Sunulan Bildiriler Presented Proceedings TÜRKĠYE’DE EKONOMĠK BÜYÜME, NĠHAĠ ENERJĠ TÜKETĠMĠ VE DIġ TĠCARET AÇIĞI ARASINDAKĠ ĠLĠġKĠ Economic Growth, The Relationship Between Final Energy Consumption And The Foreign Trade Deficit In Turkey Zeynep KARAÇOR1, Erhan DUMAN2 Özet Reel ekonomik büyüme ile nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı arasındaki ilişki ekonomi politiği açısından her geçen gün önemi artmaktadır. Bu değişkenler arasındaki ilişki enerji politikası açısından da önemlidir. Ayrıca bir ülkenin enerji politikasını ekonomik ve ulusal politikalar kadar önemsemesi gerekmektedir. Bu çalışmada, Türkiye’nin 1980-2014 dönemine ait nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı ile reel ekonomik büyüme arasındaki ilişki zaman serilerindeki gelişmeler dikkate alınarak analiz edilmiştir. Gerçekleştirilen analizler sonucunda, reel ekonomik büyüme, nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı arasındaki uzun dönemli ilişki Johansen eşbütünleşme testi ile tespit edilmiş ve Granger nedensellik testi yardımıyla nedenselliğin yönünün nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığından reel ekonomik büyümeye doğru olduğu belirlenmiştir. Anahtar Kelimeler: Ekonomik büyüme, nihai enerji tüketimi, dış ticaret açığı ve Johansen eşbütünleşme analizi. ABSTRACT Reel economic growth with the final energy consumption and the foreign trade deficit the relationship between the economy is increasing in terms of political importance day by day. These variables between of the relationship are also important in terms energy policy. In addition, one of the nation's energy policy must be heeded as important as economic and national policies. In this study, the relationship reel economic growth with the final energy consumption and the foreign trade deficit was analyzed by the developments time series considering in Turkey with the period 1980-2014. According to the result of the analysis, with long-term relationship between reel economic growth with the final energy consumption and the foreign trade deficit has been identified Johansen cointegration test and ıt was seen by using Granger causality test that the causality runs from final energy consumption and the foreign trade deficit with the reel economic growth. In addition, ıt has been detected that there are a one-way causality realion from final energy consumption and the foreign trade deficit to reel economic growth. Keywords: Economic growth, final energy consumption, foreign trade deficit and the Johansen cointegration analysis. 1.Giriş Ekonomik büyüme; bir ekonomideki mal ve hizmetlerin üretilme oranının arttırılması şeklinde tanımlanabilir. Ekonomide üretim yapılabilmesi için; emek, sermaye, doğal kaynak gibi girdilerin girişimci tarafında teknolojik bilgi kullanarak belli oranlarda bir araya getirilmesi gerekmektedir. Bir ülkenin ekonomik büyümesini temeli üretim faktörlerindeki artışa bağlıdır. Üretim faktörlerinin artması; sahip olunan kıt kaynakların zaman içerisinde artmasına, niteliklerinin iyileşmesine ve üretim teknolojilerindeki gelişmeler sayesinde gerçekleşmektedir. Özellikle bölgesel, ulusal ve uluslararası alanda rekabetin ve verimliliğin arttırılması, ekonomik büyüme ve kalkınmanın sağlanması, yaşam standartlarının yükselmesi için girişimcilik faaliyetleri olmazsa olmaz bir şarttır. Ülkelerin ve firmaların girişimcilik faaliyetlerine önem verdikleri ölçüsünde ekonomik yapıları dinamik hale gelecek ve başarıya ulaşabilecekleri söylemek mümkündür. 1 2 Prof.Dr. Selçuk Üniversitesi İİBF İktisat Bölümü, İktisat Politikası A.B.D., zkaraçor@selcuk.edu.tr Öğr. Gör. Bitlis Eren Üniversitesi Ahlat MYO, Maliye Bölümü, eduman@beu.edu.tr Sanayi Devrimi'nden sonra buluşların endüstride yaygın bir şekilde kullanılması ülkelerin küresel ölçekte enerji taleplerinin hızla artmasına neden olmuştur. Üretim aşamasının en temel girdisi olan enerji faktörü, ekonomik büyümenin gerçekleştirilmesi için gerekli olan bir üretim girdisidir. Bu bağlamda enerji üretimi ve tüketimi ekonomik kararlar üzerinde önemli bir etkiye sahiptir. Bu etki enerji sektörünün diğer sektörlerle olan yapısal bağlantılarından kaynaklanmaktadır. Örneğin, ülkeler 1970’li yıllara kadar enerjinin ucuz ve bol miktarda bulunmasından ötürü ekonomik anlamda büyük oranlarda tüketmişlerdir. Ancak 1970’li yıllarda yaşanan enerji krizleri ve enerjinin