Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri SUNUŞ Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı’nın ülkemizde temelinin atılması 1970’li yıllarda olmasına karşın; resmi olarak kabulü nispeten daha geç olmuştur. Çok geniş bir çalışma alanına sahiptir. Doğumsal ve genetik solunum yolu hastalıkları; alerji ve bağışıklık sistemi bozuklukları sonucu gelişen solunum yolu hastalıkları; enfeksiyonlar; girişimsel yöntemlerin de içinde olduğu geniş bir tanı ve tedavi yöntemi ile birçok tanımlamayı ve terimi bünyesinde bulundurmaktadır. Bu sözcüklerin bir kısmı dilimize diğer dillerden geçmiştir, bir kısmının ise Türkçe karşılıkları dilimize yerleşmiştir. Bu çalışmayı yaparken Çocuk Göğüs Hastalıkları alanında kullanılan sözcüklere olabildiğince geniş bir yaklaşım ile ulaşılmaya çalışıldı. Aynı durumu anlatan değişik ifadelere yer verildi. Sözcüklerin eğer dilimizde yerleşmiş bir karşılığı varsa Türkçe sözcüklerin kullanılmasına özen gösterildi. Sözlük yazım grubu ülkemizde Çocuk Göğüs Hastalıkları alanında çalışan ve çalışmaya katılmayı gönüllü olarak kabul eden değerli bilim insanlarından oluşmuştur. Çocuk Göğüs Hastalıkları terimleri sözlüğünün hazırlanmasında Tıp Terimleri Sözlüğü’nde daha önce yayınlanmış olan Göğüs Hastalıkları ve Çocuk Alerji Terimleri sözlüklerinden de yararlanılmıştır. Bu sözlüğün hazırlanmasında öncülük eden, yol gösteren ve emeklerini esirgemeyen Sayın Prof. Dr. Cengiz Yakıncı’ya teşekkür ederiz. “Çocuk Solunum Yolu Hastalıkları ve Kistik Fibrozis Derneği” olarak Çocuk Göğüs Hastalıkları alanındaki bu ilk sözlüğün Çocuk Göğüs Hastalıkları alanında çalışanlara yararlı olmasına dileriz. Prof. Dr. Uğur Özçelik “Çocuk Solunum Yolu Hastalıkları ve Kistik Fibrozis Derneği” Başkan Yardımcısı Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı “Çocuk Solunum Yolu Hastalıkları ve Kistik Fibrozis Derneği” Yönetim Kurulu Prof. Dr. Ayhan Göçmen Prof. Dr. Uğur Özçelik Prof. Dr. Deniz Doğru Ersöz Kimyager Nermin Gürcan Emine Yarpuzlu 1 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri A ABPA ABPA “Alerjik bronkopulmoner aspergilloz” in İngilizce kısaltması. Abrams Ballestero iğnesi Abrams Ballestero needle Perkütan plevra biyopsisi yapmak için kullanılan özel bir iğne. Acapella Acapella Solunum yolu sekresyonlarının temizlenmesi ve ventilasyonun artırılması amacıyla kullanılan, vibrasyonlu pozitif ekspiratuar basınç (PEP ) terapisi cihazı. adenovirüs pnömonisi adenovirus pneumonia Adenovirüsün neden olduğu pnömoni. adenozin deaminaz adenosine deaminase Tüberküloz plörezide plevral sıvıdaki düzeyi artan, birincil işlevi memelilerde bağışıklık sisteminin oluşturulması ve devamı olan bir enzim. adrenalin adrenaline Anafilaksi gibi akut ciddi alerjik olayların tedavisinde hayat kurtarıcı etkisi olan, böbrek üstü bezinin medüller kısmında üretilen ve damarları büzücü etkisi olan hormon. aeroalerjen aeroallergen Vücuda solunum yoluyla giren alerjen. aerosol aerosol Havada asılı durumda bulunan çok küçük tanecikler. aerosol tedavisi aerosol therapy Aerosol şeklindeki ilaçların inhalasyonu ile yapılan tedavi. ailevi disotonomi familial dysautonomy Riley-Day sendromu yokluğu. akciğer aplazisi pulmonary aplasia Akciğerin embriyo döneminde oluşmamasına bağlı olarak karina ve olmayan akciğerin olduğu tarafta güdük bir bronşun mevcut olduğu durum. akciğer apsesi lung abscess Lokalize püy birikimi, enflamasyon ve doku yıkımıyla belirgin, akut veya kronik akciğer enfeksiyonu. akciğer embolisi pulmonary embolism Herhangi bir vendeki trombüsten kopan parçanın kan akımıyla sürüklenmesi sonucu pulmoner arter veya dallarından birinin tıkanması. akciğer fonksiyon testi lung function test solunum fonksiyon testi akciğer hava keseciği alveolus alveol akciğer hipoplazisi pulmonary hypoplasia Bir bronşun mevcut olmasına rağmen doğuştan akciğer dokusunun yetersiz olması. akciğer ödemi pulmonary edema Kapilerlerde hidrostatik güçlerde değişiklik olmasına veya kapiler geçirgenliğinde artışa bağlı olarak akciğer dokularında ve alveollerde anormal, yaygın, ekstravasküler sıvı birikimi. akrosiyanoz acrocyanosis Eller, ayaklar, kulaklar ve burun ucu gibi vücudun çıkıntılı bölgelerinin morarması. aktiviteyle uyarılan astım activity-induced asthma Fiziksel aktiviteyle uyarılan astım. egzersiz ile uyarılan astım akar mite Akarina takımına mensup şeffaf veya yarı akut astım atağı acute asthma attack Astımlı bir şeffaf vücuda sahip, insanlarda ve evcil hayvanlarda para- hastada nefes darlığı, öksürük, hırıltılı solunum, göğüste ziter özellik gösteren, deride iritasyona ve alerjik bulgulara tıkanıklık hissi gibi belirtilerin ortaya çıkmasıyla birlikte neden olan çok küçük bir artropot. solunum işlevinin bozulmasının da ortaya çıktığı klinik akarisit acaricide Ev içi ortamda akarlardan korunma amacıyla kullanılan ve akarların ölmesini sağlayan kimyasal madde. akciğer lung Göğüs boşluğunda biri sağda diğeri sol- tablo. akut bronşit acute bronchitis Kısa sürede ortaya çıkan, ateş yüksekliği ve balgamlı öksürük ile seyreden bir veya birden fazla bronşun şiddetli enflamasyonu. da yerleşmiş olan ve birbirlerinden kalp ve mediyastinal akut bronşiyolit acute bronchiolitis İki yaşından yapılarla ayrılan, solunumla görevli iki adet yaşamsal or- küçük çocuklarda viral ajanların, sıklıkla RSV’nin neden gandan her biri. olduğu, hızlı solunum, göğüste çekilmeler ve vizing ile akciğer agenezisi pulmonary agenesis Akciğerin ve ona ait bronşun embriyo döneminde oluşmamasına bağlı seyreden bronşiyollerin enflamasyonu. akut göğüs sendromu acute chest syndrome Orak 3 Sözlük Dergisi hücreli anemisi olan hastalarda bakteriyel enfeksiyona proteolitik enzimlerin aktivitelerini inhibe eden, eksikli- veya akciğer dokusunda infarktüs oluşumuna bağlı şid- ğinde amfizem gelişimiyle ilişkili, akut faz reaktanı olan detli göğüs ağrısı, dispne, takipne, ateş, pulmoner ödem, bir plazma proteini. göğüs veya konjunktivada peteşilerle belirgin klinik tab- alfa-1 proteinaz inhibitörü alpha-1 proteinase inhibitor Normal vericilerin plazmalarından elde edilen lo. akut laringotrakeobronşit acute laryngotracheobronchitis krup akut solunum sıkıntısı sendromu acute respiratory distress syndrome Bir travma veya sistemik bir ve alfa-1 antitripsin eksikliğinin tedavisinde kullanılan patolojiyi takiben ortaya çıkan, alveol hasarına ve artmış ciğer hava keseciği kapiler geçirgenliğe bağlı olduğu düşünülen, akciğer interstisyumu ve alveollerinde ödemle belirgin klinik tablo. Kısaltması: ARDS albuterol albuterol salbutamol alerjen allergen Alerji oluşturabilen antijenik özellikte bir madde. alerji allergy İmmün sistemin alerjik maddelere karşı geliştirdiği reaksiyon. preparat. alveol alveolus Akciğerde bronşiyollerin son uçlarının genişlemesinden oluşan küçük boşluklardan her biri. ak- alveol ventilasyonu alveolar ventilation Havanın alveollere ulaşarak kan ile gaz değişimini sağlaması. alveoler makrofaj alveolar macrophage Akciğer alveolleri içinde bulunan ve nefesle alınan parçacıkları fagosite eden, yuvarlak, granüler tipte bir makrofaj. alveoler ölü boşluk alveolar dead space Alveollerde gaz değişimine katılmayan hava. alveolit alveolitis Alveol iltihabı. alveolokapiller zar alveolocapillary membrane alerjik bronkopulmoner aspergilloz allergic bronchopulmonary aspergillosis Astımlı ve kistik fibro- Akciğer alveolleri ile komşu kapilerler arasında bulunan zisli hastalarda bronşiyal mukozada kolonize olan Asper- ve alveoler hava ile kapiler kan arasında gaz değişiminin gillus fumigatus antijenlerine karşı alerjik yanıt sonucu gerçekleştiği ince doku tabakası. gelişen akciğer hastalığı. Kısaltması: ABPA alerjik konjonktivit allergic conjunctivitis Konjonktivanın alerjenlerle ortaya çıkan enflamatuar hastalığı. alerjik rinit allergic rhinitis Alerjenler ile tetiklenen burun tıkanıklığı, hapşırık, burun akıntısı, burun kaşıntısı, damakta kaşıntı gibi bulgularla belirgin üst solunum amfizem emphysema Dokularda patolojik olarak hava birikmesi veya kalması durumu. amfizem bülü emphysematous bullae Amfizemli akciğerlerde görülen ve büyüklüğü bir santimetreden bir hemitoraksın büyük kısmını tutacak hacme kadar değişen havalı boşluk. amforik solunum sesi amphoric breath sound Ak- yollarının kronik enflamatuvar hastalığı. ciğer oskültasyonu sırasında duyulan, içi boş bir şişe veya alerjik rinokonjonktivit allergic rhinoconjunctivitis Alerjenlerle tetiklenen burun ve göz bulgularının benzeri bir kovuğun ağzı üzerine üflendiğinde duyulan birlikte bulunduğu alerjik rinit türü. sese benzer, yankılanan özellikte solunum sesi. aminofilin aminophylline Astım, kronik bronşit veya alerjik selam allergic salute Alerjik rinitli çocuklarda amfizemle birlikte olan bronkospazmın önlenmesinde ve burun kaşıntısı nedeniyle avuç içi ile yapılan burun kaşı- tedavisinde, bronkodilatör olarak oral, rektal veya intra- ma hareketi. venöz yoldan uygulanan teofilin türevi bir madde. alerjik yürüyüş allergic march Atopik dermatit ile başlayıp alerjik rinit ve astıma ilerleme süreci. atopik yürüyüş ampiyem empyema Plevra yaprakları arasında püy toplanması. piyotoraks anafilaksi anaphylaxis Çeşitli uyaranlara karşı ani alfa-1 antitripsin alpha-1 antitrypsin Başlıca ka- olarak gelişen, mast hücrelerinden ve diğer enflamatuvar raciğerde üretilen, elastaz, katepsin G, tripsin ve diğer hücrelerden biyolojik olarak aktif ve güçlü mediatörlerin 4 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri salınımına neden olan, birden çok sistemi etkileyen, ağır seyirli, aşırı duyarlılık reaksiyonu. anatomik ölü boşluk anatomic dead space Hava yolunun, burun ve ağızdan terminal bronşiyollere kadar uzanan ve gaz değişiminin gerçekleşmediği kısmı. anımsatma etkisi booster phenomenon Önce nega- asfiksi asphyxia Solunan havada oksijen eksikliğine bağlı olarak ortaya çıkan, hipoksi ve hiperkapniyle sonuçlanan patolojik değişiklikler. aside dirençli acid resistance Boyanmasını takiben asitlerle muamele sonrası rengini kaybetmeyen bakteri niteliği. asidorezistan (sıklıkla 1-3 hafta içinde) ikinci bir testte bağışıklık siste- asidorezistan acid-fast aside dirençli asinüs acinus Bir terminal bronşiyolün distalinde bu- minin bir hatırlama reaksiyonuna bağlı olarak değerinde lunan ve solunumsal bronşiyolleri, alveoler kanalları ve artış olması. alveoler keseleri içeren bölüm. respiratuar ünite tif bulunan tüberkülin deri testinin, 1 hafta ile 1 yıl içinde ani bebek ölümü sendromu sudden infant death syndrome Görünürde sağlıklı olan bir bebeğin genellikle uyku sırasında nedeni açıklanamayan ani ölümü. ankiste plörezi encysted pleurisy Plevral efüzyonun, yapışık plevra yaprakları ile sınırlandığı plörezi. anoksemi anoxemia Arteriyel kanda oksijen yokluğu. anoksi anoxia Organ veya doku hücrelerinin normal fonksiyonlarını gerçekleştirecek oksijenden mahrum kalması hali. antiastmatik antiasthmatic Astımı önleyen veya belirtilerini tedavi eden (ilaç). antimikobakteriyel antimycobacterial Mikobakterilere karşı etkili (ilaç). antitusif antitussive Öksürüğü baskılayıcı ilaçlar. antitüberkülotik antituberculotic Tüberküloza karşı etkili (ilaç). antrakozis anthracosis Antrasit kömür tozunun akciğerlerde toplanması sonucu oluşan ve genellikle belirti oluşturmayan pnömokonyoz. apeks apex Koni şeklindeki herhangi bir organ veya oluşumun tepe kısmı. uç apikal apical Apeksle ilgili veya apekste bulunan. apne apnea Solunum durması. apnöstik merkez apneustic center Beyin sapında bulunan ve solunumu kontrol eden nöronlar. ARDS ARDS “Akut solunum sıkıntısı sendromu” te- asiyanotik acyanotic Siyanoz olmamasıyla belirgin. Askin tümörü Askin’s tumor Genellikle ergen çocuklarda görülen göğüs duvarının küçük, yuvarlak hücreli tümörü. asperjilom aspergilloma Aspergillus cinsi mantarların bir bronş veya akciğer kavitesinde kolonizasyonu sonucu oluşan mantar topu. asperjiloz aspergillosis Aspergillus cinsi mantarların dokularda yerleşerek meydana getirdiği hastalık. aspirasyon aspiration 1. Mide içeriği gibi yabancı bir maddenin solunum yollarına inhalasyon yolu ile çekilmesi. 2. Bir vücut boşluğundan sıvının, gazın veya biyopsi örneğinin emme yoluyla uzaklaştırılması. aspirasyon pnömonisi aspiration pneumonia Yiyecek parçaları, kusma içeriği veya ağız içi sekresyonları gibi yabancı maddelerin solunum yollarına girmesi sonucu gelişen pnömoni. aspiratör aspirator Bir vücut boşluğunda toplanmış olan sıvıyı çekerek boşaltmada kullanılan alet. astbest cisimciği asbest body ferrüginöz cisimcik astım asthma Alerji, egzersiz, irritan parçacıklar, stres gibi faktörlerin etkisiyle hava yolunda mast hücreleri, eozinofiller ve T hücreleri başta olmak üzere pek çok hücrenin rol oynadığı kronik yangı ve bronş düz kaslarında kasılmaya bağlı olarak ortaya çıkan, hışıltılı solunum ve tekrarlayan dispne ataklarıyla belirgin hastalık. bronşiyal astım asbestoz asbestosis Asbest tozlarının devamlı solun- Astım İçin Küresel Girişim The Global Initiative for Asthma Astım prevalansı, morbidite ve mortalitenin ması sonucu, akciğerlerde değişen derecelerde interstisyel azaltılması için dünya çapında sağlık uzmanları ve halk fibroz oluşumuyla belirgin pnömokonyoz şekli. sağlığı yetkilileriyle çalışan kuruluş. Kısaltması: GINA riminin İngilizce kısaltması. 5 Sözlük Dergisi atelektazi atelectasis Akciğerin tamamının veya bir kısmının sönmesi durumu. atipik mikobakteri atypical mycobacteria tüberküloz- dışı mikobakteri atomizer atomizer Bir sıvıyı çok küçük parçacıklara ayırarak aerosol haline getiren cihaz. nebülizatör BCG Bacille Camette-Guerin, BCG “Basil CalmetteGuerin” teriminin İngilizce kısaltması. BCG aşısı BCG vaccine Sığır safrasıyla zenginleştirilmiş besiyerinde, kültürden kültüre aktarılarak avirulan hale getirilen Mycobacterium bovis (BCG) suşundan yapılan aşı. atopi atopy Yaygın çevresel alerjenlere karşı tip I aşırı beta adrenerjik agonist beta adrenergic agonist duyarlılık reaksiyonu oluşturmaya yönelik genetik yatkın- Beta reseptörleri uyararak bronş duvarı düz kaslarında lık. gevşeme ve bunun sonucunda bronkodilatasyon ortaya atopik yürüyüş allergic march alerjik yürüyüş azigoz lop fissürü azygos lobe fissure İntrauterin çıkaran ilaç. Biot solunumu Biot respiration Merkezi sinir sis- dönemde azigoz venin akciğerin önüne geçmesi ve sağ üst temi hastalıklarında (ensefalit ve bulber poliyomiyelitte) lop apikal veya posterior segmentinin bu venin arkasında görülen, hiperpne ve apne periyotlarıyla belirgin solunum kalması sonucu oluşan % 0,2-1,2 sıklıkta görülen doğuş- şekli. tan bir anomali. BİPAP BIPAP İki seviyeli pozitif hava yolu basınç aleti. B bakteriyel krup bacterial croup Epiglotun bazen ölümle sonuçlanabilen bakteriyel enfeksiyonu. bakteriyel pnömoni bacterial pneumonia Akciğer biyopsi biopsy Tanı amacıyla mikroskobik muayene için dokudan küçük bir parça alma. bleb bleb Visseral plevranın elastik tabakaları arasında bulunan 1-2 santim boyutlarında hava boşluğu. parankimine inhalasyon, aspirasyon veya hematojen yol- Bochdalek fıtığı Bochdalek hernia Diyaframın arka larla ulaşmış patojen mikroorganizmaların yol açtığı akut dış kısmında görülen doğuştan kapanma defekti. Boch- enfeksiyon. dalek hernisi bakteriyel trakeit bacterial tracheitis Epiglotu tutmayan, ancak günümüzde akut epiglotite göre daha sık olarak havayolu obstrüksiyonuna neden olan bir enfeksiyon. bal peteği akciğer honeycomb lung Akciğer grafisinde çok sayıda küçük radyolusen gölgelerle belirgin durum. balgam sputum Akciğerler, bronşlar ve trakeadan gelen salgı maddesi. Bochdalek hernisi Bochdalek hernia Bochdalek fıtığı boğmaca whooping cough Bordetella pertusis’in etkeni olduğu, üst üste gelen inatçı ve spazmotik öksürük nöbetleriyle belirgin bir akut solunum yolu enfeksiyonu. boğulma suffocation Herhangi bir nedenle soluk alamama sonucu nefessiz kalma. BOOP bronchiolitis obliterans with organizing pneumonia, BOOP “bronşiyolit obliterans organize basınç destekli ventilasyon pressure support ventilation Kişinin kendi soluduğu ve solunumun önceden pnömoni” teriminin İngilizce kısaltması. belirlenmiş bir miktar basınçla desteklendiği pozitif ba- sackie virüslerinin sebep olduğu yüksek ateş, baş, göğüs ve sınçlı ventilasyon. kaslarda ağrı ile belirgin akut bulaşıcı hastalık. epidemik basınç kontrollü ventilasyon pressure controlled ventilation Solukların sabit hızda ve belli bir miktar ba- plörodini, epidemik miyalji sınçla desteklendiği ventilasyon tipi. len hızların alt sınırlarından daha düşük bulunması. Basil Calmette-Guerin Bacille Camette-Guerin Virulansı azaltılmış Mycobacterium bovis suşu. 6 Bornholm hastalığı Bornholm disease B tipi Cox- bradikardi bradycardia Nabız hızının yaşa göre veribradipne bradypnea Dakikadaki solunum sayısının ileri derecede azalması. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri bronkoalveolar lavaj bronchoalveolar lavage Tanı bronkospazm bronchospasm Bronşların bronş düz ve tedavi amacıyla; bronkoskopun lavaj yapılacak bron- kaslarında kasılma sonucu daralması. şun ağzına yerleştirildikten sonra bronkoskop kanalından steril serum fizyolojik verilip ardından sıvının aspire bronkoveziküler solunum sesleri bronchovesicular breath sounds Akciğerin apikal bölgeleri ve önde ilk edilmesiyle bronşiyoller ve akciğer alveollerinden sıvı ve iki interkostal aralıkta, arkada skapulalar arasında duyu- hücre alınmasını sağlayan işlem. lan, veziküler ve trakeal sesin karışımı olan akciğer sesi. bronkodilatasyon bronchodilatation Bronşun genişlediği durum. bronkodilatör bronchodilator Hava yollarını genişletici ilaç. bronkografi bronchography Bronşlara radyoopak madde verildikten sonra bronş sisteminin radyolojik olarak görüntülenmesi. bronkojenik karsinom bronchogenic carcinoma Bronş ağacı epitelinden gelişen karsinom. bronkojenik kist bronchogenic cyst Trakeobronşiyal ağacın anormal şekilde tomurcuklanması sonucu oluşan yuvarlak doğuştan kist. bronş bronchus Trakea bifürkasyosunda sağ ve sol akciğere gitmek üzere ayrılan, akciğerlerin içinde de lop ve daha sonra segmentlere ve daha alt birimlere gitmek üzere dallanan, yapısında hiyalin kıkırdak, düz kaslar içeren ve siliyalı kolumnar epitelle döşeli çeşitli boy ve genişlikteki hava yolları. bronş aşırı duyarlılığı bronchial hyperreactivity bronşiyal hiperaktivite bronş provokasyon testi bronchial provocation test Hava yolu hiperreaktivitesinin varlığını göstermek için yapılan test. bronşektazi bronchiectasis Temelinde yer alan de- bronkokonstriksiyon bronchoconstriction Bronş ğişik hastalıklar nedeniyle tekrarlayan enfeksiyonlara ve düz kasında kasılma sonucunda bronş lümeninde daral- enflamasyona bağlı olarak bronşların duvar yapılarının ma. bozularak genişlemesi ve duvarlarının kalınlaşmasıyla be- bronkokonstriktör bronchoconstrictor Bronş ve bronşiyolleri daraltan ilaç. bronkolitiyaz broncholithiasis Hava yollarında lümende taş bulunması. bronkomalazi bronchomalacia Bronş kıkırdağının doğuştan veya edinsel yetersizliği. bronkoplevral fistül bronchopleural fistula Bronşla plevral boşluk arasındaki fistül. bronkopnömoni bronchopnemonia Akciğer paran- lirgin hastalık. bronşit bronchitis Bronşların iltihabı. bronşiyal astım bronchial asthma astım bronşiyal hiperaktivite bronchial hyperreactivity Hava yollarının özgül ve özgül olmayan çeşitli uyaranlara karşı, normalden daha hızlı ve daha aşırı bir daralma yanıtı (bronkokonstriksiyon) vermesi. bronş aşırı duyarlılığı bronşiyal karsinoid tümör bronchial carcinoid tumor Bronşların glandüler epitelinden ya da yüzey epite- kiminin bronşiyolleri de içine alan iltihabı. linden köken alan, nöroendokrin tümör grubunda düşük bronkopulmoner displazi bronchopulmonary dysplasia Oksijen ihtiyacının son âdet tarihine göre 36. dereceli karsinom. haftadan sonra devam ettiği, yenidoğanın kronik akciğer bronşiyal solunum sesleri bronchial breath sounds Bir borunun içine üflerken çıkan sese benzeyen, hastalığı. akciğerde konsolidasyon veya atelektazi varlığının belirtisi bronkoskop bronchoscope Hava yollarının direkt gözlenmesine, tanı ve tedaviye yönelik girişimlerin yapılmasını olanak sağlayan, fleksibl ve rijit olmak üzere iki tipi olan alet. bronkoskopi bronchoscopy Bronkoskop aracılığıyla trakea ve bronşların iç yüzlerini görerek muayene etme. olan, ekspirasyon kısmı daha uzun ve yüksek frekanslı solunum sesleri. bronşiyal tümör bronchial tumor En sık bronşiyal adenom, ikinci sıklıkta ise bronkojenik karsinomun neden olduğu, üçte ikisi malign yapıda nadir görülen tümör. 7 Sözlük Dergisi bronşiyol bronchiole Duvarında kıkırdak bulunmayan küçük hava yolları. Chlamydia pneumoniae pnömonisi Chlamydia pneumoniae pneumonia Chlamydia pneumoniae’nın et- bronşiyolit bronchiolitis akut bronşiyolit bronşiyolit obliteranslı organize pnömoni bronchiolitis obliterans with organizing pneumonia ken olduğu atipik pnömoninin bir tipi. Bronşiyolitis obliteransın histolojik özelliklerine ek olarak enfekte annenin doğum kanalından bulaşan Chlamydia enflamasyonun distal alveolar duktuslardan alveollere ya- trachomatis’in etken olduğu atipik pnömoninin bir şekli. yıldığı fibrozisle belirgin bir durum. Kısaltması: BOOP bronşiyolitis obliterans bronchiolitis obliterans Churg-Strauss sendromu Churg-Strauss syndrome Astım, periferik kanda eozinofili, eozinofilik doku in- Akut alt solunum yolu epitelindeki hasarı takiben, dis- filtrasyonu ve ekstravasküler granülomların olduğu birçok tal hava yollarının obstrüksiyonu ve yoğun enflamatuvar organı tutan nekrotizan bir vaskülit. reaksiyonuyla belirgin olan kronik obstrüktif akciğer has- ciddi akut solunumsal sendrom severe acute respiratory syndrome Virüslerin neden olduğu ani başlan- talığı. Chlamydia trachomatis pnömonisi Chlamydia trachomatis pneumonia Yenidoğan döneminde gıçlı ateş, kuru öksürük ve solunum güçlüğü ile seyreden C C1 esteraz inhibitör eksikliği C1 esterase inhibitor deficiency Eksikliği sonucunda tekrarlayan anjiyo- bir solunum yolları hastalığı. ödem ataklarıyla seyreden, kalıtımsal bir hastalık olan he- momediyastinumla ilişkili cilt altında hava toplanması. rediter anjiyoödemin oluştuğu, serpin ailesinden bir serin proteaz inhibitörü. cilt altı amfizemi subcutaneous emphysema Genellikle intratorasik hasara bağlı olup pnömotoraks veya pnö- cilt delme testi skin prick test Alerjik rinit, astım, atopik dermatit, besin ve ilaç alerjilerinin tanısında kul- CCR5 antagonistleri CCR5 antagonists HIV ile lanılan solunum yolları, besin alerjenleriyle, lateksle ya enfekte olmuş kişilerin tedavisinde kullanılan Enfuvirti- da (daha ender olarak) ilaçlarla uygulanan ve sonrasında de, Maraviroc gibi antiretroviral ajanlar. hasta yanıtının değerlendirildiği test. prick testi CH50 testi CH50 assay Klasik kompleman yola- Clara hücresi Clara cell Solunumsal ve terminal ğının tümüyle sağlam olduğunu anlamak için toplam bronşiyollerin epitelyumunda bulunan, siliyalı olmayan, kompleman aktivitesini ölçen bir test. salgı yapan hücreler. Charcot-Leyden kristalleri Charcot-Leyden crystals Astımlı hastaların balgamının mikroskopta ince- İngilizce kısaltması. CMV cytomegalovirus “sitomegalovirüs” teriminin lenmesi sonucu görülebilen, eozinofillerin parçalandıkla- Coccidioides pnömonisi Coccidioides pneumonia rının göstergesi olan, lizofosfolipazdan köken alan uzun, Coccidioides türü patojenlerin neden olduğu pnömoni kristal şeklinde yapılar. şekli. Chédiak-Higashi sendromu Chédiak-Higashi syndrome Parsiyel okulokutanöz, albinizm, immün yet- bin, karboksihemoglobin, methemoglobin ve indirgen- mezlik, tekrarlayan bakteriyel enfeksiyonlar, nörolojik miş hemoglobinin görece konsantrasyonlarını spektrofo- bozukluklar ve hafif kanama eğilimiyle belirgin, otozomal tometriyle ölçmeye yarayan alet. çekinik geçiş gösteren, birçok sistemi etkileyen nadir gö- CO-oksimetre CO-oxymeter Kanda oksihemoglo- Cope iğnesi Cope needle Plevra, perikat, periton ve rülen bir hastalık. sinovyadan biyopsi almada kullanılan künt uçlu, kanca Cheyne-Stokes solunumu Cheyne-Stokes respiration Solunum hızı ve derinliğinin giderek artması ve son- şeklinde biyopsi iğnesi. ra yavaşça azaldıktan sonra apne ile kesilmesiyle belirgin sinden, herpangina, el-ayak ağız hastalığı ve konjoktivite siklik amplitüd değişmeleri gösteren solunum tipi. neden olan, A ve B olmak üzere iki tip olan virüs. 8 Coxsachie virüs Coxsachie virus Enterovirüs cin- Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri CPAP continuous positive airway pressure, CPAP Kendi solunumu olan hastalarda ekspirasyon sonunda alveollerin açık tutulması ve böylece oksijenasyonun ar- da atılan gaz miktarı. dakika ventilasyonu minute ventilation Bir dakikada akciğerlerden atılan gazın litre olarak total hacmi. tırılıp solunum iş yükünün azaltılması amacıyla yapılan, damlacık droplet Öksürme, aksırma veya konuşma sı- hava yolu basıncının atmosfer basıncının üzerinde tutul- rasında ağızdan yayılan ve hava yoluyla enfeksiyonu diğer duğu pozitif basınçlı ventilasyon yöntemi. bireylere taşıyabilen çok küçük damla. CPAP tedavisi treatment of CPAP CPAP cihazları ile yapılan invaziv olmayan mekanik ventilasyon şekli. Cryptococcus pnömonisi Cryptococcus pneumonia Cryptococcus neoformans türü mantarların sebep olduğu akciğer enfeksiyonu. cuirass ventilatör cuirass ventilator Gövdeyi tama- damlacık enfeksiyonu droplet infection Damlacıkların buharlaşması ve havada uzun süre asılı kalması ile ortaya çıkan küçük ve kuru partiküllerin inhalasyonla gelişen enfeksiyon. D-dimer D-dimer İki fibrin monomeri arasında bir çapraz bağ içeren fibrin yıkım ürünü. men sararak veya göğsün ya da karnın önüne uygulana- D-dimer testi D-dimer test Derin ven trombozu, rak, göğsü ekspansiyona zorlayacak şekilde havayı boşal- pulmoner embolizm ve disemine intravasküler koagülas- tıp aralıklı negatif basınç oluşturan göğüs zırhına benzer yonda artış gösteren fibrin yıkım ürünü (D-dimer) için negatif basınçlı bir ventilatör tipi. yapılan test. Curschmann spiralleri Curschmann’s spirals Bron- Dectin-1 Dectin-1 Antifungal immünite yanı sıra, şiyal astımda, bazen balgamda bulunan kıvrılmış müsinöz bakteri, virüs ve nematod enfeksiyonlarına karşı gelişen fibriller. immünite de rol oynayan bir tip-2 transmembran proteini. Ç çiftçi akciğeri farmer’s lung Çiftçilerde görülen samanda yer alan termofilik bakterilere (Saccharopolyspora rectivirgula, Micropolyspora faeni, Thermoactinomyces) karşı gelişen ekstrensek alerjik alveolit. çölyak hastalığı celiac disease Genetik olarak duyarlı kişilerde başlıca buğdaydaki gluten ve arpa, çavdar, değirmenci akciğeri miller’s lung Buğday biti Sitophilus granarius ile bulaşan, un veya tahılla uğraşan kişilerde görülen bir tür aşırı duyarlılık pnömonisi. değişken variable Aynı kalmayan, sabit kalmayan. dekompansasyon decompensation Bir organın çalışmasındaki eksikliğin herhangi bir şekilde karşılanamaması. yulaf gibi tahıllardaki gluten benzeri diğer tahıl protein- demir akciğer iron lung Hastanın yalnız başı dışarı- lerine karşı kalıcı intolerans olarak gelişen proksimal ince da kalacak şekilde tüm vücudunu metal bir tankın sardığı, bağırsak hastalığı. negatif basınçlı ventilatör tipi olan drinker respiratörün popüler ismi. D DAD diffuse alveolar damage “difüz alveolar hasar” teriminin İngilizce kısaltması. dağ hastalığı mountain sickness Yüksek irtifada dendritik hücreler dendritic cells Deri, solunum yolları ve gastrointestinal sistemde bulunan ve antijenik materyali işlemden geçirerek diğer immün hücrelere tanıtan, antijen sunma kapasitesine sahip hücreler. düşük atmosfer basıncı nedeniyle arteriyel oksijen mik- deoksihemoglobin deoxyhemoglobin Oksihemog- tarının azalmasına bağlı gelişen yorgunluk, baş dönmesi, lobinden oksijenin ayrılması sonucu oluşan redükte he- nefes darlığı, bulantı, kusma ile belirgin hastalık. yüksek moglobin. irtifa hastalığı. dakika hacmi minute volume Soluk hacmiyle solunum hızının çarpımına eşit olan akciğerlerden bir dakika- deri delme testi skin prick test cilt testi, deri testi, prick testi deri testi skin prick test cilt testi, deri delme testi, 9 Sözlük Dergisi prick testi derin inspirasyon deep inspiration Yardımcı solunum kaslarını da kullanarak yapılan inspirasyon. derin ven trombozu deep venous thrombosis Pul- hage İmmün ya da non-immün nedenlerle pulmoner dolaşımdaki küçük damar ve kapillerlerden kaynaklanan kanama moner embolizmin habercisi olarak kabul edilen alt eks- difüz interstisyel akciğer hastalığı diffuse interstitial lung disease Akciğeri difüz olarak etkileyen, akciğer tremitenin derin venlerinde görülen şişlik, eritem ve ısı parankiminde değişik derecelerde enflamasyon, fibrozis artışı ile belirgin tromboz. ve yapısal bozulmaya neden olan, akut veya kronik seyirli dermatomiyozit dermatomiyositis Akciğerde aspi- bir grup hastalık. rasyon pnömonisi, solunum kaslarında zayıflık, idyopatik difüzyon diffusion Yayılma, geçme, moleküllerin yarı pulmoner fibrozis gibi patolojilere yol açabilen polimiyo- geçirgen bir zar aracılığı ile bir ortamdan diğer bir ortama zit grubundan kaslar ve deride enflamasyon ile seyreden geçmesi. bir bağ dokusu hastalığı. difüzyon kapasitesi diffusion capacity Alveolokapi- Dermatophagoides Dermatophagoides akarlar Dermatophagoides farinae Dermatophagoides farinae Kuzey Amerika’da sık rastlanan antijen olarak ler zarın gazları geçirme yeteneği. davrandığı için alerjik astıma neden olabilen ev tozu aka- orge sendromu olan 22q11.2 delesyon sendromu. rı. Dermatophagoides pteronyssinus Dermatophagoides pteronyssinus Avrupa’da sık rastlanan, antijen olarak davrandığı için alerjik astıma neden olan ev tozu akarı. desatürasyon desaturation Doymuş bileşiğin doymamış bileşik haline dönüşmesi. DiGeorge sekansı DiGeorge sequences Başlıca prezantasyonu timik hipoplazi ya da aplazi ile belirgin DiGe- dinamik kompliyans dynamic compliance Akciğerden içeriye veya dışarıya hava akımı olduğu sırada, basınç değişikliğine karşılık oluşan hacim değişikliği. Dinein kolu Dynein arm Siliyanın ultrastrüktürel yapısında yer alan iç ve dış olmak üzere her bir siliyada dokuzar çift bulunan, tübülileri birbirine bağlayan oluşum. deskuamatif intersitisyel pnömoni desquamative interstitial pneumonia Tipik olarak sigara içenlerde siliyer diskinezi hastalığına en sık neden olan, dinein kol- görülen dispne, kuru öksürük ve intraalveoler makrofaj- larının tam veya kısmi yokluğu veya kısalığı. larda artış ile belirgin kronik pnömoni. Dinein kolu kusuru Dynein arm defect Primer dirençli astım refractory asthma Yüksek doz inha- dev hücreli pnömoni giant cell pneumonia Ço- ler kortikosteroid ile birlikte uzun etkili β2 agonist veya cuklarda ve immün yetmezliği olanlarda görülen kıza- başka bir kontrol edici ilaç kullanımına rağmen astımın mığa bağlı nadir, ancak sıklıkla ölümcül olan interstisyel kontrol altına alınamaması. refrakter astım pnömoni türü. Hecht pnömonisi devamlı pozitif hava yolu basıncı continuous positive airway pressure CPAP difüz diffuse Yaygın, sınırlı olmayan, geniş yer kaplayan. difüz alveolar hasar diffuse alveolar damage Genellikle immün yetmezliği baskılanmış kişilerde viral ve fırsatçı enfeksiyonlar, ARDS ya da oksijen toksisitesi sonucu ortaya çıkan akut akciğer hasarının bir komponenti. Kısaltması: DAD difüz alveolar hemoraji diffuse alveolar hemorr10 disemine tüberküloz disseminated tuberculosis Tüberküloz basillerinin birincil enfeksiyon odağından hematojen veya lenfohematojen yolla yayılması. miliyer tüberküloz dispanser dispensary Ülkemizde tüberkülozlu hastaların yararlandığı ayaktan hasta bakılan ve fakirlere ücretsiz ilaç dağıtılan sağlık kurumu. dispne dyspnea Nefes almada güçlük çekme. nefes darlığı dispne indeksi dyspnea index Zirve egzersiz ventilasyonunun maksimum istemli ventilasyona oranı. