Artık Allah`a karşı gelmekten sakının ve bana itaat

advertisement
Güven, gözyaşı gibidir, gözden düştükten sonra bir daha geri
gelmez.
Son İslam Peygamberi Hz. Muhammed (SAV),
kendi kişisel kimliği ve hayatında güven insanı
olduğu gibi Medîne İslam toplumunu da güven
temelinde kurmuştur. Arkadaşları (Ashab) da
güvenilir insan ve toplum olma konusunda O’nu
model almışlardır.
"Güzel ahlâkın en önemli
özelliklerinden olan güvenirlik¸ aynı
zamanda peygamberlerin genel
niteliklerindendir. Nitekim Kur'an-ı
Kerim¸ onların bu sıfatlarına birçok
ayette işaret etmektedir."
İslam’ın o evrensel ahlâkî prensiplerden bazılarını şöyle
sıralayabiliriz:
Doğruluk¸
Dürüstlük¸
Güvenilirlik¸
Ahde Vefa¸
Nezaket¸
Adalet¸
Hoşgörü Ve
Cömertlik
Ben Burada evrensel ahlâkî
prensiplerden
güvenilirliğin
önemi
üzerinde
durmak
istiyorum.
Güvenilir Olmak
Güven¸ "korku¸ çekinme ve
kuşku duymadan inanma ve
bağlanma duygusu¸ itimat" gibi
anlamlara gelmektedir.
Güvenilirlik ise¸ "güvenilir olma
durumunu" ifade etmektedir.
Güzel ahlâkın en önemli
özelliklerinden olan güvenirlik¸ aynı
zamanda peygamberlerin genel
niteliklerindendir.
Nitekim
Kur'an-ı
Kerim¸
onların bu sıfatlarına birçok ayette
işaret etmektedir. Burada bu tür
ayetlerden birkaçını zikretmek
istiyorum:
َْ‫ني‬
َ ْ‫سل‬
َ ‫َكذَّبَتْ قَومْ نوحْ المر‬
"Nuh kavmi de
yalancılıkla suçladılar.
peygamberlerini
َْ‫و‬
ْ َ ‫ل لَهمْ اَخوهمْ نوحْ ا‬
َْ ‫اذْ قَا‬
َ ‫لَ تَتَّق‬
Kardeşleri Nuh¸ onlara şöyle demişti:
(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
َْ‫انى لَكمْ َرسولْ اَمني‬
Bilin ki ben¸ size gönderilmiş güvenilir
bir elçiyim.
َْ‫للا َواَطنيعو‬
َْ ‫فَاتَّقوا‬
Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve
bana itaat edin."
26/Şuara¸ 105-108
Yine
َْ ‫سل‬
َ‫ني‬
َ ‫َكذَّبَتْ عاَدْ المر‬
"Ad (kavmi) de
yalancılıkla suçladı.
peygamberlerini
َْ‫و‬
ْ َ ‫ل لَهمْ اَخوهمْ هودْ ا‬
َْ ‫اذْ قَا‬
َ ‫لَ تَتَّق‬
Kardeşleri Hud¸ onlara şöyle demişti:
(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz
mısınız?
َْ‫انى لَكمْ َرسولْ اَمني‬
Bilin ki ben¸ size gönderilmiş güvenilir
bir elçiyim.
َْ‫للا َواَطنيعو‬
َْ ‫فَاتَّقوا‬
Artık Allah'a karşı gelmekten sakının
26/Şuara¸ 123-125
ve bana itaat edin."
Ve Yine
َْ‫ني‬
َ ‫سل‬
َ ‫َكذَّبَتْثَمودْالمر‬
"Semud (kavmi) de peygamberlerini
yalancılıkla suçladı.
َْ‫و‬
ْ َ ‫صالحْا‬
َ ‫لَْتَتَّق‬
َ ْ‫اذْقَا َلْلَهمْاَخوهم‬
Kardeşleri Salih onlara şöyle demişti:
(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
َْ‫ْرسولْاَمني‬
َ ‫انىْلَكم‬
Bilin ki ben¸ size gönderilmiş güvenilir bir
elçiyim.