fiyatının çok hızlı yükselmesi ekonomilerin büyüme hızlarında düşüş meydana getirmiş ve bu durum enerjinin üretim sürecindeki rolünü ortaya çıkarmıştır. Bu kapsamda enerji üretimi; ekonomik büyüme sürecinde faktör bileşim oranının ne olacağı, ne miktarda dâhil edileceği daha da önemlisi bu faktörlerin daimi olarak veya güvenliğinin nasıl sağlanacağıyla ilgilidir (Ergin ve Çomak, 2014: 175). Ekonomi de üretim faktörlerinin ülkeler bazında adil dağılımı söz konusu olmadığı için; bazı ülkelerde bilgi, teknoloji ve sermaye bol iken bazı ülkelerde tarım arazisi, maden ve enerji kaynakları bol miktardadır. Ülkeler hangi üretim faktörüne sahiplerse üretimleri bu yönde gerçekleştirecektir. Ayrıca ülkeler üretim yapmak ve üretimi devam ettirebilmek için yoğun bir şekilde enerjiye ihtiyaç duymaktadır. Ülkeler ekonomik büyümede istikrarı sağlayabilmeleri için, enerji kaynaklarına sahip olsun ya da olmasın ülkelerin enerji taleplerinde artış meydana gelmektedir. Bu durum enerji tasarruf politikalarının uygulanmasını zorunlu kılmıştır. Dolayısıyla enerji kaynaklarının küresel olarak dengesiz dağılması ve rezervlerinin giderek azalması ile birlikte artan enerji talebi ülkeleri farklı arayışlara yönlendirmektedir. Ülkeler açısından nihai enerji tüketimi, ekonomik büyüme ve dış ticaret açığı arasındaki ilişki önem arz etmektedir (Erbaykal, 2008: 172). Ayrıca,1980-2014 yılları arasında bu konu akademik çalışmalar da yoğun bir şekilde incelenmektedir. Enerji tüketiminde Türkiye açısından bakıldığında, özellikle 1980 sonrasında aşırı bir yükselme meydana gelmiştir. Sanayileşme ve nüfusa bağlı olarak serbest ekonomi modeline geçilmesi ve tarım kesiminin önemini kaybederek sanayi ve hizmet sektörünün ön plana çıkması enerji tüketimini arttırmıştır. Ayrıca ekonominin yapısındaki değişim daha fazla enerji gerektirdiği için enerji kaynaklarına olan talep yükselmiştir. Bu durum ekonomi politikaları açısından değerlendirildiğinde; enerji tüketimi, ekonomik büyüme ve dış ticaret açığı arasındaki ilişki Türkiye açısından önem arz etmektedir (Özata, 2010: 1-2). Türkiye enerji konusunda dışa bağımlı bir ülke konumundadır. Bu bağlamda, Türkiye’nin önümüzdeki dönemde katma değeri yüksek olan teknolojik ürünlerle sanayi sektöründe büyümeyi seçmesi gerekmektedir. Dolayısıyla Türkiye, enerjide dışa bağımlılığı düşürmek için yerli kaynakların kullanımı ve yatırımını arttırması gerekmektedir (Ergin ve Çomak, 2014: 178). Çalışmamızın temel amacı; nihai enerji tüketiminin, ekonomik büyüme ve dış ticaret açığı üzerine etkisini hem teorik hem de ampirik olarak incelemektir. Bu çerçevede son derece önemli olan enerjinin, Türkiye’de etkin kullanılıp kullanılmadığı da ortaya konulacaktır. 2.Türkiye’nin Enerji Politikası Türkiye’nin Enerji Politikası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığınca; enerjinin, ekonomik büyümeyi sağlayacak ve sosyal kalkınmayı gerçekleştirecek şekilde; zamanında, yeterli, sağlam, rekabet edilebilir fiyatlardan, çevresel etkileri de göz önünde bulundurarak tüketiciye fayda sağlanması şeklinde tanımlanmaktadır (EKTB, 2015). Türkiye hemen her çeşit enerji kaynağına sahiptir. Ancak hidroelektrik ve kömür dışındaki diğer enerji kaynakları yeterli seviyede değildir. Ayrıca, Türkiye'nin enerji tüketimi konusundaki temel bileşenleri doğal gaz ve petrolden meydana gelmektedir (Külünk, 2013: 14). Türkiye’de 1980 sonrası enerji tüketimi; nüfus artışı ve sanayi sektörünün gelişmesine bağlı olarak yükselmiştir. Bu dönemde ihracata yönelik dışa açık ekonomi modelinin uygulanması tarım sektörünün önemini kaybetmesine, sanayi ve hizmet sektörünün önem kazanmasına neden olmuştur. Bu değişim daha fazla enerji tüketimine neden olmuştur. Özellikle doğalgaz, petrol ve kömür türü fosil yakıtlara olan enerji talebi artmıştır (Mucuk ve Uysal, 2009: 106). Türkiye ekonomisinde büyümenin gerçekleşebilmesi için enerjiye duyulan ihtiyaç her geçen yıl daha da artmaktadır. Türkiye, 2014 yılı itibariyle enerji tüketiminin % 71.4’lük kısmında dışa bağımlıdır. Türkiye’nin enerjide dışa bağımlı olması hem ekonomik büyümeyi hemde dış ticaret açığını olumsuz etkilemektedir (DEKTMK, 2013: 34). Türkiye ekonomisinde enerjiye olan yüksek bağımlılık üretiminde maliyetleri artırmaktadır. Bu nedenle, enerji bağımlılığı dış ticaret açığını arttırmaktadır. Ayrıca, ekonomide mal ve hizmetlerin üretim maliyetlerinin yüksek olması; uluslararası piyasada diğer ülkelere karşı rekabet üstünlüğünü kaybetme nedenlerinden en önemlisidir. Türkiye’nin enerji arzı ise; üretim, ithalat, ihracat, ihrakiye3 ve stok değişimlerinden meydana gelmektedir. Yurtiçi üretim ve ithalat enerji arzını arttırırken, ihracat ve ihrakiye ise enerji arzını azaltmaktadır. Stok değişimi ise enerji arzını hem arttırabilir hem de düşürebilir. Türkiye’de enerji arzı içindeki; enerji ihracatı, ihrakiye ve stok değişimlerinin payı çok düşüktür. Bu nedenle, enerji arzı yurtiçi üretim ve ithalat toplamından meydana gelmektedir (Dumrul, 2011: 159). 