TÜRKİYE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İKİNCİ ULUSAL BİLDİRİMİ BÖLÜM 9 EĞİTİM, ÖĞRETİM VE KAMUOYUNUN BİLİNÇLENDİRİLMESİ Hazırlayan: Dr. Nuran Talu (Raporun bazı bölümlerinde Gaye Teksöz’ün çalışmaları yer almıştır) Kasım 2012 1 İÇİNDEKİLER I - GENEL POLİTİKALAR II - ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM A - ÖRGÜN EĞİTİM B - YAYGIN EĞİTİM III - TOPLUMDA FARKINDALIK A - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KADIN B - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GENÇLİK C– MEDYA VE SANAT YOLUYLA FARKINDALIK IV - TOPLUMSAL KATILIM A - SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ B - KAMU KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ C - YEREL YÖNETİMLERİN KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ D - ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ V – KAMUOYUNUN BİLGİYE ERİŞİMİ VI - ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ A - ULUSLARARASI TEKNİK İŞBİRLİĞİ VE DIŞ YARDIMLAR B - ULUSLARARASI PROJE FAALİYETLERİ C - ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE ETKİNLİK 2 I - GENEL POLİTİKALAR Mevzuatta yakın dönemde yapılan yeni düzenlemelerle, Türkiye’de toplumun birçok kesiminin karar verme mekanizmalarına katılımını sağlayan ve toplumsal diyalog zeminlerini güçlendiren kurumsal yapısal düzenlemeler artmıştır. Doğrudan iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili olmasa da, Türkiye’de demokratikleşme sürecini destekleyen temel bazı kanunlarda yer alan ve çevre alanında kamuoyu farkındalığına ve eğitimine zemin oluşturan bu düzenlemeler bu bağlamda önemlidir. Ülkenin en temel çevre mevzuatı olan 2872 sayılı Çevre Kanunu1 çevre alanında kamuoyunda farkındalık yaratma ve katılım süreçlerini geliştirme ve bilgiye erişim konusundaki temel hükümlere sahiptir. Bu bağlamda katılım ve bilgi edinme hakkının esas olduğu ve toplumda çevre bincinin gelişmesinde örgün (okul öncesi eğitimden başlanarak) ve yaygın eğitim programlarında çevre konulara yer verilmesi vurgulanmıştır. Çevre Kanunu’nun bu esasları çevre alanındaki hemen her konu için, doğal olarak iklim değişikliği ile mücadele için de geçerlidir. Hizmet alanları iklim değişikliği ile ilgili konuları (su yönetimi, sürdürülebilir tarım, sürdürülebilir kentleşme, enerji verimliliği, yenilenebilir enerji kaynakları, ekosistem, orman yangınları, doğal afet risk yönetimi vb.) kapsayan Bakanlıklar, ya da çeşitli kurum ve kuruluşlar kendi mevzuatında yer almamakla beraber, iklim değişikliği mücadelede eğitim faaliyetlerine destek olmaktadır. Enerji Verimliliği Kanunu (2010), Akarsu ve Dere Yataklarının Islahı ile İlgili 2010/5 Sayılı Başbakanlık Genelgesi (Şubat 2010), Türkiye Su Enstitüsü’nün Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (2011), Kuraklıkla Mücadele ve Kuraklık Yönetimi Çalışmaları Hakkında Bakanlar Kurulu Kararı (2012), Türkiye Afet Risklerinin Azaltılması Platformu Bakanlar Kurulu Kararı (2011), Orman Genel Müdürlüğü mevzuatı, Bakanlıklar arasında imzalanan eğitim alanındaki ikili ya da çok taraflı işbirliği protokolleri, afet ve taşkın konusundaki Başbakanlık Genelgeleri, belediye mevzuatı gibi. Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede eğitim, farkındalık ve bilinçlendirme/bilgilendirme çalışmaları Yeni Delhi Çalışma Programı (Tadil Edilmiş) çerçevesinde yürütülmektedir. Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesinin 6. Maddesinde ve Kyoto Protokolünün 10/e Maddesinde yer alan iklim değişikliği ile ilgili ile eğitim, öğretim ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmaları, 2005-2008 yılları arasında yetkili makamlarca Ulusal Odak Noktası olarak görevlendirilen Bölgesel Çevre Merkezi – Türkiye (Regional Environment Centre/REC Türkiye) tarafından yürütülmüştür. 2008 yılından itibaren Yeni Delhi Çalışma Programı’nın Ulusal Odak Noktası, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın (ÇŞB) Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü’dür. Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğü bu çalışmalarını İklim Değişikliği Dairesi ile Eğitim ve Yayın Dairesinin işbirliğinde sürdürmektedir. Son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede yapılan çalışmalarda farkındalık düzeyinin armasının temel nedenleri, Türkiye’nin iklim değişikliği süreçlerine aktif katılımı ve küresel ısınmanın olumsuz etkilerinin ulusal medyada tartışılıyor olmasıdır. Medya organlarının iklim değişikliği konularına yönelik özel programlar yapıyor olması kamuoyu bilincini artırmada etkilidir. Türkiye’de sivil toplum kuruluşları (STK’lar) tarafından iklim değişikliğinin su kaynaklarına, ekosistem hizmetlerine ve tarıma etkileri ile ilgili önemli birçok proje gerçekleştirilmektedir. Sivil toplum kuruluşları çeşitli uluslararası projeler marifetiyle geliştirilen, iklim değişikliği farkındalık faaliyetlerine ve eğitim programlarına da aktif katılmaktadır. 1Çevre Kanunu ilk kez 1983 yılında çıkarılmış ve Mayıs 2006’da önemli ölçüde yenilenmiştir. 3 İklim değişikliği ile mücadele alanındaki farkındalık düzeyi, esasen toplumların sürdürülebilir kalkınma bilinçleri ile de doğrudan ilişkilidir. Türkiye’de yakın dönemde yapılan bir çalışmada2 kalkınma kavramı ile sürdürülebilirlik arasındaki bağ sorgulanırken, ihtiyaçlar ve doğa arasında denge ile gelecek nesillerin gözetilmesi, öncelikli tercih konusu olarak belirtilmiştir. Bu araştırma, doğa koruma, iklim değişikliği, organik tarım ve atıkların yönetimi gibi konuların, yerel düzeyde sorumluluğunun en çok devlete yüklendiğini, daha sonra STK’ların ve bireylerin geldiğini tespit etmiştir. Bu ve benzeri değerlendirmeler; Türkiye’de özellikle yerel düzeyde iklim risklerine karşı yöre insanının farkındalığının ve kapasitesinin artırılmasına ne kadar ihtiyaç olduğunu göstermektedir. Farkındalık düzeyinin artırılması ile birlikte, toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerindeki etkinliği de artacaktır.3 Politikalar açısından bakıldığında; 2010 yılında yayınlanan “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde (2010-2020) 4 iklim değişikliği ile mücadelede eğitim, kapasite artırımı ve kurumsal altyapı oluşturulması için çok sayıda hedefin yer aldığı görülmektedir. Temel hedeflerden biri olarak; “iklim değişikliği ile mücadele (emisyon azaltımı ve kontrolü) ve uyum kapsamındaki faaliyetleri, etkin ve sürekli eşgüdüm sağlayarak şeffaf, katılımcı ve bilimsel çalışmalara dayanan karar alma süreçleri ile geliştirmek” öngörülmüştür. Stratejide iklim değişikliği ile mücadelede “Eğitim, Kapasite Artırımı ve Kurumsal Altyapı”nın tesisi için ayrı bir bölüm bulunmakta olup, farklı zaman dilimleri içinde gerçekleşmesi planlana hedefler belirlenmiştir. Buna göre Türkiye’de orta vadede: İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak ve sürece uyum sağlamak üzere, kamuoyu bilinç düzeyi ve kurumsal kapasite artırılacaktır. İklim değişikliği ile mücadele ve uyum çabalarında, kapsamlı ve işlevsel bir uluslararası işbirliği mekanizmasının oluşturulmasına yönelik müzakerelere aktif katılım sağlanacaktır. Kamu, özel sektör, üniversite, sivil toplum kuruluşları gibi tüm kesimlerin ortak çabaları ile tüketim kalıplarının iklim dostu olacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilinci artırılacaktır. Uzun vadede ise: iklim değişikliği konusunda bilimsel çalışmalar teşvik edilecektir. Ulusal ve bölgesel düzeyde iklim değişikliğine yönelik çalışmalar yapmak üzere “İklim Değişikliği Araştırma Enstitüsü” kurulacaktır. “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde sera gazı emisyonlarının azaltılması/kontrol altına alınması için sürdürülecek eğitim, bilinçlendirme ve kapasite arttırma hedefleri sektörel olarak da ayrılmıştır. Buna göre belirlenen hedefler şunlardır: Ulaştırma sektöründe sera gazı emisyonun kontrol etmek için kamuoyu katılımcılığı açısından önemli olan hedeflerden olarak orta vadede; “Şehirlerde bisiklet gibi çevre dostu ulaşım araçlarının kullanımının yaygınlaştırılmasının ve yaya ulaşımına imkan veren düzenlemelerin özendirilmesi” öngörülmüştür. Enerji sektöründe orta vadede; sanayi ve bina sektörlerinde sertifikalı enerji yöneticileri ile standarda uygun enerji yönetimi uygulanacaktır. Sanayi sektöründe kısa vadede; gerek sanayiciler, gerekse tüketicilerin iklim değişikliğiyle mücadele konusunda bilinçlendirilmesi yönünde yoğun bilgilendirme çalışmaları yürütülecek ve kılavuz kitap/rehber yayımlanacak, uzun vadede ise, temiz üretim teknolojilerinin, iklim dostu ve yenilikçi teknolojilerin tercih edilmesini sağlamak üzere özendirici mekanizmalar devreye sokulacak; denetim ve yaptırım mekanizmalarının etkin bir şekilde uygulanması sağlanacaktır. 2 “Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması, Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi, (UNDP/AB - DPT),” 2008. 3 “Türkiye’de Katılımcı Süreçler ve İklim Değişikliğine Uyum Paydaş Konsültasyonu ve Farkındalık Düzeyi”, N Talu, Mayıs 2012, Ankara. 4 3 Mayıs 2010 tarih ve 2010/8 Sayılı Yüksek Planlama Kurulu Kararı (Kalkınma Bakanlığı). 4 Arazi Kullanımı, Tarım ve Ormancılık sektöründe kısa vadede; bilinçli gübre kullanımı sağlanacak; sulama, toprak işleme, tarımsal ilaçlama gibi konularda modern teknikler kullanılarak emisyonların sınırlandırılması sağlanacak; organik tarım ve kuraklığa dayanıklı bitki türleri ile sertifikalı tohum üretimi desteklenecek ve yaygınlaştırılacaktır. Arazi Kullanımı, Tarım ve Ormancılıkta orta vadede ise; i) Milli Ağaçlandırma Seferberliği kapsamında 2008 – 2012 yılları arasında 2,3 milyon hektar alan ağaçlandırılacak ve rehabilite edilecektir. Bu sayede mevcut yutak alanlarımız tarafından tutulan karbona ilave olarak, 2020 yılına kadar 12 yılda toplam 181,4 milyon ton karbonun orman alanlarımız tarafından tutulması sağlanacak, ii) iklim değişikliğinin toprak ve su kaynakları üzerinde yaratacağı olumsuz etkileri azaltmak ve bilinçli kimyasal gübre kullanımı sağlamak için toprak analiz şartlarına bağlı gübreleme uygulanacak ve iii) toprakta karbon tutumunu artıracak teknikler geliştirilecek ve tarımsal üreticilere benimsetilmeye çalışılacaktır. “Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi”nde ki iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak için eğitim ve bilinçlendirme ve kapasite artırmak amaçlı hedefleri şöyledir: Kısa vadede; i) İklim değişikliğine uyuma ilişkin olarak yerel yönetimlerin, meslek adamlarının ve halkın bilinçlendirilmesi, eğitimi, bilimsel ve sosyal çabaların desteklenmesi, uluslararası iletişim ve bilgi transferi, politika ve strateji geliştirme çalışmaları sürecektir; ii) İklim değişikliklerinin yaratacağı afet ve risk etkileri konusunda toplumsal bilinci ve katılımı yükseltecek eğitim çalışmaları gerçekleştirilecektir; iii) İklim değişikliğine bağlı olası afet etkisinin insan sağlığı, çevre, tarihi ve kültürel koruma alanları, ekonomik faaliyetler üzerindeki olası sonuçları ve bu risklere karşı hazırlıklı olma temelinde yerel toplantı, yayın, televizyon programları ve benzeri etkinlikler planlanacaktır; iv) Sağlık personelinin ve sağlık personeli aracılığı ile halkın iklim değişikliğinin sağlığa etkisi hakkında farkındalığını artırıcı eğitim çalışmaları yapılacaktır. Orta vadede uyum için; “iklim değişikliği nedeniyle sıcaklığın ve buharlaşmanın artacağı bölgelerde sulanan alanlardaki tuzluluk ve sodyumluluğun artışına engel olmak için toprak işleme, drenaj, sulama teknikleri, malçlama gibi tedbirler konusunda projeler geliştirilecek ve çiftçinin eğitimi sağlanacaktır” hedefi yer almaktadır. Ayrıca, Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi gibi resmiyet kazanmış olan ve farklı sektörlere/temalara ait bir dizi strateji, politika ve/veya eylem planlarında Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede kamuoyu bilincinin artırılması, katılım ve bilgiye erişim konularında doğrudan ya da dolaylı olarak çeşitli hedefler bulunmakta ve bu yönde uygulamalar yapılmaktadır. Bu çerçevede; Tarımsal Kuraklık Eylem Planı Türkiye Sanayi Stratejisi Belgesi (2011-2014) Enerji Verimliliği Strateji Belgesi (2012- 2023), KENTGES-Bütünleşik Kentsel Gelişme Stratejisi ve Eylem Planı (2010-2023) ve en son Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Konferansına sunulan “Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu-Geleceği Sahiplenmek 2012” Raporu örnek verilebilir. 5 II - ÖRGÜN VE YAYGIN EĞİTİM İklim değişikliği ile mücadelede, eğitim ve öğretim faaliyetleri, genel çevre koruma politikalarından soyutlanamaz. Bir ülkede örgün eğitim (formal education) ve yaygın öğretim (non-formal education) politikalarının o ülkenin çevre politikalarının uygulama başarısına etkisi, her iki alanın birbiri ile etkileşimi ve içice geçmesi ile mümkündür. Örnek vermek gerekirse, bilgisayar-internet destekli ‘öğretim’in çevre koruma ve giderek iklim değişikliği ile mücadele alanında ‘teknolojik gelişme için eğitim’deki önemi yadsınamaz. Türk eğitim sistemine (örgün eğitim) çevre konuları, örgün eğitimden doğrudan sorumlu olan Milli Eğitim Bakanlığı’nın (MEB) görevleri arasında yasa gereği mümkün olmadığından müfredatlarda ‘çevre’ zorunlu ders olarak okutulmamaktadır. 2012 -2013 eğitim yılı öncesindeki 8 yıllık kesintisiz zorunlu eğitim sisteminde İlköğretim 7. sınıfta Fen Bilgisi dersinin konularından biri "İnsan ve Çevre” ünitesi yer almıştır. Türkiye’de Nisan 2012’de çıkarılan Kanun5 kapsamında eğitim sistemi zorunlu kademeli (3 kademeli: 4+4+4) eğitime dönüştürülmüş olup, bu sistemde de çevre konusu zorunlu dersler arasında değildir. Ortaokul kademesinde, çevre bilincinin oluşturulması ve çevreyle ilgili sorunlara duyarlılığın geliştirilmesi “Çevre ve Bilim” başlıklı seçmeli ders konulmuştur. Çevre koruma ile ilgili eğitimler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, konunun doğrudan sahibi olan Bakanlıklarla işbirliği yapılarak ele alınmaktadır. Bu çerçevede bakanlıklar arası ikili ya da çoklu çevre eğitimi işbirliği protokolleri imzalanmaktadır. Örneğin, Milli Eğitim Bakanlığı’nın Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile imzaladığı “Çevre ve Ormancılık Eğitimi Protokolü” çerçevesinde illerde ilköğretim okullarında “Uygulamalı Çevre ve Orman Eğitimi Programları” düzenlenmekte, bu çerçevede çevre (Hava, Su ve Toprak Kirliliği), ağaçlandırma ve doğa koruma konularında okullarda uygulamalı eğitimler verilmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı ayrıca; kamu kuruluşlarının yanı sıra, bazı sivil toplum kuruluşları, uluslararası kuruluşlar ya da iş camiası ile de, öğrencilerin çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik olarak ortak projeler yapmaktadır. Bu çalışmalar çerçevesinde, sürdürülebilir kalkınma ve global çevre sorunlarından biri olarak iklim değişikliği eğitimleri verilmektedir. Aşağıdaki bölümlerde Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede örgün ve yaygın eğitim alanında başlıca uygulama örnekleri verilmiştir. A - ÖRGÜN EĞİTİM Uygulamalı Çevre ve Orman Eğitimi Programları Mart 2010’da Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında yenilenerek imzalanan “Çevre ve Ormancılık Eğitimi Protokolü”nde işbirliği konuları arasında iklim değişikliği konusu da yer almaktadır. Programın organizasyonu halen Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Eğitim ve Yayın Dairesi Başkanlığı tarafından yürütülmekte olup, geçerliliği Protokolde beş yıl olarak belirlenmiştir. Düzenlenen eğitim programlarında; eğiticilerin ve öğretmenlerin eğitilmesi ile okul öncesinden ortaöğretim sonuna dek her yaş ve sınıf seviyesine uygun olarak, çevre ve ormancılık bilinci kazandırmaya yönelik görsel, işitsel ve basılı materyaller kullanılmaktadır. Bu materyallerde; ormanlar, ormanların önemi ve korunması, su kaynakları, sulak alanlar, suyun önemi, su tasarrufu, 5 İlköğretim ve Eğitim Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun. 6 taşkın gerçeği, taşkın önleme, heyelan ve su, hava kirliliği, çevresel gürültü ve kontrolü, toprak ve toprak kirliliği, biyolojik çeşitlilik ve korunması, küresel ısınma ve iklim değişikliği, geri kazanım, atık yönetimi, piller ve tıbbi atıklar, yenilenebilir enerji kaynakları, çölleşme ile mücadele ve erozyon kontrolü vb. konuları yer almaktadır. Program kapsamında yer alan etkinliklerden bazıları; tüm illeri kapsayan En Çevreci Okul Yarışması, 5 Haziran Dünya Çevre Günü ve 21 Mart Dünya Ormancılık Günü etkinlikleri çerçevesinde düzenlenen sunu yarışmaları, fidan dikimi eğitimi ve uygulamaları, tiyatro şenlikleri ve teknik gezilerdir. 5 Haziran 2012 Dünya Çevre Günü etkinlikleri çerçevesinde "Temiz ve Güzel Bir Çevre İçin Elele" sloganıyla ilköğretim öğrencileri arasında “Çevre” konulu Sunu Yarışması düzenlenmiştir. 81 ilden 4.5.6.7.8, sınıf öğrencilerinin katıldığı yarışmada her ilden dereceye giren üç kişi belirlenerek, Bakanlık internet sayfasından ilan edilmiştir. Program kapsamında ayrıca, “Ağaç ve Tabiat Sevgisi“ ve “Meteorolojinin Günlük Hayatımızdaki Yeri, Önemi ve Etkileri” konulu iki ayrı Sunu Yarışması düzenlenmiştir. Yarışmaların amaçları, ormanlarımızın korunması ve geliştirilmesi, ağaç sevgisinin yaygınlaştırılması ile fidan dikimini teşvik etmek ve fidan dikme alışkanlığının kazandırılması ve meteorolojinin günlük hayatımızdaki yeri, önemi ve etkileri konularında öğrencilerin bilinçlendirilmesidir. Sadece ortaöğretim öğrencilerinin (9, 10, 11 ve 12. sınıflar) katıldığı yarışmada Meteorolojinin Günlük Hayatımızdaki Yeri, Önemi ve Etkileri Konulu 487, Ağaç ve Tabiat Sevgisi konulu 891 olmak üzere toplam 1378 sunu değerlendirmeye alınmıştır. Konularına göre ayrılan sunular oluşturulan iki ayrı seçici kurul tarafından incelenerek ilk yüze girenler ve dereceye girenler belirlenerek, Bakanlık web sitesinden yayınlanmıştır. İstanbul Yeşil Okul Protokolü İstanbul Milli Eğitim Müdürlüğü, Zeytinburnu Belediyesi ve İstanbul Teknik Üniversitesi arasında, 1 Ekim 2012’de İstanbul’daki okullarda çevre farkındalığının artırılmasını öngören “Yeşil Okul Protokolü” imzalanmıştır. Protokol kapsamında, yürütülecek Yeşil Okul Projesi ile İstanbul, Zeytinburnu’ndaki 40 okulda, öğrencilere çevre sorunlarının kalıcı çözümünde "Enerji", "Çevre Duyarlılığı", "Hijyen ve Sağlık" olmak üzere üç ana kategoride nitelikli çevre eğitimi programları hazırlanmıştır. Proje ile iklim değişikliği ile mücadelenin tasarruftan geçtiği noktasında öğrencilerin, enerji tasarrufu ve geri dönüşüm konularında bilinçlendirilmesi, böylece okullarda su, elektrik ve doğalgaz gibi enerji kaynaklarının daha verimli kullanılması amaçlanmaktadır. Yarının İzleri Yarının İzleri Projesi, Kipa, Unilever, Tuvana Okuma İstekli Çocuk Eğitim Vakfı (TOÇEV) ve MEB işbirliğinde gerçekleştirilmektedir. Proje kapsamında küresel ısınma konulu eğitimler verilmekte, tiyatro ve belgesel film gösterileri ile çocukların eğlenerek öğrenmeleri amaçlanmaktadır. Ekim 2008’de başlayan Projenin kapsamındaki iller, Mersin, Ankara, İzmit ve Çorlu’dur. Projede, üç bölümden oluşan küresel ısınma konulu kısa bir film (8-10 dakika) hazırlanmış ve çocuklar için interaktif bir tiyatro oyunu sahneye konmuştur. Ayrıca, çocuklara yönelik oyunlu ‘Küresel Isınma Kitabı’ yayınlanmış ve çocukların proje hakkındaki gelişmeleri takip edebileceği bir web sitesi6 hazırlanmıştır. Yine Proje çerçevesinde, ‘6 Derece’ isimli kitabın 1.000 adedi özel bir kapak ve önsözle basılmıştır. Proje kapsamında 2009-2011 yılları arasındaki üç yıllık sürede ulaşılan öğrenci sayısı 23.683‘tür. 6 http://www.yarininizleri.org.tr. 7 Çocukların Meyve Bahçeleri Coca-Cola Hayata Artı Vakfı, Cappy Meyve Suları, Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve Ankara Üniversitesi Kalkınma Çalışmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi (AKÇAM) ortaklığıyla yürütülen Çocukların Meyve Bahçeleri Projesi, kent yaşamı ile doğal yaşam arasındaki bağların algılanmasını amaçlayan uygulamalı bir projedir. Proje Ankara, İzmir, İstanbul, Adana, Antalya, Samsun, Gaziantep, illerinde 2010 - -2011 yıllarında uygulanmıştır. Çocukların Meyve Bahçeleri Projesi ilköğretim okullarındaki uygun alanları meyve bahçesine dönüştürerek öğrencilerin ağaç yetiştirme deneyimi kazanmalarına katkıda bulunmuştur. Hedef kitlesi öğrenciler ve aileleri olan Projenin sonunda seçilen 7 ilden 10 okul olmak üzere 70 ilköğretim okulunda meyve bahçesi düzenlenmesi yapılmıştır. Ayrıca 7 okulda da geri dönüşümlü malzemeden bahçe çiti yapılmıştır. Ayrıca, 70 Okulda Meyve Bahçeleri Kulüpleri kurulmuş olup, okullarda dikim şenlikleri gerçekleştirilmektedir.7 Sincap Çocuk İklim değişikliği ile doğrudan (Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı) ya da dolaylı, ancak güçlü ilişkili Bakanlıkların (Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Sanayi Bakanlığı, Ulaştırma Bakanlığı gibi) kendi görev alanları ile iklim değişikliği ile mücadele konularının örtüştüğü konularda yazılı, işitsel ve görsel dokümanları bulunmaktadır. Orman Genel Müdürlüğü tarafından 2008 yılından bu yana 3 aylık periyodlarda çıkarınlan “Sincap Çocuk Dergisi”; ormanlar, faydaları sellerin ve taşkınların oluşmasını önlemek, CO2’i oksijene dönüştürmek, erozyonu önlemek gibi), orman yangınları, sebepleri, su döngüsü gibi konularda faydalı bilgileri hedef kitlesi olan ilköğretim çocuklarına yaymaktadır. Erozyon ve Çevre Eğitimi Seminerleri MEB ve TEMA işbirliğiyle Bakanlığa bağlı okullarda görev yapan öğretmenlere 3 ila 5 günlük Erozyon ve Çevre Eğitimi Seminerleri düzenlenmektedir. Seminer programında “Küresel İklim Değişikliği, Nedenleri ve Alınabilecek Önlemler” bölümü yer almakta olup, Proje kapsamında 2007-2011 yılları arasında 19 ilde 1.770 öğretmen eğitilmiştir. 7 http://www.cocuklarinmeyvebahceleri.com. 8 Okullarda Orman Programı Türkiye, “Okullarda Orman Programı (Learning about Forest-LeAF)”na 2004 yılında Türkiye Çevre Eğitim Vakfı (TÜRÇEV) aracılığı ile katılmıştır. Programın amacı, okul çağındaki çocukların ve öğretmenlerinin ormanlar hakkındaki bilgilerini ormanın içinde, ormanlara geziler düzenleyerek arttırmak ve deneyimlerini uluslararası düzeyde paylaşmalarını sağlamaktır. Proje bu amaca yönelik olarak, ormanların eğitsel etkinliklerde kullanılmasını teşvik etmeyi, mevcut orman programlarını desteklemeyi ve ulusal düzeyde orman eğitimi verilmeyen ülkelerdeki okullara destek vermeyi hedeflemektedir. Programda yer alan okul sayısı 55, öğrenci sayısı 33.690, öğretmen sayısı ise, 1.849’dur.8 Programın 2011 yılındaki içeriği, yeniden ağaçlandırmanın ormandaki karbondioksit döngüsü ve orman hayat döngüsü üzerindeki etkisi olarak belirlenmiş ve faaliyetler bu doğrultuda gerçekleşmiştir. Gelecek için Geri Dönüşüm MEB ve ÇEVKO Vakfı’nın ortaklaşa gerçekleştirmekte olduğu Gelecek için Geri Dönüşüm Projesi ile, 2009 – 2010 eğitim yılı içerisinde, ‘eğiticilerin eğitimi programı’ kapsamında başlatılan eğitim çalışmalarıyla 15 ilde (Adapazarı, İzmir, Konya, İstanbul, Antalya, Bodrum, Aydın, Manisa, Ankara, Tekirdağ, Yalova, Afyon, Mersin, Adana ve Gaziantep) 653 okulda, 1.185 öğretmen ve 318.287 öğrenciye ulaşılmıştır. Proje kapsamında başta eğitmenlerin eğitimi olmak üzere, tüm Türkiye’de geri dönüşüme yönelik bilinçlendirme faaliyetleri halen devam etmektedir. Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları TÜBİTAK Bilim ve Toplum Dairesi Başkanlığı Bilim ve Toplum Programları Müdürlüğü, akademisyenlere yönelik olarak, Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları adlı bir destek programı yürütmektedir. Program çerçevesinde, iklim değişikliği, yenilenebilir enerji ve küresel ısınma konularında 2007 yılında 18 adet, 2009 yılında 4 adet, 2010 yılında ise 14 adet olmak üzere toplam 36 adet proje desteklenmiştir. Kurum ayrıca, Bilim Teknik, Bilim Çocuk, Meraklı Minik adlı aylık dergiler de çıkarmaktadır. Anaokullarında ve İlkokullarda İklim Değişikliği Eylem Planı İstanbul’da bazı okullarda iklim değişikli ile ilgili faaliyetler için eylem planları hazırlanmıştır. İstanbul Teknik Üniversitesinin desteği ile Beylerbeyi Özel Anaokulu ve Özel İlköğretim Okulu’nda 2011-2012 Eğitim Öğretim Yılında uygulanmak üzere hazırlanan “Okullarda Orman Programı Ormanlar-İklim ve 8 http://www.turcev.org.tr 9 Biyolojik Çeşitlilik Eylem Planı” bu çalışmalardandır. Söz konusu eylem planında ele alınan başlıca etkinlikler; tüm okulun orman-iklim değişikliği-biyolojik çeşitlilik hakkında bilgilendirilmesi, iklim değişikliklerinin özellikle küresel ısınmanın dünya ve canlı yaşam üzerine etkisi konusunun işlenmesi, İklim değişikliğinin etkileri konusunda video gösterileri, resim yarışmalarıdır. Avrupa Birliği Comenius Bölgesel Ortaklıklar Projelerinde Çevre Eğitimleri AB’nin ‘Hayat Boyu Öğrenme Programı” altında yürütülen “Comenius Bölgesel Ortaklıklar”9 projeleri kapsamında çeşitli toplumsal konuların yanı sıra, çevre alanında farkındalık yaratmak da yer almaktadır. Bu kapsamda Türkiye’de bazı illerdeki okullarda (Anaokulu, ilk ve orta öğretim düzeylerinde) çevrenin korunması, geri dönüşüm, su ve enerji tasarrufu gibi konularda projeler yürütülmektedir. Örneğin Kayseri’de bir Anaokulunda (Milli Eğitim Bakanlığı, Nesrin Boysan Anaokulu) 2012 yılında başlayan “Dünyanın Geri Dönüşümü Yok - Çevreci Çocuklar - Çevreci Ebeveynler” Projesinin amacı; doğal kaynakları etkili kullanma konusunda çocukların ve ebevenylerin farkındalık düzeyinin artırılmasıdır. 2014’e kadar sürecek olan söz konusu Projenin ortakları Letonya, Litvanya, İtalya, Bulgaristan olup, çalışma sürecinde uluslararası deneyimler de paylaşılacaktır. Mavi Gök Yeşil Yaprak Hedef kitlesi ilköğretim öğrencileri olan Proje, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından Kasım 2009’da, ilköğretim okullarında iklim değişikliğinde insan etkisinin olduğu bilincinin kazandırılması ve doğal çevrenin korunması amacıyla başlatılmıştır. Bu kapsamda, iklim değişikliği ile ilgili sorumlulukların ve çevre bilincinin geliştirilmesine yönelik belirli ölçütler esas alınarak okullarda değerlendirmeler yapılmakta ve bu konularda çaba gösteren okullar sertifika ile ödüllendirilmektedir. Söz konusu ölçütler atıklar ve geri dönüşüm, okulun dış görünümü ve kirliliği önleme tedbirleri ve çevre eğitimi başlıkları altında hazırlanmıştır. 1500 öğrenciye ulaşan Proje, halen devam etmekte olup, 2011 yılında da devam eden projenin yerel uygulamaları Türkiye’nin bütün il ve ilçelerinde gerçekleştirilmiştir. Söz konusu aktiviteler yerel halk ve anne-babalar tarafından da destek ve ilgi görmektedir. Örneğin, Konya’nın Özkulu ilçesinde yayınlanmakta olan bir yerel gazetede ilçe okullarının Mavi Gök Yeşil Yaprak Projesi ile ilgili başarısı önemle yansıtılmıştır. Aşağıda özetlenen medya haberi, ilköğretim okullarına yönelik aktivitelerin toplumun diğer kesimlerinde de farkındalık yaratma, ilgi uyandırma açısından etkilerini göstermekle birlikte, yerel etkinliklerin etkisini de kanıtlamaktadır. 9 Comenius Bölgesel Ortaklıkları farklı ülkelerde okul eğitimi ile ilgili yerel veya bölgesel birimlerin iki taraflı ortaklık kurmasıdır. 10 Eko-Okullar Türkiye’de Eko-Okullar Programı TÜRÇEV tarafından yürütülmektedir. UNESCO tarafından desteklenmiş olan Programın amacı, ilköğretim okullarında çevre bilinci, çevre yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma eğitimi vermektir. Programın uygulandığı Eko-Okullar 45 kente yayılmış olup, Eko-Okul sayısı 450’ye, Eko-Okul programındaki öğrenci ve öğretmen sayıları ise sırasıyla, 246.711 ve 17.901’e ulaşmıştır. Programın kapsamında ele alınan temel çevre konularından birisi de iklim değişikliğidir.10 Üniversitelerde Eğitim Türkiye’de üniversite eğitim programları Yükseköğretim Kurulu (YÖK) tarafından belirlenmektedir. Üniversitelerde farklı programlarda çevre konusunda dersler bulunmakta ve genel olarak bu dersler; ekoloji, Türkiye’nin çevre sorunları, çevre hukuku, çevre felsefesi, ekosistemler konularında olmaktadır. Ziraat, Orman Mühendisliği, Biyoloji, Mimarlık, Çevre Mühendisliği gibi bölümlerde zorunlu olarak alınan bu kapsamdaki dersleri, söz konusu bölümler dışındaki öğrenciler “seçmeli ders” olarak alabilmektedir. Ancak bu derslerin içeriğinde iklim değişikliği konusu sıklıkla yer almamaktadır. Üniversitelerde iklim değişikliği farkındalık geliştirme konusunda STK’ların da katkıları söz konusudur. Örneğin, Mayıs 2008’de İstanbul’da, 75 Üniversiteden 300 kişi katılım sağladığı, Temiz Enerji Kaynakları konulu Türkiye Genç TEMA Üniversiteler Kongresinde, Türkiye’nin ve dünyanın iklim değişikliğinden daha fazla etkilenmemesi için, hangi enerji kaynakları kullanılabilir, hangi enerji kaynakları sürdürülebilir olabilir, hangi alternatif enerji kaynakları karbon salınımını engeller konularında çalışmalar yapılmıştır. Son yıllarda bazı üniversitelerin lisans ve lisans üstü programlarında, çevre ve sürdürülebilir kalkınma eğitimi içeriğinde iklim değişikliği konusu daha sık görülmeye başlamıştır. Örneğin Dokuz Eylül Üniversitesinde Çevre Eğitimi Anabilim dalı bulunmaktadır ve programda iklim değişikliği dersi de verilmektedir.11Boğaziçi Üniversitesi Çevre Bilimleri Enstitüsü’nde de iklim değişikliği konusunda lisansüstü seviyesinde dersler verilmektedir. 10 11 http://www.turcev.org.tr http://web.deu.edu.tr/egitimbil. 