GÜNEŞ SİSTEMİ VE ÖTESİ İÇİNDEKİLER 1. GÖK CİSİMLERİNİ TANIYALIM • Bunlar ı Biliyor musunuz? • Kuyruklu yıldız nedir? • Yıldız Kayması Nedir? • Gezegenler • Güneş ve Dünya Arası Kaç Metre? 2. GÜNEŞ SİSTEMİ • Gezegenlerin Dolanım Şekli • Gezegenler Ve Uydular • Dünya’nın Uydusu Ay • Ay’ın Safhalar ı • Gelgit olayı • Ay Tutulması • Güneş Tutulması • Gök Ada Nedir ? • Evren Ve Uzay Nedir ? • Dünya’mızın Evren’deki Yeri Neresidir ? 3. UZAY ARAŞTIRMALARI • İlk Teleskop • Teleskop Nedir ? • Ay’da İlk Adımlar • Uzay Sondası • Yapay Uydular • Uzay İstasyonları • Uzay Mekikleri • Uzay Teknolojisi • Uzayda Yaşamak • Uzayda Kirlilik • Uzay Kazaları • Bunlar ı Biliyor musunuz? 1.GÖK CİSİMLERİNİ TANIYALIM İçinde yıldızlar, gezegenler, uydular meteorlar gibi gök cisimlerinin bulunduğu boşluğa uzay denir. Gök cisimlerinin milyarlarcasının bir arada bulunmasıyla oluşan dev sistemlere yıldız kümeleri ad verilir. Bulutsuz bir gecede gökyüzünü incelediğimizde gökte parlayan pek çok cisim görürüz. Bu gök cisimlerinden çok azını çıplak gözle izleyebilirken pek çoğunu ancak araçlar kullanarak izleyebiliriz. Ay, en kolay gözlemlediğimiz ve hareketlerini izleyebildiğimiz bir gök cismidir. Peki, geceleri niçin bize en yakın olan Güneşi görüp izleyemeyiz? Geceleri gökyüzünde gördüğümüz irili ufaklı parlayan cisimlerin çoğu aslında Güneş’ten de büyük olan Yıldızlar dır. Yıldız deyince ilk aklımıza gelen Türk bayrağındaki yıldız şeklidir. Gökyüzünde gördüğümüz yıldızlar küresel bir şekle sahip olup çevresine ısı ve ışık yayar, bu yüzden parlak cisimler şeklinde görülür. Bilim insanları yıldızların ‘ bulutsu (NEBULA)’ adı verilen, kızgın gaz ve toz yığınlarının bir araya gelip sıkışmasıyla bir araya geldiğini düşünmektedir. Yıldızlar ancak teleskopla gözlemlenebilir.Bu gözlem sonuçlarına göre bilim insanları yıldızlarında bir hayat süreçleri olduğunu keşfetmiştir. Yıldızlar canlı değildir ama yıldızlarda canlılar gibi doğar, yaşar ve ölür. Ömrü tükenmemiş yıldızlar belli yaşlarda etrafa ısı ve ışık yayar. Ömrü sona eren dev yıldızlar şiddetli bir patlama ile parçalanır. Ortaya çıkan parçalar’ dan gezegenler oluşur. Yıldızlar sıcak ve parlak gaz kütleleridir. Yıldız ne kadar çok enerji üretirse o kadar parlak görünür. Yıldızlar farklı renklerde ışık yayar. Bu renklere bakarak yıldızların sıcaklıkları hakkında fikir sahibi olabiliriz. Örneğin, en sıcak yıldız mavi veya beyaz renkte, orta sıcaklıktaki yıldız sarı renkte, en soğuk yıldız ise kırmızı renkte ışık yayarlar. Güneş, gündüz görebildiğimiz tek yıldızdır. Güneş sarı – turuncu renkte ışık yaydığına göre sıcaklıkları diğer yıldızlara göre nasıldır? Dünya’dan bakıldığında bir arada duruyormuş gibi görünen yıldız guruplarına takımyıldızı adı verilir. Aşağıdaki şekildeki gibi yedi yıldızın meydana getirdiği yıldız gurubuna Büyük Ayı takımyıldızı adı verilir. BÜYÜK AYI TAKIMYILDIZI Havanın açık olduğu her akşam gözlenebilir. ”Büyük kepçe” olarak da bilinir. Küçük Ayı takımyıldızındaki şekilde görülen yıldız, daima kuzeyi gösteren kutup yıldızıdır. KÜÇÜK AYI TAKIMYILDIZI Havanın açık olduğu her akşam gözlenebilir.”Küçük kepçe” olarak da bilinir. Kutup yıldızı her zaman kuzey gösterir. Takımyıldızlarını oluşturan yıldızlar farklı büyüklük, sıcaklık ve özelliktedir. Eki insanlar bunları hayali çizgilerle birleştirmiş ve bunlara çeşitli cisim veya hayvan isimleri vermişlerdir. AVCI TAKIMYILDIZI (ORİON) Kasım ve Mayıs ayları arası çıplak gözle görülebilir. BUNLARI BİLİYOR MUYDUNUZ ? Günlük hayatta sıkça