Bölüm 19 Makroekonomiye Giriş David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward Mikroekonomi vs. Makroekonomi – Makroekonomi, ekonomide mikro düzeyde alınan kararların genel resimde birbirleriyle nasıl etkileşeceklerini ve sonucun ne olacağını inceler. – İktisadi hayatı, ekonomiyi bir bütün olarak ele alır. 1 Makroekonomideki önemli konular • Enflasyon – Genel fiyat düzeyindeki yüzde artış • İşsizlik – Çalışmak isteyen ancak işi olmayan kişilerin toplam işgücüne oranı • Üretim, çıktı, hasıla (output) – Gayrisafi Milli Hasıla: GSMH (gross national product -GNP) • ekonomide bir yıl içerisinde üretilen toplam çıktının değerini ölçer. • Ekonomide üretilen toplam gelir ile sıkı sıkıya ilişkilidir. 2 Makroekonomideki önemli konular • İktisadi Büyüme – Reel GSMH’daki artıştır, ekonominin toplam çıktısının arttığına işaret eder. • Makroekonomik Politika – Ekonominin genel performansını etkilemek için hükümetçe uygulanan politikalar. 3 Türkiye’de Enflasyon 2003-2011 Enflasyon 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 2003 Kaynak: TEPAV 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 4 İngiltere, ABD, Almanya ve Türkiye’de Enflasyon 1960 - 2011 80 70 60 50 40 30 20 10 0 1960-1973 1974-1981 Almanya 1982-1990 İngiltere 1991-2001 Amerika 2002-2004 2005-2011 Türkiye 5 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 Türkiye’de İşsizlik Oranı 1988-2011 16,00 14,00 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 6 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 Türkiye’de İşsizlik Oranı 1988-2011 16,00 14,00 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 7 İngiltere, ABD, Almanya ve Türkiye’de İşsizlik 12 10 8 6 4 2 0 1960-1973 1974-1981 Almanya 1982-1990 İngiltere 1991-2001 Amerika 2002-2004 2005-2010 Türkiye 8 İngiltere, ABD, Almanya ve Türkiye’de İktisadi Büyüme 8 7 6 5 4 3 2 1 0 1960-1973 1974-1981 Almanya 1982-1990 İngiltere 1991-2001 Amerika 2002-2004 2005-2011 Türkiye 9 Türkiye’de İktisadi Büyüme Büyüme (%) 12 10 9,4 9,2 8,5 8,4 8 6,9 6 6,2 5,3 4,7 4 2 0,7 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 -2 -4 -4,8 -6 2010 2011 Dünya’da İktisadi Büyüme Büyüme (%) 8 7,5 7 6,2 6 5,7 5 5,3 4 3 6 4,1 3,9 3,5 3,2 2 2 1,6 1,4 1 0 2010 2011 Dünya Gelişmiş Ülkeler 2012* 2013* Gelişmekte Olan Ülkeler 11 Türkiye’de sektörlerin GSYİH içindeki payları 25,0 20,0 15,0 10,0 5,0 0,0 200 0 Basit “Döngüsel Gelir Akımı” • Hükümet harcamaları ve dış ticaretin olmadığı, kapalı ve basit bir ekonomide, döngüsel gelir akımı, bir ekonomide, kaynakların ve karşılığında ödenen bedellerin yerli firmalar ve hane halkları arasında nasıl dolaştığını gösteren şemadır. 13 Basit “Döngüsel Gelir Akımı” • Basit Döngüsel Gelir Akımı şemasında iki aktör bulunur. – Hane halkı: Emek ve sahip olduğu diğer üretim faktörlerini şirketlere satar, sonucunda kazandığı geliri tüketim ve tasarruf için kullanır. – Yerli firmalar: Hane halkından satın aldığı üretim faktörlerini mal ve hizmete dönüştürür, hane halkının tasarruflarını yatırımlarında kullanır, ve satışlarından elde ettiği geliri üretim faktörlerine öder. 14 Basit “Döngüsel Gelir Akımı” • Hane halkı – Yerli şirketlerin kullanması için üretim faktörü arz eder – Karşılığında faktör geliri (ücret vd.) elde eder – Geliriyle şirketlerin ürettiği mal ve hizmetleri satın alır. • Yerli Firmalar – Üretim faktörlerini mal ve hizmete dönüştürür. – Hanehalkından üretim faktörlerini kiralar – Hanehalkına ürettiği mal ve hizmeti satar. 15 Döngüsel Gelir Akımı, Harcamalar ve Gelir I C S C+I Hanehalkları Yerli Firmalar Y 16 Döngüsel Gelir Akımı, Harcamalar ve Gelir Tasarruflar (S) = 2000 Tüketim harcamaları (C) = 5000 Mal ve hizmet arzı Hanehalkları Yatırım (I) = 2000 Yerli Firmalar Üretim faktörleri arzı Faktör geliri (Y) = 7000 17 Ekonomi kapalı ve hükümet yokken Y=C+I • Hane halkı, üretim faktörleri arzı karşılığında 7000 kazanıyor. • Bunun 5000’ini tüketim harcamalarında kullanıp, 2000’lik kısmını tasarruf ediyor. • Dolayısıyla, – Y= C+S • Hane halkının tasarrufları, şirketlerce yatırım harcamalarında kullanılır. • Dolayısıyla, kapalı bir ekonomide dışarıdan kaynak sağlama imkanı bulunmadığından – S = I eşitliği her zaman sağlanacaktır. • Üstteki denklikte S’yi I ile değiştirdiğimizde, – Y = C+ I – Bir başka değişle, ülkede üretilen çıktı (Y), tüketim (C) ve yatırım (I) harcamalarında kullanılabilir. 18 Yatırım (Investment) ve Tasarruflar (Savings) • Yatırım (I), firmaların yeni sermaye malı alımı için yaptığı için harcamalardır. – Sıfırdan bir fabrika kurmak yatırımken, var olan bir fabrikayı satın almak yatırım değildir. • Tasarruflar (S), hane halkı gelirinin mal ve hizmet alımından sonra kalan kısmıdır. • Tasarruflar, yastık altında değil de, ekonomi içinde uygun bir şekilde değerlendiriliyorsa, kapalı bir ekonomide, hükümet yokken, S=I denkliği her zaman için geçerlidir. 19 Gayrisafi Yurtiçi Çıktı (Gross Domestic Product) • Ülke sınırları içinde, bir yıl zarfında, yerleşikler ya da yabancılar tarafından yapılan üretimin piyasa fiyatlarından miktarıdır. • Kapalı bir ekonomide, dışarıdan gelen ya da dışarıya çıkan herhangi bir gelir olamayacağından, ulusal çıktı ve ulusal gelir birbirine eşittir. • Alışverişler sadece firmalar ve hane halkı arasında geçmez, firmalar da kendi aralarında hammadde, ara malı alım satımı yaparlar. • Bu durum, Ulusal Gelir’in doğru ölçümü için önemlidir. – Mükerrer Sayım (Double Counting) sorunu, üretimi, yaratılan katma değerler üzerinden ölçerek çözümlenir. 20 Birkaç Anahtar Kavram • Katma Değer: Üretim süreci sonucu ürünün değerindeki artıştır. – Katma değer, çıktının değerinden, o çıktıyı elde ederken kullanılan girdilerin maliyeti çıkarılarak bulunur. • Nihai Mal (Final Good): Hanehalkınca tüketilmek için alınan mallar; firmaların aldığı makina, teçhizat gibi sermaye malları • Aramal (Intermediate Good): Son kullanım için hazır olmayan mallar; bir başka deyişle, üretim sürecinin ileriki aşamalarında diğer firmalarca girdi olarak kullanılan mallar. 