11 Üniversite Araştırma Merkezleri: Türkiye’de üniversiteler, iklim değişikliği ile mücadelede daha çok azaltım alanında çalışmaktadır. Özellikle sanayi kuruluşlarında enerji tüketiminde verimliliğin arttırılması ile ilgili mevzuat gereği, Ege Üniversitesi, Osman Gazi Üniversitesi gibi bazı üniversitelerde enerji yönetimi dersleri verilmektedir. Bazı üniversitelerde ise, yenilenebilir enerji kaynakları ile ilgili merkez ve enstitüler bulunmaktadır. Üniversiteler bağlı başlıca yenilenebilir enerji kaynakları merkezleri/enstitüleri: ODTÜ Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM) ODTÜ Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZGEM) Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü Onsekiz Mart Çanakkale Üniversitesi (ÇOMÜ) Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi (ÇEKAM) TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi (TOBB – ETÜ Enerji Araştırmaları Merkezi Süleyman Demirel Üniversitesi Yenilenebilir Enerji Kaynakları Araştırma ve Uygulama Merkezi İstanbul Teknik Üniversitesi Enerji Enstitüsü Orta Doğu Teknik Üniversitesi (ODTÜ) Güneş Enerjisi Uygulama ve Araştırma Merkezi (GÜNAM), 1980’li yıllarda ODTÜ’nde başlamış olan güneş enerjisi çalışmalarının sonucunda kurulmuştur. GÜNAM Kalkınma Bakanlığı tarafından finansal olarak desteklenmektedir. Uygulamalarını ODTÜ Kampüsü’nde (Ankara) çalışmalarını sürdürmekte olan Merkez, 6 farklı alanda çalışmalar sürdüren 3 fakültenin işbirliği ile oluşturulmuştur. GÜNAM’ın disiplinlerarası oluşumunun kurucu üyesi olan fakülteler ve bölümler; Fen ve Edebiyat Fakültesi Fizik ve Kimya Bölümleri, Mühendislik Fakültesi Metalürji, Elektrik Elektronik ve Kimya Mühendisliği Bölümleri’dir. GÜNAM’ın amaçlarından birisi, alandaki tüm araştırmalara destek veren ulusal bir araştırma Merkezi olmaktır. Bu doğrultuda kurulmuş olan Yönlendirme ve İşbirliği Kurulu (YİK); GÜNAM projelerine yön vermeyi, dünyada ve Türkiye’deki gelişmeleri izlemeyi ve bu gelişmeler ışığında ve Türkiye’nin ihtiyaçları doğrultusunda GÜNAM araştırma projelerini yönlendirmeyi, bunu yaparken de özel sektör ve diğer araştırma kuruluşlarının ihtiyaçlarını göz önünde tutmayı amaçlamaktadır. YİK, ulusal düzeyde, işbirliği şartlarını geliştirme ve destekleme yönünde çalışmalar yürütmeyi de hedeflemektedir. YİK, bu alanda yurt çapında gerekli iletişimi ve koordinasyonu sağlayarak, GÜNAM olanaklarının diğer üniversiteler ve araştırıcılar tarafından en geniş biçimde kullanılmasının şartlarını oluşturmayı ve bu konuda denetleyici bir görev üstlenmeyi de amaçlamıştır.12 Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü, güneş enerjisi ve uygulamaları konularında lisansüstü öğrenim ve araştırma çalışmalarında bulunmak üzere, 1978 yılında kurulmuştur. Ege Üniversitesi Güneş Enerjisi Enstitüsü’nde, Yükseköğretim Kurulunun 23 Aralık 1982 gün ve 82/655 sayılı kararı ile Enerji ve Enerji Teknolojisi adı altında iki ana bilim dalı açılmıştır. Enerji Anabilim dalında, Güneş Işınımlı Fotokimya ile ilgili uygulamaya yönelik araştırmalar ve lisansüstü tezler yürütülmektedir. Enerji teknolojisi anabilim dalında ise, yeni ve yenilenebilir enerji kaynaklarından, güneş, biyokütle, rüzgar, jeotermal gibi enerji kaynakları ile ilgili uygulamaya yönelik araştırmalar ve lisansüstü tezler yürütülmektedir. Aynı zamanda enerji yönetimi, enerji verimliliği gibi konular da bu anabilim dalının lisansüstü öğretim programı içerisinde yer almaktadır. Enstitü 2011 yılında Mesleki Yeterlilik Kurumu (MYK) ile “Yenilenebilir Enerji Kaynakları” alanına ilişkin mesleki standarların belirlenmesi projesini gerçekleştirecektir (http://eusolar.ege.edu.tr), Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi, Enerji Kaynakları Uygulama ve Araştırma Merkezi (ÇEKAM)’ın temel amacı ise, enerji ile ilgili alanlarda disiplinlerarası bilimsel ve teknolojik araştırma ve uygulamalar yapmak; enerji sorunlarının çözümü doğrultusunda yöntem ve öneriler geliştirmek ve bunları uygulamak; enerji ve çevre konularında yayın, eğitim, danışmanlık, proje, üretim gibi 12 (http://www.gunam.metu.edu.tr). 12 çalışmalar yapmaktır. ÇEKAM’ın 2011 yılı hedeflerinden birisi, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü tarafından hazırlanan "Rüzgar Enerjisi Potansiyel Atlası (REPA)" verilerine göre rüzgar potansiyeli açısından Türkiye’de ilk sırada yer alan Çanakkale ilinde konu ile ilgili bir çalışma grubunun oluşturulabilmektir (http://enerji.comu.edu.tr/). ODTÜ’nde 2011 yılında kurulan Rüzgar Enerjisi Teknolojileri Uygulama ve Araştırma Merkezi (RÜZGEM)’in13 amaçlarından birisi, rüzgar enerjisi teknolojilerinin ve uygulamalarının toplumun farklı kesimlerine tanıtılmasını sağlamak, bu konuda toplumsal bilinci ve duyarlılığı artırmak” olarak belirtilmiştir. Öte yandan, Türkiye’de 1961 yılında kurulmuş olan Nükleer Enerji Enstitüsü’nün 2003 yılında yeniden yapılandırılması ile doğan İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) Enerji Merkezi’nde, bugün itibariyle eğitim, öğretim ve araştırma faaliyetleri gerçekleştirmektedir. Anabilim dalları arasında, Yenilenebilir Enerji, Konvansiyonel Enerji, Enerji Planlaması ve Yönetimi ile Enerji Bilim ve Teknoloji olan bu Enstitünün 2009-2010 öğretim yılı itibariyle, 160 yüksek lisans ve 36 doktora öğrencisi bulunmaktadır. Enstitü tarafından bu çerçevede ayrıca çok sayıda konferans, seminer vb. düzenlenmektedir. Betam İklim Değişikliği Araştırmaları: Bahçeşehir Üniversitesi, Ekonomik ve Toplumsal Araştırmalar Merkezi/Betam tarafından hazırlanan bazı araştırma notları, Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına akademik açıdan yapılan sosyo-ekonomik değerlendirmelerle katkı vermektedir. Medyanın rolünün irdelendiği “Yenilenebilir Enerji Haberlerinde Regülasyon ve Finansman Öne Çıkıyor”14 Araştırma Notu ve Türkiye’nin ekonomik büyümesi ile seragazı salımlarındaki ilişkinin irdelendiği “Türkiye Sera Gazı Salımı Azaltma Taahhüdü Vermekten Kaçınıyor”15 Araştırma Notu güncel çalışmalardır. B - YAYGIN EĞİTİM Türkiye’de “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim” Faaliyetlerinde İklim Değişikliği İklim değişikliği ile mücadele alanındaki farkındalık düzeyi, esasen toplumların sürdürülebilir kalkınma bilinçleri ile de doğrudan ilişkilidir. “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim”in temel amacı; eğitim ve öğrenme şansına sahip her bireyin doğal kaynaklardan doğru yararlanması ve sürdürülebilir bir yaşam biçiminin etkin kılınması konusunda bilgi sahibi olabilmesini sağlamaktır. Bu yolla uzun dönemde bir toplumsal dönüşümün gerçekleştirilmesi hedeflenmektedir. Sürdürülebilir kalkınmanın bir girişim olmaktan çıkarak, yaşantıya dökülmesinin tek yolu; sürdürülebilir kalkınma olgusuna inanmış ve bunu yaşam felsefesi haline getirmiş bireyler yetiştirmekten geçmektedir. Bu da eğitimin önemini ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmada eğitim kurumlarına düşen rolün önemi, son dönemlerde algılanmaya başlanmış ve bu konudaki çalışmalar artmaya başlamıştır. Sürdürülebilir kalkınmanın ayrılmaz bir parçası ve somut uygulama alanı olan iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili konularda bireyin örgün ya da yaygın eğitim sistemi için de eğitilmesi de bu çerçevede değerlendirilmektedir. “Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim” alanında, Milli Eğitim Bakanlığı, başta çevre ile doğrudan ilgili bakanlıklar olan Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı, başta olmak üzere diğer ilgili kurum ve kuruluşlarla işbirliği halinde çalışmaktadır. Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu (United Nations Educational, Scientific and Cultural Organization/UNESCO), Türkiye Milli Komisyonu tarafından oluşturulan Sürdürülebilir Kalkınma İçin 13 28.02.2011 tarih ve 27860 sayılı Resmi Gazete. Barış Baykan, Araştırma Görevlisi, Betam, Ocak 2012. 15 Barış Baykan, Araştırma Görevlisi, Betam, Ağustos 2011. 14 13 Eğitim Komitesi, Türkiye’de sürdürülebilir kalkınmanın teknik ve politika boyutlarının incelenmesi yönünde faaliyet göstermektedir. UNESCO’nun Doğal Bilimler kapsamında öncelikli olarak ele aldığı konular; Tatlı su ekosistemleri, İnsan, Biyolojik Çeşitlilik ve Ekoloji, Okyanuslar, Yer Bilimleri, Temel ve Mühendislik Bilimleridir. Üniversite Bilim Merkezlerinde Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim: Türkiye’de son dönemlerde bazı üniversitelerin bünyelerindeki araştırma ve bilim merkezlerinin yapısı ve içeriği de sürdürülebilir kalkınma için eğitim verilmesi, bu amaçla bu merkezlerin yapısı ve içeriği , “Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim” kavramı doğrultusundaki rolleri açısından yeniden ele alınmakta ve bu yönde uygulamalar yapılmaktadır. İstanbul Teknik Üniversitesi Haziran 2012 ‘de ilk kez yapılan 1. Uluslararası Bilim Merkezleri ve Sürdürülebilir Kalkınma Eğitimi Sempozyumunda; i) bilim merkezlerinin kurumsal yapısı, faaliyetlerin içeriği, planlanması ve uygulanması, ii) bilim merkezlerinde görevli eğitmen ve rehberlere verilen eğitimin içeriği, iii) bilim merkezlerinde sürdürülebilir kalkınma eğitimleri ve iv) İlköğretimde sürdürülebilir kalkınma eğitimi konuları tartışılmıştır. Tartışmaları besleyen atölye çalışmaları ise; sürdürülebilir yaşam için parlak fikirler, yenilenebilir enerji, ekosistem, yer bilimleri, hava kirliliği ve iklim değişikliği olmuştur. Böylece, üniversite bilim merkezlerinin evrensel bir yaklaşımla çalışması, tanınırlığının sağlanması, bu alanda uluslararası işbirliğinin güçlenmesi ulusal/uluslararası araştırmacılar ile öğretmenlerin dikkatinin konu üzerine çekilmesi hedeflenmiştir. Sürdürülebilirlik kavramını ekonomik, sosyal ve çevresel boyutları ile ele alarak kurumlarda sürdürülebilirlik yönetiminin etkin ve başarılı olabilmesi için halkla ilişkiler alanında yapılabileceklere odaklanan bazı akademik çalışmalar bulunmaktadır.16 Birinci Ulusal Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim Konferansı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığının destekleri ile Bölgesel Çevre Merkezi tarafından düzenlenen, Türkiye’de ilk kez Kasım 2012’de yapılan Birinci Ulusal Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim Konferansı’nda sürdürülebilir kalkınma için eğitim alanında ulusal ve uluslararası süreç; tüm paydaşların uygulama alanlarına yönelik örnek çalışmalar; kavramın ulusal olarak hayata geçirilmesi için yapılması gerekenler tartışılmıştır.17 Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Hizmetiçi Eğitimleri Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Eğitim ve Yayın Daire Başkanlığı tarafından, Bakanlığın yerel düzeyde etkinliğini artırmak üzere bakanlığın taşra teşkilatlarına sistematik bir şekilde hizmetiçi eğitim programları ve kapasite geliştirme faaliyetleri düzenlenmektedir. Yapılmakta olan eğitimler, doğrudan iklim değişikliği ile mücadele ile ilgili başlıklar altında olmasa da, ele alınan birçok konu, iklim değişikliği azaltım ve uyum ile ilgili temaları kapsamaktadır. Çevre Orman Seyyar Eğitim Araçları Mülga Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından halkta çevre bilincinin geliştirilmesi için 2011 yılında gerçekleştirilen "Çevre Orman Seyyar Eğitim Araçları Projesi" kapsamında, seyyar araçlardaki eğitim materyalleri ile Bakanlık il müdürlükleri kanalıyla ilköğretim öğretmenlerine 16 büyükşehirde eğitim verilmiştir. Seyyar araçlar ile Türkiye’de 81 ilde, 81 il ve 136 ilçe merkezi ile toplam 303 nokta ziyaret edilmiştir. Proje süresince 5.000.000 kişiye ulaşılmış, 500.000 fidan dikimim gerçekleşmiş ve 15.000 adet alışveriş filesi dağıtılmıştır. 16 Sürdürülebilirlik Yönetiminde Halkla İlişkilerin Rolü, Yrd.Doç.Dr. Ayşe Banu BIÇAKÇI, Yeditepe Üniversitesi. 17 Konferans Bosch Ev Aletleri'nin sponsorluğunda gerçekleşmiştir. 14 Yeşil Kutu - Sürdürülebilir Kalkınma için Eğitim Seti Yeşil Kutu Çevre Eğitimi Seti, REC Türkiye tarafından, başlangıç aşamasında Çevresel Avrupa Komisyonu LIFE Üçüncü Ülkeler Programı’nın desteğiyle hazırlanmıştır. Çok amaçlı bir çevre eğitim seti olan Proje ile 2005 yılından bu yana ülke çapında verilen 30’dan fazla eğitim semineri ile yüzlerce formatör öğretmen yetiştirilmiştir. 81 ilden 10.000’den fazla öğretmene ve yaklaşık 1.000. 000 öğrenciye erişilmiştir. Farklı disiplin ve kurumlardan 20 kişi, konuda uzman eğitmen olarak yetiştirilmiştir. Ayrıca 350’ye yakın Eğitim Fakültesi öğrencisi ile meslek öncesi eğitim çalışmaları yapılmıştır (2010 verileri). 18 Yeşil Kutu - Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim Seti, çevre koruma ve sürdürülebilir kalkınmayla ilgili belirli konulara odaklanmıştır. Yeşil Kutu; ders planları ve bilgi içeren çalışma notlarının yer aldığı bir öğretmen el kitabı, animasyon ve kısa filmlerin yer aldığı bir DVD, Türkiye ve Avrupa Birliği’nden örnekler ile çevre konularında kapsamlı bilgilerin yer aldığı etkileşimli bir CD ve ikilem oyun kartlarından oluşmaktadır. Yeşil Kutu Projesi özel sektör desteği de almıştır.19 Proje kapsamında, 2007 yılında Milli Eğitim Bakanlığı, Talim Terbiye Kurulu tarafından “Küresel Isınma ve İklim Değişikliği Genelgesi” yayımlanarak tüm ilköğretim okullarında uygulanmıştır. Yeşil Kutu web sitesinde halen projeye ilişkin doküman ve deneyimlerin paylaşılmasına devam edilmektedir. 2012 yılı itibariyle, Yeşil Kutu – Sürdürülebilirlik için Yeşil Fikirler” başlıklı yeni bir uygulama/yarışma ile beş yıldır Türkiye'nin her köşesinde öğrencileri ile pek çok faaliyet gerçekleştiren öğretmenlerin çalışmalarını topluma tanıtmaları ve sürdürülebilir kalkınma konusunda Türkiye'de eğitim odaklı yapılan çalışmaların duyurulması planlanmıştır. Yeşil Vagon: Yeşil Kutu Projesinin bir eğitim seferberliğine dönüşmesine yol açmış. Yeşil Kutu’nun çok daha fazla sayıda öğretmen ve öğrenciye ulaşması amacıyla Yeşil Vagon Projesi 2008-2009 yıllarında gerçekleştirilmiştir.20 T.C.Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü’nden kiralanan bir vagon, Yeşil Vagon’a dönüştürülerek, Yeşil Vagon öğretmen eğitimleri için konferans salonu olarak kullanılmıştır. Yerelde büyük ilgi gören sürdürülebilir ulaşıma dikkat çekmek amacıyla da kullanılmış olan Yeşil Vagonun ziyaret ettiği şehirler, 2008 yılında Malatya, Elazığ, Muş, Van ve 2009 yılında Niğde, Adana, Mersin, Karaman’dır. İklim Sınıfı - İklim Değişikliğine Uyum Eğitici El Kitabı Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın koordinasyonunda, Birleşmiş Milletler tarafından yürütülen “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı kapsamında gerçekleştirilen bu çalışma ile eğiticilere, iklim değişikliğinin farklı unsurları konusunda ayrıntılı ancak kolay anlaşılır bilgiler sunulması amaçlanmıştır. 2011 yılında hazırlanan İklim Değişikliğine Uyum Eğitici El Kitabı; İklim Değişikliği ile İlgili Genel Bilgiler (İklim Sistemi, Meteoroloji ve İklim Bilimi Arasındaki Fark, Sera Etkisi, İnsan Kaynaklı İklim Değişikliği vb) vermektedir. Kitap aynı zamanda; eğiticiler için iklim değişikliğinin etkilerine (Aşırı Hava Olayları, Doğal Afetler – Kuraklık, Seller ve Heyelanlar ve İklim Değişikliği, Su Kaynaklarına Etkiler, Tarıma Etkiler, Biyolojik Çeşitliliğe, Ekosistemlere ve Ormanlara Etkiler, İnsan Sağlığına Etkiler vb) nasıl uyum sağlanabileceğine dair dünyada ve Türkiye’deki durumu belirten güncel bilgileri içermektedir. Eğitici El Kitabı, eğiticiler için iklim değişikliğine dair son bilgileri içeren bir kaynak görevini de üstlenecektir. Proje ile öncelikle Seyhan Havzası’nda (Adana, Kayseri, Niğde) yaklaşık 150 öğretmene ve 2.000 çocuğa ulaşılmıştır. 18 http://www.yesilkutu.net/ Yeşil Kutu Projesi, 2007-2009 yılları arasında BOSCH Ev Aletleri tarafından desteklenmiştir. 20 Yeşil Vagon Projesi, Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Konseyi (UNECE) tarafından Sürdürülebilir Kalkınma İçin Eğitim alanında İyi Uygulama Seçilmiştir. 19 15 Suyun Akılcı Kullanımına Yönelik Eğitim Kitapçığı WWF-Türkiye tarafından UNDP destekli olarak Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda yürütülmüş olan “Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi”21 kapsamında, 2011 yılında “Suyun Akılcı Kullanımına Yönelik Eğitim Kitapçığı” hazırlanmıştır. Su kaynaklarının yönetimi konusunda sistematik bir eğitim materyali olan bu çalışmada; i) suyun ve su döngüsünün yaşamın devamlılığı açısından önemi, ii) dünyada ve Türkiye’de su kaynaklarının durumu, iii) su kaynaklarının çeşitli sektörlerde tarım, sanayi, evsel kullanım vb) kullanımı ve iv) su ve ekosistemler (Sulak alanlar, ormanlar, su yönetimi ve hidroenerji bağı vb.) hakkında kapsamlı bilgiler verilmektedir. Çalışma ayrıca ilgili Projenin pilot alanı olan Küre Dağları Milli Parkı’nda su kaynaklarının korunmasında farkındalık yaratacak değerlendirmeleri içermektedir. “Yine Yeni Yeniden Yenilenebilir Enerji” “Fosil yakıtlar söz konusu olduğunda ne yazık ki hepimiz birer bağımlıyız” gerçeğinden hareketle, WWF-Türkiye “Yine Yeni Yeniden Yenilenebilir Enerji” kitapçığını hazırlamıştır (2010). Kitapçıkta iklim değişikliği ve yenilenebilir enerji ilişkisi ele alınarak yenilenebilir enerji teknolojileri tartışılmış olup, güneş paneli, rüzgâr enerjisi, biyoenerji, küçük ölçekli baraj projeleri, güneş pişiricisi, fotovoltaik ve rüzgar hibrid sistemi, güneş ısıtma sistemi ve jeotermal ısı pompaları hakkında bilgiler verilmektedir. Enerji Yöneticisi Eğitimleri Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığının iklim değişikliği ile mücadeledeki eğitim faaliyetleri iki ana konu doğrultusunda gerçekleşmektedir. Bunlar, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji alanlarıdır. Bu faaliyetler Bakanlığın doğrudan ilgili ana birimi olan Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü22 tarafından yürütülmektedir. 2007 yılından bu yana yürürlükte olan Enerji Verimliliği Kanunu ve bu Kanunun uygulama yönetmeliği olan “Enerji Kaynaklarının ve Enerjinin Kullanımında Verimliliğin Artırılmasına Dair Yönetmelik” doğrultusunda; sanayide, binalarda, Organize Sanayi Bölgelerinde (OSB’ler) ve Elektrik Üretim Tesislerinde (EÜT) mevzuat gereği belirlenen koşullarla çok sayıda enerji yöneticisi istihdam edilmesi gerekmektedir. Bu durum, “Enerji Yöneticisi” eğitimlerini gündeme getirmiştir. Bu çerçevede; mevzuat gereği yetkilendirilmiş kurumlar (üniversiteler23, meslek odaları) ve Enerji Verimliliği Danışmanlık (EVD) şirketleri tarafından enerji yöneticisi yetiştirmek amacıyla teorik ve uygulamalı sertifikalı eğitimler düzenlenmektedir. Bu eğitimler 3-5 yıl süreliğine verilebilmektedir. EVD şirketlerinin eğitimleri KOSGEB24 tarafından da destek sağlanmakta olup, Enerji Verimliliği Hizmetleri Destekleriyle ilgili maddeler KOSGEB Yönetmeliği'nde yer almaktadır. EVD şirketlerine enerji yöneticisi eğitimi düzenleme, enerji etüdü ve verimlilik arttırıcı proje hazırlama, proje uygulama ve danışmanlık gibi enerji verimliliği hizmetlerini 21 Bu Proje Ekim 2012’de tamamlanmıştır (www.kdmp.gov.tr). 2.11.2011 tarih ve 28103 sayılı (mükerrer) Resmi Gazete’de yayınlanan "662 sayılı Kanun Hükmünde Kararname"nin 89 uncu maddesinde belirtildiği üzere, 14 Haziran 1935 tarih ve 2819 sayılı "Elektrik İşleri Etüt İdaresi Teşkiline Dair Kanun" yürürlükten kaldırılmış, aynı Kanun Hükmünde Kararname ile "Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü" kurulmuştur. 23 Gazi Üniversitesi 2010 yılında bu konuda yetkilendirilmiş üniversitelerdendir. 24 KOSGEB: T.C. Küçük ve Orta Ölçekli İşletmeleri Geliştirme ve İdaresi Başkanlığı. 22 16 yürütmek üzere, yetki belgesi verilmektedir. 2009-2011 yıllarında bina ve sanayi kategorilerinde toplam 38 şirkete yetki belgesi verilmiştir.25 Bugüne kadar sanayi sektöründe enerji yöneticilerine yönelik 2602, bina sektöründe 1900 kişi olmak üzere toplam 4502 kişi eğitim sonunda sertifikalandırılmıştır. Yetkilendirilmiş Enerji Verimliliği Danışmanlık Şirketlerine (EVD) laboratuar kullanım desteği verilerek, bu şirketler tarafından bina ve sanayi sektörüne yönelik düzenlenen eğitimlerin uygulama kısımlarında 1459 kursiyer eğitilmiştir. Sanayi ve bina sektörlerinde eğitim, enerji etüdü, verimlilik artırıcı proje hazırlama, uygulama ve danışmanlık hizmetlerini yürütmek üzere yetki belgesi almak isteyen şirketlerin sertifikalandırılmış eleman ihtiyacını karşılamak üzere 2011 yılında düzenlenen Etüt-Proje eğitimlerinde bina sektörüne yönelik çalışmalar yapmak üzere 90, sanayi sektörüne yönelik çalışmalar yapmak üzere de 89 kişi eğitilmiştir. 26 FAO İklim Değişikliğine Uyum, Tarım ve Ormancılık Eğitimleri FAO tarafından Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı teknik personelin, uzman ve yöneticilerinin iklim değişikliğine uyum konusunda kapasitelerini geliştirmek amacıyla 2011 yılında bir dizi eğitim düzenlemiştir. Çeşitli konu başlıklarında düzenlenen eğitimlere yaklaşık FAO İklim Değişikliğine Uyum, Tarım ve Ormancılık Eğitimleri’ne 500 kişi katılmıştır. TMMOB-Makina Mühendisleri Odası Enerji Yöneticisi Uygulamalı Eğitim Merkezleri TMMOB Makina Mühendisleri Odası (MMO),27 2009 yılında ETKB tarafından, sanayi ve bina sektörlerinde enerji yönetimi kursları düzenlemek üzere yetkilendirilmiş kurumlardan biridir. Enerji yönetimi kursları 2009 yılından bu yana, MMO’nun illerdeki şubeleri kanalıyla çeşitli illerde devam etmektedir. MMO tarafından çok sayıda ilde (İstanbul, Adana, Ankara, Antalya, Denizli, İzmir, Kayseri, Konya, Samsun ve diğer) 17`si sanayi, 23`ü binalar üzerine olmak üzere toplam 40 kurs düzenlenmiş ve 346`sı sanayi, 509`u bina olmak üzere toplam 855 mühendis ve teknik öğretmen belgelendirilmiştir. Binalara ‘Enerji Kimlik Belgesi’ uzmanı eğitimlerinde ise toplam 2.283 kişi belgelendirilmiştir. Binalarda Enerji Verimliliğine Yönelik Toplum Bilincinin Artırılması Projesi (EnverIPAB28 Projesi) Uzun süredir ETKB tarafından uygulamada olan ENVER Programı29 paralelinde 2008-2009 yılları arasında sürdürülen bu Projenin temel amacı; kamuoyunda farkındalık ve davranış değişikliği yaratarak ülkemizdeki binalarda enerjinin etkin kullanılması yoluyla yerel kaynakların korunmasını, enerjide ithal bağımlılığının azaltılmasını ve buna bağlı olarak daha az fosil yakıt tüketilmesidir. Proje ile binalarda enerji verimliliği bilincinin artırılması ve bu yolla aile bütçelerinin, ülke ekonomisinin ve çevrenin korunması hedeflenmiştir. EnverIPAB Projesi’nin, öncelikli hedef grupları Bakanlık personeli, ilköğretim, lise ve üniversite öğrencileri ile ev hanımları olmuştur. EnverIPAB Projesi kapsamında bu hedef kitlelere yönelik bilgilendirme amaçlı seminerler, konferanslar, paydaş 25 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının Amaç ve Faaliyetleri, Ankara, 2012, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı. 26 Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının Amaç ve Faaliyetleri, Ankara, 2012, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı. 27 Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşu. 28 EnverIPAB, “enerji verimliliği” kelimelerinin kısaltması olan “enver” ile “Increasing Public Awaraness in Buildings”in ilk harflerinden oluşmaktadır. 29 ENVER Portalı. 17 işbirliği faaliyetleri ve çalıştaylar şeklinde çeşitli etkinlikler düzenlenmiş olup, basılı materyallerle bilgilendirme sağlanmıştır. Ayrıca proje süresince televizyon, radyo, dergi ve gazete gibi çeşitli iletişim kanalları da etkin olarak kullanılmıştır. Beyaz Masa Yenilenebilir enerji kaynakları hakkında bilinçlendirme çalışmaları çerçevesinde, ETKB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü “Beyaz Masa” Uygulaması başlatılmıştır. Beyaz Masa uygulaması; özel sektörün rüzgar enerjisi projelerinin gerçekleştirilmesi ve rüzgâr santralarının hızla işletmeye alınması amacıyla, Türkiye’de rüzgar enerjisi sektörünün sorunları ve çözüm önerileri hakkında daha detaylı bilgiler edinmek için kurulan bir bilgi edinme birimidir. Ulusal Enerji Verimliliği Hareketi Ayrıca Enerji verimliliği konusunda, kamu kuruluşlarının farkındalık düzeyini arttırmak çalışmaları akılcı yönlendirmek amacıyla, 15.02.2008 tarihli 2008/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi ile kamu kurum ve kuruluşlarında enerjinin etkin ve verimli kullanılmasına yönelik tedbirler belirlenmiştir. Bu Genelge ile “Ulusal Enerji Verimliliği Hareketi” başlatılmış ve 2008 yılı “Enerji Verimliliği Yılı” ilan edilmiştir. Enerji Verimliliği (Tasarrufu) Haftası Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu tarafından her yıl Ocak ayının ikinci haftasında, Enerji Tasarrufu Haftası etkinlikleri düzenlenmektedir. Bu etkinlikler kapsamında Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) ve TÜBİTAK işbirliği ile "Enerji Verimliliği" konulu, ilköğretim öğrencileri arası resim ve öykü dalında, lise ve dengi okul öğrencileri arasında ise proje dalında yarışmalar yapılmaktadır. Enerji verimliliği konusunda öğrencilerinin bilinçlendirilmesi amacıyla seminerler düzenlenmekte, öğrenci ve öğretmenlere yönelik çeşitli dokümanlar sağlanmaktadır. Ayrıca kamu kurum ve kuruluşlarına hizmet içi eğitim programları kapsamında enerji verimliliği konulu seminerler verilmektedir. Hafta etkinlikleri kapsamında ayrıca, üniversite, sanayi ve kamu kurumlarındaki uzmanların bir araya gelerek bilgi ve deneyimlerini paylaştıkları Ulusal Enerji Verimliliği Forumu düzenlenmektedir. Forum faaliyetleri çerçevesinde, kamuoyunun enerji verimliliği bilinç seviyesinin ölçülmesi amacıyla anketler düzenlenmekte; broşür, kitap, afiş vb dokümanlar hazırlanarak kamu kurumlarına, üniversitelere, belediyelere, valiliklere, enerji verimliliği ile ilgili etkinliklerde katılımcılara dağıtılmaktadır. İklim Değişikliği Azaltım Faaliyetlerinde Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılmasında Farkındalık ve Eğitim Çalışmaları Türkiye’de sanayi sektöründe enerji verimliliğinin artırılarak, Türkiye’de enerji güvenliği risklerini hafifletmek, ithalata bağımlılığı azaltmak ve başta CO2 olmak üzere sera gazı emisyonlarını kontrol altına almak ulusal enerji politikası hedeflerinin ayrılmaz bir parçasıdır. Bu doğrultuda özellikle son yıllarda Türk sanayisinde enerji verimli proses ve teknolojilerin yaygın bir şekilde benimsenmesinin önündeki finans, kapasite, teknoloji ve politika engellerinin kaldırılmasına yönelik olarak çeşitli önlemler alınmakta, yaygınlaştırma faaliyetleri yürütülmektedir. Bu çalışmalar/projeler, eko-verimlilik alanında sektör uzmanlarına yönelik farkındalık ve eğitim faaliyetlerini de mutlaka içermektedir. Bu çerçevede, güncel projeler olarak; Küresel Çevre Fonu (GEF) Sanayide Enerji Verimliliğinin Artırılması Projesi, İzmir’de Eko-verimlilik (Temiz Üretim) Uygulamalarının Yaygınlaştırılması Projesi, Türkiye’de Temiz Üretim Uygulamalarının Yaygınlaştırılması için Çerçeve Koşulların ve Ar-Ge İhtiyacının Belirlenmesi Projesi örnek olarak verilebilir. 18 Tekstil - Deri, Gıda - İçecek, Kimyasal Madde ve Metal İşlem- Makina Sektörlerinde İklim Değişikliğine Uyum İçin Farkındalık, Eğitim ve Uygulama Tekstil - Deri, Gıda - İçecek, Kimyasal Madde ve Metal İşlem- Makina sektörlerinde iklim değişikliğine uyum için farkındalık yaratmak amacıyla 2008-2011 yılları arasında bu sektörlerde pilot uygulamalar Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV)30 tarafından gerçekleştirilmiştir. Temiz Üretim (EkoVerimlilik) Programı31 çerçevesinde yürütülen bu çalışmada temelde, iklim değişikliğinin etkilerine uyumda, sanayi ayağının öneminin vurgulanması, sektörlerin Ar-Ge ve Teknolojik Yenilik kapasitesinin gelişmesi, bu anlamda akademik altyapı, insan gücü ve bilgi kapasitesi arasında güçlü sinerjilerin oluşması amaçlanmıştır. Eko-Verimlilik Programında, pilot uygulama seviyesinde temiz üretimin “su tüketimi” boyutu ele alınmıştır. Programda; eko-verimlilik ve temiz üretim kavramlarının, seçilen sektörlerde (Tekstil - Deri, Gıda - İçecek, Kimyasal Madde ve Metal İşleme – Makina32) iklim değişikliğinin su kaynaklarına olan etkisi dikkate alınarak algılaması, bu konuda sanayicinin bilinçlendirilmesi/bilgilendirilmesi ve sonuçta bu gibi uygulamaların yaygınlaştırılması amaçlanmıştır. Program süresince yerel, ulusal ve uluslararası işbirliği ağlarının oluşturulmasına yönelik çeşitli faaliyetler gerçekleştirilmiştir. Yerel paydaşlarla işbirliği içinde farkındalık yaratmaya ve bilgilendirmeye yönelik bir eğitim programı uygulanmış olup, bu eğitimler, ulusal kapasitenin güçlendirilmesi, ulusal uzmanların yetiştirilmesi ve orta-uzun vadede işbirliği içerisinde çalışılacak bir ağyapının geliştirilmesi amacıyla iki aşamalı olarak gerçekleşmiştir. Bu çerçevedeki eğitim materyallerine; “Sanayide Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Kılavuzu: Yöntemler ve Uygulamalar” başlıklı bilgi dokümanı ve TTGV tarafından iklim değişikliği ve sanayide verimliliğini vurgulayan film örnek olarak verilebilir. Otomobillerin Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu Konusunda Tüketicilerin Bilgilendirilmesi Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı’nın yürütücülüğünde “Yeni Binek Otomobillerin Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu” Konusunda Tüketicilerin Bilgilendirilmesine İlişkin Yönetmelik”,33 tüketicilerin bilinçli seçim yapabilmesine imkân vermek için, piyasada satışa veya kiraya sunulan yeni binek otomobillerinin CO2 emisyonu ve yakıt ekonomisi ile ilgili bilgi edinilmesini sağlamayı amaçlamaktadır. Bu kapsamda Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından başlatılan yeni bir uygulama ile otomobil satın almak isteyen tüketicilerin, Türkiye’de satılan tüm otomobillere ait yakıt tüketimi ve emisyon değerlerini BSTB’nin internet sitesinde bulmaları sağlanmıştır. Bu çerçevede Bakanlık web sitesinde, e-hizmetleri kapsamında “Binek Otomobil Yakıt Ekonomisi ve CO2 Emisyonu Tüketici Sorgulama Ekranı” veri tabanı sayfası yer almaktadır.34 Bu veri tabanında kamuoyunun aydınlatılmasına yönelik bilgi olarak “Bu veri tabanında sunulan yakıt tüketimi ve emisyon değerleri, uluslararası geçerlilik taşıyan Birleşmiş Milletler Avrupa Ekonomik Komisyonu (BM/AEK) ve Avrupa Birliği Teknik Düzenlemelerine göre yapılan testlere istinaden 30 Son yıllarda iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve uyum alanında önemli projeler gerçekleştiren TTGV, Türkiye Cumhuriyeti ve Dünya Bankası arasında imzalanmış olan bir uluslararası borç anlaşması gereğince, 1991 yılında ‘Kanunla Kurulmuş Vakıf’ statüsüne sahiptir. 31 Bu Program “MDG-F 1680 Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi” Birleşmiş Milletler (BM) Ortak Programı’nın “bir alt programı” olarak UNIDO’nun sorumluluğunda sürdürülmüştür. 32 Program kapsamında seçilen bu öncelikli sektörlerde faaliyet gösteren 6 firmada eko-verimlilik pilot uygulamaları hayata geçirilmiştir. Gerçekleştirilen bu örnek uygulamalar ile yılda yaklaşık 750.000 m3 su tasarrufunun yanı sıra hammadde, enerji ve iş gücü kullanımında verimlilik artışı sağlanmış ve ürün kalitesinde de iyileşmeler elde edilmiştir (www.ttgv.org.tr). 33 28.12.2003 tarih ve 25330 sayılı Resmi Gazete. 