karşılaştığımız ve gazetelerin magazinlerin sayfalarındaki koç, yay, ikizler, yengeç gibi burçlar da aslında takımyıldızlarının adlarıdır. Fakat magazin haberlerinde geçen ve burçlarla ilgili olarak bize anlatılanların gerçekle hiçbir ilgisi yoktur. Şimdi şöyle bir düşünelim: Bizden 40 trilyon km uzaktaki bir takımyıldız’ının ışığı bile bize yıldızdan çıktıktan 4 yıl gibi çok çok uzun bir süre sonra ulaşmaktadır. Bu takımyıldızının bizim vücudumuzda veya yaşamımızda nasıl bir etkisi olabilir ki? Hemen yakınımızda bir sürü gerçek olay varken burç fallarına inanmak, bu fallara göre yorum yapmak, üzülmek veya sevinmek hiçte mantıklı değildir. Burç fallarıyla anlatılanların tamamı bilimsellik dışı, gerçek dışı, mantık ötesi, boş vakit kaybına sebep olan anlamsız ifadelerdir. Burç falları birileri tarafından para kazanmak için tamamen hayali olarak uydururlar.Hiç bir bilimsel dayanağı yoktur.Bu tip şeylere para vermek akılla bağdaşmaz. Kuyruklu Yıldız Nedir? Bir yıldızın kuyruğunun olması çok ilginç değimli? Ama kuyruklu yıldız dediğimiz aslında kuyruğu olan bir yıldız değildir. Kuyruklu yıldız olarak adlandırdığımız gök cismi, aslında Güneş çevresinde uzun ve eliptik bir yörüngede dolanan donmuş halde bulunan gaz, taş ve taş parçalarından meydana gelen bir gök cismidir. Bundan dolayı kirli kartopu olarak da adlandırılır. Yeni kuyruklu yıldız olarak adlandırdığımız şey aslında bir yıldız değildir. Kuyruklu yıldızın baş ve kuyruk kısımları vardır. Kuyruk kısımları gaz ve toz bulutlarından oluşur. Kuyruğun uzunluğu ve şekli zamanla değişir. Peki, bu cismi niçin yıldız olarak adlandırıyoruz? Çünkü kuyruklu yıldız güneş çevresinde dolanırken Güneşe yaklaştıkça üzerine çarpan ışık ışınları onların parlak görünmesini sağlar. Ayrıca bu gök cismi güneşe yaklaştıkça ısınmaya ve kısmen erimeye başlar. Bu sırada kopup etrafa yayılan buzla karışık toz ve taş parçaları serbest kalır. Güneş rüzgarlarıyla itilen bu kısım kuyruklu yıldızın kuyruğunu oluşturur. İşte bu kuyruklu yıldızdan kopan bu parçalar meteorları oluşturur. Bazı kuyruklu yıldızlar çıplak gözle görülebilir. Kuyruklu yıldızlar içinde en bilineni “ Halley ” kuyruklu yıldızıdır. En son 1986 yılında gözlenen Halley kuruklu yıldızı Dünyadan 76 yılda bir gözlemlenebilir. Dünya’dan en son izlenebilen kuyruklu yıldız 2002 ‘de gözlemlenen İkaye-Zhang (İkaye – Zeng ) kuyruklu yıldızıdır. Güneş sisteminin dışından gelen kuyruklu yıldızlar da vardır. Halley yıldızı Ikaye-Zhang yıldızı Yıldız Kayması Nedir? Bazı geceler gökyüzünde, kayan ve birdenbire görünüp kaybolan ışıklı cisimler görürüz. Buna halk arasında “yıldız kayması” adı verilir. Yıldız kaymasının yıldızlarla bir ilgisi yoktur. Eyer öyle olsaydı bütün yıldızlar kayardı, ama onlar hep oldukları konumda durmaktadır. O halde yıldız kayması nedir? Kuyruklu yıldızlar dan kopup Dünya’ya düşen meteorlar atmosferde sürtünmenin etkisiyle ısınır, akkor haline geçerek ışık yayarlar.Bu sıradaki hareketiyle geride ışıklı bir iz bırakırlar.Bu olaya yıldız kayması denir. Atmosfere girip yeryüzüne ulaşabilen bu meteorlara gök taşı adı verilir. Meteorlar düştükleri yerlerde ciddi hasarlara sebep olabilir, yerde derin çukurlar açabilir, fakat yeryüzünde böyle durum az sayıdadır. Ay üzerinde atmosfer olmadığı için Ay yüzeyine çok sayıda meteor çarpmakta ve meteor çukurları oluşmaktadır. Eyer meteor dünya üzerinde bir yere düşerse oluşturacağı çukur, gök taşı çukuru olarak adlandırılır. Ay ve ay yüzeyinde çarpan meteor çukurları Gezegenler Gök yüzünü