TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI TUNCAY ÖZİLHAN’IN “SÜRDÜRÜLEBİLİR GELİŞME İÇİN ÇEVRE PLATFORMU” KONUŞMASI 14 OCAK 2003 RAHMİ M.KOÇ MÜZESİ Sayõn Bakanõm, Sayõn Milletvekilleri, Değerli Konuklar, Değerli Basõn Mensuplarõ, Bugün burada, son yõllarda bütün dünyanõn en önemli gündem maddelerinden biri olan “çevre” konusunda yeni bir birlikteliğin kurulmasõ nedeniyle biraraya gelmiş bulunuyoruz. Dün gerçekleştirdiğimiz bir toplantõda, enflasyon dinamiklerini temel alarak, sürdürülebilir büyümeyi, ekonomi politikasõ odaklõ olarak tartõştõk. Bugün ise sürdürülebilir gelişmeyi çevre boyutuyla ele almak için buradayõz. Özellikle son 50 yõlda uygulanan büyüme ve gelişme politikalarõ sonucu, dünyanõn doğal kaynaklarõ ekolojik dengeyi tehdit edecek şekilde bozulmaya başlamõştõr. Sadece gelişmiş ülkelerde değil, çarpõk yapõlaşma ve yanlõş sanayileşme politikalarõ yüzünden gelişmekte olan ülkelerde de çevre sorunlarõ gündemin önemli konularõ arasõnda yer almaktadõr. Uzun yõllar birçok ülkede uygulanan kalkõnma politikalarõnda kalkõnma, iktisadi büyümenin türevi olarak kabul edildi. Ancak sadece ekonomik büyümeyi öne çõkartan bu yaklaşõmõn sonuçlarõ itibariyle artõk çöktüğü tüm dünyada kabul ediliyor. 1990’larõn başõndan itibaren gerek birçok ülkede, gerekse çokuluslu kuruluşlarda yapõlan çalõşmalarda insan odaklõ ve çevreyle dost bir kalkõnma modelinin benimsendiğini görüyoruz. Bu değişen kalkõnma yaklaşõmõ, ancak tüm dünyada yaygõn olarak kabul gördüğünde başarõya ulaşabilecektir. Bu durum, tüm dünya devletlerine ortak bir hedef ve ortak bir sorumluluk yüklemektedir. Son yõllarda bütün dünyayõ tehdit etmeye başlayan çevre kirliliği ve doğal kaynaklarõn azalmasõna karşõ alõnmasõ gereken önlemler, uluslararasõ platformlarda en fazla tartõşõlan konularõn başõnda gelmektedir. Artõk, her ülkenin başta gelen sorumluluklarõndan biri; büyüme ve gelişmeyi “sürdürülebilir” ve ekolojik açõdan kabul edilebilir bir esasa dayandõrmaktõr. Avrupa Birliği’nin sürdürülebilir kalkõnma konusundaki girişimleri, bu ortak sorumluluk anlayõşõ için önemli bir örnek oluşturmaktadõr. Bildiğiniz gibi, AB, daha 1972 yõlõnda sürdürülebilir kalkõnmanõn önemini kabul ederek Paris Zirvesi’nde, büyümenin kendi içinde bir amaç olmadõğõnõ belirtmiştir. AB’nin çevre ile ilgili mevzuatõ, AB müktesebatõnda yer alan 31 hukuki konu başlõğõndan sadece biri olmakla beraber, oldukça büyük bir yer tutmakta ve AB’nin çevre konusuna verdiği önemi göstermektedir. Avrupa Konseyi de, Lizbon stratejisinde sürdürülebilir gelişme için toplumsal sorumluluğu özellikle vurgulayarak, çevre bakõmõndan sağlõklõ teknolojileri geliştirmenin önemine değinmiştir. Türkiye de bu ortak sorumluluk konusunda üstüne düşeni yapmalõdõr. Bu sadece, üyesi olacağõmõz AB’nin bize yüklediği bir sorumluluk olarak da algõlanmamalõdõr. Peki AB ile üyelik görüşmelerinin eşiğine gelmiş olan Türkiye’de çevre sorunlarõ yeterince ciddiye