a - iklim değişikliği ve kadın - Nuran TALU Kişisel İnternet Sitesi

advertisement
TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İKİNCİ ULUSAL BİLDİRİMİ
BÖLÜM 9
EĞİTİM, ÖĞRETİM VE KAMUOYUNUN
BİLİNÇLENDİRİLMESİ
Hazırlayan: Dr. Nuran Talu
(Raporun bazı bölümlerinde Gaye Teksöz’ün çalışmaları yer almıştır)
Kasım 2012
1
İÇİNDEKİLER
I - GENEL POLİTİKALAR
II - ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM
A - ÖRGÜN EĞİTİM
B - YAYGIN EĞİTİM
III - TOPLUMDA FARKINDALIK
A - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KADIN
B - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GENÇLİK
C– MEDYA VE SANAT YOLUYLA FARKINDALIK
IV - TOPLUMSAL KATILIM
A - SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
B - KAMU KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
C - YEREL YÖNETİMLERİN KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
D - ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
V – KAMUOYUNUN BİLGİYE ERİŞİMİ
VI - ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
A - ULUSLARARASI TEKNİK İŞBİRLİĞİ VE DIŞ YARDIMLAR
B - ULUSLARARASI PROJE FAALİYETLERİ
C - ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE ETKİNLİK
2
I - GENEL POLİTİKALAR
Mevzuatta yakın dönemde yapılan yeni düzenlemelerle, Türkiye’de toplumun birçok kesiminin karar
verme mekanizmalarına katılımını sağlayan ve toplumsal diyalog zeminlerini güçlendiren kurumsal
yapısal düzenlemeler artmıştır. Doğrudan iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili olmasa da, Türkiye’de
demokratikleşme sürecini destekleyen temel bazı kanunlarda yer alan ve çevre alanında kamuoyu
farkındalığına ve eğitimine zemin oluşturan bu düzenlemeler bu bağlamda önemlidir.
Ülkenin en temel çevre mevzuatı olan 2872 sayılı Çevre Kanunu1 çevre alanında kamuoyunda
farkındalık yaratma ve katılım süreçlerini geliştirme ve bilgiye erişim konusundaki temel hükümlere
sahiptir. Bu bağlamda katılım ve bilgi edinme hakkının esas olduğu ve toplumda çevre bincinin
gelişmesinde örgün (okul öncesi eğitimden başlanarak) ve yaygın eğitim programlarında çevre
konulara yer verilmesi vurgulanmıştır. Çevre Kanunu’nun bu esasları çevre alanındaki hemen her
konu için, doğal olarak iklim değişikliği ile mücadele için de geçerlidir. Hizmet alanları iklim değişikliği
ile ilgili konuları (su yönetimi, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir kentleşme, enerji verimliliği,
yenilenebilir enerji kaynakları, ekosistem, orman yangınları, doğal afet risk yönetimi vb.) kapsayan
Bakanlıklar, ya da çeşitli kurum ve kuruluşlar kendi mevzuatında yer almamakla beraber, iklim
değişikliği mücadelede eğitim faaliyetlerine destek olmaktadır.
Enerji Verimliliği Kanunu (2010), Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı ile İlgili 2010/5 Sayılı Başbakanlık
Genelgesi (Şubat 2010), Türkiye Su Enstitüsü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname (2011), Kuraklıkla Mücadele ve Kuraklık Yönetimi Çalışmaları Hakkında Bakanlar Kurulu
Kararı (2012), Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu Bakanlar Kurulu Kararı (2011), Orman
Genel Müdürlüğü mevzuatı, Bakanlıklar arasında imzalanan eğitim alanındaki ikili ya da çok taraflı
işbirliği protokolleri, afet ve taşkın konusundaki Başbakanlık Genelgeleri, belediye mevzuatı gibi.
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede eğitim, farkındalık ve bilinçlendirme/bilgilendirme
çalışmaları Yeni Delhi Çalışma Programı (Tadil Edilmiş) çerçevesinde yürütülmektedir. Birleşmiş
Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin 6. Maddesinde ve Kyoto Protokolünün 10/e
Maddesinde yer alan iklim değişikliği ile ilgili ile eğitim, öğretim ve kamuoyu bilinçlendirme
çalışmaları, 2005-2008 yılları arasında yetkili makamlarca Ulusal Odak Noktası olarak görevlendirilen
Bölgesel Çevre Merkezi – Türkiye (Regional Environment Centre/REC Türkiye) tarafından
yürütülmüştür.
2008 yılından itibaren Yeni Delhi Çalışma Programı’nın Ulusal Odak Noktası, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı’nın (ÇŞB) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’dür. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü bu
çalışmalarını İklim Değişikliği Dairesi ile Eğitim ve Yayın Dairesinin işbirliğinde sürdürmektedir.
Son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede yapılan çalışmalarda farkındalık düzeyinin armasının
temel nedenleri, Türkiye’nin iklim değişikliği süreçlerine aktif katılımı ve küresel ısınmanın olumsuz
etkilerinin ulusal medyada tartışılıyor olmasıdır. Medya organlarının iklim değişikliği konularına
yönelik özel programlar yapıyor olması kamuoyu bilincini artırmada etkilidir.
Türkiye’de sivil toplum kuruluşları (STK’lar) tarafından iklim değişikliğinin su kaynaklarına, ekosistem
hizmetlerine ve tarıma etkileri ile ilgili önemli birçok proje gerçekleştirilmektedir. Sivil toplum
kuruluşları çeşitli uluslararası projeler marifetiyle geliştirilen, iklim değişikliği farkındalık faaliyetlerine
ve eğitim programlarına da aktif katılmaktadır.
1Çevre
Kanunu ilk kez 1983 yılında çıkarılmış ve Mayıs 2006’da önemli ölçüde yenilenmiştir.
3
İklim değişikliği ile mücadele alanındaki farkındalık düzeyi, esasen toplumların sürdürülebilir kalkınma
bilinçleri ile de doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de yakın dönemde yapılan bir çalışmada2 kalkınma
kavramı ile sürdürülebilirlik arasındaki bağ sorgulanırken, ihtiyaçlar ve doğa arasında denge ile
gelecek nesillerin gözetilmesi, öncelikli tercih konusu olarak belirtilmiştir. Bu araştırma, doğa koruma,
iklim değişikliği, organik tarım ve atıkların yönetimi gibi konuların, yerel düzeyde sorumluluğunun en
çok devlete yüklendiğini, daha sonra STK’ların ve bireylerin geldiğini tespit etmiştir. Bu ve benzeri
değerlendirmeler; Türkiye’de özellikle yerel düzeyde iklim risklerine karşı yöre insanının
farkındalığının ve kapasitesinin artırılmasına ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Farkındalık
düzeyinin artırılması ile birlikte, toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerindeki etkinliği de
artacaktır.3
Politikalar açısından bakıldığında; 2010 yılında yayınlanan “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde
(2010-2020) 4 iklim değişikliği ile mücadelede eğitim, kapasite artırımı ve kurumsal altyapı
oluşturulması için çok sayıda hedefin yer aldığı görülmektedir. Temel hedeflerden biri olarak; “iklim
değişikliği ile mücadele (emisyon azaltımı ve kontrolü) ve uyum kapsamındaki faaliyetleri, etkin ve
sürekli eşgüdüm sağlayarak şeffaf, katılımcı ve bilimsel çalışmalara dayanan karar alma süreçleri ile
geliştirmek” öngörülmüştür. Stratejide iklim değişikliği ile mücadelede “Eğitim, Kapasite Artırımı ve
Kurumsal Altyapı”nın tesisi için ayrı bir bölüm bulunmakta olup, farklı zaman dilimleri içinde
gerçekleşmesi planlana hedefler belirlenmiştir. Buna göre Türkiye’de orta vadede:
 İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve sürece uyum sağlamak üzere, kamuoyu bilinç düzeyi ve
kurumsal kapasite artırılacaktır.
 İklim değişikliği ile mücadele ve uyum çabalarında, kapsamlı ve işlevsel bir uluslararası işbirliği
mekanizmasının oluşturulmasına yönelik müzakerelere aktif katılım sağlanacaktır.
 Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları gibi tüm kesimlerin ortak çabaları ile tüketim
kalıplarının iklim dostu olacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacaktır.
Uzun vadede ise: iklim değişikliği konusunda bilimsel çalışmalar teşvik edilecektir. Ulusal ve bölgesel
düzeyde iklim değişikliğine yönelik çalışmalar yapmak üzere “İklim Değişikliği Araştırma Enstitüsü”
kurulacaktır.
“Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde sera gazı emisyonlarının azaltılması/kontrol altına
alınması için sürdürülecek eğitim, bilinçlendirme ve kapasite arttırma hedefleri sektörel olarak da
ayrılmıştır. Buna göre belirlenen hedefler şunlardır:
Ulaştırma sektöründe sera gazı emisyonun kontrol etmek için kamuoyu katılımcılığı açısından önemli
olan hedeflerden olarak orta vadede; “Şehirlerde bisiklet gibi çevre dostu ulaşım araçlarının
kullanımının yaygınlaştırılmasının ve yaya ulaşımına imkan veren düzenlemelerin özendirilmesi”
öngörülmüştür. Enerji sektöründe orta vadede; sanayi ve bina sektörlerinde sertifikalı enerji
yöneticileri ile standarda uygun enerji yönetimi uygulanacaktır. Sanayi sektöründe kısa vadede;
gerek sanayiciler, gerekse tüketicilerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bilinçlendirilmesi
yönünde yoğun bilgilendirme çalışmaları yürütülecek ve kılavuz kitap/rehber yayımlanacak, uzun
vadede ise, temiz üretim teknolojilerinin, iklim dostu ve yenilikçi teknolojilerin tercih edilmesini
sağlamak üzere özendirici mekanizmalar devreye sokulacak; denetim ve yaptırım mekanizmalarının
etkin bir şekilde uygulanması sağlanacaktır.
2
“Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması, Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi,
(UNDP/AB - DPT),” 2008.
3 “Türkiye’de Katılımcı Süreçler ve İklim Değişikliğine Uyum Paydaş Konsültasyonu ve Farkındalık Düzeyi”, N Talu, Mayıs
2012, Ankara.
4 3 Mayıs 2010 tarih ve 2010/8 Sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı (Kalkınma Bakanlığı).
4
Arazi Kullanımı, Tarım ve Ormancılık sektöründe kısa vadede; bilinçli gübre kullanımı sağlanacak;
sulama, toprak işleme, tarımsal ilaçlama gibi konularda modern teknikler kullanılarak emisyonların
sınırlandırılması sağlanacak; organik tarım ve kuraklığa dayanıklı bitki türleri ile sertifikalı tohum
üretimi desteklenecek ve yaygınlaştırılacaktır. Arazi Kullanımı, Tarım ve Ormancılıkta orta vadede ise;
i) Milli Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında 2008 – 2012 yılları arasında 2,3 milyon hektar alan
ağaçlandırılacak ve rehabilite edilecektir. Bu sayede mevcut yutak alanlarımız tarafından tutulan
karbona ilave olarak, 2020 yılına kadar 12 yılda toplam 181,4 milyon ton karbonun orman alanlarımız
tarafından tutulması sağlanacak, ii) iklim değişikliğinin toprak ve su kaynakları üzerinde yaratacağı
olumsuz etkileri azaltmak ve bilinçli kimyasal gübre kullanımı sağlamak için toprak analiz şartlarına
bağlı gübreleme uygulanacak ve iii) toprakta karbon tutumunu artıracak teknikler geliştirilecek ve
tarımsal üreticilere benimsetilmeye çalışılacaktır.
“Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde ki iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için eğitim
ve bilinçlendirme ve kapasite artırmak amaçlı hedefleri şöyledir:
Kısa vadede; i) İklim değişikliğine uyuma ilişkin olarak yerel yönetimlerin, meslek adamlarının ve
halkın bilinçlendirilmesi, eğitimi, bilimsel ve sosyal çabaların desteklenmesi, uluslararası iletişim ve
bilgi transferi, politika ve strateji geliştirme çalışmaları sürecektir; ii) İklim değişikliklerinin yaratacağı
afet ve risk etkileri konusunda toplumsal bilinci ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları
gerçekleştirilecektir; iii) İklim değişikliğine bağlı olası afet etkisinin insan sağlığı, çevre, tarihi ve
kültürel koruma alanları, ekonomik faaliyetler üzerindeki olası sonuçları ve bu risklere karşı hazırlıklı
olma temelinde yerel toplantı, yayın, televizyon programları ve benzeri etkinlikler planlanacaktır; iv)
Sağlık personelinin ve sağlık personeli aracılığı ile halkın iklim değişikliğinin sağlığa etkisi hakkında
farkındalığını artırıcı eğitim çalışmaları yapılacaktır.
Orta vadede uyum için; “iklim değişikliği nedeniyle sıcaklığın ve buharlaşmanın artacağı bölgelerde
sulanan alanlardaki tuzluluk ve sodyumluluğun artışına engel olmak için toprak işleme, drenaj, sulama
teknikleri, malçlama gibi tedbirler konusunda projeler geliştirilecek ve çiftçinin eğitimi sağlanacaktır”
hedefi yer almaktadır.
Ayrıca, Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi gibi resmiyet kazanmış olan ve farklı
sektörlere/temalara ait bir dizi strateji, politika ve/veya eylem planlarında Türkiye’de iklim değişikliği
ile mücadelede kamuoyu bilincinin artırılması, katılım ve bilgiye erişim konularında doğrudan ya da
dolaylı olarak çeşitli hedefler bulunmakta ve bu yönde uygulamalar yapılmaktadır. Bu çerçevede;
Tarımsal Kuraklık Eylem Planı Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) Enerji Verimliliği Strateji
Belgesi (2012- 2023), KENTGES-Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı (2010-2023) ve en
son Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına sunulan “Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma
Raporu-Geleceği Sahiplenmek 2012” Raporu örnek verilebilir.
5
II - ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM
İklim değişikliği ile mücadelede, eğitim ve öğretim faaliyetleri, genel çevre koruma politikalarından
soyutlanamaz. Bir ülkede örgün eğitim (formal education) ve yaygın öğretim (non-formal education)
politikalarının o ülkenin çevre politikalarının uygulama başarısına etkisi, her iki alanın birbiri ile
etkileşimi ve içice geçmesi ile mümkündür. Örnek vermek gerekirse, bilgisayar-internet destekli
‘öğretim’in çevre koruma ve giderek iklim değişikliği ile mücadele alanında ‘teknolojik gelişme için
eğitim’deki önemi yadsınamaz.
Türk eğitim sistemine (örgün eğitim) çevre konuları, örgün eğitimden doğrudan sorumlu olan Milli
Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) görevleri arasında yasa gereği mümkün olmadığından müfredatlarda
‘çevre’ zorunlu ders olarak okutulmamaktadır. 2012 -2013 eğitim yılı öncesindeki 8 yıllık kesintisiz
zorunlu eğitim sisteminde İlköğretim 7. sınıfta Fen Bilgisi dersinin konularından biri "İnsan ve Çevre”
ünitesi yer almıştır.
Türkiye’de Nisan 2012’de çıkarılan Kanun5 kapsamında eğitim sistemi zorunlu kademeli (3 kademeli:
4+4+4) eğitime dönüştürülmüş olup, bu sistemde de çevre konusu zorunlu dersler arasında değildir.
Ortaokul kademesinde, çevre bilincinin oluşturulması ve çevreyle ilgili sorunlara duyarlılığın
geliştirilmesi “Çevre ve Bilim” başlıklı seçmeli ders konulmuştur.
Çevre koruma ile ilgili eğitimler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, konunun doğrudan sahibi olan
Bakanlıklarla işbirliği yapılarak ele alınmaktadır. Bu çerçevede bakanlıklar arası ikili ya da çoklu çevre
eğitimi işbirliği protokolleri imzalanmaktadır. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Orman ve Su İşleri
Bakanlığı ile imzaladığı “Çevre ve Ormancılık Eğitimi Protokolü” çerçevesinde illerde ilköğretim
okullarında “Uygulamalı Çevre ve Orman Eğitimi Programları” düzenlenmekte, bu çerçevede çevre
(Hava, Su ve Toprak Kirliliği), ağaçlandırma ve doğa koruma konularında okullarda uygulamalı
eğitimler verilmektedir.
Milli Eğitim Bakanlığı ayrıca; kamu kuruluşlarının yanı sıra, bazı sivil toplum kuruluşları, uluslararası
kuruluşlar ya da iş camiası ile de, öğrencilerin çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik olarak ortak
projeler yapmaktadır. Bu çalışmalar çerçevesinde, sürdürülebilir kalkınma ve global çevre
sorunlarından biri olarak iklim değişikliği eğitimleri verilmektedir.
Aşağıdaki bölümlerde Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede örgün ve yaygın eğitim alanında
başlıca uygulama örnekleri verilmiştir.
A - ÖRGÜN EĞİTİM
Uygulamalı Çevre ve Orman Eğitimi Programları
Mart 2010’da Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yenilenerek
imzalanan “Çevre ve Ormancılık Eğitimi Protokolü”nde işbirliği konuları arasında iklim değişikliği
konusu da yer almaktadır. Programın organizasyonu halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Eğitim ve
Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olup, geçerliliği Protokolde beş yıl olarak
belirlenmiştir.
Düzenlenen eğitim programlarında; eğiticilerin ve öğretmenlerin eğitilmesi ile okul öncesinden
ortaöğretim sonuna dek her yaş ve sınıf seviyesine uygun olarak, çevre ve ormancılık bilinci
kazandırmaya yönelik görsel, işitsel ve basılı materyaller kullanılmaktadır. Bu materyallerde;
ormanlar, ormanların önemi ve korunması, su kaynakları, sulak alanlar, suyun önemi, su tasarrufu,
5
İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun.
6
taşkın gerçeği, taşkın önleme, heyelan ve su, hava kirliliği, çevresel gürültü ve kontrolü, toprak ve
toprak kirliliği, biyolojik çeşitlilik ve korunması, küresel ısınma ve iklim değişikliği, geri kazanım, atık
yönetimi, piller ve tıbbi atıklar, yenilenebilir enerji kaynakları, çölleşme ile mücadele ve erozyon
kontrolü vb. konuları yer almaktadır.
Program kapsamında yer alan etkinliklerden bazıları; tüm illeri kapsayan En Çevreci Okul Yarışması, 5
Haziran Dünya Çevre Günü ve 21 Mart Dünya Ormancılık Günü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen
sunu yarışmaları, fidan dikimi eğitimi ve uygulamaları, tiyatro şenlikleri ve teknik gezilerdir. 5 Haziran
2012 Dünya Çevre Günü etkinlikleri çerçevesinde "Temiz ve Güzel Bir Çevre İçin Elele" sloganıyla
ilköğretim öğrencileri arasında “Çevre” konulu Sunu Yarışması düzenlenmiştir. 81 ilden 4.5.6.7.8, sınıf
öğrencilerinin katıldığı yarışmada her ilden dereceye giren üç kişi belirlenerek, Bakanlık internet
sayfasından ilan edilmiştir. Program kapsamında ayrıca, “Ağaç ve Tabiat Sevgisi“ ve “Meteorolojinin
Günlük Hayatımızdaki Yeri, Önemi ve Etkileri” konulu iki ayrı Sunu Yarışması düzenlenmiştir.
Yarışmaların amaçları, ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesi, ağaç sevgisinin yaygınlaştırılması ile
fidan dikimini teşvik etmek ve fidan dikme alışkanlığının kazandırılması ve meteorolojinin günlük
hayatımızdaki yeri, önemi ve etkileri konularında öğrencilerin bilinçlendirilmesidir. Sadece
ortaöğretim öğrencilerinin (9, 10, 11 ve 12. sınıflar) katıldığı yarışmada Meteorolojinin Günlük
Hayatımızdaki Yeri, Önemi ve Etkileri Konulu 487, Ağaç ve Tabiat Sevgisi konulu 891 olmak üzere
toplam 1378 sunu değerlendirmeye alınmıştır. Konularına göre ayrılan sunular oluşturulan iki ayrı
seçici kurul tarafından incelenerek ilk yüze girenler ve dereceye girenler belirlenerek, Bakanlık web
sitesinden yayınlanmıştır.
İstanbul Yeşil Okul Protokolü
İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında, 1
Ekim 2012’de İstanbul’daki okullarda çevre farkındalığının artırılmasını öngören “Yeşil Okul
Protokolü” imzalanmıştır. Protokol kapsamında, yürütülecek Yeşil Okul Projesi ile İstanbul,
Zeytinburnu’ndaki 40 okulda, öğrencilere çevre sorunlarının kalıcı çözümünde "Enerji", "Çevre
Duyarlılığı", "Hijyen ve Sağlık" olmak üzere üç ana kategoride nitelikli çevre eğitimi programları
hazırlanmıştır. Proje ile iklim değişikliği ile mücadelenin tasarruftan geçtiği noktasında öğrencilerin,
enerji tasarrufu ve geri dönüşüm konularında bilinçlendirilmesi, böylece okullarda su, elektrik ve
doğalgaz gibi enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması amaçlanmaktadır.
Yarının İzleri
Yarının İzleri Projesi, Kipa, Unilever, Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) ve MEB
işbirliğinde gerçekleştirilmektedir. Proje kapsamında küresel ısınma konulu eğitimler verilmekte,
tiyatro ve belgesel film gösterileri ile çocukların eğlenerek öğrenmeleri amaçlanmaktadır.
Ekim 2008’de başlayan Projenin kapsamındaki iller, Mersin, Ankara, İzmit ve Çorlu’dur.
Projede, üç bölümden oluşan küresel ısınma konulu kısa bir film (8-10 dakika) hazırlanmış
ve çocuklar için interaktif bir tiyatro oyunu sahneye konmuştur. Ayrıca, çocuklara yönelik
oyunlu ‘Küresel Isınma Kitabı’ yayınlanmış ve çocukların proje hakkındaki gelişmeleri takip
edebileceği bir web sitesi6 hazırlanmıştır. Yine Proje çerçevesinde, ‘6 Derece’ isimli kitabın
1.000 adedi özel bir kapak ve önsözle basılmıştır. Proje kapsamında 2009-2011 yılları arasındaki üç
yıllık sürede ulaşılan öğrenci sayısı 23.683‘tür.
6
http://www.yarininizleri.org.tr.
7
Çocukların Meyve Bahçeleri
Coca-Cola Hayata Artı Vakfı, Cappy Meyve Suları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Ankara Üniversitesi
Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ortaklığıyla yürütülen Çocukların
Meyve Bahçeleri Projesi, kent yaşamı ile doğal yaşam arasındaki bağların algılanmasını amaçlayan
uygulamalı bir projedir. Proje Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Antalya, Samsun, Gaziantep, illerinde
2010 - -2011 yıllarında uygulanmıştır.
Çocukların Meyve Bahçeleri Projesi ilköğretim okullarındaki uygun alanları meyve bahçesine
dönüştürerek öğrencilerin ağaç yetiştirme deneyimi kazanmalarına katkıda bulunmuştur. Hedef
kitlesi öğrenciler ve aileleri olan Projenin sonunda seçilen 7 ilden 10 okul olmak üzere 70 ilköğretim
okulunda meyve bahçesi düzenlenmesi yapılmıştır. Ayrıca 7 okulda da geri dönüşümlü malzemeden
bahçe çiti yapılmıştır. Ayrıca, 70 Okulda Meyve Bahçeleri Kulüpleri kurulmuş olup, okullarda dikim
şenlikleri gerçekleştirilmektedir.7
Sincap Çocuk
İklim değişikliği ile doğrudan (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da dolaylı,
ancak güçlü ilişkili Bakanlıkların (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı gibi) kendi görev alanları ile iklim değişikliği ile
mücadele konularının örtüştüğü konularda yazılı, işitsel ve görsel dokümanları bulunmaktadır. Orman
Genel Müdürlüğü tarafından 2008 yılından bu yana 3 aylık periyodlarda çıkarınlan “Sincap Çocuk
Dergisi”; ormanlar, faydaları sellerin ve taşkınların oluşmasını önlemek, CO2’i oksijene dönüştürmek,
erozyonu önlemek gibi), orman yangınları, sebepleri, su döngüsü gibi konularda faydalı bilgileri hedef
kitlesi olan ilköğretim çocuklarına yaymaktadır.
Erozyon ve Çevre Eğitimi Seminerleri
MEB ve TEMA işbirliğiyle Bakanlığa bağlı okullarda görev yapan öğretmenlere 3 ila 5 günlük Erozyon
ve Çevre Eğitimi Seminerleri düzenlenmektedir. Seminer programında “Küresel İklim Değişikliği,
Nedenleri ve Alınabilecek Önlemler” bölümü yer almakta olup, Proje kapsamında 2007-2011 yılları
arasında 19 ilde 1.770 öğretmen eğitilmiştir.
7
http://www.cocuklarinmeyvebahceleri.com.
8
Okullarda Orman Programı
Türkiye, “Okullarda Orman Programı (Learning about Forest-LeAF)”na 2004 yılında Türkiye Çevre
Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) aracılığı ile katılmıştır. Programın amacı, okul çağındaki çocukların ve
öğretmenlerinin ormanlar hakkındaki bilgilerini ormanın içinde, ormanlara geziler düzenleyerek
arttırmak ve deneyimlerini uluslararası düzeyde paylaşmalarını sağlamaktır. Proje bu amaca yönelik
olarak, ormanların eğitsel etkinliklerde kullanılmasını teşvik etmeyi, mevcut orman programlarını
desteklemeyi ve ulusal düzeyde orman eğitimi verilmeyen ülkelerdeki okullara destek vermeyi
hedeflemektedir.
Programda yer alan okul sayısı 55, öğrenci sayısı 33.690, öğretmen sayısı ise, 1.849’dur.8 Programın
2011 yılındaki içeriği, yeniden ağaçlandırmanın ormandaki karbondioksit döngüsü ve orman hayat
döngüsü üzerindeki etkisi olarak belirlenmiş ve faaliyetler bu doğrultuda gerçekleşmiştir.
Gelecek için Geri Dönüşüm
MEB ve ÇEVKO Vakfı’nın ortaklaşa gerçekleştirmekte olduğu Gelecek için Geri Dönüşüm Projesi ile,
2009 – 2010 eğitim yılı içerisinde, ‘eğiticilerin eğitimi programı’ kapsamında başlatılan eğitim
çalışmalarıyla 15 ilde (Adapazarı, İzmir, Konya, İstanbul, Antalya, Bodrum, Aydın, Manisa, Ankara,
Tekirdağ, Yalova, Afyon, Mersin, Adana ve Gaziantep) 653 okulda, 1.185 öğretmen ve 318.287
öğrenciye ulaşılmıştır. Proje kapsamında başta eğitmenlerin eğitimi olmak üzere, tüm Türkiye’de geri
dönüşüme yönelik bilinçlendirme faaliyetleri halen devam etmektedir.
Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları
TÜBİTAK Bilim ve Toplum Dairesi Başkanlığı Bilim ve Toplum Programları Müdürlüğü,
akademisyenlere yönelik olarak, Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları adlı bir destek programı
yürütmektedir. Program çerçevesinde, iklim değişikliği, yenilenebilir enerji ve küresel ısınma
konularında 2007 yılında 18 adet, 2009 yılında 4 adet, 2010 yılında ise 14 adet olmak üzere toplam 36
adet proje desteklenmiştir. Kurum ayrıca, Bilim Teknik, Bilim Çocuk, Meraklı Minik adlı aylık dergiler
de çıkarmaktadır.
Anaokullarında ve İlkokullarda İklim Değişikliği Eylem Planı
İstanbul’da bazı okullarda iklim değişikli ile ilgili faaliyetler için eylem planları hazırlanmıştır. İstanbul
Teknik Üniversitesinin desteği ile Beylerbeyi Özel Anaokulu ve Özel İlköğretim Okulu’nda 2011-2012
Eğitim Öğretim Yılında uygulanmak üzere hazırlanan “Okullarda Orman Programı Ormanlar-İklim ve
8
http://www.turcev.org.tr
9
Biyolojik Çeşitlilik Eylem Planı” bu çalışmalardandır. Söz konusu eylem planında ele alınan başlıca
etkinlikler; tüm okulun orman-iklim değişikliği-biyolojik çeşitlilik hakkında bilgilendirilmesi, iklim
değişikliklerinin özellikle küresel ısınmanın dünya ve canlı yaşam üzerine etkisi konusunun işlenmesi,
İklim değişikliğinin etkileri konusunda video gösterileri, resim yarışmalarıdır.
Avrupa Birliği Comenius Bölgesel Ortaklıklar Projelerinde Çevre Eğitimleri
AB’nin ‘Hayat Boyu Öğrenme Programı” altında yürütülen “Comenius Bölgesel Ortaklıklar”9 projeleri
kapsamında çeşitli toplumsal konuların yanı sıra, çevre alanında farkındalık yaratmak da yer
almaktadır. Bu kapsamda Türkiye’de bazı illerdeki okullarda (Anaokulu, ilk ve orta öğretim
düzeylerinde) çevrenin korunması, geri dönüşüm, su ve enerji tasarrufu gibi konularda projeler
yürütülmektedir. Örneğin Kayseri’de bir Anaokulunda (Milli Eğitim Bakanlığı, Nesrin Boysan
Anaokulu) 2012 yılında başlayan “Dünyanın Geri Dönüşümü Yok - Çevreci Çocuklar - Çevreci
Ebeveynler” Projesinin amacı; doğal kaynakları etkili kullanma konusunda çocukların ve ebevenylerin
farkındalık düzeyinin artırılmasıdır. 2014’e kadar sürecek olan söz konusu Projenin ortakları Letonya,
Litvanya, İtalya, Bulgaristan olup, çalışma sürecinde uluslararası deneyimler de paylaşılacaktır.
Mavi Gök Yeşil Yaprak
Hedef kitlesi ilköğretim öğrencileri olan Proje, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Kasım 2009’da,
ilköğretim okullarında iklim değişikliğinde insan etkisinin olduğu bilincinin kazandırılması ve doğal
çevrenin korunması amacıyla başlatılmıştır. Bu kapsamda, iklim değişikliği ile ilgili sorumlulukların ve
çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik belirli ölçütler esas alınarak okullarda değerlendirmeler
yapılmakta ve bu konularda çaba gösteren okullar sertifika ile ödüllendirilmektedir. Söz konusu
ölçütler atıklar ve geri dönüşüm, okulun dış görünümü ve kirliliği önleme tedbirleri ve çevre eğitimi
başlıkları altında hazırlanmıştır.
1500 öğrenciye ulaşan Proje, halen devam etmekte olup, 2011 yılında da devam eden projenin yerel
uygulamaları Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde gerçekleştirilmiştir. Söz konusu aktiviteler yerel halk
ve anne-babalar tarafından da destek ve ilgi görmektedir.
Örneğin, Konya’nın Özkulu ilçesinde yayınlanmakta olan bir yerel gazetede ilçe okullarının Mavi Gök
Yeşil Yaprak Projesi ile ilgili başarısı önemle yansıtılmıştır. Aşağıda özetlenen medya haberi,
ilköğretim okullarına yönelik aktivitelerin toplumun diğer kesimlerinde de farkındalık yaratma, ilgi
uyandırma açısından etkilerini göstermekle birlikte, yerel etkinliklerin etkisini de kanıtlamaktadır.
9
Comenius Bölgesel Ortaklıkları farklı ülkelerde okul eğitimi ile ilgili yerel veya bölgesel birimlerin iki taraflı ortaklık
kurmasıdır.
10
Eko-Okullar
Türkiye’de Eko-Okullar Programı TÜRÇEV tarafından yürütülmektedir. UNESCO tarafından
desteklenmiş olan Programın amacı, ilköğretim okullarında çevre bilinci, çevre yönetimi ve
sürdürülebilir kalkınma eğitimi vermektir. Programın uygulandığı Eko-Okullar 45 kente yayılmış
olup, Eko-Okul sayısı 450’ye, Eko-Okul programındaki öğrenci ve öğretmen sayıları ise sırasıyla,
246.711 ve 17.901’e ulaşmıştır. Programın kapsamında ele alınan temel çevre konularından birisi
de iklim değişikliğidir.10
Üniversitelerde Eğitim
Türkiye’de üniversite eğitim programları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenmektedir.
Üniversitelerde farklı programlarda çevre konusunda dersler bulunmakta ve genel olarak bu dersler;
ekoloji, Türkiye’nin çevre sorunları, çevre hukuku, çevre felsefesi, ekosistemler konularında
olmaktadır. Ziraat, Orman Mühendisliği, Biyoloji, Mimarlık, Çevre Mühendisliği gibi bölümlerde
zorunlu olarak alınan bu kapsamdaki dersleri, söz konusu bölümler dışındaki öğrenciler “seçmeli
ders” olarak alabilmektedir. Ancak bu derslerin içeriğinde iklim değişikliği konusu sıklıkla yer
almamaktadır.
Üniversitelerde iklim değişikliği farkındalık geliştirme konusunda STK’ların da katkıları söz konusudur.
Örneğin, Mayıs 2008’de İstanbul’da, 75 Üniversiteden 300 kişi katılım sağladığı, Temiz Enerji
Kaynakları konulu Türkiye Genç TEMA Üniversiteler Kongresinde, Türkiye’nin ve dünyanın iklim
değişikliğinden daha fazla etkilenmemesi için, hangi enerji kaynakları kullanılabilir, hangi enerji
kaynakları sürdürülebilir olabilir, hangi alternatif enerji kaynakları karbon salınımını engeller
konularında çalışmalar yapılmıştır.
Son yıllarda bazı üniversitelerin lisans ve lisans üstü programlarında, çevre ve sürdürülebilir kalkınma
eğitimi içeriğinde iklim değişikliği konusu daha sık görülmeye başlamıştır. Örneğin Dokuz Eylül
Üniversitesinde Çevre Eğitimi Anabilim dalı bulunmaktadır ve programda iklim değişikliği dersi de
verilmektedir.11Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde de iklim değişikliği konusunda
lisansüstü seviyesinde dersler verilmektedir.
10
11
http://www.turcev.org.tr
http://web.deu.edu.tr/egitimbil.
11
Üniversite Araştırma Merkezleri: Türkiye’de üniversiteler, iklim değişikliği ile mücadelede daha çok
azaltım alanında çalışmaktadır. Özellikle sanayi kuruluşlarında enerji tüketiminde verimliliğin
arttırılması ile ilgili mevzuat gereği, Ege Üniversitesi, Osman Gazi Üniversitesi gibi bazı üniversitelerde
enerji yönetimi dersleri verilmektedir. Bazı üniversitelerde ise, yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili
merkez ve enstitüler bulunmaktadır. Üniversiteler bağlı başlıca yenilenebilir enerji kaynakları
merkezleri/enstitüleri:







ODTÜ Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM)
ODTÜ Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZGEM)
Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü
Onsekiz Mart Çanakkale Üniversitesi (ÇOMÜ) Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi
(ÇEKAM)
TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB – ETÜ Enerji Araştırmaları Merkezi
Süleyman Demirel Üniversitesi Yenilenebilir Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi
İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü
Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM),
1980’li yıllarda ODTÜ’nde başlamış olan güneş enerjisi çalışmalarının sonucunda kurulmuştur.
