islam Hukuku Araştırmaları Dergisi, Sayı: 6, 2005, s.617-632 SEYYiD SABIK ( 1915-2000) HAYATI ESERLERi VE FlKlH ARAşTIRMALARINDA izLEDiGi METODU 1 Fatih YÜCEL2 özet Bu makalenin konusunu oluşturan Seyyid Sabık, hayli iddialı fikirleri ile dikkat çekmiştir, Onun fıkha dair "Fıkhü's-Sünne "adlı eseri ise, telif edildigi yörenin ve islam dünyasının içinde bulundugu durum göz önüne alınarak kaleme alınmıştır. Amacı fıkhl çözümlerde genişlik oluşturmak olan eser, içtihat, taklit ve telfik gibi kavramiara vurgu yapmış; fıkıh tarihi dönemlerinden, taklit ve duraklama devriyle birlikte ortaya çıkan taassup ve taklitten, müslüman toplumu arındırmayı, bunu yaparken de, kolaylaştıncı ve genişletici bir yaklaşım sergilerneye çalışmıştır. Eser fıkhl çözümlerde, sıkıntıdan kurtarıcı yöntemiyle öne çıkmış olup, yöresinin insaniarına oldugu kadar, dünya Müslümaniarına da rehber olmayı hedeflemiştir. Yazarın ulaşmaya çalıştıgı hedefi gerçekleştirebiirnek için telif ettigi eserinin yöntemi her ne kadar tarafımızca tutarlı bulunmasa da, söz konusu eser, geniş kitlelere ulaşmış ve bir çok dünya diline tercüme edilmiştir. Müellif, özellikle hadis yöntemi hususunda tutarlılık sergileyememiştir. Yazar klasik fıkıh usulü yaklaşımmda oldugu gibi, örf ve maslahata vurgu yapmış, birçok hükmün masiahat yönüne işaret ederken, naklin olmadıgı bazı konularda çözümü masiahat ve örfte aramıştır. Yazar klasik fıkıh usulcülerinin yaklaşımında oldugu gibi, icmaya muhalefet eden görüşe itibar olunmayacagı kanaatindedir. Kıyas konusunda mutedil eserciler gibi tutum sergileyen uygulamasıyla çelişmemesi müellif, sahabe kavlinin, Hz. Peygamber'in ve aksine bir delil olmaması durumunda delil olacağını düşünmektedir. Eser yönteminde aksaklıklar gösterse de, taassup vetaklidi kaldırmak gibi hedeflerine ulaşacak adımlar atmıştır. Giriş Bu makalede Seyyid Sabık (1915-2000)'ın hayatını, eserlerini ve fıkha dair görüşlerini inceleyeceğiz. Hayatına dair malumatı, çalıştığı üniversiteden ve günlük dergilerden temin etmeye çalıştık. Yazarın fıkha dair görüşle­ rini ve bu görüşlerin değerlendirmesini'de Fzkhü's-Sünne isimli eserini dikkaBu makale, yazarın "Seyyid Sabık'ın Fıkhu's-Sünne Adlı Eserinin Metodotojik Analizi" isimli Yüksek Lisans tezinin ilgili bölümlerinden özetlenerek hazırlanmıştır. Vaiz. Diyanet Selçuk Eğitim Merkezi/ XIV. Dönem Kursiyeri. Yazar, Alıkara Ü.Sos .. B.Est. islam Hukuku bilim dalında "Zeydi Usulcüleriıı Kaynak Aıılayışı" isimli doktora tezini hazırlamaktadır. 618 Fatih YÜCEL te alarak yapmaya gayret ettik. Yazar bu eserini, fıkhı aslına döndürme çabasının ürünü olarak kaleme almıştır. O'nun eserini değerlendirirken, yazarın fıkıh tarihine bakışı, eserini telif ederken dikkate aldığı yöntemi ve şer') hükmün kaynaklarına yaklaşım biçimi değerlendirilmeye çalışılmıştır. Ayrıca yazarın hadisleri kullanım noktasında metodik davranıp davranmadığı da irdelenmeye çalışılmıştır. l.SEYYİD sABIK l.l.HAYATI Fıkhü's-Sünne müellifi Dr. Seyyid Sabık et-Tihami 1915 senesinde Menlifiye şehrinde doğdu. 1928 yılında Ezher Üniversitesine katıldı, 1945 yılında da Külliyetü'ş-Şeria'dan mezun oldu. 3 Mısır'ın "İcazetü't-Tedris" (ders verme yetkisi)'le "Alimiyye"diploması aldı. bağlı dini enstitülerde ve Mısır Milli Eğitim Bakanlığında eğitim-öğretimle meşgul oldu. 4 Daha sonra kendisine Yüksek Öğretim Bakanlığına bağlı İslami Araştırmalar Enstitüsünde ve Ezher fakültelerinde ders verme hakkı verildi. 5 Ezher Üniversitesine Mekke-i Mükerreme'deki "Mısırlılar Komitesi"ne müdür olarak tayin edildi. Ardından Mısır Vakıflar bakanlığı İslami kültür bölümü müdürü oldu. Hemen akabinde bakanlığa bağlı İslami davet bölümünün ve Eğitim İdaresinin genel müdürlüğünü yaptı. 6 Seyyid Sabık daha sonra, Mekke-i Mükerreme İslami Araştırmalar ve Fakültesinde öğretim üyesi 0larak çalıştı. Ardından Sosyal Bilimler Enstitüsü başkanı oldu. 7 Yazar, 1395-1418/1975-1997 yılları arasında çalıştığı ümmü'l-Kura Üniversitesinde sırasıyla Hukuk (kaza) bölümünde ve Sosyal Bilimler Enstitüsünde Öğretim Üyesi olarak hizmet etti. 8 Şeriat Pek çok kongreye iştirak eden Yazar, Moskova'da yapılan I. Dünya BaKongresine de katılmıştır. 9 Yazarın, İslam düşünce ve akidesini yayma konusunda büyük ve dikkate değer katkıları olmuştur. Müellif, aynı zamanda yüksek lisans ve doktora seviyesinde ilmi teziere danışmanlık yapmış ve müzakerelerde bulunmuştur. 1994 yılında dünya çapında İslam hizmetinde Kral Melik Faysal ödülünü almıştır. rış 10 ----- 10 Demlci, Abdullah b. ömer, Btyanat An Fazfleh ed-Duktur S<Y.J!id Sabık et-Tihdmt, CiimJatü ümmü'lKurii el-Memleketu'l-Arabiyye es-Suüdiyye Vizaratü't-Ta'limi'l-Ali, 2001, 469/405. Halid Hasan, el-ümmetü Tebld "Faklhü's-Sünne", el-Usre, Muharrem 1421Hicr1, sayı: 83, 28; Dem1c1, a.y. Demld, a.y. a.y. Halid Hasan, a.g.m., 28; Demid, a.y. Abduh, Abdullah b. Abdurrahman, "Ma'lumat An Muteakid Maa'l-Camia", el-İdaretü'l-Amme li'ş­ şuuni'l-İdariyye ve't-Tatvir ve'l-Mütebea, Kısmu's-Sicili'l-Am, CamiaHi ümmü'l-Kura, 2001, 540/535. Demld, ay. Dem1c1, a.y.; Halid Hasan, a.y. · Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 619 Sabık, Ümmü'l-Kura Üniversitesinden 1418/1997 yılında yaş haddin2000 senesinde de vefat etmiştir. olmuş, 11 den emekli 1.2.ESERLERİ Yazann eserleri şunlardır: a-Fıkhü's-sünne, eser fıkha dairdir. el-Fethu li'l-'A'lami'l-Arabi, Kahire, 1990 (üç cilt). Bu bu eser yardımıyla tespit etmeye Yazarın fıkhi görüşlerini çalışacağız. b-el-Akaidü'l-islamiyye, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1992. Yazar bu eserinde isminden anlaşıldığı gibi İslam akidesinden bahsetmekte olup, eser, Üsre Dergisi'nde çıkan bir makalede şöyle tanıtılmıştır: " Yazar eserinde, Kelam ulemasının içine daldığı hassas meseleler hakkında hiç tartışmaya girmeksizin, geniş bir şekilde islam akldesinden bahsetmiştir. "12 Yazar eserde genel olarak, İman ve amel, Allah'ı(c.c) bilmek, Allah'ın (c.c) zat-ı üluhiyyesi ve sıfatları; kader, melekler, cinler, semavi kitaplar, peygamberler, ruh, kıyametin alametleri, kıyamet günü, hesap, cennet ve cehennem konularından söz etmiştir. 