Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri _____________________________________________________________________________________ Akademik Sosyal Araştırmalar Dergisi, Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 Yayın Geliş Tarihi / Article Arrival Date 18.11.2016 Yayınlanma Tarihi / The Publication Date 10.12.2016 Okt.Abdulkerim SAKA Selçuk Üniversitesi, Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Bölümü aksaka@selcuk.edu.tr IRAK CEPHESİNDE TÜRK İNGİLİZ MÜCADELESİ VE KÛTÜ’LAMARE’DEN AKSARAY’A İNGİLİZ ESİRLERİ1 Öz Birinci Dünya Savaşı’na Osmanlı Devleti’nin dâhil olması savaşın daha geniş bir coğrafyaya yayılmasına neden olmuştur. Kendi sınırları içerisinde birden fazla cephede savaşmış olan Osmanlı Devleti başta Çanakkale olmak üzere bazı cephelerde önemli başarılar elde etmiştir. Irak cephesi bu cepheler arasında Kûtü’lAmare’de kazanılan zaferden ötürü önemli bir yere sahiptir. İngilizler Mezopotamya ve doğuda bulunan sömürgeleri kontrol altında tutmak maksadıyla bölgede geniş bir cephe açmıştır. Bu askerî harekâtın bir parçası olan Kûtü’l-Amare muharebesi İngilizler açısından Çanakkale mağlubiyeti kadar saygınlık kaybettiren bir mağlubiyet olmuştur. Bu mağlubiyet neticesinde General Townshend ve komutası altındaki İngiliz subay ve zabitanı, Halil Paşa tarafından esir edilmiştir. Bu esirlerin Osmanlı vilayetlerinde ikamet ettirilmesi için bir dizi çalışmalar yapılmıştır. Çalışmalarda esirlerin ikamet etmeleri için belirlenen yerler arasında Aksaray ve Konya da vardır. Özellikle Aksaray bu ev sahipliğinden dolayı araştırmanın konusunu oluşturmuştur. İlerleyen süreçte ise İngiliz esirlerinin Bursa’ya gönderilmesi kararı alınarak bu karar uygulamaya konulmuştur. Anahtar kelimeler: Birinci Dünya Savaşı, Osmanlı Devleti, İngilizler, Kûtü’l- Amare, Aksaray. Makalenin son kısmı olan esirlerin Aksaray'a getirilmesi 27-29 Ekim 2016 tarihleri arasında düzenlenen I. Uluslararası Aksaray Sempozyumu'nda yazar tarafından tebliğ olarak sunulmuş fakat yayınlanmamıştır. Geliştirildikten sonra makaleye eklenmiştir. 1 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 688 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri TURKISH ENGLISH STRUGGLE IN IRAQ FRONT AND BRITISH PRISONERS OF WAR FROM KUT-AL-AMARA TO AKSARAY Abstract Entering of the Ottoman Empire to World War One led war to spread wider area. Ottoman Empire, which fought multiple fronts within its own borders, achieved important successes in some fronts especially Çanakkale (Battle of Gallipoli). In these fronts, Mesopotamian front has an important position because of the victory won in Kut-al-Amara. British opened up a great front in area with intend of keeping under control colonials in Mesopotamia and Eastern. The First Battle of Kut that was a part of this military action was the defeat losing prestige for British as in Çanakkale. After this defeat, General Townshend and British soldiers in his commandership were captured by Halil Pasha. A number of operations were made these prisoners to stay in Ottoman cities. Konya and Aksaray were among these cities. In the upcoming days, a decision was taken to send the British prisoners of war to Bursa and it carried out. Keywords: World War One, Ottoman Empire, British, Kut-al-Amara, Aksaray GİRİŞ Osmanlı Devletinin çok uluslu yapısı Fransız İhtilali sonrasında ortaya çıkan ulusçuluk akımından önemli derecede olumsuz etkilenmiştir. Batılı devletlerin ve Rusların kışkırtmaları neticesinde neredeyse bütün etnik unsurlar Osmanlı Devletine karşı mücadeleye girişmiş ve yer yer bağımsızlıklarını elde etmişlerdir. XX. yüzyılın başlarında önce Trablusgarp Savaşı sonra da Balkan Savaşları Osmanlı Devletinin Birinci Dünya Savaşı öncesinde bütün gücünü tüketmesine neden olan hadiseler olmuş, devlet bir taraftan Kuzey Afrika’yı terk ederken diğer taraftan da yükselme devrinin en mühim hinterlandı olan topraklardan, Balkanlardan çekilmek zorunda kalmıştır. Şüphesiz Osmanlı Devletinin böylesine hızlı bir kaybetme sürecine girmiş olmasında, takriben