ve mantarın liken oluşturmak üzere birleşmesi, bağırsak ve deride insan ve normal bakteri florası) daha fazla soruya neden oldu. Bir istilacı ise bu bir tehdit midir yoksa güvenli kabul edilip gözardı edilebilir mi? Eğer bir tehdit ise; onu ortadan kaldırmak için ne yapılabilir? İnsan immün sistemi için bu soruları sormak başlangıç noktasıdır. İnsan immün sistemi bu soruları sormak ve yanıtlamak için çeşitli yöntemler kullanır. Bu yöntemlerin bazıları geniş kapsamlı olarak uzun süredir kullanılmaktadır; diğerleri ise daha sınırlı organizma grupları tarafından yakın zamanda geliştirilmiştir. Bu ünite immün sistemin bu soruları nasıl ele aldığını ortaya koymaktadır. 1 1 Kendinden Olanı Tanıma İhtiyacı I. GİRİŞ r rü sle Vi Mantar Portozoa Pa ku raz rtl itik ar r le in ks To er kt i Doğal ve edinsel immün sistem, olası saldırıları algılamak üzere hücre yüzey ve soluble (çözünür) reseptörlerini kullanır. Bu reseptörler, doğal ve edinsel sistemde farklı yollardan oluşmakla birlikte iki sistem arasındaki büyük farkı da ortaya koyar (Şekil 1.3). Kanser Ba Çevremizde çok çeşitli sayıdaki organizma ve moleküller, insan vücuduna saldırmak üzere hazır bulunmaktadır. İnsan immün sistemi - bu saldırıları tanıyan ve etkisiz bırakan savunma mekanizması- “kendinden olmayan” organizma ve molekülleri kendi vücuduna ait “kendinden” olanla ayırt edebilme yeteneğine sahiptir (Şekil 1.1). Saldırganlar, vücuda dışarıdan girebilir (örn. enfeksiyon yapan organizmalar veya toksik etkenler) veya vücudumuzda büyük olasılıkla gelişen zararlı değişimler sonucunda ortaya çıkabilirler (örn. normal hücrelerin habisleşmesi ile kanser hücresine dönüşümü). İmmün sistem üç savunma katmanından oluşmaktadır (Şekil 1.2). Savunma sisteminin birinci basamağı, vücudu koruyan mekanik, kimyasal ve biyolojik bariyerlerle sağlanır. Eğer bu bariyerler aşılır ise önce doğal ve daha sonra edinsel immün sistem olmak üzere savunma sisteminin ikinci ve üçüncü basamakları etkinleşir. Tıbbi hatalar Şekil 1.1 Kişisel tehditler. Vücudumuz sürekli olarak bir çok enfeksiyon ajanı kanser hücresi, toksik moleküller ve ilaçlara maruz kalır. Vücudun içinde Vücudun dışında Bariyerler Mikroplar: • mekanik yüzlerce • kimyasal milyar Doğal immün sistem Edinsel immün sistem Mikroplar: varsa çok az • biyolojik Şekil 1.2 Mikroorganizmaların saldırısından korunma ve yanıt. İlk savunma bir çok bariyer ile sağlanır. Bariyerler aşıldığında, istila eden mikroplar doğal ve eğer gerek varsa edinsel immün sistemi tetikler. 3 4 1. Kendinden Olanı Tanıma İhtiyacı Bazı reseptörler, kendi moleküllerini, diğer algaçlar ise kendinden olmayan molekülleri tanır ve bağlanırlar. Kendinden olmayan moleküller için olan reseptörlerin bazıları kısıtlı sayıdadır ve genomda “sıkı bağlı” (hard-wired) dır, normal bireylerde yaygın olarak görülür. Bunlar, çok çeşitli organizmalar tarafından üretilen molekülleri (örn. insan hücresinde bulunmayan ancak bakteriyel hücrelerde sıkça bulunan) saptarlar. Bu “sık rastlanan” reseptörler “örgü tanıyıcı reseptörler” olarak adlandırılır (PRR’ler), sayıca 100 veya üstündedir ve savunmanın ikinci basamağı olan doğal bağışıklık sisteminin bir parçasıdır (Şekil 1.4A). Doğal bağışıklık sisteminin hücre ve molekülleri herhangi bir mikrobun saldırısına karşı hızla yanıt verir ve çoğunlukla bu etkili savunma bir çok enfeksiyondan korur. Şekil 1.3 Doğal örgü tanıyıcı reseptörler ve somatik olarak oluşan edinsel reseptörler. Her bir kişi örgü tanıyıcı reseptörleri (doğal immün sistem) ve somatik olarak oluşan reseptörleri (edinsel immün sistem) taşır. Edinsel bağışıklık sistemi (Şekil 1.4B), benzersiz hücreleri ve molekülleri ile bariyerler ve doğal immün sistemden sonra vücudu tehdit edici saldırganlara karşı üçüncü aşamada koruma sağlar. Kemik iliği ve timus kökenli lenfositler (B hücreleri ve T hücreleri, sırasıyla) gelişim süreçlerinde farklı reseptörler oluştururlar. Her bir lenfosit yeniden düzenleme (rearrangement) ile ve kısmen az sayıda olan genlerin reseptör kodlayan “birleşim geni” ne katılımı ile gelişigüzel eşsiz bir reseptör oluştururlar. Bu reseptörler, “vücut (somatik olarak oluşan) reseptörleri” olarak adlandırılır ve kendinden olan ve olmayanlar ile temas etmeden önce gelişigüzel oluşurlar; bu işlem bölüm 8’de ayrıntıları ile anlatılmıştır. Birden fazla genin birleşmesinden dolayı, her birey her biri eşsiz reseptörler taşıyan bol miktarda B ve T hücreleri üretirler. Bir sonraki işlem, bireysel olarak