CLIMES: İklim-Dostu Okul Yönetimi Sistemleri FACT – SHEET1 İKLİM DEĞİŞİKLİĞİNİN TÜRLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİ (Dr. Çağan Şekercioğlu’nun çalışmalarından ve wikipedia’dan derlenmiştir.) Kuşlar Tehlike Altında! Kuşlar, bitkilerin üremesinden, doğal gübrelemeye ve böcek ve fare gibi zararlıları azalmasına yardım eder. Dünyada en çok kuş türü tropikal ülkelerde ve aynı şekilde en çok tehdit altında olan türler de tropikal bölgelerde ve ekolojik hassasiyete sahip okyanus adalarında. İlk 10 ülkenin yedisi tropikal, Çin'in bir kısmı tropikal ve Yeni Zelanda ile ABD'nin tehdit altındaki kuşlarının çoğunu barındıran Hawaii, okyanus adaları. Brezilya ve Endonezya, yaklaşık 114 türle listenin başını çekiyor. Bunlara tehdit altına girmeye yakın türleri de katarsak, Endonezya 306 türle Brezilya'nın 188 türüne fark atıyor. Endonezya durumu en kritik ülke. Hem dünyada en çok endemik (bir ülkeye kısıtlı) kuş türü 365 türle Endonezya’ya ait, hem ada ve tropik orman kombinasyonu, hem sosyal ve ekonomik kriz içinde, hem de ormanları hızla yok ediliyor. Diğer kritik ülkeler arasında Filipinler, Madagaskar, Çin, Malezya, Hindistan, Meksika, Kolombiya ve Peru sayılabilir. Dünya bölgesi olarak en çok okyanus adaları, Asya ve Güney Amerika kuşları, yaşam ortamı olarak en çok deniz, yağmur ormanı ve sulak alanlara bağlı türler ve ekolojik olarak en çok leş, balık ya da meyve yiyen ve de en uzmanlaşmış ama o kadar da hassas kuşlar tehdit altında. Ayrıca tropikal güvercinler gibi yemek için avlanan iri kuşlar ve papağanlar gibi ticareti yapılan birçok tür yok olmanın eşiğinde. Ülkemizde de Toy (Otis tarda), Tepeli Pelikan (Pelecanus cristatus) gibi iri türler, çok avlanan bazı ördek türleri, akbabalar ve yırtıcı kuşlar en çok tehdit altında olanlardan. Avrupa çapında tehlike altında olan 148 türle, maalesef Avrupa birincisiyiz. Türkiye, 465 türle Avrupa'nın kus çeşitliliği en yüksek ülkesi ve birçok yabancı kuş gözlemek için Türkiye'ye geliyor ama Telli Turna, Mezgeldek, Yeşil Arıkuşu gibi aranan birçok türü Türkiye'de bulmak giderek zorlaştığı için, kuşçular alternatif ülkeler arıyor. Örneğin Kelaynaklar Türkiye'de artık insandan bağımsız yaşamadığı için, bu kuşu "doğada gördüm" diye sayabilmek için kuşçular artık Fas'a gidiyor. Biz de doğaya ve alternatif turizme önem vermediğimiz için, Kosta Rika'ya sırf 1999 yılında 440 milyon dolar kazandıran kuşçulardan giderek mahrum kalıyoruz. Göçmen kuşlar farklı mevsimleri farklı coğrafyalarda geçiren kuş türlerinden oluşan bir gruptur. Her sene dünyaca 50 milyar kuşun göç ettiği tahmin edilir. Bunlardan 5 milyarı Avrupa ile Afrika arasında göç eder.Küçücük kolibri kuşundan koskoca kartallara kadar binlerce kuş türü her sene vakti geldiği zaman üreme ve kışlama bölgeleri arasında uzun yolculuklar yaparlar. Göçmen kuşlar yılda iki defa Kuzey ve Güney yarımküre'leri arasında göç ederler. Kış aylarında havaların soğumasıyla, kuşların besin bulması zorlaşır ve bu konuda aralarında rekabet artar. Bu sebeple Kuzey Yarımküre'de üreyen göçmen kuşlar, her sonbaharda Güney Yarımküre'ye doğru göç hareketine girişir. Güney daha sıcak ve besin bakımından daha zengin olduğundan iyi bir kışlama alanı teşkil eder. İlkbaharın