Türkiye-Fransa İlişkileri

advertisement
Türkiye-Fransa İlişkileri ve
Türkiye’nin AB Üyelik Süreci
Ayşim PARLAKYILDIZ
Fransa’nın Son Dönem Dış Politikası
Nicolas Sarkozy’nin cumhurbaşkanı
seçilmesiyle, Fransız iç ve dış politikası
hareketlilik kazanmış ve böylece Fransa, hem
Birlik (AB) içerisinde hem de dünya üzerinde
etkin olma isteğini açığa vurmuştur. Sarkozy,
seçim kampanyaları sırasında
Jacques Chirac’tan devralacağına inandığı
iktidarının kısmen de olsa onun
politikalarından izler taşıyacağını dile
getirmiş, ancak hemen akabinde kendi
kuracağı hükümetin adeta “değişim hükümeti”
olacağını ve hükümetinin Fransa siyaset
tarihinde önemli bir dönemin
mimarı olarak anılacağını vurgulamıştır.
“Sarkozy’nin dış politikasının genel olarak
güvenlik odağında geliştirildiği, BM veya AB
bünyesindeki kriz yönetimi operasyonlarına aktif
katılımıyla da görülmektedir. Afrika’nın,
Balkanlar’ın ve Orta Doğu’nun istikrar içinde
olmasına son derece önem veren Fransa tüm bu
bölgelerdeki barış misyonlarında rol almaktadır.
Barış ve istikrarın sağlanması kapsamında
Gürcistan-Rusya savaşında arabulucu rolüne
soyunan Sarkozy yönetimi, Afganistan’da da
askeri desteğiyle bölgedeki varlığını
sürdürmektedir.” (1)