yüzyıldan beri İngiltere, Rusya ve Fransa gibi sömürgeci devletlerin Osmanlıyı paylaşım rekabetinin2 son dönemde ittifaka dönüşmüş olması oldukça etkili olmuştur. Devletler arası mücadelenin şiddetli yaşandığı dönemler olan XIX. ve XX. yüzyıllarda güçlü devletlerin sömürge arayışı kısa sürede büyük bir mücadeleye dönüşmüş ve 1914 Haziran’ında Birinci Dünya Savaşı’nı ortaya çıkarmıştır. Giderek eski gücünü yitiren Osmanlı Devleti sahip olduğu geniş ve jeopolitik öneme sahip toprakları dolayısıyla mücadele içerisinde bulunan devletlerin hedefi olarak bu savaşın içerisine çekilmiştir.3 Birden fazla cephede savaşmak mecburiyetinde kalan Osmanlı Devleti kendi idaresi altında bulunan Irak bölgesinde de İngilizler ile mücadele etmiştir. Irak ve havalisi İngiltere için Mezopotamya’nın petrol zenginliklerinin yanı sıra Hindistan ve buraya giden yolların güvenliğini sağlamak hususunda büyük bir önem arz etmekteydi. Almanların Berlin’den Bombay’a uzanan demiryolu planları yani Bağdat demir yolu projesi ile tarihî İpek Yolu’nu yeniden ihya edebilme çabaları, onların Hint DURAK, Gökhan, (Mart 2015), “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış Harekâtı”, ASOS JOURNAL, Y. 3, S. 9, s. 507. 3 KÜÇÜKVATAN, Mahir, (2013/Bahar), “İngiliz Basınında Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XIII/26, s. 56. 2 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 689 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri denizine ulaşmaları neticesini doğuracağından bu durum İngilizlerin hoşuna gitmemiştir. Osmanlı Devletinin Almanlar ile anlaşarak savaşa dâhil olması4 İngilizlerin Hindistan ile olan bağlantısının kesilmesine neden olduğundan İngilizlerin bu duruma müdahale etmeleri gerekmiştir.5 1. Irak Cephesinde Osmanlı-İngiliz Mücadelesi İngilizler Irak cephesini açarken bir yandan bölgedeki çıkarlarını koruma altına alarak doğudan Ruslara yardım ulaştırmayı hedeflemiş diğer taraftan da İttifak devletleri kuvvetlerini bölerek İtilaf devletlerini diğer cephelerde rahatlatmayı amaçlamıştır. Aynı zamanda Hindistan Müslümanları kontrol altında tutulurken Araplar üzerindeki propaganda pekiştirilerek Cihad-ı Ekber’e karşı kayıtsız kalmaları sağlanacaktır. 5-6 Kasım 19146 tarihinde Hintlilerden oluşan İngiliz kuvvetlerinin Fao Yarımadasına çıkışı ile savaş fiilen başlamış, kısa sürede İngiliz birlikleri ilerlemeye başlamıştır. Osmanlı Devleti ilan edilen Cihad’a güvenerek bölgede güçlü bir lojistik oluşturmadığı gibi 8000 askerden oluşan bir birlik ile savunma planı yapmıştır.7 İngilizlerin Basra’ya doğru hızlı ilerleyişi Enver Paşa’yı endişelendirdiği için Irak cephesindeki kuvvetlerin başına kendisiyle birlikte Trablusgarp’ta İtalyanlara karşı mücadele eden Süleyman Askeri’yi getirmiş, Arap aşiretlerden para ile asker toparlanarak İngilizlere karşı koyulmaya çalışılmıştır.8 İlerleyişin kolay olmayacağının farkında olan İngilizler takviye kuvvetler ile bölgedeki askerî varlığını güçlendirerek Kasım ayı sonunda Basra’yı Aralık ayı başında da Kurna’yı ele geçirmişlerdir.9 İngilizler Basra’yı ele geçirdikten sonra Irak harekâtındaki mevcut kuvvetlerini yeterli görmeyerek Şubat ayında Mısır’dan yeni bir tümen destek aldılar.10 Nisan 1915 ortalarına kadar süren çatışmalarda ve özellikle Şuaybiye savaşında Osmanlı Kuvvetlerinin başarısızlığı Süleyman Askeri’yi intihara sürüklemiştir.11 Irak ve Havalisi Genel Komutanlığına atanan Albay Nurettin Paşa 19 Mayıs 1915 tarihinde Bağdat’a ulaşmış, ilk iş olarak birliklerin toparlanarak bir savunma hattı oluşturmasını hedeflemiştir. Lakin alınan yenilgilerden kaynaklanan psikolojik baskıya boyun eğen Türk birlikleri12 Nisan ayı ortalarında görevi devralan General Townshend komutasındaki İngilizler karşısında Şattü’l-Arap nehri boyunca kuzeye doğru 200 km geri çekilmiş, İngilizler ise ilerlemeye devam ederek Temmuz ayı ortalarında Nasıriye’yi,13 Eylül ayı sonunda da Kûtü’l-Amare’yi ele geçirmişlerdir.14 Bir sonraki hedef olarak kendilerine Bağdat’ı seçen İngilizler ile Osmanlı kuvvetleri arasında yaşanan çatışmalarda zaman zaman Osmanlı kuvvetleri saldırılar yaparak İngilizlere zayiat verdirmiştir. Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilişine bağlı olarak İngilizler Bağdat’a da rahatlıkla ulaşıp ele geçirebileceklerini düşünmüşlerdir. Fa2 Kasım 1914’te Rusya’nın, bu tarihten üç gün sonra da İngiltere ve Fransa’nın savaş ilan etmesi Osmanlı Devleti fiilî olarak savaşın içerisine girmiştir. Bkz. AKŞİN, Sina,( 2015), Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, s. 101; YILMAZ, Veli, (1993), 1’nci Dünya Harbinde Türk-Alman İttifakı ve Askerî Yardımlar, Cem Ofset, İstanbul, s. 64. 5 SAYGI, Tarık, (2011), İngiliz Generali Townshend ve Türkler, Paraf Yayınları, İstanbul, s.46. 6 ERİCSON, Edward J., (2009), I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu, Çanakkale, Kutü’l-Amare ve Filistin Cephesi, (Çev.: Kerim Bağrıaçık), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, s. 105. Ayrıca bu konuda Zekeriya Türkmen 6 Kasım 1914 tarihini işaret etmektedir. Bkz. TÜRKMEN, Zekeriya, (2015), “Birinci Dünya Harbinde Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, Unutulan Zafer: Kutü’l Ammare, 100’üncü Yılında Yeniden Anlamak Sempozyumu, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul, s. 381. 7 TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 381. 8 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.57. 9 ERİCSON, Osmanlı Ordusu, s. 106; Türkmen, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 381 10 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.57. 11 BAYUR, Yusuf Hikmet, (1983 ), Türk İnkılabı Tarihi, C.III, TTK Yayınları, Ankara, s. 92. 12 TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 400. 13 TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 400. 14 ERİCSON, Osmanlı Ordusu, s. 106. 4 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 690 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri kat Türklerin 1915 sonlarına doğru Çanakkale’de İtilaf Devletleri karşısında beklenmedik bir üstünlük sağlamaları İngilizleri bu konuda endişeye sevk etmiştir. Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilerek Selman-ı Pak’ta mevzilendiği bilgisine ulaşan Townshend kendi kuvvetlerinin eksiklikleri ve Türklerin mevzi savaşında üstünlük sağlayabileceği kanaatinde olması nedeniyle15 gerekli hazırlıkların yapılması kararını almıştır. 2. Selman-ı Pak Savaşı İngilizlerin Bağdat’a ulaşmak için girişmiş oldukları savaşta Selman-ı Pak Osmanlı Kuvvetleri için son fırsat olabilirdi. Burası sahabeden Selman-ı Farisi’nin türbesine ev sahipliği yapmasından ötürü Müslümanlar için önem arz etmekteydi ve Townshend buna dayalı olarak inançlarından dolayı Hintli askerler arasında bir çözülmeye neden olacağı düşüncesiyle Helenistik dönemdeki adı olan Ctesiphon’u kullanıyordu.16 Ekim 1915 başlarında Osmanlı Devleti Irak bölgesinde Altıncı Ordu komutanlığını oluşturarak komutayı Trakya’da bulunan Birinci Ordu Komutanı Alman General Von der Goltz’a vermiş lakin Goltz’un İstanbul’dan yolculuğu uzun sürmüş, bölgeye ancak Selman-ı Pak muharebesinden sonra gelebilmiştir.17 Goltz’un Altıncı Ordu Komutanı olarak atanması Nurettin Paşa’nın tepkisine neden olduğundan yerine Enver Paşa’nın amcası Halil Bey (Halil Kut)18 görevlendirilmiştir. Doğu cephesinde görevli olan Halil Paşa emrindeki kuvvetlerle birlikte öngörülenden daha kısa bir zaman zarfı içerisinde Selman-ı Pak’a gelerek hizmete başlamıştır.19 Halil Paşa ve Nurettin Paşa denetiminde olan Osmanlı kuvvetlerinin bölgede bulunan diğer birlikler ile takviye edilmesi güçlü bir savunma hattı oluşturmuştur. İngilizler ise Çanakkale’de kaybetmiş oldukları saygınlığı Bağdat’ta geri kazanma gayesi ile bir an evvel saldırıya geçerek hedefe ulaşmak istemiş fakat yeni takviye kuvvetlerin henüz ulaşmamış olması başta Townshend olmak üzere herkeste bir endişe uyandırmıştır. Durum bu şekilde olmasına rağmen aldıkları emre dayalı olarak İngilizler 21-22 Kasım’da Selman-ı Pak’ta bulunan Türk birliklerine karşı saldırı başlatmışlardır.20 Karşılıklı taarruzlar devam ederken İngilizler 4.593 kişilik bir zayiat