gözlemlediğimizde karşılaşacağımız gök cisimlerinden biri de gezegenlerdir. Gezegenler yıldızlar arasındaki farklılıkları şöyle sıralayabiliriz: Yıldızlar birer ısı ve ışık kaynağı oldukları halde gezegenler ısı ve ışık kaynağı değildirler. Gezegenler yıldızlardan aldıkları ışığı yansıtırlar. Gezegenler soğuk ve küçüktür. Yıldızlar çok uzak da olduğu için bize yanıp sönen ışık noktaları olarak görünür. Gezgenler ise bize yakın oldukları için disk şeklinde görünürler ve Güneş’ten aldıkları ışığı sürekli yansıttıkları için ışıkları kesintisiz ve sürekli olarak gelir. Gökyüzündeki bir cismin gökyüzündeki konumuna bakmak gerekir. Eğer cismin yeri, geceden geceye yer değiştiriyorsa bu gezegendir. Gezegenler Güneş çevresinde hareket ettikleri için yerleri sabit değildir. Fakat yıldızlar çok, çok uzakta oldukları için yerleri sabit gibi görünür ve konumlarını değiştirmezler . Yıldızlar ve gezegenler arasında aşağıdaki tabloda görüldüğü gibi bir karşılaştırma yapabiliriz. GÜNEŞ VE DÜNYA ARASI KAÇ METRE? Dünyamızı aydınlatan Güneş, aynı zamanda ısıtmaktadır da. Çünkü Güneş orta büyüklükte bir yıldız olup etrafına ısı ve ışık yaymaktadır. Peki, sizce güneş dünyamıza ne kadar yakın veya Dünya Güneş’ten ne kadar uzaktır? Çünkü kocaman Dünyamızı aydınlatacak bir gök cismi bize çok yakın olmamalı. Aslında Güneş bize çok uzaktır ama ısısı ve ışığıyla biz Güneş’i kendimize çok yakın hissederiz. Güneş, olmadan yeryüzünde hiç bir canlı hayatını sürdüremez. Bizim türlü, türlü besinleri yiyebilmemiz ve hayatımızı devam ettirebilmemiz için bitkilerin fotosentez yapmasına ve fotosentez yapmak için Güneş’in gönderdiği ışınlara ihtiyacımız vardır. Denizlerdeki planktonların besin ve oksijen üretmesi, arıların bal yapması suyun buharlaşıp yağmur olarak yağması içinde güneş ışığına ihtiyacımız vardır. Yeryüzündeki tüm canlıların hayatını devam ettirmesi için bilmeden ısı ve ışık üretme görevini yapan Güneş’in bize yaklaşık 149,6 milyon kilometreden ışınlarını gönderdiğini biliyor muydunuz? Yani bizim ihtiyaçlarımızı gören ışık yaklaşık 150 milyon kilometre uzaktan gelmektedir. Düşünebiliyor musunuz gündüz vakti bir çiçeğin güzelliğini gördüğümüzde çiçekten yansıyıp gözümüze gelen ışın 150 milyon km uzaktan Dünya’ya gönderilmektedir. Oldukça uzun bu mesafeyi ışığın ne kadar zaman da aldığını biliyor musunuz? Yaklaşık 8 dakika 20 saniyede. Yani Güneşten çıkan ışık ışını 8 dakika 20 saniyede Bize gelmektedir. Güneş’le Dünya arasındaki 149,6 milyon km’lik mesafeye 1 Astronomi Birimi adı verilir ve 1 AB ile gösterilir. 1 AB = 149,6 milyon km Gök cisimleri arasındaki metre ile ifade edemeyeceğimiz kadar büyüktür. Fakat diğer yıldızlar arası mesafe Güneş – Dünya arası mesafeden çok çok daha büyüktür. Yani yıldızlar arsı mesafeler astronomi ile ifade edilemeyecek kadar büyüktür. Bu yüzden gök cisimleri arasındaki mesafeyi ışık yılı adını verdiğimiz bir birimle ifade ederiz. Işık yılı, ışık ışınının uzayda bir yılda aldığı mesafedir. 1 Işık yılı = Işığın bir yılda aldığı mesafe 2. GÜNEŞ SİSTEMİ Güneş sistemi, merkezde Güneş ve onun etrafında belirli yörüngelerde hareket eden gezegenlerin, uyduların, kuyruklu yıldızların bulunduğu gök cisimleri topluluğudur. Güneş sisteminde 9 gezegen vardır. Gezegenlerin Güneş’e olan uzaklıkları “Astronomi Birimi (AB)” adı verilen bir uzaklık ölçüsü birimi ile ifade edilir. GEZEGENLERİN DOLANIM ŞEKLİ Gezegenler, Güneş etrafında dolanırken elips şeklinde bir yörünge izlerler.Bu yüzden gezegenler, Güneş’e zaman zaman yaklaşır. Dünya