süper şirket - Optimist Kitap

advertisement
SÜPER
ŞİRKET
SÜPER
ŞİRKET
Öncü Şirketler Nasıl İnovasyon, Kâr
ve Sosyal Refah Yaratır?
Rosabeth Moss Kanter
Çeviren
Kıvanç Tanrıyar
ISBN 978-605-5655-80-8
Orijinal adı ve yayıncısı: SuperCorp, Crown Publishing Group
Türkçe yayın hakları Onk Ajans tarafından sağlanmıştır.
Optimist Yay›nlar›
Telefon : 0216 481 29 17-18
Faks
: 0216 521 10 64
e-posta: optimist@optimistkitap.com
www.optimistkitap.com – www.iskitaplari.com
Optimist yay›n no.
Konu
Yay›na haz›rlayan
: 236
: ‹ş ve Yönetim
: Zeynep Hale Akman
Bas›m Dü­zel­ti
Düzenleme
Kapak tasarım
Bas­k› ve cilt
: Nisan 2011, ‹stanbul
: Esen Güray
: Nermin Uçar Vatan
: Akın Gülseven
: Tor Ofset San. Tic. Ltd. Şti.
Hadımköy Yolu Akçaburgaz Mah.
4. Bölge 9. Cadde 116. Sokak. No: 2
Esenyurt - ‹STANBUL
Tel: 0212 886 34 74
Süper Şirket’e Övgüler
“Bu, tüm dünyanın heyecanla beklediği kitap, belki de Kanter’in en
önemli, şu on yılınsa kesinlikle en önemli kitaplarından biri. Mevcut
liderlerin ve geleceğin liderlerinin mutlaka okuması gereken, okuduklarında Kanter’in kuruluşların zorlukların altından nasıl kalkacaklarına
ilişkin verdiği derslerden bol bol faydalanacakları bir eser.”
— Warren Bennis, Güney Kaliforniya Üniversitesi Profesörü ve
On Becoming a Leader (Lider Olmak Üzerine) yazarı
“Rosabeth Moss Kanter yine yapacağını yaptı! Süper Şirket’te inatçı
toplumsal problemleri çözmeye yarayan radikal stratejiler sayesinde
uzun vadeli değer yaratan geleceğin şirketlerine göz gezdirerek daha
önce hiç yapılmamış bir işe imzasını atıyor. Kapitalizmin nereye gittiğiyle ilgilenen herkesin okuması gereken bir kitap.”
— Bill George, eski Medtronic yönetim kurulu başkanı ve
CEO’su ve True North’un yazarı
“Rosabeth Moss Kanter (yoksa kendisi yeni bir Peter Drucker mı?)
yıllarca şirket liderlerinin sarsıcı değişikliklerle nasıl başa çıkacaklarını
anlamasını sağlamada en önde gelen kişi oldu. Ve şimdi şirketlerin (ve
liderlerinin) 21. yüzyılda nasıl öncü olabileceğiyle ilgili buluşçu içgörülerle geri dönüyor. Tam zamanında, bilgilendirici ve açıklayıcı, çok iyi
bir okuma için gereken özelliklerin tümüne sahip!”
— David Gergen, CNN kıdemli siyaset analisti ve dört
ABD Başkanının Beyaz Saray danışmanı
“Rosabeth Moss Kanter şirketlerin sadece ekonomik başarılarına değil,
kamusal alandaki varoluşlarına da farklı bir gözle bakıyor.”
— Andrea Jung, Avon ürünlerinin
yönetim kurulu başkanı ve CEO’su
“Kanter, bize şirketlerin bir yandan sosyal refahı desteklerken nasıl büyüyebileceği ve müşterileriyle hissedarları için ekonomik fırsat sağlayabileceği konusunda derin bir inceleme sunuyor. Bazıları ‘iyisini yaparak
en iyisini yapmak’ der ama Kanter’in dikkatli analizi sağlam örnekler ve
önemli içgörüler sunarak alışıldık kalıpların ötesine geçiyor.”
— Samuel J. Palmisano, IBM yönetim
kurulu başkanı, başkan ve CEO’su
“Eşi benzeri görülmemiş zorluklar yaşadığımız bu dönemde, Rosabeth
Moss Kanter’in yeni kitabının zamanlaması o kadar iyi ki! Toplum, ancak toplumsal amaçları gerçekleştirir ve ihtiyaçlarını giderirse şirketleri
kabul edecek.”