ile büyük bir yenilgi almıştır.21 Ordusunun ağır kayıplar verdiğini gören Townshend 25 Kasım’da geri çekilme emri vermiş,22 Selman-ı Pak Muharebesinin ardından General Townshend talihsizliğini dile getirerek hatıralarına şu notu düşmüştür: “Avrupa’da hiçbir asker yoktur ki savunmada Türklerle kıyaslanabilsin. Almanların savunmada gayet iyi olduğu farz ediliyor. Fakat siperlerde bulunduğu zaman onlar Türklerle kıyaslanamazlar. Buna verebileceğim bir örnek Gelibolu’dur. Orada, bizim gemi ateşlerimizle Townshend Kûtü’l-Ammare’de yapılan savaşta Türklere cepheden saldırmış olsaydı yenilgi alma ihtimalinin yüksek olacağı, elde edilen galibiyetin ise yapmış oldukları manevralardan mülhem olduğu kanaatindedir. Bkz; TOWNSHEND, Charles V.F., (2012), Mezopotamya Seferim, (Çev. Gürol Koca), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul, s.126-131. 16 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.60; Bayur, Türk İnkılâbı Tarihi, s. 101. 17 ERİCSON, Osmanlı Ordusu, s. 118. 18 Kûtü’l-Ammare kahramanı Halil Paşa’nın biyografisi hakkında ayrıntılı bilgi için Bkz. DİNÇ, Mehmet Emin, (8 Mart 2016), “Kutü’l-Ammare Kahramanı Halil Paşa’nın Biyografisi ve Kişiliği”, Unutulan Zafer: Kutü’l-Ammare, 100’üncü Yılında Yeniden Anlamak Sempozyumu, İstanbul, s.151-210. 19 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.61. 20 SORGUN, Taylan, (1997), Halil Paşa İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Bitmeyen Savaş, Kamer Yayınları, İstanbul, s.154. 21 TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 405. 22 TOWNSHEND, Mezopotamya Seferim, s.286. 15 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 691 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri birçok kayba uğrayan kıtalar, eğer Alman olsaydı yerlerinde kalamazlar ve hemen Türklerle değiştirilirlerdi. Hâlbuki Türkler bütün savaş boyunca yerlerinde kaldılar.”23 Irak bölgesi komutanı Nixon geri çekilen ordunun nereye sığınacağı hakkında planlar yaparken Hindistan’daki İngiliz karargâhı ise Türklerin de yıprandıklarını ve takibe girişemeyeceklerini düşünmekteydi.24 İngilizlerin çekilişini artık Osmanlı kuvvetlerinin takibi izlemeye başlamış, bu takip esnasında yer yer çatışmalar yaşanmasına rağmen İngilizler yeni kuvvetler ile takviye edilme amacı güttükleri Kûtü’l-Amare’ye 3 Aralık 1915 tarihinde ulaşmışlardır.25 Kûtü’l-Amare etrafı Dicle nehrinin dirseklerinden birinde yer alması nedeniyle savunma yönünden önemli bir konum arz ediyordu. Lakin kuşatmanın şiddetinin hesap edilemeyişi bu avantajı dezavantaja çevirmiştir. 3.Kûtü’l-Amare Kuşatması ve İngilizlerin İkinci Saygınlık Kaybı İngiliz kuvvetleri geri çekilerek Kûtü’l-Amare’de savunmaya geçmeyi, kendilerine ulaşacak yeni takviye kuvvetleri beklemeyi26 ve yeniden toparlanarak taarruza geçmeyi planlarken Osmanlı kuvvetlerinin takibi ile karşılaşınca yeni bir mücadele boyutu oluşmuştur. Kafkas cephesinden gelen kuvvetler ve bölgedeki diğer kuvvetler ile takviye edilen Altıncı Ordu, Alman General Goltz’un emrinde bölgedeki İngiliz ilerleyişini durdurmayı amaçlamıştır.27 Bu amaçla İngiliz kuvvetlerinin 3 Aralık’ta sığındıkları Kûtü’l-Amare 6 Aralık’ta şiddetli bir kuşatma altına alınmıştır.28 Kuşatma tüm hızı ile devam ederken Nurettin Paşa, General Townshend’e gönderdiği bir mektup ile teslim olmalarını aksi halede Türk askerinin şehre gireceğini bildirmiştir. Ayrıca eğer teslim olmayacaklar ise şehir halkının zarar görmemesi için serbest bırakılmasını istemiş lakin Townshend verdiği cevap ile hem teslim olmayı reddetmiş hem de şehir halkının şehri terk etmek istemediğini bildirmiştir.29 Ocak 1916 başlarına gelindiğinde Alman General Goltz’un komutayı elinde tutması Nurettin Paşa’nın iyice tepkisine neden olmuştur. Özellikle Goltz’un Halil Paşa’ya komutayı ele almasını bildirmesinin ardından30 cephede kalmasının bir anlamı olmadığını düşünen Nurettin Paşa 13 Ocak 1916 tarihinde komutayı Halil Paşa’ya devrederek ileri cepheden ayrılmıştır.31 Komutayı ele alan Halil Paşa ise şiddetle kuşatmanın devam etmesi için hemen çalışmalara başlamıştır. Mevsimin kış olması iki taraf için de ciddi problemlerin ortaya çıkmasına neden olmuştur. Özellikle yardımların ulaşamamasından dolayı açlık ile mücadele etmek zorunda kalan İngilizler bu durumdan yakınmaya başlamışlarken, Townshend ise yardımların 15 Nisan’a kadar ulaştırılamaması hâlinde bu duruma daha fazla dayanamayacaklarını düşünmekteydi.32 Ocak ve TOWNSHEND, Charles V.F., (2007), Irak Seferi ve Esaret, Çev. Recep Ahıshalı, Yeditepe Yayınları, İstanbul, s. 295. 