Güneş çevresinde eliptik yörüngelerde dolanır. Güneş sistemi’ndeki gezegenler Güneş’e uzaklıklarına göre şöyle sıralanır; Merkür, Venüs, Dünya ve Mars (İç gezegenler); Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün ve Plüton ( Dış gezegenler ). İç ve dış gezegenler arasında yani Mars ile Jüpiter arasında küçük gezegenler kuşağı diğer adıyla Asteroid kuşağı vardır. Gezegenlerin isimlerini sırayla yazmak için MeVeDüM JüSUNüP kelimesini yazarak hatırlayabiliriz. GEZEGENLER VE UYDULARI 1. Merkür Güneş’e yakınlığı bakımından 1.gezegendir. Büyüklükte ise ikinci en küçük gezegendir. Uydusu, halkası ve atmosferi yoktur. Yüzeyi yoğun şekilde kraterlerle kaplıdır. Merkür, Güneş ufkun hemen altındayken gözle görülebilir. Mart ve Nisan aylarında“akşamyıldızı” olarak adlandırılır. 2. Venüs Güneş’e yakınlığı bakımından 2. sıradaki gezegendir. Dünya ile yaklaşık aynı büyüklükte olduğu olduğu için “Dünyanın İkizi” olarak da adlandırılır. Uydusu ve halkası yoktur. Kütlesi ve büyüklüğü Dünya’nınkine çok yakındır. Yüzeyinde büyük kraterler ve yüksek kabartılar vardır. Atmosferi kalındır ve büyük oranda karbondioksitten oluşur. Bu yüzden Venüs çok sıcaktır. Güneş ve Ay’dan sonra gökyüzündeki en parlak cisimdir. Çok parlak olmasının sebeplerinden biri Güneş’e yakın olması ve Güneş’ten gelen ışığın %80’nini yansıtmasıdır. Kendi ekseni etrafında dönüş yönü, diğer gezegenlerinkinin tersi yöndedir (Batıdan doğuya değil, doğudan batıya doğru ). Venüs’ün bir günü bir yılından daha uzun sürer. 3. Dünya Güneş’e yakınlığı bakımından 3. sıradaki gezegendir. Üzerinde hayat olan Güneş sisteminin biricik gezegenidir. Atmosferdeki oksijen, yüzeyindeki su ve sıcaklık hayatın devam etmesini sağlar. Güneş’e en yakın üçüncü gezegendir. Ekseni hafif eğiktir. Bir uydusu vardır. 4. Mars Güneş’e yakınlığı bakımından 4. sıradaki gezegendir. Yüzeyi Dünya yüzeyine benzer, ama yükseltileri, Dünya’daki dağlardan büyüktür. Yüzey şekilleri Dünya’dan teleskopla görülebilir. Çıplak gözle bakıldığında belirgin kırmızımsı – turuncu renkli bir ışık noktası olarak görülür. Bu sebepten dolayı “Kırmızı gezegen” adıyla da bilinir. Çoğu karbondioksitten oluşan ince bir atmosferi vardır, ama hayat yoktur. Mars’ın 1 günü Dünya’nınkinden sadece 37 dakika daha uzundur. 2 uydusu vardır. 5. Jüpiter Güneşe’ yakınlığı bakımlığı tarafından 5. sıradaki gezegendir. Güneş Sistemi’nin en büyük gezegenidir. Çapı Dünya’nınkinin 11 katına eşittir. Üzerinde hiç kara parçası yoktur, çok sıcak bir gezegendir. Jüpiter’in etrafında toz ve taş parçalarından meydana gelen ince karanlık bir halkası vardır. 16 tane uyduya sahiptir. Bunlardan biri olan Ganimed, Güneş Sistemi’nin en büyük uydusudur. Jüpiter güneşten uzak olduğu için soğuk olduğu için soğuktur. 6. Satürn Güneş’e yakınlığı bakımından 6. sıradaki gezegendir. Büyüklük olarak Jüpiter den sonra gelir ve ikinci büyük gezegendir. Etrafındaki gaz, buz ve kaya parçalarından oluşan halkları ona çok güzel bir görünüm kazandırır. Bilinen 17 uydusu vardır. En büyüğünün Titam dır. Çok soğuk bir gezegendir 7. Uranüs Güneş’e yakınlığı bakımından 7. sıradaki gezegendir. Yörüngesindeki, yuvarlanan bir varil gibi dönerek ilerler. Yüzeyi kalın bir buz tabakasıyla kaplıdır. Etrafında toz ve kaya parçalarından oluşan 11 halka vardır. 15 uyduya sahiptir. Zehirli gazlardan meydana geldiği düşünülen bir atmosferi vardır. 8. Neptün Güneş’e yakınlığı bakımından 8. sıradaki gezegendir. Açık yeşil renkte görünür. Uranüs’ün ikizi gibidir. Neptün tam 8 uyduya sahiptir. 