Topçu Alb.Sabri TOPDAĞI* * 9’uncu Kor.K.lığı Giriş İlk ve Orta Çağ’dan itibaren doğudan Anadolu’ya girmeye çalışan istila kuvvetlerine karşı Erzurum, daima Batı’nın ve Anadolu’nun kaderini belirleyen askerî bir nirengi noktası olmuştur. İranlılar, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve nihayet Osmanlılar; Anadolu’yu ele geçirmek veya elde tutmak için bu bölgeye hâkim olmak zorunda kalmıştır. Erzurum’un bu kritik özelliği, XIX. ve XX. yüzyılda da devam etmiş; kuzeyden gelen Rus istila tehditlerine karşı Erzurum, Anadolu’nun bir çelik kalesi olarak direnmiştir.1 Bu direnmenin yapıldığı tabyaların inşasında binlerce Erzurumlu, gönüllü ve ücretsiz olarak çalışmıştır. Düşman saldırısı gerçekleştiğinde ise genci, yaşlısı, kadını erkeği ile tüm halk; askeriyle birlikte Ruslara karşı savaşarak yüzlerce şehit ve yaralı vermiş ve tabyalara giren düşmanı geri püskürterek Erzurum’un düşman eline düşmesini önlemiştir. Erzurum’da değişik tarihlerde inşa edilmiş toplam 21 adet tabya bulunmaktadır. Konunun çok kapsamlı olması nedeniyle burada yalnızca 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce inşa edilen ve bu savaşta fiilî olarak kullanılan Aziziye ve Mecidiye Tabyaları incelenmiştir. Çalışmada, belirtilen kaynaklara ilave olarak tabyaların inşasından önce, Fosfor Mustafa Paşa başkanlığında teşkil edilen “Anadolu İstihkâmat Komisyonu” tarafından hazırlanan ve Harita Genel Komutanlığı Arşivinde bulunan “Erzurum İstihkâmları Haritası”ndan2 yararlanılmış ve haritanın ilgili bölümlerinin resimlerine yer verilmiştir. 1. Tabya ve Benzeri Kavramlar Tabya, stratejik öneme sahip bir yeri korumak maksadıyla askerin geçici olarak barınması ve savaşması için yapılmış olan müstahkem yer veya bina3 olarak tanımlanmaktadır. Diğer bir ifadeyle tabya; askerî, stratejik veya taktik yönden önemli bir yerin savunulması için toprak yığınları ardına gizlenmiş; kale benzeri, bağımsız tahkimli savunma yapısıdır.4 Sözlükte ise “ayrı olarak yapılmış ve silahlarla güçlendirilmiş istihkâm”5 şeklinde açıklanmaktadır. Çoğunlukla istihkâm kelimesiyle eş anlamda kullanılmaktadır. İstihkâm; düşmana karşı savunma yapmak için toprak kazılarak taş, toprak, ağaç gibi maddelerden yararlanmak suretiyle yapılmış saklanma ve korunmaya elverişli yer demektir.6 Kısaca “düşman saldırısını durdurmak, düşmana karşı savunma yapmak amacıyla düzenlenmiş yer” anlamındadır. Benzer anlamda kullanılan 1 3 4 İbrahim Hakkı Konyalı; Abideleri ve Kitabeleri İle Erzurum Tarihi, Erzurum 2011 Serisi, Ankara, 2010, s. 31. Harita Genel Komutanlığı Arşivi; Dolap No.: 213, Göz No.: 6, Belge No.: 5. Nusret Çam; Erzurum Tabyaları, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1993, s. 16. Osman Ülkü; “Osmanlı İmparatorluğu’nda Savunma Sistemi Olarak Tabya Mimarisi”, Atatürk Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Dergisi, S 27, Erzurum, 2007, s. 249. 5 Türk Dil Kurumu; Türkçe Sözlük, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara, 1998, s. 2110. 6 İstihkâm Okulu ve Eğt.Mrk.K.lığı; İstihkâm Tarihçesi, s. 14. 2 Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 57 93 Harbi’nin Yaşayan Şahitleri Erzurum Tabyaları tahkimat kelimesi ise “bir yeri düşman saldırısına karşı koyabilecek duruma getirmek için yapılan türlü haberleşme, hendek, siper vb. savunma tesisleri” olarak açıklanmaktadır.7 sığmaması, kale dışında oluşan varoşların genişlemesi ve kullanılan silahların menzil ve etkilerinin artması sonucunda, kaleler ve şehir çevresine inşa edilen surlar güvenlik açısından yetersiz kalmaya başlamıştır. 