24 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.62. 25 SAYGI, Townshend ve Türkler, s.70. 26 ERİCSON, Osmanlı Ordusu, s. 125-128. 27 TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 407. 28 TAŞKÖPRÜLÜ MEHMET EFENDİ, (2015), Irak Cephesi’nden Burma’ya Savaşın ve Esaretin Günlüğü, Haz. Mesut Uyar- Ahmet Özcan, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, s.30. 29 SELÇUK, İlhan, (1979), Yüzbaşı Selahattin’in Romanı, C.I, Remzi Kitapevi, İstanbul, s.211; DUMAN, Selçuk, (2010), II. Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), Berikan Yayınları, Ankara, s. 9. 30 Halil paşa General Goltz’a cevaben Nurettin Paşa ile uyum içerisinde çalıştıklarını ve Nurettin Paşa’nın emrinde hizmet etmekten rahatsız olmadığını bildirmiştir. Fakat aldığı emir gereği durumdan Nurettin Paşa’yı haberdar ederek komutayı devralmıştır. Bkz. KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.66. 31 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.66. 32 KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.73. 23 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 692 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri Nisan ayları arasında ağır şartlara rağmen şiddetle devam eden çatışmalar İngilizlerin mukavemetini kırmış olmasına rağmen Halil Paşa’nın teslim olmaları çağrılarını reddetmişlerdir. Lakin son çare olarak Kûtü’l-Amare’nin Türklere bırakılması ile yapılacak bir anlaşma neticesinde geri çekilme planları yapmışlardır.33 Cephede bu hadiseler yaşanırken savunmada yaşanan başarısızlığın faturası bölgedeki İngiliz Orduları Komutanı Nixon’a kesilerek yerine Hint Ordusu Kurmay Başkanı General Percival Lake atanmıştır.34 Osmanlı ordusu tarafında ise muharebe tüm hızıyla sürerken Altıncı Ordu Komutanlığını yürüten General Goltz 19 Nisan’da Bağdat’ta hastalık yüzünden hayatını kaybetmiş,35 yerine önce vekâleten atanan Halil Paşa Generalliğe terfi ettirilmesinin ardından asaleten atanarak 22 Nisan 1916’da Altıncı Ordu Komutanlığını devralmıştır.36 Townshend, Osmanlı kuvvetlerinin fiziki ve psikolojik üstünlüğüne ek olarak salgın hastalıklar ve37 açlık ile baş edemeyeceklerini anlamış ve imkânları tüketmiş olmalarından ötürü Halil Paşa’nın daha evvel teklif etmiş olduğu teslim olma şartlarını görüşmeyi 26 Nisan 1916 tarihinde kabul etmek zorunda kalmıştır.38 Yapılan görüşmelerde General Townshend Halil Paşa’ya ellerinde bulunan mühimmat ve silahların yanı sıra bir milyon İngiliz sterlini tazminat teklif etmiş, bu teklif reddedilince görüşmelere son verilmiştir.39 Bunun üzerine İngilizler uzun yıllar boyunca Orta Doğu bölgesinde casusluk faaliyetlerini sürdüren Lawrence’ı görevlendirerek Türk Hükümeti adına kabul edilmesi için teklif edilen parayı iki milyona çıkarmışlardır. Lakin Halil Paşa’nın kayıtsız şartsız teslim olmaları gerektiğini belirtmesi üzerine 28 Nisan gecesi İngilizler ellerindeki cephaneleri imha ederek 29 Nisan’da marşlar eşliğinde Kûtü’lAmare’ye giren Osmanlı kuvvetlerine teslim olmuşlardır.40 Birinci Dünya Savaşında Osmanlı ordusunun Çanakkale’nin ardından Mezopotamya’da kazanmış olduğu bu ikinci zafer İngilizlere müthiş bir darbe daha indirerek lekelenmiş olan namının yeniden parlamasını sağlamıştır.41 Ordu içerisinde morallerin ve maneviyatın artmasını sağlayan bu zafer hem Osmanlı hem de İngiliz basınında geniş yer bulmuştur. Lakin savaşın seyri İtilaf Devletlerinin lehine işlediğinden Mart 1917’ye gelindiğinde yeniden taarruza geçen İngiliz orduları büyük bir bedel ödemiş olsalar da Bağdat’ı ele geçirmişlerdir.42 4. Kûtü’l-Amare Zaferi Haberinin Alınması