— Klaus Schwab, Dünya Ekonomik Forumu
kurucusu ve yönetim kurulu başkanı
“Süper Şirket, imkânsız görüneni başararak gelecek yaratan şirketlerin
cephesinden müthiş bir rapor: Enron türü skandallarla sarsılmış kamuoyunun ve yeni kuşak çalışanların taleplerine yanıt vererek büyüyen bir
şirket. İşte her işletmenin ihtiyaç duyduğu ilerici ideallere dayanan bir
kapitalizm yoluyla kârlı bir gelecek inşa etmenin pratik planı.”
— Daniel Vasella, Novartis’in yönetim
kurulu başkanı ve CEO’su
“Süper Şirket bugünün zorlayıcı küresel pazarında büyüme ve inovasyonu anlamaya çalışan yöneticiler için anlamlı bir kaynak. Araştırma
ve vaka çalışmaları içgörülü, okura eskide kalmış modellerin ötesine
geçebilmek için yol gösteriyor. Kanter şirket kültürünün, değer temelli karar almanın ve sürdürülebilir başarıyı yaratmada büyük toplumsal
meselelerin oynadığı rolü çok cazip ve ikna edici bir dille açıklıyor.”
— Ivan Seidenberg, Verizon Communications
yönetim kurulu başkanı ve CEO’su
“Toplum, işletmenin sadece işten fazla bir şey olmasını talep eder. İşiniz toplumsal bir amaca hizmet etmiyorsa kâr getirecek inovasyon fırsatını kaçırırsınız. En önemli akademisyenlerimizden biri olan Rosabeth
Moss Kanter geleceğin liderleri için pratik fikirler geliştirerek karakteristik tarzıyla mükemmelliğini gösteriyor.”
— Ram Charan, Execution: The Discipline of Getting Things Done
(Execution: İş Yaptırabilme Disiplini) yazarlarından biri
Biricik anne babamın anısına,
Matthew, Melissa, Alison Lily ve
gelecek kuşakları kutlayarak
İçindekiler
Giriş ��������������������������������������������������������������������������������������������������13
1. Kısım: Fırsat
1. Bölüm: Dalga ����������������������������������������������������������������������������������25
2. Bölüm: Küresel Değişim Zorlukları:
Yeni Bir Model Yaratmak����������������������������������������������������������������45
2. Kısım: Strateji ve İş
3. Bölüm: İlkelere Dayanmak: Stratejik Öncelikler
ve Değer Temelli Rehberlik Sistemi ��������������������������������������������69
4. Bölüm: İnovasyon: Ortak Değerler����������������������������������������������105
5. Bölüm: Büyümeye İyi Gelecek Şeyler:
Evlilikler, Şirket Alımları ve Dönüşümler ����������������������������������137
3. Kısım: İnsanlar ve Toplum
6. Bölüm: Yeteneği Bağlamak: Dinamik
İşyerinin Meziyetleri����������������������������������������������������������������������169
7. Bölüm: Farklılık ve Kimlik: Farklılıklarla
Başa Çıkmak����������������������������������������������������������������������������������201
8. Bölüm: Topraklama: Topluluklara, Ülkelere ve
Kamuya En İyisini Sunmak ����������������������������������������������������������231
4. Kısım: Gelecek Gündemi
9. Bölüm: Yarım Kalan İş: Küreselleşmenin
Karanlık Yüzüyle Karşılaşmak ����������������������������������������������������263
10. Bölüm: Dönüşümcü Girişimin Zaferi: Geleceğe
Yön Vermek������������������������������������������������������������������������������������283
Ek: Araştırma Kapsamı����������������������������������������������������������������297
Notlar����������������������������������������������������������������������������������������������303
Teşekkür����������������������������������������������������������������������������������������341
giriş
2009 Ocak ayının genelde karanlık ve ümitsizlik veren
finans haberleri arasında aydınlık tek bir nokta vardı, o da finansal analistlerin beklentilerini aşan IBM kâr beyanıydı (iyi zamanlar
için idare eder bir başarı, fakat kötü zamanlar için buna da şükür
denebilir). IBM’in 2008 için kârlı bir amacı ve rekabette atılım
yapan üç aylık güçlü bir kâr tahmini vardı. Dahası, dünya borsalarının altüst olduğu bir yıl boyunca, NASDAQ borsa bileşik
endeksi yüzde 36, Microsoft yüzde 41 düşmüşken, IBM hisseleri
2008’de sadece yüzde 16 civarı düştü. Barack Obama’nın ABD
başkanı seçildiği gün açıklanan (ABD borsalarının yine tepetaklak olduğu bir gün) IBM’in hisse fiyatı kâr haberleriyle arttı.