َْ‫ْواَطنيعو‬
‫فَاتَّق‬
َ ‫واْللا‬
َ
Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve
bana itaat edin."
26/Şuara¸ 141-143
Ve Yine
َْ‫ني‬
َ ْ‫سل‬
َ ‫َكذَّبَتْ قَومْ لوطْ المر‬
"Lût (kavmi)
yalancılıkla suçladı.
de
peygamberlerini
َْ‫و‬
ْ َ ‫ل لَهمْ اَخوهمْ لوطْ ا‬
َْ ‫اذْ قَا‬
َ ‫لَ ْت َتَّق‬
Kardeşleri Lût¸ onlara şöyle demişti:
(Allah'a karşı gelmekten) sakınmaz mısınız?
َْ‫انى لَكمْ َرسولْ اَمني‬
Bilin ki ben¸ size gönderilmiş güvenilir bir
elçiyim.
َْ‫للا َواَطنيعو‬
َْ ‫فَاتَّقوا‬
Artık Allah'a karşı gelmekten sakının ve
bana itaat edin."
26/Şuara¸ 160-162
Yüce Allah'ın doksan
isimi vardır. O isimlerden
mü'mindir.
"Mü'min"¸
Allah'ın isimlerinden biri
gibi¸ aynı zamanda O'na
insanların
da
en
isimlerindendir
dokuz
biri de
Yüce
olduğu
inanan
önemli
Allah'a niçin mü'min denir?
Çünkü O¸ güven kaynağıdır.
Bize güveni veren de O'dur.
Peygamberlerde
bulunması gerekli beş
nitelikten
birisinin
de
emanet olması¸ emanetin
mana ve önemini ifade
etmektedir.
Bu
sıfat¸
peygamberlerin her yönü
ile güvenilir olduklarını
ifade eder.
İşte bütün peygamberlerin en
önemli sıfatı emanet olduğu gibi¸
Hz. Muhammed (s.a.v.)'in de en
önemli sıfatı emanettir. Nitekim
Hz.
Peygamber
(s.a.v.)'in
ümmetine
örnek
olduğu
hususlardan biri de¸ onun
güvenirlik vasfıdır.
Hz. Muhammed
Güvenilir Bir İnsandı
* Allah sevgili peygamberimize
yüce bir ahlak bahşetmiştir. Babasını
hiç görememiş, annesini çok küçük
yaşlarda kaybetmiş ve hiç okula
gitmemiş biri olarak onun, böyle
güzel bir ahlaka sahip olması
tesadüf olamaz.
O bir sözünde “Beni Rabbim
terbiye etti ve terbiyemi güzel yaptı.”
demekte ve eşsiz ahlakının kaynağını
açıkça belirtmektedir.
Hz. Ayşe’ye onun yüce ahlakını
soranlara; “onun ahlakı Kur'an'dır”
demiştir.
Mekkeliler Peygamber efendimize
güvenilir Muhammed anlamına gelen
“Muhammed-ül Emin” diyorlardı.
Çünkü
onu
çocukluğundan
beri
tanıyanlar bir kez dahi olsun yalan
söylediğine şahit olmamıştır. Verdiği
her sözü mutlaka tutar, tutamayacağı
sözler vermezdi.
Mekkeliler onu, dürüstlüğü ve güvenilirliğinden
dolayı daha genç yaşta Mekke’nin en önemli meclisi
olan “Hılful Fudul” (Erdemliler Topluluğu) üyesi
yapmıştır.
Kâbe’nin onarımında ortaya çıkan anlaşmazlık
onun hakemliği sayesinde çözülmüştür.
Peygamberimiz bir yerde buluşmak için bir
arkadaşıyla sözleşir. Ancak arkadaşı sözünü
unutarak buluşma yerine gelmemesine rağmen
ertesi güne kadar onu beklemiştir.