başlamasıyla da güneyden kuzeye dönüş göçüne başlarlar. İlkbaharda kuzey bölgeleri kuş akınlarına uğrar. Örneğin, Barn kırlangıçları, her ilkbaharda Brezilya ve Arjantin'den yola çıkarak 4350 kilometrelik tehlikeli bir yolu aştıktan sonra Labrador ve Alaska'ya gelerek yumurtlarlar. Baltimor sarıasması, her Mayıs ayında Güney Amerika'dan kalkarak 1250 kilometrelik bir yolculuktan sonra New York'un Scardale bölümüne gelir. Kuzey Amerika ormanlarında yumurtlayan siyah çalı bülbülleri, her sonbahar gökyüzünde büyük sürüler halinde bir araya gelerek kışlamak için Atlantik sahillerine ve Güney Amerika'ya göç ederler. Ağırlıkları 910 gram gelen bu küçücük kuşlar hiç mola vermeden asgari 86 saat boyunca uçarak 1500 kilometrelik bir mesafe kat ederler. İlkbaharda göç eden diğer birçok tür gibi geldiği rotayı takip ederek tekrar eski yerlerine geri dönerler. İspinozun dişisi göç ettiği halde erkeği göç etmez. Türkiye'de de leylekler, kırlangıçlar ve daha birçokları sonbahar geldiğinde binlerce kilometreyi aşarak Afrika'ya göç ederler. Bir yıl önce kışladıkları yerlerine giderler. İlkbaharda ise, kuzeye göç ederek kuluçka yuvalarına dönerler. Türkiye, Avrupa ve Afrika kıtaları arasında göç eden kuşlar için bir köprü oluşturması ve 400'ü aşkın göçmen türü barındırması bakımından özel bir konuma ve milletlerarası önemi haizdir. FACT – SHEET 2: GERİ DÖNÜŞÜM Tablo -1 : 1992-2007 Yılları Arasında Gerçekleşen Geri Kazanım Miktarları YILLAR Piyasaya Ambalaj (Ton) 1992 1993 1994 1995 1996 1997 1998 1999 2000 2001 2002 2003 2004 2005 2006 2007 128.482 143.192 174.571 187.654 223.015 251.444 287.405 328.070 335.231 347.382 366.875 401.646 440.826 1.496.316 1.474.829 1.712.585 Sürülen Miktarı Hedef (Ton) Geri Amb. (Ton) Kazanılan At. Mikt. 30.969 47.628 75.620 80.846 89.931 92.777 94.334 106.136 107.488 100.061 106.005 123.284 137.192 198.804 219.206 532.776 60.634 72.704 58.799 55.818 71.221 98.525 91.232 92.409 110.558 117.943 130.525 123.740 136.120 718.392 1.378.412 2.472.325 Tablo 2 : Katı atık bileşenlerinin yerleşimlere göre dağılımı (2006 yaz) Isparta Keşan Kırıkkale Şanlıurfa Zonguldak Düzce ORTALAMA Biyobozunur 68,9 atık 64,6 76,9 68,8 66,4 70,9 71,7 67,0 69,4 Geri kazanılabilir atık 24,7 25,8 15,1 9,2 38,7 10,3 27,7 29,0 22,6 Ambalaj atığı 14,6 20,7 8,4 5,4 26,9 5,5 16,4 17,0 14,4 Diğer 21,8 18,9 17,9 27,6 11,1 22,8 15,0 17,9 19,1 Alanya Erzincan Katı atık bileşenleri (%) Şekil -1 : KAAP Projesi Atık Kompozisyonu belirleme çalışması sonucu (2006) Şekil – 2 : TÜİK’in 2004 yılı verilerine göre atık bertaraf yöntemleri (taken from the document prepared by the Ministry of Environment and Forest: “Atık Yönetimi Eylem Planı (2008-2012)”. Atıklara ilişkin sağlıklı bir envanter bulunmamakla birlikte, Türkiye İstatistik Kurumunun (TÜİK) 2004 verilerine göre ülkemizde 34 milyon ton belediye atığı ve 17,5 milyon ton imalat sanayi atığı üretilmektedir. Buna göre ülkemizde kişi başına üretilen atık miktarı günde 2 kilogramı bulmakta, her insan yılda ortalama ağırlığının 10 katı kadar atık üretmektedir. Gelişmiş ülke uygulamalarına bakıldığında, atıkların %35-45 civarındaki kısmı hariç, kalan kısmının tümüyle geri dönüştürülerek ekonomiye kazandırıldığı