Dentin Duyarlılığı - Ege Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi

advertisement
AL
Ö
N
.B
AN
U
PR
O
F.
D
R
Prof Dr Banu Önal
Ege Üniversitesi Diş Hek. Fakültesi
Restoratif Diş Tedavisi AD
İzmir Turkey
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Servikal bölgelerde
• abrazyon,
• atrisyon,
• erozyon,
• kronik travma,
• abfraksiyon,
• anormal diş pozisyonları,
• periodontal nedenler,
• aşırı ve yanlış diş fırçası kullanımı, kötü ağız hijyeni
• ataşman kaybı
• endojen ve egzojen kaynaklı asit ürünleri
• Fizyolojik sebepler
sonrası dentin duyarlılığı oluşabilir.
• Abrazyon
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
ağıza giren besinler dışındaki
maddelerin (örneğin pipo) meydana getirdiği
aşınmadır. Dişlere temas eden yabancı cisimlerin
yarattığı aşırı mekanik yük ile patolojik olarak diş
sert dokularında madde kaybı meydana gelir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Atrisyon dişlerin normal
fizyolojik fonksiyonları
sırasında olan aşınmadır
• Atrisyon
•
AL
Ö
N
.B
AN
U
R
D
F.
•
O
•
PR
•
Çiğneme olayının etkisiyle dişlerdeki yavaş
ve düzenli madde kayıplarıdır. Fizyolojik ve patolojik olarak
ikiye ayrılır. Nedenleri arasında bruksizm, displasiler,
kapanış malformasyonları sayılabilir.
Normal diş dizisine sahip kişilerde çiğneme olayı etkisiyle
meydana gelen aşınmaya fizyolojik atrizyon, anormal diş
pozisyonları nedeniyle oluşana patolojik atrizyon denir.
Fizyolojik atrizyonda; üst ve alt keser dişlerin kesici
kenarları ile büyük azıların okluzal yüzeylerinde aşınma
görülür.
Üst büyük azıların palatinal tüberkülleri aşınırken alt büyük
azıların vestibül tüberkülleri aşınır.
Ara yüzlerde görülen aşınmalar da dental arkın boyunda
azalmaya neden olur.
Patolojik atrizyon; daha çok kapanış bozukluklarında görülür.
Amelogenezis ve dentinogenezis imperfekta gibi hastalıklarda
patolojik aşınmalar ortaya çıkar.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Erozyon minenin asitli ilaç
ve gıdalar veya asitli mide
içeriği sonucu aşınmasıdır
• Erozyon
AL
Ö
N
.B
AN
U
R
D
•
F.
•
O
•
PR
•
ağız pH’ı diş minesinin kritik pH değeri
olan 5.5’in altına düşerse asit ataklarının süresi ve
sıklığına bağlı olarak gerçekleşir.
İlerlemiş vakalarda dentine ulaşabilir ve hassasiyet
oluşmasına neden olur.
Dentinin açığa çıktığı durumlarda erozyon daha süratli
gelişir.
Blumia, gastro özofaringial refleks, anoreksi gibi
çeşitli sistemik hastalıklar sonucu iç kaynaklı
erozyonlar oluşabilir.
Yeme-içme alışkanlıklarına, diyete, çevresel
faktörlere bağlı dış kaynaklı erozyonlar görülebilir.