9. Plüton Güneş’e yakınlığı bakımından 9. sırada ve en son gezegendir. Güneş Sistemi’nin en küçük ve en uzak gezegenidir. Yüzeyi metan buzuyla kaplıdır. Tek uydusu Charon, yarı büyüklüğündedir. Bu yüzden bu iki gök cismi “çift gezegen” olarak da adlandırılır. Gezegenlere ait belirgin özelliklerin karşılaştırılmasını aşağıdaki gibi bir tabloda gösterebiliriz DÜNYA’NIN UYDUSU AY Ay, Dünya’mızın biricik uydusudur. Dünya’nın etrafında dolanan Ay, konumuna göre her gün bize farklı şekillerde görünür. Ay, Güneş ‘ten aldığı ışığı Dünya’ya yansıtır. Ay’ın Dünya’ya uzaklığı ortalama 385 000 km ’dir. Ay’dan yansıyan ışık Dünya’ya yaklaşık 1 saniyede gelir. Ay’ın kütlesi çok küçüktür. Buna bağlı olarak çekimi ivmesi Dünya’nınkinin altıda biri kadardır. Atmosferin olmayışı, gece – gündüz sıcaklık farkının çok büyük olmasına yol açar ( Gece – 173oC, gündüz 130 oC ). Ay’ın yüzeyi kraterlerle kaplıdır. Ay’ın Safhaları Ay gerek kendi çevresindeki dönüşünü gerekse Dünya çevresindeki bir dönüşünü 27.3 günde tamamlar. Bundan dolayı biz sürekli Ay’ın hep aynı yüzünü görürüz. Dünya ve Ay’a kuzey kutbunun çok yukarısından bakarsak Dünya ve Ay’ın saat yönünün tersi yönde döndüğünde fark ederiz. Şimdi aşağıdaki şekli inceleyiniz. Ay, Dünya etrafındaki konumu ve yansıttığı göre her gece farklı bir şekilde görünür. Buna Ay’ın safhaları adı verilir. GELGİT OLAYI Ay’ın kütlesi, Dünya’nın kütlesinin yaklaşık seksende biridir. Yani Dünya’nın kütlesi Ay’ın kütlesinin 80 katıdır. Ay ve Dünya birbirine çekim kuvveti uygular. Bundan dolayı Ay, Dünya’nın kendine bakan yüzünde okyanus ve deniz sularını kendine doğru çeker, sular Ay’a doğru bir miktar kabarıp yükselir. Bu esnada Ay’a bakmayan yerlerde su alçalır. Dünya’nın ay’a dönük yüzünde çekim etkisi fazla iken diğer yüzünde çekim etkisi azdır. Suların kabarmasına gel, alçalmasına git denir. Bu olayda hem gel, hem gel hem git gözlendiği için bu olaya gelgit adı verilir. Bir günde iki kez gelgit yaşanır. Gelgit olayında Güneş’in çekim kuvvetinin de etkisi vardır. Eğer Ay, Güneş ve Dünya aynı hizaya gelirse gelgit olayı en yüksek seviyede gerçekleşir. Şimdi aşağıdaki ekli inceleyelim. Okyanusa kıyısı olan ülkelerde gelgit mesafesi birkaç metreyi bulurken biz iç deniz olan Akdeniz’de gelgit olayı çok küçük yüksekliklerde olmaktadır. Bu yüzden ülkemizin kıyılarında gelgit olayı tam olarak hissedilememektedir. Dünya, Güneş ve Ay, aynı hizaya geldiğinde (dolunay ve yeni ay zamanlarında) suların kabarması en üstün düzeyde olur. Gel Git AY TUTULMASI Dünya, Güneş etrafında dolaşırken Ay’la Güneş arasına girer. Dünya’nın gölgesi Ay’ın üzerine düşer. Buna Ay tutulması denir. Tutulma sırasında Ay’a ışık gelmediği için Ay ışık yansıtmaz. GÜNEŞ TUTULMASI Dünya’yla Güneş’in arasına Ay girdiğinde Ay’ın gölgesi Dünya üzerine düşer. Ay’ın tam gölgesinin düştüğü bölgelerde tam Güneş tutulması gözlenir. GÖK ADA NEDİR? Güneş, Dünya, Ay, yıldızlar, gezegenler ve bulutlar gök ada verilen dev sistemlerin birer üyesidir. Dünya’mızın içinde bulunduğu gök adanın (galaksinin) ismi Samanyolu galaksisidir. Samanyolu gök adası aşağıdaki şekilde görüldüğü gibi sarmal şeklinde olup merkezinden dışarı doğru açılan kollara sahiptir. Güneş sistemi “Avcı kolu adı verilen kolda bulunur. Samanyolu gök adası en büyük adalardan biridir. Gök adalar (galaksiler) sarmal ve düzensiz şekilde olabilir. Sarmal galaksi Eliptik galaksi Düzensiz şekilli galaksi Samanyolu gibi Andromeda galaksisi de sarmal şekilde bir galaksidir. Andromeda, teleskopla