GÜNAM Kalkınma Bakanlığı tarafından finansal olarak desteklenmektedir. Uygulamalarını ODTÜ
Kampüsü’nde (Ankara) çalışmalarını sürdürmekte olan Merkez, 6 farklı alanda çalışmalar sürdüren 3
fakültenin işbirliği ile oluşturulmuştur. GÜNAM’ın disiplinlerarası oluşumunun kurucu üyesi olan
fakülteler ve bölümler; Fen ve Edebiyat Fakültesi Fizik ve Kimya Bölümleri, Mühendislik Fakültesi
Metalürji, Elektrik Elektronik ve Kimya Mühendisliği Bölümleri’dir. GÜNAM’ın amaçlarından birisi,
alandaki tüm araştırmalara destek veren ulusal bir araştırma Merkezi olmaktır. Bu doğrultuda
kurulmuş olan Yönlendirme ve İşbirliği Kurulu (YİK); GÜNAM projelerine yön vermeyi, dünyada ve
Türkiye’deki gelişmeleri izlemeyi ve bu gelişmeler ışığında ve Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda
GÜNAM araştırma projelerini yönlendirmeyi, bunu yaparken de özel sektör ve diğer araştırma
kuruluşlarının ihtiyaçlarını göz önünde tutmayı amaçlamaktadır. YİK, ulusal düzeyde, işbirliği şartlarını
geliştirme ve destekleme yönünde çalışmalar yürütmeyi de hedeflemektedir. YİK, bu alanda yurt
çapında gerekli iletişimi ve koordinasyonu sağlayarak, GÜNAM olanaklarının diğer üniversiteler ve
araştırıcılar tarafından en geniş biçimde kullanılmasının şartlarını oluşturmayı ve bu konuda
denetleyici bir görev üstlenmeyi de amaçlamıştır.12
Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü, güneş enerjisi ve uygulamaları konularında lisansüstü
öğrenim ve araştırma çalışmalarında bulunmak üzere, 1978 yılında kurulmuştur. Ege Üniversitesi
Güneş Enerjisi Enstitüsü’nde, Yükseköğretim Kurulunun 23 Aralık 1982 gün ve 82/655 sayılı kararı ile
Enerji ve Enerji Teknolojisi adı altında iki ana bilim dalı açılmıştır. Enerji Anabilim dalında, Güneş
Işınımlı Fotokimya ile ilgili uygulamaya yönelik araştırmalar ve lisansüstü tezler yürütülmektedir.
Enerji teknolojisi anabilim dalında ise, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından, güneş, biyokütle,
rüzgar, jeotermal gibi enerji kaynakları ile ilgili uygulamaya yönelik araştırmalar ve lisansüstü tezler
yürütülmektedir. Aynı zamanda enerji yönetimi, enerji verimliliği gibi konular da bu anabilim dalının
lisansüstü öğretim programı içerisinde yer almaktadır. Enstitü 2011 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu
(MYK) ile “Yenilenebilir Enerji Kaynakları” alanına ilişkin mesleki standarların belirlenmesi projesini
gerçekleştirecektir (http://eusolar.ege.edu.tr),
Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Enerji Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEKAM)’ın
temel amacı ise, enerji ile ilgili alanlarda disiplinlerarası bilimsel ve teknolojik araştırma ve
uygulamalar yapmak; enerji sorunlarının çözümü doğrultusunda yöntem ve öneriler geliştirmek ve
bunları uygulamak; enerji ve çevre konularında yayın, eğitim, danışmanlık, proje, üretim gibi
12
(http://www.gunam.metu.edu.tr).
12
çalışmalar yapmaktır. ÇEKAM’ın 2011 yılı hedeflerinden birisi, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü
tarafından hazırlanan "Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası (REPA)" verilerine göre rüzgar potansiyeli
açısından Türkiye’de ilk sırada yer alan Çanakkale ilinde konu ile ilgili bir çalışma grubunun
oluşturulabilmektir (http://enerji.comu.edu.tr/).
ODTÜ’nde 2011 yılında kurulan Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi
(RÜZGEM)’in13 amaçlarından birisi, rüzgar enerjisi teknolojilerinin ve uygulamalarının toplumun farklı
kesimlerine tanıtılmasını sağlamak, bu konuda toplumsal bilinci ve duyarlılığı artırmak” olarak
belirtilmiştir.
Öte yandan, Türkiye’de 1961 yılında kurulmuş olan Nükleer Enerji Enstitüsü’nün 2003 yılında yeniden
yapılandırılması ile doğan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Merkezi’nde, bugün itibariyle
eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Anabilim dalları arasında, Yenilenebilir
Enerji, Konvansiyonel Enerji, Enerji Planlaması ve Yönetimi ile Enerji Bilim ve Teknoloji olan bu
Enstitünün 2009-2010 öğretim yılı itibariyle, 160 yüksek lisans ve 36 doktora öğrencisi bulunmaktadır.
Enstitü tarafından bu çerçevede ayrıca çok sayıda konferans, seminer vb. düzenlenmektedir.
Betam İklim Değişikliği Araştırmaları: Bahçeşehir Üniversitesi, Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar
Merkezi/Betam tarafından hazırlanan bazı araştırma notları, Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele
çalışmalarına akademik açıdan yapılan sosyo-ekonomik değerlendirmelerle katkı vermektedir.
Medyanın rolünün irdelendiği “Yenilenebilir Enerji Haberlerinde Regülasyon ve Finansman Öne
Çıkıyor”14 Araştırma Notu ve Türkiye’nin ekonomik büyümesi ile seragazı salımlarındaki ilişkinin
irdelendiği “Türkiye Sera Gazı Salımı Azaltma Taahhüdü Vermekten Kaçınıyor”15 Araştırma Notu
güncel çalışmalardır.
B - YAYGIN EĞİTİM
Türkiye’de “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim” Faaliyetlerinde İklim Değişikliği
İklim değişikliği ile mücadele alanındaki farkındalık düzeyi, esasen toplumların sürdürülebilir kalkınma
bilinçleri ile de doğrudan ilişkilidir.
“Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim”in temel amacı; eğitim ve öğrenme şansına sahip her bireyin
doğal kaynaklardan doğru yararlanması ve sürdürülebilir bir yaşam biçiminin etkin kılınması
konusunda bilgi sahibi olabilmesini sağlamaktır. Bu yolla uzun dönemde bir toplumsal dönüşümün
gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın bir girişim olmaktan çıkarak,
yaşantıya dökülmesinin tek yolu; sürdürülebilir kalkınma olgusuna inanmış ve bunu yaşam felsefesi
haline getirmiş bireyler yetiştirmekten geçmektedir. Bu da eğitimin önemini ortaya çıkarmaktadır.
Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmada eğitim kurumlarına düşen rolün önemi, son dönemlerde
algılanmaya başlanmış ve bu konudaki çalışmalar artmaya başlamıştır. Sürdürülebilir kalkınmanın
ayrılmaz bir parçası ve somut uygulama alanı olan iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili konularda
bireyin örgün ya da yaygın eğitim sistemi için de eğitilmesi de bu çerçevede değerlendirilmektedir.
“Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim” alanında, Milli Eğitim Bakanlığı, başta çevre ile doğrudan ilgili
bakanlıklar olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, başta olmak üzere diğer
ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde çalışmaktadır.
Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (United Nations Educational, Scientific and Cultural
Organization/UNESCO), Türkiye Milli Komisyonu tarafından oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma İçin
13
28.02.2011 tarih ve 27860 sayılı Resmi Gazete.
Barış Baykan, Araştırma Görevlisi, Betam, Ocak 2012.
15 Barış Baykan, Araştırma Görevlisi, Betam, Ağustos 2011.
14
13
Eğitim Komitesi, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın teknik ve politika boyutlarının incelenmesi
yönünde faaliyet göstermektedir. UNESCO’nun Doğal Bilimler kapsamında öncelikli olarak ele aldığı
konular; Tatlı su ekosistemleri, İnsan, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekoloji, Okyanuslar, Yer Bilimleri, Temel ve
Mühendislik Bilimleridir.
Üniversite Bilim Merkezlerinde Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim: Türkiye’de son dönemlerde bazı
üniversitelerin bünyelerindeki araştırma ve bilim merkezlerinin yapısı ve içeriği de sürdürülebilir
kalkınma için eğitim verilmesi, bu amaçla bu merkezlerin yapısı ve içeriği , “Sürdürülebilir Kalkınma
için Eğitim” kavramı doğrultusundaki rolleri açısından yeniden ele alınmakta ve bu yönde uygulamalar
yapılmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Haziran 2012 ‘de ilk kez yapılan 1. Uluslararası Bilim
Merkezleri ve Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi Sempozyumunda; i) bilim merkezlerinin kurumsal
yapısı, faaliyetlerin içeriği, planlanması ve uygulanması, ii) bilim merkezlerinde görevli eğitmen ve
rehberlere verilen eğitimin içeriği, iii) bilim merkezlerinde sürdürülebilir kalkınma eğitimleri ve iv)
İlköğretimde sürdürülebilir kalkınma eğitimi konuları tartışılmıştır. Tartışmaları besleyen atölye
çalışmaları ise; sürdürülebilir yaşam için parlak fikirler, yenilenebilir enerji, ekosistem, yer bilimleri,
hava kirliliği ve iklim değişikliği olmuştur. Böylece, üniversite bilim merkezlerinin evrensel bir
yaklaşımla çalışması, tanınırlığının sağlanması, bu alanda uluslararası işbirliğinin güçlenmesi
ulusal/uluslararası araştırmacılar ile öğretmenlerin dikkatinin konu üzerine çekilmesi hedeflenmiştir.
Sürdürülebilirlik kavramını ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları ile ele alarak kurumlarda
sürdürülebilirlik yönetiminin etkin ve başarılı olabilmesi için halkla ilişkiler alanında yapılabileceklere
odaklanan bazı akademik çalışmalar bulunmaktadır.16
Birinci Ulusal Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim Konferansı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının destekleri ile Bölgesel Çevre Merkezi
tarafından düzenlenen, Türkiye’de ilk kez Kasım 2012’de yapılan Birinci Ulusal Sürdürülebilir Kalkınma
için Eğitim Konferansı’nda sürdürülebilir kalkınma için eğitim alanında ulusal ve uluslararası süreç;
tüm paydaşların uygulama alanlarına yönelik örnek çalışmalar; kavramın ulusal olarak hayata
geçirilmesi için yapılması gerekenler tartışılmıştır.17
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hizmetiçi Eğitimleri
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Eğitim ve Yayın Daire Başkanlığı tarafından, Bakanlığın yerel düzeyde
etkinliğini artırmak üzere bakanlığın taşra teşkilatlarına sistematik bir şekilde hizmetiçi eğitim
programları ve kapasite geliştirme faaliyetleri düzenlenmektedir. Yapılmakta olan eğitimler, doğrudan
iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili başlıklar altında olmasa da, ele alınan birçok konu, iklim
değişikliği azaltım ve uyum ile ilgili temaları kapsamaktadır.
Çevre Orman Seyyar Eğitim Araçları
Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından halkta çevre bilincinin geliştirilmesi için 2011 yılında
gerçekleştirilen "Çevre Orman Seyyar Eğitim Araçları Projesi" kapsamında, seyyar araçlardaki eğitim
materyalleri ile Bakanlık il müdürlükleri kanalıyla ilköğretim öğretmenlerine 16 büyükşehirde eğitim
verilmiştir. Seyyar araçlar ile Türkiye’de 81 ilde, 81 il ve 136 ilçe merkezi ile toplam 303 nokta ziyaret
edilmiştir. Proje süresince 5.000.000 kişiye ulaşılmış, 500.000 fidan dikimim gerçekleşmiş ve 15.000
adet alışveriş filesi dağıtılmıştır.
16
Sürdürülebilirlik Yönetiminde Halkla İlişkilerin Rolü, Yrd.Doç.Dr. Ayşe Banu BIÇAKÇI, Yeditepe Üniversitesi.
17
Konferans Bosch Ev Aletleri'nin sponsorluğunda gerçekleşmiştir.
14
Yeşil Kutu - Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim Seti
Yeşil Kutu Çevre Eğitimi Seti, REC Türkiye tarafından, başlangıç aşamasında Çevresel Avrupa
Komisyonu LIFE Üçüncü Ülkeler Programı’nın desteğiyle hazırlanmıştır. Çok amaçlı bir çevre eğitim
seti olan Proje ile 2005 yılından bu yana ülke çapında verilen 30’dan fazla eğitim semineri ile yüzlerce
formatör öğretmen yetiştirilmiştir. 81 ilden 10.000’den fazla öğretmene ve yaklaşık 1.000. 000
öğrenciye erişilmiştir. Farklı disiplin ve kurumlardan 20 kişi, konuda uzman eğitmen olarak
yetiştirilmiştir. Ayrıca 350’ye yakın Eğitim Fakültesi öğrencisi ile meslek öncesi eğitim çalışmaları
yapılmıştır (2010 verileri). 18
Yeşil Kutu - Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim Seti, çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınmayla ilgili
belirli konulara odaklanmıştır. Yeşil Kutu; ders planları ve bilgi içeren çalışma notlarının yer aldığı bir
öğretmen el kitabı, animasyon ve kısa filmlerin yer aldığı bir DVD, Türkiye ve Avrupa Birliği’nden
örnekler ile çevre konularında kapsamlı bilgilerin yer aldığı etkileşimli bir CD ve ikilem oyun
kartlarından oluşmaktadır. Yeşil Kutu Projesi özel sektör desteği de almıştır.19 Proje kapsamında, 2007
yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu tarafından “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği
Genelgesi” yayımlanarak tüm ilköğretim okullarında uygulanmıştır. Yeşil Kutu web sitesinde halen
projeye ilişkin doküman ve deneyimlerin paylaşılmasına devam edilmektedir.
2012 yılı itibariyle, Yeşil Kutu – Sürdürülebilirlik için Yeşil Fikirler” başlıklı yeni bir uygulama/yarışma
ile beş yıldır Türkiye'nin her köşesinde öğrencileri ile pek çok faaliyet gerçekleştiren öğretmenlerin
çalışmalarını topluma tanıtmaları ve sürdürülebilir kalkınma konusunda Türkiye'de eğitim odaklı
yapılan çalışmaların duyurulması planlanmıştır.
Yeşil Vagon: Yeşil Kutu Projesinin bir eğitim seferberliğine dönüşmesine yol açmış. Yeşil Kutu’nun çok
daha fazla sayıda öğretmen ve öğrenciye ulaşması amacıyla Yeşil Vagon Projesi 2008-2009 yıllarında
gerçekleştirilmiştir.20 T.C.Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’nden kiralanan bir vagon, Yeşil
Vagon’a dönüştürülerek, Yeşil Vagon öğretmen eğitimleri için konferans salonu olarak kullanılmıştır.
Yerelde büyük ilgi gören sürdürülebilir ulaşıma dikkat çekmek amacıyla da kullanılmış olan Yeşil
Vagonun ziyaret ettiği şehirler, 2008 yılında Malatya, Elazığ, Muş, Van ve 2009 yılında Niğde, Adana,
Mersin, Karaman’dır.
İklim Sınıfı - İklim Değişikliğine Uyum Eğitici El Kitabı
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın koordinasyonunda, Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen
“Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı
kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma ile eğiticilere, iklim değişikliğinin farklı unsurları konusunda
ayrıntılı ancak kolay anlaşılır bilgiler sunulması amaçlanmıştır. 2011 yılında hazırlanan İklim
Değişikliğine Uyum Eğitici El Kitabı; İklim Değişikliği ile İlgili Genel Bilgiler (İklim Sistemi, Meteoroloji
ve İklim Bilimi Arasındaki Fark, Sera Etkisi, İnsan Kaynaklı İklim Değişikliği vb) vermektedir. Kitap aynı
zamanda; eğiticiler için iklim değişikliğinin etkilerine (Aşırı Hava Olayları, Doğal Afetler – Kuraklık,
Seller ve Heyelanlar ve İklim Değişikliği, Su Kaynaklarına Etkiler, Tarıma Etkiler, Biyolojik Çeşitliliğe,
Ekosistemlere ve Ormanlara Etkiler, İnsan Sağlığına Etkiler vb) nasıl uyum sağlanabileceğine dair
dünyada ve Türkiye’deki durumu belirten güncel bilgileri içermektedir. Eğitici El Kitabı, eğiticiler için
iklim değişikliğine dair son bilgileri içeren bir kaynak görevini de üstlenecektir. Proje ile öncelikle
Seyhan Havzası’nda (Adana, Kayseri, Niğde) yaklaşık 150 öğretmene ve 2.000 çocuğa ulaşılmıştır.
18
http://www.yesilkutu.net/
Yeşil Kutu Projesi, 2007-2009 yılları arasında BOSCH Ev Aletleri tarafından desteklenmiştir.
20 Yeşil Vagon Projesi, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi (UNECE) tarafından Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim
alanında İyi Uygulama Seçilmiştir.
19
15
Suyun Akılcı Kullanımına Yönelik Eğitim Kitapçığı
WWF-Türkiye tarafından UNDP destekli olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel
Müdürlüğünün koordinasyonunda yürütülmüş olan “Orman Koruma Alanları Yönetiminin
Güçlendirilmesi Projesi”21 kapsamında, 2011 yılında “Suyun Akılcı Kullanımına Yönelik Eğitim
Kitapçığı” hazırlanmıştır. Su kaynaklarının yönetimi konusunda sistematik bir eğitim materyali olan
bu çalışmada; i) suyun ve su döngüsünün yaşamın devamlılığı açısından önemi, ii) dünyada ve
Türkiye’de su kaynaklarının durumu, iii) su kaynaklarının çeşitli sektörlerde tarım, sanayi, evsel
kullanım vb) kullanımı ve iv) su ve ekosistemler (Sulak alanlar, ormanlar, su yönetimi ve hidroenerji
bağı vb.) hakkında kapsamlı bilgiler verilmektedir. Çalışma ayrıca ilgili Projenin pilot alanı olan Küre
Dağları Milli Parkı’nda su kaynaklarının korunmasında farkındalık yaratacak değerlendirmeleri
içermektedir.
“Yine Yeni Yeniden Yenilenebilir Enerji”
“Fosil yakıtlar söz konusu olduğunda ne yazık ki hepimiz birer bağımlıyız”
gerçeğinden hareketle, WWF-Türkiye “Yine Yeni Yeniden Yenilenebilir
Enerji” kitapçığını hazırlamıştır (2010). Kitapçıkta iklim değişikliği ve
yenilenebilir enerji ilişkisi ele alınarak yenilenebilir enerji teknolojileri
tartışılmış olup, güneş paneli, rüzgâr enerjisi, biyoenerji, küçük ölçekli baraj
projeleri, güneş pişiricisi, fotovoltaik ve rüzgar hibrid sistemi, güneş ısıtma
sistemi ve jeotermal ısı pompaları hakkında bilgiler verilmektedir.
Enerji Yöneticisi Eğitimleri
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iklim değişikliği ile mücadeledeki eğitim faaliyetleri iki ana konu
doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bunlar, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarıdır. Bu
faaliyetler Bakanlığın doğrudan ilgili ana birimi olan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü22 tarafından
yürütülmektedir. 2007 yılından bu yana yürürlükte olan Enerji Verimliliği Kanunu ve bu Kanunun
uygulama yönetmeliği olan “Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına
Dair Yönetmelik” doğrultusunda; sanayide, binalarda, Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB’ler) ve
Elektrik Üretim Tesislerinde (EÜT) mevzuat gereği belirlenen koşullarla çok sayıda enerji yöneticisi
istihdam edilmesi gerekmektedir. Bu durum, “Enerji Yöneticisi” eğitimlerini gündeme getirmiştir. Bu
çerçevede; mevzuat gereği yetkilendirilmiş kurumlar (üniversiteler23, meslek odaları) ve Enerji
Verimliliği Danışmanlık (EVD) şirketleri tarafından enerji yöneticisi yetiştirmek amacıyla teorik ve
uygulamalı sertifikalı eğitimler düzenlenmektedir.
Bu eğitimler 3-5 yıl süreliğine verilebilmektedir. EVD şirketlerinin eğitimleri KOSGEB24 tarafından da
destek sağlanmakta olup, Enerji Verimliliği Hizmetleri Destekleriyle ilgili maddeler KOSGEB
Yönetmeliği'nde yer almaktadır. EVD şirketlerine enerji yöneticisi eğitimi düzenleme, enerji etüdü ve
verimlilik arttırıcı proje hazırlama, proje uygulama ve danışmanlık gibi enerji verimliliği hizmetlerini
21
Bu Proje Ekim 2012’de tamamlanmıştır (www.kdmp.gov.tr).
2.11.2011 tarih ve 28103 sayılı (mükerrer) Resmi Gazete’de yayınlanan "662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 89
uncu maddesinde belirtildiği üzere, 14 Haziran 1935 tarih ve 2819 sayılı "Elektrik İşleri Etüt İdaresi Teşkiline Dair Kanun"
yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun Hükmünde Kararname ile "Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü" kurulmuştur.
23 Gazi Üniversitesi 2010 yılında bu konuda yetkilendirilmiş üniversitelerdendir.
24 KOSGEB: T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve İdaresi Başkanlığı.
22
16
yürütmek üzere, yetki belgesi verilmektedir. 2009-2011 yıllarında bina ve sanayi kategorilerinde
toplam 38 şirkete yetki belgesi verilmiştir.25
Bugüne kadar sanayi sektöründe enerji yöneticilerine yönelik 2602, bina sektöründe 1900 kişi olmak
üzere toplam 4502 kişi eğitim sonunda sertifikalandırılmıştır. Yetkilendirilmiş Enerji Verimliliği
Danışmanlık Şirketlerine (EVD) laboratuar kullanım desteği verilerek, bu şirketler tarafından bina ve
sanayi sektörüne yönelik düzenlenen eğitimlerin uygulama kısımlarında 1459 kursiyer eğitilmiştir.
Sanayi ve bina sektörlerinde eğitim, enerji etüdü, verimlilik artırıcı proje hazırlama, uygulama ve
danışmanlık hizmetlerini yürütmek üzere yetki belgesi almak isteyen şirketlerin sertifikalandırılmış
eleman ihtiyacını karşılamak üzere 2011 yılında düzenlenen Etüt-Proje eğitimlerinde bina sektörüne
yönelik çalışmalar yapmak üzere 90, sanayi sektörüne yönelik çalışmalar yapmak üzere de 89 kişi
eğitilmiştir. 26
FAO İklim Değişikliğine Uyum, Tarım ve Ormancılık Eğitimleri
FAO tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı teknik personelin, uzman ve yöneticilerinin iklim değişikliğine uyum konusunda
kapasitelerini geliştirmek amacıyla 2011 yılında bir dizi eğitim düzenlemiştir. Çeşitli konu başlıklarında
düzenlenen eğitimlere yaklaşık FAO İklim Değişikliğine Uyum, Tarım ve Ormancılık Eğitimleri’ne 500
kişi katılmıştır.
TMMOB-Makina Mühendisleri Odası Enerji Yöneticisi Uygulamalı Eğitim Merkezleri
TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO),27 2009 yılında ETKB tarafından, sanayi ve bina
sektörlerinde enerji yönetimi kursları düzenlemek üzere yetkilendirilmiş kurumlardan biridir. Enerji
yönetimi kursları 2009 yılından bu yana, MMO’nun illerdeki şubeleri kanalıyla çeşitli illerde devam
etmektedir. MMO tarafından çok sayıda ilde (İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Denizli, İzmir, Kayseri,
Konya, Samsun ve diğer) 17`si sanayi, 23`ü binalar üzerine olmak üzere toplam 40 kurs düzenlenmiş
ve 346`sı sanayi, 509`u bina olmak üzere toplam 855 mühendis ve teknik öğretmen
belgelendirilmiştir. Binalara ‘Enerji Kimlik Belgesi’ uzmanı eğitimlerinde ise toplam 2.283 kişi
belgelendirilmiştir.
Binalarda Enerji Verimliliğine Yönelik Toplum Bilincinin Artırılması Projesi (EnverIPAB28 Projesi)
Uzun süredir ETKB tarafından uygulamada olan ENVER Programı29 paralelinde 2008-2009 yılları
arasında sürdürülen bu Projenin temel amacı; kamuoyunda farkındalık ve davranış değişikliği
yaratarak ülkemizdeki binalarda enerjinin etkin kullanılması yoluyla yerel kaynakların korunmasını,
enerjide ithal bağımlılığının azaltılmasını ve buna bağlı olarak daha az fosil yakıt tüketilmesidir.
Proje ile binalarda enerji verimliliği bilincinin artırılması ve bu yolla aile bütçelerinin, ülke
ekonomisinin ve çevrenin korunması hedeflenmiştir. EnverIPAB Projesi’nin, öncelikli hedef grupları
Bakanlık personeli, ilköğretim, lise ve üniversite öğrencileri ile ev hanımları olmuştur. EnverIPAB
Projesi kapsamında bu hedef kitlelere yönelik bilgilendirme amaçlı seminerler, konferanslar, paydaş
25
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının Amaç ve Faaliyetleri, Ankara, 2012, Bağlı ve İlgili
Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı.
26 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının Amaç ve Faaliyetleri, Ankara, 2012, Bağlı ve İlgili
Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı.
27 Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu.
28 EnverIPAB, “enerji verimliliği” kelimelerinin kısaltması olan “enver” ile “Increasing Public Awaraness in Buildings”in ilk
harflerinden oluşmaktadır.
29 ENVER Portalı.
17
işbirliği faaliyetleri ve çalıştaylar şeklinde çeşitli etkinlikler düzenlenmiş olup, basılı materyallerle
bilgilendirme sağlanmıştır. Ayrıca proje süresince televizyon, radyo, dergi ve gazete gibi çeşitli iletişim
kanalları da etkin olarak kullanılmıştır.
Beyaz Masa
Yenilenebilir enerji kaynakları hakkında bilinçlendirme çalışmaları çerçevesinde, ETKB, Yenilenebilir
Enerji Genel Müdürlüğü “Beyaz Masa” Uygulaması başlatılmıştır. Beyaz Masa uygulaması; özel
sektörün rüzgar enerjisi projelerinin gerçekleştirilmesi ve rüzgâr santralarının hızla işletmeye alınması
amacıyla, Türkiye’de rüzgar enerjisi sektörünün sorunları ve çözüm önerileri hakkında daha detaylı
bilgiler edinmek için kurulan bir bilgi edinme birimidir.
Ulusal Enerji Verimliliği Hareketi
Ayrıca Enerji verimliliği konusunda, kamu kuruluşlarının farkındalık düzeyini arttırmak çalışmaları
akılcı yönlendirmek amacıyla, 15.02.2008 tarihli 2008/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile kamu kurum
ve kuruluşlarında enerjinin etkin ve verimli kullanılmasına yönelik tedbirler belirlenmiştir. Bu Genelge
ile “Ulusal Enerji Verimliliği Hareketi” başlatılmış ve 2008 yılı “Enerji Verimliliği Yılı” ilan edilmiştir.
Enerji Verimliliği (Tasarrufu) Haftası
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu tarafından her yıl Ocak
ayının ikinci haftasında, Enerji Tasarrufu Haftası etkinlikleri düzenlenmektedir. Bu etkinlikler
kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve TÜBİTAK işbirliği ile "Enerji Verimliliği" konulu, ilköğretim
öğrencileri arası resim ve öykü dalında, lise ve dengi okul öğrencileri arasında ise proje dalında
yarışmalar yapılmaktadır. Enerji verimliliği konusunda öğrencilerinin bilinçlendirilmesi amacıyla
seminerler düzenlenmekte, öğrenci ve öğretmenlere yönelik çeşitli dokümanlar sağlanmaktadır.
Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarına hizmet içi eğitim programları kapsamında enerji verimliliği
konulu seminerler verilmektedir. Hafta etkinlikleri kapsamında ayrıca, üniversite, sanayi ve kamu
kurumlarındaki uzmanların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaştıkları Ulusal Enerji
Verimliliği Forumu düzenlenmektedir. Forum faaliyetleri çerçevesinde, kamuoyunun enerji verimliliği
bilinç seviyesinin ölçülmesi amacıyla anketler düzenlenmekte; broşür, kitap, afiş vb dokümanlar
hazırlanarak kamu kurumlarına, üniversitelere, belediyelere, valiliklere, enerji verimliliği ile ilgili
etkinliklerde katılımcılara dağıtılmaktadır.
İklim Değişikliği Azaltım Faaliyetlerinde Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılmasında Farkındalık ve
Eğitim Çalışmaları
Türkiye’de sanayi sektöründe enerji verimliliğinin artırılarak, Türkiye’de enerji güvenliği risklerini
hafifletmek, ithalata bağımlılığı azaltmak ve başta CO2 olmak üzere sera gazı emisyonlarını kontrol
altına almak ulusal enerji politikası hedeflerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu doğrultuda özellikle son
yıllarda Türk sanayisinde enerji verimli proses ve teknolojilerin yaygın bir şekilde benimsenmesinin
önündeki finans, kapasite, teknoloji ve politika engellerinin kaldırılmasına yönelik olarak çeşitli
önlemler alınmakta, yaygınlaştırma faaliyetleri yürütülmektedir.
Bu çalışmalar/projeler, eko-verimlilik alanında sektör uzmanlarına yönelik farkındalık ve eğitim
faaliyetlerini de mutlaka içermektedir. Bu çerçevede, güncel projeler olarak; Küresel Çevre Fonu
(GEF) Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi, İzmir’de Eko-verimlilik (Temiz Üretim)
Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi, Türkiye’de Temiz Üretim Uygulamalarının
Yaygınlaştırılması için Çerçeve Koşulların ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi örnek olarak
verilebilir.
18
Tekstil - Deri, Gıda - İçecek, Kimyasal Madde ve Metal İşlem- Makina Sektörlerinde İklim
Değişikliğine Uyum İçin Farkındalık, Eğitim ve Uygulama
Tekstil - Deri, Gıda - İçecek, Kimyasal Madde ve Metal İşlem- Makina sektörlerinde iklim değişikliğine
uyum için farkındalık yaratmak amacıyla 2008-2011 yılları arasında bu sektörlerde pilot uygulamalar
Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV)30 tarafından gerçekleştirilmiştir. Temiz Üretim (EkoVerimlilik) Programı31 çerçevesinde yürütülen bu çalışmada temelde, iklim değişikliğinin etkilerine
uyumda, sanayi ayağının öneminin vurgulanması, sektörlerin Ar-Ge ve Teknolojik Yenilik kapasitesinin
gelişmesi, bu anlamda akademik altyapı, insan gücü ve bilgi kapasitesi arasında güçlü sinerjilerin
oluşması amaçlanmıştır.
Eko-Verimlilik Programında, pilot uygulama seviyesinde temiz üretimin “su tüketimi” boyutu ele
alınmıştır. Programda; eko-verimlilik ve temiz üretim kavramlarının, seçilen sektörlerde (Tekstil - Deri,
Gıda - İçecek, Kimyasal Madde ve Metal İşleme – Makina32) iklim değişikliğinin su kaynaklarına olan
etkisi dikkate alınarak algılaması, bu konuda sanayicinin bilinçlendirilmesi/bilgilendirilmesi ve sonuçta
bu gibi uygulamaların yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Program süresince yerel, ulusal ve uluslararası
işbirliği ağlarının oluşturulmasına yönelik çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir.
Yerel paydaşlarla işbirliği içinde farkındalık yaratmaya ve bilgilendirmeye yönelik bir eğitim programı
uygulanmış olup, bu eğitimler, ulusal kapasitenin güçlendirilmesi, ulusal uzmanların yetiştirilmesi ve
orta-uzun vadede işbirliği içerisinde çalışılacak bir ağyapının geliştirilmesi amacıyla iki aşamalı olarak
gerçekleşmiştir. Bu çerçevedeki eğitim materyallerine; “Sanayide Eko-Verimlilik (Temiz Üretim)
Kılavuzu: Yöntemler ve Uygulamalar” başlıklı bilgi dokümanı ve TTGV tarafından iklim değişikliği ve
sanayide verimliliğini vurgulayan film örnek olarak verilebilir.
Otomobillerin Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu Konusunda Tüketicilerin Bilgilendirilmesi
Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürütücülüğünde “Yeni Binek Otomobillerin Yakıt Ekonomisi
ve CO2 Emisyonu” Konusunda Tüketicilerin Bilgilendirilmesine İlişkin Yönetmelik”,33 tüketicilerin
bilinçli seçim yapabilmesine imkân vermek için, piyasada satışa veya kiraya sunulan yeni binek
otomobillerinin CO2 emisyonu ve yakıt ekonomisi ile ilgili bilgi edinilmesini sağlamayı
amaçlamaktadır.
Bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından başlatılan yeni bir uygulama ile otomobil
satın almak isteyen tüketicilerin, Türkiye’de satılan tüm otomobillere ait yakıt tüketimi ve emisyon
değerlerini BSTB’nin internet sitesinde bulmaları sağlanmıştır. Bu çerçevede Bakanlık web sitesinde,
e-hizmetleri kapsamında “Binek Otomobil Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu Tüketici Sorgulama
Ekranı” veri tabanı sayfası yer almaktadır.34
Bu veri tabanında kamuoyunun aydınlatılmasına yönelik bilgi olarak “Bu veri tabanında sunulan yakıt
tüketimi ve emisyon değerleri, uluslararası geçerlilik taşıyan Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik
Komisyonu (BM/AEK) ve Avrupa Birliği Teknik Düzenlemelerine göre yapılan testlere istinaden
30
Son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve uyum alanında önemli projeler gerçekleştiren TTGV, Türkiye
Cumhuriyeti ve Dünya Bankası arasında imzalanmış olan bir uluslararası borç anlaşması gereğince, 1991 yılında ‘Kanunla
Kurulmuş Vakıf’ statüsüne sahiptir.
31 Bu Program “MDG-F 1680 Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi” Birleşmiş Milletler (BM) Ortak
Programı’nın “bir alt programı” olarak UNIDO’nun sorumluluğunda sürdürülmüştür.
32 Program kapsamında seçilen bu öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren 6 firmada eko-verimlilik pilot uygulamaları hayata
geçirilmiştir. Gerçekleştirilen bu örnek uygulamalar ile yılda yaklaşık 750.000 m3 su tasarrufunun yanı sıra hammadde, enerji
ve iş gücü kullanımında verimlilik artışı sağlanmış ve ürün kalitesinde de iyileşmeler elde edilmiştir (www.ttgv.org.tr).
33 28.12.2003 tarih ve 25330 sayılı Resmi Gazete.
34 http://bim.sanayi.gov.tr/temp/ARAC_HALK_YENI.aspx.
19
hazırlanmış olan araçla ilgili onay belgelerinden derlenen test değerleridir. Bir otomobilin gerçek yakıt
tüketimi ve emisyonun değerlerinin belirlenmesinde, otomobilin test değerleri ve yakıt verimliliğinin
yanı sıra araç kullanma alışkanlığı gibi diğer teknik olmayan faktörler de önemli rol oynar.
CO2, küresel ısınmaya neden olan en önemli sera gazıdır” notu yer almaktadır.
Çiftçilerin Eğitimi
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, kırsal alanlarda tarım ve tarım dışı istihdamın
geliştirilmesi, gelirlerin artırılması ve farklılaştırılması, kadın ve genç nüfusun eğitim ve girişimcilik
düzeyinin yükseltilmesine yönelik tedbirlerin alınması ve kırsal kalkınma program, proje ve
faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin yapılması ve bu konularda kamu kuruluşları arasında
koordinasyonu sağlamakla görevlidir. Çiftçiler için eğitim ve yayım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi
gibi faaliyetler Bakanlığın görevleri arasındadır.
Bu çerçevede; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çiftçilere yönelik olarak iklim
değişikliğinin tarım ve hayvancılık sektörlerine olan etkileri ile ilgili olarak bilinçlendirme ve eğitim
faaliyetleri yürütmektedir. İklim değişikliğine uyumu ilgilendiren konularda bilinçlendirme ve eğitim
faaliyetleri İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmelik35 gereğince yapılmakta olup, suyun etkin
kullanımı amacıyla çiftçilerin salma sulama yönteminden damla ve yağmurlama sulama sistemlerine
geçmesine ve bitki sulama yöntemlerine yönelik eğitimler verilmektedir. Bu çalışmalar yerel düzeyde
Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlüklerinin koordinasyonunda gerçekleştirmekte olup, belirli
periyotlarda çeşitli yayın organları ile, iklim değişikliğinin tarım sektörü üzerine etkileri hakkında
hedef kitlenin bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi sağlanmaktadır.
