SOSY AL ALGI Daha önce gördüğümüz gibi; yükse korku toplumsallığı artırır yüksek kaygı ise toplumsallığı azaltır. Çünkü birey etkileşimin küçük düşürücü olduğunu düşünür ve yüksek korku yalnızca eğer diğer insanlar benzer bir heyecan durumu içindeyseler toplumsallığı artırır. Bu bölümde ise sosyal algı konusu üzerinde duracağız. Sosyal algı; insanlar, karşısındaki insanların kişilikleri hakkında yargıda bulunmak, nasıl insanlar oldukları hakkında tahminler yapmak ihtiyacı duyarlar ve bunu yaparken de elinde olan bilgi ve ipuçlarından yararlanırlar. Bu bölümde sosyal algının temel konularını oluşturan; sosyal algı ne tür bilgiler üzerine kurulur, nelerden etkilenir, doğruluk yada yanlışlık derecesi nedir gibi konuları inceleyeceğiz. Çok sınırlı bilgi ve ipuçlarına dayanarak başkalarına karşı izlenimler oluşturma insanlarda önemli ve evrensel bir eğilimdir. İnsanlar yalnızca bir kaç dakika gördükleri bir kişinin yada resmin çok sayıda özelliği hakkında yargılarda bulunmak eğilimindedirler. İnsanların çok sınırlı bilgiye dayanarak karşısındaki insanlar hakkında bir takım yargılar ileri sürerler. Bir birleriyle oda arkadaşı olacak iki üniversite öğrencisi üniversiteye gelir ve ilk kez karşılaşırlar. Her birinin kişiliği- ne kadar geçimli olduğu, ne kadar iyi bir kişi olduğu diğerinin yaşamında büyük ölçüde etkili olacaktır. Karşılaşmaların ilk birkaç dakikasında bir birleriyle ilgili bir izlenim oluşturmaya çalışırlar çünkü yıl boyunca uzun süreler birlikte olacaklarını bilmektedirler. Birbirlerine ilişkin olarak ellerinden geldiğince ve olabildiğince çok bilgi edinmeye çalışırlar. İzlenim Oluşturma Çok sınırlı bilgi ve ipucuna dayanarak başkalarına ilişkin izlenimler oluşturma insanlarda önemli ve evrensel bir eğilimdir. İnsanlar yalnızca birkaç dakika gördükleri bir kişinin çok sayıda özelliği hakkında yargılarda bulunmak eğilimlerindedirler. Böylece edindikleri izlenimlere, genelde pek fazla güvenmemelerine karşın, başkalarını zeka, yaş,geçmiş, ırk, din,eğitim düzeyi,dürüstlük, cana yakınlık ve benzeri açılardan değerlendirirler. İnsanlar çok sınırlı bilgiye dayanarak çok çabuk izlenimler edinirler. Tutarlılık İnsanlar başkalarında birbirleriyle ilgili tutarlı özellikleri görme eğilimindedirler. Bu bakımdan insanları algılama başka nesneleri algılamaktan farklıdır. İnsanlar, bir eve, arabaya ya da başka herhangi bir nesneye baktıklarında genellikle karmaşık izlenimler edinirler. Bir ev geniştir, çekicidir, boyaya gereksinimi vardır, iyi bir yemek odası vardır, soğuktur vb. nesneler tutarlı olarak algılanmak zorunda değillerdir. Fakat insanlar böylesi yargılara konu olduğunda, onu özellikle değerlendirme boyutu açısından, tutarlı bir bütün olarak görme eğilimi vardır. Bir kişi aynı zamanda hem iyi hem kötü, hem namuslu hem namussuz, hem nazik hem kaba olarak algılanamaz. Bir kişi ile ilgili çelişen bilgiler bile bulunsa, kişi genellikle tutarlı bir şekilde algılanacaktır. Algılayanlar tutarsızlıkları en aza indirgemek için kendilerine gelen bilgileri çarpıtır ya da yeniden düzenlerler. Bağlam Herhangi bir özelliğin bizim başka bir