Birinci Basamakta Kadýn Cinselliðinin Deðerlendirilmesi Evaluation of Female Sexuality in Primary Health Care Dr. Esma Demirezen* Öz Kadýn cinselliði anatomik, psikolojik, fizyolojik, týbbi ve sosyal komponentleri olan multifaktöryel bir durumdur. Kadýnlarda cinsel fonksiyon bozukluðu, erkeklerde görülen erektil disfonksiyona benzer, toplumda oldukça yaygýndýr ancak çoðu zaman tanýmlanmamýþ ve tedavi altýnda deðildir. Günümüzde erektil disfonksiyon tedavisi alanýnda saðlanan geliþmelerle birlikte kadýn cinsel fonksiyon bozukluðuna da ilgi giderek daha fazla artmaktadýr. Ancak konuyla ilgili veriler Türkiye ve yurt dýþýnda artmakla birlikte henüz sýnýrlýdýr. Bununla birlikte cinselliðe iliþkin toplumsal tabular gibi etmenler kadýnlarýn cinsellikle ilgili sorunlarýný dile getirmelerinde önemli bir engel oluþturmaktadýr. Saðlýk çalýþanlarýnýn da bu konuya yeterince eðilmemeleri ve hastalarý cinselliðe iliþkin sorunlarýný ifade etmeleri konularýnda teþvik etmemelerinden dolayý sorunun tanýmlanmasý yetersizdir. Ülkemizde birinci basamak saðlýk merkezleri anne ve çocuk odaklýdýr, dolaysýyla kadýnlar tarafýndan yoðun olarak kullanýlmaktadýr. Bu yönüyle kadýn cinselliðinin deðerlendirilmesinde kilit merkezler olabileceði düþünülmektedir. Bu derlemede kadýnlarda cinsel fonksiyon bozukluðu prevelansý, risk faktörleri, tanýlama ve sýnýflandýrma sistemi belirtilmiþ ve sorunun tanýmlanmasýnda birinci basamak saðlýk merkezlerinin önemi vurgulanmýþtýr. Anahtar Sözcükler: kadýn cinsel fonksiyonu, cinsellik, kadýn saðlýðý, birinci basamak. Kadýn cinsel fonksiyon bozukluðu yaþa baðýmlý, progressif ve kadýnlarýn %30 - 50'sini ilgilendiren, yaþam kalitesini olumsuz etkileyen multifaktöryel bir sorundur. Erkek cinsel fonksiyon bozukluðu konusundaki ilerlemelere karþýn, kadýn cinsel fonksiyonu hakkýnda iyi bir tanýsal sýnýflama sisteminin oluþturulamamasý ve bu konuda sýnýrlý sayýda araþtýrma yapýlmasý sonucunda, kadýn cinsel fonksiyon patofizyolojisi, psikolojisi ve tedavisi tam olarak aydýnlatýlamamýþtýr (1). Kadýn cinselliði ile ilgili verilerin yetersiz olmasýný etkileyen birçok etmen söz konusudur. Cinsellikle ilgili sorunlarýn dile getirilmesinde toplumsal deðerler ve normlar özellikle kadýnlarýn bu konuyla ilgili sýkýntýlarýný saðlýk çalýþanlarýna dile getirmelerinde önemli bir engeldir (2,3). Bununla birlikte saðlýk çalýþanlarýnýn da hastalarýný bu yönde deðerlendirmemeleri ve *Arþ. Gör. MSci.; Ý. Ü. Florence Nightingale Hemþirelik YO, Halk Sað. Hem. AD, Ýstanbul Abstract Female sexuality is a multifactorial concept with anatomical, psychological, physiological, medical and social components. Similar to erectile dysfunction in men, female sexual dysfunction (FSD) is highly prevalent but often unidentified and untreated. Due to the development of successful treatment for male erectile dysfunction in our times, FSD is attracting more attention. However, although the data on this subject is currently expanding in Turkey and abroad, it is still limited. In addition, when expressing sexual problems is an issue, factors like social taboos about sexuality stand as important barriers against women. Since health care professionals do not pay enough attention to this subject and do not encourage patients to express their