T.C. TRAKYA ÜNĠVERSĠTESĠ TIP FAKÜLTESĠ ĠÇ HASTALIKLARI ANABĠLĠM DALI Tez Yöneticisi Doç. Dr. Ġrfan ÇĠÇĠN PRĠMERĠ BĠLĠNMEYEN TÜMÖRLERĠN KLĠNĠK, PATOLOJĠK, DEMOGRAFĠK ÖZELLĠKLERĠ VE TEDAVĠ SONUÇLARININ RETROSPEKTĠF ANALĠZĠ (Uzmanlık Tezi) Dr. Ali SARI EDĠRNE-2012 TEġEKKÜR Uzmanlık eğitimim süresince ve tezimin hazırlanması sırasında destek ve yardımlarını esirgemeyen tez danıĢmanı değerli hocam Sn. Doç. Dr. Ġrfan ÇĠÇĠN‘e, bilimsel konularda daima yardımını gördüğüm hocalarım Ġç hastalıkları AD BaĢkanı Sn. Prof. Dr. Gülbin ÜNSAL‘a, Ġç hastalıkları önceki dönem AD BaĢkanı Sn.Prof. Dr. Armağan TUĞRUL‘a, Ġç Hastalıkları AD‘nda görevli tüm saygıdeğer hocalarıma ve çok kıymetli asistan arkadaĢlarıma, çalıĢanlarına teĢekkür ederim. arĢiv birimi ĠÇĠNDEKĠLER GĠRĠġ VE AMAÇ............................................................................................................. 1 GENEL BĠLGĠLER......................................................................................................... 3 PRĠMERĠ BĠLĠNMEYEN KANSERLER ..................................................................... 3 EPĠDEMĠYOLOJĠ ........................................................................................................... 3 MOLEKÜLER VE BĠYOLOJĠK ÖZELLĠKLER ........................................................ 3 HASTAYA KLĠNĠK YAKLAġIM .................................................................................. 5 TANISAL DEĞERLENDĠRME ..................................................................................... 6 EVRELEME ..................................................................................................................... 7 PATOLOJĠK YAKLAġIM.............................................................................................. 9 FONKSĠYONEL GÖRÜNTÜLEME ........................................................................... 15 TEDAVĠ YAKLAġIMI .................................................................................................. 16 TAKĠP ............................................................................................................................. 24 PROGNOZ ...................................................................................................................... 24 GEREÇ VE YÖNTEMLER ....................................................................................... 26 BULGULAR ..................................................................................................................... 29 TARTIġMA ...................................................................................................................... 74 SONUÇLAR ..................................................................................................................... 84 ÖZET .................................................................................................................................. 86 SUMMARY ...................................................................................................................... 87 KAYNAKLAR................................................................................................................. 89 EKLER 3 SĠMGE VE KISALTMALAR AFP : Alfa feto protein BT : Bilgisayarlı tomografi CEA : Carcinoembryonic antigen SK : Sitokeratin CLA : Leukocyte common antigen DNA : Deoksiribonükleik asit EM : Elektron mikroskobu ER : Estrogen reseptörü GSK : Genel sağkalım HCG : Human chorionic gonadotropin HMB-45 : Human melanosit black 45 ĠHK : Ġmmunhistokimya KT : Kemoterapi NSE : Nöron Spesifik Enolaz PBK : Primeri bilinmeyen kanser PR : Progesteron reseptörü PSA : Prostat spesifik antijen PSK : Progresyonsuz sağkalım RNA : Ribonükleik asit SH : Standart hata 4 GĠRĠġ VE AMAÇ Histolojik olarak kanıtlanmıĢ metastaz bulunmasına ve tüm tetkiklerin yapılmasına rağmen primer tümörün bulunamaması primeri bilinmeyen kanser (PBK) olarak tanımlanır. PBK‘ler, tanı konan tüm kanserlerin % 2-7ni oluĢturur. Primeri bilinmeyen kanserli hastalarda tanı ve tedavi süreçleri belirsizlikler içermesine rağmen, primer tümör odağının belirlenmesi için yapılan yoğun tetkiklerin, primer odak saptansa bile hastanın tedavi sürecine ve sağkalım sonuçlarına, yararı olmadığını gösteren çalıĢmalar vardır. Diğer yandan, PBK‘lerde baĢlı baĢına yaĢam beklentisi kötü iken, bazı altgruplar tedaviden oldukça iyi yararlanır ve bazı olgularda uzun süreli hastalıksız sağkalım mümkündür. Bu heterojen tümör grubu, klinik ve biyolojik olarak çok değiĢken bir seyir izler, PBK‘lerin patogenezini açıklamaya katkıda bulunan, açıkça bilinen etyolojik veya risk faktörleri yoktur. Klinik çalıĢmalara kayıtlı, PBK‘li hastalarda, median sağkalım 6 ile 10 ay arasındadır. Fakat, klinik bir çalıĢmaya dahil edilmemiĢ PBK‘li hasta populasyonunda, yaĢam beklentisi sadece 2-3 aydır. Prognostik ve predikdif faktörler; yaĢ, cins, performans durumu, kilo kaybı, histopatoloji, tümör yükü, tümörün yeri, metastaz sayısı ve serum belirteçlerini içerir. ÇalıĢmamızda, PBK‘lerin klinik, patolojik, demografik özellikleri ile tedavi sonuçlarını saptamayı ve sonuçlara etkili olan prognostik faktörleri ortaya koymayı amaçladık. ÇalıĢmamız, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi (TÜTF) Ġç Hastalıkları Anabilim Dalı Medikal Onkoloji Kliniğinde 1999-2010 yılları arasında, primeri bilinmeyen kanserlerin metastaz yerleri, metastaz sayısı ve histolojik tiplerinin hastalığın genel sağkalım, nüks ve mortalitesiyle iliĢkisi, uygulanan ampirik 1 tedaviler ve tedavi sonrası durumun değerlendirilmesi, hem kliniğimizde primeri bilinmeyen kanserlere uyguladığımız tedavilerin topluca değerlendirilmesini temin edebileceği, hem de standart bir tedavinin henüz oluĢturulamadığı bu alandaki literatüre katkı sağlayabileceği öngörülebilir. Bu çalıĢmanın sonucunda ortaya çıkan bulgular, (klinik değerlendirmemizin irdelenmesi) bundan sonra hasta tedavi seçimimizi etkileyecektir. 2 GENEL BĠLGĠLER PRĠMERĠ BĠLĠNMEYEN KANSERLER Primeri bilinmeyen kanser, tanı anında vücudun bir veya birden fazla bölgesinde solid tümöre ait metastazları olan, ayrıntılı anamnez, fizik muayene, ayrıntılı radyolojik ve biyokimyasal tetkikler ile primer odağı gösterilemeyen, heterojen karakterdeki kanserlere verilen genel bir addır (1). Primeri bilinmeyen kanser pek çok klinik görünüm ve histolojik tümör tipi ile ortaya çıkabilen heterojen bir gruptur (2). EPĠDEMĠYOLOJĠ Primeri bilinmeyen kanserlerin insidansı kesin bilinmemekle birlikte tüm kanserler içinde tahmini % 2-7‘dir (3,4). Primeri bilinmeyen kanserler dünya üzerinde en sık görülen yedinci/sekizinci kanser türüdür ve kadın/erkek oranı hemen hemen eĢittir (1), iki cinste görülen kanser ölümlerinin en yaygın dördüncü sebebidir (5). Tüm yaĢ grupları arasında en fazla 6. dekadda rastlanmaktadır (6). Modern tanı yöntemleri öncesinde, primer tümörlerin otopside saptanma oranı %70-80 idi. Güncel radyodiyagnostik tetkikler ve immünohistokimyadaki geliĢmeler, tanının klinik seyir sırasında konulabilmesine olanak sağlamaktadır. Buna rağmen, PBK‘li hastaların otopsilerinden sonra dahi, %15-25‘inin primer odağı saptanamamaktadır (7,8). MOLEKÜLER VE BĠYOLOJĠK ÖZELLĠKLER Primeri bilinmeyen kanserlerin immünohistolojik sınıflaması için, kaynak dokusunu ortaya çıkarabilen önemli yöntemler geliĢtirildiği halde, moleküler patogenez ve bu 3 bozukluğun biyolojisi hakkında veri azdır. ġu ana kadar, primeri bilinen tümörler ile metastazlara bağlı bulgularla kendini gösteren PBK‘leri ayıracak, özgün moleküler karakteristikler tanımlanmamıĢtır (9). Primeri bilinmeyen kanserlerin biyolojik davranıĢı, kendine özgü ve primeri bilinen metastatik kanserlerden farklıdır. Hastaların %25‘inde hastalığın seyri sırasında primer odak görünür hale gelir, yaklaĢık %57‘sinde primer odak otopside tanı alabilir, fakat hemen hemen %20‘sinde otopside bile primer odak belirsiz kalır (10). Primeri bilinmeyen kanserler, sıklıkla olağandıĢı metastatik yayılım gösterir. Örnek olarak, pankreas kanseri kemik metastazıyla prezente olabilir. Tümör yükünün büyük bir kısmının, primer odak dıĢındaki daha uzak odaklarda saptanıyor olması, PBK‘li olgularda, altta yatan genetik lezyonların, agresif fenotip ürettiğine iĢaret eder (10). Mikrosatellit deoksiribonükleikasit (DNA) analizi, servikal lenf nodunda bulunan genetik değiĢikliklerin, aynı paterninin aerodigestif dokuda bulunabildiğini göstermektedir. Böyle veriler klinikte belirgin olan metastazların, mikroskobik primer lezyondan kaynaklanabileceğini vurgulamaktadır. Gen Ekspresyon Profilleme Kanser biyolojisinin, primer doku spesifik gen ekspresyonu paternleri ya da kanser kök hücreleri tarafından tanımlanan, doku bağımsız gen ekspresyon profilleri tarafından, yönlendirilip yönlendirilmediği hala bilinmemektedir. Ġlk hipotezlere göre, spesifik genlerin ekspresyonu tarafından yönlendirilen her epitel tipi, farklı biyolojik fonksiyona sahiptir. Büyük olasılıkla bu histogenetik çevre, metastatik proses süresince devam etmektedir (11). Bu nedenle, bir metastazın gen ekspresyon paterninin, primer tümörün histogenetik yapısını yansıtıyor olması, gen ekspresyon tabanlı analiz kullanılarak primer odağın belirlenmesine yardımcı olur. HiyerarĢik kümelendirme analizine dayalı toplum gen ekspresyon verileri, adenokarsinomlar ve onların metastazları primer odaklarına göre sınıflandırıldığında, ortak kökenli tümörler arasında ve primer odaklar arasındaki farklılıklar arasında benzerlikler olduğunu göstermiĢtir. Bu verilerin ıĢığında, bir çok kanserin, metastatik evrim boyunca ―köken dokusu‖ genetik kimliğini koruduğu anlaĢılmaktadır (12). Bazı araĢtırmacılar, PBK‘lerin primer odağa spesifik gen expresyonuna sahip olmadığını bunun yerine primeri bilinen solid tümörlerden biyolojik davranıĢını farklılaĢtıran ―pro-metastatik ve primeri gerileten‖ bir moleküler özelliğe sahip olduğunu öne sürmektedirler (13). Ramaswamy ve arkadaĢları, dokuları aĢarak farklı davranıĢa sebep olan böyle bir prometastatik genetik 4 özelliği tanımlamıĢlardır (14). Gerçekten de, olguların %50‘sinde metastatik odak dokusu ile metastazların gastrointestinal kökeni örtüĢerek bimodal bir profil tanımlanmıĢtır (15). Doku özgüllüğünün bu bimodal doğası, bazı olgularda, gen ekspresyon profilleme ile köken dokusunun öngülmesinin niçin mümkün olmadığını açıklayabilir (15). HASTAYA KLĠNĠK YAKLAġIM Primeri bilinmeyen kanserli hastalar, daima metastatik odağa ait yakınmalarla hekime baĢvururlar (16). En sık tutulan doku ve organlar Tablo 1‘de özetlenmiĢtir. Tablo 1. BaĢvuruda en belirgin semptom veren bölgeler ve baĢvuruda en sık saptanan metastazlı doku ve organlar (16) Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 Semptom %’si 26 17 15 11 8 7 5 4 Metastaz Yeri Lenf gangliyonları Akciğer Kemik Karaciğer Beyin Plevra Deri Periton Metastatik bölge %’si 41 27 29 34 6 11 4 9 Primeri bilinmeyen kanserli hastalardaki semptomları iki ana grupta toplamak mümkündür. Ġlki, metastatik odağın neden olduğu semptomlardır. Lenf gangliyonu metastazlarında ağrı, bası belirtileri, lenfadenomegali, akciğer (AC) metastazında öksürük, hemoptizi, dispne, yan ağrısı, kemiklerin tutulumunda lokalize veya generalize ağrı, patolojik fraktür, karaciğer (KC)‘le ilgili olarak halsizlik, sağ yan ağrısı, ikter, kaĢıntı, beyin metastazında ise nörolojik belirtiler, ağrı, kusma, plevraya ait dispne, öksürük, yan ağrısı ve periton tutulumunda ise asit, gaz, gerginlik ve ağrı Ģeklinde sıralanabilir (1). Ġkincisi ise, konstitüsyonel semptomlar olup, anoreksi, kilo kaybı, halsizlik, yorgunluk ve immün yetersizlik olarak sıralanabilir (1). Ön tanı olarak PBK‘ler düĢünüldüğünde; klinisyenin yaklaĢımı, primer yerin belirlenmesi ve optimal tedaviye karar vermek için histoloji veya metastatik tümörün alt gruplarının saptanması amacıyla yapılacak araĢtırmaları içermelidir (10). Hikaye, fizik muayene, tam kan sayımı, biyokimyasal inceleme gibi laboratuvar yöntemleri, çekilen AC 5 grafisi hekime primer odağı göstermemesine rağmen, hastanın yaĢı, sigara kullanma öyküsü, ailesel risk faktörleri ve kadında jinekolojik sistem öyküsü yönlendirici olabilir (17). TANISAL DEĞERLENDĠRME Tanıya yönelik son yıllarda kaydedilen geliĢmeler, hastaların baĢlangıç tanılarının PBK olmasına rağmen, daha sonra primer odağın klinikte saptanabilmesine beĢ hastadan dördünde olanak verebilecek düzeye ulaĢmıĢtır (4). Primer odağı araĢtırmada, klinik bazı ipuçları da yardımcı olabilir. Yayılma Paterni Diyafragma üstünde tutulumlarda primer odak öncelikle akciğerde; diyafragma altındakilerde pankreas, kolon, mide, KC gibi organlarda aranmalıdır (Tablo 2). Hastaların %59‘unda birden fazla metastatik odak bulunduğu bildirilmiĢtir (16). Tablo 2. Primeri bilinmeyen kanserlerde primer odağın dağılımı (%) (16) Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 Primer odak Akciğer Pankreas Over Böbrek Kolorektal Mide Karaciğer Prostat Meme Sürrenal Tiroid Mesane Özofagus Lenfoma Safrakesesi ve yolları Testis (germ hücreli) Mezotelyoma % 23 22 6.4 5.5 5.3 4.6 4.3 4.1 3.4 2.2 2.2 1.9 1.5 1.5 1.2 1 0.5 Hücre Tipi ve Hücrenin FarklılaĢma Derecesi En sık rastlanan hücre tipi, adenokanserdir ve PBK‘lerin ortalama %40‘ında adenokanser histopatolojik tanısı konulmaktadır (18). Bazı serilerde adenokarsinom oranı 6 %65‘e kadar yükselmektedir. Adenokarsinom tanısında, primer odak olarak öncelikle AC, pankreas, meme, prostat, mide, KC ve kolon araĢtırılmalıdır. Ġkinci sırada; kötü diferansiye veya indiferansiye kanserler gelmektedir. Bu grup da PBK‘nin yaklaĢık %40‘ını oluĢturur. Bu tanıda lenfomalar ve germ hücreli tümörler hatırlanmalı ve ayırıcı tanı yapılmalıdır. Primeri bilinmeyen kanserlerin yaklaĢık %15‘inde skumöz hücreli kanserler, %2-5‘inde malign melanom veya sarkom saptanır. Nöroendokrin tümörler (NET) ise, çok daha nadirdir. Hücrelerin diferansiyasyon derecesi de primer odağı belirlemede önemlidir. Ġyi ve orta derecede diferansiye tümörlerde, epitelyal, lenfoepitelyal, lenfoid dokular ve germ hücreli tümörler birbirinden ayırt edilebilir. Ġndiferansiye tümörlerin ayırıcı tanısı için, ek immünohistokimyasal (ĠHK) incelemelere ihtiyaç vardır (19). Tanısal Endoskopi Endoskopik incelemeler daima spesifik semptom veya belirtileri araĢtırmaya yönelik olmalıdır. Örneğin, solunum sistemi semptomları olan hastalara fiberoptik bronkoskopi, dıĢkıda gizli kan pozitifliği yada abdominal bulguları olan hastalara ise gastroskopik ve kolonoskopik incelenme yapılmalıdır (20). Serum Tümör ĠĢaretçilerin Tanısal Değerleri Serum beta-human koryonik gonadotropin (β-HCG), alfa-fetoprotein (AFP) ve prostat spesifik antijen (PSA) düzeyleri, PBK‘i olan erkek hastalar da, tedavi edilebilir ekstragonadal germ hücre tümörlerinin ve metastatik prostat kanserlerinin ayırıcı tanısı için istenmelidir. Kemik metastazı olan PBK hastalarında yüksek serum tiroglobülün seviyeleri, gizli bir tiroid kanserinin göstergesidir. Ġzole aksiller lenf nodu metastazı ve peritoneal papiller adenokarsinoma tanısı olan hastalarda serumda Cancer antijen (CA) 15-3 ve CA 125 düzeylerine bakılması primer tümörü saptamada yardımcı olabilir (7). EVRELEME Klinikopatolojik Alt Kümeler Tanısal yaklaĢımların ve optimal tedavinin planlanabilmesi amacıyla, PBK hastalarının klinikopatolojik alt gruplara sınıflandırılması çok önemlidir (6) (Tablo 3). 7 Tablo 3. Farklı klinikopatolojik varlıkların klasifikasyonu (6) Organ Histoloji Karaciğer (baĢlıca) ve/veya diğer Adeno karsinom orta derece ya da kötü organlar diferansiye Lenf düğümleri Mediastinal/retroperitoneal (orta hat yerleĢimli) Undiferansiye ya da kötü diferansiye karsinom Aksiller Adeno karsinom iyiden kötüye diferansiye Servikal Skuamöz hücreli karsinom Ġnguinal Undiferansiye karsinom, skuamöz hücreli karsinom, karıĢık skuamöz hücreli/adeno karsinom Periton boĢluğu Kadınlarda periton adenokarsinomatöz Papiller ya da seröz adeno karsinom (±psammoma cisimleri) Diğer bilinmeyen orijinli malign asit Müsin üreten adeno karsinom orta derece ya da kötü diferansiye (±taĢlı yüzük hücreli) Akciğerler ÇeĢitli diferansiyasyonlarda adeno karsinom Akciğer metastazı Adeno karsinom orta derece ya da kötü Plevral effüzyon diferansiye ÇeĢitli diferasyonlarda adenokarsinom Kemikler (tek ya da çoklu) ÇeĢitli diferasyonlarda adeno karsinom ya da Beyin (tek ya da çoklu) skuamöz hücreli karsinom Kötü diferansiye karsinom nöroendokrin özellikleri ile (baĢlıca), Nöroendokrin tümörler DüĢük derece nöroendokrin karsinomları, küçük hücre anaplastik karsinomlar Undiferansiye neoplazma, melanom Malignan melanoma özellikleri ile 8 PATOLOJĠK YAKLAġIM IĢık Mikroskobu ile Değerlendirme Ġlk değerlendirme, ―morfolojik‖ değerlendirme olup ıĢık mikroskobuyla yapılmaktadır. Habis hücreler histolojik olarak kaynaklandıkları dokunun hücrelerine benzeyebilir. Ġyi diferansiye bir yassı epitel hücreli karsinomda keratinizasyon görülebilir. Aynı Ģekilde iyi diferansiye bir adenokarsinom guddesel yapı oluĢturabilir, hatta musin salgılayabilir. Aynı durum sarkomlar için de geçerlidir. Ġyi diferansiye tümörler genellikle yavaĢ büyür ve tedaviye direnç gösterirler (21) (Tablo 4). Tablo 4. Primeri bilinmeyen metastatik kanserlerin morfolojik olarak dağılımı (21) Sıra Görülme sıklığı % Morfoloji 1 Adenokarsinom 65 2 Az diferansiye karsinom veya adenokarsinom 20 3 Epidermoid karsinom 10 4 Az diferansiye neoplasm 5 Primeri bilinmeyen kanserli hastada biyopsi ile alınan dokunun ıĢık mikroskobu, immünohistokimya (ĠHK), immunofenotiplendirme, karyotip ve moleküler analizler ile dikkatle incelenmesi gerekmektedir. Öncelikle ilk biyopsi örneği tümör tanısının doğrulanması ya da ek özel çalıĢmaların yapılması için yetersiz ise tekrar biyopsi alınması zorunludur. Klinisyen, özellikle kaynak organ belli değilse, tümör örneğini değerlendirmede deneyimli bir patolog ile yakın iĢ birliği içinde olmalıdır. Dokuyu; a) rutin ıĢık mikroskobisi, histokimyasal ve immünokimyasal analiz, b) DNA ve ribonükleik asit (RNA) izolasyonu veya yerinde genetik ve immünolojik analiz için dondurma, c) ultrastruktural analiz için özel fiksasyon iĢlemlerine tabii tutmak için planlar yapılabilir (10). Rutin histolojik analiz doku kaynağını belirlemede baĢarısız olursa (ör., adenokarsinomda guddesel oluĢumu, over veya tiroid kanserinde psammoma cisimciği veya 9 sarkomlarda iğsi yapı), özel histokimyasal çalıĢmalar yardımcı olabilir. Örneğin: müsin pozitifliği kötü diferansiye adenokarsinomunun tanınmasında yardımcıdır. IĢık mikroskobu incelemesi PBK‘lerin yaklaĢık %60‘ının iyi veya orta diferansiye adenokarsinom, %30‘unun kötü diferansiye karsinom/adenokarsinom ve %5‘inin daha ileri sınıflama yapılamayan malign tümör olduğunu gösterir. Kötü diferansiye tümörlerde ĠHK, sitogenetik ve moleküler biyolojik çalıĢmalar sarkomları, germ hücreli karsinomları, lenfomaları, nöroendokrin tümörleri ve tanının daha özel tedavi yaklaĢımını gerektirdiği diğer tümörleri belirlemede (melanom dahil) son derece yararlı olabilir (10). Adenokarsinom Morfolojik birtakım özellikler, örneğin, taĢlı yüzük görünümü veya papiller yapılar nonspesifik bulgulardır. Primer odak konusunda yanıltıcı olabilir. Ek ĠHK tetkikleri de adenokarsinomlarda birkaç istisna hariç (prostat kanserinde prostat spesifik antijen, tiroid kanserinde tiroglobülin vb. proteinler, meme kanserinde östrojen ve progesteron hormon reseptör proteinlerinin tayini gibi) primer tümörü saptamada spesifik değildir. Adenokarsinomu olan PBK‘lerin %3‘ünün prostat karsinomu olduğu da hatırlanmalıdır. (19). Az Diferansiye Karsinom veya Az Diferansiye Neoplazm Ġyi ve orta derecede diferansiye tümörlerde epitelyal kanserlerin, lenfoma, sarkom, melanom veya germ hücreli tümörlerin ayırıcı tanısını yapmak patologlar için daha kolaydır. Kötü diferansiye tümörlerde; epitelyal, hematopoyetik veya nöroektodermal orijini belirlemek önemlidir; bunun için, ĠHK tanıda oldukça yararlıdır ve kullanılmalıdır. Genellikle bu olgularda, daha yeterli değerlendirme için, ince iğne aspirasyon biyopsisinden ziyade cerrahi biyopsi tercih edilmelidir. Ġmmünohistokimyasal Değerlendirme Ġmmünhistokimyasal analiz, hücre elemanlarına spesfik antikorlar standart tekniklerle teĢhis edilemeyen tümörlerin tanımlanmasını mümkün kılar (10) (Tablo 5). 