denetlenen her bir reseptörde, kişisel olarak özellikle kendinden olan ve kendinden olmayan çevresel bir grup reseptör topluluğunun saklanmasıdır. Ayrıca, edinsel immün sistem hücrelerinin belirli bir saldırgan veya uyarıya karşı verdiği ilk yanıt, aynı saldırgan veya uyarı ile yeniden karşılaşıldığında artmış veya baskılanmış yanıta yol açabilir. Birkaç kez karşılaşılan aynı maddeye karşı verilen bağışık yanıtı uyarlayabilme yetisi ‘immünolojik bellek’in (immunologic memory) temelini oluşturur ve edinsel bağışıklık sistemini doğal bağışıklık sisteminden ayırt eden en önemli niteliklerden biridir. Hem doğal hem de edinsel bağışıklık sistemi çok çeşitli molekül ve hücreleri içerir. Bunların bazıları biri için veya diğer sistem için tek ve eşsiz iken, bazıları her iki sistemde de görev alır. Örneğin, doğal bağışıklık sistemi hücreleri kendibaşlarına enfeksiyöz etkenlere karşı direnç oluşturabilirler. Ancak, bazıları edinsel bağışıklık sistemi kapsamındaki hücreleri etkinleştirebilir ve karşılığında bu hücreler kendi etkinliğini arttırabilir ve edinsel bağışıklık sisteminde etkinleşmiş hücreler tarafından yönetilir. Bağışıklık sistemi, yabancı etkenlere karşı birkaç savunma düzeneğine sahiptir: öldürmek, yok etmek ve izole etmek. Bu düzenekler kapsamında, organizmaya girmeye çalışan saldırganın tanınmasını izleyen evrede, savunmada yeterli sayıda hücre sağlamak için, ilintili olduğu hücrelerde çoğalma da olur. Bir çok biyolojik sistem gibi, bağışıklık sistemi de işlevlerin yapıldığından emin olmak için, eğer bir düzenek etkili olmaz ise diğeri olabilir mantığı ile yedek görevleri üstlenen düzeneklere - birbirleri ile örtüşen işlevleri yürüten birden fazla düzenek- sahiptir. Konaklar ve mikroplar, zaman içinde uygulama yöntemlerini tekrar tekrar değiştirebilirler. Bazı mikroplar, bağışık yanıttan kaçmanın yollarını geliştirmişlerdir. Konak da buna karşılık olarak ek savunma düzenekleri geliştirmiştir. Bazı mikroplar, bu stratejilerden de sonunda kaçma yolunu bulacaklardır. Antijen ve Reseptörler 1. Stem Cells and Their Differentiation 2 11 I. GİRİŞ İmmün yanıtlar bir reseptör ve bir bağcık (reseptör ile reaksiyona giren molekül) arasındaki etkileşim ile başlar. Bu etkileşim lökosit veya beyaz kan hücrelerinin uyarılmasını tetikleyen olaydır. Reseptör ve bağcığın şekli büyük önem taşır. Etkinlik, genellikle afinite aracılığı veya bağcık ve reseptör arasındaki etkileşimin gücü ile artar (Şekil 2.1). Reseptörler hücre yüzeyinde yer alabilir (örn. hücre yüzey reseptörleri) veya çözünür moleküller olabilirler (örn. lökositlerin salgısal ürünleri). Bağcıklar hücreler tarafından hücre yüzey molekülleri (örn. mikroplarda) veya çözünür moleküller (örn. hücrelerin sekresyon ürünleri) şeklinde bulunabilirler. Bir hücre yüzey reseptörüne bir bağcığın bağlanmasını birkaç etmen etkiler: şekil ve yük bağlanma afinitesi, çok sayıdaki reseptörün rol aldığı toplam afinite (avidite), tetiklenen hücre içi sinyaller ve sorgulanan etkiye tesir edebilen diğer reseptörlerin varlığı. Hücrenin nasıl bir durumda sin- Şekil 2.1 Reseptör-bağcık etkileşimleri. Reseptörler çözünür veya zara bağlı molekül veya bağcıklara bağlanır. Eğer bağlanma yeterli ise, reseptör hücreye sinyal iletebilir. 11 12 2. Antijen ve Reseptörler Şekil 2.2 Reseptör-bağcık bağlanması sonucu etkiler. Bir hücre sonuçda oluşacak olayı belirlemek üzere bir çok reseptörlerden gelen mesajları birleştirir. yalleri aldığı bu sinyallere yanıt verip verilmeyeceğini belirleyebilir (Şekil 2.2). Hücreler sıklıkla pozitif veya negatif sinyaller sağlayan aktive olmuş çok sayıdaki reseptörden gelen bilgileri birleştirir ve nasıl hareket etmesi gerektiğine karar verir. Hem doğal hem de edinsel immün sistemin hücreleri tarafından tanınabilen bağcıklar toplu olarak antijenler olarak, bir reseptöre bağlanan en küçük saptanabilen antijen parçası ise epitop olarak bilinir. Doğal immün sistem çok çeşitli mikroorganizmalar tarafından betimlenen epitopları tanımak için sınırlı sayıda reseptör kullanır. Diğer taraftan, edinsel immün sistem sadece kemik iliği kökenli lenfositler (B lenfositleri veya B hücreleri) ve timus kökenli lenfositler (T lenfositleri veya T hücreleri) tarafından taşınan çok sayıda epitop spesifik lenfosit reseptörleri oluşturur. B ve T hücrelerindeki farklı reseptörler immün yanıtın oluşumunda ilk önemli basamak olarak belirli epitopların moleküler yapılarını tanırlar. Genelde reseptörlerle ilgili olarak, hem