T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ SOSYAL BİLİMLER ENSTİTÜSÜ İŞLETME ANABİLİM DALI ÜRETİM YÖNETİMİ VE PAZARLAMA BİLİM DALI TERS TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ BAĞLAMINDA YENİDEN ÜRETİM UYGULAMALARI: KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİ ÖRNEĞİ Emel GELMEZ YÜKSEK LİSANS TEZİ Danışman Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ Konya- 2013 i ii iii ÖNSÖZ Çalışmalarımın her aşamasında beni destekleyen ve kendisinden ilk günden bugüne kadar çok şey öğrendiğim ve öğrenmeye devam edeceğim, engin bilgilerinden faydalandığım, yardımlarını ve desteğini her daim üzerimde hissettiğim, kendisini gerek akademik ve mesleki konularda gerekse bireysel olarak örnek aldığım, kendisiyle çalışmaktan her zaman onur duyduğum saygıdeğer danışman hocam sayın Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Her daim yanımda olduğunu hissettiren ve bizlere birlikte hareket etmeyi öğreten saygıdeğer hocam sayın Prof. Dr. Mahmut TEKİN’e teşekkür ederim. Güler yüzü ile her konuda yanımda olan, bilgi ve tecrübelerini bizlere her daim aktaran, çalışmalarımda beni destekleyen ve teşvik eden saygıdeğer hocam sayın Doç. Dr. Muammer ZERENLER’e sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Aynı anabilim dalında çalışıyor olmaktan her zaman mutlu olduğum, kendisiyle çalışma fırsatı yakaladığım ve bu zamana kadar olduğu gibi bundan sonraki süreçlerde yanımızda hissedeceğimiz saygıdeğer hocam merhum Yrd. Doç. Dr. Mehmet YILDIZ’a teşekkürü bir borç bilirim. Mekanınız cennet olsun hocam… Gerek yüksek lisans ders aşamamda gerekse tez aşamamda kendisinden birçok şey öğrendiğim ve öğrenmeye devam edeceğim, engin bilgilerinden faydalandığım, çalışmaya teşvik eden ve yüreklendiren ve emeklerini esirgemeyen saygıdeğer hocam sayın Doç. Dr. Vural ÇAĞLIYAN’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Heyecanı ve sevecenliğiyle kendisiyle tanıştığım günden bu yana her konuda yanımda olan, teşvik eden, destekleyen, varlığıyla mutlu eden kıymetli hocam sayın Yrd. Doç. Dr. Derya ÖZİLHAN’a; “İyiki varsınız hocam her şey için çok teşekkür ederim”. iv Güler yüzleri ve içtenlikleriyle gerek mesleki anlamda gerek akademik anlamda kendilerinden birçok şey öğrendiğim, her konuda yardımcı ve destek olan Arş.Gör. Dr. Esen ŞAHİN’e ve Arş.Gör. Emel CELEP’e sonsuz teşekkür ederim. Tanıştığım günden bu yana hep birlikte hareket ettiğimiz, her konuda desteğini, paylaşımlarını ve dostluğunu esirgemeyen, her süreçte yanımda olan arkadaşım Arş. Gör. Mehtap FINDIK’a çok teşekkür ederim. Son olarak hayatımın tüm süreçlerinde yanımda bulunan, bana inanan, güvenen ve emeklerini hiç esirgemeyen fedakar aileme sonsuz teşekkürlerimi sunarım. Emel GELMEZ Konya-2013 v T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Emel GELMEZ Numarası: Öğrencinin 094227021001 Ana Bilim/ Bilim Dalı Danışman Tezin Adı İşletme Ana Bilim Dalı Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ Ters Tedarik Zinciri Yönetimi Bağlamında Yeniden Üretim Uygulamaları: Konya Otomotiv Yan Sanayi Örneği ÖZET Günümüz artan rekabet ortamında üretici işletmeler, müşteri memnuniyetini sağlamakla birlikte maliyetlerini azaltacak, kârlılıklarını artıracak girişimlerde bulunmaktadırlar. Bu süreçte yeniden üretim, işletmeler için önemli bir iş modeli olarak karşımıza çıkmaktadır. Çevreyi koruyucu bir faaliyet olması, çevreye duyarlı üretim sistemlerinin öneminin artması ile birlikte özellikle son yıllarda işletmeler tarafından daha fazla uygulama alanı bulmaktadır. Dolayısıyla yeniden üretim uygulamalarının işletmelere önemli avantajlar sağlayacağı söylenebilmektedir. Bu bağlamda çalışma üç bölümden oluşmaktadır. Çalışmanın birinci bölümünde tedarik zinciri yönetimi kavramı açıklanarak tersine lojistikle ilgili teorik bilgiler verilmiştir. İkinci bölümde yeniden üretim kavramı, kapsamı ve yeniden üretim süreci, yeniden üretimden beklentiler ve sorunlara ilişkin literatür bilgileri verilmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümünde ise Konya Sanayi Odası (KSO) veri tabanı kullanılarak, otomotiv yan sanayicileri üzerinde gerçekleştirilen bir saha araştırmasının metodolojisi ve çalışma sonucunda elde edilen bilgiler aktarılmaktadır. vi T. C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Adı Soyadı Emel GELMEZ Numarası: Öğrencinin 094227021001 Ana Bilim/ Bilim Dalı Danışman Tezin İngilizce Adı İşletme Ana Bilim Dalı Üretim Yönetimi ve Pazarlama Bilim Dalı Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ Remanufacturing Implementations in the Context of Reverse Supply Chain Management: The Example of Konya Automotive Supply Industry SUMMARY Manufacturers in today's increasingly competitive business environment, make some attempts that will reduce the costs and improve profitability while providing customer satisfaction. In this process, remanufacturing emerges as an important business model for businesses. With the increasing importance of environmentally friendly production systems, remanufacturing as an environmental protection activity is applied by more businesses especially in recent years. Therefore, it is argued that remanufacturing applications will provide businesses with significant benefits. In this context, the study consists of three parts. In the first part of the study, the theoretical information about the concepts of supply chain management and reverse logistics is explained. In the second part, a literature review pertaining to the concept and scope of remanufacturing, remanufacturing process, expectations and issues relating to the remanufacturing is given. In the third part of the study, the methodology and results of a field survey performed on the automotive supplier industry by using the database of Konya Chamber of Industry (KSO) are investigated. vii İÇİNDEKİLER Sayfa No BİLİMSEL ETİK SAYFASI ..................................................................................... i YÜKSEK LİSANS TEZ KABUL FORMU .............................................................. ii ÖNSÖZ .................................................................................................................. iii ÖZET ...................................................................................................................... v SUMMARY ........................................................................................................... vi İÇİNDEKİLER ...................................................................................................... vii TABLOLAR LİSTESİ ............................................................................................ x ŞEKİLLER LİSTESİ.............................................................................................. xii GİRİŞ ...................................................................................................................... 1 BİRİNCİ BÖLÜM TERS TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ 1.1. Tedarik Zinciri ve Yönetimi............................................................................... 4 1.2. Tedarik Zinciri Yönetimi Tarihsel Gelişim Süreci ............................................. 8 1.3. Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi .................................................................. 9 1.4. Tedarik Zinciri Yönetiminin Amaçları ve Faydaları ........................................ 11 1.5. Tedarik Zinciri Yönetimine İlişkin Yanlış Anlayışlar ...................................... 13 1.6. Tedarik Zinciri Yönetiminde Alıcı Tedarikçi İlişkileri .................................... 14 1.6.1. Geleneksel Alıcı-Tedarikçi İlişkileri ......................................................... 15 1.6.2. İşbirliği Esasına Dayalı Alıcı Tedarikçi İlişkileri ...................................... 16 1.7. Tedarik Zinciri Yönetimi Süreçleri ................................................................. 18 1.7.1. Müşteri İlişkileri Yönetimi ....................................................................... 19 1.7.2. Müşteri Hizmetleri Yönetimi ..................................................................... 20 1.7.3. Talep Yönetimi ........................................................................................ 21 1.7.4. Sipariş İşleme ........................................................................................... 21 1.7.5. Üretim Akış Yönetimi .............................................................................. 22 1.7.6. Tedarikçi İlişkileri Yönetimi .................................................................... 22 1.7.7. Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme ............................................................ 23 1.7.8. İade Yönetimi (Dönüşler) ......................................................................... 23 1.8. Ters Tedarik Zinciri Yönetimi ........................................................................ 24 viii 1.8.1. Tersine Lojistik Kavram ve Kapsamı ........................................................ 24 1.8.2. Tersine Lojistiğin Önemi .......................................................................... 27 1.8.3. İleri Lojistik ve Tersine Lojistik Arasındaki Faklılıklar ............................ 29 1.8.4. Tersine Lojistik ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi ..................... 32 1.8.5. Tersine Lojistikte Mamül Geri Dönüş Sebepleri ....................................... 34 1.8.6. İşletmelerin Tersine Lojistik Uygulama Nedenleri .................................... 36 1.8.6.1. Ekonomik Amaçlar ............................................................................ 37 1.8.6.2. Yasal Yükümlülükler ......................................................................... 38 1.8.6.3. Artan Üretici İşletme Sorumlulukları .................................................. 39 1.8.7. Tersine Lojistik Uygulamasını Zorlaştıran Nedenler ................................. 40 1.8.8. Tersine Lojistikte Güncel Uygulamalar ..................................................... 41 İKİNCİ BÖLÜM YENİDEN ÜRETİM FAALİYETLERİ 2.1. Yeniden Üretim Kavramı ve Kapsamı ............................................................. 44 2.2. Yeniden Üretim Faaliyetlerine İlişkin Literatür İncelemesi ............................. 46 2.3. Yeniden Üretimin Artan Önemi ...................................................................... 49 2.4. Yeniden Üretim Süreci ................................................................................... 51 2.4.1. Ayrıştırma (Demontaj) Aşaması ................................................................ 54 2.4.2. Yeniden Üretim Aşaması........................................................................... 55 2.4.3. Yeniden Montaj Aşaması .......................................................................... 57 2.5. Yeniden Üretim Faaliyetleri ............................................................................ 58 2.5.1. Demontaj (Ayrıştırma) ............................................................................. 59 2.5.2. Yenileme .................................................................................................. 59 2.5.3. Tamir ....................................................................................................... 59 2.5.4. Geri Dönüşüm .......................................................................................... 60 2.5.5. Tekrar Kullanım ....................................................................................... 61 2.5.6. Ürünün Kısmi Kullanımı (Ürün Yamyamlaştırma) .................................... 61 2.6. Yeniden Üretilebilirlik Kriterleri ..................................................................... 63 2.7. Yeniden Üretimden Beklentiler ....................................................................... 65 2.8. Yeniden Üretimin Uygulama Sorunları ........................................................... 66 ix 2.8.1. Yeniden Üretim Ortamlarında Karşılaşılan Güçlükler ............................... 66 2.8.2. Yasal Sorunlar .......................................................................................... 67 2.8.3. Diğer Eksiklikler ...................................................................................... 68 2.9. Türkiye'de Yeniden Üretim Uygulamaları ....................................................... 69 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİNDE FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERDE YENİDEN ÜRETİM FAALİYETLERİNİN İŞLETME PERFORMANSINA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ 3.1. Konya Otomotiv Sanayi .................................................................................. 74 3.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi ....................................................................... 79 3.3. Araştırmanın Kavramsal Modeli ..................................................................... 80 3.4. Araştırmanın Hipotezleri ................................................................................ 80 3.5. Araştırmanın Kısıtları ..................................................................................... 82 3.6. Araştırmanın Metodolojisi ............................................................................... 83 3.6.1. Araştırmaya Dahil Edilen İşletmelerin Seçilmesi ...................................... 85 3.6.2. Anket Formunun Hazırlanması ................................................................. 85 3.6.3. Verilerin Kodlanması, Düzenlenmesi ve Analizi ...................................... 87 3.6.4. Veri Toplama Aracının Güvenirliği .......................................................... 88 3.7. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi ...................................................... 88 3.7.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler ........................... 89 3.7.2. Araştırmanın Hipotezlerine İlişkin Bulgular .............................................. 93 SONUÇ VE ÖNERİLER .................................................................................. 102 KAYNAKÇA ..................................................................................................... 106 EKLER .............................................................................................................. 121 ÖZGEÇMİŞ ....................................................................................................... 124 x TABLOLAR LİSTESİ Tablo 1.1. Tedarik Zinciri Optimizasyonunun İşletmeye Sağladığı Katma Değer ... 13 Tablo 1.2. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar ............................................ 31 Tablo 1.3. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar ............................................ 32 Tablo 1.4. Ürünlerin Geri Dönüş Nedenleri ............................................................ 35 Tablo 1.5. Kaynağa Göre Geri Dönüş Nedenleri ..................................................... 36 Tablo 2.1. Montaj ve Ayrıştırma (Demontaj ) Sistemlerinin Karşılaştırılması ......... 57 Tablo 2.2. Yeniden Üretimin Diğer Kavramlarla Karşılaştırılması .......................... 62 Tablo 2.3. Yeniden Üretim Ürün Alanları .............................................................. 63 Tablo 2.4. Yeniden Üreticilerin Listesi .................................................................. 64 Tablo 3.1. 2008–2012 Dönemi Ülkelere Göre Motorlu Araç Üretim Rakamları…...76 Tablo 3.2. Otomotiv Sektörü İhracat ve İthalatı (1000 $) ........................................ 77 Tablo 3.3. İhracat ve İthalatta Türkiye - Konya Karşılaştırması .............................. 78 Tablo 3.4. Araştırma Hipotezlerinin Geliştirilmesinde Yararlanılan Çalışmalar ..... 81 Tablo 3.5. Araştırmada Kullanılan Ölçeklerin Tanıtımı ......................................... 86 Tablo 3.6. Ölçeklerin Güvenirlik Katsayıları .......................................................... 88 Tablo 3.7. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı ....... 89 Tablo 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı ....... 90 Tablo 3.9.Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye Göre Dağılımı ................................................................................................................. 90 Tablo 3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı ......... 91 Tablo 3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi ................................ 92 Tablo 3.12.İşletmelerin Yeniden Üretim Faaliyetlerini Gerçekleştirme Düzeyi ....... 93 Tablo 3.13. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeniden Üretime Bakış Açılarına İlişkin Bulgular ...................................................................................................... 94 Tablo 3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Tedarik Zinciri Performansına İlişkin Bulgular ................................................................................................................ 96 Tablo 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Genel İşletme Performansları ........... 98 Tablo 3.16. Korelasyon Matrisi ............................................................................. 99 xi Tablo 3.17. Yeniden Üretim Faaliyetleri-Tedarik Zinciri Performansı Regresyon Analizi .................................................................................................................. 99 Tablo 3.18. Tedarik Zinciri Performansı-İşletme Performansı Regresyon Analizi . 100 Tablo 3.19. Yeniden Üretim Faaliyetleri-İşletme Performansı Regresyon Analizi 101 xii ŞEKİLLER LİSTESİ Şekil 1.1. Basit Bir Tedarik Zinciri Yapısı ............................................................... 5 Şekil 1.2. Tersine Dağıtım ve İleri Dağıtım Arasındaki İlişki .................................. 30 Şekil 1.3. Tersine Lojistiğe Neden Olan Faktörler .................................................. 37 Şekil 1.4. Bütünleştirilmiş Tedarik Zinciri .............................................................. 42 Şekil 2.1. Yeniden Üretim Süreci ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi ........ 52 Şekil 2.2. Yeniden Üretim Süreci .......................................................................... 53 Şekil 2.3. Yeniden Üretim Tesisinde Faaliyetlerin Akışı ........................................ 56 Şekil 3.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli ............................................................. 80 Şekil 3.2. Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Hipotezleri ...................................... 81 Şekil 3.3. Araştırmada İzlenen Metodoloji ............................................................. 84 Şekil 3.4. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı ........ 89 Şekil 3.5. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı ....... 90 Şekil 3.6. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye Göre Dağılımı ................................................................................................................. 91 Şekil 3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı ........... 92 Şekil 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi ................................... 93 1 GİRİŞ Günümüz işletmelerinin nihai amacı müşteri memnuniyeti sağlamakla birlikte karlılıklarını artırmaktır. Dolayısıyla işletmeler değişik iş modellerine yönelmekte ya da rekabet ortamına uyum sağlamak amacıyla işletme faaliyetlerini yeniden yapılandırmaktadırlar. Bu sürecin bir devamlılığı olan çevre bilinci, artık işletmelerin bir üst model olarak uygulamaları gereken unsurlardandır. Özellikle “yeşil üretimin” değişen işletme yapılarına girmesiyle birlikte çevreyi koruyucu faaliyetlere verilen önem artmaktadır. Bu süreçte özellikle üretim sonrasında atık, zehir gibi çevreye zarar verici unsurları içinde barındırmayan yeniden üretim, işletmelere günümüzde maliyetten kazanç, kaynak tasarrufu, enerjinin etkin kullanımı gibi avantajlar sağlamaktadır. Bir başka ifadeyle işletmeler, atık, hurdaya çıkmış, kullanılmayan ürünlerin yeniden üretimini gerçekleştirerek yeni ürün kalitesinde iyileştirmeler yapılması ile sağlanacak karlılıkların ve tasarrufların farkına varmışlardır. Dolayısıyla yeniden üretim özellikle son yıllarda uygulama alanı bulmuştur. Bu çalışmada otomotiv sektöründe yeniden üretim faaliyetlerinin düzeyini ve sanayicilerin bakış açısını belirlemek ve yeniden üretim faaliyetleri ile tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasındaki ilişkileri belirlemek amaçlanmıştır. Bu çalışmada, araştırma kapsamındaki işletmelerden elde edilen bulgular ışığında yeniden üretim uygulamalarının işletme performansı üzerinde bir etkisinin olup olmadığı araştırılmıştır. Çalışma üç bölümden oluşmaktadır ve ilk iki bölüm literatür incelemesi, üçüncü bölüm konuyla ilgili alan araştırması üzerine kurulmuştur. Çalışmanın birinci bölümünde, tedarik zinciri yönetimi kavramı, kapsamı detaylı bir şekilde ele alınmıştır. Bir süreç olarak ele alınan yeniden üretimin özellikle içerisinde tersine akışı barındırmasından dolayı, tersine lojistik kavramı, ileri lojistikle farklılıkları, tersine lojistiğin önemi ve işletmelerin tersine lojistik uygulama nedenleri bu bölümde açıklanmıştır. 2 Çalışmanın ikinci bölümünde yeniden üretim kavramının genel çerçevesi çizilmiş ve yeniden üretimle ilgili literatür incelemesine yer verilmiştir. Yeniden üretimin artan önemi, yeniden üretim süreci, yeniden üretilebilirlik kriterleriyle birlikte, yeniden üretimden beklentiler ve uygulama sorunlarına değinilmiş, yeniden üretimin Türkiye açısından durumu irdelenmiştir. Çalışmanın üçüncü bölümü uygulama kısmı olup bu bölümde Konya Sanayi Odası (KSO) veri tabanına kayıtlı 68 işletme ile gerçekleştirilen anket uygulamasının sonuçları üzerinde durulmuştur. Çalışmanın son bölümü sonuç ve değerlendirme bölümü olup, bu bölümde araştırma sonuçlarına paralel olarak işletmeler için önerilerde bulunulmaktadır. 3 BİRİNCİ BÖLÜM TERS TEDARİK ZİNCİRİ YÖNETİMİ İşletmeler son yıllarda küreselleşme olgusuyla meydana gelen değişikliklerden büyük ölçüde etkilenmektedir ve bu değişikliklere sektörde var olabilmek için uyum sağlamak zorunda kalmaktadır. Dolayısıyla küreselleşme dünyayı yeniden yapılandırmakta ve işletmeleri rekabete zorlamaktadır. İşletmeler küresel rekabet ortamında, yaşanan hızlı değişim ve teknolojik gelişmeler karşısında rekabetçi üstünlük sağlamak için müşteri merkezli hareket etmektedir. Bu süreçte işletmeler yer aldıkları değer zincirindeki bütün üyelerle birlikte hareket etmektedir. Birçok işletme daha kaliteli ürün ve hizmet sunmak, pazardaki değişimlere daha iyi yanıt verebilmek için tedarikçilerden müşterilerine kadar oluşan bağlantıları bir bütün olarak ele almaya yönelmişlerdir. Küreselleşmeyle birlikte yaşanan hızlı değişim toplumları, ülkeleri, işletmeleri yeniden yapılanmaya zorlamıştır. Bu değişimle birlikte işletmeler emek yoğun yerine bilgi yoğun sermayeye doğru kaymıştır. Bilginin giderek artması bilişim sistemlerinin yaygınlaşması beraberinde rekabetin yoğunlaşmasını getirmiştir. İnternetin kullanımı işletmeler ve ülkeler için bir devrim niteliğinde olmuştur. Özellikle işletmeler uluslar arası pazarlara açılma ve yeni pazarlarda yeni müşterilere hizmet verme yarışına girmişlerdir. Bu yaşananlara paralel olarak günümüzdeki tedarik zinciri yönetimi yeniden şekillenmeye başlamıştır. Küresel rekabet ortamında tedarik zinciri yönetimi, müşteri beklentilerini karşılamak ve etkili olabilmek için teknoloji yardımıyla tedarikçiler, üreticiler, dağıtıcılar ve müşterilerin entegrasyonunu sağlamaktadır. Son yıllarda gerek çevresel faktörler, gerekse ürün ve maliyetlerdeki iyileştirmeler sebebiyle ters tedarik zinciri yönetimi kavramı ön plana çıkmış ve işletmeler tarafından uygulanmaya başlanmıştır. Çalışmanın bu bölümünde, tedarik zinciri yönetimi ve ters tedarik zinciri yönetimi hakkında bilgiler verilecektir. 4 1.1. Tedarik Zinciri ve Yönetimi Küreselleşmenin neden olduğu yoğun rekabet ortamında işletmeler mücadelelerini artık sadece kendi öz yapıları ile değil, ortaklaşa çalıştığı tüm işletmelerle birlikte bir ekip olarak yürütmekte ve böylece rekabette tedarik zincirine karşı tedarik zinciri olarak adlandırılan yeni bir boyut ortaya çıkmaktadır (Paksoy, 2004: 1). Tedarik zincirleri, iş ortakları, tedarikçiler, imalatçılar, perakendeciler ve müşteriler arasında; iletişim, projeleri ortak bir alan üzerinden takip etme ve yönetme, müşteri isteklerinin en etkin ve verimli bir şekilde karşılanabilmesi, kaynakları en etkin bir biçimde kullanmak, verimliliği artırmak, maliyetleri azaltmak, planlı, hızlı ve esnek bir tedarik, üretim ve dağıtım zincirini ortaya çıkarabilmek ve gerçekleştirmek temelleri üzerine ortaya çıkmış bir kavramdır (Lysons, 2000; Güleş vd., 2012: 6). Tedarik zinciri, tedarikçileri, lojistik hizmet sağlayıcılarını, üreticileri, dağıtıcıları ve perakendecileri içine alan ve bunlar arasında malzeme, ürün ve bilgi akışı sağlanan elemanlar kümesi olarak tanımlanmaktadır (Kopczak, 1997: 227). Bir başka ifade ile tedarik zinciri, hammadde temini yapan, onları ara mal ve nihai ürünlere çeviren, nihai ürünleri müşterilere dağıtan, üretici ve dağıtıcıların oluşturduğu bir ağdır (Lee ve Billington, 1992: 66). Günümüz rekabetçi küresel pazarlarında tedarik zincirlerinin problem ve olanaklarını göz ardı ederek başarıya erişmek mümkün değildir. Gelecek odaklı yöneticiler bu konuda başarılı olabilmek için tüm sistemi bütünleşik şekilde yönetecek yeni bir takım teknik ve kantitatif yöntemleri, tedarik ve satın almadan tasarıma, imalat ve stoktan dağıtıma kadar tüm sistemi bütünleşik şekilde ele almalıdırlar (Lee vd., 2002: 2). Basit bir tedarik zinciri, ara ürün sağlayıcısı, üretici, dağıtıcı ve alıcı olmak üzere Şekil 1.1’de görüldüğü gibi dört bileşenden oluşmaktadır (Atakan ve Kayacık, 2001; Çağlıyan, 2009: 463). 5 Şekil 1.1. Basit Bir Tedarik Zinciri Yapısı Üretici Firma Ara Ürün Sağlayıcıları Dağıtıcı Firma Alıcılar Ürün Akışı Bilgi Akışı Kaynak: Atakan ve Kayacık, 2001; Çağlıyan, 2009: 463. Tedarik zinciri, lojistik ağlar, tedarikçiler, üretim merkezleri, depolar, dağıtım merkezleri, perakende yerleri arasında hammadde, envanter sürecini sağlayan ve faaliyetler arasında akış içinde bulunan tamamlanmış ürünleri kapsamaktadır (Simchi-Levi vd., 2003: 1). Bir tedarik zincirinde malzemeler hammadde kaynaklarından hammaddeleri yarı mamullere dönüştüren üretim seviyesine aşağıya doğru akarlar. Bunlar son ürünlere şekil vermek üzere bir sonraki aşamada birleştirilmektedirler. Ürünler dağıtım kanallarına yüklenirler ve daha sonra perakendecilere ve müşterilere aktarılırlar (Teigen, 2000: 16). Gerek tedarik zinciri gerekse tedarik zinciri yönetimi literatürde farklı açılardan değerlendirilmiş dolayısıyla kavramsal olarak farklı şekillerde çerçevesi çizilmiştir. Başlangıçta tedarik zinciri yönetiminin tanımı, entegre pazarlama kanallarını yönetmeye yeni bir bakış açısı ve yaklaşım gerektiği tartışılmaya başladığı zaman ortaya çıkmıştır. Bartels (1976) pazarlamanın ve dağıtımın farklı şeyler olmadığını savunmaktadır. Forrester (1958), pazarlama kanalları içindeki iş aktivitelerinin kendi aralarında bağlantıları bulunduğunu onaylamıştır. Bilgi, materyal, para, işgücü, sermaye araçları akımları arasındaki etkileşim bu aktivitelere örnek olarak gösterilebilir (Svensson, 2002: 234-235). Lojistik Yönetimi Konseyi Tedarik Zinciri Yönetimini; müşteriye değer yaratmak amacıyla hammaddelerin, üretim sürecindeki stokların, nihai ürünlerin ve 6 başlangıçtan tüketime kadar ilişkili bilgilerin maliyet etkin akışının ve depolanmasının planlanması, uygulanması ve kontrolü süreci olarak tanımlamıştır (Güleş vd., 2012: 12). Johnson ve Pyke (2003) ise tedarik zinciri yönetimini, tüm tedarik zinciri boyunca malzeme, bilgi ve sermaye akışının, tedarikçilerden parça üreticilerine, montaj şirketlerinden dağıtıcılara kadar yönetilmesi (Johnson ve Pyke, 2003: 2) olarak ifade etmişlerdir. Bir diğer ifadeyle tedarik zinciri yönetimi, tedarik planlamasına ve talebe, hammadde kaynaklarına ve muhtevasına, mamul üretimi ve parçalarına, yenilik ve direktiflerin uygulanmasına, müşteriye ve son kullanıcıya yönelik hiyerarşik ve stratejik bir hedeftir (Chow vd., 2008: 666). Tedarik zinciri yönetimi, bir ürün ya da hizmetin üretilip teslim edilinceye kadar olan iş akışını kapsamaktadır. Söz konusu iş akışı hammaddenin temin edilmesiyle başlayıp müşteriye teslim edilinceye kadarki tüm işlemleri içermektedir. Kullanılan tesisler, depolar, fabrikalar, işlem merkezleri, dağıtım merkezleri, perakendecilerin satış yerleri ve ofislerden oluşmaktadır. Fonksiyon ve işlemler; öngörü, satın alma, kalite güvencesi, planlama, üretim, dağıtım, teslim, bilgi yönetimi, envanter yönetimi ve müşteri servislerinden oluşur (Stevenson, 2007: 503). Tan (1998), materyal ve tedariklerin, temel hammadde aşamasından nihai ürün aşamasına kadar yönetimini içermekte olduğunu belirtmiştir ve işletmelerin tedarikçilerine ait süreçler, teknoloji ve yeteneklerden rekabet avantajlarını artırabilmek için nasıl yararlanabileceklerine odaklanmıştır. Bu bağlamda tedarik zinciri yönetimi, geleneksel işletme içi faaliyetlerin ortak işletmelerle optimizasyon ve verimlilik ortak amacına ulaşabilmek için birleştirilmesi ile ilgili bir yönetim felsefesidir. Berry (1994) tedarik zinciri yönetiminin, işletmeler arasında anlamlı, uzun dönemli ilişkiler geliştirebilmek için, güven geliştirmek, pazar ihtiyaçları doğrultusunda bilgi alış verişinde bulunmak, yeni ürünler geliştirmek ile ilgili bir felsefe olduğunu ileri sürmektedir. Jones ve Ripley (1985)’e göre materyallerin tedarikçilerden nihai kullanıcılara doğru akışını planlamak ve kontrol etmek ile ilgilenen entegre bir yaklaşımdır. Lee (1997) tedarik zincirini, ürün ve hizmetlerin üretilmesi ve dağıtılması ile ilgilenen ve tedarikçinin tedarikçisi ile başlayıp müşteriler ile biten kuruluşlar ağı şeklinde tanımlamaktadır (Croom vd., 2000: 69). 