ARZ EDİLECEK MAKAM IMMIB GENEL SEKRETERLİĞİ KONU Kuzey Amerika Çelik Konferansı YER VE TARİH Chicago 24-26 Ekim 2011 HAZIRLAYAN GÜNER ÖZDEMİR (İMMİB ÇELİK ŞUBESİ) Kuzey Amerika Çelik Konferansı, 24-26 Ekim 2011 tarihleri arasında Chicago’da gerçekleştirilmiştir. Bahse konu konferans, ABD çelik piyasasından katılımcıları bir araya getirerek dünyanın en önemli pazarlarındaki gelişmelerin aktarıldığı bir etkinlik şeklinde düzenlenmiştir. KUZEY AMERİKA ÇELİK KONFERANSI – BİLGİ NOTU Bölüm 1: Çelik Endüstrisinin Dinamikleri ve Trendler Keith LAURIN (Thyssenkrupp) - Çelik Endüstrisini Şekillendiren Trendler Çelik endüstrisini şekillendiren 6 trend vardır: 1. Çin – Ham çelik üretiminde yükselen ejderha: 2014 yılında dünya ham çelik üretiminin yarısının Çin tarafından üretileceği tahmin edilmektedir. 2. Volatilite artık hem hammadde hem de nihai ürün fiyatlarında kalıcı hale geldi 3. JIT (Just in time) Tam zamanında üretim yüzünden mal stoklarında optimizasyona gidiliyor, eskiden 3 aylık stoklama yapılırken bu aralık artık 2 aya kadar düşmüştür 4. Hedging: Nakit piyasada bulunulan bir pozisyondan oluşan risklerden diğer piyasalarda pozisyon olarak korunmaktır. Hedging iyi bir yönetim aracıdır ancak; vadeli ve kesin fiyatlar arasında kesin bir ilişkinin varlığından söz etmek pek de mümkün değildir. 5. Ekonomide yavaşlama 6. Politik faktörler: 2012’deki ABD başkanlık seçimlerinin etkisi olacağı öngörülmektedir. Bu kapsamda, borç krizi AB’nin finansal durumu ve vergi reformu gibi problemler yüzünden volatilitenin devam edeceği öngörülürken, çelik üreticileri ve tüketicileri riskleri paylaşması gerekmektedir. Bu durum da tedarikçiler ve tüketiciler arasında güvenin öneminin altını çizmektedir. Michael Rewhinkel (Evraz) – Çelik Sanayii Dinamikleri ve Trendleri Evraz şirketinin yassı, uzun ve borular gibi alanlarda üretim yapmakta, özellikle altyapı pazarlarını hedeflemektedir. Enerji sektörünün geleceği hakkında Kuzey Amerika’da yükselen çevreci baskılarla petrol yerine doğal gaz gibi yakıtların tüketimi artmıştır. Ray sektörü konusunda da hem yenileme hem de yeni ray talebinde artış trendi gözlenmektedir, bu ise gerek verimlilik gerekse kapasite artışına katkıda bulunmaktadır. Aldo MAZZAFERRO (Macquarie Securities Group) – ABD Çelik Talebi ve GDP Artışı ABD çelik talebi artışıyla GDP artışı arasında güçlü bir korelasyon vardır. Bu kapsamda önümüzdeki dönemde GDP’deki artış hızının düşük seyretmesi beklendiği için çelik talebinde önemli bir artış beklenmemektedir. Bilindiği üzere, çelik talebi yüksek olduğu zaman çelik tesisleri ful kapasite çalışmakta, açıkta kalan talep ise ithalat yoluyla karşılanmaktadır. 2008 yılı ikinci yarısından itibaren çelik talebi ABD üretim kapasitesini aşmamıştır, ancak özellikle yavaşlayan Çin faktörü nedeniyle 2012’de fiyat rekabeti beklenmektedir. Bu durumun Çin’in daha da yavaşlaması ya da ABD Dolarının güçlenmesi durumunda daha da kötüye gidebileceği düşünülmektedir. Michelle APPLEBAUM (Michelle Applebaum Research) Amerika’nın ekonomik durumu hakkında kaygılar var, özellikle hem üretimde hem de istihdamda kayıplar söz konusudur. Amerikalılar Çin ekonomisinin ABD ekonomisinden daha güçlü olduğunu düşündükleri için Buy-American (Amerikan Malı Satın Al) ve ulusal üretim politikalarını