antijenin moleküler yapısı hem de antijenin lökosit reseptörleri ile etkileşimi bu yüksek oranda özelleşmiş reseptörlere bağlanma yoluyla oluşacak immün yanıtı büyük ölçüde etkiler. II. ANTİJENLER Klasik olarak bir antijen; immün sistem tarafından tanınabilen bir organizma, bir molekül veya molekülün bir parçası olarak tanımlanır. Antijenler, basit veya kompleks, protein, karbonhidrat veya sentetik kaynaklı olabilir. Sıklıkla, bu terim T ve B lenfositlerinde bulunan çok sayıda reseptör tarafından tanınan moleküllerle birinci derecede ilişkilidir. Biz bu kullanıma devam edeceğiz II. Antijenler 13 ve “antijen” ve “epitop” terimlerini somatik gelişen T ve B hücre reseptörleri tarafından tanınan maddeler için kullanacağız. Bununla birlikte bu konuda antijen olarak tanımlanan moleküllerin diğer hücrelerde de bulunan farklı tip reseptörlere de bağlanabileceği unutulmamalıdır. A. Epitoplar: Temel tanıma ünitesi Antijen reseptörleri, somatik olarak oluşan B ve T hücre reseptörleri tarafından tanınan bir antijenin en küçük parçası olan antijenik determinant veya epitop olarak adlandırılan moleküllerin farklı bölgelerini tanır (Şekil 2.3). Her biri benzersiz bir dizi reseptör taşıyan farklı lenfositler aynı antijende farklı epitopları tanıyabilirler. Bazı reseptörler (örn. B hücre reseptörleri) serbest çözünür moleküllerin bir kısmını, yüzeye bağlı molekülleri veya hatta antijenin proteolitik parçalarını tanıyabilirler. Diğer reseptörler (örn. T hücre reseptörleri) sadece onları T hücrelerine gösteren özelleşmiş konak hücre yüzey moleküllerine sabitlenmiş küçük fragmanlar üzerindeki epitopları bağlayabilir. Tetiklenen immün yanıtların yapısına bağlı olarak antijenler/epitoplar üç fonksiyonel tipe ayrılır. İmmünojen, hapten ve tolerojenler. B. İmmünojenler İmmünojenler hem immün yanıtı indükleyen hem de bu yanıtın hedeflerini oluşturan epitopları içerirler (Tablo 2.1) Doğal immün sistem tarafından oluşan immün yanıtın şiddeti aynı immünojenle kaç kez karşılaşmış olursa olsun aynıdır. Buna karşın edinsel immün sistemin aynı immünojenle tekrar karşılaşması sıklıkla epitop-spesifik immün yanıtın yoğunluğunu arttırır. Antijenlerdeki epitoplar çözünür reseptörler veya hücre yüzey reseptörlerine bağlanabilirler, ancak tüm antijenler immünojen değildir. Ne yazık ki “antijen” ve “immünojen” terimleri sıklıkla birbiri yerine kullanılmaktadır. Bu kitapta, immünojen terimi spesifik, pozitif immün yanıtı harekete geçiren madde veya antijen olarak, antijen terimi ise immün sistem tarafından tanınan bir molekül veya hücre olarak kullanılmıştır. Bazı immünojenik olmayan moleküller (örn. haptenler) bir immünojene bağlanabilir. Bu durumda, immünojen bir taşıyıcı olarak kabul edilir. C. Haptenler Haptenler küçük, normalde immünojenik olmayan ve sentetik epitoplar gibi davranan biyolojik kökenli olmayan moleküllerdir. Haptenler antijendirler ve immün reseptörlere bağlanabilirler, fakat spesifik immün yanıtı uyarmazlar ve bu nedenle immünojenik değildirler. Bununla birlikte, bir hapten kimyasal yolla bir immünojene bağlandığı zaman (aynı zamanda taşıyıcı olarak da adlandırılır), immün yanıtlar immünojenin hem hapten hem de epitoplarına karşı oluşabilir (Tablo 2.1). D. Tolerojenler İmmün repertuvarın gelişimi süresince (bir bireyde immünolojik reseptör geliştirilen epitopların hepsinin toplamı) ilk olarak kendinden olan (öz) molekül ve hücrelere karşı tolerans gelişir. Bu nedenle, normal, sağlıklı durumda öz antijenlere karşı immün yanıt gelişmez. Kendinden Şekil 2.3 Epitoplar ve antijenler: karışıklığın dereceleri. Kompleks antijenler çok sayıda farklı epitoplar içerebilirler. 14 2. Antijen ve Reseptörler Tablo 2.1 İMMÜNOJENLER VE HAPTENLER Protein epitopa yanıt Haptene yanıt Yorum Evet Uygulanamaz İmmün yanıt oluşturan enjekte edilen bir protein (bazen taşıyıcı olarak adlandırılır) immünojen olarak isimlendirilir Sentetik epitop veya hapten Uygulanamaz Hayır 2,4-dinitrofeniltirozin gibi sentetik bir molekülün enjeksiyonu kendi başına immün yanıt oluşturmaz ve hapten olarak isimlendirilir Hapten-taşıyıcı kenetlenmesi Evet Evet Kimyasal olarak taşıyıcıya bağlanmış bir haptenin enjeksiyonu hem haptene hem de taşıyıcı epitopa(lara) karşı immün yanıt oluşturur Taşıyıcıya kenetlenmeyen hapten Evet Hayır Birleşmemiş hapten ve taşıyıcı enjeksiyonu yanıt oluşturmaz Birlikte enjeksiyon Yapı İmmünojen veya taşıyıcı Epitop Protein olmayan (öz olmayan) antijenler sürekli yabancı olarak