ELEKTROEĞİRME YÖNTEMİ İLE POLİ(4-VİNİLPİRİDİN) NANOLİFLERİNİN HAZIRLANMASI VE KARAKTERİZASYONU PREPARATION AND CHARACTERIZATION OF POLY(4-VINYL PYRIDINE) NANOFIBERS BY ELECTROSPINNING BURCU OKYAY PROF. DR. PINAR AKKAŞ KAVAKLI Tez Danışmanı Hacettepe Üniversitesi Lisansüstü Eğitim – Öğretim ve Sınav Yönetmeliğinin Kimya Anabilim Dalı için Öngördüğü YÜKSEK LİSANS TEZİ olarak hazırlanmıştır. 2016 ÖZET ELEKTROEĞİRME YÖNTEMİ İLE POLİ(4-VİNİLPİRİDİN) NANOLİFLERİNİN HAZIRLANMASI VE KARAKTERİZASYONU BURCU OKYAY Yüksek Lisans, Kimya Bölümü Tez Danışmanı Prof. Dr. Pınar AKKAŞ KAVAKLI Ocak 2016, 88 sayfa Bu çalışmada, nanolif eldesinde kullanılacak olan Poli(4-vinilpiridin) (P4VP), azobisizobütironitril (AIBN) başlatıcısı kullanılarak, yüzey aktif madde olarak polietilen glikol sorbitan monolaurat (Tween20) ile oluşturulan sulu emülsiyon ortamında 4-vinilpiridinin serbest radikal polimerizasyonu ile sentezlenmiştir. Elde edilen P4VP’nin kimyasal yapısı, NMR ve FTIR teknikleri ile karakterize edilmiştir. P4VP nanoliflerinin hazırlanması için elektroeğirme yöntemi kullanılmıştır. Elektroeğirme yöntemi ile P4VP nanoliflerinin eldesinde, nanolif yapısını etkileyen faktörler iki ana başlık altında incelenmiştir; polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörler ve elektroeğirme işleminden kaynaklanan faktörler. Polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörlerden, derişim, viskozite ve yüzey gerilimi etkisi, N,N-dimetilformamid (DMF) çözücüsünde %15, %20, %22,5 ve %25 (w/w) derişimlerinde, etanol çözücüsünde ise %5, %7,5, %10 ve %20 (w/w) derişimlerinde incelenmiştir. Çözelti derişiminin artmasına bağlı olarak, çözelti viskozitesi ve yüzey gerilimi de artmış, buna bağlı olarak da nanolif morfolojisinde değişiklikler gözlenmiştir. Nanoliflere ait SEM görüntülerinden ortalama nanolif i çapları hesaplanmış ve çözelti derişimi arttıkça oluşan nanolifin çapının arttığı, lif yapısındaki boncuk oluşumunun azaldığı görülmüştür. Elektroeğirme işleminden kaynaklanan faktörlerden, voltaj, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe ve akış hızının nanolif çapı ve morfolojisine etkisi incelenmiştir. %20 (w/w) P4VP/DMF ve %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltileri kullanılarak gerçekleştirilen deneylerde, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe 20 cm’de akış hızı 1,5 mL/saat’te sabit tutulmuş, 19 kV, 21 kV, 23 kV, 26 kV ve 30 kV voltaj uygulanmıştır. Voltajın değiştirilmesi ile elde edilen nanoliflerin ortalama çapları tespit edilmiş ve voltajın artmasıyla nanolif çapında ya da boncuk oluşumunda herhangi bir değişiklik olmadığı gözlenmiştir. İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafenin etkisi, %20 (w/w) P4VP/DMF ve %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltilerine 19 kV voltaj uygulanarak ve 1,5 mL/saat akış hızında incelenmiştir. İğne ve toplayıcı plaka arasındaki mesafe değerleri 17 cm, 18 cm, 20 cm ve 21 cm olarak değiştirilmiş ve P4VP nanolifleri elde edilmiştir. Mesafenin arttırılmasıyla nanolif çapının DMF çözücüsü için 608 nm’den 552 nm’ye, etanol çözücüsü için 540 nm’den 402 nm’ye azaldığı gözlenmiştir. Akış hızının nanolif çapına ve morfolojisine etkisini incelemek için 19 kV voltaj ve 21 cm iğne ile toplayıcı plaka mesafesinde, %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi ve %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltileri kullanılmıştır. P4VP/DMF çözeltisi için 1,2 mL/saat, 1,5 mL/saat, 2 mL/saat, 2,5 mL/saat ve 3 mL/saat akış hızında, P4VP/Etanol çözeltisi için 1,5 mL/saat, 2 mL/saat, 2,5 mL/saat ve 3 mL/saat akış hızında nanolifler elde edilmiş ve her iki sistem için de akış hızının değişmesi ile nanolif çaplarında kayda değer bir değişiklik olmadığı gözlenmiştir. Çap ve kullanım kolaylığı açısından uygun nanolif hazırlanması için en uygun şartlar; P4VP/DMF çözeltisi için % 20 (w/w) çözelti derişimi, 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka mesafesi ve 1,5 mL/saat akış hızı ve P4VP/Etanol çözeltisi için % 5 (w/w) çözelti derişimi, 19 kV voltaj değeri, 20 cm iğne ile toplayıcı plaka mesafesi ve 1,5 mL/saat akış hızı olarak seçilmiştir. Nanolifler, SEM, EDX, FTIR, XPS, elementel analiz, ve TGA teknikleri ile karakterize edilmiştir. Uygulamadaki kullanımını görmek üzere, optimum koşullarda P4VP/DMF çözeltisiyle elde edilen nanolif ile sulu çözeltilerdeki Cu(II) ii iyonlarının uzaklaştırma çalışması gerçekleştirilmiş ve başarılı sonuçlar elde edilmiştir. Anahtar Kelimeler: Emülsiyon polimerizasyonu, poli(4-vinilpiridin), elektroeğirme, poli(4-vinilpiridin) nanolifi. iii ABSTRACT PREPARATION AND CHARACTERIZATION OF POLY(4-VINYL PYRIDINE) NANOFIBERS BY ELECTROSPINNING BURCU OKYAY Master of Science, Department of Chemistry Supervisor: Prof. Dr. Pınar AKKAŞ KAVAKLI January 2016, 88 pages In this study, poly(4-vinylpyridine) was synthesized by free radical polymerization of 4-vinylpyridine by using azobisisobutyronitrile as an initiator and gylicol sorbitole monolaurate (Tween20) as a surfactant in aqueous emulsion medium. The chemical structure of P4VP was characterized by using NMR and FTIR techniques. Electrospinning method was used for the preparation of P4VP nanofibers. The factors effecting the structure of nanofiber were investigated in two main parts. These are polymer solution parameters and electrospinning process parameters. Polymer solution parameters were investigated in terms of concentration, viscosity and surface tension in DMF solvent by using 15%, 20%, 22,2% and 25% (w/w) and in ethanol solvent by using 5%, 7,5%,10% and 20% (w/w). Depending on the increase in the concentration of solution, viscosity and surface tension of the solution was increased and the changes were observed in the morphology of the nanofibers accordingly. The average diameter of nanofibers were calculated from the SEM images and it was observed that increasing the concentration of solution, increased the diameter of nanofibers and decreased the formation of beads in the fiber structure. iv The effect of electrospinning process parameters in terms of voltage, distance between the collector and the tip of the syringe and flow rate on nanofiber diameter and morphology were investigated. In experiments carried out using %20 (w/w) P4VP/DMF and %5 (w/w) P4VP/etanole solutions, at 19 kV, 21 kV, 23 kV, 26 kV and 30 kV voltage was applied by maintaining 20 cm distance between the collector and the tip of the syringe and 1.5 mL/h flow rate. The average diameter of the nanofibers were determined by changing the applied voltage. With the increase in voltage, any changes in the diameter of nanofibers or bead formation was observed. The effect of the distance between the collector and the tip of the syringe were investigated by using %20 (w/w) P4VP/DMF and %5 (w/w) P4VP/Etanol solutions at 19 kV voltage and 1,5 mL/h flow rate. The distance between the collector and the tip of the syringe is set to 17 cm, 18 cm, 20 cm and 21 cm and P4VP nanofibers were obtained. When the distance between the collector and the tip of the syringe was increased from 17 cm to 21 cm, the nanofiber diameters decreased for DMF (608 nm to 552 nm) and ethanol (540 nm to 402 nm). The effect of flow rate on morphology and diameter of nanofibers were examined by using %20 (w/w) P4VP/DMF and %5 (w/w) P4VP/Etanol solutions at 19 kV voltage and 21 cm distance between the collector and the tip of the syringe. The flow rate of the solutions were adjusted 1.2 mL/h, 1.5 mL/h, 2 mL/h, 2.5 mL/h and 3 mL/h for P4VP/DMF and 1.5 mL/h, 2 mL/h, 2.5 mL/h and 3 mL/h for P4VP/Ethanol. The diameter of nanofibers were not significantly change by the change in flow rate. The optimum condition for the preparation of suitable nanofibers in terms of diameter and ease of use were selected as 20% (mm) solution concentration, 19 kV voltage value, 21 cm distance between the collector and the tip of the syringe and 1.5 ml / hour flow rate for P4VP/DMF solution and 5% (mM) solution concentration, 19 kV voltage value, 20 cm distance between the collector and the tip of the syringe and 1.5 mL/hour flow rate for P4VP/Ethanol solution. Nanofibers were characterized by SEM, EDX, FTIR, XPS, elemental analysis and TGA techniques. To see the practical use of nanofibers which was obtained by P4VP/DMF solution with optimum working conditions, nanofiber was used to adsorb Cu(II) ions from aqueous solutions and successful results were obtained. v Key words: Emulsion polymerization, poly(4-vinylpyridine), electrospinning, poly(4-vinylpyridine) nanofiber. vi TEŞEKKÜR Tez çalışmalarım sırasında bilgi, deneyim ve tecrübeleriyle bana yol gösteren, değerli hocam, tez danışmanım, Prof. Dr. Pınar AKKAŞ KAVAKLI’ya tüm katkılarından, ilgi ve emeğinden dolayı teşekkür ederim. Değerli fikir ve düşünceleriyle çalışmalarım boyunca yanımda olan hocam Prof. Dr. Cengiz KAVAKLI’ya ayırdığı zaman ve sağladığı destek için teşekkür ederim. Bilgi ve fikirleriyle yol gösteren, aynı zamanda laboratuvar imkanlarını sunan Prof. Dr. Olgun GÜVEN’e teşekkür ederim. Ayrıca değerli hocalarım Dr. Prof. Nuray ÖĞÜN ŞATIROĞLU ve Prof. Dr. Murat ŞEN’e teşekkür ederim. Hacettepe Üniversitesi Bilimsel Araştırma Projeleri Koordinasyon Birimi’ne, verdikleri destekten dolayı teşekkür ederim. Laboratuvar çalışma arkadaşlarım Aslı HAMURCU, Burcu Dila TURAN, Serhad Hande TİLKİ, Nilgün HAYRABOLULU’ya OĞUZ, içten Serdar arkadaşlıkları KORPAYEV, ve yardımları ve için, Fulya ATILGAN ve Esra GÖKOĞLU’na her konudaki destekleri için teşekkür ederim. Bu süreçte her an yanımda olan Serkan TÜRKER’e teşekkür ederim. Her zaman yanımda olan ve her konuda beni destekleyen canım aileme teşekkür ederim. vii İÇİNDEKİLER ÖZET........................................................................................................................ i ABSTRACT ............................................................................................................ iv TEŞEKKÜR ........................................................................................................... vii İÇİNDEKİLER ....................................................................................................... viii ŞEKİLLER DİZİNİ .................................................................................................. xii TABLOLAR DİZİNİ ............................................................................................... xvi KISALTMALAR.................................................................................................... xvii 1.GİRİŞ ...................................................................................................................1 2. GENEL BİLGİLER ...............................................................................................2 2.1. Nanoteknoloji ............................................................................................... 2 2.2. Nanoteknolojinin Kullanım Alanları............................................................... 3 2.3. Nanoliflerin Kullanım Alanları ....................................................................... 3 2.3.1. Kompozitler ............................................................................................... 3 2.3.2. Filtrasyon................................................................................................... 4 2.3.3. Biyomedikal Uygulamalar .......................................................................... 4 2.3.3.1. Tıbbi Protezler ........................................................................................ 4 2.3.3.2. Teletıp .................................................................................................... 4 2.3.3.3. İlaç Salım Sistemi ................................................................................... 4 2.3.3.4. Yara Örtücüler ........................................................................................ 5 2.3.3.5. Doku Şablonu......................................................................................... 5 2.3.4. Enerji ve Elektriksel Uygulamalar .............................................................. 5 2.3.5. Sensörler ................................................................................................... 5 2.3.6. Savunma Uygulamaları ............................................................................. 6 2.3.7. Uzay Uygulamaları .................................................................................... 6 2.3.8. Enzim ve Katalizörlerde Nanolifler ............................................................ 6 2.4. Nanolif Üretim Teknikleri .............................................................................. 6 2.4.1. Çekme ....................................................................................................... 6 2.4.2. Kalıp Sentez .............................................................................................. 7 2.4.3. Faz Ayırımı ................................................................................................ 8 2.4.4. Kendiliğinden Birleşme ............................................................................ 10 viii 2.4.5.Eriyik Püskürtme ...................................................................................... 10 2.4.6. Fibrilasyon ............................................................................................... 11 2.4.7. Bikomponent ........................................................................................... 11 2.4.8. Elektroeğirme .......................................................................................... 12 2.5. Elektroeğirme Yöntemiyle Elde Edilen Nanoliflerin Avantajları .................. 26 2.6. Elektroeğirme Yönteminde Kullanılan Malzemeler ..................................... 27 2.6.1. Polimerler ................................................................................................ 27 2.6.2. Kompozitler ............................................................................................. 27 2.6.3. Seramikler ............................................................................................... 28 2.7. Elektroeğirme İşlemine Etki Eden Faktörler ............................................... 28 2.7.1. Polimer Çözeltisinden Kaynaklanan Faktörler ......................................... 29 2.7.1.1. Polimerin Molekül Ağırlığı ve Viskozitesi .............................................. 29 2.7.1.2. Çözelti İletkenliği .................................................................................. 30 2.7.1.3. Yüzey Gerilim Kuvveti .......................................................................... 30 2.7.1.4. Çözücünün Dielektrik Sabiti ................................................................. 31 2.7.1.5. Çözücünün Uçuculuğu ......................................................................... 31 2.7.1.6. pH ........................................................................................................ 32 2.7.2. İşlemden Kaynaklanan Faktörler ............................................................. 32 2.7.2.1. Voltaj .................................................................................................... 32 2.7.2.2. Akış Hızı ............................................................................................... 33 2.7.2.3. Çözelti Sıcaklığı ................................................................................... 33 2.7.2.4.Toplayıcı Plaka ...................................................................................... 34 2.7.2.5. İğne Çapı.............................................................................................. 34 2.7.2.6. İğne Ucu ile Toplayıcı Arasındaki Mesafe ............................................ 34 2.7.3. Çevresel Faktörler ................................................................................... 35 2.7.3.1. Nem ..................................................................................................... 35 2.7.3.2. Atmosfer Tipi ........................................................................................ 36 2.7.3.3. Basınç .................................................................................................. 36 2.8. Elektroeğirme ile Üretilen Nanoliflerin Özellikleri ........................................ 37 2.8.1. Lif Boyu ................................................................................................... 37 2.8.2. Yüzey Özellikleri ...................................................................................... 37 2.8.3. Moleküler Seviyede Dizilim ..................................................................... 37 2.9. Nanoliflerin Karakterizasyonu .................................................................... 38 ix 2.9.1. Morfoloji .................................................................................................. 38 2.9.1.1. SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu) .................................................. 38 2.9.1.2. AFM (Atomik Kuvvet Mikroskobu) ........................................................ 39 2.9.1.3. TEM (Geçirimli Elektron Mikroskobu) ................................................... 39 2.9.2. Moleküler Yapı ........................................................................................ 40 2.9.2.1. XRD (X-Işını Difraktometresi) ............................................................... 41 2.9.2.2. DSC (Diferansiyel Taramalı Kalorimetre) ............................................. 41 2.9.2.3. TGA (Termogravimetrik Analiz) ............................................................ 