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri diyafram diaphragm Göğüs ile karın arasında, kas liflerinden zengin kalın zar. diyafram evantrasyonu diaphragmatic eventration Diyafram kubbesinin göğüs boşluğuna doğru yükselmesi. diyafram fıtığı diaphragmatic hernia Diyaframdaki duyarsızlaştırma desensitization Tolerans geliştirmek amacıyla IgE aracılı immün yanıta neden olan alerjenin artan dozlarda kontrollü olarak verilerek IgG yanıtının indüklenmesi. düzenleyici T hücre regulatory T cell İmmün sisteminin düzenlenmesinde rol alan T hücre alt grubu. zayıf alan nedeniyle karın organlarından (mide, safra kesesi, bağırsak vs.) herhangi birine ait bir bölümün göğüs boşluğuna fıtık şeklinde girmesi. diyafram pili diaphragm pacing Hipoventilasyon sendromunda diyaframın düzenli olarak kasılarak solunumu devam ettirmesini sağlayan pil. diyafram plevrası diaphragmatic pleura Paryetal plevranın diyafram üst yüzünü örten bölümü. diyafram solunumu diaphragmatic respiration Esas olarak diyafram hareketleri ile sürdürülen solunum DLCO DLCO Akciğerlerin karbon monoksit difüzyon kapasitesi doğal bağışıklık innate immunity Patojenlere özgül olmadan organizmayı koruyan, edinilmiş bağışıklığın aksine aşılar veya geçirilen enfeksiyonlarla koruyuculuğu değişmeyen doğuştan bağışıklık. E ECMO extracorporal membrane oxygenation “ekstrakorporal membrane oksijenizasyonu” teriminin İngilizce kısaltması. ECP eosinophil cationic protein “eozinofil katyonik protein” teriminin İngilizce kısaltması. edinilmiş immün yetmezlik sendromu acquired immune deficiency syndrome HIV virüsü nedeniyle insanlarda bağışıklık sisteminin çökmesine neden olan bulaşıcı hastalık. Kısaltması: AIDS efedrin ephedrine Çeşitli efedra türlerinden elde edilen sempatomimetik etkiye sahip bir bileşik. efüzyon effusion Vücutta bir boşluk veya aralık içine sıvı (kan, lenf, püy, vs.) akması veya sızması. egofoni egophony Özellikle plevral efüzyona bağlı doğuştan diyafram fıtığı congenital diaphragm hernia Diyaframda doğuştan defekt sonucunda karın içi olarak baskı altında kalan veya konsolidasyona uğrayan organların göğüs içine herniye olması. rezonansla ve yüksek frekanslı olarak, melemeye benzer doğuştan lobar amfizem congenital lobar emphysema konjenital lobar amfizem doğuştan pulmoner hava yolu malformasyonu congenital pulmonary airway malformation konjeni- nitelikte duyulması. tal kistik adenomatoid malformasyon dorman dormant Hareketsiz; uyuyan; inaktif. dornaz alfa dornase alfa DNA hidrolizasyonu yapa- akciğer bölgesinde duyulan, konuşma seslerinin artmış egzama eczema Deride kızarıklık, kaşıntı, sulanma, soyulma, papüller ve derinin kalınlaşıp sertleşmesiyle belirgin akut veya kronik yangısal deri hastalığı. dermatit egzersiz exercise 1. Vücut kaslarını kuvvetlendirme amacıyla germe ve gevşetme şeklinde yapılan sistemik hareketler; vücut hareketleri 2. Hareket yeteneği azalan rak mukolitik etki gösteren ajan veya kaybolan bir organa (kol, bacak, el vs.) eski hare- Duchenne musküler distrofisi Duchenne muscular dystrophy Kalıtsal geçişli bir kas hastalığı. duplikasyon kisti duplication cysts Gastrointestinal ketini kazandırmak amacıyla yaptırılan belirli hareketler. sistem boyunca yer alabilen, toraks boşluğunda olduğun- Egzersizin yol açtığı immünolojik olmayan mekanizma- da kistin içinde yer alan epiteli yapısına göre bronkojenik larla ortaya çıkan bir anafilaksi türü. alıştırma egzersiz anafilaksisi exercise-induced anaphylaxis kist, enterik kist ve nöroenterik kist adını alan, embriyo- egzersiz astımı exercise-induced asthma Sıklıkla ço- lojik yaşamın başlangıcında vakuollerin tam olmayan bir- cuklar ve genç erişkin astımlı hastalarda egzersiz ile astım leşmeleri sonucunda meydana gelen doğuştan anomali. belirtilerinin ortaya çıkması, egzersizin tetiklediği astım. 11 Sözlük Dergisi egzersiz dispnesi exertional dyspnea Harekete veya egzersize bağlı olarak gelişen nefes darlığı. Eisenmenger sendromu Eisenmenger’s syndrome Soldan sağa şantlı kalp hastalıklarında gelişen pulmoner hipertansiyon nedeniyle şantın sağdan sola dönmesi. ek sesler adventitious sounds Ral, ronküs gibi akciğer oskültasyonunda duyulan normal dışı sesler. ekshale hava exhaled breath Soluk havası. ekshale nitrik oksit exhaled nitric oxide Nefes havasındaki nitrik oksit. ekspansiyon expansion Hacimce büyüme; genişleme; açılma. ekspektoran expectorant Solunum yollarında toplanmış mukusu yumuşatarak dışarı attıran, balgam söktürücü. ekspektorasyon expectoration Solunum yollarında toplanan mukusun öksürükle dışarı atılması; balgam çıkarma. ekspirasyon expiration, exhalation Akciğerlerdeki havanın ağız veya burun yoluyla dışarı verilmesi; soluk verme. ekspiratuvar expiratory 1. Soluk verme ile ilgili. 2. Soluk vermeye aracılık eden; soluk vermeye yarayan. ekstraplevral extrapleural Plevral boşluğun dışında ekstrapulmoner extrapulmonary Akciğerler dışında ekstratorasik extrathoracic Toraks dışında. ekstratrakel extratracheal Trakea dışında. ekstrensek extrinsic Dış kaynaklı; vücudun veya organın kendi yapısı dışından gelen; dışardan doğan; dışardan kaynaklanan. ekstrensek alerjik alveolit extrinsic allergic alveolitis Antijenik organik bileşiklere ya da düşük molekül ağırlıklı kimyasallara maruz kalma sonucu akciğerlerin intrestisiyum, alveol ve terminal bronşiyollerini etkileyen enflamatuvar reaksiyon varlığı. hipersensitivite pnömonisi ekstrensek astım extrinsic asthma Genellikle çocuklarda görülen, çevresel bir faktöre bağlı olarak oluşan astım; atopik astım. ekstübasyon extubation Herhangi bir vücut boşluğu veya kanala yerleştirilen tüpün çıkarılması. eksüda exudate Genellikle bir yangı sonucu damarlardan sızan ve dokularda veya doku yüzeylerinde toplanan sıvı. eksüdasyon exudation Damar duvarlarından veya ekspiratuvar değişim oranı expiratory exchange rate Solunumsal değişim oranı ekspiratuvar dispne expiratory dyspnea Akciğerler- herhangi bir yüzeyden, doku içinde veya boşlukta toplan- den havanın ekspire edilmesinde güçlük yaşanması. dasyon gösteren. 3. Eksüda niteliğinde. ekspiratuvar yedek hacim expiratory reserve volume Normal bir ekspirasyon sonrası bulunulan istirahat yonla birlikte olan plörezi. düzeyinden itibaren nefesle atılabilen maksimum gaz miktarı. ekstrabronşiyal extrabronchial Bronşiyal tüplerin dışında, onlardan bağımsız. ekstrakorporal membrane oksijenizasyonu extracorporal membrane oxygenation Akut, geri dönüşümlü kardiyopulmoner yetersizlik durumunda mak üzere dışarıya sıvı sızması. eksüdatif exudative 1. Eksüdasyonla ilgili. 2. Eksüeksüdatif plörezi exudative pleurisy Plevral efüzektazi ectasis Genişleme; kanal veya tüp şeklindeki bir oluşumda lümenin genişlemesi. ektazik ectatic Genişleme gösteren, ektazi gösteren. ektopik kontakt dermatit ectopic contact dermatitis Alerjenlerin, sıklıkla kişisel hijyenik veya kozmetik ürünlerin deri ile temas ettiği yer dışında farklı bir yerde gelişen kronik enflamatuvar kaşıntılı deri hastalığı. ve ileri geleneksel tedavi yöntemlerine rağmen yüksek elastans elastance Hacim değişikliğinin ünitesi başı- mortalite ihtimalinin olduğu hastalarda, kalp ve akciğer na basınç değişikliğinin ünitesi şeklinde ölçülen; akciğer fonksiyonları düzelene kadar, belirli bir süre mekanik veya mesane gibi hava veya sıvı dolu bir organda, basınç dolaşım ve solunum desteği sağlayan tedavi yöntemi. ortadan kalktığında bozulma olmaksızın geri çekilme ye- Kısaltması: ECMO teneğinin göstergesi; kompliyansın karşıtı. 12 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri elastik geri çekilme elastic recoil Akciğer veya mesane gibi esnek bir organın, gerilme sonrasında istirahat durumuna dönebilme yeteneği. ELISA enzyme-linked immunosorbent assay “enzim bağlantılı immün test” teriminin İngilizce kısaltması. embolektomi embolectomy Damara kesi yapılarak pıhtının çıkarılması; embolinin cerrahi olarak çıkarılma- ral gelişim vs.) normal kıvamını kaybederek sertleşmesi. sertleşme enfeksiyon infection Hastalığa neden olan organizmaların konakta yayılması, çoğalması ve bu yayılmaya konağın yanıtı. enfeksiyöz hastalık infectious disease bulaşıcı hastalık emboli embolus Damar lümenini tıkayarak dolaşıma enfektif silikoz infective silicosis silikotüberküloz enflamasyon enflammation Patojenler, hasarlı hüc- engel olan kan pıhtısı veya aynı olaya neden olan diğer bir reler ve iritanlar gibi zararlı uyaranlara damarsal dokula- yabancı madde (hava, yağ, bakteri kümesi vs.). rın biyolojik yanıtını kaldırmaya ve iyileşmeyi başlatmaya sı. embolizasyon embolization Damarda tedavi amaçlı tıkanıklık oluşturmak üzere damar içine bir maddenin yönelik koruyucu girişimden oluşan bir doğal bağışıklık mekanizması. parçası veya diğer bir yabancı madde (hava kabarcığı, yağ enflamasyon inflammation yangı enflamatuvar inflammatory yangılı enflamatuvar hastalık enflammatory disease Anor- damlası, bakteri kümesi vs.) ile bir arterin aniden tıkan- mal enflamasyon sonucu gelişen bağışıklık ve bağışıklık ması. dışı hastalıklar. verilmesi. embolizm embolism Dolaşımla sürüklenen pıhtı empyema necessitatis empyema necessitatis Püyün eNO exhaled nitric oxide ‘ekshale nitrik oksit’ terimi- kendiliğinden göğüs duvarına doğru sızdığı torasik am- nin İngilizce kısaltması. piyem. Enterobacter pnömonisi Enterobacter pneumonia Enterobacter türüyle ve en sık olarak da E. aerogenes endobronşit endobronchitis Bronşların epitel tabakasının yangısı. endoskopik biyopsi endoscopic biopsy Endoskop kullanılarak gerekli aletlerin yardımı ile organ duvarından doku parçası alınması. endotelin 1 endothelin 1 Endotelden salgılanan, damar düz kasları üzerinde şiddetli kasılma, hücre artışı ve büyümesi gibi işlevleri olan bir peptit. endotrakeal endotracheal 1. Trakea içinde. 2. Trakea aracılığıyla yapılan; trakeadan geçirilen. endotrakeal tüp endotracheal tube Anestezi uygu- ve E. cloacae ile oluşan enfeksiyona bağlı olarak ortaya çıkan nadir bir tür bakteriyel pnömoni. enzim bağlantılı immün test enzyme-linked immunosorbent assay Bir antijeni (alerjen veya virüs) saptamak için antikorlar ve takiben renk değişimini kullanan bir test yöntemi. eotaksin eotaxin Eozinofiller üzerinde bulunan bir kemokin reseptörü. C kemokin reseptörü eozinofil eosinophil Alerjik hastalıklar ve parazitlere karşı enflamatuvar yanıtta rol oynayan lökosit. aspirasyonu, akciğerlerin ventilasyonu veya trakeobron- eozinofil katyonik protein eosinophil cationic protein Eozinofillerin granüllerinde bulunan bakteri öl- şiyal ağaca yabancı madde girişinin önlenmesi amacıyla dürücü ve helmint türü parazitlere karşı toksik etkileri ağız, burun veya trakeostomi yoluyla trakeaya yerleştirilen olan bir protein. tüp. eozinofil kaynaklı nörotoksin eosinophil-derived neurotoxin Eozinofillerin granüllerinde bulunan eozino- lanması, hava yolu açıklığının sağlanması, sekresyonların end-tidal karbondioksit end-tidal carbondioxide Ekshalasyon sonunda ölçülen karbondioksit miktarı. endürasyon induration Organ veya dokunun herhangi bir nedenle (iltihap, yapısal dejenerasyon, tümö- fil katyonik proteinlere göre 100 kat fazla bakteri öldürücü etkisi olan bir protein. eozinofil peroksidaz eosinophil peroxidase Bakteri 13 Sözlük Dergisi öldürücü özelliği olan, eozinofillerin granüllerinde sentez edilen ve depo edilebilen tek protein. tüberküloz eritem erythema Damar dolgunluğu nedeniyle deride eozinofili sendromlu nonalerjik rinit nonallergic rhinitis with eosinophilia syndrome Total IgE’de oluşan kırmızı renk değişikliği, yükselme olmadan burun sürüntüsünde eozinofili ve öz- külozun seyri esnasında görülebilen, ancak tüberküloz gül IgE yüksekliği, genizde kaşıntı, sulu burun akıntısı, için özgül olmayan; bir hipersensitivite bulgusu olan; hapşırıkla belirgin durum. genellikle tibia’nın önünde görülen deri altına yerleşmiş eozinofilik eosinophilic 1. Eozinle kolayca boyanan; eozini kolayca alan. 2. Eozinofillerle ilgili. 3. Eozinofili eritema nodozum erytema nodosum Primer tüber- kırmızı ağrılı, 5-20 mm çapında sert nodüller. eriyonit erionite Emici ve süzücü bir madde olarak gösteren. kullanılan, tozunun inhalasyonu pulmoner fibroz, silika- eozinofilik akciğer hastalığı eozinophilic lung diseases Farklı nedenlerle gelişen, akciğer dokusunda ve pe- toz ve habis mezotelyomaya neden olan zeolitin yaygın bir şekli. zeolit riferde eozinofilinin bulunduğu bir grup akciğer hastalığı erken faz alerjik yanıt early-phase allergic response eozinofilik granülom eosinophilic granuloma Alerjenin hedef organa ulaşmasıyla gerçekleşen mast hüc- Langerhans hücreli histiyositoz epidemik miyalji epidemic myalgia Bornholm hastalığı epidemik plörodini epidemic pleurodynia Bornholm hastalığı epidermoit epidermoid Epidermise benzeyen. epidermoit karsinom epidermoid carcinoma yassı hücreli karsinom. epigenetik epigenetics DNA dizinini değiştirmeksizin gen aktivitesini düzenleyen biyolojik olaylar. epiglotit epiglottitis epiglotun yangısal hastalığı. EpiPen EpiPen Sistemik alerjik reaksiyon sırasında hasta tarafından kullanılan adrenalin oto enjektörü. epitop epitope Bağışıklık sistemi tarafından tanımlanan bir antijenin etkin olan parçası. epitüberküloz epituberculosis Hilus lenf bezlerinden re granüllerinin boşalmasının başlattığı, on dakika içinde başlayıp 1-3 saat içinde ortadan kaybolan olaylar dizisi. erken faz astmatik yanıt early-phase-asthmatic response Alerjenle karşılaşıldıktan 3-5 dakika sonra eozinofiller, mast hücreleri ve bazofillerin aracılık ettiği yangısal cevapla histamin ve sisteinil lökotrienlerin salınmasıyla bronkospazm, damarlarda genişleme, geçirgenlik artışı ve mukus sekresyonu artışıyla sonuçlanan, 2-3 saatte kendiliğinden veya tedaviyle düzelen klinik reaksiyon. erken geçici hışıltı early transient wheeze Yaşamın ilk 3 yılında olan ve devam etmeyen hışıltı. Escherichia coli pnömonisi Escherichia coli pneumonia Genellikle bronşları ve alt lopları tutan, sıklıkla düşkün hastalarda veya bebeklerde görülen, Escherichia coli enfeksiyonu sonucu oluşan, nadir bir tür bakteriyel pnömoni. akciğer içine doğru uzanan bir tüberküloz odağını çevre- E-selektin E-selectin Yangıda nötrofiller ve bazı T leyen kollateral hiperemi ve enflamasyondan oluşan, hafif lenfositlerin yapışmasına aracılık eden endoteliyal hücre- semptomlarla karakterize birincil tüberküloz şekli. lerin yüzeyinde bulunan bir molekül. epizodik viral hışıltı episodic viral wheeze Yalnızca viral enfeksiyonlar sırasında gelişen hışıltı atakları. EPO eosinophil peroxidase “eozinofil peroksidaz” te- esnek geri çekilme elastic recoil elastik geri çekilme eş hacimli basınç-akım eğrisi isovolume pressureflow curve Belli bir akciğer hacminde, hava akımlarına riminin İngilizce kısaltması. karşılık gelen çeşitli basınç değerlerinin işaretlenmesiyle erişkin solunum sıkıntısı sendromu adult respiratory distress syndrome akut solunum sıkıntısı send- oluşturulan eğri. romu erişkin tüberkülozu adult tuberculosis ikincil 14 eş zamanlı aralıklı zorunlu ventilasyon synchronized intermittent mandatory ventilation Hastanın spontan solunumunu sürdürdüğü ancak destek olarak Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri ventilatörün pozitif basınçlı nefesi, önceden ayarlanmış ferrüginöz cisimcik ferruginous body Akciğerlerde aralıklarda fakat hastanın spontane solunumuyla eş za- merkezindeki yabancı maddenin etrafında kalsiyum de- manlı olarak verdiği pozitif basınçlı ventilasyon. mir ve protein depolanması sonucu oluşan, küçük mine- ET-1 endothelin-1 ‘endotelin 1’ teriminin kısaltması. etambutol hidroklorür ethambutol hydrochloride Özellikle mikobakterilere (M. tuberculosis dahil) karşı etkin, oral olarak kullanılan bir antibakteriyel. etiyonamit ethionamide Mycobacterium tuberculosis’e karşı etkin, daha çok dirençli tüberküloz tedavisinde kullanılan bir antibakteriyel. ev dışı alerjen outdoor allergen Ev dışı küfler, polenler gibi ev dışındaki ortamda karşılaşılan alerjenler. ral madde kitleleri. asbest cisimciği. FEV forced expiratory volum “zorlu ekspiratuvar volüm” teriminin İngilizce kısaltması. fıçı göğüs barrel chest Özellikle amfizemde görülen göğüs ön-arka çapının ileri derecede artışı ile belirgin göğüs şekli. fırça biyopsisi brush biopsy Küçük fırçalar aracılığıyla şüpheli lezyon veya dokudan hücreler ya da doku alınması. ev içi alerjen indoor allergen Başta küf mantarı, ev fiberoptik fiberoptic Görüntünün bükülgen, paralel tozu akarı, hayvan epitelleri ve hamam böceği olmak üze- cam veya plastik lif demetleri boyunca iletilmesinin sağ- re ev ortamında bulunan ve sık karşılaşılan alerjenler. lanması. ev içi hava kirliliği indoor air pollution Isınma fibrinolitik tedavi fibrinolytic therapy Damar içi veya pişirme için borusuz ocak veya sobada katı yakıt trombüsü parçalamak üzere fibrinolitik ajanların kulla- kullanımı sonucu oluşan küçük partiküller ve CO2 içeren nımı. ev tozu house dust İnsan hayvan tüyü, derisi, akar, fibroblast fibroblast Bağ dokusu ana hücresi. fibroblast büyüme faktör fibroblast growth factor bakteri, küf, tekstil parçacıkları, kum gibi çeşitli maddeler Endotel hücrelerinden salınan damarlanmayı ve yara iyi- içeren evlerde bulunan toz. leşmesini sağlayan büyüme faktörü. dumanın neden olduğu hava kirliliği. ev tozu akarı house dust mite Ev tozları arasında bulunan, insan deri döküntüsü ve nemle yaşamını sürdüren, fibronektin fibronectin opsonik alfa-2 glikoprotein floroskop fluoroscope İç organ ve oluşumlara ait göl- vücut yapıları ve dışkıları alerjik özellik gösteren küçük gelerin X-ışınları aracılığıyla ekran üzerinde görülmesini böcekler. sağlayan alet. evcil hayvan alerjeni pet allergen Evde beslenen hayvanların deri döküntüleri, salya veya idrarlarında bulunan alerjik reaksiyonları tetikleyen maddeler. evreleme staging Kötü huylu tümörleri tedaviye yön verme amacıyla yayılma derecelerine göre devrelere ayırma. F fagosit işlev bozuklukları phagocytic dysfunction disorders Vücut içerisindenki yabancı maddeleri ve mikroorganizmaları sindirip yok eden akyuvarların görevini yapamaması. fakültatif anaerop facultative anaerobe Mikroorganizmaların hem oksijenli hem oksijensiz ortamda yaşayabilen türü. floroskopi fluoroscopy İç organ ve oluşumların floroskop aracılığıyla incelenmesi. flutikazon propiyonat fluticasone propionate İnhalasyon yoluyla kullanılan bir sentetik kortikosteroid. flutter valvi flutter valve Bronşiyal drenaj sağlayan bir cihaz. fonksiyonel rezidüeal kapasite unctional residual capacity Rezidüel volüm (RV) ve ekspiratuar rezerv volümün (ERV) toplamını gösteren, sakin solunum sırasında ekspiryum sonunda akciğerlerde kalan gaz hacmi. formoterol formoterol Bronş dilatasyonu için kullanılan uzun etkili sempatomimetik β-reseptör agonisti. forseps forceps Tutma, sıkma veya çekme amacıyla kullanılan herhangi bir cerrahi alet. kıskaç, pens Fowler metodu Fowler’s metod gaz arındırma yön15 Sözlük Dergisi temi fremitus fremitus Akciğer muayenesinde palpasyonda alınan titreşim. gastroözofageal reflü hastalığı gastroesophageal reflux disease Bir kısım mide içeriğinin veya midedeki asit sıvının yemek borusuna geçişi sonucu sindirim siste- frenik phrenic Diyafram ile ilgili frenik sinir phrenic nerve Diyaframı inerve eden sinir. mi ve solunum sistemine ait bulguların ortaya çıkması. Gaucher hastalığı Gaucher disease Glikoserebrosidaz eksikliği nedeniyle parçalanmamış glikolipit substrat- frotman friction rub sürtünme sesi fungal pnömoni fungal pneumonia Mantarlara bağlı olarak gelişen pnömoni. larının (özellikle de glikoserebrosidaz) lizozomal makrofajlarda birikmesiyle akciğer de dahil birçok organı tutan, sistemik depo hastalığı. Gaucher hücresi Gaucher cell Glukoserebrozid biG galaktomannan galaktomannan Mantarın hücre duvarı yapısında bulunan, serum ve diğer vücut sıvılarında saptanması erken tanıda ve tedavi izleminde önemli olan eksoantijen. rikimi olan hücreler. Gaw airway conductance “hava yolu iletkenliği” teriminin İngilizce kısaltması. gaz arındırma yöntemi gas washout technique Akciğer hacminin, saf oksijen solumadan önce ve sonra GALT gastrointestinal-associated lymphoid tissue “Sindirim sistemi ilişkili lenfoid doku” teriminin İngiliz- ekspire edilen nitrojen konsantrasyonuna dayanarak hesaplanması yöntemi. gaz değişimi gas exchange Farklı gazların solunum ce kısaltması. galyum-67 gallium-67 SPECT çalışmasında sarkoidozisde lenfadenopatinin ve alveolitin aktivitesinin ve ekstratorasik yayılımının değerlendirilmesinde, tedaviye yüzeyinden karşıt yönlerde transfer edildiği bir biyolojik süreç. G-CSF granulocyte colony-stimulating factor cevabın izlenmesinde kullanılan, siklotronda üretilen yarı “granülosit-koloni stimülan faktör” teriminin İngilizce ömrü 78 saat olan üç farklı gama enerjisi bulunan bir rad- kısaltması. yonüklit. gecikmiş tipte aşırı duyarlılık delayed-type hypersensitivity T hücresi aracılığı ile gelişen aşırı duyarlılık ganglionöroblastom ganglioneuroblastoma Mediastende gelişen, çocuklarda malignite olasılığı daha reaksiyonu. tip-IV hipersensitivite yüksek olan, tanı anında genellikle belirtisi olmayan nö- geç faz astmatik yanıt late-phase asthmatic response Akciğerlerin herhangi bir alerjene maruz kalmasın- rojenik tümör. ganglionörom ganglioneuroma Sıklıkla posterior dan 4-8 saat sonra ortaya çıkan, esas olarak eozinofiller, mediasten ve retroperitonda sempatik sinir sistemi hüc- bazofiller ve daha az oranda nötrofillerin ve bunların relerinden gelişen iyi diferansiye bir tümör. salgıladığı IL-6, IL-8, IL-1 ve GM-CSF gibi sitokinlerin gansiklovir ganciclovir İn vitro ve in vivo ortamlarda sitomegalovirüsün çoğalmasını önleyen 2-deoksiguanozin’in sentetik bir analoğu. akciğer mukozasına göçüne bağlı olarak mukozal kalınlaşma, hava akımına artmış direnç ve hava yollarında tıkanmayla belirgin klinik tablo. gastroenterik kist gastroenteric cyst Gastrointesti- gen tedavisi gene therapy Hastalığa yol açan eksik nal sistemin anormal kanalizasyonu sonucu oluşan, solu- veya kusurlu genlerin yerine, sağlıklı kopyalarının hücre- numla ilgili semptomlara neden olabilen, enterik kaynaklı ye yerleştirilmesi. nadir doğuştan forgut duplikasyon kisti anomalisi. gastroözofageal reflü gastroesophageal reflux Bir kısım mide içeriğinin veya midedeki asit sıvının yemek borusuna geçişi. 16 gen-çevre etkileşimi gene-environment interactions Genetik faktörlerin çevresel faktörlerle etkileşimi. genetik danışma genetic counseling Kalıtsal bir hastalık taşıyan veya taşıma riski bulunan kişilere ve bu Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri kişilerin akrabalarına hastalığın seyri ve tedavi yöntemleri, mekanik ventilasyon uygulanması. tekrarlama riskleri ve çözüm yolları ile ilgili bilgi veril- girişimsel pozitif basınçlı ventilasyon invasive mechanic ventilation Endotrakeal tüp veya trakeostomi mesi. genetik geçiş genetic transmission Bazı genetik has- uygulanarak yapılan mekanik ventilasyon uygulaması. talıkların veya durumların, aile içinde bir nesilden diğeri- Gitelman sendromu Gitelman syndrome Otozo- ne nasıl geçtiklerinin bilinmesi veya soy ağacı incelenerek mal resesif geçişli, hipokalemik metabolik alkaloz ile ka- belirlenmesi. rakterize, bu özelliği ile kistik fibrozisle karışan bir renal genetik test genetic testing Belirli bir gen veya kromozomda meydana gelen değişimin tanımlanması için tubuler hastalık. globus histerikus globus hystericus Üzüntü, keder, kullanılan test. matem gibi birçok psişik durumda oluşabilen boğazdaki geniş hacimli jet nebülizer large volume jet nebulizer Laringotrakeobronşit, subglottik ödem gibi üst hava sıkışma hissi. yollarındaki ödemi azaltmak için, sıvı bazlı ilaç formülas- Steroit hormon olan glukokortikoitlerin tedavi amaçlı yonlarından aerosol partikülleri oluşturmada kullanılan kullanılması. cihaz. glukokortikoit yanıt elementi glucocorticoid response element Glukokortikoitlerin aktif hale getirdiği genom genome Bir organizmanın kalıtım materyalinde bulunan genetik şifrelerin tamamı. glukokortikoit tedavisi glucocorticoid therapy glukortikoit reseptörlerin, transaktivasyon etki mekaniz- genotip genotype 1. Kişiye kalıtımla aktarılan ama masıyla sitoplazmadan nükleusa geçerek bazı genlerin fiziksel olarak gözlenmesi şart olmayan özellikler. 2. Or- ekspresyonunu arttırmak veya azaltmak için DNA’ya ganizmanın tüm genetik özelliklerinin toplamı. 3. Orga- bağlandığı bölüm. nizmanın genetik yapısı. glutatyon glutation Karaciğerde, glutamik asit, siste- germ hücreli tümör germ cell tumor Germ (eşey) in ve glisinden meydana gelen, dokularda yaygın olarak hücrelerinin göğüs kafesi, karın ya da beyin gibi vücudun dağılmış olan, indirgenmiş (GSH) ve oksitlenmiş (GSSG) diğer yerlerine göç etmesi sonucu oluşan kanser türü. şeklinde bulunan, epoksit, peroksit ve diğer serbest radi- GINA The Global Initiative for Asthma “astım için küresel girişim” teriminin İngilizce kısaltması. kallerin yıkımlanması ve zararlı bileşiklerin detoksifikasyonunda görev alan antioksidan etkili bir tripeptit. gibozite gibbosity Tüberküloza bağlı omurga hastalık- glutatyon S-transferaz glutathione S-transferase larında görülen, omurga kemiğinin dar açılı arkaya doğru Hücre içinde sitoplazma ve endoplazmik retikulumda bükülmesi ve çıkıntı göstermesi. kamburluk, kifoz, Pott yerleşik olan ve vücudun hemen hemen tüm dokularında hörgücü bulunan, elektrofilik gruplar içeren bileşiklerle glutatyo- Gibson-Cooke ter testi Gibson-Cooke sweat test nun nükleofilik grupları arasında gerçekleşen ve sonuçta Kistik fibrozisin tanısında kullanılan, iyontoforezle topla- glutatyon-tiyolat iyonu tepkimesi sonucu tiyoeter bağının nan terde klorun analizi esasına dayanan test. şekillendiği kimyasal tepkimeye aracılık eden, biyotrans- Giemsa boyaması Giemsa stain İnce yaymada erit- formasyonda görevli temel enzimlerden biri. da parçalanan eritrositlerden dışarı çıkan parazitleri gös- glutatyon S-transferaz genleri glutathione S-transferase genes Glutatyon ile ksenobiyotiklerin reak- termek için kullanılan bir boya. siyonlarını katalizleyen glutatyon-s-transferaz enzimlerini girişimsel olmayan pozitif basınçlı ventilasyon noninvasive mechanic ventilation Akciğerlere endotra- kodlayan genler. keal entübasyon veya trakeostomi gibi girişimsel bir işlem çölyak hastalığı rositlerin içindeki parazitleri, kalın damla preparatlarda olmadan alveoler ventilasyonun arttırılmasına yönelik gluten enteropatisi gluten-sensitive enteropathy goblet hücre goblet cell Bazı organlarda epitel hüc17 Sözlük Dergisi releri arasında yer alan, biçiminden dolayı kadeh hücresi gazın gram molekül ağırlığının karekökü ile ters orantılı olarak da adlandırılan, bir glikoprotein olan musini sal- olduğunu belirten yasa. gılayan hücreler. Gram boyası Gram’s stain Gram-pozitif bakterilerin Goodpasture sendromu Goodpasture’s syndrome mor, Gram-negatif bakterilerin pembe renge boyanması- Hızlı ilerleyen glomerulonefrit, anti glomeruler bazal na neden olan, bakterileri boyamada kullanılan bir boya. membran antikorlarının varlığı (hedef antijenler tip IV granülamatöz polianjitis granulamatous polyangitis Wegener granülomu granülom granuloma Enfeksiyonların veya enfeksi- kollajenin alfa 3 zinciridir) ve pulmoner hemorajiye yol açan durum. göğüs breast, chest 1. Göğüs kafesinin ön yüzü. 2. yon dışı etkenlerin başlattığı kronik yangı cevabını temsil Göğüs ön duvarında bulunan iki kabarık oluşumdan her eden, mononükleer yangı hücrelerinin bir araya toplandı- biri. meme 3. Vücudun boyunla diyafram arasında kalan ğı sınırlanmış, küçük nodüler yapıyı veya benzer şekilde bölümü. toraks epitelyal hücrelere benzeyen makrofajların (epiteloid hüc- göğüs boşluğu thoracic cavity Vücut boşluğunun boyun ve diyafram arasında kalan göğüs duvarlarıyla çevrili kısmı. göğüs duvarı chest wall Göğsü çevreleyen ve solunumla hareket eden kemik ve kas yapıları. göğüs kafesi thoracic cage Göğüs boşluğunu çevreleyen kemiklerin oluşturduğu iskelet kısmı. relerin) toplandığı ve genellikle ince bir lenfosit tabakası ve çok nükleuslu dev hücrelerle çevrildiği yapı. granülomatöz granulomatosis 1. Çok sayıda granülom oluşması ile giden durum. 