ISSN 1300-2015 / Sayı: 620 / 4 ayda bir yayımlanır Deniz Kuvvetleri Dergisi’ne Gönderilen Makale / Yazılar İçin Uygulanan Esaslar; 1 - Deniz Kuvvetleri Dergisi yılda 3 defa Ocak, Mayıs ve Eylül aylarında yayımlanmaktadır. 2 - Dergiye gönderilecek makale / yazılar; bilgisayar ortamında word dökümanı olarak, yazı içerisinde fotoğraf kullanılıyorsa fotoğraflar ayrı bir dosyaya kaydedilmeli ve CD’ye yüklenerek iki nüsha bilgisayar çıktısı ile birlikte ücret talep edilip edilmediğini belirten bir dilekçe ve feragatnameye ekli olarak makale / yazı sahibinin bağlı olduğu makam veya doğrudan yazarı tarafından Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Merkez Daire Başkanlığına gönderilmelidir. 3 - Makale / yazılar 16 (A4) sayfayı geçmemelidir. 4 - Fotoğraf CD ile (Min. 300 dpi taranmış) gönderilmelidir. 5 - Başka bir başlıkla da olsa, herhangi bir yerde evvelce yayımlanmış makale / yazılar Deniz Kuvvetleri Dergisi’nde yayımlanmak üzere gönderilmemelidir. 6 - İntihal olduğu tespit edilen makale / yazılar Deniz Kuvvetleri Dergisi’nde yayımlanmaz. 7 -Deniz Kuvvetleri Dergisi’nde yayımlanması uygun görülen makale / yazılarda inceleme kurulu veya Dergi Yönetim Kurulu tarafından gerekli görüldüğü taktirde makale / yazının özünü değiştirmeyecek şekilde değişiklik yapılabilir. 8 -Dergide yayımlanan veya yayımlanmayan makale / yazılar yazara iade edilemez. Yayımlanmayan makale ve yazılar altı ay saklandıktan sonra imha edilir. İÇİNDEKİLER Deniz Kuvvetleri Dergisi • Eylül 2014 • Sayı 620 • ISSN 1300-2015 TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Genel Yayın Yönetmeni ve Yönetim Kurulu Başkanı 64 54 59 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var 70 Tüma. Macit ARSLAN Genel Yayın Koordinatörü Dz. Kd. Alb. S. Cahit GÖKGÖZ UluGenel Önder YayınAtatürk’ün Koordinatörü Yrd. Ziyaret Ettiği Dz.Bnb. SerhanAskeri ARAS ve Sivil Gemiler Dz.Bnb. Ercan BİCAN Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı İnceleme Kurulu 79 81 83 İsth. Bnb. SalihSistemi DAĞBAŞI Planlama Milli Eğitim Vakfına Kitap Bağışı PALMİYELİ VE OKALİPTÜSLÜ YILLAR Doç. Dr. Müh. Alb. Orhan KARASAKAL Dz. Alb. Özay ÖYMEZ Dz. Alb. Levent TAŞ Müh. Yb. Mustafa ÖZEREN Dz. Bnb. Nazif BOZKURT Dz. Kur. Bnb.Kariyer Şakir ORUÇ Astsubay Yayına Hazırlık (17 AĞUSTOS 1999 - 2014) Dz.Bnb. Serhan ARAS 86 Dz.Yzb. Mehmet YÜKSEL Uzm.Me. Aynur GÜNER Grafik / Tasarım Uygulama Gv.Atğm. Mustafa AĞIRTAŞ Svl. Me. Emine TOMBUL Medya Bağımlılığı ve Yayımlayan Medya Toplumu 90 94 Osmanlı Korvetleri: Bursa ve İzmir E-Devlet Uygulamaları Dz.K.K.lığı Per.Bşk.lığı Bakanlıklar - ANKARA 100 102 Tel: (0312) 403 22 72 Baskı, Cilt ve Dağıtım Deniz Basımevi Müdürlüğü Pendik - İSTANBUL OSMANLI KALYONLARI Dergideki makaleler Deniz Kuvvetleri TEMALI EMİSYONresmi PULLARI Komutanlığının görüşünü yansıt- TSK ANKARA ÖZEL BAKIM MERKEZİNİN TANITIMI maz, yazarlarının şahsi fikirlerini kapsar. Dergideki makaleler kaynak göstermek kaydıyla başka bir yayında kullanılabilir. DENİZ DENİZ KUVVETLERİ KUVVETLERİ DERGİSİ DERGİSİ 1 1 SAYI: SAYI: 620 620 II EYLÜL EYLÜL I I 2014 2014 Deniz Kuvvetleri Dergisi • Eylül 2014 • Sayı 620 • ISSN 1300-2015 44 Deniz Kuvvetleri Dergisi • Eylül 2014 • Sayı 620 • ISSN 1300-2015 İÇİNDEKİLER 06 04 DENİZ ASTSUBAY MESLEK YÜKSEK OKULU 10. DÖNEM DİPLOMA ALMA VE SANCAK DEVİR TESLİM TÖRENİ DENİZ HARP OKULU 241. DÖNEM DİPLOMA ALMA VE SANCAK DEVİR TESLİM TÖRENİ 08 11 DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDA EMEKLİLİK TÖRENİ DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDA RÜTBE TERFİ TÖRENİ 16 Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun Kabul ve Ziyaretleri 20 23 Hizmet Dışına Ayrılan Gemiler HizmetE GİREN GEMİLER 29 25 TCG Fatih (F-242)’İn PhoenIx Express-14 Fiili Davet Tatbikatına İştiraki Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Görevi 32 36 Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bünyesinde Yapılan Modernizasyon Faaliyetleri Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay Ve Kültür Gezisi DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 2 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 İÇİNDEKİLER TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı 54 59 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var 64 70 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı 79 81 83 Astsubay Kariyer Planlama Sistemi Milli Eğitim Vakfına Kitap Bağışı PALMİYELİ VE OKALİPTÜSLÜ YILLAR 86 90 94 Medya Bağımlılığı ve Medya Toplumu Osmanlı Korvetleri: Bursa ve İzmir E-Devlet Uygulamaları 100 102 OSMANLI KALYONLARI TEMALI EMİSYON PULLARI TSK ANKARA ÖZEL BAKIM MERKEZİNİN TANITIMI DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 3 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Dergisi • Eylül 2014 • Sayı 620 • ISSN 1300-2015 44 Deniz Harp Okulu 241. Dönem Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni DENİZ HARP OKULU 241. DÖNEM DİPLOMA ALMA VE SANCAK DEVİR TESLİM TÖRENİ 31 Ağustos 2014 Hazırlayan •• Deniz Harp Okulu Komutanlığı D eniz Harp Okulu 241. Dönem Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni 31 Ağustos Pazar günü saat 15:00’da Deniz Harp Okulu Komutanlığı Tuzla/İSTANBUL’da icra edilmiştir. Deniz Harp Okulundan bu yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı adına 97 Teğmen, Sahil Güvenlik Komutanlığı adına 7 Teğmen mezun olmuştur. Ayrıca 4’ü Azerbeycan, 2’si Arnavutluk, 2’si Kazakistan, 1’i Türkmenistan ve 1’i KKTC uyruklu olmak üzere toplam 10 misafir askeri personel Teğmen olarak eğitimlerini tamamlamış ve ülkerine uğurlanmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 4 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Okulu 241. Dönem Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 5 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Astsubay MYO 10. Dönem Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni DENİZ ASTSUBAY MESLEK YÜKSEK OKULU 10. DÖNEM DİPLOMA ALMA VE SANCAK DEVİR TESLİM TÖRENİ 31 AĞUSTOS 2014 Hazırlayan •• Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığı D eniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu 10. Dönem Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni 31 Ağustos Pazar günü saat 10:00’da Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulu Komutanlığı Altınova/YALOVA’da icra edilmiştir. Deniz Astsubay Meslek Yüksek Okulundan bu yıl Deniz Kuvvetleri Komutanlığı adına 390 Astsubay Çavuş, Sahil Güvenlik Komutanlığı adına 84 Astsubay Çavuş mezun olmuştur. Ayrıca bu yıl 7’si KKTC ve 3’ü Türkmenistan uyruklu olmak üzere toplam 10 misafir askeri personel Astsubay Çavuş olarak eğitimlerini tamamlamış ve ülkerine uğurlanmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 6 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Astsubay MYO 10. Dönem Diploma Alma ve Sancak Devir Teslim Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 7 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Emeklilik Töreni DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDA EMEKLİLİK TÖRENİ 26 AĞUSTOS 2014 Hazırlayan •• Dz.K.K.lığı Per.D.Bşk.lığı D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, Ankara bölgesinde görevli Amiraller, Dz.K.K.lığı Karargahındaki Başkan/Müstakil Daire Başkanları ile Subay, Astsubay ve eşlerinin katılımıyla 26 Ağustos 2014 tarihinde Dz.K.K.lığı Karargahında emeklilik töreni icra edilmiştir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 8 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Emeklilik Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 9 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Emeklilik Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 10 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Rütbe Terfi Töreni DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDA RÜTBE TERFİ TÖRENİ 29 AĞUSTOS 2014 Hazırlayan •• Dz.Bnb.Serkan AYDIN D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, Ankara bölgesinde görevli Amiraller, Dz.K.K.lığı Karargahındaki Başkan/Müstakil Daire Başkanları ile bir üst rütbeye terfi edecek Amiral, Subay, Astsubay ve eşlerinin katılımıyla 29 Ağustos 2014 tarihinde Dz.K.K.lığı Karargahı KORUTÜRK Salonunda Rütbe Terfi Töreni icra edilmiştir. Rütbe Terfi Töreninde Tümamiralliğe terfi eden 3 Tuğamirale, Tuğamiralliğe terfi eden 3 Albaya ve bir üst rütbeye terfi eden 43 Subay ve 14 Astsubaya rütbeleri ile üstün başarı kıdemi alan 2 Subay, 3 Astsubaya şerit rozet ve beratları verilmiştir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 11 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Rütbe Terfi Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 12 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Rütbe Terfi Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 13 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Rütbe Terfi Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 14 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanlığında Rütbe Terfi Töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 15 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun Kabul ve Ziyaretleri DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI ORAMİRAL BÜLENT BOSTANOĞLU’NUN İNGİLTERE’DE İCRA EDİLEN AVRUPA DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLARI TOPLANTISINA (CHENS-2014) KATILIMI. D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, 21-23 Mayıs 2014 tarihlri arasında İngiltere’de icra edilen Avrupa Deniz Kuvvetleri Komutanları Toplantısına (CHENS-2014) katılmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 16 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun Kabul ve Ziyaretleri Dz.K.K.Oramiral Bülent BOSTANOĞLU tarafından faaliyet kapsamında; 22 Mayıs 2014 tarihinde, NATO üyesi 15 Avrupa ülkesinin Deniz Kuvvetleri Komutanları ile beraber, NATO Müttefik Deniz Komutanlığı (MARCOM) Karargahı ziyaret edilmiş, Karargâhta görev yapan Türk Deniz Kuvvetleri personeli ile görüşülmüş, NATO Müttefik Deniz Komutanlığı ziyareti hitamında, İngiltere Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral George ZAMBELLAS ile ikili görüşme icra edilmiş ve HMS VICTORY’de düzenlenen akşam yemeğine iştirak edilmiş, 23 Mayıs 2014 tarihinde İngiltere Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ev sahipliğinde düzenlenen ve 24 Avrupa ülkesinin Deniz Kuvvetleri Komutanlarının katıldığı CHENS (Chief of European Navies) toplantısına katılım sağlanmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 17 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun Kabul ve Ziyaretleri DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANI ORAMİRAL BÜLENT BOSTANOĞLU’NUN GÜNEY AFRİKA CUMHURİYETİ’NE RESMİ ZİYARETİ VE DENEL OVERBERG ATIŞ ALANINDA YAPILAN ATIŞLARA KATILIMI D eniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU, Barbaros Türk Deniz Görev Grubu gemileri tarafından Güney Afrika Denel Overberg Atış Alanında yapılan top ve güdümlü mermi atışlarını izlemek maksadıyla, 11-16 Mayıs 2014 tarihleri arasında Güney Afrika Cumhuriyeti’ne resmi ziyarette bulunmuştur. alanında icra edilen top ve güdümlü mermi atışları gemilerden izlenmiş, Oramiral Bülent BOSTANOĞLU tarafından ziyaret kapsamında; 12 Mayıs 2014 tarihinde Denel Overberg atış alanında incelemelerde bulunulmuş, müteakiben 12-14 Mayıs 2014 tarihlerinde Barbaros Türk Deniz Görev Grubu gemileri tarafından, Güney Afrika Denel Overberg atış Güney Afrika Deniz Kuvvetleri Komutanı Koramiral HLONGWANE ve Donanma Komutanı Tümamiral MHLANA ziyaret edilmiş, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 15 Mayıs 2014 tarihinde TCG GEDİZ’de Türk basın mensuplarına top ve güdümlü mermi atışları ile Barbaros Türk Deniz Görev Grubunun faaliyetleri hakkında basın açıklaması yapılmış, Güney Afrika Deniz Kuvvetlerine ait SAS SPIOENKOP (F-147) fırkateyni ve Denizaltı Eğitim Simülatörü gezilmiştir. 18 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Kuvvetleri Komutanı Oramiral Bülent BOSTANOĞLU’nun Kabul ve Ziyaretleri DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 19 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Hizmet Dışına Ayrılan Gemiler TCG Ç-120, TCG Ç-305, TCG SİLİFKE (M-514), TCG KASIRGA (P-329), TCG FETHİYE (M-501) Hazırlayan •• Deniz Kuvvetleri Genel Sekreterliği TCG Ç-305 İstanbul Boğaz Komutanlığı kuruluşunda bulunan TCG Ç-305 İstanbul Tersanesi Komutanlığında icra edilen törenle 01 Ağustos 2014 tarihinde hizmet dışına ayrılmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 20 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Hizmet Dışına Ayrılan Gemiler TCG KASIRGA (P-329) Güney Görev Grup Komutanlığı kuruluşunda bulunan TCG KASIRGA (P-329), 30 Haziran 2014 tarihinde Aksaz/MUĞLA’da icra edilen törenle hizmet dışına ayrılmıştır. TCG FETHİYE (M-501) Mayın Filosu Komutanlığı kuruluşunda bulunan TCG FETHİYE (M-501), 30 Haziran 2014 tarihinde Erdek/BALIKESİR’de icra edilen törenle hizmet dışına ayrılmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 21 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Hizmet Dışına Ayrılan Gemiler TCG Ç-120 İstanbul Boğaz Komutanlığı kuruluşunda bulunan TCG Ç-120, çıkarma gemisi 27 Haziran 2014 tarihinde Pendik/İSTANBUL’da icra edilen törenlerle hizmet dışına ayrılmışdır. TCG SİLİFKE (M-514) Akdeniz Bölge Komutanlığı kuruluşunda bulunan TCG SİLİFKE (M-514), 27 Haziran 2014 tarihinde Mersin’de icra edilen törenle hizmet dışına ayrılmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 22 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Hizmete Giren Gemiler TCG KARATAŞ (P-1212)’IN İSKENDERUN DENİZ ÜS KOMUTANLIĞINA KATILIŞI VE KARŞILANMASI Hazırlayan •• Karataş Komutanlığı B üyük Önder Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK’ün 01 Kasım 1937 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yapmış olduğu konuşmasındaki “Denizciliği Türk’ün büyük milli ülküsü olarak düşünmeli ve bunu en kısa zamanda başarmalıyız” hedefini benimseyen Türk Deniz Kuvvetleri, teknolojinin büyük bir hızla ilerlediği günümüzde, envanterimizde bulunan bir kısım karakol gemileri ve avcı botlarını, günümüz ihtiyaçlarına cevap verememeleri nedeniyle yeni inşa edilen karakol gemileriyle değiştirmeye başlamıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Bu gereksinimler doğrultusunda Tuzla Sınıfı Karakol Gemileri (TSKG) ortaya çıkmış, Savunma Sanayi Müsteşarlığı (SSM) ve DEARSAN Gemi inşaat Sanayii A.Ş. arasında, 23 Mayıs 2007 tarihinde TSKG Niyet İmza Mektubu Töreni icra edilmiştir. İmzalanan anlaşmaya göre gemilerin tasarım, inşa, donatım ve entegrasyonu Türk mühendislerince yapılmış, Türk savunma sanayii firmaları, gemi inşa yan sanayi ve üniversite işbirliği kapsamında yerli katkıpayı %67,5’in üzerine çıkarılmıştır. 23 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Hizmete Giren Gemiler İskenderun Deniz Üs Komutanlığının ilk harp gemisi olan TCG KARATAŞ‘ın ana görev fonksiyonları Suüstü Harbi ve Denizaltı Savunma Harbi olarak belirlenmiş olup, belirlenen ana görev fonksiyonları çerçevesinde liman önü savunma ve karakol görevlerini icra edecek şekilde 24 Ocak 2012 tarihinde inşa sürecine başlanmış ve 17 Eylül 2013 tarihinde inşa süreci son bulmuştur. TCG KARATAŞ Komutanı Deniz Üsteğmen Mustafa AZİMLİ, “TCG KARATAŞ, Türk Savunma Sanayiinin geldiği nokta itibariyle hepimizi gururlandırmakta ve heyecanlandırmaktadır. TCG KARATAŞ ve personeli, Ulu Önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün ilke ve inkılaplarına, denizcilik gelenek ve göreneklerine, kanun ve nizamlarına ve vatanına kuvvetli bağ ile bağlı olup, her şartta daima harekata hazırdır’’ ifadelerini kullanmıştır. 24 Ocak 2012 tarihinde sac kesim işlemleriyle bir çelik yığını halinde iken inşa faaliyetlerine başlanan ve 17 Eylül 2013 tarihinde bir gemi olarak denize indirilen, “KARATAŞ” gemimizin 04 Kasım 2013 tarihinde, gemi personeli ile projede görevli SSM ve DEARSAN personelinin katılımıyla test sürecine başlanmış, 09 Mayıs 2014 tarihinde bayrak ve flandra toka edilerek TCG KARATAŞ (P-1212) ismini almış ve Deniz Kuvvetleri Komutanlığına geçici teslimi yapılmıştır. Türkiye’nin denizlerdeki stratejik önemine dikkat çeken İskenderun Deniz Üs Komutanı Tuğamiral, “Türkiye, Asya ile Avrupa arasında bulunan, Karadeniz, Ege ve Akdeniz gibi, stratejik öneme sahip denizlerle çevrili, bu denizleri birleştiren iki önemli su yoluna ve bir iç denize sahip, jeopolitik ve jeostratejik konumu gereği önemi her gün daha da artan bir ülkedir. Türkiye, dünyada savaş gemisi tasarım ve inşasını gerçekleştirebilen 10 ülke arasına girmiş bulunmaktadır. Daha önce yurt dışından satın almak zorunda kaldığımız bu gemileri bugün kendi mühendislerimiz, teknisyenlerimiz ve işçilerimiz beraber üretmektedir. TCG KARATAŞ Dosta güven düşmana korku verecektir” sözleri ile Türk Deniz Kuvvetlerinin, ülke savunmasında ve milli savunma sanayimizde almış olduğu rolü ortaya koymuştur. TCG KARATAŞ; inşa süreci sonrası, 20-21 Mayıs 2014 tarihleri arasında Ön Emniyet Eğitimlerini, 09-27 Haziran 2014 tarihleri arasında intibak eğitimlerini başarıyla icra etmiş ve 27 Haziran 2014 tarihinde Leventler Limanı’na veda ederek gün batımı ile birlikte İskenderun Deniz Üs Komutanlığına doğru harekete geçmiştir. Denizcilik ve Kabotaj Bayramı’nın 88’inci yıldönümü olan 01 Temmuz 2014 tarihinde Hatay Valisi, Adana 6’ncı Mekanize Tümen Komutanı, 39’uncu Mekanize Piyade Tugay Komutanı ve İskenderun Deniz Üs Komutanı, bölgedeki diğer protokol üyeleri ile kamu kurum/kuruluş temsilcilerinin ve İskenderun halkının geniş çaplı katılımıyla, TCG KARATAŞ’ın İskenderun Deniz Üs Komutanlığı kuruluşuna giriş töreni icra edilmiştir. 1 Temmuz 2014 tarihinden itibaren İskenderun’da görev yapmaya başlayan TCG KARATAŞ’ın katılış törenindeki yoğun ilgi ve candan sevgi gösterileri İskenderun halkının denize ve denizciliğe olan yakınlığını da ortaya koymuştur. Tören esnasında ziyarete açılan gemide İskenderun halkının “Artık bizim de bir gemimiz var. Ne mutlu bize ki İskenderun’da bir harp gemimiz oldu” şeklindeki ifadeleri bu ilginin ve sahiplenmenin Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığı adına hangi seviyelerde hayata geçtiğinin bir göstergesi olarak memnuniyet ile karşılanmaktadır. Bu kapsamda dosta güven düşmana korku salan şanlı Türk Deniz Kuvvetleri Komutanlığının onurlu unsurlarından birisi olan TCG KARATAŞ’ın denizlerinin sakin pruvasının neta olmasını dileriz... Tören konuşmasında, inşa faaliyetleri sonrası liman ve seyir kabul testleri esnasında TCG KARATAŞ’ın her türlü şart ve ortamda en zorlu koşullarda denizcilik vasıflarını ispat ettiğini, sahip olduğu silahların üstün yeteneklerini başarıyla ortaya koyduğunu, Suüstü ve Denizaltı Savunma Harbi niteliklerine sahip olduğunu vurgulayan DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 24 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Görevi DENİZ HARP AKADEMİSİ KOMUTANLIĞI 2013-2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI YURT DIŞI TETKİK VE İNCELEME GÖREVİ (19-24 Mayıs 2014) MS 79’da, hemen yanı başındaki Vezüv Yanardağı’nın faaliyete geçmesi sonucunda küller altında kalan Pompei Antik Şehri insanoğlunun doğa karşısındaki çaresizliğini gösteren olaylardan birisidir. Yanardağın külleri altında kalarak ölen insanların, şehir kalıntılarında sergilenen ve hayatlarının son anlarındaki vücut şekillerini gösteren alçı kalıpları bu çaresizliğin en büyük göstergesidir. Hazırlayan •• Dz.Yzb.Salim KARAMAN eniz Harp Akademisi koordinatörlüğünde, 2’nci sınıf öğrenci subaylarının katıldığı “20132014 Eğitim-Öğretim Yılı Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Görevi” 19-24 Mayıs 2014 tarihleri arasında İtalya’ya istinaden icra edilmiştir. Planlı olan faaliyetin maksadı; öğrenci subayların, D > İtalya’nın akademik düzeyde eğitim veren askerî eğitim kurumları ile diğer askerî kurumlarını tanımasını, > İtalya’nın savunma politikası, millî güç unsurları ve kültürü hakkında bilgi sahibi olmasını, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 25 > Bilgi ve görgü seviyelerinin artırılmasını sağlamaktı. Gezi öncesinde gerek askerî gerekse genel kültür açısından bize önemli birikim kazandıracak olan böyle bir geziye iştirak etmenin heyecanı ile doluyduk. Bu duygularla, 19 Mayıs 2014 Pazartesi günü, SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Görevi kafile komutanımız Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar Ertem komutasında Atatürk Havaalanı’na intikal ettik. Bu intikalimiz de dâhil olmak üzere, inceleme ve tetkik görevi süresince, yurt içindeki bir turizm firmasından otel, ulaşım, yemek, müze gezileri ve rehberlik faaliyetleri konularında hizmet desteği aldık. edilen harekât ve görevler hakkında bilgi aldık. JFC Karargâhından sonra 45 dakikalık mesafedeki Pompei Antik Kenti’ne doğru yola çıktık. Kafilemizin yurt dışı çıkış işlemleri tamamlandıktan sonra, Türk Hava Yolları’nın 11.45C tarifeli uçağı ile 2 saatlik bir uçuşun ardından Napoli’ye ulaştık. Uçağımızın inişinden sonra, havaalanından ayrılarak ilk durağımız olan NATO Müşterek Kuvvet Karargâhına (Joint Force Command Headquarter (JFCHQ)) hareket ettik. Burada, Kurmay Başkanı İtalyan Korg.Leonardo di Marco tarafından karşılandıktan sonra, JFCHQ Harekât Başkanı Fransız Tümg. Jean Fred Berger ve aralarında Tümg.Müjdat Uzun ile Tuğg.Ali Akyürek’in yer aldığı Türk heyetinin de katıldığı brifingte Jaht Faree Comnad (JFC) karargâhı, NATO Kuvvet Yapısı, NATO tarafından icra Vezüv’ün faaliyete geçmesi, sadece şehrin küller altında bırakılmasına ve insanların hayatlarını kaybetmesine neden olmakla kalmamış, ayrıca bir zamanlar Akdeniz’in önemli bir liman kenti olan Pompei’yi denizden uzaklaştırmıştır. Pompei Antik Kenti Günümüzde, denizden iki kilometre mesafede bulunan Pompei, yaklaşık 1700 yıl küllerin altında kaldıktan sonra, 18’inci yüzyılın ortalarında keşfedilmiştir. O tarihten itibaren antik şehirde yapılan kazılar, Romalılar’ın ve dönemin liman şehirlerine özgü yaşam tarzı hakkında detaylı bilgiler sunmuştur. Pompei’deki incelemelerden sonra, Napoli’den ayrıldık. İkinci gün olan 20 Mayıs 2014 Salı gününe, planlı resmî ziyaretler kapsamdaki ilk durağımız olan İtalya’nın Savunma Yüksek Öğrenim Kurumu’nun (The Centre for Defence Higher Studies(CASD)) ziyaret edilmesi ile başladık. Burada CASD ve ona bağlı olarak faaliyet gösteren İtalya Silahlı Kuvvetler Akademisi (The Joint Services Staff College (ISSMI)) hakkında bilgi aldık. İtalya’nın savunma ve güvenlik konularındaki en yüksek seviyeli eğitim kurumu olan CASD ve ISSMI hakkındaki sorularımıza, ISSMI Direktörü Tümgeneral Pierluigi Leonarduzzi tarafından samimi cevaplar verildi. İkinci gün öğleden sonraya planlı diğer faaliyetimiz NATO Savunma Koleji (NATO Defence College, NDC) ziya- İtalyan Silahlı Kuvvetler Akademisi DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 26 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Görevi retiydi. Ziyaretimiz süresince, kafilemize kolejde Türkiye temsilcisi ve fakülte danışmanı olarak görev yapan Dışişleri Bakanlığı Müsteşarı Ebru Ekeman eşlik etti. Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Eisenhower’ın direktifleri doğrultusunda, NATO’ya nitelikle personel yetiştirmek için 1951 yılında açılan NDC, stratejik seviyede eğitim veren bir kurumdur. 3 yıllık periyot için seçilen korgeneral rütbesindeki Kolej Komutanı ve tümgeneral eşidi sivil bir dekan tarafından idare edilen kolejde, şu anda 29 ülkeden toplam 79 öğrenci eğitim görmektedir. Bu öğrenciler arasında NATO üyesi olmayan ülkelere mensup subaylar da bulunmaktadır. Farklı ülkelerden gelen ve 6 ay süreyle kolejde eğitim gören bu subayların, özellikle grup çalışması yapabilme ve fikir ayrılıklarının olduğu durumlarda uzlaşabilme konularındaki yetenekleri geliştirilmektedir. Bu öğrencilerin çalışmaları farklı ülkelere mensup asker ve sivil danışmanlar tarafından gözlenmekte ve yönlendirilmektedir. Ancak, söz konusu asker danışmanlar arasında maalesef Türk personel bulunmamaktadır. NATO’nun eğitim sisteminde önemli bir yere sahip olan bu kurumda, Türk personelin de görev yapmasının uygun olacağı değerlendirilmiştir. NDC’de dikkat çeken bir başka husus da Ortadoğu Fakültesi’nin bulunmasıdır. NATO’nun Ortadoğu ülkeleri ile ilişkilerini geliştirmeyi ve bölgenin dinamiklerine uyum sağlamasını amaçlayan bu fakültede Türk uzmanların bulunmamasının, Ortadoğu’ya komşu olan tek NATO üyesi olan ülkemiz açısından düşünülmesi gereken bir konu olduğu değerlendirilmektedir. turistlerin dinlenme yeri olarak kullandıkları İspanyol Merdivenleri’ni, sahip olduğu eşsiz süslemeleri ile dünyaca meşhur olan ve ülkemizde Aşıklar Çeşmesi olarak bilinen Üç Yol Çeşmesi’ni (Fontana di Trevi), Antik Roma’nın tanrıları için inceledik. Moladan sonraki durağımız ise kentin en önemli sanat müzesi olan Uffizi Galerisi’ydi. Müzede başta Michelangelo, Leonardo Da Vinci, Raffaello ve Botticelli olmak üzere çok sayıda Rönesans dönemi sanatçısının Roma Colosseum tapınak olarak inşa edilen ve sonra kilise olarak kullanılan Pantheon’u ve başta ressamlar olmak üzere çok sayıda sanatçının eserlerini sergilediği Navona Meydanı’nı ziyaret ederek öğleden önceki faaliyetlerimizi tamamladık. Öğleden sonraki periyotta ise Roma şehri içerisinde yer alan Vatikan’ı inceledik. 22 Mayıs 2014 Perşembe sabahı Roma’daki faaliyetlerimizi tamamlayarak bir sonraki durağımız olan Floransa’ya doğru hareket ettik. Şehirdeki ilk muhteşem eserlerini, Roma döneminden kalma heykelleri ve Osmanlı padişahları da dâhil olmak üzere Medici hanedanlığı süresince Avrupa devletlerinin başında bulunan hükümdarların tablolarını yakından görme fırsatı elde ettik. Eşsiz Floransa manzarası ile hatıra fotoğrafları çektirdikten sonra otobüslerle Pisa kentine intikale başladık. Pisa kentindeki durağımız şehir katedrali, vaftizhanesi ve eğik kulesi ile UNESCO’nun Dünya Mirası listesine Yurt dışı tetkik ve inceleme görevinin üçüncü günü olan 21 Mayıs 2014 Çarşamba gününde, köklü ve zengin bir tarihî geçmişe sahip olan Roma şehrinin önemli kültürel ve tarihî yerlerini görme fırsatı elde ettik. Roma şehir gezisindeki ilk durağımız bir zamanlar gladyatör savaşlarına sahne olan Colosseum’du. Kırmızı tuğladan yapılan ve 55.000 seyirciye ev sahipliği yapan devasa tarihî eser, Roma İmparatorluğu’nun ulaştığı seviyenin anlaşılması açısından önemli bir göstergedir. Colosseum’dan sonra sırasıyla, şehrin tarihî mekânları arasında dolaşan Floransa Tepe durağımız 13’üncü yüzyılın başlarında inşa edilen ve başta Michelangelo, Galileo ve Machiavelli gibi dünyaca tanınan çok sayıda kişinin mezarına ev sahipliği yapan Santa Croce Kilisesi’ydi. Daha sonra heykelleri, havuzu ve saat kulesi ile meşhur Signoria Meydanı’nı DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 27 giren Mucizeler Meydanı’ydı. Hepsi birbirinden güzel bir mimariye sahip olan bu tarihî eserlerden, şehri üne kavuşturan ise Pisa Kulesi’dir. 23 Mayıs 2014 günü Venedik’e ulaştık. Bir zamanlar Osmanlı İmparatorluğu’nun denizlerdeki en önemli rakiplerinden birisi olan SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Görevi Venedik Cumhuriyeti,Akdeniz ve Karadeniz havzasında kurduğu kolonilerle deniz ticaretinde önemli bir merkez hâline gelmiş ve deniz ticaretinden elde ettiği zenginlikle Venedik’e muhteşem eserler kazandırmıştır. Venedik’in diğer bir ilginç özelliği de üzerinde kurulu olduğu coğrafyadır. İtalya’nın Adriyatik kıyılarında bulunan ve denizle iç içe olan şehir, sığ bir denizle İtalya anakarasından ayrılan irili ufaklı 118 ada üzerine kuruludur. rıldık ve 24 Mayıs 2014 gecesi Harp Akademileri Komutanlığına vardık. Yurt Dışı Tetkik ve İnceleme Gezisi’ni tamamlamış olduk. İtalya’daki son günümüz olan 24 Mayıs 2014 Cumartesi sabahı Padova’dan ay- İcra edilen bu gezi sayesinde, derslerde hakkında bilgi aldığımız ve gelecekte bir kısmımızın görev alacağı/öğrenim göreceği NATO’nun önemli karargâh ve kurumlarının yanı sıra İtalyan askerî eğitim kurumlarını da yerinde inceleme fırsatı elde ettik. Ayrıca, atalarından kalan tarihî, kültürel ve sanatsal mirası orijinaline sadık bir şekilde muhafaza etmeyi başaran ve bunu önemli bir turizm gelirine dönüştüren İtalya’nın dünyaca bilinen şehirlerini ziyaret ederek bilgi seviyemizi de artırdık. Pisa Venedik Floransa San Croce Kilisesi Venedik San Marco Meydanı DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 28 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 TCG Fatih (F-242)’in Phoenix Express-14 Fiili Davet Tatbikatına İştiraki TCG FATİH (F-242)’İN PHOENIX EXPRESS-14 FİİLİ DAVET TATBİKATINA İŞTİRAKİ ABD Afrika Komutanlığı tarafından planlanan, Türkiye’nin yanı sıra Hırvatistan, İtalya, Malta, Yunanistan, ABD, Fas, Cezayir, Tunus ve Libya Deniz Kuvvetlerine ait unsurların katıldığı 20 günlük PHOENIX EXPRESS-14 tatbikatına TCG Fatih (F-242) iştirak etmiştir. Hazırlayan •• TCG Fatih Komutanlığı T CG FATİH (F-242) personeli olarak Orta Akdeniz’de icra edilecek PHOENIX EXPRESS-14 fiili davet tatbikatına iştirak etmek maksadıyla 19 Mayıs 2014 tarihinde ailelerimizle vedalaşarak Gölcük Limanı Poyraz Rıhtımından avara ettik. Yaklaşık 20 gün sürecek olan tatbikat süresince hem şanlı Türk bayrağını dalgalandıracak hem de Boarding ağırlıklı eğitimlerle Denizde Denetim Harekatı hakkındaki bilgilerimizi tazeleme imkanı bulacaktık. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Gölcük’ten ayrılmadan önce tatbikat süresince gemimizde görevlendirilen Amfibi Hücum Timi (AHT) ile Sualtı Görev Timi (SGT) gemimize katıldı. TCB-47 kuyruk numaralı AB-212 helikopterinin limandan avara ettiğimiz saatlerde platformumuza konuşlanmasının ardından bize verilen görevi en iyi şekilde yerine getirmek üzere Gölcük’ten ayrılarak Girit Adası’na doğru intikale geçtik. 29 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 TCG Fatih (F-242)’in Phoenix Express-14 Fiili Davet Tatbikatına İştiraki Girit’teki ikinci gün, tatbikat planlama makamı temsilcilerinin gemileri ziyareti kapsamında; ABD Deniz Kuvvetleri 6’ncı Filo Komutanı Yardımcısı Tümamiral Chris SADLER, dördüncü gün ise Yunanistan Deniz Askeri Ataşemiz İsth.Kur.Yb.Halis TUNÇ gemimizi ziyaret ettiler. 26 Mayıs’ta tatbikatın seyir safhası süresince gemimizde misafir ettiğimiz Libya Deniz Kuvvetleri bağlısı Boarding Timinin de katılımıyla Girit’ten ayrılarak bizimle aynı Suüstü Muharebe Grubu’nda (SMG) yer alan Cezayir Deniz Kuvvetlerine ait MOURAD RAIS-901 gemisi ile birlikte eğitimin icra edileceği sahalara intikale geçtik. Genel itibariyle gündüz boarding eğitimleri, akşam ise Işıldakla Muhabere ve QUIZEX eğitimlerini icra ettiğimiz tatbikatın seyir safhasında; 1- Denizde Denetim Harekatına yönelik deniz hukuku ve angajman kuralları eğitimlerinin icra edilmesi, 2- Fiili deniz eğitimlerinin icra edilmesi, 3- Sağlık timlerine eğitim imkanı sağlanması, 23 Mayıs’ta tatbikata katılan gemilerin personellerinin birbirlerini daha yakından tanıması için düzenlenen spor faaliyetleri kapsamında futbol ve basketbol maçlarına iştirak ettik. 4- Denizdeki kuvvetler ile Birleşik Harekat Merkezi (CMOC) arasında senaryoya bağlı karşılıklı çalışabilirlik ve Denizde Durumsal Farkındalık eğitimlerinin icra edilmesi,hem gemi personelinin bireysel gelişimine katkı sağlamış, hem de Denizde Denetim Harekatı ve Boarding konularında tecrübe kazanılmasında önemli rol oynamıştır. Gerek sahada ter döken sporcu personelimizin gerekse seyirci desteği sağlayan personelimizin büyük katkı ve emekleriyle zorlu fakat bir o kadar da keyifli geçen spor müsabakalarının ardından tatbikata katılan ülkeler arasında basketbolda birinciliği elde ederek büyük bir mutluluk yaşadık. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 30 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 TCG Fatih (F-242)’in Phoenix Express-14 Fiili Davet Tatbikatına İştiraki Yaklaşık sekiz gün süren seyir safhası faaliyetlerinin ardından 2 Haziran’da İtalya’nın Sicilya Adası’nda bulunan Agusta Limanı’na vardık. Tatbikatın değerlendirme toplantılarının yapılmasını müteakip 5 Haziran’da Agusta Limanı’ndan avara ederek Türkiye’ye intikale geçtik. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Tatbikat hitamında Gölcük Limanı’na avdet ettiğimizde, geçen 25 günlük sürenin sonunda görevimizi başarıyla icra etmenin gurur ve mutluluğunu yaşıyorduk. 31 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bünyesinde Yapılan Modernizasyon Faaliyetleri DENİZ ER EĞİTİM ALAY KOMUTANLIĞI BÜNYESİNDE YAPILAN MODERNİZASYON FAALİYETLERİ Hazırlayan •• İskenderun Deniz Üs K.lığı İ 1500 kişilik Er Kışla Binası ve 1500 kişilik Er Yemekhane Binası skenderun’da konuşlu Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının eğitimli er ihtiyacını karşılamak maksadıyla ilk olarak 1943 yılında İstanbul Kasımpaşa’daki “Gazi Hasan Paşa Kışlası”nda Deniz Eğitim Merkezi adı altında hizmete başlamıştır. Halen konuşlu olduğu İskenderun/HATAY’a 1953 yılında taşınmış ve “Deniz Yeni Erat Kışlası” ismiyle hizmete devam etmiştir. 15 Şubat 2002 tarihinden itibaren ise Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı ismini almıştır. Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı halen Deniz Kuvvetleri Komutanlığının “En Büyük Er Eğitim Birliği” olarak faaliyetlerine devam etmektedir. Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı modernizasyon faaliyetlerinin en önemlisi ve en büyüğü olan 1500 kişilik er kışla binası ve 1500 kişilik er yemekhane binasının inşaatına 24 Eylül 2012 tarihinde başlanmıştır. Kışla ve yemekhane binası inşaatı 16 Aralık 2013 tarihinde tamamlanmış ve 7 Ocak 2014 tarihinden itibaren kullanıma açılmıştır. 25 Mart 2014 tarihinde icra edilen denetlemeler esnasında G.Dz.Sh.Komutanı Koramiral Hasan UŞAKLIOĞLU tarafından, her iki binanın açılış töreni gerçekleştirilmiştir. Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığının görevi; Deniz Kuvvetleri Komutanlığına ve Sahil Güvenlik Komutanlığına tertip edilen erlere temel askerlik eğitimi vermek ve bu erleri disiplinli ve denizcilik sevgisini kazanmış olarak yetiştirmektir. Deniz Er Eğitim Alayı bu görevlerin ifası için erbaş/erlerin çağdaş şartlarda iaşe ve ibate edilmesi, eğitim/öğretim hizmetlerinin yürütülmesi maksadıyla 105 adet muhtelif bina ve diğer tesisin bulunduğu 564 dönümlük geniş bir arazide konuşlandırılmıştır. Anılan Komutanlıkta temel askerlik eğitimi almak üzere birliğe katılan acemi erlere çağdaş, modern ve günümüz yaşam standartlarını sağlayabilecek özellikte ortam sağlamak maksadıyla bir kısmı aşağıda sunulan modernizasyon faaliyetleri gerçekleştirilmiş/gerçekleştirilmektedir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Önceki dönemlerde mevcutları 40 ila 188 kişi arasında değişen koğuşlarda ibate ettirilmek zorunda kalan acemi deniz erleri, yeni inşa edilen kışla binasına geçilmesiyle birlikte 10’ar kişilik, merkezi ısıtma/soğutma sistemine sahip modern koğuşlarda ibate ettirilmeye başlanmıştır. 32 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bünyesinde Yapılan Modernizasyon Faaliyetleri Güneş enerji sistemi ve stim vasıtasıyla sıcak su üretilebilen ısı merkezi sayesinde bina içerisinde 7 gün 24 saat sıcak su imkanı sağlanmıştır. Koğuş katlarında bulunan 10 banyoda mevcut 190 duş kabini sayesinde, özellikle sıcak ve nemli olan İskenderun bölgesi için erlere sunulan bu hizmet moral ve motivasyonun artırılmasında olumlu bir etki sağlamaktadır. 70 kamyon toprak peyzaj/çevre düzenleme ve ağaç ekim faaliyetlerinde kullanılmış, dinlenme yerleri (oturma yerleri), satranç sahaları oluşturulmuş ve erbaş/erlerin doğayla iç içe yaşamalarına imkan sağlanmıştır. 1500 kişilik er kışla binasının içinde ve dışında kurulmuş olan ses yayın sistemi vasıtasıyla acil durum anonsları ve ziyaretçi anonslarında tüm personel kolaylıkla ikaz edilebilmektedir. Deniz Er Eğitim Alayı içerisinde bulunan baraka ve konteynerlerde konuşlu bölük depoları, bu binanın bodrum katında bulunan mahallere taşınmış, erbaş/erlerin ibatesinde kullanılan malzemelere ulaşım kolaylaşmış ve devlet malı uygun şartlarda muhafaza altına alınmıştır. Bu depolar sayesinde erbaş/erlerin bavulları ve şahsi eşyaları daha geniş ve hijyenik ortamlarda muhafaza edilme imkanına kavuşmuştur. Moral ve motivasyon için çok önemli olan diğer bir faktör ise erlerin boş zamanlarında kullandıkları er gazinolarıdır. Önceki yıllarda en büyük sıkıntılardan biri olan er gazinosu ihtiyacı bina içerisinde bulunan 5 adet er gazinosu ile çözüme kavuşmuştur. Kışla binasının önündeki geniş tabur alanlarıyla erbaş/erlerin tabur faaliyetlerinin daha güvenli ve kontrollü ortamlarda icra edilmesine imkan sağlanmıştır. Özellikle tabur toplanma alanlarında tesis edilen aydınlatma sistemi akşam saatlerinde yapılan kontrol faaliyetlerini önemli ölçüde kolaylaştırmıştır. Çok sayıda erin ibatesini sağlayan kışla binasında tesis edilen ve merkezi kontrolü Nöbetçi Subaylığında bulunan yangın ikaz sistemi ile erlerin tüm yaşam alanlarına tesis edilmiş yangın ihbar sensörleri, yangın çıkış kapı ve merdivenleri ile yangın emniyeti sağlanmıştır. Erbaş/erlerin daha modern şartlarda eğitim ve öğretim ihtiyaçlarının karşılanması kapsamında, yeni kışla binasında Kamu İnternet Erişim Merkezi (KİEM), Yurt Sevgisi, Üreme Sağlığı, Okuma-Yazma ve Denizcilik dershaneleri oluşturulmuştur. Ayrıca erbaş/erlerin dinlenme saatlerinde daha rahat bir ortamda vakit geçirebilmeleri amacıyla TV izleme, okuma/satranç salonları oluşturulmuştur. Ayrıca personelin kitap okuma alışkanlıklarını artırmak maksadıyla kurulan Alay Kütüphanesi bu binaya taşınmış ve kütüphane hizmetleri zenginleştirilerek erbaş/erlerin kullanımına sunulmuştur. Personelin atış ünsiyetlerini ve kabiliyetlerini geliştirmek için Bina dışında yapılan peyzaj çalışmalarında bölgemizde 2013 yılı sonlarında görevlendirilen Rıhtım İskele Onarım Tabur Komutanlığı (RİSTAB) kamyon ve personelinden de istifade ile taşınan DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 33 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bünyesinde Yapılan Modernizasyon Faaliyetleri kurulan hafif silah atışları simülatörü de yeni kışla binasına taşınarak kullanılmaya başlanmıştır. El değmeden hizmet veren köfte hazırlama makineleri ile soğutmalı kıyma makineleri tedarik edilerek yemek hazırlama faaliyetleri daha kaliteli, hijyenik ve süratli hale getirilmiştir. 3 adet soğuk hava deposunun kurulumu tamamlanarak erzak ve yiyeceklerin saklama koşulları iyileştirilmiştir. Komutanlığımızda bulunan er yemekhaneleri aynı anda 1200 erbaş/ere yemek hizmeti verebilmekteydi. Bu durum özellikle kalabalık celp dönemlerinde (3500-4000 acemi er) kapasite olarak yetersiz kalmasından dolayı Deniz Er Eğitim Alayının en büyük sorunlarından biri iken, inşa edilen 1500 kişilik Er Yemekhane Binasının tamamlanması ile; aynı anda yemek yeme kapasitesi 2700 kişiye çıkartılmış, kazanılan bu imkan ile yoğun celplerde (arttırılmış kapasite ile 4500-5000 acemi er) dört periyot şeklinde sunulan ve uzun zaman alarak erbaş/erlerin dinlenme zamanını kısaltan yemek hizmetinin daha hızlı ve hijyenik bir şekilde yürütülmesi sağlanmıştır. 1500 kişilik er yemekhane binası, merkezi soğutma/ısıtma sistemi ve acil durum ikaz sistemleri ile donatılmış olup günümüz teknoloji ve şartlarına uygun olarak erbaş/erlere hizmet vermeye başlamıştır. Sağlık Merkezi Baştabipliği Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı revir faaliyetleri bir tabur binasının birinci katında, çok dar bir alanda ve kısıtlı imkanlarla sunulmaktaydı. İskenderun Bölgesinde hizmet veren ancak poliklinik ve klinik binalarının “depreme dayanıksız” olması sonrasında 30 Nisan 2013 tarihinde İskenderun Asker Hastanesi Aşhane, Bulaşıkhane, Soğuk Hava Depoları Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı modernizasyon faaliyetleri kapsamında, temel askerlik eğitimi almaya gelen erlerin hijyenik koşullarda yemek yemelerini sağlamak maksadıyla yenileme ve modernizasyon çalışmaları başlatılmıştır. Alay aşhanesinde, temizlik/hijyen cihazlarının tedariki ile Hijyen Koridoru (turnike geçişli sanitasyon hattı) oluşturulmuş, aşhaneye giriş ve çıkışlar sınırlandırılarak aşhanenin gerektirdiği gerekli hijyen standartları sağlanmıştır. Yemek yapım hazırlıkları ve sonrasındaki faaliyetleri daha modern ve hijyenik hale getirmek maksadıyla sebze ayıklama mahalli, aşhane ve bulaşıkhanenin zemin onarımı ve su tahliye sistemi yenilenerek su kanalları kapatılmış ve ilave havalandırma fanları takılarak temiz hava sirkülasyonu sağlanmıştır. lağv edilmiş, anılan hastanenin hizmet binası ile birlikte 6 adet bina/tesisin Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığına verilmesi Milli Savunma Bakanlığınca 21 Kasım 2013 tarihinde onaylanmıştır. Lağv edilen Asker Hastanesi hizmet binasının 02 Ocak 2014 tarihinde tadilat işlemlerine başlanmış ve 15 Ocak 2014 tarihinden itibaren E-1 Grubu Sağlık Merkezi üç katlı ve içerisinde 24 saat hizmet veren acil servis, muayene/müşahede odaları, diş ünitesi, bekleme koridorları ve idari büroları bulunan yeni binasına taşınarak faaliyetlere başlamıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 34 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı Bünyesinde Yapılan Modernizasyon Faaliyetleri Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığı; yapılan yeni modernizasyon faaaliyetleriyle daha da güçlenerek, Deniz Kuvvetleri Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığının eğitimli er ihtiyacını karşılama hedefi kapsamında, deniz erlerini sevgiyle karşılayıp çağdaş şartlarda iaşe ve ibate edecek, Atatürk ilkeleri ışığında eğitimli ve disiplinli bir şekilde yetiştirmeye devam edecektir. Sağlık Merkezi Baştabipliğinin yeni yerine geçmesi ile birlikte İskenderun ve civar bölgelerindeki askeri personel ve aileleri ile temel askerlik eğitimi almakta olan deniz erleri daha kaliteli ve modern şartlarda muayene, tedavi ve tıbbi müdahale imkanına kavuşmuşlardır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 35 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) DENİZ HARP AKADEMİSİ KOMUTANLIĞI 2013-2014 EĞİTİM-ÖĞRETİM YILI KURMAY VE KÜLTÜR GEZİSİ (28 Haziran-12 Temmuz 2014) Doğduğumuz ve büyüdüğümüz toprakları gezdikçe her geçen gün bu zengin ve renkli toprakları ne kadar az tanıdığımızın farkına vararak Atatürk’ün şu sözünün önemini daha iyi anladık. “Bir vatanın sahibi olmanın yolu o topraklarda yaşanmış tarihi olayları bilmek, doğmuş uygarlıkları tanımak ve sahip olmaktan geçer.” Hazırlayan •• Dz.Yzb.Serkan TEZGEL, Dz.Yzb.Murat MALKOÇOĞLU, Dz.Ütğm.Kenan ERKALKAN D eniz Harp Akademisi 1’inci ve 2’nci sınıf öğrenci subayları tarafından bilgilerinin artırılması ve pekiştirilmesi maksadıyla 28 Haziran-12 Temmuz 2014 tarihleri arasında Marmara, Ege, Akdeniz ve Güneydoğu Anadolu bölgelerine tarihi, coğrafi, askeri, sosyal, ekonomik ve kültürel yönlerden tetkik ve inceleme gezisi icra edilmiştir. 28 Haziran 2014 Cumartesi günü ailelerimizle vedalaştıktan sonra saat 14:00C’de Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM komutasında sivil otobüsler ile 28 Haziran- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 6 Temmuz 2014 tarihleri arasında gezinin İstanbul’dan Aksaz’a kadar olan bölümünde bize ev sahipliği yapan TCG OSMANGAZİ (NL-125)’nin bulunduğu İstanbul Tersanesi Komutanlığına intikal ettik. 16:00C’de avara ederek özlediğimiz denize “merhaba” dedik. Askeri ve genel kültür açısından bize çok önemli birikim kazandıracak böylesine güzel bir geziye katılmanın heyecanı hepimizin gözlerinden okunuyordu. Bu heyecanın bir kısmını da gezi esnasında icra edilecek sınavlar ve tarafımıza tevdi edilen inceleme/araştırma görevleri oluşturmaktaydı. 36 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) Çanakkale Gezisi: larla keşfedilen Truva antik kentinde, M.Ö. 3000 yılından itibaren kurulmuş olan uygarlıkların 9 katman halindeki kalıntılarını yakından görme fırsatı bulduk. Çanakkale Boğazı’nın güneyinde bir liman şehri olarak kurulan Truva antik kentinin, Karamenderes Nehri’nin kent kıyılarına taşıdığı alüvyonlar nedeniyle zaman içinde denizden ne kadar uzaklaştığına yerinde şahit olduk. 29 Haziran günü saat 08:00C’de Nara’ya bağlamayı müteakip otobüslerle Nara Kalesi’ne intikal ettik. Tarihi kalenin içinde Çanakkale Boğaz Komutanı Tuğamiral Aydın ŞİRİN’in de katılımıyla Çanakkale Boğaz Komutanlığı’nı tanıtıcı brifing verildi. Brifing hitamında Çanakkale Güdümlü Mermi Test İstasyon Komutanlığında güdümlü mermilerin bakımı ve yapılan testler hakkında bilgi aldık. Ertesi gün, Çanakkale gezisi süresince bize eşlik edecek subay/astsubay emeklisi olan üç rehberimizin kafilemize katılması hitamında feribotla Gelibolu Yarımadası’na geçerek Kabatepe Simülasyon Merkezi’ne intikal ettik. 4 Haziran 2012’den beri hizmette olan simülasyon merkezinde canlandırılan deniz ve kara savaşları ile zaman tünelinden geçmiş gibi olduk. Yapılan gösterimlerden sonra bilgilerimizi tazelemenin verdiği şevkle muharebelerin yaşandığı koyları, tepeleri ve geride kalan anıtları görmek üzere harekete geçtik. İlk önce Yarbay Mustafa Kemal ve komutasındaki askerlerinin atacak tek bir mermi yokken süngü takıp göğsünü siper ettiği ve Çanakkale’nin geçilmez olduğunu dünyaya haykırdığı 57. Alay Şehitliği’ni ziyaret ettik. Müteakiben, Anafartalar Grup Komutanı Albay Mustafa Kemal’in 10 Ağustos 1915’de gecenin karanlığında sarp yamaçlardan askerlerini gizlice sevk ederek, güneşin ilk ışıklarıyla düşmanın gözlerinin kamaştığı hattan yaptığı taarruz ile düğümlenen muharebeleri bir günde çözdüğü Conkbayırı’na intikal ettik. Düşmanın hiçbir zaman ele geçiremediği ve Mustafa Kemal’in hayatını Türk Milleti’ne bağışladığı özel bir yer olması nedeniyle “Uğurlu Tepe” olarak da anılan Conkbayırı’nı şükran duyguları içerisinde gezdik. Müteakiben, canını vatanı uğruna feda eden tüm Türk denizcilerinin isimlerinin, şehit oldukları olay ve tarihlerinin anıt mezarlara yazıldığı Barbaros Şehitliği’ni ziyaret ederek 483 aziz şehidimizin hatıraları önünde saygı duruşunda bulunduk. Gezimizin sonraki Öğleden sonra ise dinlenmeyi müteakip, tarihte 2’nci Truva olayı olarak da bilinen, İngiliz River Clyde gemisinin hastane gemisi görünümünde çıkarma yaptığı Ertuğrul Koyu’na hareket ettik. Yaklaşık 2000 düşman askerini 60 kişi ile geri püskürten Ezineli Yahya Çavuş ve takımının son nefere kadar şehadet şerbetini içerek düşmana dur dediği yerde inşa edilen Yahya Çavuş Şehitliği’ni ve Ertuğrul Tabyası’nı gezdik. Buralarda yapılan fedakârlığın savaşın kaderini nasıl etkilediğini bir kez daha anlayarak şehitlerimizi saygı ile anmak maksadıyla Şehitler Abidesi’ne gittik. Çanakkale’yi “geçilmez” sıfatıyla özdeşleştirerek adını altın harflerle tarihe yazdıran kahramanlık öyküsünün mimarları adına yaptırılan temsili anıt mezarları gezdik. Atamızın da isteğine uygun olarak 41,70 metre yüksekliğinde inşa edilmiş olan Şehitler Abidesi’nde hüzün ve şükran duygularını birarada hissederek aziz şehitlerimiz önünde saygı ile eğildik. Daha sonra Gelibolu Yarımadası’ndaki son durağımız olan Rumeli Mecidiye Tabyası ile Dumlupınar Tabyası’nı gezmek için kuzeye doğru yol aldık. Rumeli Mecidiye Tabyası’nda Seyit Onbaşı’nın tek başına kaldırarak namluya sürdüğü merminin büyüklüğü kahraman Türk askerinin vatanı uğruna neler yapabileceğinin örneği mahiyetinde hepimizin göğsünü kabarttı. Müteakiben hâlihazırda Dumlupınar Tabyası’nda konuşlu bulunan ve boğazın hava tehdidine karşı savunmasından sorumlu olan 32’nci Deniz Hava Savunma Batarya Komutanlığı’nı ziyaret ettik. durağı olan restorasyon faaliyetleri devam eden Çanakkale Deniz Müzesi Komutanlığına intikal ederek, müzenin açık sergi bölümünü, anı obje salonunu ve TCG NUSRET’i gezdik. Aslına sadık kalınarak Gölcük Tersanesi Komutanlığı tarafından inşa edilen yüzer bir müze niteliğindeki gemi içerisinde, Çanakkale Deniz Muharebeleri’nin kaderini tayin eden NUSRET’in icra ettiği mayın döküş harekâtını ve 18 Mart 1915 deniz muharebelerinin en ince ayrıntısına kadar canlandırıldığı simülasyon gösterilerini izledik. Öğleden sonraki programda 1904 yılında Çanakkale Müstahkem Mevki Er Hamamı olarak inşa edilip 1995 yılında kapatılarak 2013 yılında belediye tarafından müzeye dönüştürülen Seramik Müzesi’ni ziyaret ettik. Ardından Truva antik kentindeki kalıntılardan tarihin en karanlık sayfalarına ışık tutmaya başladık. Homeros’un İlyada ve Odysseia destanlarında anlatılan ve ilk olarak 1871’de Heinrich Schliemann tarafından yapılan kazıDENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ İzmir Gezisi: 30 Haziran Pazar günü saat 19:00C’de Nara’dan hareketi müteakip Deniz Harp Akademisi Komutanı Tuğamiral Tayyar ERTEM 37 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) başkanlığındaki heyet tarafından kurmay ve kültür gezisi sözlü sınavları icra edildi. 01 Temmuz Pazartesi günü saat 11:00C’de İzmir Alsancak Limanı’na sancak taraftan aborda olduktan sonra Ege Ordu Komutanlığına intikal ettik. Müşterek Özel Görev Kuvvet Komutanlığı’nı tanıtıcı brifing ve hitamında izlenen Efes-2014 Müşterek Fiili Atışlı Tatbikatı atış görüntüleri hepimizi etkiledi. Müteakiben Güney Deniz Saha Komutanlığı Karargâhına intikal ederek tanıtıcı brifing aldık. Daha önce birçok kez deniz resminin oluşturulması maksadıyla koordinasyon içerisinde çalıştığımız Deniz Gözetleme Koordinasyon Merkezinde Uzun Ufuk projesiyle ilgili bilgilendirici brifing aldık. Tanımlanmış deniz resminin ve beyaz resmin gerçek zamanlı olarak nasıl takip edildiğini yerinde görerek sistemin imkân ve kabiliyetlerine ilişkin bilgi dağarcığımızı geliştirdik. Harekâtı Müzelerini gezdik. Müzelerde gördüğümüz fotoğraf ve objeler, bize kahraman deniz piyadelerimizin fedakârlıklarını ve göreve olan sadakatlerini bir kez daha gösterdi. Denizciliği tanıtma, sevdirme ve yaygınlaştırma faaliyetleri kapsamında hizmet dışına ayrılarak Müze Gemileri Komutanlığı bünyesinde ziyarete açılan TCG EGE Fırkateyni ve TCG PİRİREİS Denizaltısı gemilerini gezerek öğleden sonraki programa başladık. TCG EGE’nin bazı bölümlerinde sergi ve konferans salonları Batı Görev Grup Komutanlığı yüzer unsurlarının bulunduğu Foça Limanı’nda ise ilk olarak yakın zamanda Türk Deniz Görev Grubu görevi kapsamında Afrika’yı dolaşarak bayrağımızı uzak denizlerde dalgalandıran TCG HEYBELİADA (F-511)’yı ziyaret ettik. Afrika seyrinde icra edilen liman ziyaretleri ve Deniz Kuvvetleri Komutanı’nın iştirakiyle yapılan başarılı güdümlü mermi atışlarına ait video gösterisi, Türk Deniz Kuvvetlerinin günümüzde gelmiş olduğu noktayı bize bir kez daha gösterdi. TCG HEYBELİADA’yı gezmeyi müteakip, yine milli imkânlarımızla inşa edilen TCG KARABURUN (P-1201) ve TCG Ç-151’i ziyaret ettik. oluşturulduğunu, büyük bölümünün ise orijinal haliyle muhafaza edildiğini gördük. Aslına uygun bir şekilde İnciraltı’nda iskeleye bağlı bulunan TCG PİRİREİS’in ise, uzun yıllar süren gizliliği ve sessizliğinin aksine, denizaltıcılığın özel şartlarını ve yapısını tüm çıplaklığıyla sergilediğini müşahede ettik. TCG EGE ve TCG PİRİREİS’in çok iyi bir şekilde muhafaza edilmesi ve geziye uygun hale getirilmiş olması bizleri memnun etti. İzmir’deki son günümüz olan 3 Temmuz Perşembe sabahı, tarihi zenginlikleriyle ünlü Selçuk bölgesine otobüslerle intikal ettik. Selçuk İlçe Jandarma Komutanlığı tarafından rehber olarak görevlendirilen Jandarma erler eşliğindeki gezimizin ilk durağı,Meryem Ana Evi oldu. Meryem Ana Evi’nin avlusunda bulunan çeşmelerden su içtikten sonra, bu çeşmelerden ilkinin sağlık, ikincisinin aşk ve üçüncüsünün ise para getirdiğine dair bir inanış olduğunu öğrendik. Selçuk’un en eski yerleşim yeri olan Efes Ören Yeri’ne intikal ettik. 2 Temmuz Salı sabahı NATO Müttefik Kara Kuvvetleri Karargâhına intikal ettik. NATO Müttefik Kara Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Frederick Ben HODGES ve Kurmay Başkanı Tümgeneral Uğur TARÇIN tarafından karşılandık. Karargah personeli tarafından verilen tanıtıcı brifing hitamında, Libya Harekâtı’nda da görev alan NATO DISKO-HIT Harp Karargahına intikal ettik. NATO DISKO-HIT Harp Karargâhını gezmeyi müteakip, Amfibi Görev Grup Komutanlığı’na doğru yola çıktık. Amfibi Görev Grup Komutanlığı ve Batı Görev Grup Komutanlığı hakkında tanıtıcı brifingleri aldıktan sonra, Amfibi Görev Grup Komutanlığı Karargâhına intikal ettik. Burada karargâh önünde sergilenmekte olan ve deniz piyade askerlerimizce kullanılan silahların bulunduğu sergiyi gezmeyi müteakip, Kıbrıs Barış Harekâtı ve İç Güvenlik DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ İyonya’nın en büyük şehri ve görkemli dönemlerde antik dünyanın en değerli liman kentlerinden biri olan Efes’in; Neolitik, Helenistik ve Roma dönemleri boyunca üst üste beş kez yeniden kurulması ve günümüze kadar çok az hasar alarak ayakta kalması hepimizi şaşırttı. Türkiye’nin en zengin tarihi ve arkeolojik 38 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) merkezlerinden biri olan Efes Antik Kenti’ne girdikten sonra, kentin en önemli caddesi olan Kuretler Caddesi’nde, şehrin mimarisiyle büyülenmiş olarak ilerlemeye başladık. Yukarı Agora’dan Aksaz Gezisi: 4 Temmuz Cuma günü saat 15:00C’de Aksaz’a intikali müteakip Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Yalçın ATAMAN, TCG OSMANGAZİ’den ayrıldı. Günün geri kalan kısmında serbest zaman kapsamında Marmaris ilçe merkezi ve Aksaz Özel Eğitim Merkezi’ni dolaşma fırsatı bulduk. Ertesi gün, Aksaz Deniz Üs Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Güney Görev Grup Komutanlığı Harekât Şube Müdürü tarafından Aksaz Deniz Üs Komutanlığı ve Güney Görev Grup Komutanlığı faaliyetleri hakkında brifingler verildi. başlayan cadde üzerinde Hadrian Tapınağı, Trajan Çeşmesi, Skolasticia Hamamları, Hereon Çeşmesi ve 8 köşeli çatısı olan Oktagon Anıt Mezarı’nı gördük ve bu yapıların mimarisindeki işçilik hepimizi hayrete düşürdü. Mermerlerle kaplanmış 8 metre enindeki Kuretler caddesinde ilerlerken teraslar üzerine inşa edilmiş, kentin zenginlerinin oturduğu ifade edilen başta Efes Vakfı olmak üzere özel sponsorların desteği ile sergiye açılan Yamaç Evleri gezme fırsatı bulduk. Ardından, Kuretler Caddesi’nin dönemecinde Roma döneminin en çarpıcı örneklerinden birini yansıtan Celsius Kütüphanesi tüm ihtişamıyla bizi karşıladı. Kafilemizle Kuretler Caddesi’nin sonuna yaklaştığımızda; mükemmel akustik düzeni ve mimari özellikleri ile bizleri kendine hayran bırakan büyük Antik Tiyatro karşımıza çıktı. Antik Tiyatro’nun sıraları arasında bir konser öncesi yerimizi alırcasına dolaştıktan sonra Efes Antik Kenti’nin çıkış kapısına doğru ilerledik. Aksaz sinema salonunda alınan brifingler sonrasında Çok Uluslu Deniz Güvenliği Mükemmeliyet Merkezi (ÇUDGMM)’ni gezdik. Dz.Alb.Sümer KAYSER tarafından verilen tanıtıcı brifingte, 12 Kasım 2012 tarihinde faaliyetlerine başlayan mükemmeliyet merkezinin kapsamlı deniz güvenliği yaklaşımı çerçevesinde NATO, ortaklık ülkeleri ve deniz güvenliği paydaşlarını her seviyede ve konuda, alan uzmanları ile desteklemeyi amaçladığı ve deniz güvenliği alanında farklı ülkelerin sivil ve askeri temsilcilerine çeşitli eğitimler, çalıştaylar ve seminerler düzenlediği belirtildi. ÇUDGMM’nin, deniz güvenliğini sağlamak için karşılıklı işbirliği ve çalışabilirliği temel alan “Bilgi Paylaşımı, Deniz Güvenliği Harekâtı ve Yetenek İnşası” formülünü uyguladığı vurgulandı. Deniz Güvenliği alanında uzmanların yetişmesine büyük önem veren ÇUDGMM’nin gezilmesi hitamında, Aksaz ÜSHM’yi ziyaret ederek Aksaz limanının sualtı ve suüstü tehditlerine karşı korunması maksadıyla geliştirilen Yunus Projesi’nin geldiği noktayı görme fırsatı bulduk ve proje hakkında detaylı bilgi aldık. Yorucu ama bir o kadar da zevkli, Efes Antik Kenti’nden ayrılmayı müteakip, eski bir tarihi tren istasyonu olan ve günümüzde TCDD’den kiralanan alanda müze restoran olarak işletilen Aziziye Restorant’a intikal ettik. Öğle yemeğinin yenilmesi hitamında Atatürk’ün seyahat ettiği vagonun da sergilendiği tarihi tren açık hava müzesini gezdik. Sonrasında Aksaz’a intikal etmek için TCG OSMANGAZİ’ye döndük. Kurmay ve kültür gezisi sözlü sınavı maksadıyla TCG OSMANGAZİ’ye gelen Harp Akademileri Komutanı Orgeneral Yalçın ATAMAN resmi törenle karşılandı. TCG OSMANGAZİ’nin Aksaz’a intikali süresince öğrenci subayların kurmay ve kültür gezisi sözlü sınavları icra edildi. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 39 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) 6 Temmuz Pazar sabahı TCG OSMANGAZİ’den ayrılarak, Dalaman Havalimanı’ndan bir C-130 ve bir CASA CN-235 uçağı ile 11:00C’de Batman’a intikal ettik. Savaşı esnasında kapanan medresenin, 2014 yılı sonuna doğru El Cezire Bilim Müzesi’ne dönüştürüleceğini bilgisini edindik. Ayrıca, medresede bulunan havuza akan çeşmenin bir insanın yaşam sürecini havuz mimarisi ile betimlemesine şahit olduk. Batman Gezisi: Medresenin gezilmesi hitamında, 5’inci yüzyılda inşa edilen Deyrulzafarân Manastırı’na intikal ettik. Manastırın tarihi dokusuyla beraber kültürel yapısının da günümüze dek korunması ve İbrahim Mütefferika’dan sonra Anadolu’ya getirilen 2’nci matbaanın burada bulunması oldukça ilgimizi çekti. Mor Hananyo Kilisesi (Kubbeli Kilise), Azizler Evi (Beth Kadişe), Meryem Ana Kilisesi ve Güneş Tapınağı’nı barıdıran manastırın, tarihte ilk tıp fakültesine ev sahipliği yaptığı ve Yukarı Mezopotamya’nın bilinen en eski yapılarından biri olduğu belirtildi. Deniz Harp Akademisi tarafından ilk defa ziyaret edilen Batman’a intikali müteakip 14’üncü İnsansız Uçak Sistemleri Üs Komutanlığına bağlı 2’nci İnsansız Hava Aracı Filo Komutanlığında insansız sistemler tarafından icra edilen faaliyetlere ilişkin ayrıntılı bir brifing verildi. Deyrülzafarân Manastırı’ndan sonra mimari, etnografik, arkeolojik, tarihi ve görsel değerleri ile zamanın durduğu izlenimini veren güneydoğunun şiirsel kenti Mardin’deki son durağımız olan ve bugünkü şeklini 12’nci yüzyılın son çeyreğinde alan Ulu Camii’ni gezdik. Uçaklar ile Şanlıurfa’ya intikale geçmeden önce serbest zaman kapsamında, şehrin otantik mimarisinin hâkim olduğu çarşısından sevdiklerimize yöresel hediyeler aldık. 