• Abfraksiyon
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
okluzal kuvvetlerden dolayı
dişlerin servikal bölgelerinde mine prizmalarının
gevşeyip bütünlüklerinin bozulması ve bu bölgede
demineralizasyonun kolaylaşmasıdır Abfraksiyon
oluşmasında okluzal ilişkiler, bruksizm, diş
gıcırdatma, prematüre kontaklar ve
parafonksiyonel hareketler de etkilidir
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Periodontal Tedaviler supra ve
subgingival diştaşı temizliği ve
periodontal cerrahi tedavileri
sonrası gelişebilecek dentin
ekspozları dentin hassasiyetine
neden olabilir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Oral hijyeninin yeterli olmadığı
durumlarda ileri dönemlerde
gelişebilecek periodontal doku yıkımı
sonucu destekleyici kemik kaybı, kök
ekspozu ve kötü oral hijyene bağlı asit
sekresyonu yapan bakterilerin kök
yüzeyini açığa çıkarması sonucu
hassasiyet oluşabilir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Endojen ve egzojen kaynaklı asit ürünleri
; diyet, kimyasal ürünler, ilaçlar ve reflü
gibi mide asidi ve gastrointestinal kökenli
endojen kaynaklı asitlerle gelişebilen
erozyon özellikle servikal bölgedeki mineyi
etkilemekte ve aşınmalara yatkın hale
getirmektedir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Fizyolojik sebepler yaşla beraber
kök ekspozu olan diş sayısındaki
artış ve karşıtı olmayan dişlerdeki
fizyolojik ekstrüzyon sonucu
gelişebilecek kök ekspozları dentin
hassasiyetine neden olabilir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Aşırı kuvvetler ve prematüre
okluzal kontaktlar sonucu dişte
gelişen deformasyon ve fleksiyon
özellikle yine servikal bölgede
dentin ekspozuna neden olabilir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Duyarlılık nedeni, mine, sement veya
periodontal dokuların kaybı sonucunda
alttaki dentin dokusunun ağız ortamına
açılması dolayısıyla da termal, ozmotik
ve mekanik etkenlere maruz kalmasıdır
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Duyarlılığın anlamı soğuk, sıcak
veya belli bazı gıda maddeleri veya
diş fırçalama ile başlayan keskin ve
kısa süreli ağrıdır.
• Ağrının şiddeti hastaya ve nedene
bağlı olarak hafiften çok şiddetliye
kadar değişebilir
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Dentin duyarlılığının etiyolojisi
multifaktörlü olup duyarlılık
öncesi herhangi bir nedenle
dentinin ağız ortamına açılması
gerekmektedir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Dentinin ağız ortamına açılması ise
mine dokusunun kaybı veya kök
yüzeyinin açığa çıkması ile oluşur.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Mine dokusunun kaybı
genelde erozyon,
abrazyon, travma, çürük
gibi nedenlerden
kaynaklanır
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Kök yüzeyinin açığa çıkması diş eti
çekilmesi, yanlış diş fırçalama, abraziv
diş macunları periodontolojik nedenler ve
okluzyon bozuklukları gibi nedenlerden
oluşur.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Sement dokusunun kök yüzeyindeki
kalınlığı yaşa bağlı olarak 50-130
m’dir. Sement dokusunun kök
yüzeyinde ince olması bu dokunun
yıkıma uğramasını kolaylaştırır.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Ağrının meydana gelişi ile
ilgili bir çok teori öne
sürülmüşse de bugün
sıklıkla kabul göreni
HİDRODİNAMİK
TEORİDİR.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
AL
Dentin kanalları
yani Dentin
tübülleri,
odontoblast
uzantıları (Tomes
lifleri) ve dentin
lenfi ile dolu
olup normal
şartlarda pulpa
ile direkt olarak
ilişki içindedir.
Ö
N
DENTİN
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
PR
O
F.
D
R
AL
Ö
N
.B
AN
U
• Hidrodinamik
teoriye göre
pulpal sinir
sonlanmaları
dentin
tübüllerindeki sıvı
akışının değişimi
ile endirekt
olarak uyarılır.
AL
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
• Dentin yüksek su oranı olan bir doku
olduğundan dentin ağız ortamına
açıldığında dentin tübülleri
içersindeki dentin lenfi harekete
geçer.
• Bu tür sıvı hareketleri odontoblast
uzantılarına, sinir uçlarına ve kan
hücrelerine baskı yapıp mekanik bir
iritasyona neden olurlar.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Fizyolojik olarak tübüllerin içersinden
dışa doğru bir akış vardır, çünkü pulpal
basınç ağız içi basıncından daha
yüksektir.
