deney ı - Marmara Üniversitesi

advertisement
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
0
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
İçindekiler
Laboratuvar Kuralları ve Güvenlik……………………...…………….....2
Deney I
Amino Asitlerin Titrasyon Eğrileri Ve İzoelektrik Nokta Tayini ……………….…....3
Deney II
Amino Asitlerin Kağıt Kromatografisi İle Ayrılmaları………………………….......7
Deney III
Amino Asitlerin Ve Proteinlerin Bazı Özelliklerinin İncelenmesi .……………….…11
Deney IV
Tampon Çözeltiler…………………………………………………..……..…………….19
Deney V
Katekolün Oksidasyonuna Polifenol Oksidaz Enziminin Etkisi………………………...23
Deney VI
Karbonhidratların Bazı Özelliklerinin İncelenme……………………………………...32
Deney VII
Lipitlerin Bazı Özelliklerinin İncelenmesi.....................................................40
Deney VIII
Kantitatif Askorbik Asit Analizi…………………..………………………....…46
Deney IX
Doğal Kaynaklardan Organik Bileşiklerin Elde Edilmesi……………..……49
Deney X
Memeli Dokularından DNA İzolasyonu ve Bazı Özelliklerinin İncelenmesi………...…51
Kapak resmi: Canlı yapısındaki önemli biyomoleküller; proteinler, karbohidratlar,
nükleik asitler ve lipitler.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
1
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Laboratuvar Kuralları ve Güvenlik
Biyokimya laboratuvarında, organizmayı oluşturan temel moleküllerden proteinler,
nükleik asitler, karbohidratlar, lipitlerin genel özelliklerinin araştırılması
hedeflenmektedir.
Her labarotuvardan önce o gün yapılacak olan deneyi mutlaka dikkatle okuyunuz. Her
deneyden önce bir kısa sınav yapılacaktır. Bu sınav sonucunda sıfır almış olan öğrenci o
deneye alınmaz.
Laboratuvarda çalışırken laboratuvar önlüğü ve (steril olmayan) laboratuvar eldiveni
kullanılır. Önlük ve eldivenlerinizi laboratuvardan ayrılıncaya kadar çıkarmayınız. Bazı
yumuşak lensler laboratuvar kimyasalları ile tepkimeye girerek rahatsızlık
oluşturacağından, eğer mümkünse kontak lenslerinizi laboratuvara girmeden önce
çıkarınız. Deney esnasında asistanların talimatlarını dikkatle uygulayınız. Deney
bitiminde tüm cihazları kapatıp, çalıştığınız yerin temizliğini iyi bir şekilde yapınız.
Bazı kimyasallar zehirli, mutajenik, karsinojenik veya teratojenikdir (doğum kusurlarına
yol açan). Bu kimyasalların kullanımında ve atılmalarında laboratuvardaki görevlilerin
yaptığı uyarıları dikkate alınız.
Tüm öğrencilerin bir laboratuvar defteri tutmaları istenmektedir. Deney esnasında
yaptığınız her bir ölçümü, deney aşamasını, dikkatle laboratuvar defterinize not alınız.
Her deneyin tamamlanmasından sonra en geç bir hafta içinde deney raporlarınızı ilgili
asistana teslim ediniz. Bu raporlar aşağıdaki şekilde hazırlanmalıdır.
Başlık: Deneyin adı
Materyal ve Metod: Kısaca deneyin yapılışı ve kullanılan kimyasallar
Sonuçlar ve tartışma: Deney sonunda elde ettiğiniz veriler ve yorumlarınız
Çalışma Soruları: Çalışma sorularına verdiğiniz yanıtlar
Öğrenciler deneyleri guruplar halinde yapmaktadırlar ancak her bir öğrenci kendi
yorumlarını, kendi hazırladığı deney raporu ile sunmalıdır. Birbirinin aynı olan raporlar
kabul edilmez. Aynı şekilde çalışma sorularına cevap verilmemiş deney raporları da
kabul edilmez. Deneylerin değerlendirilmesinde en önem verilen kısım tartışma kısmıdır.
Mutlaka her bir deneyin neden gerçekleştiği (veya neden gerçekleşmediği) konusunda
kendi açıklamalarınızı ekleyiniz.
Her dönemde bir ara sınav yapılır. Laboratuvar kısa sınavlarının %10’u deney
raporlarının %20’si ve ara sınavın %70’i alınarak öğrencinin vize notu saptanır. Ara
sınavdan sonra yapılan deneyler için de laboratuvar kısa sınavlarının %10’u deney
raporlarının %20’si ve finalin %70’i alınarak öğrencinin final notu saptanır.
Biyokimya laboratuvarında devam zorunluluğu %80’dir. 2 kez laboratuvara gelmeyen bir
öğrenci devamsızlıktan kalmış olur ve sınavlara alınmaz.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
2
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY I
AMİNO ASİTLERİN TİTRASYON
İZOELEKTRİK NOKTA TAYİNİ
EĞRİLERİ
VE
Amfoterik maddeler olan amino asitlerde iki fonksiyonel grup bulunur. Bunlar
karboksilik asit (-COOH) ve amino (-NH2) gruplarıdır. Bu fonksiyonel gruplar nötral
ortamda iç tuz oluştururlar.
Nötral Ortamda:
(İç Tuz)
Asidik Ortamda:
(Katyon)
Bazik Ortamda:
(Anyon)
Yukarıdaki denklemlerden de görülebileceği gibi amino asitlerin amino grubu hidrojen
iyonu kabul edebilir, karboksil grubu ise hidrojen verebilir. Bu sebepten dolayı amino
asitler hem asitler hem de bazlarla titre edilebilirler, yani amfoterik özellik gösterirler.
Amino asitlerde titre edilebilir en az iki grubun olması, en az iki denge sabiti (K) ve iki
iyonizasyon sabiti (Ki) olduğu anlamına gelir. İzoelektrik nokta (pI), aminoasitte
bulunan artı ve eksi yüklerin birbirine eşit olduğu, yani amino asidin net yükünün 0
olduğu pH değeridir, yani K1 ve K2’nin dengede olduğu noktadır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
3
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Asit-baz titrasyonları protonların kademeli olarak eklenmesi veya uzaklaştırılmasıdır.
Aşağıdaki şekilde glisinin titrasyon eğrisi gösterilmiştir.
Şekilden glisinin iki tamponlama aralığına
sahip olduğu görülmektedir. Bunlar pH
2.34 ve pH 9.6 merkezli +/-1 pH aralığına
sahip
dikdörtgen
alanlar
olarak
gösterilmişlerdir.
Glisin
bu
pH
aralıklarında tampon çözelti olarak
kullanılabilir. Şekilden de görüldüğü gibi
glisinin izoelektrik noktasının teorik değeri
5.97’dir.
İyonlaşabilen yan zincire sahip amino
asitlerde ise üç bölgeli bir titrasyon grafiği
beklenmelidir.
Şekil 1.1- Glisinin titrasyon eğrisi
KÂĞIT
Şekil 1.2- Glutamik asidin titrasyon eğrisi
Şekil 1.3- Histidinin titrasyon eğrisi
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
4
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
KİMYASALLAR
HCl, NaOH, Glisin.
YÖNTEM
50 mL 0.1 N Glisin çözeltisi hazırlanır. pH metrenin kalibrasyonu yapıldıktan sonra,
hazırlanan çözeltiden 20 mL’lik bir hacim bir behere aktarılarak pH metre yardımı ile pH
tayin edilir. Daha sonra 0.1N HCl ile titre edilir. Her 1 mL asit ilavesinden sonra beher
karıştırılarak pH ölçümü yapılır. İşleme pH göreceli olarak sabit kalıncaya kadar devam
edilir. pH metrenin elektrodu destile su ile yıkanır, kurulanır.
Hazırlanmış olan 0.1N Glisin çözeltisinden bir başka behere 20 mL daha alınır ve pH
metre yardımı ile pH ölçümü yapılır. Daha sonra 0.1N NaOH ile titre edilir. Her 1mL baz
ilavesinden sonra beher karıştırılarak pH ölçümü yapılır. İşleme pH göreceli olarak sabit
kalıncaya kadar devam edilir.
Elde edilen değerler veri tablosuna işlenir.
Asit titrasyonu veri tablosu:
Eklenen
HCl (mL)
0
1
pH
Eklenen
HCl (mL)
pH
Eklenen
HCl (mL)
pH
Eklenen
HCl (mL)
pH
Baz titrasyonu veri tablosu:
Eklenen Baz
(mL)
0
1
pH
Eklenen Baz
(mL)
pH
Eklenen Baz
(mL)
pH
Eklenen Baz
(mL)
pH
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
5
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
VERİLERİN KULLANIMI
Milimetrik grafik kağıdı kullanarak x eksenine eklenen asit ve eklenen baz hacmini, y
eksenine ise ölçülen pH değerlerini koyarak grafiği çiziniz ve grafikten pKa ve pKb
değerlerini ve pI değerini bulunuz. Grafik üzerinden elde ettiğiniz verileri teorik değerler
ile karşılaştırınız.
Şekil 1.4- Glisinin asit ve bazla titrasyon eğrisi
ÇALIŞMA SORULARI
1- Glutamik asit ve histidinin pI değeri nasıl hesaplanır? Aminoasitlerin farklı pI
değerlerine sahip olmalarının önemi nedir?
2- Genel amino asit denklemi kullanılarak izoelektrik noktası formülü nasıl çıkarılır?
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
6
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY II
AMİNO ASİTLERİN KÂĞIT KROMATOGRAFİSİ İLE
AYRILMALARI
Kromatografi bir karışımdaki maddelerin iki faz arasında farklı dağılması esasına
dayanan bir ayırma yöntemidir. Sistemdeki fazlardan biri sabit (stasyoner) faz, diğeri ise
hareketli (mobil) faz olarak adlandırılır. Sabit faz genellikle destek ortamı oluşturmak
amacı ile kullanılırken, hareketli faz, karışımı oluşturan bileşenleri taşımak amacı ile
kullanılır. Karışımı oluşturan bileşenler hareketli ve sabit faz ile farklı oranlarda
etkileşerek farklı hızlarda yürürler. Bu esasa dayalı olarak ayırma yapan yöntemlere
kromatografik yöntemler denir ve ayırmayı sağlayan kuvvete göre adsorpsiyon, dağılım,
iyon değişim, jel geçirgenlik ve afinite (ilgi) olmak üzere beş sınıfa ayrılır.
Kromatografik yöntemler biyokimya alanında, istenen bir maddenin saflaştırılması
(örneğin bir bitki ya da bir hayvan dokusundan proteinlerin elde edilmesi), seyreltik
çözeltilerin konsantre edilmesi, bir maddenin saflığının kontrol edilmesi ve
organizmadaki metabolitlerinin belirlenmesi gibi alanlarda kullanılır.
Kâğıt kromatografisi, dağılım kromatografisinin özel bir şeklidir. Burada kullanılan
Whatman kromatografi kâğıtları saf selülozdan, herhangi bir katkı maddesi
kullanılmadan üretilmiştir ve düzgün gözenek boyutuna sahiptir. Whatman kâğıdı,
durağan faz olarak adsorplanmış su içerir. Hareketli fazın kapiler etkisiyle ayrımı
yapılacak olan maddeler Whatman kâğıdı boyunca hareketli faz ile etkileşimlerine göre
farklı hızlarda ilerlerler.
Karışımı oluşturan bileşenler renkli ise kâğıt üzerinde yürüdükleri yerlerde yuvarlağa
yakın lekeler şeklinde görülürler. Eğer renksiz iseler üzerlerine bir reaktif püskürtülerek
ya da UV ışığı altında renk göstermeleri ile görünür hale getirilirler. Leke büyüklüğü ve
renk şiddeti kullanılarak kantitatif veya semi-kantitatif analiz yapılabilir.
Retensiyon Faktörü (Rf) lekelerin merkez noktasının başlangıç noktasına uzaklığının,
çözücü sınırının başlangıç noktasına olan uzaklığına bölünmesi ile elde edilir. Rf değeri
bir karışımı oluşturan bileşenlerin tanımlanması için kullanılır. Aynı şartlarda (sabit ve
hareketli fazın cinsi, sıcaklık vb.) kromatografisi yapılan her bir maddenin karakteristik
bir Rf değeri vardır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
7
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Şekil 2.1- Amino asitlerin ninhidrin reaksiyonu mekanizması
KİMYASALLAR
Asetik asit, n-butanol, ninhidrin, aspartik asit, lösin, valin, arjinin, prolin, fenilalanin,
HCl, Whatman No.1 kromatografi kâğıdı.