41 3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR ...............................................................................42 3.1. Kullanılan Kimyasallar ................................................................................ 42 3.2. Poli(4-vinilpiridin) Sentezi ........................................................................... 44 3.3. Elektroeğirme Yöntemiyle Poli(4-vinilpiridin) Nanoliflerinin Hazırlanması .. 44 3.3.1. Elektroeğirme Cihazı ............................................................................... 44 3.3.2. Poli(4-vinilpiridin) Çözeltilerinin Hazırlanması ......................................... 44 3.3.3. Poli(4-vinilpiridin) Nanoliflerinin Eldesi .................................................... 45 3.4. Karakterizasyon ......................................................................................... 46 3.4.1. FTIR Karakterizasyonu ........................................................................... 46 3.4.2. NMR Karakterizasyonu ........................................................................... 46 3.4.3. Viskozimetre............................................................................................ 46 3.4.4. Yüzey Gerilimi ......................................................................................... 46 3.4.5. SEM Analizi ............................................................................................. 47 3.4.6. XPS Analizi ............................................................................................. 47 3.4.7. Elementel Analiz ..................................................................................... 47 3.4.8. TGA Analizi ............................................................................................. 47 3.4.9. ICP-MS ................................................................................................... 47 4. DENEYSEL SONUÇLAR VE TARTIŞMA .........................................................48 4.1. Poli(4-vinilpiridin) Sentezi ........................................................................... 48 4.2. Poli(4-vinilpiridin)’in Karakterizasyonu ........................................................ 49 4.2.1. NMR Karakterizasyonu ........................................................................... 49 4.3. Poli(4-vinilpiridin) Nanoliflerinin Elektroeğirme Yöntemiyle Hazırlanması .. 49 4.3.1. Polimer Çözeltisinden Kaynaklanan Faktörlerin Nanolif Yapısına Etkisi . 50 4.3.1.1. Çözelti Viskozitesinin Nanolif Yapısına Etkisi ....................................... 50 4.3.1.2.Yüzey Geriliminin Nanolif Yapısına Etkisi.............................................. 57 x 4.3.2. İşlemden Kaynaklanan Faktörlerin Nanolif Yapısına Etkisi ..................... 59 4.3.2.1. Uygulanan Voltajın Nanolif Yapısına Etkisi .......................................... 59 4.3.2.2.İğne ile Toplayıcı Plaka Arasındaki Mesafenin Nanolif Yapısına Etkisi . 63 4.3.2.3.Akış Hızının Nanolif Yapısına Etkisi ...................................................... 67 4.4. XPS Analizi ................................................................................................ 71 4.5. Elementel Analiz ........................................................................................ 72 4.6. Poli(4-vinilpiridin) Nanolifleri ile Cu(II) Adsorpsiyon Çalışmaları ................. 72 4.6.1. Cu(II) İyonlarının Adsorpsiyonuna pH Etkisi ............................................ 72 4.6.2. Cu(II) İyonlarının Adsorpsiyonuna Temas Süresinin Etkisi ..................... 73 4.6.3. Cu(II) İyonlarının Adsorpsiyonuna Başlangıç Derişiminin Etkisi .............. 74 4.7. FTIR Analizi................................................................................................ 75 4.8. EDX Analizleri ............................................................................................ 76 4.9. Termogravimetrik Analiz ............................................................................ 77 5. SONUÇLAR ......................................................................................................80 KAYNAKLAR .........................................................................................................83 ÖZGEÇMİŞ ...........................................................................................................88 xi ŞEKİLLER DİZİNİ Şekil 2.1. Çekme yöntemiyle nanolif eldesi [4]. ...................................................... 7 Şekil 2.2. Kalıp Sentez yöntemiyle nanolif eldesi [4]. ............................................. 8 Şekil 2.3. Faz Ayırımı yöntemiyle nanolif eldesi [4]. ............................................... 9 Şekil 2.4. Kendiliğinden Birleşme yöntemiyle nanolif eldesi. ................................ 10 Şekil 2.5. Eriyik Püskürtme (Meltblowing) yöntemiyle nanolif eldesi. .................... 11 Şekil 2.6. Formhals’ın deney düzeneği [31]. ......................................................... 13 Şekil 2.7.Gladding’in deney düzeneği [33]. .......................................................... 13 Şekil 2.8. Vonnegut ve Neubar’ın tasarladığı elektrostatik fıskiye [27]. ................ 14 Şekil 2.9.Taylor deney düzeneği [16]. .................................................................. 15 Şekil 2.10. Simons deney düzeneği [16]. ............................................................. 16 Şekil 2.11. Baumgarten deney düzeneği [16]. ...................................................... 17 Şekil 2.12. Martin deney düzeneği [36]. ............................................................... 18 Şekil 2.13.Simm deney düzeneği [36]. ................................................................. 19 Şekil 2.14. Fine ve Tora’nın Deney Düzeneği [16]. .............................................. 19 Şekil 2.15. Larrondo ve Manley deney düzeneği [39]. .......................................... 20 Şekil 2.16. Bornat deney düzeneği [42]. ............................................................... 22 Şekil 2.17. How deney düzeneği [36]. .................................................................. 22 Şekil 2.18. Basit bir elektroeğirme düzeneği......................................................... 23 Şekil 2.19. Damlanın artan voltaj etkisiyle Taylor Konisi ve jet oluşumu. (a) 110º (b) 107º (c) 104º (d) 100º [39-41]. ........................................................................ 24 Şekil 2.20. Elektroeğirme işleminde Whipping Kararsızlığı ve Taylor Konisi [45] . 25 Şekil 2.21. a) 25 fps (frame per second)’deki Whipping Olayının Fotoğrafı b) 4000 fps’de Whipping Olayının Fotoğrafı [16]. ................................................. 26 Şekil 2.22. Viskozite artışı ile boncuklu yapı oluşumunun azalışı. ........................ 30 Şekil 2.23. A-Yüksek viskozitede çözücü molekülleri ile polimer moleküllerinin homojen dağılımı B-Düşük viskozitede çözücü moleküllerinin yüzey gerilimi nedeniyle bir araya toplanması [4]. ....................................................................... 31 Şekil 2.24. Polikaprolakton liflerinin farklı akış hızlarında boncuklanma oluşumu. A) 0,5 mL/saat ve B) 2 mL/saat [4]............................................................................ 33 xii Şekil 2.25. Nylon 6,6 a-2cm mesafe b- 0,5cm mesafe [54]. ................................. 35 Şekil 2.26. 190000 g/mol PS/THF liflerinin farklı nem oranlarındaki FESEM görüntüsü. a) <25%, b)31-38%, c)40-45%, d)50-59%, e)60-72% [56]. ................ 36 Şekil 2.27. SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu)’in yapısı. .................................. 39 Şekil 2.28. TEM (Geçirimli Elektron Mikroskobu)’in yapısı. .................................. 40 Şekil 4.1. Polimer sentez reaksiyonu. ................................................................... 48 Şekil 4.2. Poli(4-vinilpiridin) polimerinin 1H-NMR spektrumu (çözücü, d-DMSO). 49 Şekil 4.3. Farklı derişimlerdeki P4VP/DMF çözeltilerinin kayma hızına göre viskozite değişimi. ................................................................................................ 51 Şekil 4.4. Farklı derişimlerdeki P4VP/Etanol çözeltilerinin kayma hızına göre viskozite değişimi. ................................................................................................ 51 Şekil 4.5. Viskozitenin P4VP/DMF çözeltisinin derişimi ile değişimi. Kayma hızı 350 1/s. ................................................................................................................ 52 Şekil 4.6. Viskozitenin P4VP/Etanol çözeltisinin derişimi ile değişimi. Kayma hızı 350 1/s. ................................................................................................................ 52 Şekil 4.7. P4VP/DMF çözeltisi, Voltaj: 19kV, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 21cm, %Derişim(w/w): a-15 b-20 c-22,5 d-25. ............................................................................................................................. 54 Şekil 4.8. P4VP/Etanol çözeltisi, Voltaj: 19 kV, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 21 cm, %Derişim(w/w): a-5 b-7,5 c-10 d-20. . 55 Şekil 4.9. P4VP/DMF çözelti derişimi değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 21 cm. ............................................................................................................................. 56 Şekil 4.10. P4VP/Etanol çözelti derişimi değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 21 cm. ............................................................................................................................. 57 Şekil 4.11. Yüzey geriliminin P4VP/DMF çözeltisinin derişimi ile değişimi. .......... 58 Şekil 4.12. Yüzey geriliminin P4VP/Etanol çözeltisinin derişimi ile değişimi. ........ 58 Şekil 4.13. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 20 cm, Voltaj (kV): a-19, b-21, c-23, d-26, e-30. ............................................................................................................................. 60 Şekil 4.14. %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltisi, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 20 cm, Voltaj (kV): a-19, b-21, c-23, d-26, e-30. ............................................................................................................................. 61 xiii Şekil 4.15. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisine uygulanan voltaj ile nanolif çapının değişimi. Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20cm. ..... 62 Şekil 4.16. %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisine uygulanan voltaj ile nanolif çapının değişimi. Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. ..................................................................................................... 63 Şekil 4.17. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi, Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe (cm): a-17, b-18, c-20, d-21. .............. 64 Şekil 4.18. %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltisi, Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe (cm): a-17, b-18, c-20, d-21. .............. 65 Şekil 4.19. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisinde iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat. ............................................................................................................................. 66 Şekil 4.20. %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisinde iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat........................................................................................................... 67 Şekil 4.21. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi, Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. Akış hızı (mL/saat) : a-1,2, b-1,5, c-2, d-2,5, e-3................ 68 Şekil 4.22. %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltisi, Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. Akış hızı (mL/saat) : a-1,5, b-2, c-2,5, d-3. ......................... 69 Şekil 4.23. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisinde akış hızı ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. .................. 70 Şekil 4.24. %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisinde akış hızı ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. .................. 70 Şekil 4.25. P4VP nanolifinin XPS Spektrumu. ...................................................... 71 Şekil 4.26. P4VP nanolifinin Cu(II) adsorpsiyonuna pH etkisi. Cu(II) derişimi: 10 ppm, çözelti hacmi: 20 mL. ................................................................................... 73 Şekil 4.27. P4VP nanolifinin Cu(II) adsorpsiyonuna temas süresinin etkisi. pH 5.00, Cu(II) derişimi: 10 ppm, çözelti hacmi: 100 mL. ..................................... 73 Şekil 4.28. P4VP nanolifinin Cu(II) adsorpsiyonuna başlangıç derişiminin etkisi. pH 5.00, çözelti hacmi: 20 mL. ............................................................................. 74 Şekil 4.29. a) P4VP nanolif, b) Cu adsorplamış P4VP nanolif FTIR spektrumu. .. 75 Şekil 4.30. P4VP nanolifinin EDX spektrumu. ...................................................... 76 Şekil 4.31. Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifinin EDX spektrumu. ........................ 77 Şekil 4.32. P4VP nanolifine ait termogram ve türevi. ............................................ 78 xiv Şekil 4.33. 500 ppm’de Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifine ait termogram ve türevi. ................................................................................................................... 79 Şekil 4.34. P4VP nanolifi ve 500 ppm’de Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifine ait termogram ve türevi. ............................................................................................ 79 xv TABLOLAR DİZİNİ Tablo 3.1. Kullanılan kimyasallar ve moleküler yapıları……………………..…..….43 Tablo 3.2. P4VP çözelti derişim oranları..……………………………………………45 Tablo 4.1. XPS analizi ile elde edilmiş yüzeydeki elementlerin bileşimi……….…71 Tablo 4.2. XPS analizi ile elde edilmiş yüzeydeki elementlerin bağlanma enerjileri…………………………………………………………………………..……... 71 Tablo 4.3. P4VP nanolifine ait element analiz sonuçları……………………………72 xvi KISALTMALAR P4VP Poli(4-vinilpiridin) DMF N,N-Dimetilformamit THF Tetrahidrofuran AIBN Azobisizobütironitril PVA Polivinil Alkol PBI Poli(benzimidazol) PDLA Poli(D,L-laktik asit) PLLA Poli(L-laktik asit) PS Polistiren PU Poliüretan DMSO Dimetil Sülfoksit XRD X-Işını Difraktometresi NMR Nükleer Manyetik Rezonans DSC Diferansiyel Taramalı Kalorimetre TGA Termogravimetrik Analiz FTIR Fourier Dönüşümlü Kızılötesi Spektroskopisi XPS X-Işını Fotoelektron Spektroskopisi SEM Taramalı Elektron Mikroskobu FESEM Alan Emisyon Taramalı Elektron Mikroskobu AFM Atomik Kuvvet Mikroskobu TEM Geçirimli Elektron Mikroskobu ICP-MS İndüktif Eşleşmiş Plazma Kütle Spektrometresi xvii 1.GİRİŞ Son zamanların en yaygın konularından bir tanesi nanoliflerdir. Nanolifler, çaplarının çok küçük olması, kütle başına düşen yüksek yüzey alanları ve küçük gözenekleri nedeniyle oldukça büyük öneme sahiptirler. Bu nedenle nanoliflerin; kompozitler, filtrasyon, tıbbi protezler, teletıp, ilaç salım sistemleri, yara örtücüler, doku şablonu, enerji ve elektriksel uygulamalar, sensörler, savunma ve uzay uygulamaları, enzim ve katalizörler gibi oldukça geniş kullanım alanları vardır. Mikrometre aralığında çapa sahip lifler elde etmek için birçok geleneksel yöntem olmasına rağmen, nanolif üretimi için kullanılan en yaygın yöntem elektroeğirme yöntemidir. Bu yöntemin temeli, 1600’lü yıllarda William Gilbert’in elektromanyetizmanın sıvılar üzerindeki etkisini gözlemlemesine dayanmaktadır. Yaptığı çalışmada su damlasının elektriksel olarak çekilmesi, elektrosprey ve elektroeğirme işleminin başlangıcı kabul edilmektedir. Diğer yöntemlerden farklı olarak elektroeğirme yöntemi, polimer çözeltisine elektrik alan uygulanması ve oluşan jetin uzayarak lif oluşturması olayına bağlıdır. Bu yöntem, besleme ünitesi, toplayıcı plaka ve yüksek voltaj güç kaynağı olmak üzere üç temel bölümden oluşur. Kullanılacak olan polimer çözeltisi ya da eriyik polimer, besleyici ünitedeki şırıngaya yerleştirilir ve gerilim uygulanır. Uygulanan potansiyel fark, kritik voltaj değerine ulaştığında jet oluşumu başlar. Çok küçük çapta nanolif elde edilebilmesinin yanında, ucuz olması, üretimin hızlı olması, lif çapı ve özelliklerinin kontrol edilebilir olması elektroeğirme yönteminin diğer avantajlarındandır. Elektroeğirme işlemine etki eden faktörler, polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörler, elektroeğirme işleminden kaynaklanan faktörler, çevresel faktörler olmak üzere üç ana başlıkta incelenir. Bu tez çalışmasında, nanolif çapı ve morfolojisine polimer çözeltisinden ve elektroeğirme işleminden kaynaklanan faktörlerin etkisinin incelenmesi ve en düzgün yapıya sahip nanolifin eldesi için uygun koşulların belirlenmesi amaçlanmıştır. 1 2. GENEL BİLGİLER 2.1. Nanoteknoloji Nano kelimesinin kökeni Yunancada “cüce” anlamına gelen “nannos” kelimesine dayanmaktadır. Nano kelimesiyle tanımlanan ifadeler, herhangi bir fiziksel büyüklüğün milyarda biri anlamındadır. Nanoteknoloji, en az bir boyutunun 1 ile 100 nanometre arasında bulunduğu maddelerin kontrolü, araştırılması, incelenmesi ve üretilmesidir. Nanoteknoloji maddelerin atom ve moleküler boyutta incelenmesine olanak sağlamıştır. 