ATASÖZLERİNDE İKTİSADİ AHLAK Bu çalışmada, atasözlerinde iktisat ahlakı tutumunun olup olmadığı incelenmekte ve atasözlerinin Türk toplumuna bir iktisadi ahlak telkin ettiği ileri sürülmektedir. İktisadi ahlak bağlamında Türkiye Türkçesinde kullanılan atasözleri bu çalışmanın sınırlarını oluştururken, iktisadi ahlak ile tutumluluk, birikim/tasarruf, ölçülülük, çalışkanlık ve helal kazanç gibi nitelikler kastedilmektedir. Kavramsal temelde dünyaya karşı bir tavır alışı ifade eden iktisadi ahlak, bir taraftan dünya malının insanı Tanrı’nın yolundan uzaklaştırma tehlikesine karşı zühd ve riyazet, öte yandan hayatı mütevazi bir biçimde sürdürmenin vazgeçilmez aracı olarak mal mülk edinme arasında denge arayışıdır. Birey, dünya malıyla ilişkili olarak bu iki farklı kutbun aralarını bulma yolunda bir çabanın içindedir. İktisadi ahlak, hangi zamana ve çevreye ait olursa olsun, ihtiyaçlarını karşılamak için madde, çevre ve zaman ilişkisi çerçevesinde insanın, içten bir hesaplaşmasının göstergesidir. Kolektif hafıza yoluyla kuşaktan kuşağa aktarılan atasözleri, bir kültür, zihniyet ve anlam dünyasına işaret eder ve atasözleri, tarihsel, toplumsal ve kültürel anlam kodlarını içinde barındırır. Tarihsel toplumsal anlam kodlarının oluşmasında çalışmayı emreden bir din ve birikimi, tasarrufu telkin eden bir kültürün, kıtlık, açlık vs. gibi geçmiş tecrübelerinin etkili olduğu belirtilmelidir. Türk kültürünün çalışıp kazanmaya yaklaşımı kapitalist anlayıştan farklı bir iktisat ahlakı anlayışı oluşturmuştur. Weber, Avrupa’da kapitalizmin ortaya çıkışı ve gelişiminde Protestan ahlakına işaret etmiştir ancak Batının iktisadi durumunu değerlendirmek, kendi tarihsel ve sosyoekonomik süreci içerisinde anlamlıdır. Örneğin, Benjamin Franklin’in yaklaşımında ahlaki yaklaşımlar, faydacılığa dönüşür. Çalışkanlık, dakiklik, ölçülülük erdemdir, çünkü bize toplum içinde kredi sağlar. Bu yönüyle de Türk kültüründe iktisat ahlakı, faydacı bir anlayıştan uzaktır. İktisat ahlakını, iktisat zihniyeti ile birlikte değerlendirmek gerekir. Ülgener, iktisadi çözülmenin arka planında bir ahlak ve zihniyet dünyası bulunduğunu belirttiği tezinde iktisat ahlakını bir zihniyet meselesi olarak incelemektedir. Türk-İslam coğrafyasındaki iktisadi kuruluşlarda dinin ve tasavvuf inancının etkisi inkar edilemeyeceği gibi, iş ahlakının köklerini İslam dininden aldığı da inkar edilemez. Ahilik teşkilatı (fütüvvet) ve esnaf loncalarının kuruluş ve işleyişinde İslam dininin etkileri görülür. İktisadi hayatla ilgili tutumlarda tasavvufun etkisi gözlendiği gibi tasavvuftan dilimize atasözlerinin geçtiği de belirtilmektedir. Sonuç olarak, bu çalışmada insanın gündelik yaşayışını düzenlemede pratik değer ve tercih ölçülerine yönelik motiflerin toplamına işaret eden iktisat ahlakını telkin eden atasözleri ele alınmakta ve Türkiye Türkçesinde tutumluluk, birikim/tasarruf, ölçülülük, çalışkanlık ve helal kazanç gibi niteliklere göre atasözleri tespit edilmektedir.