YÖNTEM
n-butanol: asetik asit: su (65:15:25) karışımı hareketli faz olarak hazırlanır. Kromatografi
tankına 10 mL (yaklaşık 1 cm yüksekliğinde olacak şekilde) çözücü konulur ve tankın
ağzı kapatılır. Tankın çözücü buharı ile dengeye gelmesi için kromatografi kâğıdı
yerleştirilinceye kadar kapağı açılmaz.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
8
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Size verilen 5cm x 8cm boyutundaki Whatman No:1 Kromatografi kağıdının kısa
kenarından 1.2 cm uzaklığında kurşun kalemle bastırmadan çok hafif bir çizgi çizilir ve
bu çizgi üzerinde 1cm aralıkla 4 nokta işaretlenir.
1N HCl içinde çözünmüş aspartik asit, lösin, valin,
arjinin, prolin, fenilalanin çözeltilerinden grubunuza
verilmiş olan üçü ve amino asit karışımı bilinmeyen
örnek, ayrı ayrı işaretlenmiş 4 noktaya temiz bir
kapiler tüp yardımı ile tatbik edilir. Tatbik noktasının
çapı 4 mm’yi geçmemelidir. Birden fazla damla
tatbikinde, her damla tatbikinden sonra leke yerinin
kurutulması ve ikinci damlanın ondan sonra tatbik
edilmesi gereklidir.
Tatbik edilen noktalar kurutulduktan sonra kâğıt, bir
pens ile tutularak tatbik noktaları aşağıya gelecek
şekilde tanka yerleştirilir. Kâğıdın, tankın
kenarlarına değmemesine ve tatbik noktalarının
çözücü ile doğrudan temas etmemesine dikkat edilir.
Çözücünün ilerlemesi takip edilir ve üstten yaklaşık
Şekil 2.1- Kromatografi kağıdı
0.5 cm boşluk kalıncaya kadar yürütülür (Bu işlem yaklaşık 45 dakika sürer). Çözücünün
yürüdüğü mesafe hemen kurşun kalemle işaretlenerek kâğıt etüvde kurutulur.
Etüvden çıkartılan kâğıdın üzerine çeker ocakta ninhidrin reaktifi püskürtülür ve
kurutulmak üzere yeniden etüve konulur. Oluşan mor lekelerin çevresi kurşun kalemle
işaretlenerek Rf değerleri hesaplanır ve veri tablosuna kaydedilir. Karışımda bulunan
amino asitlerin hangileri olduğu hesaplanan Rf değerleri ile karşılaştırılarak tayin edilir.
Amino Asit
Lekenin Rengi
Rf Değeri
Aspartik Asit
Lösin
Valin
Arjinin
Prolin
Fenilalanin
Örnek
Şekil 2.2- Yürümesi tamamlanmış olan kromatografi kağıdı.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
9
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
ÇALIŞMA SORULARI
1- Rf değerlerini hesapladığınız amino asitlerin yürüme hızlarının farklı olmasının
nedenlerini araştırınız. Bu amino asitlerin formülleri aşağıda yer almaktadır.
2- Glutamik asit, histidin, glisin, triptofan ve izolösinden oluşan bir amino asit
karışımı, NH3:Benzen (10:90) hareketli fazı kullanılarak kağıt kromatografisi ile
ayrılmak isteniyor. Amino asitlerin yürüme hızlarının nasıl olmasını beklersiniz?
3- Amino asitler organizmada protein yapısına katılmaktan başka hangi görevleri
yaparlar?
Şekil 2.3- Protein yapısında yaygın olarak bulunan amino asitler.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
10
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY III
AMİNO
ASİTLERİN
VE
PROTEİNLERİN
ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ
BAZI
I- AMİNO ASİTLER
Amino asitler yapılarında en az bir karboksil ve bir amino grubu içeren organik
bileşiklerdir. Tabiatta bulunan yaklaşık 300 amino asidin 20 tanesi protein yapısına girer.
Protein yapısına giren amino asitler L, α- aminoasitlerdir. Amino asitler peptid (amid)
bağları ile bağlanarak polipeptid ve proteinleri oluştururlar. Amino asitler polar
olmayan organik çözücülerde çok az, etanolde az, suda çok çözünürler ve nötral çözeltiler
verirler.
Hem asidik, hem de bazik çözeltilerde artan
bir çözünürlüğü, yani amfoter bir karaktere
sahiptirler. Erime ve bozulma noktaları 120300 °C aralığındadır.
Saf bir amino asidin suda çözülmesiyle
meydana gelen çözeltinin pH değerine
izoiyonik nokta denir. Amino asitlerin ve
proteinlerin
izoiyonik
noktada
çözünürlükleri maksimumdur.
8 amino asidi (valin, lösin, izolösin, treonin,
metiyonin, fenilalanin, triptofan, lizin)
organizma sentezleyemez. Bunlara esansiyel
amino asitler denir. Bu amino asitlerin
diyetle dışarıdan alınması gereklidir.
Şekil 3.1- Alanin amino asidinin stereoizomerleri
II- PEPTİDLER
Bir amino asidin amino grubu, ikinci bir amino asidin
karboksil grubu ile reaksiyona girdiğinde bir molekül
su ayrılması ile dipeptid oluşur. Arada oluşan kovalent
bağa peptid bağı denir ve rezonans gösterdiği için son
derece kararlıdır. 2 amino asit bir dipeptid, 3 amino asit
bir tripeptid, 10 veya daha az sayıda amino asit bir
oligopeptid, 50-100 amino asit ise bir polipeptid
oluşturur. Peptidlerin asidik ve bazik özellikleri
zincirin iki ucundaki amino ve karboksil grupları ile
yan zincirlerde bulunan iyonlaşabilen gruplara bağlıdır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
Şekil 3.2- Peptid bağının oluşumu
11
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Şekil 3.3- Serilglisiltirozilalanillösin pentapeptidi
Peptidler N-terminali (peptid zincirindeki serbest amino grubu) solda, C-terminali
(peptid zincirindeki serbest karboksil grubu) sağda kalacak şekilde yazılırlar ve bu
şekilde isimlendirilirler. Bu pentapeptid serilglisiltirozilalanillösin veya Ser–Gly–Tyr–
Ala–Leu olarak isimlendirilir.
III- PROTEİNLER
100’den fazla aminoasit içeren polipeptidlere protein adı verilir. Bazen belirli bir
biyolojik fonksiyonu gerçekleştirmek üzere, belirli bir konformasyonu almış olmak şartı
ile 100’den daha az sayıda amino asit içeren polipeptidlere de protein adı verilebilir.
Canlı hücrelerin kuru ağırlığının yarısından fazlasını proteinler oluşturur. Proteinler
organizmada enzimlerin, hormonların, reseptörlerin, bağışıklık sistemi ve pıhtılaşma
faktörlerinin yapısında bulunurlar. Yapı ve hareket sistemi içinde görev alırlar.
Amino asitler birleşerek peptid zincirini oluştururlar. Bu proteinlerin primer yapısıdır.
Peptid zincirleri daha kararlı bir hale gelmek üzere temel bir üç boyutlu yapı oluştururlar.
Buna proteinlerin sekonder yapısı denir. Bir polipeptidde birden fazla sekonder yapı bir
araya gelerek çeşitli kimyasal etkileşmeler sonucu üç boyutlu yapıda katlanırlar. Buna
tersiyer yapı denir. Birden fazla tersiyer yapıda katlanmış polipeptid zincirleri bir araya
gelerek kuaterner yapıyı oluştururlar.
Şekil 3.4- Proteinlerin yapısı
Proteinin doğal yapısındaki herhangi bir değişim denatürasyon olarak adlandırılır.
Sıcaklık, asitler (HCl, trikloroasetik asit, perklorik asit vb.) organik çözücüler (etanol,
aseton vb.), çapraz bağlayıcılar (formaldehit, glutaraldehit), kaotropik ajanlar (üre 6-8 M,
guanidin klorür 6M), indirgeyici ajanlar (2-merkaptoetanol, ditiyotreitol, iyodoasetat),
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
12
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
yüksek konsantrasyonda tuzlar (amonyum sülfat), ağır metal tuzları (cıva(II)klorür,
bakır(II)sülfat vb.) ve bazı deterjanlar (sodyumdodesilsülfat) proteinlerde denatürasyona
yol açarlar. Eğer denatüre edici faktörün ortamdan kaldırılması ile protein doğal yapısını
yeniden kazanabiliyorsa buna geri dönüşümlü denatürasyon denir. Eğer denatüre edici
faktörün ortamdan kaldırılması ile protein doğal yapısını yeniden kazanamıyorsa buna
geri dönüşümsüz denatürasyon denir.
Denatüre olan proteinlerde kuaterner, tersiyer ve kısmen sekonder yapılar bozulur ancak
primer yapı bozulmaz. Eğer polipeptid zincirinde kopmalar meydana geliyorsa buna
degradasyon adı verilir ve geri dönüşümsüzdür.
Düşük konsantrasyonlarda tuzlar proteinlerin çözünürlüğünü arttırırlar. MgCl2,
(NH4)2SO4 gibi iki değerlikli tuzlar, NaCl ve NH4Cl gibi tek değerlikli tuzlara göre daha
etkilidirler. Bu tuzların konsantrasyonları arttıkça proteinlerin çözünürlükleri azalır ve
yüksek tuz konsantrasyonlarında proteinler çöker.
KİMYASALLAR
Glisin, arjinin, glutamik asit, fenilalanin, tirozin, triptofan, histidin, sistein, sistin, kazein,
yumurta albümin, sülfat asidi, nitrat asidi, hidroklorik asit, sodyum hidroksit,
cıva(II)klorür, sodyumnitroprussiyat, bakır(II)sülfat, bakır(II)asetat, kadmiyum sülfat ve
bizmut(II)nitrat.
YÖNTEM
I- Amino Asitlerin Reaksiyonları
Amino asitlerin çözünürlüğü ve pH’sı:
4 ayrı tüpe az miktarda katı glisin, arjinin, glutamik asit ve fenilalanin alınır. Tüm
tüplere eşit miktarda destile su ilave edilir ve karıştırılır. Amino asitlerin çözünürlükleri
kaydedilir. Oluşan çözeltilerin pH’ları pH kâğıdı ile tayin edilir.
Ksantoprotein Reaksiyonu:
Fenil halkası içeren aromatik amino asitler derişik nitrat asidi ile muamele edildiklerinde
sarı renkli nitro türevlerine dönüşürler. Nitrat asidinin cilde temas etmesiyle oluşan
sararmanın sebebi budur.
Şekil 3.5- Ksantoprotein reaksiyonu
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
13
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Tirozin, triptofan, fenilalanin, histidin ve kazein’in sulu çözeltilerinden yaklaşık olarak az
miktarda alınarak üzerine 5 damla derişik nitrat asidi konur. Reaksiyona zor giren
fenilalanin tüpüne 5 damla daha nitrat asidi ve 5 damla derişik sülfat asidi eklenir. Tüpler
su banyosunda ısıtılır ve renk değişimi kaydedilir. Daha sonra tüpler bir portüpe alınarak
soğumaya bırakılır. Tüpler oda sıcaklığına geldiğinde %10 NaOH çözeltisi, ortam bazik
oluncaya kadar eklenir. Renk değişimi kaydedilir.
Millon Reaksiyonu:
Millon Reaktifi: 15 g HgCl2, 100 mL %50 HNO3 içinde çözülerek hazırlanır.
Fenol içeren bileşikler bu reaksiyonu verir. Tirozin amino asidi fenol grubu içeren tek
amino asit olduğundan bu reaksiyon tirozine özgüdür. Önce tirozinin fenol grubu reaktif
çözeltisindeki nitrik asit tarafından nitratlanır. Daha sonra nitratlanmış tirozin molekülü
çözeltideki cıva (I) ve cıva (II) iyonları ile kırmızı renk verir.
Ayrı tüplerdeki az miktarda tirozin ve kazeinin sulu çözeltilerine birkaç damla millon
reaktifi eklenir ve tüpler kaynar su banyosunda ısıtılır. Renk oluşumu kaydedilir.