Sarkozy’nin iktidara geldiği bu dönemde; genel
anlamda temelde “De Gaule tarz-ı siyaset” ve
“Atlantik İttifakı” olmak üzere iki ana eksen
üzerinde şekillenmiş olan Fransa dış politikası
hem dünyanın diğer ülkeleriyle hem de Türkiye
ile olan ilişkilerde geçmişteki benzer tutumların
var olmasına neden olmaktadır. Dolayısıyla,
Sarkozy’nin De Gaule politikalarının bir tür
devamcısı olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Bununla birlikte;
“Sarkozy’nin özellikle NATO ile ilişkileri açısından
Atlantikçi yaklaşımın ağır bastığı söylenebilir.
Fransa’nın NATO’nun askeri kanadına dönmesi
için girişimleri bunun en önemli göstergesidir.
1966 yılında de Gaule döneminde NATO’nun
askeri kanadından ayrılan Fransa, bugün
NATO’nun tüm yapılanmalarında, özellikle de
Komuta operasyonlarında yer almakta, sadece
Nükleer planlama ve Savunma planlama
komitelerinde bulunmamaktadır.” (2)
Fransa’nın Sarkozy iktidarıyla dış politikada
atağa geçtiğini söylemek yanlış olmaz. Bu
dönemde Fransız dış politikası güvenlik
konularına yoğunlaşmış ve Akdeniz İşbirliği
çalışmalarına girişmiştir. Bunlar;
“Avrupa-Akdeniz Süreci (Euro-Med)”, diğer
adıyla “Barselona Süreci”, “Akdeniz İçin Birlik
Platformu” ve “Avrupa Akdeniz
Parlamenterler Assamblesi”dir.
“Avrupa-Akdeniz Süreci (Euro-Med/Barselona Süreci)
AB'nin Doğu Avrupa'ya yönelik olarak öngördüğü genişlemeyi
bir ölçüde dengeleyici bir unsur olarak ortaya çıkmıştır. Bu
çerçevede, Avrupa Birliği ile Birlik üyesi olmayan 12 Akdeniz
ülkesi arasında, kalıcı ve kurumsal bir işbirliği çerçevesinin
oluşturulması amacıyla 27-28 Kasım 1995 tarihlerinde
Barselona'da Avrupa-Akdeniz Konferansı düzenlenmiştir. Sürecin
temel amacı, Barselona Deklarasyonu’nda ifade edildiği üzere,
Akdeniz'de barış, istikrar ve güvenliğin sağlanması, ülkeler
arasındaki iyi komşuluk ilişkilerinin geliştirilmesi, demokrasi ve
insan haklarına saygının derinleştirilmesi, AB ile Akdeniz'e kıyıdaş
ülkeler arasındaki ekonomik, ticari, sınaî, kültürel ve bilimsel
alanlar ile çevre konusundaki işbirliğinin artırılması ve
Konferansa katılan ülkeler arasında 2010 yılına kadar aşamalı
olarak bir "Akdeniz Serbest Ticaret Bölgesi" kurulmasıdır.” (3)
“Akdeniz İçin Birlik, AB ve Akdeniz’e komşu ülkeleri bir
çatı altında toplamayı amaçlayan bir platform olup 14
Temmuz 2008’de Fransa’da yapılan bir zirve toplantısı ile
kurulmuştur. Akdeniz İçin Birlik Sarkozy’nin seçim
kampanyasının bir parçası olarak ortaya atılmış olup,
seçilmesiyle süreç daha da hız kazanmıştır. Her
platformda öneriyi dile getiren Sarkozy diğer AB ve
bölge ülkelerinin desteğini almaya çalışmaktadır. Sarkozy
projenin Ortadoğu barış sürecine katkı yapacağı
inancındadır. Proje aynı zamanda Türkiye’nin AB üyeliğine
alternatif bir öneri olarak da medya ve diplomatik
çevrelerde tartışma konusu olmuş fakat Mart 2008’de
AB tarafından bunun tam üyeliğe alternatif olmayacağı
belirtilmiştir.” (4)
“Avrupa, Avrupa Parlamentosunun girişimiyle EUROMED’den ayrı bir oluşum olarak 27-28 Ekim 1998
tarihlerinde Parlamenter Forum teşkil edilmiştir.
Parlamenter Forum’un doğrudan sürecin bir parçası
haline gelerek Parlamenter Asamble’ye
dönüştürülmesi süreci 2-3 Aralık 2003 tarihlerinde
Napoli’de yapılan Avrupa-Akdeniz Süreci Altıncı
Dışişleri Bakanları Toplantısıyla sonuçlandırılmıştır.
Türkiye de Forumun Asamble haline dönüştürülmesini
destekleyen ülkeler arasında yer almıştır. Parlamenter
Asamble’nin açılış toplantısı 22-23 Mart 2004
tarihlerinde Atina’da yapılmıştır. TBMM’de Euro-Med
Parlamenter Asamblesi Türk Grubu oluşturulmuştur.”
(5)
Türkiye – Fransa Siyasi İlişkileri
Türkiye ile Fransa’nın siyasi ilişkileri 14. yüzyılın
sonlarına doğru başlamıştır. Osmanlı padişahı II.
Beyazid ile Fransa kralı XI. Louis döneminde
gerçekleştirilen ilk elçilik teatisine dayanan bu
ilişki zaman içerisinde gelişerek devam ermiştir.
III. Selim dönemine kadar Fransa kralları ile
Osmanlı padişahları arasındaki dostluk ilişkileri
devam etmiş ve 17. yüzyılın sonlarına doğru XVI.
Louis ve III. Selim uzun süre mektuplaşmıştır.
Fakat Fransız Devrimi’nden sonra FransaTürk(Osmanlı) ilişkileri bozulma sürecine
girmiştir. Çünkü devrim sonrası Napoléon
Bonaparte iktidara gelmiş ve o dönemde
Osmanlı İmparatorluğu’nun hakimiyetinde
bulunan Mısır topraklarını ele geçirmek
arzusuyla askerlerini bu toprakların istilası için
görevlendirmiştir.
Ancak Fransız askerleri Mısır’ı ele geçiremeyince
Osmanlı İmparatorluğu ile Fransa arasında 1801
yılında El-Ariş Antlaşması imzalanmıştır. Antlaşma
sonrası ilişkiler düzelmiş ve Osmanlı
İmparatorluğu Napolyon Savaşları’nda İngiltere
ve Rusya’ya karşı Fransa’nın yanında yer almıştır.
Fransız Devrimi, iki ülke arasındaki ilişkilerin
etkileşim biçiminde de gelişip devam etmesini
sağlamıştır. Devrimin tüm dünyadaki etnik
gruplarda milliyetçilik duygusunu ön plana
çıkartmasıyla Türk’lerin de milliyetçilik
anlayışının Osmanlı İmparatorluğu’nun
milliyetçilik anlayışının aksine, ırk üzerine
temellenmesine neden olmuştur.
 Bununla birlikte 19. yüzyıl Osmanlı aydınının
laikleşme sürecinde de Fransa, model ülke
olarak önemli bir rol oynamıştır.