13 c-İslamüna, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, t.y. Bu eserinde yazar, ayet ve hadislerle İslam dininin özelliklerinden bahsetmekte, özellikle bu dinin ruhi, ahlaki ve toplumsal yönlerine dikkat çekmektedir. 14 d-Anasıru'l-Kuwe fi'l-İslam, Daru'l-Kitabi'l-Arabi, Beyrut, Lübnan, 1986. Sabık bu eserinde de, İslam'daki güç kaynaklarına değinmiş; inanç kuweti, ahlak, ilim , iktisat, toplumsal aksiyon kuvvetleri olan hürriyet, adalet, amel, helal rızk, teşri'(yasama), edebi kurallar, barış, antlaşmalar ve savaş bölümleri v.b. konuları ele almıştır. 15 e- İslam Daveti (tre. Ahmet Gürtaş), İslam'ın İlk Emri Oku Mecmuası, Konya, 1971 (151 sayfa). 1.3-HAKKINDA SÖYLENENLER hakkında olumlu ve olumsuz pek çok şey söylenmiştir. 16 Bir çok araştırmacının ifade ettiğine göre yazar, kişilik olarak yumuşak huylu, zühd Yazar 11 ' 2 13 14 15 16 Abduh, a.y. Halid Hasan, a.y. seyyid Sabık, el-Akdidü'l-isldmiyye, Daru'l-Fikr, Beyrut, 1992, 7, 17, 35, 50, 91, 109, 131, 157, 171, 221, 243,257, 277, 289. Bkz.:İsldmünd, 18, 131, 209. Bkz.,Andsıru'l-Kuvvefi'l-islam, 9, 35, 69, 99, 135,203. Mısırın Eski Vakıflar Bakanı Vekili şeyh Mansuri'r-Rifili yazarın hayatını islam'a adadığı kaydederek yazar hakkında şunları söylemiştir: "Şryh Sry,yid Sabık seçkin birJakih idi. Bir meselryi dinler, bütün fikrini o meselrye verir ve o mesele hakkında güncel durumlara ve toplumsal kurallara mutabık ve 620 Fatih YÜCEL ve takva sahibi, İslami meselelere ve ümmetin dertlerine çözüm arayan, nüktedan biriydi. Hayatını ilme ve irşada adamış, verdiği sayısız konferansla gençliğe ve İslam toplumuna rehber olmuşturY Hakkında yöntemi olumsuz görüş belirtenlerden biri olan Elbilni, onu hadis açısından eleştirmiştir. 18 2. SEYYİD S.ABIK'lN FIKHÜ'S-SÜNNE ADLI ESERİ VE ESERDEKİ FIKHI GÖRÜŞLERİ Müslümanların Kur'an'ı ve Sünneti anlama ve bunların gereklerini yerine getirme çabaları, Kur'an'ın indirilmeye başlanmasından itibaren günümüze kadar süregelmiştir. Bu çabalar, hicri II.asırla birlikte ortaya çıkmaya başlayan ilim dallarıyla da kendilerini ifade etmişlerdir. İnsanların, ibadetleri ile, fıkhi muamelelerini İslam'ın belirlediği biçimde yerine getirebilmeleri için, Kur'an ve Sünnet nassları temel alınarak sosyal hayatın gereklerinden kaynaklanan fıkhi içtihat faaliyetleri de vahiy dönemi ile başlayıp günümüze kadar devam etmiştir. Zaman ilerledikçe, oldukça çeşitli ve farklı içtihat anlayışlan ve yöntemleri geliştirilmiştir. Önceleri Ehl-i hadis ve Ehl-i re'y olarak görünen temel yaklaşım, daha sonra bir anlamda ekolleşerek, fıkıh mezheplerinin oluşmasına zemin hazırlamıştır. Farklı metotlar kullanarak hüküm çıkarma faaliyetine hizmet eden fakihleri zamanla halk, dini anlamada ve yaşamada rehber olarak almış;daha 17 " uyumlu.fttvalar verirdi. Bizlere geniş ıijUklar açt1. Onun sayesinde düşüncesizlik ve istikrarsizliktan kurtulduk." a.y. Yine yazar hakkında Dr. Abdussabur Şahin fıkhın mihrabı nitelemesinde bulunmuş ve "Aramtzdan göçenJakih tek başma bir ümmet idi.Makam ve mevki için kendini helak etmedi. O.fikhm ve usulünün mihrabmda en {yi makamlara lqytk olmasma rağmen,Jakihlereyakışır bir uz/et içindeyaşadt. Şeyh, sonraki.fikth alimlerinin dalmtş olduğu.fikhf çekişmelerden uzak olarak ve ümmete zorluk veren meselelerden kaçmarak "kolaylaştırma ruhuyla" eserlerini telifetmryi sürdürdü. Ve böylelikle şr;yh, asnmızm ve bütün mijftülerin biricik .fikhf öğretmeni oldu." Halid Hasan, "el-Ümmetü Tebki "Fakihü's-Sünne", el-Usre, Muharrem 142 ı Hicri, sayı: 83, 29. Dr. Atıf Iraki (Kahire üniversitesi İslam Felsefesi Hocası): "Cezbedici ve etkilryici.fikirleri olan Sryyid Sabık, ilgi çekici.fikirler{yle dikkat çekmiş, sözde ve.fiil{yatta mutabtk olmqya özen göstenniştir." a.y. Demici, a.y., Halid Hasan, a.g.m., 28,29. Yazarın Fıkhü's-Sünııe adlı eserine eleştiri amaçlı yazılan Nasırüddin Elbani'ııin Temamü'l-Minne adlı eserinde ifade edilen eleştirileri buraya almayı uygun gördük. Elbanl eleştirilerini temelde yazarın hadis konusundaki eksiklikleri ve bu konuda yaptığı hatalar üzerine bina etmiştir. Bu eleştirile ri, ondört noktada toplayan yazar, Fıkhü's-Sünne müellifinl ciddi biçimde tenkit etmiş, ve 4 73 sayfalık eserinde, yazarnı bu hatalarını örneklerle is bat etmiştir. Elbanl'nin, Yazar içineleştilerini şöyle sıralayabiliriz: 1. Hadis zayıf olduğu halde, seyyid Sabık hadis hakkında susmuş ve okuyucuyu bilgilendirmemiş tir. 2. Bazı hadisleri tahkik ehli zayıf saydığı halde, seyyid Sabık hadisi kuvvetlendirmiştir. 3. Bazı sahih rivayetleri Seyyid Sabık zayıf saymıştır. 