Ticaretteki dürüstlüğü sayesinde herkes onunla
ticarette işbirliği yapmak istemiştir.
Hz. Muhammed (s.a.s.) peygamber
olarak görevlendirildikten sonra birçok
baskılara ve haksızlıklara maruz
kalmıştır. Bu baskıları yapanlar onu,
zayıf
insanların
aklını çelmekle,
kâhinlikle, büyücülükle suçlamışlar.
Ancak hiç kimse onu yalancılıkla
ya da sahtekârlıkla suçlayamamıştır.
İnsanları ikna etmesindeki en
önemli etken, dürüstlüğü ile verdiği
güven duygusudur. Bu sayede
birçok insan müslüman olmuştur.
Kabe Hakemliği
Evet¸ Hz. Peygamber¸ gençliğinden
itibaren güvenilir olarak tanınmıştır. O¸ on
beş
yaşında
iken
Mekke'de
"Muhammedü'l-Emîn" diye anılıyordu.
Otuz beş yaşında iken¸ Kâbe'nin tamiri
esnasında
Hacerü'l-Esved'in
yerine
konulmasında Kureyş Kabilesi arasında
çıkan
anlaşmazlıkta
meselenin
halledilmesi¸ ertesi gün Kâbe'ye ilk girecek
şahsa bırakılmıştı. Tam o esnada Hz.
Muhammed'in geldiğini gördüklerinde¸
"Muhammedü'l-Emîn"
geliyor
diye
sevinmişlerdi.
Hz. Muhammed tüm Mekkelilere
İslam’ı anlatmak için onları Safa
Tepesi’ne çağırıp, “Ey insanlar şu
dağın
arkasında
size
karşı
hazırlanmış bir ordu vardır desem
bana inanır mısınız?” diye sormuştu.
Orada bulunanların hepsi birden,
“Evet inanırız. Çünkü senden
hiçbir zaman yalan söz duymadık.”
diyerek cevap vermişlerdi.
İnsanlar peygamberimize o kadar
çok güveniyordu ki, düşmanlık edenler
bile şehir dışına gidecekleri zaman
kıymetli
eşyalarını
ona
emanet
ediyorlardı.
24
Hz. Peygamber (s.a.v.)¸ şahıslara¸
şahısların mallarına ihanet etmediği
gibi¸ kamu malına da ihanet
etmemiştir.
Nitekim
Huneyn
Savaşından
sonra
ganimetlerin
toplandığı yerde durmuş ve eline
devesinin hörgücünden bir tüy alarak
şunları söylemiştir:
"Ey
İnsanlar!
Benim
sizin
ganimetinizde gözüm yoktur. Hatta
şu tüyde bile!"
Hz.
Peygamber
(s.a.v.)¸
sahabelerine daima güvenilir
olmayı telkin ederdi. Emanetin
zıddı olan hıyanetin çirkin bir
davranış
olduğunu
söylerdi.
Sahabeler de Hz. Peygamber
(s.a.v.)'i emin olarak tanımışlar ve
sonsuz bir güvenle kendisine
bağlanmışlardır.
Hz. Peygamber (s.a.v.)¸ iman
ve güvenilir kimse olmak
arasında
sıkı
bir
bağ
bulunduğunu bildirmiştir. Bu
hususla ilgili sözlerinden bir kaçı
şöyledir:
َْ‫ع‬
َّ ‫ي‬
َّ ‫عبد‬
َ ْ‫عنه َما‬
َ ْ‫ْاَّلل‬
َ َْ‫ْاَّللْب‬
َ َْ‫ع‬
َ
َ ‫عمر‬
َ ْ‫وْرض‬
ْ‫سل َم‬
َْ ‫علَنيه‬
َّ َّ‫صل‬
َ ْ‫ىْاَّلل‬
َ َْْ‫سلَّ َمْقَا َلْالمسلمْ َم‬
َ ‫ْو‬
َ ْ‫النَّبي‬
ْ‫ْونيَده‬
َ ‫المسلم‬
َ ‫وَْمَْل‬
َ ‫سانه‬
“Müslüman, elinden ve dilinden
başkalarının güvende olduğu kimsedir.”