• Basınç değişiklikleri bu akışı
hızlandırabilir veya yönünü
değiştirebilirler.
• Akışın hızlanması odontoblastların, sinir
uçlarının ve mekanoreseptörlerin
deforme olmasına neden olur. Akışın
hızı deformasyonun boyutu ile
orantılıdır.
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Soğuk, dentin tübüllerinin içindeki
sıvının büzülmesine ve sıvının dışa
doğru daha hızlı akmasına neden
olduğundan, ağrı oluşur.
PR
O
F.
D
R
• Sıcak ise sıvının akışının pulpaya
doğru olmasına neden olup soğuğa
göre daha az bir ağrı oluşturur.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Dehidratasyon ve yüksek osmotik basınç dışa
doğru olan akışın hızlanmasına neden olur.
• Aşırı kuruluk kapiler güçlerin, şeker ozmotik
basıncın, elektrik ise elektrik yükünün dentin
tübüllerinin içersinde değişmesine neden olur.
• Bunun dışında ısı değişikliğinde meydana gelen
sıvıda buharlaşma sonucu oluşan fiziksel
ekstrüzyon ile dentin sıvı miktarı artmakta
ve hassasiyet şiddetlenmektedir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Tedaviye başlamadan önce
hekimin dentin hassasiyetini
tanımlaması ve hastanın
şikayetlerinin çürük,
periodontolojik rahatsızlıklar,
travma veya farklı ağız
hastalıklarından
kaynaklanmadığına emin olması
gerekir.
AL
DİFERENSİYAL DİAGNOZ (ayırt edici teşhis)
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
• Çatlak diş sendromu
• DBS lerin hatalı kullanımı sonucu
gelişebilen nanosızıntı
• Kırık restorasyon
• Hatalı pin uygulamaları
• Pulpa hastalıkları
• Çürük
• Beyazlatma tedavileri
• Okluzal traumalar
AL
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
Dentin duyarlılığı tanısı
koyulduktan sonra etiyolojik
nedenlerin araştırılması ve
giderilmesi gerekir.
PR
•
AL
DENTİN HASSASİYETİ MUAYENESİ
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
• Mekanik; sond ile
• Termal; sıcak su, soğuk hava
spreyi
• Evaporatif; hava spreji, enjektör
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• DENTİN DUYARLILIĞI
TEDAVİSİ genelde hidrodinamik
ağrı mekanizmasını model alarak
dentin tübüllerinin ağızlarının
kapatılmasını veya tübüllerin
içersindeki sıvı hareketlerini
değişmemesini hedefler.
AL
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
• Günümüzde çeşitli sodyum ve flor
bileşikleri, amin flor bileşikleri,
titanyum tetraflorür, kalay flor,
sodyum mono florofosfat,Kalsiyum
oksalat, stronsiyum klorür,
potasyum nitrat, kaliyum nitrat,
laklar ve kompozit resinler dentin
duyarlılığını önlemek veya
azaltmak için kullanılmaktadır
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Bu tür ajanların etkisi üç temel
mekanizmaya dayanır:
• *Duyu sinirleri ile direkt etkileşim
• *Koagülasyon, protein çökelmesi
veya insolubl kalsiyum
kompleksleri oluşturarak tübüler
içeriğinin değiştirilmesi
• *Örtüleme mekanizması ile dentin
tübüllerinin blokajı
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Bu ajanlar hastaya pat
olarak, solüsyon olarak
veya biyoadeziv pat olarak
uygulanabilir.
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Florür preparatları lokal olarak
dentin yüzeyine uygulandıklarında
peritübüler ve intratübüler
dentinde CaF2 oluşumlarına neden
olurlar ve tübül çapları küçülür.
• Florür içeren ajanlar ayrıca Flor
apatit oluşmasını sağlarlar.
PR
O
F.