ODTÜ İklim Değişikliği, Uyum Politikaları ve Türkiye Sertifikalı Eğitim Programı
“Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanırken; Türkiye’de iklim
değişikliğinin etkilerine uyum sağlamada, ülke çapındaki farkındalık, eğitim, katılım ve kurumlarda kapasite
geliştirme açısından gerekli ihtiyaçların tespitine yönelik kapsamlı bir “İklim Değişikliğine Uyumda Bilgi
İhtiyaçları Anketi (Knowledge Needs for Adaptation to Climate Change Survey)” yapılmıştır.
Bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda, Stratejinin geliştirilmesine destek olmak amacıyla bir dizi eğitim
faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Süreçte, iklim değişikliğine uyum, bugüne kadar ilk kez bir üniversite sertifika
programının konusu olmuştur.36
Ortak Program tarafından ayrıca, iklim değişikliğine uyum üzerine bir Lisans-üstü Program’ının
hazırlanması için Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yer Sistem Bilimleri Bölümü ile işbirliği yapılmış ve bir
ders içeriği sunulmuştur.
Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinde İklim Değişikliği Eğitimi
Orman ve Su İşleri Bakanlığı koordinasyonunda İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu (İDKK), Arazi
Kullanımı, Arazi Kullanımı Değişimi ve Ormancılık (LULUCF – AKAKDO) Çalışma Grubu tarafından,
Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri’nin teknik personeline orman alanlarında karbon
depolama ve sera gazlarıyla ilgili eğitimler verilmektedir.
35
7.12.2010 tarihli ve 27778 sayılı Resmî Gazete (Değişik: 21.10.2011 tarih ve 28091 sayılı RG).
Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sürekli Eğitim Merkezi, “İklim Değişikliği, Uyum Politikaları ve Türkiye Sertifikalı Eğitim
Programı”.
36
20
Hayata Destek-İnsani Yardım Derneği Çocuk Eğitimleri
Hayata Destek Derneği, Türkiye’deki çocuklarla iklim değişikliği farkındalığı oturumları yürütmektedir.
9-11 yaş arası çocuklar için tasarlanan bu eğitim, belirli bir hedef gruba adapte edilebilir ve süresi de
eğitimin etkinliklerine bağlı olarak geliştirilmektedir. Tematik konular üzerine farklı modüllerle
uygulanan iklim değişikliği atölyeleri, çocuklara iklim değişikliğinin dinamiklerini anlama yetisini
kazandırırken, çocukların iklim değişikliği ile afetler arasında bir bağ kurmasına yardımcı olmaktadır.
Geleceğimiz Erimesin
Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin nedenleri, sonuçları ve alınabilecek önlemler konusunda halkı
bilinçlendirmek amacıyla TEMA ve Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) bir araya gelerek “Geleceğimiz
Erimesin” sloganıyla Türkiye çapında bir kampanya yürütmüştür. Mobil eğitim aracı ile Eylül
2009’dan bu yana 9 şehirde yürütülmekte olan eğitimlere 2011 Haziran ayı itibarı ile yaklaşık 34.000
kişi katılım sağlamıştır.
Alternatif Enerjili Araba Yarışları: Formula - G/Hidromobil
TÜBİTAK, alternatif enerji kaynakları konusunda kamuoyundaki farkındalığı arttırmak, alternatif enerji
teknolojilerinin yaygın kullanımı için gerekli beyin gücü ve bilgi birikiminin oluşmasını sağlamak ve
üniversite öğrencilerini başta güneş ve hidrojen olmak üzere, temiz ve yenilenebilir enerji
kaynaklarıyla çalışacak ürünler ortaya koymaya özendirmek amacıyla, TÜBİTAK Formula-G Güneş
Arabaları Yarışı ve TÜBİTAK Hidromobil Hidrojen Arabaları Yarışı düzenlemektedir. Türkiye'nin her
yerinden üniversite takımlarının kendi ürettikleri araçlarla katıldıkları, kamuoyunda ve medyada
büyük yankı uyandıran yarışlardan “TÜBİTAK Formula-G” daha önce 4 kez başarıyla
gerçekleştirilmiştir. Şimdiye kadar pist yarışı biçiminde düzenlenen Formula-G'ye 2005 yılında 16,
2006'da 32, 2007'de 42 ve 2008 yılında 25 üniversite takımı katılmıştır.
Binanı Gözet Enerjide Tasarruf Et Projesi
British Council, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortaklığında, İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu desteğiyle
binalarda enerji verimliliği kamuoyu farkındalığına yönelik bu projede, yeni yapılan binaların alması
zorunlu olan, mevcut binaların da 2017’ye kadar edinmesi gereken Enerji Kimlik Belgesi ile ilgili olarak
bina sahiplerinin bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. İngiltere örneğinden yola çıkılarak yapılan
çalışmada, herkesin binasıyla ilgili mevcut bilgiye sahip olması ile doğru ve etkili iyileştirme
önerilerine ulaşabilmesi hedeflenmektedir. Proje kapsamında internet ortamında kullanılabilecek bir
bilgisayar programı ile kullanılan binanın resmi olmayan Enerji Kimlik Belgesi’ne ulaşabilecek ve
binanın performansını yükseltebilecek öneriler görülebilecektir. Bilgisayar programının nasıl
kullanılacağını göstermek, binalarda enerji verimliliğinin önemi ve alınacak tedbirlerin kısa ve uzun
dönem bütçe yansımaları hakkında bilgi vermek ve katılımcılardan gelecek soruları yanıtlamak
amacıyla yedi ilde halktan herkesin katılımına açık Kamuoyu Bilgilendirme Toplantılarının, Bakanlık İl
Müdürlüklerindeki eğitilmiş elemanlar tarafından verilmesi planlanmıştır.
Türkiye İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi Hazırlık Sürecinde Gerçekleşen Eğitim Faaliyetleri
Ulusal Bildirimin temel bölümlerinden olan “Eğitim, Öğretim ve Kamuoyunun Bilinçlendirilmesi”
bölümü için yapılan çalışmaların yanı sıra, hazırlık sürecine katılan ve destek veren paydaşlar için ilgi
alanlarına göre çeşitli konularda eğitimler verilmiştir. Envanter Eğitimi, Araştırma ve Sistematik
Gözlem Eğitimi örnek olarak verilebilir.
21
III - TOPLUMSAL FARKINDALIK
İklim değişikliğinin etkileri ile mücadele çalışmaları yapılırken, bu çalışmaların “toplum temelli” olması
önemlidir ve dolayısıyla iklime ve doğal kaynaklara bağlı olarak geçimlerini sağlayan toplum
kesimlerinin, mücadele çalışmalarında doğrudan yer almaları gerekmektedir. Bu da, bu alanda
farkındalık düzeyinin artmasıyla mümkün olacaktır.
Çevresel sürdürülebilirlik; Türkiye’de başlangıçta daha çok ağaç dikmek ve çevreye saygıyı
yaygınlaştırmak adına yapılan faaliyetlerle özdeşleşirken, bugün gelinen noktada, durum daha farklı
bir boyut kazanmış ve konu artık devletin ve özel sektörün hesap verebilirliğine kadar giden bir
politika alanı haline gelmiştir. Bu durum, toplum genelinde çevreye verilen önemin artmış
olmasından kaynaklandığı gibi, medyanın bu alana özel önem verip, ilgi göstermesi ile de güncelliğini
korumaktadır. Böylece ülke çapında çevresel farkındalık artmaktadır. Aşağıda, iklim değişikliği ile
mücadelede Türkiye’deki farkındalık çalışmalarına dair bazı örnekler sunulmaktadır:
İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalığın Geliştirilmesi37
“İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalığın Geliştirilmesi Projesi
(2012-2013)” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda
ve TÜBİTAK-TÜSSİDE Enstitüsünün işbirliğinde Eylül 2012’de başlatılmıştır. 2 yıl sürecek Projenin
toplam bütçesi 1 milyon TL’dir. Proje ile Türkiye’nin kentsel, kırsal ve kıyı alanlarındaki iklim değişikliği
risklerinin yönetimi için ulusal ve bölgesel kuruluşlarda kapasite geliştirilmesi ve eğitimin
yaygınlaştırılması yoluyla iklim değişikliğinin etkileri ve uyum konusunda kamuoyunda farkındalığın
artırılması amaçlanmıştır.
Proje kapsamında öğrenci ve öğretmen adaylarına yönelik “İklim Değişikliği Farkındalık Kampı”
gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede; Türkiye’nin dört farklı bölgesinden sekiz ilde (Trabzon, Samsun,
İzmir, Muğla; Kayseri, Konya; Bursa, Edirne) ilköğretim okulu öğrencilerinin ve üniversitedeki
öğretmen adaylarının katılımıyla her biri altı gün sürecek olan altı ayrı eğitim kampının yapılması
planlanmıştır. Ayrıca, çeşitli illerde, ilköğretim öğretmenlerine yönelik olarak iklim değişikliğinin
etkilerine uyum için hizmetiçi farkındalık eğitim seminerleri düzenlenecektir.
Projenin bir başka ayağı; merkezi idarenin, Trabzon, Edirne, Konya ve İzmir illerinde yerel
yönetimlerin de yerel yönetim çalışanları, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcilerinin,
üniversite öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin, ilköğretim okulu idarecilerinin, öğretmenlerin,
öğrencilerin ve diğer ilgili paydaşların katılımıyla düzenlenecek “İklim Değişikliğinin Etkileri” konulu
bir çalıştay ile sürecin değerlendirilmesidir. Proje sonunda elde edilen sonuçlarından hareketle, Milli
Eğitim Bakanlığı’nın ve Yükseköğretim Kurulu’nun işbirliği ile ilköğretim ve yüksek öğretim düzeyinde
ders içerikleri oluşturulacak ve bu ders içerikleri Başkanlığına rapor halinde sunulacaktır.
Milli Ağaçlandırma Seferberliği
Temel yasal zeminini 4122 Sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’ndan38
alan ve 2007’de yayınlanan bir Başbakanlık Genelgesine dayanılarak hazırlanan “Ağaçlandırma ve
Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı (2008-2012)”çerçevesinde; ülke çapında çölleşme ve
kuraklığın etkilerinin ortadan kaldırılmasına veya azaltılmasına yönelik, başta erozyonla mücadele,
ağaçlandırma, bozuk ormanlık alanların ve meraların ıslahı için sistemli bir ağaçlandırma programı
uygulanmaktadır. Yerel düzeyde ağaçlandırma seferberliği çerçevesinde 81 ilde ayrıca “İl Seferberlik
Eylem Planları" hazırlanmıştır. Ulusal Eylem Planı’nda, 5 yılda 2.300.000 hektar alanın
37
38
http://www.csb.gov.tr.
26.7.1995 tarih ve 22355 sayılı Resmi Gazete.
22
ağaçlandırılması, rehabilitasyonu, erozyon kontrolü ve mera ıslahı hedeflenmiştir. Bu miktarın
2.164.000 hektarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı, 136.000 hektarında ise diğer kurum ve kuruluşlar
çalışma yapmaktadır. Bu ağaçlandırma çalışmalarının toplam maliyeti 2.702.100.000 YTL olarak
öngörülmüştür.
Karbonmetre
TEMA Vakfı, internet sitesinde bireylere yönelik olarak günlük faaliyetleri sonucu açığa çıkan karbon
miktarını hesaplanması yoluyla farkındalık oluşturmak amacıyla Karbonmetre ölçüm anketi
yayımlamaktadır. Söz konusu sayfaya ayda ortalama 4.000 civarında ziyaret gerçekleşmektedir. Aynı
zamanda, Konya Karapınar’da yürüttüğü “Karapınar’dan Dünya’ya Çölleşme Çağrısı” projesi
kapsamında yöredeki organik karbon tutumu ölçülerek topraktaki karbonun iklim değişikliğine
etkilerinin ölçülmesi için çalışmalar yapılmıştır. Çalışma CROP-MAL Projesi kapsamında da devam
etmektedir39
Türk-Yunan İklim Treni
British Council Bilim Projeleri Bölümü’nün Türk ve Yunan iklim savunucularıyla ortak etkinliği olan
“İklim Treni ile Sınırları Aşıyoruz Projesi”nin yolcuları, Türkiye ve Yunanistan’da vatandaşlara iklim
temalı mesajlar iletmiştir. Proje kapsamında Selanik-İstanbul arası tren seferleri düzenlenmiştir.
Proje kapsamında bir faaliyet olarak, Selanik’ten yola çıkan Yunan iklim savunucuları, 18 Eylül 2010’da
İstanbul Sirkeci Garı’na gelerek Türk iklim savunucularıyla bulmuşlardır. Grup Sirkeci Garında,
Haydarpaşa Garı’nda yapılan sunumlar, mesajlar ve resimlerle iklim değişimi konusunun önemini
vurgulamışlardır.40
İklim Hareketi - 350 ppm Türkiye
İklim değişikliği ve küresel ısınma tahminimizden daha hızlı gerçekleşmektedir. Atmosferdeki
karbondioksit oranının milyonda 350'yi aşmış olması, yeryüzünde yaşamın sürekliliğini sağlayan
hassas dengenin bozulmakta olduğunun göstergesidir. İklim Hareketi - 350 ppm, 41 insan ve canlı
hayatını tehlikeye sokan bu önemli soruna işaret etmek için Kopenhag 2009 Zirvesi öncesi bir çözüm
bulmak için oluşturulan uluslararası bir kampanyadır. Bilim adamlarının, yazarların, parlamenterlerin,
çevre savunucularının ve aktivistlerin yer aldığı bu Harekete Türkiye’den de etkin katılım olmuştur.
“İklim Hareketi - 350 ppm” İstanbul, İzmir, Ankara gibi bazı şehirlerde çeşitli kampanyalar ve
girişimlerle desteklenmiştir. Örnek olarak; Önce Çocuklar İklim Değişikliği Hareketi; İklim için Gençlik
39
www.crop-mal.org .
http://www.ntvmsnbc.com .
41 www.350.org
40
23
Girişimi; Gezegeni Değil, Çorbayı Isıt Etkinliği”, Aptallık Çağı (The Age of Stupid) Film Gösterimleri, 350
Ankara Bisikletlileri faaliyetleri verilebilir.
DSİ Dünya Su Günü Yarışmaları
Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 22 Mart 2012 Dünya Su Günü faaliyetleri çerçevesinde,
yılın teması olan “Su ve Gıda Güvenliği” konusunda afiş, fotoğraf, resim ve komposizyon yarışmaları
düzenlemiştir. Bu yarışmalar ile su kaynaklarının öneminin genç nesillere benimsetilmesi, bu konuda
farkındalığın ve bilgi düzeyinin artırılması amaçlanmıştır. Ayrıca, yarışmalarda dereceye giren
eserlerin DSİ Genel Müdürlüğü’nün katılacağı tüm sergi ve fuarlarda sergilenerek su bilincinin genç
nesillere ve vatandaşlara yaygın bir şekilde aktarılması planlanmıştır.42
Yarın Hava Nasıl Olacak?
“İklim değişikliğine karşı bir adım” sloganı ile başlatılan “Yarın Hava
Nasıl Olacak?”başlıklı projenin yürütücüsü REC-Türkiye, destekleyicisi
ise AYGAZ’dır. “Gökyüzü TIR”ı ile toplumun her kesimine iklim
değişikliği eğitimleri veren farkındalık yaratma amaçlı proje halkla
ilişkiler dünyasının prestijli ve saygın ödüllerinden “Sabre Awards”
ödülünü almış ve “The Chartered Institude of Public Relations, CIPR
Excellence Awards”ta finale kalmıştır.43
Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması
sürdürülebilir kalkınmanın Türkiye'de yaygın bir biçimde bilinip bilinmediğini ortaya koymak amacıyla
2008 yılında “Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması”44 yapılmıştır. Araştırma anket marifetiyle
yürütülmüş olup, 10 ilde (Adıyaman, Mersin, İstanbul, Malatya, Manisa, Niğde, Siirt, Sinop, Kırıkkale
ve Yalova) 1.584 hanede yaşayan 18 yaş ve üstü üzerindeki 2 bin 711 kişiyle yüz yüze görüşülmüştür.
Ankete katılanların dörtte biri sürdürülebilir kalkınma kavramını duymuştur ve bu dörtte birlik
kesimin üçte ikisi ne anlama geldiğini bilmektedir. Ankete katılanların dörtte üçü bu kavramı hiç
duymadığını söylerken, duyan dörtte birlik kısmın üçte ikisi kavramın ne anlama geldiğini bilmektedir.
Ankete katılanlar, anketteki en uygun kalkınma modelini seçerken; en çok "ihtiyaçlar ile doğa
arasındaki denge" ile "gelecek nesillerin gözetilmesi" seçeneklerini işaretlemişlerdir. En az işaretlenen
seçenekler ise; kesintisiz kalkınma" ve "kalkınmanın zamana yayılması" seçenekleri olmuştur. Ankete
katılanların üçte ikisi tanımladıkları kalkınma modelinin uygulanabilir olduğunu düşünmektedir.
Araştırmada kamuoyunda sürdürülebilir kalkınma kavramı az bilinse de kavramın altını dolduran kimi
unsurlara dair insanlarda bir bilincin de var olduğu gözlemlenmiştir. Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu
Araştırması'nda, sürdürülebilir kalkınma bilincinin ekonomi, sosyal ve çevre alanlarında bireysel,
yerel, ulusal ve uluslararası anlamda ne düzeyde olduğunun ortaya konulmasına çalışılmıştır.
Araştırmada çevre ve ekonomi alanlarındaki uluslararası konular arasında iklim değişikliği ile
mücadele konuları yer almış olup, farkındalık açısından daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarının
kullanılması ile ilişkilendirildiği tespit edilmiştir.
42
http://www.dsi.gov.tr.
http://www.yarinhavanasilolacak.org/ .
44 "Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi",Kalkınma Bakanlığı (DPT), AB –UNDP, 2008.
43
24
Greenpeace Akdeniz’in Türkiye’deki İklim Kampanyaları
Greenpeace Akdeniz, örgütün faaliyet biçimine paralel olarak, Türkiye’de de kamu düzenini kısa süreli
engelleyerek dikkat çekme amaçlı eylemler ve protestolar yapmaktadır. İklim değişikliği ile mücadele
çerçevesinde, “Küresel Isınma ve Enerji” başlığında Türkiye’de yürüttüğü kampanyalardan biri fosil
yakıtların kullanılmamasına dikkat çeken, bilindik bir özel sektörün kömürlü termik santral yapma
planından vazgeçmesini amaçlayan “Kömür Bu Kapağın Altında45 Kampanyası örnek olarak verilebilir.
Kampanyada kömürün iklim değişikliğine neden olan en tehlikeli yakıt olduğu işlenmiştir.
“İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” Araştırması
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele için yapılan eğitim, kamuoyu bilinçlendirme ve katılım
çalışmalarının topluma yansımalarının belirlenmesi amacıyla 2011 yılı sonunda iklim değişikliği
konusunda bir farkındalık araştırması yapılmıştır.46 Temelinde bir anket çalışması olan Araştırmada,
yüz yüze görüşme tekniği kullanılmıştır. Anketler, bölgesel ve yerel kalkınma öncelikleri de dikkate
alınarak, öncelikler kentsel ve kırsal alanlarda yaşayan 15-69 yaş arası kişilerle gerçekleştirilmiştir.
Araştırmada toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilmiştir. Kentler araştırmanın kapsama alanının %
64,3’ünü, kırsal bölgeler ise %35,7’sini oluşturmaktadır.
Bu oran Türkiye’nin kent (%68), kır (%32) oranı ile paraleldir.47 Araştırmanın yapısı, Türkiye
coğrafyasının farklı iklim ve sosyo-ekonomik yapılarında yaşayanların iklim değişikliği konusundaki
farkındalıklarının belirlenmesine imkan sağlamıştır. Ulaşılan örneklem 3.166 kişi olup, Türkiye genelini
%95 güven düzeyinde ±1,74 hata payına göre yansıtmaktadır. Hata payı kentte ±2,03, kırda ±2,76
olarak hesaplanmıştır.
Araştırma ile temelde aşağıdaki konular ölçülmüştür:








İklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyi (nedenleri, sonuçları, güncel durum vb)
Kişilerin iklim değişikliği sorununu endişe verici bulma derecesi
İklim değişikliği ile mücadeleye katkı verme istekliliği (İklim değişikliğinin etkilerine uyum
faaliyetlerinin ve toplumun sera gazı emisyonunun azaltılması için ödemeye isteklilik durumunun
belirlenmesi)
İklim değişikliği ile mücadelede hangi uygulamaların etkili bulunma derecesi
İklim değişikliğinin etkilerinin azaltmak için bireysel olarak yapılan uygulamalar
İklim değişikliği ve çevre konularında hangi bilgi kaynaklarının kullanıldığı
Kamu kurum/kuruluşları tarafından yapılan uygulamaları bilme durumu
İklim değişikliğine karşı gelecekte hangi konularda davranış değişikliği olacağı.
Araştırmada “İklim Değişikliği Nedir?” sorusuna alınan yanıtlara göre, Türkiye’de yaşayan 15-69 yaş
arası kişilerin yaklaşık %13’ünün iklim değişikliğinin ne demek olduğu konusunda fikri yoktur. %40’ı
iklim değişikliğini mevsim değişikliği olarak tanımlarken, %13,5’i kuraklık/susuzluk olarak
tanımlamıştır (Şekil 1). Kentte yaşayanlar iklim değişikliğini daha çok mevsim değişikliği, hava kirliliği,
küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi ile ilişkilendirirken, kırda yaşayanlar ise iklim
değişikliğini daha çok kuraklık/susuzluk, hava şartlarının bozukluğu ve doğal dengenin bozulması ile
ilişkilendirmektedir.
45
bukapağınaltında.org
“UNDP/GEF Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi” tarafından
desteklenmiştir.
47 TÜİK, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçları.
46Araştırma,
25
Şekil 1: Katılımcıların “İklim Değişikliği Nedir?”Sorusuna Verdikleri Yanıtlar48
Mevsim değişikliği
39.5
Kuraklık/Susuzluk
13.5
Hava şartlarının
bozukluğu
9.3
Hava kirliliği
7.0
Küresel ısınma
6.0
Kış mevsiminin
yaşanmaması
3.9
Doğal dengenin
bozulması
2.7
Yağışların azalması
2.6
Ozon tabakasının
delinmesi
2.5
Sıcaklığın artması
2.2
Çevre kirliliği
2.0
Dört mevsim
yaşanılmaması
1.8
Diğer
İklim değişikliği ile ilgili
fikri yok
8.1
12.9
Araştırma çıktılarına göre; Türk halkı iklim değişikliğinin nedenleri, mücadele yolları ve yaşama etkileri
konusunda yeterli bilgi sahibi olduğunu düşünmemektedir. Bu konularda “çok iyi” ya da “iyi”
derecede bilgisi olduğunu düşünenlerin oranı %12 ‘den fazla değildir (Şekil 2). Mevcut bilgilerin
kaynaklarının başında TV programları (%47), TV haberleri (%44) ve aile üyeleri (%28) gelmektedir.
Ancak bilgi kaynakları açısından kentsel ve kırsal bölgeler arasında önemli fark bulunmaktadır. Kırsal
bölgelerde yaşayanların bilgi kaynakları öğretmenler, din görevlileri ve muhtarlar iken, kentsel
bölgede yaşayanların bilgi kaynakları, internet ve sivil toplum kuruluşlarıdır.
48
“İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?”, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ağustos 2012, Ankara, s.8.
26
Şekil 2: İklim Değişikliği ile ilgili Bilgi Düzeyi49
Yine Araştırma sonuçlarına göre; katılımcıların %34’ü iklim değişikliği ile mücadele amacıyla yaşam
tarzımızı değiştirmemiz gerektiğine, %23’ü ise teknolojik gelişmelerin mücadelenin önemli bir unsuru
olduğuna inanmaktadır. Katılımcıların %16’sı iklim değişikliğinin getireceği koşullara uyum
sağlayacağımızı, %13’ü ise mücadele konusunda hiçbir şey yapılacağını düşünmediğini belirtmiştir
(Şekil 3).
49
“İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?”, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ağustos 2012, Ankara, s.9.
27
Şekil 3: İklim Değişikliğine Karşı Gelecekte Yapılacak Tutum Değişikliği50
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için
ileride yaşam tarzımızı değiştirmek
zorunda kalacağız
34.1
İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için
ileride yeni teknolojiler üretilecektir
22.9
İleride daha sıcak bir iklimle yaşamayı
öğreneceğiz
16.6
İklim değişikliği önemli bir sorun olmasına
rağmen bu konu ile ilgili hiçbir eylem
yapılacağını düşünmüyorum
İklim değişikliği önemli bir sorun
olmadığından bu konu ile ilgili ileride hiçbir
eylem yapılacağını düşünüyorum
11.3
2.2
A - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KADIN
Gelişmekte olan ülkelerde özellikle kırsalda yaşayan kadınlar iklim değişikliğinden etkilenecek
grupların başında gelmektedir. Bu durum, kırsaldaki kadınların geçiminin yerel doğal kaynaklara bağlı
olmasından kaynaklanmakta olup, kadınlar gündelik hayatlarında elektrik ve su temini, gıda güvenliği
gibi önemli alanlarda iklim değişikliğinin etkilerine maruz kalmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri bu
kaynakların teminini zora koşmaktadır.
Kadınların bilgiye erişimi, karar verme süreçlerine katılımı ve iklim değişikliğine etkilenebilirliklerini
azaltabilecek ekonomik kaynaklara erişimi de sınırlıdır. Ayrıca kadınlar iklim değişikliğinin neden
olduğu doğal afetlerin yarattığı sonuçlardan daha çok etkilenmektedir. Dolayısıyla, iklim değişikliği ile
mücadelenin her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini göz önüne almak, kadınların özel ihtiyaç ve
önceliklerini ve daha da önemlisi kalkınmaya katılmalarını ve bundan yararlanmalarını sağlamak için
uygulamaya yönelik eylemlerde bulunmak önem taşımaktadır.
İklim değişikliğinin sadece çevreyi değil, sosyal ve ekonomik kalkınmayı da olumsuz etkilediği, insan
hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve güvenlik gibi sorunları şiddetlendirdiği bilinmektedir. İklim
değişikliğinden kadınlar daha çok etkilenmekte, meydana gelen doğal afetlerde yaşamını yitiren
kadınların sayısı erkeklere kıyasla daha fazla olmaktadır. Beslenme, vektörlerin neden olduğu
hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, su bağlantılı hastalıklar gibi iklim değişikliğinin dolaylı olarak
insan sağlığına yönelik etkilerine de kadınlar daha fazla maruz kalmaktadır.
İklim değişikliği küresel bir sorun olmakla birlikte, IPCC Raporu’nda da belirtildiği gibi, etkileri
bölgelere, kuşaklara, yaşa, ekonomik koşullara ve cinsiyete bağlı olarak önemli farklılıklar
göstermektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri dolayısıyla kadınlar ve erkekler arasında iklim değişikliğine
50
“İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?”, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ağustos 2012, Ankara, s.14.
28
katkı ve sonuçlarından etkilenme bakımından farklar bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı
farklılıklar ve eşitsizlikler, özellikle etkilerle başa çıkma ve uyum kapasitesi üzerinde belirgin bir etkiye
sahip olup, iklim değişikliğine karşı kırılganlığı artırıcı bir rol oynamaktadır. Bu nedenlerle, toplumsal
cinsiyetin iklim değişikliği politika, strateji, plan ve programlarına bütünleştirilmesi önemlidir.51
İklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet bağı, başta açısından Birleşmiş Milletler’ ve yan kuruluşları
olmak üzere, bir dizi uluslararası oluşumların faaliyetleri çerçevesinde ele alınmaktadır.
Bali’de düzenlenen 13. Taraflar Konferansı’nda (COP13) “Global Gender and Climate Alliance (Küresel
Cinsiyet ve İklim İttifakı)” kurulmuştur. Yine uluslararası camiada iklim değişikliği ve kadın etkileşimini
ele alan bazı örgütler de faal olarak bu alanda çalışmaktadır (Inter-Agency Network on Women and
Gender Equality-IANWGE (Kuruluşlar Arası Kadın ve Toplumsal Eşitlik Ağı gibi).
UNEP’in iklim değişikliği ile mücadele faaliyetleri kapsamında, Ulusal Uyum Eylem Programları (NAPA)
için hazırlanan rehberde, iklim değişikliğinin kadınlar ve erkekler üzerindeki farklılaşan etkileri ve
kadınların uyum önlemlerindeki yaşamsal rolü önemle vurgulanmaktadır. Rehber, cinsiyet eşitliğini
NAPA hazırlama sürecinin yönlendirici ilkelerinden biri olarak kabul etmiş ve hazırlık sürecine
kadınların katılımının gereğine işaret etmiştir.52
UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu), Türkiye Milli Komisyonu tarafından
gerçekleştirilen ilgili faaliyetlerden biri Kasım 2007’de yapılan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu
Biyoetik Komitesi’nin düzenlediği Küresel Isınma Baskısı Altında Toplumsal ve Etik Sorunlar
Sempozyumu’dur. UNESCO, Ocak 2008 – Aralık 2013 döneminde eğitim sorumlulukları açısından
kadın – erkek eşitliğini küresel bir öncelik olarak çalışmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri açısından
değerlendirildiğinde, UNESCO tarafından çeşitli dillerde “Cinsiyet ve İklim Değişikliği El Kitabı”
hazırlanmıştır. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, iklim değişikliğinin kadınlara etkileri konularını
Toplumsal Cinsiyet İhtisas Komitesi’nin çalışmaları içerisinde yeni yeni ele almaya başlamıştır. Güncel
olarak Aralık 2009’da53 UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından iklim değişikliğinin kadınlar
üzerindeki etkilerinin sorgulandığı “Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği” konulu bir konferans
gerçekleştirilmiştir.
FAO tarafından da üye ülkelerdeki, tarımdaki ve kırsal alandaki kadınların rollerinin artırılması
üzerinde çalışılmaktadır. FAO’nun; “Kadınlar için Kalkınma Eylem Planı”nın amaçları arasında,
kadınların toprak ve diğer üretim kaynaklarına ulaşmada ve kontrolünde karar verme ve politika
belirlemeye katılımlarını sağlamak, ayrıca kadınların iş yüklerini azaltıp ücretli istihdam olanaklarını
artırmak da vardır.
FAO doğal kaynakların bozulması, çölleşme, ormansızlaşma ve kuraklık gibi iklim değişikliğinin
etkilerinin kadınlar üzerinde bir tehdit olduğunu öngörmekte ve bu konuda yapılacak çalışmalarda
örneğin; sulamaya ilişkin ya da kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin geliştirilmesi ile ilgili konularda
kadınlara dönük faaliyetlerin yapılmasını, sorunların ele alınmasını ve fırsatların değerlendirilmesini
hedeflemektedir
İklim değişikliği ile mücadele kapsamında gerek azaltım gerek uyum konularında oluşturulacak strateji
ve planlara, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin bu
yönde yerleştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de bu konuyu doğrudan ele alan çalışmalar henüz çok az
sayıda olup, daha çok akademik düzeydedir.
51
http://iklim.cob.gov.tr/iklim
UNFCCC, 2002.
53 21.12.2009, Ankara.
52
29
Kadın ve Çevre Çalıştayı: Avrupa Birliği’nin destekleri çerçevesinde, Türkiye’de çevrenin
korunmasında kadının rolü ve etkinliğinin artırılması amacıyla Doğa Derneği ve KA-DER işbirliği ile
2009 yılında bir eğitim ve farkındalık projesi gerçekleştirilmiştir. Proje ile Türkiye’de kadın ve çevre
alanında çalışan STK’lar arasında işbirliklerinin artması ve sorunlara bütüncül yaklaşımın geliştirilmesi
hedeflenmiş olup, düzenlenen “Kadın ve Çevre Çalıştayı”nda54 iklim değişikliğinden kadınların
etkilenebilirliği tartışılan konulardan biri olmuştur.
Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013): Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının
Statüsü Genel Müdürlüğü’nün (KSGM), 2008 yılında tamamladığı AB destekli bir proje ile kadın ve
çevre alanında, “Kadın ve Çevre Politika Dokümanı”nı geliştirmiştir. Bu Politika Dokümanı KSGM’nin
koordinasyonunda hazırlanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013)”55
kapsamındaki altı politika alanında yürütülen çalışmalardan biridir. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal
Eylem Planı”nın politika alanları; eğitim, ekonomi, yoksulluk, yetki ve karar alma, sağlık, medya ve
çevredir. Durum tespiti ve uluslararası politikalar hakkında bilgilendirme yönü ağırlıkta olan söz
konusu çalışmada, iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesine dair özel bir
bölüm yer almakta, bu konuda tarım sektöründe çalışan kadınlara yönelik eğitim faaliyetlerinden
geniş olarak bahsedilmektedir.
“Kadın ve Çevre Politika Dokümanı”nda yer alan stratejiler incelendiğinde, bu stratejilerin dolaylı
olarak iklim değişikliği ile ilgili olduğu görülmektedir. Aşağıdaki Tablodaki,56 stratejilerin iklim
değişikliğinin etkilerine uyum konuları ile doğrudan bir bağı vardır. Burada hedef kitle daha çok
kırsalda yaşayan ve çalışan kadınlardır.
Tablo 1: Kadın ve Çevre Politikaları
Stratejiler
Sürdürülebilir ve ekolojik açıdan
doğru olan tüketim
ve üretim biçimleri ile doğal
kaynakların kullanımı ve
yönetimi konusunda kadınlara
yönelik bilinç yükseltici
çalışmalar yapılması
Doğal afetlerden korunmaya ve
doğal afet sonrası yaşanılan
olumsuzluklara yönelik bilinç
artırıcı ve destekleyici çalışmalar
yapılması
Sorumlu Kurum ve Kuruluşlar
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik
Bakanlığı
Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı, AFAD, Çocuk Hizmetleri
Genel Müdürlüğü57, Üniversiteler
İşbirliği Yapılacak Kurum ve
Kuruluşlar
Üniversiteler, Meslek Odaları,
MEB, Yerel Yönetimler ve GAP
Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı,
STK’lar
KSGM, Kızılay, Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı, Yerel
Yönetimler, STK’lar
Kadın Çiftçilerin Rolü: Türkiye’de tarım işletmelerinin önemli bir bölümü aile bireyleri tarafından
yürütülen, dışarıdan işgücünün kullanılmadığı ya da çok sınırlı kullanıldığı küçük işletmeler olup,
araştırmalar, kadınların %70’inin, erkeklerin ise %30’unun tarım sektöründe çalıştığımı
göstermektedir. Kırsalda bu oran kadınlar için daha yüksek olup %92,7’dir.
54
11-12 Şubat 2009, Ankara.
“Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013)”, Avrupa Komisyonu’nun mali desteği ile Kadının Statüsü Genel
Müdürlüğü ve Hollanda Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı’nca ortaklaşa yürütülen Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi
Eşleştirme Projesi kapsamında hazırlanmış ve Eylül 2008’de yayınlanmıştır.