1990 yılında 31 mtep olan enerji ithalatı 2014 yılında yaklaşık 4 kat artarak 120 mtep olarak gerçekleşmiştir. 2014 yılındaki enerji tüketimi; % 32 doğalgaz, % 29 kömür, % 27 petrol, % 5yenilebilir enerji, % 4 hidroelektrik ve % 3 boşa harcamadan meydana gelmektedir. Türkiye ekonomisinin tükettiği enerjini % 28'lik kısmını üretmektedir. Bu durumda, israf edilen enerji hidroelektrik enerjinin % 75'i oluşturmaktadır. Örneğin, 2013 yılında Türkiye’de kullanılan petrolün % 93’ü ve doğalgazın % 97’si ithal edilmiştir. Ayrıca, ithalat içerisindeki enerjinin aldığı payın yıllar itibarı ile artmakla beraber 2013 ve 2014 yıllarında sırasıyla % 21 ile % 25 olarak gerçekleşmiştir. Reel gayrı safi yurtiçi hasıla içerisindeki enerji ithalatı oranındaki artış hızı ise daha yüksek olarak gerçekleşmektedir. Türkiye’nin ithal enerji bağımlılığının azaltılmasında önemli rol oynayacağı düşünülen nükleer tesislerin en iyimser senaryoda 2019 yılında üretime başlayacağı öngörülmekte olup 2022 yılında toplam enerji üretiminin yaklaşık % 15’ini karşılayacağı tahmin edilmektedir (Enerji Enstitüsü, 2014). Bu kapsamda, Türkiye’deki gerek mevcut enerji kaynakları gerekse de yeni kurulacak nükleer santraller tarafından üretilecek enerji uzun vadede tek başlarına çözüm olarak görülmemelidir. Dışa bağımlılığın azaltılabilmesi için; yukarıda sayılanlara ek olarak yenilebilir enerji kaynaklarında üretime dâhil edilmesi gerekmektedir. Ayrıca,yenebilir enerji kaynakların üretim teknolojinin girimcilik faaliyetleri dahilinde teşvik edilmelidir. 3.Türkiye’de Ekonomik Büyüme, Nihai Enerji Tüketimi ve Dış Ticaret Açığı Arasındaki İlişki 1970’li yıllarda meydana gelen petrol krizlerinden dolayı, enerji tüketimi ve ekonomik büyüme arasındaki ilişki yoğun bir şekilde analiz edilmiştir. Ekonomik büyümenin gerçekleşmesi için üretim artışının olması gerekmektedir. Türkiye'de üretim artışının büyük bir kısmı ara malların ithalatı şeklinde olduğu için, bu durum dış ticaret açığının artmasına neden olmaktadır. ETKB verilerine göre, 2014 yılı için, üretimin gerçekleşmesi için gerekli olan enerji faktöründe Türkiye yaklaşık olarak %72 oranında dışa bağımlıdır. Bu kapsamda, Türkiye ekonomisinin istikrarlı bir şekilde büyüyebilmesi için enerji faktörü oldukça önem arz etmektedir. Bu durum, enerji talebinde dışa bağımlı olan Türkiye ekonomisinde dış ticaret açığına yol açmaktadır (Karagöl, Erbaykal ve Ertuğrul, 2007: 72). Türkiye ekonomisi büyümekle beraber tarımdan sanayi doğru yapısal bir dönüşüm gerçekleştirerek dünyanın hızlı büyüyen enerji pazarları arasında yerini almıştır. Türkiye 2001 yılında yaşanan ekonomik krizle yükselen bir konjonktüre girdiği söylenebilir. Söz konusu yükselen konjonktürün önemli özelliklerinin biri, ekonomik ve siyasi istikrarın yanında, uluslar arası finans koşullarının olumlu havası ile karşılanan dış kaynaklı büyüme ortamı olduğunu söylemek mümkündür. Özellikle 2004- 2006 yılında, ağırlıklı olarak özel kesimin uzun vadeli ve düşük maliyetli yurtdışından temin ettiği fonlarla, konut ve otomobil piyasasının kredilendirilmesi ile canlanan iç talebin ortaya çıkardığı bir ekonomik büyüme süreci yaşanmıştır (Türüt-Aşık, Tunç ve Akbostancı, 2008, s.2). Türkiye ekonomisi 2002-2013 yıllarını kapsayan dönemde her yıl yaklaşık olarak ortalama % 5 oranında büyümüştür (TÜİK, 2014). Mevcut hızlı ekonomik büyümeye paralel olarak, Türkiye’nin yıllık enerji talep artışı % 4,6 olarak gerçekleşmiştir. Türkiye hızla artan enerji talebini büyük ölçüde ithalatla karşılamıştır. Türkiye de hızlı nüfus artışı, kente göçlerin artması ve ekonomik büyümeden dolayı enerji tüketimi ile üretimi arasındaki fark açılmaktadır. Bu durum ülkeyi enerji ithalatçısı konumuna getirmekte ve bağımlılık derecesini arttırmaktadır. Türkiye’nin 2013’de ithal enerji bağımlılığı % 72 