desteklemektedirler. Bu kapsamda üretimi ABD’ye yapmak için Ar-Ge teşvikleri, özellikle Çin’le haksız rekabetin önlenmesi, dış kaynak kullanımı (outsourcing) için konulan vergi indirimlerinin durdurulması ve vergilerle karşılanan Hükümet sözleşmelerinde Buy-American (Amerikan Malı Satın Al) hükümlerinin uygulanmasının sağlanması talep edilmektedir. Bölüm 2: Makro-ekonomi, inşaat ve uzun ürünler üzerine beklentiler Anika KHAN (Wells Fargo) – Ekonomik Beklentiler Ekonomik aktivitede artış var ancak büyüme hızı vasat seviyededir. Çekirdek enflasyon halen FED’in belirlediği %2’nin altındadır. Profesyonel, iş ve sağlık sektörlerinde istihdam artışı sağlanmakla beraber uzun dönemli işsizlik halen çok yüksektir. Tüketici güveni yılbaşından itibaren düşüşte, bu yüzden kredi konusunda tüketiciler oldukça dikkatli davranmaktalar. Uluslararası beklentilerden bahsedilecek olursa, yılsonundan itibaren AB’de hafif bir durgunluk beklentisi var. Birçok AB ülkesi farklı ülkeler kaynaklı (ör: İtalya, İspanya) borçlara maruz kalmış durumda. Çin’in büyüme hızı düşüyor, ancak halen yüksek bir büyüme oranına sahip – önümüzdeki dönemde %8 oranında büyüyeceği tahminleri var. Edward J. SULLIVAN (Portland Cement Association) – İnşaat Beklentileri ABD’de ekonomik büyüme yine yavaşlamış durumda – bunun sonucunda güvende düşüş, GDP ve iş beklentilerinde düşüş ve durgunluk riskinde artış (1/4’ten 1/3’e yükseldi) gözlenmektedir. Konut ve konut dışı sektörlerde toparlanmanın 2011 sonundan önce başlaması pek de mümkün görünmemektedir. Bunları özellikle ekonominin istihdam yaratma kapasitesinin direkt olarak etkilediği düşünülmektedir. Bu yüzden ekonomik iyileşmenin tam olarak ancak 2013 yılından itibaren gerçekleşebileceği düşünülmektedir. Obama inisiyatifinin etkileri hakkında: altyapı yatırımları, Altyapı Bankası gibi önerilerin 2011, 2012 dönemi için direkt etkisi olmayacağı, 2013-2014 dönemi için sınırlı etkisi olacağı, dolayısıyla yakın dönem beklentilerini değiştirmeyeceği düşünülmektedir. Krizin ötesinde “Yeni normal” nedir? ABD için ABD ekonomisinin motoru olan Amerikan tüketicisinin borçlanarak harcama alışkanlıklarını değiştireceği, yüksek enflasyonun harcamayı düşüreceği Borç konusunda – teşvik harcamalarının ödenmesi için daha yüksek faiz oranı, daha yüksek vergiler ve daha yüksek enflasyona yol açacağı, zayıf doların ise durumu daha da kötüleştireceği Bunların daha yavaş büyümeye yol açması beklenmektedir Dünya için Çin - Hindistan ekonomilerinin ana büyüme unsurlarını oluşturacakları Emtia fiyatlarının, taşıma ratelerinin, ticaret yapma şekillerinin değişeceği Bütün bunların yeni ekonomik/politik tansiyona yol açması beklenmektedir. Elizabeth JOHNSON (CRU Analysis) – ABD Uzun Ürünler Pazarında Beklentiler Gelişmekte olan ekonomilerde büyüme gözlenirken, ABD ve AB pazarlarında hala kriz öncesi miktarlarda devam etmektedir. Uzun ürünlerdeki düşük talep, inşaat sektöründeki durgunluktan kaynaklanmaktadır, bu da kapasite fazlasına yol açmaktadır. ABD uzun ürünler tüketiminde 2011 yılı 2. Ve 3. çeyreğinde düşüşler kaydedilmiştir. Talepteki durgunluğa rağmen, 2011 bahar ve yaz döneminde ithalat seviyesi yükselmiştir. Son haftalarda yabancı üreticilerle rekabette bir gevşeme gözlenmektedir. Maliyetlere bakılacak olursa, hurda ve diğer hammadde