34 http://bim.sanayi.gov.tr/temp/ARAC_HALK_YENI.aspx. 19 hazırlanmış olan araçla ilgili onay belgelerinden derlenen test değerleridir. Bir otomobilin gerçek yakıt tüketimi ve emisyonun değerlerinin belirlenmesinde, otomobilin test değerleri ve yakıt verimliliğinin yanı sıra araç kullanma alışkanlığı gibi diğer teknik olmayan faktörler de önemli rol oynar. CO2, küresel ısınmaya neden olan en önemli sera gazıdır” notu yer almaktadır. Çiftçilerin Eğitimi Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, kırsal alanlarda tarım ve tarım dışı istihdamın geliştirilmesi, gelirlerin artırılması ve farklılaştırılması, kadın ve genç nüfusun eğitim ve girişimcilik düzeyinin yükseltilmesine yönelik tedbirlerin alınması ve kırsal kalkınma program, proje ve faaliyetlerine ilişkin düzenlemelerin yapılması ve bu konularda kamu kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamakla görevlidir. Çiftçiler için eğitim ve yayım faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi gibi faaliyetler Bakanlığın görevleri arasındadır. Bu çerçevede; Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından çiftçilere yönelik olarak iklim değişikliğinin tarım ve hayvancılık sektörlerine olan etkileri ile ilgili olarak bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleri yürütmektedir. İklim değişikliğine uyumu ilgilendiren konularda bilinçlendirme ve eğitim faaliyetleri İyi Tarım Uygulamaları Hakkında Yönetmelik35 gereğince yapılmakta olup, suyun etkin kullanımı amacıyla çiftçilerin salma sulama yönteminden damla ve yağmurlama sulama sistemlerine geçmesine ve bitki sulama yöntemlerine yönelik eğitimler verilmektedir. Bu çalışmalar yerel düzeyde Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlüklerinin koordinasyonunda gerçekleştirmekte olup, belirli periyotlarda çeşitli yayın organları ile, iklim değişikliğinin tarım sektörü üzerine etkileri hakkında hedef kitlenin bilinçlenmesi ve bilgilendirilmesi sağlanmaktadır. ODTÜ İklim Değişikliği, Uyum Politikaları ve Türkiye Sertifikalı Eğitim Programı “Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı” hazırlanırken; Türkiye’de iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamada, ülke çapındaki farkındalık, eğitim, katılım ve kurumlarda kapasite geliştirme açısından gerekli ihtiyaçların tespitine yönelik kapsamlı bir “İklim Değişikliğine Uyumda Bilgi İhtiyaçları Anketi (Knowledge Needs for Adaptation to Climate Change Survey)” yapılmıştır. Bu araştırmanın sonuçları doğrultusunda, Stratejinin geliştirilmesine destek olmak amacıyla bir dizi eğitim faaliyeti gerçekleştirilmiştir. Süreçte, iklim değişikliğine uyum, bugüne kadar ilk kez bir üniversite sertifika programının konusu olmuştur.36 Ortak Program tarafından ayrıca, iklim değişikliğine uyum üzerine bir Lisans-üstü Program’ının hazırlanması için Orta Doğu Teknik Üniversitesi Yer Sistem Bilimleri Bölümü ile işbirliği yapılmış ve bir ders içeriği sunulmuştur. Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüklerinde İklim Değişikliği Eğitimi Orman ve Su İşleri Bakanlığı koordinasyonunda İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu (İDKK), Arazi Kullanımı, Arazi Kullanımı Değişimi ve Ormancılık (LULUCF – AKAKDO) Çalışma Grubu tarafından, Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlükleri’nin teknik personeline orman alanlarında karbon depolama ve sera gazlarıyla ilgili eğitimler verilmektedir. 35 7.12.2010 tarihli ve 27778 sayılı Resmî Gazete (Değişik: 21.10.2011 tarih ve 28091 sayılı RG). Orta Doğu Teknik Üniversitesi, Sürekli Eğitim Merkezi, “İklim Değişikliği, Uyum Politikaları ve Türkiye Sertifikalı Eğitim Programı”. 36 20 Hayata Destek-İnsani Yardım Derneği Çocuk Eğitimleri Hayata Destek Derneği, Türkiye’deki çocuklarla iklim değişikliği farkındalığı oturumları yürütmektedir. 9-11 yaş arası çocuklar için tasarlanan bu eğitim, belirli bir hedef gruba adapte edilebilir ve süresi de eğitimin etkinliklerine bağlı olarak geliştirilmektedir. Tematik konular üzerine farklı modüllerle uygulanan iklim değişikliği atölyeleri, çocuklara iklim değişikliğinin dinamiklerini anlama yetisini kazandırırken, çocukların iklim değişikliği ile afetler arasında bir bağ kurmasına yardımcı olmaktadır. Geleceğimiz Erimesin Küresel ısınma ve iklim değişikliğinin nedenleri, sonuçları ve alınabilecek önlemler konusunda halkı bilinçlendirmek amacıyla TEMA ve Deniz Temiz Derneği (TURMEPA) bir araya gelerek “Geleceğimiz Erimesin” sloganıyla Türkiye çapında bir kampanya yürütmüştür. Mobil eğitim aracı ile Eylül 2009’dan bu yana 9 şehirde yürütülmekte olan eğitimlere 2011 Haziran ayı itibarı ile yaklaşık 34.000 kişi katılım sağlamıştır. Alternatif Enerjili Araba Yarışları: Formula - G/Hidromobil TÜBİTAK, alternatif enerji kaynakları konusunda kamuoyundaki farkındalığı arttırmak, alternatif enerji teknolojilerinin yaygın kullanımı için gerekli beyin gücü ve bilgi birikiminin oluşmasını sağlamak ve üniversite öğrencilerini başta güneş ve hidrojen olmak üzere, temiz ve yenilenebilir enerji kaynaklarıyla çalışacak ürünler ortaya koymaya özendirmek amacıyla, TÜBİTAK Formula-G Güneş Arabaları Yarışı ve TÜBİTAK Hidromobil Hidrojen Arabaları Yarışı düzenlemektedir. Türkiye'nin her yerinden üniversite takımlarının kendi ürettikleri araçlarla katıldıkları, kamuoyunda ve medyada büyük yankı uyandıran yarışlardan “TÜBİTAK Formula-G” daha önce 4 kez başarıyla gerçekleştirilmiştir. Şimdiye kadar pist yarışı biçiminde düzenlenen Formula-G'ye 2005 yılında 16, 2006'da 32, 2007'de 42 ve 2008 yılında 25 üniversite takımı katılmıştır. Binanı Gözet Enerjide Tasarruf Et Projesi British Council, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ortaklığında, İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu desteğiyle binalarda enerji verimliliği kamuoyu farkındalığına yönelik bu projede, yeni yapılan binaların alması zorunlu olan, mevcut binaların da 2017’ye kadar edinmesi gereken Enerji Kimlik Belgesi ile ilgili olarak bina sahiplerinin bilgilendirilmesi amaçlanmaktadır. İngiltere örneğinden yola çıkılarak yapılan çalışmada, herkesin binasıyla ilgili mevcut bilgiye sahip olması ile doğru ve etkili iyileştirme önerilerine ulaşabilmesi hedeflenmektedir. Proje kapsamında internet ortamında kullanılabilecek bir bilgisayar programı ile kullanılan binanın resmi olmayan Enerji Kimlik Belgesi’ne ulaşabilecek ve binanın performansını yükseltebilecek öneriler görülebilecektir. Bilgisayar programının nasıl kullanılacağını göstermek, binalarda enerji verimliliğinin önemi ve alınacak tedbirlerin kısa ve uzun dönem bütçe yansımaları hakkında bilgi vermek ve katılımcılardan gelecek soruları yanıtlamak amacıyla yedi ilde halktan herkesin katılımına açık Kamuoyu Bilgilendirme Toplantılarının, Bakanlık İl Müdürlüklerindeki eğitilmiş elemanlar tarafından verilmesi planlanmıştır. Türkiye İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi Hazırlık Sürecinde Gerçekleşen Eğitim Faaliyetleri Ulusal Bildirimin temel bölümlerinden olan “Eğitim, Öğretim ve Kamuoyunun Bilinçlendirilmesi” bölümü için yapılan çalışmaların yanı sıra, hazırlık sürecine katılan ve destek veren paydaşlar için ilgi alanlarına göre çeşitli konularda eğitimler verilmiştir. Envanter Eğitimi, Araştırma ve Sistematik Gözlem Eğitimi örnek olarak verilebilir. 21 III - TOPLUMSAL FARKINDALIK İklim değişikliğinin etkileri ile mücadele çalışmaları yapılırken, bu çalışmaların “toplum temelli” olması önemlidir ve dolayısıyla iklime ve doğal kaynaklara bağlı olarak geçimlerini sağlayan toplum kesimlerinin, mücadele çalışmalarında doğrudan yer almaları gerekmektedir. Bu da, bu alanda farkındalık düzeyinin artmasıyla mümkün olacaktır. Çevresel sürdürülebilirlik; Türkiye’de başlangıçta daha çok ağaç dikmek ve çevreye saygıyı yaygınlaştırmak adına yapılan faaliyetlerle özdeşleşirken, bugün gelinen noktada, durum daha farklı bir boyut kazanmış ve konu artık devletin ve özel sektörün hesap verebilirliğine kadar giden bir politika alanı haline gelmiştir. Bu durum, toplum genelinde çevreye verilen önemin artmış olmasından kaynaklandığı gibi, medyanın bu alana özel önem verip, ilgi göstermesi ile de güncelliğini korumaktadır. Böylece ülke çapında çevresel farkındalık artmaktadır. Aşağıda, iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’deki farkındalık çalışmalarına dair bazı örnekler sunulmaktadır: İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalığın Geliştirilmesi37 “İklim Değişikliğinin Etkileri ve İklim Değişikliğine Uyum Konusunda Farkındalığın Geliştirilmesi Projesi (2012-2013)” Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün koordinasyonunda ve TÜBİTAK-TÜSSİDE Enstitüsünün işbirliğinde Eylül 2012’de başlatılmıştır. 2 yıl sürecek Projenin toplam bütçesi 1 milyon TL’dir. Proje ile Türkiye’nin kentsel, kırsal ve kıyı alanlarındaki iklim değişikliği risklerinin yönetimi için ulusal ve bölgesel kuruluşlarda kapasite geliştirilmesi ve eğitimin yaygınlaştırılması yoluyla iklim değişikliğinin etkileri ve uyum konusunda kamuoyunda farkındalığın artırılması amaçlanmıştır. Proje kapsamında öğrenci ve öğretmen adaylarına yönelik “İklim Değişikliği Farkındalık Kampı” gerçekleştirilecektir. Bu çerçevede; Türkiye’nin dört farklı bölgesinden sekiz ilde (Trabzon, Samsun, İzmir, Muğla; Kayseri, Konya; Bursa, Edirne) ilköğretim okulu öğrencilerinin ve üniversitedeki öğretmen adaylarının katılımıyla her biri altı gün sürecek olan altı ayrı eğitim kampının yapılması planlanmıştır. Ayrıca, çeşitli illerde, ilköğretim öğretmenlerine yönelik olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum için hizmetiçi farkındalık eğitim seminerleri düzenlenecektir. Projenin bir başka ayağı; merkezi idarenin, Trabzon, Edirne, Konya ve İzmir illerinde yerel yönetimlerin de yerel yönetim çalışanları, sivil toplum kuruluşlarının, özel sektör temsilcilerinin, üniversite öğretim üyelerinin ve öğrencilerinin, ilköğretim okulu idarecilerinin, öğretmenlerin, öğrencilerin ve diğer ilgili paydaşların katılımıyla düzenlenecek “İklim Değişikliğinin Etkileri” konulu bir çalıştay ile sürecin değerlendirilmesidir. Proje sonunda elde edilen sonuçlarından hareketle, Milli Eğitim Bakanlığı’nın ve Yükseköğretim Kurulu’nun işbirliği ile ilköğretim ve yüksek öğretim düzeyinde ders içerikleri oluşturulacak ve bu ders içerikleri Başkanlığına rapor halinde sunulacaktır. Milli Ağaçlandırma Seferberliği Temel yasal zeminini 4122 Sayılı Milli Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberlik Kanunu’ndan38 alan ve 2007’de yayınlanan bir Başbakanlık Genelgesine dayanılarak hazırlanan “Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Seferberliği Eylem Planı (2008-2012)”çerçevesinde; ülke çapında çölleşme ve kuraklığın etkilerinin ortadan kaldırılmasına veya azaltılmasına yönelik, başta erozyonla mücadele, ağaçlandırma, bozuk ormanlık alanların ve meraların ıslahı için sistemli bir ağaçlandırma programı uygulanmaktadır. Yerel düzeyde ağaçlandırma seferberliği çerçevesinde 81 ilde ayrıca “İl Seferberlik Eylem Planları" hazırlanmıştır. Ulusal Eylem Planı’nda, 5 yılda 2.300.000 hektar alanın 37 38 http://www.csb.gov.tr. 26.7.1995 tarih ve 22355 sayılı Resmi Gazete. 22 ağaçlandırılması, rehabilitasyonu, erozyon kontrolü ve mera ıslahı hedeflenmiştir. Bu miktarın 2.164.000 hektarında Orman ve Su İşleri Bakanlığı, 136.000 hektarında ise diğer kurum ve kuruluşlar çalışma yapmaktadır. Bu ağaçlandırma çalışmalarının toplam maliyeti 2.702.100.000 YTL olarak öngörülmüştür. Karbonmetre TEMA Vakfı, internet sitesinde bireylere yönelik olarak günlük faaliyetleri sonucu açığa çıkan karbon miktarını hesaplanması yoluyla farkındalık oluşturmak amacıyla Karbonmetre ölçüm anketi yayımlamaktadır. Söz konusu sayfaya ayda ortalama 4.000 civarında ziyaret gerçekleşmektedir. Aynı zamanda, Konya Karapınar’da yürüttüğü “Karapınar’dan Dünya’ya Çölleşme Çağrısı” projesi kapsamında yöredeki organik karbon tutumu ölçülerek topraktaki karbonun iklim değişikliğine etkilerinin ölçülmesi için çalışmalar yapılmıştır. Çalışma CROP-MAL Projesi kapsamında da devam etmektedir39 Türk-Yunan İklim Treni British Council Bilim Projeleri Bölümü’nün Türk ve Yunan iklim savunucularıyla ortak etkinliği olan “İklim Treni ile Sınırları Aşıyoruz Projesi”nin yolcuları, Türkiye ve Yunanistan’da vatandaşlara iklim temalı mesajlar iletmiştir. Proje kapsamında Selanik-İstanbul arası tren seferleri düzenlenmiştir. Proje kapsamında bir faaliyet olarak, Selanik’ten yola çıkan Yunan iklim savunucuları, 18 Eylül 2010’da İstanbul Sirkeci Garı’na gelerek Türk iklim savunucularıyla bulmuşlardır. Grup Sirkeci Garında, Haydarpaşa Garı’nda yapılan sunumlar, mesajlar ve resimlerle iklim değişimi konusunun önemini vurgulamışlardır.40 İklim Hareketi - 350 ppm Türkiye İklim değişikliği ve küresel ısınma tahminimizden daha hızlı gerçekleşmektedir. Atmosferdeki karbondioksit oranının milyonda 350'yi aşmış olması, yeryüzünde yaşamın sürekliliğini sağlayan hassas dengenin bozulmakta olduğunun göstergesidir. İklim Hareketi - 350 ppm, 41 insan ve canlı hayatını tehlikeye sokan bu önemli soruna işaret etmek için Kopenhag 2009 Zirvesi öncesi bir çözüm bulmak için oluşturulan uluslararası bir kampanyadır. Bilim adamlarının, yazarların, parlamenterlerin, çevre savunucularının ve aktivistlerin yer aldığı bu Harekete Türkiye’den de etkin katılım olmuştur. “İklim Hareketi - 350 ppm” İstanbul, İzmir, Ankara gibi bazı şehirlerde çeşitli kampanyalar ve girişimlerle desteklenmiştir. Örnek olarak; Önce Çocuklar İklim Değişikliği Hareketi; İklim için Gençlik 39 www.crop-mal.org . http://www.ntvmsnbc.com . 41 www.350.org 40 23 Girişimi; Gezegeni Değil, Çorbayı Isıt Etkinliği”, Aptallık Çağı (The Age of Stupid) Film Gösterimleri, 350 Ankara Bisikletlileri faaliyetleri verilebilir. DSİ Dünya Su Günü Yarışmaları Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü tarafından 22 Mart 2012 Dünya Su Günü faaliyetleri çerçevesinde, yılın teması olan “Su ve Gıda Güvenliği” konusunda afiş, fotoğraf, resim ve komposizyon yarışmaları düzenlemiştir. Bu yarışmalar ile su kaynaklarının öneminin genç nesillere benimsetilmesi, bu konuda farkındalığın ve bilgi düzeyinin artırılması amaçlanmıştır. Ayrıca, yarışmalarda dereceye giren eserlerin DSİ Genel Müdürlüğü’nün katılacağı tüm sergi ve fuarlarda sergilenerek su bilincinin genç nesillere ve vatandaşlara yaygın bir şekilde aktarılması planlanmıştır.42 Yarın Hava Nasıl Olacak? “İklim değişikliğine karşı bir adım” sloganı ile başlatılan “Yarın Hava Nasıl Olacak?”başlıklı projenin yürütücüsü REC-Türkiye, destekleyicisi ise AYGAZ’dır. “Gökyüzü TIR”ı ile toplumun her kesimine iklim değişikliği eğitimleri veren farkındalık yaratma amaçlı proje halkla ilişkiler dünyasının prestijli ve saygın ödüllerinden “Sabre Awards” ödülünü almış ve “The Chartered Institude of Public Relations, CIPR Excellence Awards”ta finale kalmıştır.43 Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması sürdürülebilir kalkınmanın Türkiye'de yaygın bir biçimde bilinip bilinmediğini ortaya koymak amacıyla 2008 yılında “Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması”44 yapılmıştır. Araştırma anket marifetiyle yürütülmüş olup, 10 ilde (Adıyaman, Mersin, İstanbul, Malatya, Manisa, Niğde, Siirt, Sinop, Kırıkkale ve Yalova) 1.584 hanede yaşayan 18 yaş ve üstü üzerindeki 2 bin 711 kişiyle yüz yüze görüşülmüştür. Ankete katılanların dörtte biri sürdürülebilir kalkınma kavramını duymuştur ve bu dörtte birlik kesimin üçte ikisi ne anlama geldiğini bilmektedir. Ankete katılanların dörtte üçü bu kavramı hiç duymadığını söylerken, duyan dörtte birlik kısmın üçte ikisi kavramın ne anlama geldiğini bilmektedir. Ankete katılanlar, anketteki en uygun kalkınma modelini seçerken; en çok "ihtiyaçlar ile doğa arasındaki denge" ile "gelecek nesillerin gözetilmesi" seçeneklerini işaretlemişlerdir. En az işaretlenen seçenekler ise; kesintisiz kalkınma" ve "kalkınmanın zamana yayılması" seçenekleri olmuştur. Ankete katılanların üçte ikisi tanımladıkları kalkınma modelinin uygulanabilir olduğunu düşünmektedir. Araştırmada kamuoyunda sürdürülebilir kalkınma kavramı az bilinse de kavramın altını dolduran kimi unsurlara dair insanlarda bir bilincin de var olduğu gözlemlenmiştir. Sürdürülebilir Kalkınma Kamuoyu Araştırması'nda, sürdürülebilir kalkınma bilincinin ekonomi, sosyal ve çevre alanlarında bireysel, yerel, ulusal ve uluslararası anlamda ne düzeyde olduğunun ortaya konulmasına çalışılmıştır. Araştırmada çevre ve ekonomi alanlarındaki uluslararası konular arasında iklim değişikliği ile mücadele konuları yer almış olup, farkındalık açısından daha çok yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanılması ile ilişkilendirildiği tespit edilmiştir. 42 http://www.dsi.gov.tr. http://www.yarinhavanasilolacak.org/ . 44 "Sürdürülebilir Kalkınmanın Sektörel Politikalara Entegrasyonu Projesi",Kalkınma Bakanlığı (DPT), AB –UNDP, 2008. 43 24 Greenpeace Akdeniz’in Türkiye’deki İklim Kampanyaları Greenpeace Akdeniz, örgütün faaliyet biçimine paralel olarak, Türkiye’de de kamu düzenini kısa süreli engelleyerek dikkat çekme amaçlı eylemler ve protestolar yapmaktadır. İklim değişikliği ile mücadele çerçevesinde, “Küresel Isınma ve Enerji” başlığında Türkiye’de yürüttüğü kampanyalardan biri fosil yakıtların kullanılmamasına dikkat çeken, bilindik bir özel sektörün kömürlü termik santral yapma planından vazgeçmesini amaçlayan “Kömür Bu Kapağın Altında45 Kampanyası örnek olarak verilebilir. Kampanyada kömürün iklim değişikliğine neden olan en tehlikeli yakıt olduğu işlenmiştir. “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” Araştırması Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele için yapılan eğitim, kamuoyu bilinçlendirme ve katılım çalışmalarının topluma yansımalarının belirlenmesi amacıyla 2011 yılı sonunda iklim değişikliği konusunda bir farkındalık araştırması yapılmıştır.46 Temelinde bir anket çalışması olan Araştırmada, yüz yüze görüşme tekniği kullanılmıştır. Anketler, bölgesel ve yerel kalkınma öncelikleri de dikkate alınarak, öncelikler kentsel ve kırsal alanlarda yaşayan 15-69 yaş arası kişilerle gerçekleştirilmiştir. Araştırmada toplumsal cinsiyet eşitliği gözetilmiştir. Kentler araştırmanın kapsama alanının % 64,3’ünü, kırsal bölgeler ise %35,7’sini oluşturmaktadır. Bu oran Türkiye’nin kent (%68), kır (%32) oranı ile paraleldir.47 Araştırmanın yapısı, Türkiye coğrafyasının farklı iklim ve sosyo-ekonomik yapılarında yaşayanların iklim değişikliği konusundaki farkındalıklarının belirlenmesine imkan sağlamıştır. Ulaşılan örneklem 3.166 kişi olup, Türkiye genelini %95 güven düzeyinde ±1,74 hata payına göre yansıtmaktadır. Hata payı kentte ±2,03, kırda ±2,76 olarak hesaplanmıştır. Araştırma ile temelde aşağıdaki konular ölçülmüştür: İklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyi (nedenleri, sonuçları, güncel durum vb) Kişilerin iklim değişikliği sorununu endişe verici bulma derecesi İklim değişikliği ile mücadeleye katkı verme istekliliği (İklim değişikliğinin etkilerine uyum faaliyetlerinin ve toplumun sera gazı emisyonunun azaltılması için ödemeye isteklilik durumunun belirlenmesi) İklim değişikliği ile mücadelede hangi uygulamaların etkili bulunma derecesi İklim değişikliğinin etkilerinin azaltmak için bireysel olarak yapılan uygulamalar İklim değişikliği ve çevre konularında hangi bilgi kaynaklarının kullanıldığı Kamu kurum/kuruluşları tarafından yapılan uygulamaları bilme durumu İklim değişikliğine karşı gelecekte hangi konularda davranış değişikliği olacağı. Araştırmada “İklim Değişikliği Nedir?” sorusuna alınan yanıtlara göre, Türkiye’de yaşayan 15-69 yaş arası kişilerin yaklaşık %13’ünün iklim değişikliğinin ne demek olduğu konusunda fikri yoktur. %40’ı iklim değişikliğini mevsim değişikliği olarak tanımlarken, %13,5’i kuraklık/susuzluk olarak tanımlamıştır (Şekil 1). Kentte yaşayanlar iklim değişikliğini daha çok mevsim değişikliği, hava kirliliği, küresel ısınma ve ozon tabakasının delinmesi ile ilişkilendirirken, kırda yaşayanlar ise iklim değişikliğini daha çok kuraklık/susuzluk, hava şartlarının bozukluğu ve doğal dengenin bozulması ile ilişkilendirmektedir. 45 bukapağınaltında.org “UNDP/GEF Türkiye’nin İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildiriminin Hazırlanması Projesi” tarafından desteklenmiştir. 47 TÜİK, 2000 Yılı Genel Nüfus Sayımı Sonuçları. 46Araştırma, 25 Şekil 1: Katılımcıların “İklim Değişikliği Nedir?”Sorusuna Verdikleri Yanıtlar48 Mevsim değişikliği 39.5 Kuraklık/Susuzluk 13.5 Hava şartlarının bozukluğu 9.3 Hava kirliliği 7.0 Küresel ısınma 6.0 Kış mevsiminin yaşanmaması 3.9 Doğal dengenin bozulması 2.7 Yağışların azalması 2.6 Ozon tabakasının delinmesi 2.5 Sıcaklığın artması 2.2 Çevre kirliliği 2.0 Dört mevsim yaşanılmaması 1.8 Diğer İklim değişikliği ile ilgili fikri yok 8.1 12.9 Araştırma çıktılarına göre; Türk halkı iklim değişikliğinin nedenleri, mücadele yolları ve yaşama etkileri konusunda yeterli bilgi sahibi olduğunu düşünmemektedir. Bu konularda “çok iyi” ya da “iyi” derecede bilgisi olduğunu düşünenlerin oranı %12 ‘den fazla değildir (Şekil 2). Mevcut bilgilerin kaynaklarının başında TV programları (%47), TV haberleri (%44) ve aile üyeleri (%28) gelmektedir. Ancak bilgi kaynakları açısından kentsel ve kırsal bölgeler arasında önemli fark bulunmaktadır. Kırsal bölgelerde yaşayanların bilgi kaynakları öğretmenler, din görevlileri ve muhtarlar iken, kentsel bölgede yaşayanların bilgi kaynakları, internet ve sivil toplum kuruluşlarıdır. 48 “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?”, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ağustos 2012, Ankara, s.8. 26 Şekil 2: İklim Değişikliği ile ilgili Bilgi Düzeyi49 Yine Araştırma sonuçlarına göre; katılımcıların %34’ü iklim değişikliği ile mücadele amacıyla yaşam tarzımızı değiştirmemiz gerektiğine, %23’ü ise teknolojik gelişmelerin mücadelenin önemli bir unsuru olduğuna inanmaktadır. Katılımcıların %16’sı iklim değişikliğinin getireceği koşullara uyum sağlayacağımızı, %13’ü ise mücadele konusunda hiçbir şey yapılacağını düşünmediğini belirtmiştir (Şekil 3). 49 “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?”, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ağustos 2012, Ankara, s.9. 27 Şekil 3: İklim Değişikliğine Karşı Gelecekte Yapılacak Tutum Değişikliği50 İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için ileride yaşam tarzımızı değiştirmek zorunda kalacağız 34.1 İklim değişikliğinin etkilerini azaltmak için ileride yeni teknolojiler üretilecektir 22.9 İleride daha sıcak bir iklimle yaşamayı öğreneceğiz 16.6 İklim değişikliği önemli bir sorun olmasına rağmen bu konu ile ilgili hiçbir eylem yapılacağını düşünmüyorum İklim değişikliği önemli bir sorun olmadığından bu konu ile ilgili ileride hiçbir eylem yapılacağını düşünüyorum 11.3 2.2 A - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE KADIN Gelişmekte olan ülkelerde özellikle kırsalda yaşayan kadınlar iklim değişikliğinden etkilenecek grupların başında gelmektedir. Bu durum, kırsaldaki kadınların geçiminin yerel doğal kaynaklara bağlı olmasından kaynaklanmakta olup, kadınlar gündelik hayatlarında elektrik ve su temini, gıda güvenliği gibi önemli alanlarda iklim değişikliğinin etkilerine maruz kalmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri bu kaynakların teminini zora koşmaktadır. Kadınların bilgiye erişimi, karar verme süreçlerine katılımı ve iklim değişikliğine etkilenebilirliklerini azaltabilecek ekonomik kaynaklara erişimi de sınırlıdır. Ayrıca kadınlar iklim değişikliğinin neden olduğu doğal afetlerin yarattığı sonuçlardan daha çok etkilenmektedir. Dolayısıyla, iklim değişikliği ile mücadelenin her alanında toplumsal cinsiyet eşitliğini göz önüne almak, kadınların özel ihtiyaç ve önceliklerini ve daha da önemlisi kalkınmaya katılmalarını ve bundan yararlanmalarını sağlamak için uygulamaya yönelik eylemlerde bulunmak önem taşımaktadır. İklim değişikliğinin sadece çevreyi değil, sosyal ve ekonomik kalkınmayı da olumsuz etkilediği, insan hakları, toplumsal cinsiyet eşitliği ve güvenlik gibi sorunları şiddetlendirdiği bilinmektedir. İklim değişikliğinden kadınlar daha çok etkilenmekte, meydana gelen doğal afetlerde yaşamını yitiren kadınların sayısı erkeklere kıyasla daha fazla olmaktadır. Beslenme, vektörlerin neden olduğu hastalıklar, solunum sistemi hastalıkları, su bağlantılı hastalıklar gibi iklim değişikliğinin dolaylı olarak insan sağlığına yönelik etkilerine de kadınlar daha fazla maruz kalmaktadır. İklim değişikliği küresel bir sorun olmakla birlikte, IPCC Raporu’nda da belirtildiği gibi, etkileri bölgelere, kuşaklara, yaşa, ekonomik koşullara ve cinsiyete bağlı olarak önemli farklılıklar göstermektedir. Toplumsal cinsiyet rolleri dolayısıyla kadınlar ve erkekler arasında iklim değişikliğine 50 “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?”, T.C. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Ağustos 2012, Ankara, s.14. 28 katkı ve sonuçlarından etkilenme bakımından farklar bulunmaktadır. Toplumsal cinsiyete dayalı farklılıklar ve eşitsizlikler, özellikle etkilerle başa çıkma ve uyum kapasitesi üzerinde belirgin bir etkiye sahip olup, iklim değişikliğine karşı kırılganlığı artırıcı bir rol oynamaktadır. Bu nedenlerle, toplumsal cinsiyetin iklim değişikliği politika, strateji, plan ve programlarına bütünleştirilmesi önemlidir.51 İklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet bağı, başta açısından Birleşmiş Milletler’ ve yan kuruluşları olmak üzere, bir dizi uluslararası oluşumların faaliyetleri çerçevesinde ele alınmaktadır. Bali’de düzenlenen 13. Taraflar Konferansı’nda (COP13) “Global Gender and Climate Alliance (Küresel Cinsiyet ve İklim İttifakı)” kurulmuştur. Yine uluslararası camiada iklim değişikliği ve kadın etkileşimini ele alan bazı örgütler de faal olarak bu alanda çalışmaktadır (Inter-Agency Network on Women and Gender Equality-IANWGE (Kuruluşlar Arası Kadın ve Toplumsal Eşitlik Ağı gibi). UNEP’in iklim değişikliği ile mücadele faaliyetleri kapsamında, Ulusal Uyum Eylem Programları (NAPA) için hazırlanan rehberde, iklim değişikliğinin kadınlar ve erkekler üzerindeki farklılaşan etkileri ve kadınların uyum önlemlerindeki yaşamsal rolü önemle vurgulanmaktadır. Rehber, cinsiyet eşitliğini NAPA hazırlama sürecinin yönlendirici ilkelerinden biri olarak kabul etmiş ve hazırlık sürecine kadınların katılımının gereğine işaret etmiştir.52 UNESCO (Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Kurumu), Türkiye Milli Komisyonu tarafından gerçekleştirilen ilgili faaliyetlerden biri Kasım 2007’de yapılan UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Biyoetik Komitesi’nin düzenlediği Küresel Isınma Baskısı Altında Toplumsal ve Etik Sorunlar Sempozyumu’dur. UNESCO, Ocak 2008 – Aralık 2013 döneminde eğitim sorumlulukları açısından kadın – erkek eşitliğini küresel bir öncelik olarak çalışmaktadır. İklim değişikliğinin etkileri açısından değerlendirildiğinde, UNESCO tarafından çeşitli dillerde “Cinsiyet ve İklim Değişikliği El Kitabı” hazırlanmıştır. UNESCO Türkiye Milli Komisyonu, iklim değişikliğinin kadınlara etkileri konularını Toplumsal Cinsiyet İhtisas Komitesi’nin çalışmaları içerisinde yeni yeni ele almaya başlamıştır. Güncel olarak Aralık 2009’da53 UNESCO Türkiye Milli Komisyonu tarafından iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin sorgulandığı “Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği” konulu bir konferans gerçekleştirilmiştir. FAO tarafından da üye ülkelerdeki, tarımdaki ve kırsal alandaki kadınların rollerinin artırılması üzerinde çalışılmaktadır. FAO’nun; “Kadınlar için Kalkınma Eylem Planı”nın amaçları arasında, kadınların toprak ve diğer üretim kaynaklarına ulaşmada ve kontrolünde karar verme ve politika belirlemeye katılımlarını sağlamak, ayrıca kadınların iş yüklerini azaltıp ücretli istihdam olanaklarını artırmak da vardır. FAO doğal kaynakların bozulması, çölleşme, ormansızlaşma ve kuraklık gibi iklim değişikliğinin etkilerinin kadınlar üzerinde bir tehdit olduğunu öngörmekte ve bu konuda yapılacak çalışmalarda örneğin; sulamaya ilişkin ya da kuraklığa dayanıklı bitki türlerinin geliştirilmesi ile ilgili konularda kadınlara dönük faaliyetlerin yapılmasını, sorunların ele alınmasını ve fırsatların değerlendirilmesini hedeflemektedir İklim değişikliği ile mücadele kapsamında gerek azaltım gerek uyum konularında oluşturulacak strateji ve planlara, diğer ülkelerde olduğu gibi Türkiye’de de toplumsal cinsiyet eşitliği perspektifinin bu yönde yerleştirilmesi gerekmektedir. Türkiye’de bu konuyu doğrudan ele alan çalışmalar henüz çok az sayıda olup, daha çok akademik düzeydedir. 51 http://iklim.cob.gov.tr/iklim UNFCCC, 2002. 53 21.12.2009, Ankara. 52 29 Kadın ve Çevre Çalıştayı: Avrupa Birliği’nin destekleri çerçevesinde, Türkiye’de çevrenin korunmasında kadının rolü ve etkinliğinin artırılması amacıyla Doğa Derneği ve KA-DER işbirliği ile 2009 yılında bir eğitim ve farkındalık projesi gerçekleştirilmiştir. Proje ile Türkiye’de kadın ve çevre alanında çalışan STK’lar arasında işbirliklerinin artması ve sorunlara bütüncül yaklaşımın geliştirilmesi hedeflenmiş olup, düzenlenen “Kadın ve Çevre Çalıştayı”nda54 iklim değişikliğinden kadınların etkilenebilirliği tartışılan konulardan biri olmuştur. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013): Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü’nün (KSGM), 2008 yılında tamamladığı AB destekli bir proje ile kadın ve çevre alanında, “Kadın ve Çevre Politika Dokümanı”nı geliştirmiştir. Bu Politika Dokümanı KSGM’nin koordinasyonunda hazırlanan “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013)”55 kapsamındaki altı politika alanında yürütülen çalışmalardan biridir. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı”nın politika alanları; eğitim, ekonomi, yoksulluk, yetki ve karar alma, sağlık, medya ve çevredir. Durum tespiti ve uluslararası politikalar hakkında bilgilendirme yönü ağırlıkta olan söz konusu çalışmada, iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin değerlendirilmesine dair özel bir bölüm yer almakta, bu konuda tarım sektöründe çalışan kadınlara yönelik eğitim faaliyetlerinden geniş olarak bahsedilmektedir. “Kadın ve Çevre Politika Dokümanı”nda yer alan stratejiler incelendiğinde, bu stratejilerin dolaylı olarak iklim değişikliği ile ilgili olduğu görülmektedir. Aşağıdaki Tablodaki,56 stratejilerin iklim değişikliğinin etkilerine uyum konuları ile doğrudan bir bağı vardır. Burada hedef kitle daha çok kırsalda yaşayan ve çalışan kadınlardır. Tablo 1: Kadın ve Çevre Politikaları Stratejiler Sürdürülebilir ve ekolojik açıdan doğru olan tüketim ve üretim biçimleri ile doğal kaynakların kullanımı ve yönetimi konusunda kadınlara yönelik bilinç yükseltici çalışmalar yapılması Doğal afetlerden korunmaya ve doğal afet sonrası yaşanılan olumsuzluklara yönelik bilinç artırıcı ve destekleyici çalışmalar yapılması Sorumlu Kurum ve Kuruluşlar Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, AFAD, Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü57, Üniversiteler İşbirliği Yapılacak Kurum ve Kuruluşlar Üniversiteler, Meslek Odaları, MEB, Yerel Yönetimler ve GAP Bölge Kalkınma İdaresi Başkanlığı, STK’lar KSGM, Kızılay, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Yerel Yönetimler, STK’lar Kadın Çiftçilerin Rolü: Türkiye’de tarım işletmelerinin önemli bir bölümü aile bireyleri tarafından yürütülen, dışarıdan işgücünün kullanılmadığı ya da çok sınırlı kullanıldığı küçük işletmeler olup, araştırmalar, kadınların %70’inin, erkeklerin ise %30’unun tarım sektöründe çalıştığımı göstermektedir. Kırsalda bu oran kadınlar için daha yüksek olup %92,7’dir. 54 11-12 Şubat 2009, Ankara. “Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Ulusal Eylem Planı (2008-2013)”, Avrupa Komisyonu’nun mali desteği ile Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü ve Hollanda Sosyal İşler ve İstihdam Bakanlığı’nca ortaklaşa yürütülen Toplumsal Cinsiyet Eşitliğinin Geliştirilmesi Eşleştirme Projesi kapsamında hazırlanmış ve Eylül 2008’de yayınlanmıştır. 56 Kadın ve Çevre, Politika Dokümanı, s. 14-16, T.C. Başbakanlık Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, 2008, Ankara. 57 Mülga Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu (SHÇEK). 55 30 Kırsal kesimde kadın çiftçilerin üretime katılma biçimleri, tarımsal faaliyetin türüne ve ailenin gelir durumuna bağlı olarak değişmekle birlikte, kadın her aşamada bu faaliyetlerde çalışmaktadır. Bu değerlendirmeler, kadın çiftçilerin, Türkiye’nin kalkınmasındaki önemini göstermektedir. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın kadın çiftçilerin eğitimi konusundaki çalışmaları, Kadın Çiftçiler için Eğitim ve Yayım Hizmetleri ve Kadın Çiftçiler için Tarımsal Eğitim Projesi, IPARD’ın58 “Çiftçilere ve Kırsal Nüfusa Yönelik Eğitim Programları” çerçevesinde başlatılmıştır. Bu Proje, gelişmiş tarımsal üretim yöntemleri aracılığıyla tarımsal üretimde artış elde etmek, kadınların sürdürülebilir ve kırsal kalkınmada daha aktif yer almalarını sağlamak amacıyla, işletmelerde ve tarım faaliyetlerinde yer alan kadınların eğitimlerini hedef almıştır. Yine Bakanlık tarafından; kırsal alanda kadınların tarımsal üretimini artırmak, gelirlerini yükseltmek ve yaşam kalitelerini iyileştirmek amacıyla başta eğitim olmak üzere, çeşitli kapasite geliştirme faaliyetleri de yürütülmektedir. Bu çerçevede; kadın çiftçilere; daha verimli tarımsal üretim için bilgi, yöntem ve araç sağlamak, kaynakları daha etkin yönetebilmek ve kullanabilmek için teknolojileri öğretmek ve uygulatmak amaçlı olan bu faaliyetler çerçevesinde, kadın çiftçilere tarımsal konularda bilgi ve teknik öğretmek, becerilerini geliştirmek için eğitim ve yayım hizmetleri verilmektedir. Kadınların sürdürülebilir tarımı içeren konularda; kırsal ekonomiyi çeşitlendirmek, su kaynaklarının yönetimi, çevreci tarım uygulamaları, kadın çiftçi kooperatiflerinin kurulması/geliştirilmesi vb. eğitimleri, GTHB’nın “Kadın Çiftçiler Tarımsal Yayın Projesi” çerçevesinde 2004 yılından bu yana sürmektedir. Bu eğitimler, iklim değişikliğinin tarım sektörüne etkileri dikkate alındığında önemli temel eğitimlerdir. Kırsal alanda çalışan kadınları sürdürülebilir kalkınma faaliyetlerine dahil etme, tarım sektöründe geleceğe yönelik strateji ve politikalar oluşturma ve bunları uygulama amacıyla sürdürülen çalışmalar arasında GTHB koordinasyonunda 2007 yılında düzenlenen “Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı” önemli bir projedir.59 Bu çalışmada; i) Kırsal Alanda Kadın, ii) Kırsal Alanda Kadının Tarımsal Üretim ve Pazarlamadaki Rolü, iii) Kırsal Alanda Kadının İstihdamı ve Örgütlenmesi ve iv) Kadın ve Doğal Kaynaklar olmak üzere dört ana başlık ele alınmıştır. İklim değişikliğinin tarım sektöründeki kadınlar üzerindeki etkisi söz konusu olduğunda, “Kadın ve Doğal Kaynaklar” alt başlığında ele alınan konuların hemen hepsi iklim değişikliğinin etkilerine uyum ihtiyacı ile ilgilidir. Bu konular aşağıda sıralanmıştır: Su kaynakları ve kullanımı Toprak kullanımı Orman, çayır ve mera kullanımı Yerüstü ve yeraltı doğal kaynakları ve kullanımı Alternatif geçim kaynakları Gen kaynakları ve sürdürülebilir kullanımı. Daha sonra her yıl birkaç ili bir araya getirerek düzenlenmeye devam edilen bölgesel çalıştayların “Kadın ve Doğal Kaynaklar Grubu” çalışmalarında iklim değişikliği ile ilgili konular işlenmiştir. Bu çerçevede, tarım sektörünü etkileyen çevre sorunları, tarım topraklarının amaç dışı kullanımı, çayır, mera ve orman alanlarının tarıma açılması, aşırı ve yasadışı balıkçılık, sürdürülebilir tarımın gerçekleşebilmesi için yasal ve kurumsal düzenlemeler, su kaynaklarının yönetimi gibi konular ele alınmış ve önerilerde bulunulmuştur. Bu önerilerden; kırsal alanda yaşayan kadınların doğal kaynaklar konusunda ve bilinçlendirilmesi, doğal kaynakların amaç dışı kullanımının önlenmesi için daha etkin planlama ve denetiminin yapılması konuları sürdürülebilir kalkınmanın temel konularıdır. 58 59 Katılım Öncesi Yardım Aracı, Kırsal Kalkınma IPARD Programı (2007 – 2013), Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Temmuz 2008. Kırsal Alanda Kadın Çalıştayı, 15-17 Ekim 2008, Ankara. 31 Ülke çapında sürdürülen bölgesel çalıştayların bir sonucu olarak, GTHB tarafından kırsal alanda kadının sürdürülebilir kalkınmadaki rolünün ve sosyo-ekonomik konumunun güçlendirilmesi amacıyla 2012 yılında “Kırsal Alanda Kadının Güçlendirilmesi Eylem Planı (Taslak)” hazırlanmıştır. Planın; “Kadın ve Doğal Kaynaklar”60 bölümünde; i) Tarım işletmelerinde su tasarrufu konusunda bilinçlenmenin sağlanması, ii) Tarımda çalışan kadınlara yönelik veri tabanının oluşturulması, iii) Doğal kaynakların korunması konusunda etkin izleme ve denetimin sağlanması, iv) Kırsal alanda kayıt dışı çalışan kadınların kayıt altına alması ve v) Kırsalda güneş enerjisi ile su ısıtma sistemlerinin ve güneş enerjisi ile tarımsal üretimin yaygınlaştırılması gibi hedefler yer almakta olup, bu hedefler iklim değişikliğinin tarıma sektörüne olan etkilerine uyum sağlama faaliyetlerine destek olacak mahiyettedir. Kadın Çiftçilerin Eğitimi İşbirliği Protokolü: Kadın çiftçilerin eğitiminin ülke çapında yaygınlaşması amacıyla, Mayıs 2012’de61 Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) ile üçlü bir protokol imzalanmıştır. Bu Protokol ile Türkiye Ziraat Odaları Birliğince yapılacak olan kadın çiftçilere yönelik eğitim çalışmalarının, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının İl Müdürlüklerinde yapılmasına imkan sağlanması ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın deneyimlerinin kadın çiftçilere aktarılması amaçlanmaktadır. Kadın Çiftçiler Yarışıyor: İlki 2004 yılında yapılan ve her yıl düzenlenerek geleneksel hale gelen "Kadın Çiftçiler Yarışıyor" bilgi ve proje yarışmasıyla; kırsal alanda yaşayan kadın çiftçilere götürülen eğitim ve yayım çalışmalarının sonuçlarının gözlemlenip, tarımsal konulardaki performanslarının değerlendirilmesi amaçlanmaktadır.62 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından, kırsal alanlarda yaşayan vatandaşların yaşam standartlarının yükseltilmesine yönelik, bölgelerin sosyal ve ekonomik yapılarının geliştirilmesi ve iyileştirilmesi amacıyla, çeşitli stratejiler ve kalkınma programları hazırlanmaktadır. Bu kapsamda kadın çiftçilere verilen eğitimlerin sonuçlarını görmek, tarım konularında kadınların performanslarını değerlendirmek, kendilerine olan güven duygularını geliştirmek, iller arasında kaynaşmalarını sağlamak ve girişimcilik ruhunu arttırmak amacı ile yapılan bu yarışmalar ile aynı zamanda kadınların toplumsal yaşama katılımı güçlendirilmektedir. Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği Konferansları (2009): Türkiye’de kadın ve iklim değişikliği konusunda yapılan diğer çalışmalar arasında, UNESCO Türkiye Milli Komisyonu Toplumsal Cinsiyet İhtisas Komitesi tarafından Aralık 2009’da gerşekleştirilen ve iklim değişikliğinin kadınlar üzerindeki etkilerinin sorgunlandığı Çevre, Kadın ve İklim Değişikliği Konferansı ve Doğa Derneği ve KA-DER işbirliği ile 2009 yılında gerçekleştirilen eğitim ve farkındalık projesi yer almaktadır. Bu proje ile Türkiye’de kadın ve çevre alanında çalışan STK arasında iş birliklerinin artması hedeflenmiştir.63 İklim Değişikliği ve Kadın Eğitim Faaliyetleri (2010 – 2011): Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı kapsamında Nisan 2010’da gerçekleştirilen hibe projeleri değerlendirme toplantısında, iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet konusu ayrı bir oturumda ele alınmış, desteklenen hibe projeleri toplumsal cinsiyet açısından değerlendirilmiştir. Benzer şekilde BM Ortak Programı kapsamında Haziran 2011’de düzenlenen geniş katılımlı İklim Değişikliği ve Kadın Eğitim Çalıştayı’nda, kadın ve toplumsal cinsiyet konusunun politikalara dahil edilmesi, iklim değişikliğinden en çok etkilenecek gruplar arasında yer alan kadınların iklim değişikliğine uyum 60 Bu bölümde “Doğal Kaynakların Korunması” ve “Doğal Kaynakların Kullanımı ve Yönetimi” başlıklarında çalışılmıştır. 14.05.2012, Ankara (Dünya Çiftçiler Günü). 62 Bu faaliyet Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Eğitim Yayım ve Yayınlar Dairesi tarafından yürütülmektedir. 63 Talu, N., 2010. 61 32 bağlamında yapabilecekleri ve iklim değişikliğinin tarım sektörüne etkileri bağlamında kadın çiftçilerin durumu değerlendirilmiştir. Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim (2010): Türkiye’de küresel iklim değişikliği ve toplumsal cinsiyet ve gençlik bağlarına vurgu yapan çalışmaların en iyi örneklerinden biri Haydi Kızlar Fotograf Çekelim Projesi ve sergilerdir. Projenin başlığı, Türkiye’de kızların okullaşma oranını artırmayı hedefleyen ve kamuoyu tarafından çok ilgi gören Haydi Kızlar Okula Projesine de gönderme yapmaktadır. Proje çerçevesinde Seyhan Havzası’nda ilköğretim öğrencisi kız çocuklarının, onların aracılığı ile ailelerinin ve çevrelerinin iklim değişikliğine uyum ve çevre konularında bilinçlendirilmesi ve edindikleri bilgileri gelecekte yetiştirecekleri çocuklarına aktarmaları amaçlanmıştır.Proje kapsamında Genç Doğa Derneği tarafından Niğde’nin Çamardı İlçesi’nde yörede yaşayan, gelir durumu düşük ve başarılı ilköğretim öğrencisi 25 kız öğrenci belirlenmiştir. Bu öğrencilere Seyhan Havzası'nı tanıyarak, onun her geçen gün değişen çehresini fark edip belgelemeleri için iklim değişikliği ve çevre eğitiminin yanı sıra fotoğrafçılık eğitimi verilmiştir. Bu eğitim sayesinde ailelerinin benimsemiş olduğu hayat tarzıyla yaşayan bu kız çocuklarının, Seyhan Havzası'na bir vizörün penceresinden farklı bir konumda bakmaları sağlanmıştır. Yapılan gezilerle kız çocukları gördükleri durumları fotoğraflamış ve bunlarla ilgili duygu ve düşüncelerini yazarak, Havza ile ilgili duygularını ifade etmişlerdir. Bu çalışmalar fotoğraf albümü ve sergi aracılığıyla kamuoyu ile de paylaşılmıştır. Ayrıca, Haziran 2011 tarihinde Fas’ta düzenlenen BM Ortak Programları toplantısında, Seyhan Havzasına Yolculuk Belgeseli “Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim” kesiti en iyi belgesel ödülüne layık görülmüştür.64 Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor (2012): GEF/SGP tarafından 5.Uygulama Döneminde onaylanan projelerden “Kadınlar İklim Değişikliğiyle Mücadele Ediyor” Projesinin temel amacı; Ankara’nın sosyo-ekonomik olarak dezavantajlı bir bölgesi olan Mamak ilçesinde yaşayan insanların hanelerinde enerji tasarrufu yapmaları sayesinde, hem giderlerinin hem de CO2 emisyonunun azaltılması olarak belirlenmiştir. Ankara’da Çağdaş Kadın ve Gençlik Vakfı tarafından yürütülen çalışmanın somut çıktıları; 400 hanede, hane başına yıllık 1000TL’ye kadar gider azalması, 1200 bireyde konuya dair aktif farkındalık oluşması ve bölgede CO2 emisyonunun en az 180 ton azaltılması olarak sıralanmaktadır. “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” Araştırmasının Toplumsal Cinsiyet Sonuçları: İkinci Ulusal Bildirimin hazırlıkları sürecinde yapılan “İklim Değişikliğinin Farkında mıyız?” araştırmasında kadınların iklim değişikliği ile mücadeledeki rolü de araştırılmıştır. Araştırmanın bulgularına göre: 64 http://www.iklimmdgf-tr.org/proje 33 Türkiye genelinde “iklim değişikliği konusunda fikrim yok” diyen kadınların oranı (%16,5) erkeklerin oranından (%9,4) daha fazladır. Bu oran kırda daha fazla iken (yaklaşık iki kat) kentte azalmaktadır (yaklaşık 1,7 kat). İklim değişikliğinin nedenleri ile ilgili daha fazla fikir sahibi oldukları görülen erkeklerin, iklim değişikliği ile ilgili olarak algı, farkındalık, bilgi ve eylem düzeylerinin kadınlara göre daha yüksek olduğu değerlendirilmiştir. İklim değişikliği ile ilgili bilgi düzeyi erkeklerde daha yüksek olmasına rağmen, iklim değişikliği hakkında bilgi sahibi olan kişiler arasında karşılaştırma yapıldığında, kentte yaşıyan kadının eylem düzeyinin erkeklerden daha yüksek olduğu tespitler arasındadır. Kadın ve erkeklerin bilgiye erişim kaynakları da farklılık göstermekte olup, erkeklerde bilgi kaynağı olarak üniversiteler ve bilim adamları, öğretmenler ve din görevlileri ilk sıraları alırken, kadınlarda ise görsel medya reklamlarından bilgi alma sıklığı daha yüksektir. Hem kadınların hem de erkeklerin bilgiye erişimde kullandığı birincil kaynak televizyon programları iken kadınlar program türü ve kaynak çeşitliliği bakımından televizyondan daha fazla yararlanmaktadır. Gençlerde (her iki cins birlikte) iklim değişikliği, mücadele yolları ve uyum konularında bilgi düzeyi daha fazla olmakla birlikte, iklim değişikliğinin etkilerine yönelik kadınlardaki farkındalık, orta yaş düzeyinde artmaktadır. Kadınların %70’inden fazlası iklim değişikliği ile mücadele konusunda okullarda eğitim verilmesi gerektiğini düşünürken, bu oran 15-19 yaş döneminde, %79,6’ya kadar çıkmaktadır. Ödemeye isteklilik açısından cinsiyete göre anlamlı farklar bulunmamaktadır. Araştırma sonuçlarına göre, Türkiye genelinde iklim değişikliği ile ilgili bilgi, algı ve farkındalık düzeyleri arttıkça iklim değişikliğine ilişkin olarak yaklaşım düzeyi, eylem düzeyi ve ödemeye isteklilik konularının da artış görülmektedir. Buna paralel olarak, kadınlarda da eğitim düzeyi arttıkça iklim değişikliği, etkileri ve uyum konularındaki ilgi bilgi ve farkındalık düzeyi artmakta ve eylem düzeyinde de artış olmaktadır. Araştırma, iklim değişikliği konusunda kadınlara yönelik farkındalık artırma ve bilgilendirme çalışmalarına ivedilikle ihtiyaç olduğunu ortaya çıkarmıştır. Bu doğrultuda; çalışmaların sistemli olarak arttırılması durumunda, kadınların sera gazlarını azaltım ve iklim değişikliğinin etkilerine uyum konularındaki eylem düzeylerinde artış yaratacağı da görülmektedir. B - İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ VE GENÇLİK Gençlik ve Farkındalık İklim değişikliği ile mücadelede Türkiye gençliğinin farkındalığının artırılması amacıyla teşvik amaçlı faaliyetlerden biri Avrupa Gençlik Programı’nın BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi (UNFCCC), Kyoto Protokolü Temiz Kalkınma Mekanizması (CDM)’nın yararlarına dikkat çekmek amacıyla düzenlediği yarışmalar düzeyindedir. Avrupa Bakanlığının koordinatörlüğünde yürütülen bu gibi çalışmalar AB’nin hibe kaynakları ile desteklenen projeler doğrultusunda sürdürülmektedir. Kutu 1 Gençlerin Farkındalığı 2006 - Uluslararası Öğrenci Değerlendirme Programı (Program for International Student Assessment/PISA) anket çalışması sonuçlarına göre Türkiye’deki 15 yaşındaki gençlerin, o % 10’u atmosferdeki sera gazlarının artışı konusunda bilgi sahibi olduğunu, o % 27’si bu konuyu hiç ilgi duymadığını ve o % 64’ü ormanları yok etmenin sonuçlarını bildiğini ifade etmiştir. 34 Türkiye’nin az gelişmiş bölgelerinde (Güneydoğu ve Doğu Anadolu Bölgeleri) yaşayanlar diğer bölgelerde yaşayan gençlere göre daha düşük oranda farkındalık gösterirken, ormansızlaşma, hava kirliliği gibi konularda Türkiye’nin gelecek 20 yılı ile ilgili olarak daha yüksek oranda iyimser tablo sergilemiştir. Bu sonuçlar 2009 yılında yapılan bir çalışma (Teksoz, Tekkaya, Erbas, 2009) bu sonuçlar ile paralellik göstermektedir. Buna gore;Türkiye’de çevre sorunları ile ilgili farkındalık, tutum ve kişisel sorumluluk gelişimi coğrafi bölgelere göre farklılık göstermektedir. Türk İklim Savunucuları İş Başında Bu proje, British Council küresel iklim değişikliği programının65 Avrupa ayağı olan İklim Savunucuları Projesine (2010-2011) katılan gençler tarafından iklim değişikliğiyle mücadele için farkındalık yaratmak amacıyla hayata geçirilmiştir. Proje kapsamında gönüllü 15 gençten oluşan Türk iklim savunucuları tarafından iklim değişikliği konusuna dikkati çekmek için bilgilendirme ve farkındalık yaratma çalışmaları yapmıştır. Proje kapsamında, Türk iklim savunucuları tarafından, okullarda (ODTÜ Geliştirme Vakfı Özel Okulları, Özel Bilim Okulları, TED Ankara Koleji ve Yüce Koleji) iklim değişikliğine karşı yapılması gerekenlerin anlatıldığı tığı ''Öğrenci Buluşmaları'' gerçekleşmiştir. Liselerdeki iklim buluşmalarında, bine yakın öğrenci ve 50’ye yakın öğretmenin farkındalığı artırılmıştır. Aynı proje kapsamında, iklim savunucuları tarafından ''İklim Değişikliğini Türkiye'de Yakala'' fotoğraf yarışması düzenlenmiştir. Yarışma, British Council Türkiye Ofisi'nin koordinatörlüğü, ünlü isimlerinin katılımı ve Hürriyet.com.tr Kültür-Sanat'ın medya sponsoru olarak katkılarıyla hayata geçmiştir. 40. Uluslararası Ormancılık Öğrencileri Birliği Sempozyumu Uluslararası Ormancılık Öğrencileri Birliği’nin 40. Sempozyumu Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğünün 2 Ağustos 2012’de İstanbul’da gerçekleşmiştir. Bu etkinlik için 52 ülkeden 150 ormancılık eğitimi gören öğrencinin geldiği etkinlik İstanbul Üniversitesi Orman Fakültesi’nin ev sahipliğinde yapılmıştır. Ülkemizin çölleşme ve erozyon ile mücadelede epey yol aldığı, baraj havzaları ve erozyona maruz kalmış yamaç arazilerdeki başarılı ağaçlandırma görüntülerinin yer aldığı sunumda, Sempozyumda üzerinde durulan konular; ormanlar ve biyolojik çeşitlilik, orman-su ilişkileri, iklim değişikliği ve ormansızlaşmanın etkileri, orman kaynaklarının dünyanın geleceği için sürdürülebilir yönetimi ilkeleri olmuştur. Ayrıca Ormancılık araştırmalarının ve faaliyetlerinin iklim değişikliği ve küresel ısınma nedeniyle çağa ayak uydurması ile ilgili olarak ormancılık mesleğinin önemi üzerinde durulmuştur. Sempozyum Programı kapsamında Düzce, Kastamonu, Trabzon, Artvin, Sinop illerine teknik gezi ve uzman sunumları da yer almıştır.66 Çevrenin Genç Sözcüleri Lise çağındaki gençler için oluşturulan Çevrenin Genç Sözcüleri Projesi (ÇGS), TÜRÇEV ve Uluslararası Çevre Eğitim Vakfı (Foundation for Environmental Education/FEE) tarafından İlköğretim okulları öğrencilerinin ve öğretmenlerinin eğitimi için yürütülmektedir. UNESCO tarafından desteklenmiş olan ve Türkiye’den 44 okulun katıldığı bu Program çerçevesinde oluşturulan ağyapı, çevre konusunda bilgi ve haber üreten bir basın ajansı gibi çalışmaktadır. Her ÇGS Programı yedi temel konuda (tarım, şehirler, kıyı alanları, enerji, atık, su, iklim değişikliği) yerel çevresel problemler üzerine habercilik anlayışıyla araştırma yapmaktadır. Bunun yanı sıra, kurulan ağyapı sayesinde genç sözcülere kendileriyle aynı konuda çalışan Avrupa ülkelerindeki öğrencilerle iş birliği yapma şansı da 65 66 “Challenge Europe”. http://www.ormansu.gov.tr. 35 sağlanmaktadır. Türkiye’de ÇGS projesi kapsamında 60 okul, 1.200 öğrenci ve 120 öğretmen yer almaktadır. Dünya’nın Durumu 2009 Genç TEMA Lise Projesi kapsamında 2009 yılında 10 lisede küresel ısınma konusunda faaliyetler yürütülmüştür. Bu kapsamda öğrenciler arasında bir afiş yarışması yapılmış, seçilen üç afiş Türkiye genelinde dağıtılarak yaklaşık 100 bin öğrenciye ulaşılmıştır. Ayrıca proje kapsamında Dünya’nın Durumu 2009 isimli kitap, öğrenciler tarafından sunum haline getirilerek tanıtılmıştır. Genç TEMA il teşkilatları tarafından, Türkiye’deki 75 üniversiteden 40’ında tanıtım stantları açılmıştır. Üniversite öğrencileri olan Genç TEMA’lılar düzenledikleri küresel iklim değişikliği ile ilgili bir dizi konferansa konunun uzmanlarını davet etmişlerdir.67Bu konferanslarda yaklaşık 5000 kişiye ulaşılmıştır. Türkiye genelinde 450 TEMA Temsilcisi ve Gönüllü Sorumlusu 2008-2010 yılları arasında küresel iklim değişikliği ile ilgili faaliyetler şöyle özetlenebilir: Tüm İlköğretim ve lise öğrencilere eğitim, bilinçlendirme ve bilgilendirme İllerde, ilçelerde ve çeşitli köylerde uzamanlar davet ederek yaklaşık 40.000 kişiye yönelik konferans, panel ve seminerler Konuya dikkat çekmek için çeşitli alanlara sembolik fidan dikim çalışmaları Yerel basın da TV ve gazeteler olmak üzere programlara katılım sağlama, gazetelere köşe yazısı yazılması çalışmaları. C- MEDYA VE SANAT YOLUYLA FARKINDALIK Meteorolojinin Sesi Radyosu Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Meteoroloji Genel Müdürlüğü tarafından, "Meteorolojinin Sesi Radyosu" yoluyla, iklim değişikliği ile mücadele alanında farkındalık yaratma (çevre felaketleri vb) ve kamuoyu bilinçlendirme çalışmalarına devam edilmektedir. Kamu Spotu Çevre ile ilgili bakanlıkları, akademik kurumları, STK’ların ya da iş camiası tarafından hazırlanan ve iklim değişikliği ile mücadelede önemli konular olan su döngüsü, ormanların korunması, enerji verimliliği gibi alanlarda “Kamu Spotu”68 projeleri görsel medyada son dönemlerde yaygınlaşmıştır. Medyada Enerji Verimliliği Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu ve TRT işbirliği ile enerji verimliliği konusunda toplumu bilinçlendirmek ve ülkemizde yürütülen enerji tasarrufu çalışmalarının etkinliğini artırmak amacıyla TRT kanallarında enerji verimliliği ile ilgili spot filmler (kamu spotları) dönüşümlü olarak yayınlanmaktadır. Tarım TV Tarım TV Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının bir yayın hizmetidir. Bakanlığın, Eğitim, Yayım ve Yayınlar Dairesi tarafından ülke çapında koordine edilen Tarım TV’de tarlalarda güneş enerji 67 “Küresel Isınmaya Sek Çek” Konferansı, ODTÜ öğrencileri, Mayıs 2010. Kamu spotu: Kamu kurum ve kuruluşları ile dernek ve vakıf gibi sivil toplum kuruluşlarınca hazırlanan bilgilendirici ve eğitici nitelikteki film ve sesler ile TV alt bantları. 68 36 sistemleri kurmak, organik tarım, yağmurlama sulama yöntemleri, iyi tarım uygulamaları, tarım, gıda ve iklim değişikliği ve dünyanın tarım gündemi gibi konular işlenmektedir. Türk Ekonomi Bankası KOBİ TV KOBİ’lere yönelik yayın yapan Türk Ekonomi Bankası (TEB KOBİ) TV, bir sosyal sorumluluk projesi olup, küresel ısınma konuları çerçevesinde, özellikle tarım işletmeciliğindeki çiftçilerin eğitilmesini hedeflemektedir (Örnek: “Küresel Isınma Meyva Suyunu tehdit ediyor” TV Programı). Doğa Filmleri Yarışmaları, Festivalleri Dağ Filmleri Festivali kapsamında düzenlenen Doğa Filmleri Yarışmalarının birincisi 2008 yılında yapılmıştır. 2012 yılında yapılan 2. Doğa Filmleri Yarışması National Geographic Türkiye’nin desteği ile 2012 yılında yapılmıştır. Bu yarışma ve festivallerde yer alan film temaları dolaylı olarak iklim değişikliği ile ilgilidir (Göç, Çöp, Kalan Kuşları Şarkısı, Büyük Anadolu Yürüyüşü, Bisiklet, Save the World filmleri gibi). Bir diğer film festivali, Gola Kültür Sanat ve Ekoloji Derneği tarafından Nisan 2012’de Artvin’in Arhavi, Rize’nin Fındıklı ve Pazar ilçelerinde düzenlenmiştir. Festivalin amacı, bölge insanının doğa ile kurduğu yakın ilişkiye katkıda bulunmuştur. Festivalde bölge coğrafyasının ve sürdürmeye çalışılan geleneksel yaşam tarzının tüm dünya genelinde ne kadar değerli ve önemli olduğu vurgulanmıştır. Festivalde; altısı Türkiye’den olmak üzere toplam on iki film gösterilmiştir. Yöredekine benzer deneyimlerin farklı perspektiflerden sunulacağı seçkide dünyadaki arı krizine derin, alternatif bir bakış sunan Güneşin Kraliçeleri (Queen of the Sun), suyun geleceği konusunda Güney Amerika’dan çarpıcı örnekler veren Susuzluk (Thirst), gibi belgesellerin yanı sıra, 2007 yılından beri hız kazanan hidroelektrik santrallerinin Karadeniz’e olan onarılamaz zararlarını konu alan “Akıntı’ya Karşı” gibi Türkiye’den örneklere de yer verilmiştir. İklim değişikliği ile doğrudan ilgili olmamakla beraber, güncel bir belgesel olan 'Cennetteki Çöplük' belgeselinde, Sürmene (Trabzon) ilçesine bağlı, çay tarlalarıyla çevrili bir köy olan Çamburnu'nda kurulan dev çöp arıtma ve toplama tesisine karşı, köylülerin verdiği mücadele anlatılmaktadır. Köyün karşı karşıya olduğu çevre felaketini göstermeyi amaçlayan filmde, 2007-2011 arasında çöp arıtma tesisinin kurulmasından günümüze kadarki süreç ele alınmıştır. “Cennetteki Çöplük”, Cannes Film Festivali ve Altın Koza Film Festivali'nde gösterilmiş bir belgeseldir.69 Film Türkiye’de Ekim 2012’de vizyona girmiştir. Televizyon Yoluyla Yaygın Çiftçi Eğitimi Projesi (YAYÇEP) Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Teşkilatlanma ve Destekleme Genel Müdürlüğü’nün önemli eğitim faaliyetlerinden biri olarak, 1991 yılından bu yana, “Televizyon Yoluyla Yaygın Çiftçi Eğitimi Projesi (YAYÇEP)” yürütülmektedir.70 Bu eğitimlerde iklim değişikliği ve tarım bağlamında çeşitli konular işlenmektedir. YAYÇEP kitap çalışmalarını internet ortamında yayınlanmaktadır. YAYÇEP uluslararası alanda ve özellikle yurtdışında yaşayan Türkler ve Türk Cumhuriyetleri’nde yaşayanlara da hizmet sunmaktadır. 69Filmin yönetmeni Fatih Akın’dır. YAYÇEP, yılında düzenlenen Birleşmiş Milletler Johannesburg Dünya Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesi (2002) kapsamında yoksulluğun önlenmesinde bilgi ve iletişimin kullanılmasında (kitaplar, eğitim filmleri, ödüller vb) Türkiye’deki “en iyi çalışmalar” listesinde yer almıştır. 70 37 Küresel Isınma Çocuk Balesi Devlet Opera ve Balesi (DOB) Çocuk Balesi Bölümü 2010 yılında Küresel Isınma adlı çocuk balesini sergilemeye başlamıştır. Toplam 25 genç balerinin görev aldığı bale gösterisi 2009-2011 yılları arasında Ankara başta olmak üzere, Hatay ve Eskişehir’de temsiller vermiş ve yaklaşık 17.000 çocuğa ve ailelerine küresel ısınmayı dansla birleştirerek anlatmaya çalışmıştır. Gösteri yerel gazetelerde haber yapılarak hem konuya dikkat çekilmiş, hem illerindeki bu etkinlikten gurur duyulduğu ifade edilmiştir. İklim Değişikliğini Yakala Fotoğraf Yarışması British Council aracılığıyla Challenge Europe Projesinin 2009 yılında başlayan Türkiye Programına katılan 15 iklim savunucusu, Türkiye’deki iklim değişikliği görüntülerini derlemek amacıyla bir fotoğraf yarışması düzenlemiştir. Yarışma fotoğrafları Hürriyet Gazetesi adresinden yayınlanarak kamuoyunun değerlendirmesine sunulmuştur. Küresel İklim Değişikliği ve Dünyamız Karikatür Yarışması TEMA Vakfı tarafından 2007 – 2009 yılları arasında düzenlenen Doğa ve İnsan Uluslararası Karikatür Yarışması kapsamında 2007 yılının teması olan Küresel İklim Değişikliği ve Dünyamız yarışmasına katılmak üzere çeşitli ülkelerden karikatüristler internet üzerinden eserlerini göndermişlerdir. Her ay dereceye giren üç karikatürün sahibine sertifika verilmiş ve adlarına Tekirdağ Hatıra Ormanına yirmişer fidan dikilmiştir. 38 IV - TOPLUMSAL KATILIM Farkındalık düzeyinin artırılması ile birlikte, toplumsal kesimlerin karar alma süreçlerindeki katılımının arttığı bilinmektedir. Türkiye’de yakın dönemde mevzuatta yapılan yeni düzenlemelerle, ilgili kesimin karar verme mekanizmalarına katılımını sağlayan diyalog zeminlerini güçlendiren yapılanmalar artmıştır. Araştırmalar özellikle iklim değişikliği ile mücadele alanında yürütülen ulusal ve yerel/bölgesel düzeyde kamuoyunda farkındalık yaratma, eğitim ve kapasite geliştirme faaliyetlerinin 2000’li yıllardan bu yana ivme kazandığını göstermektedir. Türkiye’de ilgili mevzuat çerçevesinde kurulan merkezi ya da yerel düzeydeki toplumsal diyalog zeminleri (İDDK, Türkiye Su Enstitüsü, Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, İl Toprak Koruma Kurulları İl Taşkın Koordinasyon Kurulları, Tarımsal Sulama Kooperatifleri Kent Konseyleri, Geri Kazanım Komisyonu, Yerel Kalkınma Birlikleri-Kayseri Orta Anadolu Kalkınma Birliği, Enerji Verimliliği İl Koordinatörlükleri, , Organik Tarım Ulusal Yönlendirme Komitesi, Organik Tarım Komitesi, Ulusal Sulak Alan Komisyonu, yerel Sulak Alan Komisyonları, İl Afet ve Acil Durum Müdürlükleri, X. Kalkınma Planı Sürdürülebilir Orman Özel İhtisas Komisyonu gibi) bu alanda cesaret verici ortaklıklardır. Ancak, iklim değişikliği ile mücadelede tüm kesimler arasında sistematik olarak işleyen bir paydaş konsültasyonunun varlığından söz etmek Türkiye için henüz erkendir. Bu oluşumların hemen hepsinde sivil toplum kuruluşları daimi ya da gözlemci statüsünde yer alma hakkına sahiptir. A - SİVİL TOPLUM KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ Türkiye’de çevre ve doğa koruma alanında ve giderek iklim değişikliği konusunda çalışan sivil toplum kuruluşları, son dönemlerde daha önemli ve aktif rol almaya başlamışlardır. Buna paralel olarak sivil toplum kuruluşlarının uluslararası deneyimlerinde de artış gözlemlenmektedir. Yapılan bir araştırmaya göre;71 Türkiye’de “Çevreci Sivil Toplumu”; dernek, vakıf, platform, kent konseyi, bölgesel platform, Yerel Gündem 21’ler, üniversite çevre kulübü, yurttaş inisiyatifi, koalisyon gibi farklı yapılanmalar ile enerjiden atık yönetimine, maden sektörü-çevre sorunlarından iklim değişikliğine uzanan geniş bir yelpazede çalışmaktadır. Bu araştırma, Türkiye’de son dönemlerde sayıları artan çevre alanındaki STK’ların yaygınlaşan çalışma alanlarının ve mücadele araçlarının ne ölçüde farklılık gösterdikleri incelenmiştir. Buna göre Türkiye’de çevre STK’ları daha çok toprak, tarım, gıda, tohum ve ekoturizm alanlarında yoğunlaşmıştır. Bunun nedeni ise, dünyada bu alanlara gösterilen ilginin ve Türkiye’nin ekolojik tarım potansiyelinin son yıllarda öne çıkmasının bir yansıması olarak görülmektedir. Araştırmadaki bir diğer önemli tespit; doğa koruma/biyolojik çeşitlilik, orman/erozyon, su ve iklim değişikliği konularının esas olarak profesyonel çevre STK’larının başlıca faaliyet alanına girdiğidir. Türkiye’de eylem ve engelleme gibi protesto biçimlerinin daha ziyade maden, nükleer enerji ve de iklim değişikliği alanlarında kullanıldığı gözlemlenmektedir. Bu değerlendirmeler de dikkate alındığında; Türkiye’de yakın dönemde iklim değişikliği konusunda kamuoyunda farkındalık yaratma noktasında olumlu gelişmeler yaşanırken, sivil toplum kuruluşlarının, iklim değişikliği konusunu ele alan karar alma süreçlerindeki aktif katılımları yerel düzeyde, hukuki zeminler sağlanmış olmasına karşın halen yetersizdir. STK’ların önemli bir kısmı iklim uyum faaliyetlerine yönelmiş olup, bu çalışmalarda da doğal kaynakların yönetimi konusunda öteden beri aktif çalışan, ancak sayı olarak az olan STK’lar öne çıkmaktadır. Nitekim kalkınma politikalarında çevre STK’larının katkı verme yerinin daha çok doğa koruma tedbirleri ile ilgili çalışmalarda olduğu 71 Türkiye’de Çevre ve Sivil Toplum: Örgütlenme ve Son Eğilimler, Araştırmacılar: Yrd. Doç. Dr. Hande Paker. Bahçeşehir Üniversitesi Öğretim Üyesi, Barış Gençer Baykan, Betam, Bahçeşehir Üniversitesi – Betam, 28 Mayıs 2008, İstanbul. 