4. Sahihayn'de ya da ikisinden birinde hadis geçmesine rağmen, hadisi diğer kitaplara izafe etmiştir. 5. Aslı olmadığı halde bazı hadisleri sahihaynden birine nisbet etmiştir. 6. Sahih hadis olduğu halde kıyasa başvurmuştur. 7. Zayıf olduğu halde, zayıf görüşü tercih etmiştir. 8. Sahih hadise muhalefet etmiştir.( Elbanl, Muhammed Nasıri.iddin, Temamü'l-Minne.fi Ta'lfki Ald Ftkhü's-Sünne, Mektebetü'l-İslamiyye, Amman, 1408, 12, 13). Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 621 sonra bunların zorunlu bir sonucu olarak mezhepler teşekkül etmiştir. Önceleri hür düşüneeye dayalı olarak kaleme alınan eserler bu dönernden sonra, ister istemez belli bir mezhebe bağlı olarak·kalerne alınmaya başlanmış, nadiren yöntemini geliştirip kendi usulüne göre eser veren fakihler görülmüş­ tür. İslam dini prensip olarak fikri kölelik anlamına gelen körü körüne taklidi reddetmesine rağmen, 19 çoğu zaman insanlarırnız taklit esaretinden kendini kurtararnarnış ve mezhep görüşlerinden dışarıya çıkamamıştır. Mezhep taassubu nass merkezli metodik düşünceyi dondurmuş, zaman zaman bütün gayretler, mezhep görüşlerinin diğerlerine üstünlüğünün ispatı yönünde sarf edilmiş, sırf bu anlayış sebebiyle bir takım içtihadi hükümler sosyal hayatta olumsuz sonuçlar doğurmasına rağmen yürürlükte tutulmuş, yeni bir içtihatla veya diğer mezhepterin makul çözümlerinden istifadeyle bu olumsuzluklar aşılabileceği halde bu yapılarnarnıştır. 20 Özellikle günümüz açısından klasik dönem fıkhının yenilenernemesi, sosyal hayat ile Fıkıh disiplini arasında bir farklılaşmaya neden olmuştur. Tarih içerisinde, içtihat faaliyetinden ziyade, taklitçi bir tutum Ancak, zamanın ve hayatın akışı ilerledikçe yeni dururnlar ve hadiselerin ortaya çıkmasıyla fıkıhta yeni yöntem arayışı içine girilmiş; bazı fakihler yeniden içtihat düşüncesine dönülmesi gerektiğini savunurken; bazıları da hem içtihat hem de geleneğin birikiminden en uygun olanı tercih, yani görüşler içerisinden uygun görülenin tercihi söylemini ortaya atrnışlardır. Bu problemin çözümü için çoğunlukla içtihatların yenilenmesi görüşü yinelenmekte ve bu yönde çabalar yoğunlaşrnaktadır. Seyyid Sabık'ın Fıkhü's-sünne adlı çalışması da, kendi ifadesiyle, bu çözüm çabalarından biri olarak ortaya çıkmıştır. yaygınlık kazanmıştır. 2.1. Fıkhü's-Sünne Yazar Fıkhüs-Sünne adlı eserini 1940'lı yıllarda Hasan el-Benna'nın teklifi üzerine telif etmiştir. yetişkin bir genç iken, 21 Halit Hasan'ın ifadesiyle yazar Fıkhü's-Sünne isimli kitabını, mezhep kitaplannda dağılmış bulunan görüşler ile önceki fukahi'mın kitaplarında geçmeyen ancak yirminci yüzyılda ortaya çıkan muasır meseleleri, hükümleri orta bir yol takip ederek yazdı. Yine Seyyid Sabık ve Halit Hasan'ın ifadelerine göre bu eser, bütün fetvalarda ve hükümlerde belli başlı fıkıh ekallerinin düştüğü taassup ve taraf tutma hatasına düşmeksizin, bu hükümleri asli iki kaynak olan Kur'an ve sünnete döndürmekle diğer kitaplardan ayrılmaktadır. Bundan dolayı da " 2 ° 21 Maide, 5/ 104; Enbiya, 21/53-54; Lokman, 31/ 21; Ahzab,33 167. Köse, Saffet, islam Hukuk Düşüncesinin Bazı Problemleri-Bir Zihniyetin 41, 42. Halid Hasan, a.g.m._, 28. Eleştirisi-, islamiyat, c. 2, s. ı, 622 Fatih YÜCEL kitap, şimdiye kadar büyük bir bir şöhret kazanmış ve bir çok dile tercüme edilmiştir. 22 Başta İngilizce olmak üzere pek çok yabancı dile yapılan çevirilerinin de gösterdiği gibi, eser, hem yazıldığı coğrafYada, hem de diğer İslam beldelerinde olmak üzere Müslümanlar arasında belli bir yaygınlığa ulaşmıştır. Eserin tasnifi, klasik fıkıh eserleriyle benzerlik gösterse de, özellikle muamelat ve ceza hukuku bölümleri kendi iç tasnifinde diğerlerine göre farklılıklar göstermiştir. Kitap; istifade ettiği kaynak şahsiyetler açısından değerlendirildiğinde, Hanbeli ve Selefi olarak bilinen alimlerden 23 ağırlıklı olarak istifade edildiği ve onların genel anlayışının -çoraplar üzerine meshin şartsız kabulü 24 ve kasten geçirilen namazın kazasının olmayacağı görüşünü tercihi 25 meselelerinde olduğu gibi- esere yansıtıldığı görülmektedir. 2.2.ESERİN TELİF YÖNTEMİ Eserin telif yöntemi ifadesinden hangi ilkeleri göz önüne aldığıdır. kastımız yazarın, eseri kaleme alırken içtihat söylemi başta olmak üzere, verilmiş fetvalardan/içtihatlardan en kolay ve en uygulanabilir olanı tercih ederek avama iletmek; ya da avaını geniş çözüm önerileriyle baş başa bırakarak -onları etki altında bırakmadan ve her görüşün de delilini zikrederek- dileyenin dilediğiyle amel etmesi şek­ linde bir yaklaşım biçimi eserin karakteristik özelliğidir. 26 Yazar eserinde bazen zayıf görüşleri eleştirerek okuyucuyu uyarma yoluna gitmiş; bazen sadece bir görüşü aktararak onu tercih ettirme 28 yolunu seçmiştir. 27 Eserin telif yöntemini şu maddelerle örneklendirebiliriz: 1.1.1.24 2.2.l.Geniş Çözüm Önerisi Sunması Sıkıntı ortamındaki insanlara yeni çözümler üretme çerçevesinde öne sürülen "geniş çözüm" mantığı, yazarın kolayıaştırma anlayışının bir sonucu olarak ortaya çıkmıştır denilebilir. O'nun "Mükellifin, her biri bir delile dl{Jlanan bu görüş/erden, kalbinin kanaat getirdiği herhangi birini seçmesi gerekir. Allah(c.c) daha 22 23 Halid Hasan, a.y. Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, I, 54, 55. ,, A.y. 25 seyyid seyyid seyyid seyyid 26 27 28 Sabık, Fıkhü's-Sünne, Sabık, Fzkhü's-Sünne, sabık, Fıkhü's-Sünne, sabık, Fıkhü's-Sünne, I, 241-243 I, 334 I, 54-55. I, 238-240. Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 623 tyi bilir"sözü, yazarın, geniş çözüm önerisi tirmesi bakımından dikkate değerdir. 29 anlayışının altyapısını dile ge- Yazar bu düşüncesini Mısır'da çıkarılan bir kanun hakkında aşağıda ifadeleriyle de desteklemektedir: "Hakkında açık ve sarih n as bulunmadığı cihetle çıkartılan kanun,Jakfhlerin içtihatlarından istifade edilerek hazırlanmış ve bu kanunla insanlardan zorluğu kaldırmak, müsamaha dini olan İslam'ın ruhuna uygun düşenyoldanyürüyerek kolaylıkgözetilmiş­ tir. ıı3o söylediği şu Yazar kaza bölümünde de düşüncelerini destekleyici mahiyette olan şu ifadeleri serdetmiştir: "İçtihadın sona erdiği asırdan sonra kadı, Kitap ve Sünnetle birlikte, müçtehit imamların görüşlerine başvurur ve hak üzerinde birleşen en kuvvetli görüşü tercih eder. "31 Yazarın belki de bu konudaki en dikkate değer ifadesi Muhammed Yusuf el-Kindi'den naklettiği aşağıdaki ifadelerdir: "İbrahim b. Cerrah h.204 senesinde kadı tayin edildi. Ömer b. Halid der ki: "İbrahim b. Ce/Tah gibi bir kadzyla arkadaşlık etmedim. Ona katip olarak atandığımda, notlarını ona okudum. Allah(cc)'m kalmasım istediği kadar onunla kaldım ve bana bazı görüşlerini kaydettirdi. Hüküm verdiği zaman, not difterini sicil tutmam için bana verdi. Onun içinde şunları yazılı buldum: "Ebu Han!fe şöyle dedi: "(.. .)Bir satırda; İbn Ebi Leyla şöyle dedi: (.. .) Başka bir satırda; Ebu Yuslif şöyle dedi: ( .. .) Malik şöyle dedi: (. . .)" Sonra onda çizgi gibi bir şey buldum. Anladım ki bu görüşü tercih etmiş. Ben de onu sicile kaydettim. "32 Geniş çözüm önerisi söylemini ifadelendiren Yazar, belli bir mezhebe göre hüküm verme konusunda da şunları kaydetmiştir: "Bazı alimler, zorluğu ve fikirlerin kanşmasım engellemek için kadfnin hükümde belli bir mezhebi tutması görüşündedirler. "33 Yazar çoğu zaman, görüş tercih etmeksizin arka arkaya pek çok alimin zikrederek okuyucuya tercih serbestisi sunmaktadır. Yazarın bu tür denemelerini fıkhın konularından örneklerle açıklamaya çalışacağız görüşünü 1. Müellif, vitrin kazası konusunu incelerken vitrin kaza edilebileceği­ ni belirttikten sonra, kazanın vakti konusunda net bir bilgi vermeyip, bu konuda alimierin görüşlerini beyan ederek okuyucuyu seçme serbestisi ile baş başa bırakmıştır. ifadelerinde geçtiğine göre, burada okuyucu vicdanına en uygun gelen görüşle amel edecektir. Yazarın böyle bir tutum içine girmesi Nasıruddin Elbani tarafından eleştiriimiş tir. 34 29 30 31 32 33 34 seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 334 seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ll, 388. seyyid sabık, Fıkhü's-Sünne,III, 364. Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne,III, 364. Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne,ııı, 364. Elbilni, Muhammed Nasırüddin, Temamü'I-Minnejf Ta'lfki Ala Fıkhü's-Sünne, Mektebetü'l-İslamiyye, Amman, 1408, 13. 624 Fatih YÜCEL Yazann ifadeleri şöyledir: "Cumhur ulema vitrin kazasının meşru olduğu görüşündedir. Rivayet edi/diğine göre: "Rasulullah (s.a.s.), sabahiadı­ ğında vitri kılardı. "35 Yalnız vitrin kaza edileceği vakitte ihtilqf edilmiştir. HanifiZere göre, rnekruh vakit/erin Şqfi 'flere göre, kaza edilebilir. gece vtya gündüz herhangi bir vai?Jtte kaza edilebilir. Malik ve Ahmed'e göre, sabah edilir. 36 1.1.1.25 dışmda 2.2.2.Kolaylık namazım kılmadanJecirden sonra kaza Prensibine Riayet Etmesi: Yazar, İslam'ın temel prensiplerinden olan bu prensibi pek çok konuda uygulamaya çalışmıştır. 37 "Hakkında açık ve sarih bir nasszn bulunmadı/Jı yerlerde içtihatlardan kolay ve zorluğu kaldıncı olanı tercih etmek, müsamaha dini olan İslamın ruhuna uygun düşen kolaylzklardandır", 38 diyen yazar bu mantığını da bizzat kendi ifadeleriyle anlatmıştır. Yazar'ın bu ilkeyi kullanımına örnekler: 1. Besınelenin açık mı gizli mi okunacağı konusu ihtilaflıdır. Rivayetlerin bu konuda farklılaş·masından kaynaklanan bu ihtilafı yazar, aşağıdaki gibi çözerek kolaylık ilkesi gereği kolay olanı yani "ikisi de caizdir" çözümünü tercih etmiştir. "Besmele bazen açık. bazen gizli okunur. İkisi de doğrudur.» 39 2. Yazar, Cenazenin önünden mi yoksa arkasından mı yürümenin hakonusuna değinirken, «Cumhuru ulema önünden yürümtyi, Hanifiler ise arkadan yürümryi tercih etmişlerdir. Zahir olan, hepsini yapmak konusunda genişlik olduğudur. Bu ihtilqftan, hepsinin de mübah olduğu ve kolaylığı gerektirdiği ortaya çıkmaktadm>. diyerek bu ilkeyi işletmiştir. yırlı olduğu 40 3. Yazar Cenazeye saygı olarak ayağa kalkma ya da kalkınama konusunda alimierin görüşlerini vererek, tutumu kişiye bırakmıştır. Yazarın ifadeleri şöyledir: <<Alimler bu meselede ihtilqf etmişler; bazıs.z cenaze geçerken kalkmanın rnekruh olduğu, bazısı müstehap olduğu görüşünü benimsemiş tir. Kalkmayı ve kalkmamayı mübah görenler de olup hepsinin kendince hücceti 35 36 37 38 39 40 Ebu Davud, Süleyman b.Eş'as es-Sicistani, es-Sünen, (Hattabi Şerhi ile Beraber), Humus, 1388/1969, Salat 341, (1431); Tirmizi, Ebu İsa Muhammed b. İsa, es-Sünen, Humus, 1387/1967, Sal:h 342, (465). seyyid Sabık, Frkhü's-Sünne; ı, 173. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 22,54,55. seyyid Sabık, Frklıü's-Sünne, II, 388. seyyid Sabık, Frklıü's-Sünne, ı, 120. seyyid Sabık, Frkhü 's-Sünne, ı, 331. Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalannda izlediği Metodu 625 ve delili vardır. Mükellifin, bu görüşlerden kalbinin kanaat getirdiği birini seçmesi gerekir. Allah(cc) daha tyi bilir.» 41 4. Elbisenin ve bedenin temizliği hususunda yazar: "Elbistye ve bedene kan gibi görünen bir necaset bulaştığı zaman necaset gidinceye kadar yı­ kanmaları gerekir. Yıkandıktan sonra giderilmesi güç bir iz kalırsa bu ilke olarak qffolunur" 42 derken, "Kişi üzerine sıçrayan ştyin su mu, sidik mi olduğunu anlayamazsa, somzası gerekmez. Sorulan kinsenin de pts su olduğu­ nu bilse bile cevap vermesi gerekmez. Bu sıçrayan ştyi yıkaması vacip değil­ dir >> 43 diyerek kolaylık ilkesine göre hükmetmiştir. oruç tutma konusundaki aşağıdaki görüşleri de hayli ilginçifadeleri kolayıaştırma yönünde olmuştur: «Aşzrz ihttyar erkek ve kadın ile , tyileşmesi ümit edilmtyen hastaya ve çalışmaya devam etmeden geçinebilecek rzzzk bulamayan kimselerden ağır işlerde çalışanlara ruhsat vardır. İşte bunların tümüne oruç tutmak agır geleceğinden, bütün sene boyunca oruç tutma imkam bulamaz/arsa jftar edebilirler». 44 5. tir. Yazarın Yazarın 1.1.1.26 2.2.3.Dinin Amaçlarını Dikkate Alması Müellif kitabını düşüncesini aşağıdaki telif ederken bu ilkeyi de göz önüne cümlelerle ifade etmiştir. almış ve bu "Dinin ttikat ve ibadetle ilgili hükümleri zaman ve mekamn değişmesi ile değişmez. Diğer hükümler ise -maslahat, siyasi işler ve harb durumlan gibi zaman ve mekanın değişmesiyle değişen unsurlar- her asırda insanların maslahatlarzna uygun düşsün , Ulu'l-emr'in hak ve adaleti yerine getirmesi mümkün olsun dtye ana hatlar7J7la zikredilmiştir. İslam'daki her talimat ile dinin , aklın, neslin, canın ve malın muhqfazası kastedilmiş tir. "45 Yazar, Makasıdü'ş-şeria prensibine başvurmuş 46 ve verdiği hükümlerde bu temel ilkeyi dikkate almaya gayret etmiştir. Bu cümleden olarak özellikle muamelat sahasında kişilerin haklarını koruyucu önlemler almayı ve onlardan zararların defedilmesini öncelemiş47 , muamelelerde kolaylık olsun diye örfe de sıkça başvurmuştur. 48 Eserinin yöntemini, geniş çözüm önerisi, kolaylık ve esneklik prensibi ve dinin amaçlarını dikkate alması gibi ilkelerden oluşturan yazar, özetlemek gerekirse, kolaylık ve esneklik prensibine pek çok meselede yer vermiş, özellikle de dört mezhep imamının tercih etmediği görüşleri bu mantık dahilinde 4 ' 42 43 44 45 46 47 48 seyyid Sabık. Ftkhü's-Sünne, ı, 334. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, I, 26 seyyid sabık, Ftkhü's-Sünne, ı, 28. seyyid sabık, Ftkhü's-Sünne, ı, 468 seyyid Sabık, Ftkhü's-Siinne, ı, 8. Seyyid Sabık. Ftkhii's-Sünne, I, 22, 33( Makasıd konusu güncelliğini ve önemini giderek artırmaktadır. Bu konu hakkında genel ve özet bilgi için bkz. Pekcan, Ali, islam Hukukunda Gaye Problemi, istanbul, 2003) seyyid Sabık. Ftkhü's-Sünne, III, 237, 256-259 Seyyid Sabık, Fıkhii's-Sünnc, ıı, 73, 260 626 Fatih YÜCEL savunmuştur. 49 Çoğu zaman da sadece rivayetleri ve fetvaları sıralayıp net belirtmeyip geniş çözüm önerisi ve telfik mantığıyla hareket ederek yeni bir yaklaşım, yeni bir yöntem denemeyi amaçlamıştır. görüş Yazarın belki de en çok kullandığı -özellikle de delil bulunmadığı ya da delillerin hepsinin kuwetli olduğu yerde kullandığı- ilke "Nassm bulunmadı­ ğıyerlerde içtihatlardan kolay ve zorluğu giderici olan tercih edilir" 50 sözünde kendini bulan geniş çözüm önerisi anlayışıdır. "Nass olmadığı zaman görüşlerden en uygunu tercih edilir" 51 sözüyle yazar bu tutumunu desteklemiş ve yeni bir yöntem olarak bu uygulamayı ortaya koymuştur. Eser uyguladığı bu yöntemle yeni bir takım öneriler sunuyor gibi görünse de yönteminin oturmaması ve tutarsızlığı açısından da eleştirilere maruz kalmıştır. Mesela, Fıkhü's-Sünne'ye eleştiri amaçlı yazılan "Temamü'lMinne fi't-Ta'lfkı 'Ala Fıkhi's-Sünne" adlı çalışmada Nasırüddin Elbani, yazarın ''geniş çözüm önerisi" adı altında sunduğu çözüm denemelerini birbirine zıt göıiişleri arka arkaya zikrettiği ve tercih yapmadan konuyu sona erdirdiği gerekçesiyle eleştirmiş 52 ve kitapta zikrettiği hatalar arasında buna da yer vermiştir. 53 Ona göre, yazarın geniş çözüm önerisi yaklaşımı, delillerin tercihini yapacak bilgisi olmayan insanlar arasında karışıklığa sebebiyet verebilecektir. Bunun da, dini hükümleri oyun haline getirme riski fazladır. Bu açıdan da yöntemin elverişliliği tartışılmalıdır. Yazarın yönteminin ana ilkeleri olarak ele aldığı "kolaylık ve esneklik prensibine riayet etmesi ve dinin amaçlarını dikkate alması" maddeleri ise zaten İslam dininin ve hukukunun özünde var olan temel özelliklerdir. Dolayısıyla bunlar, yeni bir öneri özelliği taşımamaktadır. Bu konuda yazar -çoraplar üzerine mesh meselesinde54 olduğu gibi- diğer görüşleri ve konuyu -dinin yaşanılması kolay olduğu gerekçesinderi hareketle olsa gerek- yeterince tahlil etmemektedir. Böyle bir tutumun ise ilmi olmayacağı aşikardır. Bu anlamda yazarın dini kolaylaştırmada biraz aşırıyakaçtığı da söylenebilir. 1.1.1.27 3. FlKlH TARİHiNE YAKLAŞlMI 3.1.Fıkıh Mezheplerine Karşı Tutumu 3.1.1.Dört Mezhep İmaını Dört mezhep imamını "selef" yani "öncekiler" olarak gören yazar, kimi onlara değil de onları tabulaştıran taklitçi zihniyete karşı çık- eleştirilerinde 49 so 51 52 53 54 seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 48-50. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ıı, 388; III, 209. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, lll, 475. Elbi\ni, Temamü'l-Minnefi Ta'lfki Ald Fıkhü's-Sünne, 13. Elbani, Temdmü'l-Minnefi Ta'lfki Ald Fıkhü's-Sünne, 12, 13. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 54, 55a Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 627 maktadır. muz onun Konunun tam olarak anlaşılınasına şu ifadeleri dikkat çekicidir. katkı sağlayacağını umduğu­ "Dört mezhep imamına gelince bunlar da öncekiler gibi yapmışlardır. -Hicaz bölgesi gibi- sünnete daha yakındı. Hadis bilenler hadis rivayet edenler çoğunluktaydı. Bazısı ise -Iraklılar gibi- rey tarqftanydılar. Çünkü vahyin doğduğu yerden uzak olmaları sebebiyle hadis hqfizları azdı. Bu imamlar, olanca gayretleriyle insanlara dinlerini öğretmeye ve onları hidayete erdirmeye çalıştılar. Onlar kendilerinin taklit edilmesiniyasaklayarak şöyle diyorlardı: "Bizim delilimizi bilmeden bir kimsenin sözümüzü söylemesi caiz değildir" Mezheplerinin sahih hadis olduğunu açıkça belirtmişlerdi. Çünkü maksatları, Rasulullah(s.a.s.) lifendimiz gibi masum kabul edilip taklit edilmek değil, bilakis insanlara Allah 'ın hükümlerini anlatmada yardımcı almaktı. "55 Yalnız bazısı 3.1.2.Fıkıh Mezheplerine Eleştirileri Yazar ortaya bir fıkıh kitabı koymuştur. Doğal olarak ta iddialarını temellendirmek, katılmadığı görüşleri belirtmek ve delillerini eleştirrnek durumundadır. Bu meyanda yazar, katılmadığı ve zayıf telakki ettiği görüşleri ifadelendirirken, dört mezhep imamının zayıf kabul ettiği görüşlerini ve dayandığı delilleri de eleştirmiştir. Aşağıda nakledeceğimiz örnekler, bu konuya açıklık getiren bir durum arzeder. Yazar, "namazda elleri kaldırma" konusunda var olan pek çok hadise elleri kaldırmayan Hanefileri ve Hanefilerin görüşlerine temel teşkil eden hadisi rivayet eden sahabi İbn Mes'ud'u da eleştirmiştir. Yazara göre Hanefiler, zayıf bir görüşün etrafında dönüp dururken, İbn Mes'ud da pek çok konuda unuttuğu gibi bu konuda da unutmuştur. Nitekim o, felak ve nas surelerinin Kur'an'da olduğunu da unutmuştur.(!) 56 Yazar bu görüşüne Nasbu'r-Raye yazarı Zeyla'i'yi de alet etmiştir. Zeyla'i bu konuda Yazar Seyyid Sabık'ı desteklemezken, Seyyid Sabık burada Zeyla'i'nin görüşlerini rağmen çarpıtarak aktarmış tır. 57 Yine Yazar, Hanefileri yemin keffaretinde İbn Mes'ud'un şaz kıraatini delil kabul ederek keffaret orucu için "peşpeşe" kaydı koymalarından dolayı ve vitri müekked sünnet değil de vacib kabul etmelerinden dolayı eleştirmiş tir. 59 58 3.2.Taklit ve Duraklama Devri 55 56 57 58 59 Seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, ı, 11. Seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, ı, 126, 127 Zeylai, Abdullah b. Yusuf, Nasbu'r-Raye li Ehiidisi'l-Hidaye, Mektebetü'r-Riyadi'l-Hadiseh, 2.bsk., t.y., ı. 398 Seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, Il, 75 seyyid Siibık, Fıkhü's-Sünne, ı, 168, 169 628 Fatih YÜCEL Yazar, taklit ve duraklama devrini mukallidier devresi diyerek inceleBir çok ifadesinde yazar, fıkıhta İçtihadın yerini taklide bırakmasını ve sonraki dönemlerde taklit anlayışıyla eser kaleme alınmasını hatalı bulmakta; bunun Müslüman Toplum üzerinde olumsuz sonuçlara yol açtığını aşağıdaki ifadeleriyle vurgulamaktadır. miştir. "Sonraki insanların gayretleri azaldı, azimleri zaylfladı. Onlarda hikaye ve taklit huyu harekete geçti. Her topluluk kendi mezhebinin muayyen görüşü ile yetinerek onun etrqfinda dönüp durmaya ve taassupla onu savunmaya başladı; onun zqferi için bütün kuwetini kullanmaya ve imamının görüşünü Allalı(cc) 'ın sözü mertebesine çıkarmaya çalıştı. İmamının verd(ği Jetvaya ters düşen bir mesele hakkında kendisini Jetva vermeye yetlcili görmedi İmamZara güvenme o dereceye ulaştı ki hatta Kerlıf "ashabımızm görüşüne ters düşen bir ayet ya da hadis, ya mensuhtur veya tevil edilmiştir" demiştir. "60 . Nitekim yazar biraz daha,ileri giderek "Mezhep/eri taklit ve taassup sebebiyle ümmet Kur'an ve Sünnetin hidayet yolunu kaybetti. içtihat kapısı kapalıdır sözü ortqya çıkarak, şeriat fokahanın sözleri , fokahanın sözleri de şeriat kabul edildi." "Ebu Zurd' hocası Bulkinf'ye: "Şeyh Tak7J1Yüddin içtihat araçlarını mükemmelleştirmişken niçin içtilıatı ihmal etti? dtye sorunca, Bulkin i sustu. Ebu Zürd' şöyle dedi: "Bence içtihatdan kaçışları dört mezhep üzere olan Jakilılere verilen görevler sebebiyledir. Çünki bu mezheplerden çıkanlar makama nail olamayacak/ardır ; hüküm verme hakkından malırum kalacaklar , insanlar onlara Jetva sormaktan sakznacaklar ve onlara bidatçı dtyecekler". Bunun üzerine Bulkinf güldü ve onu bu konuda haklı buldu. "61 Bu devrin tahlilini yapan yazar, ''yeniden içtihat" düşüncesini harekete geçirmeyi, "taklit"den uzaklaşmayı, "mezhep tassubunu terketmeyi", "ilmf bağımsızlık" ve ':fikri serbesti" düşüncelerini harakete geçirmeyi çözürri olarak sunmuştur. tarihini analiz ederken de çok iddialı söylemlerde ümmetin mezhep imamlarını taklit sebebiyle Kur'an ve sünnetin hidayet yolunu kaybettiğini(!) iddia eden yazar, uygulamanın gerektirdiği mezhep gerçeğini görmezden gelmiştir. Kendisinin ortaya koyduğu Fıkhü's-Sünne adlı eserin dinin doğru yorumunu yansıttığı söylenebilir mi? Neticede yazar da ulaştığı rivayetler çerçevesinde kendi anlayışını ortaya koymuştur. Nitekim bu eserden etkilenerek yazarın görüşleriyle amel eden pek çok okuyucu bulunmaktadır. Dolayısıyla, yazarın taklidi aşırı yergisine, yazarı taklit edenler de düçar olmaktadırlar. Yazar, fıkıh bulunmuştur. 