görülmektedir. Ülkemizde üretilen atıkların da yarısından fazlası geri kazanılabilir özelliklere sahip olup, çevresel ve ekonomik bir problem olmaktan çıkarılarak, bir değere dönüştürülebilecek niteliktedir. Buna karşın, sağlıklı veriler mevcut olmamakla birlikte, geri dönüşüm oranlarının çok düşük düzeylerde olduğu bilinmektedir. Ülkemizde sağlıklı bir atık yönetimi altyapısı oluşturulamadığı için, atıklarla birlikte her yıl milyonlarca ton doğal kaynak, binlerce kişilik istihdam olanağı, milyarlarca dolarlık bir servet de çöpe atılmakta, çevrenin kendini yenileyebilme kapasitesi de hızla tüketilmektedir. (taken from the report prepeared by the Turkish Courts of Accounts in 2007: Türkiye’de Atık Yönetimi- Performans Denetim Raporu) FACT – SHEET 3: SERA GAZI ETKİSİ Şekil - 3 : Çesitli Ülkelerde Kisi Basına Sera Gazı Salınımı (taken from a report prepared by Prof. Dr. Mustafa ÖZTÜRK: Motorlu Taşıtlar için Vergi Sistemi ve Sera Gazı Salımları) Şekil – 4 : Türkiye Sera Gazı Kompozisyonu Şekil – 5 : Birincil Enerji Kaynak Kullanımından Doğan CO2 Salımlarının Sektörel Gelişimi (taken from Ulusal Sera Gazı Envanter Bildirimi, 2008) Şekil – 6 : Ulaşım Sektöründen Kaynaklanan CO2 Salımlarında Ulaşım Modlarının Payları (taken from Ulusal Sera Gazı Envanter Bildirimi, 2008) FACT – SHEET 4: CO2 SALIMLARI Şekil – 7 : Kentlerde Yaşayan Kişilerin Ulaşım Alışkanlıklarından Kaynaklanan Kişibaşı CO2 Salımlarının Bölgesel Dağılım (kg/yıl) (taken from Boğaziçi Üniversitesi Anketi, 2007) Şekil – 8 : Kentlerde Yaşayan Kişilerin Şehiriçi Ulaşım Alışkanlıklarından Kaynaklanan Kişibaşı CO2 Salımlarının Bölgelere Göre Ulaşım Araçlarına Dağılımı (%) (taken from Boğaziçi Üniversitesi Anketi, 2007) Şekil – 9 : Kentsel Konutlardan Kaynaklanan Kişibaşı CO2 Salımlarının Kişibaşı Dağılımı (kg/yıl) (taken from Boğaziçi Üniversitesi Anketi, 2007) Şekil – 10 : Kentsel Konutlardan Kaynaklanan Kişibaşı CO2 Salımlarının Bölgelere Göre Enerji Kaynaklarına Dağılımı (%) (taken from Boğaziçi Üniversitesi Anketi, 2007) Tablo 3 : Elektrikli Ev Aletlerinden Salınan CO2 Miktarı (g/saat) Ortalama güç (Watt) CO2 Salımı (g/saat) Ütü 1075 569.8 Derin dondurucu 300 159 Çamaşır makinesi 600 318 Bulaşık makinesi 1325 702.3 Çamaşır kurutma makinesi 4000 2120 Elektrik süpürgesi 900 477 Mutfak robotu 230 121.9 Blender 450 238.5 Tost makinesi 1020 540.6 Mikrodalga fırın 1230 651.9 Kahve makinesi 1250 662.5 Bilgisayar 225 119.3 Laptop 40 21.2 Saç kurutma makinesi 1300 689 FACT-SHEET 5: BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ? * Enerji verimli ampuller birim zamanda normal ampullerin ortalama70%’i kadar az enerji tüketmekte, bu da 70% daha az CO2 salınımı demektir. * Bir adet ampulü enerji verimli ampulle değiştirip kullandığınızda yılda 46.20 kg daha az CO2 salınımını sağlarsınız. * Floresan lambalar 33% daha az CO salınımına sebep olur. 2 * Tavan fanları, birim zamanda klimaların91%’i daha az enerji tüketir. * Televizyonu düğmesinden kapatmak yerine stand-by bırakıldığında saatte 5g daha fazla CO2 salınımına sebep olursunuz. * Plazma televizyonlar 52% daha fazla CO salınımına sebep olur. 2 * Masaüstü bilgisayarlar, dizüstü bilgisayarlara göre 5 kat daha fazla CO salınımına sebep 2 olur. * Saniyede 1 