39 görülmektedir. İklim değişikliği ile ilgili politikaların uygulanmasında sorumluluk kamu kuruluşları ağırlıklı olup, burada paylaşma yeterince güçlü değildir.72 Aşağıda, iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarında STK’ların katılım süreçlerini güçlendirme örnekleri verilmiştir: İklim Ağı (2012) İklim Değişikliği Sivil Toplum Platformu İklim Ağı, Türkiye'deki sivil toplum kuruluşları iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarını ve çözüm önerilerini birlikte dile getirmek üzere 2012’de kurulmuş bir sosyal paylaşım ağıdır. Amacı; insan kaynaklı iklim değişikliği konusunda ortak kaygılarımızı ve çözüm önerilerimizi, toplum, kamu kurumları ve uluslararası kurumlar ile paylaşmayı ve insan kaynaklı iklim değişikliğinin geri dönülemez noktaya gelmeden önce durdurulması için ortak çalışmalar yürütmektir. İklim Ağı, gezegenimizdeki ekosistemlerin korunması için çaba gösterilirken; iklim değişikliği azaltım ve uyum politikalarında ekonomik ve toplumsal açıdan eşitlikçi ve adil önlem ve uygulamaların güvence altına alınması gerektiğini savunmaktadır. İklim Ağında bir araya gelen STK’lar: Buğday Ekolojik Yaşamı Destekleme Derneği, Doğa Derneği, Doğa Koruma Merkezi, Eurosolar Türkiye, Greenpeace Akdeniz, Kadıköyü Bilim Kültür ve Sanat Dostları Derneği (KADOS), TEMA Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı, WWF-Türkiye (Doğal Hayatı Koruma Vakfı) ve 350 Ankara’dır. STGM Projelerinde İklim Bağı Avrupa Birliği katılım öncesi süreçte AB’nin desteği ile kurulan Sivil Toplumu Geliştirme Merkezi (STGM) Türkiye’de katılımcı demokrasinin güçlendirilmesi yönünde çalışmakta ve daha çok yerel düzeyde faaliyet göstermektedir. Bu çerçevede “Türkiye’de Sivil Toplumun Desteklenmesi: Katılımcı Demokrasi İçin Yerel Hareket Hibe Programı” STGM tarafından yürütülmekte olup, bu kapsamda çevre alanında da bir dizi sivil toplum projesi hayata geçirilmiştir. STGM’nin, "Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği’nin Kurumsal Güçlendirilmesi Projesi (S.S. Konya Bölgesi Sulama Kooperatifleri Birliği - Konya), Yumurtalık Lagünlerinde Tarım Kaynaklı Kirliliğin Önlenmesi (Deveci Uşağı Çevre Koruma ve Kalkınma Derneği - Adana), Van Gölü Hepimizin! Toplumsal Duyarlılık Oluşturma Projesi (Sosyal İyileştirme Araştırma Derneği - Van), Karagöl Kuru Göl Olmasın (Kahramanmaraş Çevre ve Kültür Derneği - K. Maraş), Kumaşır Gölü Bizim Gölümüz (Kahramanmaraş Tarım, Doğa, Çevre ve Kültür Derneği - K. Maraş) gibi projeleri doğrudan ya da dolaylı olarak iklim değişikliğinin etkilerine uyum ile ilgili gerçekleşmiş projelerdir. İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya Bilimsel yaklaşımları temel alarak, Türkiye’de koruma çalışmalarının başarısı ve sürekliliği için kapasitenin artırılması ve biyolojik çeşitlilik koruma yaklaşımlarının sektörel yönetişim süreçlerine etkili bir şekilde entegre edilmesi için çalışan Doğa Koruma Merkezi (DKM), iklim değişikliği ile mücadelede azatlım ve uyum alanında çeşitli projeler gerçekleştirmektedir. Azaltım alanında 2012 Ağustos’unda başlayan “Türkiye'nin Orman Karbon Piyasasına Girişi İçin Altyapı Hazırlanması Projesi”’nin amacı, ağaçlandırma projelerinden karbon kredisi üretmenin yasal ve teknik altyapısının araştırılması ve Türkiye için bir yol haritası hazırlanması olup, Projenin finansman desteği İngiltere Büyükelçiliği Refah Fonu’dur. Proje ayrıca Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı, Clear Sky Climate Solutions, BakuTiflis-Ceyhan Boru Hattı Şirketi tarafından desteklenmektedir. Projede ağaçlandırma faaliyetlerinden 72 2012 Yılı Programı, Dokuzuncu Kalkınma Planı 2007 -2013), s: 129-136. 40 doğacak karbon emisyonlarının kredilendirilme faaliyetleri için özel sektör kuruluşları ile ortaklık öngörülmektedir. Orman ve İklim Değişikliği Projesi, DKM’nin Adana’da ormancılık alanında yürüttüğü iklim değişikliğine uyum çalışmasıdır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı, Adana Orman Bölge Müdürlüğü ve Doğa Koruma Merkezi ortaklığıyla yürütülen proje 2009 yılında başlamış ve 2010 yılında tamamlanmıştır.73 Projenin amacı, küresel iklim değişikliğinin Seyhan Havzası’ndaki ormanlar üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi, orman ekosistemlerinde oluşabilecek hassaslıkların belirlenmesi, söz konusu olumsuz etkilerin en aza indirilmesine ve orman alanlarının iklim değişikliğine uyum sağlamasına yönelik tedbirlerin geliştirilmesi ve bu tedbirlerin ormancılık uygulamalarına entegre edilmesidir. Proje kapsamında, orman tipleri haritası, iklim modelleri ve diğer fiziksel veriler (topoğrafya, anakaya, eğim vs.) kullanılarak bölge ormanlarının potansiyel yayılımında ortaya çıkacak olası değişiklikler tespit edilmiştir. Proje kapsamında, bölgede, hassas orman alanlarının iklim değişikliğine uyum sağlaması ve iklim değişikliğinin olumsuz etkilerinin azaltılması amacıyla ekosistem hizmetleri, biyolojik çeşitlilik ve diğer orman ürünleri kapsamında çeşitli öneriler yapılmıştır. Bu öneriler, orman yönetiminin temel araçları olan amenajman ve silvikültür planlarına aktarılmaya uygun bir formatta geliştirilmiştir. Dolayısıyla Proje çıktılarının OGM tarafından diğer bölgelerde de kullanılabileceği öngörülmüştür. Çalışmanın sonunda ayrıca, “İklim Değişikliği ve Ormancılık: Modellerden Uygulamaya - Adana Orman Bölge Müdürlüğü için Uyum Önerileri (2011)” başlıklı bir rapor 2011 yılında basılmış olup, hedef kitlesine ulaştırılmıştır. Binalarda Yeşil Sertifikaya Doğru 2007 yılında, Türkiye’deki yapı sektörünün sürdürülebilir ilkeler ışığında gelişmesine katkı sağlamak amacıyla kurulan Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği(ÇEDBİK), Derneğin kuruluş amacı, ekolojik sorunların arttığı günümüz şartlarında, insanların bütüncül bir yaklaşım ve ekolojik duyarlılıkla inşa edilmiş bina ve yerleşimler aracılığıyla daha sağlıklı yaşam ortamlarına kavuşulmasını sağlamaktır. ÇEDBİK, Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) ağında yer almaktadır. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, ekolojik duyarlılıkla inşa edilmiş bina ve yerleşimler için toplumsal farkındalığı arttırmak ve inşaat sektörünü bu ilkeler ışığında üretim yapmaya teşvik etmek amacıyla eğitimler düzenlemekte, yerel yönetimler, üniversiteler vb. konunun tüm ilgilileri ile örnek projeler ve çalışma modelleri geliştirmekte ve yaygınlaşması için çalışmaktadır. Dernek bu bağlamda 2012 Güzünde İstanbul, İzmir ve Ankara’da LEED eğitimleri vermiştir. Bu çerçevede binalarda aktif yenilenebilir enerji teknolojileri, akıllı su yönetimi, akıllı enerji vb gibi iklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’de yeşil bina sertifikası uygulamalarına destek vermektedir. Kutu 2 Dünya Gayrimenkul Sektöründe Oyunun Kuralları Yeşil ile Yazılıyor74 19 milyona yaklaşan konut stoğunun, %48’ i 35 yaşın üzerinde olan Türkiye, yıpranmış konut stoğu ve deprem gerçeği sebebiyle büyük çaplı bir kentsel dönüşüm programıyla karşı karşıyadır. Gelecekteki 10-12 yıllık sürede, Türkiye’de kentsel dönüşüm kapsamında 8-9 milyon konutun yenilenmesi söz konusudur. Bu süre diliminde nüfus artışı nedeniyle 5-6 milyon yeni konutun ayrıca yapılması gerekmektedir. Türkiye’de Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sitemi (ADNKS) verilerine göre, 2010 yılında kentlerde 52,3 milyon kişi yaşamakta olup kentleşme oranı yüzde 71, kentleşme hızı ise yüzde 2,9‟dur.75 Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 75’i kentlerde yaşamaktadır ve bu oran hızla yükselmektedir. Yapılan projeksiyonlarla kabaca - iç göç odaklı 2-3 milyon yeni konut ile birlikte - 1573 Proje; MDG-F/Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı çerçevesinde desteklenmiş olup, “Seyhan Havzası’nda Orman Ekosistemlerinin ve Ormancılığın İklim Değişikliğine Uyum Sağlaması Projesi”nin bir etkinliğidir. 74 Bu bölüm ÇEDBİK Başkanı Haluk Sur’un bir konuşmasından alıntıları içermektedir. (http://www.cedbik.org) 75 Ülke nüfusu, 2010 sonu itibariyle 73 milyon 722 bin 988 kişidir. Yıllık (2010) nüfus artış hızı ise binde 15,88’dir (TÜİK). 41 16 milyon konutun inşasının gerektiği tahmin edilmektedir. Bu da, yıllık bazda 1,2-1,3 milyon konut üretimini işaret etmektedir. Bu durum yeşil dönüşümü de içine alacak şekilde yaklaşık 3 trilyon dolar ekonomik büyüklüğe ulaşabilecek büyük bir iş fırsatı ve potansiyeli ifade etmektedir. Yeşil binaların %35-40’lara varan oranlarda enerji tasarrufu sağlaması ayrıca Türk ekonomisi bakımından son derece önemlidir. 55 bin MW kurulu enerji üretim kapasitesini 120 bin MW seviyesine çıkarmak isteyen Türkiye’nin önünde 130 milyar dolarlık bir yatırım faturası durmaktadır. Yeşil binaların getireceği bu tasarruf, söz konusu rakamı, yaklaşık 100 milyar dolar seviyesine doğru çekecektir. İnşaat maliyetlerinde, alınacak sertifikanın seviyesine bağlı olarak %2 ila 8 oranında bir artış görülmektedir. Standart yeşil binalar %2’lik bir maliyet artışı ile inşa edilebilmekte olup, sanılanın aksine yeşil binalar, inşaat maliyetlerini kayda değer oranda arttırmamaktadır. Dolayısıyla, yeşil bina demek lüks konut demek değildir. Ayrıca aylık bazda elektrik, su, doğalgaz gibi giderleri düşen yeşil bina sahiplerine azalan ödeme riskleri ve artan hane halkı gelirlerine endeksli olarak daha düşük faizli konut kredisi verilebilecektir. Bütün bu değerlendirmeler, tasarruf edilecek parasal değerin, yaklaşık olarak GAP projesinin yatırım büyüklüğüne eşit olduğunu göstermiştir. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, Haziran 2012'de ‘Dünya Yeşil Binalar Konseyi (WGBC) Tam Konsey Statüsü' kazanmıştır. Dernek aynı zamanda ABD’nin Yeşil Binalar Konseyi Türkiye Temsilcisidir. Çevre Dostu Yeşil Binalar Derneği, binalarda yeşil dönüşüm süreci için ulusal koşullara uygun bir Değerlendirme Sistemi oluşturma çalışmalarını sürdürmektedir. Dernek aynı zamanda, Türkiye'de ulusal yeşil sertifika oluşturma hazırlıklarını yürütmektedir. Ankara’da Elektrikli Araçlar Ankara Kalkınma Ajansı tarafından desteklenen ve Türkiye Çevre Vakfı’nın yürüttüğü “Ankara’da Elektrikli Araçlar Projesi”nin amacı; çeşitli akademisyen ve sektör temsilcileri arasında, elektrikli araçların üretilmesi ve geliştirilmesi konusunda bilgi paylaşımı sağlamaktadır. Ankara Kalkınma Ajansı bölgesinde sürdürülebilir kalkınmanın hızlandırılması yönündeki benzeri yenilikçi çalışmaları takip eden az sayıda sivil toplum kuruluşu ve firma bulunmaktadır. Proje ilgili kesimlerle bu konuda çalışan üniversiteleri buluşturmayı hedeflemiştir. Projenin aktivitelerinden olan ve Ankara’da, 21 Eylül 2012 tarihinde düzenlenen ‘Yenilikçilik ve Çevre Açısından Ankara’da Elektrikli Araçlar’ konulu toplantıda, üniversite öğrenci toplulukları tarafından da elektrikli araç projeleri hakkında sunuşlar yapılmıştır. İklim değişikliği ile mücadelede karbon emisyonlarının azaltılması faaliyetlerinde önemli bir yere sahip olan elektrikli araçların kullanımı konusunda kamuoyunun bilgilendirilmesine destek olan Ankara’da Elektrikli Araçlar Projesi, aynı zamanda yerli üretim konusunda üniversite - sanayi işbirliğinin hayata geçirilmesi konularını da işlemektedir. Her ne kadar Proje, pilot ili Ankara olsa da, yapılacak çalışmanın sonuçları sadece Başkenti değil, tüm Türkiye’yi ilgilendirmektedir.76 Türkiye’nin Yenilenebilir Enerji Faaliyetlerinde Atılımlar Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği’nin77 2002 yılından beri Türkiye birimi olan EUROSOLAR Türkiye, küresel enerji kullanımının, fosil yakıtlardan yenilenebilir kaynaklara dönüşümünün teknolojik olarak mümkün ve ekonomik olduğu temel tezinden hareketle faaliyetlerini sürdürmektedir. Bu çerçevede EUROSOLAR Türkiye; çeşitli illerde enerjinin etkin kullanımı, yenilenebilir enerji alanında güneş ve rüzgar enerjileri üzerine çok sayıda eğitim faaliyeti, atölye ve konferans düzenlemektedir. Her yıl, “IRENEC78- Uluslararası % 100 Yenilenebilir Enerji Konferansları ve Sergileri” EUROSOLAR Türkiye tarafından Türkiye’de organize edilmektedir. 76 Türkiye Çevre Vakfı Haber Bülteni, Sayı 121, Eylül 2012. EUROSOLAR Avrupa’nın merkezi Almanya’dır, Türkiye dahil 14 ülkede birimi bulunmaktadır. 78 International Renewable Energy Conference. 77 42 EUROSOLAR Avrupa’nın her yıl 10 kategoride yenilenebilir enerji kaynaklarının etkili ve yenilikçi uygulamalarını ödüllendirmek için verdiği Avrupa Güneş Ödülü’ne 2012’de Türkiye’den yapılan başvurular arasından iki büyükşehir belediyesi layık görülmüştür. EUROSOLAR Türkiye tarafından takdir ve teşvik edilmeye değer bulunan bu belediyelere çeşitli proje ve uygulamaları için EUROSOLAR Türkiye Güneş Başarı Ödülü verilmiştir. Bunlar; i) Antalya GüneşEv ve Ekolojik Eğitim Merkezi, Antalya Atatürk Kültür Parkı Aydınlatması Projesi ve Akıllı Durak Projesi ile Antalya Büyükşehir Belediyesi ve ii) 5-16 yaş gruplarına yönelik, “Enerji-Ekoloji, Sıfır Karbonlu Diyarbakır, Üniversite Öğrencilerine Yönelik Yenilenebilir Enerji Kaynaklarına Dayalı Bilimsel Projeler ve Enerji Etkin Sıfır Karbonlu Yapılar ve Kadınlara Yönelik Yaşam Konforundan Taviz Vermeden Ev Aletleri Kullanım Yöntemlerinde Enerji Tasarrufu Eğitim Programları İle Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi Güneş Evi Eğitim ve Uygulama Parkı’dır.79 STK’nın İş Camiası ile Ortaklık Çalışmaları Özel sektör STK’ları iklim değişikliği ile mücadele alanında çeşitli projleri özel sektör ya da bankacılık sektörünün işbirliği ile yürütmektedir. Örneğin bu yönde WWF-Türkiye’nin; ToyotoSA ile Ormanları Koruma Projesi, Coca-Cola ile Bafa’ya Su Ege’ye Bereket Projesi, Siemens Ev Aletleri ile Eğirdir Gölü’nde yürütülen Yedi Renkli Göle Yedi Renkli Hayat Projesi, Unilever Türkiye ile gerçekleştirilen Sudaki Ayak İzim Projesi, Coca-Cola’nın UNDP Türkiye ile geliştirdiği Hayata Artı Projesi, Vodafone Türkiye ve WWF-Türkiye işbirliği ile yürütülen Vodafone Türkiye Emisyon Azaltım Projesi ve yine WWF-Türkiye ve ETİ Burçak işbirliğinde yürütülen Türkiye’nin Yarınları için İklime Uyum Seferberliği gibi bir çok çalışması olmuştur. B - KAMU KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede, katılımcı bir profili olan üst düzey kamu otoritesi oluşumu İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’dur (İDKK). İDKK politika düzeyinde paydaş katılımına imkan veren bir yapıdır. Kurulun bünyesinde STK’lar üst oluşumlar düzeyindedir. İDKK’nın sivil toplum kuruluşu üyeleri, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı ile Türk Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) Genel Sekreteridir. İDKK, gerektiğinde STK’lardan, üniversitelerden, özel sektörden ve çeşitli bağımsız grupların uzmanlarından görüş almakta ve onları zaman zaman süreçlere dahil etmektedir. Kurulun 11 çalışma grubundan biri; “Eğitim, Öğretim ve Kamuoyunu Bilinçlendirme Çalışma Grubu”dur. Ayrıca, İklim Değişikliği Koordinasyon Kurulu’nun hemen her çalışma grubu da kamuoyunda farkındalık yaratmak üzere, çok sayıda faaliyet yürütmekte ve özellikle yerel düzeyde kamu kuruluşlarının bu yönde kapasitelerini geliştirmek üzere projeler uygulamaktadır. Yakın dönemde yapılan yasal düzenlemelerle, İDKK modeline benzer biçimde oluşturulan ve iklim değişikliği ilgili doğrudan ilgili konularının ele alındığı bazı üst düzey politika platformlarında da (Su Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Tarımsal Kuraklık Yönetimi Koordinasyon Kurulu, Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu, Türkiye’de Afet Risklerinin Azaltılması Platformu ve diğer) sivil toplum kuruluşu temsiliyeti mevcuttur. İklim Değişikliğine Uyumda Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi Türkiye’de iklim değişikliğinin etkilerini yerel düzeyde tespit etmek ve etkilenebilir alanları öne çıkarmak amacıyla Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi (The Participatory Vulnerability Analysis/PVA) yapılmıştır. Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi sürecinde; yerel düzeydeki iklim değişikliği etkilenebilirlik alanlarının toplumun ilgili tüm kesimleriyle birlikte ortaya konulması, Uyum Stratejisinin 79 www.eurusolar.org.tr 43 geliştirilmesine ve önceliklerin belirlemesine önemli ölçüde ışık tutmuştur. 2009-2010 yılları arasında dört aylık bir sürede gerçekleşmiş olan bu çalışmada, iklim değişikliğinin etkilerine karşı yerel düzeyde etkilenebilirlikler belirli kriterler dikkate alınarak seçilen 11 ilde yapılan çalıştaylarla tespit edilmiştir. Çalıştaylara katılan yerel kamu otoriteleri, uzmanları, üniversiteler, sivil toplum kuruluşları olmak üzere toplamda 350’nin üstünde kişiye aynı zamanda iklim değişikliğine uyum ile ilgili konular hakkında bilgi verilmiş, böylece farkındalık düzeylerinin artırılması hedeflenmiştir. Çalışma sürecinde seçilen illerdeki (kentte ve kırda) değişen iklim koşullarında ilgili sektörler/temalar üzerindeki etkiler sorgulanmış, ekosistem hizmetlerinin ve doğal kaynakların sürdürülebilirlik düzeyi olabildiğince tartışılmış ve iklim kaynaklı doğal afetlere karşı hazırlıklı olma düzeyi gözlemlenmiştir. Böylece yerel düzeyde; i) iklime bağlı yaşanmış olan değişiklikler, ii) kimlerin, nerede, nasıl ve ne sıklıkta etkilendikleri, iii) hangi kuruluşlarca ne tür önlemler alındığı ve iv) yerel kuruluşların mevcut kapasitelerinin ve ihtiyaçlarının (politikalara, mevzuata, uygulamalara yönelik ihtiyaçlar vb.) neler olduğu bire bir değerlendirilmiştir. Seyhan Havzası’nda Topluma Dayalı İklim Değişikliğine Uyum Seyhan Havzasında iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamaya yönelik çalışmalar “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı”nın desteği ile Ekim 2009 - Kasım 2010 tarihleri arasında seçilen 18 hibe proje ile hayata geçirilmiştir. “Topluma Dayalı Uyum” yaklaşımı ile, Seyhan Havzası’nda yöre halkının ve kurumların iklim değişikliğinin etkileriyle başa çıkabilmesi ve yörelerine dair uyum stratejilerinin geliştirilmesi doğrultusunda becerilerinin güçlendirilmesini hedefleyen projeler için Ortak Programın bütçesinden yaklaşık 2 milyon Amerikan Doları tahsis edilmiştir. 12’si Adana, 4’ü Kayseri ve 2’si Niğde’de olan 18 proje için Havzaya 230 adam/gün izleme ziyareti yapılmıştır. Havzada yaşayan 55.000 birey (öğrenciler, çiftçiler, mühendisler/teknisyenler, tarımsal sanayiciler, yerel idareler, birlik/dernek üyeleri, aileler ve kadınlar) iklim değişikliği, iklim değişikliğinin olası etki ve riskleri ve farklı sektör ve konularda uyum önlemleri hakkında bilgi sahibi olmuştur. Hibe projeleri; tarım, su yönetimi, gıda güvenliği, iklim değişikliğinin yol açtığı kuraklık, orman yangınları gibi afetlere dair risk yönetimi, kıyı bölgelerinin yönetimi, doğal kaynak ve ekosistem hizmetlerinin yönetimi, iklim değişikliğinin etkilerine dair bilgi ve verinin yönetimi gibi temel konulardaki etkilenebilirliği azaltacak ve eksiklikleri giderecek yönde seçilmiş olup, aşağıdaki Tablo’da listelenmiştir: Tablo 2: Seyhan Havzası İklim Değişikliğine Uyum Hibe Programı Projeleri80 Pilot Projeler Proje Sahipleri Seyhan Nehri Havzası’nda Hayvansal Üretim ve Çevresel Faaliyetlerin İklim Değişikliğine Adaptasyonu Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Zooloji Bölümü Çiftçilerin Su ve Enerji Kısıntısına Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Sarız Kaymamalığı Köylere Hizmet Götürme Birliği Devlet Su İşleri VI. Bölge Müdürlüğü81 İklim Değişikliğine Uyum Çerçevesinde Seyhan Havzası Yüzey Suyu Kaynakları 80 81 http://www.iklim.mdgf-tr. Adana, Osmaniye, Mersin ve Hatay illerini kapsamaktadır. 44 Hedef Kitle Adana’nın Saimbeyli, Tufanbeyli, Karaisalı, Aladağ ve Feke ilçeleri. Çocuklar, Çiftçiler Çiftçiler DSİ uzmanları, teknisyenler Proje Çıktısı/Ulaşılan Hedef Kitle 528 çocuk 692 (erkek), 501 (kadın) 135 kişi 1 Ultrasonik Debimetre, 2 Akış Ölçüm Potansiyelinin Saptanması, Taşkın Risklerinin Belirlenmesi ve İdare Edilmesine Yönelik Su Yönetim Politikalarının Geliştirilmesi İyi Tarım Sağlıklı Toplum Adana İli Yüreğir İlçesi Halkının İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Oluşturulması, Desteklenmesi ve Geliştirilmesi Çatalan İçme Suyu Havzası’nda Doğal Kaynakların Sürdürülebilirliği İçin Doğru Tarım Tekniklerinin Geliştirilmesi İklim İzcileri Kayseri İli’nde İklim Değişikliği Nedeni İle Tarımsal Üretimde Karşılaşılacak Risklere Karşı Bölge Çiftçisinin Eğitim Yoluyla Bilinçlendirilmesi İklim Değişikliğine Bağlı Olarak Balıkların Üreme Döneminde Oluşan Değişimlerin İzlenmesi ve Balıkçılık Yönetimine Uyarlanması Adana, Niğde Yerel Küresel İklim Değişikliği Etkileri İzleme ve Tahmin Etme İşbirliği Ağının ve Bu Ağa Altyapı Teşkil Edecek İnternet Bazlı Küresel İklim Değişikliği Etkileri İzleme Coğrafi Karar Destek Sisteminin Tasarlanması ve Kurulması Kuraklığa ve Tuzluluğa Dayanıklı Yöresel Sebze Genotiplerinin Belirlenmesi ve Korunması Seyhan Nehri Havzası’ndaki Yoksul Çiftçiler ve Kadınlara Yönelik “Süt Üretimi Amaçlı Saanen Süt Keçisi Yetiştiriciliği” Bulaşıcı Hastalıklar İzleme ve Kontrol Sistemi Seyhan Havzası’nda Orman Ekosistemlerinin ve Ormancılığın 82 İstasyonu yatırımı Adana Ticaret Borsası Seyhan, Çukurova, Karaisalı, Yüreğir, Sarıçam, Karataş, Pozantı, Aladağ, Feke, Saimbeyli ve Tufanbeyli ilçeleri, üreticiler, tarımsal sanayici, ziraat mühendisleri Çiftçiler, öğrenciler, Yüreğir halkı 471 üretici, 123 sanayici, 199 mühendis, 176 kişi Adana Tarım İl Müdürlüğü Çiftçiler 250 kişi Ekolojik Tarım Organizasyonu Derneği Adana Şubesi Kayseri Tarım İl Müdürlüğü İlköğretim öğrencileri 3.428 öğrenci Çiftçiler 4.458 kişi Adana İl Çevre Orman Müdürlüğü Uzmanlar 70 kişi Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümü İç Anadolu Kuraklıkla Mücadele ve Ekolojik Yaşam Derneği Çiftçiler, akademisyenler 500 kişi Yoksul çiftçi ve kadınlar 80 kişi (16 aile x 5 kişi/aile) Çukurova Üniversitesi Tropikal Hastalıklar Araştırma ve Uygulama Merkezi Adana Orman Bölge Müdürlüğü82 Bilim insanları Soğutucu dolaplı araç, gerçek-zamanlı PCR yatırımı Uzmanlar, uygulayıcılar 650 kişi Yüreğir Belediyesi 400 çiftçi 25.000 öğrenci 1.500 kişi Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi Adana, Niğde, Nevşehir ve Kayseri illerini kapsamaktadır. 45 İklim Değişikliği’ne Uyum Sağlaması: Ekosistem Hizmetleri (Sosyal), Biyolojik Çeşitlilik (Çevresel) ve Orman Ürünleri (Ekonomik) Seyhan Deltası’nda Küresel İklim Değişikliğine Bağlı Deniz Seviyesi Yükselmesine Uyum ve Etkilerin Azaltılması Kayseri İli’nde İklim Değişikliğinin Olası Etkileri Konusunda Kırsal Halkın Bilinç Düzeyinin Arttırılması Yeni Teknoloji Kullanarak Pınarbaşı Sulamalarında Tasarruf Haydi Kızlar Fotoğraf Çekelim Kuş Araştırmaları Derneği Adana Şubesi Çiftçiler, kadınlar Öğrenciler 250 çiftçi 40 kadın 300 öğrenci Kayseri ve Köyleri Eğitim ve Yardımlaşma ve Dayanışma Derneği Karaboğaz, Kılıçmehmet, Büyükpotuklu Sulama Birliği Genç Doğa Derneği Çiftçi, teknik elemanlar, öğrenciler 3.960 kişi 286 kişi 1.418 öğrenci Çiftçiler Basınçlı sulama sistemi yatırımı Kız öğrenciler, aileleri 25 kız öğrenci, 327 kişi 1.000 kişi, 1.500 kişi Seyhan Havzası’nda toplumun iklim değişikliğine karşı dayanıklılığını artırmak için sürdürülen bu girişimler, kamu-özel sektör ortaklıklarını da dikkate alacak şekilde geliştirilmiştir. Bu da havzada ekonominin güçlenmesi bağlamında, iklim değişikliği etkilerinin tarımsal üretkenliği, ekosistem ürünleri ve hizmetlerini ve doğal kaynak tabanını sürdürmeyi hedefleyecek bir yaklaşımı gündeme getirmiştir. Ulusal Taşkın Sempozyumları Özellikle son yıllarda Türkiye’de çok sık yaşanan taşkınların yol açtığı can ve ekonomik kayıpların giderek artması; ülkede taşkın yönetimi konusunda çağdaş yaklaşımların oluşturulmasını, bu alanda ilgili kesimler arasında bilgi paylaşımının önemini, toplumsal bilinç ve duyarlılığın geliştirilmesini öncelikli konular haline getirmiştir. Bu çerçevede DSİ Genel Müdürlüğü’nün öncülüğünde birincisi 2006 yılında83 ve ikincisi 2010 yılında düzenlenen ve periyodik olarak yapılması planlanan taşkın sempozyumları gerçekleştirilmeye başlanmıştır. 2. Ulusal Taşkın Sempozyumu;84 Dünya Su Günü ve Dünya Meteoroloji Günü kutlamaları ile bir arada düzenlenmiştir. Toplumun tüm kesimlerinin ve kuruluşların katıldığı sempozyumda aşağıdaki konular tartışılmıştır: Şehir Taşkınları Taşkın Tesisleri İklim Değişikliği, Erken Uyarı Sistemleri ve Yenilikler Taşkın Risk Yönetimi ve Sigorta Taşkınların Sosyolojik, Psikolojik, Ekonomik Boyutu ve Taşkın Sonrası Yaşanabilecek Sağlık Problemleri Entegre Havza Yönetimi ve Yukarı Havza Tedbirleri. Farkındalığı artırmak ve uzun vadede yürütülecek taşkın koruma faaliyetlerinin hızlandırılması amacıyla (Mülga) Çevre ve Orman Bakanlığı tarafından başlatılan bir başka girişim ise; Türkiye’de 2010 yılının "Taşkınla Mücadelede Hamle Yılı" olarak ilan edilmiş olmasıdır. 83 84 1. Ulusal Taşkın Sempozyumu, 10-12 Mayıs 2006, Ankara. 2. Ulusal Taşkın Sempozyumu, 22-24 Mart 2010, Afyonkarahisar. 46 Türkiye’nin Sürdürülebilir Kalkınmada En İyi Uygulamaları Türkiye’nin sürdürülebilir kalkınma alanında seçilen 24 en iyi uygulamaları, Haziran 2012’de yapılan Birleşmiş Milletler Rio+20 Sürdürülebilir Kalkınma Zirvesine sunulmuştur. Bu projelerin/uygulamaların hemen hepsi iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ve/veya uyum faaliyetlerini destekleyici mahiyettedir. Projeler şunlardır: Atık Isıdan Enerji Geri Kazanım Tesisi (AKÇANSA Çimento Sanayi ve Ticaret A.Ş.), Sürdürülebilir Tarım Programı (Anadolu Efes Biracılık ve Malt Sanayi A.Ş.), KAKTÜS Bulaşık Makinesi (Arçelik A.Ş.),Endüstriyel Verimlilik ve Çevresel Performansın KOBİ’ler Düzeyinde Paralel Olarak Geliştirilmesi (Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı), Pamuklu Tekstil Ürünlerine Ekolojik Kriterlerin Uygulanabilirliğinin Değerlendirilmesi (Boğaziçi Üniversitesi, Sürdürülebilir Kalkınma ve Temiz Üretim Merkezi), Doğal Arıtma Tesisleri ile Temiz Çevre Projesi (Bursa İl Özel İdaresi), Mucit/İnovasyon Yarışması (Coca-Cola İçecek A.Ş.), Sanayi, Yerel Yönetim ve Tüketici İşbirliği ile Türkiye’de Sürdürülebilir bir Ambalaj Atıkları Yönetim Sisteminin Oluşturulması - ÇEVKO Modeli (Çevre Koruma ve Ambalaj Atıklarını Değerlendirme Vakfı (ÇEVKO), Konya Kapalı Havzasında Su Kaynaklarının Akılcı Kullanımı ve İklim Değişikliğine Uyum (Doğal Hayatı Koruma Vakfı), Atık Isı Geri Kazanım Projesi (VitrA Karo Sanayi ve Ticaret A.Ş.), Enerji Verimliliği Politikaları Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı), Çevre Yönetim Sistemi, Çevre Performans Endeksi ve Sürdürülebilirlik Faaliyetleri (Ereğli Demir Çelik), Sürdürülebilir Çevre Dostu Otomotiv Üretimi (Ford Otomotiv San. A.Ş.), Yavru Balık Avının Önlenmesi Kampanyası (Greenpeace Mediterranean), Sürdürülebilir Su Yönetimi Projesi (İçdaş Çelik Enerji Tersane ve Ulaşım San. A.Ş.), İstanbul Yerel Elektronik Atıkların Sürdürülebilir Yönetimi Projesi (İstanbul Büyükşehir Belediyesi), Organik Çilek Üretimi ile Kırsal Kalkınma Projesi (Konya İl Özel İdaresi), Bitkisel Atık Yağ Toplama Sistemi (Lipesaa Mak. San. Tic. Ltd. Şti.), Küre Dağları Milli Parkında Uygulanan (Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi (Orman ve Su İşleri Bakanlığı), ODTÜ /TEKNOKENT Membran Arıtma Tesisi (Orta Doğu Teknik Üniversitesi, ODTÜ/Teknokent),Biyolojik Mücadele Araştırma, Uygulama, Üretim ve Eğitim Çalışmaları (Süleyman Demirel Üniversitesi), EKOkredi (Enerjiyi ve Emeği Koruyan Kredi) (Şekerbank T.A.Ş. ), Kaçkar Dağları Sürdürülebilir Orman Kullanımı ve Koruma Projesi (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaçlandırma ve Doğal Varlıkları Koruma Vakfı/TEMA) ve Eko-Verimlilik (Temiz Üretim) Programı (Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı). Yasama Organı ve Siyasi Partilerin Faaliyetleri Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM), 2008 yılında Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi” başlıklı bir Meclis Araştırma Komisyonu oluşturmuş ve bu Komisyon kapsamlı bir rapor hazırlamıştır. Rapor, ağırlıklı olarak iklim değişikliğinin su kaynaklarına olan etkisini incelemiştir.85. TBMM’de belirli zamanlarda iklim değişikliğinin farklı etkilerini gündem getirmek üzere Mecliste grubu olan siyasi partilerce önerilen araştırma komisyonu oluşturma talepleri olmaktadır. İstanbul’da küresel ısınmanın sonuçlarının bilimsel olarak incelenmesi, etkilerinin ortaya konulması araştırma talebi gibi. Türkiye’de bazı siyasi partilerin Parti Programlarında da iklim değişikliği ile mücadele politikaları özel bir bölüm olarak yer almıştır. Cumhuriyet Halk Partisi, 2012 Genel Seçimlerinde, Seçim Beyannamesi çerçevesinde hazırladığı “Küresel İklim Değişikliği-Herkes için Sürdürülebilir Kalkınma” raporu ile bu alandaki politika beyanını topluma sunmuştur. Demokrat Parti’nin Programında iklim değişikliği enerji, tarım ve su politikalarıyla doğrudan ilişkilendirilmekte olup, Parti Programında iklim değişikliği ve kadın bağına yer verilmiştir. 