56 Kadın ve Çevre, Politika Dokümanı, s. 14-16, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2008, Ankara.
57 Mülga Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK).
55
30
Kırsal kesimde kadın çiftçilerin üretime katılma biçimleri, tarımsal faaliyetin türüne ve ailenin gelir
durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte, kadın her aşamada bu faaliyetlerde çalışmaktadır. Bu
değerlendirmeler, kadın çiftçilerin, Türkiye’nin kalkınmasındaki önemini göstermektedir.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kadın çiftçilerin eğitimi konusundaki çalışmaları, Kadın
Çiftçiler için Eğitim ve Yayım Hizmetleri ve Kadın Çiftçiler için Tarımsal Eğitim Projesi, IPARD’ın58
“Çiftçilere ve Kırsal Nüfusa Yönelik Eğitim Programları” çerçevesinde başlatılmıştır. Bu Proje, gelişmiş
tarımsal üretim yöntemleri aracılığıyla tarımsal üretimde artış elde etmek, kadınların sürdürülebilir ve
kırsal kalkınmada daha aktif yer almalarını sağlamak amacıyla, işletmelerde ve tarım faaliyetlerinde
yer alan kadınların eğitimlerini hedef almıştır. Yine Bakanlık tarafından; kırsal alanda kadınların
tarımsal üretimini artırmak, gelirlerini yükseltmek ve yaşam kalitelerini iyileştirmek amacıyla başta
eğitim olmak üzere, çeşitli kapasite geliştirme faaliyetleri de yürütülmektedir. Bu çerçevede; kadın
çiftçilere; daha verimli tarımsal üretim için bilgi, yöntem ve araç sağlamak, kaynakları daha etkin
yönetebilmek ve kullanabilmek için teknolojileri öğretmek ve uygulatmak amaçlı olan bu faaliyetler
çerçevesinde, kadın çiftçilere tarımsal konularda bilgi ve teknik öğretmek, becerilerini geliştirmek için
eğitim ve yayım hizmetleri verilmektedir.
Kadınların sürdürülebilir tarımı içeren konularda; kırsal ekonomiyi çeşitlendirmek, su kaynaklarının
yönetimi, çevreci tarım uygulamaları, kadın çiftçi kooperatiflerinin kurulması/geliştirilmesi vb.
eğitimleri, GTHB’nın “Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayın Projesi” çerçevesinde 2004 yılından bu yana
sürmektedir. Bu eğitimler, iklim değişikliğinin tarım sektörüne etkileri dikkate alındığında önemli
temel eğitimlerdir.
Kırsal alanda çalışan kadınları sürdürülebilir kalkınma faaliyetlerine dahil etme, tarım sektöründe
geleceğe yönelik strateji ve politikalar oluşturma ve bunları uygulama amacıyla sürdürülen çalışmalar
arasında GTHB koordinasyonunda 2007 yılında düzenlenen “Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı” önemli bir
projedir.59 Bu çalışmada; i) Kırsal Alanda Kadın, ii) Kırsal Alanda Kadının Tarımsal Üretim ve
Pazarlamadaki Rolü, iii) Kırsal Alanda Kadının İstihdamı ve Örgütlenmesi ve iv) Kadın ve Doğal
Kaynaklar olmak üzere dört ana başlık ele alınmıştır. İklim değişikliğinin tarım sektöründeki kadınlar
üzerindeki etkisi söz konusu olduğunda, “Kadın ve Doğal Kaynaklar” alt başlığında ele alınan konuların
hemen hepsi iklim değişikliğinin etkilerine uyum ihtiyacı ile ilgilidir. Bu konular aşağıda sıralanmıştır:






Su kaynakları ve kullanımı
Toprak kullanımı
Orman, çayır ve mera kullanımı
Yerüstü ve yeraltı doğal kaynakları ve kullanımı
Alternatif geçim kaynakları
Gen kaynakları ve sürdürülebilir kullanımı.
Daha sonra her yıl birkaç ili bir araya getirerek düzenlenmeye devam edilen bölgesel çalıştayların
“Kadın ve Doğal Kaynaklar Grubu” çalışmalarında iklim değişikliği ile ilgili konular işlenmiştir. Bu
çerçevede, tarım sektörünü etkileyen çevre sorunları, tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, çayır,
mera ve orman alanlarının tarıma açılması, aşırı ve yasadışı balıkçılık, sürdürülebilir tarımın
gerçekleşebilmesi için yasal ve kurumsal düzenlemeler, su kaynaklarının yönetimi gibi konular ele
alınmış ve önerilerde bulunulmuştur.
Bu önerilerden; kırsal alanda yaşayan kadınların doğal kaynaklar konusunda ve bilinçlendirilmesi,
doğal kaynakların amaç dışı kullanımının önlenmesi için daha etkin planlama ve denetiminin
yapılması konuları sürdürülebilir kalkınmanın temel konularıdır.
58
59
Katılım Öncesi Yardım Aracı, Kırsal Kalkınma IPARD Programı (2007 – 2013), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Temmuz 2008.
Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı, 15-17 Ekim 2008, Ankara.
31
Ülke çapında sürdürülen bölgesel çalıştayların bir sonucu olarak, GTHB tarafından kırsal alanda
kadının sürdürülebilir kalkınmadaki rolünün ve sosyo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi amacıyla
2012 yılında “Kırsal Alanda Kadının Güçlendirilmesi Eylem Planı (Taslak)” hazırlanmıştır. Planın; “Kadın
ve Doğal Kaynaklar”60 bölümünde; i) Tarım işletmelerinde su tasarrufu konusunda bilinçlenmenin
sağlanması, ii) Tarımda çalışan kadınlara yönelik veri tabanının oluşturulması, iii) Doğal kaynakların
korunması konusunda etkin izleme ve denetimin sağlanması, iv) Kırsal alanda kayıt dışı çalışan
kadınların kayıt altına alması ve v) Kırsalda güneş enerjisi ile su ısıtma sistemlerinin ve güneş enerjisi
ile tarımsal üretimin yaygınlaştırılması gibi hedefler yer almakta olup, bu hedefler iklim değişikliğinin
tarıma sektörüne olan etkilerine uyum sağlama faaliyetlerine destek olacak mahiyettedir.
Kadın Çiftçilerin Eğitimi İşbirliği Protokolü: Kadın çiftçilerin eğitiminin ülke çapında yaygınlaşması
amacıyla, Mayıs 2012’de61 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve
Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ile üçlü bir protokol imzalanmıştır. Bu Protokol ile Türkiye Ziraat
Odaları Birliğince yapılacak olan kadın çiftçilere yönelik eğitim çalışmalarının, Gıda, Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığının İl Müdürlüklerinde yapılmasına imkan sağlanması ve Aile ve Sosyal Politikalar
Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın deneyimlerinin kadın çiftçilere aktarılması
amaçlanmaktadır.
Kadın Çiftçiler Yarışıyor: İlki 2004 yılında yapılan ve her yıl düzenlenerek geleneksel hale gelen "Kadın
Çiftçiler Yarışıyor" bilgi ve proje yarışmasıyla; kırsal alanda yaşayan kadın çiftçilere götürülen eğitim
ve yayım çalışmalarının sonuçlarının gözlemlenip, tarımsal konulardaki performanslarının
değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.62
Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, kırsal alanlarda yaşayan vatandaşların yaşam
standartlarının yükseltilmesine yönelik, bölgelerin sosyal ve ekonomik yapılarının geliştirilmesi ve
iyileştirilmesi amacıyla, çeşitli stratejiler ve kalkınma programları hazırlanmaktadır.
Bu kapsamda kadın çiftçilere verilen eğitimlerin sonuçlarını görmek, tarım konularında kadınların
performanslarını değerlendirmek, kendilerine olan güven duygularını geliştirmek, iller arasında
kaynaşmalarını sağlamak ve girişimcilik ruhunu arttırmak amacı ile yapılan bu yarışmalar ile aynı
zamanda kadınların toplumsal yaşama katılımı güçlendirilmektedir.
Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği Konferansları (2009): Türkiye’de kadın ve iklim değişikliği konusunda
yapılan diğer çalışmalar arasında, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Toplumsal Cinsiyet İhtisas
Komitesi tarafından Aralık 2009’da gerşekleştirilen ve iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki
etkilerinin sorgunlandığı Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği Konferansı ve Doğa Derneği ve KA-DER
işbirliği ile 2009 yılında gerçekleştirilen eğitim ve farkındalık projesi yer almaktadır. Bu proje ile
Türkiye’de kadın ve çevre alanında çalışan STK arasında iş birliklerinin artması hedeflenmiştir.63
İklim Değişikliği ve Kadın Eğitim Faaliyetleri (2010 – 2011): Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum
Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı kapsamında Nisan 2010’da gerçekleştirilen hibe
projeleri değerlendirme toplantısında, iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet konusu ayrı bir oturumda
ele alınmış, desteklenen hibe projeleri toplumsal cinsiyet açısından değerlendirilmiştir. Benzer şekilde
BM Ortak Programı kapsamında Haziran 2011’de düzenlenen geniş katılımlı İklim Değişikliği ve Kadın
Eğitim Çalıştayı’nda, kadın ve toplumsal cinsiyet konusunun politikalara dahil edilmesi, iklim
değişikliğinden en çok etkilenecek gruplar arasında yer alan kadınların iklim değişikliğine uyum
60
Bu bölümde “Doğal Kaynakların Korunması” ve “Doğal Kaynakların Kullanımı ve Yönetimi” başlıklarında çalışılmıştır.
14.05.2012, Ankara (Dünya Çiftçiler Günü).
62 Bu faaliyet Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi tarafından yürütülmektedir.
63 Talu, N., 2010.
61
32
bağlamında yapabilecekleri ve iklim değişikliğinin tarım sektörüne etkileri bağlamında kadın çiftçilerin
durumu değerlendirilmiştir.
Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim (2010): Türkiye’de küresel iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet ve
gençlik bağlarına vurgu yapan çalışmaların en iyi örneklerinden biri Haydi Kızlar Fotograf Çekelim
Projesi ve sergilerdir. Projenin başlığı, Türkiye’de kızların okullaşma oranını artırmayı hedefleyen ve
kamuoyu tarafından çok ilgi gören Haydi Kızlar Okula Projesine de gönderme yapmaktadır. Proje
çerçevesinde Seyhan Havzası’nda ilköğretim öğrencisi kız çocuklarının, onların aracılığı ile ailelerinin
ve çevrelerinin iklim değişikliğine uyum ve çevre konularında bilinçlendirilmesi ve edindikleri bilgileri
gelecekte yetiştirecekleri çocuklarına aktarmaları amaçlanmıştır.Proje kapsamında Genç Doğa
Derneği tarafından Niğde’nin Çamardı İlçesi’nde yörede yaşayan, gelir durumu düşük ve başarılı
ilköğretim öğrencisi 25 kız öğrenci belirlenmiştir.
Bu öğrencilere Seyhan Havzası'nı tanıyarak, onun her geçen gün değişen çehresini fark edip
belgelemeleri için iklim değişikliği ve çevre eğitiminin yanı sıra fotoğrafçılık eğitimi verilmiştir. Bu
eğitim sayesinde ailelerinin benimsemiş olduğu hayat tarzıyla yaşayan bu kız çocuklarının, Seyhan
Havzası'na bir vizörün penceresinden farklı bir konumda bakmaları sağlanmıştır. Yapılan gezilerle kız
çocukları gördükleri durumları fotoğraflamış ve bunlarla ilgili duygu ve düşüncelerini yazarak, Havza
ile ilgili duygularını ifade etmişlerdir. Bu çalışmalar fotoğraf albümü ve sergi aracılığıyla kamuoyu ile
de paylaşılmıştır. Ayrıca, Haziran 2011 tarihinde Fas’ta düzenlenen BM Ortak Programları
toplantısında, Seyhan Havzasına Yolculuk Belgeseli “Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim” kesiti en iyi
belgesel ödülüne layık görülmüştür.64
Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor (2012): GEF/SGP tarafından 5.Uygulama Döneminde
onaylanan projelerden “Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor” Projesinin temel amacı;
Ankara’nın sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı bir bölgesi olan Mamak ilçesinde yaşayan insanların
hanelerinde enerji tasarrufu yapmaları sayesinde, hem giderlerinin hem de CO2 emisyonunun
azaltılması olarak belirlenmiştir.
Ankara’da Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı tarafından yürütülen çalışmanın somut çıktıları; 400 hanede,
hane başına yıllık 1000TL’ye kadar gider azalması, 1200 bireyde konuya dair aktif farkındalık oluşması
ve bölgede CO2 emisyonunun en az 180 ton azaltılması olarak sıralanmaktadır.
“İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” Araştırmasının Toplumsal Cinsiyet Sonuçları: İkinci Ulusal
Bildirimin hazırlıkları sürecinde yapılan “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” araştırmasında
kadınların iklim değişikliği ile mücadeledeki rolü de araştırılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre:
64
http://www.iklimmdgf-tr.org/proje
33








Türkiye genelinde “iklim değişikliği konusunda fikrim yok” diyen kadınların oranı (%16,5)
erkeklerin oranından (%9,4) daha fazladır. Bu oran kırda daha fazla iken (yaklaşık iki kat) kentte
azalmaktadır (yaklaşık 1,7 kat).
İklim değişikliğinin nedenleri ile ilgili daha fazla fikir sahibi oldukları görülen erkeklerin, iklim
değişikliği ile ilgili olarak algı, farkındalık, bilgi ve eylem düzeylerinin kadınlara göre daha yüksek
olduğu değerlendirilmiştir.
İklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyi erkeklerde daha yüksek olmasına rağmen, iklim değişikliği
hakkında bilgi sahibi olan kişiler arasında karşılaştırma yapıldığında, kentte yaşıyan kadının eylem
düzeyinin erkeklerden daha yüksek olduğu tespitler arasındadır.
Kadın ve erkeklerin bilgiye erişim kaynakları da farklılık göstermekte olup, erkeklerde bilgi kaynağı
olarak üniversiteler ve bilim adamları, öğretmenler ve din görevlileri ilk sıraları alırken, kadınlarda
ise görsel medya reklamlarından bilgi alma sıklığı daha yüksektir. Hem kadınların hem de
erkeklerin bilgiye erişimde kullandığı birincil kaynak televizyon programları iken kadınlar program
türü ve kaynak çeşitliliği bakımından televizyondan daha fazla yararlanmaktadır.
Gençlerde (her iki cins birlikte) iklim değişikliği, mücadele yolları ve uyum konularında bilgi düzeyi
daha fazla olmakla birlikte, iklim değişikliğinin etkilerine yönelik kadınlardaki farkındalık, orta yaş
düzeyinde artmaktadır.
Kadınların %70’inden fazlası iklim değişikliği ile mücadele konusunda okullarda eğitim verilmesi
gerektiğini düşünürken, bu oran 15-19 yaş döneminde, %79,6’ya kadar çıkmaktadır.
Ödemeye isteklilik açısından cinsiyete göre anlamlı farklar bulunmamaktadır.
Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye genelinde iklim değişikliği ile ilgili bilgi, algı ve farkındalık
düzeyleri arttıkça iklim değişikliğine ilişkin olarak yaklaşım düzeyi, eylem düzeyi ve ödemeye
isteklilik konularının da artış görülmektedir. Buna paralel olarak, kadınlarda da eğitim düzeyi
arttıkça iklim değişikliği, etkileri ve uyum konularındaki ilgi bilgi ve farkındalık düzeyi artmakta ve
eylem düzeyinde de artış olmaktadır.
Araştırma, iklim değişikliği konusunda kadınlara yönelik farkındalık artırma ve bilgilendirme
çalışmalarına ivedilikle ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu doğrultuda; çalışmaların sistemli olarak
arttırılması durumunda, kadınların sera gazlarını azaltım ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum
konularındaki eylem düzeylerinde artış yaratacağı da görülmektedir.
B - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GENÇLİK
Gençlik ve Farkındalık
İklim değişikliği ile mücadelede Türkiye gençliğinin farkındalığının artırılması amacıyla teşvik amaçlı
faaliyetlerden biri Avrupa Gençlik Programı’nın BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC),
Kyoto Protokolü Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM)’nın yararlarına dikkat çekmek amacıyla
düzenlediği yarışmalar düzeyindedir. Avrupa Bakanlığının koordinatörlüğünde yürütülen bu gibi
çalışmalar AB’nin hibe kaynakları ile desteklenen projeler doğrultusunda sürdürülmektedir.
Kutu 1
Gençlerin Farkındalığı
2006 - Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Program for International Student Assessment/PISA)
anket çalışması sonuçlarına göre Türkiye’deki 15 yaşındaki gençlerin,
o % 10’u atmosferdeki sera gazlarının artışı konusunda bilgi sahibi olduğunu,
o % 27’si bu konuyu hiç ilgi duymadığını ve
o % 64’ü ormanları yok etmenin sonuçlarını bildiğini ifade etmiştir.
34
Türkiye’nin az gelişmiş bölgelerinde (Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri) yaşayanlar diğer bölgelerde
yaşayan gençlere göre daha düşük oranda farkındalık gösterirken, ormansızlaşma, hava kirliliği gibi konularda
Türkiye’nin gelecek 20 yılı ile ilgili olarak daha yüksek oranda iyimser tablo sergilemiştir. Bu sonuçlar 2009
yılında yapılan bir çalışma (Teksoz, Tekkaya, Erbas, 2009) bu sonuçlar ile paralellik göstermektedir. Buna
gore;Türkiye’de çevre sorunları ile ilgili farkındalık, tutum ve kişisel sorumluluk gelişimi coğrafi bölgelere göre
farklılık göstermektedir.
Türk İklim Savunucuları İş Başında
Bu proje, British Council küresel iklim değişikliği programının65 Avrupa ayağı olan İklim Savunucuları
Projesine (2010-2011) katılan gençler tarafından iklim değişikliğiyle mücadele için farkındalık
yaratmak amacıyla hayata geçirilmiştir. Proje kapsamında gönüllü 15 gençten oluşan Türk iklim
savunucuları tarafından iklim değişikliği konusuna dikkati çekmek için bilgilendirme ve farkındalık
yaratma çalışmaları yapmıştır. Proje kapsamında, Türk iklim savunucuları tarafından, okullarda (ODTÜ
Geliştirme Vakfı Özel Okulları, Özel Bilim Okulları, TED Ankara Koleji ve Yüce Koleji) iklim değişikliğine
karşı yapılması gerekenlerin anlatıldığı tığı ''Öğrenci Buluşmaları'' gerçekleşmiştir.
Liselerdeki iklim buluşmalarında, bine yakın öğrenci ve 50’ye yakın öğretmenin farkındalığı
artırılmıştır. Aynı proje kapsamında, iklim savunucuları tarafından ''İklim Değişikliğini Türkiye'de
Yakala'' fotoğraf yarışması düzenlenmiştir. Yarışma, British Council Türkiye Ofisi'nin koordinatörlüğü,
ünlü isimlerinin katılımı ve Hürriyet.com.tr Kültür-Sanat'ın medya sponsoru olarak katkılarıyla hayata
geçmiştir.
40. Uluslararası Ormancılık Öğrencileri Birliği Sempozyumu
Uluslararası Ormancılık Öğrencileri Birliği’nin 40. Sempozyumu Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman
Genel Müdürlüğünün 2 Ağustos 2012’de İstanbul’da gerçekleşmiştir. Bu etkinlik için 52 ülkeden 150
ormancılık eğitimi gören öğrencinin geldiği etkinlik İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nin ev
sahipliğinde yapılmıştır. Ülkemizin çölleşme ve erozyon ile mücadelede epey yol aldığı, baraj havzaları
ve erozyona maruz kalmış yamaç arazilerdeki başarılı ağaçlandırma görüntülerinin yer aldığı
sunumda, Sempozyumda üzerinde durulan konular; ormanlar ve biyolojik çeşitlilik, orman-su ilişkileri,
iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın etkileri, orman kaynaklarının dünyanın geleceği için
sürdürülebilir yönetimi ilkeleri olmuştur.
Ayrıca Ormancılık araştırmalarının ve faaliyetlerinin iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle çağa
ayak uydurması ile ilgili olarak ormancılık mesleğinin önemi üzerinde durulmuştur. Sempozyum
Programı kapsamında Düzce, Kastamonu, Trabzon, Artvin, Sinop illerine teknik gezi ve uzman
sunumları da yer almıştır.66
Çevrenin Genç Sözcüleri
Lise çağındaki gençler için oluşturulan Çevrenin Genç Sözcüleri Projesi (ÇGS), TÜRÇEV ve Uluslararası
Çevre Eğitim Vakfı (Foundation for Environmental Education/FEE) tarafından İlköğretim okulları
öğrencilerinin ve öğretmenlerinin eğitimi için yürütülmektedir. UNESCO tarafından desteklenmiş olan
ve Türkiye’den 44 okulun katıldığı bu Program çerçevesinde oluşturulan ağyapı, çevre konusunda bilgi
ve haber üreten bir basın ajansı gibi çalışmaktadır. Her ÇGS Programı yedi temel konuda (tarım,
şehirler, kıyı alanları, enerji, atık, su, iklim değişikliği) yerel çevresel problemler üzerine habercilik
anlayışıyla araştırma yapmaktadır. Bunun yanı sıra, kurulan ağyapı sayesinde genç sözcülere
kendileriyle aynı konuda çalışan Avrupa ülkelerindeki öğrencilerle iş birliği yapma şansı da
65
66
“Challenge Europe”.
http://www.ormansu.gov.tr.
35
sağlanmaktadır. Türkiye’de ÇGS projesi kapsamında 60 okul, 1.200 öğrenci ve 120 öğretmen yer
almaktadır.
Dünya’nın Durumu 2009
Genç TEMA Lise Projesi kapsamında 2009 yılında 10 lisede küresel ısınma konusunda faaliyetler
yürütülmüştür. Bu kapsamda öğrenciler arasında bir afiş yarışması yapılmış, seçilen üç afiş Türkiye
genelinde dağıtılarak yaklaşık 100 bin öğrenciye ulaşılmıştır. Ayrıca proje kapsamında Dünya’nın
Durumu 2009 isimli kitap, öğrenciler tarafından sunum haline getirilerek tanıtılmıştır. Genç TEMA il
teşkilatları tarafından, Türkiye’deki 75 üniversiteden 40’ında tanıtım stantları açılmıştır. Üniversite
öğrencileri olan Genç TEMA’lılar düzenledikleri küresel iklim değişikliği ile ilgili bir dizi konferansa
konunun uzmanlarını davet etmişlerdir.67Bu konferanslarda yaklaşık 5000 kişiye ulaşılmıştır. Türkiye
genelinde 450 TEMA Temsilcisi ve Gönüllü Sorumlusu 2008-2010 yılları arasında küresel iklim
değişikliği ile ilgili faaliyetler şöyle özetlenebilir:




Tüm İlköğretim ve lise öğrencilere eğitim, bilinçlendirme ve bilgilendirme
İllerde, ilçelerde ve çeşitli köylerde uzamanlar davet ederek yaklaşık 40.000 kişiye yönelik
konferans, panel ve seminerler
Konuya dikkat çekmek için çeşitli alanlara sembolik fidan dikim çalışmaları
Yerel basın da TV ve gazeteler olmak üzere programlara katılım sağlama, gazetelere köşe yazısı
yazılması çalışmaları.
C- MEDYA VE SANAT YOLUYLA FARKINDALIK
Meteorolojinin Sesi Radyosu
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, "Meteorolojinin Sesi Radyosu"
yoluyla, iklim değişikliği ile mücadele alanında farkındalık yaratma (çevre felaketleri vb) ve kamuoyu
bilinçlendirme çalışmalarına devam edilmektedir.
Kamu Spotu
Çevre ile ilgili bakanlıkları, akademik kurumları, STK’ların ya da iş camiası tarafından hazırlanan ve
iklim değişikliği ile mücadelede önemli konular olan su döngüsü, ormanların korunması, enerji
verimliliği gibi alanlarda “Kamu Spotu”68 projeleri görsel medyada son dönemlerde yaygınlaşmıştır.
Medyada Enerji Verimliliği
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu ve TRT işbirliği ile enerji verimliliği konusunda toplumu
bilinçlendirmek ve ülkemizde yürütülen enerji tasarrufu çalışmalarının etkinliğini artırmak amacıyla
TRT kanallarında enerji verimliliği ile ilgili spot filmler (kamu spotları) dönüşümlü olarak
yayınlanmaktadır.
Tarım TV
Tarım TV Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bir yayın hizmetidir. Bakanlığın, Eğitim, Yayım ve
Yayınlar Dairesi tarafından ülke çapında koordine edilen Tarım TV’de tarlalarda güneş enerji
67
“Küresel Isınmaya Sek Çek” Konferansı, ODTÜ öğrencileri, Mayıs 2010.
Kamu spotu: Kamu kurum ve kuruluşları ile dernek ve vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan bilgilendirici ve
eğitici nitelikteki film ve sesler ile TV alt bantları.
68
36
sistemleri kurmak, organik tarım, yağmurlama sulama yöntemleri, iyi tarım uygulamaları, tarım, gıda
ve iklim değişikliği ve dünyanın tarım gündemi gibi konular işlenmektedir.
Türk Ekonomi Bankası KOBİ TV
KOBİ’lere yönelik yayın yapan Türk Ekonomi Bankası (TEB KOBİ) TV, bir sosyal sorumluluk projesi
olup, küresel ısınma konuları çerçevesinde, özellikle tarım işletmeciliğindeki çiftçilerin eğitilmesini
hedeflemektedir (Örnek: “Küresel Isınma Meyva Suyunu tehdit ediyor” TV Programı).
Doğa Filmleri Yarışmaları, Festivalleri
Dağ Filmleri Festivali kapsamında düzenlenen Doğa Filmleri Yarışmalarının birincisi 2008 yılında
yapılmıştır. 2012 yılında yapılan 2. Doğa Filmleri Yarışması National Geographic Türkiye’nin desteği ile
2012 yılında yapılmıştır. Bu yarışma ve festivallerde yer alan film temaları dolaylı olarak iklim
değişikliği ile ilgilidir (Göç, Çöp, Kalan Kuşları Şarkısı, Büyük Anadolu Yürüyüşü, Bisiklet, Save the
World filmleri gibi).
Bir diğer film festivali, Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği tarafından Nisan 2012’de Artvin’in Arhavi,
Rize’nin Fındıklı ve Pazar ilçelerinde düzenlenmiştir. Festivalin amacı, bölge insanının doğa ile kurduğu
yakın ilişkiye katkıda bulunmuştur. Festivalde bölge coğrafyasının ve sürdürmeye çalışılan geleneksel
yaşam tarzının tüm dünya genelinde ne kadar değerli ve önemli olduğu vurgulanmıştır. Festivalde;
altısı Türkiye’den olmak üzere toplam on iki film gösterilmiştir. Yöredekine benzer deneyimlerin farklı
perspektiflerden sunulacağı seçkide dünyadaki arı krizine derin, alternatif bir bakış sunan Güneşin
Kraliçeleri (Queen of the Sun), suyun geleceği konusunda Güney Amerika’dan çarpıcı örnekler veren
Susuzluk (Thirst), gibi belgesellerin yanı sıra, 2007 yılından beri hız kazanan hidroelektrik
santrallerinin Karadeniz’e olan onarılamaz zararlarını konu alan “Akıntı’ya Karşı” gibi Türkiye’den
örneklere de yer verilmiştir.
İklim değişikliği ile doğrudan ilgili olmamakla beraber, güncel bir belgesel olan 'Cennetteki Çöplük'
belgeselinde, Sürmene (Trabzon) ilçesine bağlı, çay tarlalarıyla çevrili bir köy olan Çamburnu'nda
kurulan dev çöp arıtma ve toplama tesisine karşı, köylülerin verdiği mücadele anlatılmaktadır. Köyün
karşı karşıya olduğu çevre felaketini göstermeyi amaçlayan filmde, 2007-2011 arasında çöp arıtma
tesisinin kurulmasından günümüze kadarki süreç ele alınmıştır. “Cennetteki Çöplük”, Cannes Film
Festivali ve Altın Koza Film Festivali'nde gösterilmiş bir belgeseldir.69 Film Türkiye’de Ekim 2012’de
vizyona girmiştir.
Televizyon Yoluyla Yaygın Çiftçi Eğitimi Projesi (YAYÇEP)
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü’nün önemli
eğitim faaliyetlerinden biri olarak, 1991 yılından bu yana, “Televizyon Yoluyla Yaygın Çiftçi Eğitimi
Projesi (YAYÇEP)” yürütülmektedir.70 Bu eğitimlerde iklim değişikliği ve tarım bağlamında çeşitli
konular işlenmektedir. YAYÇEP kitap çalışmalarını internet ortamında yayınlanmaktadır. YAYÇEP
uluslararası alanda ve özellikle yurtdışında yaşayan Türkler ve Türk Cumhuriyetleri’nde yaşayanlara
da hizmet sunmaktadır.
69Filmin
yönetmeni Fatih Akın’dır.
YAYÇEP, yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Johannesburg Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (2002) kapsamında
yoksulluğun önlenmesinde bilgi ve iletişimin kullanılmasında (kitaplar, eğitim filmleri, ödüller vb) Türkiye’deki “en iyi
çalışmalar” listesinde yer almıştır.
70
37
Küresel Isınma Çocuk Balesi
Devlet Opera ve Balesi (DOB) Çocuk Balesi Bölümü 2010 yılında Küresel Isınma adlı çocuk balesini
sergilemeye başlamıştır. Toplam 25 genç balerinin görev aldığı bale gösterisi 2009-2011 yılları
arasında Ankara başta olmak üzere, Hatay ve Eskişehir’de temsiller vermiş ve yaklaşık 17.000 çocuğa
ve ailelerine küresel ısınmayı dansla birleştirerek anlatmaya çalışmıştır. Gösteri yerel gazetelerde
haber yapılarak hem konuya dikkat çekilmiş, hem illerindeki bu etkinlikten gurur duyulduğu ifade
edilmiştir.
İklim Değişikliğini Yakala Fotoğraf Yarışması
British Council aracılığıyla Challenge Europe Projesinin 2009 yılında başlayan Türkiye Programına
katılan 15 iklim savunucusu, Türkiye’deki iklim değişikliği görüntülerini derlemek amacıyla bir fotoğraf
yarışması düzenlemiştir. Yarışma fotoğrafları Hürriyet Gazetesi adresinden yayınlanarak kamuoyunun
değerlendirmesine sunulmuştur.
Küresel İklim Değişikliği ve Dünyamız Karikatür Yarışması
TEMA Vakfı tarafından 2007 – 2009 yılları arasında düzenlenen Doğa ve İnsan Uluslararası Karikatür
Yarışması kapsamında 2007 yılının teması olan Küresel İklim Değişikliği ve Dünyamız yarışmasına
katılmak üzere çeşitli ülkelerden karikatüristler internet üzerinden eserlerini göndermişlerdir. Her ay
dereceye giren üç karikatürün sahibine sertifika verilmiş ve adlarına Tekirdağ Hatıra Ormanına
yirmişer fidan dikilmiştir.
38
IV - TOPLUMSAL KATILIM
Farkındalık düzeyinin artırılması ile birlikte, toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerindeki katılımının
arttığı bilinmektedir. Türkiye’de yakın dönemde mevzuatta yapılan yeni düzenlemelerle, ilgili kesimin
karar verme mekanizmalarına katılımını sağlayan diyalog zeminlerini güçlendiren yapılanmalar
artmıştır. Araştırmalar özellikle iklim değişikliği ile mücadele alanında yürütülen ulusal ve
yerel/bölgesel düzeyde kamuoyunda farkındalık yaratma, eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetlerinin
2000’li yıllardan bu yana ivme kazandığını göstermektedir.
Türkiye’de ilgili mevzuat çerçevesinde kurulan merkezi ya da yerel düzeydeki toplumsal diyalog
zeminleri (İDDK, Türkiye Su Enstitüsü, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, İl Toprak Koruma Kurulları İl
Taşkın Koordinasyon Kurulları, Tarımsal Sulama Kooperatifleri Kent Konseyleri, Geri Kazanım
Komisyonu, Yerel Kalkınma Birlikleri-Kayseri Orta Anadolu Kalkınma Birliği, Enerji Verimliliği İl
Koordinatörlükleri, , Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi, Organik Tarım Komitesi, Ulusal
Sulak Alan Komisyonu, yerel Sulak Alan Komisyonları, İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri, X. Kalkınma
Planı Sürdürülebilir Orman Özel İhtisas Komisyonu gibi) bu alanda cesaret verici ortaklıklardır. Ancak,
iklim değişikliği ile mücadelede tüm kesimler arasında sistematik olarak işleyen bir paydaş
konsültasyonunun varlığından söz etmek Türkiye için henüz erkendir. Bu oluşumların hemen
hepsinde sivil toplum kuruluşları daimi ya da gözlemci statüsünde yer alma hakkına sahiptir.
A - SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Türkiye’de çevre ve doğa koruma alanında ve giderek iklim değişikliği konusunda çalışan sivil toplum
kuruluşları, son dönemlerde daha önemli ve aktif rol almaya başlamışlardır. Buna paralel olarak sivil
toplum kuruluşlarının uluslararası deneyimlerinde de artış gözlemlenmektedir.
Yapılan bir araştırmaya göre;71 Türkiye’de “Çevreci Sivil Toplumu”; dernek, vakıf, platform, kent
konseyi, bölgesel platform, Yerel Gündem 21’ler, üniversite çevre kulübü, yurttaş inisiyatifi, koalisyon
gibi farklı yapılanmalar ile enerjiden atık yönetimine, maden sektörü-çevre sorunlarından iklim
değişikliğine uzanan geniş bir yelpazede çalışmaktadır.
Bu araştırma, Türkiye’de son dönemlerde sayıları artan çevre alanındaki STK’ların yaygınlaşan çalışma
alanlarının ve mücadele araçlarının ne ölçüde farklılık gösterdikleri incelenmiştir. Buna göre
Türkiye’de çevre STK’ları daha çok toprak, tarım, gıda, tohum ve ekoturizm alanlarında
yoğunlaşmıştır. Bunun nedeni ise, dünyada bu alanlara gösterilen ilginin ve Türkiye’nin ekolojik tarım
potansiyelinin son yıllarda öne çıkmasının bir yansıması olarak görülmektedir. Araştırmadaki bir diğer
önemli tespit; doğa koruma/biyolojik çeşitlilik, orman/erozyon, su ve iklim değişikliği konularının esas
olarak profesyonel çevre STK’larının başlıca faaliyet alanına girdiğidir. Türkiye’de eylem ve engelleme
gibi protesto biçimlerinin daha ziyade maden, nükleer enerji ve de iklim değişikliği alanlarında
kullanıldığı gözlemlenmektedir.
Bu değerlendirmeler de dikkate alındığında; Türkiye’de yakın dönemde iklim değişikliği konusunda
kamuoyunda farkındalık yaratma noktasında olumlu gelişmeler yaşanırken, sivil toplum
kuruluşlarının, iklim değişikliği konusunu ele alan karar alma süreçlerindeki aktif katılımları yerel
düzeyde, hukuki zeminler sağlanmış olmasına karşın halen yetersizdir. STK’ların önemli bir kısmı iklim
uyum faaliyetlerine yönelmiş olup, bu çalışmalarda da doğal kaynakların yönetimi konusunda öteden
beri aktif çalışan, ancak sayı olarak az olan STK’lar öne çıkmaktadır. Nitekim kalkınma politikalarında
çevre STK’larının katkı verme yerinin daha çok doğa koruma tedbirleri ile ilgili çalışmalarda olduğu
71
Türkiye’de Çevre ve Sivil Toplum: Örgütlenme ve Son Eğilimler, Araştırmacılar: Yrd. Doç. Dr. Hande Paker. Bahçeşehir
Üniversitesi Öğretim Üyesi, Barış Gençer Baykan, Betam, Bahçeşehir Üniversitesi – Betam, 28 Mayıs 2008, İstanbul.