ve İngiliz Esirler Uzun yıllar Osmanlı hâkimiyeti altında bulunan Irak bölgesinde, 6 Kasım 1914 ile 25 Kasım 1915 arasında uzun süren İngiliz işgali karşısında Osmanlı kuvvetlerinin geri çekilişi 29 Nisan 1916 tarihine gelindiğinde yerini Osmanlı Devleti için müthiş bir zafere bırakmıştır. Aynı tarihte Dâhiliye Nezaretine bir telgraf çeken Halil Paşa zaferin müjdesini vererek Kûtü’lAmare’nin ele geçirildiğini, bunun yanı sıra İngiliz ordusuna mensup 5 General, 500 Subay ve TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 416. KÜÇÜKVATAN, “Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, s.67. 35 ARI, Kemal, (1997), Birinci Dünya Savaşı Kronolojisi, ATESE Yayınları, Ankara, s.180. 36 SELÇUK, Yüzbaşı Selahattin, C.I, s. 240. 37 Birinci Dünya Savaşında orduların karşılaştığı en mühim problemlerden birisi de salgın hastalıklar ve yetersiz sağlık koşulları olmuştur. Irak cephesinde sadece İngiliz kuvvetleri değil Osmanlı kuvvetleri de bu salgın hastalıklardan önemli derecede etkilenmiştir. Bkz. BEŞİKÇİ, Mehmet, (2015), Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Seferberliği, İş Bankası Yayınları, İstanbul, s. 284. 38 ARI, Birinci Dünya Savaşı, s. 217. 39 SORGUN, Halil Paşa, s. 185. 40 TÜRKMEN, “Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, s. 421. 41 ERİCSON, Osmanlı Ordusu, s. 150. 42 GENİŞOL, Hüseyin Fehmi, (2014), Çanakkale’den Bağdat’a Esaretten Kurtuluş Savaşı’na Cephede Sekiz Yıl Sekiz Ay (1914-1923), Haz. Mustafa Yeni, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, s.42. 33 34 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 693 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri 13 bin askerin esir alındığını bildirmiştir.43 Halil Paşa’nın merkeze vermiş olduğu bu müjde diğer bölgelerde bulunan ordu mensuplarının ve halkın morallerinin yükseltilmesi amacıyla vilayetlere de bildirilmiştir. Esir edilen Generallerden biri olan Townshend maiyeti ile birlikte İstanbul’a getirilerek buradan Heybeliada’ya nakledilmiştir.44 Diğer esirler gerekli tedbirler alınarak Musul, Resulayn, Halep, Adana, Konya vilayetleriyle Eskişehir ve Niğde Mutasarrıflıkları45 yolu ile güvenlik açısından daha emniyetli olan iç kesimlerdeki Ankara, Konya, Kastamonu vilayetleriyle Eskişehir ve Kütahya Mutasarrıflıklarına gönderilerek buralarda ikamet ettirilmeleri karara bağlanmıştır.46 Bu amaçla isimleri zikredilen vilayet ve mutasarrıflıklara gönderilen telgraf ile esirlerin ikamet ettirilebilecekleri yerlerin ayarlanması, kira bedellerinin esirler tarafından ödenmesi kaydıyla gözetim altında tutulabilecek ne kadar hane varsa bunların belirlenerek Başkumandanlığa acilen bildirilmesi istenmiştir.47 5. Kûtü’l-Amare Esirlerinin Aksaray’a Getirilmeleri Osmanlı Devleti savaş hukukunu en iyi şekilde tatbik eden devlet felsefesi ile hareket ederek Townshend gibi üst düzey subayları mümkün olduğunca iyi şartlarda ağırlamaya gayret etmiştir. Nitekim bu muamele Townshend’in hoşuna gitmiş, savaşın sonunda Osmanlı Devleti’nin barış için İtilaf devletleri ile kurmaya çalıştığı bağlantıyı kurmasına vesile olmuştur. Diğer taraftan esirler muhtelif vilayetlere gönderilmeye başlanmış, bu amaçla öncesinde gerekli alt yapının oluşturulması emri yerel idarelere bildirilmiştir. Esirlerin önemli bir kısmı Konya vilayetine gönderilmiştir. Yapılan yazışmalar neticesinde başta Aksaray olmak üzere Konya merkezde bu esirlerin ikamet ettirilmeleri istenmiştir. Ayrıca tahsis edilen yerlerin dışında Ermenilerden kalan boş köy ve kasabalardan istifade edilmesi, bunun yeterli olmaması hâlinde uygun köy ve kasabaların Beşinci Kolordu kuvvetlerinden yardım alınarak boşaltılması istenmiştir.48 Açıkça görülüyor ki devlet resmî yollardan seferber olarak gelecek olan esirlerin her türlü ihtiyaçlarının karşılanması için gerekli tedbirleri almıştır. Mayıs ayının ilk haftasında gerçekleştirilen yazışmaların neticesinde esirlerin ikamet edecekleri yerlere nakilleri başlamıştır. Esirlerin Aksaray ve Konya merkezde ikamet ettirilmelerinin ardından muhtelif problemler ile karşılaşılmıştır. Bu