KADİM MEDENİYETLER HİNT Hint uygarlığı Pencap yöresinde Ganj ve İndus ırmaklarında ortaya çıkmıştır. Purapa ve Raksita‟da şehirleşme yoğun olmuş. En eski Hint bilimsel metinleri Vedalardır. Eski Hint uygarlığı vedaların gösterdiği gelişmeye göre 3 döneme ayrılır: 1. Prevedik dönem - MÖ 5000-3000: bilgi birikimi yeni yeni ortaya çıkmaya başlamıştır. 2. Vedik dönem – ana metin olan Vedalar dörde ayrılır a. Rigveda, Yajurveda, Samaveda, Atharvaveda) MÖ 2500. bu dördüne Samhitalar denir. Bunların içinde Rigvedalar en eski metinlerdir. Şiir biçiminde yazılmış, edebi niteliği olan metinlerdir. Doğa olayları açıklanmaya çalışılmıştır. Astronomi ve matematik alanında belli bir birikim gözlenir. Doğa olaylarının açıklanmasında Güneş önemli yer tutar. Ayrıca ana metinlerin yorumları, ritüeller, tartışmalar ve felsefi spekülasyonlar içeren yan metinler de ikiye ayrılır: b. Brahmana c. Aranyakalar – Upanişadlar. 3. Postvedik dönem ya da Budik dönem – Pali Canon, Siddhanta. A. ASTRONOMİ: -Sistemli ve periyodik gözlemelere dayalı Güneş bilgisi vardır. Güneş‟i bir gezegen olarak kabul etmişler. Güneş ışığının 7 renkten oluştuğunu biliyorlardı. Güneşin yerden uzaklığı, çapı ve tutulması ile ilgili hesaplamalara dayalı bilgilere rastlıyoruz. Budik dönemde Ay ve Güneş tutulması üzerine bilgi sahibi olduklarını biliyoruz. -Hintliler geosantrik (yermerkezli) sistemi kullanıyorlardı. Bu sistem iç içe geçmiş 9 küreden oluşuyordu. Burada iç gezegen küreleri daha hızlı hareket etmektedir ve en dışta sabit yıldızlar küresi vardır. Sistem şu şekildedir: Yer – Ay – Merkür – Venüs – Güneş – Mars – Jüpiter – Satürn – Sabit yıldızlar. -Ekinoks noktalarına Rahu ve Kethu diyorlardı. -Yıldıza „noksatra‟ diyorlardı, şekillerine bakarak isimler takmışlar. Bunlardan sekiz tanesinin Mezopotamya ve Çin‟de aynı olduğu tespit edilmiştir. Hintliler ortalama 27-28 yıldız tespit etmişler. -Güneş ve Ay takvimleri var. Güneş takvimi Nisan‟da ilkbaharda doğanın uyanışı ile başlar. Önce 3 sonraları 6 temel mevsim belirlemişler. Seneler 365 gün, 12 aydır. Aylar 30‟ar gündür. Bir de 5 gün tatil vardır. Ay takvimi dini takvimdir ve 354 gündür. -Kullanılan astronomi aletleri: Klepsidra (clepsydra - su saati): üst üste iki su kabından oluşur. Dökülen suyun sesi terapik etki yaratır. Caba (tekerlek): tekerlek biçiminde, üzerinde ince bir çubuk olan alettir. Gölge uzunluğu yöntemi ile kullanılır. Solipsis ve Ekinoks noktaları belirlenir. Usturlap: bilinen astronomi değerlerinin birbirleri le mukayese edilmesine yarar. Gnomon: metal, deve, yada fil kemiğinden yapılıyor. Zaman dilimleri gölge uzunluğuna göre ayrılır. Bu uzunluk 22 Hazirandan itibaren azalır. Solipsis noktalarını ve ekinoks durumlarını belirlemekte de kullanılır. Aynı zamanda Güneş yolunu (Rita) ve tutulma düzlemini de belirler. Halkalı küre: yermerkezli sistemin iç içe geçmiş kürelerini temsil eden iç içe halkalardan oluşur. Gezegenlerin açısal konumları belirlenerek hesaplar yapılır. Daha sonra Çin ve İslam uygarlığında kullanılmıştır. -Hint astronomisinde MÖ 4000 ile Vedik dönem arasında İran uygarlığı ile bilgi alışverişi olduğu anlaşılmaktadır. B. MATEMATİK: -10 tabanlı desimal sayı sistemi var. Önceleri additif (toplamalı, eklemeli) olan sistem MÖ 1200‟lerde konumsal sisteme dönüşüyor. -MÖ 100‟lerden itibaren ilk sıfır Hint‟te kullanılmıştır. Dünyaya buradan yayılmıştır. -İşlemleri kısaltmada üslü sayılar ve üslü çoklukların kullanımı var. -Geometride