2. Granülomlar içeren. granülosit-koloni stimülan faktör granulocyte colony-stimulating factor Kemik iliğinde nötrofillerin göğüs tüpü chest tube Toraks boşluğuna hava, oluşumu, gelişimi ve periferik kana salınımından so- sıvı veya her ikisini boşaltmak amacıyla yerleştirilen, rumlu; aynı zamanda, olgun nötrofillerde kemotaktik alveoler ve plevral boşlukta normal basınçların sağla- reseptörlerin salınımını artırarak kemotaksisi, enfeksiyon nabilmesi için genellikle kapalı bir drenaj sistemine bölgesinde fagositoz ve antimikrobiyal aktiviteyi artıran bağlanan tüp. hematopoetik bir büyüme faktörü. GÖR gastroesophageal reflux “gastroözofageal reflü” teriminin kısaltması. GÖRH gastroesophageal reflux disease “gastroözofageal reflü hastalığı” teriminin kısaltması. gravimetrik aeroalerjen örnekleyicisi gravimetric aeroallergen sampler Solunum yoluyla vücuda giren alerjenlerin toplanması için kullanılan çekim kuvveti esasına dayanan yöntem. görsel analog skala visual analog scale Hastaya, en gri hepatizasyon gray hepatization Zatürrede etki- düşükten en yüksek yoğunluğa kadar değişen bir aralığı lenen akciğer dokusunun gri görünüm aldığı, geç hepati- temsil eden bir çizgi üzerinde bulunduğu noktayı işaret- zasyon devresi. leyerek, sahip olduğu bir semptomu hangi yoğunlukta Guillain-Barré sendromu Guillain-Barré syndrome algıladığını gösterme olanağı sunan bir skala. Solunum yetmezliğine de yol açabilen, periferik sinir sis- graft versus host hastalığı graft versus host disease Kemik iliği nakli alıcılarında sıklıkla deri, karaciğer teminin akut otoimmün hastalığı. ve bağırsakların etkilenmesiyle belirgin, ilik graftların- Kuşlarla yakın temas sırasında, kuş dışkısı, tüyü vs. de bu- da olgun T hücrelerinin konak hücreleri üzerindeki lunan antijenlere aşırı duyarlılık gelişimi ile belirgin bir aloantijenlere karşı reaksiyonu sonucunda gelişen bir çeşit aşırı duyarlılık pnömonisi. hastalık. Graham yasası Graham’s law of diffusion Bir gazın sıvı içinde yayılma hızı, erime katsayısı ile doğru orantılı, 18 güvercin besleyici akciğeri pigeon breeder’s lung güvercin göğsü pigeon breast Doğuştan göğüs kafesinin öne doğru şekil bozukluğu. pektus karinatum Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri H H1N1 enfeksiyonu H1N1 virus infection İnflu- veya alveolerin söndüğü akciğer parankimi içinde hava ile dolu bronşun verdiği radyolojik görünüm. enza A virüsü alt tiplerinden H1N1’e bağlı gelişen ani hava embolizmi air embolism Travma, cerrahi iş- başlangıçlı yüksek ateş, miyalji, öksürük, boğaz ağrısıyla lemler veya ciddi dekompresyon hastalığına bağlı olarak belirgin, bazen alt solunum yolu enfeksiyonuna da yol venlere hava kabarcıklarının girmesiyle oluşan embolizm. açan enfeksiyon. Haemophilus influenzae pnömonisi Haemophilus influenzae pneumonia Haemophilus influenzae‘ya bağlı gelişen bakteriyel pnömoni. hava yolu airway Solunum sisteminin akciğere hava girişini ve çıkışını sağlayan kısımları. hava yolu aşırı cevaplılığı airway hyperresponsiveness Astımda ve bazen kronik obstrüktif akciğer hastalı- Haldane etkisi Haldane effect Yüksek konsantras- ğında görülebilen, çeşitli fiziksel ve kimyasal uyaranlardan yondaki oksijenin hemoglobinden karbondioksit ve hid- herhangi birine karşı abartılı bronkokonstriktör cevabın rojen iyonlarının ayrılmasını kolaylaştırması ve oksijen oluştuğu hava yolu anormalliği. ayrılma eğrisinin sola kayması. hava yolu direnci airway resistance Ağız-alveol halolite halolite 1. Adaptif aerosol dağıtım sistemi. basınç farkının hava akımına bölünmesiyle elde edilen, 2. Elektronik bir cihaz olan, jet nebulizatörlerin solunum trakeobronşiyal ağacın hava akımına karşı koymasını gös- evrelerine uyumlu (nebülizatörün ağızlığındaki akıma du- teren değer. yarlı bir çevirici, hasta inspiryum yaptığında bunu algıla- hava yolu iletkenliği airway conductance Hava yarak nebülizasyonu başlatmakta ve inspiryum bittiğinde yollarındaki her bir ünite basınç düşmesine karşılık olu- işlemi durdurmaktadır) gelişmiş tipi. şan akım. Kısaltması: Gaw hamartom hamartoma Dokudaki kusurlu gelişime bağlı olarak meydana gelen tümöre benzer oluşum. hava yolunun yeniden yapılanması airway remodeling Genellikle iyi kontrol edilmeyen astımlı has- Hamburger fenomeni Hamburger shift, chloride shift Eritrosit membranında HCO3- iyonlarının plazma- talarda gelişen, hava yollarında meydana gelen bazal zar ya doğru, Cl iyonlarının eritrosit içine doğru karşılıklı yer kitlesel artış ve damarlanmada artış gibi değişikliklerle değiştirmesi. belirgin, kronik ve geri dönüşümsüz yapısal değişiklikler. Hamman bulgusu Hamman sign Mediastinit, pnö- kalınlaşması, goblet hücre hiperplazisi, bronş düz kasında remodelling momediastinum ve pnömotoraks gibi durumlarda oskül- Heerfordt sendromu Heerfordt syndrome Parotis tasyonda her kalp atımı ile eş zamanlı olarak duyulan ve lakrimal bezlerde büyüme, anterior üveit, Bell felci ve prekordiyal çıtırtı sesi. ateşten oluşan, sarkoidozun neden olduğu nadir bir klinik Hamman-Rich sendromu Hamman-Rich syndrome Akut interstisiyel pnömoni Hanta virüsü pulmoner sendrom Hantavirus pulmonary syndrome Değişken solunumsal semptomla- tablo. rı takiben akut solunum sıkıntısı ve bazen solunum yeter- lirgin klinik tablo. sizliği ile belirgin, Hantavirüsünün neden olduğu, bazen ölümcül olabilen ateşli hastalık. hava açlığı air hunger Hastanın soluk alıp vermede ileri derecede güçlük çekişi; ağır kan kaybı veya şok durumlarında vücutta oksijen tükendiği zaman görülen, havayı derin ve kuvvetli solumayla belirgin durum. hava bronkogramı air bronchogram Konsolide Heiner sendromu Heiner syndrome Çocuklarda inek sütü alerjisinin solunum sistemini, akciğerleri etkilemesine bağlı gelişen, sıklıkla pulmoner kanamayla be- helioks heliox Akut astım ataklarında hava yolu direncini azaltarak etkili olan, helyum (%80) ve oksijen (%20) karışımından oluşan gaz karışımı. hemidiyafram hemidiaphragm Diyaframın yarı parçası. hemitoraks hemithorax Göğsün sağ veya sol yarısı. hemomediyasten hemomediastinum Kanama 19 Sözlük Dergisi nedeniyle mediyastende kan toplanması, mediyasten içi- lex virus pneumonia Yenidoğanda ve immün yetersiz- ne kanama. likli hastalarda daha sık görülen, herpes simpleks virüs’a hemopnömotoraks hemopneumothorax Plevra boşluğunda kan ve hava toplanması. hemoptizi hemoptysis Akciğerler veya solunum yollarından ağız yoluyla kan veya kanla karışık balgam gelmesi. kanlı balgam hemorajik efüzyon hemorrhagic effusion Kanlı sıvıdan oluşan efüzyon. hemorajik plörezi hemorrhagic pleurisy Plevra boş- bağlı gelişen viral pnömoni. heterojen heterogeneous Birbirinden farklı unsurlardan oluşan, yapı bakımından tümüyle aynı olmayan. heterotaksi heterotaxia Organların farklı yerleşimi anlamına gelen, embriyo gelişiminde normal sağ-sol asimetrisini gerçekleştirmediğinde ortaya çıkan, doğuştan kalp hastalıkları, situs inversus, polispleni ve aspleni ile ilişkili, situs ambigous (heterotaksi sendromları) duru- luğunda kanlı sıvı bulunan plörezi. mu. hemosiderin yüklü makrofaj hemosiderin-laden macrophage Pulmoner hemosideroziste açlık mide suyu ventilasyon uygulamasında düşük basınç, çok yüksek so- ve/veya bronkoalveolar lavajda görülen, hemoglobinin lunum hızı uygulaması. parçalanması sonucu açığa çıkan hemosiderin pigmentini fagosite eden makrofajlar. hemosiderozis hemosiderosis Dokularda yerel veya genel olarak hemosiderin pigmentinin birikimi. hemotoraks hemothorax Plevra boşluğunda kan toplanması. HFO high frequency oscillatory ventilation Mekanik HFV high frequency ventilation Yüksek franslı ventilasyon hışıltılı solunum wheezing Özellikle ekspirasyonda solunum sesinin, hastanın yakınında stetoskopsuz olarak ıslık sesi niteliğinde duyulması. hidatik kist hydatid cyst Echinococcus granulosus veya Henderson-Hasselbalch denklemi HendersonHasselbalch equation Bir tampon sisteminin pH’sını Echinococcus multilocularis larvasının oluşturduğu kist. veren denklem. pH= pKa +log [A-] [HA] Denklemde, kistin oskültasyonu ve perküsyonu sırasında duyulan özel [HA] serbest asit konsantrasyonu, [A-] iyonize formların bir ses. konsantrasyonu ve pKa asit ayrılma sabitinin (Ka) negatif algoritması. hidatik rezonans hydatid resonance Bir hidatik hidrojen peroksit hydrogen peroxide Parçalanışı ile su ve oksijene ayrılan bileşik. oksijenli su hepatizasyon hepatization Özellikle, akciğerde hidrokarbon aspirasyonu hydrocarbon aspiration pnömokoksik pnömoni sırasında görülen, dokunun kon- Solunum yollarında ve akciğer parenkiminde hasara ne- solidasyon sonucu karaciğer yapısını andırır görünüm den olan, benzin, boya çıkarıcı, leke çıkarıcı ajanlar gibi alması. hidrokarbon içeren sıvıların aspirasyonu. hepatopulmoner sendrom hepatopulmonary syndrome Sıklıkla son dönem kronik karaciğer hastalı- boşluğunda sıvı ve hava toplanması. ğında ayrıca postoperatif dönemde uzamış mekanik ventilasyona bağlı da gelişebilen, akciğer kapillerlerinde dilatasyona bağlı gelişen hipoksemi ile belirgin klinik tablo. hidropnömotoraks hydropneumothorax Plevra hidrotoraks hydrothorax Plevra boşluğunda seröz sıvı toplanması. hilal belirtisi air-crescent sign, cresent sign 1. Asper- Hering-Breuer refleksi Hering-Breuer reflex Nor- gillus pnömonisinde santral homojen nodülü saran kavi- mal solunum sırasında, akciğerlerde ve muhtemelen diğer tasyon nedeniyle görülen tipik görünümü. 2. Hidatik kist organlarda bulunan duyusal uçlardan kalkan uyarımların hastalığında kist ile peribronşiyal ağaç arasında bağlantı vagusa ulaşması ve hem inspirasyonu hem de ekspirasyo- olduğunda, perikist ve ekzokist arasına hava girip kist et- nun sınırlanmasını sağlayan sinirsel mekanizma. rafında ince halka şeklinde görüntü oluşturması. Herpes simpleks virüs pnömonisi Herpes simp20 hiler hilar Hilus ile ilgili; hilusa ait. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri hilus hilus Akciğerlerin mediyastinal yüzeyinde, bronşların, kan damarları ve sinirlerin girdiği bölüm. hiperbarik oksijen hyperbaric oxygen Atmosfer basıncından daha yüksek basınç altındaki oksijen. hiperenflasyon hyperenflation Akciğerlerin havayla aşırı genişlemesi, akciğerlerde havalanma artışı. hipereozinofilik sendrom hypereosinophilic syndrome Eozinofili ile seyreden, çeşitli organları tutan, miyeloproliferatif bir bozukluk. hiperkapni hypercapnia Kanda karbondioksit miktarının fazla olması. hiperkarbi hiperkarbi hypercarbia hiperkapni hiperlusen akciğer hyperlucent lung tek taraflı am- hiperventilasyon sendromu hyperventilation syndrome Hiperventilasyona bağlı hipokapniye eşlik eden, çarpıntı, nefes darlığı, baş dönmesi, terleme, parmak uçlarında ve yüzde karıncalanma semptomları kompleksi. hipokapni hypocapnia Hiperventilasyon sonucu kanda karbondioksit miktarının ileri derecede azalışı. hipokarbi hipokarbi hypocarbia hipokapni hipoksemi hypoxemia Kanda oksijen miktarının azalması. hipoksi hypoxia Organ ve dokularda kanlanmanın normal oluşuna karşın oksijen desteğinin fizyolojik dü- fizem zeylerin altında oluşu. hiperlusen akciğer sendromu hyperlucent lung syndrome Lober veya segmental agenezi ile beraber akse- genez sırasında akciğerin yetersiz gelişimi ve bronşlarla suar akciğer, lop veya segmentlerin bulunabildiği, lokalize bağlantısının yetersiz oluşuna bağlı izlenen klinik tablo. anfizemi taklit eden, ancak pulmoner arterlerin doğuştan 2. Küçük akciğer. yokluğu veya hipoplazisine bağlı sendrom. Mac Leod sendromu hiperoksi hyperoxia Genellikle yüksek konsantrasyonlarda ve özellikle de hiperbarik oksijene maruz kalma sonucu oluşan vücutta aşırı oksijen bulunma durumu. hiperosmolar ajan hyperosmolar agents Hipertonik salin (%7 NaCl), mannitol gibi mukusun hidrasyonunu artırarak kolay atılımına katkıda bulunan ajan. hiperpne hyperpnea Dakikadaki solunum sayısı ve solunum derinliğinin artmasıyla belirgin solunum. hiperreaktif hyperreactive Bir uyarana karşı normalden daha fazla bir cevap oluşturma hâli. hipersensitivite hypersensitivity aşırı duyarlılık hipersensitivite pnömonisi hypersensitivity pneumonia ekstrensek alerjik alveolit hipersonorite hyperresonance artmış rezonans hipertrofik osteoartropati hypertrophic osteoarthropathy El ve ayak parmaklarında çomaklaşma, uzun kemiklerde yeni kemik oluşumuyla birlikte periostal kalınlaşma ve artritle belirgin bir sendrom. hiperventilasyon hyperventilation Akciğer alveollerine ulaşan hava miktarının arttığı durum. aşırı ventilasyon hipoplazik akciğer hypoplastic lung 1. Embriyo- hipopne hypopnea Dakikadaki solunum sayısı ve solunum derinliğinin azalması. hipoventilasyon hypoventilation Akciğer alveollerine ulaşan hava miktarının azalması; yetersiz ventilasyon. histamin histamine Mast hücreleri ve bazofillerden salınan, ani aşırı duyarlılık reaksiyonuna rolü olan mediyatör. histiyositoz histiocytosis Kanda fazla miktarda histiyosit bulunuşu ile belirgin klinik durum. histiyositoz X histiocytosis X Langerhans hücreli histiyositoz histoplazmom histoplasmoma Histoplasma capsulatum enfeksiyonu sonucu akciğerde oluşan yuvarlak granülom. histoplazmoz histoplasmosis Histoplasma capsulatum sporlarının inhalasyonuna bağlı gelişen özellikle akciğer dokusunda enfeksiyon ve ateşle belirgin mantar enfeksiyonu. histotoksik hipoksi histotoxic hypoxia Siyanid zehirlenmesinde olduğu gibi, hücrelerin oksijenden enerji üretmesini engelleyen zehirlenmelerde ortaya çıkan hipoksi. hiyalin membran hastalığı hyaline membrane 21 Sözlük Dergisi disease Prematüre bebeklerde sürfaktan eksikliği sonucu ikincil tüberküloz secondary tuberculosis Daha gelişen, akciğer alveollerinde hiyalin membran adı verilen önce enfekte olan ve iyileşen bir hastada, tüberkülozla ye- proteinden oluşan maddenin toplandığı, solunum güçlü- niden enfeksiyon oluşması. reenfeksiyon tüberkülozu, ğüyle belirgin durum. reaktivasyon tüberkülozu, erişkin tüberkülozu Hoover bulgusu Hoover’s sign Pulmoner amfizemde iki taraflı; plevral efüzyon, pnömotoraks gibi diyaframda düzleşmeye neden olan durumlarda ise tek taraflı olarak görülen inspirasyonda kosta kenarlarının orta hata doğru iloprost iloprost inhale prostosiklin analoğu iltihap inflammation yangı immotil siliya sendromu immotile silia syndrome primer siliyer diskinezi immün yetmezlik immune deficiency Bağışıklık hareket edişi. Horder lekeleri Horder’s spots Chlamydia psittaci enfeksiyonunda görülen pembe renkli, makulopapüler döküntü. sistemi yetersizliği. immünglobulin immunoglobulin Humoral immünitenin başlıca elemanları olup lenfosit ve plazma hücrele- Horner sendromu Horner’s syndrome Anhidrozis, rinden salgılanan, başlıca A, D, E, M ve G tipleri bulunan pitozis, miyozis, enoftalmusla belirgin klinik tablo. antikor cevabı oluşturan protein. HRCT high resolution computerized tomography, (HRCT) “Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi”nin immünoreaktif tripsinojen immunoreactive tripsinogen Kistik fibrozis yenidoğan taramasında kullanılan İngilizce kısaltması. ve hasta bebeklerde kanda yüksek bulunan madde. huni göğüs funnel breast pektus ekskavatum hücum tedavisi pulse therapy Düzenli aralıklarla kısa ve yoğun tedavi rejimlerinin uygulanması. ince iğne aspirasyon biyopsisi fine needle aspiration biopsy İnce iğne kullanılarak yapılan biyopsi. indüklenmiş balgam induced sputum Nebulize hipertonik salin verildikten sonra elde edilen balgam. I IGRA interferon gamma relasing assays “interferon gama salınım testleri” teriminin İngilizce kısaltması. infiltrasyon infiltration Normal olmayan maddelerin dokuda veya hücrede birikmesi. influenza enfluenza İnfluenza virüsü tarafından oluşturulan, ateş, titreme, başağrısı, boğaz ağrısı, öksürük, kas İ idyopatik idiopathic Nedeni bilinmeyen. idyopatik hipereozinofilik sendrom idiopathic hypereosinophilic syndrome Kanda eozinofil yüksekli- ağrısı, nöralji gibi bulgularla belirgin solunum sisteminin akut virüs enfeksiyonu. influenza pnömonisi enfluenzal pneumonia İnfluenza virüsünün yol açtığı pnömoni. ğiyle (>1500 eozinofil/mm3) ile belirgin genellikle cilt, influenza virüsü influenza virus İnfluenza enfeksi- kalp ve akciğerlerin tutulduğu ve organ hasarının olduğu yonuna yol açan Orthomyxoviridae ailesinden olan solu- hastalık. num yolu virüsü. idyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon idiopathic pulmonary arterial hypertension Nedeni bi- luenza virüsüne karşı geliştirilmiş olan ölü aşı. linmeyen bir şekilde pulmoner arter basıncının artması. influenza virüsü aşısı enfluenza virus vaccine İnfinhalasyon inhalation Havayı veya diğer maddeleri idyopatik pulmoner hemosiderozis idiopathic pulmonary hemosiderosis Akciğerlerde hemosiderin akciğerlere çekme. yüklü makrofajların belirgin olduğu, nedeni belli olma- rın ve aerosollerin tedavi amacıyla kullanımı. yan akciğerlere kanama durumu. İGST interferon gamma relasing assays “interferon gama salınım testleri” teriminin kısatması. 22 inhalasyon tedavisi inhalation therapy Tıbbi gazlainhaler inhaler Buhar halindeki ilaçları inhalasyon ile akciğere almak için kullanılan cihaz. insan bağışıklık yetmezliği virüsü human im- Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri munodeficiency virus, HIV Retrovirüs ailesinden, ka- Jarcho-Levin Sendromu Jarcho-Levin syndrome zanılmış immün yetmezlik sendromuna (AIDS) neden Segmental kostovertebral deformitelerin bulunduğu sayı- olan virüs. sal ve yapısal vertebra-kosta anomalilerini içeren ve göğüs inspirasyon inspiration Havanın akciğere alınması, soluk alma. inspiratuar inspiratory İnspirasyon ile ilgili. inspiratuar kapasite inspiratory capacity İstirahat halinde nefes alıp verişi takiben derin bir inhalasyonla ak- duvarı hipoplazisine neden olan doğuştan bir sendrom. jet nebülizatör jet nebulizer Oksijen basıncı veya kompresör aracılığı ile sıvı haldeki ilacın aeresol haline gelmesini sağlayan nebülizatör çeşidi. Jeune sendromu Jeune syndrome Asfiktik torasik ciğere alınan hava hacmi. distrofi olarakta bilinen, dar hipoplastik göğüs kafesi, inspiratuar yedek hacim inspiratory reserve volume İnspirasyonun sonundan itibaren inhale edilebilen generalize kondrodistrofi ve kısa ekstremite cüceliğiyle maksimum hava miktarı. bir hastalık. interferon interferon Antineoplastik ve immün regü- belirgin otozomal resesif geçen, siliyopati grubuna dahil Job sendromu Job’s syndrome Hiper IgE sendromu latör olarak kullanılan glikoproteinler. olarak da bilinen, IgE yüksekliği ile giden, kronik egzema interferon gama salınım testleri interferon gamma relasing assays Tüberküloz tanısında kullanılan ve tekrarlayan süpüratif enfeksiyonların sık görüldüğü bir Mycobacterium tuberculosis’de bulunan CFP10 ve ESAT6 antijenlerine karşı gelişen interferon gama yanıtını değer- juvenil dermatomiyozit juvenile dermatomyositis Kas ve deri tutulumu ile ilgili belirti ve bulguların lendiren testler. Kısaltması: İGST, IGRA ön planda olduğu genellikle 4 yaşından sonra başlayan ve interkostal intercostal Kaburgalar arasında. interstisiyel akciğer hastalığı interstitial lung disease Alveol duvarlarında bozukluk ve fonksiyonel alveo- intersitisyel akciğer hastalığına neden olabilen otoimmün ler kapiller ünitede kaybıyla belirgin olan hastalık. interstisyel interstitial Birbirine yakın doku veya organların aralarındaki boşlukla ilgili. interstisyum interstitium Birbirine yakın doku veya hastalık. bir hastalık. juvenil idiyopatik artrit juvenile idiopathic arthritis Kalıcı eklem iltihabıyla belirgin, 16 yaş atında oluşan kronik romatizmal bir hastalık. juvenil skolyoz juvenile scoliosis Ergenlik döneminde oluşan omurganın 10 dereceden fazla yana dönmesi. organların aralarındaki boşluk. intrabronşiyal intrabronchial Bronş içinde. intraplevral intrapleural Plevra içinde. intrapulmoner intrapulmonary Akciğer içinde. intratorasik intrathoracic Göğüs içinde. intratrakeal intratracheal Trakea içinde. ipratropiyum bromür ipratropium bromide Bronkodilatör olarak kullanılan antikolinerjik ilaç. izoniazid isoniazid Tüberküloz tedavisinde kullanılan majör ilaçlardan birisi. K kan gazı analizi blood gas analysis Kanda bulunan oksijen ve karbondioksit gazlarının kısmi basınçlarının ve kan pH’sının ölçümü ile bikarbonat değerinin ve oksijen satürasyonunun belirlendiği test. kanlı balgam hemophtysis hemoptizi kanül cannula Herhangi bir vücut boşluğuna veya damara sokulan tüp şeklindeki ortası açık boru. kapnografi capnography Ekspiryum havasında karbondioksit ölçüm metodu. J J reseptörleri J receptors Pulmoner kapillerler kenarına yerleşen ve pulmoner konjesyon ve ödemle stimüle olan reseptörler. karboksihemoglobin carboxyhemoglobin Karbonmonoksidin hemoglobinle birleşimi sonucu oluşan madde. karbondioksit carbondioxide Kovalent bağlı bir 23 Sözlük Dergisi karbon ve iki oksijen atomundan oluşan moleküle sahip, normal koşullarda gaz halinde bulunan bileşik. nital pulmoner hava yolu malformasyonu kistik fibrozis cystic fibrosis Akciğer, pankreas, ter karbonmonoksit carbonmonoxide Yapısında kar- bezleri, gastrointestinal sistem, üreme sistemi gibi birçok bon bulunan yakıtların yanması veya tam olarak yanma- sistemi etkileyen otozomal resesif kalıtılan metabolik has- ması sonucunda oluşan dumanda yer alan zehirli bir gaz. talık. kardiyopulmoner cardiopulmonary Kalp ve akciğerlerle ilgili. kardiyotorasik indeks cardiothoracic ratio Direkt radyografide kalbin en geniş transvers çapının toraksın en geniş transvers çapına oranı. Kartagener sendromu Kartagener syndrome Situs inversus, bronşektazi ve sinüzitin bir arada bulunduğu, otozomal resesif olarak kalıtılan primer siliyer diskinezi hastalığı. kaşektin cachectin TNF alfa kavern cavern Organ veya kemik içindeki herhangi bir anatomik boşluk. kavitasyon cavitation Herhangi bir dokuda etrafı çevrili boşluk oluşması. kavite cavity boşluk kaviter cavitary Boşlukla ile ilgili. kazeifikasyon caseification Dokunun normal yapısı- Klebsiella pnömonisi Klebsiella pneumonia Klebsiella pneumoniae ile meydana gelen pnömoni. koana choana Burun boşluğunun farenks ile bağlantısını sağlayan arka burun delikleri. koanal atrezi choanal atresia Doğuştan koananın olmaması. kollaps collapse Organ duvarlarının tonüsünü kaybederek ileri derecede büzüşmesi. kolonizasyon colonization Mikroorganizmaların belli bir bölgede yerleşmesi ve çoğalması. kompansatris amfizem compensatory emphysema Aynı ya da karşı taraftaki akciğerde kollaps, destüksiyon ya da cerrahi olarak çıkartılma sonucu akciğerin bir ya da birkaç bölgesinde oluşan aşırı havalanma. kompliyans compliance Birim basınç değişikliğinin sebep olduğu hacim değişikliği. terlobüler septumların ödeme veya fibrozise bağlı geniş- konjenital diyafram fıtığı congenital diaphragm hernia doğuştan diyafram fıtığı konjenital lobar amfizem congenital lobar emphysema Doğuştan itibaren akciğerin bir ya da birkaç lo- lemesini temsil eden, 1 ila 2,5 cm uzunluğundaki yatay bunda oluşan fazla havalanma. doğuştan lobar amfizem çizgisel dansiteler. konjenital pulmoner hava yolu malformasyonu congenital pulmonary airway malformation kon- nı kaybedip peynirimsi kıvam almasıyla belirgin nekroz. Kerley çizgileri Kerley lines Akciğer grafilerinde in- kızamık pnömonisi measles pneumonia Kızamık virüsüne bağlı ortaya çıkan pnömoni. Hect pnömonisi kifoskolyoz kyphoscoliosis Bel omurlarının yana doğru çıkıntılı ve kavisli olduğu, kifoz ve skolyozun birlikte görüldüğü durum. kifoz kyphos Omurgadaki kambur şeklindeki çıkıntı ya da tümsek. kimyasal pnömoni chemical pneumonia Kimyasal iritanlarla oluşmuş pnömoni. kist hidatik cyst hydatid Echinococcus parazit türle- jenital kistik adenomatoid malformasyon, doğuştan kistik adenomatoid malformasyon konjenital santral hipoventilasyon sendromu congenital central hypoventilation syndrome Doğumdan itibaren solunumun otomatik kontrolünün olmadığı hastalık. konjuge pnömokok aşısı conjugate pneumococcal vaccine İki yaşından küçük bebeklere de uygulanan, immünojenik, günümüzde 13 pnömokok serotipinin (1, rinin oluşturduğu kistik hastalık. 3, 4, 5, 6A, 6B, 7F, 9V, 14, 18C, 19A, 19F, 23F) pürifiye kistik adenomatoid malformasyon cystic adenomatoid malformation Akciğerde doğuştan kistlerin kapsül antijenlerini içeren pnömokok aşısı. oluşmasıyla belirgin bir akciğer gelişim anomalisi. konje- sertleşmesi, katılaşması. 2. Pekgölge 24 konsolidasyon consolidation 1. Yumuşak yapıların Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri kor pulmonale cor pulmonale Akciğer yapı ve fonk- Kveim testi Kveim test Sarkoidoz tanısı için kulla- siyonlarının ileri derecede bozulmasına bağlı olarak pul- nılan ve insan sarkoid dokusu antijeninin intradermal moner dolaşımın bozulması, sağ ventrikülde hipertrofi, enjeksiyonuyla gerçekleştirilen deri testi. dilatasyon ve/veya yetmezlik oluşması. kostodiyaframatik sinüs costodiaphragmatic sinus Plevrayla diyafram birleşim yerindeki plevral girinti. kostofrenik costophrenic Kostalar ve diyaframla il- tiocytosis Kemik iliği kökenli Langerhans hücresinin gili. anormal çoğalmasıyla belirgin ve nedeni bilinmeyen bir kostokondral costochondral Kostalar ve onların kıkırdak uçlarıyla ilgili. krepitan ral crepitant rale İnspirasyonun sonunda ortaya çıkan kısa süreli çıtırtı şeklinde sesler. krepitasyon crepitation İki parçanın veya yüzeyin birbirine sürtünmesinden meydana gelen çıtırtı sesi. L Langerhans hücreli histiyositoz Langerhans cell his- hastalık grubu. larenjit laryngitis larenks iltihabı laringeal laryngeal Gırtlakla ilgili. laringeal atrezi laryngeal atresia Larenksin doğuştan yokluğu. laringeal yarık laryngeal cleft Larenksin doğuştan kronik obstrüktif akciğer hastalığı chronic obstructive lung disease Kronik bronşit ve amfizem sonu- yarıkları. cunda bronşiyal hava akımının azalmasıyla belirgin has- rının doğuştan olarak yumuşak olması talık. kronik solunum yetmezliği chronic respiratory failure Akciğerlerde gaz alışverişi veya solunum pompasının bozukluğu nedeniyle, bir aydan uzun süren ve oksijen ya da solunum desteğine ihtiyaç duyulan durum. krup croup Genellikle viral kaynaklı olan laringotrakeobronşit. kunduracı göğsü pectus excavatum pektus ekskavatum kuru öksürük dry cough Balgamlı olmayan öksürük. laringomalazi laryngomalacia Larenksin kıkırdaklalaringotrakeobronşit laryngotracheobronchitis Larenks, trakea ve bronşların yangısı. latent latent Gizli, belirti göstermeyen, latent tüberküloz enfeksiyonu latent tuberculosis infection Tüberkülin deri testinin pozitif olduğu ancak tüberküloza ait klinik ve laboratuvar bulguların olmadığı durum. lateral lateral 1. Yan 2. Dış yan lateral dekübit(is) lateral decubitis yanyatar Legionella pnömonisi Legionella pneumonia lejyoner hastalığı kuru plörezi dry pleurisy fibrinöz plörezi kuru toz inhaler dry powder inhaler Kuru toz ha- pneumophila enfeksiyonuna bağlı, pnömoni, yüksek ateş, line getirilmiş ilacı solunum yoluyla almayı sağlayan in- gastro intestinal ağrı, baş ağrısı, bazen de böbrek, karaci- haler. ğer ve sinir sistemi tutulumu ile belirgin, insandan insana Kussmaul solunumu Kussmaul respiration Sık ve derin solunum. lejyoner hastalığı legionnaires’ disease Legionella bulaşmayan, bakteriyel bir hastalık. lenfanjiyomiyomatoz lymphangiomyomatosis Alt kuş besleyici akciğeri bird breeder’s lung, bird fancier’s lung Kuş besleyenlerde görülen ekstrensek aler- solunum yolu, plevra, mediyasten ve retroperitoneal jik alveolit. relerinin proliferasyonuyla dikkat çeken ve doğurganlık kuş gribi avian influenza İnfluenza A virüsü ile bölgedeki lenfatiklerin duvarlarında atipik düz kas hücçağındaki kadınlarda görülen ilerleyici bir hastalık. çoğunda solunum ve sindirim sistemine ait belirtiler gös- lenfomatoid granülomatoz lymphomatoid granulomatosis Dokuda atipik lenfositler ve plazmatoid teren hastalık. hücrelerle nodüler granülomatöz yangı oluşturan ve sık- oluşan, evcil ve yabani kanatlılarla memeli hayvanların 25 Sözlük Dergisi lıkla akciğerleri, cildi, merkezi sinir sistemini ve böbrekleri tutan lenfoproliferatif bir bozukluk. letal lethal ölümcül, öldürücü. ligaman ligament bağ ligasyon ligation bağlama, bağlanma lineer linear 1. Çizgi ile ilgili; çizgi şeklinde uzanan kabartı ile ilgili. 2. Çizgiye benzeyen; çizgiyi andıran. çizgisel lingula lingula 1. Dilcik. ör. lingula cerebelli, lingula pulmonis sinistri 2. Dil şeklinde organ veya çıkıntı. lingulektomi lingulectomy 1. Sol akciğer üst lobu lingulasının çıkarılması. 2. Dilin ameliyatla çıkarılması. lipit pnömonisi lipid pneumonia Yağ aspirasyonunun neden olduğu nadir bir tür aspirasyon pnömonisi. lobektomi lobectomy Akciğer, beyin veya karaciğer lobunun ameliyatla çıkarılması. lober lobar 1. Lop ile ilgili. 2. Lobu tutan; lopta yer- loküle loculate Yapısında loküller gösteren, loküllere ayrılmış. loküle ampiyem loculated empyema Püyün, yapışmış plevral yapraklar arasında sıkıştığı torasik ampiyem. loküler locular 1. Küçük boşluk veya aralık (lokül) ile ilgili. 2. Küçük boşluk veya aralıklar (loküller) gösteren; loküllerden yapılı. lop lobe 1. Bir organda sınırları belli parçalardan her biri; organın, diğer bölümünden oluk, yarık veya perde ile ayrılmış parçası; bölüm. 2. Organa bağlı dil şeklinde uzantı. Löffler sendromu Löffler’s syndrome Orta derecede ateş, öksürük ve kanda eozinofilinin görüldüğü, idiyopatik olarak veya paraziter enfestasyon (özellikle Ascaris lumbricoides), enfeksiyon veya ilaç tedavisi sonrası ortaya çıkan, akciğerlerde bir süre sonra kaybolan infiltrasyonlar ile seyreden bir sendrom. leşimli. lober atelektazi lobar atelectasis Akciğerin bir lobunu etkileyen atelektazi. lober bronşlar lobar bronchi Ana bronşlardan köken alarak sağ ve sol akciğerin loplarına dağılan hava yolları. M Mac Leod sendromu Mac Leod syndrome hiperlusen akciğer sendromu magnezyum sülfat magnesium sulphate Kalsiyu- lober pnömoni lobar pneumonia Genellikle ak- mun fizyolojik antagonisti olan ve bronş düz kas hüc- ciğerin bir lobuna sınırlı olan ve sıklıkla Streptococcus relerinden kalsiyum salınımını azaltan, kolinerjik sinir pneumoniae’ya bağlı akut bakteriyel pnömoni. uçlarından asetilkolin salınımını ve mast hücrelerinden lobül lobule Bir lobu meydana getiren ufak kısımlar lobüle lobulated Lobüllerden oluşan; lobüllere ayrıl- histamin salınımını direkt olarak inhibe eden ağır astım atağında kullanılan bir madde. lobüler lobular 1. Küçük lop (lobül) ile ilgili. 2. Kü- major histokompatibilite kompleksi major histocompatibility complex Temel görevi peptit bağlanması çük loplardan (lobüllerden) oluşmuş. 3. Lobülü tutan; ve bunların T lenfositlerine sunulması olan, insanlardaki lobülde yerleşimli. 6. kromozomun kısa kolu üzerinde yerleşmiş, hücrelerin mış. loj logy Yerleşim, bölge. lokal local 1. Vücudun ufak bir bölümüne ait, mevzii, lokal. 2. Yerel lokalizasyon localization 1. Hastalıkların vücudun bir bölümünde yerleşmesi, mevzileşme, lokalizasyon. 2. Yerleşim; yerini belirleme. lokalize etmek localized 1. Belli bir bölge içinde kalmak, sınırlanmak, etrafa yayılmamak. 2. Sınırlamak, yerini belirlemek. lokül loculus Küçük boşluk; küçük aralık. 26 yüzeyindeki doku uyum antijenlerini belirleyen hücre yüzey molekülü. major temel protein major basic protein Eozinofillerin granüllerinden ortama salınan bir mediator. makrofaj macrophage Dokularda bulunan patojenlerin, hücresel kalıntıların ve vücuttaki yabancı maddelerin hücre içine fagosite edilmesinden sorumlu monositlerden gelişen, bağışıklık sisteminin önemli bir hücresi. makrolid macrolide Antibakteriyel etkinliği penisilin G’ye benzeyen fakat farklı olarak Mycoplasma, Chylamidia Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri ve beta laktamaz stafilokoklara da etkili olan bir antibi- bronş ya da akciğerde kavitelerde oluşturduğu hareketli ve yotik. kompakt bir kitle. maksimum ekspiratuvar akım maximum expiratory flow Zorlu vital kapasite manevrası sırasında elde rama testi olarak kullanılan, kişinin tüberküloz basiliyle edilen hava akım hızı. enfekte olup olmadığını gösteren, pürifiye protein derive- maksimum ekspiratuvar akım-hacim eğrisi maximum expiratory flow-volume curve Total akciğer sinin (PPD) 0,1 ml (5 ünite) dozunda ön kolun ön yüze- kapasitesinden rezidüel hacim düzeyine kadar yaptırılan masından 48-72 saat sonra oluşan endürasyonun en geniş ekspirasyon sırasında hava akımıyla ekspire edilen ha- çapının ölçülmesi ile değerlendirilen deri içi tüberkülin cim arasındaki ilişkinin grafikle gösterilmesi. Kısaltması: testi. PPD deri testi, tüberkülin deri testi MEFV manyetik rezonans anjiyografi magnetic resonance angiography Damar hastalıklarının tanısında kullanı- Mantoux testi Mantoux test Tüberküloz için bir ta- yine deri içine bir kabarıklık oluşturacak şekilde uygulan- maksimum ekspiratuvar basınç maximum expiratory pressure Ekspiratuar kas gücünü yansıtan, kapalı lan, vücuttaki damarların görüntülendiği bir manyetik hava yoluna karşı yapılan zorlu ekspirasyon sırasında elde rezonans çalışması. edilen en yüksek basınç. Kısaltması: MEP manyetik rezonans görüntüleme magnetic resonance imaging Canlıların iç yapısını görüntülemek ama- maksimum inspiratuvar akım-hacim eğrisi maximum inspiratory flow-volume curve Rezidüel cıyla yüksek düzeyde manyetik alanda, dokudaki hidrojen hacim seviyesinden total akciğer kapasitesine kadar yap- atomlarının yoğunluklarına ve hareketlerine göre görüntü tırılan inspirasyon sırasında hava akımıyla inspire edilen oluşturulan, radyasyon kullanılmayan bir görüntüleme hacim arasındaki ilişkinin grafikle gösterilmesi. Kısaltma- yöntemi. Kısaltması: MRG sı: MIFV MAR seasonal allergic rhinitis “mevsimsel alerjik maksimum inspiratuvar basınç maximum inspiratory pressure İnspiratuvar kas gücünü yansıtan, kapalı rinit”in kısaltması. havayoluna karşı inspirasyon yapılırken elde edilen en ye özgün olarak, alveoler duktuslar ve alveollerde fibrob- yüksek subatmosferik basınç. Kısaltması: MIP lastlar, kollajen ve fibrinli eksüdanın oluşturduğu polipoid maksimum istemli ventilasyon maximum voluntary ventilation Amplitüdü ve hızı yüksek solunumla bir granülasyon dokusu. dakikada atılan hava miktarı. Kısaltması: MVV hücre duvarını stabilize ederek, eozinofil ve epitel hücre- maksimum oksijen tüketimi maximal oxygen consumption Şiddetli egzersiz esnasında vücut tarafından lerin aktivasyonunu engelleyen madde. alınan, taşınan ve kullanılan en yüksek oksijen miktarı. ve bağışıklık sisteminde önemli yeri olan, bazik boyalarla maksimum orta ekspirasyon akımı maximum midexpiratory flow Obstrüktif havayolu hastalıklarında boyanan, histamin ve heparin açısından zengin granüllere Masson cisimciği Masson body Organize pnömoni- mast hücre stabilizatörü mast cell stabilizer Mast mast hücresi mast cell Özellikle alerji ve anafilakside sahip bir hücre. erken döneminde azalan, orta ve küçük havayollarından matite dullness Akciğer perküsyonunda atelektazi, gelen akımı yansıtan, zorlu ekspirasyon sırasında hacim- plevra sıvısı, plevra tümörleri gibi durumlarda da duyu- lerin %25-75’inin atıldığı zamandaki ortalama akım hızı. lan, hiç hava içermeyen organların perküsyonuyla duyu- Kısaltması: MMEF lan ses. mantar enfeksiyonu fungal infection Mantarların neden olduğu yerel veya sistemik enfeksiyon. mediyasten mediastinum Göğüs kafesinde yer alan, toraksın üstünden diyaframa kadar uzanan, ön, orta ve mantar topu fungus ball Mantarın hücresel artık, arka olmak üzere üç bölüme ayrılan, kalp, kalbin büyük fibrin ve enflamatuar hücre tabakaları ile birlikte, sıklıkla damarları, özofagus, trakea, frenik sinir, kardiyak sinir, 27 Sözlük Dergisi timus ve mediasten lenf nodlarını içeren, akciğerlerin ara- umonia Neisseria meningitidis’in etken olduğu bir tür sında kalan bölüm. bakteriyel pnömoni. mediyastinit mediastinitis Mediyastenin iltihabı. mediyastinoskop mediastinoscope Mediyastinumun gözle muayenesinde kullanılan ucu ışıklı alet. mediyastinoskopi mediastinoscopy Mediyastinoskop ile mediyastinuma hastanın boyun kısmından girilerek nefes borusu dışından ve önünde ilerletilip ulaşılması ve biyopsi işlemi. mediyastinotomi mediastinotomy Mediyastene kesi yaparak girme operasyonu. mediyatör mediator Herhangi bir olayın ya da reaksiyonun gerçekleşmesine aracılık eden kimyasal madde. MEFV MEFV ‘maksimum ekspiratuvar akım-hacim MEP MEP “maksimum ekspiratuvar basınç” terimin İngilizce kısaltması. merkezi uyku apnesi central sleep apnea Beynin solunumu kontrol eden kaslara doğru sinyaller göndermemesi sonucunda ortaya çıkan solunum durması. metabolik alkaloz metabolic alkalosis Plazma bikarbonat düzeyindeki artma ile giden alkaloz tipi. metabolik asidoz metabolic acidosis Böbrekler yoluyla atılması gereken asit iyonlarının biriktiği ve plazma bikarbonat düzeyinde azalma ile giden asidoz tipi. metakolin methacholine Asetilkolinden daha uzun etki süresine sahip ve muskarinik etkileri baskın olan bir eğrisi’ teriminin İngilizce kısaltması. kolinerjik agonist. mekanik insuflasyon-eksufflasyon mechanical insufflations-exsufflation Hava yolunu temizlemek metakolin provokasyon testi metacholine provocation test Öyküyle astım düşünülen ancak solunum amacıyla öksürüğün inspirasyon fazında inhale edilen fonksiyon testlerinde hava yolu obstrüksiyonu gösterile- hacmi artırarak daha etkin öksürmeyi hedefleyen aletler. meyen olgularda, hava yolu aşırı duyarlılığını saptamak Kısaltması: MI-E amacıyla metakolin ile yapılan bronş provokasyon testi. mekanik ventilasyon mechanical ventilation So- metapnömovirüs metapneumovirus Üst solunum lunum sisteminin ventilasyon işlevini destekleyen, pozitif yolu enfeksiyonu, bronşiyolit ve pnömoniye neden olan, basınçla yüksek oksijen içerikli gazların uygulanmasını Paramiksovirüs ailesinin üyesi olan tek sarmallı RNA vi- sağlayan pompalarla solutulması. rüsü. mekonyum meconium Gastrointestinal sekresyonlar, metilksantin methylxanthine Fosfodiesteraz inhi- safra, safra asitleri, mukus, pankreatik sıvı, amniyotik sıvı, bisyonu ve adenozin antagonizmi ile bronş dilatasyonu verniks kaseosa, lanugo, kan ve epitel hücrelerinden olu- yapan farmokolojik bir ajan. şan yenidoğanın ilk dışkısı. mekonyum aspirasyonu sendromu meconium aspiration syndrome Mekonyumla boyalı amniyon mevsimsel alerjik rinit seasonal allergic rhinitis Polenlerin atmosferde yoğun olduğu ilkbahar, yaz aylarında görülen alerjik rinit. sıvısıyla doğan bebeklerde düşünülen, mekonyumun MI-E mechanical insufflations-exsufflation “meka- solunum yollarınına aspire edilmesi ile atelektazi veya nik insuflasyon-eksufflasyon” teriminin İngilizce kısalt- havalanma artışı, ödem, kimyasal pnömoni ve sürfaktan ması. disfonksiyonu ile giden durum. mekonyum ileusu meconium ileus Yenidoğan döneminde kistik fibrozisin bir belirtisi olabilen, ileumun terminal kısmında mekonyumun mukozaya yapışmasıyla ortaya çıkan tıkanmanın oluşturduğu hastalık. Mendelson sendromu Mendelson syndrome pulmoner asit aspirasyon sendromu meningokoksik pnömoni meningococcal pne28 MIFV MIFV ‘maksimum inspiratuvar akım-hacim eğrisi’ teriminin İngilizce kısaltması. MIP maximum inspiratory pressure “maksimum inspiratuvar basınç terimin” İngilizce kısaltması mikobakteri mycobacterium Aerop, genellikle yavaş üreyen aside dirençli boyanma özeliğinde, tüberküloz ve lepraya neden olan birçok patojen tür içeren basil biçiminde bakteri cinsi. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri Mikoplazma pnömonisi Mycoplasma pneumonia Mycoplasma pneumoniae’nın oluşturduğu pnömoni. mikrolitiazis microlithiasis Bir organda sayısız, minik küçük taşların oluşumu. mikronodül micronodule Çapları üç milimetreden küçük nodül. mikrovillüs microvillus Özellikle emme görevi fazla olan hücrelerde, hücre dış yüzeyini arttırmak için, hücre zarının bir miktar sitoplazma ile meydana getirdiği parmak şeklindeki çıkıntılar. rındaki mukusun atılımının zorlaştığı durumlarda mukus atılımını arttıran ilaçlar (mukolitik, mukokinetik, mukoregülatör ve ekspektoranlar). mukokinetikler mucokinetics Mukosiliyer temizlenmeyi artıran ilaçlar. mukolitikler mucolytics Mukus viskositesini azaltan ve mukusta glikoproteinleri ve DNA/F-aktin bağlantılarında depolimerizasyon yapan ilaçlar. mukopürülan mucopurulent Mukus ve püyden oluşmuş. miliyer patern military pattern Radyolojik olarak Mukor Mucor Özellikle bağışıklık sistemi baskılanmış her iki akciğerde bir santimetreden küçük, yaygın, eşit hastalarda invazif mantar enfeksiyonuna neden olan, Mu- büyüklükte ve yuvarlak interstisyel nodüller olması. corales grubundan bir tip küf mantarı. miliyer tüberküloz miliary tuberculosis Tüberküloz mukoregülatörler mucoregulators Mukus salınımı- lezyonu içerisindeki veya çevresindeki kan damarlarının nı düzenleyen ve DNA/F-aktin bağlantılarını etkileyen hasarlanması sonucu kana karışan bol miktarda tüber- ilaçlar (antikolinerjikler, makrolidler). küloz basilinin neden olduğu ilerleyici ve bir dissemine tüberküloz formu. mite alerjisi mite allergy Ev tozu akarına karşı olan duyarlılık. MMEF MMEF ‘maksimum ekspirasyon ortası akım’ teriminin İngilizce kısaltması. monoklonal antikor monoclonal antibody Bir tek B lenfosit klonu tarafından üretilen, saf, oldukça özgün ve sadece bir tek antijeni tanıyabilen antikor. montelukast montelukast Kronik astım tedavisinde oral yolla kullanılan lökotrien antagonisti. mukormikoz mucormycosis Mucorales grubu küf mantarlarından Mucor, Rhizopus veya Absidia’nın oluşturduğu organ tutulumuyla belirgin invaziv fungal bir enfeksiyon. mukosilyer temizleme mucociliary clearance Üst ve alt hava yollarını döşeyen epitelyal hücrelerin siliyaları tarafından, mukus ve diğer maddelerin hava yollarından temizlenmesi. mukovisidoz mucoviscidosis kistik fibrozis mukoza mucous membrane Vücudun ağız, burnun içi, mide, bağırsak, akciğerler gibi alanlarını döşeyen zar. Morgagni fıtığı Morgagni hernia Diyaframda ret- mukus mucus Mukus hücreleri tarafından salgılanan rosternal veya parasternal bölgede olan defekt sonucu ge- glikoprotein yapısındaki musinin dehidratasyonu sonucu lişen doğuştan anomali. oluşan koyu kıvamlı ve yapışkan madde. Mounier-Kuhn sendromu Mounier-Kuhn syndrome trakeobronkomegali mozaik perfüzyon mosaic perfusion Radyolojik ağır astımda gözlenen, atelektaziye neden olan bronş ve olarak akciğerde lobüler veya multilobüler dağılımlı, bu alanlarda perfüzyonun azalması nedeniyle düşük atenuasyonlu (daha siyah), komşuluğunda perfüzyonun arttığı akciğer dokusunda ise daha beyaz görülen alanların oluşturduğu görünüm. MRG magnetic resonance imaging ‘manyetik rezonans görüntüleme’ teriminin kısaltması. mukoaktif ilaçlar mucoactive agents Hava yolla- mukus tıkacı mucous plug Özellikle kistik fibroz ve bronşiyolleri tıkayan anormal katı mukus. multifokal multifocal Birden çok odaktan kaynaklanan. multilober multilobar Birden çok sayıda loptan oluşan. multilobüler multilobular Birden çok sayıda lobülden oluşan. multiloküle kist multioculated cyst Birden çok odacık içeren kist. 29 Sözlük Dergisi multinodüler multinodular Birden çok sayıda nodülden oluşan. MVV maximum voluntary ventilation “maksimum nazolakrimal nasolacrimal Burun ve gözyaşlarına ait. nazoseptal nasoseptal Burun septumuna ait. nazosinüzit nasosinusitis Burun ek sinüslerinin istemli ventilasyon” teriminin İngilizce kısaltması. yangısı. Mycobacterium tuberculosis Mycobacterium tuberculosis Tüberküloza neden olan aside dirençli basil. halinde dağıtılmasını sağlayan aygıt. Koch basili Mycoplasma pnömonisi Mycoplasma pneumonia Sıklıkla okul çağı çocukları, ergenler ve erişkinlerde nebulizer nebulizer Bir sıvının çok ince partiküller nebülizasyon nebulization 1. Aerosol veya sprey haline dönüşme. 2. Aerosolle tedavi. pnömoniye neden olan Mycoplasma pneumonia’nın etken negatif basınçlı ventilasyon negative pressure ventilation Ventilatör ayarlaması gerektirmeyen nöromus- olduğu bir tür atipik pnömoni. küler hastalıklarda tercih edilen, göğsü çevreleyen aletle negatif basınç oluşturularak havanın pasif olarak akciğere N nabız oksimetresi pulse oxymeter Kan akımının girmesinin sağlandığı ventilasyon yöntemi. pulsatil doğasına ve hemoglobinin ışık emilim karakteris- negatif basınçlı ventilatör negative pressure ventilator Göğüs kaslarında ileri derecede güçsüzlük ya da felç tiğine bağlı olarak kapillerde arteriyel hemoglobin oksijen bulunan hastalarda negatif basınçlı ventilasyonu uygula- satürasyonunu ölçebilen non-invasiv cihaz. mada kullanılan ventilatör türü. naris narise Burun dış delikleri. nazal kanül nasal canula Oksijen tedavisi için burun deliklerine yerleştirilen kanül. nazal kavite nasal cavity burun boşluğu nazal mukoza nasal mucosa Burnun içini döşeyen, filtrasyon, nemlendirme, koruma ve ısı regülasyonu gibi fonksiyonları olan yapı. nazal obstrüksiyon nasal obstruction burun tıkanıklığı nekrotik necrotic Nekroz gösteren. nekrotizan pnömoni necrotizing pneumoniae Akciğer dokusunun bakteriyel pnömonilerde, küçük apselerden yaygın tutuluma kadar değişik şekillerde ortaya çıkabilen nekroz göstermesi. nekrozis necrosis Bir organın çürüyüp ölmesi, canlı dokunun bir bölümünün ölümü, kangren, nekroz. nemlendirici akciğeri humidifier’s lung Bir çeşit mantarla veya Thermophilic actinomyces’lerle bulaşlı nem- nazal polip nasal polyp Burun ve sinüslerde oluşan lendiricilerin veya havalandırma cihazlarının içinden ge- iyi huylu ve çoğunlukla birden çok sayıda olan doku bü- çen havanın solunması sonucu meydana gelen halsizlik, yümesi. ateş, öksürük ve miyaljiden oluşan sendrom. nazal potansiyel farkı nasal potential difference nemlendirme tedavisi humidification therapy Kistik fibrozisde solunum yolu epitelinde sodyum emili- Nem ile ileri derecede doygun hava kullanılarak yapılan minin artması, klor sekresyonunun azalması sonucu nega- inhalasyon tedavisi. tif bazal potansiyel farkı artması esasına dayanan, özellikle atipik kistik fibrozis tanısında değerli olan bir test. nazal septum nasal septum Burnu içeride iki eşit parçaya bölen duvar. nazofarengeal nasopharyngeal Genize ait. nazofarenks nasopharynx Yutağın yumuşak damak üstündeki bölümü. nazofrontal nasofrontal Burun ile alın bölgesine ait. nazolabial nasolabial Burun ve dudakları ilgilendiren. 30 NIV noninvasive ventilation “Non invaziv ventilasyon” deyiminin İngilizce kısaltması. Nijmegen breakage sendromu Nijmegen breakage syndrome DNA tamir mekanizmasının bozuk olması nedeniyle kromozomal dengesizlik, mikrosefali, kombine immün yetmezlik, malignite gelişimine eğilimle belirgin otozomal çekinik geçişli sendrom. nitrik oksit nitric oxid Endotelden salınan, alerjik enflamasyon mediatörü vazodilatatör ajan. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri nitrojen yıkama testi nitrogen washout test Yüzde yüz oksijen solurken akciğer havasında %75-80 oranında bulunan nitrojenin akciğerlerden arınması ve arınan gaz hacminin (FRC) ölçümü. nodül nodule Yuvarlak, çapı bir santimetreden küçük patolojik oluşum. nokardia pnömonisi nocardiosis pneumonia Nocardia’nın neden olduğu tipik olarak bağışıklık yetmezliği veya yapısal akciğer hastalığı olan bireyleri etkileyen, sık olmayan ancak ciddi akciğer enfeksiyonu. nokardiyoz nocardiosis Nocardia türü bakterilerin, sıklıkla da N. asteroides’in neden olduğu apse oluşumuyla belirgin akut veya kronik süpüratif enfeksiyon. noninvaziv ventilasyon noninvasive ventilation Girişimsel olmayan pozitif basınçlı ventilasyon. normokapni normocapnia Kanda karbondioksit basıncının normal olduğu durum. nozokomiyal nosocomial Hastane ile ilgili veya hastanede başlayan. nötrofil neutrophil Kanda en sık bulunan ve içerdiği taneciklerin boyalara hiçbir bağlanma eğilimi göstermemesi nedeniyle bu adı taşıyan akyuvar türü. nötrofili neutrophilia Nötrofil sayısındaki artış. O obezite obesity Aşırı yağ dokusuyla belirgin vücut kitle cı cisim, tümör, mukus tıkacı gibi hava yolunu tıkayan faktörlerin neden olduğu atelektazi. obstrüktif pnömoni obstructive pneumoniae Hava yollarındaki obstrüksiyona bağlı olarak oluşan pnömoni. obstrüktif uyku apne sendromu obstructive sleep apnea syndrome Uyku esnasında hava yolunun tam veya kısmi tıkanıklığı sonucu ventilasyon ve uyku yapısının bozulması. Kısaltması: OSAS octreotide octreotide Lenfatik akımı azalttığı için şilotoraksda kullanılan somatostatin analoğu. odak focus Hastalık veya enfeksiyonun yerleştiği yer, hastalık merkezi. oksidatif stres oxidative stress Reaktif oksijen radikalleri ile antioksidan savunma sistemi arasındaki dengesizlikten kaynaklanan doku hasarı. oksijen oxygen Canlıların solunumu için gerekli, etrafımızı çeviren havanın %21’ini oluşturan gaz halindeki renksiz ve kokusuz madde. oksijen ayrılma eğrisi oxygen dissociation curve Hemoglobine bağlanan oksijenin miktarındaki normal değişimi gösteren grafik üzerindeki eğri. oksijen basıncı oxygen tension Oksijenin kandaki kısmi basıncı. oksijen difüzyon katsayısı oxygen diffusion coefficient Oksijenin alveolokapiller membrandan geçişini belirleyen, çözünürlük ve molekül ağırlığına göre 1 kabul indeksinin 30 kg/m2’nin üzerinde olması. edilen katsayı. obezite-hipoventilasyon sendromu obesity-hypoventilation syndrome Obezite, aşırı uyku hali, hipoventi- nedenleri olan, hidroksil radikali (HO-), süperoksit an- lasyon ve eritrositoz kompleksi. Pickwickian sendromu yonu (2O2-), nitrik oksit (NO), peroksil radikali (ROO-) obliterasyon obliteration Hastalık, dejenerasyon, cerrahi işlem, ışınlama veya diğer bir nedenle tamamen ortadan kaldırılma. obliteratif bronşiyolit obliterative bronchiolitis Bronşiyolitis obliteransdaki küçük hava yollarındaki fibroproliferatif durum. oksijen radikalleri oxygen radicals Oksidatif stresin ve radikal olmayan hidrojen peroksit (H2O2) gibi serbest radikaller. oksijen satürasyonu oxygen saturation Genellikle bir nabız oksimetresi ile ölçülen ve oksijenin hemoglobine bağlanma derecesini gösteren ölçü. oksijen taşınması oxygen transport Hemoglobine obstrüksiyon obstruction Tıkanıklık, engel. obstrüktif akciğer hastalığı obstructive lung disease Bronşial ağacın herhangi bir düzeyinde olan kesitsel bağlanan O2’nin dokulara kan akımıyla oksihemoglobin daralma sonucu hava akımının kısıtlanması. nunu artırmak için oksijen inhalasyonu verilmesi. obstrüktif atelektazi obstructive atelectasis Yaban- olarak taşınması. oksijen tedavisi oxygen therapy Doku oksijenasyooksijenasyon oxygenation Bir maddenin oksijenle 31 Sözlük Dergisi doyması, oksijenlenme, oksijenin alveolden pulmoner tada, solunum merkezinin üzerinde bulunan ve öksürük kana geçiş süreci. hareketini kontrol eden merkez. oksijenlenmiş oxygenated Oksijenle doymuş, oksijenle yüklü. oksimetre oxymeter Kanda oksijen miktarını ölçen alet. oksimetri oxymetry Kanda oksijen miktarının oksimetre aracılığıyla ölçülmesi. opasite opacity Saydamlığını kaybetmiş bölge; donuk leke. operabl operable Ameliyatı mümkün, ameliyatla çıkarılabilir. organik toz toksik sendromu organic dust toxic syndrome Solunan organik toza alerjik reaksiyon sonucu ortaya çıkan pnömonit. öksürük varyant astım cough variant asthma Minimal hışıltı ile birlikte saatlerce devam edebilen kuru öksürükle belirgin astım. ölçülü doz inhaler metered dose inhaler Belirli dozlarda aerosol ilaç vermeye yarayan cihaz. özgül hava yolu iletkenliği specific airway conductance Hiperreaktiviteyi saptamada ve bronkodilator etkiyi değerlendirmede önemli olan, her litre akciğer hacmi için oluşan iletkenlik. Kısaltması: SGaw özofagus esophagus yemek borusu P p pulmonale p pulmonale Çoğunlukla akciğer organize pnömoni organizing pneumoniae Distal hastalığıyla ilişkili, elektrokardiyografide sağ atriyumda hava yollarında fibrin eksüdadan, fibroblastlara kadar gev- genişlemeyi gösteren; II, III ve aVF derivasyonlarındaki şek kollajen dokuların bulunmasıyla belirgin bir hastalık. yüksek, sivri P dalga örneği. orta lop sendromu middle lobe syndrome Akciğerin sağ orta lobunda kronik pnömonit ile birlikte olan lober atelektazi. ortodeoksi orthodeoxia Ayakta durma pozisyonunda hipokseminin artması, yatar pozisyonda düzelmesi. ortopne orthopnea Ayakta veya dik oturuş dışındaki pozisyonlarda nefes alırken güçlük çekme. OSAS obstructive sleep apnea syndrome “obstrüktif uyku apne sendromu” teriminin İngilizce kısaltması PAC perennial allergic conjunctivitis ‘perennial alerjik konjonktivit’ teriminin İngilizce kısaltması. pakiplörit pachypleuritis 1. Fibrotoraks. 2. Plevral fibroz. pala bulgusu scimitar sign Pala (scimater) sendromunun anormal venini temsil eden ve akciğer radyografisinde kalbin alt kenarının sağına doğru görülen pala benzeri gölge. pala sendromu scimitar syndrome Sağ akciğerin oskültasyon auscultation Kalp, akciğer gibi organlar- venöz kanının tamamen veya kısmen inferior vena kava- dan gelen sesleri dinlemeyi hedef alan muayene metodu. ya drenajının olduğu, anormal venin, akciğer grafisinde otoimmün hastalık autoimmune disease Bağışıklık palaya benzer bir şekilde görüldüğü, sıklıkla sağ akciğerin sisteminin vücudun kendi dokularına saldırması durumuna yol açan hastalıklar. hipoplazisi eşlik ettiği sendrom. scimater sendromu palivizumab palivizumab Respiratuvar sinsityal virüse karşı kullanılan monoklonal antikor. Ö ödem edema Doku aralıklarında anormal ve fazla miktarda sıvı bulunması. palpasyon palpation El ve parmakları ile deri üzerinden muayene ederek deri ve daha alttaki organ veya patolojik oluşumları hissetme metodu. öksürük cough Derin ve hızlı inspiratuvar çaba, glot- palyatif tedavi palliative treatment Hastalığı tisin kapanması, göğüs ve diyafram kaslarının kasılması, iyileştirmeyi değil, hastalıktan dolayı ortaya çıkan yakın- glottisin ani açılması ve yüksek ekspiratuvar hava akımıy- maları ortadan kaldırmayı amaçlayan tedavi. la belirgin hava yolu temizleme mekanizması. öksürük merkezi cough center Medulla oblonga32 PAN polyarteritis nodosa ‘poliarteritis nodosa’ teriminin kısaltması. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri panasiner panacinar Birçok asinüsü; solunumsal parankim parenchyma Organın stroma ile sarılarak bronşiyolleri, alveoler kanalları ve alveoler keseleri içeren, desteklenmiş görev yapan unsurları; ana görevle ilgili hüc- bütün bölümlerinde aynı şekilde etkileyen. relerin oluşturduğu kısım. panasiner amfizem panacinar emphysema Asinüs parapnömonik efüzyon parapneumonic effusion içindeki hava boşluklarının nispeten uniform olarak et- Pnömoninin komplikasyonu olarak görülen plevral efüz- kilenmesiyle belirgin pulmoner amfizem tipi. panlobüler yon. panbronşiyolit panbronchiolitis Başlıca Doğu Asya parasempatolitik parasympatholytic antikolinerjik paraseptal amfizem paraseptal emphysema Pulmo- ülkeleri ve komşu ada ülkelerde görülen, bronşiyollere sı- ner amfizemin, interlobüler septa boyunca yerleşmiş dis- nırlı, kronik tipte bir enfeksiyöz hava yolu yangısı. difüz tal alveollere veya plevra altında yer alan alveollere sınırlı panbronşiyolit olan ve bül oluşmasıyla sonuçlanan tipi. büllöz amfizem amfizem Pancoast sendromu Pancoast syndrome Akciğer parasternal parasternal Sternum yakınında; sternu- apeksinde yerleşmiş tümörün brakiyal pleksusa ve servikal ma komşu; sternuma bitişik. sempatik zincire basısı sonucu kolda ağrı, kol ve el kasla- paroksismal akciğer ödemi paroxysmal pulmonary edema Genellikle hipertansif veya iskemik kalp has- rında atrofi ve Horner sendromu ile belirgin sendrom. Pancoast tümörü Pancoast tumor pulmoner sulkus tümörü panlobüler amfizem panlobular emphysema panasiner amfizem panting panting Küçük soluk hacmiyle yapılan hızlı yüzeysel solunum. PAR perennial allergic rhinitis ‘perennial alerjik rinit’ teriminin İngilizce kısaltması. para lezyonu coin leison Akciğer grafisinde görülen yuvarlak veya nodüler dansite artımı. para-aminosalisilik asit para-aminosalicylic acid Mycobacterium tuberculosis’te folik asit sentezini önleyen ve tüberkülostatik özellik taşıyan PABA (p-aminobenzoik asit) analogu. Kısaltması: PAS paradoksik solunum paradoxical respiration Kaburgaların sternumdan ayrılması veya kırılması ile sonuçlanan ağır göğüs travmasını takiben veya diyafram, solu- talığına bağlı akut sol kalp yetersizliği nedeniyle oluşan, solunum güçlüğü, raller, ronküsler ve öksürükle belirgin akciğer ödemi. paroksismal noktürnal dispne paroxysmal nocturnal dyspnea Özellikle geceleri nöbet halinde gelen ve sıklıkla konjestif kalp yetersizliği ve pulmoner ödeme bağlı olarak gelişen nefes darlığı. partikül particle Daha küçüğüne bölünemeyen en ufak parça. paryetal parietal Boşluğu çevreleyen duvarlarla ilgili; boşluğu çevreleyen duvarlara ait. paryetal plevra parietal pleura Göğüs boşluğu duvarlarını örten plevra. PAS para-aminosalicylic acid para-aminosalisilik asit’in kısaltması. pasif atelektazi passive atelectasis rölaksasyon atelektazisi num kasları felcine bağlı olarak görülen, göğüs duvarının paslı balgam rusty sputum Özellikle pnömokoksik bir bölümünün soluk alış sırasında içeriye, soluk verişte pnömonide görülen, kanla karışmış olması nedeniyle kır- dışarıya doğru hareket göstermesi ile belirgin solunum. mızımtırak kahverengi görünüm kazanmış balgam. parainfluenza virüs pnömonisi paraenfluenzae virus pneumonia Özellikle çocuklarda ve bağışıklık yet- patent duktus arteriyozus patent ductus arteriosus Anne karnındaki dönemde aort ile akciğer atardamarı mezliği olan erişkinlerde görülen, ateş, öksürük ve dispne arasında olan bağlantının doğumdan sonra açık kalması. ile belirgin, genellikle parainfluenza 3 virüsüne bağlı ola- Kısaltması: PDA rak oluşan viral pnömoni. parakardiyak paracardiac Kalbin hemen yanında. PCO2 PCO2 Karbondioksidin kısmi basıncına ait sembol. 33 Sözlük Dergisi PDA patent ductus arteriosus patent duktus arteriyozus teriminin kısaltması. PEEP positive end-expiratory pressure ‘pozitif ekspirasyon sonu basıncı’ teriminin İngilizce kısaltması. pektoral pectoralis Göğüsle ilgili; göğse ait. pektoralji pectoralgia Göğüs bölgesinde duyulan ağrı. göğüs ağrısı, torakalji pektorofoni pectorophony Göğüs duvarında konuşma seslerinin artmış rezonansla duyulması. pektus pectus göğüs ön duvarı pektus ekskavatum pectus excavatum Sternumun içeriye doğru çöküklük göstermesiyle belirgin, kunduracılarda sık görülen göğüs şekli. çukur göğüs, huni göğüs, kunduracı göğsü pektus karinatum pectus carinatum Sternumun öne doğru çıkıntı yapmasıyla belirgin göğüs şekli. güvercin göğsü penisilin alerjisi penicillin allergy Penisilin ile olu- resinde yerleşmiş. peribronşiyolit peribronchiolitis Bronşiyolleri saran dokuların yangısı. periferal siyanoz peripheral cyanosis Arteriyel oksijen satürasyonunun normal olmasına rağmen dolaşım değişikliğine bağlı uç organlarda siyanotik renk değişikliği. perihiler perihilar Hilus çevresinde. perilober perilobar Lop çevresinde, lobu çevreleyen. perilobülit perilobulitis Akciğer lobüllerini saran dokuların yangısı. periplevral peripleural Plevra çevresinde; plevrayı çevreleyen. periplörit peripleuritis Plevra ve göğüs duvarı arasında kalan dokuların yangısı. peritrakeal peritracheal Trakea çevresinde yerleşmiş. periyodik ateş sendromları periodic fever syndromes Tekrarlayan ateş atakları, serozal ve sinoviyal yüzeylerde ve deride lokalize yangının olduğu, herhangi bir uyarı şan alerjik reaksiyonlar. olmaksızın doğal bağışıklık yanıtındaki birincil bozukluk perennial alerjik konjonktivit perennial allergic conjunctivitis Alerjenler ile tetiklenen gözde kaşıntı, yan- sonucu ortaya çıkan otoenflamatuvar sendromlar. ma, akıntı, kızarma gibi bulguların görüldüğü, yıl boyu prematüre yenidoğanlarda nadiren de miyadındaki be- süren konjonktivanın yangısal hastalığı. Kısaltması: PAC beklerde görülen 3-10 saniyelik apne periyotlarını 10-15 perennial alerjik rinit perennial allergic rhinitis saniye süren normal solunumun takip ettiği solunum Alerjenler ile tetiklenen burun tıkanıklığı, hapşırık, burun periyodik solunum periodic breathing Genelikle tipi. akıntısı, burun kaşıntısı, damakta kaşıntı gibi bulguların perküsyon percussion Derindeki bir organ veya görüldüğü, yıl boyu süren üst solunum yollarının yangısal oluşumun durumunu anlamak amacıyla deri üzerinden hastalığı. parmak uçlarıyla vurulduğunda meydana gelen sesin de- performans skalası performance scale Hastalık veya sakatlığın ciddiyetinin prognostik bir göstergesi olan ve hastanın fonksiyonlarını yerine getirebilme durumunu ölçen bir skala. perfüzyon perfusion 1. Bir sıvının içeriye akması; ğerlendirildiği muayene yöntemi. perküsyon sesi percussion sound Perküsyonla alınan herhangi bir ses. PetCO2 end-tidal carbondioxide ‘end-tidal karbondioksit’ teriminin kısaltması. nın damarlarından geçişi. 2. Doku ve organları beslemek peynir yıkayıcı akciğeri cheese washer’s lung, cheese handler’s lung Peynir küflerini yıkayan işçilerde görü- üzere vücuda damar yoluyla sıvı verilmesi. len ve Penicillium sporlarının inhalasyonu sonucu oluşan, sıvının doku içine geçmesi; sıvının özellikle belli bir orga- peribronşit peribronchitis Peribronşiyal dokuda yangı ve kalınlaşma ile belirgin bir bronşit şekli. peribronşiyal peribronchial Bronş çevresinde yerleşmiş. peribronşiyoler peribronchiolar Bronşiyollerin çev34 aşırı duyarlılık pnömoniti. Pfeiffer sendromu Pfeiffer syndrome Mandibulomaksiller hipoplazi ile karekterize üst solunum yolu obstrüksiyonu pH pH Bir sıvının sahip olduğu hidrojen iyonu kon- Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri santrasyonunu, dolayısıyla gösterdiği reaksiyonu (asit veya baz) belirtmek üzere kullanılan simge. Pickwickian sendromu Pickwickian syndrome obezite-hipoventilasyon sendromu Pierre Robin sendromu Pierre Robin syndrome Mikrognati, yarık damak, glossopitozdan oluşan üçlü triad. pirazinamit pyrazinamide Oral yoldan verilen, tüberkülostatik olarak kullanılan ve nikotinik asitten köken alan bir antibakteriyel. piyohemotoraks pyohemothorax Plevra boşluğunda püy ve kan toplanması piyojenik pyogenic Püy oluşturucu; püy yapıcı. piyopnömotoraks pyopneumothorax Plevra boşluğunda püy, hava veya gaz toplanması. plevral fremitus pleural fremitus Plevra yapraklarının sürtünme sesine bağlı olarak göğüs duvarında palpasyon sırasında hissedilen titreşim. plevral frotman pleural rub, pleural friction rub Viseral ve kostal plevra arasındaki sürtünmeden doğan ses. plevral mezotelyoma pleural mesothelioma Plevra boşluğunda gelişen ve toraks yapılarına yayılan habis mezotelyoma. plevral plaklar pleural plaques Asbeste maruz kalanların radyografilerinde görülen, paryetal plevra üzerindeki donuk beyaz plaklar. plevral sinüsler pleural sinuses Plevranın farklı bölümlerinin bir açı ile birleştiği ve hiçbir zaman akciğer dokusu ile tamamen dolmayan boşluklar. plastik plörezi plastic pleurisy kuru plörezi platipne platypnea Dik durma pozisyonunda nefes ortaya çıkan ve siyanoz, solukluk, pupillerde genişleme, darlığı oluşup yatar pozisyonda nefes darlığının ortadan nabız ve solunumda bozulmayla belirgin hipotansif bir kalkması; ortopnenin tersi. durum. plevral şok pleural shock Bazen torasentezi takiben pletismograf plethysmograph Bir vücut parçasında, plombaj plombage Plevra boşluğuna cerrahi olarak bir ekstremitede veya organda hacim değişikliklerini veya inert madde doldurulmasına dayanan eski bir kollaps te- buradan geçen veya burada bulunan kan miktarını ölçe- davisi yöntemi. rek kaydeden araç. pletismografi plethysmography Bir vücut parçasında, bir ekstremitede veya organda hacim değişikliklerinin veya buradan geçen veya burada bulunan kan miktarının pletismograf aracılığıyla kaydedilmesi yöntemi. pletismogram plethysmogram Pletismograf ile elde edilen çizelge. plevra pleura Göğüs boşluğunu çevreleyen ve akciğerleri örten iki tabakadan oluşmuş seröz zar. göğüs zarı plevral aralık pleural space Viseral ve paryetal plevra yaprakları arasındaki potansiyel boşluk. plevral boşluk plevral basınç pleural pressure Plevral boşluktaki, viseral ve paryetal plevra yaprakları arasındaki basınç. plöralji pleuralgia Plevra üzerinde hissedilen ağrı. plörodini plörektomi pleurectomy Plevranın bir bölümünün, kalınlaşma nedeniyle ameliyatla çıkarılması. plöretik pleuritic 1. Plörezi ile ilgili. 2. Plörezi gösteren; plörezi ile belirgin. 3. Plörezi niteliğinde; plöreziye benzeyen. plörezi pleurisy Plevranın, yüzeyinde ve plevra boşluğuna eksüdasyonla belirgin yangısı. plörit plörit pleuritis plörezi plörobronşit pleurobronchitis Bronş ve plevranın beraber iltihabı; bronşitle beraber seyreden plörezi. plörodez pleurodesis Tekrarlayan pnömotoraks veya plevral efüzyon pleural effusion Plevra boşluğunda plevral efüzyonun tedavisi için, kimyasal sklerozan bir sıvı bulunması (ör. şilotoraks, hemotoraks, hidrotoraks, ajanın plevra boşluğuna uygulanması yoluyla gerçekleşti- piyotoraks). rilen, viseral ve paryetal plevra yaprakları arasında yapay plevral fibroz pleural fibrosis Viseral plevrada, plak tarzında veya akciğerin ekspansiyonunu kısıtlayan kalın bir tabaka halinde bulunan fibröz doku. olarak yapışıklıkların oluşturulması. plörodini pleurodynia Plevra üzerinde hissedilen ağrı; plevra kaynaklı göğüs ağrısı. plöralji 35 Sözlük Dergisi plörojenik pleurogenic, pleurogenous Plevradan kaynaklanan. plöroliz pleurolysis Viseral ve paryetal plevralar arasındaki yapışıklıkların ayrılması. plöroperikardit pleuropericarditis Plevra ve perikardın birlikte iltihabı. pnömokonyoz pneumoconiosis Genellikle bazı özel iş kollarında çalışan kişilerde veya havada partiküllü maddenin aşırı miktarda olduğu yerlerde yaşayanlarda görülen, inorganik toz veya partiküllü maddenin akciğerlerde depolanması ve buna bağlı olarak gelişen doku reaksiyonu ile belirgin durum. plöroperitoneal pleuroperitoneal Plevra ve periton- pnömomediyasten pneumomediastinum Mediyas- la ilgili veya plevra boşluğu ile periton boşluğunu birbi- tende hava toplanması; Hamman hastalığı veya sendro- rine bağlayan. mu; mediyastinal amfizem. plöropnömoni pleuropneumonia Plörezi ile beraber seyreden pnömoni. plöropulmoner pleuropulmonary Plevra ve akciğerlerle ilgili. Pneumocystis jiroveci pnömonisi Pneumocystis jiroveci pneumonia Pneumocystis jiroveci isimli mantar pnömomelanozis pneumomelanosis Devamlı solunum sonucu akciğerde toplanan kömür tozları nedeniyle akciğer dokusunun siyahımsı görünüm alması. pnömonektomi pneumonectomy Akciğer dokusunun ve özellikle de bir akciğerin tamamının eksizyonla çıkarılması. türü ile bağışıklık sistemi zayıflayan insanlarda gelişen, pnömoni pneumonia Sıklıkla etkeni olan mikroorga- ateş yüksekliği, solunum sıkıntısı, takipne, kuru öksürük nizmaya veya nedene göre (bakteriyel, viral, fungal, şimik ve siyanozun görüldüğü, radyolojik olarak interstisyel in- vs.) veya yerleşim yerine göre (lober pnömoni, bronkop- filtrasyonlara neden olan akciğer enfeksiyonu. nömoni vs.) sınıflandırılan, akciğerlerin konsolidasyonla pnömatik pneumatic 1. Hava (gaz) ile ilgili. 2. Solunumla ilgili. 3. İçinde hava bulunan; hava (gaz) ile dolu. pnömatosel pneumatocele İnce duvarlı, hava içeren akciğer kisti (ör. stafilokoksik pnömonisi sonrası görülebilir). pnömohemotoraks pneumohemothorax Plevra boşluğunda hava (gaz) ve kan toplanışı. hemopnömotoraks birlikte olan yangısı. pnömonik pneumonic 1. Akciğerlerle ilgili. pulmoner 2. Pnömoni ile ilgili; pnömoniye bağlı. pnömonit pneumonitis akciğer yangısı pnömopati pneumopathy Herhangi bir akciğer hastalığı. pnömopiyotoraks pneumopyothorax Plevra boşluğunda gaz ve püy toplanması. piyopnömotoraks pnömohidrotoraks pneumohydrothorax Plevra pnömosentez pneumocentesis Toplanan sıvı veya boşluğunda hava (gaz) ve sıvı toplanışı. hidropnömoto- püyü boşaltma amacıyla akciğere ortası açık iğne sokma. raks akciğer ponksiyonu pnömokok aşısı pneumococcal vaccine Polivalan pnömokok aşısı ve heptavalan konjuge pnömokok aşısı olmak üzere iki tipi olan, pnömokoklara karşı korunmayı sağlayan aşı. pnömokoksik pneumococcal Pnömokoklara bağlı; pnömokokların neden olduğu. pnömokoksik pnömoni pneumococcal pneumonia Streptococcus pneumoniae’ya bağlı olarak gelişen, tit- pnömosit pneumocyte Alveolleri çevreleyen epitel hücrelerinden her biri. pnömotaksik merkez pneumotaxic center Ponsun yukarı kısmında bulunan ve vagustan bağımsız olarak inspirasyonu ritmik olarak durduran merkez. pnömotoraks pneumothorax Plevra boşluğunda hava (gaz) toplanması. remeyle birlikte aniden yükselen ateş, öksürük, dispne, PO2 PO2 Oksijenin kısmi basıncına ait sembol. polen alerjeni polen allergen Yabani ot, ağaç veya takipne, yan ağrısı ve kanlı balgamın görüldüğü, bir veya çayır polenlerine ait, alerjik astım veya rinit oluşturma daha fazla lopta yangıyla seyreden bir tür akut pnömoni. yeteneğindeki herhangi bir protein antijen. 