2’nci İnsansız Hava Filosunun gezilmesi, teknolojik gelişmelerin ve modern muharebe yöntemlerinin, günümüz harekâtının icrasında ne kadar önemli olduğunu bizlere bir kez daha gösterdi. Mardin Gezisi: Müteakiben 24 ayrı medeniyete ev sahipliği yapmış, farklı din ve kültürleri buluşturan tarihi Mardin ilimize ulaştık. Mardin gezisinin ilk durağı, şehrin çatısı konumundaki 223 No.lı Hava Radar Kıta Komutanlığı oldu. Burada radarın imkân kabiliyetlerine ilişkin bilgi edindik. Şanlıurfa Gezisi: 8 Temmuz Salı sabahı, Şanlıurfa’da Harran Ovası’ndaki tarihi Harran Üniversitesi’ne doğru otobüslerle yola çıktık. MÖ. 2000’li yıllarda Babilliler tarafından yapıldığı bilinen Üniversite’nin dünya ve ay arasındaki mesafeyi ölçen Al-Battanai, astronomi ve matematik hakkında eserleri olan ve birçok Yunan eserini tercüme eden Thabit ibn Kuarrah ve atomun parçalanabileceği tezini ilk ileri süren kimyager Cabir ibn Hayyam gibi daha birçok bilim ve düşünce adamının yetiştiği bir eğitim kurumu olduğunu öğrendik. 1260 yılında Moğollar’ın istilasıyla büyük oranda tahrip olan Üniversite’yi gezdikten sonra, yapılış tekniği 2.000 yıl öncelere dayanan Harran Kültür Evi’ni ziyaret ettik. 07 Temmuz Pazartesi günü, gezimize Artuklular döneminde inşa edilmeye başlanan, Moğol istilası sonrası yapımına ara verilen ve Akkoyunlu Sultanı Kasım İbn-i Cihangir tarafından tamamlanan Kasımiye Medresesi ile başladık. Tıp ve astronomi bilimlerinde 17’nci yüzyıl ortalarına kadar eğitim veren ve Birinci Dünya DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Evliya Çelebi’nin Seyahatname adlı eserinde de yer alan Harran Kale’sini restorasyon çalışmaları nedeniyle dışarıdan gezdikten sonra, 20’nci Zırhlı Tugay Komutanlığına intikal ettik. Suriye toprakları içerisinde yer alan ve ülkemizin sınırları dışındaki tek 40 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) cevabı bulunduğunda, belki de insanlık tarihinin yeniden yazılacağı düşünceleriyle diğer bir ziyaret noktamız olan Atatürk Barajı’na doğru intikale geçtik. Güneydoğu Anadolu Projesi (GAP)’nin kalbi konumunda olan Atatürk Barajı’nda aldığımız brifingde; barajın, 84.500 m3 su tutma hacmi ile Türkiye’nin en büyük ve dünyanın 5’inci büyük barajı olduğu ifade edildi. GAP’ın halihazırda bölgenin % 23’ünün sulama ihtiyacını karşıladığı, 2-3 yıl içerisinde bu oranın % 60’lara çıkacağı ve Şanlıurfa’da bulunan sulama tünellerinin dünyanın en uzun sulama tünelleri olduğu belirtildi. Devlet Su İşleri 15’inci Bölge Müdürlüğü Sosyal Tesisleri’nde öğle yemeğini yedikten sonra, Atatürk Barajı’nı ve kontrol merkezini gezdik ve Şanlıurfa’dan Adıyaman’a intikale geçtik. toprağı olan Süleyman Şah Saygı Karakolu’nun güvenliğinden de sorumlu olan bu Tugay’da tanıtıcı brifingi aldıktan sonra gezi güzergâhımızın bir sonraki noktası olan ve Mahmud Nedim Bey Konağı olarak da bilinen Şanlıurfa Kurtuluş Müzesi’ne intikal ettik. Müze’de, Şanlıurfa’nın kurtuluş savaşı döneminde kurtuluş hareketini başlatan 12 kişinin balmumu heykellerini ve kurtuluş mücadelesinde yöre halkınca kullanılan silahları gördük. Daha sonra, hâlihazırda yapımı devam eden ve tamamlandığında Türkiye’nin en büyük müze komplekslerinden biri haline gelecek olan Haleplibahçe Mozaik Müzesi ve Edessa Arkeoloji Müzesi’nin bulunduğu bölgeye intikal ettik. Adıyaman Gezisi: Adıyaman’a girerken ilk durağımız, Perre Antik Kenti oldu. Karadağ’ın yamaçları üzerine kurulmuş ve Kommagene döneminde büyük bir yerleşim yeri olan bu nekropolde bulunan kaya mezarlar kafilemizce gezildi. 10 Temmuz Perşembe günü saat 02:30C’de Adıyaman’da Kommagene uygarlığının en önemli tarihi yapısı olan ve Nemrut Dağı’nın tepesinde bulunan Antiochos Tümülüsü’nde gündoğumunu izlemek için, minibüslerle Nemrut Dağı’na intikale geçtik. Minibüsler ile zirvenin yaklaşık 600 metre kadar alt kısmına gelen kafilemiz, sert rüzgârların hâkim olduğu bu dağ için yanında getirdiği ilave kıyafetleri giyinmeyi müteakip tırmanışa başladık. 2.150 metre yüksekliği ile dünyanın en yüksek açık hava müzesi olarak da bilinen Nemrut Dağı’nın tepesine 15 dakikada vardık. Grekçe “genler topluluğu” anlamına gelen Kommagene’nin ismi ile bağdaşırcasına, Grek ve Pers uygarlıklarının inanç, kültür ve geleneklerinin bütünleştiği güçlü bir uygarlık olduğunu bilgisini edindik. Nemrut Dağı’nda gündoğumunu izledikten sonra Kommagene Krallığı’nın başka bir kenti olan Arsameia’ya intikale geçtik. Mozaik Müzesi’nde 3.000 yıl önce erkek egemenliğine karşı savaşmış dört amazon kraliçesi olan Hippolyte, Antiope, Melanipe ve Penthesileia’nın Grekçe isimleri ile birlikte yer aldığı av sahnesinin, mozaiğe resmedilmiş dünyadaki ilk örneklerini gördük. Haleplibahçe Mozaik Müzesi’nin ardından, Balıklı Göl’e gittik. Balıklı Göl’ü ve çevresini rehberimiz eşliğinde gezdik. Ertesi gün, 12.000 yıl önce inşa edilen ve dünyanın ilk tapınağı olan Göbekli Tepe’ye doğru yola koyulduk. Günümüzde çalışmaların devam ettiği tapınakta ortaya çıkartılan sütunlar üzerinde boğa, yaban domuzu, tilki, yılan, turna, yaban ördekleri ve insan vücudu tasvirlerinin yer aldığını gördük. Gezi esnasında hepimizi hayrete düşüren husus, Göbekli Tepe Tapınağı’nın günümüze kadar nasıl bu denli mükemmel olarak korunmuş bir şekilde kaldığı oldu. Ayrıca el aletlerinden başka bir aletin olmadığı cilalı taş döneminde, yaklaşık ağırlıkları 40-60 ton arası değişen sütunların, bu yüksek tepeye nasıl taşındığı ve nasıl dikildiği sorusu hepimizde şaşkınlık uyandırdı. Tüm bu soruların DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Kahta Çayı’nın doğusunda yüksek ve korunaklı bir tepede yer alan ve MÖ. 3’üncü yüzyılda Arsames tarafından kurulan Arsameia’da çok sayıda kabartma heykel ve dikilitaşların yanı sıra, Anadolu’nun bilinen en büyük Grekçe kitabesinin de bulunduğunu gördük. Kitabenin bulunduğu yerde 150 basamak ile aşağıya inen dehliz ve ören yerinin üst kısmında yer alan saray kalıntılarını ve Kral Mithritades Kollenikos’a ait kült mezarı inceledikten sonra bir sonraki güzergâh noktamız olan eski Kahta Kalesi’ne intikal ettik. 41 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) Kommagene Krallığı döneminde yazlık yönetim merkezi olan Arsameia ile birlikte önemli bir idare merkezi olan ve restorasyonu devam eden Kahta Kalesi’ne uğradıktan sonra Cendere Çayı üzerine MS. 1’inci yüzyılda 16’ncı Roma Lejyonu Septimus Severus tarafından inşa ettirilen Cendere Köprüsü’ne minibüslerle intikal ettik. 92 adet taş bloğun üst üste bindirilmesi ile çimento kullanılmadan inşa ettirilen köprünün, Septimus Severus tarafından; kendi, eşi ve oğulları adına yaptırılan sütunlar ile süslendirilmiş olduğunu gördük. Köprünün üzerinden, ince ince akan Cendere Çayı’nı izledikten sonra günün son gezi noktası olan Karakuş Tümülüsü’ne doğru minibüslerle yola çıktık. GAOSB’de alınan bilgilendirme sonrasında Zeugma Antik Kenti’nin Birecik Barajı sularının altında kalacak kısmının belli bir bölümünün taşınmasıyla oluşturulan müzeyi gezmek maksadıyla Zeugma Mozaik Müzesi’ne intikal ettik. Sergilediği 1.700 m2‘lik mozaik ile dünyanın en büyük ikinci mozaik müzesi olan Zeugma Mozaik Müzesi’nde, perspektif mühendisliğinin hâkim şekilde kullanıldığı mozaik ve freskleri görme fırsatını bulduk. Zeugma Antik Kenti ve Gaziantep’in simgesi haline gelen “Çingene Kızı” mozaiği hüzünlü, hülyalı gözleri, dağınık saçları, çıkık elmacık kemiği ve dolgun yüzü ile müze ziyareti esnasında en çok dikkatimizi çeken eser oldu. Kommagene Kralı Antiochos Theos’un yerine geçen oğlu II. Mithridates’in, annesi Isias için yaptırdığı ve yakınında bulunan sütunların birinin üzerindeki kuş figüründen ötürü Karakuş Tümülüsü olarak anılan bu anıt mezar etrafında dolaştık. Kommagene Krallığı’na ait yerleşim yerlerinden oluşan Adıyaman gezimizi burada noktalayıp otele intikal ettik. Kısa bir hazırlık sonrası otobüslerimizle günün yorgunluğunu üzerimizden atacağımız ve ertesi günkü gezimizin başlangıç noktası olan Gaziantep’teki otelimize intikal ettik. Zeugma Mozaik Müzesi ile Gaziantep gezisini tamamladık ve İskenderun’a intikale geçtik. İskenderun ve Antakya Gezisi: 12 Temmuz Cumartesi sabahı son gün faaliyetleri kapsamında ilk olarak 39’uncu Mekanize Piyade Tugay Komutanlığı’nın Gaziantep Gezisi: 11 Temmuz Cuma günü Gaziantep gezisine ilk olarak 5’inci Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda brifing alarak başladık. Tugay Komutanlığı’nda verilen brifing, güncel gelişmeler hakkında bilgi alınması açısından faydalı oldu. 5’inci Zırhlı Tugay Komutanlığı’nda yapılan bilgilendirmeden sonra Gaziantep’te konuşlandırılan PATRIOT hava savunma sistemini yerinde inceleme fırsatı bulduk. müze görünümünde olan karargâh binasını gezdik. 1837 yılında askeri birliklerin konaklama ihtiyacı maksadıyla inşasından sonra hastane, tugay/tümen karargâh binası gibi çeşitli maksatlarla da kullanılan bu tarihi binada bulunan Hatay Kapısı ve Kıbrıs Kapısı bölümlerinde Türkiye Cumhuriyeti tarihindeki önemli iki dönemin gazete haberleri ve fotoğraflarla gün gün anlatıldığı sergiler adeta bize yakın tarihimizi yeniden yaşattı. Ardından İskenderun Deniz Üs Komutanlığını gezdik ve Deniz Er Eğitim Alay Komutanlığına intikal ederek İskenderun Deniz Üs Komutanı Tuğamiral Atilla DEMİRHAN tarafından verilen İskenderun Deniz Üs Komutanlığı ve Akdeniz Bölge Komutanlığının tanıtıcı brifinglerini aldık. PATRIOT hava savunma sistemlerinin yerinde görülmesi hitamında 120.000 üzerinde kişiye istihdam sağlayan ve 6.5 milyar dolar ihracat hacmine sahip Gaziantep Organize Sanayi Bölgesi (GAOSB) ziyaret edildi. GAOSB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı tarafından yapılan bilgilendirmede 43 milyon m2 alanıyla Türkiye’nin en büyük sanayi bölgesi olduğu, 177 ülkeye ihracat yapıldığı, dünyanın halı ihtiyacının %57’sinin burada üretildiği ve Mersin Limanı’nın kapasitesinin %40’ının GAOSB tarafından kullanıldığı belirtildi. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 42 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Deniz Harp Akademisi Komutanlığı 2013-2014 Eğitim-Öğretim Yılı Kurmay ve Kültür Gezisi (28 Haziran-12 Temmuz 2014) ilk savaşı olan Kadeş Savaşı’nın neden bu topraklar uğruna yapıldığını ve Atatürk’ün “Hatay benim şahsi meselemdir” sözünün anlamını daha iyi kavradık. İstanbul’a Dönüş: 12 Temmuz Cumartesi akşamı havayolu ile İstanbul’a dönerek son durağımız ve yuvamız olan Harp Akademilerine intikal ettik. Askeri birliklere yapılan ziyaretler, büyüleyici atmosfere sahip tarihi ve kültürel mekânlara yönelik geziler ile keyifli ve dopdolu geçen 15 gün neticesinde kurmay ve kültür gezisini tamamlamış olduk. Sonuç olarak; hafızalardan silinmeyecek birçok hatıra ile dolu olan kurmay ve kültür gezisinin bizleri mesleki yönden derinleştirmesi ve genel kültür haznemizi zenginleştirmesiyle Deniz Harp Akademisinde öğrenim görmenin önemli bir ayrıcalık olduğunu bir kez daha hissettik. Kurmay ve kültür gezisi süresince ziyaret edilen her şehirde yerel halkın ve görevli personelin gösterdiği ilgi, alaka ve misafirperverlik bizleri oldukça memnun etti. Öğleden sonra gezimizin son durağı olan Antakya’ya geçerek, açıldığında 5000 m2’lik mozaik sergileme alanı bakımından dünyanın en büyük mozaik sergileme müzesi konumuna yükselecek olan ve hâlihazırda inşasına devam edilen Hatay Arkeoloji Müzesi’nde Paleolitik döneme (MÖ. 41.000) ait ilk insan yaşantısının izlerini sürdük. Hatay gezisi ile insanlık tarihinin DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 43 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı ÖNCESİ VE SONRASIYLA TCG SALİHREİS’İN GELİŞTİRİLMİŞ SEA SPARROW (ESSM) GÜDÜMLÜ MERMİSİ ATIŞI Biliyorduk ki, nöbet sırası bizdeydi. Uğruna kanımızın son damlasına kadar mücadele etme sözünü verdiğimiz yeminimizin gereğini yapma sırası bize gelmişti. Denizde, bir yandan Ocak ayının Doğu Akdeniz’deki yansıması doğa şartları ile mücadele ederken, bir yandan da harekâtın gerektirdiklerini yapıyor, büyük haz duyuyor, denizi iliklerimize kadar hissediyorduk. Hazırlayan •• TCG SALİHREİS Komutanlığı enilerini tatmaktır amacımız, hedefimiz… her daim, her denizde, her türlü göreve hazırız” mesajını vermiştik, 2013 yılının altı aya yakın bölümünü kapsayan SNMG-2 Özel Görevimiz hitamında yazdığımız yazı da1 Y Yeni yıl bize yeni heyecanları ve başta ESSM G/M atışı olmak üzere birbirinden tarihi ve anlamlı görevleri de peşinden getirmişti… Bu yazımızda da söz konusu görevlerimize yelken açarken hissettiklerimizi, yaşadıklarımızı ve SALİHREİS ruhunu sizlerle paylaşmaya çalıştık…. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 44 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Gölcük’ten Bir “Ateş Aldık”... 15’inci Yaş Günümüzü Kutladık. ler 27 Aralık 2013’ü gösterdiğinde, bizler için ana üssümüzden, sevdiklerimizden “milletin bize emaneti” ile ayrılma vakti gelmişti yine… 15 Haziran – 27 Kasım 2013 tarihleri arasında icra ettiğimiz NATO Daimi Deniz Görev Grubu-2 (SNMG-2) Özel Görevi sonrası Gölcük’te, ana üssümüzde, geçirdiğimiz süre içerisinde, 2014 yılı tatbikat planlamaları da olanca hızıyla devam ediyordu. Gerek Komutanımız, gerekse Savaş Harekat ve Silah Subaylarımız ilgili karargah personeli tarafından zaman zaman aranıyor ve icra edilecek BEYAZ FIRTINA-2014 Tatbikatı kapsamında G/M Atışlarının da icra edileceği, bu atışlardan birisinin de ESSM G/M’si olacağı, bu çerçevede de muhtemelen gemimiz veya kardeş gemimiz TCG KEMALREİS tarafından atışın yapılacağı söyleniyordu. Bu durum, 2014 yılının ilk yarısının bizler için hem liman, hem de seyir faaliyetleri açısından ne kadar yoğun da geçeceğinin habercisiydi. Ritüelimiz, gemi anons sisteminde çaldığımız “Cenk Marşı-Uğurlar Ola” eşliğinde “Bismillah, Halatlar Fora” ile, güneşli bir Aralık günü, yılbaşını evden uzakta geçirecek olmanın, eşi öğretmen olanların 15 tatili eşleriyle geçiremeyecek olmalarının, çocuğu okul çağında olanların karne gününde onların yanında olamayacak olmalarının hüznüyle Gölcük’ün o sıcak girişine veda ettik… Ama, hüznümüz çok uzun sürmedi. Henüz SNMG-2 Özel Görevinden dönmüştük. Bu nedenle, bir yanda Kuzey Görev Grup Komutanlığı İdari ve Materyal Denetlemesi ve 15’inci yaşına girecek olan şanlı gemimizin Yaş Günü hazırlıkları, bir yanda ise 30 Aralık 2013 -13 Şubat 2014 tarihleri arasında icra edeceğimiz UNIFIL Deniz Harekatı Özel Görevi hazırlıkları ile meşgul, “yorgun ama yılgınlık göstermeyen” personelimiz için şimdilik bu planlamayı çok da fazla öne çıkartıp, gayretimizi dağıtmamız gerektiğine karar verdik. “İlgilileri bilsin, uzun vade planlamamızda olsun” dedik ve hazırlıklarımıza devam ettik. Kısa sürede, yine devreden çalınan “Dombıra”, “Cendere”, Mehter Marşları” ve ardından helikopter konuşlanması, yerini görevin aşk ve heyecanı ile harekatımızın uğrak limanı Mersin’in nefis tantuni, kebap ve künefesinin hayali ve konuşmalarına bıraktı…Denizcilik, gemicilik buydu işte…kah hüzünlü, kah hırçın, kah sevinçli… Seviyorduk… Müteşekkirdik… Minnettardık… Başarı ile geçirdiğimiz denetleme ve SALİHREİS’e gönül vermişlerle bir araya geldiğimiz Yaş Günü faaliyetimizin ardından, tarih- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ UNIFIL Deniz Harekatına İştirak... 45 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Yine harekat kapsamında icra ettiğimiz son Mersin liman ziyareti esnasında 3 Şubat 2014 günü, Komutanımızın, üzerimize aborda olan BRS LIBERAL fırkateyninde, UNIFIL Deniz Görev Kuvveti Komutanı Tümamiral Jose de Andrade Bandeira LEANDRO ve gemi komutanını ziyareti Brezilyalı meslektaşlarımız ile bahse konu harekat vesilesiyle kurduğumuz dostluğun bir nişanesi oldu. Yeni Görevler... Yeni Hedefler... Yeni Ufuklar... UNIFIL harekatına yoğunlaşmış olduğumuz böyle günlerden birinde, tarihler 23 Ocak’ı gösterirken, Donanma Komutanlığından gelen bir mesajla, önümüzdeki dört ay süresince gayretlerimizi odaklayacağımız nokta belli olmuştu. BEYAZ FIRTINA-2014 Tatbikatı kapsamında icra edilecek ESSM G/M Atışı bizim tarafımızdan yapılacaktı. Bu bizim için hem bir onur ve gurur vesilesi, hem de büyük bir sorumluluktu. UNIFIL Harekatı süresince denizde olduğu kadar limanda da temsil ve bayrak gösterme faaliyetleri icra etmekteydik. 6 Ocak 2014 günü yaptığımız Beyrut Liman Ziyareti kapsamında Büyükelçilik Müsteşarı Sn. Arda ULUTAŞ ve Askeri Ataşe J.Kur.Alb. Kamil GÜNLER’in gemimizi ziyaretleri bizim için güzel bir anı oldu. Aynı gün, ayrıca, Komutanımızın daveti ile harekata iştirak eden Bangladeş Deniz Kuvvetleri bağlısı BNS OSMAN fırkateyni Komutanı Alb. Sheikh Mohammad Abul Kalam AZAD’ı da gemimizde ağırladık ve iki ülke arasındaki dostane ilişkilere bir küçük katkı sağlamaya çalıştık. ESSM G/M’si, menzilinin değişmemesine rağmen SEA SPARROW’a kıyasla üstün bir sürat ve manevra kabiliyetine sahipti, ayrıca merminin hazır olması için 180 sn.lik ön bekleme süresine de ihtiyaç duymamaktaydı. Diğer bir büyük avantajı ise, eskiye göre aynı hücreye dört adet mermi alabilmesiydi. Gölcük’e Avdet Güneşli ve sıcak bir 10 Şubat sabahında Gölcük’e avdet ettik ve zorlu bir süreç başladı bizim için. BEYAZ FIRTINA-2014 tatbikatına sancak gemisi olarak iştirak edecek ve Sayın Genelkurmay DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 46 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Başkanımız ile Kuvvet Komutanlarımızın huzurunda ESSM atışını icra edecektik. Çanakkale Deniz Zaferi ve Şehitlerimizi Anma günü faaliyetleri maksadıyla, Çanakkale’ye intikal ettik, Bu seyirden istifadeyle de, 20 Mart 2014 tarihinde üzerimizdeki tüm güdümlü mermileri Çanakkale Güdümlü Mermi Test İstasyon Komutanlığı’na teslim ettik ve başarılı geçen tören geçişi ve taktik eğitim faaliyetlerini takiben yeniden Gölcük’e intikal ettik. DENİZ YILDIZI-2014 Tatbikatı ve Dron Traklama Eğitimleri DENİZ YILDIZI-2014 Tatbikatına, Donanma Komutanımız ve 1’inci Muhrip Filotillası Komodorumuzu hamilen çıkacaktık. 6 Nisan’ı 7 Nisan’a bağlayan gece tatbikata başladık. Eğitimlerin yedek günü olan 11 Nisan günü de, traklama ve atış faaliyetlerine devam edildi. Sancak Gemisi Hazırlıkları Son Sürat Devam Ediyor… Yüzdeler 100… Bu ilk prova ve yerinde inceleme faaliyetinin tamamlanması ile birlikte, 11 Nisan gecesi Gölcük’e avdet ettik. Ama durmak yoktu. Hemen 13 Nisan’ı, 14 Nisan’a bağlayan gece, ESSM G/M atışı kapsamında, gemimize tahsisli bir adedi asıl, iki adedi yedek olmak üzere toplam üç adet ESSM G/M’sinin de içerisinde olduğu kanisterlerimizi transfer etmek üzere, Çanakkale’ye intikale geçtik ve 14 Nisan günü Çanakkale Güdümlü Mermi Test İstasyon Komutanlığından yapılan transferle birlikte, atış mermileri gemimiz envanterine girmişti. Artık sorumluluğumuz sadece kendi gemimizin güdümlü mermi atışlarıyla sınırlı değildi, atış yapacak diğer gemilerin atışlarının da birer parçasıydık. Sorumluluğumuz ve üzerimizdeki yük bir kat daha artmıştı. Dron Traklama Eğitimi, 8 Nisan günü, Şile açıklarında ve Hava Uçaksavar Er Eğitim Merkezi Komutanlığı bünyesinde yer alan atış alanından fırlatılan drona istinaden icra edildi. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 47 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Komutanımızın, Seçkin Gözlemci Günü, Sayın Genelkurmay Başkanımızın personel sayısına ilişkin sorusuna: ”180 personelim; 180 de misafirim var” cevabı ise yüzlerde tatlı bir tebessüm bırakan küçük bir anekdot olarak hafızalarımızdaki yerini alacaktı. İlk kapsamlı prova faaliyetini 24 Nisan 2014 tarihinde Karadeniz Ereğli açıklarında 1’inci Muhrip Filotillası Komodorumuzun taktik kontrolünde gemimizin yanı sıra TCG YAVUZ, TCG BARBAROS, TCG KEMALREİS ve TCG BÜYÜKADA’nın iştirakiyle başarıyla icra ettik. Yavaş yavaş faaliyetlerin sırası, nasıl icra edileceğine yönelik detaylar netleşiyor, planlama ete kemiğe bürünüyor ve diğer gemiler ile birlikte atışlar ve diğer faaliyetleri başarı ile icra edeceğimize olan inancımız artıyordu. Hazırlıklarımızın materyal ve lojistik boyunda ise, hem gemimizin makine, elektronik ve silah sistemlerini her yönüyle her an hazır tutacak, hem misafirlerimiz için gemimizi sürekli bakımlı ve temiz tutacak, hem de göreve yönelik gemimize transfer edilen malzemelerin gemi içi transferlerini en etkin şekilde yapacak ve 25 Nisan sabahı seyirden dönüşümüzle birlikte, hem seçkin gözlemci ve basın mensuplarının ağırlanacağı Donanma Komutanımızın sancak gemisi, hem ESSM atış gemisi, hem dron fırlatma gemisi, hem de atışların kayıtlarının alındığı cihazların bulunduğu gemi olarak, 19 Mayıs akşamı tatbikat maksadıyla seyre çıkacağımız ana kadar her yönüyle hazır olmak üzere kapsamlı bir hazırlık sürecine girdik. Bu bağlamda, gerek personel ve ağırlama, gerek materyal ve lojistik, gerekse harekat-eğitim boyutuyla çok fazla işlem maddesi vardı ve her geçen saat ve günü çok iyi değerlendirmemiz gerekiyordu. de gözümüz gibi bakacaktık. Harekat-eğitim boyutunda ise hem kendi gemimizi sevk ve idare edecek, hem de gemide bulunan Donanma Komutanımız ve karargahı ile, Deniz Hava Komutanımız, Denizaltı Filosu Komutanımız ve 1’inci Muhrip Filotillası Komodorumuza direktif buyurdukları desteği sağlayacaktık. Ama, ne ilk olduğumuzun, ne de son olacağımızın bilinciyle, büyüklerimizden öğrendiğimiz, onların bize öğrettiği şekilde, nöbet sırasının biz de olduğunun farkında olarak, görevimizi aldık, kabul ettik ve dikenlerine rağmen gülü sevmenin hazzıyla işe koyulduk… Hep birbirimize telkin ettik; “planlı, programlı olursak, görevlerimizi en üst seviyede deruhte edersek, pozitif tutum ve duruşumuzu bozmazsak, birbirimize kenetlenmiş bir ekip ruhu ile hareket eder, “halata hep beraber asılırsak”, geride kalmak üzere Öyle ki; görevimizin personel ve ağırlama boyutunda, sancak gemisi olarak, Seçkin Gözlemci Günü’ne kadar 100’ü aşkın hariçten katılan personeli misafir edecek, bu sayı Seçkin Gözlemci Gününde basın mensupları ile birlikte 180’i bulacaktı. Bu durum, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 48 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı bizim tatbikat hazırlıklarımızla örtüştü. Neyse ki, ilgili cihaz ve monitörler, uzun uğraşlar neticesinde, sorunsuz bir şekilde gemimize monte edildi ve seyirden önceki 16 Mayıs, Cuma günü deniz kabul testleri tamamlandı. olanı “kolundan tutup yanımıza çekersek”, yorulacağımızın, ama yorgunluk, yılgınlık, usanç göstermeyeceğimizin farkında olursak ve ona göre de hareket edersek, sonunda birtakım nedenlerden ötürü, başarılı olunmasa da, biz elimizden gelenin en iyisini yapmış olacaktık; ama biliyorduk ki, böyle bir tablonun karşılığı, başarı olacaktı, zafer olacaktı… Bu arada, eş zamanlı olarak, ESSM G/M’sinin atılması esnasında sistemler ve mermi içerisinde gerçekleşen adımların daha sonra analiz edilebilmesi maksadıyla kullanılan Telemetri cihazları (PETRA, PATAS) da ABD vatandaşı 3 personel tarafından aynı gün gemimize kuruldu ve kontrolleri tamamlandı. Bu anlayış, arzu, azim ve kararlılıkla, 19 Mayıs gününe kadar hazırlıklara devam ettik. Gemicilik Yarışmaları ve Kuzu Gününde Tulum Çıkardık… BEYAZ FIRTINA-2014 Tatbikatı Hazırlıklarımız azami süratte devam ederken 6 Mayıs günü Poyraz Rıhtımında icra edilen gemicilik yarışmaları gemimizin şanlı tarihine yakışır bir şekilde, büyük bir titizlikle hazırlık yapan personelimize bu yoğunlukta güç ve moral verecek şekilde neticelenmişti… 2011 yılından sonra tekrar “Netası En İyi Fırkateyn” ve yine 2009 yılından sonra tekrar “Netası ve Personelinin Mesleki Bilgi Seviyesi En İyi Vasıtaya Sahip Fırkateyn” seçildik. Ayrıca, Halat Çekme yarışmalarında koordinatör olarak, Kuzey Görev Grup Komutanlığının birincilik kazanmasında önemli katkı sağladık. 19 Mayıs günü akşam üzeri, güneş guruba yaklaşmak üzereyken, “Bismillah Halatlar Fora”, hemen akabinde gemi genel anons devresinden çaldığımız “Uğurlar Ola” eşliğinde uzun süredir hazırlık yaptığımız BEYAZ FIRTINA-2014 Tatbikatı maksadıyla, nihayet harekete geçiyorduk. Tatbikatın, İzmir Liman Ziyaretine kadarki olan kısmını kapsayan 1’inci Safha faaliyetleri süresince, gemimize tevdi edilen görevleri dikkatle icra ediyorduk, ama aklımız liman ziyareti ile başlayacak yoğun tempodaydı. Son hazırlıklarımızı tamamladık ve İzmir Alsancak limanına aborda olduk. Teknik Hazırlıklar Tamamlanıyor… Aksaz açıklarında, gemimizin standardı haline gelen “Üstün Başarı” ile tamamladığımız suüstü ve hava savunma atışlarının ardından sadece tatbikatın değil, geride bıraktığımız eğitim yılının Donanmamız açısından en önemli gününü ve öncesinde provalarını icra etmek üzere Antalya Limanına intikale geçtik. Bahse konu idari ve lojistik faaliyetler devam ederken, bir yanda da, atışa yönelik teknik hazırlıklarımız devam ediyordu. Bu kapsamda, ESSM Modernizasyonu sonrasında tespit ve tecrübe ederek, bildirdiğimiz hususlar paralelinde, SHM’mizde OPKON Tadilatı uygulanmasına karar verildi ve tadilatın icra periyodu, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 49 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Seçkin Gözlemci Günü ve Atışlar… bizler de müteakiben icra edilecek planlı faaliyetler için son kontrollerimizi yapma fırsatı bulduk… Prova gün ve akşamının ardından, limana avdet eder etmez, gemiyi ertesi büyük güne hazırlamak üzere, tekrar işe koyulduk. Saat 06:00’ydı.Nöbetçi Subayımızın davudi sesiyle, her birimiz bu büyük günün seyir mevcut taburuna yöneldik. Koşuşturma başlıyordu, seyir hazırlıkları başlamıştı, anonslar yapılıyor, geminin her yerinde faaliyetler olanca hızıyla devam ediyordu. Basın mensuplarının gemiye intikali ve karşılanması ile basın brifinginin başarılı bir şekilde icrasının ardından, önce 07:50’de Deniz Kuvvetleri Komutanımız gemiye intikal etti, bizlere iyi dileklerini iletmesi ile moral ve motivasyonumuz daha da arttı… Atışlar iki grupta toplanmıştı. Birinci grupta, hedef gemi M/G SERDAR’a istinaden icra edilecek, STINGER, HELL FIRE, SEA SPARROW, PENGUIN G/M atışları ile denizaltıdan yapılacak torpido atışları vardı. İkinci grupta ise, gemimizden fırlatılacak dronlara istinaden yapılacak RAM, SEA SPARROW ve ESSM G/M atışları vardı. Saat 08:30 olmuştu. Önce diğer Kuvvet Komutanlarımız, ardından Sayın Genelkurmay Başkanımız gemimize intikal etti. Seçkin Gözlemcilerin Donanma Komutanımızın refakatinde Köprüüstüne intikal etmelerini takiben, Komutanımızın “Bismillah Halatlar Fora” emri ile birlikte, büyük gün başladı… Liman çıkışının emniyetli bir şekilde tamamlanması ile birlikte, ilk faaliyet TCG KEMALREİS’teki kardeşlerimizin Sayın Genelkurmay Başkanımızı top ve çimariva ile selamlamasıydı. Hassas yapılan hesaplamalar ve provalar meyvesini vermişti…Faaliyet başarılı bir şekilde tamamlandı. Ardından kısa süreli sancak kırlangıcımızda geçirilen zaman dilimini takiben, brifingler maksadıyla Subay Salonumuza intikal edildi. Brifing süresince, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 50 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı Sırada, gemimizden fırlatılacak dronlara istinaden yapılacak atışlar vardı. Nitekim, PENGUIN atışına yönelik üçüncü helikopterin iniş-kalkışının tamamlanması ile birlikte, artık bizden biri haline gelen TAI-TUSAŞ personeli ile birlikte “DRON Timimiz” süratli bir şekilde katapultu platforma çıkartmak suretiyle dronu fırlatma hazırlıklarına başlamıştı. Brifingin bitimi sonrasında ilk atış TCG YILDIZ hücumbotundaki silah arkadaşlarımız tarafından icra edilecek STINGER atışlarıydı. 02 güvertedeki tente-oturma-ses-görüntü düzeneğinde her şey çalışır durumdaydı. Komutanlarımızın 02 güverteyi teşrifleri sonrasında, atış ve izleme mevkilerinin alınmasını takiben, atışlar başarı ile icra edildi. Müteakiben, sıra, gemimiz tarafından kontrol edilen TCG GELİBOLU’ya konuşlu TCB – 65 kuyruk nu.lı Sea Hawk helikopteri tarafından yapılacak HELLFIRE atışındaydı. Yine, izleme mevkiinin alınması sonrasında, bu atış da başarı ile icra edildi. Saat 15:00’dı…İlk dronu fırlatmıştık ki, kısa bir süre sonra üzerine monteli kızıl ötesi flareler nedeniyle, dron dengesiz uçmaya başladı ve denize düştü. Bir anda soğuk terler dökmeye başladık. Bu yoksa bundan sonraki kısımda işlerin sarpa saracağının habercisi miydi?...Hayır olamazdı…“Meşhur Murphy” buraya da mı gelmişti, yoksa?…Hemen şu soru dillendirilmeye başlandı Komutanlarımız tarafından…“İkinci dron ne zaman atılacaktı?”