tanınır. Tolerans antijenlerin oral olarak uygulandığı durumlardaki gibi yaşamın daha sonraki dönemlerinde de gelişebilir. Tolerojenler edinsel immün yanıtsızlığı uyarırlar. Bununla birlikte, immünojenlerin aksine, bir tolerojenle karşılaşma yanıtı arttırmak yerine azaltır (Tablo 2.1). E. İmmünojenite Belirli kurallar olmamasına rağmen, immün sistemle karşılaşmadan önce bir maddenin immünojen olup olmadığını belirleyen bazı yöntemler vardır. • Büyüklük: 10 kDa’dan daha büyük proteinler genellikle daha immünojeniktir. • Karmaşık olma: Çok sayıda farklı epitop içeren karmaşık moleküller sadece bir tane veya az sayıda epitop içerenlere göre daha çok immün yanıt oluşturmaya yatkındır. III. Reseptörler 15 • Şekil ve erişebilirlik: Epitoplar immün sisteme erişebilir ve “görünür” olmalıdır. • Kimyasal özellikleri: Protein yapısındaki bir immünojen fagositler tarafından enzimatik olarak parçalanabilir. Örneğin L-aminoasit içeren polipeptidler genellikle iyi immünojendir, buna karşılık D-aminoasit içeren polipeptidler zayıf immünojendirler, çünkü proteolitik enzimler aminoasitlerin sadece L-formlarını parçalayabilir. Bir çok karbonhidrat, steroidler ve yağlar zayıf immünojen gibi davranırlar. Aminoasitler ve haptenlerin kendisi immünojenik değildir (Şekil 2.4). III. RESEPTÖRLER İmmün sistemin işlevleri, kendisine bağlanan reseptör ve bağcıklara bağlıdır. Reseptörlerin bağlanması, reseptör ve bağcıklara bağlı veya bunlara eşlik eden hücre ve molekül tiplerine bağlı olarak çok çeşitli etkinliklerin başlamasına yol açar. Bazı reseptörler, hücreler arası sinyalleri oluşturan moleküllere bağlanmak üzere yapılandırılmıştır. Diğerleri ise yabancı misafirlerin varlığını saptamak üzere çevreyi gözetler. Başkaları da komşularının öze ait olup olmadığını ve tehdit oluşturup oluşturmamalarını denetler. A. Önceden oluşturulmuş reseptörler Enfeksiyon etkenlerine karşı ilk savunma, hızla yanıt vermeyi sağlayan hazır reseptörler içeren doğal immün sistemin elemanları tarafından geliştirilir. Bu yanıt, edinsel immün sistem yanıta hazırlanırken kısmen koruma sağlar. 1. Örgü tanıyıcı reseptörler: Doğal immün sistemin reseptörleri, konak hücrede bulunmayan fakat mikroplarda bulunan geniş yapısal motifleri (benzer tasarım olarak) tanır. Bu reseptörler, örgü tanıyıcı reseptörler (PRRs) olup çözünür halde (örn. daha sonraki bölümde tartışılacak olan immün sistemin önemli bir kısmını içeren, kompleman proteinleri) veya konak hücre yüzeylerinde bulunur. Bunlar şeker kombinasyonları, bazı proteinler, yağlar ve (yaygın olarak mikroplarla ilişkili) nükleik asitleri içeren patojen eşlikçi moleküler örgüleri (PAMPs) tanırlar (Şekil 2.5). PRR-PAMP bağlantısı patojenleri yok etmek üzere enflamasyonu tetikler. 2. Toll-benzeri reseptörler: İnsanda, PRR’ler çok sayıdaki konak hücrede mevcut olan Toll-benzeri reseptörleri (TLRs) de içerirler (Tablo 2.2). Mikroorganizma üzerindeki bir PAMP ile bağlanma ile tetiklenen Toll-benzeri reseptörler; enflamasyon geliştirmek amacıyla sitokinlerin transkripsiyonel aktivasyonu, sentezi ve salgılanması ile enfeksiyon bölgesine makrofaj, nötrofil, doğal öldürücü (NK) hücre ve dendritik hücrelerin gelmesinin sağlanması gibi olayları içeren savunma yanıtının geliştirilmesine neden olur. Şekil 2.4 İmmünojeniteyi yöneten etmenler. Genel olarak, antijen büyüklüğü ve karmaşık yapısı arttıkça, muhtemel epitopların çeşitliliği ile immünojenite de artış gösterir. Çalışma Soruları 2.2 Aşağıdakilerden hangisi 25 yaşındaki bir erkekte en büyük edinsel immün yanıtı oluşturur? A. aynı 25 yaşındaki erkek bireyden 250.000-Da plazma proteini B. bakteri tarafından yapılan 150.000-Da toksin C. şempanze kaynaklı 500-Da plazma proteini D. akraba olmayan bir bayandan 400-Da kolesterol molekülü E. tüm türlerde bulunan 200-Da karbonhidrat molekülü 2.3 Gelişiminin erken döneminde kendi spesifik epitopu ile bir lenfosit antijen reseptörünün bağlanması hücrenin uyarılmaması veya ölümü ile sonuçlanır. Bu durumda sorgulanan epitop nasıl tanımlanır? A. B. C. D. E. adjuvan taşıyıcı hapten immünojen tolerojen 2.4 Doğal öldürücü hücreler MHC I ekspresyonu göstermeyen Epstein-Barr virüsü ile enfekte B hücrelerini lize eder. Litik aktiviteyi başlatan NK reseptörleri hangisidir? A. B. C. D. E. kompleman reseptörleri Fc reseptörleri öldürücü aktivasyon reseptörleri öldürücü inhibitör reseptörler T hücre reseptörleri 2.5 Makrofajların antikor aracılı güçlenmesi aşağıdakilerden hangisi yoluyla gerçekleşir? A. B. C. D. E. kompleman reseptörleri Fc reseptörleri öldürücü aktivasyon reseptörleri örgü tanıyıcı reseptörleri Toll-benzeri reseptörler 21 Doğru cevap B. Bakteriyel toksinler sıklıkla çok immünojeniktir. Bir birey normalde kendi plazma proteinlerine karşı edinsel immün yanıt geliştirmemelidir. 