2. Tabya Mimarisinin Tarihî Gelişimi XV. yüzyılın sonunda İtalyan şehir devletleri, birbirleriyle sıkça yaptıkları savaşlarda kullanmak için tabyalar inşa etmişlerdir. Yüzeyleri eğimli, duvarları kalın takviyelerle desteklenmiş bu yapılar, olgun tabya modelinin ilk örneklerini oluşturmaktadır. İtalya’da geliştirilen bu yeni savunma sistemlerinin uygulaması diğer Avrupa devletlerini de etkilemiş; düşman saldırılarına karşı en iyi direncin tabyalı tahkimatla olacağını gören devletler, maddi imkânları ölçüsünde tabyalı tahkimat inşa etmeye başlamışlardır. XVI. yüzyıldan itibaren demir güllelere ve top atışlarına karşı en iyi korumayı sağlayan toprak ve ahşap dış duvarlar ve kulelerin inşasına ağırlık verilmiştir. Tabyalarda açılan gediklerden, ateşli silahlara sahip piyadelerin daha iyi savunma yaptıkları anlaşılmıştır.10 Silah sistemlerinde yapılan yenilikler, hareketli topların ortaya çıkması, daha farklı ve dayanıklı tahkimat sistemlerinin yapılmasını gerekli kılmaktaydı. En fazla zararı yüksek duvarlar gördüğü için tabyalar daha alçak duvarlarla tahkim edilmiş ancak bu defa da istilacıların duvarları kolayca aşıp içeriye girmeleri problem olmuştur. Bu nedenle hem top atışlarından en az etkilenecek hem de Tarihin en eski çağlarından beri insanlar, rakiplerinin saldırılarına karşı korunmanın çeşitli yollarını aramışlar; bu amaçla yerleşecekleri yerlerin savunulması kolay yerler olmasına özen göstermişlerdir. Zamanla buraların etrafının surlarla çevrilmesi ve kale hâline getirilmesi suretiyle daha güvenli yerleşme yerleri elde edilmiştir. Bu kaleler ve surlar, darbe tesiri yüksek topların icadına kadar şehir savunmasında gerçekten önemli görevler üstlenmiştir. Birçok kalenin mevkilerinin sarp, yapılarının da sağlam olması dolayısıyla kuşatmalara uzun süre dayanabildiği veya hiç ele geçirilemediği tarih kitaplarında yer almaktadır. İşte böyle sağlam kalelerden biri de Erzurum Kalesi’dir.8 Özellikle XIX. yüzyılın başlarından itibaren sanayinin gelişmesiyle beraber topların hem güçleri hem de menzilleri artmıştır. Böyle kuvvetli topların gülleleriyle parçalanan kale ve surların taşları âdeta şarapnel etkisi göstererek kaledeki insanlar için daha da tehlikeli olmaya başlamıştır.9 Bunun yanı sıra nüfus artışı nedeniyle artık yerleşim biriminde yaşayan halkın mevcut kalelere 7 Türk Dil Kurumu; s. 2114. Çam; s. 17. 9 age.; s. 17. 10 Ülkü; s. 253. 8 Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 58 düşman askerlerini uzak tutabilecek duvar ve istihkâmlar yapılmış, önlerine hendekleri koruyabilecek top ve tüfekle ateş edilmesini sağlayan platformlar oluşturulabilecek aynı zamanda da kolay kolay yıkılıp yok olmayacak biçimde derinlik sağlayan açılı tabyalar inşa edilmiştir.11 Düşman yaklaşma istikametlerini kapatacak hâkim arazi kesimlerine yapılan tabyalar sayesinde menzili uzamış etkili silahlara karşı şehirleri daha uzaktan emniyete alarak topçu silahlarının etkisinden korumak, görev yapacak birlikleri güvenli bir ortamda muharebeye hazırlamak, birliklerin ihtiyaç duyacağı ikmal maddelerini depolamak ve karargâha emniyetli çalışma ortamı sağlamak mümkün olmuştu. Aynı zamanda tabyalar; düşman saldırılarında savaşan askerimize düşmanın kullandığı silahların etkilerini azaltarak korunma sağlamakta, geniş gözetleme ve ateş sahası ile savunmayı kolaylaştırmaktaydı. 