düzeyinde gerçekleşmiştir (TMMOB, 2013:4). Dolayısıyla ülkede, yeterli ve güvenli enerji arzı için enerji politikası en önemli konular arasında yer almaktadır. Bu nedenle özellikle ekonomik ve politik kriz gibi olağanüstü durumlarda enerji talebinin karşılanması büyük önem taşımaktadır (Ceylan ve Öztürk, 2004: 2525-26). Türkiye 2002-2014 yılları arasında gerçekleştirdiği altyapı ve inşaat sektörü yatırımlarıyla ekonomik büyümeyi sağlamıştır. Ancak Türkiye’de tasarruf oranı % 13 iken, ekonomik büyümeyi 3 İhrakiye: Ülkelerin karasularında ve/veya karasuları bitişiğinde deniz vasıtalarına veya hava meydanlarında yerli ve yabancı hava taşıtlarına vergili veya vergisiz sağlanan akaryakıt veya maden yağı olarak tanımlanabilir. http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT/1/Documents/E%C4%B0GM%20Periyodik%20Rapor/2014_02_EIGM_Bulteni.pdf, internet adresinden daha geniş bilgi için petrol yasal yönetmeliğine bakınız. sürdürmek için milli gelirin % 20’si oranında tasarrufa ihtiyaç duymaktadır. Ekonomi için gerekli olan yatırımların yurtiçi tasarruflardan karşılanamaması, diğer ülkelerin tasarruflarını kullanmayı zorunlu hale getirmiştir. Türkiye tasarruftaki bu açığı, yabancı sermaye ile yani borçlanma yoluyla karşılamaktadır. Bu çerçevede tasarruf açığı sorunundan bahsederken, aslında dış ticaret dolayısıyla cari işlemler açığından bahsedilmektedir. Türkiye’de ekonomik büyüme ve dış ticaret açığı birlikte hareket etmektedir. Bu durum kaynak temini noktasında dışa bağımlılığı göstermesi açısından önem arz etmektedir (Kar, 2015:1). Bu çerçevede nihai enerji tüketiminde ve bağımlığındaki artışın uzun dönemde Türkiye’de ekonomik büyümeyi ve dış ticaret açığını olumsuz etkilediği ifade edilebilir. Nihai enerji tüketimindeki artışlar, ekonomik büyümeyi meydana getirmekte bu durumda dış ticaret açığını oluşturmaktadır. 4. Literatür Enerji tüketimi ile ekonomik büyüme ve dış ticaret açığı arasındaki nedensel ilişki teorik, ampirik ve politik açıdan son derece önem taşımaktadır. Ancak bu konulara ilişkin yapılan analizlerde dünya genelinde olduğu gibi Türkiye’de farklı görüşler bulunmaktadır (Mucuk ve Uysal, 2009: 106). Türkiye dışındaki ülkeler için ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasındaki ilişkiyi inceleyen söz konusu çalışmalar Tablo 1’de sunulmuştur. Ekonomik büyüme ile enerji tüketimi arasındaki ilişkiyi inceleyen ilk çalışmalar 1970’li yıllarda başlamış, günümüze kadar artarak devam etmiştir. Bu çalışmalarda genellikle enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasındaki uzun dönemli ilişki ile nedensellik ilişkisi sorgulanmış ve farklı sonuçlar bulunmuştur. Bazı çalışmalarda enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında tek yönlü, bazı çalışmalarda iki yönlü, bazı çalışmalarda ise nedensellik ilişkisi bulunmadığı tespit edilmiştir. Tablo 1: Ekonomik Büyüme ve Enerji Tüketimi Arasındaki İlişkiye Yönelik Çalışmalar ÇalıĢma Yöntem Bulgular Kratf ve Kratf (1978) Ülke/Ülke Grupları (Dönem) ABD (1947- 74) Sims nedensellik testi B→E Akarca ve Long (1980) ABD (1950- 70) Sims nedensellik testi İlişki yok Yu ve Hwang (1984) ABD (1947- 79) Sims nedensellik testi İlişki yok Yu ve Choi (1985) 5 ülke (1950-1976) Sims ve Granger nedensellik testleri Erol ve Yu (1987) 6 sanayileşmiş ülke(19551996) ABD (1947) Sims ve Granger nedensellik testleri Granger Nedensellik Testi Filipinler’de E→B, Güney Kore’de B→E, ABD, Birleşik Krallık ve Polonya’da ilişkisi yok İlişki yok Tayvan (1961- 90) Granger Nedensellik Testi B↔E Cheng (1999) Hindistan (1952-1995) Hsiao Granger nedensellik İlişki yok Aqeel ve Butt (2001) Pakistan (1955-1996) B→E Glasure (2002) Kore (1961- 90) Wolde-Rufael (2004) Şangay (1952-99) Hsiao Granger nedensellik testi Johansen Eşbütünleşme Testi, VECM Toda-Yamamoto Testi Hatemi ve Irandoust (2005) İsveç (1965-2000) B→E Tehranchian (2006) İran (1967-2002) Ang (2007) Fransa (1967- 2000) Omotor (2008) Nijerya (1970-2005) Leveraged Bootstrap Similasyon Yaklaşımı Johansen Eşbütünleşme Testi, VECM Johansen Eşbütünleşme testi, VECM Johansen Eşbütünleşme Testi, Hsiao Granger Nedensellik Testi Abosedra ve Baghestani (1991) Hwang ve Gum (1991) B→E E↔B E→B B → E Kısa dönemde E → B Kısa dönemde E↔B Çin (1953-2006) Hou (2009) Belke, Dreger (2010) ve Haan 25 OECD ülkesi (19812007) Lee ve Chien (2010) G-7 Ülkeleri (1960- 2001) Korkmaz ve Yılgör (2011) 26 ülke (1980-2004) Adhikari ve Chen (2012) 80 gelişmekte olan ülke (1990-2009) Hwang ve Yoo (2014) Endonezya (1965-2006) Hsiao Granger nedensellik testi Panel Eş-bütünleşme Testi, Panel Granger Nedensellik Testi Toda-Yamamoto Testi, Granger Nedensellik Testi Yatay kesit genişletilmiş fuller testi, Yatay kesit Peseran Shin testi ve eşbütünleşme testi Panel veri analiz Granger nedensellik testi E↔B E↔B E → B (Kanada, İtalya, UK) B → E (Fransa, Japonya) İlişki yok (Almanya, ABD) E → B Uzun dönemde Üst orta gelir gurubundaki ülkelerde E → B, alt orta gelir grubu ülkelerde B → E B→ E Kaynak: Bu tablo tarafımızca oluşturulmuştur. E: Enerji Tüketimi, B: Ekonomik Büyüme, →: Tek yönlü, Yönlü ↔: Çift Türkiye’de enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişkinin tespitine yönelik çalışmalar Tablo 2’de sunulmuştur. Türkiye üzerine yapılmış 25 uygulamalı çalışma incelenmiştir. Bu çalışmaların genelinde ekonomik büyüme ile toplam enerji ve elektrik tüketimi arasındaki ilişki incelenmiştir. Çalışmalarda enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasındaki ilişki genellikle eşbütünleşme ve nedensellik testleri kullanılarak analiz edilmiştir. Çalışmalarda; enerji tüketimi ile ekonomik büyüme arasında tek yönlü, bazı çalışmalarda iki yönlü, bazı çalışmalarda ise nedensellik ilişkisinin olmadığı tespit edilmiştir. Tablo 2: Türkiye’de Ekonomik Büyüme ve Enerji Tüketimi Arasındaki İlişkiye Yönelik Çalışmalar ÇalıĢma Terzi (1998) Dönem 1950-1991 Soytaş vd. (2001) 1960-1995 Soytaş ve Sarı (2003) 1950-1992 Altinay ve Karagöl (2004) 1950-2000 Nişancı (2005) 1970 - 2003 Şengül ve Tuncer (2006) 1960 - 2000 Karagöl, Erbaykal Ertugrul (2006) ve 1971- 2003 Yöntem Engle-Granger Eşbütünleşme Testi, ECM Johansen-Juselius eşbütünleşme testi Johansen-Juselius eşbütünleşme testi ve vektör hata düzeltme modeli Yapısal Kırılmalı Birim Kök, Hsiao Granger Nedensellik Testi Johansen Eşbütünleşme Testi, VECM Toda ve Yamamoto nedensellik testi Bulgular E.T. ↔ B Sanayi ve Ticaret Sektörleri E→B Johansen-Juselius eşbütünleşme Granger Nedensellik Testi Eş-bütünleşme Testi, ECM B → P.T Uzun dönemde Değişkenler arasında ilişki yok E ↔ B Kısa dönemde B → E Uzun dönemde E↔B E→B Değişkenler arasında ilişki yok E.T. → B E→B B→E Lise ve Montfort (2007) 1970 - 2003 Jobert ve Karanfil (2007) 1960 - 2003 Çifter ve Özün (2007) 1968 - 2002 Erdal ve Esengün (2008) 1970 - 2006 Aydın (2010) 1996-2004ve 1980-2004 Johansen Eşbütünleşme, Granger Nedensellik Testi Johansen Eşbütünleşme, Vawelet Analizi Johansen Eşbütünleşme, Pair-wise Granger Nedensellik Testi Regresyon analizi Özata (2010) 1970-2008 Granger nedensellik testi B→E Öztürk ve Acaravcı (2010) 1968-2005 ARDL sınır testine Değişkenler arasında ilişki yok E → B Pozitif etki vardır Akan vd. (2010) 1970-2007 Granger nedensellik testi E ↔B Kaplan vd. (2011) 1971-2006 Granger nedensellik testi E ↔B Yanar ve Kerimoğlu (2011) 1975-2009 Johansen eşbütünleşme testi Uzunöz ve Akçay (2012) 1970-2010 Granger nedensellik testi E →B ve CİA Pozitif etki vardır B→E Karhan vd. (2012) 1960-2011 Granger nedensellik testi E↔B Çetin ve Seker (2012) 1970-2009 Korkmaz ve Develi (2012) 1960-2009 Toda-Yamamoto nedensellik testi Granger nedensellik testi Değişkenler arasında ilişki yok E ↔B Akpolat ve Altıntaş (2013) 1960-2009 Granger nedensellik testi E ↔B Saatci ve Dumrul (2013) 1960-2008 Kejriwal eşbütünleşme testi Bayar (2014) 1961-2012 Toda-Yamamoto nedensellik testi E → B Yapısal Kırılmalarda Pozitif etki vardır B → E Uzun Dönemli Pozitif etki vardır Kaynak: Bu tablo tarafımızca oluşturulmuştur. E: Enerji Tüketimi, B: Ekonomik Büyüme, CİA: Cari İşlemler Açığı, E.T: Elektrik Tüketimi, P.T. Petrol Tüketimi, →: Tek yönlü, ↔: Çift Yönlü 5. Ekonomik Büyüme, Nihai Enerji Tüketimi ve Dış Ticaret Açığı İlişkisinin Ekonometrik Tahmini Bu çalışmada reel ekonomik büyümenin nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı üzerine etkileri incelenecektir. Ayrıca, 1980-2014 dönemine ait yıllık veriler kullanılmıştır. Literatürde, ekonomik büyüme ve enerji tüketimi arasında farklı yönlerde nedensellik ilişkileri mevcuttur. Bu çalışmaya, genellikle iki değişkenle yapılan analizlere farklı olarak dış ticaret açığı değişkeni de ilave edilmiştir. Bu değişkenler 1980 - 2014 yılları arasında ki örneklemden 35 gözlem kullanılarak faydalanılmıştır. Zaman serisi yöntemiyle 1980 yılının verilerinin kullanılma