21 Örnekler • Dondurma, hane halkı tarafından tüketildiğinden nihai maldır. • Çelik ise ara maldır, çünkü, üretim sürecinin ileriki aşamalarında otomobil sanayi, ya da tencere sanayi tarafından girdi olarak kullanılır. • Üretilip, o yıl içinde girdi olarak kullanılmayıp stoklara eklenen ara mallar, nihai mal olarak hesaba alınır. • Makine, teçhizat gibi sermaye malları, nihai mallardır, çünkü firmalar bu tür malların son kullanıcılarıdır. 22 Döngüsel Akımda Hükümetin Yeri (1) • Döngüsel akım şemasına, hükümeti eklediğimizde ne gibi değişiklikler ortaya çıkar? – Hükümet, harcamalardan dolaylı (indirect) ve gelirlerden dolaysız (direct) vergiler (taxes) toplar. Topladığı bu geliri, hükümet harcamaları ve transfer harcamalarında kullanır. • • • • Dolaylı vergiler: Dolaysız vergiler: Hükümet harcamaları: Transferler: Te Td G B 23 Döngüsel Akımda Hükümetin Yeri (2) I C+I+G C S Hanehalkları G Td C + I + G - Te Te Hükümet Firmalar B Y+B Y 24 Dış Ticaret Sektörü (ihracat-ithalat) • Dış ticaret sektörünü döngüsel akım şemasına eklerken – Ülkede yerleşiklerin dışardan mal ve hizmet ithal (Z) ettiklerini (gelir akım şemasında sızıntı) – Ve yerli firmaların dışarıya mal ve hizmet ihraç (X) ettiklerini gözönünde bulunduracağız (katkı) –Y = C + I + G + X - Z 25 Gayrisafi Yurtiçi Hasıla ve Gayrisafi Milli Hasıla • Gayrisafi yurtiçi hasıla (GDP) – Ülke sınırları içinde, yerli ve yabancıların yaptığı üretimden elde edilen geliri ölçer. • Gayrisafi milli hasıla (GNP) – Yerlilerin, kendi ülkeleri ve yabancı ülkelerde yaptığı üretimden elde edilen geliri ölçer. • GNP = GDP + dışarıdan gelen net gelir 26 Ulusal Geliri Ölçmenin 3 Yolu • Harcamalar Yöntemi – Ekonomideki harcamaların toplamı –Y=C+I+G+X-Z • Gelir Yöntemi – Üretim faktörlerine hizmetleri karşılığı ödenen ücret, kâr gibi gelirlerin toplamı • Katma değer (Üretim) Yöntemi – Ekonomide üretim sırasında yaratılan katma değerlerin toplamı 27 GSMH neyi ölçer neyi ölçmez? • Reel GSMH, Nominal GSMH – Reel GSMH: Sabit fiyatlarla ölçer, yıllar arasında karşılaştırma yapmamıza olanak sağlar – Nominal GSMH: O yılın fiyatlarıyla ölçüm yapar, enflasyonun etkisinden arındırılmamıştır. – GSMH Deflatörü: Nominal GSMH’nın reel GSMH’ya oranı. Sadece tüketicilerin tükettiği ürünleri değil, yatırım, hükümet harcaması ve net ihracata konu olan tüm ürünlerdeki fiyat artışını ölçer. • Ülkeler arası karşılaştırmalar genelde kişi başına düşen gelir üzerinden yapılır zira refah ancak kişi başına düşen büyüklük ile anlamlıdır. • GSMH, bir ülkenin refah düzeyi hakkında tam bilgi veremez. Üretim seviyesi yüksek olabilir ancak o sırada çevreye verilen zarar da fazlaysa, yüksek gelirin insanların refahını arttırdığını söylemek o kadar olası olmayabilir. 28 Bölüm 20 Çıktı (Output) ve Toplam Talep (Aggregate demand) David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward Kısa Vadede Toplam Çıktı • Potansiyel Çıktı Düzeyi – Tüm üretim faktörleri tam kapasite kullanılıyor olsaydı üretilebilecek olan çıktı düzeyi; maksimum üretilebilecek düzey değil • Fiili (Actual) Çıktı Düzeyi – Belirli bir dönemde üretilebilmiş olan çıktı düzeyi – Ki, çoğunlukla potansiyel düzeyden sapar 30 Kısa Vadede Toplam Çıktı (2) • Fiili çıktı düzeyi potansiyel çıktı düzeyi etrafında salınır. • Örnek olarak, fiili çıktının potansiyel düzeyinin altında olduğunu varsayalım. • Ekonominin potansiyel çıktı düzeyine nasıl, ne kadar hızlı geri döneceğine bakalım. 31 Birkaç Basitleştirici Varsayım • Fiyatlar ve ücretler sabit • Bu fiyat ve ücret düzeyinde ekonomide kullanılmayan (atıl) kapasite vardır. – Bu ücretten çalışmak isteyen ancak iş bulamayan işçiler vardır – Ve firmaların kârlı bir şekilde kullanabilecekleri halde atıl duran üretim kapasiteleri vardır. – Dolayısıyla, toplam çıktının düzeyi talep tarafından belirlenir (demand-determined) – Talepte ortaya çıkan bir artış, üretimi ve çıktıyı arttırır, ya da tam tersi. • Şimdilik, – Hükümet (harcamaları) ve – Dış ticaretin olmadığını varsayalım • Sonraki bölümlerde bu kısıtları gevşeteceğiz. 32 Potansiyel Çıktı düzeyine nasıl erişilir? • Bu varsayımlar altında, çıktının talep tarafından belirleneceğini gördük. • Ekonomide, o ücret düzeyinden çalışmak isteyen işşizler ve o fiyat düzeyinden satış yapmak isteyen firmalar olduğu için, hükümet toplam talebi arttıracak müdahalelerle, fiili çıktı düzeyini potansiyel düzeye çıkarabilir. • Fiyatlar ve ücretler ancak bu potansiyel düzey aşıldıktan sonra artabilir. • Dolayısıyla, hükümet uygulayacağı politikalar ile ekonomiyi potansiyel çıktı düzeyinde tutabilir. • Keynes (1936) İstihdam, Faiz ve Paranın Genel Teorisi 33 Toplam Talep (AD) • Hükümet harcamaları ve dış ticaret yokken, toplam talep iki bileşenden oluşur: – Yatırım (Investment): I • Firmaların fiziksel sermayeye ve stoklara yapmayı planladıkları eklemeler • Şimdilik bunun otonom yani gelirden bağımsız olduğunu varsayalım – Tüketim (Consumption): C • Hanehalkının mal ve hizmet talebi • Dolayısıyla, AD = C + I 34 Tüketim (Consumption) Talebi • Hanehalkı gelirlerini TÜKETİM ve TASARRUF etmek için kullanırlar. • Kişisel Harcanabilir Gelir (Personal Disposable Income) – Hanehalkı ellerindeki üretim faktörlerini arz ederek gelir elde ederler, bu miktar üzerinden vergi öderler, üstüne transfer gelirleri eklenir. – Hanehalkı bu harcanabilir gelirini, tüketim ve tasarruf etmek için kullanır. 35 İngiltere’de Tüketim ve Gelir, 1995 sabit fiyatlarıyla, 1989-2001 Gelirin tüketim harcamaları üzerindeki etkisi çok güçlüdür ancak tek etken gelir değildir. 