500-Da şempanze plazma proteini edinsel immün sistemin radarından kaçacak kadar küçüktür; bunun olası nedeni epitop sayısındaki düşüklüktür. Bir kolesterol molekülü büyüklüğünden bağımsız olarak genelde immünojenik değildir. Normal bireylerde immün yanıtlar kendi doku veya sıvılarında eksprese edilen karbonhidratlara karşı gelişmez. Doğru cevap E. Tolerojen edinsel immün yanıtta seçici olarak yanıtsızlık oluşturan bir moleküldür. Buna karşılık adjuvan immünojeniteyi arttırır. Bir taşıyıcı ve bir immünojen edinsel immün yanıt oluşturur. Bir hapten kimyasal olarak bir immünojene bağlı olmadan immün yanıt oluşturamaz. Doğru cevap C. Doğal öldürücü (NK) hücreleri hücre için enfeksiyonlara yanıt olarak hücreler üzerinde eksprese edilen stres moleküllerini (MICA ve MICB) saptamak üzere öldürücü aktivasyon reseptörlerini kullanarak çekirdekli hücreleri dikkatle inceler. Epstein-Barr virüs enfeksiyonu hücrelerde stres moleküllerinin gösterilmesini ve aynı zamanda MHC sınıf I moleküllerinin ekspresyonunu arttırır. KAR bağlanması NK hücrelerindeki litik aktiviteyi tetikler. Hedef hücrenin öldürülmesi öldürücü inhibisyon reseptörlerinin (hedef hücreler üzerindeki MHC sınıf I moleküllerinin tanınması) uygun bağlanmasına kadar devam eder. Eğer KIR’lar yeterli düzeyde bağlanmazsa, KAR ile başlatılan lizis süreci ilerler. Kompleman reseptörleri hücre dışında oluşan aktive kompleman fragmanlarını bağlar. Fc reseptörleri hücre dışı antijenlere bağlanan antikorlarla birleşir. NK hücreleri T hücre reseptörlerini eksprese etmezler. Doğru cevap B. Epitopun bağlanması antikor molekülünün Fc parçasında konformasyonel değişikliğe neden olur. Fc reseptörleri (FcR) konformasyonel olarak değişmiş antikor moleküllerini tanır ve onlara bağlanır; bu bağlanma hücrelerin ve ortadan kaldırılmak üzere antikorlar tarafından “işaretlenmiş” moleküllerin fagositozunu uyarır. Kompleman reseptörleri kompleman komponentleri veya fragmanları tarafından işaretlenmiş molekül ve hücreleri bağlar ve fagosite edilmelerini sağlar. Öldürücü aktivasyon reseptörleri, örgü tanıyıcı reseptörler ve Toll-benzeri reseptörler antijen-antikor komplekslerini tanımazlar. 22 2. Antijen ve Reseptörler 2.6 Yedi yaşında bir kız çocukta yer fıstığı yedikten sonra tüm vücutta kaşınma ve döküntü semptomları gösteren yer fıstığı allerji hikayesi mevcuttur. Çocuğun semptomları yanlışlıkla tekrarlayan karşılaşmalardan dolayı daha da ciddi hale gelmiştir. Bu çocuk için yer fıstığı büyük oranda nasıl tanımlanabilir? A. B. C. D. E. adjuvan hapten immünojen doğal immün sistem antijen tolerojen Doğru cevap C. Yer fıstığı ile tekrarlayan karşılaşmaların immün reaksiyonu şiddetlendirmesi çocuğun yer fıstığının bir proteinine karşı edinsel immün yanıt geliştirmiş olduğunu gösterir. Bir tolerojen tekrarlayan karşılaşmalarda immün yanıtı azaltır. Yer fıstığına karşı allerjik yanıtı arttıracak bir adjuvanın varlığı muhtemel olarak bulunmaz. Yer fıstığı tek başına bu yanıtı oluşturmuştur, fakat bir hapten immün bir yanıta sebep olmaz. Tekrarlayan karşılaşmalarda immün yanıttaki artışın varlığı doğal immün yanıt olasılığını ortadan kaldırır. 2.7 Aşağıdakilerden hangisi için Fc reseptör birleşmesi öncesinde epitop bağlanması gerekli değildir? A. B. C. D. E. taşıyıcı moleküller hapten-taşıyıcı birleşikleri haptenler IgE IgG 2.8 İmmün sistem hücreleri yüzey reseptörlerinin bağlanması ile tetiklenir. Genel olarak gösterilecek etkinlik aşağıdakilerden hangisi tarafından belirlenir? A. hücre başına tek bir reseptör B. tüm hücre yüzeylerinde bulunan tek tip reseptör C. tek hücre yüzeyindeki çoklu reseptörler tarafından oluşturulan sinyallerin birleşimi D. sadece çözünür ilgandlara bağlanan çoklu reseptörler E. geniş bir bağcık dizisine bağlanma yeteneğindeki nonspesifik reseptörler Doğru cevap D. Fc reseptörleri immünoglobülin (Ig) moleküllerinin sadece “kuyruk” veya Fc parçalarına bağlanır. Sadece IgE epitop bağlanması öncesinde uygun Fc reseptörüne bağlanmış olabilir. Fc reseptör bağlanması hapten, taşıyıcı veya bunların birleşikleri için gerekli değildir. Doğru cevap C. Hücreler herbiri spesifik olarak farklı bir bağcığa bağlanma yeteneği gösteren çok sayıda reseptör tipleri taşırlar. Belirli bir hücre yüzeyindeki reseptörlerin çok sayıdaki bağlanma kombinasyonları hücre tarafından incelenir ve uygulanması gereken eylemin belirlenmesinde kullanılır. Gözden Geçirme Soruları 330 1. 