7 Tedarik zinciri yönetimi bir bütünleştirme felsefesi olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda bütünleşik tedarik zinciri yönetimi, öncelikle müşteriyi merkeze koyarak yatay bir yolla müşteriye değer sağlayacak gerekli tüm süreçlerin yönetimi olarak ifade edilmektedir (Ellram ve Cooper, 1993). Söz konusu bu tanımlardan yola çıkarak tedarik zinciri yönetimini Tan vd. (1998) en genel anlamda, malzeme ve ürünlerin, hammaddenin elde edilmesinden nihai ürün aşamasına kadar (olası geri dönüşüm ve yeniden kullanım dahil) yönetimini kapsayan; işletmelerin tedarikçilerinin süreçlerinden, rekabet avantajlarını destekleyecek teknoloji ve yeteneklerinden nasıl yararlanacağı üzerine odaklanan ve geleneksel işletme içi faaliyetleri, optimizasyon ve etkinlik ortak amacı ile ticari ortaklıklar kurarak yayan bir yönetim felsefesi olarak tanımlamaktadır (Güleş ve Çağlıyan, 2010: 32). Tedarik zinciri yönetimi (TZY), alt tedarikçiler, tedarikçiler, işletme içi operasyonlar, ticari müşteriler, perakendeci müşteriler ve son kullanıcıdan oluşan geniş bir yelpazeye sahiptir. Tedarik zinciri dışında kullanılan diğer kavramlar “talep zinciri” ya da “değer zinciri”dir. Hangi kavramın kullanıldığına bakmaksızın, bu kavramlarla kastedilmek istenen, bütünleşik süreç yönetimi sayesinde nihai müşteri olan son kullanıcı için değer yaratmaktır. Bu açıklamalar ışığında tedarik zinciri yönetiminin amacı sadece işletme içindeki süreçlerin entegrasyonu değil, değer zincirini oluşturan tüm işletmelerin entegrasyonunu gerçekleştirmektir (Paksoy ve Özceylan, 2010: 270-271). Tedarik zinciri, herhangi bir ürün veya hizmetin, tasarım ve üretim aşamasından, tüketiciye ulaştırılmasına kadar devam eden iş süreçlerinin tamamı olarak ifade edilirken işletmeler sadece karlarını artırmak için değil aynı zamanda hayatta kalmak için etkin bir yönetim stratejisi geliştirerek, rekabet avantajı elde edecekleri uygulamalara yönelmek zorundadır. Bu yolda ciddi bir güç sağlayan tedarik zinciri yönetimi etkin kullanıldığı takdirde işletmeleri geleceğe taşıyan ve yöneticilere karar destek sistemi sağlayan önemli bir araçtır (Zerenler, 2007: 354). 8 1.2. Tedarik Zinciri Yönetimi Gelişimi Süreci TZY konusu 1960’lı yıllara kadar uzanmaktadır. Tedarik zinciri yönetiminin ilk aşaması olarak kabul edilen fiziksel dağıtım aşaması ile ilgili ilk önemli çalışmayı Bowersox yapmıştır. Bowersox, fiziksel dağıtım konusundaki çalışmalarının yanında, dağıtım fonksiyonunun firma dışında, kanal-içi entegrasyonla, rekabetçi bir avantaj sağlayacağını öne sürmüştür (Özdemir, 2004: 89). 1970’lerde Malzeme İhtiyaç Planlaması sisteminin tanıtılmasından sonra yöneticiler; süreç içi çalışmaların, üretim maliyeti, kalite, yeni ürün geliştirme ve teslimde tedarik zamanları üzerine olan önemli etkisini anlamışlardır. Bu dönemde, firmalar kendi içlerinde pazarlama, üretim ve finansman ile ilgili dağıtım faaliyetlerini yürütecek merkezi bir fiziksel dağıtım bölümü oluşturmuşlar ve her bir faaliyetin lojistiğini ayrı olarak en iyi konuma getirtmek yerine, bütün sistemin lojistik yönetimini birleştirmek gerekliliği anlaşılmıştır. Böylece, her bir operasyonun maliyetini azaltmak yerine, bütün sistemin maliyetini bir bütün olarak ele alan tüm lojistik hizmetleri maliyeti yaklaşımı geliştirilmiştir. Bunun sonucunda, farklı depolar arası, depolama ve taşıma fonksiyonları ve müşteri hizmet seviyeleri bütünleştirilmiş ve tedarik zinciri yönetimi gelişiminin, ilk safhası olarak adlandırılan fiziksel dağıtım yönetimi aşamasına geçilmiştir Bu dönem, “malzeme yönetimi ve fiziksel dağıtım safhası” olarak da adlandırılmaktadır (Ross, 1998; Özdemir, 2004: 90). 1980’li yıllara gelindiğinde küresel rekabetin artması, firmaları daha düşük maliyetle, yüksek kalitede ve daha çok tasarım esnekliği ile güvenilir ürünler sunmaya zorlamıştır. Bu dönemde tedarik zinciri yönetiminin ikinci aşaması olan lojistik safhasına geçilmiştir. Bu aşamaya lojistiğin entegrasyonu da denilmektedir (Tan, 2002: 43). Bu dönemden sonra 1985’lerde, tedarik zincirinin ilk öncüsü sayılan Hızlı Cevap Sistemi geliştirilmiştir. Hızlı Cevap Programı bir tedarik zinciri öncüsü olarak ilk defa tekstil endüstrisinde başlatılmış ve onu 1990’larda, perakendecilik sektöründeki uzantısı olan Etkin Müşteri Cevabı programları izlemiştir. Etkin 9 Müşteri Cevabından bir sonraki gelişme, Sürekli İkmal Planlaması olarak ortaya çıkmıştır (Özdemir, 2004: 90). 1990’ların ortasından sonra yöneticiler, tedarikçilerden alınan mal ve hizmetlerin, müşterilerin ihtiyaçlarını karşılama yeteneği üzerinde önemli bir etkisinin olduğunu fark etmişlerdir. Yöneticiler aynı zamanda kaliteli mal üretmenin de tek başına yeterli olmadığını anlamışlardır. Ürünleri müşteriye ne zaman, nerede, nasıl ve istenen miktarda, maliyet-etkin bir yöntemle ulaştırmak yeni başarı yöntemi olmuştur. Bütün bu gelişmeler sonucunda, firma yöneticileri yalnızca kendi firmalarını yönetmenin yeterli olmadığının farkına varmışlardır. Böylece, kendilerine girdi temin eden yukarı yöndeki bütün firmaların yer aldığı ağın ve aynı zamanda son müşteriye ürünleri ulaştıran ve satış sonrası hizmetleri veren aşağı doğru bütün firmaların yer aldığı ağın bütününün yönetiminde yer almaları gerektiğini anlamışlardır. Bu döneme literatürde, tedarik zinciri yönetimi aşaması denilmektedir (Handfield and Nicholas, 1999; Özdemir, 2004: 90). 1.3. Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi Küresel ekonominin getirdiği rekabet baskısı işletmelerin fiyatları artırmak yerine ürün yenilikleri, daha iyi kalite ve daha hızlı cevap zamanı, düşük maliyet gibi araçlarla rekabet etmelerini zorunlu kılmaktadır. Bu şartlarda rekabet, etkili bir tedarik zinciri yönetimi olmadan gerçekleştirilemez. Dolayısıyla rekabetçi bir tedarik zinciri yapısı ile işletmeler çağdaş iş dünyasının büyük kazananları olmaya devam edeceklerdir. Bu bağlamda tedarik zinciri, hammaddelerden son kullanıcıya kadar olan süreçte ürünlerin taşınması ve akışıyla ilgili tüm aktiviteleri kapsadığından; tedarik zinciri yönetimi kapsamında rekabet avantajının yaratılmasında, tedarik zincirindeki ilişkilerin geliştirilmesiyle ilgili tüm bu aktivitelerin entegrasyonu zorunlu hale gelmektedir (Presutti, 2003; Akgemci ve Güleş, 2009: 187). İşletmeler tüm dünyada yoğun rekabetle karşı karşıyadır. Değişen pazar şartlarıyla birlikte müşteriler işletmelerden daha iyi ve ucuz ürünler, daha kısa cevap verme süresi, daha fazla ürün grubu ve daha yüksek hizmet seviyesi beklemektedirler. Yöneticiler ise firmalarının başarısının üretim kabiliyeti ve 10 kapasitesine değil, tedarik zincirinin kabiliyetine bağlı olduğunu anlamışlardır (Chow vd., 2008: 665-666). Tedarik zinciri yönetiminin geleneksel bakış açısı, tedarik temin ederken, en düşük başlangıç fiyatını oluşturabilmektir. Temel özellikleri, çoklu partnerler, satın alma fiyatına dayalı partner değerlendirmesi, maliyet kaynaklı bilgi temelleri, mesafeli müzakereler ve merkezi satın almadır. Bu şartlar artında işlerin yürütülmesi şiddetli rekabet yaratırken, bir tedarikçinin diğerlerine karşı oyunu sürdürmesini gerektirir. Bu süreçte performansa dayalı ödüller ve cezalar kullanılmaktadır. Böyle bir çerçevede iş yapılan partnerlerin değişken olması avantajlı olmaktadır. Ayrıca açık pazar koşulları altında maksimum rekabet görüşü vardır ve bu rekabet sağlıklı ve güçlü tedarik temelini desteklemektedir. Dolayısıyla, tedarik zinciri yönetiminin geleneksel bakış açısı “en güçlü olanın yaşamını sürdürme ilkesi’’ olarak ifade edilmektedir (Speakman vd., 1998: 631). Rekabet üstünlüğü dinamikleri ve tedariğin oynadığı rolde yeni bir çağa girilmiş bulunulmaktadır. Günümüzde tedarikçilere ve müşterilere ayrı birimler gibi davranılmaktadır ve ayrı birimler olduğundan bahsedilmemektedir. Buna ilaveten tedarikçilerin ve müşterilerin ayrılmaz bir şekilde birbirine bağlı olduğu, hammaddenin kaynağından alınışından çeşitli değer ekleme aktiviteleri boyunca son müşteriye ulaşması dönüşümüne şahitlik edilmektedir. Başarı artık bir işlemle ölçülmemektedir. Rekabet, ortak çalışan işletmelerin tüm tedarik zinciri boyunca diğer işletmelerle yaptığı bir rekabet şebekesi olarak tanımlanmaktadır (Speakman vd., 1998: 630). Tedarik zinciri yönetimi geliştikçe, “rekabet benim işletmem ile rakip işletme arasında değil, benim tedarik zincirim ile rakip işletmelerin tedarik zincirleri arasındadır” görüşü yaygınlaşmaktadır. Tedarik zinciri yönetimi konusunda önde gelen işletmeler lojistik ve satın alma fonksiyonlarını yeniden yapılandırmaktadırlar. Önde gelen işletmeler yalnızca lojistik fonksiyonlarını yapılandırmakla yetinmemekte, rekabet avantajı sağlamak için diğer fonksiyonları da ele almaktadır (Güleş vd., 2012: 14). 11 Tedarik zinciri yönetiminin önemi 1990’lı yıllarda daha güçlü hissedilmiştir. Bunun temel nedeni bazı işletmelerin dikey entegrasyonu devam ettirmekte olduğu gerçeğidir. İşletmeler kendi tedarik kaynaklarını kullanmak yerine, daha düşük maliyetli ve kaliteli malzemeler sağlayan tedarikçileri araştırmakta ve kendi konularında daha fazla uzmanlaşmaktadırlar. İşletmeler için tedarik ağının tamamının yönetilmesiyle tüm işletme performansının optimizasyonunun sağlanması kritik bir duruma gelmiştir. Bu organizasyonlar kazanılan başarıdan, iki tarafın da yarar sağladığının farkındadır. Bir diğer neden, rekabetin ulusal ve uluslar arası zeminde giderek artmasıdır. Müşterilerin taleplerini karşılayabilecekleri birçok seçenekleri bulunmakta ayrıca ürünlerin dağıtım kanalı boyunca maksimum erişilebilirliğinin, minimum maliyetle sağlanabilmesi büyük önem taşımaktadır. Tüketicilerin satın alma alışkanlıkları sürekli değişmekte ve rakip işletmeler sürekli ürünlerini geliştirmekte veya yeni ürünleri pazara sürmekte ya da bazı ürünlerini pazardan çekmektedirler. Envanter bulundurmanın maliyeti ürünlere yansımaktadır. Üçüncü neden, birçok işletme tarafından, bir bölüm veya fonksiyonun performansının maksimize edilmesinin, tüm işletmenin optimal performansa erişmesi demek olmadığının farkına varılmış olmasıdır. Satın alma bölümü pazarlık ederek bir parçayı daha uygun bir fiyatla temin edebilirken, fabrikadaki etkinsizlikler tamamlanmış ürünün fiyatının yükselmesine sebep olabilmektedir. Bu yüzden işletmeler, herhangi bir alanda vermiş oldukları kararların etkisini, detaylı olarak tüm tedarik zincirini göz önüne alarak ölçmelidir (Lummus ve Vokurka, 1999: 12-13). 1.4. Tedarik Zinciri Yönetiminin Amaçları ve Faydaları Tedarik zincirinin temel amacı, her bir üyenin sahip olduğu en iyi ve en yeni bilgiyi zincirdeki diğer işletmelere sunarak daha iyi bir arz ve talep dengesinin sağlanmasına katkıda bulunmaktır. Tedarik zinciri üyeleri kısa vadede gereksiz stokları azaltmaya hatta mümkünse ortadan kaldırmaya ve üretim ile müşteriye cevap hızını artırmaya çalışmaktadırlar. Tedarik zincirinin stratejik amacı ise, müşteri beklentilerini doğru yerde teslim edilmiş doğru ürünle karşılamak ve bu şekilde pazar payını ve karları artırmaktır (Akgemci ve Güleş, 2009: 199). 12 Tedarik zinciri yönetiminin geleneksel amacı, sabit ve verilen talebi karşılayan, hammadde ve diğer girdi maliyetleri, gelen lojistik maliyetleri, tesis yatırım maliyetleri, doğrudan ve dolaylı imalat maliyetleri, doğrudan ve dolaylı dağıtım merkezi maliyetleri, stok taşıma maliyetleri, tesisler arası taşıma maliyetleri, giden lojistik maliyetleri gibi maliyet kalemlerinden bir veya bir kaçını içeren toplam tedarik zinciri maliyetini enazlamaktır (Paksoy, 2004: 11). Birden fazla işletmeyi kapsayan tedarik zinciri yönetimi yapısı, tek bir işletme gibi davranarak kaynakların (süreç, insan, teknoloji ve performans ölçümleri) ortak kullanımı sayesinde bir sinerji yaratmayı hedeflemektedir. Amaç, işletmenin imalat kapasitesinin artırılması, pazardaki değişimlere karşı duyarlılığın geliştirilmesi ve tüketici ile tedarik işlerini üstlenenler arasında ilişkilerin iyileştirilmesi yoluyla işletmenin çalışmasının ileriye götürülmesidir (Paksoy vd., 2003: 4). Etkin bir tedarik zinciri yönetimi, işletmenin üretim ve pazarlamaya ilişkin faaliyetlerini olumlu yönde etkileyerek; müşteri memnuniyetini artıracak, daha etkin ve verimli olmayı sağlayacak, daha düşük maliyetler ve daha yüksek kar ile birlikte istikrarlı büyümenin yolunu açacaktır. Tedarik zinciri yönetiminin etkin olması işletmeler açısından (Şen, 2006: 10-11): Girdilerin teminini garantileyerek, üretimin devamlılığını sağlama, Tedarik süresini azaltarak, pazardaki değişikliklere kısa sürede cevap verilmesini sağlama, Tüketici taleplerini en iyi şekilde karşılayarak kaliteyi artırma, Teknolojiyi kullanarak, yeniliği teşvik etme, Toplam maliyetleri azaltma, İşletenin tüm bilgi, materyal ve para akışını yönetilebilir duruma getirme gibi faydalar sağlamaktadır. Etkin bir tedarik zinciri yönetiminin işletmeye sağladığı faydaları ortaya çıkarmak üzere yürütülen bir çalışmada tedarik zinciri optimizasyonu ile işletmeye sağlanan katma değer aşağıda Tablo 1.1’de sunulmuştur. 13 Tablo 1.1. Tedarik Zinciri Optimizasyonunun İşletmeye Sağladığı Katma Değer İyileşme Sağlanan Alanlar Teslim performansının iyileştirilmesi Stokların azaltılması Sipariş karşılama oranının iyileştirilmesi Talep tahmin başarısı Tedarik çevrim süresinin kısaltılması Lojistik masrafların azaltılması Verimlilik ve kapasite artışı Net Katkı % % 15-28 % 25-60 % 20-30 % 25-80 % 30-50 % 25-50 % 10-20 Kaynak: www.imege.org.tr/tur/pratik/tedarik.pdf; Güleş vd, 2012: 18 En genel şekliyle tedarik zinciri yönetiminin temel faydası, zincirdeki işletmelerin tüm faaliyetlerini içerecek şekilde planlama yapması ve bu sayede hepsini ortak bir faydada buluşturmasıdır. Bu ortak fayda ise işletmeler arasındaki işbirliği ve yoğun iletişim sonucunda günümüzün rekabet öncelikleri olarak kabul edilen kalite, maliyet, hız ve güvenilirlik gibi konularında zincirin bütünü için avantaj elde edilmesidir (Güleş vd., 2012: 17). 1.5. Tedarik Zinciri Yönetimine İlişkin Yanlış Anlayışlar Günümüzde birçok işletmede tedarik zinciri kavramı sadece satın alma fonksiyonu olarak değerlendirilmektedir. Oysa tedarik zinciri yönetimi satın almanın aksine ürünlerin tedarik edilmesinden daha fazla anlam taşımaktadır. Tedarik zinciri yönetimi, stok yönetimi, lojistik yönetimi, tedarikçi ortaklıkları, yükleme stratejisi, dağıtım yönetimi, lojistik hattı, bilgisayar sistemi kavramlarından farklılık arz etmektedir (Lummus ve Vokurka, 1999: 15). Tedarik zinciri yönetimi söz konusu bu kavramların üzerinde bir yönetim biçimini ifade etmektedir. Bu yanlış anlamalara bağlı olarak tedarik zinciri yönetimi yavaş gelişmektedir. Sistemin yavaş gelişmesinin nedenleri (Lummus ve Vokurka, 1999: 15): • Tedarik zinciri ortakları ile birleşmek için rehberlik hizmetlerinin olmaması, • İşletme yönetmelikleri arasındaki uyumun sağlanamaması, • İşletme içinde ve dışında sisteme yönelik oluşan güvensizlik, 14 • Kavrama karşı örgütsel direnç, • Uyumlu bilgi sistemlerinin oluşturulmasındaki eksiklikler olarak ifade edilmektedir. 1.6. Tedarik Zinciri Yönetiminde Alıcı Tedarikçi İlişkileri Tedarik sürecinde, alıcı ve tedarikçi ilişkileri sürecin en önemli unsurlarından birisidir. Etkin bir tedarik zinciri oluşturma ve rekabet avantajı sağlamada alıcı tedarikçi ilişkilerinin doğasının ve öneminin irdelenmesi gerekmektedir (Güleş vd., 2012: 19). Bir işletmenin rekabet başarısını belirleyen kilit unsur alıcı-tedarikçi ilişkileri olarak belirlenmiştir. Birçok endüstride tedarikçilerin performansını ölçmek için toplam maliyet kullanılmaktadır. Toplam maliyet; birim ürün fiyatı ve işlem maliyetlerini, ürün ve servis kalitesini içeren dağıtım performansını, sipariş tamamlama hızını, sipariş tamamlanmasına güvenilirliği ve tedarikçi ile alıcı arasındaki ilişki özelliklerini kapsamaktadır (Lee ve Kincade, 2003: 35). Alıcı-tedarikçi ilişkilerine ilişkin literatürde yapılan sınıflandırmalarda geleneksel (rekabetçi) ve işbirliği esasına bağlı ilişkiler olmak üzere iki temel grup ön plana çıkmaktadır. Ancak uygulamada her iki modelin tek başına uygulanması şeklinde bir yaklaşımın olmadığı, alıcı-tedarikçi ilişkilerinin bu iki model etrafında yoğunlaştığı kabul edilmektedir. Dolayısıyla uygulama rekabetçi yaklaşıma daha yakınsa rekabetçi, işbirliği yaklaşımına daha yakınsa işbirliği modeli olarak nitelendirilmektedir. Bununla birlikte batı tarzı tedarikçi ilişkilerinin daha çok rekabetçi modele, Japonya’daki ilişkilerin ise işbirliği modeline yakın olduğu kabul edilmekte ve ilişkilerin giderek daha işbirlikçi olduğu belirtilmektedir (Güleş ve Akgemci, 2009: 189). İşletmeler, bilginin ve sermayenin işletmeye ve işletmeden dışarıya hareketlerini eş güdümlemek için etkin yöntemlere gereksinim duymaktadır. Bu koordinasyonda tedarikçi ve alıcıların yakın ilişki ve etkileşimleri önem kazanmaktadır. Önceleri zaman ve kalite temelli yürütülen rekabette, artık hatasız 15 ürünü alıcıya hızlı ve güvenilir şekilde ulaştırmak rekabet avantajı olarak değil, pazarda yer alabilmenin bir şartı olarak görülmektedir (Mentzer vd., 2001: 22). 1.6.1. Geleneksel Alıcı-Tedarikçi İlişkileri Shapiro (1985)’e göre geleneksel alıcı tedarikçi ilişkilerinde temel amaç, satın alınan mamul veya hizmetin fiyatını minimize etmektir. Modelin temel varsayımı ise tedarikçiler arasında sattıkları ürünlerin fiyatı dışında herhangi bir fark olmadığıdır. Morris’e (1992) göre geleneksel alıcı tedarikçi ilişkilerinde bir tedarikçinin sipariş kazanması diğer tedarikçinin siparişi kaybedeceği anlamına gelmektedir. Bu tür ilişkilerde tedarikçilerin mamul tasarımı üzerinde çok az veya hiç etkisi yoktur. Saunders’a (1994) göre ise bu modelde resmi ve yazılı haberleşmeye kişisel temastan daha çok ağırlık verilmekte iken Sako (1992), taraflar arasında karşılıklı güven ve risk paylaşımının çok düşük olduğunu ve yapılan ticari sözleşmelerin genellikle kısa vadeli olduğunu belirtmektedir (Güleş vd., 2012: 21). Bu çeşit bir satın alma stratejisi aşağıdaki unsurlara dayanmaktadır (Güleş, 1997, Güleş,1999, Ersin 1997; Çağlıyan, 2009: 465-466): • Tedarikçi seçimi geniş çapta ihaleye ve pazarlığa dayalıdır. Alıcı belirli bir mal ya da hizmeti çok sayıda tedarikçiden alır. Bu şekilde alıcı tedarikçileri fiyat ve fiyat dışı unsurlar konusunda birbirleri ile rekabet ettirebilir ve tedarik sürecinde sürekliliği sağlar. Fiyat odaklı görüşmelerde “kazanma-kaybetme” yaklaşımı hakim olup fiyat temel karar etmenidir, • Tedarikçileri disiplin altında tutmak amacıyla, her bir tedarikçiye belirli miktarlarda iş verildiğinden karşılıklı yarar ve ortak amaçlar söz konusu değildir, • Tedarikçilerle yapılan sözleşmeler genellikle kısa vadelidir. Nadiren çok uzun süreli ilişkiler olabilse de, bunlar kısa süreli bağlantıların bileşkesi durumundadır, • Tedarikçilerin ürün tasarımı konusunda herhangi bir yetkisi yoktur; olması da istenmez. Bilgi paylaşımı söz konusu değildir, 16 • Taraflar arasında iletişim azdır. Resmi bir iletişim yaklaşımı hakimdir. Ürünün teknolojisi, finansman kaynakları, üretim programı ve üretimin projeksiyonu gibi konularda bilgi alışverişi alışkanlığı yoktur. Yüksek teknolojiler dışında, yan sanayilerin tasarımı ve araştırma ve geliştirme etkinliği söz konusu değildir, • Karşılıklı güven, risk paylaşımı ve teknolojik destek azdır. Dizayn ve tasarım aktivitelerinde çok az doğrudan görüşme ve katılım söz konusudur. Rekabetin artması, ürün özellikleri ve üretim süreçlerindeki teknolojik gelişmeler, mamulün hayat seyrinde meydana gelen kısalmalar alıcı tedarikçi ilişkilerinde uygulanmakta olan modelin yetersiz kalmasına ve işletmelerin Japon tarzı alıcı tedarikçi ilişkisi adı da verilen işbirliği modelini uygulamalarına yol açmıştır (Paksoy ve Özceylan, 2010: 276). 1.6.2. İşbirliği Esasına Dayalı Alıcı Tedarikçi İlişkileri İş birliği esasına dayalı alıcı tedarikçi ilişkileri, satın alınan girdilerin fiyatından ziyade işletmeler arasında daha sıkı işbirliği, geliştirilmiş kalite güvencesi ve esnek dağıtım esasları üzerine kuruludur (Güleş vd., 2010: 2000). Tedarikçi sayısının fazla olması, işletmelerde hantal bir yapı oluşturmakla birlikte önemli ölçüde zaman kaybına da neden olmaktadır. Bu sorunların önlenebilmesi için teknik çözümler uygulanabilmektedir. Nishiguchi’nin geliştirdiği “Alp Dağları” bunlardan birisidir. Söz konusu bu yapıda dört katman mevcuttur. İlk katmanı tedarikçiler oluşturmakta ve bu katmanda tedarikçiler, ürünün temel sistem parçalarını üretmektedirler. İkinci katmanda ise tedarikçiler, ölçekleri küçük olsa bile genellikle gelişmiş işletmeler olup farklı birçok işlemi gerçekleştirebilecek donanıma sahiptir. Üçüncü katmanda tedarikçiler, üretimle ilgili basit işleri gerçekleştirmektedir. Son katman olan dördüncü katman ise yan sanayiciler, doğrudan üretimle ilgisi olmayan ve endirekt maliyetleri oluşturan işleri yapmaktadır. Bu yapının en önemli avantajlarından birisi, ana sanayinin tedarikçilerle olan ilişkilerinde maliyetlerini en aza indirerek kaynakları en iyi şekilde kullanmasıdır. Tedarikçilerin sayısını 17 azaltmaya çalışırken şirketlerin uygulayabileceği yöntemler şunlardır (Bahçıvan, 2000; Çağlıyan, 2002; Zerenler, 2007): 1) Pareto İlkesi: Bu modele göre, ana sanayi işletmesi yan sanayileri içinde maliyetlerinin %80’inin oluşturan %20’lik kısmı korumakta, geri kalanlardan ise aşamalı olarak vazgeçmektedir. Ancak görüldüğü gibi, bu tip bir yaklaşım küçük yan sanayileri elimine edeceğinden tavsiye edilmemektedir. Çünkü, birçok işletmenin yan sanayi maliyetlerinin %80’lik kısmını genellikle büyük ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. 2) Hewlett Packard Yaklaşımı: Bu yaklaşım Pareto ilkesine alternatif olarak ortaya çıkmıştır. Hewlett Packard Yaklaşımı’na göre, işletmeler tedarikçileriyle görüşerek, tedarikçilerinde bir değişim ve iyileşme beklemektedir. Tedarikçilere istenen düzeye gelebilmeleri için belli bir süre verilerek, bu süre sonunda bu düzeye gelemeyen tedarikçilerle ilişkilerinin kesileceği mesajı verilmektedir. 3) Xerox Yaklaşımı: Bu yaklaşımda tedarikçiler adım adım elimine edilmekte ve her bir adımda uygulanan prosedür ve kurallar bir öncekinden farklı olmaktadır. Örneğin ilk adımda, teknolojik altyapısı uygun olmayan tedarikçiler elimine edilmektedir. İkincim adımda ise üretim sistemi yeterli olmayan tedarikçilerle çalışmama kararı alınmaktadır. Bir diğer adımda mali açıdan yeterli olmayan işletmeler elenmektedir. 4) Üç Grup Yaklaşımı: Bu yaklaşım tarzına göre, tedarikçiler üç grupta toplanmaktadırlar. Birinci grupta yer alan sanayiciler, kötü performans gösterenlerdir. Bu grup, eliminasyonun temelini oluşturur. İkinci grupta yer alanlar, ilk grubun tersine iyi performans gösteren tedarikçilerdir. Üçüncü grup tedarikçiler ise, bu iki grubun arasındadır. Bu grubun performansı iyi değildir ancak istenilen düzeye gelebilecek tedarikçiler vardır. Ana sanayi işletmesi, tedarikçileri iyileştirmek için kullanacağı tüm kaynakları bu gruba aktarır. 5) Modüler Yaklaşım: Bu yaklaşım tarzında amaç, işletmelerin üreteceği parça sayısını azaltmaktır. Buna göre, işletmeler ürünlerini belli başlı sistem parçaları halinde toplamaktadır. Örneğin bir işletmenin 15.000’in üzerinde parça üretmesi 18 durumunda, işletmenin bu parçaları 150 grupta toplaması, yalnızca 150 adet tedarikçi ile çalışacağı anlamına gelebilmektedir. Modelin dayandığı temel esaslar aşağıdaki şekilde ifade edilmektedir (Çağlıyan, 2009: 467-468): • Alıcı belirli bir mal ya da hizmeti az sayıda (genellikle iki) tedarikçiden almaktadır, • Parça bazında mal almak yerine sistem alma esası uygulanmaktadır. Bu iki unsur tedarik sürecinde kademeli bir yapılanmaya yol açmaktadır, • Sözleşmeler genellikle orta ve uzun vadelidir, • Tedarikçiler mamulün tasarımından doğrudan sorumludur, • Taraflar arasında yoğun bir bilgi alış verişi vardır. Taraflar arasında karşılıklı değişimi sağlanan bilgi miktar ve çeşit bakımından yüksektir. • Karşılıklı güven, risk paylaşımı ve teknolojik destek yüksektir, • Ticari sözleşmeler esnektir ve taraflar arasındaki sorunlar karşılıklı görüşmeler yoluyla giderilmektedir. Yapılan sözleşmeler genellikle orta ve uzun vadelidir. Bir araba modelinin ömrü boyunca yapılan bir anlaşma bu olaya örnek teşkil etmektedir, • Tedarikçilerin sıfır hatalı mamul sağlamaları beklenmektedir, • Hem resmi hem de gayri resmi görüşmeler oldukça sıktır, • Toplam maliyet yönetiminin önemsenmesi ile birlikte; problem çözücü, “kazanım-kazanım” anlayışı hakimdir, • Herhangi bir ticari ilişkide olduğu gibi işbirliği esasına dayanan ilişkilerde de taraflar arasındaki güç dengesini geleneksel ilişkilerden ayıran özellik, sorunların yapıcı bir şekilde çözülmesidir. 1.7. Tedarik Zinciri Yönetimi Süreçleri Küresel Tedarik Zinciri Forumu tedarik zinciri yönetimini oluşturan süreçleri sekiz bölüme ayırmıştır. Bu süreçler (Croxton vd., 2001: 13) aşağıda maddeler halinde sıralanmış olup devamında detaylı bir şekilde açıklanmıştır. 19 1. Müşteri İlişkileri Yönetimi 2. Müşteri Hizmet Yönetimi 3. Talep Yönetimi 4. Sipariş İşleme 5. Üretim Akış Yönetimi 6. Tedarikçi İlişkileri Yönetimi 7. Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme 8. İade Yönetimi (Dönüşler)’dir. 1.7.1. Müşteri İlişkileri Yönetimi Müşteri ilişkileri, kuruluş ile müşteri arasında kurulan, satış öncesi ve satış sonrası tüm eylemleri kapsayan, karşılıklı yararı ve ihtiyaç tatminini içeren bir süreçtir (Odabaşı, 2000: 3). Bir başka ifadeyle, müşteri ilişkileri yönetimi, pazarlama anlayışının günümüzde ulaştığı noktayı göstermekte ve müşteri odaklı pazarlama anlayışından çok farklı özellikler taşımaktadır. Müşteri odaklı pazarlama anlayışında, kitlesel üretimin etkisiyle pazar payını artırmak önemli iken, müşteri ilişkileri yönetimin de pazar payı yerini müşteri payını artırmaya bırakmaktadır. Müşteri payı aynı müşteriye birden fazla ürün satabilmeyi ve müşteriyi aktif ve sadık bir müşteriye dönüştürmeyi amaçlamaktadır (Kırım, 2001: 51-54). Müşteri ilişkileri yönetimi, merkezli stratejiler ile bu stratejileri destekleyebilecek satış ve pazarlamayla beraber, müşteri hizmetleri, muhasebe, üretim ve lojistik gibi yeni fonksiyonları kapsayan ve bu yeni fonksiyonlardan etkilenecek herkes için tüm iş süreçlerinin yeniden düzenlenmesini içeren ve bunları gerçekleştirirken de teknolojiden yararlanan bir yönetim stratejisidir (Kırım, 2001: 148). Müşteri ilişkileri yönetimi, işletmelerin kanal üyeleriyle geliştirdikleri yakın ilişkileriyle birbirlerini daha iyi tanıyarak, birbirlerine daha çok destek olabileceklerini ve sağlıklı, uzun vadeli ilişkiler geliştirebileceklerini ifade etmektedir. Dolayısıyla, kurulacak olan ilişkilerle kanal üyeleri arasındaki fikir alışverişi daha iyi yapılabilecek ve geleceğe yönelik yapılacak çalışmalar konusunda iş birliğine gidilerek daha etkili çalışmalar gerçekleştirebilecektir. Kanal üyeleri arasındaki herhangi bir sorun söz konusu olduğunda, kurulan yakın ve iyi iletişim 20 sonucunda sorunlar daha çabuk çözülebilecektir. Aracıların, müşterilerle uzun vadeli ilişkiler geliştirmesi de son derece önemlidir. Müşteriyle kurulan yakın ilişki sayesinde, onların istek ve ihtiyaçları daha iyi belirlenecek, satışların arttırılmasında ve maliyetlerin azaltılmasında çeşitli katkılar sağlanabilecektir (Hartley ve Starkey, 1996; Akgemci ve Güleş, 2009: 100). 