39
görülmektedir. İklim değişikliği ile ilgili politikaların uygulanmasında sorumluluk kamu kuruluşları
ağırlıklı olup, burada paylaşma yeterince güçlü değildir.72
Aşağıda, iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında STK’ların katılım süreçlerini güçlendirme
örnekleri verilmiştir:
İklim Ağı (2012)
İklim Değişikliği Sivil Toplum Platformu
İklim Ağı, Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarını ve çözüm
önerilerini birlikte dile getirmek üzere 2012’de kurulmuş bir sosyal paylaşım ağıdır. Amacı; insan
kaynaklı iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarımızı ve çözüm önerilerimizi, toplum, kamu
kurumları ve uluslararası kurumlar ile paylaşmayı ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin geri dönülemez
noktaya gelmeden önce durdurulması için ortak çalışmalar yürütmektir. İklim Ağı, gezegenimizdeki
ekosistemlerin korunması için çaba gösterilirken; iklim değişikliği azaltım ve uyum politikalarında
ekonomik ve toplumsal açıdan eşitlikçi ve adil önlem ve uygulamaların güvence altına alınması
gerektiğini savunmaktadır. İklim Ağında bir araya gelen STK’lar: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme
Derneği, Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi, Eurosolar Türkiye, Greenpeace Akdeniz, Kadıköyü
Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği (KADOS), TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve 350 Ankara’dır.
STGM Projelerinde İklim Bağı
Avrupa Birliği katılım öncesi süreçte AB’nin desteği ile kurulan Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi
(STGM) Türkiye’de katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi yönünde çalışmakta ve daha çok yerel
düzeyde faaliyet göstermektedir. Bu çerçevede “Türkiye’de Sivil Toplumun Desteklenmesi: Katılımcı
Demokrasi İçin Yerel Hareket Hibe Programı” STGM tarafından yürütülmekte olup, bu kapsamda
çevre alanında da bir dizi sivil toplum projesi hayata geçirilmiştir.
STGM’nin, "Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği’nin Kurumsal Güçlendirilmesi Projesi (S.S.
Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği - Konya), Yumurtalık Lagünlerinde Tarım Kaynaklı Kirliliğin
Önlenmesi (Deveci Uşağı Çevre Koruma ve Kalkınma Derneği - Adana), Van Gölü Hepimizin!
Toplumsal Duyarlılık Oluşturma Projesi (Sosyal İyileştirme Araştırma Derneği - Van), Karagöl Kuru Göl
Olmasın (Kahramanmaraş Çevre ve Kültür Derneği - K. Maraş), Kumaşır Gölü Bizim Gölümüz
(Kahramanmaraş Tarım, Doğa, Çevre ve Kültür Derneği - K. Maraş) gibi projeleri doğrudan ya da
dolaylı olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum ile ilgili gerçekleşmiş projelerdir.
İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya
Bilimsel yaklaşımları temel alarak, Türkiye’de koruma çalışmalarının başarısı ve sürekliliği için
kapasitenin artırılması ve biyolojik çeşitlilik koruma yaklaşımlarının sektörel yönetişim süreçlerine
etkili bir şekilde entegre edilmesi için çalışan Doğa Koruma Merkezi (DKM), iklim değişikliği ile
mücadelede azatlım ve uyum alanında çeşitli projeler gerçekleştirmektedir.
Azaltım alanında 2012 Ağustos’unda başlayan “Türkiye'nin Orman Karbon Piyasasına Girişi İçin
Altyapı Hazırlanması Projesi”’nin amacı, ağaçlandırma projelerinden karbon kredisi üretmenin yasal
ve teknik altyapısının araştırılması ve Türkiye için bir yol haritası hazırlanması olup, Projenin
finansman desteği İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu’dur. Proje ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığı,
Orman Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Clear Sky Climate Solutions, BakuTiflis-Ceyhan Boru Hattı Şirketi tarafından desteklenmektedir. Projede ağaçlandırma faaliyetlerinden
72
2012 Yılı Programı, Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007 -2013), s: 129-136.
40
doğacak karbon emisyonlarının kredilendirilme faaliyetleri için özel sektör kuruluşları ile ortaklık
öngörülmektedir. Orman ve İklim Değişikliği Projesi, DKM’nin Adana’da ormancılık alanında
yürüttüğü iklim değişikliğine uyum çalışmasıdır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Adana Orman Bölge Müdürlüğü ve Doğa Koruma Merkezi ortaklığıyla
yürütülen proje 2009 yılında başlamış ve 2010 yılında tamamlanmıştır.73 Projenin amacı, küresel iklim
değişikliğinin Seyhan Havzası’ndaki ormanlar üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi, orman
ekosistemlerinde oluşabilecek hassaslıkların belirlenmesi, söz konusu olumsuz etkilerin en aza
indirilmesine ve orman alanlarının iklim değişikliğine uyum sağlamasına yönelik tedbirlerin
geliştirilmesi ve bu tedbirlerin ormancılık uygulamalarına entegre edilmesidir. Proje kapsamında,
orman tipleri haritası, iklim modelleri ve diğer fiziksel veriler (topoğrafya, anakaya, eğim vs.)
kullanılarak bölge ormanlarının potansiyel yayılımında ortaya çıkacak olası değişiklikler tespit
edilmiştir. Proje kapsamında, bölgede, hassas orman alanlarının iklim değişikliğine uyum sağlaması ve
iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla ekosistem hizmetleri, biyolojik çeşitlilik ve
diğer orman ürünleri kapsamında çeşitli öneriler yapılmıştır. Bu öneriler, orman yönetiminin temel
araçları olan amenajman ve silvikültür planlarına aktarılmaya uygun bir formatta geliştirilmiştir.
Dolayısıyla Proje çıktılarının OGM tarafından diğer bölgelerde de kullanılabileceği öngörülmüştür.
Çalışmanın sonunda ayrıca, “İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya - Adana Orman
Bölge Müdürlüğü için Uyum Önerileri (2011)” başlıklı bir rapor 2011 yılında basılmış olup, hedef
kitlesine ulaştırılmıştır.
Binalarda Yeşil Sertifikaya Doğru
2007 yılında, Türkiye’deki yapı sektörünün sürdürülebilir ilkeler ışığında gelişmesine katkı sağlamak
amacıyla kurulan Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği(ÇEDBİK), Derneğin kuruluş amacı, ekolojik
sorunların arttığı günümüz şartlarında, insanların bütüncül bir yaklaşım ve ekolojik duyarlılıkla inşa
edilmiş bina ve yerleşimler aracılığıyla daha sağlıklı yaşam ortamlarına kavuşulmasını sağlamaktır.
ÇEDBİK, Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) ağında yer almaktadır. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği,
ekolojik duyarlılıkla inşa edilmiş bina ve yerleşimler için toplumsal farkındalığı arttırmak ve inşaat
sektörünü bu ilkeler ışığında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla eğitimler düzenlemekte, yerel
yönetimler, üniversiteler vb. konunun tüm ilgilileri ile örnek projeler ve çalışma modelleri
geliştirmekte ve yaygınlaşması için çalışmaktadır. Dernek bu bağlamda 2012 Güzünde İstanbul, İzmir
ve Ankara’da LEED eğitimleri vermiştir. Bu çerçevede binalarda aktif yenilenebilir enerji teknolojileri,
akıllı su yönetimi, akıllı enerji vb gibi iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’de yeşil bina sertifikası
uygulamalarına destek vermektedir.
Kutu 2
Dünya Gayrimenkul Sektöründe Oyunun Kuralları Yeşil ile Yazılıyor74
19 milyona yaklaşan konut stoğunun, %48’ i 35 yaşın üzerinde olan Türkiye, yıpranmış konut stoğu ve deprem
gerçeği sebebiyle büyük çaplı bir kentsel dönüşüm programıyla karşı karşıyadır. Gelecekteki 10-12 yıllık sürede,
Türkiye’de kentsel dönüşüm kapsamında 8-9 milyon konutun yenilenmesi söz konusudur. Bu süre diliminde
nüfus artışı nedeniyle 5-6 milyon yeni konutun ayrıca yapılması gerekmektedir. Türkiye’de Adrese Dayalı Nüfus
Kayıt Sitemi (ADNKS) verilerine göre, 2010 yılında kentlerde 52,3 milyon kişi yaşamakta olup kentleşme oranı
yüzde 71, kentleşme hızı ise yüzde 2,9‟dur.75 Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 75’i kentlerde yaşamaktadır ve bu
oran hızla yükselmektedir. Yapılan projeksiyonlarla kabaca - iç göç odaklı 2-3 milyon yeni konut ile birlikte - 1573
Proje; MDG-F/Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi
Birleşmiş Milletler Ortak Programı çerçevesinde desteklenmiş olup, “Seyhan Havzası’nda Orman Ekosistemlerinin ve
Ormancılığın İklim Değişikliğine Uyum Sağlaması Projesi”nin bir etkinliğidir.
74 Bu bölüm ÇEDBİK Başkanı Haluk Sur’un bir konuşmasından alıntıları içermektedir. (http://www.cedbik.org)
75 Ülke nüfusu, 2010 sonu itibariyle 73 milyon 722 bin 988 kişidir. Yıllık (2010) nüfus artış hızı ise binde 15,88’dir (TÜİK).
41
16 milyon konutun inşasının gerektiği tahmin edilmektedir. Bu da, yıllık bazda 1,2-1,3 milyon konut üretimini
işaret etmektedir. Bu durum yeşil dönüşümü de içine alacak şekilde yaklaşık 3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe
ulaşabilecek büyük bir iş fırsatı ve potansiyeli ifade etmektedir.
Yeşil binaların %35-40’lara varan oranlarda enerji tasarrufu sağlaması ayrıca Türk ekonomisi bakımından son
derece önemlidir. 55 bin MW kurulu enerji üretim kapasitesini 120 bin MW seviyesine çıkarmak isteyen
Türkiye’nin önünde 130 milyar dolarlık bir yatırım faturası durmaktadır. Yeşil binaların getireceği bu tasarruf,
söz konusu rakamı, yaklaşık 100 milyar dolar seviyesine doğru çekecektir. İnşaat maliyetlerinde, alınacak
sertifikanın seviyesine bağlı olarak %2 ila 8 oranında bir artış görülmektedir. Standart yeşil binalar %2’lik bir
maliyet artışı ile inşa edilebilmekte olup, sanılanın aksine yeşil binalar, inşaat maliyetlerini kayda değer oranda
arttırmamaktadır. Dolayısıyla, yeşil bina demek lüks konut demek değildir. Ayrıca aylık bazda elektrik, su,
doğalgaz gibi giderleri düşen yeşil bina sahiplerine azalan ödeme riskleri ve artan hane halkı gelirlerine endeksli
olarak daha düşük faizli konut kredisi verilebilecektir. Bütün bu değerlendirmeler, tasarruf edilecek parasal
değerin, yaklaşık olarak GAP projesinin yatırım büyüklüğüne eşit olduğunu göstermiştir.
Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, Haziran 2012'de ‘Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) Tam Konsey
Statüsü' kazanmıştır. Dernek aynı zamanda ABD’nin Yeşil Binalar Konseyi Türkiye Temsilcisidir. Çevre
Dostu Yeşil Binalar Derneği, binalarda yeşil dönüşüm süreci için ulusal koşullara uygun bir
Değerlendirme Sistemi oluşturma çalışmalarını sürdürmektedir. Dernek aynı zamanda, Türkiye'de
ulusal yeşil sertifika oluşturma hazırlıklarını yürütmektedir.
Ankara’da Elektrikli Araçlar
Ankara Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen ve Türkiye Çevre Vakfı’nın yürüttüğü “Ankara’da
Elektrikli Araçlar Projesi”nin amacı; çeşitli akademisyen ve sektör temsilcileri arasında, elektrikli
araçların üretilmesi ve geliştirilmesi konusunda bilgi paylaşımı sağlamaktadır. Ankara Kalkınma Ajansı
bölgesinde sürdürülebilir kalkınmanın hızlandırılması yönündeki benzeri yenilikçi çalışmaları takip
eden az sayıda sivil toplum kuruluşu ve firma bulunmaktadır. Proje ilgili kesimlerle bu konuda çalışan
üniversiteleri buluşturmayı hedeflemiştir. Projenin aktivitelerinden olan ve Ankara’da, 21 Eylül 2012
tarihinde düzenlenen ‘Yenilikçilik ve Çevre Açısından Ankara’da Elektrikli Araçlar’ konulu toplantıda,
üniversite öğrenci toplulukları tarafından da elektrikli araç projeleri hakkında sunuşlar yapılmıştır.
İklim değişikliği ile mücadelede karbon emisyonlarının azaltılması faaliyetlerinde önemli bir yere sahip
olan elektrikli araçların kullanımı konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesine destek olan Ankara’da
Elektrikli Araçlar Projesi, aynı zamanda yerli üretim konusunda üniversite - sanayi işbirliğinin hayata
geçirilmesi konularını da işlemektedir. Her ne kadar Proje, pilot ili Ankara olsa da, yapılacak
çalışmanın sonuçları sadece Başkenti değil, tüm Türkiye’yi ilgilendirmektedir.76
Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Faaliyetlerinde Atılımlar
Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği’nin77 2002 yılından beri Türkiye birimi olan EUROSOLAR Türkiye,
küresel enerji kullanımının, fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara dönüşümünün teknolojik olarak
mümkün ve ekonomik olduğu temel tezinden hareketle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu çerçevede
EUROSOLAR Türkiye; çeşitli illerde enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir enerji alanında güneş ve
rüzgar enerjileri üzerine çok sayıda eğitim faaliyeti, atölye ve konferans düzenlemektedir. Her yıl,
“IRENEC78- Uluslararası % 100 Yenilenebilir Enerji Konferansları ve Sergileri” EUROSOLAR Türkiye
tarafından Türkiye’de organize edilmektedir.
76
Türkiye Çevre Vakfı Haber Bülteni, Sayı 121, Eylül 2012.
EUROSOLAR Avrupa’nın merkezi Almanya’dır, Türkiye dahil 14 ülkede birimi bulunmaktadır.
78 International Renewable Energy Conference.
77
42
EUROSOLAR Avrupa’nın her yıl 10 kategoride yenilenebilir enerji kaynaklarının etkili ve yenilikçi
uygulamalarını ödüllendirmek için verdiği Avrupa Güneş Ödülü’ne 2012’de Türkiye’den yapılan
başvurular arasından iki büyükşehir belediyesi layık görülmüştür. EUROSOLAR Türkiye tarafından
takdir ve teşvik edilmeye değer bulunan bu belediyelere çeşitli proje ve uygulamaları için EUROSOLAR
Türkiye Güneş Başarı Ödülü verilmiştir.
Bunlar; i) Antalya GüneşEv ve Ekolojik Eğitim Merkezi, Antalya Atatürk Kültür Parkı Aydınlatması
Projesi ve Akıllı Durak Projesi ile Antalya Büyükşehir Belediyesi ve ii) 5-16 yaş gruplarına yönelik,
“Enerji-Ekoloji, Sıfır Karbonlu Diyarbakır, Üniversite Öğrencilerine Yönelik Yenilenebilir Enerji
Kaynaklarına Dayalı Bilimsel Projeler ve Enerji Etkin Sıfır Karbonlu Yapılar ve Kadınlara Yönelik Yaşam
Konforundan Taviz Vermeden Ev Aletleri Kullanım Yöntemlerinde Enerji Tasarrufu Eğitim Programları
İle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Güneş Evi Eğitim ve Uygulama Parkı’dır.79
STK’nın İş Camiası ile Ortaklık Çalışmaları
Özel sektör STK’ları iklim değişikliği ile mücadele alanında çeşitli projleri özel sektör ya da bankacılık
sektörünün işbirliği ile yürütmektedir. Örneğin bu yönde WWF-Türkiye’nin; ToyotoSA ile Ormanları
Koruma Projesi, Coca-Cola ile Bafa’ya Su Ege’ye Bereket Projesi, Siemens Ev Aletleri ile Eğirdir
Gölü’nde yürütülen Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat Projesi, Unilever Türkiye ile gerçekleştirilen
Sudaki Ayak İzim Projesi, Coca-Cola’nın UNDP Türkiye ile geliştirdiği Hayata Artı Projesi, Vodafone
Türkiye ve WWF-Türkiye işbirliği ile yürütülen Vodafone Türkiye Emisyon Azaltım Projesi ve yine
WWF-Türkiye ve ETİ Burçak işbirliğinde yürütülen Türkiye’nin Yarınları için İklime Uyum Seferberliği
gibi bir çok çalışması olmuştur.
B - KAMU KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede, katılımcı bir profili olan üst düzey kamu otoritesi oluşumu
İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’dur (İDKK). İDKK politika düzeyinde paydaş katılımına imkan
veren bir yapıdır. Kurulun bünyesinde STK’lar üst oluşumlar düzeyindedir. İDKK’nın sivil toplum
kuruluşu üyeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ile Türk Sanayicileri ve İşadamları
Derneği (TÜSİAD) Genel Sekreteridir. İDKK, gerektiğinde STK’lardan, üniversitelerden, özel sektörden
ve çeşitli bağımsız grupların uzmanlarından görüş almakta ve onları zaman zaman süreçlere dahil
etmektedir. Kurulun 11 çalışma grubundan biri; “Eğitim, Öğretim ve Kamuoyunu Bilinçlendirme
Çalışma Grubu”dur. Ayrıca, İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun hemen her çalışma grubu da
kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere, çok sayıda faaliyet yürütmekte ve özellikle yerel düzeyde
kamu kuruluşlarının bu yönde kapasitelerini geliştirmek üzere projeler uygulamaktadır.
Yakın dönemde yapılan yasal düzenlemelerle, İDKK modeline benzer biçimde oluşturulan ve iklim
değişikliği ilgili doğrudan ilgili konularının ele alındığı bazı üst düzey politika platformlarında da (Su
Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Tarımsal Kuraklık Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Enerji Verimliliği
Koordinasyon Kurulu, Türkiye’de Afet Risklerinin Azaltılması Platformu ve diğer) sivil toplum kuruluşu
temsiliyeti mevcuttur.
İklim Değişikliğine Uyumda Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi
Türkiye’de iklim değişikliğinin etkilerini yerel düzeyde tespit etmek ve etkilenebilir alanları öne
çıkarmak amacıyla Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi (The Participatory Vulnerability Analysis/PVA)
yapılmıştır. Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi sürecinde; yerel düzeydeki iklim değişikliği etkilenebilirlik
alanlarının toplumun ilgili tüm kesimleriyle birlikte ortaya konulması, Uyum Stratejisinin
79
www.eurusolar.org.tr
43
geliştirilmesine ve önceliklerin belirlemesine önemli ölçüde ışık tutmuştur. 2009-2010 yılları arasında
dört aylık bir sürede gerçekleşmiş olan bu çalışmada, iklim değişikliğinin etkilerine karşı yerel düzeyde
etkilenebilirlikler belirli kriterler dikkate alınarak seçilen 11 ilde yapılan çalıştaylarla tespit edilmiştir.
Çalıştaylara katılan yerel kamu otoriteleri, uzmanları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları olmak
üzere toplamda 350’nin üstünde kişiye aynı zamanda iklim değişikliğine uyum ile ilgili konular
hakkında bilgi verilmiş, böylece farkındalık düzeylerinin artırılması hedeflenmiştir.
Çalışma sürecinde seçilen illerdeki (kentte ve kırda) değişen iklim koşullarında ilgili sektörler/temalar
üzerindeki etkiler sorgulanmış, ekosistem hizmetlerinin ve doğal kaynakların sürdürülebilirlik düzeyi
olabildiğince tartışılmış ve iklim kaynaklı doğal afetlere karşı hazırlıklı olma düzeyi gözlemlenmiştir.
Böylece yerel düzeyde; i) iklime bağlı yaşanmış olan değişiklikler, ii) kimlerin, nerede, nasıl ve ne
sıklıkta etkilendikleri, iii) hangi kuruluşlarca ne tür önlemler alındığı ve iv) yerel kuruluşların mevcut
kapasitelerinin ve ihtiyaçlarının (politikalara, mevzuata, uygulamalara yönelik ihtiyaçlar vb.) neler
olduğu bire bir değerlendirilmiştir.
Seyhan Havzası’nda Topluma Dayalı İklim Değişikliğine Uyum
Seyhan Havzasında iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamaya yönelik çalışmalar “Türkiye’nin
İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı”nın desteği ile
Ekim 2009 - Kasım 2010 tarihleri arasında seçilen 18 hibe proje ile hayata geçirilmiştir. “Topluma
Dayalı Uyum” yaklaşımı ile, Seyhan Havzası’nda yöre halkının ve kurumların iklim değişikliğinin
etkileriyle başa çıkabilmesi ve yörelerine dair uyum stratejilerinin geliştirilmesi doğrultusunda
becerilerinin güçlendirilmesini hedefleyen projeler için Ortak Programın bütçesinden yaklaşık 2
milyon Amerikan Doları tahsis edilmiştir. 12’si Adana, 4’ü Kayseri ve 2’si Niğde’de olan 18 proje için
Havzaya 230 adam/gün izleme ziyareti yapılmıştır. Havzada yaşayan 55.000 birey (öğrenciler, çiftçiler,
mühendisler/teknisyenler, tarımsal sanayiciler, yerel idareler, birlik/dernek üyeleri, aileler ve
kadınlar) iklim değişikliği, iklim değişikliğinin olası etki ve riskleri ve farklı sektör ve konularda uyum
önlemleri hakkında bilgi sahibi olmuştur.
Hibe projeleri; tarım, su yönetimi, gıda güvenliği, iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklık, orman
yangınları gibi afetlere dair risk yönetimi, kıyı bölgelerinin yönetimi, doğal kaynak ve ekosistem
hizmetlerinin yönetimi, iklim değişikliğinin etkilerine dair bilgi ve verinin yönetimi gibi temel
konulardaki etkilenebilirliği azaltacak ve eksiklikleri giderecek yönde seçilmiş olup, aşağıdaki Tablo’da
listelenmiştir:
Tablo 2: Seyhan Havzası İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı Projeleri80
Pilot Projeler
Proje Sahipleri
Seyhan Nehri Havzası’nda
Hayvansal Üretim ve Çevresel
Faaliyetlerin İklim Değişikliğine
Adaptasyonu
Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi
Zooloji Bölümü
Çiftçilerin Su ve Enerji Kısıntısına
Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi
Sarız Kaymamalığı
Köylere Hizmet
Götürme Birliği
Devlet Su İşleri VI.
Bölge Müdürlüğü81
İklim Değişikliğine Uyum
Çerçevesinde Seyhan Havzası
Yüzey Suyu Kaynakları
80
81
http://www.iklim.mdgf-tr.
Adana, Osmaniye, Mersin ve Hatay illerini kapsamaktadır.
44
Hedef Kitle
Adana’nın Saimbeyli,
Tufanbeyli, Karaisalı,
Aladağ ve Feke
ilçeleri.
Çocuklar, Çiftçiler
Çiftçiler
DSİ uzmanları,
teknisyenler
Proje Çıktısı/Ulaşılan
Hedef Kitle
528 çocuk
692 (erkek), 501
(kadın)
135 kişi
1 Ultrasonik
Debimetre,
2 Akış Ölçüm
Potansiyelinin Saptanması, Taşkın
Risklerinin Belirlenmesi ve İdare
Edilmesine Yönelik Su Yönetim
Politikalarının Geliştirilmesi
İyi Tarım Sağlıklı Toplum
Adana İli Yüreğir İlçesi Halkının
İklim Değişikliğine Uyum
Kapasitesinin Oluşturulması,
Desteklenmesi ve Geliştirilmesi
Çatalan İçme Suyu Havzası’nda
Doğal Kaynakların
Sürdürülebilirliği İçin Doğru Tarım
Tekniklerinin Geliştirilmesi
İklim İzcileri
Kayseri İli’nde İklim Değişikliği
Nedeni İle Tarımsal Üretimde
Karşılaşılacak Risklere Karşı Bölge
Çiftçisinin Eğitim Yoluyla
Bilinçlendirilmesi
İklim Değişikliğine Bağlı Olarak
Balıkların Üreme Döneminde
Oluşan Değişimlerin İzlenmesi ve
Balıkçılık Yönetimine Uyarlanması
Adana, Niğde Yerel Küresel İklim
Değişikliği Etkileri İzleme ve
Tahmin Etme İşbirliği Ağının ve Bu
Ağa Altyapı Teşkil Edecek İnternet
Bazlı Küresel İklim Değişikliği
Etkileri İzleme Coğrafi Karar
Destek Sisteminin Tasarlanması
ve Kurulması
Kuraklığa ve Tuzluluğa Dayanıklı
Yöresel Sebze Genotiplerinin
Belirlenmesi ve Korunması
Seyhan Nehri Havzası’ndaki
Yoksul Çiftçiler ve Kadınlara
Yönelik “Süt Üretimi Amaçlı
Saanen Süt Keçisi Yetiştiriciliği”
Bulaşıcı Hastalıklar İzleme ve
Kontrol Sistemi
Seyhan Havzası’nda Orman
Ekosistemlerinin ve Ormancılığın
82
İstasyonu yatırımı
Adana Ticaret Borsası
Seyhan, Çukurova,
Karaisalı, Yüreğir,
Sarıçam, Karataş,
Pozantı, Aladağ, Feke,
Saimbeyli ve
Tufanbeyli ilçeleri,
üreticiler, tarımsal
sanayici, ziraat
mühendisleri
Çiftçiler, öğrenciler,
Yüreğir halkı
471 üretici, 123
sanayici, 199
mühendis, 176 kişi
Adana Tarım İl
Müdürlüğü
Çiftçiler
250 kişi
Ekolojik Tarım
Organizasyonu
Derneği Adana Şubesi
Kayseri Tarım İl
Müdürlüğü
İlköğretim öğrencileri
3.428 öğrenci
Çiftçiler
4.458 kişi
Adana İl Çevre Orman
Müdürlüğü
Uzmanlar
70 kişi
Çukurova Üniversitesi
Ziraat Fakültesi Bahçe
Bitkileri Bölümü
İç Anadolu Kuraklıkla
Mücadele ve Ekolojik
Yaşam Derneği
Çiftçiler,
akademisyenler
500 kişi
Yoksul çiftçi ve
kadınlar
80 kişi (16 aile x 5
kişi/aile)
Çukurova Üniversitesi
Tropikal Hastalıklar
Araştırma ve
Uygulama Merkezi
Adana Orman Bölge
Müdürlüğü82
Bilim insanları
Soğutucu dolaplı araç,
gerçek-zamanlı PCR
yatırımı
Uzmanlar,
uygulayıcılar
650 kişi
Yüreğir Belediyesi
400 çiftçi
25.000 öğrenci
1.500 kişi
Çukurova Üniversitesi
Su Ürünleri Fakültesi
Adana, Niğde, Nevşehir ve Kayseri illerini kapsamaktadır.
45
İklim Değişikliği’ne Uyum
Sağlaması: Ekosistem Hizmetleri
(Sosyal), Biyolojik Çeşitlilik
(Çevresel) ve Orman Ürünleri
(Ekonomik)
Seyhan Deltası’nda Küresel İklim
Değişikliğine Bağlı Deniz Seviyesi
Yükselmesine Uyum ve Etkilerin
Azaltılması
Kayseri İli’nde İklim Değişikliğinin
Olası Etkileri Konusunda Kırsal
Halkın Bilinç Düzeyinin
Arttırılması
Yeni Teknoloji Kullanarak
Pınarbaşı Sulamalarında Tasarruf
Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim
Kuş Araştırmaları
Derneği Adana Şubesi
Çiftçiler, kadınlar
Öğrenciler
250 çiftçi
40 kadın
300 öğrenci
Kayseri ve Köyleri
Eğitim ve
Yardımlaşma ve
Dayanışma Derneği
Karaboğaz,
Kılıçmehmet,
Büyükpotuklu Sulama
Birliği
Genç Doğa Derneği
Çiftçi, teknik
elemanlar, öğrenciler
3.960 kişi
286 kişi
1.418 öğrenci
Çiftçiler
Basınçlı sulama
sistemi yatırımı
Kız öğrenciler, aileleri
25 kız öğrenci, 327 kişi
1.000 kişi, 1.500 kişi
Seyhan Havzası’nda toplumun iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırmak için sürdürülen bu
girişimler, kamu-özel sektör ortaklıklarını da dikkate alacak şekilde geliştirilmiştir. Bu da havzada
ekonominin güçlenmesi bağlamında, iklim değişikliği etkilerinin tarımsal üretkenliği, ekosistem
ürünleri ve hizmetlerini ve doğal kaynak tabanını sürdürmeyi hedefleyecek bir yaklaşımı gündeme
getirmiştir.
Ulusal Taşkın Sempozyumları
Özellikle son yıllarda Türkiye’de çok sık yaşanan taşkınların yol açtığı can ve ekonomik kayıpların
giderek artması; ülkede taşkın yönetimi konusunda çağdaş yaklaşımların oluşturulmasını, bu alanda
ilgili kesimler arasında bilgi paylaşımının önemini, toplumsal bilinç ve duyarlılığın geliştirilmesini
öncelikli konular haline getirmiştir. Bu çerçevede DSİ Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde birincisi
2006 yılında83 ve ikincisi 2010 yılında düzenlenen ve periyodik olarak yapılması planlanan taşkın
sempozyumları gerçekleştirilmeye başlanmıştır. 2. Ulusal Taşkın Sempozyumu;84 Dünya Su Günü ve
Dünya Meteoroloji Günü kutlamaları ile bir arada düzenlenmiştir. Toplumun tüm kesimlerinin ve
kuruluşların katıldığı sempozyumda aşağıdaki konular tartışılmıştır:






Şehir Taşkınları
Taşkın Tesisleri
İklim Değişikliği, Erken Uyarı Sistemleri ve Yenilikler
Taşkın Risk Yönetimi ve Sigorta
Taşkınların Sosyolojik, Psikolojik, Ekonomik Boyutu ve Taşkın Sonrası Yaşanabilecek Sağlık
Problemleri
Entegre Havza Yönetimi ve Yukarı Havza Tedbirleri.
Farkındalığı artırmak ve uzun vadede yürütülecek taşkın koruma faaliyetlerinin hızlandırılması
amacıyla (Mülga) Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan bir başka girişim ise; Türkiye’de
2010 yılının "Taşkınla Mücadelede Hamle Yılı" olarak ilan edilmiş olmasıdır.
83
84
1. Ulusal Taşkın Sempozyumu, 10-12 Mayıs 2006, Ankara.
2. Ulusal Taşkın Sempozyumu, 22-24 Mart 2010, Afyonkarahisar.
46
Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınmada En İyi Uygulamaları
Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma alanında seçilen 24 en iyi uygulamaları, Haziran 2012’de yapılan
Birleşmiş Milletler Rio+20 Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesine sunulmuştur. Bu projelerin/uygulamaların
hemen hepsi iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve/veya uyum faaliyetlerini destekleyici
mahiyettedir.
Projeler şunlardır: Atık Isıdan Enerji Geri Kazanım Tesisi (AKÇANSA Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş.),
Sürdürülebilir Tarım Programı (Anadolu Efes Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş.), KAKTÜS Bulaşık Makinesi
(Arçelik A.Ş.),Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler Düzeyinde Paralel Olarak
Geliştirilmesi (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı), Pamuklu Tekstil Ürünlerine Ekolojik Kriterlerin
Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi (Boğaziçi Üniversitesi, Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim
Merkezi), Doğal Arıtma Tesisleri ile Temiz Çevre Projesi (Bursa İl Özel İdaresi), Mucit/İnovasyon
Yarışması (Coca-Cola İçecek A.Ş.), Sanayi, Yerel Yönetim ve Tüketici İşbirliği ile Türkiye’de
Sürdürülebilir bir Ambalaj Atıkları Yönetim Sisteminin Oluşturulması - ÇEVKO Modeli (Çevre Koruma
ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO), Konya Kapalı Havzasında Su Kaynaklarının Akılcı
Kullanımı ve İklim Değişikliğine Uyum (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Atık Isı Geri Kazanım Projesi (VitrA
Karo Sanayi ve Ticaret A.Ş.), Enerji Verimliliği Politikaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı), Çevre
Yönetim Sistemi, Çevre Performans Endeksi ve Sürdürülebilirlik Faaliyetleri (Ereğli Demir Çelik),
Sürdürülebilir Çevre Dostu Otomotiv Üretimi (Ford Otomotiv San. A.Ş.), Yavru Balık Avının Önlenmesi
Kampanyası (Greenpeace Mediterranean), Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi (İçdaş Çelik Enerji
Tersane ve Ulaşım San. A.Ş.), İstanbul Yerel Elektronik Atıkların Sürdürülebilir Yönetimi Projesi
(İstanbul Büyükşehir Belediyesi), Organik Çilek Üretimi ile Kırsal Kalkınma Projesi (Konya İl Özel
İdaresi), Bitkisel Atık Yağ Toplama Sistemi (Lipesaa Mak. San. Tic. Ltd. Şti.), Küre Dağları Milli Parkında
Uygulanan (Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi (Orman ve Su İşleri
Bakanlığı), ODTÜ /TEKNOKENT Membran Arıtma Tesisi (Orta Doğu Teknik Üniversitesi,
ODTÜ/Teknokent),Biyolojik Mücadele Araştırma, Uygulama, Üretim ve Eğitim Çalışmaları (Süleyman
Demirel Üniversitesi), EKOkredi (Enerjiyi ve Emeği Koruyan Kredi) (Şekerbank T.A.Ş. ), Kaçkar Dağları
Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesi (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve
Doğal Varlıkları Koruma Vakfı/TEMA) ve Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı (Türkiye Teknoloji
Geliştirme Vakfı).
Yasama Organı ve Siyasi Partilerin Faaliyetleri
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), 2008 yılında Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının
Sürdürülebilir Yönetimi” başlıklı bir Meclis Araştırma Komisyonu oluşturmuş ve bu Komisyon kapsamlı
bir rapor hazırlamıştır. Rapor, ağırlıklı olarak iklim değişikliğinin su kaynaklarına olan etkisini
incelemiştir.85. TBMM’de belirli zamanlarda iklim değişikliğinin farklı etkilerini gündem getirmek üzere
Mecliste grubu olan siyasi partilerce önerilen araştırma komisyonu oluşturma talepleri olmaktadır.
İstanbul’da küresel ısınmanın sonuçlarının bilimsel olarak incelenmesi, etkilerinin ortaya konulması
araştırma talebi gibi.
Türkiye’de bazı siyasi partilerin Parti Programlarında da iklim değişikliği ile mücadele politikaları özel
bir bölüm olarak yer almıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, 2012 Genel Seçimlerinde, Seçim Beyannamesi
çerçevesinde hazırladığı “Küresel İklim Değişikliği-Herkes için Sürdürülebilir Kalkınma” raporu ile bu
alandaki politika beyanını topluma sunmuştur. Demokrat Parti’nin Programında iklim değişikliği
enerji, tarım ve su politikalarıyla doğrudan ilişkilendirilmekte olup, Parti Programında iklim değişikliği
ve kadın bağına yer verilmiştir.
85
TBMM Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi Konusunda Kurulan
(10/1,4,5,7,9,10,11,13,14,15,16,17) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, 23. Dönem, 2.Yasama Yılı,
S.Sayısı: 138, Nisan 2008, Ankara.
47
C - YEREL YÖNETİMLERİN KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Bugün dünya nüfusunun yaklaşık % 50’si kentlerde yaşamakta olup, bu oranının 2030 yılında % 60
olacağı hesaplanmıştır. Küresel enerji tüketiminin % 60’ının kentlerde olduğu, dünyadaki sera gazı
salımının % 80’inin kentlerden kaynaklandığı (kentsel enerji talebi, enerji/elektrik üretimi, atık
yönetimi ve kentiçi ulaşım nedenleriyle) ve dünya nüfusunun yarısının kentlerde yaşadığı dikkate
alındığında, yerleşim alanlarında iklim değişikliği ile mücadelenin önemi daha da ortaya çıkmaktadır.