36 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri polen alerjeni ekstreleri pollen allergen extracts Polen duyarlılığı için yapılan cilt testlerinde ve polen alerjisi için yapılan immünoterapide (duyarsızlaştırma) art arda vurularak sekresyonların temizlenmesi. Pott apsesi Pott’s abscess Omurga tüberkülozu ile ilişkili apse. polen gıda sendromu pollen-food syndrome Çeşitli Pott hörgücü gibbosity gibozite Potter’s sendromu Potter’s syndrome Tipik yüz gö- sebze ve meyvelerle çapraz reaksiyon veren polenlere karşı rünümü, böbrek agenezisine bağlı akciğer hipoplazisinin duyarlı olan bireylerde, duyarlı olunan besinin orofaren- ve ekstremite anomalisi birlikteliği. geal mukozaya teması sonucu IgE’ye bağlı olarak ortaya çıkan, dudak ve orofarenkste yanma, kaşıntı gibi hafif pozitif basınçlı ventilasyon positive pressure ventilation Endotrakeal tüp aracılığla veya nazal maskeyle belirtilerden, ciddi sistemik reaksiyonlara kadar değişen uygulanabilen, solunum yollarına ve akciğerlere pozitif bulguların görüldüğü sendrom. basınç altındaki gazın verildiği ve inspirasyonda pozitif kullanılan maddeler. poliarteritis nodosa polyarteritis nodosa Küçük ve hava yolu basıncı oluşturan çeşitli mekanik ventilasyon orta boy damarları tutan vaskülit. Kısaltması: PAN tiplerinden herhangi biri. polisakkarid pnömokok aşısı Polysaccarid pneumococcal vaccine Streptococcus pneumoniae’nın bazı sero- pozitif ekspirasyon sonu basıncı positive endexpiratory pressure Mekanik ventilasyon sırasında uygu- tiplerinin (1, 2, 3, 4, 5, 6B, 7F, 8, 9N, 9V, 10A, 11A, 12F, lanan, basıncın ekspirasyon sonunda atmosfer basıncının 14, 15B, 17F, 18C, 19A, 19F, 20, 22F, 23F, 33F) kapsüler üzerinde tutulmasıyla gerçekleştirilen, pozitif basınçlı polisakkaritlerini içeren 23 valanlı aşı. ventilasyon yöntemi. Kısaltması: PEEP polisomnografi polysomnography Horlama, uyku apnesi, uykuda periyodik bacak hareketleri gibi uyku bozuklularının tanısında kullanılan ve gece uykusu boyunca hastanın beyin dalgalarının, göz hareketlerinin, solunum faaliyetlerinin, kanındaki oksijen yüzdesinin ve kas aktivitesinin ölçülmesi ile yapılan inceleme. PPD tuberculin tüberkülin PPD deri testi Mantoux test Mantoux testi pretrakeal pretracheal Trakea önünde yerleşmiş. prick testi skin prick test cilt delme testi primer siliyer diskinezi primary ciliary dyskinesia Siliyada ultrastrüktürel ve/veya fonksiyonel bozukluklar ponksiyon puncture Herhangi bir organdan sıvı çek- nedeniyle siliyer hareketin ve mukosiliyer klirensin azal- me veya biyopsi alma amacıyla organa ortası açık iğne ması sonucu ortaya çıkan genetik hastalık. immotil siliya veya benzeri araç sokma; iğne sokarak organ içine girme. sendromu Pontiac ateşi Pontiac fever Bir Legionella pneumop- prodüktif öksürük productive cough Solunum hila suşuyla enfeksiyon sonucu oluşan, ateş, titreme, yollarından sekresyonların temizlenmesinde etkin olan öksürük, kas ağrısı, baş ağrısı, göğüs ağrısı ve plörezi ile öksürük. belirgin grip benzeri hastalık. postnazal akıntı postnasal drip Burun veya parana- progresif masif fibroz progressive massive fibrosis Silikoz veya kömür işçisi pnömokonyozunun komplikas- zal sinüslerden farenkse sekresyonların drenajı. yonu olarak ortaya çıkan, çapı bir santimetreden büyük postperikardiyotomi sendromu postpericardiotomy syndrome Perikardın açılmasından en az bir hafta en az bir akciğer lezyonunun bulunduğu durum. sonra ortaya çıkan, ateş, göğüs ağrısı, plevral ve/veya peri- leman ve magnezyum iyonları varlığında çeşitli bakteri kardiyal yangıyla belirgin reaksiyon. ve virüsleri öldürebilen, makroglobulin yapısındaki bir postprimer tüberküloz postprimary tuberculosis properdin eksikliği properdin deficiency Komp- serum proteini eksikliği. postüral drenaj postural drainage Bronşektazi veya protein hidrolize mama protein hydrolysate formula İnek sütü kaynaklı olmakla birlikte özel işlem- akciğer apsesinde hastaya farklı pozisyonlar verilip, göğse lerden geçirilerek proteinleri parçalanan ve alerjik özellik- İkincil tüberküloz, erişkin tipi tüberküloz. 37 Sözlük Dergisi leri yok edilen mamalar. pudraj poudrage Plörodezde, plevranın viseral ve par- proteine bağlı enterokolit protein-induced enterocolitis Yaşamın ilk yılında inek sütü, soya, pirinç gibi yetal yaprakları arasında yapışmayı sağlamak üzere yapıl- besin proteinlerinin alınmasından 1-3 saat sonra başlayan puf puff Kısa, üflemeyle ilgili oskültasyon sesi. pulmo- pulmo- Akciğer anlamında ön ek. pulmoner pulmonary Akciğer veya akciğerlerle ilgili. pulmoner alveoler mikrolitiyaz pulmonary alveolar microlithiasis Akciğer alveollerinde küçük taşların kusma, ishal, dehidratasyon, hipotansiyon, şok tablosunun görüldüğü, tanısında eliminasyon ve provokasyon testlerinin kullanıldığı, genellikle üç yaşa kadar düzelen IgE aracılı olmayan gıda alerjisi. Proteus pnömonisi Proteus pneumonia Genellik- dığı gibi, bir yüzeye toz uygulanması. depolanmasına bağlı durum. Proteus türü mikroorganizmalar, özellikle P. mirabilis pulmoner alveoler proteinoz pulmonary alveolar proteinosis Alveollerin PAS (+) reaksiyon veren, lipit ve veya P. vulgaris ile oluşan enfeksiyona bağlı nadir bir tür proteinden zengin sürfaktan ile dolu olması ile karakteri- bakteriyel pnömoni. ze genetik nedenlere bağlı primer veya değişik hastalıklar le düşkün ve immün yetmezliği olan hastalarda görülen, provokasyon provocation Kimyasal bir madde veya antijenin, kişinin cevabının değerlendirilmesi için verilişi. sırasında ikincil olarak gelişen, etkilenen alveollerin ventilasyonunun engellendiği kronik bir akciğer hastalığı. provokasyon testi challenge test Alerjik hastalıklar- pulmoner amfizem pulmonary emphysema Ter- da, hastalığın normal yaşamdaki uyaranların taklit edil- minal bronşiyollerin distalindeki hava boşluklarının bo- mesi yolu ile ortaya konulması esasına dayanan bir tanı yutlarında normalden fazla bir artışla belirgin patolojik metodu. durum. provokatif provocative Bir bulgu, refleks, reaksiyon veya terapötik etkinin ortaya çıkışını uyarıcı. pulmoner amibiyaz pulmonary amebiasis Bağırsak amibiyazına ikincil olarak gelişen ve sıklıkla amibik kara- prune belly sendromu prune belly syndrome Do- ciğer apselerinin eşlik ettiği, toraks boşluğunda plevra, di- ğuştan karın duvarı kaslarının yokluğu, alt üriner sistem yafram, akciğer ve bronşları etkileyen amibik enfeksiyon. tıkanıklığı, akciğer gelişme bozukluğunun birlikteliği. pulmoner anjiyografi pulmonary angiography Pseudomonas aeruginosa pnömonisi Pseudomonas aeruginosa pneumonia Kistik fibrozisli hastalarda, Sıklıkla akciğer embolizmi ortaya çıkarmak, nadiren de düşkün veya immün yetmezliği olan çocuk ve erişkinlerde risleri ve akciğerin damar anatomisini göstermek için kul- Pseudomonas aeruginosa’ya bağlı olarak gelişen pnömoni. lanılan, akciğer damarlarının anjiyografisi. akciğerin arteriyovenöz malformasyonları, akciğerin va- psikojenik öksürük psychogenic cough Daha çok pulmoner arter pulmonary artery Sağ ventrikülden çocuklarda görülen, metalik, kaba, havlar veya patlayıcı köken alan, oblik olarak yukarıya uzandıktan sonra arkus tarzda olabilen, uyurken kaybolan, fizik muayene ve la- aorta altında sağ ve sol pulmoner arterlere ayrılan ve akci- boratuvar incelemelerinin normal olduğu, diğer nedenler ğerlere oksijenlenmemiş kanı taşıyan damar. dışlandıktan sonra tanısı konabilen psikolojik nedenlerle pulmoner arter kapanma basıncı pulmonary artery wedge pressure Distal pulmoner artere yerleştirilen ortaya çıkan öksürük. psödohemoptizi pseudohemoptysis Akciğerlerle bir kateter aracılığıyla ölçülen ve dolaylı olarak sol atriyal ilgisi olmaksızın diğer bir odaktan kaynağını alan kan basıncı gösteren intravasküler basınç değeri. pulmoner tükürme. kapiler kapanma basıncı psödoşilotoraks pseudochylothorax Sıklıkla tüberküloz gibi kronik bir hastalık sürecine bağlı olarak geli- pulmoner arteriyovenöz fistül pulmonary arteriovenous fistula Pulmoner arteriyel ve venöz sistemler şen, yağdan fakir, kolesterolden zengin, beyaz renkte, şili arasında doğrudan bir bağlantı oluşturan ve oksijenlen- benzeri sıvıdan oluşan şilotoraks. memiş kanın sistemik dolaşıma katılmasına neden olan 38 Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri durum. lıkla kalp hastalığı, enfeksiyonlar ve akciğerde bazı hasar- pulmoner asit aspirasyon sendromu pulmonary acid aspiration syndrome pH 2,5’in altında olan gastrik lar nedeniyle pulmoner damarlara kan hücumu sonucu içeriğin aspirasyonu sonucunda bronkokonstriksiyon ve ner ödem trakea mukozasında harap olmayla kendini gösteren ve akut solunum sıkıntısı sendromuna yol açan sendrom. pulmoner kriptokokkoz pulmonary cryptococcosis Akciğerlerde Cryptococcus neoformans’a bağlı gelişen Mendelson sendromu enfeksiyon. alveoler ve interstisyel boşluklara transudasyon. pulmo- pulmoner barotravma pulmonary barotrauma pulmoner ligament pulmonary ligament Hilustan Genellikle peribronşiyal rüptür ve pnömomediyastenle diyaframa doğru inen ve akciğerin mediyal yüzeyinde bu- belirgin olan, dalgıçlarda olduğu gibi, basınç değişiklikle- lunan vertikal plevra katlantısı. ligamentum pulmonale rine bağlı olarak akciğerde oluşan travmatik hasar. pulmoner mukormikoz pulmonary mucormycosis Çoğunlukla diyabetik ve immün yetersizlikli hastalar- pulmoner blastomikoz pulmonary blastomycosis Başlıca akciğerleri ve bronşları etkileyen blastomikoz. pulmoner dolaşım pulmonary circulation Sağ da görülen, Mucorales takımından bir mantarla oluşan, bronşit ve kavitasyonla seyreden akciğer enfeksiyonu. ventrikülden pulmoner arter aracılığıyla akciğerlere geçen pulmoner nokardiyoz pulmonary nocardiosis venöz kanın oksijenlendikten sonra pulmoner venler ara- Subklinik bir tablodan nekroz, kaviteleşme ve apse olu- cılığıyla sol atriyuma dönüşü ile belirgin dolaşım. küçük şumuyla belirgin pnömoniye kadar değişen klinik durum dolaşım oluşturan, en çok düşkün veya immün yetersizlikli has- pulmoner fibroz pulmonary fibrosis idiyopatik pulmoner fibroz pulmoner hamartom pulmonary hamartoma Ço- talarda görülen, Nocardia türü ile oluşan akciğer enfeksiyonu. ğunlukla periferik akciğer parankiminde yerleşen, doku pulmoner renal sendrom pulmonary renal syndrome Hastalarda glomerulonefritle beraber yaygın alveoler tipleri ve kalsifikasyon derecesi değişen selim bir tümör. hemorajinin oluştuğu; anti-glomerüler bazal membran pulmoner hemoraji pulmonary hemorrhage Akciğerlerden kaynaklanan kanama. nefriti, lupus nefriti veya immün kompleks nefriti gibi durumlardan herhangi biri. pulmoner hemosideroz pulmonary hemosiderosis pulmoner segmentler pulmonary segments Ak- Akciğer içine kanamaya bağlı olarak akciğerlerde anormal ciğer loplarının, birbirlerinden bağ dokusu septumlarla miktarda hemosiderin birikmesi. ayrılmış olan ve her biri lober bronşların kendine özgü pulmoner infarktüs pulmonary infarction Pul- dalıyla beslenen, daha küçük alt bölümleri. moner arterin pıhtı veya emboli ile tıkanmasını takiben pulmoner sekestrasyon pulmonary sequestration refleks yolla besleyici damarlarda meydana gelen vazo- Bronşiyal ağaç ve pulmoner venlerle ilişkisiz, arter kanı- konstriksiyon sonucu akciğer dokusunda gelişen bölgesel nın sistemik dolaşımdan sağlandığı; doğuştan anatomik nekroz. ve fizyolojik olarak normal akciğerden tamamen ayrılmış pulmoner kapiler kapanma basıncı pulmonary capillary wedge pressure pulmoner arter kapanma ba- (ekstralober) veya normal akciğer dokusu ile kısmen de- sıncı akciğer dokusu. pulmoner kollaps pulmonary collapse Sıklıkla vamlılık gösteren (intralober) tiplerinde olabilen, işlevsiz nucu akciğerin veya bir kısmının havasız kalışı ile birlikte pulmoner sideroz pulmonary siderosis sideroz pulmoner strongiloidiyaz pulmonary strongyloidiasis Strongiloidiyazda, parazitlerin akciğerde bulundukları büzüşmesi. ve öksürüğe, hışıltılı solunuma, nefes darlığına, bazen ka- bronş ve bronşiyollerin tıkanması veya pnömotoraks so- pulmoner konjesyon pulmonary congestion Sık- namaya ve hemoptiziye yol açtıkları evre. 39 Sözlük Dergisi pulmoner sulkus tümörü pulmonary sulcus tumor Akciğer apeksinde yerleşmiş, göğüs duvarına doğru uzanarak kaburgalarda ve vertebralarda harabiyet oluşturan ve brakiyal pleksus invazyonu yapan tümör. pulmoner şant pulmonary shunt Kanın gaz değişimine katılmaksızın venöz dolaşımdan arteriyel dolaşıma geçişi. ciddi oklüzyonu ile giden, dispne ve senkopa yol açan bir pulmoner hipertansiyon nedeni pulsus paradoksus pulsus paradoxus İnspiryum sırasında sistolik kan basıncında 10 mmHg’dan fazla düşüş olması. pürülan purulent 1. Püy oluşturan, cerahatli. 2. Püyle ilgili, püye bağlı. 3. Püy gibi, püye benzer. kontamine yün veya yapağı alıp satan veya bunlarla uğ- pürülan plörezi purulent pleurisy ampiyem püy pus İltihap sonucu ölü lökositler, bakteriler, hüc- raşan kişilerde görülen, şarbon sporları içeren tozun in- re artıkları ve doku sıvısından oluşan koyu kıvamdaki halasyonuna bağlı olarak ortaya çıkan, alınan sporların akıntı. pulmoner şarbon pulmonary anthrax Genellikle alveol pnömositleri aracılığıyla bölgesel lenf düğümlerine taşınıp, burada çoğalıp toksin üretikleri ve hemorajik ödematöz mediyastinit, plevral efüzyonlar, dispne, siyanoz, R radioalergosorbent test radioallergosorbent test stridor ve şok ile belirgin ölümcül bir şarbon formu. Anti IgE antiserumları kullanılarak alerjen spesifik IgE pulmoner şistozomiyaz pulmonary schistosomiasis Göç eden serkaryaların bir tür pnömoniye neden saptanmasını sağlayan radioimmünassay yöntemi ile yapılan bir test. Kısaltması: RAST olduğu ve yumurtaların veya bazen de erişkin kurtların radyasyon pnömoniti radiation pneumonitis pulmoner arteriyollerde embolizasyona yol açtığı; alerjik Radyasyona maruz kalma sonucu (genellikle ışın tedavisi pnömoni, alerjik astım ve amfizemin de görülebildiği şis- sonrası) oluşan; öksürüğün, nefes darlığının ve alveoler tozomiyaz formu. infiltrasyonların belirgin olduğu; maruz kalmadan 6-9 pulmoner toksoplazmoz pulmonary toxoplasmosis Çoğunlukla bağışıklık yetmezliği olan hastalarda ay sonra hafif veya ciddi derecede fibrozise yol açabilen görülen, ateşin, öksürüğün ve nefes darlığının eşlik ettiği akciğerlerin Toxoplasma gondii’ye bağlı enfeksiyonu. pulmoner tularemi pulmonary tularemia Birincil akciğer yangısı. radyografik görüntüleme radiographic imaging X ışınları, ses dalgaları veya diğer yöntemlerin kullanımı ile yapılan görüntüleme. enfeksiyonun lenfohematojen yayılımı sonucunda veya radyopulmonografi radiopulmonography Solunum aerosol halindeki bakterilerin inhalasyonuna bağlı olarak sırasında akciğerlerden geçen düşük voltajlı X-ışınlarının ortaya çıkan ve akciğer tutulumu ile giden; kuru öksürük, yoğunluğundaki değişimin ölçümüyle bölgesel akciğer baş ağrısı, ateş, substernal ağrı ve kanlı, mukoit balgam ile alanlarında ventilasyonu değerlendirmeye yarayan hızlı belirgin tularemi. bir yöntem. pulmoner vasküler direnç pulmonary vascular resistance Ortalama pulmoner arter basıncı ile sol atriyal şinden oluşan kesintili ses. dolma basıncı arasındaki farkın kalp debisine bölümüne eşit olan, pulmoner dolaşımdaki damar direnci. ral rale Kısa, müzikal olmayan seslerin art arda diziliRanke kompleksi Ranke complex birincil (primer) kompleks kanı akciğerlerden kalbin sol atriyumuna taşıyan dört ven RANTES regulated and normal T cell expressed and secreted Eozinofil, T hücre ve bazofiller için kemo- (sağ ve sol süperior ve sağ ve sol inferior venler). taktik, lökositlerin enflamasyon alanına gelmesinde aktif pulmoner veno-oklüzif hastalık pulmonary venooclusive disease Genellikle çocuklarda ve genç erişkinler- rol alan, kemokin ailesinin bir üyesi. de görülen, pulmoner venlerin fibröz doku ile yaygın ve Akciğerde tüberküloza bağlı olarak oluşmuş kavitede pul- pulmoner venler pulmonary veins Oksijenlenmiş 40 Rasmussen anevrizması Rasmussen’s aneurysm Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri moner arter dalının gösterdiği anevrizma. RAST radioallergosorbent test “radioalergosorbent aylarında akut solunum sistemi enfeksiyonu salgınlarına neden olan, A ve B olmak üzere iki alt tipi ve çok sayıda test” teriminin kısaltması. suşları bulunan bir RNA virusu. insan solunum sistemi reaktif hava yolu disfonksiyonu sendromu reactive airways dysfunction syndrome Kişinin kaza ile respiratuar virüsü. Kısaltması: RSV şeklinde yüksek dozda irritan inhalasyonuna maruz kal- respiratuar sinsityal virüs pnömonisi respiratory syncytial virus pneumoniae RSV pnömonisi respirofazik respirophasic Solunumun fazlarıyla ilgili ması durumunda ortaya çıkan astmatik tip bir reaksiyon. veya solunumun fazlarıyla değişen. veya rastlantısal olarak tek seferde gaz, buhar ve duman reaktivasyon reactivation Daha önce inaktive olmuş restriktif akciğer hastalığı restrictive lung disease bir şeye aktivite kazandırma. Akciğer parankimini veya göğüs duvarını etkileyen ve to- reaktivasyon tüberkülozu reactivation tuberculosis ikincil (sekonder) tüberküloz; erişkin tipi tüberküloz reaktivite reactivity Bir bronkokonstriktör ya da tal akciğer kapasitesinde azalmaya yol açan çeşitli akciğer bronkodilatör inhalasyonundan sonra hava yolu diren- ölümden hayata döndürme; kalbi veya solunumu durmuş cinde ortaya çıkan değişiklik bir kimsenin gerekli yöntemlerin uygulanması ile tekrar reekspansiyon akciğer ödemi reexpansion pulmonary edema Pnömotoraks veya plevral efüzyona bağlı canlandırılması. olarak bir süre kollabe durumda kalan akciğerin hızla ye- 2. Ağ şeklinde; ağa benzer. niden havalanması sonucu oluşan ödem. reenfeksiyon reinfection Daha önceden enfeksiyo- hastalıkları. resüsitasyon resuscitation Canlandırma; diriltme; retiküler reticular 1. Ağ şeklindeki oluşum ile ilgili. retikülonodüler reticulonodular retiküler yapı ile beraber nodüller içeren görünüm na neden olan bir mikroorganizmanın vücutta yeniden retraksiyon retraction Hava akımına karşı direnç enfeksiyon yaratması; aynı mikropla ikinci defa oluşan artması durumunda göğsün esnek kısımlarında, solunum enfeksiyon veya aynı kişi veya organın farklı bir patojenik kaslarının aşırı kasılmasına bağlı, solunumla ortaya çıkan ajanla ikinci enfeksiyonu. ritmik hareket. reenfeksiyon tüberkülozu reinfection tuberculosis ikincil tüberküloz reentübasyon reintubation Ekstübasyon sonrası yapılan entübasyon. reflü özofajiti reflux esophagitis Mide içeriğinin özofagusa geçişi nedeniyle oluşan özofagus mukozasının enflamasyonu. retrosternal retrosternal Sternum arkasında yerleşmiş; sternum arkasında meydana gelen. reversibilite testi reversible test Solunum fonksiyon testleri ile hava yolu obstrüksiyonu saptanmış bir hastada bu obstruksiyonun geri dönüşebilir olup olmadığını ölçen test. reversibilite testi pozitifliği positive reversible test refrakter astım refractory asthma dirençli astım Solunum fonksiyon testleri ile hava yolu obstrüksiyonu Reid indeksi Reid index Submukozal bez kalınlığının saptanmış bir hastaya kısa etkili beta-2 agonist inhale et- bronş duvarı kalınlığına oranı. remodeling remodeling Hava yollarının yeniden yapılanması reoloji rheology Maddenin akımını ve deformasyonunu inceleyen bilim dalı. respiratör respirator ventilatör respiratuar sinsityal virüs respiratory syncytial virus Her yaş grubunda, özellikle küçük çocuklarda kış tirildikten 15-20 dakika sonra tekrarlanan testte FEV1’de bazal değere göre %12’lik ve erişkin bir bireyde mutlak değer olarak 200 ml`lik artış olması. rezektabl resectable Rezeksiyona uygun. rezidüel residual Arta kalan; geride kalan. rezidüel hacim residual volume Maksimum ekspirasyondan sonra akciğerlerde kalan gaz miktarı. rezolüsyon resolution 1. Erime; çözülme; ayrılma. 41 Sözlük Dergisi 2. Patolojik bir durumun normale dönmesi. rezonan resonant Perküsyon yapılan bir yüzeyde titreyici nitelikte ses alınması. rezonans resonance Altında gaz (hava) bulunan bir yüzeyin perküsyonu sırasında alınan yankılayıcı ses. rifabutin rifabutin Rifamisin S’den köken alan oral yoldan kullanılan bir antibakteriyel. rifampisin rifampicin Oral yoldan verilen; Grampozitif koklar, bazı Gram-negatif basiller, Mycobacterium tuberculosis ve diğer bazı mikobakterilere karşı etkili, bir yarı sentetik rifamisin türevi. SAC seasonal allergic conjunctivitis “mevsimsel alerjik konjonktivit” teriminin İngilizce kısaltması. sağ alt lop right lower lobe Sağ akciğerin beş bronkopulmoner segmentten oluşan alt lobu. sağ orta lop right middle lobe Sağ akciğerin iki bronkopulmoner segmentten oluşan orta lobu. sağ pulmoner arter right pulmonary artery Başlangıcı pulmoner arter (trunkus pulmonalis) olup sağ akciğere dağılan arter. sağ üst lop right upper lobe Sağ akciğerin üç bronkopulmoner segmentten oluşan üst lobu. Riley-Day sendromu Riley-Day Syndrome Yaygın sağ ve sol ana bronş right or left main bronchi merkezi ve periferik otonomik anomalilerle seyreden ke- Trakeanın bölünmesi sonucu oluşan ve her biri kendi ak- moreseptör ve baroreseptör fonksiyon bozukluğu nede- ciğerine giren iki ana dal. niyle solunum düzensizliklerinin görüldüğü, otozomal çekinik geçişli bir hastalık. ailevi disotonomi rinit rhinitis Burun mukozasının enflamasyonu, nezle. rinosinüzit rhinosinusitis Burun ve sinüs mukozasının enflamasyonu. rinovirüs rhinovirus İnsanlarda soğuk algınlığına en sık yol açan virüs. sağkalım survival Canlı kalma hali veya süreci; yaşamın devamı. sakküler saccular Kese biçiminde; torba şeklinde. sakküler bronşektazi saccular bronchiectasis Bronşların genişlemiş keselerle sonlandığı bronşektazi tipi. salbutamol salbutamol Obstrüktif hava yolu hasta- Rivalta reaksiyonu Rivalta reaction Asetik asit lığında, geri dönüşlü bronkospazmın tedavi ve profilak- yardımıyla, transuda ve eksüda niteliğindeki sıvıları ayırt sisinde kullanılan, oral yoldan veya inhalasyonla verilen, etmeye yarayan reaksiyon. beta-adrenerjik bir ajan. albuterol ronküs rhonchus Bronş ve bronşiyoller üzerinde oskültasyonda duyulan müzikal nitelikte devamlı ses. salmeterol ksinafoat salmeterol xinafoate Egzersize bağlı bronkospazmın önlenmesinde ve astım, bronşit, rölaksasyon atelektazisi relaxation atelectasis akciğer amfizemi ve diğer kronik obstrüktif akciğer hasta- Plevral boşlukta büyük miktarlarda sıvı veya havaya bağlı lıklarıyla ilişkili bronkospazmın tedavi ve profilaksisi için olarak oluşan atelektazi. inhalasyon yoluyla uygulanan, beta 2-adrenerjik reseptör- RSV respiratory syncytial virus ‘İnsan solunum sinsitiyal virüsü’ teriminin kısaltması. lere özgü bir beta-adrenerjik agonist bir bronkodilatör. saman nezlesi hay fever mevsimsel alerjik rinit sanatoryum sanatorium İklim şartlarının uygun ol- RSV pnömonisi respiratory syncytial virus pneumoniae En sık bebeklerde, küçük çocuklarda, duğu bölgelerde kurulan, kronik hastalıkların ve özellikle nadiren immün yetersizlikli veya düşkün erişkinlerde tüberkülozlu hastaların tedavi edildiği hastane. görülen; ateş, öksürük, nefes darlığı, hışıltı ve rallerle belirgin, solunumsal sinsityal virüsün oluşturduğu santral alveoler hipoventilasyon sendromu central alveolar hypoventilation syndrome birincil al- pnömoni. veoler hipoventilasyon santral apne central apnea Solunumun, merkezi siS S1Q3T3 bulgusu S1Q3T3 sign McGinn-White bulgusu 42 nir sisteminden kaynaklanan bir nedenle durması. sarı arı yellow jackets Vespidae ailesinin üyesi bir çeşit yaban arısı. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri sarıca arı polistes wasp Polistes yaban arısı sarkoid granülomu sarcoid granuloma Çok çekir- hi olarak çıkarılması. sekel sequela Hastalık veya ameliyatın geçirilişini ta- dekli dev hücrelerin, makrofajlar ve epitelioid hücrelerle kiben geride bıraktığı bozukluk; geçirilen herhangi bir çevrildiği, sarkoidozda görülen granülom. hastalık veya ameliyatın neden olduğu, sonradan gelişen, sarkoidoz sarcoidosis Deri, akciğerler, lenf düğümleri, karaciğer, dalak, gözler, el ve ayağın küçük kemikleri dahil olmak üzere hemen hemen her organ ve dokuyu tutabilen; hiperkalsemi, hipergamaglobülinemi, tüberküline düşük reaktivite veya anerji, aktif olgularda Kveim testi pozitifliği gözlenen, sert tüberküllerle belirgin, nedeni bilinmeyen süreğen, ilerleyici, sistemik bir granülomatöz retiküloz. SARS severe acute respiratory syndrome “ciddi akut solunumsal sendrom” teriminin İngilizce kısaltması. organik veya işlevsel arıza. sekestrasyon sequestration Pulmoner sekestrasyon. sekresyon secretion Salgı bezi tarafından salgılanan madde. selofan ral cellophane rale İnterstisyel pulmoner fibrozda duyulan ve selofanın hışırdamasına benzeyen ral. sempatomimetik sympathomimetic Sempatik sinir sisteminin etkisine sahip; sempatik sinir sisteminin uyarılmasından doğan etkilere benzer etkiler oluşturan ilaç. semptomatik tedavi symptomatic treatment Has- satürasyon saturation Sıvı veya gaz halindeki bir talığın esas nedenini ortadan kaldırmaktan ziyade hastaya maddenin diğer bir maddeyi -alabileceği kadar- kendi sıkıntı veren belirtilerin ortadan kaldırılmasına yönelik yapısına emmiş olması hali. doygunluk tedavi. Schaumann cisimcikleri Schaumann’s bodies senil amfizem senile emphysema Yaşlılığa bağlı ola- Sarkoidozda ve diğer granülomatozlarda dev hücrelerin rak alveollerde atrofik değişiklikler ve dilatasyonla ortaya sitoplazmalarında bulunan, demir ve kalsiyum içeren, çıkan pulmoner amfizem. kırmızı-kahverengi, ince tabakalar halindeki inklüzyon cisimcikleri. scimitar sendromu scimitar syndrome pala sendromu scratch test scratch testing Alerjik durumun tespit edilmesi amacıyla deriye uygulanan çizik testi. sentrasiner amfizem centriacinar emphysema Asinüsün proksimal kısımlarındaki hava boşluklarının genişlemesi ile belirgin olan pulmoner amfizem tipi. septal septal Septum (bölme) ile ilgili. sequoiosis sequoiosis Ağaç kesenlerde ve bıçkıhane işçilerinde görülen, Aureobasidium veya Graphium’a ait sebze alerjisi vegetable allergy Belirli bir sebzeye kar- fungal sporları taşıyan Sequoia ve benzer ağaçların bıçkı şı kişinin bağışıklık sisteminin bu besini zararlı görerek tozunun solunmasına bağlı olarak oluşan, bir tip aşırı du- verdiği abartılı yanıt. yarlılık pnömoniti. segment segment Sınırları belli parça; bir bütünün bölümlere ayrılmış kısımlarından her biri. segmental segmental 1. Segment veya segmentlerle ilgili. 2. Segmentlerden oluşan. 3. Segmentlere benzeyen. 4. Segmentasyon şeklinde bölünme gösteren. segmental atelektazi segmental atelectasis Akciğerin bir segmentini etkileyen atelektazi. segmental bronşlar segmental bronchi Lober bronş- serbest radikal free radical Eşleşmemiş elektron taşıyan, ileri derecede reaktif, çok kısa yarı ömre sahip bir radikal. serofibrinöz plörezi serofibrinous pleurisy Serofibrinöz eksüda ile belirgin plörezi. serolojik alerji testi serologic allergy test IgE aracılı alerjik hastaların tanısında kullanılan alerjene özgü IgE analizi ve alerjenle indüklenen mediatör salınım testleri. lardan köken alarak her iki akciğerin çeşitli segmentlerine seröz serous 1. Serumla ilgili veya seruma benzer. dağılan ve giderek daha küçük hava yollarına (bronşiyol- 2. Seruma benzer sıvı oluşturan veya seruma benzer sıvı lere) ayrılan hava yolları. salgılayan. segmentektomi segmentectomy Bir segmentin cerra- seröz plörezi serous pleurisy Plevra sıvısının seröz 43 Sözlük Dergisi nitelikte olduğu plörezi. seröz zar serous membrane Vücut boşluklarının iç geniş spektrumlu bir antibiyotik. silika silica SiO2 Doğada akik taşı, kum, ametist, kal- yüzünü ve bazı organların üzerini örten endotel hücreleri- seduan, kristobalit, çakmak taşı, kuartz ve tridimit olarak nin oluşturduğu tabaka. bulunan silikon dioksit veya silisik anhidrit. serözanginöz serosanguineous Serum ve kan karışımından oluşan, bu niteliği gösteren. silikat silicate Silisik asitlerin herhangi bir tuzu. silikatoz silicatosis Silikat tozlarının, özellikle de alü- Serratia pnömonisi Serratia pneumonia Serratia minyum silikat ve magnezyum silikat (ör. asbest, kil, kao- marcescens ile enfeksiyona bağlı olarak gelişen, bağışıklık lin, mika veya talk) tozlarının inhalasyonuna bağlı olarak yetersizlikli kişilerde çoğunlukla ölümcül seyreden, nazo- oluşan pnömokonyoz. komiyal bir tür bakteriyel pnömoni. sert kabuklu yemiş alerjisi nut allergies Fındık, ceviz gibi sert kabuklu yemişlere bağlı alerji. serum hastalığı serum sickness Tetanos, gazlı kangren, difteri veya yılan sokması gibi durumlarda at veya sığır kanından elde edilmiş serum verildikten 5-10 gün sonra veya damardan penisilin verilmesi sonrası gözlenen, antijen antikor reaksiyonu sonucu ateş, eklem ağrısı ve deri döküntüleriyle belirgin hastalık. servikal lenfadenopati cervical lymphadenopathy Boyunda büyümüş lenf bezi. servikotorasik cervicothoracic Boyun ve göğüsle ilgili. SGaw SGaw “özgül hava yolu iletkenliği” teriminin İngilizce kısaltması. sıçan alerjeni rat allergen Sıçanların insan organiz- silikoantrakoz silicoanthracosis antrakosilikoz silikoproteinoz silicoproteinosis Silika tozuna yoğun biçimde maruz kalındıktan birkaç hafta veya ay sonra ortaya çıkan, alveollerde proteinden zengin sıvı toplanması ile belirgin, hızla ölüme götüren bir pnömokonyoz. silikosideroz silicosiderosis siderosilikoz silikotik silikotik Silikoza bağlı, silikozla belirgin. silikotüberküloz silicotuberculosis Silikotik akciğerin tüberküloz enfeksiyonu. enfektif silikoz silikoz silicosis Silika içeren taş, kum ve çakmak taşı tozlarının solunması sonucu gelişen ve her iki akciğerde yaygın nodüler fibrotik değişikliklerle belirgin pnömokonyoz. silindirik bronşektazi cylindrical bronchiectasis Bronşun uzunluğu boyunca uniform genişleme gösterdiği bronşektazi tipi. masında kendisine özgü antikor oluşturabilen maddeleri. siliya cilia Epitel hücrelerini örten eş güdümlü dal- sibilan sibilant Islık gibi ses çıkaran; ıslık şeklinde ses galanma hareketiyle lümendeki maddelerin hareketine veren. sibilan ronküs sibilant rhonchus Daralmış durumdaki hava yollarından gaz akımı sırasında oluştuğu düşünülen ıslık sesine benzer, yüksek frekanslı devamlı ses. yardım eden kıl benzeri çıkıntılar. siliyer disfonksiyon ciliary dysfunction Siliyaların işlevlerinin bozulması. silo işçisi akciğeri silo filler’s lung Yakın zamanda siderosilikoz siderosilicosis Demir cevheri ve silika doldurulan silolarda çalışan kişilerde görülen, yüksek dü- partiküllerini içeren tozun inhalasyonuna bağlı olarak zeyde nitrojen oksitlerin, özellikle de nitrojen dioksitin oluşan, sideroz ve silikozdan meydana gelen bir tür karışık inhalasyonuna bağlı nadir bir tip akut bronşiyolitis obli- toz pnömokonyozu. terans. silo doldurucu hastalığı sideroz siderosis Demir parçacıklarının inhalasyonuna Simon odakları Simon’s foci Erişkin yaşta oluşan bağlı olarak oluşan bir pnömokonyoz tipi. tüberkülozun başlangıç yeri olarak kabul edilen, çocuk- sikatrizasyon atelektazisi cicatrization atelectasis Fibrozis ve oluşan sikatrizasyona bağlı akciğer hacim lukta hematojen yayım ile akciğer apekslerine tüberküloz kaybı. sikloserin cycloserine Tüberkülostatik aktivitesi olan 44 basillerinin yerleştiği odaklar. sinbiyotik symbiotic Probiyotik ve prebiyotikleri birlikte bulunduran besin desteği. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri sindirim sistemi ilişkili lenfoid doku gastrointestinal (gut) -associated lymphoid tissue Patojenlere ğer üst lobunun aşağı kısmında ve kalp çentiğinin hemen karşı savunma ve saldırıların gerçekleştirildiği, T ve B len- altında bulunan çıkıntı. fositleri gibi bağışıklık hücrelerinin depolandığı sindirim sisteminin bağışıklık dokuları. sinopulmoner sinopulmonary Paranazal sinüsleri ve akciğerleri ilgilendiren. sinüzit sinusitis Sinüs iltihabı. sitokin cytokine Vücutta pek çok hücrede yapılan, hücrelerin birbirleriyle iletişimini sağlayan molekül. sitomegalo virüs cytomegalovirus Sitomegalik inklüzyon hastalığına sebep olan, Herpesviridae (herpesvirüs’ler) ailesine ait bir virüs. Kısaltması: CMV sol akciğerin lingulası lingula of left lung Sol akci- sol alt lop left lower lobe Sol akciğerin dört veya beş bronkopulmoner segmentten oluşan alt lobu. sol pulmoner arter left pulmonary artery Başlangıcı pulmoner arter (trunkus pulmonalis) olup sol akciğere dağılan arter. sol üst lop left upper lobe Sol akciğerin dört bronkopulmoner segmentten oluşan üst lobu. solar ürtiker solar urticaria Güneş ışığına maruz kalma sonucu ortaya çıkan ürtiker. soluk breath Solunum sırasında akciğere giren ve çı- sitomegalovirüs pnömonisi cytomegalovirus pneumonia Genellikle immün yetersizlikli hastalarda görü- kan hava. nefes len, sıklıkla ölümcül seyreden, sitomegalovirüs enfeksiyo- her solukta alınan veya verilen gaz miktarı. nuna bağlı olarak gelişen; ateş, kuru öksürük ve dispne ile belirgin pnömoni. situs inversus situs inversus Organ veya organ sistemlerinin normal lokalizasyonları yerine ayna görüntüsünde olduğu gibi vücudun karşı tarafında yer alması durumu. soluk hacmi tidal volume Bir solunum döngüsünde, solumak inhale 1. Nefes almak; havayı solukla akciğerlere çekmek. 2. İlaç niteliğindeki madde buharlarını solukla içeriye çekmek. solunabilir respirable 1. Solunmaya elverişli. 2. Solunacak kadar küçük. solunum respiration, breathing Ventilasyonu (inha- sivrisinek ısırığı mosquito bites Sivrisinek tarafın- lasyon ve ekshalasyonu), oksijenin akciğer alveollerinden dan ısırıldıktan sonra ortaya çıkan kaşıntılı sert deri lez- kana, karbondioksitin kandan alveollere difüzyonunu ve yonu. oksijenin vücut hücrelerine doğru karbondioksitin ise siyanoz cyanosis Kanda deoksihemoglobin konsant- hücrelerden akciğere taşınması aşamalarını içeren vücut rasyonunun artışına bağlı olarak deri ve mukozaların ma- hücreleriyle atmosfer arasında oksijen ve karbondioksit vimsi mor renk almasıyla belirgin durum. değişimi. skar karsinomu scar carcinoma Skara bağlı olarak gelişen, genellikle akciğerde adenokarsinom tipindeki karsinom. skolyoz scoliosis Omurganın göğüs veya bel bölgelerinde görülebilen, yana doğru eğriliği. soğuk aglutinin cold agglutinin Düşük ısıda, özellikle vücut ısısının altındaki (37°C altındaki) sıcaklıklarda etki gösteren aglutinin. soğuk apse cold abscess 1. Yavaş gelişen ve az miktarda iltihap belirtileri gösteren apse. 2. Tüberküloz apsesi. soğuk apse cold abscess tüberküloz apsesi soğuk ürtikeri cold urticaria Soğuk hava veya su ile temas sonrası oluşan ürtiker tipi. solunum belirtileri respiratory symptoms Hastanın solunum sisteminden kaynaklanan belirtileri. solunum egzersizleri breathing exercises Hem birincil solunum hastalıklarında, hem de kas-iskelet malformasyonuna bağlı bozukluklarda kullanılan, solunumu iyileştirmeye yönelik egzersizler. solunum fonksiyon testi lung function test Akciğerlerin fonksiyonlarının objektif değerlendirmesi için kullanılan, solunum işlevi sırasında akciğerlerdeki hava miktarı ve havanın akciğerlere girerken ve çıkarken hava akım hızlarını ölçen yöntem. akciğer fonksiyon testi solunum fonksiyon testleri pulmonary function tests, respiratory function tests Solunum sisteminin 45 Sözlük Dergisi fonksiyonel durumunu, hastalık varlığını veya türünü be- interstitial lung disease Sigara içenlerde görülen; bronşi- lirlemede kullanılan çeşitli testlerden herhangi biri. yollerde yamalı yangıya bronşiyollerin, komşu alveollerin solunum hızı respiration rate Genellikle göğüs hare- ve alveol keseleri lümenlerinin pigmentli makrofajlarla ketlerinin ölçümüyle değerlendirilen dakikadaki soluk doluşunun eşlik ettiği, dispne ve prodüktif öksürük ile sayısı. belirgin, hafif bir interstisyel akciğer hastalığı. solunum merkezleri respiratory centers Medulla ve ponsta bulunan ve solunum hareketlerini kontrol eden solunumsal değişim oranı respiratory exchange ratio Solunumda CO2 üretiminin oksijen alımına oranı. bir seri merkez. ekspiratuvar değişim oranı solunum pigmentleri respiratory pigments Solu- solunumsal epitel respiratory epithelium Solunum numda oksidasyona aracılık eden hemoglobin, miyoglo- yollarını en son bölümleri dışında tümüyle çevreleyen ya- bin veya sitokromlar gibi maddeler. lancı çok katlı epitel. solunum sesleri breath sounds, respiratory sounds solunumsal ölü boşluk respiratory dead space Bir hastanın solunumu sırasında akciğer oskültasyonunda Alveol ventilasyonuna katılmayan hava hacmini temsil duyulan sesler. eden, anatomik veya fizyolojik ölü boşluğa ait kısım. solunum sistemi respiratory system, respiratory tract Burun, larenks, trakea, bronş, bronşiyoller ve akciğerlerden oluşan, solunum işlevinin gerçekleşmesini sağ- solunumsal sinsityal virüs pnömonisi respiratory syncytial virus pneumonia RSV pnömonisi solunumsal virüsler respiratory viruses Genellikle layan tübüler ve kavernöz organ ve yapılar. Adenoviridae, Coronaviridae, Orthomyxoviridae, Pa- solunum sistemi enfeksiyonu respiratory infection Solunum sistemi doku ve organlarının enfeksiyonları. solunum sistemi hastalıkları respiratory disease ramyxoviridae ve Picornaviridae ailelerinin üyesi olan, so- Solunum sistemi doku ve organlarındaki hastalıklar. sınıfı. solunum yetersizliği respiratory failure Akciğerler- lunumsal sistemde çoğalan ve yaygın enfeksiyondan çok lokal enfeksiyon oluşturan virüslerin bir epidemiyolojik de oksijen alımı ve karbondioksit atılımının, vücudun ve sonor sonorous Kuvvetli ses veren; yüksek sesli. sonor ronküs sonorous rhonchus Boğazda veya hücrelerin gereksinimini karşılayacak düzeyde olmaması bronşlarda sekresyona bağlı kısmi obstrüksiyonun neden durumu. olduğu, horlama sesine benzeyen, düşük frekanslı devamlı solunumsal respiratory Solunumla ilgili, pnömatik. solunumsal alkaloz respiratory alkalosis Hiperventilasyon sonucu vücuttan aşırı CO2 kaybı ile belirgin ses. soya maması soy formula İçinde protein kaynağı olarak soya proteini bulunan mama. de alveol ventilasyonunun azalmasına bağlı serumda aşırı spinal musküler atrofi tip 1 spinal muscular atrophy Werdnig-Hoffman hastalığı spiro spiro Soluk veya soluma ile ilişkiyi ifade eden CO2 birikimi ile belirgin durum. bir ön ek. kularından atılan CO2 miktarının, dokular tarafından halinde kaydeden alet. patolojik durum. solunumsal asidoz respiratory acidosis Akciğerler- solunumsal bölüm respiratory quotient Vücut do- emilen oksijen miktarına oranı. spirograf spirograph Solunum hareketlerini çizelge spirografi spirography 1. Solunum hareketlerinin spi- solunumsal bronşiyol respiratory bronchiole Bron- rograf aracılığıyla kaydedilmesi. 2. Solunumun, solunum şiyollerin alveol boşluklarıyla temasta olan uç dallarından kapasitesi ve solunum hareketlerini de içerecek şekilde her biri. grafik olarak ölçümü. spirometri solunumsal bronşiyolitle ilişkili interstisyel akciğer hastalığı respiratory bronchiolitis-associated len, solunum hareketlerini gösteren çizelge. 46 spirogram spirogram Spirograf aracılığıyla elde edi- Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri spirometre spirometer Solunum sırasında akciğerlere streptokinaz streptokinase Akut pulmoner emboliz- giren ve çıkan hava miktarını, dolayısıyla akciğerlerin so- min, derin ven trombozunun, akut koroner arter trombo- lunum kapasitesini ölçen alet. zunun ve akut arteriyel tromboemboli veya trombozunun spirometri spirometry Akciğer fonksiyon testlerinde tedavisinde trombolitik ajan olarak kullanılan, beta- olduğu gibi, akciğerlerin soluma kapasitesinin ölçümü. hemolitik streptokoklar tarafından üretilen, intrensek spirografi enzimatik aktivitesi bulunmamakla beraber plazminojene stafilokokal süperantijen staphylococcal superantigen Özgül olmayan T hücre aktivasyonu ile poliklonal bağlanıp bu molekülü plazmine dönüştüren bir protein. T hücre aktivasyonunu ve masif sitokin salınımını sağla- streptokoksik pnömoni streptococcal pneumonia Streptococcus pneumoniae dışındaki streptokoklara yan stafilokoklara ait antijen grubu. ve sıklıkla da Streptococcus pyogenes’e bağlı olarak gelişen stafilokoksik pnömoni staphylococcal pneumonia pnömoni. Staphylococcus, özellikle de Staphylococcus aureus etkeni- streptomisin sülfat streptomycin sulfate Aerobik ne bağlı olarak oluşan; ateş, nefes darlığı, raller, plevral Gram-negatif basillerin çoğuna ve mikobakterilerin de efüzyon ve ampiyem ile giden, genellikle bronkopnömoni dahil olduğu bazı Gram-pozitif bakterilere karşı etkili tipindeki bakteriyel pnömoni türü. olan ve diğer antitüberkülotik ilaçlarla birlikte tüberkü- stannoz stannosis Kalay oksit inhalasyonuna bağlı olarak gelişen bir pnömokonyoz. STAT-1 eksikliği STAT-1 deficiency İnterferonlara hücre cevabını ayarlayan molekülün sinyal iletimi ve transkripsiyonunda eksiklik. STAT-5b eksikliği STAT-5b deficiency Büyüme hormonlarına hücre cevabını ayarlayan molekülün sinyal iletimi ve transkripsiyonunda eksiklik. lostatik olarak kullanılan streptomisin tuzu. stridor stridor Akut larengeal obstrüksiyonda inhalasyonda duyulan ses örneğinde olduğu gibi kaba, çok tiz bir solunum sesi. subapikal subapical Apeks altında yerleşmiş. subdiyafragmatik subdiaphragmatic Diyafram altında yerleşmiş. suberoz suberosis Şişe mantarıyla çalışanlarda görü- STAT-6 STAT-6 Sitokinlere hücre cevabını ayarlaya- len, çeşitli Penicillium türlerinin sporlarını içeren mantar rak IL4’ün apopitozisi engelleyici etkisinde önemli rol tozlarının inhalasyonu sonucunda oluşan, bir tür aşırı du- alan, sinyal iletici ve transkripsiyon aktivatörü. yarlılık pnömoniti. statik kompliyans static compliance Hareket olmadığı durumda ölçülen kompliyans. status astmatikus status asthmaticus Olağan tedavi yöntemlerine yeterli cevap alınamayan ve hastaneye yatışı gerektiren ciddi astım krizi. sternokostal sternocostal Sternum ve kaburgalarla ilgili. steroid-dışı yangı önleyici ilaç nonsteroidal antiinflammatory drug Steroidlere benzer etkileri olmasına rağmen farklı yapıya sahip, ağrıyı, ateşi ve yangıyı önleyen ilaç. subfrenik subphrenic Diyafram altında. subglottik subglottic Glottisin altında. subkostal subcostal Bir kaburganın veya tüm kaburgaların altında. subkütanöz amfizem Subcutaneuos emphysema Cilt altı amfizemi. subplevral subpleural Plevra komşuluğunda. subpulmoner subpulmonary Akciğerin altında yerleşmiş; akciğer ile diyafram arasında. subsegmental subsegmental Bir segmentten daha azını tutan. stetoskop stethoscope Herhangi bir organ veya olu- subsegmental atelektazi subsegmental atelectasis şumda meydana gelen sesleri dinlemede kullanılan, bir Tıkalı bir segment bronşunun distalinde kalan akciğer ucu dinlenecek yüzeye diğer ucu hekimin kulaklarına parçasını etkileyen atelektazi. bant atelektazi tespit edilen oskültasyon aleti. substernal substernal Sternum altında. 47 Sözlük Dergisi supradiyaframatik supradiaphragmatic Diyafram üzerinde. şehir astımı inner city asthma Büyük şehir veya bir metropolde yoksulların oturduğu mahallelerde yaşayan- suprakostal supracostal Kaburga üstünde veya ka- larda görülen astım. şiliform efüzyon chyliform effusion Psödoşilöz efüz- burga üzerinde. sülfür granülleri sulfur granules Aktinomikotik lezyonlarda ve bunların akıntılarında bulunan, sarı renkli, özel granüler cisimler. yon. şilotoraks chylothorax Plevra boşluğunda şili veya şiliye benzer sıvı bulunuşu. şilöz plörezi süperior sulkus tümörü superior sulcus tumor Pulmoner sulkus tümörü. şilöz chylous 1. Şili ile ilgili. 2. Şili içeren; şili ile karışık. 3. Şili yapısında. süperior vena kava sendromu superior vena cava syndrome Genellikle vena kavaya tümöral bir bası sonucu ortaya çıkan; yüz, boyun ve kollarda ödem, siyanoz, şilöz plörezi chylous pleurisy şilotoraks şok akciğeri shock lung Akut solunum sıkıntısı sendromu. merkezi sinir sistemi bozukluklarının belirgin olduğu semptom kompleksi. süpüratif suppurative İrin meydana getirici; püy T T düzenleyici hücre T regulator cell Kişinin kendi oluşturan. antijenlerine karşı toleransını sağlayan, otoimmün hasta- süpüratif plörezi suppurative pleurisy ampiyem sürekli pozitif hava yolu basıncı continuous positive airway pressure, CPAP CPAP sürfaktan surfactant Akciğer fizyolojisinde, tip II lıkların gelişimini engelleyen, önceden supressör T hücre olarak bilinen T hücreler. alveoler hücrelerden alveollere ve solunumsal hava yolla- T helper 1 hücre T helper 1 cell Yardımcı T 1 hücresi T helper 2 hücre T helper 2 cell Yardımcı T 2 hücresi tabakoz tabacosis Elleriyle kuru tütünü doğrayan ve rına salınan; akciğer sıvılarının yüzey gerilimini azaltarak tütün tozunu soluyan çiftçilerde görülen bir pnömokon- akciğer dokusunun esnekliğini artıran, başlıca lesitin ve yoz türü. sfingomiyelin içeren fosfolipit karışımı. sürtünme sesi friction sound, friction rub İki seröz yüzeyin birbirine sürtünmesi sonucu oluşan ve oskültasyonla duyulan ses. ör. perikardiyal ve plevral frotman frotman süt alerjisi milk allergy Süt proteinlerine karşı ortaya çıkan alerjik reaksiyon. Swan-Ganz kateteri Swan-Ganz catheter Pulmoner arter basınçlarının ölçümü için kullanılan, ucunda bir balon bulunan, yumuşak, akımla yönlenen kardiyak takipne tachypnea Solunum sayısının normalin üstüne çıkması; hızlı solunum. taktil tactile Dokunma ile ilgili. taktil fremitus tactile fremitus Vokal fremitus talk talc Magnezyum silikatın toz şekli. talk pnömokonyozu talc pneumoconiosis talkoz talkoz talcosis Talk zerrelerinin devamlı solunumu sonucu akciğerlerde toplanması. talk pnömokonyozu tam kan oksimetresi whole blood oxymeter Alınan kateter. kan örneklerinde oksijen satürasyonunu belirleyen oksi- Swyer-James sendromu Swyer-James syndrome Ekspirasyonda ciddi hava yolu obstrüksiyonu, metre. oligemi ve küçük bir hilusla birlikte edinsel tek taraflı Anne sütüne ilave olarak bebeğin yaşına ve gereksinme- amfizem. sine uygun diğer besinler. tamamlayıcı beslenme complementary feeding tansiyon pnömotoraks tension pneumothorax Ş Pozitif basınçlı ventilasyonda olduğu gibi havanın po- şant shunt İki ayrı damar, kanal ya da boşluk arasında zitif basınçla girmesi sonucunda veya plevra boşluğunu doğuştan anomali sonucu oluşmuş patolojik geçit. 48 çevreleyen dokuların valf gibi davranarak havanın içeri Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri girmesine izin verip dışarı çıkmasına izin vermemesi sonucunda oluşan; plevra boşluğundaki basıncın atmosfer basıncından yüksek olduğu pnömotoraks. tartrazin tartrazine Besin katkı maddesi olarak kullanılan besin boyası. tartrazin hassasiyeti tartrazine sensitivity tartrazin duyarlılığı tek kör besin provokasyon testi single-blind food challenges Alerji şüphesi olan besinin çok az miktardan başlanarak 15 dakikada bir artan dozlarda hastaya verildi- şılabilen en yüksek hava akım hızı. tepe inspiratuvar akımı peak inspiratory flow Tepe inspiratuvar akım hızı da denilen, akciğerlerdeki hava tamamen boşaltıldıktan sonra yapılan zorlu inhalasyon sırasında ulaşılabilen en yüksek hava akım hızı. terapötik pnömotoraks therapeutic pneumothorax yapay pnömotoraks terbutalin sülfat terbutaline sulfate Bronkodilatatör olarak oral, aerosol veya cilt altı yoluyla kullanılan bir beta-adrenerjik reseptör agonisti. ği, fakat hastanın kendisine besin veya plasebodan hangi- terminal bronşiyol terminal bronchiole Bronşiyol- sinin verildiğinden habersiz olduğu besin alerjisi tanısında lerin alveol içermeyen ve tek görevleri gaz iletimi olan son kullanılan bir test. kısımları. tek nefes nitrojen yıkama testi single breath nitrogen washout test Hastanın vital kapasite hacmince saf terminal solunumsal ünite terminal respiratory unit Akciğerin anatomik ve fonksiyonel birimi olup bir oksijen inhale ettikten sonra yavaşça nefes vermesi sırasın- solunumsal bronşiyol, iki veya daha fazla alveoler kanal da verilen nefesteki nitrojen konsantrasyonun tüm nefes ve alveollerden oluşan akciğer parçası. akciğerin birincil verme boyunca ölçülerek bir eğri elde edildiği; eğrinin lobülü, pulmoner asinüs farklı kısımlarının vital kapasitenin farklı parçalarındaki ters ilaç reaksiyonu adverse drug reaction İlacın nitrojen konsantrasyonlarını temsil ettiği; ventilasyonun normal kullanım dozlarında oluşan zararlı ve istenmeyen düzenli dağılım gösterip göstermediği, anatomik ölü boş- etkisi. luk ve kapanma hacminin ölçümü açılarından incelebil- ters oranlı ventilasyon inverse ratio ventilation diği nefes testi. İnhalasyon süresinin, ekshalasyon süresine göre yapay tek nükleotit polimorfizmi single nucleotide polymorphisms Genomda tek bir nükleotidin değişmesi olarak artırıldığı bir yardımlı ventilasyon tipi. şeklindeki mutasyon. denin varlığını tespit amacıyla yapılan tahlil, muayene tekrarlayan enfeksiyon recurrent infection İyileştikten sonra enfeksiyon hastalığının tekrarlaması. TEN toxic epidermal necrolysis “toksik epidermal nekrolizis” teriminin İngilizce kısaltması. test test Özellikle belli bir hastalığın veya belli bir madveya deney. TGF-β transforming growth factor beta “transforme edici beta büyüme faktörü” teriminin İngilizce kısaltması. tifoit pnömoni typhoid pneumonia Çocuklarda teofilin theophylline Düz kas gevşetici, merkezi sinir bronkopnömoni, erişkinlerde ise lober pnömoni, süpü- sistemi ve kalp kasını uyarıcı ve bronkodilatatör etki gös- rasyon ve ampiyem ile gidebilen, tifoya eşlik eden pnö- teren: oral veya intravenöz yoldan kullanılabilen; astım moni. semptomlarının ve ayrıca kronik bronşit ve amfizemle ilişkili geri dönüşlü bronkospazmın, önlenmesi ve tedavisinde bronkodilatatör olarak kullanılan bir metilksantin bileşiği. tepe akım ölçer peak flowmeter zirve akım ölçer tepe ekspiratuvar akımı peak expiratory flow Tepe timpanostomi tüpü tympanostomy tube ventilasyon tüpü tiotropium bromür tiotropium bromide Bronkodilatatör olarak inhalasyon yoluyla kullanılan uzun etkili özgül bir antimuskarinik ajan. tip I alveoler hücre type I alveolar cell İyice azalmış ekspiratuvar akım hızı da denilen, derin bir inspirasyon- sitoplazmaları ve organellerinin azlığı ile ayırt edilen alve- dan sonra yapılan zorlu ekspirasyonun başlangıcında ula- oler epitelin yassı, küçük hücreleri. yassı alveoler hücre 49 Sözlük Dergisi tip I hipersensitivite type I hypersensitivity Ani tip aşırı duyarlılık reaksiyonu tip II alveoler hücre type II alveolar cell Çok sayıda, lipitten zengin, çok-tabakalı cisimcik içeren, zengin torakoabdominal thoracoabdominal Göğüs ve karınla ilgili. torakolomber thoracolumbar Omurganın torasik ve lomber bölgesi ile ilgili. sitoplazmasıyla ayırt edilen ve sürfaktan salgılayan, pul- torakoskop thoracoscope Göğüs duvarında bir inter- moner alveoler epitele ait pleomorfik hücre. granüler kostal aralığa yapılan kesi aracılığıyla plevra boşluğuna so- pnömosit, büyük alveoler hücre kulan ve plevra boşluğunu incelemeye yarayan endoskop. tip II hipersensitivite type II hypersensitivity Sitotoksik tip aşırı duyarlılık reaksiyonu. tip III hipersensitivite type III hypersensitivity İmmun kompleks tipi aşırı duyarlılık reaksiyonu. tip IV hipersensitivite type IV hypersensitivity Gecikmiş tipte aşırı duyarlılık reaksiyonu. TNF tumor necrosis factor “tümör nekrozis faktör” teriminin kısaltması. torakoskopi thoracoscopy Plevral boşluğun, bir endoskop ile tanısal amaçla incelenmesi. torakostomi thoracostomy Göğüs duvarında drenaj amacıyla cerrahi olarak delik oluşturma. torakotomi thoracotomy Göğüs duvarına plevra boşluğuna girecek şekilde kesi yapma. toraks thorax Göğüs; boyun ile diyafram arasında kalan kaburgalarla çevrili vücut kısmı. TNF alfa tumor necrosis factor-alfa Makrofajlar ve torasentez thoracentesis, thoracocentesis Göğüs du- bazı diğer hücreler tarafından üretilen tümör nekrozis varından özel iğne ile girerek plevra boşluğundan sıvı çek- faktörü. kaşektin me; toraks ponksiyonu. TNF beta tumor necrosis factor lenfotoksin TNM evrelemesi TNM staging Tümörlerin üç ana unsura göre evrelenmesi: birincil tümör (T), bölgesel lenf nodları (N) ve metastaz (M). torasik thoracic Göğüsle ilgili. torasik indeks thoracic index Göğüs ön-arka çapının transvers çapa oranı. torasik kavite thoracic cavity göğüs boşluğu total akciğer kapasitesi total lung capacity Vital toksik epidermal nekrolizis toxic epidermal necrolysis İlaçlara bağlı veya idiopatik olarak gelişebilen, kapasite ile residüel hacmin toplamı olan, maksimum ins- deride ve mukozada hassasiyet ve kızarıklarla belirgin, pirasyon sonunda akciğerlerin içerdiği hava miktarı. vücudun %30’dan fazla bölümünün tutulduğu, deri ve trakea trachea Larenksin alt kısmından ana bronşlara mukozalarda soyulmalarla hastalığın ilerlediği, potansiyel kadar uzanan kıkırdak halkalardan oluşmuş boru şeklin- olarak hayatı tehdit edici, tüm sistemleri etkileyebilen bir deki organ; nefes borusu. hastalık. Kısaltması: TEN toll benzeri reseptörler toll like receptors Fagositler ve diğer hücre tipleri üzerindeki liposakkaritlere ve trakeal bronş tracheal bronchus Trakeadan çıkarak doğrudan sağ akciğer üst lop apikal segmentine uzanan, doğuştan anormal ektopik bronş. diğer mikrobik ürünlere karşı doğal bağışıklık sisteminde trakeal çekme tracheal tug Amfizemli hastalarda önemli olan ve tanıma reseptörleri olarak etkinlik göste- gözlenen, her inspirasyonda tiroit kıkırdağın yukarı aşağı ren hücre yüzey reseptörleri. hareket edişine ait, hiperenflasyonu gösteren bulgu. toplam pulmoner direnç total pulmonary resistance pulmoner vasküler direnç torakal thoracal Göğüsle ilgili. torakalji thoracalgia Göğüste, özellikle göğüs duvarında hissedilen ağrı. göğüs ağrısı torako- thorac-, thoraco- thoracico- Göğüs anlamına ön ek. 50 trakeal karina carina tracheae Trakeanın sağ ve sol bronşlara ayrıldığı kısımda önden arkaya uzanan, en aşağıdaki trakeal kıkırdağın oluşturduğu kabartı. trakeal kateter tracheal catheter Trakeadan mukusun temizlenmesini sağlayan alet. trakealji trachealgia trakea ağrısı trakeobronkomegali tracheobronchomegaly Tra- Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri kea ve büyük bronşların lümenlerinin ileri derecede ge- etkilerine karşı etki göstermekte olan bir sitokin. Kısalt- nişlemesi ile belirgin, çoğunlukla doğuştan olan nadir bir ması: TGF-β durum. Mounier-Kuhn sendromu transplantasyon sonrası lenfoproliferatif hastalık posttransplantation lymphoproliferative disorder trakeobronkopati osteokondroplastika tracheobronchopathia osteochondroplastica Daha çok yaşlı Nakil sonrası lenfoproliferatif hastalık. erkeklerde görülen, hava yolu lümenini daraltabilen, transpulmoner basınç transpulmonary pressure kıkırdak ve kemik yapısında submukozal nodüllerle be- Akciğerin havayla dolmasını ve boşalmasını sağlayan; lirgin trakea ve bronşların nedeni bilinmeyen dejeneratif plevral basınç ve alveoler basınç arasındaki farka eşit olan; bir hastalığı. akciğerin iç ve dış yüzeyleri arasındaki basınç farkı. trakeobronşit tracheobronchitis Trakea ve bronşların yangısı. trakeobronşiyal tracheobronchial Trakea ve bronşlarla ilgili. trakeobronşiyal ağaç tracheobronchial tree Bir ünite olarak değerlendirilen trakea ve bronşiyal ağaç. trakeobronşiyal tüberküloz tracheobronchial tuberculosis Bronşları tutan, hışıltılı solunum, mukozada transtorasik transthoracic Göğüs duvarından geçerek yapılan, göğüs boşluğu yoluyla uygulanan. transtrakeal transtracheal Trakeanın duvarını geçerek. transtrakeal kateter transtracheal catheter, transtracheal oxygen catheter Nazal veya oral kanüle tahammül edemeyen hastalarda, bir trakeostomi aracılığıyla trakeaya yerleştirilen kateter. kızarıklık ve ödem, granülasyon dokusu, bazen ülserleşme transüda transudate Damar duvarlarından veya doku ve sikatrizasyona bağlı bronşiyal darlıkla belirgin tüber- yüzeyinden hidrodinamik güçlerin etkisiyle dışarıya sızan; küloz. yüksek akışkanlık ve düşük protein ve hücre içeriğine sa- trakeomalazi tracheomalacia Doğuştan veya her- hip sıvı. hangi bir yaştaki hastada uzamış entübasyon sonrası transüdasyon transudation Damar duvarlarından görülebilen; sıklıkla havlamaya benzer öksürük, stridor veya doku yüzeyinden hidrodinamik güçler sonucu se- veya hışıltılı solunumun eşlik ettiği; trakeal kıkırdakların rum niteliğinde sıvı sızışı. yumuşaması ile belirgin tablo. trakeoözefageal fistül tracheoesophageal fistula Trakea ve özofagus arasında bağlantı oluşturan fistül yapısı. trakeoözofageal tracheoesophageal Trakea ve özofagusu ilgilendiren ya da onları ilişkilendiren. trakeopati tracheopathy Trakeanın hastalığı. transbronşiyal transbronchial Bronşu geçerek yapılan. transbronşiyal akciğer biyopsisi transbronchial lung biopsy Fiberoptik bronkoskop yoluyla floroskop kılavuzluğunda yapılan akciğer biyopsisi. transforme edici beta büyüme faktörü transforming growth factor beta Aktive T hücreleri mononük- travmatik pnömotoraks traumatic pneumothorax Göğüs travmasına bağlı olarak gelişen pnömotoraks. travmatopne traumatopnea açık pnömotoraks trepopne trepopnea Yalnızca yan yatış pozisyonunda nefes darlığı hissedilmesi. triptaz triptase Mast hücresinden salınan, histaminden daha uzun süre serumda tespit edilebilmesi nedeniyle anafilaksi tanısında değerli bir mediatör. trombektomi thrombectomy Damar duvarına kesi yapılarak trombüsün çıkarılması, bu nitelikle belirgin ameliyat. tromboembolik sendrom thromboembolic syndrome Bacağın derin venlerinde trombüs oluşumu ile pulmoner embolizm arasındaki ilişki. leer fagositler ve diğer hücreler tarafından sentezlenen; T tromboembolizm thromboembolism Herhangi bir hücrelerinin çoğalma ve farklılaşmasıyla makrofaj akti- damardaki trombüsten kopan pıhtı parçasının başka bir vasyonunu engellemekte ve proenflamatuvar sitokinlerin bölge damarında tıkanmaya neden olması. 51 Sözlük Dergisi tromboendarterektomi thromboendarterectomy Trombüsle beraber arterin ateroskleroz gösteren iç taba- efüzyonla seyreden plörit. tüberküloz plörezisi tüberküloz tuberculosis 1. Mycobacterium türü mik- kasının (intima) ameliyatla çıkarılması. roorganizmaların neden olduğu, tüberküller ve dokularda trombosit aktive edici faktör platelet activating factor Ani aşırı duyarlılık reaksiyonunda bazofil ve mast kazeöz nekroz oluşumu ile belirgin bulaşıcı hastalıklardan herhangi biri. 2. Akciğer tüberkülozu. hücrelerinden salgılanarak bronkokonstriksiyon ve trom- tüberküloz ampiyemi tuberculous empyema Myco- bositlerde yığışma etkisi gösteren fosfolipit yapısında me- bacterium tuberculosis enfeksiyonuna bağlı torasik ampiyem. diatör. tropikal pulmoner eozinofili tropical eosinophilia, tropical pulmonary eosinophilia Brugia malayi, tüberküloz apsesi tuberculous abscess Tüberküloz basillerinin neden olduğu apse. soğuk apse Wuchereria bancrofti veya hayvanları enfekte eden diğer tüberküloz granülasyon dokusu tuberculous granulation tissue Tüberkülozda, karakteristik tüberkülleri filarialarla oluşan, ataklar halinde gece öksürüğü ve hışıl- oluşturan; epiteloit hücreler, lenfositler ve Langhans dev tılı solunum, çok yüksek düzeyde eozinofili ve akciğerde hücrelerinden oluşan doku. yaygın retikülonodüler infiltrasyonlarla belirgin bir suba- tüberküloz-dışı mikobakteri nontuberculous mycobacteria M. tuberculosis ve M. bovis dışındaki miko- kut veya kronik form filariyaz. tüberkül tubercle, tuberculum Küçük, yuvarlak, gri, sıklıkla merkezi kazeifikasyon gösteren, granülomatöz tüberkülozun karakteristik lezyonu. tüberkülin tuberculin Tüberküloz basilleri kültürün- bakteriler. atipik mikobakteri tübüler tubular Tüp şeklinde. tümör embolizmi tumor embolism Tümör parçalarına bağlı embolizm. den hazırlanan ve deri altına enjekte edilmek yoluyla tü- tümör nekrozis faktör tumor necrosis factor Bir- berküloz tanısında test maddesi olarak kullanılan eriyik. çok hücre tipi tarafından salgılanan ve kanserli hücrelerin Kısaltması: PPD yıkımını sağlayan, TNF-alfa ve TNF-beta olmak üzere iki tüberkülin deri testi tuberculin skin test Mantoux testi tüberkülin reaksiyonu tuberculin reaction Tüber- şekli bulunan bir sitokin. Kısaltması: TNF tüp torakostomi tube thoracostomy Plevra boşlu- külin testinin uygulandığı bölgede, gecikmiş bir reaksiyon ğundan hava veya sıvı boşaltılması için torakostomi yapı- olarak endurasyon varlığı. larak göğüs tüpü yerleştirilmesi. tüberkülin ünitesi tuberculin unit Standart bir PPD tüberkülinle oluşan klinik cevabın ilişkisine dayanarak tanımlanan, tüberkülin dozajına ait bir birim. tüberkülom tuberculoma Tüberküloz dokusundan ibaret, tümörü andıran yuvarlak kitle; büyüme sonucu tümörümsü görünüm almış kazeöz tüberkül. tüberkülosit tuberculocidal Tüberküloz basillerini öldürücü. tüberkülostatik tuberculostatic Tüberküloz basillerinin çoğalmasını önleyici. tüberkülotik plevral efüzyon tuberculous effusion, tuberculous pleural effusion Akciğer tüberkülozuna bağ- U UIP usual interstitial pneumonia “usual interstitial pneumonia” teriminin İngilizce kısaltması. usual interstitial pneumonia usual interstitial pneumonia Histopatolojik olarak interstitial enflamasyon, fibroblast alanları, bal peteği manzarası ve yamasal tutulumun olduğu idiyopatik bir interstisiyel akciğer hastalığı. uyku apnesi sleep apnea Uyku sırasında solunum yollarının en az 10 sn süresince kapanması. obstrüktif uyku apnesi lı olarak oluşan plevral efüzyon. tüberkülotik plörit tuberculous pleuritis Birincil tüberkülozlu hastalarda plevrada tüberküller ve plevral 52 Ü üremik plörit uremic pleuritis Üremik hastalarda Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri görülen, plevral efüzyonla seyreden, çoğunlukla fibrinöz sıvının boşalmasını sağlamak ve orta kulakla dış kulak tipteki plörezi. arasındaki basıncı dengelemek amacıyla kulak zarına üremik pnömonit uremic pneumonitis Akciğer grafisinde kelebek şeklinde infiltrasyonlar ve akciğer ödeminin gözlendiği, üremi ile birlikte olan pnömoni. ürokinaz urokinase Plazminojeni plazmine çevirerek pıhtı ve fibrinin çözülmesini sağlayan bir enzim. V vaporizatör vaporizer Aerosol oluşturan cihaz. variköz bronşektazi varicous bronchiectasis Silindirik bronşektaziye benzeyen ancak lokal daralmalar ne- cerrahi olarak konan, ince metal veya plastik silindirler, timpanostomi tüpü ventilatör ventilator Genel anestezi vermek veya solunum yetmezliği olan bireylere yapay solunumu sağlamak amacıyla kullanılan cihaz. ventilatör-ilişkili pnömoni ventilator-associated pneumonia Mekanik ventilasyon uygulanan hastalarda, mekanik ventilasyona başlandıktan 48 saat sonra gelişen, nazokomial enfeksiyon yoluyla oluşan pnömoni. veziküler solunum sesi vesicular breath sound So- deni ile düzensiz bir şekil almış bronşektazi tipi. lunum sırasında normal akciğerde oskültasyonda duyulan varisella-zoster pnömonisi varicella pneumonia, varicella-zoster pneumonia Özellikle bağışıklık düşük frekanslı ses. yetmezliği olan çocuklarda suçiçeği gelişiminden 2 ila 6 vezikülo-bronşiyal ses vesiculo bronchial breath sound Büyük bronşların bulunduğu akciğerin üst saha- gün sonra komplikasyon olarak gelişen şiddetli öksürük, larında en iyi duyulan hem veziküler hem de bronşiyal hemoptizi, şiddetli göğüs ağrılarıyla belirgin, erişkinlerde seslerin özelliklerini taşıyan solunum sesi. çocuklara göre daha