3. Osmanlı Devleti’nde Tabya Osmanlı Devleti’nin gerileme döneminde Rusya; birliğini tamamlamış, büyük bir devlet olarak tarih sahnesine çıkmış ve Akdeniz’e inmesinde önündeki en büyük engel olarak gördüğü Osmanlı Devleti’ni bertaraf etmek için önce Kırım ve diğer Karadeniz sahil kentlerini ele geçirip Osmanlının 11 13 14 12 doğu sınırlarına gelip dayanmıştır. Osmanlı Devleti; doğudan gelebilecek saldırılara karşı Anadolu’yu korumak amacıyla Erzurum ve Kars’ta İran tehlikesine karşı yapmış olduğu istihkâmları, Rus saldırılarına karşı daha da sağlamlaştırmak ve geliştirmek için çaba harcamıştır. Osmanlı Devleti’nin 1728 yılından itibaren Balkanlar’da ve Doğu Anadolu’da birçok istihkâm yaptığı bilinmektedir. XIX. yüzyılın ortalarından itibaren de daha modern savunma sistemleri kurulmaya başlanmıştır.12 Bu kapsamda; 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan önce Rusya’ya karşı Erzurum’dan başka doğuda Kars ve Ardahan’da, yine aynı ülkeye karşı batıda Şumnu, Silistre, Varna, Rusçuk, Vidin ve Plevne’de pek çok tabya yapılmıştı. Daha sonraları ise Edirne ve Ege Denizi üzerinden gelebilecek bir tehlikeye karşı Çanakkale Boğazı’nın iki yakası birçok tabya ile takviye edilmiştir.13 4. Günümüz Savaşlarında Tabya Top ve roket gibi eskiden de mevcut silahların daha da gelişmesi yanında uçak ve tank gibi tahrip gücü ve hareket kabiliyeti yüksek yeni harp silah ve araçlarının savaşlarda kullanılmaya başlanması ile birlikte bu tabyalar, savunmadaki işlevlerini kaybederek kullanılmaz olmuştur.14 Günümüzün savaşlarında kullanılan harp silah ve araçlarına karşı tabya gibi tesisler savunmada age.; s. 254. age.;s. 269. Çam; s. 17. age.; s. 17. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 59 93 Harbi’nin Yaşayan Şahitleri Erzurum Tabyaları yetersiz kalmakta, hatta toplu hedef teşkil etmesi nedeniyle kullanan birliğe faydadan çok zarar verebileceği düşünülmektedir. Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’ndan elde edilen tecrübeler sonucu, uzunca bir dönem tabyaların savunma harekâtında “direnek noktası” olarak kullanılabileceği düşünülmüştür. Bu düşünce, XXI. yüzyıl öncesi savaşlarda uygulanan taktik ve kullanılan harp silah ve araçlarına uygun olabilir ancak günümüzün savaşlarında, yukarıda belirtilen sakıncaları nedeniyle tabyalar askerî açıdan fonksiyonunu yitirmiştir. 5. Erzurum Tabyalarının İnşası a. Erzurum Kalesi Erzurum Kalesi şehrin savunmasında yüzyıllar boyunca görev yapmış, son görev olarak da büyük bölümü yıkılarak tabyaların yapımında kullanılmıştır. Bu tarihî bağı nedeniyle tabyalardan önce kısaca Erzurum Kalesi’ne değinmek yararlı olacaktır. Kale, 415 yılında Romalılar tarafından yapılmıştır. Burada bundan evvel de basit ve müdafaa tertibatı noksan bir tahkimat manzumesi bulunduğu tahmin ve kabul edilmektedir. Kalenin iki kat demirle kaplı “Tebriz Kapısı, Gürcü Kapısı, Erzincan Kapısı ve Yeni Kapı” olmak üzere dört adet kapısı bulunmaktaydı.15 15 17 18 19 16 Şehrin tarihi kadar eski olan Erzurum Kalesi; 08 Temmuz 1829’da Rusların eline geçmiş ve kale, Bayburt’a doğru yapılan harekât için bir üs hâline getirilmiştir. Bu dönemde Ruslar tarafından kalenin bazı bölümleri yıkılmış ve kaleye bazı ilaveler yapılmıştır. Bu ilavelerden günümüze kadar gelen kalıntı bulunmamaktadır.19 Söz konusu ilavelerin sonradan sökülerek tabyaların yapımında kullanılmış olması kuvvetle muhtemeldir. Nazmi Sevgen; Anadolu Kaleleri, Doğuş Matbaası, Ankara, 1959, s. 119. www.kulturvarliklari.gov.tr. (Erişim Tarihi: 11 Temmuz 2012) www.erzurumtb.org.tr. (Erişim Tarihi: 10 Temmuz 2012) Enver Konukçu; Erzurum’da Karskapı Şehitliği’ndeki İki Mezar, Atatürk Üniversitesi Yayını, Erzurum, 2010, s. 9. Konyalı; s. 113. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 60 Kale üç kat sur ile tahkim edilmişti. Orta sur, dış surlardan daha alçak olarak inşa edilmişti. Dış sur 35, orta sur 30 ve iç kale surları 40 metre yüksekliğindeydi. Her üç sur arasındaki mesafe 30-40 m olarak değişiyordu. Surların kalınlığı ise 1,36-1,50 m arasındaydı. İç kalede tuğladan yapılmış; yüksek, muhkem, üzeri kurşun örtülü ahşap külah çatı ile kaplı “Kesikkule” adında bir kule vardır. Bu kule, iç kalede bulunan kale mescidi ile birlikte Türk mimarisinin ilk örnekleri olması bakımından oldukça önemlidir. Orta Çağ’da gözetleme kulesi olarak da kullanılan Kesikkule, sonradan saat kulesi olarak kullanılmıştır.16 Yüksekliği 21 m olan kulenin Saltuk emirlerinden İnanç Beygü Alp Tuğrul tarafından 1184 yılında yaptırıldığı tahmin edilmektedir.17 Bu kule, “Tepsi Minare” veya “Saat Kulesi” olarak da adlandırılmaktadır.18 Yeni silahların icadı, mevcut kalenin mukavemet imkânını büsbütün yok etmişti. İşte bundan sonra Erzurum Kalesi, yeni silahlara cevap verebilecek yeni istihkâmların inşası için taş ocağı hâline getirilmiştir.20 Şehri çevreleyen surlar da 1868’den itibaren yapılan istihkâmlarda kullanılmak üzere yıkılarak taş ve diğer malzemeler, istihkâmların yapımında sarf edilmiştir.21 Tabyaların inşası sırasında yalnız iç kale sağlam kalmış ve burası mühimmat ve teçhizat ambarı olarak kullanılmıştır.22 Daha 1829 yılında Erzurum Doğu Anadolu’nun kilidi konumuna gelmişti. Doğudan ve kuzeyden gelecek müthiş istilalara karşı durmak için çok iyi hazırlanması gerekiyordu.25 1855 yılında Kars’ın Rusların eline düşmesi de Erzurum’un doğudan gelecek saldırı ve istilalara karşı hazırlanması ve tahkim edilmesi zorunluluğunu bir kez daha gündeme getirmiştir. Fosfor b. Aziziye ve Mecidiye Tabyaları (1) Genel Tabyalar yapılmadan önceki düşman saldırılarında Erzurum, çok büyük tehlikeler yaşıyordu. “Erzurum, bazı istihkâmların mukavemetine rağmen Ruslara teslim olmadan evvel, Rusların Topdağı’ndan attıkları top mermileri kalenin içine, şehrin göbeğine düşüyordu. O vakit Topdağı’nda ve civarında Türklerin istihkâmları yoktu.”23 “Tabyaların yapımına başlandığında Erzurum Kalesi’nin duvarları, burçları, daha doğru bir ifade ile gelişigüzel neresi daha kolay yıkılır ve taşların kullanılacağı yere neresi daha yakın ise oraları yıktırılmış ve taş ocağı hâlinde kullanılmıştır. Büyük Kiremitlik, TopdağıMecidiye Tabyaları kaleden sökülen taşlarla yaptırılmıştır.24 20 22 23 24 25 21 Aziziye Tabyaları Mecidiye Tabyaları age.; s. 159. Mehmet Nusret; Erzurum Tarihçesi, Yay.hzl.: Ahmet Fidan, 2011 Serisi, Ankara, 2010, s. 54. Nusret; s. 160. Konyalı; s. 640. age.; s. 159. age.; s. 640. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 61 93 Harbi’nin Yaşayan Şahitleri Erzurum Tabyaları ocağı olan yerler ve daha birçok askerî binalar ve tabyalar; 1865-1877 yılları içinde yapılmıştır.26 Anadolu İstihkâmat Komisyonu tarafından yapılan “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda Aziziye, Mecidiye ve Ahali Tabyalarının genel görünümü Resim-1’dedir. Erzurum Tabyalarının inşasında halkın büyük hizmetleri geçmiş, Erzurumlu 3.076 kişi şehirlerini müdafaa edecek istihkâmların inşasında gönüllü ve ücretsiz olarak çalışmıştır. Bunun haricinde Erzurum livalarından da beşer kuruş gündelikli mühim miktarda işçinin temin edildiği, bunların yevmiyelerinin her hafta peşin olarak verildiği ve hastalananların ücretsiz olarak vilayet hastanesinde tedavi edildikleri bilinmektedir. Bu güçlü ve kuvvetli işçiler, daha çok toprak işlerinde kullanılmışlardır. Çoğunlukla Erzurumlu gönüllülerin çalıştığı tabyalardan birine “Ahali Tabyası” adı verilmiştir.27 Resim 1: “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda Aziziye, Mecidiye ve Ahali Tabyalarının Genel Planı Mustafa Paşa başkanlığında teşkil edilen “Anadolu İstihkâmat Komisyonu” tarafından yeni istihkâmlar ile kışla, ambar ve bunun gibi askerî tesislerin planları yapılarak 15 Mayıs 1865 tarihinde inşasına başlanmıştır. Aziziye Tabyaları ile Erzurum’un Kars, Ardahan (Kavak), İstanbul ve Harput Kapılarının aralarındaki bütün istihkâmlar ile Küçük Kiremitlik, Firdevsoğlu Kışlası, sonradan iş 26 Tabyaların taş, tuğla gibi malzemelerden dayanıklı olarak inşa edilmiş asıl yapılarından başka en önemli unsurunu, tabyanın etrafını kuşatan hendek ve hendeğe bağlı savunma mevzileri oluşturur. Hendekler; tabyanın savunmasında piyade erlerinin düşmanı karşıladığı, göğüs göğüse geçecek çarpışmaların son aşamasının yapıldığı yerlerdir. Buralar, savunma muharebesini yapacak piyade erleri için önemli bir mevzi ve siper olmasının yanı sıra saldırıyı gerçekleştirilen askerler için de büyük bir engel ve tuzaktır.28 age.; s. 160. age.; s. 641. Tahsin Aşıroğlu (Akgün); Erzurum Tabyaları, Erzurum Tarihini Araştırma ve Tanıtma Derneği Yayınları, Erzurum, 1996, s. 23. 28 Ülkü; s. 261. 27 Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 62 (2) Mecidiye Tabyası Erzurum şehrinin hemen doğusundaki 2.042 m rakımlı Topdağı’nın kuzey ucunda bulunan bu tabya, şehri doğudaki Yanık Dere’yle kuzeydeki Gürcü Boğazı’ndan ge- lecek düşmana karşı savunmak maksadıyla yapılmıştır. Tabya, topçuluk alanında o zamana kadar görülen gelişmeler dikkate alınarak Sultan Abdülmecit tarafından yaptırılmıştır. Mecidiye Tabyası, geniş bir avlunun doğusunda yay şeklinde bir plân üzerinde kurulmuş olan yan yana koğuş odalarından meydana gelmektedir. Kuzey-güney istika- metinde uzanan bu yayın orta kısmının uzunluğu 63,85 m, yan kısımları ise 20,20 m’dir. Tabyanın batısında geniş bir avlu vardır.29 Mecidiye Tabyası Mecidiye Tabyası, tamamen iyi cins küfeki taşından yapılmıştır. Ön ve arka cepheye bakan duvarların kalınlığı 1,10 m, bunlar arasında dikey olarak uzanan ve odaları meydana getiren duvarlar ise tavanı örten hafif sivri beşik tonozları30 taşıdığından daha kalın -1,60 m- olarak inşa edilmiştir.31 Kapılardan girişte tabyanın iki ucunu simetrik olarak teşkil eden bloklar iki katlı, ortada bulunan blok ise tek katlıdır.32 Tabya dıştan düz toprak damla kapatılmıştır.33 Tabyanın damı üzerinde güney ve kuzey köşelerinde birer gözetleme ve irtibat kulesi vardır.34 “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda yer alan Mecidiye Tabyasının planı Resim-2’dedir. Resim 2: “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda Mecidiye Tabyasının Planı 29 31 32 33 34 30 Çam; s. 24. Tonoz: Tuğla ve harçla örülmüş, alttan obruk, yarım silindir biçiminde tavan örtüsü (TDK Türkçe Sözlük). Çam; s. 25. Aşıroğlu; s. 24. Çam; s. 25. Aşıroğlu; s. 24. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 63 93 Harbi’nin Yaşayan Şahitleri Erzurum Tabyaları Depo olarak kullanıldığı zannedilen iki odanın dışında kalan bütün odaların her birisinin avluya bakan cephesine iki, doğuya bakan cephesine ise yuvarlak kemerli üçer tane mazgal pencere açılmıştır. Bunlardan ortadakiler büyük, iki yanda bulunanlar ise küçüktür. Tabyalarla ilgili önemli çalışmalar yapmış olan Nusret ÇAM; doğudaki duvara konulan pencereler konusunu açıklığa kavuşturmak amacıyla düşüncelerini şu şekilde açıklamaktadır: “Bu tabya kuzeyden ve özellikle de doğudan gelecek tehlikeye karşı yapıldığından tabyanın avlusu daha emniyetli olan batı tarafa alınmıştır. Zira tabyanın doğu cephesi, herhangi bir düşman taarruzunda ilk hedefi teşkil edeceğinden, bu cepheye konulacak pencereler, tabyanın savunulmasında bazı zorluklar yaratabilecek durumdadır. İşte tabyanın yapılışı sırasında bu tehlike dikkate alınmamış ve hatta belki de bu pencereler tabyaya doğudan yaklaşacak düşmanı gözetlemek ve onlara buradan kurşun atmak maksadıyla yapılmıştır. Hâlbuki böyle bir düşünce, doğrudan doğruya koğuş olarak kullanılan kısımlar için hiç de mantıklı değildir ve bundan sonra yapılan tabyaların koğuşlarının düşmanın geliş yönüne bakan cephesine asla pencere yapılmamıştır. Mevcut tabyaların en eskisi olan Mecidiye’deki böyle bir yanlışın tabyalar konusundaki acemilikten ileri geldiği zannedilmektedir. Bu aksaklık fark 35 edildiği için olacak ki tabyanın doğu kısmı, sonradan toprak yığınlarıyla kapatılmıştır. Böylece hem tabyanın doğu cephesi düşmanın top ve tüfek ateşine karşı emniyete alınmış hem de içerdeki askerler şiddetli soğuktan korunmuştur. Bu gün bu pencereler kör vaziyettedir.”35 Diğer taraftan Mecidiye Tabyası, mevcut en eski tabya olması sebebiyle daha sonra yapılan tabyalarda görülen karargâh, pusu ve topçu odaları gibi yeniliklerden de mahrum bulunmaktadır. Bu hususlar o zamanki topların henüz fazla kuvvetli olmaması gibi bir düşüncenin neticesi olabilir. Bu nedenle tabya, Erzurum şehrine hâkim bir tepede kurulmuş ileri bir karakol ve kışla hüviyeti arz etmektedir.36 Topdağı’nın hemen batı eteklerindeki Firdevsoğlu Kışlasında bulunduğu sırada, 08/09 Kasım 1877 tarihindeki gece baskınını haber alan Gazi Ahmet Muhtar Paşa; harekât için gerekli emir ve talimatları süratle vererek Mecidiye Tabyasına gelmiş ve birlikleriyle beraber Erzurum halkının taarruzunu bu tabyadan sevk ve idare etmiştir.37 (3) 1 Numaralı Aziziye Tabyası Erzurum’un doğusundaki Karskapı’nın kuzeyinde bulunan Topdağı’nın güney ucunda, Erzurum-Kars kara yolunu kontrol altında tutmak için 1867-1872 yıllan arasında Sultan Abdülaziz tarafından batıya doğru Çam; s. 25. age.; s. 29. Vehbi Kocagüney; 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi’nde Aziziye Tabyası Savaşları, Gnkur.Basımevi, Ankara, 1965, s. 19. 37 Çam; s. 29. Kocagüney; s. 20. TSK Tarihi Osmanlı Devri 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekâtı; C 2, Ankara, 1985, s. 168. Mehmet Arif Bey; Başımıza Gelenler, Yay.hzl.Ertuğrul Düzdağ, İz Yayınları, İstanbul, 2006, s. 632. 