10 yaşındaki erkek hastaya akut bakteriyel enfeksiyon tanısı konuldu. Kan lökosit sayısı mikrolitrede 38.000 µL (referans aralığı: mikrolitrede 4.500-12.500). Bu hastanın kanında artmış sayıda bulunan baskın hücre tipi A. eozinofiller B. nötrofiller C. monositler D. B hücreleri E. dendritik hücreler Doğru cevap B. Bölüm 4, sayfa 38’e bakınız. 2. Bir araştırmaya katılan 25 yaşındaki sağlıklı bir tıp öğrencisinin periferik kan örneğinden sitotoksik T hücreleri ayrıştırıldı. Bu hücreler aşağıdaki moleküllerden hangisini CD8’e ek olarak hücre yüzeylerinde taşırlar? A. CCL2 B. CD1d C. CD3 D. CD4 E. CD19 Doğru cevap C. Bölüm 16, sayfa 80-81’e bakınız. 3. Daha önceden sağlıklı olan 17 yaşındaki bir erkek hasta, diz ve dirseklerinde yeni başlayan şiddetli ağrının değerlendirmesi için başvurur. Ateşlidir ve gövdesinde, kollarında ve bacaklarında döküntüler bulunmaktadır. Geçmiş öyküsünde dikkat çeken bir bulgu yok ve tüm aşıları günceldir. Sorgulama 3 hafta önce ilaçsız iyileşen boğaz ağrısı olduğunu ortaya çıkarır. Bu hastada görülen belirtiler ve semptomlar büyük olasılıkla … sonucudur A. allerjik tepki B. hücre aracılı aşırı duyarlılık C. sitotoksik tepki D. temas dermatiti E. immün kompleks hastalığı Doğru cevap E. Bölüm 14, sayfa 207-210’a bakınız. 4. Periferik kan örneklerinde yardımcı T hücrelerini belirlemede aşağıdaki proteinlerden hangisine karşı antikorlar kullanılır? A. CCL21 B. CD4 C. CD56 D. CXCR4 E. LFA-1 Doğru cevap B. Bölüm 6, sayfa 72’ye bakınız. Gözden Geçirme Soruları 331 5. 4 yaşındaki bir erkek çocukta, ciddi pnömokokal sepsis atakları ile seyreden yineleyen bakteriyel enfeksiyon öyküsü var. Serum immünoglobülin düzeyleri saptanamayacak kadar düşük bulunur ve X’e bağlı hastalık tanısı konulur. Bu hastadaki bulgulardan büyük olasılıkla sorumlu olabilecek hastalık A. Bruton agammaglobülinemisi B. Chediak-Higashi sendromu C. yaygın değişken immün yetersizlik D. DiGeorge sendromu E. herediter (kalıtsal) anjioödem Doğru cevap A. Bölüm 15, sayfa 227 ve 229’a bakınız. 6. 27 yaşındaki bir kadın, iştah kaybı, bitkinlik ve birkaç aydır devam eden kas ağrılarının değerlendirilmesi için başvurur. Ayrıca günışığına karşı duyarlılığının arttığını bildirir. İncelemeler, anti nükleer antikorların varlığını ortaya çıkarır. Onun durumuyla büyük olasılıkla bağlantılı HLA geni A. B8 B. B27 C. Cw6 D. DR3 E. DR4 Doğru cevap D. Bölüm 16, sayfa 254-255’e bakınız. 7. 17 yaşındaki kadın hasta dikkate değer bir uyarlanmış immün yanıt oluşturmuştur. Aşağıdakilerden hangisi bu yanıtın tetiklenmesinde büyük olasılıkla görev almıştır? A. kendi kan plazmasından kaynaklanan albümin (protein) B. Clostridium botulinum’dan kaynaklanan botulinum toksini C. oral kontraseptiften kaynaklanan etinil östradiolu (östrojenik steroid hormon) D. yüksek fruktozlu mısır şurubundan kaynaklanan fruktoz E. fare proteininden kaynaklanan glisin (aminoasit) Doğru cevap B. Bölüm 2, sayfa 14-15’e bakınız. 8. 27 yaşındaki sağlıklı bir erkek bir araştırmaya katılır. MHC sınıf II molekülleri taşıyan hücreler, periferik kandan ayrıştırılır. Aşağıdaki hücre tiplerinden hangisi izole edilmiştir? A. B hücreleri B. Eozinofiller C. Eritrositler D. Granülositler E. Doğal öldürücü hücreler Doğru cevap A. Bölüm 6, sayfa 67’e bakınız. 9. Lenfositlerin belirli bir topluluğu otoreaktif lenfositlerin etkinleşmesini baskılar. Bu gibi baskılayıcı hücreler her iki … taşırlar A. CD4 ve CD25 B. CD19 ve CD45 C. CD28 ve CD80 D. IgA ve IgD E. IgG ve IgM Doğru cevap A. Bölüm 12, sayfa 161’e bakınız. 332 Gözden Geçirme Soruları 10.Daha önceden sağlıklı 9 yaşındaki kız geçmişte hiç karşılaşmadığı Streptococcus pyogenes’in bir suşuyla enfekte oldu. Bu kız bir doğum günü partisini kaçırmak istemiyor, boğaz ağrısından yakınmıyor ve tıbbi tedavi almıyor. 2 hafta sonra semptomları iyileşmiş ve mikroorganizma sayıları hızla azalmıştır. Bu enfeksiyonun temizlenmesinden sorumlu antikor izotipi …’dır. A. IgA B. IgD C. IgE D. IgG E. IgM Doğru cevap D. Bölüm 16, sayfa 246’ya bakınız. 11.Büyük miktarda belirli bir immünoglobülin izotipi, gastrointestinal mukoza yüzeyiyle bağlantılı bulundu. Büyük olasılıkla bu immünoglobülin izotipi …’dır. A. IgA B. IgD C. IgE D. IgG E. IgM Doğru cevap A. Bölüm 13, sayfa 187’e bakınız. 