1.7.2. Müşteri Hizmetleri Yönetimi Müşteri hizmetleri yönetimi, işletmenin müşteri ile yüz yüze olduğu bir süreçtir. Bu süreç, ürünün elde edilebilirliği, yükleme zamanı ve siparişin durumu gibi konularda müşterileri bilgilendirmede birincil bilgi kaynağı olma hizmetini sağlamaktadır. Müşteriye sağlanan tam zamanlı gerçek bilgiler, işletmenin üretim ve lojistik gibi süreçleri ile ortak bağlantılarla oluşturulan ara yüzler sayesinde sağlanmaktadır. Aynı zamanda müşteri hizmet yönetimi müşterilerle yapılan ürün ve hizmet anlaşmalarının yürütülmesinden sorumludur (Özdemir, 2004: 92). Müşteri hizmetleri konusunda firmalarca alınan üç temel karar bulunmaktadır. Söz konusu bu temel karalar; müşteri hizmetlerine hangi ürünün dahil edileceği, hizmet düzeyinin ne olacağı ve müşteri hizmetlerinin ne şekilde sunulacağıdır (Tek, 1999: 654). Müşteri hizmetlerini aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (Gattorna ve Walters, 1996: 47): • Teslim sıklığı, • Sipariş çevrim zamanı, • Teslimde inanılırlık, • Yeniden tazelemedeki esneklik, • Sipariş karşılama doğruluğu, • Dokümantasyon doğruluğu, • Dokümantasyonun organizasyonel gereksinimlere uygunluğu, • Tedarikin sürekliliği, • Tedarik ile ilgili problemlerdeki şikayetler ve danışma imkanı, • İşletmenin satış, teknik ve servisindeki kalite. 21 1.7.3. Talep Yönetimi Talep yönetimi süreci, müşterilerin ihtiyaçları ile firmanın arz imkanlarını dengelemeye çalışmaktadır. Ayrıca talep tahmini ve bu tahminle üretim, satın alma ve dağıtımı uyumlaştırmayı kapsamaktadır. Bu süreç aynı zamanda faaliyetlerin durduğu beklenmedik durumlara dönük alternatif planlar geliştirmek ve bu planları yönetmekle de ilgilenmektedir (Özdemir, 2004: 92). Talep tahmininde kullanılan veriler mamul ve hizmete olan talebin belirli zaman aralıklarında gözlenmesi sonucunda elde edilir. Tahmin, geçmişin geleceğe yansıması şeklinde de düşünülebilir. Basit ve istatistiksel olarak kararlı durumlarda geçmiş veriler doğrudan doğruya değerlendirilip, geleceğe dönük tahminler kolaylıkla yapılabilir (Acar, 1998; Güleş vd., 2010: 55). Daha kompleks sistemler ve daha ayrıntılı çözümler için ise farklı paket programların talep tahmini için geliştirilmiş modülleri kullanılabilmektedir. Bu modüller tahmin edilecek unsurlar için hangi istatistiksel araçların uygun olacağını kendisi seçebilmekte, farklı senaryolarla tahminleri değerlendirebilmektedir (Güleş vd., 2012: 55). 1.7.4. Sipariş İşleme Tedarik zinciri yönetiminde siparişlerin karşılanması oldukça önemlidir. Tedarik zincirini harekete geçiren müşteri siparişleridir. Müşteri siparişlerinin etkili bir şekilde karşılanması müşteri hizmeti sağlamanın ilk adımıdır. Ancak, sipariş karşılama süreci sadece siparişleri karşılamak olarak algılanmamalıdır. Aynı zamanda, işletmenin, müşteri ihtiyaçlarını en üst düzeyde karşılarken, toplam sipariş teslimi maliyetlerini de en aza indirebilecek bir ağ kurulmasını da içermektedir. Sipariş işlemenin amacı, tedarikçiden işletmeye ve daha sonra da pazar bölümlerine doğru tam bir sürecin geliştirilmesidir (Lambert ve Stock, 2001: 10). Etkin bir tedarik zinciri yönetiminin kilit konulardan biri sipariş işleme bazında müşteri beklentilerinin karşılanması olarak karşımıza çıkmaktadır. Etkin sipariş işleme işletmenin üretim, lojistik ve pazarlama planlarının entegrasyonunu gerektirmektedir. Bu bağlamda işletme, müşteri beklentilerini karşılamak ve 22 müşterilere toplam ulaştırma maliyetini azaltmak için tedarik zincirinin kilit üyeleri ile ortaklık geliştirmelidir (Croxton vd., 2001: 20). 1.7.5. Üretim Akış Yönetimi Üreticilerin tedarik zinciri içerisindeki rolleri tüm zincirin verimliliği açısından hayati öneme sahiptir. Çünkü tedarikçilerle olduğu kadar, müşterilerle de aralarında direk ilişki kurabilmeleri ve tüm arabirimleri verimli bir şekilde yönetebilmeleri gerekmektedir (Lee ve Kincade, 2003). Üretim akış yönetimi süreci, ürünleri yapmak ve hedef pazara en iyi hizmet edecek şekilde gerekli olan üretim esnekliğini tesis etmekle ilgilenmektedir. Üretim akış yönetimi süreci, üretim faaliyetleri ve ürünün elde edilmesi, esnekliğin uygulaması ve yönetilmesi ile ilgili ürün akış yönetimi için gerekli olan bütün faaliyetleri kapsamaktadır (Özdemir, 2004: 93). 1.7.6. Tedarikçi İlişkileri Yönetimi Tedarikçi İlişkileri Yönetimi, firmanın tedarikçileri ile nasıl ilişkiler geliştireceğini tanımlayan bir süreçtir. İsminden de anlaşılacağı üzere bu süreç müşteri ilişkileri yönetiminin bir yansımasıdır. Firmaların müşterileri ile olan ilişkilerini geliştirmeleri gibi tedarikçileri ile olan ilişkilerini de geliştirmesi gerekir. Bu süreçte firma, tedarikçilerinden önemli gördüğü bir alt grup ile ileri derecede yakın bir ilişki içine girmeli ve diğerleri ile daha sıradan bir ilişki sürdürmelidir. Her bir tedarikçi ile ilişkinin kurallarının tanımlandığı bir ürün ve hizmet anlaşması yapılmalıdır. Tedarikçilerin yapılan bu anlaşmaya uymaları zorunlu olmalıdır. Bu süreci yöneten tedarikçi ilişkileri yönetimi bu ürün ve hizmet anlaşmasının tanımlanması ve yürütülmesinden sorumludur (Özdemir, 2004: 93). Günümüzün en başarılı üreticileri, tedarik zinciri içerisinde gerçek zamanlı bilginin yukarı-aşağı anında akışına izin vererek, tedarikçileriyle sıkı ilişkiler içinde bulunmaktadırlar. Bunun sonuçları, iyi koordine edilmiş envanter hareketleri, istenilen yere, istenilen zamanda seri ve güvenilir teslimi gerçekleştirilen ürünler, 23 kısa sürelerde yüksek yanıt verilen siparişler ve geliştirilmiş işletme performansı olarak karşımıza çıkmaktadır (Sanders, 2005: 6). 1.7.7. Ürün Geliştirme ve Ticarileştirme Ürün geliştirme süreci firmanın başarısını sürdürebilmesi için kritik öneme sahiptir. Yeni ürünleri hızla geliştirip etkin bir yolla onları pazara sunmak işletme başarısının en önemli bileşenidir. Bu sürecin kritik amacı pazara zamanında girmektir. Tedarik zinciri yönetimi, pazara yeni ürünü sunma süresini azaltmak amacıyla ürün geliştirme sürecine müşterilerin ve tedarikçilerin de dahil edilmesini kapsamaktadır. Ürün yaşam eğrilerinin kısa olması nedeni ile firmaların rekabetçi kalabilmeleri için doğru ürünleri geliştirmeleri ve kısa zaman dilimleri içinde başarıyla pazara sunmaları gerekmektedir (Özdemir, 2004: 93). Ürün geliştirme ve ticarileştirme süreci yöneticileri aşağıdaki unsurlara dikkat etmelidir (Lambert ve Stock, 2001: 11): • Belirlenebilen ve belirlenememiş müşteri ihtiyaçlarını belirlemek için sürekli müşteri ilişkileri yönetimi ile birlikte hareket edilmelidir, • Tedarikçi ilişkileri yönetimi, süreçler ile materyallerin ve tedarikçilerin seçimi için entegre olmalıdır, • Üretim akışı süreçleri ile ürün pazar kombinasyonunu sağlamak için en iyi tedarik zinciri akışı sağlanmalıdır. 1.7.8. İade Yönetimi (Dönüşler) Etkili iade yönetimi, tedarik zinciri yönetiminin önemli bileşenlerinden birisidir. Bu süreci iyi uygulayan işletmeler sürekli bir rekabet avantajı kazanma şansına sahip olacaklardır (Lambert ve Stock, 2001: 11). Birçok işletme yönetimi, iade ürünlerin yönetimi sürecinin önemsiz olduğuna inandığı için bu süreci göz ardı etmektedir. Ancak bu süreç işletmelere sürdürülebilir rekabet avantajı sağlamada yardımcı olmaktadır. İade ürünlerin etkin yönetim süreci, işletmelere üretkenlik artışı fırsatlarını vermekle birlikte ve atılım projelerini belirlemesinde yardımcı olmaktadır (Croxton vd., 2001: 28). Dolayısıyla etkin bir iade yönetimi süreci, işletmelere 24 verimliliklerini artırma yollarını bulmalarında ve projelerini gerçekleştirmelerinde yardımcı olabilmektedir. İade yönetimi, iadeler, ters lojistik gibi işletmeler içerisinde ve arasındaki faaliyetleri ifade etmektedir (Giuntini, 2001: 3). İade yönetimi (dönüşler) ile ilgili süreç, literatürde “tersine lojistik” (Karaçay, 2005: 318) olarak yer almaktadır. Bu bağlamda tersine lojistikle ilgili ifadelere aşağıda yer verilecektir. 1.8. Ters Tedarik Zinciri Yönetimi Günümüzde çevre kirliliğindeki artış ve bunun olumsuz etkilerinin görülmeye başlanmasıyla birlikte toplumun tüm kesimlerinde çevreye karşı yükselen bir duyarlılık söz konusudur. Tüketiciler başta olmak üzere devletler, resmi kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri her geçen gün, işletmelere çevreyi korumaya yönelik daha ağır yaptırımların uygulanması için baskılarını artırmaktadır. Ayrıca, hammadde ve malzemelerin doğada azalması ve fiyatlarındaki artış da işletmeleri kullanılmış malzeme ve mamulleri geri kazanmaya zorlamaktadır (Güleş vd., 2012: 105). Lojistik faaliyetlere üçüncü bir boyut ekleyen tersine lojistik, son müşteriden satıcıya veya hizmet sağlayıcıya geri gelen ürünlerin hareketi, depolanması ve elleçlenmesidir. Bu bağlamda tersine lojistik, tüketici pazarında veya örgütsel pazardaki işe yaramayan ürünlerin geri dönüşümü ve doğaya zarar vermemesi için parçalara ayrılması ile yeniden üretim ortamına sokularak işlem görmesi süreçlerini de kapsamaktadır (Keskin, 2008: 39). 1.8.1. Tersine Lojistik Kavram ve Kapsamı Geleneksel tedarik zinciri, müşterilerden gelen talep doğrultusunda malzemelerin ve ürünlerin tedarikçilerden, üreticilere, üreticilerden dağıtıcılara ve dağıtıcılardan da son müşterilere doğru akışını izleyen faaliyetler kümesi şeklinde ifade edilebilmektedir (Yüksel, 2006: 1). Tedarik zinciri yönetimi, son 15-20 yıldır iş ve akademik çevreden büyük ilgi görmüştür ve bununla birlikte bu ilgide odak noktası çoğu zaman ileri yönlü tedarik zinciri olmuştur. Bunun temelinde ise ileri yönlü tedarik zincirinin işletmelerin 25 rekabet üstünlüğü elde etmelerinde önemli bir araç olarak görülmesi ve aksine tersine tedarik zincirinin atık toplamak ve bir maliyet unsuru olarak kabul edilmesinin bulunduğu söylenebilmektedir. Bununla birlikte her ne kadar TZY’nin esasını bilginin, paranın, parçaların ve bitmiş mamulün tedarikçiden son tüketiciye doğru hareketi oluştursa da günümüzde sadece ileriye doğru hareket istenilen sonuçları tam olarak elde etmede yetersiz kalabilmektedir. Nitekim şiddetlenen küresel rekabetin işletmelerin çevreye karşı duyarlılıklarını arttırmalarına neden olmasıyla bu görünüm daha net olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. İşletmelerin çevreyle ilgili davranışlarının müşterilerin satın alma kararları üzerinde etkili olması ters TZY’nin gelişmesine ve günümüzde işletmelerin kendi içinde geri dönüş programları geliştirmesine ve stratejik bir araç olarak kullanılmasına yol açmaktadır (Güleş vd., 2012: 106). Ters tedarik zinciri faaliyetlerinin tersine lojistik olarak literatürde yer aldığı görülmekle birlikte ters tedarik zincirinin kapsadığı en geniş alan olan tersine lojistik kavramı çoğunlukla ters tedarik zinciri yönetimi yerine kullanılmaktadır (Güleş vd., 2012: 107). Bu bağlamda bu çalışmada ters tedarik zinciri yönetimi yerine tersine lojistik kavramı kullanılacaktır. Tersine lojistikle ilgili literatürde çeşitli tanımlamalara rastlamak mümkündür ve aşağıda farklı yazarların tersine lojistik tanımlamalarına yer verilmiştir. Tedarik Zinciri Yönetimi Profesyonelleri Derneği tersine lojistiği, planlama, uygulama, kontrol, hammaddenin maliyet etkisi, envanter süreçleri, nihai ürünler ve ilgili bilgilerin tüketim noktasından başlangıç noktasına tekrar değer kazanma ve uygun bir şekilde elden çıkarma amacıyla akış süreci şeklinde tanımlamaktır (Uslu ve Akçadağ, 2012: 153). Tersine lojistik genellikle lojistiğin geri dönüşüm, atıkların imhası ve zararlı maddelerin yönetimi konuları ile ilgili olan görevlerini belirtmede kullanılırken, daha geniş bir bakış açısı ise kaynak kısıtlaması, geri dönüşüm, değiştirme, malzemenin yeniden kullanılması ve imha edilmesi sırasında gerçekleşen lojistik işlemleri ile ilgili konuları kapsamaktadır (Salema vd., 2007). 26 Tersine lojistik, ortak bilgi akışının ve geri dönecek ürünlerin akışının etkili biçimde nasıl yönetileceği ile ilgili bir kavramdır (Cheng ve Lee, 2010: 1111). Tersine lojistik, kullanılmış ürünlerin son kullanıcıdan üreticiye doğru fiziksel olarak taşınmasıdır (Jayaraman vd., 1997: 2). Tersine lojistik, kullanıcıya gerekmeyen kullanılmış üründen, pazarda yeniden kullanılabilen ürüne kadar tüm lojistik aktivitelerini kapsayan bir süreçtir (Fleischmann, 1997: 2). Tersine lojistik, ürün veya ambalaj malzemelerinden kaynaklanan zararlı veya zararsız atıkların azaltılmasını, yönetilmesini ve bertaraf edilme süreçlerini içeren lojistik faaliyet ve becerilerdir (Kroon ve Vrijens, 1995). Daha genel bir ifade ile tersine lojistik, geri dönüşüm süreci (Krumiede ve Sheu, 2002: 326) olarak ifade edilebilir. Tersine lojistik çevresel, ekonomik ve müşteri hizmeti gibi gerekçelerle birlikte ürün veya ekipmanların yeniden kullanım, geri kazanım ve geri dönüşüm için son kullanıcısından lojistik ağına geriye doğru akış sürecidir (Bostel vd., 2005). Tersine lojistik, ürünlerin ve materyallerin yeniden kullanımı için yapılan tüm işlemleri kapsamaktadır (Daher vd., 2006: 5 ). Bu bağlamda tersine lojistik, yeniden üretim, yok etme veya kaynakları etkin kullanmak üzere ürün ya da parçaların akışını yönetmek için tasarlanmış olan tedarik zincirini içermektedir (Rogers ve Lembke, 2006: 3). Tersine lojistik faaliyetinde, kullanım fonksiyonunu tamamlamış ürünler veya parçalar, birden fazla kaynaktan tek bir üretim merkezine gelmektedir ve süreç geriye doğru dağıtım yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmektedir (Gürler, 2010: 51). Yeniden üretim faaliyetleri kapsamında ele alındığında ise kullanılmış ürünler ve parçaları tüketicilerden toplamak suretiyle yeniden üretimin gerçekleştirildiği merkezlere geri getirme işlemi tersine lojistik olarak ifade edilmektedir (Ferrer ve Whybark, 2000: 2). 27 Yapılan bu tanımlara göre tersine lojistik süreci, kullanılmış ürünün son kullanıcıdan üreticiye doğru fiziksel olarak taşınmasının içeren bir süreç olarak karşımıza çıkmaktadır ve sonraki adımı üretici işletmeye geri dönmüş ürünün yeniden kullanılabilir ürün haline dönüştürülmesi süreci olarak açıklanabilmektedir. Tersine lojistik, kapalı çevrim tedarik zincirinin parçasıdır. Bir tersine lojistik sistemi, yeniden üretim, geri dönüşüm ya da elden çıkarma işlemlerinden elde edilen ürün veya parçaların akışının etkili bir biçimde yönetilmesi ve kaynakların etkin bir biçimde kullanılması için tasarlanan bir tedarik zinciri olarak tanımlanmaktadır. Bu sistem tedarik zinciri üyeleri arasında malların ve malzemelerin ters yönde dağıtımı içermektedir (Gürler, 2010: 53). Bu tanımlardan hareketle tersine lojistik kavramı genel olarak, “değerin geri kazanılması veya uygun şekilde yok edilmesi için ürünün ve bilginin tüketim noktasından orijin noktasına doğru akışının etkinleştirilmesi için yapılan planlama, uygulama ve kontrol aktiviteleri” olarak tanımlanabilmektedir (Nakiboğlu, 2007: 183). 1.8.2. Tersine Lojistiğin Önemi Ürün ve materyallerin yeniden kullanılması yeni bir durum olarak değerlendirilmemektedir. Metal, hurda toplama, atık kağıt dönüşümü, cam şişeler için depozito uygulamaları uzun zamandır yapılmaktadır. Bu örneklerde kullanılan ürünlerin geri alınması yok edilmesine kıyasla ekonomik olarak daha avantajlıdır. Son yıllarda çevresel kaygılarda yeniden kullanıma olan ilgiyi artırmıştır (Karaçay, 2005:319). Dolayısıyla tersine lojistik, firmaların çevresel açıdan daha etkin olmalarını sağlayan bir süreçtir (Nakıboğlu, 2007: 181). Tersine lojistik, yoğun rekabetin yaşandığı ve düşük kar marjları ile çalışılan sektörlerde önemli bir rekabet avantajı sunmaktadır (Dowlatshahi, 2000: 144). Dolayısıyla işletmeler, tersine lojistik süreçleri sayesinde iade edilen ürünlerin yeniden kullanımını sağlayarak, tüketim miktarını azaltmada daha çevreci ve etkin olmaktadırlar (Jayaraman vd., 2003: 128). 28 Günümüzde tersine lojistiğin öneminin artması iki gelişme ile yakından ilişkilidir. Bunlardan birincisi, satılamayan ürünlerin üretici işletmelere geri gönderilmesini sağlayan perakendeciler ile üretici işletmeler arasında ve müşterilerin de hatalı ürünleri geri gönderebilmelerini sağlayan müşteriler ile üretici işletmeler arasında yapılan anlaşmalardır. Günümüzde müşterilerin satın aldıkları ürünleri geri getirebilme ve hatalı ürünlerden dolayı ürünlerden dolayı ödedikleri parayı geri alabilme olanakları yaygınlaşmaktadır. Perakendecilerde aşırı stokları üretici işletmeye geri gönderebilme hakkına, geçmişe göre, daha çok sahiptirler. İkinci gelişme incelendiğinde ise üretici işletmelerin, ürün yaşam sürecinin sonunda uygulanacak faaliyetlere ilişkin artan sorumlulukları olduğu görülmektedir. Birçok ülkede üretici işletmelere müşterilerin kullanımı sonunda ürünlerin geriye alma ve tekrar kazanma sorumluluğu da verilmektedir. İşletmeler de, kullanılan ürünlerden yeniden değer elde etmenin karlı bir faaliyet olduğunu görmeye başlamışlardır (Fleishchmann vd., 2004; Yüksel, 2006: 1). Günümüzde geri dönen ürünlere büyük önem verilmekte ve hayat evrimini tamamlamış ürünler için imalatçılara sorumluluk yüklenmektedir. Atık arazilerinin kapasitelerinin gün geçtikçe daralması atıkların azaltılmasını firmalar açısından önemli ilgi alanı haline getirmiştir (Demirel ve Gökçen, 2008: 904). Geri kazanım faaliyetlerinin önem kazanmasında artan çevresel endişeler, yasal yaptırımlar ve ekonomik teşviklerde etkili olmuştur (Francasa ve Minner, 2009: 757). Bu bağlamda müşteri memnuniyeti açısından önemli bir kavram olarak kabul gören tersine lojistik, tüketici pazarındaki veya örgütsel pazarlardaki kullanılmayan, işe yaramayan ürünlerin geri dönüşümünü sağlamaktadır. Dolayısıyla doğaya zarar vermeyen bu atıl durumdaki ürünler, yeniden üretim ortamına alınarak tekrar değerlendirilmektedirler (Derinalp, 2007: 14). Artan tüketici bilinci ile birlikte hükümetler tarafından uygulanan yeşil kanunların, ürünlerin geri getirmelerini zorlamalarına paralel olarak gelişentersine lojistik, üreticilerin maliyetlerini daha düşük sermaye kullanarak azaltmak istemelerinin bir sonucu olarak kalitelerini yükseltme, yeniden üretme, tamir etme vb. işlemlerden dolayı daha çekici hale gelmektedir (Blumberg, 2005: 22). 29 Tersine akış sürecinde amaç, geri dönecek ürünlerden maksimum seviyede yarar sağlamak veya uygun bir şekilde yok edilmesini sağlamaktır (Horvath vd., 2005: 192). Bu bağlamda etkin bir tersine lojistik faaliyeti, ürünlerin geri dönüşümlerinden maksimum değer hedeflemesi ya da uygun şekilde imhalarının sağlanarak, materyallerin tüketicilerden üreticilere akışı üzerine yoğunlaşmaktadır (Autry, 2005: 749-750). İşletmelerin tersine lojistik sistemlerine ciddi yatırımlar yaptıkları görülmektedir. Bu geri dönüş sistemlerine yapılan yatırımlar işletmelerin gelecek yıllarda karlılıklarını artıracaktır (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 27). Bir başka ifade ile tersine lojistik sisteminin doğru bir şekilde düzenlenmesi ve yönetilmesiyle birlikte işletmeler, müşteri memnuniyetini sağlayarak, maliyetlerini azaltmakta ve karlılıklarını artırmaktadırlar (Du ve Evans, 2008). Yukarıdaki açıklamalardan hareketle tersine lojistik temel olarak, işletmelere aşağıdaki faydaları sağladığı için önem arz etmektedir (Nakiboğlu, 2007: 185): Değer geri kazanımı: İlk üretimi esnasında katma değer katılmış ürün, malzeme ve parçada olan ve ürünün yeniden değerlendirilmemesi durumunda yok olacak değerin tekrar kazanılması, Kar maksimizasyonu: Ürün geri kazanımı ile hammadde, isçilik, enerji vb. maliyetlerin azaltımı sayesinde, Çevresel yükümlülüklerin yerine getirilmesi: Atık geri dönüşümü, zararlı madde yönetimi vb. biçimlerde. Müşteri ilişkileri yönetiminde gelişme: Satış sonrası hizmette iyileşme, müşteriye geri alım garantisi verebilme vb. girişimlerle müşteri ilişkilerini geliştirmedir. 1.8.3. İleri Lojistik ve Tersine Lojistik Arasındaki Faklılıklar Tersine lojistik ve ileri lojistik arasında bazı önemli farklılıklar bulunmaktadır. Şekil 1.2 her iki dağıtımda olası akışları en basit şekli ile ifade ettiği görülmektedir. Etkin bir dağıtım ağının oluşturulabilmesi için aşağıda tanımlanan belirli bazı 30 özelliklerin değerlendirilmesi gerekmektedir (Fleischmann vd., 1997; Karaçay, 2005: 323): Şekil 1.2. Tersine Dağıtım ve İleri Dağıtım Arasındaki İlişki Kaynak: Fleischmann vd., 1997; Karaçay, 2005: 323. Tersine lojistik ve ileri lojistik arasındaki en önemli farklılık; ileri lojistikte yeni bir mamulün üretimi ve dağıtımı söz konusu iken, tersine lojistikte kullanılmış mamullerin ayrıştırma, geri dönüşüm, geri kazanım ve yeniden üretim gibi çeşitli aşamalar sonrası dağıtımı söz konusudur (Güleş vd, 2010:107). Aşağıda Tablo 1.2’de tersine lojistik ve ileri lojistik ile ilgili farklılıklara yer verilmiştir (www.rlec.org; Güleş vd., 2010: 108). 31 Tablo 1.2. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar İleri lojistik Tahmin yapma nispeten kolaydır Bir noktadan çok sayıda noktaya dağıtım vardır Tek tip ürün kalitesi söz konusudur Tek tip ürün paketlemesi söz konusudur Tersine lojistik Tahmin yapmak nispeten daha zordur Çok noktadan bir noktaya dağıtım söz konusudur Tek tip ürün kalitesinden söz edilemez Tek tip ürün paketlemesi söz konusu değildir Rota bellidir Rota belli değildir Fiyatlandırma nispeten tek tiptir Fiyatlandırma çok sayıda unsura bağlıdır Dağıtım maliyetleri kolay tespit Dağıtım maliyetlerini belirlemek kolay edilebilir değildir Stok yönetimi önemlidir ve stok kontrol Stok yönetimi tutarlı değildir uygulamaları tutarlıdır Ürün hayat seyri yönetilebilir Ürün hayat seyri ile ilgili konular karmaşıktır Pazarlama gayretleri başarıyla Pazarlama faaliyetleri ile ilgili konular uygulanabilir karmaşıktır Süreçler şeffaftır Süreçler daha az şeffaftır Kaynak: www.rlec.org; Güleş vd., 2010: 108. Sarkis vd. (1995), tersine lojistiği ileri tedarik zincirinden ayıran üç önemli özellik ortaya koymaktadır (Jayaraman vd., 2003: 130): Birçok lojistik sistemi, ürünlerin tersine kanalda hareketine uygun olarak donatılmamıştır, Tersine dağıtım maliyeti, orijinal ürünü üreticiden tüketiciye ulaştırma maliyetinden daha yüksek olabilmektedir, Geri dönen ürünler genellikle ileri kanaldaki ürünlerle aynı şekilde taşınıp, depolanamamaktadır. Min ve Ko (2008) tarafından yapılan bir diğer farklılık analizi incelendiğinde ise söz konusu farklılıkların miktar, bilgi izleme, sipariş çevrim süresi, ürün değeri, envanter kontrolü, öncelik, maliyet unsurları, ürün akışı, dağıtım kanalları yönünde olduğu görülmektedir. İleri lojistik ve tersine lojistik arasındaki farklılıklar aşağıda Tablo 1.3’de gösterilmektedir (Min ve Ko, 2008: 36): 32 Tablo 1.3. İleri ve Tersine Lojistik Arasındaki Farklar Tersine Lojistik Küçük miktarlar Miktar Bilgi İzleme Sipariş Çevrim Süresi Ürün Değeri Envanter Kontrolü Öncelik Maliyet Unsurları Ürün Akışı Dağıtım Kanalları Öğeleri izlemek için otomatik ve manuel (elle) bilgi sistemleri kullanılmaktadır Orta ve uzun vadeli Ürün değerini makul ölçüde düşürmektedir Odaklanılmamıştır Düşük Daha örtülü Çift yönlü Daha karmaşık ve farklı İleriye Lojistik Standartlaştırılmış ürünlerden büyük miktarlar Otomatik ve bilgi sistemleri kullanılmaktadır Kısa Yüksek ürün değeri Odaklanmıştır Yüksek Daha şeffaf Tek yönlü Daha az karmaşık Kaynak: Min ve Ko, 2008: 177. İleri lojistikte “nerede üretelim”, “nerede ve nasıl stoklayalım”, “müşterilere ürünleri nasıl dağıtalım” soruları doğrultusunda hareket edilmektedir. Bununla birlikte tersine lojistikte “kullanıcıdan ürünleri nasıl toplayalım”, “test/ayıklama/sınıflandırmayı nerede yapalım”, “toplanan ürünleri yeniden nerede işleyelim”, “geri kazanılmış ürünleri yeni müşterilere nasıl dağıtalım” gibi sorulara cevap aranmaktadır (Hezer, 2011). 1.8.4. Tersine Lojistik ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi Sürdürülebilir gelişme kavramı ışığında üreticiler, müşteri ihtiyaçlarını daha az enerji ve materyal kullanarak tatmin etmek durumundadır. Buna ulaşmanın yollarından birisi de ürünün parçalarından bir kısmının veya tamamının tekrar kullanımını sağlamak ve ürünü yeniden kazanmaktır. Bu sayede, materyallerin sadece üreticiden tüketiciye giden doğrusal bir yol izlemesi değil, tüketiciden üreticiye doğru olan bir yolu da kat ederek, döngüyü tamamlaması söz konusu olacaktır. Ürünün döngüyü tamamlaması, yani kapalı çevrimli tedarik zinciri kavramı, tersine lojistik başlığı altında, işletmelerin anahtar süreçlerinden biri haline gelmektedir (Nakiboğlu, 2007: 183) 33 Tersine lojistik, ters ve kapalı döngü tedarik zincirinde, kullanılmış ürünlerin tüketim noktasından üretim noktasına tekrar değer elde etme veya düzgün bir şekilde elden çıkarma amacıyla verimli ve maliyet avantajlı akışını planlama, yürütme ve kontrol etme işlemleri için uygulanmaktadır (Şengül, 2010: 10). Kapalı döngü tedarik zinciri, ileri yönlü tedarik zincirinden farklı olarak geri dönüş ve iade süreçlerini içermektedir. Bununla birlikte kapalı döngü tedarik zinciri yönetiminin, tüm tedarik zincirinin bütünleşmesi sayesinde tedarik zincirine fazladan değer kazandırmayı amaçladığı görülmektedir (Özkır, 2009: 17). İleri ve tersine lojistik ağlarının entegre bir şekilde yürütüldüğü yapılar kapalı döngü tedarik zinciri olarak adlandırılmaktadır. Burada tersine lojistik, ileri doğru ve ucu açık tedarik zincirini, sürece dahil ettiği yeniden kullanma, yeniden üretme ve/veya malzemelerin başka malzemelere veya pazar değerine sahip başka ürünlere dönüşümü işlemiyle kapalı bir çevrim haline getirmektedir. Burada temel amaç, enerji, emisyonlar, kimyasallar, katı atıklar gibi her türlü atıkların çevreye olan olumsuz etkilerinden tedarik zinciri sürecini arındırmaktır (Büyüközkan ve Vardaroğlu, 2011). Tüm kapalı döngü tedarik zincirleri birbirine benzememekle birlikte, kapalı döngü tedarik zincirlerinde, ileri tedarik zincirlerine ek olarak aşağıdaki faaliyetler bulunmaktadır (Guide ve Wassenhove, 2001; Yüksel, 2006: 5): Ürünlerin toplanması: Son kullanıcılardan ürünlerin elde edilmesi için gerekli olan faaliyetler, Tersine lojistik: Ürünlerin, kullanım noktalarından, ürünlere uygulanacak işlemlerin tespit edildiği noktalara hareketleri için gerekli olan faaliyetler, Muayene, sınıflama ve mevcut durumun belirlenmesi: Ürünlerin mevcut durumunun ve en ekonomik alternatifinin belirlenmesi, Tekrar kazanım: Belirlenen alternatifin uygulanması için gerekli olan faaliyetler, Dağıtım ve pazarlama: Tekrar kazanılan ürünler için pazarlar yaratmak ve mevcut pazarları genişletmek ve tekrar kazanılan ürünleri dağıtmak için gerekli olan faaliyetlerdir. 34 1.8.5. Tersine Lojistikte Mamul Geri Dönüş Sebepleri Üretilen mamullerin bir bölümü tedarik zincirinin herhangi bir aşamasında üretim kaynağına geri dönebilir. Üretim aşamasında meydana gelen herhangi bir hatalı mamulün tekrar üretilmek ya da tamir edilmek üzere geri döndüğü bilinir bir durumdur. Bazen de üretim hataları, mamul fabrikadan çıktıktan sonra tedarik zincirinin herhangi bir aşamasında fark edilmekte bu da mamullerin geri çağrılmalarına neden olmaktadır (Güleş vd., 2010:111). Ürün, bileşen, ekipman ve materyaller, aşağıda belirtilen sebeplerle tedarik zincirinde tersine lojistiğe konu olabilmektedirler (Brito ve Dekker, 2002; Nakiboğlu, 2008: 2): Üretim dönüşleri: Yeterli olmayan kalite, üretim sonucu artan ürünler gibi sebeplerden dolayı geri dönüşler, Ürün geri çağırma: Bazen hatalı ürünler ancak ürün tedarik zincirine girdikten sonra fark edilebilir ve zincirden geri çağrılabilir, Ticari dönüşler: Bazı ticari anlaşmalara dayalı geri gönderimler veya zamanlama ve ürün kalitesi açısından talep ve tedariğin eşleşmemesi durumunda oluşan dönüşler, Garanti ve servis dönüşleri: Garanti kapsamında ürünler tamir veya eşdeğeri ile değiştirilmek üzere geri dönüşler, Kullanım sonu ve ömür sonu dönüşleri: Ürünün kullanım veya ömrü sonunda yeniden üretim, geri dönüşüm veya uygun şekilde yok etme amacı ile oluşan dönüşler. Mamullerin ürünlerin temel geri dönüş nedenleri Tablo 1.4’te sunulmuştur. 35 Tablo 1.4. Ürünlerin Geri Dönüş Nedenleri Tamir/Bakım Zarar Görmüş/Kusurlu Kontrata Dayalı Anlaşmalar Diğer Fabrika tamiri-Tamir için fabrikaya dönme Servis/Bakım Satış acentesinin hatalı sipariş emri Müşterinin hatalı siparişi-Yanlış ürünün sipariş edilmesi Kayıt hatası-Sistem sürecinin hatası Yükleme hatası-Sipariş edilen parçaların yüklenmesinin unutulması Miktar hatası Çift yükleme Müşterinin iki kere sipariş vermesi Siparişin verilmemesi Eksik parça Görünüşün zarar görmesi Varış noktasında ölü ürünün çalışmaması Zarar görmüş- işlevini tam olarak yerine getirmemesi Stok fazlası-Elde fazla stok bulunması Stokları ayarlama-Stok rotasyonu Eski- Tarihi geçmiş olması Navlun talebi- Yükleme esnasında zarar görmesi Çok çeşitli Kaynak: Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 48. Tablo 1.5’te mamullerin geri dönüş nedenleri geri dönüş kaynaklarına ve nedenlerine göre sıralanmaktadır. 