85 TBMM Küresel Isınmanın Etkileri ve Su Kaynaklarının Sürdürülebilir Yönetimi Konusunda Kurulan (10/1,4,5,7,9,10,11,13,14,15,16,17) Esas Numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Raporu, 23. Dönem, 2.Yasama Yılı, S.Sayısı: 138, Nisan 2008, Ankara. 47 C - YEREL YÖNETİMLERİN KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ Bugün dünya nüfusunun yaklaşık % 50’si kentlerde yaşamakta olup, bu oranının 2030 yılında % 60 olacağı hesaplanmıştır. Küresel enerji tüketiminin % 60’ının kentlerde olduğu, dünyadaki sera gazı salımının % 80’inin kentlerden kaynaklandığı (kentsel enerji talebi, enerji/elektrik üretimi, atık yönetimi ve kentiçi ulaşım nedenleriyle) ve dünya nüfusunun yarısının kentlerde yaşadığı dikkate alındığında, yerleşim alanlarında iklim değişikliği ile mücadelenin önemi daha da ortaya çıkmaktadır. Türkiye’de ADNKS86 verilerine göre, 2010 yılında kentlerde 52,3 milyon kişi yaşamakta olup kentleşme oranı yüzde 71, kentleşme hızı ise yüzde 2,9‟dur.87 Türkiye’de nüfusun yaklaşık % 75’i kentlerde yaşamaktadır. Kıyı kentleri iklim değişikliğinin etkilerine karşı en hassas bölgelerin başında gelmektedir.88 Bu durum, iklim değişikliği ile mücadelede yerel yönetimlerin rolünün önemini ortaya çıkarmaktadır. Türkiye’de yerel yönetimlerde iklim değişikliği ile mücadele alanında daha çok büyükşehir belediyeleri çalışmaktadır. Bu belediyeler, sivil toplum kuruluşlarıyla ve özel sektör ile iklim değişikliği ile ilgili bilinçlendirme faaliyetleri yürütmekte ve çeşitli iletişim kanallarını kullanarak yerel kamuoyunu bilinçlendirmektedirler. Bu çalışmalar ağırlıklı olarak azatlım tedbirlerine yöneliktir. İklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak noktasında; su kaynaklarının yönetimi, doğal afet riskleri yeşil alanların rolü gibi konuların ile iklim değişikliği etkileri arasındaki bağ yeterince kurulmamış olup, bu yönde farkındalık ve bilinçlendirme/bilgilendirme ve eğitim faaliyetleri de yok denecek kadar azdır. Gelinen noktada, iklim değişikliği ile mücadelede, Türkiye çapında yerel yönetimlerde uygulamaya dönük süreklilik arzeden bir politika ve programdan bahsetmek için henüz erkendir. Gaziantep İklim Değişikliği Eylem Planı Enerji ve Sera Gazı Emisyon Profili Ön Eylem Planı ve Uygulama Stratejisi Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) ve Gaziantep Büyükşehir Belediyesi tarafından finanse edilen “Gaziantep İklim Değişikliği Eylem Planı (2011) Projesi”, akademik camiadan Gaziantep Üniversitesi tarafından yürütülmüştür. Eylem Projede Gaziantep’teki çeşitli sektörler (İskan, Hizmetler /Bina Sektörü burada ele alınmıştır - , Sanayi, Ulaştırma ve Şehircilik, Tarım, Atıklar ve Su) enerji ve sera gazı dengesi açısından değerlendirilmiş ve Planda her bir sektör için ayrı ayrı eylemler tespit edilmiştir. Gaziantep İklim Değişikliği Eylem Planı sera gazı emisyonlarının azaltılmasına dair hazırlanan bir Plan olup, iklim değişikliğinin etkilerine uyum konuları ele alınmamıştır. Çankaya Belediyesi “İklim Değişikliği = Yaşam Sorunu Klavuzu 2009 yılında yapılan İklim Dostu Kentler Kampanyasına (2009) katılmış olan Çankaya Belediyesi’nin , iklim dostu bir kent olabilme yolunda sürdürdüğü faaliyetlerinin başında kamuoyunun bu konuda farkındalığının artırılması ve bilinçlendirilmesi gelmektedir. Bu çerçevede yapılan çalışmalardan biri Belediyenin tarafından basılan “İklim Değişikliği = Yaşam Sorunu Klavuzu” olmuştur. Ağustos 2010’da basılan Klavuz, Belediye tarafından toplumun ilgili kesimlerine ulaştırmıştır. Kılavuzda, Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli’nde ele alınan Türkiye senaryosuna vurgu yapılarak karşılaşılacak risklere dikkat çekilmektedir. Daha az tüketim ve daha az enerji kullanımının iklim değişikliği ile mücadelede önemli olduğunun altı çizilen Klavuzda bireysel olarak ve yerel yönetimlerce yapılabilecek önlemler belirtilmektedir. Isı yalıtımından elektrikli ev aletlerinin verimli kullanımına, su ve elektrik tasarrufu yöntemlerinden toplu taşıma sistemlerinin geliştirilerek özel araç kullanımının azaltılması hakkında bir dizi tavsiyenin yer aldığı dokümanda Çankaya Belediyenin enerji verimliliği, atık geri kazanım, hava kirliliğini önleme ve yeşil alanların artırılması faaliyetleri hakkında da bilgi verilmektedir. 86 Adrese Dayalı Nüfus Kayıt Sitemi. Ülke nüfusu, 2010 sonu itibariyle 73 milyon 722 bin 988 kişidir. Yıllık (2010) nüfus artış hızı ise binde 15,88’dir (TÜİK). 88 2015 yılında 8 milyon ve üstü nüfusa sahip olacak 33 şehirden, 21’i deniz kenarındadır. 87 48 İklim Dostu Belediyeler Kampanyası Türkiye’de 2009 yılında, ICLEI89 Sürdürülebilir Kentler Birliği’nin desteği ile geniş kapsamlı bir kampanya yapılmıştır. REC Türkiye’nin yürüttüğü söz konusu “İklim Dostu Belediyeler Kampanyası” çerçevesinde; Türkiye’de bazı belediyeler kentsel düzeyde yürüttükleri çalışmalara iklim değişikliği politikalarını entegre etmek amacıyla niyet anlaşmaları imzalamışlardır. Kampanya ile Türkiye’de yerel yönetimlerin iklim değişikliği konusundaki sorumlulukları ve önemi vurgulanarak, iklim değişikliği ile mücadele etmeye kararlı belediye başkanlarına, sürdürülebilir çevre politikaları konusunda somut adım atmaları yönünde destek sağlanmıştır. Türkiye’de 10 şehirden kampanyaya aktif katılan toplam 14 “İklim Dostu Belediye” (Türkiye nüfusunun yaklaşık % 10’u) bulunmaktadır ve bu belediyeler; Alanya, Beyoğlu, Bodrum, Çankaya, Halkapınar, Kadıköy, Karadeniz Ereğli, Keçiören, Muğla, Nevşehir, Nilüfer, Şişli, Sivas ve Yalova’dır.90 Kampanyada yer alan belediyelerden Kadıköy Belediyesi (İstanbul), Çankaya Belediyesi (Ankara), Trabzon Belediyesi, Yalova Belediyesi ve Nilüfer Belediyesi ile Nilüfer Kent Konseyi, iklim değişikliği ile mücadele alanında somut projelerini sürdüren ve strateji belgelerinde iklim ile mücadele konusunda kararlılıklarını ortaya koyan belediyeler arasında yer almaktadır. Katılımcı belediyelerin birçoğunda iklim değişikliği, geri kazanım ve enerji verimliliği konularında somut projeler ve bilinçlendirme çalışmaları yürütülmektedir. İklim Değişikliği Yuvarlak Masa Toplantıları WWF-Türkiye tarafından 2009 yılında yapılan iklim değişikliği konulu yuvarlak masa toplantıları Antalya, Gaziantep, Konya, Aydın ve Bursa’da gerçekleşmiştir. Bu toplantılara kamu kurum ve kuruluşları, merkezi ve yerel yönetim, yerel akademik kuruluşlar ve sivil toplum temsilcileri katılmıştır. Yuvarlak masa toplantılarında her ilin öne çıkan sektörleri itibariyle iklim değişikliğinden etkilenme durumlarının değerlendirildiği toplantılarda örneğin, Eurocities Ağındaki Belediyeler Avrupa’da 30’un üstünde ülkede 130’u aşkın büyük ölçekli kentin yer aldığı ve kentsel alanlarda yaşayan yaklaşık 500 milyon kişiyi kapsayan “Eurocities Ağı”91; çevre, iklim değişikliği ve kent, kentsel trafik, kent ekonomisi ve kültür gibi önemli konularda 1986 yılından bu yana faaliyettedir. Eurocities Ağı bir AB inisiyatifi olup, AB’nin kentsel alanlara yönelik politikalarına, programlarına ve mevzuatına uyumu kolaylaştırıcı bir oluşumdur. Kentsel sorunlara sürdürülebilir çözümler bulmak amacıyla, çevre alanında sürdürdüğü çalışmalar kapsamında, kentlerde iklim değişikliği ile mücadele konuları önemli bir yer tutmaktadır. Türkiye AB üyesi olmaması nedeniyle Eurocities Ağı’na “tam üye” statünde olmamakla beraber; İstanbul, İzmir, Bursa ve Şanlıurfa, Ağın “ortak üyelik” statüsünde, Beyoğlu ve Bakırköy Eurocities Ağı’nın, “ortak katılımcılar” statüsünde ve belediyecilik sektöründe bir Türk bilişim firması olan SAMPAŞ ise Eurocities Ağı’nın “ortak iş katılımcıları” statüsünde üyeleridir. 89 ICLEI: Local Governments for Sustainability (Sürdürülebilir Kentler Birliği). Hande Özüt, “İklim Değişikliği ve Kentler”, REC-Türkiye, ODTÜ Mezunlar Derneği İklim Dostu Çankaya Konferansı, Aralık 2009, Ankara. 91 EUROCITIES NETWORK, www.eurocities.eu 90 49 Çanakkale Kent Konseyi İklim Değişikliği Eylem Planı ve Afet (ve Deprem) Eylem Planı Türkiye’de bazı belediyeler, Yerel Gündem 21 ve Kent Konseyi platformlarında katılımcı kent eylem planları hazırlamakta olup, bu planlarda iklim değişikliği ile mücadele ayrıca ele alınmakta ve bu çerçevede alınan bazı hedeflerin, yerel yönetimlerin Stratejik Planlarına yansıtılmasına çalışılmaktadır. Bu çalışmalara değerli bir örnek olarak, Çanakkale Kent Konseyi tarafından hazırlanmış olan “Çanakkale Kent Eylem Planı (Mayıs 2009)” verilebilir. Çanakkale Kent Eylem Planı’nda iklim değişikliği ile doğrudan ve dolaylı konular çalışılmış, bu çerçevede; “Çanakkale Kent Eylem Planı” kapsamında alt eylem planlarından olarak kentin “İklim Değişikliği Eylem Planı” hazırlanmıştır.92 Söz konusu planın alt eylem planlarından olan “Afet (ve Deprem) Eylem Planı”nda ise93 her ne kadar daha çok deprem konusu işlenmişse de, Planda doğal afetler ve insan kaynaklı afetlere karşı müdahale programlarının geliştirilmesi hedeflenmiş ve bu yönde yerel toplumun bilinç düzeyinin yükseltilmesine öncelik verilmiştir. Çanakkale’de mevcut su şebekesinin olası afetlere karşı güçlendirilmesi, orman yangınlarına müdahaleler, afet risk haritalarının oluşturulması, kentte bütüncül bir afet yönetim sisteminin geliştirilmesi gibi eylemler, söz konusu Afet Eylem Planı’nın94 öncelikli projeleri olarak tanımlanmıştır. Bu konular Çanakkale’de iklim değişikliğinin olası etkilerine karşı uyum sağlamak amacıyla tespit edilmiştir. Yerel Gündem 21 YG21 Kentlerinde ve Kent Konseylerinde İklim Değişikliği Faaliyetleri Türkiye’de Birleşmiş Milletler Binyıl Kalkınma Hedefleri’nin yerelleştirilmesine Yerel Gündem 21 Yönetişim Ağı Kanalıyla destek olunmuştur. Yerel Gündem 21 (YG21) kentlerinde iklim değişikliği ile mücadele ile doğrudan ilgili aktiviteler katılımcı platformlarda ele alınmaktadır. Örnek olarak, İzmir Yerel Gündem 21 Kent Konseyi’nin95 çalışmaları verilebilir. İzmir Yerel Gündem 21 Kent Konseyi’nin faaliyetleri çerçevesinde, iklim değişikliğinin etkilerine dair konular sürekli programlarla ele alınmaktadır. Bunlar; bütünleşik su yönetimi, ulaşım planlamasına stratejik yaklaşımlar, doğal afet kaynaklı entegre kriz yönetimi, entegre kıyı alanları yönetimi, çiftçilik ve kırsal kalkınma ve toprak kullanımı, verimli tarım alanlarının korunmasıdır. İl Tarımsal Kuraklık Eylem Planları İklim değişikliğinin etkilerine karşı uyum sağlama noktasında, Türkiye için önemli tehdit alanlarından biri olan tarımsal kuraklık konusunda, Türkiye Tarımsal Kuraklık Eylem Planı çerçevesinde yerel düzeyde uygulanan ve 81 ilde İl Özel İdareleri’nin sorumluluğunda hazırlanan “İl Tarımsal Kuraklık Eylem Planları”nda,96kamuoyunun bilinçlendirilmesi konuları yer almaktadır. Örneğin Bursa Kuraklık Eylem Planı’nın bileşenlerinden biri, kamuoyu farkındalığı ile ilgilidir. 92 Çanakkale Kent Eylem Planı, İklim Değişikliği Eylem Planı, s. 82 – 91. Çanakkale Kent Eylem Planı, Afet (ve Deprem) Eylem Planı, s.92 – 101. 94 Yenilenen mevzuata göre, afet eylem planlarından birinci derecede il özel idareleri sorumludur. 95 Türkiye’de Yerel Gündem 21 çalışmaları sürecinde kentlerde katılımcı platformlar olarak Belediye Kanunu ile oluşturulan “Kent Konseyleri” kurulmuştur. Kent Konseyleri alt birimleri; Gençlik Meclisi, Kadın Meclisi, Çocuk Meclisi, Kıdemli Hemşehri Meclisi ve Engelli Meclisleri’dir. 96 Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığının sorumluluğunda, Her ilde kurulan Tarımsal Kuraklık İl Merkezlerinin önemli görevlerinden bir; “İl Tarımsal Kuraklık Eylem Planı”nı, “Türkiye Tarımsal Kuraklık Eylem Planı”na uygun olarak yapmak ve uygulamaktır (Tarımsal Kuraklık Yönetiminin Görevleri, Çalışma Usul ve Esaslarına Dair Yönetmelik, 18.08.2012 tarih ve 28388 sayılı Resmi Gazete). 93 50 D - ÖZEL SEKTÖR KURULUŞLARININ KATILIM SÜREÇLERİNDE ROLÜ Günümüzde iklim değişikliği, çevre meselesinin de ötesinde, uluslararası dinamiklerle yakın bağı olan ekonomik ve siyasi bir gündem maddesi haline gelmiştir. Ekonomi politikaları açısından bakıldığında; ülkeleri düşük karbon ekonomisine yönlendirmede, başlıca aktörler özel sektör kuruluşları ve finans kurumlarıdır. İklim değişikliğinin risklerine karşı yenilikçi politikalar belirlemeleri ve yatırımlarını karbon maliyetinin karşılaması için hazırlanmaları halinde iş camiası sürdürülebilirlik hedeflerine ulaşabilecektir. Türkiye’de yakın dönemde özel sektörün iklim değişikliği ile mücadele alanındaki çalışmaları nitelik ve nicelik olarak artmıştır. Örneğin, Bankalar bir yandan enerji verimliliği ve tasarruf uygulamaları ile karbon emisyonunu azaltmak için çalışmakta, diğer yandan yeşil yatırımlara finans desteğini artırmaya başlamışlardır. Daha çok enerji yatırımlarını finanse eden bankalar, rüzgar, hidrolik, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar için uzun vadeli düşük faizli krediler sunmaktadır. Enerji, bankacılık gibi farklı sektörlerde ekonominin lider kuruluşları olarak öne çıkan şirketler, gerek ulusal gerekse küresel düzeydeki iklim değişikliği çalışmalarına destek vermektedir. İş camiası bu çalışmalarını, sivil toplum kuruluşlarıyla birarada gerçekleştirmeye özen göstermektedir. Türkiye’de örgütlü iş camiası - özellikle iklim bağımlı sektörler nezdinde - iklim değişikliği ile mücadelede özellikle azaltım politikalarının oluşturulmasında önemli bir aktör konumuna gelmiş ve karar vericilerle aralarında mevzuata ve kurumsal yeni yapılaşmaların kolaylaştırdığı yapısal diyaloglar oluşturulmaya başlanmıştır. İş camiasında, iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamak amaçlı faaliyetler ise yeni yeni geliştirilmektedir. İş Dünyasının Sivil Oluşumları: Türkiye’de iş dünyasında iklim değişikliği ile ilgili olarak; İZOCAM, Arçelik, Zorlu Enerji, Demirer Holding gibi çeşitli yatırımcı şirketlerin yanı sıra özel sektörün sivil oluşumları olarak tanımlanan İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, İZODER (Isı, Su, Ses ve Yangın Yatırımcıları Derneği), Enerji Ekonomisi Derneği97, Elektrik Üreticileri Derneği, Sürdürülebilirlik Akademisi, Sürdürülebilir Kalkınma Derneği, İklim Platformu gibi kar amacı gütmeyen kuruluşlar daha çok Kyoto Protokolü’nün ekonomik maliyetleri konusunda faaliyet içindedir. Türkiye’de iş camiasının iklim değişikliği ile mücadele çalışmalarına aşağıda örnekler verilmektedir: Sürdürülebilirlik Akademisi ve Yeşil İş Konferansları Sürdürülebilirlik Akademisi,98 sürdürülebilir gelecek ve kalkınma için Türk iş dünyasında sürdürülebilirlik dönüşümünü hızlandırmada öncü olmak misyonu ile global bir yaklaşımla ekonomik, toplumsal ve çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili bilgilendirme ve bilinçlendirme çalışmaları yapmak amacı ile 2011 yılında kurulmuş kar amacı gütmeyen bir sosyal girişimdir. Akademi bu çerçevede; sürdürülebilir gelecek için çalışan ve iş süreçlerine sürdürülebilirliği yerleştirmeyi hedefleyen ulusal ve uluslararası kurumlar, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşlarının işbirliği ile; araştırmalar, konferanslar, seminerler, çalıştaylar, kurumsal eğitim çalışmaları, sosyal sorumluluk projeleri ile danışmanlık ve üniversite gençliğine yönelik bilgilendirme çalışmalarını yürütmektedir. Sürdürülebilirlik Akademisi, sürdürülebilir kalkınma ve gelecek için çalışan, İş süreçlerine sürdürülebilirliği yerleştirmiş olan kurumlar tarafından desteklenmektedir. Sürdürülebilirlik Akademisi, gerçekleştirdiği tüm çalışmalarının karbon ayak izlerini silmektedir. 97 98 UNFCCC’ye akredite bir STK’dır. http://www.surdurulebilirlikakademisi.com 51 Yeşil İş Konferansları: Yeşil İş Konferansları; Sürdürülebilirlik Akademisinin kolaylaştırıcılığında, özel sektör, kamu ve sivil toplum kuruluşlarının temsilcileri ile akademisyenleri bir araya getirerek, ‘Yeşil İş Dünyası’ deneyimlerinin paylaşıldığı ve ‘Yeşil İş Modellerinin’ oluşturulmasına ve yaygınlaştırılmasına katkı sağlayan bir platformdur. Yeşil İş Konferansları uluslararası nitelikte 2010 yılından beri her yıl düzenlenmektedir. İklim Platformu İklim Değişikliği Liderler Grubu REC Türkiye ve TÜSİAD iş birliği ile 2008 yılında kurulan İklim Platformu,99 iklim değişikliği ile mücadele ve düşük karbon ekonomisine geçiş yolunda yürütülen çalışmaları Türk iş dünyasına aktarmayı, bu yolla özel sektörün iklim değişikliği konusunda güçlü bir bilgi altyapısı tesis etmesini amaçlamıştır. İklim Platformu'na üye olan 19 şirketin üst düzey yöneticileri, oluşturulan Türkiye İklim Değişikliği Liderler Grubu aracılığıyla Türkiye’nin iklim değişikliği politikalarına katkı sağlanmaktadır. İklim Platformu, Galler Prensi İklim Değişikliği Kurumsal Liderler Grubu (UK CLG) tarafından kurulan Uluslararası Liderler Grubu’nun üyeleri arasında da yer alarak uluslararası müzakerelerin şekillenmesine de katkı sağlamaktadır. İklim Platformu ayrıca ilgilendirme amaçlı yayınlar basmaktadır. Örnek olarak: İklim Platformunun REC Türkiye ve TÜSİAD’ın desteğiyle hazırlanan “21. Yüzyıl Uygarlığını Yakalamak; Düşük Karbon Ekonomisine Geçişte Teknoloji, Finans ve Tedarik Zinciri” başlıklı yayını Eylül 2010’da basılarak hedef kitlesine ulaştırılmıştır. Karbon Saydamlık Projesi Türkiye Çalışmaları ve Karbon Saydamlık Liderleri Ödülleri Düşük karbon ekonomisine geçişi küresel boyutta teşvik eden ve dünyada yaygın bir çevre girişimi olan Karbon Saydamlık Projesi’nin (CDP)100 Türkiye’deki çalışmaları, Akbank'ın sponsorluğunda, Sabancı Üniversitesi Kurumsal Yönetim Forumu tarafından 2010 yılından itibaren sürmektedir. Karbon Saydamlık Projesi kapsamında, Türkiye’de ilk adım olarak, İMKB-100 Endeksine dahil şirketler, sera gazı salımlarını ve iklim değişikliği risklerini yönetmeye yönelik stratejilerini yatırımcılarla paylaşmışlardır. 2010 senesinde İMKB-50 endeksine dahil olan 50 şirket, CDP Türkiye tarafından davet almıştır. Bu şirketler arasından 10 tanesi ve 1 de gönüllü şirket olmak üzere, toplam 11 şirket sera gazı emisyon miktarları ve iklim değişikliği ile ilgili risk yönetim politikalarını açıklayarak uluslararası kurumsal yatırımcıların bilgisine sunmuştur.101 Proje kapsamında yıllık değerlendirme raporları hazırlanmaktadır. Sabancı Üniversitesi 2010 yılında Karbon Saydamlık Projesi’nin yerel ortağı olmuştur. Sabancı Üniversitesi'nin, Ernst & Young Türkiye Ofisi'nin katkılarıyla hazırladığı raporlar, Türkiye'de iklim değişikliği ile ilgili ana eğilimleri ve şirket raporlarının analizini içermektedir. 2011 yılında ilk uygulama olarak duyarlı kesimlere karon saydamlık ödülleri verilmiştir. Bu çerçevede, CDP verilerini ve metodolojisini kullanarak Ernst & Young Türkiye tarafından yapılan derecelendirmede sera gazı salımı ve iklim değişikliği riskleri yönetim stratejilerini kamuyla en şeffaf şekilde paylaşma kriterinde, en yüksek puanları alan Türk Telekom ve Zorlu Enerji, 2011 Karbon Saydamlık Lideri ödülünü paylaşmışlardır. Projede 2011 yılında 71 trilyon ABD Doları değerindeki varlığı yöneten 551 kurumsal yatırımcı yer almaktadır.102 99 İklim Platformu, bir İngiliz kuruluşu olan “Strategic Program Fund of the UK Foreign and Commonwealth Office (FCO)”tarafından finanse edilen “Türk İş Dünyasında İklim Değişikliği İnsiyatifinin Geliştirilmesi Projesi” kapsamında oluşturulmuştur. 100 CDP: Carbon Disclosure Project. 101 http://cdpturkey.sabanciuniv.edu 102 http://www.cdproject.net 52 Vizyon 2050 Türkiye Raporu Sürdürülebilir bir geleceğin bugünle bağlantısını kurmak amacıyla TÜSİAD tarafından 2011 yılında hazırlanan Rapor’da, insani kalkınma, enerji, şehirleşme, kentsel ulaştırma, üretim ve tüketim eğilimleri çerçevesinde, 2050 yılında sürdürülebilir bir Türkiye’ye ulaşmaya yönelik öneriler geliştirilmiş, ülkenin önündeki fırsatlar değerlendirilerek, bu yolda çıkabilecek risklere dikkat çekilmiştir. Vizyon 2050 Türkiye Raporu, Dünya Sürdürülebilir Kalkınma İş Konseyi tarafından 2010 yılında Dünya CEO Forumu’nda tanıtılan Vizyon 2050 raporundan hareketle hazırlanmıştır.103 Söz konusu belge özel sektörün çeşitli uygulamalarının yanı sıra, iş dünyasının sürdürülebilirlik konusundaki hassasiyetine ve bilincine işaret etmektedir. “81 İlde 81 Orman” İş Bankası - TEMA Projesi Türkiye İş Bankası’nın sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında 2008 yılında104 başlattığı, Orman ve Su İşleri105 ile TEMA’nın işbirliğinde yürüttüğü bir proje, küresel iklim değişikliğine karşı en etkili önlemlerden biri olan orman alanlarını genişletme çalışmaları ile ilgilidir. Türkiye’de en büyük kurumsal ağaçlandırma projelerinden biri olan “81 İlde 81 Orman” Projesi ile ilk aşamada; İş Bankası’nın 2009 yılı sonunda ağaçlandırdığı il sayısının 32’ye, ağaçlandırılan alanın ülke genelinde yaklaşık 600 hektara, dikilen fidan sayısının ise 1 milyona ulaşması planlanmıştır. Projede, İş Bankası’nın katkılarıyla beş yıl içinde 81 ilde üç bin futbol sahası büyüklüğünde (yaklaşık 1.500 hektarlık) alana iki milyonu aşkın fidan dikileceği planlanmıştır. Ayrıca, İş Bankası, dikilen fidanların, dikim tarihinden itibaren beş yıl boyunca bakımını da üstlenmektedir. İş Bankası bu projeye 11 milyon TL'nin üzerinde bir kaynak tahsis etmiştir. “81 İlde 81 Orman” Projesi ayrıca, banka mudilerinin hesap özetlerini e-posta yoluyla almalarını teşvik etmekte, böylece 5 TL İş Bankası MaxiPuan kazanmalarını ya da bir fidan sahibi olmalarını sağlamakta, dolayısıyla proje aynı zamanda toplumsal çevre bilincinin artmasına katkıda bulunmaktadır. Yeşil Ekonomi Zirvesi ve Fuarı Eylül 2012’de İstanbul’da yapılan uluslararası bu etkinlikte iklim değişikliğinin emisyon azaltım faaliyetlerine dönük bir çok sektör yer almıştır. Bunlar; yenilenebilir enerji, otomotiv (çevreci motora sahip, düşük emisyonlu taşıtlar), aydınlama (enerji verimliliği) sektörleridir. Fuar, Enerji Verimliliği Derneği (ENVERDER) ve Türkiye Enerji Verimliliği Meclisi (TEVEM) öncülüğünde, Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) ve UNIDO'nun da katkılarıyla gerçekleşmiştir. Daha Az Karbon ve Az Su Yatırımları Yatırımlarında maksimum enerji verimliliğini sağlayarak ekosistemin korunmasına destek olan üretim teknolojilerini uygulayan Zorlu Enerji, 2012’de tüm ünitelerini devreye aldığı Lüleburgaz Doğal Gaz Santrali Geliştirme Projesi ile santralda kullanılan doğal gazda yılda 61,3 sm3/yıl tasarruf sağlamaktadır. Projede, santralin konfigürasyon portföyüne kombine çevrim teknolojisini ekleyerek, büyük ölçüde buhar ve elektrik enerjisi üretim esnekliği sağlanmıştır. Böylece, santral, enerji piyasalarındaki arz talep dengesine daha yüksek oranda uyum sağlayarak müşterilerinin buhar ve elektrik taleplerine eksiksiz yanıt verebilecek kapasiteye ulaşmıştır. Santralde yılda 100 bin ton/yıl karbon emisyonu azaltımı gerçekleşmektedir. Santral bu teknoloji sayesinde ayrıca talebin düştüğü dönemlerde oluşan artık buharı da elektrik üretiminde değerlendirebilecek yapıya kavuşmuştur. Ayrıca santralde kullanılan inverter sistemi sayesinde de kullanılan enerjide % 30 düşüş elde edilmektedir. Lüleburgaz Doğal Gaz Santrali’nin enerji üretiminde soğutma amaçlı kullanılan su, 103 104 105 http://www.tusiad.org İş Bankası Ağaçlandırma Projesi resmen 22.12.2008’de başlatılmıştır. O tarihte Çevre ve Orman Bakanlığı idi. 53 devreye alınan geri dönüşüm tesisi sayesinde civar tesislerin atık sularından sağlanmaktadır. Bu geri dönüşüm tesisi, Zorlu Enerji ile Türkiye’deki enerji santrallerinde ilk kez kullanılmıştır. Prosesin su ihtiyacı yer altı suyu kaynaklarından kullanılmayarak, geri dönüşüm tesisi ile atık suları değerlendirilmekte ve böylece yer altı su rezervi kullanımında yılda 950.400 ton tasarruf edilmektedir. Zoru Enerji Grubu, iklim değişikliği ile mücadelede tüm dünyada önemli bir kurumsal sorumluluk aracı olarak kabul edilen Karbon Saydamlık Projesi’ne106 (CDP) Türkiye’den katılan ilk enerji şirketidir. Zorlu Enerji Grubu, 2011 yılında Karbon Saydamlık Liderliği Ödülü’nü kazanmıştır.107 Zorlu Grubu aynı zamanda Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin imzacılarındandır. Türk Telekom İklim Değişikliği Farkındalık Faaliyetleri Türk Telekom tarafından; çalışanlarının, bayilerinin ve iş ortaklarının eğitim ve gelişimini sağlamak amacıyla 2008 yılında kurulan Türk Telekom Akademisi, ülke genelindeki yaklaşık 24.000 çalışanını iklim değişikliği konusunda 2012 yılında bilgilendirme eğitimi vermiştir. İklim değişikliğinin nedenleri, sonuçları ve yapılabilecekler hakkında bir farkındalık eğitimi olan bu faaliyetle sürdürülebilirlik süreçlerinin daha bilinçli ve çevre dostu olması amaçlanmıştır. Türk Telekom tarafından 2011’de İstanbul’da “İklim Değişikliği Sergisi” açılmıştır. Özellikle küçük yaştaki öğrencilerin farkındalığının artması ve bilinçlendirilmesi konusunda önemli olan Sergiyi 10 bine yakın ilköğretim, lise ve üniversite öğrencisi ziyaret etmiştir. Vakit Yok Kaybetmeden Harekete Geç108 Akbank; Kopenhag, Bali, Poznan, Cancun zirveleri için Galler Prensliği İklim Değişlikliği Liderleri Grubu’nun hazırladığı bildirilerin devamı niteliğindeki Durban Bildirisi'ni de imzalamış bir Türk bankasıdır. Akbank, Karbon Saydamlık Projesi içinde yer almakta olup, aynı zamanda Birleşmiş Milletler Küresel İlkeler Sözleşmesi'nin imzacılarındandır.109 2010 yılında Akbank’ın inisiyatifi ile başlayan Projenin temel amacı, Türkiye’de iklim değişikliği konusunda duyarlılığın arttırılması, farkındalık yaratılması ve bilimsel bulguların görsel çalışmalarla sergilenmesini sağlamaktır. Akbank’ın desteklediği ve REC Türkiye’nin yürütücülüğünde Türkiye’de iklim değişikliği nedeni ile risk altında bulunan, kırılgan öncelikli 15 alanda,110 etkilere uyum sağlamanın önemine dikkat çeken Proje, bir grup uzman/bilim insanı tarafından hazırlanmıştır. 2012’de tamamlanan Proje, İngiltere'nin saygın ödül organizasyonu olan Best Business Awards'da, “En İyi Kurumsal Sosyal Sorumluluk Projesi” seçilerek, uluslararası arenada da dikkat çeken bir çalışma olmuştur.111 Proje çerçevesinde yürütülen kırılganlık tespit çalışmalarının yanı sıra, öğrencilerin farkındalığını artırmak amacıyla da faaliyetler yapılmıştır. Bu çerçevede 15 seçilen alanın bulunduğu 11 ilde Akbank gönüllüleri, ilköğretim okulu öğrencilerini iklim değişikliğine karşı bilgilendirilmiştir.112İstanbul, Niğde, Çanakkale, Hatay, Tekirdağ, İzmir, Adana, Kırklareli, Çorum, Konya ve Manisa illerinde düzenlenen bu eğitimlerde 10.000 öğrenci eğitilmiştir. 106 Carbon Disclosure Project-CD. www.zoren.com.tr. 108 www.vakityok.org 109 http://www.tskb.com.tr/sustain/tr/m-1-1.html. 110 Aladağlar Buzulları, Manisa Akselendi Ovası, Balon Balığı, Çorum Tarım Arazileri, Göçmen Denizanası, Gediz Deltası, Gökçeada Mercanları, İğneada Longoz Ormanları, İstanbul ve Sel, Konya Karapınar, Kızılçam Ormanları, Tekirdağ, Tuz Gölü, Yılan Balıkları, Vermetid Taraçaları. 111 Akbank Sürdürülebilirlik Raporu 2011. 112 Akbank gönüllüleri iklim değişikliği ile mücadele konusunda “eğiticilerin eğitimi” yöntemi ile eğitilmişlerdir. 107 54 TOBB İklim Değişikliğine Uyumun Araştırılması Pilot Projesi Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası (EBRD), Dünya Bankasına bağlı Uluslararası Finans Kuruluşu (IFC) ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı işbirliğinde, yürütülen "İklim Değişikliğine Uyumun Araştırılması Pilot Projesi (Eylül 2011 – Eylül 2012)"nin amacı; özel sektörün iklim değişikliğinin etkileri konusundaki farkındalığının artırılması, iklim değişikliğinin yarattığı yeni koşullara ayak uydurmada Türk iş dünyasının rolünün belirlenmesi, riskleri yönetme kapasitesinin artırılması ve gelecekteki taahhütler hakkında Türk şirketlerinin bilgilendirilmesidir. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği’nin (TOBB) teknik desteği ile Antalya, Gaziantep, Bursa, İstanbul ve Ankara’da olmak üzere dört çalıştay gerçekleşmiş olup, her il için o ilde yoğunlaşmış sektörler seçilmiştir. İllerde, sanayi odalarının kolaylaştırıcı olduğu bu çalıştaylarda; Bursa’da Tekstil, Ankara’da enerji, İstanbul’da elektrikli ev eşyaları, Gaziantep’de gıda ve Antalya’da turizm sektörü ile iklim değişikliği ilişkileri değerlendirilmiştir. BANKACILIK VE FİNANS SEKTÖRÜNDE İKLİM DEĞİŞİKLİĞİ İLE MÜCADELE Çevresel sürdürülebilirlik uygulamalarının önemli aktörlerinden biri de bankalardır. Enerji yatırımlarını finanse eden bankalar genelde; rüzgar, hidrolik, güneş ve jeotermal gibi yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelik yatırımlar için uzun vadeli düşük faizli krediler sunmaktadır. Son yıllarda enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik finansal ürün çeşitlerini de artıran bankalar, böylece yatırımcı şirketlere daha fazla kredi seçeneği sağlamaktadır. Türkiye’de finans sektörünün sürdürülebilirlik politikaları çerçevesinde iklim değişikliği mücadele alanında gerçekleştirdiği faaliyetler giderek artmaktadır. Başlangıçta azatlım konularına odaklanan bu çalışmalar, giderek iklim değişikliğinin etkilerine uyum sağlamakla ilgili olmaktadır. Enerji ve karbon salınım borsaları, bugün Türkiye finans sektörünün gündemindedir. Mevzuat ya da teknik ve yapısal altyapı eksikliği gereği, Türkiye piyasalarında henüz sunulmamış ya da yeterli işlem hacmine ulaşmamış olsa da karbon emisyonu, gelişme potansiyeli yüksek finansal bir enerji ve karbon salımı borsalarının karbon ürün olarak değerlendirilmektedir. Bu konuda önemli bir girişim olarak; Kalkınma Bakanlığı, Yüksek Planlama Kurulu tarafından 2009 yılında onaylanan ve İstanbul’un cazip bir finans merkezi olmasının hedefleyen “İstanbul Uluslararası Finans Merkezi Stratejisi ve Eylem Planı”nda113 karbon piyasasının oluşturulması eylemler arasında yer almıştır. Aşağıda Türkiye’de bankacılık ve finans sektörünün iklim değişikliği ile mücadele alanındaki çalışmaları hakkında örnekler verilmektedir: İMKB ile Sürdürülebilirlik Endeksi:114Borsaların çevresel, sosyal, kurumsal yönetim konularındaki risklerine ilişkin politika oluşturmaları sürecinde şirketlere yol gösteren ve şirketlerin sürdürülebilirlik politikalarına ilişkin bilgiyi sorumlu yatırımcılara ileten bir platform oluşturmak amacıyla, İstanbul Menkul Kıymetler Borsası (İMKB) 2010 yılında, Türk İş Dünyası ve Sürdürülebilir Kalkınma Derneği ile işbirliği içerisinde “İMKB Sürdürülebilirlik Endeksi Projesi”ni başlatmıştır. Projenin amacı, İMKB’de işlem gören ve kurumsal sürdürülebilirlik performansları üst seviyede olan şirketlerin yer alacağı bir endeks oluşturulması, Türkiye’de ve özellikle İMKB şirketleri arasında sürdürülebilirlik bilginin ve uygulamaların artmasıdır. Projede ele alınan başlıca konular aşağıdadır: 113 114 Türkiye’de kurumsal sürdürülebilirliğin durumunun ve Türk şirketleri açısından sürdürülebilirlikle ilgili riskler ve fırsatlar; Türkiye’de sürdürülebilir yatırımın geldiği nokta, önündeki engeller ve teşvikler; 29.09.2009 tarihli Yüksek Planlama Kurulu (YPK) Kararı. http://www.isesi.org; http://www.imkb.gov.tr 55 Türkiye’nin ekolojik ayak izi, iklim ve benzeri çevresel konular ile ilgili duruşu, kamuda bu alanda yapılan çalışmalar ve düzenlemeler ile bu çalışmaların kurumsal performans ve yatırım kararı alma süreci açısından önemi; Türkiye'nin önde gelen çevresel sorunları, ekolojik ilerlemelerin finansal başarı ve rekabet açısından Türkiye üzerindeki etkileri, kaynakların tükenmesi ve iklim değişikliği ile ilgili kamunun ve iş dünyasının rolleri; Proje ile şirketlerin, küresel ısınma, doğal kaynakların tükenmesi, su kaynaklarının azalması, sağlık, güvenlik, istihdam gibi Türkiye ve dünya için önemli olan sürdürülebilirliğe ilişkin meselelere nasıl yaklaştıklarının ortaya konulması, şirketlerin gerçekleştirdikleri faaliyetlerin ve aldıkları kararların bağımsız bir gözle değerlendirilmesi ve bir anlamda tescil edilmesi sağlanacaktır. Projenin temel çıktısı; belirlenen “ISESI Sürdürülebilirlik Kriterleri” doğrultusunda, şirketlere sermaye çekmek ve finansman sağlamak amacıyla yeni yatırım ürünleri geliştirebilen, yatırım yapılabilir bir endeks olacaktır. Böylece, kurumsal risklerini ve fırsatlarını etkin bir şekilde yönetebilen Türk şirketlerinin rekabet avantajı artacaktır/sağlanacaktır. Endekste yer alacak şirketlere ilişkin nihai duyuruların yapılması ve 2012 yılında endeksin hesaplanmaya başlanması hedeflenmiştir. Ziraat Bankası Tarımda İklim Değişikliğine Uyum Kredileri: Ziraat Bankası’nın desteği ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı’nın işbirliği ile suyun ekonomik ve verimli tüketimine yönelik çiftçilerin modern sulama yatırımları yaygınlaşmaktadır. Ziraat Bankası, 2007 yılında Türkiye’de yaşanan ani kuraklık sonrasında tarımsal sulama alanında, faizsiz tarla içi modern basınçlı sulama sistemi yatırımlarını o tarihten itibaren desteklemeye başlamıştır. Bu çerçevede; bitki gelişimi için gerekli olan ve doğal yağışlarla karşılanamayan suyun temin edilmesi ve değişik yöntemlerle toprağa verilmesinin sağlanması amacıyla yatırım kredisi kullandırılmaktadır. Banka, 167 sayılı Yeraltı Suları Hakkında Kanun esaslarına göre su temini maksadıyla kazılar yapılmasına ve kuyular açılmasına yönelik yatırım kredisi taleplerini de belirli koşulların yerine gelmesi halinde değerlendirmektedir. Bu kapsamda 2007’den bu yana Ziraat Bankası öncü olmak üzere, çeşitli finans kurumlarından damla sulama yatırımları yapan çiftçilere faizsiz kredi sağlanmış, beş yıllık ödeme planı olan bu kredi sayesinde binlerce dönüm arazinin damla sulama sistemine geçişi gerçekleşmiştir. Akbank İklim Dostu Krediler: Rüzgar enerjisi santrali (RES) ve hidroelektrik santrali (HES) projeleri Akbank’ın kredi portföyünde önemli bir yere sahiptir. Bankanın, 2011'de KOBİ ve kurumsal müşterilerine bu özellikteki projeler için sağladığı finansman desteği, toplam enerji projeleri kredileri içinde yüzde 70'lik bir pay almıştır. Akbank tarafından evlerde enerji verimliliğini artıracak “Akbank Enerji Dostu Kredi” uygulaması yapılmaktadır. Bu kredi ile ısı/yakıt tasarrufu için evlerde yapılacak doğalgaz dönüşümü, pencere yenileme, kombi alımı, çatı izolasyonu, bina mantolama, güneş enerjisi panel kurulumu gibi çözümlerle enerji tasarrufunun sağlanması hedeflenmektedir. Akbank, ayrıca firmaların enerji maliyetlerini azaltırken, çevreye katkı sağlaması amacıyla Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kredisi (TurSEFF) sunmaktadır. Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'ndan sağladıkları bu kaynak, Dünya Bankası'na bağlı Temiz Teknoloji Fonu (CTF) ve Avrupa Birliği Komisyonu tarafından da desteklenmektedir. Şirketler, endüstriyel enerji verimliliği, binaların termal rehabilitasyonu ve jeotermal, güneş, biyokütle ve biyogaz dâhil olmak üzere küçük ölçekli yenilenebilir enerji yatırımları için bu krediyi kullanabilmektedir. Yapı Kredi Yenilenebilir Enerji Portföyü: Yapı Kredi Bankası, 2011 yılı sonu itibarıyla 122 farklı enerji projesine toplam 4 milyar dolarlık finansman sağlamıştır. Kredi portföyündeki enerji projelerinin yüzde 76'sı yenilenebilir enerjiden oluşan Yapı Kredi'nin, kapasite olarak bakıldığında enerji projeleri arasında ağırlıklı olarak yüzde 57 ile hidroelektrik santralleri bulunmaktadır. Yenilenebilir enerji projeleri üzerine gerçekleştirilen akademik çalışmaları da destekleyen Yapı Kredi, geçen yıl Koç Üniversitesi işbirliği ile "Yapı Kredi Yenilenebilir Enerji Bursu" oluşturmuştur. Burs kapsamında, yenilenebilir enerji üzerine yüksek lisans yapan bir öğrencinin konusunda tam donanımlı olarak mezun olması hedeflenmektedir. 56 İş Bankası Çevre Dostu Konut ve Taşıt Kredisi: İş Bankası tarafından, "Çevre Dostu Konut Finansman Kredisi" ile çevre dostu yapıları, basit şekilde ihtiyacı kadar tüketen, yenilenebilir enerji kaynaklarına yönelmiş, doğal ve atık üretmeyen malzemelerin kullanıldığı, ekosistemlere duyarlı konutları indirimli faiz oranları ile kredilendirilmektedir. Çevre dostu konutları daha cazip hale getirmeyi amaçlayan Banka, bunun yanı sıra, çevreye duyarlı teknolojilerin kullanıldığı taşıt modellerinin alımını teşvik etmek ve çevrenin korunmasına katkıda bulunmak amacıyla çevre dostu araç modellerinin kredilendirilmesinde "Çevreci Taşıt Kredisi" uygulaması kapsamında indirimli kredi faiz oranı seçenekleri sunmaktadır. Garanti Bankası Enerji ve Kaynak Tasarrufu Kredileri: Küçük ve Orta Boy İşletmeler'in (KOBİ), enerji verimliliğini artıracak projelerine uygun maliyet ve vade koşullarıyla finansman desteği sunan Garanti Bankası, 2012 yılı itibariyle, Avrupa İmar ve Kalkınma Bankası'nın 200 milyon dolarlık Türkiye Sürdürülebilir Enerji Finansmanı Kredisi'nin (TURSEFF) 60 milyonluk dilimini almıştır. Garanti Bankası, bu çerçevede yapılacak çevreci yatırımların sağlayacağı enerji ve kaynak tasarrufu ile yatırımın geri dönüşünün ölçümlenebilmesi için gönüllü teknik danışmanlık hizmeti vermektedir. Garanti Bankası’nın kredi verdiği HES projelerinde çevre etkilerini göz önüne almayan şirketi/şirketleri temerrüde düşmüş sayılacağı ve kredinin iptal edileceği yönünde taahhütleri bulunmaktadır.115 Halkbank Enerji Verimliliği Kredileri: Halkbank, enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımlarının finansmanında kendi kaynakları ile birlikte, Avrupa Yatırım Bankası, Dünya Bankası ve Fransız Kalkınma Ajansı gibi uluslararası finans kuruluşlarından sağlanan fonları kullanmaktadır. Bu kapsamda, 2011'de Fransız Kalkınma Ajansı ile 100 milyon Euro’luk yeni bir kredi protokolü imzalayan Halkbank, bu protokol kapsamında, firmaların enerji verimliliği ve yenilenebilir enerji yatırımları için ihtiyaç duydukları sermayeyi finanse etmeye başlamıştır. Bu kaynağın 60 milyon Euro’su enerji verimliliği yatırımları için ve 40 milyon Euro’su yenilenebilir enerji yatırımları için kullandırılmaktadır. Enerji verimliliği kredisi kapsamında, Halkbank ayrıca, enerji yatırımı yapmak isteyen firmalara ücretsiz enerji verimliliği danışmanlık hizmetleri de sunmaktadır. Halkbank, yenilenebilir enerji yatırımlarına yönelik olarak 2011’de üretime geçmiş ve yatırım tutarı toplamı yaklaşık 80 milyon Euro olan projelere finansman desteği sağlamıştır Türkiye Sınai Kalkınma Bankası’nın (TSKB) İklim Değişikliği ile Mücadelesi: Düşük CO2 emisyonlu uygulamaların geliştirilmesine katılım sağlamak, TSKB'nin proje finansmanın da öncelikli konulardan biridir. Banka, verdiği tüm kredilerde çevresel ve sosyal etki boyutlarını dikkate almakta; uluslararası kuruluşlardan sağladığı yenilenebilir enerji, enerji verimliliği, çevre ve KOBİ kredileri ile farklı sektörlerdeki yatırımları desteklemektedir. TSKB bugüne kadar çok sayıda sürdürülebilir kalkınma projelerini (hidroelektrik, rüzgar, jeotermal ve biokütle, enerji verimliliği, her türlü çevre kirliliğini önleyecek yatırımlar, tükenebilir kaynakların tasarrufunu sağlayan teknolojik yatırımlar vs) desteklemiş olup, bu alandaki faaliyetleri artarak devam etmektedir. TSKB, 2006 yılından itibaren faaliyetlerinden kaynaklanan ‘karbon ayak izi’ni hesaplamaktadır. TSKB, 2009 yılında Türkiye'nin ilk karbon nötr bankası olmuştur. TSKB, 2009 yılında Birleşmiş Milletler Çevre Programı Finans İnisiyatifi (UNEP FI) taahhütnamesini imzalayarak bu oluşuma katılmıştır. Banka, 2010'da BM Küresel İlkeler Sözleşmesi'ni 2010’da imzalamıştır. TSKB, bir Dünya Bankası Grubu kuruluşu olan IFC (Uluslararası Finans Kurumu) ile yenilenebilir enerji üretimi ve enerji verimliliği projelerini finanse etmek amacıyla 75 milyon dolarlık bir kredi anlaşması imzalamıştır (AA, Mart 2012). 2010 yılında Karbon Saydamlık Projesi'ne katılan TSKB, 2011 yılı başında "Su Saydamlık Projesi”ne destek olmuştur. TSKB, 2009 yılından bu yana, sosyal sorumluluk çalışmaları kapsamında Banka, cevreciyiz Portalını (http://www.cevreciyiz.com) ve cevreciyiz TV'yi işletmektedir. TSKB’nin Enerji verimliliği web sitesi 2011 Haziran ayında açılmıştır (http://www.tskbenerjiverimliligi.com). V - KAMUOYUNUN BİLGİYE ERİŞİMİ 115 http://enerjienstitusu.com/category, dunyadan-enerji-haberleri/26.06.2012. 57 İklim değişikliği fenomeninin çok disiplinli olması ve gerek azaltım, gerekse uyum tepkileri açısından yetki ve sorumlulukların bir çok kuruluşta dağınık olarak yer alması; bu alandaki bilgi ve verilerin farklı format ve standartlarda bulunmasına neden olmakta, bu durum veri ve bilgilerin bir sistem dahilinde yönetilmesi ihtiyacını gündeme getirmektedir. Bilginin yönetilmesindeki gelişmeler doğal olarak kamuoyunun iklim değişikliği ile ilgili bilgilere erişimini de kolaylaştıracaktır. Türkiye’deki bu yöndeki çalışmalar ve çevresel faaliyetlerdeki birikim, veri tabanı oluşturulması için önemli ilerlemeler olarak değerlendirilebilir. Stratejik yaklaşımlar açısından bakıldığında; Ulusal İklim Değişikliği Strateji Belgesi’nde (2010-2020), ulusal iklim değişikliği çalışmalarında ‘bilgi akışını ve paylaşımını artırmak amacıyla bütüncül bir bilgi yönetim sistemini oluşturmak’ temel bir hedef olarak yer almıştır. Strateji’de; iklim değişikliğinin etkilerine yönelik araştırmalara, kolay erişimin sağlanmasını teminen, yeni veri/bilgi sistemlerinin geliştirilmesi temel prensiplerden biri olarak yer almıştır. Karşılıklı etkilerin (örneğin; deniz suyu yükselmesi ve kıyı erozyonu arasındaki ilişki, termal okyanus özellikleri ve balıkçılık, yeni aşıların etkinliği, azalan kar yağışının etkileri gibi) araştırılması ve bilgilerin bu yönde derlenmesinin önemi Stratejide belirtilen önemli hususlardan biridir. Türkiye, iklim konusunda etki değerlendirme ve uyum çalışmalarına altlık oluşturması gereken bölgesel iklim projeksiyonlarının üretimine 2005’te başlamıştır. Bu çalışmalar Birinci Ulusal Bildirimi çalışmalarının da tetiklemesiyle ivme kazanmıştır. Ağırlıklı olarak İTÜ Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü’nde yürütülen bu çalışmalar önce bir TÜBİTAK KAMAG projesi ile ve daha sonra 2010 yılında, “Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı” kapsamında bir alt proje ile desteklenmiştir. BM Ortak Programı’nda; IPCC’nin Dördüncü Değerlendirme Raporu kapsamında sonuçları incelenen küresel iklim modellerinin çıktılarının bazıları bölgesel bir iklim modelinden yararlanılarak detaylandırılmış, 150–200 km ölçeğindeki küresel model çıktılarından 27 km ölçeğine inilmiştir. Proje sonunda; i) Türkiye ve bölgesi için daha yüksek uzamsal/mekânsal çözünürlüklü iklim projeksiyonlarının üretilmesi, ii) çeşitli etki değerlendirme çalışmaları ve strateji tasarım çabalarının desteklenmesi için iklime dayalı standart ve uyarlama bilgi ürünlerinin tanımlanması ve üretilmesi ve iii) bu bilgi ürünlerinin kullanımlarının en üst düzeye çıkarılması için ilgili taraflarla paylaşılması sağlanmıştır. Sonuçlar, bir web ara yüzü (iklim değişikliği bilgi portalı116) ile kullanıcılara sunulmaktadır. Kutu 3 İklim Modelleri Kullanımı Eğitimleri İstanbul Teknik Üniversitesi, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü tarafından 1-3 Haziran 2010 tarihleri arasında Kayseri, Niğde ve Adana’da, 4 Ekim 2010 tarihinde de Ankara’da, iklim değişikliği, iklim değişikliğinin modellenmesi ve bölgesel projeksiyonlar ve Veri Dağıtım Alt Sistemi’nin (Data Delivery Subsystem-DDS) örneklerle tanıtımı ve kullanım alanlarıyla ilgili bilgiler verilmiştir. Ayrıca projeksiyonların nasıl yorumlanması gerektiğine yönelik temel kavramların anlatılması amacıyla iklim modelleri kullanımı eğitimleri de düzenlenmiş olup, eğitimlere dört ilde farklı kurumlardan toplam 67 kişi katılmıştır. 116 www.agora. itu.edu.tr 58 Yine BM Ortak Programı kapsamında, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı koordinasyonunda, Orta Doğu Teknik Üniversitesi ile birlikte kuraklık ve sel etkileri bilgi yönetim sistemlerinin geliştirilmesi çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Bu bağlamda yapılan çalışmaların amacı gerçek zamanlı meteorolojik veriye entegre bir sistemle ulaşmak; bu doğrultuda gerekecek verileri toplamak, oluşturmak ve analiz etmek için yazılım araçları geliştirmek; acil durum uyarı sistemleri için yazılım ve metotlar tasarlamak olarak özetlenebilir. Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı kapsamında ayrıca; GTHB’nın işbirliği ile Kuraklık ve Taşkın Bilgi Yönetimi Sistemi üzerinde çalışılmış ve bu yönde bazı uygulamalar yapılmıştır. Bu çerçevede; Meteoroloji Genel Müdürlüğü’nün Adana Bölge Müdürlüğü ile işbirliği içinde İskenderun’da Aşkarbeyli Nehri’nde bir taşkın erken uyarı sistemi kurulmuş ve “Kuraklık ve Taşkın Veritabanı Portalı” oluşturulmuştur. İklim Değişikliği Eylem Planı”nda (2011-2023) ve “Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı”nda da iklim değişikliği bilgi yönetim sisteminin destekleyici bir dizi hedef ve eylem yer almaktadır. Türkiye Çevre Literatüründe İklim Değişikliğinin Yeri Türkiye’de yaklaşık 40 yıldır, çevre ile ilgili olarak çeşitli konularda kitap, makale, rapor, derleme ya da yabancı kaynak çevirileri yayınlanmaktadır. Bu yayınların önemli bir bölümü çevre alanında farkındalık yaratmaya ve bilinçlenmeyi artırmaya yöneliktir. Son dönemlerdeki yayınlarda ihtisaslaşmanın arttığı görülmekte olup, sürdürülebilir kalkınmaya, çevre ve ekonomi ilişkilerine ve çevrenin diğer sektör (enerji, tarım, sanayi gibi) politikalarının entegrasyonuna yönelik çalışmaların çoğaldığı bulunmaktadır. Eylül 2012 itibariyle yapılan bir çevre literatürü araştırmasında117 Türkiye’de 19732012 arasında 500’ün üzerinde basılmış yayın bulunduğu belirlenmiştir. Bu çalışmada, doğrudan iklim değişikliği ya da küresel ısınma ile ilgili yayınların sayısı 30 civarındadır ve bunların son 5 yıl içinde yoğunlaşmış olduğu görülmektedir. Ancak burada not edilmesi gereken önemli husus; husus,çevre, sürdürülebilir kalkınma, alternatif enerji kaynakları, ekoloji politikası, iktisat ve çevre, su politikası ve suyun rasyonel yönetimi gibi konuları ele alan diğer bir çok yayının iklim değişikliği ile mücadele dolaylı, hatta bazen doğrudan ilgili olduğudur. E-Devlet Uygulamalarında İklim Değişikliği Türkiye’de temel kalkınma politikaları, kamu hizmetlerinde kalite ve etkinliğin artırılması için e-Devlet uygulamalarının yaygınlaştırılmasını yapısal reform alanı olarak belirlemiştir. En son Orta Vadeli Programda (2012-2014) e-Devlet uygulamalarının, bilgi ve iletişim teknolojilerinin yaygınlaştırılması yoluyla hedeflendiği açıkça belirtilmektedir. E-Devlet uygulamalarında iklim değişikliği hakkında bilgilerin oluşması, bir sistem dahilinde yönetilmesi ve erişiminin sağlanması noktasında, başta TÜİK, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı ve Orman ve Su İşleri Bakanlığı olmak üzere (bağlı kuruluşları dahil), gerek azaltım, gerekse uyum faaliyetleri çerçevesinde veri üreten, sağlayan ve/veya kullanan diğer ilgili kurum ve kuruluşlar bu yönde kapasitelerini geliştirmektedir. Bu kuruluşlarla ileriye dönük tahminlerin yapılması ve çevresel/iklimsel verilerin hesaplanması için bir Karar Destek Sistemi ve Modellerin geliştirilmesi üzerine çalışılmaktadır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Çevre Genel Müdürlüğü’ne bağlı olan İklim Değişikliği Dairesi tarafından yapılan tüm çalışmalara, hazırlanan strateji ve politika belgelerine, Türkiye Sera Gazı Emisyon Envanteri, Sera Gazı Emisyon Azaltım Proje Sicili, Karbon Ayakizi hesaplama gibi ilgili kesimlerin ya da 117 Türkiye Çevre Literatürü (Kaynak: www.yesilgundem.net). 59 kamuoyunun ihtiyaç duyduğu birçok bilgi, veri ve rapora Genel Müdürlük ve İklim Değişikliği Dairesi web sitesi kanalı ile erişilmektedir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığında bilişim ve bilgiye erişim faaliyetleri Coğrafi Bilgi Sistemleri Genel Müdürlüğü’nün bünyesinde sürdürülmektedir. Planların coğrafi bilgi sistemleri kullanılarak hazırlanması ile ilgili veri standartların belirlenmesi çerçevesinde, Kentsel Bilgi Sistemi, Mekansal Veri Bilgi Sistemi, Mekansal Veri Arşiv Sistemi kurulmuş olup, erişim bu zeminlerde sağlanmaktadır. INSPIRE (Infrastructure for Spatial Information for Europe) çalışmaları da söz konusu Genel Müdürlüğün sorumluluğu altındadır. İklim değişikliğinin etkilerine dair göstergelerin TÜİK tarafından 2013 yılına Resmi İstatistik Programına dahil edilmesi ve Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından iklim değişikliği ile ilgili verilerin GTHB, DMİ,DSİ ve OGM ile işbirliği yapılarak, 2015 yılına kadar Türkiye Çevresel Bilgi Değişim Ağı’na (TEIEN)118 dahil edilmesi hedeflenmiştir.119 Orman ve Su İşleri Bakanlığının e-hizmetleri Bakanlığın kurumsal uygulamalarını ve Coğrafi Bilgi Sistemi (CBS) uygulamalarını (Interaktif sistemlerle Ağ Tabanlı CBS Harita Uygulaması) içermektedir. Coğrafi Bilgi Sistemi uygulamalarında, korunan alanlar, arazi örtüsü, avlak yönetim sistemi gibi iklim değişikliğinin etkilerine uyum çalışmaları için gerekli birçok veriye erişilebilmektedir. Internet Tabanlı Coğrafi Bilgi Sistemleri uygulaması GeoData,120 Orman ve Su İşleri Bakanlığı ve Bakanlığa bağlı Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü, Su Yönetimi Genel Müdürlüğü, Çölleşme ve Erozyonla Mücadele Genel Müdürlüğü, Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğü, Orman Genel Müdürlüğü ve Devlet Meteoroloji Genel Müdürlüğü bilgi işlem birimlerinde halihazırda kuruludur. Türkiye’nin ilk GeoPortalı: Coğrafi Veri Portalı (GeoPortal)121 uygulaması, Orman ve Su İşleri Bakanlığı ile Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın bünyesinde yer alan ilgili birimlerin fiziksel olarak farklı ortamlarda bulunan coğrafi verilerinin ve coğrafi veriye ait metaveri bilgilerinin INSPIRE ve ISO (International Organization for Standardization) standartlarına uygun olarak, ortak bir altyapı üzerinden kullanıcılara sunulmasıdır. Rio Sözleşmeleri Kapsamında Türkiye’de Veri Tabanı Sisteminin Oluşturulması “Rio Sözleşmeleri122 Kapsamında Türkiye’nin Ulusal Kapasitesinin Değerlendirilmesi Projesi (2011”123 içinde hazırlanan Ulusal Kapasite Eylem Planı’nda, Sözleşmelerin uygulanmasını kolaylaştırmak amacıyla, bir veri tabanı sisteminin oluşturulması hedeflenmiştir.124 Bu yöndeki çalışmalar Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından sürdürülmektedir. 118 TEIEN: Technical Assistance for the Establishment of a Turkish Environmental Information Exchange Network. Türkiye’nin Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi ve Eylem Planı (2011). 120 GeoData Orman ve Su İşleri Bakanlığı Bilgi İşlem Dairesi yönetiminde geliştirilmiştir. 121 GeoPortal coğrafi verisetleri ve veri servislerini oluşturan veri üreticileri, coğrafi veri ve servisleri yayımlayan servis sağlayıcılar ve mekansal veriye ihtiyaç duyan kullanıcılar arasında basit, hızlı ve verimli bir etkileşim alanı sağlar. 122 Rio Sözleşmeleri: Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Birleşmiş Milletler Çölleşme ile Mücadele Sözleşmesi. 123 Birleşmiş Milletler Çevre Programı (UNEP) tarafından yürütülen Proje, donör kuruluş olan Küresel Çevre Fonu’nun (GEF) desteği ile gerçekleşmiştir. 124 Ulusal Kapasite Eylem Planı, Veri Toplama, İzleme, Değerlendirme ve Raporlama Bölümü. 119 60 Internette Erişim Türkiye’de artan internet kullanımı iklim değişikliği konusundaki sitelere erişimini de doğal olarak artırmıştır. Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede yapılan projelerin ve uygulamaların önemli bir bölümü ilgili kuruluşların internet sayfaların da yer almaktadır. Bu ortamların/sayfaların kullanıcı sayısı ve kullanım amacı ile ilgili yeterli bilgi ve veri bulunmamaktadır. Kamuoyunun internet dışında, iklim değişikliği konusunda bilgiye erişimi, basılı yayınlar, kitaplar, yazılı ve görsel medya aracılığıyla olmaktadır. İklim değişikliği ile doğrudan ya da dolaylı güçlü olan birçok alanda birebir bilgi portallarının sayıları da giderek artmaktadır. Internet Portalları, Sürekli Yayınlar İklim değişikliği ile mücadelede farkındalık yaratan ve bilgilendiren internet portalları sayısal olarak artmaktadır. Aktif olarak kullanılanlara örnek olarak; Sürdürülebilir Gündem Portalı, Yeşil Gündem Portalı, İklim Değişikliği Portalı, Ekolojik Anayasa Girişimi, ENVER Protalı, yeşil enerji ve iklim konuları üzerinde yoğunlaşan Enerji Enstitüsü Protalı, Toprak Su Enerji Portalı, İklim Adaleti için Gençlik İnisiyatifi, Açık Radyo, Çevreciyiz Portalı, Küresel Eylem Grubu, Afet Yönetim Portalı sayılabilir. Çevre alanında bazı Bakanlık, kurum ve kuruluşların (üniversite, STK, özel sektör ve diğer) çıkarılan birçok bülten, dergi vb, kanalıyla iklim değişikliği ile mücadele konusu işlenmiştir/işlenmektedir. Bu yayınların başlıcaları, Çevre ve İnsan (Çevre ve Orman Bakanlığı), Orman ve Av (Orman Genel Müdürlüğü), Drynet (TEMA), GEF/SGP bültenleri (GEF Küçük Destek Programı), YeşilMavi (Doğa Koruma ve Milli Parklar Genel Müdürlüğü), EKOYAPI Dergisi,125 YeşilİZ, ikibin50 Sürdürülebilir Gelecek Dergisi,126 EKOIQ Yeşil İş Yeşil Yaşam Dergisi, WWF Türkiye bülten ve yayınları,127 Çevre (Türkiye Çevre Vakfı), NATURELIFE Ekolojik Yaşam Dergisi, Siviliz (STGM), Su Vakfı Yayınları, Greenpeace Akdeniz bültenleri, Biyo-Bülten (Biyologlar Derneği), TTGV yayınları.128 TÜBİTAK Süreli Yayınlarında İklim Değişikliği Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu (TÜBİTAK) Bilim ve Toplum Dairesi Başkanlığı Bilim ve Toplum Programları Müdürlüğü, Bilim Teknik, Bilim Çocuk, Meraklı Minik adlı aylık dergileri çıkarmaktadır. Söz konusu projeler ve yayınlar aracılığı ile TÜBITAK’ın Türkiye’de iklim değişikliği eğitim, öğretim ve farkındalık yaratma potansiyeline katkıları söz konusudur. Örneğin, aylık ortalama tirajı 31350 olan Bilim Teknik dergisinde 2008 yılından bu yana iklim değişikliği konusunda 122 adet makale yayınlanmıştır. Aylık ortalama tirajı 101729 olan Bilim Çocuk dergisinde iklim değişikliği konusu 2008 yılından bu yana 36 kez dergi konuları arasında yer almıştır. Öte yandan TÜBITAK destekli Doğa Eğitimi ve Bilim Okulları projeleri aracılığı ile 2008 yılından bu yana 130 adet proje desteklenmiştir. Söz konusu projelerin bir kısmı, özellikle doğa eğitimi projeleri içeriğinde ilkim değişikliği konusu bulunmakla birlikte, özellikle iklim değişikliği eğitimi konulu proje bulunmamaktadır. 125 www.ekoyapidergisi. İklim Gönüllüleri Karbon Nötr Yayını 127 Yeni İklim Anlaşması Cep Kılavuzu (2009) İklim Çözümleri:2050 Türkiye Vizyonu (2010), Yine Yeni Yeniden Yenilenebilir Enerji (2010), Suyun Yeryüzündeki Serüveni (2009), Etkin Korunan Alan Sistemlerine Doğru Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi, Korunan Alanlar İş Programı Uygulama Kılavuzu (2008), WWF Türkiye. 128 İklim Değişikliği ve Teknoloji Uygulamaları, TTGV. 126 61 Enerji Verimliliği Çocuk Köşesi – Bina Yalıtım Portalı ETKB, Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü’nün enerji verimliliği konusunda toplumda farkındalığı arttırmak amacıyla sürdürdüğü bir dizi faaliyeti vardır. Örnek olarak; Isı Su Ses ve Yangın Yalıtımcıları Derneği (İZODER) binalarda enerji verimliliği için çocukların farkındalık düzeyini arttırmak amacıyla hazırlanan ve Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğünün resmi web sayfasında yer alan Enerji Verimliliği Çocuk Köşesi – Bina Yalıtım Portalı Projesi verilebilir. Ulusal Bildirimler için İklim Değişikliği Portalı Türkiye İklim Değişikliği İkinci Ulusal Bildirimi çalışmaları sürecinde bundan sonraki Ulusal Bildirimleri on-line olarak hazırlamak amacıyla “İklim Değişikliği Ulusal Bildirim Portalı” oluşturulmuştur. İklim değişikliği ile mücadelede yer alan tüm kesimler ulusal bildirimlere olan katkılarını on-line olarak bu ortamda verecekler/paylaşacaklar ve bildirimler Çevre ve Şehircilik Bakanlığının koordinasyonunda bu yolla hazırlanacaktır. 62 VI - ULUSLARARASI İŞBİRLİĞİ İklim değişikliği ile mücadelede Türkiye’nin uluslararası işbirliği faaliyetleri Sözleşmeye ve özellikle de Kyoto Protokolüne taraf olduktan sonra ivme kazanmıştır. Bu çerçevede, bir yandan uluslararası kuruluşların teknik desteğinden yararlanmakta, öte yandan iklim müzakerelerine sistemli ve aktif olarak katılmaktadır. Ayrıca, Türkiye’nin çevre alanında bir çok konuda - iklim değişikliği ile ilgili konular dahil - teknik yardım sunduğu az/en az gelişmiş ülkelerle ikili işbirliği akitleri vardır. A - ULUSLARARASI TEKNİK İŞBİRLİĞİ VE DIŞ YARDIMLAR Türkiye’nin OECD bünyesinde 23 üyesi bulunan Kalkınma Yardımları Komitesi’ndeki (Development Assistance Committee-DAC) gözlemci statüsü devam etmektedir. Uluslararası kalkınma platformlarında yükselen donör ülke olarak nitelendirilen Türkiye, Resmi Kalkınma Yardımları (RKY) miktarını artırmayı sürdürmektedir.129 TİKA ve Diğer Kuruluşların İşbirliği Faaliyetleri: Kalkınma yardımları konusunda Türkiye’de ana uygulayıcı kuruluş Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA)130 olmakla beraber, Türkiye’de çeşitli bakanlıklar kendi görev alanlarına giren konularda bazı ülkelere destek sağlamaktadır. Bu yardımlar gerek ülkelerle yapılan ikili ya da çoklu işbirliği protokolleri, gerekse Türkiye’de uzantıları olan uluslararası örgütlerin (UNDP; FAO, WMO gibi) kolaylaştırıcılığı ile yapılmakta olup, çevre alanındaki birçok konuda eğitim ve kapasite artırma hususlarının içermektedir. TİKA yardımları iklim değişikliği ile ilgili olmamakla beraber, çevre alanındaki birçok konuyu kapsamaktadır. Bunlar; katı atık yönetimi, su ve sanitasyon, tuzlu sudan arındırma merkezleri ve temiz içme suyu temini, sağlık, doğanın korunması, tarihi eserlerin restorasyonu ve çevresel duyarlılık eğitimleri olarak sıralanabilir. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın uluslararası ilişkileri çerçevesinde, bazı ülkelerle ikili/çoklu anlaşmalar yoluyla sürdürdüğü çalışmalarda iklim değişikliği ile mücadele konuları ele alınmaktadır. Bu çerçevede yapılan 49 adet ikili ve çok taraflı anlaşmada; çevre, ormancılık, meteoroloji, su ve iklim değişikliği bilinçlendirme konuları yer almaktadır. Bakanlık, söz konusu ülkelerle yaptığı birçok ülke ile sürdürdüğü ikili işbirliği çalışmalarında, bir yandan bilgi ve deneyim talep eden tarafta yer almakta, öte yandan gelişmişlik düzeyi kendisinden daha düşük olan ülkelere destek olmaktadır. Orman ve Su İşleri Bakanlığı tarafından ülkelerle ikili işbirliği kapsamında 31 ülke ile 63 anlaşma hazırlanmış olup bu anlaşmalardan; imzalanan 19 anlaşma yürürlükte, imzalanan 21 anlaşma onay aşamasında, 12 anlaşma müzakere edilmekte, 11 anlaşma hazırlık aşamasındadır.131 Bu anlaşmalardaki işbirliği konuları; çevre koruma, orman ve ormancılık araştırmaları, doğa, orman ve su, taşkın kontrolü, meteoroloji ve meteorolojik araştırmalar, doğal kaynaklar ve su havzası amenajmanı, su kaynaklarının verimli kullanımı ve kuraklıkla mücadele, yaban hayatı, içme suyu temini ve sanitasyondur. Genelde 5 yıllık bir zaman dilimi ile protokollere bağlanan ve ikili işbirliği ile destek olunan ülkeler, Burkina Faso, Nijer, Umman Sultanlığı, Sudan, Moğolistan, K.K.T.C., Azerbaycan, Kırgızistan, Kazakistan ve Türkmenistan olarak sıralanabilir. İstanbul Eylem Planı ve İklim Değişikliği: Türkiye 9-13 Mayıs 2011 tarihleri arasında on yılda bir düzenlenen Birleşmiş Milletler Dördüncü En Az Gelişmiş Ülkeler (EAGÜ) Konferansı‟na ev sahipliği yapmıştır. Konferans sonunda kabul edilen İstanbul Eylem Planı'nda (2011-2020) en az gelişmiş 129Dokuzuncu Kalkınma Planı (2007-2013), 2012 Yılı Programı, II: Teknik İşbirliği Bölümü, s. 294. TİKA Türkiye’nin beş kıtadaki iyilik ve dostluk eli oldu. Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), 30 işbirliği ortağı ülkede 33 program koordinasyon ofisi ile çalışmalarını devam ettirmekte; yaklaşık 100 ülkede proje ve faaliyetler gerçekleştirmektedir. 131 http://did.ormansu.gov.tr/did/, Güncelleme Tarihi: Temmuz 2012. 130 63 ülkeler için; üretim kapasiteleri artırılarak, sürdürülebilir, eşitlikçi ve kapsayıcı bir ekonomik büyüme sağlanması, yoksulluğun azaltılması, kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, ülke ekonomilerinin iklim değişikliği de dahil olmak üzere doğal ve çevresel şoklara karşı kırılganlığının azaltılması, mali kaynaklarının geliştirilmesi, demokratik süreçlerin, hukukun üstünlüğü ve ilgili kurumların güçlendirilmesi ile bütün düzeylerde iyi bir idari yönetimin oturtulması, insan haklarının korunması, yolsuzluğun azaltılması konularındaki hedeflere yer verilmektedir. Eylem Planında bu ülkelerin gelişmesi için bazı alanlar öncelikli olarak belirlenmiş olup, bu alanlar arasında; altyapı, su ve sulama, enerji, tarım, gıda güvenliği ve kırsal gelişme iklim değişikliği ve çevresel sürdürülebilirlik ile doğal felaketlerde risk azaltılması konuları yer almıştır. EAGÜ Konferansında Türkiye, 2020 yılına kadar EAGÜ‟e yıllık 200 milyon ABD doları tutarında yardım yapacağını taahhüt etmiştir. 