üçgen, dörtgen ve diğer düzgün çokgenler biliniyor. -Daire kusursuz sayılıyordu. Aryabhata pi için 8(100+4)+62000/20000=3,1416 değerini veriyor. -2. dereceden denklemlere rastlıyoruz. Yardımcı bilinmeyenin kullanımı var – önce taş sembolleri, sonra çeşitli semboller ve sonra kısaltarak hece haline gelmiş semboller. -Uzunluk birimleri kullanıyorlar. -Dört işlem ve kesirli işlemler var. -Üçgen, dörtgen sayılara ve sayı dizilerine rastlıyoruz. -Düzgün çokyüzlüler biliniyordu. -Trigonometri var (sinüs, kosinüs hesapları). -Çin‟le özellikle 4. yy.‟dan itibaren yoğun bir alışveriş olmuş. Hintlilerin yarım bıraktıkları problemler üzerinde diğer uygarlıklar çalışmış. Özellikle aritmetik ve cebir alanında Çinliler çalışmış. -Mezopotamya kaynaklı astronomi metinlerinde 60 tabanlı sayı sistemi yoluyla varılmış sonuçlara rastlıyoruz. -Yunan medeniyeti matematik açısından Hint‟ten geridedir. Bu da alışveriş olmadığı sonucunu vermektedir. Yunan matematiğinde sayılar harf sembolleri ile gösterilmekte ve sıfır bilinmemektedir. Cebir sözeldir ve trgionometride geridedir. Oysa Hint‟de sinüs hesabı kullanılmaktadır. Yalnızca geometri prensipleri yakınlık göstermektedir. -Müslüman Harezmi (9.yy.) “Kitab‟ül Hesab‟ül Hind” adında bir kitap yazdı ve Hint sayı sistemini İsalm dünyasına tanıttı. Daha sonra bu kitap 12. yy.‟da “De Numero Indorum” adı ile Bath‟lı Adelard tarafından latinceye çevrildi. Harezmi “Kitab‟el – Cebr ve‟l Mukabele” adında bir kitap daha yazmış ve cebirde önemli bir ilerleme hamlesi yapmış. “Algebra” ve “cebir” kelimeleri buradan geliyor. -Brahgupta (sidhanta) İbrahim el Fezari tarafından 802‟de arapçaya çevrilmiştir. İslam aritmetiği Hint kaynaklıdır. Geometride Yunan etkisi, cebirde ise Mezopotamya etkisi görülür. C. TIP: 3 çeşit tıbbi müdahale var: 1. cerrahi müdahale. Bunlar kırık çıkık tedavisi gibi dışarıdan yapılan basit müdahaleler. 2. ilaçla tedavi. Hayvanlara bakılarak ve hayvanlar örnek alınarak geliştirilmiş. Bitki bilimi çok gelişmiş. Bitki hem besin maddesi olarak hem de ilaç hammaddesi olarak önemli idi. Et ve yumurta dini sebeplerden yenilmiyordu. Beslenme bitkisel temelli idi. 3. dua ve dini seronomi yoluyla tedavi. -Çaraca ve Susruta adlı Budik dönemin bilgilerini içeren iki önemli ansiklopedik tıp metni mevcut. Susruta‟ya nispeten daha eski bir metin olan Çaraca‟da anatomi, embriyoloji, teşhis, etiyoloji (hastalık seyri), prognos (hastalığın öngörüsü, sonuç ne olacak?), toksikoloji (zehir veya ilaç bilimi), harici cerrahi ve tedavi bilgileri verilmiş. Susruta‟da ise bu konuların yanısıra tonikler (güçlendirici maddeler) , geatri (yaşlılık bilimi, yaşlılığın geciktirilmesi) üzerine bilgiler dahil edilmiş. Bu son iki bilim ilk defa Hint‟de ortaya çıkmış. -Bunlardan başka bir de Ayurvedalar denilen tıp metinleri mevcut. Bu metinlerde de, zihinsel hastalıklar, kadın ve çocuk hastalıkları ve tedavi yolları ile kulak-burun-boğaz hastalıkları, toksikoloji, tonikler ve seksoloji üzerine bilgiler bulunur. -Hint‟de aynı zamanda çeşitli tıp okullarının bulunduğunu, gelişmiş olduğunu görüyoruz. 3 ana tıp okulundan söz etmek mümkündür. 