10 Tablo 5. Primeri bilinmeyen kanserli hastalardan alınan biyopsilerin olası patolojik değerlendirmesi (10) Değerlendirme/Bulgular ĠĢaret Edilen Primer Yer veya Tümör HĠSTOLOJĠ (HEMATOKSĠLEN VE EOZĠN BOYAMA) Psammoma cisimciği, papiller görünüĢ Over, tiroid TaĢlı yüzük hücreleri Mide ĠMMÜNOHĠSTOLOJĠ Lökosit ortak antijen Lenfoid tümörler Leu-M1 Hodgkin hastalığı Epiteliyal membran antijen Karsinom Sitokeratin Karsinom CEA Karsinom HMB45 Melanom Desmin Sarkom Tiroglobulin Tiroid karsinomu Kalsitonin Tiroidin meduller karsinomu Miyoglobin Rabdomiyosarkom PSA/prostatik asit fosfotaz Prostat Karaciğer, mide, germ hücre AFP Germ hücre Plesental alkalen fosfataz Lenfoid tümör B, T hücre belirleyicileri Nöroendokrin tümör, melanom S-100 protein Meme, ter bezi Gross cystic fluid protein Kaposi sarkomu, anjiosarkom Faktör VIII AKIM SĠTOMETRĠ B, T hücre belirleyicileri Lenfoid tumor ULTRASTRUKTUR Aktin-miyozin filamentler Rabdomiyosarkom Salgısal granüller Nöroendokrin tümörler Desmozom Karsinom Premelanozom Melanom SĠTOGENETĠK Isokromozom 12p; 12q(-) Germ hücre t(11;22) Ewing sarkomu, primitif nöroektodermal tümör t(8;14) Lenfoid tümör 3p(-) Küçük hücreli akciğer karsinomu; renal hücreli karsinom, mezoteliyoma t(X;18) Sinoviyal sarkom t(12;16) Miksoid liposarkom t(12;22) Parlak hücreli sarkom( yumuĢak kısımların melanomu) t(2;13) Alveolar rabdomiyosarkom 1p(-) Nöroblastom RESEPTÖR ANALĠZĠ Östrojen/progesteron reseptörü Meme MOLEKÜLER BĠYOLOJĠK ÇALIġMALAR Ġmmünoglobulin, bcl-2, T-hücre reseptör gen Lenfoid tumor rearrangement CEA: Carsinoembriyonik antijen, PSA: Prostat-spesfik antijen, AFP: α fetoprotein, Leu-M1: Anti-CD 15, HMB: Human melanosit black 45, S-100: Hücre içi kalsiyum bağlayan protein. 11 Lenfoma tanısı için, lökosit ortak antijen (LCA, CD45) ile reaksiyon veren antikorlar kullanılmalı ve LCA pozitif tümörler lenfoma olarak kabul edilmelidir. Bu hastalar, lenfoma tanısı kesin olan hastalar gibi tedaviye cevap verirler. Agresif histolojiye sahip lenfomalı hastaların yaklaĢık yarısı, kombine kemoterapi (KT) ile iyileĢtirilebilir. Filament proteinlerinin özel tiplerinin immünohistokimyasal olarak saptanması sarkom ve karsinomları tespit etmede yardımcıdır. Keratinin varlığı karsinoma iĢaret eder, bütün epiteliyal tümörler bu proteini içerirler. Sitokeratinin (SK) spesfik tipleri kesin tanıya fırsat verir. Örneğin; over kanserleri SK20(-)/SK7(+), kolorektal kanserler SK20(+)/SK7(-) ve pankreatikobilier tümörler SK20(+)/SK7(+)‘dirler (10,22). Bununla beraber bazı sarkomlar, mezoteliyoma ve germ hücreli tümörler de keratin pozitiftir (10,22). Sarkomlar dezmin antikorlarına karĢı reaksiyon verebilirler. Sarkom alt grupları miyoglobin (rabdomiyosarkom) veya faktör VIII (anjiosarkom veya Kaposi sarkomu). Ekspresyonu ile tespit edilebilirler. Prostat, meme ve tiroid karsinomu sırasıyla PSA, gross cystic fluid protein veya tiroglobulin eksprese ederler. AFP, β-HCG veya plasental alkalen fosfatazın boyanma bulgusu germ hücre kaynağını ayırmakta yardımcıdır. Hemen hemen bütün primer ve amelanotik tip dahil metastatik melanomlarda S-100 protein vardır. Bununla beraber S-100 pozitifliği diğer nöroendokrin kaynaklı tümörlerde (ör., küçük hücreli akciğer kanseri, karsinoid, nöroendokrin) de bulunur; melanomlar için daha spesfik bir belirleyici Human melanosit black (HMB) 45 antijenidir (5,10,22) (Tablo 6). Tablo 6. Sitokeratin7 ve sitokeratin20 immünhistokimya boyama tanı iliĢkisi (5) SK Durumu SK20(+) SK7(+) SK7(-) GĠS adeno karsinom, TCC (2/3) GĠS adeno karsinomları Pankreas ve bilier sistem(1/3) Kolorektal Mide (1/4) Mide (1/3) Over (Müsinöz) Merkel hücreli karsinom Meme Prostat SK20(-) AC (Adeno karsinom) Mide (1/6) Over (Seröz ve endometrioid) Yassı epitel hücreli karsinom Pankreas (2/3) Germ hücreli karsinom Mide (1/6) HCC Endometrium RCC Tiroid Adrenokortikal karsinom TCC (1/3) Küçük hücreli karsinom (3/4) Mezotelyoma (2/3) Mezotelyoma (1/3) Küçük hücreli karsinom (1/4) SK: Sitokeratin, GĠS : Gastrointestinal sistem, TCC : Transizyonel cell carsinom, HCC : Hepatocelüler carsinom, RCC : Renal cell carsinom. 12 Özellikle lenfoma, melanom, sarkom, nöroendokrin, nöroektodermal ve epitelyal tümörlerin tanısı, morfolojik bulgulara ek olarak ĠHK yöntemiyle konabilmektedir (23). Human koryonik gonadotropin (HCG) ve AFP‘nin ĠHK ile araĢtırılması germ hücreli tümörlerde tanı koydurucudur. Human koryonik gonadotropin ve AFP sadece germ hücreli tümörlere spesifik proteinler değildir. Alfa fetoprptein, hepatom ve hepatoselüler kanserlerde de saptanabilir. Germ hücreli tümörlerin, sisplatinli kemoterapi protokolleriyle tam remisyon sağlanabilen tümörler olması nedeniyle, indiferansiye tümörlerin ayırıcı tanısında hatırlanması önemlidir. Ġmmünhistokimya dıĢında moleküler ve sitogenetik araĢtırmalar da yapılabilir (16,18) (Tablo7). Tablo 7. Primeri bilinmeyen kanserlerde tanıya yardımcı immünhistokimya incelemeleri (18) Ġmmünohistokimyasal incelemeler Tümör tipi Sitokreatin LCA Karsinom + - S100 HMB45 - Kromogranin Vimentin Sinaptofizin Dezmin + - Lenfoma - + - - - Melanom - - + + - Sarkom - - - - + Nöroendokrin + - - + - LCA : Lökosit common antijen, HMB 45: Human melanosit black 45, S-100 : Hücre içi kalsiyum bağlayan protein. Elektron Mikroskopisi ile Değerlendirme Her patoloji merkezinde bulunmadığı için, pratikte çok sık kullanılmamaktadır. Eğer az diferansiye neoplazmda histopatoloji tam olarak belirlenememiĢse, elektron mikroskopu (EM) kullanılmalıdır. Özellikle az diferansiye sarkomlarda, az diferansiye nöroendokrin tümörlerde, agresif lenfoma ve melanomda söz konusu tümörlere özgü ultrastrüktürel özellikler saptanabilir. Örneğin, ―dezmozomların ve tonofilamentlerin‖ varlığı, skuamöz hücreli kanserin, ―core‖ granüller, nöroendokrin tümörlerin karakteristik bulgularıdır (24). Asiner ve mikroasiner alanlar adenokarsinomlarda, elektron yoğun sekresyon granülleri nöroektodermal tümörlerde, premelanozomlar amelanotik melanomda görülür (19,25,26). Metastatik adenokanserlerin %85‘inin primer odağının EM ile saptanabileceği, 13 geri kalan %15‘inde ise primere ait olasılık listesinin kısaltılabileceği bildirilmiĢtir (25). Az diferansiye tümörlerde, hücrelerin diferansiyasyonla kazandıkları özel yapıları geliĢtirememelerinden dolayı EM‘nin tanı değeri azalır. Ġmmünhistokimyanın geliĢmesi EM‘ye duyulan ihtiyacı azaltmıĢtır. Polimeraz Zincir Reaksiyonu ile Değerlendirme Nazofarengeal karsinomda, polimeraz zincir reaksiyonu ile Epstein-Barr virüs genomunun amplifikasyonunun dokuda saptanması, konvansiyonel yolla tanı konulamayan hastalarda yardımcı olabilir. Orta hat germ hücre tümörlerinde 12p kromozomunun gösterge olarak davrandığı ve bunun polimeraz zincir reaksiyonuyla gösterilebildiği bildirilmiĢtir (27). Primeri Bilinmeyen Kanser Tanısında Histopatolojiden Sonra Yapılacaklar Ayrıntılı, pahalı, hastanın yaĢam kalitesini olumsuz yönde etkileyecek tetkiklerden kaçınmalıdır. En ayrıntılı tetkiklere rağmen, hastaların sadece %5-30‘unda primer odak saptanabilmektedir. Primer odak çoğunlukla takip dönemlerinde kendini belli etmektedir. BaĢlangıç döneminde önerilen en yararlı tetkikler; Anamnez, fizik muayene, baĢ boyun, meme muayenesi, rektal ve pelvik muayene, rutin biyokimyasal tetkikler, idrar tahlili, dıĢkıda gizli kan, akciğer grafisi, batın/pelvis bilgisayarlı tomografi (BT)‘sidir. Bunların dıĢında, sadece bulgu veya yakınma olan bölgeye göre tetkik yapılmalıdır (1). Tutulan Metastatik Bölgeye Göre Ġncelemeler a) Servikal lenf bezinde skuamöz hücreli karsinom varlığında: Üst-orta servikal bölgede lenf bezinde epidermoid karsinom metastazı varlığında, baĢ boyun muayenesi, orofarenks, nazofarenks, hipofarenks, larenks ve özofagusun direkt endoskopik muayenesi Ģarttır. Alt servikal veya supraklaviküler bölgeyi tutmuĢ epidermoid karsinom metastazı varlığında, bronkoskopi gereklidir. BaĢ boyun tümörlerinde bu yöntemle %85-90 oranında primer tümör saptanabilmektedir (28). Primer baĢ-boyun kökenli skuamöz hücreli kanserlerin %2 ile %5‘i servikal lenfodenomegali ile baĢvurur. Bunların %10‘u bilateral servikal lenfodenomegali Ģeklinde görülür. b) Ġnguinal lenf bezinde skuamöz hücreli karsinom varlığında: Hemen hemen tümünde perineal bölgenin primer tümörü saptanabilir. Kadınlarda özenli bir vulva, vajen ve 14 serviks muayenesi, erkeklerde ise penisin inspeksiyonu tanıda oldukça yararlıdır. Anorektal bölge lezyonlarının saptanması için anoskopi gerekebilir (1). Primeri Bilinmeyen Kanser Tanısında Tümör Belirteçlerinin Yararları Primeri bilinmeyen kanserli birçok hastada birden fazla tümör belirteci eksprese edilebilmektedir. Bu nedenle, tümör belirteçlerinin özgüllüğü oldukça düĢüktür ve bunlar yalnızca bazı tümörlerin tanısında yararlı oldukları için, rutin değerlendirme amacıyla istenmesi önerilmemektedir. Ancak osteoblastik kemik metastazı olan erkek hastada PSA (prostat kanseri), mediyastinal veya retroperitoneal kitlesi olan genç erkekte beta-HCG, AFP (germ hücreli tümör), peritonitis karsinomatozası olan kadında CA-125 (epitelyal over kanseri) tayini yapılmalıdır (1). FONKSĠYONEL GÖRÜNTÜLEME Primeri bilinmeyen kanserli hastaların tanısal değerlendirmesi için göğüs radyografisi, bilgisayarlı tomografi, manyetik rezonans görüntüleme, ultrason, endoskopi ve nükleer tıp görüntüleme testleri kullanılmaktadır. Nükleer tıp muayeneleri arasında, nöroendokrin tümörlerinde geliĢmiĢ somatostatin ekspresyonunun gözlemlenmesini baz alan foton emisyon tomografi (SPECT) ya da 111In Octreoscan ile birleĢik SPECT/bilgisayarlı tomografi (BT) yaygın kabul görmüĢtür ve NET değerlendirmesinde rutin olarak kullanılmaktadır. Özellikle 111In Octreoscan klinik okült gastroenteropankreatik tümörler ve/veya nöroendokrin doğası metastazına sahip PBK‘lerin tespitinde faydalı olabilir (29). 18-florodeoksiglikoz-pozitron emisyon tomografi (FDG-PET) ve, halihazırda, FDGPET/BT PBK‘lerin tespitinde önemli bir role sahiptir (30). Ġkibin üç yılında yayınlanmıĢ, PBK‘li hastalarda primer tümör tespitinde FDG-PET doğruluğunu değerlendirmek için tasarlanmıĢ bir meta-analiz, primer odağı %24.5‘ten %64.5‘e belirleme oranı, ve sırasıyla %87 ile %71 sensitivite ve spesifisite göstermiĢtir (31). Avrupa Nükleer Tıp Derneği (ENAM) kılavuz prosedürüne göre, PBK‘lerin tanısında PET/CT önerilmektedir (32). Dahası, yalnız PET yerine PET/CT‘nin klinik kullanımı tanısal doğruluğu arttırmıĢtır. Florodeoksiglikoz-pozitron emisyon tomografib/bilgisayarlı tomografi genellikle üst uyluktan kafatası tabanına kadar uygulanır, intrakranial ve kranial lezyonlarını yakalayıp ayıramaz. Fakat, Capasso ve ark. tarafından yapılan bir çalıĢma, PBK‘li hastaların 15 değerlendirilmesinde tüm vücut FDG-PET/CT taramasında baĢ bölgesinin dahil edilmesinin önemini vurgulamıĢtır (33). Primeri bilinmeyen kanserli 461 hastayı içeren yedi çalıĢma (34-40), PBK‘in ilk tespitinde FDG-PET ve FDG-PET/CT‘nin rolünü değerlendirmiĢtir. Bireysel çalıĢmaların primer tümör teĢhis oranları hesaplanmıĢtır ve bu oran %33 ila %57 arasında saptanmıĢtır. FDG PET‘in primer lezyonu bulma sensitivitesi %93(%88-100), spesifisite %:89(%67-%95) olarak bulmuĢlardır (Tablo 8). Tablo 8. Primeri bilinmeyen kanser tespitinde florodeoksiglikoz-pozitron emisyon tomografi ya da Florodeoksiglikoz-pozitron emisyon tomografi/bilgisayarlı tomografinin tanısal performansı (34-40) Sıra Yazar/yıl 1 2 3 4 5 6 7 Hasta sayı Nanni, 2005 (34) Joshi, 2004(35) Israel,2004 (36) Gutzeit, 2005(37) Fencl, 2007(38) Nassenstein,2007(39) Hu M., 2008(40) 21 63 36 45 190 39 67 Toplam Sensitivite Spesifisite % % 100 89 55 78 93 67 88 89 94 86 100 95 92 91 Medyan Medyan 461 93 Tümor tespit oranı % 57 46 44 33 47 28 54 Medyan 89 45 Konvansiyonel tanısal yöntemler ile primer tümörü bulunamayan hastalarda FDG PET %40 oranında primer lezyonu gösterebilmektedir (31,41-43). Güncel uluslararası uygulama rehberlerinde PBK, FDG PET görüntüleme endikasyonları arasında yer almaktadır (44,45). Histopatolojik değerlendirme için biyopsinin yönlendirilmesi, uygun tedavi protokollerinin saptanmasına yardımcı olabilir. Kötü prognoza sahip PBK hastalarında ilk tanı yöntemi olarak FDG PET/BT‘nin tercih edilmesi zaman alıcı, pahalı, gereksiz giriĢimsel tanı iĢlemlerinden kaçınabilmemizi, daha doğru tedavi seçenekleri sunabilmemizi sağlayabilir (46). 16 TEDAVĠ YAKLAġIMI Genel Strateji Primeri bilinmeyen kanserlerin uygun tedavisi için öncelikle hastaların prognoza göre sınıflandırılması gerekmektedir. Primeri bilinmeyen kanser hastalarının yaklaĢık %15-20‘si iyi prognozlu sınıfa dahildir ve potansiyel iyi sonuçlar sağlayabileceğimiz bu hastalarda spesifik tedavi yaklaĢımlarına ihtiyaç duyulmaktadır. Aksine, PBK hastalarının büyük çoğunluğu kötü prognoza sahiptir ve bu hastalar için tedaviler hala yetersizdir (47). Prognostik Alt-Gruplar Tedavi edilebilir ve iyileĢtirilebilir tümörlerin belirlenmesi önemlidir. Skuamöz hücre karsinomlu hastalar, adenokarsinomlu veya sınıflandırılamayan karsinomlu hastalardan (4 ile 6 ay) biraz daha uzun ortalama yaĢama sahiptirler (9 ay). Eğer laboratuvar testleri anlamlı olasılıkla lenfoma, germ hücreli tümör, sarkom, nöroendokrin tümör, meme veya prostat kanseri gibi tümörlere iĢaret ediyorsa, hastalığa uygun tedavi verilmelidir. Lenfoma veya germ hücreli tümörlü hastalar kombine kemoterapi ile iyileĢtirilebilir. Diğer malignansilerde etkili palyatif kemoterapi (sarkom, meme veya nöroendokrin tümör için) veya hormonal tedavi (meme veya prostat için) özellikle düĢünülmelidir. Tanı için çoğu kez elektron mikroskobu gereksinmesine rağmen nöroendokrin tümörler (özellikle anaplastikse) sisplatin bazlı kemoterapiye çoğu kez yanıt verirler (10). Primeri öngörülebilen hastalar primeri öngörülemeyen hastalara göre daha iyi yaĢarlar. Primeri bilinmeyen kanserli hastaların %40‘ı spesifik tedavi gruplarının bulunduğu birkaç klinik sendromdan birine dahil edilir (10) (Tablo 9). Ġyi Prognozlu Alt Kümeler a. TanımlanmamıĢ GonaddıĢı Germ Hücreli Kanser Sendromu b. Periton boĢluğunun papiller adenokarsinomu olan kadınlar. c. Yalnızca aksiller lenf düğümleri içeren adenokarsinomu olan kadınlar. d. Servikal lenf düğümleri içeren skuamöz hücre karsinomu. e. Ġzole inguinal adenopati (skuamöz karsinom). f. Kötü diferansiye nöroendokrin karsinomu. g. Erkeklerde Kemik Metastazı. h. Tek Küçük Metastaz Sahibi Cup Hastaları (48). 17 Tablo 9. Primeri bilinmeyen kanserli hastalarda presentasyonun iĢaret ettiği özel tedaviler (10) Klinikopatolojik Özellikler ġüphelenilen Primer Yer Önerilen Tedavi Skuamöz hücreli karsinom, BaĢ ve boyun kanseri Radikal boyun diseksiyonu; servikal lenf nodu radyoterapi ve/veya kemoterapi Memeye radyoterapi veya Karsinom, aksiler lenf nodları Meme kanseri (kadın) mastektomi, sistemik adjuvan tedavi Debulking cerrahi, sisplatin Peritoneal karsinomatozis Over kanseri temelli kemoterapi (kadın) Plevral efüzyon, östrojen Metastatik meme kanseri için Meme kanseri sistemik tedavi ve/veya progesteron reseptörü pozitif adenokarsinom hücreleri Kötü diferansiye kanser, Sisplatin/Etoposid temelli yaĢ<50, akciğer veya lenf Germ hücreli tümör (gonad nodları, yükselmiĢ serum bhCG dıĢı) kemoterapi (tartıĢmalı) veya AFP düzeyleri Kemik metastazları (erkek) Androjen blokajı (löprolide ve Prostat kanseri Adenokarsinom, karaciğer metastazı, yükselmiĢ CEA flutamide) Mümkün olan karaciğer Gastrointestinal lezyonlarının cerrahi rezeksiyonu Tümörün (uygunsa) kolonoskopi ile reseksiyonu; 5fluoro-urasil/lökoverin βhCG: β-human korionik gonadotropin; AFP: Alfa fetoprotein, CEA: Karsinoembriyonik antijen. Kötü Prognozlu Alt Kümeler a. Karaciğer ya da diğer organlara adenokarsinom metastatik. b. Papiller-olmayan malignan asit (adenokarsinom). c. Çoklu serebral metastaz (adeno ya da skuamöz karsinom). d. Çoklu akciğer/plevral metastaz (adenokarsinom). e. Çoklu metastatik kemik hastalığı (adenokarsinom) (48). 