2011 yılında başta UNDP olmak üzere BM kuruluşlarının teknik desteğiyle Türkiye‟de 60 adet teknik işbirliği projesinin uygulanmasına devam edilmiştir. Bu projelerde cinsiyet eşitliği, çevre, iyi yönetişimin sağlanması, tarımsal kalkınma, yoksullukla mücadele, anne ve çocuk sağlığının iyileştirilmesi, çocukların ve gençlerin konumunun güçlendirilmesi ve program uygulama kapasitesinin geliştirilmesi gibi faaliyet alanlarına odaklanılmıştır. FAO-Türkiye Ortaklık Anlaşması çerçevesinde Diğer Ülkelere Yardımlar:132 Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) ile Türkiye’nin Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı133 arasında 27 Temmuz 2006 tarihinde yapılan "Ev Sahibi Ülke Anlaşması" sonucunda kurulan ve Türkiye ile birlikte Azerbaycan, Türkmenistan, Kırgızistan, Kazakistan, Özbekistan ve Tacikistan'ı kapsayan FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi, 11 Temmuz 2007 tarihinde Ankara’da açılmıştır. Söz konusu Ofisin kuruluş amacı, kapsadığı ülkelerde belirlenen öncelikli alanlarda projeler üreterek, tarımsal ve kırsal kalkınmayı hızlandırmak, sürdürülebilir gıda güvenliğini temin etmek, gıda güvenilirliği için gerekli altyapıyı oluşturmak, ormancılık ve balıkçılık dahil doğal kaynakların verimli kullanımını ve korunmasını temin etmek ve genetik kaynakların korunmasını sağlamaktır. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığınca, FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi’ne projelerde kullanılmak amacıyla yılda 2 milyon $ olmak üzere, beş yıllığına toplam 10 milyon $ katkı ile ofisin giderleri için yıllık 300.000 $ katkı sağlanmaktadır. Bu çerçevede, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı tarafından FAO'ya 2007, 2008 ve 2009 yıllarında toplam 5.000.000 $ ödenmiştir. Böylece Türkiye yardım alan bir ülke konumundan çıkarak, uluslararası arenada aşağıda detayları verilen alanlarda finansman ve teknik yardım sağlayan bir ülke konumuna gelmiştir. Kuruluş Anlaşması uyarınca ayrıca, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı Müsteşarı ve FAO Orta Asya Alt Bölge Ofisi Koordinatörü eş başkanlıklarında, FAO ve Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı arasında önceliklerin belirlenmesi, projelerin bu önceliklere göre seçimi, maddi kaynakların dağılımı ve kullanımı ve projelerin denetimi konularında görev yapacak bir Yönlendirme Komitesi kurulmuştur. Söz konusu Yönlendirme Komitesi vasıtasıyla Türkiye ve Orta Asya Türk Cumhuriyetleri’nde uygulanacak, dört bölgesel, iki çok taraflı ve üç ulusal olmak üzere, toplam 4.050.000 $ tutarında dokuz projenin bölge ülkeleri için uygulanmasına karar verilmiş olup, projeler, iki taraf arasında imzalanan protokol ile resmen onaylanmıştır (10 Eylül 2009). Söz konusu projeler aşağıda belirtilmiştir: 132 Dr. Nuran Talu, UNEP İklim Değişikliği Uyum Uzmanı ve Koordinatörü, “Türkiye’de Gıda Güvenliği Ve İklim Değişikliğine Uyum Tartışma Dokümanı”, MDG-F 1680/Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı, Mayıs 2010, Ankara. 133 O tarihte Tarım ve Köyişleri Bakanlığı idi. 64 Bölgesel Projeler: 1.Balıkçılık ve Su Ürünleri Yetiştiriciliği Orta Asya Bölgesel Programı 2.Orta Asya ve Türkiye’de Pestisid Kullanımı Yönetimi 3. Seçilen Ülkelerde Tohumculuk Sektörünün Analizi ve Bölgesel Tohumculuk Master Planının Hazırlanması 4.Orta Asya`da Tarımsal İnovasyon Sistemleri (AIS) ve Küresel Olarak Önemli Tarımsal Kalıtım Sistemlerinin (GIAHS) Güçlendirilmesi ve Analizi için Kapasite Geliştirme Projesi Çok Uluslu Projeler: 1.Kazakistan-Türkmenistan-Özbekistan`da Sulamalı Alanlarda Kaynakların Korunumu Projesi (Türkiye kaynak sağlayıcı olarak projede yer alacak) 2.Ferghana Vadisi’nde Arazi ve Su Verimliliğinin Artırılması için Metot Geliştirilmesi Projesi Ulusal Projeler: 1.Tacikistan`da Çevrenin Korunmasının Artırılması için Ev Kaynaklı Tedbirlerin Geliştirilmesi Projesi 2.Özbekistan`da Sulama Suyundan Tasarruf Etmeye Yönelik Teknolojilerin Geliştirilmesi Projesi 3.Suriye`de Orman Yangınlarıyla Mücadele ve Sürdürülebilir Orman Yönetimi için Kapasite Oluşturma Projesi. Yukarıdaki proje konularının birçoğunun, bölge ülkelerinde iklim değişikliğine uyum faaliyetlerini destekleyici mahiyette olduğu görülmektedir. Bu projelerde eğitim, bilinçlendirme ve kapasite artırımı faaliyetleri de yer almaktadır. Dünya Meteoroloji Teşkilatı Bölgesel Eğitim Merkezinin İklim Değişikliği Faaliyetleri: Dünya Meteoroloji Teşkilatı (WMO) Bölgesel Eğitim Merkezi (BEM) 2001 yılından bu yana Türkiye’nin çeşitli bölgelerinde iklim değişikliği konusunu da içeren uluslararası nitelikli eğitim programları düzenlemektedir.134 Bu kursların katılımcıları genellikle kamu kurumları personelidir. Aşağıdaki Tabloda WMO/BEM tarafından verilen iklim değişikliği eğitimlerinden bazı örnekler verilmektedir: Tablo 3: WMO Bölgesel Eğitim Merkezi İklim Değişikliği Eğitimlerinden Örnekler Kursun Adı Meteorolojik Karakterli Doğal Afetlerin Tahmininde Bölgesel İklim Modeli Kursu Tarihi Yeri Yabancı Kursiyer Sayısı Ülkeleri Birleşik Arap Emirlikleri, Bosna Hersek, Bulgaristan, Gürcistan, İran, KKTC, Litvanya, Mısır, Pakistan, Polonya, Rusya, 29 Ekim-2 Kasım 2007 BEM Alanya Tesisleri İklim Uygulamaları Kursu 7-11 Haziran 2010 BEM Alanya Tesisleri 11 Bulgaristan, Güney Afrika, Hırvatistan, Hong Kong, Irak, Kazakistan, Libya, Namibya, Romanya, Tayland, Ürdün Akdeniz Havzası için İklim Değişkenliği ve Tahmini Eğitim Çalıştayı 27 Temmuz 2010 - 4 Ağustos 2010 BEM Alanya Tesisleri 9 Bosna Hersek, Bulgaristan, Cezayir, Fas, Hırvatistan, Lübnan, Makedonya, Mısır, Slovenya 134 http://www.rtc.dmi.gov.tr/courses 65 15 Türk Cumhuriyetleri ve Balkanlar Enerji Yöneticisi Eğitim Programları: Bölgesel işbirliğinin geliştirilmesi amacıyla, Enerji ve Tabii kaynaklar Bakanlığının ilgili birimlerinin koordinasyonunda başta Türk Cumhuriyetleri olmak üzere, Asya, Orta Doğu ve Balkan ülkelerine yönelik uluslararası enerji yöneticisi eğitim programları düzenlenmektedir. Bu kapsamda 2005-2011 tarihleri arasında 25 ülkeden 248 kişinin katıldığı 14 eğitim programı düzenlenmiştir. 135 B - ULUSLARARASI PROJE FAALİYETLERİ Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadele alanında, farkındalığın artması ve katılımcılığın sağlanması için uluslararası işbirliği denildiğinde, daha çok uluslararası kuruluşların hibe kaynaklarla desteklenen katılımcı proje ve faaliyetleri akla gelmektedir. Bu çalışmaların önemli bir kısmı iklim değişikliğinde ulusal strateji ve politikaların şekillenmesine destek olan uluslararası kuruluşların (Birleşmiş Milletler ve yan kuruluşları, GEF kaynakları, Avrupa Birliği, Dünya Bankası, EBRD gibi) teknik yardım projeleri olup, bu projelerin hazırlanma sürecinde kullanılan katılımcı yöntemlerle, toplumun çeşitli kesimlerine ulaşılması sağlanmaktadır. Bu çalışmalarda ele alınan konular sadece iklim değişikliği hakkındaki temel bilgiler olmamakta, projelerin amaçları çerçevesinde; çeşitli sektörlerin ve temaların iklim değişikliğinin azaltım ve uyum tedbirleri arasındaki ilişkiler anlatılmaktadır. Böylece, iklim değişikliği ile mücadelenin tüm unsurları hakkında başta kamu kuruluşları olmak üzere, sivil toplum kuruluşları, özel sektör camiası ve akademik toplum bilgilendirilmekte (yaygınlaştırma toplantıları, eğiticilerin eğitimi çalıştayları, proje faaliyetleri yoluyla vb.) ve kendi çalışma alanları ile ilişkilendirilerek sürece katkı vermeleri sağlanmaktadır. Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı’nın (UNDP) Türkiye’nin iklim değişikliği gündeminde Son dönemlerde önemli bir rolü olmuştur. UNDP’nin iklim projelerinin, Türkiye’de çeşitli paydaşların iklim değişikliği konusunda farkındalıklarından başlayarak, eğitim, kapasite geliştirme, cinsiyet perspektifinden bakış gibi uygulamalarla toplumun bu alandaki katılımcılığı artırma yönündeki katkısı ihmal edilmeyecek bir düzeydedir.136 Bu çerçevede; Türkiye’de iklim değişikliği ile mücadelede yönetişimin güçlendirilmesi (sivil toplum, iş dünyası ve yerel/bölgesel idareler ve üniversiteler öncelikli olarak), gönüllülükten paydaşlığa uzanan sürecin etkinleştirilmesi ve iklim değişikliği çalışan STK’ların küresel görünülürlük kazanması ile ilgili bir dizi faaliyet UNDP tarafından desteklenmiş ve desteklenmeye devam etmektedir. Birleşmiş Milletler (UNDP ağırlıklı) tarafından desteklenen bu çalışmalar aşağıda belirtilmiştir: İklim değişikliği ulusal bildirimleri hazırlanırken toplumun tüm kesimleri sürece dahil edilmektedir. İkinci Ulusal Bildirimin hazırlanması sırasında her aşamada çok sayıda kamu kurum/kuruluş, STK, özel sektör ve üniversite temsilcilerinin katılımı sağlanmıştır. Düzenlenen 10’u aşkın temel toplantılarda 1.000’i aşkın kişinin katılımı ile gerçekleşmiştir. İkinci Bildirim sürecinde ayrıca, proje faaliyetleri hakkında çok sayıda bilgilendirme toplantıları, çalıştaylar vb. yapılmıştır. Ocak 2009-Haziran 2010 tarihleri arasında Kalkınma Bakanlığı’nın137 desteği ile UNDP Türkiye tarafından yürütülen “Birleşmiş Milletler İklim Değişikliği ile Mücadele İçin Kapasitelerin Artırılması Projesi”nde hedef kitle, başta iş dünyası olmak üzere kamu otoriteleri, STK’lar ve akademik kuruluşlar olmuştur. Türkiye’nin uluslararası iklim değişikliği müzakerelerine etkin katılımının sağlanması ve gönüllü karbon piyasalarında daha iyi deneyimler elde ederek Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmalarında yer alması yönünde kapasite geliştirilmesini amaçlayan Projede Türkiye Sanayici İşadamları Derneği (TÜSİAD) ile yakın işbirliği yapılmış, bu çerçevede, farkındalık yaratma 135 “Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı ile Bağlı ve İlgili Kuruluşlarının Amaç ve Faaliyetleri”, Ankara, 2012, Bağlı ve İlgili Kuruluşlar Dairesi Başkanlığı. 136 UNDP’s Transformational Role in Turkey’s Climate Change Agenda, Prepared by Dr. Nuran Talu, UNDP Turkey, 2011. 137 O dönem Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı. 66 faaliyetleriyle ilgili paydaşların belirlenen kurallar ve şeffaf süreçler doğrultusunda, gönüllü karbon piyasası (VCM) projeleri geliştirme ve uygulama kapasiteleri artırılmıştır. Proje kapsamında gerçekleştirilen çalıştaylar arasında, İklim Değişikliği için Kamu-Özel Sektör Ortaklığı ve Karbon Ekonomisi çalıştaylarına 2009 ve 2010 yıllarında sırasıyla 312 ve 127 kişi katılmıştır. Aynı proje kapsamında, uluslararası iklim değişikliği müzakereleri ile Sera Gazı Azaltımı Proje Döngüsü konularında gerçekleştirilen teknik eğitimlerde ise 245 kamu görevlisi eğitim almıştır. Projede özetle, gönüllü karbon piyasalarında daha iyi deneyimler elde ederek Kyoto Protokolü’nün esneklik mekanizmalarından yararlanması yönünde iş camiasının kapasitesinin geliştirilmesine destek olunmuştur. “Türkiye’nin İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planının Geliştirilmesi Projesi”138, iklim değişikliği ile mücadele stratejilerinin geliştirilmesine ve uygulanmasına yönelik olarak ulusal ve yerel kapasitenin güçlendirilmesini, azaltım ve uyum bağlamında iklim değişikliği stratejisi ve eylem planının oluşturulmasını hedeflemiştir. Projenin temel çıktısı olan onunda hazırlanan İklim Değişikliği Ulusal Eylem Planı’nda (2011-2023), seçilen kilit sektörlerde (enerji, sanayi, ulaştırma, tarım, ormancılık ve bina sektörü) azaltım ve iklim değişikliğine uyum için eylemler belirlenmiştir. Bu eylemlerden toplumun ilgili kesimlerinin farkındalığını artırmaya ve uygulamayı kolaylaştıracak olan eğitim ve katılım faaliyetlerini desteklemeye yönelik olanları aşağıda sıralanmıştır: Emisyon envanterinin daha sağlıklı olarak hazırlanması için gerekli bilgi altyapısının kurulması Karbon piyasalarına ilişkin farkındalığın ve bilincin artırılması; Kamu kurumlarının sera gazı emisyon bilgilerinin kamuoyuyla paylaşılması için altyapı oluşturulması; İklim değişikliği ile mücadele ve uyum konusunda insan kaynaklarının geliştirilmesi; Tüketim kalıplarının iklim dostu olacak şekilde değiştirilebilmesi için kamuoyu bilincinin arttırılması; İklim değişikliği konusunda bireylerin rollerine yönelik kamuoyunda farkındalık yaratılması ve tüketim kalıplarını değiştirmek üzere güvenilir bilgi kanallarının oluşturulması; Bakanlıkların hizmet içi eğitimlerinde iklim değişikliğinin etkilerine uyum ve Türkiye’deki durum ile ilgili temel eğitimlerin verilmesi; İklim değişikliğine uyum sürecinde katılımın sağlanması ve farkındalığın artırılması hususunda “medya”nın rolünün güçlendirilmesi; İklim değişikliği ile mücadele için kamuoyu bilinçlendirme kampanyaları düzenlenmesi; Akademik camialarda iklim değişikliği ile mücadele konularında tartışma zeminlerinin, sertifika programlarının arttırılması. Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi Birleşmiş Milletler Ortak Programı,139 çerçevesinde, Türkiye’de iklim değişikliğinin etkileri ve bu etkilere uyum sağlamakla ilgili farkındalık, eğitim, katılım ve bilgiye erişim anlamında, oldukça kapsamlı uygulamalar yapılmıştır. Ekim 2008Şubat 2012 tarihleri arasında yürütülen söz konusu Programda geliştirilen bir iletişim stratejisi doğrultusunda, gerçekleşen faaliyetler aşağıda özetlenmiştir: İklim Meydanı (İklim Arenası): İklim Meydanı, iklim değişikliği konusunda farkındalık yaratmak amacıyla Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesinin Geliştirilmesi BM Ortak Programı tarafından British Council ve AB Bilgi Merkezleri ile işbirliği içinde 11 ilde düzenlenmiştir. İnteraktif bir 138 Bu Proje İngiltere Dışişleri Bakanlığı Stratejik Programı Fonu "Low Carbon High Growth (Düşük Karbon Yüksek Büyüme) Programı" kapsamında desteklenmiş olup, UNDP Türkiye tarafından 2010-2011 yılları arasında yürütülmüştür. Projede doğrudan faydalanıcı kuruluş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır. 139 Ortak Program, Binyıl Kalkınma Hedefleri Fonundan (MDGF Fonu) desteklenmiştir. Projenin BM uluslararası ortakları UNDP, FAO, UNIDO ve UNEP’dir. Doğrudan faydalanıcı kuruluş Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’dır. 67 tartışma platformu olan İklim Meydanı ile üniversite öğrencilerinden kamu kurumları temsilcilerine, yerel STK’lardan lise öğrencilerine, yerel basından akademisyenlere değişen farklı hedef kitlelerden yaklaşık 1.000 kişiye ulaşılmıştır. İklim Meydanında iklim değişikliği ile ilgili genel bilgileri vermenin yanı sıra özellikle iklim değişikliğine uyum konusunda odaklanılmıştır. Gidilen illerin ‘İklim Meydanı’nda iklim değişikliğinden nasıl etkileneceği, iklim değişikliğine uyum için yapılması gerekenler, bireysel olarak yapılabilecekler ve iklim değişikliği konusunda kamuoyunu bilgilendirmede medyaya düşen rol ve sorumluluklar tartışılmıştır. İklim Meydanı’nı duyurmak üzere yerel medyada, radyolarda ve TV’de yaklaşık 50 haber yayınlanmıştır. İklim Değişikliğine Uyum Eğitim Kiti: İklim değişikliğine uyum konusunda, İlköğretim öğrencilerinin farkındalığının artırılması için eğiticileri eğitimi yoluyla, İklim Değişikliğine Uyum Eğitim Kiti hazırlanmıştır. Seyhan Havzası'nda İklim Değişikliğine Topluma Dayalı Uyum Hibe Programı süresince Adana, Niğde ve Kayseri’de iklim değişikliğine uyum üzerine Eğiticilerin Eğitimi çalıştayları düzenlenmiş olup, bu eğitimler yoluyla 150 öğretmene ulaşılmıştır. Eğitimlerle ilgili çok sayıda yerel gazetede ve yerel TV kanallarında haberler yayınlanmıştır. Ayrıca, Seyhan Havzası'nda İklim Değişikliğine Topluma Dayalı Uyum Hibe Programı üzerine Bilim-Çocuk Dergisi’nin yayınladığı ‘özel sayı’ eğitimlere katılan tüm öğretmenlere dağıtılmıştır. Seyhan Havzasındaki Aktiviteler: 140Ortak Programın bir bölümü olan Seyhan Havzası'nda İklim Değişikliğine Topluma Dayalı Uyum Hibe Programı kapsamında gerçekleştirilen farkındalık yaratma faaliyetleri yoluyla havza nüfusunun yaklaşık %2,5’ini oluşturan 55.000 kişiye ulaşılmıştır. Bu çerçevede desteklenen “Haydi Kızlar “Fotoğraf Çekelim Hibe Projesi Kapsamında, 11 ilde sergi düzenlenerek yaklaşık 1500 kişiye ulaşılmıştır. Ayrıca kızların çektiği fotoğraflardan oluşan bir takvim hazırlanarak 1000 kişiye dağıtılmıştır. “Seyhan Nehri Havzası’na Yolculuk” konulu belgesel bir film hazırlanarak, Şubat-Kasım 2011 tarihleri arasında bir televizyon kanalında141 yayınlanarak 2.400.000 kişiye ulaşmıştır. Film ayrıca 750 kişiye dağıtılmıştır. Belgesel, MDG-F Uluslararası Sekretaryası tarafından video yoluyla iletişimde mükemmeliyet alanında birincilik ödülü almıştır. National Geographic Türkiye, Nisan 2010 sayısında “Seyhan Nehri Havzası’nda İklim Değişikliğine Uyum” üzerine özel bir bölüm yer almıştır. National Geographic Türkiye 45.000 tirajlıdır. Seyhan Nehri Havzası konulu Bilim-Çocuk Dergisi’nin özel sayısında havzanın türlerine ilişkin kartlar ve hibe projeleri üzerine bir oyun dağıtılmıştır. BilimÇocuk Dergisi 175.750 tirajlı bir yayındır. TV ve Radyo Programları: Birçok görsel medya ve radyo tarafından Türkiye’de iklim değişikliğinin etkileri ve bu etkilere uyum sağlamakla ilgili farkındalık yaratmak amacıyla programlar düzenlemiştir. Bu yayınlar şunlardır: TRT Çukurova TV (canlı) , TRT 5 Anadolu, TRT GAP, TRT Türk, Haber Türk (canlı), CNN Türk (canlı), TRT İzmir, TRT Adana Radyo, TRT Ankara Radyo, TRT Trabzon Radyo,142 ODTÜ Radyo, Açık Radyo, NHK (Japon TV Kanal), Voice of America (Amerika’nın Sesi), TV A, KAY TV, Erciyes TV, TV Kayseri, Elif TV. Yeni Ufuklar Podcastları: Ortak Porgram kapsamında; youtube ve itunes’da 2 podcast hazırlanmış ve yayınlanmıştır. Bu podcastler ayrıca İstanbul’da Açık Radyo’da ve İTÜ Radyo (İstanbul Teknik Üniversitesi), Radyo A (Anadolu Üniversitesi, Eskişehir) Radyo Ege Kampüs (Ege Üniversitesi, İzmir) Radyo SDÜ (Süleyman Demirel Üniversitesi, Isparta) Üniversite FM (Akdeniz Üniversitesi, Antalya) olmak üzere üniversite radyolarında yayınlanmıştır. 140 Bu konu “Toplumsal Katılım” Bölümünde detaylı olarak açıklanmıştır. İZ TV. 142 TRT radyoları %37 oranla Türkiye’de en çok dinlenen kanallardır. 141 68 Internet-tabanlı İletişim: BM Ortak Program’ın web sitesine (www.iklimmdgf-tr.org) ayda yaklaşık 1.600 ziyaretçi ve 27.500 tıklama gerçekleşmiştir. Ortak Program sürecinde iki ayda bir çıkan proje bülteni ile alandan hikayeler anlatılmıştır. UNDP Türkiye tarafından her ay çıkarılan “Yeni Ufuklar” Bülteninde Program faaliyetleri ile ilgili 24 haber çıkmıştır. Yeni Ufuklar yaklaşık 2.500 aboneye ulaşan bir yayındır. Video Klipler: Sosyal medya aracılığıyla dağıtılması amacıyla Ortak Programı anlatan 17 mini video klibi hazırlanmıştır. Ortak Programın UNIDO destekli bölümünde, TTGV tarafından ‘Sanayide Ekoverimlilik’ üzerine ayrı bir belgesel film hazırlanmış ve ilgili paydaşlara dağıtılmıştır. Ortak Program Sürecinde Çıkan Basılı Yayınlar: Ulusal İklim Değişikliği Uyum Stratejisi; Katılımcı Etkilenebilirlik Analizi Raporu; İklim Sınıfı – İklim Değişikliğine Uyum Eğitim Kiti; Türkiye’nin İklim Değişikliğine Uyum Kapasitesi’nin Geliştirilmesi üzerine Program ortaklarının misyonunu açıklayan broşürler; Seyhan Nehri Havzası Hibe Programı için Görünürlük ve İletişim Kılavuzu ve Sanayide Ekoverimlilik (Temiz Üretim) Kılavuzları. UNDP Türkiye, Çevre ve Sürdürülebilir Kalkınma Programı kapsamında, doğal kaynakların sürdürülebilir yönetimi için yapılan çalışmalar/projelerin hemen hepsinde iklim değişikliği bağı kurulmuştur. Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi ve Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi faaliyetleri çerçevesinde gerçekleştirilen farkındalık çalışmaları ve eğitimlerde iklim değişikliğinin etkileri ve uyum sağlama politikaları işlenmiştir/işlenmektedir. Örneğin; ‘Orman Koruma Alanları Yönetiminin Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında, 2010 yılında yapılan “Korunan Alanlar ve İklim Değişikliği Çalıştayı”nda özellikle Türkiye’de iklim değişikliği fenomenini havza ve bölge ölçeğindeki koruma planlamasına dahil edilmesi noktasında karar vericiler açısından önemli çıktılar elde edilmiştir. Yine, ‘Türkiye'nin Deniz ve Kıyı Koruma Alanları Sisteminin Güçlendirilmesi Projesi’ kapsamında farkındalığı artırıcı çeşitli broşürler hazırlanmıştır. “5 Soruda Balıkçılığa Kısıtlı Alanlar” broşürü ile belirli bir deniz alanının korunması ve doğal özelliklerinin muhafaza edilmesi konularında balıkçılar hangi alanların avlanma açısından kısıtlanabilir olduğu, kısıtlı alanlardaki balıkçılık faaliyetleri koşulları ve bu alanların kısıtlanma faydaları gibi konularda bilgilendirilmiştir. İklim değişikliğinin denizlere etkileri açısından bakıldığında bu çalışmaların deniz ekosisteminin ve balık stoklarındaki durumun değerlendirilmesi gibi konulara destek olacağı öngörülmektedir. 2008 -2010 yıllarında UNDP Türkiye desteği ile yürütülen “İskenderun Körfezi’nde Endüstriyel Ortak Yaşama Doğru Projesi”nin emel hedefi özel sektör ve devlet ortaklarının İskenderun Körfezi’nde yaptığı üretimde girdi olarak kullanılan su ve enerji kaynaklarının yönetimi konusunda sürdürülebilir yöntemlerin geliştirilmesidir. Proje; dolaylı bir biçimde Türkiye’nin iklim değişikliği ile mücadelede, kuruluşların kapasitesinin artırılması noktasında katkı sağlamıştır. Faydalanıcı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı (Yenilenebilir Enerji Genel Müdürlüğü) olan “Türkiye’de Binalarda Enerji Verimliliğinin Artırılması” GEF kaynaklarıyla desteklenen bir UNDP projesidir. Temel amacı Türkiye’de binalarda tüketilen enerjinin ve buna bağlı sera gazı salımlarının azaltılması olan Proje 2011 yılında başlatılmış olup, 2015’e kadar devam edecektir. Projeye kendi sorumluluk alanlarında destek veren diğer kurumlar, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Milli Eğitim Bakanlığı ve Başbakanlık Toplu Konut İdaresi (TOKİ)’dir. Projede eğitim ve kapasite artırma aktiviteleri yer almaktadır. Kalkınma Bakanlığının koordine ettiği ve UNDP Türkiye tarafından desteklenen Türkiye’nin Rio+20 Hazırlıklarının Desteklenmesi Projesi kapsamında iklim değişikliği, sürdürülebilir kalkınmanın 69 gerçekleşmesinde en önemli unsurlardan biri olarak ele alınmıştır. Türkiye’nin Zirveye sunduğu “Türkiye Sürdürülebilir Kalkınma Raporu-Geleceği Sahiplenmek 2012” ulusal raporunda, önemli sektörlerin (enerji, ulaştırma, tarım, sanayi ve hizmetler sektörü) yeşil büyümesi ile iklim değişikliğinin etkilerine uyum politikaları ve uygulamalar belirtilmektedir. Bu proje ile 55 kurum ve 1300 kişiye ulaşılmıştır. Küresel Destek Fonu/Küçük Hibeler Programında İklim Değişikliğinin Yeri UNDP tarafından uygulanan Küresel Destek Fonu/Küçük Hibeler Programı (GEF/SGP) vasıtasıyla Türkiye’de 1993’ten bu yana sivil toplum kuruluşlarına ve özellikle yerel topluluklara iki temel alanda; i) biyolojik çeşitliliğin korunması ve sürdürülebilirliği ile ii) iklim değişikliği ile mücadele faaliyetlerinde önemli destek sağlamaktadır. GEF/SGP,’in en belirgin özelliği; STK’larla birebir çalışması, proje hazırlık aşamasında birebir yer alarak, adım adım kapasite geliştirmeyi teşvik etmesi ve böylece STK’ları daha kapsamlı (büyük) projelerin ve fonlarının yönetimine aşamalı olarak hazırlamasıdır. Türkiye’nin yönetişim kapasitesini güçlendirmede ve sivil toplum kuruluşlarının toplumsal tabanlı yerel projeleri ile GEF-SGP’nin uygulamaya desteği UNDP’nin iklim değişikliği ile mücadele projelerine de yansımaktadır. GEF/SGP projeleri başlangıçta daha çok biyolojik çeşitliliğin korunması, toprak bozulması, su kaynaklarının korunması alanlarında olmuştur. GEF/SGP Türkiye’de 2004 yılında itibaren enerji tasarrufu başta olmak üzere, iklim değişikliği ile mücadelede azaltım ile ilgili konulara girmiştir. İklim değişikliği alanındaki Türkiye’nin GEF/SGP proje destek konularına bakıldığında, ağırlıklı olarak enerji sektörü ile bağlantılı konuların öne çıktığı, dolayısıyla iklim değişikliği azaltım faaliyetleri ile daha çok ilgili olduğu görülmektedir. Bu durum aynı zamanda GEF/SGP’nin önceliğidir. TTGV ile yürütülen bir proje buna örnek olarak verilebilir: GEF/SGP desteği ile Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı tarafından yürütülen “İklim Değişikliği ile Mücadele Odak alanında STK Kapasite Geliştirme, Proje Yönlendirme, Proje İzleme ve Değerlendirme için Ortaklık Projesi” kapsamında, Türkiye’nin azaltım alanında örnek oluşturabilecek, sanayide enerji verimliliği, kırsal alanda güneş ocakları, kentsel ve sosyal kalkınma için güneş enerjisi alanlarında bazı yerel uygulamaları gündeme getirilmiştir.143 GEF/SGP, Türkiye’de toplum tabanlı projelerin yerel düzeyde yaygınlaştırılması, yerel STK’ların sayılarının çoğalması ve geliştirilmesi yönünde önemli bir rol üstlenmiştir. GEF/SGP’nin bazı yerel projelerinin, o bölgelerdeki ekosistemlerin ve doğal kaynakların dayanıklılığını artırmaya yönelik olması, geçim kaynakları bu kaynaklara bağlı olan toplumların, iklim değişikliği karşısındaki hassasiyetlerinin azaltılmasına da destek olmaktadır. İklim değişikliğinin etkilerine uyumun sağlanmasında “Topluma Dayalı Uyum” yaklaşımı çok önemlidir. Özellikle, yerel toplumların uyum kapasitelerini artırmayı ve kırılgan (hassas, etkilenen) toplumların iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılıklarının geliştirilmesine odaklanan bu yaklaşım, uyum kapasitesinin iklim değişikliğine olduğu kadar geçim kaynaklarına da bağlı olduğunu vurgulamaktadır. Bu açıdan yerel toplumların ve yerel sivil toplum kuruluşlarının iklim değişikliğine uyum kapasitelerini güçlendirmek için kurumsal ve yönetsel koşulları iyileştirmek önemlidir. Dolayısıyla, Türkiye’de iklimsel risklerin karşısındaki etkilenebilirliğin azaltılması ve/veya ortaya çıkacak fırsatların değerlendirilebilmesi için; yerel toplumların geçim kaynaklarının ve hayatlarını bağladıkları ekosistemler üzerindeki etkilerini önceden değerlendirmek, önlem almak ve gerekli faaliyetleri uygulamak lazımdır. 143 Bu proje Temiz Enerji Vakfı (TEV) tarafından 1999 – 2000 yılları arasında UNDP – GEF desteği ile yürütülmüştür. 70 GEF/SGP’nin 2007 – 2010 dönemine dair projelerin bir kısmı iklim değişikliğine uyum konularıyla dolaylı ilgili olarak değerlendirilebilir. Deniz koruma alanları yönetiminde144 katılımcı uygulamalar; sürdürülebilir balıkçılık, sürdürülebilir ormancılık, doğa dostu tarıma dayalı geçim stratejileri üzerine yerel halk ile çalışmalar ve tarımsal kalkınma ile suyu yönetimi etkileşimi (tarımda su kullanımı) bunlara örnek olarak sıralanabilir. GEF/SGP’nin 5. Uygulama Dönemi önceliklerine bakıldığında,145 projelerle desteklenecek çok sayıda temanın, iklim değişikliği ile mücadelede doğrudan ya da dolaylı güçlü olarak ilişkili olduğu görülmektedir. Bunlar: Yerel yönetimler işbirliğiyle, düşük sera gazı salımı yapan ulaşım alternatifleri ve sürdürülebilir kentsel ulaşıma yönelik yenilikçi146 çalışmalar; Yöre halkının iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığının, karbon tutan ekosistemlerin147 (ormanlar, turbalıklar vb.) korunması, iyileştirilmesi ve yönetimi yoluyla arttırılması çalışmaları; Karbon tutan ekosistemlerde tehdit oluşturan arazi kullanım değişimlerinin ve bozunumlarının azaltılması çalışmaları; Karbon tutan ekosistemlerin katılımcı planlama ve yönetim süreçlerinde iklim değişikliği ve arazi kullanımı temalarını bir araya getiren çalışmalar; GEF/SGP odak alanlarında; korunan alan yönetimi, sürdürülebilir arazi yönetimi, iklim değişikliğinin etkilerine karşı dayanıklılığın arttırılması, ekosistem hizmetlerinin devamlılığı vb. konularda iyi uygulamaların tanıtımı ve yaygınlaştırılması çalışmaları; Yerel düzeyde katılımcı su yönetimi mekanizmalarının çevresel etkileri dikkate alacak şekilde geliştirilmesi yönündeki çalışmalar; Yerel düzeyde düşük karbonlu, yenilenebilir enerji (jeotermal, rüzgâr, güneş, biyokütle, biyoyakıt, su vb.) teknolojilerinin (ürün, hizmetler ve prosesler) geliştirilmesi, gösterimi ve transferine yönelik çalışmalar; Yerel düzeyde; geleneksel bilgi ve yaklaşımları kullanan iklim dostu uygulamalar; Toprak erozyonu, ormansızlaşma, yanlış tarım uygulamaları ve aşırı otlatma vb. arazi kullanımı ve biyolojik çeşitlilik üzerindeki olumsuz etkilerin azaltılmasına yönelik yerel düzeyde örnek uygulamalar (biyolojik mücadele, sürdürülebilir ve etkin orman yönetimi, otlatma yönetimi, gübre yönetimi, etkin ve düşük karbonlu sulama sistemleri, yenilenebilir enerji kulanımı vb) olarak belirlenmiştir. C - ULUSLARARASI MÜZAKERELERDE ETKİNLİK İklim değişikliği ile ilgili uluslararası müzakerelere özel sektör ve STK’ların katılımı gittikçe artmaktadır. 2008 yılında UNFCCC akreditesine sahip tek bir STK varken, bugün ona yakın kuruluş akreditasyon sahibidir. 2008 yılı itibariyle Türkiye’den UNFCCC’ye akredite edilmiş ilk Türk çevre sivil toplum kuruluşu olan TEMA Vakfının amaçlarının arasına, Mayıs 2010’da onaylanan değişiklik ile birlikte iklim değişikliği ve değişkenliği konusunda kamuoyunun eğitimi ve bilgilendirilmesi de eklenmiştir. Bunu takiben, Marmara Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Araştırma ve Uygulama Merkezi (MURCIR), İktisadi Kalkınma Vakfı (İKV), Türkiye Teknoloji Geliştirme Vakfı (TTGV), Tüketici Dernekleri Federasyonu (TÜDEF), Enerji Ekonomisi Derneği (EED), Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) ve Türkiye Sanayiciler ve İşadamları Derneği (TÜSiAD) gibi farklı yapıdaki kurumlar da UNFCCC’den akredite olmuştur. 144 SAD-AFAG tarafından yapılan ilgili Proje kapsamında ayrıca, Türkiye’de ilk olarak “deniz koruma alanları”nı ilan etme süreci başlatılmıştır. 145 http://www.gefsgp. 146 Yenilikçi: motorsuz düşük karbonlu kentsel sistemler, enerji etkin hizmetler, araç paylaşımı, yüksek oranda toplu taşıma vb. 147 Karbon tutan ekosistemler (karbon stokları); ormanlar, turbalıklar, denizler başta olmak üzere her ekosistem farklı düzeylerde karbon tutar. 71 Yerel yönetimler,özellikle büyükşehir belediyeleri uluslararası iklim müzakerelerini aktif olarak takip etmeye başlamışlardır. 2013 yılında tamamlanacak olan IPCC Beşinci Değerlendirme Raporu’nun hazırlıklarında Türkiye’den bir bilim insanı yer almaktadır.148 Türkiye’de iş camiası yakın dönemde, uluslararası iklim müzakerelerini ve gelişmeleri etkin olarak izlemeye başlamıştır. İş camiasının taraf ülkeler olağan toplantılarına (COP’lar) akif olarak katılmalarının yanı sıra, iklim değişikliği alanındaki uluslararası projelerde ve oluşumlarda üyelikleri bulunmaktadır. 148 Prof. Dr. Murat Türkeş, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen- Edebiyat Fakültesi Coğrafya Bölümü Başkanı. 72