36 Hanehalk? Tüketim Harcamalar? (milyar YTL) Türkiye’de Tüketim ve Gelir, sabit fiyat, 1996-2005 355 305 255 205 155 105 55 5 5 55 105 155 205 255 Reel Harcanabilir Gelir (milyar YTL) Source: TCMB, DPT, TU?K 305 355 37 Tüketim fonksiyonu Tüketim fonksiyonu toplam geliri toplam tüketime bağlar: C=f(Y) C=A+cY C = 8 + 0.7 Y 8 0 Gelir (Y) Gelir sıfırken, istenilen tüketim 8’dir (otonom tüketim -“autonomous consumption”). Marj arjinal tüketim eğilimi (marjinal propensity to consume) consume) (doğrunun eğimi) 0.7 0.7’dir. ’dir. Her 1 birimlik gelir artışı tüketimde 0.7 birimlik artışa sebep olur. 38 Tasarruf Fonksiyonu S = -A + (1 (1--c) Y S = -8 + 0.3 Y 0 Tasarruf fonksiyonu her gelir düzeyinde yapılmak istenen tasarruf miktarını gösterir: S=f(Y) Tüm gelir ya harcanacak ya da tasarruf edileceğinden tasarruf fonksiyonu tüketim fonksiyonundan türetilebilir. Gelir (Y) 39 Toplam Talep (AD) Doğrusu AD = C + I C I Toplam talep toplam tüketime eşittir. Toplam tüketim, hanehalkı tüketim harcamaları ve firmaların yatırım harcamalarından oluşur. Toplam talep (AD) doğrusu C ve I’nın dikey toplamıyla elde edilir. (Şimdilik I’yı otonom kabul ediyoruz) Gelir 40 Denge Çıktı Düzeyi 45o doğrusu E C AD 45o doğrusu harcamaların çıktı ve gelire eşit olduğu noktaları gösterir. AD doğrusu veriyken, veriyken, Denge E noktasında oluşur B Y1 Y* E noktasında planlanan harcamalar çıktı ve gelire eşittir. Y* kısa dönem Çıktı denge çıktı düzeyidir, ancak potansiyel çıktı düzeyine eşit olmayabilir. 41 Alternatif Yaklaşım S E Y* I Denge noktasını, planlanan yatırımları (I) planlanan tasarruflara (S) eşitleyerek de bulabiliriz. Denge noktası yine E’dir. Çıktı İki yaklaşım da aynı sonucu verir. 42 Toplam talepteki düşüşün etkileri 45o doğrusu AD0 AD1 Ekonominin Y0 noktasında dengede olduğunu varsayalım. Toplam talep AD1’ e düşerse Ekonomi Y1’de yeni denge noktasına gelir. Y1 Y0 Çıktı Denge çıktı düzeyindeki değişim AD’deki değişimden daha büyüktür. 43 Çarpan (Multiplier) Etkisi • Toplam harcamalardaki (C ve I) artış zayıflayan dalgalar biçiminde ekonomiye yayılarak ulusal geliri ilk harcama düzeyinden daha yüksek ölçülerde arttırır. Harcamaların gelir üzerindeki bu etkisine Çarpan Etkisi denir. • Marjinal tüketim eğilimi (mpc) ne kadar yüksekse çarpan etkisi de o kadar güçlüdür. – Marjinal tasarruf eğilimi ne kadar yüksekse, kazanılan her ilave birim gelirin daha büyük bir kısmı döngüsel akımdan dışarıya akar. – Çarpan= 1/1-mpc 44 Çarpan Etkisi: Örnek • Marjinal Tüketim Eğilimi’nin (c) 0.9 olduğunu varsayalım. • Bu ekonomide, 1 birimlik yatırımın (I), ulusal gelirde (Y) zaman içinde yaratacağı artışı hesaplayalım. • 1 birimlik yatırım ulusal geliri 1 birim arttırır. Ulusal gelirdeki 1 birim artışın tüketimi 0.9 birim arttırır. Tüketimdeki 0.9 birimlik artış, ulusal geliri 0.9 birim arttırır, bu da yine aynı şekilde tüketimi 0.81 birim arttırır. • Sonuçta, 1 birim yatırım artışının ulusal gelirde zaman içinde sebep olduğu artış miktarı; • M=1/1-c, yani 10 birimdir. 45 Bölüm 21 Maliye Politikası ve Dış Ticaret David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward Birkaç Anahtar Kavram • Maliye Politikası – Hükümetin harcamalar (G) ve vergi oranları üzerinde aldığı kararlar • İstikrar (Stabilisation) Politikaları – Hükümetin, toplam çıktıyı (Y) potansiyel çıktı düzeyinde tutmak için uyguladığı politikalar • Bütçe Açığı – Hükümet harcamalarının vergi gelirleri üzerinde kalan kısmı • Ulusal Borç – Hükümetin toplam borç stoğu; bütçe açıklarının kümülatif toplamı 47 Gelir-Harcama modelinde hükümet • Dolaysız Vergiler – Tüketim fonksiyonunun eğimini etkiler – Ve dolayısıyla AD doğrusunun eğimi de etkilenir. • Hükümet harcamaları (G), AD doğrusunun konumunu etkiler: – G’deki artış AD doğrusunu yukarı, azalış aşağıya kaydırır. 48 Hükümet Harcamaları ve Toplam Talep • AD=C+I+G – Kısa dönemde G sabittir, gelir veya toplam çıktıyla beraber artıp azalmaz. – Transfer harcamaları (B), toplam talebi C ve I üzerinden etkiler. Doğrudan bir etkisi yoktur. – Dolayısıyla, toplam talebi oluşturan 3 öğeyi gelirden bağımsız (otonom) olarak düşünebiliriz. • Tüketim • Yatırımlar • Hükümet harcamaları 49 Hükümet Harcamaları ve Toplam Talep (2) • Hükümet, bir yandan dolaysız vergiler (Td) toplarken öte yandan transfer harcamalarında (B) bulunur. • Net Vergi Yükü (NT): Dolaysız vergiler eksi transfer gelirleri; ulusal gelirle orantılı olduğu varsayılır. • Dolayısıyla, NT=t*Y • Harcanabilir Gelir: YD=Y-NT YD=(1-t)*Y 50 Hükümet Harcamaları ve Toplam Talep (3) • Hane halkının marjinal tüketim eğilimini (c) 0.9, ve bağımsız tüketimi 0 olarak kabul edelim. – C=0.9*YD – C=0.9*(1-t)*Y olacaktır. – Ulusal gelir (Y) 1 birim arttığında, tüketim 0.9*(1-t) kadar artacaktır. – Vergi olmadığı durumda, 0.9 olan tüketim fonksiyonu eğimi, vergi ile beraber 0.9*(1-t)’ye düşer. – Dolayısıyla vergi ile beraber toplam talep (AD) doğrusunun eğimi de düşer. – Vergi sonucu MPC de düşer ve MPC’=MPC*(1-t) olur. 51 Toplam Talep Verginin Toplam Talep üzerindeki etkisi AD0 AD1 Y1 Y0 Çıktı, Ulusal Gelir 52 Maliye Politikası? 45o doğrusu AD1 G Hükümet, G kadar harcama yaparak AD doğrusunu AD0’dan AD1’e kaydırabilir, bu da toplam çıktıyı arttırır. AD0 Denge çıktı düzeyi Y0’dan Y1’e çıkar. Y0 Y1 Gelir, çıktı Ancak durum bu kadar basit değildir. Hükümet harcamalarının fiyatlar, faiz oranları ve bütçe açığı üzerindeki etkileri de gözönünde bulundurulmalıdır. 53 Bütçe (Budget) • Bütçe, birey, firma veya hükümetin harcamalar ve gelirlerine ilişkin planlarına verilen isimdir. • Hükümetin Bütçe Açığı= G-NT • Ekonomi dengedeyken; S+NT=G+I, bir başka deyişle S-I=G-NT olmalıdır. 54 55 Borç Verme Sermaye Transferleri Sermaye Giderleri Cari Transferler Faiz Harcamaları Mal ve Hizmet Alımları Sosyal Güv. Kur. Devlet Primi Personel Harcamaları Türkiye’de Hükümet Harcamaları (2005,2010) (Milyon TL) 120000 100000 80000 60000 40000 2005 20000 2010 0 Sosyal Güvenlik ve Sosyal Yardım Hizmetleri Eğitim Hizmetleri Dinlenme, Kültür ve Din Hizmetleri Sağlık Hizmetleri İskan ve Toplum Refahı Hizmetleri Çevre Koruma Hizmetleri Ekonomik İşler ve Hizmetler Kamu Düzeni ve Güvenlik Hizmetleri Savunma Hizmetleri Genel Kamu Hizmetleri Türkiye’de Genel Bütçe Giderlerinin Dağılımı (%) (2011) 45 40 35 30 25 20 15 10 5 0 57 58 Türkiye’de Kamu ve Özel Kesim Net Dış Borç Stoku (Milyon dolar) (2002-2011) 250000 200000 150000 Kamu Sektörü Özel Sektör 100000 50000 0 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 59 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 60 Kaynak: Hazine Müsteşarlığı 61 Hükümet Bütçesi Bütçe Açığı, toplam