1 nanometreye yaklaşık 3-4 atom yan yana sığabilir. Günümüzde nanoteknoloji oldukça hızlı bir şekilde yayılmaktadır. Devletler ve iş dünyası nanoteknoloji konusundaki araştırma ve geliştirme çalışmalarına önem vermekte ve yatırım yapmaktadır. Terim olarak nanoteknoloji kelimesi kullanılmasa da bu konunun ilgi çektiği Michael Faraday’ın 1857 yılında yayınlanan ‘Philosophical Transaction of Royal Society’ makalesinden anlaşılmaktadır[1]. Faraday çalıştığı altın çözeltilerinin farklı renklerde olmasının sebebini metal parçacıkların boyutlarının farklı olmasıyla açıklamıştır [2]. Bu çözeltideki parçacıkların boyutlarının 100 nanometrenin altında olduğu görüldüğü için nanoteknoloji konusundaki ilk çalışmanın Faraday tarafından yapılmış olduğu söylenebilir. Nanoteknolojinin ortaya çıkmasına sebep olan kavramlar ilk olarak fizikçi Richard Feynman’ın 29 Aralık 1959’da California Institue of Technology’de düzenlenen American Physical Society toplantısında yaptığı ‘There’s Plenty Room at the Bottom’ isimli konuşmasında ortaya çıkmıştır. Bu konuşmada Feynman atom ve moleküllerin kontrol edilmesini sağlayabilecek bir süreçten bahsetmiştir. Nanoyapıların olağanüstü özelliklerini vurgulayarak bilim insanlarının dikkatini bu konuya çekmeye çalışmıştır [3]. Nanoteknoloji 1980’li yıllarda Nobel Fizik Ödülleri’ne konu olmuş, atomun daha yakından incelenmesine neden olmuştur. ‘Nanoteknoloji’ terimi ilk kez 1986’da K. Eric Drexler tarafından, ‘Engines of Creations’ kitabında kullanılmıştır [4],[5]. 1990’lı yılların başında Bill Clinton hükümeti tarafından Amerika Birleşik Devletleri’nde nanoteknoloji konusunda yapılan araştırmaları desteklemek amacıyla National Nanotechnology Initiative kurulmuştur. 2 2.2. Nanoteknolojinin Kullanım Alanları Nano boyuttaki malzemeler olağanüstü özellikleri nedeniyle birçok alanda kullanılmaktadır. Elektronik ve bilgisayar teknolojileri, eczacılık, tıp, biyoloji, kimya, fizik, matematik, malzeme bilimi, tekstil, biyoteknoloji, tarım, çevre, enerji, havacılık ve uzay araştırmaları, savunma sektörü nanoteknolojinin kullanıldığı başlıca alanlardır. Nano boyutlu yapılar üç gruba ayrılır; nanokapsüller, nanotüpler, nanolifler. Nanokapsüller, birçok uygulama alanı olan, milimetrenin binde biri büyüklüğe sahip içi boş kapsüllerdir. Nanotüpler, çapları nanometre boyutunda, birkaç mikron ya da birkaç milimetre uzunluğunda içi boş yapılardır. Nanolifler, çapları bir mikrondan küçük olan lifler olarak tanımlanabilirler. Nanoliflerden oluşmuş yapıların birim ağırlığa düşen yüksek yüzey alanı, birim ağırlıktaki dayanıklılığı, mikroorganizmalara ve ince parçacıklara bariyer oluşturması gibi özellikleri nanoliflerin birçok alanda kullanılmasının başlıca nedenleridir. 2.3. Nanoliflerin Kullanım Alanları 2.3.1. Kompozitler Sadece taban malzeme ile elde edilemez ağırlık oranları, yüksek modülüs ve mukavemet özellikleri nedeniyle lif takviyeli kompozit malzemeler havacılıkta, otomotivde, spor eşyalarında ve elektrik ürünlerinde kullanılmaktadır. Elektroeğirme yöntemiyle elde edilmiş nanolifler, hacim başına düşen yüksek yüzey alanları nedeniyle lif takviyeli kompozit yapımında önemli rol oynamaktadırlar [6]. Kim ve Reneker yaptıkları çalışmada poli(benzimidazole) (PBI) kullanarak elektroeğirme ile elde ettikleri nanolifleri epoksi ve kauçuk matrislerini güçlendirmede kullanmışlardır. Destek olarak kullanılan lif miktarının artması ile epoksi nanokompozitin Young modülüsü ve çatlak direnci artmaktadır. Kauçuk nanokompozit için ise nanolifle desteklenmemiş haline göre Young modülüsü on kat, yırtılma direnci de iki kat artmıştır [7]. 3 2.3.2. Filtrasyon Filtreler, hava ya da sıvıdan çeşitli maddelerin ayrılmasında, havadaki ya da sudaki kirleticileri temizlemek için kullanılırlar. Filtrasyonda lifli malzemeler kullanılır ve yüksek filtrasyon verimlilikleri, düşük hava dirençleri bu malzemelerin avantajlarıdır. Filtrasyon verimliliği ve filtre performansını belirleyen en önemli özellik lif inceliğidir. Elektroeğirme yöntemiyle üretilen nanoliflerden oluşan filtreler, yüksek yüzey alanı/hacim oranı ve yüksek yüzey kohezyonuna sahip olmaları nedeniyle 0,5 µm’den daha küçük parçacıkları bile rahatlıkla tutarak ayırabilir. Elektroeğirme işlemi ile üretilmiş liflerin filtrasyonda kullanımının dünyada en çok bilinen ve en eski ticari uygulaması Freudenberg yünleridir [8]. Nanolif uygulamaları uzun filtre ömrü ve yüksek tutuş kapasitesi nedeniyle sıkça tercih edilmektedir [9]. 2.3.3. Biyomedikal Uygulamalar Biyolojik olarak insan vücudundaki doku ve organlar nanolifli yapıda bulundukları için nanoliflerin biyomühendislik alanında kullanımı konusundaki araştırma ve çalışmalar oldukça fazladır. 2.3.3.1. Tıbbi Protezler Kan damarları, göğüs gibi yumuşak doku uygulamalarının çoğu için elektroeğirme yöntemi ile üretilen nanolifler kullanılmaktadır. Biyolojik uyuma sahip nanolifler ince gözenekli film şeklinde sert doku protezi üstüne yerleştirilerek insan vücuduna implante edilirler [10]. 2.3.3.2. Teletıp Teletıp, tıbbi tekstillerin sensörlere ve telekomünikasyon sistemlerine dayandırılmasından oluşmaktadır. Giysilerin içine yerleştirilen nanosensörler, hastanın tıbbi verilerini toplayıp hastaneye ulaştırabilir. Yaşam gömleği denilen ve sağlık gözetimi için temel fonksiyonlara sahip giysi ile solunum hızı, kalp atışı, bedenin genel duruşu ya da kasılması kaydedilebilmektedir [10]. 2.3.3.3. İlaç Salım Sistemi İnsan vücuduna küçük parçacıkların girmesi çok daha kolay ve hızlı olur. Bu nedenle ilaç salımında nano ya da mikro parçacıklar, hidrojel ve miseller gibi polimerik yapılar kullanılmaktadır. Son zamanlarda araştırmacılar ilaç salım 4 sistemlerinde geleneksel polimerik malzemeler yerine nanolif membranların kullanımına yönelmişlerdir. İlaç bileşenleri polimer çözeltisi ile karıştırılır ve elektroeğirme yöntemiyle elde edilen nanolifler ilaç salım sistemlerinde kullanılır [11]. 2.3.3.4. Yara Örtücüler Yara örtücüler yanık ve yaralanma ile hasar görmüş cildi onarmak için kullanılan bir yöntemdir. Elektroeğirme yöntemiyle elde edilmiş nanolif membranlar yara örtücü olarak kullanılmaktadır. Nanolif membranlar ıslak yara yüzeyinde herhangi bir sıvı birikimi olmadan uniform bir yapışma sağlar. Yüksek gaz geçirgenliği, yaranın enfeksiyon ve dehidratasyona karşı korunması gibi ihtiyaçlara cevap verir. Yara örtücülerin amacı gözenekli ve iyi bariyer sağlayan bir yapı oluşturmaktır. Bu amaca ulaşmak için yara örtücü malzemeler özenle seçilmiş olmalı ve bariyer özellikleri iyi olan ve oksijen geçirgenliği yüksek malzemeler tercih edilmelidir [12]. 2.3.3.5. Doku Şablonu Doku şablonları, insan vücudunda zarar görmüş dokuları onarmak için kullanılır. Bugüne kadar mikron boyutunda birçok farklı türde doku şablonu geliştirilmiştir. Bununla birlikte araştırmacılar kan damarları, kıkırdak, kemik, sinir ve deri gibi insan vücudundaki dokuların nanolifli bir yapıya sahip olduğunu fark ettiler. Bu bulgu araştırmacıların dikkatini nano yapılara yöneltti. Bu nedenle insan dokularının onarımında elektroeğirme yöntemiyle elde edilmiş nanolifler kullanılmaya başlamıştır [13]. 2.3.4. Enerji ve Elektriksel Uygulamalar İletken polimerlerden elde edilen polimer piller oldukça küçük boyutludur. Bu tür pillerin kullanım alanı mobil ve dizüstü bilgisayarlardır. Bu alanda gözenekli yüzeyleri ve nano seviyedeki ağları nedeniyle elektroeğirme yöntemiyle üretilmiş nanolifler kullanılır. İyonik iletkenlik, yüzey direnci ve elektrokimyasal kararlılık polimer nanolif pillerin önemli özelliklerindendir. Nanoliflerin bu alandaki bir başka kullanımı da polimer kondensatörlerdir [14]. 2.3.5. Sensörler Sensörlerin görevi, fiziksel ya da kimyasal bir etkiyi elektrik sinyaline dönüştürmektir. Şimdiye kadar elektroeğirme yöntemiyle elde edilmiş nanolifler 5 gaz sensörleri, kimyasal sensörler, optik sensörler ve biyosensörlerde kullanılmıştır. Hacim başına düşen yüksek yüzey alanları nedeniyle nanoliflerden yüksek duyarlılığa ve hızlı tepki süresine sahip sensörler elde edilebilir. Nanolif sensörlerin çalışma ilkesi, hedef malzeme ile sensör arasında oluşan fiziksel ya da kimyasal tepkimenin kullanılmasıdır. Bu tepkimeler sonucunda oluşan ürün elektrik sinyaline çevrilir ve tespit edilen maddelerin kantitatif ölçümü yapılır [15]. 2.3.6. Savunma Uygulamaları Askeri uygulamalarda koruyucu giysilerden beklenen hayatta kalabilme ihtimalini en yüksek seviyede tutması, uzun süre koruma sağlayabilmesi, kötü hava koşullarına, nükleer, kimyasal ve biyolojik etkilere karşı dayanıklı olmasıdır. Kullanılan koruyucu giysiler aşırı ağır kumaşlardan yapılmışlardır. Hafif ve nefes alabilen kumaşlar ise çözücülerde kolayca çözünebilir ve gazlarla, kimyasallarla kolayca reaksiyona girebilir. Buna karşın nanoliflerden yapılmış kumaşlar yüksek yüzey alanları nedeniyle kimyasalları nötralize edebilir, su buharı ve hava geçişine izin verir. Askeri uygulamalarda iz bulma için nanosensörler, kontroller için nano boyutlu elektronikler, hafifliğin gerektiği işlemlerde nano kompozitler kullanılır [10]. 2.3.7. Uzay Uygulamaları Karbondan oluşan nanoliflerin yüksek dayanıklılığı, çelikten yüzlerce kat daha dayanıklı olması ve düşük ağırlığı sebebiyle uzay araç gereçlerinde sıkça kullanılmaktadır [16]. Uzayda kullanılan güneş ve ışık panelleri de nanoliflerden yapılmış yüzeylerden oluşmaktadır. 2.3.8. Enzim ve Katalizörlerde Nanolifler Polimer ve seramikten elde edilmiş nanolifler geniş bir yüzey alanına sahip oldukları için enzim ve katalizörler için uygun bir destekleyicidir. Biyomedikal nanolifler enzimlerin yüzeyine kimyasal olarak bağlanarak yapıyı destekler [17]. 2.4. Nanolif Üretim Teknikleri 2.4.1. Çekme Çekme yönteminde bir çözeltinin yüzeyle temas ettiği noktaya mikromanipülatör kullanılarak bir mikropipet daldırılır ve yaklaşık 1x10-4 ms-1 hızla çekilir. Bu işlem tekrar edilerek nanolif bir yüzeyde toplanır. Nanolif oluşumu sırasında buharlaşma ile çözücünün bir kısmı kaybedilir ve viskozite artışı olur. Viskozite artışı da oluşan 6 nanoliflerin parçalanmasına neden olur. Kohesif kuvvetlerle bu parçalanmayı önlemek amacıyla viskoelastik malzemelere ihtiyaç duyulur. Bu yöntemle nanolif çapı kontrol edilemez [4]. Şekil 2.1. Çekme yöntemiyle nanolif eldesi [4]. Bu yöntemle Ondarçuhu ve Joachim sitrattan nanolif elde etmişlerdir [18]. Yine aynı yöntemi kullanarak Harfenist ve arkadaşları çapı 50 nm ile 20 µm arasında olan nanolifler sentezlemişlerdir [19]. 2.4.2. Kalıp Sentez Kalıp Sentez yönteminde nano boyutta gözeneklere sahip bir membran içeren malzeme kullanılır. Polimer çözeltisi üstteki su basıncı ile membranın silindirik gözeneklerinden geçerek katılaştırıcı sıvıyla temas ettiği anda nanolif haline gelir. Bu silindirik gözenekler nanolifin sentezlendiği bölmeler olarak düşünülebilir [20]. 7 Şekil 2.2. Kalıp Sentez yöntemiyle nanolif eldesi [4]. Bu yöntem ilk olarak Possin tarafından bulunmuştur. Possin çapı 40 nm’ye kadar olan nanoteller sentezlemiştir. Williams ve Giordano tarafından geliştirilen bu yöntemle 10 nm çapında nanoteller sentezlenmiştir [20]. Bu yöntemle çapları 100 nanometreye kadar olan lifler sentezlenebilir. 2.4.3. Faz Ayırımı Faz ayırımı yönteminin temeli fiziksel farklılıktan yararlanarak faz ayrımına dayanır. Bu yöntem 5 temel adımdan oluşur. -Polimerin çözülmesi -Jelleşme -Çözücü ekstraksiyonu -Soğutma -Soğutma-Kurutma 8 Ma ve Zhang tarafından yapılan bir çalışmada bu yöntem detaylı olarak anlatılmıştır. Poli (L-laktik) asit (PLLA), tetrahidrofuran (THF) çözücüsü içinde farklı konsantrasyonlarda çözülmüştür. 60oC’de 2 saat karıştırılarak homojen hale getirilmiştir. Çözelti, konsantrasyonuna bağlı olarak seçilen jelleşme sıcaklığına ayarlanan soğutucuya konmuştur. Jelleştikten sonra 2 saat beklenmiştir. Elde edilen jel destile su içinde bekletilerek çözücü ekstraksiyonu yapılmıştır. Ardından jel filtre kağıdı ile sudan ayrılarak -18oC’de kurutulmuştur. Son olarak kuruyan jel 55oC’de vakum altında soğutularak kurutulmuştur [21]. Şekil 2.3. Faz Ayırımı yöntemiyle nanolif eldesi [4]. Faz ayırımı yöntemi oldukça zaman alıcı bir yöntemdir. Çözücü ve polimer türüne, polimer konsantrasyonuna, sıcaklığa bağlıdır. Lif çapını kontrol etmek çok zordur ve bu yöntem sadece belirli polimerler için uygundur [22]. 9 2.4.4. Kendiliğinden Birleşme Kendiliğinden birleşme yönteminde atom ve moleküller hidrojen bağı, hidrofobik kuvvetler gibi kovalent olmayan bağlar ve etkileşimlerle belirli bir şekilde dizilirler [23]. Yöntemin ana mekanizması moleküller arası kuvvetler sayesinde küçük birimlerin birleşmesi daha sonra bu moleküllerin birleşerek makromoleküler nanolifler oluşturmasıdır [4]. Şekil 2.4. Kendiliğinden Birleşme yöntemiyle nanolif eldesi. Hartgerink ve arkadaşları bu yöntemi kullanarak pH’a bağlı olarak kendiliğinden birleşen yapılar elde etmişlerdir [24]. 2.4.5.Eriyik Püskürtme Eriyik püskürtme yönteminde, polimer reçine uygun sıcaklık ve viskoziteye ulaşana kadar ısıtılır ve püskürtülecek kısma beslenir. Yüksek hıza sahip sıcak havayla 10 filamentler düzelerden fibrilli bir yapı oluşturacak şekilde çekim işlemi gerçekleştirilir. Polimer kalıptan çıkarken püskürtülen sıcak hava ile eritilirken, dışarıdan püskürtülen soğuk hava ile inceltilir. Böylece lif elde edilir. Ancak bu yöntemle üretilen liflerin çapları ortalama 2-4 mikron arasındadır. Ayrıca lif boyunca çaplar arasında değişiklik görülmektedir. Bu yöntemle çok miktarda lif üretimi mümkün olduğu için nanolifleri bu yöntemle üretmek için araştırma ve geliştirme çalışmaları devam etmektedir [25]. Şekil 2.5. Eriyik Püskürtme (Meltblowing) yöntemiyle nanolif eldesi. 2.4.6. Fibrilasyon Fibrilasyon yöntemi selüloz gibi lineer hücresel yapıdaki liflerin fibrile olarak çapları nano boyutta olan liflere dönüştürülmesidir. Bu yöntem çözünme, jelleşme, farklı çözücüler kullanarak üretim, dondurma ve nano boyutta gözeneklere sahip köpük oluşturacak şekilde kurutma işlemlerini içerir. Bu işlem oldukça uzun süren bir işlemdir ve oluşan nanoliflerin boyutlarında değişiklikler gözlenir [16]. 2.4.7. Bikomponent Bikomponent yönteminde, aynı lifi oluşturacak iki farklı polimer tek bir delikten aynı anda akıtılarak iki bileşenli bir lif elde edilir. Oluşan lifin özellikleri, lifi oluşturan polimerlerin özelliklerinden farklıdır [26]. 11 2.4.8. Elektroeğirme Elektroeğirme işlemi 1600’lü yıllarda William Gilbert’in manyetizma çalışmaları yaparken tesadüfen elektromanyetizmanın sıvılar üzerine etkisini gözlemlemesi sonucu ortaya çıkmış bir teknolojidir. Yaptığı çalışmada bir su damlasının kuru bir yüzeyden belirli bir mesafeden elektriksel olarak bir koni şeklinde çekildiğini görmüştür. Bu çalışma elektro sprey ve elektroeğirme işleminin başlangıcı kabul edilmektedir [27]. 1882 yılında Lord Rayleigh, yalıtılmış yüklü bir damlanın kararlılığı ile ilgili teorik bir çalışma yapmıştır. Yük damlanın kararlı olmasını sağlayan yüzey gerilimini aşan bir değer aldığında damlanın kararsız bir hale geleceğini ve parçalanacağını tahmin etmiştir [28]. Bu sonuçlara göre damla üzerine etki eden bu iki kuvvetten biri elektrik kuvveti, diğeri ise bu kuvvete zıt yöndeki yüzey gerilim kuvvetidir. Elektrik kuvveti, yüzey gerilim kuvvetini yendiği anda damla jetlere ayrılır. Zeleny 1914 yılında, bir damlanın ucundaki elektrik yükü yoğunluğunu sıvı kolonunun yüksekliğine bakarak bulmuştur. Bu çalışmasında elektrik yüklü damlanın ucundaki elektrik alan sayesinde sıvı kolonunu mekanik bir kuvvet uygulayarak yükselteceğini varsaymıştır. 1915 yılında damla ucunda oluşan deformasyonlar Zeleny tarafından incelenmiş, damladan jete geçiş durumunda Lord Rayleigh ile aynı sonuçlara ulaşılmıştır. Yüksek yüzey gerilimine sahip sıvıların jete geçiş konumuna gelebilmesi için, düşük yüzey gerilimine sahip sıvılar için gerekenden daha yüksek bir gerilime ihtiyaç duyduğunu fotoğraflarla desteklemiştir. Zeleny, 1917 yılında bir çalışmasında oluşan spreyin çözücünün yapısının, yüksek voltaj ve borunun ucundaki sıvı basıncının bir fonksiyonu olduğunu belirtmiştir [29]. Formhals elektrostatik kuvvetleri kullanarak yapay ipliklerin üretilmesini sağladığı çalışması ile 1934 yılında elektroeğirme yöntemiyle ilgili ilk patenti almıştır [30]. Bu çalışmada selüloz asetat gibi bir polimer çözeltisi elektrik alana tabi tutulmuştur. Zıt kutuplu iki elektrot arasında polimer çözeltisinden lifler oluştuğu gözlenmiştir. Bu işlem için gerekli potansiyel fark polimerin molekül ağırlığı ve viskozitesi gibi çözeltiden kaynaklanan özelliklere bağlı olduğu görülmüştür. 5-10 kV arasında potansiyel fark uygulanmıştır [31]. 12 Şekil 2.6. Formhals’ın deney düzeneği [31]. Formhals’ın ilk eğirme yönteminin bazı dezavantajları vardı. Toplayıcı ile besleyici arasındaki mesafe çok kısa olduğu için oluşan liflerin kuruması zor oluyordu. Bu nedenle Formhals bu sistemi, besleyici ünite ile toplayıcı arasındaki mesafenin ayarlanabileceği şekilde yeniden tasarladı. Formhals 1940 yılında başka bir sistemin patentini daha aldı. Bu sistem ise çoklu polimerden hareketli bir tabakada elektrostatik kuvvetlerle kompozit lifler üreten bir sistemdi [32]. Gladding daha sürekli bir üretim yapabilmek için elektroeğirme yöntemiyle, liflerin toplanması için sürekli bir konveyör bant kullanarak yeni bir sistem geliştirdi. Şekil de görülen sistemde konveyör bant iki elektrot arasından geçerek oluşan lifleri toplayıp taşır [33]. Şekil 2.7.Gladding’in deney düzeneği [33]. 13 Childs, 1941 yılında elektrik alanla ince lif üretim yöntemini elektrostatik üretim olarak adlandırmıştır [34]. Wilson ve arkadaşları elektrik alan içindeki sabun baloncuklarının patlama hareketlerini incelemişlerdir. Bu çalışmada bir plaka üzerine konulmuş sabun baloncuğunun biraz uzağına, üzerine denk gelecek şekilde başka ir plaka yerleştirilmiştir. Üstteki plakaya uygulanan gerilimle oluşan elektrik alanın arttırılmasıyla baloncuğun uzayarak şekil değiştirmeye başladığı gözlemlenmiştir. Macky, Wilson’unkine benzer sonuçlar elde ederek çapları 0,085-0,26 cm arasında değişen su damlalarının elektrik alan içerisindeki davranışlarını incelemiştir. Bu çalışmaya göre elektrik alan arttırıldığında su damlası uzamaya başlar ve kararsızlığın oluştuğu andan sonra filamentler damladan kopmaya başlar. 