18 Ġyi Prognozlu Grupların Tedavisi a. TanımlanmamıĢ gonaddıĢı germ hücreli kanser sendromu: Bu PBK alt kümesi platin bazlı kombinasyon kemoterapi ile kötü prognoz germ hücre tümörlerine benzer Ģekilde tedavi edilmelidir (49). Yapılan çalıĢmalarda bu gruba giren hastalarda, %15-25 tam yanıtın olduğu %50‘den fazla yanıt ile %10-15 uzun süreli hastalıksız sağkalım rapor edilmiĢtir. Kötü diferansiye PBK‘li hastaların bir grubu kemoterapiye yanıt verirler. Bu hastalar Ģu özelliklerin bir veya daha fazlasını gösterirler: 1) YaĢ <50, 2) Orta hat yapılarının, 3) Akciğer parankimi veya lenf nodlarının tutulumu, 4) YükselmiĢ serum AFP veya βhCG düzeyi, 5) Hızlı büyüyen tümör varlığı, 6) Daha önce uygulanmıĢ radyoterapi veya kemoterapiye cevaplı tümör varlığı. Platin bazlı kemoterapi (KT) bu özellikleri taĢıyan, özellikle tanı anında uygun performans durumuna sahip, tümörlerin germ hücreli tümör gibi davrandığı öne sürülen hastaların bir kısmında uzun süreli yaĢam sağlar. Eğer bütün kötü diferansiye karsinomlu hastalar (kötü diferansiye adenokarsinom dahil) germ hücreli tümörler için düzenlenmiĢ kemoterapi rejimleri (ör., sisplatin/etoposid veya vinblastin, çoğu kez bleomisinle de) ile tedavi edilirse yaklaĢık %25‘i tam, %33‘ü parsiyel yanıt verir. Ġki siklus tedaviye cevap vermeyen hastalarda tedaviye devam edilmemelidir. Altı hastadan biri 5 yıldan uzun süre hastalıksız yaĢar. Kötü diferansiye karsinom veya adenokarsinomlu, kanıtlanmıĢ germ hücreli tümör hastalarında tanımlanan 12. kromozom anormalliğini gösteren hastalar bu sitogenetik anormalliğin olmadığı aynı Ģekilde baĢvuran hastalardan daha iyi platin bazlı KT‘ye yanıt verirler (47). b. Periton boĢluğunun papiller adenokarsinomu olan kadınlar: Bu hastalar sitoredüktif agresif cerrahiyi takiben uygulanan platin bazlı kemoterapi ile FIGO Evre III over kanseri gibi tedavi edilmelidir. Sağkalım FIGO Evre III over kanseri hastaları ile aynıdır (50). Karın çevresinde artıĢ ve abdominal kitle veya ağrı ile gelen ve primer yeri belli olmayan, tüm peritoneal boĢlukta adenokarsinom bulunan kadınlar da, sisplatin bazlı KT‘den fayda görebilirler. Bu sendrom primer peritoneal papiler seröz karsinom veya multifokal over dıĢı seröz karsinom olarak adlandırılır. Meme kanseri veya bir gastrointestinal malignite bu bulguları meydana getirebilirken, laparatomi sırasında normal görünümlü overleri olan 19 hastalarda bile peritoneal karsinomatozissaptanması, en yaygın olarak over kanserine atfedilir. Özellikle patolojik incelemelerde psammoma cisimciği veya papiller bir dizilim fark edilirse veya CA-125 düzeyi yükselmiĢse, peritoneal boĢlukta primeri tanımlanamayan adenokarsinomu olan kadınlara sisplatin (veya karboplatin) ve Paklitaksel tedavisini takiben maksimum sitoredüktif cerrahi uygulanmalıdır. Bu tip tedavide evreye spesfik cevap, kanıtlanmıĢ over kanseri olan hastalar ile karĢılaĢtırılabilir görünmektedir. Bu Ģekilde gelen hastaların yaklaĢık %10‘u tanıdan 2 yıl sonra hastalıksız kalabilirler (10). c. Yalnızca aksiller lenf düğümleri içeren adenokarsinomu olan kadınlar: Bu hastalarda, uygun tedavi yaklaĢımı, tek baĢına lenf nodu diseksiyonu veya mastektomi yada memeye radyoterapi ile birlikte uygulanan lenf nodu diseksiyonu ve bunları takiben verilen adjuvan KT Ģeklinde olmalıdır. Tedavi yönetimi, evre II ya da III meme kanserine benzerdir (50). Rapor edilen 5 ve 10 yıllık genel sağkalım oranları, sırasıyla %75 ve %60‘tır (10). d. Servikal lenf düğümü içeren skuamöz hücre karsinomu: Bu hastalar, lokal olarak geliĢmiĢ baĢ ve boyun kanseri kılavuzlarına göre, lokorejiyonel yönetim ile tedavi edilmelidirler. BeĢ yıllık sağkalım %35-%50 aralığındadır ve uzun süreli hastalıksız sağkalım oranları bildirilmiĢtir (28). e. Skuamöz hücre karsinomundan izole inguinal lenfadenopati: Lokal radyoterapi ile ya da radyoterapi olmadan, inguinal lenf nodu diseksiyonu bu hasta alt grubu için tavsiye edilen tedavidir. Uzun süreli sağ kalanlar rapor edilmiĢtir (52). f. Kötü diferansiye nöroendokrin karsinomları: Bu gruptaki PBK hastaları platinbazlı ya da paklitaksel/karboplatin bazlı KT ile tedavi edilmelidir. ÇalıĢmalarda %25 oranında tam yanıt ile %50-%75 ‗e varan yanıt oranları ve %10-%15 oranında uzun süreli sağ kalanlar raporlanmıĢtır (47). g. Erkeklerde kemik metastazı: Prostat karsinomu olasılığı yüksek olduğundan özellikle lezyonlar osteoblastik ise serum PSA düzeyi ölçülmelidir. Ampirik hormonal tedavi (ör., löprolide ve flutamide) özellikle düĢünülmelidir (10). 20 h. Tek küçük metastazı olan primeri bilinmeyen kanserli hastalar: Cerrahi ve/veya radyoterapi tercih edilir. Bu durumdaki bazı hastalarda (örneğin, tek bir lenf bezi varlığı) lokal tedavi ile uzun sağkalım elde edilebilir. Adjuvan KT‘nin bu olgulardaki yeri belirsizdir. Melanotik veya amelanotik melanom olgularından bir grup da, tek bölgede lenf gangliyonu metastazlarıyla baĢvurabilir ve PBK‘lerin arasında yer alabilir. Bu hastalar, evre II melanomda olduğu gibi tedavi edilmektedir. Hastaların %50‘sinden fazlasının 2-10 yıl arası yaĢadığı bildirilmiĢtir (1). Kötü Prognozlu Grupların Tedavisi Yaygın kemik, karaciğer ve akciğer metastazı olan veya 3 yada daha fazla organ metastazı gösteren PBK hastalarının büyük çoğunluğunda etkili bir KT rejimi bulunamamıĢtır. Bazı yanıt bulgularına rağmen, 1, 2, ya da 3 yıl sağkalımda bazı küçük farklar rapor edilmiĢ olsa da, medyan sağkalım hala 8-9 ay aralığındadır (47). Kullanılan KT rejimleri platin ya da taksan/platin kombinasyonu içerir (6,19). Gemsitabin ya da irinotekan ile kombine platin ile, platin ve taksan bazlı KT arasında benzer aktivite göstermiĢtir (53). Alternatif olarak, en iyi destek tedavisi değerlendirilmelidir. Bugün bulunabilen bir çok ajana rağmen, tekli ya da kombine olarak verilmiĢ rejimler ile, kötü prognozlu PBK‘li hastaların en iyi destek bakımında sistemik KT‘yi uygun olarak karĢılaĢtırılabilecek açık sonuçlar bulunmamaktadır. Aslında, yaygın PBK‘li hastalarda medyan sağkalımın, seçilmeyen hastalarda 2 ile 4.5 ay ve klinik çalıĢmalara katılanlarda 6-12 ay olmak üzere oldukça kısa olduğu yaygın olarak kabul görmektedir. Fakat, prognoza göre mevcut kabul edilmiĢ hasta sınıflandırması tedavi seçiminin belirlenmesinde mükemmel olmaktan uzaktır. Örneğin, kötü prognozlu, özellikle iyi performans durumuna sahip olanlar, sistemik kemoterapiden fayda sağlayabilirler (54). Primeri bilinmeyen kanserlerin büyük çoğunluğunda gastrointestinal sistemde ya da akciğerde primer tümör olabileceğini düĢündüren otopsi sonuçları baz alınarak, çalıĢmalar tek ilaç [(ör. 5-flourourasil(5-FU), metotreksat, doksorubisin, mitomisin C)] ya da kombinasyonlar (5-FU, antrasiklin veya platin bazlı rejimler) ile ilk olarak bu malignitelerde aktif ajanları test etmiĢtir (55). Genel olarak, bu rejimlerle, yalnızca çok az hasta 2 yıl ve ötesinde sağ kalarak, yaklaĢık 6 aylık tüm sağkalım medyanı ile iliĢkili yaklaĢık %20‘lik bir yanıt oranı vermiĢtir (54). Fakat, bu çalıĢmaların büyüklük olarak küçük, ve hasta seçiminde heterojen oldukları dikkate alınmalıdır. 21 Son 15 yılda, geniĢ antitümör aktivite spektrumuna sahip yeni ilaçların tanıtılması, yaygın PBK‘lere sahip hastaların sağkalım sonuçlarını geliĢtirmiĢtir. Bir çok çalıĢma, iki ya da üçlü ilaç rejimlerini birinci basamak tedavisi olarak değerlendirmiĢtir. Ġlginç Ģekilde, eski çalıĢmalara (2002‘den önce) katılan hastaların sağkalımları nadiren 2 yılı geçtiği halde (16), yakın zamandaki beĢ çalıĢmaya katılan 396 hastanın uzun süreli takibinde 2 yıl, 5 yıl ve 10 yıllık sağkalım için sırasıyla %19, %11 ve %8 oranları bildirilmiĢtir (47,54). En iyi sonuçların, Ģu anda en yaygın kullanılan ve tavsiye edilen rejim olan, %30 yanıt oranı ve seçilen hastalarda 8-11 aylık medyan sağkalım sağlayan, platin ve taksan grubu ajanların kombinasyonu ile alınması dikkate değerdir (54). Fakat, kombinasyon KT‘sinin tek ajan platin tedavisine üstünlüğü hala kesin değildir (56). Platinum bazlı olmayan kemoterapi ile ilgili bir baĢka konu, yakın zamanda Huebner tarafından paklitaksel/karboplatin, gemsitabin/vinorelbin rejimi ile değerlendiren bir faz II randomize çalıĢmada ele alınmıĢtır (48) (Tablo 10, 11). Bu çalıĢmanın sonuçları güçlü bir Ģekilde PBK‘lerin birinci basamak tedavisinde platin ihmalini tartıĢmaktadır (medyan tüm sağkalım 11‘e karĢı 7 ay) (57). Paklitaksel, karboplatin ve etoposid kombinasyonunu gemsitabin ve irinotekan ile karĢılaĢtıran bir randomize faz III çalıĢmada, çeliĢkili sonuçlar elde edilmiĢtir. Tablo 10. Primeri bilinmeyen kanserle tedavisinde rastgele klinik çalıĢmalar (48) Yazar/yıl Faz Dowell et al., 2001 II Culine et al., 2003 II Assersohn et al., 2003 II Palmeri et al., 2006 II Huebner et al., 2009) II Hainsworth et al., 2010 III Kemoterapi Rejimi P-FU Cb-E Cp-G Cp-Ir PVI FU PVI FU-Mit Cp-G-Vi Cp-G-P P-Cb Gem-Vi P-Cb-E Gem-Ir Hst.Sayısı 34 80 88 66 92 198 CO (%) 19 19 55 38 11.6 20 48.5 42.3 23.8 20 18 18 TS (aylar) 8.4 6.5 8 6 6.6 4.7 9.6 13.6 11 7 7.4 8.5 P: Paklitaksel; FU: 5- Fluorourasil; Cb: Karboplatin; E: Etoposid; Cp: sisplatin; G: Gemsitabin; Ir: Ġrinotekan; PVI FU: uzun süren venöz infüzyonu 5- fluorourasil; Mit: Mitomisin C, Vi: Vinorelbin; yok, bulunmuyor; Hst.: hasta; YO: Yanıt oranı; TS: Tüm sağkalım. 22 Tablo 11. Primeri bilinmeyen kanserlerlerde platin ve nonplatinbazlı kemoterapi rejimleri (48) Yazar/yıl Platin/taksan rejimleri Briasoulis et al., 2000 Greco et al., 2000 Greco et al., 2000 Park et al., 2004 Berry et al., 2007 Pentheroudakis et al.,2008 Üçlü kemoterapi rejimleri Greco et al., 2000 Greco et al., 2002 Greco et al., 2004 Schneider et al., 2007 Yeni sitotoksikler ile çiftler Pouessel et al., 2004 Pittman et al., 2006 Briasoulis et al., 2008 Yonemori et al., 2009 Schuette et al., 2009 Moleküler-hedefli rejimler Hainsworth et al., 2007 Hainsworth et al., 2009 Kemoterapi Rejimi Hst. Sayısı YO (%) TS (aylar) 2-yıl sağkalım(%) P-Cb D-Cb D-Cp P-Cp P-Cb (haftalık) D-Cb 77 47 26 37 42 47 39 22 26 42 18 32 13 8 8 11 8.5 16.2 yok yok yok 11 17 yok P-Cb-E P-Cb-G P-Cb-E Cb-G-Cap 71 120 132 33 48 25 30 39.4 11 9 9.1 7.6 20 23 16 14.2 D-G Cb-G Ir-Ox Cb-Ir Cap-Ox 35 51 47 45 51 40 30.5 13 41.9 11.7 10 7.8 9.5 12.2 7.5 7 12 8 27 yok Bev-Erl P-Cb-Bev-Erl 51 60 10 53.3 7.4 12.6 yok 27 P: Paklitaksel; Cb: Karboplatin; D: Dosetaksel; Cp: sisplatin; E: Etoposid; G: Gemsitabin; Cap: Kapesitabin; Ox: Oksaliplatin; Ir: Ġrinotekan; Bev: Bevacizumab; Erl: Erlotinib; yok, bulunmuyor; Hst.: hasta; YO: Yanıt oranı; TS: Tüm sağkalım. Progresyonsuz sağkalım ve genel sağkalım platin bazlı rejimle sırasyla 3.2 ve 5.3 ay, platin içermeyen rejimle ise sırasıyla 7.4 ve 8.6 ay olarak saptanmıĢtır. Yanıt oranları ve 2 yıl sağkalım oranları her iki grupta da benzerdi. Fakat, gemsitabin ve irinotekan kombinasyonu, platinli rejime oranla düĢük oranda yüksek dereceli nötropeni, ateĢli nötropeni, trombositopeni ve anemi ile daha az toksik olarak görülmüĢtür (58). Bu sonuçlar platin ve platin olmayan bazlı KT‘nin karĢılaĢtırılabilir etkisi lehinde kanıt olabilirken, her iki rejimin ılımlı etkisi daha yeni tedavi yaklaĢımlarına ihtiyaç olduğunun altını çizmektedir. Bu sonuç, yakın zamanda sağkalım açısından birbirine belirgin bir fayda göstermeyen herhangi bir tedavi grubu üzerinde 10 rastgele denemenin meta-analiz sonuçları ile de desteklenmiĢtir. Dikkate alınabilir Ģekilde, yalnızca platin, taksanlar ya da her ikisinin birlikteliği sağkalımın uzaması yönünde bazı trendler göstermiĢtir (59). 23 Moleküler Hedefli Terapiler Yakın zamanda, standart kemoterapi ile moleküler hedefli ajanları birleĢtiren rejimler, bir çok malignitenin tedavisinde denenmiĢtir ve bu PBK‘ler için tedaviyi optimize etme konusunda büyük umutlar yaratmıĢtır. Bu yaklaĢım, bireysel tümör moleküler profilinde özel terapilerin kullanımı için buluĢlardan birini temsil edebilir. PBK‘lerden çoğunun yüksek seviyede EGFR1 ve VEGF açığa çıkardığı kanıtı baz alınarak, bu molekülleri hedefleyen erlotinib ve bevacizumab gibi ilaçlar 1. ve 2. basamak tedavisi olarak değerlendirilmiĢtir (60). Özellikle, yakın zamanda daha önceden tedavi edilmiĢ ya da edilmemiĢ hastalarda, bu ajanların bir kombinasyonunu kullanan bir çalıĢma, hastaların %33 oranında 1 yıl sağ kalarak, 7.4 aylık bir ortanca genel sağkalım göstermiĢtir (61). Üstelik, 1. basamak tedavi olarak bevacizumab ve erlotinib ile kombine halde kullanılan paklitaksel ve karboplatin ile hastaların %27‘si 2 yıl sağ kalmıĢ ve 8 aylık progresyonsuz sağkalım ve 12.6 aylık bir ortanca sağkalım vermiĢtir (62). Bu sonuçlar son derece umut verici olduğu halde, moleküler-hedefli ajanların yalnız olarak ya da kemoterapi ile kombine halde verilmesinin ek muhtemel çalıĢmasının gerekliliğini göstermektedirler. Ġkinci Basamak Kemoterapi Platin bazlı tedavide baĢarısız olan hastalarda, çeĢitli rejimlerle ikinci basamak KT‘nin etkisiz olduğu rapor edilmiĢtir (62,63). Hedefe yönelik tedavi (bevacizumab ve erlotinib) ile erken veriler önemli aktivite ve kabul edilebilir tolerans göstermiĢtir (60). TAKĠP Hastalar olası primer tanısına ait genel takip prensiplerine göre izlenmelidir. Olası primer öngörülemeyen grup için yetersiz veri nedeniyle takip standartları oluĢturulmamıĢtır. Bu grupta, hastaya göre takip bireyselleĢtirilmelidir (5). PROGNOZ Primeri bilinmeyen kanserli hastalarda prognoz kötüdür. Medyan sağkalım 3-5 aydır. Yüzde 25‘inden azı 1 yıl, %10‘dan azı 5 yıl yaĢama Ģansına kavuĢur. Ancak çok az sayıdaki hasta grubunda kür elde edilebilir. PBK‘ler heterojen olduğundan, hastaların büyük çoğunluğu tedavilere dirençlidir. Tedavilerle medyan sağkalım 5-8 aydır. Bu nedenle iyi prognoz taĢıyan alt grupların belirlenebilmesi önem kazanır (5). 24 Hastanın performans durumunun iyi olması, kadın hasta olması, nöroendokrin tümör, indiferansiye tümör, lenfadenomegali ile seyreden skuamöz hücreli baĢ-boyun tümörleri (5 yıllık sağkalım %30-50), germ hücreli tümör, lenfoma histolojileri, daha az sayıda metastatik organ tutulumu olması halinde prognoz daha iyidir (4). Kötü performans durumu, erkek hasta, metastazlı organ sayısının ve metastatik lezyonların organın büyük bir kısmını kapsaması, adenokarsinom histolojisi ve karaciğer tutulumu kötü prognoza iĢaret eder. Adrenal bez tutulumunun da kötü prognostik değeri olduğu gösterilmiĢtir (47). 25 GEREÇ VE YÖNTEMLER ÇalıĢmada, 1999-2010 yılları arasında, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi (TÜTF) Tibbî Onkoloji Kliniğine baĢvuran, 18 yaĢ ve üzeri yetiĢkin kanserli hastalar değerlendirildi. TÜTF Tıbbî Onkoloji arĢiv kayıtları esas alındı. Herhangi bir kanser tanısıyla, 12 yılda baĢvuran toplam 11742 hasta arasından 18 yaĢ üstü yetiĢkin 538 (%4.6) hastanın PBK olarak kaydedildiği saptandı. BaĢlangıçta PBK‘li olarak kaydedilen 538 hastanın dosyaları incelendiğinde çalıĢma için 256 hasta seçildi. Ancak dosya içerikleri incelendiğinde bir kısmında primerin saptandığı gözlendi. Primeri bilinmeyen hastaların bir kısmı da genel durum bozukluğu nedeniyle sistemik tedaviye uygun bulunmadı. Toplamda 159 hasta dosya içeriğine göre çalıĢmadan dıĢlandı. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tibbî Onkoloji Kliniğine ait protokol defterleri taranarak yıllara göre PBK ön tanılı hastalar belirlendi. Bu hastalardan yapılan incelemeler sonucu olası primerlerine göre sistemik tedavi baĢlanan hastalar dıĢında yer alanlar araĢtırma kapsamı dıĢına çıkarıldı. ÇalıĢmamıza yalnız sistemik tedavi alan PBK‘li 97 (%0.8) hasta alındı (Tablo 12). ÇalıĢmanın örneklemi belirlendikten sonra demografik değiĢkenler ve tümörün karakteristiklerini belirleyen ölçütler belirlendi. Dosyalar bu çerçevede taranarak ham datalar belirlendi. Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Biyoistatistik Anabilim Dalına ait SPSS.19.010240642 lisans No‘lu veri analiz programına datalar yüklenerek değiĢkenler arası iliĢkiler yorumlandı. UlaĢılan sonuçlar raporlanarak sunuldu. 26 Adı-soyadı, cinsiyet, yaĢ, sigara öyküsü (paket yılı), ilk semptom, performans status[(PS (ECOG)], metastaz yeri, metastaz bölge sayısı, KC metastaz sayısı, histoloji, olası primer, hemoglobin (Hb), lökosit sayısı, nötofil sayısı, trombosit sayısı, albümin, laktat dehidrogenaz (LDH), alkali fosfataz (ALP), Karsinoembriyonic antijen (CEA), CA19.9, CA15.3, CA125, CK7, CK20, Vimentin, Desmin, Laminin, uygulanan ampirik KT, KT en iyi yanıt, progresyonsuz sağkalım (PSK), genel sağkalım (GSK), uygulanan ikinci KT, ikinci PSK, ortaya çıktığı yer ve progresyon yerleri, hasta dosyalarındaki kayıtlardan belirlendi. Tüm hasta grubunda, belirtilen prognostik faktörlerin dağılımları incelendi. ÇalıĢma, Helsinki Deklerasyonu kararlarına, hasta hakları yönetmeliğine ve etik kurallara uygun olarak planlandı. ÇalıĢma öncesinde, 08/06/2011 gün ve 12/6 karar sayılı Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Etik Kurulu onayı alındı (Ek-1). Tablo 12. 1999-2010 yıllarında Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniğine baĢvuran hastaların yıllara göre dağılımı Sıra Yıllar Kanser tanılı Primeri bilinmeyen ÇalıĢmaya alınan primeri hasta sayısı kanserli hasta bilinmeyen hasta * 1 1 1999 187 2 7 2 2000 404 23 2 3 2001 521 21 6 4 2002 519 20 5 5 2003 634 28 14 6 2004 734 41 15 7 2005 1087 58 8 8 2006 1250 66 14 9 2007 1369 78 12 10 2008 1577 67 9 11 2009 1672 84 4 12 2010 1789 50 97 TOPLAM 11742 538** * 34Kadın ve 63 Erkek, **ÇalıĢmamızda kanserli hastalarda %4.8. KANSER YANITININ DEĞERLENDĠRMESĠ VE TAKĠP Metastatik hastalarda yanıt değerlendirmesinde Dünya Sağlık Örgütü ölçütleri kullanıldı (64). En az 4 hafta süreyle tümörün tamamen kaybolması tam yanıt; ölçülebilir lezyonların en büyük çaplarının toplamında %50'den fazla gerileme ve yeni lezyonların ortaya çıkmaması kısmi yanıt; ölçülebilir lezyonların çaplarında toplam %50'den az küçülme, %25'den az büyüme ve yeni lezyonların ortaya çıkmaması stabil hastalık, lezyonun herhangi 27 bir çapında %25'den fazla büyüme ve/veya yeni lezyonların ortaya çıkması progresyon olarak değerlendirildi. Tam yanıt ve kısmi yanıtı her ikisi birden objektif yanıt olarak tanımlandı (65). ĠSTATĠSTĠKSEL YÖNTEMLER Tümörün ilk patolojik tanısı ile ölüm tarihine kadar geçen süre genel GSK süresi olarak hesaplandı. Tanı tarihinden tümörün progresyonuna kadar geçen süre veya yanıt değerlendirilmesi yapılamadan hasta ölümüne kadar geçen süre progresyonsuz sağkalım olarak değerlendirildi. Sağkalım hesapları Kaplan-Meier yöntemi ile yapıldı. Histopatolojik, klinik ve tedavi özellikleri belirlendi. Cox-regresyon testi ile p değeri 0.15'in altında olan faktörlerin bağımsız prognostik faktör olup olmadıkları belirlendi. P değeri 0.15'in altında olan faktörlerin yineleme ile iliĢkili bağımsız değiĢken olup olmadığı çok değiĢkenli analizde incelendi. Parametrik olmayan değiĢkenlerin birbiri ile iliĢkileri Ki-kare test ile araĢtırıldı. Parametrik değiĢkenlerin gruplararası karĢılaĢtırılması student testi ile yapıldı. Ġstatistiksel analizler SPSS.19.0-10240642 lisans No‘lu veri analiz programı kullanılarak yapıldı. p <0.05 değeri istatistiksel olarak anlamlı kabul edildi. 28 BULGULAR DEMOGRAFĠK VERĠLER ÇalıĢmaya alınan 97 hastanın 34‘ü kadın (%35.1), 63‘i erkek (%64.9) idi. ÇalıĢmaya katılanların yaĢ ortalaması 56.6 ± 10 yıl, (22-80 yıl) idi ( ġekil 1). ġekil 1. Cinsiyete göre hastaların dağılımı Hastaları 50 yaĢa göre ikili grupladığımızda hastaların dağılımı, 50 yaĢ ve altı 28 (%28.9) hasta, 51 yaĢ ve üstü 69 (%71.1) hasta olarak saptandı (ġekil 2). 29 ġekil 2. Ġkili yaĢ gruplarına göre hastaların dağılımı Hastaları 50 ve 60 yaĢa göre üçlü grupladığımızda, 50 yaĢ ve altı 28 (%28.9), 51-60 yaĢ aralığında 32 (%33), 61 yaĢ ve üzeri 37 (%38.1) olarak saptandı (ġekil 3). ġekil 3. Üçlü yaĢ gruplarına göre hastaların dağılımı Hastaların 40‘i (%41.2) hiç sigara kullanmamıĢtı. Geriye kalan 57 (%58.8) hastada sigara kullanımı ortalama 21.7 ± 23.2 paket/yılı, (5-100 paket/yılı) idi (Tablo 13, ġekil 4). Tablo 13. Sigara içme durumuna göre hastaların dağılımı Sigara içme durumu Sigara içen* Sigara içmeyen Sayı 57 40 % 58.8 41.2 *Ortalama 21.7 ± 23.2 paket/yılı, (5-100 paket/yılı). 