Nitroprussiyat Reaksiyonu
Sülfidril grupları içeren bileşikler ağır metaller ve sodyum nitroprussiyat ile koyu renkli
kompleksler oluştururlar. Sistein serbest –SH grupları içerdiğinden bu reaksiyonu verir.
Sistin serbest –SH grubu içermediğinden bu reaksiyonu vermez.
Şekil 3.6- Sistin oluşumu
Şekil 3.7- Sodyum nitroprussiyat
2 tüpe ayrı ayrı sistein, sistin ve kazein çözeltileri alınır ve üzerlerine az miktarda %10
NaOH ve aynı hacimde %2 sodyum nitroprussiyat çözeltisi eklenir. Renk değişimi
kaydedilir. Kazein tüpüne bir miktar derişik HCl eklenir ve gözlemler kaydedilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
14
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Triptofan Reaksiyonu
İki ayrı tüpteki az miktarda triptofan ve glisin çözeltileri üzerine eşit hacimde derişik
asetik asit konulur. Bu karışımın üzerine damla damla, tabaka oluşturacak şekilde derişik
sülfat asidi ilave edilir. Turuncu-mor halka oluşumu triptofan varlığını belirtir. Bu
triptofana özgü bir denemedir.
Aminoasitlerin verdikleri genel tanınma reaksiyonları:
Reaksiyon
Reaktif
Amino asit
Renk
Ninhidrin
Reaksiyonu
Ninhidrin
Serbest NH2 Grubu
Mor
Biüret
Alkali CuSO4
Amid Bağları
Mavi
Lowry Reaksiyonu
Fosfomolibdat
Tirozin
Mavi
Millon Reaksiyonu
HNO3, HNO2, HgNO3
Tirozin
Kırmızı
Ksantoprotein
Kaynar HNO3
Triptofan, Tirozin,
Fenilalanin
Sarı
Ehrlich Reaksiyonu
Der. HCl içinde pdimetilamino benzaldehit
Triptofan
Mavi
Sakaguchi
Reaksiyonu
α- Naftol, NaOCl veya
NaOBr
Arjinin
Kırmızı
Nitroprussiyat
Reaksiyonu
Sodyum nitroprussiyat,
NaOH
Sistein
Kırmızı
Sullivan reaksiyonu
Sodyum-1,2-naftokinon-4sülfonat ve NaHSO4
Sistein
Kırmızı
Kurşun Sülfür
Reaksiyonu
NaOH, Seyreltik Kurşun
asetat
Sistein
Siyah
Hopkins-Cole
Reaksiyonu
Glioksilik asit, Sülfürik Asit
Triptofan
Mor
Pauly Reaksiyonu
Sülfanilik asit, HCl, Sodyum
Histidin, Triptofan
karbonat, Sodyum nitrit
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
Histidin: Sarı
Triptofan: Mor
15
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
II- Proteinlerin Reaksiyonları
Proteinler ile ilgili denemelerde yumurta albümin çözeltisi kullanılacaktır. Yumurta
albümin çözeltisinin hazırlanması için bir yumurtanın akı, sarısından ayrılarak bir behere
aktarılır. Hacminin altı katı kadar su ilave edilir ve çözeltinin köpürmemesine dikkat
edilerek karıştırılır.
Proteinlerin Denatürasyonu:
Isının etkisi: Bir tüpe az miktarda yumurta albümin çözeltisi alınır ve bir süre sıcak su
banyosunda tutulur. Gözlemler kaydedilir.
Konsantre asitlerin etkisi: Bir tüpe az miktarda yumurta albümin çözeltisi alınır ve
üzerine hacminin iki katı kadar derişik nitrik asit ilave ederek gözlemler kaydedilir.
Ağır metal tuzlarının etkisi: 4 ayrı tüpe az miktarda yumurta albümin çözeltisi alınır ve
üzerlerine az miktarda bakır(II)asetat, kadmiyumsülfat ve bizmut(II)nitrat ilave edilerek
gözlemler kaydedilir.
Biüret reaksiyonu:
İki veya daha fazla peptid bağı ihtiva eden bileşikler alkali bakır sülfat ile menekşe veya
mor renkli kompleksler oluştururlar. Rengin koyuluğu proteindeki peptid bağlarının
sayısına bağlıdır. Bu test, peptid bağlarını belirlediğinden amino asitlerle reaksiyon
vermez. Bu reaksiyon ayrıca azot veya karbon atomuna bağlı iki karbonil grubu ihtiva
eden bileşiklerle de pozitif sonuç verir. Bu test proteinlerin kantitatif olarak tayini için de
kullanılmaktadır ancak bu amaçla kullanılan biüret reaktifi sodyum potasyum tartarat,
bakır sülfat ve potasyum iyodür içerir.
Üç ayrı tüpe az miktarda glisin, yumurta albümin ve kazein çözeltileri alınır. Tüplere aynı
hacimde %10 NaOH çözeltisi ve beşer damla %1 CuSO4 çözeltisi eklenir ve renk
değişimi kaydedilir.
Şekil 3.8- Biüret reaksiyonu sonucunda oluşan bakır-protein kompleksi
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
16
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
17
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
ÇALIŞMA SORULARI
1- Glu-His-Trp-Ser-Gly-Leu-Arg-Pro-Gly dizisine sahip peptidi çiziniz. Bu peptidin
pH 3, 8 ve 11’deki net yükü nedir? (Bir grubun pKa değerinin altında ve üstünde
net yük değişiminin nasıl olduğunu hatırlayın). Bu peptidin pI değeri ne olabilir?
2- Organizmada görev yapan önemli peptidlere birkaç örnek veriniz ve ne görev
yaptıklarını belirtiniz.
Şekil 3.9- Amino asitlerin amino ve karboksil gruplarının pKa değerleri
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
18
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY IV
TAMPON ÇÖZELTİLER
Zayıf bir asidin kendisini ve anyonunu (konjuge bazını) veya zayıf bir bazın kendisini ve
katyonunu (konjuge asidini) yan yana içeren çözeltilere tampon çözeltiler adı verilir.
Tampon çözeltiler az miktarda asit veya baz ilavesiyle belirgin bir pH değişimi
göstermezler. Bir çözeltinin tampon etkisini gösterebilmesi için ayrı ayrı hem H+ iyonu
veren hem de H+ iyonu alan tanecikleri yeterli konsantrasyonda içermesi gereklidir.
Tampon çözeltiler sabit pH aralıklarında çalışmak üzere hazırlanırlar.
Henderson-Hasselbalch Denklemi
(A-: Tuz / HA: Asit)
Bu denklem bir çözeltinin teorik pH değerini hesaplamak için kullanılır. Denklemden de
görülebileceği gibi tamponu oluşturan maddeler arasında oran değişiklikleri yapılarak
pH’sı farklı tamponlar elde edilebilir.
Tampon çözeltiyi oluşturan maddeler her oranda değil sadece belirli bir oranda en iyi
tampon etkisini gösterirler. A-/HA oranı bire eşit olduğunda log1 = 0 olacağından pH
değeri de pKa değerine eşit olur. Bu pH değerine tamponun optimum pH değeri denir.
Bu pH değerinin dışındaki değerlerde tamponun etkisi zayıflar. Tamponlar optimum pH
değerlerinin bir birim altı ve bir birim üstündeki pH aralıklarında en etkili olarak
kullanılabilirler
Tamponlar biyolojik ortamların hazırlanmasında faydalanılan çözeltilerdir. Canlı
organizmalarda pH değerleri son derece küçük bir aralıkta sabittir ve bu değerler sıkı bir
şekilde kontrol altında tutulur. Çünkü pH’daki değişiklikler enzimler, hücre membranları
ve nükleik asitler gibi birçok moleküler yapının yüklü bölgelerine etki eder ve fizyolojik
aktivitelerini etkiler. pH değerlerindeki 0.5 birimlik bir değişim canlının yaşamını
tehlikeye sokar. Organizmanın farklı bölgeleri farklı pH değerlerine sahiptir. (kan: 7.4,
mide özsuyu 1.5, pankreas özsuyu 8.0, beyin omurilik sıvısı 7.4 gibi). Bu bölgelerdeki
pH farklı tampon sistemlerince korunur. Bu sistemlere örnek olarak bikarbonat/karbonik
asit (HCO3-/H2CO3), protein/proteinat, oksihemoglobin/protonlanmış oksihemoglobin
(HbO2/HHbO2) ve fosfat (HPO4-/H2PO4-) tampon sistemleri verilebilir.
Organizma sıvılarının asit baz dengesinin asit tarafına kaymasına asidoz, alkali tarafına
kaymasına ise alkaloz denir. Asit metabolizma ürünleri artarsa, oluşan H+ iyonları HCO3/CO2 tarafından tutulur ve H2CO3 meydana gelir. Bunun dissosiasyonu ile oluşan H+
iyonları diğer tamponlarca tutulur. Bir kısmı da karbondioksit ve suya dönüşür.
Karbondioksidin artması nedeniyle pH 7.4’ün altına düşer. HCO3- konsantrasyonunun
azalması ile meydana gelen bu duruma metabolizma asidozu denir. Diyabette, açlıkta ve
karbonhidratsız rejimlerde görülen asidozlar buna örnektir. HCO3- konsantrasyonunun
artması ile metabolizma alkalozu meydana gelir. Aşırı sodyum bikarbonat alınması ve
şiddetli kusma sonucu midede HCl kaybı ile oluşan alkalozlar buna örnektir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
19
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
KİMYASALLAR
Monopotasyum fosfat (KH2PO4), disodyum fosfat (Na2HPO4), NaOH, HCl.
YÖNTEM
Tampon çözelti hazırlama tablolarından yararlanarak 50 mL pH 7.4 Fosfat (Sørensen),
25 mL pH 6 sitrikasit/fosfat tamponlarını hazırlayınız. hazırlayınız. Hazırladığınız
tamponun pH değerini ölçünüz. Eğer pH değerleri gerekenden farklı bir değere sahip ise
1N NaOH veya 1N HCl kullanarak pH’sını ayarlayınız.
ÇALIŞMA SORULARI
1- Bir tampon litrede 0.01 mol laktik asit (pKa=3.86) ve 0.05 mol sodyum laktat
içermektedir.
a- Tamponun pH değerini hesaplayınız.
b- 1 L tampona 5 mL 0.5 M HCl eklendiğinde pH değişimi ne olur?
2- Organizma sıvılarında pH düzenlemesinde en önemli görev üstlenen organlar
nelerdir ve bunu hangi yollarla gerçekleştirirler.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
20
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
21
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
22
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY V
KATEKOLÜN OKSİDASYONUNA
OKSİDAZ ENZİMİNİN ETKİSİ
POLİFENOL
Enzimler canlı organizmalardaki reaksiyonları katalizlerler. Laboratuvar ortamında çok
yüksek veya çok düşük basınç, pH ve sıcaklıkta oluşan kimyasal değişme ve
reaksiyonlar, canlı hücrelerin bozulmadan kalabildikleri dar basınç, pH ve sıcaklık
aralığında, ancak enzimler aracılığıyla gerçekleştirilebilirler.
Küçük bir grup katalitik RNA moleküllerinin haricinde tüm enzimler protein
yapısındadırlar. Katalitik aktiviteleri genellikle proteinin doğal yapısında olmasına
bağlıdır. Eğer bir enzim denatüre olur veya alt ünitelerine ayrılırsa katalitik aktivitesi
genellikle kaybolur.
Bazı enzimler aktivite göstermek için bir veya daha fazla anorganik iyona veya kompleks
organik veya metallorganik bileşiklere ihtiyaç gösterirler. Bu iyon ya da bileşiğe
kofaktör adı verilir. Organik bileşik enzimin protein kısmı ile çok sıkı bir şekilde
bağlanmış ise prostetik grup, çok sıkı bağlanmamış ve dissosiye olabiliyorsa koenzim
adını alır. Katalitik olarak etki gösteren tam enzime holoenzim denir. Holoenzimin
protein kısmına ise apoenzim adı verilir.
Şekil 5.1- Enzim yapısı
Enzimin etki ettiği bileşiğe substrat adı verilir. Enzimin katalizlediği reaksiyonu
proteinin tamamı değil, sadece “aktif bölge” adı verilen belirli bir bölgesi etkiler.