sebebi, Türkiye ekonomisinin dışa açılımı gerçekleştirmesi etkili olmuştur. Nihai enerji tüketimi verisi ETKB’den bin Tep olarak tanımlanmıştır. Reel ekonomik büyüme, IMF’den sabit fiyatlarla milyar $ olarak faydalanılmıştır. Dış ticaret açığı verisi ise TCMB’den milyar $ olarak alınmıştır. Bu çalışmada zaman serisi yöntemi kullanılarak testler yapılmıştır. Bu doğrultuda öncelikle serilerin düzeyde durağan olup olmadıkları test edilmiştir. Durağanlık için ADF test tekniği kullanılmıştır. Durağanlık testi sonucunda değişkenler arasında aynı düzeyde bütünleşik oldukları için eşbütünleşme analizi yapılmıştır. Eşbütünleşme analizi doğrultusun da değişkenlerin kısa dönem şoklarda ki etkisi ortadan kaldırmak için vektör hata düzeltme testi uygulanmıştır. Ayrıca değişkenlerin nedensellik yönünü belirlemek için Granger Nedensellik Testi gerçekleştirilmiştir. 6. Analiz Verilerin zaman serisi özellikleri (durağan olup- olmadıkları) ampirik çalışmalarda yaygın olarak kullanılan Genişletilmiş Dickey-Fuller (ADF) birim kök testi ile incelenmiştir. Durağan olmayan bir değişken, birinci farkı alındığında durağan hale geliyorsa birinci dereceden bütünleşik olmakta ve “I(1)” şeklinde gösterilmektedir (Kar ve Kınık, 2008: 343). Analizler, Eviews 8.0 ekonometri yazılım paketi ile gerçekleştirilmiştir. Ekonomik büyüme, nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı arasındaki ilişki istatistiksel açıdan anlamlı sonuçlar çıkması için ilk olarak ADF birim kök test ile durağanlık sınaması gerçekleştirilmiş ve sonuçlar tablo 3’de verilmiştir. Tablo 3: ADF Test Sonuçları DeğiĢkenler RGSYĠH DTA NET %1 %5 %10 Sabitli-Trendli -1.374870 -2.232465 -2.044793 -4.252879 -3.548490 -3.207094 Sabitli-Trendsiz 1.347159 1.497998 1.065045 Kritik Değerler -3.639407 -2.951125 -2.614300 1. Dereceden Fark / Olasılık -3.558700 / 0.0008* -7.384960 / 0.0000** -4.149127 / 0.0001* -2.636901 -1.951332 -1.610747 RGSYİH: Reel ekonomik büyüme, DTA: Dış ticaret açığı, NET: Nihai enerji tüketimini ifade etmektedir. * % 1 düzeyinde anlamlıdır. ** % 5düzeyinde anlamlıdır. Değişkenlerin seviyelerine uygulanan ADF test sonuçları değişkenlerin orjinal düzeyde durağan olmadığını göstermiştir. Orjinal düzeyde rastsal trende sahip olan serilerin birincil derece farklara uygulanan ADF test sonuçları değişkenlerin durağan olduğunu göstermektedir. Teknik ifadesiyle seriler, I(1)’dır. Bu sonuçlara göre; değişkenlerden DTA % 5, RGSYİH ve NET verisinin ise % 1 düzeyinde anlamlı ve durağandır. Bütün seriler birincil dereceden bütünleşiklerdir. Bu bağlamda değişkenler arasında VAR süreci işletilerek en uygun gecikme uzunluğu tespit edilmiştir. Tablo 4’te VAR analiz sonuçları verilmektedir. Tablo 4: VAR Analiz Sonuçları Lag LogL LR FPE 0 3.813081 NA 0.000191 1 95.07473 159.7079* 1.12e-06* 2 102.1234 11.01361 1.29e-06 3 105.2129 4.248027 1.95e-06 * Kriterine göre seçilen en uygun gecikme sırasını gösterir LR: Ardışık değiştirilmiş LR test istatistiği FPE: Nihai tahmin hatası AIC: Akaike bilgi kriteri SC: Schwarz bilgi kriteri HQ: Hannan-Quinn bilgi kriteri AIC -0.050818 -5.192171* -5.070215 -4.700807 SC 0.086595 -4.642520* -4.108326 -3.326680 HQ -0.005269 -5.009977* -4.751376 -4.245323 Tablo 4'te görüldüğü gibi; Akaike, Schwarz ve Hannan- Quinn bilgi kriterlerine, nihai hata tahmini ve test istatistiği sonuçlarına göre 1. gecikme uzunluğu optimal gecikme uzunluğu olarak tespit edilmiştir. 1. Gecikme uzunluğu normal dağılıma sahip, otokorelasyon sorunu içermeyen en uygun gecikme uzunluğudur. Uzun dönem ilişkinin analiz edilmesi için değişkenlerin aynı düzeyde durağan olması gerekmektedir. Bu çalışmada uzun dönem ilişkisi Johansen eşbütünleşme tekniği kullanılarak test edilmiş ve sonuçlar Tablo 5’te sunulmuştur. Tablo 5: Johansen Eş Bütünleşme Sonuçları DeğiĢkenler LRGSYĠH LNET LDTA EĢBütünleĢme Vektör Sayısı Hiç* En çok 1 En çok 2 LRGSYĠH LNET LDTA Hiç* En çok 1 En çok 2 Trace (iz) testi % 5 Kritik değer Olasılık değeri** 35.85788 14.35235 3.434606 29.79707 15.49471 3.841466 0.0089 0.0738 0.0638 Mak. Değer 21.50553 10.91775 3.434606 % 5 Kritik değer 21.13162 14.26460 3.841466 Olasılık değeri ** 0.0443 0.1584 0.0638 * Trace istatistiği ve Maksimum Öz değer istatistiği göre; % 5 düzeyinde eş bütünleşik 1 adet vektör bulunduğunu bize göstermektedir.