sık görülen virüs pnömonisi. vasküler endotelial büyüme faktörü vascular endothelial growth factor Akciğer alveolar hücreleri, vibrasyon vibration Titreme; titreşim. video yardımlı toraks cerrahisi video assisted thoracic surgery Torakoskop, kamera ve monitör gibi vi- böbrek glomerül visseral epitel hücreleri, böbrek prok- deoya yardımcı cihazlar içeren ve toraks cerrahisi için tro- simal tübül hücreleri, adrenal korteksin tüm hücreleri, karlarla göğse girecek şekilde tasarlanmış aletlerle plevral aktive makrofajlar, arteriyolleri çevreleyen fibroblastlar, efüzyon, pnömotoraks gibi durumlara müdahale etmek bronşiyal ve koroid pleksus epitel hücreleri, hepatositler amacı ile yapılan, minimum invazif cerrahi bir teknik. gibi hücrelerden salınan, endotel hücresinin proliferasyo- Kısaltması: VATS nu, migrasyonu ve diferensiasyonunda rol alan, anjiyogenezde gerekli büyüme faktörü. vasküler halka vascular ring Çift arkus aorta, aortik viral pnömoni viral pneumonia Adenovirüs, influenza virüs, parainfluenza virüs veya respiratuar sinsityal virüs gibi virüslerin neden olduğu pnömoni. ark ve eşlik eden duktus arteriozusun trakea ve özofagusu Virchow üçlemesi Virchow’s triad Damar duva- veya innominate arterin trakeayı sıkıştırmasıyla oluşan rında değişiklik, lokal kan akımında değişiklik, kan bi- darlık sonucu hırıtılı solunum ve yutma güçlüğü gibi bul- leşenlerinde değişiklik olarak bilinen vasküler tromboza guları olan doğuştan anomali. yatkınlık oluşturan üç faktör. vaskülit vasculitis Kan damarlarının enflamasyonu. vaskülit sendromları vasculitis syndromes Takaya- viseral plevra visceral pleura Akciğerleri örten ve akciğer fissürlerini saran ve lopları ayıran plevra. su artriti, poliarteritis nodoza, Wegener granulomatozisi, vital kapasite vital capacity Maksimum inspiras- Henöch-Shönlein purpurası, sistemik lupus eritematozis yondan sonra maksimum bir ekspirasyonla akciğerlerden gibi vaskülitle seyreden hastalıklar. atılan hava miktarı. VATS video assisted thoracic surgery “video yardımlı toraks cerrahisi” teriminin İngilizce kısaltması. ventilasyon tüpü ventilation tube Orta kulaktaki vizing wheezing Solunum yollarındaki geri dönüşlü obstrüksiyona bağlı olarak ekspiryum esnasında göğüsten yüksek perdeli, polifonik, ıslık benzeri tiz bir ses. hışıltı 53 Sözlük Dergisi vokal fremitus vocal fremitus Hasta belli bir sözü te- deniyle akciğer dokusunun normal radyolojik gölgelerin- laffuz ederken göğüs duvarı üzerinde palpasyon sırasında de geçici silinme. hissedilen titreşim. vokal kord disfonksiyonu vocal cord dysfunction Williams-Campbell sendromu WilliamsCampbell syndrome Periferik bronşların ilk dallanma- Ses tellerinin solunum döngüsü süresince, nefes alırken sından daha distalde kıkırdakların bulunmayışına bağlı paradoksal olarak kapanıp özellikle inspiratuar stridor ve olarak ortaya çıkan doğuştan bronkomalazi ve bronşek- boğulma hissi şeklinde obstrüktif hava yolu semptomları- tazi. na yol açan, organik olmayan bir bozukluk. Wilson-Mikity hastalığı Wilson-Mikity disease vokal kord paralizisi vocal cord paralysis Doğuş- 36. gestasyon haftasından erken doğan, ancak mekanik tan veya edinsel nedenlerle tek ve iki taraflı olabilen, tek ventilasyon uygulanmayan preterm bebeklerde genellikle taraflı paralizide, etkilenmiş olan vokal kordun orta hatta ilk haftanın sonunda, giderek artan takipne, siyanoz, ret- yeterince gelmemesi sonucunda iki kord arasında gereğin- raksiyon, hipoksemi ve hiperkapni şeklinde ortaya çıkan, den fazla boşluk kaldığı ve kısık sese neden olan; iki taraflı bronkopulmoner displaziye benzer kronik solunum bo- paralizide ise kordlar ortada kalıp yeterince açılmadığın- zukluğu sendromu. dan ses iyi olmasına karşın yeterince hava pasajı oluşmaması nedeniyle nefes darlığının görüldüğü vokal kordların Wiskott-Aldrich syndromu Wiskott-Aldrich syndrome Egzema, trombositopeni, tekrarlayan enfeksi- paralizi durumu. ses teli felci yonlar gibi bulgularla seyreden X bağlı çekinik geçişli bir vokal rezonans vocal resonance Normal konuşma immün yetmezlik. sırasında göğüs duvarında duyulan ses. volütravma volutrauma Mekanik ventilatörün yüksek hacim vermek amacı ile ayarlanması sonucu akciğerde aşırı gerilmeye bağlı olarak oluşturduğu hasar. Y yabancı cisim aspirasyonu foreign body aspiration Herhangi bir maddenin solunum yollarına kaçması. vomik vomica Kist hidatik veya akciğer apsesinin yağ embolizmi fat embolism Özellikle uzun kemik bronşa açılması sonucunda aniden ve bol miktarda kist kırıklarından sonra dolaşıma yağ girmesi sonucu oluşan sıvısının veya püyün ekspektorasyonu. embolizm. vücut pletismografisi body plethysmograph Vücut yangı inflammation Enfeksiyona veya harap edici et- hacmindeki değişikliği ölçen, özellikle de intratorasik gaz kene karşı dokunun kendini savunma amacıyla gösterdiği hacimlerini ölçmede kullanılan araç. ağrı, şişme, kızarıklık, ısı artışı ve eksüdasyonla belirgin reaksiyon. iltihap, enflamasyon yangılı inflammatory 1. İltihapla ilgili, iltihaba bağlı. W Wegener granülomatozu Wegener’s granulomatosis Sistemik küçük damar vasküliti, üst ve alt solunum 2. İltihap gösteren, iltihaplı. enflamatuvar yollarında nekrotizan granülomatöz vaskülit ve glomeru- den akciğer tüberkülozunun tedavisinde kollaps tedavisi lonefrit gibi patolojik bulguları olan bir vaskülit hastalığı. yöntemi olarak uygulanan, plevra boşluğuna hava veya gaz granülamatöz polianjitis (oksijen, azot vs.) verilmesi ile oluşturulan pnömotoraks. Werdnig-Hoffman hastalığı Werdnig-Hoffman disease Hipotoni, hareket azlığı, solunum güçlüğü gibi durması halinde solunumun ağız ağıza veya mekanik ven- bulgularla seyreden, ikinci motor nöronların kalıtımsal tilatörle yapay olarak sağlanması. suni solunum bir hastalığı. spinal musküler atrofi tip 1 Westermark bulgusu Westermark’s sign Pulmoner embolinin distalinde damara kan akımının kesilmesi ne54 yapay pnömotoraks artificial pneumothorax Eski- yapay solunum artificial respiration Solunumun yassı alveoler hücre squamous alveolar cell tip I alveoler hücre yaş akciğer wet lung Doğumdan önce akciğerlerdeki Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri hızlı solunum, burun kanatlarının solunuma katılması, yüksek irtifa akciğer ödemi high altitude pulmonary edema Belirli yükseklikte duraklama yapıp alıştır- göğüste çekilmeler, morarma ve inleme, oksijen yeter- ma yapmadan yüksek irtifaya hızla çıkılması sonrasında, sizliği gibi bulgulara neden olan ve genellikle zamanında aşırı fiziksel çabadan kaynaklanan hipoksiye bağlı akciğer doğan bebeklerde görülen bir yenidoğan hastalığı. ödemi. yatay fissür horizontal fissure, fissura horizontalis, pulmonis dextri Sağ akciğerde oblik fissürden öne doğru tifada, azalmış oksijen basıncına uyum güçlüğü nedeniyle uzanan, üst ve orta lopları birbirinden ayıran fissür. ortaya çıkan, akciğer ödemi veya serebral ödem şeklinde sıvının doğumdan sonra emilmesindeki gecikme, bebeğin YÇBT high resolution computerized tomography “Yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi”nin kısaltması. yelken göğüs flail chest Çoklu kaburga kırıklarında yüksek irtifa hastalığı altitude sickness Yüksek ir- görülebilen durum. dağ hastalığı yükseklik anoksisi altitude anoxia Deniz seviyesinden oldukça yükseğe çıkıldığında gelişen anoksi durumu. görülen göğsün nefes alırken içeri, nefes verirken dışarıya yüzey gerilimi surface tension Bir yüzeyin bütünlü- doğru hareket etmesi sonucu paradoksik hareket göster- ğünü korumaya çalışan veya bir sıvının yüzey tabakasının mesi. kopma veya kırılmaya karşı sahip olduğu gerilim veya yellow nail sendromu yellow nail syndrome Tır- direnç. naklarda sarı renk değişikliği, plevral sıvı, bronşektazi, sinüzit ve lenfödemle belirgin nadir bir sendrom. yoğun bakım ünitesi intensive care unit Yetişmiş personelin özel aletler yardımıyla ağır hastaların bakımını gerçekleştirdiği hastane ünitesi. Young sendromu Young syndrome Kronik sinobronşiyal enfeksiyonlarla birlikte obstrüktif azoperminin Z zafirlukast zafirlukast Uzun süreli astım tedavisinde kullanılan lökotrien reseptör antagonisti ilaç. zeolit zeolite Bir grup hidrate alüminyum silikat mineralinden herhangi biri. eriyonit zero zero Herhangi bir ölçüm aracının 0 ile simgelenen oluşturduğu bir sendrom. başlangıç noktası. sıfır yumurta kabuğu kalsifikasyon egg-shell calcification Sıklıkla silikozda görülen, torakstaki lenf düğümü tedavisinde ağızdan kapsül şeklinde kullanılan, timidin etrafında ince bir tabaka şeklinde kalsiyum depolanması- (thymidine) analoğu antiviral bir ilaç. na bağlı görünüm. zidovudin zidovudine AIDS taşıyıcıları ve hastaları Ziehl-Neelsen boyası Ziehl-Neelsen stain Myco- yuvarlak atelektazi round atelectasis, rounded atelectasis Plevral efüzyonun emiliminden sonra komşu pe- bacterium tuberculosis’i boyamada kullanılan bir boya. riferik dokuda ortaya çıkan ve fokal plevral nedbeleşmeyle nılan lökotrien sentez inhibitörü ilaç. belirgin sınırlı ve geri dönüşlü atelektazi şekli. katlanmış zileuton zileuton Uzun süreli astım tedavisinde kullazirve akım hızı peak flow Zirve akımölçer kulla- akciğer sendromu nılarak kuvvetli bir ekspiryum yapılmasıyla ölçülebilen, yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi high resolution computerized tomography Akciğer ekspiryum akım hızı. parankim arayüzlerinin daha iyi görünümünü sağlayan şarıya üflenen havanın hızını ölçen, taşınabilir alet. tepe yüksek uzaysal frekans rekonstrüksiyon algoritmasının akım ölçer kullanıldığı bilgisayarlı tomografi. YÇBT, HRCT yüksek frekanslı ventilasyon high frequency ventilation Küçük soluk hacimlerinin yüksek solunum hızıyla verildiği mekanik ventilasyon şekli. HFV zirve akım ölçer peak flow meter Akciğerlerden dı- zona zona 1. Varisella zoster virüsünün neden olduğu enfeksiyon. herpes zoster. 2. Özgün sınırları veya özellikleri olan anatomik alan. kuşak, zonal zonal zonal 1. Kuşak şeklinde sarıcı tabaka ya da bölge 55 Sözlük Dergisi ile ilgili. 2. Yapı ya da görünüş bakımından komşu kısımlardan farklı bölge ile ilgili. zonestezi zonesthesia Vücudun herhangi bir kısmında kuşakla sıkılıyormuş gibi hissetme. zonifugal zonifugal Belirli bir bölgeden dışarı çıkan, bölgenin dışına geçen. rındaki direnci saptamak için kullanılan bir yöntem. zorlu vital kapasite forced vital capacity Hastanın maksimum hız ve eforla nefes verdiği sırada ölçülen vital kapasite. zorunlu aerop obligate aerobe Yalnızca moleküler oksijenin varlığında üreyebilen mikroorganizma. zorlu ekspiratuvar akım forced expiratory flow zorunlu anaerop obligate anaerobe Yalnızca mole- Zorlu vital kapasite ölçümlerinde kaydedilen, genellikle küler oksijenin mutlak yokluğunda üreyebilen mikroor- ekspirasyon eğrisinin belirli bir bölümündeki ortalama ganizma. akım olarak hesaplanan akım hızı. zorlu ekspiratuvar hacim forced expiratory volum Zorlu vital kapasitenin belli zaman içinde nefesle verilen kısmı. zoster zoster Varisella zoster virüsünün sebep olduğu enfeksiyon. zona zosterifom zosteriform Herpes Zoster’e benzeyen. zosteroid zosteroid zosteriform zorlu osilometri forced oscillometry Solunum yolla- KAYNAKLAR 1. 2. 3. 4. 5. 6. 56 Kliegman RM, Stanton BF, Schor NF, St.Geme III JW, Behrman RE (eds). Nelson Textbook of Pediatrics, 19th ed. WB Saunders Co. 2011. Wilmott RW, Boat TF, Bush A, Chernick V, Deterding RR, Ratjen F. Kendig and Chernick’s Disorders of the Respiratory Tract in Children. 8th ed. 2012. Sapan N.Çocuk Alerji Terimleri Sözlüğü. Sözlük Dergisi 2013 cilt:4, sayı:1. Gökırmak M. Göğüs Hastalıkları Terimleri Sözlüğü. Sözlük Dergisi 2008 cilt:1, sayı:2. TDK Güncel Türkçe Sözlük. www.tdk.gov.tr. Anderson DM. Dorland’s Illustrated Medical Dictionary. 31st edition. Philadelphia: W. B. Saunders Company, 2007. Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri İngilizce - Türkçe Dizin ABPA Abrams Ballestero needle Acapella acaricide acid resistance acid-fast acinus acquired immune deficiency syndrome acrocyanosis activity-induced asthma acute asthma attack acute bronchiolitis acute bronchitis acute chest syndrome acute laryngotracheobronchitis acute respiratory distress syndrome acyanotic adenosine deaminase adenovirus pneumonia adrenaline adult respiratory distress syndrome adult tuberculosis adventitious sounds adverse drug reaction aeroallergen aerosol aerosol therapy air bronchogram air embolism air hunger air-crescent sign, cresent sign airway airway conductance airway hyperresponsiveness airway remodeling airway resistance albuterol allergen allergic bronchopulmonary aspergillosis allergic conjunctivitis allergic march allergic rhinitis allergic rhinoconjunctivitis allergic salute allergy alpha-1 antitrypsin ABPA Abrams Ballestero iğnesi Acapella akarisit aside dirençli asidorezistan asinüs edinilmiş immün yetmezlik sendromu akrosiyanoz aktiviteyle uyarılan astım akut astım atağı akut bronşiyolit akut bronşit akut göğüs sendromu akut laringotrakeobronşit akut solunum sıkıntısı sendromu asiyanotik adenozin deaminaz adenovirüs pnömonisi adrenalin erişkin solunum sıkıntısı sendromu erişkin tüberkülozu ek sesler ters ilaç reaksiyonu aeroalerjen aerosol aerosol tedavisi hava bronkogramı hava embolizmi hava açlığı hilal belirtisi hava yolu hava yolu iletkenliği hava yolu aşırı cevaplılığı hava yolunun yeniden yapılanması hava yolu direnci albuterol alerjen alerjik bronkopulmoner aspergilloz alerjik konjonktivit alerjik yürüyüş alerjik rinit alerjik rinokonjonktivit alerjik selam alerji alfa-1 antitripsin alpha-1 proteinase inhibitor altitude anoxia altitude sickness alveolar dead space alveolar macrophage alveolar ventilation alveolitis alveolocapillary membrane alveolus alveolus aminophylline amphoric breath sound anaphylaxis anatomic dead space anoxemia anoxia anthracosis antiasthmatic antimycobacterial antituberculotic antitussive apex apical apnea apneustic center ARDS artificial pneumothorax artificial respiration asbest body asbestosis Askin’s tumor aspergilloma aspergillosis asphyxia aspiration aspiration pneumonia aspirator asthma atelectasis atomizer atopy atypical mycobacteria auscultation autoimmune disease Avian influenza azygos lobe fissure Bacille Camette-Guerin bacterial croup bacterial pneumonia bacterial tracheitis barrel chest alfa-1 proteinaz inhibitörü yükseklik anoksisi yüksek irtifa hastalığı alveoler ölü boşluk alveoler makrofaj alveol ventilasyonu alveolit alveolokapiller zar akciğer hava keseciği alveol aminofilin amforik solunum sesi anafilaksi anatomik ölü boşluk anoksemi anoksi antrakozis antiastmatik antimikobakteriyel antitüberkülotik antitusif apeks apikal apne apnöstik merkez ARDS yapay pnömotoraks yapay solunum astbest cisimciği asbestoz Askin tümörü asperjilom asperjiloz asfiksi aspirasyon aspirasyon pnömonisi aspiratör astım atelektazi atomizer atopi atipik mikobakteri oskültasyon otoimmün hastalık kuş gribi azigoz lop fissürü Basil Calmette-Guerin bakteriyel krup bakteriyel pnömoni bakteriyel trakeit fıçı göğüs 57 Sözlük Dergisi BCG vaccine beta adrenergic agonist biopsy Biot respiration BIPAP bird breeder’s lung, bird fancier’s lung bleb blood gas analysis Bochdalek hernia body plethysmograph booster phenomenon Bornholm disease bradycardia bradypnea breast, chest breath breath sounds, respiratory sounds breathing exercises bronchial asthma bronchial breath sounds bronchial carcinoid tumor bronchial hyperreactivity bronchial provocation test bronchial tumor bronchiectasis bronchiole bronchiolitis bronchiolitis obliterans bronchiolitis obliterans with organizing pneumonia bronchitis bronchoalveolar lavage bronchoconstriction bronchoconstrictor bronchodilatation bronchodilator bronchogenic carcinoma bronchogenic cyst bronchography broncholithiasis bronchomalacia bronchopleural fistula bronchopnemonia bronchopulmonary dysplasia bronchoscope bronchoscopy bronchospasm bronchovesicular breath sounds bronchus brush biopsy C1 esterase inhibitor deficiency cachectin cannula 58 BCG aşısı beta adrenerjik agonist biyopsi Biot solunumu BİPAP kuş besleyici akciğeri bleb kan gazı analizi Bochdalek fıtığı vücut pletismografisi anımsatma etkisi Bornholm hastalığı bradikardi bradipne göğüs soluk solunum sesleri solunum egzersizleri bronşiyal astım bronşiyal solunum sesleri bronşiyal karsinoid tümör bronşiyal hiperaktivite bronş provokasyon testi bronşiyal tümör bronşektazi bronşiyol bronşiyolit bronşiyolitis obliterans bronşiyolit obliteranslı organize pnömoni bronşit bronkoalveolar lavaj bronkokonstriksiyon bronkokonstriktör bronkodilatasyon bronkodilatör bronkojenik karsinom bronkojenik kist bronkografi bronkolitiyaz bronkomalazi bronkoplevral fistül bronkopnömoni bronkopulmoner displazi bronkoskop bronkoskopi bronkospazm bronkoveziküler solunum sesleri bronş fırça biyopsisi C1 esteraz inhibitör eksikliği kaşektin kanül capnography carbondioxide carbonmonoxide carboxyhemoglobin cardiopulmonary cardiothoracic ratio carina tracheae caseification cavern cavitary cavitation cavity CCR5 antagonists celiac disease cellophane rale central alveolar hypoventilation syndrome central apnea central sleep apnea centriacinar emphysema cervical lymphadenopathy cervicothoracic CH50 assay challenge test Charcot-Leyden crystals Chédiak-Higashi syndrome cheese washer’s lung, cheese handler’s lung chemical pneumonia chest tube chest wall Cheyne-Stokes respiration Chlamydia pneumoniae pneumonia Chlamydia trachomatis pneumonia choana choanal atresia chronic obstructive lung disease chronic respiratory failure Churg-Strauss syndrome chyliform effusion chylothorax chylous chylous pleurisy cicatrization atelectasis cilia ciliary dysfunction Clara cell CO-oxymeter Coccidioides pneumonia coin leison cold abscess cold agglutinin kapnografi karbondioksit karbonmonoksit karboksihemoglobin kardiyopulmoner kardiyotorasik indeks trakeal karina kazeifikasyon kavern kaviter kavitasyon kavite CCR5 antagonistleri çölyak hastalığı selofan ral santral alveoler hipoventilasyon sendromu santral apne merkezi uyku apnesi sentrasiner amfizem servikal lenfadenopati servikotorasik CH50 testi provokasyon testi Charcot-Leyden kristalleri Chédiak-Higashi sendromu peynir yıkayıcı akciğeri kimyasal pnömoni göğüs tüpü göğüs duvarı Cheyne-Stokes solunumu Chlamydia pneumoniae pnömonisi Chlamydia trachomatis pnömonisi koana koanal atrezi kronik obstrüktif akciğer hastalığı kronik solunum yetmezliği Churg-Strauss sendromu şiliform efüzyon şilotoraks şilöz şilöz plörezi sikatrizasyon atelektazisi siliya siliyer disfonksiyon Clara hücresi CO-oksimetre Coccidioides pnömonisi para lezyonu soğuk apse soğuk aglutinin Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri cold urticaria collapse colonization compensatory emphysema complementary feeding compliance congenital central hypoventilation syndrome congenital diaphragm hernia congenital lobar emphysema congenital pulmonary airway malformation conjugate pneumococcal vaccine consolidation continuous positive airway pressure continuous positive airway pressure, CPAP Cope needle cor pulmonale costochondral costodiaphragmatic sinus costophrenic cough cough center cough variant asthma Coxsachie virus crepitant rale crepitation croup Cryptococcus pneumonia cuirass ventilator Curschmann’s spirals cyanosis cycloserine cylindrical bronchiectasis cyst hydatid cystic adenomatoid malformation cystic fibrosis cytokine cytomegalovirus cytomegalovirus pneumonia D-dimer D-dimer test decompensation Dectin-1 deep inspiration deep venous thrombosis delayed-type hypersensitivity dendritic cells deoxyhemoglobin dermatomiyositis Dermatophagoides Dermatophagoides farinae soğuk ürtikeri kollaps kolonizasyon kompansatris amfizem tamamlayıcı beslenme kompliyans konjenital santral hipoventilasyon sendromu doğuştan diyafram fıtığı doğuştan lobar amfizem doğuştan pulmoner hava yolu malformasyonu konjuge pnömokok aşısı konsolidasyon devamlı pozitif hava yolu basıncı sürekli pozitif hava yolu basıncı Cope iğnesi kor pulmonale kostokondral kostodiyaframatik sinüs kostofrenik öksürük öksürük merkezi öksürük varyant astım Coxsachie virüs krepitan ral krepitasyon krup Cryptococcus pnömonisi cuirass ventilatör Curschmann spiralleri siyanoz sikloserin silindirik bronşektazi kist hidatik kistik adenomatoid malformasyon kistik fibrozis sitokin sitomegalo virüs sitomegalovirüs pnömonisi D-dimer D-dimer testi dekompansasyon Dectin-1 derin inspirasyon derin ven trombozu gecikmiş tipte aşırı duyarlılık dendritik hücreler deoksihemoglobin dermatomiyozit Dermatophagoides Dermatophagoides farinae Dermatophagoides pteronyssinus desaturation desensitization desquamative interstitial pneumonia diaphragm diaphragm pacing diaphragmatic eventration diaphragmatic hernia diaphragmatic pleura diaphragmatic respiration diffuse diffuse alveolar damage diffuse alveolar hemorrhage diffuse interstitial lung disease diffusion diffusion capacity DiGeorge sequences dispensary disseminated tuberculosis DLCO dormant dornase alfa droplet droplet infection dry cough dry pleurisy dry powder inhaler Duchenne muscular dystrophy dullness duplication cysts dynamic compliance Dynein arm dynein arm defect dyspnea dyspnea index E-selectin early transient wheeze early-phase allergic response early-phase-asthmatic response ectasis ectatic ectopic contact dermatitis eczema edema effusion egg-shell calcification egophony Eisenmenger’s syndrome elastance elastic recoil embolectomy Dermatophagoides pteronyssinus desatürasyon duyarsızlaştırma deskuamatif intersitisyel pnömoni diyafram diyafram pili diyafram evantrasyonu diyafram fıtığı diyafram plevrası diyafram solunumu difüz difüz alveolar hasar difüz alveolar hemoraji difüz interstisyel akciğer hastalığı difüzyon difüzyon kapasitesi DiGeorge sekansı dispanser disemine tüberküloz DLCO dorman dornaz alfa damlacık damlacık enfeksiyonu kuru öksürük kuru plörezi kuru toz inhaler Duchenne musküler distrofisi matite duplikasyon kisti dinamik kompliyans Dinein kolu Dinein kolu kusuru dispne dispne indeksi E-selektin erken geçici hışıltı erken faz alerjik cevap erken faz astmatik yanıt ektazi ektazik ektopik kontakt dermatit egzama ödem efüzyon yumurta kabuğu kalsifikasyon egofoni Eisenmenger sendromu elastans elastik geri çekilme embolektomi 59 Sözlük Dergisi embolism embolization embolus emphysema emphysematous bullae empyema empyema necessitatis encysted pleurisy end-tidal carbondioxide endobronchitis endoscopic biopsy endothelin-1 endotracheal endotracheal tube enflamation enflammation enflammatory disease enfluenza enfluenza virus vaccine enfluenzal pneumonia Enterobacter pneumonia enzyme-linked immunosorbent assay eosinophil eosinophil cationic protein eosinophil peroxidase eosinophil-derived neurotoxin eosinophilic eosinophilic granuloma eotaxin eozinophilic lung diseases ephedrine epidemic myalgia epidemic pleurodynia epidermoid epidermoid carcinoma epigenetics epiglottitis EpiPen episodic viral wheeze epitope epituberculosis erionite erytema nodosum erythema Escherichia coli pneumonia esophagus ethambutol hydrochloride ethionamide exercise exercise-induced anaphylaxis exercise-induced asthma exertional dyspnea exhaled breath exhaled nitric oxide 60 embolizm embolizasyon emboli amfizem amfizem bülü ampiyem empyema necessitatis ankiste plörezi end-tidal karbondioksit endobronşit endoskopik biyopsi endotelin 1 endotrakeal endotrakeal tüp enflamasyon enflamasyon enflamatuvar hastalık influenza influenza virüsü aşısı influenza pnömonisi Enterobacter pnömonisi enzim bağlantılı immün test eozinofil eozinofil katyonik protein eozinofil peroksidaz eozinofil kaynaklı nörotoksin eozinofilik eozinofilik granülom eotaksin eozinofilik akciğer hastalığı efedrin epidemik miyalji epidemik plörodini epidermoit epidermoit karsinom epigenetik epiglotit EpiPen epizodik viral hışıltı epitop epitüberküloz eriyonit eritema nodozum eritem Escherichia coli pnömonisi özofagus etambutol hidroklorür etiyonamit egzersiz egzersiz anafilaksisi egzersiz astımı egzersiz dispnesi ekshale hava ekshale nitrik oksit expansion expectorant expectoration expiration, exhalation expiratory expiratory dyspnea expiratory exchange rate expiratory reserve volume extrabronchial extracorporal membrane oxygenation extrapleural extrapulmonary extrathoracic extratracheal extrinsic extrinsic allergic alveolitis extrinsic asthma extubation exudate exudation exudative exudative pleurisy facultative anaerobe familial dysautonomy farmer’s lung fat embolism ferruginous body fiberoptic fibrinolytic therapy fibroblast fibroblast growth factor fibronectin fine needle aspiration biopsy flail chest fluoroscope fluoroscopy fluticasone propionate flutter valve focus forced expiratory flow forced expiratory volum forced oscillometry forced vital capacity forceps foreign body aspiration formoterol Fowler’s metod free radical fremitus friction rub friction sound, friction rub functional residual capacity fungal infection ekspansiyon ekspektoran ekspektorasyon ekspirasyon ekspiratuvar ekspiratuvar dispne ekspiratuvar değişim oranı ekspiratuvar yedek hacim ekstrabronşiyal ekstrakorporal membrane oksijenizasyonu ekstraplevral ekstrapulmoner ekstratorasik ekstratrakel ekstrensek ekstrensek alerjik alveolit ekstrensek astım ekstübasyon eksüda eksüdasyon eksüdatif eksüdatif plörezi fakültatif anaerop ailevi disotonomi çiftçi akciğeri yağ embolizmi ferrüginöz cisimcik fiberoptik fibrinolitik tedavi fibroblast fibroblast büyüme faktörü fibronektin ince iğne aspirasyon biyopsisi yelken göğüs floroskop floroskopi flutikazon propiyonat Flutter valvi odak zorlu ekspiratuvar akım zorlu ekspiratuvar hacim zorlu osilometri zorlu vital kapasite forseps yabancı cisim aspirasyonu formoterol Fowler metodu serbest radikal fremitus frotman sürtünme sesi fonksiyonel rezidüeal kapasite mantar enfeksiyonu Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri fungal pneumonia fungus ball funnel breast galaktomannan gallium-67 ganciclovir ganglioneuroblastoma ganglioneuroma gas exchange gas washout technique gastroenteric cyst gastroesophageal reflux gastroesophageal reflux disease gastrointestinal (gut) -associated lymphoid tissue Gaucher cell Gaucher disease gene therapy gene-environment interactions genetic counseling genetic testing genetic transmission genome genotype germ cell tumor giant cell pneumonia gibbosity Gibson-Cooke sweat test Giemsa stain Gitelman syndrome globus hystericus glucocorticoid response element glucocorticoid therapy glutathione S-transferase glutathione S-transferase genes glutation gluten-sensitive enteropathy goblet cell Goodpasture’s syndrome graft versus host disease Graham’s law of diffusion Gram’s stain granulamatous polyangitis granulocyte colony-stimulating factor granuloma granulomatosis gravimetric aeroallergen sampler gray hepatization Guillain-Barré syndrome H1N1 virus infection Haemophilus influenzae pneumonia Haldane effect fungal pnömoni mantar topu huni göğüs galaktomannan galyum-67 gansiklovir ganglionöroblastom ganglionörom gaz değişimi gaz arındırma yöntemi gastroenterik kist gastroözofageal reflü gastroözofageal reflü hastalığı sindirim sistemi ilişkili lenfoid doku Gaucher hücresi Gaucher hastalığı gen tedavisi gen-çevre etkileşimi genetik danışma genetik test genetik geçiş genom genotip germ hücreli tümör dev hücreli pnömoni gibozite Gibson-Cooke ter testi Giemsa boyaması Gitelman sendromu globus histerikus glukokortikoit yanıt elementi glukokortikoit tedavisi glutatyon S-transferaz glutatyon S-transferaz genleri glutatyon gluten enteropatisi goblet hücre Goodpasture sendromu graft versus host hastalığı Graham yasası Gram boyası granülamatöz polianjitis granülosit-koloni stimülan faktör granülom granülomatöz gravimetrik aeroalerjen örnekleyicisi gri hepatizasyon Guillain-Barré sendromu H1N1 enfeksiyonu Haemophilus influenzae pnömonisi Haldane etkisi halolite hamartoma Hamburger shift, chloride shift Hamman sign Hamman-Rich syndrome Hantavirus pulmonary syndrome hay fever Heerfordt syndrome Heiner syndrome heliox hemidiaphragm hemithorax hemomediastinum hemophtysis hemopneumothorax hemoptysis hemorrhagic effusion hemorrhagic pleurisy hemosiderin-laden macrophage hemosiderosis hemothorax Henderson-Hasselbalch equation hepatization hepatopulmonary syndrome Hering-Breuer reflex Herpes simplex virus pneumonia heterogeneous heterotaxia high altitude pulmonary edema high frequency oscillatory ventilation high frequency ventilation high resolution computerized tomography hilar hilus histamine histiocytosis histiocytosis X histoplasmoma histoplasmosis histotoxic hypoxia honeycomb lung Hoover’s sign Horder’s spots horizontal fissure, fissura horizontalis, pulmonis dextri Horner’s syndrome house dust house dust mite human immunodeficiency virus, HIV halolite hamartom Hamburger fenomeni Hamman bulgusu Hamman-Rich sendromu Hanta virüsü pulmoner sendrom saman nezlesi Heerfordt sendromu Heiner sendromu helioks hemidiyafram hemitoraks hemomediyasten kanlı balgam hemopnömotoraks hemoptizi hemorajik efüzyon hemorajik plörezi hemosiderin yüklü makrofaj hemosiderozis hemotoraks Henderson-Hasselbalch denklemi hepatizasyon hepatopulmoner sendrom Hering-Breuer refleksi Herpes simpleks virüs pnömonisi heterojen heterotaksi yüksek irtifa akciğer ödemi HFO yüksek frekanslı ventilasyon yüksek çözünürlüklü bilgisayarlı tomografi hiler hilus histamin histiyositoz histiyositoz X histoplazmom histoplazmoz histotoksik hipoksi bal peteği akciğer Hoover bulgusu Horder lekeleri yatay fissür Horner sendromu ev tozu ev tozu akarı insan bağışıklık yetmezliği virüsü 61 Sözlük Dergisi humidification therapy humidifier’s lung hyaline membrane disease hydatid cyst hydatid resonance hydrocarbon aspiration hydrogen peroxide hydropneumothorax hydrothorax hyperbaric oxygen hypercapnia hypercarbia hyperenflation hypereosinophilic syndrome hyperlucent lung hyperlucent lung syndrome hyperosmolar agents hyperoxia hyperpnea hyperreactive hyperresonance hypersensitivity hypersensitivity pneumonia hypertrophic osteoarthropathy hyperventilation hyperventilation syndrome hypocapnia hypocarbia hypoplastic lung hypopnea hypoventilation hypoxemia hypoxia idiopathic idiopathic hypereosinophilic syndrome idiopathic pulmonary arterial hypertension idiopathic pulmonary hemosiderosis iloprost immotile silia syndrome immune deficiency immunoglobulin immunoreactive tripsinogen indoor air pollution indoor allergen induced sputum induration infection infectious disease infective silicosis infiltration inflammation inflammation 62 nemlendirme tedavisi nemlendirici akciğeri hiyalin membran hastalığı hidatik kist hidatik rezonans hidrokarbon aspirasyonu hidrojen peroksit hidropnömotoraks hidrotoraks hiperbarik oksijen hiperkapni hiperkarbi hiperenflasyon hipereozinofilik sendrom hiperlusen akciğer hiperlusen akciğer sendromu hiperosmolar ajan hiperoksi hiperpne hiperreaktif hipersonorite hipersensitivite hipersensitivite pnömonisi hipertrofik osteoartropati hiperventilasyon hiperventilasyon sendromu hipokapni hipokarbi hipoplazik akciğer hipopne hipoventilasyon hipoksemi hipoksi idyopatik idyopatik hipereozinofilik sendrom idyopatik pulmoner arteriyel hipertansiyon idyopatik pulmoner hemosiderozis iloprost immotil siliya sendromu immün yetmezlik immünglobulin immünoreaktif tripsinojen ev içi hava kirliliği ev içi alerjen indüklenmiş balgam endürasyon enfeksiyon enfeksiyöz hastalık enfektif silikoz infiltrasyon enflamasyon yangı inflammatory İnfluenza virus inhalation inhalation therapy inhale inhaler innate immunity inner city asthma inspiration inspiratory inspiratory capacity inspiratory reserve volume intensive care unit intercostal interferon interferon gamma relasing assays interstitial interstitial lung disease interstitium intrabronchial