IBM’in yıldızının parlamasının bir sebebi daha var. IBM;
Procter&Gamble, Banco Real ve Publicis Groupe’la birlikte
araştırdığım imkânsız sanılanı başarmış ilerici şirketler arasında.
Bu başarılar, üst düzey performans (inovasyon, büyüme ve kâr)
ve sosyal refah. Bir zorluğun üstesinden gelmeyi öğrenmişler:
çalkantılı dönemlerle başa çıkmak için bir kültür oluştururken
dünyada pozitif bir etki yaratmak. IBM’in de dahil olduğu şirketlerden birinin kısa vadeli servetleri çok hızlı değişebilirken,
insani öğeler taşıyan bir şirket kültürü kuruma uzun vadeli, sürdürülebilir büyüme, kâr ve inovasyon sağlıyor.
Birçok lider yıllarca yüksek performans sağlamak ve iyi bir şirket vatandaşı olmak için yapmacık davrandı. Ancak araştırmamda
iki sorunun, yani performans ve toplumsal katkının, aslında bir13
14
SÜPER ŞİRKET
biriyle yakından ilgili olduğunu buldum. İyi ifade edilmiş değerlerin yönettiği toplumsal hizmet sadece hoşa giden bir şey değil,
öncü dediğim şirketlerin işletme modellerinin ayrılmaz bir parçası. Çocuk eğitimi, içme suyu güvenliği ve arıtması, engellilerin
istihdamı, küçük işletme gelişimi, enerji sorunu ve afet yardımı
gibi toplumsal güçlüklere yeni, buluşçu çözümler getirmek için
eşsiz güçlerini kullanıyorlar. Büyük ölçüde doğrudan kâr amacı
olmadan girişilmiş toplumsal girişimler öncü şirket kültürünün
bir parçası ve ironiktir ki bu girişimler kârla sonuçlanıyor.
İnsanlara saygı ve çevreye hassasiyetin de içinde olduğu değerler ve ilkeler çok sayıda yetkinliğe katkıda bulunuyor. Fırsatları hissetme ve inovasyon, müşteri memnuniyeti, etkin şirket alımları, yeteneği kendine çekmek ve motive etmek, işbirliği
içinde çabuk tepki vermek ve yeni fikirler ya da pazar araştırması
için değişmek üzere iş ortaklarından oluşan geniş aileyi kurmak
bu değerler arasında. Bu şirketler merkezlerinde ve faaliyet gösterdikleri ülkelerde çevre duyarlılığını geliştirmeye çalışıyor ve
insanlara önem veriyor. Genelde, hem inovasyon hem uygulamanın faydalarını görüyorlar.
Bu saydıklarımın, baştan, amaçlarla ilgili olduğunu söylemeliyim. En iyi şirketler bile her zaman bütün ideallerini gerçekleştiremeyebilir, zaafları ve kör noktaları vardır, bürokrasiye
saplanabilirler. Liderleri yumuşak kalpli iyilik melekleri değildir.
Şirketler dava açabilir ve dava destekleyebilir, piyasayı zorlayabilir, agresif biçimde rekabet edebilir ve kendi işlerine gelecek bir
muamele için hükümetlere lobi yapabilir. Oysa ideallerini ancak
öncü şirket paradigması dahilinde gerçekleştirebilirler.