1952 yılında Vonnegut ve Neubar çapları yaklaşık olarak 0,1 mm olan elektrikle yüklenmiş damlalar elde ettiler. Bu çalışma sonucunda şekil 2.7.’de görülen elektrostatik fıskiyeyi tasarlamışlardır [27]. Şekil 2.8. Vonnegut ve Neubar’ın tasarladığı elektrostatik fıskiye [27]. Şekildeki sistemde, kabın ana kısmındaki su seviyesi borudaki su seviyesinden biraz yüksek olmalıdır. Kaba yüksek gerilim uygulandığında borunun ucundan küçük damlalar çıkacaktır. Damlalardan oluşan jet paralel beyaz ışık demetine maruz bırakıldığında renklendiği görülür, bu da jeti oluşturan damlaların çapının yaklaşık 1 mikron olduğu ve damlaların uniform olduğunu ispatlamaktadır. Uygulanan gerilim, damlaların boyutlarını değiştirmektedir [16]. Deneylerinde birçok sıvı kullanan Drozin, bu sıvılara 0-12 kV aralığında gerilim uygulamıştır. Düşük gerilim uygulandığında damlalar oluşurken artırıldığında damlalar uzamış ve kararlı jetler halini almıştır [27]. 14 gerilim Wachtel ve arkadaşları elektrostatik yöntemi kullanarak emülsiyon parçacıklarını hazırlamışlardır. Bu yöntemle yağın su içinde mono-dispers bir emülsiyonu elde edilmiştir ve elde edilen damlaların çapları 0,5-1,6 mikron arasındadır [16]. 1960’lı yıllarda Taylor jet formu konusunda çalışmalar yapmıştır. 1969’da yaptığı bir çalışmada iğnenin ucundaki polimer damlasının şekli ve elektrik alan uygulandığında aldığı koni şeklini incelemiştir. Taylor bu çalışmasında elektriksel kuvvetin, yüzey gerilimine eşit olduğu kritik noktada koni oluştuğunu ve koninin 49,3° açı yaptığını söylemiştir. Bu çalışmalardan sonra oluşan bu şekil literatüre “Taylor Konisi” olarak geçmiştir [30]. Şekil 2.9.Taylor deney düzeneği [16]. Hendricks ve Schneider iletken bir damla için yüzey gerilimi ve elektrik kuvvetin etkisindeki denge durumunu hesaplayarak kritik voltaj değeri için bir formül geliştirmişlerdir. Elde ettikleri sonuçlar Taylor’un sonuçları ile benzerdir. 1966’da Simons elektroeğirme yöntemiyle, çok ince ve çok hafif dokumasız kumaş üretebilen bir sistem geliştirerek patent almıştır. Pozitif elektrot polimer çözeltisine batırılmış, negatif elektrot ise toplayıcıyı plakaya bağlanmıştır. Düşük viskoziteli çözeltilerle daha kısa ve ince lifler üretilirken yüksek viskoziteli çözeltilerle daha sürekli lifler elde edildiği sonucuna ulaşılmıştır [35]. 15 Şekil 2.10. Simons deney düzeneği [16]. 1964’te Doyle, damlaya uygulanan elektrik kuvveti belli bir sınır değer ulaştığı anda çözücü moleküllerinin buharlaşarak elektrikle yüklenmiş damladan uzaklaştığını keşfetmiştir. Damla yüzeyindeki yük yoğunluğu arttığı için damla çok sayıda küçük damlacıklara bölünerek ayrılmaya başlamıştır. 1968 yılında Erin ve arkadaşları çapları 90-150 µm arasında değişen uniform yapıda, yüklü sodyum nitrit parçacıkları elde etmişlerdir[16]. 1971 yılında Baumgarten elektroeğirme yöntemini kullanarak geliştirdiği cihazla çapları 0,05-1,1 µm arasında olan akrilik mikro lifler elde etmiştir [35]. Bu çalışmada kullanılan akrilik reçine %93,6 akrilonitril, %6 metil akrilat, %0,4 sodyum stiren sulfonat kopolimeridir. Dimetilformamid içerisinde çözülerek kullanılmıştır. Deney düzeneği, paslanmaz çelik kapiler tüp, pompa ve topraklanmış toplayıcıdan oluşmakta olup kapiler tüp ve toplayıcı arasındaki potansiyel fark korunur. Bu deneyde lif çapı, çözeltinin viskozitesi, jet uzunluğu, debi ve ortam gazı arasındaki ilişki incelenmiştir. Sonuç olarak çözeltinin viskozitesi arttıkça damlanın şekli yarım küreden koniye dönüşmeye başlamıştır ve jetin uzunluğu artmıştır. Ayrıca lif çapının, çözeltinin viskozitesi ve jet uzunluğu ile doğru orantılı olduğu görülmüştür. Çözeltinin akış hızının lif çapına etkisinin az olduğu gözlenmiştir. Baumgarten, Dupont’ta çalışırken elektroeğirme yöntemiyle üretilen akrilik liflerin oluşumunu yüksek hızda fotoğraflama tekniği ile görüntülemiştir [36]. 16 Şekil 2.11. Baumgarten deney düzeneği [16]. Baumgarten çalışmasında elektroeğirme işleminde belli bir elektrik alan kuvvetinde jet çapının minimuma ulaştığını ve elektrik alan kuvvetinin artmasıyla jet çapının da arttığını göstermiştir. Bu durumun sebebini ise kılcal borunun ucundaki polimer besleme oranının elektrik alan kuvvetinin artmasıyla arttığı şeklinde yorumlamıştır. Yani daha küçük çaplı lifler üretmek için elektrik alanı dolayısıyla elektrostatik kuvvetleri arttırmak gerekir [37]. 1977’de Martin, Cockshott ve Fildes elektroeğirme yöntemiyle lif ağı elde etmişlerdir. Malzemeleri PTFE süspansiyonu, poliüretan, polivinil alkol, polivinil pirolidon ve polietilen oksittir. Çözelti, elektrostatik alanda topraklanmış şırıngaya doğru beslenerek lif ağları üretmişlerdir. Elektrostatik yüklü yüzey uygun bir mesafeye konmuştur. Lifler iğne ve yüklü yüzey arasında oluşur. Uygulanan potansiyel fark 20 kV ve toplayıcı ile şırınga arasındaki mesafe 5-35 cm arasındadır. Üretilen ağ birkaç mikron ile birkaç santimetre arasında kalınlıkta, küçük çaplı, oldukça gözenekli ve geniş yüzey alanına sahipti. Üretilen ağ tıbbi uygulamalar için oldukça uygundu, özellikle sargı bezi olarak kullanılabiliyordu [36]. 17 Şekil 2.12. Martin deney düzeneği [36]. 1978’de Simm elektroeğirme ile ürettiği polistiren lifleri filtre olarak kullanmıştır. Çözelti, depolama tankından döner bir elektrot ile püskürtülmüştür. Böylece sıvının kurumasıyla oluşan tıkanma sorununun önüne geçilmiş oldu. Eğirme olayının, püskürtme bölmesinde oluştuğunu ve liflerin hareket edebilen elektrotlar üzerinde biriktiğini belirtmişlerdir. Ayrıca ortam sıcaklığı ve bağıl nem dışında, çözeltinin elektrik iletkenliğinin de lif kalınlığına etki ettiği gözlemlemişlerdir [36]. 18 Şekil 2.13.Simm deney düzeneği [36]. Simm deneylerinde, polistiren, selüloz esterler ya da polikarbonatlardan elde ettiği çok ince lifleri filtrasyonda kullanmıştır [36]. 1980 yılında Fine ve Tora elektroeğirme işlemini üst kısmı açık bir kabın içine yerleştirilen polimer ile yaparak patent almışlardır [38]. Şekil 2.14. Fine ve Tora’nın Deney Düzeneği [16]. Fine ve Tora’nın çalışmasında tetrahidrofuran gibi uçucu bir çözücü içinde çözülen termoplastik elastomerik poliüretan bir kabın içine beslenmiş ve merkezkaç kuvvetiyle kabın kenarlarına yayılmıştır. Kaba yüksek elektrik gerilimi uygulandığında çözeltinin yüzeyinde bir elektrik alan oluşmuştur. Elektrostatik gerilim film ile toplayıcı tabaka arasında oluşmuştur. Polimere etki eden 19 merkezkaç ve elektrik kuvvetleri sayesinde alüminyum folyo ile kaplanmış bantta lifler toplanmıştır [38]. 1981 yılında Larrondo ve Manley, hızla kristalleşebilen polietilen ve polipropilen gibi polimerlerden elektroeğirme yöntemiyle sürekli lif eldesi üzerine çalışmışlardır [39]. Şekil 2.15. Larrondo ve Manley deney düzeneği [39]. 1. Dikey silindirik hazne, 2. Silindirik haznenin çelikten yapılmış duvarları, 3. Duvarın etrafını iyi bir ısı iletkenliği için saran alüminyum, 4. Elektrikli ısıtıcı, 5. Elektrikli ısıtıcı etrafında sarılı asbest ceket, 6. Haznenin içinde sıcaklığı ölçmek ve kontrol etmek amaçlı termoçift, 7. Haznenin alt ucu, 8. Çıkarılabilir paslanmaz çelik düze, 9. Düze ucu, 10. Aparatın altının ısıca yalıtılması için asbest kaplama, 20 11. Eriyiğe basınç sağlamak için gereken piston, 12. Hava silindiri, 13. Metal plaka, 14. Polimer akış deliği, 15. Elektrik iletmeyen kol, 16. Mesafe ayarı için dikey olarak ayarlanan dönen mil. Sistemde, elektrik bağlantıları metal plaka ile düze arasındadır. DC güç kaynağı kullanılan bu deneyde uygulanan voltaj asılı duran sıvının üstesinden gelerek eriyik haldeki polimerden jet elde etmek için yeterince fazladır. Mesafe 1-3 cm arası, gerilim 3-8 kV arası uygulanmıştır. Polimer hazneye doldurulup yeterli sıcaklığa çıkarılmıştır. Denge durumunda piston hareket eder ve düzenin ucunda durması gereken sıvı için basınç uygulanır. Aynı anda düze ucuyla metal plaka arasına gerekli potansiyel uygulanır. Potansiyelin artırılmasıyla damla deformasyona uğrar ve koni şeklini almaya başlar, elektrik alan yönünde uzar. Kritik voltaj değerine ulaştığında, sağlanmış olan statik denge bozulur ve erimiş polimer koninin ucundan jet halinde uzamaya başlar. Lif delikten geçer ve dönen bobine sarılır. Bu çalışmada gerilimin lif çapına etkisi de incelenmiştir. Elektrik alanın artmasıyla lif çapının azaldığı gözlenmiştir. Bu çalışmayla lif çapının uygulanan elektrik alana, ortam sıcaklığına ve eriyiğin viskozitesine bağlı olduğu da söylenmiştir [39-41]. 1982 yılında Bornat, elektroeğirme işlemini bir silindir üzerinde toplayarak gerçekleştirmiştir. Poliüretan kullanarak ürettiği tüp şeklindeki ürünlerin suni kan damarı ve idrar kanalı gibi tıbbi uygulamalarda kullanabileceğini belirtmiştir. Deneylerinde poliüretan, politetrafloretilen gibi biyolojik olarak kabul edilebilir, poliamid, poliakrilonitril gibi termoplastik, polivinilalkol, polivinilpirolidon ve polietilenoksit gibi suda çözünen polimerler kullanmıştır. Bornat 1982 ve 1987 yıllarında yaptığı çalışmalarla patent almıştır [42]. 21 Şekil 2.16. Bornat deney düzeneği [42]. 1985 yılında How, poliüretandan sentetik damar ürettiği bir sistem tasarlayarak patentini almıştır. Polimer çözeltisi topraklanmış bir şırınga ucundan verilir ve şırınga bir piston ile itilerek polimer püskürtülür. Toplayıcı silindir üzerine yaklaşık 12 kV potansiyel uygulanır. Bu sistemin diğerlerinden farkı, 2000 ile 20000 rpm hızla dönmesidir. Bu özellik damara anizotropi özelliği kazandırmaktadır çünkü doğal damarlar anizotroptur [36]. Şekil 2.17. How deney düzeneği [36]. Middleton ve Paprotny tıbbi protez ürettikleri bir sistem tasarladılar. Protezler çapraz bağlanmamış poliüretan ve kısmen çapraz bağlanmış poliüretandan 22 oluşuyordu. Poliüretan çözeltisi ya da erimiş poliüretan elektroeğirme işleminde kullanılarak tıbbi protezde kullanılacak hale getirildi. Üretilen malzeme yapay organlarda ve medikal ekipmanlarda kullanılmıştır [36]. 1993 yılında Doshi ve Reneker polietilen oksit ile elektroeğirme yöntemiyle lifler elde ettiler. Bu çalışmada suda çözünebilen polimerler, biyopolimerler ve kristallenebilir polimerlerin elektroeğirme yönteminde kullanılabileceği görülmüştür. Birçok organik polimerin elektroeğirme yöntemine uygun bir şekilde kullanılabileceğini gösteren bu çalışma üzerine birçok araştırmacı bu konu üzerine yoğunlaşmıştır. Konuyla ilgili yapılan çalışmalar, yayınlanan makaleler artmış ve yöntem oldukça popüler bir hale gelmiştir [43]. Elektroeğirme yöntemi, polimer esaslı nanolif üretmek için en etkin ve en sık kullanılan yöntemdir. Diğer yöntemlerden farklı olarak bu yöntemde nano boyutlu yapıların oluşması, polimer çözeltisine uygulanan elektrik alan ile oluşan jetin uzaması olayına bağlıdır. Elektroeğirme yöntemi, polimer kimyası, tekstil mühendisliği, makine mühendisliği, temel fizik, elektrik fiziği ve akışkanlar dinamiği gibi disiplinleri barındıran multi disipliner bir yöntemdir. Elektroeğirme yöntemi üç temel bölümden oluşmaktadır. Şekil 2.18. Basit bir elektroeğirme düzeneği. 1-Besleme ünitesi 2-Toplayıcı 3-Yüksek voltaj güç kaynağı 23 Elektroeğirme yönteminde, kullanılacak olan polimer uygun bir çözücüde çözülür ya da ısı ile eritilir. Cam bir pipet ya da ucunda iğne bulunan bir şırıngaya yerleştirilen polimer çözeltisi/eriyiği ile toplayıcı levha arasına gerilim uygulanır. Uygulanan gerilim 1-50kV arasındadır. Besleyici ünitedeki iğnenin ucunda bulunan polimer damlası yüzey gerilim kuvvetlerinin etkisi ile küresel bir biçimdedir. Uygulanan potansiyel fark kritik voltaj değerine ulaştığı anda, elektrostatik kuvvetler ile yüzey gerilimi kuvvetleri eşitlenir. Bu noktada polimer damlası koni şeklini alır ve bu koniye Taylor Konisi denir. Şekil de polimer damlasının şekil değişiklikleri gösterilmiştir. Artan voltaj etkisiyle yarı küresel damlanın (a), Taylor Konisi’ne geçişi (b,c), Taylor Konisi (d), Taylor Konisi’nden jet olarak çıkışı (e,f) görüntülenmiş [16]. Şekil 2.19. Damlanın artan voltaj etkisiyle Taylor Konisi ve jet oluşumu. (a) 110º (b) 107º (c) 104º (d) 100º [39-41]. Polimer damlası Taylor Konisi halini aldıktan sonra uygulanan voltajdaki çok küçük bir artışla koninin ucundan bir jet fırlar. Oluşan jet iğne ile toplayıcı levha arasında ilerlerken farklı yollar izler. Belli bir mesafede kararlı bir şekilde ilerler fakat daha sonra jette kararsızlık hali oluşur. Üç kararsızlık hali vardır. Bunlar kullanılan polimer çözeltisi ya da eriyiğinin özelliğine ve sistem değişkenlerine bağlı olarak değişebilir. Jet bu kararsızlık hallerinden yalnız birini ya da hepsini birden gösterebilir. Kararsızlık halleri Shin ve arkadaşları tarafından açıklanmıştır. Bunlar; 24 a- Klasik Rayleigh kararsızlığı, b- Eksen simetrik elektrik alan akımlanması, c- Whipping kararsızlığıdır [44]. Elektroeğirme işleminde en çok Whipping Kararsızlığı görülür. Whipping kararsızlığı, jetin yüzeyinde bulunan yüklerin karşılıklı olarak birbirlerini itmesi ile meydana gelir. Yükler bir arada olamadıkları için jette merkezden radyal bir şekilde tork oluşur. Jet toplayıcı plakaya yaklaştığında radyal yükler birbirini iter ve ana jetten ayrılarak küçük jetler oluşur. Jet yeterince incelip, viskoelastik kuvvetler yeterince sönümlendiğinde, ikinci whipping kararsızlığı denen yeni kararsızlıklar oluşur. Bu olay Şekil 2.20’de gösterilmektedir [45]. Şekil 2.20. Elektroeğirme işleminde Whipping Kararsızlığı ve Taylor Konisi [45]. Elektroeğirme yönteminde iki tane kuvvet dengesi vardır. Biri işlemin devam etmesi için gereken kuvvet sistemi, diğeri işleme engel olan kuvvet sistemidir. İlk kuvvet sistemi, damlanın kararlılığını bozarak damladan ince bir jet oluşmasını sağlar. İkinci kuvvet sistemi ise sıvının uzayıp akmasına engel olur ve damlayı sabitler. Geçmişte Whipping olayı gözlemlenemediğinden dolayı, jetlerin parçalanarak toplayıcıya ilerlediği, böylece nanoliflerin oluştuğu ifade edilmiştir. Whipping olayı çok hızlı gerçekleşir bu nedenle sadece yüksek hızlı fotoğraflama tekniği ile gözlemlenebilir. Resim de Whipping olayının 25fps ve 400fps’de çekilmiş fotoğrafları gösterilmektedir [16]. 25 Şekil 2.21. a) 25 fps (frame per second)’deki Whipping Olayının Fotoğrafı b) 4000 fps’de Whipping Olayının Fotoğrafı [16]. Düşük elektrik alanda Rayleigh kararsızlığı oluşur. Alan şiddetinin artmasıyla, yük yoğunluğu arttığı için elektriksel kararsızlıklar da artar. Önce Rayleigh kararsızlığı bastırılarak eksensimetrik iletkenlik kararsızlığı oluşur. Yüksek elektrik alan şiddetinde Whipping kararsızlığı baskındır. Bu durum elektroeğirme işleminde çapları küçük lif oluşumunu sağlar. 2.5. Elektroeğirme Yöntemiyle Elde Edilen Nanoliflerin Avantajları Hacim başına düşen yüksek yüzey alanına sahip lifler elde edilebilmesi, elektroeğirme yönteminin en büyük avantajı olarak gösterilebilir. Yöntemin diğer avantajları şu şekilde sıralanabilir; 1- Ucuzdur, 2- Üretim hızı oldukça yüksektir, 3- Lif çapı ve özellikleri kontrol edilebilir, 4- Yüksek yüzey alanı ve yüksek gözenekliliğe sahiptir, 5- Çok çeşitli polimere uygulanabilir, 6- 3 boyutlu karmaşık yüzeyleri kaplayabilir, 7- Filtreleme özelliği yüksektir, 8- Uzunluk/çap oranı yüksektir, 9- Çeşitli modifikasyonlara elverişlidir [46]. 26 Bu avantajlarının yanında, kullanılan organik çözücülerden kaynaklanan toksisite ve ağ yapısının mekanik gücü gibi dezavantajları olduğu söylenebilir. Ayrıca oluşan lifin özelliklerini etkileyen birçok faktör olması da bir diğer dezavantajıdır. 2.6. Elektroeğirme Yönteminde Kullanılan Malzemeler Birçok uygulama alanı olan elektroeğirme yönteminde kullanılan malzemeler de çok fazladır. Kullanılacak malzeme elde edilecek ürünün kullanım alanlarına bağlı olarak seçilmelidir. 2.6.1. Polimerler Birbirlerine kovalent bağ ile bağlı olan monomer denilen tekrar eden birimlerden oluşan uzun zincirli yapılara polimer denir. Örnek olarak polietilen polimerinde tekrar eden kısım (-CH2CH2-)n’dir. Bu kısma monomer denir. Monomerler, tekrar eden kısımları kovalent bağ ile birbirine bağlayabilmek için çift bağa sahip olmalıdır. Molekül zincirleri arasında zayıf ikincil bağlar da bulunmaktadır. Polimerler birçok farklı uygulamada kullanılmak üzere birçok farklı özellik gösterebilirler. Çoğu polimer basit elementler içerdiği ve kolayca sentezlenebildiği için ucuzdurlar. Polimerler düşük yoğunlukları nedeniyle kolayca karmaşık şekiller alabilirler. Oldukça dayanıklı ve inert oldukları için oldukça geniş kullanım alanlarına sahiptirler. Giyim, gıda paketleme, tıbbi aletler ve uçak malzemeleri gibi birçok kullanım alanının yanında ipek, kollajen gibi doğal polimerler doku mühendisliğinde kullanılmaktadır [4]. Polimerler ısıya verdikleri tepkiye göre sınıflandırılırlar. Bu sınıflandırmaya göre iki çeşit polimer vardır, termoplastik ve termoset. Termoplastik polimerler ısıyla eriyip, soğutulduğunda katılaşan polimerlerdir. Bu ısıtma soğutma işlemi birçok defa tekrarlanabilir ve polimerin özelliklerini etkilemez. Termoset polimerler, ısıya maruz kaldıklarında çapraz bağlanırlar. Tekrar ısıya maruz kaldığında ise bozunurlar. Tekrar şekillendirilemezler [4]. 2.6.2. Kompozitler Biri matris biri destek denilen, birbirinden farklı özelliklere sahip iki ayrı malzemenin bir araya getirilmesi ile üretilen malzeme türüdür. Bu fazlar metal, seramik veya polimer malzeme olabilirler. Matris, destek malzemelerini bir arada tutarak kompozit malzemeye şekil verir. Malzemenin yüzey özelliklerini ve çevresel etkilere karşı direncini belirler. Matris fazı genelde yumuşak ve dayanıklı, destek 27 fazı düşük yoğunluklu ve kuvvetli bir yapıdadır. Destek fazı yükün büyük kısmını taşır ve malzemeye güçlülük veren kısımdır. Kompozit malzemeler genelde yük altındaki uygulamalar için üretilseler de elektriksel, termal ve mekanik özelliklerinden yararlanılan birçok uygulama alanları vardır [4]. 