hükümet harcamalarından toplam vergi gelirlerinin düşürülmesiyle bulunur. Hükümet harcamaları gelirden (Y) bağımsız olabilir Ancak net vergi gelirleri, gelirle doğru orantılı artar ya da azalır O halde bütçe, düşük gelir düzeylerindede açık verirken Yüksek gelir düzeylerinde fazla verir. Denk Bütçe (Balanced Budget) NT G Y Gelir, Çıktı Denk Bütçe çarpanı, harcamalar ve vergiler eşit düzeyde artsa bile daha yüksek denge çıktı düzeyine ulaşılabilineceğini ifade eder. 62 Denk Bütçe Çarpanı (Balanced Budget Multiplier) • Ekonomi 1000 birim çıktı düzeyinde dengede olsun • Hükümet 200 birim harcamasını yapmak için, t=0.2 oranında vergi koymuş olsun • 200 birimlik G artışı Y’yi 200 birim artırırken, harcanabilir gelirdeki azalış tüketimi 0.9*200=180 birim bir düşürür • Hükümet hiç bütçe açığı vermeden harcamalarını arttırmak suretiyle, ulusal geliri ilk başta 20 birim arttırmış olur. • Bu artış zayıflayan halkalar biçiminde ekonomiye yayıldığında, yeni denge çıktı miktarı 1071 birim olur • Bu etki Denk Bütçe Çarpanı olarak adlandırılır. 63 Dış ticaret ve Ulusal Gelir • İhracat (X) ve ithalatı (Z) genel resime eklediğimizde • TİCARET DENGESİ (trade balance) – Net ihracata (X-Z) eşittir. • TİCARET AÇIĞI (Trade deficit) – İthalatın ihracatı aşan kısmı. • TİCARET FAZLASI (Trade surplus) – İhracatın ithalatı aştığı durumda ortaya çıkar. • Y = C + I + G + X – Z eşitliği herzaman sağlanır. 64 İhracat, İthalat ve Ticaret Dengesi ithalat İhracatın ulusal gelirden etkilenmediğini varsayalım İthalat ise gelir arttıkça artıyor olsun Ulusal gelir düşük düzeydeyken, ihracat ithalatı geçer – ticaret dengesi fazla verir. ihracat Y* Ulusal gelir Yüksek gelir düzeylerinde ise ticaret açığı oluşur. Ticaretin dengede olduğu bir ulusal gelir düzeyi, Y*, herzaman vardır, ancak bu düzeyin tam istihdam düzeyi olması garanti değildir. 65 Dış Ticaret ve Çarpan • Marjinal İthalat Eğilimi (The marginal propensity to import): MPZ – ülkede yerleşiklerin ellerime geçen her 1 birim fazla gelirin ne kadarını ithalat için kullanacaklarını ölçer. • Dış ticaret çarpanın büyüklüğünü düşürücü etki yapar. – Marjinal ithalat eğilimi ne kadar fazlaysa çarpan da o kadar küçüktür. – Açık bir ekonomide, çarpan: – M=1/[1-(MPC’-MPZ)] haline gelir. 66 Bölüm 22 Para ve Banka David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward Birtakım önemli sorular • Toplum paraya neden ihtiyaç duyar? • Hükümetler para arzını neden değiştirirler? • Finans piyasalarının reel sektörle etkileşimi nasıldır? • Parayla faiz oranı arasındaki ilişki nedir? 68 Para • Ekonomide herkes tarafından kabul görmüş bir bir alışveriş ve borç ödeme aracıdır. – MAL PARA: Tütün, ipek, altın – KANUNİ PARA: Banknotlar ve bozuk paralar – KAYDİ PARA: Banka parası 69 Paranın fonksiyonları • Değişim (mübadele) Aracı (Medium of exchange) – Alışveriş ve borçların ödenmesinde para takastan (barter) daha etkili bir araçtır. • Hesap Birimi Aracı (Unit of Account) – Fiyatların ve hesapların büyüklüğünü ölçen bir birimdir. • Değer Saklama Aracı (Store of value) – Para gelecekte alışverişte kullanılmak üzere elde tutulabilir. • Borç ödeme aracı: Borçların (gelecekte geri ödemelerin) para birimi cinsinden belirlenmesi 70 Modern Bankacılık • Finansal Aracı – Borç verenle alanı biraraya getirme konusunda uzmanlaşmış bir kurumdur. • Örneğin ticari bankalar hükümetin izni altında kredi verebilir ve mevduat kabul edebilir, • Çek hesapları açabilir. 71 Finansal Piyasalar hakkında genel bilgiler • Finansal Varlık (Financial asset) – Belirli bir dönem boyunca sahip olduğu kişiye belirli bir faiz geliri getiren değerli kağıda verilen isimdir. • Nakit (Cash) – Banknot ve bozuk para, faiz geliri getirmez. – Tüm varlıklar içinde en likit olanı nakit paradır. • Bonolar (Bills) – Bir seneden az vadeli, bilinen bir tarihte piyasaya çıkartan kurum tarafından satın alınması garanti edilmiş finansal varlık – Likiditesi yüksektir • Tahviller (Bonds) – Uzun vadeli finansal varlıklardır, daha uzun zaman dilimleri belirsizliği de arttırdığından daha az likittirler. 72 Finansal Piyasalar hakkında genel bilgiler (devam) • Hisse Senetleri (Industrial shares,equities) – Sahibine temettü geliri (kâr payı) sağlar – Likiditesi yüksek değildir. 73 Bankalar nasıl kredi yaratırlar? • Ticari bankalar sahip oldukları varlıkların ancak küçük bir oranını ellerinde nakit olarak tutarlar. – Bu orana Mevduat Munzam Karşılığı (Reserve Requirement Ratio) denir. – Böylelikle varlıklarının önemli bir kısmını krediye dönüştürebilirler. • Örnek: – Sonsuz sayıda banka olduğunu, bankaların mevduatlarının %10’ununu yasal karşılık olarak tutmaları gerektiğini varsayalım. – A kişisi 100 TL’sini 1. Banka’ya yatırsın – 1. Banka kasasında 10 TL karşılık ayırır, kalan 90 lirayı kredi olarak B kişisine verir. – B kişisi 90 TL’yi 2.Banka’ya yatırır. 2.Banka 9 TL karşılık ayırıp 81 TL’sini 3. kişiye kredi olarak verir. 74 Bankalar nasıl kredi yaratırlar? (2) • Bankacılık sistemi olmadığında para arzı 100 TL olarak kalacaktı. • Ancak bankacılık sistemi, kredi mekanizmasıyla piyasadaki para arzını genişletir • 3. kişi ile beraber para arzı=100+90+81 olarak genişlemiştir. • Kişi sayısı sonsuza giderken, para arzı da azalarak artmaya devam eder ve 1000 TL’ye ulaşır. 75 Parasal Taban (monetary base) ve Para Çarpanı (money multiplier) • Para tabanı – Piyasada dolaşan banknot ve bozuk para ile bankacılık sistemi tarafından tutulan rezerv para miktarı • Para Çarpanı – Parasal tabandaki 1 TL’lik artışın para arzında sebep olduğu artış miktarını ölçer. Para Çarpanı= 1/rezerv oranı 76 Bölüm 23 Faiz Oranı ve Parasal Aktarım (Monetary Transmission) David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward Bu bölümde • MB’nin görevleri • Merkez Bankası (MB) para arzını nasıl değiştirir? • Para piyasası nasıl dengeye gelir? • Para politikası reel sektörü nasıl, hangi yollarla etkiler? • Faiz oranları tüketim ve yatırım talebini nasıl etkiler? 