30 ġekil 4. Sigara içme durumuna göre hastaların dağılımı Hastaların en sık baĢvuru Ģikayeti karın ağrısı 24 (%24.7) idi. Diğer baĢvuru Ģikayetleri sırasıyla kilo kaybı 17 (%17.5), bel ağrısı 16 (%16.5), halsizlik 16 (%16.5), karın ĢiĢliği 14 (%14.4), nefes darlığı 9 (%9.3), ektremite ağrısı 7 (%7.2), iĢtahsızlık 6 (%6.2), bulantı-kusma 6 (%6.2), baĢ ağrısı 5 (%5.2), nöbet 4 (%4.1), boyunda ĢiĢlik 4 (%4.1), ekstremite güç kaybı 4 (%4.1), baĢ dönmesi 3 (%3.1), öksürük 3 (%3.1), gece terlemesi 2 (%2.1), ishal 2 (%2.1), yan ağrısı 2 (%2.1), bayılma 1 (%1), belde ĢiĢlik 1 (%1), çift görme 1 (%1), denge bozukluğu 1 (%1), ekstremitede ĢiĢlik 1 (%1), erken doyma 1 (%1), göğüs ağrısı 1 (%1), halüsinasyon 1 (%1), kanlı balgam 1 (%1), kanlı kusma 1 (%1), kasıkta kitle 1 (%1), makroskopik hematüri 1 (%1), melanom 1 (%1), parotis ĢiĢliği 1 (%1), sırt ağrısı 1 (%1), yutma güçlüğü 1 (%1) ve yüzde ĢiĢlik 1 (%1) olarak sıralanmıĢtır. ġekil 5‘te verilmiĢtir. ġekil 5. Ġlk baĢvuru Ģikayetine göre hastaların dağılımı 31 En sık metastaz yeri KC 57 (%58.8) idi. Diğer metastaz yerleri sırasıyla, kemik 29 (%29.9), akciğer 24 (%24.7), lenf nodu 22 (%22.7), beyin 19 (%19.6), periton 19 (%19.6), plevra 6 (%6.2), cilt 5 (%5.2), sürrenal 3 (%3.1), gastrointestinal 2 (%2.1), pankreas 2 (%2.1), böbrek 1 (%1), dalak 1 (%1), parotis 1 (%1) ve over 1 (%1) olarak saptandı. ġekil 6‘da verilmiĢtir. ġekil 6. Metastaz yerlerine göre hastaların dağılımı Metastaz bölge sayısına göre hastaların dağılımı ortanca: 2 (1-5 metastaz bölgesi) idi. En sık metastaz yeri kombinasyonu AC+KC 13 (%13.3) idi. Metastaz bölge sayısına göre, 36 (%37.1) hastada bir metastaz bölgesi, 40 (%41.2) hastada iki metastaz bölgesi, 15 (%15.5) hastada üç metastaz bölgesi, 5 (%5.2) hastada dört metastaz bölgesi ve 1 (%1) hastada beĢ metastaz bölgesi saptandı. ġekil 7‘de verilmiĢtir. ġekil 7. Metastaz bölge sayısına göre hastaların dağılımları 32 Karaciğere (KC) metastaz sayısı, ortanca 4 (1-6) idi; 20 (%20.6) hastada 1 KC metastazı, 3 (%3.1) hastada 2 KC metastazı, 4 (%4.1) hastada 3 KC metastazı, 1 (% 1) hastada 4 KC metastazı ve 28 (% 28.9) hastada > 5 KC metastazı saptandı. ġekil 8 ve Ģekil 9‘da verilmiĢtir. KC : Karaciğer. ġekil 8. Karaciğer metastaz sayısına göre hastaların dağılımları KC : Karaciğer. ġekil 9. Karaciğer metastazı olmayan hastalar dıĢlandığında karaciğer metastaz sayısına göre hastaların dağılımları Sadece 6 (%6.2) hastada histolojik tanı sağlanamadı. Bu hastaların radyolojik ve klinik olarak malignite tanısı konarak tedavisi düzenlendi. Bu hastaların 4‘ü akciğer kanseri kabul edilerek, diğer 2 hasta primer odak öngörüsü yapılmadan tedavi edildi. Kalan 91 hastanın histolojik tanıları, adenokarsinom 61 (%62.9), sınıflandırılamayan malign epitelyal tümör 9 (%9.3), indiferansiye karsinom 6 (%6.2), yassı epitel hücreli karsinom 6 (%6.2), küçük 33 hücreli karsinom 4 (%4.1), nöroendokrin tümör (NET) 3 (%3.1), malign mezenkimal tümör 1 (%1) ve germ hücreli tümör 1 (%1) idi. ġekil 10‘da verilmiĢtir. NET : Nöroendokrin tümör. ġekil 10. Histolojik tanılarına göre hastaların dağılımı Doksan yedi hastadan 24 (%24.7) hastada olası primer öngörülemedi. Otuz beĢ (% 36.1) hastada primer akciğer, 15 (%15.5) hastada primer pankreas, 6 (%6.2) hastada primer hepatobiliyer, 5 (%5.2) hastada primer gastrointestinal, 5 (%5.2) hastada primer over, 3 (%3.1) hastada primer periton, 2 (%2.1) hastada primer baĢ boyun, 1 (%1) hastada primer böbrek ve 1 (%1) hastada primer testis olarak öngörüldü. ġekil 11‘de verilmiĢtir. ġekil 11. Olası primerlerine göre hastaların dağılımları Hastaların, ortalama Hb:11.8 ± 2.3 g/dl, (3-18.4), lökosit sayısı: 9423 ± 3868 /mm3, (2400-23800), nötrofil sayısı: 6846 ± 3362 /mm3, (600-17500), trombosit sayısı 296690 ± 34 138532 /mm3, (27200-710000) idi. Biyokimyasal değerleri ise, albümin 3.4 ± 0.7 g/dl (1.75.1), LDH: 414.4 ± 348.9, (113-2224), ALP: 205.9 ± 179.2, (41-939) idi (Tablo 14). Tablo 14. Kan ve biyokimyasal değerlerin dağılımı* Sıra 1 2 3 4 5 6 7 Yapılan inceleme Hemoglobin Lökosit Nötrofil Trombosit Albümin LDH ALP Ortanca Ortalama Aralık 12 9100 6500 283000 3,4 298 150 11.8 ± 2.3 9423 ± 3868 6846 ± 3362 296690 ± 138532 3.4 ± 0.7 414 ± 348.9 205.9 ± 179.2 3 - 18,4 2400 – 23800 600 – 17500 27200 – 710000 1.7 – 5.1 113 – 2224 41 – 939 LDH : Laktat dehidrogenaz, ALP : Alkali fosfataz. *Hastaların tamamında bakılan değerler. Alfa fetoprotein bakılan 72 (% 63.7) hastada, ortanca: 2.5, (ortalama 35.6 ± 142.3, aralık 0.32-1000), CEA bakılan 80 (% 71.7) hastada, ortanca: 5.4 (ortalama 151.6 ± 352.5, aralık 0.29-2068), CA125 bakılan 51 (% 46) hastada, ortanca: 11.7, (ortalama 380 ± 780, aralık 1.56-4396), CA153 bakılan 53 (% 48.7) hastada, ortanca: 53.1 (ortalama 94.5 ± 96.9, aralık 7.9-415.8), CA 199 bakılan 84 (% 75.2) hastada, ortanca: 37.4 (ortalama 267.3 ± 434.3, aralık 0.60-1955), HCG bakılan 11 (% 9.7) hastada, ortanca:1, (ortalama 15.3 ± 2.5, aralık 0.1-63.5), FPSA bakılan 41 (% 36.3) hastada, ortanca: 0.2, (ortalama 0.3 ± 0.3, aralık 0.051.5), TPSA 46 bakılan (% 40.7) hastada, ortanca: 0.8 (ortalama 1.4 ± 1.8, aralık 0.1-9.4), idi (Tablo 15). Tablo 15. Tümör markerlerine göre hastaların dağılımı Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 Tümör marker AFP CEA CA 125 CA 15.3 CA 19.9 HCG FPSA TPSA Sayı 72 80 51 53 84 11 41 45 % 63.7 71.7 46 48.7 75.2 9.7 36.3 40.7 Ortanca 2.2 5.4 11.7 53.1 37.4 1 0.2 0.8 AFP : Alfa feto protein, CEA : Carsinoembriyonik antijen, CA125 : Cancer antijen 125, CA15.3 : Cancer antijen 15.3, CA19.9 : Cancer antijen 19.9, HCG : Human Chorionic Gonadotropin, FPSA : Free prostat spesific antijen, TPSA : Total prostat spesific antijen. 35 Ġmmunhistokimya (ĠHK) boya en sık CD3, 64 (%66) hastada bakılmıĢ, 29 pozitif, 35 (%36.1) negatif olarak değerlendirilmiĢti. Diğer ĠHK boyamalar sırasıyla; CK20 hastaların 33 (%34)‘ünde bakılmıĢtı, pozitif 10 (%10.3), negatif 23 (%23.7), CK7 hastaların 32 (%33)‘ünde bakılmıĢtı, pozitif 26 (%26.8), negatif 6 (%6.2), KERATĠN hastaların 30 (%30.9)‘unda bakılmıĢtı, pozitif 26 (%26.8), negatif 4 (%4.1), VĠMENTĠN hastaların 17 (%17.5)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 3 (%3.1), negatif 14 (%14.4), CEA hastaların 16 (%16.5)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 10 (%10.3), negatif 6 (%6.2), TTF1 hastaların 16 (%16.5)‘inda bakılmıĢtı, pozitif 3 (%3.1), negatif 13 (%13.4), LCA hastaların 15 (%15.5)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 4 (%4.1), negatif 11 (%11.3), KROMOGRANĠN hastaların 12 (%12.4)‘ünde bakılmıĢtı, pozitif 6 (%6.2), negatif 6 (%6.2), SĠNAPTOFĠZĠN hastaların 11 (%11.3)‘ünde bakılmıĢtı, pozitif 8 (%8.2), negatif 3 (%3.1), S100 hastaların 10 (%10.3)‘ünde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 9 (%9.3), HMB45 hastaların 9 (%9.3)‘ünde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 8 (%8.2), PAS hastaların 8 (%8.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 5 (%5.2), negatif 3 (%3.1), PSA hastaların 6 (%6.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 6 (%6.2), AKTĠN hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 5 (%5.2), CA19.9 hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 3 (%3.1), negatif 2 (%2.1), DESMĠN hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 4 (%4.1), EMA hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 3 (%3.1), negatif 2 (%2.1), MÜSĠN hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 3 (%3.1), negatif 2 (%2.1), PANKREATĠN hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 5 (%5.2), negatif 0 (%0), PLAP hastaların 5 (%5.2)‘sinde bakılmıĢtı, pozitif 2 (%2.1), negatif 3 (%3.1), AFP hastaların 4 (%4.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 3 (%3.1), B72.3 hastaların 4 (%4.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 3 (%3.1), negatif 1 (%1), CD34 hastaların 4 (%4.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 4 (%4.1), HEPPAR hastaların 4 (%4.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 4 (%4.1), CA125 hastaların 3 (%3.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 3 (%3.1), CD117 hastaların 3 (%3.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 2 (%2.1), MELAN-A hastaların 3 (%3.1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 3 (%3.1), NSE hastaların 3 (%3.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 2 (%2.1), P63 hastaların 3 (%3.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 2 (%2.1), negatif 1 (%1), TĠROGLOBÜLĠN hastaların 3 (%3.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 3 (%3.1), CD5 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), CD15 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), CD20 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), CD31 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), CD138 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), CDX2 hastaların 2 (%2.1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), 36 negatif 2 (%2.1), CK5 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 1 (%1), GFAB2 hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), HCGĠHK hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), KALRETĠN hastaların 2 (%2.1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 2 (%2.1), MEZOTELCELL hastaların 2 (%2.1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 1 (%1), BCL2 hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 0 (%0), CD10 hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), CD21 hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), CD30 hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), CD45 hastaların 1 (%1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), CD68 hastaların 1 (%1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 0 (%0), CD99 hastaların 1 (%1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), CK19 hastaların 1 (%1)‘nde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), ECADHERĠN hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), F8 hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), ER hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1), KALCĠTONĠN hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%), KĠ67 hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 1 (%1), negatif 0 (%0), RODAMĠN hastaların 1 (%1)‘inde bakılmıĢtı, pozitif 0 (%0), negatif 1 (%1) olarak dağılmıĢ idi (Tablo 16). Ġmmünhistokimya boyamalar 11 hastada karĢılaĢtırılabilir sayılarda bakılmıĢ idi. En sık bakılan ĠHK boyama CD3, 64 hastada (poz.:29,neg.:35) bakıldı. Diğer 10 ĠHK boyama sırasıyla CK20 33 hastada (poz.:10,neg.:23), CK7 32 hastada (poz.:26,neg.:6), KERATĠN 30 hastada (poz.:26,neg.:4), VĠMENTĠN 17 hastada (poz.:3,neg.:14), CEA 16hastada (poz.:10,neg.:6), TTF1 16 hastada (poz.:3,neg.:13), LCA 15 hastada (poz.:4,neg.:11), KROMOGRANĠN 12 hastada (poz.:6,neg.:6), SĠNAPTOFĠZĠN 11 hastada (poz.:8,neg.:3) ve PAS 8 hastada (poz.:5,neg.:3) bakılmıĢtı (ġekil 12). CD3: Cluster diferention3, CK20: Cytokeratin20, CK7: Cytokeratin7, CEA: Carcinoebryonic antigen, TTF1: Tiroid translater faktör1, LCA : Leucocyte common antigen, PAS: Periyodik asit schif. ġekil 12. KarĢılaĢtırılabilir immünhistokimya durumuna göre hastaların dağılımı 37 Tablo 16. Ġmmünhistokimya sonuçlarına göre hastaların dağılımı Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 19 20 21 22 23 24 25 26 27 28 29 30 31 32 33 34 35 36 Ġmmünhistokimya Boyası CD3 Sitokeratin20 Sitokeratin7 Keratin Vimentin Carsinoembriyonic antijen Tiroid translater faktör1 Lökosit common antijen Kromogranin Sinaptofizin S100 Humanmelanosit black45 Periyodik asit schif Prostatspesifik antijen Aktin CA19.9 Desmin EMA Müsin Pankreatin PLAP Alfa fetoprotein B72.3 CD34 Heppar CA125 CD117 Melan-A Nöron spesifik enolaz P63 Tiroglobülin CD5 CD15 CD20 CD31 CD138 Sayı 64 33 32 30 17 16 16 15 12 11 10 9 8 6 5 5 5 5 5 5 5 4 4 4 4 3 3 3 3 3 3 2 2 2 2 2 % 66 34 33 30,9 17,5 16,5 16,5 15,5 12,4 11,3 10,3 9,3 8,2 6,2 5,2 5,2 5,2 5,2 5,2 5,2 5,2 4,1 4,1 4,1 4,1 3,1 3,1 3,1 3,1 3,1 3,1 2,1 2,1 2,1 2,1 2,1 Pozitif 29 10 26 26 3 10 3 4 6 8 1 1 5 0 0 3 1 3 3 5 2 1 3 0 0 0 1 0 1 2 0 0 0 0 0 0 % 29,9 10,3 26,8 26,8 3,1 10,3 3,1 4,1 6,2 8,2 1 1 5,2 0 0 3,1 1 3,1 3,1 5,2 2,1 1 3,1 0 0 0 1 0 1 2,1 0 0 0 0 0 0 Negatif 35 23 6 4 14 6 13 11 6 3 9 8 3 6 5 2 4 2 2 0 3 3 1 4 4 3 2 3 2 1 3 2 2 2 2 2 % 36,1 23,7 6,2 4,1 14,4 6,2 13,4 11,3 6,2 3,1 9,3 8,2 3,1 6,2 5,2 2,1 4,1 2,1 2,1 0 3,1 3,1 1 4,1 4,1 3,1 2,1 3,1 2,1 1 3,1 2,1 2,1 2,1 2,1 2,1 CD3 : Cluster of differentiation3, S-100 : Kalsiyum bağlayıcı protein, CA19.9 : Cancer antijen19.9, EMA : Epithelial membran antijen, PLAP : Placental alkaline phosphatase, B72.3 : Behavior of tumor associated glycoprotein (TAG 72), CD34 : Cluster of differentiation34, CA125 : Cancer antijen125, CD117 : Cluster of differentiation117, P63 : CD5 : Cluster of differentiation5, CD15 : Cluster of differentiation15, CD20 : Cluster of differentiation20, CD31 : Cluster of differentiation31, CD138 : Cluster of differentiation138, CDX2 : Caudal type homebox2, GFAB : Glial fibriler asidik protein, BCL-2 : B-cell lymphoma-2, CD10 : Cluster of differentiation10(common ALL antijen), CD21: Cluster of differentiation21, CD30 : Cluster of differentiation30, CD45 : Cluster of differentiation45, CD68 : Cluster of differentiation68, CD99 : Cluster of differentiation99, Ki67 (MIB-1): Mindbomb homolog-1. 38 Tablo 16 (devam). Ġmmünhistok imya sonuçlarına göre hastaların dağılımı Sıra 37 38 39 40 41 42 43 44 45 46 47 48 49 50 51 52 53 54 55 56 ĠHK BOYASI CDX2 Sitokeratin5 GFAB Human chorionic gonadotropin Kalretin Mezotel cell BCL-2 CD10 CD21 CD30 CD45 CD68 CD99 Sitokeratin19 Ecadherin Faktör 8 Estrogen reseptörü Kalsitonin Ki67 Rodamin Sayı 2 2 2 2 2 2 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 % 2,1 2,1 2,1 2,1 2,1 2,1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Pozitif 0 1 0 0 0 1 1 0 0 0 0 1 0 0 0 0 0 0 1 0 % 0 1 0 0 0 1 1 0 0 0 0 1 0 0 0 0 0 0 1 0 Negatif 2 1 2 2 2 1 0 1 1 1 1 0 1 1 1 1 1 1 0 1 % 2,1 1 2,1 2,1 2,1 1 0 1 1 1 1 0 1 1 1 1 1 1 0 1 CD3 : Cluster of differentiation3, S-100 : Kalsiyum bağlayıcı protein, CA19.9 : Cancer antijen19.9, EMA : Epithelial membran antijen, PLAP : Placental alkaline phosphatase, B72.3 : Behavior of tumor associated glycoprotein (TAG 72), CD34 : Cluster of differentiation34, CA125 : Cancer antijen125, CD117 : Cluster of differentiation117, P63 : CD5 : Cluster of differentiation5, CD15 : Cluster of differentiation15, CD20 : Cluster of differentiation20, CD31 : Cluster of differentiation31, CD138 : Cluster of differentiation138, CDX2 : Caudal type homebox2, GFAB : Glial fibriler asidik protein, BCL-2 : B-cell lymphoma-2, CD10 : Cluster of differentiation10(common ALL antijen), CD21: Cluster of differentiation21, CD30 : Cluster of differentiation30, CD45 : Cluster of differentiation45, CD68 : Cluster of differentiation68, CD99 : Cluster of differentiation99, Ki67 (MIB-1): Mindbomb homolog-1. En sık birinci basamak kemoterapi (KT) Platin(P)/5-Flourourasil(5-FU) 19 (%19.6) idi. Geriye kalan 78 (%80.4) hastanın KT dağılımı, P/Etoposide (E) 16 (%16.5), P/Paklitaksel(Pk) 13 (%13.4), 5-Flourourasil 9 (%9.3), Gemsitabine (G) 9 (% 9.3), P/Dosetaksel (D) 8 (% 8.2), P/G 8 (%8.2), P 5 (%5.2), Karboplatin/Epirubisin/5Florourasil 2 (%2.1), P/Vn 2 (%2.1), Bleomisin/Etoposid/Platin 1 (%1), E 1 (%1), FOLFĠRĠ-B 1 (%1), P/Siklofosfamid 1 (%1), Kapesitabine(Kb) 1 (%1), P/Epirubisin 1 (%1) idi (Tablo 17). 39 Tablo 17. Birinci basamak kemoterapilerine göre hastaların dağılımları Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 Birinci basamak kemoterapi Platin/5-Flourourasil* Platin/Etoposid Platin/Paklitaksel** 5-Florourasil*** Gemsitabin Platin/Dosetaksel+ Platin/Gemsitabin++ Platin Karboplatin/Epirubisin/5-Flourourasil Platin/Vinorelbin Bleomisin/Etoposid/Platin Etoposid FOLFĠRĠ-B Platin/Siklofosfamid Kapesitabine Platine/Epirubisin Sayı 19 16 13 9 9 8 8 5 2 2 1 1 1 1 1 1 % 19.6 16.5 13.4 9.3 9.3 8.2 7.2 5.2 2.1 2.1 1 1 1 1 1 1 *Onaltı hastada sisplatin/5-FU, 3 hastada Kp/5-FU tedavisi uygulandı, **Sekiz hastada Kp/Pk, 3 hastada sisplatin/Pk tedavisi uygulandı, ***Dört hastada 5-Flourourasilin oral formu olan Tegafur urasil kullanıldı, +Dört hastada sisplatin/D, 4 hastada Kp/D teavisi uygulandı, ++Yedi hastada sisplatin/G, 1 hastada Kp/G tedavisi uygulandı. Hastaların 1. Seçim KT ortanca kür sayısı: 3, (1-27) idi. Birinci basamak KT‘ye yanıtların dağılımı; tam yanıt 3 (%3.1), parsiyel yanıt 8 (% 8.2), stabil hastalık 33 (% 34) progresyon 53 (%54.7) idi (ġekil 13). ġekil 13. Birinci seçim kemoterapi yanıtlarına göre hastaların dağılımı 40 Ġkinci basamak KT verilemeyen hasta sayısı 76 (%78.4) idi. Yirmibir (%21.6) hastaya ikinci seçim KT verildi. En sık ikinci seçim KT tipi G 4 (%4.1) idi. Geriye kalan 17 (%17.5) hastanın KT dağılımı; Tegafururasil 3 (%3.1), D 2 (%2.1), Kp/Pk 2 (%2.1), CHOP 1(%1), Dosetaksel/Lipozomal Doksorubicin/Ġfosfamid/Kp 1 (%1), Doksorubisin/E 1 (%1), Kp 1 (%1), Kp/5-FU 1 (%1), Kp/E 1 (%1), Kp/G 1 (%1), Kp/Vn 1(%1), P/D 1 (%1) idi. Yalnız bir hasta 4 basamak KT aldı (Tablo 18). Tablo 18. Ġkinci seçim kemoterapilerine göre hastaların dağılımları Sıra 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 Ġkinci seçim kemoterapi Gemsitabine Tegafururasil Docetaksel Platin/Paklitaksel CHOP* Dosetaksel/Lipozomal Doksorubicin/Ġfosfamid/Karboplatin Doksorubisin/Etoposid Platin Platin/5Florourasil Platin/Etoposid Platin/Gemsitabin Platin/Vinorelbin Platin/Docetaksel Sayı 4 3 2 3 1 1 1 1 1 1 1 1 1 % 4.1 3.1 2.1 3.1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 *CHOP: Siklofosfamid+Doksorubisin+Vincristin+Prednizolon. Son takipleri itibarıyla 97 hastadan 4‘ü (%4.1) hastalıklı sağ idi, 93 (%95.9) hasta eksitus olmuĢ idi (Tablo 19). Tablo 19. Son takiplerine göre genel sağkalım durumu Hastanın durumu Hastanın yaĢam süresi Sayı % YaĢıyor 4 4.1 Eksitus 93 95.9 En düĢük En yüksek Ortalama Standart sapma 1 140 12.4 ±18.1 Tam yanıtlı 3 hastanın tanıları adenokarsinom (periton, Kp/Pk), yassı epitel hücreli karsinom (baĢ boyun, P), ve germhücreli tümör (testis, BEP) idi. Metastaz bölge sayısı 41 sırasıyla (3-1-1) idi. Hastaların üçünde de KC metastazı yoktu. Son takiplerinde sırasıyla; adenokarsinom tanılı hasta 14 ayda progresyon göstermiĢ ve 27. ayda eksitus olmuĢtur, germ hücreli tümör tanılı hasta 58 ay progresyonsuz sağ ve en uzun yaĢayan yassı epitel hücre tanılı hasta 68 aydır progresyonsuz sağ idi. Sağ kalan 3. hasta adenokarsinom (periton, Kp/Pk), metastaz yeri AC, KT ilk yanıtı stabil ve progresyonsuz sağkalımı 21 ay idi. Sağ kalan dördüncü hasta olası primer atanamayan, küçük hücreli karsinom (P/E) tanılı hastanın ilk KT yanıtı stabil olarak saptandı ve progresyonsuz sağkalımı 140 ay idi. Kemoterapiye yanıt açısından, olası primer öngörülenler ile olası primer öngörülemeyenler istatistiksel anlamlı fark saptanmadı (p:0.08). Primer öngörülenlerle öngörülemeyenler karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 6 aya karĢı 4 ay bulundu (p:0.08). Olası over, testis ve primer periton tümörleri diğer tümörlerle karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 11 aya karĢı 6 ay bulundu (p:0.036). Bu kemosensitif tümörler olası primer öngörülen tümörlerden çıkarıldığında ortanca sağkalım olası primer öngörülenlerde 6 ay, olası primer öngörülmeyenlerde 4 ay bulundu (p:0.12). SĠTOKERATĠN7/SĠTOKERATĠN20 ĠMMUNHĠSTOKĠMYA POZĠTĠFLĠĞĠ ĠLE OLASI PRĠMER ĠLĠġKĠSĠ Sitokeratin7 ve SK20 bakılan 34 hasta, hastalar SK7 ve SK20 durumuna göre Tablo 21‘deki gibi gruplandırıldığında, SK7(+)‘liği ile olası primeri AC olarak öngörülen hastaların iliĢkisi değerlendirildiğinde istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulundu (p:0.017) (Tablo 20). Tablo 20. Sitokeratin7/sitokeratin20 pozitifliği ile olası primer akciğer olarak öngörülenlerin iliĢkisi* SK7/SK20 değeri AC ile diğerleri p değeri Toplam Diğerleri AC SK7 Pozitif 11 7 18 SK7 Negatif 0 2 2 SK20 Pozitif 0 8 7 SK20 Negatif 2 4 6 13 21 34 Toplam SK7 : Sitokeratin7, SK20 : Sitokeratin20, AC : Akciğer. *Ki kare. 42 0.017 Sitokeratin7 ve SK20 bakılan 34 hasta, hastalar SK7 ve SK20 durumuna göre Tablo 21‘deki gibi gruplandırıldığında, SK7 pozitiflliği ile olası primeri GĠS olarak öngörülen hastaların iliĢkisi değerlendirildiğinde, istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulunmadı (p:0.764) (Tablo 21). Tablo 21. Sitokeratin7/sitokeratin20 pozitifliği ile olası primer gastrointestinal sistem olarak öngörülenlerin iliĢkisi* SK7/CK20 değeri GĠS ile diğerleri GĠS p değeri Toplam Diğerleri SK7 Pozitif 5 13 18 SK7 Negatif 1 1 2 SK20 Pozitif 3 5 8 SK20 Negatif 1 5 6 10 24 34 Toplam 0.764 SK7 : Sitokeratin7, SK20 : Sitokeratin20, GĠS : Gastrointestinal sistem. *Ki kare. Sitokeratin7 ve SK20 bakılan 34 hasta, hastalar SK7 ve SK20 durumuna göre Tablo 22‘deki gibi gruplandırıldığında, SK7 pozitifliği olası primer akciğer ile SK7(+)/SK20(+)‘liği primeri öngörülemeyen gruplarda daha sıktı. Bu sıklık istatistiksel olarak anlamlı olma eğiliminde idi (p:0.083) (Tablo 22). Tablo 22. Sitokeratin7/sitokeratin20 pozitifliği ile sınıflandırılmıĢ olası primer öngörülenlerin ĠliĢkisi* SK7 değeri Diğer olası primer sınıflama Atanamadı AC GĠS** Diğer*** Toplam SK7+ 2 11 0 5 18 SK20+ 1 0 0 1 2 SK7+/SK20+ 5 0 1 2 8 SK7-/SK20- 2 2 1 1 6 10 13 2 9 34 Toplam p değeri 0.083 SK7 : Sitokeratin7, SK20 : Sitokeratin20, AC: Akciğer, GĠS : Gastrointestinal sistem. *Ki kare, **Gastrointestinal sistem+hepatobiliyer+pankreas, ***BaĢboyun+böbrek+over+periton+testis. 