fiyatlarındaki artışların nihai ürünlere göre daha yüksek seyrettiği görülmektedir. Kuzey Amerika’daki uzun ürün talebin 2012 yılında istikrarlı bir artış göstereceği, en yüksek artışın ise Meksika’dan kaynaklanacağı beklenmektedir. Bu beklentilerdeki riskler: inşaat sektöründe iyileşme hızı, ABD’nin mali durumu, AB’de borç krizi, döviz kuru dalgalanmaları yoluyla ithalatta rekabettir. Bölüm 3: Sermaye projelerinde maliyetleri azaltmak Steve MEHLTRETTER (AT Kearney) – Sermaye Projeleri Sermaye projelerinin performanslarını düşüren iki faktör bütçe aşımı ve programa göre gecikmelerdir. Sermaye proje performanslarını etkileyen diğer faktörler ise şunlardır: gelişmekte olan pazarlarda yatırım, yeni tip projeler, daha karmaşık projeler, büyüme-odaklı projeler. Performansı artırmak için üst yönetimin daha fazla rol aldığı, eski portföylerden alınan derslerin yeni projelere aktarıldığı, gelişmiş risk yönetimi yöntemlerinin kullanıldığı projeler oluşturulmalıdır. Bölüm 4: Küresel hammadde talep trendleri ve ABD’ye etkileri Kenneth HOFFMAN (Bloomberg Research) – Wuhan-Çin’de Olanlar Toledo-Ohio’daki Çelik Fiyatlarını Belirler Küresel çelik fiyatları/karları birbirleriyle bağlantılıdır. Eylül 2011’e kadar yüksek olan Çin yassı çelik talebine karşın, arzda daha fazla artış gözlenmiş, kapasite fazlası yüzünden de özellikle uzun ürünlerde stoklar oluşmaya başlamıştır. BRIC ülkeleri ham çelik talebinin 2011 yılında 800 milyon tonu aşarak, dünya toplam talebinin %52,4’üne ulaşacağı tahmin edilmektedir. 36 milyon yeni ev yapılması planlanan Çin’de talebin %10,7, Brezilya’da %6,7, Hindistan’da %2,1,Rusya’da ise emtia fiyatlarındaki artışlar ve seçim dönemi nedeniyle %25 artış göstermesi beklenmektedir. Çin’deki kapasite fazlasının, çelik tesislerini işsizlik nedeniyle durdurmamak için ihraç edilmesi tehlikesinin küresel pazarlar için bir tehdit oluşturacağı kesindir. BRIC ülkeleri hammadde taleplerinin, başta Çin olmak üzere yakından izlenmesi gereklidir. Dünya demir cevheri ticaretinin 2/3’ü Çin tarafından domine edilmektedir. Çin’deki demir cevherinde grade bakımından düşüşler nedeniyle talebin %65’i ithalat yoluyla karşılanmaktadır. Burada demir cevherindeki grade düşüşleri devam ederse, Çin’deki fabrikaların ithal demir cevheri fiyatlarında artışa yol açması riski bulunmaktadır. Hindistan’ın demir cevheri madenleri üzerine uyguladığı ihraç vergisi ve yükseltilmiş taşıma fiyatları yüzünden, 2012 yılındaki arzı baskı altında tutmaya devam edeceği öngörülmektedir. Metalürjik kömürde ise Moğolistan’ın Çin’in ithalatında Avustralya ve Kanada’nın paylarını alarak fiyatlarda düşüşe yol açabileceği bildirilmektedir. Avustralya’daki Bowen bölgesindeki fazla yağışların arzda kesintiye yol açabileceği ve spot ve sözleşme fiyatlarında baskı oluşturabileceği düşünülmektedir. Donald J. GALLAGHER (Cliffs Natural Resources Inc ) – Çelik Üretiminde Hammadde Talebi Çelik sanayii üç mega-trendin etkisi altındadır. 1. 2. 3. Gelişmekte olan ülkelerde şehirleşme Çin, Hindistan Afrika’da şehirleşme oranları görülmemiş hızla ilerlemektedir. 