12 10 08 HASENE’nin ERCİŞ Prepabrik Deprem Almanya Müslümanları Merkez DiTiB’in “Çocuklar Üşümesin” Kampanyasına Büyük İlgi Konseyi (ZMD)’nin Yeni Üyeleri Konutları Törenle Teslim Edildi Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir OKUSAN Avrupa’daki Kitapçýnýz Binlerce Kitap, CD, VCD, DVD ve Hediyelik Eþyalar Tel: 06142-793 0770-71 . Fax: 06142-793 0772 Mobil: 0157-83555560-61 . mail@okusan.eu www.okusan.eu Aylk Ücretsiz Gazete / Kostenlose Monatliche Zeitung · Say/Nr.: 64 · Yl/Jahre: 8 · Ocak / Januar 2012 / Safer 1433 iki Temel Sorun Irkçılık ve Terör 22 ENERGY Enerji İçeceği Damaklara Serin Bir Tat Sipariş İçin: 0179-9705472 E-Mail: kar-pa@hotmail.de Avrupalı Türklerin Meseleleri Göçün 50. Yıl Sempozyumunda Tartışıldı Dr. Yusuf IŞIK Vasat İstikbale Ümmet Giden Ehl-i Yol Sünnet Haritamz 5 Mahmut AŞKAR Sorularla Emeklilik 11 Erhan NACAR Hacarabn Serüvenleri 51 21 M. Salih AYDIN Bizim Hanmlar Var Ya! 29 Selma ÖZTÜRK 27 Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir editörden hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal Sinan AKTÜRK İki Temel Sorun: Irkçılık ve Terör Sevgili dostlar! 2012 senesine çok az bir zaman kaldığı şu günlerde, insanlık pek çok buhranla uğraşmaktadır. Özellikle 20. yüzyılın başlarında ve ortalarında yaşanan iki dünya savaşının nedenleri arasında bulunan ırkçılık hastalığı maalesef son beş sene içerisinde tekrar tabiri caiz ise hortladı. Son dönemde özellikle Almanya`da yaşanan gelişmeler bunun en bariz örnekleri teşkil etmektedir. İki Dünya savaşında da bu hastalık yüzünden büyük yıkımlar yaşayan Alman halkı yine bu hastalığın hortlamasından oldukça rahatsız gibi görünüyor. Beklentiler son zamanda çıkan ırkçı Neo-Nazi yapılanmasının işledigi cinayetlerin aydınlatılması ve faillerinin gerektiği şekilde yargılanmasıdır. Halkın özellikle politikacılardan beklentisi bu yöndedir. Politikacıların ne olursa olsun bu olayların peşini bırakmayıp birilerinin tabiri ile “derin yapılanma” da olsa mutlaka bu tür olayları çözmelidirler. Yoksa önce yaşanan tecrübelerin hazin sonları yine bu topluma zarar verecektir. Bu satırların yazarı belki bu ülkenin vatandaşı değil ama; bu ülkede yaşayan ve bu ülke için yapılması gereken ne varsa onların hep birlikte yapılması gerektiğine inanan birisidir. Bu ülkenin kanunlarına göre hayatını idame ettirmeye çalışan, vergisini veren, evlatlarını bu ülkenin okullarında okutan bir fert olarak bizim de beklentimiz mutlaka yukarıda belirttiğimiz olayların aydınlatılması ve sorumlularının gerekli cezalara çarptırılmasıdır. Toplumda huzur ve refahın devam edebilmesi için bunun hayati bir öneme haiz olduğunu düşünüyoruz. İkinci dünya savaşı yıllarında özelde Yahudilere genelde yabancılara uygulanan ırkçı eylemler belki bugün o günkü gibi değil. Ama her dönemin kendine has uygulamaları insanlara zarar vermektedir. Özellikle son 15 senedir dünya üzerinde yaşanan ekonomik sıkıntılar ve savaşlar yüzünden insanlık epey bir şekilde bunalmış durumdadır. Günümüzde artık savaşlar; kalkınmış ülkelerin ekonomileri ile yaptıkları bir hal almış bulunmaktadır. Avrupa`da yüzyılın son acı veren savaşı Bosna özelinde Balkanlarda yaşandı ve insanlık onurunu buralarda yine kaybetti. Sorumlular sanki bir kaç generalmiş gibi sözde yakalanıp yargılandılar ve cezaya çarptırıldılar. Dostlar alış verişte görsün misali. Dünya insanı ve özellikle de içerisinde bulunduğumuz Avrupa insanı artık savaşlardan bıktı ve uzunca bir süre huzur ve sükünet istiyor. Ama maalesef gözü doymamış bazı geri zekalı politikacılar kendilerine gelecek oluşturmak için bazı zavallıları kullanarak bu istenen huzur ortamını dinamitliyorlar. Son olarak daha yeni Fransa`da yaşanan sözde soykırım yasası ile yapılmak istenenler. Kendisini tekrar cumhurbaşkanı olarak seçtirmek için Sarkozy`nin başını çektiği aptalca bir mesele. Tarihte yaşananları politikacılar yargılamamalı. Bunu tarihçiler kaynaklar ışığında araştırmalı ve insanlığın bilgisine sunmalıdır. Tarihçiler bunu yapmalıdır ki insanlık daha sonraki dönemlerde bu tür yanlışlıkları bir daha yaşamasın. Ama politikacılar bunu yaparsa Sarkozy gibileri yüzünden toplumlar arasında yanlış bakış açıları oluşmaktadır. Sözde yaşanan Ermenilerle ilgili durumu mecrasından çıkarıp kendi menfaatinize kullanmaya çalışırsanız o zaman başka meseleler de gündeme gelir. Tamam o dönemde yaşanmaması gereken olaylar yaşanmış ama bu sadece Ermenileri de- ğil o toplumdaki herkesi yeterince mağdur etmiştir. Belli bir sayıda Ermenin yaşadığı katliam var ama onların belki 10-15 katı müslüman da o dönemdeki yaşanan olaylarda katledildi. Peki bunun hesabını kim verecek. Burada bizlerin ve özellikle de politikacıların yapması gereken bu tür olayları bilim adamlarının araştırmasına öncelik vermemiz ve çıkan sonuçları dikkate alarak bir daha bu tür olayların yaşanmaması için ne gerekiyorsa onların yapılmasıdır. Yine özellikle 11 Eylül 2001`den sonra dünya gündemine daha da fazla şekilde oturan terör eylemleri ve olayları yukarıda açıklamaya çalıştığımız şekilde insanlığın huzurunu tehdit etmektedir. Belki burada görünürde bazı politikacılar bu olaylara karışmamış ve karşı olduklarını söylüyorlardır ama işin arka planında bu tür olayları gerçekleştirmek isteyenlere zemin hazırlayan derin yapılanmalara da göz yumabilmektedirler. Bazı politikacılar bunu bilerek yapmakta olmakla beraber bazıların da haberi bile olmakmaktadır. Yukarıda belirtmeye çalıştığımız bu iki hastalığın da ilacı birbirimize olan saygımızı ve sevgimizi her daim korumaya devam etmeliyiz. İnandığımız değerlere olan saygı karşılıklı olmalı ve içinde bulunduğumuz topluma inandığımız değerlerle de katkı sağlanabileceğini unutulmamalıdır. İnandığımız değerlerle içerisinde bulunduğumuz toplumun kanunlarının uyuşmaması gibi bir durumun oluşması ve oluşmaması bizlerin elindedir. Eğer birbirimize olan saygımız devam ederse belki görünürde olan uyuşmamazlıklar karşılıklı hoşgörü ile mutlaka gide- info@hayatonline.eu rilebilir. Zaten temel insan hakları bağlamında olaylaara baktığımızda kolay kolay hiç bir sorunun çıkma ihtimali yoktur. Eğer birileri bazı boşlukları değerlendirip karıştırmak istemezse. Bu vesile ile 2012 senesinin insanlık, İslam Alemi ve içerisinde bulunduğumuz Alman toplumu için hayırlar getirmesini ve huzurlu, sağlıklı bir hayat temenni ediyoruz. Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, þuurlandırsın. Çalýþmak bizden baþarý Allah`tandýr. Allah`a emanet olun. Impressum / Künye hayat Aylýk Ücretsiz Gazete Ocak - Januar 2012 Safer 1433 Sahibi ve Genel Yayýn Yönetmeni Sinan AKTÜRK Yayýn Kurulu Dr. Yusuf Iþýk, Mehmet Ateþ, Bilal Demiroðlu, Fikret Ekin, Selma Öztürk, Mahmut Aþkar, Cengiz Þahbaz, M. Salih Aydýn, Ayþe Akgün, Sinan Aktürk, İskender Güngör, Aydın Ersoy Merkez Königsbergerstr. 16 61169 Friedberg Tel: 06031-162411 Fax: 06031-738644 E-Mail: info@hayatonline.eu Web: www.hayatonline.eu Baský: Sunprint GmbH Offenbach Gazetemizde Yayýnlanan Yazýlarýn ve Reklamlarýn Ýçeriðinden Sorumlu Deðiliz. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 3 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Hayat IGMG: “Federal İdare MahkeÜçüncü: mesi’nin Müslüman Bir Öğ“İslamcılık” rencinin Okulda Namaz KılVeya “İslamcı ması ile İlgili Kararı Din ÖzTerör” Gibi gürlüğünün -Sadece MüslüKavramların manlar Açısından Değil- TarKullanılmasına tışmaya Açılmasıdır” Son Verilmeli ideolojik ve dinden uzak misyo- slam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun Federal İçişleri Bakanı ile gerçekleştirdiği görüşme üzerine yaptığı açıklamaya binaen, “Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu Federal Almanya İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich’e yönelik eleştirisinde son derece önemli bir noktaya işaret etmiştir. ‘İslamcı terör’ kavramı bütün Müslüman toplumunu aşağılamayı hedefleyen ve genel zan altında bırakan bir kavramdır. Bu kavram aynı zamanda İslam düşmanlığına ve Müslümanlara yönelik şiddete teşvik unsurudur” ifadelerinde bulundu. Üçüncü açıklamasında ayrıca şunları kaydetti: “IGMG yıllardır ‘İslamcı terör’ kavramsallaştırmasının tehlikesine işaret ederek eleştirmiştir. Hem İslam Konferansı’nda hem de güvenlik birimleriyle yapılan uzun müzakerelerde dile getirilen bu eleştiri sürekli olarak vurdumduymaz bir tavır ile karşılanmış ve sonuçsuz kalmıştır. Bu tavrı gösterenlerin, İslamî kuruluşlara ve Müslüman vatandaşlara yönelik saldırıların arttığı günümüzde kendi kendilerine sormaları gereken soru, bu tür kavramsallaştırmaların aşırı sağcılığın zeminine ve Müslümanlara yönelik şiddet olaylarına hangi ölçüde katkı sağladığıdır. Terör ve İslam kelimeleri bunca sene, bu şekilde, birlikte kullanılagelirse, 2009 yılında ‘Günlük Yaşamda Ayrımcılık’ (Diskriminierung im Alltag) isimli Sinus-Çevre Araştırması’nın da ortaya koyduğu gibi, ‘terör’ kelimesinin halk arasında ‘İslam’ kelimesini çağrıştırmasına şaşırmamak gerekir. Konuyla ilgili tüm sorumluların bu tür kavramların içerisinde saklı olan tohumun, kendisini bir gün ortaya çıkararak, şiddet şeklinde göstereceğinin farkında olmaları gerekirdi. Aşırı sağcı terör İ sayfa 4 ışığında, bu konunun ne kadar büyük sonuçlar doğurabileceği en azından şimdi anlaşılmış olmalıdır. Almanya’da yaşayan 4,5 Milyon Müslüman’ın böylece düşman imgesi çerçevesine itilmesi çok büyük bir ihmalkârlık ve kayıtsızlık örneğidir. Bu bağlamda Türkiye Cumhuriyeti Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu’nun bu terminolojiyi kullanmakta ısrar edenlerle oturup konuşmayacağını belirterek, bizim de bu konuda sahip olduğumuz düşünce ve hassasiyetlerimizi paylaşması ve açıkça dile getirmesi sevindirici olmuştur. ‘İslamcı terör’ veya ‘İslamcılık’ gibi çatıştırıcı kavramlar temelinde yapılan siyasi tartışmalara aktif veya pasif bir şekilde katılan herkesin bu onurlu ve örnek tutumdan kendisine düşen payı çıkarması gerekir. Bu tür kavramların kabullenilmesine yönelik siyasi baskılara, özsaygı ve vatandaşlık hakları ile karşılık verilmelidir. Bu kavramlar sadece siyasi mücadeleye hizmet etmekte ve cezai takibatlar açısından ne önleyici ne de engelleyici bir işleve sahiptir. Aksine içi boş bu kavramı kullanmak hukuk devleti anlayışını tersine çevirmektedir. Bu nedenle güvenlik birimleri ‘İslamcılık’ ve ‘İslamcı terör’ gibi kavramların kullanımına son vermelidir. Zira bu terminoloji Müslümanların dindarlığını önleyici mücadeleyi meşrulaştırmakta ve sürekli bir tehlike çağrışımı yaparak Müslümanların toplumun merkezinden ayırılmasına neden olmaktadır. Almanya, özellikle Müslümanlar arasında saygı ve itibar gören örnek ve güçlü bir demokratik temel düzene sahiptir. Çoğu Müslüman’ın Almanya’yı yaşayacağı ülke olarak seçmesinin bir nedeni de budur. Davutoğlu’nun da isabetli bir şekilde dile getirdiği gibi “İslamcı” veya “İslamcı terör” gibi kavramlar ise Müslümanları aşağılamayı hedeflemektedir.” Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 slam Toplumu Milli Görüş (IGMG) Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, Federal İdare Mahkemesi’nin (BVerwG) Müslüman bir öğrencinin okulda namaz kılması ile ilgili davada verdiği kararı eleştirdi. “Federal İdare Mahkemesi kararının başında, okulda namaz kılmanın din özgürlüğü kapsamına girdiğini ve bir devlet kurumu olan okul tarafından engellenemeyeceğini açıkça ifade etmesine rağmen, somut olayla ilgili değerlendirmesinde anayasa tarafından teminat altına alınan din özgürlüğünü sınırlandırmaktadır. Öyle ki, mahkeme, söz konusu temel anayasal hakkın kullanılmasına müsaade edilmesini okuldaki ortama bağlı kılmaktadır. Karara konu olan davada; Yüksek İdare Mahkemesi’nin tespitlerinden yola çıkılarak, davayla alâkası olmayan öğrenciler ile davacı öğrencinin temel hakkının kısıtlanmasına dair sözde bir dini çatışmanın varlığı, karar sürecine dahil edilmektedir. Tavırları en hafif tabirle, İ nerlik olarak nitelenebilecek okul yönetimi ve okul dairesinin çatışmaya olan katkıları ise kararda dikkate alınmamaktadır. Böylece kişisel din özgürlüğünün kullanımı, çevrenin hoşgörü ya da hoşgörüsüzlüğüne bağımlı kılınmaktadır ki, bu rahatsız edici bir neticedir. Nitekim daha şimdiden mahkeme kararı medya manşetlerinde, öğrencilerin okulda namaz kılamayacağı şeklinde yerini almaya başladı. Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsü kararından sonra yaşananlara benzer şekilde tüm toplumda ve siyasi arenada, karardaki din özgürlüğüne dair açıklamaların görmezden gelineceğinden endişe etmeliyiz. Aynı zamanda karar ile İslam’ın şartlarından olan bir ibadetin değeri, dışarıdaki insanların algısına bağımlı hale getirilmektedir. Böylece İslam dininin gerektirdiği davranışların dini temeli yok sayılmakta, keyfi olumsuz yorumlara ve siyasi olarak kötüye kullanıma açık hale getirilmekte ve dışlanmaktadır. Bu sayede İslam ve Müslümanların ibadetleri giderek bir çatışma malzemesi ve tehdit olarak görülmekte ve din özgürlüğünün kapsamı dışına itilmektedir. Oysa karar sonuçta sadece Müslümanlar için din özgürlüğünü tartışmaya açmamaktadır. Din özgürlüğü gibi temel haklar, çoğunluğun ya da devlet kurumlarının insafına bırakıldığında, özgürlük hakkı olarak anlamını yitirmemesi içten bile değildir. Söz konusu temel anayasal hakkın bu şekilde tasfiyesinin olumsuz sonuçlarını hissedenlerin ise sadece Müslümanlar olmayacağı aşikârdır.” Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir dosya Dr. Yusuf IŞIK Vasat Ümmet ve Ehl-i Sünnet hl-i Sünnet, Hz. Peygamberin sünnetine ve Eshabýnýn yoluna baðlý olan ve onlarýn izlediði dînî, yol ve metodu benimseyenlerdir. Kitab ve Sünnet üzerinde ittifak etmiþ, ihtilâf ve tefrikadan sakýnmýþ, dinde münakaþaya sebep olan hususlarda aklý deðil, Kur’an ve Sünneti kaynak alan ve de naslarý esas kabul eden topluluk olarak da tarif edilebilir. Hz. Peygamberin sünnetine tâbî olanlara “Ehl-i Sünnet”, O’nun sahabîlerini âdil/örnek kabul ederek onlarýn din hususundaki metodunu takip edenlere de Ehl-i Cemaat”, ikisine birlikte “Ehl-i Sünnet ve’lCemaat” denilmiþtir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat tabiriyle ifade edilen müslüman topluluðun, Sünnet ve Cemaata tâbî olmak gibi iki önemli özelliði vardýr. Sünnet, Hz. Peygamberin söz, fiil ve tarirleriyle ahlakî ve beþerî tavýrlarýdýr. Sünnet þöyle de tarif edilmektedir; “Bir inanç ve akîde tarafýndan bir araya gelen topluluðun (ümmet), inanç sisteminin ve akîdesinin oluþmasýný temin eden yola ve metoda Sünnet denilir.” Ýnsanlarýn bu metodda görüþ birliðine varýp, bunu uygulamasý da, Cemaat diye isimlendirilmiþtir. Sünnet; Ýslâm toplumunun oluþmasý için Hz. Peygamberin usûlünün esas alýnmasý ve Hz. Peygamberin usûlünü ittifakla takip eden Sahabî Cemaatýnýn yolunun izlenmesidir. Ýslâm Toplumunun fikrî ve amelî oluþumunu saðlayan, Allah’ýn Kitabý ve Hz. Peygamberin Sünneti’dir. Bunun için Yüce Allah Kur’an-ý Kerîm ile birlikte Peygambere tâbî olup baðlanmanýn ve O’na itaat etmenin gerekli olduðunu belirtmiþtir. Allah (c.c) þöyle buyurmaktadýr; -“Allah önceleri açýk bir þaþkýnlýk içinde olanlara, Allah’ýn âyetlerini okuyan, kötülükten E arýndýran, Kitab (Kur’an)’ý ve Hikmet (Sünnet)’i öðreten ve size daha bilmediðiniz nice þeyleri de öðreten bir Peygamber gönderdi.” (Bakara: 151). Bu âyetteki “Kötülükten arýndýrmak (tezkiye)”, Haram ve Helâli Kur’andan öðrenmek ile tefsir edilmiþ, Hikmet ise, ittifakla “Sünnet” olarak kabul edilmiþtir. Hz.Peygamber (s.a.v); -“Size emrettiklerimi yerine getirin, yasaklarýmý da gücünüz yettiðince terkedin” buyurmuþtur. Sünnete baðlýlýk, Dînî bir zorunluluktur. “Kur’an-ý Kerîm bize yeter” düþüncesiyle Sünneti ihya yerine ihmal veya imha etmek tarih boyunca bütün bid’at fýrkalarýnýn ortak özelliði olan gizli bir ihanet çeþididir. Hz. Peygamber bu durumun ilerde ortaya çýkacaðýný haber vererek, Dînî hiçbir kaygýsý olmayan bu insanlardan bizi sakýndýrmýþtýr. O, þöyle buyurmaktadýr; -“Tok karýnlý, koltuðuna yaslanýp size ‘Kur’an yeterlidir. Kur’an neyi helâl kýlmýþsa onu helâl bilin, neyi haram kýlmýþsa onu da haram bilin‘ diyen adamlarýn çýkmasý yakýndýr. Haberiniz olsun, dikkatli olun; Bana Kur`an ile birlikte (hüküm bakýmýndan) O’nun bir benzeri (sünnet) de verilmiþtir.” Hz. Peygamber, sünnetine uyulmasýný emrettiði gibi, kendi Eshabýna da uyulmasýný emretmiþtir. Eshab’a uyulduðu takdirde Onlar; Ýnsanlarý doðru yola götüren gökteki yýldýzlara benzetilmiþtir. O (s.a.v); -“Ýçinizde benden sonra yaþayanlar bir çok ayrýlýklara þahit olacaklardýr. Size Sünnetimi, hidayete erdirilmiþ ve doðru yolu bulmuþ halîfelerimin sünnetini (yolunu) tavsiye ederim. Ona sýmsýký sarýlýn, adeta diþlerinizle tutun. Sonradan çýkacak þeylerden sakýnýn. Çünki her uydurma bid’at, her bid’at ise sapýklýktýr.” -“Size Eshabýmý (onlara tâbî olmayý) tavsiye ederim. Sonra onlarýn peþinden gelenleri, sonra da onlarýn peþinden gelenleri. Daha sonra yalan yaygýnlaþacaktýr.” -“Allah’ýn rahmet eli cemaat ile beraberdir.” buyurmuþtur. Hz. Peygamberin cemaatý tavsiye etmesi ve Fýrka-ý Naciye’nin (azabtan kurtulacak kesimin) cemaat olduðunu söylemesi, cemaatýn kimlerden ibaret olduðunun belirlenmesini gerektirmektedir. Hz. Muhammed (s.a.v); -“Ümmetim yetmiþ üç fýrkaya ayrýlacak, bunlardan bir topluluk hariç hepsi Cehennemliktir.” buyurmuþtur. O topluluðun kimler olduðu sorulunca O; -“Benim ve Eshabýmýn yolunda olanlardýr.” diye cevaplamýþtýr. Hz. Peygamberin, Ümmetine kýyamete kadar yol gösterecek bir Hadîsi de þöyledir; -“Ümmetim, sapýklýk üzerinde asla bir araya gelmez. Ýhtilâf gördüðünüz zaman size ‘Sevâd-ý A’zam (en büyük olan ve Hak üzere bulunan topluluða katýlmayý)‘ tavsiye ederim.” Kýsaca Ehl-i Sünnet; Maturîdiyye, Eþ’ariyye ve Selefiyye olarak metod bakýmýndan üçe ayrýlmaktadýr. Mezhebler; siyasî, fýkhî ve itikadî olarak bir çok meselede birbirleriyle baðlantýlýdýrlar. Ayný mezheb içinde bir çok farklý eðilimler bulunabilmektedir. Meselâ; fýkhî amelî konularda sünnîlerin önemli bir kýsmý Hanefî’dir. Hanefîlerin büyük çoðunluðu itikadî konularda Maturîdî’dirler. Ehl-i Sünnetten Þafiî ve Malikî olanlarýn çoðu itikatta Eþ’arî, Hanbelî’ler ise genelde Selefî’dirler. Ýslâm Dünyasýnýn büyük bir çoðunluðunu oluþturan Sünnî’lik sadece bir isim, sýfat veya mezheb deðil, bütünüyle bir yaþam tarzýdýr ki, tamamen Kur’an ve Sünnete uygun olarak Ýslâm`ýn hayata tatbikidir. Ýtikatta orta yol, Ehl-i Sünnet yoludur. Ümmet-i Muhammed’in ana özelliði îtidaldir. Bu din; ifrat ve tefridin ortasý, teþbih ile ta’tîlin ortasý, cebir ile kaderciliðin ortasý, ümitsizlikle aþýrý güvenin ortasý ve korku ile ümîdin ortasý bir yoldur. Ýþte Dînimiz Ýslâm, zâhiren ve bâtýnen budur. Tefrika görüþlerden, merdud mezheblerden, müþebbihe, mu’tezile, cehmiyye, cebriyye, kaderiyye...vs. gibi Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’a muhalefet eden, dalâlete sapan mezheblerin görüþleri Ehl-i Sünnet âlimlerince incelenmiþ ve delillere dayanan ikna edici cevaplar verilmiþtir. Ehl-i Sünnet ve’l-Cemaat’ýn deðiþmez üç kuralý vardýr; 1. Sözlerin en hayýrlýsý ve en doðrusu olan Yüce Allah’ýn Kitabý’dýr. Onlar, hiç bir insanýn sözünü Allah’ýn sözünün önüne geçirmezler. 2. Hz. Muhammed (s.a.v)’in Sünneti ile hidayet yoluna dair gelmiþ olan nakillerdir. Onlar hiç bir insanýn izlediði yolu bunun önünde tutmazlar. 3. Ayrýlýklardan, daðýnýklýklardan, çeþitli bid’at ve yanlýþ görüþlerin ortaya çýkmasýndan önce bu Ümmetin ilk neslinin üzerinde icma ettiði hususlar. Bu dönemden sonra meydana gelmiþ insanlarýn ortaya attýklarý görüþler ile kabul ettikleri kanaatlara gelince; bunlarý Kur’an, Sünnet ve Ýcma’dan ibaret olan bu üç esas ile ölçer biçerler. Bunlara uygun düþerse kabul ederler, bunlara aykýrý olursa söyleyenin kim olduðuna bakmaksýzýn reddederler. Ýþte orta yol, dosdoðru yol budur. Onu izleyen sapmaz ve ona uyan bedbaht olmaz. Bunlara da tek cümleyle; Ýþte “Vasat Ümmet Ehl-i Sünnet” denir. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 5 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir GMG Hessen Bölgesi Kadınlar Güney Gençlik Teşkilatı ekim ayı itibari ile Gençlik Eğitim Kursuna start verdi. İlk GEK 29-30 ekim tarihinde Rüsselsheim Bölge binasında 44 kişilik bir katılım ile gerçekleşti. Program Merve K. okumuş olduğu açılış Kur`an-ı Kerim ile başladı. IGMG Hessen Bölgesi KGT Güney Başkanı Ayşe Akgün´ün selamlamasından sonra kısa bir tanışma gerçekleşti. Akabinde IGMG Hessen Bölge Başkanı Mehmet Ateş GEK talebelerini selamladı. Hayatımızda kimlik arayışında hayatı öğrenmek anlamında kendimize bir model seçmemiz gerektiğinin önemini vurguladı. Dinimizi öğrenip, en iyi şekilde tanıtmamız gerektiğinin mesajını verip sözlerini bitirdi. IGMG Genel Merkez Eğitim Başkanı Ekrem Kömürcü “Sorunlar ve Yönlendirme” başlıklı konusu ile gençleri aktif bir şekilde konuşmasına dahil etti. Konu içerisinde hayatımızı yönlendirecek belirsizlikler, toplumda yaşanan sorunlar ve mutluluğa giden adımlar gibi konular ele alındı. Seminerin ilk yarısından sonra öğlen namazı ve öğlen yemeği için bir ara verildi. Seminerin ikinci bölümü mutluluğa giden adımların yoğunlu ile kapsamlıydı. Ekrem Kömürcü insanın hem nefis hem akıl taşıyan varlık olduğunu ve nefis aklı değil de aklın nefse hükmetmesi gerektiğinin unutulmamasını hatırlattı. Son olarak bir grup çalışmasının önemini belirtmek için küçük bir oyunla seminerine son verdi. İkindi namazının ardından Neslihan Y. tutanağın nasıl ve ne için yazıldığını kısa bir şekilde anlattı. Daha sonra sözü IGMG Genel Merkez Eğitim Başkan Yardımcısı Ramazan Başlık aldı. İlk olarak Avrupa`daki göç sürecinden bahsetti. 1961 yıllarında Türkiyeden Avrupa´ya “Misafir İşçi” olarak gelenler, tekrar ülkelerine dönmeyi planlıyorlardı. Fakat 1995 yıllarından sonra artık genellikle Avrupa`da kalıcı planlar yapılmaya başlandı. Buna bağlantılı Avrupalı Müslümanların konumu çerçevesinde IGMG`nin rolü ve hizmetleri gündeme geldi. Akşam namazı ve yemeği için tekrar bir ara verildi ve ardından grup çalışmaları için seminer odasında toplanıldı. Her gruptan bir konuşmacı hazırlamış oldukları afişleri diğerlerine sundu. Son olarak Maide K. “İz Bırakan- Hayat I sayfa 6 IGMG Hessen Kadınlar Gençlik Güney “Gençlik Eğitim Kursu”na Start Verdi lar“ bölümünde Prof. Dr. Necmeddin Erbakan ile alakalı sunumunu paylaştı. Yatsı namazı ve değerlendirme halkasından sonra istirahat için herkes odalarına geçti. Ertesi gün IGMG Hessen Bölgesi KT Kuzey Başkanı Handan Yazıcı genç kızları selamladı. Akabinde IGMG Hessen Bölgesi Hasene So- Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 rumlusu Zafer Erten derneğinin tanıtımını yaptı. Sena K. “Allah´a verdiğimiz söz Kelime-i Tevhid” başlıklı seminerinde gençlere gayesini tekrar hatırlattıkdan sonra “Haydi Namaza, Haydi Kurtuluşa” başlıklı seminerinde namazın ehemmiyetinden ve iman mertebelerinden bahsetti. Namazın sihirli bir anahtar olduğunu hatırlatarak seminerini sonlandırmış oldu. Bir sonraki GEK`in ödevleri genç kızlara verildikten sonra kapanış Kur`an-ı Kerim ile program sona erdi. Kasım ayının Gençlik Eğitim Kursu Frankfurt gezisi ile başladı. İlk durak Eschenheimer Turm oldu. Burası Ortaçağda Frankfurt`un giriş kapısı olarak kullanımdaydı ve şu an simgesi haline gelmiş durumdadır. Gezinin devamında Frankfurt`un eski borsa binası, Katharienenkirche ve Goethe`nin Evi vardı. Yaklaşık bir saat rehber eşliğinde evi gezildi ve tarihiyle alakalı bilgiler edinildi. Namazlar kılındıktan sonra Frankfurter Dom´a doğru yol alındı. Bu bina Frankfurt`un baş kilisesi olup da, 1848`de ilk Parlamento olarak kullanıma geçti. Ortaçağda fuar alanı olarak kullanılan Römerberg ve orada bulunan Adalet Çeşmesi ziyaret edildi. Günün sonunda Frankfurt`u farklı bir yönden görmek için vapur turu yapıldı. Son olarak birlikte yemeğe gidildi ve tekrar Rüsselsheim`daki Bölge Binasına dönüldü. Günün değerlendirmesi yapıldıktan sonra istirahat için odalara geçildi. Ertesi gün Halid Erdemir “Goethe ve İslam“ başlıklı seminerini sunduktan sonra GEK talebeleri Türkiyedeki köylerinin tanıtımlarıyla başladılar. Tanıtılan şehirler arasında Uşak, Elazığ, Trabzon, Konya, Ağrı, Kayseri, Çorum ve Yozgat vardı. Köylerin coğrafi yapısı, nüfusu, gelir kaynağı, yöresel yemekleri, yöresel giyimleri, tarihleri ve köylerdeki eksikler ile alakalı birer tanıtım yapıldı. Son olarak Neslihan Y. “İz bırakanlar“ köşesinde İbn-i Sina ile alakalı sunumunu paylaştı. Yeni ödevler dağıtıldıktan sonra kapanış Kur`an-ı Kerim ile program sona erdi. haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir lmanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD) Temsilciler Toplantısı Köln’de yapıldı. ATİB Genel Merkezi toplantı salonunda yapılan toplantıda, ZMD’nin faaliyetleri ve çalışma proğramı hakkında bilgiler verildi ve düşünceler ortaya kondu. Toplantı Kur’an-ı Kerim’in okunmasıyla başladı ve açış konuşması ZMD Genel Başkanı Aiman Mazyek tarafından yapıldı. Daha sonra ZMD Genel Başkanı Aiman Mazyek, bir durum değerlendirmesi yaparak, yapılan faaliyetler hakkında geniş bilgiler verdi. Bunu takiben Yakup Tufan (Genel Başkan Yardımcısı), Mustafa Hadiç (Genel Başkan Yardımcısı), Nurhan Soykan (Genel Sekreter), Burhanettin Dağ (YKÜ) ve Hamza Wördemann (YKÜ), ZMD’nin faaliyet raporu ve ak- A Hayat ZMD Temsilciler Toplantısı Köln’de Yapıldı tüel çalışmalar hakkında bilgiler verdiler. ZMD toplantısında Almanya Müslümanları’nın meseleleri ve ülkede meydana gelen gelişmeler konusunda görüş ve düşünceler beyan edildi. Toplantıya katılan temsilciler ve ZMD-Komisyon Üyeleri ise yapılan çalışmalar ve ZMD’nin faaliyetleri konusunda söz alarak fikir ve düşüncelerini dile getirdiler. ZMD-Almanya Müslümanları Merkez Konseyi Genel Başkan Yardımcısı/ ATİB Genel Başkan Yardımcısı Yakup Tufan, yapılan toplantı ile ilgili bir açıklama yaparak şunları söyledi: Bilindiği gibi ZMD çok milletli ve çok kültürlü bir yapıdan oluşmaktadır. Almanya Müslümanları Merkez Konseyi içerisin- de Türkler’i ATİB temsil etmekte ve önemli bir yer tutmaktadır. ZMD; Türkler, Araplar, Almanlar, Boşnaklar, Arnavutlar, İranlılar ve Afrika’nın değişik ülke ve milliyetlerinden Almanya’da yaşayan insanların kurdukları teşkilat, cemiyet ve üst kuruluşlardan meydana gelmektedir. Bu noktadan hareketle ZMD: İslam kardeşliğinin, güç birliği ve dayanışmanın güzel bir örneğini sergilemektedir. Öte yandan KRM’nin (Almanya Müslümanları Koordinasyon Konseyi) 4 üyesinden biri olan ZMD, Almanya’da Müslüman kuruluşlar arasında önemli bir yere haizdir. Müslümanlar’ın karşa karşıya bulundukları; ırkçılık, İslam düşmanlığı, İslam’ın resmen tanınması, İslam Din Dersleri, ‘helal’ kesim gibi bir çok konuda çok önemli çalışmalar yapmakta ve net tavır ortaya koymaktadır. ATİB’in ev sahipliği yaptığı toplantıda, yeni konsey üyeleri belirlendi ve 3 yeni teşkilatın daha ZMD’ye üyelik dilekçeleri kabul edildi. UMTA (Almanya Togo Müslümanları Üst Kuruluşu), Deaf –İslam (Engelli Müslümanlar Teşkilatı) ve Erlangen Cami Cemiyeti’nin ZMD’ye üyelik müracaatları kabul edildi. Meşhur Dr. Miamar Mühendis Bodo Muhammed Rasch ise ZMD Komisyonu Şeref Üyeliğine teklif edildi ve yapılan teklif kabul gördü. Başarılı geçen ZMD Temsilciler Toplantısı, birlikte yenen öğle yemeği ve yapılacak faaliyetler ve proğramlar ile ilgili dile getirilen dilek ve temennilerin ardından sona erdi. Auf der Bleiche 29 . 42289 Wuppertal . Tel.: 0202 747 659 70 . Fax.: 0202 747 659 71 www.casado.eu . info@tec-tec.de sayfa 8 Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Aytaç Avrupa Großmarkt Marktstr. 10 . 50968 Köln Tel.: 0221-3797985 Fax: 0221-3797986 Mobil: 0177-6529370 Depo Market Et Reyonu Vogesenstr. 1 . 50739 Köln Depo Market Et Reyonu Markenstr. 7 . 40227 Düsseldorf Depo Market Et Reyonu Marktstr. 247 . 47798 Krefeld Depo Market Et Reyonu Münsterstr. 154 . 44145 Dortmund Mobil: 0177-6529370 YENi YENi YENi YENi Depo Market Et Reyonu Friedrich-Ebertstr. 79 . 