78 Merkez Bankası • Ülkede ticari bankaların bankası olarak görev yapar • Faiz oranlarını belirler. • İngiltere’de merkez bankasının iki asli işlevi vardır: – Banknot ve madeni para basımı – Bankacılık sistemi ve hükümetin bankası rolü 79 Merkez Bankası ve Para Arzı • Merkez Bankası piyasadaki para arzını, para çarpanını ya da para tabanını değiştiren 3 farklı yöntem kullanarak belirler: – Munzam Karşılık oranını (Reserve requirements) değiştirerek • Yatırılan mevduata karşılık bankaların kasasında ne oranda karşılık tutacağını belirleyerek para arzını arttırır ya da azaltır; para çarpanını etkiler – İskonto Oranı’nı (Discount rate) değiştirerek • Merkez bankasının ticari bankalara borç verirken kullandığı faiz oranı. • MB, bu oranı piyasadaki faiz oranlarının üzerinde belirleyerek bankaların gereğinden düşük rezerv tutmalarını engeller. Bu oranın artması, para çarpanını düşürür ve piyasadaki para arzı düşer. – Açık Piyasa İşlemleri (Open market operations) ile • MB, piyasaya finansal kağıtlar sürerek ya da piyasadan çekerek para arzını değiştirebilir. Para tabanını etkiler. 80 Para Stoku Tanımları • M1 (Dar anlamda) Para Tanımı – Dolaşımdaki para+Vadesiz ticari ve tasarruf mevduatları+Merkez Bankası’ndaki mevduat • M2 Para Tanımı – M1+Vadeli ticari ve tasarruf mevduatları • M2Y Para Tanımı – M2+Döviz hesapları • M3 Para Tanımı – M2+ Resmi Mevduat 81 İngiltere Merkez Bankasının diğer görevleri • En son kredi mercii: (Lender of last resort) – MB, bir finansal panik ortamında bankalara ve diğer finansal kurumlara borç verebilecek son kurumdur. – Para basma yetkilerinden dolayı MB’ler hiç batmaz. • Hükümetin bankasıdır. – MB, hükümetin bütçe açığı durumunda ödemelerini sıkıntıya düşmeden yapabilmesi için borç vermeye hazırdır. • Enflasyonu kontrol amacıyla para politikası uygular. 82 TCMB’nin görevleri • TCMB’nin birincil görevi fiyat istikrarını sağlamak ve korumaktır. Bu amaçla TCMB; – Para politikasını ve para politikası araçlarını belirler. – Hükümetin büyüme ve işsizlik üzerine uyguladığı politikalara destek olur. • Kaynak: www.tcmb.gov.tr 83 Para Talebi • Elde para tutmanın fırsat maliyeti (opportunity cost of holding money) parayı bonoda tutmamakla kaybedilen nominal faiz geliridir. • İnsanlar parayı ellerinde, ancak ve ancak, fırsat maliyetinden daha fazla bir yarar sağlayacaksa tutarlar. 84 Elde para neden tutulur? • İşlem Amaçlı (Transaction) – Ödemeler ve alacaklar çoğu zaman eşzamanlı değildir: • Bu sebepten dolayı önceden belli ödemelerin yapılabilmesi için belli bir nakite itiyaç vardır. • Tutulan nakit miktarı gelire ve ödeme planına bağlı olarak değişir. • Önlem (ihtiyat) Amaçlı (Precautionary) – Belirsizlikten ötürü: • İnsanlar öngöremedikleri durumlara hazırlıklı olabilmek amacıyla belli miktarda nakit tutarlar. • Nominal faiz oranına bağlı olarak miktar değişir. 85 Elde para neden tutulur? (2) • Varlık (Asset) olarak – İnsanlar riskten hoşlanmazlar – yatırım portföylerinde düşük riskli bir varlık olarak bir miktar para tutmak isteyebilirler • Paranın fırsat maliyeti olan nominal faiz oranına bağlı olarak değişir • Spekülatif (Speculative) Amaçlı – Ortaya çıkabilecek spekülatif kazançları elde edebilmek için insanlar bir miktar nakit tutmak isteyebilriler. – örneğin bono fiyatlarının düşebileceği beklentisi, ya da faiz oranının artacağı beklentisiyle insanlar ellerinde nakit bulundurmak isterler. 86 Para talebi: Özet • Paraya olan talep reel (gerçek) para miktarınadır. – Enflasyonun olmadığı bir ortamda reel ve nominal para talebi aynıdır. • Reel para talebi: M/P=f (Y/P, r, P, re) – Gerçek (reel) gelire (+) – nominal faiz oranına (-) – Fiyat düzeyine (enflasyon) (+) – Ve gelecekte faizlerin alacağı yöne ilişkin beklentilere bağlıdır. (+) 87 Para Piyasası Dengesi Diğer etkenler sabitken (ceteris paribus), reel paraya olan talep, paranın fırsat maliyeti olan nominal faiz ile ters orantılıdır. r0 LL L0 Tutulan Reel para miktarı LL doğrusunun konumu gerçek gelir düzeyi, fiyat düzeyi, ve beklenen faiz oranına bağlıdır.Gerçek gelir arttığında, reel para talebi artacak, LL üste kayacaktır. Para arzı L0 iken para piyasası r0 faiz oranında dengeye gelir. 88 Para piyasası nasıl dengeye gelir? Eğer faiz oranı piyasada oluşan orandan düşükse, diyelim r1 r0 r1 – bu faiz oranında AB kadar para talebi fazlası vardır. Paraya olan talep fazlası, bonoya olan talep eksikliğinin A B sonucudur. Dolayısıyla, bono LL fiyatları düşerken, faizler yükselmeye başlar L0 Dengeye gelene kadar Tutulan gerçek para miktarı faiz oranı yükselir. 89 Para piyasası dengesini etkileyen faktörler • Para arzı ya da para talebinde ortaya çıkacak değişiklikler piyasa denge noktasını değiştirir – Para arzının düşmesi: MB, para arzını düşürdüğünde, fiyatlar sabitken, reel para arzı düşeceğinden, L0 sola kayar. Yeni dengede faiz oranı daha yüksektir. – Gerçek gelirin artışı: Gerçek gelirdeki artış, her faiz oranında elde tutulmak istenen para miktarını arttırır. LL, reel para talep doğrusu LL’ olarak sağa kayar. 90 Aktarım Mekanizması • MB faiz oranlarını belirler, ancak faiz oranı reel ekonomiye nasıl etki eder? • Aktarım mekanizması, para politikasını çıktı ve istihdama bağlayan kanala verilen isimdir. • Kapalı bir ekonomide, para politikası faiz oranının tüketim ve yatırım talebi üzerindeki etkisi ile çalışır. – Örneğin, çıktıyı arttırmak isteyen MB, faizleri düşürerek tüketicilerin harcamalarını artırmalarını, firmaların da daha ucuz kredi bulmalarını, daha fazla yatırım yapmalarını ve daha çok üretmelerini sağlayabilir. 91 Yatırım Talebi • Yatırım, firmaların mal ve hizmet üretiminde bulunmak için yeni kapasite yaratırken yaptıkları harcamalardır. • Yatırım harcamaları: – Sabit sermaye (fixed capital) • Ulaştırma teçhizatı • Makina ve diğer teçhizat • Çalışma yerleri • Diğer binalar... – İşletme sermayesi (working capital) • stoklar (inventories) • Özel ve kamu sektörü tarafından yapılır. 92 Sabit Sermaye Yatırım Talebi • Yatırım talebini etkileyen faktörler: 1. Reel faiz oranı – Yatırım için kullanılacak fonların fırsat maliyeti 2. Beklenen kâr oranı • • Bir projenin hayata geçirilmesinin koşulu, yatırımdan beklenen kârın, yatırımın fırsat maliyetini aşmasıdır. Dolayısıyla yüksek faiz oranlarında yatırım projelerinin sayısı düşer. 