problems regarding sexuality, this problem is inadequately identified. In Turkey, primary health care centers are mother and child-oriented, and are therefore frequently used by women. In this aspect, it is thought that they can act as key centers for evaluation of female sexuality. This paper presents prevelance, risk factors and classification system of FSD and emphasizes the importance of primary health care centers in identifying the problem. Key Words: Female sexual function, sexuality, women's health, primary health care. cinsellikle ilgili sorunlarýný dile getirmelerine teþvik etmemelerinden dolayý raporlandýrma oldukça yetersizdir (2). Ancak son yýllarda, kadýn cinsel fonksiyonu üzerine gösterilen ilginin ve bu konudaki çalýþmalarýn artmasý sonucunda elde edilen bulgular, gerek fizyolojisi gerekse tedavi konusunda önemli adýmlar atýlmaya baþlanmasýna yardýmcý olmaktadýr (1,4). Kadýn Cinsel Fonksiyon Bozukluðu Çalýþmalarý Kinsey'in 1950'li yýllarda ve Masters ile Johnson'ýn 1960'lý yýllarda yaptýklarý çalýþmalar kadýn cinsel fonksiyonu ile ilgili öncü çalýþmalar olup, cinsel fonksiyonda normal sýnýrlar ve uyarýlmaya zemin oluþturan fizyolojik süreçler üzerine önemli bilgiler edinilmesini saðlamýþtýr. Kadýn cinsel fonksiyon bozukluðu insidans ve prevelansý ile ilgili veriler sýnýrlý olmakla birlikte, %76 gibi oldukça yüksek prevelans oranlarý bildirilmektedir. Rosen ve arkadaþlarý ise, • 2006 • cilt 15 • sayý 5 • 79 kadýnlarýn daha yüksek oranlarda cinsel fonkiyon bozukluðu bildirmelerine karþýn %68'inin cinsel iliþkilerini çok tatmin edici bulduklarýný belirtmektedir. Dolaysýyla kadýnlar için cinsel iliþki tatminkarlýðý, yalnýzca cinsel fonksiyon ile sýnýrlý olmamakta ya da çeþitli etmenlerin nedeni ile bir sorun olarak görülmektedir. Spector ve Carey'in 1990 öncesi çalýþmalarý derledikleri yazýlarýnda, orgazm bozukluklarýnýn klinik çalýþmalarda %18 - 76 arasýnda, toplum temelli çalýþmalarda ise %5 - 20 arasýnda olduðunu bildirmiþlerdir. Lauman, Park ve Rosen (5) ise toplum temelli çalýþmalarda seksüel disfonksiyonun her iki cinste yaygýn olduðunu ve erkeklerde %10-52, kadýnlarda ise %25 63 arasýnda deðiþtiðini belirtilmektedir. Cinsel fonksiyon bozukluðu ile ilgili oranlar ülkeler arasýnda farklýlýklar göstermektedir. Amerika'da saptanan %43'lük orana karþýn; Ýngiltere'de %33, Ýzlanda'da ise %22 oranlarý bulunmuþtur. Amerika ve Ýngiltere'de yapýlan geniþ serilere sahip epidemiyolojik çalýþmalarda, cinsel fonksiyon bozukluklarýnýn kadýnlarda erkeklerden yaklaþýk 1.5 kat daha fazla görülmekte olduðu ortaya çýkmýþtýr. Kadýn cinsel fonksiyon bozukluðu prevelansý ile ilgili en geniþ seriye sahip çalýþmalardan biri, Amerikan Ulusal Saðlýk ve Sosyal Yaþam Araþtýrmasý verilerinin derlendiði çalýþmadýr. Bu çalýþmada, yaþlarý 18 - 59 arasýnda deðiþen 1749 kadýndan elde edilen veriler toplanmýþ ve erkeklerde cinsel sorun görülme oraný %31 iken, kadýnlarda %43 olarak saptanmýþtýr. Çalýþmaya dahil edilen kadýnlarda azalmýþ cinse istek prevelansý %22, orgazm sorunlarý prevelansý %14 ve cinsel iliþki sýrasýnda aðrý prevelansý ise %7 olarak bulunmuþtur (1). Türkiye'de Kadýn Cinsel Fonksiyon Bozukluðu Ülkemizde kadýn cinsel fonksiyonu ile ilgili çalýþmalar sýnýrlý olmakla birlikte giderek artmaktadýr. Konu ile ilgili