Türkiye’de ADNKS86 verilerine göre, 2010 yılında kentlerde 52,3 milyon kişi yaşamakta olup kentleşme
oranı yüzde 71, kentleşme hızı ise yüzde 2,9‟dur.87 Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 75’i kentlerde
yaşamaktadır. Kıyı kentleri iklim değişikliğinin etkilerine karşı en hassas bölgelerin başında
gelmektedir.88 Bu durum, iklim değişikliği ile mücadelede yerel yönetimlerin rolünün önemini ortaya
çıkarmaktadır. Türkiye’de yerel yönetimlerde iklim değişikliği ile mücadele alanında daha çok
büyükşehir belediyeleri çalışmaktadır. Bu belediyeler, sivil toplum kuruluşlarıyla ve özel sektör ile
iklim değişikliği ile ilgili bilinçlendirme faaliyetleri yürütmekte ve çeşitli iletişim kanallarını kullanarak
yerel kamuoyunu bilinçlendirmektedirler. Bu çalışmalar ağırlıklı olarak azatlım tedbirlerine yöneliktir.
İklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak noktasında; su kaynaklarının yönetimi, doğal afet riskleri
yeşil alanların rolü gibi konuların ile iklim değişikliği etkileri arasındaki bağ yeterince kurulmamış olup,
bu yönde farkındalık ve bilinçlendirme/bilgilendirme ve eğitim faaliyetleri de yok denecek kadar
azdır. Gelinen noktada, iklim değişikliği ile mücadelede, Türkiye çapında yerel yönetimlerde
uygulamaya dönük süreklilik arzeden bir politika ve programdan bahsetmek için henüz erkendir.
Gaziantep İklim Değişikliği Eylem Planı
Enerji ve Sera Gazı Emisyon Profili Ön Eylem Planı ve Uygulama Stratejisi
Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından finanse edilen
“Gaziantep İklim Değişikliği Eylem Planı (2011) Projesi”, akademik camiadan Gaziantep Üniversitesi
tarafından yürütülmüştür. Eylem Projede Gaziantep’teki çeşitli sektörler (İskan, Hizmetler /Bina
Sektörü burada ele alınmıştır - , Sanayi, Ulaştırma ve Şehircilik, Tarım, Atıklar ve Su) enerji ve sera
gazı dengesi açısından değerlendirilmiş ve Planda her bir sektör için ayrı ayrı eylemler tespit
edilmiştir. Gaziantep İklim Değişikliği Eylem Planı sera gazı emisyonlarının azaltılmasına dair
hazırlanan bir Plan olup, iklim değişikliğinin etkilerine uyum konuları ele alınmamıştır.
Çankaya Belediyesi “İklim Değişikliği = Yaşam Sorunu Klavuzu
2009 yılında yapılan İklim Dostu Kentler Kampanyasına (2009) katılmış olan Çankaya Belediyesi’nin ,
iklim dostu bir kent olabilme yolunda sürdürdüğü faaliyetlerinin başında kamuoyunun bu konuda
farkındalığının artırılması ve bilinçlendirilmesi gelmektedir. Bu çerçevede yapılan çalışmalardan biri
Belediyenin tarafından basılan “İklim Değişikliği = Yaşam Sorunu Klavuzu” olmuştur. Ağustos 2010’da
basılan Klavuz, Belediye tarafından toplumun ilgili kesimlerine ulaştırmıştır. Kılavuzda,
Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde ele alınan Türkiye senaryosuna vurgu yapılarak
karşılaşılacak risklere dikkat çekilmektedir. Daha az tüketim ve daha az enerji kullanımının iklim
değişikliği ile mücadelede önemli olduğunun altı çizilen Klavuzda bireysel olarak ve yerel
yönetimlerce yapılabilecek önlemler belirtilmektedir. Isı yalıtımından elektrikli ev aletlerinin verimli
kullanımına, su ve elektrik tasarrufu yöntemlerinden toplu taşıma sistemlerinin geliştirilerek özel araç
kullanımının azaltılması hakkında bir dizi tavsiyenin yer aldığı dokümanda Çankaya Belediyenin enerji
verimliliği, atık geri kazanım, hava kirliliğini önleme ve yeşil alanların artırılması faaliyetleri hakkında
da bilgi verilmektedir.
86
Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sitemi.
Ülke nüfusu, 2010 sonu itibariyle 73 milyon 722 bin 988 kişidir. Yıllık (2010) nüfus artış hızı ise binde 15,88’dir (TÜİK).
88 2015 yılında 8 milyon ve üstü nüfusa sahip olacak 33 şehirden, 21’i deniz kenarındadır.
87
48
İklim Dostu Belediyeler Kampanyası
Türkiye’de 2009 yılında, ICLEI89 Sürdürülebilir Kentler Birliği’nin desteği ile geniş kapsamlı bir
kampanya yapılmıştır. REC Türkiye’nin yürüttüğü söz konusu “İklim Dostu Belediyeler Kampanyası”
çerçevesinde; Türkiye’de bazı belediyeler kentsel düzeyde yürüttükleri çalışmalara iklim değişikliği
politikalarını entegre etmek amacıyla niyet anlaşmaları imzalamışlardır. Kampanya ile Türkiye’de
yerel yönetimlerin iklim değişikliği konusundaki sorumlulukları ve önemi vurgulanarak, iklim
değişikliği ile mücadele etmeye kararlı belediye başkanlarına, sürdürülebilir çevre politikaları
konusunda somut adım atmaları yönünde destek sağlanmıştır.
Türkiye’de 10 şehirden kampanyaya aktif katılan toplam 14 “İklim Dostu Belediye” (Türkiye
nüfusunun yaklaşık % 10’u) bulunmaktadır ve bu belediyeler; Alanya, Beyoğlu, Bodrum, Çankaya,
Halkapınar, Kadıköy, Karadeniz Ereğli, Keçiören, Muğla, Nevşehir, Nilüfer, Şişli, Sivas ve Yalova’dır.90
Kampanyada yer alan belediyelerden Kadıköy Belediyesi (İstanbul), Çankaya Belediyesi (Ankara),
Trabzon Belediyesi, Yalova Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi ile Nilüfer Kent Konseyi, iklim değişikliği ile
mücadele alanında somut projelerini sürdüren ve strateji belgelerinde iklim ile mücadele konusunda
kararlılıklarını ortaya koyan belediyeler arasında yer almaktadır. Katılımcı belediyelerin birçoğunda
iklim değişikliği, geri kazanım ve enerji verimliliği konularında somut projeler ve bilinçlendirme
çalışmaları yürütülmektedir.
İklim Değişikliği Yuvarlak Masa Toplantıları
WWF-Türkiye tarafından 2009 yılında yapılan iklim değişikliği konulu yuvarlak masa toplantıları
Antalya, Gaziantep, Konya, Aydın ve Bursa’da gerçekleşmiştir. Bu toplantılara kamu kurum ve
kuruluşları, merkezi ve yerel yönetim, yerel akademik kuruluşlar ve sivil toplum temsilcileri katılmıştır.
Yuvarlak masa toplantılarında her ilin öne çıkan sektörleri itibariyle iklim değişikliğinden etkilenme
durumlarının değerlendirildiği toplantılarda örneğin,
Eurocities Ağındaki Belediyeler
Avrupa’da 30’un üstünde ülkede 130’u aşkın büyük ölçekli kentin yer aldığı ve kentsel alanlarda
yaşayan yaklaşık 500 milyon kişiyi kapsayan “Eurocities Ağı”91; çevre, iklim değişikliği ve kent, kentsel
trafik, kent ekonomisi ve kültür gibi önemli konularda 1986 yılından bu yana faaliyettedir. Eurocities
Ağı bir AB inisiyatifi olup, AB’nin kentsel alanlara yönelik politikalarına, programlarına ve mevzuatına
uyumu kolaylaştırıcı bir oluşumdur.
Kentsel sorunlara sürdürülebilir çözümler bulmak amacıyla, çevre alanında sürdürdüğü çalışmalar
kapsamında, kentlerde iklim değişikliği ile mücadele konuları önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye AB
üyesi olmaması nedeniyle Eurocities Ağı’na “tam üye” statünde olmamakla beraber; İstanbul, İzmir,
Bursa ve Şanlıurfa, Ağın “ortak üyelik” statüsünde, Beyoğlu ve Bakırköy Eurocities Ağı’nın, “ortak
katılımcılar” statüsünde ve belediyecilik sektöründe bir Türk bilişim firması olan SAMPAŞ ise
Eurocities Ağı’nın “ortak iş katılımcıları” statüsünde üyeleridir.
89
ICLEI: Local Governments for Sustainability (Sürdürülebilir Kentler Birliği).
Hande Özüt, “İklim Değişikliği ve Kentler”, REC-Türkiye, ODTÜ Mezunlar Derneği İklim Dostu Çankaya Konferansı, Aralık
2009, Ankara.
91 EUROCITIES NETWORK, www.eurocities.eu
90
49
Çanakkale Kent Konseyi
İklim Değişikliği Eylem Planı ve Afet (ve Deprem) Eylem Planı
Türkiye’de bazı belediyeler, Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyi platformlarında katılımcı kent eylem
planları hazırlamakta olup, bu planlarda iklim değişikliği ile mücadele ayrıca ele alınmakta ve bu
çerçevede alınan bazı hedeflerin, yerel yönetimlerin Stratejik Planlarına yansıtılmasına
çalışılmaktadır. Bu çalışmalara değerli bir örnek olarak, Çanakkale Kent Konseyi tarafından
hazırlanmış olan “Çanakkale Kent Eylem Planı (Mayıs 2009)” verilebilir. Çanakkale Kent Eylem
Planı’nda iklim değişikliği ile doğrudan ve dolaylı konular çalışılmış, bu çerçevede; “Çanakkale Kent
Eylem Planı” kapsamında alt eylem planlarından olarak kentin “İklim Değişikliği Eylem Planı”
hazırlanmıştır.92
Söz konusu planın alt eylem planlarından olan “Afet (ve Deprem) Eylem Planı”nda ise93 her ne kadar
daha çok deprem konusu işlenmişse de, Planda doğal afetler ve insan kaynaklı afetlere karşı
müdahale programlarının geliştirilmesi hedeflenmiş ve bu yönde yerel toplumun bilinç düzeyinin
yükseltilmesine öncelik verilmiştir. Çanakkale’de mevcut su şebekesinin olası afetlere karşı
güçlendirilmesi, orman yangınlarına müdahaleler, afet risk haritalarının oluşturulması, kentte
bütüncül bir afet yönetim sisteminin geliştirilmesi gibi eylemler, söz konusu Afet Eylem Planı’nın94
öncelikli projeleri olarak tanımlanmıştır. Bu konular Çanakkale’de iklim değişikliğinin olası etkilerine
karşı uyum sağlamak amacıyla tespit edilmiştir.
Yerel Gündem 21 YG21 Kentlerinde ve Kent Konseylerinde İklim Değişikliği Faaliyetleri
Türkiye’de Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin yerelleştirilmesine Yerel Gündem 21
Yönetişim Ağı Kanalıyla destek olunmuştur. Yerel Gündem 21 (YG21) kentlerinde iklim değişikliği ile
mücadele ile doğrudan ilgili aktiviteler katılımcı platformlarda ele alınmaktadır. Örnek olarak, İzmir
Yerel Gündem 21 Kent Konseyi’nin95 çalışmaları verilebilir. İzmir Yerel Gündem 21 Kent Konseyi’nin
faaliyetleri çerçevesinde, iklim değişikliğinin etkilerine dair konular sürekli programlarla ele
alınmaktadır. Bunlar; bütünleşik su yönetimi, ulaşım planlamasına stratejik yaklaşımlar, doğal afet
kaynaklı entegre kriz yönetimi, entegre kıyı alanları yönetimi, çiftçilik ve kırsal kalkınma ve toprak
kullanımı, verimli tarım alanlarının korunmasıdır.
İl Tarımsal Kuraklık Eylem Planları
İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama noktasında, Türkiye için önemli tehdit alanlarından
biri olan tarımsal kuraklık konusunda, Türkiye Tarımsal Kuraklık Eylem Planı çerçevesinde yerel
düzeyde uygulanan ve 81 ilde İl Özel İdareleri’nin sorumluluğunda hazırlanan “İl Tarımsal Kuraklık
Eylem Planları”nda,96kamuoyunun bilinçlendirilmesi konuları yer almaktadır. Örneğin Bursa Kuraklık
Eylem Planı’nın bileşenlerinden biri, kamuoyu farkındalığı ile ilgilidir.
92
Çanakkale Kent Eylem Planı, İklim Değişikliği Eylem Planı, s. 82 – 91.
Çanakkale Kent Eylem Planı, Afet (ve Deprem) Eylem Planı, s.92 – 101.
94 Yenilenen mevzuata göre, afet eylem planlarından birinci derecede il özel idareleri sorumludur.
95 Türkiye’de Yerel Gündem 21 çalışmaları sürecinde kentlerde katılımcı platformlar olarak Belediye Kanunu ile oluşturulan
“Kent Konseyleri” kurulmuştur. Kent Konseyleri alt birimleri; Gençlik Meclisi, Kadın Meclisi, Çocuk Meclisi, Kıdemli Hemşehri
Meclisi ve Engelli Meclisleri’dir.
96 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının sorumluluğunda, Her ilde kurulan Tarımsal Kuraklık İl Merkezlerinin önemli
görevlerinden bir; “İl Tarımsal Kuraklık Eylem Planı”nı, “Türkiye Tarımsal Kuraklık Eylem Planı”na uygun olarak yapmak ve
uygulamaktır (Tarımsal Kuraklık Yönetiminin Görevleri, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik, 18.08.2012 tarih ve
28388 sayılı Resmi Gazete).
93
50
D - ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ
Günümüzde iklim değişikliği, çevre meselesinin de ötesinde, uluslararası dinamiklerle yakın bağı olan
ekonomik ve siyasi bir gündem maddesi haline gelmiştir. Ekonomi politikaları açısından bakıldığında;
ülkeleri düşük karbon ekonomisine yönlendirmede, başlıca aktörler özel sektör kuruluşları ve finans
kurumlarıdır. İklim değişikliğinin risklerine karşı yenilikçi politikalar belirlemeleri ve yatırımlarını
karbon maliyetinin karşılaması için hazırlanmaları halinde iş camiası sürdürülebilirlik hedeflerine
ulaşabilecektir.
Türkiye’de yakın dönemde özel sektörün iklim değişikliği ile mücadele alanındaki çalışmaları nitelik ve
nicelik olarak artmıştır. Örneğin, Bankalar bir yandan enerji verimliliği ve tasarruf uygulamaları ile
karbon emisyonunu azaltmak için çalışmakta, diğer yandan yeşil yatırımlara finans desteğini
artırmaya başlamışlardır. Daha çok enerji yatırımlarını finanse eden bankalar, rüzgar, hidrolik, güneş
ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar için uzun vadeli düşük faizli
krediler sunmaktadır. Enerji, bankacılık gibi farklı sektörlerde ekonominin lider kuruluşları olarak öne
çıkan şirketler, gerek ulusal gerekse küresel düzeydeki iklim değişikliği çalışmalarına destek
vermektedir. İş camiası bu çalışmalarını, sivil toplum kuruluşlarıyla birarada gerçekleştirmeye özen
göstermektedir.
Türkiye’de örgütlü iş camiası - özellikle iklim bağımlı sektörler nezdinde - iklim değişikliği ile
mücadelede özellikle azaltım politikalarının oluşturulmasında önemli bir aktör konumuna gelmiş ve
karar vericilerle aralarında mevzuata ve kurumsal yeni yapılaşmaların kolaylaştırdığı yapısal diyaloglar
oluşturulmaya başlanmıştır. İş camiasında, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak amaçlı
faaliyetler ise yeni yeni geliştirilmektedir.
İş Dünyasının Sivil Oluşumları: Türkiye’de iş dünyasında iklim değişikliği ile ilgili olarak; İZOCAM,
Arçelik, Zorlu Enerji, Demirer Holding gibi çeşitli yatırımcı şirketlerin yanı sıra özel sektörün sivil
oluşumları olarak tanımlanan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, İZODER (Isı, Su, Ses ve
Yangın Yatırımcıları Derneği), Enerji Ekonomisi Derneği97, Elektrik Üreticileri Derneği, Sürdürülebilirlik
Akademisi, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, İklim Platformu gibi kar amacı gütmeyen kuruluşlar daha
çok Kyoto Protokolü’nün ekonomik maliyetleri konusunda faaliyet içindedir.
Türkiye’de iş camiasının iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına aşağıda örnekler verilmektedir:
Sürdürülebilirlik Akademisi ve Yeşil İş Konferansları
Sürdürülebilirlik Akademisi,98 sürdürülebilir gelecek ve kalkınma için Türk iş dünyasında
sürdürülebilirlik dönüşümünü hızlandırmada öncü olmak misyonu ile global bir yaklaşımla ekonomik,
toplumsal ve çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak
amacı ile 2011 yılında kurulmuş kar amacı gütmeyen bir sosyal girişimdir. Akademi bu çerçevede;
sürdürülebilir gelecek için çalışan ve iş süreçlerine sürdürülebilirliği yerleştirmeyi hedefleyen ulusal ve
uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşlarının işbirliği ile; araştırmalar,
konferanslar, seminerler, çalıştaylar, kurumsal eğitim çalışmaları, sosyal sorumluluk projeleri ile
danışmanlık ve üniversite gençliğine yönelik bilgilendirme çalışmalarını yürütmektedir.
Sürdürülebilirlik Akademisi, sürdürülebilir kalkınma ve gelecek için çalışan, İş süreçlerine
sürdürülebilirliği yerleştirmiş olan kurumlar tarafından desteklenmektedir. Sürdürülebilirlik
Akademisi, gerçekleştirdiği tüm çalışmalarının karbon ayak izlerini silmektedir.
97
98
UNFCCC’ye akredite bir STK’dır.
http://www.surdurulebilirlikakademisi.com
51
Yeşil İş Konferansları: Yeşil İş Konferansları; Sürdürülebilirlik Akademisinin kolaylaştırıcılığında, özel
sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile akademisyenleri bir araya getirerek, ‘Yeşil İş
Dünyası’ deneyimlerinin paylaşıldığı ve ‘Yeşil İş Modellerinin’ oluşturulmasına ve yaygınlaştırılmasına
katkı sağlayan bir platformdur. Yeşil İş Konferansları uluslararası nitelikte 2010 yılından beri her yıl
düzenlenmektedir.
İklim Platformu
İklim Değişikliği Liderler Grubu
REC Türkiye ve TÜSİAD iş birliği ile 2008 yılında kurulan İklim Platformu,99 iklim değişikliği ile
mücadele ve düşük karbon ekonomisine geçiş yolunda yürütülen çalışmaları Türk iş dünyasına
aktarmayı, bu yolla özel sektörün iklim değişikliği konusunda güçlü bir bilgi altyapısı tesis etmesini
amaçlamıştır. İklim Platformu'na üye olan 19 şirketin üst düzey yöneticileri, oluşturulan Türkiye İklim
Değişikliği Liderler Grubu aracılığıyla Türkiye’nin iklim değişikliği politikalarına katkı sağlanmaktadır.
İklim Platformu, Galler Prensi İklim Değişikliği Kurumsal Liderler Grubu (UK CLG) tarafından kurulan
Uluslararası Liderler Grubu’nun üyeleri arasında da yer alarak uluslararası müzakerelerin
şekillenmesine de katkı sağlamaktadır.
İklim Platformu ayrıca ilgilendirme amaçlı yayınlar basmaktadır. Örnek olarak: İklim Platformunun
REC Türkiye ve TÜSİAD’ın desteğiyle hazırlanan “21. Yüzyıl Uygarlığını Yakalamak; Düşük Karbon
Ekonomisine Geçişte Teknoloji, Finans ve Tedarik Zinciri” başlıklı yayını Eylül 2010’da basılarak hedef
kitlesine ulaştırılmıştır.
Karbon Saydamlık Projesi Türkiye Çalışmaları ve Karbon Saydamlık Liderleri Ödülleri
Düşük karbon ekonomisine geçişi küresel boyutta teşvik eden ve dünyada yaygın bir çevre girişimi
olan Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP)100 Türkiye’deki çalışmaları, Akbank'ın sponsorluğunda,
Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından 2010 yılından itibaren sürmektedir.
Karbon Saydamlık Projesi kapsamında, Türkiye’de ilk adım olarak, İMKB-100 Endeksine dahil şirketler,
sera gazı salımlarını ve iklim değişikliği risklerini yönetmeye yönelik stratejilerini yatırımcılarla
paylaşmışlardır. 2010 senesinde İMKB-50 endeksine dahil olan 50 şirket, CDP Türkiye tarafından
davet almıştır. Bu şirketler arasından 10 tanesi ve 1 de gönüllü şirket olmak üzere, toplam 11 şirket
sera gazı emisyon miktarları ve iklim değişikliği ile ilgili risk yönetim politikalarını açıklayarak
uluslararası kurumsal yatırımcıların bilgisine sunmuştur.101
Proje kapsamında yıllık değerlendirme raporları hazırlanmaktadır. Sabancı Üniversitesi 2010 yılında
Karbon Saydamlık Projesi’nin yerel ortağı olmuştur. Sabancı Üniversitesi'nin, Ernst & Young Türkiye
Ofisi'nin katkılarıyla hazırladığı raporlar, Türkiye'de iklim değişikliği ile ilgili ana eğilimleri ve şirket
raporlarının analizini içermektedir. 2011 yılında ilk uygulama olarak duyarlı kesimlere karon
saydamlık ödülleri verilmiştir. Bu çerçevede, CDP verilerini ve metodolojisini kullanarak Ernst &
Young Türkiye tarafından yapılan derecelendirmede sera gazı salımı ve iklim değişikliği riskleri
yönetim stratejilerini kamuyla en şeffaf şekilde paylaşma kriterinde, en yüksek puanları alan Türk
Telekom ve Zorlu Enerji, 2011 Karbon Saydamlık Lideri ödülünü paylaşmışlardır. Projede 2011 yılında
71 trilyon ABD Doları değerindeki varlığı yöneten 551 kurumsal yatırımcı yer almaktadır.102
99
İklim Platformu, bir İngiliz kuruluşu olan “Strategic Program Fund of the UK Foreign and Commonwealth Office
(FCO)”tarafından finanse edilen “Türk İş Dünyasında İklim Değişikliği İnsiyatifinin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında
oluşturulmuştur.
100 CDP: Carbon Disclosure Project.
101 http://cdpturkey.sabanciuniv.edu
102 http://www.cdproject.net
52
Vizyon 2050 Türkiye Raporu
Sürdürülebilir bir geleceğin bugünle bağlantısını kurmak amacıyla TÜSİAD tarafından 2011 yılında
hazırlanan Rapor’da, insani kalkınma, enerji, şehirleşme, kentsel ulaştırma, üretim ve tüketim
eğilimleri çerçevesinde, 2050 yılında sürdürülebilir bir Türkiye’ye ulaşmaya yönelik öneriler
geliştirilmiş, ülkenin önündeki fırsatlar değerlendirilerek, bu yolda çıkabilecek risklere dikkat
çekilmiştir. Vizyon 2050 Türkiye Raporu, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi tarafından 2010
yılında Dünya CEO Forumu’nda tanıtılan Vizyon 2050 raporundan hareketle hazırlanmıştır.103 Söz
konusu belge özel sektörün çeşitli uygulamalarının yanı sıra, iş dünyasının sürdürülebilirlik
konusundaki hassasiyetine ve bilincine işaret etmektedir.
“81 İlde 81 Orman” İş Bankası - TEMA Projesi
Türkiye İş Bankası’nın sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında 2008 yılında104 başlattığı, Orman ve
Su İşleri105 ile TEMA’nın işbirliğinde yürüttüğü bir proje, küresel iklim değişikliğine karşı en etkili
önlemlerden biri olan orman alanlarını genişletme çalışmaları ile ilgilidir. Türkiye’de en büyük
kurumsal ağaçlandırma projelerinden biri olan “81 İlde 81 Orman” Projesi ile ilk aşamada; İş
Bankası’nın 2009 yılı sonunda ağaçlandırdığı il sayısının 32’ye, ağaçlandırılan alanın ülke genelinde
yaklaşık 600 hektara, dikilen fidan sayısının ise 1 milyona ulaşması planlanmıştır. Projede, İş
Bankası’nın katkılarıyla beş yıl içinde 81 ilde üç bin futbol sahası büyüklüğünde (yaklaşık 1.500
hektarlık) alana iki milyonu aşkın fidan dikileceği planlanmıştır. Ayrıca, İş Bankası, dikilen fidanların,
dikim tarihinden itibaren beş yıl boyunca bakımını da üstlenmektedir. İş Bankası bu projeye 11 milyon
TL'nin üzerinde bir kaynak tahsis etmiştir. “81 İlde 81 Orman” Projesi ayrıca, banka mudilerinin hesap
özetlerini e-posta yoluyla almalarını teşvik etmekte, böylece 5 TL İş Bankası MaxiPuan kazanmalarını
ya da bir fidan sahibi olmalarını sağlamakta, dolayısıyla proje aynı zamanda toplumsal çevre bilincinin
artmasına katkıda bulunmaktadır.
Yeşil Ekonomi Zirvesi ve Fuarı
Eylül 2012’de İstanbul’da yapılan uluslararası bu etkinlikte iklim değişikliğinin emisyon azaltım
faaliyetlerine dönük bir çok sektör yer almıştır. Bunlar; yenilenebilir enerji, otomotiv (çevreci motora
sahip, düşük emisyonlu taşıtlar), aydınlama (enerji verimliliği) sektörleridir. Fuar, Enerji Verimliliği
Derneği (ENVERDER) ve Türkiye Enerji Verimliliği Meclisi (TEVEM) öncülüğünde, Türkiye İhracatçılar
Meclisi (TİM) ve UNIDO'nun da katkılarıyla gerçekleşmiştir.
Daha Az Karbon ve Az Su Yatırımları
Yatırımlarında maksimum enerji verimliliğini sağlayarak ekosistemin korunmasına destek olan üretim
teknolojilerini uygulayan Zorlu Enerji, 2012’de tüm ünitelerini devreye aldığı Lüleburgaz Doğal Gaz
Santrali Geliştirme Projesi ile santralda kullanılan doğal gazda yılda 61,3 sm3/yıl tasarruf
sağlamaktadır. Projede, santralin konfigürasyon portföyüne kombine çevrim teknolojisini ekleyerek,
büyük ölçüde buhar ve elektrik enerjisi üretim esnekliği sağlanmıştır. Böylece, santral, enerji
piyasalarındaki arz talep dengesine daha yüksek oranda uyum sağlayarak müşterilerinin buhar ve
elektrik taleplerine eksiksiz yanıt verebilecek kapasiteye ulaşmıştır. Santralde yılda 100 bin ton/yıl
karbon emisyonu azaltımı gerçekleşmektedir. Santral bu teknoloji sayesinde ayrıca talebin düştüğü
dönemlerde oluşan artık buharı da elektrik üretiminde değerlendirebilecek yapıya kavuşmuştur.
Ayrıca santralde kullanılan inverter sistemi sayesinde de kullanılan enerjide % 30 düşüş elde
edilmektedir. Lüleburgaz Doğal Gaz Santrali’nin enerji üretiminde soğutma amaçlı kullanılan su,
103
104
105
http://www.tusiad.org
İş Bankası Ağaçlandırma Projesi resmen 22.12.2008’de başlatılmıştır.
O tarihte Çevre ve Orman Bakanlığı idi.
53
devreye alınan geri dönüşüm tesisi sayesinde civar tesislerin atık sularından sağlanmaktadır. Bu geri
dönüşüm tesisi, Zorlu Enerji ile Türkiye’deki enerji santrallerinde ilk kez kullanılmıştır. Prosesin su
ihtiyacı yer altı suyu kaynaklarından kullanılmayarak, geri dönüşüm tesisi ile atık suları
değerlendirilmekte ve böylece yer altı su rezervi kullanımında yılda 950.400 ton tasarruf
edilmektedir. Zoru Enerji Grubu, iklim değişikliği ile mücadelede tüm dünyada önemli bir kurumsal
sorumluluk aracı olarak kabul edilen Karbon Saydamlık Projesi’ne106 (CDP) Türkiye’den katılan ilk
enerji şirketidir. Zorlu Enerji Grubu, 2011 yılında Karbon Saydamlık Liderliği Ödülü’nü kazanmıştır.107
Zorlu Grubu aynı zamanda Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin imzacılarındandır.
Türk Telekom İklim Değişikliği Farkındalık Faaliyetleri
Türk Telekom tarafından; çalışanlarının, bayilerinin ve iş ortaklarının eğitim ve gelişimini sağlamak
amacıyla 2008 yılında kurulan Türk Telekom Akademisi, ülke genelindeki yaklaşık 24.000 çalışanını
iklim değişikliği konusunda 2012 yılında bilgilendirme eğitimi vermiştir. İklim değişikliğinin nedenleri,
sonuçları ve yapılabilecekler hakkında bir farkındalık eğitimi olan bu faaliyetle sürdürülebilirlik
süreçlerinin daha bilinçli ve çevre dostu olması amaçlanmıştır. Türk Telekom tarafından 2011’de
İstanbul’da “İklim Değişikliği Sergisi” açılmıştır. Özellikle küçük yaştaki öğrencilerin farkındalığının
artması ve bilinçlendirilmesi konusunda önemli olan Sergiyi 10 bine yakın ilköğretim, lise ve üniversite
öğrencisi ziyaret etmiştir.
Vakit Yok Kaybetmeden Harekete Geç108
Akbank; Kopenhag, Bali, Poznan, Cancun zirveleri için Galler Prensliği İklim Değişlikliği Liderleri
Grubu’nun hazırladığı bildirilerin devamı niteliğindeki Durban Bildirisi'ni de imzalamış bir Türk
bankasıdır. Akbank, Karbon Saydamlık Projesi içinde yer almakta olup, aynı zamanda Birleşmiş
Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin imzacılarındandır.109
2010 yılında Akbank’ın inisiyatifi ile başlayan Projenin temel amacı, Türkiye’de iklim değişikliği
konusunda duyarlılığın arttırılması, farkındalık yaratılması ve bilimsel bulguların görsel çalışmalarla
sergilenmesini sağlamaktır. Akbank’ın desteklediği ve REC Türkiye’nin yürütücülüğünde Türkiye’de
iklim değişikliği nedeni ile risk altında bulunan, kırılgan öncelikli 15 alanda,110 etkilere uyum
sağlamanın önemine dikkat çeken Proje, bir grup uzman/bilim insanı tarafından hazırlanmıştır.
2012’de tamamlanan Proje, İngiltere'nin saygın ödül organizasyonu olan Best Business Awards'da,
“En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi” seçilerek, uluslararası arenada da dikkat çeken bir
çalışma olmuştur.111 Proje çerçevesinde yürütülen kırılganlık tespit çalışmalarının yanı sıra,
öğrencilerin farkındalığını artırmak amacıyla da faaliyetler yapılmıştır. Bu çerçevede 15 seçilen alanın
bulunduğu 11 ilde Akbank gönüllüleri, ilköğretim okulu öğrencilerini iklim değişikliğine karşı
bilgilendirilmiştir.112İstanbul, Niğde, Çanakkale, Hatay, Tekirdağ, İzmir, Adana, Kırklareli, Çorum,
Konya ve Manisa illerinde düzenlenen bu eğitimlerde 10.000 öğrenci eğitilmiştir.
106
Carbon Disclosure Project-CD.
www.zoren.com.tr.
108 www.vakityok.org
109 http://www.tskb.com.tr/sustain/tr/m-1-1.html.
110 Aladağlar Buzulları, Manisa Akselendi Ovası, Balon Balığı, Çorum Tarım Arazileri, Göçmen Denizanası, Gediz Deltası,
Gökçeada Mercanları, İğneada Longoz Ormanları, İstanbul ve Sel, Konya Karapınar, Kızılçam Ormanları, Tekirdağ, Tuz Gölü,
Yılan Balıkları, Vermetid Taraçaları.
111 Akbank Sürdürülebilirlik Raporu 2011.
112 Akbank gönüllüleri iklim değişikliği ile mücadele konusunda “eğiticilerin eğitimi” yöntemi ile eğitilmişlerdir.
107
54
TOBB İklim Değişikliğine Uyumun Araştırılması Pilot Projesi
Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Dünya Bankasına bağlı Uluslararası Finans Kuruluşu (IFC)
ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işbirliğinde, yürütülen "İklim Değişikliğine Uyumun Araştırılması
Pilot Projesi (Eylül 2011 – Eylül 2012)"nin amacı; özel sektörün iklim değişikliğinin etkileri
konusundaki farkındalığının artırılması, iklim değişikliğinin yarattığı yeni koşullara ayak uydurmada
Türk iş dünyasının rolünün belirlenmesi, riskleri yönetme kapasitesinin artırılması ve gelecekteki
taahhütler hakkında Türk şirketlerinin bilgilendirilmesidir.
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) teknik desteği ile Antalya, Gaziantep, Bursa, İstanbul
ve Ankara’da olmak üzere dört çalıştay gerçekleşmiş olup, her il için o ilde yoğunlaşmış sektörler
seçilmiştir. İllerde, sanayi odalarının kolaylaştırıcı olduğu bu çalıştaylarda; Bursa’da Tekstil,
Ankara’da enerji, İstanbul’da elektrikli ev eşyaları, Gaziantep’de gıda ve Antalya’da turizm sektörü
ile iklim değişikliği ilişkileri değerlendirilmiştir.
BANKACILIK VE FİNANS SEKTÖRÜNDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE
Çevresel sürdürülebilirlik uygulamalarının önemli aktörlerinden biri de bankalardır. Enerji
yatırımlarını finanse eden bankalar genelde; rüzgar, hidrolik, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir
enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar için uzun vadeli düşük faizli krediler sunmaktadır. Son yıllarda
enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik finansal ürün çeşitlerini de artıran
bankalar, böylece yatırımcı şirketlere daha fazla kredi seçeneği sağlamaktadır.