36 Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 64 alçalan bir sırtta yaptırılan 1 Numaralı Aziziye Tabyasının günümüze ancak çok az bir kısmı sağlam olarak ulaşabilmiştir.38 Mevcut yıkıntılardan anlaşıldığına göre 1 Numaralı Aziziye Tabyasının diğer odaları ve koğuşları doğuda ve kuzeyde “U” şeklindeki bir plân üzerinde devam etmekteydi. Bu durum “Erzurum İstihkâmları Haritası”ndan da anlaşılmaktadır. Yine aynı harita üzerindeki plana göre ortadaki kare planlı avlunun batı tarafında daha ince duvarların bulunduğu anlaşılan karargâh kısmı vardı. Burası, şimdi Aziziye Anıtı ile Nene Hatun’un mezarının bulunduğu yere denk gelmektedir. Planda bu kısmın üç tanesi tam ortadaki girişin sağında, diğer üçü de solunda olmak üzere altı odadan meydana geldiği görülmektedir. Girişin hemen sağındaki birinci odaya helalar yerleştirilmiştir. Onun yanındaki diğer iki odanın hamam ve mutfak, girişin sağ tarafındaki üç odanın ise idare binası olarak kullanıldığı sanılmaktadır.39 “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda yer alan 1 Numaralı Aziziye Tabyasının planı Resim-3’tedir. 1 Numaralı Aziziye Tabyası duvarlarının kalınlığı 2,25 m, kuzey duvarı 1,10 m, tonozları taşıyan ara duvarlar ise 1,60 m kalınlığa sahiptir.40 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda bu tabyada bulunan ve Aziziye Tabyalarındaki birliklere emir komuta eden Yarbay Bahri Bey; yaralanmış olmasına rağmen süratle Tabyanın dış yüzü düzgün kesilmiş siyah bazalt taşlardan, iç yüzü gayrimuntazam bazaltlardan, sivri kemerli beşik tonozlar ve duvarların üst kısmı ise tuğladan yapılmıştır. Aynı şekilde üst pencerelerin yuvarlak kemerleri de tuğladan örülmüş bulunmaktadır. Karargâhın dışa bakan batı ve güney Resim 3: “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda 1 Numaralı Aziziye Tabyasının Planı 38 Çam; s. 29. age.; s. 29. 40 age.; s. 31. 39 Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 65 93 Harbi’nin Yaşayan Şahitleri Erzurum Tabyaları birliklerini silah başı yaptırarak savunma için düzen aldırmış, üst komutanlığı da zamanında haberdar ederek baskına karşı gereken tepkinin zamanında gösterilmesini sağlamıştır.41 (4) 2 Numaralı Aziziye Tabyası 1 Numaralı Aziziye Tabyasının 200 m kadar kuzeyinde bulunmaktadır. Bu tabya, bugün yarım ay şeklindeki bir toprak yığınıyla bu hilalin iki ucunda bulunan taş duvarlardan meydana gelmektedir. 93 Harbi’nde burada Ruslara karşı savaşan Mustafa Saffet Efendi ismindeki bir subayın oğlu olan ve Erzurum’da uzun süre görev yapan Emekli General Vehbi KOCAGÜNEY’in ifadesine göre 2 Numaralı Aziziye Tabyasının kârgir koğuşları mevcut değildir ve barakaları da sonradan yapılmıştır. Bu barakalardan günümüze kalan kalıntı bulunmamaktadır. 2 Numaralı Aziziye Tabyası, diğer iki Aziziye Tabyası ile birlikte 1877 yılının 08/09 Kasım gecesinde yapılan Rus baskınında saldırıya uğramıştır. Burası, işgale uğrayan ilk tabya olduğu gibi kurtarılan da ilk tabyadır.42 Rusların gece baskını esnasında 2 ve 3 Numaralı Tabyalarda bulunan Tokat ve Maden Taburlarının bir kısım personeli şehit edilmiş, kalanlar da esir alınmıştır.43 Erzurum halkının ordusu ile birlikte yaptığı karşı taarruzda bu esirler (Tokat Taburundan 170 ve Maden Taburundan 280 kişi) sağ olarak kurtarılmıştır.44 41 (5) 3 Numaralı Aziziye Tabyası 2 Numaralı Aziziye Tabyasının 200 m kadar kuzeyinde, Mecidiye Tabyasının da 300 m güneyinde bulunan bu tabya, diğer Aziziye Tabyalarıyla birlikte