I. Dünya Savaşı sırasında ise Osmanlı Devleti ile
Fransa arasındaki ilişkiler ikinci defa
bozulmuştur. Her iki devlet de farklı cephelerde
savaşmıştır. Osmanlı Devleti’nin yenilgiye
uğramasıyla Fransa, Anadolu topraklarını işgal
etmiştir. Kurtuluş Savaşı sırasında 20 Ekim 1921
tarihinde imzalanan Ankara Antlaşması ile
Fransa, Ankara Hükümeti’ni tanıyan ilk batılı
devlet olmuştur.
Kurtuluş Savaşı sonrasında ise yeni kurulan
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ile Fransa’nın
ilişkileri; Lausanne Konferansı sonrası dönemde,
kapitülasyonların kaldırılması sürecinde; Osmanlı
borçlarının tasfiyesi, İskenderun Sancağı ve
Fransa Mandası altındaki Suriye ile ülkemiz
arasındaki sınır sorunu konularında sekteye
uğratmıştır.
“İkinci Dünya Savaşını müteakip Türkiye ile
Fransa BM, NATO gibi uluslararası kuruluşlarda
müttefik konumunda yer almaktalarsa da, iki
ülke ilişkileri inişli çıkışlı bir seyir izlemiştir.
1980’li yılların ortalarından itibaren Türk-Fransız
ilişkilerinde yakalanan ivme, Jacques Chirac’ın
1995 Mayıs ayında Cumhurbaşkanlığına
seçilmesiyle hız kazanmıştır.” (6)

“Fransa, bu çerçevede, 1995’te Gümrük Birliği
kararının alınmasında ve 1999 Helsinki
Zirvesinde Türkiye’nin aday ülke statüsünün
resmen tanınmasında önemli ve işlevsel bir rol
üstlenmiştir.” (7)

“Öte yandan, 1998 yılında imzalanan ve TürkFransız ortaklığını stratejik bir çerçeveye
oturarak, iki ülke ilişkilerine siyasi, ekonomik,
askeri ve kültürel alanlarda yeni bir ivme
kazandırmayı amaçlayan “Türkiye-Fransa 2000
Eylem Planı” başlıklı belge ile bu belgeye pratikte
işlerlik kazandırılması için geliştirilen "Uygulama
Eki" 1998 yılında imzalanmıştır.” (8)

“Siyasi ilişkilerde, 2001 yılında 1915 olaylarına
ilişkin Ermeni iddialarını tanıyan bir yasanın
çıkarılması, 2006 yılında ise Sözde Ermeni
soykırımının “inkârını” suç sayan yasa teklifinin
Ulusal Meclis’te benimsenmesi ilişkilerde sıkıntılı
dönemlere girilmesine neden olmuştur.
Sözkonusu yasa teklifinin Senato’da gündeme
alınmamasıyla ilişkiler normalleşme sürecine
girmiş, karşılıklı temas ve ziyaretlerin de etkisiyle
de ilişkilerde gelişme kaydedilmiştir.” (9)
Son Dönemde Gerçekleştirilen Üst Düzey
Ziyaretler

“Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye Mevsimi
çerçevesinde Paris'te Grand Palais'de
düzenlenen "Bizans'tan İstanbul'a: İki Kıtanın
Limanı" konulu serginin açılışını Cumhurbaşkanı
Sarkozy ile birlikte yapmak üzere 7-9 Ekim 2009
tarihlerinde Fransa'ya resmi bir ziyaret
gerçekleştirmişlerdir.” (10)
“Dışişleri Bakanı Sayın Ahmet Davutoğlu, 6-7
Kasım 2009 tarihlerinde Fransa'ya bir çalışma
ziyareti gerçekleştirmiştir.” (11)
 “Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Egemen
Bağış, Fransa'yı Nisan 2009 ve Eylül 2009’da iki
kez ziyaret etmiştir.” (12)
 “Dış Ticaretten Sorumlu Devlet Bakanı Sayın
Zafer Çağlayan, Türkiye Mevsimi ekonomi
etkinliğine katılmak üzere 7-8 Şubat 2010
tarihlerinde Paris'e gitmiştir.” (13)