47119 Duisburg (LAAR) Mobil: 0177-6529370 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir an’da yaşanan deprem felaketinin açtığı yaraları bir nebze sarabilmek maksadıyla DİTİB camiası olarak, gerçekleştirdiğimiz nakdi ve ayni yardım kampanyası, başta Türk ve Alman sivil toplum kuruluşları olmak üzere her kesimden büyük ilgi gördü. Mevsim ve iklim şartlarını göz önünde bulundurarak öncelikle çocukların ihtiyacı olan giysiler başta olmak üzere, kışlık kadın ve erkek kıyafetleri, ayakkabı, uyku tulumu ve battaniye gibi acil ihtiyaç maddelerini içerisine alan ve DİTİB Eyalet Birlikleri’mizin koordinesinde, Düsseldorf, Hamburg, Köln, Hannover, Berlin, Stuttgart, Dortmund, Münih ve Frankfurt şehirlerindeki merkezlerde toplanan ayni yardımlar, biri kargo uçağı olmak üzere 19 tır ile deprem mahalline gönderildi. Kampanyaya gösterilen yoğun ilgiye bağlı olarak yapılan ayni yardımlar- V sayfa 10 Hayat DiTiB’in “Çocuklarımız üşümesin” Kampanyasına Büyük İlgi dan hala derneklerimizin elinde kalan ve gönderilmeyi bekleyen yardımlar son bir grup olarak tasnif edilecek, poşetlere konularak Türkiye’deki ihtiyaç sahiplerine en kısa sürede gönderilecektir. Diyanet İşleri Türk İslam Birliği olarak, kampanyamızın başından buyana büyük fedakarlık örneği gösteren Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Din hizmeti veren arkadaşlarımıza, DİTİB Eyalet Birlikleri Başkanları ile yönetim kurulu üyelerimize, DİTİB derneklerimizin çok değerli başkan, yönetici ve üyelerine, DİTİB camiasının kıymetli üyelerine, özellikle bayan kardeşlerimize, kampanyada toplanan eşyaların Van’a gönderilmesinde büyük fedakarlık gösteren Öğer Türk Tur Seyehat Firması sahibi Vural Öger ve çalışma arkadaşlarına, toplanan eşyaların depolanması için depolarını bizlere tahsis eden Öztürk GmbH Firması sahipleri İsmail ve Feridun Öztürk kardeşlere, Şahinler Holding, UETD, UPS, MÜSİAD, HUMAN Plus e.V. yetkililerine katkılarından dolayı teşekkür ederiz. Katkı sağlayan hayır sahibi bütün kişi ve kuruluşların zayi olmayacak bu çabalarının Rabb’imizin katında da en güzel mükafata erişmesini niyaz eder, sağlık, afiyet ve esenlikler dilerim. Selam, saygı ve kalbi muhabetlerimle. Prof. Dr. Ali DERE DİTİB Genel Başkanı Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir dosya Mahmut AŞKAR İstikbale Giden Yol Haritamız Artık bu kadar acılar ve hatalarla dolu elli yıllık tecrübeden sonra kuruluşlara mahsus meseleler ve beklentiler değil, temsil ettikleri kitlenin ötesinde, mensubu oldukları toplumun meseleleri ve beklentilerinin mücadelesini veren, bayraktarlığını yapan zihniyeti temsil edenler Türk kuruluşlarında söz sahibi olmalıdır. Göçün 50. Yılını idrak ettiğimiz 2011’in sonuna geldiğimiz bugüne kadar Avrupalı Göçmen Türklerin meseleleriyle ilgili teklif, tenkit, değerlendirme ve diğer mülahazalar yeterince seslendirildi ve yazılarak kayıtlara geçildi. Bu saatten sonra söylenen her söz ve ortaya konan düşünce, öncekilerin tekrarından ibaret olacaktır. undan birkaç sene önceki dünyanın hâliyle bugünkü dünyanın hâli aynı değildir. Artık eskisi gibi yazılan “senaryo”lar planlandığı gibi uygulanamıyor veya “aktör” ler rollerini icra etmede bayağı zorlanıyorlar. Yine daha bir yıl önceki Avrupa Birliği ile şimdiki arasında siyasî ve iktisadî güç açısından kayda değer farklılıklar meydana geldi. Başka bir ifadeyle; ABD ve AB’nin başını çektiği Batı bloğu irtifa kaybederken, Türkiye’nin de dahil olduğu, özellikle Asya’da yeni güçler kendinden söz ettirir oldu. Ortadoğu’da, Osmanlı Cihan Devleti’nin çökmesinden sonra, dengeler yeniden altüst oldu: Tabandan gelen halk hareketleri despotların iktidarlarını birer birer yıkmaya devam ediyor. Hemen hergün gazetelerde okuduğunuz veya tv ekranlarında sey- B rettiğiniz bu bildik gelişmelerin, şahıs olarak üzerimizdeki etkisine vurgu yapmak istedim. Meselâ, bu türden gelişmeleri doğru okuyabiliyor ve günlük hayatımızda olduğu kadar, düşüncelerimizde de meydana getirdiği değişikliğin farkında mıyız? Farkında olmak da yetmez; gereken tedbirlerimizi alıyor muyuz? Görebilen, okuyabilen ve düşünce üretebilenler için burada din adına ayrı, toplum adına, dünya veya ülke siyaseti adına da ayrı neticeler çıkar. Dün, kısmen haklı bir mağduriyetin arkasına sığınan bazı etnik veya inanç grupları, bugün baskı ve yasakların kalkmasıyla hazırlıksız yakalandılar: Bilgi, birikim, samimiyet ve ahlâkî boşlukları ve zaafiyetleri ortaya çıktı. Şekli ve alışkanlık dindarlığı kadar, sekülerliği (dünyevilik) de artık itibar görmüyor. Taşıdığı değerleri ve savunduğu fikirleri istikbale taşımak veya kendisinden sonraki nesillere devretmek gibi bir iddiası, gayesi olanlar, önce kendilerine ayna tutmalı, sonra da yakın ve uzak çevrede olup bitenleri iyi okumalılar. Meselâ, Almanya’daki Türkler bu ülkedeki sosyal değişimi yerine göre mahallî, yerine göre de ülke bazında hissetmiş, hatta fark etmiş de olabilirler. Toplumun öncüleri, düşünce üretebilenler, bu değişimden netice çıkararak geleceğin yol haritasını belirlemelidirler. Sadece, tabiri caizse, kıyametin kopmasına ramak kala, biraraya ancak gelebilen kuruluşlarımız, geride kalan yarım yüzyıllık tecrübeleri de gözönünde bulundurarak, gelecek elli yıla gidiş güzergâhını şimdiden tayin etmelidirler. Herkes elini vicdanına koymalı ve şimdiye kadar icra ettikleri şaşaalı, tv ekranlarına ve gazete manşetlerine taşınan, pahalı faaliyetlerden kalıcı, gelecek nesillere yol gösterici birşey kalıp kalmadığının muhasebesini yapmalıdır. Göçün 50. Yılı’nı Berlin’de en üst düzeyde kutlayanlar, Berlin semalarında “hoş bir seda” bırakmanın ötesinde, Göçmen Türkün gelecek elli yılı için hangi hayatî kararları aldıklarını doğrusu bilmek isterdik. AB ülkelerinin içinde, yapılan araştırmalara göre bilhassa Alman halkının müslüman azınlığa bakış açısında, algılama biçiminde dikkatle takip edilmesi gereken gelişmeler var. Bunları görmemezlikten gelmek, görüp de gereğini yerine getirmemek, bu ülkenin (Almanya) yerlisi ve göçmenine karşı vebal altında kalmak demektir. Avrupalı Göçmen Türkün meselelerine uzun vadeli ve kalıcı çözümler getirebilmek için onların dertlerini kendine dert edinmek gerek... Yerine göre yüreğiniz sızlamadan, uykularınız bölünmeden, o da yetmez; bir zihin ve zihniyet mücadelesi verilmeden, ne hakkıyla onlara temsilci olabilir ne de çözüm üretebilirsiniz. Avrupalı Türkün konumu bugün itibariyle çok naziktir, hassasiyet ister. Partiler, hükümetler, hele kuruluşlarüstü bir yaklaşım ister ki, o da ancak uzağı görebilen, ufku geniş, feraset sahibi öncülerin işidir. Bazıları için sadece geçim kaynağı, bazıları için bir sıçrama tahtası, bazıları için de oradan alacağı etiketle toplumda sadece bir statü sahibi olabilme yeri olarak görülen kuruluşlarımız, aslında bir avuç “serdengeçti”nin omuzlarında taşınmaktadır. Artık bu kadar acılar ve hatalarla dolu elli yıllık tecrübeden sonra kuruluşlara mahsus meseleler ve beklentiler değil, temsil ettikleri kitlenin ötesinde, mensubu oldukları toplumun meseleleri ve beklentilerinin mücadelesini veren, bayraktarlığını yapan zihniyeti temsil edenler Türk kuruluşlarında söz sahibi olmalıdır. Göçün 50. Yılını idrak ettiğimiz 2011’in sonuna geldiğimiz bugüne kadar Avrupalı Göçmen Türklerin meseleleriyle ilgili teklif, mahmut.askar@t-online.de tenkit, değerlendirme ve diğer mülahazalar yeterince seslendirildi ve yazılarak kayıtlara geçildi. Bu saatten sonra söylenen her söz ve ortaya konan düşünce, öncekilerin tekrarından ibaret olacaktır. Bu satırların yazarı da, yıllardan beri Batı Avrupa Türkleri ile ilgili yazdıklarından başlıklar halinde bir demet sunarak, gelecek 50 yılın yol haritasını tayin etmede üzerine düşeni yerine getirmek ister: -Olmazsa olmazlarımızın başında, yerli-resmî dilin yanı sıra ANADİL’in yaşatılması gelir. -İnsan inşa edilmeli, eğitime ve bilgiye öncelik verilmelidir: Bizi istikbale taşıyacak gösterişli binalar değil, eğitimli ve bilgili insanlar olacaktır. -Her kuruluşun bünyesinde, işin ehli olanların istihdam edileceği AİLE DANIŞMA MERKEZİ mutlaka kurulmalıdır. -Hem Alman, hem de Türk Devleti’nin desteğini alarak, kuruluşlar bünyesinde TÜRKÇE ve ALMANCA ÖĞRETMENLERİ, en azından haftanın belli günleri için istihdam edilmelidir. -Kuruluşlar kendi aralarında, hayata geçirecekleri ortak projeleri finanse edecek bir “havuz” oluşturmalıdırlar. -Gönlümüzden geçeni, bize göre doğru olanı, derdimizi, beklentilerimizi doğrudan ve olduğu gibi hem yetkili makam ve şahıslara, hem de yerli-çoğulcu kamuoyuna ifade edebilmek için bilgi, birikim sahibi, konusunda uzman, işinin ehli kesime fırsat, imkân ve destek verilmelidir. Önümüzdeki elli seneye giderken yollarda kaybolmamak, kazaya ve belaya uğrayarak daha fazla zaiyat vermemek için hayatî önem arz eden bu ve benzeri tedbirler hemen şimdi alınmalıdır. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 11 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir slam Toplumu Millî Görüş ve IGMG Sosyal Yardım Derneği HASENE’nin ortaklaşa yaptırdığı Van’ın Erciş ilçesindeki prefabrik deprem konutları, dualarla ve büyük bir coşku ile teslim edildi. Süleymaniye Camii İmam Hatibi Ekrem Nalbant Hocanın okuduğu Kur’an-ı Kerim ve depremde hayatlarını kaybeden kardeşlerimiz için okunan dua ile yapılan anahtar teslim törenine Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ da katıldı. Bozdağ’ın yanı sıra teslim törenine, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Van Valisi Münir Karaloğlu, Erciş Kaymakamı Ramazan Fani, Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu, İstanbul Esenler Belediye Başkanı Tevfik Göksu, İstanbul Pendik Belediye Başkanı Salih Kemal Şahin, IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve IGMG Sosyal Yardım Derneği Hasene Başkanı Zeki Toprak ile yüzlerce Ercişli katıldı. Van ve Erciş’te, 23 Ekim’de meydana gelen ve artçı sarsıntılarla devam eden deprem dolayısıyla, zorlu kış şartlarının da gelip çatmasıyla önemli bir barınak açığı bulunuyor. Diğer illere gitmeyen Van ve Ercişliler önce çadırlara yerleştirilmişti, şimdi de yavaş yavaş konteynerlardan oluşan evlere yerleştiriliyor. IGMG ve IGMG Sosyal Yardım Derneği’nin yaptırdığı prefabrik konutlar ise bu anlamda en geniş ve en kapsamlı konutları oluşturuyor. Konutlara Yerleşen Aileler Ziyaret Edildi 49 ev ve bir mescitten oluşan yeni konutların ilk anahtar teslimini Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ yaptı. Daha sonra diğer anahtarlar, Kalkınma Bakan Yardımcısı Mehmet Ceylan, Van Valisi Münir Karaloğlu ile IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve IGMG-Hasene Başkanı Zeki Toprak tarafından teslim edildi. Akabinde İ sayfa 12 Hayat IGMG ve IGMG SOSYAL YARDIM DERNEĞİ HASENE’NİN ERCİŞ PREFABRİK DEPREM KONUTLARI BÜYÜK BİR COŞKUYLA TESLİM EDİLDİ Bozdağ ve diğer heyet mensupları konutlara yerleşen aileleri ziyaret ettiler. Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ, yakın ilgi gösterdiği çocuklara oyuncaklar hediye etti. Anahtarlarını teslim alan Ercişliler ise göz yaşlarını tutamayarak kendilerine gösterilen bu kardeşlik ve dayanışmaya şükür ve dualarla karşılık verdi. Bekir Bozdağ teslim sırasında bir de konuşma yaptı. IGMG ile IGMG Sosyal Yardım Derneği’ne ve bağışları ile bu mahallenin oluşmasına katkıda bulunan tüm hayırseverlere teşekkür eden Bozdağ, kalıcı konutların ise 2012 yılı, Ağustos ayı sonrasına yetiştirileceği müjdesini verdi. “Bu kadar büyük bir felakette mutlaka aksaklıkların olacağını ve zamanın her hizmeti anında vermeye yetmediğini bildiren Bozdağ, deprem sonrası Türkiye’de adeta bir seferberlik başladığını ve devlet millet kaynaşmasının sağlandığını söyledi. “Avrupa’dai insanlar kalplerinden kopan yardımları Van’a Ulaştırdı” Deprem sonrası Van ve Erciş için insanların gönül hazinelerinden kopan yardımları Van’a ulaştırmak için adeta yarış içine girdiğini belirten Başbakan Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Yardımcısı Bekir Bozdağ: “Türkiye dışında Avrupa’daki insanlar da, başta IGMG ve IGMG Yardım Derneği Hasene olmak üzere kalplerinden kopan yardımları Van’a ulaştırdı. Herkes hayırda yarışa girdi. Gerek sivil toplum örgütleri gerekse dernekler üzerlerine düşeni yaptı. Devlet millet kaynaşması görüldü” ifadelerinde bulundu. Erciş prefabrik konutlarının teslim töreninde Van Valisi Münir Karaloğlu, Erciş Kaymakamı Ramazan Fani, Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu, IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve IGMG Sosyal Yardım Derneği Başkanı Başkanı Zeki Toprak da birer konuşma yaptılar. Van Valisi, tüm Türkiye’nin depremzelere yaptığı yardımlar için teşekkür ederek, bu zaman kadar yapılan çalışmalarla ilgili olarak bilgi verdi ve başta IGMG olmak üzere dünyanın her tarafından Vanlılara yapılan yardımlar için bir kez daha teşekkür etti. Erciş Kaymakamı Ramazan Fani ile Erciş Belediye Başkanı Zülfikar Arapoğlu da gerek mülkî idarenin gerekse yerel idarenin yaptığı çalışmaları takdim ettikten sonra, tüm ülkenin Erciş içın seferber olması dolayısıyla teşekkür ettiler. Mazlumların ve mağdurların yanında olmak bizim için vazgeçilmez bir ilkedir IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de, mazlumların ve mağdurların yanında olmanın IGMG’nin temel ilkesi olduğunu, yapılan gıda ve prefabrik evlerle bu kez Van ve Erciş’te, dayanışma içinde olduklarını göstermek için bulunduklarını söyledi. IGMG Sosyal Yardım Derneği Başkanı Başkanı Zeki Toprak ise, imkanlar dahilinde Van ve Erciş deprem mağdurlarına yardımların sürdürüleceğini, 49 prefabrik konutun en azından bir kısım Ercişlinin barınma ihtiyacını gidereceği ve yaralarına derman olacağını söyledi. IGMG Sosyal Yardım Derneği HASENE, depremin ikinci gününden itibaren Van ve Erciş’e gelerek, Avrupa’dan deprem bölgesine gelen ilk yardım kuruluşu olmuştu. Depremin ilk günlerinden itibaren 6 bin aileye gıda yardımında bulunan Hasene, prefabrik konutların teslimi sırasında da 350 adet adaklık Kurban dağıtımından bulundu ve 3 bin kişiye yemek verdi. Kuru gıda ve diğer ihtiyaç malzemelerinden oluşan yardımlar ise sürdürülecek. Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir dosya Taner DOĞAN Medyanın Gücü, Gücün Medyası Günümüzde medyanın mı güce sahip olduğu, yoksa gücün mü medyayı yönettiği önemli tartışma konularından biri. El Cezire bağlamında Hanfer’siz günler bu soruya daha net cevap verme imkanı sağlayacak. Bilhassa son yıllarda sosyal medya sitelerinin popülerlik kazanmasıyla bireysel olarak geçmişe nazaran daha fazla söz sahibi olunabileceği aşikar. 