36 Tablo 1.5. Kaynağa Göre Geri Dönüş Nedenleri Kaynak Müşteri Perakendeci Sebep Ürün müşteri ihtiyaçlarını karşılamıyor Müşteri ürünü tam olarak nasıl kullanacağını anlayamadı Ürün arızalı Müşteri geri dönüş politikasını kötüye kullanıyor Ürünün son kullanım tarihi geçmiş Mevsimlik ürün Ürünün yeni versiyonu pazara sürüldü Perakende stoku aşırı yüksek (fazla stok, satışların geri dönüşü, stokların yavaş eritilmesi) Ürüne son verilmesi Perakendecilerin işi bırakması Kaynak: Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 74. Tablo 1.4 ve Tablo 1.5 incelendiğinde geri dönüşlerin, ürünün henüz müşteriye ulaşmadan dağıtım kanalında gelişen bir hasar ya da kalitesinde tespit edilen bir noksanlıktan dolayı ürünün geri çağrılmasından, bayilerdeki aşırı stok yığılmasına kadar bir takım nedenlerden kaynaklanabileceği anlaşılmaktadır. Ticari geri dönüşler ise en yaygın olanıdır. Fakat garanti altındaki ve kullanılmamış mamullerin geri dönmesi ile paketlenmesi de bu kapsamda yer alabilmektedir (Choinard vd., 2005; Güleş vd., 2010: 113). 1.8.6. İşletmelerin Tersine Lojistik Uygulama Nedenleri İşletmeler çeşitli nedenlerle tersine lojistik uygulamalarına gitmektedirler. Söz konusu bu uygulama nedenleri çeşitli şekillerde ortaya çıkmaktadır. İşletmeleri günümüzde, küresel rekabet ortamında tersine lojistik uygulamalarını sistemlerine dahil etmeye zorunlu kılan pek çok neden vardır. Bunlar; ekonomik amaçlar, yasal yükümlülükler ve artan üretici işletme sorumlulukları olmak üzere üç kategoride sınıflandırılmaktadır (Gürler, 2010: 70). Tersine lojistiğe neden olan olası faktörler Şekil 1.3’de görüldüğü gibi de katagorize edilebilir. 37 Şekil 1.3. Tersine Lojistiğe Neden Olan Faktörler Kurumsal Sorumluluk Tersine Lojistik Yasalar Ekonomik Sorunlar Kaynak: Dekker, vd., 2000. 1.8.6.1. Ekonomik Amaçlar Yaklaşık 15-20 yıllık bir geçmişi olduğu düşünülen tersine lojistik faaliyetleri önemli bir ekonomik büyüklüğe erişmiş bulunmaktadır. Örneğin, Amerikan işletmelerinin yıllık 950 milyar dolarlık lojistik harcamalarının 43 milyar dolarlık kısmının yaklaşık % 4,5’luk kısmının tersine lojistik faaliyetlerinden kaynaklanmaktadır (Baki 2003; Güleş vd., 2012: 110). Tersine lojistik işletmelere maliyetleri düşürerek, malzeme kullanımını azaltarak ve yedek parçalara kaynak oluşturarak doğrudan kazanç sağlamaktadır. İşletmeye geri dönmüş ürüne yeniden üretim faaliyetinin uygulanması, hem hammadde ve değer kazanımı hem de daha az enerji tüketimi gerektirmesi sebebiyle işletmenin karını artırmaktadır (Brito vd, 2002; Gürler, 2010: 70). 38 Tersine lojistiğin ekonomiye doğrudan faydası incelendiğinde ise; malzeme girişi, maliyet azalımı ve katma değerli geri kazanım şeklinde olduğu görülmektedir (Fleischmann, 2001: 18). İşletmelerin ne kadar ürünün geri döneceği veya ürünlerin hangi şartlarda kendilerine iade edileceğini tam olarak bilmesi mümkün değildir. Geri dönen ürünler arasında kullanılabilecek durumda olan ürünleri yeni ürün üretiminde değerlendirmek, hammadde kullanımını azaltarak doğrudan kazanç sağlamaktadır. Ayrıca geri dönen ürünü tekrar işleyerek ona değer katmak, atık maliyetlerini azaltmak, ikinci el pazarı gibi finansal fırsatları değerlendirmek gibi nedenlerden dolayı tersine lojistik faaliyetlerinin önemini artmaktadır (Coşkun, 2011: 42). Tersine lojistik, işletmelere maliyetleri düşürerek doğrudan kar sağlamalarına yardımcı olurken, piyasada çevreci imajı oluşturmak, müşteri ile iyi ilişkiler kurmak ve piyasasını korumak gibi dolaylı kazançları da beraberinde getirmektedir (Bulut ve Deran, 2007: 336). Yeniden üretim veya geri dönüşümle geri dönen üründen yeni ürün elde etmek, daha az enerji tüketimini sağladığı gibi, hammadde ve değer kazanımını sağlaması ile daha karlıdır (Karaçay, 2005: 320). 1.8.6.2. Yasal Yükümlülükler Üreticiler ürünün üretildiği andan itibaren ürünün atık haline gelmesini kapsayan tüm süreçte sorumlu tutulmaktadırlar. Bununla birlikte geri dönüşüm kotaları ve ambalaj düzelmeleri üreticiye geri alma zorunluluğunu beraberinde getirmektedir (Coşkun, 2011: 48). Söz konusu yasalar, geri kazanım kotaları, paketleme kuralları ve üretim geri alma sorumluluklarını içermektedir (Dekker vd., 2004). Atıkların gömülerek bertaraf edildiği arazilerin kapasitelerinin azalması, insanların doğaya verdikleri zararların sonuçlarının artık daha belirgin şekilde yaşanıyor olması gibi nedenlerle firmaların ürettikleri ürünleri geri toplamaları ve iyileştirmeleri konusundaki yasal yükümlükler günden güne artmaktadır. AB ülkelerinde (2003), Türkiye’de (2006) ve Çin’de (2007) paket malzemelerin ve 39 bataryaların toplanması ile birlikte çıkarılan kanunlar bunlara örnek olarak verilebilmektedir (Brito vd, 2002; Gürler, 2010: 71). Son yıllarda, kaynakların tükenmesi ve çevresel problemlere bağlı olarak sosyal ve küresel problemler ortaya çıkmıştır. Buna paralel olarak çevreyle ilgili ticari düzenlemeler, ulusal ve uluslararası çevre koruma yasalarıyla artmıştır (Lee vd., 2009: 951). Çevre kanunlarının yürürlüğe girmesiyle birlikte işletmeler, bozulan ya da ömrünün sonuna gelmiş ürünlerini geri çağırmaya ve yeniden kullanmaya başlamışlardır. Hewlett-Packard (HP) firmasının, boş lazer yazıcı kartuşlarını müşterilerinden geri alarak, yeniden doldurması ve müşterilerine iade etmesi örnek olarak verilebilmektedir (Jayaraman vd., 2003: 129). 1.8.6.3. Artan Üretici İşletme Sorumlulukları Artan çevre bilinci işletmelerde belirli uygulamaları beraberinde getirmektedir. Bunun paralelinde işletmeler sistemlerinde değişikliklere gitmektedirler ve tersine lojistik uygulamalarının getirilerini göz önünde bulundurmaktadırlar. Ürün geri toplama programları uygulayan işletmeler tüketicilerle daha yakın ilişkiler kurarak daha fazla müşteriyi etkilemekte ve daha fazla potansiyel gelir elde etmektedirler. Çevresel ve toplumsal sorumlulukların bilincinde olan işletmelere günümüzde artan bir müşteri ilgisi bulunmaktadır (Brito vd., 2002; Gürler, 2010: 71). Kurumsal sorumluluk, işletmelerin, organizasyonların içerdikleri değerler ve ilkeler kümesine bağlı olarak tersine lojistik etkinliklerinde bulunmasını sağlamaktadır (Dekker vd., 2004). Artan üretici sorumluluğu anlayışı, orijinal ekipman üreticilerinin ve diğer tedarik zinciri paydaşlarının üretmiş oldukları ürünleri, son tüketici kullanımından sonra toplayarak tekrar kullanılabilir hale getirmeleri ve geri kazanılmayacak olan malzemelerin uygun bertarafını zorunlu hale getirmektedir (Krikke vd., 2004). 40 1.8.7. Tersine Lojistik Uygulamasını Zorlaştıran Nedenler Son yıllarda işletmeler tarafında yaygın bir kullanım alanı olan tersine lojistik faaliyetlerinin bir takım uygulama sorunlarını da beraberinde getirdiği görülmektedir. Tersine lojistik uygulamalarını geleneksel lojistik sistemlerine göre zorlaştıran ve komplike hale getiren bazı risk ve belirsizlikler bulunmaktadır. Bir tersine lojistik ortamı geri dönen ürünlerin miktarı, zamanlaması ve kalitesinin belirsizliği, ürünün karmaşıklığı, test etme ve değerlendirmenin karmaşıklığı ve yeniden üretimin karmaşıklığı boyutlarıyla değerlendirilmektedir (Srivastava, 2008: 538). Tersine lojistik sürecinin yönetimi ve planlamasını zorlaştıran özellikler aşağıdaki şekilde değerlendirilebilmektedir (Özgün, 2007: 32-33): • Malzeme akışının belirsiz olması: Genellikle firmalar geri gelecek ürünün miktarını, ne zaman geri döneceğini veya ne zaman elden çıkacağını bilememektedirler. • Belirsiz kalite ve dönen ürünlerin çeşitliliği: Ürünlerin geri dönüş akışı çeşitlilik göstermektedir. • Müşteri bağımlılığı: Ürünlerin geri dönüşü büyük ölçüde son tüketiciye ya da son kullanıcıya bağlıdır. • Zamanın kritik olması: Malzeme rotaları belirli değildir, yeniden kullanım veya düzenlenme için geri gelen ürünün aktif değerinin çok hızlı şekilde geri kazanılması gerekmektedir. • Belirsiz pazar talebi: İkincil pazarların fiyat ve talebi belli değildir. Tersine lojistik işlemlerinin talep dalgalanmalarının olduğu yerde geri dönen malzemeler için tesis, nakliye ve diğer ilişkin hizmetlerin gerçekleştirilebilmesi açısından esnek kapasiteyi destekleyen yapıda olması gerekir. • Değer iyileştirme: Geri dönüşlerde oluşan sermaye değerini maksimum yapmak için yeni pazarlar gerekmektedir. 41 Geri dönen ürünlerle ilgili geri kazanılmış, başka bir deyişle iyileştirilmiş ürünlerin, son pazarlarının da bazen tam olarak belirgin olmaması tersine lojistik uygulamalarını zorlaştırdıkları görülmektedir (Fleischmann vd., 1997: 5). 1.8.8. Tersine Lojistikte Güncel Uygulamalar Tersine lojistik hizmeti, müşterinin sahip olduğu ürünün tamiri veya hata nedeni ile değiştirilmesi için işletmeye geri gönderilmesiyle başlamaktadır ve tamir edilmiş veya değiştirilmiş ürünlerin müşteriye tekrar iletilmesiyle tamamlanmaktadır. (Hubar, 2006: 29). Günümüzde ürün, bileşen ve malzemeler çeşitli nedenlerle tedarik zincirine yeniden dahil olmaktadır. Kalite spesifikasyonlarını sağlamama, kullanıcısı tarafından istenmeme, fazla üretim, hayat çevrimini tamamlamış olma ve garanti kapsamında bozulma gibi nedenler bunlar arasında gösterilebilir. Ürün, yukarıdaki sebeplerin herhangi birinden dolayı tedarik zincirine döndüğünde tamir etme, ürün yenileme, parça alma, yeniden üretim ve geri dönüştürme işlemlerinden biri ya da birkaçı kullanılarak geri kazandırılabilir. Bu işlemlerden herhangi birinin gerçekleştirilemediği durumlarda kullanılmış ürünler yakılarak ya da gömülerek uygun bir şekilde yok edilmektedir (Demirel ve Gökçen, 2008:904). Bu bağlamda tersine lojistikte ürünlerin aşağıda Şekil 1.4’te yer alan işlemlere uğradıkları görülmektedir. 42 Şekil 1.4. Bütünleştirilmiş Tedarik Zinciri 2 Servis Parçalar Fabrikasyon Hammadde 6 5 Modüller Altmontaj 4 3 Ürün Montaj Dağıtım 1 7,8 İleri akış Tersine akış 1. direkt yeniden kullanım / yeniden satış 5.ürün yamyamlaştırma 2. tamir 6.geri dönüşüm 3. ürün yenileme 7. yakma 4. yeniden üretim 8. gömme Kaynak: Thierry vd., 1995: 118. Yeniden üretim, geri dönüşümde ürünün yeniden kullanılmasına olanak sağlamasının yanında ürün için harcanan enerji, iş gücü ve zamandan tasarruf sağlamaktadır. Çevreye verilen zarar yeniden üretim stratejileri ile oldukça azaltılmaktadır ve kullanılabilir hammadde miktarını arttırmakta iken çevreye bırakılan atıkların miktarını azaltmaktadır. Kısaca yeniden üretim, ürünün geri dönüştürülmesinde oldukça karlı bir uygulamadır (Özgün, 2007: 19). Bu bağlamda yukarıda Şekil 1.4’de gösterilen ve içerisinde ters tedarik zinciri yönetimini Tüketici 43 barındıran ve kullanılmış ürünlerin yeniden kazanmını sağlayan yeniden üretim faaliyetleri ikinci bölümde detaylı bir şekilde anlatılacaktır. 44 İKİNCİ BÖLÜM YENİDEN ÜRETİM UYGULAMALARI Yeniden üretimin önem kazanmasında çevresel faktörlerin ve çevreye duyarlı üretim sistemlerinin rolü yadsınamaz bir gerçektir. Özellikle atık, hurdaya çıkmış, kullanılmayan ürünlerin yeniden üretimi, geri dönüşümü ve tekrar kazanılması gibi faaliyetler son yıllarda önem kazanmaktadır. Bununla birlikte dünya geneline bakıldığında daha geniş bir şekilde uygulanan yeniden üretime özellikle Türkiye’de gerek işletmelerin karşılaştığı uygulama sorunları gerekse müşterilerin ön yargıları nedeniyle yeterince önem verilmediği görülmektedir. Bu bağlamda çalışmanın bu bölümünde önemi son yıllarda artan yeniden üretim faaliyetinin genel perspektifi çizilecektir. 2.1.Yeniden Üretim Kavramı ve Kapsamı Günümüzde çevre kirliliğindeki artışın neden olduğu olumsuz etkilerin görülmeye başlanmasıyla toplumun tüm kesimlerinde çevreye karşı yükselen bir duyarlılık söz konusudur. Tüketiciler başta olmak üzere devletler, resmi kuruluşlar ve sivil toplum örgütleri her geçen gün işletmelere çevreyi korumaya yönelik daha ağır yaptırımların uygulanması için baskılarını artırmaktadır. Ayrıca hammadde ve malzemelerin doğada azalması ve fiyatlarındaki artış da işletmeleri kullanılmış malzeme ve mamulleri geri kazanmaya zorlamaktadır (Güleş vd., 2012: 105). Yeniden üretim, eskimiş, bozulmuş ve kullanılmış ürünlerin, müşterilerden toplandığı ve kullanım ömrünün eski haline getirildiği endüstriyel bir süreçtir. Çekirdek olarak adlandırılan bozulmuş ve ıskartaya çıkmış ürünler, ürünleri yeniden üretmek için kullanılmaktadır. Bu süreç boyunca çekirdekler, birçok yeniden üretim operasyonundan geçirilmektedir. Söz konusu operasyonlar istenilen kalite standartlarına kavuşturulduğu, muayene, demontaj, bileşeni yeniden işleme, montaj ve test işlemlerini içeren bir süreçtir. Yeniden üretimin, tekrar kullanım, geri dönüşüm ve tamir gibi diğer farklı ürün geri kazanım opsiyonlarından farklılıkları ve tanımı teorik çerçevenin arka planını vermektedir (Ostlin, 2008: 4). 45 Yeniden üretimle ilgili literatür tarafından kabul görmüş çeşitli tanımlar bulunmaktadır. Aşağıda farklı yazarların yeniden üretime ilişkin tanımlamaları yer almaktadır. Yeniden üretimin Lund (1984) tarafından tartışıldığı ilk makalede kavram; “Yıpranmış ürünlerin yeni koşullara benzer olacak biçimde tekrar kazanıldığı bir süreçtir. Uygulanan birçok faaliyetle birlikte, ıskartaya ayrılan ürün tamamıyla demonte edilmektedir. Kullanabilir parçalar temizlenmekte, iyileştirilebilmekte ve stoka aktarılmaktadır. Bu aşamadan sonra yeni ürünün performansına eşit veya daha iyi performansta olacak biçimde ürünün, mevcut parçalarından veya gerekli olduğunda yeni parçalardan tekrar montajı gerçekleştirilmektedir” (Lund, 1984; Yüksel, 2006: 27) şeklinde ifade edilmiştir. Yeniden üretim, yaşam ömrü sona ermiş ürünler için kullanılan stratejilerden biridir (Wang ve Chan, 2013: 18). Yeniden üretim, bir endüstriyel süreç içerisinde, ürünlerin tekrar işlenmesi veya bir üst modele geçirilmesi/iyileştirilmesi anlamına gelmektedir (Ostlin vd, 2009: 1000). Yeniden üretim, kapalı tedarik zincirinin temelini oluşturan, ürünlerin veya bileşenlerin yeni kalite standartlarına ulaştırıldığı ve pazara sunulduğu bir ürün geri kazanım yöntemidir (Guide vd., 2003: 260). Yeniden üretim, ürünlerin üretiminde eski ve yeni parçaların bir arada kullanılarak istenilen kalite standartlarının elde edilmesidir (McGovern ve Gupta, 2007: 692-693). Yeniden üretim, kullanılan ürünlerin ayrıştırılmasında, parçalarının tamirinde ve yeni ürünlerin üretilmesinde kullanılan bir süreç (Ferrer ve Swaminathan, 2006: 15) olarak ifade edilmektedir. Yeniden üretim, kullanılmaz hale gelmiş ve ıskartaya ayrılmış ürünlerin demonte edilmesi ve ayrıştırılması; parçaların temizlenmesi, kontrol edilmesi, yenilenmesi veya gerekli kısımlarının değiştirilmesi; eski ürünlerin yeniden birleştirilmesi ve yeni ürün gibi çalışıp çalışmadığının kontrol edilmesi olarak tanımlanmaktadır (Karademir vd, 2005: 527). 46 Yeniden üretim, kullanılmış, yıpranmış ürünlerin endüstriyel işlemler sonucunda “yeni ürün” durumuna getirilmesi sürecidir. Yeniden üretim, kullanılmış parçalar ile yeni ürün kalite standartlarını ve güvencesini sağlamaktadır (Aksoy, 2007: 122). Yeniden üretimin tanımı, Yeniden Üretim Enstitüsü tarafından ayrıntılı bir şekilde yapılmıştır. Bu tanım çerçevesinde bir ürünün yeniden üretilmiş bir ürün olarak incelenebilmesi için (Gözlü ve Ersoy, 2004: 199-200): Ana parçaları kullanılmış bir üründen alınmış olmalıdır. Kullanılmış ürün, parçaların durumlarının ne olduğunun belirlenebileceği gerekli seviyeye kadar sökülmüş olmalıdır (demonte edilmiş olmalı). Kullanılmış ürünün parçaları temizlenmiş, toz ve pastan arındırılmış olmalıdır. Bütün kayıp, hasarlı, kırılmış veya ciddi bir biçimde yıpranmış parçalar ya işlevsel olarak iyi bir duruma gelecek şekilde onarılmış (restore edilmiş) olmalı ya da bunların yeni veya yeniden üretilmiş iyi durumdaki kullanılmış parçalarla yeri değiştirilmiş olmalıdır. Ürünü istenen şekilde çalışır duruma getirebilmek için gerektiğinde ürüne; makinede işleme, yenileme ve onarım, yeniden tamamlama veya diğer işlemler uygulanmış olmalıdır. Ürün yeniden monte edilmiş olmalı ve yeni bir ürün olarak iş görür olmalıdır. 2.2. Yeniden Üretim Faaliyetlerine İlişkin Literatür İncelemesi Yeniden üretim faaliyetleri son yıllarda uygulama alanı bulan ve özellikle başta ABD başta olmak üzere çeşitli ülkelerde yaygın olarak kullanılan ancak ülkemizde yeni yeni gündeme gelen bir kavramdır. Yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin olarak Lund (1984) tarafından yapılan ilk çalışmada, yeniden üretim kavramının kavramsal çerçevesi çizilmiş ve literatürde yer almıştır (Yüksel, 2006). 47 Krupp (1993), otomotiv sektörü üzerine bir çalışma yapmış ve otomotivin yeniden üretiminde malzeme listeleri için gerekli düzenlemeleri incelemiştir. Guide ve Srivastava (1997), yeniden üretim işlemleri için ilk gelen ilk hizmet görür ilkesini ve parti tipi üretimi içeren farklı planlama politikalarını içeren simülasyon çalışması yapmışlardır. Lambert (1997), yeniden üretim sürecinin önemli bir unsuru olan demontaj (ayrıştırma) ile ilgili faaliyetlere yer vermiş, en iyi demontaj sırasını belirlemek amacıyla grafiksel bir yöntem geliştirmiştir. Mabee vd. (1999) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim sürecinde ürün tasarımı kavramını ele almışlardır ve tasarımın yeniden üretim sürecindeki önemi üzerinde durmuşlardır. Jayaraman vd. (1999), yeniden üretim ortamlarını incelemiş, yeniden üretim ortamlarına ilişkin tanımlama yapmış ve yeniden üretim ortamlarını kapalı çevrimli bir sistem olarak tanımlamışlardır. Ferrer ve Whybark (2000) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim sistemlerinin başarısı ve sistemin ekonomik yaşamdaki yeri ve yeniden üretim için stratejik fırsatlar ve yeniden üretimde tersine lojistik kavramları ele alınmıştır. Kerr ve Ryan (2001) yaptıkları çalışmada yeniden üretim için ekonomik verimlilik üzerine Juji Xerox üzerinde bir örnek olay incelemesi yapmışlardır. Ferrer (2001) tarafından yapılan çalışmada tasarımın geri dönüştürülebilirliği üzerinde durmuş, sökülebilirliği ve yeniden üretilebilirlik ölçüsü olarak tanımlanmıştır. Guide (2000), yeniden üretimin parti büyüklüğüne ve parti büyüklüğünün karmaşık bir faaliyet olduğu ve aynı zamanda yeniden üretimin parti büyüklüğünün belirlenmesinde en iyi yöntem üzerinde henüz fikir birliği olmadığı konusuna değinmiştir. 48 Majumder vd. (2001), yeniden üretimde rekabet üzerine çalışma yapmışlar ve bu konuyla ilgili model geliştirmişlerdir. Guide ve Wassenhove (2001) tarafından yapılan çalışmada geri dönen ürün oranlarının yeniden üretim işletmeleri tarafından yönetilebileceği üzerine çalışmalar yapılmış ve söz konusu bu süreç değerlendirilmiştir. Gomez vd. (2002), yeniden üretim kavramında önemli bir unsur olan ıskarta ürünler için talep tahmini yapmışlardır. Kiesmuller (2003), geleneksel ve yeniden üretim konusuna değinmiş, geleneksel üretim ve yeniden üretim için farklı temin sürelerinin olduğu bir geri kazanım sistemini incelemişler ve model geliştirmişlerdir. Guintini ve Gaudette (2003), yeniden üretimin üretkenlikte büyük bir fırsat olduğu üzerinde durmuş, ekonomiye etkin katılımı, faydaları ve kullanıldığı alanlar üzerinde bir inceleme yapmışlardır. Brito ve Dekker (2003), yeniden üretimde stok konularına değinmiş ve stok kontrolü çalışmalarında geri dönüşüm ve talep süreçlerinin birbirinden bağımsız olduğu varsayımları üzerinde durmuşlardır. Gözlü ve Ersoy (2004) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim kavramı, kapsamı, süreci ve yeniden üretimin uygulamadaki sorunları incelenmiştir. Yüksel ve Çelikoğlu (2004) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim faaliyetlerinin planlanması ve kontrolü için bir yöntem önerisi yapılmıştır. Topayan (2005) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretim içerisinde ürün tasarımının yeri, sürdürülebilir tasarım ve yeniden üretim sistemleri için ürün tasarımlarının oluşturulması incelenmiştir. Karademir vd. (2005) tarafından yapılan çalışma yeniden üretimin yararları ve ekonomiye olan etkilerini incelemişlerdir. 49 Seitz (2007) tarafından yapılan çalışmada otomotiv endüstrisinin ürün geri kazanımın yöntemlerine eğilim sebepleri incelenmiş ve ürün kazanım yöntemlerinden yeniden üretim konusu üzerinde durulmuştur. Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmada işletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine bakış açıları incelenmiştir. 2.3. Yeniden Üretimin Artan Önemi Yeniden üretim son yıllarda önem kazanan bir faaliyet olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan yeniden üretim, nispeten açığa çıkarılmamış (gizli) endüstriyel bir faaliyet (Parker ve Butler, 2007: 4) olarak değerlendirilebilir. Yeniden üretim karlı ve özel bir endüstridir (Lund, 2012: 5). Yeniden üretilmiş ürünler azalan üretim maliyetleri sonucunda karlılığın arttırılmasında önemli bir rol oynayabilmektedir. McConocha ve Spech (1991) yeniden üretimin önemli faydalar yarattığını ileri sürmektedir. Yeniden üretimin olası faydalarını ise şu şekilde sıralandırmaktadırlar (Ferrer ve Swaminathan, 2006: 16): Emek, malzeme ve enerji maliyetlerinden kazanç sağlamak, Daha kısa üretim süreleri, Dengelenmiş üretim hatları, Yeni pazar geliştirme fırsatları ve Olumlu bir sosyal imaj sağlamasıdır. Artan çevresel baskılar ve rekabetle birlikte çıkış yolu arayan işletmeler yeniden üretim faaliyetini uygulamaya başlamışlardır. Uygulanan yeniden üretim programları ile işletmelerin, belli kazançlar elde etmekle birlikte ülke ekonomisine de katkılar sağladığı görülmektedir. Bunlardan en önemlileri aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Gürler, 2010: 38): 50 Malzemelerden ve enerjiden tasarruf, Üretim ekipmanında tasarruf, Ülke ekonomisi için istihdam yaratması, Endüstriyel becerilerin sağlanması, Düşük fiyatlarla pazarı genişletmesi, Tehlikeli malzemelerin güvenli şekilde toplanması, Sübvansiyon ve vergi indiriminin sağlanmasıdır. Yeniden üretim işlemleri, enerji gereksinimini hammaddeden üretime göre %85 oranında azaltmaktadır. Yeniden üretilen ürünler, % 30-40 oranında daha düşük bir fiyata kullanıcılara satılmaktadır (Kumar ve Putnam, 2008: 313). Yeniden üretim ve tekrar kullanım endüstrisinin faydalarını aşağıdaki şekilde sıralamak mümkündür (www.remanufacturing.org, 2009: 7). Daha esnek işletme ve iş modelleri: Yeniden üretim ve geri kazanım sanayisinin yapısında faaliyet gösteren işletmeler sektördeki benzer işletmelere göre çevreye daha fazla uyum yeteneğine sahiptir. Müşteriler ile daha iyi ilişkiler: Yeniden üretim ve tekrar kullanımın etkili çalışabilmesi için (üretici tüketici arasında) iyi bir bağlantı ve ilişki olmasını gerektirir. Sunulan ürünün ise kalite güvence sağlaması yeniden üretimin bir sonucu olarak karşımıza çıkmaktadır. Daha yetenekli ve uyarlanabilir iş gücü: Yeniden üretim süreci üretilen ürünün kalitesini maksimize etmek için yüksek düzeyde bilgi ve beceri kullanımını gerektirmektedir. Bu durum paralelinde işgücünün bilgi ve becerisinin yüksek düzeyde kullanımını beraberinde getirmektedir. Ayrıca bu sonuç yeniden üreticiler arasında iş memnuniyetinin yükselmesini de beraberinde getirmektedir. Yenileme alternatifleri üzerine katkı sağlar: Yeniden üretim ve tekrar kullanım opsiyonları geri dönüşüm gibi diğer yenileme opsiyonlarına göre daha ekonomiktir ve çevreye fayda sağlamaktadır. 51 Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında yeniden üretimi; karlılığa, maliyetlere, çevreye olan katkılarından ve yeni pazarlar sağlaması açısından, işletmeleri olumlu yönde etkileyen bir iş modeli olarak değerlendirebilmek mümkündür. 2.4. Yeniden Üretim Süreci Yeniden üretim, kullanılmış ürünlerin yeni ürün koşullarına ulaştırılması sürecidir (Yüksel, 2006: 27) ve yeniden üretimin geleneksel dağıtım kanallarını tersten işlettirerek çalıştığı görülmektedir (Yüksel, 2006: 30). Yeni ürünün kalitesini sunma bazen yeniden üretilmiş ürünü yeni ürünün yanında çekici kılmayabilmektedir. Söz konusu durumlarda yeniden üretim faaliyeti bileşenlerin teknolojilerini yükseltme işlemiyle bütünleştirilmektedir. Yeniden üretilmiş ürün pazarda yeni ürünle rekabet edebilmesi amacıyla gerekli yükseltmeler yapılarak bir üst modelin özellikleri kazandırılabilmektedir. Tüm yeniden üretim sistemleri için aşağıdaki koşulların sağlanması gerekmektedir (Gürler, 2010: 742): Ürünlerin/parçaların yeni ürün kalitesi ve performansı kazandırmak amacıyla bir takım süreçlerden geçirilmesi, Yeni ürün standartlarını yakalamak için ürünün tamamen ayrıştırılması ve tekrar monte edilmesi, Tüm bileşen ve parçaların kapsamlı testlerden geçirilmesi, Yeniden üretilmiş ürünün pazarda yeni ürünlerin sahip olduğu teknoloji ile rekabet edebilmesi için gerektiğinde yükseltme ile bir üst modelin özelliklerin kazandırılmasıdır. Aşağıda Şekil 2.1’de yeniden üretim süreci ve kapalı döngü tedarik zinciri arasındaki ilişkiye yer verilmiştir. 52 Şekil 2.1. Yeniden Üretim Süreci ve Kapalı Döngü Tedarik Zinciri Yönetimi Kaynak: www.usitc.gov, Erişim Tarihi: 04.04.2013. Yeniden üretim sürecinde parçalar, temizleme, ayırt etme, işleme gibi bir dizi işlemden geçmektedir (Ostlin, 2008: 5). Başka bir ifade ile yeniden üretim süreci genellikle demontaj, test, tamir, temizleme, denetim, güncelleme, yenisiyle değiştirme ve montaj olmak üzere çeşitli aşamalardan oluşmaktadır (Amaya vd., 2010:1). Bu çalışmada yeniden üretim bir süreç olarak kabul edilmiştir. Guide ve Srivastava (1998) tarafından yapılan çalışmada yeniden üretimin; ayrıştırma, yeniden üretim ve yeniden montaj olarak üç kısımda ele alındığı görülmektedir (Guide, vd., 1997: 189). Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmada ise yeniden üretimin ayrıştırma ve tamir olarak iki kısımda incelendiği görülmektedir. Bu çalışmada ise yeniden üretim süreci üç aşamalı bir süreç olarak kabul edilmiştir (Guide vd., 1997: 189). Yeniden üretim süreci üç aşamalı bir süreç olarak (Guide vd., 1997: 189) aşağıdaki gibi sınıflandırılmaktadır: Ayrıştırma (Demontaj) Aşaması, Yeniden Üretim Aşaması, Yeniden Montaj Aşaması’dır. 53 Şekil 2.2. Yeniden Üretim Süreci Ürün yaşamı başlangıcı Yeni ürün yaşamı Yeniden üretilmiş ürün/çekirdek yaşamı 2. Ürün montajı 1.Çekirdek üretimi 3. Ürün satın alma veya kiralama 4.Servis ve tamir 5.Ürün ömrü veya kiralama dönemi sonunda üreticiye geri dönmesi 6.Yeniden üretim süreci Ürünün çekirdeklerine (temel bileşenlerine) ayrılması (demontaj Tüm parçaların temizlenmesi Çekirdeklerin kontrolü ve ayrımı Genellikle 3 sınıfta incelenmektir Yenilenmeksizin yeniden kullanım Yenilenerek yeniden kullanım Kalite garantisi ve test Yeniden kullanmama Çekirdeklerin yenilenmesi veya tamiri Yedek parça olarak kullanma Ürünün yeniden montajı Satış veya kiralama Yeniden üretilmiş ürün Atık Diğer çekirdekler Yeni ürün olarak kullanma Daha az gelişmiş pazarda satış Malzeme ve enerji kazanımı Atıkları yok etme Alternatif aracılara satma 54 Kaynak: Kerr ve Ryan, 2001: 76. Yukarıda Şekil 2.2’de yeniden üretim süreci ayrıntılı bir şekilde verilmektedir. Bu bağlamda yeniden üretim süreci içerisinde yer alan ayrıştırma (demontaj) aşaması, yeniden üretim aşaması ve yeniden montaj aşaması aşağıda anlatılacaktır. Yeniden üretim sürecinde sırası ile gerçekleştirilmesi gereken bazı faaliyetler vardır. Bunlardan ilki, kullanmaktan dolayı yıpranan ürünlerin parçalarına ayrıştırma işlemidir. Kullanılmış ürünler uzman personel tarafından, parçaların kontrolü ve temizliği için parçalarına ayrıştırılır. Ayrıştırılan parçalara gerekli temizlik ve kontroller yapıldıktan sonra, yeniden kullanılabilme veya değiştirme işlemine karar verebilmek için çeşitli testler uygulanmaktadır. Uygulanan bu testler sonucu parçalar ya yeniden kullanılmak üzere ürünlere monte edilir ya da malzeme geri dönüşümü için hurdaya ayrılır (Gürler, 2010: 24). 