“Fransa’nın Dış Ticaretten Sorumlu Devlet
Sekreteri Anne-Marie Idrac, Türkiye-Fransa
Ekonomi ve Ticaret Ortak Komitesi İkinci
Toplantısına katılmak üzere 24-26 Şubat 2010
tarihlerinde ülkemizi ziyaret etmiştir.” (14)
 “Sayın Başbakanımız, Fransa Cumhurbaşkanı
Nicolas Sarkozy’nin daveti üzerine, Türkiye
Mevsimi'nin kapanışı vesilesiyle 6-7 Nisan 2010
tarihlerinde Fransa'ya resmi bir ziyarette
bulunmuştur.” (15)

Türkiye – Fransa Ekonomik İlişkileri

“Türkiye-Fransa dış ticaret hacmi 2008 yılında,
bugüne kadar kaydedilen en yüksek değer olan
15,6 milyar dolar düzeyine ulaşmıştır. Ülkemiz ile
Fransa arasındaki dış ticaret dengesi ülkemiz
aleyhine seyretmektedir. Küresel ekonomik
krizin olumsuz etkisi 2009 yılında ikili ticaret
hacmi rakamlarına da yansımıştır. Diğer taraftan,
2009 yılında Fransa ile ikili ticarette yaşanan
düşüş oranı dış ticaretimizdeki genel düşüş
oranının altında kalmıştır.” (16)

“2008 yılında Fransa ülkemizin en çok ihracat
yaptığı 5. ülke konumunda iken, 2009 yılında
Almanya’nın ardından 2. sıraya yükselmiştir.
Fransa’nın AB dışındaki en büyük pazarlarından
biri olmaya devam eden Türkiye, 2009 yılında
Fransa’nın AB dışında en çok ihracat yaptığı 6.
ülke olmuştur.” (17)

“Fransa ile ikili ticaret hacmimiz 2010 yılının ilk
dört ayında geçen yılın aynı dönemine göre
yüzde 31’lik bir artış kaydetmiş ve 4,6 milyar
Dolar olarak gerçekleşmiştir. Bu dönemde
Fransa’ya ihracatımızda geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 30, Fransa’dan
ithalatımızda ise yüzde 33’lük artış
gerçekleşmiştir.” (18)

“Ülkemizde yaklaşık 900 Fransız sermayeli şirket
faaliyet göstermektedir. Fransız firmaları
özellikle nükleer enerji santralleri ihaleleri,
yenilenebilir enerji ve ulaştırma alanlarındaki
proje ve ihalelere ilgi göstermektedir. Fransız
yatırımları otomobil, elektronik, çimento,
eczacılık ve hizmet sektörlerinde
yoğunlaşmaktadır.” (19)

“2002-2009 döneminde ülkemize gelen
yatırımların 4,4 milyar Dolarlık bölümü Fransa
kaynaklıdır. 2009 yılında Fransa’dan ülkemize
gelen yatırım miktarı ise 593 milyon dolardır.”
(20)

Fransa’daki Türk yatırımcılar, gerek ülkemizin
sanayi ve hizmetler sektörü firmalarından gerek
Fransa’da yerleşik vatandaşlarımızın kurup
geliştirdikleri ve genelde inşaat ve gıda
alanlarında faaliyet gösteren firmalardan
oluşmaktadır.(21)

“1987 yılında kurulan Türk-Fransız İş
Konseyi’nin Fransız muhatabı "Mouvement des
Entreprises de France-MEDEF International"
isimli kuruluştur. İş Konseyi’nin Türk kanadı
başkanı Hasan Çolakoğlu, Fransız kanadı başkanı
Jean Lemierre’dir.” (22)