bakıldığında görülebilir. Sombrero galaksisi ise şapkaya benzer bir yapıya sahiptir. Gök adaların hareketleri yavaştır. Örneğin Samanyolu gök adasının kendi çevresindeki dönüşü 230 milyon yıl sürer. Andromeda galaksisi Sombrero galaksisi EVREN VE UZAY NEDİR? Gök adaların da yer aldığı, aralarındaki boşluklarla beraber gök cisimlerinin tümüne evren adı verilir. Dünya dışındaki evren parçası uzay olarak adlandırılır. DÜNYA’MIZIN EVREN’DEKİ YERİ NERESİDİR? Samanyolu gök adasında bulunan Güneş sisteminde üçüncü sırada yer alan gezegen, üzerinde hayatın olduğu, biricik gezegenimiz Dünya’mızdır. 3. UZAY ARAŞTIRMALARI Çok eski zamanlardan beri insanlar gökyüzünde gördüklerini merak etmiş ve incelemişlerdir. Sonra gördüklerini taşlara, parşömen keğıtlarına ve duvarlara çizmişlerdir. Bazı medeniyetler festival ve bayram günlerinin tespitinde Ay’ı ve yıldızları kullanmışlardır. Ayrıca ilk medeniyetler yıldızların konumlarını yön bulmada, Ay ve Güneş’in konumlarını da zaman belirlemede kullanmışlardır. Ay ve Güneş’in hareketlerine göre takvimler oluşturmuşlardır. İLK TELESKOP Teleskoplar yardımıyla gök cisimlerinin hareketlerini ve yapısını inceleyen bilim insanları gök bilimci olarak adlandırılır. İlk teleskop 1608 yılında Hollandalı gözlükçü Hans Lippershey icat etti. Astronomide kullanılan ilk teleskop ise 1609 yılında Galileo tarafından yapıldı. Galilo teleskobuyla yaptığı incelemeler sonucunda Venüs’ün görünüşünün değiştiğini gözlemlemiş buradan hareketle Güneş’in Dünya etrafına değilde Dünya’nın Güneş etrafına dolandığını söylemiştir. Bu örnekten de görüldüğü gibi teleskobun bulunması gök cisimlerin özellikleri ve onların hareketlerinin daha net olarak anlaşılmasını sağlamıştır. Ayrıca teleskop yardımıyla insanlar evren hakkında daha net bilgiler adinmiştir. TELESKOP NEDİR? Hiç teleskopla gökyüzünü incelediniz mi? Uzaydaki gök cisimlerini incelemeye yarayan alete teleskop adı verilir. Teleskoplar değişik şekillerle üretilir. Küçük teleskoplarla Ay, gök taşları ve yakındaki gezegenler incelenir. Büyük teleskoplarla çok daha uzaktaki gök cisimleri ve yıldızlar gözlenebilir. Genelde teleskoplarda mercek kullanılır. Bazı teleskoplarda mercekle birlikte aynada kullanılır ya da sadece ayna kullanılır. Böyle teleskoplara aynalı teleskop adı verilir mercekli teleskop modeli Uzayı gözlemlemek için kurulmuş, içinde gözlem aletleri bulunan binalara gözlem evi (rasathane) denir. Kandilli Rasathanesi, İstanbul’da bulunan meşhur gözlem evimizdir. Bilim insanları uzayı gözlemlemek için şehir ışıklarından uzak tepelik yerlerde gözlemevleri (rasathanesi) kurmuşlardır. Şehirlerde gece aydınlatması için yapılan ışıklandırmalar havada saçılarak teleskopla yapılacak olan gözlemlerin niteliğini bozmaktadır. Bu yüzde gözlemevleri şehir dışında kurulur. Ülkemizde uzay araştırmalarının yapıldığı birçok gözlemevi vardır. Örneğin; • Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Gözlemevi ve Deprem araştırmaları Enst. • Çanakkale 18 Mart Üniversitesi Gözlemevi • Ege Üniversitesi Gözlemevi • Erciyes Üniversitesi Radyo Astronomi Gözlemevi • İstanbul Üniversitesi Gözlemevi Araştırma ve Uygulama merkezi • ODTÜ Gözlemevi • TÜBİTAK ulusal Gözlemevi İstanbul Kandilli Rasathanesi – Astronomi Binası ve Gözlem Kubbesi Bilim insanlarının yeryüzünden teleskopla gözlem yapabilmesi için havanın açık yani bulutsuz olması gerekir. Örneğin hava bulutlu ise gözlem yapılamaz. Ayrıca uzaydan gelen ışıklar atmosfere girince kırılır. Bu kırılma, gözlemde yanılmaya sebep