93 Yatırım Talebi Doğrusu Yatırım talebi doğrusu, ceteris paribus, faizle yatırım talebi arasında ters ilişki olduğunu gösterir. r0 • • I I0 I1 Yatırım talebi I’ Sermaye malları fiyatlarındaki ve beklenen kârlardaki değişiklikler, her faiz oranında, doğruyu sağa ya da sola kaydırır. Örneğin, sermaye malları fiyatının düşmesi her faiz oranında yatırım talebini arttıracağından I, I’a kayar. 94 Bölüm 26 Enflasyon Türkiye için değiştirilerek hazırlanmıştır. Enflasyona ilişkin sorular • Enflasyon nedir? • Enflasyonun nedenleri nelerdir? • Etkileri ve dolayısıyla maliyeti nedir? • Ne yapılabilir? 96 Enflasyon... • Fiyatlar genel düzeyindeki ARTIŞtır. • Enflasyon oranı, fiyatlar genel düzeyindeki yüzde değişimdir • Fiyat artışlarının ölçülmesi bir ekonomi için vazgeçilmezdir • İşçiler toplu sözleşmelerde geçmişteki fiyat artışları kadar ya da üzerinde zam bekler, • Kira vb. kontratlarda oluşan fiyatlar geçmişteki fiyat artışlarına bağlıdır. 97 Enflasyon • Enflasyonu ölçmek için, fiyat endeksleri kullanılır. • Fiyat endeksleri, belirli bir mal ve hizmet sepetinin fiyat düzeyindeki değişimi, bir baz yıla göre ölçer. 98 Fiyat endeksleri 1. Tüketici fiyat endeksi (TÜFE) 2. Üretici fiyat endeksi (ÜFE) (Daha önce Toptan eşya fiyat endeksi-TEFE) 3. GSYİH deflatörü • Enflasyon hesaplamalarında daha çok kullanılan TÜFE ve ÜFE’dir. 99 Türkiye’de Enflasyon 2003-2011 Enflasyon 20 18 16 14 12 10 8 6 4 2 0 2003 Kaynak: TEPAV 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 100 Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) ve Enflasyon • TÜFE, ortalama bir tüketicinin tüketebileceği mallardan oluşan tüketim sepetinin fiyatını ölçen endekstir. – Tüketim sepetine ekmek, petrol dahilken, tank dahil değildir • TÜFE nasıl hesaplanır? – Öncelikle ortalama tüketicinin bir ayda tüketebileceği ürünler miktarlarıyla beraber belirlenir. Her bir kategori için fiyat artışları bulunur. – Herhangi bir yıl baz olarak seçilir, tüketim sepetinin değeri bulunur. 100’e eşitlenir. – Sepet aynı kalmak koşuluyla her yıl, sepetin değeri ölçülür. Elde ettiğimiz endeks TÜFE’dir. – Enflasyon ise, TÜFE’deki yıllık yüzde değişimdir. 101 TÜFE - Örnek ortalama 4 kişilik bir hanehalkı (2 ebeveyn ve 2 çocuk) • Bir tüketim sepeti için aylık harcamaları (mutfak masrafı, ulaşım, giyim, eğitim, sağlık, eğlen ce, vb.) • Aralık 2010’de 2000 TL, • Aynı sepetin Aralık 2011’deki maliyeti, 3000 TL’ye çıksın. • enflasyon oranı [(3000 TL – 2000 TL)/2000TL ] x 100 = %50 102 TÜFE Örnek (devam) • Bunu fiyat endeksi olarak ifade etmek için, önce bir baz yıl seçmemiz gerekir. Baz yılımız 2010 olsun. • TÜFE = Tüketici sepetinin bu yılki maliyeti x 100 Tüketici sepetinin baz yıldaki maliyeti • TÜFE 2010 = (2000/2000) x 100 = 100 baz yıl için TÜFE hep 100 olacaktır. • TÜFE 2011 = (3000/2000) x 100 = 150 • 2011 TÜFE’nin 150 olması şunu ifade eder: tüketici sepetinin maliyetinde – sepet sabit miktarlardaki aynı mal ve hizmetten oluşmasına rağmen - %50lik bir artış söz konusudur. 103 TÜFE Örnek (devam) Enflasyon oranı= TÜFE’deki yıllık % değişim =[(TÜFEyıl2 – TÜFEyıl1)/TÜFEyıl1] x 100 =[(150 – 100)/100] x 100 = %50 104 TÜFE 851 mal ve hizmete karşılık gelen 12 ana kategoriden oluşur • TÜFE ağırlıkları-Türkiye 2012 1. Gıda ve Alkolsüz İçecek 2. Alkollü İçecek ve tütün 3. Giyim ve Ayakkabı 4. Konut 5. Ev Eşyası 6. Sağlık 7. Eğitim 8. Haberleşme 9. Ulaştırma 10.Eğlence ve Kültür 11.Lokanta ve Oteller 12.Çeşitli mal ve Hizmetler TOPLAM Kaynak: TÜİK (%) 26,22 5,21 6,87 16,44 7,45 2,29 2,18 4,6 16,73 2,98 5,63 3,4 100 105 GSYİH deflatörü GSYİH deflatörü = Nominal GSYİH x 100 Reel GSYİH GSYİH deflatörü ekonomideki ortalama fiyat düzeyini izlemek için kullanılan istatistiklerden biridir. Her yılın çıktısının fiyatını, o çıktının referans alınan bir yıldaki fiyatıyla karşılaştırır. 106 Enflasyonun Nedenleri • Talep enflasyonu (demand-pull) – Talebi arttırıcı bir şok ile fiyat düzeyi artar. – Örneğin, bir savaş çıkması ile askeri harcamalardaki patlama – Reel gelirdeki artışın üzerinde para basma • Maliyet enflasyonu (cost-push) – Artan üretim maliyetleri, fiyat düzeyini yukarı çekebilir. 107 Hiperenflasyon • Hiperenflasyon fiyatların anormal ölçülerde arttığı dönemlere verilen addır. • Bu dönemlerde insanlar ellerinde nakit tutmaktan olabildiğince kaçınırlar. – Bu dönemler Almanya’da 192223, Macaristan’da 1945-46, Brezilya’da 1980 lerin sonunda yaşanmıştır. • Bu dönemler aynı zamanda hükümetlerin büyük bütçe açıkları verdiği dönemlerdir. – Düşmemekte inat eden enflasyon oranlarının arkasında para arzında devam eden artış yatar. 108 Alman Hiperenflasyonu, 1922-23 (Ocak 1922=1) Tarih Para Arzı Fiyatlar Reel Para Aylık (%) Enflasyon Ocak 1922 1 1 1.00 5 Ocak 1923 16 75 0.21 189 Temmuz 1923 354 2021 0.18 386 Eylül 1923 227777 645946 0.35 2532 Ekim 1923 20201256 191891890 0.11 29720 109 Senyoraj ve Enflasyon Vergisi • Senyoraj: Para otoritesinin para basma yetkisi sonucu elde ettiği reel gelir miktarıdır. • Enflasyon Vergisi: Para otoritesinin yarattığı enflasyon sayesinde ulusal borcun reel miktarını düşürmekle elde ettiği reel gelir miktarıdır. 110 Enflasyon Yanılsaması • İnsanlar nominal ve reel değişimi birbirine karıştırdığında enflasyon yanılsaması yaşarlar. • Refah (Welfare) reel değişkenlere bağlıdır, nominal değişkenlere değil. • Tüm nominal değişkenler (fiyatlar ve gelirler) aynı miktarda artıyorsa gerçek (reel) gelir değişmiyor demektir. 111 Enflasyonun Maliyetleri (1) • Tam olarak beklenen enflasyon: • Kurumlar yaşanan enflasyona göre adapte ederler kendilerini: – Nominal faiz oranını – Vergi oranlarını – Ve transfer ödemelerini • Burada herhangi bir enflasyon yanılgısı yoktur. • Ancak şu maliyetler halen devam eder: – Kösele (shoe-leather) Maliyeti • Enflasyondan korunmak için bankaya yatırılan parayı ihtiyaçlar için sık sık çekmek gerekir, bu da ayakkabının altını aşındırır. – Menu Maliyetleri • Sık sık değişen fiyatlar dolayısıyla firmalar her seferinde yeni menu ve listeler basmak zorunda kalırlar. 