damla kurtarmak yılda 1 ton su tasarrufu sağlıyor! Dünya çapında 1 milyar kişi sağlıklı içme suyuna ulaşamıyor ve her gün 3 bin 900 çocuk kirli su yüzünden ölüyor. Yeryüzünün %70’i suyla kaplı ancak göller, nehirler, yer altı suları, kar ve buzul gibi tatlı su kaynakları, dünyada bulunan tüm suyun %2.5’ini oluşturuyor ve bugün dünyada 2.6 milyar kişi hijyen için gerekli suyu bulamıyor. Her yıl 1.8 milyon kişi ishal gibi salgın hastalıklar yüzünden hayatını kaybediyor. * Banyo ve tuvalette tüketilen su miktarı evde tüketilen toplam suyun yüzde 70’ini oluşturuyor. * Banyo yerine duş yüzde 25 su tasarrufu sağlıyor ! Banyo yaparken 120-150 litre su tüketilirken, duş alırken yalnızca 40-60 litre su harcanır. Bu da her duşta ortalama yüzde 25 tasarruf anlamına geliyor. Haftada bir kez bile küveti doldurmak yılda 7.4 ton su harcamanıza neden oluyor. 4 kişilik bir ailenin her ferdinin duş süresini 1 dakika kısaltmasıyla yılda 18 ton su kurtarılmış oluyor. * Tuvalet rezervuarında su tasarrufu ! Dört kişilik bir aile tasarruflu rezervuar kullanarak yılda 17.5 ton suyu kurtarabilir. Tuvalet rezervuarının su depolama kapasitesi 16 litredir. Rezervuarların iç takımlarını yeni nesil tasarruflu olanları ile değiştirin. Bunu da yapamıyorsanız şamandıra ayarını yarıya getirin ya da rezervuarınızın içine 1.5 litrelik su dolu bir şişe yerleştirin. Bu şekilde bile yılda 2 ton suyu kurtarabilirsiniz. * Çamaşır makinelerine dikkat! Çamaşır makinesi satın alırken daha az enerji harcayan A sınıfı makineleri tercih etmekle işe başlamak gerekiyor. Çamaşır makinesini ekonomik kullanmak da çok önemli… Haftada 1 kez daha az çalışan bir makineyle, yılda 9 ton su tasarrufu sağlanabilir. *Dünyadaki suların yaklaşık %97'si okyanus ve denizlerde toplanmış olup tuzlu sulardır. %3'lük kısmı tatlı su olup bununda tamamına yakını Antartika ve Grönland gibi kutup bölgelerinde buz örtüsü halinde ve yeraltı Suların da depolanmıştır. Ulaşılması en kolay tatlı su kaynakları göllerde ve nehirlerdeki yani yüzeydeki sulardır. Bu kaynaklarda toplam depolanmış tatlı suyun ancak %0.04'üne karşılık gelmektedir. Yüzey suları olarak tanımladığımız bu sulardan sonra en önemli su kaynakları dünyadaki %3'lük tatlı suların yaklaşık %31,4'ünü oluşturan irili ufaklı rezervuarlarda toplanmış yeraltı sularıdır. Bu sularında bir kısmı derin rezervuarlarda fosil yeraltı suları halinde olup yenilenebilir nitelikte değildir. Bu kadar kısıtlı olan tatlı su kaynaklarının çok dikkatli, düzenli ve ekonomik şekilde kullanılma zorunluluğu ortaya çıkmaktadır. Ülkemizdeki su rezervlerine baktığımızda yerüstü kaynaklarının 98 milyar m3, yeraltı kaynaklarının 12 milyar m3 olup toplam su rezervinin 110 milyar m3 olduğu tahmin edilmektedir. Hızlı nüfus artışı, kentleşme ve sanayileşmeye bağlı olarak kullanılan su rezervleri gün geçtikçe tüketilmekte ve bunun yanında özellikle endüstrileşmiş ülkelerde zamanında alınmayan tedbirler nedeniyle, doğrudan veya dolaylı olarak suya bırakılan kirleticilerle sular kirlenmekte ve kullanılamaz hale gelmektedir. * Okyanuslardan her yıl 333.000 km³ su buharlaşmaktadır. Karaların yüzeyinden buharlaşan su miktarı ise 63.000 km³’tür. Bu suların hepsi yeryüzü ile atmosfer arasında hareket