Türkiye’de finans sektörünün sürdürülebilirlik politikaları çerçevesinde iklim değişikliği mücadele
alanında gerçekleştirdiği faaliyetler giderek artmaktadır. Başlangıçta azatlım konularına odaklanan bu
çalışmalar, giderek iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamakla ilgili olmaktadır. Enerji ve karbon
salınım borsaları, bugün Türkiye finans sektörünün gündemindedir. Mevzuat ya da teknik ve yapısal
altyapı eksikliği gereği, Türkiye piyasalarında henüz sunulmamış ya da yeterli işlem hacmine
ulaşmamış olsa da karbon emisyonu, gelişme potansiyeli yüksek finansal bir enerji ve karbon salımı
borsalarının karbon ürün olarak değerlendirilmektedir. Bu konuda önemli bir girişim olarak; Kalkınma
Bakanlığı, Yüksek Planlama Kurulu tarafından 2009 yılında onaylanan ve İstanbul’un cazip bir finans
merkezi olmasının hedefleyen “İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı”nda113
karbon piyasasının oluşturulması eylemler arasında yer almıştır. Aşağıda Türkiye’de bankacılık ve
finans sektörünün iklim değişikliği ile mücadele alanındaki çalışmaları hakkında örnekler
verilmektedir:
İMKB ile Sürdürülebilirlik Endeksi:114Borsaların çevresel, sosyal, kurumsal yönetim konularındaki
risklerine ilişkin politika oluşturmaları sürecinde şirketlere yol gösteren ve şirketlerin sürdürülebilirlik
politikalarına ilişkin bilgiyi sorumlu yatırımcılara ileten bir platform oluşturmak amacıyla, İstanbul
Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 2010 yılında, Türk İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ile
işbirliği içerisinde “İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi Projesi”ni başlatmıştır. Projenin amacı, İMKB’de
işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketlerin yer alacağı bir
endeks oluşturulması, Türkiye’de ve özellikle İMKB şirketleri arasında sürdürülebilirlik bilginin ve
uygulamaların artmasıdır. Projede ele alınan başlıca konular aşağıdadır:


113
114
Türkiye’de kurumsal sürdürülebilirliğin durumunun ve Türk şirketleri açısından sürdürülebilirlikle
ilgili riskler ve fırsatlar;
Türkiye’de sürdürülebilir yatırımın geldiği nokta, önündeki engeller ve teşvikler;
29.09.2009 tarihli Yüksek Planlama Kurulu (YPK) Kararı.
http://www.isesi.org; http://www.imkb.gov.tr
55


Türkiye’nin ekolojik ayak izi, iklim ve benzeri çevresel konular ile ilgili duruşu, kamuda bu alanda
yapılan çalışmalar ve düzenlemeler ile bu çalışmaların kurumsal performans ve yatırım kararı
alma süreci açısından önemi;
Türkiye'nin önde gelen çevresel sorunları, ekolojik ilerlemelerin finansal başarı ve rekabet
açısından Türkiye üzerindeki etkileri, kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği ile ilgili kamunun
ve iş dünyasının rolleri;
Proje ile şirketlerin, küresel ısınma, doğal kaynakların tükenmesi, su kaynaklarının azalması, sağlık,
güvenlik, istihdam gibi Türkiye ve dünya için önemli olan sürdürülebilirliğe ilişkin meselelere nasıl
yaklaştıklarının ortaya konulması, şirketlerin gerçekleştirdikleri faaliyetlerin ve aldıkları kararların
bağımsız bir gözle değerlendirilmesi ve bir anlamda tescil edilmesi sağlanacaktır. Projenin temel
çıktısı; belirlenen “ISESI Sürdürülebilirlik Kriterleri” doğrultusunda, şirketlere sermaye çekmek ve
finansman sağlamak amacıyla yeni yatırım ürünleri geliştirebilen, yatırım yapılabilir bir endeks
olacaktır. Böylece, kurumsal risklerini ve fırsatlarını etkin bir şekilde yönetebilen Türk şirketlerinin
rekabet avantajı artacaktır/sağlanacaktır. Endekste yer alacak şirketlere ilişkin nihai duyuruların
yapılması ve 2012 yılında endeksin hesaplanmaya başlanması hedeflenmiştir.
Ziraat Bankası Tarımda İklim Değişikliğine Uyum Kredileri: Ziraat Bankası’nın desteği ve Gıda, Tarım
ve Hayvancılık Bakanlığı’nın işbirliği ile suyun ekonomik ve verimli tüketimine yönelik çiftçilerin
modern sulama yatırımları yaygınlaşmaktadır. Ziraat Bankası, 2007 yılında Türkiye’de yaşanan ani
kuraklık sonrasında tarımsal sulama alanında, faizsiz tarla içi modern basınçlı sulama sistemi
yatırımlarını o tarihten itibaren desteklemeye başlamıştır. Bu çerçevede; bitki gelişimi için gerekli olan
ve doğal yağışlarla karşılanamayan suyun temin edilmesi ve değişik yöntemlerle toprağa verilmesinin
sağlanması amacıyla yatırım kredisi kullandırılmaktadır. Banka, 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında
Kanun esaslarına göre su temini maksadıyla kazılar yapılmasına ve kuyular açılmasına yönelik yatırım
kredisi taleplerini de belirli koşulların yerine gelmesi halinde değerlendirmektedir. Bu kapsamda
2007’den bu yana Ziraat Bankası öncü olmak üzere, çeşitli finans kurumlarından damla sulama
yatırımları yapan çiftçilere faizsiz kredi sağlanmış, beş yıllık ödeme planı olan bu kredi sayesinde
binlerce dönüm arazinin damla sulama sistemine geçişi gerçekleşmiştir.
Akbank İklim Dostu Krediler: Rüzgar enerjisi santrali (RES) ve hidroelektrik santrali (HES) projeleri
Akbank’ın kredi portföyünde önemli bir yere sahiptir. Bankanın, 2011'de KOBİ ve kurumsal
müşterilerine bu özellikteki projeler için sağladığı finansman desteği, toplam enerji projeleri kredileri
içinde yüzde 70'lik bir pay almıştır. Akbank tarafından evlerde enerji verimliliğini artıracak “Akbank
Enerji Dostu Kredi” uygulaması yapılmaktadır. Bu kredi ile ısı/yakıt tasarrufu için evlerde yapılacak
doğalgaz dönüşümü, pencere yenileme, kombi alımı, çatı izolasyonu, bina mantolama, güneş enerjisi
panel kurulumu gibi çözümlerle enerji tasarrufunun sağlanması hedeflenmektedir. Akbank, ayrıca
firmaların enerji maliyetlerini azaltırken, çevreye katkı sağlaması amacıyla Sürdürülebilir Enerji
Finansmanı Kredisi (TurSEFF) sunmaktadır. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan sağladıkları bu
kaynak, Dünya Bankası'na bağlı Temiz Teknoloji Fonu (CTF) ve Avrupa Birliği Komisyonu tarafından da
desteklenmektedir. Şirketler, endüstriyel enerji verimliliği, binaların termal rehabilitasyonu ve
jeotermal, güneş, biyokütle ve biyogaz dâhil olmak üzere küçük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımları
için bu krediyi kullanabilmektedir.
Yapı Kredi Yenilenebilir Enerji Portföyü: Yapı Kredi Bankası, 2011 yılı sonu itibarıyla 122 farklı enerji
projesine toplam 4 milyar dolarlık finansman sağlamıştır. Kredi portföyündeki enerji projelerinin
yüzde 76'sı yenilenebilir enerjiden oluşan Yapı Kredi'nin, kapasite olarak bakıldığında enerji projeleri
arasında ağırlıklı olarak yüzde 57 ile hidroelektrik santralleri bulunmaktadır. Yenilenebilir enerji
projeleri üzerine gerçekleştirilen akademik çalışmaları da destekleyen Yapı Kredi, geçen yıl Koç
Üniversitesi işbirliği ile "Yapı Kredi Yenilenebilir Enerji Bursu" oluşturmuştur. Burs kapsamında,
yenilenebilir enerji üzerine yüksek lisans yapan bir öğrencinin konusunda tam donanımlı olarak
mezun olması hedeflenmektedir.
56
İş Bankası Çevre Dostu Konut ve Taşıt Kredisi: İş Bankası tarafından, "Çevre Dostu Konut Finansman
Kredisi" ile çevre dostu yapıları, basit şekilde ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına
yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı, ekosistemlere duyarlı konutları indirimli
faiz oranları ile kredilendirilmektedir.
Çevre dostu konutları daha cazip hale getirmeyi amaçlayan Banka, bunun yanı sıra, çevreye duyarlı
teknolojilerin kullanıldığı taşıt modellerinin alımını teşvik etmek ve çevrenin korunmasına katkıda
bulunmak amacıyla çevre dostu araç modellerinin kredilendirilmesinde "Çevreci Taşıt Kredisi"
uygulaması
kapsamında
indirimli
kredi
faiz
oranı
seçenekleri
sunmaktadır.
Garanti Bankası Enerji ve Kaynak Tasarrufu Kredileri: Küçük ve Orta Boy İşletmeler'in (KOBİ), enerji
verimliliğini artıracak projelerine uygun maliyet ve vade koşullarıyla finansman desteği sunan Garanti
Bankası, 2012 yılı itibariyle, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın 200 milyon dolarlık Türkiye
Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kredisi'nin (TURSEFF) 60 milyonluk dilimini almıştır. Garanti Bankası,
bu çerçevede yapılacak çevreci yatırımların sağlayacağı enerji ve kaynak tasarrufu ile yatırımın geri
dönüşünün ölçümlenebilmesi için gönüllü teknik danışmanlık hizmeti vermektedir. Garanti
Bankası’nın kredi verdiği HES projelerinde çevre etkilerini göz önüne almayan şirketi/şirketleri
temerrüde düşmüş sayılacağı ve kredinin iptal edileceği yönünde taahhütleri bulunmaktadır.115
Halkbank Enerji Verimliliği Kredileri: Halkbank, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarının
finansmanında kendi kaynakları ile birlikte, Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası ve Fransız
Kalkınma Ajansı gibi uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan fonları kullanmaktadır. Bu
kapsamda, 2011'de Fransız Kalkınma Ajansı ile 100 milyon Euro’luk yeni bir kredi protokolü imzalayan
Halkbank, bu protokol kapsamında, firmaların enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları için
ihtiyaç duydukları sermayeyi finanse etmeye başlamıştır. Bu kaynağın 60 milyon Euro’su enerji
verimliliği yatırımları için ve 40 milyon Euro’su yenilenebilir enerji yatırımları için kullandırılmaktadır.
Enerji verimliliği kredisi kapsamında, Halkbank ayrıca, enerji yatırımı yapmak isteyen firmalara
ücretsiz enerji verimliliği danışmanlık hizmetleri de sunmaktadır. Halkbank, yenilenebilir enerji
yatırımlarına yönelik olarak 2011’de üretime geçmiş ve yatırım tutarı toplamı yaklaşık 80 milyon Euro
olan projelere finansman desteği sağlamıştır
Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın (TSKB) İklim Değişikliği ile Mücadelesi: Düşük CO2 emisyonlu
uygulamaların geliştirilmesine katılım sağlamak, TSKB'nin proje finansmanın da öncelikli konulardan
biridir. Banka, verdiği tüm kredilerde çevresel ve sosyal etki boyutlarını dikkate almakta; uluslararası
kuruluşlardan sağladığı yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevre ve KOBİ kredileri ile farklı
sektörlerdeki yatırımları desteklemektedir. TSKB bugüne kadar çok sayıda sürdürülebilir kalkınma
projelerini (hidroelektrik, rüzgar, jeotermal ve biokütle, enerji verimliliği, her türlü çevre kirliliğini
önleyecek yatırımlar, tükenebilir kaynakların tasarrufunu sağlayan teknolojik yatırımlar vs)
desteklemiş olup, bu alandaki faaliyetleri artarak devam etmektedir. TSKB, 2006 yılından itibaren
faaliyetlerinden kaynaklanan ‘karbon ayak izi’ni hesaplamaktadır. TSKB, 2009 yılında Türkiye'nin ilk
karbon nötr bankası olmuştur. TSKB, 2009 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans İnisiyatifi
(UNEP FI) taahhütnamesini imzalayarak bu oluşuma katılmıştır. Banka, 2010'da BM Küresel İlkeler
Sözleşmesi'ni 2010’da imzalamıştır. TSKB, bir Dünya Bankası Grubu kuruluşu olan IFC (Uluslararası
Finans Kurumu) ile yenilenebilir enerji üretimi ve enerji verimliliği projelerini finanse etmek amacıyla
75 milyon dolarlık bir kredi anlaşması imzalamıştır (AA, Mart 2012). 2010 yılında Karbon Saydamlık
Projesi'ne katılan TSKB, 2011 yılı başında "Su Saydamlık Projesi”ne destek olmuştur. TSKB, 2009
yılından bu yana, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında Banka, cevreciyiz Portalını
(http://www.cevreciyiz.com) ve cevreciyiz TV'yi işletmektedir. TSKB’nin Enerji verimliliği web sitesi
2011 Haziran ayında açılmıştır (http://www.tskbenerjiverimliligi.com).
V - KAMUOYUNUN BİLGİYE ERİŞİMİ
115
http://enerjienstitusu.com/category, dunyadan-enerji-haberleri/26.06.2012.
57
İklim değişikliği fenomeninin çok disiplinli olması ve gerek azaltım, gerekse uyum tepkileri açısından
yetki ve sorumlulukların bir çok kuruluşta dağınık olarak yer alması; bu alandaki bilgi ve verilerin farklı
format ve standartlarda bulunmasına neden olmakta, bu durum veri ve bilgilerin bir sistem dahilinde
yönetilmesi ihtiyacını gündeme getirmektedir. Bilginin yönetilmesindeki gelişmeler doğal olarak
kamuoyunun iklim değişikliği ile ilgili bilgilere erişimini de kolaylaştıracaktır.
Türkiye’deki bu yöndeki çalışmalar ve çevresel faaliyetlerdeki birikim, veri tabanı oluşturulması için
önemli ilerlemeler olarak değerlendirilebilir.
Stratejik yaklaşımlar açısından bakıldığında; Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi’nde (2010-2020),
ulusal iklim değişikliği çalışmalarında ‘bilgi akışını ve paylaşımını artırmak amacıyla bütüncül bir bilgi
yönetim sistemini oluşturmak’ temel bir hedef olarak yer almıştır. Strateji’de; iklim değişikliğinin
etkilerine yönelik araştırmalara, kolay erişimin sağlanmasını teminen, yeni veri/bilgi sistemlerinin
geliştirilmesi temel prensiplerden biri olarak yer almıştır. Karşılıklı etkilerin (örneğin; deniz suyu
yükselmesi ve kıyı erozyonu arasındaki ilişki, termal okyanus özellikleri ve balıkçılık, yeni aşıların
etkinliği, azalan kar yağışının etkileri gibi) araştırılması ve bilgilerin bu yönde derlenmesinin önemi
Stratejide belirtilen önemli hususlardan biridir.
Türkiye, iklim konusunda etki değerlendirme ve uyum çalışmalarına altlık oluşturması gereken
bölgesel iklim projeksiyonlarının üretimine 2005’te başlamıştır. Bu çalışmalar Birinci Ulusal Bildirimi
çalışmalarının da tetiklemesiyle ivme kazanmıştır. Ağırlıklı olarak İTÜ Avrasya Yer Bilimleri
Enstitüsü’nde yürütülen bu çalışmalar önce bir TÜBİTAK KAMAG projesi ile ve daha sonra 2010
yılında, “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı”
kapsamında bir alt proje ile desteklenmiştir.
BM Ortak Programı’nda; IPCC’nin Dördüncü Değerlendirme Raporu kapsamında sonuçları incelenen
küresel iklim modellerinin çıktılarının bazıları bölgesel bir iklim modelinden yararlanılarak
detaylandırılmış, 150–200 km ölçeğindeki küresel model çıktılarından 27 km ölçeğine inilmiştir.
Proje sonunda; i) Türkiye ve bölgesi için daha yüksek uzamsal/mekânsal çözünürlüklü iklim
projeksiyonlarının üretilmesi, ii) çeşitli etki değerlendirme çalışmaları ve strateji tasarım çabalarının
desteklenmesi için iklime dayalı standart ve uyarlama bilgi ürünlerinin tanımlanması ve üretilmesi ve
iii) bu bilgi ürünlerinin kullanımlarının en üst düzeye çıkarılması için ilgili taraflarla paylaşılması
sağlanmıştır. Sonuçlar, bir web ara yüzü (iklim değişikliği bilgi portalı116) ile kullanıcılara
sunulmaktadır.
Kutu 3
İklim Modelleri Kullanımı Eğitimleri
İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü tarafından 1-3 Haziran 2010 tarihleri arasında
Kayseri, Niğde ve Adana’da, 4 Ekim 2010 tarihinde de Ankara’da, iklim değişikliği, iklim değişikliğinin
modellenmesi ve bölgesel projeksiyonlar ve Veri Dağıtım Alt Sistemi’nin (Data Delivery Subsystem-DDS)
örneklerle tanıtımı ve kullanım alanlarıyla ilgili bilgiler verilmiştir. Ayrıca projeksiyonların nasıl yorumlanması
gerektiğine yönelik temel kavramların anlatılması amacıyla iklim modelleri kullanımı eğitimleri de düzenlenmiş
olup, eğitimlere dört ilde farklı kurumlardan toplam 67 kişi katılmıştır.
116
www.agora. itu.edu.tr
58
Yine BM Ortak Programı kapsamında, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık
Bakanlığı koordinasyonunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile birlikte kuraklık ve sel etkileri bilgi
yönetim sistemlerinin geliştirilmesi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda yapılan çalışmaların
amacı gerçek zamanlı meteorolojik veriye entegre bir sistemle ulaşmak; bu doğrultuda gerekecek
verileri toplamak, oluşturmak ve analiz etmek için yazılım araçları geliştirmek; acil durum uyarı
sistemleri için yazılım ve metotlar tasarlamak olarak özetlenebilir.
Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı
kapsamında ayrıca; GTHB’nın işbirliği ile Kuraklık ve Taşkın Bilgi Yönetimi Sistemi üzerinde çalışılmış
ve bu yönde bazı uygulamalar yapılmıştır. Bu çerçevede; Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Adana
Bölge Müdürlüğü ile işbirliği içinde İskenderun’da Aşkarbeyli Nehri’nde bir taşkın erken uyarı sistemi
kurulmuş ve “Kuraklık ve Taşkın Veritabanı Portalı” oluşturulmuştur.
İklim Değişikliği Eylem Planı”nda (2011-2023) ve “Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi
ve Eylem Planı”nda da iklim değişikliği bilgi yönetim sisteminin destekleyici bir dizi hedef ve eylem yer
almaktadır.
Türkiye Çevre Literatüründe İklim Değişikliğinin Yeri
Türkiye’de yaklaşık 40 yıldır, çevre ile ilgili olarak çeşitli konularda kitap, makale, rapor, derleme ya da
yabancı kaynak çevirileri yayınlanmaktadır. Bu yayınların önemli bir bölümü çevre alanında farkındalık
yaratmaya ve bilinçlenmeyi artırmaya yöneliktir. Son dönemlerdeki yayınlarda ihtisaslaşmanın arttığı
görülmekte olup, sürdürülebilir kalkınmaya, çevre ve ekonomi ilişkilerine ve çevrenin diğer sektör
(enerji, tarım, sanayi gibi) politikalarının entegrasyonuna yönelik çalışmaların çoğaldığı
bulunmaktadır. Eylül 2012 itibariyle yapılan bir çevre literatürü araştırmasında117 Türkiye’de 19732012 arasında 500’ün üzerinde basılmış yayın bulunduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada, doğrudan iklim
değişikliği ya da küresel ısınma ile ilgili yayınların sayısı 30 civarındadır ve bunların son 5 yıl içinde
yoğunlaşmış olduğu görülmektedir. Ancak burada not edilmesi gereken önemli husus; husus,çevre,
sürdürülebilir kalkınma, alternatif enerji kaynakları, ekoloji politikası, iktisat ve çevre, su politikası ve
suyun rasyonel yönetimi gibi konuları ele alan diğer bir çok yayının iklim değişikliği ile mücadele
dolaylı, hatta bazen doğrudan ilgili olduğudur.
E-Devlet Uygulamalarında İklim Değişikliği
Türkiye’de temel kalkınma politikaları, kamu hizmetlerinde kalite ve etkinliğin artırılması için e-Devlet
uygulamalarının yaygınlaştırılmasını yapısal reform alanı olarak belirlemiştir. En son Orta Vadeli
Programda (2012-2014) e-Devlet uygulamalarının, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması
yoluyla hedeflendiği açıkça belirtilmektedir.
E-Devlet uygulamalarında iklim değişikliği hakkında bilgilerin oluşması, bir sistem dahilinde
yönetilmesi ve erişiminin sağlanması noktasında, başta TÜİK, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman
ve Su İşleri Bakanlığı olmak üzere (bağlı kuruluşları dahil), gerek azaltım, gerekse uyum faaliyetleri
çerçevesinde veri üreten, sağlayan ve/veya kullanan diğer ilgili kurum ve kuruluşlar bu yönde
kapasitelerini geliştirmektedir. Bu kuruluşlarla ileriye dönük tahminlerin yapılması ve
çevresel/iklimsel verilerin hesaplanması için bir Karar Destek Sistemi ve Modellerin geliştirilmesi
üzerine çalışılmaktadır.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan İklim Değişikliği Dairesi tarafından
yapılan tüm çalışmalara, hazırlanan strateji ve politika belgelerine, Türkiye Sera Gazı Emisyon
Envanteri, Sera Gazı Emisyon Azaltım Proje Sicili, Karbon Ayakizi hesaplama gibi ilgili kesimlerin ya da
117
Türkiye Çevre Literatürü (Kaynak: www.yesilgundem.net).
59
kamuoyunun ihtiyaç duyduğu birçok bilgi, veri ve rapora Genel Müdürlük ve İklim Değişikliği Dairesi
web sitesi kanalı ile erişilmektedir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığında bilişim ve bilgiye erişim faaliyetleri Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel
Müdürlüğü’nün bünyesinde sürdürülmektedir. Planların coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak
hazırlanması ile ilgili veri standartların belirlenmesi çerçevesinde, Kentsel Bilgi Sistemi, Mekansal Veri
Bilgi Sistemi, Mekansal Veri Arşiv Sistemi kurulmuş olup, erişim bu zeminlerde sağlanmaktadır.
INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information for Europe) çalışmaları da söz konusu Genel
Müdürlüğün sorumluluğu altındadır.
İklim değişikliğinin etkilerine dair göstergelerin TÜİK tarafından 2013 yılına Resmi İstatistik
Programına dahil edilmesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından iklim değişikliği ile ilgili verilerin
GTHB, DMİ,DSİ ve OGM ile işbirliği yapılarak, 2015 yılına kadar Türkiye Çevresel Bilgi Değişim Ağı’na
(TEIEN)118 dahil edilmesi hedeflenmiştir.119
Orman ve Su İşleri Bakanlığının e-hizmetleri Bakanlığın kurumsal uygulamalarını ve Coğrafi Bilgi
Sistemi (CBS) uygulamalarını (Interaktif sistemlerle Ağ Tabanlı CBS Harita Uygulaması) içermektedir.
Coğrafi Bilgi Sistemi uygulamalarında, korunan alanlar, arazi örtüsü, avlak yönetim sistemi gibi iklim
değişikliğinin etkilerine uyum çalışmaları için gerekli birçok veriye erişilebilmektedir.
Internet Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemleri uygulaması GeoData,120 Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve
Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü,
Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel
Müdürlüğü ve Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü bilgi işlem birimlerinde halihazırda kuruludur.
Türkiye’nin ilk GeoPortalı: Coğrafi Veri Portalı (GeoPortal)121 uygulaması, Orman ve Su İşleri Bakanlığı
ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bünyesinde yer alan ilgili birimlerin fiziksel olarak farklı ortamlarda
bulunan coğrafi verilerinin ve coğrafi veriye ait metaveri bilgilerinin INSPIRE ve ISO (International
Organization for Standardization) standartlarına uygun olarak, ortak bir altyapı üzerinden kullanıcılara
sunulmasıdır.
Rio Sözleşmeleri Kapsamında Türkiye’de Veri Tabanı Sisteminin Oluşturulması
“Rio Sözleşmeleri122 Kapsamında Türkiye’nin Ulusal Kapasitesinin Değerlendirilmesi Projesi (2011”123
içinde hazırlanan Ulusal Kapasite Eylem Planı’nda, Sözleşmelerin uygulanmasını kolaylaştırmak
amacıyla, bir veri tabanı sisteminin oluşturulması hedeflenmiştir.124 Bu yöndeki çalışmalar Çevre ve
Şehircilik Bakanlığı tarafından sürdürülmektedir.
118
TEIEN: Technical Assistance for the Establishment of a Turkish Environmental Information Exchange Network.
Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2011).
120 GeoData Orman ve Su İşleri Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi yönetiminde geliştirilmiştir.
121 GeoPortal coğrafi verisetleri ve veri servislerini oluşturan veri üreticileri, coğrafi veri ve servisleri yayımlayan servis
sağlayıcılar ve mekansal veriye ihtiyaç duyan kullanıcılar arasında basit, hızlı ve verimli bir etkileşim alanı sağlar.
122 Rio Sözleşmeleri: Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi,
Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi.
123 Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yürütülen Proje, donör kuruluş olan Küresel Çevre Fonu’nun (GEF)
desteği ile gerçekleşmiştir.
124 Ulusal Kapasite Eylem Planı, Veri Toplama, İzleme, Değerlendirme ve Raporlama Bölümü.
119
60
Internette Erişim
Türkiye’de artan internet kullanımı iklim değişikliği konusundaki sitelere erişimini de doğal olarak
artırmıştır. Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede yapılan projelerin ve uygulamaların önemli bir
bölümü ilgili kuruluşların internet sayfaların da yer almaktadır. Bu ortamların/sayfaların kullanıcı
sayısı ve kullanım amacı ile ilgili yeterli bilgi ve veri bulunmamaktadır. Kamuoyunun internet dışında,
iklim değişikliği konusunda bilgiye erişimi, basılı yayınlar, kitaplar, yazılı ve görsel medya aracılığıyla
olmaktadır. İklim değişikliği ile doğrudan ya da dolaylı güçlü olan birçok alanda birebir bilgi
portallarının sayıları da giderek artmaktadır.
Internet Portalları, Sürekli Yayınlar
İklim değişikliği ile mücadelede farkındalık yaratan ve bilgilendiren internet portalları sayısal olarak
artmaktadır. Aktif olarak kullanılanlara örnek olarak; Sürdürülebilir Gündem Portalı, Yeşil Gündem
Portalı, İklim Değişikliği Portalı, Ekolojik Anayasa Girişimi, ENVER Protalı, yeşil enerji ve iklim konuları
üzerinde yoğunlaşan Enerji Enstitüsü Protalı, Toprak Su Enerji Portalı, İklim Adaleti için Gençlik
İnisiyatifi, Açık Radyo, Çevreciyiz Portalı, Küresel Eylem Grubu, Afet Yönetim Portalı sayılabilir.
Çevre alanında bazı Bakanlık, kurum ve kuruluşların (üniversite, STK, özel sektör ve diğer) çıkarılan
birçok bülten, dergi vb, kanalıyla iklim değişikliği ile mücadele konusu işlenmiştir/işlenmektedir.
Bu yayınların başlıcaları, Çevre ve İnsan (Çevre ve Orman Bakanlığı), Orman ve Av (Orman Genel
Müdürlüğü), Drynet (TEMA), GEF/SGP bültenleri (GEF Küçük Destek Programı), YeşilMavi (Doğa
Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), EKOYAPI Dergisi,125 YeşilİZ, ikibin50 Sürdürülebilir Gelecek
Dergisi,126 EKOIQ Yeşil İş Yeşil Yaşam Dergisi, WWF Türkiye bülten ve yayınları,127 Çevre (Türkiye Çevre
Vakfı), NATURELIFE Ekolojik Yaşam Dergisi, Siviliz (STGM), Su Vakfı Yayınları, Greenpeace Akdeniz
bültenleri, Biyo-Bülten (Biyologlar Derneği), TTGV yayınları.128
TÜBİTAK Süreli Yayınlarında İklim Değişikliği
Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bilim ve Toplum Dairesi Başkanlığı Bilim ve
Toplum Programları Müdürlüğü, Bilim Teknik, Bilim Çocuk, Meraklı Minik adlı aylık dergileri
çıkarmaktadır. Söz konusu projeler ve yayınlar aracılığı ile TÜBITAK’ın Türkiye’de iklim değişikliği
eğitim, öğretim ve farkındalık yaratma potansiyeline katkıları söz konusudur. Örneğin, aylık ortalama
tirajı 31350 olan Bilim Teknik dergisinde 2008 yılından bu yana iklim değişikliği konusunda 122 adet
makale yayınlanmıştır.
Aylık ortalama tirajı 101729 olan Bilim Çocuk dergisinde iklim değişikliği konusu 2008 yılından bu
yana 36 kez dergi konuları arasında yer almıştır. Öte yandan TÜBITAK destekli Doğa Eğitimi ve Bilim
Okulları projeleri aracılığı ile 2008 yılından bu yana 130 adet proje desteklenmiştir. Söz konusu
projelerin bir kısmı, özellikle doğa eğitimi projeleri içeriğinde ilkim değişikliği konusu bulunmakla
birlikte, özellikle iklim değişikliği eğitimi konulu proje bulunmamaktadır.
125
www.ekoyapidergisi.
İklim Gönüllüleri Karbon Nötr Yayını
127 Yeni İklim Anlaşması Cep Kılavuzu (2009) İklim Çözümleri:2050 Türkiye Vizyonu (2010), Yine Yeni Yeniden Yenilenebilir
Enerji (2010), Suyun Yeryüzündeki Serüveni (2009), Etkin Korunan Alan Sistemlerine Doğru Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi,
Korunan Alanlar İş Programı Uygulama Kılavuzu (2008), WWF Türkiye.
128 İklim Değişikliği ve Teknoloji Uygulamaları, TTGV.
126
61
Enerji Verimliliği Çocuk Köşesi – Bina Yalıtım Portalı
ETKB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün enerji verimliliği konusunda toplumda farkındalığı
arttırmak amacıyla sürdürdüğü bir dizi faaliyeti vardır. Örnek olarak; Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları
Derneği (İZODER) binalarda enerji verimliliği için çocukların farkındalık düzeyini arttırmak amacıyla
hazırlanan ve Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünün resmi web sayfasında yer alan Enerji
Verimliliği Çocuk Köşesi – Bina Yalıtım Portalı Projesi verilebilir.
Ulusal Bildirimler için İklim Değişikliği Portalı
Türkiye İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi çalışmaları sürecinde bundan sonraki Ulusal Bildirimleri
on-line olarak hazırlamak amacıyla “İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Portalı” oluşturulmuştur. İklim
değişikliği ile mücadelede yer alan tüm kesimler ulusal bildirimlere olan katkılarını on-line olarak bu
ortamda verecekler/paylaşacaklar ve bildirimler Çevre ve Şehircilik Bakanlığının koordinasyonunda bu
yolla hazırlanacaktır.
62
VI - ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ
İklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’nin uluslararası işbirliği faaliyetleri Sözleşmeye ve özellikle de
Kyoto Protokolüne taraf olduktan sonra ivme kazanmıştır. Bu çerçevede, bir yandan uluslararası
kuruluşların teknik desteğinden yararlanmakta, öte yandan iklim müzakerelerine sistemli ve aktif
olarak katılmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin çevre alanında bir çok konuda - iklim değişikliği ile ilgili
konular dahil - teknik yardım sunduğu az/en az gelişmiş ülkelerle ikili işbirliği akitleri vardır.
A - ULUSLARARASI TEKNİK İŞBİRLİĞİ VE DIŞ YARDIMLAR
Türkiye’nin OECD bünyesinde 23 üyesi bulunan Kalkınma Yardımları Komitesi’ndeki (Development
Assistance Committee-DAC) gözlemci statüsü devam etmektedir. Uluslararası kalkınma
platformlarında yükselen donör ülke olarak nitelendirilen Türkiye, Resmi Kalkınma Yardımları (RKY)
miktarını artırmayı sürdürmektedir.129
TİKA ve Diğer Kuruluşların İşbirliği Faaliyetleri: Kalkınma yardımları konusunda Türkiye’de ana
uygulayıcı kuruluş Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)130 olmakla beraber,
Türkiye’de çeşitli bakanlıklar kendi görev alanlarına giren konularda bazı ülkelere destek
sağlamaktadır. Bu yardımlar gerek ülkelerle yapılan ikili ya da çoklu işbirliği protokolleri, gerekse
Türkiye’de uzantıları olan uluslararası örgütlerin (UNDP; FAO, WMO gibi) kolaylaştırıcılığı ile
yapılmakta olup, çevre alanındaki birçok konuda eğitim ve kapasite artırma hususlarının içermektedir.
TİKA yardımları iklim değişikliği ile ilgili olmamakla beraber, çevre alanındaki birçok konuyu
kapsamaktadır. Bunlar; katı atık yönetimi, su ve sanitasyon, tuzlu sudan arındırma merkezleri ve
temiz içme suyu temini, sağlık, doğanın korunması, tarihi eserlerin restorasyonu ve çevresel duyarlılık
eğitimleri olarak sıralanabilir.
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın uluslararası ilişkileri çerçevesinde, bazı ülkelerle ikili/çoklu anlaşmalar
yoluyla sürdürdüğü çalışmalarda iklim değişikliği ile mücadele konuları ele alınmaktadır. Bu çerçevede
yapılan 49 adet ikili ve çok taraflı anlaşmada; çevre, ormancılık, meteoroloji, su ve iklim değişikliği
bilinçlendirme konuları yer almaktadır. Bakanlık, söz konusu ülkelerle yaptığı birçok ülke ile
sürdürdüğü ikili işbirliği çalışmalarında, bir yandan bilgi ve deneyim talep eden tarafta yer almakta,
öte yandan gelişmişlik düzeyi kendisinden daha düşük olan ülkelere destek olmaktadır.
Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ülkelerle ikili işbirliği kapsamında 31 ülke ile 63 anlaşma
hazırlanmış olup bu anlaşmalardan; imzalanan 19 anlaşma yürürlükte, imzalanan 21 anlaşma onay
aşamasında, 12 anlaşma müzakere edilmekte, 11 anlaşma hazırlık aşamasındadır.131 Bu
anlaşmalardaki işbirliği konuları; çevre koruma, orman ve ormancılık araştırmaları, doğa, orman ve
su, taşkın kontrolü, meteoroloji ve meteorolojik araştırmalar, doğal kaynaklar ve su havzası
amenajmanı, su kaynaklarının verimli kullanımı ve kuraklıkla mücadele, yaban hayatı, içme suyu
temini ve sanitasyondur. Genelde 5 yıllık bir zaman dilimi ile protokollere bağlanan ve ikili işbirliği ile
destek olunan ülkeler, Burkina Faso, Nijer, Umman Sultanlığı, Sudan, Moğolistan, K.K.T.C.,
Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan olarak sıralanabilir.
İstanbul Eylem Planı ve İklim Değişikliği: Türkiye 9-13 Mayıs 2011 tarihleri arasında on yılda bir
düzenlenen Birleşmiş Milletler Dördüncü En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) Konferansı‟na ev sahipliği
yapmıştır. Konferans sonunda kabul edilen İstanbul Eylem Planı'nda (2011-2020) en az gelişmiş
129Dokuzuncu
Kalkınma Planı (2007-2013), 2012 Yılı Programı, II: Teknik İşbirliği Bölümü, s. 294.
TİKA Türkiye’nin beş kıtadaki iyilik ve dostluk eli oldu. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), 30 işbirliği
ortağı ülkede 33 program koordinasyon ofisi ile çalışmalarını devam ettirmekte; yaklaşık 100 ülkede proje ve faaliyetler
gerçekleştirmektedir.
131 http://did.ormansu.gov.tr/did/, Güncelleme Tarihi: Temmuz 2012.
130
63
ülkeler için; üretim kapasiteleri artırılarak, sürdürülebilir, eşitlikçi ve kapsayıcı bir ekonomik büyüme
sağlanması, yoksulluğun azaltılması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, ülke ekonomilerinin iklim
değişikliği de dahil olmak üzere doğal ve çevresel şoklara karşı kırılganlığının azaltılması, mali
kaynaklarının geliştirilmesi, demokratik süreçlerin, hukukun üstünlüğü ve ilgili kurumların
güçlendirilmesi ile bütün düzeylerde iyi bir idari yönetimin oturtulması, insan haklarının korunması,
yolsuzluğun azaltılması konularındaki hedeflere yer verilmektedir. Eylem Planında bu ülkelerin
gelişmesi için bazı alanlar öncelikli olarak belirlenmiş olup, bu alanlar arasında; altyapı, su ve sulama,
enerji, tarım, gıda güvenliği ve kırsal gelişme iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik ile doğal
felaketlerde risk azaltılması konuları yer almıştır.
EAGÜ Konferansında Türkiye, 2020 yılına kadar EAGÜ‟e yıllık 200 milyon ABD doları tutarında yardım
yapacağını taahhüt etmiştir. 2011 yılında başta UNDP olmak üzere BM kuruluşlarının teknik
desteğiyle Türkiye‟de 60 adet teknik işbirliği projesinin uygulanmasına devam edilmiştir. Bu
projelerde cinsiyet eşitliği, çevre, iyi yönetişimin sağlanması, tarımsal kalkınma, yoksullukla mücadele,
anne ve çocuk sağlığının iyileştirilmesi, çocukların ve gençlerin konumunun güçlendirilmesi ve
program uygulama kapasitesinin geliştirilmesi gibi faaliyet alanlarına odaklanılmıştır.