bazý çalýþma sonuçlarý þöyledir (1); - Çayan ve arkadaþlarý 179 kadýn üzerinde yaptýklarý çalýþmalarýnda, sigara kullanýmý, evlilik süresi, geçirilmiþ pelvik operasyonlar ve kontrasepsiyon yöntemlerinin cinsel fonksiyon bozukluðu üzerine anlamlý etkisi saptanmazken; ileri yaþ, düþük eðitim düzeyi, çalýþmama, kronik hastalýk öyküsü, çok sayýda doðum varlýðý ve menapozun kadýnlarda cinsel fonksiyonu olumsuz etkilediðini bildirmiþlerdir. Bu çalýþmadan elde dilen sonuçlara göre; arzu, uyarýlma, lubrikasyon, orgazm ve memnuniyet ileri yaþlarda azalýrken, aðrý yaþ ile birlikte artmaktadýr. - Yeni ve arkadaþlarý ise, 134 evli hemþire grubunda yaptýklarý araþtýrmada; sorunlarýn daha çok istek ve orgazm bozukluklarý üzerine yoðunlaþtýðýný ve yaþla birlikte özellikle orgazm bozukluklarý ön plana geçtiðini vurgulamýþlardýr. - Ülkemizde bunlarýn dýþýnda tip 2 diyabet ve kronik böbrek yetmezliði gibi kronik hastalýklar ve gebelik gibi bazý spesifik konularýn kadýn cinsel fonksiyonlarý üzerine etkileri araþtýran çalýþmalarda, hem diyabet hem kronik böbrek yetmezliði, hem de gebelikte cinsel fonksiyonlarýn azaldýðý bulunmuþtur. - Erol ve arkadaþlarý ise tip ll diyabetik kadýnlarda cinsel fonksiyonlarý sorgulamýþlar ve en sýk görülen belirtinin libidoda azalma (%77) olduðunu, bunu sýrasýyla klitoral duyarlýlýkta azalma (%62.5), orgazm bozukluðu (%49), vajinal rahatsýzlýk hissi (%41.6) ve vajinal kuruluk (%37.5) belirtilerin izlendiðini ve tüm bunlarýn yaþam kalitesini olumsuz etkilediðini vurgulamýþlardýr. - Toplum temelli çalýþmalar ülkemizde sýnýrlýdýr. Demirezen ve arkadaþlarý (3) birinci basamak saðlýk merkezine gelen 40 yaþ altý 123 genç kadýnda cinsel disfonksiyon prevelansýný %67.5 olarak belirlemiþ ve yaþ, eðitim düzeyi, ekonomik durum ile cinsel fonksiyon bozukluðu arasýnda iliþki bulmuþlardýr. Cinsellik ve Risk Faktörleri Amerikan Ulusal Saðlýk ve Sosyal Araþtýrmasý verilerine göre, kadýn cinsel fonksiyon bozukluðu üzerine çeþitli risk faktörlerinin etkileri de araþtýrýlmýþtýr. - Saðlýk sorunun olmasý cinsel iliþki sýrasýnda aðrýya neden olmaktadýr - Üriner sistem belirtileri cinsel iliþki sýrasýnda aðrý ve uyarýlma sorunlarýna yol açmaktadýr - Sosyoekonomik durum diðer bir risk faktörüdür ve ekonomik durumda gerileme cinsel fonksiyon bozukluðuna neden olabilmektedir. - Tecavüz, cinsel taciz gibi travmatik olay yaþayan kadýnlarda, uyarýlma sorunu ortaya çýkmakta ve bu olaylarýn cinsel fonksiyon üzerine uzun yýllar olumsuz etkileri sürmektedir, • 2006 • cilt 15 • sayý 5 • 80 - Menapoz, kadýnlarda cinsel fonksiyon üzerine olumsuz etkisi olmaktadýr. Menapoz sonrasý orgazm sorunlarý, lubrikasyon azalmasý ve aðrýlý cinsel birleþme sorunlarý ortaya çýkmaktadýr. - Üriner inkontinans ve pelvik organ prolapsusu kadýn cinsel fonksiyonlarýný olumsuz etkilemektedir. Vajinal innervasyonun bulunduðu anterior vajinal duvarý ilgilendiren vajinal operasyonlarýn da cinsel fonksiyonlar üzerine potansiyel olumsuz etkileri vardýr. - Partner ve partnerin seksüel sorunlarý, çalýþma yaþamý, stres ve günlük yaþam sorunlarý gibi pek çok etmen, kadýn cinsel fonksiyonlarýný dolaylý olarak etkilemektedir(1). Cinsellikte Tanýlama ve Sýnýflandýrma Kadýnlarda cinsel fonksiyon bozukluðunu tanýlanmasýnda kadýnlarda cinsel fonksiyon indeksi (Brief Sexual Function Index for Women, BSFI-W), Kadýn Cinsel Fonksiyon Indeksi (Female Sexual Function Index- FSFI), Cinsel Fonksiyon Anketi (Sexual Function Questionaire-SFQ) gibi geçerli ve güvenilir birçok araç kullanýlmaktadýr (6). Ülkemizde yapýlan çalýþmalarda kadýn cinsel fonksiyonun istek, uyarýlma, kayganlýk, orgazm,tatmin ve aðrý alt boyutlarýnda sorgulandýðý FSFI ile deðerlendirilmektedir. Amerikan Ürolojik Hastalýklar Kurumu (American Foundation of Urologic Disease) tarafýndan kadýn cinsel fonksiyon bozukluðunu 1998 yýlýnda yedi ayrý sýnýfta incelemiþtir. Bu sýnýflandýrma temel alýnarak Uluslar arasý Kadýn Cinsel Saðlýk Çalýþmalarý Derneði (International Society for Study of Women's Sexual Health, Amsterdam 2003) yýllýk kongresinde yeniden düzenlenmiþ ve aþaðýdaki biçimde yeniden deðiþtirilmiþtir. Buna göre kadýn cinsel fonksiyon bozukluklarý; - Cinsel istek bozukluklarý (hipoaktif cinsel istek, tiksinti), - Uyarýlma bozukluklarý, - Subjektif cinsel uyarýlma bozukluðu, - Genital uyarýlma bozukluðu, - Kombine uyarýlma bozukluðu, (subjektif+genital), - Persistan uyarýlma bozukluðu, - Orgazm bozukluklarý, - Disparoni, - Vajinismus, - Cinsel aversiyon (tiksinti) bozukluklarý, - Non-koital genital aðrý bozukluðu olarak sýnýflandýrýlmaktadýr (1). Birinci basamak saðlýk hizmetleri kapsamýnda tüm ülke genelinde bulunan Saðlýk Ocaklarý ve Ana Çocuk Saðlýðý Merkezleri ülkemizde kadýn ve çocuk odaklý hizmetlerin sunulduðu dolaysýyla daha çok kadýnlar tarafýndan kullanýlan önemli merkezlerdir. Bu özelliðinden dolayý bu birimlerin kadýn cinsel saðlýðýnýn deðerlendirilmesi, saðlýk eðitim programlarý ile kadýnlarda bu konuda bilinç oluþturulmasý, bu konuda sorun yaþayan kadýnlarýn erken dönemde belirlenerek ayrýntýlý tetkik ve tedavi için uygun merkezlere sevk edilmesinde kilit noktalar olabilecekleri düþünülmektedir. Bu amaçla bu birimlerde çalýþan saðlýk profesyonellerinin ve özellikle kadýn saðlýk çalýþanlarýnýn kadýn populasyonuna daha rahat ulaþabilmelerinden dolayý saðlýk profesyonellerinin bu konuda bilgili olmalarý, birime gelen kadýnlarýn risk faktörleri açýsýndan deðerlendirilerek cinselliðe iliþkin öykü alýnmasý büyük önem taþýmaktadýr. Ýletiþim: Dr. Esma Demirezen E-posta: demirezen_esma@yahoo.com Kaynaklar 1- Önem K, Ahmedov I, Kadýoðlu A. Kadýn Cinsel Fonksiyonun Patofizyolojisi, Erkek ve Kadýn Cinsel Saðlýðý, Ed. Kadýoðlu A, Baþar M, Semerci B, Orhan Ý, Aþcý R, Yaman M.Ö., Çayan S, Usta MF, Kendirci M, Türk Androloji Derneði Yayýný, Istanbul, 2004, s. 620 - 629. 2- Jyoti Y, Gemnarelli LA, Ratakonda U. Female sexuality and common sexual dysfunction and management in a primary care setting, Prim Care Update Ob/Gyns 2001; 8 (1): 5 - 11. 3- Demirezen E, Erdoðan S, Önem K. 6. Ulusal Androloji Kongresi, 8-11 Haziran 2005 Ýzmir, Kongre Özet Kitabý, s. 27. 4- Anastasiadis AG., Davis AR, Ghafar MA, Burchart M, Shabsigh R.The epidemiology and definition of female sexual disorders, World J. Urol 2002; 20: 74 - 78. 5- Lauman ED, Paik A, Rosen RC. Sexual Dysfunction in the United States, Prevalance and Predictors, JAMA 1999, 281 (6): 5537 - 5544. 6- Rosen RC. Assesment of Female Sexual Dysfunction: Review of Validated Methods, Fertility and Sterility 2002, 77(4): 89- 93. • 2006 • cilt 15 • sayý 5 • 81