2.4.1. Ayrıştırma (Demontaj) Aşaması Ayrıştırma süreci, kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir (Guide vd, 1999: 760). Ayrıştırma, işlevselliğini yitirmiş ya da ıskartaya çıkarılmış ürünlerden işe yarayan değerli parçaların bir seri işlem sonucu sökülmesi işlemidir. Ayrıştırma süreci sonunda elde edilen ve yeniden kullanılabilir hale gelen parçalar temizlenir, yenileştirilir, test edilir ve yönetilir (McGovern ve Gupta, 2007: 692). Ayrıştırma işleminin alt basamaklarında temizleme, muayene ve sınıflama ile test aşaması yer almaktadır (Parkinson ve Thompson, 2003; Gürler, 2010: 34-35): Temizleme: Etkili bir temizleme demonte edilen bileşen ve parçalarda yer alan bütün pisliklerin uzaklaştırılmasını, yığının temizlenmesini, pasının giderilmesini ve boya gibi yüzeysel kaplamaların çıkarılmasını kapsamaktadır. Temizlemede birçok yöntem kullanılmaktadır. Petrol türevi kimyasallar ile temizleme, sıcak su fıskiyesi ya da buhar banyosu ile temizleme, kimyasal arındırıcı sprey ya da kimyasal temizleyici banyolar ile temizleme, ultrasonik temizleme odaları, kum/bilye püskürtme, çelik 55 fırçalama ya da fırınlama yeniden üretim faaliyetinde en çok kullanılan temizleme yöntemleridir. Muayene ve Sınıflandırma: Yeniden üretim faaliyeti aşamalarından biri olarak, bileşenler yeniden montaja hazırlanmakta ve daha ileriki süreçler için benzer gruplara göre sınıflandırılmaktadır. Sınıflandırmayı gerçekleştirirken parçaların ve bileşenlerin muayenesi ilk yapılması gereken işlemdir. Parçaların yeniden kullanılabilirliklerine ve tamir edilip edilemeyeceğine karar vermek için muayene işlemi gerçekleştirilmektedir. Boya penetrantı, manyetik tanecikler, türbülans akımı ve ultrasonik yöntemler gibi tahribatsız testlerle birlikte görsel muayene yöntemi yaygın olarak uygulama alanı bulmaktadır. Test Aşaması: Ayrıştırılan parçalardan temizlenerek yeniden üretim faaliyetinde kullanılabileceğine karar verilen tüm parçalara ve bileşenlere, sınıflandırma işleminden hemen sonra fonksiyonlarını yerine getirip getirmediğinin kontrolü için gerekli testler uygulanmaktadır. 2.4.2. Yeniden Üretim Aşaması Ürünlerin ve parçaların yeni ürüne benzer koşullara ulaştırılması için gerekli olan işlemlerin gerçekleştirildiği aşamadır (Guide vd., 1997: 189). 56 Şekil 2.3. Yeniden Üretim Tesisinde Faaliyetlerin Akışı Kullanılan Ürünlerin Demontaj Toplanması Muayene 1-r Temizleme Kullanıla bilirlik oranı (r) Yeniden üretim tesisi Yeniden üretilen parçaların muayenesi Muayene Geri dönüşüm Dışarıdan tedarik Bertaraf veya hurda olarak satış Yeni parçalarla, olduğu gibi kullanılan parçalarla ve yeniden üretilen parçalarla montaj Son muayene Talep Kullanılabilir stok Kaynak: Aksoy ve Gupta, 2000; Yüksel, 2006: 58. Şekil 2.3’te görüldüğü gibi yeniden üretimi gerçekleştirilecek ürün, ayrıştırma ve muayene işlemlerinin yapılmasının ardından kullanılabilirlik oranının düşmesine paralel olarak, geri dönüşüm, bertaraf veya hurda olarak satışa gönderilebilir. Eğer kullanılabilirlik oranı beklenen düzeyde ise yeniden üretim süreci devam etmektedir. (Aksoy ve Gupta, 2000; Yüksel, 2006: 58). 57 2.4.3. Yeniden Montaj Aşaması Yeniden montaj aşaması, yeniden üretilen ve gerekli olması sonucunda yeni parçaların müşterilerin kullanımına hazır hale gelmesini içeren son aşamadır. Bu aşamada ürünün montajından sonra son testler yapılır ve kullanıma hazır hale getirilir (Guide, vd., 1997). Yeniden üretimde ürünler alt montaj parçalarına ayrıldıktan sonra elde edilen parçalar aynı ürünün üretiminde yeniden kullanılmaktadır. Tamir edilebilen parça ve bileşenler gerekli onarımları yapıldıktan sonra çeşitli testlerden geçirilmektedir. Test sonucu uygun bulunan alt montaj parçaları ve bileşenler ürüne yeniden monte edilerek kullanılabilmektedir. Tamir süreci presleme, tornalama, delme, yüzey işleme, sıcak işlem, kaynak, tozla kaplama, kromlama ve spreyle boyama gibi aşamaları içermektedir (Gürler, 2010: 38). Montaj ve ayrıştırma süreçleri arasında farklı özellikler bulunmaktadır. Söz konusu farklılıklar şu şekilde gösterilebilir (Brennan vd., 1994: 64): Tablo 2.1. Montaj ve Ayrıştırma (Demontaj) Sistemlerinin Karşılaştırılması Sistem Karakteristikleri Talep Talep kaynakları Tahmin gereklilikleri Planlama uzayı Tasarım Olanaklar ve kapasite planlama Üretim sistemi İşlemlerin karmaşıklığı Süreç akışı Malzeme akışının yönü Yan ürünlerin stoğu Çizelgeleme araçlarının durumu Montaj Ayrıştırma Bağımlı Tek Tek son ürün Ürün yaşam süreci Montaj için Bağımlı Çoklu Çoklu parça Belirsiz Ayrıştırma için Belirgin Dinamik ve kısıtlı Orta Birbirine yakın İleri Mevcut değil Belirsiz Dinamik ve kısıtlı Yüksek Birbirine karşıt Geri Oldukça fazla Çeşitli Mevcut değil Kaynak:Brennan vd., 1994: 64. 58 Montaj ve ayrıştırma (demontaj) süreci incelendiğinde ayrıştırma sürecinin montaja göre karmaşık bir yapıya sahip olduğu görülmektedir. Demontaj, daha emek yoğundur ve otomasyona montajdan daha az cevap vermektedir (Ayres vd., 1997: 414). 2.5. Yeniden Üretim Faaliyetleri Yeniden üretim, ürünlerin parçalanması, temizlenmesi, onarılması veya parçaların değiştirilmesi ve sonrasında iyi bir çalışma koşulu sağlanması için bu parçaların yeniden montaj edilmesi süreci olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifade ile yeniden üretim kullanılan parçaların kapasitesi ve görünümünün en az orijinal ürün kadar iyi olacak şekilde geri dönüştürülmesidir. Yeniden üretim yeni ürün üretme ve yenileme gibi birçok kavramla eş anlamlı olarak kullanılmasına rağmen genellikle bir süreç olarak yeniden üretim jenerik endüstri kavramı olarak ele alınmaktadır (Statham, 2006: 1). Yeniden üretim tesisleri işlemleri, kullanılmış ürünleri orijinal hallerine getirmek amacıyla faaliyet gösteren bir endüstri faaliyetlerini içermektedir ve “Yenisi kadar iyi” olarak sonuçlanan ürünler genellikle birincil piyasalara yeniden satılmaktadır. Bununla birlikte iade edilen ürünlerin yeniden üretimi genellikle aynı ürünü sıfırdan üretmekten daha az maliyetlidir. Ancak ürün iade oranı, talep oranından daha azdır ve bu da tüm piyasa talebinin yeniden üretimle karşılanmasının mümkün olmaması anlamına gelmektedir. Dolayısıyla yeniden üretim ve üretim tesislerinin koordinasyonu çok önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır (Aras vd., 2004: 329). Yeniden üretim sürecinde de bahsedildiği gibi yeniden üretim, kullanılmış dayanıklı bir malın yıpranmış veya eskimiş modül ve bileşenleri tamir etmek veya yenilemek için bu malın modül ve bileşen düzeyinde ayrıştırıldığı bir süreçtir (Ferrer ve Ayres, 2000: 417). Bu bağlamda literatürden yola çıkarak (Ostlin; 2008, Golinska ve Gava; 2011, Hammond vd.; 1998, Ferrer ve Ayres; 2000, Statham; 2006, Steinhilper; 1998) yeniden üretim kapsamında ele alınabilecek olası faaliyetler aşağıdaki şekilde sıralanabilmektedir. 59 2.5.1. Demontaj (Ayrıştırma) Ayrıştırma, kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir (Guide vd, 1999: 760). Demontajla ilgili bilgi yeniden üretim sürecinde detaylı bir şekilde verilmiştir. 2.5.2. Yenileme Yenileme işlemi yeniden üretim ile birçok konuda benzerlik göstermekle birlikte belirli farklılıkları da içinde barındırmaktadır. Yenileme faaliyetinde düşük seviyede ayrıştırma ve işçilik zamanı gerekmektedir. Bununla birlikte, yenileme faaliyeti nihai üründen beklenen kalite düzeyi ve hizmet standartlarını daha düşük olarak gerçekleştirmektedir (Gürler, 2010: 8). Ürün yenilemenin amacı, kullanılmış ürünü, standart bir kalite düzeyine getirebilmektir. Kalite standartları, yeni üründe olduğu kadar sıkı değildir. Kullanılmış ürün, sökme işlemi ile modüllerine ayrıldıktan sonra kritik modüller kontrol edilir ve gerekiyorsa değiştirme işlemi uygulanır. Uygun parçalar yenilenmiş ürüne monte edilir. Bazen ürün yenileme sürecinde eski modüller, teknik olarak daha iyi olan modül ve parçalarla değiştirilerek, ürün iyileştirmesi gerçekleştirilir. Askeri ve ticari uçaklar, yenileştirme sürecinden geçen ürünlere örnek olarak verilebilir. Ürün yenileme, ürünün kalitesini artırmakla birlikte ürünün ömrünü de uzatmaktadır (Thierry vd., 1995: 119). 2.5.3. Tamir Tamir, ürünü yeniden çalışır hale getirmek için bozulan, kırılan veya arızalı olan parçasını değiştirme süreci olarak tanımlanmaktadır (Gürler, 2010: 7). Tamirin amacı, kullanılmış ürünleri çalışma düzenine dönüştürmektir. Tamir edilmiş ürünlerin kalitesi, genellikle yeni ürünün kalitesinden daha azdır. Ürün tamiri, bozulmuş parçaların onarılması veya yenisiyle değiştirilmesini içermektedir. Diğer parçalar, etkilenmiş değilken temel olarak değerlendirilir. Tamir genellikle sadece sınırlı ürün montaj ve demontajına ihtiyaç duymaktadır. Tamir operasyonu, 60 müşteri yerinde veya üretici kontrolünde tamir merkezlerinde gerçekleşebilir. Birçok dayanıklı ürün üreticisi (IBM, DEC ve Philips vs.) ürün tamiri ile ilgilenmektedir (Thierry vd., 1995: 118). Tamirin amacı iyi çalışması için hasar görmüş ürünlerin kalitesinden kaybetmiş olma olasılığına rağmen yeniden satılması olarak ifade edilebilir (Fleischmann vd., 1997: 3). 2.5.4. Geri Dönüşüm Geri dönüşüm yeniden üretimle karıştırılan en önemli kavramlardan bir tanesidir. Özelliklerde son yıllarda çevreye duyarlı üretim sistemleri ve çevresel faktörlerinde etkisiyle birlikte literatürde sıklıkla ele alınmaktadır. Yeniden üretim geri dönüşümün nihai biçimidir (Steinhilper, 1998: 7). Dolayısıyla, geri dönüşümün nihai şekli olarak değerlendirilen yeniden üretime, geleneksel üretimle karşılaştırıldığı zaman müşterinin daha az ödeme yaptığı bir “kazan-kazan” felsefesi gibi atıfta bulunulur (Sundin ve Dunback, 2013: 1). Geri dönüşüm, kullanılmış malzemelerin ve fonksiyonunu kaybetmiş ürünlerin geri kazanımı sağlamak için yapılan bir süreçtir (McGovern ve Gupta, 2007: 692). Geri dönüşüm, uzun yıllardır kağıt, cam, plastik, metal gibi ürünler ile faaliyet göstermektedir. Bu faaliyetler ile işletmeler öncelikle geri dönen ürünü demonte ederek parçalarına ayırmaktadırlar. Ayrılan bu parçaları özelliklerine göre sınıflandırmaktadırlar ve en son aşamada temel malzeme haline dönüştürerek yeni parçaların üretiminde kullanmaktadırlar. Bu işlemlerle birlikte ürün tamamen parçalandığı için ürün, kimliğini ve işlevselliğini kaybetmektedir (Thierry vd., 1995: 120). Geri dönüşüm, atıkların fiziksel veya kimyasal işlemlerden geçirildikten sonra ikincil hammadde olarak üretim sürecine sokulması işlemidir. Kırık cam şişelerin eritilerek hammadde haline getirilmesi, kırık camın zımpara kağıdı üretiminde kullanılması, atık plastiklerden tekrar plastik mamuller elde edilmesi geri dönüşüme örnek olarak verilebilmektedir (Sünbül, 2006: 11). 61 Geri dönüşümde, ürünler veya ürünlerin bileşenleri hammaddelerine dönüştürülebilmekte iken yeniden üretimde ürünlerin orijinal fonksiyonunu gerçekleştirebilmesi için kullanılan ürünleri veya bileşenleri tekrar kazanılmaktadır (Yüksel, 2006: 28). Bir başka ifade ile geri dönüşümde ürün ve bileşenlerin özellik ve fonksiyonları kaybolmaktadır yani geri dönüşüm işlemi ürünün geri kazanımını değil ürünün yapıldığı hammaddenin geri kazanımını içermektedir (Gürler, 2010: 11). Geri dönüşümde ürün ve bileşenlerin özellik ve fonksiyonları kaybolmaktadır. Geri dönüşümün amacı, kullanılmış ürün, bileşenlerin ve materyallerin yeniden kullanılabilmesidir. Geri dönüşüm çok sayıda ürüne uygulanabilmektedir. Örneğin ABD, İngiltere, Almanya gibi birçok ülkede ıskartaya çıkmış arabaların ağırlığının %75’ini oluşturan neredeyse tüm materyal parçaları geri dönüşüme tabi olmaktadır (Thierry vd., 1995: 120). 2.5.5. Tekrar Kullanım Tekrar kullanım, atıkların toplanması ve temizlenmesi dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan aynı şekli ile ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılmasıdır. Cam şişelerin içerisindeki maddenin tüketilmesinden sonra temizlenmesi ve aynı amaç için kullanılması (Sünbül, 2006: 11) örnek olarak verilebilmektedir. 2.5.6. Ürünün Kısmi Kullanımı (Ürün Yamyamlaştırma) Ürün yenileme, tamir ve yeniden üretimde kullanılmış ürünün büyük bir kısmı yeniden kullanılmakta iken ürün yamyamlaştırmada ürünün sadece ufak bir kısmı yeniden kullanılmaktadır. Amaç, kullanılmış ürün ya da bileşenden, kullanılabilir, sınırlı bir dizi parçanın geri alınmasıdır. Bu parçalar başka ürün veya bileşenlerin, tamir, yenileme ve yeniden üretiminde kullanılmaktadır (Thierry vd, 1995: 119). Aşağıda Tablo 2.2’de yeniden üretimin diğer kavramlarla karşılaştırılmasına yer verilmiştir. 62 Tablo 2.2. Yeniden Üretimin Diğer Kavramlarla Karşılaştırılması Ayrıştırma Derecesi Tamir Etme Yenileme Ürün düzeyinde Modül düzeyinde İstenilen Ürün Kalitesi Nihai Ürün Ürünün yeniden hizmet vermesini sağlama Tüm parçalar gözden geçirilir ve istenilen kalite düzeyi için yükseltme gerçekleştirilir Bazı parçaları onarılır veya yenisi ile değiştirilir Bazı bileşenler tamir edilir veya yükseltme için yenisi ile değiştirilir Yeniden Üretim Parça düzeyinde Tüm bileşenler ve parçalar gözden geçirilir Ürün Yamyamlaştırma (Ürünün Kısmi Kullanımı) Seçilen kullanılabilir parça düzeyinde Hangi parçaların kullanılacağına bağlı olarak değişir Geri Dönüşüm Materyal düzeyinde Orijinal parçaların üretimi için yüksek düzeyde kalite düzeyi, diğer parçalar için daha düşük kalite düzeyi Kullanılmış veya yeni parçalar üründe birleştirilir ve gerekli olan yükseltmeler gerçekleştirilir. Bazı parçalar yeniden kullanılır, kalanlar geri dönüşüme gönderilir Yeni parçalar üretmek için malzeme yeniden kullanılır Kaynak: Thierry vd., 1995: 120. Yukarıdaki açıklamada da belirtildiği gibi yeniden üretim; ürünlerin üretiminde eski ve yeni parçaların bir arada kullanılarak istenilen kalite standartlarının elde edilmesidir (McGovern ve Gupta, 2007: 692-693). 63 2.6. Yeniden Üretilebilirlik Kriterleri Dünyada otomotiv parçaları (motor, debriyaj, elektronik kontrol birimleri ve fren sistemleri), toner ve mürekkep kartuşları, fotokopi cihazları cep telefonları, büro mobilyaları, elektronik bileşenler ve tek kullanımlık fotoğraf makineleri en yaygın olarak yeniden üretimi gerçekleştirilen ürünlerdir (Yüksel, 2006: 28). Amerika’da Lund (1996) tarafından yapılan çalışmada, yeniden üretim ile ilgili sektörel bazda dağılımlara yer verilmiştir. Amerika’da yeniden üretim ile ilgili resmi düzeyde çalışmalar yapılmaktadır. Örneğin Lund’un (1996) çalışmasında, 12000 yeniden üreticiyi içeren bir veri tabanı kullanılmış ve ana hatlarıyla 83 farklı alanda ürün üretildiği saptanmıştır. Yeniden üretimin en yoğun olarak uygulandığı sektörlerin yoğunluk sırasına göre, makine, elektrik ve otomotiv olduğu belirlenmiştir (Karademir vd, 2005: 528). Lund (2012) tarafından yapılan bir diğer çalışmada Amerika ve Kanada firmalarından 7000 yeniden üreticiyi içeren bir veri tabanı kullanmış ve ana hatlarıyla 121 farklı alanda ürün üretildiğini saptamıştır (Lund, 2012: 7). Yeniden üretimin en yoğun olarak uygulandığı sektörler ve ürün alanları Tablo 2.3’de görüldüğü gibidir. Tablo 2.3. Yeniden Üretim Ürün Alanları Sektör Otomotiv ve diğer taşıma Kompresor, türbin, valfler Elektrik/ elektronik parçaları Makine ve ilgili donanımlar Laboratuvar, tıbbi ve cerrahi Ofis mobilyası ve ekipmanı Lastikler Toner kartuşları Diğer Toplam Ürün Alanı 16 5 29 29 12 3 1 2 22 121 Kaynak: Lund, 2012: 7. Tablo 2.3 incelendiği zaman, yeniden üretim gerçekleştiren sektörlerin yoğunluk sırasına göre, makine, elektronik ve otomotiv sektörleri olduğu görülmektedir. 64 Aşağıda yer alan Tablo 2.4’de yeniden üreticilerin listesi görülmektedir. Tablo 2.4. Yeniden Üreticilerin Listesi Üretim Üretim tezgahları Şirket Jones & Shipman, Millbrook, Douglas-Curtis, Marrill Pompalar Weir, Plenty, Sulzer, Johnson Komprasörler Comptec, Flatwoods, J&E Hall, ThermoCom Soğutma tesisatı Bond Group, Manor Concepts Marş motoru Sovereign Otomatik vites kurusu Mitchell-Cotts, ATP Araba ve kamyon motoru Autocraft, Ivor Searle, Perkins, Caterpillar Fotokopi makinaları ve Xerox, Danwood, Greenstrike, many yazıcı malzemeleri others Kazı ekipmaları Powerhire, Blackhill Engineering Güç türbünleri Alstom Savunma ekipmaları Vickers, BAE Systems, ABRO Bilgisayar ve Telekom Sony, Solectron ekipmanları Kaynak: Parker ve Butler, 2007: 4. Tablo 2.4’te çeşitli faaliyet alanlarında yeniden üretim yapan işletmeler görülmekle birlikte sektörlerin çeşitliği ve işletmelerin üretim alanları görülmektedir. Yeniden üretim için aşağıda belirtilen kriterlerin olması gereklidir (Karademir vd., 2005: 530). Ürünlerin restorasyonuna uygun teknolojinin bulunması, Ürünlerin değiş tokuş edilebilir standart parçalardan yapılmış olmaları, Üründe yapılan düzeltmelerin maliyetinin ile üründen elde edilen yeniden kullanım kazancını geçmemesi, Ürün teknolojisinin, ürün yaşam ömründen daha uzun olması ve Pazar talebinin işletmenin devamlılığı için yeterli olması gibi kriterler aranmaktadır. 65 Ürünün bileşenlerine demonte edilebildiği ve temizlenebildiği, bileşenlerin tamir edilebildiği, iyileştirilebildiği veya yenisi ile değiştirilebildiği ve orijinal ürünün performansını sağlayabildiği, yeniden üretilen ürün için talebin olduğu ve yeniden üretimin ekonomik olduğu koşullarda bu ürünlerin yeniden üretimi söz konusu olabilmektedir (Yüksel, 2010: 28). 2.7. Yeniden Üretimden Beklentiler Yeniden üretim işletmelere bütünüyle sürdürülebilir faydalar sağlayan bir aktivitedir (Parker ve Butler, 2007: 4). Bir başka ifade ile yeniden üretim faaliyetleri literatürde işletmelere değer katan ve maliyetlerini azaltan bir işletme modeli olarak yer almaktadır. Bu bağlamda yeniden üretim uygulamaları sonucunda ortaya çıkan olası beklentiler aşağıdaki şekilde sıralanabilir (Karademir vd., 2005: 531-532): Hammadde ve yarı mamullerin etkin kullanımı, Enerjinin etkin kullanımı, Atölye ve ekipmanın etkin kullanımı, Yerli ekonomideki istihdamın korunması, Endüstriyel yeteneklerin geliştirilmesi, Düşük fiyatlı pazarların genişlemesi, Zararlı malzemelerin güvenle kullanımının sağlanması, Üretim sürecinin çevreye duyarlı hale gelmesi, Ekonomik ömrünü tamamlamamış ürünlerin yeniden kazanımı ve Ekonomik ömrünü tamamlayan ürünlerin çevreye zarar vermeden geri dönüşümünün sağlanmasıdır. İşletmelerin çoğu, uyguladığı yeniden üretim programlarını kar merkezli olarak değil maliyet merkezli olarak görmektedir. Bununla birlikte Avrupa işletmeleri yeniden üretim programlarının çoğunu yasal zorunluluk olduğu için uygulamaktadırlar (Guide vd., 2003: 310). Yeniden üretim özellikle mekanik montaj ile üretilmiş uçak motorları, otomobil parçaları, karmaşık makine parçaları, fotokopi makinaları, medikal ekipmanlar ve yazıcılarda yaygın olarak uygulanan bir geri kazanım seçeneği olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu alanda birçok orijinal ekipman 66 üreticisi işletme, üretim ve servis süreçleri ile yeniden üretim sürecini bütünleştirme yoluna gitmektedir. Hewlett Packard (HP)’ın kendi fabrikalarında yeniden üretimini gerçekleştirdiği bilgisayar ve yazıcı parçalarını servislerinde kullanarak bilgisayar ve diğer kompleks parçalarının servis hizmetleriyle ilgili maliyetlerini azaltması örnek olarak verilebilir (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 65). Cannon ise “Cannon’un Temiz Dünya Kampanyası” adı altında başlattığı tersine lojistik çalışmalarıyla birlikte, kullanılmış lazer yazıcı kartuşlarını yeniden üretim için toplamıştır. Yeni bir kartuşun fiyatı yaklaşık 100 dolar olarak gerçekleşirken yeniden üretimle geri kazanılmış bir kartuş %25 daha ucuza satılmıştır (Rogers ve Tibben-Lembke, 1998: 173). Bu bağlamda işletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini maliyet minimizasyonu olarak uyguladıkları ileri sürülebilmektedir. Çevresel açıdan bakıldığında ise kullanılmış ürünleri yeniden üretim faaliyetiyle yeni ürün standartlarına kavuşturmak, ürünün yaşam sürecini uzattığından; yeni bir ürünü üretmek için harcanan emek, işgücü, enerji, hammadde ve sermaye harcamış olmaktadırlar (Gürler, 2010:742). 2.8. Yeniden Üretimin Uygulama Sorunları Yeniden üretim faaliyetinin uygulanma sürecinde bir takım güçlükler yaşanmaktadır. Bu güçlükleri üç ana başlıkta toplamak mümkündür; 2.8.1. Yeniden Üretim Ortamlarında Karşılaşılan Güçlükler Yeniden üretim faaliyetlerinde belirsizlik oldukça yüksektir. Bu durum geleneksel üretim planlama yöntemlerinin, yeniden üretim faaliyetlerinde uygulanmasını güçleştirmektedir (Yüksel ve Çelikoğlu, 2004: 153). Kullanılmış parçaların kaliteleri kullanımlarına bağlı olarak değişiklik göstermektedir. Bu parçalar sınıflandırılarak yeniden üretim için uygunluklarının tespit edilmesi gerekmektedir. Kullanılmış parçaların özelliklerinin doğru olarak belirlenebilmesi oldukça zordur ve bu da çoğu zaman kapsamlı bir araştırma gerektirmektedir (Shah, 2005; Özgün, 2007: 22). 67 Yeniden üretim faaliyetlerinin işlem sürelerinin değişken olması ve parça çeşitliliğinin fazla olması nedeniyle planlama faaliyetleri daha karmaşık hale gelmekte ve farklı karar verme yöntemlerine olan ihtiyaç artmaktadır (Yüksel ve Çelikoğlu, 2004: 153). Yeniden üretimin önündeki en büyük engellerden birisi de ürün tasarımı olmaktadır. Sadece işletmelerin yeniden üretim yapmaya istekli olmaları yeterli olmamakla birlikte ürünler daha tasarlanırken, ömürleri tükendiğinde bunların nasıl kurtarılabileceği düşünülmelidir (Gözlü ve Ersoy, 2004: 203-204). 2.8.2. Yasal Sorunlar Yeniden üretimle ilgili gerekli yasal düzenlemeler yapılması ve yeniden üretimin teşviki ülkelerin gelişimi açısından önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. AB ile uyum süreci içerisinde belli yasal düzenlemeleri gerçekleştirmek ve bu yasaları etkili bir biçimde uygulamak zorunda olan Türkiye, gelişmelerden büyük oranda etkilenmektedir ve etkilenmeye devam edecektir. Üreticilerin, müşterilerin son kullanımından sonra, üretmiş oldukları ürünlerin akıbeti konusunda sorumluluk üstlenmedikleri bir anlayışın sürdürülebilirliği modern pazarlama anlayışı, ekonomik açıdan ve çevresel kaygılar nedeniyle söz konusu değildir. AB ile uyum sürecinin herhangi bir aksama olmadan yürütülmesini sağlayacak uyum yasaları, Türkiye’de faaliyet gösteren firmaları ve yerel yönetimleri, farklı ürünlerin özellikleri göz önünde tutularak toplanması, muayene edilmesi, bertarafı, tamir edilmesi, geri dönüşümü, yeniden üretilmesi ve yeniden üretilen ürünlerin pazarlanması konusunda belli standartlara uymakla sorumlu tutmaktadır ve sorumlu tutmaya devam edecektir. Bu standartların kabul edilmesi ve uygulanması sürecinde gösterilecek özen, ülkemiz ekonomisinde israfın önlenmesi ve sürdürülebilir gelişmenin oluşturulmasında anahtar rol oynayacaktır (www.ttzy.ibu.edu.tr). altyapısının 68 Bu süreçlere ilaveten ülkemizde geri dönüşüm, Çevre Kanunu ve bu kanuna istinaden çıkarılan yönetmeliklerle düzenlenmektedir. Bu yönetmelikler (Şengül, 2010: 79): Atık Pil ve Akümülatörlerin Kontrolü Yönetmeliği (APAK), Ambalaj Atıkları Kontrolü Yönetmeliği, Poliklorlu Bifenil ve Poliklorlu Terfenillerin Kontrolü Hakkında Yönetmelik, Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, Bitkisel Atık Yağların Kontrolü Yönetmeliği, Ömrünü Tamamlamış Lastiklerin Kontrolü Yönetmeliği, Atık Yönetimi Genel Esaslarına ilişkin Yönetmelik ve Tehlikeli Atıkların Kontrolü Yönetmeliği’dir. 2.8.3. Diğer Eksiklikler Yeniden üretim faaliyetleri ile ilgili çeşitli çalışmalar yapılmaktadır. Yeniden üretim faaliyetlerinin uygulanma sürecinde bir takım güçlükler yaşanmaktadır. Guide ve Jayaraman (2000) tarafından ele alınan bir çalışmada, yeniden üretim sürecinde meydana gelen zorlukları ve ürün toplama faaliyetlerini daha iyi anlayabilmek için 75 soruluk bir anket düzenlenmiştir. Söz konusu bu anketler Amerikan Üretim ve Envanter Kontrol Topluluğu Araştırma ve Eğitim Vakfı (APICS E&R)’na üye ve yeniden üretim faaliyetlerini sürdüren 320 firma temsilcisine gönderilmiştir. Anketlerin geri dönüş oranı yüzde olarak belirlenmiş ve ayrıntılı bilgi elde edebilmek için anketlere ek olarak bazı yöneticilerle yüz yüze görüşmeler yapılmıştır. Anket ve görüşmeler sonucunda, geri toplama, talep tahmini, ürün iadelerinin taleple dengelenmesi, kaynak planlaması ve ürün iadelerindeki belirsizliğin azaltılması konusunda endüstri uygulamalarına ilişkin bilgiler ortaya konulmuştur. Araştırmacılar çalışmanın son bölümünde ise, elde ettikleri bulgular doğrultusunda ürün geri toplama faaliyetleri ile ilgili bir rehber önerisinde bulunarak, yönetici sorumluluklarını belirlemişler ve ürün geri toplama sürecine ilişkin detaylı örnek olay analizlerine ihtiyaç duyulduğunu vurgulamışlardır (www.ttzy.ibu.edu.tr). 69 Ayrıca ülkemizde genel olarak işletmelerin yeniden üretim konusunda yeterli bilgiye sahip olmadıkları görülmektedir (Gözlü ve Ersoy, 2004: 202). 2.9. Türkiye’de Yeniden Üretim Uygulamaları Türkiye’de yeniden üretim uygulamaları incelendiği zaman uygulamada son yıllarda yer aldığı görülmektedir. Türkiye’de orijinal parça üreticileri açısından kısıtlı sayıda uygulamaya rastlanmakla birlikte yazıcı sarf malzemeleri, lastik kaplama ve motor yenileme konusunda orijinal parça üreticisi olmayan girişimci işletmelerin yeniden üretim amaçlı birçok faaliyeti bulunmaktadır. Vestel, Arçelik gibi dayanıklı beyaz eşya üreten firmaların garanti kapsamında veya tüketiciye ulaştırma aşamasında iken bozulan veya hasar gören ürünleri yeniden üretim faaliyetine soktukları görülmektedir. Yeniden üretilen bu ürünler firmaların yetkili bayileri yerine spot piyasa diye adlandırılan perakendecilerde aynı garanti koşullarına sahip olarak daha düşük fiyata revizyonlu ürün olarak satılmaktadır. Arçelik firması 2006 yılında yurt dışında olduğu gibi kiralık beyaz eşya uygulaması ile ürünlerin fonksiyonelliğini satmak için bir kampanya başlatarak yeniden üretim konusunda ileri bir adım atmak istemesine rağmen, tüketicilerin kiralık beyaz eşyaya talep göstermemesi sebebiyle kampanyasına son vermiştir (Gürler, 2010: 46). Gelişmekte olan ekonomilerden birisi olan ülkemizde geri dönüşüm ve katı atık yönetimi konusunda devlet ve özel sektör düzeyinde birçok çalışma yapılmaktadır. Ülkemizde insanları bilinçlendirmek amacıyla çevre bakanlığı tarafından katı atıklar ve geri kazanımı ile ilgili olarak yapılan çalışmalardan bazılarının sonuçları aşağıdaki gibi sıralanmaktadır (Anonymous, 2005; Karademir vd., 2005: 530): Evrensel katı atıkların %68’ini organik atıklar, kalan kısmını ise kağıt, karton, tekstil, plastik, deri, metal, ağaç, cam ve kül gibi maddeler oluşturmaktadır, Ülkemizde günde yaklaşık 65 bin ton çöp üretilmektedir, 70 Ülkemizde ve dünyadaki katı ayıkların yönetiminin üç temel ilkesi bulunmaktadır. Bunlar az atık üretilmesi, atıkların geri kazanılması ve atıkların çevreye zarar vermeden bertaraf edilmesidir, Çöplerin toplanmasından, depolanması veya bertaraf edilmesine kadar tüm hizmetlerin bir plan çerçevesinde ele alınması ve öncelikle bu atıkların değerlendirilmesi veya geri kazanılması, “çevre ile uyumlu atık yönetimi” ile yapılmaktadır, Ülkemizde bulunan 3215 belediyeden sadece 11’inde düzenli depolama yapılmaktadır, Ülkemizde faaliyette olan bir kompost tesisi bulunmaktadır, Türkiye’de atıkların geri kazanımı konusunda uzun yıllardır süregelen çalışmalar yapılmaktadır. Cam, kağıt, karton, plastik ve metal gibi atıklar özellikle çöp dökme sahalarından ve sokak toplayıcıları kanalıyla sokaklardan toplanmakta ve hammadde kaynağı olarak çeşitli sektörlerde kullanılmaktadır, Türkiye’de çöp miktarının yaklaşık %15-20’sini geri kazanılabilir nitelikteki atıklar oluşturmaktadır. Evrensel atıklar arasında cam şişe ve kavanozların geri dönüşümü ülkemizde oldukça eski yıllara uzanmaktadır. Renklerine göre ayrılan cam şişe ve kavanozlar ve diğer cam atıklar kırılarak cam tozu haline getirilir. Cam tozu, kum, kireç taşı ve soda külü ile karıştırılır ve yüksek sıcaklıkta şekillendirilerek yeni ürünlere dönüştürülmektedir, Plastik ambalaj atıkları yıkanıp granül haline dönüştürülerek ikincil ürün üretiminde hammadde olarak kullanılmaktadır. Sera örtüsü, otomotiv sektöründe plastik torba, marley, pis su borusu, elyaf ve dolgu malzemesi, araba yedek parçası yapımında kullanılmaktadır, Yeni üretime kıyasla, metal ve plastikte %95 enerji tasarrufu üretim uygulamalarının sağlamaktadır. Gözlü ve Ersoy (2005) tarafından yeniden yapılabileceği değişik sektörlerden (otomotiv, cam, metal, seramik) işletmelerle yapılan görüşmeler sonucunda elde edilmiştir. Çalışmanın sonuçlarına bakıldığında 71 Türkiye’de bilinçli ve planlı bir şekilde yeniden üretim faaliyetleri gerçekleştirilmeği görülmektedir. Türkiye’de genel olarak işletmeler yeniden üretim konusunda yeterli bilgiye sahip değillerdir. Bazı işletme yöneticileri yeniden üretim kavramını duymuş olsalar bile kendiişleriyle ilgili olmadığını düşünerek üzerinde durma gereği duymamaktadırlar. Yeniden üretimi uygulamak amacıyla da olsa en azından bu tip uygulamalara yönelik alt yapılarının hazır olup olmadığına bakıldığı zaman işletmelerin aslında bu konudan çok kopuk olmadığı gözlemlenmiştir. Her ne kadar amaçları farklı olsa da yeniden üretimin bazı süreçleri işletmelerde tam olmasa da uygulanabildiği görülmektedir. Yapılan çalışma Türkiye’de yeniden üretimin neden uygulanmadığı, bu problemlerin neler olduğu üzerine gerçekleştirilmiş olup, bu sorunların neler olduğu ve bu konuda neler yapılmasının daha iyi olacağı araştırılmışdır. Söz konusu bu problemler aşağıdaki şekilde tespit edilmiştir (Gözlü ve Ersoy, 2005: 