112 Enflasyonun Maliyetleri (2) • Enflasyon tam olarak beklendiği gibi çıkmış olsa da, ekonomi kendini bu duruma hemen adapte edememiş olabilir – Faiz oranları enflasyonu tam yansıtmıyor olabilir; negatif reel faiz – Vergiler enflasyon dolayısıyla hakkaniyetten uzaklaşabilir; vergi dilimleri ayarlaması 113 Beklenmeyen Enflasyonun Maliyetleri • Gelir Dağılımında istenmeyen değişikliğe yolaçar. – Borç veren zararlı, borç alan kârlı çıkar. – Kaynaklar özel sektörden kamu sektörüne kayar. – Yaşlılardan gençlere kaynak transferine sebep olur. • Belirsizliğe yolaçar. – Firmalar yatırımları zorlaştıracağından enflasyonist ortamlarda daha zor planlama yaparlar. – Bu, enflasyonun sebep olduğu en büyük maliyettir. 114 Enflasyonu Yenmek • Maliye Politikası – Devlet bütçesinin açık ya da fazla verdirilmesi yoluyla toplam harcama düzeyinin ve yapısının etkilenmesini amaçlar. • Para Politikası – Ekonomide para arzı yoluyla, faiz oranları ve kredi olanaklarını etkilemeyi ve böylece toplam harcama düzeyini belirli sınırlar içinde tutmayı amaçlar. • Gelir veya Fiyat Politikaları – Fiyat yükselmelerini önleyebilmek için, gelir ve fiyatlara doğrudan müdahale biçiminde kendini gösterir. 115 Bölüm 27 İşsizlik David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward 116 Bazı anahtar kavramlar • İşsizlik oranı: – Çalışmak isteyip de iş bulamayan işgücünün toplam işgücüne oranı • İşgücü – Halihazırda çalışan ya da çalışmak istediğini beyan eden insanların toplamı • Katılım oranı: – Kendini işgücü içerisinde tanımlayan insanların toplam nüfusa oranı. 117 Hanehalkı İşgücü İstatistikleri Metodolojisi Çalışma Durumuna Göre Nüfus Nüfusun İşgücü Durumu 120 Bazı Ülkelerdeki İşsizlik Oranları (%) 16 14 12 10 8 6 4 2 0 1972 1982 İngiltere 1992 İrlanda Fransa 2001 Amerika 2005 Türkiye 2010 EU 122 2011 2010 2009 2008 2007 2006 2005 2004 2003 2002 2001 2000 1999 1998 1997 1996 1995 1994 1993 1992 1991 1990 1989 1988 Türkiye’de İşsizlik Oranı (1988-2011) 16,00 14,00 12,00 10,00 8,00 6,00 4,00 2,00 0,00 Türkiye’de İşsizlik Oranı (2007-2011) 16,0 14,0 12,0 10,0 Türkiye 8,0 Kadın Erkek 6,0 4,0 2,0 0,0 2007 2008 2009 2010 2011 123 Türkiye’de İşgücü Piyasası Genel Görünüm (2006-2010) 60 50 40 30 20 10 0 2006 2007 2008 2009 2010 İşgücüne Katılma Oranı (Yüzde) İstihdam Oranı (Yüzde) İşsizlik Oranı (Yüzde) Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Yüzde) Genç Nüfusta İşsizlik Oranı (Yüzde) Doğrusal (Tarım Dışı İşsizlik Oranı (Yüzde)) 124 İşgücüne dahil olmama nedenlerine göre işgücüne dahil olmayanlar (Bin) - ( 15 + yaş ) 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 İş bulma ümidi yok İş aramayıp çalışmaya hazır olan/Diğer Mevsimlik çalışan Öğrenci(eğitim-öğretim) Emekli Özürlü, yaşlı veya hasta 2008 2009 2010 2011 Dikkat edilmesi gereken birkaç nokta • • Herhangi birinin işsiz olarak adlandırılabilmesi için çalışma yaşında olup iş arıyor olması gerekir. – İş aramaktan yorulup bırakanlar, istatistiklerde işsiz olarak görünmemekte. Bunlara “hevesi kırılmış işçiler” (discouraged workers) adı verilir ve sayıları da son yıllarda bir hayli artmıştır. • 2009 ilk çeyreğinde ABD’de 13,5 milyon işsiz ve 2,1 milyon hevesi kırılmış işçi bulunmaktadır. • Türkiye’de de bu sayının hayli yüksek olduğu beklenmektedir. – Eksik İstihdam: • Kişi kendi potansiyelinin çok altında bir işte çalışmak zorunda kalabilir. Bu durumda o kişi işi itibariyle durumundan her ne kadar memnun değilse de istatistiklerde çalışan olarak görünür. Bu iki nokta, açıklanan işsizlik istatistiklerini, mevcut durumun bir hayli iyimser bir göstergesi haline sokmaktadır. 126 2009 2010 2011 İlköğretim Yüksekokul veya fakülte Lise dengi meslek okul Genel lise Ortaokul veya dengi meslek okul İlkokul Okuma yazma bilen fakat bir okul bitirmeyen Okuma-yazma bilmeyen Eğitim durumuna ve dönemlere göre işsizlik oranı (%)- ( 15 + yaş ) Türkiye (2009-2011) 25 20 15 10 5 0 Türkiye’de İşgücüne Katılım Oranı (%) - ( 15 + yaş ) 90 80 70 60 50 Türkiye Kadın 40 Erkek 30 20 10 0 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 2008 2009 2010 2011 Emek Piyasasındaki Akımlar Emek piyasasının statik görünümü İşgücü Çalışan İşsiz Katılmayanlar (çocuklar, emekliler vs) ancak... 129 Emek Piyasasındaki Akımlar İŞGÜCÜ Yenl alımlar Çalışan İşten çıkan, çıkartılanlar Emekli ve kısa süreli ara verenler İş bulanlar Katılmayanlar İşsiz İş umudunu yitirenler Yeniden iş arayanlar İlk defa iş arayanlar 130 İşsizliğin Çeşitleri 1. Geçici, Arizi (Frictional) İşsizlik – İş değiştirme dolayısıyla ortaya çıkan işsizlik • • Ekonominin normal işleyişinin bir sonucudur İş bulması daha zor olan engelliler de bu sınıfa girer 2. Yapısal (Structural) İşsizlik – Talep ve üretim yapısındaki değişimden kaynaklanır. Eski teknoloji ve yöntemleri kullanan işçiler yeni teknolojinin gelmesiyle işlerini kaybedebilirler. • Kömür madenleri kapatıldıktan sonra madencileri yeni becerilerle donatmak zaman alır. 131 İşsizliğin Çeşitleri (2) 3. Klasik İşsizlik – Emek talebi ve arzı doğrularının kesiştiği denge ücret düzeyi üzerinde tespit edilen yüksek ücretlerin sebep olduğu işsizlik 4. Talep eksikliğinden kaynaklanan işsizlik – GSMH tam kapasitenin altındayken ortaya çıkar – ‘Keynezyen’ işsizlik ücret ve fiyatların denge düzeylerine gelmeden önce ara dönemde ortaya çıkan işsizliğe verilen isimdir. 132 İşsizliğin Modern Yorumu • Önceki sayfalarda bahsedilen dört tip işsizlik, modern terminolojide, gönüllü ve gönülsüz işşizlik olarak ele alınır. 1. Gönüllü, İradi (Voluntary) İşsizlik: – – Geçici (Arizi), yapısal ve klasik işsizlik İşçinin maaşı beğenmediğinden dolayı ortaya çıkar 2. Gönülsüz, Gayriiradi (Involuntary) İşsizlik – – İşçi, piyasada oluşan maaşa çalışmak isteyip de çalışacak iş bulamadığında ortaya çıkar. Talep eksikliğinden kaynaklanan Keynezyen işsizlik 133 Doğal İşsizlik Oranı (natural rate of unemployment) • Doğal işsizlik oranı, emek piyasası dengedeyken var olan işsizlik oranıdır. • Tamamı gönüllü işsizliktir. • Ve aşağıdakilerden oluşur: – Geçici işsizlik – Yapısal işsizlik 134 Doğal İşsizlik Oranı Reel ücret AJ w* LD: emek talebi LF: işgücünün büyüklüğü AJ: çalışmaya hazır işçi sayısı LF AJ, LF’nin solundadır çünkü işgücü içindeki kimi işçiler iş değiştirmekte, kimileri de daha iyi bir teklif beklemektedir. F E LD N* N1 İşçi sayısı Denge w* ve N* de oluşur EF doğal işsizlik oranını gösterir. 