Bu yeni paradigmanın zamanlaması, dünyanın ekonomik
krizden çıkmaya ve iklim değişikliğinin getirdiği zorluklarla,
eğitimdeki ve ekonomideki eşitsizliklerle, çatışma içindeki bölgelerdeki politik belirsizliklerle ve sınırları aşma ihtimali yüksek
salgınlarla başa çıkmaya çalıştığı bir dönemde ancak bu kadar iyi
olabilirdi. En son küreselleşme dalgaları son on yılda her yerde
büyük sorun çıkardı, sadece gelişmekte olan bölgelerde değil,
ekonomik açıdan belli bir olgunluğa erişmiş ülkelerde de. Ama
giriş
15
öncü şirketler diğer şirketlerin onlardan öğrenebileceği kritik içsel değişiklikleri benimseyerek, teknolojik ve jeopolitik değişimlerin sebep olduğu kargaşanın üstesinden gelebildi ve yetkinliklerini kamunun faydalanabileceği inovasyonlara yöneltti.
2004 yılı çalışmam Confidence: How Winning Streaks and
Losing Streaks Begin and End’de (Güven: Seri Galibiyet ve Seri
Mağlubiyet Nasıl Başlar ve Biter?) darboğazların ekonomi kadar
psikolojiye de dayandığını gördüm. Para, çaba ve sadakat yatırımından önce pozitif sonuçların olası olduğuna güvenmek gerekiyor. Yani birilerinin yanlış davranışlarının yol açtığı kaosun,
finansal düşüşün ve skandalın ortasında öncü şirketlerin iyi davranışları gelecek için iyimserlik yaratabilir, yani insanları ABD’de
ve dünyada doğru şeyi yapan birçok şirketin olduğuna ve yaptıklarını bir misyon duygusuyla yaptıklarına, bu misyonun müşterilere istediklerini sunma hedefine içinde bulundukları rekabetten
daha çok önem verdiklerine inandırabilir.
Öncü kümesini oluşturan ve dönüşüm geçirmekte olan girişimler diğerlerine yol gösterebilir. Kendi başlarına başarılı ve
müreffeh olan, toplumların ve daha geniş anlamıyla dünyanın
iyiliği için çaba harcayan şirketler, kendilerinden çok şeyin öğrenilebileceği rol modellerdir. Bunlar arasında şunlar sayılabilir:
• Sürekli değişim ve yeniliğe olduğu kadar krizlere çabuk tepki
verecek sağlam bir kültür yaratma
• Değerleri ve ilkeleri bir rehber sistem olarak, otokontrol ve eş
rakip kontrolü için kullanma
• Her inovasyon adımının toplumsal bir amaçla ilişkilendirilmesi
• Hümanist yaklaşımların birleşmiş şirketler arasındaki gerilimi
yumuşatması ve yeni ve verimli ortaklıklar yaratması
• Hem çalışan enerjisini günlük görevlerde açığa çıkarmak hem
de dünyada bir fark yaratmak için işyerlerinin dijital çağın
araçlarını kullanabilmesi (evden çalışma ve kendi kendini organize eden toplumsal ağlar da dahil)
16
SÜPER ŞİRKET
• Farklı ırksal ya da etnik kökeni olan insanların kimliklerini
bastırmak yerine ifade etmelerini sağlayan bir ortak zemin
bulmaya teşvik edilmesi
• Toplumsal hizmetin ilişki ve itibar inşa etmesi ve iş yetkinliklerinin kamusal katkı sağlaması
• Küreselleşmenin olumsuz sonuçlarını en aza indirgemek ve
şirketlerin toplumsal problemlere işaret etmesini sağlamak,
özel sektörün sınırlarını görmek
• Liderlerin ve potansiyel liderlerin gelecekte dünyanın küreselleşmesinde yaşanacak zorlukların üstesinden gelmeye yarayacak becerileri geliştirmesi
Öncü modeli sadece büyük ölçekte iş ve sosyal refah açısından değil, bireyler açısından da iyi. Yeni kuşak profesyonellerin
ve yöneticilerin tatmin edici iş ve bir maaş çeki istedikleri kesin
ama ortak refaha katkıda bulunan bir kurumun üyeleri de olmak
istiyorlar. Bu duygu, tüm dünyanın idealist hizmet anlayışını ve
pozitif değişim ruhunu temsil eden yeni Amerikan başkanının
seçilmesine verdiği onayda açığa çıkıyor.
amerika ve dünya: öncü arayışının kökenleri
Barack Obama’nın 2008 Kasım’ında ABD Başkanı seçilmesi
Amerikalıların yurtdışına giderken artık kendilerini Kanadalı olarak tanıtmak zorunda kalmayacakları anlamına geliyordu.