D
• Örnek: Duraphat/Colgate, Fluor
Protector/IvoklarVivadent, AllSolutions
Fluoride Varnish
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Florür içeren preparatlar
tübüllerdeki hidrolik
iletkenliği azaltıp sıvı akışını
değiştiriler.
AL
• Florür içeren ajanlardan özellikle
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
sodyum florür tedavi edilecek dişe
iyontoforez sayesinde
ulaştırılabilir. Bu yöntem lokal
uygulamaya göre daha ayrıntılı ve
zaman alıcı olmakla birlikte
sodyum florürün daha hızlı ve
yoğun olarak bölgeye aktarılmasını
ve etkisini göstermesini sağlar
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Florit iyontoforezi: İyontoforez
düşük elektrik akımı kullanılarak
iyonik hareketlerin elde
edilmesidir. Bu yöntemde sodyum
florür kullanılabilinir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Daha kalıcı bir yöntem ise
dentin hassasiyeti olan
yüzeylere lak uygulanmasıdır.
• Burada amaç lakların dentin
tübüllerine penetre olmasıdır.
Uygulanan lak florür içerebilir
ve CaF2 oluşmasını sağlar
böylece uygulanan ajan
antikaryojenik özellikleride
içerebilir.
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Stronsiyum klorür
(stonsiyum tuzları) mine ve
dentinin organik matrisinin
biyokolloidleri ile birleşip
nöral uyarının iletimini
bloke eder ve protein
çökelmesini sağlar
PR
O
• Örnek: DentinBlock/Colgate
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Kaliyum nitrat % 5’lik olarak
uygulanabilir ve dentin
tübüllerindeki K+
konsentrasyonunu
yükseltirler. Böylece duyu
sinirleri depolarize olur ve
sadece çok kısa bir süre için
aktive olup uzun bir süre
deaktive olurlar.
Ö
N
AL
Kalsiyum Hidroksit
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
• Kalsiyum iyonları protein yapılarını
değiştirir ve ekspoze dentin
üzerinde bağlantı tabakası
oluşturur.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Pro-Argin: Doğal bir aminoasit
olan argin ve kalsiyum karbonat
bileşiminden Pro-Argin oluşur.
1450 ppm flor ile kombine
kullanılan bu macunlar hassasiyeti
azaltırlar. Dentin tübülleri argin,
kalsiyum-karbonat, fosfat ile
tıkanır.
O
Örnekler: Gluma Desensitizer/Heraeus Kulzer, Gluma/Fuji
PR
•
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Gluma Desensitizerler de bu tür tedavilerde
uygulanabilir.
• Gluma Desensitizer sulandırılmış bir monomer
olup %5 glutalaldehit ve % 36 HEMA
(hidroksil metil metakrilat) içerir. HEMA
ajanın penetrasyonunu kolaylaştırır.
• Glutalaldehit ise fiksatif bir maddedir ve
tübül içerisinde bulunan proteinlerin
koagülasyonuna neden olur.
• Ancak Gluma sitotoksitesi çok yüksek bir
maddedir.
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Oksalat Jeli
• Ca +2 + Oksalat  Ca Oksalat
kristalleri oluşturur ve bunlar
dentin tubüllerini tıkarlar
• Bu kristaller zamanla çözülüp
etkilerini yitirirler. Bunun için
Oksalat asit etch tekniği ve
adesivin birlikte kullanılması
önerilmektedir (örneğin Bisblock/Bisco,
PR
Sensodyne Seal/GlaxoSmithKline)
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Dentin duyarlılığı olan alanlarda
madde kaybı görüldüğünde ise
kompozit rezin uygulamaları
kaçınılmazdır. Rezin uygulamaları
ile açık dentin tübüllerinin ağızı
kapatılarak ağrı iletisi kesilir
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Dentin duyarlılığı tedavisinde çok
eski bir yöntem ise burnishing
işlemidir. Bu uygulamada 1/3
sodyum, 1/3 kaolin ve 1/3 gliserin
bölgeye sürtünme ile uygulanır.
Böylece bölgede oluşturulan smear
tabakası dentin tübüllerini kapatıp
hassasiyeti azaltır.
