26 Ekim 2016 TİSK Ekim ayı Ekonomi Bülteni’nden: Mali istikrar ve enflasyon hedeflemesi her zamankinden daha önemli TİSK’in Ekim Ayı Ekonomi Bülteni’nde küresel ekonomideki belirsizlikler ve Türkiye ekonomisindeki risklerin mali istikrar ve enflasyon hedeflemesini her zamankinden daha önemli hale getirdiği ifade edildi. TİSK sanayi üretimini ve ihracatını geliştirmek ve mümkün olan tüm ülkelerle dış ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere ekonomik ilişkileri güçlendirmek gerektiğini ifade etti. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) tarafından hazırlanan Ekim Ayı Ekonomi Bülteni’nde, dünya ekonomisindeki belirsizlikler ve Türkiye’nin içinde bulunduğu özel süreçlerden kaynaklanan riskler nedeniyle büyümedeki iyimser hedeflerin gerisinde kalınabileceği uyarısında bulundu. TİSK, yılın dokuz ayını geride bırakırken Türkiye ekonomisinin yılın son çeyreğine düşük büyüme oranı, yüksek enflasyon ve yüksek işsizlik oranı ile girdiğine dikkat çekti. TİSK, ekonomik durumu “Türk Lirası son bir ayda ABD doları karşısında yüzde 1,5 dolayında değer yitirmiştir. Büyüme oranı düşük seyrederken cari açık tekrar yükselmeye başlamıştır. İç denge ya da mali istikrar açısından birincil öneme sahip olan bütçe dengesi Eylül ayında 17 milyar dolayında açık vermiştir” şeklinde özetledi. Sanayi üretimini ve ihracatını geliştirecek reformlara ihtiyaç var Hükümetin talebi artırmak amacıyla finansal kaynaklara erişimi kolaylaştırıcı önlemler aldığı bir dönemde TCMB’nin faiz indirimine ara verdiğini vurgulayan TİSK, “TCMB, döviz kurundaki artışın önce enflasyon oranına, ardından belirli bir gecikme ile faiz oranına yansıyacağını görmüştür. Bankanın, aynı zamanda, kur-enflasyon-faiz üçgeninin yeniden etkili hale gelmesinin, 2006 yılından itibaren uygulanan ve çoğu kez hedefin tutturamamasına rağmen sürdürülen ‘enflasyon hedeflemesi’ programının da sonu olacağını gördüğü anlaşılmaktadır. Bu durum sadece TCMB için değil, 2017-2019 Orta Vadeli Programını kamuoyuna açıklayan Hükümet için de önemlidir. OVP oldukça iyimser temelde hazırlanmıştır. Ancak mevcut koşullarda hedeflediği sonuçlara erişmesi zor görünmektedir. Daha şimdiden, Program hedeflerine temel teşkil eden Brent petrol fiyatı varsayımı gerçekçiliğini kaybetmek üzeredir. Programın hedeflerine yaklaşabilmesi için, özellikle sanayi üretimini ve ihracatını geliştirecek, ülkemizi tekrar yatırım yapılabilir ülkeler konumuna yükseltecek reformlara ihtiyaç vardır. Bu çerçevede, ekonominin kurumsal yapısını güçlendirici düzenlemelere öncelik verilmelidir” yorumlarında bulundu. IMF’in 2017 büyüme tahmini yüzde 3 Ekim ayında IMF tarafından yayınlanan “Düşük Talep: Belirtiler ve Çareler” başlıklı Dünya Ekonomik Görünüm Raporu’nda dünya ekonomisine ilişkin büyüme tahmininin yüzde 3,1’e düşürüldüğünü aktaran TİSK Bülteninde, aynı raporda artan belirsizliklerin 2016 ve 2017’de Türkiye’nin büyümesini kısıtlayabileceğinin kaydedildiği de hatırlatıldı. Son dönemde artan 1 terör eylemleri ve başarısız darbe girişiminin bu yoruma yol açtığı ve IMF’in Türkiye’nin büyüme oranını 2016 için yüzde 3,3, 2017 için ise yüzde 3 olarak açıkladığı ifade edildi. Ekim ayında açıklanan Orta Vadeli Program’ın (2017-2019) önümüzdeki dönemde uygulanacak iktisat politikasının çerçevesini çizdiğini kaydeden TİSK, OVP’nin hedeflerini iyimser buldu. OVP’de 2017 yılı GSYH büyüme hedefi yüzde 4,4 olarak belirlendi, 2018 ve 2019 yıllarında ise GSYH’nin yıllık yüzde 5 artacağı öngörülüyor. Mali istikrar korunuyor Bu koşullar altında mali istikrar ve enflasyon hedeflemesini her zamankinden daha önemli hale geldiğini kaydeden TİSK, Eylül ayında mali istikrara ilişkin verilerin beklenen düzeylerde gelmediğini kaydetti. Eylül 2016 dönemi merkezi yönetim bütçe açığı geçen yıla göre yüzde 19,9 oranında artarak 16 milyar 906 milyon TL gibi yüksek bir düzeyde gerçekleşti. 