E=Enzim, S= Substrat, ES= Enzim-Substrat kompleksi ve P= Ürün olmak üzere enzim
reaksiyonu şu şekilde özetlenebilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
23
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Böyle bir reaksiyon genel kimyasal reaksiyon mekaniğine ve kinetiğine uyar. Diğer
katalizörlerde de olduğu gibi enzimler reaksiyonun yönünü değiştirmezler sadece
reaksiyonun hızına etki ederler. Reaksiyona ilerleyebileceği daha düşük aktivasyon
enerjili ara yollar sunarak reaksiyonu hızlandırırlar.
Şekil 5.2- Enzimli reaksiyonun serbest enerji diyagramı
Şekilde ΔGEnzimsiz enzimsiz reaksiyonun aktivasyon enerjisi,
reaksiyonun aktivasyon enerjisidir. ΔH Reaksiyon entalpisidir.
ΔGEnzimli ise enzimli
Reaksiyon başında substrat konsantrasyonu yüksek, ürün konsantrasyonu ise ihmal
edilecek kadar azdır. ES kompleksi büyük bir serbest enerji düşmesi ile ayrıldığından k4
ihmal edilebilir. Öyleyse ES oluşumunun net hızı, ES bozunmasının net hızına eşit
olacaktır ki denklem 1’e göre bu eşitlik;
olur.
Reaksiyonun başında [P] ihmal edilebilir olduğundan,
şeklinde yazılabilir.
Burada Km, kontrollü şartlarda reaksiyonun maksimum hızının yarısına eşit hız veren
substrat konsantrasyonudur ve Michaelis-Menten sabiti olarak adlandırılır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
24
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
[E0], başlangıçtaki toplam enzim konsantrasyonu ve reaksiyonun herhangi bir anındaki
enzim konsantrasyonu [E] ise, [E] = [E0] – [ES] olur.
Denklem 3 aşağıdaki şekle dönüşür;
Maksimum hız toplam enzim konsantrasyonu ile orantılı olduğu kadar, başlangıç hızıyla
da orantılıdır. Böylece Vmaks = K3 [E0] olduğundan denklem 4’te yerine konulursa
aşağıdaki denklem elde edilir.
Denklem 5’te başlangıç hızı V0 yalnız bırakılacak olursa;
eşitliği bulunur.
Denklem 6’ya göre V0 ile [S] arasında çizilen grafik aşağıdaki gibi olur. Bu eğriye
Michaelis-Menten eğrisi denir.
Şekil 5.3- Michaelis-Menten eğrisi
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
25
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Düşük substrat konsantrasyonlarında denklem 6’nın paydasında Km >> [S] olduğunda
[S], Km yanında ihmal edilebilir ve = Vmaks [S] / Km olur. Yüksek substrat
konsantrasyonlarında denklem 6’nın paydasında Km << [S] olacağından Km, [S] yanında
ihmal edilebilir, V0= Vmaks olur ve denklem 6’daki eşitlikle bölünerek doğru denklemi
verecek şekle dönüştürülebilir.
Y eksenine 1/V0, X eksenine de 1/[S] değerleri yerleştirilerek çizilen grafikte elde edilen
doğrunun eğimi Km/Vmaks’a ve Y eksenini kesen nokta 1/Vmaks’a eşit olur. Km değeri de
grafikte gösterildiği şekilde bulunabilir. Bu eğriye Lineweaver-Burk eğrisi adı verilir.
Eğer V0 değerine karşı V0/[S] grafiği çizilecek olursa bu eğriye Eadie-Hofstee eğrisi
elde edilir.
Km değerlerinden enzimlerin ayırt edilmesinde, ES komplekslerine ilişkin sabitlerin
bulunmasında faydalanılır Km substrat konsantrasyonu birimi cinsindendir (mol/L veya
mmol/L).
Şekil 5.4- Lineweaver-Burk eğrisi
Şekil 5.5- Eadie-Hofstee eğrisi
Enzim aktivitesinin ölçülmesinde çeşitli birimler kullanılır. En çok kullanılan aktivite
birimi enzim ünitesidir (aktivite).
Enzim ünitesi (U): 25°C’de 1 dakikada optimum şartlarda 1µmol substratı ürüne çeviren
enzim miktarıdır.
Spesifik aktivite (U/mg protein): 1 mg protein başına enzim ünitesidir. Enzimin saflık
derecesinin bir göstergesidir.
Molar Aktivite: Bir tek enzim molekülü tarafından birim zamanda ürüne çevrilen
substrat molekülü sayısıdır. Dönüşüm sayısı olarak da adlandırılır.
Katal: 1 saniyede 1 mol substratı reaksiyona sokan enzim miktarıdır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
26
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Enzim miktarı çok küçük olduğundan direkt olarak ölçmek zordur. Optimum şartlarda
katalizledikleri reaksiyon hızları diğer şartlar sabit kalmak üzere, enzim konsantrasyonu
ile orantılıdır. Böylece enzim konsantrasyonu hız ölçülmesi ile tayin edilebilir.
Enzimle katalizlenmiş reaksiyonların hızı inhibitör adı verilen bazı maddeler tarafından
azaltılır veya tamamen durdurulur. Buna enzim inhibisyonu denir. Enzim inhibisyonu
geri dönüşümlü veya dönüşümsüz olabilir.
Polifenol oksidaz enzimi doğada yaygın olarak bulunan, bakır içeren bir enzimdir. Meyve
ve sebzelerde hasar görmüş bölgelerin hava ile teması sonucu kararması ve cildin
esmerleşmesi (melanin sentezi) gibi reaksiyonlardan sorumludur. Enzimin aktivitesi,
fenollerin katekollere orto-hidroksilasyonu ve katekollerin orto-kinonlara oksidasyonu
olacak şekilde ikiye ayrılabilir.
Aktif merkezde substratın bağlanabileceği bir boşluk vardır ve bu merkezdeki histidin
kalıntıları bakır bağlamada görev yaparlar.
Şekil 5.6- Polifenol oksidaz enziminin 3 boyutlu yapısı ve aktif merkezi
Bu denemede katekolün benzokinona enzimatik dönüşüm reaksiyonunun kinetikleri
incelenecektir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
27
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Şekil 5.7- Polifenol oksidaz enziminin katalizlediği oksidasyon reaksiyonunun mekanizması
Bu reaksiyonda kullanılan katekol çözeltisi renksizdir, oluşan 1,2-benzokinon ise
kahverengidir. Böylece oluşan ürünün miktarı kolorimetrik olarak izlenebilir. 1,2benzokinon 480 nm dalga boyunda maksimum absorbans verdiğinden bu dalga boyunda
yapılan spektrofotometrik ölçüm yardımı ile belli bir zamanda çözeltide bulunan ürün
miktarı hesaplanabilir.
Şekil 5.8- Spektrofotometrenin çalışma prensibi
Spektrofotometrik ölçümde bir ışık kaynağı geniş bir spektrumda ışık yayar,
monokromatör belirli bir dalga boyundaki ışığı seçer ve örnek küvetine gönderir. Işık
küvetten geçerken absorblayıcı moleküllerin konsantrasyonuna bağlı olarak bir kısmı
absorblanır ve çözeltiden geçen ışık bir dedektör tarafından ölçülür.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
28
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Bu denemede amaç iki anahtar parametrenin bulunmasıdır. Bunlar maksimum hız (Vmaks)
ve Michaelis-Menten sabitidir (Km).
KİMYASALLAR
Sitrik asit-fosfat tamponu pH 6, katekol, benzokinon.
YÖNTEM
Ham enzimin hazırlanması: Patatesler soyulur ve bıçakla küçük parçalara ayrılır. Daha
sonra blender cihazı yardımıyla ve 200 mL pH 6 sitrik asit - fosfat tamponu varlığında
homojenize edilir. Enzimlerin aktivitesi sıcaklıktan etkilendiği için bu aşamadan
sonraki tüm işlemler hızlı bir şekilde ve buz üzerinde gerçekleştirilir. Elde edilen
homojenizat, bir buz banyosuna önceden yerleştirilerek soğutulmuş erlen ve huni
yardımıyla cam pamuğundan süzülür ve süzüntü deney süresince buz banyosunda tutulur.
Substrat konsantrasyonunun reaksiyon hızına etkisi: 6 adet deney tüpü aşağıdaki
tabloda gösterildiği şekilde (enzim konulmadan) hazırlanır. Enzim çözeltisi
spektrofotometrik ölçümden hemen önce konulacaktır.
Tüp
No
Substrat
Katekol
0.01 M
(mL)
Su
(mL)
Enzim
(µL)
1
2
3
4
5
6
7
0
1
2
3.5
5
7
9
10
9
8
6.5
5
3
1
500
500
500
500
500
500
Absorbans
1. dk.
2. dk
3. dk
4. dk
5.dk
6.dk
Grafikten
Hesaplanan
Hız
Sıfırlama yapılır
2-7 numaralı tüplerin dakika başına verdikleri absorbans değeri ölçülecektir. Bu işlem
şöyle yapılır;
1 numaralı tüpe 500µL enzim konulur ve tüp iyice karıştırılarak içeriği iki
spektrofotometre küvetine aktarılır. Bu çözeltiler bizim şahit çözeltilerimiz olacaktır. İki
şahit küveti kullanılarak spektrofotometre 480 nm dalga boyunda sıfırlanır. Daha sonra 2
numaralı tüpe enzim konulur ve enzim konulduğu anda kronometre çalıştırılır. İçinde
enzim bulunan 2 numaralı tüp iyice karıştırılır, içeriği bir spektrofotometre küvetine
aktarılır ve spektrofotometreye yerleştirilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
29
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Bu sırada kronometre takip edilerek ilk enzimin konulmasından tam 30 saniye sonra 3
numaralı tüpe 500 µL enzim konulur ve iyice karıştırılarak içeriği bir spektrofotometre
küvetine aktarılır ancak spektrofotometreye yerleştirilmez. Kronometre 01:00 değerini
gösterdiğinde
spektrofotometrenin
gösterdiği
absorbans
değeri
kaydedilir.
Spektrofotometrenin içindeki 2 numaralı çözeltiyi içeren küvet çıkarılır ve 3 numaralı
çözeltiyi içeren küvet yerleştirilir. Kronometredeki değer 01:30 değerini gösterdiğinde
spektrofotometrenin gösterdiği absorbans değeri kaydedilir. Küvetler değiştirilerek her
bir küvet için dakikada bir absorbans değeri ölçülür. Her bir küvet için 6 değer alınıncaya
kadar bu işlem devam eder. Daha sonra aynı işlemler 4-5 ve 6-7 numaralı tüpler için de
tekrarlanır. Her işlemin başında spektrofotometre şahit çözeltiler kullanılarak sıfırlanır.
Ekstinksiyon sabitinin bulunması: 100 mL 0.01 M benzokinon çözeltisi hazırlanarak
480 nm dalga boyundaki absorbansı ölçülür. Benzokinon zor çözündüğünden bu
çözelti deney başladığında hazırlanır ve ölçümü deneyin sonunda yapılır.
VERİLERİN KULLANIMI
2-7 numaralı tüpler için 480 nm’de elde edilen absorbans değerleri ayrı ayrı, zamana
karşı grafiğe çizilir.
Şekil 5.9- Absorbans- zaman grafiği
Her grafikte, hiperbolik eğrilere teğet doğrular çizilir ve bu doğruların eğimleri
hesaplanır. Eğim = ΔA/Δt, A=ε.c.l olduğundan her bir küvet için başlangıç hızı
V = m / ε . l denkleminden hesaplanır.
2-7 numaralı tüplerin her biri için katekol konsantrasyonları hesaplanır. Bulunan
başlangıç hızları ile substrat konsantrasyonları arasında Michaelis-Menten eğrisi çizilir.
Bu hız ve substrat konsantrasyonları için Lineweaver-Burk ve Eadie-Hofstee grafikleri
çizilerek Vmaks ve Km değerleri hesaplanır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
30
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
ÇALIŞMA SORULARI
1- Substrat ile doygun olduğu zaman 10-6 M konsantrasyonundaki karbonik anhidraz enzimi
saniyede 0.6 mol/L karbonik asit oluşumunu katalizler. Buna göre dönüşüm sayısı nedir.
2- Geri dönüşümlü enzim inhibisyonu, inhibitörün enzime bağlanmasına göre yarışmalı,
yarışmasız ve yarı-yarışmalı olmak üzere üçe ayrılabilir. Aşağıda verilen şekilleri ve
grafikleri inceleyerek her bir durum için inhibitör konsantrasyonu değişimi ile Vmaks ve
Km değerlerinin nasıl değiştiklerini yorumlayınız.