…Cevap geldi: “15 dakika”…TAI-TUSAŞ personeli de bizlerin de elektriği ile ellerinden gelenin de üzerinde bir gayretle, günü başarı ile noktalamaya kilitlenmişlerdi çoktan… Bundan sonra, sahneye TCG BARBAROS ‘taki kardeşlerimiz çıktı. Normalde hava hedeflerine karşı kullanılan SEA SPARROW G/M’sini suüstü modunda (SASS) öyle bir attılar ki, tam isabet kaydettiler. Çok gururlanmıştık… Yine gemimiz tarafından kontrol edilen TCG KEMALREİS’e konuşlu TCB – 71 kuyruk nu.lı Sea Hawk helikopteri tarafından başarı ile PENGUIN atışı icra edildi. Sırada, hem atış yapan helikopter pilotunun ve atışa ait çekim kayıtlarının gemimize intikal ettirilmesi ve seçkin gözlemcilere sunum yapılması vardı. Personel ve malzeme transferleri planlandığı şekilde gerçekleştirildi. Nitekim, hemen fırlattık ikinci dronu…sahnede şimdi milli gururumuz, milli gemimiz TCG BÜYÜKADA’daki arkadaşlarımız vardı.Görüntü ve ses uyumluydu atışa yönelik…Aynen, RAM G/M’si de… Atış tam isabetti. Dron irtifa kaybedip, denize doğru süzülüyordu, bizlerin de sevinç ve mutluluk çığlıkları gönlümüze… Sırada, TCG SALDIRAY denizaltımızdaki arkadaşlarımız tarafından yapılacak torpido atışları vardı. Bu atışlarında başarı ve emniyetle ile icra edilmesi ve yine atış heyecanının sorunsuz olarak kesiksiz bir şekilde izleyicilere yaşatılması ile birlikte hedef gemi M/G SERDAR’a yönelik icra edilen atışların sonuncusu da tamamlanmış oluyordu. Durmak yoktu…TCG BARBAROS’taki kardeşlerimizin sahne alması için, üçüncü dronu hemen fırlattık. Dron atış ranına girdi. Tam o esnada, Deniz Kuvvetleri Komutanımızdan, atışın planlı tek salvo yerine, ikili salvo şeklinde atılması emri ulaştırıldı TCG BARBAROS’a...Ekranlarda, TCG BARBAROS ve dron vardı…Hoparlörde, TCG BARBAROS’dan gelen heyecanlı ses: “HEDEF TRAKLANDI, ATIŞA HAZIRIM”…hala kulaklarımızda… Bir anda, iki SEA SPARROW G/M’si 3’er saniye aralıklarla ateşlendi BARBAROS’tan ardı ardına…Netice, ne olabilirdi ki başarı ve tam isabetten başka…Öyle ki, 1’inci mermi dronu vurmuş, 2’nci mermi, ilk merminin isabetinden sonra denizde doğru süzülen drona doğru yönelmiş ve onu vurmuştu…Sistemlerimize, silahlarımıza, daha da önemlisi kendimize olan güvenimiz daha da artmıştı… İşte, şimdi, son 100 metreye girmiştik…Sırada, bizim atışımız vardı…Öncesi ve sonrasında icra edilecek faaliyetlerle, inanıl- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 51 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı düğümüz hava savunma harbi senaryosu kapsamında gerekli reaksiyonların uygulanmasına başlandı. maz bir koşuşturma başlamıştı gemide…Bir yanda, 02 güvertede VLS platformu çevresinin neta edilip, atışa hazır duruma getirilmesi faaliyeti vardı… İnanılmaz derecede süratli bir şekilde koltuklar, sehpalar, irili ufaklı tüm malzemeler taşınıyor, tenteler sökülüyordu…Provalarda 25 dakika bitirdiğimiz faaliyeti, 12 dakikada bitirmiştik… Dron ran başlangıç noktası olan yaklaşık 34.000 yd. mesafeye ulaşmıştı. İlk olarak hedefin tespit, teşhis ve sınıflandırma faaliyeti ilgili istasyonların koordinesinde icra edildi. Yaklaşık 23.000 yd. mesafede ise hava temasının çatladığı ve gemimize EXOCET G/M’si atıldığı faraziyesi uygulandı. Yaklaşan güdümlü merminin tespit edilmesini müteakip “Güdümlü Mermiye Karşı Savunma (GMKS)” reaksiyonları başlatıldı. GMKS reaksiyonları kapsamında fonksiyonel imha tedbirleri tanziren icra edildi. Diğer yandan, yaklaşan güdümlü merminin fiziksel imhası kapsamında silah kontrol tarafından hazırlıklara başlandı. Komutanımızın yaklaşan hedefin ESSM ile imha edilmesi emrini müteakip mermi seçimi yapıldı ve lançer hedefe tevcih edildi. Komutanımızın “Bismillah, Atış Serbest” emri ve Silah Subayımızın atış anına geri sayımı ile birlikte saat 17:15:22’de ateşleme düğmesine basıldı. Bir yanda ise, son anda yapılan değişiklikle, atışın izleneceği yerin Taktik Harekat Merkezinden (THM), Savaş Harekat Merkezine (SHM) değiştirilmesi ile birlikte, görüntü planlamasının, oturma planının buna uygun olarak değiştirilmesi gerekiyordu… Bir anda SHM’ye koltukları getirdik, hemen uygun bir oturma planı yaptık. Görüntü aktarımlarını değiştirdik, atışı Komutanlarımıza en uygun şekilde izlettirebilmek üzere, kendimizce bir akış planı oluşturduk. Buna göre, Komutanımız ilk SHM organizasyon ve atış takdimlerini verecek, sonra atış kapsamındaki yerini alacak, 2’nci Komutanımız ise, dronun fırlatılmasından itibaren, atış anına kadar, o an itibariyle oluşturduğumuz görüntü planlaması üzerinden, icra edilen faaliyetleri Komutanlarımıza arz edecekti…Bunların kararı o anda verilmiş ve hemen uygulamaya geçilmişti…Bu arada, yine gemide bir yanda, helikopter platformunda, dronun fırlatma hazırlıklarına, SHM’de ve dikey lançerde atış hazırlıklarına, helikopter hangarında atışın kayıtlarının alınma hazırlıklarına devam ediliyordu O an, zaman bizim için adeta durma noktasına geldi. İşte lançer kapağı açılmıştı, mermi çıkmıştı ve arkasında yoğun alev, sonrasında duman…Yaklaşık 3 saniyede hepsi oluverip bitti… ESSM’imiz havadaydı ve hedefi drona hızla ilerliyordu. Yaklaşık 5 saniye sonra, Silah Subayımız bu kez vuruş anına geri sayıyordu...Ve mermimiz hedefle buluştu… Tam isabetti…Vuruşma anı ekranlardaydı…SHM’de bir alkış tufanı koptu…Daha da fazlasını yapmak, haykırmak istiyorduk sevincimizi…Ama, sıktık yumruklarımızı, sevincimizi, mutluluğumuzu akıttık içimize...Atışı izleyen Komutanlarımızın Savaş Harekât Merkezinden ayrılmasını müteakip, geleneksel atış tatlımızı gemi personelimiz yanında SHM’de incelemelerde bulunan Kara Kuvvetleri Komutanımız ve Araştırma Merkezi Komutanlığı personelimiz ile birlikte yedik. Bu son anlarda, söz konusu faaliyetler icra edilirken, aynı zamanda atışımızın ve gün boyu icra edilen faaliyetlerin başarı ile, zafer ile taçlandırılmasının mutluluğunun dışa vurumlarını da görmüyor değildik…Kuvvet Komutanımızın Komutanımıza, 2’nci Komutanımıza ve Gemi Kıdemli Astsubayımıza tebriklerini iletmeleri, onlara tek tek sarılmaları ve yanaklarından öpmeleri İlk olarak, Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanlarımızın SHM’ye intikalleriyle birlikte, Komutanımız tarafından SHM organizasyonu ve ESSM atışına yönelik takdim arz edildi. Müteakiben, dron 17:00’da, planlandığı şekilde fırlatıldı ve öngör- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 52 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Öncesi ve Sonrasıyla TCG Salihreis’in Geliştirilmiş Sea Sparrow (ESSM) Güdümlü Mermisi Atışı salimen limana getirmiş, Komutanlarımızın, büyüklerimizin takdirlerine mazhar olmuştuk…Biliyorduk, ne ilktik, ne de son olacaktık bunları yapan... hafızalarımızda uzun yıllar sıcaklığını ve samimiyetini koruyacaktı. Kuvvet Komutanımızın memnuniyeti; Komutanımıza söylediği “ Herşey çok güzel oldu. Savaş Harekat Merkezindeki organizasyon, atışın takdimi, izlettirilmesi ve icrası dört dörtlüktü. Mükemmel oldu.” sözleri ile vücut buluyordu. Özellikle, Sayın Genelkurmay Başkanımızın Barbaros’un torunlarıyla beraber olmaktan duyduğu memnuniyeti vurguladığı basın açıklamasında; “Bugün izlediğimiz atışlarda gösterilen başarıdan dolayı gurur duydum. Bu başarı sahip olduğumuz teknolojinin yanı sıra, personelimizin ulaşmış olduğu eğitim seviyesinin de bir sonucudur.” ifadesi bizler için yaşadığımız onur ve gururun zirvesini teşkil etti. Genelkurmay Başkanımız ve Kuvvet Komutanımızın bu sözleri ve tüm komutan ve konuklarımızdaki memnuniyet ifadeleri bizlere verilen en büyük ve en anlamlı hediye olmuştu. Gün batımı yaklaşıyordu. Her birimizde günün tatlı yorgunluğunun izleri vardı. Bu arada gemimize yönelik takdir hisleri de yavaş yavaş ifadelere dökülmeye başlamıştı… Tüm bunları icra ederken, yaşarken, hissederken sadece aşkla, şevkle, azimle, kararlılıkla, fedakarane bir şekilde bize tevdi edilene sahip çıkmıştık…Tıpkı bizden büyüklerimizin, bizlerin yerindeyken yaptıkları gibi…Tıpkı şu anda bizimle aynı safta olup, farklı mevzilerde mücadelesine devam eden silah arkadaşlarımız, kardeşlerimiz gibi…Tıpkı, eminiz, bizden sonraki küçüklerimizin yapacağı gibi… Sadece o anda bizde olan nöbetin hakkını layıkıyla eda etmiş olmanın hazzını yaşıyorduk… Önümüzdeki dönemde benzerlerini daha üst seviyelerde başarmaktır amacımız, hedefimiz… SALİHREİS her göreve, her yerde, her an hazırdı…Hazırdır…Ve de öyle kalacaktır…Arz ederiz. Saatler 22:00’ı gösteriyordu Antalya Limanına aborda olmuştuk Donanma Komutanımız ve refakatindekiler ile 1’inci Muhrip Filotillası Komodorumuz haricinde herkes bir saatlik süre içerisinde gemiden ayrılmıştı. Saat 03:00’de avara edip, tatbikatın son safhası ve Gölcük’e intikal maksadıyla harekete geçecektik. Hep beraber asılmıştık halata ve çekmiştik… Başarmıştık… Daha ne isteyebilirdik ki? milletin bizlere emaneti SALİHREİS’i DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 53 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... BAHRİYELİ REŞAT ŞEVKİ’Yİ ANIYORUZ... Yazar •• Araştırmacı Yazar Sedat ONAR, Yayına Hazırlayan ••Y. Müh.Alb.Uğurcan ŞAMLI, Dz.Bnb.Serhan ARAS M akalemizin hikayesi, Uğurcan Albay’ın Kuşadası’na yapılan aile ziyareti neticesinde Kuşadası Yerel Tarih Dergisi’ni okuması ve bir bahriyeli hassasiyetiyle göreve dönüşünde dergiyi bize getirmesiyle başladı. Derginin kapağına baktım siyah beyaz bir tören fotoğrafı... Bahriyeli Reşat Şevki’yi bizlere yeniden kavuşturan Kuşadası Yerel Tarih Dergisi’ne, denize ve deniz tarihine göstermiş oldukları alakadan dolayı teşekkür ediyor ve Sn. Sedat ONAR’ın kalemiyle Bahriyeli Reşat Şevki’yi anıyoruz... Bahriyeli Reşat Şevki’yi biliyor muyuz? Sorduk birbirimize... Peki siz biliyor musunuz? DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Dergiyi ilgiyle okuduktan sonra Yayın Kurulunu aradım. Kapaktaki fotoğrafın sahibi Sn. Ali CAN Bey ve mütakiben makalenin sahibi Sn. Sedat ONUR Bey ile görüştüm. Görüşme neticesinde makaleyi dergimizde bizlerle paylaşmaktan mutluluk duyacaklarını dile getirdiler. 54 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... K bahriyeli üniforması içindeki hali gibi. Herhalde böyle olmalıydı diye düşündüm. uşadası Adalızade Mezarlığının önündeki yoldan hepimiz belki yüzlerce kez gelip geçmişizdir. Adalızade Mezarlığına çok sık giden benim gibi bir insan bile bu mezarın farkına beş ay öncesine kadar varamamıştı. Ta ki, Alkan Bozdoğan Bey ile bir sohbet sırasında bana bu mezardan bahsedinceye kadar. Alkan ağabey, bana “Adalızade Mezarlığında 1929 yılında gömülmüş bir bahriyelinin mezarının bulunduğunu, mutlaka görmem ve öyküsünü araştırmam gerektiğini” söyledi. Bulduğum ipuçlarını bir araya getirdim. Öyküyü içimden geldiği gibi ana unsurlarına zarar vermeden biraz dramatize ettim. İşte size Adalızade Mezarlığındaki dikilitaşın altında yatan “Genç bahriye talebesi Reşat Şevki’nin” öyküsü… Yıl 1929, aylardan Temmuz. Aynı gün ilk iş gidip mezarı buldum. Yer, Gölcük… Adalızade mezarlığında buna benzer dikilitaş şeklinde başka bir mezar taşı yok. Bu tek örnek. Genç bahriye talebesi, yani 1929 yılının Deniz Harp Okulu öğrencisi Reşat Şevki kimdi? Hangi hastalıktan veya olaydan ölmüştü? Buraya neden gömülmüştü? Gölcük donanma limanında demirli Turgut Reis Zırhlısı açık deniz eğitimlerinden önce bahriye talebelerinin üç ay boyunca gemi eğitimi aldıkları sabit bir okul gemisi görevi görüyordu. Gemi iyice köhnemiş ve sürati çok düşük olduğu için limana bağlı olarak son üç yıldır bahriye talebelerinin Hamidiye Zırhlı Firkateyni ile denize açılmadan önce kısa eğitim aldıkları bir okul gibiydi. Genç bahriye subay adayları Turgut Reis Zırhlısında seyrüsefer tekniklerini öğreniyor, açık denize açılmadan önce gemi havasını teneffüs ediyorlardı. Gemi aynı zamanda geçmişi ile ün yapmış bir gemiydi. Gemiye bahriyeli öğrenciler tarafından adeta canlı bir varlığa duyulan saygı gibi saygı duyuluyordu. Zira 1901’de Çin’de meydana gelen Boxer Ayaklanması sırasında Alman Deniz Kuvvetleri emrinde iken kullanılmış ve ayaklanmanın bastırılmasında önemli bir rol oynamıştı. Bundan daha da ilginci 1’inci Dünya Savaşı’ndan yenik çıkan Osmanlı Devletinden savaş tazminatı olarak Turgut Reis Zırhlısı alınarak Japonya’ya verilmiş, ancak Japon İmparatoru tarafından 1924’te Türkiye Cumhuriyetine iade edilmişti. İşte böyle ilginç bir öyküsü vardı. İsmi haşmetli ve fonojenikti. Adeta şiir gibi “Genç bahriye talebesi Reşat Şevki”. Gözümün önüne beyaz üniforması içinde sırım gibi bir delikanlı hayali belirdi. Adeta Ediz Hun’un Hülya Koçyiğit ile birlikte oynadığı ‘Hıçkırık’ filminde Ediz Hun’un Turgut Reis Zırhlısında sadece ders yapılmıyordu. Nöbet çizelgelerine bağlı olarak kimi bahriyeli subay adayı elinde paspas güverteyi temizliyor, kimisi boya fırçası ile paslanmış yerleri boyuyordu. Dikili taşın ön cephesinde yukarıdan aşağı doğru: “Burada bütün Donanma ve Kuşada halkının ağlayarak gömdüğü genç bahriye talebesi Reşat Şevki metfundur Allah rahmet eylesin. 18 Ağustos 1929” ibaresi yazılmış. Elimden geldiğince temizledim ama mezarın yalnızlığına ve kimsesizliğine çare bulamadım. Yalnızlığının dostu, kimsesizliğinin kimsesi olmak için hemen araştırmaya başladım. Bir çok yerle yazıştım, kitaplar karıştırdım, bu konuda uzmanlığı olan insanlara başvurdum. 50’li yıllarda Bahriyelilerin Kuşadası Liman ziyaretleri esnasında Reşat Şevki’nin kabrine çelenk koyma töreni DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 55 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... Reşat Şevki, Temmuz ayının o yakıcı sıcağında elinde paspası ile baş kısmındaki zincirliğin önünü paspaslıyordu. Beyaz fanilası terden sırılsıklam olmuş, şapkasını geriye doğru atmış, günler görmüş geçirmiş bu yaşlı geminin mazisini ve üç gün sonra Hamidiye Firkateyni ile çıkılacakları açık denizi düşünerek paspası gelişi güzel kullanıyordu. hayal ettiği efsanevi Hamdiye’ye ilk adımını atınca kendini rüyada hissetti. Gerçekten de bir efsaneyle iç içeydi. Bahriyeliler arasında Hamidiye ve bu geminin bir zamanlar komutanı olan Rauf Orbay’ın çok farklı bir yeri vardı. Hamidiye çökmekte olan bir İmparatorluğun denizcilik tarihinde bir zafer güneşi gibi parlamış, elde ettiği başarılarla bahriyeliler arasında müstesna bir yer edinmişti. Reşat Şevki Güverte subay adayıydı. İllaki denizin engin maviliğini gözlerinde görerek yaşayacaktı. Denizi adeta yararak köpükler savuran demirden ejderhaların birinin gözü, kulağı, beyni olacaktı. 1905 yılında İngiltere’den satın alınarak Osmanlı Donanmasına katılan Hamidiye’nin ilk adı Abdülhamid Kruvazörü olarak kabul edilmişti. İlk defa 1908 yılında Sisam’da başlayan ayaklanmayı bastırmak için Haliç’ten çıkarıldı. Sisam’ın Vathy limanını ile çevresindeki akaryakıt ve cephane depolarını top atışıyla yerle bir etti. Ayaklanma bu surette bastırıldı. Denizi olmayan bir kentten gelmişti: Ankaralıydı. Aslında kökten Ankaralı da değildi. Babası Şevki Efendi’nin Cumhuriyetin ilanı ile birlikte bir gelecek aramak için Ankara’ya gelmesinden sonra artık Ankara’lı olmuştu. Hamidiye, 31 Mart 1909 tarihinde II’nci Meşrutiyete karşı başlatılan ayaklanmayı bastırılmasında görev aldıktan sonra Abdülhamit olan adı Hamidiye olarak değiştirildi. Zamanının güçlü ve hızlı savaş gemileri arasında yer alıyordu. İmparatorluğun denizlerdeki gurur abidesiydi. 1913 yılında Rauf Orbay ile birlikte Akdeniz’e açıldı. Kullandığı teknikler ve taktik hilelerle denizcilik tarihinde köklü bir yer edindi. Akdeniz’de yedi ay boyunca devam eden cesurane hareketleri halk arasında kulaktan kulağa anlatılarak gemi efsanevi bir kimliğe kavuştu. Bu yüzden Yavuz Zırhlısından sonra donanmadaki en farklı gemiydi. Sırf bu ünden dolayı bahriyeli öğrencilerin açık deniz eğitimlerinde okul gemisi olarak Hamidiye’nin kullanılması emredildi. O yıllarda güverte sınıfı zabit adayları Hamidiye ile, makine sınıfı zabit adayları ise Mecidiye Kruvazörü ile deniz eğitimlerine çıkıyorlardı. Şevki Efendi 1924 yılında eşi Nermin, büyük oğlu Reşat, küçük oğlu Burhanettin ve kızı Sabiha ile birlikte Manisa’dan Ankara’nın yolunu tutmuştu. Oğlu Reşat Manisa’da iken Rüştiye’yi bitirmiş ve İdadiye başlamıştı. Ankara’ya geldikleri yıl İdadiyi bitirip 1926’te şimdiki adıyla Deniz Harp Okulu olan Heybeliada Bahriye Mektebine yazıldı. Deniz subayı olmaya karar vermişti. Şevki Efendi için Reşat’ın Bahriye Mektebine gitmesi büyük bir mutluluktu. Hem kısıtlı kazancı ile Reşat’ı okutma külfetine girmeyecek, hem de oğlu Reşat daha bir yaşında iken ölen babası Hilmi Efendi’nin “Bak, Şevki bu güzel yavrucağı mutlaka zabit yap” vasiyetini yerine getirmiş olacaktı. O yıl ki deniz eğitimi programında Marmara Denizi’nden Akdeniz’e kadar uzanan sahil şeridinde yer alan liman kentlerinin ziyaret edilmesi de vardı. Reşat’ın bahriye okulu iyi gidiyordu. Derslerinde çok başarılıydı. Zekâsı ve ağırbaşlılığından dolayı öğretmenleri tarafından sitayişle “Sen ilerde Bahriye Nazırı bile olursun” denilerek gururu okşanıyordu. Aynı gün Gölcük’ten demir alındı. Gemideki her şey olağan seyrinde devam ediyordu. Öğrenciler neşe ve heyecan içinde günlerini okulda öğrendikleri nazari bilgilerin tatbikini yaparak geçiriyorlardı. 1928 yılında Bahriye Mektebi’nin tadilata girmesinden dolayı 3ncü sınıfa geçen Bahriyeli talebeleri o sıralar Gölcük’te limana bağlı okul gemisi olarak kullanılan Turgut Reis Zırhlısına gönderilmişti. Öğrenimlerine burada devam edeceklerdi. Reşat’ta diğer bahriyeliler gibi Gölcük’e geldi. İlk durak Gemlik oldu. Ardından Çanakkale ve daha güneyindeki kentlere uğrandı. Hamidiye her limanda birer ikişer gün kalarak Bahriyeli öğrencilerine uygulamalı derslerin yanında Türkiye’yi tanıtma görevini de yürütüyordu. 1928-1929 yılının Haziran’ında Bahriye Mektebi’nin son sınıfına geçti. Sınıfı belli olmuştu. Güverteci olacaktı. Aslında I’nci Dünya Savaşı ile birlikte Almanların teşvikiyle Türk Deniz Kuvvetleri denizaltılarla ilgilenmeye başlamış, denizaltıcılık sınıfı emekleme aşamasındaydı. Bu yüzden Bahriye Mektebi öğrencileri arasında şimdi “Denizaltıcılık” olarak bildiğimiz eski adıyla “Teltelbahir” sınıfına olan ilgi artmıştı. Yeni alınan I’nci ve II’nci İnönü Teltelbahirlerinde (Denizaltı) görev almak öğrenciler arasında bir saygınlık meselesiydi. Bir taraftan liman ziyaretleri yapılırken diğer yandan da gemide her öğrenciye verilen görevler aksaksız yürütülüyordu. Reşat Şevki boş vakitlerinde her daim baş güvertesinde zincirlik bölgesinde oturarak engin mavilikler ve martılarla gelecek hayalleri kuruyordu. Çoğu zaman baş zincirlikde oturur, sırtını kaportaya dayar ve böylece köprüüstü tarafından görünmezdi. Hamidiye Kruvazörü seyir esnasındayken bile Reşat Şevki buraya oturur saatlerce serin rüzgârı göğsünde hissederdi. Hatta arkadaşları arasında “Reşat sen güverte zabiti değil, çıpa zabiti olsaydın işe yarardı. Senin kadar çıpadan anlayan bahriyeli yoktur” tarzı takılmalar da oluyordu. Buna rağmen Reşat gemide yalnız kalabileceği tek yerin zincirlik olduğunu düşünerek, boş vakitlerinin tamamını burada geçiriyordu. Reşat’ın ilgisi de o yöndeydi. Ama acelesi yoktu. Kardeşi Burhanettin’in tahsiline devam etmesini, kendisi gibi bahriyeli zabiti olması en büyük hayaliydi. Ağustos ayı, açık deniz görevi, Gölcük Limanı… Bahriyeli talebeleri Turgut Reis Zırhlısının karşısındaki rıhtıma demirlemiş Hamidiye Kruvazörü’nün borda iskelesinden birerli sırada Hamidiye’ye girmeye başlamışlardı. Reşat’ta yıllardır DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 56 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... İzmir Limanı’nda kaldıkları üç gün boyunca Reşat gemideki her akşamını zincirliğin üzerinde geçirmiş, kentin umut vaat eden ışıkları, gençliğine göz kırpan haşmetli yıldızları altında türlü türlü hayaller kurmuştu. zincirinin sarktığı demir locasına doğru ayaklarını uzatarak zincirin denize indirilmesini seyretmek istedi. Diğer bahriyeli talebeleri üst güvertede toplanmış hava tam olarak kararmadan Kuşadası’nı görmek istiyorlardı. Ertesi gün ışırken Bahriye Okulu Komutanı Yarbay Emin Mehmet Bey, güvertede talebeleri topladı. Güverte subay adaylarından denizaltıcılığa geçmek isteyenlerin seçmek için toplandıklarını, söyledi. Ancak denizaltıcı olmak için gönüllü olmanın yeterli olmadığı, bunun için açık deniz eğitimlerinden yüksek notlar almak gerektiğini bahsetti. Ardından sınıf amirleri aday olmak isteyenlerin isimlerini yazdı. Reşat Şevki’de denizaltıcı olarak ismi yazılanlar arasındaydı. Reşat, Türkiye’de yeni kurulan denizaltıcılık sınıfında parlak bir isim olmak istiyordu. Gemi Komutanı ile Bahriye Mektebi Komutanı Yarbay Emin Mehmet Bey köprüüstünde Hamidiye’nin son manevralarını yaparak alarga durumuna geçmeden önce zincir salmasını bekliyorlardı. Gemi Komutanı “Demir funda” komutu verdi. Makine dairesine zinciri salması için “Demir funda” diye komut tekrarlandı. Reşat ayaklarını demir locasından yukarı çıkardı, demir atılırken bir şey olsun istemiyordu. Oysa dev çıpayı tutan kalın zincirin bir kısmı kaportanın çıkış kısmında denizcilik tabiriyle çapariz olmuş yani dolanmıştı. Makine dairesinden gelen komutla güçlü makineler zinciri salmak için harekete geçti. Ancak ilk başta çapariz olan zincir aşağıya salınmadı. O gün günlerden Cumartesi’ydi. Hamidiye Okul Gemisi Pazar sabahı erkenden İzmir limanından demir alacak ve Kuşadası’na seyre başlayacaktı. Okul Komutanı Yarbay Emin Mehmet Bey talebelere çarşı izni verdi. İzmir kordon 1929 yılının sıcak bir Ağustos günü beyaz üniformaları içindeki bahriyelilerle şenlendi. Reşat zinciri suya salacak sesi duymuş ancak zincirin salınmadığını görmüştü. Zincir yuvasına doğru başını eğip bakmak istedi. Aynı anda; zincir üzerine binen zincirin arka kısmındaki ağırlık, çapariz olmuş kısmın büyük bir gürültüyle çözülmesini sağladı. Salınan zincir, yuvaya bakmakta olan Reşat Şevki’ye doğru savruldu. O sırada başüstünde bulunan bahriyeli avazı çıktığı kadar bağırdı. Pazar günü Ağustos ayının 17’sine denk geliyordu. Hamidiye Kruvazörü Sakız Boğazından kömür kazanlarından salınan simsiyah dumanları savura savura Kuşadası’na doğru inmeye başlamıştı. Vakit öğleden sonra akşamüstüne yaklaştığı saatleri gösteriyordu. Reşat talimi tamamladıktan sonra koğuşuna değil, yine baş güvertesine geçmiş, zincirlik üzerinde köprüden görünmeyecek şekilde kaportaya yaslanmıştı. Oysa aynı esnada Kuşadası kıyılarında Hamidiye’ye bakanlar gemide olanlardan haberdar değildi... Reşat Şevki’in saz gibi bedeni sıkıştığı zincir yuvasından ancak sıkıştıktan bir saat sonra çıkarılabildi. Belden aşağısı yok gibiydi. Yarbay Emin Mehmet Bey Reşat Şevki’nin, naaşının merasim için hazırlanması talimatını verdiğinde ağlamaktan göz pınarları kurumuştu. Gemiye derin bir sessizlik çökmüştü. Herkesin başı öne eğik, bir şey yapamamanın verdiği çaresizlik içinde, tevekkülle teslim olmuşlardı. Büyük olasılıkla akşam saatlerinde Kuşadası açıklarına gelecek ve açıkta demir atacaklardı. Herhalde ertesi gün kıyıya iskampavya denen filikalarla çıkacaklardı. Hamidiye hava kararmak üzereyken Kuşadası önlerine geldi. Reşat, bir ara zincirliğin kaportasından aşağıya indi. Çıpanın Bahriyeli Reşat Şevki’nin cenaze töreni-18 Ağustos 1929 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 57 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyeli Reşat Şevki’yi Anıyoruz... Gemide naaşı koruyacak bir bölüm bulunmadığı için naaşın zarar görmemesi gerekiyordu. O gece bir filikayla Kuşadası Belediye Başkanına Adalızade Mezarlığında bir bahriyeli için mezar hazırlanması talebi iletildi. Ertesi gün toprağa verileceğinden cenaze merasimi için hazırlıklara başlandı. Mezar taşında her ne kadar 18 Ağustos 1929 yazıyorsa da Reşat Şevki bir gün önce ruhunu teslim etmişti. O zamanlar Kuşadası’ndaki askeri ve mülki erkan tarafından bir nevi orduevi olarak kullanılan mahfel şimdi otopark olarak kullanılan eski Doğan Sinemasının bulunduğu mevkideydi. Kuşadalılar akın akın mahfel’in önünde toplanmaya başladılar mahfel’in önünde denize paralel olarak üzeri bayrakla örtülü bir masa konulmuştu. Tabut, Türk Bayrağı ile örtülerek tören için Hamidiye’nin güvertesine getirildi. Reşat Şevki’nin tabutu bahriyeliler tarafından omuzlara alındı. En önde tüfeklerinin namlularını yere gelecek şekilde asmış ihtiram mangası beşerli iki sıra halinde yürüyüş kolunun başına geçti. Ardından bahriyeli bandosu ve iki sıra Hamidiye personelinin arasında bahriye öğrencileri ve Reşat Şevki’nin aziz naaşını taşıyan tören mangası bulunuyordu. Kuşadası ahalisi ise bu kafilenin arkasındaydı. Hamidiye Zırhlısında eğitim gören Bahriyeli öğrenciler ile gemi mürettebatı silah arkadaşları Reşat Şevki’ye karşı son görevlerini yaparken ihtiram mangası havaya üç el saygı atışı yaptı. Kuşadası sahillerinden gemiden gelen silah seslerinin yanında bir borunun ti çalışı da duyuluyordu. Törenden sonra Reşat Şevki’nin tabutu tören mangası tarafından gemiye yanaşmış iskampavyaya1 alındı. Bahriyeli bandosu ve öğrencileri ise diğer iskampavyalara bindiler. O zamana kadar bando ile cenaze töreni görmemiş olan Kuşadalılar için Chopin’in Cenaze Marşı da ilk defa duydukları hüzünlü bir melodiydi. Duyan duymayana, bilen bilmeyene aktarmış bütün Kuşadası mahfelin önünde toplanmıştı. Hamidiye’deki inzibat subayı ile Jandarmalar, bahriyelilerin ve resmi erkânın bulunacağı yerin etrafını boşaltarak bahriyelilerin gelmesini bekliyorlardı. Kaleiçi Camii’nde kılınan öğle namazını müteakip Reşat Şevki bahriyeli arkadaşlarının omuzlarında son yolculuğuna uğurlandı. Hamidiye’den gelen iskampavyalar sahile yolcularını bıraktıklarında sadece Reşat Şevki adındaki bir bahriyeliyi geri götüremeyeceklerini bildiklerinden midir, nedir?, sessizce tahta iskeleye yanaştılar. Sahile ilk önce bahriyeli öğrenciler, gemi personeli ve bando indi. Reşat Şevki’yi taşıyan tekne herkes kıyıda tören düzeni aldıktan sonra kıyıya yanaştı. Cenevizlilerin Kuşadası’nı kurdukları ilk dönemlerde yakın bölgedeki Türk ailelerin gürbüz delikanlıları Ceneviz gemilerinde denizci olarak görev yapmışlardır. Kuşadalıların denize olan aşinalığından dolayı daha sonraki Selçuklu ve Osmanlı dönemlerinde de Kuşadalı gençler devletin gemilerdeki “levend” kaynağının önemli bir bölümünü oluşturmuşlardır. Bu yüzden Kuşadalılar için bahriyeli demek herkesin anladığından farklı anlamlar içeriyordu. Bahriyeli demek sadece beyaz kıyafetler içinde bir deniz askeri değildi, bahriyeli demek bir Kuşadalı’nın kendinden bir parçası demekti. Bu yüzden Reşat Şevki’nin ölümü yüzyıllardır donanmaya bahriyeli veren Kuşadalıların içini yakmıştır. Mahfel önünde bekleşen Kuşadalılar birbirlerinin kulağına bahriyelinin nasıl vefat ettiğini soruyor, kalabalık içinden binbir söylenti yayılıyor, kimse neye inanacağını bilemiyordu. Kimisi bahriyelinin denize düşerek boğulduğunu, kimisi tifodan vefat ettiğini, kimisi de intihar ettiğini dile getiriyordu. Reşat Şevki şu an Adalızade Mezarlığındaki mezarında sessizce uyumaktadır. Gerçek; nihayet tören alanında Bahriyeli Mektebi Komutanı Yarbay Mehmet Emin Bey’in konuşması ile anlaşıldı. Törene katılanların gözlerinden yaşlar boşaldı. Mutlu ve huzurlu uyu bahriyeli Reşat Şevki... Dipnot: 1- Harp gemilerinde personel taşımakta kullanılan motorlu büyük filika Not: Reşat Şevki’nin Kuşadası’ndaki cenaze töreni fotoğrafı Kuşadası Yerel Tarih dergisi yayın kurulu üyesi Sn. Ali CAN’ın özel arşivinde, kabir fotoğrafları Sn. Sedat ONAR özel arşivine aittir. Kaynak: Kuşadası Yerel Tarih Dergisi, Ocak 2013, Sayı: 48, www.kuyeta.org DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 58 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var BAHRİYENİN İÇİNDE BİR “AH” VAR “AHDE VEFA” EYLEDİK UNUTMAYACAĞIZ... ** ** Ahde vefa : Verilen sözün tutulmasıdır. Hazırlayan •• Dz.Bnb.Serhan ARAS Deniz Tarihimizde bahriyenin üzücü anılarının kaydedildiği sayfalar vardır. Yürek zincirleriyle sonsuzluk denizine demir atmış, düşününce gözyaşlarımızda fırtınalar koparanların hüzünlü hikayeleri, unutulmayanlar defterinde yerlerini almıştır. Dumlupınar Kazası geçen sayımızda bahse konu olmuştu. Bu sayımızın takvimine bakınca Temmuz, Ağustos, Eylül aylarının yürek burkan anılarını sizlere aktarmak istedik. Amacımız, şehitlerimizin unutulmaması ve nesiller boyu hatırlanmasıdır. Ruhları şad olsun... Gemilerin de kardeşliği vardır teğmenim, Gemilerin de kaderi vardır. Şimdi biz omuz omuzayız Birimiz Atılay, birimiz Dumlupınar, Biz siperde iki Mehmet gibiyiz... REFAH KAZASI 1 939 Yılının ilk aylarında II. Dünya Savaşı’nın başlamasından önce, İngiltere’ye muhtelif sayıda denizaltı ve muhrip sipariş edilmişti. Gemileri teslim almak üzere görevlendirildi. 19 sb., 63 astsb., 68 er, İngiltere’ye havacılık eğitimine gönderilen 1 hava subayı, 20 hava öğrencisi, 28 kişilik gemi personeli dahil 199 kişilik kafile 23 Haziran 1941 tarihinde, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 59 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ayhan HÜNALP, 1953, Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var Refah Şilebi ile saat 17.30’da Mersin’den İskenderiye’ye hareket etti. Gece yarısı Kıbrıs’ın Kuzeyinden bütün ışıklarını yakmış ve Türk bayrağının çevresi kuvvetli projektörlerle aydınlatılmış olarak yol alırken saat 22.30’da bilinmeyen bir torpido ile vurularak ağır hasara uğratıldı. Elektrik ve telsiz donanımı devre dışı kalan gemi, mevcut tahlisiye filikalarından yanlızca birini kullanabildi. Yaklaşık 4 saatlik bir hayatta kalma mücadelesinin ardından gemi gecenin karanlık sularına gömüldü. “Refah Kazası” olarak anılan bu hazin kazada 15 subay, 16 hava öğrencisi, 48 astsubay, 63 er ve 25 gemi personeli olmak üzere toplam 167 kişi şehit olmuştur. 23 Haziran 1972 tarihinde Mersin Atatürk Parkına “Refah Şehitleri Anıtı” inşa edilmiştir. Refah Şehitleri Anıtı Açılışı Anısına Yaptırılan Madalyon 23 Haziran 1972 Kaynak: Osman ÖNDEŞ, Refah Kazası, Mersin Deniz Ticaret Odası Yyn., 2014 Erdinç SANCAR, 21 yy. Stratejilerinde Türk Denizcilik Tarihi, I Q Kültür Sanat Yyn., 2006 Refah Şilebine Ait Filika Mersin Deniz Müzesinde Sergilenmektedir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 60 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var ATILAY KAZASI A tılay; 14 Ağustos 1937 günü Haliç Tersanesinde Valide Kızaklarının bulunduğu yerde törenle kızağa konmuştur. Kızağa konulmasından tam 21 ay sonra 19 Mayıs 1939’da İstanbul’da büyük bir törenle denize indirilmiştir. İsmi Ulu Önder Atatürk’ün talimatıyla “Atılay” olarak verilmiştir. 