12.Naif bir B hücresi kandan lenf düğümüne göçer ve ilk olarak lenf düğümünün yüksek endotel venülleri boyunca ilerler. Aşağıdakilerden hangisi yuvarlanma sürecini kolaylaştırmak için B hücresi tarafından taşınır? A. C3a B. CD4 C. ICAM-1 D. IgM E. L-selektin Doğru cevap E. Bölüm 6, sayfa 71’e bakınız. 13.Evine yakın çocuk bakım kurumuna katılmak için gerekli tüm aşılarını olmuş 18 aylık sağlıklı kız çocuğa, ailesi ile taşınacağı bölgede invazif pnömokok hastalığından birkaç yıl korunmak için ek aşı yapılması istenmiştir. Bununla birlikte, uzun süreli immünite sağlamak için 4 doz tavsiye edilir. Aşağıdakilerden hangisi tam immünite kazanmadan önce niçin invazif pnömokok hastalığı gelişmediğini en iyi açıklar? A. Anerji B. Genetik kayma C. Toplum (herd) immünitesi D. İmmün kaçış E. Tolerans Doğru cevap C. Bölüm 13, sayfa 192’ye bakınız. Sözlük 348 ABO kan grupları eritrositlerin yüzeyinde en sık bulunan bileşen, karbonhidrat molekülleri. ABO lokusu üç allele sahiptir: A, B, ve O. A ve B allelleri glikozil transfrazı sırasıyla N-acetylgalacosamin ve galaktoz için üretirken, O alleli işlevsel bir enzim üretemez. Adjuvan antijenin immünitejisini arttırmak için onunla beraber enjekte edilen birçok yabancı madde. Bunlar, öldürülen bakteri (bordetella pertussis, mycobacteria) veya bakteriyel ürünler (endotoksin gibi) veya emülsiyonları (Freund’un eksiksiz adjuvanı, alum) içerirler. Afinite iki molekül arasında nonkovalent olmayan etkileşimin termodinamik ölçümü, genelikle bir antikorun kendisine uygun antijenik ögesi ile. Agammaglobülinemia ciddi yetersizlik veya bir veya daha fazla immünoglobülin izotipinin yokluğu. Aglütinasyon mikrobiyal yayılmayı önlemek için antikorlarla çapraz bağlanmalarının sonucunda antijen taneciklerinin kümelenmesi (bakteri, hücre, tanecik). Yöntem olarak aglütinasyon, ABO gibi kan gruplarının kolay ve hızla saptanmasını sağlar. Ağır kombine immün yetersizlik (SCID) otozomal veya X’e bağlı genler nedeniyle gelişen hem T hem de B hücrelerini etkileyen çekinik kalıtılan kök hücre eksikliğidir. Ağır Zincir immünoglobülin molekülünün daha yüksek moleküler ağırlıktaki polipeptid zinciri. İmmünoglobülinin sınıfını veya izotipini belirler. Aktif Bağışıklık pasif immüniteden kişinin immün sisteminin duyarlaştırılması ve immün cevabıyla ayrılan bağışıklık. Aktivasyon (etkinleşme) lökositler için, dinlenme halinden işlev olarak etkin konuma geçmesi. Moleküller için, enzimatik olarak etkin olmayan bir durumdan enzimatik olarak etkin bir duruma geçmesi. Allerjen antijen, genellikle immünojen, allerjiyi tetikleyen. Allerji toplumdaki çoğu kişi için antijenik olmayan bir maddeye karşı oluşan tip 1 aşırı duyarlılık. Sıklıkla IgE sınıfında bir antikor cevabı görünür. Allelik dışlama hücresel düzeyde, her B lenfositi sadece hafif ve ağır zincirin bir allelik formunda immünoglobülini hücre yüzeyinde sergiler (allotip), farklı allel bulunuyorsa hücre yüzeyinde sergilenmez. Organizma düzeyinde her bölgedeki alleller farklı B hücreleri tarafından sergilenir. Allo bir ön takı, aynı türün genetik olarak farklı üyeleri anlamında Alloantijen aynı türün başka bir bireyinde veya eş-soy çaprazlamalarından elde edilen antijen. Böyle antijenler genetik polimorfizmlerin sonucudur. Doku uygunluk antijenleri en yaygın örneklerdir. Sözlük 349 Allograf aynı türün genetik olarak özdeş olmayan bireyleri arasındaki doku nakli, homograf da denir. Allotip bireyler arasında veya aynı türün aynı soydan gelenlerin arasında farklılık gösteren, belirli bir immünoglobülin sınıfının ağır veya hafif zinciri üzerindeki yapısal bir bölge. Genetik çalışmalar için bir belirteç olarak kullanılabilir. Alt grup aynı sınıfın immünoglobülinleridir (örn IgG) fakat CH bölgesinde belirlenen antijenik belirteçleri veya elektroforetik hareketi farklıdır (örn. IgG1, IgG2, IgG3, IgG4). Alternan kompleman yolağı 3 kompleman etkinleşme yolağından biri. Alternan yolak C3 ve B’nin mikroplar tarafından üretilen bir PAMP‘a bağlanmasıyla başlatılır. Ana doku uyumluluk kompleksi (MHC) bazı baskın doku uyumluluk antijenleri, immün yanıt ve baskılama bölgesi, bazı lenfosit ve makrofaj antijenleri ve kompleman öğelerini haritalayan genleri içeren genetik materyal bölgesidir. 