problemlerin en önemlisi yaralı ve hasta olan esirlerin tedavisine ilişkin talepler olmuştur. Nitekim Amerikan Büyükelçiliği49 doğrudan Enver Paşa’ya çektiği bir telgraf ile Aksaray’da esir olarak ikamet ettirilen İngiliz esirlerinden tedavi ihtiyacı olanların Konya’da bulunan Amerikan hastanesinde tedavi edilmesine izin vermesi için gerekli yerlere emir vermesini rica etmiştir.50 Başkumandanlık makamı ve Hariciye Nezareti arasında yapılan istişareler neticesinde bu talep vaziyetin uygun olmaması gerekçesiyle reddedilerek tedavilerin Osmanlı hastanelerinde yapılacağı Amerikan Büyükelçiliğine bildirilmiştir.51 43 BOA. DH. KMS, 38/18-2. POLAT, Ü. Gülsüm, (2015 ), “Esir Kut Komutanı Townshend’ın İstanbul’a Getirilişi Ve İngiliz Savaş Basınına Müdahale”, Akademik Orta Doğu, C. 9, S. 2, s. 131-145. 45 BOA. DH. ŞFR, 63/202-1. 46 BOA. DH. ŞFR, 63/204-1. 47 BOA. DH. ŞFR, 63/204-1. 48 BOA. DH. ŞFR, 63/149-1. 49 Bu dönemde Osmanlı İngiliz ilişkileri doğrudan değil Amerikan Büyükelçiliği üzerinden gerçekleştirilmektedir. 50 BOA. HR. SYS, 2222/43-3. 51 BOA. HR. SYS, 2222/43-1. Osmanlı devletinin son iki yüz yılı irdelendiği zaman yabancı devletlerin misyonerlik faaliyetleri ile alakalı önemli gelişmeler karşımıza çıkmaktadır. Birinci Dünya Savaşı yıllarında da bu faaliyetler devam etmiştir. Bu dönemde Konya’da Dr. Wilfred M. Post tarafından kurulan ve kendisinin görevlendirildiği bir Amerikan Hastanesi yoğun bir misyonerlik faaliyeti içerisinde varlığını korumuştur. Amerikan Büyükelçiliğinin 44 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 694 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri 6. Esirlerin Aksaray’dan Bursa’ya Nakilleri Meselesi Osmanlı Devleti mümkün olukça esirlerin ihtiyaçlarının karşılanmasının yanı sıra özellikle Hintli esirlerin Hilafete olan inancını tazeleyebilmek adına bazı adımlar atmıştır. 1916 yılı Eylül ayına gelindiğinde bu ve benzeri maksatlar ile Aksaray ve Konya’da bulunan esirlerin yavaş yavaş Bursa’ya nakledilmeleri için çalışmalar başlatılmıştır. Bu amaçla 23 Eylül 1916 tarihinde Hariciye Nezareti Başkumandanlık makamına danışarak esirlerin Bursa’ya nakillerinin önünde bir engel olup olmadığını sormuştur.52 Yaklaşık olarak bir hafta sonra Amerikan Büyükelçiliğinin bu yönde bir talebi olmuş ve durum hakkında Hariciye Başkumandanlıktan yeniden bilgi istemiştir.53 Başkumandanlık yapmış olduğu inceleme neticesinde bahsedilen nakil işleminin mecburi bir işlem olmadığı gibi engelleyici bir unsurun da olmadığını Hariciye Nezaretine bildirmiştir.54 SONUÇ Irak cephesi İngilizler için bölgedeki çıkarlarının korunması, Osmanlı Devleti için ise var olma veya uzun yıllar boyunca devam edecek olan problemlerin zemini anlamını taşımaktadır. Bu amaçla açılan cephede şiddetli çatışmaların yaşanmasının yanı sıra Osmanlı millet sisteminin mühim bir unsuru olan Müslüman Arapların istikbaline ilişkin önemli gelişmeler yaşanmış, devlet bu topraklarını İngilizlere kaptırırken bugüne kadar uzanacak olan bölgenin Avrupalılar tarafından sömürülmesi kapıları da açılmıştır. Savaş fiilî olarak her ne kadar cephede varlığını gösterse de cephe gerisinde yaşananlar da cephe ilerisi kadar önemlidir. Özellikle savaş lojistiği, sonrasında oluşan olumsuzlukların giderilmesi ve savaş misafiri olan esirlerin hayatlarını idame ettirebilecekleri bir zeminin oluşturulması bakımından cephe gerisi büyük bir önem taşımaktadır. Bu duruma uygun olarak Irak cephesinin bize göre en önemli mücadele arenası olan Kûtü’l-Amare muharebelerinde Osmanlı kuvvetleri tarafından esir edilen İngiliz esirleri karşımıza çıkmaktadır. Devletin savaş felsefesine uygun olarak muameleye tabi tutulan esirlerin Anadolu’nun muhtelif yerlerinde ikamet ettirilerek esaret süresi boyunca ihtiyaçları karşılanmıştır. Aksaray bu esirlere ev sahipliği yapmış olması bakımından bu araştırmanın kaidesini oluşturmuştur. Aksaray, savaş sonrası esirlerin ikamet ettirilmesi ile cephede verilen mücadele kadar önemli bir görevi ifa ederek genel tarihçilikten yerel tarihçiliğe uzanan bir zinciri oluşturmuştur. Bu bakımdan Irak cephesi ve Kûtü’l-Amare zaferi araştırılırken Aksaray gibi esirlerin ikamet ettirildiği diğer şehirlerin de savaş sonrası hizmetlerinin araştırılması gerekmektedir. Enver Paşa’dan İngiliz esirlerin tedavisine ilişkin isteklerinin muhatabı olan hastane Dr. Post’un görevli olduğu hastanedir. Bu hastane ve o dönem Konya’sında yaşanan misyonerlik hakkında daha fazla bilgi için bkz. ÖZDEMİR, Emin, (Ocak 2013), “Osmanlı Devleti'nde Sağlık Alanında Yapılan Misyonerlik Faaliyetlerine Bir Örnek: Amerikan Board'un Konya Tıbbî Misyonu”, History Studies, V. 5, I. 1, s. 311-323. 