Amerika Birleşik Devletleri’nin tüm dünyada itibarının zedelenmesiyle ilgili bu tür espriler, aslında önemli bir gerçeğe işaret
ediyor. 2006’da Mısır’a yaptığım bir araştırma gezisi sırasında
beni ve araştırmacılarımı bir güvenlik kontrol noktasına götüren
rehberim görevlilere Kanadalı olduğumuzu söylememizi istemişti. Eğer Amerikalı olduğumuzu söylersek, polisin bize eşlik edecek motosikletli bir birlik ayarlamaları için beklememizi isteyeceğini söyledi. Hükümet Amerikalıların güvenliğini sağlamak için
(potansiyel hedef olduğumuzu ima ederek) aşırı önlem alıyordu.
giriş
17
Bu kitap küreselleşme ve yeni iş modelleri hakkında. Ama bu
kitabı yazmaya başlamamı sağlayan şey kısmen dünyadaki değişimler ve ABD’nin 21. yüzyılın ilk yıllarındaki rolü.
Ekonomi ve toplum arasındaki ilişkiyle uzun zamandır ilgileniyorum. İşletmelerin ekonomik işlevleri bir yana bırakılırsa,
şirketler iş üreten ve ürünleri, hizmetleri, normları ve faaliyetleri yoluyla hayatları şekillendiren toplumsal kurumlardır. Çok
sayıda araştırma projesi ve danışmanlık hizmeti yoluyla [bundan
önce The Change Masters (Değişim Ustaları), When Giants Learn to Dance (Devler Dans Etmeyi Öğrendiğinde), Evolve! (Evrim Geçirin!), Confidence (Güven) ve Men and Women of the
Corporation (Şirketin Erkekleri ve Kadınları) adlı çalışmalarımda
tarif edildiği üzere] etkin işletme stratejilerinde gerek mütevazı
inovasyonla gerek büyük bir dönüşüm yoluyla katkıda bulunan
insan öğesinin rolünü anlattım.
1998’de Harvard İşletme Okulu’nda Toplumsal Girişim
İnisiyatifi’nin bir parçası olarak, meslektaşlarımla Toplumsal
Sektörde İşletme Liderliği başlıklı ulusal bir forum düzenledik.
Birçok üst düzey görevli, ilerici şirket CEO’ları ve uzmanların
bulunduğu söz konusu foruma Hillary Clinton video-konferans
yoluyla Beyaz Saray’dan katıldı. Büyük şirketlerin, çekirdek işletme güçlerini varoşlarda kamu eğitimi ve iş sahası yaratma gibi
ciddi toplumsal ihtiyaçlar için kullandıklarında, “sorumlu” olmanın ötesinde neler başarabileceğini gözden geçirdik. Hükümetin aldığı önlemlerin yerini tutamazlar ama hükümetin partneri
olarak inovasyon yoluyla önemli katkılar sağlayabilirler. Forum
diğer şirketlerin yanı sıra IBM’e ve devlet okullarıyla partnerlik
yoluyla geliştirdikleri inovasyonlara da yer veriyordu. Bu çalışma,
yani Eğitimi Yeniden Keşfetmek, Amerika Birleşik Devletleri’nde
başladı ama henüz dünyaya açılmadı.
Bu forum, Amerikan kapitalizminin olabilecek en iyi halinin
kutlandığı zamana denk düşüyordu. Birkaç yıl sonra yeni bin yıl
ek zorluklarla karşılaştı: terörist saldırılar ve Amerikan şirketlerinin muhasebe skandalları, resesyon ve Irak istilasıyla Amerika’nın
itibarının düşmesi. Yine de dünyada iş dünyasından beklenenler
18
SÜPER ŞİRKET
artıyordu. Birleşmiş Milletler, yoksulluğa son vermek, küresel sağlığı geliştirmek ve çocukları temel beceriler konusunda eğitmek
için büyük şirketleri Milenyum Gelişim Hedeflerini destekleyecek
küresel bir anlaşmaya davet ediyordu. Şirketler bu yüksek beklentileri karşılayacak denli yükselebilir miydi? Ve şirketlere hangi
metafor en çok uyuyordu, çaresiz toplumları sömüren şeytan mı,
yaşam kalitesini artırmak için standartları yükselten melek mi?