aynı dönemde inşa edilmiştir. Bu tabyanın yapılış maksadı, Pasinler Ovası’ndan başlayan ve Şehitler Deresi’ne bağlanan gedikleri kapatmaktır. Tabya, uzun yıllar askerî birliklerin kontrolü altında bulunduğu için sağlam bir durumda günümüze ulaşmıştır. Yapıt, bir asıl tabya ile onun güneybatı tarafında yer alan ve 2 Numaralı Aziziye Tabyasıyla yer altından irtibatı sağlayan bir merdiven ile bunun hemen yanında bulunan bir siper duvarından meydana gelmektedir. Bu merdivenin üstü beşik tonozla örtülmüş, yandaki siper duvarına ise çok sayıda mazgal konulmuştur. 3 Numaralı Aziziye Tabyası Kocagüney; s. 18. TSK Tarihi Osmanlı Devri 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekâtı; s. 167. Mehmet Arif Bey; s. 634. 42 age.; s. 36. 43 TSK Tarihi Osmanlı Devri 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekâtı; s. 167. Kocagüney; s. 17. 44 TSK Tarihi Osmanlı Devri 1877-1878 Osmanlı-Rus Harbi Kafkas Cephesi Harekâtı; s. 168. Konukçu; s. 556. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 66 Asıl tabya, doğu ve batıdaki uzun iki kenarı birbirine paralel altı kenarlı bir avlu etrafında sıralanan odalardan meydana gelmektedir. Bu avlunun uzun kenarlarından doğudaki 28,50 m, batıdaki ise 32,10 m olup avlunun doğu-batı yönündeki dikine genişliği 14,30 m’dir. Avlu bu hâliyle iki yanı basık ve kenarları birbirine eşit olmayan bir altıgen şekli arz etmektedir. Tabyanın doğu, güneydoğu ve kuzeydoğu kenarları kalın bir toprak yığınıyla kapatılmış olduğu için dış şeklini görememekle birlikte içten alınan ölçülere dayanarak onun dıştan da altı kenarlı olduğunu söylemek mümkündür.45 “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda yer alan 3 Numaralı Aziziye Tabyasının planı Resim-4’dedir. 3 Numaralı Aziziye Tabyasının kapısının üst tarafında bir kitabe yeri bulunmasına rağmen kitabe mevcut değildir. Kitabenin Rus işgali sırasında tahrip edilmiş veya götürülmüş olması kuvvetle muhtemeldir. Tabya, 08/09 Kasım 1877 tarihindeki gece baskını sırasında bir süre için Rusların eline geçmiş ancak daha sonra Türk birlikleri ile Erzurum halkının müdahalesi üzerine tabya bu işgalden kurtarılmıştır.46 Sonuç Tabyalar; 93 Harbi olarak bilinen 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’nda inşa maksadı olan şehrin savunulması görevinde üzerine düşeni yapmış gerek inşasında ve gerekse savunmada her taşı, her mevzisi ve her karış toprağı ile Erzurum halkının 45 46 Resim 4: “Erzurum İstihkâmları Haritası”nda 3 Numaralı Aziziye Tabyasının Planı vatan sevgisinin, cesaret ve kahramanlığının şahitleri olmuştur. Yakın olması şehir açısından risk teşkil etmiş ancak halkın zaman kaybedilmeden süratle yardımını da sağlamıştır. Tabyaların hem yapımında hem de bu bölgede yapılan savaşlarda Erzurum halkının varını yoğunu ortaya koyduğunu, hiçbir fedakârlıktan kaçınmadığını ve başlı başına bir destan yazdığını görmekteyiz. Tabyalar; yazılan muhteşem destanı haykırırcasına dimdik karşımızda durmasına rağmen ne yazık ki Erzurum ve civarında bile o yıllarda halkın yaptığı fedakârlıklar, çektiği sıkıntılar ve yaratılan muhteşem destan yeteri kadar bilinmemektedir. Tabyaları yakından tanıdıkça geçmişimizle duyduğumuz gurur artacak, geleceğe daha güvenle bakabilme ve o kahramanlara layık evlatlar olabilme yolunda kendimizi daha güçlü hissedeceğiz. Çam; s. 38. age.; s. 40. Silahlý Kuvvetler Dergisi, Nisan 2013, Sayý 416 67