2020’de dünya toplam şehir nüfusunun %80’i gelişmekte olan ekonomilerde yaşayacaktır. Özellikle Çin’in şehirleşmesi küresel çelik tüketimini büyütmektedir. Yeni Tedarik Mücadeleleri Lojistiğin daha karmaşık hale gelmesi, vasıflı işgücü bulmaktaki zorluklar, kaynakların millileştirilmesi sorunu ve düzenlemelerle getirilen ekstra yükler gibi nedenlerle arzın daha gecikmeli ve daha yüksek fiyatlarla yapılabileceği öngörülmektedir. Hammadde grade-kalitelerindeki düşüşler Demir cevheri, kok kömürü, bakır gibi endüstriyel minerallerdeki grade-kalitelerinde düşüşler sektörün gelecekteki üretiminde etkili olacaktır. David HODORY (David J. Joseph Company (DJJ) Dünya çelik üretimi rakamlarına bakılacak olursa toplam üretimin %46’sı Çin tarafından yapılmaktadır. Geçtiğimiz 10 yıllık dönemde Çin üretimini %313, Türkiye %95,3 arttırırken, ABD üretiminde %11, Avrupa Birliği üretiminde ise %4 oranında azalışlar kaydedilmiştir. Gelişmekte olan ülkelerdeki çelik üretimi artış hızının gelişmiş ülkelerdeki artış hızından çok daha yüksek seyrettiği gözlenmekte olup, 2020 yılında dünya çelik üretiminin %46 artış gösterebileceği hesaplanmaktadır. Çeşitli ülkelere göre 2020’ye kadar çelik üretim artış beklentileri şu şekildedir: Çin (%57), ABD (%23), Hindistan (%114), Brezilya (%60), Türkiye (%37). Önümüzdeki 10 yıllık dönemde 661 milyon tonluk üretim artışı gerçekleştirilebilmesi için 253 milyon tonluk ekstra hurda ihtiyacı doğacağı öngörülmektedir. ABD 2009 yılında 24,7 milyon tonluk rekor hurda ihracatı gerçekleştirmiş olup, 2011 yılı ilk 7 ayında bu rekoru da aşarak 26,7 milyon tonluk hurda ihraç etmiştir. ABD hurda ihracatında en önemli pazarlar ise Türkiye, Çin, G.Kore ve Tayvan olmuştur. Peter SIMON, (CRU Strategies) Kok kömüründe uzun yıllar ABD yüksek maliyetli tedarikçi olduğu için, uzun yıllar Avustralya kaynaklı arz fazlası nedeniyle fiyatlar düşük seyretti. Ancak Hindistan ve Çin’in bahse konu üründe ithalatlarını artırmalarıyla, özellikle 2010’dan itibaren fiyatlar üzerinde yukarı doğru bir baskı oluştu. ABD’de kok kömüründe üretim pek çok küçük madenden elde edilmesi gibi yapısal nedenlerle esnektir. Avustralya, Endonezya, Moğolistan ve Mozambik gibi ülkelerden yeni kok kömürü tedarik edilmesinin ise planlanandan daha uzun süre alacağı anlaşılmıştır. ABD kok kömürü pazarları Avrupa, Brezilya, Ukrayna ve Kuzey Afrika ülkeleridir. Avustralya’da meydana gelen seller nedeniyle meydana gelen açıklar ABD pazarınca karşılanmıştır. Orta vadede ABD kok kömürüne olan talebin yüksek seyredeceği düşünülmektedir. 2010-2015 döneminde dünya çelik üretiminin yıllık %5 büyüyeceği öngörülmekte olup, bu büyümenin yarısından fazlasının Çin tarafından gerçekleştirilmesi ve Hindistan çelik üretiminin ise yıllık %10 oranında büyümesi beklenmektedir. Uzun dönemde kok kömürü tedarikinin ise yüksek risk alanlarına bağımlı olacağı düşünülmektedir. Bölüm 5: Tedarik zinciri yönetimi John SUNDERMAN (Owen Industries) – Aracı oyuncular için Stratejiler Özellikle son dönemde volatilite nedeniyle stok yönetiminin önemi daha da fazla ortaya çıkmıştır. Bu kapsamda stratejik iş planı, satışta sadık müşterilerin seçilmesi, standardize araçlar, SAP gibi sistemlerin kullanılması gündeme gelmiştir. Böylelikle, sınırlı stok tutma, proje-bazlı satın alma ve riske maruz mal bulundurmama yoluyla volatilite yönetilmeye çalışılmaktadır. Satınalmalar çelik fabrikalarıyla (%30 endeks anlaşmaları, %30 spot piyasa, %20 karşılıklı kapsayan endeks anlaşmaları, %5 müşteriye göre