43 Sitokeratin7 bakılan 32 hastanın 26‘sının sonucu SK7 (+) idi. Sitokeratin7 (+) hastaların 11‘i AC Ca tanılı idi. Sitokeratin (+) olan hastalar diğerleriyle karĢılaĢtırıldığında, sadece SK7 (+) olan hastaların AC Ca‘li hastalar ve tüm diğer hastaların iliĢkisi değerlendirildiğinde, AC Ca öngörüsünde bulunulan hastalarda SK7 (+)‘liği istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p:0.242) (Tablo 23). Tablo 23. Sitokeratin7 pozitifliği ile olası primer akciğer öngörülenlerin iliĢkisi* SK7 değeri AC ile diğerleri p değeri Toplam Diğerleri AC SK7 Pozitif 11 15 26 SK7 Negatif 1 5 6 12 20 32 Toplam 0.242 SK7 : Sitokeratin7, AC : Akciğer. *Ki kare. Sitokeratin7 bakılan 32 hastanın 26‘sının sonucu SK7 (+) idi. Sitokeratin7 (+) hastaların 8‘i olası primeri GĠS tanılı idi. Sitokeratin7 (+)‘liği ile olası primer GĠS olarak öngörülenlerin iliĢkisi değerlendirildiğinde, istatistiksel olarak anlamlı bulunmadı (p:0.9) (Tablo 24). Tablo 24. Sitokeratin7 pozitifliği ile olası primer gastrointestinal sistem öngörülenlerin ĠliĢkisi* GĠS ile diğerleri SK7 değeri GĠS p değeri Toplam Diğerleri SK7 Pozitif 8 18 26 SK7 Negatif 2 4 6 10 22 32 Toplam 0.9 SK7 : Sitokeratin7, GĠS : Gastrointestinal sistem. *Ki kare. Sitokeratin7 bakılan 32 hastanın 26‘sının sonucu SK7 (+) idi. Sitokeratin7 (+) hastaların 9‘unda olası primer öngörülemedi, 11‘nin olası primeri AC, 7‘sinin olası primeri GĠS olarak öngörülmüĢ idi. Sitokeratin (+)‘liği, sınıflandırılmıĢ olası primerlerin iliĢkisi 44 değerlendirildiğinde, SK7 (+)‘liği ile istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulunamadı (p:0.517) (Tablo 25). Tablo 25. Sitokeratin7 pozitifliği ile sınıflandırılmıĢ olası primer öngörülenlerin iliĢkisi* Diğer olası primer sınıflama SK7 değeri Primer Diğer*** Toplam GĠS** AC p değeri Öngörülemeyen SK7+ 7 11 7 1 26 Diğer 2 1 2 1 6 Toplam 9 12 9 2 32 0.517 SK7 : Sitokeratin7, AC : Akciğer, GĠS : Gastrointestinal sistem. *Ki kare, **Gastrointestinal sistem+Hepatobiliyer sistem+pankreas, ***BaĢboyun+böbrek+over+periton+testis. Sitokeratin20 bakılan 33 hastanın 10‘unun sonucu SK20 (+) idi. Sitokeratin20 (+) hastaların hiçbiri olası primeri AC olan grupta değil idi. Sitokeratin20 (+)‘liği ile olası primer AC olarak atananların iliĢkisi değerlendirildiğinde, AC Ca öngörüsünde bulunulan hastalarda SK20 (+)‘liği istatistiksel olarak anlamlı düĢük bulundu (p:0.002) (Tablo 26). Tablo 26. Sitokeratin20 pozitifliği ile olası primer akciğer öngörülenlerin iliĢkisi* AC ile diğerleri SK20 değeri p değeri Toplam Diğerleri AC SK20 Pozitif 0 10 10 Diğer 13 10 23 Toplam 13 20 33 0.002 SK20 : Sitokeratin20, AC : Akciğer. *Ki kare. Sitokeratin20 bakılan 33 hastanın 10‘unun sonucu SK20 (+) idi. Sitokeratin20 (+) hastaların 4‘ü olası primeri GĠS olan grupta idi. Sitokeratin20 (+)‘liği ile olası primer GĠS olarak öngörülenlerin iliĢkisi değerlendirildiğinde, istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulunmadı (p:0.424) (Tablo 27). 45 Tablo 27. Sitokeratin20 pozitifliği ile olası primer gastrointestinal sistem öngörülenlerin iliĢkisi* SK20 değeri GĠS ile diğerleri GĠS p değeri Toplam Diğerleri SK20 Pozitif 4 6 10 Diğer 6 17 23 10 23 33 Toplam 0.424 SK20 : Sitokeratin20, GĠS : Gastrointestinal sistem. *Ki kare. Sitokeratin20 bakılan 33 hastanın 10‘u SK20 (+) idi. Sitokeratin20 (+) hastaların 6‘sı olası primer öngörülemeyen kümede yer aldı. Olası primer AC olarak öngörülen hasta grubu 0 idi. 1‘inin olası primeri GĠS, 3‘ünün olası primeri diğer olarak öngörülmüĢ idi. Sitokeratin20 (+)‘liği, kümelendirilmiĢ olası primerlerin iliĢkisi değerlendirildiğinde, SK20 (+)‘liği ile istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulundu (p:0.009) (Tablo 28). Tablo 28. Sitokeratin20 pozitifliği ile sınıflandırılmıĢ olası primer öngörülenlerin ĠliĢkisi* SK20 değeri Diğer olası primer sınıflama Atanamadı GĠS** AC Diğer*** Toplam SK20+ 6 0 1 3 10 Diğer 3 13 1 6 23 Toplam 9 13 2 9 33 p değeri 0.009 SK20 : Sitokeratin20, AC: Akciğer, GĠS : Gastrointestinal sistem. *Ki kare, **Gastrointestinal sistem+Hepatobiliyer sistem+pankreas, ***BaĢboyun+böbrek+over+periton+testis. Kliniğimizde PBK hastaları SK7 (+)‘liğine dikkat ederek tedavi etmiĢiz. HĠSTOLOJĠK TANI ĠLE KEMOTERAPĠYE YANIT ĠLĠġKĠSĠ Histolojisi bilinmeyen 6 hastanın KT‘ye yanıtı; 3‘ünün progresyon, 2‘sinin stabil ve 1‘inin parsiyel yanıt olarak gözlendi. Histolojik tanı tablodaki gibi sınıflandırıldığında, histoloji ile KT‘ye yanıt arasında istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulunmadı (p:0.292) (Tablo 29 ). 46 Tablo 29. Histolojik tanı ile kemoterapi yanıtları arasındaki iliĢkisi* KT yanıt durumu Histoloji Histoloji bilinmiyor Adenokarsinom Küçük hücreli Malign epitelyal tümör Yassı epitel hücreli kar. Ġndiferansiye karsinm Diğer** Toplam tam yanıt parsiyel yanıt stabil hastalık progres yon Toplam p değeri 0 1 0 0 1 0 1 3 1 4 0 2 0 0 1 8 2 22 3 1 1 2 2 33 3 34 1 6 4 4 1 53 6 61 4 9 6 6 5 97 0.292 KT : Kemoterapi,. *Ki-kare, **Germhücreli+NET (Nöröendokrin tümör)+Mezenkimal. HĠSTOLOJĠK TANI ĠLE SAĞKALIM ĠLĠġKĠSĠ Histolojik tanısı adenokarsinom olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 7 ay (4.4-9.5, SH:1.3), küçük hücreli karsinom olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 3 ay (0.0-17.7, SH:7.5), malign epitelyal tümör olan hastaların genel sağkalım süre ortancası 3 ay (1.5-4.4, SH: 0.7), yassı epitel hücreli karsinom olan hastaların genel sağkalım süre ortancası 3 ay (1.4-4.6, SH:0.8), indiferansiye karsinom olan hastaların genel sağkalım süre ortancası 3 ay (0.6-5.4, SH:1.2) ve diğer olarak belirlenen (bilinmiyor+germhücreli+NET+mezenkimal) hastaların genel sağkalım süre ortancası 6 ay (1.6-10.3, SH:2.2) idi. Histolojik tanı ile ortanca genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark bulunmadı (p=0.206) (Tablo 30). Tablo 30. Histolojik tanıya göre genel sağkalım analizi* Ortanca Genel Sağkalım Süresi Histoloji % 95 Güven Aralığı Standart Hata Tahmin En DüĢük P değeri En Yüksek Bilinmiyor Adenokarsinom 4,0 3,0 0,0 10.0 7,0 1,3 4,4 9,5 Küçükhücreli karsinom 3,0 7,5 0,0 17,7 Malign epitelyal tumor 3,0 0,7 1,5 4,4 Yassı epitel hücreli karsinom 3,0 0,8 1,4 4,6 Ġndiferansiye karsinom 3,0 1,2 0,6 5,4 Diğer** 8,0 2,1 3,7 12,3 * Kaplan- Meier/Log Rank (Mantel Cox),** Germhücreli+NET (Nöröendokrin tümör)+Mezenkimal. 47 0.206 Histolojisi bilinmeyen hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi 4 ay (0.010.0, SH: 3.0) idi. Histolojik tanısı adenokarsinom olan hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi 5 ay (3.3-6.7, SH:0.8), küçük hücreli karsinom olan hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi 2 ay (0.0-16.7, SH:7.5), malign epitelyal tümör olan hastaların progresyonsuz sağkalım süre ortancası 1 ay (0.3-1.7, SH: 0.4), yassı epitel hücreli karsinom olan hastaların progresyonsuz sağkalım süre ortancası 3 ay (1.8-4.2, SH:0.6), indiferansiye karsinom olan hastaların progresyonsuz sağkalım süre ortancası 3 ay (1.8-4.1, SH:0.5) ve diğer olarak belirlenen (germhücreli+NET+mezenkimal) hastaların progresyonsuz sağkalım süre ortancası 7 ay (0.5-13.4, SH:3.3) idi. Histolojik tanı ile hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı fark yoktu (p=0.131) (Tablo 31). Tablo 31. Histolojik tanıya göre progresyonsuz sağkalım analizi* Ortanca Progresyonsuz Sağkalım Süresi Histoloji Standart % 95 Güven Aralığı P Hata değeri En DüĢük En Yüksek Tahmin Histoloji bilinmiyor 4.0 3.0 0.0 10.0 Adenokarsinom 5.0 0.8 3.3 6.7 Küçük hücreli karsinom 2.0 7.5 0.0 16.7 Malign epitelyal tumor Yassı epitel hücreli karsinom Ġndiferansiye tümör Diğer** 1.0 0.4 0.3 1.7 3.0 0.6 1.8 4.2 3.0 0.5 1.8 4.1 7.0 3.3 0.5 13.4 0.131 *Kaplan- Meier/Log Rank (Mantel Cox), ** Germhücreli+NET (Nöröendokrin tümör)+Mezenkimal. SAĞKALIM ANALĠZLERĠ Kadınların genel sağkalım ortanca süresi 5 ay (2.9-7.1, Standart Hata(SH):1.1), erkeklerin genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (4.3-7.7, SH:0.9) idi. Erkek ve kadınların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.999) (ġekil 14). 48 ġekil 14. Cinsiyete göre genel sağkalım analizi Kadınların progresyonsuz sağkalım ortanca süresi 4 ay (2.1-5.9, SH:1.0) erkeklerin proresyonsuz geçen ortanca süresi 5 ay (2.8-7.2, SH:1.1) idi. Erkek ve kadınların proresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.894). 50 yaĢ altı hastaların genel sağkalım ortanca süresi 7 ay (3.3-10.7, SH:1.9), 50 yaĢ üstü hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (4.1-7.9, SH:1.0) idi. 50 yaĢ altı ve üstü hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.142) (ġekil 15). 49 ġekil 15. Elli yaĢa göre genel sağkalım analizi Elli yaĢ altı hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım (PSK) süresi 5 ay (2.4-7.6, SH: 1.3), 50 yaĢ üstü hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 3 ay (1.4-4.6, SH:0.8) idi. 50 yaĢ altı ve üstü hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.178). Sigara içen hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (1.4-10.6, SH:2.4), sigara içmeyen hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (4.2-7.8, SH:0.9) idi. Sigara içen ve içmeyen hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.426) (ġekil 16). 50 ġekil 16. Sigara içme durumuna göre genel sağkalım analizi Sigara içen hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 5 ay (2.5-7.5, SH:1.3) , sigara içmeyen hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 4 ay (2.3-5.7, SH:0.9) idi. Sigara içen ve içmeyen hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.518). Akciğer metastazı olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay(4.4-7.6, SH:0.8), akciğer metastazı olmayan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (0.0-15.6, SH:) idi. Akciğer metastazı olan ve olmayan hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.492) (ġekil 17). 51 ġekil 17. Akciğer metastazına göre genel sağkalım analizi Akciğer metastazı olan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 5 ay (0.2-9.8, SH:2.4), akciğer metastazı olmayan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 4 ay (2.65.4, SH:0.7) idi. Akciğer metastazı olan ve olmayan hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.340). Beyin metastazı olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 15 ay (0.0-32.1, SH:8.7), beyin metastazı olmayan hastaların hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (4.2-7.8, SH:0.9) idi. Beyin metastazı olan ve olmayan hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.138) (ġekil 18). 52 ġekil 18. Beyin metastazına göre genel sağkalım analizi Beyin metastazı olan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 7 ay (1.3-12.7, SH:2.9), beyin metastazı olmayan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 4 ay (3.0-5.0, SH:0.5) idi. Beyin metastazı olan ve olmayan hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı (p=0.362) farklılık yoktu (ġekil 19). 53 ġekil 19. Beyin metastazına göre progresyonsuz sağkalım analizi Karaciğer metastazı olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 4 ay (2.4-5.6, SH:0.8), KC metastazı olmayan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 10 ay (2.3-17.7, SH:4.0) idi. Karaciğer metastazı olan grubun sağkalım süresi KC metastazı olmayan hastalardan istatistiksel olarak anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.001) (ġekil 20). 54 ġekil 20. Karaciğer metastazı varlığına göre genel sağkalım analizi Karaciğer metastazı olan hastaların proresygonsuz geçen ortanca süresi 3 ay (1.9-4.1, SH:0.6), KC metastazı olmayan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 7 ay (5.2-8.8, SH:0.9) idi. Karaciğer metastazı olan grubun progresyonsuz geçen süresi diğer hastalardan istatistiksel olarak anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.002) (ġekil 21). 55 ġekil 21. Karaciğer metastazı varlığına göre progresyonsuz sağkalım analizi Karaciğer metastazı olmayan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 10.0 ay (4.717.3, SH:3.2), KC metastaz sayısı(MS) 1 olan hastaların 5.0 ay (3.2-6.8, SH:), KC de MS 2 ve üstü olanların 4.0 ay (2.6-5.4, SH:0.7) idi. Karaciğer metastaz sayısına göre hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.337). Karaciğerde 1 metastaz, 2 ve üstü metastaz olanların karaciğerde hiç metastaz olmayanlara göre sağkalım süreleri istatistiksel anlamlı olarak daha düĢüktü (p= 0.002) (ġekil 22). 56 ġekil 22. Karaciğer metastaz sayısına göre genel sağkalım analizi 1 Karaciğer metastazı olmayan hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım (PSK) süresi 7.0 ay (5.2-8.8, SH:0.9), KC MS 1 olan hastaların 3.0 ay (1.2-4.8, SH:0.9), KC MS 2 ve üstü olanların 3.0 ay (2.0-4.0, SH:0.5) idi. Karaciğerde metastaz sayısına göre hastaların proresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.337). Karaciğerde 1 metastaz, 2 ve üstü metastaz olanların karaciğerde hiç metastaz olmayanlara göre proresyonsuz geçen süreleri istatistiksel anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.007) (ġekil 23). 57 ġekil 23. Karaciğer metastaz sayısına göre progresyonsuz sağkalım analizi 1 Karaciğer MS 1 olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 5.0 ay (3.2-6.8, SH:0.9), KC MS 2-3-4 olanların 5.0 ay (0.8-9.2, SH:2.1), KC MS 5 ve üstü olanların 3.0 ay (1.5-4.5, SH:0.8) idi. Karaciğer metastaz sayısına göre hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.337) (ġekil 24). 58 ġekil 24. Karaciğer metastaz sayısına göre genel sağkalım analizi 2 Karaciğer MS 1 olan hastaların ortanca progresyonsuz geçen süresi 3.0 ay (1.2-4.8, SH:0.9), KC MS 2-3-4 olanların 3.0 ay (1.2-4.8, SH:0.9), KC MS 5 ve üstü olanların 3.0 ay (1.6-4.4, SH:0.7) idi. Karaciğerde metastaz sayısına göre hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.373). Kemik metastazı olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (3.9-8.1, SH:1.1), kemik metastazı olmayan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (3.7-8.3, SH:1.2) idi. Kemik metastazı olan ve olmayan hastaların sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.522) (ġekil 25). 59 ġekil 25. Kemik metastazına göre genel sağkalım analizi Kemik metastazı olan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 4 ay (1.9-6.1, SH:1.1), kemik metastazı olmayan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 4 ay (2.55.5, SH:0.8) idi. Kemik metastazı olan ve olmayan hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.522). Lenf nodu metastazı olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 5 ay (1.2-8.8, SH:2.0), lenf nodu metastazı olmayan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (3.7-8.3, SH:1.2) idi. Lenf nodu metastazı olan ve olmayan hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.598) (ġekil 26). 60 ġekil 26. Lenf nodu metastazına göre genel sağkalım analizi Lenf nodu metastazı olan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 3 ay (0.3-5.7, SH:1.4), lenf nodu metastazı olmayan hastaların progresyonsuz geçen süre ortancası 5 ay (3.4-6.6, SH:0.8) idi. Lenf nodu metastazı olan ve olmayan hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.630). Periton metastazı olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 4 ay (2.6-5.4, SH:0.7), periton metastazı olmayan hastaların genel sağkalım süre ortancası 6 ay (4.4-7.6, SH:0.8) idi. Periton metastazı olan ve olmayan hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.833) (ġekil 27). 61 ġekil 27. Periton metastazına göre genel sağkalım analizi Periton metastazı olan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 3 ay (2.2-3.8, SH:0.4), periton metastazı olmayan hastaların progresyonsuz geçen ortanca süresi 5 ay (3.36.7, SH:0.9) idi. Periton metastazı olan ve olmayan hastaların progresyonsuz geçen süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.654). Metastaz sayısı 1 olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 7.0 ay (3.5-10.5, SH:1.8), MS 2 olanların 4.0 ay (2.5-5.5, SH:0.8), MS 3 ve daha yüksek olanların 11.0 ay (3.218.8, SH:4.0) idi. Metastaz sayısına göre hastaların genel istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.692) (ġekil 28). 62 sağkalım süreleri arasında ġekil 28. Metastaz sayısına göre genel sağkalım analizi Metastaz sayısı 1 olan hastaların ortanca progresyonsuz geçen süresi 5.0 ay (2.8-7.2, SH:1.1), MS 2 olanların 3.0 ay (1.6-4.4, SH:0.7), MS 3 ve olanların 7.0 ay (0.0-14.5, SH:3.8) idi. Metastaz sayısına göre hastaların progresyonsuz sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.799). Kemoterapi sonucunda tam/parsiyel yanıt alınan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 18.0 ay (8.3-27.7, SH:5.0), stabil hastalık yanıtı olanların 17.0 ay (9.5-24.5, SH:3.8), progresyona girenlerin hastaların 3.0 ay (2.4-3.6, SH:0.3) idi. Kemoterapi yanıtı progresyon olan hastaların genel sağkalım süresi kemoterapiden yanıt alınan ve stabil hastalık yanıtı olanlardan istatistiksel anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.0001). Kemoterapi sonrası kemoterapiden yanıt alınan ve stabil hastalık yanıtlı olan hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel anlamlı olarak farklılık yoktu (p=0.238) (ġekil 29). 63 ġekil 29. Kemoterapi yanıtına göre genel sağkalım analizi Albumin değeri≤ 3,80 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 4.0 ay (2.6-5.4, SH:0.7), albümin değeri >3.80 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 14.0 ay (7.420.6, SH:3.4) idi. Albumin değeri ≤ 3,80 olan grubun sağkalım süresi albümin değeri >3.80 olan hastalardan istatistiksel anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.010) (ġekil 30). 64 ġekil 30. Albümin 3.80 g/dl değerine göre genel sağkalım analizi Hemoglobin değeri ≤ 13 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 5 ay (3.4-6.6, SH:0.8), Hb değeri >13 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 8 ay (0.2-15.8, SH:4.0) idi. Hemoglobin değeri ≤ 13 olan grubun sağkalım süresi Hb değeri >13 olan hastalardan istatistiksel anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.019) (ġekil 31). 