AL
• Başka bir yöntem ise abrasiv
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
özellikleri olan silikat, hidrojen fosfat,
kalsiyum karbonat ve alüminyum
hidroksit gibi ajanların dentin yüzeyine
uygulanmasıdır. Bu ajanlar abraziv
özelliklerinden dolayı dentin
tübüllerinin ağızlarını tıkadıkları gibi
dentin yüzeyinde smear tabakası
meydana getirip smear tabakasının
tübül ağızlarını tıkamasını sağlarlar.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Tübül ağızları tıkandığında ise
hassasiyet geçici olarak azalmış
olur. Ancak bu yöntemin kısa süreli
etkili olması ve ajanların aşırı
aşındırıcı olması günümüzde bu
yöntemin tavsiye edilmemesinin
nedenleridir.
AL
Adeziv ve Rezinler
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
• Bu tür ajanlar dentin yüzeyine
bağlandıkları için ekspoze dentini
örtülerler. Ancak 6 ay lık
periodlarla tekrarlanmaları
gerekebilir.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
Potasyum nitrat pulpaya
penetre olup buradaki duyu
sinirlerinin repolarizasyonunu
önleyebilir.(Sinir
desensitizasyonu, sinir
uyarımını önler)
AL
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
• Periodontal Girişimler: Ekspoze
dentin yüzeyi flepler, serbest
dişeti greftleri, bağ dokusu
greftleri gibi invaziv uygulamalrala
tedavi edilebilinirler.
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Bir süt proteini olan Kazein son
yıllarda reminerilizasyon için
kullanılmaktadır.Kazein fosfopeptid
(CPP) amorph kalsiyum fosfata
(ACP) tutunarak stabilize olan
fosfoseril uzantılara sahiptir.
Stabilize olan CPP-ACP kalsiyum
fosfatın çözülmesini engeller ve aşırı
doymuş bir kalsiyum fosfat
oluşmasını sağlar. CPP-ACP mine
lezyonlarını remineralize eder.
PR
• Örnek: GC ToothMousse
O
Örnek: NovaMin/NovaMin Technology
PR
•
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Biyocam kemik formasyonunu stimule
etmek üzere geliştirilmiştir.
Ortopedide, implantolojide ve
periodontal cerrahide kemik
defektlerini doldurmak için
kullanılmaktadır. Ayrıca Biyocam ın
dentin tübüllerine infiltre olduğu,
remineralizasyonu sağladığı ve
tübülleri tıkayıp apatit tabakası
oluşturduğu görülmüştür.
PR
O
F.
D
R
.B
AN
U
Ö
N
AL
• Yeni çalışmalar ise dentin
duyarlılığının giderilmesinde lazer
uygulamalarını önermektedir.
• Lazer ile dentin dokusu eritilip
tübül ağızları dentin ile
kapatılmış olur. Bu tür
uygulamalarda çevre dokularda
ısının yükselmesine neden olmadan
dentini eritebilen lazerler
kullanılmalıdır.
Dentin
Tübülle
rinin
Tıkanm
ası
veya
çerçeve
lenmesi
Ö
N
Potasyum Nitrat
• İyonlar tuzlar
• Protein ürünleri
• Dentin Sealer
.B
AN
U
Desensitizasyonu
AL
Sinir
Floridler ve
İyontoforezi
PR
O
F.
D
R
Periodontal
Cerrahi
Lazer
Kalsiyum karbonat
PR
O
AL
Gümüş nitrat
DBS
Çinko klorit
Lak
D
F.
Sodyum sitrat
Florosilikat
CIS
R
Kalsiyum fosfat
Kalsiyum silikat
Formaldehit
.B
AN
U
Kalsiyum hidroksit
DENTİN SEALER
Ö
N
İYONLAR/TUZLAR PROTEİN
ÜRÜNLERİ
Vernik
F.
O
PR
D
.B
AN
U
R
AL
Ö
N
Download