1. Racikitsana okulu MÖ 2.yy. Kurucusu Tantra olan bu okul Tantrik metinlere dayanır. Bu metinlerde evrenin iki temel maddeden, Cıva ve Kükürt‟ten oluştuğu iddia edilir (Hg ve S2). Bu okula göre canlı cansızdan anatomik ve fizyolojik açıdan farklı değildir. Her şeyin temelinde Hg ve S2 vardır. Bu yüzden insan inorganik kökenli ilaçlarla tedavi edilebilir. Bu düşünceye Hint‟de ilk defa rastlandığı gibi Hint‟deki temel görüşlere de ters düşmektedir. Canlıyı anlamak suretiyle evrenin de anlaşılabileceğini düşünürler, makrokozmos ve mikrokozmos düşüncesi buradan doğar. Bu düşünceler daha sonra şu önemli görüşleri doğurmuştur: 1. basit madenlerden değerli madenler yapılabilir, çünkü hepsi de aynı iki maddeden oluşmuştur. Bu görüş daha sonra Simy a bilimini ortaya çıkarmıştır. 2. insanı mükemmel ve ölümsüz kılma çalışmaları oluşmuştur. Bu okulun fikirleri Cabir bin Hayyam aracılığı ile İslam dünyasına aktarılmıştır. Hayyam‟ın görüşleri de batıda Paraselsus‟u etkilemiştir. Paraselsus buradan hareketle temel elementler (unsurlar) fikrini geliştirmiştir. Biline gelen 4 unsura kükürt, cıva ve tuzları katarak 7 element düşüncesine ulaşmıştır. Bu görüşler de iotrokimya‟nın doğmasında etkili olmuştur. Paraselsus canlı ve cansız olsun her şeyin temelinde bu yedi unsurun (anasır-ı erbaa ve diğerleri) olduğunu ileri sürer. Kendisi iotrokimya akımının kurucusudur. 2. Nadivijnana okulu: bu okul nabız konusunda çok ileridir. 800 değişik nabız çeşidi tespit etmişler. 3. Yoga okulu: bu okulun temsilcileri tedaviden çok zihinsel ve bedensel olarak sağlıklı kalmaya önem vermişlerdir. Onlara göre iki şey önemlidir: beden ve ruh. Biri bozuksa diğeri de otomatikman kötüdür. Sürekli egzersiz (zihin ve beden egzersizleri) yapmayı ve diyet yapmayı önerirler. Zihinsel egzersize meditasyon denir ve şu aşamalardan oluşur: - çekilme - gözlem - nefes kontrolü - istemli kasların kontrolü - beş duyunun kontrolü - sabit dikkat - ve salt konsantrasyon. -Hint evren düşüncesi: evren beş ana mnaddeden oluşmuştur: anasır-ı erbaa + eter (mükemmel madde). Bu beşli canlıda humor (hult) denilen vaju, pitta ve kapha‟yı oluşturur. Vaju – havayla ilgili organlar, ses, hareket Pitta – ateş ve enerji, kan Kapha – toprak, sertlik, sağlamlılk ve dayanıklılık Bu 3 gerçek [istek, enerji, madde] 3 egoyu [ruh, hareket, beden] oluşturur. Bunlardan da insanın 5 duyusu meydana gelir. -Canlı nasıl oluşuyor? 3 gerçek (istek (varolmayı isteme), enerji ve madde) 3 egoyu (ruh (varolmaya müsaitlik), hareket, madde) oluşturur. 5 duyu organı, 5 hareket (manipulasyon (el kullanma), lokasyon (yer, kendini bir mekanda hissetme), generasyon (üreme), evaluation (boşaltım), hareket), 5 madde ve 12 ilim 16 mintasyonu oluşturur. Önce basit organlar sonra daha komplike olan tek ve çift organlar meydana geliyor. -Uyku, koma ve uyanıklık arasındadır. Rüyayorumu yok. -Sağlık: beden ve çevre temizliği, mevsmine göre beslenme önemli. Karakter olarak da temizlik, arkadaş çevresi temiz ve iyi olmalı. Yemek, uyku vesaire ölçülü olmalı. -Hastalıklar iki gruba ayrılır: 1. zihinsel 2. doğum öncesi ve sonrası olanlar: a)kalıtsal (genetik) olanlar b) hamilelikte anneden geçen veya yanlış doğumdan kaynaklananlar. Bir de önüne geçilemeyecek hastalıklar var: 1. dini cezalandırmayla oluşanlar 2. yaşlılıktan oluşanlar. -İdeal hekim dikkatli, keskin görüşlü, çabuk kararlı, öngörüşlü, okuryazar ve güvenli olmalıdır. -İlaçlar bitkisel, hayvansal (süt) ve mineral kökenli olanlardır -Hint tıbbı Mezopotamya, Yunan ve İslam tıplarını derinden etkilemiştir. -Yunandaki 4 unsur anlayışı 4 mizaç anlayışında etkisini göstermiştir. Ayrıca budist ruhgöçü anlayışı Yunanda (pitagorasçılık‟ta) ruhun ölümsüzlüğü ve ruh göçü olarak görünür. İslam dünyasındaki Hint etkisi Rönesans‟da Avrupa‟yı etkilemiştir.