**Olasılık değerleri yorumlandığı zaman sadece 1 tane eşbütünleşme (koentegrasyon) olduğu görülmektedir. Nedenselliğin yönünü belirlemek için, ilk aşamada yukarıda tartışılan değişkenler arasında uzun dönemli bir ilişkinin olup olmadığı görebilmek için eşbütünleşme testi gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda uzun dönemli denge ilişkisini gösteren eş bütünleşme analizi oluşturulabilir. Johansen eş bütünleşme testi doğrultusunda, H0: Değişkenler arasında eşbütünleşme yoktur r = 0 hipotezi reddedilirken, H1: Değişkenler arasında eşbütünleşme vardır r ≤ 1 hipotezi ise, kabul edilmektedir. Test sonucunda % 5 anlamlılık düzeyinde bir adet eş bütünleşmenin var olduğu, RGSYİH ile NET ve DTA arasında uzun dönemli bir ilişkinin bulunduğu sonucuna varılmıştır. Eş bütünleşme sonucunda oluşturduğumuz formül; CIGSYİH = LRGSYİH - 0.1255555LDTA - 0.502113LNET + 0.259904 şeklindedir. Burada CI Johansen eşbütünleşme testi ile belirlenen eşbütünleşme vektörünü ifade etmektedir. Denklem; LRGSYİH = -0.259904 + 0.125555LDTA + 0.502113LNET şeklinde yazılabilir. Bu kapsamda, DTA ve NET'nin işaretinin pozitif olması bağımlı değişkeni pozitif olarak etkilediğini gösterir. Normalize edilmiş eş bütünleşme denkleminin katsayısının pozitif olması, değişkenler arasında ilişkinin aynı yönlü olduğunu ifade etmektedir. Teknik açıdan logaritmik denklemde katsayılar esneklik anlamına gelmektedir. Bu çerçevede; RGSYİH'daki % 1’lik bir artış, DTA yaklaşık olarak % 0.13 ve NET % 0.50 oranında artıracaktır. Analize göre, RGSYİH üzerine DTA’nın etkisi bulunmakta fakat bu etki NET’e göre daha az gerçekleşmektedir. Seriler arasındaki uzun dönem ilişki belirlendikten sonraki aşama, söz konusu seriler arasındaki nedensellik ilişkisinin ve yönünün belirlenmesidir. Hata düzeltme modeli bu amaçla geliştirilmiştir. Uygulamada, hata düzeltme parametresinin istatistiksel açıdan anlamlı olması için; -1 ile 0 arasında olması gerekmektedir. Bu durumda, değişkenler uzun dönem denge değerine doğru hareket edecektir (Yanar ve Kerimoğlu, 2011: 198). Tablo 6 da hata düzeltme modelinin tahmini gösterilmektedir. Tablo 6: Hata Düzeltme Modelinin Tahmini Hata Düzeltme (-1) D(DTA) D(LNET) -0.259904 0.025555 0.502113 (0.0248) (0.0016) * Parantez içindekiler olasılık değerleridir. Tabloda hata düzeltme katsayısı (-0.259904) istatistiksel olarak anlamlı olduğu için hata düzeltme mekanizması çalışmaktadır. Bu durumda, bir dönemde ortaya çıkan dengesizlik sonraki dönemde ya da dönemlerde dengeye gelecektir. Ayrıca, ilgili dönem için kurulan modelde uzun dönem ilişkisi tutarlıdır. Bu durum, dengeden sapma olduğunda uzun dönem de tekrar dengeye gelineceğini göstermektedir. Bir birim sapmanın yaklaşık % 26’lik kısmı bir sonra ki dönemde dengeye geldiğini ifade etmektedir. Tablo 7’de Granger nedensellik analizi gösterilmektedir. Tablo 7: Granger Nedensellik Analizi DeğiĢkenler LOGNET LOGDTA All Bağımlı DeğiĢken: LOGRGSYIH Chi-sq df 4.171310 1 4.385881 1 7.023121 2 Olasılık 0.0411 0.0362 0.0299 Granger nedensellik testi, değişkenler arasındaki ilişkinin yönü hakkında bilgi vermektedir. H0 = Bağımsız değişkenler, bağımlı değişkenin Granger nedeni değildir hipotezi reddedilmektedir. Analizde olasılık sonuçları sırasıyla 0.0411 ve 0.0362 olduğu için % 5 anlamlılık düzeyinde; H1 = Bağımsız değişkenler, bağımlı değişkenin Granger nedenidir hipotezi kabul edilmektedir. Bu kapsamda değişkenler arasında tek yönlü bir ilişkiden bahsedilebilir. RGSYİH' den NET ve DTA' ya doğru kuvvetli bir bağlantının bulunduğunu göstermektedir. 7. Sonuç Çalışmada Türkiye ekonomisinde; reel ekonomik büyüme, nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı sorunu ele alınmıştır. Bu bağlamda, önceki çalışmalardan farklı olarak değişkenlere dış ticaret açığı eklenmiş ve 1980-2014 dönemi arasında ampirik olarak; ADF, Johansen eşbütünleşme testi, hata düzeltme modeli ve Granger nedensellik testi kullanılarak analiz edilmiştir. Gerçekleştirilen analizler doğrultusunda değişkenler arasında durağanlık olmadığı için, ADF testi ile değişkenler 1. dereceden farkları alınarak durağan hale getirilmiştir. Johansen eşbütünleşme analizi ile değişkenler arasında uzun dönemli ilişki ortaya çıkarılmıştır. Değişkenler arasında 1 tane eşbütünleşme çıkması sonucunda seriler arasında hata düzelme modeli uygulanmıştır. Modelin katsayısı (-0.259904) negatif çıkmıştır. Eş bütünleşme sonucunda oluşturduğumuz formülde ekonomik büyüme de meydana gelen artışlar nihai enerji tüketimini yüksek oranda