َّ ‫غ‬
َ َْ‫َم‬
‫سْمنَّا‬
َ ‫شنَاْفلني‬
“Bizi aldatan bizden değildir.”
ْ‫اَّللْفَاستَقم‬
َّ ‫قلْآ َمنتْب‬
“Allah’a inandım, de. Sonra da
dosdoğru ol…”
َْ‫ع‬
َْ ْ‫عنه َما‬
َْ ‫عمر‬
َّ ‫ي‬
َّ ‫عبد‬
َ ْ‫ْاَّلل‬
َ َْ‫ْاَّللْب‬
َ َْ‫ع‬
َ
َ ‫وْرض‬
َْ‫سلَّ َمْقَا َلْالمسْلمْ َم‬
َّ َّ‫صل‬
َ ْ‫ىْاَّلل‬
َ ‫ْو‬
َ ْ‫النَّبي‬
َ ‫علَنيْه‬
ْ‫ْونيَده‬
َ ‫سل َمْالمسلم‬
َ ‫وَْمَْل‬
َ
َ ‫سانْه‬
“Müslüman
elinden
ve
dilinden diğer Müslümanların
güvende olduğu kimsedir.”
"Kişinin kalbinde iman ve
küfür bir arada bulunmaz.
Güvenilirlik ve hainlik bir arada
olmaz.“
GÜVEN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ
Müslüman birey, iman etmiş bir mü’min ve
İslam’a girmiş bir müslim olmanın gereği olarak
sadece Müslümanlara değil, toplumsal hayatı
paylaştığı
Herkese Güven Vermesi,
Herkese Karşı Faydalı Ve Emin Olması,
Emanete İhanet Etmemesi,
Ahde Vefa Göstermesi,
Konuştuğunda Doğru Konuşması,
Söz Verdiğinde Yerine Getirmesi,
Kırıcı Olmaması,
Medeni Olması,
Komşularına İyi Davranması,
Anne Babasına İyilik Yapması,
Alışveriş Yaptığında Hile Yapmaması Gereken Kişidir.
GÜVEN TOPLUMUNUN ÖZELLİKLERİ
Güvene dayalı olarak kurulan İslam
toplumu, mü’min bireylerin, toplumda
herkese karşı
Güzel Söz Söylemeyi,
İyiliği Yayma Ve Kötülüklerle Mücadele
Etmeyi,
Selamı Yaygınlaştırmayı,
Yardımlaşmayı,
Paylaşmayı,
Çocuk, Genç, Yetişkin Ve Yaşlılara Karşı
Güzel davranmayı
ilke edindiği ve ona göre tutum ve davranış
geliştirdiği toplumdur.
Güvenilirliğin İnsana Kazandırdıkları
Güven: Bir Toplumu Ayakta Tutan Tek Dümendir
Bir toplumun özgürlük seviyesini ölçmek istiyorsanız, o
toplumda
kendini
emniyette/güvende
bulma
derecesine bakacaksınız.
Bir miktar değerli malınızı kapı önünde tutunuz.
Acaba kaç saat orada kalabilir?
Ya da çocuğunuzu,Kardeşinizi
herhangi bir
komşunuzda kaç gün yada kaç saat tutabilirsiniz.
Ya da bir arkadaşınıza önemli bir sırrınızı verdiniz.
Hangi şartlara kadar o sırrınızı saklayabilir?
Ya da kıymetli eşyalarınız var, kime emanet
bırakabilirsiniz?
Ya da açsınız, kaçıncı gün bir komşunuz sizin
kapınızı çalar ve sizi doyurur.
Ya da utanılacak bir hata yaptınız? Bu hatanız kaç
gün deşifre edilmeyecektir.