“2009 yılında Fransa’dan ülkemize gelen turist
sayısı 932 bin 800 olarak gerçekleşmiştir.” (23)
Sarkozy Döneminde Türkiye’nin AB Üyelik
Sürecinde Yaşananlar
Nicolas Sarkozy’nin iktidara geldiği tarihten
itibaren (16 Mayıs 2007) Fransa’nın, iç ve dış
politikasında daha milliyetçi bir tavır içerisinde
olduğu gözlemlenmektedir. Bu durum doğal
olarak Türkiye-Fransa ilişkilerine de olumsuz bir
şekilde yansımaktadır.
Özellikle Sarkozy’nin Türkiye’yi “Avrupalı”
olmadığı gerekçesiyle Birlik içerisinde görmek
istemediğini dile getirmesi iki ülke arasındaki
ilişkilerin geleceğini belirleyen olumsuz bir
tutum olarak değerlendirilebilir:
“Nicolas Sarkozy, Testimony adlı kitabında
Türkiye’nin AB üyeliğine neden karşı olduğunun
temel parametrelerini açıklamıştır. Öncelikle
Türkiye’nin topraklarının %98’inin Avrupa kıtası
dışında olduğunu savunan Sarkozy, üyelik
durumunda Türkiye’nin AB üyeleri arasında en
yüksek nüfus oranına sahip olacağını
savunmaktadır. Nüfus yoğunluğunun ötesinde ise
AB bünyesine İslam kültürünün girmesinin, AB’nin
kurucu babalarının siyasi birlik kurma fikrine zarar
vereceği görüşündedir.” (24)
“Bu noktada Sarkozy, Türklere AB’ye üye
olamayacaklarını söylemekte geç kalındığı
takdirde bunun nezaket sınırlarını aşacağını da
belirtmektedir. Sarkozy, AB’nin hacminin daha
fazla artmasına karşı çıkmaktadır, çünkü Türkiye
gibi geniş coğrafyaya yayılmış ve yoğun nüfuslu
bir ülkenin üyeliği sonrasında Fransa’nın gücünü
kaybedeceğinden endişe duymaktadır.” (25)

“Türkiye’nin AB üyeliği Fransa kamuoyunda
uzun süre tartışılmıştır. Fransa Cumhurbaşkanı
Sarkozy Türkiye'nin AB üyeliğine karşı bir tutum
benimsemiştir. Bu çerçevede, Fransa, beş faslın
müzakerelere açılmasını engellemektedir.” (26)
Türkiye’nin AB Üyelik Talebine Fransa’nın
Tepkisi
“Fransa’da örneğin, siyasi liderler, Türkiye’nin AB
üyeliğine karşı çıkmıştır. Fransa eski
Cumhurbaşkanı ve Avrupa Konvansiyonu
Başkanı Valery Giscard d’Estaing, Türkiye’nin
üyeliğinin Avrupa’nın sonu olacağını söylemiştir.
Türkiye’yi Avrupalı bir ülke olmadığı için
dışlayarak, Türkiye’nin Birliğe katılımı için çaba
gösterenleri AB’nin düşmanları olarak
nitelendirmiştir. (27)
Bunun dışında Jacques Chirac, AB Anayasası’na
ilişkin yürütülen referandum kampanyasında,
Türkiye’nin Birliğe katılıp katılmayacağına ilişkin
Fransa’da referanduma gidilmesini kabul
etmiştir.” (28)
Türkiye-Fransa İlişkilerinin AB üyelik
Sürecine Yansımaları
Ülkemiz AB katılım sürecine 2005 yılında
başlamıştır. Ancak 2005 yılında başlayan bu
süreçte Birliğe üyelik talebimiz bazı ülkeler
tarafından istenmemektedir. Bu ülkelerden
biri Fransa’dır. Türkiye’nin AB’ne üyeliği
konusunda temel engel olarak Kıbrıs sorunu
ve Türkiye-Ermenistan ilişkileri sorunu
gösterilmektedir.
Ancak tek neden bunlar değildir. Fransa’nın
Türkiye’nin AB üyeliğine karşı oluşunun
temelinde kendi içsel kaygılarının olduğu
söylenebilir. Bu karşı oluşun, kimi zaman
Türk-Fransız çekişmesine dönüşeceği
(dönüştüğü) iddiaları da gündeme gelmiştir.
Genel olarak bakıldığında; Türkiye ile Fransa
arasında yaşanan diplomatik krizler, iki ülke
arasındaki ilişkileri zedelemenin de yanısıra
Birliğin geleceğinin şekillenmesinde olumsuz bir
çaba olmaktan öteye geçememektedir. Bunlar
aynı zamanda Türkiye ile AB arasında yaşanan
diplomatik krizler olarak ta değerlendirilebilir.
Peki bu durum Fransızlar tarafından nasıl
algılanmakta ve onlar için ne ifade etmektedir?
Acaba bu krizler, üyelik sürecinde, Fransa’da
yaşanan “Türkiye Tartışması” çerçevesinde
problem mi yoksa çözüm olarak mı
algılanmaktadır?