olabilir. Bu engelleri aşmak için bilim insanları atmosfer dışına teleskop kurmayı planlamıştır. Dünya etrafında bir uydu gibi yörüngede oturtulacak bir teleskop, uzayın derinliklerinden gelen ışınları toplayacak ve net görüntüler elde edilmesini sağlayacaktır. İşte bu amaçla kurulmuş teleskopun adı Hubble Uzay teleskopudur. Bu teleskop 1990’da Discovery (diskaveri) adlı uzay mekiği ile uzaya gönderilmiş ve Dünya’nın çevresinde bir yörüngeye yerleştirilmiştir. Hubble Uzay teleskopu topladığı görüntülerini radyo dalgaları ile yeryüzündeki alıcı istasyona gönderir Hubble uzay teleskopu Bilim insanları ayrıca uzaydan gelen radyo dalgalarını toplamak için radyo teleskoplar kullanılmaktadır. Geniş bir çanak şeklindeki bu araçlar çukur ayna gibi davranıp gelen radyo dalgalarını odağında toplar. Burada radyo dalgaları elektrik sinyallerine dönüştürülerek bilgisayarlarda görüntüye dönüştürülür ve incelenir. Parkes Radyo Teleskopu AY’DA İLK ADIMLAR Uzaya ilk araç 1957 yılında Ruslar tarafından gönderilmiştir. Sputnik 1 adlı bu uydu insansızdır. 1964’te insansız uzay aracı aya inmiştir. 1969’da uzay aracı Apollo 11 ile ilk kez insan aya inmiştir.Bu yolculuğa Neil Armstrong (Neyil Amstrong), Edwin Aldrin (Evdin Aldrin) ve Michael Collins (Maykıl Kolins) adlı asronotlar bir diğer ifadeyle kozmonotlar katılmıştır.Aya ilk ayak basan astronot ise Neil Armstrong’ tur. Neil Armstrong Bu yolculuklardan sonra diğer gezegenlere de yolculuk yapılması düşünüldü ve uzay araştırmaları hızlandı.1972’ye kadar Ay’a insanlı geziler devam etmiştir. Bu gezilerle Ay hakkında bilgiler edinilmiştir. Bu çalışmalar uzayla ilgili yeni projeler üretmesine ön ayak olmuştur. Teknolojinin gelişmesiyle birlikte uzayla ilgili pek çok değişik araç ve gereç tasarlanıp üretilmiştir. Şimdi sırayla bunları görelim; UZAY SONDASI Merkür’e, Venüs’e, Mars’a ve diğer gezegenlere uzay sondası adı verilen uzay araçları gönderilmiştir. Uzay sondaları gezegenlerin çok önemli görüntüleri çekip göndermektedir. Örneğin Satürn’ün en güzel görüntüleri ilk olarak bu araçlarla elde edilmiştir. Bu araçlar Dünya’da yönetilmekte olup radyo dalgaları ile fotoğraflar Dünya’ya göndermektedir. Mars’a inen Spirit uzay aracı YAPAY UYDULAR İnsan eliyle yapılarak gezegenlerin yörüngelerine yerleştirilen araçlardır. Yapay uyduların kullanım alanları şöyle sıralanabilir. •Dünya’yı gözlemler, değişimleri belirler. •Radyo, TV, telefon iletişimini sağlar. •Uzay çalışmalarına yardımcı olur. uydular ihtiyaç duyduğu enerjiyi panellerindeki güneş pillerinden tedarik eder. Dünya çevresindeki haberleşme amaçlı uydular çok fazladır. Türksat 1B, 1C ve 2A bizim haberleşme uydularımızdır. Bunun dışında araştırma uyduları da vardır. Bu uydular, perdesi açık pencereden evlerin içinin bile fotoğrafını çekebilir. Hava olayları, tarım, maden ve petrol alanları ile ilgili bilgiler verebilir. UZAY UYDULARI İnsanların içinde uzun süre kalıp araştırmalar yapabileceği büyük uydulardır. Kuruluş amaçları; •Uzayda araştırma yapmak. •Dünya’da yapılamayan deneyleri yer çekimsiz ortamda yapmak. Uzayda yer çekimsiz ortamda daha sağlam metal alaşımlar, camlar ve porselenler üretilebilir. Belki yakın bir zamanda uzayda üretilmiş bazı araç gereçler mağazalarda satılmaya başlayacaktır. UZAY MEKİKLERİ Uzayı incelemek için insanlar 18. yüzyıla kadar balonları kullandılar. Sonra roketler kullanılmaya başlandı. NASA (Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi – Amerika), Uzay Mekiklerini üretti (1981). • Uzay mekikleri uzay