etkilemektedir. Bu kapsamda nihai enerji tüketiminin ekonomik büyüme de önemli bir rol üstlendiği söylemek mümkündür. Ayrıca, ekonomik büyüme ile dış ticaret açığı ve nihai enerji tüketimi arasında tek yönlü bir nedensellik ilişkisi ortaya çıkmaktadır. Ekonomik büyümede ki artış nihai enerji tüketimini artırmakta, ithalata bağımlı olan nihai enerji tüketimi de dış ticaret açığının yükselmesine neden olmaktadır. Sonuç olarak bu makale de reel ekonomik büyüme; nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı ile pozitif yönlü bir etkileşim içerisindedir. Ekonomik büyümedeki artış ithalata bağımlı olduğu için, nihai enerji tüketimi ve dış ticaret açığı artmaktadır. Türkiye'nin enerji politikalarında fiyat ve vergi politikalarını kullanarak üreticilere daha düşük maliyetle enerji sunması gerekmektedir. Bu durum hem ekonomik hem de sosyal refah açısından önem arz etmektedir. Ayrıca enerjide ithalat bağımlılığını azaltarak enerji talebinin istenilen zamanda ve miktarda temin edilmesi, enerji arz güvenliliğinin sağlanması ve mevcut enerji kaynaklarını etkin şekilde kullanması gerekmektedir. Türkiye ekonomisinde ithalat bağımlılığı azaltacak kaynakların en önemlisi yenilebilir enerji kaynağı olan; güneş, rüzgâr ve jeotermal enerjilerdir. Türkiye ekonomisinde yenilebilir enerji kaynağı potansiyeli fazla olmasına rağmen; bu kaynakları üretime dâhil edecek teknoloji ve girişimcilik faaliyetleri gelişmemiştir. Bu doğrultuda uygulanacak olan politikalar, ekonominin enerji ve üretim sektörü açısından ithalata olan bağımlılığını azaltacaktır. Böylelikle bir yandan ekonomik kırılganlık büyük oranda giderilirken, diğer yandan dış ticaret açığı kapanacaktır. Kaynakça Akbostancı Elif, Tunç İpek Gül ve Aşık Türüt Serap, 2008, Türkiye'nin Enerji Talebini Belirleyen Etkenler, http://www.dektmk.org.tr/pdf/enerji_kongresi_11/57.pdf, E.T. 17.02.2015 Ceylan Halim ve Öztürk Kemal Harun, 2004, Estimating Energy Demand of Turkey Based on Economic Indicators Using Genetic Algorithm Approach, Energy, Conversion and Management, Sayı: 45, syf. 2525-2537. DEKTMK, (2013). Enerji Raporu, http://www.dektmk.org.tr/upresimler/Enerji-Raporu-2013.pdf, E.T. 12.01.2015 Dumrul Yasemin, 2011, Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Teori ve Türkiye Uygulaması, Erciyes Üni. İİBF, İktisat A.B.D. Yüksek Lisans Tezi, 2011. Erbaykal Erman, 2008, Disaggregate Energy Consumption And Ecnomic Growht: Evidence From Turkey, International Research Journal of Finance and Economics, ISSN 1450-2887, Issue 20, 2008 Ergin Emre ve Çomak Hasret, 2014, İthal Enerji Bağımlılığın Azaltılmasında Yenilebilir Enerjinin Finansmanı, Kocaeli Üni. Uluslararası Enerji ve Güvenlik Kongresi, 2014. ETKB, (2015). 2015-2019 Stratejik Planı, http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fStratejik+Plan%2fETKB+20152019+Stratejik+Plani.pdf, E.T. 10.02.2015. Enerji Enstitüsü, (2014). Doğalgaz Tüketim Kapasitesi ve Yakıtlı Elektrik Santralleri, http://enerjienstitusu.com/2014/12/16/makale-dogalgaz-tuketim-kapasitesi-ve-dogalgaz-yakitli-elektriksantralleri, E.T. 18.02.2015 Kar, Muhsin, 2015, Türkiye'nin Kronik Tasarruf Yetersizliği, http://www.aljazeera.com.tr/gorus/turkiyenin-kronik-tasarruf-yetersizligi?fb_ref=Default, E.T. 15.02.2015. Kar Muhsin ve Kınık Esra, 2008, Türkiye'de Elektrik Tüketimi Çeşitleri ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkinin Ekonometrik Bir Analizi. Afyon Kocatepe Üniversitesi, İİBF Dergisi. Sayı:2. 2008. syf: 333-353 Karagöl Erdal, Erbaykal Erman ve Ertuğrul Murat H. 2007, Türkiye'de Ekonomik Büyüme İle Elektrik Tüketimi İlişkisi: Sınır Testi Yaklaşımı, Doğuş Üniversitesi Dergisi. Sayı:1. 2007. syf: 72-80. Külünk, İbrahim, 2013, Enerji Verimliliği ve Karbon Salınımı Çerçevesinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme İlişkisi: Türkiye Örneği, Abant İzzet Baysal Üni. İİBF, İktisat A.B.D. Yüksek Lisans Tezi, 2013. Mucuk, Mehmet ve Uysal, Doğan, 2009, Türkiye Ekonomisinde Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme. Maliye Dergisi, Sayı:157.2009. syf: 105-115. Özata Erkan, 2010, Türkiye’de Enerji Tüketimi ve Ekonomik Büyüme Arasındaki İlişkilerin Ekonometrik İncelemesi, Dumlupınar Üni. Sosyal Bilimler Dergisi, Sayı: 26. 2010. syf: 1-14. TMMOB, (2013). Türkiye'nin Enerji Görünümü, http://www.mmo.org.tr/resimler/dosya_ekler/135c7d4949964e8_ek.pdf?tipi=66&turu=X&sube=0, E.T. 24.02.2015.