65 ġekil 31. Hemoglobin 13 g/dl değerine göre genel sağkalım analizi Lökosit değeri < 4600+>10200 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 7 ay (4.89.2, SH:1.1), lökosit değeri >4600-10200> olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 4 ay (2.1-5.9, SH:1.0) idi. Lökosit seviyesine göre hastların sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.145) (ġekil 32). 66 ġekil 32. Lökosit normal ile normal dıĢı değere göre genel sağkalım analizi Trombosit değeri < 150 000+>450 000 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (4.7-7.3, SH:0.6), trombosit değeri >150 000-450 000> olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 7 ay (0.0-15.0, SH:4.1) idi. Trombosit seviyesine göre hastaların sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.998 ) (ġekil 33). 67 ġekil 33. Trombosit normal ile normal dıĢı değere göre genel sağkalım analizi Laktat dehidrogenaz değeri < 560 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 6 ay (3.7-8.3, SH: 1.2), LDH değeri > 560 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 4 ay (2.55.5, SH:0.7) idi. LDH değeri < 560 olan grubun sağkalım süresi LDH değeri < 560 olan hastalardan istatistiksel anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.029) (ġekil 34). 68 LDH: Laktat dehidrogenaz. ġekil 34. Laktat dehidrogenaz 560 ünite/l değerine göre genel sağkalım analizi Alkali fosfataz değeri <92 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 10 ay (0.719.2, SH: 4.7), ALP değeri ≥92 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 5 ay (3.4-6.6, SH:0.8) idi. Alkali fosfataz değeri < 92 olan grubun sağkalım süresi ALP değeri ≥92 olan hastalardan istatistiksel anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.006) (Tablo 32). Tablo 32. Alkali fosfataz değerine göre genel sağkalım analizi* Ortanca Genel Sağkalım Süresi ALP Değeri Tahmin < 92 ≥ 92 10.0 5.0 Standart % 95 Güven Aralığı Hata En DüĢük En Yüksek 4.7 0.7 19.2 0.8 3.4 6.6 ALP :Alkali fosfataz. *Kaplan- Meier/Log Rank (Mantel Cox). 69 p 0.004 Alkali fosfataz değeri <92 olan hastaların progresyonsuz sağkalım ortanca süresi 7 ay (3.8-10.1, SH:1.6), ALP değeri ≥92 olan hastaların genel sağkalım ortanca süresi 3 ay (1.94.0, SH:0.5) idi. Alkali fosfataz değeri < 92 olan grubun progresyonsuz sağkalım süresi ALP değeri ≥92 olan hastalardan istatistiksel anlamlı olarak daha yüksekti (p=0.004) (ġekil 33). Tablo 33. Alkali fosfataz değerine göre progresyonsuz sağkalım analizi* Ortanca Progresyonsuz Sağkalım Süresi ALP Değeri Tahmin < 92 ≥ 92 7.0 3.0 Standart % 95 Güven Aralığı Hata En DüĢük En Yüksek 1.6 3.8 10.1 0.5 1.9 4.0 p 0.004 ALP : Alkali fosfataz. *Kaplan- Meier/Log Rank (Mantel Cox). Cox-regresyon testi ile P=0.15 ve altında olan faktörler çok değiĢkenli analize alındı. Progresyonsuz sağkalımla iliĢkili bağımsız prognostik faktörlerin karaciğerde metastaz varlığı ve KT‘ye yanıt olduğu belirlendi. (Tablo 34). Tablo 34. Progresyonsuz sağkalımla iliĢkili çok değiĢkeli analiz tablosu* DeğiĢkenler B SH p Odds %95 GA Odds En DüĢük En Yüksek YaĢ 0.334 0.242 0.167 1.396 0.869 2.241 Beyinde Metastaz -0.200 0.277 0.471 0.819 0.476 1.410 Karaciğerde Metastaz 0.469 0.239 0.050 1.599 1.000 2.556 Kemoterapiye Yanıt 0.716 0.174 0.0001 2.046 1.456 2.875 Albümin -0.164 0.260 0.527 0.849 0.510 1.412 Laktat Dehidrogenaz 0.190 0.283 0.502 1.209 0.695 2.104 Lökosit 0.292 0.227 0.197 1.339 0.859 2.088 Hemoglobin -0.238 0.258 0.356 0.789 0.476 1.306 B : Sabit değer (Regresyon katsayısı/eğimin derecesi), SH: Standart hata, GA : Güven aralığı. *Cox-regresyon. ÇalıĢmaya katılan hastaların klinik ve patolojik özellikleri ve tedavi sonuçları tablo olarak aĢağıda sunulmuĢtur (Tablo 35). 70 Tablo 35. Örneklemin klinik ve patolojik özellikleri ve tedavi sonuçları Sıra Ġsim Met. yerleri Olası Primer KT kür KT Protokolu sayısı Ted. Yanıtı Ġkinci seçim KT 1 A.K. AC AC P/D 6 Stabil hastalık 2 A.B. LAP AC P/E 1 Progresyon 3 A.C. LAP baĢ boyun P 2 Tam yanıt 4 A.S. KC, kemik AC P/G 6 Stabil hastalık 5 A.M. beyin AC Kp/Pk 3 Progresyon 6 A.T. KC, periton GĠS P/Pk 2 Progresyon 7 A.A. periton over P/Pk 1 Progresyon 8 A.D. periton over Kp/Pk 1 Progresyon 9 B.K. KC atanamadı Kp/5-FU 1 Progresyon 10 B.Ç. AC, KC HB, GĠS P/E 1 Progresyon 11 B.A. KC HB P/E 3 Stabil hastalık 12 C.A. KC pankreas G 1 Progresyon 13 C.Y. AC, periton periton Kp/Pk 4 Tam yanıt 14 C.Y. pankreas Tegafururasil/Folinikasit 1 Progresyon 15 Ç.M. AC, beyin AC P+E 3 Parsiyel yanıt 16 D.A. KC atanamadı P 1 Progresyon 17 E.D. periton atanamadı P/5-FU 3 Progresyon 18 E.T. kemik AC P/Pk 2 Stabil hastalık 19 F.Ö. GĠS Kp/Epirubisin/5-FU 2 Progresyon 20 F.B. AC, KC atanamadı P/E 2 Progresyon Tegafururasil 21 F.B. beyin, sürrenal AC Kp/D 12 Stabil hastalık G 22 F.G. KC atanamadı P/5-FU 3 Progresyon 23 F.K. KC pankreas P/E 2 Stabil hastalık Tegafururasil 24 G.T. KC pankreas G 4 Stabil hastalık G 25 G.A. KC, periton kolorektal P 1 Progresyon 26 H.E. cilt, LAP atanamadı E 18 Stabil hastalık 27 H.H. KC, LAP pankreas G 2 Progresyon 28 H.B. KC atanamadı P 2 Stabil hastalık 29 H.K. beyin AC Kp/D 4 Stabil hastalık 30 H.D. LAP AC, GĠS P/5-FU 12 Stabil hastalık 31 H.S. böbrek P/5-FU 1 Progresyon 32 H.E.T. boyun AC P/D 6 Parsiyel yanıt 33 H.S.E. AC, LAP atanamadı P/5-FU 2 Progresyon 34 Ġ.A. KC, LAP atanamadı FOLFĠRĠ-B 1 Progresyon KC, dalak, batın AC, KC, periton AC, beyin, böbrek Kp/Pk Kp/Pk G Doksorubisin/Etoposid Kp/G KT : Kemoterapi, AC: Akciğer, GĠS: Gastrointestinal system, HB: Hepatobiliyer, LAP: Lenfadenopati, KC: Karaciğer, D: Dosetaksel, E: Etoposide, FA: Folinik asit, FUFA: 5-Florourasil/Folinik asit, FOLFOX 4: 5Florourasil/Folinikasit/Oxaliplatin, SF: Siklofosfamid, 5-FU: 5-Florourasil, G: Gemsitabin, Kp: Karboplatin, Pk: Paklitaksel, P: Sisplatin, UFT: Tegafururasil, Vn: Vinerelbin. 71 Tablo 35 (devam). Örneklemin klinik ve patolojik özellikleri ve tedavi sonuçları Olası KT kür Sıra Ġsim Met. yerleri 35 Ġ.B. kemik AC, GĠS P/E 3 Stabil hastalık 36 Ġ.D. KC atanamadı P/5-FU 6 Stabil hastalık 37 K.A. AC atanamadı Kp/5-FU 2 Progresyon 38 L.Ç. atanamadı G 5 Progresyon 39 M.Ç. kemik, LAP AC P/E 4 Stabil hastalık 40 M.A. AC, KC pankreas P/G 3 Parsiyel yanıt 41 M.A.A kemik AC P 8 Progresyon 42 M.A. AC P/E 2 Stabil hastalık 43 M.Ç. Tegafururasil+Folinikasit 1 Progresyon 44 M.E.C. AC P/G 1 Progresyon 45 M.K. kemik, LAP AC P/D 12 Stabil hastalık 46 M.Y. beyin, kemik AC Kp/Pk 4 Stabil hastalık 47 M.G. KC, kemik AC P+Vn 2 Stabil hastalık 48 M.S. kemik, LAP atanamadı FUFA 1 Stabil hastalık 49 M.A. AC atanamadı P/E 1 Stabil hastalık 50 M.A. periton AC, GĠS P/5-FU 2 Progresyon 51 M.E. Kemik, KC pankreas G 1 Progresyon 52 M.K. AC, kemik AC P+Vn 2 Progresyon 53 M.G. AC Kp/Pk 5 Stabil hastalık 54 M.K. kemik pankreas G 1 Progresyon 55 N.ġ. kemik AC P/G 2 Progresyon 56 N.Ç. KC atanamadı Tegafururasil/Folinikasit 2 Progresyon 57 N.D. KC atanamadı ECU-FU 2 Progresyon 58 N.A. AC Kp/G 6 Stabil hastalık 59 N.Y. kemik, beyin AC P/Epirubisin 1 Progresyon 60 N.A. KC pankreas P/5-FU 3 Progresyon 61 N.A. KC atanamadı P/5-FU 1 Progresyon 62 N.A. AC, KC pankreas P/5-FU 2 Progresyon 63 N.Ö. beyin atanamadı P/E 8 Progresyon 64 N.D. parotis, LAP baĢboyun P/5-FU 3 Parsiyel yanıt 65 N.Y. kemik atanamadı P/5-FU 3 Stabil hastalık 66 N.Ġ. AC, KC kolorektal 5FU 3 Stabil hastalık 67 O.G. kemik pankreas Tegafururasil/Folinikasit 1 Progresyon kemik, KC, LAP kemik, KC, sürrenal AC, KC beyin,kemik, sürrenal AC, kemik, beyin, KC Primer KC,k olorektal periton, plevra KT Protokolu sayısı Ted. Yanıtı Ġkinci seçim KT G Kp/Vn D PEF KT : Kemoterapi, AC: Akciğer, GĠS: Gastrointestinal system, HB: Hepatobiliyer, LAP: Lenfadenopati, KC: Karaciğer, D: Dosetaksel, E: Etoposide, FA: Folinik asit, FUFA: 5-Florourasil/Folinik asit, FOLFOX 4: 5Florourasil/Folinikasit/Oxaliplatin, SF: Siklofosfamid, 5-FU: 5-Florourasil, G: Gemsitabin, Kp: Karboplatin, Pk: Paklitaksel, P: Sisplatin, UFT: Tegafururasil, Vn: Vinerelbin. 72 Tablo 35 (devam). Örneklemin klinik ve patolojik özellikleri ve tedavi sonuçları Olası KT kür Sıra Ġsim Met. yerleri 68 O.Y. beyin AC P/E 4 KISMÎ YANIT 69 R.C. LAP(sağ kasık) AC P/E 1 Progresyon 70 R.G. periton KC P/5-FU 3 Progresyon 71 R.K. LAP Kp/D 1 Progresyon 72 R.U. beyin, KC P/E 1 Stabil hastalık Kp/D 1 Parsiyel yanıt Primer AC, baĢ boyun AC over, KT Protokolu sayısı Ted. Yanıtı 73 R.K. periton 74 R.M. AC, KC pankreas P+E 3 Parsiyel yanıt 75 S.A. AC, periton periton Kp/Pk 27 Stabil hastalık 76 S.Ö. LAP, kemik, atanamadı P/E 4 Stabil hastalık 77 S.D. beyin kolorektal Kapesitapin 3 Progresyon 78 S.G. plevra AC, plevra Kp/Pk 9 Stabil hastalık 79 S.S. kemik, KC AC 5-FU 3 Progresyon 80 S.E. KC, kemik P/G 5 Progresyon 81 S.Ç. AC, KC atanamadı P/5-FU 1 Progresyon 82 ġ.Ç. retroperiton testis Bleomisin/Etoposid/sisplatin 4 Tam yanıt 83 ġ.K. kemik atanamadı P/5-FU 2 Progresyon 84 ġ.A. KC, periton pankreas G 1 Progresyon 85 ġ.H. kemik, beyin AC P/D 6 Stabil hastalık 86 ġ.A. beyin AC P/E 11 Stabil hastalık 87 ġ.H. periton over Sisplatin/siklofosfamid 1 Progresyon 88 ġ.G. beyin AC Kp/E 3 Progresyon 89 T.Ö. kemik atanamadı P/G 8 Progresyon 90 T.G. periton over FUFA 8 Progresyon 91 T.Ö. KC atanamadı P/5-FU 3 Progresyon 92 T.K. periton Kp/Pk 4 Stabil hastalık 93 U.K. AC G 11 Parsiyel yanıt 94 V.D. atanamadı P/5-FU 1 Progresyon 95 V.H. AC P/G 10 Stabil hastalık 96 Y.G. kemik pankreas FUFA 2 Progresyon 97 Z.Y. KC, kemik pankreas GTP 4 Stabil hastalık AC, beyin, LAP KC beyin, kemik, KC periton HB, pankreas GĠS, HB, over Ġkinci seçim KT Tegafururasil Dosetaksel/Doksorubisin/ Ġfosfamid/Kp CHOP D Kp+E Kp/5-FU P/D Kp/Pk KT : Kemoterapi, AC: Akciğer, GĠS: Gastrointestinal system, HB: Hepatobiliyer, LAP: Lenfadenopati, KC: Karaciğer, D: Dosetaksel, E: Etoposide, FA: Folinik asit, FUFA: 5-Florourasil/Folinik asit, FOLFOX 4: 5Florourasil/Folinikasit/Oxaliplatin, SF: Siklofosfamid, 5-FU: 5-Florourasil, G: Gemsitabin, Kp: Karboplatin, Pk: Paklitaksel, P: Sisplatin, UFT: Tegafururasil, Vn: Vinerelbin. 73 TARTIġMA Primeri bilinmeyen kanserler en sık görülen kanserler sarasında 7. - 8. sırada (1) yer almasına rağmen ölüme neden olan kanserler arasında 4. Sıradadır (5,66,67). Primerin ortaya çıkmadan metastazların ortaya çıktığı bu agresif tümörler aynı zamanda sıklıkla sistemik tedavilere dirençlidir (6,10,11,16,54,55). Bir baĢlık altındaki hemen hemen en heterojen kanser grubunu oluĢturmaktadır (4, 47). Agresif seyir, tedavilere direnç, alternatif tedavilerin yetersizliği ve yaygın çeĢitlilik bu alanda Ģiddetle yeni çalıĢmalara ihtiyaç doğurmaktadır. Bununla birlikte klinik prezantasyon, patolojik tip ve metastaz paterni gibi özelliklerin yaygın heterojenite göstermesi nedeniyle prospektif klinik çalıĢmalar sınırlı sayıdadır. Prospektif çalıĢmaların sınırlı olduğu diğer tümörler gibi primeri bilinmeyen kanserlerde de retrospektif çalıĢmalar önem kazanmaktadır. Yoğun hasta sayısına sahip kliniğimizin PBK‘li hasta sayısı da literatüre katkı sağlayabilecek veriler elde etmek için yeterli olabilecek düzeydedir. ÇalıĢmamızda PBK oranı %2,1 bulundu. Literatürle en düĢük oran olarak %2, en yüksek olarak %7.8 uyumlu idi (6,68). Primeri bilinmeyen kanserli hasta sayımız literatürle uyumlu olmakla birlikte oranımız alt sınıra yakındır, bu durum primeri bilinmeyen kanserlerin coğrafi durumla sıklığının değiĢmesine bağlı olabilir. Hastaların ortalama yaĢı 56±10 yaĢ bulundu. Primeri bilinmeyen kanserler en sık 6. dekatta görülmektedir ki bulgularımız literatürle benzer çıkmıĢtır (48). YaĢla prognoz arasındaki iliĢki açık değildir (24). Bizim çalıĢmamızda yaĢla prognoz arasında iliĢki ortaya çıkmamıĢtır. Literatürde kadın erkek oranı benzer olmasına rağmen çalıĢmamızda erkek oranı %65 yüksekti (69). Bu durum bizim çalıĢmamızda sigara içme oranının erkeklerde kadınlardan 74 yüksek olmasına bağlı olabilir. Kadınların ortanca genel sağkalım süresi ile erkeklerin ortanca genel sağkalım süreleri arasında anlamlı (p=0,999) farklılık yoktu. Kadınların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi ile erkeklerin ortanca proresyonsuz geçen süresi arasında anlamlı (p=0,894) farklılık yoktu. Kadın cinsiyet olası prognostik faktör olarak bildirilmektedir (4,47,70,71). Sigara içen hastaların ortanca genel sağkalım süresi ile sigara içmeyen hastaların sağkalım sonuçları benzer bulundu. Sigara da çoğu çalıĢmada prognostik faktör olarak ortaya çıkmamıĢtır, ancak, bir kısım çalıĢmada sigara kullanımı olası prognostik faktörler arasında bildirilmektedir (4,47). Sigaranın prognostik faktör olarak ortaya çıkmaması zaten agressif olan bu tümörlerin seyrine sigaranın ek katkısının olmaması Ģeklinde açıklanabilir. Sigara öyküsü de cinsiyet gibi olası prognostik faktördür. OluĢan verile,r prognostik olup olmadığı konusuna açıklık getirmemektedir. Diğer yanda baĢ boyun bölgesinde yassı hücreli lenf nodu metastazları ya da olası primer akciğerlerde sigaranın prognostik faktör olması muhtemeldir (47). Bununla ilgili bizim hasta sayımız istatistiksel değerlendirme için yeterli değildi. Literatürde de bu konuya yönelik çalıĢma bulunamadı. ÇalıĢmamızda hastaların en sık baĢvuru Ģikayetleri arasında karın ağrısı, kilo kaybı, bel ağrısı, halsizlik, karın ĢiĢliği, ve nefes darlığı yer almaktaydı. ġikayetler metastazların sıklıkla ortaya çıktığı bölgeler ile uyumlu idi. Karakteristik yakınma, literatürde olduğu gibi çalıĢmamızda da ortaya çıkmamıĢtır (47,48). ÇalıĢmamızda hastaların metastaz yerine göre dağılımı sırasıyla, karaciğer, kemik, akciğer, lenf nodu, beyin, periton, plevra, cilt, sürrenal, gastrointestinal, pankreas, böbrek, dalak, parotis ve over olarak saptanmıĢtır. Metastaz bölgeleri literatürde bildirilen odaklara oldukça benzerlik göstermektedir. ÇalıĢmamıza sadece kemoterapi verilen hastalar alındığından özellikle beyin metastazlı ve buna bağlı genel durumu bozukluğu ile kemoterapi verilmeyen hastaların çalıĢma dıĢı bırakılması metastatik odak sıralamamızı etkilemiĢ olabilir. En sık metastaz yerleri genelde literatürde bildirilen sıklığa benzer bulunmuĢtur (6). Metastaz bölge sayısına göre hastaların dağılımı ortanca 2 idi, bir metastaz bölgesi olan hasta oranı %37, birden çok metastaz bölgesi olan hasta oranı % 63 ile literatürle uyumlu idi (6). Metastatik bölge sayısı sağkalım sonuçları ile iliĢkili bulunmadı. ÇeĢitli yayınlarda birden fazla ya da ikiden fazla odakta metastaz varlığı sağkalımla iliĢkili bulunmasına rağmen metastaz bölge sayısı ile sağkalım arasında iliĢki olmadığını gösteren yayınlar da vardır (4,6,47). Benzer sayıda hastalarla yapılmıĢ çalıĢmalarda ortaya çıkan bu çeliĢkili sonuçlar PBK‘lerin yaygın heterojenitesinden kaynaklanıyor olabilir. Histolojik heterojeniteye klnik 75 prezentasyon ve tedavi heterojenitesinin eklenmesi çeliĢkili sonuçların en olası açıklamasını oluĢturmaktadır. Karaciğere (KC) metastaz sayısı, ortanca 4 idi. Karaciğer metastazı olmayan, KC MS 1 olan ve KC MS>2 olarak sınıflandırıldığında, KC metastazı olmayan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 10.0 ay, KC MS‘sı 1 olan hastaların ortanca sağkalım süresi 5 ay ve KC de MS 2 ve üstü olanların ortanca sağkalım süresi 4.0 ay idi (p=0.002). Karaciğer metastazı olmayan hastalar dıĢında karaciğere metastaz sayısına göre hastaların genel sağkalım süreleri arasında istatistiksel olarak anlamlı farklılık yoktu (p=0.337). Karaciğer metastazı olmayan hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi, KC MS 1 olan hastaların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi ve KC MS 2 ve üstü olanların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi karĢılaĢtırıldığında, KC‘de metastaz sayısına göre hastaların ortanca progresyonsuz geçen süreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p= 337). Karaciğerde 1 metastaz, 2 ve üstü metastaz olanların karaciğerde hiç metastaz olmayanlara göre proresyonsuz geçen süreleri anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0,007). Karaciğer MS 1 olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi, KC MS 2-3-4 olanların ortanca sağkalım süresi ve KC MS 5 ve üstü olanların ortanca sağkalım süreleri karĢılaĢtırıldığında, KC MS‘na göre hastaların genel sağkalım süreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,337). Karaciğer MS 1 olan hastaların ortanca proresyonsuz geçen süresi ve KC MS 2-3-4 olanların ortanca progresyonsuz sağkalım süresi ve KC MS 5 ve üstü olanların ortanca progresyonsuz sağkalım süreleri karĢılaĢtırıldığında, KC‘de MS‘na göre hastaların ortanca progresyonsuz geçen süreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,373). Bir çok konuda çeliĢkili sonuca rağmen PBK‘li hastalarda yapılan çalıĢmaları büyük çoğunluğu KC metastazı varlığının prognostik faktör olduğunu göstermektedir (6,25,47). ÇalıĢmamaızda ek olarak karaciğer metastaz sayısı ile sağkalım iliĢkisine bakıldı. Karaciğer metastaz sayısı ile sağkalım sonuçaları arsında iliĢki ortaya çıkmadı ve bu sonuçlar literatürle uyumlu idi (6,25,47). ÇalıĢmamızda metaztaz bölge sayısının prognostik faktör olarak ortaya çıkmaması yanı sıra karaciğer metastaz sayısından ziyade karaciğer metastaz varlığının prognostik faktör olarak ortaya çıkması metaztaz sayı ve yükünden ziyade metastaz varlığı (özellikle karaciğer) ve kontrol edilemez progresyonun primeri bilinmeyen tümörlerde önemli belirleyici olduğunu düĢündürmektedir. Histolojik tanı sağlanamayan hasta sayısı 6 idi. Bu hastalara radyolojik ve klinik olarak malignite tanısı konarak tedavileri düzenlendi. Bu hastaların 2/3‘si akciğer kanseri kabul edilerek, kalan hastalar primer odak öngörüsü yapılmadan tedavi edildi. Diğer 76 hastaların histolojik tanıları, adenokarsinom %63, malign epitelyal tümör %10, indiferansiye karsinom %6, yassıepitel hücreli karsinom %6, küçük hücreli %4, nöroendokrin tümör NET %3, mezenkimal %1 ve germ hücreli tümör %1 idi. Bulgularımız büyük serilerde bildirilen sonuçlarla belirgin Ģekilde örtüĢmektedir (6,25,47,72,73). Malign epitelyal tümör tanısı ek patolojik çalıĢmalara imkan vermeyen küçük biyopsi materyallerine bağlı olarak tiplendirilemeyen grubu oluĢturmaktadır. Histolojik alt gruplar kemoterapiye yanıt ve sağkalım sonuçları ile iliĢkili bulunmadı. Bu sonuç literatürle uyumsuz idi (4,6,72-74). Bunun temel nedeni hasta sayılarının az olması olabilir. Olası primeri öngörülemeyen hasta oranı %25 idi. hastada. Olası primer öngörülen hastaların %36‘sında AC, %16‘sında pankreas, %6.2‘sinde HB, %5.2‘sinde GĠS, %5.2‘sinde over, %3.1‘inde periton, %2.1‘inde baĢboyun, %1‘inde böbrek ve %1‘inde testis olarak öngörüldü. Akciğer ve pankreasın en sık olası primer öngörülmesi literatürle uyumlu idi (4,6,72,73). Akciğer kanseri varsayılan hastalar literatüre oranla fazla bulunmuĢtur (%36‘karĢın %20-25) (54). Bununla beraber SK7 pozitifliğinin primer akciğer kanseri öngörüsüyle örtüĢmesi sonuçlarımızın tutarlı olduğunu iĢaret etmektedir (5,47,75). Olası primer öngörülen testis, over ve primer periton gibi kemosensitif grubun sağkalım sonuçları diğer gruplardan belirgin olarak yüksekti (GSK için p=0.036, PSK için p=0.037). Olası primer