6 ° 61 Kerhi'nin bu sözü hakkında değerlendirmeler için bkz. Pekcan, Ali, İslam Hukuku Literatüründe Fıkhın Genel Kurallarına Dair ilk Risale ( Kerhi'nin (v. 340) "el-Usül" adlı Risalesinin Çeviri ve Değerlendiril­ mesi), İslami Araş. Dergisi, Cilt. 16 (2003), s. 293-307 Seyyid Sabık, F1khü's-Siinne, ı, 12. Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 629 Yazarın mezhep imamlarının yukarıda ifade ettiğimiz tercihlerine yöde insaf sınırını aşmıştır. Neticede onların tercihleri de yorum farklılığının bir yansımasıdır. Tarihte farklı yorumlar hep var olagelmiş­ tir. Bunun da olması doğaldır. Ancak müellifin tarafsızlığını koruyamadığı ve özellikle Hanefiterin görüşlerini, yeterince incelemeden ve bağlı olduğu geleneğin de tesirinde kalarak uygunsuz bir dille eleştirdiğini belirtmekte de yarar vardır. nelttiği eleştiriler 4. YAZARlN FIKIH USULÜ İLE ALAKALI BAZI TERCiHLERİ VE DEGERLENDİRİLMESİ Yazarın fıkıh alanında yaptığı a. ibadet, muamelat ve için şunlar söylenebilir: bu çalışma, ukfıbat bağlamında değerlendirildiğinde, çalışma "İbadetlerde aslolan nakle uymaktır. "62 diyen yazar ibadet bölümünde mümkün olduğunca nakle uymaya gayret etmiş ve İbn Hazm'dan naklen "Zaylf hadis kzyastan evladır" 63 ve "sabit rivayet kryasa tercih olunur"64 diyerek bu konuda ne kadar nassa bağlı olduğunu göstermiştir. Yazar nascı tutumunu muamelat ve ukubat bölümlerinde de sergilerneye çalışmıştır. Yazar, bu bölümleri ele alırken "Ölçü şeriat sahibinin koyduğudur" 65 diyerek önce Kur'an'a ardından da Sünnete müracaat etmiştir. Sırasıyla aşağıda değerlendireceğimiz diğer delilleri de kullanan yazar farklı mezheplerden çokça istifade etmiştir. b. islam hukukunun kaynakları ortaya şu tablo çıkacaktır. bağlamında bir değerlendirme yaptığımııda Yazar, ana kaynak Kur'an'ı delil olarak kullanırken hükümlerin tavsiye mi emir mi ifade ettiği meselesine örnek olan boşaninada şahit tutma meselesinde, Cumhurun ve bu konuda var olduğu ifade edilen icma'nm 66 tersine, buradaki emri gerekliliğe hamlederek, Kur'an'ın zahiriyle hükmetmiştir. Bu konuda sahabe üygulamalarını ve Şia kaynaklarında geçen hadisleri delil olarak kullanan 67 yazar, böyle bir sonuca ulaşmıştır. Şer'i hükmün kaynağı olarak sadece mütevatir kıraatıerin delil kabul ifade eden Yazar, şaz kıraatleri delil kabul eden Hanefileri edilebileceğini eleştirmiştir. Sünneti ikinci temel kaynak olarak gören yazar, "Hadis varken, hadisin tersine hüküm beyan eden içtihatlar geçersizdir, "68 diyerek .hadise ne 62 63 64 65 66 67 68 seyyid sabık, seyyid Sabık, seyyid Sabık, seyyid sabık, seyyid Sab ık, seyyid Sabık, seyyid Sabık, F!khü's-sünne, Fzkhü's-Sünne, Fzkhü's-Sünne, Fzkhü's-Sünne, Fzkhü 's-Sünne, Fzkhü 's-Sünne, Fzkhü's-Sünne, I, 108. I, 172. II, 476. II, 268. II, 361. II, 359-361. II, 9. 630 Fatih YÜCEL kadar bağlı olduğunu göstermiştir. Sahih rivayetleri delil olarak kullanan yazar, ahad haberle şartsız amel etmiş ve zayıf hadislerle amel etmekten de çekinmemiştir. Pek çok ifadesinde "Zqy!f hadisler birbirini kuwetlendirir" 69 diyen yazar, bu kuvvetten hareketle olsa gerek zayıf rivayetlerle amel etmiş­ tir. "Rasulullah 'ın fiili hüccettir,· başkasının fiiliyle değiştirilemez" 70 diyen yazar sünnet konusundaki hassasiyetini teyit etmiştir. Yazarın bu hassasiyeti kanaatimizce Yazarı, önceki müçtehitler sanki başka delilllere dayanarak içtihat etmiş ve asıldan sapmışlar gibi Jikhi meseleleri aslınayani Kur'an ve Sünnete döndürme" gibi yeterince açık olmayan ve tarihsellik açısından hiçbir yaklaşım içermeyen bir tutum içerisinde bulunmaya götürmüştür. Yazarın sünnet ve hadis konusunda kendine has bir yöntem ve hadislerle amel konusunda bir yönteminin olmadığı tetkiklerimiz sonunda anlaşılmıştır. Yazar hadisler konusunda da tutarsızlık sergilemiş, Elbani'nin de ifade ettiği gibi pek çok zayıf rivayeti sahih sayarken, 71 bir çok sahih rivayeti de zayıf saymış, 72 bir çok hadisin de ravilerini hatalı zikretmiştir. Bu da yazarın hadis ilmi ve de sünnet konusunda kapsamlı bir bilgiye sahip olmadığını göstermektedir. sergileyemediği 73 Mesela, zayıf hadislerden mürsel hadislerle bazen amel eden yazar hutbe esnasında imarnın cemaate selam vermesi hadisinde olduğu gibi/4 namazda gülmenin abdesti bozacağına dair gelen mürsel hadisle amel etmemiştir. Bu da yazarın hadis konusunda olduğu gibi, zayıf hadisler konusunda da yönteminin olmadığını ve mezhepçiliğe kaydığını göstermektedir. Bu anlamda yazarın aşağıda zikredeceğimiz delile bağlılık söylemlerinin de tutarlı olmadığı görülmektedir. Delile bağlılık konusunda yazar, "Delilsiz görüş kabul edilemez" 75 diyerek delilsiz görüşün bir anlam ifade etmediğini beyan etmiştir. Delile uyulması gerektiğini "İnsanların sözüne muhalif olsa da delilin gerektirdiğine uyulur" 76 sözüyle ifade etmiş olmaktadır. Yazar her ne kadar delile bağlılık ifadelerini serdetmişse de, bu onun eserci ve de selefi söylemiere sahip olmasından ileri gelmiş ve kendi delilinin kuvvetli olduğunu savunmaktan öte bir şey yapamamıştır denilebilir. İcmayı üçüncü kaynak olarak değerlendiren yazar, icmaya ters düşen görüşler için: "İcmaya muhalifet eden görüşe itibar olunmaz" 77 demiş ve icma konusundaki konusunda da bazı 69 70 71 72 73 74 75 76 77 duruşunu belirlemiştiL Ancak, yazarın icmayı anlama farklılıklar bulunmaktadır. Yazar, icmayı prensipte delil seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 170. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 490. Elbani, Temamü'l-Minne, 47, 48. Elbani, a.g.e., 12. Elbani, a.g.e .. 43. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, 270. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 267-268. seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 343. Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, li!, 284. Seyyid Sabık Hayatı Eserleri ve Fıkıh Araştırmalarında izlediği Metodu 631 olarak görmesine rağmen, helada konuşmanın hadisin zahirinin ifadesi gereharam olduğu, ancak "bu konudaki icmanın haram yasağını rnekruha çevirdiği" yolundaki ifadesF8 icmayı anlamada sıkıntılara neden olmaktadır. ği Yazar, naklin olmadığı yerlerde kıyasa başvurmuş ve ibadet konuları da dahil olmak üzere, "Avcı Müslüman ise, Yahudi ve Hıristiyanlarm köpekleri, şahinleri ve doğanlanyla avianmak caizdir. Bu onlann bıçaklannı kullanmak gibidir"79 sözünde olduğu gibi kıyasla hükmettiği pek çok mesele olmuştur. Müellif, nassın olmadığı yerlerde özellikle muamelat kısmında örf ilkesine de başvurmuş ve "Nas bulunmadığı yerde öife müracaat edilir" 80 diyerek örfü delil olarak kullanmıştır. Örf konusunda genel usul kuralında olduğu gibi sınıdandırmaya giden yazar "Şeriata uymayan adetler geçersizdir" 81 diyerek örfü, İslam'ın meşru kıldığı örf ile sınırlandırmıştır. Yazarın "örf" ilkesine çok fazla başvurması, kanaatimizce örfün, halk arasında meydana getireceği düşünülen kolaylık nedeniyledir. Yazar, maslahat prensibini de göz önünde bulundurmuş, hükümleri "Rasulullah(s.a.s.) 'zn CüwyrtJye (r.a.) ile evlenmesini şer'i bir maslahatı gözetiyordu "82 ifadesinde olduğu gibi gayeci/maslahi bir açıdan yorumlarken, "Aslolan,- yemin edenin yeminine vifa göstermesidir. Tercih edilen bir maslahat gördüğü zaman, yeminine uymaktan vazgeçmesi caizdir"83 ifadelerinde olduğu gibi, maslahata dayanarak da hüküm vermiştir. Ayetlerdeki maslahatı tahlil eden yazar, maslahatı lügat anlamı olan ':faydayarar" manasma indirgemiştir. 84 Yazar sahabe sözünü de delil olarak görmüş, kıyastan sonra sahabe öncelik vermiştir. Bu konuda yazar, "Sahabe sözü aksi bulunmadı­ ğı sürece hüccettir" 85 diyerek sahabe kavlini delil olarak kullanmıştır. Sahabenin Hz. Peygamberin fiiline ek olarak yapmış olduğu ta'zir mahiyetindeki içtihatları Hz. Peygamberin fiiline ters olduğu gerekçesi ile kabul etmemiştir. Bu konuda yazar "Rasulullah(s.a.s.) 'in fiili hüccettir ve başkasının fiiliyle terki caiz değildir" diyerek bu konudaki tavrını belirtmiştir. Bu da yazarın belli bir kalıptan kurtulamadığı izlenimini uyandırmaktadır. Yine yazar, namazı kısaltına mesafesi bölümünde bu konuyla ilgili olarak: "Rasulullah görüşüne 86 78 7 ' 80 " 82 83 84 85 86 seyyid seyyid seyyid Seyyid Seyyid Seyyid seyyid seyyid Seyyid Sabık, F1khü's-Sünne, ı, 29. Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 32. Sabık, Fıkhü's-Sünne, II, 73-74; ııı, Sabık, Sabık, Sabık, Sabık, Sabık, Sabık, Fıkhü's-Sünne, ııı, 287. Fıkhü's-Sünne, tn, 174. Fıkhü's-Sünne, II, 76 F1khü's-Sünne, lll, 237. Fıkhü's-Sünne, lll, 252. Fıkhü's-Sünne, II, 490. 213. 632 Fatih YÜCEL (s.a.s.) 'in .fiili ve sözü yanmda tur"87 demiştir. onların (ashabın) sözü ve fiilinin değeri yok- Sıklıkla içtihat düşüncesini yineleyip, kurtuluşun içtihattan geçtiğini savunan bir söyleme sahip olan yazann88 aşırı esercilerin yaptığı gibi zayıf rivayetleri kıyastan evla telakki etmesi aniaşılamayan bir çelişki olarak görünmektedir. Ayrıca müel1ifin, içtihadı en çok kullanan Ebı1 Hanife'yi de çokça eleştİrmesi bu düşüncesiyle bağdaşır görünmemektedir. Sonuç Yazar samimi bir girişimle eserini telif etmiştir. Eserinin yönteminin yukanda ifade ettiğimiz tutarsız tarafları olduğu gibi, eser için söylenecek pek çok güzel şey de m~vcuttur. Bu olumlu düşünceler, eserin yazılış amacında kendilerini ifade etmişlerdir. Eser taklit ve duraklama devriyle birlikte ortaya çıkan duraklama ve donukluğa çözüm bulmak, insanlara ufuk açmak için kaleme alınmıştır. Amaçları açısından eserin müellifi takdire şayan bir iş yapmıştır. Yazarın bu hedefi gerçekleştirmek için önerdiği yöntem ve genel metodolojisinin tarafımızca yapılan tetkikler sonucu tutarlı bulunmaması, eserin hiçbir misyon üstlenmediği ya da misyonunu yerine getiremediği anlamına gelmemelidiL Eserin daha önce de vurguladığımız gibi İngilizce başta olmak üzere pek çok dünya diline tercüme edilmesi üstlendiği misyon hakkında bize bilgi vermektedir. Bizim yaptığımız, eleştirel bir gözle yazarı ve eserini irdelemek olmuştur. Kanaatimizce, fıkhı donukluktan kurtaracak olan bu şekildeki üretici eserler ve girişimler olduğu gibi, bu girişimlerin yöntem açısından analizini ve eleştirisini yaparak, gelecek eseriere ışık tutan tenkitçi çalışmalardır. Bu vesile ile Seyyid 87 " seyyid Seyyid Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, Sabık, Fıkhü's-Sünne, ı, Sabık'ı saygıyla anıyoruz. 248. 12