kişiye ilişkin genel izlenimimize katkısı, o kişi hakkında sahip olduğumuz diğer bilgilere bağlı olacaktır. Soğuk kelimesi zeki kişide tehdit edici düşmanca ve yıkıcı bir anlam kazanabilir. Sıcak kelimesi ise zeki kişide empatik cana yakın gibi anlamlar kazanabilir Olumsuzluk Etkisi İnsanlar olumsuz bilgilere olumlu bilgilerden daha fazla ağırlık verirler. Olumlu bir izlenimi değiştirmek daha kolaydır. Denekler olumsuz bilgilere daha fazla güvenirler. Aşırı bir olumsuz özellik kişi ne kadar olumlu özelliklere sahip olursa olsun olumsuz bir algı yaratır. Tanıdığımız bir lider hakkında dolandırıcı kelimesini duymamız onu olumsuzlaştırırken, sabırsız biri olması fazla etkilemez. Basit bir algılama durumunda olumsuzluk hemen göze çarpar, kişinin kıyafetini bozuk olması gibi. Olumsuzluk etkisi için iki temel açıklama getirilmektedir. Başka insanlara ilişkin olumlu değerlendirmeler, olumsuz olanlardan çok daha yaygındır. Olumsuzluk özelliği daha nadir olarak yapıldığından olumsuz özellikler daha belirgindirler. Basit bir algılama durumunda, olumsuz bir özellik hemen göze çarpar. Tıpkı alışılmamış bir görünüş bozukluğunun ya da çok parlak bir rengin hemen göze çarpması gibi. Diğer açıklama yükleme kuramına dayandırılmaktadır. Ortamına uygun olmayan davranışların, alışılmış onaylanan davranışlara oranla insanların gerçek kişiliğini göstermede daha etkili oldukları ileri sürülür. Banka soyan birisi kendi kişiliğini ortaya koyan birisi olarak algılanır. Ancak bankada bir çek yazmak kişiliği ne olursa olsun, herkesin yapabileceği bir şeydir. Böyle davranışlar bize onları yapanın kişiliği ile ilgili bilgi vermez. YargılarınDoğruluğu İnsanlar genellikle başka insanların duygularını, heyecanlarını kestirebileceklerini varsayar. Fakat, başkalarına ilişkin algılarımız ne kadar doğrudur? Bir görüşe göre toplumun, göründüğü kadar düzenli işlev görebilmesi için insanların başkalarını oldukça doğru algılayabilmeleri gerekmektedir. Zira başka insanlarla her gün yüzlerce kez etkileşime girmekteyiz ve bu etkileşimlerin çoğu başkalarına ilişkin doğru yargılar gerektirmektedir. Uygun ipuçları sağlandığı sürece bir kişinin rolü hakkında yargıda bulunmak oldukça kolaydır. Mavi elbiseli silahlı adamın polis olduğunu anlarız. Fakat çoğu koşullar altında içsel durumlara ilişkin yargı ve tahminlerde bulunmak oldukça zordur. Bir iş, durum doğrudan gözlenemez, elimizdeki ipuçlarından yararlanmaya çalışırız. Bir kişi ne hissetmektedir, mutlu mudur, korkuyor mudur yoksa nefret mi ediyordur. Bu sorulara cevap arama sık sık yaptığımız bir değerlendirme türüdür. Bu nedenle kişilere ilişkin algılarımızın doğruluğu üzerindeki çalışmaların çoğu heyecanların tanınması yönündedir. Yangfield, belli heyecanları gösteren temsili yüz resimlerini deneklere göstererek onları yorumlamalarını istedi bu deneyin sonucunda denekler yüz ifadelerini tam olarak anlayamasalar da yakın sonuçlar ortaya koydular. Belirli bir yüz ifadesi bütün dünyada aşağı yukarı aynı heyecanı temsil etmektedir. Değişik ülkelerde değişik heyecan ifade eden yüz ifadelerine aynı heyecan adanın söylendiği yapılan çalışmalarla belirlenmiştir. Hatta hiç televizyon ya da sinema seyretmeyen yerlilerle de yapılan çalışmalarda benzer sonuçlara ulaşılmıştır. Yargıları Etkileyen Etmenler İnsanlar yargılamada bulunurken, kendilerine, algılamanın yapıldığı ortama v.b. etmenler tarafından etkilendikleri görülmüştür.