ABD’deki ilerici şirketlerle konuştuktan sonra, pek de ABD
dostu olmayan, Amerikan tarzı kapitalizme beslenen düşmanca
duyguların popüler olduğu diğer birçok ülkede faaliyet gösteren
çokuluslu şirketlerin etkisini merak ettim. 2002’de Mısır’a bir
araştırma ekibi yolladım, üyelerden biri Harvard’da okuyan bir
Mısırlıydı. “Mısır’daki Beşeri Sermayenin Gelişiminde Ulusötesi Şirketlerin Rolü” başlıklı rapor yabancı şirketlerin o toplumu
nasıl etkilediğini saptamaya çalışıyordu. Önemli bir inovasyon
Procter&Gamble’ın Mısır’ın ilk sağlık hizmetleri örgütünün yaratılmasındaki rolüydü. Hatta P&G yerel çalışanlarına ABD’deki
çalışanlarına sunduğuna benzer imkânlar sunmuştu.
Liderlik, değişim yönetimi, inovasyon ve bölgesel rekabet
hakkındaki fikirlerimin konuşma ya da danışmanlık yapmak için
davet edildiğim ülkelerde, yani Türkiye, Meksika, Güney Kore,
Brezilya, Hindistan ve Birleşik Arap Emirlikleri’nde (hem Abu
Dabi hem Dubai’de) benimsendiğini gördüm. Bazı durumlarda
beni davet eden şirketler Amerikan çokuluslu rakiplerinin önüne
geçiyor ya da Amerikan aktifleri satın alıyordu. Bu gördüklerim
iş dünyasındaki değişime duyduğum ilgiyi artırdı.
Dünyanın çeşitli bölgelerinde faaliyet gösteren şirketleri bütünsel olarak anlamayı hedefleyen bir araştırma projesi başlattım.
Temel sorular şunlardı:
• Şirketler, küresel kapitalizmin yüzleştiği zorluklara eşlik eden
çelişkili bir özelleştirme çağında toplumda işin rolü hakkındaki
değişen beklentilere karşılık verebiliyor mu? Toplumsal endişeler etkin işletme ve ürün stratejilerine katkıda bulunabilir mi?
• Dünya çapında standartlar oluşturma ve onları örnek göstermede lider olan şirketler yeni küresel rekabetteki pazar avan-
giriş
19
tajlarını korumak için toplumsal yatırımları yüklenebilir mi?
Hem kamusal fayda sağlayıp hem performanslarını artırabilirler mi?
• Şirketler tedarikçilerle, müşterilerle, topluluklarla ve partnerleriyle geniş bir ailenin üyeleri gibi ilgileniyor mu? Bu yaklaşım işletmeyi besliyor ve inovasyona giden yolu açıyor mu?
• Yeni toplumsal girişim türleri şirketlerin yerel olarak tüm
dünyada marka yaratmalarını ve elverişli piyasa koşulları (istikrarlı hükümetler, eğitimli tüketiciler, yüksek standartlarda
faaliyet gösteren tedarikçiler ve dağıtımcılar) sağlayabiliyor ve
bu şekilde farklı toplumlarda pozitif bir fark yaratabiliyor mu?
Bu girişimlerin derin bir etkisi olabilir mi ve girişimler sürdürülebilir mi?
• Küreselleşen bir dünyada çalışanlar işlerinden yeni şeyler
bekliyorken, ilerici iş pratiklerine eşlik eden yeni problemler hangileri? İşyerleri yetkilendirici ve kapsayıcı olabilir mi,
erkeklerin ve kadınların, ailelerin ve azınlıkların ihtiyaçlarını
karşılayabilir mi? Bu zorlukların üstesinden gelmede gerekli
beceri ve nitelikler nelerdir? Kim lider oluyor, kimin üst düzey pozisyonlara yükselmesi muhtemel?
Bu büyük soruların gerisindeki çıkış noktam ayakları yere basmayan bir teoriye yönelmişti. Ama üç yıldan uzun sürede, yirmi
ülkede 350 mülakat yaptıktan ve gözlemde bulunduktan sonra,
bu kitabı ayağı yere daha sağlam basan yanıtlar verebilmek için
yazdım. Bu yeni iş modeli IBM, Procter&Gamble ve dünyanın
diğer en iyi şirketleriyle edindiğim deneyimlerden geliyor.