202-204): İşletmeler, yeniden üretimin ilk aşaması olan geri toplama sürecinde oldukça isteksiz davranmaktadırlar, Görüşülen işletmelerin hiçbirisi geri toplanan ürünleri demontaja sokmamaktadırlar. Bunda da çeşitli faktörler rol oynamaktadır. Her şeyden önce işletmeler, tedarikçisinden gelen malları, garanti kapsamlarından yararlanabilmek için demontaja sokmaktan kaçınmaktadırlar. Ayrıca maliyet faktörünü göz önünde bulundurmaktadırlar. Ancak yine de hasarlı veya hatalı parçaların bir kısmının değişimi için, otomotiv sektöründeki işletmede, ufak çapta da olsa bir demontajın uygulandığı görülmektedir. Bunun yanı sıra cam gibi ürünlerin demontajının yapılması mümkün olmamaktadır, Olağan yeniden üretim sürecinde ürünler demontaja sokulduktan sonra elde edilen parçalarına ayıklama işlemi uygulanmaktadır. Söz konusu ayıklama işlemi görsel olarak yapılabildiği gibi bir takım rasyonel testlerin uygulanması ile de yapılabilmektedir. Değişik sektörlerden seçilerek incelenen bu işletmelerde demontajın nerdeyse hiç yapılmadığı görülmektedir. Ancak yine de bu firmaların ürünlerini geri topladıkları 72 zaman ayıklayıp ayıklamadıklarını, en azından işletmelerde bu yönde bir alışkanlık oluşup oluşmadığını tayin etmek açısından önemlidir, Görüşülen işletmeler, genel olarak ayıklama sürecinden geçirdikleri ürünlere hiçbir tamir, temizleme, boyama veya yenileştirme gibi işlemler uygulamamaktadır. Bunun nedeni ise bazen ürünün yapısının buna izin vermemesiyken diğer bir nedeni ise maliyetleri artırmasıdır. Ancak bu uygulamaların bazı istisnaları bulunmaktadır. Tamirat bedeli parçanın birim maliyetinin %60’ından az ise parça tamir edilerek yeniden kullanılmaktadır. Ancak işletmeler, maliyetlerdeki belli orandan sonra gerçekleşen artış nedeniyle ürünle uğraşmak istememekte onun yerine yeni mal almayı daha rasyonel bulmaktadır, Geri toplama, ayıklama ve eğer gerekiyorsa bir takım yenileştirme faaliyetlerinin yapılmasından sonra ürünün tekrar değerlendirilmesi cam sektöründeki işletme tarafından yapılsa da diğer sektörlerdeki işletmelerden sadece otomotiv sektöründeki faaliyet gösteren tarafından az miktarda gerçekleştirilmektedir. Ancak yine bu sektördeki işletme söz konusu olduğunda eğer parça çok göz önündeyse kesinlikle tamir edilip, boyanıp ya da temizlenip yeniden kullanımı gerçekleştirilmemektedir. Diğer tüm parçalar için işletmeler yeniden üretilmiş bir ürünü montaj hatlarına yeniden sokmakta hiçbir sakınca görmemekte, garantisi bakımından hiçbir kuşku duymamaktadır, Yeniden üretimin önündeki en büyük engellerden biri ürünlerin tasarımı olmaktadır. Yani işletmelerin sadece yeniden üretim yapmaya istekli olmaları yeterli olmamaktadır. Ürünler daha tasarlanırken ömürleri tükendiğinde bunların nasıl kurtarılabileceği düşünülmelidir. Aksi takdirde yeniden üretimin yapılması olanaksız hale gelir. Görüşülen işletmelere bakıldığında sadece otomotiv sektöründeki işletmenin ürünlerin tasarımına dikkat ettiği görülmektedir. Bu işletme demontajı kolaylaştıracak parça ve donanımları daha çok kullanmaya çalışmakta ve enerji tasarrufları göz önünde bulundurulmaktadır. Diğer işletmeler ise başka unsurlar öne çıktığında bu tip kaygılarla tasarım yapmaktadır. Otomotiv sektöründeki 73 işletme ise bunu ürettiği üründen en etkin nasıl yararlanabileceğini düşünerek değil ileride oluşabilecek hasar ve yapılması gerekebilecek ayarlamalara karşı zaman ve maliyet kaybını önlemek için gerçekleştirmektedir. Türkiye’de faaliyet gösteren işletmelerin yeniden üretime bakış açıları dikkate alındığında Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarına göre; işletmelerin yeniden üretim konusunda yeterli bilgiye ve yeniden üretimi gerçekleştirecek teknik olanaklara sahip oldukları görülmektedir. Ancak dünyada olduğu gibi tüketicilerin yeniden üretim konusundaki olumsuz tutumları ve yeniden üretilecek ürünlerin işletmelere geri dönüşündeki belirsizlikler sebebiyle yasal mevzuatta yeniden üretimi teşvik edici ve zorunlu kalıcı değişikliklerin yapılmaya başlanmasına rağmen henüz yeniden üretim faaliyetini gerçekleştirmeye tam olarak hazır olmadıkları sonucuna ulaşılmıştır (Gürler, 2010: 750-751). Yukarıdaki açıklamalar dikkate alındığında Türkiye’de gerek üretici işletmeler gerekse tüketiciler açısından yeniden üretime olumsuz bir bakış açısı olduğu ileri sürülebilir. 74 ÜÇÜNCÜ BÖLÜM KONYA OTOMOTİV YAN SANAYİNDE FAALİYET GÖSTEREN İŞLETMELERDE YENİDEN ÜRETİM FALİYETLERİNİN İŞLETME PERFORMANSINA ETKİSİNİN DEĞERLENDİRİLMESİ Yeniden üretim faaliyetleri işletmelere artı değer katan, maliyetlerini azaltan bir uygulama olarak literatürde yer almaktadır. İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine bakış açıları ve uygulamada karşılaşan sorunlar önemli bir unsur olarak karşımıza çıkmaktadır. Çalışmanın bu bölümünde araştırmanın amacı ve önemi ortaya konularak, genel anlamda otomotiv sektörü ve Konya otomotiv sektörü değerlendirilip, araştırmanın hipotezleri, yöntemi ve bulguları hakkında bilgiler verilecektir. Araştırma sonucunda elde edilen bilgiler tablo ve şekiller yardımıyla açıklanacak ve geliştirilen hipotezlerin test sonuçları değerlendirilecektir. 3.1. Konya Otomotiv Sanayi Yeniden üretimin en yoğun olarak uygulandığı sektörler yoğunluk sırasına göre, makine, elektrik ve otomotiv’dir (Karademir vd., 2005: 528). Bu bağlamda çalışmanın uygulama kısmını oluşturan üçüncü bölümde öncelikli olarak otomotiv sanayi ve araştırmanın evrenini oluşturan Konya otomotiv yan sanayi ile ilgili genel bilgi verilecektir. Otomotiv sektörü, dünyada en büyük yatırımların gerçekleştiği sektörlerden birisidir. Ar-Ge ve üretim kapsamında 85 Milyar Euro’luk yatırım harcaması gerçekleştirilmekte ve yatırım yapılan ülkelerde 433 Milyar Euro’nun üzerinde vergi geliri sağlanmaktadır. Otomotiv sektörünün 2 Trilyon Euro civarında cirosu bulunmaktadır. Dolayısıyla otomotiv sektörü dünyanın ilk sıralarda yer alan sayılı büyüklükteki ülkeleri arasında altıncı büyük ekonomiye karşılık gelmektedir (http://www.sanayi.gov.tr). Otomotiv sanayi, Almanya ve Fransa öncülüğünde Avrupa’da doğmuş, Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde gelişip, güçlenmiştir (Bedir, 2002:1). Seri üretim tekniklerinin uygulanmaya başlaması ile kitle üretimini hayata geçiren Henry 75 Ford, Model T otomobili ile 1920’de ABD’deki araç pazarının % 65-70’ine, Dünya araç pazarının ise % 50’sine hakim olmuştur (www.iso.org.tr). Dünya otomotiv sanayisinde küresel ölçekte 20 civarında ülkede faaliyet gösteren yaklaşık olarak 50 adet motorlu taşıt üreticisi işletme bulunmaktadır. Üretim genel olarak otomobil ve ticari araç olarak sınıflandırılmaktadır. Sanayide yapılan üretimin % 90 gibi büyük çoğunluğunu otomobil ve kamyonetlerden oluşan hafif araçlar sınıfı oluşturmaktadır. Üretim adetleri otomobil sınıfına göre nispeten az olan diğer araç sınıfları (minibüs, midibüs, otobüs, kamyon, çekici vb.) ise istatistiklerde ticari araçlar olarak anılmaktadır (www.sanayi.gov.tr). Üretim ve teknolojideki değişimlere paralel olarak müşteri beklentilerinde de değişiklikler olmuş rekabette ürün çeşitliğine giden işletmeler daha başarılı olmuşlardır. Dolayısıyla pazarda müşterinin önemi ve hakimiyeti giderek artmıştır Özellikle doymuş pazarlarda yeni ürünler müşteri ile buluşmanın önemli bir yoludur. Geleneksel Sedan, Station Wagon gibi otomobillerin yerini MPV (Çok Amaçlı Araç), SUV (Spor Amaçlı Araç) gibi araçlar alma yolundadır. Yeni pazarlama teknikleri arasında internetten yararlanarak satış uygulaması da artmaktadır (Özel, 1994). Dünya genelinde otomotiv üzerine çeşitli yatırımlar yapılmaktadır. Dünyanın altıncı büyük ekonomisi olan otomotiv sektörünün 2008-2012 dönemi ülkelere göre motorlu araç üretim rakamları aşağıda Tablo 3.1’de görüldüğü gibidir. 76 Tablo 3. 1. 2008–2012 Dönemi Ülkelere Göre Motorlu Araç Üretim Rakamları 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 18 2008 Japonya 11.575.644 Çin 9.299.180 ABD 8.693.541 Almanya 6.045.730 G. Kore 3.826.682 Brezilya 3.215.976 Fransa 2.568.978 İspanya 2.541.644 Hindistan 2.332.328 Meksika 2.167.944 Kanada 2.082.241 Rusya 1.790.301 UK 1.649.515 Tayland 1.393.742 Türkiye 1.147.110 İran 1.051.430 İtalya 1.023.774 Çek C. 946.567 2009 Çin 13.790.994 Japonya 7.934.516 ABD 5.708.852 Almanya 5.209.857 G. Kore 3.512.926 Brezilya 3.182.617 Hindistan 2.632.694 İspanya 2.170.078 Fransa 2.047.658 Meksika 1.561.052 Kanada 1.490.632 İran 1.395.421 UK 1.090.139 Tayland 999.378 Çek C. 974.569 Polonya 884.133 Türkiye 869.605 İtalya 843.239 2010 Çin 18.264.667 Japonya 9.625.940 ABD 7.761.440 Almanya 5.905.985 G. Kore 4.271.941 Brezilya 3.648.358 Hindistan 3.536.783 İspanya 2.387.900 Meksika 2.345.124 Fransa 2.229.421 Kanada 2.071.026 Tayland 1.644.513 İran 1.599.454 Rusya 1.403.244 UK 1.393.463 Türkiye 1.094.557 Çek C. 1.076.385 Polonya 869.376 2011 Çin 18.418.876 ABD 8.653.560 Japonya 8.398.654 Almanya 6.311.318 G. Kore 4.657.094 Hindistan 3.936.448 Brezilya 3.406.150 Meksika 2.680.037 İspanya 2.353.682 Fransa 2.294.889 Kanada 2.134.893 Rusya 1.988.036 İran 1.648.505 Tayland 1.478.460 UK 1.463.999 Çek C. 1.199.834 Türkiye 1.189.131 Polonya 837.948 2012 Çin 19.271.808 ABD 10.328.884 Japonya 9.942.711 Almanya 5.649.269 G. Kore 4.557.738 Hindistan 4.145.194 Brezilya 3.342.617 Meksika 3.001.974 Tayland 2.483.043 Kanada 2.463.732 Rusya 2.231.737 İspanya 1.979.179 Fransa 1.967.765 UK 1.576.945 Çek C. 1.178.938 Türkiye 1.072.339 Endonezya 1.065.557 İran 989.110 Kaynak: OICA; Sanayi Genel Müdürlüğü, 2013: 9, Erişim Tarihi: 15.12.2013. Tablo 3.1 incelendiğinde 2008-2012 yılları itibariyle ülkeler bazında genel anlamda motorlu araç üretiminde artış olduğu görülmektedir. 2012 yılı sonu toplam üretime göre en fazla artış Japonya’da (%18,4) görülmektedir. Kuzey Amerika ülkelerinde %17,2 ve Asya/Pasifik ülkelerinde %7,7 artış gerçekleşmiştir. Batı Avrupa ve ülkelerinde bir önceki yıla oranla %5,4 daralma yaşanmıştır. 2013 yılı toplam üretimde ise bir önceki yıla göre Asya/Pasifik ülkelerinde (%11,5) en yüksek artış, ardından Doğu Avrupa ülkelerinde %9,1’lik artış beklenirken, Mercosur ülkelerinde %8,8 artış olacağı tahmin edilmektedir (www.sanayi.gov.tr). Ülkemizde ise motorlu araç üretiminin 2008 yılında adet olarak azaldığı görülmekle birlikte 2012 yıl sonu itibariyle adet sayısını artırdığı ve ülkeler bazında 16. sırada olduğu görülmektedir. 2008 yılında motorlu araç üretimindeki azalışın yaşanan küresel finans kriziyle ilgili olduğu ileri sürülebilir. 1990 yılına kadar ülkemizde imal edilen her türlü motorlu araç, Türkiye’deki otomotiv yan sanayinin gelişmesine katkı sağlamıştır. 1990’lı yıllarda, otomotiv sektörünü, döviz kazandıran sektör konumuna getirecek tedbirler alınmış, yeni ve güncel model araç üretimine dönük yatırımlar teşvik edilmiştir (Turan, 2006:7). 77 Otomotiv sektörü diğer sanayi dallarıyla (petro-kimya, demir-çelik, lastik vb.) ve diğer sektörlerle (taşımacılık, turizm, tarım, altyapı vb.) yakından ilişkili olmasından dolayı sanayileşen ve sanayileşmekte olan ülke ekonomileri için önemli bir yer teşkil etmektedir. Hane halkının satın alma gücünün artması ve 1996 yılında Avrupa Birliği ile imzalanan Gümrük Birliği Anlaşması Türkiye’de otomotiv sektörünün büyümesine dair beklenti yaratmışsa da, teknolojik gelişme düzeyinin istenilen seviyeye ulaşamamış olması ve AR-GE çalışmalarının yetersizliği beklentilerin gerçekleşmesinin önünde büyük bir engel olarak kalmıştır (financedotorg.files.wordpress.com). Otomotiv sektörü ihracat ve ithalatta ülkemiz açısından önemli bir yere sahiptir. Otomotiv sektörü ihracat ve ithalat verileri aşağıda Tablo 3.2’de yer almaktadır. Tablo 3.2. Otomotiv Sektörü İhracat ve İthalatı (1000 $) 2008 2009 2010 2011 2012 İthalat 12.789.717 8.975.864 13.419.356 17.184.080 14.514.260 İhracat 18.326.711 12.251.734 13.812.677 15.803.438 15.150.268 Kaynak: TÜİK; Konya Sanayi Odası, 2013: 16. Veriler incelendiği zaman otomotiv sektörünün ihracat ve ithalattaki önemi yıllar bazında iniş çıkışlar gösterdiği görülmektedir. 2009 yılı sonunda gerek ihracatta gerekse ithalatta ciddi bir azalmanın olduğu görülmektedir. Bu azalmanın nedeni ise yaşanan küresel finans krizine bağlanabilir. Türk otomotiv ana ve yan sanayi, başta Bursa olmak üzere Marmara Bölgesi'nde yoğunlaşmıştır. Otomotiv sanayinin yoğun olduğu diğer şehirler İstanbul, İzmir, Kocaeli, Ankara, Konya, Adana ve Manisa olarak sıralanmaktadır Konya’da ise otomotiv sektörü, ihracatın önünü açan lokomotif bir sektördür. Konya sanayisinin itici gücüdür. Sanayi üretiminin önemli bir kısmını otomotiv yedek parçası oluşturmaktadır (Turan, 2006: 1-20). 78 Konya otomotiv yan sanayi, ülkemizde üretilen taşıt araçları için gerekli olan parçaların % 80’ini karşılayabilecek düzeye gelmiştir. İşletmelerin büyük bir bölümü otomotivde dünyanın en büyük otomotiv işletmelerine parça üretmektedir. İşletmelerin % 30’u uluslararası pazarlarda kabul gören ve ihracat için sahip olunması zorunlu olan kalite belgelerine sahiptir (www.kto.org.tr). Konya sanayi; otomotiv sanayi sektöründe,1’i ana sanayi üreticisi, 445’i otomotiv yan sanayi üreticisi olan yaklaşık 1500 firma ile Türkiye genelinde güçlü bir konuma sahiptir (KSO, 2013: 23). Türkiye İstatistik Kurumu verilerine göre, 2012 yılında fasıllar düzeyinde en büyük 2.ihracat kalemi, motorlu kara taşıtları ve aksam parçaları’dır. En büyük ithalat kaleminde ise “motorlu kara taşıtları ve aksam parçaları” 5. sırada yer almaktadır (KSO, 2013: 15). Konya’da toplam 435 adet CNC tezgahı bulunmaktadır. Yurt dışından ithal edilen hammaddelere kendi doğal ürünlerini de ekleyerek üretim yapan Konya otomotiv sanayi, 2005 yılının 10 aylık döneminde, % 30 artışla yan sanayi ihracatında 200 milyon doları geçmiştir. Konya’daki sanayicilerin % 64,1’i ihracat yapmaktadır. İşletmelerin % 25,4’ü doğrudan ihracat yaparken, % 10,4’ü ise dolaylı ihracat yapmaktadır (Turan, 2006: 20). Otomotiv sektörü ihracat ve ithalatı Konya otomotiv sektörü açısından ele alındığında Türkiye-Konya karşılaştırması olarak aşağıda Tablo 3.3’te yer verilmiştir. Tablo 3.3. İhracat ve İthalatta Türkiye - Konya Karşılaştırması 1000 $ İHRACAT Konya Türkiye 2011 Aralık 113.886 12.043.450 İTHALAT Konya Türkiye 93.616 18.649.310 2012 Aralık 111.143 11.877.569 Değişim % -2,41 -1,38 Ocak-Aralık 2011 1.193.173 134.906.869 Ocak-Aralık 2012 1.295.469 151.860.846 Değişim % 8,57 12,57 90.004 20 986 467 -3,86 12,5 1.068.601 220.247.776 1.061.275 216.750 187 -0,7 -1,6 Kaynak: TİM, TÜİK; Konya Sanayi Odası, 2013: 23. 79 Tablo 3.3 incelendiğinde Konya ilinde otomotiv sektöründe faaliyet gösteren işletmelerin, 2012 yılı toplam ihracatının 2011 yılı aynı dönemine göre %8,6 oranında artarak 1.295.469$ olarak gerçekleştiği görülmektedir. Çalışmada yeniden üretimin otomotiv sektöründeki durumunu incelemek üzere Konya otomotiv yan sanayinde araştırma yapılmıştır. Çalışmanın uygulama kısmı gerek dünya üzerindeki önemi gerekse yeniden üretimin en fazla uygulama alanı bulduğu otomotiv sektörü oluşturmaktadır. 3.2. Araştırmanın Amacı ve Önemi Yeniden üretim, ekonomiye ve işletmelere katkı sağlayan bir üretim faaliyeti olarak literatürde yer almaktadır. Ayrıca yeniden üretim faaliyetleri, işletmelere maliyetlerini azaltıcı etki yaratmak gibi unsurların yanında çevreyi koruyucu yararlar sağlaması bakımından da ön plana çıkmaktadır. Bu önemden haraketle çalışmanın temel amacı, “Konya otomotiv yan sanayinde yeniden üretim faaliyetleri, tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasındaki ilişkiyi incelemektir”. Bu çerçevede çalışmanın alt amaçları aşağıdaki şekilde belirlenmiştir: İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini gerçekleştirme düzeyini belirlemek, İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine bakış açılarını belirlemek, İşletmelerin tedarik zinciri performansını belirlemek, İşletme performansını belirlemek, Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerine etkisini belirlemek, Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerine etkisini belirlemek, Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerine etkisini belirlemek, Literatür araştırması dikkate alındığında ülkemizde son yıllarda gündeme gelen yeniden üretimin yeterince uygulama alanı bulmamasının nedeninin, gerek üretici 80 gerekse tüketici boyutunda kavramın net olarak anlaşılmamasından dolayı olduğu ileri sürülebilir. Çalışma konu ile ilgili çalışmaların kısıtlı olmasından dolayı, hem teorik hem de uygulamalı araştırma sonucundan elde edilen bilgiler doğrultusunda yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin gelecekte yapılması olası çalışmalara yardımcı olabilecek bilgiler sunmaktadır. 3.3. Araştırmanın Kavramsal Modeli Yeniden üretim faaliyetleri ve tedarik zinciri performansı arasındaki ilişkinin işletme performansına etkisini tespit etmek ve işletme performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu doğrulamak amacıyla kavramsal bir model geliştirilmiştir. Bu model üzerinde değişkenler arası ilişkiler Şekil 3.1 yardımıyla sembolize edilmiştir. Şekil 3.1. Araştırmanın Kavramsal Modeli Yeniden Üretim Faaliyetleri Tedarik Zinciri Performansı İşletme Performansı 3.4. Araştırmanın Hipotezleri Araştırmanın konusu ve amacı doğrultusunda oluşturulan teorik modelde üç temel hipotez test edilmektedir. Birinci hipotez, yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerindeki etkisini incelemektedir. İkinci hipotez, tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerindeki etkisini incelemektedir. Üçüncü 81 hipotez ise yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerindeki etkisini incelemektedir. Araştırmanın amaçlarına uygun olarak kavramsal bir model geliştirilmiştir. Bu model üzerinde değişkenler arası ilişkiler Şekil 3.2 yardımıyla sembolize edilerek ve kurulan hipotezler verilmiştir. Araştırmanın kavramsal modeli Şekil 3.2’de gösterilmiştir. Şekil 3.2. Araştırmanın Kavramsal Modeli ve Hipotezleri Yeniden Üretim Faaliyetleri Hipotez 1 (+) Tedarik Zinciri Performansı Hipotez 3 (+) Hipotez 2 (+) İşletme Performansı Araştırmanın temel amacı doğrultusunda alt amaçlar da dikkate alınarak araştırmaya ilişkin hipotezler kavramsal modelde de gösterildiği gibi aşağıdaki şekilde geliştirilmiştir. Hipotez 1: Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerine olumlu etkisi vardır. Hipotez 2: Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerine olumlu etkisi vardır. Hipotez 3: Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerine olumlu etkisi vardır. 82 Araştırmanın kavramsal modeline uygun olarak araştırılan hipotezlerin geliştirilmesinde daha önce yapılan çalışmalar dikkate alınmıştır. Bu çalışmalar Tablo 3.4 aracılığı ile aşağıda gösterilmektedir. Tablo 3.4. Araştırma Hipotezlerinin Geliştirilmesinde Yararlanılan Çalışmalar İlgili Literatür Hipotez 1 Hipotez 2 Hipotez 3 Kainuma ve Tawara, 2006. Shavazi vd. 2009; Choi ve Eboch, 1998; Vickery vd.,1995; De Toni ve Nassimbeni, 1999, Wu vd., 2010. Hammond vd.,1998; Yüksel, 2003. 3.5. Araştırmanın Kısıtları Bu çalışmadan elde edilen sonuçların gerek işletmelere, gerekse gelecekte benzer konularda yapılacak çalışmalara sağlayacağı faydaların yanı sıra bazı sınırlılıklar bulguların geçerliliği ve genelleştirilmesinde sorunlara sebep olabilir. Bunlar aşağıdaki gibi özetlenebilir. Araştırma evrenini oluşturan işletmeler örnek kütleyi temsil yeteneğinde olmakla birlikte araştırma sonuçlarının genelleştirilmesi bağlamında sınırlıdır. Araştırma sadece belirli bir zaman dilimine ait veriler üzerinden değerlendirilmiştir. Araştırmada cevapları aranan sorular ve ileri sürülen hipotezler dikkate alındığında veri toplama metodu olarak süreli bir çalışmanın gerçekleştirilmesi daha uygun bir yaklaşım olarak değerlendirilebilir. Çalışmada cevap vericilerin genel anlamda işletme yönetim kademesinde olmasından dolayı cevaplama önyargısının kontrolünün tam olarak sağlanması mümkün olmamıştır. 83 3.6. Araştırmanın Metodolojisi Araştırma sürecinde izlenen metodoloji, elde edilen sonuçların etkin ve tutarlı bir şekilde ortaya konulabilmesinde oldukça etkili olmaktadır. Bu açıdan araştırma metodolojisinin açıklanması elde edilen verilerin değerlendirilmesi bakımından önemlidir. Aşağıda araştırmanın amaçlarına ulaşmak ve hipotezleri test etmek için; veri toplama aracının geliştirilmesi, araştırma örnek kütlesinin belirlenmesi, soru formlarının hazırlanması, cevaplandırılması ve cevaplanan anketlerin kodlanması, düzenlenmesi ve verilerin analiz edilmesinde kullanılan istatistiki yöntemlere ilişkin bilgi verilmektedir. Araştırmada izlenen yöntem Şekil 3.3’deki gibi özetlenebilir. 84 Şekil 3.3. Araştırmada İzlenen Metodoloji Literatür İncelemesi Araştırmanın Amaç ve Hipotezlerinin Belirlenmesi Anket Sorularının Hazırlanması Anketlerin Cevaplandırılması Verilerin Kodlanması ve Düzenlenmesi İstatistiksel Analizlerin Yapılması Sonuçların Değerlendirilmesi 85 3.6.1. Araştırmaya Dahil Edilen İşletmelerin Seçilmesi Araştırmanın evreni Konya ili otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren işletmelerdir. Araştırma örneklemi Konya Sanayi Odası’nda (KSO) kayıtlı bulunan 300 işletme ile sınırlı tutulmuştur. Aralık 2012 tarihi itibariyle doğrudan görüşme yöntemi kullanılarak anketlerin işletmeler tarafından değerlemeye alınması sağlanmıştır. 30 Mayıs 2013 tarihi itibariyle değerlendirmeye uygun 68 anket formu elde edilmiştir. Bu %26’lık bir geri dönüş oranıdır. Daha önce yapılan çalışmalar dikkate alındığında, ana kütleden seçilen örnekler üzerinde gerçekleşen geri dönüş oranının %20 ile %40 arasında değiştiği görülmektedir. Örneğin, Gürbüz ve Demirer (2006) tarafından yapılan bir çalışmada geri dönüş oranı %34 olarak gerçekleşmiştir. Güleş ve Çağlıyan (2003) tarafından yapılan bir çalışmada geri dönüş oranı %30 olarak gerçekleşmiştir. Tekin vd. (2005) tarafından yapılan bir başka çalışmada ise geri dönüş oranı %26 olarak gerçekleşmiştir. Bu bağlamda %26’lık geri dönüş oranı kabul edilebilir bir oran olarak değerlendirilebilir. 3.6.2. Anket Formunun Hazırlanması Anket formunun hazırlanmasında öncelikle literatür araştırması yapılmış olup sonrasında daha önceki çalışmalar dikkate alınmış ve anket soruları Tokol (2006), Seyidoğlu (2009), Altunışık vd. (2010) tarafından belirlenen ve anket formu hazırlanmasında dikkat edilmesi gereken hususlar çerçevesinde hazırlanmıştır. Anketi oluşturan sorular tespit edildikten sonra taslak anketteki sorular uygulamanın amaçları ve hipotezleri ile karşılaştırılmıştır. Bu şekilde anket sorularının araştırmanın amaç ve hipotezleriyle uyumlu olup olmadığı belirlenmiştir. Anket sorularının büyük bir bölümü ankete cevap verenlerin soruyu cevaplandırmak için uygun şıkkı işaretlemelerini gerektiren “işaretlemeli sorular”dan oluşmaktadır. Bu bağlamda anket formu 2 kısımdan oluşmaktadır. Ankette toplam cevaplanması gereken 48 soru bulunmaktadır. Anketin birinci kısmı işletmelerle ilgili temel bilgiler oluşturmaktadır. Söz konusu kısım, cevaplayıcıların işletmedeki 86 unvanları, işletmenin istihdam ettiği personel sayısı, işletmenin faaliyet süresi, pazar payı ve sektördeki rekabet düzeyinden oluşmaktadır. Araştırmada kullanılan ölçeklere ilişkin yararlanılan çalışmalar aşağıda Tablo 3.5’de yer almaktadır. Tablo 3.5. Araştırmada Kullanılan Ölçeklerin Tanıtımı Anket soruları Yazarlar Ostlin, 2008; Golinska ve Gava, 2011; Hammond vd., Yeniden Üretim Faaliyetleri 1998; Ferrer ve Ayres, 2000; Statham, 2006; Steinhilper, 1998 Yeniden Üretim Gürler, 2010. Faaliyetlerine Bakış Açıları Tersine ve Hummingbird, 1995; Beamon, 1999; Tedarik Zinciri Performansı Sezen 2009 İşletme Performansı Güleş, 2001; Çağlıyan, 2002. Anket formunun ikinci kısmını, yeniden üretim faaliyetleri (6 madde), yeniden üretime bakış açıları (10 madde), tedarik zinciri performansı (17 madde), işletme performansı (9 madde) ölçekleri oluşturmaktadır. İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini ölçmek amacıyla 6 maddelik hazırlanan yeniden üretim faaliyetleri ölçeği literatürde yer alan çeşitli çalışmalardan (Steinhilper, 1998; Hammond vd., 1998; Ferrer ve Ayres, 2000; Statham, 2006; Ostlin, 2008; Golinska ve Gava, 2011) derlenmiştir. İşletmelerin yeniden üretime bakış açılarını ölçmek amacıyla Gürler (2010) tarafından kullanılan ölçekten yararlanılmıştır. İşletmelerin tedarik zinciri performansını ölçmek amacıyla araştırmacılar tarafından kullanılan (Tersine ve Hummingbird, 1995; Beamon, 1999; Sezen 2009) tedarik zinciri performans ölçeği kullanılmıştır. Anketin son kısmını işletme performansı oluşturmaktadır. İşletme performansını ölçmek amacıyla araştırmacılar (Güleş, 2001; Çağlıyan, 2002) tarafından kullanılan işletme performansı ölçeği kullanılmıştır. Bu doğrultuda elde 87 edilen ölçek, anlaşılır olmadığının belirlenmesi adına pilot bir suygulama yapılarak sınanmış ve bir işletme yöneticisi ile yüzyüze görüşme yapılmış, ardından uygulamaya konulmuştur. 3.6.3. Verilerin Kodlanması, Düzenlenmesi ve Analizi Geri dönen anket formundaki veriler kodlanarak “SPSS (Statistical Package For Social Science- Sosyal Bilimler İçin İstatistik Paketi) / 20.0 Sürümü” ile analiz edilmiştir. SPSS; istatistiksel olarak işlenecek veriler için bir data giriş ve analiz programıdır. Buna ek olarak Microsoft Office Excell 2007, gerekli durumlarda verilerin analizinde ve grafik olarak sunulmasında kullanılmıştır. Veri analizi yapılmadan önce Oppenheim (1992) ve Çağlıyan (2002) tarafından önerildiği gibi, veri girişinde hataları tespit etmek ve olası hataları düzeltmek amacıyla verilerin minimum-maksimum değerleri alınmış ve yüzde dağılımları yapılmıştır. Daha sonra madde puanlarından yararlanarak bazı ölçeklerin kümülatif puanının hesaplanmasını ve kullanılacak istatistiksel tekniklere göre bazı verilerin gruplanmasını içeren veri düzenlenmesi yapılmıştır. Anket ile toplanan verilere Kolmogorov-Smirnov normallik testi uygulandığı zaman p< 0.05 sonucuna ulaşılmıştır. Bu bağlamda anket ile toplanan veriler parametrik olmayan (non-parametrik) veri olduğundan parametrik olmayan testler kullanılmıştır. Araştırma sonucunda elde edilen verileri değerlendirmek ve hipotezleri test etmek için kullanılan testler şunlardır: Güvenilirlik Analizi Korelasyon Analizi Basit Doğrusal Regresyon Analizi. 88 3.6.4. Veri Toplama Aracının Güvenilirliği Güvenilirlik, bir testin veya ölçeğin ölçmek istediği şeyi tutarlı ve istikrarlı bir biçimde ölçme derecesidir. Bir ölçeğin güvenilirliğini ölçmek amacıyla çeşitli yaklaşımlar kullanılmaktadır. Bunlar; test- yeniden test, alternatif formlar yaklaşımı, içsel tutarlılık analizleridir. İçsel tutarlılık ölçümünde en yaygın yöntem Cronbach alfa katsayısıdır. Alfa değerleri 0 ile 1 arasında değer almaktadır ve kabul edilir bir değerin en az 0,70 olması arzu edilmektedir (Altunışık vd., 2010: 122-124). Çalışmada anket formunda yer alan ölçeklerin güvenilirliğini ölçmek için Cronbach alfa (α) katsayısı kullanılmıştır. Tablo 3.6 ’da ölçeklerin Cronbach alfa katsayıları ve ölçeğin yapısını tanıtıcı bilgiler özet olarak sunulmuştur. Tablo 3.6. Ölçeklerin Güvenirlik Katsayıları Ölçek Ölçüm Aralığı Madde Sayısı Yeniden Üretim Faaliyetleri Yeniden Üretime Bakış Açıları Tedarik Zinciri Performansı İşletme Performansı 5’li ölçek (1-5 arası) 5’li ölçek (1-5 arası) 5’li ölçek (1-5 arası) 5’li ölçek (1-5 arası) 5 10 17 9 Cronbach Alfa (α) Katsayısı 0,900 0,714 0,940 0,933 Genel anlamda bakıldığında kullanılan ölçeklerin 0,770 ile 0,940 arasında değiştiği görülmektedir. Bu bağlamda ölçeklerin güvenilir olduğu söylenebilir. 3.7. Araştırma Bulgularının Değerlendirilmesi Bu bölümde araştırma sonucunda elde edilen verilerin istatistiksel analizleri tablolar ve şekiller yardımıyla açıklanmaya çalışılacaktır. Sonuçların istatistiki bakımdan anlamlı olup olmadıkları değerlendirilecek ve hipotezlerin doğrulanıp doğrulanmadığı sınanacaktır. 89 3.7.1. Araştırmaya Katılan İşletmeler Hakkında Genel Bilgiler Anketi cevaplayanların unvanlarına göre dağılımı Tablo 3.7 ve Şekil 3.4’de görülmektedir. Tablo 3.7. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı Ünvanlar İşletme Genel Müdürü Üretim Müdürü Maliyet Analiz Uzmanı Satın Alma Müdürü Kalite Kontrol Müdürü Satış Müdürü Toplam Sayı 47 11 4 2 2 2 68 Yüzde 69,12 16,18 5,88 2,94 2,94 2,94 100,0 Şekil 3.4. Anketleri Cevaplayanların Unvanlarının İşletmelere Göre Dağılımı Tablo 3.7 ve Şekil 3.4 incelendiğinde ankete cevap verenlerin orta ve üst düzey yönetici olduğu görülmektedir. Anketi cevaplayanların %69,12’si işletme genel müdürü, %16,18’i üretim müdürü, %5,88’i maliyet analiz uzmanı %2,94’ü satış müdürü, satın alma müdürü ve kalite kontrol müdürü uzmanı şeklindedir. Araştırmaya katılan işletmelerden en az işçi çalıştıran işletme 35 kişi çalıştırırken en çok işçi çalıştıran işletme 300 kişi istihdam etmektedir. İşletmelerin çalışan sayılarına göre dağılımı Tablo 3.8’de ve Şekil 3.5’de görüldüğü gibidir. 