Şimdi bu etmenleri belirterek açıklamaya çalışacağız. Yargıda Bulunanların Durumu Bir dizi çalışma, yargıda bulunanların başkalarına ilişkin yargılarını içinde bulundukları koşul ve duyguların ne ölçüde etkilediğini ortaya koymuştur. ABD’de askere alınma olasılığı bulunan erkeklerin, kendilerine gösterilen subay resimlerini askere alınma olasılığı bulunmayanlardan daha tehdit edici ve kumanda etmeye yetenekli kişiler olarak gördüklerini ortaya koymuştur. MURRAY, bir bölümü korkutucu oyun oynadıktan sonra kız öğrencilerden bazı yüz fotoğraflarına ilişkin yargıda bulunmalarını istedi.Oyunda yer alanların fotoğrafları, oyunda yer almayanlardan daha olumsuz olarak yargıda bulunduklarını ispatladı. Sonuç olarak, yargıda bulunanların gereksinim ve duyguların onların başka insanları ilişkin algılarını büyük ölçüde etkilemektedir. Algısal Eğilimler (Yanlılıklar) Başkalarına ilişkin algılarımızın çoğu iyilik yada kötülük açısından değerlendirmelere dayanır. Algıladığımız insanların diğer bütün özellikleri bu karardan çıkartılır. Buna hale etkisi denir. İyi olarak algılanan biri olumlu çerçeveye sokulur ve bütün iyi özellikler ona yüklenir. DİON VE BERSCHEİD, deneklere fiziksel olarak çok çekici ve çok itici bir resim gösterdiler. Denkler bütün iyi özellikleri çekici olan resme yüklerken, itici resme kötü özellikler yüklediler MantıksalHata İnsanların, bir özelliğin varlığından başka özelliklerin varlığını çıkartma doğrultusunda güçlü bir eğilimi vardır. Birisinin zeki olduğunu bilme, o kişinin aynı anda, etkin, kurnaz, hayal gücü yüksek, güvensiz biri olduğu varsayımına gidilir. Bir kişinin kaba olduğunu bilme ise onun çabuk kızan, kabadayı ve soğuk biri olduğu sonucuna varmamıza neden olur. BRUNER, SAHPİRO VE TAGRURİ, bu yordama ve çıkarsamaların verilen bir özellikten mantıksal olarak çıkarılmadığına dikkat çekmektedirler. Zira zeka her zaman etkinliği getirmezken, kabalık ta çabuk kızan biri olduğumuz anlamına gelmez. Olumluluk Eğilimi (Yanlılığı) Başka insanlar hakkında olumsuz değerlendirmelerden çok olumlu değerlendirmeler yapma eğilimimiz vardır. Bu eğilime olumluluk yada yumuşatma adı verilir. Laboratuvar araştırmalarında uyaran olarak verilen kişiye ilişkin değerlendirmelerin , denek kişiyi tanısın yada tanımasın , ortalama olarak sürekli olumlu olduğu görülmektedir Yansıtma Eğilimi İnsanlarda başka insanların kendilerine benzediğini varsayma gibi güçlü bir eğilim vardır. Bu özellikle başka kişilerin yaş,ırk,ulusal köken,ve sosyo ekonomik düzey gibi demografik açılardan kendilerine benzediği durumlarda doğrudur. Fakat bu açılardan farklı oldukları durumlarda da aynı eğilimi görmek olasıdır. Eğer bir kişi geleneksel düğünleri seviyorsa başkalarının da sevdiğini varsaymak eğilimindedirler. FREUD buna yansıtma der. Bir kişinin kişiliği