Ya da
Bu sorular uzayabilir… Ancak bu sorulara “kem
küm” cevaplar alırsınız. Çünkü tam güven; İslam
ilkelerinin ve imanın yerleşik olduğu bir hayatta
mümkündür.
1. İmanın yaşandığı toplumlarda herkesin iş yeri
açıktır.
2. Kadınlara değil tacizde bulunmak, bakışı bile
haram sayar. Kimse kimsenin malına göz
koymaz.
3. Kimse kimsenin emeğini gasp etmez.
4. Komşu, komşusu aç iken uyumaz.
5. Özel hayata dokunulmaz.
6. Erdemlere önem verir.
7. Cehaleti küçümser, ilim öğrenmeyi ibadet
olarak kabul eder.
8. Nefret ettiği kimseyi bile kötüleyemez. vb
Güvenilirliği Bozucu Bazı Davranışlar
Münafıklık
ْ‫عْلَنيه‬
َّْ ‫ْرسو َل‬
َّ َّ‫صل‬
َ ْ‫ىْاَّلل‬
َ
َ ْ‫ْاَّلل‬
َ ََّ َ ‫عَْأَبيْه َرني َرة َْأ‬
َّ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َ
َّ
ْ‫ْوإْذَا‬
‫ب‬
‫ذ‬
‫ك‬
ْ
‫ث‬
‫د‬
‫ح‬
ْ‫ا‬
‫ذ‬
‫ْإ‬
‫ث‬
ْ
‫ل‬
‫ث‬
ْ
‫ق‬
‫َاف‬
‫ن‬
‫م‬
‫ْال‬
‫ة‬
‫ني‬
‫ْآ‬
‫ل‬
‫ا‬
‫ق‬
ْ
‫م‬
َ
َ
َ
َ ‫َو‬
َ
َ
َ ‫سل‬
َْ ‫ْوإذَاْاؤتم ََْخ‬
َ‫َا‬
َ ‫َو‬
َ َ‫عدَْأَخل‬
َ ‫ف‬
Hz. Peygamber (s.a.v): “Münafığın
belirtisi üçtür: Konuştuğunda yalan
söyler. Söz verdiğinde sözünden
döner. Kendisine güvenildiğinde
hıyanetlik yapar”
Aldatma ve Hile
İnsan ilişkilerinde dürüstlük esastır. Doğruluk ve dürüstlük İslam ahlak
anlayışında imandan sonra gelen en önemli bir erdemdir. Sağlıklı bir
toplum yapısının da temel taşını oluşturur.
َ ‫َونيلْللم‬
ْ‫} َوإذَا َكالوهم‬2{ََْ‫علَىالنَّاسْ َنيستَوْفو‬
َ ْ‫} الَّذنيََ ْإذَاْاكتَالوا‬1{ََْ‫طففني‬
}5{ْ‫عظنيم‬
َ ْ‫} ل َنيوم‬4{ ََْ‫} أَ َلْ َنيظ َُّْأولَئ َكْأَنَّهمْ َّمبعوثو‬3{ْ ََ‫ووزَ نوهمْنيخسرو‬
َّ َ‫أ‬
6{ََْ‫}نيَو َمْنيَقومْالنَّاسْل َربْال َعالَمني‬
“1- Eksik ölçüp tartanların vay haline!
2- Onlar insanlardan kendilerine bir şey aldıkları zaman tam
ölçerler.
3- Kendileri başkalarına bir şey ölçtükleri veya tarttıkları
zaman eksik ölçer ve tartarlar.
4- Onlar tekrar diriltileceklerini zannetmiyorlar mı?
5- Büyük bir gün için.
6- Öyle bir gün ki, insanlar o gün Rablerinin huzurunda
divan duracaklar.”