öngörülemeyenlerle, kemosensitif grup çıkarıldığında primeri öngörülen gruplar arasında sağkalım sonuçları açısından fark saptanmadı (p=0.12). Bu bulgu gerçek primer öngörülen odaklar olsa bile primeri bilinmeyen olarak ortaya çıkan kanserin kaynak aldığı dokunun primer ile ortaya çıkan metastatik hastalıktan farklı seyir ve tedavi yanıt özelliklerine sahip olduğu görüĢünü desteklemektedir. Bu durumda, primeri bilinmeyen kanserlerde primeri saptamak için ekstrem çalıĢmalardan ziyade bu karakterde ortaya çıkan kanserlerin patogenezleri üzerine gidilmesi gerektiğini düĢündürmektedir. Bu önermenin olası primer öngörüsü yapılan hastalarda, gerçek primerin ön görülenle uyumlu olduğunu gösteren otopsi çalıĢmaları ile desteklenmeye ihtiyacı vardır. Diğer yandan kemosensitif grubun idendifiye edilmesi sağkalım sonuçlarını belirgin olarak arttırmaktadır. Bu bulgu PBK‘li hastaların tedavisinde en önemli tespitlerdendir ve kliniğimizin sonuçları da bu bulgularla paralellik göstermiĢtir. Alkali fosfataz değeri <92 olan hastaların genel sağkalım süre ortancası 10 ay ALP değeri ≥92 olan hastaların genel sağkalım süre ortancası 5 ay idi (p=0.006). Ortanca progresyonsuz sağkalım sürelerinde de benzer iliĢki gözlendi. Literatürde de benzer iliĢkiyi gösteren çalıĢmalar vardır (10). Alkalen fosfatazla sağkalım sonuçları arasındaki iliĢki KC 77 metastazının indirekt göstergesi ya da agressif gidiĢli pankreas ve hepatobiliyer kanserlerin indirek göstergesi olabilir (6,47,75). Nitekim çok değiĢkenli analizde alkalen fosfataz yüksekliği anlamlılığını kaybetmiĢtir. Hemoglobin değeri ≤ 13 olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi, Hb değeri >13 olan hastaların ortanca genel sağkalım süresinden anlamlı (p=0,019) olarak daha düĢüktü. Hemoglobin düzeyi çok sayıda çalıĢmada prognostik faktör olarak ortaya çıkmamıĢtır. Anemi kanser hastalarında sıklıkla ileri evre hastalığın bir bulgusu olarak ortaya çıkmaktadır. ÇalıĢmamızdaki gibi yüksek düzeyde hemoglobinin prognozla iliĢkili gözükmesi ölçülebilir hastalık dıĢındaki mikroskopik hastalığın sınırlı olduğunu iĢaret ediyor olabilir. Bununla birlikte çok değiĢkenli analizde hemoglobinle sağkalım arasındaki iliĢki kaybolmuĢtur. Bu durum aneminin bağımsız bir prognostik faktör olmadığının yanı sıra hasta sayısının azlığına bağlanabilir. Anemi ile prognoz arasındaki iliĢki baĢka çalıĢmalarla irdelenmesi gereken bir bulgu olarak ortaya çıkmıĢtır. Lökopeni ve lökositozu olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi ile lökosit değeri normal olan hastaların sağkalım süreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0.145). Literatürde de prognostik faktörler arasında lökositoz yada lökopeni prognostik faktörler olarak bildirilmemektedir. Trombositopeni ve trombositoz da prognozla iliĢkili bulunmamamıĢtır. Hb düzeyinin lökosit ve trombosit düzeylerine göre prognozla daha iliĢkili görülmesi trombosit ve lökosit sayılarının kanser hastalarında çok daha fazla değiĢkenden etkilenmesi ile açıklanabilir. Albumin değeri≤ 3,80 olan hastaların ortanca sağkalım süresi, albümin değeri >3.80 olan hastaların ortanca genel sağkalım sürelerinden anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0,010). Albumin düzeyi de hemoglobin gibi kanser yaygınlığı ve yükü ile iliĢkisi güçlü olan bir parametredir. Bu nedenle albumin de ölçülebilir ve mikroskopik hastalık yükünün indirekt bir göstergesi olabilir. Nitekim çok değiĢkenli analizde sağkalım sonuçları ile iliĢkisi kaybolmuĢtur. Literatürde sıklıkla prognostik faktör olarak ortaya çıkması genel PBK‘lı hasta populasyon çalıĢmalarından elde edilen sonuçlara bağlı olabilir (4,6,47). Bizim çalıĢmamızda genel durumu iyi olan sistemik tedavisi verilen hastalar çalıĢmaya alınmıĢtır ki, daha iyi performansta olmaları albumini düĢüren ve kansere eĢlik eden diğer faktörleri daha az oranda bulundurduklarını akla getirmektedir. Dolayısı ile daha az komorbit durum ile prognozun iyileĢmesi, albuminin çok değiĢkenli analizde anlamını kaybetmesini açıklayabilir (47). 78 Laktat dehidrogenaz değeri < 560 olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi, LDH değeri > 560 olan hastaların ortanca genel sağkalım süre ortancasından anlamlı (p=0,029) olarak daha yüksekti. LDH düzeyinin pronozla iliĢkili olduğu çok sayıda çalıĢma ile gösterilmiĢtir (4-6,47,71). Hem hücre yükünün hem de hücre döngüsünün hassas bir göstergesi olması ile bu durum kolaylıkla açıklanabilir. Bununla beraber çok değiĢkenli analizde anlamını kaybetmiĢtir. Literatürde de normal olup olmaması ile prognoz arasındaki iliĢki daha kuvvetle vurgulanmaktadır (5). ÇalıĢmamızda hastaların 1. Seçim KT ortanca kür sayısı: 3, (1-27) idi. ÇalıĢmamızda %80 platin bazlı tedavi aldı. Platinlere sırasıyla, %32 5-FU, % 22 taksan, % 18 Etoposid, % 18 Gemsitabin, %2 epirubisin eklendiği saptandı. Platin verilmeyen hastalar ek ajan KT %9.3 5-FU, %9.3 gemsitabin, ve sadece 1 (%1.4) hastada kapesitabin tedavisi verildi. Tedavi tercihlerimiz primer odak seçimine göre değiĢkenlik göstermiĢtir ve literatürde bildirilen tercih oranlarına benzerdir (5,6,47,48). Birinci basamak KT‘ye tam yanıtlı/parsiyel yanıtlı toplam yanıt oranı %11.3, stabil hastalık oranı % 34 ve progresyon %54.7 idi. DüĢük tam yanıtlı ve parsiyel yanıt oranları literatür ile benzerlik göstermektedir (47). Kemoterapiye yanıt ile sağkalım sonuçları arasında güçlü bir iliĢki saptandı. Kemoterapi sonucunda tam/parsiyel yanıt alınan hastaların ortanca genel sağkalım süresi ve stabil hastalık yanıtı olanların ortanca genel sağkalım süresi ve progresyona giren hastaların ortanca genel sağkalım süreleri karĢılaĢtırıldığında, KT yanıtı progresyon olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi kemoterapiden yanıt alınan ve stabil hastalık yanıtı olanlardan anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.0001). Çok değiĢkenli analizde de bu iliĢki devam etti (p=0.0001). Kemoterapi sonrası KT‘ye yanıtlı hastalarla ve stabil hastalıklı hastaların genel sağkalım süreleri arasında anlamlı olarak farklılık yoktu (GSK p=0.238, PSK p=0.254). Tam yanıtlı 3 hastanın tanıları sırasıyla adeno karsinom, yassı epitel hücreli karsinom ve germ hücreli tümör idi. Metastaz bölge sayısı sırasıyla 3 metastaz bölgesi, 1 metastaz bölgesi ve 1 metastaz bölgesi idi. Üç hastada da KC metastazı yoktu. Olası primerleri sıralı baĢboyun, periton ve testis olarak öngörülmüĢ idi. Tedavide Kp/Pk, BEP ve P verilmiĢti. Primer öngörülenlerle öngörülemeyenler karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 6 aya karĢı 4 ay bulundu (p:0.08). Aradaki iliĢki anlamlı olmaya eğilimli idi. Diğer yandan olası over, testis ve primer periton tümörleri gibi kemosensitif tümörler diğer tümörlerle karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 11 aya karĢı 6 ay bulundu (p:0.036). Bu kemosensitif tümörler olası primeri öngörülen tümörlerden çıkarıldığında sağkalım farkı olası primer 79 öngörülenlerde 6 ay, olası primer öngörülmeyenlerde 4 ay bulundu (p:0.12). ÇalıĢmamız olumlu prognostik grubun ayırt edilmesinin önemini bu açıdan bir kez daha ortaya koymuĢtur. Olumlu prognostik grupta olan hasta olumsuz prognostik grupta olanlardan farklı olarak primeri hedeflenerek planlanan tedaviden oldukça fayda görmüĢtür. Dolayısıyla PBK‘ler sınıflandırılırken bu gruplamanın önemle dikkate alınması ve tedavinin planlanması hatta çalıĢmalarında bu ayrıma göre yönetilmesi uygun gözükmektedir. Olumsuz grupta primer araĢtırma çabası yerine ortak patogenez ve hedefler belirlemek, olumlu prognostik grupta primerin gerektirdiği optimal tedavi stratejilerinden görülen fayda yüzünden primer araĢtırmanın önemi üzerinde durmak makul bir yaklaĢım olacaktır. Akciğer metastazı olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi ile akciğer metastazı olmayan hastaların ortanca genel sağkalım süresi arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,492). Akciğer metastazı olan hastaların ortanca proresyonsuz geçen süresi ile akciğer metastazı olmayan hastaların ortanca proresyonsuz geçen süresi arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,340). Bulgularımız literatürle benzerlik göstermektedir (4,8,47). Beyin metastazı olan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 15 ay (0.0-32.1, SH:8.7), beyin metastazı olmayan hastaların ortanca genel sağkalım süresi 6 ay (4.2-7.8, SH:0.9) idi. Beyin metastazı olan ve olmayan hastaların genel sağkalım süreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0,138). Beyin metastazı olan hastaların ortanca proresyonsuz geçen süresi 7 ay (1.3-12.7, SH:2.9), beyin metastazı olmayan hastaların ortanca proresyonsuz geçen süresi 4 ay (3.0-5.0, SH:0.5) idi. Beyin metastazı olan ve olmayan hastaların ortanca proresyonsuz geçen süreleri arasında anlamlı farklılık yoktu (p=0.362). Ġstatistiksel fark olmamasına rağmen beyin metastazlı hastaların sağkalım sonuçları rakamsal olararak dikkat çekici Ģekilde uzun gözükmektedir. Çok sayıda çalıĢmada beyin metastazı ve özellikle çok sayıda metastaz durumunda prognozun oldukça kötü olduğu gösterilmiĢtir (76-78). Bizim çalıĢmamızdaki aksi sonuç çalıĢmaya alınan beyin metastazlı hastalar radyoterapi sonrası genel durumu iyi olan yada iyileĢen hastalardan oluĢmasındandır. Bu grup hastalar radyoterapiden fayda gören beyin metastazları radyosensitif hastalardır ki radyosensivite ve kemosensivite birbirini predikte edebilen bulgulardır. Dolayısıyla çalıĢmamızın istatistiksel anlamlılıktan yoksun ancak dikkat cekici bir bulgusu olarak ortaya çıkmıĢtır. Beyin metastazlı hastalarda öncelikli radyoterapi yanıtın test edilmesi ve fayda gören hastalarda kemoterapinin daha fazla katkı sağlayabileceği akla gelmelidir. Kemik metastazı ve periton metastazı ile sağkalım sonuçları arasında iliĢki bulunamadı. Literatürde de benzer sonuçlar verilmesine rağmen özellikle daha kötü prognozla 80 iliĢkili olmasını beklediğimiz periton tutulumlu (over ve primer periton maligniteleri dıĢında) hastalarda sağkalım sonuçlarının farklı çıkmaması hasta sayısına bağlı olabilir (6,47). Lenf nodu metastazı ile sağkalım sonuçları arasında bir iĢliki saptanmadı. Bununla birlikte izole lenf nodu metastazlarının daha iyi prognozlu olduğu açık bir literatür verisidir (5,6,47). Bizim çalıĢmamamızda da bu özellikteki tek hasta en uzun süre yaĢayan ve halen sağ olan bir hastadır. ÇalıĢmamızda ortanca genel sağkalım 6 ay idi. Prospektif klinik çalıĢmalarda sağkalım süresi 10 ay kadar bildirilmesine rağmen seçilmemiĢ hastalardan oluĢan retrospektif serilerde 2-3 ay kadar düĢük bildirimler vardır (6,8,47,48). ÇalıĢmamıza sadece sistemik tedaviye uygun hastalar seçilmiĢtir ve literatüre yakın veriler elde edilmiĢtir. Literatürde genel sağkalım en az 3.5 ay en çok 12 ay olarak bildirilmiĢtir (10,47,67). Sitokeratin7 ve SK20 bakılan adeno kanserli hastalarda, SK7 (+)‘liği ile olası primeri AC olarak öngörülen hastaların iliĢkisi değerlendirildiğinde, istatistiksel olarak anlamlı iliĢki bulundu (p:0.017). SK20 bakılan 33 hastanın 10‘unun sonucu SK20 (+) idi. SK20 (+) hastaların hiçbiri olası primeri AC olan kümede değil idi. SK20 (+)‘liği ile olası primer AC olarak öngörülenlerin iliĢkisi değerlendirildiğinde, AC Ca öngörüsünde bulunulan hastalarda SK20 (+)‘liği anlamlı olarak düĢük bulundu (p:0.002). Özellikle AC adeno kanserlerinde pozitif olan SK7 (+)‘liği kliniğimizde primeri bilinmeyen tümörlerde literatüre uygun Ģekilde kullanılmıĢtır. Primer akciğer kanseri olduğu varsayılan hastalarda sigara içme oranının da anlamlı olarak yüksek saptanması patolojik, klinik ve demografik özelliklerin primeri öngörmede uygun Ģekilde kullanıldığını göstermektedir. Aynı Ģekilde müsinöz akciğer adeno kanserli hastalar dıĢında akciğer adeno kanserlerinde negatif olan SK20‘nin akciğer kanseri olduğu öngörülen hastalarda anlamlı olarak düĢük bulunması bu tespitimizi doğrulamaktadır. Sitokeratin7 (+)‘liği ile olası primeri GĠS olarak öngörülen hastaların iliĢkisi değerlendirildiğinde, anlamlı iliĢki bulunmadı (p:0.764). Benzer Ģekilde SK20 ile olası primeri, GĠS kaynaklı tümörlerle de iliĢkili değildi (p=0.424). Gastrointestinal sistem tümörlerininde sıklıkla SK20 (+) olmasına rağmen ortaya çıkan bu sonuç, SK20‘nin SK7‘ye göre daha çok tümör tipinde pozitiflik göstermesi ve GĠS tümörlerinin azımsanmayacak oranda (en sık gözükenlerde bile %30‘a varabilen negatiflik saptanabilmektedir) negatif olabilmesi ile iliĢkili düĢünülmektedir. SK7 (+)/SK20 (+) adeno kanserli hastalar ile olası primer iliĢkisi değerlendirildiğinde, anlamlı olmaya eğilimli bir iliĢki saptandı (p:0.083). Bu durum SK7 (+)‘liğinin olası primer akciğer ile iliĢki göstermesinin bir yansıması olarak ortaya çıkmıĢ olabilir. 81 ÇalıĢmamızın bulgularının yorumunu sınırlı kılan çeĢitli faktörler vardır. En önemli faktör çalıĢmamamızın retrospektif dosya taraması olmasıdır. ArĢiv ve dosya kayıtlarına primeri belli gibi kaydedilen ama primeri bilinmeyen kanserli hastalarımızın olduğu açıktır. Bu hastaların 10.000 üzerindeki dosyadan ayırt edilmesi oldukça zor olduğundan bu hastalar çalıĢmaya alınamamıĢtır ve çalıĢmamız gerçek primeri bilinmeyen kanserli hasta sayısından oluĢmadığından verileri tam yansıtmayabilir. Hasta sayımız literatürdeki bir çok çalıĢmanın hasta sayısından az olmamakla birlikte daha az sıklıkta görülen alt gruplar için istatistiksel değerlendirmeye yeterli olmamıĢtır ya da sonuçların değerlendirilmesini etkilemiĢ olabilir. Diğer bir zayıf nokta patolojik değerlendirmelerin standardizasyonudur. Bazı hastaların raporları baĢka merkezlerce düzenlenmiĢtir ve SK gibi parametreler değerlendirilmemiĢtir. Eski preparatlardaki veriler de güncel patolojik ve klinik uygulamalar için yetersiz kalmıĢtır. ÇalıĢmamızda kemoterapiye yanıt ve sağkalım sonuçları araĢtırılmakla birlikte kemoterapi kombinasyonlarına göre ek yanıt ve sağkalım verileri araĢtırılmamıĢtır. Hasta alt gruplarında farklı kemoterapi seçeneklerinin tercih edilmiĢ olması değerlendirme gruplarında hasta sayısını belirgin düĢürmüĢtür. Ortaya çıkacak istatistik sonuçlarının az sayıda hastalara bağlı olması yorum ve önermelerin gücünü ciddi Ģekilde azaltacağından bu değerlendirmeden kaçınılmıĢtır. Yukarıdaki zayıf noktalarla birlikte çalıĢmamızda önemli sonuçlar ortaya çıkmıĢtır. Kliniğimiz primeri öngörmede gösterdiği yaklaĢım patolojik ve demografik özelliklerle uyumlu ve evrensel standartlardadır. Sağkalım sonuçlarımız literatürle benzerlik göstermektedir. Bu sonuçlar bu güne kadar olan primeri bilinmeyen kanserlere yaklaĢımımızın doğruluğunu teyit etmiĢtir. Ġyi prognostik ve kemosensitif grubun tanımlanmasının önemi literatüre benzer Ģekilde ortaya konmuĢtur. Optimal tedavi ile bu hasta gruplarında kür sağlanması dahi söz konusu olabilir. En göze çarpan bulgulardan biri ise kötü prognostik gruptaki hastaların primerinin öngörülerek tedavi edilmesi, primeri öngörülemeyen gruba göre sonuçları değiĢtirmemektedir. Bu bulgu özellikle primeri saptama konusundaki dirençli arzuları olan hekim/klinikler açısından ve gereksiz maliyetten kaçınmak için somut bir dayanak oluĢturmaktadır. Diğer göze çarpan bulgu ise beyin metastazlı hastaların sistemik tedaviye seçimidir; çalıĢmamızda literatüre zıt olarak istatistiksel anlamlılığa ulaĢmasa da beyin metastazlı hastaların, sağkalım sonuçlarının daha iyi olması radyoterapiden fayda gören beyin metastazlı hastaların sistemik tedaviden de fayda görme ihtimalinin yüksek olduğu Ģeklinde 82 yorumlanabilir. Radyoterapiye olan sensivite kemoterapiye olan sensivitenin göstergesi olabilir. Çok değiĢkenli analizde kemosensivite dıĢında sadece karaciğer metastaz varlığının sağkalımla iliĢkili olması ve literatürde de buna paralel bulgular mevcut olduğundan çalıĢmalarda değerlendirme ve hedeflemelerin bu durum göz önünde bulundurularak yapılması gerektiğini düĢündürmektedir. Bu çalıĢmadan edindiğimiz diğer deneyim de primeri bilinmeyen kanserler klinik, patolojik ve tedaviye yanıt açısından son derece heterojen bir gruptur. Bu alanda yapılan çalıĢmaların daha az heterojen alt gruplara indirgenerek yapılması daha doğru sonuçlar verecektir. Az sayıda ortaya çıkan gruplarda çok merkezli çalıĢmalar bu hastaların primeri bilinmeyen ana grubun içinde değerlendirilmesinden daha yararlı sonuçlar doğuracaktır. Primeri bilinmeyen kanserlerde çok sayıda sınırlayıcı etmene rağmen veriler retrospektif çalıĢmalardan elde edilmiĢtir. ÇalıĢmamızda literatüre ek katkı sağlayacak yeni bir veriye ulaĢılamamasına rağmen kliniğimizin bu alandaki pratiğinin evrensel yaklaĢımlara paralel olduğu saptanmıĢtır. 83 SONUÇLAR Primeri bilinmeyen tümörlerin klinik, patolojik ve demografi ve tedavi sonuçlarının retrospektif analizini incelediğimiz çalıĢmamızda: 1999-2010 yılları arasında, Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi Tıbbi Onkoloji Kliniği arĢiv kayıtları esas alınarak, herhangi bir kanser tanısıyla 12 yılda baĢvuran 18 yaĢ ve üzeri yetiĢkin kanserli 11742 hastadan, PBK tanılı 256 (%2.1) hasta saptandı. Yalnızca 97 (%0.8) hastaya sistemik tedavi verildi. ÇalıĢmamızda ilk Ģu sonuçlara ulaĢıldı; 1. Primeri bilinmeyen kanser hastalarımızda erkek oranı kadınlardan yüksek saptandı. 2. Sigara içme oranı erkeklerde anlamlı olarak yüksekti (p=0.001). Olası primeri AC olarak öngörülen hastalar ile sigara içme durumu arasında anlamlı iliĢki saptandı (p=0.002). 3. ÇalıĢmamızda hastaların en sık metastaz yeri karaciğer idi. En sık metastaz yeri kombinasyonu AC+KC idi. 4. Metastaz bölge sayısına göre hastaların dağılımı ortanca 2 idi. 5. Karaciğer MS ortanca 4 idi. 6. En sık histolojik tanı %63 ile adenokarsinomdu. Histolojik tanı ile sağkalım süreleri arasında anlamlı fark bulunmadı. 7. En sık olası primer %36 ile AC öngörüldü. 84 8. Tek değiĢkenli analizde; ALP (p=0.006), Hb (p=0.019), albümin (p=0.010), LDH (p=0.029) genel sağkalım süresini istatistiksel olarak anlamlı düzeyde etkilediği belirlendi. 9. Kemoterapi yanıtı progresyon olan hastalar ile tam/parsiyel ve stabil hastalık yanıtı olanların ortanca genel sağkalım süresi arasında anlamlı (p=0.010) iliĢki bulundu. 10. Karaciğer metastazı olan hastaların genel sağkalım süreleri KC metastazı olmayan hastalardan istatistiksel olarak anlamlı olarak daha düĢüktü (p=0.002). 11. Çok değiĢkenli analizde yalnızca KC metastazı varlığı(p=0.050) ile KT‘ye yanıtın (p=0.0001) genel sağkalımı etkileyen bağımsız prognostik faktörler olduğu belirlendi. 12. ÇalıĢmamızda ortanca genel sağkalım 6 ay idi. 13. Olası over, testis ve primer periton tümörleri gibi kemosensitif tümörle diğer tümörlerle karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 11 aya karĢı 6 ay bulundu. Bu kemosensitif tümörler olası primeri öngörülen tümörlerden çıkarıldığında ortanca sağkalım, olası primeri öngörülenlerde 6 ay, olası primeri öngörülmeyenlerde 4 ay bulundu. 14. SK7 (+)‘liği ile olası primeri AC olarak öngörülen hastalar arasında anlamlı iliĢki bulundu. Akciğer Ca öngörüsünde bulunulan hastalarda SK20 (+)‘liği anlamlı olarak düĢük (p:0.002) bulundu. 15. ÇalıĢmamızda, literatüre ek katkı sağlayacak yeni bir veriye ulaĢılamamasına rağmen, kliniğimizin bu alandaki pratiğinin evrensel yaklaĢımlara paralel olduğu saptanmıĢtır. 