alõnõyor mu? Geri dönüşü zor olan ekolojik düzenin bozulmasõna ilişkin önlemler ne durumda? Çevre standartlarõnõn geliştirilmesi için neler yapõlõyor? Ne yazõk ki, bu denli hayati önem taşõyan bu konunun Türkiye’nin gündeminde yeterince yer bulduğunu söylemek mümkün değil. Sürdürülebilir kalkõnma kavramõ, tarihinin en derin ekonomik krizlerinin birinin ardõndan yeni bir ekonomik büyümenin yolunu açmaya çalõşan Türkiye için kilit önemde bir kavram. Gelecek nesillerin kendi ihtiyaçlarõnõ karşõlama olanağõnõ tehlikeye düşürmeden, bugünün ihtiyaçlarõnõ sağlayacak olan bir gelişme olan sürdürülebilir gelişme, büyüme stratejilerinde temel almamõz gereken en doğru yaklaşõm olarak karşõmõza çõkmaktadõr. 2 Değerli konuklar, Sürdürülebilir ve çevreyle uyumlu bir gelişme modeli beraberinde katõlõmcõlõğõ da getirdi. Devlet, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarõ da karşõlõklõ iletişimin arttõlmasõ, görüş alõşverişinin hõzlanmasõ ve iş bölümünün güçlendirilmesi için biraraya gelmeye başladõ. Bu nedenle, bu toplantõya vesile olan, “Sürdürebilir Gelişme İçin Çevre Platformu”nun kuruluşunun, ortak sorumluluğun gereklerini yerine getirmek doğrultusunda önemli bir adõm olduğunu düşünüyorum. İş dünyasõ ve çevrenin önde gelen yedi sivil toplum kuruluşunun ortak amaçla biraraya gelerek oluşturduğu bu platform, bu anlamda Türkiye’de bir ilki gerçekleştirmektedir. Bu platformu oluşturan tüm kuruluşlar yõllardan beri sürdürülebilir gelişme ve çevre konularõnda yaptõklarõ çalõşmalarla kendilerini kanõtlamõşlardõr. TÜSİAD da, Türk sanayinin temsil kuruluşu olarak, yaşanõlabilir çevre şartlarõnõn sağlanmasõnda sanayi kesimine düşen önemli rolün bilincinde olarak, sürdürülebilir gelişme konusu üzerinde yoğun olarak çalõşmaktadõr. TÜSİAD Sanayi İşleri Komisyonu altõnda faaliyet gösteren Çevre Çalõşma Grubu 1995 yõlõndan beri çevre konusunda aktif olarak çalõşmalarõna devam etmektedir. Son olarak, AB’nin çevre ile ilgili mevzuatõna uyum konusunda devlet ve özel sektöre düşen görevleri içeren, “Avrupa Birliği Çevre Mevzuatõna Uyum Süreci” adlõ rapor çalõşmasõ tamamlanarak Aralõk ayõnda yayõmlandõ. Rapor, Türk özel sektörünün ve kamu kesiminin AB’nin çevre standartlarõna uyumu konusunda ilginç bulgular içermektedir. Örneğin, raporun hazõrlanma sürecinde yapõlan çalõşmalar, AB’nin çevre mevzuatõna uyumun ve bu uyumun gerektireceği yatõrõm miktarõnõn çok büyük boyutlarda olduğunun ortaya çõkarmõştõr. Görülen o ki, çevre mevzuatõna uyum için gerekli kaynağõn sağlanmasõ ve son derece ayrõntõlõ mevzuata uyum için gereken zaman göz önüne alõnarak çalõşmalarõn hõzlandõrõlmasõ gerekmektedir. Değerli konuklar, Bu dünyadan başka gidecek başka yerimiz olmadõğõnõ akõldan çõkarmadan, bir anlamda evimiz sayõlan bu gezegeni, sürdürülebilir ve çevre ile uyumlu bir gelişmeyle daha da yaşanõr kõlacağõmõza inanarak, bu platformun kuruluşunda emeği geçen tüm kuruluşlara teşekkür eder, saygõlar sunarõm. 3