FAO-Türkiye Ortaklık Anlaşması çerçevesinde Diğer Ülkelere Yardımlar:132 Birleşmiş Milletler Gıda ve
Tarım Örgütü (FAO) ile Türkiye’nin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı133 arasında 27 Temmuz 2006
tarihinde yapılan "Ev Sahibi Ülke Anlaşması" sonucunda kurulan ve Türkiye ile birlikte Azerbaycan,
Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan'ı kapsayan FAO Orta Asya Alt Bölge
Ofisi, 11 Temmuz 2007 tarihinde Ankara’da açılmıştır.
Söz konusu Ofisin kuruluş amacı, kapsadığı ülkelerde belirlenen öncelikli alanlarda projeler üreterek,
tarımsal ve kırsal kalkınmayı hızlandırmak, sürdürülebilir gıda güvenliğini temin etmek, gıda
güvenilirliği için gerekli altyapıyı oluşturmak, ormancılık ve balıkçılık dahil doğal kaynakların verimli
kullanımını ve korunmasını temin etmek ve genetik kaynakların korunmasını sağlamaktır.
Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi’ne projelerde kullanılmak
amacıyla yılda 2 milyon $ olmak üzere, beş yıllığına toplam 10 milyon $ katkı ile ofisin giderleri için
yıllık 300.000 $ katkı sağlanmaktadır. Bu çerçevede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından
FAO'ya 2007, 2008 ve 2009 yıllarında toplam 5.000.000 $ ödenmiştir. Böylece Türkiye yardım alan bir
ülke konumundan çıkarak, uluslararası arenada aşağıda detayları verilen alanlarda finansman ve
teknik yardım sağlayan bir ülke konumuna gelmiştir.
Kuruluş Anlaşması uyarınca ayrıca, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı ve FAO Orta Asya
Alt Bölge Ofisi Koordinatörü eş başkanlıklarında, FAO ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında
önceliklerin belirlenmesi, projelerin bu önceliklere göre seçimi, maddi kaynakların dağılımı ve
kullanımı ve projelerin denetimi konularında görev yapacak bir Yönlendirme Komitesi kurulmuştur.
Söz konusu Yönlendirme Komitesi vasıtasıyla Türkiye ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde
uygulanacak, dört bölgesel, iki çok taraflı ve üç ulusal olmak üzere, toplam 4.050.000 $ tutarında
dokuz projenin bölge ülkeleri için uygulanmasına karar verilmiş olup, projeler, iki taraf arasında
imzalanan protokol ile resmen onaylanmıştır (10 Eylül 2009). Söz konusu projeler aşağıda
belirtilmiştir:
132
Dr. Nuran Talu, UNEP İklim Değişikliği Uyum Uzmanı ve Koordinatörü, “Türkiye’de Gıda Güvenliği Ve İklim Değişikliğine
Uyum Tartışma Dokümanı”, MDG-F 1680/Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak
Programı, Mayıs 2010, Ankara.
133 O tarihte Tarım ve Köyişleri Bakanlığı idi.
64
Bölgesel Projeler:
1.Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Orta Asya Bölgesel Programı
2.Orta Asya ve Türkiye’de Pestisid Kullanımı Yönetimi
3. Seçilen Ülkelerde Tohumculuk Sektörünün Analizi ve Bölgesel Tohumculuk Master Planının
Hazırlanması
4.Orta Asya`da Tarımsal İnovasyon Sistemleri (AIS) ve Küresel Olarak Önemli Tarımsal Kalıtım
Sistemlerinin (GIAHS) Güçlendirilmesi ve Analizi için Kapasite Geliştirme Projesi
Çok Uluslu Projeler:
1.Kazakistan-Türkmenistan-Özbekistan`da Sulamalı Alanlarda Kaynakların Korunumu Projesi (Türkiye
kaynak sağlayıcı olarak projede yer alacak)
2.Ferghana Vadisi’nde Arazi ve Su Verimliliğinin Artırılması için Metot Geliştirilmesi Projesi
Ulusal Projeler:
1.Tacikistan`da Çevrenin Korunmasının Artırılması için Ev Kaynaklı Tedbirlerin Geliştirilmesi Projesi
2.Özbekistan`da Sulama Suyundan Tasarruf Etmeye Yönelik Teknolojilerin Geliştirilmesi Projesi
3.Suriye`de Orman Yangınlarıyla Mücadele ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi için Kapasite Oluşturma
Projesi.
Yukarıdaki proje konularının birçoğunun, bölge ülkelerinde iklim değişikliğine uyum faaliyetlerini
destekleyici mahiyette olduğu görülmektedir. Bu projelerde eğitim, bilinçlendirme ve kapasite
artırımı faaliyetleri de yer almaktadır.
Dünya Meteoroloji Teşkilatı Bölgesel Eğitim Merkezinin İklim Değişikliği Faaliyetleri: Dünya
Meteoroloji Teşkilatı (WMO) Bölgesel Eğitim Merkezi (BEM) 2001 yılından bu yana Türkiye’nin çeşitli
bölgelerinde iklim değişikliği konusunu da içeren uluslararası nitelikli eğitim programları
düzenlemektedir.134 Bu kursların katılımcıları genellikle kamu kurumları personelidir. Aşağıdaki
Tabloda WMO/BEM tarafından verilen iklim değişikliği eğitimlerinden bazı örnekler verilmektedir:
Tablo 3: WMO Bölgesel Eğitim Merkezi İklim Değişikliği Eğitimlerinden Örnekler
Kursun Adı
Meteorolojik Karakterli
Doğal Afetlerin
Tahmininde Bölgesel İklim
Modeli Kursu
Tarihi
Yeri
Yabancı Kursiyer
Sayısı
Ülkeleri
Birleşik Arap Emirlikleri,
Bosna Hersek, Bulgaristan,
Gürcistan, İran, KKTC,
Litvanya, Mısır, Pakistan,
Polonya, Rusya,
29 Ekim-2
Kasım 2007
BEM Alanya
Tesisleri
İklim Uygulamaları Kursu
7-11 Haziran
2010
BEM Alanya
Tesisleri
11
Bulgaristan, Güney Afrika,
Hırvatistan, Hong Kong,
Irak, Kazakistan, Libya,
Namibya, Romanya,
Tayland, Ürdün
Akdeniz Havzası için İklim
Değişkenliği ve Tahmini
Eğitim Çalıştayı
27 Temmuz
2010 - 4
Ağustos
2010
BEM Alanya
Tesisleri
9
Bosna Hersek, Bulgaristan,
Cezayir, Fas, Hırvatistan,
Lübnan, Makedonya,
Mısır, Slovenya
134
http://www.rtc.dmi.gov.tr/courses
65
15
Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar Enerji Yöneticisi Eğitim Programları: Bölgesel işbirliğinin
geliştirilmesi amacıyla, Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığının ilgili birimlerinin koordinasyonunda
başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere, Asya, Orta Doğu ve Balkan ülkelerine yönelik uluslararası
enerji yöneticisi eğitim programları düzenlenmektedir. Bu kapsamda 2005-2011 tarihleri arasında 25
ülkeden 248 kişinin katıldığı 14 eğitim programı düzenlenmiştir. 135
B - ULUSLARARASI PROJE FAALİYETLERİ
Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele alanında, farkındalığın artması ve katılımcılığın sağlanması
için uluslararası işbirliği denildiğinde, daha çok uluslararası kuruluşların hibe kaynaklarla desteklenen
katılımcı proje ve faaliyetleri akla gelmektedir. Bu çalışmaların önemli bir kısmı iklim değişikliğinde
ulusal strateji ve politikaların şekillenmesine destek olan uluslararası kuruluşların (Birleşmiş Milletler
ve yan kuruluşları, GEF kaynakları, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, EBRD gibi) teknik yardım projeleri
olup, bu projelerin hazırlanma sürecinde kullanılan katılımcı yöntemlerle, toplumun çeşitli
kesimlerine ulaşılması sağlanmaktadır. Bu çalışmalarda ele alınan konular sadece iklim değişikliği
hakkındaki temel bilgiler olmamakta, projelerin amaçları çerçevesinde; çeşitli sektörlerin ve temaların
iklim değişikliğinin azaltım ve uyum tedbirleri arasındaki ilişkiler anlatılmaktadır. Böylece, iklim
değişikliği ile mücadelenin tüm unsurları hakkında başta kamu kuruluşları olmak üzere, sivil toplum
kuruluşları, özel sektör camiası ve akademik toplum bilgilendirilmekte (yaygınlaştırma toplantıları,
eğiticilerin eğitimi çalıştayları, proje faaliyetleri yoluyla vb.) ve kendi çalışma alanları ile
ilişkilendirilerek sürece katkı vermeleri sağlanmaktadır.
Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Türkiye’nin iklim değişikliği gündeminde Son
dönemlerde önemli bir rolü olmuştur. UNDP’nin iklim projelerinin, Türkiye’de çeşitli paydaşların iklim
değişikliği konusunda farkındalıklarından başlayarak, eğitim, kapasite geliştirme, cinsiyet
perspektifinden bakış gibi uygulamalarla toplumun bu alandaki katılımcılığı artırma yönündeki katkısı
ihmal edilmeyecek bir düzeydedir.136 Bu çerçevede; Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede
yönetişimin güçlendirilmesi (sivil toplum, iş dünyası ve yerel/bölgesel idareler ve üniversiteler
öncelikli olarak), gönüllülükten paydaşlığa uzanan sürecin etkinleştirilmesi ve iklim değişikliği çalışan
STK’ların küresel görünülürlük kazanması ile ilgili bir dizi faaliyet UNDP tarafından desteklenmiş ve
desteklenmeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletler (UNDP ağırlıklı) tarafından desteklenen bu
çalışmalar aşağıda belirtilmiştir:
İklim değişikliği ulusal bildirimleri hazırlanırken toplumun tüm kesimleri sürece dahil edilmektedir.
İkinci Ulusal Bildirimin hazırlanması sırasında her aşamada çok sayıda kamu kurum/kuruluş, STK, özel
sektör ve üniversite temsilcilerinin katılımı sağlanmıştır. Düzenlenen 10’u aşkın temel toplantılarda
1.000’i aşkın kişinin katılımı ile gerçekleşmiştir. İkinci Bildirim sürecinde ayrıca, proje faaliyetleri
hakkında çok sayıda bilgilendirme toplantıları, çalıştaylar vb. yapılmıştır.
Ocak 2009-Haziran 2010 tarihleri arasında Kalkınma Bakanlığı’nın137 desteği ile UNDP Türkiye
tarafından yürütülen “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği ile Mücadele İçin Kapasitelerin Artırılması
Projesi”nde hedef kitle, başta iş dünyası olmak üzere kamu otoriteleri, STK’lar ve akademik kuruluşlar
olmuştur. Türkiye’nin uluslararası iklim değişikliği müzakerelerine etkin katılımının sağlanması ve
gönüllü karbon piyasalarında daha iyi deneyimler elde ederek Kyoto Protokolü’nün esneklik
mekanizmalarında yer alması yönünde kapasite geliştirilmesini amaçlayan Projede Türkiye Sanayici
İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile yakın işbirliği yapılmış, bu çerçevede, farkındalık yaratma
135
“Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının Amaç ve Faaliyetleri”, Ankara, 2012, Bağlı ve İlgili
Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı.
136 UNDP’s Transformational Role in Turkey’s Climate Change Agenda, Prepared by Dr. Nuran Talu, UNDP Turkey, 2011.
137 O dönem Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı.
66
faaliyetleriyle ilgili paydaşların belirlenen kurallar ve şeffaf süreçler doğrultusunda, gönüllü karbon
piyasası (VCM) projeleri geliştirme ve uygulama kapasiteleri artırılmıştır.
Proje kapsamında gerçekleştirilen çalıştaylar arasında, İklim Değişikliği için Kamu-Özel Sektör Ortaklığı
ve Karbon Ekonomisi çalıştaylarına 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla 312 ve 127 kişi katılmıştır. Aynı
proje kapsamında, uluslararası iklim değişikliği müzakereleri ile Sera Gazı Azaltımı Proje Döngüsü
konularında gerçekleştirilen teknik eğitimlerde ise 245 kamu görevlisi eğitim almıştır. Projede özetle,
gönüllü karbon piyasalarında daha iyi deneyimler elde ederek Kyoto Protokolü’nün esneklik
mekanizmalarından yararlanması yönünde iş camiasının kapasitesinin geliştirilmesine destek
olunmuştur.
“Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planının Geliştirilmesi Projesi”138, iklim değişikliği ile
mücadele stratejilerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına yönelik olarak ulusal ve yerel kapasitenin
güçlendirilmesini, azaltım ve uyum bağlamında iklim değişikliği stratejisi ve eylem planının
oluşturulmasını hedeflemiştir. Projenin temel çıktısı olan onunda hazırlanan İklim Değişikliği Ulusal
Eylem Planı’nda (2011-2023), seçilen kilit sektörlerde (enerji, sanayi, ulaştırma, tarım, ormancılık ve
bina sektörü) azaltım ve iklim değişikliğine uyum için eylemler belirlenmiştir. Bu eylemlerden
toplumun ilgili kesimlerinin farkındalığını artırmaya ve uygulamayı kolaylaştıracak olan eğitim ve
katılım faaliyetlerini desteklemeye yönelik olanları aşağıda sıralanmıştır:









Emisyon envanterinin daha sağlıklı olarak hazırlanması için gerekli bilgi altyapısının kurulması
Karbon piyasalarına ilişkin farkındalığın ve bilincin artırılması;
Kamu kurumlarının sera gazı emisyon bilgilerinin kamuoyuyla paylaşılması için altyapı
oluşturulması;
İklim değişikliği ile mücadele ve uyum konusunda insan kaynaklarının geliştirilmesi;
Tüketim kalıplarının iklim dostu olacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilincinin
arttırılması;
İklim değişikliği konusunda bireylerin rollerine yönelik kamuoyunda farkındalık yaratılması ve
tüketim kalıplarını değiştirmek üzere güvenilir bilgi kanallarının oluşturulması;
Bakanlıkların hizmet içi eğitimlerinde iklim değişikliğinin etkilerine uyum ve Türkiye’deki durum
ile ilgili temel eğitimlerin verilmesi;
İklim değişikliğine uyum sürecinde katılımın sağlanması ve farkındalığın artırılması hususunda
“medya”nın rolünün güçlendirilmesi;
İklim değişikliği ile mücadele için kamuoyu bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesi;
Akademik camialarda iklim değişikliği ile mücadele konularında tartışma zeminlerinin, sertifika
programlarının arttırılması.
Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı,139
çerçevesinde, Türkiye’de iklim değişikliğinin etkileri ve bu etkilere uyum sağlamakla ilgili farkındalık,
eğitim, katılım ve bilgiye erişim anlamında, oldukça kapsamlı uygulamalar yapılmıştır. Ekim 2008Şubat 2012 tarihleri arasında yürütülen söz konusu Programda geliştirilen bir iletişim stratejisi
doğrultusunda, gerçekleşen faaliyetler aşağıda özetlenmiştir:
İklim Meydanı (İklim Arenası): İklim Meydanı, iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak
amacıyla Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı
tarafından British Council ve AB Bilgi Merkezleri ile işbirliği içinde 11 ilde düzenlenmiştir. İnteraktif bir
138
Bu Proje İngiltere Dışişleri Bakanlığı Stratejik Programı Fonu "Low Carbon High Growth (Düşük Karbon Yüksek Büyüme)
Programı" kapsamında desteklenmiş olup, UNDP Türkiye tarafından 2010-2011 yılları arasında yürütülmüştür. Projede
doğrudan faydalanıcı kuruluş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır.
139 Ortak Program, Binyıl Kalkınma Hedefleri Fonundan (MDGF Fonu) desteklenmiştir. Projenin BM uluslararası ortakları
UNDP, FAO, UNIDO ve UNEP’dir. Doğrudan faydalanıcı kuruluş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır.
67
tartışma platformu olan İklim Meydanı ile üniversite öğrencilerinden kamu kurumları temsilcilerine,
yerel STK’lardan lise öğrencilerine, yerel basından akademisyenlere değişen farklı hedef kitlelerden
yaklaşık 1.000 kişiye ulaşılmıştır. İklim Meydanında iklim değişikliği ile ilgili genel bilgileri vermenin
yanı sıra özellikle iklim değişikliğine uyum konusunda odaklanılmıştır. Gidilen illerin ‘İklim
Meydanı’nda iklim değişikliğinden nasıl etkileneceği, iklim değişikliğine uyum için yapılması
gerekenler, bireysel olarak yapılabilecekler ve iklim değişikliği konusunda kamuoyunu bilgilendirmede
medyaya düşen rol ve sorumluluklar tartışılmıştır. İklim Meydanı’nı duyurmak üzere yerel medyada,
radyolarda ve TV’de yaklaşık 50 haber yayınlanmıştır.
İklim Değişikliğine Uyum Eğitim Kiti: İklim değişikliğine uyum konusunda, İlköğretim öğrencilerinin
farkındalığının artırılması için eğiticileri eğitimi yoluyla, İklim Değişikliğine Uyum Eğitim Kiti
hazırlanmıştır. Seyhan Havzası'nda İklim Değişikliğine Topluma Dayalı Uyum Hibe Programı süresince
Adana, Niğde ve Kayseri’de iklim değişikliğine uyum üzerine Eğiticilerin Eğitimi çalıştayları
düzenlenmiş olup, bu eğitimler yoluyla 150 öğretmene ulaşılmıştır.
Eğitimlerle ilgili çok sayıda yerel gazetede ve yerel TV kanallarında haberler yayınlanmıştır. Ayrıca,
Seyhan Havzası'nda İklim Değişikliğine Topluma Dayalı Uyum Hibe Programı üzerine Bilim-Çocuk
Dergisi’nin yayınladığı ‘özel sayı’ eğitimlere katılan tüm öğretmenlere dağıtılmıştır.
Seyhan Havzasındaki Aktiviteler: 140Ortak Programın bir bölümü olan Seyhan Havzası'nda İklim
Değişikliğine Topluma Dayalı Uyum Hibe Programı kapsamında gerçekleştirilen farkındalık yaratma
faaliyetleri yoluyla havza nüfusunun yaklaşık %2,5’ini oluşturan 55.000 kişiye ulaşılmıştır. Bu
çerçevede desteklenen “Haydi Kızlar “Fotoğraf Çekelim Hibe Projesi Kapsamında, 11 ilde sergi
düzenlenerek yaklaşık 1500 kişiye ulaşılmıştır. Ayrıca kızların çektiği fotoğraflardan oluşan bir takvim
hazırlanarak 1000 kişiye dağıtılmıştır. “Seyhan Nehri Havzası’na Yolculuk” konulu belgesel bir film
hazırlanarak, Şubat-Kasım 2011 tarihleri arasında bir televizyon kanalında141 yayınlanarak 2.400.000
kişiye ulaşmıştır.
Film ayrıca 750 kişiye dağıtılmıştır. Belgesel, MDG-F Uluslararası Sekretaryası tarafından video yoluyla
iletişimde mükemmeliyet alanında birincilik ödülü almıştır. National Geographic Türkiye, Nisan 2010
sayısında “Seyhan Nehri Havzası’nda İklim Değişikliğine Uyum” üzerine özel bir bölüm yer almıştır.
National Geographic Türkiye 45.000 tirajlıdır. Seyhan Nehri Havzası konulu Bilim-Çocuk Dergisi’nin
özel sayısında havzanın türlerine ilişkin kartlar ve hibe projeleri üzerine bir oyun dağıtılmıştır. BilimÇocuk Dergisi 175.750 tirajlı bir yayındır.
TV ve Radyo Programları: Birçok görsel medya ve radyo tarafından Türkiye’de iklim değişikliğinin
etkileri ve bu etkilere uyum sağlamakla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla programlar düzenlemiştir.
Bu yayınlar şunlardır: TRT Çukurova TV (canlı) , TRT 5 Anadolu, TRT GAP, TRT Türk, Haber Türk (canlı),
CNN Türk (canlı), TRT İzmir, TRT Adana Radyo, TRT Ankara Radyo, TRT Trabzon Radyo,142 ODTÜ
Radyo, Açık Radyo, NHK (Japon TV Kanal), Voice of America (Amerika’nın Sesi), TV A, KAY TV, Erciyes
TV, TV Kayseri, Elif TV.
Yeni Ufuklar Podcastları: Ortak Porgram kapsamında; youtube ve itunes’da 2 podcast hazırlanmış ve
yayınlanmıştır. Bu podcastler ayrıca İstanbul’da Açık Radyo’da ve İTÜ Radyo (İstanbul Teknik
Üniversitesi), Radyo A (Anadolu Üniversitesi, Eskişehir) Radyo Ege Kampüs (Ege Üniversitesi, İzmir)
Radyo SDÜ (Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta) Üniversite FM (Akdeniz Üniversitesi, Antalya)
olmak üzere üniversite radyolarında yayınlanmıştır.
140
Bu konu “Toplumsal Katılım” Bölümünde detaylı olarak açıklanmıştır.
İZ TV.
142 TRT radyoları %37 oranla Türkiye’de en çok dinlenen kanallardır.
141
68
Internet-tabanlı İletişim: BM Ortak Program’ın web sitesine (www.iklimmdgf-tr.org) ayda yaklaşık
1.600 ziyaretçi ve 27.500 tıklama gerçekleşmiştir. Ortak Program sürecinde iki ayda bir çıkan proje
bülteni ile alandan hikayeler anlatılmıştır. UNDP Türkiye tarafından her ay çıkarılan “Yeni Ufuklar”
Bülteninde Program faaliyetleri ile ilgili 24 haber çıkmıştır. Yeni Ufuklar yaklaşık 2.500 aboneye ulaşan
bir yayındır.
Video Klipler: Sosyal medya aracılığıyla dağıtılması amacıyla Ortak Programı anlatan 17 mini video
klibi hazırlanmıştır. Ortak Programın UNIDO destekli bölümünde, TTGV tarafından ‘Sanayide Ekoverimlilik’ üzerine ayrı bir belgesel film hazırlanmış ve ilgili paydaşlara dağıtılmıştır.
Ortak Program Sürecinde Çıkan Basılı Yayınlar: Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi; Katılımcı
Etkilenebilirlik Analizi Raporu; İklim Sınıfı – İklim Değişikliğine Uyum Eğitim Kiti; Türkiye’nin İklim
Değişikliğine Uyum Kapasitesi’nin Geliştirilmesi üzerine Program ortaklarının misyonunu açıklayan
broşürler; Seyhan Nehri Havzası Hibe Programı için Görünürlük ve İletişim Kılavuzu ve Sanayide Ekoverimlilik (Temiz Üretim) Kılavuzları.
UNDP Türkiye, Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Programı kapsamında, doğal kaynakların
sürdürülebilir yönetimi için yapılan çalışmalar/projelerin hemen hepsinde iklim değişikliği bağı
kurulmuştur. Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve Orman
Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirilen
farkındalık çalışmaları ve eğitimlerde iklim değişikliğinin etkileri ve uyum sağlama politikaları
işlenmiştir/işlenmektedir.
Örneğin; ‘Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında, 2010 yılında
yapılan “Korunan Alanlar ve İklim Değişikliği Çalıştayı”nda özellikle Türkiye’de iklim değişikliği
fenomenini havza ve bölge ölçeğindeki koruma planlamasına dahil edilmesi noktasında karar vericiler
açısından önemli çıktılar elde edilmiştir.
Yine, ‘Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında
farkındalığı artırıcı çeşitli broşürler hazırlanmıştır. “5 Soruda Balıkçılığa Kısıtlı Alanlar” broşürü ile
belirli bir deniz alanının korunması ve doğal özelliklerinin muhafaza edilmesi konularında balıkçılar
hangi alanların avlanma açısından kısıtlanabilir olduğu, kısıtlı alanlardaki balıkçılık faaliyetleri koşulları
ve bu alanların kısıtlanma faydaları gibi konularda bilgilendirilmiştir. İklim değişikliğinin denizlere
etkileri açısından bakıldığında bu çalışmaların deniz ekosisteminin ve balık stoklarındaki durumun
değerlendirilmesi gibi konulara destek olacağı öngörülmektedir.
2008 -2010 yıllarında UNDP Türkiye desteği ile yürütülen “İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Ortak
Yaşama Doğru Projesi”nin emel hedefi özel sektör ve devlet ortaklarının İskenderun Körfezi’nde
yaptığı üretimde girdi olarak kullanılan su ve enerji kaynaklarının yönetimi konusunda sürdürülebilir
yöntemlerin geliştirilmesidir. Proje; dolaylı bir biçimde Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede,
kuruluşların kapasitesinin artırılması noktasında katkı sağlamıştır.
Faydalanıcı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü) olan “Türkiye’de
Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması” GEF kaynaklarıyla desteklenen bir UNDP projesidir. Temel
amacı Türkiye’de binalarda tüketilen enerjinin ve buna bağlı sera gazı salımlarının azaltılması olan
Proje 2011 yılında başlatılmış olup, 2015’e kadar devam edecektir. Projeye kendi sorumluluk
alanlarında destek veren diğer kurumlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ)’dir. Projede eğitim ve kapasite artırma aktiviteleri yer
almaktadır.
Kalkınma Bakanlığının koordine ettiği ve UNDP Türkiye tarafından desteklenen Türkiye’nin Rio+20
Hazırlıklarının Desteklenmesi Projesi kapsamında iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınmanın
69
gerçekleşmesinde en önemli unsurlardan biri olarak ele alınmıştır. Türkiye’nin Zirveye sunduğu
“Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu-Geleceği Sahiplenmek 2012” ulusal raporunda, önemli
sektörlerin (enerji, ulaştırma, tarım, sanayi ve hizmetler sektörü) yeşil büyümesi ile iklim değişikliğinin
etkilerine uyum politikaları ve uygulamalar belirtilmektedir. Bu proje ile 55 kurum ve 1300 kişiye
ulaşılmıştır.
Küresel Destek Fonu/Küçük Hibeler Programında İklim Değişikliğinin Yeri
UNDP tarafından uygulanan Küresel Destek Fonu/Küçük Hibeler Programı (GEF/SGP) vasıtasıyla
Türkiye’de 1993’ten bu yana sivil toplum kuruluşlarına ve özellikle yerel topluluklara iki temel alanda;
i) biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği ile ii) iklim değişikliği ile mücadele faaliyetlerinde
önemli destek sağlamaktadır.
GEF/SGP,’in en belirgin özelliği; STK’larla birebir çalışması, proje hazırlık aşamasında birebir yer
alarak, adım adım kapasite geliştirmeyi teşvik etmesi ve böylece STK’ları daha kapsamlı (büyük)
projelerin ve fonlarının yönetimine aşamalı olarak hazırlamasıdır. Türkiye’nin yönetişim kapasitesini
güçlendirmede ve sivil toplum kuruluşlarının toplumsal tabanlı yerel projeleri ile GEF-SGP’nin
uygulamaya desteği UNDP’nin iklim değişikliği ile mücadele projelerine de yansımaktadır.
GEF/SGP projeleri başlangıçta daha çok biyolojik çeşitliliğin korunması, toprak bozulması, su
kaynaklarının korunması alanlarında olmuştur. GEF/SGP Türkiye’de 2004 yılında itibaren enerji
tasarrufu başta olmak üzere, iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ile ilgili konulara girmiştir. İklim
değişikliği alanındaki Türkiye’nin GEF/SGP proje destek konularına bakıldığında, ağırlıklı olarak enerji
sektörü ile bağlantılı konuların öne çıktığı, dolayısıyla iklim değişikliği azaltım faaliyetleri ile daha çok
ilgili olduğu görülmektedir.
Bu durum aynı zamanda GEF/SGP’nin önceliğidir. TTGV ile yürütülen bir proje buna örnek olarak
verilebilir: GEF/SGP desteği ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen “İklim
Değişikliği ile Mücadele Odak alanında STK Kapasite Geliştirme, Proje Yönlendirme, Proje İzleme ve
Değerlendirme için Ortaklık Projesi” kapsamında, Türkiye’nin azaltım alanında örnek oluşturabilecek,
sanayide enerji verimliliği, kırsal alanda güneş ocakları, kentsel ve sosyal kalkınma için güneş enerjisi
alanlarında bazı yerel uygulamaları gündeme getirilmiştir.143
GEF/SGP, Türkiye’de toplum tabanlı projelerin yerel düzeyde yaygınlaştırılması, yerel STK’ların
sayılarının çoğalması ve geliştirilmesi yönünde önemli bir rol üstlenmiştir. GEF/SGP’nin bazı yerel
projelerinin, o bölgelerdeki ekosistemlerin ve doğal kaynakların dayanıklılığını artırmaya yönelik
olması, geçim kaynakları bu kaynaklara bağlı olan toplumların, iklim değişikliği karşısındaki
hassasiyetlerinin azaltılmasına da destek olmaktadır.
İklim değişikliğinin etkilerine uyumun sağlanmasında “Topluma Dayalı Uyum” yaklaşımı çok
önemlidir. Özellikle, yerel toplumların uyum kapasitelerini artırmayı ve kırılgan (hassas, etkilenen)
toplumların iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılıklarının geliştirilmesine odaklanan bu
yaklaşım, uyum kapasitesinin iklim değişikliğine olduğu kadar geçim kaynaklarına da bağlı olduğunu
vurgulamaktadır. Bu açıdan yerel toplumların ve yerel sivil toplum kuruluşlarının iklim değişikliğine
uyum kapasitelerini güçlendirmek için kurumsal ve yönetsel koşulları iyileştirmek önemlidir.
Dolayısıyla, Türkiye’de iklimsel risklerin karşısındaki etkilenebilirliğin azaltılması ve/veya ortaya
çıkacak fırsatların değerlendirilebilmesi için; yerel toplumların geçim kaynaklarının ve hayatlarını
bağladıkları ekosistemler üzerindeki etkilerini önceden değerlendirmek, önlem almak ve gerekli
faaliyetleri uygulamak lazımdır.
143
Bu proje Temiz Enerji Vakfı (TEV) tarafından 1999 – 2000 yılları arasında UNDP – GEF desteği ile yürütülmüştür.
70
GEF/SGP’nin 2007 – 2010 dönemine dair projelerin bir kısmı iklim değişikliğine uyum konularıyla
dolaylı ilgili olarak değerlendirilebilir. Deniz koruma alanları yönetiminde144 katılımcı uygulamalar;
sürdürülebilir balıkçılık, sürdürülebilir ormancılık, doğa dostu tarıma dayalı geçim stratejileri üzerine
yerel halk ile çalışmalar ve tarımsal kalkınma ile suyu yönetimi etkileşimi (tarımda su kullanımı)
bunlara örnek olarak sıralanabilir.
GEF/SGP’nin 5. Uygulama Dönemi önceliklerine bakıldığında,145 projelerle desteklenecek çok sayıda
temanın, iklim değişikliği ile mücadelede doğrudan ya da dolaylı güçlü olarak ilişkili olduğu
görülmektedir.
Bunlar: Yerel yönetimler işbirliğiyle, düşük sera gazı salımı yapan ulaşım alternatifleri ve sürdürülebilir
kentsel ulaşıma yönelik yenilikçi146 çalışmalar; Yöre halkının iklim değişikliğinin etkilerine karşı
dayanıklılığının, karbon tutan ekosistemlerin147 (ormanlar, turbalıklar vb.) korunması, iyileştirilmesi
ve yönetimi yoluyla arttırılması çalışmaları; Karbon tutan ekosistemlerde tehdit oluşturan arazi
kullanım değişimlerinin ve bozunumlarının azaltılması çalışmaları; Karbon tutan ekosistemlerin
katılımcı planlama ve yönetim süreçlerinde iklim değişikliği ve arazi kullanımı temalarını bir araya
getiren çalışmalar; GEF/SGP odak alanlarında; korunan alan yönetimi, sürdürülebilir arazi yönetimi,
iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığın arttırılması, ekosistem hizmetlerinin devamlılığı vb.
konularda iyi uygulamaların tanıtımı ve yaygınlaştırılması çalışmaları; Yerel düzeyde katılımcı su
yönetimi mekanizmalarının çevresel etkileri dikkate alacak şekilde geliştirilmesi yönündeki çalışmalar;
Yerel düzeyde düşük karbonlu, yenilenebilir enerji (jeotermal, rüzgâr, güneş, biyokütle, biyoyakıt, su
vb.) teknolojilerinin (ürün, hizmetler ve prosesler) geliştirilmesi, gösterimi ve transferine yönelik
çalışmalar; Yerel düzeyde; geleneksel bilgi ve yaklaşımları kullanan iklim dostu uygulamalar; Toprak
erozyonu, ormansızlaşma, yanlış tarım uygulamaları ve aşırı otlatma vb. arazi kullanımı ve biyolojik
çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik yerel düzeyde örnek uygulamalar (biyolojik
mücadele, sürdürülebilir ve etkin orman yönetimi, otlatma yönetimi, gübre yönetimi, etkin ve düşük
karbonlu sulama sistemleri, yenilenebilir enerji kulanımı vb) olarak belirlenmiştir.
C - ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE ETKİNLİK
İklim değişikliği ile ilgili uluslararası müzakerelere özel sektör ve STK’ların katılımı gittikçe artmaktadır.
2008 yılında UNFCCC akreditesine sahip tek bir STK varken, bugün ona yakın kuruluş akreditasyon
sahibidir. 2008 yılı itibariyle Türkiye’den UNFCCC’ye akredite edilmiş ilk Türk çevre sivil toplum
kuruluşu olan TEMA Vakfının amaçlarının arasına, Mayıs 2010’da onaylanan değişiklik ile birlikte iklim
değişikliği ve değişkenliği konusunda kamuoyunun eğitimi ve bilgilendirilmesi de eklenmiştir.
Bunu takiben, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Araştırma ve Uygulama Merkezi (MURCIR),
İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Tüketici Dernekleri
Federasyonu (TÜDEF), Enerji Ekonomisi Derneği (EED), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu
(TİSK) ve Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Derneği (TÜSiAD) gibi farklı yapıdaki kurumlar da
UNFCCC’den akredite olmuştur.
144
SAD-AFAG tarafından yapılan ilgili Proje kapsamında ayrıca, Türkiye’de ilk olarak “deniz koruma alanları”nı ilan etme
süreci başlatılmıştır.
145 http://www.gefsgp.
146 Yenilikçi: motorsuz düşük karbonlu kentsel sistemler, enerji etkin hizmetler, araç paylaşımı, yüksek oranda toplu taşıma
vb.
147 Karbon tutan ekosistemler (karbon stokları); ormanlar, turbalıklar, denizler başta olmak üzere her ekosistem farklı
düzeylerde karbon tutar.
71
Yerel yönetimler,özellikle büyükşehir belediyeleri uluslararası iklim müzakerelerini aktif olarak takip
etmeye başlamışlardır.
2013 yılında tamamlanacak olan IPCC Beşinci Değerlendirme Raporu’nun hazırlıklarında Türkiye’den
bir bilim insanı yer almaktadır.148
Türkiye’de iş camiası yakın dönemde, uluslararası iklim müzakerelerini ve gelişmeleri etkin olarak
izlemeye başlamıştır. İş camiasının taraf ülkeler olağan toplantılarına (COP’lar) akif olarak
katılmalarının yanı sıra, iklim değişikliği alanındaki uluslararası projelerde ve oluşumlarda üyelikleri
bulunmaktadır.
148
Prof. Dr. Murat Türkeş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı.
72
Download