Şekil 5.10- Enzim inhibisyon mekanizmaları
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
31
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY VI
KARBONHİDRATLARIN
İNCELENMESİ
BAZI
ÖZELLİKLERİNİN
Karbonhidratlar, polihidroksi aldehit veya polihidroksi keton yapısında olan veya
hidrolizlendiklerinde bu yapılara dönüşebilen organik bileşikler olarak tanımlanabilir.
Çoğu karbonhidrat (CH2O)n kapalı formülüne sahiptir, bununla birlikte bazı
karbonhidratlar azot, fosfor ve sülfür elementlerini de içerirler. Doğada en çok
bulunan biyomoleküllerdir. Genellikle basit karbonhidratlar (monosakkaritler) ve
bunların bir araya gelmesiyle oluşan oligosakkaritler ve polisakkaritler halinde
bulunurlar.
Bazı karbonhidratlar mekanizma için önemli bir enerji sağlayıcısıdır (şekerler),
aynı zamanda enerjiyi kısa süreli depolama özelliğine sahiptir (nişasta ve glikojen).
Bakteri (proteoglikan) ve bitki hücre duvarlarının (selüloz), bitkilerin odunsu
kısımlarının (selüloz), ve nükleik asitlerin yapısal bileşenidir. Bunun yanı sıra, hücre
yüzeyinde yer alan ve proteinlere bağlı olan polisakkaritler hücre sinyalizasyonunda
molekülü tanımada kullanılırlar.
Monosakkaritler ve disakkaritler, beyaz kristal katı veya kıvamlı sıvılardır. Suda
kolayca çözünürler ancak organik çözücülerin çoğunda çözünmezler. Katı halde olan
karbonhidratlar 200°C’nin üstünde kahverengine dönerek, karakteristik karamel
kokusu ile erirler. Derişik sülfat asidi ile kömürleşirler. Polisakkaritler de benzer
özelliklere sahiptir ancak suda hemen hemen hiç çözünmezler.
Monosakkaritler tek bir birimden oluşan polihidroksi aldehit veya polihidroksi
ketonlardır. En basit monosakkaritler 3 karbon içeren gliseraldehit ve
dihidroksiasetondur. Dihidroksiaseton dışında tüm monosakkaritler bir veya daha
fazla asimetrik (kiral) karbon atomuna ve dolayısıyla optikçe aktif stereoizomerlere
sahiptirler. Dörtten fazla karbon içeren monosakkaritler genellikle doğada halkalı
halde bulunurlar ve yapıları polihidroksihemiasetal veya polihidroksihemiketal olarak
tanımlanabilir.
Hemiasetal veya hemiketal yapıdaki bileşikler bir molekül alkolle reaksiyona
girerek asetal veya ketal oluştururlar. Asetaller glikozit olarak adlandırılırlar.
Reaksiyona giren alkol, başka bir monosakkarit veya disakkarit molekülü ise oligo ve
polisakkaritler meydana gelir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
32
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Kuvvetli asidik ortamda karbonhidratların glikozit bağları hidroliz olur ve hidrolizle
oluşan monosakkaritler dehidrojenasyona uğrar. Böylece pentozlar furfurale dönüşürken,
heksozlar 5-hidroksimetilfurfurale dönüşürler. Bunlar da bozunarak olarak ketoaldehitleri
oluştururlar. Bu ketoaldehitler fenollerle birleşerek renkli maddeler verdiklerinden
şekerlerin renk reaksiyonlarından sorumludurlar.
Bazı organik moleküllerde atomların cinsi, sayısı ve bağ düzeni aynı olduğu halde
atom ve atom gruplarının uzaydaki dizilişi (konfigürasyonu) farklı olabilir. Bu özelliğe
stereoizomeri denir. Bu izomeri molekülde en az bir tane asimetrik karbon atomunun
bulunmasıyla meydana gelir. Bir molekülde karbon atomunun 4 bağında 4 farklı grup
veya atom varsa bu karbon atomuna asimetrik karbon denir. Bu tür atoma sahip
moleküllerin stereoizomerleri vardır. Molekülün n sayıda asimetrik karbon atomu varsa,
2n sayıda izomeri mevcuttur. Bu tür izomerlerin bütün özellikleri aynı, ancak uzaydaki
konumları farklıdır ve polarize ışığın yayılma düzlemini çevirirler. Bu tür moleküllere
optikçe aktif moleküller denir. İki izomerden birisi polarize ışığın yayılma düzlemini
sağa [dextro, d(+)], diğeri ise sola [levo, l(-)] çevirir. Çevirme açıları eşit fakat zıt
yönlüdür. İki izomerin eşit karışımına rasemik karışım denir. Rasemik karışımlarda
çevirme açıları birbirini yok ettiğinden ışık düzlemi çevrilmez.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
33
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Monosakkaritlerin tek bir karbon atomundaki konfigürasyonu farklı olduğunda
oluşan izomerlere epimer denir. Bu izomerlerin birbirine dönüşümüne de epimerizasyon
adı verilir.
Optikçe aktif bir maddenin %100’lük çözeltisinin 1dm uzunluğunda tabakadan
geçen monokromatik polarize sodyum ışığını 20°C’ deki çevirme açısına spesifik
çevirme (özgül çevirme) denir ve şu formül ile hesaplanır;
spesifik çevirme (özgül çevirme)
α : çözeltinin çevirme açısı
ışığın geçtiği tüpün uzuluğu (dm)
c : 100ml çözeltide çözünmüş madde (g)
Sulu çözeltilerde karbonhidratların spesifik çevirme açıları değişim gösterebilir.
Örneğin glukoz suda çözünürse bir süre sonra α ve β izomerlerinin bir karışımı oluşur. Bu
karışım rastgele değildir, yaklaşık olarak %33 α-D glukoz ve %67 β-D-glukozdan
oluşmuştur. Glukozun başlangıçtaki çevirme açısı +18.7° (β için) veya +112,2° iken, son
çözeltinin çevirme açısı +52.7° olur. Bu olaya mutarotasyon adı verilir. Mutorotasyon
hızı genellikle düşüktür ancak hafif alkali veya asidik çözeltilerde reaksiyon hızlanır.
Sadece Hemiasetal veya hemikatel karbon atomlarında konfigürasyon farklılığı ile oluşan
stereoizomerlere anomer adı verilir. Glukozun α ve β formları anomerliğe örnek olarak
verilebilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
34
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
YÖNTEM
Deneyde Kullanılan Karbonhidratlar
Deneyde Kullanılan Kimyasallar ve Çözeltiler
%1 glukoz, %1 sakkaroz, %1 nişasta, %1 galaktoz, %1 fruktoz, %1 laktoz, %1 maltoz,
%1 inülin çözeltileri
Doymuş glukoz ve laktoz çözeltisi.
Derişik sülfürik asit, fenil hidrazin, asetik asit, sodyum asetat
Molisch reaktifi (10 g α-naftol 100 mL etanol içinde), derişik sülfürik asit,
Barfoed reaktifi (6g bakır asetat ve 1 mL asetik asit 100 mL’de suda,
Fehling Çözelti A (69.8g CuSO4 kristali, 1ml derişik H2SO4 içinde çözülür ve saf su ile 1
L’ye tamamlanır),
Fehling Çözelti B (350g sodyum potasyum tartarat ile 120g sodyum hidroksit bir miktar
saf suda çözülür ve saf su ile 1lt’ ye tamamlanır),
Seliwanoff Reaktifi % 0,5 rezorsin çözeltisi (%25 v/v HCl içinde),
Rothenfusser Reaktifi (2g difenilamin 20ml etanolde çözülür, 80ml glasiyel asetik asit
çözeltisi ve 100ml derişik HCl çözeltisi ile karıştırılır.)
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
35
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
I- Tüm Karbonhidratların Genel Reaksiyonu (Molisch Testi)
Molisch Reaktifi: %10’luk α-naftol (etanol içinde)
H2SO4 etkisiyle pentozlardan furfural, heksozlardan 5-hidroksimetilfurfural oluşur.
Furfural ve 5-hidroksimetilfurfural α-naftol ile mor renkli trifenil metan oluşturur. Bütün
karbonhidratlar bu reaksiyonu verirler.
Ayrı tüplere pastör pipeti ile yaklaşık 1 mL glukoz, sakkaroz ve nişasta örneklerinden
konulur ve üzerine 4-5 damla Molisch reaktifi ilave edilir. Kuvvetlice vortekslendikten
sonra tüp 45 derece eğik tutularak tüpün iç kısmından eşit miktarda (yaklaşık 1 mL)
derişik H2SO4 şeker çözeltisinin altında bir tabaka oluşturacak şekilde yavaşça ilave
edilir. Pozitif sonuç iki faz arasında kırmızı-mor renkli halka oluşumudur.
II- Monosakkaritlerin Genel Reaksiyonu (Barfoed Testi)
Barfoed Reaktifi: %6’lık bakır (II) asetat (%1’lik asetik asit içinde) (çözelti taze olarak
hazırlanır)
Ayrı ayrı tüplere pastör pipeti ile yaklaşık 0,5 ml %1’lik galaktoz, glukoz, fruktoz,
sakkaroz, laktoz, maltoz ve nişasta çözeltileri konulur, üzerlerine pastör pipeti ile
yaklaşık 1 mL Barfoed reaktifi ilave edilir ve bütün tüpler 95°C su banyosuna yerleştirilir
ve 3 dakika ısıtılır. Pozitif testte turuncu-kırmızı renkli Cu2O çöker.
Tüm monosakkaritler, asetik asit içerisindeki bakır (II) asetat çözeltisini, bakır (I) okside
çevirir. Disakkaritler bu testi uzun süre ısıtıldıklarında verebilirler, çünkü önce
monosakkaritlerine hidrolizlenmeleri gerekir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
36
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
III- İndirgen Şekerlerin Reaksiyonu (Fehling Denemesi)
Anomerik karbon atomunda serbest hidroksil grubu içeren şekerler indirgen şekerler
olarak adlandırılırlar. Bu şekerler girdikleri redoks reaksiyonlarında kendileri
yükseltgenirken karşısındaki maddeleri indirgerler.
Fehling Reaktifi:
Çözelti A: 0,1 mL H2SO4 içeren %4.5 CuSO4 (69.8g CuSO4 kristali, 1ml derişik H2SO4
içinde çözülür ve saf su ile 1 L’ye tamamlanır.
Çözelti B: Sodyum potasyum tartarat (KNaC4H4O6, %35) ve sodyum hidroksit (NaOH,
%12) karışımı (350g sodyum potasyum tartarat ile 120g sodyum hidroksit bir miktar saf
suda çözülür ve saf su ile 1lt’ ye tamamlanır.
Fehling Çalışma Çözeltisi: Kullanımdan hemen önce, çözelti A ve çözelti B eşit hacimde
karıştırılır.
Glukoz, fruktoz, sakkaroz, laktoz ve inülin çözeltilerinden ayrı ayrı tüplere pastör pipeti
ile yaklaşık 1 mL alınır ve üzerlerine eşit hacimde fehling reaktifi ilave edilir. Pozitif
sonuç kırmızı renkli çökelti oluşumudur. Çökelti oluşmayan tüpler 3 dakika kaynar su
banyosunda bekletilir ve sonuçlar kaydedilir.
Bu reaksiyon serbest yarı asetal hidroksili içeren monosakkaritlerin, indirgeyici
özellikleri ile Cu2+’yı Cu1+’ya indirgemeleri prensibine dayanır. Bu reaksiyonda önce
NaOH ile CuSO4 arasındaki tepkime sonucu Cu(OH)2 oluşur. Daha sonra, glukozun
serbest yarı asetal hidroksil Cu(OH)2 ile tepkimeye girer; glukoz, Cu(OH)2’i CuOH
haline indirger ve kendisi de aldonik asidine (glukonik asit) yükseltgenir. Oluşan CuOH,
sarı renkli çökelti halinde çöker. Isıtma sırasında CuOH su kaybederek Cu2O haline
dönüşür.