istasyonlarına defalarca kenetlenebilir ve uzayda uzun süre kalabilir. Uzay mekikleri ile; • Uzay istasyonlarına malzeme taşınır, • Yörüngelere uydular yerleştirilir, uydular onarılır, • Uzay seyahatleri yapılır. Uzay mekiği kalkarken UZAY TEKNOLOJİSİ Uzayda araştırma yapacak araçların uzaydaki, sıcaklık, basınç, havasız olma durumu Güneş’in zararlı etkileri, yer çekimi olmaması, su olmaması gibi farklı durumlardan etkilenmemesi için ileri teknoloji ile araçlar geliştirilmiştir. • Dijital saatler, teflon, basınca dayanıklı uzay elbisesi, ısıya çok dayanıklı ve hızlı araçlar bu teknolojinin ürünlerinden bazılarıdır. UZAYDA YAŞAMAK Dünya dışında bizim için hayat yoktur. Varsa bile şimdilik bu tespit edilememiştir. • Uzayda su ve hava yoktur. Ayrıca uzay araçları Güneşin zararlı ışınlarına maruz kalır. Bu sebeplerden dolayı uzay araçları ısıya ve zararlı ışınlara dayanıklı yapılmıştır. Uzayda çalışanlar radyasyona dayanıklı özel elbise giyer ve özel yiyecekler kullanırlar. • Günümüz bilim adamları, Ay’da, Mars’ta, hatta uzay boşluğunda koloniler veya uzay şehirleri kurulabileceğini düşünmektedirler. Bu kolonilerde kapalı ortamda bitki ve hayvan yetiştirilecek, oksijenli hava ortamı oluşturulabilecek diye düşünülmektedir. UZAYDA KİRLİLİK Uzay araştırmalarının başlangıcımdan bugüne kadar uzaya pek çok araç fırlatılmıştır. Bu araçların kendileri veya parçaları daha sonra çöp haline gelmektedir. • Dünya etrafında biriken bu çöpler Dünya’ya düşüp bizim için tehlikeli olabilir. Ayrıca çöpler kendi aralarında yoğun bir şekilde çarpışabilir ve kullanılmakta olan uydular ve uzay istasyonları zarar görebilir. Çarpışmalar sonucu oluşacak gaz ve toz bulutları aklımıza emleyen pek çok tehlikeyi de beraberinde getirebilir. UZAY KAZALARI Uzay araştırmaları çok pahalı ve risklidir. Zaman, zaman bu araştırmalar sırasında aksaklıklar yaşanmıştır. •1961’de uzaya ilk olarak çıkan Rus astronot Yuri Gagarin, 1968’deki bir uçuş d bir kaza sonucu hayatını kaybetmiştir. •1967’de Rus Soyus bir aracı atmosfere girerken sürtünmenin etkisiyle yanmıştır. •Yine 1967’de Satürn roketi daha kalkmadan yanmıştır. •1970’de Ay’a gönderilen Apollo 13 çıkan bir arza yüzünden Ay’a inmeden Dünya’ya dönmek zorunda kalmıştır. • 1986’da uzay mekiği Challenger atmosferden çıkarken, 2003’te de Columbia atmosfere girerken yanmıştır. • Kullanım süresi sona ermiş uydular da zaman, zaman sona ermiş uydular da zaman, zaman Dünya’nın çekimini kapılarak Yer’e düşmektedir. Uzay kirliliğini oluşturacak şekilde yerleştirilmesi gerekir. Ömrü tükenen uyduların da en kısa sürede ve zararsız şekilde yere düşürülmesi gerekir. Bunları Biliyor muydunuz? Dünya’mız, Güneş sisteminin bir üyesi, Güneş sistemi ise Samanyolu galaksisini meydana getiren yaklaşık yüz milyar yıldızdan sadece biridir. Evrende, birbirlerine milyon ışık yılı uzaklıktaki mesafelerde bulunan yüz milyar galaksi olduğu tahmin edilmektedir. Dünya’mız Güneş sistemi içinde yaşamaya en elverişli bir yörüngeye oturtulmuştur. Güneş sistemi galaksimizin merkezinde yaklaşık 30.000 ışık yılı uzaklıktadır. Güneş sistemimizin, şayet bulunduğu yerde değil de, galaksimizin merkezinde bir yerde bulunsaydı, gökyüzünde çıplak gözle sayabildiğimiz yaklaşık 6 000 eğil de 2,5 milyardan fazla yıldız sayabilecektik. Yıldızlar yine nokta gibi olacaktı, fakat yıldız kümesinin merkezine yaklaştığımız için yıldızlardan Dünya’mıza gelen ışık ve ısı, Güneş’in verdiği ışık ve ısının dörtte birine eşit olması sebebiyle yeryüzü yaşanmaz olacaktı. SON