Birincisi, şirketlerini daha rekabetçi olduğu kadar toplumsal
açıdan daha yapıcı hale getirme derdi olanlar için kitap her düzeyden çalışana hitap eden çok sayıda pratik ders sunuyor. Ortaya koyduğum öncü modeli strateji ve operasyonları gözden
geçiriyor ve inovasyonu, şirket birleşmelerini, ekip çalışmasını ve
hükümet ve halkla ilişkileri geliştiriyor. Bu kitabı okuyan üst düzey yöneticiler CEO’ların deneyimlerinden ders çıkaracak. Ama
20
SÜPER ŞİRKET
kişinin öncü ilkelerinin iş pratiklerini dönüştürebileceğini görmesi için CEO olması gerekmez.
Kitapta aynı zamanda iş dünyasını aşan daha geniş bir okur
kitlesine ulaşmak istedim. Küresel değişimi kamuya anlatmaya,
insanları şirketlerin doğru liderlik ve değerlerle daha iyi bir dünya yaratmada eşsiz katkılarda bulunabileceği konusunda ikna
etmeye çalıştım. Genel okurun trendleri ve olanakları gösteren
iyi hikâyeler bulacağını umuyorum. Son kertede dünyadaki çoğu
insan büyük şirketler için çalışmıyor ama tüketici, topluluk üyesi ve vatandaş olan herkes iş trendlerinden etkileniyor. Bazıları
hayat standardının şirketlerin tedarikçi ve dağıtımcı zincirlerinin
yarattığı dalgalardan etkilendiğini görüyor. Bu kişiler, daha büyük kuruluşların tedarikçisi ya da dağıtımcısı olan küçük şirketlerde çalışıyor, iş dünyasının dokunduğu topluluklar hesabına çalışan sivil toplum örgütlerinin üyesi ve gelecek kuşağın potansiyel
liderlerine ders veren eğitimciler.
Kitapta bahsedilen öncü şirketlerin küresel finans krizleri sırasında ayakta kaldıklarını, hatta performanslarını artırdıklarını
vurgulamakta fayda var. Bu grup ABD dışındaki şirketleri de
içerdiğinden, en kötü zamanlarda bile pozitif rol modellerin bulunduğunu bilmek yüreklendirici.
Değişime öncülük etmede ilkeli iş potansiyeli hakkındaki mesajların tüm dünyadaki okuru bilgilendireceğini ve onlara ilham
vereceğini umuyorum. “İş liderliğinin” boş bir laf olmadığını ve
şirket yöneticilerinin bu kitaptaki modellere uyarsa pozitif değişikliğe öncülük edebileceğini gösterebildiğimi umuyorum.
Dünya seçimden sonra Obama’yı alkışladı çünkü umudun ve
değişim potansiyelinin gücünü temsil ediyordu. Bu kitap belki
de bu yönde bir katkıda bulunabilir. Yaşadığımız zorluklar göz
korkutucu ve bazılarına göre iş, bu problemin bir parçası. Artık
işin çözümün bir parçası haline gelmesini sağlama zamanı geldi.
İşin tek amacının para kazanmak olduğunu iddia eden iktisatçılarla şirketlerin toplumsal ve çevresel sorunlara kaynak ayırmasını talep eden aktivistler arasında uzun zamandır kısır bir tartış-
giriş
21
ma dönüyor. Birinci taraf hissedarların şirketler adına toplumsal
amaçlara girişmesini sorumsuzluk olarak değerlendiriyor, ikincisi
diğer tarafların bu amaçları benimsememesini sorumsuzluk addediyor. Bu kitap, pragmatizm ve idealizmi birleştiren üçüncü
bir yol öneriyor. Gelişmekte olan öncü şirketler paradigması,
bu şirketlerin hümanist değerler ve yüksek standartları gözeterek faaliyet göstermesini sağlıyor. Bunu sağlayarak, sağlam kâr
ve bir o kadar sağlam itibarla daha çabuk ve daha etkin biçimde büyümelerine yardımcı oluyor. Kimi okurlar kitaba şüpheyle
yaklaşacak olsa da, iddialarımı araştırmalarıma dayanan verilerle
ispatlıyorum.
Download