135 Emek Piyasası Dengesi AJ LF w2 A C B w* E F LD N2 N* AJ, LF doğrusunun solundadır çünkü, bir kısım işgücü iş aramakta, ya da daha iyi bir teklif beklemektedir. Piyasa dengesi E noktasıdır. Bu ücret düzeyinde, doğal işsizlik EF kadardır. Eğer sendika, ücretleri w2 düzeyine çıkarırsa, doğal işsizlik AC kadar olur. N1 136 Gerçek (reel) ücret Keynezyen İşsizlik AJ A E w* w2 G LF F H LD LD’ E noktasındayken, emek talebinin LD’ ye gerilediğini varsayalım Kısa dönemde ücret ve fiyatlar yapışkan olduğundan ekonomi A noktasında dengeye gelir AF kadar işsizlik ortaya çıkar. EF kadarı gönüllü, AE kadarı ise gönülsüz (Keynezyen) işsizliktir. Eğer emek talebi LD’ olarak kalmayı sürdürse fiyatların ve ücretlerin düşmesi sonucu denge G noktasında sağlanır. İşçi sayısı 137 Klasik İşsizlik Reel ücretler AJ w2 A Sendikaların reel ücretleri w2 düzeyine çıkarttıklarını varsayalım LF Denge noktası A’dır. B C Ve işsizlik AC’dir w* BC kadarı gönüllü LD N2 N* İşçi sayısı N1 AB kadarı gönülsüz Ancak bu işsizlik miktarı sendikalar tarafından bilinçli bir tercih sonucu kabul edildiğinden, klasik anlamda AC’nin tümü gönüllü işsizlik olarak adlandırılır. 138 Arz-Yanlı İktisat • Mikroekonomik teşviklerle – Tam istihdam düzeyini – Potansiyel çıktı düzeyini – Ve işsizliğin doğal oranını değiştirmeyi içerir. • Uzun dönemde ülkenin ekonomik performansı ancak tam istihdam düzeyini ve ona karşılık gelen potansiyel çıktı düzeyini etkileyerek değiştirilebilir. 139 Vergi İndirimleri ve İşsizlik Gerçek ücret AJ, emek arzını; LD emek talebini gösteriyorken; hükümet AB kadar gelir vergisi topluyor olsun w1 w2 w3 AJ Firmalar brüt ücret olarak w1 Öderler, ancak işçilerin eline w3 geçmektedir. LF Denge istihdam düzeyi N1 A E B AB verginin miktarını gösterir. İşsizlik BC kadardır F C LD N1 N2 İşçi sayısı Vergi kaldırıldığında denge noktası E’dir. Vergi yokken işsizlik EF’dir. EF < BC yani işsizlik azalmıştır 140 Arz-Yanlı Diğer Politikalar • Sendika reformu – Sendikaların gücü düşürülerek! emek piyasasındaki bozukluklar azaltılabilir. • Diğer emek arzı politikaları – Eğitme ve tekrar-eğitme önlemleri – İşsizlik ödeneğini düşürmek – Emek piyasasının etkinliğini arttırmak • Bu tür önlemler geçici ve yapısal işsizliği azaltabilir. • Yatırımların teşviki – Daha yüksek yatırım oranı emeğe olan talebi arttırabilir. • Bu da birtakım vergi teşvikleri ve düşük faizle sağlanabilir. 141 Bölüm 28 Döviz Kurları ve Ödemeler Dengesi (Bilançosu) David Begg, Stanley Fischer and Rudiger Dornbusch, Economics, 8th Edition, McGraw-Hill, 2005 PowerPoint presentation by Alex Tackie and Damian Ward Bu Bölümde • • • • • Döviz kuru ve döviz piyasasını, Ödemeler Dengesi hesaplarını, Cari Hesap’ı oluşturan akımları, Tam Sermaye Hareketliliği’nin anlamını, Döviz kuru rejimlerini ve ödemeler dengesi ile olan ilişkisini, • Reel döviz kurunu ele alacağız. 143 Döviz Kuru • Döviz kuru (e), bir ulusal paranın diğeri cinsinden değeridir. • Döviz kuru iki farklı şekilde ifade edilebilir. Bu derste, döviz kuru, 1 birim ulusal paranın alabileceği yabancı döviz miktarı olarak tanımlanacaktır. Dolayısıyla – 1 pound= 2 dolar – İngiliz döviz kuru, • e$/£ = dolar miktarı/1 pound = 2 ($/£) – YTL döviz kuru ise • e$/ytl = dolar miktarı/1 YTL = 0.8 ($/YTL) • e’nin artması, yerli paranın değer kazanması, azalması ise değer kaybetmesi anlamına gelmektedir. 144 Döviz Piyasası -ulusal paranın herhangi bir ülke parasına çevrildiği uluslar arası piyasa veya ortamları ifade eder. Döviz Kuru bir paranın diğeri cinsinden fiyatıdır. Amerika ve İngiltere’yi elealalım Döviz kuru ($/£) SS SS1 e0 DD İngiliz malı ve varlığı almak isteyen Amerikalılar’ın pounda olan talebini göstersin SS ise Amerikan malı ve varlığı almak isteyen İngilizler’in pound arzını göstersin Denge döviz kuru e0 dır e1 DD Pound miktarı Eğer İngilizler bu kurdan daha fazla $ talep ederlerse, bunun karşılığında piyasaya pound satacaklarından £ arzı SS1’e kayar Yeni denge e1 de oluşur. 145 Döviz Kuru Rejimleri • Sabit kur (fix exchange rate) rejimi altında – Hükümet ulusal paranın açıklanan kurlardan herhangi bir paraya çevrilebilmesini (convertibility) taahhüt eder. • Esnek kur (flexible exchange rate) rejimi – Hükümetin döviz rezervlerini kullanarak herhangi bir müdahalede bulunmadığı ve kurun serbest piyasada belirlendiği rejim. 146 Döviz Piyasasına müdahale SS e1 E A Pounda olan talep DD1 ise, AC kadar talep fazlası vardır. C DD1 DD DD2 £ miktarı Hükümetin e1 düzeyindeki döviz kurunu sabit tutmaya kararlı olduğunu varsayalım. İngiliz merkez bankasının AC kadar poundu dolar karşılığında piyasaya sürmesi gerekir. Talep DD2 iken tersi olur. Talep DD iken herhangi bir müdahaleye gerek yoktur. A noktasında ülkelerin alışverişleri arasında bir dengesizlik yoktur. 147 Ödemeler Bilançosu (Dengesi) (Balance of Payments) • … bir ülkede yerleşik kişilerin belirli bir dönem boyunca yabancı ülkelerde yerleşik kişilerle yaptıkları tüm ekonomik işlemlerin sonucunu gösteren sistematik kayıtlardır. 1. Cari Hesap (Current account) • Ülkenin mal, hizmet, gelir ve transfer işlemlerinin kaydedildiği hesaptır. 2. Sermaye Hesabı (Capital account) • Ülkenin dış dünya ile gerçekleştirdiği sermaye giriş ve çıkışlarının kaydedildiği hesap 3. Uluslararası Resmi Rezervler Hesabı • • Döviz piyasasına yapılan müdahaleleri kaydeder. 4. Net Hata ve Noksan ÖD=Cari H.+Sermaye H.+URR+Net Hata=0 148 Türkiye’nin Ödemeler Dengesi, 1984-2006 milyar $, cari fiyatlarla 40 30 Cari 20 10 URR+Ser maye 0 -10 -20 hata&nok san -30 -40 1984 1987 1990 1993 1996 1999 2002 2005 Source: Central Bank of the Republic of Turkey 149