Mutaffifin, 83/1-6
Fasıklık
ْ‫نيَْآ َمنواْإَْ َجاءكْمْفَاسقْبنَبَأْْفَتَبَنيَّنوا‬
َ ‫نيَاْأَنيُّ َهاْالَّذ‬
ْ‫علَىْ َما‬
َ ْ‫أََْتصنيبواْقَو ًماْب َج َهالَةْْفَتصبحوا‬
َْ ‫فَعَلتمْنَادم‬
َ‫ني‬
“Ey iman edenler! Eğer bir fâsık
size bir haber getirirse onun
doğruluğunu
araştırın.
Yoksa
bilmeden bir topluluğa kötülük
edersiniz de sonra yaptığınıza
pişman olursunuz.”
Hucurat, 49/6
Zulüm Yapmak ve Adaletsizlik
ْ‫ع‬
َ
َّ ‫ي‬
َّ ‫عبد‬
َ ْ‫عنه َما‬
َ ْ‫ْاَّلل‬
َ َْ‫ْاَّللْب‬
َ َْ‫ع‬
َ
َ ‫عمر‬
َ ْ‫وْرض‬
َّ
َ
ْ‫سل َم‬
‫ه‬
‫ني‬
‫ل‬
‫ع‬
ْ
‫ىْاَّلل‬
‫صل‬
َّ
َ
َ َْ‫سلَّ َمْقَا َلْالمسلمْ َم‬
َ ‫ْو‬
َ ْ‫النَّبي‬
َ
ْ‫ْونيَده‬
َ ‫المسلم‬
َ ‫وَْمَْل‬
َ ‫سانه‬
“Müslüman elinden ve dilinden diğer
Müslümanların
güvende
olduğu
kimsedir.”
Buharı, İman, 1
Netice olarak:
İslâm dini¸ insana büyük
sorumluluklar yükler; sınırsız
hürriyetin zulme ve karanlığa
uzandığını hatırlatır; hizmet aşkını
biri Allah'a¸ diğeri hemcinsine olmak
üzere- iki yönden değerlendirir. Bu
bakımdan İslâm¸ Müslümanın doğru¸
dürüst ve çevresine güven telkin
eden bir insan olmasını istemektedir.
Hz. Peygamber (s.a.v.)
devrindeki Müslümanlar¸ ahlâkî
erdemlerden olan doğruluk ve
güvenin doruğunda
bulunuyorlardı. Günümüzde
insanlar ahlâkî bir düşüş
yaşamaktadırlar. Özellikle
insanlar arasında dürüstlük ve
güven hususunda bir buhran
yaşanmaktadır.
Merhum şairimiz Mehmet Akif Ersoy¸ insanlığın
bugünkü durumunu şu mısralarında ne kadar güzel
dile getirmektedir:
Hayâ sıyrılmış¸ inmiş: Öyle yüzsüzlük ki her yerde...
Ne çirkin yüzler örtermiş meğer o incecik perde!
Vefa yok ahde hürmet hiç¸ emanet lafz-ı bî-medlûl.
Ne tüyler ürpertir¸ yâ Rab¸ ne korkunç inkılab olmuş!
Ne din kalmış¸ ne iman¸ din harab¸ iman türab olmuş.
Bireyleri birbirine karşı doğru ve
dürüst davranmayan bir toplumda
insanların birbirine güvenmesi söz
konusu olamaz. Dürüstlük ve güven
olmayan bir toplumda da huzur ve
barışın olması beklenemez. İşte
toplumsal güven ortamının yeniden
tesis edilebilmesi için Kur'an'ın
öngördüğü evrensel ahlâkî
prensiplere dönülmesi
gerekmektedir.
İnsanlara hâkim olan bu
durum¸ günümüzde Kur'an'ın
getirmiş
olduğu
evrensel
prensiplere
ne
kadar
ihtiyacımızın olduğunu bize
göstermektedir. İşte her hususta
olduğu gibi dürüst¸ emin ve
güvenilir insan olma konusunda
da Kur'an ahlâkıyla ahlâklanmalı
ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'i örnek
almalıyız.
Kadir HATİPOĞLU
Kazım Karabekir Camii İmam Hatibi
Bağcılar İstanbul
www.islamdahayat.com
Download