11 Temmuz 1942 günü Çanakkale’ye monte edilen manyetik kabloları kontrol etmek maksadıyla Atılay Denizaltısı tefrik edilmiştir. Aynı gün 19.30’da Moda’dan hareket eden Atılay Denizaltısı 14 Temmuz 1942 günü 07.30’da Çanakkale’ye demirlenmiş ve Çanakkale Deniz Komutanı ziyaret edilerek tecrübenin esas hatları belirlenmiştir. Görüşme hitamında saat 14.30’da Marto Koyu açıklarına dalış yapılmıştır. Görevini icra etmek üzere boğazdan çıkan Atılay’ı emniyet botu olarak Kartar Römorkörü satıhtan takibe çalışmış ancak sertleşen hava nedeniyle takip sürdürülememiştir. Atılay Denizaltısı Komutanı Güverte Binbaşı Sadi Gürcan, Subay, Astsubay ve Erleri gemi üzerinde toplu halde. Kazadan yaklaşık 50 yıl sonra yapılan sualtı araştırmalarında ve gemiye dalışlarda geminin sancak bordasında bir yara olduğu görülmüştür. Bu da ilk değerlendirmenin doğru olduğu sonucunu göstermektedir. Denizaltının dönmesi gereken saatte dönmemesi endişeleri artırırken, gümrük noktaları ve Kartal Römorkörü arama çalışmalarına başlanmış ve aynı gün 20.30’da “Atılay’ın” “Battı Şamandırası” görülmüştür. Bu elim kazada 6 Sb., 17 Astsb., 16 Er olmak üzere 39 denizcimiz şehit olmuştur. Arama faaliyetleri esnasında iki kez meydana gelen mayın patlaması, Atılay’ın akıntının etkisi ile antenli mayınlarla kirletildiği tespit edilen sahaya düştüğü, mayına çarparak battığı fikrine yol açmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Kaynakça : (Sessiz ve Derinden)s.80 61 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var ERTUĞRUL KAZASI E civarında tayfun dönemidir. Gemi avara ettikten iki gün sonra tayfuna yakalanır Oshima Adası’ndaki Kashinozaki deniz fenerinin açıklarında 18 Eylül 1890 tarihinde sabaha karşı kayalıklara çarparak parçalanmıştır. rtuğrul Fırkateyni 19 Ekim 1863 tarihinde denize indirilmiştir.1 Ertuğrul Fırkateyni Japonya’ya okul gemisi olarak görevlendirilmiş ve 14 Temmuz 1889’da limandan avara etmiştir.2 Deniz Müzesi Komutanlığı arşiv kayıtlarına göre Ertuğrul Kazasında şehit olan personel sayısı arşiv kayıtlarına göre 580 ile 600 arasındadır.4 Gemi liman ziyaretleri süresince Aden, Bombay, Kolombo, Singapur limanlarını ziyaret eder ve bölge halkının yoğun ilgisi ve sevgisiyle karşılaşır. Haziran 1890’da gemi Yokohama / Japonya’ya avdet etmiştir.3 “ Ertuğrul’un Sonsuzluğa Uğurlanışı”nın 125. yılı olarak 2015 yılında anma faliyetlerinin icrası planlanmıştır. Liman görevlerini tamamlamalarını mütakip gemi Japonya’dan 15 Eylül 1890’da hareket etmiştir. Ancak Eylül, Japonya ve Kaynak: 1- DMA, MKT. 58 / 2-7 2- Kaori Komatsu, Ertuğrul Kazası: Bir Dostluğun Doğuşu, Ankara, 1992, s.6. 3- Dr. Nejat Tarakçı, “Sömürgecilikten 21 YY’a Deniz Gücü Mücadelesi”, Deniz Basımevi Müdürlüğü, Mayıs 2005, s. 264 4- Uluslararası Ertuğrul Fırkateyni Sempozyumu, 2010, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 62 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Bahriyenin İçinde Bir “Ah” Var DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 63 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler ULU ÖNDER ATATÜRK’ÜN ZİYARET ETTİĞİ ASKERİ VE SİVİL GEMİLERDE ZİYARETLERİ ANISINA KALEME ALDIĞI YAZILAR Hazırlayan •• Deniz Müzesi Komutanlığı HAMİDİYE KRUVAZÖRÜ HATIRA DEFTERİ Hamidiye Kruvazörü’nde 20 Eylül 1340 (1924) Cumartesi Bunun ilk azimet noktası sefain-i harbiye tedarikinden evvel onları muvaffakiyetle sevk ve idareye muktedir kumandanlara, zabitlere mütehassıslara malikiyettir. Hamidiye’de ve Peyk-i Şevket’te tanıdığım arkadaşlar gayeye yürüyebileceğimizin canlı ve kıymetli delilleridir. Bugün için bu güzide heyet büyük alaka ile muhafaza olunacaktır. Mevcut büyük, küçük gemilerimizden yalnız kabil-i istifade olanlar tefrik ve ihya edilebilen donanmamız heyet-i umumiyesinde faal ve nafi anasırlardan mütevazi bir bahri cüz-ü tam vücuda getirmek imkanına kani oldum. Bunun için Hükümet-i Cumhuriyenin tedbir ve teşebbüsleriyle şahsen alakadar olacağım. Esaslı ve kıymetli bir nokta-i azimeti bulunduktan sonra ondan muazzam gayeye yürümek ve ona vasıl olmak için müyesser olacaktır. Hamidiye Kruvazörü maziden yadigar kalan donanma aksamı içinde Türk Cumhuriyeti’nin denizlerde faliyete geçen ilk gemisi oldu.Beş seneden beri mütehasırı olduğum deniz hayatını bana yaşatan bu sefine oldu. Türk donanması kumanda ve zabitan heyetini bu gemide ve botla refakat eden Peyk-i Şevket Torpido Kruvazöründe tanıdım. Temas ettiğim ruhu genç, mefkuresi genç bu istikbal kumandan ve zabitleri bende bahriyemiz için kuvvetli ümitler hasıl etti. Bu kıymetler şedid, arzulu heyet-i yadigar-ı mazi olan bu gemi içinde bırakmakla iktifa olunamaz. Onları müsteid ve müstehak oldukları kadar inkişafa mazhar edebilmek için bu günün icabatına kavuşturmak lazımdır. Hudutlarının mühim ve büyük aksamı deniz olan Tük Devletinin donanması da mühim ve büyük olmak gerektir. O zaman Türk Cumhuriyeti daha müsterih ve emin olacaktır. Mükemmel ve kadir bir Türk donanmasına malik olmak gayedir. Gazi Mustafa Kemal 20 Eylül 1924 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 2437 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 64 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler MARMARA VAPURU Marmara Vapuru’nda memnuniyetle geçirdiğimiz birkaç dakikanın hatırasına. Gazi Mustafa Kemal 20 Eylül 1924 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6722 REŞİT PAŞA VAPURU Reşit Vapuru’nda geçirdiğimiz saatler kıymetli hatıram meyanında bulunacaktır. Gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet seyri sefain idaremizin muktedir ellerde bulunduğuna şüphe bırakmamaktadır. Bu yazılarım teşekkürdür. Gazi Mustafa Kemal 22 Eylül 1925 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6721 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 65 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler GÜLCEMAL VAPURU Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi Gülcemal Vapuru Gülcemal Vapuru’nda gördüğümüz intizam ve mükemmeliyet şayan-ı takdirdir. Müdür-ü Umumisi beyefendim, geminin süvarisine ve bütün mürettebatına teşekkür ederim. Gazi Mustafa Kemal 05 Haziran1926 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6720 ANKARA VAPURU Ankara Vapuru ile yaptığım tenezzühlerden çok memnun kaldım. Bu yalnız bir tenezzüh değildir. Bize aynı zamanda vazife ifa ettiren bir seyahattir. Gazi Mustafa Kemal 15 Temmuz 1927 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6725 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 66 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler İZMİR VAPURU Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi Müdüriyet-i Umumiyesi Celilesi İzmir Vapuru’yla Bahri Siyah seyahatimde vapurun mükemmeliyeti ve kumanda heyeti ile efradının vazife hususunda gösterdikleri liyakattan dolayı kumanda heyeti ve Seyrü Sefain Müdüriyetine arz-ı teşekkür tahsin eylerim. Gazi Mustafa Kemal 19 Mayıs 1928 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6723 İZMİR VAPURU T.S.S.İ İzmir Vapuru Seyr-i Sefain İdaresinin intizam ve mükemmeliyetini her fırsatta, her yerde gördüm. Bu defa bana İstanbul’dan Samsun’a kadar pek güzel ve rahat bir seyahat temin eden İzmir Vapuru da bunun takdire şayan bir numunesidir. Gazi Mustafa Kemal 16 Eylül 1928 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6724 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 67 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler EGE VAPURU Türkiye Seyr-i Sefain İdaresi Ege Vapuru Mersin 12.11.1931 1930 Senesi nihayetlerinde Marmara ve Ege Denizi ve Akdeniz sahilleri tetkik seyahatlerini Ege Vapuru’yla yaptım. Vapurun seyrüseferde ve her türlü hizmetlerde gösterdiği kabiliyetten dolayı Seyrüsefain Umum Müdürü Sadullah Bey’i tebrik ve vapurun süvarisi zabitan ve bütün efradını takdir ederim. Gazi Mustafa Kemal 12 Şubat 1931 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 6719 ADATEPE MUHRİBİ Adatepe ile yaptığım kısa yolculuğun değerli hatırasını unutmayacağım. Yakından tanımak fırsatına malik olduğum seçme deniz kumandanlarımız, gemi zabitlerimiz ve denizcilerimizle iftihar ettim. Gazi Mustafa Kemal 27 Temmuz 1933 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 2290 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 68 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Ulu Önder Atatürk’ün Ziyaret Ettiği Askeri ve Sivil Gemiler ZAFER MUHRİBİ 17/11/1935, saat 17.00’da Çeşme önlerinde, 18, saat 7’ye kadar Ege Adaları alanında ve saat 10:30’dan sonra Antalya yolu ile dönüşte Zafer içinde geçirdiğimiz saatlerin hatırası unutulmayacaktır. Çoğu, geceye rastlayan bu yolculuğumuzda Zafer’in bütün Erat, Subay ve Komutanlarının ve Filotilla Komodoru Sait Halman’ın gösterdikleri dikkat ve vazife severliği çok takdir ettim. Bu değerli arkadaşlara olan teşekkürlerimi buraya kıvançla yazıyorum. Zafer’e refakat eden Adatepe’de de aynı gayret ve vazife severlik tamamen görülmekteydi. Onun da erat, subay ve komutanlarına selam ve muhabbet Kemal ATATÜRK 18 Kasım 1935 Deniz Tarihi Arşivi Demirbaş Nu: 2291 Not: Şeref defterinden sayfalar tarih sırasına göre dizilmiştir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 69 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı TÜRK DENİZ HAVACILIĞININ 100. YILI 1900’lü yılların başlarında, kuruluş tarihinden beri en sıkıntılı dönemlerinden birini yaşayan Osmanlı İmparatorluğu, silah alımı maksadıyla Osmanlı Donanması Millî Yardım Cemiyeti marifetiyle halktan yardım topluyordu. Başlardaki amacı gemi alımı olan bu cemiyet, zamanla uçak alımına da öncülük etmiş olup, 1912 yılında dört adet Fransız yapımı uçak alımına vesile olmuştur. Hazırlayan •• Deniz Hava Üs K.lığı T arihin derinliklerine bakıldığında, deniz havacılığının başlangıcının ilk motorlu uçuşun gerçekleştiği 17 Aralık 1903 tarihinden çok da uzak olmadığı görülmektedir. Havadan ağır motorlu bir aracın uçması, Amerika ve Avrupa kıtalarında askerî ve sivil çevrelerce oldukça büyük ilgi uyandırmış olup, savaş alanlarında böyle bir vasıtanın etken bir güç olarak kullanılabilecek olması, tüm dikkatleri üzerine çekmiştir. İngiltere, Almanya ve Fransa gibi dönemin silah ve sanayi sektöründe söz sahibi olan ülkelerin yaptıkları yatırım ve denemeler, diğer ülkeler gibi Osmanlı İmparatorluğu’nun da dikkatini çekmiştir. Tüm bu gelişmeler neticesinde 1911 yılında, Harbiye Nazırlığı tarafından Türk askerî havacılığının kuruluş çalışmaları başlatılmış, müttefik ülkelerde görevli askerî ataşelere tayyarecilik hakkında bilgi toplanması emri verilmiştir. Zamanın Harbiye Nazırı Mahmut Şevket Paşa tarafından tayyare alımına ve bu uçakları kullanacak pilotlar ile bakımlarını yapacak bakımcı personelin yurt dışında eğitim almasına karar verilmiştir. İleri görüşlü yöneticilerin katkısı ile muadil ülke yapılanmalarından farklı olarak, kuruluş aşamasında Mehmet Fethi, İbrahim Savmi (UÇAN), Sadık Ali, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Mehmet Fethi Uçuş Kıyafetleri İle 70 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı Mehmet Yahya gibi Deniz Kuvvetleri personeli de yer almış ve 100’üncü yılını kutlamaktan büyük bir kıvanç duyduğumuz Türk Deniz Havacılığımızın temelleri böylece Osmanlı İmparatorluğu döneminde atılmıştır. Muğla ilinin Meğri kasabasının adı halkın arzusu ile “Fethiye” olarak değiştirilmiştir. Bahse konu sefer boyunca Mehmet Fethi, Sadık, Nuri, İsmail Hakkı, Salim, Kemal Beyler Türk havacılık tarihi açısından birçok ilki gerçekleştirmişlerdir. Bahriye Nazırlığı tarafından tefrik edilen pilotlarımız, 1912 yılında Balkan Harbi’nin başlaması ile yurt dışında eğitimlerini tam olarak bitirmeden yurdun savunmasında görevlendirilmek üzere geri çağrılmış, çeşitli cephelerde pilot ve rasıt olarak görevlendirilmiştir. Osmanlı İmparatorluğu tarafından savaşın sona ermesini müteakip Balkan Savaşları’nda yaşanan acıları ve üzüntüleri hafifletmek; devletin merkeze uzak yerlerindeki halka değer verdiğini, buralardaki hâkimiyetini koruyacak güçte olduğunu göstermek ve ülke saygınlığını artırmak amacıyla İstanbul-İskenderiye seyrüseferi düzenlenmesine karar verilmiştir. İlk deniz havacılarımızdan Deniz Çarkçı Yüzbaşı Mehmet Fethi ve Deniz Tayyare Mektebi Türk deniz havacılığının kuruluşu kabul edilen Deniz Tayyare Mektebi, 25 Haziran 1914 tarihinde Yeşilköy’de kurulmuş, ancak İstanbul’un işgaliyle beraber Deniz Tayyare Mektebinin faaliyetine geçici olarak son verilmiştir. Deniz Tayyare Mektebi, bu kısa süre içerisinde birçok pilot, rasıt ve makinist yetiştirmiştir. Birinci Dünya Harbi’nin başlaması ile beraber sayıca yetersiz uçak ve teknik personele rağmen birçok cephede özverili personelin gayretleri ile başarılı görevler icra edilmiştir. Uçakların ne kadar büyük bir etken güç olduğunu fark etmekte gecikmeyen Osmanlı İmparatorluğu, uçağın para karşılığı her zaman alınabileceği, ancak pilotların ve teknik personelin yetişmesinin daha öncelikli olduğu gerçeği ile personelin eğitimlerine öncelik vermiştir. İlk eğitimleri, zamanın müttefik ülkelerindeki uçuş okulları vasıtasıyla gerçekleştirmiştir. O dönemde tayyare alımlarında ise çoğunlukla Almanya ve Fransa tercih edilmiştir. Diğer önemli bir husus da yabancı ülkelerden alınan Mehmet Fethi İngiltere’de Uçuş Eğitiminde. rasıdı Topçu Üsteğmen Selim Sadık, gönüllü olarak katıldıkları bu seyrüseferi, Donanma Cemiyetinin halktan topladığı yardımlarla alınan “Muavenet-i Milliye” isimli Bleriot XI uçağı ile gerçekleştirmiştir. 08 Şubat 1914’te İstanbul’dan uçuşa başlayarak sırasıyla Adapazarı, Eskişehir, Afyonkarahisar, Konya, Adana, Halep, Humus, Beyrut, Şam rotasını izlemişlerdir. 27 Şubat 1914 tarihinde Kudüs’e doğru yol alırken Golan Tepeleri’ni geçtikten sonra Taberiye Gölü yakınlarına düşerek Türk havacılık tarihinin ilk şehitleri olmuşlardır. Bu kahraman havacıların anısına, şehit düştükleri yerde Mayıs 1914’te anıt mezar ve İstanbul Fatih’te 10 Ağustos 1914’te Tayyare Şehitleri Abidesi açılmıştır. Fethi Bey’in şahadeti üzerine Deniz Tayyare Mektebi’nin Kurulması (25 Haziran 1914) hava araçlarına, denizcilik kültürünün bir yansıması olarak tıpkı gemilerdeki gibi Türkçe isim verilmesi geleneğidir. Fethi Bey’in İstanbul-İskenderiye seyrüseferi boyunca uçurduğu uçak “Muavanet-i Milliye” ismini taşımaktadır. Deniz Tayyare Bölükleri Birinci Dünya Savaşı esnasında muhtemel düşman çıkarma bölgesi olan İzmir civarında herhangi bir deniz hava unsuru bulunmamaktaydı. Bu nedenle İstanbul Tayyare Mektebine yeni gelen üç adet Gotha WD2 tipi deniz uçağıyla 1’inci Deniz Tayyare Bölüğü, 21 Mayıs 1916’da 5’inci Ordu emrinde şu anki Güllük mevkisinde konuşlandırıldı. Eldeki üç uçaktan birinin kırım geçirmesi, birinin de arıza yaparak İngiliz askerlerinin eline geçmesiyle Deniz Tayyare Bölüğünün elinde tek uçak kaldı. Bu tek uçakla yapılan başarılı keşif uçuşları sayesinde savaşın seyrinde önemli değişikler meydana geldi. Ocak 1917’de harekât kabiliyeti daha iyi olan bir adet Gotha WD12 deniz uçağı satın alınarak 1’inci Deniz Tayyare Bölüğüne tahsis edildi. 04 Aralık 1917’de Gotha WD12 tipi uça İlk Hava Şehitlerimizin Şam’da Bulunan Şehitliği DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 71 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı ğın kırım geçirmesi ile bölük tekrar tek uçağa kaldı. Ereğli’de konuşlu 2’nci Deniz Tayyare Bölüğüne tahsisli “Ereğli-1” adlı Hansa Brandenburg NW tipi uçak ile beraber Pilot İsmail Hüseyin (GÖKGEZEN), rasıt Fahrettin Naci ve Yusuf Kenan (GÖYER) Beyler 11 Şubat 1918 tarihinde 1’inci Deniz Tayyare Bölüğüne atandı. 27 Mart 1918 tarihindeki fırtına neticesinde uçaklarda meydana gelen büyük hasarlar sebebiyle bölük harekât kabiliyetini yitirdi. Bunun neticesinde 1’inci Deniz Tayyare Bölüğü, 22 Haziran 1918’de “Fırka-i Bahriye”ye (Deniz Tümenine) bağlandı. Ağustos 1918’de iki yeni Gotha WD13 uçağının envantere girmesi ile beraber bölük, harekât faaliyetlerini 15 Mayıs 1919’a, İzmir’in işgaline kadar başarı ile sürdürdü. Deniz Pilot Yüzbaşı İsmail Hüseyin (Gokgezen) 1.Tayyare Bölüğü bölüğü görünmesine rağmen üçü birden hiçbir zaman görev yapmadı. 1’inci ve 2’nci Deniz Tayyare Bölükleri 1917 yılında, 1’inci ve 3’üncü Deniz Tayyare Bölükleri 1918 yılında faaliyet göstermiştir. İcra edilen faaliyetler ve diğer ülke donanmaları incelendiğinde, eldeki imkânsızlıklara rağmen Osmanlının deniz hava gücüne ne kadar fazla önem verdiği görülmektedir. Uzun yıllar süren iç ayaklanmalar, emperyalist ülke baskıları, ekonomik yetersizlikler, teknik personel eksikliklerine rağmen birçok personel yabancı ülkelerde eğitimlere gönderilmiş ve zamanın en pahalı savaş araçlarından biri olan tayyareler alınmıştır. Bu alımlar yapılırken halkın desteği hiçbir zaman eksik olmamıştır. Gerek Donanma Cemiyetinin maddi ve manevi yardımları, gerekse halkın uçuş ekiplerine olan hayranlık ve sevgisi hiçbir zaman azalmamıştır. Deniz Tayyare Taburu Personeli Walruslar Önünde Bir Denetim Zamanın vazgeçilmez enerji kaynağı olan kömür, Zonguldak ve Karadeniz Ereğli Limanlarından yurdun dört bir yanına sevk ediliyordu. Kömür taşımacılığı ise Birinci Dünya Savaşı’nın devam etmesi sebebiyle Rus tehdidi altındaydı. Bahse konu tehditleri en aza indirgemek için Ocak 1917’de Karadeniz Ereğli’de 2’nci Deniz Tayyare Bölüğünün teşkil edilmesine karar verildi. Bölüğün elinde Almanya’dan gelen birer adet Hansa Brandendurg NW ve Gotha WD12 tipi uçaklar ile “Ereğli-1” ve “Ereğli-2” isimli uçaklar mevcuttu. Ahmet Cemal Bey, “Ereğli-1” ve “Ereğli-2” uçakları ile Ruslara karşı başarılı hücum ve keşif/gözetleme faaliyetleri icra etti. 1’inci Deniz Tayyare Bölüğündekine benzer şekilde doğanın azizliğine uğrayan 2’nci Deniz Tayyare Bölüğünün hangarı, çıkan kar fırtınası neticesinde büyük hasar gördü ve “Ereğli-2” isimli uçak hangarda hasar görerek kullanılamaz hâle geldi. 1917 yılında Ruslarla yapılan ateşkes görüşmeleri neticesinde 2’nci Deniz Tayyare Bölüğünün faaliyetlerine son verildi ve “Ereğli-1” isimli uçak, 1’inci Deniz Tayyare Bölüğüne sevk edildi. Kurtuluş Savaşı ve Cumhuriyet’in İlanı Mondros Ateşkes Antlaşması’nın imzalanmasıyla deniz havacılar, Anadolu’ya intikal etme ve uçak/silah kaçırma yönünde faaliyet göstermiştir. Ancak, işgalci ülke yandaşlarının şikâyetleri ve başarısız birkaç denemenin neticesinde, İstanbul’da konuşlu uçakların çoğu ya kırıma uğramış ya da İngiliz askerleri tarafından kullanılamaz hâle getirilmiştir. İstiklal Harbi’nin ilerleyen safhalarında pilot ve rasıtlarımız, tüm havacıların toplandığı Konya Tayyare İstasyonu’na gönüllü olarak katılmıştır. 27 Şubat 1918’de “Umur-u Havaiye-i Bahriye Müfettişliği” kurulmuş ve Deniz Tayyare Mektebi, Deniz Tayyare Bölükleri kara tayyareciliğinden ayrılarak donanma emrine verilmiştir. Bu yapılanma ile bugünkü Deniz Hava Komutanlığının temelleri atılmıştır. İngiliz kuvvetlerinin Kafkasya bölgesinde çıkardığı ayaklanma ve isyanları bastırmak maksadıyla 3’üncü Ordu talebiyle 16’ncı Tayyare Bölüğü ve 3’üncü Deniz Tayyare Bölüğü kuruldu. Ruslardan ele geçirilen üç adet deniz uçağından onarılabilecek durumda olan tamir edilerek 3’üncü Deniz Tayyare Bölüğüne tahsis edildi. Kâğıt üzerinde üç deniz tayyare DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Mareşal Fevzi Çakmak’ın 5.Deniz Tayyare Taburunu (İzmir) Ziyareti 72 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı Harbin sona ermesiyle beraber Havacılık Teşkilatı yeniden yapılanmış ve tek merkezden yönetilmeye başlanmıştır. Cumhuriyet’in ilanından sonra da uçak alımlarına ve personel eğitimlerine ağırlık verilmiştir. Komutanlığı, Bandırma’ya intikal etmiştir. Artan uçak sayısı neticesinde ortaya çıkan pilot ihtiyacını karşılamak maksadıyla Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile pilot yetiştirilmesine dair protokol yapılmış, 1972 yılı itibarıyla da Çiğli 2’nci Ana Jet Üs Uçuş Okul Komutanlığında eğitimlerini tamamlayan pilotlar filoya katılmıştır. Gelişen filo kadrosuyla beraber gemilerle müşterek görevler icra edilmeye başlanmıştır. İkinci Dünya Savaşı sırasında o zamanki adı 5’inci Deniz Tayyare Taburu olan deniz hava unsuru, doğrudan Donanma Komutanlığına bağlanmıştır. Savaşın sona ermesi ve denize inip kalkan uçakların envanterden çıkarılmasıyla deniz havacılığı küçülme dönemine girmiştir. 1947 yılında faaliyetleri durdurulmuş ve deniz havacılar, deniz görevlerine tahsisli hava birliği kalmamasından dolayı gemilerde veya kıyı birliklerindeki çeşitli görevlere atanmıştır. Helikopterlerde ise; 1971 yılının başlarında İtalya’dan üç adet AB-204B alınmasına karar verilmiş olup, daha önceden eğitimlerini Kara Kuvvetleri Komutanlığından almış personelin teşkili ile 15 Ağustos 1972 tarihinde Deniz Helikopter Skadron Komutanlığı, Güvercinlik/ANKARA’da kurulmuştur. 23 Ocak 1973 tarihinde kendi helikopterleri ile ilk uçuşunu gerçekleştiren Skadron Komutanlığı, 15 Şubat 1973 tarihinde Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Harekât Başkanlığına bağlanarak adı Deniz Helikopter Birlik Komutanlığı olarak değiştirilmiştir. Artan harekât ihtiyacı ve helikopter sayısından dolayı birliğin denize yakın bir bölgeye taşınması ihtiyacı doğmuştur. Yapılan incelemeler neticesinde, günümüzde Deniz Hava Komutanlığının bulunduğu İzmit Cengiz Topel Meydanı uygun bulunarak Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile protokol imzalanmış ve bahse konu protokole istinaden 19 Mayıs 1973’te Deniz Helikopter Birlik Komutanlığı teşkil edilmiştir. Yeni teşkilatlanma neticesinde birliğin adı “Deniz Helikopter Filosu Komutanlığı” olarak değiştirilmiştir. Denize yakın bir meydana konuşlanmanın verdiği avantajla beraber helikopterlerin gemilerle yaptığı müşterek eğitimler artmıştır. Havacılık tarihi ile çok yakın bir dönemde başlayan ve kendini tarihe altın harflerle yazdırılan Türk deniz havacılık tarihi, eldeki imkânsızlıklara rağmen özveri ve kahramanlıkları ile saygın bir konuma yükselmiştir. Ancak, deniz havacılığı, 1947’den 1970’li yılların başına kadar kayıp bir dönem yaşamıştır. Yeniden Doğuş 1960’lı yılların sonlarından itibaren güçlü ülkelerin donanma hava araçlarını suüstü keşfi, arama-kurtarma, denizaltı tehditlerine karşı etken güç olarak kullanması, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir NATO üye ülkesi olmasına rağmen deniz hava gücünün olmaması; deniz havacılığına önem verilmesini tekrar gündeme getirmiştir. Deniz Kuvvetleri Komutanlığı 1968 yılında, Kara ve Hava Kuvvetleri Komutanlıkları ile protokoller yaparak havacılığın çekirdeği olan pilot, operatör, makinist ve bakımcı personel eğitimlerine tekrar başlamıştır. “Yeniden doğuş” olarak tabir edilen bu dönemde, alınması planlanan hava araçlarını donatacak çekirdek personel yetiştirilmiştir. Kıbrıs Barış Harekâtı öncesindeki gerginlik safhasında uçak ve helikopterler tarafından silahlı karakol, keşif gözetleme görevleri icra edilmiş; Deniz Hava Filosu Antalya Meydanı’na, Deniz Helikopter Filosu ise Çiğli Meydanı’na intikal ettirilmiştir. Hava Kuvvetleri Komutanlığı ile müşterek kullanımda olan Cengiz Topel Meydanı, Genelkurmay Başkanlığının 14 Temmuz 1976 tarihindeki emrine istinaden Deniz Kuvvetleri Komutanlığının kullanımına devredilmiştir. Bahse konu devir neticesinde Bandırma’da konuşlu bulunan Deniz Hava Filosu Komutanlığı, Topel Meydanı’na konuşlandırılmış; 04 Ağustos 1976 tarihinde Deniz Hava Üs Komutanlığı teşkil edilerek Deniz Hava Filosu ve Deniz Helikopter Filosu, Üs Komutanlığı emrine bağlanmıştır. 1977 yılının son aylarında daha önceden alınması planlanan 3 adet AB-212 helikopteri envantere katılmış, 1983 yılında İstanbul ve Çanakkale Helipedleri teşkil edilerek kullanıma açılmıştır. 1987 yılı itibarıyla siparişi verilen S-2E uçaklarının tamamı teslim alınmış ve kullanım ömürleri sona eren S-2A uçakları hizmet dışına çıkarılmıştır. 1988 yılında 12 adet AB-212 helikopteri daha envantere girmiştir. Böylece deniz havacılığı, 1980’li yıllarda, artan bir ivme ile büyümeye devam etmiştir. Yurt savunmasında uzun süre hizmet edecek olan S-2A uçakları, 1971 yılında üç parti hâlinde Hollanda’dan satın alınmıştır. 18 Ekim 1971 tarihinde Deniz Hava Filosu Komutanlığı Etimesgut/ANKARA’da kurulmuştur. 1972 yılı itibarıyla daha büyük ve gelişmiş bir model olan 12 adet S-2E uçağının alımına karar verilmiştir. Artan uçak ve personel sayısı ile buna bağlı büyüyen harekât ihtiyacı neticesinde mevcut birliğin, denize yakın daha gelişmiş bir üsse taşınması gerekmiştir. Bandırma’da konuşlu 6’ncı Ana Jet Üs Komutanlığı bünyesinde mevcut Hava Kuvvetleri Komutanlığına ait iki filodan birinin faaliyetinin sona ermesiyle beraber Deniz Hava Filosu DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 15 Ocak 1991 tarihinde “Körfez Krizi”nin patlak vermesiyle beraber dört uçak ve bir helikopter Antalya’da, birer helikopter ise iki adet fırkateynimizde görevlendirilmiştir. 73 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı alınmasına karar verilen ve dünyadaki en gelişmiş deniz muharebe helikopterinden biri kabul edilen Sikorsky S-70B Seahawk helikopterleri, 2002 yılından başlamak üzere ilk pakette 7 adet olacak şekilde envantere girmiştir. 2010-2011 yılları arasında alımı yapılan ikinci paket Seahawk helikopterleri ile toplam Seahawk sayısı 24’e ulaşmıştır. Platformlu gemilerin sayısının artması, donanmanın görev alanının sadece çevre denizlerle sınırlı kalmaması, denizlerde yatan hak ve menfaatlerin öneminin kavranması nedeniyle deniz hava gücümüzün de önemi artmış ve yapılan hamlelerle bugünkü düzeye gelinmiştir. Artan harekât ihtiyacı ve hava aracı sayısı nedeniyle 2010 yılında teşkilatlanma değiştirilerek Topel Deniz Hava Üs Komutanlığının adı, Deniz Hava Komutanlığı olarak değiştirilmiştir. 1992 ve 1993 yıllarında ardı ardına yaşanan kaza/kırımlar neticesinde S-2E uçaklarının hizmetten çıkarılmasına karar verilmiştir. Hizmetten ayrılan S-2E uçakları neticesinde kadrosunda uçak kalmayan Deniz Hava Filosu Komutanlığı tarafından pilot statülerinin muhafazasında kullanılmak üzere TB20 uçağının alımına karar verilmiş ve 1995 yılında uçaklar filoya katılmıştır. 2013 yılı itibarıyla “Meltem Projesi”nin devamı olarak ATR-72/600 uçaklarının alımına başlanmış ve 2 adet uçak genel maksat amacıyla kullanılmak üzere teslim alınmıştır. Proje kapsamında 2017-2018 yıllarında 6 adet ATR-72 600 Deniz Karakol uçağına sahip olunması hedeflenmektedir. Aynı dönemde helikopter pilotlarının bir kısmı Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinde iç güvenlik harekâtına, Jandarma Genel Komutanlığı bünyesinde görevlendirilmiştir. 04 Ekim 1993-14 Ağustos 1995 tarihleri arasında üçer dörder aylık periyotlar hâlinde sekiz dönem boyunca 26 pilot, OHAL bölgesinde görevlerini başarıyla yerine getirmiştir. Deniz Hava Komutanlığında Uçuş Eğitimi Bir deniz hava vasıtasını kullanacak pilot, temel pilotaj eğitimini takiben Deniz Hava Komutanlığına katılmaktadır. Müteakiben uçacağı uçak/helikoptere yönelik tip intibak eğitimi ve icra edeceği görevlere yönelik temel eğitimleri tamamlamaktadır. Bu eğitimler sonunda göreve hazır olan pilotlar bir tecrübe kazanma süreci sonrasında sözlü ve yazılı sınavlar ile fiili uçuş kontrollerine tabi tutulur, başarılı olmaları durumunda, uçtuğu uçakta veya helikopterde Uçak Komutanı, diğer bir deyişle birinci pilot olabilmektedirler. 27 Temmuz 1999 tarihinde Aksaz Heliped Komutanlığı teşkil edilmiş ve deniz hava harekât sahası giderek genişlemeye başlamıştır. Deniz Kuvvetleri Komutanlığının 1993 yılından beri envanterinde bir deniz karakol uçağının olmaması nedeniyle “Meltem Projesi” başlatılmıştır. Bu kapsamda, 2001-2002 yılları arasında, Deniz Kuvvetleri Komutanlığına, altı adet CASA CN235 uçağı alınmıştır. Boş olarak (sistemsiz) alınan bu uçaklar, 2004-2013 tarihleri arasında modern sistem ve cihazlar temin edilerek gelişmiş komuta kontrol ve modern keşif gözetleme sistemleri ile donatılmış deniz karakol uçağı hâline getirilmiştir. Böylece, denizdeki dost ve müttefik unsurlarla müşterek veya müstakil olarak, gece-gündüz her türlü şartta etkin olarak görev yapma kabiliyetine kavuşulmuştur. Çağın ilerleyen ihtiyaçlarının karşılanması ve ekonomik ömrünü dolduran eski helikopterlerin yerini alması maksadıyla satın DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Uçak Komutanlığı, bir pilotun ekibiyle birlikte kendi komutası altında uçuşa veya göreve gidebilme yetkisidir. Uçak Komutanı; uçak veya helikopterin tüm emniyetinden, icra ettiği görevin başarı ile icra edilmesinden, görev esnasında komutası altında hava aracında görev yapan tüm ekibinin eğitim seviyesinin artırılmasından sorumludur. Bir pilot için Uçak Komutanlığı en onurlu ve önemli payedir. Deniz Hava Komutanlığında görevli uçucu personel, uçuşlarını bir ekip bütünlüğü içinde icra eder. Bir helikopterin uçuş ekibi 2 pilot ve 2 operatör olmak üzere toplam 4 kişiden oluşur. 