2.6.3. Seramikler Seramikler, polimerlerin aksine post-elektroeğirme işlemine gerek duymazlar. Seramik nanolifler, seramik başlangıç malzemelerinin elektroeğirilmesi ve arkasından elde edilen liflerin sinterlenmesiyle üretilirler. Seramikler, metal ve metal olmayan elementlerden, oksit, nitrür ve karbür bileşiklerinden oluşur. Seramik malzemelerin çoğu kristal yapıda olmasına rağmen amorf yapıda olan seramik malzemeler de vardır. Seramikler yalıtkandır çünkü atomları arasındaki bağlar iyonik ve/veya kovalenttir, dolayısıyla boşta elektronları yoktur. Seramikler iyonik ve kovalent bağlı oldukları için, yüksek sıcaklıkta kararlılık, kimyasal ataklara karşı dayanıklılık, kırılganlık gibi özelliklere sahiptirler. Seramikler gelişen teknolojiyle birlikte yalıtkan özellikleri ve mekanik sertliğinden yararlanılan geleneksel uygulamalarının yanında biyomalzeme olarak da yaygın bir kullanımı vardır. Nano boyutta üretilen seramikler yüksek yüzey alanına sahiptir ve birçok uygulama alanı vardır [4]. 2.7. Elektroeğirme İşlemine Etki Eden Faktörler Elektroeğirme yöntemiyle nanolif üretimini etkileyen birçok değişken vardır. Bu değişkenler ikiye ayrılır. 1- Çözeltiden nanolif üretimi sırasında etki eden faktörler, 2- Eriyikten nanolif üretimi sırasında etki eden faktörler. Bu iki kısımda çoğu faktör aynıdır fakat eriyikten nanolif üretiminde sıcaklık çok önemli bir değişkendir. Bu faktörler prensip olarak üç ana başlıkta toplanabilir; 1- Polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörler i- Moleküler ağırlık ii- Çözelti viskozitesi iii- Çözelti iletkenliği iv- Yüzey gerilimi 28 v- Dielektrik etki vi- Çözücü uçuculuğu vii- Çözelti pH’ı 2- Elektroeğirme İşleminden kaynaklanan faktörler i- Voltaj ii- Akış hızı iii- Sıcaklık iv- Toplayıcı plaka v- İğne çapı vi- İğne ile toplayıcı arasındaki mesafe 3- Çevresel faktörler i- Nem ii- Atmosfer tipi iii- Basınç 2.7.1. Polimer Çözeltisinden Kaynaklanan Faktörler 2.7.1.1. Polimerin Molekül Ağırlığı ve Viskozitesi Polimer çözeltisinin iğne ucundan toplayıcı plakaya hareketi süresince, jetin dağılmasını önleyen molekül zincirlerinin birbirine dolanmasıdır. Polimerin molekül ağırlığı polimer zincir uzunluğunun göstergesidir. Ayrıca polimerin molekül ağırlığı çözelti viskozitesini de etkilediğinden dolayı elektroeğirme yönteminde en önemli parametrelerden biridir. Genellikle yüksek molekül ağırlığına sahip polimer çözeltilerinin viskozitesi, aynı çözücüde çözünmüş düşük molekül ağırlığına sahip polimer çözeltilerinin viskozitesinden daha yüksektir. Elektroeğirme yöntemi kullanılarak uygun koşullarda nanolif oluşturmak için polimerin molekül ağırlığının ve çözelti viskozitesinin belli bir kritik değerin üzerinde olması gereklidir. Elektroeğirme sırasında kullanılan çözeltinin viskozitesinin çok yüksek olması iğne ucunun tıkanmasına neden olabilir. Viskozitenin düşük olması da çözeltinin yerçekimi etkisine yenik düşerek iğne ucundan damlamasına, dolayısıyla üretimin durmasına neden olur. Bu nedenle çözelti uygun viskozitede olmalıdır. Yüksek viskozite elektrik alandan kaynaklanan polimer hareketini engeller. Düşük çözelti 29 viskozitesi aynı zamanda boncuklu yapı oluşmasına da neden olabilmektedir. Çözelti viskozitesi arttığında oluşan boncuklar elips şekline dönüşmekte ve giderek kaybolmaktadır. Viskozitenin etkilediği diğer bir özellik ise lif çapıdır. Çözelti viskozitesi arttıkça lif çapı da artmaktadır [47]. Şekil 2.22. Viskozite artışı ile boncuklu yapı oluşumunun azalışı. 2.7.1.2. Çözelti İletkenliği Elektroeğirme işlemi, oluşan jetin yüzeyindeki yüklerin birbirini itmesi ile jetlerin uzamasına dayanır. Çözelti iletkenliği artarsa, iyonların fazla olmasından dolayı jet üzerinde daha fazla yük taşınabilir bu da uygulanan elektrik alan ile daha fazla gerilime sebep olur. Eğer çözelti tam gerilme göstermezse boncuklanma gözlenebilir. Çözeltiye iyon eklenerek iletkenlik artırılabilir böylece jetin üzerinde meydana gelen gerilme ve uzama arttırılmış olur aynı zamanda boncuk oluşumu da engellenir [17]. Zong ve arkadaşları iyonların lif yapısına etkisini araştırmışlar ve poli(D,L-laktik asit) (PDLA) liflerinin üretimi için hazırlanan çözeltiye KH 2PO4, NaH2PO4, ve NaCl tuzları ekleyerek boncuksuz ve daha küçük çaplara sahip lifler elde etmişlerdir [48]. 2.7.1.3. Yüzey Gerilim Kuvveti Elektroeğirme işleminin başlayabilmesi için yüklü çözeltinin kendi yüzey gerilimini yenmesi gereklidir. Jetin toplayıcı plakaya hareketi esnasında yüzey gerilimi jet boyunca boncuk oluşumuna sebep olabilir. Yüzey gerilimi akışkanın birim kütlesi 30 başına düşen yüzey alanını azaltıcı etkiye sahiptir. Ayrıca serbest çözücü moleküllerinin derişimi yüksekse, çözücü moleküllerinin bir araya gelme eğiliminin yüksek olmasından dolayı küresel bir şekil oluşur. Yüksek viskozite, çözücü molekülleri ile polimer molekülleri arasındaki etkileşimin fazla olduğu anlamına gelir ve çözücü moleküllerinin, birbirine takılı olan polimer molekülleri arasında dağılmış olmasından dolayı, yüzey geriliminin etkisiyle polimer moleküllerinin bir araya gelme eğilimini azaltır (Şekil 2.23) [4]. Şekil 2.23. A-Yüksek viskozitede çözücü molekülleri ile polimer moleküllerinin homojen dağılımı B-Düşük viskozitede çözücü moleküllerinin yüzey gerilimi nedeniyle bir araya toplanması [4]. 2.7.1.4. Çözücünün Dielektrik Sabiti Elektroeğirme işlemine etki eden faktörlerden bir diğeri de çözücünün dielektrik sabitidir. Bu sabitin etkisi de oldukça büyüktür. Genelde çözeltinin dielektrik sabitinin yüksek olması, boncuklanma oluşumunu azaltır ve daha düşük çaplı lifler oluşumunu sağlar. Çözeltilere eklenen N,N-Dimetilformamit (DMF) gibi çözücüler, çözeltinin dielektrik özelliklerini arttırır ve lif yapısının daha iyi olmasını sağlar. Dielektrik sabitinin artması, jetin kararsızlığını da arttırır. Bu artış da daha küçük çaplı liflerin daha geniş bir alanda oluşmasını sağlar [4]. 2.7.1.5. Çözücünün Uçuculuğu Elektroeğirme işleminde, çözücünün hızlı bir şekilde buharlaşması önemli bir faktördür. Çünkü bu işlem hızlı çözücü buharlaşması ve jet incelmesine bağlı olarak faz ayrımı içerir. Çözücü uçuculuğu direkt olarak faz ayrımı işlemini etkiler. Lee ve arkadaşları polistiren (PS) liflerin üretiminde çözücünün hacimsel oranının 31 lif üzerine olan etkisini araştırmış, tetrahidrofuran (THF) / N,N-Dimetil formamit (DMF) karışımından oluşan çözücüde DMF miktarının artması ile ortalama lif çapının azaldığını belirlemişlerdir [49]. Megelski ve arkadaşları polistiren (PS) lif üretmek için farklı oranlarda THF/DMF karışımı kullanmış ve daha yüksek uçuculuğa sahip karışımların kullanıldığı çalışmalarda daha yoğun lif oluşumu gözlemlemişlerdir [50]. 2.7.1.6. pH Elektroeğirme işleminde kullanılan çözeltinin pH değeri de üretilen liflerin yapısını etkileyen faktörlerdendir. Polivinilalkolden (PVA) elektroeğirme yöntemiyle üretilmiş nanoliflerin çap ve yapılarına pH değerinin etkisi incelenmiştir. Elektroeğirme yöntemi ile üretilen PVA nanoliflerin artan pH değerlerinde daha düzgün ve çaplarının daha küçük olduğu fakat çözeltinin sürekliliğini kaybettiği ve liflerde boncuklanma oluştuğu gözlenmiştir. Bu durumun nedeni asidik ortamda PVA’nın proton fazlalığından kaynaklanmaktadır [51]. 2.7.2. İşlemden Kaynaklanan Faktörler 2.7.2.1. Voltaj Elektroeğirme işlemini etkileyen en temel faktör çözeltiye uygulanan yüksek voltajdır. Uygulanan voltaj belirli bir kritik değere ulaştığında iğne ucunda jet oluşumu başlar. 6 kV kritik voltaj değeridir, daha düşük voltaj değerinde polimer çözeltisinin iğne ucunda Taylor konisi şeklini alması ve nanolif oluşması imkansızdır. 6 kV’nin üzerindeki voltaj değerlerinde jet voltajın uygulandığı yönde hareket eder. Jet üzerinde bulunan yüklerden kaynaklanan itici kuvvetlerin etkisiyle viskoelastik çözelti gerilir. Eğer uygulanan voltaj arttırılırsa çözelti üzerinde daha fazla yük birikimi olacağından daha hızlı jet oluşur. Bu durum Taylor konisinin daha küçük ve daha kararsız olmasına neden olur [4]. Elektroeğirme sırasında yüksek gerilim uygulandığında çözelti üzerinde biriken yük miktarı arttığı için bu yüklerden kaynaklanan itici kuvvet de artar. Böylece jette oluşan gerilme ve uzama artar, daha ince lifler elde edilir. Yüksek voltaj uygulandığında boncuk oluşumu da daha az meydana gelir. Uygulanan yüksek voltaj polimer moleküllerinin daha düzenli bir şekilde dizilmelerine neden olur, bu da liflerin kristal yapısını etkiler. Polimer moleküllerinin belirli bir şekilde dizilebilmeleri için belli bir süreye ihtiyaç vardır, bu süre lifler için iğne ucundan çıkıp toplayıcı tabakaya ulaşıncaya kadar 32 geçen zamandır. Voltaj arttırıldığında bu süre kısaldığı için kristallenme için gereken zaman olmayabilir. Bu nedenle uygulanan voltaj belirli bir kritik değerde olmalıdır [4]. 2.7.2.2. Akış Hızı Çözeltinin akış hızı, elektroeğirme işlemi için gerekli çözelti miktarını belirler. Taylor konisinin kararlı olduğu andaki akış hızı, elektroeğirme işlemi için uygun akış hızıdır. Akış hızı fazla arttırıldığında lif çapı artar, boncuklanma oluşumu başlar, gözenek çapı artar [4]. Çünkü uygulanan gerilimin sabit kalmasından dolayı çözeltiyi inceltecek elektriksel kuvvetler azalmış olacaktır. Şekil 2.24. Polikaprolakton liflerinin farklı akış hızlarında boncuklanma oluşumu. A) 0,5 mL/saat ve B) 2 mL/saat [4]. 2.7.2.3. Çözelti Sıcaklığı Çözelti sıcaklığının artması, elektroeğirme işlemi sırasında çözeltinin buharlaşma hızını arttırırken viskozitesinin azalmasına sebep olur. Demir ve arkadaşlarının yaptığı çalışmada, poliüretandan elektroeğirme işlemiyle lif üretimi sırasında yüksek sıcaklıkta daha düzgün çapa sahip lifler elde edildiği gözlemlenmiştir [52]. Çözeltinin daha düşük viskozitede olması polimerin çözücüden daha iyi çözünmesine sebep olur. Böylece çözeltinin gerilimi artmış olur. Düşük viskozitede ve yüksek sıcaklıkta molekül hareketleri artarak Columb kuvvetlerinin gerilimi artırmasına böylece lif çaplarının daha küçük olmasına neden olur [4]. 33 2.7.2.4.Toplayıcı Plaka Elektroeğirme işleminin başlaması için besleyici ünite ile toplayıcı plaka arasında bir elektrik alan olması gerekmektedir. Bu nedenle toplayıcı plaka alüminyum gibi iletken bir malzemeden yapılmalıdır. İletken bir toplayıcı kullanılmazsa daha az lif birikimi gerçekleşir. Genelde toplayıcı olarak alüminyum folyo kullanılır fakat toplanan liflerin alüminyum folyodan ayrılması zor olabildiği için iletken kağıt, iletken kumaş, hasır tel, iğne, dönen mil, dönen çark gibi toplayıcılar da kullanılmaktadır [53]. 2.7.2.5. İğne Çapı Elektroeğirme işleminde kullanılan iğnenin iç çapı, oluşan lif yapısını etkilemektedir. İğnenin iç çapının azalması üretilen liflerin çapını ve boncuk oluşumunu azaltır [4]. 2.7.2.6. İğne Ucu ile Toplayıcı Arasındaki Mesafe İğne ucu ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe, lifin havada kalma süresini ve elektrik alanın büyüklüğünü etkilemektedir. İğne ucu ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe azaldıkça jetin havada kalma süresi azalır, elektrik alan şiddeti artar. İğne ucu ile toplayıcı arasındaki mesafe arttıkça çözücünün buharlaşması için daha uzun bir süre ortaya çıkar. Buchko ve arkadaşları yaptıkları çalışmada mesafenin çok az olduğu durumlarda oluşan elektrik alan kuvvetine bağlı olarak boncuklanma meydana geldiğini gözlemlemişlerdir [54]. İğne ucu ile toplayıcı arasındaki mesafenin azalması uygulanan voltajın artması ile benzer etkiye sahiptir. Mesafenin artması jetin havada asılı kalma süresinin ve jetin uzamasının artmasına neden olarak lif çapında azalma meydana gelir. Mesafe çok fazla olduğunda ise lif oluşumu gözlemlenmeyebilir [4]. 34 Şekil 2.25. Nylon 6,6 a-2cm mesafe b- 0,5cm mesafe [54]. 2.7.3. Çevresel Faktörler 2.7.3.1. Nem Elektroeğirme işlemini etkileyen çevresel faktörlerden nem, oluşacak lif yapısını oldukça etkilemektedir. Nem oranının yüksek olduğu ortamlarda su molekülleri lif üzerinde yoğunlaşır. Ortamdaki nem, çözücünün buharlaşma oranını belirleyecektir. Düşük nem oranlarında, uçucu çözücüler çok çabuk kuruyabilir. Çözücünün buharlaşması, çözücünün iğne ucundan çıkışından daha hızlı olabilir. Bunun sonucunda elektroeğirme işlemi, iğne ucunun tıkanmasıyla durur [55]. Polisülfonun, tetrahidrofuranda (THF) çözülmesiyle elde edilen çözeltiyle yapılan çalışmada nem oranı %50’nin altında olduğunda daha düzgün lifler elde edilmiştir. Nem oranı arttığında ise gözenekli yapı oluştuğu ve gözeneklerin boyutlarının arttığı gözlenmiştir. Şekil de nem artışı ile gözenek oluşumu gösterilmiştir [56]. 35 Şekil 2.26. 190000 g/mol PS/THF liflerinin farklı nem oranlarındaki FESEM görüntüsü. a) <25%, b)31-38%, c)40-45%, d)50-59%, e)60-72% [56]. 2.7.3.2. Atmosfer Tipi Elektroeğirme işleminde, işlemin gerçekleştiği atmosferin cinsi oluşacak lifin özelliklerini etkileyen faktörlerden biridir. Gazlar elektrik alanda farklı davranışlar gösterirler. Örneğin helyum elektrik alanda parçalanır ve elektroeğirme işleminde kullanılamaz. Freon®-12 gibi yüksek parçalanma voltajına sahip bir gaz ortamında üretilen lifler aynı üretim koşullarında hava ortamında üretilen liflerden iki kat daha büyük çapa sahiptir [4]. 2.7.3.3. Basınç Kapalı sistemlerde basıncın elektroeğirme yöntemine olan etkisi incelenmiştir. Genellikle düşük basınçlı ortamlarda gerçekleştirilen elektroeğirme istenilen bir işlem değildir. Çünkü düşük basınçta iğne ucundaki çözelti işlem gerçekleşemeden toplayıcı üzerine düşer. Ayrıca düşük basınçta, jet üzerindeki 36 elektrik yüklerinin kolay boşalması elektroeğirme işlemini olanaksız hale getirmektedir [4]. 2.8. Elektroeğirme ile Üretilen Nanoliflerin Özellikleri Elektroeğirme yöntemi nanolif üretimi için birçok avantajı olan ve en sık kullanılan yöntemdir. Çok farklı uzunluk/çap oranlarında sürekli lif üretimine imkan sağlayan tek yöntemdir. 2.8.1. Lif Boyu Elektroeğirme yöntemi sürekli bir işlem olduğu için bu yöntemle üretilen nanoliflerin boyutları diğer yollarla üretilenlere göre çok daha uzundur. Bu yöntemle üretilen nanoliflerin uzunlukları birkaç kilometre uzunlukta olabilmektedir. Ayrıca nanolifler yün yığınları şeklinde biriktirilebilirler. Elde edilen gözenekli yapılar birçok alanda kullanılmaktadır [57]. 2.8.2. Yüzey Özellikleri Elektroeğirme yöntemiyle üretilen nanolif diğer yöntemlere oranla daha ince çap ve daha yüksek yüzey/hacim oranına sahiptir. Karmaşık halde bulunan nanolif yığınları ile yüksek gözenek yoğunluğuna sahip yapılar elde edilir. Elektroeğirme işleminde kontrollü olarak liflerin yüzeylerinde gözenekler oluşturularak nanaolifin yüzey alanı arttırılabilir [57]. 2.8.3. Moleküler Seviyede Dizilim Elektroeğirme yönteminin temelinde elektriklenmiş jetin gerilmesi ve çözücünün hızla buharlaşması olayı vardır. Bu işlem boyunca polimer zincirleri şiddetli kayma kuvvetine maruz kalır. Bu kayma kuvveti ve hızla katılaşma durumu, polimer zincirinin tekrar denge durumuna dönmesine engel olur. Böylece elde edilen nanolifin yapısı ve kristalinitesi diğer yöntemlerle elde edilenlerden farklıdır. Pedicini ve Ferris yaptıkları çalışmada poliüretan (PU) lif yığınının gerilme şekil davranışını incelemiş, tek eksende dizilmiş liflerden farklı bir gerilme şekil değiştirme eğrisi gösterdiklerini gözlemlemişlerdir. Gözlenen bu farklılık lif zincirlerinin yönlenmesinden kaynaklanmaktadır [57]. 37 2.9. Nanoliflerin Karakterizasyonu Nanoliflerin birçok kullanım alanı vardır ve bu kullanım alanları nanoliflerin temel özelliklerine göre belirlenir. Bu özellikler nanoliflerin morfolojileri, moleküler yapıları ve mekanik özellikleridir. Morfolojik yapı oluşan lifin ortalama çapı, lif yüzeyinde oluşan gözenekler ve porozite gibi özellikleridir. Hidrofobik özellik de morfolojik yapı kavramı içinde sayılabilir. Moleküler yapı ise lifin optik geçirgenliğini, termal davranışlarını ve mekanik özelliklerini belirler [4]. 2.9.1. Morfoloji Nanoliflerin morfolojileri SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu), AFM (Atomik Kuvvet Mikroskobu) ve TEM (Geçirimli Elektron Mikroskobu) kullanılarak incelenir. 2.9.1.1. SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu) Taramalı elektron mikroskobunda (SEM), katı numune yüzeyi raster düzeninde yüksek enerjiye sahip elektron demeti ile taranır. Bu yöntemde yüzeyde çeşitli sinyaller oluşturulur. Bu sinyaller, Auger elektronları, ikincil elektronlar, X-ışını floresans fotonları ve değişik enerjili diğer fotonlardır. Taramalı elektron mikroskobunun katı numunelerde kullanımı, katı ile etkileşen elektron demetinin oluşturduğu çeşitli sinyallerden kaynaklanır [58]. Çapı 50-100 nm arasında değişen nanolifler fazla büyütmelerde enerji bombardımanından dolayı zarar görebilirler, Bu nedenle Field Emmision SEM kullanılır. FESEM’in en büyük avantajı yüksek çözünürlükte görüntünün düşük voltajda elde edilmesidir. 38 Şekil 2.27. SEM (Taramalı Elektron Mikroskobu)’in yapısı. 2.9.1.2. AFM (Atomik Kuvvet Mikroskobu) Atomik kuvvet mikroskobu (AFM), hem yalıtkan hem de iletken yüzeylerdeki atomların tek tek ayrılmasını sağlar. Bu sistemde kuvvete karşı duyarlı bir ucu iğneli pikap koluna benzeyen denge çubuğu tüm numune yüzeyinde raster düzeninde taranır. Numune ile denge çubuğu arasında oluşan kuvvet, denge çubuğunda küçük oynamalara sebep olur. Bu oynamalar optik araçlarla tayin edilir. Ucun veya numunenin hareketi piezoelektrik tüple sağlanır. Tarama sırasında uçta oluşan kuvvet, ucun aşağı yukarı hareketiyle sabit tutularak topografik bilgi sağlar. Atomik kuvvet mikroskobunun en büyük avantajı, iletken olmayan numunelere de uygulanabilmesidir [59]. 2.9.1.3. TEM (Geçirimli Elektron Mikroskobu) Geçirimli elektron mikroskobu (TEM), elektron kaynağı, yoğunlaştırıcı lensler, objektif lens ve projektör lenslerden oluşmaktadır. Geçirimli elektron mikroskobunda, elektron kaynağı genellikle düşük voltaj kaynağı ile ısıtılan 39 tungsten teldir. Tel büyük bir negatif potansiyelle tutulur ve elektronlar kalınlığı 100 nm’den az olan numuneye doğru hızlanır. Elektron demetinin yönlendirilmesi elektromanyetik lensler kullanılarak yapılır. Numuneden geçen elektronlar sonucu gözlem ekranında bir görüntü oluşur. Şekil 2.28. TEM (Geçirimli Elektron Mikroskobu)’in yapısı. 