etmektedir. Ancak, 100.000 km³ su yağış olarak yeryüzüne dönmektedir. Geriye kalan hareketli suyun bir kısmı ya yeryüzüne gelirken yeniden buharlaşmakta, ya da kutuplarda katı halde bağlanıp kalmakta veya yüzlerce metre yer kabuğu derinliklerinde birikmektedir. * Türkiye’de ise kişi başına günlük içme ve kullanma suyu tüketimi 2004 yılı DPT verilerine göre ortalama 111 litredir. Bu oran İstanbul için 125lt/gün/kişi, Ankara için 141 lt/gün/kişi, Konya için 136 lt/gün/kişi olarak hesaplanmaktadır. * Dikkat! Akşehir Gölü (Konya): Birkaç yıl öncesine kadar suyla dolu olan göl, şu an kuruma noktasına geldi. Seyfe Gölü (Kırşehir): Son 5 yıldır çok ciddi kuraklık yaşanıyor. Tamamen yok olma tehlikesiyle karşı karşıya. Beyşehir Gölü (Konya): Çok geniş bir alana yayılan göl zengin kaynağına rağmen, çok ciddi su kaybı yaşadı. Tuz Gölü: Son 50 yılda yarı yarıya küçülmüştür. Kaçak kuyular ve iklim değişikliğinin Tuz Gölü’nü 18 yılda %60 küçülttüğü belirtilmektedir. Eşmekaya Sazlığı (Aksaray): 10 yıl öncesine kadar 100’den fazla kuş türünü barındıran sazlık tamamen kurumak üzere. Kulu Gölü (Konya): Çok su kaybı var. Kurumasından endişe ediliyor. Suğla Gölü (Konya): Doğal su kaynağını kaybettiği için gölete dönüştürüldü. Konya Ereğli Sazlığı: Sazlığın su kaynakları yapılan göletlerle kesildi. FACT – SHEET 6: YERLİ MALI TÜKETELİM NE NEREDE YETİŞTİRİLİR? Tahıllar : Bugday : Akdeniz ve Ege kıyılarında Haziran ayında, İç Anadolu’da Temmuz’da, Doğu Anadolu’da Ağustos’ta hasat edilir. Türkiye’de en fazla üretim İç Anadolu Bölgesi’nde yapılır. Konya, Ankara ve Adana ise il olarak ilk üç sırayı paylaşır. Yulaf: Sıcak ve kurak şartlarda üretildiği gibi, serin bölgelerde de yetişebilir. Daha çok bisküvi ve yem sanayiinde kullanılır. Ülkemizde daha çok İç Anadolu, Marmara ve Çukurova’da yetiştirilmektedir. Mısır : Mısır, ülkemizde Karadeniz kıyı şeridinde, Marmara’nın kuzey kesimlerinde tabii olarak yaz yağışlarıyla yetişebilirken, bunun dışındaki Akdeniz, Ege ve diğer iç bölgelerde yazın sulamayla yetiştirilir. Fındık : Ilıman iklim bölgelerinin bitkisidir. Ülkemizde fındık tarımı, Karadeniz kıyılarında yaygındır. Özellikle Ordu, Giresun ve Trabzon illeri üretimin yarısından çoğunu sağlamaktadır. Daha sonra, Bolu ve Zonguldak illeri gelir. Karadeniz Bölgesi toplam üretimin % 80 den fazlasını karşılar. Marmara Bölgesi’nde de Sakarya ve İzmit çevresinde fındık üretimi yapılır. Turunçgiller : Kışın sıcaklığın 0°C nin altına düşmediği bölgelerde yetişebilir. Ayrıca, yüksek sıcaklık ve bol su isteyen bir bitkidir. Bu özelliğinden dolayı turunçgil tarımı deniz kenarlarında yaygınlaşmıştır. Akdeniz Bölgesi’nin kıyı kesimi üretimin % 85′ini verir. Geri kalanı ise Ege kıyılarındaki Muğla, İzmir, Aydın illeri sağlar. Kışları ılık geçtiğinden bir miktar da Rize kıyılarında yetiştirilir. Muz : Tropikal bölge bitkisidir. Yetişmesi için yüksek sıcaklık ve bol nem gereklidir. Düşük sıcaklıklarda yetişemez ve don olayına karşı en hassas bitkidir. Türkiye’de, sadece Akdeniz Bölgesi’nde Antalya – Mersin arasındaki çok dar bir kıyı şeridinde tarımı yapılabilir. (Retrieved from http://geograpy.blogcu.com/turkiyede-yetisen-tarim-urunleri-ve-bolgeleregore-dagilisi-tari/2743121, on 20.12.2011)