2015 yılı Eylül ayında 7 milyar 723 milyon TL faiz dışı açık verilmiş iken 2016 yılı Eylül ayında bu açık yüzde 38,6 oranında artarak 10 milyar 665 milyon TL düzeyine çıktı. TİSK, Eylül ayındaki bu olumsuz tabloya karşın yılın ilk dokuz ayındaki bütçe gerçekleşmesinin olumlu olduğunu kaydetti. Bütçede hedeflenen açık düzeyinin yalnızca yüzde 40,5’inin gerçekleştiğini belirten TİSK, yılın son üç ayının mali istikrar açısından önemine dikkat çekerek “Bütçe açığını artırıcı işlemlerden uzak durulması gerekiyor. Ekonomik ve diğer risklerin arttığı, dış dengenin yüksek riskli hale geldiği bu dönemde, bütçe dengesi ve enflasyon hedeflemesi Türkiye ekonomisinin temel savunma araçlarıdır” açıklamasını yaptı. TİSK’e göre Eylül ayında Tüketici Fiyat Endeksinin (TÜFE) aylık bazda yüzde 0,18, yıllık bazda yüzde 7,28’e düzeyinde kalmasına rağmen, TCMB’nin faiz oranını sabit tutması, gelecek dönemler için muhtemel olumsuz beklentileri kırmak açısından önem taşıyor. Yine TİSK verilerine göre Eylül ayında manşet enflasyon oranındaki artışın zayıf kalmasında TÜFE sepeti içinde yüzde 23,68 ağırlığa sahip olan gıda ve alkolsüz içecekler grubunda fiyatların aylık bazda yüzde 0,70 düşmesi etkili oldu. Gıda grubunda yıllık enflasyon da yüzde 4,16’ya kadar geriledi. Tüm ülkelerle ekonomik ilişkiler güçlenmeli Artan küresel sorunlar ve riskler karşısında Türkiye’nin, mümkün olan tüm ülkelerle dış ticaret ve yatırımlar başta olmak üzere ekonomik ilişkilerini güçlendirmesi gerektiğini ifade eden TİSK, şu önerilerde bulundu: “Bu süreçte Türkiye’nin emtia fiyatlarındaki mevcut gevşemeyi iyi değerlendirerek, konjonktürel ve yapısal düzeyde dış ticaret açığını ve cari açığı daraltıcı önlemler alması, finansal istikrarı ve fiyat istikrarını destekleyici politikaları güçlendirerek sürdürmesi, işgücü piyasası başta olmak üzere yapısal konularda iş ve yatırım ortamını iyileştirecek reformları kararlılıkla uygulaması, toplumsal birliği ve ekonomik dinamikleri, özellikle işgücü piyasası dinamiklerini güçlendirmeyi hedefleyen eğitim reformunu başarması önem taşıyor. Orta Vadeli Programın hedeflerine yaklaşabilmesi için, özellikle sanayi üretimini ve ihracatını geliştirecek, ülkemizi tekrar yatırım yapılabilir ülkeler konumuna yükseltecek reformlara ihtiyaç vardır. Bu çerçevede, ekonominin kurumsal yapısını güçlendirici düzenlemelere öncelik verilmelidir.” Türkiye’nin büyüme oranında istikrar arayışlarının, ihracat etrafında şekillendirilmesi gerekliliğine değinen TİSK, “Son dönemlerde, Türkiye’nin toplam ihracatı içinde AB’nin payı yerinde saydı ve Orta Doğu’da pazar kaybı yaşandı” yorumunda bulundu ve “İhracatın güçlendirilmesi için, ihracat fasıllarının yanı sıra, ihracat pazarlarının da yeniden ele alınması isabetli olacak. Özellikle, AB ve Orta Doğu pazarlarına yönelik yeni stratejiler geliştirilmeli” tavsiyesinde bulundu. 2 Cari açık tekrar yükseldi Bülten’de yer alan verilere göre Ağustos’ta yıllık bazda ihracat yüzde 7,7; ithalat yüzde 3,7 arttı; dış ticaret açığı azaldı. Cari açık ise Ağustos ayında tekrar yükselmeye başladı. 2015 yılı Ağustos ayında 256 milyon dolar cari fazla verilirken, bu yıl 1 milyar 776 milyon dolar açık verildi. On iki aylık cari açık 31 milyar 19 milyon dolara çıktı. TİSK’e göre cari açığın artmasında, hizmetler dengesi fazlasının geçen yılın Ağustos ayına göre 1 milyar 818 milyon dolar azalarak 2 milyar 547 milyon dolara gerilemesi başat rol oynadı. Seyahat gelirleri yaklaşık üçte bir oranında azaldı. Cari açığın artış nedenlerden biri de yatırımlardan elde edilen gelirin yurt dışına transferinin hızlanması oldu. Ağustos ayında net yatırım geliri çıkışı 2015 yılının Ağustos ayına göre 321 milyon dolar artarak 791 milyon dolara yükseldi. Bu kalemden yılın ilk sekiz ayındaki net çıkış 5 milyar 522 milyon dolara ulaştı. Cari açığın finansman