2.9.2. Moleküler Yapı Nanoliflerin moleküler yapısı, XRD (X-Işını Difraktometresi), NMR (Nükleer Manyetik Rezonans), DSC (Diferansiyel Taramalı Kalorimetre), TGA (Termogravimetrik Analiz), XPS (X-Işını Fotoelektron Spektroskopisi), kullanılarak incelenir. 40 2.9.2.1. XRD (X-Işını Difraktometresi) X-ışını difraktometresi (XRD) ile bir kristal düzleminin birim hücre boyutlarıyla birlikte kristalin atom düzlemleri arasındaki uzaklığı belirlenebilmektedir. Xışınlarının içinden geçtiği maddenin elektronları arasında oluşan etkileşme sonucu saçılma oluşur. X-ışınları bir kristaldeki düzenli ortam tarafından saçılırsa, bu saçılmayı yapan merkezler arasındaki mesafe x-ışınının dalga boyuyla aynı mertebeden olduğu için saçılan bu ışınlar olumlu ya da olumsuz girişim yaparlar. Böylece kırınım meydana gelmiş olur [60]. 2.9.2.2. DSC (Diferansiyel Taramalı Kalorimetre) Diferansiyel taramalı kalorimetri, örnek ve referansa ısı akışı arasındaki farkı, kontrollü bir sıcaklık programı uygulayarak sıcaklığın fonksiyonu olarak inceleyen bir yöntemdir [61]. 2.9.2.3. TGA (Termogravimetrik Analiz) Termogravimetrik analizde, kontrollü atmosferdeki bir numunenin kütlesi, sıcaklığın ya da zamanın fonksiyonu olarak artan sıcaklığa (zamanla doğrusal olarak) karşı kaydedilir. Kütlenin ya da kütle yüzdesinin zamana karşı çizilen grafiği termal bozunma eğrisi ya da termogram olarak isimlendirilir. Termogramlar, çeşitli polimerlerin bozunma mekanizmaları hakkında bilgi verir. Ayrıca bozunma şekilleri her bir polimer için ayrı olduğundan, bunların tanınmalarında da kullanılmaktadır [62]. 41 3. DENEYSEL ÇALIŞMALAR 3.1. Kullanılan Kimyasallar Bu tez çalışmasında kullanılan tüm kimyasallar analitik saflıktadır. Elektroeğirme işleminde kullanılan poli(4-vinilpiridin) (C7H7N)n, Merck (Almanya) firmasından temin edilen 4-vinilpridin (C7H7N) monomerinden sentezlenmiştir. 4-vinilpiridin monomeri kullanılmadan önce inhibitörün uzaklaştırılması için Merck (Almanya) firmasından temin edilen bazik alümina (Alüminyum oksit 90 aktif bazik) kullanılarak kolondan geçirilmiştir. Polimerizasyon işleminde kullanılan polietilen glikol sorbitan monolaurat (Tween 20) Sigma-Aldrich (Almanya) firmasından temin edilmiştir. Polimerizasyon işleminde başlatıcı olarak kullanılan azobisisobütironitril (AIBN) Merck (Almanya) firmasından temin edilmiş ve metanolde kristallendirilerek saflaştırılmıştır. Elektroeğirme çalışmaları sırasında polimer çözeltilerinin hazırlanmasında Sigma-Aldrich firmasından temin edilen N,N-dimetilformamit (HCON(CH3)2, DMF) ve etanol (C2H5OH) çözücü olarak kullanılmıştır. Kullanılan kimyasalların yapısı Tablo 3.1.’de verilmiştir. 42 Tablo 3.1. Kullanılan kimyasallar ve moleküler yapıları. Kullanılan Kimyasal Kullanılan Kimyasalın Yapısı 4-vinilpiridin Tween20 AIBN DMF Etanol Poli(4-vinilpiridin) 43 3.2. Poli(4-vinilpiridin) Sentezi P4VP, emülsiyon polimerizasyonu ile 4-vinilpiridin monomerinden sentezlenmiştir. 500 ml’lik balona 300 ml ultra saf su, 100g 4-Vinilpiridin, 1g AIBN [%1 (w/w)] ve 1,5g Tween 20 [%0,5 (w/w)] eklenmiş ve manyetik karıştırıcıda 30 dakika karıştırılarak beyaz renkli emülsiyon çözeltisi haline gelmesi sağlanmıştır. Emülsiyon çözeltisi içinden 15 dakika süreyle azot gazı geçirilerek 80oC’de yağ banyosu içerisinde polimerizasyon işlemi başlatılmıştır. Polimerizasyon reaksiyonu sabit sıcaklıkta 24 saat süreyle gerçekleştirilmiştir. Reaksiyon sonunda katı halde elde edilen beyaz renkli polimer birkaç kez DMF içerisinde çözülüp suda çöktürülerek saflaştırılmıştır. Son olarak P4VP etüv içerisinde 40°C’de, 24 saat kurumaya bırakılmıştır. 3.3. Elektroeğirme Yöntemiyle Poli(4-vinilpiridin) Nanoliflerinin Hazırlanması 3.3.1. Elektroeğirme Cihazı Poli(4-vinilpiridin) nanoliflerinin hazırlanması Inovenso Ne300 model elektroeğirme cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Cihazın yüksek voltaj kaynağında, voltaj değerleri 0-40 kV arasında ve maksimum akım değeri 0,75 mA’dır. Cihaz 3 adet besleyici çubuk, her bir çubuk da en fazla 3’er iğne ile besleme kapasitesine sahiptir. Besleyici çubuklar alüminyumdur. Kullanılan iğne 0,8 mm çapında ve pirinçten yapılmıştır. Toplama ünitesi alüminyum tabaka ve alüminyum silindirden oluşmaktadır. Silindir 100-500 rpm arası hızda çalışmaktadır ve 100 mm x 220 mm boyutlarındadır. Kullanılan şırınga pompası New Era Syringe Pump Systems markadır. Akış hızı 0,01 mL/saat ile 1000 mL/saat arasında ayarlanabilmektedir. 3.3.2. Poli(4-vinilpiridin) Çözeltilerinin Hazırlanması Elektroeğirme işlemiyle nanolif elde etmek için DMF ve etanol kullanılarak poli(4-vinilpiridin) çözeltileri hazırlanmıştır. Her bir çözelti oda sıcaklığında, manyetik karıştırıcıyla 200 rpm karıştırma hızında 24 saat sürekli karıştırılarak hazırlanmıştır. Hazırlanan P4VP çözeltilerine ait derişim oranları Tablo 3.2.’de verilmiştir. 44 Tablo 3.2. P4VP çözelti derişim oranları. Çözücü Derişim (%w/w) DMF 10 15 20 22,5 25 Etanol 2,5 5 7,5 10 20 3.3.3. Poli(4-vinilpiridin) Nanoliflerinin Eldesi Elektroeğirme yönteminde kullanılan polimer çözeltisinin özellikleri, elde edilecek nanoliflerin yapısını etkileyen en önemli faktörlerden biridir. Bu nedenle DMF ve etanol çözücüleri kullanılarak, Tablo 3.2’de belirtilen derişimlerde çözeltiler hazırlanmış ve elektroeğirme yöntemi uygulanmıştır. P4VP’nin DMF çözücüsüyle hazırlanan %10’luk çözeltisi ve etanol ile hazırlanan % 2.5’luk çözeltisinin altındaki derişimlerde yapılan nanolif çalışmalarında lif yapısının oluşmadığı gözlenmiştir. Ayrıca DMF ile %25’lik çözeltisi ve etanol ile %20’lik çözeltisinin üzerindeki derişimlerde ise çözelti viskozitelerinin yüksek olmasından dolayı, çözeltinin iğneden çıkarken zorlandığı gözlenmiştir. Bu nedenle bu değerler nanolif üretimi için alt ve üst limit değerler olarak belirlenmiştir. Elektroeğirme yönteminde, işlemden kaynaklanan parametrelerin etkisini gözlemlemek için 5 farklı akış hızı (1,2 mL/saat, 1,5 mL/saat, 2 mL/saat, 2,5 mL/saat ve 3 mL/saat) 5 farklı voltaj (19 kV, 21 kV, 23 kV, 26 kV ve 30 kV) ve 4 farklı mesafe (17 cm, 18 cm, 20 cm ve 21 cm) değeri kullanılarak deneysel çalışmalar gerçekleştirilmiş ve farklı özelliklere sahip nanolifler hazırlanmıştır. Bu çalışmalar gerçekleştirilirken ortam sıcaklığı 23°C’de sabit tutulmuştur. Tüm bu parametreler kullanılarak elde edilmiş olan nanolif yapıları karakterize edilerek değerlendirilmiş ve uygun yapıda nanolif elde etmek için optimum koşullara karar verilmiştir. 45 3.4. Karakterizasyon Emülsiyon polimerizasyonu ile sentezlenen Poli(4-vinilpiridin) polimeri ve bu polimerden elektroeğirme yöntemiyle elde edilen nanoliflerin karakterizasyonları aşağıdaki yöntemler kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 3.4.1. FTIR Karakterizasyonu Elektroeğirme yöntemiyle elde edilmiş P4VP nanolifi ve Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifi, Thermo Scientific Nicolet IS10 (ABD) model Fourier Dönüşümlü Infrared spektrometresi kullanılarak ATR tekniği ile analiz edilmiştir. Bu analizde tarama sayısı 128, ayırıcılık 4 cm-1’dir. 3.4.2. NMR Karakterizasyonu Sentezlenen P4VP, oda sıcaklığında döterodimetilsülfoksit (d-DMSO) içinde çözülerek, Bruker Ultrashield 300 MHz sıvı NMR spektrometresi kullanılarak karakterize edilmiştir. 3.4.3. Viskozimetre P4VP polimerinin DMF çözücüsünde %10, %15, %20, %22,5 ve %25 oranlarında hazırlanan çözeltiler ile P4VP polimerinin Etanol çözücüsünde %2,5, %5, %7,5 ve %10 oranlarında hazırlanan çözeltilerinin, Thermo-Haake (MARS) (Modular Advanced Rheometer System) marka reometre kullanılarak viskozite ölçümleri gerçekleştirilmiştir. Reometre koni-plaka düzeneğine sahip ve gerinim kontrollüdür. Koninin yarıçapı 35mm, açısı 4°, plakalar arası mesafe 0,139 mm’dir. Çözeltilerin akış davranışını incelemek için ölçümler 0-350 Hz’lik kayma hızı aralığında yapılmıştır. 3.4.4. Yüzey Gerilimi Sentezlenen P4VP polimeri DMF çözücüsünde %10, %15, %20, %22,5 ve %25 oranlarındaki çözeltileri ve etanol çözücüsünde %2,5, %5, %7,5 ve %10 oranlarında çözülerek hazırlanmış olan çözeltilerinin yüzey gerilim ölçümleri için Du Noüy metodu kullanılmıştır. Bu amaçla ilk olarak White Electronic marka yüzey gerilim ölçme cihazı, 21±1°C’de suyun yüzey gerilimi 0,0725 N/m olacak şekilde kalibre edilmiştir [63]. Daha sonra halka koparma yöntemiyle yüzey gerilimi ölçümleri gerçekleştirilmiştir. 46 3.4.5. SEM Analizi Elektroeğirme yöntemiyle elde edilen P4VP nanoliflerinin boyut analizleri ve morfolojileri, FEI marka Quanta 200 FEG model taramalı elektron mikroskopu (SEM) kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Örnekler vakum altında altın ile kaplanarak analize hazırlanmış ve 1000, 5000, 10000 ve 20000 olmak üzere dört farklı büyütmede görüntüler alınmıştır. Ortalama çap değeri 20000 büyütmede farklı noktalardan çap ölçümü gerçekleştirilerek hesaplanmıştır. 3.4.6. XPS Analizi P4VP nanoliflerinin yapısal analizi, Thermo Scientific (ABD) marka K-Alpha X-ray model X-ışını fotoelektron spektroskopisi kullanılarak gerçekleştirilmiştir. 3.4.7. Elementel Analiz P4VP nanoliflerinin elementel analizi Thermo Scientific marka Flash 2000 model element analizörü kullanılarak yapılmıştır. 3.4.8. TGA Analizi Termogravimetrik analizler Perkin Elmer Pyris 1 model termogravimetri cihazı kullanılarak azot atmosferinde ve 10 °C/dakika ısıtma hızında gerçekleştirilmiştir. 3.4.9. ICP-MS Elde edilen P4VP nanoliflerinin sulu çözeltideki Cu(II) iyonlarını adsorpsiyon çalışmalarında, Thermo FISCHER (ABD) marka X Serisi 2 model İndüktif Eşleşmiş Plazma Kütle Spektrometresi (ICP-MS) kullanılmıştır. 47 4. DENEYSEL SONUÇLAR VE TARTIŞMA 4.1. Poli(4-vinilpiridin) Sentezi Poli(4-vinilpiridin)’in sentezi, 4-vinilpiridin monomeri kullanılarak serbest radikal polimerizasyonu yöntemiyle AIBN başlatıcısı varlığında emülsiyon ortamında gerçekleştirilmiştir. Bu tez çalışmasında geleneksel polimerizasyon yöntemlerinden farklı olarak organik çözücüler yerine çözücü olarak çevreyle dost ve ekonomik olan su kullanılmıştır. Polimerizasyon 4-vinilpiridin monomeri suda çözünmediğinden dolayı, yüzey aktif madde olarak % 0,5 Tween20 varlığında su içerisinde emülsiyon ortamı oluşturularak 80oC’de sabit sıcaklıktaki yağ banyosunda 24 saat süreyle polimerizasyon gerçekleştirilmiştir. Polimerizasyon reaksiyonu sonunda katı halde elde edilen beyaz renkli polimer birkaç kez DMF içerisinde çözülüp suda çöktürülerek saflaştırılmış ve 40°C’de sabit sıcaklıktaki etüv içerisinde 24 saat kurumaya bırakılmıştır. Kuruyan polimer tartılmış ve yaklaşık %99 verimle P4VP elde edilmiştir. Şekil 4.1. Polimer sentez reaksiyonu. Poli(4-vinilpiridin) zayıf bir polibazdır. Doğal halde, nötral pH değerlerinde çözünmemektedir. Yüksek polar karakterinden dolayı, DMF, etanol, DMSO gibi polar organik çözücülerde iyi çözündüğü tespit edilmiştir. 48 4.2. Poli(4-vinilpiridin)’in Karakterizasyonu 4.2.1. NMR Karakterizasyonu d c b a a b d c Şekil 4.2. Poli(4-vinilpiridin) polimerinin 1H-NMR spektrumu (çözücü, d-DMSO). Poli(4-vinilpiridin)(P4VP) polimerinin 1H-NMR spektrumu Şekil 4.2’de verilmiştir. P4VP polimerinde dört ayrı kimyasal kayma değerinde gözlenmesi gereken proton grupları vardır. Bu gruplardan, piridin yan grubuna ait azota göre ortopozisyonunda ve meta- pozisyonundaki protonlar spektrumda 8,8 ve 6,6 ppm kimyasal kayma değerlerinde gözlenmiştir. Polimerin ana zincirdeki alifatik metin (-CH-) ve metilen (-CH2-) protonları sırasıyla 2,1 ve 1,5 ppm kimyasal kayma değerlerinde gözlenmiştir. Bu sonuç Xue ve Xiao’nun yaptıkları çalışmadaki NMR çalışması ile uyumludur [64]. Spektrumda 2,5 ve 3,35 ppm kimyasal kayma değerlerinde gözlenen pikler kullanılan çözücüden (d-DMSO) gelen atık proton ve çözünmüş suya aittir. Ayrıca, spektrumda 2,6-2,8 ppm ve 7,9 ppm kimyasal kayma değerlerinde gözlenen pik alanı açısından küçük sinyallerin safsızlıklardan geldiği düşünülmektedir. 4.3. Poli(4-vinilpiridin) Nanoliflerinin Elektroeğirme Yöntemiyle Hazırlanması Elektroeğirme yöntemini etkileyen faktörler 2 ana başlıkta incelenmiştir. 1-Polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörler, polimerin molekül ağırlığı, çözelti viskozitesi ve yüzey gerilimi, 2-Elektroeğirme işleminden kaynaklanan faktörler, voltaj, akış hızı ve iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafedir. Bu tez çalışması kapsamında polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörler 49 ve elektroeğirme işleminden kaynaklanan faktörler incelenerek nanolif eldesi için optimum koşullar tayin edilmiştir. 4.3.1. Polimer Çözeltisinden Kaynaklanan Faktörlerin Nanolif Yapısına Etkisi 4.3.1.1. Çözelti Viskozitesinin Nanolif Yapısına Etkisi Elektroeğirme yöntemini etkileyen en önemli parametrelerden biri çözeltinin viskozitesidir. Çözücü içinde çözünen polimer miktarı değiştikçe çözeltinin viskozitesi de değişir. Şekil 4.3.’te farklı derişimlerde DMF çözücüsünde hazırlanmış P4VP çözeltilerinin kayma hızı ile viskozitelerindeki değişim grafiği verilmiştir. Grafikten de görüldüğü gibi %10 (w/w), %15 (w/w) ve %20 (w/w)’lik çözeltilerin viskozitesi, kayma hızının değişimi ile değişmemiş sabit kalmıştır. Bu nedenle bu derişimlerdeki çözeltilerin Newtonian akış gösterdiği söylenebilir. %22,5 (w/w) ve %25 (w/w)’lik P4VP polimerinin DMF’teki çözeltilerinin ise viskoziteleri kayma hızı ile azalma göstermiştir. Bu nedenle bu derişimlerdeki çözeltilerin Non-Newtonian akış gösterdiği tespit edilmiştir. Şekil 4.4.’teki grafikte P4VP/Etanol çözücüsünde farklı derişimlerdeki çözeltilerinin kayma hızına karşı viskozitesi görülmektedir. %2,5 (w/w), %5 (w/w), %7,5 (w/w) ve %10 (w/w)’luk çözeltiler Newtonian özellik göstermektedir. Bir akışkanın Newtonian akış göstermesi yani Newton’un viskozite kanununa uygun olması, birim alana düşen kayma gerilimi ile kayma hızının değişimi arasındaki bağıntının doğrusal olmasıdır. Non-Newtonian akış ise viskozitenin kayma hızı ile değiştiği akış tipidir. 50 4,5 10% 4,0 15% Viskozite (Pas) 3,5 20% 3,0 22,50% 2,5 25% 2,0 1,5 1,0 0,5 0,0 0 50 100 150 200 250 300 350 Kayma Hızı (1/s) Şekil 4.3. Farklı derişimlerdeki P4VP/DMF çözeltilerinin kayma hızına göre viskozite değişimi. 0,3 0,25 Viskozite (Pas) 2,50% 0,2 5% 7,50% 0,15 10% 0,1 0,05 0 0 50 100 150 200 250 300 350 400 Kayma Hızı (1/s) Şekil 4.4. Farklı derişimlerdeki P4VP/Etanol çözeltilerinin kayma hızına göre viskozite değişimi. 51 1,80 1,60 Viskozite (Pas) 1,40 1,20 1,00 0,80 0,60 0,40 0,20 0,00 0 5 10 15 20 25 30 Derişim % (w/w) Şekil 4.5. Viskozitenin P4VP/DMF çözeltisinin derişimi ile değişimi. Kayma hızı 350 1/s. 0,3 Viskozite (Pas) 0,25 0,2 0,15 0,1 0,05 0 0 2 4 6 8 10 12 Derişim % (w/w) Şekil 4.6. Viskozitenin P4VP/Etanol çözeltisinin derişimi ile değişimi. Kayma hızı 350 1/s. Bu çalışmalar sonucunda elde edilen çözelti viskozitelerinin çözelti derişimi ile değişim grafikleri Şekil 4.5. ve Şekil 4.6.’da verilmiştir. Grafiklerden görüldüğü gibi çözelti derişimi arttıkça viskozite de artmaktadır. Elektroeğirme işleminde kullanılacak çözeltinin viskozitesinin belirli bir kritik değerde olması gerekir. 52 Kullanılan çözeltinin viskozitesinin çok yüksek olması iğne ucunun tıkanmasına neden olabilir ve elektrik alandan kaynaklanan polimer hareketini engeller. Viskozitenin düşük olması da çözeltinin yerçekimi etkisine yenik düşerek iğne ucundan damlamasına, dolayısıyla üretimin durmasına neden olur. Viskozitenin etkilediği diğer bir özellik ise lif çapıdır. Çözelti viskozitesi dolayısıyla çözelti derişimi arttıkça lif çapı da artmaktadır. Bu çalışmada Tablo 3.2.’de belirtildiği gibi iki farklı çözücü ve 5 farklı derişimde çalışmalar gerçekleştirilmiştir. P4VP’nin DMF çözücüsüyle hazırlanan %10’luk çözeltisi ve etanol ile hazırlanan %2,5’luk çözeltisi ile yapılan nanolif çalışmalarında lif yapısının oluşmadığı gözlenmiştir. Şekil 4.7.’de DMF çözücüsü ile Şekil 4.8.’de etanol çözücüsüyle hazırlanmış, 4 farklı derişim değerinde elde edilmiş nanoliflere ait SEM görüntüleri verilmiştir. Bu görüntülerden görüldüğü gibi polimer çözelti derişimi arttıkça boncuk oluşumunun azaldığı gözlenmiştir. Nanoliflerin ortalama çapları SEM karakterizasyonu ile tespit edilmiş ve Şekil 4.9. ve 4.10.’da polimer çözelti derişimi ile nanolif çapının değişimi verilmiştir. Grafiklerden görüldüğü gibi çözelti derişimi arttıkça nanolif çapı artmaktadır. Literatür çalışmalarında da bu durum için benzer sonuçlar elde edilmiştir. Örneğin Zhang ve arkadaşları, polivinil alkol ile hazırladıkları çözeltilerin derişimleri arttıkça elde ettikleri nanoliflerin çaplarının arttığını ve nanoliflerdeki boncuk oluşumunun azaldığını gözlemlemişlerdir [65]. Deitzel ve grubu tarafından polietilenoksit kullanılarak elde edilen nanoliflerin çaplarının çözelti derişiminin artmasıyla arttığı tespit edilmiştir [47]. 53 1000 X 10000 X 20000 X a b c d Şekil 4.7. P4VP/DMF çözeltisi, Voltaj: 19kV, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 21cm, %Derişim(w/w): a-15 b-20 c-22,5 d-25. 54 1000 X 10000 X 20000 X a b c d Şekil 4.8. P4VP/Etanol çözeltisi, Voltaj: 19 kV, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 21 cm, %Derişim(w/w): a-5 b-7,5 c-10 d-20. 55 Farklı derişimlerde hazırlanan P4VP/DMF ve P4VP/Etanol çözeltileri ile elde edilmiş nanoliflerin, ortalama çapları Şekil 4.9. ve 4.10’daki grafiklerde verilmiştir. Her iki çözelti için de lif çapının derişim arttıkça arttığı görülmektedir. P4VP/DMF çözeltisinden elde edilen nanoliflerde, derişim %15 (w/w)’ten %25 (w/w)’e arttırıldığında nanolif çapı 324 nm’den 895 nm’ye; P4VP/Etanol çözeltisinden elde edilen nanoliflerde, derişim %5 (w/w)’ten %20 (w/w)’ye arttırıldığında nanolif çapı 402 nm’den 4442 nm’ye artmıştır. 