1. yüzyıla kadar ekonomi, siyaset ve medya Batı merkezli sistemlerle küresel arenada egemen iken, son on yılda hakimiyetin Batı’dan Doğu’ya kaymakta olduğuna tanık olmaktayız. Başta Çin, Hindistan, Brezilya ve Rusya’nın, son yıllarda ise Türkiye’nin ekonomideki başarıları Batı’yı giderek daha çok endişelendirmekte. Ve Batılı ülkeler yukarıda bahsi geçen ülkelerle daha sıkı iş birliği yapma siya- 2 setini uygulamak suretiyle, bu ülkelerden faydalanmaya devam etmek ve bu ülkeleri kendi taraflarında yer almaya devam ettirmeye çalışarak olası ve mevcut güç dengelerinin sarsılmasını engellemek için derin bir mücadele vermekte. Son onbir aya baktığımızda dünyanın dikkat kesildiği kilit bölgelerden birinin Ortadoğu coğrafyası olduğunu müşahede etmekteyiz. Tunus’da başlayan kıvılcım önce Mısır, ardından Libya, Bahreyn ve Suriye olmak üzere birçok Ortadoğu ve Kuzey Afrika ülkesine yayılarak yıllardır demokrasi, insan hakları ve adalet isteyen halkların ayaklanmasına sebep oldu. Başkaldırıların başlamasıyla birlikte medya stratejik rol oynamaya başladı. Her ne kadar medya yetkilileri devrimlerin kendileri sayesinde gerçekleştiğini savunmuş olsalar da, devrim yanlılarının inancı ve kolektif şekilde bir araya gelip hareket etmeleri olmasaydı başarı hayalden öte olmayacaktı. Bu önemli süreçte medyanın bölgede yaşayan insanların hem kendi içlerinde seslerini duyurup bir araya gelmelerini sağlaması açısından, hem de dünya kamuoyunu bilgilendirmesi açısından hayli mühim bir rol oynadığı yadsınamaz. Ortadoğu’da, gelişmiş ülkelerden farklı olarak, internet ve gazete yerine televizyon en önemli haberleşme araçları olma özelliğini koruyor. Ör- neğin 80 milyonluk Mısır’da günlük toplam sadece bir milyon gazete satılırken, halkın yüzde 80’i televizyon izliyor. Bu noktada devlet ile özel televizyon kanallarını birbirinden ayrı değerlendirmek gerekiyor. Bilhassa gelişmemiş ülkelerdeki devlet televizyon yönetim biçimi Avrupa veya Türkiye’ye kıyasla sadece hükümet yanlısı çizgi takip ederek, özellikle diktatörlerin dijital sözcüleri olma ve muhalif olan her görüşü yok sayacak şekilde gizleyerek tek taraflı habercilik yapma eğilimi gösteriyor. Siebert, Peterson ve Schramm’ın 1963 yılında yayınladıkları ’Four theories of the press’ (Basının dört teorisi) kitabındaki ’Sosyal Sorumluluk Teorisi’ne göre medyanın özgür olabilmesi için medya organlarının devlete değil, bağımsız özel veya tüzel kişilere ait olması gerekmektedir. Yine bu teoriye göre, devletin medya üzerinde hiçbir kontrol ve yönlendirmesi olmaması gerektiği ve devletin yalnızca halkın ilgi ve gereksinimlerine medyanın tam olarak yanıt verip veremediği konusunda medyanın üzerinde kontrol edici ve uyarıcı bir görevinin bulunması gerektiği savunulmaktadır. Ne yazık ki Arap Baharı’nın yaşandığı ülkelerin televizyonculuk anlayışının bu tür bir telakkiden ne kadar yoksun olduğu yaşanan son gelişmelerle bir kez daha gösterildi. Örneğin Tunus’un devlet televizyonu ‘Télévision Tunisienne Nationale’’, on binlerce insanın toplanıp protesto yaptığı esnada boş sokakları göstererek endişe etmenin anlamsız olduğu ve hükümete baş kaldıranların sayısının birkaç yüzü geçmediğini duyurarak doğruları gizleme yolunu seçti. Aynı kanal Ben Ali’nin devrilmesinin ardından halkın yanında yer alarak diktatör karşıtı bir tutumla yayın yapmaya başladı. Son on yılın en önemli televizyon kanallarından biri olan El Cezire, Ortadoğu ve Kuzey Afrika’daki devrimler esnasında, 11 Eylül‘de olduğu gibi, olayları yansıtma biçimi ile yine taner.dogan@web.de sahnedeydi. Kanal, Arapça yayınıyla Arap ülkelerinde yaşayan insanlara, İngilizce yayınıyla ise tüm dünyaya seslenerek profesyonel habercilik örneği sergiledi. 1996 yılında Katar Emirliği’nin 150 milyon dolar harcayarak kurduğu kanal, aynı yıl BBC Arapça’nın kapanması ve çalışanlarının El Cezire’ye geçmesiyle tecrübeli elemanlara sahip olmanın avantajıyla oldukça hızlı mesafe kat etti. 1990-1991 Körfez Savaşı esnasında CNN International Amerika askerleriyle bölgenin nabzını taraflı bir pencereden yansıtan tek uluslararası kanaldı. Bugüne baktığımızda ise Arap Baharı’nın yaşandığı bölgenin aktörü olarak sadece El Cezire’yi görmekteyiz. Devrimlerin başladığı günden itibaren protestocuların sosyal paylaşım siteleri üzerinden paylaştıkları video ve resimleri yayınladılar. Ardından sıcak bölgelere muhabir ve kameraman göndererek ülkelerdeki gelişmeleri canlı olarak duyurarak cesur ve dürüst habercilik örneği gösterdiler. Bu süreçte birçok uluslararası kanal dahi El Cezire’nin görüntülerini yayınlayarak bölgeye muhabir gönderme ihtiyacı hissetmedi. Kanalın dünyanın en zengin ülkelerinden biri olan Katar Emirliği tarafından desteklenmesi popülerliğinin en önemli faktörlerinden birisi kuşkusuz. İkinci önemli sebep ise gerek muhabirlerin, gerekse kamera arkasında işleri yürüten yüzlerce çalışanın kaliteli bir eğitimin ardından işe alınmaları. Bu bağlamda son sekiz yıldır El Cezire Genel Yayın Yönetmenliğini yürüten Vaddah Hanfer’in profesyonellik anlayışı ve kanala kazandırmış olduğu imaj uluslararası camia tarafından her platformda takdir edilmekte. Eylül ayının sonunda Twitter hesabından “Amacım El Cezire’yi dünya kanalı yapmaktı ve bunu başardım” sözleriyle görevden ayrıldığını açıklayarak medya dün- Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 13 dosya Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir yasını sarsan Vaddah, Forbes dergisi tarafından 2009 yılında “dünyanın en etkili”, 2011 yılında ise Fast Company tarafından iş dünyasının ‘en başarılı 100’ isminden biri olarak seçilmişti. Filistin asıllı Hander, genelde Müslüman Kardeşler, özelde ise Hamas Hareketi’nin yetiştirdiği “cins kafalardan” biri olarak tanımlanıyordu. Muhabirlikten genel müdürlüğe uzanan yolda pek çok sahada ses getiren işlere imza atarak okların hedefinde yer alan isimlerden biriydi. Wikileaks belgelerinde “Amerika’nın istediği” şekilde habercilik yaparak CIA ajanlığı ile suçlanması en bariz tezahürlerinden biriydi. Halbuki 11 Eylül sonrasında Amerika’nın Irak’ı işgal etmesiyle yıllarca Bin Ladin’in görüntülerini yayınlayan kanal, Amerika’nın birçok kez hedef tahtasında yer alması ve kapatılması yönünde Katar Emirliği’ne baskı yapılması Wikileaks belgelerindeki çelişkiyi ortaya koyuyor. Şüphesiz El Cezire her ne kadar Katar Emirliği’ne bağlı olmuş olsa da, Hanfer’in kanalın başına geçmesiyle tarafsız ve dürüst habercilik yaptığı mevcut birçok örnekle ortada. Gerek Davos zirvesindeki “One minute” krizi, gerekse Mavi Marma- ra saldırısı esnasında Türkiye’nin haklı olduğunu, yayınladığı objektif haberlerle uluslararası arenaya duyuran El Cezire, Türkiye’nin uluslararası sahadaki popülerliğine de katkı sağlayan araçlardan biri oldu. Sekiz yıllık Genel Yayın Yönetmeni’nin Batı’nın istediği şekilde haberler yapmayarak, yaşanan son devrimlerle birlikte insanların yanında yer alıp, zaman zaman ölenlere şehit denmesi ve kendisinin Filistinli olmasından dolayı birçok Filistin asıllıyı işe aldırdığı yönündeki spekülatif haberler yüzünden Katar Emirliği tarafından görevinden uzaklaştırıldığı ise son dönemde en çok tartışılan konular arasında. El Arabiya muhabiri Haitham Hüseyin habercilikte doğruluğun en önemli faktörlerden biri olduğunu, fakat her kuruma göre değiştiğini ve örneğin El Cezire için doğru olanın BBC için olamayabileceğine dikkat çekerek objektivite anlayışının değişkenliğinin altını çiziyor. El Cezire’nin son aylarda yaptığı haberciliğe baktığımızda hayli büyük farklılıkların olduğuna şahit olmaktayız. Bilhassa Libya’daki devrimin ardından Fransa ve İngiltere’nin ülkeye özel ilgi göstermesi ve Başbakan Erdoğan’in Eylül ayındaki Ortadoğu turu esnasında Cameron ve Sarkozy’nin Erdoğan’dan önce Libya’yı ziyaret etmesi El Cezire’nin adım adım canlı takip ettiği konular arasındaydı. Aynı esnada Erdoğan’ın konuşmalarını ve basın açıklamalarını canlı yayınlamak yerine, bölgeden çıkar elde etmenin peşinde olanların objektiflere yansıması objektivite anlayışının dönüşümüne işaret etmekte. Yukarıda zikrettiğimiz ve verilebilecek paralel birçok örnekten yola çıkarak birilerinin El Cezire’den ciddi anlamda rahatsız olduğunu ve Libya Ulusal Geçiş Konseyi’nin kurulmasıyla birlikte Konseyi tanıyan ilk ülkelerden biri olan Katar Emirliği’nin sahneye çıktığını ve bölgede söz sahibi olmak istemesini de hesaba kattığımızda, El Cezire’deki değişimi daha açık bir şekilde anlamlandırmak kolaylaşıyor. Katar Emiri’nin bundan sonra El Cezire’ye hakim olabilmek için Hanfer’ın yerine Prenslik Ailesinden Petrol Mühendisi Şeyh Ahmed b. Casim’i hiçbir medya tecrübesi olmamasına rağmen ataması da güç dengelerinin değişkenliği açısından verilebilecek bariz örneklerden biri. Günümüzde medyanın mı güce Hayat sahip olduğu, yoksa gücün mü medyayı yönettiği önemli tartışma konularından biri. El Cezire bağlamında Hanfer’siz günler bu soruya daha net cevap verme imkanı sağlayacak. Bilhassa son yıllarda sosyal medya sitelerinin popülerlik kazanmasıyla bireysel olarak geçmişe nazaran daha fazla söz sahibi olunabileceği aşikar. Ancak televizyon ve gazeteler açısından bağımsızlıktan söz etmek mümkün değil. “En objektif haber yapan biziz” diyen medya kurumları kendilerinin perspektifinden hareketle objektif yayıncılık yaptıklarını savunsalar da her birinin ayrı bir taraf tuttuğuna, büyük bir kısmının ise güç parametrelerine göre hareket ettiğine tanık olmaktayız. Objektivitenin temel insani değerlerden, hak, adalet ve özgürlük anlayışından hareketle sağlanabileceği düşüncesi ise bugün ne yazık ki pek fazla dikkate alınmıyor, her ne kadar sürekli aksi iddia edilse de. Kaynaklar: • Pintak, L., The New Arap Journalist (2011) • Siebert, F., Peterson, T. & Schramm, W., Four theories of the press (1963) IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Şube Başkanları Toplantısı IGMG Köln KGT’sinden Çocuk GMG İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Kuzey Ruhr Bölgesi Şube Başkanları toplantısını yaptı. Toplantıya Bölge Yürütme Kurulu Üyeleri ve Şube Başkanları katıldı. Schotmar Şubesinde yapılan toplantı açılış Kur`an-ı Kerimi ile başladı. IGMG Kuzey Ruhr Bölge Teşkilatlanma Başkanı Nuri Çiğbasmaz`ın yaptığı yoklamanın ardından sözü selamlama konuşması yapması için IGMG Kuzey Ruhr Bölge Başkanı Ufuk Ulun´a verdi. Ulun yapmış olduğu konuşmada yapılacak hizmetler hakkında bilgiler verdi. Daha sonra sırasıyla IGMG Kuzey Ruhr Bölge Eğitim Başkanı I sayfa 14 Mustafa Albayrak Bölge Sosyal Hizmetler Başkanı Hüseyin Oruç, Bölge İrşad Başkanı Osman Arslanturk birimleri hakkında bilgilendirme konuşmaları yaptılar. Gençlik Teşkilatı adına IGMG Kuzey Ruhr Bölge Gençlik Teşkilatı Başkanı Abdülkerim Işık ardından HASENE bölge sorumlusu Mustafa Keleş birimleri hakkında bilgilendirme yaptılar. Şube başkanlarının görüşleri ve dilek temennilerin ardından IGMG Genel Merkezden toplantıya katılan Onursal Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan bir konuşma yaptı. Schotmar Şubesinin vermiş olduğu ikramın ardından yapılan dua ile toplantı sona erdi. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Hastanesine Moral Ziyareti slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Köln Bölgesi Kadınlar Gençlik Teşkilatı farklı atraksiyonlarla hayırlı işlere imza atmaya devam ediyorlar. İstişarelerle yönetim anlayışını prensip edinen gençlik teşkilatı alınan hayırlı kararları uygulamaya devam ediyorlar. IGMG Köln Bölgesi KGT Bölge Başkanı Meryem Saral ve arkadaşları geçtiğimiz günlerde Köln`ün en bilinen Amsterdam çocuk kliniğini ziyaret ettiler. Onkoloji bölümünde çoğunluğu ağır durumda olan masum çocuklar ziyaret edildi. Hijyen kurallarını gözeten gençlik teşkilatı üyeleri çocukların mikrop kapma- İ maları için oldukca duyarlı davrandılar. Hastahene görevlileriyle daha evvelden görüşmelerin neticesinde çocukların ihtiyaçları belirlenip ağırlığı oyuncaklardan oluşan hediyeler çocuklara teslim edildi. Gazetemize açıklamada bulunan IGMG Köln Kadın Kolları Gençlik Teşkilatı Bölge Başkanı Meryem Saral “hem sosyal bir etkinlik hemde Allah`ın Resulünün sünnetini ifa etmek bizleri mutlu etti. Pek çok hayırlı işler yaptık ama böylesini ilk defa yaptık, çocuklarda biz de mutlu olduk. İnşaallah bu tip sosyal dayanışma ruhlu faaliyetlerimiz devam edecektir” dedi. Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir IGMG Kuzey Ruhr Bölgesi Kadınlar Teşkilatı Toplandı GMG Kuzey Ruhr Bölgesi Kadınlar Teşkilatı birim eğitim çalışması yaptı. Toplantıya Ana Teşkilat, Gençlik Teşkilatı, Şube Başkanları, Eğitim, İrşad ve Çocuk Kulübü Başkanları katıldı. Okunan açılış Kur`an-ı Kerimin ardından IGMG Kuzey Ruhr Kadınlar Teşkilatı Bölge Başkanı Yeter Çiğbasmaz bir selamlama konuşması yaptı. IGMG Genel Merkezden toplantıya katılan IGMG Kadınlar Teşkilatı Genel Başkanı Zehra Dizmana, Tünay Ermişe, ekiplerine ve katılımcılara ayrı ayrı teşekkür etti. Daha sonra IGMG Kadınlar Teş- I kilatı Genel Başkanı Zehra Dizman sunumunu yapmak üzere mikrofona davet edildi. Dizman konuşmasında: “Vazifen çetin, yükün ağırdır. Hizmette önde, ücrette geride olasın. Vazifenin en ağırına talip olmaktan kaçmayasın sözleriyle başkanları motive ederken, “İnsanın Allah (c.c.) indindeki kıymeti Allah (c.c.) yolundaki gayreti kadardır” ifadesiyle de birim başkanlarının ufkunu açarak teşkilatta çalışmalarını bu niyetle yapmalarını istedi. Sunumun ardından bütün birimler ayrı mekanlarda birim eğitim çalışmalarını gerçekleştirdiler. Çok verimli geçen toplantı yapılan dua ve ikramla sona erdi. dosya IGMG Hessen Bölgesi Gençliği GiES Seminerinde Buluştu GMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatının Hessen Bölgesinde 6 pilot şube tesbit edilerek bütün gençlik idarecilerine yapılacak olan GIES eğitim çalışmasının ilki Wiesbaden`de faaliyet gösteren Mescid-i Aksa Camii`nde yapıldı. İlki gerçekleştirilen eğitime katılması gereken 8 şubenin tamamından katılım sağlandı. İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Onursal Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan, IGMG Sosyal Hizmetler Başkan Yardımcısı Süleyman Yılmaz ve IGMG Hessen Bölge Başkanı Mehmet Ateş’in de katıldığı program, cemiyet İmam Hatibinin okuduğu Kur`an-ı Kerim ile başladı. Daha sonra IGMG Onursal Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan ve IGMG Hessen Bölge Başkanı Mehmet Ateş birer selamlama konuşması yaptılar. I Karahan ve Ateş; genç idarecilerin GİES programına önem vermelerinin kendilerini sevindirdiklerini ifade ettiler. Selamlama konuşmalarının ardından, 1. dersi vermek üzere, IGMG İslam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Sosyal Hizmetler Başkan Yardımcısı Süleyman Yılmaz söz aldı ve gençlere: ’’Kainatın yaratılışı, insanın yaratılışı ve Hak Batıl mücadelesi’’ni anlatan güzel bir ders verdi. Daha sonra IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Ölmez; “Teşkilatçı gencin özellikleri” konulu bir ders verdikten sonra, yine IGMG Hessen Bölgesi Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı A.Sertkaya Birim eğitimi ile alakalı bir sunum yaptı. Sunumun ardından programın kapanışı yapıldı ve programa katılan gençlere, şube yönetiminin hazırladığı ikramlar sunuldu. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 15 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir GMG Hac-Umre Başkanı Tahir Köksoy, kendisi ile yaptığımız söyleşide şu bilgileri bizim ile paylaştı: “Dünyanın dört bir yanından, milyonlarca Müslüman oraya koşuyor. Çevreden merkeze doğru bu yolculuk, ilk insandan beri sürüp gidiyor. Mukaddes topraklar, yılın her günü, hac ve umre vazifesini ifa etmek üzere gelen mü’minlerle dolup taşıyor. İslam Toplumu Milli Görüş, tam 42 yıldır, Avrupalı müslümanların, merkeze yolculuğuna aracılık ve rehberlik ediyor. Tam 42 yıl. Dile kolay. Kimselerin ortalıkta olmadığı dönemlerde “biz varız” deyip yola koyulan, Avrupa’daki, başta Türkiye’den olmak üzere, dünyanın dört bir tarafından gelen müslümanlara sahip çıkan, onların dertleri ve sorunlarına çareler arayan, haklarını savunan, onların inançlarını daha iyi yaşayabilmeleri için camiler, Kur’an kursları, okullar açan ve her biri birer ilim ve fazilet örneği hocalar vasıtasıyla onları irşad eden IGMG, 42 yıldır onların Hac ve Umre ibadetlerini de en güzel biçimde ifa edebilmeleri için de canla başla çalışıyor. Her geçen yıl daha da gelişen ve profesyonelleşen Milli Görüş Hac ve Umre Organizasyonu, 2011 Hac Organizasyonuyla, IGMG ile haccetmenin ayrı bir güzellik olduğunu tekrar kanıtladı. Yüzlerce görevli ve gönüllü ile, 5410 civarında hacı adayına hizmet veren IGMG Hac – Umre Reisen GmbH 2011 Hac Organizasyonu başarılı bir Hac dönemini daha sona erdirdi. Miladi 2011, Hicri 1432 yılında 42.si gerçekleştirilen IGMG Hac Organizesi ile Avrupa’dan 5410 civarında müslüman hac görevini yerine getirdi. Almanya, Fransa, Avusturya, Hollanda, Belçika, İsviçre ve İskandinavya ülkeleri hacılarından oluştu. İlki 10 Ekim Frankfurt ve Münih kafilesi ile gitmeye başlayan hacı adayla- I sayfa 16 Hayat IGMG Hadsch-Umra Reisen GmbH Hac Organizesi Başarıyla Tamamlandı -2011 yılı Hac Sezonunda bizi tercih eden hacılarımıza teşekkür eder sağlık afiyet dileriz. -IGMG Hac ve Umre Şirketi Organizesi ile hac farizasını yerine getiren hacılar dualarla ve sevgi gösterileri ile karşılandı. -Suudi Arabistan Hac Müessesesi Müdürü Sayın Ankavi, IGMG Hac ve Umre Organizasyonuna üstün hizmetlerinden dolayı teşekkür etti. rı, İngiltere kafilesinin de hareket etmesiyle birlikte toplam 39 kafile halinde mukaddes beldelere, 19 değişik merkezden Medine-i Münevvere`ye Türk Hava Yolları ile ulaşmış oldu. Hac sonrası geri dönen ilk kafileler, 11 Kasım`da Münih ve Stuttgart kafileleri oldu. Son olarak da 27 Kasım’da İngiltere ve Fransa CIMG 2 kafileleri döndü. Böylece 2011 Milli Görüş Hac Organizasyonu ile Hacca giden hacılar hac ibadetlerini yerine getirmiş olarak evlerine salimen dönmüş oldular. IGMG Hadsch-Umre Organizas- Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 yonuna yoğun talep olduğundan kayıtların bu sene erken bitmesiyle vize işlemlerinde de büyük rahatlık ve kolaylık oldu. Hac öncesi, hac sezonu boyunca yapacakları görevleri konusunda bilgilendirilen hizmet görevlileri, organizede; havaalanı, otobüs servisi, resepsiyon, otel yerleştirme, kat sorumluluğu, emanet, bilgisayar ve telefon hizmetleri gibi birçok görevleri üstlendiler. Aynı şekilde hac öncesi Kafile ve Grup Başkanları ile de bir çok eğitim toplantıları yapan Milli Görüş Hac Organizesi, bu yıl 164 Kafile ve Grup Başkanı ile yaklaşık 5410 hacıya hizmet verdi. Hacılarımızın sağlıklı, ibadetlerini aksatmadan ifa edebilmelerini sağlamak amacı ile 2011 Hac döneminde hem Mekke’de hem de Medine’de günde 3 öğün yemek hizmeti sunuldu. Hacı adayları havaalanında karşılandılar ve otobüslerle kalacakları otellere getirilip yerleştirildiler. Hacılar, bilgi işlem görevlileri tarafından hazırlanan internet cafe’de dünyayla ve yakınlarıyla olan bağlantılarını sürdürdüler. Telefon hizmetleri sayesinde de yakınlarıyla görüşmekte hiç zorluk çekmediler. Hacılar, pasaport ve biletleriyle ilgili her türlü işlemlerini hiç bir zorluk çekmeden halledebilmenin mutluluğunu yaşadılar.. Geleneksel olarak sunulan emanet hizmeti hacılarımızın memnuniyetini kazandı. Mekke-i Mükerreme`de otel ile Harem arasında 24 saat otobüs servis hizmeti sunuldu. Dr. Sedat Pilgeci yönetiminde, doktorlar ve sağlık görevlilerinden oluşan uzman sağlık ekibimiz, Milli Görüş hacılarının yanısıra, çevremizdeki diğer tüm hacılara da hizmet sundu. Sahasında uzman hocalar nezaretinde erkek ve kadın hacılara yönelik bilgilendirme toplantıları, sohbetler, özel programlar düzenlendi. Ayrıca onların fıkhî sorularına cevap vermek üzere, sahasında uzman hocalar tahsis edildi. Hacılar, bayram öncesi, hac farizasını yerine getirecekleri mekanları gezdiler, neler yapacakları hakkında uzman görevliler tarafından bilgilendirildiler. Ayrıca, gezi programlarıyla kutsal Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir topraklardaki tüm ziyaret mahallerini, Nur Dağı’nı, Hira Mağarası’nı, Sevr Mağarası’nı, Cebel-i Rahme’yi ve daha pek çok yerleri görme ve tanıma imkanı buldular. Gezilerden arta kalan vakitlerin bir kısmını ise Milli Görüş Hac Organizasyonu’nun düzenlediği maneviyat dolu programlarla geçirdiler. Özellikle geleneksel hale gelen Milli görüş irşad çadırına birbirinden değerli misafirler katılarak hacılarımızı selamladılar. Kabe İmamı ve Türkiyemizden çeşitli ilim adamlarımız ve alimlerimiz hacılara hitap ettiler. Ve yine bir ilke imza atan organizasyonumuz bundan 3 sene önce başlattığı Maidei Kur’an Mekke programını da bu sene değerli hafızların katılımı ile gerçekleştirdi. Kadın hacıların irşadı için de ayrıca bayan hocahanımlar görev yaptı. Hacılar Arafat`ta Artık hac başlıyor. Bütün hacı adayları Arafat’ta. Arafat dağı mahşer yerini andırıyor. Artık Milli Görüş klasiği haline gelen Arafat programlarından biri daha icra edildi, her yıl olduğu gibi. Arafat Programı; Merkez Hatiplerimizden Necati Sezgin hocanın açılış Kur’an-ı Kerimi ile başladı. Milli Görüş Hac Koordinatörü Hakkı Çiftçi’nin açılış konuşması ile devam etti. Daha sonra İrşad Başkan Yardımcısı Hulusi Ünye hoca Hac- cın menasiki hakkında bilgilendirme yaptı. Akabinde Öğle ve İkindi namazları cem edilerek Hulusi Ünye hocanın imamlığında ifa edildi. Namaz sonrası günün konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Mustafa Mullaoğlu hocaefendi Arafat`ın ruhuna uygun yaptığı konuşmasıyla gönülleri fethetti. Kapanış konuşmasını IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün yaptı. Konuşmasında Milli Görüş`ün hizmetlerine değinen Ergün, Milli Görüş`ün 42 yıldır hacc hizmeti verdiğine dikkat çekti. Bu yıl da organize de görev alanlara ve Suudi yetkililere teşekkür eden Ergün, ’’Hac Milli Görüşle daha bir başkadır’’ diyerek, ’’insanımıza hakettiği en güzel organizeyi yapmak için gayretimiz devam edecektir.“ dedi. Genel Başkanın konuşmasından sonra artık heyecan doruk noktaya ulaştı. Hacı adayları haccın farzlarından biri olan vakfe’yi yerine getirmek için ayağa kalkıyor. Zulme, şirke ve küfre karşı kıyama duruyorlar. Arafat’ta Milli Görüş çadırında hareketli ve duygu dolu dakikalar yaşanıyor. Dua için önce sözü Avusturya Viyana Bölge Başkanı Muhammed Turhan alıyor; gür sesiyle önce arapça ve arkasından da türkçe duasıyla gönülleri coşturuyor, amin amin sesleri semaya yükseliyor, mü’minler rabblerinin huzurunda temizleniyor, günahlarından arınmaya dosya başlıyorlar. Yere düşen her gözyaşı dökülen günah oluyor adeta... Ardından Berlin Kafile Başkanı Orhan Sarı dua yapmak üzere mikrofona geliyor. Ümmet için dua eden Orhan hoca, hacca gelemeyenlere de gelme fırsatı ver ya Rabbi diye dua ederken, hacılar akıllarında hep gelemeyen eş ve dostlarını hatırlarından geçiriyorlar. Van depreminde hayatını kaybeden kardeşlerimize Allah’tan rahmet ve geride kalanlara sabırlar dileğinde bulunuyor. Hacılar adeta kendinden geçmiş dünyanın en kutsal noktasında duaların reddedilmediği noktada ve anda dua etmenin sevincini ve hazzını yaşadılar. Duadan sonra bütün hacılar etrafındaki hacı kardeşleri ile tebrikleşerek helalleştiler. Hacılar Arafat’tan sonra Müzdelife vakfesini yapmak, temsilen nefis ve kötü duyguları taşlamak üzere taş toplamak için Müzdelife’ye hareket ettiler. Mina’da şeytanı ve nefislerini taşa tutan hacılar hacı olmanın sevincini ve ayrıcalığını yaşadılar. Bayramın birinci günü, şeytan taşladıktan sonra kurbanlarının kesildiğinin haberini alan hacılar, traş olarak ihramlarından çıktılar ve onlar artık hacı oldular. ’’Kabul Olunmuş haccın karşılığı ancak Cennettir.’’ diyen peygamber müjdesine nail olanlara ne mutlu. Kutsal topraklara yapılan ziyaret, Arafat vakfesinden sonra, bayramla birlikte, haccın diğer farzlarının yerine getirilmesiyle son buldu. Hacı adayları, Kabe’de, farz olan tavaflarını eda ederek görevlerini tamamladılar. Ve eksiksiz bir hac ibadeti ifa etmenin hazzını tattılar. Hacı adayları, dünyanın en şerefli ünvanlarından biri olan “Hacı” ünvanı ile taçlandılar. Onlar, hem haccı, hem de güzel ve dolu dolu bir hac organizasyonunu doyasıya yaşadılar.. Onlar, artık oraya sevdalandılar... Hacılar, Medine-i Münevvere’de de, başta Mescid-i Nebevi olmak üzere tüm ziyaret mekanlarını rehber hocalar nezaretinde gezdiler. Mescid-i Nebevi’de 40 vakit namaz kıldılar. Medine’de kaldıkları süre boyunca da Milli Görüş’ün tüm hizmetlerinden istifade ettiler. Ve artık ayrılık vakti. Gönül hiç ayrılmak istemiyor, ama ne çare. Hasret şimdiden başladı bile. En kısa zamanda yeniden kavuşmak için dua ederek ayrıldılar, mukaddes beldelerden. Rabbim bizleri tekrar böyle güzel ibadetlerde buluşturmayı nasip etsin. Mart ayı itibarı ile başlayacak olan umre sezonuna öncelikle tüm gençlerimizi davet ediyor ve bu vesile ile tüm ailelere okul tatilinde Umre fırsatını kaçırmamaları için tekrar bu kutsal ibadete davet ediyoruz. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 17 011 Kurban Kampanyası’nı 4 kıtada, 52 ülkede, 282 kurban kesim gönüllüsü ile tamamlayan Hasene, geçtiğimiz haftasonu Meschede’de yaptığı “Hasene 2011 Kurban Özel Programı”yla kampanyayı güzel bir şekilde neticelendirdi. 2011 Kurban Kesim Gönüllüleri’nin ve ailelerinin katıldığı programa Meschede’de yaşayan Türklerden de katılım oldu. Program, Hasene 2011 Kurban Kampanyası’nın Ürdün gönüllüsü Bekir Tanrıkulu’nun davudî sesiyle, kurbanla ilgili ayetlerin yer aldığı Hac Suresi 34 ilâ 38. ayetleri okunarak başladı. 2011 Kurban Kampanyası sinevizyon gösteriminin ardından Hasene – IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V. Başkanı Zeki Toprak açılış konuşması yaptı. Hasene’nin yaptığı yardımlar Yaptığı konuşmada Toprak; Hasene IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.‘ın misyonunu “İnsanların en hayırlısı, insanlara en faydalı olandır” Hadis-i Şerifi’yle özetledi ve Hasene olarak yapılan yardımlara değindi: “2010 yılında yapmış olduğumuz Kurban Kampanyası ile birlikte; dünyanın bir çok yerinde olan yetimlere, Avrupa‘dan destekçi aile bulmak; susuzluk çeken bölgelere su kuyusu açmak suretiyle, kuruyan dudaklara su vermek; Katarakt projesini hayata geçirerek, Afrika başta olmak üzere, dünyanın birçok ülkesinde “Gözlerinin aydınlığı, gözünüzün aydınlığı olsun” sloganıyla birçok gözün açılmasına vesile olduk ve olmaya devam ediyoruz. Yine, IGMG e.V.‘ın finansmanı olduğu ve Hasene aracılığı ile Pakistan‘da 600 talebenin okuyacağı bir okul inşa ettik. 2011 Ramazan ayında 17 ülkede dağıtılmak üzere Ramazan paketleri hazırlığı ve dağıtımını gerçekleştirdik. Somali‘de yaşanan açlık dramını biraz olsun hafifletmek amacıyla Ramazan ayında Somali, Kenya, Cibuti ve Etiyopya‘da IGMG e.V. ile birlikte gıda yardımları gerçekleştirildi. Van depreminde mağdur olan ailelere Erciş‘te gıda paketleri dağıtımının yanısıra, 50 adet prefabrik ev yapımı sürmekte olup, 20.12.2011‘de ihtiyaç sahiplerine teslim edilecektir. Ayrıca, Moğalistan‘da fakir ailelere kömür yardımı; Arnavutluk Sel felaketinde mağdur olan ailelere gıda yardımı; Makedonya‘da ise 7 adet diyaliz makinasını hastaneye teslim ettik. Bunlar gibi birçok hayırlı çalışmalar yine bu kısa zamanda gerçekleştirildi. 2011 yılı Kurban Kampanyamız ile de 118.557 hisse bağışı toplandı ve bu hisseler 52 ülkede 127.952 kurbanın kesimi ve dağıtımı şeklinde gerçekleştirildi.” En büyük destekçilerimiz gönüllülerimizdir Yaptığı açılış konuşmasında ayrıca 2 sayfa 18 HASENE “2011 KURBAN ÖZEL PROGRAMI”YLA KURBAN KAMPANYASINI TAMAMLADI Hasene’nin hayır faaliyetlerinin artarak devam etmesi için gönüllülere ihtiyaç olduğunu ifade eden Başkan Toprak konuşmasını şu cümlelerle tamamladı: “Dünyadaki tüm mazlum ve mağdurları yanında olmayı ve onların sorunlarına karşı daha da duyarlı olma bilincini geliştirmemiz gerekiyor. Müslümanlar olarak “Komşusu açken tok yatan bizden değildir” hadisini ilke edinerek, sınırların artık kaybolduğu dünyada sorumluluklarımız daha artmaktadır. Avrupa’da yaşayan müslümanlar olarak ümmet şuuru içerisinde, paylaşmanın Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 bilincini gelecek nesillere de aynı hassasiyetle aktarabilmek için çalışmalarımıza gönüllü olma ve gönüllü bulma hususunda yardımcı olacağınız hususunda hiç şüphemiz yoktur.” Misafir konuşmacıların kısa konuşmaları oldu Hasene’nin Meschede Stadthalle’de yaptığı programa misafir konuşmacı olarak Almanya’dan ve değişik ülkelerden katılımlar oldu. IGMG e.V. Genel Başkanı Kemal Ergün, IGMG e.V. Onursal Başkanı Yavuz Çelik Karahan, IGMG e.V. Genel Başkan Yardımcısı Hakkı Çiftçi, Pakistan’dan Read Foundation Başkanı Feyyaz Khan, Makedonya’dan El Hilal Yardım Kuruluşu Başkanı ve aynı zamanda milletvekili olan Behixhudin Shehapi, Türkiye Ziyaretliler Derneği Başkanı Seyfettin Öztürk, Somali’den Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Haile ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdulkadir Dirie ve Gambiya’dan Cemiyetü‘l Hayr Başkanı Musa Jellow kısa konuşma yapan isimlerdi. IGMG e.V. Başkanı Ergün yapmış olduğu kısa konuşmada gönülden yapılan işin farklılığına vurgu yaparken; IGMG e.V. Onursal Başkanı Karahan okuduğu ayet ve hadislerle yardımlaşma hususundaki gayretin önemine dikkat çekti. Pakistan’dan gelen misafir konuşmacı Feyyaz Khan, Somali’den gelen Cumhurbaşkanı Sözcüsü Hasan Haile ve Cumhurbaşkanı Danışmanı Abdulkadir Dirie, Gambiya’dan misafir konuşmacı Musa Jellow ülkelerinde yapılan çalışmalardan dolayı Hasene – IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V. ve IGMG e.V. şahsında tüm Avrupa’lı yardımseverlere teşekkürlerini ifade ettiler. Programa Makedonya’dan katılan Behixhudin Shehapi başkanlığını yürüttüğü El Hilal Yardım Kuruluşu hakkında ve faaliyet alanlarına dair bilgi verdi; Hasene ve IGMG e.V.‘a Makedonya’lı ihtiyaç sahiplerine sağladıkları katkılardan dolayı teşekkür etti. Türkiye’den programa katılan Seyfettin Öztürk ise programdan ziyadesiyle etkilendiğini ifade ettikten sonra Hasene – IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V. üzerinden Türkiye’ye yardım yapılması noktasında destek sağlayan tüm Avrupa’lı yardımseverleri vefalı davranışlarından dolayı tebrik etti. Tasavvuf musikisi icra edildi Hasene – IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.‘ın Meschede‘de düzenlediği programa katılan Grup Salsabil’in icra ettiği tasavvuf musikisinin seçkin eserleri izleyicileri güzel anlar yaşattı. Berlin’den gelen grup, programda iki noktada sahne aldı. Ödüller sahiplerine ulaştırıldı Programın ödül töreni kısmında 2011 Kurban Kampanyası’nda başarı göstermiş 10 kişiye, dereceye girmiş Şubelere ve Bölgelere plaketler takdim edildi. Ayrıca Ramazan Kampanyası’nda Somali, Etiyopya, Cibuti ve Kenya’da kumanya dağıtımında bulunan isimler; Van depreminin ardından bölgeye gidip çalışmaları takip eden isimler; Katarakt, Su Kuyu- Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir su ve Yetim Projeleri’nde üstün çaba gösteren Bölgeler ödüllendirilerek onure edildi. Ödül töreni ağırlıklı geçen program aralarında, Hasene’nin 2011 Kurban Kampanyası sonuçlarını yansıtan ve diğer bazı faaliyetleri için hazırlanmış kı- sa video görüntüleri gösterildi. Bu video gösterimi program katılımcılarının ilgi odağı oldu ve sıkmadan programı takip etmelerini sağladı. 