kaynaklarından yabancıların yaptığı doğrudan yabancı yatırımlardaki azalış eğilimi Ağustos ayında da devam etti. Doğrudan yatırımlardan net girişler 2015 yılının aynı ayına göre 839 milyon dolar azalarak 859 milyon dolara geriledi. Bu kalemden yılın ilk sekiz ayındaki net giriş geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 58,8 oranında azalarak 3 milyar 874 milyon dolara düştü. Ağustos ayında cari açığın finansmanında yükü net hata noksan kalemi üstlendi. Kaynağı belirsiz döviz girişlerini gösteren bu kalemden Ağustos ayında cari açık tutarının üzerinde bir giriş oldu. Ağustos ayında 1 milyar 776 milyon dolarlık cari açık verilirken, net hata noksan kaleminden ülkeye 1 milyar 990 milyon dolarlık giriş gerçekleşti. Verileri değerlendiren TİSK, cari açığın finansmanında ağırlık kazanan mevcut yapının, ödemeler dengesi açısından sağlıksız bir yapıya işaret ettiğini; cari açığın yabancı doğrudan yatırımlar başta olmak üzere nitelikli kaynaklarla finanse edilmesi gerektiğini kaydetti. İşsizlik arttı, genç işsizliği oranı yüzde 20’ye yaklaştı TİSK Ekim Ekonomi Bülteni’nde Temmuz döneminde işsizliğin sert biçimde yükseldiği ifade edildi. GSYH büyüme oranının yavaşlayarak 2012’den itibaren yüzde 2-4 bandında seyretmesi nedeniyle 2012’den beri artmakta olan yıllık işsizlik oranı, yüzde 9’lardan yüzde 11’lere yükselme eğilimi gösteriyor. 2016 yılı Temmuz döneminde işsiz sayısı 2015 yılının aynı dönemine göre 354 bin kişi artarak 3 milyon 324 bin kişiye çıktı. Bu gerçekleşme sonucunda işsizlik oranı da 0,9 puanlık artış ile yüzde 10,7 düzeyine yükseldi. Bu dönemde tarım dışı işsizlik oranı 1 puanlık artış ile yüzde 13, genç işsizliği oranı da 1,5 puanlık artış ile yüzde 19,8 oldu. İşsizlik oranı erkeklerde yüzde 9,2 iken, kadınlarda yüzde 14’e kadar çıktı. Sanayi üretimi arttı 2016 yılının Ağustos ayında sanayi üretimi aylık bazda yüzde 9,4, yıllık bazda yüzde 2,2 oranında arttı. TİSK, sanayi üretimindeki aylık artışta Temmuz ayındaki darbe girişimi nedeniyle duraksayan ekonominin yarattığı baz etkisinin önemli rol oynadığını, yıllık artışın sınırlı oranda kaldığını ifade etti. Ağustosta Sanayi Ciro Endeksi de Üretim Endeksine benzer bir seyir izledi. Sanayide ciro aylık bazda yüzde 9,6; yıllık bazda yüzde 2,4 yükseldi. 3 TİSK HAKKINDA Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK), gönüllü teşkilatlanma esasına göre faaliyet gösteren ve Türk işverenlerini endüstri ilişkileri alanında yurtiçinde ve yurtdışında temsil eden tek üst kuruluş. 20 Aralık 1962’de kurulan Konfederasyona, ekonominin değişik sektörlerinde faaliyet gösteren 21 İşveren Sendikası üye. Bu İşveren Sendikalarına bağlı 9 bin 600 işyerinde, 1 milyon 230 bin çalışan istihdam ediliyor. Türk sanayinin, yarım asrı aşkın süredir sosyal boyutunu temsil eden, “İşletmelerin Sesi” olma mantığı içinde faaliyet gösteren Konfederasyon, ulusal düzeyde sosyal taraf olarak üçlü temsil esasının geçerli olduğu (Ekonomik ve Sosyal Konsey, Üçlü Danışma Kurulu, Çalışma Meclisi, Türkiye İş Kurumu, Sosyal Güvenlik Kurumu, Mesleki Yeterlilik Kurumu, TBMM’nin ilgili Komisyonları gibi) tüm platformlarda ve ulusal düzeydeki 50’ye yakın kurum ve kuruluşta işveren kesimini temsilen yer alıyor. TİSK, uluslararası düzeyde de Uluslararası Çalışma Teşkilatı (ILO), Uluslararası İşverenler Teşkilatı (IOE), Avrupa İş Dünyası Konfederasyonu (BUSINESSEUROPE), G20/B20 Süreci, OECD Nezdinde Ticaret ve Sanayi İstişari Komitesi (BIAC), Türkiye–AB Karma İstişare Komitesi (KİK), Akdeniz Özel Sektör Konfederasyonları Birliği (BUSINESSMED), Küresel İşbaşında Eğitim Ağı (GAN), Avrupa İşbaşında Eğitim Birliği (EAfA), Küresel İlkeler Sözleşmesi (Global Compact) ve Karadeniz ve Hazar İş Dünyası Birliği (BCB) nezdinde Türk İşverenlerini temsil ediyor. TİSK hakkında detaylı bilgiye www.tisk.org.trinternet adresinden ulaşılabilir. 4