90 Tablo 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı Çalışan Sayısına Göre Büyüklük Küçük Ölçekli Orta Ölçekli Toplam Çalışan Sayısı Sayı Yüzde 1-50 51-500 45 23 68 66,2 33,8 100,0 Şekil 3.5. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Çalışan Sayılarına Göre Dağılımı Tablo 3.8 ve Şekil 3.5 incelendiğinde ankete cevap veren işletmelerin küçük ölçekli ve orta ölçekli olduğu görülmektedir. İşletmelerin %66,2’lik bir kısmını küçük ölçekli işletmeler oluştururken, %30,9’luk ise kısmını orta ölçekli işletmeler oluşturmaktadır. Bu bağlamda araştırmaya katılan işletmeler KOBİ niteliğinde işletmelerdir. Araştırma kapsamında yer alan işletmelerin faaliyette bulundukları süreye göre dağılımları Tablo 3.9 ve Şekil 3.6’da gösterilmektedir. Tablo 3.9. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye Göre Dağılımı Faaliyette Bulundukları Süre 5-10 yıl arası 11-20 yıl arası 21-50 yıl arası Toplam Sayı Yüzde 7 25 36 68 10,30 36,76 52,94 100,0 91 Şekil 3.6. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Faaliyette Bulundukları Süreye Göre Dağılımı Tablo 3.9 ve Şekil 3.6 incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin, %52,94’ünün 21-50 yıl, % 36,76’sının 11-20 yıl, %10,30’unun 5-10 yıl arasında faaliyette bulunduğu görülmektedir. Araştırmaya katılan işletmelerin pazar paylarına göre dağılımı aşağıda Tablo 3.10 ve Şekil 3.7’de görülmektedir. Tablo 3.10. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı Pazar Payı Sadece Yurt İçi Sadece Yurt Dışı Her İki Pazar Toplam Sayı 9 11 48 68 Yüzde 13,2 16,2 70,6 100,0 92 Şekil 3.7. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Pazar Paylarına Göre Dağılımı Tablo 3.10 ve Şekil 3.7 incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin büyük bir çoğunluğunun (%70,6) her iki pazarda da faaliyet gösterdiği görülmektedir. Sadece yurt içi pazarda faaliyet gösteren işletmelerin oranının %13,2 sadece yurt dışı pazarda faaliyette bulunan işletmelerin %16,2 oranında olduğu görülmektedir. İşletmelerin pazar payları incelendiğinde, bu durumun işletmelerin yeniden ürettikleri ürünleri gerek yurt içi gerekse yurt dışı pazara sunarak, karlılıklarını ve rekabet düzeyini artırma isteklerinden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Araştırmaya katılan işletmelerin sektördeki rekabet düzeyi incelendiğinde ise Tablo 3.11 ve Şekil 3.8’den yararlanmak mümkündür. Tablo 3.11. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi Rekabet Düzeyi Düşük Orta Yüksek Çok yüksek Toplam Sayı 5 17 37 9 68 Yüzde 7,4 25,0 54,4 13,2 100,0 93 Şekil 3.8. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Rekabet Düzeyi Tablo 3.11 ve Şekil 3.8 incelendiğinde araştırmaya katılan işletmelerin sektördeki rekabet düzeyleri %54,4’lük bir oranla yüksek düzeyde, %25 oranında orta düzeyde olduğu görülürken, %13,2 oranında çok yüksek düzeydedir. 3.7.2. Araştırmanın Hipotezlerine İlişkin Bulgular Çalışmanın bu bölümünde öncelikle işletmelerin yeniden üretim faaliyetleri ile ilgili bilgiler verilecek ve işletmelerin yeniden üretime bakış açıları değerlendirilecektir. İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini gerçekleştirme düzeylerini tespit etmek amacıyla Tablo 3.12’deki faktörler beşli likert ölçeği şeklinde sorulmuştur. Ölçekte 1 hiç kullanmıyor 5 çok yüksek düzeyde kullanıyor anlamındadır. Tablo 3.12. İşletmelerin Yeniden Üretim Faaliyetlerini Gerçekleştirme Düzeyi Yeniden Üretim Faaliyetleri Geri Dönüşüm Tekrar Kullanım Tamir Yenileme Demontaj Ürünün Kısmi Kullanımı Toplam Ort. 3,19 3,10 3,09 3,09 3,04 2,68 18,19 S.S. 1,22 1,24 1,30 1,30 1,29 1,27 6,23 Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2= 198,679 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır. 94 İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini gerçekleştirme düzeyleri incelendiğinde geri dönüşüm faaliyetinin (3,19) işletmeler tarafından en fazla uygulama alanı bulduğu görülmektedir. Buna ilaveten diğer faaliyetler tekrar kullanım (3,10), tamir (3,09) ve yenileme (3,09) faaliyetleri şeklindedir. Geri dönüşüm faaliyetleri gerek sosyal sorumluluk projeleri gerekse yasal zorunluluklar sebebiyle işletmeler tarafından diğer alternatiflere kıyasla nispeten daha fazla uygulama alanı bulmaktadır. Sürdürülebilirlik ve “yeşil üretim” kavramının son yıllarda önemli hale gelmesinin bu sonuçta etkili olduğu söylenebilir. İşletmelerin yeniden üretime bakış açılarını tespit etmek amacı ile Tablo 3.13’teki faktörler beşli likert ölçeği şeklinde sorulmuştur. Ölçekte 1 hiç katılmıyorum ve 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır. İşletmelerin yeniden üretime bakış açıları Tablo 3.13’teki gibidir. Tablo 3.13. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Yeniden Üretime Bakış Açılarına İlişkin Bulgular Yeniden Üretime Bakış Açıları Kullanılmış ürünlerin tüketicilerden veya pazardan tersine lojistik ile toplanması sorunlu ve zor bir faaliyettir. Yeniden üretilen ürünler için, bu ürünlerin satılıp alınacağı belirli bir pazara henüz ulaşılmamıştır. Yeniden üretim sektörü, organize olmamış bir sektör olarak faaliyet göstermektedir. Türkiye’de tüketiciler yeniden üretim konusunda olumlu düşüncelere sahip değildirler. Yeniden üretim, işletmenin lojistik faaliyetlerini yüksek maliyetli hale getirmektedir. Yeniden üretim faaliyetinin girdisini oluşturan; üretici işletmeye pazardan veya tüketicilerden geri dönen ürünler için zaman, miktar ve kalite belirsizdir. Yeniden üretimi uygulamak teknik olarak uygulaması zor bir faaliyettir Türkiye’de yeniden üretim konusunda uzman firmalar yoktur. Yeniden üretim faaliyeti işletmeler için ekonomik olarak avantajlı değildir. Yeniden üretimin uygulanması konusunda tüketicilerden veya devlet kurumlarından çevresel bir zorlama yoktur. Toplam Ort. S.S. 3,78 0,77 3,50 0,91 3,50 0,97 3,47 0,94 3,44 0,89 3,25 0,82 3,22 3,22 0,84 0,79 3,19 1,04 3,13 33,71 1,13 4,84 Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 katılmıyorum, 5 kesinlikle katılıyorum anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2= 30,047 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır. 95 Yeniden üretim faaliyetlerine bakış açılarına ilişkin istatistiksel değerlerin yer aldığı Tablo 3.13 incelendiğinde 10 değişken arasında “kullanılmış ürünlerin tüketicilerden veya pazardan tersine lojistik ile toplanması sorunlu ve zor bir faaliyettir” (3,78) ifadesi en yüksek değeri almıştır. Bu sonucun işletmelerin iyileştirilmiş ürünlerin, son pazarlarının da bazen tam olarak belirgin olmamasından dolayı tersine lojistik uygulamalarını sorunlu ve zor bir faaliyet olarak algılamalarından kaynaklandığı ileri sürülebilir. İşletmelerin “yeniden üretilen ürünler için, bu ürünlerin satılıp alınacağı belirli bir pazara henüz ulaşılmamıştır” ve “yeniden üretim sektörü, organize olmamış bir sektör olarak faaliyet göstermektedir” şeklindeki ifadelere orta düzeyde katılımı (3,50) söz konusudur. Bu durum işletmelerin yeniden üretim uygulamalarına tam olarak hazır olmadıklarını göstermektedir. İşletmelerin “Türkiye’de tüketiciler yeniden üretim konusunda olumlu düşüncelere sahip değildirler” şeklinde düşünceye (3,47) sahip oldukları görülmektedir. Bu durum tüketicilerin yeniden üretim faaliyetlerine olumsuz yaklaştıkları düşüncesini de beraberinde getirmektedir. Anket formunu yanıtlayan işletmelerin “yeniden üretim, işletmenin lojistik faaliyetlerini yüksek maliyetli hale getirmektedir” (3,44) ve “yeniden üretim faaliyetinin girdisini oluşturan; üretici işletmeye pazardan veya tüketicilerden geri dönen ürünler için zaman, miktar ve kalite belirsizdir” (3,25) ifadelerine gösterdikleri katılımın yeniden üretim sürecinde yer alan tersine lojistik faaliyetlerinden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Tablo 3.13 genel anlamda incelendiğinde işletmelerin yeniden üretime olumsuz bir bakış açılarının olduğu görülmektedir. Tüketici boyutunda yeniden üretilmiş ürünlere karşı olan ön yargı bunun en büyük sebebi olarak görülebilir. Üretici boyutunda ise yeniden üretim ortamlarında meydana gelebilecek olası sorunlar bu sürecin tetikleyicisi olarak değerlendirilebilir. Özellikle devlet teşvikleri ile özendirilmeye çalışılan yeniden üretim faaliyetlerinin uygulamada uzman kurum ve kuruluşların eksikliğinden dolayı sahip 96 olduğu önemin halen anlaşılamadığı görülmektedir. İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine bakış açıları dikkate alındığında, Konya otomotiv sanayinin gelişmekte olan bir sektör olmasına rağmen, sektörde meydana gelecek değişimlere ve yeni iş modeli uygulamalarına kapalı olması da yeniden üretim faaliyetlerine karşı ön yargı oluşturabilir. Tedarikçi seçim kriterlerinin tedarik zinciri performanslarını ne oranda etkilediğini ölçümlemek amacıyla Tablo 3.14’ deki faktörler beşli likert ölçeği ile sorulmuştur. Ölçekte 1 çok düşük ve 5 çok yüksek anlamındadır. Araştırmaya katılan işletmelerin tedarik zinciri performans düzeylerine ilişkin bulgular Tablo 3.14’de yer almaktadır. Tablo 3.14. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Tedarik Zinciri Performansına İlişkin Bulgular Talep karşılama yeteneği (mevsimsel talep dalgalanmaları gibi) Üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (makinelerin bozulması gibi) Tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneği Teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği Yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme yeteneği Kullanılan kaynakların toplam maliyetini içeren nakliye ve taşıma maliyetleri Toplam dağıtım maliyetleri (nakliye ve dağıtım vb.) Toplam üretim maliyetlerine katkısı (işgücü, bakım ve yeniden çalışma vb.) Stok bulundurma maliyetine katkısı Yatırımın geri dönüşüne katkısı Satışların artırılmasına olan katkısı Sipariş doldurma oranı Zamanında teslimat yeteneği Müşteri cevap süresi Üretim tedarik süresi Toplam Ort. 3,25 S.S. 1,16 3,19 3,25 3,24 1,18 1,30 1,29 3,16 1,43 3,16 3,03 1,24 1,28 3,16 2,99 2,93 3,12 3,16 3,37 3,60 3,09 47,68 1,37 1,24 1,27 1,30 1,24 1,24 1,24 1,08 13,94 Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 çok düşük, 5 çok yüksek anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2= 243,520 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır. 97 Tablo 3.14 incelendiğinde işletmelerin tedarik zinciri performanslarının, müşteri cevap süresi (3,60), zamanında teslimat yeteneği (3,37), tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneği (3,25), talep karşılama yeteneği (3,25), teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği (3,24), yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme yeteneği (3,16), tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneği (3,24), üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (3,19), toplam üretim maliyetlerine katkısı (3,16) ve toplam dağıtım maliyetleri (3,03) şeklinde olduğu görülmektedir. Müşteri cevap süresinin tedarik zinciri performansını en yüksek düzeyde (3,60) etkilediği görülmektedir. Çıktı performansı olarak değerlendirilen müşteri cevap süresi (Beamon, 1999; Sezen, 2009), tedarik zinciri performansında müşteri beklentilerinin ve dönüşlerinin önemini göstermektedir. Bu açıdan ele alındığında müşteri cevap süresinin (3,60) tedarik zinciri performansı üzerinde yüksek düzeyde etkiye sahip olduğu ileri sürülebilir. Zamanında teslimat yeteneğinin işletmelerin çıktı performansına verdikleri önemi göstermektedir. Bu bağlamda zamanında teslimatın tedarik zinciri performansını (3,37) orta düzeyde etkilediği görülmektedir. Tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneğinin (3,25) tedarik zinciri performansını orta düzeyde etkilediği görülmektedir. Bu durumun işletmelerin meydana gelebilecek değişikliklere karşı esnek işletme modellerine sahip olmaları gerekliliğinden kaynaklandığı ileri sürülebilir. Tablo 3.14 genel anlamda incelendiğinde talep karşılama yeteneği (mevsimsel talep dalgalanmaları gibi), teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği, üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (makinelerin bozulması gibi), yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme yeteneğinin tedarik zinciri performansını etkilediği görülmektedir. Bu durum tedarik zinciri performansında esnekliği ön plana çıkarmaktadır. Araştırmaya katılan işletmelerin performans değerlendirmeleri Tablo 3.15’de görüldüğü gibidir. kriterlerine ilişkin 98 Tablo 3.15. Araştırmaya Katılan İşletmelerin Genel İşletme Performansları İşletme Performansı Ürün Kalitesi Yeni ve geliştirilmiş ürün sunumu Ürün ve süreçleri iyileştirme yeteneği Verimlilik Yıllık satışlar Pazar payı Yıllık kâr İç ve dış müşteri memnuniyeti Büyüme düzeyi Toplam Ort. 3,16 3,29 3,22 3,18 3,38 3,37 2,99 3,43 3,43 29,44 S.S. 1,37 1,40 1,47 1,51 1,44 1,27 1,33 1,26 1,12 9,86 Notlar: (i) n=68; (ii) Ölçekte 1 hiç değişmedi, 5 çok yüksek düzeyde arttı anlamındadır; (iii) Friedman çift yönlü Anova testine göre (χ2= 214,693 ve p<,001) sonuçlar istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Tablo 3.15 incelendiğinde işletmelerin genel olarak orta düzeyde bir performans düzeyine sahip oldukları görülmektedir. Tabloda en yüksek değeri büyüme düzeyi (3,43) ve iç ve dış müşteri memnuniyeti (3,43) almaktadır. Tablo sonuçları değerlendirildiğinde yıllık karın düşük düzeyde olması (2,99) dikkat çekmektedir. Konya’da faaliyet gösteren işletmelerin genel anlamda KOBİ niteliğinde olduğu düşünüldüğünde; pazar yapıları, müşteri çeşitliliği, ekonomik yapıdan dolayı işletme performanslarının düşük olmasının nedenleri arasında değerlendirilebilir. İşletmelerin yeniden üretim faaliyetleri, tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasındaki ilişki hesaplanmıştır (Tablo 3.16). Pearson korelasyonu katsayısı kullanılarak 99 Tablo 3.16. Korelasyon Matrisi Yeniden Üretim Faaliyetleri Yeniden Üretim Faaliyetleri Tedarik Zinciri Performansı İşletme Performansı Tedarik Zinciri Performansı İşletme Performansı 1 .839* 1 .800* .839* 1 Not: *p<.001 Tablo 3.16’daki korelasyon matrisinde görüldüğü gibi değişkenler arasında istatistiksel bakımdan anlamlı (p<.001) bir ilişkisi vardır. Bu bağlamda yeniden üretim faaliyetleri, tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasında pozitif ilişki olduğu ileri sürülebilmektedir. Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerindeki etkisinin incelenmesi amacıyla Tedarik Zinciri Performansı=b0+ b1Yeniden Üretim Faaliyetleri+ modeli öne sürülmüş ve basit doğrusal regresyon analizi yürütülmüştür. Burada hata terimi üzerinde klasik regresyon varsayımları geçerlidir. Regresyon analizi sonuçları Tablo 3.17’de görülmektedir. Tablo 3.17. Yeniden Üretim Faaliyetleri-Tedarik Zinciri Performansı Regresyon Analizi Bağımlı Değişken Tedarik Zinciri Performansı Not: *p<0.001 Adjusted Bağımsız R2 Değişkenler B Sabit Terim 0.700 Yeniden Üretim Faaliyetleri 0.839 Std. Hata t 2.879 4.684* 0.150 12.542* F 157.306* 100 Öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır (p<.001). Yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin parametreye bakıldığında ölçeğin istatistiksel bakımdan anlamlı olduğu görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre, R2 (açıklanan varyansın yüzdesi) ve F (regresyon modelinin anlamlılık derecesi) değerleri tedarik zinciri performansının yeniden üretim faaliyetleri ölçeği ile açıklanabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda Tablo 3.17’deki sonuçlar yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu öne süren Hipotez 1’i destekler niteliktedir. Dolayısıyla bu sonuçlara dayanarak -1- numaralı hipotez kabul edilmiştir. Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerindeki etkisinin incelenmesi amacıyla İşletme Performansı=b0+ b1Tedarik Zinciri Performansı+ modeli öne sürülmüş ve basit doğrusal regresyon analizi yürütülmüştür. Burada hata terimi üzerinde klasik regresyon varsayımları geçerlidir. Regresyon analizi sonuçları Tablo 3.18’de görülmektedir. Tablo 3.18. Tedarik Zinciri Performansı-İşletme Performansı Regresyon Analizi Bağımlı Değişken Adjusted Bağımsız R2 Değişkenler B Std. Hata t 2,353 0,493* 0,047 12,513* F Sabit Terim İşletme Performansı 0.699 Tedarik Zinciri Performansı 0,839 156.575* Not: *p<0.001 Öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır (p<.001). Yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin parametreye bakıldığında ölçeğin istatistiksel bakımdan anlamlı olduğu görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre, R2 (açıklanan varyansın yüzdesi) ve F (regresyon modelinin anlamlılık derecesi) değerleri tedarik zinciri 101 performansının işletme performansı ölçeği ile açıklanabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda Tablo 3.18’deki sonuçlar tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu öne süren Hipotez 2’yi destekler niteliktedir. Dolayısıyla bu sonuçlara dayanarak -2- numaralı hipotez kabul edilmiştir. Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerindeki etkisinin incelenmesi amacıyla İşletme Performansı=b0+ b1Yeniden Üretim Faaliyetleri+ modeli öne sürülmüş ve basit doğrusal regresyon analizi yürütülmüştür. Burada hata terimi üzerinde klasik regresyon varsayımları geçerlidir. Regresyon analizi sonuçları Tablo 3.19’da görülmektedir. Tablo 3.19. Yeniden Üretim Faaliyetleri-İşletme Performansı Regresyon Analizi Bağımlı Değişken Adjusted Bağımsız R2 Değişkenler B Sabit Terim İşletme Performansı 0.635 Yeniden Üretim Faaliyetleri 0.800 Std. Hata t 2,247 2,844** 0,117 10,836* F 117.428* Not: *p<0.001, **p<0.05 Öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır (p<.001). Yeniden üretim faaliyetlerine ilişkin parametreye bakıldığında ölçeğin istatistiksel bakımdan anlamlı olduğu görülmektedir. Regresyon analizi sonuçlarına göre, R2 (açıklanan varyansın yüzdesi) ve F (regresyon modelinin anlamlılık derecesi) değerleri Yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı ölçeği ile açıklanabileceğini göstermektedir. Bu bağlamda Tablo 3.19’daki sonuçlar yeniden üretim faaliyetlerinin işletme performansı üzerinde olumlu etkisi olduğunu öne süren Hipotez 3’ü destekler niteliktedir. Dolayısıyla bu sonuçlara dayanarak -3- numaralı hipotez kabul edilmiştir 102 SONUÇ VE ÖNERİLER Bu çalışmada Konya otomotiv yan sanayinde yeniden üretim faaliyetleri, tedarik zinciri performansı ve işletme performansı arasındaki ilişkiyi incelemek amaçlanmıştır. Çalışmanın bu kısmında, çalışmanın amacı ve kuramsal temellerinden hareketle geliştirilen ve doğruluğu sınanan hipotezler değerlendirilecektir. Kuramsal ve ampirik bulgular ışığında işletme yöneticileri ve gelecekte yapılacak çalışmalar için önerilerde bulunulacaktır. Çalışmanın örneklemini Konya Sanayi Odası veri tabanına kayıtlı otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren işletmeler oluşturmaktadır. Araştırma kapsamında incelenen işletmelerin özellikle küçük ve orta ölçekli işletmeler olmasından dolayı işletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine verilmesi gereken önemi tam olarak vermedikleri görülmektedir. Nitekim yeniden üretim dünya genelinde özellikle ABD başta olmak üzere Almanya ve Japonya gibi gelişmiş ekonomilerde daha fazla uygulama alanı bulmaktadır ve desteklenmektedir. Bu bağlamda işletmeler yalnızca yerel pazarlarda değil yurt dışı pazarlarda da faaliyetlerini gerçekleştirmektedir ve her iki pazar payından da faydalanmak istemektedir. İşletmelerin yeniden üretim faaliyetlerini gerçekleştirme düzeyleri incelendiğinde özellikle geri dönüşümün faaliyetlerinin yaygınlığı dikkat çekmekle birlikte tamir ve tekrar kullanım faaliyetlerine de önem verilmektedir. Dünya genelinde ve ülkemizde sürdürülebilirlik kavramının önem kazanması ve buna ilaveten çevreye duyarlı üretim sistemlerinin yaygınlaşmasıyla birlikte yeniden üretim faaliyetlerinin önemini artırdığı ileri sürülebilir. Yapılan çalışmanın sonucunda yeniden üretimin üretici işletmeler açısından olumsuz değerlendirildiği görülmektedir. İşletmelerin bu süreçte özellikle tersine lojistik faaliyetlerine bakış açıkları dikkat çekmektedir. Tersine lojistiği sorunlu ve zor bir faaliyet olarak gördükleri tespit edilmiştir. Dikkat çeken önemli bir nokta ise işletmelerin, tüketicilerin yeniden üretim faaliyetlerini olumsuz bir faaliyet olarak algıladıklarını düşünmeleridir. Bu durumun kaynağı yeniden üretim kavramının ülkemizde tam olarak anlaşılmaması ve tüketiciler tarafından kullanılmış ürünlerin 103 yeniden üretilmesi durumda talebin düşük olması olasılığıdır. Yeniden üretimin ve yeniden üretilen ürünlerin geleceği açısından olumsuz bir durum olduğu ve yeniden üretim faaliyetlerinin işletmeler açısından olumsuz değerlendirildiği görülmektedir. Ayrıca Konya otomotiv sektörünün gelişmekte olan bir sektör olduğu baz alındığında meydana gelecek yeniliklere açık olduğu söylenebilir. Ancak yeniden üretim faaliyetlerinin uygulamada yaşanan zorluklar ve kısa vadede maliyet kaynaklı olması ise işletmelerin yeni iş modelleri uygulamalarına olumsuz bir tavır sergilediklerini göstermektedir. Elde edilen sonuçlar Gürler (2010) tarafından yapılan çalışmanın sonuçlarına paralel sonuçlar göstermektedir. Yeniden üretim faaliyetlerinin tedarik zinciri performansı üzerindeki etkisi incelendiği zaman iki değişken arasında pozitif yönlü ve anlamlı bir ilişki olduğu görülmektedir. Elde edilen sonuç literatürde benzer çalışmalarla paralellik göstermektedir. Tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerindeki etkisi tespit etmek amacıyla yapılan analizde, tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerine olumlu bir etkisi olduğu tespit edilmiştir. Bu bağlamda tedarik zinciri performansının işletme performansı üzerindeki etkisinin incelenmesi amacıyla öne sürülen model istatistiksel bakımdan anlamlıdır. Yeniden üretim faaliyetleri ve işletme performansı arasındaki ilişki incelendiği zaman yeniden üretim faaliyetleri ve işletme performansı arasında pozitif yönlü ve istatistiksel bakımdan anlamlı bir ilişki olduğu tespit edilmiştir. İşletme performansını artırması açısından dikkat çeken yeniden üretim süreci içerisinde yer alan faaliyetlerin işletme karlılığını artırıcı bir etkiye sahip olduğu söylenebilmektedir. Araştırma sonucu elde edilen bulgular, yeniden üretimin işletme performansını olumlu yönde etkilediğini göstermektedir. Ancak işletmelere hem karlılık artışını hem de performans artışını beraberinde getiren yeniden üretime verilen önemin düşük seviyelerde olduğunu görmekteyiz. 104 Buraya kadar yapılan açıklamalar ışığında, işletme yöneticilerine şu önerilerde bulunmak mümkündür: Konya’da otomotiv yan sanayinde faaliyet gösteren işletmelerin yeniden üretim faaliyetlerine bakış açılarının olumsuz olduğu tespit edilmiştir. Bu anlamda yeniden üretimle ilgili olarak işletmelerin gerek bireysel olarak gerekse kurumsal tüketici olarak bilinçlendirilmesi gerekmektedir. Dolayısyla yeniden üretime yapılacak olan teşviklerin arttırılması önerilmektedir. İşletmeler şiddeti gittikçe artan küresel rekabet ortamında rekabet avantajı sağlamak ve performanslarını artırmak ve maliyet kalemlerini minimize etmek amacıyla yeniden üretim faaliyetlerine önem vermelidirler. Rekabet avantajı sağlamak amacıyla işletmelerin tedarikçileriyle olan ilişkilerini fiyat esasına bağlı rekabetçi yapıdan işbirliği esasına dayalı yapıya göre yeniden yapılandırmalıdır. Yeniden üretim faaliyetlerinin gerek tedarik zinciri performansı gerekse işletme performansını işletmelerin yeniden üzerinde üretim olumlu etkisi faaliyetlerine olmasından eğilimlerini dolayı artırmaları önerilmektedir. Özellikle çevreye duyarlı üretim sistemlerinin önem kazanmasından dolayı işletmelerin tüketicilerden dönen ürünlere, geri dönüş süresine ve bu bağlamda yeniden üretim faaliyetlerine önem vermelerinin hem işletme hem de çevresel açısından olumlu sonuçlar doğuracağı düşüncesiyle hareket etmekte fayda vardır. Araştırmada cevapları aranan sorular ve ileri sürülen hipotezler dikkate alındığında veri toplama metodu olarak süreli bir çalışmanın gerçekleştirilmesinin daha uygun bir yaklaşım olduğu söylenebilir. Bu bağlamda araştırmanın sadece belirli bir zaman dilimine ait veriler üzerinden değerlendirildiği dikkate alınması gereken önemli bir konudur. 105 Çalışmanın Konya ili ile sınırlı tutulmasından dolayı gelecekte bu tür çalışmaların, farklı illerde veya Türkiye genelinde sektörlerin de genişletilerek yapılması önerilmektedir. 106 KAYNAKÇA Akgemci, T. ve Güleş, H.K. (2009), İşletmelerde Stratejik Yönetim, Ankara: Gazi Kitabevi. Aksoy, H.K. (2007), “Yeniden Üretim Sistemlerinde En İyi Geri Dönüşüm ve Atık Politikalarının Belirlenmesi”, Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt: 20, Sayı: 2, s. 121-134. Alt, R., Fleisch, E. ve Österle, H. (2000), “Electronic Commerce and Supply Chain Management at ETA Fabriques Debauches SA”, Journal of Electronic Commerce, Vol: 1, No: 2, s. 67-78. Altunışık, R., Coşkun, R., Bayraktaroğlu, S. ve Yıldırım, E. (2010), Sosyal Bilimlerde Araştırma Yöntemleri SPSS Uygulamalı, 6. Baskı, Sakarya Kitabevi: Ankara. Amaya, J., Zwolinski, P. ve Brissaud, D. (2010), “Environmental benefits of parts remanufacturing: the truck injector case”, 17th CIRP International Conference on Life Cycle Engineering, Hefei, ANHUI: China. Aras, N., Boyacı, T. ve Verter, V. (2004), “The Effect of Categorizing Returned Products in Remanufacturing”, IIE Transactions, Vol: 36, No: 4, s. 319-331. Autry, C.W. (2005), “Formalization of Reserve Logistics Programs: A Strateggy For Managing Liberalized Returns”, Industrial Marketing Management, Vol: 34, No: 7, s. 749-757. Beamon, B.M. (1999), “Measuring Supply Chain Performance”, International Journal of Operations& Production Management, Vol: 19, No: 3, s. 275-92. Blumberg, D.F. (2005), Introduction to Management of Reverse Logistic And Closed Loop Supply Chain Processes, CRC Pres., Newyork. Bostel, N., Dejax, P. ve Lu, Z. (2005), “The Design, Planning and Optimization of Reverse Logistics Networks in Logistics Systems: Design and Optimization”, Langevin, A. ve Riopel, D. (Editors) Springer, New York, USA: 171-212. 107 Bowersox, D.J., Closs, D.J. ve Cooper, M.B. (2002), Supply Chain Logistics Management, McGraw Hill, New York. Brennan, L., Gupta, S.M. ve, Taleb, K.N. (1994), “Operations Planning Issues in an Assembly/Disassembly Environment”, Vol: 14, No: 9, s. 57-67. Brito, M.P. ve Dekker, R. (2003), “Modeling Product Returns in Inventory Control: Exploring Validity And General Assumtions”, International Journal of Production Economics, Vol: 81-82, s. 225-241. Bulut, E. ve Deran, A. (2007), “Ters Lojistik ve Şirketlerin Maliyet Yönetimi Üzerine Etkileri”, Ekonomik Yaklaşım Dergisi, Cilt: 19, Özel Sayı, s. 325-344. Büyüközkan, G. ve Vardaloğlu, Z. (2011), “Yeşil Tedarik Zinciri Yönetimi”, http://www.gulcinbuyukozkan.net/ytzy8.pdf, Erişim Tarihi: 30.07.2012. Choi, T. ve Eboch, K. (1998), “The TQM Paradox: Relations among TQM Practices, Plant Performance, And Customer Satisfaction”, Journal of Operations Management, Vol: 17, No: 1, s. 59-75. Chow, W.S., Madu, C.N., Kuei, C.H., Lu, M.H., Lin, C., ve Tseng, H. (2008), “Supply Chain Management In The Us And Taiwan: An Empirical Study”, Omega, Vol:36, No:5, s. 665- 679. Cohen, A. M. ve Huchzermeier, A. (1998), Quantiative Models for Supply Chain Management, New York: Kluwer Academic Pres. Coşkun, A. (2011), Üreticilerin Tersine Lojistik Faaliyetlerini Etkileyen Faktörler: Beyaz Eşya Sektöründe Bir Uygulama, Nevşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Nevşehir. Croom, S., Romano, P. ve Giannakis, M. (2000), “Supply Chain Management: An Analytical Framework For Critical Literature Review”, European Journal of Purchasing & Supply Management, Vol: 6, No:1, s. 67-83. Croxton, K.L., Garcia-Dastugue, S.J., Lambert, D.M. ve Rogers, D.S. (2001), “The Supply Chain Management Processes”, The International Journal of Logistics Management, Vol: 12, No: 2, s. 13-36. 