85 ÖZET ÇalıĢmamızda primeri bilinmeyen kanser oranı %2.1 bulundu. Sigara içen hastaların oranı %59 idi. Olası primer akciğer ile sigara kullanma arasında anlamlı (p=0.020) iliĢki bulundu. Olası primer ile sigara kullanma arasında anlamlı (p=0.006) iliĢki bulundu. Hastaların en sık metastaz yeri karaciğer idi. Ortanca metastaz bölge sayısı 2 idi. Ortanca karaciğer metastaz sayısı 4, karaciğer metastazı olan hastaların sağkalım sonuçları, karaciğer metastazı olmayan diğer hastaların sağkalım sonuçlarından belirgin Ģekilde kötü bulundu (p=0.001). En sık histolojik tanı %63 ile adenokarsinomdu. En sık olası primer %36 ile akciğer öngörüldü. ÇalıĢmamızda ortanca genel sağkalım 6 ay idi. Sağkalım sonuçları açısından olası primer öngörülenlerle öngörülemeyenler karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 6 aya karĢı 4 ay bulundu (p=0.08). Olası over, testis ve primer periton tümörleri gibi kemosensitif grup diğer tümörlerle karĢılaĢtırıldığında ortanca sağkalım 11 aya karĢı 6 ay bulundu (p=0.036). Sitokeratin7 pozitifliği ile olası primeri akciğer olarak öngörülen hastalar arasında anlamlı iliĢki bulundu. Akciğer kanseri öngörüsünde bulunulan hastalarda sitokeratin20 pozitifliği anlamlı olarak düĢük bulundu (p:0.002). Alkali fosfataz, hemoglobin, albümin, laktat dehidrogenaz, kemoterapi yanıtı ve karaciğer metastazı tek değiĢkenli analizde sağkalımla iliĢkili bulundu, fakat çok değiĢkenli analizde sadece karaciğer metastazı varlığı ve kemoterapiye yanıt sağkalımla iliĢkili bulundu. Olası primerin öngörülmesi ile öngörülememesinin sağkalımı etkilemediği görüldü, kemosensitif grubun identifiye edilmesi sağkalım sonuçlarını iyileĢtirmektedir. Anahtar Kelimeler: Primeri bilinmeyen kanser, prognoz, kemoterapi, sağkalım 86 RETROSPECTIVE ANALYSIS OF THE CLINICAL, PATHOLOGICAL, DEMOGRAPHIC FEATURES OF TUMORS UNKNOWN PRIMARY SITES AND TREATMENT OUTCOMES SUMMARY In our study the rate of cancer with an unknown primary site was found to be 2.1%. 59% of the patients included in the study were smokers. A significant relationship was found between smoking and the lung as a potential primary site (p = 0.020). A significant relationship was also found between smoking and the potential primary site (p = 0.006). The liver was the most frequent site of metastasis in most patients. While the median number of metastasis sites was 2, the median number of liver metastasis observed was 4. Survival rates were remarkably worse among patients with liver metastasis compared to those patients without liver metastasis (p = 0,001). The most frequent histologic diagnosis was adenocarcinoma (63%). The most potential primary site was the lung with a rate of 36%. In our study the median survival rate was 6 months. When those sites assigned and those not assigned as primary were compared in terms of survival time the median period was found to be 6 months against 4 months (p=0.08). When the chemosensitive group including potential tumors of the ovary, testis and periton was compared with the other tumors the median survival rate was found to be 11 months against 6 months (p=0.036). When chemosensitive tumors were excluded from potential primary tumors the difference in median survival time was found to be 6 months among those with a potential primary site and 4 months among those whose potential primary site was unknown (p =0,12). Positive 87 serokeratin 20 was found to be significantly lower in patients with potential lung cancer (p =0,002). According to results of univariate analysis survival rates are associated with alkaline phosphatase, hemoglobin, lactate dehidrogenase response to chemotherapy and liver metastasis. However in multivariate analysis survival rates were found to be only associated with liver metastasis and response to chemotherapy. It was found that the survival rate was not affected by those assigned and those not assigned as potential primary sites. Identification of the chemosensitive group will help in improving the rates of survival. Key words : Cancer of unknown primary, prognosis, chemotherapy, survival 88 s KAYNAKLAR 1. Serdengeçti S, Özgüroğlu M. Primeri Bilinmeyen Metastatik Kanserler. Aydıner A, Topuz E (Editörler). Onkoloji El Kitabı‘nda. Ġstanbul: Turgut Yayıncılık A.ġ; 2006. s.477-91. 2. Greco FA, Hainsworth JD. Cancer of Unknown Primary Site, In: Devita VT, Hellman S, Rosenberg SA(Eds.). Devita, Hellman & Rosenberg‘s Cancer: Principles & Practice of Oncology. 7. Edition. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins; 2004. p.2213-6. 3. Hillen HF. Unknown primary tumours. Postgrad Med J 2000;76(893):690–3. 4. Abbruzzese JL, Abbruzzese MC, Hess KR, Raber MN, Lenzi R, Frost P. Unknown primary carcinoma: natural history and prognostic factors in 657 consecutive patients. J Clin Oncol 1994;12(6):1272–80. 5. Pavlidis N, Fizazi K. Cancer of unknown Primary(CUP). Oncology/Hematology 2005;54(3):243-50. Critical Reviews in 6. Pavlidis N, Briasoulis E, Hainsworth J, Greco FA. Diagnostic and therapotic management of cancer of an unknown primary. Europan Journal of Cancer 2003;39(14):1990-2005. 7. Naresh KN. Dometastatic tumours from an unknown primary reflect angiogenic in competence of the tumour at the primary site? A hypothesis. Med Hypotheses 2002;59(3):357-60. 8. Briasoulis E, Pavlidis N. Cancer of unknown primary origin. Oncologist 1997;2(3):142-52. 9. Dennis JL, Oien KA, Hunting the primary: novel strategies for defining the origin of tumours, J Pathol 2005;205(2):236–47. 10. Harrison TR, Kasper DL, Braunwald E, Fauci AS, Hauser SL, Longo DL et al. (Çeviri Y.Sağlıker). Harrison Ġç Hastalıkları Prensipleri. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2004. s.628-32. 89 11. Weigelt B, Glas AM, Wessels LF, Witteveen AT, Peterse JL, van't Veer LJ. Gene expression profiles of primary breast tumors maintained in distant metastases. Proc Natl Acad Sci USA 2003;100(26): 15901–5. 12. Dennis JL, Vass JK, Wit EC, Keith WN, Oien KA. Identification from public data of molecular markers of adenocarcinoma characteristic of the site of origin. Cancer Res 2002;62(21):5999–6005. 13. Pentheroudakis G, Golfinopoulos V, Pavlidis N. Switching benchmarks in cancer of unknown primary: from autopsy to microarray. Eur J Cancer 2007;43(14):2026–36. 14. Ramaswamy S, Ross KN, Lander ES, Golub TR. A molecular signature of metastasis in primary solid tumors. Nat Genet 2003;33(1):49–54. 15. Gevaert O, Daemen A, De Moor B, Libbrecht L. A taxonomy of epithelial human cancer and their metastases, BMC Med Genomics 2009;2(69):1-16. 16. Khong HT, Lipkowitz S. Carcinoma of unknown primary. In: Abraham J, Allegra CJ (Eds.). Bethesda Handbook of Clinical Oncology. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins; 2001. p.387-96 17. Demirkazık A. Primeri Bilinmeyen Metastatik Kanserler. Ġliçin G, Biberoğlu K, Süleymanlar G, Ünal S. Ġç Hastalıkları‘nda. 2. Baskı. GüneĢ Kitabevi Ankara: 2003; s.2092-6. 18. Oken MM. Metastatic cancer of unknown origin. In: Roland T Skeel (Ed.). Handbook of Cancer Chemotherapy. 6th Ed. Philadelphia: Lippincott Williams & Wilkins; 2003.p.53945. 19. Hammar SP. Metastatic adenocarcinoma of unknown primary origin. Hum Pathol 1998;29(12):1393-402. 20. Casciato DA, Tabbarah HJ. Metastases on unknown origin. In: Haskell CM (Ed.). Cancer treatment. 3rd ed. Philadelphia: WB Saunders; 1990. p.798–881. 21. Dinçol K.Onkoloji. Büyüköztürk K (Editör). Ġç Hastalıkları‘nda. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri; 2007. s.197-227. 22. Tot T. Cytokeratins 20 and 7 as biomarkers: usefulness in discriminating primary from metastatic adenocarcinoma. Eur J Cancer 2002;38(6):758–63. 23. Ruddon RW, Norton SE. Use of biological markers in the diagnosis of cancer of unknown primary tumor. Semin Oncol 1993;20(3):251-60. 24. Hainsworth JD, Johnson DH, Greco FA. Poorly differentiated nouroendocrine carcinoma of unknown primary site. A newly recognized clinicopathologic entity. Ann Intern Med 1988;109(5):384-71. 25. Herrera GA, Reimann BE. Electron microscopy in determining originof metastatic adenocarcinomas. South Med J 1984;77(12):1557-66. 90 26. Mackay B, Ordonez NG. The role of the pathologist in the evaluation of differentiated tumors. Semin Oncol 1982;9(4):396-415. 27. Bosl GL, Ilson DH, Rodriquez E, Motzer RJ, Reuter VE, Chaganti R S. Clinical relevance of the i(12p) marker chromosome in germ cell tumors. J Natl Cancer Inst 1994;86(5):34955. 28. Grau C, Johansen LV, Jakobsen J, Geertsen P, Andersen E, Jensen BB. Cervical lymph node metastases from unknown primary tumors. Radiother Oncol 2000;55(2):121-9. 29. Hillel PG, van Beek EJ, Taylor C, Lorenz E, Bax ND, Prakash V et al. The clinical impact of a combined gamma camera/CT imaging system on somatostatin receptor imaging of neuroendocrine tumours, Clin Radiol 2006;61(7):579–87. 30. Rusthoven KE, Koshy M, Paulino AC. The role of fluorodeoxyglucose positron emission tomography in cervical lymph node metastases from an unknown primary tumor, Cancer 2004;101(11):2641–9. 31. Delgado-Bolton RC, Fernandez-Perez C, Gonzalez-Mate A, Carreras JL. Metaanalysis of the performance of 18F-FDG PET in primary tumor detection in unknown primary tumors, J Nucl Med 2003;44(8):1301–14. 32. Boellaard R, O'Doherty MJ, Weber WA, Mottaghy FM, Lonsdale MN, Stroobants SG at al. FDG PET and PET/CT: EANM procedure guidelines for tumour PET imaging: version 1.0. Eur J Nucl Med Mol Imaging 2010;37(1):181–200. 33. Capasso E, Salvatore B, Falco TD, Caprio MG, Mainolfi C, Storto G at al. Is 18F-FDG PET/CT acquisition from the upper thigh to the vertex of skull useful in oncological patients? Eur J Nucl Med Mol Imaging 2008;35(2):139. 34. Nanni C, Rubello D, Castellucci P, Farsad M, Franchi R, Toso S at al. Role of 18F-FDG PET-CT imaging for the detection of an unknown primary tumour: preliminary results in 21 patients, Eur J Nucl Med Mol Imaging 2005;32(5):589–592. 35. Joshi U, van der Hoeven JJ, Comans EF, Herder GJ, Teule GJ, Hoekstra OS. In search of an unknown primary tumour presenting with extracervical metastases: the diagnostic performance of FDG-PET. Br J Radiol 2004;77(924):1000–6. 36. Israel O, Mor M, Guralnik L, Hermoni N, Gaitini D, Bar-Shalom R et al. Is 18F-FDG PET/CT useful for imaging and management of patients with suspected occult recurrence of cancer? J Nucl Med 2004;45(12):2045–51. 37. Gutzeit A, Antoch G, Kuhl H, Egelhof T, Fischer M, Hauth E at al. Unknown primary tumors: detection with dual-modality PET/CT—initial experience, Radiology 2005;234(1): 227–34. 38. Fencl P, Belohlavek O, Skopalova M, Jaruskova M, Kantorova I, Simonova K. Prognostic and diagnostic accuracy of [18F]FDG-PET/CT in 190 patients with carcinoma of unknown primary, Eur J Nucl Med Mol Imaging 2007;34(11):1783–92. 91 39. Nassenstein K, Veit-Haibach P, Stergar H, Gutzeit A, Freudenberg L, Kuehl H et al. Cervical lymph node metastases of unknown origin: primary tumor detection with wholebody positron emission tomography/computed tomography, Acta Radiol 2007;48(10):1101–8. 40. Hu M, Li MH, Kong L, Liu NB, Yang GR, Yu JM. (18)F-FDG PET-CT in etecting the primary tumor in patients with metastatic cancers of unknown primary origin, Zhonghua Zhong Liu Za Zhi 2008;30(9): 699–701 41. Demir H, Berk F, Raderer M, Plowman PN, Lassen U, Daugaard G at al. The role of nuclear medicine in the diagnosis of cancer of unknown origin, Q J Nucl Med Mol Imaging 2004;48(2):164–73. 42. Bohuslavizki KH, Klutmann S, Kroger S, Sonnemann U, Buchert R, Werner JA, et al. FDG PET detection of unknown primary tumors. J Nucl Med 2000;41(9):816-22. 43. Alberini JL, Belhocine T, Hustinx R, Daenen F, Rigo P. Whole-body positron emission tomography using fluorodeoxyglucose in patients with metastases of unknown primary tumours (CUP syndro me). Nucl Med Commun 2003;24(10):1081-6. 44. Bombardieri E, Aktolun C, Baum RP, Bishof Delaloye A, Buscombe J, Chatal JF et al. FDG-PET Procedure Guidelines For Tumour Imaging. Eur J Nucl Med Mol Imaging 2003;30(12):115-24. 45. Delbeke D, Coleman RE, Guiberteau MJ, Brown ML, Royal HD, Siegel BA et al. Procedure guideline for tumor imaging with 18-F-FDG PET/CT 1.0. J Nucl Med 2006;47(5):885-95. 46. Demir H, Halaç M, Sağer S, Mut SS, Sönmezoğlu K, Uslu Ġ. Primeri Bilinmeyen TümörMetastazı Bulunan Hastalarda Primerin Saptanmasında PET/BT Görüntülemenin Rolü. Turk J Nucl Med 2008;17(2): 49-55. 47. Greco FA, Hainsworth JD. Cancer of unknown primary site. In: DeVita VT, Hellman S, Rosenberg SA (Eds.). Cancer: principles and practice of oncology, vol. 56, 8th ed. Philadelphia: J.B. Lippincott Co.; 2008. p. 2363–83. 48. Natoli C, Ramazzotti V, Nappi O, Giacomini P, Palmeri S, Salvatore M. et al. Unknown primary tumors. Biochimica et Biophysica Acta 2011;1816(1): 13–24. 49. Greco FA, Vaughn WK, Hainsworth JD. Advanced poorly differentiated carcinoma of unknown primary site:recognition of a treatable syndrome. Ann Intern Med 1986;104(4):547–53. 50. Ransom DT, Patel SR, Keeney GL, Malkasian GD, Edmonson JH. Papillary serous carcinoma of the peritoneum. A review of 33 cases treated with platin-based chemotherapy. Cancer 1990;66(6):1091–4. 51. Ellerbroek N, Holmes F, Singletary E, Evans H, Oswald M, McNeese M. Treatment of patients with isolated axillary nodal metastases from an occult primary carcinoma consistent with breast origin. Cancer 1990;66(7):1461–7. 92 52. Guarischi A, Keane TJ, Elhakim T. Metastatic inguinal nodes from an unknown primary neoplasm. A review of 56 cases. Cancer 1987;59(3):572–7. 53. Culine S, Lortholary A, Voight JJ. Bugat R, Theodore C, Priou F et al. Cisplatin in combination with either gemcitabine or irinotecan in carcinomas of unknown primary site: results of a randomized phase II study—trial for the French Study Group on Carcinomas of Unknown Primary. J Clin Oncol 2003;21(18):3479–82. 54. Greco FA, Pavlidis N. Treatment for patients with unknown primary carcinoma and unfavorable prognostic factors. Semin Oncol 2009;36(1):65–74. 55. Pentheroudakis G, Greco FA, Pavlidis N. Molecular assignment of tissue of origin in cancer of unknown primary may not predict response to therapy or outcome: a systematic literature review. Cancer Treat Rev 2009;35(3):221–7. 56. Gross-Goupil M, Fourcade A, Blot A, Penel N, Negrier S, Culine S et al. A randomized trial of cisplatin with or without gemcitabine in patients with carcinoma of an unknown primary and without poor prognostic factors: results of the GEFCAPI02 trial. Ann Oncol 2008;19(9): vii248. 57. Huebner G, Link H, Kohne CH, Stahl M, Kretzschmar A, Steinbach S et al. Paclitaxel and carboplatin vs gemcitabine and vinorelbine in patients with adeno- or undifferentiated carcinoma of unknown primary: a randomised prospective phase II trial, Br J Cancer 2009;100(1):44–9. 58. Hainsworth JD, Spigel DR, Clark BL, Shipley D, Thompson DS, Farley C at al. Paclitaxel/ carboplatin/etoposide versus gemcitabine/irinotecan in the first-line treatment of patients with carcinoma of unknown primary site: a randomized, phase III Sarah Cannon Oncology Research Consortium Trial. Cancer J 2010;16(1):70–5. 59. Golfinopoulos V, Pentheroudakis G, Salanti G, Nearchou AD, Ioannidis JB, Pavlidis N. Comparative survival with diverse chemotherapy regimens for cancer of unknown primary site: multiple-treatments meta-analysis. Cancer Treat Rev 2009;35(7):570–3. 60. Chabner BA, Lynch TJ Jr, Longo DL (Çeviri: B.Dönmez). Harrison Onkoloji El Kitabı. Ġstanbul: Nobel Tıp Kitabevleri;2009:67-75 61. Hainsworth JD, Spigel DR, Farley C, Thompson DS, Shipley DL, Greco FA. Phase II trial of bevacizumab and erlotinib in carcinomas of unknown primary site: the Minnie Pearl Cancer Research Network. J Clin Oncol 2007;25(13):1747–52. 62. Hainsworth JD, Spigel DR, Thompson DS, Murphy PB, Lane CM, Waterhouse DM et al. Paclitaxel/carboplatin plus bevacizumab/erlotinib in the first-line treatment of patients with carcinoma of unknown primary site. Oncologist 2009:14(12):1189–97. 63. Hainsworth JD, Burris HA, Calvert SW, Willcutt NT, Scullin DC Jr, Bramham J et al. Gemcitabine in the second-line therapy of patients with carcinoma of unknown primary site: a phase II trial of the Minnie Pearl Cancer Research Network. Cancer Invest 2001;19(4):335–9. . 93 64. Miller AB, Hogestraeten B, Staquet M, Winkler A. Reporting results of cancer treatment.Cancer 1981;47(1):207-14. 65. Çiçin Ġ. Hormon Reseptörü Negatif Ve Her-2 Negatif Meme Kanserli Hastalarla Hormon Reseptörü Negatif Ve Her-2 Pozitif Meme Kanserli Hastaların Demografik, Patolojik Ve Klinik Özelliklerinin KarĢılaĢtırılması (Tez) Edirne: Trakya Üniversitesi Tıp Fakültesi; 2008. 66. Van der Gaast A, Verweij J, Hop WC, Stoter G, Planting AST. Simple prognostic model to predict survival in patients with undifferentiated carcinoma of unknown primary site. J Clin Oncol 1995;13(7):1720. 67. Seve P, Ray-Coquard I, Trillet-Lenoir V, Sawyer M, Hanson J. Low serum albumin levels and liver metastasis are powerful prognostic markers for survival in patients with carcinomas of unknown primary site. Cancer 2006;107(11):2698-705. 68. Krementz ET, Cerise EJ, Foster DS, Morgan Jr LR. Metastases of undetermined source. Curr Probl Cancer 1979;4(5):4–37. 69. Muir C. Cancer of unknown primary site. Cancer 1995;75(1):353-6. 70. van de Wouw AJ, Janssen-Heijnen ML, Coebergh JW, Hillen HF. Epidemiology of unknown primary tumours; incidence and population-based survival of 1285 patients in Southeast Netherlands, 1984–1992. Eur J Cancer 2002;38(3):409–13. 71. Pasterz R, Savaraj N, Burgess M. Prognostic factors in metastatic carcinoma of unknown primary. J Clin Oncol 1986;4(11):1652–7. 72. Gauri RV, James LA, Renato L. Diagnostic Strategies for Unknown Primary Cancer, Cancer 2004;100(9):1776-85 73. Hainsworth JD, Johnson DH, Greco FA. Cisplatin-based combination chemotherapy in the treatment of poorly differentiated carcinoma and poorly differentiated adenocarcinoma of unknown primary site: results of a 12 year experience at a single institution. J Clin Oncol 1992;10(6):912-22. 74. Lenzi R, Hess KR, Abbruzzese MC, Raber MN, Ordonez NG, Abbruzzese JL. Poorly differentiated carcinoma and poorly differentiated adenocarcinoma of unknown primary origin: favorable subsets of patients with unknown primary cancer? J Clin Oncol 1997;15(5):2056-66. 75. Vang R, Gown AM, Wu LS, Barry TS, Wheeler DT, Yemelyanova A et al. Immunohistochemical expression of CDX2 in primary ovarian mucinous tumors and metastatic mucinous carcinomas involving the ovary: comparison with CK20 and correlation with coordinate expression of CK7, Mod Pathol 2006;19(11):1421–8. 76. Le Chevalier T, Smith FB, Caille P, Costans JP, Rouesse JG. Sites of primary malignancies in patients presenting with cerebral metastases. A review of 120 cases. Cancer 1985;56(4):880-2. 94 77. Nguyen LN, Maor MH, Oswald MJ. Brain metastases as the only manifestation of an undetected primary tumor. Cancer 1998;83(10):2181-4. 78. Wen PY, Loefler JS. Management of brain metastases. Oncology 1999;13(7):941-54. 95 EKLER 96 Ek 1 s 97