intrapleural intrapulmonary intrathoracic intratracheal invasive mechanic ventilation inverse ratio ventilation ipratropium bromide iron lung isoniazid isovolume pressure-flow curve J receptors Jarcho-Levin syndrome Jet nebulizer Jeune syndrome Job’s syndrome Juvenile dermatomyositis juvenile idiopathic arthritis juvenile scoliosis Kartagener syndrome Kerley lines Klebsiella pneumonia Kussmaul respiration Kveim test kyphos kyphoscoliosis Langerhans cell histiocytosis large volume jet nebulizer laryngeal laryngeal atresia laryngeal cleft laryngitis laryngomalacia yangılı influenza virüsü inhalasyon inhalasyon tedavisi solumak inhaler doğal bağışıklık şehir astımı inspirasyon inspiratuar inspiratuar kapasite inspiratuar yedek hacim yoğun bakım ünitesi interkostal interferon interferon gama salınım testleri interstisyel interstisiyel akciğer hastalığı interstisyum intrabronşiyal intraplevral intrapulmoner intratorasik intratrakeal girişimsel pozitif basınçlı ventilasyon ters oranlı ventilasyon ipratropiyum bromür demir akciğer izoniazid eş hacimli basınç-akım eğrisi J reseptörleri Jarcho-Levin Sendromu jet nebülizatör Jeune sendromu Job sendromu juvenil dermatomiyozit juvenil idiyopatik artrit juvenil skolyoz Kartagener sendromu Kerley çizgileri Klebsiella pnömonisi Kussmaul solunumu Kveim testi kifoz kifoskolyoz Langerhans hücreli histiyositoz geniş hacimli jet nebülizer laringeal laringeal atrezi laringeal yarık larenjit laringomalazi Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri laryngotracheobronchitis late-phase asthmatic response latent latent tuberculosis infection laringotrakeobronşit geç faz astmatik yanıt latent latent tüberküloz enfeksiyonu lateral lateral lateral decubitis lateral dekübit(is) left lower lobe sol alt lop left pulmonary artery sol pulmoner arter left upper lobe sol üst lop Legionella pneumonia Legionella pnömonisi legionnaires’ disease lejyoner hastalığı lethal letal ligament ligaman ligation ligasyon linear lineer lingula lingula lingula of left lung sol akciğerin lingulası lingulectomy lingulektomi lipid pneumonia lipit pnömonisi lobar lober lobar atelectasis lober atelektazi lobar bronchi lober bronşlar lobar pneumonia lober pnömoni lobe lop lobectomy lobektomi lobular lobüler lobulated lobüle lobule lobül local lokal localization lokalizasyon localized lokalize etmek locular loküler loculate loküle loculated empyema loküle ampiyem loculus lokül logy loj Löffler’s syndrome Löffler sendromu lung akciğer lung abscess akciğer apsesi lung function test akciğer fonksiyon testi lung function test solunum fonksiyon testi lymphangiomyomatosis lenfanjiyomiyomatoz lymphomatoid granulomatosis lenfomatoid granülomatoz Mac Leod syndrome Mac Leod sendromu macrolide makrolid macrophage makrofaj magnesium sulphate magnezyum sülfat magnetic resonance manyetik rezonans angiography anjiyografi magnetic resonance manyetik rezonans imaging görüntüleme major basic protein major temel protein major histocompatibility complex major histokompatibilite kompleksi Mantoux test Masson body mast cell mast cell stabilizer maximal oxygen consumption maximum expiratory flow maximum expiratory flowvolume curve maximum expiratory pressure maximum inspiratory flowvolume curve maximum inspiratory pressure maximum midexpiratory flow maximum voluntary ventilation measles pneumonia mechanical insufflationsexsufflation mechanical ventilation meconium meconium aspiration syndrome meconium ileus mediastinitis mediastinoscope mediastinoscopy mediastinotomy mediastinum mediator Mendelson syndrome meningococcal pneumonia metabolic acidosis metabolic alkalosis metacholine provocation test metapneumovirus metered dose inhaler methacholine methylxanthine microlithiasis micronodule microvillus middle lobe syndrome miliary tuberculosis military pattern milk allergy miller’s lung minute ventilation minute volume mite mite allergy monoclonal antibody montelukast Morgagni hernia Mantoux testi Masson cisimciği mast hücresi mast hücre stabilizatörü maksimum oksijen tüketimi maksimum ekspiratuvar akım maksimum ekspiratuvar akım-hacim eğrisi maksimum ekspiratuvar basınç maksimum inspiratuvar akım-hacim eğrisi maksimum inspiratuvar basınç maksimum orta ekspirasyon akımı maksimum istemli ventilasyon kızamık pnömonisi mekanik insuflasyoneksufflasyon mekanik ventilasyon mekonyum mekonyum aspirasyonu sendromu mekonyum ileusu mediyastinit mediyastinoskop mediyastinoskopi mediyastinotomi mediyasten mediyatör Mendelson sendromu meningokoksik pnömoni metabolik asidoz metabolik alkaloz metakolin provokasyon testi metapnömovirüs ölçülü doz inhaler metakolin metilksantin mikrolitiazis mikronodül mikrovillüs orta lop sendromu miliyer tüberküloz miliyer patern süt alerjisi değirmenci akciğeri dakika ventilasyonu dakika hacmi akar mite alerjisi monoklonal antikor montelukast Morgagni fıtığı 63 Sözlük Dergisi mosaic perfusion mosquito bites Mounier-Kuhn syndrome mountain sickness mucoactive agents mucociliary clearance mucokinetics mucolytics mucopurulent Mucor mucoregulators mucormycosis mucous membrane mucous plug mucoviscidosis mucus multifocal multilobar multilobular multinodular multioculated cyst mycobacterium Mycobacterium tuberculosis Mycoplasma pneumonia Mycoplasma pneumonia narise nasal canula nasal cavity nasal mucosa nasal obstruction nasal polyp nasal potential difference nasal septum nasofrontal nasolabial nasolacrimal nasopharyngeal nasopharynx nasoseptal nasosinusitis nebulization nebulizer necrosis necrotic necrotizing pneumoniae negative pressure ventilation negative pressure ventilator neutrophil neutrophilia Nijmegen breakage syndrome nitric oxide nitrogen washout test nocardiosis nocardiosis pneumonia nodule 64 mozaik perfüzyon sivrisinek ısırığı Mounier-Kuhn sendromu dağ hastalığı mukoaktif ilaçlar mukosilyer temizleme mukokinetikler mukolitikler mukopürülan Mukor mukoregülatörler mukormikoz mukoza mukus tıkacı mukovisidoz mukus multifokal multilober multilobüler multinodüler multiloküle kist mikobakteri Mycobacterium tuberculosis Mikoplazma pnömonisi Mycoplasma pnömonisi naris nazal kanül nazal kavite nazal mukoza nazal obstrüksiyon nazal polip nazal potansiyel farkı nazal septum nazofrontal nazolabial nazolakrimal nazofarengeal nazofarenks nazoseptal nazosinüzit nebülizasyon nebulizer nekrozis nekrotik nekrotizan pnömoni negatif basınçlı ventilasyon negatif basınçlı ventilatör nötrofil nötrofili Nijmegen breakage sendromu nitrik oksit nitrojen yıkama testi nokardiyoz nokardia pnömonisi nodül nonallergic rhinitis with eosinophilia syndrome noninvasive mechanic ventilation noninvasive ventilation nonsteroidal antiinflammatory drug nontuberculous mycobacteria normocapnia nosocomial nut allergies obesity obesity-hypoventilation syndrome obligate aerobe obligate anaerobe obliteration obliterative bronchiolitis obstruction obstructive atelectasis obstructive lung disease obstructive pneumoniae obstructive sleep apnea syndrome octreotide opacity operable organic dust toxic syndrome organizing pneumoniae orthodeoxia orthopnea outdoor allergen oxidative stress oxygen oxygen diffusion coefficient oxygen dissociation curve oxygen radicals oxygen saturation oxygen tension oxygen therapy oxygen transport oxygenated oxygenation oxymeter oxymetry p pulmonale pachypleuritis palivizumab palliative treatment palpation panacinar panacinar emphysema panbronchiolitis Pancoast syndrome Pancoast tumor eozinofili sendromlu nonalerjik rinit girişimsel olmayan pozitif basınçlı ventilasyon noninvaziv ventilasyon steroid-dışı yangı önleyici ilaç tüberküloz-dışı mikobakteri normokapni nozokomiyal sert kabuklu yemiş alerjisi obezite obezite-hipoventilasyon sendromu zorunlu aerop zorunlu anaerop obliterasyon obliteratif bronşiyolit obstrüksiyon obstrüktif atelektazi obstrüktif akciğer hastalığı obstrüktif pnömoni obstrüktif uyku apne sendromu octreotide opasite operabl organik toz toksik sendromu organize pnömoni ortodeoksi ortopne ev dışı alerjen oksidatif stres oksijen oksijen difüzyon katsayısı oksijen ayrılma eğrisi oksijen radikalleri oksijen satürasyonu oksijen basıncı oksijen tedavisi oksijen taşınması oksijenlenmiş oksijenasyon oksimetre oksimetri p pulmonale pakiplörit palivizumab palyatif tedavi palpasyon panasiner panasiner amfizem panbronşiyolit Pancoast sendromu Pancoast tümörü Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri panlobular emphysema panting para-aminosalicylic acid paracardiac paradoxical respiration paraenfluenzae virus pneumonia parapneumonic effusion paraseptal emphysema parasternal parasympatholytic parenchyma parietal parietal pleura paroxysmal nocturnal dyspnea paroxysmal pulmonary edema particle passive atelectasis patent ductus arteriosus PCO2 peak expiratory flow peak flow peak flow meter peak inspiratory flow pectoralgia pectoralis pectorophony pectus pectus carinatum pectus excavatum penicillin allergy percussion percussion sound perennial allergic conjunctivitis perennial allergic rhinitis performance scale perfusion peribronchial peribronchiolar peribronchiolitis peribronchitis perihilar perilobar perilobulitis periodic breathing periodic fever syndromes peripheral cyanosis peripleural peripleuritis peritracheal pet allergen Pfeiffer syndrome pH phagocytic dysfunction disorders panlobüler amfizem panting para-aminosalisilik asit parakardiyak paradoksik solunum parainfluenza virüs pnömonisi parapnömonik efüzyon paraseptal amfizem parasternal parasempatolitik parankim paryetal paryetal plevra paroksismal noktürnal dispne paroksismal akciğer ödemi partikül pasif atelektazi patent duktus arteriyozus PCO2 tepe ekspiratuvar akımı zirve akım hızı zirve akımölçer tepe inspiratuvar akımı pektoralji pektoral pektorofoni pektus pektus karinatum pektus ekskavatum penisilin alerjisi perküsyon perküsyon sesi perennial alerjik konjonktivit perennial alerjik rinit performans skalası perfüzyon peribronşiyal peribronşiyoler peribronşiyolit peribronşit perihiler perilober perilobülit periyodik solunum periyodik ateş sendromları periferal siyanoz periplevral periplörit peritrakeal evcil hayvan alerjeni Pfeiffer sendromu pH fagosit işlev bozuklukları phrenic phrenic nerve Pickwickian syndrome Pierre Robin syndrome pigeon breast pigeon breeder’s lung plastic pleurisy platelet activating factor platypnea plethysmogram plethysmograph plethysmography pleura pleural effusion pleural fibrosis pleural fremitus pleural mesothelioma pleural plaques pleural pressure pleural rub, pleural friction rub pleural shock pleural sinuses pleural space pleuralgia pleurectomy pleurisy pleuritic pleuritis pleurobronchitis pleurodesis pleurodynia pleurogenic, pleurogenous pleurolysis pleuropericarditis pleuroperitoneal pleuropneumonia pleuropulmonary plombage pneumatic pneumatocele pneumocentesis pneumococcal pneumococcal pneumonia pneumococcal vaccine pneumoconiosis Pneumocystis jiroveci pneumonia pneumocyte pneumohemothorax pneumohydrothorax pneumomediastinum pneumomelanosis pneumonectomy pneumonia pneumonic frenik frenik sinir Pickwickian sendromu Pierre Robin sendromu güvercin göğsü güvercin besleyici akciğeri plastik plörezi trombosit aktive edici faktör platipne pletismogram pletismograf pletismografi plevra plevral efüzyon plevral fibroz plevral fremitus plevral mezotelyoma plevral plaklar plevral basınç plevral frotman plevral şok plevral sinüsler plevral aralık plöralji plörektomi plörezi plöretik plörit plörobronşit plörodez plörodini plörojenik plöroliz plöroperikardit plöroperitoneal plöropnömoni plöropulmoner plombaj pnömatik pnömatosel pnömosentez pnömokoksik pnömokoksik pnömoni pnömokok aşısı pnömokonyoz Pneumocystis jiroveci pnömonisi pnömosit pnömohemotoraks pnömohidrotoraks pnömomediyasten pnömomelanozis pnömonektomi pnömoni pnömonik 65 Sözlük Dergisi pneumonitis pneumopathy pneumopyothorax pneumotaxic center pneumothorax PO2 polen allergen polistes wasp pollen allergen extracts pollen-food syndrome polyarteritis nodosa polyarteritis nodosa Polysaccarid pneumococcal vaccine polysomnography Pontiac fever positive end-expiratory pressure positive pressure ventilation positive reversible test postnasal drip postpericardiotomy syndrome postprimary tuberculosis posttransplantation lymphoproliferative disorder postural drainage Pott’s abscess Potter’s syndrome poudrage pressure controlled ventilation pressure support ventilation pretracheal primary ciliary dyskinesia productive cough progressive massive fibrosis properdin deficiency protein hydrolysate formula protein-induced enterocolitis Proteus pneumonia provocation provocative prune belly syndrome pseudochylothorax pseudohemoptysis Pseudomonas aeruginosa pneumonia psychogenic cough puff pulmopulmonary pulmonary acid aspiration syndrome pulmonary agenesis pulmonary alveolar 66 pnömonit pnömopati pnömopiyotoraks pnömotaksik merkez pnömotoraks PO2 polen alerjeni sarıca arı polen alerjeni ekstreleri polen gıda sendromu PAN poliarteritis nodosa polisakkarid pnömokok aşısı polisomnografi Pontiac ateşi pozitif ekspirasyon sonu basıncı pozitif basınçlı ventilasyon reversibilite testi pozitifliği postnazal akıntı postperikardiyotomi sendromu postprimer tüberküloz transplantasyon sonrası lenfoproliferatif hastalık postüral drenaj Pott apsesi Potter’s sendromu pudraj basınç kontrollü ventilasyon basınç destekli ventilasyon pretrakeal primer siliyer diskinezi prodüktif öksürük progresif masif fibroz properdin eksikliği protein hidrolize mama proteine bağlı enterokolit Proteus pnömonisi provokasyon provokatif prune belly sendromu psödoşilotoraks psödohemoptizi Pseudomonas aeruginosa pnömonisi psikojenik öksürük puf pulmopulmoner pulmoner asit aspirasyon sendromu akciğer agenezisi pulmoner alveoler microlithiasis pulmonary alveolar proteinosis pulmonary amebiasis pulmonary angiography pulmonary anthrax pulmonary aplasia pulmonary arteriovenous fistula pulmonary artery pulmonary artery wedge pressure pulmonary barotrauma pulmonary blastomycosis pulmonary capillary wedge pressure pulmonary circulation pulmonary collapse pulmonary congestion pulmonary cryptococcosis pulmonary edema pulmonary embolism pulmonary emphysema pulmonary fibrosis pulmonary function tests, respiratory function tests pulmonary hamartoma pulmonary hemorrhage pulmonary hemosiderosis pulmonary hypoplasia pulmonary infarction pulmonary ligament pulmonary mucormycosis pulmonary nocardiosis pulmonary renal syndrome pulmonary schistosomiasis pulmonary segments pulmonary sequestration pulmonary shunt pulmonary siderosis pulmonary strongyloidiasis pulmonary sulcus tumor pulmonary toxoplasmosis pulmonary tularemia pulmonary vascular resistance pulmonary veins pulmonary venooclusive disease pulse oxymeter pulse therapy pulsus paradoxus puncture purulent purulent pleurisy pus pyogenic pyohemothorax mikrolitiyaz pulmoner alveoler proteinoz pulmoner amibiyaz pulmoner anjiyografi pulmoner şarbon akciğer aplazisi pulmoner arteriyovenöz fistül pulmoner arter pulmoner arter kapanma basıncı pulmoner barotravma pulmoner blastomikoz pulmoner kapiler kapanma basıncı pulmoner dolaşım pulmoner kollaps pulmoner konjesyon pulmoner kriptokokkoz akciğer ödemi akciğer embolisi pulmoner amfizem pulmoner fibroz solunum fonksiyon testleri pulmoner hamartom pulmoner hemoraji pulmoner hemosideroz akciğer hipoplazisi pulmoner infarktüs pulmoner ligament pulmoner mukormikoz pulmoner nokardiyoz pulmoner renal sendrom pulmoner şistozomiyaz pulmoner segmentler pulmoner sekestrasyon pulmoner şant pulmoner sideroz pulmoner strongiloidiyaz pulmoner sulkus tümörü pulmoner toksoplazmoz pulmoner tularemi pulmoner vasküler direnç pulmoner venler pulmoner veno-oklüzif hastalık nabız oksimetresi hücum tedavisi pulsus paradoksus ponksiyon pürülan pürülan plörezi püy piyojenik piyohemotoraks Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri pyopneumothorax pyrazinamide radiation pneumonitis radioallergosorbent test radiographic imaging radiopulmonography rale Ranke complex Rasmussen’s aneurysm rat allergen reactivation reactivation tuberculosis reactive airways dysfunction syndrome reactivity recurrent infection reexpansion pulmonary edema reflux esophagitis refractory asthma regulatory T cell Reid index reinfection reinfection tuberculosis reintubation relaxation atelectasis remodeling resectable residual residual volume resolution resonance resonant respirable respiration rate respiration, breathing respirator respiratory respiratory acidosis respiratory alkalosis respiratory bronchiole respiratory bronchiolitisassociated interstitial lung disease respiratory centers respiratory dead space respiratory disease respiratory epithelium respiratory exchange ratio respiratory failure respiratory infection respiratory pigments respiratory quotient respiratory symptoms respiratory syncytial virus respiratory syncytial virus piyopnömotoraks pirazinamit radyasyon pnömoniti radioalergosorbent test radyografik görüntüleme radyopulmonografi ral Ranke kompleksi Rasmussen anevrizması sıçan alerjeni reaktivasyon reaktivasyon tüberkülozu reaktif hava yolu disfonksiyonu sendromu reaktivite tekrarlayan enfeksiyon reekspansiyon akciğer ödemi reflü özofajiti dirençli astım düzenleyici T hücre Reid indeksi reenfeksiyon reenfeksiyon tüberkülozu reentübasyon rölaksasyon atelektazisi remodeling rezektabl rezidüel rezidüel hacim rezolüsyon rezonans rezonan solunabilir solunum hızı solunum respiratör solunumsal solunumsal asidoz solunumsal alkaloz solunumsal bronşiyol solunumsal bronşiyolitle ilişkili interstisyel akciğer hastalığı solunum merkezleri solunumsal ölü boşluk solunum sistemi hastalıkları solunumsal epitel solunumsal değişim oranı solunum yetersizliği solunum sistemi enfeksiyonu solunum pigmentleri solunumsal bölüm solunum belirtileri respiratuar sinsityal virüs respiratuar sinsityal virüs pneumoniae respiratory system, respiratory tract respiratory viruses respirophasic restrictive lung disease resuscitation reticular reticulonodular retraction retrosternal reversible test rheology rhinitis rhinosinusitis rhinovirus rhonchus rifabutin rifampicin right lower lobe right middle lobe right or left main bronchi right pulmonary artery right upper lobe Riley-Day Syndrome Rivalta reaction round atelectasis, rounded atelectasis rusty sputum S1Q3T3 sign saccular saccular bronchiectasis salbutamol salmeterol xinafoate sanatorium sarcoid granuloma sarcoidosis saturation scar carcinoma Schaumann’s bodies scimitar sign scimitar syndrome scimitar syndrome scoliosis scratch testing seasonal allergic conjunctivitis seasonal allergic rhinitis secondary tuberculosis secretion segment segmental segmental atelectasis segmental bronchi segmentectomy senile emphysema pnömonisi solunum sistemi solunumsal virüsler respirofazik restriktif akciğer hastalığı resüsitasyon retiküler retikülonodüler retraksiyon retrosternal reversibilite testi reoloji rinit rinosinüzit rinovirüs ronküs rifabutin rifampisin sağ alt lop sağ orta lop sağ ve sol ana bronş sağ pulmoner arter sağ üst lop Riley-Day sendromu Rivalta reaksiyonu yuvarlak atelektazi paslı balgam S1Q3T3 bulgusu sakküler sakküler bronşektazi salbutamol salmeterol ksinafoat sanatoryum sarkoid granülomu sarkoidoz satürasyon skar karsinomu Schaumann cisimcikleri pala bulgusu pala sendromu scimitar sendromu skolyoz scratch test SAC mevsimsel alerjik rinit ikincil tüberküloz sekresyon segment segmental segmental atelektazi segmental bronşlar segmentektomi senil amfizem 67 Sözlük Dergisi septal sequela sequestration sequoiosis serofibrinous pleurisy serologic allergy test serosanguineous serous serous membrane serous pleurisy Serratia pneumonia serum sickness severe acute respiratory syndrome SGaw shock lung shunt sibilant sibilant rhonchus siderosilicosis siderosis silica SiO2 silicate silicatosis silicoanthracosis silicoproteinosis silicosiderosis silicosis silicotuberculosis silikotik silo filler’s lung Simon’s foci single breath nitrogen washout test single nucleotide polymorphisms single-blind food challenges sinopulmonary sinusitis situs inversus skin prick test sleep apnea solar urticaria sonorous sonorous rhonchus soy formula specific airway conductance spinal muscular atrophy spiro spirogram spirograph spirography spirometer spirometry sputum 68 septal sekel sekestrasyon sequoiosis serofibrinöz plörezi serolojik alerji testi serözanginöz seröz seröz zar seröz plörezi Serratia pnömonisi serum hastalığı ciddi akut solunumsal sendrom SGaw şok akciğeri şant sibilan sibilan ronküs siderosilikoz sideroz silika silikat silikatoz silikoantrakoz silikoproteinoz silikosideroz silikoz silikotüberküloz silikotik silo işçisi akciğeri Simon odakları tek nefes nitrojen yıkama testi tek nükleotit polimorfizmi tek kör besin provokasyon testi sinopulmoner sinüzit situs inversus cilt delme testi uyku apnesi solar ürtiker sonor sonor ronküs soya maması özgül hava yolu iletkenliği spinal musküler atrofi tip 1 spiro spirogram spirograf spirografi spirometre spirometri balgam squamous alveolar cell staging stannosis staphylococcal pneumonia staphylococcal superan-tigen STAT-1 deficiency STAT-5b deficiency STAT-6 static compliance status asthmaticus sternocostal stethoscope streptococcal pneumonia streptokinase streptomycin sulfate stridor subapical subcostal subcutaneous emphysema subcutaneuos emphysema subdiaphragmatic suberosis subglottic subphrenic subpleural subpulmonary subsegmental subsegmental atelectasis substernal sudden infant death syndrome suffocation sulfur granules superior sulcus tumor superior vena cava syndrome suppurative suppurative pleurisy supracostal supradiaphragmatic surface tension surfactant survival Swan-Ganz catheter Swyer-James syndrome symbiotic sympathomimetic symptomatic treatment synchronized intermittent mandatory ventilation T helper 1 cell T helper 2 cell T regulator cell tabacosis tachypnea tactile tactile fremitus yassı alveoler hücre evreleme stannoz stafilokoksik pnömoni stafilokokal süperantijen STAT-1 eksikliği STAT-5b eksikliği STAT-6 statik kompliyans status astmatikus sternokostal stetoskop streptokoksik pnömoni streptokinaz streptomisin sülfat stridor subapikal subkostal cilt altı amfizemi subkütanöz amfizem subdiyafragmatik suberoz subglottik subfrenik subplevral subpulmoner subsegmental subsegmental atelektazi substernal ani bebek ölümü sendromu boğulma sülfür granülleri süperior sulkus tümörü süperior vena kava sendromu süpüratif süpüratif plörezi suprakostal supradiyaframatik yüzey gerilimi sürfaktan sağkalım Swan-Ganz kateteri Swyer-James sendromu sinbiyotik sempatomimetik semptomatik tedavi eş zamanlı aralıklı zorunlu ventilasyon T helper 1 hücre T helper 2 hücre T düzenleyici hücre tabakoz takipne taktil taktil fremitus Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri talc talc pneumoconiosis talcosis tartrazine tartrazine sensitivity tension pneumothorax terbutaline sulfate terminal bronchiole terminal respiratory unit test The Global Initiative for Asthma theophylline therapeutic pneumothorax thorac-, thoraco- thoracicothoracal thoracalgia thoracentesis, thoracocentesis thoracic thoracic cage thoracic cavity thoracic index thoracoabdominal thoracolumbar thoracoscope thoracoscopy thoracostomy thoracotomy thorax thrombectomy thromboembolic syndrome thromboembolism thromboendarterectomy tidal volume tiotropium bromide TNM staging toll like receptors total lung capacity total pulmonary resistance toxic epidermal necrolysis trachea tracheal bronchus tracheal catheter tracheal tug trachealgia tracheobronchial tracheobronchial tree tracheobronchial tuberculosis tracheobronchitis tracheobronchomegaly tracheobronchopathia osteochondroplastica tracheoesophageal tracheoesophageal fistula tracheomalacia tracheopathy talk talk pnömokonyozu talkoz tartrazin tartrazin hassasiyeti tansiyon pnömotoraks terbutalin sülfat terminal bronşiyol terminal solunumsal ünite test Astım İçin Küresel Girişim teofilin terapötik pnömotoraks torakotorakal torakalji torasentez torasik göğüs kafesi göğüs boşluğu torasik indeks torakoabdominal torakolomber torakoskop torakoskopi torakostomi torakotomi toraks trombektomi tromboembolik sendrom tromboembolizm tromboendarterektomi soluk hacmi tiotropium bromür TNM evrelemesi toll benzeri reseptörler total akciğer kapasitesi toplam pulmoner direnç toksik epidermal nekrolizis trakea trakeal bronş trakeal kateter trakeal çekme trakealji trakeobronşiyal trakeobronşiyal ağaç trakeobronşiyal tüberküloz trakeobronşit trakeobronkomegali trakeobronkopati osteokondroplastika trakeoözofageal trakeoözefageal fistül trakeomalazi trakeopati transbronchial transbronchial lung biopsy transforming growth factor beta transpulmonary pressure transthoracic transtracheal transtracheal catheter, transtracheal oxygen catheter transudate transudation traumatic pneumothorax traumatopnea treatment of CPAP trepopnea triptase tropical eosinophilia, tropical pulmonary eosinophilia tube thoracostomy tubercle, tuberculum tuberculin tuberculin reaction tuberculin skin test tuberculin unit tuberculocidal tuberculoma tuberculosis tuberculostatic tuberculous abscess tuberculous effusion, tuberculous pleural effusion tuberculous empyema tuberculous granulation tissue tuberculous pleuritis tubular tumor embolism tumor necrosis factor tumor necrosis factor-alfa tympanostomy tube type I alveolar cell type I hypersensitivity type II alveolar cell type II hypersensitivity type III hypersensitivity type IV hypersensitivity typhoid pneumonia uremic pleuritis uremic pneumonitis urokinase usual interstitial pneumonia usual interstitial pneumonia vaporizer variable transbronşiyal transbronşiyal akciğer biyopsisi transforme edici beta büyüme faktörü transpulmoner basınç transtorasik transtrakeal transtrakeal kateter transüda transüdasyon travmatik pnömotoraks travmatopne CPAP tedavisi trepopne triptaz tropikal pulmoner eozinofili tüp torakostomi tüberkül tüberkülin tüberkülin reaksiyonu tüberkülin deri testi tüberkülin ünitesi tüberkülosit tüberkülom tüberküloz tüberkülostatik tüberküloz apsesi tüberkülotik plevral efüzyon tüberküloz ampiyemi tüberküloz granülasyon dokusu tüberkülotik plörit tübüler tümör embolizmi tümör nekrozis faktör TNF alfa timpanostomi tüpü tip I alveoler hücre tip I hipersensitivite tip II alveoler hücre tip II hipersensitivite tip III hipersensitivite tip IV hipersensitivite tifoit pnömoni üremik plörit üremik pnömonit ürokinaz UIP usual interstitial pneumonia vaporizatör değişken 69 Sözlük Dergisi varicella pneumonia, varicellazoster pneumonia. varicous bronchiectasis vascular endothelial growth factor vascular ring vasculitis vasculitis syndromes vegetable allergy ventilation tube ventilator ventilator-associated pneumonia vesicular breath sound vesiculo bronchial breath sound vibration video assisted thoracic surgery viral pneumonia Virchow’s triad visceral pleura visual analog scale vital capacity vocal cord dysfunction vocal cord paralysis vocal fremitus vocal resonance volutrauma vomica 70 varisella-zoster pnömonisi variköz bronşektazi vasküler endotelial büyüme faktörü vasküler halka vaskülit vaskülit sendromları sebze alerjisi ventilasyon tüpü ventilatör ventilatör-ilişkili pnömoni veziküler solunum sesi vezikülo-bronşiyal ses vibrasyon video yardımlı toraks cerrahisi viral pnömoni Virchow üçlemesi viseral plevra görsel analog skala vital kapasite vokal kord disfonksiyonu vokal kord paralizisi vokal fremitus vokal rezonans volütravma vomik Wegener’s granulomatosis Werdnig- Hoffman disease Westermark’s sign wet lung wheezing wheezing whole blood oxymeter whooping cough Williams-Campbell syndrome Wilson-Mikity disease Wiskott-Aldrich syndrome yellow jackets yellow nail syndrome Young syndrome zafirlukast zeolite zero zidovudine Ziehl-Neelsen stain zileuton zona zonal zonesthesia zonifugal zoster zosteriform zosteroid Wegener granülomatozu Werdnig-Hoffman hastalığı Westermark bulgusu yaş akciğer hışıltılı solunum vizing tam kan oksimetresi boğmaca Williams-Campbell sendromu Wilson-Mikity hastalığı Wiskott-Aldrich syndromu sarı arı sarı tırnak sendromu Young sendromu zafirlukast zeolit zero zidovudin Ziehl-Neelsen boyası zileuton zona zonal zonestezi zonifugal zoster zosterifom zosteroid Çocuk Göğüs Hastalıkları Terimleri Yazarlar (soyadı sırası ile) Prof. Dr. Ayşe Tana Aslan aysetana@yahoo.com Prof. Dr. Ali Baki ali.baki@superonline.com Uz. Dr. Murat Bal balmurat1@windowslive.com Prof. Dr. Ayşen Bingöl aguz@akdeniz.edu.tr Doç. Dr. Demet Can ddcan15@hotmail.com Uzm. Dr. Güzin Cinel guzincinel@yahoo.com Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara Karadeniz Teknik Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Trabzon Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İzmir Akdeniz Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji-İmmunoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Antalya Behçet Uz Çocuk Hastanesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı, İzmir Ankara Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Hematoloji Onkoloji Eğitim Araştırma Hastanesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Ünitesi, Ankara Doç. Dr. Nazan Çobanoğlu drncobanoglu@yahoo.com Uzm. Dr. Nagehan Emiralioğlu drnagehan@yahoo.com Doç. Dr. Ela Erdem Eralp elaerdem@yahoo.com Prof. Dr. Deniz Doğru Ersöz ddogru@hacettepe.edu.tr Doç. Dr. Saniye Girit saniyegirit@gmail.com Prof. Dr. Figen Gülen figen.gulen@ege.edu.tr Prof. Dr. Fuat Gürkan fgurkan@dicle.edu.tr Doç. Dr. Koray Harmancı korayharmanci@gmail.com Ankara Üniversitesi Tıp Fakültesi; Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara Marmara Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara Dr Lütfi Kırdar Kartal Eğitim ve Araştırma Hastanesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji ve Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İzmir Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Diyarbakır Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji-İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Eskişehir 71 Sözlük Dergisi Yazarlar (devam) Yrd. Doç. Dr. Müsemma Karabel musemma.alagoz@gmail.com Prof. Dr. Abdülkadir Koçak akocak53@gmail.com Doç. Dr. Mehmet Köse mhmtkose@yahoo.com Prof. Dr. H. Uğur Özçelik uozcelik@hacettepe.edu.tr Prof. Dr. Ayten Pamukçu pamukcuayten@gmail.com Doç. Dr. Sevgi Pekcan sevgipekcan@yahoo.com Yrd. Doç. Dr. Velat Şen drvelatsen@hotmail.com Uz. Dr. Yurda Şimşek yurdabasbay@yahoo.com Uz. Dr. Tuğba Şişmanlar tsismanlar@yahoo.com Prof. Dr. Nevin Uzuner nuzuner@deu.edu.tr Prof. Dr. Ebru Yalçın ebruy@hacettepe.edu.tr Doç. Dr. Özge Yılmaz oyilmaz_76@hotmail.com Prof. Dr. Hasan Yüksel hyukselefe@hotmail.com Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı. Diyarbakır. Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Alerji-İmmünoloji ve Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Eskişehir Erciyes Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Kayseri Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara İstanbul Bilim Üniversitesi Tıp Fakültesi; Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, İstanbul Necmettin Erbakan Üniversitesi Meram Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Konya Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Diyarbakır Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi, Manisa Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara Dokuz Eylül Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji ve İmmünoloji Bilim Dalı, İzmir Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi, Çocuk Göğüs Hastalıkları Bilim Dalı, Ankara Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Tıp Fakültesi, Pediatrik Alerji Bilim Dalı ve Solunum Birimi, Manisa 72