Na-K tartarat, Cu(OH)2’i çözünür
hale getirerek glukoz ile daha kolay
tepkimeye girmesini sağlar; H2SO4
ise Fehling A’ daki CuSO4’ın
bozulmasını önler. İndirgen olmayan
şekerler bu testle negatif sonuç
verecektir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
37
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
IV- Ketoz ve Aldozların Ayrılması için Kullanılan Reaksiyonlar (Seliwanof ve
Rothenfusser Reaksiyonları)
Seliwanof Testi:
Seliwanoff Reaktifi: % 0,5 rezorsin çözeltisi (%25 v/v HCl içinde)
Ayrı ayrı tüplere %1’lik glukoz, inülin, laktoz, sakkaroz ve fruktoz çözeltilerinden pastör
pipeti ile yaklaşık 0,5 mL alınır üzerlerine 1 mL Seliwanoff reaktifi ilave edilir. Tüpler
kaynar su banyosuna yerleştirilir ve 3 dakika ısıtılır. Pozitif sonuç portakal rengi-kırmızı
renk oluşumudur.
Kaynatma ve asit etkisiyle pentozlardan furfural, heksozlardan 5-hidroksi metil furfural
oluşur. Furfural, rezorsin ile mavi-yeşil renkli kompleks, 5-hidroksi metil furfural ise
kırmızı renkli bir kompleks oluşturur.
Rothenfusser Testi:
Rothenfusser Reaktifi: etanol: asetik asit: hidroklorik asit (10:40:50) içinde hazırlanmış
%1’lik difenilamin çözeltisi (2g difenilamin 20ml etanolde çözülür, 80ml glasiyel asetik
asit çözeltisi ve 100ml derişik HCl çözeltisi ile karıştırılır.)
Birer tüpe pastör pipeti ile yaklaşık 0,5mL %1’lik glukoz, inülin, laktoz, sakkaroz ve
fruktoz çözeltilerinden konulur, üzerlerine eşit hacimde Rothenfusser reaktifi ilave edilir
ve kaynar su banyosunda 3 dakika ısıtılır. Ketozlar mavi renk verirler.
V- Karbonhidratların Ayırt Edici Reaksiyonu (Osazon Testi)
Osazon Reaktifi: Bu reaktif her bir deneme için ayrı ayrı hazırlanmalıdır. 10 damla fenil
hidrazin ile 10 damla glasiyel asetik asit bir tüp içinde karıştırılır ve üzerine 0.5g soydum
asetat kristali ilave edilir. Hot plate üzerinde ısıtılarak tamamen çözünür hale getirildikten
sonra üzerine derişik glukoz ve laktoz çözeltilerinden 1 mL eklenir ve kaynar su
banyosuna yerleştirilir. Pozitif sonuç sarı renklı kristallerin oluşumudur.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
38
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Bu deneme monosakkaritin 1. ve 2. karbon atomlarına fenilhidrazin bağlanmasıyla
karakteristik kristalli osazonlar oluşması esasına dayanır. Tüm osazon çökeltileri sarı
renklidir ancak farklı kristal yapısına ve erime noktasına sahiptir. Bu sayede örnekteki
karbonhidrat örneğinin ne olduğu belirlenebilir. Glukoz, fruktoz ve mannoz yalnızca 2.
karbon atomundaki konfigürasyon nedeniyle farklıdır. Bu karbon atomlarına
fenilhidrazin bağlanmasıyla farklılık ortadan kalkar. Bu nedenle glukoz, fruktoz ve
mannoz aynı osazon kristallerini verir.
Çalışma Soruları:
1- Karbonhidratlar organizmada ne gibi görevler üstlenirler?
2- İnvert şeker nedir? Kullanım alanları nelerdir? İnvert şekerin içeriğindeki bileşiklerin
Haworth ve Fischer formüllerini çiziniz. Bu bileşiklerin oluşturduğu disakkaridin
Haworth ve Fischer formülelrini çiziniz.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
39
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY VII
LİPİTLERİN BAZI ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ
Lipitler kimyasal olarak çok çeşitli özelliklere sahip bir bileşik grubudur. Bu
bileşiklerin ortak özellikleri suda çözünmemeleridir. Lipitlerin genel sınıflandırılmaları
şu şekilde verilebilir.
Lipitlerin biyolojik fonksiyonları da tıpkı kimyasal yapıları gibi çeşitlilik
göstermektedir.
Yağlar (nötral yağlar veya trigliseritler) pek çok organizma için enerjinin
depolanmasında görev alır. Fosfolipitler ve steroller biyolojik membranların yapı taşlarını
oluştururlar. Diğer lipitler göreceli olarak daha az miktarlarda bulunurlar ancak enzim
kofaktörleri, elektron taşıyıcıları, ışık absorblayıcı pigmentler, proteinler için hidrofobik
bağlantı noktaları, sindirim sisteminde emülsiye edici ajanlar, hormonlar ve hücre içi
sinyal molekülleri oalrak önemli görevler üstlenirler.
Nötral yağlar yağ asitlerinin gliserol ile ester oluşturması sonucu oluşurlar. Yağ
asitleri doğada 4-36 karbon uzunluğunda olabilir, bazı yağ asitleri dallanmış bazıları ise
düz yapılıdır. Bazı yağ asitleri çifte bağ içerirken bazı yağ asitleri ise içermez. Nötral
yağların yapısında genellikle 4-18 karbon uzunluğunda (çift karbon sayılı) çifte bağ
içermeyen (doymuş) veya 1-2 çifte bağ içeren (doymamış) yağ asitleri bulunur.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
40
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
YÖNTEM
Kullanılan Kimyasallar ve Çözeltiler
Etil alkol, petrol eteri, kloroform, benzen, CCl4
Wijs Reaktifi (Asetik asit içerisinde ICl çözeltisi)
%10’luk KI Çözeltisi (10g KI/100 mL su)
0.07N Na2S2O3 Çözeltisi (17.37g Na2S2O3.5H20 veya 11.06g Na2S2O3 1L suda çözülerek
hazırlanır)
%1’lik nişasta çözeltisi (1g nişasta 100 mL suda çözülür ve kaynama noktasına kadar
sürekli karıştırılarak ısıtılır. Oda sıcaklığına soğutularak kullanılır)
1. Yağların Çözünürlüğü
Dikkat! Yağların çözünürlüğü denemesi çeker ocak içinde gerçekleştirilecektir.
Atıklar çeker ocak içerisinde toplanacaktır.
Bir baget ile çok az miktarda katı yağ 5 ayrı tüpe alınır ve tüplere ayrı ayrı, pastör pipeti
kullanılarak yaklaşık 1.5 mL etil alkol, petrol eteri, kloroform, benzen ve su ilave edilir.
Vorteks yardımıyla tüpler iyice karıştırılır ve yağın çözünüp çözünmediği incelenir. Etil
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
41
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
alkol içeren tüp 70 °C sıcaklıktaki su banyosunda 3 dakika tutulur ve değişiklik olup
olmadığı gözlenir.
Aynı işlem 2 damla sıvı yağ örneği ile tekrarlanır.
2. Yağların pH değeri
3 ayrı tüpe pastör pipeti kullanılarak yaklaşık 0,5mL zeytin yağı, 0,5mL ayçiçek yağı ve
ve bir baget yardımıyla çok az tereyağı alınır, örneklerin her birine yaklaşık 2.5 mL etil
alkol ilave edilir ve tüpler iyice vortekslendikten sonra 70 °C sıcaklıkta su banyosunda 2
dakika tutulur. Yeniden vortekslenir ve bir pH kağıdı yardımıyla pH’sı tayin edilir.
3. Yağların Doymamışlık Derecesinin Tayini
Wijs Yöntemi, yağlardaki doymamışlık derecesini belirlemede kullanılan analitik bir
yöntemdir. Yöntem, yağlarda bulunan çifte bağlara iyot katılmasına dayanır. 100 gram
yağın absorbladığı iyodun gram cinsinden değeri iyot değeri olarak bilinir ve yağların
doymamışlığının bir ölçüsüdür. Yüksek iyot değeri, çifte bağ sayısının fazla olduğunu
gösterir.
R-CH=CH-R + ICl (aşırı)
R-CHI-CHCl-R + ICl (kalan)
Reaksiyona giren ICl miktarı aradaki farktan hesaplanır.
ICl (kullanılan) = ICl (aşırı) – ICl (kalan)
Kalan ICl miktarı, KI aşırısının çözeltiye ilave edilmesiyle belirlenir. Böylece açığa çıkan
I2, Na2S2O3 çözeltisi ile titre edilebilir.
IClkalan + 2KI
I2 + nişasta + 2 Na2S2O3 (mavi)
KCl + KI + I2
2NaI + nişasta + Na2S4O6 (renksiz)
Çözeltiler: Wijs Reaktifi (Glasiyal asetik asit içinde ICl), CCl4, %10’ luk KI Çözeltisi,
0.1N Na2S2O3 Çözeltisi (etkime değerliği 1’dir), %1’lik nişasta çözeltisi
Katı yağlar için 0.5g sıvı yağlar için 0.2 g örnek bir erlende tartılır ve 15ml CCl4 ilave
edilir. Erlen iyice karıştırılarak yağın tamamen çözünmesi sağlanır. Bu sırada yağın
erlenin çeperlerine bulaşmamasına dikkat edilmelidir. 15ml Wijs reaktifi ilave edilir ve
erlenin ağzı kapatılarak karanlıkta yarım saat bekletilir. Süre sonunda 15ml %10’luk KI
çözeltisi ilave edilir ve kullanılmayan halojen 0.1N Na2S2O3 ile titre edilir. Renk açık sarı
olduğunda 1ml nişasta ilave edilerek titrasyona devam edilir. Harcanan toplam Na2S2O3
miktarı kaydedilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
42
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Aynı deneme yağ örneği kullanılmadan sadece 15ml CCl4 ve 15ml Wijs reaktifi ile
tekrarlanır.
Erlen
No
1,2
3,4
5,6
Katı Sıvı CCl4
Wijs
yağ yağ (mL) Karıştırılır reaktifi
(g) (g)
(mL)
ve
0,5
0
15
15
yağların
çözünmesi
0
0,2
15
15
sağlanır.
0
0
15
15
Erlenin
ağzı
kapatılır
ve
karanlıkta
yarım saat
bekletilir.
%10
KI
(mL)
15
15
15
Na2S2O3
ile
Titrasyon
(Dönüm
noktasında
nişasta)
Sarfiyat
İYOT DEĞERİ (İD):
a: boş denemede harcanan 0.1N Na2S2O3 miktarı, ml
b: yağ ile yapılan denemede harcanan 0.1N Na2S2O3 miktarı, ml
T: tartılan yağ, g
İD: 100g lipid tarafından absorblanan iyot miktarı, g
Steroller
Bitkisel yağlardaki sabunlaşmayan kısımların miktarı hiçbir zaman %2 oranını geçmez ki
steroller bu kısımdadır. Steroller siklopentanoperhidrofenantren halka sistemini içeren
sekonder alkollerdir. Bitki ve hayvanlarda serbest ester (steridler: yağ asitleriyle) veya
glikozid halde bulunurlar. İlk elde edilen sterol hayvansal bir madde olan kolesteroldür.
Bu bileşik safra taşlarından çıkarılmıştır. Mantarlardan çıkarılan ergosterol ile yüksek
bitkilerde bulunan stigmasterol en önemli bitkisel sterollerdir. Bazı kalp glikozidleri
(Digitalis glikozidleri), saponinler, vitamin D (ergosterol: vitamin D2) ve bazı
hormonlarda (stigmasterol: androjen ve östrojen) bulunurlar.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
43
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Sterolün elde edileceği yağlı materyal etanollü ortamda alkali ile sabunlaştırılır, karışım
su ile seyreltilerek petrol eteri veya eter ile tüketilir. Organik çözücü uçurulduğunda
geriye sterol bakımından zengin bakiye kalır.
Steroller renk reaksiyonları ile veya asetatlarının erime noktaları tayin edilerek
tanımlanır.
Kimyasallar
Asetik Asit Anhidridi
Derişik Sülfürik Asit
Kloroform
Kolesterol
Ergosterol
(3-4 paket bira mayası geniş ağızlı bir erlene konur. %1’ lik alkali çözeltisi bira mayasını
2 parmak kaplayacak şekilde ilave edilir. Erlenin ağzı pamukla kapatılır, 120°C’ lik
otoklavda veya etüvde birkaç saat tutularak sıvı hale getirilir. Ergosterol katı halde
kalacaktır. Sıvı kısmı süzerek ergosterolü ayırın. Eter ile yıkayarak temizleyin, sonra da
kurutun.)