3 sınıf MHC molekülü tanımlanmıştır. Sınıf I molekülleri, beta 2 mikroglobülinle bağlantılı tek zincir, yaklaşık 45000 Da moleküllerdir. Sınıf II moleküller kovalent olmayan bağlarla bağlı α (alfa) ve β (beta) zincirler olarak adlandırılan heterodimerlerdir (sırasıyla yaklaşık 29000 ve 33000 Da). Sınıf III moleküller MHC sınırlarında genetik bölgesi bulunan kompleman proteinleridir. İnsanlarda MHC, HLA olarak, farede H2 ve sıçanda Rt-1 olarak adlandırılır. Anafilaksi solunum güçlüğü ve hipotansiyona yol açan sistemik aşırı duyarlılık tepkisi. Anaflaktoik reaksiyon travma, sıcak, soğuk gibi fizik uyaranlar sonucu gelişen immünolojik olmayan bölgesel veya sistemik tepki Anaflatoksin mast hücrelerinin degranülasyonuna ve vazoaktif aminlerin salınımına neden olan C3 veya C5 in küçük parçası (C3a veya C5a). Anamnestik yanıt ikincil immün yanıt ile aynı anlamda. Anerji immün yanıtsızlık (baskılama ve tolerans’a bakınız). Ani duyarlılık antijenin vücuda verilmesinden sonra dakikalar veya saatler içinde gelişen ve antikor aracılı olan özel bir immün tepki. Antihistaminik histaminin etkisini engelleyen (antikor değil) farmakolojik madde. Antijen immün sistem tarafından tanınan molekül veya molekülün parçası. İmmün yanıtın özgül olarak hedefi. Bir antijen, bir çok determinant veya EPİTOP’tan ibarettir (determinant, epitop, immünojene bakınız). Antijen bağlanma noktası molekülün Fab kısmında bulunan, uygun epitopa bağlanan antikorun bağlanma noktası. Antijen intiharı bu yöntem, hücreleri yüksek radyoaktivite içeren antijenlere maruz bırakarak, belirli antijenler için reseptörler taşıyan hücreleri zedeler. Bölgesel ışınlama, hücrelerin ölümüne yol açar. Alternatif olarak antijene iliştirilen herhangi bir toksik madde (örn. risin) antijene özgül bir reseptör taşıyan hücrenin yıkımına neden olabilir. 350 Sözlük Antijen işleme antijen sunumundan önce genellikle makrofaj ve dendritik hücrelerde görülen, hücre içi antijenin enzimatik yıkımı. Antijen işlenmesine eşlikçi taşıyıcı (TAP-1, TAP-2) ATP bağlayıcı kaset proteinleri, MHC sınıf I moleküllerine yüklenmek için sitozolden endoplazmik retikulumun lümenine kısa peptidlerin taşınmasına katılır. Antijen sunumu hücrenin yüzeyinde bulunan MHC sınıf 1 veya MHC sınıf 2 moleküllerine bağlanan antijenik peptidin sunumu-gösterimi. T lenfositleri, antijeni sadece bu şekilde sunulduğunda tanır. Antijenik belirteç epitop olarak da bilinen en küçük immün yanıt birimi. Genellikle 4 ila 6 aminoasit büyüklüğünde olduğuna inanılır. Antijenite antikor veya antijene özgül T hücre reseptörü ile tepkimeye giren bir maddenin niteliği, fakat bu antijenin immün yanıtı tetiklemesi gerekmez, immünojen’e bakınız. Antikor bilinen bir maddeyle (antijen) özgül olarak bağlanabilen immünoglobülin molekülü (immünoglobülin’e bakınız). Antikor terimi, özgüllüğün bilindiğini işaret eder. Antikor bağımlı hücre ilişkili sitotoksite (ADCC) duyarlı olmayan hücrelerin (örn. bağışık olmayan hayvan hücreleri) özgül bir antikorla kaplanan diğer hücreleri parçalama yeteneği. Antiserum bilinen özgüllükte antikor molekülleri içeren hücresel bölüme sahip sıvı. Antiserumlar sıklıkla antijenle bağışıklanarak hazırlanır. Antitoksin bakterinin çözünebilen toksik ptoteinlerini etkisizleştiren koruyucu antikorlar Apandiks çekumdan köken alan, lenfoid hücrelerden zengin kese benzeri bir yapı. Apoptoz programlı hücre ölümü; DNA bölünmesi, çekirdeğin yoğunlaşması ve apoptotik hücrenin fagositozunu sağlayan plazma zar kabarmasını içeren olaylar dizisini izler. En önemlisi bu hücre ölümü iltihaba neden olmaz. Arthus reaksiyonu antijen-antikor bileşeninin neden olduğu bölgesel immün (aşırı duyarlılık) tepkime. Damar hasarı, tromboz, kanama ve ivedi enflamasyon ile sonuçlanır. Aşılama (bağışıklama) özgül bağışıklığı tetikleyen virülan olmayan ve inaktif virüs veya bakterinin bireye verilmesi. İnek çiçeği virüs veya vaccinia’dan köken alır. Çiçek hastalığına karşı özgül immüniteyi tetiklemek için Edward Jenner tarafından kullanıldı. İnek çiçeği aşısı veya vaccinia, insanlarda sınırlı enfeksiyona neden olur, fakat çiçek virüsüne karşı bağışıklığı sağlar. Aşırı değişken bölge immünoglobülin ağır ve hafif zinciri tanımlanan değişken bölgesinde farklı moleküllerin aminoasit dizilimlerinde aşırı çeşitlilik gösteren bölgeye denir. Antikor-bağlayan bölge aşırı değişken bölgeleri içerir. Aşırı duyarlılık zayıf bir ifadedir, yaygın olarak kullanılır, konak hayvana bir şekilde zarar veren immün durum için kullanılır. Ataksi telenjiektazi immünolojik ve nörolojik anormallikler gösteren karmaşık sendrom. Ataksi kas kontrolünde dengesizlik, telenjiektazi: genişlemiş kılcal kan damarları.