74 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı Deniz karakol uçağında ise 2 pilot, 1 Taktik Koordine Subayı, 5 operatör ve 1 uçuş teknisyeni olmak üzere toplam 9 kişiden oluşmaktadır. Etimesgut/Ankara’da kurulmuş, 1976 yılında ise hâlihazırda konuşlu olduğu Cengiz Topel Meydanına intikal etmiştir. Filomuz kuruluşundan itibaren tüm milli ve NATO tatbikatları ile Deniz Kuvvetleri yüzer unsurları ve kara birliklerinin münferit eğitimlerine iştirak etmiş, Türkiye’nin çevre denizlerdeki hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla, zaman içerisinde meydana gelen Körfez Krizi gibi olaylarda görev almıştır. Uçuşun başarı ile icra edilmesi uçuş ekibinin, aynı bir gemi gibi bir tim halinde tam bir uyum ile çalışmasına bağlıdır. İcra edilen Denizaltı Savunma Harbi ve Suüstü Harbi gibi temel harp nevileri ve ekibin uyum içinde beraberce görev yapmaları dikkate alındığında, deniz hava vasıtalarını ‘’Deniz Kuvvetlerinin uçan gemileri’’ olarak adlandırmak yanlış olmaz. S-2E uçaklarının hizmet dışı bırakılmasından sonra ortaya çıkan ihtiyaç doğrultusunda yeni tip deniz karakol (D/K) uçağı tedarik çalışmalarına başlanmıştır. Bu çalışmalar MELTEM-I, MELTEM-II ve MELTEM-III adı altında üç ayrı kapsamda projelendirilmiştir. Yeni tip D/K uçağı tedarik edilene kadar 7 adet TB-20 TRINIDAD eğitim uçağı alınmış olup, hâlihazırda göreve devam etmektedir. MELTEM-I projesi kapsamında Deniz Karakol uçağı olarak modifiye edilmek üzere CN-235 uçakları seçilmiş ve 2002 yılında 6 adet uçak tedarik edilmiştir. MELTEM-II projesi ile de görev sistemleri entegrasyonu 2014 yılı içerisinde tamamlanan 6 adet CN-235 D/K uçağı teslim alınmıştır. Modernizasyon kapsamında gelişmiş keşif ve gözetleme sistemleri ile donatılan uçaklarımız Denizaltı Savunma Harbi ve Suüstü Harbinde etkinlikle rol almakta, gerektiğinde deniz üzerinde yapılan Arama Kurtarma faaliyetlerine havadan destek sağlamaktadır. Uçaklarımızın görevleri; deniz harekâtının deniz hava desteğini sağlamak, dost ve müttefik ülkelerle işbirliğini geliştirmek maksadıyla müşterek eğitim/ tatbikatlara iştirak etmek, deniz ulaştırma yollarının güvenliğini sağlamak maksadıyla yapılan ulusal ve uluslararası görevlere iştirak etmek, deniz faaliyet sahalarımızda deniz trafiğinin kesintisiz takip ve kontrolüne destek sağlamak, denizdeki yaşa dışı faaliyetleri engellemek ve kontrol etmek maksadıyla Deniz Kuvvetleri Komutanlığınca iştirak edilen görevlerin deniz hava desteğini sağlamaktır. Deniz hava vasıtalarının görevleri ağırlıklı olarak deniz üzerindedir. Deniz üzerinde özellikle alçak irtifada, alçak görüş şartlarında veya gece icra edilen uçuşlar büyük dikkat gerektirmektedir Uçaklarda ise Magnetic Anomoly Dedector (MAD) cihazı ile alçak irtifada derin dönüşler yapılarak denizaltı teması idame edilmeye çalışılır. Bu görevler uçuş ekibinin çok yoğun dikkat göstermesi gereken ve hata affetmeyen görevlerdir. DUNKER Eğitimleri Deniz hava vasıtaları uçuş faaliyetlerini deniz üzerinde icra ettiğinden, yaşanabilecek acil durumlar sonucunda, hava vasıtasının denize iniş yapmak zorunda kalması durumunda uçuş ekibinin uçak veya helikopteri terk etmesi gerekmektedir. Uçuş ekibinin bu zor şartlarda hava aracını terk edebilmesine yönelik olarak kapalı yüzme havuzunda eğitimler yapılmaktadır. Uçucu personel hava aracının birebir maketi içerisine oturarak bağlanır ve hava aracı maketinin su içerisine bırakılması ve ters döndürülmesi ile suya acil iniş yapmış bir hava aracı simüle edilir. İçerisinde yer alan uçucu personel sualtında bahse konu hava aracı maketinden, öncelikle uçuş teçhizatları arasında yer alan acil hava tüpündeki havayı solumaya başlar, müteakiben koltuğundan çözülerek maketi terk eder ve su yüzeyine çıkar. Bahse konu eğitimlerde, gece acil iniş ve gece hava aracının terk edilmesinin simüle edilebilmesi maksadıyla eğitimlerde maske takılarak personelin eğitilmesi sağlanmaktadır. Deniz Hava Komutanlığında görevli bir uçucunun deniz üzerinde uçuş yapabilmesi için bahse konu eğitimleri başarıyla tamamlaması gerekmektedir. Deniz Hava Filosu Komutanlığı 1960’lı yılların sonunda başlayan Deniz Karakol Uçağı Filosu teşkil çalışmaları; önce 4 adet S-2A, müteakiben 12 adet S-2E uçağının tedarik edilmesi ile Deniz Hava Filosu Komutanlığı MELTEM-III projesi kapsamında 2013 yılı içerisinde teslim alınan 2 adet ATR-72/600 Genel Maksat uçağı ve alınması planlanan 6 adet ATR-72/600 D/K uçağının hizmete girmesi ile Deniz Hava Filosu’nun etkinliği artacaktır. Deniz Helikopter Filosu Komutanlığı 1972 yılında Güvercinlik/Ankara’da kurulan “Deniz Helikopter Skadron Komutanlığı”, 19 Mayıs 1973 yılında halihazırda konuşlu olduğu Cengiz Topel Meydanına intikal etmiş ve bir- Deniz Karakol Uçağından Flare Atışı DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 75 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı liğin adı “Deniz Helikopter Filosu Komutanlığı” olarak değiştirilmiştir. hip olunan S-70B Seahawk ve AB-212 helikopterleri ile donanmada helikopter platformu bulunan tüm gemileri donatabilecek bir yapıya kavuşulmuştur. Cengiz Topel Meydanına konuşlanması ile birlikte filomuz Donanma unsurları ile olan eğitimlerini artırmaya ve pekiştirmeye başlamıştır. 19 Eylül 1974 yılında gemiye yapılan ilk iniş/ kalkış eğitimini müteakip helikopterlerimiz donanma gemilerine konuşlu olarak tatbikatlara iştirak etmeye başlamışlardır. Deniz Hava Komutanlığı bünyesinde bulunan S-70B Seahawk helikopterleri çağın gerektirdiği modern uçuş ve görev sistemleri ile donatılmıştır. Helikopterler entegre görev sistemlerine ilave olarak sahip oldukları sonar ve torpido silahı ile denizaltı tespit ve imhasında önemli bir rol almakta, ayrıca; radar, Elektronik Destek (ED) sistemi ve kızılötesi görüntüleme sistemleri ve taşıdıkları güdümlü mermileri ile Suüstü Harbinde etkin olarak kullanılmaktadırlar. Envanterimizde mevcut AB-212 Suüstü Harbi helikopterleri ile görev ve eğitim uçuşlarına devam edilmektedir. AB-212 Suüstü Harbi helikopterlerine uygulanan modernizasyon faaliyetleri kapsamında; aviyonik ve telsiz sistemleri yenilenmiş, tamamı yerli üretim olan Helikopter İz Aktarım Sistemi [HELİS] entegre edilmiştir. Modern ve gelişmiş hava araçları ile teşkil edilen Deniz Helikopter Filosu, çevre denizlerdeki etki alanında ve diğer denizlerdeki ilgi alanında önemi ve etkinliği göz ardı edilemeyecek, Donanmamızın diğer unsurları ile uyumlu, ülkemizin menfaatlerinin korunmasında doğrudan katkıda bulunacak, çok uluslu barışı destekleme harekatı ile arama-kurtarma, insani yardım ve doğal afet yardım harekatı kapsamında tevdi edilecek görevleri etkinlikle icra edebilecek bir yapıya kavuşmuştur. İlk Penguin Güdümlü Mermisi Atışı Filomuz helikopterleri; Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından kendi planlama, imkan ve kabiliyeti ile icra ettiği, modern anlamdaki ilk müşterek harekat olan Kıbrıs Barış Harekatına iştirak ederek, kendisine verilen keşif/gözetleme görevlerini başarıyla icra etmiştir. Helikopter filosunun güçlendirilmesi ve etkinliğinin artırılması maksadıyla 1977 yılında 3 adet AB-212 Denizaltı Savunma Harbi (DSH) helikopteri alınmış; 1987-1988 yıllarında ise 3 adedi Elektronik Harp (EH) ve 9 adedi DSH olmak üzere toplam 12 adet AB-212 helikopterinin alımı tamamlanmıştır. Gemilere konuşlu olarak helikopterler; 1991 yılında Körfez Krizi kapsamında, 1992 yılında ise Somali’de icra edilen müşterek güvenlik harekatına destek vermişler, 1993-1995 yılları arasında pilot ihtiyacının desteklenmesi maksadıyla helikopter pilotlarımız OHAL bölgesinde görevlendirilmişlerdir. Denizaltı’dan Dikey İkmal Deniz Hava Eğitim Merkezi Komutanlığı Uçucu personelin intibak ve görev başı eğitimleri ile Uçak Komutanı, öğretmen pilot ve tecrübeci yetiştirme eğitimlerinin verilmesi, aynı zamanda uçucu personelin yerde ve uçuşta sınavlara alınarak ölçme-değerlendirmeye tabi tutulması amacıyla 10 Temmuz 1990 tarihinde Topel’de Standardizasyon ve Eğitim Filo Komutanlığı teşkil edilmiştir. 2. Paket Seahawk Helikopterlerinin Envantere Girişi Gelişen teknolojiye paralel olarak, dünya havacılık sektörünün, maliyetleri azaltmak ve eğitim etkinliğini artırmak maksadıyla uçucu personel eğitimlerinde hava aracı simülatörü kullanmaya başlamasıyla, Deniz Kuvvetleri envanterindeki hava araçları için simülatör temin çalışmalarına başlanmıştır. Deniz Havacılığında meydana gelen gelişmeler paralelinde, yeni nesil deniz helikopterinin alımına karar verilmiş; Amerikan Skorsky firmasından 2002 yılında 8 adet, 2012 yılında ise 17 adet ileri teknoloji, yüksek imkan ve kabiliyete sahip S-70B Seahawk helikopteri tedarik edilmiştir. Böylelikle, sa- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 76 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı HAVELSAN firması tarafından, bünyesinde Tam Uçuş Simülatörü (TUS), Kısmi Uçuş Simülatörü (KUS) ve Sensör Operatör Eğitici ünitesi (SOE) bulunduran HELSİM (Helikopter Simülatörü) geliştirilmiş ve 17 Aralık 2010 tarihinde hizmete girmiştir. se konu eğitim tekrarlanmaktadır. Uçak bakım personelinin görevlendirildiği birlikteki ihtisası ile ilgili hizmet ve görevleri etkin olarak yapabilmesi maksadıyla ihtiyaç duyduğu tüm eğitimler verilmektedir. Deniz Hava Eğitim Merkezi Komutanlığı’nda; bilgi çağında insan gücü kalitesini artırmak maksadıyla, barışta en önemli ve en öncelikli görevin eğitim olduğu dikkate alınarak tüm uçucu ve bakım personelinin önceden belirlenmiş niteliklere ulaşacak şekilde eğitilmesi ve deniz havacılığına yönelik ihtiyaç duyulan tüm eğitimlerin verilmesi amaçlanmaktadır. Deniz Hava Harekatı Destek Merkezi Komutanlığı Deniz Hava Harekâtı Destek Merkezi, Deniz karakol uçaklarında görev alacak Taktik Koordine Subayları (TAKKO) ve operatörlerin simülatör eğitimleri ile birlikte, icra edilecek görevlerin yer hazırlıkları ve uçuş sonrası analizlerinin yapılabilmesi maksadıyla kurulmuştur. Helikopter Simülatöründe yapılan eğitimler fiili uçuşlar ile mukayese edildiğinde oldukça düşük maliyetli ve her türlü eğitimin risksiz olarak yapılabildiği etkinliği yüksek eğitimlerdir. Bahse konu eğitimlerde; gerçek uçuş şartlarında yapılmasına imkan olmayan eğitimler uçucu personel tarafından yapılabilmekte, tüm eğitimler meteorolojik şartlara bağlı kalmaksızın planlanabilmekte, harekat alanında karşılaşılabilecek tüm şartlar simüle edilebilmektedir. Yapılan eğitimler; Seahawk helikopterine intibak eğitimi, Seahawk helikopterinde bulunan tüm aviyonik cihazların, görev ve silah sistemlerinin simülasyonu, Denizaltı Savunma Harbi ve Suüstü Harbi harekâtı, Güdümlü Mermi ve torpido taarruzları, gece görüş gözlüğü ile uçuş, gemilere iniş/kalkış, alet şartlarında ve her türlü hava şartlarında uçuş eğitimi olarak sıralanabilir. MELTEM-2 projesi ile envantere giren Deniz Karakol uçaklarına görev desteğinin sağlanması maksadıyla, aynı proje kapsamında teslim alınan görev destek sistemleri ile Eylül 2013 ayı içerisinde operasyonel hale gelmiştir. 04 Ağustos 2010 tarihinde “Deniz Hava Eğitim Merkezi” adını alan komutanlığımız, tüm deniz hava camiasının ana eğitim kurumu olma hüviyetini devam ettirmektedir. Birleşik Arap Emirlikleri Hava Kuvvetleri Komutanlığında görev yapan 2 Taktik Koordine Subayı (TAKKO) ve 6 uçuş operatörü için 2013–2014 tarihleri arasında Deniz Hava Eğitim Merkezi’nde İngilizce olarak teorik eğitimler verilmiş ve simülatör uçuşları icra edilmiştir. Bu faaliyet, Deniz Hava Komutanlığı tarihinde yurt dışına verilen ilk eğitim olma özelliğini taşımaktadır. Deniz Hava Komutanlığı Başlangıçta sadece Cengiz Topel’de konuşlu bulunan deniz hava unsurları 04 Ağustos 2010 tarihinden itibaren aynı yıl İstanbul Heliped’in de Deniz Hava Komutanlığı’na bağlanmasıyla 5 ayrı coğrafyada bulunacak şekilde konuşlanmıştır. Deniz hava gücü Kocaeli, Çanakkale ve Dalaman’a konuşlanarak tüm Deniz Hava Eğitim Merkezi bünyesindeki Teknik Eğitim Başkanlığı’nda yeni atanan pilotlara Uçak Teknik Eğitimi (UTE) verilmekte ve her eğitim yılı başlangıcında tüm pilotlara bah- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 77 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Türk Deniz Havacılığının 100. Yılı Denizaltı Savunma Harbinde, denizaltıya karşı deniz hava vasıtalarının mutlak üstünlüğü bilinen bir gerçektir. Denizaltı, kendisine tehdit teşkil eden veya hedefi olan suüstü gemilerini, suüstü gemisine kıyasla çok uzak mesafelerden tespit etmekte ve her zaman bir adım önde olarak harekat sahasında hareket etmektedir. Bir deniz hava vasıtası gerek sürati ve denizlerimizde en kısa reaksiyon süresiyle faaliyetle icra edebilecek kabiliyete ulaşmıştır. Deniz Hava Komutanlığı, günümüzdeki yapısı, gerçekleşmekte olan projeleri, ileri teknoloji silah ve sistemlerle donatılan uçak-helikopterleri ile çevre denizlerdeki etki alanında ve diğer denizlerdeki ilgi alanında önemi ve etkinliği göz ardı edilemeyecek, güçlü bir deniz hava gücüne dönüşmüştür. gerekse harekat icra ortamının su dışında olması sebebiyle denizaltıya karşı büyük üstünlük sağlamaktadır. Harekat alanında D/K uçakları ve deniz helikopterleri ile; Suüstü Görev Grubu ile koordineli olarak Denizaltı Savunma Harbi, Suüstü Harbi ve Elektronik Harp icra edebilecek, muhasım suüstü ve sualtı unsurlarını tespit, teşhis ve imha edebilecek, arama-kurtarma, personel/yaralı/malzeme nakledebilecek imkan ve kabiliyetine sahip olunmuştur. Sahip olduğumuz son derece gelişmiş, modern ve güçlü deniz hava gücü; ülkemizin güvenlik çıkarları ve milli menfaatlerimizin korunmasında, çok uluslu barışı koruma/destekleme harekâtları ile arama-kurtarma, insani yardım ve doğal afet yardım harekâtları kapsamında Deniz Kuvvetlerimize doğrudan yüksek katkı sağlayarak tevdi edilecek görevleri etkinlikle yerine getirebilecek önemli unsurlardan biri olmaktadır. Donanmamızın suüstü unsurlarının sahip oldukları radar kaplama mesafeleri ve buna mukabil silah sistemlerinin ulaştığı uzun menzilleri dikkate alındığında, deniz hava vasıtaları yaklaşık 200 millik radar menzili sayesinde, harekat alanındaki tüm unsurların uzun menzillerden tespit/teşhis edilmesinde ve buna bağlı olarak taktik suüstü resminin oluşturulmasında önemli bir rol oynamaktadır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Deniz Hava Komutanlığı gelecek yüzyılda da çağın gereksinimlerini karşılayacak şekilde büyümeye, Türk Deniz Kuvvetlerinin vazgeçilmez bir unsuru olmaya ve iki mavi arasında uçmaya devam edecektir. 78 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Astsubay Kariyer Planlama Sistemi ASTSUBAY KARİYER PLANLAMA SİSTEMİ Hazırlayan •• Dz.Kur.Yb.Uğur YILDIZ stsubay Kariyer Planlama Sistemi, sınıf, rütbe, branş ve ihtisaslarına uygun atanabilecekleri muhtemel görevlerin neler olabileceğini listelemek, böylece atama taleplerini daha bilinçli yapmaları için personele yardımcı olmak maksadıyla geliştirilmiştir. deki kadrolar, sadece belirli sınıflar tarafından yapılabilen kadro görevlerinden, kıyı kadroları ise sadece belirli sınıflar tarafından yapılabilen kadro görevleri ile tüm/çoklu sınıflar tarafından yapılabilecek kadro görevlerinden oluşmaktadır. Bu kadro görevlerinin gerektirdiği sınıf, branş, ana ihtisas ve ikinci ihtisas bilgileri ise Teşkilat Malzeme Kadro (TMK) dokümanı ile belirlenmiştir. Atamalarda TMK esas alındığından sistem TMK’yı esas alarak geliştirilmiştir. A Deniz Kuvvetleri K.lığı bünyesindeki kadrolar temel olarak kıyı ve yüzer olmak üzere iki kategoriye ayrılmaktadır. Yüzer kategoriDENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 79 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Astsubay Kariyer Planlama Sistemi Daha önce TMK’daki kadroları görme yetkisi olmayan personelimiz, sınıfına, rütbesine, branşına ve ana/ikinci ihtisasına uygun yüzer ve kıyı kadroları ayrı ayrı olmak üzere; Böylece personelin güncel kadro bilgilerine göre işlem yapabilmesi mümkün olmaktadır. 1- Güncel tüm kadroları, 2- Sınıfının diğer branş/ana/ikinci ihtisaslarındaki tüm kadroları, 3- Bölgeye ve/veya görev tipine göre kategorize edilmiş kadroları, 4- Astsubay Üst Karargah Hizmetleri Eğitimi (AÜKHE) kadrolarını, 5- Atanma ihtimali daha yüksek olduğu için son 2 yılda atama yapılmamış kadroları, 6- Listelenen kadroların tüm TMK açıklamalarını ve garnizon derecelerini, 7- Herhangi bir kadroda kimin bulunduğunu, göreve atanma tarihini ve irtibat bilgilerini, 8- Sistemde kayıtlı olan, gördüğü tüm kursları ve daha önce yaptığı görevleri, 9- Kıyı ve yüzer olmak üzere bölge kalış sürelerini, 10- Yüzer ve kıyı görevlerini, 11- Toplam gemi hizmet süresini, görebilme ve atama taleplerini daha bilinçli yapabilme imkanına kavuşmuştur. Tamamen kişinin sınıfına, branşına ve ihtisasına uygun listelenen bu görevlere ek olarak kişinin seçtiği kriterlere uyan kendi sınıfındaki diğer kadroların da görülebilmesi mümkündür. Geliştirilen sistem, doğrudan TMK’ya bağlı olarak çalışmakta, TMK’daki değişiklikler otomatik olarak sisteme yansıtılmaktadır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 80 Sistem, kişinin sınıfı, rütbesi, branşı ve ana ihtisaslarını temel kriter olarak almakta ve ilk aşamada bu kriterlere uygun, TMK’da yer alan kadroları listelemektedir. Örneğin sınıfı “Elektronik”, branşı “Suüstü”, ana ihtisası “Harekat Elektroniği” olan bir personel sisteme girdiğinde, varsayılan olarak kişinin bu bilgileri esas alınmakta ve bu bilgilere uygun kadrolar listelenmektedir. Ana ihtisası “Harekat Elektroniği” olmasına rağmen “Makine Elektroniği” ana ihtisasını listeden seçerek bu ana ihtisasa ait kadroları da listeleme imkanı bulunmaktadır. Kıyı kadrolarında sınıf ayrımı olmaksızın her sınıf tarafından yapılabilecek kadrolar da görülebilmektedir. Böylece sistem, hem personelin atanma ihtimalinin en yüksek olduğu kadroları listelerken, kişinin seçimlerine uygun diğer kadroları da görebilmesine imkan sağlamaktadır. Listelenen tüm kadrolar, istenen kriterlere uygun olarak süzülebilmekte, böylece sadece kişinin tercihlerine uygun kadrolar da listelenebilmektedir. Her türlü görüş-öneri, sistem üzerinden iletilebilmektedir. Sistem halihazırda sadece Deniz Kuvvetleri Komutanlığında bulunmaktadır. SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Milli Eğitim Vakfına Kitap Bağışı DENİZ KUVVETLERİ KOMUTANLIĞINDAN MİLLİ EĞİTİM VAKFINA KİTAP BAĞIŞI Hazırlayan •• İda.Astsb.Bçvş. Ömür Can YERLİ 115 Neşriyat Mal Saymanlığı Dağıtım Sorumlusu Basım Yayım ve Müzeler Şube Müdürlüğü D eniz Kuvvetleri Komutanlığınca basılmış olan ve 115 Milli/NATO Neşriyat Mal Saymanlığında depolanan ihtiyaç fazlası kültür yayınları Dz.K.K.lığının girişimleri ile Milli Eğitim Vakfına hibe edilmiştir. Hibe edilen kitapların Milli Eğitim Vakfı tarafından Milli Eğitim Bakanlığı ile koordineli olarak köy okullarına ulaştırılması hedeflenmiştir. Burada amaç gençlerimizi bu değerli yayınlar ile bilgilendirmek ve bahriye aşkı oluşturmaktır. Bu mesleği gönülden tercih eden personelden oluşacak bir kurumun daima kazanacağı aşikardır. Toplam 117 kalem 32.164 adet kültür yayını, bir hafta süre içerisinde Milli Eğitim Vakfına ulaştırılmıştır. Vakıf personeli kitapların taşınmasında müdüründen hizmetlisine kadar birlikte ter dökmüştür. Yayınlarımızın faydalı olması dileğiyle... DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 81 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Milli Eğitim Vakfına Kitap Bağışı DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 82 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Palmiyeli ve Okaliptüslü Yıllar PALMİYELİ VE OKALİPTÜSLÜ YILLAR -800’lerden 1900’lere kadar saygı ve sevgiyle Hazırlayan •• (E)Dz.Alb.İbrahim AKKAYA Ada’lı yazar arkadaşımız Nejat GÜLEN, okulun taşınmasından sonraki Ada garipliğini; Beylik evlerin durumunu, okul bahçesinin boşluğunu, rıhtımın sessizliğini; denizcisiz vapurların halini, bir kitabında pek duygusal olarak anlatır. Ada’lılara, okul, sanki hiç dönmeyecekmiş gibi gelmiş, herkes çok üzülmüş... eçenlerde bir arkadaşım, internetten aldığı bazı resimleri bana getirdi. Bunlar, okulumuzun, II. Dünya Savaşı esnasında Mersin’de bulunduğu yıllara aitti. Bu soluk resimleri büyüteçle incelemeye başladım. Onları hemen tanıyıverdim: Dünya yakışıklısı ve efendisi spor hocamız Tevfik BÖKE, fizik hocalarımızdan Hüseyin BETİN, kimya-matematik-coğrafya hocalarımızdan Mithat, Kemal ve Zeki Bey’ler. Her biri ayrı pozlarda... 15 Ekim 1941 mezunları (800’ler-Ora.B.Ulusu’nun sınıfı) Harbiye son sınıfın ortalarında Mersin’de bulmuşlar kendilerini. 1100’ler sınıfı-Kora.N.Serim ve Kora.S.Ergin’ler de lise-I’de okurken onlarda Mart/Nisan’da doğru Mersin’e!.. Aralarındaki sınıflar da öyle. G Hamidiye okul gemisini saymazsak 1100‘ler orada 3.5 yıl, 1200’ler de 4 yıl kalmışlar. Bu sınıf hiç Ada yüzü görmemiş, sadece Ada’da kurlara katılmışlar. Diğer resimleri incelediğimde gördüm ki 1943-1947-1948 mezunlarının lise ve Harbiye yılları... 1943 mezunları kılıç kuşanmışlar, asteğmen olmuşlar. Resmin altında 01.05.1943 tarihi var. Kitaba göre 30 Nisan’da mezun olmuşlar, kısa dönem. Ada’dan neler götürebilecekse onlar bir şilebe yüklenmiş ve Mersin açıklarına demirlenmiş. Buradan da Mersin ‘deki o kışlaya vasıtalarla baştankara... O kışla ki süvari birliği ağırlıklı bir olayın yeri... Resimlerde çok tanıdıklarım var... Şapkalar potas mı potas! Pantolonlar ütüsüz ! Nöbetçi subayının kemeri yıpranmış! Üç yarbay var ki biri madalyalı. Şapkalarının üçü de farklı! O zamanlar, şapkaların içinde pamuk vardı ve bazıları kenalarlarını bastırırlardı. Bir resimde teftiş var, heyet halinde öğrencilerin önünden geçiyorlar!... Öğrencilerin bazıları sivil elbiseli. Sanırım ara sınıfta alınan kabakçılar; elbiseleri henüz İstanbul’dan gelmemiş. Öğrenciler de, bavullarını toparlayıp, 3 gece 3 gün süren bir trenle, 3 mevki de, her istasyona bütün diğer trenlere yol vererek, Mersin’e yakın Yenice istasyonuna ulaşmışlar. Yol boyunca kumanyaları temin edilmiş ama bazıları daha birinci günde istihkaklarını bitirmişler! Bazı resimlerdeki çocuklar kuma yatmışlar. Kışlanın konumu şöyle imiş: Mersin’in Batı ucunda denize ve fenere inen bir dere ve buna paralel at ahırları... Burası palmiyeli yolun sonu. Kışlanın ahırları veya atların tavlaları, bu yoldan, dere boyunca fenere doğru uzanıyor. Buraları bütün öğrencilerin, yatakhaneleri olacak. Yolun sonuna gelmeden önce bir nizamiye 1934’ten itibaren diploma törenileri 30 Ağustos’larda olmuş ama II. Dünya Savaşı yıllarında gene kısa dönemler başlamış: 1940-1945 arasındaki sınıflar 4 Nisan-12 Ocak-15 Ekim-15 Ocak gibi tarihlerde mezunlar olmuş; 1945’te tekrar 30 Ağustos’a dönülmüş. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 83 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Palmiyeli ve Okaliptüslü Yıllar kapısı ve buradan denize doğru uzanan bir yol ve deniz kıyısında komutanlık binası. Lumbarağzından girilince sağda iki katlı bir bina ki bodrumu da kat sayıyoruz; burası yemekhane üst kat da sınıflar... Buralarda bir düzüne kadar salon büyüklüğünde odalar var. Okulumuzun lise I-II. sınıflarının askeri kampları Toros’ların bir yamacında “Buluklu” denen bir yerdeydi. Kamp dönüşü, ikmal imtihanlarının son gününün akşamında, yemek bittikten sonra, nöbetçi subayının müjdesi, okulun Ada’ya dönmek üzere olduğunu bildirmesi, bizleri havalara uçurmuştu!... Harbiye-I’ler, devamlı Hamidiye’de olacağına göre bütün Dz.Hrp Ok. buralara taksim ediliyor. Şimdi düşünüyorum da... O yokluklarda, o sıkıntılarda, o hasretliklerde kültür ve sanat hareketleri nerede ve nasıl takip edilirdi ki! Mersin’e bir tiyatro grubu veya bir orkestra gelmiş duymadım. Sanki İstanbul’da olsaydık ne zaman gidebilirdik ki!... Koridor ve odaların taban tahtaları sanki hiç pulyandan geçmemiş! Burası, tabi, ki bir alay kışlasının kararagah binası olarak yapılmış. Bina, alelacele elden geçirilmiş. Öğrenciler bir süre sahilde Okaliptüs ağaçlarının altında ders görmüşler... Orada uzun süre okumuş büyüklerimden, çok şeyler dinledim: Hastalanan çocuklar, tek atlı araba ile şehirdeki bir revire gönderilirmiş, daha ağırları da Adana’ya sonraları bir revir açılmış ve bir doktor gelmiş. Küçücük bir de kantin. Bir tatlının adını “baldız” koymuşlar. Çünkü doktorun güzel bir baldızı varmış! Yemeklerde tatlı olarak pekmez verilirmiş veya incir. Bununda bir hikayesini anlatmışlardı!.. Spor, tabii ki taşlı-topraklı bahçede... Voleybol ve basketbol ise, takımın ancak üçte biri ile oynanıyormuş! Daha nice anılar... Ama öğrencilere bu sıkıntılar vız geliyormuş. Öyle sanıyorum ki, anı kitaplarından okuduğuma göre, bu konularda yani sanat ve kültür hareketleri, daha çok, yabancı dille eğitim gören okullarda olurmuş. Buralardan mezun olanların çoğu da o dillerin merkezlerine gidip eğitimlerini sürdürüyorlardı. Nice tanıdıklarımız var; onların dünyaları başka türlü gelişmiş. Bizler Harbiye’de okurken, birkaç dönem, yedek subay öğrencileri ile aynı yatakhaneleri - yemekhaneleri - salonları paylaştık; onlardan çok şey dinledik. Bir çoğu dışarılarda okuyup gelmişlerdi, bizlerden yaşlıydılar. Benim neslim, Atatürk’ün sağlığında ilk okula başladı; ortayı ve liseyi, hatta Harbiye’yi Milli şef İsmet İnönü döneminde bitirdi. Harp yıllarını yani yollukları yaşadık. Deniz kenarı, irmik taneleri gibi incecik kumluk. Okalüptüs ağaçlarının altında ise, berber kulübesi. Ahmet Efendi, ilk usturayı bize burada vurmuştu! Altlaların halkalı yemlikleriyle sidik oluklarının arasında ikili ve cibinlikli yataklarımız... Biz hep, “İnönü İsmet Mareşal Çakmak/Düşmana vermez bir avuç toprak!” gibi şiirler okuduk. Bizden 10 sınıf kadar öncekilerin kitapları arasında yasaklı (N. Hikmet gibi) şairlerin şiirlerini bulunduranlar yardımcı sınıflara kaydırılmışlar! Böyle bir dönem yaşanmış. Bilindiği gibi her olayı kendi şartları içinde değerlendirmek gerekiyor... Artık, bu konularda, çok şeyler değişmiştir... Çalkantılı yıllar gelip geçmiştir... Bizler bunları, oldukça uzaktan izledik. Yemekhaneler, bölüm bölüm,o bodrum katında. Porselen tabaklar Ada’dan getirilmemiş, yerine kalaylı sahanlar... Yemekler klasik, dalyan köfte hep devam ediyor. Harbin sıkıntıları okulda da aynı... Çorbalara bir şeyler katılıyormuş deniliyor! Sözde çocuklar yatıştırılacakmış! Gün geldi eğitim sistemimiz değişti, Harbiye lisans düzeyine erişti, dekanlık-rektörlük gibi bir düzeye erişildi. Bu gerekliydi... Sınıflarının ileri gelenleri ABD’lerinde okudular... Bizim eksik yanımız; insan hayatında, “15-18” yaş arasındaki bir durumdur” ki insan ruhunda ve beyninde, birçok şeyin (Bilgi-kültür-sanat gibi) yeterince özümsenememesidir. Toparlarsak bizler eski geleneklerde şartlandırıldık, dünyayı algılamakla zorlandık. Öğretmenlerimizin çoğu üniversitelerden yeni gelmişler ve stim üzerindeler... Komutanın oğluna bile not yok!.. Ben hemen 4 yıl sonrasına (1945) ve kendi zamanıma geçiyorum... Bahçe veya alan, toztoprak içinde. En meraklı spor, futbol... Bir maçtan söz etmeliyim: Bizler okula gitmeden bir kaç yıl önce, Mersin takımı ile bir maç yapılıyor ve bizimkiler yeniyor onları! Bir kavga, bir kavga gazete başlıklarında! Okuldan çimayı kapatan stadyuma!... Kur. Alb. Adni Alkan adam gibi adam, komutan gibi komutandı. Her bakımdan okula layıktı; efendiydi, bilgili ve kültürlüydü. Onu sonraki sınıflardan çok dinledik. Sonra gelenler de öyleydi, eski Dz.K.K.larımızdan Ora.Nejdet Uran gibi... “Sınıf subayından okul komutanına kadar okulda görev alacaklar çok iyi seçilmelidir.”, diye hep düşünmüşüzdür. İzine çıkanların uğrak yeri ya Akkahve ya da çarşı içindeki baklavacılar. Sıcak baklava, soğuk baklava... Bizden öncekiler, şeker yokluğunda baklava yiyememişler! Onlar kuru üzüm yiyip çay içmişler! Tam karşıda bir sinema. Mersin’in gezinti caddesi buradan başlıyor. Rıhtım-mendirek-balıkçı barınağı gibi şeyler yok. Gemiler ufukta demirli! İki haftada bir yolcu gemisi geliyor; ya Aksu ya da Güneysu. Dikkatimi çeken bir husus vardı: Doğrudan Harbiye’ye giren sınıflarla bizler arasında, bazı konularda farklılıklar vardı. Buna sosyal yaşam ile özgür düşünce ve mantığı da eklemeliyiz. İnsan hayatında 15-18 yaş arası yani lise yılları, çok önemliymiş. Bütün yapısında depolanıp özümsenirmiş. Liseyi sivil ortamda okuyan arkadaşımızın düşüncelerini bizlerden daha rahat bulurum. Mersin, o zamanlar küçük bir yer; Adana-Tarsus bölgesinin ihracat limanı. Narenciye pek bol... Şimdilerde bütün bahçeler apartmana dönüşmüş, bir Doğu vilayeti buraya taşınmış deniliyor. Biz, Mersin’de sadece bir yıl okuduk ve okulu Ada’ya götürdük. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 84 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Palmiyeli ve Okaliptüslü Yıllar Bizlerden sonra başlayan ve bugünlere gelen süre içinde, eğitimde büyük aşamalar oldu. Bizim zamanımızda 40-50 numara ile dış görevlere atananlar bugünlerde ancak 90 ve üzerinde notlarla gidebilmekteler... Donanma tatbikatlarında da uğradım. Ulaştırma taburu yerleşmişti buraya. Son kez Mersin’e gittiğimde, Torosların eteklerindeki “Buluklu”ya kadar çıktık. Bana refakat eden Mersinli iş adamı arkadaşıma, piyade tüfekli halimizi anlatıyordum. Bazı cılız ve kısa boylu arkadaşlarımızın tüfeklerini zor taşıdıklarını, dipçiklerinin yerlere değdiğini, sık sık molalar verildiğini anlatıyordum. Kamp yerimize ulaştık. Hayalimdeki çadırlar sanki sıra sıraydı. Üstümüzdeki sınıfın sınıf subayı pek haşindi! Ceza alanlar, dikenli tarlada yat-kalk yaptırırdı! Bütün bunları düşündüm... 