ile ilgili bilgi elde etmek istersek onun bir başkasını değerlendirmesini isteyebiliriz. Algılanan Kişiye İlişkin Bilgi Eğer, kişi bir grup tarafından paylaşılan nitelik ve özellikleri bilirse, bir üyenin tepkilerine ilişkin daha doğru bir tahmin yapabilir. Algılayan ve Algılanan Kişi algısının ilginç yönlerinden biri, farklı insanların başkalarına ilişkin algılarını farklı boyutlarda örgütlenmeleridir. Örneğin bir kişi başkalarını her zaman mizah duyguları, fiziksel çekicilikleri, cana yakınlıkları açısından betimleyebilir. Bir başkası bu niteliklerin göreli olarak önemsiz olduklarını düşünebilir ve bunların yerine bireyin çalışkanlığını, saldırganlığını, dinselliğini vurgulayabilir. Yapılan deneyler sonucunda, kimin algılanıyor olmasından çok kimin algılıyor olduğu sonucuna varıldı. Bir kişide bir özelliği gördüğümüz zaman ötekinin de bulunduğunu varsayarız, gerçekte olup olmadığına bakmaksızın. Kendi örtülü kişilik kuramımızı ona uyup uymadığına bakmaksızın uyaran kişi üzerinde uygulamak yada empoze etmek isteriz. Böylece her birimiz dünyayı ve özellikle diğer insanları kendi kurallarımıza göre bir düzene sokmak ve bu kuralları bütün algılarımız için kullanmak eğilimindeyizdir. Bu durumun sonucu deneklere kendi özellikleriyle alakalı olmayan betimlemeler yapılması istenmiş ve denekler betimleme yaparken zorlanmışlardır. Sözsüz İletişim Başka insanlara ilişkin yargılarda bulunurken bir çok türden bilgiye dayanmak zorunda olduğumuz açıktır. Başkalarının davranışına ve bu davranışın içinde oluştuğu genel bağlama ilişkin bilgilerimizi kullanırız. Dil, yani kişinin söyledikleri önemli bir bilgi kaynağıdır ve daha önce gördüğümüz gibi, heyecan ve duyguları çıkarsamak için yüz ifadeleri kullanılır. Yüz ifadeleri sözsüz iletişim adı verilen alanın bir örneğidir. Sözsüz iletişim, dili kullanmaksızın bilgi aktarma yollarını kapsar. Dilin Sözsüz Yönleri Gerçek sözcükler ve sözdizimi dışında konuşmadaki değişiklikler büyük anlamlar taşır. Sesin perdesi, yüksekliği, çekimi de bilgi taşır. Ana babalar bebeklerin ağlamalarına bakarak aç mı, kızgın mı yoksa uykusuz mu olduğunu anlayabilirler. Beden Hareketleri Yakın zamanlarda beden hareketlerini çözümleyen kitaplar yazılmıştır. Fakat bu kitapların doğruluğu test etmeye açıktır. Çünkü insanlar beden hareketlerinde bulunurken ortak bir hareket tarzında bulunmazlar. Kişi beden hareketlerine kültür, din, yaşam tarzı ve konumu itibariyle etkide bulunabilirler. Fakat bu beden hareketlerinin bilgi taşımadığı anlamına gelmez; otur, evet, hayır, uzaklaş, hoşcakal gibi kavramlar beden hareketlerinde belirli kalıplardır. Öte yandan beden hareketleri duygularımızı gizlemeye hizmet edebilir, örneğin, iş görüşmesindeki kişinin kaygılı görünmemek için çeşitli beden hareketlerinde bulunması gibi. Göz Teması Göz teması ilginç bir sözsüz iletişim tarzıdır. Bir konuşmacı konuşmasına başlamadan önce uzağa bakar,otoritesini sağlamak için , konuşmasının sonuna doğru havaya bakar konuşmasının biteceğini belirtmek için. Ayrıca göz teması ilgiyi yada ilgisizliği de ifade eder.Göz teması tehdit içinde kullanılabilir.