“Türkiye ile AB arasında yaşanan diplomatik
krizler Fransızlar tarafından temel problemler
olarak değil, daha çok çözümün bir parçası
olarak algılanıyor. Bu tür krizler, Türkiye’nin tam
üyelikten vazgeçeceği umudunu gündeme
taşıyarak Fransızlarda bir nevi rahatlamaya
yardımcı oluyor. Bir çok politik fikir ayrılıklarına
sebebiyet verecek, çok uzun bir süreye yayılan
bir müzakere süreci hedefleyen politikacılar da
bu beklentileri canlı tutuyorlar.” (29)

“Özellikle Fransız sağında hakim bu yaklaşım,
şimdilerde Fransız solunda da yer kazanmaya
başlıyor. UMP liderleri müzakere sürecinin
kendisinin bir B planı gibi algılanabileceğini ve bu
B planının amacının Türkiye’nin siyasi, ekonomik
ve hukuki standartlarının Türkiye’nin AB dışında
tutularak ciddi anlamda yükseltilmesi olduğunu
belirtiyorlar. Onlar için hedef, Avrupa kurallarını
mümkün olduğunca benimseyen ve gelişen bir
Türkiye’nin AB üyesi olmadan
yaratılmasıdır.”(30)
Türkiye’nin AB Üyelik Sürecinde Fransa’nın
Tutumu
Fransa’da Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili olarak
ortaya çıkan bir tartışma vardır:
“Türkiye Tartışması”.
“Tartışmanın aslında Türkiye veya Avrupa ile çok
da ilgili olmadığı ve özünde dolaylı yoldan da
olsa Fransa’nın içinde bulunduğu durumla
bağlantılı olduğu öne sürülebilir.” (31)
“Bununla birlikte, Fransa’nın Türkiye’nin
reform sürecine ilişkin eleştirileri Türkiye
tarafında bir dışlanma olarak algılanıyor.Bu
nedenle Fransa’daki Türkiye AB tartışması
daha çok Fransız-Türk tartışmasına dönmüş
durumda. Türkiye’nin AB yolunda Fransa
engelinin üstesinden gelmek için planlayacağı
stratejilerde, bu anlayışın göz önüne alınması
Türkiye’nin bu yolda ilerleyebilmesi için önem
taşıyor.” (32)
Fransa’da Türkiye’nin AB üyeliğiyle ilgili
olarak ortaya çıkan Türkiye
tartışmasında bazı konular öne çıkmıştır
ve bu konular iki ülke ilişkilerini zedeler
konuma getirmiştir.
Bunlardan bazıları:
“1-Türkiye’nin Orta Doğu’daki önemli konumu
itibariyle ortaya çıkan jeostratejik zorluklar;
2-Türkiye’nin AB ile yasamakta olduğu
diplomatik problemleri çözmekte ve ilişkilerini
normalleştirmekteki kabiliyetsizliği;
3- siyasi istikrarsızlık, demokratikleşme yolundaki iniş
ve çıkışları;
4- dış göçün sosyal ve kültürel rolü,
Türk kökenli göçmenlerin Fransa’ya uyum
sağlamak kapasiteleri ve dinsel farklılıklardan
kaynaklanan problemlerin üstesinden
gelinmesi.” (33)
Bununla birlikte; Fransa’da,Türkiye’nin
AB üyelik sürecinde yaşadığı
değişimleri olumlu gelişmeler olarak
değerlendirenler de vardır:
“Öte yandan, Türkiye’nin üyeliğine karsı
çıkanlar dahi bazı olumlu noktaların altını
çizmeyi ihmal etmediler: sonuç halen
mükemmel olmasa da Türkiye’nin politik
modernizasyonu çerçevesinde attığı adımlar;
Türkiye’nin ekonomik potansiyeli ve Fransız
firmalarına sunduğu pazar imkanları;
Türkiye’nin tarih boyunca Batı’ya duyduğu
bağlılık; Irak savası ve Lübnan’da görev
yapan UNIFIL gibi bir kaç alanda da olsa,
Türkiye’nin AB diplomasi çizgisine uymak için
sarf ettiği çaba gibi.” (34)
Türkiye’nin AB Üyelik Sürecinin Fransız
Basını’na Yansıması
Bu arada tüm bu tartışmalar içerisinde
Fransız Basını’nın dengeyi sağlayıcı ve eğitici
rolünü de unutmamak gerekir:
“Düzenli olarak Türkiye hakkında yazan
kaliteli Fransız gazetelerinin konu hakkında
bilgi sahibi olan muhabirlerinin çoğu Türkiye
yanlısı bir yaklaşımdalar. Bu nedenle Fransız
yazılı basınının Türkiye yanlısı eğilimleri
şaşırtıcı değil.” (35)