2011 Kurban Kampanyası’nda değişik ülkelere giden gönüllüler de gittikleri kıtalara göre sahneye çıkarılarak teşekkür belgesi verildi. dosya Programın renkli bölümlerinden biri de medya ödülleri kısmıydı. 2011 Kurban Kampanyası’na görsel ve yazılı alanda katkıları olan medya mensuplarına ödüller takdim edildi. Görsel medyada TRT Avaz, Tv 5 ve Kanal 7 ödüllendirilirken; Yazılı medyada ise Milli Ga- zete, Hayat Gazetesi ve Post Gazetesi adına ödüller takdim edildi. Hasene 2011 Kurban Özel Programı, 2011 Kurban Kampanyası’nda en iyi fotoğraf çeken isimlere ödül verilmesi ve ardından Ali Bozkurt’un kapanış Kur’an-ı Kerim’i okumasıyla son buldu. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 19 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir GMG Kuzey Bavyera Bölge Eğitim ve Teşkilatlanma Başkanlıklarının Düzenlediği İdareciler Eğitim Semineri çok verimli ve bir o kadar da samimi bir havada geçti. Bölge Eğitim ve Teşkilatlanma Başkanlıklarının Tertip ettiği yatılı idareciler toplantısı IGMG Kuzey Bavyera Bölgesinin idarecilerinin BYK ve ŞYK`larının katılımıyla hem bir aile ortamı sıcaklığında kaynaşmaya vesile olurken, diğer taraftan değerli eğitimcilerin verdiği derslerle motivasyon seviyesi zirvedeydi. IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu’nun açılış konuşması ve proğram hakkında bilgi vermesinden sonra, Eğitimci- I C. Dışişleri Bakanı Prof.Dr. Ahmed Davudoğlu Almanyaya yaptığı 5 günlük resmi ve özel ziyaretlerinde sivil toplum kurumları ziyaret etti. Süryani Kilisesinden, Cemevine DiTiB camisinden İslam Kültür Merkezine, IGMG`den Keupstrasse esnafına, Neonazilerce katledilen gurbetçinin ailesine kadar geniş bir yelpazede gönül aldı. Köln turunda gözlemlenen, katıldığı her platformda sevgi gösterileriyle karşılanan Bakan Davudoğlu’na gurbetçilerimiz yakın ilgi gösterdi. Göçün 50 yılında Türk Dışişlerinin iş gücü olarak gönderdiği vatandaşına bu denli ilk defa yakın duruşu gurbetçi vatandaşlarımızı memnun etti. Davudoğlunun kendi ifadesiyle “4,5 gün bir Hariciye sorumlusu kendi ülkesinde Ankara`da bile bu kadar bazen T sayfa 20 Hayat IGMG Kuzey Bavyera Bölge İdareciler Eğitim Semineri Yazar Şakir Tarım Hocanın sunumu hakikaten bilgi yüklü idi. Türkiyeden gelen misafir hatip Zülfikar Gazi, verdiği derslerde, hem kafalarda olabilecek sorulara cevap verecek nitelikteydi, hem de tefekkür içerikliydi. Derslerin haricinde sosyal faaliyetlerde katılmaya değer nitelikteydi. Katılımcılar hem yüzme imkanı buldular, diğer taraftan çiğ köfte deyince akla gelen Vehbi Şaştım ile çırağı Şadi Altuntaş`ın çiğ köfte muhabbeti ayrı bir renk oldu. Proğrama katılan IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün’ün verdiği ders hakikaten katılımcıları manevi bir atmosferde doyasıya motive etti. Dilek ve temennilerden sonra değerlendirme konuşmasında IGMG Kuzey Bavyera Bölge Başkanı Bilal Demiroğlu emeği geçen başta mutfakta tadımlık yemekleriyle Nuriye anaya ve IGMG Kuzey Bavyera Bölge Kadınlar Teşkilatı görevlilerine çok teşekkür ettiğini söylemesi üzerine Schweinfurt Cemiyet Başkanı Asım Zirekoğlu ve ekibi her kursun mutfağında emegi geçen Nuriye teyzeye hediye takdim ettiler. Birlikte hatıra resimleri çektirilmesinden sonra proğram sona erdi. Davutoğlu IGMG Köln Fatih Camiini Ziyaret Etti kalamıyor” dedi. DAVUDOĞLU IGMG FATİH CAMİSİNDE T.C. Dışişleri Bakanı Ahmed Davudoğlu Almanyadaki ziyaretinin son gününde Köln Nippesteki Fatih camisini ziyaret etti. T.C. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa`nın eşlik ettiği Bakan Davudoğlu yatsı namazını cemaatla beraber kıldı. Namazın ardından Köln Nippesteki Fatih cami cemaatına seslendi. IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün Bakan Davudoğlu’na hoşgeldiniz diyerek kendisini kürsüye davet etti. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Davutoğlu: “Göçün 50. yılı vesilesiyle bir dizi ziyaret ve resmi toplantı için geldiğimiz burada sizlerle birlikteyiz diyerek başladığı konuşmasında “Helal rızık için yola çıkanlar kutsal bir yola çıktılar” dedi. Davutoğlu devamla; “Hem ailelerine rızık temin ettiler, hem de camiler açtılar minareler diktiler. İslam artık bu toplumların parçası haline geldi. Burada bizim sorumluluklarımız var. Burada hem gurbetçilere hem ülke olarak bizlere görevler düşüyor. Yaşanan ırkçı saldırılarada değinen Davutoglu, aynı zamanda Türkiye olarak in- sanlık dışı cinayetlere kurban gidenlerin ailelerinin yanında olduğumuzu göstermek, onların acılarını paylaşmak ve takipçisi olacağız” dedi. Bakan Prof. Dr. Ahmet Davudoğlu`nun ziyaret ettiği IGMG şubesinde IGMG Genel Başkan KemaL Ergün ve IGMG Genel Sekreteri Oğuz Üçüncü, IGMG Köln Bölgesi Yürütme Kurulu, Kadın Kolları ve Cemiyet Başkanları, Fatih Cami Başkanı Fevzi Cebe, Köln Uyum Meclis Üyesi Ali Esen ve Köln Fatih camisinin vefakar cemaatı hazır bulundular. Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir TÜRKİYE’DEN EMEKLİ OLACAK OLAN GURBETÇİLER DİKKAT!!! GERİ SAYIM BAŞLADI! MÜRACATLARINIZI HEMEN YAPIN!!! ZAM GELİYOR!!! YURTDIŞI İŞE GİRİŞ TARİHİ ARTIK TÜRKİYE’DEN SİGORTA BAŞLANGICI OLARAK SAYILIYOR!!! SORU: Merhabalar Erhan Bey; Size bir sorum olacak. Almanya’da hali hazırda çalışan bir vatandaşımız 2147 sayılı yasaya göre, mahkemeye müracat ederek borçlanarak Türkiye’den emekli olabilir mi? Ve emekli olursa çalışabilir mi? Şimdiden teşekkürler. İyi çalışmalar… CEVAP: Değerli okurum; Evet Yurtdışı işe başlangıç tarihini Mahkeme kararıyla Türkiye’den sigorta başlangıcı olarak saydırarak SSK`dan emekli olabilir. Ve Türkiye’den aylık alarak mahkeme kararıyla yurtdışında da çalışmaya devam edebilir. Detaylı bilgi için www.ilkedanismanlik.com MAVİ KARTLILAR MÜJDE! TÜRKİYE’DEN EMEKLİ OLABİLİRSİNİZ!!! E-DEVLET ŞİFRENİZİ ALDINIZ MI? SORU: İyi çalışmalar Erhan hocam; Ben Hüseyin D. 23 yıldır Almanya’da yaşamaktayım. Mavi kart sahibiyim. Türkiye’de emekli olabilir miyim? Hangi şartlarda olurum, bana yardımcı olabilir misiniz? CEVAP: Sevgili okurum; Türkiye Almanya arasındaki Sosyal Güvenlik Sözleşmesine göre Mavi kart sahipleri Türkiye’den emekli olabilir. Bununla alakalı yüzlerce emsal karar mevcuttur. Ayrıca bağlı bulunduğunuz konsolosluğa giderek mavi kartınızla E-DEVLET şifrenizi alabilir ve tüm işlemlerini www.turkiye.gov.tr sitesinden öğrenebilirsiniz. SORU: İyi Günler Erhan Bey; Ben Turan G. 1962 doğumluyum. 1984 yılı Almanya sigorta başlangıcım var. Türkiye’de hiç sigortam yok, bana Türkiye’de Bağkur`dan emekli olacağım bilgisi verildi. Bu doğru mu sadece Bağkur`dan mı emekli olabilirim? Emeklilik şartlarım nelerdir? Ne kadar borçlanma yapar ve ne kadar para öderim. Tarafıma bağlanan aylık miktarı ne olur? Şimdiden teşekkürler, yazılarınız bize bir ışık oluyor. Allah gücünüzü artırsın. Hayırlı günler. CEVAP: Sevgili okurum; normalde Türkiye’de hiç başlangıcınız bulunmadığından borçlanmanız dosya Sorularla Emeklilik SOSYAL GÜVENLİK MÜŞAVİRİ ERHAN NACAR SOSYAL GÜVENLİK’TE YENİ ÇIKAN YASALAR VE TÜM MERAK ETTİĞİNİZ KONULAR İÇİN SOSYAL GÜVENLİK UZMANIMIZ “ERHAN NACAR”A YAZABİLİRSİNİZ! İRTİBAT: www.ilkedanismanlik.com Büro: 0090 312 432 10 20 . Mobil: 0090 533 231 52 89 Bağ-kur a sayılır. Ama SSK`dan olma şansınızda var. Yargı kararıyla Yurtdışı işe giriş tarihinizi Türkiye’den başlangıç saydırarak daha erken yaşta daha az ödeyerek ve daha fazla maaş alabilirsiniz. Sizin için aşağıda SSK`dan ve Bağ-kur`dan emeklilik şartlarınızı işe giriş tarihine göre yazıcam, inceleyin sorunuz olursa detaylı bilgi için bize ulaşabilirsiniz. www.ilkedanismanlik.com Yurtdışı işe giriş sayılmazsa 25 yıl 48 yaş 9000 gün 25 yıl 48 yaş 5225 gün Yurtdışı işe giriş sayılırsa 25 yıl 58 yaş 5400 gün 25 yıl 58 yaş 3600 gün İLKE DANIŞMANLIK’DAN YEP YENİ BİR HİZMET DAHA! www.ilkedanismanlik.com sitesinden NE ZAMAN EMEKLİ OLURUM LİNKİNİ TIKLAYARAK NE ZAMAN EMEKLİ OLACAĞINIZ VE NE KADAR MAAŞ ALACAĞINIZI ÜCRETSİZ HEMEN ÖĞRENİN! EMEKLİLERİN MAAŞI %72 ARTACAK! BAKAN FARUK ÇELİK AÇIKLADI! YURTDIŞI BORÇLANMA İŞLEMLERİNİZİ YAPMAK İÇİN SON GÜNLER! MAVİ VE PEMBE KARTI OLANLAR TÜRKİYE’DE EMEKLİLİĞİNİZ HAZIR! YURTDIŞI İŞE GİRİŞ TARİHİNİZ TÜRKİYE’DE BAŞLANGIÇ SAYILIYOR! SORU: Merhaba Erhan Bey; Ben Almanya’dan Harun C. 1985-1993 yılları arasında sigortalı çalıştım. 1993-2011 arası iş veren olarak çalışmaktayım. Türkiye’de hiç çalışmam yok. Türkiye’de emekli olabilmem için hangi şartlara sahip olmam gerekiyor? SSK`dan mı yoksa Bağkur`dan mı olurum? Ne kadar borçlanma öderim ve ne kadar emekli aylığı almaya hak kazanırım? Şimdiden teşekkürler. CEVAP: Sevgili okurum; Türkiye’de hiç sigortanız bulunmadığından müracatınız Bağ-kur’a sayılmaktadır. Fakat Bağ-kur’dan emeklilik şartları 48 yaş 9000 iş günü ve 58 yaş 5400 gündür. Dilerseniz yurtdışı işe giriş tarihinizi Türkiye’den başlangıç saydırarak 48 yaş 5300 gün ile SSK dan emekli olabilirsiniz. Bu durumda 30.000 euro yerine 19.000 euro ödeyerek 800tl maaş almaya hak kazanabilirsiniz. İşlemler için hukuk ve sosyal güvenlik dalında ücretsiz danışmanlık hizmeti alabilmek için bizi arayabilirsiniz. www.ilkedanismanlik.com SORU: Hayırlı Günler Erhan Hocam; Ben Selma T. 46 yaşındayım. 2 çocuğum var ve doğumlarım Almanya’da oldu. Türkiye’de 1981 yılında 2 aylık sigortam bulunmakta. Bu emekliliğim için olumlu bir etki yaratır mı? 1983 yılı itibariyle mavi kartlıyım ve Almanya’da çalışmaktayım. 4 ay önce posta yoluyla Sosyal Güvenlik Kurumuna dilekçe yolladım, emeklilik şartlarımı öğrenebilmek ve dosya açabilmek için. Lakin uzunca bir zaman geçmiş olmasına rağmen tarafıma halen bir cevap gelmemiş olmakla birlikte telefonda da bilgi alamamaktayım. İşlemlerimin takibini nasıl yapabilirim? Türkiye’den emekli olabilmem için hangi yolu izlemeliyim? Aydın bilgileriniz için şimdiden teşekkürler. Başarılar. CEVAP: Değerli okurum; Öncelikle posta yoluyla yapılan müracatlara dönüş yapılmaması bir çok gurbetçimizin deyindiği bir sorun. Bizler de uzman olarak elimizden geldiği kadar gurbetçilerimizin sıkıntılarını gerekli yerlere iletmekteyiz. Son gelişmeler beraberinde E-DEVLET şifresini getirerek yurtdışında yaşayan gurbetçilerimize büyük kolaylık ve güven sağlamaktadır. Size en yakın konsolosluğa giderek E-DEVLET şifrenizi alabilir. www.türkiye.gov.tr adresinden şifrenizle birlikte tüm bilgilerinizi takip edebilirsiniz. Emekliliğinize gelince mavi kartlı olduğunuz için Sosyal Güvenlik Kurumu müracaatınıza red cevabı verecektir. Lakin elimizde mevcut birçok yargı kararı bulunduğundan mavi kartlı olarak borçlanma yapabilecek ve emekli olabileceksiniz. Bu durumda 1981 sigorta girişinize göre 40 yaş 5000 iş günü ile emekli olabilirsiniz. 5000x8.93=44966tl yani 17.000 euro ödersiniz. Ve en az 800tl aylık almaya hak kazanırsınız. SORU: Sayın Erhan Nacar Selamün Aleyküm; Emeklilik hususundaki makalelerinizi okumakla birlikte kendime dair bir merak unsuru yarattığı bazı soruları sizi muhattap kılmak istiyorum. Teveccüh ederseniz sizle başlayayım. Gurbette (belçika) 28.09.1978 tarihinden beri çalışmaktayım ve Türkiye’den emeklilik imkanlarından faydalanmak ve detaylı bir içerikle bilgilenmek isterim. Muharrem K. (30.09.1960) CEVAP: Değerli okurum; 28.09.1978 sigorta başlangıcınıza ve 1960 doğum tarihinze göre şu an 5000 iş günü borçlanma yaparak hemen emekli olabilirsiniz. Fakat Türkiye’de başlangıcınız bulunmadığında müracatınız Bağkura sayılır ve 9000 iş günü ödemeniz ya da 58 yaşınızı bekleyerek 5400 gün ödeyerek emekli olabilirsiniz. Ama Yurtdışı 1978 işe başlama tarihinizi Mahkeme kararıyla Türkiye’de başlangıç saydırabilir ve 5000 gün ile SSK`dan ve hemen emekli olabilirsiniz. TÜRKİYE’DE EMEKLİ OLMAK İÇİN ACELE EDİN! DAHA AZ ÖDEYEREK DAHA FAZLA EMEKLİ AYLIĞI ALMAYA,DAHA ERKEN YAŞTA EMEKLİ OLMAYA HAK KAZANMAK İSTİYORSANIR 2011 BİTMEDEN MÜARCATLARINIZI YAPIN! SONRA PİŞMAN OLMAYIN!!! SORU: İyi günler Erhan bey; Ben Hasan G.- Eşimin Türkiye’de 1989 yılında 6 senelik öğretmenlik hizmeti var. Uzun zamandır da Almanya’da çalışmakta, fakat sağlık durumu sebebiyle 3 yıl önce burada malulen emekli oldu. Türkiye’den de emekli aylığı almak için müracatta bulunmak istiyoruz. Fakat bir uzman öncülüğünde sağlıklı bir şekilde işlemleri sonuçlandırmak istiyoruz. Hangi yolu izlememiz gerekiyor emeklilik şartlarımız nelerdir? Şimdiden teşekkürler, başarılarınız daim olsun. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 21 dosya Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir CEVAP: Değerli okurum; Öncelikle eşiniz Almanya’da emekli olduğu 2008 yılından itibaren Türkiye’de de kısmi emekli! Yani Türkiye’de bulunan 6 senelik hizmeti karşılığında kendisine kısmi aylık bağlanır. Yaklaşık 10.000tl Türkiye’de toplu paranız bulunmakta. İsterseniz bu kısmi aylığı tam aylığa çevirebilirsiniz. Eşinizin hizmeti E.Sandığına tabi olduğundan hizmetleriniz emekli sandığına sayılır ama dilerseniz SSK`dan emekli aylığı almaya hak kazanabilirsiniz. Detaylar için bizi arayarak uzmanlarımızdan destek alabilirsiniz. www.ilkedanismanlik.com SORU: Merhaba Erhan bey; 1962 doğumluyum, 21 yıldır Almanya’dayım ve 18 yıldır çalışmaktayım. 2 çocuğum var. Yardım almıyorum. 6 sene önce mavi kartlı oldum. Emekli olabilmem için tekrar Türk vatandaşlığına geçmem mi gerekiyor? Hangi şartlarda ve nasıl TİB, Göçün 50. Yıl Sempozyumu'nun birincisini geride bıraktığımız Mayıs ayının ortalarında yedi ayrı başlık altında gerçekleştirmişti. Bu sene itibariyle, ikincisi de 10 ve 11 Aralık 2011 tarihlerinde ATİB-Mülheim ve ATİB Genel Merkez'de yapıldı. Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyelerinden Prof. Dr. Musa Taşdelen, Yrd. Doç. Dr. Sevim Atila Demir, Yrd. Doç. Dr. Yusuf Genç, Yrd. Doç. Dr. Nesrin Akıncı Çötok, Yrd. Doç. Dr. Yusuf Adıgüzel ve Yrd. Doç. Dr. Pınar Yazgan Hepgül konuşmacı olarak katıldılar. Gerek Mülheim Türk Kültür Merkezi'nde ve gerekse ATİB Genel Merkezi'nin konferans salonunda gerçekleştirilen sempozyumda, Prof. H. Musa Taşdelen; “Avrupa'da Göçmen Kökenli Türklerde Siyasi Katılım” başlıklı çalışmasından özet sunarken, yine kendi sahalarında yaptıkları çalışmalardan özet sunumlar yapan Dr. Sevim Atila, “Türk Göçmen Ailelerde Boşanma” konusunu, Dr. Yusuf Genç, “Almanya'da Çokkültürlülük, Kültürlerarası Eğitim”, Dr. Nesrin Çötok, “Alman Eğitiminde Türk Öğrenciler” , Dr. Yusuf Adıgüzel, “Al- emekli olabilirim? Şimdiden teşekkürler. Hayırlı Günler. CEVAP: Sevgili okurum; Mavi ve pembe kart sahibi olanların emeklilikleri için Sosyal Güvenlik Kurumu’nun müracaatlara cevabı red olmaktadır. Fakat Bakanlar kurulu kararı ile mavi karta geçenlerin Türkiye’deki sosyal hakları saklı olduğundan emeklilikten de faydalanabilmektesiniz. Sizin durumunuzda olan ve şu an emekli olmuş bir çok gurbetçimizin örnek kararı mevcuttur. Siz de bir an önce müracaatlarınızı yapın. Ve hakkınız olan emekliliğinize kavuşun. Detaylı bilgi ve örnek kararlar için ücretsiz olarak bize ulaşabilirsiniz. www.ilkedanismanlik.com ilkedanismanlik_06@hotmail.co m SORU: İyi günler Erhan Hocam; Öncelikle yapmış olduğunuz mesleği ve başarınızı taktir ediyor, başarılarınızın daim olmasını diliyorum. Ben Serhan T. 36 yaşındayım. Sizi gazete yazılarınızdan, web sitenizden ve altına imza attığınız tüm başarı haberlerinden takip ediyoruz. Emeklilik için benim ve eşimin yaşı her ne kadar erken olduğu söylense de ben sizin bilginiz doğrultusunda hareket ederek ilerde sağlıklı bir emeklilik yaşamak ve bu işlemlerde maddi manevi olarak zorlanmamak için işlemlerimizi şimdiden başlatmayı düşünüyorum. Bana hangi yolu izlemem gerektiğini ve sizin öncülüğünüzde devam etmek istediğimden neler göndermem gerektiğini söylerseniz çok sevinirim. Teşekkürler Erhan Hocam. CEVAP: Değerli okurum; Öncelikle düşünceleriniz için teşekkür ederim. Layığıyla size hizmet verebiliyorsak ne mutlu bizlere. Emeklilik işlemlerinize şimdiden başlamanız gerçekten sizin ve eşinizin çok yararına olacaktır. Hem ilerideki emeklilik yaşınız erkene çekilecek, Hayat hem de borçlanma miktarınız daha az olacaktır. Ve tabiki bu emeklilik aylığınızı da fazlasıyla olumlu etkileyecektir. Bizim aracılığımzla yapmak isteğinizi ve neler gerektiğini sormuşsunuz. Bu işlemler için bazı evraklar istenmekte. Bunun için İLKE DANIŞMANLIK firmamızı arayarak Sosyal Güvenlik Uzmanlarmızdan ücretsiz bilgi alabilirsiniz. İyi günler. 0090 312 432 10 20 0090 533 231 52 89 DUYURULAR: ***Türkiye’de yurtdışı borçlanması yaparak emekli olacak olan gurbetçilerimizin dikkatine! Günlük borçlanma tutarı olan 8.93 tl artıyor. Zaman kaybetmeden müracatlarınızı yapın. Zamdan etkilenmeyin! ***Mavi kart sahipleri bağlı bulunduğunuz konsolosluklara giderek E-DEVLET şifrenizi alabilir, www.turkiye.gov.trden sosyal güvenlik ile ilgili tüm işlemlerinizi takip edebilirsiniz. A sayfa 22 Avrupalı Türklerin Meseleleri Göçün 50. Yıl Sempozyumunda Tartışıldı manya'daki Türk Derneklerinin Kimliğin Korunmasındaki Rolü” ve Dr. Pınar Yazgan, “Göçmen Kökenli Türklerin Kimlik ve Aidiyatı” konularını işlediler. ATİB Genel Başkanı Selahattin Saygın, Mülheim'da yaptığı kısa konuşmada, ATİB'in buradaki Türk toplumunun meselelerine en üst düzeyde sahiplenme ve çözüm yolları arama gayesiyle bu tür ilmi etkin- Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 likleri hayata geçirdiğini dile getirdi. Her iki toplantıda da, konulara ilgi duyan, kadın ve erkeklerden oluşan bir dinleyici kitlesi mevcuttu. Toplantının takdimini yapan Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Aşkar, sempozyumlarda sunulan tebliğlerin en kısa zamanda kitaplaştırılacağını ve ilgi duyanların istifadesine sunulacağını duyurdu. ATİB Kurucu Genel Başkanı M. Serdar Çelebi, sempozyum sonunda yaptığı değerlendirme konuşmasında, Türkiye'den gelen konuşmacılara teşekkür etti ve son derece faydalı bir sempozyum olduğuna vurgu yaptı. Çelebi, “ATİB kurulduğu yıldan beri Batı Avrupa Türkleri kavramını ısrarla kullanarak, burada kalıcılığımıza ve kendimizi ona göre hazırlamamız gerektiğine dikkat çekmişti” dedi. haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Hayat Gold River’den Miting Gibi Açılış Hanau kenti böyle açılış görmedi. Açılışa Kurtlar Vadisi'nin sevilen oyuncusu Altında lider marka Gold River, Almanya'nın Gold River açılışında Memati ve Nihat Ha- Hanau kentinde en büyük gelinlik, abiye ve teset- Memati, İlahiyatçı Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu katılırken, açılışa gelen 8.000'in üzerinde ziyaretçi tür mağazasını açtı. tipoğlu izdihamı yolların kapanmasına neden oldu. Büyük izdihamın yaşandığı Gold River açılışında Hanau merkez trafiği saatlerce trafiğe kapalı kaldı. Türkiyenin tesettür giyimde lider markası 'Aker' ve gelinlikte öncü marka Yıldızgör'ün Avrupa distribütörü Gold River, damatlıklarda da firma sahibi Serdar Gürel markası ile piyasaya girdi. Bol çeşidin yer aldığı Gold River'in Hanau kentinde Nürnberger str. 16 numarada yer alan 2 katlı mağazasında Gelinlik ve abiye kıyafetlerinin yanında damatlıklar, tesettür giyim, eşarplar ve son model altın kolleksiyonları yer almakta. Hessen Eyaleti ve Frankfurt çevresinde bir ilki gerçekleştirerek, bölgenin en büyük gelinlik, abiye, tesettür ve altın mağazasını Hanau kentine açan işletme sahiplerinden Serdar Gürel, amaçlarının Almanya ve Avrupa'nın diğer ülkelerinde yaşayan Türk vatandaşlarımızın ayağına Türkiye'nin tanınmış markalarını getirerek uygun fiyatlara almalarını sağlamak olduğunu söyledi. Hanau merkezde yer alan mağazalarında düğün yapmak isteyen çiftlerin A'dan Z'ye tüm ihtiyaçlarının yer aldığını belirterek, yeni evlenecek çiftleri mağazalarına beklediklerini belirtti. Memati, ' Burada olmaktan çok mutluyum ' Kurtlar Vadisi dizisinin sevilen oyuncusu Memati Baş (Gürkan Uygun), Gold River açılışına gelerek, buradaki hayranlarının ilgisinden çok memnun kaldığını belirterek, ' Gold River firmasının sahibi yakın dostum değerli abim Serdar Gürel`in daveti üzerine geldiğim açılışta hiç beklemediğim bir ilgi ile karşılaştım. Beni sevenlere çok teşekkür ediyorum. Gold River mağazalarını artırır biz de burada açılışlarını yaparız. ' şeklinde konuştu. Hatipoğlu, 'Türk vatandaşlarımıza layık bir mağaza olmuş' İlahiyatçı Doç. Dr. Nihat Hatipoğlu, Gold River açılışında bol bol dualar ederken açılışa katılan binlerce ziyaretçi de eşlik etti. Avrupa'da yaşayan Türklere yakışır bir mağaza olduğunu belirten Hatipoğlu, 'Gold River firması sahibi Serdar Gürel beyefendiyi ve ortaklarını böyle nezih bir mağazayı vatandaşlarımızın hizmetine sundukları için kutluyorum. Allah işlerini bereketli eylesin. ' dedi. sayfa 24 Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 haber Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir IGMG Köln Fatih Camii Açılışına Resmi ve Sivil Katılım İlgisi slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları Köln Bölgesinin merkezi camilerinden Fatih Camii yaklaşık 30 yıllık hizmet süresinin sonunda özlenen fiziki görünüme ulaştı. 2009 yılında yıkımına başlanıp iki yılın sonunda kısmen beklenen görünüme ulaşan, üçüncü yılında da açılışı yapıldı. Açılışta IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün ve Onursal Genel Başkan Yavuz Çelik Karahan, TC Köln Başkonsolo- İ su Mustafa Kemal Basa ve yine TC. Din Ateşesi Zekariya Bülbül, DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Orhan Bilen, Köln Anakent Belediye Meclis Üyesi Malik Karaman, IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal, Köln Uyum Meclisi Üyeleri, Fatih Cami Başkanı Fevzi Bayrak ve Ali Esen, bazı iş adamları ve cami cemaatı hazır bulundular. Fatih Cami Başkanı Fevzi Bayrak; “kuruluşundan günümüze kadar bu camide emeği geçen bütün kardeşlerimize teşekkür ederim” diyerek sözlerine başladı. Bayrak: “Biz Sayın Müşterilerimiz; 20.08.2009 tarihinden itibaren hizmet veren AMC-Rüsselsheim büromuzda sizin de ilginizi çekebilecek yeniliklerimizden bir tanesini daha sizlere duyurmak istiyoruz. Bundan böyle her ayın ilk Perşembe günü saat 14:30`dan 18:00`a kadar ücretsiz yemek kursları yapılacaktır. AMC ürünlerimizin sayısız avantajlarından sadece bir kaç tanesi: Su ve yağ ilave etmeden pişirme Daha sağlıklı beslenme ve pratik pişirme Zaman ve enerji tasarrufları Dünyanın en tasarruflu AMC Navigenio fırın ve ocağı ile pişirme olanakları Ve AMC Secuquick ile üç kat daha hızlı ve hafif pişirme imkanları Bu ve birçok AMC avantajlarını tanımak, hoş bir ortamda yemek pişirmek ve yeni insanlarla tanışmak istiyorsanız, o zaman Rüsselsheim Mainzerstraße 18`deki büromuza sizleri de bekleriz. Saygılarımla. Fatih cami olarak cami hizmetinin yanında eğitim birimlerinde de hassasiyetle duruyoruz. İnsan merkezli her türlü pozitif çalışmaların içerisinde olmaya devam edeceğiz.’’ dedi. TC. Köln Başkonsolosu Mustafa Kemal Basa ise selamlama konuşmasında “Görev bölgemizde bulunan geçirdiği tadilatla modern görünüme kavuşan caminizin açılışında bizleri de davet etmenizden dolayı sizlerin şahsında başkanınıza teşekkür ediyorum. Bu camileri sizler yaptınız, helal alınterinizle yaptınız, göç sürecinde geldiğimiz nokta meydana getirdiğiniz bu gibi yerleri sadece ibadet yeri olarak değil birer ilim ve irfan yuvası yine Türkçenin ve Türk kültürünün de öğretildiği eğitim mekanları işlevliğini sürdürmesi temennisiyle hayırlı olsun diyorum” dedi. T.C. Köln Din Ateşesi Zekeriya Bülbül içinde bulunulan Muharremin ilk gününe dikkatleri çekerek cemaatın yeni 1433. Hicri yılını kutladı. “Cenab-ı Mevladan daha nice hayırlı işlerde bulunmalarını diliyoruz. Bu camilerimiz Başkonsolosumuzun da dediği gibi aynı zamanda eğitim yuvaları eğitim merkezleridir. Bu nazik davetinizden dolayı hepinize teşekkür ediyorum” dedi. IGMG Onursal Genel Başkanı Yavuz Çelik Karahan da yaptığı selamlama konuşmasında Rahmetli Akgün Erbakandan bir hatırasını cemaatla paylaşırken hiç bir şeyin çalışmadan olmadığını bütün güzelliklerin çalışma neticesinde gerçekleştiğinin altını çizerek Rahmeti Rahmana kavuşanlar için birer fatiha okuttu. IGMG Köln Bölge Başkanı Mehmet Dal kısa bir selamlama konuşmasında caminin yapımında emeği geçenlere teşekkür etti. Dal konuşmasının satır aralarında şunları aktardı. “Bu dinin yaşatılmasında Cenab-ı Allah her birimizi birer nefer eylesin” dedi. DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Orhan Bilen kısa bir selamlama konuşmasıyla şunları söyledi. “Bu mabediniz hayırlı olsun bu mabedde feyizlenmeyi Yüce Mevlam nasip etsin. Başından beri bu mabede emeği geçmişlerden Mevlam razı olsun ahirete göçenlere rahmet eylesin” dedi. Günün hatibi Ömer Döngeloğlu önden gidenlerle ilgili, asrı saadetten örnekler verdi. Döngeloğlu kısaca şunları aktardı. “Ölülerinizi hayırla anın, hani ölümü haber verilmeden defnedilen Ümmü Mihçe`nin mezarı başında cenaze namazını kılıp, “bizim mescidimizi temizlerdi’’ sen de onun ahiret evini temizle, Güzel bir yola çıktınız, güzel bir cami kurdunuz. Avrupa`nın ortasında cami açan tüm müslümanlar Allah hepinizden razı olsun. 1960 yılından beri sizin kıble derdinizi düşünen bu cemaattan Allah razı olsun. Caminizin açılışı Muharreme denk geldi ne güzel. Balığın karnında daralmış Yunus 40 gün, bu günlere denk geldiniz. Hz. Musa`nın ya ölüm ya Kızıldeniz dediği günene denk geldiniz. Anam dediği Fatmaya anam dediği kızına anam dermiş anam diye sevdiği onun yavrusu Hüseyinin katledildiği o aya denk geldi açılışınız. Allah geçen yılı hicri 1432`deki günahlarımızı affetsin bütün kötülüklerden sizi ve ailenizi affetsin. Allah`ın Rahmeti bereketi üzerinize olsun” dedi. Açılışın sonunda IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün caminin yapılışında yaşlısından gencine, kadın kollarından tüm cemaate katkısından dolayı tebrik ederken caminin en büyük eksikliği havalandırma sistemini bir iş adamının üstlendiği müjdesinin vererek Fatih cami yönetimini rahatlattı. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 25 sayfa 26 Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Özel Köșe Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Selma ÖZTÜRK Bizim Hanımlar Var Ya! izim hanımlar tesettür konusunda pek titizdirler. Başlarındaki örtünün bir markası olmazsa o başörtüyü takmazlar. Ve o markayı (İsimlerini saymıyorum) başörtülerinin ucuna herkesin göreceği yere getirirler. Sakın ha gözlerden kaçmasın diye. Ve üstelik markaya yönelik yorum isterler. “Aman, başörtüsü de şu şu markaymış.” desinler diye. Kalite bir yana, marka bir yana. Kaliteli olmasa bile o örtüyü sırf markası için yüksek meblağlara satın alırlar ve yine sırf markası için başlarına takarlar. Desenleri çirkin olsa bile, binbir çeşit renk bulunsa bile, aslında hoşlarına tam gitmese bile, önemli değildir, markası vardır ya. Kafi! “Kalitesi olmasa da olur, havası var!” misali. Fakat, markalı başörtüler daha kalitelidir, markası olmaz ise, kalitesi düşüktür düşüncesi de vardır elbet. Bu kısmen doğru olabilir efendim. Bu yönünü kabul etsek bile, neden o markayı herkese göstermek ihtiyacını hissediyoruz ve başörtüm şu şu markadır diye gösterişe kapılıyoruz? İşte, ben bunun anlayamıyorum. İzah eden olursa, memnun olurum. Ben başımdaki örtüyü ille bir marka ile mi süslemem lazım? Başımdaki Allah’ın emri olan başörtümüm değeri ille de o markayla mı değer kazanıyor? O marka olmaz- B sa, başımdakinin değeri yok mu acaba? Eğer bizler gerçekten bu anlayış içindeysek, ne yazık bizlere! Ben müslüman bir bayan güzel giyinmesin demiyorum. Bilakis! Ben müslüman hanımların sade ve has bir güzellik içine bürünmeleri taraftarıyım. Şahsen hiç bir markalı başörtüyü markası için almış değilim. Ha, cidden hoşuma gider, o başka. Ama sırf markası için ve onun “havası” için, kendime yakışmayan ve zevkime aykırı bir örtü seçmem. Siz de seçmeyin değerli bacılarım! Sizden, bu yazımı fırsat bilip en halis niyetimle rica ediyorum. Bu marka seline kapılmayın. Parasıyla rezil olma misaline benzer. Tesettürünüzü Allah için örtün, bir aksesuar olarak değil. O başınızdaki örtünün zaten kendine göre yeterli bir markası vardır. Bunu unutmayın! Onun markası “by Allah”tır zaten. Fazlasına gerek yoktur. Ha bu dediklerim şu anlama gelmez ve gelmemektedir. Müslüman bayanlar her hangi bir buldukları çabutu başlarına bürüsünler ve son derece çirkin ve estetik dışı örtülerle topluma girsinler ve böylece en iğrenç müslüman hanım resmini sergilesinler. Elbette ki hayır! İsterseniz hepimiz kendimize en samimi bir şekilde bir soralım. “Ben başörtümde markaya neden bu kadar çok önem veriyorum?” diye. Bir soralım hanımlar! “Neden başörtümün markasını herkese gösterme ihtiyacım var?” diye. Biraz daha psikoloji boyutuna girersek, bakın neler çıkacaktır... Eyvah! Hanımlar ne olursa olsun, bizler biraz daha öz güvene (öz güvenden kastım müslüman kimliğimize, hüviyetimize) sahip olalım. Kendimizi markalara ve isimlere kaptırmıyalım. Bizim buna ihtiyacımız yok ki, elhamdulillah! Bizler kendisini bilen müslüman kadınlarız. Sadeliğe ve güzelliğe heves edelim. Kişiliğimizi gereksiz şeylerle kişilendirmeye çalışmıyalım. Zira başarılı olamayız. Biz biziz! Bunu bilelim. Ve daha da ilerisi birbirimizi marka takmıyor diye aşağılamıyalım veya takıyor diye büyütmeyelim. Özentilere, imrenmelere ve gıptalara sebeb olmayalım. Yazmış olduğum konuların hepsine şahid olduğum için kaleme alıyorum. Aklımdan üretmiş ve kafadan atmış