1. Liebermann Reaksiyonu
Deneyin Yapılışı: Spatül ucu ile az miktarda kolesterol deney tüpüne konur. 5ml
kloroform ile çözülür. Çözelti hacminin 1/5’ i miktarında asetik asit anhidridi ilave
edilerek karıştırılır. Karışıma damla damla derişik sülfürik asit ilave edilir.
Sterollerin varlığında karışımın rengi önce menekşe, sonra lacivert, en sonunda da yeşil
olur. Aynı test ergosterol ile de tekrarlanır.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
44
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Prensip: Bu renk reaksiyonu kolesteroldeki çift bağdan ileri gelir.
2. Hager-Salkowski Reaksiyonu
Deneyin Yapılışı: Spatül ucu ile az miktarda kolesterol deney tüpüne konur. 1-2ml
kloroform ile çözülür. Üzerine eşit hacimde derişik sülfürik asit ilave edip çalkalayın.
Sterollerin varlığında kloroformlu tabaka kan kırmızısı bir renk alırken, asitli tabaka yeşil
bir floresans gösterir. Aynı test ergosterol ile de tekrarlanır.
ÇALIŞMA SORULARI
1- Lipoprotein ne demektir? Birkaç örnek vererek organizmadaki görevlerini açıklayınız.
2- Membrandaki lipidlerin yapısal ve fonksiyonel önemleri nelerdir?
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
45
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY VIII
KANTİTATİF ASKORBİK ASİT ANALİZİ
Askorbik asit, endiol yapısında ve lakton halkalı bir heksoz türevidir. Suda
çözünür, renksiz ve kokusuz, kristal şeklindedir. Kuru halde ışık görmeyen ortamlarda
uzun süre depolanabilir. Pek çok hayvan ve bitki askorbik asidi sentezleyebilir ancak
memeli hayvanların bazıları ve insanlar için C vitamini esansiyeldir ve günde yaklaşık
75mg kadar diyetle alınması gereklidir. Taze sebze ve meyvelerde bol miktarda bulunan
askorbik asit kuvvetli bir indirgeyici ajandır. Vücutta antioksidan olarak hareket eder.
Yaşlanmanın geciktirilmesinde ve kanserin önlenmesinde önemli rol oynadığı
düşünülmektedir.
Soğuk algınlıklarında ve soğuk algınlıklarını önlemek için yaygın olarak
kullanılan C vitamininin çok yüksek dozda alınmasının kansere karşı koruduğu Linus
Pauling tarafından ileriye sürülmüştür. Son yıllarda yapılan araştırmalarda ise aşırı C
vitamini tüketmenin kanseri tetiklediği ileri sürülmüştür. C vitamini eksikliğinde kapiler
damar kanamaları, diş eti enfeksiyonları ve diş çürümeleri şeklinde ortaya çıkan skorbit
hastalığı meydana gelir. Sentetik olarak hazırlanan askorbik asidin meşrubatlara
katılmasıyla, günümüzde ender olarak bu hastalığa rastlanır. C vitaminin fazlasın idrarla
dışarı atılır.
Askorbik asit asidik çözeltilerde kararlıdır. Kuvvetli indirgen etki gösteren
askorbik asit ısıtıldığında bozularak etkisini yitirir. Gıda maddeleri ilaçlar ve doğal
ürünlerde askorbik asit tayini, bileşiğin bu indirgen özelliğine dayanır. Titrimetrik
teknikler tayinde kullanılan analitik yöntemlerin başında gelir. İyot ve 2,6-diklorofenolindofenol ile titrasyonlar, florometrik işlemler, metilen mavisi ile fotokimyasal
reaksiyonlar bunlar arasında sayılabilir. Çok sayıda analiz yapılacağı zaman askorbik asit
tayini için gaz kromatografisi, elektrokimyasal (polarografik, kulometrik, amperometrik)
yöntemler de kullanılabilir.
YÖNTEM
Deneyde kullanılan çözelti ve kimyasallar
%0.25’lik nişasta çözeltisi (0,625g nişasta tartılarak sıcak 250 mL suda çözülür çözelti
berrak oluncaya kadar kaynatılır)
0.7 M sodyum tiyosülfat (0.1 g Na2CO3 ve 11.08g Na2S2O3 /1000 mL su)
%0.2 KIO3 çözeltisi (2g KIO3 /1000 mL su)
%5’lik KI çözeltisi (2,5g/50 mLsu (her grup ayrı hazırlayacaktır))
% 0.1 Askorbik asit standart çözeltisi (0.1g askorbik asit/ 100 mL su)
0.3 M H2SO4 çözeltisi (16,65 mL der. H2SO4 / 1000 mL)
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
46
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Deneyin Yapılışı
0,3M Askorbik Meyve Su
KI
Erlen
KIO3
Nişasta
H2SO4
Asit
Suyu (mL)
(mL)
Sarfiyat
No
(mL)
(mL)
Na2S2O3
Na2S2O3
(mL)
(mL)
(mL)
ile
ile
1
50
2,5
0
17,5
15
10 Titrasyon
2
Titrasyon
(Açık
sarı
(Renksiz
2
50
5
0
15
15
10
2
olana
olana
3
50
10
0
10
15
10
2
kadar)
kadar)
Örnek
50
0
20
0
15
10
2
Askorbik asit (C vitamini) orta kuvvetli bir indirgeyici ajandır. Sudaki iyot
molekülünü askorbik asit ile indirgenmesi reaksiyonu şu şekilde verilebilir;
(1) KIO3(aq) + 6 H+(aq) + 5 I- (aq)  3 I2(aq) + 3 H2O(l) + K+(aq) (I2 oluşumu)
(2) C6H8O6(aq) + I2(aq)  C6H6O6(aq) + 2 I- (aq) + 2 H+(aq) (C vitamininin
oksidasyonu)
1. reaksiyon ile I2 oluşur, bu oluşan I2 2. Reaksiyon ile okside olur. Her iki
reaksiyon da seyreltik asidik ortamda gerçekleşir ayrıca 1. Reaksiyon I- iyonlarına ihtiyaç
duyar.
İlgili yarı reaksiyonlar şu şekilde verilebilir;
I2 + 2e⎯ → 2 I⎯
Toplam reaksiyon şu şekildedir;
Askorbik asit + I2 (aq) + H2O  Dehidroaskorbik asit + 2I- + 2H+
Bu reaksiyonun denge sabiti büyüktür ve girenler tamamen ürüne dönüşürler.
Ancak I2’nin sudaki çözünürlüğü düşüktür. Bu nedenle I- kullanılarak I3- kompleksi
oluşturulur.
I2(aq)+ I-  I3Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
47
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
I3- kompleksi triiyodür olarak adlandırılır. Triiyodür iyodat kullanılarak da
üretilebilir.
IO3- + 8I- + 6H+  3I3- + 3H2O
Triiyodür askorbik asitle reaksiyona girer.
Askorbik asit + I3- + H2O  Dehidroaskorbik asit + 3I- + 2H+
Askorbik asit konsantrayonu dolaylı yolla reaksiyona girmeden kalan I3- iyonlarını
tayin ederek bulunur. Bu amaçla tiyosülfat kullanılır.
I3- + 2S2O32-  3I- + S4O62S4O62- tiyonat iyonu olarak isimlendirilir. İndikatör olarak nişasta kullanılır.
Triiyodür nişasta ile koyu mavi renkli bir kompleks oluşturur.
VERİLERİN KULLANIMI
1, 2 ve 3 numaralı erlenlerdeki askorbik asit miktarı mg cinsinden hesaplanarak tiyosülfat
sarfiyatına karşı grafiğe çizilir. Örneğin sarfiyatı grafik üzerinden okunarak askorbik asit
konsantrasyonu tayin edilir ve mg/100mL cinsinden ifade edilir.
ÇALIŞMA SORULARI
1- Askorbik asit hangi organizmalarca ve hangi metabolik yol ile sentezlenir?
2- Kolajen yapısını kısaca açıklayınız. Askorbik asit eksikliğinde kolajen yapısında ne
gibi değişiklikler olur.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
48
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY IX
DOĞAL KAYNAKLARDAN ORGANİK BİLEŞİKLERİN
ELDE EDİLMESİ
Alkaloidler nitrojen içeren organik bazlar olup, aminoasit metabolizmasının
ürünleridir. Bitkiler nitrojenli ürünleri dışarıya atamazlar çünkü asimile edilebilen Nbileşikleri genelde bitki gelişmesinde sınırlayıcı faktördür. Yeterli nitrojen kaynağıyla,
bazı aminoasitler fazla sentezlenirler ve bunlar metabolizmanın son ürünü olan
alkaloidlere çevrilerek birikirler. Bitkilerde sekonder metabolitlerin oluşumu şekilde
verilmiştir. Alkaloidlerin ortak öncül maddesi ornitin, lizin, fenilalanin, tirozin ve
nikotinik asittir.
Nikotin [1-metil-2-(3-piridil)pirrolidin], en fazla tütünde, az miktarda da domates,
patlıcan ve yeşil biberde bulunur. Piridin ve pirrolidin halkalarındaki N-atomları nikotine
bazik bir karakter verir. Ticari amaçlarla insektisid, veterinerlikte parasitisid olarak
kullanılan nikotinin yüksek dozları insan için toksiktir. Renksiz bir yağ görünümünde
olan nikotin 246°C’ de kaynar. Su ve pek çok organik çözücüde kolaylıkla çözünür.
Bitkilerde asitlerle birlikte bulunan nikotin (kuru tütünde %2-8 oranında sitrik ve malik
asitlerle birlikte) seyreltik alkali çözeltileri ile ekstre edilir. Alkali çözeltilerinden eter
fazına alınan nikotin, saflaştırılır. Nikotinin kimyasal karakterizasyonu gerek sıvı gerekse
çok az miktarda elde edildiğinden zordur. Bunun için elde edilen nikotin pikrik asit ile
reaksiyona sokularak nikotin dipikrat tuzuna dönüştürülerek izole edilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
49
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Deneysel Kısım
Çözeltiler
Tütün (8 adet sigara)
Eter
Metanol
%5’ lik NaOH Çözeltisi
Pikrik Asit Çözeltisi (metanolde doymuş)
%50’ lik Etanol Çözeltisi
Deneyin Yapılışı
1. Yaklaşık 8.0-8.5g tütün (8 sigara), 400ml’ lik bir behere konur, üzerine %5’ lik
2.
3.
4.
5.
NaOH çözeltisinden 100ml ilave edilir ve karıştırılır. az miktarda cam pamuğu
yerleştirilmiş Buchner Hunisinden süzülür. Alkali ekstraktın tamamını alabilmek
için ufak bir beherin tabanı ile yavaşça bastırılır. 20ml su ile yıkanan tütün tekrar
süzülür.
Ekstrakt çözeltisi kahverengidir. 250ml’ lik ayırma hunisine konur ve 25ml eter
eklenip hafifçe çalkalanır. Alt faz ayırma hunisinden alınır. İşlem 25ml’ lik eter
ile 2 kez tekrarlanır. Toplam 75ml civarındaki alt faz 5-10dk bekletildikten sonra
temiz olan tabaka gerekirse büyük bir pipetle alınarak 100ml’ lik erlene konur.
Çözelti çeker ocakta ve su banyosunda 10ml kalana kadar uçurulur.
Soğutulduktan sonra 50ml’ lik behere aktarılır, erlen bir miktar eterle (2-3ml)
çalkalanarak behere ilave edilir. Çeker ocakta kuruyana kadar uçurulur. Kalıntı
kısmen katı kısmen yağ görünümlü bir sıvıdır. Beher soğutulduktan sonra 10ml
saf su behere konur ve katı çevirerek çözünürleştirilir. 4ml etanol eklendikten
sonra bir parça cam pamuğundan bir huni ile süzülür. 5ml etanolle beher ve huni
yıkanarak süzüntüye eklenir.
Nikotin ekstresine 10ml pikrik asit ilave edilir ve hafifçe çalkalanır. Sarı renkli
köpüklü görünümlü nikotin dipikrat oluşur. Hirsh hunisinden süzülür ve
kurutulur. Yaklaşık 50mg kadar nikotin türevi elde edilir. Türevin erime noktası
222-224°C’ dir.