fiyatlama) ve depolarla (%15 spot piyasa) yapılan anlaşmalar yoluyla yapılmaktadır. Mike TAYLOR (Cargill) Volatilite artık kalıcı hale geldi. Bu yüzden bu süreci yönetmek için uzun dönemli sabit fiyat sözleşmeleri, değişken fiyatlı sözleşmeler ve hedging gibi yöntemler kullanılmaktadır. Bu bağlamda karşı taraf riskleri olarak kredi ve performans riskleri gündeme gelmektedir. Bütün bu riskleri yönetmek için üreticiler, tüketiciler, finansal kuruluşlar ve hedge fonları çelik piyasalarında türev ürünler kullanımına yönelmektedirler. Jeremy FLACK (Flack Steel) – Volatiliteyle nasıl başa çıkılır? Volatiliteyle nasıl başa çıkılabilir? Bunu eskiden yaptıklarımızı tekrarlayarak başaramayız. Piyasada en yüksek ve en düşük noktaları gözlemleyerek sapma noktalarını bulmak ve piyasanın genel eğilimine karşı giderek volatiliteyle başa çıkabiliriz. Maliyete karşılık fiyat, ihracatta asgari fiyat, paranın değeri takip etmesi, gerçek talebe karşılık görünür talep gibi unsurlara özellikle dikkat etmeliyiz. Michael DYKSTRA (Dover Corporation) – Stratejik Satınalma Tedarikte devamlılık, fiyatlamada stabilite, teknik yardım, yeni ürün geliştirme, maliyetleri azaltma, varlık değerlendirme gibi faktörleri yönetebilmek için maliyette şeffaflık, ürünler arası fiyat değişimi metodolojisi, fiziksel hedge ve spot alım gibi yöntemlerle tedarik yönetiminde önemli aşamalar kaydedilebilmektedir. Bölüm 6: Enerjide paradigma kaymasının çelik sektörüne etkisi Rob EDWARDS (CRU Analysis) – ABD Çelik Sac Piyasası Görünümü Metalik maliyetleri halen yüksek ancak daha önceki yıllar kadar volatilite gözlenmemektedir. 2011 yılı ilk yarısında gözlenen ilerlemelere karşın, işletme marjları önemli oranda baskı altındadır. Yassı ürün üreticileri üretimde piyasaya bağlı kısıntılar konusunda isteksiz davranmaktadırlar. 3. Çeyrekte gözlenen artışa karşın stoklarda birikme gözlenmemektedir. Temmuz ayında artan ithalatlar dönemin geri kalan kısmında düşüşe geçmiş durumdadır. Kesin ithalat tarihi seviyelerin altında kalmakla birlikte ithalat yaygınlığı %10 civarında seyretmektedir. Talep temelleri 3. Çeyrekte zayıflamaya devam ederken otomotiv gibi bazı nihai sac kullanıcı sektörler iyi durumdayken, özellikle konut inşaatı gibi sektörler halen zayıf seyretmektedir. 2011 yılında toplam sac talep artışı %10’a yaklaşmıştır. Bazı aşağı yönlü risklere karşın hala 2016 yılında toplam ABD sac talebinin 60 milyon tona ulaşması beklenmektedir. Global talep artışında başta Çin olmak üzere gelişmekte olan ülkelerin taleplerinin etkili olacağı düşünülmektedir. Kapasite kullanım oranlarının hem ABD’de hem de dünyada tarihi seviyelerin altında seyredeceği ve ABD’nin sacda net ithalatçı olmaya devam edeceği ancak talebin geçtiğimiz 20 yıldaki seviyelerin altında kalacağı öngörülmektedir. Hammadde maliyetleri baskısının azalmasının zayıf ihtimal olduğu ve uzun dönem fiyatlarının hammadde fiyatlarınca destekleneceği ifade edilmektedir. David HACKWORTH (Consol Energy) – ABD’de Petrol ve Doğalgaz Daimi Olarak Ayrıldılar mı? Doğalgaz ve petrol şu anda farklı yollardan ilerledikleri ifade edilmektedir. 