108 Croxton, K.L., Garcia-Dastugue, S.J., Lambert, D.M. ve Rogers, D.S. (2001), “The Supply Chain Management Processes”, The International Journal of Logistics Management, Vol: 12, No: 2, s. 13-32. Çağlıyan, V. (2002), Küresel Rekabet Ortamında Tedarik Zinciri Yönetimi, Selçuk Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Konya. Çağlıyan, V. (2009), “Alıcı-Tedarikçi İlişkilerinin İşletme Performansına Etkisi”, Süleyman Demirel Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 3, s. 461-479. Çağlıyan, V. (2009), Yenilikçilik, Tedarikçi Katılımı ve İşletme Performansı Üzerine Değer Zinciri Yönetimi Temelli Bir Yaklaşım: Otomotiv Sektöründe Görgül Bir Araştırma, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya. Çevik, A., Büyüközkan, G. ve Öztürk, Ö. C. (2004), “Tedarik Zinciri Entegrasyonu”, Yöneylem Araştırması/Endüstri Mühendisliği XXIV Ulusal Kongresi,15-18 Haziran, Gaziantep-Adana. Daher, C.E., De la Sota Silva E.P. ve Fonseca, A.P. (2006), “Reverse Logistics: Opportunity to Reduce Costs by Integrated Value Chain Management”, Brizalian Business Review, Vol: 3, No: 1, s. 57-72. De Toni, A. ve Nassimbeni, G. (1999), “Buyer-Supplier Operational Practices, Sourcing Policies and Plant Performances: Results of an Empirical Research”, International Journal of Production Research, Vol: 37, No: 3, s. 597- 619. Dean, J.W. ve Snell, S.A. (1996), “The Strategic Use of Integrated Manufacturing: An Empirical Examination”, Strategic Management Journal, Vol: 17, No: 6, s. 459-480. Dekker, R., Fleischmann, M., Inderfurth, K. ve Wassenhove, L.N.V. (2004), Reverse Logistics, Springer-Verlag, Heidelberg. Demirel, N. Ö. ve Gökçen, H. (2008), “Geri Kazanımlı İmalat Sistemleri için Lojistik Ağı Tasarımı: Literatür Araştırması”, Gazi Üniversitesi Mühendislik Mimarlık Fakültesi Dergisi, Cilt: 23, No: 4, s. 903-912. 109 Demiröz, E. (2009), “Tedarik Zinciri Yönetimi ve Endüstri Mühendisliği”, http://www.emredemiroz.com/tedarik-zinciri-yonetimi-ve-endustri muhendisligi.html, Erişim Tarihi: 14.07.2010. Dolanbay, C. (2000), E-Ticaret, Ankara: Sistem Yayınları. Dowlatshahi, S. (2000), “Developing a Theory of Reverse Logistics”, Interfaces, Vol: 30, No:3, s. 143-155. Du, F. ve Evans, G. W. (2008), “A Bi-Onjective Reverse Logistics Network Analysis For Post-Sale Service”, Computer & Operation Research, Vol: 35, No: 8, s. 2617-2634. Erdoğan, H. (2004), The Impact of Remanufacturıng on Servıce Levels of Automobile Spare Parts Supply Chain, Industrial Engineering, Yıldız Technical University, Istanbul. Erol, İ., Velioğlu, M. N. ve Şerifoğlu, F.S. (2006), “AB Uyum Yasaları ve Sürdürülebilir Kalkınma Bağlamında Tersine Tedarik Zinciri Yönetimi: Türkiye’ye Yönelik Araştırma Fırsatları ve http://www.ttzy.ibu.edu.tr/makaleler/Erol_Velioglu_Serifoglu.pdf, Önerileri”, Erişim Tarihi: 03.05.2012. Ferrer, G. (2001), “On the Widget Remanufacturing Operation”, European Journal of Research, Vol: 135, No: 2, s. 373-393. Ferrer, G. ve Ayres, R.U. (2000), “The Impact of Remanufacturing in the Economy”, Ecoligal Economics, Vol: 32, No: 3, s. 913-925. Ferrer, G. ve Swminathan, M.J. (2006), “Managing New and Remanufactured Pruducts”, Management Science, Vol: 52, No: 1, s. 15-26. Ferrer, G. ve Whybark, D.C. (2000), “From Garbage to Goods: Successful Remanufacturing and System Skills”, Business Horizons, Vol: 43, No: 6, s. 5564. Fleischemann, M., Jacqueline, M., Van Der Laan, E., Van Nunen, JOA.E.E. ve Van Wassenhove, L.N. (1997), “Quantitative Models For Reverse Logistics: A Review”, European Journal of Operational Research, Vol: 103, No: 2, s. 1-17. 110 Fleischmann, M. (2001), “Reverse Logistics Network Structures and Design”, Erim Reports Series Research in Management, ERS-2001-52- LIS. Gattorna, J.L. ve Walters, D.W. (1996), “Managing the Supply Chain, A Strategic Perspective”, Macmillan Business, Hampshire. Golinska, P. ve Kawa, A. (2011), “Remanufacturing in Automotive Industry: Challenges and Limitations”, Journal of Industrial Engineering and Management, Vol: 4, No: 3, s. 453-466. Gomez, J.M., Rautenstrauch, C., Nürnberger, ve A. ve Kruse, R. (2002), “NeuroFuzzy Approach To Forecast Returns of Scrapped Products to Recycling And Remanufacturing”, Knowledge Based Systems, Vol: 15, No: 1-2, s. 119-128. Gözlü, S. ve Ersoy, M.C. (2004), “Yeniden Üretimin Türkiye’deki Sorunları”, IV. Ulusal Üretim araştırmaları Sempozyumu, Selçuk Üniversitesi, Konya, s. 199205. Guide, V.D.R. (2000), “Production Planning and Control for Remanufacturing: Industry Practice and Research Needs”, Journal of Operations Management, Vol: 18, No: 4, s. 467-483. Guide, V.D.R. ve Wassenhove L.N. (2001), Managing Product Returns for Remanufacturing”, Production and Operations Management, Vol:10, No: 2, s. 142-155. Guide, V.D.R., Jayaraman, V. ve Linton, J.D. (2003), “Building Contingency Planning for Closed-Loop Supply Chains with Product Recovery”, Journal of Operations Management, No: 21, No: 3, s. 259-279. Guide, V.D.R., Jayaraman, V. ve Srivastava, R. (1999), “The Effect of Lead Time Variation on The Performance of Disassembly Release Mechanisms”, Computers&Industrial Engineering, Vol: 36, No: 4, s. 759-779. Guide, V.D.R., Srivastava R. ve Spencer, M.S. (1997), “An Evaluation of Capacity Planning Tecniques in a Remanufacturing Environment”, International Journal of Production Research, Vol: 35, No: 1, s. 67-82. 111 Guintini, R., ve Gaudette, K. (2003), “Remanufacturing: The Next Great Opportunity For Boosting Us Productivity”, Business Horizons, Vol: 46, No: 6, s.41-48. Güleş, H.K ve Çağlıyan, V. (2003) “İleri İmalat Teknolojileri Kullanımının İşletme Performansına Etkileri: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Bir Uygulama”, Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 5, s. 63-86. Güleş, H.K. (1999), “Elektronik Veri Değişiminin Tedarik Zinciri Yönetimindeki Yeri”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Meslek Okulu Dergisi, Sayı: 3, s. 116. Güleş, H.K. (2001), Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde İleri İmalat Teknolojileri Kullanımı Üzerine Bir Araştırma, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1, s. 59-76. Güleş, H.K. ve Çağlıyan, V. (2003), İleri İmalat Teknolojileri Kullanımının İşletme Performansına Etkileri: Küçük ve Orta Ölçekli Sanayi İşletmelerinde Bir Uygulama, Selçuk Üniversitesi, İ.İ.B.F. Ekonomik Araştırmalar Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 5, s. 63-86. Güleş, H.K. ve Çağlıyan, V. (2010), “Tedarik Zinciri Yönetimi Bağlamında Ürün Yeniliğine Tedarikçi Katılımı”, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 3, Sayı: 1, s. 30-40. Güleş, H.K., Paksoy, T., Bülbül, H., ve Özceylan, E. (2012), Tedarik Zinciri Yönetimi Stratejik Planlama, Modelleme ve Optimizasyon, Gazi Kitabevi: Ankara. Gürbüz, E. ve Demirer, Ö. (2006), “Ürünlerin Ekonomik Sosyal ve Çevresel Başarılarının Belirlenmesi: Türkiye Gıda Sektörü Araştırması”, Dokuz Eylül Üniversitesi İktisadi İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 21, Sayı: 1, s. 85107. Gürler, İ. (2010), “İşletmelerin Yeniden Üretim Faaliyetine Bakış Açıları, X. Üretim Araştırmaları Sempozyumu, 16-18 Eylül, KKTC, Girne. 112 Gürler, İ. (2010), Yeniden Üretim Sürecinde Tasarım, Planlama, Lojistik Faaliyetlerinin İncelenmesi ve Türkiye Açısından İncelenmesi, Dokuz Eylül Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İşletme Anabilim Dalı, Yayımlanmamış Doktora Tezi, İzmir. Hammond, R., Amazquuita, T. ve Bras, B. (1998), “Issues in the Automotive Parts Remanufacturing Industry: Discussion of Results from Surveys Performed among Remanufacturers”, International Journal of Engineering Design and Automation-Special Issue on Environmentally Conscious Design and Manufacturing, Vol: 4, No: 1, s. 27-46. Hezer, S. (2011), “Tersine Lojistik”, http://www.sedahezerr.wordpress.com, Erişim Tarihi: 01.02.2013. Jayaraman, V., Guide, V.D.R. ve Srivastava, R.A. (1999), “Closed-Loop Logistics Model for Remanufacturing”, The Journal of the Operational Research Society, Vol: 50, No: 5, s. 497-508. Jayaraman, V., Patterson, R.A. ve Rolland, E. (2003), “The Design of Reverse Distribution Networks: Models and Solution Procedures”, European Journal of Operational Research, Vol: 150, No:1, s. 128-149. Johnson, M.E. ve Pyke, F.D. (2000), "Supply Chain Management," Production and Operation Management, Vol: 9, No: 1, s. 2. Kainumaa, Y. ve Tawara, N. (2006), “A Multiple Attribute Utility Theory Approach to Lean and Green Supply Chain Management”, International Journal of Production Economics, Vol: 101, s. 99- 108. Karaçay, G. (2005), “Tersine Lojistik: Kavram ve İşleyiş”, Çukurova Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 14, Sayı: 1, s. 317-332. Karademir, Ö., Engin, O. ve Fığlalı, N. (2005), “Yeniden Üretimin Faydaları ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri”, V. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu, İstanbul Ticaret Üniversitesi, 25-27 Kasım, s. 527-532. 113 Kerr, V. ve Ryan, C. (2001), “Eco-Efficiency Gains From Remanufacturing A Case Study of Photocopier Remanufacturing At Fuji Xerox Australia”, Journal of Cleaner Production, Vol: 9, No: 1, s. 75-81. Keskin, M.H. (2008), “Lojistik Tedarik Zinciri Yönetimi”, 2. Baskı, Nobel Basımevi: Ankara. Kırım, A. (2001), Strateji ve Bire-Bir Pazarlama CRM, İstanbul: Sistem Yayıncılık. Kiesmüller, G.P. (2003), “Optimal Control of A One Product Recovery System with Lead-Times”, International Journal of Production Economics, Vol: 81-82, s.333-340. Kopczak, L.R. (1997), “Logistics Partnership and Supply chain Restructuring Survey Results from the US Computer Industry”, Production and Operations Management, Vol: 6, No: 3, s. 226-247. Krikke, H., Blanc, I., ve Velde, S. (2004), “Product Modularity And The Design of Closed Loop Supply Chains”, California Management Review, Vol: 46, No: 2, s. 23-39. Kroon, L. ve Vrijens, G. (1995), “Returnable Containers: An Example of Reverse Logistics”, International Journal of Physical Distribution and Logistics Management, Vol: 25, No: 2, s. 56-68. Krupp, J. (1993), “Structuring Bills of Material For Automobile Remanufacturing”, Production and Inventory Management Journal, Vol: 34, No: 4, s. 46-52. Kumar, S. ve Putnam, V. (2008), “Cradle to Cradle: Reverse Logistics Strategies And Opportunities Across Three Industry Sectors”, International Production Economics”, Vol: 115, No: 2, s. 305-315. Lambert, A.J.D. (1997), “Optimal Disassemly of Complex Products”, International Journal of Production Research, Vol: 35, No: 9, s. 2509-2523. Lambert, D. M. ve J. R. Stock (2001) , Strategic Logistics Management, Irwin. Lee, H.L. ve Billington, C. (1992), “Managing Supply Chain Inventory: Pitfalls and Opportunities”, Sloan Management Review, Vol: 33, No: 3, s. 65-73. 114 Lee, Y. ve Kincade, D.H. (2003), “US Apparel Manufacturers’ Company Characteristic Differences Based on SCM Activities”, Journal of Fashion Marketing and Management, Vol: 7, No: 1, s. 31-48. Lummus, R.R. ve Vokurka, R.J. (1999), “Defining Supply Chain Management: A Historical Perspective and Practical Guidelines”, Industrial Management &Data Systems, Vol: 99, No: 1, s. 11-17. Lund, R. T. (2012), “The Remanufacturing: An American Resource” http://www.bu.edu/reman/RemanSlides.pdf, Erişim Tarihi: 04.02.2013. Mabee, D. Bommer, M. ve Keat, W. (1999), “Design Charts For Remanufacturing Assesment”, Journal of Manufacturing Systems, Vol: 18, No: 5, s. 358-366. Majumder, P. ve Groenevelt, H. (2001), “Competition in Remanufacturing”, Production And Operations Management”, Vol:10, No: 2, s. 125-141. McGovern, S.M. ve Gupta, S.M. (2007), “A Balancing Method And Genetic Algorithm For Disassembly Line Balancing”, European Journal of Operational Research, Vol: 179, No: 3, s. 692-708. Mentzer, J.T., DeWitt, W., Keebler, J.S., Min, S., Nix, N.W., Smith, C.D. ve Zacharia, Z.G. (2001), “Defining Supply Chain Management”, Journal of Business Logistics”, Vol: 22, No:2, s. 1-25. Min, Hokey ve Hyun-Jeung, K. (2008), “The Dynamic Design of A Reverse Logistics Network From The Perspective Of Third-Party Logistics Service Providers”, International Journal of Production Economics, Vol: 113, No: 1, s. 176-192. Nakiboğlu, G. (2007), “Tersine Lojistik: Önemi ve Dünyadaki Uygulamaları”, Gazi Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 9, Sayı: 2, s. 181-196. Nakiboğlu, G.B. (2008), Yeniden Üretim Ortamlarında Malzeme İhtiyaç Planlaması İçin Bir Matematiksel Programlama Yaklaşımı, Çukurova Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, Adana. Odabaşı, Y. (2000), Satışta ve Pazarlamada Müşteri İlişkileri Yönetimi, Sistem Yayıncılık: İstanbul 115 Onat, O. (2002), “Tedarik Zinciri Yönetimi ve B2B Uygulamaları”, İGEME’ den Bakış, Sayı: 20, s.2-55. Oppenheim, A.N. (1992), Questionnaire Design, Interviewing and Attitude Measurement, New Edition, Printer Publishers, London. Ostlin, J., Sundin, E. ve Björkman, M. (2009), “Product Life-Cycle Implications For Remanufacturing Strategies”, Journal of Cleaner Production, Vol: 17, No:11, s.999-1009. Overby, J. W. ve Min, S. (2001), “International Supply Chain Management in An Internet Environment, A Network-Oriented Approach Internalization” International Marketing Review, Vol: 18, No: 4, s. 392-420. Özdemir, A.İ. (2004), “Tedarik Zinciri Yönetiminin Gelişimi, Süreçleri ve Yararları”, Erciyes Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Sayı: 23, s. 87-96. Özgün, N. (2007), Yeniden İmalat Sistemleri için Bütünleşik Lojistik Ağı Tasarımı ve Bir Karma Tamsayılısı Programlama Modeli, Gazi Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Endüstri Mühendisliği Anabilim Dalı, Yüksek Lisans Tezi, Ankara. Özkır, V. (2009), Kapalı Çevrim Tedarik Zinciri Tasarımına Yönelik Karar Destek Modeli Önerisi, Yıldız Teknik Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi, İstanbul. Paksoy, T. (2004), Tedarik Zinciri Yönetiminde Dağıtım Ağlarının Tasarımı Ve Optimizasyonu: Bir Örnek Olay ve Genetik Algoritmalara Dayalı Deneysel Bir Çalışma, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Doktora Tezi, Konya. Paksoy, T. (2012), Lojistik ve Tedarik Zinciri Yönetimi Ders Notları, www.turanpaksoy.com, Erişim Tarihi: 20.09.2012. Paksoy, T. ve Keskin, E. (2006), “Tedarik Zincirinde Bilgi Çarpıtmasının Etkisi: Kırbaç Etkisi”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Estitüsü Dergisi, Sayı: 15, s. 483-496. 116 Paksoy, T. ve Özceylan E. (2010), “Temel İşletme: Girişimcilik, İş Kurma ve Yönetim”, Editör: H. Bahadır Akın, Adres Kitabevi: Ankara. Paksoy, T., Güleş, H.K. ve Altıparmak, F. (2003) “Tedarik Zinciri Yönetiminde Dağıtım Ağlarının Tasarımı ve Eniyilenmesi”, Dokuz Eylül Üniversitesi İşletme Fakültesi Dergisi, Cilt: 4, Sayı: 2, s. 1-25. Parker, D. ve Butler, P. (2007), “An introduction to Remanufacturing”, http://www.remanufacturing.org.uk/pdf/reman_primer.pdf, Erişim Tarihi: 20.12.2013. Porter, E. (2001), “Strategy and the Internet”, Harvard Business Review, Vol: 79, No: 2, s. 62-78. Rogers, D.S. ve Tibben-Lembke, R. (1998), Going Backwards: Reverse Logistics Trends and Practices, Reverse Logistics Executive Council. Salema, M.I.G., Barbosa-Povoa, A.P. ve Novais, A.Q. (2007), ‘’An Optimization Model for the Design of a Capacitated Multi-Product Reverse Logistics Network with Uncertainty’’, European Journal of Operational Research, Vol: 179, No: 3, s. 1063-1077. Sanders, N.R. (2005), “IT Allignment in Supply Chain Relationships: A Study of Supplier Benefits”, Journal of Supply Chain Management, Vol: 41, No: 2, s. 414. Seitz, M.A. (2007), “A Critical Assessment of Motives For Product Recovery: The Case of Engine Remanufacturing”, Journal of Cleaner Production, Vol: 15, No: 11-12, s. 1147-1157. Seyidoğlu, H. (2009), Bilimsel Araştırma ve Yazma El Kitabı, Güzem Can Yayınları: İstanbul. Sezen, B. (2008), “Relative Effects of Design, Integration And Information Sharing On Supply Chain Performance”, Supply Chain Management: An International Journal, Vol: 13, No: 3, s. 233-240. 117 Shavazi, A.R., Abzari, M. ve Mohammadzadeh, A. (2009), “A Research in Relationship between ICT and SCM”, Proceedings of World Academy of Science, Engineering and Technology, Vol: 50, s.92-101. Simchi-Levi, D., Kaminsky, P. ve Simchi-Levi, E. (2003), Designing & Managing The Supply Chain: Concepts, Strategies & Case Studies, Second Edition, McGraw-Hill Irwin. Speakman, R.E., Kamauff, J.W. ve Myhr, N. (1998), “An Empirical Investigation into Supply Chain Management: A Perspective on Partnerships”, Supply Chain Management, Vol: 3, No: 2, s. 53-67. Srivastava, S.K. (2008), “Network Design for Reverse Logistics”, Omega, The International Journal of Management Science, Vol: 36, No: 4, s. 535-548. Statham, S. (2006), “Remanufacturing Towards a More Sustainable Future”, http://www.lboro.ac.uk/microsites/mechman/research/ipmktn/pdf/Technology_review/remanufacturing-towards-a-more-sustainablefuture.pdf, s. 1-24, Erişim Tarihi: 03.02.2013. Sünbül, A.E. (2006), Otomotiv Endüstrisinde Geri Dönüşüm-Ürün Yaşam Döngü Değerlendirmesi (LCA), Yıldız Teknik Üniversitesi, Fen Bilimleri Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul. Svensson, G. (2002), “The Theoretical Foundation of Supply Chain Management a Functionalist Theory of Marketing”, International Journal of Physical Distribution & Logistics Management, Vol: 32, No: 9, s. 734-754. Şen, E. (2008), “Kobilerin Uluslararası Rekabet Güçlerini Artırmada Tedarik Zinciri Yönetiminin Önemi”, http://www.akib.org.tr/akib/UserFiles/File/pratikbilgiler/tedarikzinciri.pdf, Erişim Tarihi: 25.06.2011. Tan, K.C. (2002), “Supply Chain Management: Practices, Concerns, and Performance Issues”, Journal of Supply Chain Management, Vol: 38, No: 4, s.42-53. 118 Tanyeri, M. ve Barutçu, S. (2004), “Tedarik Zinciri Yönetiminin Etkinliğinin Arttırılmasında Internetin Rolü”, 3D Lojistik Dergisi, Sayı.27. Teigen, R. (2000), “Supply Chain Management Introduction”, International Journal of Flexible Manufacturing Systems, s. 12-40. Tekin, M. ve Zerenler, M. (2002), “Küresel Rekabet Ortamında İleri İmalat Teknolojileri Kullanımının İşletme Performansına Etkileri Üzerine Bir Uygulama”, Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 1, Sayı: 7, s. 15-26. Tekin, M., Ömürbek, N. ve Bülbül, H. (2005), “Otomotiv Sektöründe Teknolojik İş Birlikleri Üzerine Bir Araştırma”, Gazi Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi, Cilt: 7, Sayı: 3, s. 179-200. Tersine, R. J. ve Hummingbiro, E.A. (1995), “Lead Time Reduction: The Search for Competitive Advantage”, International Journal of Operations & Production Management, Vol: 15, No: 2, s.8-18. Thierry, M., Saloman, M., Nunen, J.V. ve Wassenhove, L.V. (1995), “Strategic Issues in Product Recovery Management”, California Management Review, Vol: 37, No: 2, s. 114-135. Tokol, T. (2008), Pazarlama Araştırması, 12. Basım, Nobel Yayın Dağıtım: Ankara. Topayan, M. (2005), “Yeniden Üretim Sistemleri için Sürdürülebilir Ürün Tasarımlarının Oluşturulması”, V. Ulusal Üretim Araştırmaları Sempozyumu, İstanbul Ticaret Üniversitesi, s.259-264, İstanbul. Uslu, Ş. ve Akçadağ, M. (2012), “İlaç Sektöründe Tersine Lojistik ve Dağıtımın Rolü: Bir Uygulama”, Niğde Üniversitesi İİBF Dergisi, Cilt: 5, Sayı: 1, s.149158. Vickery, S.K., Jayaram , J., Droge, C. ve Calantone, R. (2003), “The Effects Of An İntegrative Supply Chain Strategy on Customer Service and Financial Performance: An Analysis of Direct Versus İndirect Relationships”, Journal of Operations Management, Vol: 21, s. 523–539. 119 Wang, X. ve Chan, H.K. (2013), “An Integrated Fuzzy Approach For Evaluating Remanufacturing Alternatives of A Product Design”, Journal of Remanufacturing, Vol: 3, No: 10, s.1-19. Wu, Z., Choi, T.Y. ve Rungtusanatham, M.J. (2020), “Supplier-Supplier Relationships in Buyer-Supplier-Supplier Triads: Implications for Supplier Performance”, Journal of Operations Management, Vol: 28, No:2, s. 115-123. Yüksel, H. (2002), “Tedarik Zinciri Yönetiminde Bilgi Sistemlerinin Önemi”, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi, Cilt: 4, Sayı:3, s.261279. Yüksel, H. (2006), Yeniden Üretim Tesislerinde Malzeme İhtiyaç Planlaması, Birinci Basım, İlya Matbaası: İzmir. Yüksel, H., ve Çelikoğlu, C.C. (2004), “Yeniden Üretim Faaliyetlerinin Planlanması ve Kontrolü için Bir Yöntem Önerisi, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Dergisi, Cilt: 6, Sayı: 3, s.152-166. Zerenler, M. (2007), “Dijital İş Yaşamı: Tüm Boyutlarıyla Elektronik Ticaret”, Gazi Kitabevi: Ankara. http://sfinancedotorg.files.wordpress.com/2011/11/otomotiv-sektc3b6rc3bcndeteknolojik-gelic59fmenin-c3b6nemi.pdf, Erişim Tarihi: 01.12.2013. http://www.bizarpedia.com/bul/baslik/tedarik-zinciri-yonetimi.htm, Erişim Tarihi: 02.07.2011. http://www.deloitte.com/assets/DcomShared%20Assets/Documents/SupplyChainSur vey(1).pdf, ErişimTarihi: 09.06.2011. http://www.investinkonya.com.tr/images/dosya/Konya%20Otomotiv%20Yan%20Sa nayi%20Sekt%C3%B6r%20Raporu%20Ocak%202013.pdf, Erişim Tarihi: 01.12.2013. http://www.iso.org.tr/tr/documents/mkraporlar/otomotiv-sektor-raporu-.pdf?redirected=1, Erişim Tarihi: 01.12.2013. http://www.kto.org.tr/otomotiv-yan-sektoru-453s.htm, Erişim Tarihi: 01.12.2013. 120 http://www.remanufacturing.org.uk/environmental-benefits.lasso?session=RemanSession:BC382D871dd0119C8CXqV3C0A17E, Erişim Tarihi: 01.12.2013. http://www.remanufacturing.org.uk/pdf/story/1p342.pdfRemanufacturing in the UK, Remanufacturing in the UK A Snapshot of The UK Remanufacturing Industry, Erişim Tarihi: 02.05.2013. http://www.sanayi.gov.tr/Files/Documents/otomotiv-sektoru-raporu-216042013165101.pdf, Erişim Tarihi: 01.12.2013. http://www.ttzy.ibu.edu.tr/makaleler/Erol_Velioglu_Serifoglu.pdf, Erişim Tarihi: 15.03.2012. http://www.usitc.gov/publications/332/pub4356.pdf., Erişim Tarihi: 04.04.2013. 121 EKLER: Ek 4.1. Araştırmada Kullanılan Anket Formu Değerli Katılımcı, Bu anket; “Türkiye’de Yeniden Üretim Uygulamaları: Beklentiler, Karşılaşılan Güçlükler ve Geleceği” isimli yüksek lisans tezinde kullanılacak olup verilecek cevaplar bilimsel amaçla kullanılacaktır. Araştırmaya katılacak işletmelerin isimleri tamamen gizli tutulacak olup, araştırmanın amacına ulaşabilmesi için bütün maddelerin yanıtlanması gerekmektedir. Araştırmaya yapacağınız değerli katkılardan dolayı çok teşekkür ederiz. Prof. Dr. Hasan Kürşat GÜLEŞ Selçuk Üniversitesi, İİBF, İşletme Bölümü Kampus/KONYA Yüksek Lisans Tez Danışmanı Arş. Gör. Emel GELMEZ Selçuk Üniversitesi Beyşehir Ali Akkanat İşletme Fakültesi, İşletme Bölümü Beyşehir/ KONYA emelgelmez@selcuk.edu.tr A.Lütfen işletmenize uygun olan seçeneği ( X ) işareti koyarak belirtiniz. 1. İşletmenizin Adı: 2. İşletmedeki Görev ve Ünvanınız: 3. Personel Sayısı: : □ 1-50 □ 51-500 □ 500 ve üzeri 4. İşletmenizin Faaliyet Süresi : □ 5-10 □11-20 □ 21-50 □ 51 ve üzeri 5. Pazar Payınız : □ Sadece yurt içi □ Sadece yurt dışı □ Her iki pazar 6.Sektörünüzdeki Rekabet Düzeyi : □ Çok düşük□Düşük □ Orta □ Yüksek □ Çok Yüksek *Yeniden üretim faaliyetleri son yıllarda önemli bir kavram olarak literatürde yer almaktadır. Yeniden üretim sürecinde belirli faaliyetler gerçekleşebilmektedir. Bu faaliyetler yeniden üretimle birlikte aşağıda yer almaktadır. Yeniden üretim Kullanılmaz hale gelmiş ve ıskartaya ayrılmış ürünlerin demonte edilmesi ve ayrıştırılması parçaların temizlenmesi, kontrol edilmesi, yenilenmesi veya gerekli kısımlarının değiştirilmesi eski ürünlerin yeniden birleştirilmesi ve yeni ürün gibi çalışıp, çalışmadığının kontrol edilmesi olarak tanımlanmaktadır. Geri Dönüşüm Geri dönüşüm, kullanılmış malzemelerin ve fonksiyonunu kaybetmiş ürünlerin geri kazanımı sağlamak için yapılan bir süreçtir. Ayrıştırma (Demontaj) Kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir kullanım fonksiyonunu tamamen veya kısmi bir şekilde yitirmiş olan ürünlerin, bileşenlerine ayrıldığı yeniden üretim sürecinin ilk aşaması olarak değerlendirilmektedir. Tamir Ürünü yeniden çalışır hale getirmek için bozulan, kırılan veya arızalı olan parçasını değiştirme süreci olarak tanımlanmaktadır. Tekrar kullanım Tekrar kullanım, atıkların toplanması ve temizlenmesi dışında hiçbir işleme tabi tutulmadan aynı şekli ile ekonomik ömrü dolana kadar defalarca kullanılmasıdır. Yenileme Düşük seviyede ayrıştırma ve işçilik zamanı gerekmekle birlikte nihai üründen beklenen kalite düzeyi ve hizmet standartlarını daha düşük olarak gerçekleştirilmesidir. Ürünün kısmi kullanımı Kullanılmış ürün yada bileşenden, kullanılabilir, sınırlı bir dizi parçanın geri alınmasıdır. 122 Yukarıdaki açıklamalar ışığında aşağıdaki soruları cevaplandırınız. B. Aşağıda yeniden üretim sürecinde yer alan ve gerçekleştirilen faaliyetler verilmiştir. Bu faaliyetlerin işletmenizde gerçekleştirilme düzeyini cevaplayınız. Ölçekte 1 hiç kullanılmıyor ve 5 çok yüksek düzeyde kullanılıyor anlamındadır. 1 2 3 4 5 6 Yeniden Üretim Faaliyetleri Ayrıştırma (Demontaj) Geri dönüşüm Tamir Tekrar kullanım Yenileme Ürünün kısmi kullanımı 1 1 1 1 1 1 Ölçek 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 5 5 5 5 5 5 C. Lütfen aşağıdaki soruları ölçeğe göre İşletmeniz İçin değerlendiriniz. Ölçekte 1=kesinlikle katılmıyorum, 2=katılmıyorum, 3=kararsızım, 4=katılıyorum, 5=kesinlikle katılıyorum anlamındadır. Yeniden Üretime Bakış Açıları Yeniden üretilen ürünler için, bu ürünlerin satılıp alınacağı belirli bir pazar henüz oluşmamıştır. 2 Yeniden üretim sektörü, organize olmamış bir sektör olarak faaliyet göstermektedir. 3 Türkiye’de tüketiciler yeniden üretim konusunda olumlu düşüncelere sahip değildirler. 4 Yeniden üretim faaliyeti işletmeler için ekonomik olarak avantajlı değildir. 5 Yeniden üretimi uygulamak teknik olarak zordur. 6 Türkiye’de yeniden üretim konusunda uzman firmalar yoktur. 7 Yeniden üretimin uygulanması konusunda tüketicilerden veya devlet kurumlarından çevresel bir zorlama yoktur. 8 Yeniden üretim faaliyetinin girdisini oluşturan; üretici işletmeye pazardan veya tüketicilerden geri dönen ürünler için zaman, miktar ve kalite belirsizdir. 9 Kullanılmış ürünlerin tüketicilerden veya pazardan tersine lojistik ile toplanması sorunlu ve zor bir faaliyettir. 10 Yeniden üretim, işletmenin lojistik faaliyetlerini yüksek maliyetli hale getirmektedir. 11 Diğer…………………………………………………………… Ölçek 1 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 1 1 1 2 2 2 2 3 3 3 3 4 4 4 4 5 5 5 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 1 2 3 4 5 123 D. Aşağıdaki ifadelerde işletmenizin Tedarik Zinciri Performansınızı incelenmektedir. Lütfen ölçeğe göre tedarik zinciri performansınızı değerlendiriniz. Ölçekte 1=çok düşük, 2=düşük, 3=orta, 4=yüksek ve 5=çok yüksek anlamındadır. Tedarik Zinciri Performansı 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 11 12 13 14 15 16 17 Talep karşılama yeteneği (mevsimsel talep dalgalanmaları gibi) Üretim aksamalarına cevap verebilme yeteneği (makinelerin bozulması gibi) Tedarik aksamalarına cevap verebilme yeteneği Teslimat aksamalarına cevap verebilme yeteneği Yeni ürünler, yeni pazarlar ve yeni rakiplere cevap verebilme yeteneği Kullanılan kaynakların toplam maliyetini içeren nakliye ve taşıma maliyetleri Toplam dağıtım maliyetleri (nakliye ve dağıtım vb.) Toplam üretim maliyetlerine katkısı (işgücü, bakım ve yeniden çalışma vb.) Stok bulundurma maliyetine katkısı Yatırımın geri dönüşüne katkısı Satışların artırılmasına olan katkısı Sipariş doldurma oranı Zamanında teslimat yeteneği Müşteri cevap süresi Nakliye hataları Üretim tedarik süresi Tedarikçiden kaynaklanan müşteri şikayetleri 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 Ölçek 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 2 3 4 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 E. Lütfen aşağıda yer alan ifadeleri işletmenizdeki Son Beş Yılı dikkate alarak değerlendiriniz. Ölçekte 1=hiç değişmedi, 2=değişmedi, 3=kısmen arttı, 4=arttı, 5=çok yüksek düzeyde arttı anlamındadır. 1 2 3 4 5 6 7 8 9 10 Ürün Kalitesi Yeni ve geliştirilmiş ürün sunumu Ürün ve süreçleri iyileştirme yeteneği Verimlilik Yıllık satışlar Pazar payı Yıllık kâr İç ve dış müşteri memnuniyeti Büyüme düzeyi Diğer………………………………………………………….. 1 1 1 1 1 1 1 1 1 1 2 2 2 2 2 2 2 2 2 2 Ölçek 3 4 3 4 3 4 3 4 3 4 3 4 3 4 3 4 3 4 3 4 ARAŞTIRMAYA YAPTIĞINIZ DEĞERLİ KATILIMLARDAN DOLAYI TEŞEKKÜR EDERİZ. 5 5 5 5 5 5 5 5 5 5 124 T.C. SELÇUK ÜNİVERSİTESİ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürlüğü Özgeçmiş Adı Soyadı: Emel GELMEZ Doğum Yeri: Çumra/KONYA Doğum Tarihi: 02/03/1984 Medeni Durumu: Bekar Öğrenim Durumu Derece İlköğretim Ortaöğretim Lise Lisans Yüksek Lisans İlgi Alanları: Okulun Adı Numan Danış İlkokulu Çumra İ.H.L. Çumra Anadolu Lisesi Selçuk Üniversitesi Selçuk Üniversitesi Program Yer Çumra Yıl 1990-1995 Çumra 1995-1998 Çumra 1998-2002 İşletme Konya 2003-2008 Üretim Yönetimi ve Pazarlama Konya 2009-2013 Üretim Yönetimi ve Pazarlama Araştırma Görevlisi, Selçuk Üniversitesi Beyşehir Ali İş Deneyimi: Akkanat İşletme Fakültesi, 2011-… Selçuk Üniversitesi, Beyşehir Ali Akkanat İşletme Fakültesi, Adres: İşletme Bölümü Beyşehir/KONYA