52 BOA. HR. SYS, 2222/41-1. 53 BOA. HR. SYS, 2222/41-3. 54 BOA. HR. SYS, 2222/41-7. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 695 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri KAYNAKLAR ARŞİV BOA. DH. KMS, 38/18-2. BOA. DH. ŞFR, 63/149-1. BOA. DH. ŞFR, 63/202-1. BOA. DH. ŞFR, 63/204-1. BOA. DH. ŞFR, 63/204-1. BOA. HR. SYS, 2222/41-1. BOA. HR. SYS, 2222/41-3. BOA. HR. SYS, 2222/41-7. BOA. HR. SYS, 2222/43-1. BOA. HR. SYS, 2222/43-3. TELİF ESERLER Akşin, Sina, (2015), Kısa Türkiye Tarihi, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul. Arı, Kemal, (1997), Birinci Dünya Savaşı Kronolojisi, ATESE Yayınları, Ankara. Bayur, Yusuf Hikmet, (1983), Türk İnkılabı Tarihi, C.III, TTK Yayınları, Ankara. Beşikçi, Mehmet, (2015), Birinci Dünya Savaşında Osmanlı Seferberliği, İş Bankası Yayınları, İstanbul. Dinç, Mehmet Emin, (8 Mart 2016), “Kutü’l-Amare Kahramanı Halil Paşa’nın Biyografisi ve Kişiliği”, Unutulan Zafer: Kutü’l-Amare, 100’üncü Yılında Yeniden Anlamak Sempozyumu, İstanbul, s.151-210. Duman, Selçuk, (2010), II. Meşrutiyet’ten İngiliz Mandaterliğine Irak (1908-1922), Berikan Yayınları, Ankara. Durak, Gökhan, (Mart 2015), “Birinci Dünya Savaşı’nda Osmanlı Devleti’nin Kafkas Siyaseti ve Sarıkamış Harekâtı”, ASOS JOURNAL, Y. 3, S. 9, s.506-520 Ericson, Edward J., (2009), I. Dünya Savaşı’nda Osmanlı Ordusu, Çanakkale, Kutü’l-Amare ve Filistin Cephesi, (Çev.: Kerim Bağrıaçık), Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul. Genişol, Hüseyin Fehmi, (2014), Çanakkale’den Bağdat’a Esaretten Kurtuluş Savaşı’na Cephede Sekiz Yıl Sekiz Ay (1914-1923), Haz. Mustafa Yeni, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul. Küçükvatan, Mahir, (2013/Bahar), “İngiliz Basınında Osmanlının Kut’ül-Amare Zaferi”, Çağdaş Türkiye Tarihi Araştırmaları Dergisi, XIII/26, s.55-85. Özdemir, Emin, (Ocak 2013), “Osmanlı Devleti'nde Sağlık Alanında Yapılan Misyonerlik Faaliyetlerine Bir Örnek: Amerikan Board'un Konya Tıbbî Misyonu”, History Studies, V. 5, I. 1, s. 311-323. Polat, Ü. Gülsüm, (2015 ), “Esir Kut Komutanı Townshend’ın İstanbul’a Getirilişi ve İngiliz Savaş Basınına Müdahale”, Akademik Orta Doğu, C. 9, S. 2, s. 131-145. Saygı, Tarık, (2011), İngiliz Generali Townshend ve Türkler, Paraf Yayınları, İstanbul. The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697 696 Irak Cephesinde Türk İngiliz Mücadelesi Ve Kûtü’l-Amare’den Aksaray’a İngiliz Esirleri Selçuk, İlhan, (1979), Yüzbaşı Selahattin’in Romanı, C.I, Remzi Kitapevi, İstanbul. Taşköprülü Mehmet Efendi, (2015), Irak Cephesi’nden Burma’ya Savaşın ve Esaretin Günlüğü, Haz. Mesut Uyar- Ahmet Özcan, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul. Taylan, Sorgun, (1997), Halil Paşa İttihat ve Terakki’den Cumhuriyet’e Bitmeyen Savaş, Kamer Yayınları, İstanbul. Townshend, Charles V.F., (2007), Irak Seferi ve Esaret, Çev. Recep Ahıshalı, Yeditepe Yayınları, İstanbul. Townshend, Charles V.F., (2012), Mezopotamya Seferim, (Çev. Gürol Koca), Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, İstanbul. Türkmen, Zekeriya, (2015), “Birinci Dünya Harbinde Irak Cephesinde Türk-İngiliz Mücadelesi”, Unutulan Zafer: Kutü’l Amare, 100’üncü Yılında Yeniden Anlamak Sempozyumu, Harp Akademileri Komutanlığı Yayınları, İstanbul. Yılmaz, Veli, (1993), 1’nci Dünya Harbinde Türk-Alman İttifakı ve Askerî Yardımlar, Cem Ofset, İstanbul. 697 The Journal of Academic Social Science Yıl: 4, Sayı: 35, Aralık 2016, s. 688-697