1000 900 Nanolif Çapı (nm) 800 700 600 500 400 300 200 100 0 12 14 16 18 20 22 24 26 Derişim% (w/w) Şekil 4.9. P4VP/DMF çözelti derişimi değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 21 cm. 56 5000 4500 Nanolif Çapı (nm) 4000 3500 3000 2500 2000 1500 1000 500 0 0 5 10 15 20 25 Derişim% (w/w) Şekil 4.10. P4VP/Etanol çözelti derişimi değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 21 cm. 4.3.1.2.Yüzey Geriliminin Nanolif Yapısına Etkisi Yüzey gerilimi elektroeğirme işlemi için oldukça önemli parametrelerden biridir. Elektroeğirme işleminin başlayabilmesi için, elektrostatik kuvvetlerin yüzey gerilim kuvvetini yenerek jet oluşturması gerekmektedir. Seyreltik çözeltilerde, serbest çözücü moleküllerinin derişimi yüksek olmasından dolayı, yüzey gerilimi etkisiyle çözücü moleküllerinin birleşme ve küresel şekle dönüşme eğilimleri fazladır. Bu nedenle düşük yüzey gerilimi ve dolayısıyla düşük viskozite değerlerinde boncuk oluşumu fazla miktarda gözlenmektedir. Yüksek yüzey gerilimi ve dolayısıyla yüksek viskozitenin anlamı çözücü ve polimer molekülleri arasındaki etkileşimin büyük olmasıdır. Bu durum ise çözücü moleküllerinin, birbirine takılı olan polimer molekülleri arasında dağılmasından dolayı yüzey geriliminin etkisiyle bir araya gelme eğilimini azaltır. Bu nedenle yüzey geriliminin artmasıyla daha düzgün ve boncuksuz lif yapılarının elde edildiği, Şekil 4.7. ve 4.8.’de verilen SEM görüntülerinden tespit edilmiştir. P4VP polimerinin DMF ve etanol çözücülerinde, farklı derişim oranlarında hazırlanan çözeltilerinin yüzey gerilimi değerleri ölçülmüş ve Şekil 4.11 ve 4.12’de verilmiştir. 57 0,045 Yüzey Gerilimi (N/m) 0,04 0,035 0,03 0,025 0,02 0,015 0,01 0,005 0 0 5 10 15 20 25 30 Derişim % (w/w)) Şekil 4.11. Yüzey geriliminin P4VP/DMF çözeltisinin derişimi ile değişimi. 0,03 Yüzey Gerilimi (N/m) 0,025 0,02 0,015 0,01 0,005 0 0 2 4 6 8 10 12 Derişim % (w/w) Şekil 4.12. Yüzey geriliminin P4VP/Etanol çözeltisinin derişimi ile değişimi. 58 4.3.2. İşlemden Kaynaklanan Faktörlerin Nanolif Yapısına Etkisi 4.3.2.1. Uygulanan Voltajın Nanolif Yapısına Etkisi Elektroeğirme işleminde voltaj değişimi, oluşan nanolif yapısını etkileyen faktörlerdendir. Jet oluşması için gerekli bir kritik voltaj değeri vardır. Bu değer 6 kV’dir ve nanolif elde etmek için bu değerin üzerinde voltaj uygulanması gerekmektedir [66]. Nanolif yapısına, uygulanan voltajın etkisini gözleyebilmek için sabit derişimdeki %20 (w/w)’lik P4VP/DMF ve %5 (w/w)’lik P4VP/etanol çözeltileri kullanılmıştır. Akış hızı 1,5 mL/saat’te, iğne ve toplayıcı plaka arasındaki mesafe 20 cm’de sabit tutulmuş ve 5 farklı voltaj değeri uygulanarak farklı morfolojilere sahip nanolifler elde edilmiştir. Şekil 4.13. ve 4.14.’teki SEM görüntülerinden de anlaşılabileceği gibi her iki çözelti için de uygulanan voltajın artmasıyla oluşan nanoliflerin yapısı düzensizleşmekte fakat çapları aynı kalmaktadır. 59 1000 X 10000 X 20000 X a b c d e Şekil 4.13. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 20 cm, Voltaj (kV): a-19, b-21, c-23, d-26, e-30. 60 1000 X 10000 X 20000 X a b c d e Şekil 4.14. %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltisi, Akış Hızı: 1,5 mL/saat, İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe: 20 cm, Voltaj (kV): a-19, b-21, c-23, d-26, e-30. 61 Uygulanan voltajın değiştirilmesi ile elde edilen nanoliflerin SEM analizleri sonucunda elde edilen ortalama çap değerleri değerlendirilmiş ve Şekil 4.15. ve 4.16.’daki grafiklerde verilmiştir. Şekilden görüldüğü gibi uygulanan voltajın artmasıyla nanolifin çapında çok fazla bir değişiklik gözlenmemektedir. P4VP/DMF çözeltisinden hazırlanan nanolifler için çap değeri ortalama 650 nm’de sabit kalmış, P4VP/Etanol çözeltisinden hazırlanan nanolifler için 446 nm’de sabit kalmıştır. Literatür çalışmalarında benzer sonuçlar elde edilmiştir. Reneker ve Chun elektroeğirme yöntemiyle elde edilmiş Polietilenoksit nanoliflerinin çapının elektrik alandan etkilenmediğini göstermişlerdir [67]. Fakat bazı gruplar yüksek voltajın nanolifin çapını arttırdığını belirtmişlerdir. Örneğin Zhang ve arkadaşları Polivinil alkol/su çözeltisiyle hazırladıkları nanolifin, uygulanan voltajın arttırılması ile morfolojisini etkilediğini ve çapının arttığını gözlemlemişlerdir [65]. Bununla birlikte bazı gruplar yüksek voltajın yüklenmiş jet üzerindeki elektrostatik itme kuvvetlerini arttırmasıyla nanolif çapını daralttığını belirtmişlerdir. Yuan ve arkadaşları polisülfon (PSF)/DMAC/aseton ile elde edilen nanolifin morfolojisinin değişerek çapının azaldığını gözlemlemişlerdir [68]. Tüm bu nedenlerden ötürü nanolif çapı üzerine voltaj etkisinin her durum için farklılık gösterdiği söylenebilir. 800 Nanolif Çapı (nm) 700 600 500 400 300 200 100 0 18 20 22 24 26 28 30 Uygulanan Voltaj (kV) Şekil 4.15. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisine uygulanan voltaj ile nanolif çapının değişimi. Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20cm. 62 500 450 Nanolif Çapı (nm) 400 350 300 250 200 150 100 50 0 18 20 22 24 26 28 30 Uygulanan Voltaj (kV) Şekil 4.16. %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisine uygulanan voltaj ile nanolif çapının değişimi. Akış hızı: 1,5 mL/saat; İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. 4.3.2.2.İğne ile Toplayıcı Plaka Arasındaki Mesafenin Nanolif Yapısına Etkisi Elektroeğirme sisteminde çözeltinin püskürtüldüğü iğne ile nanoliflerin toplandığı plaka arasındaki mesafe, oluşan nanolif yapısını etkileyen parametrelerdendir. İğne ucu ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe çok kısa ise polimer jetinin nanolife dönüşmesi için yeterli süre olmadığı, mesafe çok fazla olduğunda ise boncuk oluşumunun arttığı literatürde belirtilmiştir [4]. Bu nedenle nanolif eldesinde en uygun iğne-toplayıcı plaka arasındaki mesafenin belirlenmesi önemlidir. Bu tez çalışmasında %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisi ve %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisi ile akış hızı 1,5 mL/saat’te, uygulanan voltaj 19 kV’de sabit tutulup iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değiştirilerek nanolifler elde edilmiş ve bu nanoliflere ait SEM görüntüleri Şekil 4.17. ve 4.18.’de verilmiştir. SEM görüntüleri incelendiğinde iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe 17 cm iken boncuk oluşumunun en fazla olduğu, aradaki mesafe 21 cm’ye arttırıldığında boncuk oluşumunun giderek azaldığı gözlenmiştir. 63 1000 X 10000 X 20000 X a b c d Şekil 4.17. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi, Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe (cm): a-17, b-18, c-20, d-21. 64 1000 X 10000 X 20000 X a b c d Şekil 4.18. %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltisi, Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe (cm): a-17, b-18, c-20, d-21. 65 Şekil 4.19. ve 4.20.’de iğne ve toplayıcı plaka arasındaki mesafe değişiminin SEM görüntülerinden elde edilen ortalama nanolif çapına etkisine ait grafikler verilmiştir. İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafenin arttırılmasıyla oluşan nanolif çapının azaldığı grafiklerden de görülmektedir. P4VP/DMF çözeltisinden elde edilen nanoliflerin çapı, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafenin 17 cm’den 21 cm’ye arttırılmasıyla nanolif çapı 608 nm’den 552 nm’ye; P4VP/Etanol çözeltisinden elde edilen nanoliflerin çapı ise 540 nm’den 402 nm’ye azalmıştır. Literatürde de iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değişiminin nanolif çapına etkisi ile ilgili benzer sonuçlar bulunmaktadır. Yuan ve arkadaşları, iğne çapı ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe arttıkça çapı daha küçük nanolifler elde etmişlerdir [68]. 620 610 Nanolif çapı (nm) 600 590 580 570 560 550 540 15 16 17 18 19 20 21 22 İğne ile toplayıcı plaka arasındaki uzaklık (cm) Şekil 4.19. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisinde iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat. 66 600 Nanolif çapı (nm) 500 400 300 200 100 0 15 16 17 18 19 20 21 22 İğne ile toplayıcı plaka arasındaki uzaklık (cm) Şekil 4.20. %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisinde iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değişimi ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, Akış hızı: 1,5 mL/saat. 4.3.2.3.Akış Hızının Nanolif Yapısına Etkisi Çözeltinin iğneden çıkış hızı, elektroeğirme işleminden kaynaklanan parametrelerden biridir ve elde edilecek nanoliflerin yapısını etkiler. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisi ve %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisinin elektroeğirme işlemi sırasında iğne ve toplayıcı plaka arasındaki mesafe 21 cm ve uygulanan voltaj 19 kV’de sabit tutularak akış hızı değiştirilerek nanolif oluşumu üzerine etkisi incelenmiştir. Farklı akış hızlarında elde edilen nanoliflere ait SEM görüntüleri Şekil 4.21 ve Şekil 4.22.’de verilmiştir. Akış hızı arttırıldıkça nanolif çapında ve boncuk oluşumunda herhangi bir değişikliğin olmadığı SEM görüntülerinden tespit edilmiş ayrıca nanoliflerin ortalama çap değerleri hesaplanmıştır. Şekil 4.23.’te görüldüğü gibi P4VP/DMF çözeltisi kullanıldığında akış hızı 1,2 mL/saat’ten 3 mL/saat’e arttırıldığında nanolif çapında önemli bir değişiklik olmamıştır ve ortalama nanolif çapı yaklaşık 550 nm’de sabit kalmıştır. P4VP/Etanol çözeltisi kullanılarak akış hızı 1,5 mL/saat’ten 3 mL/saat’e arttırılmış ve elde edilen nanoliflerin çapında bir değişiklik olmadığı, Şekil 4.24.’teki grafikten tespit edilmiştir. Oluşan nanoliflerin çapları ortalama olarak 422 nm’dir. 67 1000 X 10000 X 20000 X a b c d e Şekil 4.21. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi, Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. Akış hızı (mL/saat) : a-1,2, b-1,5, c-2, d-2,5, e-3. 68 1000 X 10000 X 20000 X a b c d Şekild-3. 4.22. %5 (w/w) P4VP/Etanol çözeltisi, Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka 2,5, arası mesafe: 20 cm. Akış hızı (mL/saat) : a-1,5, b-2, c-2,5, d-3. 69 600 Nanolif çapı (nm) 550 500 450 400 350 300 250 200 1 1,5 2 2,5 Akış hızı (mL/saat) 3 3,5 Şekil 4.23. %20 (w/w)’lik P4VP/DMF çözeltisinde akış hızı ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. 600 Nanolif Çapı (nm) 550 500 450 400 350 300 250 200 1 1,5 2 2,5 3 3,5 Akış hızı (mL/saat) Şekil 4.24. %5 (w/w)’lik P4VP/Etanol çözeltisinde akış hızı ile nanolif çapının değişimi. Voltaj: 19 kV, İğne ile toplayıcı plaka arası mesafe: 20 cm. P4VP/DMF çözeltisi için %20 (w/w) çözelti derişimi, 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile elde edilen nanolifin çap ve kullanım kolaylığı açısından uygun olduğu bulunmuştur. Bu koşullarda elde edilen nanoliflerin çapları 552 nm bulunmuştur. P4VP/Etanol çözeltisi için %5 (w/w) çözelti derişimi, 19 kV voltaj değeri, 20 cm iğne ile toplayıcı plaka mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile elde edilen nanolif çapı ve morfolojisi açısından uygun olduğu bulunmuştur. Bu koşullarda elde edilen nanoliflerin çapları 402 nm bulunmuştur. 70 4.4. XPS Analizi %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi kullanılarak 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile optimum koşullarda elde edilen nanoliflerin XPS analizi yapılmıştır. P4VP nanolifinin yüzeylerinde tespit edilen elementlerin yüzde bileşimleri Tablo 4.1.’te ve bu elementlere karşılık gelen enerji değerleri ise Tablo 4.2.’de verilmiştir. Şekil 4.25.’te P4VP’nin XPS spektrumunda 202,74 eV, 285,11 eV ve 531,54 eV değerlerinde gözlenen üç pik sırasıyla, C (1s, %86,66), O (1s, 2,03%) ve N (1s, 11,31%) elementlerine karşılık gelmektedir. Tablo 4.1. XPS analizi ile elde edilmiş yüzeydeki elementlerin bileşimi. Yüzeydeki Elementlerin Bileşimi (%) P4VP C 1s O 1s N 1s 86,66 2,03 11,31 Tablo 4.2. XPS analizi ile elde edilmiş yüzeydeki elementlerin bağlanma enerjileri. Bağlanma Enerjileri (eV) P4VP C 1s O 1s N 1s 285,11 531,54 398,72 200000 180000 Şiddet (counts) 160000 140000 120000 100000 80000 60000 40000 20000 0 0 200 400 600 Bağlanma enerjisi (eV) Şekil 4.25. P4VP nanolifinin XPS Spektrumu. 71 800 1000 4.5. Elementel Analiz %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi kullanılarak 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile optimum koşullarda elde edilen nanoliflerin elementel analizi yapılmıştır. P4VP nanolifinin %N, %C ve %H elementel analiz sonuçları Tablo 4.3.’te verilmiştir. P4VP; C, H ve N elementlerinden oluşmaktadır ve tekrarlanan birimi (C7H7N)n şeklindedir. Tekrarlanan birimden, elementlerin teorik yüzde bileşimi %79,89 C, %6,66 H ve %13,31 N olarak hesaplanmıştır. Deneysel olarak P4VP için %77,33 C, %6,58 H ve %12,60 N tespit edilmiştir. Her iki sonuç karşılaştırıldığında, P4VP için elde edilen deneysel verilerin teorik veriler ile uyum içinde olduğu bulunmuştur. P4VP yüzeyindeki fonksiyonel piridin gruplarının miktarı 9,0 mmol piridin/g polimer olarak hesaplanmıştır. Tablo 4.3. P4VP nanolifine ait element analiz sonuçları. %C %H %N P4VP 77,33 6,58 12,60 P4VP (teorik) 79,89 6,66 13,31 4.6. Poli(4-vinilpiridin) Nanolifleri ile Cu(II) Adsorpsiyon Çalışmaları Elektroeğirme yöntemiyle elde edilen poli(4-vinilpiridin) nanoliflerinin uygulamadaki kullanımını görmek üzere, sulu çözeltilerdeki Cu(II) iyonlarının uzaklaştırılması çalışmaları yapılmıştır. Bu çalışmalarda %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi kullanılarak 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile optimum koşullarda elde edilen nanolifler kullanılmıştır. 4.6.1. Cu(II) İyonlarının Adsorpsiyonuna pH Etkisi P4VP nanolifinin Cu(II) iyonlarının adsorpsiyonuna pH etkisi 4.00 – 8.00 aralığında çalışılmış ve Şekil 4.26.’da verilmiştir. Şekilden görüldüğü gibi bu aralıktaki adsorplanan Cu(II) iyonu miktarları birbirine yakındır. Optimum pH değeri olarak pH 5.00 seçilmiştir ve adsorpsiyon miktarı 7,85 mg Cu(II)/g nanolif olarak tespit edilmiştir. 72 9 mg Cu(II)/g nanolif 8 7 6 5 4 3 3 4 5 pH 6 7 8 Şekil 4.26. P4VP nanolifinin Cu(II) adsorpsiyonuna pH etkisi. Cu(II) derişimi: 10 ppm, çözelti hacmi: 20 mL. 4.6.2. Cu(II) İyonlarının Adsorpsiyonuna Temas Süresinin Etkisi P4VP nanolifinin Cu(II) iyonlarının adsorbsiyonuna, 0-360 dakika arasında temas süresinin etkisi incelenmiş ve Şekil 4.27.’de verilmiştir. Şekil 4.27.’den görüldüğü gibi, 180 dakika sonunda denge adsorpsiyon süresine ulaşıldığı gözlenmiştir. 6 mg Cu(II)/g nanolif 5 4 3 2 1 0 0 100 200 300 400 Süre (dakika) Şekil 4.27. P4VP nanolifinin Cu(II) adsorpsiyonuna temas süresinin etkisi. pH 5.00, Cu(II) derişimi: 10 ppm, çözelti hacmi: 100 mL. 73 4.6.3. Cu(II) İyonlarının Adsorpsiyonuna Başlangıç Derişiminin Etkisi Cu(II) iyonlarının P4VP nanolifi tarafından adsorpsiyonuna başlangıç derişiminin etkisi, 10 – 500 mg/L arasında Cu(II) iyonu içeren sulu çözeltilerden adsorpsiyon deneyleri gerçekleştirilmiştir ve Cu(II) iyon derişimleri ICP-MS ile ölçülmüştür. Derişimle adsopsiyon miktarlarındaki değişim Şekil 4.28.’de verilmiştir. 10 mg/L’de 7,85 mg Cu(II)/g nanolif olan adsorpsiyon miktarı, Cu(II) iyonlarının derişimi 500 mg/L’ye arttırıldığında 154,4 mg Cu(II)/g nanolif olarak bulunmuştur. Bu çalışmalar sonucunda elde edilen nanolifin Cu(II) iyonlarını başarılı bir şekilde adsorpladığı düşünülmektedir. 180 160 mg Cu(II)/g nanolif 140 120 100 80 60 40 20 0 0 100 200 300 400 500 600 Derişim (ppm) Şekil 4.28. P4VP nanolifinin Cu(II) adsorpsiyonuna başlangıç derişiminin etkisi. pH 5.00, çözelti hacmi: 20 mL. 74 4.7. FTIR Analizi b a Şekil 4.29. a) P4VP nanolif, b) Cu adsorplamış P4VP nanolif FTIR spektrumu. %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi kullanılarak 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile optimum koşullarda elde edilen nanoliflerin ve Cu(II) adsorplamış P4VP nanoliflerin FTIR analizi yapılmıştır. P4VP nanolifi ve Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifine ait FTIR spektrumları Şekil 4.29.a ve b’de verilmiştir. P4VP nanolifinin FTIR spektrumunda, 1596 cm-1, 1556 cm-1, 1493 cm-1 and 1415 cm-1’ de piridin halka titreşimine ait karakteristik pikler görülmektedir. 3023-2926 cm-1 bölgesindeki bantlar piridin halkasındaki aromatik C-H ve alifatik C-H gerilmelerine ait pikleri göstermektedir. 1068 ve 994 cm-1’deki bantlar düzlem içi ve düzlem dışı C-H halka eğilmesini göstermektedir [69]. Tüm bu belirgin bantlar P4VP’nin emülsiyon polimerizasyonu ile başarılı bir şekilde sentezlendiğini göstermektedir. Cu(II) iyonları ile olası etkileşim mekanizmasını aydınlatmak üzere Cu(II) adsorplamış nanolife ait FTIR spektrumu da karşılaştırmalı olarak incelenmiştir. Yukarıda verilen piridin halkasına ait spesifik piklere ek olarak 1616 cm -1 de piridin halkası-Cu(II) bağ titreşimi olarak belirlenen yeni bir omuz oluşumu görülmektedir. Aynı davranış Wu ve arkadaşları tarafından poly(4-vinylpyridine-ko-divinilbenzen)– 75 Cu(II) kompleksine ait çalışmada da gözlenmiştir [70]. Sonuç olarak P4VP nanolifi ve Cu(II) arasındaki etkileşimin piridin halkası üzerinden gerçekleştiği önerilebilmektedir. 4.8. EDX Analizleri %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi kullanılarak 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile optimum koşullarda elde edilen nanoliflerin ve Cu(II) adsorplamış P4VP nanoliflerin EDX analizi yapılmıştır. P4VP ve Cu(II)-P4VP nanoliflerinin EDX spektrumları Şekil 4.30. ve Şekil 4.31.’de verilmiştir. Şekil 4.30.’da EDX spektrumunda C ve N elementlerine karşılık gelen iki pik gözlenmiştir. P4VP nanoliflerinin 500 ppm Cu(II) çözeltisi ile muamele edildikten sonra alınan EDX spektrumu Şekil 4.31.’de verilmiştir. EDX spektrumundan da görüldüğü gibi, Cu(II) elementine karşılık gelen bir pikin gözlenmesi, geliştirilen nanolif malzemenin yüzeyine Cu(II) iyonlarının piridin gruplarıyla etkileşerek adsorplandığını göstermektedir. Şekil 4.30. P4VP nanolifinin EDX spektrumu. 76 Şekil 4.31. Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifinin EDX spektrumu. 4.9. Termogravimetrik Analiz %20 (w/w) P4VP/DMF çözeltisi kullanılarak 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka arası mesafe ve 1,5 mL/saat akış hızı ile optimum koşullarda elde edilen nanolifin ve Cu(II) iyonlarını adsorplamış P4VP nanolifinin termal davranışlarını belirlemek üzere termogravimetrik analizler (TGA) azot atmosferinde 10oC/dakika ısıtma hızında gerçekleştirilmiştir. Nanoliflere ait dinamik termogram ve türevleri Şekil 4.32. ve 4.33.’te görülmektedir. Şekil 4.34.’te ise her ikisine ait karşılaştırmalı termogram verilmiştir. Şekil 4.32.’de verilen P4VP nanolifine ait termogramdan görüldüğü gibi tek basamaklı bozunma gerçekleşmektedir. Nanolif termal kararlılığını 375°C’ye kadar korumaktadır. Termal bozunma 375°C’de başlayıp yaklaşık 450°C’de son bulmaktadır ve maksimum bozunma sıcaklığı 421°C’dir. Termal bozunma sonrasında 750°C’de yaklaşık %1,35 artık kaldığı gözlenmiştir. Şekil 4.33.’de Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifine ait termogram verilmiştir. Termogramda görüldüğü gibi Cu-P4VP üç basamaklı bozunma göstermektedir. Cu-P4VP nanolifi termal kararlılığını 249°C’ye kadar korumaktadır. Birinci basamak bozunma 265°C’de bir maksimuma sahip olup, Cu(II) iyonları ile piridin grupları arasında oluşan kompleks yapısının bozunmasından kaynaklandığı 77 düşünülmektedir. İkinci ve üçüncü basamak bozunmalara ait maksimum bozunma sıcaklıklarının sırasıyla 333°C ve 375°C olduğu görülmektedir. Termal bozunma sonrasında 750°C’de %8,453 artık kaldığı gözlenmiştir. Şekil 4.34.’de P4VP ve Cu-PV4VP nanoliflerine ait termal bozunmalar tek bir termogramda verilerek karşılaştırıldığında nanoliflerin Cu(II) adsorpsiyonundan sonra bozunma sıcaklığının 375°C’den 249°C’ye kaydığı ve termal bozunma sonucunda daha fazla artık kaldığı tespit edilmiştir. Şekil 4.32. P4VP nanolifine ait termogram ve türevi. 78 Şekil 4.33. 500 ppm’de Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifine ait termogram ve türevi. ____ P4VP nanolif ------- Cu-P4VP nanolif Şekil 4.34. P4VP nanolifi ve 500 ppm’de Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifine ait termogram ve türevi. 79 5. SONUÇLAR Bu çalışmada, nanolif eldesinde kullanılacak olan P4VP’in sentezi 4-vinilpiridin monomeri yöntemiyle AIBN kullanılarak başlatıcısı serbest radikal varlığında polimerizasyonu emülsiyon ortamında gerçekleştirilmiştir. 4-vinilpiridin monomeri suda çözünmediğinden dolayı Tw20 ile emülsiyon ortamı oluşturulmuş ve böylece sulu çözeltide polimerizasyon gerçekleştirilmiştir. Polimerizasyon reaksiyonu sonucunda %99 verimle P4VP elde edilmiştir. Elde edilen P4VP’nin kimyasal yapısı, NMR ve FTIR yöntemleriyle karakterize edilmiştir. P4VP nanoliflerinin hazırlanması için elektroeğirme yöntemi kullanılmıştır. Elektroeğirme işlemi ile nanolif oluşturmak üzere polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörler ve elektroeğirme işlemden kaynaklanan faktörlerin etkisi incelenmiştir. Polimer çözeltisinden kaynaklanan faktörlerden, derişim, viskozite ve yüzey gerilimi etkisi, N,N-dimetilformamid (DMF) çözücüsünde %15, %20, %22,5 ve %25 (w/w) derişimlerinde, etanol çözücüsünde ise %5, %7,5, %10 ve %20 (w/w) derişimlerinde incelenmiştir. P4VP/DMF çözeltisinden elde edilen nanoliflerde, derişim %15 (w/w)’ten %25 (w/w)’e arttırıldığında nanolif çapı 325 nm’den 895 nm’ye; P4VP/Etanol çözeltisinden elde edilen nanoliflerde, derişim %5 (w/w)’ten %20 (w/w)’ye arttırıldığında nanolif çapı 400 nm’den 4440 nm’ye artmıştır. Ayrıca, çözelti derişiminin artmasıyla boncuklanmanın azaldığı SEM görüntülerinden tespit edilmiştir. Nanolif yapısına, uygulanan voltajın etkisi incelenmiş ve voltaj değişimi ile nanolif çapında çok büyük bir değişlik gözlenmemiştir. P4VP/DMF ve P4VP/Etanol çözeltisinden hazırlanan nanolifler için voltaj değeri 19 kV’den 80 30 kV’ye arttırılmış ve sırasıyla çap değerlerinin yaklaşık olarak 657 nm, 445 nm civarında sabit kaldığı görülmüştür. P4VP/DMF ve P4VP/Etanol çözeltileriyle, iğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe değiştirilerek nanolifler elde edilmiş ve bu nanoliflere ait SEM görüntüleri incelenmiştir. İğne ile toplayıcı plaka arasındaki mesafe 17 cm’den 21 cm’ye arttırıldıkça P4VP/DMF nanolif çapları 608 nm’den 552 nm’ye; P4VP/Etanol nanolif çapları ise 540 nm’den 402 nm’ye azalmıştır. P4VP/DMF ve P4VP/Etanol çözücüleriyle, farklı akış hızlarında elde edilen nanoliflere ait SEM görüntülerinden akış hızı arttırıldıkça nanolif çapında ve boncuk oluşumunda herhangi bir değişikliğin olmadığı tespit edilmiştir. P4VP/DMF nanoliflerinin, akış hızı 1,2 mL/saat’ten 3 mL/saat’e arttırıldığında çaplarının ortalama olarak 549 nm civarında, P4VP/Etanol nanoliflerinin, akış hızı 1,5 mL/saat’ten 3 mL/saat’e arttırıldığında çaplarının ortalama olarak 422 nm civarında sabit kaldığı tespit edilmiştir. Tüm bu çalışmalar sonucunda P4VP/DMF çözeltisi için %20 (w/w) çözelti derişimi, 19 kV voltaj değeri, 21 cm iğne ile toplayıcı plaka mesafesi ve 1,5 mL/saat akış hızı ile elde edilen nanolifin çap ve kullanım kolaylığı açısından uygun olduğu bulunmuştur. Bu optimum koşullarda elde edilen nanoliflerin çapları 552 nm bulunmuştur. P4VP/Etanol çözeltisi için %5 (w/w) çözelti derişimi, 19 kV voltaj değeri, 20 cm iğne ile toplayıcı plaka mesafesi ve 1,5 mL/saat akış hızı ile elde edilen nanolif çapı ve morfolojisi açısından uygun olduğu bulunmuştur. Bu optimum koşullarda elde edilen nanoliflerin çapları 402 nm bulunmuştur. Nanolifler, SEM, EDX, FTIR, XPS, elementel analiz, ve TGA ile karakterize edilmiştir. Uygulamadaki kullanımını görmek üzere, optimum koşullarda P4VP/DMF çözeltisiyle elde edilen nanolif ile sulu çözeltilerdeki Cu(II) iyonlarının uzaklaştırma çalışması gerçekleştirilmiştir. 81 Cu(II) adsorpsiyonunda optimum pH değeri 5.00 olarak bulunmuş ve bu pH’ta yapılan çalışmalarda adsorpsiyonun denge süresinin 180 dakika olduğu bulunmuştur. Maksimum adsorpsiyon kapasitesi 500 ppm Cu(II) çözeltisi için 154,4 mgCu(II)/g’dır. P4VP nanolifi ve Cu(II) iyonlarını adsorplamış P4VP nanolifinin termal davranışlarını belirlemek üzere termogravimetrik analizler gerçekleştirilmiştir. P4VP nanolifi için termal bozunmaya başlama sıcaklığı 375°C olarak tespit edilmiş ve termal bozunma sonrasında yaklaşık %1,35 artık kaldığı gözlenmiştir. Cu(II) adsorplamış P4VP nanolifi için ise bozunma sıcaklığının 333°C’e düştüğünü ve termal bozunma sonrasında %8,453 artık kaldığı gözlenmiştir. 82 KAYNAKLAR [1] M. Faraday, "The Bakerian Lecture: Experimental Relations of Gold (and Other Metals) to Light," Philosophical Transaction of Royal Society, vol. 147, pp. 145-181, 1857. [2] T. Mappes, N. Jahr, A. Csaki, N. Vogler, J. Popp, and W. Fritzsche, "The Invention of Immersion Ultramicroscopy in 1912—The Birth of Nanotechnology," 2012. [3] R. P. Feynman, "There's Plenty of Room at the Bottom," American Physical Society Eng Sci, vol. 23, pp. 22-36, 1960. [4] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, An Introduction to Electrospinning and Nanofibers, 2005. [5] E. Drexler, Engines of Creation, 1986. [6] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, "An Introduction to Electrospinning and Nanofibers," ed, 2005, p. 333. [7] J. s. Kim and D. H. Reneker, "Mechanical properties of composites using ultrafine electrospun fibers," Polymer composites, vol. 20, pp. 124-131, 1999. [8] Z.-M. Huang, Y.-Z. Zhang, M. Kotaki, and S. Ramakrishna, "A review on polymer nanofibers by electrospinning and their applications in nanocomposites," Composites science and technology, vol. 63, pp. 2223-2253, 2003. [9] T. H. Grafe and K. M. Graham, "Nanofiber webs from electrospinning," in Nonwovens in Filtration-Fifth International Conference, Stuttgart, Germany, 2003, pp. 1-5. [10] F. Senol, E. Tayyar, G. Dogan, and N. Yaman, "Nanolifler ve Uygulama Alanları," Tekstil Maraton, vol. 3, pp. 20-25, 2005. [11] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, "An Introduction to Electrospinning and Nanofibers," ed, 2005, p. 285. [12] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, "An Introduction to Electrospinning and Nanofibers," ed, 2005, p. 307. [13] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, "An Introduction to Electrospinning and Nanofibers," ed, 2005, p. 291. [14] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, "An Introduction to Electrospinning and Nanofibers," ed, 2005, p. 320. 83 [15] S. Ramakrishna, K. Fujihara, W.-E. Teo, T.-C. Lim, and Z. Ma, "An Introduction to Electrospinning and Nanofibers," ed, 2005, p. 326. [16] G. S. KOZANOGLU, "ELEKTROSPİNNİNG YÖNTEMİYLE NANOLİF ÜRETİM TEKNOLOJİSİ," İstanbul Teknik Üniversitesi, 2006. [17] A. SÜSLÜ, "Elektroeğirme Yöntemiyle Nanofiber ve Nanotüp Üretimi," Dokuz Eylül Üniversitesi, 2009. [18] T. Ondarcuhu and C. Joachim, "Drawing a single nanofibre over hundreds of microns," 1998. [19] S. A. Harfenist, S. D. Cambron, E. W. Nelson, S. M. Berry, A. W. Isham, M. M. Crain, et al., "Direct Drawing of Suspended Filamentary Micro- and Nanostructures from Liquid Polymers," 2004. [20] C. Schönenberger, B. M. I. v. d. Zande, L. G. J. Fokkink, M. Henny, C. Schmid, M. Kruger, et al., "Template Synthesis of Nanowires in Porous Polycarbonate Membranes: Electrochemistry and Morphology," 1997. [21] P. X. Ma and R. ZhangPeter, "Synthetic nano-scale fibrous extracellular matrix," 1998. [22] A. Göktas, "Electrospınnıng Of Polystyrene Butyl Rubber Blends A Parametrıc Study," Mıddle East Technıcal Unıversıty, 2008. [23] Y. Zhang, C. T. Lim, S. Ramakrishna, and Z.-M. Huang, "Recent development of polymer nanofibers for biomedical and biotechnological applications," 2005. [24] J. D. Hartgerink, E. Beniash, and S. I. Stupp, "Self-assembly and mineralization of peptide amphiphile nanofibers," 2001. [25] K. C. Dutton, "Overview and Analysis of the Meltblown Process and Parameters," Journal of Textile and Apparel Technology and Management, vol. 6, 2008. [26] T. Kikutani, J. Radhakrishnan, S. Arikawa, A. Takaku, N. Okui, X. Jin, et al., "High-Speed Melt Spinning of bicomponent Fibers Mechanism of Fiber Structure Development in Poly(ethylene terephthalate) Polypropylene Sysytem," 1996. [27] N. Tucker, J. J. Stanger, M. P. Staiger, H. Razzaq, and K. Hofman, "The History of the Science and Technology of Electrospinning from 1600 to 1995," Journal of Engineered Fibers and Fabrics, 2012. [28] A. L. Yarin, S. Koombhongse, and D. H. Renekera, "Taylor cone and jetting from liquid droplets in electrospinning of nanofibers," 2001. 84 [29] I. Marginean, L. Parvin, L. Heffernan, and A. Vertes, "Flexing the electrified meniscus: The birth of a jet in electrosprays," Analytical Chemistry, vol. 76, p. 4202, 2014. [30] T. Subbiah, G. S. Bhat, R. W. Tock, S. Parameswaran, and S. S. Ramkumar, "Electrospinning of Nanofibers," Journal of Applied Polymer Science, vol. 96(2), pp. 557-569, 2005. [31] A. Formhals, "Process and apparatus for preparing artificial threads," 1934. [32] A. Formhals, "Artificial thread and method of producing same," 1940. [33] E. K. Gladding, "Apparatus for the production of filaments, threads, and the like," 1939. [34] H. R. Childs, "Process of Electrostatic spinning," 1941. [35] Z.-M. Huanga, Y.-Z. Zhangb, M. Kotakic, and S. Ramakrishna, "A review on polymer nanofibers by electrospinning and their applications in nanocomposites," Composites Science and Technology, vol. 63, 2003. [36] A. Mohan, "Formation and characterization of electrospun nonwoven webs," 2003. [37] Y. Wang, Q. Yang, G. Shan, C. Wang, J. Du, S. Wang, et al., "Preparation of Silver Nanoparticles dispersed in polyacrylonitrile nanofiber film spun by electrospinning," Materials Letters, vol. 59, 2005. [38] J. Fine and S. A. De Tora, "Method of producing fibrous structure," 1980. [39] L. Larrondo and R. S. J. Manley, "Electrostatic fiber spinning from polymer melts. I. Experimental observations on fiber formation and properties," Journal of Polymer Science: Polymer Physics Edition, vol. 19, pp. 909-920, 1981. [40] L. Larrondo and R. S. J. Manley, "Electrostatic fiber spinning from polymer melts. II. Examination of the flow field in an electrically driven jet," Journal of Polymer Science: Polymer Physics Edition, vol. 19, pp. 921-932, 1981. [41] L. Larrondo and R. S. J. Manley, "Electrostatic fiber spinning from polymer melts. III. Electrostatic deformation of a pendant drop of polymer melt," Journal of Polymer Science: Polymer Physics Edition, vol. 19, pp. 933-940, 1981. [42] A. Bornat, "Electrostatic spinning of tubular products ", 1982. [43] J. Doshi and D. H. Reneker, "Electrospinning Process and Applications of Electrospun Fibers," in Industry Applications Society Annual Meeting, 1993., Conference Record of the 1993 IEEE, 1993, pp. 1698-1703. 85 [44] Y. M. Shin, M. M. Hohman, M. P. Brenner, and G. C. Rutledge, "Experimental characterization of electrospinning: the electrically forced jet and instabilities," Polymer, vol. 42, pp. 09955-09967, 2001. [45] Y. M. Shin, M. M. Hohman, M. P. Brenner, and G. C. Rutledge, "Electrospinning: A Whipping Fluid Jet Generates Submicron Polymer Fibers," Applied Physics Letters, vol. 78, pp. 1-3, 2001. [46] E. ÇAKMAKÇI, "elektrospinning yöntemi ile yeni polimerik malzemelerin sentezi ve karakterizasyonu," Marmara Üniversitesi, 2009. [47] J. Deitzel, J. Kleinmeyer, D. Harris, and N. Beck Tan, "The effect of processing variables on the morphology of electrospun nanofibers and textiles," Polymer, vol. 42, pp. 261-272, 2001. [48] X. Zong, K. Kim, D. Fang, S. Ran, B. S. Hsiao, and B. Chu, "Structure and process relationship of electrospun bioabsorbable nanofiber membranes," Polymer, vol. 43, pp. 4403-4412, 2002. [49] K. Lee, H. Kim, H. Bang, Y. Jung, and S. Lee, "The change of bead morphology formed on electrospun polystyrene fibers," Polymer, vol. 44, pp. 40294034, 2003. [50] S. Megelski, J. S. Stephens, D. B. Chase, and J. F. Rabolt, "Micro-and nanostructured surface morphology on electrospun polymer fibers," Macromolecules, vol. 35, pp. 8456-8466, 2002. [51] W. Keun Son, J. Ho Youk, T. Seung Lee, and W. H. Park, "Effect of pH on electrospinning of poly (vinyl alcohol)," Materials letters, vol. 59, pp. 1571-1575, 2005. [52] M. M. Demir, I. Yilgor, E. Yilgor, and B. Erman, "Electrospinning of Polyurethane Fibers," Polymer, vol. 43, pp. 3303-3309, 2002. [53] N. Bhardwaj and S. C. Kundu, "Electrospinning: a fascinating fiber fabrication technique," Biotechnology advances, vol. 28, pp. 325-347, 2010. [54] C. J. Buchko, L. C. Chen, Y. Shen, and D. C. Martin, "Processing and microstructural characterization of porous biocompatible protein polymer thin films," Polymer, vol. 40, pp. 7397-7407, 1999. [55] P. K. Baumgarten, "Electrostatic Spinning of Acrylic Microflbers," Journal Colloid Interface Science, vol. 36, pp. 75-79, 1971. [56] C. L. Casper, J. S. Stephens, N. G. Tassi, D. B. Chase, and J. F. Rabolt, "Controlling surface morphology of electrospun polystyrene fibers: effect of humidity and molecular weight in the electrospinning process," Macromolecules, vol. 37, pp. 573-578, 2004. 86 [57] D. Li and Y. Xia, "Electrospinning of nanofibers: reinventing the wheel?," Advanced materials, vol. 16, pp. 1151-1170, 2004. [58] D. A. Skoog, F. J. Holler, and T. A. Nieman, "Principles of Instrumental Analysis," 5 ed: Bilim Yayıncılık, 2000, p. 550. [59] D. A. Skoog, F. J. Holler, and T. A. Nieman, "Principles of Instrumental Analysis," 5 ed: Bilim Yayıncılık, 2000, p. 557. [60] M. Biçer, "Bakır Nanopartiküllerinin Sentezi Ve Karakterizasyonu," Sakarya Üniversitesi, 2008. [61] D. A. Skoog, F. J. Holler, and T. A. Nieman, "Principles of Instrumental Analysis," 5 ed: Bilim Yayıncılık, 2000, p. 805. [62] D. A. Skoog, F. J. Holler, and T. A. Nieman, "Principles of Instrumental Analysis," 5 ed: Bilim Yayıncılık, 2000, p. 798. [63] R. C. Weast and G. L. Tuve, Handbook of Chemistry and Physics, 53 ed. Ohio: CRC Press, 1974. [64] Y. Xue and H. Xiao, "Antibacterial/Antiviral Property and Mechanism of Dual-Functional Quaternized Pyridinium-type Copolymer," Polymers, vol. 7, pp. 2290-2303, 2015. [65] C. Zhang, X. Yuan, L. Wu, Y. Han, and J. Sheng, "Study on morphology of electrospun poly(vinyl alcohol) mats," European Polymer Journal, vol. 41, pp. 423432, 2005. [66] G. Taylor, "Disintergration of Water Drops in an Electric Field," Mathematcial and Physical Sciences, vol. 280, pp. 383-397, 1964. [67] D. H. Reneker and I. Chun, "Nanometre diameter fibres of polymer, produced by electrospinning," Nanotechnology, vol. 7, pp. 216-223, 1996. [68] X. Yuan, Y. Zhang, C. Dong, and J. Sheng, "Morphology of ultrafine polysulfone fibersprepared by electrospinning," Polymer International, vol. 53, pp. 1704-1710, 2004. [69] P. Hebert, A. L. Rille, W. Q. Zheng, and A. Tadjeddine, "Vibrational spectroscopic study of the adsorption of pyridine at the Au(111)-electrolyte interface by in situ difference frequency generation," Journal of Electroanalytical Chemistry, vol. 447, pp. 5-9, 1998. [70] K. H. Wu, Y. R. Wang, and W. H. Hwu, "FTIR and TGA studies of poly(4vinylpyridine-co-divinylbenzene)–Cu(II) complex," Polymer Degredation and Stability, vol. 79, pp. 195-200, 2002. 87 ÖZGEÇMİŞ Kimlik Bilgileri Adı Soyadı : Burcu Okyay Doğum Yeri : Keçiören Doğum Tarihi : 06.01.1988 Medeni Hali : Bekar E-posta : burcuokyay@gmail.com Adres : Ankara Eğitim Lise : Fethiye Kemal Mumcu Anadolu Lisesi (2002-2006) Lisans : Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü (2007-2011) Yüksek Lisans: Hacettepe Üniversitesi Kimya Bölümü (2012-2016) Yabancı Dil ve Düzeyi İngilizce - Çok iyi seviyede Almanca - Orta seviyede İş Deneyimi Deneyim Alanları Tezden Üretilmiş Projeler ve Bütçesi Tezden Üretilmiş Yayınlar Tezden Üretilmiş Tebliğ ve/veya Poster Sunumu ile Katıldığı Toplantılar - 88