15 yaşını orada bırakarak geri döndük. O günlerimizi, eşeklere binişimizi, rahmetli Salim pek tatlı anlatırdı. Mersin şüphesiz ki bir dönemin öğrencilerinden birçok şeyler alıp götürmüşse de parlak öğrencilere pek etkisi olmadı. Harp sonu, son teknoloji ile Amerika’dan gelen gemileri bu nesil kullandı. Gün geldi, Mersin, Bahriyemize bir üs oldu. Kıbrıs problemleri ve harekâtında Donanma’mız burada hareketli yıllar geçirdi. Mersin’deki Okuldan yetişenlerin anılarına anılar eklendi. Mersin’e bir kez daha oğlumla gitmiştim. Orduevinde kalıyorduk. Eski komutanlık binasının ötesinde denize doğru inşa edilmişti. Arası doldurulmuş ve geniş bir yol uzanıyordu. Otele giriş çıkışta hep eski okulumuza bakıp durdum. Okalüptüs ağaçları daha da çoğalmış, gürlemişti.Ben sanki hep oralardaydım... Geçen yıl Mersin’de görevli bir denizci arkadaşımız, bizlere kadar gelip, okulun o yıllarına ait anılar ve bilgiler topladığını oradaki üniversiteden mastır için teşvik edildiğini anlattı. Ben Mersin’e tam 20 yıl sonra, 15 yaşımın okuluna koştum eşimle. Karacıların Astsubay Okulu idi ve öğrenciler tatildeydi. Nöbetçi Astsubayı ile her köşeyi dolaştık. Hiçbir şey değişmemişti. Sınıfıma girdim. Çok heyecanlandım. Sıralarda arkadaşlarımı görür gibi oldum. En öndeki kendi sırama oturdum. Bütün öğretmenlerim sıra ile sınıfa girip çıktılar... DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Mersin’in ünlü mehtabına rastlamıştık. Ufuktan yükselişi pek muhteşem olurdu. Kaldığımız odadan bu güzelliği tekrar yaşıyordum. Bizler bu mehtapları, okalüptüs ağaçlarının altındaki ince kumlara uzanıp, memleket hasreti içinde ve belki de bir çocukluk aşkını düşünerek seyrederdik... 85 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Medya Bağımlılığı ve Medya Toplumu MEDYA BAĞIMLILIĞI VE MEDYA TOPLUMU Küreselleşen dünyada iletişime her geçen gün daha fazla bağımlı hale gelen insan; televizyon, radyo, gazete gibi medya araçlarının karşısında pasif bir role sahipken, yeni medya araçlarından biri olan internetin sosyal medya, yükleme (upload) ve indirme (download) unsurları sayesinde aktif kullanıcı özelliğine kavuşmuştur. Hazırlayan •• Dz.Bnb.Kayhan OLGUNGÜL M edya, Latince’de ortam, araç anlamına gelen “medium” kelimesinin çoğuludur. Bu açıdan medya, mesajların aktarılmasında aracılık görevi gören mecra olarak tanımlanabilir. Araç olarak bakıldığında, bir mesajın kitlesel olarak iletilmesi rolünü üstlenen medyanın tarihi, milattan önceki yıllarda bağ bozumu törenlerinde ülkenin genel durumunu anlatan tiyatro oyunlarına kadar dayanmaktadır. Bu oyunlar dönemin gazeteleridir. Keza, papirüslerin üzerine yazılan duyurular ya da Osmanlı-Bi- zans dönemindeki sokak davulcuları ile sokakta duyuru yapan görevliler medyanın geçmişteki biçimleridir. Tarihsel süreçte insanların haber almaya olan meraklarında önemli bir değişiklik olmazken, habere ulaştıkları mecralar değişmiştir. (Briggs ve Burke, 2004) Medya, 20. yüzyılın ilk yarısında gazete ve radyo olarak, sonrasında ise TV olarak algılanırken, bugünkü anlamıyla ağırlıklı olarak internet teknolojisinin de kullanıldığı bir paylaşım ortamı haline gelmiştir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 86 İnternet, birçok medya aracından farklı olarak kullanıcılarına geri beslemede bulunma olanağı verirken, kullanıcılarının mekândan ve zamandan bağımsız olarak enformasyon elde edebilmelerine, iletişim kurabilmelerine imkân sağlamaktadır. İnternet üzerinden işlevsel etkileşim, kullanıcıların iletişim sürecindeki egemenliğine vurgu yapmaktadır (Timisi, 2003:132). Diğer bir değişle bugün medya, iletişimi sağlayan linkler ve yapay hafızaların (yazı, veri, fotoğraf ve seslerden oluşan) bir araya gelmesinden oluşan ve ayrı aygıtların yüklenebildiği bir özelliğe sahiptir. SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Medya Bağımlılığı ve Medya Toplumu Medyanın günümüzdeki şekliyle en belirgin yapısal özelliği, telekomünikasyon, veri iletişimi ve kitle iletişiminin tek bir araçta toplamasıdır. Bu nedenle medya, sıklıkla “multimedya” olarak da ifade edilmektedir. İnternetin çoklu içerik taşımaya uygun yapısı, haber metninin yardımcı unsurlarını da eş zamanlı (on-line) olarak erişime açık hale getirmektedir. Böylece gazetecinin, yazısı için kullandığı arka plan bilgisine ve belgelere sınırsız erişimi mümkün kılmaktadır. (Evers 2010: 322). Diğer bir ifadeyle günümüzde medya doğru bir biçimde kullanıldığında, kullanıcısına kimi zaman öngörülemeyecek seviyelerde güç vermektedir. Medya Güdümündeki Toplumdan Medya Toplumuna Dönüşüm: Medya bizi çevrelemektedir. Hemen her günümüz televizyon, radyo, gazete, kitaplar, internet, filmler, dergiler gibi medya araçlarıyla iç içe geçmektedir. Medya artık aldığımız hava, içtiğimiz su haline gelmiştir (Croteau, Hoynes, 2003:3). Hayatımızı çevreleyen medya, seyrettiğimiz televizyondan dinlediğimiz radyoya, okuduğumuz kitap, gazete ve dergiden zamanımızın önemli bir bölümünü geçirdiğimiz internete kadar her an bizimle birliktedir. olumsuz bir açıdan yaklaşmamızı bize medya dikte eder. Toplumda dilencilerin epeyce zengin olduğunu medya aracılığı ile öğrenen birey önceden yaptığı gibi dilencilere para vermekten vazgeçer. Diğer taraftan medya aracılığı ile dilencilerin yaşadığı güç hayatı evindeki rahat koltuğunda izleyen kişi, ertesi gün yolda karşılaştığı dilenciye yardım edebilir. Özellikle sosyal medya diye adlandırdığımız olgu, bizim ailemiz ve arkadaşlarımızla kurduğumuz ilişkilerimizi de yönlendirmektedir. Başka bir deyişle sosyal medya, kendimizi nasıl gösterdiğimiz veya bizim Medyanın Birey ve Toplum Üzerindeki Etkileri: Medyanın toplumun yapısı, kurulu düzeni, bireyler arası ilişkilerin niteliği ve şekli üzerinde düzenleyici ve şekillendirici bir etkisinin olduğu yapılan araştırmalarda açıkça görülmektedir (Arslan,2004:1). Medya, çok etkin bir toplumsallaştırma aracıdır. Scralle, 1992; 13 belirttiği gibi, medya araçları, kültür üretimi bakımından büyük bir öneme sahiptir. Medya bunları geniş halk kitlelerine yaymak, onlara öğretmek, öğrenilenlerin de içselleştirilmesine yardımcı olmak gibi işlevlerde de bulunur. Bu iletişim araçları, üretilen kültür ürünlerini insanların yaşam alanlarının içlerine, evlerine, oturma odalarına kadar taşır. Dolayısıyla medya aynı ileti içinde, çok sayıda ve farklı insana, aynı anda veya değişik zamanlarda, birçok mesajı iletebilme özelliğine sahiptir. Bizimle içi içe yaşayan medya, ilişkilerimizi, siyasi görüşlerimizi, olaylara bakış açılarımızı etkilemekte ve şekillendirmektedir. Bir olaya, bir kişiye, bir ülkeye veya bir siyasi partiye nasıl bakmamız gerektiğini kulağımıza medya fısıldamaktadır. Haberler veya olaylar medya tarafından belirli bir yorum ile harmanlanarak bize ulaşmaktadır. Dolayısıyla aynı olaya medyanın yönlendirmesiyle olumlu veya başkaları tarafından nasıl algılandığımız konularında ve ilişkilerimizde belirleyici niteliktedir. Örnek olarak, çocuklara yönelik kaçırma olaylarının arttığını medya aracılığı ile öğrenen ebeveyn çocuklarına karşı daha fazla korumacı bir tutum takınır. Medya genellikle özel hayatımızla dışarıdaki dünya arasında kurduğumuz köprü rolünü üstlenmektedir. Bizler kendimizi ve ailemizi tehlikeye atmadan, Dünyanın en sorunlu bölgelerinde, en sıcak gelişmeleri sanki oradaymışız gibi bütün canlılığı ile sanal olarak yaşayabiliriz. Söz gelimi, Afrika’nın amansız doğasına ayak basmadan, orada açlıkla veya türlü hastalıklarla mücadele eden çocukları penceremizden dışarıya bakar gibi görebilir veya çatışma bölgelerinde vurulan insanları sanki oradaymışız gibi seyredebiliriz. Kendimizi ve bulunduğumuz konumu medya aracılığı ile takip edebiliriz. Toplumsal yapı içerisinde mesleğimizin, oturduğumuz muhitin veya yaşamakta olduğumuz hayat standardının, toplumda nasıl algılandığı ve kendimizi bu DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 87 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Medya Bağımlılığı ve Medya Toplumu algı içerisinde toplumda nasıl konumlandırmamız gerektiğini medya aracılığı ile öğreniriz. Medya kimi zaman ne giyeceğimize, kimi zaman nerede ve ne yiyeceğimize, kimi zaman nereye gideceğimize karar verirken, kimi zaman bize iş teklifinde bulunur. Medya, bireylerin hayatını kolaylaştırırken, bireylerin eylemsizliğe, hareketsizliğe, tembelliğe sürüklemektedir. Günümüzde medya araçları bireylere en az hareketle, en fazla erişimi sağlamak için adeta yarışır hale gelmiştir. İnsanlar, oturdukları yerden, herhangi bir çaba göstermeden dünyanın dört bir yanından servis edilen bilgilere ulaşabilmektedir. İşte medyanın birey ve toplum üzerinde tüm bu sayılan etkileri, toplumu medya güdümündeki toplum ötesinde medya toplumu haline getirmiştir. Artık toplum içerisinde birey medya olmaksızın adeta nefes alamaz hale gelmiştir. ABD’de Maryland Üniversitesi’nde 24 Şubat-4 Mart 2010 tarihleri arasında 200 öğrenci üzerinde yapılan bir araştırmada, öğrencilerden belirlenen tarihler arasında kendi seçecekleri bir gün (24 saat) boyunca herhangi bir medya aracını kullanmamaları ve bu deneyim sonucunda hislerini yazmaları istenmiştir. Araştırmaya katılan öğrencilerin birçoğunda 24 saat sonucunda depresif bozukluklar gözlemlenmiş ve bu deneyim sonucunda öğrencilerde alkol veya uyuşturucu bağımlılarının yaşattığı yoksunluğa benzer bir etkinin görüldüğü tespit edilmiştir. (withoutmedia.wordpress.com) Bu bağımlılığın izlerini sürmek için Amerika’ya kadar gitmeye ihtiyaç olmadığı rahatlıkla söylenebilir. Zira pek çoğumuzun sosyal çevresinde veya aile yaşantısında rahatlıkla gözlemleyebileceği üzere, Türk toplumu da gelişmiş veya gelişmekte olan diğer toplumlar gibi git gide medya bağımlısı bir toplum haline gelmektedir. Bugün kafeler, parklar, okullar gibi birçok kamusal alanda özellikle gençlerin birbirleriyle yüz yüze iletişim kurmak yerine sosyal medya aracılığı ile iletişim kurmayı tercih ettiklerini fark etmemek mümkün değildir. O kadar ki aynı masada oturan gençlerin bile birbirleriyle akıllı telefon uygulamaları aracılı- ğıyla haberleştikleri gerçeğiyle karşı karşıyayız. Bu da gençleri, her geçen gün yüz yüze iletişim kurmaktan daha fazla çekinen bireylere dönüştürmektedir. Medya bağımlılığının gelmiş olduğu seviye itibariyle günümüzde anne ve babaların lise veya üniversite düzeyindeki çocuklarının elinden belirli bir süre için dahi olsa telefonlarını almaları durumunda ciddi aile içi sorunlarla karşılaşacakları aşikârdır. Bugün yüksek tirajlı gazetelerin dahi yeni medya mecralarını etkin olarak kullanma konusundaki çabasının (İnternette haber paylaşımı, sosyal paylaşım sitelerinde hesap oluşturmak vb.) haberi hedef kitlesine en çabuk biçimde verme telaşından kaynaklandığı söylenebilir. Kentsel hayat sürdüren gençlerin sosyal paylaşım sitelerine olan bağımlılıkları her geçen gün artmaktadır. Sosyal medya araştırma şirketi Quintly’nin Mayıs 2013 verilerine göre sosyal paylaşım sitelerinin Türkiye’deki kullanıcı sayısı 32.797.500’dir. Bu bilgiye göre nüfusunun yüzde 40’ından fazlası sosyal paylaşım sitelerinin kullanıcısı olan Türkiye, dünya genelinde altıncı, Avrupa’da ise birinci sırada yer almaktadır. (www.quintly.com) ları neredeyse doğalarının bir gerekliliği haline gelmiştir. Bu şekilde yasaklayıcı veya engelleyici önlemler alma gayreti içine giren anne ve babalar, çocuklarını çağın gerisinde kalmaya mahkûm etmiş olacaklardır. Yeni medyanın neden bu kadar hızlı bir şekilde yayılmakta olduğu ile ilgili olarak bir değerlendirme yapmak gerekirse; öncelikle yeni medyanın hedef kitlesine erişim hızının klasik medyaya göre çok yüksek olduğundan bahsetmek gerekir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 88 Ebeveynlerin, bu denli süratli bir bilgi alış veriş imkânı sunan yeni medya mecralarından çocuklarını ayırmaları elbette tavsiye edilemez. Zira genç nüfusun yeni medya araçlarını etkin olarak kullanma- Maryland Üniversitesi’ndeki araştırma, günümüzde toplumun medyaya ne derece bağımlı hale geldiğini açıkça ortaya koymaktadır. Bu durum, bir bakıma insanın temel ihtiyaçlarına bir yenisinin eklenmiş olduğunu göstermektedir. Gerek ABD’de yapılan araştırmalar gerekse Türkiye’de kentsel hayat içerisindeki gözlemlerimiz ışığında, genç nüfusun medya bağımlılığına doğru sürüklen- SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Medya Bağımlılığı ve Medya Toplumu mekte olduğu, bunun özellikle gençlerde korkutucu boyutlara ulaştığı, cep telefonlarının gençlerin adeta bir uzvu haline gelmiş ve toplumda rahatlatıcı, sakinleştirici etkilerinin ön plana çıkmış olduğu bu süreçte ebeveynlerin konuya titizlikle eğilmeleri gerektiği söylenebilir. Yapılan araştırma ve gözlemler göstermektedir ki, medya bağımlısı bir toplumunun ayak sesleri duyulmaktadır ve Türk toplumu da diğer gelişmiş veya gelişmekte olan toplumlar gibi hızla bir “Medya Toplumu” haline gelmektedir. Toplum için sağlıklı ve faydalı bireyler arzusunda olan ebeveynlere ise bu açıdan oldukça önemli görevler düşmektedir. Ancak burada çağın gerekleri de anne ve babalar tarafından gözetilmelidir. Zira medya bağımlılığı diye isimlendirdiğimiz olgu, insanların anlık iletişim kurma ihtiyacının yanı sıra, neredeyse ışık hızında değişen gündemin baş döndürücü hızındaki bilgi akışı arasında kendini her zaman güncel (update) tutmak zorunluluğundan kaynaklanmaktadır. Artık bilgi almak değil bilgiyi ilk almak önemlidir. O nedenle dünyada medya alanında sınırların kalktığı bir çağda, medyadan uzak durmak bir anlamda çağın gerisinde kalmak anlamına gelmektedir. Bütün bu olgular içerisinde ebeveynler, çocuklarını çağın gerekleri dışına itmeden ancak yeni medyanın potansiyel zararlarından haberdar olarak hareket etmek durumundadır. KAYNAKLAR ARSLAN, D. Ali (2004), Medyanın Birey, Toplum Ve Kültür Üzerine Etkileri, Uluslararası İnsan Bilimleri Dergisi. BRIGGS A. ve BURKE P. (2004), Medyanın Toplumsal Tarihi, çev.: İbrahim ŞENER, İzdüşüm Yayınları, İstanbul. CROTEAU D., HOYNES W. (2003), Media/Society: Industries, Images, and Audiences, Sage Publications, Londra DİJK V. (2006) Söylemin Yapıları ve İktidarın Yapıları, Medya İktidar İdeoloji, Çev: Mehmet Küçük, Ankara: Ark Yayınları. EVERS, H. (2010) “İnternet Haberciliği: Yeni Etik Sorunlar mı?” Televizyon Haberciliğinde Etik, Ed. Bülent Çaplı ve Hakan Tuncel, Ankara: Fersa Matbaacılık. GUPTA, O. (2006),Media Society And Culture, Gyan Books SCANNELL, (1992), Culture and Power: A Media, Culture and Society Reader, London: Sage. TİMİSİ N. (2003) Yeni İletişim Teknolojileri ve Demokrasi. Ankara: Dost Yayınevi. http://withoutmedia.wordpress.com/ www.quintly.com<http://www.quintly.com/blog/2013/02/facebook-country-stats-february-2013-top-10-countrieslose-users/> 15.06.2013 DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 89 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Korvetleri: Bursa ve İzmir OSMANLI KORVETLERİ: BURSA VE İZMİR On Dokuzuncu Yüzyılın İkinci Yarısında Afrika Sahillerinde İki Osmanlı Savaş Gemisi ve Faaliyetleri Avrupa sularındaki faaliyetleri esnasında dünya kamuoyunda endişe uyandırdıklarına binaen Bursa ve İzmir korvetleri için arşiv kaynakları ışığında görevlerini hakkıyla tamamlamış ve tarihe geçmiş iki Osmanlı korvetidir demek yerinde olacaktır. Hazırlayan •• Halim GENÇOĞLU (Cape Town Üniversitesi) O n dokuzuncu yüzyıl Osmanlı Seyr-i Sefain İdaresi Bahriye Nezaretine mensup savaş gemilerimizin dünya sularındaki faaliyetlerine bakıldığında kayda değer bir Osmanlı deniz gücünün varlığından söz etmek mümkündür. Özellikle Yavuz Sultan Selim devrinden bu yana dünya denizciliğinde ehemmiyet kazanmış olan Osmanlılar, 1517’de Mısır’ın fethinden sonra Akdeniz hakimiyetini ele geçirdiler.1 Bu vesileyle Ümit Burnu yolunun önem kazanması ve Portekizli denizcilerin Hindistan’a ulaşmak için bu güzergahı kullanmak zorunda kalmalarıyla etkilenen Avrupalı denizciler, işte o tarihten 1869’da Süveş Kanalı’nın açılmasına kadar Akdeniz çevresindeki Türk varlığından haberdar olarak temkinli hareket etmek zorunda kalmışlardır.2 Günümüzde dahi Ümit Burnu’nun Cape noktası diye bilinen en uç kısmında bulunan bir kitabede halen bu hususta “Türk İmparatorluğu’nun Dünya denizciliğindeki varlığına dair bir bahis geçmesi, bu tarihi meseleye somut misal teşkil eden muteber bir vesika olarak değerlendirilmelidir.3 Böylelikle Dünya denizlerinde bir mevcudiyete sahip olan Türk olgusunun Avrupa literatüründe on altıncı yüzyıldan bu yana var olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Elimizdeki kaynaklar ışığında matbu eserlerin dışında güncel medyada 18’inci yüzyılın sonlarından itibaren Osmanlı gemi- lerinin kendi coğrafi sınırlarının dışındaki denizlerde olan faaliyetleri batı basınında her daim yer almıştır demek yerinde bir tespit olacaktır.4 Bunun en mühim sebebinin Osmanlı savaş gemilerinin dünya sularındaki hakimiyet mücadelesinin sömürgeci devletler nezdinde uyandırmış olduğu endişeden ileri geldigini söyleyebiliriz. 24 Eylül 1865 yılında Osmanlı Devleti’nin Basra Körfezi’ndeki müslüman devletlerin hac yolu üzerindeki güvenliklerini korumak maksadıyla gönderdiği iki Osmanlı korvetin uğradığı limanlarda yaşadığı hususlar kalem oynatmaya değer bir tarihi meseledir.5 İki Osmanlı korveti Bursa ve İzmir’in Cebelitarık yoluyla Atlas Okyonusu’ndan Ümit Burnu’na ve en nihayetinde İran Körfezi’ne ulaşan tarihi serüveni bu çalışmanın konusunu teşkil eder. Bursa ve İzmir korvetlerinin izlerine Osmanlı kaynaklarından evvel İngiliz arşivlerinde tesadüf etmekteyiz.6 1859 tarihli Salisbury and Winchester Journal Gazetesi Bursa gemisinin İngiltere’de Plymonth Sound Limanı’nda motorunda çıkan bir arıza sebebiyle kızağa çekildiğini yazmaktadır.7 7 Ekim 1859 tarihli London Daily News ise Bursa Korvetinin tamiri esnasında kaza sonucu hayatını kaybeden Eugene DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 90 Boulanger adındaki Fransız asıllı bir gencin hayatını kaybettiğini rapor etmiştir.8 Böylelikle batı kaynaklarında Bursa Korvetinin 1866 Afrika turundan çok daha önceleri dünya sularında boy gösterdiğine delâlet eden kayıtların varlığından söz edebiliriz. Batılı yayınlarda İzmir Korvetinin faaliyetlerine ise 1860 yılından sonra tesadüf etmekteyiz. 13 Ağustos 1860 yılında Suriye açıklarında dolanan Osmanlı gemilerinden Muhbir-i Sürûr, Taif ve Seddül Bahir korvetlerinin yanında İzmir savaş gemisinin de Akdeniz’de seyir halinde olduğu anlaşılıyor.9 18 Nisan 1861 yılında İngiliz medyasında yeralan bir başka habere göre ise İzmir Korvetinin Trablus’tan ayrılıp Kandiye’ye doğru hareket ettiği kaydedilmiştir.10 London Standart gazetesinin 23 Ekim 1865 tarihli yayınında İstanbul’dan yola çıkan Bursa ve İzmir korvetlerinin Malta istikametinde hareket ettikleri notu düşülmüştür.11 Aynı haberde Bursa Korvetinin kaptanı Albay Ali Bey ve İzmir Korvetinin kaptanı Musa Beylerin 3 Ekim’de Malta Limanı’na ulaşmış oldukları bilgisi yer almaktadır. Bu haberde Bağdat Valisi Hasan Paşa’nın endişesine binaen Osmanlı Sultanının emriyle hazırlanan iki korvetin Basra Körfezi’ndeki Osmanlı çıkarlarını gözetmek maksadıyla bu faaliyetlere giri- SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Korvetleri: Bursa ve İzmir Yirminci Yüzyılın Son Çeyreğine Ait Bir Osmanlı Savaş Gemisi / Kaynak; Donanma Mecmuası şildiği kaydedilmektedir. London Standart Gazetesi aynı yılın 21 Kasım’ında Bursa ve İzmir korvetlerinin Sakız Adası ve Malta’ya uğradıktan sonra Cebelitarık Bogazı’na ulaştıklarını rapor etmektedir.12 Osmanlı arşiv kaynaklarından anlaşıldığı kadarıyla Bursa ve İzmir savaş gemileri hususunda 1865 tarihli ilk belgede “Bursa adlı korvet Sefine-i Humayunu kaptanı İzzet Bey” ile alakalı bir görev tayini ve ödenekten bahis geçmektedir.13 Bu tarih bilindiği üzere Bursa ve İzmir korvetlerinin Afrika Kıtası’nı dolaşmak üzere yapılan yolculuk hazırlıklarının tarihine denk gelir.14 Öyle ki ertesi yıl Bursa ve İzmir korvetleri ile alakalı Osmanlı belgeleri Türk savaş gemilerinin faaliyetleri hususunda dikkate şayan malumat içermektedirler. Basra Tersanesi’ne memur İzmir ve Bursa korveti Humayünü Ümit Burnu’na vasıl olduklarından bunların levazımatına sarf olunmak üzere orada ahz olunan iki bin liranın poliçesi Londra Sefareti Seniyyesi üzerine keşide olunmuş olduğundan mezkur poliçenin(...) işarı babında emr-ü ferman.15 1866 yılının Haziran ayında Bursa ve İzmir korvetleri kaptanı (Kaymakam) Ali Bey’e yapılan ödemede para transferinden söz edilmesi, gemilerin Akdeniz’de olduğuna delalet etmektedir.16 Osmanlı arşivindeki bir başka dökümanda ise Moritos (Mauritius) Adası’na uğramış olan Osmanlı korvetlerinin gerekli tedariki için sağlanan paranın Londra Elçiliği yoluyla gönderilmesi hususunda kayıt düşülmüştür.17 Osmanlı Korvetleri Ümit Burnu’nda Güney Afrika devlet arşivindeki belgelerden anlaşıldığı kadarıyla 1866 yılının Eylül ayında Bursa ve İzmir Korvetleri Ümit Burnu’nun Simon’s Town (Bay) Limanına demir atmıştır.18 South African Commercial Advertisement Gazetesi’nin 27 Eylül 1866 tarihli yayınında ise pazar günü Simon’s Town Limanı’na yanaşan Bursa Korvetinin fırtına nedeniyle iki halatının koptuğu tamirat ve bakımı için pazartesi gününe kadar limanda kalacağı rapor edilmektedir.19 Ümit Burnu’ndan yayın yapan diğer birçok gazete de İstanbul’dan gelen iki Türk savaş gemisinin İran Körfezi’ne doğru gitmek üzere Simon’s Town Limanı’ndan ayrıldığını yazmaktadırlar.20 Bursa ve İzmir korvetlerinin akıbetleri ile alakalı elimizdeki diğer mühim bir kaynak ise Bursa Korvetinin murettabatından olan mühendis Faik Bey’in yazmış olduğu hatırattır.21 Faik Bey yazmış olduğu Seyehatnameyi Bahr-i Humayun adlı gezi eserinde yaşamış olduğu anılarını gayet sade bir dille kaleme almıştır. Bu hatıratında fırtına nedeniyle rotasından ayrılıp Brezilya sahillerinde soluklanan Bursa Korvetinin daha sonra Ümit Burnu’na uğrayarak 21 gün kadar burada kaldıklarını yine Faik Bey’in notlarında görmekteyiz.22 Faik Bey’in hatıratı ile Güney Afrika gazetelerindeki kayıtları karşılaştırdığımızda Bursa Korvetinin 4 Eylül 1866 da Ümit Burnu’na uğradığı ve 25 Eylül’de Moritos Adası’na (Mauritius) doğru hareket ettiğini söylemek mümkündür.23 Mühendis Faik Bey, Bursa gemisinin levazım eksiklerinin ve özellikle yakıt ihtiyacı olan kömür gereksiniminin sağlandığı sırada Ümit Burnu’nun şehir merkezinde gezebilme imkanına sahip olduğunu anılarında ifade etmiştir. Faik Bey, 1862 yılında Ümit Burnu’na gönderilen Osmanlı DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 91 alimlerinden Seyyis Müderris Ebubekir Efendi’yi evinde ziyaret ettiğine dair malumata hatıratında genişçe yer verilmiştir.24 Ebubekir Efendi’nin rahatının yerinde olduğunu ve Cape Town’da şehrin içinde hatrı sayılır bir okulu idare ettiğini ifade ederken Ebubekir Efendi’nin Simon’s Town Limanı’na gelip Bursa Korvetini iki kez ziyaret ettiğini de anılarında kaydetmiştir.25 Faik Bey’in hatıratından elde ettiğimiz bilgiler doğrultusunda Bursa gemisinin 14 Eylül 1866’da Ümit Burnu’ndan ayrıldıktan sonra 4 Ekim’de Moritos Adası’na vardığı anlaşılmaktadır.26 Faik Bey hatıratında Moritos Adası’ndaki müslüman ahali ile alakalı kayda değer bilgiler verirken Osmanlı Devleti ve hilafetine bağlı olan müslümanların halifeye olan sadakat ve sevgisini de türlü vesilelerle dile getirmiştir.27 Moritos ziyaretinden sonra Bursa Korveti Maskat istikametine doğru yol alırken İzmir Korveti, Bombay’a doğru hareket etmiştir. 1871 yılında Hindistan’ın Bombay Limanı’na varan İzmir Korveti daha sonra Basra Körfezi’ne ulaşmış oldukları ve 1871’de ise burada geminin genel bir bakımının yapıldığı rapor edilmektedir. 1873 senesi Ramazan Bayramı’nı Aden’de kutlayan Bursa Korveti mürettebatı ise, bayram namazında Sultan Abdulaziz Han adına hutbe okutmuş daha sonra halkla bayramlaşmışlardır.28 OSMANLI KORVETLERİNİN YOL GÜZERGAHI VE TARİHLEME İLE ALAKALI BİR DÜZELTME Bursa ve İzmir korvetlerinin İstanbul’dan Basra Körfezi istikametine yaptıkları seyirlerinde uğranılan limanların ve ziyaret tarihleri ile alakalı bir çok farklı iddialar ortaya atılmaktadır. Bu hususta en güve- SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Korvetleri: Bursa ve İzmir nilir methot karşılaştırmalı arşiv kaynakları çerçevesinde meselenin ele alınması ile çözümlenebilir. Bu manada bir çok farklı kaynakların ışığında Bursa ve İzmir korvetlerinin uğradığı limanları ve uğranılan tarihleri tekrar ele almakta fayda vardır. İzmir ve Bursa korvetleri 1865 yılının 24 Eylül’ünde İstanbul’dan ayrılıp 20 Ekim 1865’te Cezayir’e, 30 Ekim’de İspanya’ya ulaştılar.29 Bu tarihlemeyle Bursa ve İzmir korvetlerinin Akdeniz’deki seyri ile alakalı London Standart Gazetesi’nde çıkan yayının tarihlemesi uyuşmaktadır.30 İzmir Korvetinin makine dairesinden su alması sebebiyle Kadis Limanı’nda kızağa çekilen gemi, bazı aksaklıkların giderilmesi nedeniyle altı ay kadar burada beklemek zorunda kalmışlardır. 12 Mayıs 1866 yılında İspanya’nın Kadis Limanı’ndan ayrılan Bursa ve İzmir korvetleri Mayısın 17’sinde Kanarya Adaları’na ve 26 Mayıs’da da Yeşilbaş Adaları’na ulaşırlar.31 19 Mayıs 1866’da Atlas Okyanusu’nda fırtınaya tutulan İzmir ve Bursa korvetlerinden Bursa, 19 Haziran 1866’da Brezilya’ya ulaşır.32 Bursa Korvetinin bakımı nedeniyle burada iki ay kalmak zorunda kalan iki savaş gemilerinden Bursa Korveti Ağustos’un 13’ünde Brezilya’dan ayrılıp Eylül’ün 4’ünde Simon’s Town’a demir atar. Burada Güney Afrika arşiv kaynakları dikkate aldığımızda tarihlemede bir ihtilaf olduğu görülür. Zira Faik Bey’e göre Bursa Korveti mürettebatı 23 Ağustos’da Ümit Burnu’na ulaşmıştır şeklinde not edilmiştir. Fakat The Cape and Natal News adlı gazetede Bursa Korvetinin Ümit Burnu’nun Simon’s Town Limanı’na demir attığı tarihi 4/9/1866, İzmir Korveti için ise 3 Eylül olarak kaydetmiştir.33 Bu konuyla alakalı hatanın nedenini alanın mütehassıslarından Prof. İdris Bostan saptamış ve bir yazısında dile getirmiştir.34 Bu eseri (Seyehatname-i Bahr-i Muhit) yayıma hazırlayan N. A. Özalp, ‘Sunuş’ yazısında yazarının bilgileri ışığında yaşanan olayları tarih vererek özetlemiş, ancak seyehatname metninde verilen Rumi aylara ait günleri muhtemelen Miladi zannettiği için yanlış anlamaya sebebiyet vermiştir. Meselâ, filonun İstanbul’dan hareket tarihi 12 Eylül 1865 değil, 24 Eylül 1865 olmalıdır ve diğer tarihlerin hepsi bu dönem için 12 günlük ilâve ile düzeltilmelidir. Hakikaten Sayın Bostan’ın iddiası o dönemdeki Cape Town da basılmış olan yerli gazetelerde de sabittir. Ümit Burnu’nda 21 gün kaldıktan sonra 25 Eylül’de35 limandan ayrılan Bursa Korveti Ekim 16’da Moritos ve Kasım 19’da Maskat Limanı’na ulaşırken İzmir Korveti Bombay istikametine doğru yol almıştır. Bursa Korveti mürettebatı 24 Kasım’da İran Körfezi’nde bulunan Busehr kenti limanına ulaşmış, Buşehr’de dört saat konaklayan gemi mürettebatı buradan Ferata Adası’na demir atmıştır.36 Osmanlıya ait Basra donanmasında görevli olan Hoca Bey adlı bir diğer Osmanlı korvetinin süvarileriyle görüşüldükten sonra en nihayetinde ertesi gün saat altı sularında karanın gözükmesine binaen “Padişahım çok yaşa” dualarıyla Basra Körfezi’ndeki Şat Limanı’na demir atılmıştır.37 Diğer bir husus ise Bursa Korvetinin Ümit Burnu’na geldiği ve orada kaldığı sürenin belirlenmesi ile ilgilidir. Bu türlü ihtilafların ortadan kalkması açısından Faik Bey’in hatıratı ile uyuşan Cape Town’nın yerli gazetelerinin ilgili haberleri bu meseleyi açıklığa kavuşturmaktadır.38 Bu vesileyle bilinenin aksine Bursa Korvetinin Ümit Burnu’nda iki ay değil, 21 gün kalmış olduğunu belirtmek de burada tarihi bir yanılgıyı düzeltmek açısından ehemmiyet taşımaktadır.39 Bursa ve İzmir korvetlerinin Basra Körfezi’ne olan bu uzun yolculuklarından sonra da birtakım İngiliz ve Alman gazetelerinde bu iki Osmanlı savaş gemisi ile alakalı haberlere tesadüf etmekteyiz.40 2014 yılının 17 Martında İstanbul’dan yola çıkan Barbaros Türk Deniz Görev Grubu adı ile maruf dört adet savaş gemisiyle 148 yıl sonra tekrar Afrika’yı dolanan Gediz, Oruç Reis, Heybeliada ve de Yb. Kudret Güngör savaş gemilerinin tarihi hatırayı tekrar canlandırdıklarını söylemek pek yerinde bir ifade olacaktır. Bu vesileyle Güney Afrika’nın önde gelen gazetelerinden Cape Argus’un meşhur kalemlerinden Jackie Loos tarafından kaleme alınan iki makalede olayın tarihi önemine değinirken, yeni gelen Türk gemilerinin bu tarihi misyonu hatırlattıklarına dikkat çekilmiştir.41 Güney Afrika basınında çeşitli yollarla ve yayınlarla gündem konusu olan Türk savaş gemilerinin 148 yıl sonraki ziyareti bu manada tarihi bir vazifeyi yerine getirmek açısından önem arz etmektedir. DİPNOTLAR 1 – Uzunçarşılı Ord. Prof. İsmail Hakkı 1988, Büyük Osmanlı Tarihi, Cilt II. Türk Tarih Kurumu Yayınları, 7. baskı. Sayfa. 233-248. Ankara. 2 – Bostan İdris 2006, Beylikten İmparatorluğa Osmanlı Denizciliği, Sayfa 167. İstanbul 3 – Güney Afrika’nın en uç noktasında Cape Point adıyla maruf bu turistlik bölgede halen mevcut olan bir kitabedeki ifade (Turkish Empire had blocked the overland route to the East) Osmanlı Türklerinin Dünya denizciliğine atkilerini gösteren kayda değer bir kayıt olsa gerektir. 4 – Abulafia David 2011, The Great Sea: A Human History of the Mediterranean Nature, Sayfa, 414. Oxford. 5 – Bostan Idris 05/01/2007, Çarpıcı mı çarpıtılmış mı? Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek =ktp&habern=5921?ref=seksde.com 6 – The British Library, Ottoman Navy. Pazartesi, 19 Kasım 1827, The Posts of Monday to Wendnesday, Sayfa 1. 7 – The British Library, Salisbury and Winchester Journal, Cumartesi, 15 Ekim 1859, The Turkish Corvette Brussa, Sayfa, 4. 8 – The British Library, Melancholy Death, Cuma, 7 Ekim 1859, London Daily News, Sayfa. 6. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 92 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Korvetleri: Bursa ve İzmir 9 – The British Library, Syria, Pazartesi, 13 Ağustos 1860, Morning Chronicle, Sayfa, 4. 10 – The British Library, Perşembe, 18 Nisan 1861, Morning Chronicle, Sayfa, 4. 11 – The British Library, The Ottoman Screw Steam Corvettes. Pazartesi, 23 Ekim 1865, London Standart, P. 6 12 – The British Library, The ottoman Screw Steam Corvettes. Salı, 21 Kasım 1865, London Standard, P. 6 13 – Başbakanlık Osmanlı Arşivi, HR. TO. No: 4-22, 04/51865 Bursa adlı korvet Sefine-i Hümayunu Kaptanı İzzet Bey ile ilgili. 14 – Bagdadlı Abdurrahman Effendi, 2013, Brezilya Seyehatnâmesi, Sayfa 17. Haz. N. Ahmet Özalp, Kitabevi Yayınları. 15 – BOA, HR.SFR.3.No:116/ No: 27 25/101866, Osmanlı Gemileri: Basra’ya giden Bursa ve İzmir korvetleri kaptanı Ali Bey tarafından Maurice adasında Londra sefiri adına çekilen poliçe. 16 – BOA, HR.SFR.3. No: 115/33, 17/9/1866, Osmanlı Gemileri: Basra Körfezi’ne memur Bursa ve İzmir korvetleri kaptanı Ali Bey’e yapılan ödeme. 17 – BOA, HR.SFR.3.No: 27 25/10/1866, Osmanlı Gemileri: Basra’ya giden Bursa ve İzmir korvetleri kaptanı Ali Bey tarafından Maurice adasında Londra sefiri adına çekilen poliçe. 18 – Cape Town Milli Kütüphanesi, Shipping Intelligence, Cape of Good Hope Government Gazette, Sayfa. 3.25 Eylül, 1866, Cape Town 19 – Cape Town Milli Kütüphanesi, Shipping Intelligence Eylül, 28, 1866, South African Commercial Advertiser and Mail, Sayfa. 2. Cape Town 20 – Cape Town Milli Kütüphanesi, The Cape and Natal News, 23 Ekim 1866, Sayfa, 3. Cape Argus, 29 Eylül 1866, Sayfa, 2. Cape Mercantile Advertiser, 29 Eylül 1866. Sayfa. 3. 21 – Mühendis Faik. 2011. Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi, Seyehatname-i Bahri Muhit, Çeviri, N. Ahmet Özalp. İstanbul. 22 – Age. Sayfa. 67. 23 – İzmir ve Bursa korvetlerinin limanlara varış tarihleri ile ilgili birçok yayında farklı iddalar ortaya atılmış olsada karşılaştırmalı arşiv kaynakları ışığında doğru tarihlere ulaşmak mümkündür. Bak. Aslan Seyfullah 27 Mart 2009, Deniz Seyehatnameleri, Dipnot, 2. htpp://www.muverrih.net/2009/03/27deniz-seyehatnameleri/ 24 – Gençoğlu Halim, Ekim 2013, Afrikanın ilk Osmanlı mektebi, Yedikıta, İstanbul. 5 – Mühendis Faik. 2011. Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi-Seyehatname-i Bahri Muhit, N. Ahmet Özalp. Sayfa. 68. İstanbul. 26 – BOA, HR.SFR.3. No:119/11, 18/1/1867, İzmie ve Bursa korvetlerinin Moris Adsı’ndan geçtikleri. 27 – Gençoğlu Halim, 2013 October 30, Traces of the Ottoman Empire in Mauritius, L’express.mu, htpp://www.lexpress.mu/idee/ traces-ottoman-empire-mauritius. 28 – Kurşun Zekeriya, 2004, Basra Körfezi’nde Osmanlı İngiliz çekişmesi, Katarda Osmanlılar P. 168 Ankara. 29 – Mühendis Faik 2011. Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi, Seyehatname-i Bahri Muhit, Sayfa 12, Çeviri, N. Ahmet Özalp. İstanbul. 30 – The British Library, The Ottoman Screw Steam Corvettes. Pazartesi, 23 Ekim 1865, London Standard, P. 6 31 – Mühendis Faik 2011. Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi, Seyehatname-i Bahri Muhit, Sayfa 20, 25, Çeviri, N. Ahmet Özalp. İstanbul. 32 – Age, Sayfa 33. 33 – Cape Town Milli Kütüphanesi, The Cape and Natal News, 23 Ekim 1866. 34 – Bostan İdris 05/012007, Çarpıcı mı çarpıtılmış mı? Radikal Gazetesi, http://www.radikal.com.tr/ek_haber.php?ek=ktp&habern=5921?ref=seksde.com. 35 – Faik Bey’e göre Eylül 14’dür. Burada 1 aylık bir zaman farklılığı vardır. Bak. Mühendis Faik 2011. Türk Denizcilerinin İlk Amerika Seferi, Seyehatname-i Bahri Muhit, Sayfa 51, Çeviri, N. Ahmet Özalp. İstanbul. 36 – Age, Sayfa 72. 37 – Age, Sayfa 75. 38 – Cape Town Milli Kütüphanesi, Shipping Intelligence Eylül, 28, 1866, Sot African Commercial Advertiser and Mail, Sayfa. 2. Cape Town 39 – Uçar Ahmet 2008, Güney Afrikada Osmanlılar Sayfa, 206. İstanbul 40 – The British Library, The Hickman Courier, 4 Mayıs 1877, Hampshire Advertiser, 19 Mayıs 1900, Western Times, 18 Mayıs 1900, The Evening Post, 8 Temmuz1901, loos Angeles Herald, 1 Ağustos 1901, Northampton Mercury, 28 Ağustos 1903, Aberdeen Journal, 17 Temmuz 1929, Glaocestershire Echo, 17 Şubat 1941, Derby Daily Telegraph, 17 Şubat 1941, Nothingham Evening Post, 17 Şubat 1941 41 – Cape Argus, 10 Nisan 2014, Cape Argus, 17 Nisan 2014. Cape Town. Turkish Navy in live fire exercises at South African range, http://www.defenceweb.co.za/index.php?option=com_conten&view=article&id=34504:turkish-navy-inlive-fire-exercises-at-south-african-range&catid=51:Sea&Itemid=106. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 93 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 e-Devlet ve Millî Savunma Bakanlığı Askeralma Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları e-DEVLET ve MİLLÎ SAVUNMA BAKANLIĞI ASKERALMA DAİRESİ BAŞKANLIĞI e-DEVLET UYGULAMALARI Ülkemizde de kamu hizmetlerinin ortak platformda tek noktadan sunumu ve vatandaşlarının devlet hizmetlerine elektronik ortamda güvenli ve hızlı bir şekilde erişimini sağlamak maksadıyla, Ulaştırma Bakanlığı koordinasyonu ile Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş.tarafından e-Devlet kapısı geliştirilmiştir. Hazırlayan •• Mu.Bnb.Arif TULUK1 Ö ZET Küreselleşme olgusunun gelişiminde önemli etkisi olan bilgi ve iletişim teknolojilerindeki yenilikler, ekonomik ve sosyal yaşamın her alanını ve toplumun tüm kesimlerini çeşitli yönlerden etkisi altına almakta; kamu yönetimi yaklaşımlarını, iş dünyasının iş yapma usullerini ve bireylerin yaşamlarını derinden etkilemekte, bir başka ifadeyle toplumsal bir dönüşüme neden olmaktadır. 21. yüzyıla damgasını vuran bu teknolojiler, yeni bir toplumsal dönüşüme yani “bilgi toplumu”na da zemin oluşturmaktadır.2 Bilgi ve iletişim teknolojilerinde son yıllarda gözlenen gelişmeler, kamu yönetiminde yapısal bir dönüşüm ihtiyacını da gündeme getirmiştir. Vatandaşların elektronik DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 94 ortamda sunulacak kamu hizmetlerine farklı platformlardan, güvenilir şekilde ve tek noktadan erişebilecekleri, vatandaş ve iş dünyasının ihtiyaçlarına odaklanmış, birlikte işler ve bütünleşik hizmetlerin sunulacağı, katılımcı, şeffaf ve hesap verebilir bir devlet yapısını öngören e-Devlet sayesinde vatandaşların hizmetlere erişiminin daha hızlı ve daha ucuz olması SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 e-Devlet ve Millî Savunma Bakanlığı Askeralma Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları beklenmektedir. Ancak, e-Devlet olanaklarından azami ölçüde yararlanılması, kamu iş süreçlerinin vatandaşların bakış açısı ile yeniden tasarlanmasını ve kamu kurumlarının birlikte daha etkin ve verimli çalışabilirliğinin sağlanmasını gerektirmektedir.3 e-Devlet uygulamaları kapsamında, Millî Savunma Bakanlığı Askeralma (ASAL) Dairesi Başkanlığı hizmetlerinin e-Devlet kapısı üzerinden hızlı ve maliyet etkin olarak sunulmaya başlanmasıyla birlikte, vatandaşların yaşam kalitesinin ve memnuniyet seviyesinin yükseltilmesi, güvenli bir ortamın oluşturulmasıyla toplumsal birlikteliğin sağlanması, kağıt kullanımından tasarruf yapılması, gönderi maliyetlerinin ortadan kaldırılması ve askerlik şubelerinin verimliliğin arttırılması sağlanmıştır. Dünyamız hızlı bir değişim ve dönüşüm süreci yaşamaktadır. Bu değişim ve dönüşüm sürecinin temelinde, Bilgi ve İletişim Teknolojileri (BİT) alanındaki baş döndürücü gelişmeler bulunmaktadır. Özellikle içinde bulunduğumuz yüzyılın en önemli sloganlarından biri olarak “bilgi güçtür” ifadesinin genel kabul gördüğü düşünülecek olursa, e-Devlet uygulamasının çıkış kaynağı olan bilgi teknolojilerinin önemi daha iyi anlaşılacaktır. Bilgi ve bilgiye bağlı bu teknolojileri üreten, depolayan, kullanan ve pazarlayan konumunda olan toplumların ve devletlerin bilgi çağı olarak adlandırılan bu dönemde hem vatandaşlarının refahı açısından hem de uluslar arası güç dengeleri açısından belirleyici konuma geldikleri bir gerçeklik olarak önümüzde durmaktadır. Dolayısıyla bu gerçekliğin anlamlılık kazanmasını sağlayacak temel unsurların aktif hale getirilmesi ülkemiz açısından da son derece önemlidir. Gittikçe artan kamusal ihtiyaçlara hızlı ve etkin bir şekilde cevap verebilmek, bunun yanında kamu kurumlarını ağır bürokratik işlemler altında bırakan hantal ve kırtasiyeci yapıdan kurtarmak için kamu yönetiminin yeniden yapılandırılarak, elektronik devlet modeline geçilmesi önemli ve kaçırılmaması gereken bir fırsattır. metlerinin ortak platformda, tek kapıdan sunumu ve vatandaşın devlet hizmetlerine elektronik ortamdan güvenli ve hızlı bir şekilde erişimini sağlamak amacıyla hazırlanan e-Devlet kapısının kurulması, işletilmesi ve yönetilmesi görevi Ulaştırma Bakanlığı koordinasyonu ile Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş.’ye verilmiştir. Elektronik Devlet Elektronik Devlet Kavramı: e-Devlet; kurum ve kuruluşların kendi aralarında olan ilişkilerinin yanı sıra, vatandaş ve iş dünyası ile olan ilişkilerinde elektronik araçları en etkin düzeyde kullanarak, geleneksel devlet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesini daha etkin, yalın, katılımcı ve şeffaf yönetim anlayışının benimsenmesini, bürokratik engellerin azaltılması ile iş akış süreçlerinin kısaltılmasını ve kurumsal iletişimin büyük bir oranda elektronik ortamda sürdürülmesini olanaklı kılan devlet modelidir.4 e-Devlet, Kamu hizmetlerinin bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak etkileşimli bir şekilde birçok kanal üzerinden vatandaşlara, özel kesime ve kamu kurum ve kuruluşlarına sunulmasıdır. Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş., tüm kamu hizmetlerini e-Devlet Kapısı ve www.turkiye.gov.tr internet adresi üzerinden sunmaktadır. e-Devlet Kapısı; elektronik ortamdan sunulan kamu hizmetlerine tek bir internet sitesi üzerinden erişim imkanı sunmaktadır. e-Devlet Kapısı Üzerinden Sunulan Hizmetler: e-Devlet kapısında 2014 Mayıs ayı itibari ile 132 kurum, 958 hizmet ve 17.701.420 kayıtlı kullanıcı bulunmaktadır.5 e-Devlet Kapısı üzerinden vatandaşlara verilen hizmetleri genel olarak şöyle gruplandırılabiliriz; Bilgilendirme hizmetleri, Entegre elektronik hizmetler, Türkiye’de e-Devlet Uygulamaları Ödeme işlemleri , Ülkemizdeki e-Devlet hizmetlerinin kurulması, yaygınlaştırılması ve vatandaşa sunulan hizmetlerde hizmet erişimi ve kalitesinin artırılması amacı ile 20 Nisan 2006 tarihli ve 26145 sayılı Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe giren 2006/10316 sayılı ve kamu hiz- Kurum ve kuruluşlara kısa yollar, Güncel bilgiler ve duyurular, Kurumlardan vatandaşlara mesajlar, Küreselleşmenin etkisiyle sınırların ortadan kalkması, merkezi ve totaliter yönetimlerin tek tek yıkılmaya başlaması, insani değerlerin ve demokratikleşme hareketlerinin hızla yayılması, tüm dünya insanlarının siyasi iktidarlara olan bakışlarını ve kamu hizmetlerine ilişkin beklentilerini büyük ölçüde değiştirmiştir. Toplumların değişmesiyle birlikte kamu yönetimi de bu değişime kayıtsız kalamamış, e-Devlet veya elektronik devlet kavramlarını ortaya çıkarmıştır. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 95 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 e-Devlet ve Millî Savunma Bakanlığı Askeralma Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları Kamu kurumları arasında bilgi ve belge paylaşımı. e-devlet kapısı tarafından sunulan hizmetler arasında; ASAL e-Randevu başvuru hizmeti, ASAL e-Sevk başvuru hizmeti, bekleme sürelerini azaltarak daha kaliteli hizmet alabilmelerini sağlamak maksadıyla, e-Randevu başvuru hizmeti geliştirilmiştir. e-Randevu başvuru hizmeti, 10 Mart 2014 tarihinden itibaren e-Devlet kapısı üzerinden uygulamaya konulmuştur. 2014 Mayıs ayı itibari ile askerlik işlemlerini yaptırmak üzere askerlik şubelerine başvuran vatandaşlarımızın önemli bir bölümü, e-Randevu başvuru hizmetini kullanarak askerlik şubelerine başvuruda bulunmuş ve işlemini gerçekleştirmiştir. e-Randevu başvuru hizmetiyle birlikte yükümlüler, e-Devlet kapısına kullanıcı adı ve şifresi ile giriş yaparak randevu b. ASAL e-Sevk Başvuru Hizmeti: Vatandaşlarımıza verilen hizmetin hızlanması ve askerlik şubesinde kalma süresinin or- müracaatı yapacağı ili, randevu almak istediği askerlik şubesini, askerlik şubesinde yapacağı işlem türünü (Askerlik Durum Belgesi, Askerlik Yoklama İşlemleri, Askerliğe Sevk İşlemleri ve Hava Değişimi İşlemleri), randevu gün ve saati seçerek randevu alıp askerlik şubelerine gitme, işlemlerini daha hızlı yaptırma ve askerlik şubelerinden daha kaliteli hizmet alma imkanına kavuşmuştur. tadan kaldırılması sonucu memnuniyetin ve yaşam kalitesinin artırılması maksadıyla, yükümlülerin askerlik işlemlerinde, askerlik şubelerine uğramadan internet ortamında e-Devlet kapısı üzerinden sevk işlemlerini yapabilmelerine imkan sağlanmıştır. e-Sevk başvuru hizmeti, ilk olarak Mayıs 2014 celp döneminde sevk edilecek erbaş ve erlerin sevk işlemleri- Askerlik durum belgesi sorgulama ve doğrulama hizmeti, ASAL adres bilgileri teyidi ve güncellenmesi hizmeti, ASAL celp dönem tercihi, ASAL yoklama bilgi formu hizmeti, Sevk edilecek eğitim merkezi hizmeti, Yedek subay sevk öncesi hazırlık hizmeti, Yedek subay sınıflandırma sonucu sorgulama hizmeti, Cezalı Durumunda Bulunan Yükümlülerin Takibi Hizmeti, Muhtaç asker ailesi başvurusu, Başbakanlık İletişim Merkezi (BİMER) başvuru ve sorgulama, SGK hizmet dökümü, Adli sicil kaydı sorgulama ve doğrulama, Araç muayene sorgulama, TÜVTURK muayene randevu kayıt, Aile hekim bilgisi sorgulama hizmetleri, vs. bulunmaktadır. Millî Savunma Bakanlığı ASAL Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları ASAL Dairesi Başkanlığı’nın e-Devlet kapısı üzerinden vatandaşlarımıza sunduğu hizmetler: a. ASAL e-Randevu Başvuru Hizmeti: Askerlik şubelerinde işlem yaptıracak olan vatandaşlarımızın askerlik şubelerindeki DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 96 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 e-Devlet ve Millî Savunma Bakanlığı Askeralma Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları ni gerçekleştirmek maksadıyla 18 Nisan 2014 tarihinde e-Devlet kapısı üzerinden uygulamaya konulmuştur. Mayıs 2014 celp döneminde yükümlü vatandaşlarımızın % 44.4’ü, e-Devlet kapısı üzerinden sevk belgesini ve en yakın PTT şubesinden yol ve iaşe bedellerini alarak sevk edildiği eğitim birliğine katılışını gerçekleştirmiştir. Konu ile ilgili olarak yükümlülerin sistemde kayıtlı olan e-posta adresi ve cep telefonlarına bilgilendirme mesajı gönderilmiştir. Ağustos 2014 celp döneminde tüm yükümlülerin sevk işlemlerinin e-Devlet üzerinden gerçekleştirilmesi için çalışmalar devam etmektedir. 02 Aralık 2013 tarihinden itibaren askerlik durum belgesini e-Devlet kapısı üzerinden alma imkanı verilmeye başlanmıştır. c. Askerlik Durum Belgesi Sorgulama ve Doğrulama Hizmeti: Vatandaşlarımıza 2014 Mayıs ayı itibari ile yaklaşık bir milyon vatandaşımız, askerlik durum belgesini e-Devlet kapısı üzerinden almıştır. Örnek olarak; Şanlıurfa Askerlik Şubesi Başkanlığının e-Sevk uygulamasına geçmeden önceki ve e-Sevk uygulamasına geçtikten sonraki sevk yoğunluğu görüntüleri aşağıda gösterilmiştir. e-Sevk uygulaması ile yükümlü vatandaşlarımız, askerlik şubelerine gitmeden e-Devlet kapısı üzerinden sevk belgelerini ve en yakın PTT şubesinden yol ve iaşe bedellerini alabilmektedir. ç. ASAL Adres Bilgileri Teyidi ve Güncellenmesi Hizmeti: Yükümlülere, geçerli adres ve iletişim bilgilerini teyit ve güncelleme hizmeti sunulmaktadır. Yükümlüler tarafından güncellenen geçerli adres bilgileri, yoklama ve sevk işlemlerinde kullanılmak üzere MSB ağı bilgi sistemine geçerli adres bilgisi olarak aktarılmaktadır. d. ASAL Celp Dönemi Tercihi: Yükümlülere e-Devlet kapısı üzerinden celp dönemi tercih imkanı verilmektedir. Yükümlülerden alınan celp dönemi tercihleri, MSB ağı bilgi sistemine aktarılarak kullanılmaktadır. e. ASAL Yoklama Bilgi Formu Hizmeti: Yükümlülere e-Devlet kapısı üzerinden sınıflandırmaya esas bilgi formu doldurma imkanı sunulmaktadır. Sınıflandırmaya esas bilgi formu, yoklama işlemlerinde kullanılmak üzere MSB ağı bilgi sistemine aktarılmaktadır. f. Sevk Edilecek Eğitim Merkezi Hizmeti: Yükümlülere, sevk edildiği eğitim merkezi veya sınıf okulu sınıflandırma sonuç bilgileri e-Devlet kapısı üzerinden sunulmakta ve yükümlülerin sistemde kayıtlı bulunan e-posta adresi ve cep telefonlarına bilgi- DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 97 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 e-Devlet ve Millî Savunma Bakanlığı Askeralma Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları lendirme mesajı gönderilerek bilgilendirilmeleri sağlanmaktadır. g. Yedek Subay Sevk Öncesi Hazırlık Hizmeti: Yedek subay adayı olan yükümlülere, e-Devlet kapısı üzerinden sevk öncesi hazırlık işlemleri yapılmaktadır. Yedek subay sevk öncesi hazırlık işlemleri, askerliğe sevk işlemlerinde kullanılmak üzere MSB ağı bilgi sistemine aktarılmaktadır. ğ. Yedek Subay Sınıflandırma Sonucu Sorgulama ve Doğrulama Hizmeti: Sınıf okuluna katılacak olan yedek subay adaylarının sınıflandırma sonucunu sorgulama ve doğrulama hizmeti e-Devlet kapısı üzerinden yapılmaktadır. h. Cezalı Durumunda Bulunan Yükümlülerin Takibi Hizmeti: Yoklama kaçağı ve bakaya durumunda bulunan yükümlülerin takibi işlemleri e-Devlet kapısı üzerinden İçişleri Bakanlığı ile koordineli olarak yapılmaktadır. Mayıs 2014 ayı itibari ile yaklaşık yüz bin cezalı durumunda bulunan yükümlü vatandaşlarımızın sevk işlemleri yapılmıştır. Ayrıca, vatandaşlarımızın askerlik yoklama işlemleri ile yurtdışında bulunan vatandaşlarımızın askerlik işlemlerini e-Devlet kapısı üzerinden gerçekleştirmek üzere çalışmalar devam etmektedir. Yukarıda sözü edilen hizmetlerin e-Devlet kapısı üzerinden hızlı ve maliyet etkin olarak verilmeye başlanmasıyla birlikte, vatandaşların yaşam kalitesinin ve memnuniyet seviyesinin yükseltilmesi sağlanmış, güvenli bir ortamın oluşturulmasıyla toplumsal birliktelik oluşturulmuş, kağıt kullanımından tasarruf yapılmış, gönderi maliyetleri ortadan kaldırılmış ve askerlik şubelerinin verimliliği artırılmıştır. Bununla birlikte, ASAL Dairesi Başkanlığı birimlerinin daha şeffaf olması, vatandaşların askerlik şubelerinde kuyrukta sıra beklemeden askerlik işlemlerini gerçekleştirmesi, ASAL hizmetlerine kolaylıkla ulaşma imkanının sağlanması, vatandaşlara 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet verilmesi, bilgi düzeyi daha yüksek vatandaşların oluşturulması, askerlik şubelerinde yapılan işlemlerde hızın arttırılması, hizmetlerde üretkenlik, verimlilik süreklilik, düzenlilik, istikrarlılık ve ekonomiklik elde edilmesi, modern arşiv teknolojisine geçilerek doküman yönetiminin kolaylaşması sağlanmıştır. SONUÇ Günümüz modern devlet anlayışı bilgi ve iletişim araçlarındaki baş döndürücü gelişmelere paralel olarak teknolojik devlete dönüşme eğilimindedir. Bu durum kamu yönetiminin görevlerinin daha hızlı ve kaliteli yapılması gerekliliğini de beraberinde getirmiştir. Devletin bu alanda söz konusu teknolojiyi daha etkin kullanma gerekliliği ve isteği klasik devlet tanımında ve sürekli hantallığından şikâyet edilen bürokraside köklü anlayış ve değişikliklere neden olmuştur. Şu anki veriler ışığında, yıllardır yakınılan birçok kamu hizmetinin daha sağlıklı yapılabilmesi için e-Devlet bir fırsat olarak karşımızda durmaktadır. e-Devletin kamu sektöründe uygulanması, devletin kamu hizmetlerinde haftanın 7 günü ve günün 24 saatinde aralıksız vatandaşına hizmet götürmesini sağlayacak, bürokrasiden kaynaklanan aşırı kırtasiyecilik ve bürokratik işlem maliyetlerini azaltacak, devletin hızını artıracak, aynı zamanda kamu yönetiminde şeffaf uygulamalarla yeni kamu yönetiminin anlamlandırdığı hesap verme sorumluluğunun hayata geçmesi ile her şey halkın gözünün önünde cereyan edeceğinden hizmetlerde eşitlik ve standart sağlayarak, vatandaşın siyasal hayata katılımını artıracaktır. artırma yönünde pozitif etkilerde bulunabilmesi bilişim ve iletişim teknolojilerine ülke otoritelerince verilen önem derecesi ve bunların toplum içindeki kullanım sahasının genişliğiyle yakından ilintilidir. Ülkemizde de e-Devlet uygulamaları kapsamında, Türksat Uydu Haberleşme Kablo TV ve İşletme A.Ş. tarafından e-Devlet kapısı geliştirilmiştir. Bir çok kamu hizmeti, bilgi ve iletişim teknolojileri kullanılarak e-Devlet kapısı üzerinden etkileşimli bir şekilde birçok kanal vasıtasıyla vatandaşlara, özel kesime ve kamu kurum ve kuruluşlarına sunulmaktadır. e-Devlet uygulamaları kapsamında, Millî Savunma Bakanlığı ASAL Dairesi Başkanlığı asker alma faaliyetlerine yönelik olarak geliştirdiği hizmetlerini, e-Devlet kapısı üzerinden hızlı ve maliyet etkin olarak vatandaşlara ve kamu kurumlarına sunmakta, vatandaşların yaşam kalitesi ve memnuniyet seviyesini yükseltmekte, güvenli bir ortamın oluşturulmasıyla toplumsal birlikteliğin sağlanmasına katkıda bulunmakta, kağıt kullanımından tasarruf yapmakta, gönderi maliyetlerini ortadan kaldırmakta ve askerlik şubelerinin verimliliğini arttırmaktadır. Ayrıca, ASAL Dairesi Başkanlığı; e-Devlet uygulamaları sonucunda, askerlik şubelerinin daha şeffaf olmasını, vatandaşların askerlik şubelerinde kuyrukta sıra beklemeden askerlik işlemlerini kolaylıkla gerçekleştirmesini, vatandaşların ASAL hizmetlerine kolaylıkla ulaşma imkanına kavuşmasını, vatandaşlara 7 gün 24 saat kesintisiz hizmet verilmesini, bilgi düzeyi daha yüksek vatandaşların oluşturulmasını, askerlik şubelerinde yapılan işlemlerde hızın arttırılmasını, hizmetlerde üretkenlik, verimlilik süreklilik, düzenlilik, istikrarlılık ve ekonomiklik elde edilmesini, modern arşiv teknolojisine geçilerek doküman yönetiminin kolaylaştırılmasını sağlamıştır. Sonuç olarak, e-Devletin bir toplumda devletin etkinlik düzeyinde işlevsel bir rol üstlenerek kamusal performansını DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 98 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 e-Devlet ve Millî Savunma Bakanlığı Askeralma Dairesi Başkanlığı e-Devlet Uygulamaları DİPNOTLAR 1. Milli Savunma Bakanlığı Asker Alma Daire Başkanlığı 2. MSB ASAL D.Bşk.lığı Bilgi Toplum Stratejisi ve Eki Eylem Planı, Devlet Planlama Teşkilatı. (http://mevzuat.dpt.gov.tr/ ypk/2006/38.htm) (Erişim Tarihi:12.05.2014) 3. M.Acar, E.Kumaş; Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Dönüm Noktası:e-Devlet, e-Dönüşüm ve Entegrasyon Standartları, 17. İstatistik Araştırmalar Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 17(1), 1-18, 2008. 4. Sevgi Toprak; e-Devlet Olarak Türkiye Ve Kanada Karşılaştırması. (http://www.edebiyatdefteri.com/yaziyazdir.asp ? yaziID=76664) (Erişim Tarihi:06.05.2014) 5. e-Devlet Kapısı. (http://www.turkiye.gov.tr) (Erişim Tarihi:05.05.2014) KAYNAKLAR Bilgi Toplum Stratejisi ve Eki Eylem Planı, Devlet Planlama Teşkilatı. (http://mevzuat.dpt.gov.tr/ypk/2006/38.htm) (Erişim Tarihi:12.05.2014). ACAR, Mustafa - KUMAŞ, Erhan; Kamu Hizmetlerinin Sunumunda Dönüm Noktası:e-Devlet, e-Dönüşüm ve Entegrasyon Standartları, 17. İstatistik Araştırmalar Sempozyumu Bildiriler Kitabı, 17(1), 1-18, 2008. TOPRAK, Sevgi; e-Devlet Olarak Türkiye ve Kanada Karşılaştırması. (http://www.edebiyatdefteri.com/yaziyazdir.asp?yaziID=76664) (Erişim Tarihi:06.05.2014). ÇELİKKOL, Ömer; Kamu Yönetiminde e-Devlet Yapılanması Ve Türkiye İçin E-Devlet Önerisi, Yüksek Lisans Tezi, Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta,2008 s.23. DEMİREL, Demokaan; e-Devlet ve Dünya Örnekleri, Sayıştay Dergisi, sayı 61, 2006, s. 88-91. ULUSOY, Ahmet; e-Devlet (in) Bürokrasi (out). (http://www.liberal-dt.org.tr/guncel/A.% 20Ulusoy/au_burokrasi.htm) (Erişim Tarihi:07.05.2014). YÜCETÜRK, Elif; Türk Kamu Yönetiminde e-Devlet Uygulamaları ve Tabana Yayılabilme Yeteneği Bakımından Bir Değerlendirme: Bolu Örneği, I. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, K.Ü. İ.İ.B.F.Yayını, İzmit, s. 147. ULUSOY, Ahmet - KARAKURT, Birol; Türkiye’nin e-Devlete Geçiş Zorunluluğu, I. Ulusal Bilgi, Ekonomi ve Yönetim Kongresi, K.Ü. İ.İ.B.F.Yayını, İzmit, s. 138. KALEAĞASI, Bahadır; İnternet ve e-Devlet, Radikal Gazetesi, 12 Mayıs 2001. e-Devlet Kapısı. (http://www.turkiye.gov.tr) (Erişim Tarihi:05.05.2014). DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 99 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Kalyonları Temalı Emisyon Pulu OSMANLI KALYONLARI TEMALI EMİSYON PULU Hazırlayan •• Basım Yayım ve Müzeler Şube Müdürlüğü D eniz tarihimizin ebedi hatırasına bir imza atılması maksadıyla; PTT Genel Müdürlüğü tarafından 10 Eylül 2014 tarihinde PTT Pul Müzesi / Ankara’da “Osmanlı Kalyonları” temalı anma pulu tanıtım toplantısı icra edilerek tedavüle sunulmuştur. Faaliyete Deniz Kuvvetleri Komutanlığı Merkez Daire Başkanı Dz.Kd.Alb.Cahit S. GÖKGÖZ ve Dz.Yzb.Mehmet YÜKSEL tarafından katılım sağlanmıştır. Tasarımları Deniz Kuvvetleri Komutanlığı desteğiyle yapılan Osmanlı Kalyonları temalı pullar ve zarflar yurt çapında PTT şubelerinden bedeli mukabili temin edilebilecektir. DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 100 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Kalyonları Temalı Emisyon Pulu DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 101 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 TSK ANKARA ÖZEL BAKIM MERKEZİNİN TANITIMI Hazırlayan •• TSK Rehabilitasyon ve Bakım Merkezi Başkanlığı T SK Ankara Özel Bakım Merkezi; Türk Silahlı Kuvvetlerinin tarihsel niteliklerine, Cumhuriyetin temel esaslarına bağlı, 65 yaş üzeri emekli personel ve yakınlarının bireysel farklılıkları doğrultusunda fizyolojik, psikolojik ve sosyolojik olarak; güvenli, huzurlu, katılımcı bir ortam yaratarak dayanışma, bağlılık ve kadirşinaslık özelliklerine uygun olarak sosyal bakım hizmeti sağlamaktadır. 2957 sayılı kanun ve 26713 sayılı “Bazı Askeri Hastanelerde Döner Sermayenin İşletilmesine ve Hastanelerden Yararlanacaklara İlişkin Yönetmelik” esasları doğrultusunda çağdaş hizmet sunan TSK Ankara Özel Bakım Merkezi, Ankara’nın en güzel semtlerinden biri olan Bilkent/Lodumlu’da konuşlanmıştır. Özel Bakım Merkezi Kantini DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 102 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 30 Haziran 2008 tarihinde hizmete açılan merkez 79 dönüm arazi içerisinde 30.000m2 kapalı alana sahip, tek ve çift kişilik olmak üzere toplam 211 oda bulunmaktadır. Merkezde kalanlara aylık aidat karşılığı, barınma ile üç ana öğün ve iki ara öğün yemek verilmektedir. Merkezde kalanların her türlü ihtiyacını karşılayabilecek şekilde düzenlemeler yapılmıştır. Psikolojik danışma hizmeti, Sosyal etkinlikler kapsamında; Kreş Öğrencileri Ziyareti Doğum günü kutlamaları, Konserler, Film gösterimleri, Resim Kursu Konferanslar, Bu kapsamda; Tiyatrolar, Yemek Salonu, Pastane, Kantin, Terzi, Bay ve Bayan Kuaför, Çamaşırhane, Ütühane, TV İzleme ve Oturma Salonları, Çok Amaçlı Salon, Terapi Havuzu, Egzersiz Salonu, Sauna, Buhar Banyosu, Hobi Atölyeleri, İnternet Salonu, Mescit gibi yerler bulunmaktadır. Operalar, Kültürel geziler gibi. Doğum Günü Faaliyeti Bayan Kuaförü Ayrıca merkezden istifade edenlere yönelik; Birinci basamak sağlık hizmeti, Diyetisyen kontrolünde lezzetli ve sağlıklı beslenme, Fizyoterapist nezdinde egzersiz hareketler, Yaşam aktivitelerinin idamesi hususunda bakım hizmeti, DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ Boş zamanını değerlendirmek isteyenler için hobi faaliyetleri (Resim, Takı Tasarım, Dekoratif Ahşap Süsleme ve Boyama) yürütülmektedir. Merkezde İç Hastalıkları Uzmanı, Sosyal Çalışmacı, Diyetisyen, Psikolog, Fizyoterapist, Hemşire, Yaşlı Bakıcı olmak üzere idari konularda ihtiyaç olan personel istihdam edilmektedir. Merkeze girişte; zihinsel ve bedensel yönden sağlıklı ve günlük aktivitelerini yerine getirebilecek yeterlilikte olması aranan şartlardır. Söz konusu şartları yerine getirebilecek durumda olanlar mensup olduğu Kuvvet Personel Dairesine 103 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 istenilen belgeleri (Başvuru Dilekçesi, Nüfus Cüzdanı Sureti, Dökümlü Nüfus Kaydı Belgesi, Kimsesiz Olduğuna Dair Belge 6 Adet Renkli Fotoğraf, Askeri Hastaneden Onaylı Sağlık Raporu) içeren dosya ile müracaat etmesi gerekmektedir. İstenilen belgeler ve diğer hususlarla ilgili detaylı bilgi merkezimize şahsen başvuru yapmak suretiyle ya da 0312 266 00 44/3018-3019 numaralı telefonlardan alınabilir. Hayatımızın sonbaharını bahar sevinci ve mutluluğu içinde daha sağlıklı olarak yaşamak üzere; benzerinin ülkemizde olmadığı, son derece kaliteli, nitelikli hizmet veren ve aylık ücreti çok uygun olan Özel Bakım Merkezine yeni hak sahiplerini bekliyoruz. TSK Reh. ve Bkm.Mrk.Bşk.lığı Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine karşı tutumu; o milletin yaşama kudretinin en önemli kıstasıdır. Geçmişte çok güçlüyken, tüm gücüyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi duymayan bir milletin, geleceğe güvenle bakmaya hakkı yoktur. M.Kemal ATATÜRK DENİZ KUVVETLERİ DERGİSİ 104 SAYI: 620 I EYLÜL I 2014 Osmanlı Kalyonları temalı pullar tüm PTT şubelerinde satılmaktadır.