değilim. Ve birbirine hava atanlara ne demeli? (Hani “markalılar” “markasızlar” davası) Ya Rabbi! İşte şu an kendimi gülmekten alıkoyamıyorum. “Markasızlar ve markalılar... Gülmek şurada dursun, durum anlattıklarımdan da daha da vahimdir aslında. Ne günlere kaldık! Ne biçim ölçüler ve değerlerdir bunlar? oeztuerk.s@gmx.de Ve bunlar biz müslümanları nasıl olumsuz etkilemektedir. Bunun farkında mıyız acaba? Bu mu müslümanlık, bu mu İslam tevazusu? Yazdıklarım beni öyle üzüyor ki... Ve aynı zamanda bu marka konusuna pek önem veren ve en son koleksiyonları anında takip eden hanımlarımız, onlara eğer tesettür hakkında bir takım sorular sorsanız, avalarlar. Tesettür hükmünü, ayetlerini, hadislerini ve Edille-i Şeriyye’yi sorsanız, bundan yeterince haberdar değiller. İşte üstelik işin bir de üzülecek bu tarafı vardır. Bari dini boyutunu bilmiş olsalar... Bilmiş olsalar mı? Belki de bu tarafını yeterince bilmedikleri için ve içlerine sindiremedikleri için, o markaya böyle önem vermektedirler. Zira başörtünün kendine göre zaten bir marka olduğunu idrak etseler, o sahte markalardan kendiliğinden vazgeçerler. Markanın markaya ihtiyacı yoktur çünkü. Not: Bu yazımla hiç bir hanımı ferdi olarak eleştirmiş değilim. Sadece gözlemlediğim şahıslardan bir genelleme yaptım. Haydi 10.su Düzenlenen Duisburg Kitap Fuarına LMANYA’nın Duisburg kentinde Astec GmbH, geleneksel olarak her yıl yaptığı Kitap ve Kültür Fuarı’nın 10.sunu tarihi Landschaftspark Nord’ta düzenleyecek. Astec Gmbh`nın organize ettiği fuar, 23 Aralık-1 Ocak tarihleri arasında gerçekleşecek. Fuarın açılışına, Avrupa’daki Türklerden sorumlu Başbakan Yardımcısı Bekir Bozdağ ve Kültür Bakanı Ertuğrul Günay’ın yanı sıra eski Galatasarya’lı Milli Futbolcu milletvekili Hakan Şükür, NRW Uyum Bakanı Güntram Schneider, Duisburg Anakent Belediye Başkanı Adolf Sauerland ve bir çok sürpriz kişinin katılması bekleniyor. Türkiye’den 47 yayınevinin katılacağı fuarı 100 bini aşkın ziyaretçinin gelmesi hedefleniyor. Astec Gmbh firmasının genel yayın yönetmeni Ahmet Turunç yaptığı konuşmada “Çocuklarımız Avrupa’da yetişiyor. Çok büyük bir kültür ve Türkçe kaybı olduğu- A nun farkındayız. Bu sene 10.sunu yaptığımız fuar ile bunu önlemeye çalışıyoruz. Fuarımız büyüyerek gelecek için daha iyi işler yapacağımızın kanıtı. Geçen senelerde gerek fuar yeri, gerekse park yeri olarak bü- yük sıkıntılar yaşandı. Ama bu sene bunu düşünerek fuar alanımızı iki katına çıkardık. 1500 aracın rahat park edeileceği,7 bin metrekare bir alanda üzerinde fuarımızı yapacağız. Yeni çıkan kitaplar burada sergile- necek. Beş tır kitap gurbetçinin emrinde olacak. 23 Aralık`ta açılacak fuarımız 1 Ocak tarihinde bitecek. Saat 10 ile 21.30 saatleri arasında hizmet verecek. Türklerin Almanya’ya işçücü göçünün 50. yılı dolayısıyla, Avrupa’da yaşayan 50 civarında yazarında kitap fuarına davet ettik. 30’a yakın yazar kitap imzalayarak konferanslar verecek. Panellerde Türkçe, Kürtçe, Almanca dillerinde yapılacak. Girişler ücretsiz olacak. Yazarlardan Ahmet Bulut, Sinan Aygün, Muhammed Bozdağ, Mustafa Karataş, Oktay Usta, Vehbi Vakkasoğlu, Şevki Yılmaz, Emine Şenlikoğlu katılacak bazı yazarlardan. Ayrıca fuarımıza Milletvekili Hakan Şükür de gelecek. Duisburg’un markası olan fuarımız Landschafspark Nord Emscher str.71 47137 Duisburg adresinde kitap severlerin hizmetinde olacak” dedi. Daha fazla bilgi almak isteyenler www.astecgmbh.eu adresinden alabilirler. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 27 haber Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir slam Toplumu Milli Görüş Teşkilatları dünyanın bir çok yerinde olduğu gibi Avrupa`da da insanlığa hizmet vermektedir. Sosyal çalışmalardan, kültürel etkinliklere, gençlik çalışmalarından, Üniversiteliler çalışmalarına geniş bir alanda çalışma yapmaktadır. Eğitim alanında da öncü kuruluş olmaya devam eden IGMG Teşkilatları, hazırlamış olduğu eğitim materyalları ile göz dolduruyor. Bir çok kuruluş IGMG`nin hazırlamış olduğu bu Eğitim materyallarını ders proğramında kullanmaktadır. IGMG Teşkilatlarına bağlı olarak çalışan bölgelerden biri de Hessen bölgesidir. Geçtiğimiz günlerde Hessen bölgesinde hizmet içi eğitim proğramı icra edildi. IGMG`nin bir çok bölgesinde gerçekleştirilen bu çalışma Hessen bölgesinde ciddi bir katılımla gerçekleşti. Şube eğitim başkanlarının ve eğitimcilerinin katıldığı bu proğrama bay eğitimcilerin yanı sıra bayan eğitimciler de büyük ilgi gösterdiler. Şubelerin irşad başkanları da bu proğramda hazır bulundular. Ayrıca Hessen BYK üyelerinden Sinan Aktürk, Şeref Aktürk ve Güney Hessen Kadınlar Teşkilatı Başkanı Saime Tekdemir de proğrama katılanlar arasındaydı. Hizmet içi eğitim proğramı Hessen bölgesinin içerisinde yer alan Raunhe- İ ürk Milleti, asırlar boyu şiir, masal, destan, türkü ve benzeri türlerle kültürel varlığını nesilden nesile sözlü olarak aktarmasını bilmiştir. Göçebelikten yerleşik bir hayat tarzına geçişten sonra sözlü edebiyatımız zamanla kayıt altına alınmakla birlikte, Anadolu'nun birçok yerinde bu geleneğimiz yaşatılmaktadır. Cumhuriyet Türkiyesi'nin ilk yıllarında nüfusun %80'i köylerde yaşarken, bugün durum tam tersine dönmüş T sayfa 28 Hayat IGMG Hessen Eğitimcileri Hizmetiçi Eğitim Proğramını Raunheim’da Gerçekleştirdi im şehrinde gerçekleştirildi. Takdimini IGMG Hessen Bölge Eğitim Başkan Yardımcısı Habib Yazıcı`nın yaptığı proğram açılış Kur’an-ı Kerimini Raunheim şube imam hatibinin okunmasından sonra yoklamayla devam etti. IGMG Hessen Bölgesi Eğitim Başkanı Hikmet Atak, proğramın açılışından sonra Hessen bölgesinde yapılacak olan, eğitim çalışmaları ile alakalı kısa bir sunum ve hizmet içi eğitim proğramının değerlendirmesini yaparak katılımcılara ve emeği geçen herkese teşekkür etti. Hizmet içi eğitim proğramının bu çalışma döneminde, ikincisini 18 Mart 2012 tarihinde Kelsterbach`ta gerçekleştirileceğini söyledi. IGMG Hessen Gençlik Teşkilatı Eğitim Başkanı Ahmet Sertkaya gençlik çalışmaları ile alakalı bilgilendirmeler yaptı. Offenbach şube eğitim başkanı Beytullah Gelgeç, şubelerinde yapılan eğitim çalışmalarını ve ana sınıf çalışmalarını görsel ve yazılı olarak katılımcılara sundu. İkindi namazı molasından sonra, IGMG Hessen Gençlik Teşkilatı Başkanı Ahmet Ölmez bir selamlama konuşması yaparak; “bu toplantı eğitime verdiğimiz önemin belgesidir” dedi. Günün eğitimcisi olarak hizmetiçi eğitim proğramına Belçika`dan katı- ve takriben %20'si köylerde, %80'i ise şehirlerde yaşamaktadır. Geçmişte tarım ve hayvancılığa dayalı köy hayatında, tahılını ambara, hayvanlarını da ahıra yerleştiren köylü, kış aylarında köy evleri veya kahvelerinde destanlar, masallar veya aşık hikâyeleri dinleyerek boş zamanını değerlendirirdi. Özellikle halk aşıklığı veya ozanlık geleneğinin devam ettiği yörelerde, edebiyatımıza mal olmuş aşk hikâyelerinin yanı sıra, Anadolu insanının sevgisi, meramı, tasası da dile getirilir. Neredeyse doğuştan şair ve aşık halkımızın bu yönünü ATİB bünyesindeki derneklerimizde de canlandırmak istedik. Bu vesileyle hayata geçirilen, "Ozanla Anadolu Sohbetleri" proğramının ilki Dortmund Türk Kültür Ocağı'nda icra edildi. ATİB Genel Başkan Yardımcısı Mahmut Aşkar'ın takdimi ve zaman zaman şiirlerle takviyede bulunmasıyla Ozan Yusuf Polatoğlu'nun sazı ve sözüyle gerçekleşen proğram dinleyiciler tarafından sonuna kadar ilgiyle Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 lan, İbn-i Sina okul müdürü Abdulhalim İnam eğitimcilere iki seminer sundu. ‘eğitimcide bulunması gereken donanım‘ ve ‘sınıf eğitimi nasıl olmalı’ konulu seminer katılımcılar tarafından büyük beğeni kazandı. Abdulhalim İnam; Öğretmen öğrenci ilişkilerinden, verimli eğitime, sınıf dizaynından disiplinli eğitime ve gelecek için vasıflı eleman yetiştirmeye kadar içi dolu dolu bilgileri, sözlü ve görsel olarak sundu. Temenniler bölümünden sonra genel bir değerlendirme yapılarak, Giessen şube imam hatibinin okuduğu kapanış Kur’an-ı Kerimi ile proğram sona erdi. takip edildi. Yine Ozan Yusuf Polatoğlu'nun sazı ve sözüyle iştirak ettiği, "Ozanla Anadolu Sohbetleri"nin ikincisi, ATİB Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Çubukçu'nun takdimiyle Kassel Türk Kültür Merkezi'nde gerçekleştirildi. Zengin kültürümüzden ve aşıklık geleneğimizden güzel örnekler sunan Ozan Yusuf Polatoğlu da, dinyecilerin ilgisinden son derece memnun olduğunu dile getirdi. Hayat Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir dosya M. Salih AYDIN Hacarabın Serüvenleri 51 Dostlarla Hasbihal. ALLAH’ın selamı rahmeti bereketi magfireti ebedi ve daima üzerinize olsun sevgili dostlarım. Bu yazımda belki yine kıymetli vakitlerinizi alacağım için şimdiden hakkınızı helal edin. Hergün üzerimize yeni bir gün doğarken günümüzü Acaba nasıl geçiriyoruz? Bir Müslüman olarak İslam dini gibi bir nimetin kıymetini biliyor muyuz? Acaba nerede ve nasıl değerlendireceğimizi, kıymetli vakitlerimizi nerede harcayacağımızı, hangi kardeşimize, ne gibi yararlar yapabileceğimizi, ev halkımız için ne kadar vakit ayırabileceğimizi, kaç dostumuza ve kişiye gülümseyerek hatırını alabileceğimizi hiç aklımıza getirdik mi? İhtiyacı olan düşkünlere nasıl yardım edeceğimizi ve dünyada herhangi bir yerdeki kardeşlerimizi aklımıza getirince kalbimizde sıcaklığını hissettik mi? Hissedebiliyor muyuz? Zalimlerin zulmüne karşı direnen kardeşlerimize manevi de olsa destek verdik mi? Yukarda sayılanların herhangisini hiç düşündük mü? Bu konuda kafamızı hiç yorduk mu? Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (s.a.v) bir hadisinde şöyle der: (Mümin) kardeşine tebessüm etmen sadakadır. İyiliği emredip kötülükten sakındırman sadakadır. Yolunu kaybeden kimseye yol göstermen sadakadır. Yoldan taş, diken, kemik gibi şeyleri kaldırıp atman da senin için sadakadır. Tirmizî, Birr, 36. Evet zamanımızı ALLAH c.c. rızası için harcamak için hala niye boşa geçiriyoruz. Her güzel hareketimizi sevapla süslesek kötü mü? Yukarıdaki hadiste güzel hareketlerimiz sevabtır, anlamı çıkıyor. Öyle ise hala niye duruyoruz! Biz bu kıymetli zamanları nerede geçiriyoruz? Bir not tutup, kar zarar hesabı yapsak diyorum. Dünya’ya şöyle bir bakıyoruz, durumlar hiç düşündüğümüz eksende gitmiyor. Dünya ekseni devamlı kaygan bir zeminde ayaklarımızın altından kayıyor. Müslümanlar olarak bu durumda biz kişisel olarak ne yapıyoruz? Sadece seyrediyoruz, günümüzü gün ediyoruz. Zamanımızı ilgisiz boş şeylerle geçiriyoruz. Veya? Ne yazıkki zaman bizim aleyhimize işliyor. Geri sayım çalışıyor, bittiği anda bu dünyadaki sayfamız kapanıyor veya kapanacak. Şimdi gelelim günümüze acaba yukarıdaki hadisten ne anlıyoruz? Tebessüm ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, iyiliği yapmasını, kötülükleri yapmamasını söylüyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, yolunu kaybedene yardım ediyorsun, sadaka sevabı alıyorsun, yolda yürürken ayağa takılacak bir nesneyi kaldırıyorsun, sadaka sevabı alıyorsun tabii bütün bunları yaparken niyetinde ALLAH (c.c.) rızası olacak. Bakıyoruz! Bir hadiste bile bize neler anlatılıyor. Bütün iyilikler, güzellikler, doğru olan herşey insanoğlu için yani insan eksenli. Hem bir gülümseme ile gönülleri, iyiliği ve kötülüğü bildirmekle yaşamına düzeni, yolunu kaybedene yol göstermekle zaman israfını ve bütün bunları topladığımızda insana zarar verilmemesini görüyoruz. Evet durumu değerlendirip baktığımızda, herşey nasıl da insan eksenli. RABB’ül Alemin nasıl da insana önem veriyor, ALLAH’ın (c.c.) Resulü de (s.a.v.) bize öyle yansıtmış. Ama biz hep nankörlük yapıp kendimizi beğendik nefsimizle hareket ettik. Kaybettiğimiz güzellikleri yeniden yaşatmak adına haydi kardeşlerim diyorum. Kutlu mücade- lemizde yenilgi seçip pısırık ot gibi mi yaşayacağız. Yoksa! Zafere giden yolda sıçrama taşımı olacağız. Biz ne Mehdiyi ne de kıyameti bekliyelim. Birbirlerimizin ne açığını ne eksik bir tarafını arayalım. Her baktığımız nesnede O‘nu görelim, Yaradanın nakşı ile nakışlanalım, güzeli, iyiyi, doğruyu görelim. Hergün bir ayeti bir sünneti bir güzelliği öğrenelim, yaşayalım ve ailemizle yaşayalım. Sonra da bu güzellikleri toplumda cemiyetlerde yaşayalım. Bak o zaman hayatımız ne kadar da güzelleşecek ne kadar da mutlu ve huzurlu olacak. Ruh aleminizde O‘nun sevgisinden başka haz duymayacak ve ruh aleminiz nasıl bir düzene girecek. O‘na bu itaatinizin semeresi olarak aileniz de huzurlu olacak. Bu huzuru elle tutarcasına hissedeceksiniz. Bütün bunları yapabilmek için beyninizden başlıyacaksınız ve ben bu işi yapacağım komutunu vereceksiniz. İşte o zaman neler olacağını göreceksin. İster bir hanımefendi ister bir beyefendi olun bu iş sadece sizin komutunuza bağlı. Defteri sağ tarafından verilenlerden olmak istiyorsak bir kere daha düşünelim. Ve defteri sağ tarafından verilenlerden olmaya gayret edelim İnşaALLAH. Hacabın Lakabı. Bu konuyu daha önce işledim ama anlaşılması için tekrarlıyorum. Hacarabın serüvenleri adı altında nerede ise beş senedir yazıyoruz. Hacarab muhterem babam Ahmet Aydın’ın Karaman’dan lakabıdır. Babama bu lakap rahmetli annesi tarafından rahmetli dedesi yani büyük dedem Muhammet Salih El Kürdi`den geliyor. Büyük dedem 1880`lerde Malatya’dan oniki yaşında peygamber aşkı ile tek başına acıklı ve zor m.s.a.58@hotmail.com bir yolculuktan sonra Medine’ye hicret eder. Onsekiz sene Ravza`da temizlik işlerinde hizmet eder. Ve Bu zaman zarfında ilim tahsil eder. Askerliğini de orada yapar. Suudi Arabistan Osmanlı`dan ayrılınca oranın vatandaşı olur. Ve Medine’nin yerli ahalisinden ve eşraftan bir zat ALLAH rahmet eylesin sahib çıkarak kendi kızı rahmetli Cemile ninemizle evlendirir. İki çocuğu olunca artık vatan hasreti büyük dedemizin içini yakar. Birgün sabah namazına gidecek onun için abdest alırken kayınbabası onun bu hüzünlü halinden etkilenir. Ve: - Oğlum bir derdin mi var? - Hayır baba benimki sıla özlemi. - Oğlum ben bu yükü kaldıramam gidin sılanızı ziyaret edin, ama küçük torunum Azize Zehra yanımda kalsın Cemilem’den bir hatıra olarak der. Bir kervan hazırlar ve onları Anadolu bozkırlarına uğurlar. Çocuğunun birini kayınbabasının yanına bırakan dedemiz sıla hasreti ile yollara düşer. Malatya’da hiçbir akrabasını bulamayınca Larende’ye yani Karaman’a gelir yerleşir. Hicaz bölgesinden geldiği için de hacıarap derler. Bu sözcük zamanla Hacarap olarak söylenmeye başlar. Yanında getirdiği kızı Aliye nasip olunca babamın babası yani dedemle evlenir. Bu lakapta zamanla babama geçer. Kısaca böyle. Sizleri ALLAH’a emanet ediyorum. Selam ve dua ile. Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 sayfa 29 bulmaca sayfa 30 Ocak · Januar 2012 · Safer 1433 Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir Hayat