Fransız basınında Türkiye karşıtı olanların
nitelikleri ise şöyle sıralanmaktadır:

“Öte yandan, Türkiye karşıtı grup çoğunlukla
genel muhabirler, köse yazarları ve uluslararası
politikayla ilgilenen ve kendini ülkenin iç siyasi
durumuna daha yakın tanımlayan gazetecilerden
oluşuyor.” (36)
Fransız yazılı ve sözlü basınında Türkiye
lehine yayınlar yapılmaktadır: “Görsel-işitsel
medya son üç yıldır Türkiye’ye özellikle haber
programları dahilinde daha geniş yer
vermeye başladı. Bu programlarda, İstanbul
veya Ankara’dan yapılan yayınlarla
Türkiye’nin Avrupalılaşmış Batısından verilen
görüntülerle, ekonomik ve sosyal açıdan
daha geri kalmış bölgeleri olan gelişmekte
olan bir ülke algılaması arasında denge
kurmaya çalışıyordu.” (37)
“Görsel-işitsel medyada göze çarpan bir diğer
konu ise, Türkiye hakkındaki olumlu konularla
kıyaslandığında çok daha fazla yer aldığı
düşünülebilecek Ermeni sorununa ayrılan
süre.Yahudi soykırımıyla paralellikler
kurulması bu konuya özel ilgi gösterilmesinin
nedenlerinden bir tanesi olarak görülebilir.
Ermeni meselesiyle ilgili tarihi görüntü ve
yorumların yanı sıra, Fransız meclisindeki
oylama çerçevesinde yapılan tartışmalar
şüphesiz Fransa’nın gözündeki Türkiye
imajını sarstı.” (38)
Sonuç

Sonuç olarak; her iki ülke de köklü bir tarihe
geçmiş olmakla birlikte, gerek uygulanan yanlış
ve eksik politikalar gerekse önyargılı yaklaşımlar
nedeniyle iki ülke arasındaki ilişkilerde istikrarlı
bir yapı gözlenememektedir. Türkiye-Fransa
ilişkilerinin inişli-çıkışlı olması bölgesel refahın ve
huzurun sağlanmasında da olumsuz bir etki
yaratmaktadır. Fransa’nın Türkiye’nin AB
üyeliğine karşı oluşu 22 Haziran 1993 tarihinde
imzalanan Kopenhag Kriterleri’nde dile getirilen
“Demokrasi”, “İnsan Hakları” ve “Hukukun
Üstünlüğü” ilkeleriyle çelişmektedir.

Bundan başka, Türkiye’nin “imtiyazlı ortaklık”
statüsünde değil, “tam üyelik” statüsünde AB’ne
kabulü mümkün mertebe hızlı bir şekilde
gerçekleştirilmeli ve bu girişimin önündeki
engeller kaldırılmalıdır.
Kaynakça

(1) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134

(2) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134

(3) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134

(4) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134
Kaynakça

(5) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134

(6) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(7) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(8) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(9) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(10) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa
Kaynakça

(11) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(12) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(13) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(14) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(15) Türkiye-Fransa Siyasi İlişkileri, http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransasiyasi-iliskileri.tr.mfa

(16) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

(17) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa
Kaynakça

(18) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

(19) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

(20) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

(21) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

(22) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa
Kaynakça

(23) Türkiye-Fransa Ticari ve Ekonomik İlişkileri,
http://www.mfa.gov.tr/turkiye-fransa-ticari-ve-ekonomik-iliskileri.tr.mfa

(24) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134

(25) Aslıhan P. Turan, Fransız Dış Politikası ve Türkiye’nin AB Üyeliği,
http://www.bilgesam.org/tr/index.php?option=com_content&view=article&
id=814:fransz-d-politikas-ve-tuerkiyenin-ab-ueyelii&catid=70:abanalizler&Itemid=134

(26) AB’de Anayasa Süreci ve Lizbon Antlaşması, İKV Yayınları No:218, s.35.

(27) AB’de Anayasa Süreci ve Lizbon Antlaşması, İKV Yayınları No:218, s.35.
Kaynakça

(28) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(29) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(30) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(31) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(32) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf
Kaynakça

(33) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(34) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(35) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(36) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf

(37) Seçimler Öncesinde Fransız Kamuoyunda Türkiye,
http://www.edam.org.tr/images/PDF/yayinlar/Reports/Fransa%20rapor_TR
_ozet.pdf
Download