Kurutulan ürün metal spatül ile 50ml’ lik bir behere alınır, üzerine %50’ lik
etanolden 20ml eklenir, kaynamaya yakın (95-100°C) ısıtılarak çözünür. Ağzı
gevşek kapatılan erlen soğumaya bırakılarak uzun açık sarı, prizmatik kristallerin
oluşumu beklenir. Sonra süzülür, kurutulur, erime noktası tayin edilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
50
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DENEY X
MEMELİ DOKULARINDAN DNA İZOLASYONU VE
BAZI ÖZELLİKLERİNİN İNCELENMESİ
DNA ve RNA nükleik asitler olarak adlandırılırlar ve nesilden nesile kalıtımsal bilginin
aktarılmasını sağlayan uzun zincirli polimerlerdir. Bu makromoleküllerin yapı taşları
nükleotidlerdir. Her nükleotid bir şeker, bir fosfat ve bir bazdan oluşur.
Şekil 4.1- DNA ve RNA yapısında yer alan azotlu bazların yapıları
Şekil 4.2- Deoksinükleotid yapısı
Nükleik asitler nükleotidlerin 3′, 5′-fosfodiester köprüleri ile bir araya gelmesinden
oluşmuştur. Bu zincirlerde fosfodiester köprüleri ile bağlanmış şeker molekülleri nükleik
asitlerin iskeletini oluşturur.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
51
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Şekil 4.3- Nükleik asit yapısı
DNA ikili sarmalında adenin-timin (A-T) ve guanin-sitozin
(G-C) yer
bağları
kurulur.
Şekil 4.4- DNA yapısında
alan baz
çiftleri DNA
ikili sarmalını bir arada tutan kuvvetler, nükleotid zincirleri arasındaki A-T ve G-C
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
52
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
çiftleri arasındaki hidrojen köprüleri (yatay interaksiyon) ve nükleotid zincirleri
üzerindeki bazlar arasındaki etkileşimlerdir (dikey interaksiyon).
Şekil 4.5- DNA çift sarmal yapısı
Protein molekülünde olduğu gibi DNA
molekülünün
yapısındaki
herhangi
bir
bozulmaya da denatürasyon denir. DNA
denatürasyonu yatay ve dikey çekici güçlerden
herhangi birindeki azalma veya kopma sonucu
olur. Yatay güçlerdeki azalma ya da kopma
sonucu olan denatürasyon DNA’nın 260
nm’deki
absorbansının
artması
ile
belirlenebilir. Dikey güçlerdeki azalma ya da
kopma
sonucu
olan
denatürasyon
(hipokromisite) tek başına 260 nm’de
absorbans değişikliğine sebep olmaz. Ancak
DNA’nın 210 nm civarındaki 2. pikinin
absorbansında azalma hatta tamamen yok olma
ve pikin dalga boyunun daha yüksek dalga
boylarına kayması meydana gelir.
DNA sarmalını oluşturan zincirlerin birindeki veya her ikisindeki bazlardan bir veya bir
kaçının kopması sonucu nükleotid zincirde kısalma meydana geliyorsa bu olaya
DNA’nın degradasyonu denir. Degradasyon gerçekleştiğinde 260 nm’deki absorbansta
azalma meydana gelir.
42°C’ın üzerindeki sıcaklıklarda DNA ikili sarmalı
arasındaki hidrojen köprüleri öncelikle A-T zengin
bölgelerde olmak üzere gevşeyip açılmaya başlar.
Kullanılan tampon çözeltiye bağlı olarak 56-80°C
arasındaki sıcaklıklarda DNA ikili sarmalı kendisini
oluşturan nükleotid zincirlerine ayrılır. Buna DNA’nın
erimesi denir. DNA heliksinin %50’sinin denatüre
olduğu sıcaklığa DNA’nın erime sıcaklığı (Tm) adı
verilir. Tm değeri o DNA’nın A-T/G-C oranına bağlı
olduğundan, DNA’nın tanımlanmasını sağlayan
spesifik bir değerdir (yani bir fareden alınan DNA’nın
Tm değeri, bir insandan alınan DNA’nın Tm değerinden
farklı olacaktır veya aynı bakterinin iki farklı suşunun
Şekil 4.6- DNA‘nın erimesi
DNA’larının Tm değerleri farklı olacaktır). Ayrıca Tm
değeri kullanılan tampon çözeltinin iyonik şiddetine ve pH’sına da bağlıdır. Bu nedenle
Tm değeri verilirken mutlaka deneyin hangi, şartlarda yapıldığı da belirtilmelidir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
53
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DNA erimesi sıcaklık 90-100 °C’nin üzerine çıkılmadığı sürece geri dönüşümlüdür. Eğer
80°C’ye ısıtılmış bir DNA çözeltisi, oda sıcaklığında yavaş yavaş soğumaya bırakılırsa
iki sarmal tekrar birleşerek DNA ikili sarmalını oluştururlar (hibridizasyon). Ancak aynı
DNA oda sıcaklığında değil de bir buz banyosunda ani soğutmaya bırakılacak olursa
DNA sarmalarında hibridizasyon gerçekleşmez ve nükleotid zincirleri birleşmezler.
Ayrıca DNA boyunda kısalmalar, yani DNA degradasyonu meydana gelebilir. Eğer
degradasyon meydana gelmediyse bu çözeltiler yeniden ısıtılıp yavaş yavaş soğumaya
bırakılırlarsa DNA ikili sarmalını yeniden oluşturabilirler.
Şekil 4.7- DNA’nın erimesine G-C içeriğinin etkisi
Yukarıda anlatıldığı gibi nükleik asitler 260 nm dalga boyunda absorbans piki verirler.
Bu absorbans değeri kullanılarak nükleik asidin konsantrasyonu tayin edilebilir. 260 nm
dalga boyunda, 1 cm’lik kuartz küvetlerde 1’lik bir absorbans 50µg/mL DNA
konsantrasyonuna karşılık gelir. Tek zincirli DNA veya RNA içinse bu değer 40
µg/mL’dir.
Nükleik asitlerin saflığını tayin etmek için nükleik asit çözeltilerinin absorbanslarının
240-300 nm arasında ölçülmesi gerekir. Proteinler 280 nm’de pik verdiklerinden A260 nm/
A280 nm oranından yararlanılarak saflık tayini yapılabilir. DNA için bu oran 1.8, RNA
içinse 2.0 olmalıdır. Eğer bu verilen değerlerden daha düşük değerler elde ediliyorsa, bu
örneğin proteinlerle kontamine olduğunu gösterir. Kontaminasyon bir kimyasal karışım
içinde düşük miktarlarda (genellikle istenmeyen) başka maddelerin var olmasıdır.
Hücreler (hücre tiplerine göre farklılık göstermekle birlikte) büyük ölçüde su
içerdiklerinden, hücre organellerinin yapısal özellikleri su ile reaksiyonları sonucu ortaya
çıkar. Hücreler ve hücre organelleri yapısal özellik ve bütünlüklerini izotonik çözeltiler
içinde koruyabilirler. Hücrelerle aynı osmatik basınca sahip çözeltilere izotonik
çözeltiler denir. İzotonik çözeltilerde hücre ile etrafındaki çözelti arasındaki su alış verişi
dengededir. %0.876’lık NaCl (serum fizyolojik), %5 dekstroz (serumda kullanılır) gibi
çözeltiler yaygın olarak kullanılan izotonik çözeltilere örnek olarak verilebilirler.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
54
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
Her ne kadar hemen hemen tüm hücreler DNA içerseler de bazı dokularda bu miktar çok
az olduğundan bu tip dokular DNA izole etmek için iyi bir kaynak değildirler. Bazı
dokular ise yüksek deoksiribonükleaz aktivitesine sahip olduklarından DNA izolasyon
esnasında küçük parçalara ayrılır. Bu nedenle DNA elde etmek için yüksek DNA ve
düşük nükleaz aktivitesine sahip dokular tercih edilmelidir. Bu amaçla en iyi kaynaklar
timus ve lenf en iyi dokulardır. Dalak, testis ve yumurtalıklarda DNA elde etmek için
kullanılabilirler.
KİMYASALLAR
NaCl, EDTA, SDS, etanol.
YÖNTEM
Çözeltilerin hazırlanması:
Ekstraksiyon çözeltisi: 0.15 M NaCl ve 0.1 M EDTA çözeltisinden oluşur. 0,925 g
EDTA ve 2,19 g NaCl 250 mL destile su içinde çözülerek hazırlanır. Deneyde soğuk
olarak kullanılır.
2M NaCl çözeltisi: 11.7 g NaCl 100 mL destile suda çözülerek hazırlanır.
DNA’nın İzolasyonu:
DNA izolasyonunun yapılacağı dokudan yaklaşık 10 g alınır ve 100 mL ekstraksiyon
çözeltisi ilave edilir. Daha sonra kısa sürelerle ve DNA içeren çözeltinin ısınmamasına
dikkat edilerek homojenizatörde homojenize edilir. DNA’nın bozulmaması için bu
işlemler soğukta yapılmalı ve kullanılan çözeltiler önceden soğutulmuş olmalıdır.
Homojenize hale getirilmiş olan çözeltiye 1 mL %10 SDS ilave edilir. Hafifçe alt üst
edilerek çözelti karıştırılır (SDS deterjan olduğundan köpürmemesine dikkat edilir). Daha
sonra 4000 rpm’de 5 dakika santrifüj edilir. Üstteki çözelti (süpernatant) dikkatle alınır
ve temiz bir santrifüj tüpüne hacim 4 mL olacak şekilde aktarılır.
Süpernatant çözeltisine 8 mL soğuk 2M NaCl çözeltisi ilave edilir ve dikkatle karıştırılır.
Daha sonra 4000 rpm’de 5 dakika santrifüj edilir. Süpernatant yaklaşık 4 mL hacimde
olacak şekilde dikkatle temiz bir santrifüj tüpüne alınır.
Süpernatanta yaklaşık 8 mL soğuk etanol yavaş yavaş ilave edilir ve tüpteki değişim
gözlenir. Daha sonra 4000 rpm’de 1-2 dakika santrifüj edilir. Santrifüj sonunda üstteki
süpernatant dekante edilir ve beyaz renkli DNA presipitatı alınır. Etanol kalıntısını
uzaklaştırmak için 1-2 mL 0.1 M EDTA çözeltisi ile, karıştırılmadan kalıntılar yıkanır,
yıkama çözeltisi dekante edilerek uzaklaştırılır ve daha sonra yeterli miktarda
ekstraksiyon çözeltisinde çözülür. Çözünmeyen kısımlar santrifüj ile uzaklaştırılır. Elde
edilen DNA çözeltisi derin dondurucuda uzun süre saklanabilir.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
55
Marmara Üniversitesi
Fen-Edebiyat Fakültesi
Kimya Bölümü / Biyokimya Anabilim Dalı
DNA’nın Erimesi:
DNA çözeltisinin 260 nm ve 280 nm’deki absorbansları ölçülür ve konsantrasyonu ve
saflığı tayin edilir.
4 cam tüpe elde edilen DNA çözeltisinden yaklaşık 5’er mL alınır. Tüplerden bir tanesi
oda sıcaklığında bekletilirken diğer üçü 80°C sıcaklıktaki su banyosunda 10 dakika
bekletilir. Bu sürenin sonunda bir tüp oda sıcaklığında, bir tüp buz banyosunda ve bir tüp
de –80°C soğutucuda 5 dakika tutulur. Soğutulmuş olan tüplerin oda sıcaklığına gelmesi
beklenir ve 4 tüpün absorbans değerleri 260 nm’de ekstraksiyon çözeltisi kör olarak
kullanılarak ölçülür.
Tüp Hacim
No
(mL)
Uygulanan
işlem
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
1
5
2
5
80°C ısıtıtma
(10 dakika)
3
5
80°C ısıtıtma
(10 dakika)
4
5
80°C ısıtıtma
(10 dakika)
Uygulanan
işlem
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
Buz
Banyosunda
Bekletilir (5
dakika)
-80°C
soğutucuda
bekletilir (5
dakika)
Uygulanan
işlem
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
Absorbans Absorbans
(260 nm)
(280 nm)
Ölçüm
yapılmaz
Oda
sıcaklığında
bekletilir.
ÇALIŞMA SORULARI
1- Genomik (Genomics) nedir? Genomik çalışmalar niçin önemlidir?
2- Bilimsel araştırmalarda DNA izolasyonunda genellikle fenol ekstraksiyonu
kullanılır. Bu yöntemin nasıl yapıldığını ve prensibini araştırın.
Biyokimya Laboratuvarı Kimya Eğitimi
56
Download