2001-2010 döneminde doğalgaz tüketiminin ABD’de yıllık büyüme oranı %0.77 olurken, bunun önemli bir bölümü elektrik üretim sektörü kaynaklıdır. Bu nedenle doğalgaz ve elektrik fiyatları birbiriyle ilişkili olduğu ifade edilmektedir. Doğalgaz fiyatlarının artık daha az değişken bir döneme girdiği söylenebilir ancak bu durum ABD’de üretilen doğalgazın uluslararası şirketlerin dikkatlerini çekmesiyle ve sektörün konsolidasyonuyla değişebileceği belirtilmektedir. David SEEGER (JMC Steel) – Yenilenebilir Enerji Projelerinde Çelik Tüketimi 2010 yılı ABD enerji tüketimine bakılacak olursa; %37 petrol, %25 doğalgaz, %21 kömür, %9 nükleer enerji ile karşılanmaktayken, geri kalan %8’lik kısmı yenilenebilir enerji kaynaklarıyla üretilmektedir. Yenilenebilir enerji kaynaklarının dağılımında ise %53 biyokütle, %31 hidroelektrik, %11 rüzgar, %3 jeotermal, %1 ise güneş enerjisi yer almaktadır. Yenilenebilir enerji kaynakları kullanımı hızla büyümektedir, ancak halihazırdaki yasaların geçerli olması durumunda 2035 yılında ABD toplam enerji tüketiminin %78’inin hala fosil yakıtlarca karşılanacağı düşünülmektedir. Enerji üretimi piyasasında çelik ürünleri yaygın olarak kullanılmaktadır. Örneğin ortalama 162 ton gelen bir rüzgar kulesinde türbinde, kulede ve elektrik aksamda çelik kullanılmaktadır, bir nükleer enerji reaktöründe yapısal, boru, elektrik ve çap güvenliğinde 120 bin ton çelik kullanılmaktadır. ABD’de 2020’ye kadar 4-6 yeni reaktör yapılması, 10 reaktörün de yenilenmesi planlanmaktadır. Doğalgazda ise kaplama, hat boruları ve donatım yapısında çelik kullanılmaktadır. 2020'ye kadar 2,5 trilyon metreküp daha doğalgaz üretimi hedeflenmektedir. Güneş enerjisinde yıllık %45 büyüme öngörülmekte olup, bunun ise 2015 yılında 1,5 milyon tonluk çelik talebi oluşturacağı hesaplanmaktadır. Buna dahil olmak için erken davranmakta fayda olduğu değerlendirilmektedir. Hidro-kinetik enerji kullanımı (yani okyanus ve nehirlerdeki suların hareketinden enerji üretimi) yoluyla ABD’de 67 milyon evin elektrik ihtiyacı karşılanabileceği bildirilmektedir. 2025’e kadar 13 bin MW elektrik üretilebileceği, bunun 22 kömür yakan tesisin veya 15,6 milyon aracın ihtiyacını karşılayabileceği hesaplanmaktadır. Bu kapsamda 1000 MW enerji üretebilmek için 30.000 ton çelik kullanılması gerektiği tahmin edilmektedir. 2050 yılına kadar 100.000 MW enerji üretilebileceği ve hidro-kinetik enerjinin en büyük yenilenebilir enerji sektörü olabileceği tahmin edilmektedir. Robert HUNTER (Midrex) 1994-2010 yılları arasında Direkt indirgeme Çin dışındaki çelik üretim kapasitesinin yarısını oluşturmaktadır. Okullarda bize verilen bilgilerde petrol ve doğalgazın oluşumu anlatılmıştır. Organik maddelerce zengin kaynak kayanın yeterince ısınmasıyla rezervuar kaya ve örtü kaya tabakaları arasında sıcaklık ve basıncın etkisiyle doğalgaz ve petrol oluşur. Gelişmiş bilgisayar ve sismik görüntüleme teknikleri, çoklu delikli kuyular, fraccing, kaynak kayanın yatay sondaj, hidrolik kırma yoluyla kırılması gibi yöntemler kullanılmaya başlanmıştır. Bu gelişmelerin çelik endüstrisine ne gibi etkileri olabilir? Öncelikle önemli ölçüde dikişsiz boru ihtiyacı olacaktır, bunları doğru kullanabilirsek 2020 yılında beklediğimizin iki katı doğalgaz elde edilebilir. Elektrik ark ocaklarında elektrik üretimi için 2009 yılında doğalgaz %23,4’ünü oluşturmuştur. Entegre tesislere gelecek olursak, dünyadaki tüm enerjinin %6-7’si çelik tesislerinde tüketilmekte, bunun aslan payını ise izabe fırınları kullanmaktadır. Sanal doğalgaz – izabe fırınına eklenen HBI diğer metalik demirden farksızdır. Tüm yapılması gereken demirin eritilerek metalik duruma geçirmektir, enerji izabe fırınını şarj etmeden eklenir. Bu AK Steel tarafından 20 yıldır uygulanmaktadır. Bu sayede verimlilik artışı sağlanmakta, yakıt tüketimi azalmaktadır. Fraser CAMPBELL (CRU Analysis) – Hammaddelerin Gelecekteki Çelik Üretim Maliyetleri Üzerine etkileri Kuzey Amerika, Batı Avrupa ve Japonya’da bütçe açıkları, politik gerginlikler yüzünden tüketici ve piyasa güveni etkilenmiş durumdadır. Vergi artırımı, enflasyon artışı ve kredi kullanabilme koşulları gibi riskler tüketici tarafındaki zorunlu olmayan harcamaları ve yatırımcı güvenini etkilemektedir. Avrupa’da bazı ülkelerdeki ekonomik istikrarsızlıklar ve Japonya’daki doğal felaket gelişmiş ekonomilerin küresel ekonomik iyileşmede başı çekmek yerine arkada kaldığı bir dönemi de beraberinde getirmiştir. Buna karşın Çin, Hindistan gibi ülkeler hızları giderek azalsa da büyümeye devam etmektedirler. 2010 yılında Çin %10, Hindistan %6,7, Asya ülkeleri %5,3, Latin Amerika ülkeleri ise %5,2 oranında büyüme göstermişlerdir. Bu büyüme oranları uzun dönemde sürdürülebilir midir? Bunların çelik talebi/ tüketimi üzerine etkileri ne olacaktır? 2010-2015 yılları arasında küresel çelik üretiminin yıllık %5 artış göstermesi beklenmektedir. ABD’de son aylarda üretimde artışlar görülmekte olup, kapasite kullanım oranları %76 civarında seyretmektedir. Hammadde fiyatlarının çelik üretimi üzerinde ne gibi etkileri olacaktır? Çelik fabrikalarının marjinleri artan bir baskıyla karşı karşıya kalmaktadır. ABD ve Kuzey Amerika kok kömürü ve demir cevheri birincil kaynaklarında önemli bir maliyet avantajı sergilemektedirler. Sonuç olarak; kötü hava koşulları, doğal felaketler, enflasyon gibi riskler de halen küresel çapta iyileşmeyi tehdit etmektedir. Bunlara ek olarak yakıt fiyatlarındaki artışlar da pek çok ülkede ekonomik gelişimin önünde engel oluşturmaktadır. Çin ve diğer gelişmekte olan ülkelerde büyüme emtia talebini destekleyecek, arz tarafını ise gerecektir. Bu sırada ABD ekonomisinin mücadelesi dolar üzerine olacaktır. Pek çok risk faktörü gerek reel ekonomi, gerekse emtia piyasaları üzerinde etkili olacak, bunların sonucunda ise ekonomi, emtia fiyatları ve maliyetler farklı şekillerde etkilenebilecektir. Bunun ise fiyatlarda ve maliyetler üzerinde önemli ölçüde volatiliteye yol açabileceği değerlendirilmektedir. Bölüm 7: Çelik lojistiği ve yüksek yakıt maliyetlerinin etkisi John WOODCOCK (TTX Company) – Piyasanıza ulaşmanın maliyeti - yakıt maliyetlerinin çelik tedarik zinciri üzerine etkisi Ray ekipman sağlayıcısı perspektifinden demiryolu yoluyla çelik taşımacılığı – Toplu sevkiyat ve çok amaçlı vagonlarla kullanım maksimizasyonu ve boş gidilen millerin azaltılması sistemi önemlidir. Yakıt fiyatlarının demiryolu taşımacılığına etkisi – dizel fiyatlarında yaşanan artışlarla kamyon taşımacılığından demiryolu taşımacılığına bir miktar yönelme kaydedilmiştir. Aynı zamanda birden çok taşıma opsiyonu kullanımı da maliyetleri azaltmak için gündeme gelmiştir. Yakıt fiyatlarındaki artışların diğer taşımacılık şekillerine olan talep üzerindeki esnekliği kilometreler arttıkça artış göstermektedir